Administrator Administrator 2 1 2015-04-15T12:57:00Z 2015-04-15T12:57:00Z 57 40694 231957 1932 544 272107 14.00 false 0 6 nk 6 nk 0 false false false TR X-NONE X-NONE

 DÖNEM : 20                                         CİLT : 42                                  YASAMA YILI : 3

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

41 inci Birleşim

13. 1. 1998 Salı

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in Başkanlığında Hırvatistan’a gidecek olan heyette yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1256)

2. – İsrail’den bir parlamento heyetinin Türkiye’ye davet edilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1257)

3. – İstanbul Milletvekili Süleyman Arif Emre’nin Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/290)

4. – Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı ve Halk Meclisi Başkanının vaki davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1258)

5. – Başbakan A. Mesut Yılmaz’ın Türkmenistan’a yaptığı resmî ziyarete katılan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1259)

6. – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/296) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/291)

7. – İçel Milletvekili Halil Cin’in Anamur İlçesinin İl Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/762) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/292)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının, TBMM Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233)

IV. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Nisan, Mayıs ve Haziran 1997 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/18) (S. Sayısı : 408)

2. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Temmuz, Ağustos ve Eylül 1997 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/19) (S. Sayısı : 409)

3. – Cumhurbaşkanlığı 1996 Malî Yılı Kesinhesap Cetvelinin Sunulduğuna İlişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/926) (S. Sayısı : 410)

4. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının 1996 Malî Yılı Kesinhesabına İlişkinTürkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/17) (S. Sayısı : 411)

5. – Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ile İstanbul Milletvekili Mukadder Başeğmez’in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ile Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/176) (S. Sayısı : 421)

6. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/181) (S. Sayısı : 422)

7. – Afyon Milletvekili Kubilay Uygun’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/860) (S. Sayısı : 423)

8. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/924) (S. Sayısı : 424)

9. – İstanbul Milletvekili Emin Kul’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/830) (S. Sayısı : 425)

10. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1144) (S. Sayısı:426)

11. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/855) (S. Sayısı : 427)

12. – Ardahan Milletvekili İsmet Atalay’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/845) (S. Sayısı : 428)

13. – Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/171) (S. Sayısı : 429)

14. – İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu Raporu (3/314) (S. Sayısı : 430)

15. – Konya Milletvekili Necmettin Erbakan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/186) (S. Sayısı : 431)

16. – İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/211) (S. Sayısı : 432)

V. — SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 22 arkadaşının, TBMM Genel Kurul Salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/230)

2. – İçel Milletvekili Turhan Güven ve 19 arkadaşının, TBMM Genel Kurul Salonunun yenilenmesi ihalesiyle ilgili olarak ileri sürülen iddiaları araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/231)

3. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 40 arkadaşının, TBMM Genel Kurul Salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/232)

4. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının, TBMM Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233)

VII. — SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Balıkesir Milletvekili İsmet Önder Kırlı’nın, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin, bazı hatiplerin şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3. – Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in, sözcüler tarafından Bakanlığın bazı tasarruflarının gündeme getirildiği ve kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği nedeniyle konuşması

VIII. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Sabah Pazarlama A.Ş. tarafından düzenlenen araba kampanyasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/3997)

2. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde bir şahsa kredi verilip verilmediğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/4016)

3. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik-Bozüyük’teki Çitosan Seramik Fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in yazılı cevabı (7/4040)

4. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik’in İnhisar İlçesinde Halk Bankası şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/4044)

5. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik İlinin Kırsal Kalkınma Projesine dahil edilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/4064)

6. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik İli Söğüt İlçesi Kültür Sitesi projesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/4068)

7. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Meclisteki taşıt ve şoför sayısına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/4078)

8. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, tarım alanlarının korunmasıyla ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/4083)

9. – Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu’nun, personel atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4102)

10. – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, yazılı soru önergelerine hükümet adına verilen cevaplara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/4113)

 

 

 

 

 

I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 12.00’de açılarak iki oturum yaptı.

Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis Başkanı ve beraberindeki Heyete, Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denildi.

Yapılan yoklamalar sonucunda toplantı yetersayısı sağlanamadığından, alınan karar gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun yenilenmesindeki usulsüzlükler konusundaki Meclis araştırması önergeleriyle, genel görüşme ve Meclis araştırması yapılmasına ilişkin diğer önergelerin görüşmelerini yapmak için, 13 Ocak 1998 Salı günü saat 12.00’de toplamak üzere, birleşime 13.10’da son verildi.

Kamer Genç

Başkanvekili

                    Ali Günaydın                                                              Zeki Ergezen

                         Konya                                                                         Bitlis

                     Kâtip Üye                                                                  Kâtip Üye

 

 

                                                                                                         No. : 63

II. — GELEN KÂĞITLAR

9.1.1998 Cuma

Sözlü Soru Önergesi

1. – Balıkesir Milletvekili Tamer Kamber’in, ORÜS Balıkesir Dursunbey İşletmesinin özelleştirilmesi ihalesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/837) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu’nun, Talim ve Terbiye Kurulu tarafından yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4194) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.1997)

2. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, personel atamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4195) (Başkanlığa geliş tarihi: (8.1.1997)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. –Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, Petlas’ın Kombassan’a devrine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3799)

2. – Kars Milletvekili Zeki Karabayır’ın, bir milletvekiline ait olduğu iddia edilen dersane ve şirketlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3859)

3. – Kars Milletvekili Zeki Karabayır’ın, bir milletvekiline ait olduğu iddia edilen dersane  çalışanlarına  ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3860)

4. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Yeditepe Üniversitesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3861)

5. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, bedelsiz ithalat uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3863)

6. – Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’ın Elazığ Devlet Hastanesine ve Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3864)

7. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kırklareli-Lüleburgaz ilçesinde Acil Kemik Hastanesi açılıp açılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3865)

8. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Gümrük Müsteşarlığında görevli personel hakkında ileri sürülen iddialara ve mal bildirimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3871)

9. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Türkiye Diyanet Vakfı’nın faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3872)

10. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Türkiye Diyanet Vakfı’nın gelir ve giderlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3873)

11. –Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Samsun-İlkadım Belediyesi’nin özel bir TV kuruluşuna bina yaptığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3874)

12. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, THK’da yolsuzluk yapıldığı konusunda suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3879)

13. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Nevşehir İlindeki öğretmen açığına ve eğitim yatırımlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3880)

14. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, bir işveren tarafından yapılan açıklama hakkında Rekabet Kurulunca işlem yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3881)

15. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Bergama’da EUROGOLD Firmasının faaliyet gösterip göstermediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3885)

16. – Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın, İstanbul Valisi’nin bir beyanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3887)

17. – Balıkesir Milletvekili Ahmet Bilgiç’in, sekiz yıllık kesintisiz eğitime katkı için düzenlenen kampanyalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3888)

18. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Tekirdağ Valisi hakkında basında çıkan iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3889)

19. –Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, Kemerköy (Gökova) ve Yatağan Arıtma Tesisleri ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3894)

20. – Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, TPAO ile ilgili rüşvet, yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3896)

21. – Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, İznik Zeytin kooperatifinin stokladığı zeytinlere

ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3902)

22. – Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın’ın, Kozluk Devlet Hastanesinin hizmete açılmamasının nedenine  ve Batman Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3903)

23. – Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın’ın, Çatakköprü-Sason-Yücebağ-Diyarbakır, Gercüş-Yemişli, Gercüş-Hisar-Kayapınar yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3904)

24. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin Ders kitaplarından “Veda Hutbesi” nin çıkarıldığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3912)

25. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in, Sarıyer- Yeniköy’de yapılan imara aykırı bir inşaatla ilgili olarak Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca çelişkili bilgiler verildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3913)

26. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, tasfiye edilen bankaların Hazine’ye ve kamu bankalarına getirdiği mali yüke ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3915)

27. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, Üniversitelerdeki öğrenci olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3916)

28. – Giresun Milletvekili Ergun Özdemir’in, Giresun’a Merkez Bankası şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3917)

29. – Ankara Milletvekili Eşref Erdem’in, terör olaylarına karıştığı iddia edilen “Yeşil” kod adlı kişiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3918)

30. – Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın, bazı televizyon ve radyo kuruluşlarının frekans ve kanal tahsislerinin engellendiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3919)

31. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin gezici sağlık hizmetlerinde görevlendirdiği doktorlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3921)

 

                                                                                                         No. : 64

13.1.1998 Salı

Sözlü Soru Önergesi

1. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, İmam Hatip Lisesi mezunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/838) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Ağrı Milletvekili M.Sıddık Altay’ın, T.B.M.M. eski Başkanı Mustafa Kalemli’nin dış ülkelere yaptığı resmî ziyaretlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4196) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

2. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, T.B.M.M.’de faaliyet gösteren özel bir işletmeye ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4197) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.1998)

3. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Metin Göktepe Cinayeti sanığı polislerin keşif alanına silahlı olarak geldikleri iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4198) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

4. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, elektrik dağıtım ihalesine giren firmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4199) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

5. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, ruhsatsız yapılan kamuya ait tesislere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/4200) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

6. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik genelinde sağlık malzemeleri alımı ile ilgili yapılan ihalelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4201) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

7. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, çifte vatandaşlık uygulamasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4202) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

8. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, emeklilerin sorunlarının görüşüldüğü toplantıya çağrılan derneklere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4203) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

9. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, emekli olduktan sonra yurtdışında çalışan vatandaşların emekli maaşlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4204) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

10. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül’ün, bazı sigara markalarının bir Amerikan firmasına devredilmesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4205) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, Esnaf kredi faizlerinin arttırılmasının nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3923)

2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Boing ihalesinde yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3925)

3. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, İzmaş’ın İzmir ve Manisa elektrik enerjisi dağıtım ihalesine katılma talebine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3927)

4. – Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un, Antalya-Venedik feribot seferlerinin iptal edilmesinin nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3928)

5. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’daki hava kirliliğine karşı alınacak tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3929)

6. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, 8 yıllık kesintisiz eğitim programı için sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan aktarılan kaynağa ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3932)

7. – Yozgat Milletvekili Abdullah Örnek’in, Kemallı Sulama barajı inşaatı için ödenek ayrılıp ayrılmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3933)

8. – Bolu Milletvekili Mustafa Yünlüoğlu’nun, 8 yıllık zorunlu eğitim kapsamında toplanan paralara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3934)

9. – Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın, telefonların dinlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3935)

Meclis Araştırması Önergesi

1. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının, T.B.M.M. Genel Kurul Salonu’nun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.1998)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 12.00

13 Ocak 1998 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet KORKMAZ (Kütahya), Mustafa BAŞ (İstanbul)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41 inci Birleşimini açıyorum.

Görüşmelere başlıyoruz.

Bugün, gündemdeki konuların yoğunluğu sebebiyle, gündemdışı söz isteyen arkadaşlarımın bu istemlerini yerine getirme imkânını bulamadım.

Şimdi, doğrudan doğruya gündemin “Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları” kısmına geçiyoruz.

Sunuşlar bölümünde okunacak metinlerin fazlalığı sebebiyle, Divan üyesi arkadaşımızın oturarak  okuması hususunda izinlerinizi almam gerekiyor. Bu hususu kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in Başkanlığında Hırvatistan’a gidecek olan heyette yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1256)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hırvatistan Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 7 kişilik bir Parlamento heyetinin 20-23 Ocak 1998 tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 4 Kasım 1997 tarih ve 9 uncu Birleşiminde kabul edilmiştir.

Heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                                     Hikmet Çetin

                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Adı Soyadı:

Hikmet Çetin                Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Mustafa İlimen             DSP Edirne Milletvekili

Mustafa Köylü             RP Isparta Milletvekili

Ali Rıza Bodur              CHP İzmir Milletvekili

Kemal Albayrak            RP Kırıkkale Milletvekili

Ömer Ertaş                    ANAP Mardin Milletvekili

Ergun Özkan                 DYP Niğde Milletvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının ikinci bir tezkeresi bulunmaktadır; okutup, bilgilerinize sunacağım:

2. – İsrail’den bir parlamento heyetinin Türkiye’ye davet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1257)

                                                                                                                       9 Ocak 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 10.6.1997 tarih ve 46 sayılı kararıyla, İsrail’den bir Parlamento heyetinin Türkiye’yi ziyareti kararlaştırılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

                                                                                                             Hikmet Çetin

                                                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun dört adet raporu bulunmaktadır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım:

IV. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Nisan, Mayıs ve Haziran 1997 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/18) (S. Sayısı : 408) (1)

                                                                                                                   4.12.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Nisan 1997 ayı başında mevcut para                  :               39 852 765 000

Nisan, Mayıs, Haziran 1997 aylarında

Ziraat Bankasının aldığı para                               :      +   6 148 224 256 000

                                 TOPLAM                          :           6 188 077 021 000

Nisan, Mayıs, Haziran 1997 aylarında

Ziraat Bankasının harcadığı para                         :        6 114 232 178 000

Temmuz 1997 başında bankada mevcut para     :               73 844 843 000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Nisan, Mayıs, Haziran 1997 aylarına ait hesapları incelendi;

Nisan 1997’de Ziraat Bankasındaki 39 852 765 000 TL. mevcudu ile Nisan, Mayıs, Haziran 1997 aylarında hazineden 6 148 224 256 000 TL. alınarak bankadaki hesaba yatırılan meblağın cem’an 6 188 077 021 000 TL. olduğu, mevcuttan sarf olunan 6 114 232 178 000 TL. tenzil edildikten sonra Temmuz 1997 başında kasa mevcudunun 73 844 843 000 TL.’den ibaret olduğu Saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun bulunduğu görülmüştür.

Genel Kurulun bilgisine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

                                                                                                  Mehmet Moğultay

                                                                                                          İstanbul

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun ikinci raporunu okutuyorum.

2. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Temmuz, Ağustos ve Eylül 1997 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/19) (S. Sayısı : 409) (1)

                                                                                                              4.12.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Temmuz 1997 ayı başında mevcut para        :           73 844 843 000

Temmuz, Ağustos, Eylül 1997 aylarında

Ziraat Bankasının aldığı para                         :    +  8 186 361 044 000

                                     TOPLAM                 :      8 260 205 887 000

Temmuz, Ağustos, Eylül 1997 aylarında

Ziraat Bankasının harcadığı para                    :      8 018 456 480 000

Ekim 1997 başında bankada mevcut para      :         241 749 407 000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Temmuz, Ağustos, Eylül 1997 aylarına ait hesapları incelendi;

Temmuz 1997’de Ziraat Bankasındaki 73 844 843 000 TL mevcudu ile Temmuz, Ağustos, Eylül 1997 aylarında Hazineden 8 186 361 044 000 TL alınarak bankadaki hesaba yatırılan meblağın ceman 8 260 205 887 000 TL  olduğu, mevcuttan sarf olunan 8 018 456 480 000 TL tenzil edildikten sonra Ekim 1997 başında kasa mevcudunun 241 749 407 000 TL’den ibaret olduğu Saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun bulunduğu görülmüştür.

Genel Kurulun bilgisine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

                                                                                                 Mehmet Moğultay

                                                                                                          İstanbul

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun üçüncü raporunu okutuyorum:

3. – Cumhurbaşkanlığı 1996 Malî Yılı Kesinhesap Cetvelinin Sunulduğuna İlişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/926) (S. Sayısı : 410) (2)

                                                                                                          4.12.1997

Yüksek Başkanlığa

Cumhurbaşkanlığı 1996 yılı kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvellerin içindekiler incelenerek kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

                                                                                                 Mehmet Moğultay

                                                                                                          İstanbul

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun bir diğer raporu vardır; okutup bilgilerinize sunuyorum:

4. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının 1996 Malî Yılı Kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/17) (S. Sayısı : 411) (1)

                                                                                                              4.12.1997

Yüksek Başkanlığa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığı 1996 Malî Yılı Kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel içindekiler incelenerek kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış olup İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince, Genel Kurula arz edilmek üzere, Yüksek Başkanlığa sunulur.

                                                                                                 Mehmet Moğultay

                                                                                                          İstanbul

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, sunuşlar kısmının 5 ilâ 16 ncı sıralarında, Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarına ilişkin raporları vardır; okutup, ayrı ayrı bilgilerine sunacağım:

5. – Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ile İstanbul Milletvekili Mukadder Başeğmez’in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/176) (S. Sayısı : 421) (2)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 5.4.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Konya Milletvekili Necmettin Erbakan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 15.12.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna, incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet suçu isnat edilen Konya Milletvekili Necmettin Erbakan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliği ile karar vermiştir.

Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek, isnat edilen eylemin niteliğine göre, Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 5.4.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen İstanbul Milletvekili Mukadder Başeğmez’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 15.12.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna, incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet suçu isnat edilen İstanbul Milletvekili Mukadder Başeğmez’in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliği ile karar vermiştir.

Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek, isnat edilen eylemin niteliğine göre, Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

6. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/181) (S. Sayısı : 422) (1)

                                                                                                                    18.12.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 5.4.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçu isnat edilen Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.

Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

 

7. – Afyon Milletvekili Kubilay Uygun’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/860) (S. Sayısı : 423) (1)

                                                                                                             18.12.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 9.6.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Afyon Milletvekili Kubilay Uygun’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla Telsiz Kanununa muhalefet suçu isnat edilen Afyon Milletvekili Kubilay Uygun’un yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.

Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, Hazırlık Komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutup, bilgilerinize sunacağım:

8. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/924) (S. Sayısı : 424) (2)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 14.7.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla izinsiz gösteri yürüyüşüne katılma suçu isnat edilen İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.

Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir diğer komisyon raporunu okutup, bilgilerinize sunacağım:

9. – İstanbul Milletvekili Emin Kul’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/830) (S. Sayısı : 425) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 9.6.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen İstanbul Milletvekili Emin Kul’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla 2822 sayılı Kanuna muhalefet suçu isnat edilen İstanbul Milletvekili Emin Kul’un yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliği ile karar vermiştir.

Komisyonumuza savunma vermek üzere gelen Emin Kul, dokunulmazlığının kaldırılmasını ve adil yargılanma olanağı tanınmasını istemiştir. İçtüzüğün 134 üncü maddesinde yer alan “Dokunulmazlığının kaldırılmasını üyenin bizzat istemesi yeterli değildir.” hükmünü göz önünde tutan Komisyon, bu hususta milletvekilinin isteminin yeterli olmadığını kabul etmiştir. Bu açıdan dosyanın konusu olan soruşturmanın ağırlığı ve önemi ile kamu yararı dengesinin de Komisyonca değerlendirilmesi yoluna gidilmiş ve istemle bağlı kalınmaması öngörülmüştür.

Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir diğer komisyon raporunu okutup, bilgilerinize sunacağım:

10. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1144) (S. Sayısı : 426) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 25.11.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla görevi ihmal suçu isnat edilen Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.

Komisyonumuza savunma vermek üzere gelen Murat Karayalçın, dokunulmazlığının kaldırılmasını ve adil yargılanma olanağı tanınmasını istemiştir. İçtüzüğün 134 üncü maddesinde yer alan “Dokunulmazlığının kaldırılmasını üyenin bizzat istemesi yeterli değildir” hükmünü göz önünde tutan Komisyon, bu hususta milletvekilinin isteminin yeterli olmadığını kabul etmiştir. Bu açıdan dosyanın konusu olan soruşturmanın ağırlığı ve önemi ile kamu yararı dengesinin de Komisyonca değerlendirilmesi yoluna gidilmiş ve istemle bağlı kalınmaması öngörülmüştür.

Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinini bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir diğer komisyon raporunu okutup bilgilerinize sunacağım:

11. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/855) (S. Sayısı :427) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 9.6.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla görevi ihmal suçu isnat edilen Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.

Komisyonumuza savunma vermek üzere gelen Murat Karayalçın, dokunulmazlığının kaldırılmasını ve adil yargılanma olanağı tanınmasını istemiştir. İçtüzüğün 134 üncü maddesinde yer alan “Dokunulmazlığının kaldırılmasını üyenin bizzat istemesi yeterli değildir” hükmünü göz önünde tutan Komisyon, bu hususta milletvekilinin isteminin yeterli olmadığını kabul etmiştir. Bu açıdan dosyanın konusu olan soruşturmanın ağırlığı ve önemi ile kamu yararı dengesinin de Komisyonca değerlendirilmesi yoluna gidilmiş ve istemle bağlı kalınmaması öngörülmüştür.

Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece, bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle, Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek, isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir diğer komisyon raporu vardır; okutup bilgilerinize sunacağım:

12. – Ardahan Milletvekili İsmet Atalay’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/845) (S. Sayısı : 428) (2)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 9.6.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Ardahan Milletvekili İsmet Atalay’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, 5.12.1997 günlü raporuyla 2821 sayılı Kanuna muhalefet suçu isnat edilen Ardahan Milletvekili İsmet Atalay’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.

Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece, bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir diğer komisyon raporunu okutup, bilgilerinize sunacağım:

13. – Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/171) (S. Sayısı : 429) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 5.4.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık Komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla 298 sayılı Kanuna muhalefet suçu isnat edilen Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.

Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyonun bir diğer raporunu okutup bilgilerinize sunacağım:

14. – İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/314) (S. Sayısı : 430) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 6.6.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, 5.12.1997 günlü raporuyla, görevi ihmal suçu isnat edilen İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.

Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamız 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle, Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyonun bir diğer raporunu okutup, bilgilerinize sunacağım.

15. – Konya Milletvekili Necmettin Erbakan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/186) (S. Sayısı : 431) (2)

                                                                                                             18.12.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 5.4.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Konya Milletvekili Necmettin Erbakan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, 5.12.1997 günlü raporuyla, 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçu isnat edilen Konya Milletvekili Necmettin Erbakan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.

Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyonun son raporunu okutup, bilgilerinize sunacağım:

16. – İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/211) (S. Sayısı : 432) (1)

                                                                                                             18.12.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 9.4.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen, İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, 5.12.1997 günlü raporuyla, görevi ihmal suçu isnat edilen İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.

Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

                                                                                                         Atilâ Sav

                                                                                                           Hatay

                                                                                         Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bu raporların hepsi de, kovuşturmanın, milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine dairdir; 10 gün içinde itiraz olunmadığı takdirde, bu raporlar kesinleşmiş olacaktır.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının, TBMM Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yenilenmesi işinde yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı iddiaları hakkında bilgi edinmek üzere, Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz. 12.01.1998

1 - Orhan Kavuncu (Adana) 

2 - Recep Kırış (Kayseri)

3 - Mehmet Ekici (Ankara)

4 – Hanefi Çelik (Tokat)

5 – Nevzat Yanmaz (Sıvas)

6 - Hasan Çağlayan (Çorum)

7 - İsmail Durak Ünlü (Yozgat)

8 - Ali Coşkun (İstanbul)

9 - Zeki Ertugay (Erzurum)

10 - Sıtkı Cengil (Adana)

11 - Cemil Çiçek (Ankara)

12 - Yakup Budak (Adana)

13 - İsmail Köse (Erzurum)

14 - Sait Açba (Afyon)

15 - Avni Doğan (Kahramanmaraş)

16 - Şaban Karataş (Ankara)

17 - Kemal Albayrak (Kırıkkale)

18 - Halil Yıldız (Isparta)

19 - Ayvaz Gökdemir (Kayseri)

20 - Memet Emin Aydın (Siirt)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırılması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Komisyondan istifa önergesi bulunmaktadır; okutuyorum:

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

3. – İstanbul Milletvekili Süleyman Arif Emre’nin, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/290)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasa Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                Süleyman Arif Emre

                                                                                                          İstanbul

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

                                                                                                           12 Ocak 1998

4. – Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı ve Halk Meclisi Başkanının vaki davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1258)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı başkanlığındaki bir Parlamento heyetinin, 20-24 Ocak 1998 tarihleri arasında Hırvatistan Cumhuriyeti Meclis Başkanının vaki davetine icabet etmesi Genel Kurulun 4.11.1997 tarihinde 9 uncu Birleşiminde kabul edilmişti.

Bu kez, Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı ve Halk Meclisi Başkanı, yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı başkanlığında bir Parlamento heyetini ülkelerine davet etmektedirler. 20-22 Ocak 1998 tarihinde Hırvatistan ziyaretinin bitiminde, 22-25 Ocak 1998 tarihlerinde Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanının davetine icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                     Hikmet Çetin

                                                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                          Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

                                                                                                               8.1.1998

5. – Başbakan A. Mesut Yılmaz’ın Türkmenistan’a yaptığı resmî ziyarete katılan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1259)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 26-28 Aralık 1997 tarihlerinde Türkmenistan’a yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                                    Mesut Yılmaz

                                                                                                        Başbakan

                                                                    LİSTE

İlhan Aküzüm                                            (Ankara)

Yılmaz Karakoyunlu                                 (İstanbul)

Ali Talip Özdemir                                     (İstanbul)

Şadan Tuzcu                                              (İstanbul)

Hayrettin Uzun                                         (Kocaeli)

Mehmet Keçeciler                                      (Konya)

Yaşar Okuyan                                             (Yalova)

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup işleme koyacağım ve oylarınıza sunacağım.

6. – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/296) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/291)

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

23.4.1996 tarih ve 2/269-1470/3923 no’lu Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifimiz, havale edildiği esas komisyon olan Plan ve Bütçe Komisyonu ve talî komisyon olan Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşülmemiştir.

45 günlük inceleme süresi dolduğu için Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesi gereğince söz konusu teklifimizin doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ve teklif ederim. 8.7.1997

                                                                                                   Mehmet Aykaç

                                                                                                           Çorum

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 37 nci maddeye göre verilmiş olan önergeyi bilgilerinize sundum.

Önerge sahibi olarak, Çorum Milletvekili Sayın Mehmet Aykaç, söz istemiş bulunmaktadır; kendisini kürsüye davet ediyorum.

Sayın Aykaç, konuşma süreniz 5 dakikadır.

Buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

MEHMET AYKAÇ (Çorum) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çorum Üniversitesi Kanun Teklifimizin Genel Kurul gündemine alınması hususunda söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, üniversiteler, toplumsal gelişme ve değişmenin gücü ve öncüsü durumundadırlar; kültürel iletişim, bilgi ve teknoloji üreten kurumlardır; bulundukları bölgenin şartlarını yerinde görerek, bilerek, yaptığı araştırmalarla o bölgenin sosyal, ekonomik ve kültürel yapısına katkıda bulunmaktadırlar. Üniversitelerin görevi, dünyaya geniş açıdan bakan, hürriyetini kazanmasını ve korumasını bilen, ülkenin sorunlarını çözebilecek, nitelikli ve şahsiyetli insan yetiştirmektir.

Muhterem arkadaşlar, Çorum İlimiz, İç Anadolu Bölgesinin kuzeydoğusunda ve Orta Karadeniz Bölgesininin güneyinde yer alan 12 820 kilometrekarelik alanı ve 580 bin nüfusuyla, Türkiye’nin önde gelen vilayetlerindendir. İl merkezinin nüfusu 150 bindir. Doğu Karadeniz Bölgesinin İç Anadolu’ya açılan kapısı konumundadır.

Çorum İlimizde, son yıllarda, ciddî bir sanayileşme hamlesi başlamıştır. 57 fabrikasıyla Çorum toprak sanayii, Türkiye ortalaması içerisinde yüzde 15 paya sahiptir. Çorum un fabrikalarının yıllık kapasitesi 500 bin tondur. Günlük yumurta üretimi 2 milyondur. Çorum’daki fabrikalarda, toprak ve gıda sanayiiyle ilgili makineler imal edilmektedir. Çorumlu işadamlarımız, dolaylı yönlerden, ülkemize, ithalat ve ihracat yaparak, döviz kazandırmaktadırlar. Halihazırda, Çorum’da 289 sanayi işletmesinde, yaklaşık 6 460 kişi istihdam edilmektedir. Çorum Merkez İlçe, Alaca, Sungurlu İlçelerimizde ticaret ve sanayi odası ve ticaret borsası bulunmaktadır. Bu üç ilçemizde kayıtlı ticarî firma sayısı 4 127’dir. İldeki Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliğine bağlı 52 oda bulunmaktadır ve 1996 yılı sonu itibariyle sicile kayıtlı esnaf, sanatkâr sayısı 29 243’tür.

Değerli arkadaşlar, Çorum üniversitesi, yıllardır, Çorum kamuoyunun devamlı gündeminde yer alan, ilin en önde gelen sorunlarından biridir; 1990’dan bu yana, halkın en önemli beklentisi haline gelmiştir.

Çorum üniversitesinin kurulması için, tüm partilerden 19 uncu Dönem Çorum milletvekilleri kanun teklifi vermiş; bu teklif, Millî Eğitim Komisyonunda ve Plan ve Bütçe Komisyonunda benimsenmiş; fakat, Genel Kuruldan çıkamamıştır. Bizler, 20 nci Dönem milletvekilleri olarak, Sayın Başkanvekilimiz Yasin Hatiboğlu ve tüm Çorum milletvekilleri olarak ve tüm partili arkadaşlarımızın imzalarıyla, bu teklifi, tekrar huzurlarınıza getirdik ve gününde görüşülemediği için, Genel Kurul gündemine alınmasını sizlerden bugün arz ve teklif ediyoruz, istirham ediyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi, dikkatlerinizi ilimizdeki sosyokültürel altyapıya çekmek istiyorum. Çorum üniversitesinin açılmasını istiyoruz, ama, altyapı müsait mi; bu konuda sizlere bilgi sunmak istiyorum. İl genelinde, 707 ilköğretim okulu, 51 lise ve Sağlık Bakanlığına bağlı 3 sağlık meslek lisesi mevcuttur. Bu okullarda, 1997-1998 öğretim yılında, 85 bini ilköğretimde, 16 969’u liselerde olmak üzere, 101 900 küsur öğrenci mevcuttur, 4 919 öğretmen görev yapmaktadır Çorum’da.

Şu anda, Çorum’da, Gazi Üniversitesine bağlı fakülte ve yüksekokul durumu ise şöyledir:

1- Çorum İlahiyat Fakültesi: 1993-1994 öğretim yılında açılmıştır; 35 öğretim elemanı, 253 öğrencisi bulunmaktadır ve bu yıl mezun verecektir.

2- Çorum Meslek Yüksekokulu: 1975-1976 öğretim yılında açılmıştır; 11 bölümü, 29 öğretim elemanı ve 1 997 öğrencisi vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aykaç, konuşmanızı tamamlayın efendim; benim eksüre verme imkânım yok; lütfen, konuşmanızı toparlayın.

MEHMET AYKAÇ (Devamla) – Çorum Sağlık Yüksekokulu mevcuttur. Çorum İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi mevcut olup, dekanı atanmıştır ve inşallah, 1997-1998 öğretim yılında öğrenci alınacaktır.

Sayın Başkan, muhterem arkadaşlar; başta vilâyet olmak üzere, belediye, kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri ve tümüyle Çorum halkı, üniversite için her türlü fedakârlığı yapmaya hazırdır. Bu amaçla “Sivil Toplum Örgütleri Birliği” adıyla bir organizasyon da oluşturulmuştur. Ayrıca, üniversitenin gereksinimlerini sağlamak için, vilâyetçe, Çorum Üniversitesi Vakfı kurulması çalışmaları başlatılmıştır.

Değerli arkadaşlar, netice olarak şunu söylemek istiyorum: Sizler, Çorum’u biliyor ve tanıyorsunuz; belki de üniversitesi var zannediyordunuz ve Çorum’un buna fazlasıyla layık olduğunu, hep, özel görüşmelerimizde söylüyordunuz. Bugün, Meclisteki bütün parti liderleri ve zamanında bakanlık yapmış değerli zatlar, Çorum’a üniversite vaadinde bulunmuşlardır. Özellikle, bugünün Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz Beyefendi de “takipçisi ben olacağım” demiştir. Buradan bunu söylemek istiyorum.

Bütün bunlardan sonra diyorum ki: Bugün, ben, bir Çorum milletvekili olarak, sizlerden, Çorum için oy istiyorum, Çorum’a üniversite kurulması için oy istiyorum; ama, yarın, sizler ve bütün partiler de Çorumlulardan oy istiyeceksiniz. Bunu da, yumuşak bir ifadeyle, hatırlatmak istiyorum. Takdir Yüce Heyetinizindir.

Bu dilek ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bütün Çorumlular nefesini tutmuş, bizleri izliyor; onların da selam ve saygılarını sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan Çorum Milletvekili Sayın Mehmet Aykaç’a teşekkür ediyorum.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, önergeyle ilgili olarak, Komisyon adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Biltekin Özdemir, önergeyle ilgili olarak söz istemiştir.

Buyurun Sayın Başkan. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, süreniz 5 dakika.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Aykaç’ın Çorum’da bir üniversite kurulmasına ilişkin 8 Temmuz 1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş olduğu kanun teklifi, bu teklifin hemen akabinde Meclisin tatile girmesi sebebiyle, Komisyonumuzun, konuyu enine boyuna değerlendirebilme imkânını bulamayışı ve tatilden sonraki dönemde de -tüm sayın milletvekillerinin yakından izlediği gibi- çalışmalarını bir program dahilinde ve aralıksız sürdürmüş olması sebebiyle, bu haklı ve yerinde teklifi, Komisyonumuz zamanında görüşebilme imkânını bulamamıştır. Bu itibarla, Sayın Aykaç’ın Meclis Başkanlığına sunmuş olduğu mektubundaki, yazısındaki, talepnamesindeki “Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmemiştir” ibaresinin “görüşülememiştir” biçiminde düzeltilmesi gereği vardır. Önce işaret edeceğim husus budur.

Çorum’da bir üniversitenin kurulması konusunda, Sayın Başbakanımızın da her seferinde olumlu değerlendirmeleri olmuştur. Bu değerlendirmeler, Komisyonumuza ve Komisyon Başkanı olarak bizlere de, aynen benimsediğimiz bir görüş olarak gelmiştir. Ben, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı olarak, bu teklifin, Büyük Millet Meclisinde görüşmeye açılmasının uygun olacağını mütalaa ediyorum. O çalışmalar sırasında, zannediyorum, kanun teklifinin maddeleriyle ilgili olarak Komisyonda yapabileceğimiz katkıların, burada, partilerarasındaki uzlaşma çerçevesinde yürütülmesi imkânını bulacağız.

Bu, hayırlı bir teşebbüstür, Çorum İlimiz ve çevresi, böyle bir ışık merkezine, bölgeye ışık verecek bir üniversiteye hakikaten layıktır. Bunun daha fazla geciktirilmemesi hususunda da, Komisyon olarak, mensubu olduğum parti grubunun da olumlu görüş beyan etmiş olduğunu biliyorum.

Bu vesileyle, Büyük Millet Meclisi sayın üyelerinin tümünün, bu teklifi görüşmek üzere, olumlu istikamette desteklemelerini arz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Biltekin Özdemir’e teşekkür ediyorum.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, Değerli Komisyon Başkanına ben de teşekkür ediyorum; ancak, bu değerli katkılarını, komisyon gündemine alarak yapsaydı, daha isabetli olurdu.

BAŞKAN – Onun gerekçelerini Sayın Başkan açıkladı efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bu kadar zaman geçti...

BAŞKAN – Şimdi, önerge üzerinde bir milletvekilinin söz hakkı bulunmaktadır. Bendeki kayıtlara göre, Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu, bu konuda ilk sözü istemiştir.

Sayın Hatiboğlu’nu da kürsüye davet ediyorum (RP sıralarından alkışlar) ve süresinin 5 dakika olduğunu hatırlatıyorum.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli, seçkin üyeleri; bizi izleyen yüce milletimizi, aşkla, heyecanla, iştiyakla Çorum üniversitesini -halk deyimiyle- dört gözle ve sizlerden destek bekleyerek bekleyen Çorumlu hemşerilerimi selamlıyorum; milletimizin ramazanlarını tebrik ediyorum.

Gruplarımızın hepsine teşekkür ediyorum. Sabah, Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuzu aradım, yöneticileri bulamadığım için ulaşamadım; zannediyorum, ulaşsaydım, onlar da o desteği vereceklerdi.

OYA ARASLI (İçel) – Grup toplantısındaydık.

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) – Grup toplantısındaydık.

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Efendim, ben, ulaşamadığımı ifade ediyorum.

Demokratik Sol Parti Grubundan Sayın Bostancıoğlu’yla görüştüm, Anavatan Partisi Grubundan Sayın Güney’le görüştüm, Doğru Yol Partisi Grubumuzdan Sayın Gözlükaya’yla görüştüm; desteklerini rica ettim. Başkanlık kürsüsünde bulunduğum zamanlarda, galiba, bana epeyce sıkıntı verdiklerini biliyor olmalılar ki, haklarını helal ettirebilmek için “hay hay” dediler; teşekkür ediyorum.

Grup toplantılarını yarıda keserek, Türkiye’nin çok önemli günlerden geçtiği şu sırada, önemli konuların -ama, çok önemli; Parlamento açısından çok önemli, demokrasi açısından çok önemli, uluslararası ilişkiler açısından çok önemli; kısaca, parlamenter demokratik sistemin nerede bulunduğunun- tartışıldığı, tartışılması lazım geldiği bir grup toplantısını yarıda keserek Genel Kurul salonuna gelen Refah Partisi Grubumuza da ayrıca teşekkür ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, ben, sözü fazla uzatacak değilim. Dinleyen, söyleyenden arif gerektir. Ben, biliyorum ki, benden arifsiniz. Marifeyi tarife de gerek yoktur. Mademki mütearifedir, biliniyor; o halde...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Nekre olur...

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Nekre... Yok efendim. Olur mu!.. Hepsi malum ve maruf. Nedir aşkımız, heyecanımız; bir üniversite.

Şimdi, bir ilahiyat fakültemiz tedrisatını devam ettiriyor; dekanı tayin edilmiş idarî bilimler fakültemiz var; hukuken kurulmuş veteriner fakültemiz, mühendislik-mimarlık fakültemiz var; 2 yüksekokulumuz var. 5 milyon 713 metremurabba -yani, metrekare- kampus oluşturacak alanımız var.

Düşününüz ki, ilçeler bile, büyük bir şevkle, heyecanla katkıda bulunabilmek için... Benim ilçem olan Alaca, 13 350 metrekare arsa vererek bir yüksekokulun yapımına imkân veriyor. Osmancık öyle, İskilip öyle, Kargı öyle, Çorum merkezi öyle... Çorum merkezindeki kampus alanı için toplam 5 milyon 758 bin metrekare arsamız hazırlanmış ve Gazi Üniversitesi Rektörlüğü emrine de muhassastır, tahsis edilmiştir; istediği gibi kullanacak...

İnşaatlarımız var... Yurtlarımız, yeteri kadar... 2 350 yatak kapasiteli yurdumuz var. Çorum havaalanımız bitmek üzere. Demiryolumuz, inşallah, Çankırı-Osmancık güzergâhı, Çorum-Amasya bağlantısıyla Samsun; yani Karadeniz, yani Sarp, yani Türkî Cumhuriyetler... Bir başka anahat, güzergâh: Mersin-Kayseri-Sarıkaya -izninizle, ben, Sarıkaya’yı özel zikredeyim- Sorgun-Çalatlı Köprüsü-Alaca-Çorum-Merzifon-Samsun ve ondan sonra...

İHSAN ÇABUK (Ordu) – Ordu...

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Ordu-Giresun-Rize... Sayın Kabil, Rize... (RP sıralarından “Trabzon” sesleri) Trabzon... Tabiî, Trabzonsuz olmaz.

Yani, buradan şunu demek istiyorum: Gerçekten, anaarter üzerinde bulunan bir ilin, düşününüz ki, gerdanında dört tane altını var; ama, ortaya bir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Hatiboğlu...

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Eyvah!.. Hemen toparlıyorum.

BAŞKAN – Benim süre verme imkânım yok. Üstelik, siz, Çorum’un Denizli bağlantısını, leblebi bağlantısını söylemediniz. Onun için, hemen toparlayın lütfen. (Gülüşmeler)

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Efendim, izin verirseniz, Çorum’un Denizli bağlantısı nasıl olacak, söyleyeyim.

Bu Çorum’un her şeyi var, ortaya bir beşibiryerde lazım. Nedir o; üniversitedir.

Şimdi gelelim, Denizli bağlantısına. Çorum-Denizli... Nasıl bağlanır; bağlanır.

TURİZM BAKANI İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – 19’dan sonra 20 gelir.

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Efendim, tabiî, o 20’ye itiraz eden yok da, Denizli-Çorum bağlantısı nasıl olur? Sayın Karakoyunlu, üstün bir edebiyatçı olarak bunu hemen fark etti. Efendim, bir küre üzerindeki dünya haritasını alınız, gözünüzü kapayıp döndürünüz, sonra elinizi basınız ve sonra kaldırıp bakınız, göreceksiniz ki, tam avucunuzun ortası Çorum’a isabet etmiştir, şahadet parmağınız ise Denizli üzerindedir. (Gülüşmeler) Dolayısıyla, bu kadar merkezî olan bir yere, Türkiye’yle, dünyayla bu kadar entegre olan bir yere üniversite yapmamak günah olur.

Saygı sunuyorum; teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

HASAN GÜLAY (Manisa) – Manisa’yı unutma.

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Efendim, başparmak da Manisa’ya rastlar.

Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Sayın üyelere de, desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşan Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu’na teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş diğer önergeyi okutup işleme alacağım:

7. – İçel Milletvekili Halil Cin’in Anamur İlçesinin İl Yapılmasına ilişkin Kanun Teklifinin (2/762) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/292)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarafımca hazırlanarak 8.4.1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan, 2/762 esas numaralı “Anamur’un il yapılmasına ilişkin” kanun teklifim, 14.4.1997 tarihinde sevk edildiği Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonlarında, görüşme yapılmadan bugüne kadar bekletilmektedir.

Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan doğruya gündeme alınmasını Yüce Meclisin takdirlerine arz ederim.

Saygılarımla. 9.7.1997

                                                                                                         Halil Cin

                                                                                                             İçel

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önerge sahibi İçel Milletvekili Sayın Halil Cin söz istemiş bulunuyorlar.

Buyurun Sayın Cin. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Cin, konuşma süreniz 5 dakikadır.

HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anamur İlçesinin il olmasına ilişkin kanun teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması talebimle ilgili olarak söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Ülkemiz, merkezî idare kuruluşu bakımından, coğrafî durumuna, ekonomik şartlarına ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre illere, iller de kademeli bölümlere ayrılır; Anayasanın 126 ncı maddesi bu hükmü ihtiva etmektedir.

Kaynak savurganlığı yapmadan, topluma, kamu yararı doğrultusunda, etkili ve verimli hizmet sunabilen yönetim sistemine duyulan ihtiyaç, ülkemizin güncel sorunlarından biridir. Bunun yanında, kamu yönetim sistemimizin, toplumumuzun giderek artan demokratik isteklerine cevap veren ve insanı önplana alan niteliklere sahip olması da, toplumsal beklentiler arasında yer almaktadır.

Ülkenin yönetim sistemine çağın gereklerine uygun nitelikler kazandırılması konusu, özellikle son yıllarda, toplumun gündeminde önemli bir yer almış bulunmaktadır. Bu ve benzer gerekçelerle, ülkemizde, bazı ilçeler geçmişte il yapılmıştır. Ne var ki, bu il yapma kararlarının çoğunda önemli etken, siyasal rüşvet veya seçim hesapları olmuştur. Anamur’un il yapılmasını öneren teklifimiz ise, ülkemizin ve Anamur’un, coğrafî, sosyoekonomik, sosyokültürel gerçeklerini ve Anamur halkının, insan gibi yaşama ve en temel ihtiyaçlarının çağdaş biçimde karşılanması yolundaki taleplerini yansıtmaktadır.

Anamurluların, bu çok meşru, haklı isteklerinin gerekçelerini teşkil eden, fizikî, beşerî ve kültürel ortamı, öneriyi desteklemeniz için ana hatlarıyla sizlere arz etmek istiyorum:

Anamur, tarihte, Kilikya, Hitit, Asur, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerini bünyesinde barındırmış olan tarihî bir bölgedir; bu medeniyetlerin ürünü olan birçok eser, Anamur ve çevresinin tarihî mirası olarak yaşamaktadır. Yüzölçümü 1 241 kilometrekaredir. Nüfusu 89 bine -yaz aylarında 200 bine ulaşır- ilçe merkezinin nüfusu 60 bine ulaşmıştır. 3 belediye, 37 köy ve 21 mahallesi mevcuttur. Akdenizde kıyı uzunluğu, 38 kilometredir. Anamur, coğrafî konumu itibariyle, birbirine yaklaşık 600 kilometre uzaklıkta bulunan Mersin ve Antalya İllerinin ortasında bulunmaktadır. Anamur’u Mersin’e bağlayan yol 260 kilometredir; bu yolun 210 kilometresi virajlıdır ve bu 210 kilometre yol boyunca 300’ü aşan viraj sayabilirsiniz. Anamur’dan Mersin’e iş takibi için giden vatandaşlar, günübirlik gidip gelemedikleri gibi, acil hasta nakli hallerinde, çoğu zaman, üzücü durumlarla karşılaşılmakta ve hastalar yolda kaybedilmektedir.

Ayrıca, kamu hizmetinin bölgeye ulaşması bakımından da önemli sorunlar ve güçlükler yaşanmaktadır. Anamur’un köylerinin bugün aşağı yukarı yarısında içmesuyu ve yol yoktur; bunda, ilçenin Mersin’e uzaklığının önemli payı vardır.

Anamur, Akdenizin en güzel ve doğal plajlarına sahiptir ve çok güzel bir turizm bölgesi olarak bugüne kadar kendini göstermiştir. 11.1.1998 tarihli Resmî Gazetede, Anamur’da turizmde öncelikli iki turizm merkezi tespitiyle ilgili Bakanlar Kurulu kararı yayımlanmıştır. Turizm Bakanımıza ve Hükümetimize, bu kararından dolayı, şahsım ve Anamurlular adına, burada şükranlarımı arz ediyorum

Anumur’un, il olduğu takdirde, devlete, özellikle il binaları bakımından tahmil edeceği çok fazla bir külfet de yoktur. Şu anda, vali konağı, vilayet binası, emniyet, jandarma, adliye, köy hizmetleri, PTT, bayındırlık ve iskân, karayolları, tarım il müdürlüğü binaları hazırdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Cin, konuşmanızı tamamlayın efendim.

HALİL CİN (Devamla) – Bitiriyorum efendim.

Diğer taraftan, İçel’de, Silifke ve Tarsus İlçeleri de il olmak istemektedirler. Silifke, elinden alınmış tarihî hakkının iadesini istemektedir; Tarsus da, sosyoekonomik, sosyokültürel ve demografik kriterlere göre il olmayı çoktan hak ettiğini düşünen bir ilçemizdir. Ben de ve bütün İçel milletvekillerimiz de, bu iki ilçemizin talebini destekliyoruz.

Yukarıda arz ettiğim nedenlerle, Anamur’un il olma talebinin çok meşru, haklı, coğrafî, kamu hizmetine müteallik ve bölgenin ile olan uzaklığıyla ilgili bir husus olduğunu ifade eder, önergemin desteklenmesini, sayın milletvekillerimize, heyetinize arz eder, hepinize saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Önerge sahibi İçel Milletvekili Sayın Halil Cin’e teşekkür ediyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, söz rica ediyorum.

Y.FEVZİ ARICI (İçel) – Sayın Başkan, söz rica ediyorum.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bu önerge üzerinde bir milletvekilinin konuşma hakkı var. Milletvekilleri, bu haklarını, önergenin lehinde veya aleyhinde kullanabilirler; ama, şu ana kadar, Başkanlığa, İçel milletvekillerinin hemen tümü tarafından lehinde konuşma talepleri gelmiştir. Bu sebeple, ben, ancak, içlerinden birine söz verebilirim ve öncelikle söz isteyen arkadaşıma söz verebilirim.

Bendeki listeye göre, İçel Milletvekili Sayın Oya Araslı önsırada görülüyor; diğer İçel milletvekillerinin tamamı da önerge lehinde söz istemişlerdir; ama, İçtüzük gereğince onların kürsüye davet edilme imkânı yoktur.

Buyurun Sayın Araslı. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

Bütün İçel milletvekillerini temsil ediyorsunuz.

Buyurun efendim.

OYA ARASLI (İçel) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Burada, İçel milletvekillerinin duygularını dile getirmenin bilinci içerisinde konuşmamı yapacağımı, Sayın Başkanı ve değerli milletvekillerini selamlarken ifade etmek isterim.

Biraz önce konuşan değerli arkadaşım Sayın Halil Cin, Anamur İlçemizin içerisinde bulunduğu güçlüklerden uzun uzun söz ettiler. Hakikaten, Anamur İlçemiz, İçel İlinin turizm bakımından büyük gelişme vaat eden bir ilçesidir; ama, Anamur İlçemiz, ne turizm alanında kendisinden beklenen ve istediği atılımı gerçekleştirebilmiştir ne de ekonomik gelişme bakımından kapasitesinin vaat ettiği noktalara ulaşacak kadar hızlı bir gelişme içerisine girebilmiştir. Bunun nedeni, Anamur İlçemizin, il merkezinden fevkalade virajlı, tehlikeli, bozuk bir yolla, çok uzak bir konumda bulunmasıdır. Anamur İlçemizden il merkezine ulaşmak, il merkezinden Anamur İlçemize ulaşmak, il merkezimizden Ankara’ya ulaşmaktan çok daha zordur. Çünkü, il merkezimiz ile Türkiye’nin başkenti arasındaki yol, fevkalade düzgün bir yoldur; ama, Anamur İlçemiz ile İçel il merkezi arasındaki yol, fevkalade virajlı, bozuk bir yoldur. Bu yolda, her yıl, sayısız hasta vatandaşımız, Silifke’deki en yakın, en gelişmiş, en tam teşkilatlı diyebileceğimiz sağlık merkezine ulaşırken hayatlarını kaybetmektedirler.

Öğrencilerimiz, üniversiteye giriş sınavına girebilmek için ya bu yolu katederek yorgun bir vaziyette bu sınava girmeyi göze almak durumundadırlar veya çok kıt maddî imkânlarıyla pek çoğu, geceyi Mersin’de geçirmenin yollarını aramaktadırlar.

İl merkeziyle görüşülecek, halledilecek sorunlarını çözebilmek için ilçe merkezindeki müdürlerimiz ve muhtarlarımız, mutlaka, giderken bir geceyi, dönerken bir geceyi il merkezimizde geçirmek durumundadırlar. Bunların bu ilçemizde yaşayan insanlarımıza yüklemiş olduğu ekstra yükleri, lütfen, düşününüz. Öyle zannediyorum ki, Türkiye’deki hiçbir ilçe, Anamur İlçemizin bu konuda karşı karşıya olduğu, yüz yüze olduğu güçlüklerle yüz yüze değildir.

Sayın Halil Cin’in de biraz önce bildirdiği gibi, bütün İçel milletvekillerimizin bildiği gibi, şu anda çok gelişmiş olduğu için, Türkiye’deki en gelişmiş ilçelerin en önünde yer aldığı için, Tarsus İlçemiz, il olmaya isteklidir; Silifke İlçemiz, tarihî olarak il merkezi iken bir ilçe merkezi konumuna düşmüş olmanın şikâyeti ve ezikliği içerisindedir, bir il merkezi olmak istemektedir; onların da taleplerinde çok büyük haklılık payı bulunduğunu, il milletvekilleri olarak hepimiz biliyoruz ve yeri, sırası geldikçe bunu da dile getiriyoruz; ama, bu ilçelerimiz arasında Anamur İlçemizin de çok özellikli, il olmaya çok muhtaç bir konumu olduğunu, Yüce Mecliste yer alan bütün milletvekilleri bilmelidirler ve bu talebi ona göre değerlendirmelidirler diyoruz.

Yüce Meclisteki değerli arkadaşlarımızdan bu öneriye destek beklediğimizi, yalnız Oya Araslı olarak değil, bütün İçel milletvekilleri olarak ifade etmekte tekrar sayısız yarar görüyorum; bu yardımı, değerli milletvekillerinin, bizlerden ve bu ilçemizden esirgemeyeceklerine inanıyorum; sizlere saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşan İçel Milletvekili Sayın Oya Araslı’ya teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapamamıştır. Bu Komisyona üye milletvekillerinin, 14 Ocak 1998 Çarşamba günü saat 14.00’te kendi salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum. Komisyonun toplantı yer ve saatleri ayrıca ilan tahtalarına asılmıştır.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

V. — SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Refah Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 22 arkadaşının, TBMM Genel Kurul Salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/230)

2. – İçel Milletvekili Turhan Güven ve 19 arkadaşının, TBMM Genel Kurul Salonunun yenilenmesi ihalesiyle ilgili olarak ileri sürülen iddiaları araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/231)

3. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 40 arkadaşının, TBMMGenel Kurul Salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/232)

4. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının, TBMM Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233)

BAŞKAN – Genel Kurulun 7.1.1998 tarihli 39 uncu Birleşiminde alınan karar gereğince, gündemin bu kısmının 181 inci sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 22 arkadaşının; 182 nci sırasında yer alan, İçel Milletvekili  Turhan Güven ve 19 arkadaşının; 183 üncü sırasında yer alan, Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 40 arkadaşının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin birlikte yapılacak öngörüşmelerine başlıyoruz.

Hükümet adına, Sayın Şahin yerlerini aldılar.

Meclis Başkanlığı adına da, Sayın Yasin Hatiboğlu yerlerini aldılar.

Bugün sunuşlarda okuduğumuz, Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının (10/233) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin konusu, bugün görüşeceğimiz üç önergenin konularıyla benzerlik arz etmektedir. Bu nedenle, Genel Kurulun uygun görmesi halinde, bu önerge de, diğer üç önergeyle birlikte görüşülebilecektir.

Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, sunuşlarda okuduğumuz, Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının (10/233) esas numaralı Meclis araştırması önergesi de, diğer üç önergeyle birlikte görüşülecektir.

Önergeler daha önce okunduğu için, tekrar okutmuyorum.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, Hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahiplerine veya onların göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri, Hükümet ve gruplar için 20’şer dakika, önerge sahipleri için 10’ar dakikadır.

Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:

Şu ana kadar, Refah Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş söz istemiş bulunmaktadırlar.

Şimdi, Hükümet veya araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergenin muhatabı konumunda olan Meclis Başkanlığı adına ilk sözü vereceğim.

Değerli arkadaşlarım, müsaade ederseniz, Sayın Meclis Başkanvekili ve Sayın Bakanın konuşma konusundaki önerilerini almak istiyorum.

Hükümet de bu konuda konuşacak mı, yoksa, sadece Meclis Başkanlığı adına mı ilk konuşma yapılacak?

Sayın Şahin, konuşma ihtiyacı duyuyor musunuz?

TBMM BAŞKANVEKİLİ YASİN HATİBOĞLU (Çorum)– Efendim, İhtiyaç duyarsa, kısa keseceğim...

BAŞKAN– Tamam; yani, toplam süre 20 dakikadır çünkü.

O zaman, öncelikle, Meclis Başkanlığı adına, Meclis Başkanvekili Sayın Yasin Hatiboğlu’nu kürsüye çağırıyorum.

Buyurun Sayın Hatiboğlu.

TBMM BAŞKANVEKİLİ YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Sayın Başkan, Yüce Heyetin değerli üyeleri; gerçekten ağırlığı olan, ciddî bir meselenin, ciddî bir iddianın tartışılması, araştırılması, konuşulması, ama, doğru olan ne ise, onun bulunmasını teminen, değerli arkadaşlarım önerge vermişler; çok da isabetli olmuştur.

Biz, eğer, Türkiye Büyük Millet Meclis olarak, yani, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en yüce kurumu olarak, biz, Parlamento, birtakım kil ü kali (dedikoduyu) kendi hayatına terk eder, gerekli araştırmayı ve incelemeyi yapmaz, en azından bir ağabey kurum olarak, en azından bir üst kurum olarak iyi örnek olmaz isek, başka kurumlardan bekleyecek fazla bir şeyimizin olmadığını, olamayacağını ifade etmek isterim.

Sayın milletvekilleri, bir üzüntümü de izninizle ifade etmek istiyorum. Milletvekilleri dokunulmaz; ama, milletvekillerinin oluşturduğu Parlamento, her gün bin defa dokunulur bir müessese haline getirilmemelidir. (RP sıralarından alkışlar) Öyle bir Parlamento oluştu ki, dokunulmadık yeri kalmadı. Böyle olmaz. Eğer biz, kendi kurumumuza sahip çıkamıyorsak... Kurumumuza sahip çıkmak demek, iddiaları örtmek demek değildir; aksine, şeffaflık içerisinde, adalet ölçüleri içerisinde, mertçe ve cesaretle iddiaların üzerine gidip, onu açmak, kamuoyuna açmak, adalete açmak, vicdanlara açmak ve sonra, elde edilecek netice, ya iyi bir emsal olacak, ağabey rolü üstlenmiş olacak ya da ibreti müessire olacak bir netice çıkacaktır. Parlamento bunu yapmak zorundadır. Kurumlar var –isimlerini sayacak ve söyleyecek değilim– mensuplarından yolsuzluğa karışanlar olmadı mı; oldu. Bir gün yazı yazılabildi mi, bir gün çıkıp söyleyebildik mi?! Yapmayın; kurumumuza sahip çıkalım. Türkiye Büyük Millet Meclisi, yani, parlamenter demokratik sistemin dışında bir sistemi, kafasının hangi köşesinde barındıran ve besleyen varsa, o, bu salonun dışında olmalıdır. (RP, DYP ve ANAP sıralarından alkışlar)

Eğer, cumhuriyetimizi, cumhuriyetin şanına ve şerefine, kuruluş ilkelerine, temelinde yatan ideallere uygun biçimde yaşatacak, geliştirecek, ayakta tutacak isek, onun sütunlarına sahip çıkmak zorundayız. Nedir o; demokrasi... Demokrasinin olmadığı yerde, cumhuriyeti rahat ayakta tutmanın kolay olmadığını ifade etmek istiyorum. Laiklik; Batının anladığı anlamda, bilimin anladığı anlamda laisizmin olmadığı yerde, cumhuriyeti rahat ayakta tutamayız. Sosyal devlet ilkelerinin olmadığı yerde, olmaz. Bütün bu sütunların, cumhuriyet çatısını da üzerine alarak, üzerine konuşlandığı zemin, yani, hukuk devleti ilkelerini, hukuk devletine yaraşır yöntemlerle geliştiremezsek, sahip olamazsak, cumhuriyetimiz zede alır, yara alır ve hepimiz biteriz.

O halde, bütün bunları koruyacak, kollayacak olan, demokratik parlamenter sistem. Hiç kimse, Parlamentoyu, parlamenter sistemin dışında hiç kimse koruyup kollamaya heveslenmemeli; ama, biz koruyup kollayabiliyorsak, kimseye fırsat vermiyorsak.

Sayın milletvekilleri, öyleyse, ne olursunuz, varsa bir iddiamız, varsa araştırılması lazım gelen, kendi şartları içerisinde, hiç fırsat vermeden, kimsenin gözünün yaşına bakmadan, ama, adalet ölçülerinden ayrılmadan ve asla, kat’a, Parlamentonun şahsı manevîsini, yani şu hükmî şahsiyeti, şu varlığı zedelemeden, ne yapacaksak yapalım.

İçimizden geçebilir ki, benim insanlarım kamyondan atılan bir ekmek torbası için çamurlarda sürünürken biz böyle milyonluk, milyarlık koltuklarda oturabilmeli miyiz; bu soruları sorarız, aramızda konuşuruz, varsa gereğini yaparız; ama, bir milletvekili arkadaşım “ben o koltukta oturmayacağım, ben oraya minder götürüp oturacağım” sözünü söylerken çok düşünmek zorundadır.

Bunu söylerken, israftan yana olduğum falan zannedilmesin, israfa karşıyız; ama, bilesiniz ki, bu Parlomentonun varlığı ve haysiyeti, ekonomimizin önünde gelir, enflasyonun önünde gelir. Eğer, Parlamentonun haysiyetini, ciddiyetini koruyamıyorsak, bu toplumun ıstırabını nasıl çözeceğiz, hangi yöntemle çözeceğiz? O zaman, durumdan görev çıkaranlar o kadar çoğalır ki, Parlamento kendi görevininin ne olduğunu şaşırır, buna fırsat vermeye hakkımız yoktur.

Değerli milletvekilleri, buradan şunu ifade etmek istiyorum: Ne olursunuz, bir komisyon oluşturalım, bir araştırma komisyonu kuralım. Buraya gelmeden önce, Sayın Başkanla tekrar istişare ettim, Divan üyesi arkadaşlarımla istişare ettim, vicdanımla istişare ettim; halkımla görüşüyorum -hepinizin görüştüğü gibi- biz, bir komisyon kurmak zorundayız; ama, ciddî çalışan bir komisyon kurmak zorundayız. Kimin nesi varsa, Yasin Hatiboğlu’nun sorumluluğu var değil mi, o sorumluluğu ortaya koymaya mecburuz.

Değerli milletvekilleri, araştırma komisyonumuz, bu meseleyi, enine boyuna, derinlemesine, nesi varsa, mutlaka araştırmalı; bunun için kimlerden yararlanacaksa... Bakınız, Yüksek Heyetinize, belki bir örnek olur diye arz ediyorum: Biz, Başkanlık Divanı olarak bir komisyon oluşturduk ve o komisyona şu görevi ve yetkiyi verdik; dedik ki: Türkiye’deki özel ve tüzel, gerçek, kamu ya da hususî hangi kurum, kuruluş, kişi varsa, uzmanlığından yararlanabilirsiniz; getirin. Yani, mercimek büyüklüğünde hiçbir yerde gölge kalmasın ki, bir haksızlık, o gölgeye sığınabilme çabası içinde olsun. “Yararlanın” dedik bizim kurduğumuz komisyona. Bu komisyon çalışmayı yapıyor; ama, Parlamento da, Anayasanın ve İçtüzüğün verdiği yetki ve belki yetki vermenin ötesinde yüklediği sorumluluk gereği, bu komisyonu oluşturmalıdır.

Bütün arkadaşlarım çok değerlidir, bütün arkadaşlarım çok değerlidir; ama, konular vardır ki, uzmanlık ister. Siz, bana bir hastayı getirirseniz, hiçbir katkım olmaz tedavide; ama, bir hukuk meselesi getirirseniz, yardımcı olmaya çalışırım elimden geldiğince. Öyleyse, komisyonu kuralım ve bu komisyona vereceğimiz arkadaşlarımız, lütfen, kamu vicdanında istifhama yer vermeyecek bir raporu hazırlayabilecek uzmanlığa sahip insanlardan oluşsun ve bunu kuralım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, meseleyi, derinlemesine götürecek değilim; ama, çok iyiniyetle Sayın Cindoruk zamanında 9 Aralık 1994 tarihinde bir karar alındı, Genel Kurul Salonu oval hale getirilsin... Hatta -ben, vaktinizi almayayım diye okumuyorum- burada diyaloğu var, Divanda konuşmuşuz, Sayın Başkan Cindoruk “Arkadaşlar, Ukrayna’da bile bütün bu elektronik sistemler değiştirilmiş, 2 saniyede yoklama yapıyorsunuz, 2 saniyede oylama yapıyorsunuz ve herkes birbirinin yüzüne bakıyor” diyor. Bendeniz, yine galiba espri tarafım tutmuş, espriyle “Sayın Başkan, yani şimdi, öyle ise, inşaallah biz bu salonu oval hale getirirsek, bizden sonra gelecek milletvekillerine şunu mu diyeceğiz. Sayın milletvekilleri, biz, birbirimizin yüzüne pek bakamadık, fırsat bulamadık birbirimizin yüzüne bakmaya ama, siz bundan sonra, rahat, birbirinizin yüzüne bakacaksınız mı diyeceğiz” dedim “tabiî” dedi. Hatta “biz 45 dakikada yoklama yapıyorduk, siz, bak 2 saniyede yapıyorsunuz diyeceğiz” demiş. Yani salonun düzenlenmesinin temelinde yatan espri bu; zamanı iyi kullanmak.

Sizler hep görüyorsunuz, yaşıyorsunuz, üzülerek yaşıyorsunuz bazen, bazen kızarak, bağırarak yaşıyorsunuz, hatta, sizleri tenzih ederek ifade edeyim, bazen biz hırçınlaşarak yaşıyoruz bunu. Bu hep olur; yerler değiştikçe, iktidar ve muhalefet yerleri değiştikçe, iktidar arzu eder ki, iş, süratle yürüsün, muhalefet arzu eder ki, madem benim katkım yoktur, o halde ne yapalım engellenirse -bu doğru değildir, ayrı şey- bunun için de yoklama istenir. Bizim Meclisimizdeki en süratli yoklama bile 40 - 45 dakika zaman alır. Üç defa yoklama istendiğini düşününüz, 2 saattir; zaten bizim mesaimiz 4 saattir. Oylamaların nasıl sıkıntılar doğurduğunu hepimiz biliyoruz. Arzu ettik ki, dedikoduya fırsat vermeyecek oylama ve yoklamalar zaman israfına imkân vermeyecek sürat sağlansın. Temel esprisi budur, başka bir şey yoktur. Bunun için de, yine burada, Divanda konuşmuşuz, o tarihte, sadece, bir tek Sayın Bozkurt hariç, o katılamamış Divana, onun dışında, Divanda kimler varsa, Sayın Cindoruk, Başkanvekilleri, İdare Amirleri, Divan üyeleri, hepimiz imza atmışız ve Emlak Konuta verilsin, devlet kurumudur, devlet kuruluşudur; ama, Sayın Başkan, çok ciddî, çok dikkatli bir protokol hazırlasın demişiz ve yetki vermişiz. Ee peki, bundan sonra, artık, Divanı yahut Parlamentoyu suçlamanın kime ne yararı var... Kime ne yararı var...

Değerli milletvekilleri, onun için, bizim, Başkanlık olarak istirhamımız şudur: Lütfen komisyonu oluşturunuz ve komisyon, çalışmasını süratle bitirsin; hem sizin rahat etmeniz sağlansın hem kamu vicdanı sakinleşsin hem de Parlamentoyu yıpratma hesabı peşinde olanlar kimler ise -biz Türkiye’de çok yaşadık; yani, Parlamentonun olmadığı yerde yerine ne ikame edeceksiniz, hangi sistemi?.. İkame edilecek sistem neresine kadar demokratça olacak; elbette olmayacak- bunlara fırsat vermeyelim. Ben, zaman zaman düşünüyorum, acaba, gündemde olması, tartışılması, münakaşa edilmesi lazım gelen birçok şeyleri gündemden kaçırmak için mi bu gürültüler, bunlar gündeme getiriliyor?.. Eğer öyleyse ve biz buna bir anlamda fırsat veriyorsak, çok daha büyük vebale giriyoruz demektir.

Değerli kardeşlerim, Parlamentoya, Parlamentonun temelini oluşturan demokrasiye, demokrasinin temelini oluşturan -Anayasa madde 68- siyasî partilerimize sahip çıkmaya mecburuz. Siyasî partilerin bulunmadığı, siyasî partilerin rahat faaliyet göstermediği, siyasî partilerin, herkes tarafından -siyasî tenkitlerin dışında- muhafaza ve vikaye, himaye edilmediği ülkelerde demokrasi himayeden mahrumdur. Demokrasinin himaye edilmediği yerde parlamenter sistem yara alır, zedelenir.

Ben, sözlerimi burada bitiriyorum. Değerli arkadaşım Sayın Şahin’in de belki söyleyecekleri vardır. Tekrar, Başkanlık olarak istirham ediyoruz, bütün milletvekillerimizden, özellikle Başkanlık Divanı üyelerimizden rica ediyorum; kurulmuş bir komisyon vardır, o komisyon, raporunu hazırlayıncaya kadar, lütfen, komisyon üyeleri bu konuda konuşmasın. Lütfen... Yani, medyatik olmaya kimsenin ihtiyacı yok. İlle, televizyona çıkma hevesimiz varsa, onu başka yoldan bulalım. Lütfen...

Değerli milletvekilleri, hepimiz titremeye mecburuz. Demokratlığın lafı olmaz, demokratlığın kendisi olur; hukukun lafı olmaz, hukukun kendisi olur; demokratik parlamenter sistemin lafı olmaz, kendisi olur. İşte, biz, bunu sağlayalım, bunu koruyalım, bunu yüceltelim ve yükseltelim.

Umuyorum ki, en kısa zamanda, komisyonumuz,  ortaya, meseleyi getirecek ve gereği neyse yapılacaktır ve yapılmalıdır.

Sayın Başkana, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (RP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Meclis Başkanlığı adına konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Sayın Yasin Hatiboğlu’na teşekkür ediyorum.

Hükümet adına, Devlet Bakanı Sayın Refaiddin Şahin söz istemiştir.

Buyurun Sayın Şahin. (DTP ve ANAP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz, kalan 10 dakikadır.

DEVLET BAKANI REFAİDDİN ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yüce Meclisin kendisine ait olan bir konunun gündeme getirilmesi ve onun, Yüce Meclis tarafından araştırılması, soruşturulması, elbette ki, hepimizi üzmektedir. Bu kutsal çatı altında bulunan bizler, bu çatının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hükmî şahsiyetini ve onun, hepimiz tarafından temsil edilen değerli kimliğini, çok iyi korumak mecburiyetindeyiz; çünkü, demokrasimiz, bu çatı altında güç bulacaktır ve yine bu çatıyla yaşayacaktır.

O itibarla, günlerden beri, kamuoyunda, âdeta gündemin birinci maddesi olarak tartışmaları devam eden bu konunun, Yüce Meclisin kararıyla araştırılarak bir an evvel çözüme bağlanması, Yüce Meclisin ve o Meclisin çatısı altında bulunan siz değerli üyelerin itibarlarıyla çok yakından ilgilidir. O itibarla, bu konuya, azami hassasiyeti göstermek zorundayız.

Sayın Başkanvekilimizin dediği gibi, herkesin, uluorta konuşup, yalan yanlış birçok sözlerle, bu konuyu daha üzücü noktalara getirmeden,  ehil ve yetenekli kişilerden teşkil edilecek komisyonumuzun, kısa zamanda bunu sonuçlandırmasında ve Yüce Meclisin huzuruna getirilip, bu işin neticesinin alınmasında zaruret vardır.

Ben, daha ziyade, işin bu tarafına dikkat çekmek istiyorum. Enine boyuna, ciddî olarak bu işin araştırılması; bu noktadan itibaren de, lütfen, kimsenin, bu konuyla ilgili olarak yetkili yetkisiz konuşmaması; dolayısıyla, Yüce Meclisin tayin edeceği komisyon marifetiyle her şeyin sonuçlandırılması gerekmektedir.

Bu hususta, Bakanlık olarak ve Hükümet olarak, konunun en iyi şekilde araştırılıp, soruşturulup bir neticeye bağlanmasından yanayız.

Hepinizi, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Hükümet adına konuşan Devlet Bakanı Sayın Refaiddin Şahin’e teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, gruplar adına yapılacak konuşmalara sıra gelmiş bulunuyor.

İlk sırada, Refah Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Göktaş, konuşma süreniz 20 dakikadır.

RP GRUBU ADINA KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni Genel Kurul salonunun inşaatıyla ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin verilmiş olan Meclis araştırması önergesi üzerinde, Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinize sözlerimin başında saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, yolsuzluğun ayyuka çıktığının ülkemizde gündemden eksik olmadığı bugünlerde, konuya geçmeden önce, ülkemizin genel durumuna, kısa başlıklar altında değinmek istiyorum.

Ülkemiz, dünyada, enflasyonda en yüksek iki ülkeden ve gelir dağılımı en bozuk beş ülkeden bir tanesidir. Dışpolitikada, yıllardır yapılan Avrupa Birliğine tam üyelik mücadelesinde bir kopma noktasına gelinmiş, İslam ülkeleriyle olan diyalog, tarihin en bozuk sürecine girmiştir. Şu mübarek ramazan gününde, memur, işçi ve emekli, büyük bir geçim sıkıntısı içerisinde kıvranmaktadır. Halk, belediyelerin ve diğer kamu kuruluşlarının dağıtmış olduğu yardımları alabilmek için, âdeta, birbirini ezmekte ve yaralanmaktadır. Belediyelerin 15 bin lira daha ucuza sattığı ekmeği, gece saat 3’te kuyruğa girmek suretiyle almak için bekleşen insanların oluşturduğu bir Türkiye; kocası vurulmuş, üç çocuk sahibi dul bir kadının üç yavrusunun, yorganın altında, soğukta, aç, hasta, ilaç ve karnını doyurmak için bekleştiği bir Türkiye; bu kış gününde okula giden çocuğunun ayağına bot, sırtına palto alamayan bir Türkiye... Terörün bir türlü durmadığı, insan haklarının ihlal edildiği ülkemizde, böyle, yığınla soruna çare aramamız gerekirken, bugün, burada, bunları konuşmamız gerekirken, maalesef, üzüntüyle ifade etmek istiyorum, Türkiye’nin kalbi, herkesin güvendiği, herkesin güvenmesi gereken, saygı duyması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonuyla ilgili yolsuzluğu konuşuyoruz ve bu, günlerdir Türkiye’nin gündemini meşgul ediyor. Tesellimiz, yapıldığı iddia edilen yolsuzluğun denetimini Meclisin kendi kendisini denetlemesidir. Genelde kamuoyunda “Başkanlık Divanındaki üyeler, neden bu şekilde bir ihale yapılmasına göz yumdular, bu şekilde ödemeler yapılmasına göz yumdular, niye bugüne kadar seslerini çıkarmadılar” diye Başkanlık Divanı üyeleri de bir itham altındadır.

Değerli arkadaşlar, öncelikle, Başkanlık Divanının bu konuda bir yetkisi yoktur -az sonra konunun seyrini size izah edeceğim- sadece, Başkana bir yetki verilmiştir ihale yapılmasıyla ilgili, onun dışında, Başkan, bu konuyu hiçbir suretle, Başkanlık Divanının gündemine getirmiş değildir. Zaman zaman, bizim sizler gibi kamuoyundan duyduğumuz konuları dile getirmek istediğimizde “Sayıştay denetçisi çağrılmıştır, şu kontrol edilmiştir, şu teknik birim amiri getirilmiştir” şeklinde cevaplar verilmiştir; yani, kısacası, Başkanlık Divanının bu konuda yetkisi yoktur. Zaten, Başkanlık Divanı üyelerinin de İdare Amirlerinin de yetkisi Meclis Başkanının verdiği ölçüde bir yetkidir; onun dışında bir yetkisi yoktur. Bana bağlı birimlerde -mesela ben İdare Amiriyim-  benim Meclis Başkanının verdiği yetkinin dışında bir yetkim yoktur, hatta o birimlerde dahi tasarrufum kısıtlıdır. Bu itibarla, bu konuyu, kamuoyunda bilinmesi açısıdan açıklama zarureti duydum.

Öncelikle, eski Genel Kurul salonunun oturma düzeninin uygun olmayışı ve yoklamaların çok zaman alması nedeniyle oval bir salon yapılması kanaati hâkim oldu. Bunun için de, yoklamanın daha çabuk ve seri olması, zamandan tasarruf edilmesi için, elektronik sistemli bir yoklama sistemi getiren Genel Kurul salonu yapalım denilmiş. Buna da, 19 Ekim 1994 günü 82/12 sayılı Divan kararıyla, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51/1 maddesi uyarınca karar verildi. O tarihte de Meclis Başkanı Sayın Cindoruk’tu. Daha sonra, Vefa Tanır’ın Başkanlığında, 22.12.1994 tarihinde yapılan toplantıda karar iptal edildi. Sayın Kalemli Meclis Başkanı seçildikten sonra, 20 nci Dönemde, 20.6.1996 gün ve 16 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı kararıyla, Emlak Konut AŞ’ye, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamı dışında kalınmak suretiyle, maliyet artı kâr esasına göre verilmesi kararlaştırılmıştır. Şirkete, ayrıca, yüklenici ve taşeron ihalelerini kendi usullerine göre yapma yetkisi de tanınmıştır.Bu karar doğrultusunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Emlak Konut AŞ arasında, 26.7.1996 günü ilgili proje yönetim sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeyle, işin, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Emlak Konut AŞ tarafından yürütülmesi kararlaştırılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, bir sözleşmeyle, ihale yetkisini anonim şirket statüsündeki bir kuruma devretmesi, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu ile bu ihalenin kapsamındaki harcamalara izin veren bütçe yasasına aykırıdır. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu devir işlemiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanından almadığı yetkiyi kullanmıştır.

20.6.1996 tarihinli Başkanlık Divanı kararı ihale açılması konusundadır; ihale kararı değildir. Başkanlık Divanının o zamanki üyesi Sayın Mustafa Yılmaz ile Sayın Kalemli arasında geçen konuşmanın zaptı şu anda elimde.

Sayın Mustafa Yılmaz -idare amiri o zaman- şöyle diyor:

“Proje yaptıracağız. Proje biter, keşif bedeli çıkar...

Başkan – Önünüze gelecek o. Biz, onu istemiyoruz, şimdi sizden ihale kararı almıyoruz; ihale yapma yetkisini istiyoruz; o yetkiyi vermezseniz, nasıl yapacağız?

Mustafa Yılmaz – Ama, önce proje bitmiş olsun.

Başkan – Mustafa Bey, temmuz ayında önümüze gelecek, onların siz hepsini göreceksiniz. Zaten, benim o yetkim olmasa, ben, Başkanlık olarak adamları nasıl çağıracağım ki?.. Buraya kadar gelmiş bir iş, bundan geri rücu edebilir miyiz; mümkün değil.”

Yani, burada, biz, kendisine ihale yapma yetkisini vermiş değiliz. Burada, Emlak Konut AŞ tarafından ihaleye çıkılacağı; ancak, ihale kararının Başkanlık Divanına geleceği, Başkanlık tarafından söylenildiği halde bu karar yerine getirilmemiş, Başkanlık Divanı aldatılarak bir ihale emrivakisiyle karşı karşıya bırakılmıştır.

Emlak Konut AŞ’nin hazırladığı ihale teklif alma şartnamesinin 23 üncü maddesinde, ihale kararlarının, Emlak Konut yönetim kurulunun kararıyla kesinleşeceği hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına dahi devretmediği bir yetki âdeta gasp edilmiştir.

Emlak Konut AŞ 7.6.1996 tarihinde 7 firmayı çağırıyor ve burada bu firmalardan en düşük teklif veren Mesa ve Nurol’a işi veriyor. Teklifin bedeli, 21 770 533 dolar; tabiî, bu, daha sonra diğer ek masraflarla 38 veya 40 milyon dolar civarına ulaşıyor. 11.10.1996 tarihinde sözleşme imzalanıyor. 14.10.1996 tarihinde yer teslim ediliyor. 15.10.1997 de işin bitme süresidir; ama, maalesef bitmiyor.

İhale de, tabiî, faturalı işler artı kâr üzerinden verilmiştir. İhale, Başkanlık Divanından saklı olarak yapıldıktan başka, Meclis Teknik Daire Başkanlığınca, Meclis salonunun söküm, avizelerin temizliği gibi işlerdeki afaki fiyatlara itiraz edilince, Meclisin Genel Sekreteri Necdet Basa tarafından azarlanıyor ve devredışı bırakılarak, Ahmet Korkmaz ve Bilal Demircan adlı iki eleman dışarıdan işe alınıyor. Bunlardan biri hemen İşletme Yapım Müdür Yardımcılığına atanmış ve bu işler, bundan sonra, Genel Sekreter Yardımcısı ve bu elemanlarla yürütülüyor. Tabiî, bu elemanlardan birisinin Meclis lojmanlarındaki dairesinde  Mesa tarafından birtakım tadilatlar yapıldığını da sonradan öğreniyoruz. Oysa, 20.6.1997 tarihli Başkanlık Divanı kararında, bu işlerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Teknik Daire Başkanlığı İşletme Yapım Müdürlüğünün kontrolünü takiben yapılması öngörülüyordu. Burada, bu görev ve sorumluluğun Başkanlık oluruyla yok sayılması, görevi ihmal ve suiistimaldir.

Arkadaşlar, ayrıca, burada, salonun sökülmesine 3 milyon 900 bin dolar, yani, bugünkü fiyatlarla 506-510 milyar lira civarında para ödeniyor. Sadece salonun sökülmesinde, Anadolu’dan bir işçi, bir ekip getirseydik, onu bedavaya söker, o malzemeyi kullanırdı.

Avizelerin temizlenmesi 20 milyar lira civarında. Bu avizelerin toplam fiyatı nedir, ben, şahsen merak ediyorum? Orada, avizelerin indirilmesiyle ilgili merdiven şeklinde bir asansör kuruluyor; bunun da fiyatı 9 milyar lira civarında.

Meclis Teknik Daire Başkanlığının devredışı bırakılarak iki eleman alınması, işteki yolsuzluğun ilk sinyallerini zaten vermiş oluyor. İhale, müteahhit firmaya detay proje olmadan, avan projeyle veriliyor; yani, 1/100’lük projeyle ihale veriliyor; esas detay proje -1/50’lik proje- detayıyla, analizleriyle beraber fiyatlandırılıp verilmiyor ve bu şekilde, detay proje olmadan, avan projeyle verildiği için de, afaki fiyatlar çıkıyor, kontrol edilemeyen fiyatlar ortaya çıkıyor.

Daha sonra, basında yer alan birtakım iddialar ve birkısım Başkanlık Divanı üyelerinin bu iddialarla ilgili müracaatı üzerine, Sayın Kalemli, Sayıştaydan iki denetçi getiriyor -bunlar belki ismen bildiği insanlardır- onlara bir rapor tutturuluyor ve bu rapordan sonra, bu Sayıştay görevlilerinden birinin oğlu da Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonunda kadrolu olarak işe alınıyor. Şimdi, arkadaşlar, bu elemanları, siz, kendiniz, Mecliste görevli olarak, özlük hakları Meclisten ödenmek suretiyle istiyorsunuz, onlara bir rapor tutturuyorsunuz; arkasından, bu elemanlardan, Sayıştaydan gelen bu denetçilerden birinin çocuğunu işe alıyorsunuz... İster istemez, burada bir ahbap-çavuş ilişkisi insanın aklına geliyor.

Daha sonra, Sayın Hikmet Çetin Meclis Başkanı olunca, bu iş tekrar gündeme geliyor; orada, ben, Sayın Mustafa Baş arkadaşımızla, konuyu -burada tutanaklarda var- dile getiriyorum ve şunu diyorum: “Sayın Başkan, bu Meclisin ihalesine giren müteahhitlerle ben görüştüm -bir işadamının bürosunda tesadüfen görüştüm- bu ihaleyi sorduğumda ‘bu iş, bugünkü fiyatın yarı fiyatına yapılırdı, yapan insan da kâr ederdi, iyi de kâr ederdi’ diye cevap verdiler. Peki, siz niye buna yüksek fiyat verdiniz de, düşük, normal fiyat vermediniz diye sorduğumda ‘maalesef, Emlak Konutta bu işler böyle yürüyor; müteahhitler orada belli sıraya göre iş aldığı için, bize böyle fiyat ver dediler, biz de onun için böyle fiyat verdik’ dediler.”

Bu konuyu, zaten, Plan ve Bütçe Komisyonunda Ertan Yülek arkadaşımız da dile getirmiş ve “biz, bununla ilgili Meclis araştırması önergesi vereceğiz” demişti.

Şimdi, arkadaşlar, bu konu Türkiye’nin gündemine gelmeden önce, biz, Meclis Başkanlık Divanında, bunu bir siyasî polemik konusu yapmayalım, partilerin zarar görmesi veya bir siyasî rant, siyasî çıkar sağlama noktasında hareket etmeyelim; hakikaten böyle bir yolsuzluk varsa, ciddî şekilde, dürüstçe bunun üzerine gidelim diye konuştuk ve bunun için de Sayın Kalemli’nin Başkanlığında yapılan toplantıda...

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) – Hikmet Çetin’in...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – ...her partiden birer kişi olmak üzere, bir soruşturma komisyonu kurduk ve bu komisyon da çalışmasına başlamıştı arkadaşlar. Sonradan, tabiî, bu komisyon çalışmaya başladıktan on onbeş gün sonra, gazeteler bu konuyu gündem etti ve günlerdir de böyle devam ediyor. Aslında, Meclis kendini denetlemeye, basından önce iyi niyetle başlamış idi.

Koltukların fiyatı gündeme geldi... Hakikaten fiyatlar çok afaki. Firmalar “efendim, orada bazı şeyler hakikaten pahalıdır, bazılarından zarar ediyoruz” diyorlar. Zarar ettikleri hiçbir kalem mal yoktur arkadaşlar, hepsi afaki -bizde hepsinin listeleri vardır, zamanımız çok daraldı, zamanınızı almak için okumuyorum- fiyatlarla yapılmıştır. Bir örnek vereyim: Salonun klima ve havalandırma işini müteahhit bir firma yapıyor. Bu firma, Nurol ve Mesaya 1,2 milyon dolara bu işi yaptığını faturalıyor. Meclise de, bu iş 2,9 dolara fatura ediliyor; yani, 1,2 milyon dolara yaptırdığı işin karşılığını, Meclisten 2,9 milyon dolar olarak; yani, parasını 3 misli tahsil ediyor.

 Bu işler yapılınca, tabiî, Meclis bürokratlarının haberi de yoktu çoğu zaman. Bakın, enteresandır arkadaşlar, 5 Aralık 1997’de, yani Sayın Hikmet Çetin bu göreve geldikten sonra, bürokratlar, Emlak Konuta yazı yazıyor: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonu, teklif alma usulüyle anahtar teslimi olarak mı, teklif alma usulüyle mi ihale edilmiş” şeklinde soru soruyor... Yani, Meclis bürokratlarının, Meclis Genel Kurul salonunun nasıl yapıldığından haberi dahi yoktu; bu evraklar, bilgiler Meclis bürokratlarından tamamen kaçırılmıştır.

 Olaylar daha çok nasıl ortaya çıkıyor; Sayın Kalemli’nin  Mesa  Koru Sitesinden daire alması, daha sonra daireyi geri vermesiyle... “Ben etik hata yaptım; ama kanunen güçlüyüm”  diyor.

Arkadaşlar, eğer, Sayın Kalemli, hakikaten alınteriyle kazandığı helal parasıyla bu daireyi almış olsaydı, niye geri versin; ne gerek vardı?! İnsan, dürüstçe bir daire alacaksa, Mesadan da alır veya bir başka firmadan da alır; çünkü, ticaret yapıyor, beğendiğin firmadan alabilirsin; ama, belliki burada bir yolsuzluk yaptığı şüpheleri insanın kafasında, uygulamaları itibariyle de geliyor, uyanıyor ve burada da, kendisi daireyi geri vermek suretiyle zımnen de bu hatayı yapmış olduğu ortaya çıkıyor.

Tabiî, burada, diyor ki: “Hukukta ben güçlüyüm.” Hukukta güçlü olup olmadığını -yargıya gideceğiz- yargıya gitsin kendisi, orada zaten hepimiz anlarız.

Değerli arkadaşlar, bakınız, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı; bunun hakkında bir iddia ortaya çıktığı zaman, bizler, evvela “olmaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı böyle bir şey yapmaz, yanlıştır” diyebilmeliydik arkadaşlar. Bunu diyebildik mi; hiçbirimiz diyemedik arkadaşlar. (RP sıralarından “diyemedik” sesleri) Niye diyemedik; çünkü, geçmiş sicili de doğru değildir. Ben de açıklayacağım bazı şeyleri. Niye diyemedik; burada Yücel Seçkiner, Devlet Bakanımız, kardeşinin ismi birtakım yolsuzluklara karıştığında, ilk duyduğumda ben şahsen, Yücel Beyin bu işten haberi yoktur; olmaz, yapmaz dedim; adamı tanıyoruz, geçmişinde böyle bir şey yok. Ama, Sayın Kalemli’nin, birçok yerde, mesela Tavşanlı’da, kömür ocaklarıyla ilişkisi olduğu orada kamuoyunda konuşuluyor, basında da çıkmış. Sağlık Bakanıyken, Akdeniz Tam Vakfına, doğumevini, orada birtakım yollarla hibe etmiş, devlete tamiratını yaptırmış. Ataköy’de, biri kendisine, diğeri Hüseyin Çınar adına daire ayrılmış, burada Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu raporunda vardır; birisini kendisine ayırtmıştır, birisini de Hüseyin Çınar’a ayırtmıştır. Bu, tabiî Engin Civan zamanında.

Daha sonra, bir televizyon kuruluşundan dinlediğimiz kadarıyla -tabiî açıklanmadı, kendisi tekzip etmedi- Silifke Taşucu’nda Mesa Sitesinde villası olduğu söyleniyor. Yine, Ege’deki villasını Mesaya tamir ettirdiği; İzmir Karşıyaka Yalı Caddesinde Çakırel Apartmanında bulunan lüks dairesini -bunları basından okudum, doğru mudur bilmiyorum- 29 Aralık 1997’de Rıfat Koç’a sattığı söyleniyor.

Arkadaşlar, yine, çok enteresandır, kendisi milletvekili -Anavatan Partisi o zaman iktidarda- gidiyor, o zamanki Maliye ve Gümrük Bakanına -o zamanki müsteşar şu anda burada milletvekilidir- diyor ki, Tekel Genel Müdürüne telefon edin, benim işim var orada. Tekel Genel Müdürüne gidiliyor Aydın Yardımcı isimli bir şahısla, efendim, bir huzur projesi vardır diyor, biliyorsunuz bu huzur projesi benim bakanlığım zamanında -Sayın Keçeciler de belki bilir- başlamış, şimdi milletvekiliyim, üzerime sorumluluk düştü, ben, bu huzur projesini gerçekleştirmem lazım” diyor. Neymiş; Avrupa’da rakı satacakmış... Huzur projesi doğrultusunda, Avrupa’da rakı satma yetkisini Tekel Genel Müdürü Süreyya Yücel Özden’den istiyor arkadaşlar; burada tutanakları var. O da, tabiî, buna olumsuz cevap veriyor “kanun müsait değil” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Göktaş, konuşmanızı tamamlayın efendim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, bitmez ki bunlar...

Sonuç itibariyle, Millî Güvenlik Kurulunca yazılan yazıda “Huzur planı çerçevesinde, Maliye ve Gümrük Bakanlığı ile Tekel Genel Müdürlüğüne herhangi bir görev verilmemiştir” deniliyor; yani, görev kapsamı dışında.

Sonuç itibariyle, büyük baskılar kuruluyor ve Yücel Özden, burada, Sayın Kalemli ile Aydın Yardımcı isimli şahsa “bunu yapmamız mümkün değil; yalnız, size, Avrupa’da, -Almanya’da- bir şişeleme fabrikası kurduralım, siz de bir şirket kurun, ortak yapalım, beraber yürütelim” diyor. Sayın Kalemli Avrupa’ya gidiyor; Avrupa’ya gittiğinde, yine bu işi bizatihi kendisi takip ediyor. Orada toplantı yapılıyor, toplantının başkanı da Sayın Kalemli. Yücel Özden, Yavuz Sayılır, Selahattin Uçankan, Fahri Akın ve Necdet Basa bu işleri organize ediyorlar ve bundan dolayı da, devleti bir hayli zarara sokuyorlar; çok fevkalade bir şekilde; bende bunun belgeleri var. Detaya girmiyorum; çünkü, vaktim çok daraldı, bitmek üzere.

Şimdi, Kalemli’yi size bir takdim edeyim. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kim bu Kalemli?

BAŞKAN – Sayın Göktaş, sürenizi tamamladınız efendim; lütfen...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Bakınız, Meclis albümünde özgeçmişini, siyasî bölümü okuyorum: “XVII, XVIII, XIX uncu Dönem Kütahya Milletvekili, Çalışma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Sağlık ve Sosyal Yardım, İçişleri, Orman Eski Bakanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Eski Başkanvekili, Anavatan Partisi Grup Başkanvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi Eski Başkanı...”

Değerli arkadaşlar, Anavatan Partisinde böyle bir adam daha var mı Sayın Mesut Yılmaz’dan başka; böyle yetkileri olan, böyle makamlara gelmiş bir kişi daha var mı Anavatan Partisi içerisinde; bir tek kişi yoktur. Mesut Bey ile beraber en üst düzeyde bulunmuş ve onunla beraber en çok değer verilen insan, Sayın Mustafa Kalemli’dir arkadaşlar. Böyle bir adam, eğer böyle bir işin içerisine girmişse -Sayın Necdet Basa ile ilişkilerini fazla açıklayamıyorum; çünkü, vaktim çok daraldı- Sayın Necdet Basa’yla...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayın efendim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Peki, toparlıyorum Sayın Başkan.

Sayın Basa’yla ilişkileri, ta Almanya’dan başlıyor, Rizeli, hemşerisi... Mustafa Kalemli ile Sayın Yılmaz’ın ilişkileri ortada. Bir iktidar partisinin içindeki, en üst düzeydeki -eğer, Kalemli’nin başına böyle bir iş gelmiş olmasaydı, yarın, belki de, siz, bunu, bize cumhurbaşkanı adayı olarak takdim edecektiniz- bu kadar üst, bu kadar yetkili makamlara gelmiş bir kişi için böyle şaibeler oluyorsa, Anavatan Partisinin vay haline arkadaşlar; ben size ne diyeyim bundan sonra.

Hepinize saygılar sunuyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’a teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım, söz sırası, Balıkesir Milletvekili Önder Kırlı’daydı; ancak, bir sıra değişikliği yaptı arkadaşlarımız.

Bu sebeple, şimdi, Demokratik Sol Parti Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Hakan Tartan konuşacaklar.

Sayın Tartan, konuşma süreniz 20 dakikadır.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA HAKAN TARTAN (İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, bizleri televizyonları başında izleyen değerli yurttaşlar; hepinizi, saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Meclis Genel Kurul salonu inşaatı sırasında gelişen olaylarla ilgili olarak gündeme gelen araştırma önergesi nedeniyle, Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son iki haftanın en önemli gündem maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul inşaatı. Genel Kurul inşaatında büyük usulsüzlük ve yolsuzluklar yapıldığı iddiası, sadece Ankara’da değil, Türkiye’nin dört bir tarafında, hemen her ortamda tartışılıyor, değerlendiriliyor. Halkın içindeki milletvekilleri olarak, sık sık “nedir bu işin aslı, devlet zarara uğratılmış mı” sorularıyla karşılaşıyoruz.

Demokrasimizin gözbebeği bu Kurumu, Türkiye Büyük Millet Meclisini, elbette, kimse yıpratmak istemez; ancak, bu Kurum bünyesinde yaşanan bazı sıkıntıların da milletle paylaşılması zorunluluğu ortada. Milletten kaçırılarak, bazı konular örtbas edilerek hiçbir yere varılamaz. Dürüst, nitelikli ve açık yönetimlerin gizli kapaklı işleri olmaz. Bu tür yönetimlerde, günahlar da sevaplar da ortadadır ve kusur işleyen, hesabını verir. Aksi yaklaşımlar ise, bugün hep şikâyetçi olduğumuz devlet içerisinde devlet, derin devlet ve çete iddialarının temel malzemesidir. Halkın sıkıntılarına çözüm bulmanın yanı sıra, demokrasimizin gelişimine de en çok katkı sağlayan bir kurum olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu tür çabalara meydan vermemiştir, vermeyecektir. Dürüst ve temiz toplum ideali, bizlerin yüreklerinde ve beyninde ışıldayan bir yıldızdır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Meclisin ne saygınlığını ne de kurumsal önemini düşünmeyen bazı kişi ve kuruluşların yaptıklarının da yanlarına kâr kalması beklenmemeli. Konuşan ve tartışan bir Türkiye, sorunların aşılması yönündeki en önemli güvencemizdir. Bu yüzden, konunun enine boyuna tartışılmasında ve değerlendirilmesinde büyük yarar vardır. Öte yandan, konuyu siyasî bir platforma taşıma yaklaşımını da doğru bulmadığımı belirtmek isterim. Meclis Genel Kurulunda yaşananlar siyasî değil, teknik, ekonomik, ahlakî ve hukukî konulardır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Mecliste yapısal ve teknolojik bir gelişme istemi, yaklaşık on yıldan beri seslendirilen bir konu. İşte, bu noktada hemen şu soru akla geliyor; acaba Meclis Genel Kurulunda bu denli büyük bir değişikliğe gerek var mıydı? Sadece, havalandırma, akustik ve ses düzeniyle elektronik sistem; yani, oylamalarda sürat sağlayacak bir düzenlemeyle yetinilebilir miydi? Birçok ülke, tarihî parlamento binalarını koruyup o manevî hazzı yaşarken, Türkiye’nin, çok farklı bir yenilenmeye gitmesi doğru muydu?

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Meclisin yenilenmesiyle ilgili karar, 19 uncu Dönem Parlamentosu tarafından alınıyor; ancak, uygulama, 20 nci Dönem Parlamentosuna düşüyor; yani, bizlere. Ne var ki, milletvekillerinin bu konuda yeterince bilgilendirilmedikleri, şu son iki haftalık gelişmelerle de açık seçik ortada. Bir mimarî proje çizdirildiği, İngiliz sistemine benzer bir yapılanma olacağı, elektronik sistemlerin değiştirileceği ve modernize edileceği biliniyor, hepsi o kadar. Çağdaş bir parlamento yaratılmak istenildiği kesin; ama, kesin olan bir şey daha var ki, o da, Genel Kurul salonuyla ilgili olarak yaşanan birtakım gelişmeler.

Zaten, Genel Kurul salonuyla ilgili ilk sancı, daha ihale aşamasında başlıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanında, Genel Kurul salonuyla ilgili bir karar alınıyor; ama, o karar da tartışmalı. Başkanlık Divanı üyeleri “onay verdikleri kararın, Meclis Genel Kurul salonu ihalesi için değil, Meclisin böyle bir ihaleye çıkması konusunda ön izin olduğunu” ifade ediyorlar; yani “ihale kararı sonra olacaktı” diyorlar.

Burada, bir hususun altını sevinerek ve gururla çizmek durumundayım. Demokratik Sol Parti, her konuda olduğu gibi, halktan yana, dürüst, araştırmacı ve nitelikli tavrını, Genel Kurulu salonu inşaatı ihale aşamasında da gözler önüne sermiştir. Meclis Başkanlık Divanının Demokratik Sol Partili üyeleri, hem dönemin Meclis Başkanını hem diğer ilgilileri ve kamuoyunu, altyapısı hazırlanmamış, plan projesi olmayan ve bir keşif özeti bile hazırlanmamış ihalenin yaratacağı sıkıntı konusunda uyarmışlardır, hem de defalarca uyarmışlardır.

“Görünen köy kılavuz istemez” diye güzel bir deyimimiz vardır. Gerçekten de, bu ihalenin sıkıntı yaratacağı daha ilk günden görülmüş, Demokratik Sol Partili arkadaşlarımız bu konuda üzerlerine düşeni yapmış, herkesi uyarmış “tehlike geliyor” demiş; ancak, bu uyarılar dikkate alınmamıştır. Başkanlık Divanında yer alan değerli arkadaşlarım Sayın Uluç Gürkan, Sayın Mustafa Yılmaz ve Sayın Kâzım Üstüner’in ve Meclis bütçesi görüşmeleri sırasında Partimiz adına bu sorunu ilk kez gündeme getiren Ahmet Tan’ın duyarlı yaklaşımları ve özverili çalışmaları, zaten, kamuoyunun da takdirini kazanmıştır.

Değerli Başkan, değerli arkadaşlarım; burada, 14 Ocak 1997 tarihinde Demokratik Sol Partili Başkanlık Divanı üyesi arkadaşlarımın o dönemin Sayın Meclis Başkanına gönderdikleri bir notu huzurlarınızda okumak istiyorum; bakın, şöyle: “Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yapım işi, Genel Başkanımız Bülent Ecevit’in talimatı üzerine, DSP Grubunca incelenmiştir. Bu incelemenin sonuçları aşağıda özetlenmiştir:

“1- Bu iş için, Devlet İhale Yasasının 89 uncu maddesinin işletilmesi, Başkanlık Divanı bakımından yetki aşımı olarak değerlendirilebilir.

2- Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunda başlayan işin ihalesi hukukî temelleri bakımından boşluktadır.”

Bunun maddelerini okuyorum:

“a) Başkanlık Divanının verdiği yetki, ihalenin yapılmasıyla sınırlıdır; ihale kararını kapsamamaktadır. Nitekim, ihale kararıyla ilgili sürecin Başkanlık Divanına geleceği ve tartışılacağı, tutanaklarda açıkça belirtilmiştir; ancak, bu karara rağmen, Başkanlık Divanı, ihale sürecinde bütünüyle devredışı kalmıştır.

b) İhalede uygulanacak usul ve esaslar belirlenmemiştir. TBMM adına Emlak Konut AŞ ile yapılan proje yönetimi sözleşmesi, bu kapsamda değerlendirilemez.

c) Maliyet artı kâr esası, ihalenin götürü bir bedelle verilmesini haklı kılmaz. İşin, bölünerek ayrıca fiyatlandırılması ve gerekiyorsa, ayrı ayrı ihale edilmesi zorunludur. Emlak Konut AŞ, bunu yapmayarak ihalede yetki aşımında bulunmuştur.

3- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının ilgili kararında, TBMM Teknik Daire Başkanlığı İşletme ve Yapım Müdürlüğünün kontrolü öngörülmüştür; ancak, Emlak Konut AŞ ile yapılan proje yönetim sözleşmesinde bu kontrol işlemi, başkanlık incelemesine dönüştürülmüştür. Bu değişiklik nedeniyle hakedişlerin düzenlenmesinde TBMM bakımından usul eksiklikleri kaçınılmaz olacak, yapılacak ödemeler, hukukî bakımdan boşlukta kalabilecektir.” Bakın “yapılacak ödemeler, hukukî bakımdan boşlukta kalabilecektir...”

“DSP Grubunun yukarıda özetlenen incelemesinin görüşülmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu yapım işinin, varsa yasal boşluklarının doldurulması için Başkanlık Divanının toplantıya çağırılmasını saygılarımızla arz ederiz. 14 Ocak 1997”

Ancak, o tarihteki bu uyarılara, bu derli toplu değerlendirmelere rağmen, maalesef, ne bu toplantı yapılabilmiş ne bu uyarılar dikkate alınmış. Keşke, o gün arkadaşlarımızın; yani, Demokratik Sol Partinin uyarılarına kulak verilseydi; keşke, o günkü eleştiriler dikkate alınsaydı; keşke, o gün önlemler gündeme getirilseydi; keşke, bugünkü noktaya gelinmeseydi; keşke, gözümüz gibi korumamız gereken bu Yüce Parlamento bu denli yıpranmasaydı.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sadece Başkanlık Divanı üyesi arkadaşlarımız mı; Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Sayın Bülent Ecevit de konuyla ilgili uyarısını yapıyor “bu işte bir yanlış var” diyor; ama, acele ediliyor, ama, gerekli özen gösterilmiyor, atı alan Üsküdar’ı geçme peşinde.

Ve yanlışlar zinciri başlıyor. İhale için acele ediliyor, proje ve keşif özeti, işi yapacak Emlak Konuta iletilmeden işlemler başlıyor. Bu, şu demek; bu Genel Kurul kaça mal olacak, Allah bilir. Öyle ya, kullanılacak malzemenin çoğu da ithal olduğu için, ne birim fiyatı hesabı var ortada ne kullanılacak malzeme ne de ciddî bir analiz. Bugünün, gelişen, çağdaş Türkiyesinde, bu, ithal diye tutturulan malların da, malzemenin de birçoğu, bizim insanımızdan sağlanabilirdi; bizim sanayicilerimiz de, işadamlarımız da, üretici ve küçük esnafımız da, aynı malları, aynı kalitede üretebilecek bir noktadadır. Önce buna inanalım, önce onlara güvenelim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Emlak Konutun alelacele ihalesinde bazı baskılar olduğu iddiaları da gündeme geldi. Nitekim, Emlak Konut yetkilileri de yaptıkları açıklamalarda “öyle acele edildi ki, bazı hatalar oldu; biz de hata yaptık” itirafında bulundu. Yangından mal mı kaçırılıyor; nedir bu acele? Kimler, neyin telaşında? Emlak Konutun Meclis adına yaptığı ihaleye katılan firmalardan en düşük teklifi veren Mesa-Nurol ihaleyi alıyor. Bedel: 21 milyon 770 bin dolar. İhaleye katılan firma sayısı: 7. Emlak Konut yönetimine geçen gün “sizinle kaç firma çalışıyor” diye sorduk. Yanıt: 110. Yani, 110 firma nerede, 7 firma nerede!

Yanlışlar devam ediyor. Birçok ünlü firmanın bu ihaleye girmesinin engellendiği iddia ediliyor, bazı baskılar gündeme geliyor. Bu ihaleye, Mesa-Nurolun üzerinde teklif vererek katılan, ancak, kaybeden diğer firmalar, bir anda, ihalenin sonuçlanmasıyla birlikte 21 milyon dolarlık bu projenin taşeronu oluveriyorlar. Evet, önce ihaleye katılıyorlar almak için, sonra, bir firma alınca, 6 firma, o 1 firmanın taşeronu oluyor; rakip firmalar bir pastayı paylaşıveriyor; 21 milyon dolarlık bir pasta... Şimdi soruyorum size; bu işte bir bityeniği yok mu?

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; derken, iş başlıyor; 1 yılda bitecek ve Meclise teslim edilecek; ama, ortada, gerekli plan, proje ve keşif özeti yok; ezbere bir işe başlanıyor ve daha işin başında bir büyük sıkıntı yaşanıyor; eski Genel Kurul salonunun 3 milyon 900 bin dolara sökülmesi, o günkü parayla 506 milyar, bugünkü parayla 750 milyar lira; insana, dudak ısırtan bir rakam. Herkes bilir ki, söküm firmaları ve müteahhitler, söküm için para almaz, üste para verir; çünkü, çıkan parçalar satılarak değerlendirilir; ama, iş, Meclise gelince, öyle olmuyor ve o günün koşullarında, tam 506 milyar lira ödeniyor. 100 işçiyi, 2 ay, 60 milyon lira maaşla çalıştırsanız, başlarına da en iyi teknik ekibi koysanız, taş çatlasa, 15-16 milyar lira ödenir; ama, devletin kesesinden, tamı tamına 3 milyon 900 bin dolar çıkıyor.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iş böyle tatlı kârla başlayınca, arkası da geliyor tabiî; 4 tuvalet tadilatı için 46 bin dolar, elektrik işleri için 111 bin dolar, Cumhurbaşkanlığı ve seyirci koltukları için 990 bin dolar tutarında ek iş çıkarılıyor. Elektrik donanımı da proje dışında tutulunca, 21 milyon dolara ihale edilen projenin maliyeti bir anda 38 milyon dolar oluveriyor. Düşünün bir kere; Meclis Genel Kurulu yapıyorsunuz, seyirci koltuğu düşünmüyorsunuz, elektronik sistem öngörmüyorsunuz. Sorarlar adama; peki, siz ne yapıyorsunuz? Bu Genel Kurul inşaatını, sadece 1 300 dolarlık koltukları, 5 bin dolara Meclise satmak için mi yapıyorsunuz?!

İş, o kadarla da kalsa iyi; sakatlar için bir asansör öngörülüyor, “Meclis asansörlerinden biri tadil edilerek sakat yurttaşlarımızın kullanımına açılsın” deniliyor. Ne güzel!.. Bakın, sonra ne oluyor: Sanki, bu karar buhar olup uçuyor, yerine bir karar alınıyor. O kararda da deniliyor ki: “Yeni bir asansör yapılsın.” Onun maliyeti de 110 bin dolar.

Gelelim kamuoyuna en çok mal olan konuya, yani, koltuklara. Bu koltukların değeri 1 300 dolar; yani, 270 milyon lira. Proforma faturada da bu rakam yazılı; ancak, her ne hikmetse, 1 300 dolarlık koltuk, 5 bin dolardan, yani, 1 milyar liradan Meclise satılıyor. Türkiye’de çok büyük firmalar var, kalitede yabancıyı aratmıyor; oralardan araştırdık, sorduk, soruşturduk; en kalitelisi 150 ilâ 250 milyon lira arasında değişiyor. Peki, bu fark neyin nesi?! Sadece koltuklar mı; koltukların alt kirişleri ve bağlantı merkezleri de, bire alınıp üçe beşe Meclise faturalanmış; halılarda, kapılarda, avize temizliğinde, hatta, basamaklarda hep astronomik rakamlar...

BAŞKAN – Sayın Tartan bir saniye...

Değerli arkadaşlarım, dinleyici sıralarındaki ve milletvekili arkadaşlarımın oturduğu sıralardaki gürültülerden dolayı, Genel Kuruldaki müzakereleri takip edemediklerine dair arkadaşlarımızın şikâyetleri geliyor; lütfen, hatibi, sükûnetle dinleyelim.

Buyurun efendim; 2 dakikalık sürenizi dikkate alacağım sonunda.

HAKAN TARTAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Emlak Konutun ve ilgili firmaların, bu konudaki savunması ise şöyle: “İş için genel bir fiyat verildi. Bazı kalemler pahalı olabilir; ama, genel rakam bellidir. Onun için, koltuğun pahalı olduğuna bakmayın.” O zaman, şu soru akla geliyor: Bir tek kalem mal var mı acaba Meclise ucuz verilmiş; araştırıyoruz, onu da bulamıyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; projeyi yapan firmanın keşif özetinde, bu işin maliyeti 12 milyon dolar; hadi, bazı eksikler var diyelim, olsun 20 milyon dolar; peki, bugünkü 38 milyon dolar ne demek? Proje müellifi, ilgilileri, defalarca uyarıyor “fiyatlar şişiriliyor” diyor. Yine, Meclis araştırma komisyonunun tutanaklarında proje müellifinin sözleri şöyle: “Bu işte, fiyatlar, iki üç misli pahalı tutuldu. Uyardık; ama, bizi kimse dinlemedi.” Nasılsa, denetimde de sorun var, milyarlar uçuyor gidiyor...

Bu arada, keşif özetini isteyen yazılar gönderiliyor. Keşif özeti olursa, Meclisin zarara uğraması bir ölçüde önlenecek; çünkü, hangi malın, hangi malzemenin, ne fiyata, nasıl alınabileceği, o faturalarda açık seçik ortaya çıkacak ve keşif özeti, bunları gözler önüne serecek; ama, ortada keşif özeti yok; bulunamıyor ve sonunda, Meclisin odasının bir köşesinde, hem de, ancak geçen hafta bulunabiliyor.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu arada, Emlak Konut da bir kamu kuruluşu olmasına rağmen, bu olaylara -üzülerek söyleyeyim ki- göz yumuyor, üzerine düşen görevi yerine getirmiyor, denetim yapmıyor, birim fiyatlarını araştırmıyor, uyarılara kulak asmıyor. İşte, bu olumsuzluklar zinciri içinde de, proje müellifi Ural Mimarlığın 12 milyon dolar; yani 2,5 trilyon lira olarak öngördüğü Meclis Genel Kurul salonunun yenilenmesi işi, ek bazı kalemler de çıkarılarak, 40 milyon dolara; yani, 8 trilyon liraya dayanıveriyor. Emlak Konut, bu usulsüzlüklerden “ben, işe kalem kalem bakmam, projenin tamamı için verilen fiyat var” diye sıyrılmak istiyor. Firmalar “bizim tekliflerimiz kabul edildi, kimse de bize bir şey sormadı; biz paramızı alırız” açıklaması yapıyor.

Türkiye, bir hukuk devleti; burada, hukuk kurallar işler. O hukuk kuralları, devletin bir kurumunun, Yüce Parlamentonun, böyle zarara uğratılmasına göz yumabilir mi?! 12 milyon dolarlık işin, dikkat edilmedi diye, birilerinin kesesine 40 milyon dolar olarak girmesine göz mü yumacağız?! Bugün, insanlarımız, işçimiz, emeklimiz, memurumuz, esnafımız, ekonomik sorunlar nedeniyle sıkıntı çekerken, biz, 200 milyon liralık koltuğun, 1 milyar liraya Meclise verilmesine ses çıkarmayacak mıyız; bunun ilgililerinden hesap sormayacak mıyız?!

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; elbette soracağız ve soruyoruz. Bugüne dek, inşaat için ödenen para, 19 milyon dolar düzeyinde; yani, proje için taleplerini almış sayılırlar. Bundan sonra istihkaklar donduruldu, hesaplar inceleniyor; dört beş koldan, maliyetler, birim fiyatlar saptanıyor. Bundan sonra yeni ödeme yapılmayacak. Almak isterlerse, giderler mahkemelere, başvururlar hukuka; derler ki “biz, bu koltukları 1 300 dolara aldık; ama, 5 000 dolara sattık. Paramızı vermiyorlar, paramızı isteriz.” Yüce Türk mahkemeleri karar verir; bizler gibi, onlar da, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korur; bugüne dek olduğu gibi, bundan sonra da -kimse endişe etmesin- hukuk gereğini yapar. Kimsenin yanına kâr kalmaz bunlar, araba fiyatına koltuklar kimsenin yanına kâr kalmaz!

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu ilk Meclisi anımsıyorum şimdi; büyük sıkıntılar içinde gerçekleştirilen büyük başarıları; teneke kutular üzerinde, minderler atılarak yapılan toplantıları, söyleşileri...

“Mecliste beliren ulusal iradenin, yurdun yazgısına, doğrudan doğruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde bir güç yoktur.” Bu sözler, Mustafa Kemal’in, Ulu Önder Atatürk’ün. Bu sözlerde, Yüce Meclis, ne kadar büyük, ne kadar onurlu. Bu Meclisin tarihi de, geçmişi de onurlu; kimse buna söz getiremez. Bu Meclis, Atatürk ve çalışma arkadaşlarıyla Kuvayı Milliyenin başlattığı Kurtuluş Savaşını yaşadı. Bu Meclis, zorlukların, engellerin arasında, tavanı akan bir mekânda çağdaş bir cumhuriyet yarattı. Bu Meclis, gaflet, delalet, hatta hıyanet yaşadı; ama, bu Meclis, hep zoru başardı. Bugün üzerimize düşen, yine zoru başarmak, Meclisin onurunu kurtarmak, uğradığı zararı telafi etmek; bu araştırma ile gerçekleri ortaya koymak, gerekirse hesap sormak.

İlk Meclis tarih yazmıştı; hepsine şükran ve minnet borçluyuz. Bu Meclis de, üzerindeki kara gölgeleri kaldırarak yeniden tarih yazmalıdır; o tarihte, bundan böyle hep aydınlık sayfalar olmalıdır.

Saygılarımla. (DSP, DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan İzmir Milletvekili Sayın Hakan Tartan’a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Önder Kırlı’da.

Sayın Kırlı, konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA İSMET ÖNDER KIRLI (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunu günlerdir meşgul eden ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî kişiliğiyle çok yakından ilgili bir konuda Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini, bu araştırma önergeleri nedeniyle Yüce Meclise aktarmak için huzurlarınızdayım. Hepinizi, şahsım ve partim adına saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul toplantı salonunun yenilenme projesi, 1994 yılında Sayın Cindoruk’un Başkanlığı döneminde ele alınmış; o zaman da, 2886 sayılı İhale Kanunu kapsamı dışına çıkılarak, 89 uncu maddeye göre yarışma ile yürütülmüştür.

Sayın Kalemli döneminde, henüz 1/100 tatbikat projeleri hazırlanmış olduğu halde, iş, Başkanlık Divanının 20 Haziran 1996 tarihli oturumuna getirilmiştir. Tutanakların açıkça ortaya koyduğu üzere, projelerin tamamlanmamış olması nedeniyle ihale yapılamayacağı Divanda uzun uzun tartışılmış ve Sayın Kalemli’nin aynen “biz, onu istemiyoruz şimdi sizden; ihale kararı almıyoruz; temmuz ayında önünüze gelecek, onların hepsini göreceksiniz; benim, yetkim olmazsa, Başkanlık olarak, o adamları nasıl çağıracağım ki” sözleriyle, Divanda ihale kararı alınmadığı, Divana getirilmek üzere, ihaleyle ilgili görüşlerin tespitine yönelik yetki istenildiği anlaşılmaktadır. Ancak, sonradan yazılan ve Divan üyelerince de imzalanan kararda, işin, niteliği ve özelliği nedeniyle, 2886 sayılı Yasanın istisnası olan 89 uncu maddeye göre -maliyet-kâr sistemine göre- Emlak Konuta verilmesi, bu konuda Emlak Konut ile Başkanlık arasında protokol yapılması, ihaleyi Emlak Konutun kendi usullerine göre yapması, düzenlenecek olan istihkak ve yapılacak sarfların, Türkiye Büyük Millet Meclisi Teknik Daire Başkanlığı ve İşletme Yapım Müdürlüğünün kontrolünden sonra ödenmesi, Divan üyelerince imzalanmıştır.

Değerli arkadaşlarım, tutanaklarda yer almasına rağmen -tutanak-karar çelişkisi üzerinde durmuyorum- aslında Emlak Konutla yapılan bu proje yönetimi sözleşmesinin Divana sunularak işin başlatılması gerekirken, bunun yapılmadığı da bir gerçektir. Burada bütün bu hususları, tutanaklar ile karar arasındaki farklılıkları tartışma konusu yapmayacağız. İncelememizi, asla polemik yapmadan, mevcut Divan kararını baz kabul ederek, kanıtlarıyla Yüce Meclise ve Türkiye kamuoyuna sunmak istiyoruz. Bu nedenle de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çağdaş ihtiyaçları karşılayabilir hale getirilmesini modern teknolojiyle donatılmasını tartışmayacağız...

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, duyamıyoruz; lütfen, uyarın...

HİKMET AYDIN (Çanakkale) – Gerçekten; bunu dinlemeyeceğiz de neyi dinleyeceğiz!

BAŞKAN – Sayın Kırlı, bir dakika...

Değerli arkadaşlarım, müzakereleri sükûnetle takip edelim; çünkü, bu salonda oturup da hatibi de dikkatle dinlemek isteyen arkadaşlarımız var.

Sayın Kırlı, mikrofonları da biraz kendinize yaklaştırın, duyamıyorlar efendim.

İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Değerli arkadaşlar, eserin önemi ve teknolojisi üzerinde de tartışmıyoruz; ancak, bunları yapacağız derken, devletin parasını çarçur etmek, hazinenin hortumlanmasına göz yummak ya da bütün bunların olabileceğini kabul eder görünmek doğru mudur; salonun görkemi, çağdaşlığı, teknolojisi, hırsızlığın, görev suiistimalinin kılıfı olabilir mi; bunu irdelemek istiyoruz; onun için, ihale neden Emlak Konuta verilmiştir sorusu üzerinde de durmuyoruz. Emlak Konuta verilen iş, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Genel Sekreteri, Genel Sekreter Yardımcısı ve teknik adamları tarafından özenle takip edilmiş, hazine kaybı önlenilmeye çalışılmış mı yoksa Emlak Konuttan çok Emlak Konutçu, Nurol-Mesacı bir yaklaşım mı sergilenmiş? Bu yapılırken, sadece bir dikkatsizlik, özensizlik mi var, yoksa, görevi suiistimal, bilerek ve istenerek Türkiye Büyük Millet Meclisini töhmet altında bırakan yolsuzluğa yönelik davranışlar mı var? Kamuoyunu sarsan yolsuzluk, kayırma, rüşvet, mal edinme iddialarının temelinde yatan sorular bunlar. Bütün bunları hukuksal açıdan titizlikle ve kanıtlarıyla dikkatinize sunmak istiyoruz.

Bir kere, olayı somutlaştıralım. Bu ihalede bizim muhatabımız yüklenici Nurol-Mesa ya da diğer taşeron şirketler değildir; muhatabımız, Emlak Konuttur ve Emlak Konut, bu işi, şartname hazırlanmasından ihaleye, işin bitirilmesine kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yürütecektir.

İhale yasaya uygun mudur; Divan, Meclis Başkanına bu iş için 89 uncu maddeye göre yetki vermiştir. Dolayısıyla, işlemlerin bu madde kapsamında yürütülmesi esastır. Anılan madde, öncelikle idareye, ihalede uygulanacak usul ve esasları tespit ederek Başkanlık onayı alınmasını, işlemlerin buna göre yürütülmesini emrediyor; emredici bir hukuk kuralı. İşte, bu usul ve esasların tespiti Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılmamış; Başkanlıkça, Emlak Konutla yapılan Proje Yönetimi Sözleşmesi yeterli sayılmıştır. Oysa, bu sözleşme, ihale esaslarına ilişkin bir eser sözleşmesi değil, daha çok bir vekâlet sözleşmesi niteliğindedir ve yetki devrini içermektedir; bu nedenle de yasaya aykırıdır.

Anayasamızın 123 üncü maddesi, idarenin, kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceğini emretmektedir. Diğer yandan, her idarî işlemin yasal dayanağının bulunması, idare hukukunun temel ilkelerinden biridir. Bu nedenle, ihale ve diğer malî mevzuatta öngörülmeyen bir uygulama hukukîlikten yoksundur. Üstelik idareyi taahhüt altına sokacak ve ona malî külfet yükleyecek ihale sözleşmelerinin bizzat idare tarafından yapılmasının ve yürütülmesinin, Hazine yararı açısından tartışılması bile gereksizdir. Bu nedenle, bu tür konularda idarenin yasadan doğan yetkilerini kendisinin kullanması asıldır.

Malî mevzuatımız da, ödeme ve taahhüde girme yetkilerinin devrinin mümkün olabileceği durumları yasayla düzenlemiştir. 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun 62 nci maddesi “Yüklenme Yetkisinin Devri” başlığı altında, birinci derece ita amiri olan bakanların, ikinci derece ita amirlerine hangi tür ve tutardaki sözleşmeleri yapmaya yetkili olduklarını malî yıl başında belirtmelerini önemle hatırlatıyor ve yetki devredilecek kişilerin, yine, 1050 sayılı Yasada gösterilen ikinci derece ita amirlerinin mutlaka memur olmaları gerektiğini de vurguluyor.

Olayımızda yetki devredilen Emlak Konut, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, ikinci derece ita yetkisini haiz bir kuruluşu mudur ve memur statüsünde midir?! Ya da, bir başka deyişle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yöneticileri, kâr amacı güden, Türk Ticaret Yasasına göre kurulmuş bir anonim şirketi, ikinci derece ita amiri ve memur statüsünde görecek kadar kendilerine yakın mı hissetmektedirler?! Değerli arkadaşlarım, bu işin yasal yanı.

Şimdi, lütfen, beni dikkatle dinlemenizi istiyorum. Burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi yöneticilerinin Emlak Konuttan daha çok Emlak Konutçu olduğunu, maalesef, hep birlikte izleyeceğiz.

Bakınız, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Emlak Konutla proje yürütme sözleşmesini yaptıktan sonra, Emlak Konut, Türkiye Büyük Millet Meclisine şu yazıyı yazıyor ve diyor ki: “Ben, bu sözleşmeyi aldım. Proje müellifinin bir keşif özeti vardır; sen, o keşif özetini bana ver de, ben de, buna göre bu ihaleyi yapayım.” Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri adına Genel Sekreter Yardımcısı buna cevap veriyor; cevap şu: “Böyle bir keşif özeti yoktur. Zaten, bu inşaat, yapılan böyle bir keşif özetiyle yapılamaz.”

Değerli arkadaşlarım, proje müellifimiz Ural Mimarlığın yaptığı keşif özeti dosyası burada. Var olan bir dosyayı, Emlak Konutun istemesine rağmen, bu Meclisin yöneticileri, Genel Sekreterliği Emlak Konuta göndermiyorlarsa suç kimdedir ve üstelik, bu keşfin içinde şu meşhur koltuklara ait proforma faturalar vardır. Eğer, bu keşif dosyası Emlak Konutun istemi üzerine verilmiş olsaydı, o proforma faturaların gereği, 1 300 dolara proforma fatura edilen koltukların 4 861 dolara bu Meclise kakalanması mümkün olmayacaktı. Şimdi, burada, açık bir kusur var mıdır yok mudur, onu takdirlerinize bırakıyorum. (DYP sıralarından “Vardır” sesleri)

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – O Genel Sekreter Yardımcısı hâlâ burada mı?..

İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlarım...

Emlak Konut ile yapılan...

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – O Genel Sekreter Yardımcısı hâlâ burada mı?..

İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Lütfen, değerli arkadaşlarım, Emlak Konut ile yapılan...

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Sen de İdare Amirisin!..

İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Değerli arkadaşım, bir dakika...

Emlak Konuta bu belge gönderilmediği zaman, bu dosya var olduğu halde gönderilmediği zaman ne olmuştur? O zaman, Emlak Konut, çağırdığı şirketlere işin mahiyetini anlatmış, buna göre teklif verin demiştir. Biri 21 vermiş, öbürü 25 vermiş, öbürü 40 vermiş ve bu suretle, şişkinlik, esasta yaratılmıştır. Tabiî, bu, Emlak Konutun işine gelir; çünkü, Emlak Konut, bu ihalede miktar ne kadar yükselirse onun yüzde 10’u kadar komisyon almaktadır.

Değerli arkadaşlarım, Emlak Konutla yapılan sözleşmenin 14 üncü maddesi -bu da çok önemli bir olay ve ilk kez bunu huzurunuzda ortaya çıkarıyoruz- aynen şöyledir: “Yükleniciyle şirket arasında yüklenici sözleşmesi incelenerek aktedilecek sözleşme, işbu sözleşmenin tabi ekidir.” Yani, Emlak Konut, yükleniciye bu işi verdiği zaman, on gün içinde, bu teknik şartnamesini ve yükleniciyle (Nurol-Mesa ile) yapacağı sözleşmeyi Meclis Başkanlığına bildirecek, Meclis Başkanlığı bunu inceleyecek ve bu incelemenin sonunda, itirazları varsa onları sunacak; eğer, on gün içinde bunu yapmazsa, itirazları yokmuş kabul edilecek ve şirketle yüklenici arasındaki bu sözleşme yürürlüğe girecek, imzalanacak.

Bakın, şimdi ne olmuştur: Bu husus, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yönetim değiştikten sonra, 5 Aralık 1997’de yazılan bir yazıyla 14 üncü maddeye neden uyulmadığı sorulmuştur. Dikkat edin arkadaşlar, asıl önemli nokta burada!.. Emlak Konut 10.12. 1997’de cevap veriyor: “Teklif alma şartnamesi, yapım sözleşmesi ve ekleri 25.9.1996’da 363-364 sayılı kargo ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine gönderilmiştir.” Arıyoruz; nerede kargoyla gelen bu evraklar... Çıkarın!..

Değerli arkadaşlar, evraklar bulunmuştur... Nerede bulunmuştur? Türkiye Büyük Millet Meclisi Teknik İşler Daire Başkanlığında, şu fotoğraflarda gördüğünüz gibi, açılmamış bir kolinin içinde bulunmuştur... Yüce Meclise bunu sunuyorum. Ne yazıyor üzerinde? “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği; Sayın Fahri Köprülü; Bakanlıklar-Ankara” Bu konuda Komisyonumuz bir zabıt tutuyor. Arıyoruz; ne zaman gelmiş? Olur ya, Yurtiçi Kargo geç göndermiştir. Yurtiçi Kargonun cevabı: “Koli, verildikten 1 gün sonra, 27 Eylül 1996 günü Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Fahri Köprülü’nün Sekreteri Tülin Turaban’a teslim edilmiştir.” Faturası...

Değerli arkadaşlarım, peki, bu koli niçin açılmamış? Görüyorsunuz, kapalı; hâlâ kapalı. Niçin açılmamış?.. İşletme ve Yapım Müdürü Erdal Yüksel’in tutanaktaki ifadesini okuyorum: “Emlak Konut AŞ tarafından 7.10.1996 tarihinde, yüklenici Nurol-Mesa girişimine yapılan ihaleden en az bir ay kadar sonra, açılmamış bir kargo paketi, Genel Sekreter Yardımcısı Fahri Köprülü tarafından getirilerek ‘içinde ihaleyle ilgili evraklar varmış, incelerseniz’ diyerek, bırakıldığı; ancak, kolinin üzerinde ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği (Sayın Fahri Köprülü)’ yazılı olduğu halde, gönderilen kişiler tarafından açılmadığı, ihale sonuçlandıktan çok sonra getirilmiş bulunduğu dikkate alınarak, Müdürlük evrak dolaplarında saklanması tarafımdan emredilmiş ve Teknik Daire Başkanına bilgi verilmiştir” diyor. Yani, işin kurnazlığına bakın; zamanında gelen teknik şartname ve sözleşmeyi kendi teknik personelinden saklayacaksın, bunu saklamak için de, kargo paketini yok edemiyorsun; ama, gününü geçireceksin; ihale kesinleştikten sonra da oradaki teknik adamlara “bunun içinde ihale ve sözleşme varmış, alın, açın” diyeceksin... Oradaki arkadaşlarımız bunu açsalardı mesele kalmayacaktı; itiraz yapılmamış olacaktı; ama, kargo paketi, kuşkusuz, bilerek ve istenerek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin teknik elemanlarından kaçırılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu davranışlarla kim korunuyor; başta, Nurol-Mesa, sonra, bu şirketin hakedişi üzerinden yüzde 10 komisyon alacak olan Emlak Konut. Keşif dosyası saklanmasa, ihale dosyası saklanmasa, sözleşme incelenebilse, örneğin 506 milyarlık salonu sökme kepazeliği, l,5 milyarlık koltuk faciası, El Nino kasırgasını andıran bu hortumlama yapılabilir miydi? Nurol-Mesa Emlak Konut bu beylerin babalarının oğulları mı? Bu davranış gaflet, dalalet hatta hıyanet değil mi? Şimdi soruyoruz: Bu görevliler, neden ve ne karşılığı bu kadar büyük bir riski göze aldılar? Bir de -affedersiniz- utanmadan konuşuyorlar, bohçacı kadınlar gibi gazete gazete dolaşıp iftira saçıyorlar. Sizin konuşmaya ne hakkınız var; oturun ve bu toplumdan özür dilemeye devam edin!..

Değerli arkadaşlarım, iş bununla da bitmiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Emlak Konut Anonim Şirketinden -lütfen dikkat buyurunuz- kendi usullerine göre yüklenici şirketlerle yaptığı sözleşmenin açık hükümlerinin yerine getirilmesini de istemiyor.

Lütfen bakınız, Teklif Alma Şartnamesinin 2 nci maddesinde, Nurol Mesa ile yapılan ihale sözleşmesinin 11/3 (d) maddesinde teklif  fiyatlara ilişkin fiyat analizlerinin olması hükmü yer almışken, bu husus, Teknik Daire Başkanlığının sürekli uyarılarına rağmen savsaklanmış, anılan Daire Başkanlığının 28.3.1997 tarihinde hazırlayıp parafladığı yazı, tam dört ay bekletildikten sonra, Genel Sekreter adına Fahri Köprülü tarafından 25 Temmuz 1997’de imzalanarak gönderilmiştir. Bu yazıya, Emlak Konuttan “analiz” ifadesinin sehven geçirilmiş olduğunu bildiren bir yazı gelmiş; ama, sözleşmedeki hükümler Genel Sekreterlikçe dikkate alınarak, buna kayıtsız kalınmıştır. Oysa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık İnceleme Komisyonunun Emlak Konut AŞ yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde, şirket genel müdürü, şartname ve sözleşmede yer alan bu hususun bir sehiv olamayacağını belirtmiş, Ural Mühendislik Mimarlık tarafından hazırlanan keşif dosyası ve yapacakları piyasa araştırmaları sonucunu dikkate alarak fiyat analiziyle hakedişleri yeniden ele almayı kabul etmiştir.

Tutturmuşlar bir masal, diyorlar ki: “İhaleyi bütünü içinde değerlendirin; koltukların fiyatı Meclisi ilgilendirmez.” Eğer, dosyaları saklamasaydınız, Emlak Konutun kendi işleyişine göre düzenlenen şartname ve sözleşmelere önce siz uyabilseydiniz bunları söylemeye hakkınız olabilirdi. O zaman da ihale yarı fiyatına gerçekleşecekti; çünkü, o sözleşmeler fiyat analizi şartını getiriyor. Fiyat analizi var mı ki ihalenin bütününden söz ediyorsunuz? O şartname ve sözleşmede yer alan bu hükümleri gözardı etmemiş olsaydınız, işte, o koltuklar, bu fiyata TBMM’ye satılamayacaktı. Bunu, Emlak Konut Genel Müdürü Sayın Süleyman Şahin kabul ediyor; bakınız dünkü Sabah Gazetesindeki açıklamasına... Ama, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu işte sorumluluğu olan bürokratları ve Başkanı hâlâ eski yerlerinde... Sayın Kalemli’nin dünkü basın açıklaması da bunu gösteriyor. Şu işe bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi kadroları Emlak Konut Genel Müdürlüğünden daha çok Emlak Konutçu olmuş, çıkmış.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Emlak Konut arasında yapılan ve hukukî niteliğini tartıştığımız proje yönetimi sözleşmesiyle, anılan şirket tam yetkilidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kırlı, konuşmanızı tamamlayın efendim.

İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Bunun sonucu olarak da, 18 inci maddesine göre, süre uzatımıyla ilgili hususların takdiri ile süre uzatımı verilmesi tamamen Emlak Konuta aittir ve 17/3 maddesine göre de, her halükârda verilecek eksüre iki ayı geçemeyecektir. İki nedenle gecikme olmuştur; birincisi, 1/100’lük tatbikat planlarıyla başlandığı için akustikle ilgili bilgilerin gecikmesinden kaynaklanmıştır -oysa, Ural Mimarlık Mühendislik, ki, müelliftir ve proje kontrolörüdür, şu dosyanın içinde yazıları var, bu gecikme bir, birbuçuk ayı geçemez diyor- ikincisi, Nurol-Mesanın taşeron seçimlerini geç yapmış olmasından... Buna rağmen, teknik dairenin inceleme paraflarını taşımayan bir Başkanlık oluruyla, Nurol-Mesaya doksan günlük eksüre verilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, proje müellifimiz dinlenmemiş, Emlak Konuta ait yetki kullanılarak bu şirket ve Mesanın sorumluluğu Meclisin üzerine alınmış, sözleşmeye göre azami iki aylık süre verilirken, üç aylık süre verilmiş.

Başkanım, toparlıyorum.

İhalede önceden paylaşım sorununu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Teknik Daire Başkanlığı ile İşletme Yapım Müdürlüğünün yine bir Başkanlık oluruyla devredışı bırakıldığını çok arkadaşım anlattı. Sayıştay denetçiler raporu da aslında belli tespitleri yapmış olmasına rağmen, onlara önce kılıf uydurulmaya çalışılmış; ama 5 inci maddesinde “saydığım bütün sakıncaları, hesapları, ölçüp, fiyatlandırıp, faturalarını inceleyerek kendi idare adamlarına yaptırırsan bu sakıncalar ortadan kalkar” deniliyor, buna dikkat edilmemiş.

Asansör ihalesi ise 89 uncu maddeye göre yapılmış olmasına rağmen, ne yeni asansör yapılmasına ne 89’a göre ihale yapılmasına ne bu ihalenin Emlak Konuta verilmesine ne de bunun Büyük Millet Meclisinin eski Genel Kurul Salonunun yenilenme projesi içinde ele alınmasına ilişkin hiçbir belge, hiçbir karar bulunmamaktadır.

Değerli arkadaşlarım, Emlak Konut da elbette sorumludur; 4 ve 8 inci maddeleri dikkate almamıştır, Başkanlığın haklarını korumamıştır, azamî itina göstermemiş ve ekonomik koşullara uymamıştır.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Divan sorumlu değil mi hiç?

İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Sayın Başkan, sözlerimi izinlerinizle bağlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu ihalenin neresini kaldırırsanız pis kokular geliyor... Meclisin Başkanı, Genel Sekreteriyle, ilgili Genel Sekreter Yardımcısı, Meclisin çıkarını bir yana bırakıp, ihaleye karışan şirketlerin çıkarını koruyor, kolluyor gözüküyorlar. Sanıyorum, Emlak Konutun namuslu bürokratları bile...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı).

BAŞKAN – Son cümlenizi ifade edin efendim.

Buyurun Sayın Kırlı.

İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakana ve 18 inci Dönemde görev yapan sayın üyelere bir hatırlatma yaparak bu kürsüden ayrılmak istiyorum. Tam on yıl önce, yine bir ocak günü, zamanın Millî Savunma Bakanı hakkında, Dışişleri Bakanlığındaki görevi sırasında yapılan yolsuzluklarla ilgili olarak verdiğimiz bir gensoru görüşmesinde, bu kürsüde gene ben vardım ve Sayın Yılmaz, Hükümet adına o Bakanı savunmuş, haksızlık yapıldığını ileri sürmüştü. Meclis tutanakları ortadadır... Sonra, Sayın Yılmaz Dışişleri Bakanı oldu, dosyaları yakından gördü ve çok onurlu bir davranış gösterdi; derhal, bu olayla ilgili soruşturma açtırdı, iddiaları yargıya götürdü, haklılığımız ortaya çıktı; ama, ne var ki, dokunulmazlık kaldırılmadığı için, dava devre sonuna bırakıldı ve zamanaşımına uğradı; sadece, o Bakanın siyasal yaşamı bitti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Bugün, daha büyük bir inançla söylüyorum, bu dosyadaki belgeler ve kanıtlar on yıl önceki dosyalardaki iddialardan on kere daha açık ve on kere daha ortadadır. Partinizin bir milletvekili ile size yakınlığını daima öne çıkararak ve gelecek dönem için milletvekilliğini şimdiden ilan etmiş, İşletme Yapım Müdürüne Genel Sekreter Yardımcısının odasında daha bir hafta önce tehdit ve hakaret eden eski Genel Sekreterin ve Yardımcılarının yaptıklarına karşı, Yüce Meclisin manevî kişiliğini, dürüstlüğünü, erdemini, doğruluğunu savunacağınıza yürekten inanıyorum.

Son sözüm de Sayın Meclis Başkanımıza. Bütün yazılı ve sözlü taleplerimize rağmen, hâlâ, yolsuzluk iddialarıyla anılan bu bürokratları soruşturma aşamasında yerinde tutan, baskı yapmalarına olanak veren Sayın Çetin’e sormak istiyorum: Tahkikatın selameti açısından, bu kişileri görevden almak için, keşif dosyasının, ihale kolilerinin kaybedilmesi yetmedi, başka belgelerin de kaybolmasını mı bekliyoruz?!

Yüce Meclise saygılar sunarım. (Alkışlar)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Bütün Divanın istifa etmesi lazım.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Balıkesir Milletvekili Sayın Önder Kırlı’ya teşekkür ediyorum.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Yeni bir divan kurulup işi ele almalı. Hepiniz suçlusunuz...

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, şimdi, söz sırası, Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına, Van Milletvekili Sayın Mahmut Yılbaş’ta.

Buyurun Sayın Yılbaş. (DTP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yeniden düzenlenmesi meselesiyle ilgili ortaya atılan iddiaların araştırılması için verilen önerge hakkında Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi, hem Grubum hem şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, konu, fevkalade önemli bir mesele; parlamenter rejimlerin ana kurumu olan parlamentoyla alakalı. Onun için, meseleye yaklaşırken, son derece dikkatli olunması ve birtakım siyasal amaçlarla, polemiklere yol açılmaması gereklidir. Ancak, her demokratik ülkede olduğu gibi ülkemizde de meselelerin, tüm çıplaklığıyla, açıklığıyla, vatandaşımızın, halkımızın gözü önüne serilmesinde yarar vardır. Ben, bu anlayış içerisinde meseleyi açıklamaya çalışacağım; mümkün olduğu kadar sübjektif ve indî değerlendirmelerden uzak kalacağım.

Değerli arkadaşlarım, her şeyden önce, bir milletvekili olarak, meselenin esası nedir, temeli nedir, bu konuda bir karara varmamız lazım. Niçin, bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanını ilgilendirmektedir, bu yasal yetki nereden kaynaklanmaktadır, ilk defa, onun açıklığa kavuşturulması lazım.

Hepinizin malumu olduğu üzere, İçtüzüğümüzün 176 ncı maddesinin son fıkrasında şöyle denilmektedir: “Bina, bahçe ve arsaların yapım, imar ve onarımı hakkındaki kararlar, Başkanlık Divanınca alınır.” Değerli arkadaşlarım, bu, İçtüzüğümüzün kesin emridir. Onun için, buraya çıkıp veya başka mercilerde, başka zeminlerde, başka platformlarda minderin dışına çıkma gayretleri beyhudedir. Bu konuda, sorumluluk, bir kişiye ait değil, İçtüzüğün bu amir hükmüne göre, sorumluluk, bütünüyle Divana aittir.

Değerli arkadaşlarım, bu tespiti yaptıktan sonra, bununla ilgili belgelere ve Divan toplantılarında tutulmuş olan tutanaklara baktığımızda, ifade etmek gerekir ki, maalesef, her şey evlere şenlik bir anlayış içerisinde yürütülmüştür.

Değerli arkadaşlarım, işin özü şudur: Divan, bu meseleyi ele alışında, hiçbir şekilde affedilmez bir tarzda, bilgisizce, ilgisizce ve lakaydi içerisinde bulunmuştur. Bu, sadece, Divan Başkanına ait bir davranış olmamış, bir noktaya kadar, sürecin bir noktasına kadar, tüm Divan üyeleri tarafından gösterilen bir davranış biçimi olmuştur.

Bakınız değerli arkadaşlarım, bu toplantıların birinde, burada, yöneticilik yapan, Genel Kurulu idare eden Başkanvekillerimizden bazıları neler söylüyor; diyor ki: “Biz bu işi nasıl olsa Emlak Konuta verdik; niçin, bunu, biz, her aşamada görüşüyoruz, sorumluluğu paylaşıyoruz? Buna gerek var mı? Yarın bir mesele çıktığında orta yere, bizim de sorumluluğumuz söz konusu olacaktır.”

Değerli milletvekilleri, biraz evvel sizlere arz ettim, sundum; dedim ki, İçtüzüğümüzün 176 ncı maddesi, Divan üyelerinin hiçbirine, minderin dışına kaçmaya yeltenecek bir açık kapı bırakmıyor, “Başkanlık Divanıdır yetkili olan, sorumlu olan” diyor, böyle bir sorumluluk söz konusu olduğunda. Tutanaklarda vardır; eğer, merak eden varsa burada da açıkça ifade edebilirim; diyor ki: “Bu bilgiler, her aşamada önümüze gelmesin; biz, nasıl olsa bunun ihalesini birilerine verdik, adımıza yapılmak üzere; o sorumludur; sonuna kadar böyle gitsin; en sonunda, anahtar tesliminde birşeyler varsa üzerine varırız.” Bu, bir Başkanvekilimizin bu toplantıda ifade ettiği düşünce. Bir Başkanvekilimiz, hatta, fevkalade belagati olan bir Başkanvekilimiz de, yine, diyor ki “nedir bu bizim endişemiz, tereddütümüz, ben anlayamadım; bidayetten nihayete kadar, ‘alo’ deyinceye kadar biz niçin meşgul olalım?” Aynı doğrultuda görüş beyan ediyorlar.

Değerli arkadaşlarım, yine, bu toplantıların bir tanesinde, Başkanlık Divanını yöneten sorumlu da buna benzer bilgiler orta yere koyuyor.

Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; bunları açıkladıktan sonra, yine, üzerinde önemle durulması gerekli olan bir husus daha var. Anonim sorumluluğu, anonim mesuliyeti davet eden bir konu. Bakınız, Divan, 20 Haziran 1996 tarihinde, 16 sayıyla aldığı kararın (a) fıkrasında aynen şunu söylüyor: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul toplantı salonunun yeniden düzenlenmesi işinin en kısa süre içerisinde ve istenilen özellik ve teknik standardında tamamlanabilmesi için, işin niteliğine ve özelliğine binaen, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun ‘Özelliği Bulunan İşler’ madde başlığı altındaki 2990 sayılı Kanunla değişik 89 uncu maddesine göre, bu kanun hükümleri dışında kalınması suretiyle, Emlak Konut AŞ’ye -dikkatlerinize sunuyorum değerli milletvekilleri- maliyet+kâr esasına göre verilmesine...” Değerli arkadaşlarım, altına bakıyorum, toplantıya iştirak etmemiş, mazeretle katılmamış hiçbir üye yok; Sayın Başkanın imzası var, Başkanvekillerinin imzası var, Kâtip Üyelerin imzası var, İdare Amirlerinin tamamının imzası var. Siz, bu kararı almakla, zaten, birtakım usulsüzlüklerin yolunu açmış bulunuyorsunuz.

Ne demektir maliyet+kâr!. Değerli arkadaşlarım, maliyet+kâr, getireceksin faturayı, üzerine koyacaksın yüzde 15 kârını ve ondan sonra da ben de ödeme yapacağım. Bu kararı almakla, zaten, Başkanlık Divanı, güya, sorumluluktan ve usulsüzlüklerden, suiistimallerden Meclisi ve kendilerini kurtarmış addediyorlar. Bu kararla, bugün, bu Yüce Parlamentonun, hukuken hiç de günahı olmayan bu Parlamentonun, bizlerin, kamuoyunda şu veya bu şekilde polemiklere esas teşkil edecek şekilde değerlendirilmesine, bugüne gelişimize neden olunmuştur.

Değerli arkadaşlarım, önemli hususlardan bir tanesi de, yine, Emlak Konutun, firmayla -reklam olmaması için ismini söylemiyorum- yaptığı sözleşmedir. Bu sözleşmede, bakıyorsunuz, değerli arkadaşlarım, alınmış olan kararla sorumluluktan kurtulma gibi bir niyete rağmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanını ve idareyi bağlayacak hükümler orta yerde. Nedir; “istihkakların kontrolü ve onaylanması Başkanlık Makamına aittir” diyor. Yani, ödemelerde, ödeme sıralarında, bu ihale kararıyla -yani, 16 sayılı kararla- siz, sorumluluktan ve mesuliyetten kurtulmuş değilsiniz. Emlak Konutla yapmış olduğunuz sözleşmenin bir hükmünde “her ödemede evraklar önüme gelecek, istihkak raporu önüme gelecek, hak ediş gelecek, hak edişi ben kontrol edeceğim ve onaylayacağım; ondan sonra da, talimatını vereceğim, ödemeyi yaptıracağım” diyorsunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!.. Niçin, o ana kadar yapılan ödemelerin herhangi bir noktasında Başkanlık veya ona bağlı idarî birimler, meselenin özüne parmak basıp da niçin, gidişe “dur” dememişlerdir? Bu sözleşme, Başkanlık Divanını teşkil eden bütün üyelerin elinde de mevcuttur.

Değerli arkadaşlarım, bu olayda, yine, önemli konulardan bir tanesi şudur: Dedim ya, evlere şenlik mesele!.. Birden fazla, istemediğiniz kadar, kontrol mekanizmaları da oluşturulmuş. Hem Emlak Konuta, yapılan sözleşmeyle kontrollük yetkisi verilmiş hem de birkaç firmayla anlaşarak onlara da, bazılarında inşaat, bazılarında da makine aksamıyla ilgili olmak üzere, müşavir firmalar tutulmuş ve bunlara 25-30 milyarlara varan ödemeler yapılmış. Peki, Başkanlık Divanı, niçin, çalışmalarının herhangi bir noktasında, biz bu işi anlamıyoruz, bu işi bilmiyoruz... Bir araya geldiklerinde, toplandıklarında bunu ifade ediyorlar; ama, diğer taraftan da, üç müşavir firmaya -bunun içerisinde, Orta Doğu ve diğer mühendislik grupları da var- ödeme yapıyorlar; niçin göstermiyorlar? Bakınız, bize, hak edişler geliyor. Bu hak edişler, gerçekle bağdaşıyor mu  bağdaşmıyor mu?.. Onun için “evlere şenlik” diyorum değerli arkadaşlarım. Hem bu mekanizmalar var hem de bu mekanizmaların bulunmasına rağmen, iş, bu noktaya kadar getiriliyor. Buna, biz “evlere şenlik” demezsek ne diyeceğiz?!.

Değerli arkadaşlarım, yine, burada üzerinde durulması gerekli olan başka bir konu daha var: Genel Kurulun yeniden düzenlenmesi meselesinin yanı sıra, ilave olarak bazı işler yaptırılıyor. Değerli arkadaşlarım, bu işler için, Başkanlık Divanının herhangi bir kararı yok. Bunlardan bir tanesine, biraz evvel, burada, konuşmacılardan birisi değindiler, dediler ki: “Özürlüler için asansör, değeri 110 bin dolar.” Bu konu da, biraz evvel üzerinde durduğumuz İçtüzüğümüzün 176 ncı maddesinin son fıkrasına göre -bu, yapım işi- Divanın sorumluluğu altında olan bir meseledir.

Meslekî hayatlarının hemen hemen tamamını bu çatı altında bürokrat olarak geçirmiş olanlar, bu İçtüzük hükmünü bilmiyorlar mıydı? Niçin, Divana bunu getirmeden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına götürüp de, sadece onun onayıyla iktifa etmişlerdir? Değerli arkadaşlarım, eğer, bu konularda bir usulsüzlük, bir suiistimal söz konusuysa, bu, birinci derecede, bizlerin “nasıl olsa bizler göçmen kuşuyuz, bir mevsimde geliriz, bu ovada, bu vahada biraz su içeriz, görevimiz biter gideriz” düşüncesi; arkasında ise “nasıl olsa, gelenler, göçmen kuştur, bu vahanın, bu ovanın özelliğini bilmezler, bir kapıdan gelirler, o kapıdan giderler, esas sahibi bizleriz” diyen Türkiye Büyük Millet Meclisinin bürokratlarının davranışlarının eseridir.

Değerli arkadaşlarım, zaman zaman aklıma gelir, acaba, ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinde misafir miyim; benim görevim nedir?.. Koridorlarda yürürken, idarî görevliler, nezaketen dahi olsa yol vermezler, üzerinize üzerinize gelirler; siz, çekilirsiniz bir kenara, o beyefendilere yol verirsiniz. Herhangi bir sosyal hizmetten yararlanmaya kalktığınızda, bir bakarsınız ki, sizden önce gelmişler, orada yerlerini almışlar.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, Sayın Başkanım da burada; hasbelkader, bir siyasî partinin Grup Başkanlığı görevini bana verdiler, onu yürütmeye çalışıyorum elimden geldiği kadar. Eski Başkanımız da, yeni Başkanımız da buradalar. Beş aydır, hakkımız olan bir aracı biz temin edemedik. Sayın Meclis Başkanı, “talimat verdim” der, ilgili büroya bizi gönderir; büro bize der ki, araştırıyoruz... Beş aydır araştırılıyor; ama, o büro elemanlarının altında, daire amirlerinin altında sıfır kilometrede araçlar var.

SABRİ ERGÜL (İzmir) – Memur saltanatı var burada; amir saltanatı var!..

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Buna çözüm bulunmadan, değerli arkadaşlarım, bu tür olaylarla sık sık karşılaşmak, talihsizlik olmayacaktır.

Değerli arkadaşlarım, yine o zevat, Başkanlıktan, ilk projede bulunmadığı gerekçesiyle, misafir salonlarının, Cumhurbaşkanlığı bölümünün ve diğer kordiplomatik bölümlerinin koltuklarının da değiştirilmesi için bir onay alıyorlar; o onayın da karşılığı 1 051 308 dolar.

Bununla da kalınmıyor değerli arkadaşlarım, deniliyor ki, Meclis TV’sinde bazı noksanlıklar var, bazı eksiklikler var. Ne yapalım; onun da bu eksikliklerini, noksanlıklarını, mademki bu ihale açıldı, bundan istifade ederek bunları düzeltelim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yılbaş, konuşmanızı tamamlayın efendim.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Oldu, Sayın Başkanım, müsaade ederseniz bağlıyorum.

 ...Bu maksatla 1 milyon 600 bin dolar harcanması için, Başkanlık Divanından onay alınıyor.

Değerli arkadaşlarım, meseleyi bütünüyle ele aldığımızda, duygulardan sıyrılmak suretiyle, bu olayın, bütün boyutlarıyla incelenmesi gereklidir, gün ışığına çıkarılması gereklidir.

Sadece bu yeterli değildir, nedir; artık, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, burada, milletin, vekil olarak gönderdiği 550 milletvekilinin on katı kadar olan personelin sevk ve idaresini disiplin altına alabilecek ve onları gerçekten göreve sevk edebilecek bir anlayışın hâkim kılınması için gerekli tedbirleri almak da bize düşer.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum efendim. (DTP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Demokrat Türkiye Partisi adına konuşan Van Milletvekili Sayın Mahmut Yılbaş’a teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Nevzat Ercan’da.

Buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Ercan, konuşma süreniz 20 dakikadır efendim.

DYP GRUBU ADINA NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına, sizleri saygıyla selamlıyorum. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi, millî iradenin tezahür ve tecelli ettiği aslî ve yegâne organdır. Bu Yüce Çatı altında görev yapan seçilmişler, kendilerinin değil, milletin vekilleridir. Bu Meclis, gaz tenekelerini masa, ahşap çatmaları sandalye yaparak bu vatanı, yedi düvelden temizleyen İstiklal Savaşını başlatmış, tarihinde büyük reformlar gerçekleştirmiştir.

Şu anda bütün Türkiye bizi seyrediyor. Meclis, hak etmediği sancılı günlerini yaşıyor. Meclis ve milletvekilleri olarak, itibar grafiğimizin acı ve toplu düşüşünü seyrediyoruz. Millet adına bütün devlet organlarını denetlemek, saydam ve gün ışığında yönetimi inşa etmekle görevli Meclisin, mehabetli salonları ve semaları yolsuzluk avazlarının ses ve sisleriyle dolmuştur. Düşüncenin durduğu, beynin donduğu anlar vardır; Türkiye şu anda böylesine bir şoku yaşamaktadır. Çareler tükenmez... Çözüm bulunur... Zaman, her şeyin ilacıdır gibi şark kurnazlığının üstünü örtemeyeceği ve fakat, halen çoğu yönüyle gizli olan Meclisteki inşaat yolsuzluğu, en hassas merceğin altına yatırılmalı, ahtapotun bütün uzantıları ortaya çıkarılmalı, kılcal damarları dahi dışarıda bırakmayacak bir hassasiyet ve tarafsızlık mutlaka sergilenmelidir. (DYP sıralarından alkışlar)

Olayın gerek yapısı ve gerek yansımaları çok yönlüdür. Olaya, hukuk, siyaset, ahlak ve kirli sermaye boyutlarından bakılınca, bir bütün olarak lime lime dökülmektedir. Olay, kuşatıcıdır; ihmali, dahli, sebebiyet vermesi ve kasıtlarıyla, en güvenilir kişi ve kuruluşları, iğrenç şemsiyesinin altında topladığı görüntüsünü maalesef, vermektedir.

Yolsuzluk olaylarında, kurumda yolsuzlar, dürüstlerle failler birbirine karıştırılmamalıdır. Bu gibi zamanlarda, böyle bir hassas ölçünün hemen hemen hiç kullanılmadığı, bilinen bir sosyal gerçekliktir. Olayların gerçek yüzüyle, illiyetin izin verdiği uzantı boyutuyla sınırlı, ciddî bir hukuk araştırması, yeniden yapılanmanın geç kalınmış bir cerrahî zaruret olduğunu bir daha haykıracaktır.

Meclis inşaatında, bırakınız bir kurum veya devlet ciddiyetini, lalettayin bir çadır topluluğunun gösterebileceği hukuk dikkati dahi gösterilememiştir. Büyük Millet Meclisinin ilişkide taraf olduğu unutulmuş, sanki, kandırılan bir kişi adına, vekâlet yoluyla, aleyhe akit yapma görüntüsü sergilenmiştir.

Türkiye Büyük Meclisi Başkanı, inşaatın teknik ve hukukî çerçevesinin oluşturulmasında kendi kurumunun organlarından yararlanmamış, onları çeşitli yollarla dışlamış, süreç dışında bırakmıştır. Bu iş, Meclis Başkanı, dönemin Genel Sekreteri bir de karşı taraflarla götürülmüştür; Türkiye Büyük Millet Meclisi Teknik İşler Daire Başkanlığı unutulmuş; uyarıları, bilinçli otoritenin kör direnciyle, ne yazık ki, bastırılmıştır.

Başkanlık Divanı, birkaç karar dışında, sohbet aracı olarak kullanılmış, ihalenin en hassas evreleri bu organdan da kaçırılmıştır. Zincir ve kurul tasarrufların dayanağı yasa ve İçtüzük olan teminatları, bir gizli amacın tehlikeleri olarak görülmüştür. Amaç gizli; süreç, fiilen de olsa gizli olunca, 12 milyon dolarlık bir iş için, cömert ve doyumsuz zihinlerce biçilen 40 milyon doların da gizli kalacağı farz olunmuştur. Vaki uyarı ve şikâyet dilekçeleri üzerine, Meclis Başkanının, bunu, Genel Sekretere havaleyle yetinmesi, Meclisin ve milletin hakkı için titreyen bir şahsın tavrı değildir.

Yaptırılan işin, Devlet İhale Kanunu kapsamı dışına alınmasının, hukuk ve mevcut teamül karşısında geçersizliği bir yana, objektif ve inandırıcı temeli yoktur. Mevcut yolsuzluk bu ihale serbestisiyle birleşince, kötü ve sübjektif sebep ortaya çıkmaktadır. Başkan, eser sözleşmeleri hukukunda eşine rastlanmayan; fakat, yolsuzluk sanatı için örnek teşkil edecek bir akit türü keşfetmiştir. Proje yönetim sözleşmesi olarak adlandırılan bu akit, bizatihi, ithamın dört başı mamur bir delili, ünlü deyimin aksini anlatan söyleşiyle, yolsuzluğun ta kendi belgesidir. Bu sözleşme, bu işi ben yapamıyorum, siz yapın sözleşmesidir!.. İçtüzüğün ve mevzuatın, Meclise, Divana, Başkana yüklediği görev, sözgelimi ihale akdinin hazırlanmasını ve bağıtlanmasını bir başka kamu şirketine devretme hakkını, bir başkan, kendinde nasıl vehmedebilir. Bu yetkinin devredilmezliği bilgisi için hukuk ve mühendislik tahsili gerekmez. Her demecinde, Anayasanın 2 nci maddesine, hukuk devletine yollama yapan zihniyetin, mevhum menfaatlar uğruna hafıza kaybına uğradığını düşünmek istemiyoruz.

Gerek Meclis ile Emlak Konut arasındaki proje yönetimi sözleşmesi ve gerekse Emlak Konut ile Nurol-Mesa arasındaki yapım sözleşmesi hükümlerini incelediğimizde insanın hafsalası duruyor. Ciltler dolusu tahlilin, hatıranın ve siyasetin bulunmaz malzemesi olan bu hükümler, kuşkusuz, en geniş şekliyle araştırma raporunda yer alacaktır. Ancak, ben, bunlardan birkaçına, birkaç hükme ve boşluğa değinmeden geçemeyeceğim.

Değerli milletvekilleri, işin asıl sahibi Emlak Konut değil, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Sözleşmede hâkim taraf işin sahibidir ve tek yanlı hükümler koyma iktidarı elindedir. Sözleşmeden kaynaklanacak ihtilaflarda yetki, Emlak Konutun merkezi olan İstanbul mahkemelerine verilmiştir; bu da, ta baştan tamamen teslimiyet ve sözleşmeyi bir kağıt kadar önemsemeyen liyakatsizlik tavrıdır.

Cezaî şart, bir sözleşmenin en önemli güvencesidir. Yalnızca gecikme için cezaî şart konması, örneğin, sözleşmeye aykırılık halleri için, olayımızda olduğu ve kimi durumlarda da kestirilemeyen hileli davranışlar için yüklü cezaî şartlar konmaması, elbette ki, bilgisizliğin eseri değildir. Bu yolla sağlanacak menfaatların korunması, yolsuzluklara prim veren akit boşluklarına, ne yazık ki, feda edilmiştir.

Sözleşmelerde, ivaza, bedele taalluk eden hükümler ve bedel birimleri yolsuzluğu meşrulaştıracak belirsiz hükümlere terk edilmiştir. Oysa, fiyat, bedel, gerek keşif gerekse başlangıç noktasından kâra uzanacak süreçte, analiziyle, sözleşmenin asıl iskeletidir. Maalesef, noksansız olduğuna henüz inanamadığımız keşif ve analizler, ihale evrakından ayıklanmış, ihaleye katılanların taleplerine ve kimi şikâyetlere rağmen, bunlar gizlenmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, böyle bir tavra ve haksızlığa layık mıdır?! Milletin, köylünün, işçinin, basının, aydının şu günlerdeki tepkisini ve güvensizliğini doğuran, bu hasta zihniyet değil midir?!

Sözleşmede, ihalenin türüyle ilgili en ufak bir hüküm yok. Bu konudaki vaki yazışmalar tam bir komedi. Bu ihalenin türü, araştırma raporuyla daha da belirginleşecek. Kanunlarda adına rastlanamayacak suijenerist bir tür de değil bu. Buna, belki de “Meclis soygunu ihalesi” adı verilecektir, Meclis soygunu ihalesi!.. (DYP sıralarından alkışlar)

Bu sözleşmeler, hukuk diliyle batıldır. Zamanın geçmesi, tarafların rızası veya anlaşması, onu geçerli hale getirmez. Sözleşmeleri akteden tarafların, eli, dili, gözü ve bilinci olmayan Meclis zararına, hukuka aykırı ortak davranışları, kararları ve menfaat teminleri vardır. Bu sözleşme, ahlaka ve vasat insanın vicdanına aykırıdır. Sözleşme hukuku, böyle bir sözleşme grubunu korumaz. Ortak ve gizli amaç, hukuk kullanılarak, millet ve tarih önünde sözleşme giysisiyle gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Üçbuçuk yıllık asgari ücreti bir berbat koltuğa feda eder görünen bir kâğıt parçasını hukuk tanımaz. Şu günlerde ortaya çıkan acı gerçekler, yapılan hukukî tahlilin bir başka açıdan teyididir.

Değerli milletvekilleri, ciddî bir araştırmayla olayın uzantılar ve aktörler boyutu ortaya çıkmadan, şahıslar üzerinde durmak istemiyoruz; ancak, ararejim tartışmalarında ve kamuoyunda ilk sıralarda yer alan Meclis Başkanının, karşı akitlerle girdiği ilişkiler, olayın perdesi aralanmaya başlayınca sergilediği tavırlar, Meclis zabıtlarının tahammül edemeyeceği kadar yüklü, çekilmez ve dayanılmazdır. Türk siyaseti ve siyasetçileri, siyasal partiler, umarım ki, bu olayın geniş derslerinden, kendilerine düşen payları alacaklardır.

Kelimelerin ve kavramların suçları yoktur. Gerçekçi bir tahlilde, suçlu, devletin hantal ve yolsuzluğu üreten yapılanmasıdır. Gerçekçi bir tahlilde, suçlu, Karun kadar zengin olsa da, kanaat fakiri olan doyumsuz zihniyettir. Bu iki gerçeği değiştirmedikçe, zaman ve aktörler değişecek ve fakat, yolsuzluk, bu aziz milletin sosyal hayatında, hiçbir zehrin öldüremeyeceği şifasız mikrop olarak daima kalacaktır.

Sermayeyi Ankara’da, İstanbul’da tekelleştirirseniz, devleti deniz zanneden, al gülüm ver gülüm sahnelerini sergileyen yolsuzları, istemesek de göreceğiz. Bu işin kurumsal çarelerinden birisi, Anadolu sermayesinin, şehirler ekonomisinin, kaplan müteşebbislerin ekonomi dünyasında hak ettikleri yeri almalarıdır. Kurtuluş, Anadolu’da üretim bacalarının tüttürülmesinden ve onun temiz irfanının keşfinden geçiyor, siyaseti bu noktaya götürmekten geçiyor. Türkiye, gerçek yolsuzluk ile yolsuzluk cinneti yaratan ucuz ve vizyonsuz siyasetin, zamanı ve fırsatları israf eden kıskacında yaşıyor; çözümü değil, boğulduğu gündemlerin lafazanlığını aşmayan kısır döngüleri üretiyor.

Değerli milletvekilleri, kader ve tarih, tartışmaların haksızlığı veya haklılığı için bulunmaz, ender fırsatları da ortaya koyabiliyor. Türkiye, iki yılını, Çiller’i imha üzerine kurulan acımasız senaryolar ve isnatlar için harcadı; evet, iki yılını... Harcamaya da, ne yazık ki, devam ediyor. Vatan hainleriyle ortaklık kurmuş bir mahkûmun iftiralarını Çiller’e yamamaya çalışanlar, ona casus diyenler; iftirayı, gerçek kadar doğru ve inandırıcı olarak millete sunanlar, bir lideri ve partiyi siyaset için yargısız infaza tabi tutanlar, şimdi kulaklarınız çınlıyor mu? (DYP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Vicdan muhasebesi yapabiliyor musunuz; yapıyor musunuz? Siz “Susurluk çetesi”, “yalı çetesi” dediniz; ama, biz “Meclis çetesi” demeyeceğiz.(DYP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Çünkü, yargısız infaz, yargı yerine geçmek, bizim geleneğimizde yoktur; Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisinin şanlı kültüründe yoktur. Biz, Başbakanın, çıkıp “ben, hukukçulara incelettim; olayda suç yok” biçiminde kendisini olayın dışına atan; kimlerse, aktörleri ibra eden bir tavra da girmiyoruz; hakikatin, topal ve fakat, önünde durulmaz sonuçlarına ulaşalım ve dersler çıkaralım istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, yakın gelecekte taşınmaktan hiçbir zaman mutluluk duyamayacağımız salon inşaatının, mimarî bir cinayet olduğunu vurgulamayı tarihî bir görev sayıyoruz. Eğer, malzemeler imha edilmemişse, en azından kürsü düzeninde eskiye dönmek, bu Meclisin bir şerefi olacaktır.

Çağdaş mimarîye ve fonksiyonlara uygunluk amacının, bir çocuğu dahi kandıramayacak hafifliğini, yeni salon garibesinde bütün sevimsizliğiyle müşahede ediyoruz. Kültür varlıkları hukukunun, bu açık ihlali, araştırma kapsamına alınmalı, mesulleri ibreti âlem için açığa çıkarılmalıdır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; araştırmada, şu soruların, gerçek karşılıklarına ulaşılması, beklenen faydayı sağlamakta da yardımcı olacağını düşünüyoruz:

1- Emlak Konutun, Engin Civan olayıyla öne çıkan Emlakbanktan ayrılmasının, bu tür ihale, yönetim yolsuzluğunun üretilmesine etkisi nedir? Bu ayırma, kim tarafından ve hangi amaçla yapılmıştır?

2- Yolsuzluklarda adı geçen Genel Sekreteri, Başkanın seçimi sonrasında süratle Meclise getiren, görünürde tavsiyeci gerçek irade kimdir? Sekreterle bu irade arasında hemşerilik ve benzeri ne gibi bağlantı vardır?

3- Sözleşme döneminde, Emlak Konut Genel Müdürünün görevden alınması ve imzalanmayan kararname olayı var mıdır? Bu Genel Müdürlükte, Meclis Genel Sekreterinin soyadını taşıyan ve bu işlerde etkili bir kişi var mıdır?

4- Meclis Başkanı, Genel Sekreteri, Meclisin öndeki bürokratları ile yüklenici Nurol-Mesa Firmaları arasındaki eylemsel, malî ve diğer ilişkiler nelerdir? Bu sorulara tanık kayıtlar, diğer deliller düzleminde ulaşılma derecesi nedir?

5.- Olayın anatomisinde yer alan, siyasî, ticarî, bürokratik ve diğer aktörler kimlerdir? Bağlantı ve iştirak dereceleri nelerdir? Sayın Başbakan Mesut Yılmaz’ın, Kalemli’yle ilgili “kefili benim” içerikli şahsî teminat beyanının, olay karşısındaki etki, değer ve ciddiyet konumu nedir? Yolsuzluğun, İSKİ’de olduğu gibi, herhangi bir siyasal partimizle irtibatı var mıdır?

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Allah korusun.

NEVZAT ERCAN (Devamla) – Bunlar ortaya konulmalı.

6.- Yolsuzluğun karşı kanadı olan teşebbüs grubunu ahlakta mahkûm edecek bir kategori üzerindeki Meclis çabası ne olmalıdır? Kirli sermayeyi, yolsuz müteşebbisi, devletin sırtındaki kronik asalak olmaktan çıkaracak önlemler nelerdir?

7.- Kalemli döneminde denetimsiz ve taşınamaz derecede şişkinlik gösteren Meclis personel ve bürokrasisinin, bu tür yolsuzlukları üretkenlik kapasitesi nedir? Havalandırma tesisatı için Akfen firmasından alınan fatura bedeli ile Meclise intikal eden bedeller arasında fark var ise ne kadardır?

8.- Bu olay, devleti, sil baştan yeniden tarif etmenin, yapılandırmanın kaçınılmaz bir sosyal delili midir? Devleti yeniden yapılandırmak için partilerüstü bir anlayış içinde millî bir uzlaşma gereği var mıdır? “Sosyal hayat boşluk tanımaz” kuralı çerçevesinde, sivil siyasetin çözüm üretememesinin devamı halinde, ararejimin, karşıt rejime dönüşme ihtimali ve alınması gerekli önlemler konusunda yasama organının görüşleri ne olacaktır?

9.- Sorunun, sosyal, politik, teknik, tarih ve hukuk boyutlarından çıkarılacak başlıca sonuçlar ve dersler nelerdir? Yasama içi yolsuzluklarda, milletvekilinin, uzun dönemde ihracı yönünde bir disiplin cezası hükmüne ihtiyaç var mıdır?

10.- Yolsuzluğun, derin devlet bağlantılı sistem mühendisliğinin ince bir hesabıyla oynanan, kimi aktörlerin kişisel çıkara endeksli menfaatlerıyla fark edemedikleri bir büyük senaryo olduğu, Türkiye Büyük Millet Meclisini devredışı bırakma amacına yönelik bulunduğu; Kalemli’yi bertaraf etme siyasetiyle rastlantı sonucu örtüştüğü yönündeki değerlendirmelerin ciddiyet derecesi nedir?

Değerli milletvekilleri, bu yolsuzlukta titizlik göstermemiz gereken birkaç hususa da değinmeyi zorunlu görüyorum:

1.- Araştırma komisyonu, hukuk ve mühendislik dallarına mensup milletvekili arkadaşlarımızdan oluşmalıdır. Siyasî ve cezaî sorumluluğa da yol açabilecek bütün boyutuyla, sorun incelenmelidir. Komisyon -üniversiteler dahil- uzmanlardan ve mahallî incelemelerden en geniş anlamda yararlanmalıdır.

2.- Araştırmayı engelleyecek İçtüzük hükümleri derhal değiştirilmelidir. Örneğin “ticarî sırlarla ilgili inceleme yasağı” hükmü hemen kaldırılmalıdır. Bu konuda, Sayın Ahmet İyimaya’nın ve Sayın Yalova’nın teklifleri süratle güncelleştirilmelidir.

3.- Divan veya Meclis araştırmasının sonucu beklenmeksizin, Divan veya Başkan tarafından, konu, Türk adaletine, savcılığa, mufassal bir dilekçeyle götürülmelidir. Sonuçların beklenmesi, ihbar mükellefiyetinden kaçınılması, parlamento refleksi ve hukuk bakımından çok yanlış bir tavırdır.

4.- Sorunla ilgili sulh girişiminin doğruluğu, yanlışlığı, Divan dışında, ilmî bir incelemeden sonra değerlendirilmelidir. Ahlaka ve hukuka aykırı bir sözleşmeye, sulh ile geçerlilik kazandırılamaz. Bedeli gerçek değere indirecek, cezaî şartın tahsilini önleyen, rızayı geçersiz kılacak hukuk mekanizmaları üzerinde durulmalıdır. 12 milyon dolar veya her ne ise, o gerçek miktarın üzerinde yapılacak bir sulh anlaşmasının, ikinci bir yolsuzluğa yol açacağı hukukî değerlendirmesi ihmal olunmamalıdır.

Özellikle, yüklenici Nurol-Mesa firmalarına yansıtılmayan; yükü, Emlak Konut üzerine bırakan bir sulh tarzının zararı, bir başka devlet kuruluşuna...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ercan, konuşmanızı tamamlayın efendim.

NEVZAT ERCAN (Devamla) – Tamamlayacağım.

...anlamı taşıdığı, yolsuzluğu nakilden başka bir şey yapmadığı vurgulanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bir hususu da özellikle işaret etmek istiyorum: Bu olay dahil, altı aylık bu Hükümet döneminde olup biten yolsuzluk ve suiistimal iddialarıyla ilgili olarak Sayın Yılmaz’ın benimsediği üsluba da özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum: Muhalefetteki Yılmaz’la iktidardaki Yılmaz çok farklı. Muhalefetteyken “çamur üzerine oturmam” edebiyatıyla, kin ve öfkeye dayalı bunalım politikasını, asılsız isnat ve iftiralarla besleyen Yılmaz, Meclisteki inşaat yolsuzluğuyla ilgili olarak “basın olayı çok büyüttü; canım, biraz sabırlı olun, ülkede hukuk devleti var, yargısız infaz yapılıyor” diyebiliyor; ama, ne yazık ki, muhalefet döneminde... Eğer, maksat, Sayın Çiller’i siyaset sahnesinden silmekse, o zaman, asılsız ve siyasî amaçlı iddialara itibar edebiliyor ve yargısız infaza katılabiliyor.

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – İki yıl, Türkiye konuştu, Türkiye!..

NEVZAT ERCAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Anavatan Partisinin bazı sermaye grupları, kartelci medya ve müteahhitlerle karşılıklı... (DYP ve ANAP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri, kendi aranızda konuşmayın efendim.

NEVZAT ERCAN (Devamla) – Tekrar ediyorum, Anavatan Partisinin bazı sermaye gruplarının kartelci medya ve müteahhitlerle karşılıklı avantaj ilişkisi, temiz siyasetin tahammül edemeyeceği boyutları her zaman ve bugün de aşmış bulunmaktadır.

REFİK ARAS (İstanbul) – Çok yanlış, çok...

NEVZAT ERCAN (Devamla) – 1990 öncesi hastalıklar, altı ay içinde inanılmaz boyutlara yükselmiştir. ANAP’ın yandaşı olan iş çevreleri ve şirketlerde, bir al gülüm ver gülüm devam edip gitmektedir.

AHMET KABİL (Rize) – Özel yapılıyor...

NEVZAT ERCAN (Devamla) – Yandaş şirketler için özel ihaleler yapılıyor, engel görülen yasalar değiştirilmek isteniyor. Medya patronlarının, elektrik santrallarının dağıtım şebekelerinin ihalelerine girebilmelerine imkân tanınmak istenebiliyor ve bunun için de, RTÜK Yasasıyla ilgili değişiklik tasarısı...

(Mikrofon otomotik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ercan...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Bekle, bekle...

NEVZAT ERCAN (Devamla) – ... Meclis Başkanlığına ne yazık ki, sunulabiliyor.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Bekle, bekle...

BAŞKAN – Neyi bekleyecek efendim; neyi bekleyecek?!..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Efendim, mikrofon açık değil;  onun için “bekle” dedim.

NEVZAT ERCAN (Devamla) – Son cümlem efendim...

BAŞKAN – Sayın Ercan, son cümlesini  söyleyecekler; beklerse, süre zaten bitmiş olur. Ben, konuşmasını tamamlasın diye...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) –Sayın Başkan, mikrofon açık olmadan konuşamıyor da, onun için söyledim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ercan.

NEVZAT ERCAN (Devamla) – Bütün bunları, temiz siyaset tavrı olarak görmüyoruz ve değerlendirmiyoruz.

Yüce Parlamentonun saygıdeğer milletvekilleri, Doğru Yol Partisi, tarihine, kimliğine ve ilkelerine uygun bir tavırla, araştırmanın kabulünden ve yapılmasından yanadır.

Partim ve şahsım adına, Yüce Meclisi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sakarya Milletvekili Sayın Nevzat Ercan’a teşekkür ediyorum.

Şimdi, gruplar adına, son olarak, Anavatan Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Nejat Arseven konuşacak.

Buyurun Sayın Arseven. (ANAP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak, önce Anavatan Partisi ve sonra, diğer birçok partimiz tarafından verilen araştırma önergelerinin birleştirilerek görüşülmekte olan araştırma önergesi üzerinde, Anavatan Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi en içten duygularımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu araştırma önergesi ve özellikle, Anavatan Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi -biraz önce, Doğru Yol Partisinin çok değerli sözcüsü Sayın Ercan’ın da ifade ettiği gibi- konunun, en hassas merceğin altına yatırılması için verilmiş bir araştırma önergesidir.

Biz, Anavatan Partisi olarak, her zaman, her konuda, özellikle Meclisin denetim yollarının çalıştırılması konusunda bugüne kadar yapmış olduklarımızla, bu mümeyyiz vasfımızı, bu Meclise ve yüce millete ispat etmiş bir siyasî partiyiz. Biz, bir gelenekten geliyoruz. Özellikle Genel Başkanımız Sayın Yılmaz’ın -Partimizin hangi kademesinde görevli olursa olsun, bakanı olsun, Meclis Başkanı olsun veya herhangi bir bürokratı olsun- bu konuda her zamanki tavırlarını Yüce Heyetin bilmemesi mümkün değil. Onun için, burada, bir kere daha huzurunuzda ifade ediyorum ki, Sayın Kalemli’nin de bizzat müracaatı ile ve Anavatan Partisinin öncelikle vermiş olduğu bu araştırma önergesiyle, biz, bu konunun, Yüce Heyet tarafından; yani, bu Parlamentoda kurulacak araştırma komisyonu tarafından, enine boyuna araştırılmasını bizatihi isteyen bir siyasî partiyiz.

Çok değerli arkadaşlarım, biz, Anavatan Partisi olarak, bu konudaki tavrımızı, yine, birçok siyasî partiden çok farklı olarak, kendi üyemizi ilgilendiren bu konuyla ilgili olarak da Danışma Kurulunda bu araştırma önergesinin öncelikle görüşülmesi talebimizle de ortaya koymuş bulunuyoruz.

Bugün Meclis gündeminde bulunan ve hemen hemen bütün siyasî partilerimizi, bütün gruplarımızı ve bunlara mensup birçok eski bakan ve milletvekillerimizi ilgilendiren araştırma önergelerinin ne miktarda ve hangi sayıda olduğu ve bu araştırma önergesinin, 55 inci Cumhuriyet Hükümetine mensup partilerin ve onu destekleyen partilerin mensupları, grup başkanvekilleri tarafından desteklenmemesi halinde, bu Parlamentonun gündemine nasıl ve ne zaman geleceğini de takdirlerinize arz ediyorum.

Çok değerli arkadaşlarım, bu Parlamentoda yine bu konuyla ilgili olarak, Meclis Başkanımız Sayın Çetin tarafından kurulan ve Meclis Başkanlık Divanı içinde oluşturulan, yine, bu konuyu araştırmakla görevli bir komisyonun çalışmakta olduğu hepinizin malumları.

Şimdi, burada, açılması üzerinde herhangi bir tereddüt bulunmayan...

BAŞKAN – Sayın Arseven, bir saniye efendim...

Değerli arkadaşlarım, hatibin konuşması yeterli ölçüde dinlenilemiyor; arkadaşlarımdan sürekli şikâyetler alıyorum. Lütfen, Genel Kurul salonunda karşılıklı konuşma yapmayalım.

Buyurun Sayın Arseven.

NEJAT ARSEVEN (Devamla) – Biz, bugünkü Meclis Başkanımız Sayın Çetin’e, bu konuya göstermiş olduğu hassasiyet açısından ve kamuoyu gündemine yansımış ve makes bulmuş bu konunun öncelikle araştırılması için kurmuş olduğu bu komisyon dolayısıyla huzurunuzda teşekkür ediyoruz. Ancak, burada, bir hukukî gerçeği de huzurunuzda ifade etmeden geçmeyi uygun bulmuyorum.

Bugün burada kurulacağından şüphe duymadığımız, İçtüzük gereği kurulacak olan ve İçtüzüğümüze göre görev yapacak olan bu araştırma komisyonunun yanında, ayrıca, Meclis Başkanlık Divanı tarafından oluşturulan ikinci bir komisyonun da görev yapıyor olmasını, hem hukuka hem İçtüzüğe aykırı bulduğumuzu burada ifade ediyorum. Yine, yanlış anlaşılmamak kaydıyla, bu komisyonun, Meclis Başkanlık Divanınca tekrar değerlendirilmesini ve bu komisyonun elinde bulunan tüm bilgi ve belgeleri, oluşturulacak bu araştırma komisyonumuza sunması hususunu da Sayın Meclis Başkanımızın ve Divanın takdirlerine, Anavatan Partisi Grubu adına arz ediyorum.

Çok değerli arkadaşlarım, burada, işin detayına falan girecek değilim; çünkü, bu kürsüde açıkça bunlar tartışıldı. Burada, Anavatan Partisi Grubu olarak, araştırmanın açılması yönünde oy kullanacak bir siyasî parti olarak ve onun adına konuşan bir kişi olarak, bu işin detayına girmek ve bu işin, bu derece detaylı bir şekilde bu kürsüde ifade edilmesini çok doğru bulmadığımı da ifade ediyorum. Netice itibariyle, bir araştırma komisyonu kurulacak, konu enine boyuna hemen bütün parti sözcülerinin burada ifade etmiş oldukları titizlikle bu komisyonda incelenecek; ama, şunu da huzurunuzda söylemek istiyorum ki; yine, bu ihalenin yapımı kararının alınmış olduğu Divan kararının altında imzası bulunan bazı değerli arkadaşlarımın, burada, sanki, bu kararın altında hiç imzaları yokmuşçasına birtakım beyanlarda bulunmalarını ve ayrıca, hele, özellikle bir Başkanvekili arkadaşımızın, yine, o kararın altında imzası olmasına rağmen, o imzanın kendi imzası olup olmadığını dahi bilmeyen bu Meclis Başkanvekili arkadaşımızın; ayrıca, kurulan komisyonun da başkanı olması itibariyle, televizyon televizyon gezip, aslında bulunduğu konum itibariyle fevkalade tarafsız olması gerekirken, bu konudaki tarafsızlığını çok ciddî bir şekilde sıkıntıya sokacak bir tutum içinde olmasını ve böyle davranmasını da, doğrusu, çok tasvip etmediğimizi huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. Zannediyorum, bu değerli arkadaşım da bunun bilincindedir. Sakın bunu bir kastı mahsusayla söylediğimi falan zannetmeyin; çünkü, bunun araştırılması için biz elimizden gelen bütün gayreti gösterip bu komisyonun kurulması kararının alınmasına Anavatan Partisi Grubu olarak da destek olacağız; ama, o arkadaşımın, bir kere daha, o imzanın kendisinin olup olmadığı konusunu kendi kendisine sormasını, yoksa, bizim, mutlaka o komisyonda kendisini huzurumuza çağırıp “bu imza senin midir değil midir?” diye soracağımızı da burada bir kere daha ifade ediyorum.

Çok değerli arkadaşlarım, burada, yine, Divan mensubu birçok arkadaşımız söz aldılar. Özellikle Divan mensubu arkadaşlarım, ne hikmetse, diğer parti grupları adına söz alan arkadaşlarımdan çok farklı olarak, çok daha telaşlı ifadelerde bulundular. Yani, şunu söylemek istiyorum ki, o Başkanlık Divanının kararının altında imzası bulunan o günkü Divan üyesi arkadaşlarım,  diğer gruplar adına konuşan arkadaşlarımızdan çok daha farklı bir tavır sergilediler, çok telaşlı ifadelerle burada konuştuklarını gördüm. Fazla endişe buyurmasınlar; daha henüz bir şey yok ortada. Sayın Kalemli dahi onlar kadar telaşlı değil. Hakkında bu soruşturmanın açılması arzu edilen Sayın Kalemli’nin, ben, onlar kadar telaşlı hiçbir beyanına rastlamadım. Onun için, endişe buyurmasınlar; bu araştırma komisyonu kurulacak ve bu Parlamentonun vakarına yakışır bir şekilde, fevkalade ciddî bir şekilde, büyük bir titizlikle bu konuyu inceleyecek ve Parlamentonun gündemine getirecek.

Ben, beni dinlediğiniz için hepinize tekrar çok teşekkür ediyorum, hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum, hepinize hayırlı ramazanlar diliyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Sayın Nejat Arseven’e teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım şimdi sıra önerge sahiplerine geldi.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan?..

BAŞKAN – Efendim ?..

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, müsaade eder misiniz; sayın arkadaşımız, başkanvekili olarak imza konusunda bana bir sataşmada bulundu, sırf bu konuda...

BAŞKAN – Efendim sadece bir soru yöneltti

KAMER GENÇ (Tunceli ) – Efendim cevap...

BAŞKAN – Müsaade buyurun efendim, ben de dinliyorum; yani, burada, hepinizden dikkatli olarak müzakereleri dinliyorum...

KAMER GENÇ (Tunceli ) – Sayın Başkan ama...

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Genç; siz, sataşmadan dolayı söz mü istiyorsunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.

BAŞKAN – Hangi beyan üzerine efendim ?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim “bu imzanın kendisine ait olduğunu inkâr etti de, onun olup olmadığı konusunda” şeklinde  beyanda bulundu, sırf o konuda...

BAŞKAN – Bunu söyleyebilirsiniz; yani, size mi ait imza, değil mi bunu, yerinizden de söyleyebilirsiniz efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, bir sataşma değil_ Gayet basit, çözebileceğimiz bir şey; vaktimiz de dar Sayın Genç.(Gürültüler)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, sataşma var...

BAŞKAN – “Yanlış bir beyan varsa ortada, o da araştırılmalı” diyor arkadaşımız. Siz...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Araştırılmalı; ama_ Sayın Başkan, buradan, yerimizden konuştuğumuz zaman anlaşılmayabilir...

BAŞKAN – Buradan buyurun efendim... Kısaca söyleyin. (Gürültüler)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, o zaman ayaktaki arkadaşlar...

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, ön sırada bulunan arkadaşlarım, ayakta bulunan arkadaşlarım, müzakereleri takip edemiyoruz.

Buyurun Sayın Genç, dinliyorum efendim sizi.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, hatip dedi ki “bu imzasından dolayı kendisini çağıracağız, ifadesini alacağız.”

Bu imzayla ilgili olay şöyle: 15 Aralık 1997 tarihinde -bakın, çok önemli bir tarih- Meclis Başkanlığı bizi bir toplantıya çağırdı; bir dosya verdi, yeşil bir dosya; zatıâlinizde de var. O dosyadaki Haziran 1996 tarihli Divan kararında benim imzam yok. Ayrıca, Sayın Uluç Gürkan “ben, Ekim 1997’den itibaren bütün Başkanlık Divanı kararlarının fotokopilerini çektim; sizin imzanız yok” dedi; arkadaşımız da burada. Ondan sonra...

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Böyle yapanları da çok dinledik...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, izah ettim de...

BAŞKAN – Sayın Arseven, sizinle konuşmuyor efendim; ben söz verdim Sayın Genç’e; bana söylüyor, tutanaklara söylüyor.

Evet efendim, devam edin.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim imzam olduğu anlaşılınca, ben, çok daha önceleri, gittim Sayın Meclis Başkanına, rica ettim ve dedim ki “benim bu konuda bir tereddütüm var, bu imzanın da benim elimden çıkıp çıkmadığı konusunda tereddütlüyüm. Sizden rica ediyorum, bunu Emniyette istiktab yaptırın_” Yani, hiç kimseye böyle söylemedim; ama, sonradan, bu, tabiî Başkanlık Divanında konuşuldu, basına intikal ettirildi.

Bakın, ben bu konuda çok hassas davrandım. Kaldı ki, imza bana ait olsa bile, ortada yapılan işler var. Biz, Başkanlık Divanı olarak, Başkana güvenmişiz, ihale yetkisini vermişiz. Bunun, burada...

BAŞKAN – Sayın Genç, anlaşılmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli)– Başlangıçtaki artniyeti biz orada sezemezdik ki?..

BAŞKAN – Sayın Genç, anlaşılmıştır.

Bu konuda, zaten, gerek görürse, ihtiyaç olursa, kurulacak olan araştırma komisyonu da, ayrıca durumu tetkik edebilir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, önerge sahiplerinin konuşmalarına geldi sıra.

Önerge sahiplerinden, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’yı kürsüye çağırıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Sayın Dumankaya’nın konuşması başlamadan önce, araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergelerin işlemleri tamamlanıncaya kadar çalışma süremizin uzatılması hususunu oylarınıza sunacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Dumankaya.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri, bizleri televizyonlarının başında izleyen aziz vatandaşlarım; hepinizi, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Bugün, burada, görüştüğümüz konu olan Meclisin düzenlenmesindeki iddialarla ilgili önerge sahibi olarak söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, gazetelerde birçok iddia çıktı. Bu iddialar gazetelere yansıdığı an, Anavatan Partisinin Grup Yönetimi hemen toplandı ve Sayın Genel Başkan Mesut Yılmaz talimatını verdi; bir araştırma önergesinin hazırlanmasına başlandı ve bu araştırma önergesini, Anavatan Partisi Grubu 4 Ocak 1998 tarihinde verdi. Bununla kalmadı ve -bu gündemin 181 inci sırasında yer alıyordu- hemen Grup Başkanvekilimiz Danışma Kurulunu olağanüstü toplantıya çağırdı “bu, önemli bir konudur; Meclis için önemli bir konudur, itham edilen kişi için önemli bir konudur; bunun, alelacele, hemen görüşülmesi lazım” dedi. Böylece, bu konunun bugün görüşülmesi kararının Danışma Kurulundan çıkarılmasını sağladı. Yine yetmedi, Meclis Başkanına gitti ve “bu konuyla ilgili komisyonun hemen kurulup süratle çalışması için elinizden geleni yapın” dedi.

Değerli arkadaşlarım, demin burada CHP sözcüsü Sayın Önder Kırlı bir hatırasını anlattı ve  “Sayın Mesut Yılmaz Başbakan olunca, kendi arkadaşı olan Millî Savunma Bakanı hakkında hemen soruşturma başlattı” dedi.

Anavatan Partisi, bu ithamlara karşı, gerek itham edilenin ve gerekse Meclisin selameti için bu önergeyi veriyor.

Sayın Kalemli ne yaptı? Sayın Kalemli de Grubumuza müracaat etti ve “bir an evvel bu araştırma komisyonunu kurun ve soruşturma, araştırma ne gerekiyorsa bunları yapın” dedi. Anavatan Partisi cephesindeki durum budur. Anavatan Partisi bundan başka ne yapabilirdi?

Gelelim öbür cepheye: Burada konuşan DYP sözcüsüne ve diğer sözcülere söylüyorum; siz de Anavatan Partisi gibi yapmış olsaydınız ne olurdu? Arkanızda TOFAŞ’ın, arkanızda TEDAŞ’ın kamburu olmazdı; arkanızda malvarlığının, arkanızda örtülü ödeneğin kamburu olmazdı. (ANAP sıralarından alkışlar, DYP ve RP sıralarından gürültüler)

NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Şinasi Altıner aranızda!..

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Arkanızda, TURBAN yolsuzluğunu sahte oylarla kapatmanın kamburu olmazdı. (ANAP sıralarından alkışlar, DYP ve RP sıralarından gürültüler.)

Değerli arkadaşlarım, siz bu konuda sabıkalısınız, sabıkanız vardır. Bu konuda konuşmaya hakkı olmayan, o günün iktidar partileridir. Eğer, DYP sözcüsü değerli arkadaşım burada konuştuğunu, o zaman mal varlığıyla ilgili konuşsaydı, o güzel konuşmayı yapmış olsaydı, gereğini bizim gibi yapmış olsaydı, bugün, elbette ki onun da konuşmaya hakkı olurdu.

NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Haluk Müftüler’e sor onu!..

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Bakınız, Parsadan, örtülü ödenekten 5,5 milyar lirayı aldı, 4 seneye mahkûm oldu. Acaba bunu silahla mı aldı, topla mı aldı, tüfekle mi aldı; hayır, Başbakan çuvala doldurdu, parayı ona verdi.

Değerli arkadaşlarım, onların da hesabını soracağız, bunu bilesiniz. Bakınız, biz burada, şunu söylüyoruz; eğer, burada suç varsa, komisyon kurulsun, komisyon çalışmalarını yapsın, biz buna oy vereceğiz. Eğer suç bulursa, mahkemeye bunu göndersin, adaletin hassas terazisinde tartılsın. Eğer suçluysa, cezasını görsün; eğer suçsuzsa, aklansın, alnının akıyla buraya gelsin. Biz, bunu kendi arkadaşımız için diyoruz; ama, sizler, devletin bu kadar soyulmasını; örtülü ödenekten 20 günde 500 milyar lira yemesini; servetini, mal varlığını, Kuşadası’ndaki o yatları, burada sahte oy kullanarak gizlediniz, oy verdiniz; bu şekilde, Meclisin itibarını siz düşürdünüz. (DYP sıralarından gürültüler) Yoksa, Sayın Çiller’i, hiç kimse haksız olarak hiçbir yere göndermez.

Değerli arkadaşlarım, burada şu vardır; bu yapılan işin yüzde 60’ı ödenmiş, yüzde 40’ı duruyor. Meclis Başkanı, Meclis Başkanlık Divanı buna el koysun. Niye el koysun; katî hesabı yapılmamış, katî istihkakı alınmamıştır. Dolayısıyla, bu faturalar incelenmelidir. Bu faturalar incelendikten sonra, eğer o yüzde 60, kalan yüzde 40’a yetmiyorsa, teminatı vardır, o teminatı da paraya çevrilir; o da yetmiyorsa, Meclis, oraya giden parayı elbette almalıdır.

Değerli arkadaşlarım, bu, bazı yerlerde istismar konusu da yapılıyor ve “niye otomatik oy” deniliyor. Düşünün, eğer otomatik oy sistemi o güne yetişmiş olsaydı, bugün, Sayın Çiller Yüce Divandaydı; çünkü, sahte oy kullanılmayacaktı!.. (ANAP sıralarından alkışlar)

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, sahte oy kullanıldığı iddiasında bulunuyor; var mı öyle bir şey?

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, hiçbir yorum katmadan, Sedat Ergin’in Hürriyet Gazetesinin 11 Ocak 1998 Pazar günü bu konuda çıkan bir yazısını okumak istiyorum.

“Türk usulü yolsuzluk tartışması:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yeniden inşaası ihalesiyle ilgili haberler Türk siyasetinin en önemli konusu haline gelmiş durumda. Her kafadan bir ses çıkıyor ve her gün, olayla ilgili yeni bir yolsuzluk iddiası ortaya atılıyor. Tabiî, bu iddiaları ortaya atan kişilerin hepsinin siyasî kişiliklerinin olması, siyasî hesaplarının devreye girmesine yol açıyor.

Örneğin, Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanvekillerinden biri, ihaleye çıkma kararının yer aldığı Başkanlık Divanı belgesindeki imzasının sahte olduğunu açıklayıp, kamuoyunda birden önplana çıkabiliyor. Aynı üye, ertesi gün ‘sahte değilmiş, imza galiba bana ait, herhalde başım çok karışıkken getirip imzalatmışlar’ -iyi ki ‘sarhoşken’ dememişler- dediğinde, bu sözleri, kamuoyunda aynı yankıyı yapmıyor. Ancak, atılan çamur kalıyor, kamuoyunda ihaleye fesat karıştırıldığı yargısı pekişiyor.

Bir başka örnek: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekillerinden, Başkanlık Divanının, hiçbir zaman, ihalenin, Emlak Konut A.Ş’ye verilmesini kararlaştırmadığını, yalnız ihaleyle ilgili önaraştırma yapılması yetkisinin verildiğini söylediğinde, bu demeç, yolsuzluğu kanıtlayan bir olgu olarak algılanıyor; ancak, Başkanlık Divanı, söz konusu şirketin önaraştırma değil, doğrudan ihale için yetkilendirildiğini gösteren Divan kararının altında bu üyenin imzasının da bulunduğunu gözden kaçırıyor.

Bu arada, olayla ilgili en ağır suçlamaları yapan ve dürüstlüğe soyunan sosyal demokrat bir milletvekilinin, yakın bir arkadaşına, sandviç restoranı işletmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi salonlarından birini tahsis ettiği; arkadaşının, on aydır, Türkiye Büyük Millet Meclisine tek kuruş kira vermeden, ayrıca, su ve elektrik parası ödemeden burayı işletip, menfaat sağladığı sonra anlaşılıyor.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, konuşmanızı tamamlayın efendim.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı, 20 Haziran 1996 tarihinde aldığı bir kararla, Genel Kurul salonunun yenilenmesi işini, bir devlet kuruluşu olan Emlak Konut A.Ş.’ye vermiştir. Bu arada, işin Emlak Konut A.Ş.’ye maliyet artı kâr esasına göre verilmesine, tüm işlerin müteahhit ya da taşeron ihalesinin Emlak Konutun kendi usullerine göre yapılmasına karar verilmiştir. Bu kararın altında Başkanlık Divanının üyeleri vardır.” İsimlerini de sayıyor.

Değerli arkadaşlarım, burada, biz Anavatan Partisi olarak -bir arkadaşım demin laf atmıştı “acaba ne diyeceksin” demişti- bu komisyon kurulmalıdır diyoruz. Bu komisyon araştırmalarını yapmalıdır. Araştırmalarında, suçlu buldukları kimse, görevi neyse, onları mahkemeye göndermelidir ve onların yaptığı işler adaletin hassas terazisinde tartılmalı; alnı ak olanlar, oradan, o tarafsız mahkemeden beraat eder, alnı ak olmayan, haram kuruş kursağından giden de cezasını görür. Bunları yaparken de, eğer, sizin lideriniz de aynı şekilde yapar ise, göreceksiniz ki, siyaset temizlenecek, hiç kimse size bir şey demeyecek, o da adaletin terazisine girecek, tartılacak, gelecek; suçu varsa, adalet onun cezasını verecek, suçu yoksa, beraat edip, gelecektir.

Bu duygularla, bu komisyonun kurulmasını, bu araştırmanın açılmasını diliyorum; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önerge sahibi, İstanbul Sayın Milletvekili Halit Dumankaya’ya teşekkür ediyorum.

İSMET ÖNDER KIRLI (Balıkesir) – Sayın Başkan, Sayın Dumankaya ismimi anarak konuştular; açıklamada bulunmak istiyorum...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Daha hepsini söylemedim.

BAŞKAN – Sonra değerlendiririm efendim.

Önerge sahibi olarak, Kayseri Milletvekili Sayın Recep Kırış; buyurun efendim.

Sayın Kırış, konuşma süreniz 10 dakikadır.

RECEP KIRIŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlarken, hepinizi, Büyük Birlik Partisi ve şahsım adına sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yenilenmesi ihalesiyle ilgili olarak ortaya çıkan ve hepimizi derinden üzen yolsuzluk iddiaları konusunu, şu anda, bir Meclis araştırması talebiyle görüşmekteyiz. Biz de, bu konuyla ilgili bir Meclis araştırmasının, vakit kaybedilmeden, mutlaka yapılması ve bunun neticelerine göre, gerçekten, şu an ortada son derece ciddî duran iddialarla ilgili, bu yolsuzluk iddiaları kesinleştiği takdirde -ki, büyük bir ihtimalle öyle gözüküyor- burada sorumluluğu olan her kim varsa, mutlaka, bunun hesabının sorulması gerektiğine inanıyoruz.

Değerli arkadaşlar, hakikaten, şu an, kamuoyuna yansıdığı kadarıyla, halıların alınmasından koltuklara, avizelerin sökümü işinden klima ya da birtakım -işte, asansörle ilgili- iddialara varıncaya kadar, nereden baksak, ortaya pis kokular yayılmaktadır. Bunu, üzülerek, ifade etmeye mecburuz.

Sadece bu kadar değil, gene, aynı Sayın Başkanın döneminde, son birbuçuk yılda, bildiğiniz gibi, Meclisteki personel sayısı 1 581 kişi artırılmış, sadece son üç ayda, 406 kişinin burada işe başlatıldığı medyada yazılmış, ifade edilmiştir.

Başlangıçta, proje keşif bedeli 12 milyon dolar olarak ifade edilen bir iş, nasıl olmuşsa 21 770 000 dolara ihale edilmiş; ama, iş, bununla da kalmamıştır ve sonuçta, bugün, 38 milyon dolara varmış olduğu görülmektedir Mesela, üzerinde en çok durulan koltukların tanesinin, başlangıçta 1 300 dolar  keşif bedeliyle takdim edildiği, daha sonraki incelemelerde de 1 260 dolara ithal edildiği; ama, Meclise 4 861 dolara  fatura edildiği anlaşılmaktadır ve bu koltukların İtalya’dan getirildiği ifade edilmektedir.

Değerli arkadaşlar, biz, gerekirse tahta sıralarda da otururuz. Bu Meclis, bir yüce meclistir, gazi meclistir; hakikaten, ilkokul sıraları gibi sıraların getirilerek teşkil edildiği o ilk tarihî Meclis, Millî Mücadeleyi kazananan şerefli bir meclistir. Ben, bu Meclisin, bugün de, aynı şekilde, şerefli, haysiyetli bir yüce makam olduğuna inanıyorum; ama, bu Meclisi yıpratmaya, bu Meclisi, böyle, pis kokuların yayıldığı bir yer haline getirmeye kimsenin hakkı yok! Bunu, kim yapıyorsa, bunun hesabını sormak da hepimiz için bir görevdir! (BBP ve DYP sıralarından alkışlar) Parti ayırımı yapmadan, meseleye partizan bir şekilde bakmadan, bunu, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisi sağlamalı ve kendi itibarını, kendi haysiyetini, elbette ki, korumalı, buna, asla gölge düşürmemelidir.

Değerli arkadaşlar, derinin kokmaması için deriye tuz atarsınız; ama, ya tuz kokarsa ne yaparsınız? Bütün yolsuzlukların üzerine gitmesi gereken makam, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin temel görevi de, zaten, yasama ve denetleme görevidir; ama, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu çirkin iddiaları aydınlığa kavuşturmaz ve bunların hesabını sormazsa, soramazsa; o zaman, ne yasama görevini ciddî bir şekilde yapması mümkün olur, ne de, bundan sonra, herhangi bir olayı denetleme imkânı kalır; ancak, burada üzerinde durmamız gereken başka hususlar da vardır.

Değerli arkadaşlar, burada yapılması gereken şey, ortada hakikaten yolsuzluklar varsa, sonuna kadar bunun üzerine gidip, hesabını sormaktır; ama, bunu yaparken, bazı yerlerde ele alındığı gibi, milletvekilleri, İtalya’dan ithal edilen şu kadar pahalı koltuklarda oturuyorlar, milletvekillerinin -çok affedersiniz-  bünyeleri, vücutları çok mu kıymetli gibi, bütün milletvekillerini ilzam eden, onları tahkir eden, Türkiye Büyük Millet Meclisini tahkir eden birtakım değerlendirmelere şahit oluyoruz. Bunları reddediyoruz! Varsa bir yolsuzluk, elbette ki, bunun üzerine gidilmelidir ve gidilecektir; ama, şunu, buradan, kamuoyuna ifade ediyorum kii, iş, bu noktaya gelinceye kadar, hakikaten, Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi verilmemiş, milletvekillerinin konudan haberdar olması sağlanmamış; hatta -biraz önce burada yapılan konuşmalardan da anlaşılıyor ki- Başkanlık Divanı bile, birçok noktada devre dışı bırakılmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu konunun bilinmesinde fayda vardır.

Eğer, ortada bir yolsuzluk varsa, bu yolsuzluğun birkaç kanadı vardır. Burada, siyasetçilerin suçu varsa, elbette üzerine gidilmeli; ama, diğer taraftan, bir Emlak Konut var, işin bürokrasi kanadı var ve işadamları var. Dolayısıyla, bütün bunlar, birlikte ele alınmalıdır.

Değerli arkadaşlar, demin söylediğim gibi, bu mesele, partilerüstü bir mesele olarak ele alınması gerekirken, burada, partilerin karşılıklı suçlaması haline dönüştürülmüş ve “bizim partimiz daha temiz, sizin dibiniz kara, bizimkisi sizden daha kara değil yahut kara” gibi, böyle bir noktaya çekilmiştir.

Değerli arkadaşlar, geçmişte de, maalesef, birtakım yolsuzluklarla ilgili, buna benzer tavırlar ortaya konulmuş ve doğrusu, Türkiye’de, siyasal partiler, bu konuda, çok kötü bir imtihan veregelmişlerdir. Geçmişte, bir enerji  bakanıyla ilgili, Anavatan Partisi tarafından yolsuzluk iddiaları gündeme getirilmiş; daha sonra, aynı enerji bakanı -diyelim ki- Doğru Yol Partisinden ayrılmış, kendi partilerine geçmiş, ondan sonra da aklanmıştır. Belki, daha önceden de ak idi; belki, daha önceden de o yolsuzluklar yapılmamıştı; bilmiyoruz; ama, bir sayın bakan, diğer partide ise, her türlü yolsuzluğu yapan kişi, size geçince ak ü pak bir insan haline getiriliyorsa, burada, siyasetçiler, millete güven veremezler arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, burada, diğer bir husus da şudur: Demin söylediğim gibi, yolsuzlukların üzerine gidelim; ama, Meclisi yıpratmayalım; çünkü, Meclis, demokrasinin esasıdır ve eğer, bugün bu yolsuzluklar konuşulabiliyorsa, ortaya çıkabiliyorsa, demokrasi sayesindedir, şeffaflık sayesindedir; Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu şeffaflık sayesinde bunların üzerine gidebilmektedir.

O hale göre, aslında, Türkiye’de yapılması gereken, bütün kamu kurum ve kuruluşlarının, en azından, idarî ve malî açıdan şeffaf hale, denetime açık hale getirilmesi lazımdır; ama, maalesef, bu, bugün, bir türlü yapılamayan husustur. Şu an, Anayasanın geçici 15 inci maddesi vardır. Anayasanın geçici 15 inci maddesi mutlaka kaldırılmalı, 12 Eylül dönemindeki bütün icraatlar da, aynı şekilde, yargı denetimine, mutlaka, açık hale gelmelidir.

İSMAİL YILMAZ (İzmir) – Bravo!

RECEP KIRIŞ (Devamla) – Diğer taraftan, bir Lockheed skandalı olayı var, geçmişimizde yaşanan ve bir türlü, hâlâ üzerine gidilemeyen... Lockheed uçak firması, bütün dünyaya, bu uçakları satarken rüşvet verdiğini, Türkiye’ye de rüşvet verdiğini ifade etmiş; bütün ülkelerde bunların hesabı sorulmuş; ama, Türkiye’de hâlâ üzerine gidilmemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bunların da üzerine gitmeli; ama, evvela bu pisliği temizlemelidir.

Değerli arkadaşlar, son olarak, son zamanlarda, TEDAŞ elektrik dağıtım ihaleleriyle ilgili birtakım yolsuzluklar gündemdedir. Bazı kimselerin, özellikle, yolsuzluk deyince sadece Meclisteki koltukları gündeme getirip, sanki, bazı şeyleri unutturmak ister gibi bir niyetleri de olduğu anlaşılmaktadır. Biz, bu konuda da, yasalara aykırı olarak ihaleye giremeyecekleri halde ihaleye sokulan bütün o firmaların aldıkları ihalelerin mutlaka iptal edilmesi ve o konuda, üzerlerine, hukuk içerisinde gidilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kırış, konuşmanızı tamamlayın efendim.

RECEP KIRIŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, sözlerimi bağlıyorum; ama, söyleyeceğim şey şudur: Biraz önce konuştuğumuz bu konuyla ilgili birtakım yolsuzluklar varsa, ortaya çıkarılmalı; ama, şu anda, gerçekten, söylenebilecek şey şudur: En azından, korkunç bir israf boyutu olduğu açıktır. Bu memlekette, şu anda, şu kış kıyamette, aç olan, susuz olan, odunsuz olan,  kömürsüz olan, işsiz olan, ayağında bir ayakkabı bile bulunmadan dolaşan binlerce insanımız varken -Türkiye Büyük Millet Meclisinin restorasyonu, elbette ki, önemli, elektronik donanımlar önemli- bu kadar israfa, elbette ki, hiçbir şekilde gerek yoktu; bunlar, pekala, Türkiye’den de sağlanabilirdi; İtalya’dan koltuk getirilmesine gerek yoktu.

Son olarak söylemek istediğim şey şudur: Değerli arkadaşlar, Almanya’da bir Willy Brand vardı; bildiğiniz, meşhur siyasetçi. Vefat etti. Onun siyasetten çekilmesine bir tek hadise sebep olmuştur. O da, partide görevlendirdiği bir kişinin, o zaman, Doğu Alman casusu çıkmasıydı. Dedi ki: “Bunu buraya ben getirdim. Elbette ki, casus olduğunu bilmiyordum; ama, burada benim kusurum var, o halde istifa ediyorum.”

Şimdi, Sayın Kalemli eğer suçluysa, elbette, bunun hesabını verecek; ama, Sayın Kalemli’yi Meclise Başkan adayı olarak teklif eden, Sayın Necdet Basa’yı Genel Sekreter olarak getiren, Anavatan Partisi Genel Başkanı Sayın Mesut Yılmaz’ın suçu yok mu?! Kendilerini, Willy Brand’ın gösterdiği haysiyeti göstererek istifa etmeye ve bu milletten özür dilemeye çağırıyorum!..

Hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlarım. (BBP, RP ve DYP sıralarından alkışlar, ANAP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan, Kayseri Milletvekili Sayın Recep Kırış’a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Bir istem yok burada.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Önerge sahibi için istem söz konusu mu Sayın Başkan...

BAŞKAN – Tabiî efendim, konuşmayabilir önerge sahipleri.

Önerge sahibi olarak zatıâliniz mi konuşacaksınız?

TURHAN GÜVEN (İçel) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak Sayın Turhan Güven söz istiyor.

Önerge sahiplerinden başka konuşmak isteyenler varsa...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Var Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kaydetmek istiyorum, yazıyla gönderin efendim.

Sayın Güven, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın Güven.

TURHAN GÜVEN (İçel) –Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi olarak bu önergeyi verirken, amacımız, kimseyi kötüleme, karalama veya bazılarının yaptığı gibi, iftira ve tezvirat kampanyası şeklinde bir işlem yapmaya matuf değildi; ancak, gelin görün ki, herhangi bir suçlama söz konusu değilken, burada, gerek şahsı adına gerek grubu adına söz alan bazı milletvekilleri, hukuk fukarası olduklarının en güzel örneklerini verdiler.

Şimdi, bakınız, Anayasanın 138 inci maddesi vardır; yargıya intikal etmiş olan bir olay üzerinde görüş bildirmek mümkün değildir; ama, buradan, bu kürsüden konuşan kişi, yargıda devam eden bir duruşma hakkında beyanda bulunmuştur; açıkçası, Anayasayı bilmemekten kaynaklanan bir Anayasa suçu işlemiştir. 138 inci madde gayet açıktır; yargıda devam eden bir duruşma için, devam eden bir dosya için, hiçbir milletvekilinin bu kürsüden hitap etme hakkı yoktur; ama, kişi hukuk fukarası ise, bu şekilde devam eder; ama, hesabını da bir gün gelir, verir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, bakınız, burada bahsedilen TEDAŞ, TOFAŞ, mal varlığı olayları, bugünün gündeminde, yani şu konuşmanın metni içinde olmaması lazım gelen konulardır; ama, konuşmacıların bir bölümü...

BAŞKAN – Sayın Güven, siz de, önerge sahiplerinden biri olarak söz aldınız efendim...

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Ben önergemden bahsediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşmuyorsunuz; önerge sahibi olarak, önerge üzerinde lütfen efendim...

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Efendim, Grup adına konuşmuyorum; sadece, konuşmacılara, müsaade ederseniz, önerge çerçevesinde de hitap ediyorum.

BAŞKAN – O konuda Grubunuz söz isterse, ayrıca verebilirim, onu ayrıca değerlendiririm. Siz, önerge üzerinde konuşacaksınız.

Buyurun efendim.

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Şimdi, Sayın Başkan, önerge sahibi, TOFAŞ’tan, TEDAŞ’tan bahsederken müdahale etmiyorsunuz da, ben bahsedince mi müdahale hakkı doğuyor size?!. (DYP sıralarından alkışlar) Biraz evvel, bakınız, bu kürsüden, mal varlığı, TOFAŞ, TEDAŞ gündeme getirildi, sizin en ufak bir müdahaleniz olmadı; o zaman, doğrudan doğruya hakaret ihtiva eden cümleleri sarf eden milletvekillerine niye müdahale etmiyorsunuz?!.

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz Sayın Güven; sizin sürenizi almadan şunu ifade edeyim: Sayın Dumankaya, kendisinden önce konuşan bir arkadaşımızın, Dumankaya’nın da içinde bulunduğu Grubu toptan itham etmesine cevap verdi; o mahiyetteydi.

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Ben de, Sayın Dumankaya’nın benim Grubumu itham etmesine cevap veriyorum, ben de ona cevap veriyorum, gayet normal bir şey bu.

BAŞKAN – O sınır içerisinde, buyurun.

Yeni sataşmaya vesile olmayın efendim.

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Şimdi, bakınız, TEDAŞ’ta hakkında işlem yapılması istenilen bakan, şu anda aranızda bulunmaktadır. Demek ki, bir şey yokmuş ki, akladınız, pakladınız, aranıza aldınız. O zaman onu aklıyorsunuz da bir başkası için niye çifte işlem yapma durumunu hissediyorsunuz?! Var mı bunun hukukî değerlendirmesi?! Demek ki, siz, tamamen siyasî tasarrufların peşindesiniz.

Yine, şunu söylüyorum, mal varlığı konusunda Komisyon Başkanı olan arkadaşımızın -şu anda, aranızda, bu sıralarda oturmaktadır- ya o zaman yaptığı yanlıştı ya şimdi yaptığı yanlıştır. Sayın Başkanım, bırakın da, bunları Türkiye’nin gündemine getirelim, konuşalım, söyleyelim. Bunlar, tamamen siyasî tasarruflar olarak görülmektedir. Onun için, biz, hep şunu söyledik: Geliniz, bunları siyasî tasarruflardan öteye götürelim, hukukî zemine oturtalım. Bunun için çalışmalar yaptık; fakat, ne gariptir ki, bu önerilerimiz hem iltifat görmedi hem itibar görmedi, bence, yanlış bir de budur.

Şimdi, müsaade ederseniz, bir başka arkadaşımız, Sayın Meclis Başkanı tarafından Sayın Kalemli hakkında bir komisyon kurulduğunu, bu komisyonun, Meclis araştırması komisyonu teşekkül ettikten sonra derhal görevine son verilmesinin ve bütün evrakı müsbitenin de asıl araştırma komisyonuna verilmesinin uygun olacağını ifade ettiler. Şimdi, ben, o zaman, size, bir başka şey söyleyeyim; daha bugün gazetelerde var: Yargıya intikal etmiş olan bir konuda, yani, şu meşhur Susurluk konusunda bir idarî tasarruf yapıldı; zamanın Başbakanı, Başbakanlık Teftiş Kuruluna bir soruşturma yaptırdı. İş, yargıya intikal etti mi; etti. Peki, ettiği halde, siz, halen, niye bir başka komisyon veya teftiş kuruluna görev veriyorsunuz da idarî soruşturmaya devam ediyorsunuz?.. Bırakın, yargı görevini yapsın. Ha, buna lüzum görüyorsanız, o zaman, burada konuşan arkadaşımızın da bu lafları sarf etmesine imkân yoktu. Ya bu doğrudur ya bu doğrudur. Gelin, doğruyu birlikte bulalım, birlikte araştıralım; ama, siz, hep işin yanlış tarafından götürmeye çalışıyorsunuz. Onun için, konuları saptırmayalım.

Aslında, Sayın Kalemli hakkında bütün partilerin önerge verdiği görülüyor. Yine, buradaki konuşmacılar, işgüzarlık yaptıklarını ifade eden beyanlarda bulundular; ben verdim, sen verdin_ Pazar günü önerge verilmesi mutatsa, verilir tabiî. Çağırırsınız nöbetçi memuru; öncelik alasınız diye_ Bakın, sayın üyeler, ben, bunu, Danışma Kurulunda ifade ettiğim için söylüyorum. Ben, Danışma Kurulunda dedim ki, bunun önceliği falan olmaz, burada gerçekleri araştıracağız. “Ben verdim; bak, ben ne kadar doğruyum” demek, fevkalade yanlıştır; bu yanlışın içerisinde olmayın. Önemli olan, doğruyu bulmaktır. Öncelik hakkı falan diye bir şey de yoktur; ama, bana öyle geliyor ki, siz, bunu verirken, başka şeyleri saklamak için yaptınız. Siz, Türkiye’nin gündemini saptırarak, Sayın Kalemli hakkında önerge vermek suretiyle, sanki doğruyu arıyormuşçasına bir beyanda bulunarak, Türkiye’nin gündeminde, belki Susurluk’tan daha vahim -size göre- olaylar cereyan ederken, bunları Türkiye’nin gündemine getirmiyorsunuz, getirmek istemiyorsunuz.

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Neymiş onlar?

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Mesela, elektrik dağıtımı; mesela, enerji dağıtımı... Bunu, tam bu arada, her gün, Sayın Kalemli’ye birtakım atıflarda bulunarak -kendi partisi, maalesef, bunu yapıyor- bunları yaparken, bu tarafta, sessiz sedasız, RTÜK Kanunu için hazırlamış olduğunuz tasarıyı bile beklemeden, değiştirme yapıyorsunuz, ihaleleri veriyorsunuz. Halbuki, kanun tasarısını getirdiniz canım, Hükümet olarak; bunu bekleyin bari, biraz sabırlı olun. Yok, sizde sabır yok; neden biliyor musunuz; bu defa süreniz az da, Hükümet olarak, ondan; çünkü, belki bu kanun çıkmazsa, verdiğiniz diyetlerin borcunu ödeyeceksiniz. Siz, diyet borcu ödemenin peşindesiniz.

Bu bakımdan, önergemiz doğrudur, yanlıştır demiyorum; sadece, haklı olanı araştırmaktır, hakkı araştırmaktır.

Bu nedenle, hepinize saygılar sunuyorum efendim; sağ olun. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına konuşan İçel Milletvekili Sayın Turhan Güven’e teşekkür ediyorum.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkanım, izniniz olursa, bir hususu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Hemen hemen bütün konuşmacıların konuşmalarında bahsi geçen bir konu oldu... (DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Ne var efendim, bir şey mi var?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Ben, sadece Sayın Güven’in konuşmasını kastederek belirtmiyorum; bundan önce de birçok konuşmacıların konuşmalarında yer aldı; bir iki hususu, izniniz olursa, açıklayayım, yanlış bilgilendirilmeden kurtulsun Meclis diye düşünüyorum.

BAŞKAN – Efendim, onu, müzakerenin sonunda değerlendiririz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, ben de Sayın Bakandan bir istirhamda bulunayım.

BAŞKAN – Müzakere yapmıyorum efendim; arkadaşı gönderdim, şimdi sözcü davet edeceğim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Müsaade eder misiniz...

BAŞKAN – Evet.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Bakanı dinlediniz değil mi efendim!

BAŞKAN – Tabiî dinledim; ama...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Ben de konuşabilir miyim!..

BAŞKAN – Niye konuşacaksınız? Sayın Bakanla mı konuşacaksınız?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Efendim, ben Bakanla konuşmuyorum, zatıâlinize soruyorum!

BAŞKAN – Buyurun.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bir şey söyleyebilir miyim!..

BAŞKAN – Buyurun.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, Değerli Bakan, biraz önce söz talebinde bulundular. Şayet, bu konuda kamuoyunu ve Parlamentoyu bilgilendirmek istiyorlarsa, Genel Kurula gelir, bir açıklama yapar, gruplara söz hakkı doğar, bu konu, burada, konuşulmuş olur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Kapusuz, önerinizi Sayın Bakana da yapabilirdiniz; yani, bu, benim anladığım şey içerisinde değil.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Zatıâlinize, Başkanlığa yaptım.

BAŞKAN – Şimdi, önerge sahiplerinden son konuşmacı, Kayseri Milletvekili Sayın Memduh Büyükkılıç, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Büyükkılıç, konuşma süreniz 10 dakikadır.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Kısa konuşacağım Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.

İftar saatinin yaklaştığı şu dakikalarda, şu saatlerde vaktinizi fazla alacak değilim. Zaten, konu, yeterince, enine boyuna konuşuldu. Burada, tabiî, Meclis eski Başkanının da, verilen bir önergede imzasının olması, eklenme şeklinde de olsa, bizleri memnun etmiştir. Araştırma açılması konusunda tüm partilerin ittifak halinde olması da, ayrıca memnuniyet vericidir.

Gerçekten “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye bilinen bu yüce çatının yıpratılmaması gerekirdi, gönlümüz bunu isterdi. Özellikle, medyadaki yazıları okuduktan sonra, böyle bir çatının altında bulunmaktan neredeyse utanç duyacak duruma geldiğimizi hissettim.

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – İstifa et o zaman.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Bu çatıyı bu haleye getirmeye kimsenin hakkı yoktur diye düşünüyorum.

Bu çatıyı korumak, hepimizin boynunun borcudur. Ortada bir iddia varsa, bunun, elbette, araştırılacağını, hepimiz bilmekteyiz; ancak, öyle delillerden söz ediliyor, öyle açıklamalar yapılıyor ki, sonuçta “Allah, Allah, bu da mı varmış” şeklinde konuşmaktan, hayret şeklindeki davranıştan insan kendisini alamıyor.

Değerli milletvekilleri, aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, hatırlanacağı üzere bir teamül vardı idi. Bu teamül gereği de, Türkiye Büyük Millet Meclisine bir Başkan seçimi yapılmıştı. Bizler, 20 nci Dönem seçilmiş milletvekilleri olarak Meclis Başkanını seçerken, bu teamül âdeta çiğnenmiş, sanki, Türkiye Büyük Millet Meclisine bir Başkan seçerken özel bir itina gösterilmişti. Şimdi, insan, bu özel itinanın niye gösterildiğini ya da bu teamüllerin niye bozulduğunu çok daha iyi anlıyor. O açıdan, Değerli Meclis Başkanını seçmek için oy veren değerli milletvekillerine bühtanda bulunmak istemiyorum; ancak, gerçekten, bu çatının mehabetine yakışır, bu çatıyı koruyacak olan, Türkiye’de, Cumhurbaşkanından sonra ikinci isim olarak telaffuz edilen ve ona vekâlet eden bir insanın, elbette ki bu durumlara düşmemesi gerekirdi diye düşünüyorum.

Bu, tabiî, Türkiyemiz için, maalesef, ilk değil. Bugünlerde konuştuğumuz, sadece Meclisle ilgili yolsuzluklar değil, bundan önce de, hatırlanacağı üzere, İSKİ konusunda da yolsuzluklar konuşulmuştu. İSKİ ile ilgili size bir rakam vereceğim.

Değerli milletvekilleri, hatırlanacağı üzere, bir klor alımı yolsuzluğu söz konusu idi. Bununla ilgili Genel Müdür halen tutuklu bulunmaktadır, içeride yatmaktadır. Bakın, sizlere bir rakam vereceğim: İSKİ’nin 1993 yılında almış olduğu klorun fiyatı, o günün rakamıyla 13 595 lira, bugünün rakamına dönüştürecek olursak 275 bin lira. Şimdi, dikkat edin, şu andaki yönetimin almış olduğu klorun rakamlarını veriyorum -ama, hayret ki hayret, halen, 1998 yılı; ki, beş sene olmuş neredeyse, o günkü rakamlara ulaşmasını ferman yazmaz- 1998 yılı itibariyle kloru 10 500 liraya alıyor şu andaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi.

HASAN GÜLAY (Manisa) – Mercümek’ten bahset, Mercümek’ten...

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Mercümek’ten bu Mecliste çok bahsedildi, Mercümek’le ilgili soruşturma, araştırma yapıldı ve bu konuyla ilgili, kamuoyu da çok şey bilmektedir; sizin bu konuyu gündeme getirmenize gerek yoktur. Ben, size tavsiye ederim, Güneş Motelden bahsedelim, gel!.. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Büyükkılıç, önerge üzerinde konuşmanızı sürdürün efendim.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Tabiî efendim, önergeyle ilgili konuşuyorum.

BAŞKAN – Karşılıklı da konuşmayın, Genel Kurula hitaben... Lütfen.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Sayın Başkanım, takdir edersiniz, söz atana ya da laf atana bunu hatırlatırsanız daha yerinde olur diye düşünüyorum.

BAŞKAN – Onları da uyarıyorum efendim.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Şimdi, mübarek ramazan ayındayız. Çöplüklerde ekmek arayan insanların olduğu, yetimlerin, öksüzlerin haklarının yendiği, şehit çocuklarının hakkının alındığı ve yendiği, geçinemeyen emeklilerin ve memurların hakkının yendiği, köylünün, çiftçinin hakkının yendiği bilinmiş olsaydı bu şekildeki yolsuzluklarla ilgili olarak, herhalde, bunun çözümünün de, gönüllerde Allah korkusunun olması gerektiği de gün ışığı gibi ortaya çıkardı. Materyalist bir felsefeyle yetiştirilen ve bu mevcut kokuşmuş düzenden dolayı ortaya çıkan bazı rahatsızlıkları konuşmak, elbette ki, işin neticesi itibariyle belki çözüm gibi gözükür; ama, gelin, elbirliğiyle, gönlünde Allah korkusu ve insan sevgisi olan eğitimi ve bu düzeni getirelim diye düşünüyorum. Bunun için de, bunun yolu, imam-hatip okullarını kapatmaktan, bunun yolu, 8 yıl kesintisiz eğitim adı altında, yazın, sabahlara kadar, sıcaklarda, bu milletin vekillerini çalıştırmaktan geçmez; tam aksine, gönlüne insan sevgisi ve Allah korkusunu yerleştirecek eğitim veren müesseselerin sayısını çoğaltmak ve bunları hayata geçirmekten geçer diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, dediğimiz gibi, sonuç itibariyle, enine boyuna konuşulmuş ve tüm siyasî partilerin de ortak bir nokta halinde, bu konuda sözbirliğine varmış şekliyle, Meclis araştırması açılacağı konusunda ittifak olduğuna göre, daha fazla sözü uzatmanın bir anlamı yok; ama, sonuç, keşif özetleri kayıp, fiyat analizleri yok, Nurol ve Mesa diye taşeron firmalar ne fiyat verdiyse kabul edilmiş ve ortada, âdeta, mertek çuvala sığmadığı için de, değerli medyayı da meşgul edecek ve gün ışığı gibi ortaya çıkacak gerçekler zuhur etmiştir. Bu yönüyle ilgili... (RP sıralarından “ahlak komisyonu...” sesi)

Evet, Kıymetli eski Meclis Başkanımız, bir de ahlak komisyonu kurulması yönünde bir öneri getirmişti. Haklı olarak, bu öneriye de katılmamak elde değildi; ama, eğer, bu ahlak komisyonu kurulmuş olsaydı, herhalde, ilk ahlak komisyonunda görüşülecek olan da kendilerinin durumu olsa gerekirdi diye düşünüyor; hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önerge sahiplerinden Kayseri Milletveki Sayın Memduh Büyükkılıç’a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergelerin öngörüşmesinde, gruplar adına yapılan konuşmalar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Hükümet adına yapılan konuşmalar, önerge sahipleri adına yapılan konuşmalar bölümü tamamlanmıştır.

VII. — SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Balıkesir Milletvekili İsmet Önder Kırlı’nın, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BAŞKAN – Bu müzakereler sırasında, Meclis kürsüsünden yapılan bazı konuşmalar dolayısıyla, sataşma gerekçesiyle söz isteyen arkadaşlarımız bulunmaktadır; bunlardan birisi, Sayın Önder Kırlı, Anavatan Partisi Grubu sözcüsünün yaptığı konuşmada kendisine sataştığını ifade etmiştir; bu sebeple, konuşma yapmak arzusundadır. Ben de, değerli arkadaşımın, böyle bir konunun, duyarlık taşıyan bir konunun tartışıldığı ortamda, sataşmadan söz istemini haklı buluyorum; kendisine söz vereceğim.

Ayrıca, Sayın Mustafa Kalemli de, yapılan müzakereler sırasında, bazı hatiplerin, kendi adını da kullanarak sataşmada bulunduklarını ifade eden bir yazıyla başvuruda bulunmuştur; Sayın Kalemli’ye de söz vereceğim.

Ayrıca, Sayın Cumhur Ersümer de, bugünkü gündem maddemizle ilgili olmamakla beraber, değişik sözcüler tarafından Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının bazı tasarruflarının gündeme getirildiğini ve kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini iddia etmektedir; ona da söz vereceğim.

Ancak, değerli arkadaşlarım, bu arkadaşlarımızın sözlerini tamamlayabilmelerine yeterli vakit yok; çünkü, birleşime bir müddet ara verme ihtiyacı duyuyorum.

HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Daha 20 dakika var Sayın Başkan...

BAŞKAN – Oylamalar falan da yapılacak değerli arkadaşlarım.

Onun için, müsaade ederseniz, aslında, bu oturum içerisinde sataşmadan dolayı bu arkadaşlarımızın söz hakkının doğduğunu ifade ettim, tutanağa geçti; İçtüzüğümüze göre, bu konuşmaların bu oturumda yapılması lazım; fakat ona da yeterli vakit yok.

Bu sebeple, gelecek oturumda, başka zaman emsal olmamak üzere, bu arkadaşlarımın söz haklarını koruyarak, birleşime ara vereceğim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, ikişer dakika içerisinde cevap verebilirler.

BAŞKAN – Arkadaşlarım çok kısa konuşacaksa, olur efendim.

O halde, ara vermeden bu çalışmayı tamamlayabiliriz.

Buyurun Sayın Kırlı; lütfen, başka sataşmaya vesile olmayın.

İSMET ÖNDER KIRLI (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Anavatan Partisi Grubu adına Sayın Dumankaya, görüştüğü sırada, ismimden bahsederek bir beyanda bulundu. Daha sonra kendisiyle de görüştüğümüzde, maksadının bu olmadığını öğrendim. Gerçekten, bu tür bir yolsuzluk iddiasının 18 inci Dönemde de olduğunu; o sırada açılan gensoru görüşmelerinde sözcü olduğumu ve Sayın Mesut Yılmaz’ın da, o zaman, Hükümet adına, Kültür Bakanı olarak, kabine arkadaşını savunduğunu, bizi haksız gördüğünü; ama, daha sonra Dışişleri Bakanı olduğu zaman, dosyaları daha yakından inceleme olanağını bulduğunda, soruşturma açtığını ve sonuçta da yargı yolunun açıldığını; ancak, dokunulmazlık kaldırılmadığı için, yargının sonuç vermediğini; dönem sonuna kalması nedeniyle de davanın düştüğünü söylemiştim. Bugünkü iddiaların da, o iddialardan daha aşağı olmadığını, dolayısıyla Sayın Başbakanın duyarlılık göstereceğine olan inancımı yinelemiştim.

Söyleyeceklerim bundan ibarettir; teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kırlı.

Sayın Kalemli, buyurun efendim.

2. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin, bazı hatiplerin şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MUSTAFA KALEMLİ (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vaktinizi çok fazla almamaya gayret ederek, bir iki noktaya değinmekle iktifa edeceğim. Yüce Meclisi, sözlerimin başında saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yapılan görüşmelerde, önce sevgili dostum Turhan Güven’in bir dil sürçmesini düzelterek cevaplarıma başlamak istiyorum. Konuşmasının birkaç yerinde “Mustafa Kalemli’yle ilgili bir araştırma, soruşturma açıldı” tabirini kullandılar. Benim şahsımla ilgili ne bir araştırma ne bir soruşturma açılmadı.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Doğru.

MUSTAFA KALEMLİ (Devamla) – Takdir edersiniz ki, bütün partilerin verdikleri önergeler, sadece Meclis Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili yapılan işlemlerdeki usulsüzlükleri araştırmak üzere açıldı; bunun altını çizerek bir düzeltmek istiyorum; beni hoşgörürler umarım.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Estağfurullah.

MUSTAFA KALEMLİ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım, buraya çıkan bütün sözcüler, kendi siyasî partilerinin görüşleri istikametinde düşüncelerini ifade ettiler; hepsine teşekkür ediyorum; ama, ayrıca teşekkür etmek istediğim bir sayın sözcü var ki, o da, Meclisin Başkanvekili Sayın Yasin Hatiboğlu’dur. Olaya yaklaşımı, bir Meclis Başkanvekiline yaraşır tarzda hitabı ve sonuçlandırması itibariyle, beni fevkalade rahatlattılar; kendilerine teşekkür ediyorum; çünkü, benim yaklaşımım da aynı mealde olacaktır.

Değerli milletvekilleri, başta ihalesi ve ondan sonraki işlemleri Meclis Başkanı ve Meclis Başkanının tamamen dışında gerçekleştirilen yeni Genel Kurul salonunun yapılması işi 1994 yılında başladı. Tarihî hikâyeye girmeyeceğim; proje o zaman yapıldı ve o projeyi gerçekleştirenlere, ben, bugün, teşekkür etmek istiyorum. Ben isterdim ki, bu konuşmayı yarın yapayım; çünkü, yarın, o Genel Kurul salonu tamamlanıyor ve Meclis Başkanlığına teslim ediliyor. Onun için, o projede emeği olan, o projede kararı olan, başta o dönemin Başkanı Sayın Cindoruk olmak üzere, bütün Divan üyelerine ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ayrıca, bu projenin fizik gerçekleşme aşamasında benimle birlikte görev yapan bütün divan üyelerine ve emeği geçen bütün bürokratlara da teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada yapılan bir iş var. Genel Kurul salonunun yeniden düzenlenmesi işi, bir kişinin veya bir başkanın işi değildir. Genel Kurul salonunun yeniden düzenlenmesi işi, dünya çapında örnek olacak, iftihar edilecek bir eserdir. Bu esere baştan sona emeği geçmiş, işçisinden mühendisine, firmasından sorumlusuna kadar herkese teşekkür ediyorum. Yarın, bu Genel Kurul salonuyla herkes iftihar edecek.

Bakın, bugün, bu kürsüye çıkıp konuşma yapan arkadaşlarımın pek çoğu -birkaçı hariç- “şöyle şöyle duyumlar var, şöyle şöyle iddialar var” ifadelerini, altını birkaç defa çizerek kullandılar. Evet, hiçbirisi de getirip buraya somut bir şey söylemedi.

SITKI CENGİL (Adana) – Hortumlandı...

MUSTAFA KALEMLİ (Devamla) – İşte, ben de, bunun üzerine, bu iddiaların ortaya atılması üzerine ayın 2’sinde Grubuma müracaat ettim “lütfen, bir Meclis araştırması açılmasını isteyin” dedim -imzalı kâğıdım Grubumda, önergede de imzam var- bunun üzerine, Grubum, Meclis araştırması önergesini verdi.

Anavatan Partisi kurulduğunda bizim bir düsturumuz vardı: “Şüphe, istisna; itimat esastır.” Biz, bugüne kadar böyle geldik. İşte, bugün de aynı tavır ve aynı davranış içerisindeyiz. (RP sıralarından “Oo” sesleri) Laf atacağınıza dinleyin.

Bugün de aynı tavır içerisindeyiz. Ben, alnım açık, yüzüm pak, başım dik bu Meclise Başkanlık yapmış bir kişi olarak “ne varsa araştırın, ne varsa soruşturun” diyorum; bundan kaçınmıyorum. Bundan kaçınmadığım için de değerli milletvekilleri, huzurunuza bu araştırma önergesinin Grubum tarafından getirilmesini rica ettim.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, iki üç cümle söyleyip bitireceğim.

Büyük bir oyunu birlikte izliyoruz. Bu oyun, önce şahsım, sonra partim ve eğer, yapılabilirse -birkaç milletvekili arkadaşım da temas ettiği için söylüyorum- Türk parlamenter sistemine karşı bir oyundur.

SITKI CENGİL (Adana) – Türk parlamenter sistemine Meclis Başkanıyken sahip çıktın mı?..

MUSTAFA KALEMLİ (Devamla) – Bu cümleleri söylerken, kendimi öyle çok yükseklerde falan görüyor değilim; sakın yanlış anlamayın. On gündür yaşadığım olaylar, on gündür yaşadığım olayların sonunda vardığım netice ve bir tahlil olarak söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kalemli, konuşmanızı tamamlayın.

MUSTAFA KALEMLİ (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

Birileri bir yerlerden düğmeye bastı; bir çark döndü, öğüttü. Şimdi, bu çarkın öğüttüğü tozlardan bir netice çıkarılmak isteniyor. Önceden, kesin bir dille ve ifadeyle, hiç kimseyi suçlamadığımı açıkça ifade etmek isterim; ama, şimdi, Parlamentonun bu oyuna düşmemesini istirham ediyorum. Bir tarafsız komisyon oluşturulacak; bu tarafsız komisyon, her şeyi didik didik inceleyecek.

Onbeş senelik Parlamento üyesiyim. Bana, bugüne kadar bir nokta kadar çamur bulaştırılamadı; ama, şimdi böyle bir gayret varsa, işte bu gayreti ortaya koymanın veya temizlemenin yolu bu Parlamentonun yapacağı araştırmadır. Hiçbir şeyden çekineceğim yok, hiçbir şeyden kaçındığım yok; istediğinizi yapabilirsiniz, istediğiniz yapılmalı. Biraz önce Sayın Yılbaş da “her şey açığa çıkmalı” dedi. Her şey açığa çıkmalı. Ama, bir şey söylemek istiyorum: Bu on gün içerisinde öyle şeyler söylendi ki... Anamın doğduğu köye kadar gidilip, bugün metruk vaziyetteki evlerin resimleri bile çekildi. Bunların hepsini yaşadım; hiçbirinizin yaşamasını arzu etmem.

Bunları bir şikâyet olarak söylemiyorum. Yasal haklarımı sonuna kadar arayacağım; ama, bazı haklar var ki, aranmayacak birtakım haklar; onları Allah’a havale ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.

Sağ olun. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kalemli’ye teşekkür ediyorum.

Sayın Ersümer, çok kısa efendim; 2 dakika içinde lütfen...

Buyurun.

3. – Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in, sözcüler tarafından Bakanlığın bazı tasarruflarının gündeme getirildiği ve kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği nedeniyle konuşması

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu mübarek günün mübarek saatinde huzurlarınızı fazla işgal etmeyeceğim; ancak, birkaç konuşmacının değinip geçtiği; ama, maalesef, hiçbir müstenidatı olmayan, havada kalan birtakım suçlamaları çok kısaca açıklamak istiyorum.

Önce şunu belirleyeyim: Bizim yaptığımız ihalede, Mecliste bulunan RTÜK yasasını beklediğimiz gibi bir husus varit değildir; hiç alakası yok. Eğer bekliyor olsaydık, yasanın sonucunu bekler, ondan sonra açıklardık.

İkinci bir husus: Ben, RTÜK’te birbuçuk yılı aşkın bir süre görev yaptım, oranın kurucularından biriyim ve bugün uygulanan yönetmeliklerin hepsinin altında da imzam var. Benim yaptığım tespitlere göre, 3984 sayılı Yasanın 29 uncu maddesini ihlal eden bir müracaat söz konusu değildir. Zaten, böyle bir müracaat söz konusu olsaydı, bizden önceki Hükümet, Sayın Bakan, bu şirketlerin müracaatlarını kabul edip, değerlendirmeye alıp, üç ay değerlendirme içinde tutup, ret etmemezlik yapmazdı. Şöyle bir düşünün; yani, bu müracaatlar alınmış, değerlendirilmiş -ihale komisyonunda değerlendirilmekteyken ben göreve geldim- bazı müracaatlar reddedilmiş, usulüne uygun bulunmamış. Bu hususu da açıklıkla belirlemek istiyorum.

Herhangi bir şek ve şüphe kalmaması bakımından, bir şey daha söyleyeceğim: RTÜK Başkanlığı, benim önerim üzerine, bize müracaat eden firmaların isimlerini istedi. Biz de, şimdi, bize müracaat eden firmaların isimlerini RTÜK’e bildireceğiz. Eğer, bu firmaların içerisinde, RTÜK Yasasının belirlenen maddesine aykırı bir durum teşkil eden firma varsa, nerede, ne ihaleyi almış olursa olsun, benim Bakanlığımdan izin alamayacaktır.

Saygılar sunuyorum. Sağ olun. (ANAP ve DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Değerli arkadaşlarım, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Meclis araştırmasını açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Meclis araştırmasını yapacak komisyonun, 13 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere 3 ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun, gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 14 Ocak 1998 Çarşamba günü -alınan karar gereğince- saat 12.00’de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 16.45

 

VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Sabah Pazarlama A.Ş. tarafından düzenlenen araba kampanyasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/3997)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda muhtevasını arz ettiğim yazılı sorunun ilgili Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                          Ali Rıza Gönül                                                      Aydın

Soru : (Sabah Pazarlama A.Ş. tarafından Sabah Gazetesinde yer alan ilan ile sabit fiyat garantili Renault marka araçların kampanyalı satışının yapıldığı belirtilmektedir. Verilen bu ilandaki kampanyalı satışın, TRKGM-94/2-3 sayılı tebliğin, 4, 6, 7/son fıkrası, 8, 11 inci maddelerindeki bağlayıcı kurallara uygun olup olmadığı,

Açıklanması gerekli hususların ilan metninde yer alıp almadığı,

Genelge hükümlerine uyulmadığı tespit edilmişse, Bakanlığınızca Tüketicinin Korunması için ne gibi işlemlerin yapıldığı ilgili şirket uyarılmış ise şirketçe düzeltme ve uyumun yerine getirilip getirilmediğinin cevaplandırılmasını rica ederim.)

                          T.C.                                                                                                                                       Sanayi ve Ticaret Bakanlığı     9.1.1998                                                                                                   Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

           Sayı : B.14.0.BHİ.01-06

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 22.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3997-9912/25503 sayılı yazınız.

Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, “Sabah Pazarlama A.Ş. tarafından düzenlenen araba kampanyasına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/3997) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                                                                                             Yalım Erez                                                          Sanayi ve Ticaret Bakanı

Aydın Millletvekili Ali Rıza Gönül’ün Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız.

Sabah Pazarlama A.Ş. tarafından düzenlenen Renault marka otomobil kampanyasına ilişkin olarak gazetelerde çıkan ilanlar Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğünce incelenmiş ve TRKGM-94/2-3 sayılı Tebliğ hükümlerine aykırı hususlar tespit edilerek adı geçen şirket, 10.12.1997 tarih ve 12772 sayılı yazısı ile uyarılmış olup, sözkonusu ilanların düzeltilmesi istenilmiştir.

Ancak, bugüne kadar adıgeçen Firmadan herhangi bir cevap alınamamıştır. Son kez anılan Firma cevap vermesi ve durumun düzeltilmesi konusunda 26.12.1997 tarih ve 13585 sayılı yazımızla tekid edilmiştir. Buna da herhangi bir cevap gelmemesi durumunda ilgililer Türk Ceza Kanunu’nun 526 ncı maddesine göre cezai kovuşturma yapılacaktır.

2. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde bir şahsa kredi verilip verilmediğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/4016)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın TBMM İçtüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince Devlet Bakanı Sayın H. Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına arz ederim.

Saygılarımla.                                                                                        18.12.1997

                                                                                                           Tevfik Diker                                                        Manisa

Sorular :

1. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in, Devlet Bakanı, Başbakan, Başbakan Yardımcısı görevlerinde bulunduğu dönemlerde Halk Bankası Ankara Köroğlu Şubesinden Ankara’daki Sevgi Hastanesi veya sahiplerinden Orhan Özcanlı üzerine 30 milyon USD veya karşılığı Türk Lirası kredi verildi mi?

2. Bu kredi verildi ise, neyin karşılığı olarak verildi?

3. Geri ödeme planı nedir?

4. Faiz oranı nedir?

5. Usulsüzlük var mıdır?

6. Var ise ne işlem yapmayı düşünüyorsunuz?

                          T.C.                                                                                                                                       Devlet Bakanlığı      8.1.1998                                       Sayı : B.02.0.004/10

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına

İlgi : 26.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4016-10001/25628 sayılı yazınız.

İlgi yazılarında belirtilen Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/4016-10001 esas nolu yazılı soru önergesine ilişkin olarak;

Soru önergesinde yer alan ve DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in Devlet Bakanı, Başbakan ya da Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde Türkiye Halk Bankası A.Ş.’den kredi kullandığı söylenen Sevgi Hastanesi ve sahiplerinden Orhan Özcanlı hususundaki bilgiler; 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 83 üncü maddesi uyarınca “Banka ve Müşteri Sırrı” kapsamına girmektedir.

Bilgilerinize saygılarımla rica ederim.

                                                                                                    H. Hüsamettin Özkan                                                 Devlet Bakanı

3. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik-Bozüyük’teki Çitosan Seramik Fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in yazılı cevabı (7/4040)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İçtüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim.

Saygılarımla.                                                                                        19.12.1997

                                                                                                          Bahattin Şeker                                                       Bilecik

Sorular : Bakanlığınıza bağlı olarak hükümetinizin işbaşına geldiği günden itibaren Bilecik İli Bozüyük’teki Çitosan Seramik Fabrikasının Özelleştirilmesiyle ilgili olarak neler yapılmıştır? Özelleştirme yapılırken bu işlemin sonucu ortaya çıkabilecek ekonomik ve sosyal sonuçlar yeterince göz önüne alınmış mıdır? Kamuoyunda sizin bazı sektörlerde özelleştirmeye karşı olduğunuz bilinmektedir. Yukarıda adı geçen özelleştirme sonucu yaklaşık 160 işçinin istihdamı konusunda ne gibi çalışmalar yapılmıştır? Bu özelleştirme sonucu aileleri ile birlikte düşünüldüğünde çok sayıda insanımızın mağdur edilmemesi için herhangi bir önlem alınmış mıdır?

                          T.C.                                                                                                                                       Devlet Bakanlığı

            Başbakan Yardımcılığı                                                               9.1.1998                                            Sayı : B.02.0.001.0.00.00.00/00417

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın 29 Aralık 1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4040-10041/25709 sayılı yazısı.

Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’in tarafımdan cevaplandırılmasını istediği, ilgi yazı ekinde alınan 7/4040-10041 esas numaralı yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Saygılar sunarım.

                                                                                                                   Bülent Ecevit                                                        Devlet Bakanı ve                                                                                                                                  Başbakan Yardımcısı

Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’in Yazılı Soru Önergesine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Ecevit’in Yanıtı.

Bilecik-Bozüyük’deki Çitosan Seramik Fabrikasının özelleştirilmesi çalışmaları çerçevesinde; idare, ilk olarak 6.11.1995 tarihinde ilana çıkmış; ancak, en yüksek öneri olan 8 000 000 ABD Doları yeterli bulmayarak ihaleyi iptal etmiştir.

İdare, sektör yatırımcıları ve bölge iş adamlarıyla yaptığı görüşmeler ışığında, 4.11.1996 tarihinde ikinci kez ilana çıkmış; ancak, bu kez verilen 8 830 000 ABD Doları öneriyi de yeterli bulmayarak ihaleyi yine iptal etmiştir.

İdare; üçüncü kez, Şirket değeri olarak saptanan 10 milyon ABD Doları minimum bedel ile ilanan çıkmış; 3 yatırımcıdan öneri almış ve bu ihale sırasında 12 000 000 ABD Doları ile Ercan Turizm ve Ticaret A.Ş. minimum bedelin üzerinde öneri vermiştir.

Bozüyük Seramik Sanayii Ticaret A.Ş.’ye önerilen bedelin, saptanan değerin üzerinde bulunması da dikkate alınarak, ihalede en yüksek öneriyi veren Ercan Turizm ve Ticaret A.Ş.’ye satış işlemi gerçekleştirilmiştir.

Çalışanların ve ailelerinin mağdur edilmemesi için; alıcı ile yapılan sözleşmede fabrikada çalışan tüm personelin yasalardan doğan haklarının korunacağı, kıdem tazminatlarının ödeneceği, emeklilik isteminde bulunanların emeklilik istemlerinin onaylanacağı ayrıca hüküm altına alınmıştır.

Bilgilerinize saygılarımla sunarım.

                                                                                                           Bülent Ecevit                                                        Devlet Bakanı ve                                                                                                                                  Başbakan Yardımcısı

4. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik’in İnhisar İlçesinde Halk Bankası şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/4044)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İç Tüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim.

Saygılarımla.                                                                                        19.12.1997

                                                                                                          Bahattin Şeker                                                       Bilecik

Sorular : Yakın bir tarihte ilçe hüviyeti kazanmış ve daha sonra ekonomik anlamda büyük gelişmeler sağlamış olan Bilecik İli İnhisar ilçemiz Bayındırlık, Millî Eğitim, Sağlık alanlarında büyük yatırımları almıştır. İlçede diğer alanlarda meydana gelen gelişmelerin sağlıklı bir şekilde sürebilmesi için ticarî faaliyetlerin de buna paralel gelişmesi gerekmektedir. İlçede ticarî faaliyetlerin sürdürülebilmesi ve malî yönlerden devletin bazı hizmetleri kolayca götürebilmesi için bir bankaya ihtiyaç vardır. İnhisar ilçemize bir Halkbank şubesi açılması öncelikli olarak gerekmektedir. Bakanlığınız bu dönemde yeni şubeler açmayı ve İnhisar ilçesine de şube açmayı düşünmekte midir? Düşünmekte ise ne zaman açılacaktır?

                          T.C.                                                                                                                                       Devlet Bakanlığı      8.1.1998                                         Sayı : B.02.0004/9

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına

İlgi : 29.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-10343 sayılı yazınız.

İlgi yazılarında belirtilen Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/4044-10045 esas nolu yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize saygılarımla rica ederim.

                                                                                                     H. Hüsamettin Özkan                                                                Devlet Bakanı

Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’in 7/4044-10045 Esas Nolu Soru Önergesine Verilen Cevap;

Bilindiği gibi kamu bankalarının şube açması 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin 1 inci fıkrası gereğince bağlı bulundukları Bakanın izni ve Hazinenin onayı ile mümkün olmaktadır.

Şube açma izni talebi ise Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda iki kez istenebilmektedir. Ancak Hazine Müsteşarlığı’nın 1.9.1997 tarih ve 40982 sayılı yazısında belirttiği gibi Devlet Bakanlığı Makamının 25.8.1997 tarih ve 97/1628 sayılı onayı ile Bankamızın şube sayısı dondurulmuştur.

Bu karar değiştiği ve yapılacak incelemeler sonucu İnhisar’da şube açılması uygun görüldüğü takdirde, gerekli izin ve onay talebinde bulunulacaktır.

5. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik İli’nin Kırsal Kalkınma Projesine dahil edilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/4064)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Tarım Bakanı Sayın Mustafa Taşar tarafından yazılı olara yanıtlanması için İç Tüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim. Saygılarımla.                                                                                                 19.12.1997

                                                                                                           Bahattin Şeker                                                      Bilecik

Sorular : Bilecik İli bazı ilçelerinde sanayi tesislerinin bulunmasına rağmen diğer ilçelerinde tarıma dayalı bir ekonomik yaşam söz konusudur. Bakanlığınıza bağlı olarak Bilecik İli’nin Kırsal Kalkınma Projesi içine alınması için herhangi bir çalışma var mıdır? Var ise ne gibi çözümler öne sürülmektedir? Bilecik İli Gölpazar ve İnhisar İlçeleri bu il genelindeki gelişmelerden payını alamamış, geneli tarımla uğraşan ilçelerimizdir. Daha önce programa giren Hayvancılık ve Seracılık Projelerine ödenek verilecek midir? Bakanlığınız bünyesindeki Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü 1998 yılı içerisinde İnhisar Hayvancılık ve Seracılık Projesine ve Gölpazarı-Boyatlı, Söğüt-Küre Hayvancılık Projesine ödenek verilecek midir? Verilecek ise miktarı ne kadardır?

                          T.C.                                                                                                                                       Tarım ve Köyişleri Bakanlığı  12.1.1998                                                                                                                                Araştırma Planlama ve Koordinasyon                                                                           Kurulu Başkanlığı                                                                                                                            Sayı : KDD.SÖ-1.01-49-1666

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Genel Sekreterliğinin 29.12.1997 tarih ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4064-10065/25733 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde gönderilen Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’e ait 7/4064-10065 esas no’lu yazılı soru önergesi incenmiş olup, konu ile ilgili Bakanlığımız görüşü ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                           Mustafa Taşar                                                      Tarım ve Köyişleri Bakanı

Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’e ait yazılı soru önergesinde yer alan Bakanlığımızla ilgili soru ve bunlara ait cevaplar aşağıda belirtilmiştir.

Soru - Bilecik İli bazı ilçelerinde sanayi tesislerinin bulunmasına rağmen diğer ilçelerinde tarıma dayalı bir ekonomik yaşam söz konusudur. Bakanlığınıza bağlı olarak Bilecik İli’nin Kırsal Kalkınma Projesi içine alınması için herhangi bir çalışma var mıdır? Var ise ne gibi çözümler öne sürülmektedir? Bilecik İli Gölpazarı ve İnhisar İlçeleri bu il genelindeki gelişmelerden payını alamamış, geneli tarımla uğraşan ilçelerimizdir. Daha önce programa giren Hayvancılık ve Seracılık Projelerine ödenek verilecek midir?

Bakanlığınız bünyesindeki Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü 1998 yılı içerisinde İnhisar Hayvancılık ve Seracılık Projesine ve Gölpazarı-Boyatlı, Söğüt-Küre Hayvancılık Projesine ödenek verilecek midir? Verilecek ise miktarı ne kadardır?

Cevap - Halihazırda Bakanlığımız tarafından uygulanması planlanan ve Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu’nca (IFAD) finanse edilecek bir dış kaynaklı proje (Erzincan-Sıvas Kırsal Kalkınma Projesi) bulunmaktadır. Söz konusu proje Devlet Planlama Teşkilatı tarafından Bakanlığımız yatırım programına alınmış olup, bahsedilen projenin kredilendirilmesi konusunda da IFAD tarafından olumlu görüş bildirilmiştir.

Bakanlığımızın öncelikleri arasında yer alan söz konusu projenin yurtiçi ve yurtdışındaki ilgili kurumlar nezdinde önemli aşamalarının tamamlanmış olması, bu projenin hazırlanarak uygulamaya geçilebilmesi için muayyen bir zamana ihtiyaç duyulması ve halihazırda yatırım programına alınmış bu proje bitmeden yeni projelerin başlamasının mümkün olmaması gibi nedenlerden dolayı, şu anda Bilecik İli’nde Kırsal Kalkınma Projesi uygulamasına ilişkin talebin değerlendirilmesi mümkün olamamaktadır.

Ayrıca Bilecik İli’nde “Ortakların Mülkiyetinde 50 Aile x 500 m2 Seracılık” Projesi uygulamak isteyen kooperatif bulunmamaktadır. İnhisar-Merkez Tarımsal Kalkınma Kooperatifi 24.12.1992 tarihinde “Ortakların Mülkiyetinde 100 Aile x 2 Baş Süt Sığırcılığı” proje konusu almış olup, 1998 Malî Yılında yapılacak programlarda adı geçen kooperatif projesi dikkate alınacaktır.

Bilecik-Gölpazarı-Boyatlı Kooperatifi ise 21.12.1995 tarihinde Bakanlığımızdan “Ortakların Mülkiyetinde 100 Aile x 2 Baş / Aile x 2 Devre Besi Sığırcılığı” proje konusu olup, 1998 Malî Yılında yapılacak programlarda adı geçen kooperatif projesi de dikkate alınacaktır.

Bilecik-Söğüt-Küre Kooperatifi Bakanlığımızdan uygulanmak üzere hayvancılık proje konusu almamıştır.

6. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik İli Söğüt İlçesi Kültür Sitesi projesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/4068)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İç Tüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim.

Saygılarımla.                                                                                         19.12.1997

                                                                                                           Bahattin Şeker                                                      Bilecik

Sorular : Bilindiği üzere yerleşim birimlerinde sosyal hayatın gelişmesi için önemli işlevi olan Kültür Siteleri içerisinde barındırdıkları toplantı salonları ve sergi salonları ile büyük faydalar sağlamaktadır. Daha önce programa alınan Bilecik İli Söğüt İlçesi Kültür Sitesi de tamamlandığı takdirde ekonomik olarak büyük aşama kaydetmiş, sanayileşmiş ilçenin sosyal hayatına büyük farklılıklar getirecektir. Hükümetinizin işbaşına geldiği günden itibaren bakanlığınızla ilgili Bilecik’te ne gibi çalışmalar yapılmıştır? Söğüt Kültür Sitesinin ihalesi yapılması düşünülmekte midir? Düşünülmekte ise ne zaman yapılacaktır? 1998 yılı için ayrılan ödenek miktarı ne kadardır? Ne zaman bitirilecektir?

                          T.C.                                                                                                                                       Kültür Bakanlığı      12.1.1998                                                                                                                            Araştırma, Planlama ve                                                                               Koordinasyon Kurulu Başkanlığı                                                                                                                                   Sayı : B.16.0.APK.00.01.940-6

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı KAN. KAR. MÜD. nün 29 Aralık 1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4068-10069/25737 sayılı yazısı.

Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’in “Bilecik İli Söğüt İlçesi Kültür sitesi projesine ilişkin” yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                      M. İstemihan Talay                                                  Kültür Bakanı

Cevap - Her yıl Ertuğrul Gazi’yi anma şenliklerinin düzenlendiği Bilecik İli, Söğüt İlçesi’nde Bakanlığımızca yaptırılması planlanan “Ertuğrul Gazi Kültür Merkezi ve Çevre Düzenlemesi” için yapılan ulusal proje yarışması 1993 yılında sonuçlanmış, inşaatın yapım işi 15.11.1993 tarihinde ihale edilmiş ve açık alan düzenlemesi ile her türlü alt yapı projelerini de kapsayan uygulama projeleri 1994 yılında tamamlanmıştır. Ancak 1994 yılında çıkartılan tasfiye kararnamesi uyarınca müteahhidin talebi üzerine aynı yıl tasfiye edilmiş, ödenek yetersizliğinden yeniden ihale edilememiştir.

Söz konusu kültür merkezi ile ilgili olarak, 1998 yılı itibari ile yeniden ihale işlemlerinin yapılabilmesi için Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’ndan ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığından gerekli izinlerin alınması konusunda girişimlerde bulunulacaktır.

7. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Meclisteki taşıt ve şoför sayısına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/4078)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Hikmet Çetin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

                                                                                                        Ersönmez Yarbay                                                    Ankara

 

Sorular :

1. TBMM’nin kaç motorlu aracı vardır? Bu araçların cinslerine göre dağılımı nedir? Halihazırdaki makam aracı sayısı kaçtır? Milletvekilleri haricinde makam aracı tahsis edilen personel sayısı kaçtır ve kimlerdir?

2. 20 yıl önce Mecliste kırmızı plakalı bir araç olduğu halde, hangi ihtiyaçlara binaen kırmızı plakalı araç sayısı artırılmıştır? Halen kırmızı plakalı araç sayısı kaçtır?

3. Meclisteki motorlu araç sayısı ve şoför sayısı nedir?

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

                                      Genel Sekreterliği                         12.1.1998

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı

Kan. Kar. Md.

Sayı : A.01.GNS.0.10.00.02-7/4078-10103/25808

Sayın Ersönmez Yarbay Ankara Milletvekili.

İlgi : 22.12.1997 tarihli yazılı soru önergeniz.

Meclisteki taşıt ve şoför sayısına ilişkin ilgi önergenizde yer alan sorularınız aşağıda cevaplandırılmıştır.

Bilgilerinizi rica ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                            Hikmet Çetin                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi                                                                                                                                Başkanı

 

Cevap 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bağlı birimlerinde toplam 203 araç mevcuttur.

Araçların cinslerine göre dağılım listesi ektedir. Ek (1)

237 Sayılı Taşıt Kanununu Değiştiren 4212 sayılı Kanuna göre Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 52 makam aracı bulunmaktadır.

TBMM Başkanlık Divanının 15 Mayıs 1991 tarih ve 83 sayılı kararına göre, personelden sadece TBMM Genel Sekreterine bir makam aracı tahsis edilmiştir.

Cevap 2. TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, Komisyon Başkanları ve Grup Başkanvekilleri için 5.1.1961 tarih ve 237 Sayılı Taşıt Kanununa bağlı (1) Sayılı Cetvelde Değişiklik Yapılmasına Dair 4212 Sayılı Kanuna göre, mevcut kırmızı plakalı araç sayısı 50 adettir.

Cevap 3. TBMM’de 203 motorlu araç ile 188 şoför mevcuttur.

                                  Türkiye Büyük Millet Meclisine                         Ek - 1

Ait Araçların Cinslerine Göre

Dağılım Listesi

 

       Adet                                                                             Markası

          4                                                                                Mercedes

          1                                                                                Cadillac

          1                                                                                Osldsmobil

         15                                                                               Opel

         54                                                                               Renault 21

          3                                                                                Ford

          3                                                                                Hyundai

          5                                                                                Doğan L

          5                                                                                Renault 9

          1                                                                                Kartal (Murat 131)

         20                                                                               Renault 12 STW

         23                                                                               Minibüs

          6                                                                                Ambulans

         15                                                                               Kamyon

         11                                                                               Pikap

         30                                                                               Otobüs

          2                                                                                Traktör

          2                                                                                Arazöz (İtfaiye aracı)

          1                                                                                Dozer

          1                                                                                Motorsiklet

                    

Toplam : 203 adet Araç.

 

8. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, tarım alanlarının korunmasıyla ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/4083)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanına yöneltilmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                      Ertuğrul Yalçınbayır                                                  Bursa

Sorular :

1. Tarım alanlarının tarımdışı amaçlarla kullanılmasının önlenmesi bakımından toprak kanunu çıkarılması ve tarım varlıklarının korunması için ne gibi çalışmalarınız vardır? Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve Kurulu benzeri tarım varlıklarının korunması kanunu kurulu kurulmasını düşünüyor musunuz?

2. Tarım alanları ve varlıklarını kirleten unsurlarla çevre ihlalleriyle, mücadeleniz yeterli midir? Arıtma tesislerini kurmadan faaliyet gösteren sanayi kuruluşları hem üreticiyi hem tüketiciyi telafisi güç ve imkânsız zarara sokmaktadır. Tarım Bakanlığı dışındaki kamu kurumlarından çevre ihlalleri karşısında yeterli desteği görüyor musunuz?

                          T.C.                                                                                                                                       Tarım ve Köyişleri Bakanlığı  12.1.1998                                                                                                                                Araştırma Planlama ve Koordinasyon                                                                           Kurulu Başkanlığı                                                                                                                            Sayı : KDD.SÖ.1-01-48-1669

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 30.12.1997 Gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4083-10087/25798 Sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde gönderilen; Bursa Milletvekili sayın Ertuğrul Yalçınbayır’a ait yazılı soru önergesine ilişkin Bakanlığımız görüşleri ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                           Mustafa Taşar                                                      Tarım ve Köyişleri Bakanı

Yazılı Soru Önergesi Sahibi : Ertuğrul Yalçınbayır Bursa Milletvekili (Esas No. : 7/4083-10087)

Soru 1. Tarım alanlarının tarım dışı amaçlarla kullanılmasının önlenmesi bakımından toprak kanunu çıkarılması ve tarım varlıklarının korunması için ne gibi çalışmalarınız vardır? Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Kanunu ve Kurulu benzeri tarım varlıklarının korunması kanunu ve kurulu kurulmasını düşünüyor musunuz?

Cevap 1. Tarım Reformu uygulama alanı olarak ilan edilen bölgelerde 3083 sayılı sulama alanlarında arazi düzenlenmesine dair Tarım Reformu Kanunu’nun 19 uncu maddesine göre, uygulama alanlarında bulunan tarım arazisi, zorunlu sebepler olmadıkça tarım dışı amaçlarla kullanılmaz. Ancak zorunlu hallerde, uygulama alanlarındaki arazi ilgililerin müracatı üzerine Bakanlığımızın izni ile tarım dışı amaçlarda kullanılabilir.

Sulama alanlarında arazi düzenlenmesine dair Tarım Reformu Kanunu Uygulama yönetmeliğinin 65 inci maddesine göre uygulama alanlarında imar planları ile mücavir alanlar dışında kalan ve bu yönetmelik hükümlerine göre sahibine bırakılan, dağıtılan veya Bakanlığımız emrine geçen tarım arazisi, tarım dışı amaçla kullanılamaz. Ancak bu arazi, tarımsal işletme veya tarım ürünlerinin işlenmesi ve muhafazasıyla ilgili yapı ve tesisler ile sanayi bölgeleri, hava alanları, baraj ve göletler, enerji santralleri, turistik yerler, sportif alanlar, maden, taş, kum, tuğla ocakları ve benzeri tesisler ile Millî Savunma ihtiyaçları için kullanılmasına zorunlu olması halinde, Bakanlığımızın izni ile tarım dışı amaçlarda kullanılabilir.

Ancak söz konusu uygulama reform bölgesi ilan edilen yerlerle sınırlıdır. Diğer tarım alanlarında ise toprakların tarım dışı amaçla kullanımı ile ilgili husus Devlet Bakanlığına bağlı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü sorumluluğunda olup ilgili yönetmelik hükümleri doğrultusunda hareket edilmektedir.

Soru 2. Tarım alanları ve varlıklarını kirleten unsurlarla, çevre ihlalleriyle mücadeleniz yeterli midir? Arıtma tesislerini kurmadan faaliyet gösteren sanayi kuruluşları hem üreticiyi hem tüketiciyi telafisi güç ve imkânsız zarara sokmaktadır. Tarım Bakanlığı dışındaki kamu kurumlarından çevre ihlalleri karşısında yeterli desteği görüyor musunuz?

Cevap 2. Tarımsal varlıkları kirleten unsurlar ülkemizin sanayi gelişimiyle paralel olarak artmaktadır. Günümüzde toprak kirliliğini oluşturan unsurlar gübreler ve gübreleme, pestisitler, sulamada kullanılan arıtılmamış sular, çöpler ve çöplükler, endüstriyel artıklar, maden ve maden ocakları, radyoktif maddeler, çeşitli yol yapımları ve inşaat ameliyeleri, asit yağmurları, çoraklaşma ve erozyon olmak üzere çok çeşitlidir. Bütün bu kirletici unsurlarla mücadele mevcut kanun ve yönetmelikler doğrultusunda yapılmaktadır.

Bakanlığımız 6968 Sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ile 11142 sayılı Zirai Mücadele ilaçları hakkında nizamnamesi ve 1380 sayılı Su Ürünler Kanunu ve Yönetmeliği çerçevesinde söz konusu kirleticilerle mücadele etmekte olup arıtma tesislerini kurmadan faaliyet gösteren kuruluşlara kapatmaya kadar varan yasal işlemler uygulanmaktadır. Yeni kurulan sanayi kuruluşları ve diğer tesisler için Çevre Bakanlığının yürüttüğü ÇED Yönetmeliği çerçevesinde, işletmeye açılmadan önce arıtma tesisi kurma zorunluluğu getirilmiş olup, ÇED Sürecinde çevreye olası etkilerinin tespit edilerek uyulması gerekli şartlar belirlenmekte ve çevre ile ilgili ulusal mevzuatlarımız ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler çerçevesinde Bakanlığımız görüş bildirmektedir.

Günümüzde gittikçe önemi artan çevre ihlallerine karşı çalışan ilgili kurum ve kuruluşlarca koordinasyon içinde mücadele yapılması ve bunun için gerekli yasal dayanağın ortaya konulması konusunda çalışmalara da başlanacaktır.

9. – Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu’nun, personel atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4102)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını müsaadelerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Sadi Somuncuoğlu                                                   Aksaray

ANASOL-D Hükümetinin göreve başladığı günden bugüne kadar Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve bütün Türkiye’deki teşkilatlarında çalışan memurların ne kadarı görevden alındı, bu alınanların ne kadarı verilen yeni görevlerine başladı, açıktan ne kadar atama yapıldı?

                             T.C.                                                                                                                                    Başbakanlık             12.1.1998                                                                                                                   Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü                                                                       Sayı : B.02.1.KHZ.0.71.00.02/01-01165

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 7.1.1998 10523 sayılı yazınız.

Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu’nun, Başkanlığınıza tevcih ettiği ve cevaplandırılması istenilen 7/4102-10184/25943 nolu yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlığım; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde 55 inci T.C. Hükümetinin göreve başladığı tarihten bu yana;

1. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 92 nci maddesine göre 3 memur, 3813 Sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen ek madde gereğince şehit yakınlarından 3 memur ve 3 işçi ile 24.5.1983 tarih ve 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununa Bir Madde Eklenmesine Dair 3413 Sayılı Kanun gereğince, 10 memurun açıktan atamaları yapılmıştır.

2. İstekleri dışında toplam 235 personel görevlerinden alınmış olup, söz konusu personelin hepsi yeni görevlerine başlamışlardır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                         Mustafa Yılmaz                                                     Devlet Bakanı

10. – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, yazılı soru önergelerine hükümet adına verilen cevaplara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/4113)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın zatı aliniz tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Saygılarımla.                       26.12.1997

                                                                                                          Dr. Azmi Ateş                                                      İstanbul

Sorular :

1. Bilindiği gibi, Parlamentonun en önemli işlevlerinden birisi Hükümet ve idareyi denetlemektir. Başbakan ve Bakanlar tarafından sorulara verilen cevaplarda bunu engelleyen uygulamalar vuku bulmaktadır. TBMM Başkanlığının bu olumsuzlukların giderilmesi için çok daha aktif görev ifa etmesini arzu etmekteyim. Yazılı sorulara verilen cevaplarda, Bankalar Kanunu’nun 83 üncü maddesi gerekçe gösterilerek cevap verilmektedir. Milletvekillerine verilen cevaplarda gizlilik ve sır gerekçesi hukukî dayanaktan yoksun değil midir? Parlamento da kamu görevi yaptığına göre, kamunun kamudan saklayacağı ne sır olabilir?

2. İçtüzüğün 99 uncu maddesine göre cevapların verilmesinde bu tür bazı kanunlardaki özel hükümlerin gerekçe gösterilmesi hukuken doğru olsa bile, siyaseten yanlış olan bu eksikliği gidermek amacıyla bir İç Tüzük değişikliği vs. yapacak mısınız?

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği12.1.1998

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı

Kan. Kar. Md.

Sayı : A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4113-10301/26089

Sayın Azmi Ateş İstanbul Milletvekili

İlgi : 26.12.1997 tarihli yazılı soru önergeniz.

Yazılı soru önergelerine Hükümet adına verilen cevaplara ilişkin ilgi önergenizde yer alan sorularınız aşağıda cevaplandırılmıştır.

Bilgilerinizi rica ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                            Hikmet Çetin                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi                                                                                                                                Başkanı

Cevap 1. TBMM’nin aslî görevlerinden olan denetim işlevini etkin bir şekilde yapabilmesini temin bakımından, Başkanlığımız İçtüzük hükümleri çerçevesinde gereken titizliği göstermektedir. Ancak, Başkanlığımızın soru önergelerine verilen cevapların önergede yer alan hususları tam olarak karşılayıp karşılamadığını inceleme ya da bir başka deyişle uygunluk denetimi yapabilme yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, Bankalar Kanununun 83 üncü maddesinde bir değişiklik yapılmadıkça, soru önergelerine Başbakan veya Bakanların bu gerekçeye dayanarak cevap vermekten kaçınması halinde Başkanlığımızca yapılabilecek herhangi bir işlem bulunmamaktadır.

Cevap 2. Önergenize konu edilen Bankalar Kanununun ilgili maddesi değişmedikçe, konuya İçtüzük değişikliği ile çözüm getirilmesi mümkün değildir.

 

BİRLEŞİM 41’İN SONU