DÖNEM : 20 CİLT : 42 YASAMA
YILI : 3
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
41 inci Birleşim
13. 1. 1998
Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in Başkanlığında Hırvatistan’a gidecek
olan heyette yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1256)
2. – İsrail’den bir parlamento heyetinin Türkiye’ye davet edilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1257)
3. – İstanbul Milletvekili Süleyman Arif Emre’nin Anayasa Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/290)
4. – Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı ve Halk Meclisi Başkanının
vaki davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1258)
5. – Başbakan A. Mesut Yılmaz’ın Türkmenistan’a yaptığı resmî ziyarete
katılan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1259)
6. – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın Yüksek
Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/296) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/291)
7. – İçel Milletvekili Halil Cin’in Anamur İlçesinin İl Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin (2/762) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/292)
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının, TBMM Genel
Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve
usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/233)
IV. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Nisan, Mayıs ve Haziran
1997 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonu Raporu (5/18) (S. Sayısı : 408)
2. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Temmuz, Ağustos ve Eylül
1997 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonu Raporu (5/19) (S. Sayısı : 409)
3. – Cumhurbaşkanlığı 1996 Malî Yılı Kesinhesap Cetvelinin Sunulduğuna
İlişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/926) (S. Sayısı : 410)
4. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının
1996 Malî Yılı Kesinhesabına İlişkinTürkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını
İnceleme Komisyonu Raporu (5/17) (S. Sayısı : 411)
5. – Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ile İstanbul Milletvekili Mukadder
Başeğmez’in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ile Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/176) (S. Sayısı : 421)
6. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/181) (S. Sayısı : 422)
7. – Afyon Milletvekili Kubilay Uygun’un Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/860) (S. Sayısı : 423)
8. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/924) (S. Sayısı : 424)
9. – İstanbul Milletvekili Emin Kul’un Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/830) (S. Sayısı : 425)
10. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1144) (S.
Sayısı:426)
11. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/855) (S. Sayısı
: 427)
12. – Ardahan Milletvekili İsmet Atalay’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/845) (S. Sayısı
: 428)
13. – Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/171) (S. Sayısı
: 429)
14. – İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu Raporu (3/314) (S.
Sayısı : 430)
15. – Konya Milletvekili Necmettin Erbakan’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/186) (S. Sayısı
: 431)
16. – İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/211) (S. Sayısı
: 432)
V. — SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM
1. – Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 22 arkadaşının, TBMM Genel
Kurul Salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve
usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/230)
2. – İçel Milletvekili Turhan Güven ve 19 arkadaşının, TBMM Genel Kurul
Salonunun yenilenmesi ihalesiyle ilgili olarak ileri sürülen iddiaları
araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/231)
3. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 40 arkadaşının, TBMM Genel
Kurul Salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve
usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/232)
4. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının, TBMM Genel
Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve
usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/233)
VII. — SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. – Balıkesir Milletvekili İsmet Önder Kırlı’nın, İstanbul Milletvekili
Halit Dumankaya’nın şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin, bazı hatiplerin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3. – Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in,
sözcüler tarafından Bakanlığın bazı tasarruflarının gündeme getirildiği ve
kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği nedeniyle konuşması
VIII. — SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Sabah Pazarlama A.Ş.
tarafından düzenlenen araba kampanyasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/3997)
2. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Tansu Çiller’in Başbakanlığı
döneminde bir şahsa kredi verilip verilmediğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/4016)
3. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik-Bozüyük’teki
Çitosan Seramik Fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in yazılı cevabı (7/4040)
4. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik’in İnhisar
İlçesinde Halk Bankası şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/4044)
5. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik İlinin Kırsal
Kalkınma Projesine dahil edilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/4064)
6. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik İli Söğüt İlçesi
Kültür Sitesi projesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan
Talay’ın yazılı cevabı (7/4068)
7. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Meclisteki taşıt ve şoför
sayısına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin’in
yazılı cevabı (7/4078)
8. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, tarım alanlarının
korunmasıyla ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/4083)
9. – Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu’nun, personel atamalarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4102)
10. – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, yazılı soru önergelerine
hükümet adına verilen cevaplara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/4113)
I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 12.00’de açılarak iki oturum yaptı.
Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis Başkanı
ve beraberindeki Heyete, Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denildi.
Yapılan yoklamalar sonucunda toplantı yetersayısı sağlanamadığından,
alınan karar gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
yenilenmesindeki usulsüzlükler konusundaki Meclis araştırması önergeleriyle,
genel görüşme ve Meclis araştırması yapılmasına ilişkin diğer önergelerin
görüşmelerini yapmak için, 13 Ocak 1998 Salı günü saat 12.00’de toplamak üzere,
birleşime 13.10’da son verildi.
Kamer Genç
Başkanvekili
Ali Günaydın Zeki
Ergezen
Konya Bitlis
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No. : 63
II. — GELEN
KÂĞITLAR
9.1.1998 Cuma
Sözlü Soru
Önergesi
1. – Balıkesir Milletvekili Tamer Kamber’in, ORÜS
Balıkesir Dursunbey İşletmesinin özelleştirilmesi ihalesine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/837) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.1997)
Yazılı Soru
Önergeleri
1. – Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu’nun, Talim
ve Terbiye Kurulu tarafından yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4194) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.1997)
2. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın,
personel atamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4195)
(Başkanlığa geliş tarihi: (8.1.1997)
Süresi İçinde
Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1. –Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın,
Petlas’ın Kombassan’a devrine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3799)
2. – Kars Milletvekili Zeki Karabayır’ın, bir
milletvekiline ait olduğu iddia edilen dersane ve şirketlere ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3859)
3. – Kars Milletvekili Zeki Karabayır’ın, bir
milletvekiline ait olduğu iddia edilen dersane
çalışanlarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3860)
4. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın,
Yeditepe Üniversitesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3861)
5. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, bedelsiz
ithalat uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3863)
6. – Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’ın Elazığ
Devlet Hastanesine ve Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3864)
7. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in,
Kırklareli-Lüleburgaz ilçesinde Acil Kemik Hastanesi açılıp açılmayacağına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3865)
8. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Gümrük
Müsteşarlığında görevli personel hakkında ileri sürülen iddialara ve mal
bildirimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3871)
9. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Türkiye Diyanet
Vakfı’nın faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3872)
10. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Türkiye
Diyanet Vakfı’nın gelir ve giderlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3873)
11. –Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Samsun-İlkadım
Belediyesi’nin özel bir TV kuruluşuna bina yaptığı iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3874)
12. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, THK’da
yolsuzluk yapıldığı konusunda suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3879)
13. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın,
Nevşehir İlindeki öğretmen açığına ve eğitim yatırımlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3880)
14. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, bir işveren
tarafından yapılan açıklama hakkında Rekabet Kurulunca işlem yapılıp
yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3881)
15. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Bergama’da
EUROGOLD Firmasının faaliyet gösterip göstermediğine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3885)
16. – Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın,
İstanbul Valisi’nin bir beyanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3887)
17. – Balıkesir Milletvekili Ahmet Bilgiç’in, sekiz
yıllık kesintisiz eğitime katkı için düzenlenen kampanyalara ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3888)
18. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Tekirdağ
Valisi hakkında basında çıkan iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3889)
19. –Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, Kemerköy
(Gökova) ve Yatağan Arıtma Tesisleri ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3894)
20. – Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, TPAO ile
ilgili rüşvet, yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3896)
21. – Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, İznik Zeytin
kooperatifinin stokladığı zeytinlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3902)
22. – Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın’ın,
Kozluk Devlet Hastanesinin hizmete açılmamasının nedenine ve Batman Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3903)
23. – Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın’ın,
Çatakköprü-Sason-Yücebağ-Diyarbakır, Gercüş-Yemişli, Gercüş-Hisar-Kayapınar
yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3904)
24. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin Ders
kitaplarından “Veda Hutbesi” nin çıkarıldığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3912)
25. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in,
Sarıyer- Yeniköy’de yapılan imara aykırı bir inşaatla ilgili olarak Milli
Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca çelişkili bilgiler verildiği iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3913)
26. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, tasfiye edilen
bankaların Hazine’ye ve kamu bankalarına getirdiği mali yüke ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3915)
27. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın,
Üniversitelerdeki öğrenci olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3916)
28. – Giresun Milletvekili Ergun Özdemir’in, Giresun’a
Merkez Bankası şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3917)
29. – Ankara Milletvekili Eşref Erdem’in, terör
olaylarına karıştığı iddia edilen “Yeşil” kod adlı kişiye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3918)
30. – Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın, bazı
televizyon ve radyo kuruluşlarının frekans ve kanal tahsislerinin engellendiği
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3919)
31. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara
Büyükşehir Belediyesi’nin gezici sağlık hizmetlerinde görevlendirdiği
doktorlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3921)
No. : 64
13.1.1998
Salı
Sözlü Soru
Önergesi
1. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, İmam Hatip
Lisesi mezunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/838)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)
Yazılı Soru
Önergeleri
1. – Ağrı Milletvekili M.Sıddık Altay’ın, T.B.M.M. eski
Başkanı Mustafa Kalemli’nin dış ülkelere yaptığı resmî ziyaretlere ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4196)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)
2. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün,
T.B.M.M.’de faaliyet gösteren özel bir işletmeye ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4197) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.1.1998)
3. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Metin
Göktepe Cinayeti sanığı polislerin keşif alanına silahlı olarak geldikleri
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4198) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.1.1998)
4. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, elektrik
dağıtım ihalesine giren firmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4199) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)
5. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
ruhsatsız yapılan kamuya ait tesislere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4200) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)
6. – Bilecik Milletvekili Bahattin
Şeker’in, Bilecik genelinde sağlık malzemeleri alımı ile ilgili yapılan ihalelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4201) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)
7. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, çifte
vatandaşlık uygulamasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4202) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)
8. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın,
emeklilerin sorunlarının görüşüldüğü toplantıya çağrılan derneklere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4203) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.1.1998)
9. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, emekli
olduktan sonra yurtdışında çalışan vatandaşların emekli maaşlarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4204) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.1.1998)
10. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül’ün, bazı
sigara markalarının bir Amerikan firmasına devredilmesine ilişkin Devlet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4205) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)
Süresi İçinde
Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, Esnaf kredi
faizlerinin arttırılmasının nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3923)
2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Boing
ihalesinde yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3925)
3. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, İzmaş’ın
İzmir ve Manisa elektrik enerjisi dağıtım ihalesine katılma talebine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3927)
4. – Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un,
Antalya-Venedik feribot seferlerinin iptal edilmesinin nedenine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3928)
5. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’daki
hava kirliliğine karşı alınacak tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3929)
6. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, 8 yıllık
kesintisiz eğitim programı için sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Fonundan aktarılan kaynağa ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3932)
7. – Yozgat Milletvekili Abdullah Örnek’in, Kemallı
Sulama barajı inşaatı için ödenek ayrılıp ayrılmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3933)
8. – Bolu Milletvekili Mustafa Yünlüoğlu’nun, 8 yıllık
zorunlu eğitim kapsamında toplanan paralara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3934)
9. – Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın, telefonların
dinlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3935)
Meclis
Araştırması Önergesi
1. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19
arkadaşının, T.B.M.M. Genel Kurul Salonu’nun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri
sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/233) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.1998)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati
: 12.00
13 Ocak 1998
Salı
BAŞKAN :
Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN
KÂTİP ÜYELER
: Mehmet KORKMAZ (Kütahya), Mustafa BAŞ (İstanbul)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41 inci Birleşimini açıyorum.
Görüşmelere başlıyoruz.
Bugün, gündemdeki konuların yoğunluğu sebebiyle, gündemdışı söz isteyen
arkadaşlarımın bu istemlerini yerine getirme imkânını bulamadım.
Şimdi, doğrudan doğruya gündemin “Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları”
kısmına geçiyoruz.
Sunuşlar bölümünde okunacak metinlerin fazlalığı sebebiyle, Divan üyesi
arkadaşımızın oturarak okuması hususunda
izinlerinizi almam gerekiyor. Bu hususu kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in
Başkanlığında Hırvatistan’a gidecek olan heyette yer alacak milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1256)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hırvatistan Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük
Millet Meclisini temsilen 7 kişilik bir Parlamento heyetinin 20-23 Ocak 1998
tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesi uyarınca Genel Kurulun 4 Kasım 1997 tarih ve 9 uncu Birleşiminde kabul
edilmiştir.
Heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu
isimler, adı geçen Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Hikmet
Çetin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Adı Soyadı:
Hikmet Çetin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa İlimen DSP
Edirne Milletvekili
Mustafa Köylü RP
Isparta Milletvekili
Ali Rıza Bodur CHP
İzmir Milletvekili
Kemal Albayrak RP
Kırıkkale Milletvekili
Ömer Ertaş ANAP
Mardin Milletvekili
Ergun Özkan DYP
Niğde Milletvekili
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının ikinci bir tezkeresi
bulunmaktadır; okutup, bilgilerinize sunacağım:
2. – İsrail’den bir parlamento heyetinin
Türkiye’ye davet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1257)
9
Ocak 1998
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 10.6.1997 tarih ve 46
sayılı kararıyla, İsrail’den bir Parlamento heyetinin Türkiye’yi ziyareti
kararlaştırılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine
sunulur.
Hikmet
Çetin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun dört adet
raporu bulunmaktadır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım:
IV. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1. – Türkiye Büyük
Millet Meclisi Saymanlığının Nisan, Mayıs ve Haziran 1997 Ayları Hesabına Ait
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/18) (S.
Sayısı : 408) (1)
4.12.1997
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Nisan 1997 ayı başında mevcut para : 39 852 765 000
Nisan, Mayıs, Haziran 1997 aylarında
Ziraat Bankasının aldığı para : + 6
148 224 256 000
TOPLAM : 6 188 077 021 000
Nisan, Mayıs, Haziran 1997 aylarında
Ziraat Bankasının harcadığı para : –
6 114 232 178 000
Temmuz 1997 başında bankada mevcut para :
73 844 843 000
Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Nisan,
Mayıs, Haziran 1997 aylarına ait hesapları incelendi;
Nisan 1997’de Ziraat Bankasındaki 39 852 765 000 TL.
mevcudu ile Nisan, Mayıs, Haziran 1997 aylarında hazineden 6 148 224 256 000
TL. alınarak bankadaki hesaba yatırılan meblağın cem’an 6 188 077 021 000 TL.
olduğu, mevcuttan sarf olunan 6 114 232 178 000 TL. tenzil edildikten sonra
Temmuz 1997 başında kasa mevcudunun 73 844 843 000 TL.’den ibaret olduğu
Saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun bulunduğu görülmüştür.
Genel Kurulun bilgisine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.
Mehmet
Moğultay
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonunun ikinci raporunu okutuyorum.
2. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Temmuz, Ağustos ve
Eylül 1997 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını
İnceleme Komisyonu Raporu (5/19) (S. Sayısı : 409) (1)
4.12.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Temmuz 1997 ayı başında mevcut para : 73
844 843 000
Temmuz, Ağustos, Eylül 1997 aylarında
Ziraat Bankasının aldığı para : + 8
186 361 044 000
TOPLAM : 8 260 205 887 000
Temmuz, Ağustos, Eylül 1997 aylarında
Ziraat Bankasının harcadığı para : – 8
018 456 480 000
Ekim 1997 başında bankada mevcut para : 241
749 407 000
Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Temmuz,
Ağustos, Eylül 1997 aylarına ait hesapları incelendi;
Temmuz 1997’de Ziraat Bankasındaki 73 844 843 000 TL
mevcudu ile Temmuz, Ağustos, Eylül 1997 aylarında Hazineden 8 186 361 044 000
TL alınarak bankadaki hesaba yatırılan meblağın ceman 8 260 205 887 000 TL olduğu, mevcuttan sarf olunan 8 018 456 480
000 TL tenzil edildikten sonra Ekim 1997 başında kasa mevcudunun 241 749 407
000 TL’den ibaret olduğu Saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine
uygun bulunduğu görülmüştür.
Genel Kurulun bilgisine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa sunulur.
Mehmet
Moğultay
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonunun üçüncü raporunu okutuyorum:
3. –
Cumhurbaşkanlığı 1996 Malî Yılı Kesinhesap Cetvelinin Sunulduğuna İlişkin
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/926) (S. Sayısı : 410) (2)
4.12.1997
Yüksek Başkanlığa
Cumhurbaşkanlığı 1996 yılı kesinhesaplarını ihtiva eden
bu cetvellerin içindekiler incelenerek kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış
olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa sunulur.
Mehmet
Moğultay
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun bir diğer
raporu vardır; okutup bilgilerinize sunuyorum:
4. – Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının 1996 Malî Yılı
Kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonu Raporu (5/17) (S. Sayısı : 411) (1)
4.12.1997
Yüksek
Başkanlığa
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığı 1996 Malî
Yılı Kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel içindekiler incelenerek kayıt
defterine uygun olduğu anlaşılmış olup İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi
gereğince, Genel Kurula arz edilmek üzere, Yüksek Başkanlığa sunulur.
Mehmet
Moğultay
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, sunuşlar kısmının 5 ilâ 16 ncı
sıralarında, Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma
komisyonun, bazı milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarına ilişkin
raporları vardır; okutup, ayrı ayrı bilgilerine sunacağım:
5. – Konya
Milletvekili Necmettin Erbakan ile İstanbul Milletvekili Mukadder Başeğmez’in
Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/176)
(S. Sayısı : 421) (2)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 5.4.1996 tarihinde Komisyonumuza
gönderilen Konya Milletvekili Necmettin Erbakan’ın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 15.12.1997 tarihli
toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan
hazırlık komisyonuna, incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla Toplantı
ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet suçu isnat edilen Konya Milletvekili
Necmettin Erbakan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına
oybirliği ile karar vermiştir.
Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama
meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini
sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu
şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun
üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu
yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına
engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına
alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu
amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek, isnat edilen eylemin niteliğine göre,
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere
Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 5.4.1996 tarihinde Komisyonumuza
gönderilen İstanbul Milletvekili Mukadder Başeğmez’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 15.12.1997 tarihli
toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan
hazırlık komisyonuna, incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla Toplantı
ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet suçu isnat edilen İstanbul Milletvekili
Mukadder Başeğmez’in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına
oybirliği ile karar vermiştir.
Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama
meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini
sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu
şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun
üstünde bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu
yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına
engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına
alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu
amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek, isnat edilen eylemin niteliğine göre,
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
6. – Antalya
Milletvekili Deniz Baykal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/181) (S. Sayısı : 422) (1)
18.12.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 5.4.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Antalya Milletvekili
Deniz Baykal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış,
İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere
verilmiştir.
Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla 2911 sayılı Kanuna
muhalefet suçu isnat edilen Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.
Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde
farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde
bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun
olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması
ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının
sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı
taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
7. – Afyon
Milletvekili Kubilay Uygun’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/860) (S. Sayısı : 423) (1)
18.12.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 9.6.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Afyon
Milletvekili Kubilay Uygun’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme
alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna
incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla Telsiz Kanununa muhalefet
suçu isnat edilen Afyon Milletvekili Kubilay Uygun’un yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.
Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde
farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde
bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun
olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması
ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının
sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı
taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, Hazırlık
Komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer raporu okutup, bilgilerinize sunacağım:
8. – İzmir
Milletvekili Sabri Ergül’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/924) (S. Sayısı : 424) (2)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 14.7.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen İzmir
Milletvekili Sabri Ergül’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme
alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna
incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla izinsiz gösteri yürüyüşüne
katılma suçu isnat edilen İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.
Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde
farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde
bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun
olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması
ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının
sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı
taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir diğer komisyon raporunu okutup, bilgilerinize sunacağım:
9. – İstanbul
Milletvekili Emin Kul’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/830) (S. Sayısı : 425) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 9.6.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen İstanbul
Milletvekili Emin Kul’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme
alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek
üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla 2822 sayılı Kanuna
muhalefet suçu isnat edilen İstanbul Milletvekili Emin Kul’un yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliği ile karar
vermiştir.
Komisyonumuza savunma vermek üzere gelen Emin Kul, dokunulmazlığının
kaldırılmasını ve adil yargılanma olanağı tanınmasını istemiştir. İçtüzüğün 134
üncü maddesinde yer alan “Dokunulmazlığının kaldırılmasını üyenin bizzat
istemesi yeterli değildir.” hükmünü göz önünde tutan Komisyon, bu hususta
milletvekilinin isteminin yeterli olmadığını kabul etmiştir. Bu açıdan dosyanın
konusu olan soruşturmanın ağırlığı ve önemi ile kamu yararı dengesinin de
Komisyonca değerlendirilmesi yoluna gidilmiş ve istemle bağlı kalınmaması öngörülmüştür.
Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki
yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine
getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye
tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline
getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak
yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve
böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının
sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı
taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir diğer komisyon raporunu okutup, bilgilerinize sunacağım:
10. – Samsun
Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/1144) (S. Sayısı : 426) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 25.11.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Samsun
Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme
alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna
incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla görevi ihmal suçu isnat
edilen Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.
Komisyonumuza savunma vermek üzere gelen Murat Karayalçın,
dokunulmazlığının kaldırılmasını ve adil yargılanma olanağı tanınmasını
istemiştir. İçtüzüğün 134 üncü maddesinde yer alan “Dokunulmazlığının
kaldırılmasını üyenin bizzat istemesi yeterli değildir” hükmünü göz önünde
tutan Komisyon, bu hususta milletvekilinin isteminin yeterli olmadığını kabul
etmiştir. Bu açıdan dosyanın konusu olan soruşturmanın ağırlığı ve önemi ile
kamu yararı dengesinin de Komisyonca değerlendirilmesi yoluna gidilmiş ve
istemle bağlı kalınmaması öngörülmüştür.
Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde
farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde
bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun
olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması
ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının
sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinini bu amacı
taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir diğer komisyon raporunu okutup bilgilerinize sunacağım:
11. – Samsun Milletvekili Murat
Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/855) (S. Sayısı :427) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 9.6.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Samsun
Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme
alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna
incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla görevi ihmal suçu isnat
edilen Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.
Komisyonumuza savunma vermek üzere gelen Murat Karayalçın,
dokunulmazlığının kaldırılmasını ve adil yargılanma olanağı tanınmasını
istemiştir. İçtüzüğün 134 üncü maddesinde yer alan “Dokunulmazlığının
kaldırılmasını üyenin bizzat istemesi yeterli değildir” hükmünü göz önünde
tutan Komisyon, bu hususta milletvekilinin isteminin yeterli olmadığını kabul
etmiştir. Bu açıdan dosyanın konusu olan soruşturmanın ağırlığı ve önemi ile
kamu yararı dengesinin de Komisyonca değerlendirilmesi yoluna gidilmiş ve
istemle bağlı kalınmaması öngörülmüştür.
Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde farklı
bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir
grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun
olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması
ve böylece, bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının
sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı
taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle, Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek, isnat edilen eylemin niteliğine göre
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir diğer komisyon raporu vardır; okutup bilgilerinize sunacağım:
12. – Ardahan
Milletvekili İsmet Atalay’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/845) (S. Sayısı : 428) (2)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 9.6.1997 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Ardahan
Milletvekili İsmet Atalay’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme
alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna
incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu, 5.12.1997 günlü raporuyla 2821 sayılı Kanuna muhalefet
suçu isnat edilen Ardahan Milletvekili İsmet Atalay’ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.
Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde
farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde
bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun
olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması
ve böylece, bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının
sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı
taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir diğer komisyon raporunu okutup, bilgilerinize sunacağım:
13. – Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/171) (S. Sayısı
: 429) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 5.4.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Rize
Milletvekili Mesut Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi; Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme
alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna
incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık Komisyonu 5.12.1997 günlü raporuyla 298 sayılı Kanuna muhalefet
suçu isnat edilen Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.
Karma Komisyonumuz; bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde
farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde
bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun
olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması
ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının
sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı
taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyonun bir diğer raporunu okutup bilgilerinize sunacağım:
14. – İstanbul
Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/314) (S. Sayısı : 430) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 6.6.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen İstanbul
Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında
gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna
incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu, 5.12.1997 günlü raporuyla, görevi ihmal suçu isnat
edilen İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.
Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde
farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde
bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun
olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması
ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının
sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamız 83 üncü maddesinin bu amacı
taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle, Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyonun bir diğer raporunu okutup, bilgilerinize
sunacağım.
15. – Konya
Milletvekili Necmettin Erbakan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/186) (S. Sayısı : 431) (2)
18.12.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 5.4.1996 tarihinde Komisyonumuza gönderilen Konya
Milletvekili Necmettin Erbakan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında
gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna
incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu, 5.12.1997 günlü raporuyla, 2911 sayılı Kanuna
muhalefet suçu isnat edilen Konya Milletvekili Necmettin Erbakan’ın yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.
Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların)
tanındığını, bu şekilde farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları
ayrıcalıklı ve hukukun üstünde bir grup haline getirmek olmadığı,
tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapabilmeleri için Meclis
çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması ve böylece bağımsızlığın bir başka
yönden de güvence altına alınmasının sağlandığını göz önüne almış ve
Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu
gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık komisyonunun raporunu benimseyerek isnat
edilen eylemin niteliğine göre Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyonun son raporunu okutup, bilgilerinize
sunacağım:
16. – İstanbul
Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/211) (S. Sayısı : 432) (1)
18.12.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlıkça, 9.4.1996 tarihinde Komisyonumuza
gönderilen, İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli
toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan
hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.
Hazırlık komisyonu, 5.12.1997 günlü raporuyla, görevi
ihmal suçu isnat edilen İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına oybirliğiyle karar vermiştir.
Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerdeki yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, bu şekilde
farklı bir statüye tabi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve hukukun üstünde
bir grup haline getirmek olmadığı, tersine yasama görevini kamu yararına uygun
olarak yapabilmeleri için Meclis çalışmalarına katılmalarına engel olunmaması
ve böylece bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınmasının
sağlandığını göz önüne almış ve Anayasamızın 83 üncü maddesinin bu amacı
taşıdığını da değerlendirmiştir. Bu gerekçeyle Komisyonumuz, hazırlık
komisyonunun raporunu benimseyerek isnat edilen eylemin niteliğine göre
Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla arz olunur.
Atilâ
Sav
Hatay
Komisyon
Başkanı ve üyeler
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, bu raporların hepsi de, kovuşturmanın,
milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine dairdir; 10 gün içinde
itiraz olunmadığı takdirde, bu raporlar kesinleşmiş olacaktır.
Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:
III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) GENSORU, GENEL
GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Adana
Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının, TBMM Genel Kurul salonunun
yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını
araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yenilenmesi işinde
yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı iddiaları hakkında bilgi edinmek üzere,
Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci
maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımızla arz ederiz. 12.01.1998
1 - Orhan Kavuncu (Adana)
2 - Recep Kırış (Kayseri)
3 - Mehmet Ekici (Ankara)
4 – Hanefi Çelik (Tokat)
5 – Nevzat Yanmaz (Sıvas)
6 - Hasan Çağlayan (Çorum)
7 - İsmail Durak Ünlü (Yozgat)
8 - Ali Coşkun (İstanbul)
9 - Zeki Ertugay (Erzurum)
10 - Sıtkı Cengil (Adana)
11 - Cemil Çiçek (Ankara)
12 - Yakup Budak (Adana)
13 - İsmail Köse (Erzurum)
14 - Sait Açba (Afyon)
15 - Avni Doğan (Kahramanmaraş)
16 - Şaban Karataş (Ankara)
17 - Kemal Albayrak (Kırıkkale)
18 - Halil Yıldız (Isparta)
19 - Ayvaz Gökdemir (Kayseri)
20 - Memet Emin Aydın (Siirt)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırılması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.
Komisyondan istifa önergesi bulunmaktadır; okutuyorum:
A) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam)
3. – İstanbul
Milletvekili Süleyman Arif Emre’nin, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/290)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasa Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Süleyman
Arif Emre
İstanbul
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:
12
Ocak 1998
4. –
Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı ve Halk Meclisi Başkanının vaki
davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1258)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı başkanlığındaki
bir Parlamento heyetinin, 20-24 Ocak 1998 tarihleri arasında Hırvatistan
Cumhuriyeti Meclis Başkanının vaki davetine icabet etmesi Genel Kurulun
4.11.1997 tarihinde 9 uncu Birleşiminde kabul edilmişti.
Bu kez, Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı ve
Halk Meclisi Başkanı, yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı başkanlığında
bir Parlamento heyetini ülkelerine davet etmektedirler. 20-22 Ocak 1998
tarihinde Hırvatistan ziyaretinin bitiminde, 22-25 Ocak 1998 tarihlerinde
Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanının davetine icabet edilmesi hususu,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Hikmet
Çetin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre
verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:
8.1.1998
5. – Başbakan
A. Mesut Yılmaz’ın Türkmenistan’a yaptığı resmî ziyarete katılan
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1259)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 26-28
Aralık 1997 tarihlerinde Türkmenistan’a yaptığım resmî ziyarete, ekli listede
adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu
konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Mesut
Yılmaz
Başbakan
LİSTE
İlhan Aküzüm (Ankara)
Yılmaz Karakoyunlu (İstanbul)
Ali Talip Özdemir (İstanbul)
Şadan Tuzcu (İstanbul)
Hayrettin Uzun (Kocaeli)
Mehmet Keçeciler (Konya)
Yaşar Okuyan (Yalova)
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan
gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup işleme koyacağım ve
oylarınıza sunacağım.
6. – Çorum
Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı
Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/296) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/291)
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
23.4.1996 tarih ve 2/269-1470/3923 no’lu Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifimiz, havale
edildiği esas komisyon olan Plan ve Bütçe Komisyonu ve talî komisyon olan Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşülmemiştir.
45 günlük inceleme süresi dolduğu için Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesi gereğince söz konusu teklifimizin
doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ve teklif ederim. 8.7.1997
Mehmet
Aykaç
Çorum
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 37 nci maddeye göre verilmiş olan
önergeyi bilgilerinize sundum.
Önerge sahibi olarak, Çorum Milletvekili Sayın Mehmet Aykaç, söz istemiş
bulunmaktadır; kendisini kürsüye davet ediyorum.
Sayın Aykaç, konuşma süreniz 5 dakikadır.
Buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
MEHMET AYKAÇ (Çorum) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çorum Üniversitesi Kanun
Teklifimizin Genel Kurul gündemine alınması hususunda söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, üniversiteler, toplumsal gelişme ve değişmenin gücü
ve öncüsü durumundadırlar; kültürel iletişim, bilgi ve teknoloji üreten
kurumlardır; bulundukları bölgenin şartlarını yerinde görerek, bilerek, yaptığı
araştırmalarla o bölgenin sosyal, ekonomik ve kültürel yapısına katkıda
bulunmaktadırlar. Üniversitelerin görevi, dünyaya geniş açıdan bakan,
hürriyetini kazanmasını ve korumasını bilen, ülkenin sorunlarını çözebilecek,
nitelikli ve şahsiyetli insan yetiştirmektir.
Muhterem arkadaşlar, Çorum İlimiz, İç Anadolu Bölgesinin kuzeydoğusunda
ve Orta Karadeniz Bölgesininin güneyinde yer alan 12 820 kilometrekarelik alanı
ve 580 bin nüfusuyla, Türkiye’nin önde gelen vilayetlerindendir. İl merkezinin
nüfusu 150 bindir. Doğu Karadeniz Bölgesinin İç Anadolu’ya açılan kapısı
konumundadır.
Çorum İlimizde, son yıllarda, ciddî bir sanayileşme hamlesi başlamıştır.
57 fabrikasıyla Çorum toprak sanayii, Türkiye ortalaması içerisinde yüzde 15
paya sahiptir. Çorum un fabrikalarının yıllık kapasitesi 500 bin tondur. Günlük
yumurta üretimi 2 milyondur. Çorum’daki fabrikalarda, toprak ve gıda sanayiiyle
ilgili makineler imal edilmektedir. Çorumlu işadamlarımız, dolaylı yönlerden,
ülkemize, ithalat ve ihracat yaparak, döviz kazandırmaktadırlar. Halihazırda,
Çorum’da 289 sanayi işletmesinde, yaklaşık 6 460 kişi istihdam edilmektedir.
Çorum Merkez İlçe, Alaca, Sungurlu İlçelerimizde ticaret ve sanayi odası ve
ticaret borsası bulunmaktadır. Bu üç ilçemizde kayıtlı ticarî firma sayısı 4
127’dir. İldeki Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliğine bağlı 52 oda bulunmaktadır
ve 1996 yılı sonu itibariyle sicile kayıtlı esnaf, sanatkâr sayısı 29 243’tür.
Değerli arkadaşlar, Çorum üniversitesi, yıllardır, Çorum kamuoyunun
devamlı gündeminde yer alan, ilin en önde gelen sorunlarından biridir; 1990’dan
bu yana, halkın en önemli beklentisi haline gelmiştir.
Çorum üniversitesinin kurulması için, tüm partilerden 19 uncu Dönem
Çorum milletvekilleri kanun teklifi vermiş; bu teklif, Millî Eğitim
Komisyonunda ve Plan ve Bütçe Komisyonunda benimsenmiş; fakat, Genel Kuruldan
çıkamamıştır. Bizler, 20 nci Dönem milletvekilleri olarak, Sayın
Başkanvekilimiz Yasin Hatiboğlu ve tüm Çorum milletvekilleri olarak ve tüm
partili arkadaşlarımızın imzalarıyla, bu teklifi, tekrar huzurlarınıza getirdik
ve gününde görüşülemediği için, Genel Kurul gündemine alınmasını sizlerden
bugün arz ve teklif ediyoruz, istirham ediyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi, dikkatlerinizi ilimizdeki
sosyokültürel altyapıya çekmek istiyorum. Çorum üniversitesinin açılmasını
istiyoruz, ama, altyapı müsait mi; bu konuda sizlere bilgi sunmak istiyorum. İl
genelinde, 707 ilköğretim okulu, 51 lise ve Sağlık Bakanlığına bağlı 3 sağlık
meslek lisesi mevcuttur. Bu okullarda, 1997-1998 öğretim yılında, 85 bini
ilköğretimde, 16 969’u liselerde olmak üzere, 101 900 küsur öğrenci mevcuttur,
4 919 öğretmen görev yapmaktadır Çorum’da.
Şu anda, Çorum’da, Gazi Üniversitesine bağlı fakülte ve yüksekokul
durumu ise şöyledir:
1- Çorum İlahiyat Fakültesi: 1993-1994 öğretim yılında açılmıştır; 35
öğretim elemanı, 253 öğrencisi bulunmaktadır ve bu yıl mezun verecektir.
2- Çorum Meslek Yüksekokulu: 1975-1976 öğretim yılında açılmıştır; 11
bölümü, 29 öğretim elemanı ve 1 997 öğrencisi vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aykaç, konuşmanızı tamamlayın efendim; benim eksüre verme
imkânım yok; lütfen, konuşmanızı toparlayın.
MEHMET AYKAÇ (Devamla) – Çorum Sağlık Yüksekokulu mevcuttur. Çorum
İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi mevcut olup, dekanı atanmıştır ve
inşallah, 1997-1998 öğretim yılında öğrenci alınacaktır.
Sayın Başkan, muhterem arkadaşlar; başta vilâyet olmak üzere, belediye,
kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri ve tümüyle Çorum halkı,
üniversite için her türlü fedakârlığı yapmaya hazırdır. Bu amaçla “Sivil Toplum
Örgütleri Birliği” adıyla bir organizasyon da oluşturulmuştur. Ayrıca,
üniversitenin gereksinimlerini sağlamak için, vilâyetçe, Çorum Üniversitesi
Vakfı kurulması çalışmaları başlatılmıştır.
Değerli arkadaşlar, netice olarak şunu söylemek istiyorum: Sizler,
Çorum’u biliyor ve tanıyorsunuz; belki de üniversitesi var zannediyordunuz ve
Çorum’un buna fazlasıyla layık olduğunu, hep, özel görüşmelerimizde
söylüyordunuz. Bugün, Meclisteki bütün parti liderleri ve zamanında bakanlık
yapmış değerli zatlar, Çorum’a üniversite vaadinde bulunmuşlardır. Özellikle,
bugünün Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz Beyefendi de “takipçisi ben olacağım”
demiştir. Buradan bunu söylemek istiyorum.
Bütün bunlardan sonra diyorum ki: Bugün, ben, bir Çorum milletvekili
olarak, sizlerden, Çorum için oy istiyorum, Çorum’a üniversite kurulması için
oy istiyorum; ama, yarın, sizler ve bütün partiler de Çorumlulardan oy
istiyeceksiniz. Bunu da, yumuşak bir ifadeyle, hatırlatmak istiyorum. Takdir
Yüce Heyetinizindir.
Bu dilek ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bütün
Çorumlular nefesini tutmuş, bizleri izliyor; onların da selam ve saygılarını
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan Çorum Milletvekili Sayın Mehmet
Aykaç’a teşekkür ediyorum.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın
Başkan, önergeyle ilgili olarak, Komisyon adına söz istiyorum.
BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Biltekin Özdemir,
önergeyle ilgili olarak söz istemiştir.
Buyurun Sayın Başkan. (ANAP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, süreniz 5 dakika.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Aykaç’ın Çorum’da bir üniversite kurulmasına ilişkin 8 Temmuz 1997
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş olduğu kanun teklifi, bu
teklifin hemen akabinde Meclisin tatile girmesi sebebiyle, Komisyonumuzun,
konuyu enine boyuna değerlendirebilme imkânını bulamayışı ve tatilden sonraki
dönemde de -tüm sayın milletvekillerinin yakından izlediği gibi- çalışmalarını
bir program dahilinde ve aralıksız sürdürmüş olması sebebiyle, bu haklı ve
yerinde teklifi, Komisyonumuz zamanında görüşebilme imkânını bulamamıştır. Bu
itibarla, Sayın Aykaç’ın Meclis Başkanlığına sunmuş olduğu mektubundaki,
yazısındaki, talepnamesindeki “Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmemiştir”
ibaresinin “görüşülememiştir” biçiminde düzeltilmesi gereği vardır. Önce işaret
edeceğim husus budur.
Çorum’da bir üniversitenin kurulması konusunda, Sayın Başbakanımızın da
her seferinde olumlu değerlendirmeleri olmuştur. Bu değerlendirmeler,
Komisyonumuza ve Komisyon Başkanı olarak bizlere de, aynen benimsediğimiz bir
görüş olarak gelmiştir. Ben, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı olarak, bu
teklifin, Büyük Millet Meclisinde görüşmeye açılmasının uygun olacağını mütalaa
ediyorum. O çalışmalar sırasında, zannediyorum, kanun teklifinin maddeleriyle
ilgili olarak Komisyonda yapabileceğimiz katkıların, burada, partilerarasındaki
uzlaşma çerçevesinde yürütülmesi imkânını bulacağız.
Bu, hayırlı bir teşebbüstür, Çorum İlimiz ve çevresi, böyle bir ışık
merkezine, bölgeye ışık verecek bir üniversiteye hakikaten layıktır. Bunun daha
fazla geciktirilmemesi hususunda da, Komisyon olarak, mensubu olduğum parti
grubunun da olumlu görüş beyan etmiş olduğunu biliyorum.
Bu vesileyle, Büyük Millet Meclisi sayın üyelerinin tümünün, bu teklifi
görüşmek üzere, olumlu istikamette desteklemelerini arz ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Biltekin Özdemir’e
teşekkür ediyorum.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, Değerli Komisyon Başkanına ben
de teşekkür ediyorum; ancak, bu değerli katkılarını, komisyon gündemine alarak
yapsaydı, daha isabetli olurdu.
BAŞKAN – Onun gerekçelerini Sayın Başkan açıkladı efendim.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bu kadar zaman geçti...
BAŞKAN – Şimdi, önerge üzerinde bir milletvekilinin söz hakkı
bulunmaktadır. Bendeki kayıtlara göre, Çorum Milletvekili Sayın Yasin
Hatiboğlu, bu konuda ilk sözü istemiştir.
Sayın Hatiboğlu’nu da kürsüye davet ediyorum (RP sıralarından alkışlar)
ve süresinin 5 dakika olduğunu hatırlatıyorum.
YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
değerli, seçkin üyeleri; bizi izleyen yüce milletimizi, aşkla, heyecanla,
iştiyakla Çorum üniversitesini -halk deyimiyle- dört gözle ve sizlerden destek
bekleyerek bekleyen Çorumlu hemşerilerimi selamlıyorum; milletimizin
ramazanlarını tebrik ediyorum.
Gruplarımızın hepsine teşekkür ediyorum. Sabah, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubumuzu aradım, yöneticileri bulamadığım için ulaşamadım; zannediyorum,
ulaşsaydım, onlar da o desteği vereceklerdi.
OYA ARASLI (İçel) – Grup toplantısındaydık.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) – Grup toplantısındaydık.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Efendim, ben, ulaşamadığımı ifade ediyorum.
Demokratik Sol Parti Grubundan Sayın Bostancıoğlu’yla görüştüm, Anavatan
Partisi Grubundan Sayın Güney’le görüştüm, Doğru Yol Partisi Grubumuzdan Sayın
Gözlükaya’yla görüştüm; desteklerini rica ettim. Başkanlık kürsüsünde
bulunduğum zamanlarda, galiba, bana epeyce sıkıntı verdiklerini biliyor
olmalılar ki, haklarını helal ettirebilmek için “hay hay” dediler; teşekkür
ediyorum.
Grup toplantılarını yarıda keserek, Türkiye’nin çok önemli günlerden geçtiği
şu sırada, önemli konuların -ama, çok önemli; Parlamento açısından çok önemli,
demokrasi açısından çok önemli, uluslararası ilişkiler açısından çok önemli;
kısaca, parlamenter demokratik sistemin nerede bulunduğunun- tartışıldığı,
tartışılması lazım geldiği bir grup toplantısını yarıda keserek Genel Kurul
salonuna gelen Refah Partisi Grubumuza da ayrıca teşekkür ediyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ben, sözü fazla uzatacak değilim. Dinleyen,
söyleyenden arif gerektir. Ben, biliyorum ki, benden arifsiniz. Marifeyi tarife
de gerek yoktur. Mademki mütearifedir, biliniyor; o halde...
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Nekre olur...
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Nekre... Yok efendim. Olur mu!.. Hepsi malum
ve maruf. Nedir aşkımız, heyecanımız; bir üniversite.
Şimdi, bir ilahiyat fakültemiz tedrisatını devam ettiriyor; dekanı tayin
edilmiş idarî bilimler fakültemiz var; hukuken kurulmuş veteriner fakültemiz,
mühendislik-mimarlık fakültemiz var; 2 yüksekokulumuz var. 5 milyon 713
metremurabba -yani, metrekare- kampus oluşturacak alanımız var.
Düşününüz ki, ilçeler bile, büyük bir şevkle, heyecanla katkıda
bulunabilmek için... Benim ilçem olan Alaca, 13 350 metrekare arsa vererek bir
yüksekokulun yapımına imkân veriyor. Osmancık öyle, İskilip öyle, Kargı öyle,
Çorum merkezi öyle... Çorum merkezindeki kampus alanı için toplam 5 milyon 758
bin metrekare arsamız hazırlanmış ve Gazi Üniversitesi Rektörlüğü emrine de
muhassastır, tahsis edilmiştir; istediği gibi kullanacak...
İnşaatlarımız var... Yurtlarımız, yeteri kadar... 2 350 yatak kapasiteli
yurdumuz var. Çorum havaalanımız bitmek üzere. Demiryolumuz, inşallah,
Çankırı-Osmancık güzergâhı, Çorum-Amasya bağlantısıyla Samsun; yani Karadeniz,
yani Sarp, yani Türkî Cumhuriyetler... Bir başka anahat, güzergâh:
Mersin-Kayseri-Sarıkaya -izninizle, ben, Sarıkaya’yı özel zikredeyim-
Sorgun-Çalatlı Köprüsü-Alaca-Çorum-Merzifon-Samsun ve ondan sonra...
İHSAN ÇABUK (Ordu) – Ordu...
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Ordu-Giresun-Rize... Sayın Kabil, Rize... (RP
sıralarından “Trabzon” sesleri) Trabzon... Tabiî, Trabzonsuz olmaz.
Yani, buradan şunu demek istiyorum: Gerçekten, anaarter üzerinde bulunan
bir ilin, düşününüz ki, gerdanında dört tane altını var; ama, ortaya bir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Hatiboğlu...
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Eyvah!.. Hemen toparlıyorum.
BAŞKAN – Benim süre verme imkânım yok. Üstelik, siz, Çorum’un Denizli
bağlantısını, leblebi bağlantısını söylemediniz. Onun için, hemen toparlayın
lütfen. (Gülüşmeler)
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Efendim, izin verirseniz, Çorum’un Denizli
bağlantısı nasıl olacak, söyleyeyim.
Bu Çorum’un her şeyi var, ortaya bir beşibiryerde lazım. Nedir o;
üniversitedir.
Şimdi gelelim, Denizli bağlantısına. Çorum-Denizli... Nasıl bağlanır;
bağlanır.
TURİZM BAKANI İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – 19’dan sonra 20 gelir.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Efendim, tabiî, o 20’ye itiraz eden yok da,
Denizli-Çorum bağlantısı nasıl olur? Sayın Karakoyunlu, üstün bir edebiyatçı
olarak bunu hemen fark etti. Efendim, bir küre üzerindeki dünya haritasını
alınız, gözünüzü kapayıp döndürünüz, sonra elinizi basınız ve sonra kaldırıp
bakınız, göreceksiniz ki, tam avucunuzun ortası Çorum’a isabet etmiştir,
şahadet parmağınız ise Denizli üzerindedir. (Gülüşmeler) Dolayısıyla, bu kadar
merkezî olan bir yere, Türkiye’yle, dünyayla bu kadar entegre olan bir yere
üniversite yapmamak günah olur.
Saygı sunuyorum; teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
HASAN GÜLAY (Manisa) – Manisa’yı unutma.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Efendim, başparmak da Manisa’ya rastlar.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
YASİN HATİBOĞLU (Devamla) – Sayın üyelere de, desteklerinden dolayı
teşekkür ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşan Çorum Milletvekili Sayın Yasin
Hatiboğlu’na teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş diğer önergeyi okutup işleme
alacağım:
7. – İçel Milletvekili Halil Cin’in
Anamur İlçesinin İl Yapılmasına ilişkin Kanun Teklifinin (2/762) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/292)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tarafımca hazırlanarak 8.4.1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulan, 2/762 esas numaralı “Anamur’un il yapılmasına ilişkin”
kanun teklifim, 14.4.1997 tarihinde sevk edildiği Plan ve Bütçe ve İçişleri
Komisyonlarında, görüşme yapılmadan bugüne kadar bekletilmektedir.
Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan doğruya gündeme
alınmasını Yüce Meclisin takdirlerine arz ederim.
Saygılarımla. 9.7.1997
Halil
Cin
İçel
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önerge sahibi İçel Milletvekili Sayın
Halil Cin söz istemiş bulunuyorlar.
Buyurun Sayın Cin. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Cin, konuşma süreniz 5 dakikadır.
HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anamur
İlçesinin il olmasına ilişkin kanun teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınması talebimle ilgili olarak söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlarım.
Ülkemiz, merkezî idare kuruluşu bakımından, coğrafî durumuna, ekonomik
şartlarına ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre illere, iller de kademeli
bölümlere ayrılır; Anayasanın 126 ncı maddesi bu hükmü ihtiva etmektedir.
Kaynak savurganlığı yapmadan, topluma, kamu yararı doğrultusunda, etkili
ve verimli hizmet sunabilen yönetim sistemine duyulan ihtiyaç, ülkemizin güncel
sorunlarından biridir. Bunun yanında, kamu yönetim sistemimizin, toplumumuzun
giderek artan demokratik isteklerine cevap veren ve insanı önplana alan
niteliklere sahip olması da, toplumsal beklentiler arasında yer almaktadır.
Ülkenin yönetim sistemine çağın gereklerine uygun nitelikler
kazandırılması konusu, özellikle son yıllarda, toplumun gündeminde önemli bir
yer almış bulunmaktadır. Bu ve benzer gerekçelerle, ülkemizde, bazı ilçeler
geçmişte il yapılmıştır. Ne var ki, bu il yapma kararlarının çoğunda önemli
etken, siyasal rüşvet veya seçim hesapları olmuştur. Anamur’un il yapılmasını
öneren teklifimiz ise, ülkemizin ve Anamur’un, coğrafî, sosyoekonomik,
sosyokültürel gerçeklerini ve Anamur halkının, insan gibi yaşama ve en temel
ihtiyaçlarının çağdaş biçimde karşılanması yolundaki taleplerini
yansıtmaktadır.
Anamurluların, bu çok meşru, haklı isteklerinin gerekçelerini teşkil
eden, fizikî, beşerî ve kültürel ortamı, öneriyi desteklemeniz için ana
hatlarıyla sizlere arz etmek istiyorum:
Anamur, tarihte, Kilikya, Hitit, Asur, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu ve
Osmanlı medeniyetlerini bünyesinde barındırmış olan tarihî bir bölgedir; bu
medeniyetlerin ürünü olan birçok eser, Anamur ve çevresinin tarihî mirası
olarak yaşamaktadır. Yüzölçümü 1 241 kilometrekaredir. Nüfusu 89 bine -yaz aylarında
200 bine ulaşır- ilçe merkezinin nüfusu 60 bine ulaşmıştır. 3 belediye, 37 köy
ve 21 mahallesi mevcuttur. Akdenizde kıyı uzunluğu, 38 kilometredir. Anamur,
coğrafî konumu itibariyle, birbirine yaklaşık 600 kilometre uzaklıkta bulunan
Mersin ve Antalya İllerinin ortasında bulunmaktadır. Anamur’u Mersin’e bağlayan
yol 260 kilometredir; bu yolun 210 kilometresi virajlıdır ve bu 210 kilometre
yol boyunca 300’ü aşan viraj sayabilirsiniz. Anamur’dan Mersin’e iş takibi için
giden vatandaşlar, günübirlik gidip gelemedikleri gibi, acil hasta nakli
hallerinde, çoğu zaman, üzücü durumlarla karşılaşılmakta ve hastalar yolda
kaybedilmektedir.
Ayrıca, kamu hizmetinin bölgeye ulaşması bakımından da önemli sorunlar
ve güçlükler yaşanmaktadır. Anamur’un köylerinin bugün aşağı yukarı yarısında
içmesuyu ve yol yoktur; bunda, ilçenin Mersin’e uzaklığının önemli payı vardır.
Anamur, Akdenizin en güzel ve doğal plajlarına sahiptir ve çok güzel bir
turizm bölgesi olarak bugüne kadar kendini göstermiştir. 11.1.1998 tarihli
Resmî Gazetede, Anamur’da turizmde öncelikli iki turizm merkezi tespitiyle
ilgili Bakanlar Kurulu kararı yayımlanmıştır. Turizm Bakanımıza ve
Hükümetimize, bu kararından dolayı, şahsım ve Anamurlular adına, burada
şükranlarımı arz ediyorum
Anumur’un, il olduğu takdirde, devlete, özellikle il binaları bakımından
tahmil edeceği çok fazla bir külfet de yoktur. Şu anda, vali konağı, vilayet
binası, emniyet, jandarma, adliye, köy hizmetleri, PTT, bayındırlık ve iskân,
karayolları, tarım il müdürlüğü binaları hazırdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Cin, konuşmanızı tamamlayın efendim.
HALİL CİN (Devamla) – Bitiriyorum efendim.
Diğer taraftan, İçel’de, Silifke ve Tarsus İlçeleri de il olmak
istemektedirler. Silifke, elinden alınmış tarihî hakkının iadesini
istemektedir; Tarsus da, sosyoekonomik, sosyokültürel ve demografik kriterlere
göre il olmayı çoktan hak ettiğini düşünen bir ilçemizdir. Ben de ve bütün İçel
milletvekillerimiz de, bu iki ilçemizin talebini destekliyoruz.
Yukarıda arz ettiğim nedenlerle, Anamur’un il olma talebinin çok meşru,
haklı, coğrafî, kamu hizmetine müteallik ve bölgenin ile olan uzaklığıyla
ilgili bir husus olduğunu ifade eder, önergemin desteklenmesini, sayın
milletvekillerimize, heyetinize arz eder, hepinize saygılarımı sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN – Önerge sahibi İçel Milletvekili Sayın Halil Cin’e teşekkür
ediyorum.
TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, söz rica ediyorum.
Y.FEVZİ ARICI (İçel) – Sayın Başkan, söz rica ediyorum.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bu önerge üzerinde bir milletvekilinin
konuşma hakkı var. Milletvekilleri, bu haklarını, önergenin lehinde veya
aleyhinde kullanabilirler; ama, şu ana kadar, Başkanlığa, İçel
milletvekillerinin hemen tümü tarafından lehinde konuşma talepleri gelmiştir.
Bu sebeple, ben, ancak, içlerinden birine söz verebilirim ve öncelikle söz
isteyen arkadaşıma söz verebilirim.
Bendeki listeye göre, İçel Milletvekili Sayın Oya Araslı önsırada
görülüyor; diğer İçel milletvekillerinin tamamı da önerge lehinde söz
istemişlerdir; ama, İçtüzük gereğince onların kürsüye davet edilme imkânı
yoktur.
Buyurun Sayın Araslı. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
Bütün İçel milletvekillerini temsil ediyorsunuz.
Buyurun efendim.
OYA ARASLI (İçel) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Burada, İçel milletvekillerinin duygularını dile getirmenin bilinci
içerisinde konuşmamı yapacağımı, Sayın Başkanı ve değerli milletvekillerini
selamlarken ifade etmek isterim.
Biraz önce konuşan değerli arkadaşım Sayın Halil Cin, Anamur İlçemizin
içerisinde bulunduğu güçlüklerden uzun uzun söz ettiler. Hakikaten, Anamur
İlçemiz, İçel İlinin turizm bakımından büyük gelişme vaat eden bir ilçesidir;
ama, Anamur İlçemiz, ne turizm alanında kendisinden beklenen ve istediği
atılımı gerçekleştirebilmiştir ne de ekonomik gelişme bakımından kapasitesinin
vaat ettiği noktalara ulaşacak kadar hızlı bir gelişme içerisine girebilmiştir.
Bunun nedeni, Anamur İlçemizin, il merkezinden fevkalade virajlı, tehlikeli,
bozuk bir yolla, çok uzak bir konumda bulunmasıdır. Anamur İlçemizden il
merkezine ulaşmak, il merkezinden Anamur İlçemize ulaşmak, il merkezimizden
Ankara’ya ulaşmaktan çok daha zordur. Çünkü, il merkezimiz ile Türkiye’nin
başkenti arasındaki yol, fevkalade düzgün bir yoldur; ama, Anamur İlçemiz ile
İçel il merkezi arasındaki yol, fevkalade virajlı, bozuk bir yoldur. Bu yolda,
her yıl, sayısız hasta vatandaşımız, Silifke’deki en yakın, en gelişmiş, en tam
teşkilatlı diyebileceğimiz sağlık merkezine ulaşırken hayatlarını
kaybetmektedirler.
Öğrencilerimiz, üniversiteye giriş sınavına girebilmek için ya bu yolu
katederek yorgun bir vaziyette bu sınava girmeyi göze almak durumundadırlar
veya çok kıt maddî imkânlarıyla pek çoğu, geceyi Mersin’de geçirmenin yollarını
aramaktadırlar.
İl merkeziyle görüşülecek, halledilecek sorunlarını çözebilmek için ilçe
merkezindeki müdürlerimiz ve muhtarlarımız, mutlaka, giderken bir geceyi,
dönerken bir geceyi il merkezimizde geçirmek durumundadırlar. Bunların bu
ilçemizde yaşayan insanlarımıza yüklemiş olduğu ekstra yükleri, lütfen,
düşününüz. Öyle zannediyorum ki, Türkiye’deki hiçbir ilçe, Anamur İlçemizin bu
konuda karşı karşıya olduğu, yüz yüze olduğu güçlüklerle yüz yüze değildir.
Sayın Halil Cin’in de biraz önce bildirdiği gibi, bütün İçel milletvekillerimizin
bildiği gibi, şu anda çok gelişmiş olduğu için, Türkiye’deki en gelişmiş
ilçelerin en önünde yer aldığı için, Tarsus İlçemiz, il olmaya isteklidir;
Silifke İlçemiz, tarihî olarak il merkezi iken bir ilçe merkezi konumuna düşmüş
olmanın şikâyeti ve ezikliği içerisindedir, bir il merkezi olmak istemektedir;
onların da taleplerinde çok büyük haklılık payı bulunduğunu, il milletvekilleri
olarak hepimiz biliyoruz ve yeri, sırası geldikçe bunu da dile getiriyoruz;
ama, bu ilçelerimiz arasında Anamur İlçemizin de çok özellikli, il olmaya çok
muhtaç bir konumu olduğunu, Yüce Mecliste yer alan bütün milletvekilleri
bilmelidirler ve bu talebi ona göre değerlendirmelidirler diyoruz.
Yüce Meclisteki değerli arkadaşlarımızdan bu öneriye destek
beklediğimizi, yalnız Oya Araslı olarak değil, bütün İçel milletvekilleri
olarak ifade etmekte tekrar sayısız yarar görüyorum; bu yardımı, değerli
milletvekillerinin, bizlerden ve bu ilçemizden esirgemeyeceklerine inanıyorum;
sizlere saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşan İçel Milletvekili Sayın Oya Araslı’ya
teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu, başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapamamıştır. Bu Komisyona üye
milletvekillerinin, 14 Ocak 1998 Çarşamba günü saat 14.00’te kendi salonunda
toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica
ediyorum. Komisyonun toplantı yer ve saatleri ayrıca ilan tahtalarına
asılmıştır.
Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
V. — SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM
1. – Anayasa Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN – Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Refah Partisi Grubuna düşen
1 üyelik için, İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmına geçiyoruz.
VI. –
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya ve 22 arkadaşının, TBMM Genel Kurul Salonunun yenilenmesiyle ilgili
olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/230)
2. – İçel Milletvekili Turhan Güven ve 19
arkadaşının, TBMM Genel Kurul Salonunun yenilenmesi ihalesiyle ilgili olarak
ileri sürülen iddiaları araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/231)
3. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün
ve 40 arkadaşının, TBMMGenel Kurul Salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri
sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/232)
4. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve
19 arkadaşının, TBMM Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri
sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233)
BAŞKAN – Genel Kurulun 7.1.1998 tarihli 39 uncu Birleşiminde alınan
karar gereğince, gündemin bu kısmının 181 inci sırasında yer alan, İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya ve 22 arkadaşının; 182 nci sırasında yer alan,
İçel Milletvekili Turhan Güven ve 19
arkadaşının; 183 üncü sırasında yer alan, Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve
40 arkadaşının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun
yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını
araştırmak amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin birlikte
yapılacak öngörüşmelerine başlıyoruz.
Hükümet adına, Sayın Şahin yerlerini aldılar.
Meclis Başkanlığı adına da, Sayın Yasin Hatiboğlu yerlerini aldılar.
Bugün sunuşlarda okuduğumuz, Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19
arkadaşının (10/233) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin konusu, bugün
görüşeceğimiz üç önergenin konularıyla benzerlik arz etmektedir. Bu nedenle,
Genel Kurulun uygun görmesi halinde, bu önerge de, diğer üç önergeyle birlikte
görüşülebilecektir.
Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Böylece, sunuşlarda okuduğumuz, Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının (10/233)
esas numaralı Meclis araştırması önergesi de, diğer üç önergeyle birlikte
görüşülecektir.
Önergeler daha önce okunduğu için, tekrar okutmuyorum.
İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla,
Hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahiplerine
veya onların göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma süreleri, Hükümet ve gruplar için 20’şer dakika, önerge
sahipleri için 10’ar dakikadır.
Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:
Şu ana kadar, Refah Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın
Kemalettin Göktaş söz istemiş bulunmaktadırlar.
Şimdi, Hükümet veya araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergenin
muhatabı konumunda olan Meclis Başkanlığı adına ilk sözü vereceğim.
Değerli arkadaşlarım, müsaade ederseniz, Sayın Meclis Başkanvekili ve
Sayın Bakanın konuşma konusundaki önerilerini almak istiyorum.
Hükümet de bu konuda konuşacak mı, yoksa, sadece Meclis Başkanlığı adına
mı ilk konuşma yapılacak?
Sayın Şahin, konuşma ihtiyacı duyuyor musunuz?
TBMM BAŞKANVEKİLİ YASİN HATİBOĞLU (Çorum)– Efendim, İhtiyaç duyarsa,
kısa keseceğim...
BAŞKAN– Tamam; yani, toplam süre 20 dakikadır çünkü.
O zaman, öncelikle, Meclis Başkanlığı adına, Meclis Başkanvekili Sayın
Yasin Hatiboğlu’nu kürsüye çağırıyorum.
Buyurun Sayın Hatiboğlu.
TBMM BAŞKANVEKİLİ YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Sayın Başkan, Yüce Heyetin
değerli üyeleri; gerçekten ağırlığı olan, ciddî bir meselenin, ciddî bir
iddianın tartışılması, araştırılması, konuşulması, ama, doğru olan ne ise, onun
bulunmasını teminen, değerli arkadaşlarım önerge vermişler; çok da isabetli
olmuştur.
Biz, eğer, Türkiye Büyük Millet Meclis olarak, yani, Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin en yüce kurumu olarak, biz, Parlamento, birtakım kil ü kali
(dedikoduyu) kendi hayatına terk eder, gerekli araştırmayı ve incelemeyi
yapmaz, en azından bir ağabey kurum olarak, en azından bir üst kurum olarak iyi
örnek olmaz isek, başka kurumlardan bekleyecek fazla bir şeyimizin olmadığını,
olamayacağını ifade etmek isterim.
Sayın milletvekilleri, bir üzüntümü de izninizle ifade etmek istiyorum.
Milletvekilleri dokunulmaz; ama, milletvekillerinin oluşturduğu Parlamento, her
gün bin defa dokunulur bir müessese haline getirilmemelidir. (RP sıralarından
alkışlar) Öyle bir Parlamento oluştu ki, dokunulmadık yeri kalmadı. Böyle
olmaz. Eğer biz, kendi kurumumuza sahip çıkamıyorsak... Kurumumuza sahip çıkmak
demek, iddiaları örtmek demek değildir; aksine, şeffaflık içerisinde, adalet
ölçüleri içerisinde, mertçe ve cesaretle iddiaların üzerine gidip, onu açmak,
kamuoyuna açmak, adalete açmak, vicdanlara açmak ve sonra, elde edilecek
netice, ya iyi bir emsal olacak, ağabey rolü üstlenmiş olacak ya da ibreti
müessire olacak bir netice çıkacaktır. Parlamento bunu yapmak zorundadır.
Kurumlar var –isimlerini sayacak ve söyleyecek değilim– mensuplarından
yolsuzluğa karışanlar olmadı mı; oldu. Bir gün yazı yazılabildi mi, bir gün
çıkıp söyleyebildik mi?! Yapmayın; kurumumuza sahip çıkalım. Türkiye Büyük
Millet Meclisi, yani, parlamenter demokratik sistemin dışında bir sistemi,
kafasının hangi köşesinde barındıran ve besleyen varsa, o, bu salonun dışında
olmalıdır. (RP, DYP ve ANAP sıralarından alkışlar)
Eğer, cumhuriyetimizi, cumhuriyetin şanına ve şerefine, kuruluş
ilkelerine, temelinde yatan ideallere uygun biçimde yaşatacak, geliştirecek,
ayakta tutacak isek, onun sütunlarına sahip çıkmak zorundayız. Nedir o;
demokrasi... Demokrasinin olmadığı yerde, cumhuriyeti rahat ayakta tutmanın kolay
olmadığını ifade etmek istiyorum. Laiklik; Batının anladığı anlamda, bilimin
anladığı anlamda laisizmin olmadığı yerde, cumhuriyeti rahat ayakta tutamayız.
Sosyal devlet ilkelerinin olmadığı yerde, olmaz. Bütün bu sütunların,
cumhuriyet çatısını da üzerine alarak, üzerine konuşlandığı zemin, yani, hukuk
devleti ilkelerini, hukuk devletine yaraşır yöntemlerle geliştiremezsek, sahip
olamazsak, cumhuriyetimiz zede alır, yara alır ve hepimiz biteriz.
O halde, bütün bunları koruyacak, kollayacak olan, demokratik
parlamenter sistem. Hiç kimse, Parlamentoyu, parlamenter sistemin dışında hiç
kimse koruyup kollamaya heveslenmemeli; ama, biz koruyup kollayabiliyorsak,
kimseye fırsat vermiyorsak.
Sayın milletvekilleri, öyleyse, ne olursunuz, varsa bir iddiamız, varsa
araştırılması lazım gelen, kendi şartları içerisinde, hiç fırsat vermeden,
kimsenin gözünün yaşına bakmadan, ama, adalet ölçülerinden ayrılmadan ve asla,
kat’a, Parlamentonun şahsı manevîsini, yani şu hükmî şahsiyeti, şu varlığı
zedelemeden, ne yapacaksak yapalım.
İçimizden geçebilir ki, benim insanlarım kamyondan atılan bir ekmek
torbası için çamurlarda sürünürken biz böyle milyonluk, milyarlık koltuklarda
oturabilmeli miyiz; bu soruları sorarız, aramızda konuşuruz, varsa gereğini
yaparız; ama, bir milletvekili arkadaşım “ben o koltukta oturmayacağım, ben
oraya minder götürüp oturacağım” sözünü söylerken çok düşünmek zorundadır.
Bunu söylerken, israftan yana olduğum falan zannedilmesin, israfa
karşıyız; ama, bilesiniz ki, bu Parlomentonun varlığı ve haysiyeti,
ekonomimizin önünde gelir, enflasyonun önünde gelir. Eğer, Parlamentonun
haysiyetini, ciddiyetini koruyamıyorsak, bu toplumun ıstırabını nasıl
çözeceğiz, hangi yöntemle çözeceğiz? O zaman, durumdan görev çıkaranlar o kadar
çoğalır ki, Parlamento kendi görevininin ne olduğunu şaşırır, buna fırsat
vermeye hakkımız yoktur.
Değerli milletvekilleri, buradan şunu ifade etmek istiyorum: Ne
olursunuz, bir komisyon oluşturalım, bir araştırma komisyonu kuralım. Buraya
gelmeden önce, Sayın Başkanla tekrar istişare ettim, Divan üyesi arkadaşlarımla
istişare ettim, vicdanımla istişare ettim; halkımla görüşüyorum -hepinizin
görüştüğü gibi- biz, bir komisyon kurmak zorundayız; ama, ciddî çalışan bir
komisyon kurmak zorundayız. Kimin nesi varsa, Yasin Hatiboğlu’nun sorumluluğu
var değil mi, o sorumluluğu ortaya koymaya mecburuz.
Değerli milletvekilleri, araştırma komisyonumuz, bu meseleyi, enine
boyuna, derinlemesine, nesi varsa, mutlaka araştırmalı; bunun için kimlerden
yararlanacaksa... Bakınız, Yüksek Heyetinize, belki bir örnek olur diye arz
ediyorum: Biz, Başkanlık Divanı olarak bir komisyon oluşturduk ve o komisyona
şu görevi ve yetkiyi verdik; dedik ki: Türkiye’deki özel ve tüzel, gerçek, kamu
ya da hususî hangi kurum, kuruluş, kişi varsa, uzmanlığından yararlanabilirsiniz;
getirin. Yani, mercimek büyüklüğünde hiçbir yerde gölge kalmasın ki, bir
haksızlık, o gölgeye sığınabilme çabası içinde olsun. “Yararlanın” dedik bizim
kurduğumuz komisyona. Bu komisyon çalışmayı yapıyor; ama, Parlamento da,
Anayasanın ve İçtüzüğün verdiği yetki ve belki yetki vermenin ötesinde
yüklediği sorumluluk gereği, bu komisyonu oluşturmalıdır.
Bütün arkadaşlarım çok değerlidir, bütün arkadaşlarım çok değerlidir;
ama, konular vardır ki, uzmanlık ister. Siz, bana bir hastayı getirirseniz,
hiçbir katkım olmaz tedavide; ama, bir hukuk meselesi getirirseniz, yardımcı
olmaya çalışırım elimden geldiğince. Öyleyse, komisyonu kuralım ve bu komisyona
vereceğimiz arkadaşlarımız, lütfen, kamu vicdanında istifhama yer vermeyecek
bir raporu hazırlayabilecek uzmanlığa sahip insanlardan oluşsun ve bunu
kuralım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, meseleyi, derinlemesine
götürecek değilim; ama, çok iyiniyetle Sayın Cindoruk zamanında 9 Aralık 1994
tarihinde bir karar alındı, Genel Kurul Salonu oval hale getirilsin... Hatta
-ben, vaktinizi almayayım diye okumuyorum- burada diyaloğu var, Divanda
konuşmuşuz, Sayın Başkan Cindoruk “Arkadaşlar, Ukrayna’da bile bütün bu
elektronik sistemler değiştirilmiş, 2 saniyede yoklama yapıyorsunuz, 2 saniyede
oylama yapıyorsunuz ve herkes birbirinin yüzüne bakıyor” diyor. Bendeniz, yine
galiba espri tarafım tutmuş, espriyle “Sayın Başkan, yani şimdi, öyle ise,
inşaallah biz bu salonu oval hale getirirsek, bizden sonra gelecek
milletvekillerine şunu mu diyeceğiz. Sayın milletvekilleri, biz, birbirimizin
yüzüne pek bakamadık, fırsat bulamadık birbirimizin yüzüne bakmaya ama, siz
bundan sonra, rahat, birbirinizin yüzüne bakacaksınız mı diyeceğiz” dedim
“tabiî” dedi. Hatta “biz 45 dakikada yoklama yapıyorduk, siz, bak 2 saniyede
yapıyorsunuz diyeceğiz” demiş. Yani salonun düzenlenmesinin temelinde yatan
espri bu; zamanı iyi kullanmak.
Sizler hep görüyorsunuz, yaşıyorsunuz, üzülerek yaşıyorsunuz bazen,
bazen kızarak, bağırarak yaşıyorsunuz, hatta, sizleri tenzih ederek ifade
edeyim, bazen biz hırçınlaşarak yaşıyoruz bunu. Bu hep olur; yerler değiştikçe,
iktidar ve muhalefet yerleri değiştikçe, iktidar arzu eder ki, iş, süratle
yürüsün, muhalefet arzu eder ki, madem benim katkım yoktur, o halde ne yapalım
engellenirse -bu doğru değildir, ayrı şey- bunun için de yoklama istenir. Bizim
Meclisimizdeki en süratli yoklama bile 40 - 45 dakika zaman alır. Üç defa
yoklama istendiğini düşününüz, 2 saattir; zaten bizim mesaimiz 4 saattir.
Oylamaların nasıl sıkıntılar doğurduğunu hepimiz biliyoruz. Arzu ettik ki,
dedikoduya fırsat vermeyecek oylama ve
yoklamalar zaman israfına imkân vermeyecek sürat sağlansın. Temel
esprisi budur, başka bir şey yoktur. Bunun için de, yine burada, Divanda
konuşmuşuz, o tarihte, sadece, bir tek Sayın Bozkurt hariç, o katılamamış
Divana, onun dışında, Divanda kimler varsa, Sayın Cindoruk, Başkanvekilleri,
İdare Amirleri, Divan üyeleri, hepimiz imza atmışız ve Emlak Konuta verilsin,
devlet kurumudur, devlet kuruluşudur; ama, Sayın Başkan, çok ciddî, çok
dikkatli bir protokol hazırlasın demişiz ve yetki vermişiz. Ee peki, bundan
sonra, artık, Divanı yahut Parlamentoyu suçlamanın kime ne yararı var... Kime
ne yararı var...
Değerli milletvekilleri, onun için, bizim, Başkanlık olarak istirhamımız
şudur: Lütfen komisyonu oluşturunuz ve komisyon, çalışmasını süratle bitirsin;
hem sizin rahat etmeniz sağlansın hem kamu vicdanı sakinleşsin hem de
Parlamentoyu yıpratma hesabı peşinde olanlar kimler ise -biz Türkiye’de çok
yaşadık; yani, Parlamentonun olmadığı yerde yerine ne ikame edeceksiniz, hangi
sistemi?.. İkame edilecek sistem neresine kadar demokratça olacak; elbette
olmayacak- bunlara fırsat vermeyelim. Ben, zaman zaman düşünüyorum, acaba,
gündemde olması, tartışılması, münakaşa edilmesi lazım gelen birçok şeyleri
gündemden kaçırmak için mi bu gürültüler, bunlar gündeme getiriliyor?.. Eğer
öyleyse ve biz buna bir anlamda fırsat veriyorsak, çok daha büyük vebale
giriyoruz demektir.
Değerli kardeşlerim, Parlamentoya, Parlamentonun temelini oluşturan demokrasiye,
demokrasinin temelini oluşturan -Anayasa madde 68- siyasî partilerimize sahip
çıkmaya mecburuz. Siyasî partilerin bulunmadığı, siyasî partilerin rahat
faaliyet göstermediği, siyasî partilerin, herkes tarafından -siyasî tenkitlerin
dışında- muhafaza ve vikaye, himaye edilmediği ülkelerde demokrasi himayeden
mahrumdur. Demokrasinin himaye edilmediği yerde parlamenter sistem yara alır,
zedelenir.
Ben, sözlerimi burada bitiriyorum. Değerli arkadaşım Sayın Şahin’in de
belki söyleyecekleri vardır. Tekrar, Başkanlık olarak istirham ediyoruz, bütün
milletvekillerimizden, özellikle Başkanlık Divanı üyelerimizden rica ediyorum;
kurulmuş bir komisyon vardır, o komisyon, raporunu hazırlayıncaya kadar,
lütfen, komisyon üyeleri bu konuda konuşmasın. Lütfen... Yani, medyatik olmaya
kimsenin ihtiyacı yok. İlle, televizyona çıkma hevesimiz varsa, onu başka
yoldan bulalım. Lütfen...
Değerli milletvekilleri, hepimiz titremeye mecburuz. Demokratlığın lafı
olmaz, demokratlığın kendisi olur; hukukun lafı olmaz, hukukun kendisi olur;
demokratik parlamenter sistemin lafı olmaz, kendisi olur. İşte, biz, bunu
sağlayalım, bunu koruyalım, bunu yüceltelim ve yükseltelim.
Umuyorum ki, en kısa zamanda, komisyonumuz, ortaya, meseleyi getirecek ve gereği neyse
yapılacaktır ve yapılmalıdır.
Sayın Başkana, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (RP, ANAP ve DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Meclis Başkanlığı adına konuşan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanvekili Sayın Yasin Hatiboğlu’na teşekkür ediyorum.
Hükümet adına, Devlet Bakanı Sayın Refaiddin Şahin söz istemiştir.
Buyurun Sayın Şahin. (DTP ve ANAP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz, kalan 10 dakikadır.
DEVLET BAKANI REFAİDDİN ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yüce Meclisin kendisine ait olan bir konunun gündeme getirilmesi ve
onun, Yüce Meclis tarafından araştırılması, soruşturulması, elbette ki,
hepimizi üzmektedir. Bu kutsal çatı altında bulunan bizler, bu çatının, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin hükmî şahsiyetini ve onun, hepimiz tarafından temsil
edilen değerli kimliğini, çok iyi korumak mecburiyetindeyiz; çünkü,
demokrasimiz, bu çatı altında güç bulacaktır ve yine bu çatıyla yaşayacaktır.
O itibarla, günlerden beri, kamuoyunda, âdeta gündemin birinci maddesi
olarak tartışmaları devam eden bu konunun, Yüce Meclisin kararıyla
araştırılarak bir an evvel çözüme bağlanması, Yüce Meclisin ve o Meclisin
çatısı altında bulunan siz değerli üyelerin itibarlarıyla çok yakından
ilgilidir. O itibarla, bu konuya, azami hassasiyeti göstermek zorundayız.
Sayın Başkanvekilimizin dediği gibi, herkesin, uluorta konuşup, yalan
yanlış birçok sözlerle, bu konuyu daha üzücü noktalara getirmeden, ehil ve yetenekli kişilerden teşkil edilecek
komisyonumuzun, kısa zamanda bunu sonuçlandırmasında ve Yüce Meclisin huzuruna
getirilip, bu işin neticesinin alınmasında zaruret vardır.
Ben, daha ziyade, işin bu tarafına dikkat çekmek istiyorum. Enine
boyuna, ciddî olarak bu işin araştırılması; bu noktadan itibaren de, lütfen,
kimsenin, bu konuyla ilgili olarak yetkili yetkisiz konuşmaması; dolayısıyla,
Yüce Meclisin tayin edeceği komisyon marifetiyle her şeyin sonuçlandırılması
gerekmektedir.
Bu hususta, Bakanlık olarak ve Hükümet olarak, konunun en iyi şekilde
araştırılıp, soruşturulup bir neticeye bağlanmasından yanayız.
Hepinizi, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Hükümet adına konuşan Devlet Bakanı Sayın Refaiddin Şahin’e
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, gruplar adına yapılacak konuşmalara sıra gelmiş
bulunuyor.
İlk sırada, Refah Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın
Kemalettin Göktaş; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Göktaş, konuşma süreniz 20 dakikadır.
RP GRUBU ADINA KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni Genel Kurul
salonunun inşaatıyla ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin verilmiş olan Meclis
araştırması önergesi üzerinde, Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum;
hepinize sözlerimin başında saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, yolsuzluğun ayyuka çıktığının ülkemizde gündemden
eksik olmadığı bugünlerde, konuya geçmeden önce, ülkemizin genel durumuna, kısa
başlıklar altında değinmek istiyorum.
Ülkemiz, dünyada, enflasyonda en yüksek iki ülkeden ve gelir dağılımı en
bozuk beş ülkeden bir tanesidir. Dışpolitikada, yıllardır yapılan Avrupa
Birliğine tam üyelik mücadelesinde bir kopma noktasına gelinmiş, İslam
ülkeleriyle olan diyalog, tarihin en bozuk sürecine girmiştir. Şu mübarek
ramazan gününde, memur, işçi ve emekli, büyük bir geçim sıkıntısı içerisinde
kıvranmaktadır. Halk, belediyelerin ve diğer kamu kuruluşlarının dağıtmış
olduğu yardımları alabilmek için, âdeta, birbirini ezmekte ve yaralanmaktadır.
Belediyelerin 15 bin lira daha ucuza sattığı ekmeği, gece saat 3’te kuyruğa
girmek suretiyle almak için bekleşen insanların oluşturduğu bir Türkiye; kocası
vurulmuş, üç çocuk sahibi dul bir kadının üç yavrusunun, yorganın altında,
soğukta, aç, hasta, ilaç ve karnını doyurmak için bekleştiği bir Türkiye; bu
kış gününde okula giden çocuğunun ayağına bot, sırtına palto alamayan bir
Türkiye... Terörün bir türlü durmadığı, insan haklarının ihlal edildiği
ülkemizde, böyle, yığınla soruna çare aramamız gerekirken, bugün, burada,
bunları konuşmamız gerekirken, maalesef, üzüntüyle ifade etmek istiyorum,
Türkiye’nin kalbi, herkesin güvendiği, herkesin güvenmesi gereken, saygı
duyması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonuyla ilgili
yolsuzluğu konuşuyoruz ve bu, günlerdir Türkiye’nin gündemini meşgul ediyor.
Tesellimiz, yapıldığı iddia edilen yolsuzluğun denetimini Meclisin kendi
kendisini denetlemesidir. Genelde kamuoyunda “Başkanlık Divanındaki üyeler,
neden bu şekilde bir ihale yapılmasına göz yumdular, bu şekilde ödemeler
yapılmasına göz yumdular, niye bugüne kadar seslerini çıkarmadılar” diye
Başkanlık Divanı üyeleri de bir itham altındadır.
Değerli arkadaşlar, öncelikle, Başkanlık Divanının bu konuda bir yetkisi
yoktur -az sonra konunun seyrini size izah edeceğim- sadece, Başkana bir yetki
verilmiştir ihale yapılmasıyla ilgili, onun dışında, Başkan, bu konuyu hiçbir
suretle, Başkanlık Divanının gündemine getirmiş değildir. Zaman zaman, bizim
sizler gibi kamuoyundan duyduğumuz konuları dile getirmek istediğimizde
“Sayıştay denetçisi çağrılmıştır, şu kontrol edilmiştir, şu teknik birim amiri
getirilmiştir” şeklinde cevaplar verilmiştir; yani, kısacası, Başkanlık
Divanının bu konuda yetkisi yoktur. Zaten, Başkanlık Divanı üyelerinin de İdare
Amirlerinin de yetkisi Meclis Başkanının verdiği ölçüde bir yetkidir; onun
dışında bir yetkisi yoktur. Bana bağlı birimlerde -mesela ben İdare
Amiriyim- benim Meclis Başkanının
verdiği yetkinin dışında bir yetkim yoktur, hatta o birimlerde dahi tasarrufum
kısıtlıdır. Bu itibarla, bu konuyu, kamuoyunda bilinmesi açısıdan açıklama
zarureti duydum.
Öncelikle, eski Genel Kurul salonunun oturma düzeninin uygun olmayışı ve
yoklamaların çok zaman alması nedeniyle oval bir salon yapılması kanaati hâkim
oldu. Bunun için de, yoklamanın daha çabuk ve seri olması, zamandan tasarruf
edilmesi için, elektronik sistemli bir yoklama sistemi getiren Genel Kurul
salonu yapalım denilmiş. Buna da, 19 Ekim 1994 günü 82/12 sayılı Divan
kararıyla, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51/1 maddesi uyarınca karar
verildi. O tarihte de Meclis Başkanı Sayın Cindoruk’tu. Daha sonra, Vefa
Tanır’ın Başkanlığında, 22.12.1994 tarihinde yapılan toplantıda karar iptal
edildi. Sayın Kalemli Meclis Başkanı seçildikten sonra, 20 nci Dönemde,
20.6.1996 gün ve 16 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı
kararıyla, Emlak Konut AŞ’ye, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamı dışında
kalınmak suretiyle, maliyet artı kâr esasına göre verilmesi
kararlaştırılmıştır. Şirkete, ayrıca, yüklenici ve taşeron ihalelerini kendi
usullerine göre yapma yetkisi de tanınmıştır.Bu karar doğrultusunda, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Emlak Konut AŞ arasında, 26.7.1996 günü
ilgili proje yönetim sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeyle, işin, Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına Emlak Konut AŞ tarafından yürütülmesi
kararlaştırılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, bir sözleşmeyle, ihale
yetkisini anonim şirket statüsündeki bir kuruma devretmesi, 1050 sayılı
Muhasebei Umumiye Kanunu ile bu ihalenin kapsamındaki harcamalara izin veren
bütçe yasasına aykırıdır. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu
devir işlemiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanından almadığı
yetkiyi kullanmıştır.
20.6.1996 tarihinli Başkanlık Divanı kararı ihale açılması konusundadır;
ihale kararı değildir. Başkanlık Divanının o zamanki üyesi Sayın Mustafa Yılmaz
ile Sayın Kalemli arasında geçen konuşmanın zaptı şu anda elimde.
Sayın Mustafa Yılmaz -idare amiri o zaman- şöyle diyor:
“Proje yaptıracağız. Proje biter, keşif bedeli çıkar...
Başkan – Önünüze gelecek o. Biz, onu istemiyoruz, şimdi sizden ihale
kararı almıyoruz; ihale yapma yetkisini istiyoruz; o yetkiyi vermezseniz, nasıl
yapacağız?
Mustafa Yılmaz – Ama, önce proje bitmiş olsun.
Başkan – Mustafa Bey, temmuz ayında önümüze gelecek, onların siz hepsini
göreceksiniz. Zaten, benim o yetkim olmasa, ben, Başkanlık olarak adamları
nasıl çağıracağım ki?.. Buraya kadar gelmiş bir iş, bundan geri rücu edebilir
miyiz; mümkün değil.”
Yani, burada, biz, kendisine ihale yapma yetkisini vermiş değiliz.
Burada, Emlak Konut AŞ tarafından ihaleye çıkılacağı; ancak, ihale kararının
Başkanlık Divanına geleceği, Başkanlık tarafından söylenildiği halde bu karar
yerine getirilmemiş, Başkanlık Divanı aldatılarak bir ihale emrivakisiyle karşı
karşıya bırakılmıştır.
Emlak Konut AŞ’nin hazırladığı ihale teklif alma şartnamesinin 23 üncü
maddesinde, ihale kararlarının, Emlak Konut yönetim kurulunun kararıyla
kesinleşeceği hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümle, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına dahi devretmediği
bir yetki âdeta gasp edilmiştir.
Emlak Konut AŞ 7.6.1996 tarihinde 7 firmayı çağırıyor ve burada bu
firmalardan en düşük teklif veren Mesa ve Nurol’a işi veriyor. Teklifin bedeli,
21 770 533 dolar; tabiî, bu, daha sonra diğer ek masraflarla 38 veya 40 milyon
dolar civarına ulaşıyor. 11.10.1996 tarihinde sözleşme imzalanıyor. 14.10.1996
tarihinde yer teslim ediliyor. 15.10.1997 de işin bitme süresidir; ama,
maalesef bitmiyor.
İhale de, tabiî, faturalı işler artı kâr üzerinden verilmiştir. İhale,
Başkanlık Divanından saklı olarak yapıldıktan başka, Meclis Teknik Daire
Başkanlığınca, Meclis salonunun söküm, avizelerin temizliği gibi işlerdeki
afaki fiyatlara itiraz edilince, Meclisin Genel Sekreteri Necdet Basa
tarafından azarlanıyor ve devredışı bırakılarak, Ahmet Korkmaz ve Bilal
Demircan adlı iki eleman dışarıdan işe alınıyor. Bunlardan biri hemen İşletme
Yapım Müdür Yardımcılığına atanmış ve bu işler, bundan sonra, Genel Sekreter
Yardımcısı ve bu elemanlarla yürütülüyor. Tabiî, bu elemanlardan birisinin
Meclis lojmanlarındaki dairesinde Mesa
tarafından birtakım tadilatlar yapıldığını da sonradan öğreniyoruz. Oysa,
20.6.1997 tarihli Başkanlık Divanı kararında, bu işlerin, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Teknik Daire Başkanlığı İşletme Yapım Müdürlüğünün kontrolünü takiben
yapılması öngörülüyordu. Burada, bu görev ve sorumluluğun Başkanlık oluruyla
yok sayılması, görevi ihmal ve suiistimaldir.
Arkadaşlar, ayrıca, burada, salonun sökülmesine 3 milyon 900 bin dolar,
yani, bugünkü fiyatlarla 506-510 milyar lira civarında para ödeniyor. Sadece
salonun sökülmesinde, Anadolu’dan bir işçi, bir ekip getirseydik, onu bedavaya
söker, o malzemeyi kullanırdı.
Avizelerin temizlenmesi 20 milyar lira civarında. Bu avizelerin toplam
fiyatı nedir, ben, şahsen merak ediyorum? Orada, avizelerin indirilmesiyle
ilgili merdiven şeklinde bir asansör kuruluyor; bunun da fiyatı 9 milyar lira
civarında.
Meclis Teknik Daire Başkanlığının devredışı bırakılarak iki eleman
alınması, işteki yolsuzluğun ilk sinyallerini zaten vermiş oluyor. İhale,
müteahhit firmaya detay proje olmadan, avan projeyle veriliyor; yani, 1/100’lük
projeyle ihale veriliyor; esas detay proje -1/50’lik proje- detayıyla,
analizleriyle beraber fiyatlandırılıp verilmiyor ve bu şekilde, detay proje
olmadan, avan projeyle verildiği için de, afaki fiyatlar çıkıyor, kontrol
edilemeyen fiyatlar ortaya çıkıyor.
Daha sonra, basında yer alan birtakım iddialar ve birkısım Başkanlık
Divanı üyelerinin bu iddialarla ilgili müracaatı üzerine, Sayın Kalemli,
Sayıştaydan iki denetçi getiriyor -bunlar belki ismen bildiği insanlardır-
onlara bir rapor tutturuluyor ve bu rapordan sonra, bu Sayıştay görevlilerinden
birinin oğlu da Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonunda kadrolu olarak işe
alınıyor. Şimdi, arkadaşlar, bu elemanları, siz, kendiniz, Mecliste görevli
olarak, özlük hakları Meclisten ödenmek suretiyle istiyorsunuz, onlara bir
rapor tutturuyorsunuz; arkasından, bu elemanlardan, Sayıştaydan gelen bu
denetçilerden birinin çocuğunu işe alıyorsunuz... İster istemez, burada bir
ahbap-çavuş ilişkisi insanın aklına geliyor.
Daha sonra, Sayın Hikmet Çetin Meclis Başkanı olunca, bu iş tekrar
gündeme geliyor; orada, ben, Sayın Mustafa Baş arkadaşımızla, konuyu -burada
tutanaklarda var- dile getiriyorum ve şunu diyorum: “Sayın Başkan, bu Meclisin
ihalesine giren müteahhitlerle ben görüştüm -bir işadamının bürosunda tesadüfen
görüştüm- bu ihaleyi sorduğumda ‘bu iş, bugünkü fiyatın yarı fiyatına
yapılırdı, yapan insan da kâr ederdi, iyi de kâr ederdi’ diye cevap verdiler.
Peki, siz niye buna yüksek fiyat verdiniz de, düşük, normal fiyat vermediniz
diye sorduğumda ‘maalesef, Emlak Konutta bu işler böyle yürüyor; müteahhitler
orada belli sıraya göre iş aldığı için, bize böyle fiyat ver dediler, biz de
onun için böyle fiyat verdik’ dediler.”
Bu konuyu, zaten, Plan ve Bütçe Komisyonunda Ertan Yülek arkadaşımız da
dile getirmiş ve “biz, bununla ilgili Meclis araştırması önergesi vereceğiz”
demişti.
Şimdi, arkadaşlar, bu konu Türkiye’nin gündemine gelmeden önce, biz,
Meclis Başkanlık Divanında, bunu bir siyasî polemik konusu yapmayalım,
partilerin zarar görmesi veya bir siyasî rant, siyasî çıkar sağlama noktasında
hareket etmeyelim; hakikaten böyle bir yolsuzluk varsa, ciddî şekilde, dürüstçe
bunun üzerine gidelim diye konuştuk ve bunun için de Sayın Kalemli’nin
Başkanlığında yapılan toplantıda...
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) – Hikmet Çetin’in...
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – ...her partiden birer kişi olmak üzere,
bir soruşturma komisyonu kurduk ve bu komisyon da çalışmasına başlamıştı
arkadaşlar. Sonradan, tabiî, bu komisyon çalışmaya başladıktan on onbeş gün
sonra, gazeteler bu konuyu gündem etti ve günlerdir de böyle devam ediyor.
Aslında, Meclis kendini denetlemeye, basından önce iyi niyetle başlamış idi.
Koltukların fiyatı gündeme geldi... Hakikaten fiyatlar çok afaki.
Firmalar “efendim, orada bazı şeyler hakikaten pahalıdır, bazılarından zarar
ediyoruz” diyorlar. Zarar ettikleri hiçbir kalem mal yoktur arkadaşlar, hepsi
afaki -bizde hepsinin listeleri vardır, zamanımız çok daraldı, zamanınızı almak
için okumuyorum- fiyatlarla yapılmıştır. Bir örnek vereyim: Salonun klima ve
havalandırma işini müteahhit bir firma yapıyor. Bu firma, Nurol ve Mesaya 1,2
milyon dolara bu işi yaptığını faturalıyor. Meclise de, bu iş 2,9 dolara fatura
ediliyor; yani, 1,2 milyon dolara yaptırdığı işin karşılığını, Meclisten 2,9
milyon dolar olarak; yani, parasını 3 misli tahsil ediyor.
Bu işler yapılınca, tabiî, Meclis
bürokratlarının haberi de yoktu çoğu zaman. Bakın, enteresandır arkadaşlar, 5
Aralık 1997’de, yani Sayın Hikmet Çetin bu göreve geldikten sonra, bürokratlar,
Emlak Konuta yazı yazıyor: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonu,
teklif alma usulüyle anahtar teslimi olarak mı, teklif alma usulüyle mi ihale
edilmiş” şeklinde soru soruyor... Yani, Meclis bürokratlarının, Meclis Genel
Kurul salonunun nasıl yapıldığından haberi dahi yoktu; bu evraklar, bilgiler
Meclis bürokratlarından tamamen kaçırılmıştır.
Olaylar daha çok nasıl ortaya
çıkıyor; Sayın Kalemli’nin Mesa Koru Sitesinden daire alması, daha sonra
daireyi geri vermesiyle... “Ben etik hata yaptım; ama kanunen güçlüyüm” diyor.
Arkadaşlar, eğer, Sayın Kalemli, hakikaten alınteriyle kazandığı helal
parasıyla bu daireyi almış olsaydı, niye geri versin; ne gerek vardı?! İnsan,
dürüstçe bir daire alacaksa, Mesadan da alır veya bir başka firmadan da alır;
çünkü, ticaret yapıyor, beğendiğin firmadan alabilirsin; ama, belliki burada
bir yolsuzluk yaptığı şüpheleri insanın kafasında, uygulamaları itibariyle de
geliyor, uyanıyor ve burada da, kendisi daireyi geri vermek suretiyle zımnen de
bu hatayı yapmış olduğu ortaya çıkıyor.
Tabiî, burada, diyor ki: “Hukukta ben güçlüyüm.” Hukukta güçlü olup
olmadığını -yargıya gideceğiz- yargıya gitsin kendisi, orada zaten hepimiz
anlarız.
Değerli arkadaşlar, bakınız, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı; bunun
hakkında bir iddia ortaya çıktığı zaman, bizler, evvela “olmaz, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı böyle bir şey yapmaz, yanlıştır” diyebilmeliydik
arkadaşlar. Bunu diyebildik mi; hiçbirimiz diyemedik arkadaşlar. (RP
sıralarından “diyemedik” sesleri) Niye diyemedik; çünkü, geçmiş sicili de doğru
değildir. Ben de açıklayacağım bazı şeyleri. Niye diyemedik; burada Yücel
Seçkiner, Devlet Bakanımız, kardeşinin ismi birtakım yolsuzluklara
karıştığında, ilk duyduğumda ben şahsen, Yücel Beyin bu işten haberi yoktur;
olmaz, yapmaz dedim; adamı tanıyoruz, geçmişinde böyle bir şey yok. Ama, Sayın
Kalemli’nin, birçok yerde, mesela Tavşanlı’da, kömür ocaklarıyla ilişkisi
olduğu orada kamuoyunda konuşuluyor, basında da çıkmış. Sağlık Bakanıyken,
Akdeniz Tam Vakfına, doğumevini, orada birtakım yollarla hibe etmiş, devlete
tamiratını yaptırmış. Ataköy’de, biri kendisine, diğeri Hüseyin Çınar adına daire
ayrılmış, burada Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu raporunda vardır; birisini
kendisine ayırtmıştır, birisini de Hüseyin Çınar’a ayırtmıştır. Bu, tabiî Engin
Civan zamanında.
Daha sonra, bir televizyon kuruluşundan dinlediğimiz kadarıyla -tabiî
açıklanmadı, kendisi tekzip etmedi- Silifke Taşucu’nda Mesa Sitesinde villası
olduğu söyleniyor. Yine, Ege’deki villasını Mesaya tamir ettirdiği; İzmir
Karşıyaka Yalı Caddesinde Çakırel Apartmanında bulunan lüks dairesini -bunları
basından okudum, doğru mudur bilmiyorum- 29 Aralık 1997’de Rıfat Koç’a sattığı
söyleniyor.
Arkadaşlar, yine, çok enteresandır, kendisi milletvekili -Anavatan
Partisi o zaman iktidarda- gidiyor, o zamanki Maliye ve Gümrük Bakanına -o
zamanki müsteşar şu anda burada milletvekilidir- diyor ki, Tekel Genel Müdürüne
telefon edin, benim işim var orada. Tekel Genel Müdürüne gidiliyor Aydın
Yardımcı isimli bir şahısla, efendim, bir huzur projesi vardır diyor,
biliyorsunuz bu huzur projesi benim bakanlığım zamanında -Sayın Keçeciler de
belki bilir- başlamış, şimdi milletvekiliyim, üzerime sorumluluk düştü, ben, bu
huzur projesini gerçekleştirmem lazım” diyor. Neymiş; Avrupa’da rakı
satacakmış... Huzur projesi doğrultusunda, Avrupa’da rakı satma yetkisini Tekel
Genel Müdürü Süreyya Yücel Özden’den istiyor arkadaşlar; burada tutanakları
var. O da, tabiî, buna olumsuz cevap veriyor “kanun müsait değil” diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Göktaş, konuşmanızı tamamlayın efendim.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, bitmez ki bunlar...
Sonuç itibariyle, Millî Güvenlik Kurulunca yazılan yazıda “Huzur planı
çerçevesinde, Maliye ve Gümrük Bakanlığı ile Tekel Genel Müdürlüğüne herhangi
bir görev verilmemiştir” deniliyor; yani, görev kapsamı dışında.
Sonuç itibariyle, büyük baskılar kuruluyor ve Yücel Özden, burada, Sayın
Kalemli ile Aydın Yardımcı isimli şahsa “bunu yapmamız mümkün değil; yalnız,
size, Avrupa’da, -Almanya’da- bir şişeleme fabrikası kurduralım, siz de bir
şirket kurun, ortak yapalım, beraber yürütelim” diyor. Sayın Kalemli Avrupa’ya
gidiyor; Avrupa’ya gittiğinde, yine bu işi bizatihi kendisi takip ediyor. Orada
toplantı yapılıyor, toplantının başkanı da Sayın Kalemli. Yücel Özden, Yavuz
Sayılır, Selahattin Uçankan, Fahri Akın ve Necdet Basa bu işleri organize
ediyorlar ve bundan dolayı da, devleti bir hayli zarara sokuyorlar; çok
fevkalade bir şekilde; bende bunun belgeleri var. Detaya girmiyorum; çünkü,
vaktim çok daraldı, bitmek üzere.
Şimdi, Kalemli’yi size bir takdim edeyim. Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; kim bu Kalemli?
BAŞKAN – Sayın Göktaş, sürenizi tamamladınız efendim; lütfen...
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Bakınız, Meclis albümünde özgeçmişini, siyasî bölümü okuyorum: “XVII,
XVIII, XIX uncu Dönem Kütahya Milletvekili, Çalışma, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik, Sağlık ve Sosyal Yardım, İçişleri, Orman Eski Bakanı, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Eski Başkanvekili, Anavatan Partisi Grup Başkanvekili, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Eski Başkanı...”
Değerli arkadaşlar, Anavatan Partisinde böyle bir adam daha var mı Sayın
Mesut Yılmaz’dan başka; böyle yetkileri olan, böyle makamlara gelmiş bir kişi
daha var mı Anavatan Partisi içerisinde; bir tek kişi yoktur. Mesut Bey ile
beraber en üst düzeyde bulunmuş ve onunla beraber en çok değer verilen insan,
Sayın Mustafa Kalemli’dir arkadaşlar. Böyle bir adam, eğer böyle bir işin
içerisine girmişse -Sayın Necdet Basa ile ilişkilerini fazla açıklayamıyorum;
çünkü, vaktim çok daraldı- Sayın Necdet Basa’yla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayın efendim.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Peki, toparlıyorum Sayın Başkan.
Sayın Basa’yla ilişkileri, ta Almanya’dan başlıyor, Rizeli, hemşerisi...
Mustafa Kalemli ile Sayın Yılmaz’ın ilişkileri ortada. Bir iktidar partisinin
içindeki, en üst düzeydeki -eğer, Kalemli’nin başına böyle bir iş gelmiş
olmasaydı, yarın, belki de, siz, bunu, bize cumhurbaşkanı adayı olarak takdim
edecektiniz- bu kadar üst, bu kadar yetkili makamlara gelmiş bir kişi için
böyle şaibeler oluyorsa, Anavatan Partisinin vay haline arkadaşlar; ben size ne
diyeyim bundan sonra.
Hepinize saygılar sunuyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan Trabzon Milletvekili Sayın
Kemalettin Göktaş’a teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, söz sırası, Balıkesir Milletvekili Önder
Kırlı’daydı; ancak, bir sıra değişikliği yaptı arkadaşlarımız.
Bu sebeple, şimdi, Demokratik Sol Parti Grubu adına, İzmir Milletvekili
Sayın Hakan Tartan konuşacaklar.
Sayın Tartan, konuşma süreniz 20 dakikadır.
Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
DSP GRUBU ADINA HAKAN TARTAN (İzmir) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri, bizleri televizyonları başında izleyen değerli yurttaşlar;
hepinizi, saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Meclis Genel Kurul salonu inşaatı sırasında gelişen olaylarla ilgili
olarak gündeme gelen araştırma önergesi nedeniyle, Demokratik Sol Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son iki haftanın en önemli gündem
maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul inşaatı. Genel Kurul
inşaatında büyük usulsüzlük ve yolsuzluklar yapıldığı iddiası, sadece Ankara’da
değil, Türkiye’nin dört bir tarafında, hemen her ortamda tartışılıyor,
değerlendiriliyor. Halkın içindeki milletvekilleri olarak, sık sık “nedir bu
işin aslı, devlet zarara uğratılmış mı” sorularıyla karşılaşıyoruz.
Demokrasimizin gözbebeği bu Kurumu, Türkiye Büyük Millet Meclisini,
elbette, kimse yıpratmak istemez; ancak, bu Kurum bünyesinde yaşanan bazı
sıkıntıların da milletle paylaşılması zorunluluğu ortada. Milletten
kaçırılarak, bazı konular örtbas edilerek hiçbir yere varılamaz. Dürüst,
nitelikli ve açık yönetimlerin gizli kapaklı işleri olmaz. Bu tür yönetimlerde,
günahlar da sevaplar da ortadadır ve kusur işleyen, hesabını verir. Aksi
yaklaşımlar ise, bugün hep şikâyetçi olduğumuz devlet içerisinde devlet, derin
devlet ve çete iddialarının temel malzemesidir. Halkın sıkıntılarına çözüm
bulmanın yanı sıra, demokrasimizin gelişimine de en çok katkı sağlayan bir
kurum olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu tür çabalara meydan vermemiştir,
vermeyecektir. Dürüst ve temiz toplum ideali, bizlerin yüreklerinde ve beyninde
ışıldayan bir yıldızdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Meclisin ne saygınlığını ne de
kurumsal önemini düşünmeyen bazı kişi ve kuruluşların yaptıklarının da
yanlarına kâr kalması beklenmemeli. Konuşan ve tartışan bir Türkiye, sorunların
aşılması yönündeki en önemli güvencemizdir. Bu yüzden, konunun enine boyuna
tartışılmasında ve değerlendirilmesinde büyük yarar vardır. Öte yandan, konuyu
siyasî bir platforma taşıma yaklaşımını da doğru bulmadığımı belirtmek isterim.
Meclis Genel Kurulunda yaşananlar siyasî değil, teknik, ekonomik, ahlakî ve
hukukî konulardır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Mecliste yapısal ve teknolojik bir
gelişme istemi, yaklaşık on yıldan beri seslendirilen bir konu. İşte, bu
noktada hemen şu soru akla geliyor; acaba Meclis Genel Kurulunda bu denli büyük
bir değişikliğe gerek var mıydı? Sadece, havalandırma, akustik ve ses düzeniyle
elektronik sistem; yani, oylamalarda sürat sağlayacak bir düzenlemeyle
yetinilebilir miydi? Birçok ülke, tarihî parlamento binalarını koruyup o manevî
hazzı yaşarken, Türkiye’nin, çok farklı bir yenilenmeye gitmesi doğru muydu?
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Meclisin yenilenmesiyle ilgili
karar, 19 uncu Dönem Parlamentosu tarafından alınıyor; ancak, uygulama, 20 nci
Dönem Parlamentosuna düşüyor; yani, bizlere. Ne var ki, milletvekillerinin bu
konuda yeterince bilgilendirilmedikleri, şu son iki haftalık gelişmelerle de
açık seçik ortada. Bir mimarî proje çizdirildiği, İngiliz sistemine benzer bir
yapılanma olacağı, elektronik sistemlerin değiştirileceği ve modernize
edileceği biliniyor, hepsi o kadar. Çağdaş bir parlamento yaratılmak
istenildiği kesin; ama, kesin olan bir şey daha var ki, o da, Genel Kurul
salonuyla ilgili olarak yaşanan
birtakım gelişmeler.
Zaten, Genel Kurul salonuyla ilgili ilk sancı, daha ihale aşamasında
başlıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanında, Genel Kurul
salonuyla ilgili bir karar alınıyor; ama, o karar da tartışmalı. Başkanlık
Divanı üyeleri “onay verdikleri kararın, Meclis Genel Kurul salonu ihalesi için
değil, Meclisin böyle bir ihaleye çıkması konusunda ön izin olduğunu” ifade
ediyorlar; yani “ihale kararı sonra olacaktı” diyorlar.
Burada, bir hususun altını sevinerek ve gururla çizmek durumundayım.
Demokratik Sol Parti, her konuda olduğu gibi, halktan yana, dürüst, araştırmacı
ve nitelikli tavrını, Genel Kurulu salonu inşaatı ihale aşamasında da gözler
önüne sermiştir. Meclis Başkanlık Divanının Demokratik Sol Partili üyeleri, hem
dönemin Meclis Başkanını hem diğer ilgilileri ve kamuoyunu, altyapısı
hazırlanmamış, plan projesi olmayan ve bir keşif özeti bile hazırlanmamış
ihalenin yaratacağı sıkıntı konusunda uyarmışlardır, hem de defalarca
uyarmışlardır.
“Görünen köy kılavuz istemez” diye güzel bir deyimimiz vardır. Gerçekten
de, bu ihalenin sıkıntı yaratacağı daha ilk günden görülmüş, Demokratik Sol
Partili arkadaşlarımız bu konuda üzerlerine düşeni yapmış, herkesi uyarmış
“tehlike geliyor” demiş; ancak, bu uyarılar dikkate alınmamıştır. Başkanlık
Divanında yer alan değerli arkadaşlarım Sayın Uluç Gürkan, Sayın Mustafa Yılmaz
ve Sayın Kâzım Üstüner’in ve Meclis bütçesi görüşmeleri sırasında Partimiz
adına bu sorunu ilk kez gündeme getiren Ahmet Tan’ın duyarlı yaklaşımları ve
özverili çalışmaları, zaten, kamuoyunun da takdirini kazanmıştır.
Değerli Başkan, değerli arkadaşlarım; burada, 14 Ocak 1997 tarihinde
Demokratik Sol Partili Başkanlık Divanı üyesi arkadaşlarımın o dönemin Sayın
Meclis Başkanına gönderdikleri bir notu huzurlarınızda okumak istiyorum; bakın,
şöyle: “Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yapım
işi, Genel Başkanımız Bülent Ecevit’in talimatı üzerine, DSP Grubunca
incelenmiştir. Bu incelemenin sonuçları aşağıda özetlenmiştir:
“1- Bu iş için, Devlet İhale Yasasının 89 uncu maddesinin işletilmesi,
Başkanlık Divanı bakımından yetki aşımı olarak değerlendirilebilir.
2- Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunda başlayan işin
ihalesi hukukî temelleri bakımından boşluktadır.”
Bunun maddelerini okuyorum:
“a) Başkanlık Divanının verdiği yetki, ihalenin yapılmasıyla sınırlıdır;
ihale kararını kapsamamaktadır. Nitekim, ihale kararıyla ilgili sürecin
Başkanlık Divanına geleceği ve tartışılacağı, tutanaklarda açıkça
belirtilmiştir; ancak, bu karara rağmen, Başkanlık Divanı, ihale sürecinde
bütünüyle devredışı kalmıştır.
b) İhalede uygulanacak usul ve esaslar belirlenmemiştir. TBMM adına
Emlak Konut AŞ ile yapılan proje yönetimi sözleşmesi, bu kapsamda
değerlendirilemez.
c) Maliyet artı kâr esası, ihalenin götürü bir bedelle verilmesini haklı
kılmaz. İşin, bölünerek ayrıca fiyatlandırılması ve gerekiyorsa, ayrı ayrı
ihale edilmesi zorunludur. Emlak Konut AŞ, bunu yapmayarak ihalede yetki
aşımında bulunmuştur.
3- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının ilgili kararında,
TBMM Teknik Daire Başkanlığı İşletme ve Yapım Müdürlüğünün kontrolü
öngörülmüştür; ancak, Emlak Konut AŞ ile yapılan proje yönetim sözleşmesinde bu
kontrol işlemi, başkanlık incelemesine dönüştürülmüştür. Bu değişiklik
nedeniyle hakedişlerin düzenlenmesinde TBMM bakımından usul eksiklikleri
kaçınılmaz olacak, yapılacak ödemeler, hukukî bakımdan boşlukta
kalabilecektir.” Bakın “yapılacak ödemeler, hukukî bakımdan boşlukta
kalabilecektir...”
“DSP Grubunun yukarıda özetlenen incelemesinin görüşülmesi ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu yapım işinin, varsa yasal boşluklarının
doldurulması için Başkanlık Divanının toplantıya çağırılmasını saygılarımızla
arz ederiz. 14 Ocak 1997”
Ancak, o tarihteki bu uyarılara, bu derli toplu değerlendirmelere
rağmen, maalesef, ne bu toplantı yapılabilmiş ne bu uyarılar dikkate alınmış.
Keşke, o gün arkadaşlarımızın; yani, Demokratik Sol Partinin uyarılarına kulak
verilseydi; keşke, o günkü eleştiriler dikkate alınsaydı; keşke, o gün önlemler
gündeme getirilseydi; keşke, bugünkü noktaya gelinmeseydi; keşke, gözümüz gibi
korumamız gereken bu Yüce Parlamento bu denli yıpranmasaydı.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sadece Başkanlık Divanı üyesi
arkadaşlarımız mı; Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Sayın Bülent Ecevit de
konuyla ilgili uyarısını yapıyor “bu işte bir yanlış var” diyor; ama, acele
ediliyor, ama, gerekli özen gösterilmiyor, atı alan Üsküdar’ı geçme peşinde.
Ve yanlışlar zinciri başlıyor. İhale için acele ediliyor, proje ve keşif
özeti, işi yapacak Emlak Konuta iletilmeden işlemler başlıyor. Bu, şu demek; bu
Genel Kurul kaça mal olacak, Allah bilir. Öyle ya, kullanılacak malzemenin çoğu
da ithal olduğu için, ne birim fiyatı hesabı var ortada ne kullanılacak malzeme
ne de ciddî bir analiz. Bugünün, gelişen, çağdaş Türkiyesinde, bu, ithal diye
tutturulan malların da, malzemenin de birçoğu, bizim insanımızdan
sağlanabilirdi; bizim sanayicilerimiz de, işadamlarımız da, üretici ve küçük
esnafımız da, aynı malları, aynı kalitede üretebilecek bir noktadadır. Önce
buna inanalım, önce onlara güvenelim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Emlak Konutun alelacele ihalesinde
bazı baskılar olduğu iddiaları da gündeme geldi. Nitekim, Emlak Konut
yetkilileri de yaptıkları açıklamalarda “öyle acele edildi ki, bazı hatalar
oldu; biz de hata yaptık” itirafında bulundu. Yangından mal mı kaçırılıyor;
nedir bu acele? Kimler, neyin telaşında? Emlak Konutun Meclis adına yaptığı
ihaleye katılan firmalardan en düşük teklifi veren Mesa-Nurol ihaleyi alıyor.
Bedel: 21 milyon 770 bin dolar. İhaleye katılan firma sayısı: 7. Emlak Konut
yönetimine geçen gün “sizinle kaç firma çalışıyor” diye sorduk. Yanıt: 110.
Yani, 110 firma nerede, 7 firma nerede!
Yanlışlar devam ediyor. Birçok ünlü firmanın bu ihaleye girmesinin
engellendiği iddia ediliyor, bazı baskılar gündeme geliyor. Bu ihaleye,
Mesa-Nurolun üzerinde teklif vererek katılan, ancak, kaybeden diğer firmalar,
bir anda, ihalenin sonuçlanmasıyla birlikte 21 milyon dolarlık bu projenin
taşeronu oluveriyorlar. Evet, önce ihaleye katılıyorlar almak için, sonra, bir
firma alınca, 6 firma, o 1 firmanın taşeronu oluyor; rakip firmalar bir pastayı
paylaşıveriyor; 21 milyon dolarlık bir pasta... Şimdi soruyorum size; bu işte
bir bityeniği yok mu?
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; derken, iş başlıyor; 1 yılda
bitecek ve Meclise teslim edilecek; ama, ortada, gerekli plan, proje ve keşif
özeti yok; ezbere bir işe başlanıyor ve daha işin başında bir büyük sıkıntı
yaşanıyor; eski Genel Kurul salonunun 3 milyon 900 bin dolara sökülmesi, o
günkü parayla 506 milyar, bugünkü parayla 750 milyar lira; insana, dudak
ısırtan bir rakam. Herkes bilir ki, söküm firmaları ve müteahhitler, söküm için
para almaz, üste para verir; çünkü, çıkan parçalar satılarak değerlendirilir;
ama, iş, Meclise gelince, öyle olmuyor ve o günün koşullarında, tam 506 milyar
lira ödeniyor. 100 işçiyi, 2 ay, 60 milyon lira maaşla çalıştırsanız, başlarına
da en iyi teknik ekibi koysanız, taş çatlasa, 15-16 milyar lira ödenir; ama,
devletin kesesinden, tamı tamına 3 milyon 900 bin dolar çıkıyor.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iş böyle tatlı kârla başlayınca,
arkası da geliyor tabiî; 4 tuvalet tadilatı için 46 bin dolar, elektrik işleri
için 111 bin dolar, Cumhurbaşkanlığı ve seyirci koltukları için 990 bin dolar
tutarında ek iş çıkarılıyor. Elektrik donanımı da proje dışında tutulunca, 21
milyon dolara ihale edilen projenin maliyeti bir anda 38 milyon dolar
oluveriyor. Düşünün bir kere; Meclis Genel Kurulu yapıyorsunuz, seyirci koltuğu
düşünmüyorsunuz, elektronik sistem öngörmüyorsunuz. Sorarlar adama; peki, siz
ne yapıyorsunuz? Bu Genel Kurul inşaatını, sadece 1 300 dolarlık koltukları, 5
bin dolara Meclise satmak için mi yapıyorsunuz?!
İş, o kadarla da kalsa iyi; sakatlar için bir asansör öngörülüyor,
“Meclis asansörlerinden biri tadil edilerek sakat yurttaşlarımızın kullanımına
açılsın” deniliyor. Ne güzel!.. Bakın, sonra ne oluyor: Sanki, bu karar buhar
olup uçuyor, yerine bir karar alınıyor. O kararda da deniliyor ki: “Yeni bir
asansör yapılsın.” Onun maliyeti de 110 bin dolar.
Gelelim kamuoyuna en çok mal olan konuya, yani, koltuklara. Bu
koltukların değeri 1 300 dolar; yani, 270 milyon lira. Proforma faturada da bu
rakam yazılı; ancak, her ne hikmetse, 1 300 dolarlık koltuk, 5 bin dolardan,
yani, 1 milyar liradan Meclise satılıyor. Türkiye’de çok büyük firmalar var,
kalitede yabancıyı aratmıyor; oralardan araştırdık, sorduk, soruşturduk; en
kalitelisi 150 ilâ 250 milyon lira arasında değişiyor. Peki, bu fark neyin
nesi?! Sadece koltuklar mı; koltukların alt kirişleri ve bağlantı merkezleri
de, bire alınıp üçe beşe Meclise faturalanmış; halılarda, kapılarda, avize temizliğinde,
hatta, basamaklarda hep astronomik rakamlar...
BAŞKAN – Sayın Tartan bir saniye...
Değerli arkadaşlarım, dinleyici sıralarındaki ve milletvekili
arkadaşlarımın oturduğu sıralardaki gürültülerden dolayı, Genel Kuruldaki
müzakereleri takip edemediklerine dair arkadaşlarımızın şikâyetleri geliyor;
lütfen, hatibi, sükûnetle dinleyelim.
Buyurun efendim; 2 dakikalık sürenizi dikkate alacağım sonunda.
HAKAN TARTAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Emlak Konutun ve ilgili firmaların, bu konudaki savunması ise şöyle: “İş
için genel bir fiyat verildi. Bazı kalemler pahalı olabilir; ama, genel rakam
bellidir. Onun için, koltuğun pahalı olduğuna bakmayın.” O zaman, şu soru akla
geliyor: Bir tek kalem mal var mı acaba Meclise ucuz verilmiş; araştırıyoruz,
onu da bulamıyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; projeyi yapan firmanın keşif
özetinde, bu işin maliyeti 12 milyon dolar; hadi, bazı eksikler var diyelim,
olsun 20 milyon dolar; peki, bugünkü 38 milyon dolar ne demek? Proje müellifi, ilgilileri,
defalarca uyarıyor “fiyatlar şişiriliyor” diyor. Yine, Meclis araştırma
komisyonunun tutanaklarında proje müellifinin sözleri şöyle: “Bu işte,
fiyatlar, iki üç misli pahalı tutuldu. Uyardık; ama, bizi kimse dinlemedi.”
Nasılsa, denetimde de sorun var, milyarlar uçuyor gidiyor...
Bu arada, keşif özetini isteyen yazılar gönderiliyor. Keşif özeti
olursa, Meclisin zarara uğraması bir ölçüde önlenecek; çünkü, hangi malın,
hangi malzemenin, ne fiyata, nasıl alınabileceği, o faturalarda açık seçik ortaya
çıkacak ve keşif özeti, bunları gözler önüne serecek; ama, ortada keşif özeti
yok; bulunamıyor ve sonunda, Meclisin odasının bir köşesinde, hem de, ancak
geçen hafta bulunabiliyor.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu arada, Emlak Konut da bir kamu
kuruluşu olmasına rağmen, bu olaylara -üzülerek söyleyeyim ki- göz yumuyor,
üzerine düşen görevi yerine getirmiyor, denetim yapmıyor, birim fiyatlarını
araştırmıyor, uyarılara kulak asmıyor. İşte, bu olumsuzluklar zinciri içinde
de, proje müellifi Ural Mimarlığın 12 milyon dolar; yani 2,5 trilyon lira
olarak öngördüğü Meclis Genel Kurul salonunun yenilenmesi işi, ek bazı kalemler
de çıkarılarak, 40 milyon dolara; yani, 8 trilyon liraya dayanıveriyor. Emlak
Konut, bu usulsüzlüklerden “ben, işe kalem kalem bakmam, projenin tamamı için
verilen fiyat var” diye sıyrılmak istiyor. Firmalar “bizim tekliflerimiz kabul
edildi, kimse de bize bir şey sormadı; biz paramızı alırız” açıklaması yapıyor.
Türkiye, bir hukuk devleti; burada, hukuk kurallar işler. O hukuk
kuralları, devletin bir kurumunun, Yüce Parlamentonun, böyle zarara
uğratılmasına göz yumabilir mi?! 12 milyon dolarlık işin, dikkat edilmedi diye,
birilerinin kesesine 40 milyon dolar olarak girmesine göz mü yumacağız?! Bugün,
insanlarımız, işçimiz, emeklimiz, memurumuz, esnafımız, ekonomik sorunlar
nedeniyle sıkıntı çekerken, biz, 200 milyon liralık koltuğun, 1 milyar liraya
Meclise verilmesine ses çıkarmayacak mıyız; bunun ilgililerinden hesap
sormayacak mıyız?!
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; elbette soracağız ve soruyoruz.
Bugüne dek, inşaat için ödenen para, 19 milyon dolar düzeyinde; yani, proje
için taleplerini almış sayılırlar. Bundan sonra istihkaklar donduruldu,
hesaplar inceleniyor; dört beş koldan, maliyetler, birim fiyatlar saptanıyor.
Bundan sonra yeni ödeme yapılmayacak. Almak isterlerse, giderler mahkemelere,
başvururlar hukuka; derler ki “biz, bu koltukları 1 300 dolara aldık; ama, 5
000 dolara sattık. Paramızı vermiyorlar, paramızı isteriz.” Yüce Türk
mahkemeleri karar verir; bizler gibi, onlar da, tüyü bitmemiş yetimin hakkını
korur; bugüne dek olduğu gibi, bundan sonra da -kimse endişe etmesin- hukuk
gereğini yapar. Kimsenin yanına kâr kalmaz bunlar, araba fiyatına koltuklar
kimsenin yanına kâr kalmaz!
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu ilk
Meclisi anımsıyorum şimdi; büyük sıkıntılar içinde gerçekleştirilen büyük
başarıları; teneke kutular üzerinde, minderler atılarak yapılan toplantıları,
söyleşileri...
“Mecliste beliren ulusal iradenin, yurdun yazgısına, doğrudan doğruya el
koymasını kabul etmek temel ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde
bir güç yoktur.” Bu sözler, Mustafa Kemal’in, Ulu Önder Atatürk’ün. Bu
sözlerde, Yüce Meclis, ne kadar büyük, ne kadar onurlu. Bu Meclisin tarihi de,
geçmişi de onurlu; kimse buna söz getiremez. Bu Meclis, Atatürk ve çalışma
arkadaşlarıyla Kuvayı Milliyenin başlattığı Kurtuluş Savaşını yaşadı. Bu
Meclis, zorlukların, engellerin arasında, tavanı akan bir mekânda çağdaş bir
cumhuriyet yarattı. Bu Meclis, gaflet, delalet, hatta hıyanet yaşadı; ama, bu
Meclis, hep zoru başardı. Bugün üzerimize düşen, yine zoru başarmak, Meclisin
onurunu kurtarmak, uğradığı zararı telafi etmek; bu araştırma ile gerçekleri
ortaya koymak, gerekirse hesap sormak.
İlk Meclis tarih yazmıştı; hepsine şükran ve minnet borçluyuz. Bu Meclis
de, üzerindeki kara gölgeleri kaldırarak yeniden tarih yazmalıdır; o tarihte,
bundan böyle hep aydınlık sayfalar olmalıdır.
Saygılarımla. (DSP, DYP ve RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan İzmir Milletvekili
Sayın Hakan Tartan’a teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Sayın Önder Kırlı’da.
Sayın Kırlı, konuşma süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA İSMET ÖNDER KIRLI (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamuoyunu günlerdir meşgul eden ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin manevî kişiliğiyle çok yakından ilgili bir konuda Cumhuriyet Halk
Partisinin görüşlerini, bu araştırma önergeleri nedeniyle Yüce Meclise aktarmak
için huzurlarınızdayım. Hepinizi, şahsım ve partim adına saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul toplantı salonunun yenilenme
projesi, 1994 yılında Sayın Cindoruk’un Başkanlığı döneminde ele alınmış; o
zaman da, 2886 sayılı İhale Kanunu kapsamı dışına çıkılarak, 89 uncu maddeye
göre yarışma ile yürütülmüştür.
Sayın Kalemli döneminde, henüz 1/100 tatbikat projeleri hazırlanmış
olduğu halde, iş, Başkanlık Divanının 20 Haziran 1996 tarihli oturumuna
getirilmiştir. Tutanakların açıkça ortaya koyduğu üzere, projelerin
tamamlanmamış olması nedeniyle ihale yapılamayacağı Divanda uzun uzun
tartışılmış ve Sayın Kalemli’nin aynen “biz, onu istemiyoruz şimdi sizden;
ihale kararı almıyoruz; temmuz ayında önünüze gelecek, onların hepsini
göreceksiniz; benim, yetkim olmazsa, Başkanlık olarak, o adamları nasıl
çağıracağım ki” sözleriyle, Divanda ihale kararı alınmadığı, Divana getirilmek
üzere, ihaleyle ilgili görüşlerin tespitine yönelik yetki istenildiği
anlaşılmaktadır. Ancak, sonradan yazılan ve Divan üyelerince de imzalanan
kararda, işin, niteliği ve özelliği nedeniyle, 2886 sayılı Yasanın istisnası
olan 89 uncu maddeye göre -maliyet-kâr sistemine göre- Emlak Konuta verilmesi,
bu konuda Emlak Konut ile Başkanlık arasında protokol yapılması, ihaleyi Emlak
Konutun kendi usullerine göre yapması, düzenlenecek olan istihkak ve yapılacak
sarfların, Türkiye Büyük Millet Meclisi Teknik Daire Başkanlığı ve İşletme
Yapım Müdürlüğünün kontrolünden sonra ödenmesi, Divan üyelerince imzalanmıştır.
Değerli arkadaşlarım, tutanaklarda yer almasına rağmen -tutanak-karar
çelişkisi üzerinde durmuyorum- aslında Emlak Konutla yapılan bu proje yönetimi
sözleşmesinin Divana sunularak işin başlatılması gerekirken, bunun yapılmadığı
da bir gerçektir. Burada bütün bu hususları, tutanaklar ile karar arasındaki
farklılıkları tartışma konusu yapmayacağız. İncelememizi, asla polemik
yapmadan, mevcut Divan kararını baz kabul ederek, kanıtlarıyla Yüce Meclise ve
Türkiye kamuoyuna sunmak istiyoruz. Bu nedenle de, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çağdaş ihtiyaçları karşılayabilir hale getirilmesini modern
teknolojiyle donatılmasını tartışmayacağız...
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, duyamıyoruz; lütfen,
uyarın...
HİKMET AYDIN (Çanakkale) – Gerçekten; bunu dinlemeyeceğiz de neyi
dinleyeceğiz!
BAŞKAN – Sayın Kırlı, bir dakika...
Değerli arkadaşlarım, müzakereleri sükûnetle takip edelim; çünkü, bu
salonda oturup da hatibi de dikkatle dinlemek isteyen arkadaşlarımız var.
Sayın Kırlı, mikrofonları da biraz kendinize yaklaştırın, duyamıyorlar
efendim.
İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Değerli arkadaşlar, eserin önemi ve
teknolojisi üzerinde de tartışmıyoruz; ancak, bunları yapacağız derken,
devletin parasını çarçur etmek, hazinenin hortumlanmasına göz yummak ya da
bütün bunların olabileceğini kabul eder görünmek doğru mudur; salonun görkemi,
çağdaşlığı, teknolojisi, hırsızlığın, görev suiistimalinin kılıfı olabilir mi;
bunu irdelemek istiyoruz; onun için, ihale neden Emlak Konuta verilmiştir
sorusu üzerinde de durmuyoruz. Emlak Konuta verilen iş, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı, Genel Sekreteri, Genel Sekreter Yardımcısı ve teknik adamları
tarafından özenle takip edilmiş, hazine kaybı önlenilmeye çalışılmış mı yoksa
Emlak Konuttan çok Emlak Konutçu, Nurol-Mesacı bir yaklaşım mı sergilenmiş? Bu
yapılırken, sadece bir dikkatsizlik, özensizlik mi var, yoksa, görevi
suiistimal, bilerek ve istenerek Türkiye Büyük Millet Meclisini töhmet altında
bırakan yolsuzluğa yönelik davranışlar mı var? Kamuoyunu sarsan yolsuzluk,
kayırma, rüşvet, mal edinme iddialarının temelinde yatan sorular bunlar. Bütün
bunları hukuksal açıdan titizlikle ve kanıtlarıyla dikkatinize sunmak
istiyoruz.
Bir kere, olayı somutlaştıralım. Bu ihalede bizim muhatabımız yüklenici
Nurol-Mesa ya da diğer taşeron şirketler değildir; muhatabımız, Emlak Konuttur
ve Emlak Konut, bu işi, şartname hazırlanmasından ihaleye, işin bitirilmesine
kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yürütecektir.
İhale yasaya uygun mudur; Divan, Meclis Başkanına bu iş için 89 uncu
maddeye göre yetki vermiştir. Dolayısıyla, işlemlerin bu madde kapsamında
yürütülmesi esastır. Anılan madde, öncelikle idareye, ihalede uygulanacak usul
ve esasları tespit ederek Başkanlık onayı alınmasını, işlemlerin buna göre
yürütülmesini emrediyor; emredici bir hukuk kuralı. İşte, bu usul ve esasların
tespiti Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılmamış; Başkanlıkça, Emlak Konutla
yapılan Proje Yönetimi Sözleşmesi yeterli sayılmıştır. Oysa, bu sözleşme, ihale
esaslarına ilişkin bir eser sözleşmesi değil, daha çok bir vekâlet sözleşmesi
niteliğindedir ve yetki devrini içermektedir; bu nedenle de yasaya aykırıdır.
Anayasamızın 123 üncü maddesi, idarenin, kuruluş ve görevleriyle bir
bütün olduğu ve kanunla düzenleneceğini emretmektedir. Diğer yandan, her idarî
işlemin yasal dayanağının bulunması, idare hukukunun temel ilkelerinden
biridir. Bu nedenle, ihale ve diğer malî mevzuatta öngörülmeyen bir uygulama
hukukîlikten yoksundur. Üstelik idareyi taahhüt altına sokacak ve ona malî
külfet yükleyecek ihale sözleşmelerinin bizzat idare tarafından yapılmasının ve
yürütülmesinin, Hazine yararı açısından tartışılması bile gereksizdir. Bu
nedenle, bu tür konularda idarenin yasadan doğan yetkilerini kendisinin
kullanması asıldır.
Malî mevzuatımız da, ödeme ve taahhüde girme yetkilerinin devrinin
mümkün olabileceği durumları yasayla düzenlemiştir. 1050 sayılı Muhasebei
Umumiye Kanununun 62 nci maddesi “Yüklenme Yetkisinin Devri” başlığı altında, birinci derece ita
amiri olan bakanların, ikinci derece ita amirlerine hangi tür ve tutardaki
sözleşmeleri yapmaya yetkili olduklarını malî yıl başında belirtmelerini önemle
hatırlatıyor ve yetki devredilecek kişilerin, yine, 1050 sayılı Yasada
gösterilen ikinci derece ita amirlerinin mutlaka memur olmaları gerektiğini de
vurguluyor.
Olayımızda yetki devredilen Emlak Konut, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, ikinci derece ita yetkisini haiz bir kuruluşu mudur ve memur
statüsünde midir?! Ya da, bir başka deyişle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yöneticileri, kâr amacı güden, Türk Ticaret Yasasına göre kurulmuş bir anonim
şirketi, ikinci derece ita amiri ve memur statüsünde görecek kadar kendilerine
yakın mı hissetmektedirler?! Değerli arkadaşlarım, bu işin yasal yanı.
Şimdi, lütfen, beni dikkatle dinlemenizi istiyorum. Burada, Türkiye
Büyük Millet Meclisi yöneticilerinin Emlak Konuttan daha çok Emlak Konutçu
olduğunu, maalesef, hep birlikte izleyeceğiz.
Bakınız, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Emlak Konutla proje
yürütme sözleşmesini yaptıktan sonra, Emlak Konut, Türkiye Büyük Millet
Meclisine şu yazıyı yazıyor ve diyor ki: “Ben, bu sözleşmeyi aldım. Proje
müellifinin bir keşif özeti vardır; sen, o keşif özetini bana ver de, ben de,
buna göre bu ihaleyi yapayım.” Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri
adına Genel Sekreter Yardımcısı buna cevap veriyor; cevap şu: “Böyle bir keşif
özeti yoktur. Zaten, bu inşaat, yapılan böyle bir keşif özetiyle yapılamaz.”
Değerli arkadaşlarım, proje müellifimiz Ural Mimarlığın yaptığı keşif
özeti dosyası burada. Var olan bir dosyayı, Emlak Konutun istemesine rağmen, bu
Meclisin yöneticileri, Genel Sekreterliği Emlak Konuta göndermiyorlarsa suç
kimdedir ve üstelik, bu keşfin içinde şu meşhur koltuklara ait proforma
faturalar vardır. Eğer, bu keşif dosyası Emlak Konutun istemi üzerine verilmiş
olsaydı, o proforma faturaların gereği, 1 300 dolara proforma fatura edilen
koltukların 4 861 dolara bu Meclise kakalanması mümkün olmayacaktı. Şimdi,
burada, açık bir kusur var mıdır yok mudur, onu takdirlerinize bırakıyorum.
(DYP sıralarından “Vardır” sesleri)
MAHMUT IŞIK (Sıvas) – O Genel Sekreter Yardımcısı hâlâ burada mı?..
İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlarım...
Emlak Konut ile yapılan...
MAHMUT IŞIK (Sıvas) – O Genel Sekreter Yardımcısı hâlâ burada mı?..
İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Lütfen, değerli arkadaşlarım, Emlak Konut
ile yapılan...
MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Sen de İdare Amirisin!..
İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Değerli arkadaşım, bir dakika...
Emlak Konuta bu belge gönderilmediği zaman, bu dosya var olduğu halde
gönderilmediği zaman ne olmuştur? O zaman, Emlak Konut, çağırdığı şirketlere
işin mahiyetini anlatmış, buna göre teklif verin demiştir. Biri 21 vermiş,
öbürü 25 vermiş, öbürü 40 vermiş ve bu suretle, şişkinlik, esasta
yaratılmıştır. Tabiî, bu, Emlak Konutun işine gelir; çünkü, Emlak Konut, bu
ihalede miktar ne kadar yükselirse onun yüzde 10’u kadar komisyon almaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Emlak Konutla yapılan sözleşmenin 14 üncü maddesi
-bu da çok önemli bir olay ve ilk kez bunu huzurunuzda ortaya çıkarıyoruz-
aynen şöyledir: “Yükleniciyle şirket arasında yüklenici sözleşmesi incelenerek
aktedilecek sözleşme, işbu sözleşmenin tabi ekidir.” Yani, Emlak Konut,
yükleniciye bu işi verdiği zaman, on gün içinde, bu teknik şartnamesini ve
yükleniciyle (Nurol-Mesa ile) yapacağı sözleşmeyi Meclis Başkanlığına
bildirecek, Meclis Başkanlığı bunu inceleyecek ve bu incelemenin sonunda,
itirazları varsa onları sunacak; eğer, on gün içinde bunu yapmazsa, itirazları
yokmuş kabul edilecek ve şirketle yüklenici arasındaki bu sözleşme yürürlüğe
girecek, imzalanacak.
Bakın, şimdi ne olmuştur: Bu husus, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yönetim değiştikten sonra, 5 Aralık 1997’de yazılan bir yazıyla 14 üncü maddeye
neden uyulmadığı sorulmuştur. Dikkat edin arkadaşlar, asıl önemli nokta
burada!.. Emlak Konut 10.12. 1997’de cevap veriyor: “Teklif alma şartnamesi,
yapım sözleşmesi ve ekleri 25.9.1996’da 363-364 sayılı kargo ile Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine gönderilmiştir.” Arıyoruz;
nerede kargoyla gelen bu evraklar... Çıkarın!..
Değerli arkadaşlar, evraklar bulunmuştur... Nerede bulunmuştur? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Teknik İşler Daire Başkanlığında, şu fotoğraflarda
gördüğünüz gibi, açılmamış bir kolinin içinde bulunmuştur... Yüce Meclise bunu
sunuyorum. Ne yazıyor üzerinde? “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel
Sekreterliği; Sayın Fahri Köprülü; Bakanlıklar-Ankara” Bu konuda Komisyonumuz
bir zabıt tutuyor. Arıyoruz; ne zaman gelmiş? Olur ya, Yurtiçi Kargo geç
göndermiştir. Yurtiçi Kargonun cevabı: “Koli, verildikten 1 gün sonra, 27 Eylül
1996 günü Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Fahri Köprülü’nün Sekreteri Tülin
Turaban’a teslim edilmiştir.” Faturası...
Değerli arkadaşlarım, peki, bu koli niçin açılmamış? Görüyorsunuz,
kapalı; hâlâ kapalı. Niçin açılmamış?.. İşletme ve Yapım Müdürü Erdal Yüksel’in
tutanaktaki ifadesini okuyorum: “Emlak Konut AŞ tarafından 7.10.1996 tarihinde,
yüklenici Nurol-Mesa girişimine yapılan ihaleden en az bir ay kadar sonra,
açılmamış bir kargo paketi, Genel Sekreter Yardımcısı Fahri Köprülü tarafından
getirilerek ‘içinde ihaleyle ilgili evraklar varmış, incelerseniz’ diyerek,
bırakıldığı; ancak, kolinin üzerinde ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği
(Sayın Fahri Köprülü)’ yazılı olduğu halde, gönderilen kişiler tarafından
açılmadığı, ihale sonuçlandıktan çok sonra getirilmiş bulunduğu dikkate
alınarak, Müdürlük evrak dolaplarında saklanması tarafımdan emredilmiş ve
Teknik Daire Başkanına bilgi verilmiştir” diyor. Yani, işin kurnazlığına bakın;
zamanında gelen teknik şartname ve sözleşmeyi kendi teknik personelinden
saklayacaksın, bunu saklamak için de, kargo paketini yok edemiyorsun; ama,
gününü geçireceksin; ihale kesinleştikten sonra da oradaki teknik adamlara
“bunun içinde ihale ve sözleşme varmış, alın, açın” diyeceksin... Oradaki
arkadaşlarımız bunu açsalardı mesele kalmayacaktı; itiraz yapılmamış olacaktı;
ama, kargo paketi, kuşkusuz, bilerek ve istenerek, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin teknik elemanlarından kaçırılmıştır.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu davranışlarla kim korunuyor; başta,
Nurol-Mesa, sonra, bu şirketin hakedişi üzerinden yüzde 10 komisyon alacak olan
Emlak Konut. Keşif dosyası saklanmasa, ihale dosyası saklanmasa, sözleşme
incelenebilse, örneğin 506 milyarlık salonu sökme kepazeliği, l,5 milyarlık
koltuk faciası, El Nino kasırgasını andıran bu hortumlama yapılabilir miydi?
Nurol-Mesa Emlak Konut bu beylerin babalarının oğulları mı? Bu davranış gaflet,
dalalet hatta hıyanet değil mi? Şimdi soruyoruz: Bu görevliler, neden ve ne
karşılığı bu kadar büyük bir riski göze aldılar? Bir de -affedersiniz-
utanmadan konuşuyorlar, bohçacı kadınlar gibi gazete gazete dolaşıp iftira
saçıyorlar. Sizin konuşmaya ne hakkınız var; oturun ve bu toplumdan özür
dilemeye devam edin!..
Değerli arkadaşlarım, iş bununla da bitmiyor. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı, Emlak Konut Anonim Şirketinden -lütfen dikkat buyurunuz-
kendi usullerine göre yüklenici şirketlerle yaptığı sözleşmenin açık hükümlerinin
yerine getirilmesini de istemiyor.
Lütfen bakınız, Teklif Alma Şartnamesinin 2 nci maddesinde, Nurol Mesa
ile yapılan ihale sözleşmesinin 11/3 (d) maddesinde teklif fiyatlara ilişkin fiyat analizlerinin olması
hükmü yer almışken, bu husus, Teknik Daire Başkanlığının sürekli uyarılarına
rağmen savsaklanmış, anılan Daire Başkanlığının 28.3.1997 tarihinde hazırlayıp
parafladığı yazı, tam dört ay bekletildikten sonra, Genel Sekreter adına Fahri
Köprülü tarafından 25 Temmuz 1997’de imzalanarak gönderilmiştir. Bu yazıya,
Emlak Konuttan “analiz” ifadesinin sehven geçirilmiş olduğunu bildiren bir yazı
gelmiş; ama, sözleşmedeki hükümler Genel Sekreterlikçe dikkate alınarak, buna
kayıtsız kalınmıştır. Oysa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık İnceleme
Komisyonunun Emlak Konut AŞ yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde, şirket genel
müdürü, şartname ve sözleşmede yer alan bu hususun bir sehiv olamayacağını
belirtmiş, Ural Mühendislik Mimarlık tarafından hazırlanan keşif dosyası ve
yapacakları piyasa araştırmaları sonucunu dikkate alarak fiyat analiziyle
hakedişleri yeniden ele almayı kabul etmiştir.
Tutturmuşlar bir masal, diyorlar ki: “İhaleyi bütünü içinde
değerlendirin; koltukların fiyatı Meclisi ilgilendirmez.” Eğer, dosyaları
saklamasaydınız, Emlak Konutun kendi işleyişine göre düzenlenen şartname ve
sözleşmelere önce siz uyabilseydiniz bunları söylemeye hakkınız olabilirdi. O
zaman da ihale yarı fiyatına gerçekleşecekti; çünkü, o sözleşmeler fiyat
analizi şartını getiriyor. Fiyat analizi var mı ki ihalenin bütününden söz
ediyorsunuz? O şartname ve sözleşmede yer alan bu hükümleri gözardı etmemiş
olsaydınız, işte, o koltuklar, bu fiyata TBMM’ye satılamayacaktı. Bunu, Emlak
Konut Genel Müdürü Sayın Süleyman Şahin kabul ediyor; bakınız dünkü Sabah Gazetesindeki
açıklamasına... Ama, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu işte sorumluluğu olan
bürokratları ve Başkanı hâlâ eski yerlerinde... Sayın Kalemli’nin dünkü basın
açıklaması da bunu gösteriyor. Şu işe bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi
kadroları Emlak Konut Genel Müdürlüğünden daha çok Emlak Konutçu olmuş, çıkmış.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Emlak Konut
arasında yapılan ve hukukî niteliğini tartıştığımız proje yönetimi
sözleşmesiyle, anılan şirket tam yetkilidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kırlı, konuşmanızı tamamlayın efendim.
İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Bunun sonucu olarak da, 18 inci maddesine
göre, süre uzatımıyla ilgili hususların takdiri ile süre uzatımı verilmesi
tamamen Emlak Konuta aittir ve 17/3 maddesine göre de, her halükârda verilecek
eksüre iki ayı geçemeyecektir. İki nedenle gecikme olmuştur; birincisi,
1/100’lük tatbikat planlarıyla başlandığı için akustikle ilgili bilgilerin
gecikmesinden kaynaklanmıştır -oysa, Ural Mimarlık Mühendislik, ki, müelliftir
ve proje kontrolörüdür, şu dosyanın içinde yazıları var, bu gecikme bir,
birbuçuk ayı geçemez diyor- ikincisi, Nurol-Mesanın taşeron seçimlerini geç
yapmış olmasından... Buna rağmen, teknik dairenin inceleme paraflarını taşımayan
bir Başkanlık oluruyla, Nurol-Mesaya doksan günlük eksüre verilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, proje müellifimiz dinlenmemiş, Emlak Konuta
ait yetki kullanılarak bu şirket ve Mesanın sorumluluğu Meclisin üzerine
alınmış, sözleşmeye göre azami iki aylık süre verilirken, üç aylık süre
verilmiş.
Başkanım, toparlıyorum.
İhalede önceden paylaşım sorununu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Teknik
Daire Başkanlığı ile İşletme Yapım Müdürlüğünün yine bir Başkanlık oluruyla
devredışı bırakıldığını çok arkadaşım anlattı. Sayıştay denetçiler raporu da
aslında belli tespitleri yapmış olmasına rağmen, onlara önce kılıf uydurulmaya
çalışılmış; ama 5 inci maddesinde “saydığım bütün sakıncaları, hesapları,
ölçüp, fiyatlandırıp, faturalarını inceleyerek kendi idare adamlarına
yaptırırsan bu sakıncalar ortadan kalkar” deniliyor, buna dikkat edilmemiş.
Asansör ihalesi ise 89 uncu maddeye göre yapılmış olmasına rağmen, ne
yeni asansör yapılmasına ne 89’a göre ihale yapılmasına ne bu ihalenin Emlak
Konuta verilmesine ne de bunun Büyük Millet Meclisinin eski Genel Kurul
Salonunun yenilenme projesi içinde ele alınmasına ilişkin hiçbir belge, hiçbir
karar bulunmamaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Emlak Konut da elbette sorumludur; 4 ve 8 inci
maddeleri dikkate almamıştır, Başkanlığın haklarını korumamıştır, azamî itina
göstermemiş ve ekonomik koşullara uymamıştır.
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Divan sorumlu değil mi hiç?
İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Sayın Başkan, sözlerimi izinlerinizle
bağlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu ihalenin neresini kaldırırsanız pis kokular
geliyor... Meclisin Başkanı, Genel Sekreteriyle, ilgili Genel Sekreter
Yardımcısı, Meclisin çıkarını bir yana bırakıp, ihaleye karışan şirketlerin
çıkarını koruyor, kolluyor gözüküyorlar. Sanıyorum, Emlak Konutun namuslu
bürokratları bile...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı).
BAŞKAN – Son cümlenizi ifade edin efendim.
Buyurun Sayın Kırlı.
İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakana ve
18 inci Dönemde görev yapan sayın üyelere bir hatırlatma yaparak bu kürsüden
ayrılmak istiyorum. Tam on yıl önce, yine bir ocak günü, zamanın Millî Savunma
Bakanı hakkında, Dışişleri Bakanlığındaki görevi sırasında yapılan
yolsuzluklarla ilgili olarak verdiğimiz bir gensoru görüşmesinde, bu kürsüde
gene ben vardım ve Sayın Yılmaz, Hükümet adına o Bakanı savunmuş, haksızlık
yapıldığını ileri sürmüştü. Meclis tutanakları ortadadır... Sonra, Sayın Yılmaz
Dışişleri Bakanı oldu, dosyaları yakından gördü ve çok onurlu bir davranış
gösterdi; derhal, bu olayla ilgili soruşturma açtırdı, iddiaları yargıya
götürdü, haklılığımız ortaya çıktı; ama, ne var ki, dokunulmazlık
kaldırılmadığı için, dava devre sonuna bırakıldı ve zamanaşımına uğradı;
sadece, o Bakanın siyasal yaşamı bitti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMET ÖNDER KIRLI (Devamla) – Bugün, daha büyük bir inançla söylüyorum,
bu dosyadaki belgeler ve kanıtlar on yıl önceki dosyalardaki iddialardan on
kere daha açık ve on kere daha ortadadır. Partinizin bir milletvekili ile size
yakınlığını daima öne çıkararak ve gelecek dönem için milletvekilliğini
şimdiden ilan etmiş, İşletme Yapım Müdürüne Genel Sekreter Yardımcısının
odasında daha bir hafta önce tehdit ve hakaret eden eski Genel Sekreterin ve
Yardımcılarının yaptıklarına karşı, Yüce Meclisin manevî kişiliğini,
dürüstlüğünü, erdemini, doğruluğunu savunacağınıza yürekten inanıyorum.
Son sözüm de Sayın Meclis Başkanımıza. Bütün yazılı ve sözlü
taleplerimize rağmen, hâlâ, yolsuzluk iddialarıyla anılan bu bürokratları soruşturma
aşamasında yerinde tutan, baskı yapmalarına olanak veren Sayın Çetin’e sormak
istiyorum: Tahkikatın selameti açısından, bu kişileri görevden almak için,
keşif dosyasının, ihale kolilerinin kaybedilmesi yetmedi, başka belgelerin de
kaybolmasını mı bekliyoruz?!
Yüce Meclise saygılar sunarım. (Alkışlar)
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Bütün Divanın istifa etmesi lazım.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Balıkesir
Milletvekili Sayın Önder Kırlı’ya teşekkür ediyorum.
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Yeni bir divan kurulup işi ele
almalı. Hepiniz suçlusunuz...
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, şimdi, söz sırası, Demokrat Türkiye
Partisi Grubu adına, Van Milletvekili Sayın Mahmut Yılbaş’ta.
Buyurun Sayın Yılbaş. (DTP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yeniden
düzenlenmesi meselesiyle ilgili ortaya atılan iddiaların araştırılması için verilen
önerge hakkında Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi, hem
Grubum hem şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konu, fevkalade önemli bir mesele; parlamenter
rejimlerin ana kurumu olan parlamentoyla alakalı. Onun için, meseleye
yaklaşırken, son derece dikkatli olunması ve birtakım siyasal amaçlarla,
polemiklere yol açılmaması gereklidir. Ancak, her demokratik ülkede olduğu gibi
ülkemizde de meselelerin, tüm çıplaklığıyla, açıklığıyla, vatandaşımızın,
halkımızın gözü önüne serilmesinde yarar vardır. Ben, bu anlayış içerisinde
meseleyi açıklamaya çalışacağım; mümkün olduğu kadar sübjektif ve indî
değerlendirmelerden uzak kalacağım.
Değerli arkadaşlarım, her şeyden önce, bir milletvekili olarak,
meselenin esası nedir, temeli nedir, bu konuda bir karara varmamız lazım.
Niçin, bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanını
ilgilendirmektedir, bu yasal yetki nereden kaynaklanmaktadır, ilk defa, onun
açıklığa kavuşturulması lazım.
Hepinizin malumu olduğu üzere, İçtüzüğümüzün 176 ncı maddesinin son
fıkrasında şöyle denilmektedir: “Bina, bahçe ve arsaların yapım, imar ve
onarımı hakkındaki kararlar, Başkanlık Divanınca alınır.” Değerli arkadaşlarım,
bu, İçtüzüğümüzün kesin emridir. Onun için, buraya çıkıp veya başka mercilerde,
başka zeminlerde, başka platformlarda minderin dışına çıkma gayretleri
beyhudedir. Bu konuda, sorumluluk, bir kişiye ait değil, İçtüzüğün bu amir
hükmüne göre, sorumluluk, bütünüyle Divana aittir.
Değerli arkadaşlarım, bu tespiti yaptıktan sonra, bununla ilgili
belgelere ve Divan toplantılarında tutulmuş olan tutanaklara baktığımızda,
ifade etmek gerekir ki, maalesef, her şey evlere şenlik bir anlayış içerisinde
yürütülmüştür.
Değerli arkadaşlarım, işin özü şudur: Divan, bu meseleyi ele alışında,
hiçbir şekilde affedilmez bir tarzda, bilgisizce, ilgisizce ve lakaydi
içerisinde bulunmuştur. Bu, sadece, Divan Başkanına ait bir davranış olmamış,
bir noktaya kadar, sürecin bir noktasına kadar, tüm Divan üyeleri tarafından
gösterilen bir davranış biçimi olmuştur.
Bakınız değerli arkadaşlarım, bu toplantıların birinde, burada,
yöneticilik yapan, Genel Kurulu idare eden Başkanvekillerimizden bazıları neler
söylüyor; diyor ki: “Biz bu işi nasıl olsa Emlak Konuta verdik; niçin, bunu,
biz, her aşamada görüşüyoruz, sorumluluğu paylaşıyoruz? Buna gerek var mı?
Yarın bir mesele çıktığında orta yere, bizim de sorumluluğumuz söz konusu
olacaktır.”
Değerli milletvekilleri, biraz evvel sizlere arz ettim, sundum; dedim
ki, İçtüzüğümüzün 176 ncı maddesi, Divan üyelerinin hiçbirine, minderin dışına
kaçmaya yeltenecek bir açık kapı bırakmıyor, “Başkanlık Divanıdır yetkili olan,
sorumlu olan” diyor, böyle bir sorumluluk söz konusu olduğunda. Tutanaklarda
vardır; eğer, merak eden varsa burada da açıkça ifade edebilirim; diyor ki: “Bu
bilgiler, her aşamada önümüze gelmesin; biz, nasıl olsa bunun ihalesini
birilerine verdik, adımıza yapılmak üzere; o sorumludur; sonuna kadar böyle
gitsin; en sonunda, anahtar tesliminde birşeyler varsa üzerine varırız.” Bu, bir
Başkanvekilimizin bu toplantıda ifade ettiği düşünce. Bir Başkanvekilimiz,
hatta, fevkalade belagati olan bir Başkanvekilimiz de, yine, diyor ki “nedir bu
bizim endişemiz, tereddütümüz, ben anlayamadım; bidayetten nihayete kadar,
‘alo’ deyinceye kadar biz niçin meşgul olalım?” Aynı doğrultuda görüş beyan
ediyorlar.
Değerli arkadaşlarım, yine, bu toplantıların bir tanesinde, Başkanlık
Divanını yöneten sorumlu da buna benzer bilgiler orta yere koyuyor.
Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; bunları açıkladıktan sonra,
yine, üzerinde önemle durulması gerekli olan bir husus daha var. Anonim
sorumluluğu, anonim mesuliyeti davet eden bir konu. Bakınız, Divan, 20 Haziran
1996 tarihinde, 16 sayıyla aldığı kararın (a) fıkrasında aynen şunu söylüyor:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul toplantı salonunun yeniden
düzenlenmesi işinin en kısa süre içerisinde ve istenilen özellik ve teknik
standardında tamamlanabilmesi için, işin niteliğine ve özelliğine binaen, 2886
sayılı Devlet İhale Kanununun ‘Özelliği Bulunan İşler’ madde başlığı altındaki
2990 sayılı Kanunla değişik 89 uncu maddesine göre, bu kanun hükümleri dışında
kalınması suretiyle, Emlak Konut AŞ’ye -dikkatlerinize sunuyorum değerli
milletvekilleri- maliyet+kâr esasına göre verilmesine...” Değerli arkadaşlarım,
altına bakıyorum, toplantıya iştirak etmemiş, mazeretle katılmamış hiçbir üye
yok; Sayın Başkanın imzası var, Başkanvekillerinin imzası var, Kâtip Üyelerin
imzası var, İdare Amirlerinin tamamının imzası var. Siz, bu kararı almakla,
zaten, birtakım usulsüzlüklerin yolunu açmış bulunuyorsunuz.
Ne demektir maliyet+kâr!. Değerli arkadaşlarım, maliyet+kâr,
getireceksin faturayı, üzerine koyacaksın yüzde 15 kârını ve ondan sonra da ben
de ödeme yapacağım. Bu kararı almakla, zaten, Başkanlık Divanı, güya,
sorumluluktan ve usulsüzlüklerden, suiistimallerden Meclisi ve kendilerini
kurtarmış addediyorlar. Bu kararla, bugün, bu Yüce Parlamentonun, hukuken hiç
de günahı olmayan bu Parlamentonun, bizlerin, kamuoyunda şu veya bu şekilde
polemiklere esas teşkil edecek şekilde değerlendirilmesine, bugüne gelişimize
neden olunmuştur.
Değerli arkadaşlarım, önemli hususlardan bir tanesi de, yine, Emlak
Konutun, firmayla -reklam olmaması için ismini söylemiyorum- yaptığı
sözleşmedir. Bu sözleşmede, bakıyorsunuz, değerli arkadaşlarım, alınmış olan
kararla sorumluluktan kurtulma gibi bir niyete rağmen, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanını ve idareyi bağlayacak hükümler orta yerde. Nedir;
“istihkakların kontrolü ve onaylanması Başkanlık Makamına aittir” diyor. Yani,
ödemelerde, ödeme sıralarında, bu ihale kararıyla -yani, 16 sayılı kararla-
siz, sorumluluktan ve mesuliyetten kurtulmuş değilsiniz. Emlak Konutla yapmış
olduğunuz sözleşmenin bir hükmünde “her ödemede evraklar önüme gelecek,
istihkak raporu önüme gelecek, hak ediş gelecek, hak edişi ben kontrol edeceğim
ve onaylayacağım; ondan sonra da, talimatını vereceğim, ödemeyi yaptıracağım”
diyorsunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!.. Niçin, o ana kadar yapılan
ödemelerin herhangi bir noktasında Başkanlık veya ona bağlı idarî birimler,
meselenin özüne parmak basıp da niçin, gidişe “dur” dememişlerdir? Bu sözleşme,
Başkanlık Divanını teşkil eden bütün üyelerin elinde de mevcuttur.
Değerli arkadaşlarım, bu olayda, yine, önemli konulardan bir tanesi
şudur: Dedim ya, evlere şenlik mesele!.. Birden fazla, istemediğiniz kadar,
kontrol mekanizmaları da oluşturulmuş. Hem Emlak Konuta, yapılan sözleşmeyle
kontrollük yetkisi verilmiş hem de birkaç firmayla anlaşarak onlara da,
bazılarında inşaat, bazılarında da makine aksamıyla ilgili olmak üzere, müşavir
firmalar tutulmuş ve bunlara 25-30 milyarlara varan ödemeler yapılmış. Peki,
Başkanlık Divanı, niçin, çalışmalarının herhangi bir noktasında, biz bu işi
anlamıyoruz, bu işi bilmiyoruz... Bir araya geldiklerinde, toplandıklarında
bunu ifade ediyorlar; ama, diğer taraftan da, üç müşavir firmaya -bunun
içerisinde, Orta Doğu ve diğer mühendislik grupları da var- ödeme yapıyorlar;
niçin göstermiyorlar? Bakınız, bize, hak edişler geliyor. Bu hak edişler,
gerçekle bağdaşıyor mu bağdaşmıyor mu?..
Onun için “evlere şenlik” diyorum değerli arkadaşlarım. Hem bu mekanizmalar var
hem de bu mekanizmaların bulunmasına rağmen, iş, bu noktaya kadar getiriliyor.
Buna, biz “evlere şenlik” demezsek ne diyeceğiz?!.
Değerli arkadaşlarım, yine, burada üzerinde durulması gerekli olan başka
bir konu daha var: Genel Kurulun yeniden düzenlenmesi meselesinin yanı sıra,
ilave olarak bazı işler yaptırılıyor. Değerli arkadaşlarım, bu işler için,
Başkanlık Divanının herhangi bir kararı yok. Bunlardan bir tanesine, biraz
evvel, burada, konuşmacılardan birisi değindiler, dediler ki: “Özürlüler için
asansör, değeri 110 bin dolar.” Bu konu da, biraz evvel üzerinde durduğumuz
İçtüzüğümüzün 176 ncı maddesinin son fıkrasına göre -bu, yapım işi- Divanın
sorumluluğu altında olan bir meseledir.
Meslekî hayatlarının hemen hemen tamamını bu çatı altında bürokrat
olarak geçirmiş olanlar, bu İçtüzük hükmünü bilmiyorlar mıydı? Niçin, Divana
bunu getirmeden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına götürüp de, sadece onun
onayıyla iktifa etmişlerdir? Değerli arkadaşlarım, eğer, bu konularda bir
usulsüzlük, bir suiistimal söz konusuysa, bu, birinci derecede, bizlerin “nasıl
olsa bizler göçmen kuşuyuz, bir mevsimde geliriz, bu ovada, bu vahada biraz su
içeriz, görevimiz biter gideriz” düşüncesi; arkasında ise “nasıl olsa,
gelenler, göçmen kuştur, bu vahanın, bu ovanın özelliğini bilmezler, bir
kapıdan gelirler, o kapıdan giderler, esas sahibi bizleriz” diyen Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bürokratlarının davranışlarının eseridir.
Değerli arkadaşlarım, zaman zaman aklıma gelir, acaba, ben, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde misafir miyim; benim görevim nedir?.. Koridorlarda
yürürken, idarî görevliler, nezaketen dahi olsa yol vermezler, üzerinize
üzerinize gelirler; siz, çekilirsiniz bir kenara, o beyefendilere yol
verirsiniz. Herhangi bir sosyal hizmetten yararlanmaya kalktığınızda, bir
bakarsınız ki, sizden önce gelmişler, orada yerlerini almışlar.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, Sayın Başkanım da burada; hasbelkader,
bir siyasî partinin Grup Başkanlığı görevini bana verdiler, onu yürütmeye
çalışıyorum elimden geldiği kadar. Eski Başkanımız da, yeni Başkanımız da
buradalar. Beş aydır, hakkımız olan bir aracı biz temin edemedik. Sayın Meclis
Başkanı, “talimat verdim” der, ilgili büroya bizi gönderir; büro bize der ki,
araştırıyoruz... Beş aydır araştırılıyor; ama, o büro elemanlarının altında,
daire amirlerinin altında sıfır kilometrede araçlar var.
SABRİ ERGÜL (İzmir) – Memur saltanatı var burada; amir saltanatı var!..
MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Buna çözüm bulunmadan, değerli arkadaşlarım,
bu tür olaylarla sık sık karşılaşmak, talihsizlik olmayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, yine o zevat, Başkanlıktan, ilk projede
bulunmadığı gerekçesiyle, misafir salonlarının, Cumhurbaşkanlığı bölümünün ve
diğer kordiplomatik bölümlerinin koltuklarının da değiştirilmesi için bir onay
alıyorlar; o onayın da karşılığı 1 051 308 dolar.
Bununla da kalınmıyor değerli arkadaşlarım, deniliyor ki, Meclis
TV’sinde bazı noksanlıklar var, bazı eksiklikler var. Ne yapalım; onun da bu
eksikliklerini, noksanlıklarını, mademki bu ihale açıldı, bundan istifade
ederek bunları düzeltelim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yılbaş, konuşmanızı tamamlayın efendim.
MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Oldu, Sayın Başkanım, müsaade ederseniz
bağlıyorum.
...Bu maksatla 1 milyon 600 bin
dolar harcanması için, Başkanlık Divanından onay alınıyor.
Değerli arkadaşlarım, meseleyi bütünüyle ele aldığımızda, duygulardan
sıyrılmak suretiyle, bu olayın, bütün boyutlarıyla incelenmesi gereklidir, gün
ışığına çıkarılması gereklidir.
Sadece bu yeterli değildir, nedir; artık, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, burada, milletin, vekil olarak gönderdiği 550 milletvekilinin on
katı kadar olan personelin sevk ve idaresini disiplin altına alabilecek ve
onları gerçekten göreve sevk edebilecek bir anlayışın hâkim kılınması için
gerekli tedbirleri almak da bize düşer.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum efendim. (DTP ve ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Demokrat Türkiye Partisi adına konuşan Van Milletvekili Sayın
Mahmut Yılbaş’a teşekkür ediyorum.
Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili
Sayın Nevzat Ercan’da.
Buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
Sayın Ercan, konuşma süreniz 20 dakikadır efendim.
DYP GRUBU ADINA NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına, sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, millî iradenin tezahür ve tecelli ettiği
aslî ve yegâne organdır. Bu Yüce Çatı altında görev yapan seçilmişler,
kendilerinin değil, milletin vekilleridir. Bu Meclis, gaz tenekelerini masa,
ahşap çatmaları sandalye yaparak bu vatanı, yedi düvelden temizleyen İstiklal
Savaşını başlatmış, tarihinde büyük reformlar gerçekleştirmiştir.
Şu anda bütün Türkiye bizi seyrediyor. Meclis, hak etmediği sancılı
günlerini yaşıyor. Meclis ve milletvekilleri olarak, itibar grafiğimizin acı ve
toplu düşüşünü seyrediyoruz. Millet adına bütün devlet organlarını denetlemek,
saydam ve gün ışığında yönetimi inşa etmekle görevli Meclisin, mehabetli salonları ve semaları yolsuzluk
avazlarının ses ve sisleriyle dolmuştur. Düşüncenin durduğu, beynin
donduğu anlar vardır; Türkiye şu anda böylesine bir şoku yaşamaktadır. Çareler
tükenmez... Çözüm bulunur... Zaman, her şeyin ilacıdır gibi şark kurnazlığının
üstünü örtemeyeceği ve fakat, halen çoğu yönüyle gizli olan Meclisteki inşaat
yolsuzluğu, en hassas merceğin altına yatırılmalı, ahtapotun bütün uzantıları
ortaya çıkarılmalı, kılcal damarları dahi dışarıda bırakmayacak bir hassasiyet
ve tarafsızlık mutlaka sergilenmelidir. (DYP sıralarından alkışlar)
Olayın gerek yapısı ve gerek yansımaları çok yönlüdür. Olaya, hukuk,
siyaset, ahlak ve kirli sermaye boyutlarından bakılınca, bir bütün olarak lime
lime dökülmektedir. Olay, kuşatıcıdır; ihmali, dahli, sebebiyet vermesi ve
kasıtlarıyla, en güvenilir kişi ve kuruluşları, iğrenç şemsiyesinin altında
topladığı görüntüsünü maalesef, vermektedir.
Yolsuzluk olaylarında, kurumda yolsuzlar, dürüstlerle failler birbirine
karıştırılmamalıdır. Bu gibi zamanlarda, böyle bir hassas ölçünün hemen hemen
hiç kullanılmadığı, bilinen bir sosyal gerçekliktir. Olayların gerçek yüzüyle,
illiyetin izin verdiği uzantı boyutuyla sınırlı, ciddî bir hukuk araştırması,
yeniden yapılanmanın geç kalınmış bir cerrahî zaruret olduğunu bir daha
haykıracaktır.
Meclis inşaatında, bırakınız bir kurum veya devlet ciddiyetini,
lalettayin bir çadır topluluğunun gösterebileceği hukuk dikkati dahi
gösterilememiştir. Büyük Millet Meclisinin ilişkide taraf olduğu unutulmuş,
sanki, kandırılan bir kişi adına, vekâlet yoluyla, aleyhe akit yapma görüntüsü
sergilenmiştir.
Türkiye Büyük Meclisi Başkanı, inşaatın teknik ve hukukî çerçevesinin
oluşturulmasında kendi kurumunun organlarından yararlanmamış, onları çeşitli
yollarla dışlamış, süreç dışında bırakmıştır. Bu iş, Meclis Başkanı, dönemin
Genel Sekreteri bir de karşı taraflarla götürülmüştür; Türkiye Büyük Millet
Meclisi Teknik İşler Daire Başkanlığı unutulmuş; uyarıları, bilinçli otoritenin
kör direnciyle, ne yazık ki, bastırılmıştır.
Başkanlık Divanı, birkaç karar dışında, sohbet aracı olarak kullanılmış,
ihalenin en hassas evreleri bu organdan da kaçırılmıştır. Zincir ve kurul
tasarrufların dayanağı yasa ve İçtüzük olan teminatları, bir gizli amacın
tehlikeleri olarak görülmüştür. Amaç gizli; süreç, fiilen de olsa gizli olunca,
12 milyon dolarlık bir iş için, cömert ve doyumsuz zihinlerce biçilen 40 milyon
doların da gizli kalacağı farz olunmuştur. Vaki uyarı ve şikâyet dilekçeleri
üzerine, Meclis Başkanının, bunu, Genel Sekretere havaleyle yetinmesi, Meclisin
ve milletin hakkı için titreyen bir şahsın tavrı değildir.
Yaptırılan işin, Devlet İhale Kanunu kapsamı dışına alınmasının, hukuk
ve mevcut teamül karşısında geçersizliği bir yana, objektif ve inandırıcı
temeli yoktur. Mevcut yolsuzluk bu ihale serbestisiyle birleşince, kötü ve
sübjektif sebep ortaya çıkmaktadır. Başkan, eser sözleşmeleri hukukunda eşine
rastlanmayan; fakat, yolsuzluk sanatı için örnek teşkil edecek bir akit türü
keşfetmiştir. Proje yönetim sözleşmesi olarak adlandırılan bu akit, bizatihi,
ithamın dört başı mamur bir delili, ünlü deyimin aksini anlatan söyleşiyle,
yolsuzluğun ta kendi belgesidir. Bu sözleşme, bu işi ben yapamıyorum, siz yapın
sözleşmesidir!.. İçtüzüğün ve mevzuatın, Meclise, Divana, Başkana yüklediği
görev, sözgelimi ihale akdinin hazırlanmasını ve bağıtlanmasını bir başka kamu
şirketine devretme hakkını, bir başkan, kendinde nasıl vehmedebilir. Bu yetkinin
devredilmezliği bilgisi için hukuk ve mühendislik tahsili gerekmez. Her
demecinde, Anayasanın 2 nci maddesine, hukuk devletine yollama yapan
zihniyetin, mevhum menfaatlar uğruna hafıza kaybına uğradığını düşünmek
istemiyoruz.
Gerek Meclis ile Emlak Konut arasındaki proje yönetimi sözleşmesi ve
gerekse Emlak Konut ile Nurol-Mesa arasındaki yapım sözleşmesi hükümlerini
incelediğimizde insanın hafsalası duruyor. Ciltler dolusu tahlilin, hatıranın
ve siyasetin bulunmaz malzemesi olan bu hükümler, kuşkusuz, en geniş şekliyle
araştırma raporunda yer alacaktır. Ancak, ben, bunlardan birkaçına, birkaç
hükme ve boşluğa değinmeden geçemeyeceğim.
Değerli milletvekilleri, işin asıl sahibi Emlak Konut değil, Türkiye
Büyük Millet Meclisidir. Sözleşmede hâkim taraf işin sahibidir ve tek yanlı
hükümler koyma iktidarı elindedir. Sözleşmeden kaynaklanacak ihtilaflarda
yetki, Emlak Konutun merkezi olan İstanbul mahkemelerine verilmiştir; bu da, ta
baştan tamamen teslimiyet ve sözleşmeyi bir kağıt kadar önemsemeyen liyakatsizlik
tavrıdır.
Cezaî şart, bir sözleşmenin en önemli güvencesidir. Yalnızca gecikme
için cezaî şart konması, örneğin, sözleşmeye aykırılık halleri için, olayımızda
olduğu ve kimi durumlarda da kestirilemeyen hileli davranışlar için yüklü cezaî
şartlar konmaması, elbette ki, bilgisizliğin eseri değildir. Bu yolla
sağlanacak menfaatların korunması, yolsuzluklara prim veren akit boşluklarına,
ne yazık ki, feda edilmiştir.
Sözleşmelerde, ivaza, bedele taalluk eden hükümler ve bedel birimleri
yolsuzluğu meşrulaştıracak belirsiz hükümlere terk edilmiştir. Oysa, fiyat,
bedel, gerek keşif gerekse başlangıç noktasından kâra uzanacak süreçte,
analiziyle, sözleşmenin asıl iskeletidir. Maalesef, noksansız olduğuna henüz
inanamadığımız keşif ve analizler, ihale evrakından ayıklanmış, ihaleye
katılanların taleplerine ve kimi şikâyetlere rağmen, bunlar gizlenmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, böyle bir tavra ve
haksızlığa layık mıdır?! Milletin, köylünün, işçinin, basının, aydının şu
günlerdeki tepkisini ve güvensizliğini doğuran, bu hasta zihniyet değil midir?!
Sözleşmede, ihalenin türüyle ilgili en ufak bir hüküm yok. Bu konudaki
vaki yazışmalar tam bir komedi. Bu ihalenin türü, araştırma raporuyla daha da
belirginleşecek. Kanunlarda adına rastlanamayacak suijenerist bir tür de değil
bu. Buna, belki de “Meclis soygunu ihalesi” adı verilecektir, Meclis soygunu
ihalesi!.. (DYP sıralarından alkışlar)
Bu sözleşmeler, hukuk diliyle batıldır. Zamanın geçmesi, tarafların
rızası veya anlaşması, onu geçerli hale getirmez. Sözleşmeleri akteden
tarafların, eli, dili, gözü ve bilinci olmayan Meclis zararına, hukuka aykırı
ortak davranışları, kararları ve menfaat teminleri vardır. Bu sözleşme, ahlaka
ve vasat insanın vicdanına aykırıdır. Sözleşme hukuku, böyle bir sözleşme
grubunu korumaz. Ortak ve gizli amaç, hukuk kullanılarak, millet ve tarih
önünde sözleşme giysisiyle gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Üçbuçuk yıllık
asgari ücreti bir berbat koltuğa feda eder görünen bir kâğıt parçasını hukuk
tanımaz. Şu günlerde ortaya çıkan acı gerçekler, yapılan hukukî tahlilin bir
başka açıdan teyididir.
Değerli milletvekilleri, ciddî bir araştırmayla olayın uzantılar ve
aktörler boyutu ortaya çıkmadan, şahıslar üzerinde durmak istemiyoruz; ancak,
ararejim tartışmalarında ve kamuoyunda ilk sıralarda yer alan Meclis
Başkanının, karşı akitlerle girdiği ilişkiler, olayın perdesi aralanmaya
başlayınca sergilediği tavırlar, Meclis zabıtlarının tahammül edemeyeceği kadar
yüklü, çekilmez ve dayanılmazdır. Türk siyaseti ve siyasetçileri, siyasal
partiler, umarım ki, bu olayın geniş derslerinden, kendilerine düşen payları
alacaklardır.
Kelimelerin ve kavramların suçları yoktur. Gerçekçi bir tahlilde, suçlu,
devletin hantal ve yolsuzluğu üreten yapılanmasıdır. Gerçekçi bir tahlilde,
suçlu, Karun kadar zengin olsa da, kanaat fakiri olan doyumsuz zihniyettir. Bu
iki gerçeği değiştirmedikçe, zaman ve aktörler değişecek ve fakat, yolsuzluk,
bu aziz milletin sosyal hayatında, hiçbir zehrin öldüremeyeceği şifasız mikrop
olarak daima kalacaktır.
Sermayeyi Ankara’da, İstanbul’da tekelleştirirseniz, devleti deniz
zanneden, al gülüm ver gülüm sahnelerini sergileyen yolsuzları, istemesek de
göreceğiz. Bu işin kurumsal çarelerinden birisi, Anadolu sermayesinin, şehirler
ekonomisinin, kaplan müteşebbislerin ekonomi dünyasında hak ettikleri yeri
almalarıdır. Kurtuluş, Anadolu’da üretim bacalarının tüttürülmesinden ve onun
temiz irfanının keşfinden geçiyor, siyaseti bu noktaya götürmekten geçiyor.
Türkiye, gerçek yolsuzluk ile yolsuzluk cinneti yaratan ucuz ve vizyonsuz
siyasetin, zamanı ve fırsatları israf eden kıskacında yaşıyor; çözümü değil,
boğulduğu gündemlerin lafazanlığını aşmayan kısır döngüleri üretiyor.
Değerli milletvekilleri, kader ve tarih, tartışmaların haksızlığı veya
haklılığı için bulunmaz, ender fırsatları da ortaya koyabiliyor. Türkiye, iki
yılını, Çiller’i imha üzerine kurulan acımasız senaryolar ve isnatlar için
harcadı; evet, iki yılını... Harcamaya da, ne yazık ki, devam ediyor. Vatan
hainleriyle ortaklık kurmuş bir mahkûmun iftiralarını Çiller’e yamamaya
çalışanlar, ona casus diyenler; iftirayı, gerçek kadar doğru ve inandırıcı
olarak millete sunanlar, bir lideri ve partiyi siyaset için yargısız infaza
tabi tutanlar, şimdi kulaklarınız çınlıyor mu? (DYP sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar) Vicdan muhasebesi yapabiliyor musunuz; yapıyor musunuz? Siz
“Susurluk çetesi”, “yalı çetesi” dediniz; ama, biz “Meclis çetesi”
demeyeceğiz.(DYP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Çünkü, yargısız infaz,
yargı yerine geçmek, bizim geleneğimizde yoktur; Demokrat Parti, Adalet Partisi
ve Doğru Yol Partisinin şanlı kültüründe yoktur. Biz, Başbakanın, çıkıp “ben,
hukukçulara incelettim; olayda suç yok” biçiminde kendisini olayın dışına atan;
kimlerse, aktörleri ibra eden bir tavra da girmiyoruz; hakikatin, topal ve
fakat, önünde durulmaz sonuçlarına ulaşalım ve dersler çıkaralım istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, yakın gelecekte taşınmaktan hiçbir zaman
mutluluk duyamayacağımız salon inşaatının, mimarî bir cinayet olduğunu
vurgulamayı tarihî bir görev sayıyoruz. Eğer, malzemeler imha edilmemişse, en
azından kürsü düzeninde eskiye dönmek, bu Meclisin bir şerefi olacaktır.
Çağdaş mimarîye ve fonksiyonlara uygunluk amacının, bir çocuğu dahi
kandıramayacak hafifliğini, yeni salon garibesinde bütün sevimsizliğiyle
müşahede ediyoruz. Kültür varlıkları hukukunun, bu açık ihlali, araştırma
kapsamına alınmalı, mesulleri ibreti âlem için açığa çıkarılmalıdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; araştırmada, şu soruların, gerçek
karşılıklarına ulaşılması, beklenen faydayı sağlamakta da yardımcı olacağını
düşünüyoruz:
1- Emlak Konutun, Engin Civan olayıyla öne çıkan Emlakbanktan
ayrılmasının, bu tür ihale, yönetim yolsuzluğunun üretilmesine etkisi nedir? Bu
ayırma, kim tarafından ve hangi amaçla yapılmıştır?
2- Yolsuzluklarda adı geçen Genel Sekreteri, Başkanın seçimi sonrasında
süratle Meclise getiren, görünürde tavsiyeci gerçek irade kimdir? Sekreterle bu
irade arasında hemşerilik ve benzeri ne gibi bağlantı vardır?
3- Sözleşme döneminde, Emlak Konut Genel Müdürünün görevden alınması ve
imzalanmayan kararname olayı var mıdır? Bu Genel Müdürlükte, Meclis Genel
Sekreterinin soyadını taşıyan ve bu işlerde etkili bir kişi var mıdır?
4- Meclis Başkanı, Genel Sekreteri, Meclisin öndeki bürokratları ile
yüklenici Nurol-Mesa Firmaları arasındaki eylemsel, malî ve diğer ilişkiler
nelerdir? Bu sorulara tanık kayıtlar, diğer deliller düzleminde ulaşılma
derecesi nedir?
5.- Olayın anatomisinde yer alan, siyasî, ticarî, bürokratik ve diğer
aktörler kimlerdir? Bağlantı ve iştirak dereceleri nelerdir? Sayın Başbakan
Mesut Yılmaz’ın, Kalemli’yle ilgili “kefili benim” içerikli şahsî teminat
beyanının, olay karşısındaki etki, değer ve ciddiyet konumu nedir? Yolsuzluğun,
İSKİ’de olduğu gibi, herhangi bir siyasal partimizle irtibatı var mıdır?
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Allah korusun.
NEVZAT ERCAN (Devamla) – Bunlar ortaya konulmalı.
6.- Yolsuzluğun karşı kanadı olan teşebbüs grubunu ahlakta mahkûm edecek
bir kategori üzerindeki Meclis çabası ne olmalıdır? Kirli sermayeyi, yolsuz
müteşebbisi, devletin sırtındaki kronik asalak olmaktan çıkaracak önlemler
nelerdir?
7.- Kalemli döneminde denetimsiz ve taşınamaz derecede şişkinlik
gösteren Meclis personel ve bürokrasisinin, bu tür yolsuzlukları üretkenlik
kapasitesi nedir? Havalandırma tesisatı için Akfen firmasından alınan fatura
bedeli ile Meclise intikal eden bedeller arasında fark var ise ne kadardır?
8.- Bu olay, devleti, sil baştan yeniden tarif etmenin, yapılandırmanın
kaçınılmaz bir sosyal delili midir? Devleti yeniden yapılandırmak için
partilerüstü bir anlayış içinde millî bir uzlaşma gereği var mıdır? “Sosyal
hayat boşluk tanımaz” kuralı çerçevesinde, sivil siyasetin çözüm üretememesinin
devamı halinde, ararejimin, karşıt rejime dönüşme ihtimali ve alınması gerekli
önlemler konusunda yasama organının görüşleri ne olacaktır?
9.- Sorunun, sosyal, politik, teknik, tarih ve hukuk boyutlarından
çıkarılacak başlıca sonuçlar ve dersler nelerdir? Yasama içi yolsuzluklarda,
milletvekilinin, uzun dönemde ihracı yönünde bir disiplin cezası hükmüne
ihtiyaç var mıdır?
10.- Yolsuzluğun, derin devlet bağlantılı sistem mühendisliğinin ince
bir hesabıyla oynanan, kimi aktörlerin kişisel çıkara endeksli menfaatlerıyla
fark edemedikleri bir büyük senaryo olduğu, Türkiye Büyük Millet Meclisini
devredışı bırakma amacına yönelik bulunduğu; Kalemli’yi bertaraf etme
siyasetiyle rastlantı sonucu örtüştüğü yönündeki değerlendirmelerin ciddiyet
derecesi nedir?
Değerli milletvekilleri, bu yolsuzlukta titizlik göstermemiz gereken
birkaç hususa da değinmeyi zorunlu görüyorum:
1.- Araştırma komisyonu, hukuk ve mühendislik dallarına mensup
milletvekili arkadaşlarımızdan oluşmalıdır. Siyasî ve cezaî sorumluluğa da yol
açabilecek bütün boyutuyla, sorun incelenmelidir. Komisyon -üniversiteler
dahil- uzmanlardan ve mahallî incelemelerden en geniş anlamda yararlanmalıdır.
2.- Araştırmayı engelleyecek İçtüzük hükümleri derhal değiştirilmelidir.
Örneğin “ticarî sırlarla ilgili inceleme yasağı” hükmü hemen kaldırılmalıdır.
Bu konuda, Sayın Ahmet İyimaya’nın ve Sayın Yalova’nın teklifleri süratle
güncelleştirilmelidir.
3.- Divan veya Meclis araştırmasının sonucu beklenmeksizin, Divan veya
Başkan tarafından, konu, Türk adaletine, savcılığa, mufassal bir dilekçeyle
götürülmelidir. Sonuçların beklenmesi, ihbar mükellefiyetinden kaçınılması,
parlamento refleksi ve hukuk bakımından çok yanlış bir tavırdır.
4.- Sorunla ilgili sulh girişiminin doğruluğu, yanlışlığı, Divan
dışında, ilmî bir incelemeden sonra değerlendirilmelidir. Ahlaka ve hukuka
aykırı bir sözleşmeye, sulh ile geçerlilik kazandırılamaz. Bedeli gerçek değere
indirecek, cezaî şartın tahsilini önleyen, rızayı geçersiz kılacak hukuk
mekanizmaları üzerinde durulmalıdır. 12 milyon dolar veya her ne ise, o gerçek
miktarın üzerinde yapılacak bir sulh anlaşmasının, ikinci bir yolsuzluğa yol
açacağı hukukî değerlendirmesi ihmal olunmamalıdır.
Özellikle, yüklenici Nurol-Mesa firmalarına yansıtılmayan; yükü, Emlak
Konut üzerine bırakan bir sulh tarzının zararı, bir başka devlet kuruluşuna...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ercan, konuşmanızı tamamlayın efendim.
NEVZAT ERCAN (Devamla) – Tamamlayacağım.
...anlamı taşıdığı, yolsuzluğu nakilden başka bir şey yapmadığı
vurgulanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bir hususu da özellikle işaret etmek istiyorum:
Bu olay dahil, altı aylık bu Hükümet döneminde olup biten yolsuzluk ve
suiistimal iddialarıyla ilgili olarak Sayın Yılmaz’ın benimsediği üsluba da
özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum: Muhalefetteki Yılmaz’la iktidardaki
Yılmaz çok farklı. Muhalefetteyken “çamur üzerine oturmam” edebiyatıyla, kin ve
öfkeye dayalı bunalım politikasını, asılsız isnat ve iftiralarla besleyen
Yılmaz, Meclisteki inşaat yolsuzluğuyla ilgili olarak “basın olayı çok büyüttü;
canım, biraz sabırlı olun, ülkede hukuk devleti var, yargısız infaz yapılıyor”
diyebiliyor; ama, ne yazık ki, muhalefet döneminde... Eğer, maksat, Sayın
Çiller’i siyaset sahnesinden silmekse, o zaman, asılsız ve siyasî amaçlı
iddialara itibar edebiliyor ve yargısız infaza katılabiliyor.
FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – İki yıl, Türkiye konuştu, Türkiye!..
NEVZAT ERCAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Anavatan Partisinin
bazı sermaye grupları, kartelci medya ve müteahhitlerle karşılıklı... (DYP ve
ANAP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri, kendi aranızda konuşmayın efendim.
NEVZAT ERCAN (Devamla) – Tekrar ediyorum, Anavatan Partisinin bazı
sermaye gruplarının kartelci medya ve müteahhitlerle karşılıklı avantaj
ilişkisi, temiz siyasetin tahammül edemeyeceği boyutları her zaman ve bugün de
aşmış bulunmaktadır.
REFİK ARAS (İstanbul) – Çok yanlış, çok...
NEVZAT ERCAN (Devamla) – 1990 öncesi hastalıklar, altı ay içinde
inanılmaz boyutlara yükselmiştir. ANAP’ın yandaşı olan iş çevreleri ve
şirketlerde, bir al gülüm ver gülüm devam edip gitmektedir.
AHMET KABİL (Rize) – Özel yapılıyor...
NEVZAT ERCAN (Devamla) – Yandaş şirketler için özel ihaleler yapılıyor,
engel görülen yasalar değiştirilmek isteniyor. Medya patronlarının, elektrik
santrallarının dağıtım şebekelerinin ihalelerine girebilmelerine imkân tanınmak
istenebiliyor ve bunun için de, RTÜK Yasasıyla ilgili değişiklik tasarısı...
(Mikrofon otomotik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ercan...
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Bekle, bekle...
NEVZAT ERCAN (Devamla) – ... Meclis Başkanlığına ne yazık ki,
sunulabiliyor.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Bekle, bekle...
BAŞKAN – Neyi bekleyecek efendim; neyi bekleyecek?!..
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Efendim, mikrofon
açık değil; onun için “bekle” dedim.
NEVZAT ERCAN (Devamla) – Son cümlem efendim...
BAŞKAN – Sayın Ercan, son cümlesini
söyleyecekler; beklerse, süre zaten bitmiş olur. Ben, konuşmasını
tamamlasın diye...
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) –Sayın Başkan, mikrofon açık olmadan
konuşamıyor da, onun için söyledim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Ercan.
NEVZAT ERCAN (Devamla) – Bütün bunları, temiz siyaset tavrı olarak
görmüyoruz ve değerlendirmiyoruz.
Yüce Parlamentonun saygıdeğer milletvekilleri, Doğru Yol Partisi,
tarihine, kimliğine ve ilkelerine uygun bir tavırla, araştırmanın kabulünden ve
yapılmasından yanadır.
Partim ve şahsım adına, Yüce Meclisi, tekrar, saygıyla selamlıyorum.
(DYP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sakarya Milletvekili
Sayın Nevzat Ercan’a teşekkür ediyorum.
Şimdi, gruplar adına, son olarak, Anavatan Partisi Grubu adına, Ankara
Milletvekili Sayın Nejat Arseven konuşacak.
Buyurun Sayın Arseven. (ANAP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun
yenilenmesiyle ilgili olarak, önce Anavatan Partisi ve sonra, diğer birçok
partimiz tarafından verilen araştırma önergelerinin birleştirilerek
görüşülmekte olan araştırma önergesi üzerinde, Anavatan Partisinin görüşlerini
ifade etmek üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi en içten
duygularımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu araştırma önergesi ve özellikle,
Anavatan Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi -biraz önce, Doğru Yol
Partisinin çok değerli sözcüsü Sayın Ercan’ın da ifade ettiği gibi- konunun, en
hassas merceğin altına yatırılması için verilmiş bir araştırma önergesidir.
Biz, Anavatan Partisi olarak, her zaman, her konuda, özellikle Meclisin
denetim yollarının çalıştırılması konusunda bugüne kadar yapmış olduklarımızla,
bu mümeyyiz vasfımızı, bu Meclise ve yüce millete ispat etmiş bir siyasî
partiyiz. Biz, bir gelenekten geliyoruz. Özellikle Genel Başkanımız Sayın
Yılmaz’ın -Partimizin hangi kademesinde görevli olursa olsun, bakanı olsun,
Meclis Başkanı olsun veya herhangi bir bürokratı olsun- bu konuda her zamanki
tavırlarını Yüce Heyetin bilmemesi mümkün değil. Onun için, burada, bir kere
daha huzurunuzda ifade ediyorum ki, Sayın Kalemli’nin de bizzat müracaatı ile
ve Anavatan Partisinin öncelikle vermiş olduğu bu araştırma önergesiyle, biz,
bu konunun, Yüce Heyet tarafından; yani, bu Parlamentoda kurulacak araştırma komisyonu
tarafından, enine boyuna araştırılmasını bizatihi isteyen bir siyasî partiyiz.
Çok değerli arkadaşlarım, biz, Anavatan Partisi olarak, bu konudaki
tavrımızı, yine, birçok siyasî partiden çok farklı olarak, kendi üyemizi
ilgilendiren bu konuyla ilgili olarak da Danışma Kurulunda bu araştırma
önergesinin öncelikle görüşülmesi talebimizle de ortaya koymuş bulunuyoruz.
Bugün Meclis gündeminde bulunan ve hemen hemen bütün siyasî
partilerimizi, bütün gruplarımızı ve bunlara mensup birçok eski bakan ve
milletvekillerimizi ilgilendiren araştırma önergelerinin ne miktarda ve hangi
sayıda olduğu ve bu araştırma önergesinin, 55 inci Cumhuriyet Hükümetine mensup
partilerin ve onu destekleyen partilerin mensupları, grup başkanvekilleri
tarafından desteklenmemesi halinde, bu Parlamentonun gündemine nasıl ve ne
zaman geleceğini de takdirlerinize arz ediyorum.
Çok değerli arkadaşlarım, bu Parlamentoda yine bu konuyla ilgili olarak,
Meclis Başkanımız Sayın Çetin tarafından kurulan ve Meclis Başkanlık Divanı
içinde oluşturulan, yine, bu konuyu araştırmakla görevli bir komisyonun
çalışmakta olduğu hepinizin malumları.
Şimdi, burada, açılması üzerinde herhangi bir tereddüt bulunmayan...
BAŞKAN – Sayın Arseven, bir saniye efendim...
Değerli arkadaşlarım, hatibin konuşması yeterli ölçüde dinlenilemiyor;
arkadaşlarımdan sürekli şikâyetler alıyorum. Lütfen, Genel Kurul salonunda
karşılıklı konuşma yapmayalım.
Buyurun Sayın Arseven.
NEJAT ARSEVEN (Devamla) – Biz, bugünkü Meclis
Başkanımız Sayın Çetin’e, bu konuya göstermiş
olduğu hassasiyet açısından ve kamuoyu gündemine yansımış ve makes bulmuş bu konunun öncelikle araştırılması için kurmuş
olduğu bu komisyon dolayısıyla huzurunuzda teşekkür ediyoruz. Ancak, burada,
bir hukukî gerçeği de huzurunuzda ifade etmeden geçmeyi uygun bulmuyorum.
Bugün burada kurulacağından şüphe duymadığımız, İçtüzük gereği kurulacak
olan ve İçtüzüğümüze göre görev yapacak olan bu araştırma komisyonunun yanında,
ayrıca, Meclis Başkanlık Divanı tarafından oluşturulan ikinci bir komisyonun da
görev yapıyor olmasını, hem hukuka hem İçtüzüğe aykırı bulduğumuzu burada ifade
ediyorum. Yine, yanlış anlaşılmamak kaydıyla, bu komisyonun, Meclis Başkanlık
Divanınca tekrar değerlendirilmesini ve bu komisyonun elinde bulunan tüm bilgi
ve belgeleri, oluşturulacak bu araştırma komisyonumuza sunması hususunu da
Sayın Meclis Başkanımızın ve Divanın takdirlerine, Anavatan Partisi Grubu adına
arz ediyorum.
Çok değerli arkadaşlarım, burada, işin detayına falan girecek değilim;
çünkü, bu kürsüde açıkça bunlar tartışıldı. Burada, Anavatan Partisi Grubu
olarak, araştırmanın açılması yönünde oy kullanacak bir siyasî parti olarak ve
onun adına konuşan bir kişi olarak, bu işin detayına girmek ve bu işin, bu
derece detaylı bir şekilde bu kürsüde ifade edilmesini çok doğru bulmadığımı da
ifade ediyorum. Netice itibariyle, bir araştırma komisyonu kurulacak, konu
enine boyuna hemen bütün parti sözcülerinin burada ifade etmiş oldukları
titizlikle bu komisyonda incelenecek; ama, şunu da huzurunuzda söylemek
istiyorum ki; yine, bu ihalenin yapımı kararının alınmış olduğu Divan kararının
altında imzası bulunan bazı değerli arkadaşlarımın, burada, sanki, bu kararın
altında hiç imzaları yokmuşçasına birtakım beyanlarda bulunmalarını ve ayrıca,
hele, özellikle bir Başkanvekili arkadaşımızın, yine, o kararın altında imzası
olmasına rağmen, o imzanın kendi imzası olup olmadığını dahi bilmeyen bu Meclis
Başkanvekili arkadaşımızın; ayrıca, kurulan komisyonun da başkanı olması
itibariyle, televizyon televizyon gezip, aslında bulunduğu konum itibariyle
fevkalade tarafsız olması gerekirken, bu konudaki tarafsızlığını çok ciddî bir
şekilde sıkıntıya sokacak bir tutum içinde olmasını ve böyle davranmasını da,
doğrusu, çok tasvip etmediğimizi huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.
Zannediyorum, bu değerli arkadaşım da bunun bilincindedir. Sakın bunu bir kastı
mahsusayla söylediğimi falan zannetmeyin; çünkü, bunun araştırılması için biz
elimizden gelen bütün gayreti gösterip bu komisyonun kurulması kararının
alınmasına Anavatan Partisi Grubu olarak da destek olacağız; ama, o
arkadaşımın, bir kere daha, o imzanın kendisinin olup olmadığı konusunu kendi
kendisine sormasını, yoksa, bizim, mutlaka o komisyonda kendisini huzurumuza
çağırıp “bu imza senin midir değil midir?” diye soracağımızı da burada bir kere
daha ifade ediyorum.
Çok değerli arkadaşlarım, burada, yine, Divan mensubu birçok arkadaşımız
söz aldılar. Özellikle Divan mensubu arkadaşlarım, ne hikmetse, diğer parti
grupları adına söz alan arkadaşlarımdan çok farklı olarak, çok daha telaşlı
ifadelerde bulundular. Yani, şunu söylemek istiyorum ki, o Başkanlık Divanının
kararının altında imzası bulunan o günkü Divan üyesi arkadaşlarım, diğer gruplar adına konuşan arkadaşlarımızdan
çok daha farklı bir tavır sergilediler, çok telaşlı ifadelerle burada
konuştuklarını gördüm. Fazla endişe buyurmasınlar; daha henüz bir şey yok
ortada. Sayın Kalemli dahi onlar kadar telaşlı değil. Hakkında bu soruşturmanın
açılması arzu edilen Sayın Kalemli’nin, ben, onlar kadar telaşlı hiçbir
beyanına rastlamadım. Onun için, endişe buyurmasınlar; bu araştırma komisyonu
kurulacak ve bu Parlamentonun vakarına yakışır bir şekilde, fevkalade ciddî bir
şekilde, büyük bir titizlikle bu konuyu inceleyecek ve Parlamentonun gündemine
getirecek.
Ben, beni dinlediğiniz için hepinize tekrar çok teşekkür ediyorum,
hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum, hepinize hayırlı ramazanlar
diliyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Sayın
Nejat Arseven’e teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım şimdi sıra önerge sahiplerine geldi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan?..
BAŞKAN – Efendim ?..
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, müsaade eder misiniz; sayın arkadaşımız,
başkanvekili olarak imza konusunda bana bir sataşmada bulundu, sırf bu
konuda...
BAŞKAN – Efendim sadece bir soru yöneltti
KAMER GENÇ (Tunceli ) – Efendim cevap...
BAŞKAN – Müsaade buyurun efendim, ben de dinliyorum; yani, burada,
hepinizden dikkatli olarak müzakereleri dinliyorum...
KAMER GENÇ (Tunceli ) – Sayın Başkan ama...
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Genç; siz, sataşmadan dolayı söz mü
istiyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.
BAŞKAN – Hangi beyan üzerine efendim ?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim “bu imzanın kendisine ait olduğunu inkâr
etti de, onun olup olmadığı konusunda” şeklinde
beyanda bulundu, sırf o konuda...
BAŞKAN – Bunu söyleyebilirsiniz; yani, size mi ait imza, değil mi bunu,
yerinizden de söyleyebilirsiniz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, bir sataşma değil_ Gayet basit, çözebileceğimiz bir
şey; vaktimiz de dar Sayın Genç.(Gürültüler)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, sataşma var...
BAŞKAN – “Yanlış bir beyan varsa ortada, o da araştırılmalı” diyor
arkadaşımız. Siz...
KAMER GENÇ (Tunceli) – Araştırılmalı; ama_ Sayın Başkan, buradan,
yerimizden konuştuğumuz zaman anlaşılmayabilir...
BAŞKAN – Buradan buyurun efendim... Kısaca söyleyin. (Gürültüler)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, o zaman ayaktaki arkadaşlar...
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, ön sırada bulunan arkadaşlarım, ayakta
bulunan arkadaşlarım, müzakereleri takip edemiyoruz.
Buyurun Sayın Genç, dinliyorum efendim sizi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, hatip dedi ki “bu imzasından dolayı
kendisini çağıracağız, ifadesini alacağız.”
Bu imzayla ilgili olay şöyle: 15 Aralık 1997 tarihinde -bakın, çok
önemli bir tarih- Meclis Başkanlığı bizi bir toplantıya çağırdı; bir dosya
verdi, yeşil bir dosya; zatıâlinizde de var. O dosyadaki Haziran 1996 tarihli
Divan kararında benim imzam yok. Ayrıca, Sayın Uluç Gürkan “ben, Ekim 1997’den
itibaren bütün Başkanlık Divanı kararlarının fotokopilerini çektim; sizin
imzanız yok” dedi; arkadaşımız da burada. Ondan sonra...
NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Böyle yapanları da çok dinledik...
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, izah ettim de...
BAŞKAN – Sayın Arseven, sizinle konuşmuyor efendim; ben söz verdim Sayın
Genç’e; bana söylüyor, tutanaklara söylüyor.
Evet efendim, devam edin.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim imzam olduğu anlaşılınca,
ben, çok daha önceleri, gittim Sayın Meclis Başkanına, rica ettim ve dedim ki
“benim bu konuda bir tereddütüm var, bu imzanın da benim elimden çıkıp
çıkmadığı konusunda tereddütlüyüm. Sizden rica ediyorum, bunu Emniyette
istiktab yaptırın_” Yani, hiç kimseye böyle söylemedim; ama, sonradan, bu,
tabiî Başkanlık Divanında konuşuldu, basına intikal ettirildi.
Bakın, ben bu konuda çok hassas davrandım. Kaldı ki, imza bana ait olsa
bile, ortada yapılan işler var. Biz, Başkanlık Divanı olarak, Başkana güvenmişiz,
ihale yetkisini vermişiz. Bunun, burada...
BAŞKAN – Sayın Genç, anlaşılmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli)– Başlangıçtaki artniyeti biz orada sezemezdik ki?..
BAŞKAN – Sayın Genç, anlaşılmıştır.
Bu konuda, zaten, gerek görürse, ihtiyaç olursa, kurulacak olan
araştırma komisyonu da, ayrıca durumu tetkik edebilir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, önerge sahiplerinin konuşmalarına geldi
sıra.
Önerge sahiplerinden, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’yı
kürsüye çağırıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Sayın Dumankaya’nın konuşması başlamadan önce,
araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergelerin işlemleri tamamlanıncaya
kadar çalışma süremizin uzatılması hususunu oylarınıza sunacağım: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Dumankaya.
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri,
bizleri televizyonlarının başında izleyen aziz vatandaşlarım; hepinizi,
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bugün, burada, görüştüğümüz konu olan Meclisin düzenlenmesindeki
iddialarla ilgili önerge sahibi olarak söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, gazetelerde birçok iddia çıktı. Bu iddialar
gazetelere yansıdığı an, Anavatan Partisinin Grup Yönetimi hemen toplandı ve
Sayın Genel Başkan Mesut Yılmaz talimatını verdi; bir araştırma önergesinin
hazırlanmasına başlandı ve bu araştırma önergesini, Anavatan Partisi Grubu 4
Ocak 1998 tarihinde verdi. Bununla kalmadı ve -bu gündemin 181 inci sırasında
yer alıyordu- hemen Grup Başkanvekilimiz Danışma Kurulunu olağanüstü toplantıya
çağırdı “bu, önemli bir konudur; Meclis için önemli bir konudur, itham edilen
kişi için önemli bir konudur; bunun, alelacele, hemen görüşülmesi lazım” dedi.
Böylece, bu konunun bugün görüşülmesi kararının Danışma Kurulundan
çıkarılmasını sağladı. Yine yetmedi, Meclis Başkanına gitti ve “bu konuyla
ilgili komisyonun hemen kurulup süratle çalışması için elinizden geleni yapın”
dedi.
Değerli arkadaşlarım, demin burada CHP sözcüsü Sayın Önder Kırlı bir
hatırasını anlattı ve “Sayın Mesut
Yılmaz Başbakan olunca, kendi arkadaşı olan Millî Savunma Bakanı hakkında hemen
soruşturma başlattı” dedi.
Anavatan Partisi, bu ithamlara karşı, gerek itham edilenin ve gerekse
Meclisin selameti için bu önergeyi veriyor.
Sayın Kalemli ne yaptı? Sayın Kalemli de Grubumuza müracaat etti ve “bir
an evvel bu araştırma komisyonunu kurun ve soruşturma, araştırma ne gerekiyorsa
bunları yapın” dedi. Anavatan Partisi cephesindeki durum budur. Anavatan
Partisi bundan başka ne yapabilirdi?
Gelelim öbür cepheye: Burada konuşan DYP sözcüsüne ve diğer sözcülere
söylüyorum; siz de Anavatan Partisi gibi yapmış olsaydınız ne olurdu? Arkanızda
TOFAŞ’ın, arkanızda TEDAŞ’ın kamburu olmazdı; arkanızda malvarlığının,
arkanızda örtülü ödeneğin kamburu olmazdı. (ANAP sıralarından alkışlar, DYP ve
RP sıralarından gürültüler)
NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Şinasi Altıner aranızda!..
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Arkanızda, TURBAN yolsuzluğunu sahte oylarla
kapatmanın kamburu olmazdı. (ANAP sıralarından alkışlar, DYP ve RP sıralarından
gürültüler.)
Değerli arkadaşlarım, siz bu konuda sabıkalısınız, sabıkanız vardır. Bu
konuda konuşmaya hakkı olmayan, o günün iktidar partileridir. Eğer, DYP sözcüsü
değerli arkadaşım burada konuştuğunu, o zaman mal varlığıyla ilgili konuşsaydı,
o güzel konuşmayı yapmış olsaydı, gereğini bizim gibi yapmış olsaydı, bugün,
elbette ki onun da konuşmaya hakkı olurdu.
NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Haluk Müftüler’e sor onu!..
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Bakınız, Parsadan, örtülü ödenekten 5,5
milyar lirayı aldı, 4 seneye mahkûm oldu. Acaba bunu silahla mı aldı, topla mı
aldı, tüfekle mi aldı; hayır, Başbakan çuvala doldurdu, parayı ona verdi.
Değerli arkadaşlarım, onların da hesabını soracağız, bunu bilesiniz.
Bakınız, biz burada, şunu söylüyoruz; eğer, burada suç varsa, komisyon
kurulsun, komisyon çalışmalarını yapsın, biz buna oy vereceğiz. Eğer suç
bulursa, mahkemeye bunu göndersin, adaletin hassas terazisinde tartılsın. Eğer
suçluysa, cezasını görsün; eğer suçsuzsa, aklansın, alnının akıyla buraya
gelsin. Biz, bunu kendi arkadaşımız için diyoruz; ama, sizler, devletin bu
kadar soyulmasını; örtülü ödenekten 20 günde 500 milyar lira yemesini;
servetini, mal varlığını, Kuşadası’ndaki o yatları, burada sahte oy kullanarak gizlediniz,
oy verdiniz; bu şekilde, Meclisin itibarını siz düşürdünüz. (DYP sıralarından
gürültüler) Yoksa, Sayın Çiller’i, hiç kimse haksız olarak hiçbir yere
göndermez.
Değerli arkadaşlarım, burada şu vardır; bu yapılan işin yüzde 60’ı
ödenmiş, yüzde 40’ı duruyor. Meclis Başkanı, Meclis Başkanlık Divanı buna el
koysun. Niye el koysun; katî hesabı yapılmamış, katî istihkakı alınmamıştır.
Dolayısıyla, bu faturalar incelenmelidir. Bu faturalar incelendikten sonra,
eğer o yüzde 60, kalan yüzde 40’a yetmiyorsa, teminatı vardır, o teminatı da
paraya çevrilir; o da yetmiyorsa, Meclis, oraya giden parayı elbette almalıdır.
Değerli arkadaşlarım, bu, bazı yerlerde istismar konusu da yapılıyor ve
“niye otomatik oy” deniliyor. Düşünün, eğer otomatik oy sistemi o güne yetişmiş
olsaydı, bugün, Sayın Çiller Yüce Divandaydı; çünkü, sahte oy
kullanılmayacaktı!.. (ANAP sıralarından alkışlar)
TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, sahte oy kullanıldığı
iddiasında bulunuyor; var mı öyle bir şey?
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
hiçbir yorum katmadan, Sedat Ergin’in Hürriyet Gazetesinin 11 Ocak 1998 Pazar
günü bu konuda çıkan bir yazısını okumak istiyorum.
“Türk usulü yolsuzluk tartışması:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yeniden inşaası ihalesiyle
ilgili haberler Türk siyasetinin en önemli konusu haline gelmiş durumda. Her
kafadan bir ses çıkıyor ve her gün, olayla ilgili yeni bir yolsuzluk iddiası
ortaya atılıyor. Tabiî, bu iddiaları ortaya atan kişilerin hepsinin siyasî
kişiliklerinin olması, siyasî hesaplarının devreye girmesine yol açıyor.
Örneğin, Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanvekillerinden biri, ihaleye
çıkma kararının yer aldığı Başkanlık Divanı
belgesindeki imzasının sahte olduğunu açıklayıp, kamuoyunda birden önplana
çıkabiliyor. Aynı üye, ertesi gün ‘sahte değilmiş, imza galiba bana ait,
herhalde başım çok karışıkken getirip imzalatmışlar’ -iyi ki ‘sarhoşken’
dememişler- dediğinde, bu sözleri, kamuoyunda aynı yankıyı yapmıyor. Ancak,
atılan çamur kalıyor, kamuoyunda ihaleye fesat karıştırıldığı yargısı
pekişiyor.
Bir başka örnek: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekillerinden,
Başkanlık Divanının, hiçbir zaman, ihalenin, Emlak Konut A.Ş’ye verilmesini
kararlaştırmadığını, yalnız ihaleyle ilgili önaraştırma yapılması yetkisinin
verildiğini söylediğinde, bu demeç, yolsuzluğu kanıtlayan bir olgu olarak
algılanıyor; ancak, Başkanlık Divanı, söz konusu şirketin önaraştırma değil,
doğrudan ihale için yetkilendirildiğini gösteren Divan kararının altında bu
üyenin imzasının da bulunduğunu gözden kaçırıyor.
Bu arada, olayla ilgili en ağır suçlamaları yapan ve dürüstlüğe soyunan
sosyal demokrat bir milletvekilinin, yakın bir arkadaşına, sandviç restoranı
işletmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi salonlarından birini tahsis ettiği;
arkadaşının, on aydır, Türkiye Büyük Millet Meclisine tek kuruş kira vermeden,
ayrıca, su ve elektrik parası ödemeden burayı işletip, menfaat sağladığı sonra
anlaşılıyor.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, konuşmanızı tamamlayın efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanı, 20 Haziran 1996 tarihinde aldığı bir kararla, Genel Kurul salonunun
yenilenmesi işini, bir devlet kuruluşu olan Emlak Konut A.Ş.’ye vermiştir. Bu
arada, işin Emlak Konut A.Ş.’ye maliyet artı kâr esasına göre verilmesine, tüm
işlerin müteahhit ya da taşeron ihalesinin Emlak Konutun kendi usullerine göre
yapılmasına karar verilmiştir. Bu kararın altında Başkanlık Divanının üyeleri
vardır.” İsimlerini de sayıyor.
Değerli arkadaşlarım, burada, biz Anavatan Partisi olarak -bir arkadaşım
demin laf atmıştı “acaba ne diyeceksin” demişti- bu komisyon kurulmalıdır
diyoruz. Bu komisyon araştırmalarını yapmalıdır. Araştırmalarında, suçlu
buldukları kimse, görevi neyse, onları mahkemeye göndermelidir ve onların
yaptığı işler adaletin hassas terazisinde tartılmalı; alnı ak olanlar, oradan,
o tarafsız mahkemeden beraat eder, alnı ak olmayan, haram kuruş kursağından
giden de cezasını görür. Bunları yaparken de, eğer, sizin lideriniz de aynı
şekilde yapar ise, göreceksiniz ki, siyaset temizlenecek, hiç kimse size bir
şey demeyecek, o da adaletin terazisine girecek, tartılacak, gelecek; suçu
varsa, adalet onun cezasını verecek, suçu yoksa, beraat edip, gelecektir.
Bu duygularla, bu komisyonun kurulmasını, bu araştırmanın açılmasını
diliyorum; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Önerge sahibi, İstanbul Sayın Milletvekili Halit Dumankaya’ya
teşekkür ediyorum.
İSMET ÖNDER KIRLI (Balıkesir) – Sayın Başkan, Sayın Dumankaya ismimi
anarak konuştular; açıklamada bulunmak istiyorum...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Daha hepsini söylemedim.
BAŞKAN – Sonra değerlendiririm efendim.
Önerge sahibi olarak, Kayseri Milletvekili Sayın Recep Kırış; buyurun
efendim.
Sayın Kırış, konuşma süreniz 10 dakikadır.
RECEP KIRIŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime
başlarken, hepinizi, Büyük Birlik Partisi ve şahsım adına sevgiyle ve saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun
yenilenmesi ihalesiyle ilgili olarak ortaya çıkan ve hepimizi derinden üzen
yolsuzluk iddiaları konusunu, şu anda, bir Meclis araştırması talebiyle
görüşmekteyiz. Biz de, bu konuyla ilgili bir Meclis araştırmasının, vakit
kaybedilmeden, mutlaka yapılması ve bunun neticelerine göre, gerçekten, şu an
ortada son derece ciddî duran iddialarla ilgili, bu yolsuzluk iddiaları
kesinleştiği takdirde -ki, büyük bir ihtimalle öyle gözüküyor- burada
sorumluluğu olan her kim varsa, mutlaka, bunun hesabının sorulması gerektiğine
inanıyoruz.
Değerli arkadaşlar, hakikaten, şu an, kamuoyuna yansıdığı kadarıyla,
halıların alınmasından koltuklara, avizelerin sökümü işinden klima ya da
birtakım -işte, asansörle ilgili- iddialara varıncaya kadar, nereden baksak,
ortaya pis kokular yayılmaktadır. Bunu, üzülerek, ifade etmeye mecburuz.
Sadece bu kadar değil, gene, aynı Sayın Başkanın döneminde, son birbuçuk
yılda, bildiğiniz gibi, Meclisteki personel sayısı 1 581 kişi artırılmış,
sadece son üç ayda, 406 kişinin burada işe başlatıldığı medyada yazılmış, ifade
edilmiştir.
Başlangıçta, proje keşif bedeli 12 milyon dolar olarak ifade edilen bir
iş, nasıl olmuşsa 21 770 000 dolara ihale edilmiş; ama, iş, bununla da
kalmamıştır ve sonuçta, bugün, 38 milyon dolara varmış olduğu görülmektedir
Mesela, üzerinde en çok durulan koltukların tanesinin, başlangıçta 1 300
dolar keşif bedeliyle takdim edildiği,
daha sonraki incelemelerde de 1 260 dolara ithal edildiği; ama, Meclise 4 861
dolara fatura edildiği anlaşılmaktadır
ve bu koltukların İtalya’dan getirildiği ifade edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, biz, gerekirse tahta sıralarda da otururuz. Bu
Meclis, bir yüce meclistir, gazi meclistir; hakikaten, ilkokul sıraları gibi
sıraların getirilerek teşkil edildiği o ilk tarihî Meclis, Millî Mücadeleyi
kazananan şerefli bir meclistir. Ben, bu Meclisin, bugün de, aynı şekilde,
şerefli, haysiyetli bir yüce makam olduğuna inanıyorum; ama, bu Meclisi
yıpratmaya, bu Meclisi, böyle, pis kokuların yayıldığı bir yer haline getirmeye
kimsenin hakkı yok! Bunu, kim yapıyorsa, bunun hesabını sormak da hepimiz için
bir görevdir! (BBP ve DYP sıralarından alkışlar) Parti ayırımı yapmadan,
meseleye partizan bir şekilde bakmadan, bunu, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisi
sağlamalı ve kendi itibarını, kendi haysiyetini, elbette ki, korumalı, buna,
asla gölge düşürmemelidir.
Değerli arkadaşlar, derinin kokmaması için deriye tuz atarsınız; ama, ya
tuz kokarsa ne yaparsınız? Bütün yolsuzlukların üzerine gitmesi gereken makam,
Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin temel görevi
de, zaten, yasama ve denetleme görevidir; ama, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu
çirkin iddiaları aydınlığa kavuşturmaz ve bunların hesabını sormazsa,
soramazsa; o zaman, ne yasama görevini ciddî bir şekilde yapması mümkün olur,
ne de, bundan sonra, herhangi bir olayı denetleme imkânı kalır; ancak, burada
üzerinde durmamız gereken başka hususlar da vardır.
Değerli arkadaşlar, burada yapılması gereken şey, ortada hakikaten
yolsuzluklar varsa, sonuna kadar bunun üzerine gidip, hesabını sormaktır; ama,
bunu yaparken, bazı yerlerde ele alındığı gibi, milletvekilleri, İtalya’dan
ithal edilen şu kadar pahalı koltuklarda oturuyorlar, milletvekillerinin -çok
affedersiniz- bünyeleri, vücutları çok
mu kıymetli gibi, bütün milletvekillerini ilzam eden, onları tahkir eden,
Türkiye Büyük Millet Meclisini tahkir eden birtakım değerlendirmelere şahit
oluyoruz. Bunları reddediyoruz! Varsa bir yolsuzluk, elbette ki, bunun üzerine
gidilmelidir ve gidilecektir; ama, şunu, buradan, kamuoyuna ifade ediyorum kii,
iş, bu noktaya gelinceye kadar, hakikaten, Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi
verilmemiş, milletvekillerinin konudan haberdar olması sağlanmamış; hatta
-biraz önce burada yapılan konuşmalardan da anlaşılıyor ki- Başkanlık Divanı
bile, birçok noktada devre dışı bırakılmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu
konunun bilinmesinde fayda vardır.
Eğer, ortada bir yolsuzluk varsa, bu yolsuzluğun birkaç kanadı vardır.
Burada, siyasetçilerin suçu varsa, elbette üzerine gidilmeli; ama, diğer
taraftan, bir Emlak Konut var, işin bürokrasi kanadı var ve işadamları var.
Dolayısıyla, bütün bunlar, birlikte ele alınmalıdır.
Değerli arkadaşlar, demin söylediğim gibi, bu mesele, partilerüstü bir
mesele olarak ele alınması gerekirken, burada, partilerin karşılıklı suçlaması
haline dönüştürülmüş ve “bizim partimiz daha temiz, sizin dibiniz kara,
bizimkisi sizden daha kara değil yahut kara” gibi, böyle bir noktaya
çekilmiştir.
Değerli arkadaşlar, geçmişte de, maalesef, birtakım yolsuzluklarla
ilgili, buna benzer tavırlar ortaya konulmuş ve doğrusu, Türkiye’de, siyasal
partiler, bu konuda, çok kötü bir imtihan veregelmişlerdir. Geçmişte, bir
enerji bakanıyla ilgili, Anavatan
Partisi tarafından yolsuzluk iddiaları gündeme getirilmiş; daha sonra, aynı
enerji bakanı -diyelim ki- Doğru Yol Partisinden ayrılmış, kendi partilerine
geçmiş, ondan sonra da aklanmıştır. Belki, daha önceden de ak idi; belki, daha
önceden de o yolsuzluklar yapılmamıştı; bilmiyoruz; ama, bir sayın bakan, diğer
partide ise, her türlü yolsuzluğu yapan kişi, size geçince ak ü pak bir insan
haline getiriliyorsa, burada, siyasetçiler, millete güven veremezler
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, burada, diğer bir husus da şudur: Demin söylediğim gibi,
yolsuzlukların üzerine gidelim; ama, Meclisi yıpratmayalım; çünkü, Meclis,
demokrasinin esasıdır ve eğer, bugün bu yolsuzluklar konuşulabiliyorsa, ortaya
çıkabiliyorsa, demokrasi sayesindedir, şeffaflık sayesindedir; Türkiye Büyük
Millet Meclisi, bu şeffaflık sayesinde bunların üzerine gidebilmektedir.
O hale göre, aslında, Türkiye’de yapılması gereken, bütün kamu kurum ve
kuruluşlarının, en azından, idarî ve malî açıdan şeffaf hale, denetime açık
hale getirilmesi lazımdır; ama, maalesef, bu, bugün, bir türlü yapılamayan
husustur. Şu an, Anayasanın geçici 15 inci maddesi vardır. Anayasanın geçici 15
inci maddesi mutlaka kaldırılmalı, 12 Eylül dönemindeki bütün icraatlar da,
aynı şekilde, yargı denetimine, mutlaka, açık hale gelmelidir.
İSMAİL YILMAZ (İzmir) – Bravo!
RECEP KIRIŞ (Devamla) – Diğer taraftan, bir Lockheed skandalı olayı var,
geçmişimizde yaşanan ve bir türlü, hâlâ üzerine gidilemeyen... Lockheed uçak
firması, bütün dünyaya, bu uçakları satarken rüşvet verdiğini, Türkiye’ye de
rüşvet verdiğini ifade etmiş; bütün ülkelerde bunların hesabı sorulmuş; ama,
Türkiye’de hâlâ üzerine gidilmemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bunların da
üzerine gitmeli; ama, evvela bu pisliği temizlemelidir.
Değerli arkadaşlar, son olarak, son zamanlarda, TEDAŞ elektrik dağıtım
ihaleleriyle ilgili birtakım yolsuzluklar gündemdedir. Bazı kimselerin,
özellikle, yolsuzluk deyince sadece Meclisteki koltukları gündeme getirip,
sanki, bazı şeyleri unutturmak ister gibi bir niyetleri de olduğu
anlaşılmaktadır. Biz, bu konuda da, yasalara aykırı olarak ihaleye
giremeyecekleri halde ihaleye sokulan bütün o firmaların aldıkları ihalelerin
mutlaka iptal edilmesi ve o konuda, üzerlerine, hukuk içerisinde gidilmesi
gerektiği kanaatindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kırış, konuşmanızı tamamlayın efendim.
RECEP KIRIŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, sözlerimi bağlıyorum; ama,
söyleyeceğim şey şudur: Biraz önce konuştuğumuz bu konuyla ilgili birtakım
yolsuzluklar varsa, ortaya çıkarılmalı; ama, şu anda, gerçekten, söylenebilecek
şey şudur: En azından, korkunç bir israf boyutu olduğu açıktır. Bu memlekette,
şu anda, şu kış kıyamette, aç olan, susuz olan, odunsuz olan, kömürsüz olan, işsiz olan, ayağında bir
ayakkabı bile bulunmadan dolaşan binlerce insanımız varken -Türkiye Büyük
Millet Meclisinin restorasyonu, elbette ki, önemli, elektronik donanımlar
önemli- bu kadar israfa, elbette ki, hiçbir şekilde gerek yoktu; bunlar,
pekala, Türkiye’den de sağlanabilirdi; İtalya’dan koltuk getirilmesine gerek
yoktu.
Son olarak söylemek istediğim şey şudur: Değerli arkadaşlar, Almanya’da
bir Willy Brand vardı; bildiğiniz, meşhur siyasetçi. Vefat etti. Onun
siyasetten çekilmesine bir tek hadise sebep olmuştur. O da, partide
görevlendirdiği bir kişinin, o zaman, Doğu Alman casusu çıkmasıydı. Dedi ki:
“Bunu buraya ben getirdim. Elbette ki, casus olduğunu bilmiyordum; ama, burada
benim kusurum var, o halde istifa ediyorum.”
Şimdi, Sayın Kalemli eğer suçluysa, elbette, bunun hesabını verecek;
ama, Sayın Kalemli’yi Meclise Başkan adayı olarak teklif eden, Sayın Necdet
Basa’yı Genel Sekreter olarak getiren, Anavatan Partisi Genel Başkanı Sayın
Mesut Yılmaz’ın suçu yok mu?! Kendilerini, Willy Brand’ın gösterdiği haysiyeti
göstererek istifa etmeye ve bu milletten özür dilemeye çağırıyorum!..
Hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlarım. (BBP, RP ve DYP sıralarından
alkışlar, ANAP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan, Kayseri Milletvekili Sayın Recep
Kırış’a teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım...
TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN – Bir istem yok burada.
TURHAN GÜVEN (İçel) – Önerge sahibi için istem söz konusu mu Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Tabiî efendim, konuşmayabilir önerge sahipleri.
Önerge sahibi olarak zatıâliniz mi konuşacaksınız?
TURHAN GÜVEN (İçel) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge sahibi olarak Sayın Turhan Güven söz istiyor.
Önerge sahiplerinden başka konuşmak isteyenler varsa...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Var Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kaydetmek istiyorum, yazıyla gönderin efendim.
Sayın Güven, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın Güven.
TURHAN GÜVEN (İçel) –Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım adına
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi olarak bu önergeyi verirken, amacımız,
kimseyi kötüleme, karalama veya bazılarının yaptığı gibi, iftira ve tezvirat
kampanyası şeklinde bir işlem yapmaya matuf değildi; ancak, gelin görün ki,
herhangi bir suçlama söz konusu değilken, burada, gerek şahsı adına gerek grubu
adına söz alan bazı milletvekilleri, hukuk fukarası olduklarının en güzel
örneklerini verdiler.
Şimdi, bakınız, Anayasanın 138 inci maddesi vardır; yargıya intikal
etmiş olan bir olay üzerinde görüş bildirmek mümkün değildir; ama, buradan, bu
kürsüden konuşan kişi, yargıda devam eden bir duruşma hakkında beyanda
bulunmuştur; açıkçası, Anayasayı bilmemekten kaynaklanan bir Anayasa suçu
işlemiştir. 138 inci madde gayet açıktır; yargıda devam eden bir duruşma için,
devam eden bir dosya için, hiçbir milletvekilinin bu kürsüden hitap etme hakkı
yoktur; ama, kişi hukuk fukarası ise, bu şekilde devam eder; ama, hesabını da
bir gün gelir, verir.
Sayın milletvekilleri, şimdi, bakınız, burada bahsedilen TEDAŞ, TOFAŞ,
mal varlığı olayları, bugünün gündeminde, yani şu konuşmanın metni içinde
olmaması lazım gelen konulardır; ama, konuşmacıların bir bölümü...
BAŞKAN – Sayın Güven, siz de, önerge sahiplerinden biri olarak söz
aldınız efendim...
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Ben önergemden bahsediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşmuyorsunuz; önerge sahibi
olarak, önerge üzerinde lütfen efendim...
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Efendim, Grup adına konuşmuyorum; sadece,
konuşmacılara, müsaade ederseniz, önerge çerçevesinde de hitap ediyorum.
BAŞKAN – O konuda Grubunuz söz isterse, ayrıca verebilirim, onu ayrıca
değerlendiririm. Siz, önerge üzerinde konuşacaksınız.
Buyurun efendim.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Şimdi, Sayın Başkan, önerge sahibi, TOFAŞ’tan,
TEDAŞ’tan bahsederken müdahale etmiyorsunuz da, ben bahsedince mi müdahale
hakkı doğuyor size?!. (DYP sıralarından alkışlar) Biraz evvel, bakınız, bu
kürsüden, mal varlığı, TOFAŞ, TEDAŞ gündeme getirildi, sizin en ufak bir
müdahaleniz olmadı; o zaman, doğrudan doğruya hakaret ihtiva eden cümleleri
sarf eden milletvekillerine niye müdahale etmiyorsunuz?!.
BAŞKAN – Müsaade eder misiniz Sayın Güven; sizin sürenizi almadan şunu
ifade edeyim: Sayın Dumankaya, kendisinden önce konuşan bir arkadaşımızın,
Dumankaya’nın da içinde bulunduğu Grubu toptan itham etmesine cevap verdi; o
mahiyetteydi.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Ben de, Sayın Dumankaya’nın benim Grubumu itham
etmesine cevap veriyorum, ben de ona cevap veriyorum, gayet normal bir şey bu.
BAŞKAN – O sınır içerisinde, buyurun.
Yeni sataşmaya vesile olmayın efendim.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Şimdi, bakınız, TEDAŞ’ta hakkında işlem
yapılması istenilen bakan, şu anda aranızda bulunmaktadır. Demek ki, bir şey
yokmuş ki, akladınız, pakladınız, aranıza aldınız. O zaman onu aklıyorsunuz da
bir başkası için niye çifte işlem yapma durumunu hissediyorsunuz?! Var mı bunun
hukukî değerlendirmesi?! Demek ki, siz, tamamen siyasî tasarrufların
peşindesiniz.
Yine, şunu söylüyorum, mal varlığı konusunda Komisyon Başkanı olan
arkadaşımızın -şu anda, aranızda, bu sıralarda oturmaktadır- ya o zaman yaptığı
yanlıştı ya şimdi yaptığı yanlıştır. Sayın Başkanım, bırakın da, bunları
Türkiye’nin gündemine getirelim, konuşalım, söyleyelim. Bunlar, tamamen siyasî
tasarruflar olarak görülmektedir. Onun için, biz, hep şunu söyledik: Geliniz,
bunları siyasî tasarruflardan öteye götürelim, hukukî zemine oturtalım. Bunun
için çalışmalar yaptık; fakat, ne gariptir ki, bu önerilerimiz hem iltifat
görmedi hem itibar görmedi, bence, yanlış bir de budur.
Şimdi, müsaade ederseniz, bir başka arkadaşımız, Sayın Meclis Başkanı
tarafından Sayın Kalemli hakkında bir komisyon kurulduğunu, bu komisyonun,
Meclis araştırması komisyonu teşekkül ettikten sonra derhal görevine son
verilmesinin ve bütün evrakı müsbitenin de asıl araştırma komisyonuna
verilmesinin uygun olacağını ifade ettiler. Şimdi, ben, o zaman, size, bir
başka şey söyleyeyim; daha bugün gazetelerde var: Yargıya intikal etmiş olan
bir konuda, yani, şu meşhur Susurluk konusunda bir idarî tasarruf yapıldı;
zamanın Başbakanı, Başbakanlık Teftiş Kuruluna bir soruşturma yaptırdı. İş,
yargıya intikal etti mi; etti. Peki, ettiği halde, siz, halen, niye bir başka
komisyon veya teftiş kuruluna görev veriyorsunuz da idarî soruşturmaya devam
ediyorsunuz?.. Bırakın, yargı görevini yapsın. Ha, buna lüzum görüyorsanız, o
zaman, burada konuşan arkadaşımızın da bu lafları sarf etmesine imkân yoktu. Ya
bu doğrudur ya bu doğrudur. Gelin, doğruyu birlikte bulalım, birlikte
araştıralım; ama, siz, hep işin yanlış tarafından götürmeye çalışıyorsunuz.
Onun için, konuları saptırmayalım.
Aslında, Sayın Kalemli hakkında bütün partilerin önerge verdiği
görülüyor. Yine, buradaki konuşmacılar, işgüzarlık yaptıklarını ifade eden
beyanlarda bulundular; ben verdim, sen verdin_ Pazar günü önerge verilmesi
mutatsa, verilir tabiî. Çağırırsınız nöbetçi memuru; öncelik alasınız diye_
Bakın, sayın üyeler, ben, bunu, Danışma Kurulunda ifade ettiğim için
söylüyorum. Ben, Danışma Kurulunda dedim ki, bunun önceliği falan olmaz, burada
gerçekleri araştıracağız. “Ben verdim; bak, ben ne kadar doğruyum” demek,
fevkalade yanlıştır; bu yanlışın içerisinde olmayın. Önemli olan, doğruyu
bulmaktır. Öncelik hakkı falan diye bir şey de yoktur; ama, bana öyle geliyor
ki, siz, bunu verirken, başka şeyleri saklamak için yaptınız. Siz, Türkiye’nin
gündemini saptırarak, Sayın Kalemli hakkında önerge vermek suretiyle, sanki
doğruyu arıyormuşçasına bir beyanda bulunarak, Türkiye’nin gündeminde, belki
Susurluk’tan daha vahim -size göre- olaylar cereyan ederken, bunları
Türkiye’nin gündemine getirmiyorsunuz, getirmek istemiyorsunuz.
RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Neymiş onlar?
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Mesela, elektrik dağıtımı; mesela, enerji
dağıtımı... Bunu, tam bu arada, her gün, Sayın Kalemli’ye birtakım atıflarda
bulunarak -kendi partisi, maalesef, bunu yapıyor- bunları yaparken, bu tarafta,
sessiz sedasız, RTÜK Kanunu için hazırlamış olduğunuz tasarıyı bile beklemeden,
değiştirme yapıyorsunuz, ihaleleri veriyorsunuz. Halbuki, kanun tasarısını
getirdiniz canım, Hükümet olarak; bunu bekleyin bari, biraz sabırlı olun. Yok,
sizde sabır yok; neden biliyor musunuz; bu defa süreniz az da, Hükümet olarak,
ondan; çünkü, belki bu kanun çıkmazsa, verdiğiniz diyetlerin borcunu
ödeyeceksiniz. Siz, diyet borcu ödemenin peşindesiniz.
Bu bakımdan, önergemiz doğrudur, yanlıştır demiyorum; sadece, haklı
olanı araştırmaktır, hakkı araştırmaktır.
Bu nedenle, hepinize saygılar sunuyorum efendim; sağ olun. (DYP ve RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önerge sahipleri adına konuşan İçel Milletvekili Sayın Turhan
Güven’e teşekkür ediyorum.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) –
Sayın Başkanım, izniniz olursa, bir hususu arz etmek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) –
Hemen hemen bütün konuşmacıların konuşmalarında bahsi geçen bir konu oldu...
(DYP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Ne var efendim, bir şey mi var?..
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) –
Ben, sadece Sayın Güven’in konuşmasını kastederek belirtmiyorum; bundan önce de
birçok konuşmacıların konuşmalarında yer aldı; bir iki hususu, izniniz olursa,
açıklayayım, yanlış bilgilendirilmeden kurtulsun Meclis diye düşünüyorum.
BAŞKAN – Efendim, onu, müzakerenin sonunda değerlendiririz.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, ben de Sayın Bakandan bir
istirhamda bulunayım.
BAŞKAN – Müzakere yapmıyorum efendim; arkadaşı gönderdim, şimdi sözcü
davet edeceğim.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Müsaade eder misiniz...
BAŞKAN – Evet.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Bakanı dinlediniz değil mi efendim!
BAŞKAN – Tabiî dinledim; ama...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Ben de konuşabilir miyim!..
BAŞKAN – Niye konuşacaksınız? Sayın Bakanla mı konuşacaksınız?
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Efendim, ben Bakanla konuşmuyorum, zatıâlinize
soruyorum!
BAŞKAN – Buyurun.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bir şey söyleyebilir miyim!..
BAŞKAN – Buyurun.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, Değerli Bakan, biraz önce söz
talebinde bulundular. Şayet, bu konuda kamuoyunu ve Parlamentoyu bilgilendirmek
istiyorlarsa, Genel Kurula gelir, bir açıklama yapar, gruplara söz hakkı doğar,
bu konu, burada, konuşulmuş olur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Kapusuz, önerinizi Sayın Bakana da yapabilirdiniz; yani, bu, benim
anladığım şey içerisinde değil.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Zatıâlinize, Başkanlığa yaptım.
BAŞKAN – Şimdi, önerge sahiplerinden son konuşmacı, Kayseri Milletvekili
Sayın Memduh Büyükkılıç, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Büyükkılıç, konuşma süreniz 10 dakikadır.
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Kısa konuşacağım Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
İftar saatinin yaklaştığı şu dakikalarda, şu saatlerde vaktinizi fazla
alacak değilim. Zaten, konu, yeterince, enine boyuna konuşuldu. Burada, tabiî,
Meclis eski Başkanının da, verilen bir önergede imzasının olması, eklenme
şeklinde de olsa, bizleri memnun etmiştir. Araştırma açılması konusunda tüm
partilerin ittifak halinde olması da, ayrıca memnuniyet vericidir.
Gerçekten “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye bilinen bu yüce
çatının yıpratılmaması gerekirdi, gönlümüz bunu isterdi. Özellikle, medyadaki
yazıları okuduktan sonra, böyle bir çatının altında bulunmaktan neredeyse utanç
duyacak duruma geldiğimizi hissettim.
RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – İstifa et o zaman.
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Bu çatıyı bu haleye getirmeye kimsenin
hakkı yoktur diye düşünüyorum.
Bu çatıyı korumak, hepimizin boynunun borcudur. Ortada bir iddia varsa,
bunun, elbette, araştırılacağını, hepimiz bilmekteyiz; ancak, öyle delillerden
söz ediliyor, öyle açıklamalar yapılıyor ki, sonuçta “Allah, Allah, bu da mı
varmış” şeklinde konuşmaktan, hayret şeklindeki davranıştan insan kendisini
alamıyor.
Değerli milletvekilleri, aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
hatırlanacağı üzere bir teamül vardı idi. Bu teamül gereği de, Türkiye Büyük
Millet Meclisine bir Başkan seçimi yapılmıştı. Bizler, 20 nci Dönem seçilmiş
milletvekilleri olarak Meclis Başkanını seçerken, bu teamül âdeta çiğnenmiş,
sanki, Türkiye Büyük Millet Meclisine bir Başkan seçerken özel bir itina
gösterilmişti. Şimdi, insan, bu özel itinanın niye gösterildiğini ya da bu
teamüllerin niye bozulduğunu çok daha iyi anlıyor. O açıdan, Değerli Meclis
Başkanını seçmek için oy veren değerli milletvekillerine bühtanda bulunmak
istemiyorum; ancak, gerçekten, bu çatının mehabetine yakışır, bu çatıyı
koruyacak olan, Türkiye’de, Cumhurbaşkanından sonra ikinci isim olarak telaffuz
edilen ve ona vekâlet eden bir insanın, elbette ki bu durumlara düşmemesi
gerekirdi diye düşünüyorum.
Bu, tabiî, Türkiyemiz için, maalesef, ilk değil. Bugünlerde
konuştuğumuz, sadece Meclisle ilgili yolsuzluklar değil, bundan önce de, hatırlanacağı
üzere, İSKİ konusunda da yolsuzluklar konuşulmuştu. İSKİ ile ilgili size bir
rakam vereceğim.
Değerli milletvekilleri, hatırlanacağı üzere, bir klor alımı yolsuzluğu
söz konusu idi. Bununla ilgili Genel Müdür halen tutuklu bulunmaktadır, içeride
yatmaktadır. Bakın, sizlere bir rakam vereceğim: İSKİ’nin 1993 yılında almış
olduğu klorun fiyatı, o günün rakamıyla 13 595 lira, bugünün rakamına
dönüştürecek olursak 275 bin lira. Şimdi, dikkat edin, şu andaki yönetimin
almış olduğu klorun rakamlarını veriyorum -ama, hayret ki hayret, halen, 1998
yılı; ki, beş sene olmuş neredeyse, o günkü rakamlara ulaşmasını ferman yazmaz-
1998 yılı itibariyle kloru 10 500 liraya alıyor şu andaki İstanbul Büyükşehir
Belediyesi.
HASAN GÜLAY (Manisa) – Mercümek’ten bahset, Mercümek’ten...
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Mercümek’ten bu Mecliste çok bahsedildi,
Mercümek’le ilgili soruşturma, araştırma yapıldı ve bu konuyla ilgili, kamuoyu
da çok şey bilmektedir; sizin bu konuyu gündeme getirmenize gerek yoktur. Ben, size
tavsiye ederim, Güneş Motelden bahsedelim, gel!.. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Büyükkılıç, önerge üzerinde konuşmanızı sürdürün efendim.
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Tabiî efendim, önergeyle ilgili
konuşuyorum.
BAŞKAN – Karşılıklı da konuşmayın, Genel Kurula hitaben... Lütfen.
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Sayın Başkanım, takdir edersiniz, söz
atana ya da laf atana bunu hatırlatırsanız daha yerinde olur diye düşünüyorum.
BAŞKAN – Onları da uyarıyorum efendim.
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Şimdi, mübarek ramazan ayındayız.
Çöplüklerde ekmek arayan insanların olduğu, yetimlerin, öksüzlerin haklarının
yendiği, şehit çocuklarının hakkının alındığı ve yendiği, geçinemeyen
emeklilerin ve memurların hakkının yendiği, köylünün, çiftçinin hakkının
yendiği bilinmiş olsaydı bu şekildeki yolsuzluklarla ilgili olarak, herhalde,
bunun çözümünün de, gönüllerde Allah korkusunun olması gerektiği de gün ışığı
gibi ortaya çıkardı. Materyalist bir felsefeyle yetiştirilen ve bu mevcut
kokuşmuş düzenden dolayı ortaya çıkan bazı rahatsızlıkları konuşmak, elbette
ki, işin neticesi itibariyle belki çözüm gibi gözükür; ama, gelin,
elbirliğiyle, gönlünde Allah korkusu ve insan sevgisi olan eğitimi ve bu düzeni
getirelim diye düşünüyorum. Bunun için de, bunun yolu, imam-hatip okullarını
kapatmaktan, bunun yolu, 8 yıl kesintisiz eğitim adı altında, yazın, sabahlara
kadar, sıcaklarda, bu milletin vekillerini çalıştırmaktan geçmez; tam aksine,
gönlüne insan sevgisi ve Allah korkusunu yerleştirecek eğitim veren müesseselerin
sayısını çoğaltmak ve bunları hayata geçirmekten geçer diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, dediğimiz gibi, sonuç itibariyle, enine boyuna
konuşulmuş ve tüm siyasî partilerin de ortak bir nokta halinde, bu konuda
sözbirliğine varmış şekliyle, Meclis araştırması açılacağı konusunda ittifak
olduğuna göre, daha fazla sözü uzatmanın bir anlamı yok; ama, sonuç, keşif
özetleri kayıp, fiyat analizleri yok, Nurol ve Mesa diye taşeron firmalar ne
fiyat verdiyse kabul edilmiş ve ortada, âdeta, mertek çuvala sığmadığı için de,
değerli medyayı da meşgul edecek ve gün ışığı gibi ortaya çıkacak gerçekler
zuhur etmiştir. Bu yönüyle ilgili... (RP sıralarından “ahlak komisyonu...”
sesi)
Evet, Kıymetli eski Meclis Başkanımız, bir de ahlak komisyonu kurulması
yönünde bir öneri getirmişti. Haklı olarak, bu öneriye de katılmamak elde
değildi; ama, eğer, bu ahlak komisyonu kurulmuş olsaydı, herhalde, ilk ahlak
komisyonunda görüşülecek olan da kendilerinin durumu olsa gerekirdi diye
düşünüyor; hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önerge sahiplerinden Kayseri Milletveki Sayın Memduh
Büyükkılıç’a teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin
önergelerin öngörüşmesinde, gruplar adına yapılan konuşmalar, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı ve Hükümet adına yapılan konuşmalar, önerge sahipleri
adına yapılan konuşmalar bölümü tamamlanmıştır.
VII. — SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. – Balıkesir Milletvekili İsmet Önder
Kırlı’nın, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
BAŞKAN – Bu müzakereler sırasında, Meclis kürsüsünden yapılan bazı
konuşmalar dolayısıyla, sataşma gerekçesiyle söz isteyen arkadaşlarımız
bulunmaktadır; bunlardan birisi, Sayın Önder Kırlı, Anavatan Partisi Grubu
sözcüsünün yaptığı konuşmada kendisine sataştığını ifade etmiştir; bu sebeple,
konuşma yapmak arzusundadır. Ben de, değerli arkadaşımın, böyle bir konunun,
duyarlık taşıyan bir konunun tartışıldığı ortamda, sataşmadan söz istemini
haklı buluyorum; kendisine söz vereceğim.
Ayrıca, Sayın Mustafa Kalemli de, yapılan müzakereler sırasında, bazı
hatiplerin, kendi adını da kullanarak sataşmada bulunduklarını ifade eden bir
yazıyla başvuruda bulunmuştur; Sayın Kalemli’ye de söz vereceğim.
Ayrıca, Sayın Cumhur Ersümer de, bugünkü gündem maddemizle ilgili
olmamakla beraber, değişik sözcüler tarafından Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığının bazı tasarruflarının gündeme getirildiğini ve kamuoyunun yanlış
bilgilendirildiğini iddia etmektedir; ona da söz vereceğim.
Ancak, değerli arkadaşlarım, bu arkadaşlarımızın sözlerini
tamamlayabilmelerine yeterli vakit yok; çünkü, birleşime bir müddet ara verme
ihtiyacı duyuyorum.
HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Daha 20 dakika var Sayın Başkan...
BAŞKAN – Oylamalar falan da yapılacak değerli arkadaşlarım.
Onun için, müsaade ederseniz, aslında, bu oturum içerisinde sataşmadan
dolayı bu arkadaşlarımızın söz hakkının doğduğunu ifade ettim, tutanağa geçti;
İçtüzüğümüze göre, bu konuşmaların bu oturumda yapılması lazım; fakat ona da
yeterli vakit yok.
Bu sebeple, gelecek oturumda, başka zaman emsal olmamak üzere, bu
arkadaşlarımın söz haklarını koruyarak, birleşime ara vereceğim.
ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, ikişer dakika içerisinde cevap
verebilirler.
BAŞKAN – Arkadaşlarım çok kısa konuşacaksa, olur efendim.
O halde, ara vermeden bu çalışmayı tamamlayabiliriz.
Buyurun Sayın Kırlı; lütfen, başka sataşmaya vesile olmayın.
İSMET ÖNDER KIRLI (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
Anavatan Partisi Grubu adına Sayın Dumankaya, görüştüğü sırada, ismimden
bahsederek bir beyanda bulundu. Daha sonra kendisiyle de görüştüğümüzde,
maksadının bu olmadığını öğrendim. Gerçekten, bu tür bir yolsuzluk iddiasının
18 inci Dönemde de olduğunu; o sırada açılan gensoru görüşmelerinde sözcü
olduğumu ve Sayın Mesut Yılmaz’ın da, o zaman, Hükümet adına, Kültür Bakanı
olarak, kabine arkadaşını savunduğunu, bizi haksız gördüğünü; ama, daha sonra
Dışişleri Bakanı olduğu zaman, dosyaları daha yakından inceleme olanağını bulduğunda,
soruşturma açtığını ve sonuçta da yargı yolunun açıldığını; ancak,
dokunulmazlık kaldırılmadığı için, yargının sonuç vermediğini; dönem sonuna
kalması nedeniyle de davanın düştüğünü söylemiştim. Bugünkü iddiaların da, o
iddialardan daha aşağı olmadığını, dolayısıyla Sayın Başbakanın duyarlılık
göstereceğine olan inancımı yinelemiştim.
Söyleyeceklerim bundan ibarettir; teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kırlı.
Sayın Kalemli, buyurun efendim.
2. – Kütahya Milletvekili Mustafa
Kalemli’nin, bazı hatiplerin şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA KALEMLİ (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
vaktinizi çok fazla almamaya gayret ederek, bir iki noktaya değinmekle iktifa
edeceğim. Yüce Meclisi, sözlerimin başında saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yapılan görüşmelerde, önce
sevgili dostum Turhan Güven’in bir dil sürçmesini düzelterek cevaplarıma
başlamak istiyorum. Konuşmasının birkaç yerinde “Mustafa Kalemli’yle ilgili bir
araştırma, soruşturma açıldı” tabirini kullandılar. Benim şahsımla ilgili ne
bir araştırma ne bir soruşturma açılmadı.
TURHAN GÜVEN (İçel) – Doğru.
MUSTAFA KALEMLİ (Devamla) – Takdir edersiniz ki, bütün partilerin
verdikleri önergeler, sadece Meclis Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili
yapılan işlemlerdeki usulsüzlükleri araştırmak üzere açıldı; bunun altını
çizerek bir düzeltmek istiyorum; beni hoşgörürler umarım.
TURHAN GÜVEN (İçel) – Estağfurullah.
MUSTAFA KALEMLİ (Devamla) – Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, buraya çıkan bütün sözcüler, kendi siyasî
partilerinin görüşleri istikametinde düşüncelerini ifade ettiler; hepsine
teşekkür ediyorum; ama, ayrıca teşekkür etmek istediğim bir sayın sözcü var ki,
o da, Meclisin Başkanvekili Sayın Yasin Hatiboğlu’dur. Olaya yaklaşımı, bir
Meclis Başkanvekiline yaraşır tarzda hitabı ve sonuçlandırması itibariyle, beni
fevkalade rahatlattılar; kendilerine teşekkür ediyorum; çünkü, benim yaklaşımım
da aynı mealde olacaktır.
Değerli milletvekilleri, başta ihalesi ve ondan sonraki işlemleri Meclis
Başkanı ve Meclis Başkanının tamamen dışında gerçekleştirilen yeni Genel Kurul
salonunun yapılması işi 1994 yılında başladı. Tarihî hikâyeye girmeyeceğim;
proje o zaman yapıldı ve o projeyi gerçekleştirenlere, ben, bugün, teşekkür
etmek istiyorum. Ben isterdim ki, bu konuşmayı yarın yapayım; çünkü, yarın, o
Genel Kurul salonu tamamlanıyor ve Meclis Başkanlığına teslim ediliyor. Onun
için, o projede emeği olan, o projede kararı olan, başta o dönemin Başkanı
Sayın Cindoruk olmak üzere, bütün Divan üyelerine ve emeği geçen herkese
teşekkür ediyorum. Ayrıca, bu projenin fizik gerçekleşme aşamasında benimle
birlikte görev yapan bütün divan üyelerine ve emeği geçen bütün bürokratlara da
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada yapılan bir iş var. Genel Kurul salonunun
yeniden düzenlenmesi işi, bir kişinin veya bir başkanın işi değildir. Genel
Kurul salonunun yeniden düzenlenmesi işi, dünya çapında örnek olacak, iftihar
edilecek bir eserdir. Bu esere baştan sona emeği geçmiş, işçisinden
mühendisine, firmasından sorumlusuna kadar herkese teşekkür ediyorum. Yarın, bu
Genel Kurul salonuyla herkes iftihar edecek.
Bakın, bugün, bu kürsüye çıkıp konuşma yapan arkadaşlarımın pek çoğu
-birkaçı hariç- “şöyle şöyle duyumlar var, şöyle şöyle iddialar var”
ifadelerini, altını birkaç defa çizerek kullandılar. Evet, hiçbirisi de getirip
buraya somut bir şey söylemedi.
SITKI CENGİL (Adana) – Hortumlandı...
MUSTAFA KALEMLİ (Devamla) – İşte, ben de, bunun üzerine, bu iddiaların
ortaya atılması üzerine ayın 2’sinde Grubuma müracaat ettim “lütfen, bir Meclis
araştırması açılmasını isteyin” dedim -imzalı kâğıdım Grubumda, önergede de
imzam var- bunun üzerine, Grubum, Meclis araştırması önergesini verdi.
Anavatan Partisi kurulduğunda bizim bir düsturumuz vardı: “Şüphe,
istisna; itimat esastır.” Biz, bugüne kadar böyle geldik. İşte, bugün de aynı
tavır ve aynı davranış içerisindeyiz. (RP sıralarından “Oo” sesleri) Laf
atacağınıza dinleyin.
Bugün de aynı tavır içerisindeyiz. Ben, alnım açık, yüzüm pak, başım dik
bu Meclise Başkanlık yapmış bir kişi olarak “ne varsa araştırın, ne varsa
soruşturun” diyorum; bundan kaçınmıyorum. Bundan kaçınmadığım için de değerli
milletvekilleri, huzurunuza bu araştırma önergesinin Grubum tarafından
getirilmesini rica ettim.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, iki üç cümle söyleyip bitireceğim.
Büyük bir oyunu birlikte izliyoruz. Bu oyun, önce şahsım, sonra partim
ve eğer, yapılabilirse -birkaç milletvekili arkadaşım da temas ettiği için
söylüyorum- Türk parlamenter sistemine karşı bir oyundur.
SITKI CENGİL (Adana) – Türk parlamenter sistemine Meclis Başkanıyken
sahip çıktın mı?..
MUSTAFA KALEMLİ (Devamla) – Bu cümleleri söylerken, kendimi öyle çok
yükseklerde falan görüyor değilim; sakın yanlış anlamayın. On gündür yaşadığım
olaylar, on gündür yaşadığım olayların sonunda vardığım netice ve bir tahlil
olarak söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kalemli, konuşmanızı tamamlayın.
MUSTAFA KALEMLİ (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.
Birileri bir yerlerden düğmeye bastı; bir çark döndü, öğüttü. Şimdi, bu
çarkın öğüttüğü tozlardan bir netice çıkarılmak isteniyor. Önceden, kesin bir
dille ve ifadeyle, hiç kimseyi suçlamadığımı açıkça ifade etmek isterim; ama,
şimdi, Parlamentonun bu oyuna düşmemesini istirham ediyorum. Bir tarafsız
komisyon oluşturulacak; bu tarafsız komisyon, her şeyi didik didik inceleyecek.
Onbeş senelik Parlamento üyesiyim. Bana, bugüne kadar bir nokta kadar
çamur bulaştırılamadı; ama, şimdi böyle bir gayret varsa, işte bu gayreti
ortaya koymanın veya temizlemenin yolu bu Parlamentonun yapacağı araştırmadır.
Hiçbir şeyden çekineceğim yok, hiçbir şeyden kaçındığım yok; istediğinizi
yapabilirsiniz, istediğiniz yapılmalı. Biraz önce Sayın Yılbaş da “her şey
açığa çıkmalı” dedi. Her şey açığa çıkmalı. Ama, bir şey söylemek istiyorum: Bu
on gün içerisinde öyle şeyler söylendi ki... Anamın doğduğu köye kadar gidilip,
bugün metruk vaziyetteki evlerin resimleri bile çekildi. Bunların hepsini
yaşadım; hiçbirinizin yaşamasını arzu etmem.
Bunları bir şikâyet olarak söylemiyorum. Yasal haklarımı sonuna kadar
arayacağım; ama, bazı haklar var ki, aranmayacak birtakım haklar; onları
Allah’a havale ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.
Sağ olun. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kalemli’ye teşekkür ediyorum.
Sayın Ersümer, çok kısa efendim; 2 dakika içinde lütfen...
Buyurun.
3. – Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mustafa Cumhur Ersümer’in, sözcüler tarafından Bakanlığın bazı tasarruflarının
gündeme getirildiği ve kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği nedeniyle konuşması
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu mübarek günün mübarek saatinde
huzurlarınızı fazla işgal etmeyeceğim; ancak, birkaç konuşmacının değinip
geçtiği; ama, maalesef, hiçbir müstenidatı olmayan, havada kalan birtakım
suçlamaları çok kısaca açıklamak istiyorum.
Önce şunu belirleyeyim: Bizim yaptığımız ihalede, Mecliste bulunan RTÜK
yasasını beklediğimiz gibi bir husus varit değildir; hiç alakası yok. Eğer
bekliyor olsaydık, yasanın sonucunu bekler, ondan sonra açıklardık.
İkinci bir husus: Ben, RTÜK’te birbuçuk yılı aşkın bir süre görev
yaptım, oranın kurucularından biriyim ve bugün uygulanan yönetmeliklerin
hepsinin altında da imzam var. Benim yaptığım tespitlere göre, 3984 sayılı
Yasanın 29 uncu maddesini ihlal eden bir müracaat söz konusu değildir. Zaten,
böyle bir müracaat söz konusu olsaydı, bizden önceki Hükümet, Sayın Bakan, bu
şirketlerin müracaatlarını kabul edip, değerlendirmeye alıp, üç ay
değerlendirme içinde tutup, ret etmemezlik yapmazdı. Şöyle bir düşünün; yani,
bu müracaatlar alınmış, değerlendirilmiş -ihale komisyonunda
değerlendirilmekteyken ben göreve geldim- bazı müracaatlar reddedilmiş, usulüne
uygun bulunmamış. Bu hususu da açıklıkla belirlemek istiyorum.
Herhangi bir şek ve şüphe kalmaması bakımından, bir şey daha
söyleyeceğim: RTÜK Başkanlığı, benim önerim üzerine, bize müracaat eden
firmaların isimlerini istedi. Biz de, şimdi, bize müracaat eden firmaların
isimlerini RTÜK’e bildireceğiz. Eğer, bu firmaların içerisinde, RTÜK Yasasının
belirlenen maddesine aykırı bir durum teşkil eden firma varsa, nerede, ne
ihaleyi almış olursa olsun, benim Bakanlığımdan izin alamayacaktır.
Saygılar sunuyorum. Sağ olun. (ANAP ve DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Değerli arkadaşlarım, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki
öngörüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza
sunacağım: Meclis araştırmasını açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Meclis araştırmasını yapacak komisyonun, 13 üyeden kurulmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Komisyonun çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip
üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere 3 ay olmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Komisyonun, gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için,
14 Ocak 1998 Çarşamba günü -alınan karar gereğince- saat 12.00’de toplanmak
üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 16.45
VIII. –
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1. – Aydın Milletvekili Ali Rıza
Gönül’ün, Sabah Pazarlama A.Ş. tarafından düzenlenen araba kampanyasına ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/3997)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda muhtevasını arz ettiğim yazılı sorunun ilgili Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Ali
Rıza Gönül Aydın
Soru : (Sabah Pazarlama A.Ş. tarafından Sabah
Gazetesinde yer alan ilan ile sabit fiyat garantili Renault marka araçların
kampanyalı satışının yapıldığı belirtilmektedir. Verilen bu ilandaki kampanyalı
satışın, TRKGM-94/2-3 sayılı tebliğin, 4, 6, 7/son fıkrası, 8, 11 inci
maddelerindeki bağlayıcı kurallara uygun olup olmadığı,
Açıklanması gerekli hususların ilan metninde yer alıp
almadığı,
Genelge hükümlerine uyulmadığı tespit edilmişse,
Bakanlığınızca Tüketicinin Korunması için ne gibi işlemlerin yapıldığı ilgili
şirket uyarılmış ise şirketçe düzeltme ve uyumun yerine getirilip
getirilmediğinin cevaplandırılmasını rica ederim.)
T.C. Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı 9.1.1998 Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı :
B.14.0.BHİ.01-06
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 22.12.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3997-9912/25503 sayılı yazınız.
Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, “Sabah Pazarlama
A.Ş. tarafından düzenlenen araba kampanyasına” ilişkin olarak tarafımdan
cevaplandırılmasını istediği (7/3997) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili
cevabımız ekte takdim edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım
Erez Sanayi
ve Ticaret Bakanı
Aydın Millletvekili Ali Rıza Gönül’ün Yazılı Sorularına
İlişkin Cevaplarımız.
Sabah Pazarlama A.Ş. tarafından düzenlenen Renault
marka otomobil kampanyasına ilişkin olarak gazetelerde çıkan ilanlar
Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğünce incelenmiş ve
TRKGM-94/2-3 sayılı Tebliğ hükümlerine aykırı hususlar tespit edilerek adı
geçen şirket, 10.12.1997 tarih ve 12772 sayılı yazısı ile uyarılmış olup,
sözkonusu ilanların düzeltilmesi istenilmiştir.
Ancak, bugüne kadar adıgeçen Firmadan herhangi bir
cevap alınamamıştır. Son kez anılan Firma cevap vermesi ve durumun düzeltilmesi
konusunda 26.12.1997 tarih ve 13585 sayılı yazımızla tekid edilmiştir. Buna da
herhangi bir cevap gelmemesi durumunda ilgililer Türk Ceza Kanunu’nun 526 ncı
maddesine göre cezai kovuşturma yapılacaktır.
2. – Manisa
Milletvekili Tevfik Diker’in, Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde bir şahsa
kredi verilip verilmediğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın
yazılı cevabı (7/4016)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın TBMM İçtüzüğünün 96 ncı maddesi
gereğince Devlet Bakanı Sayın H. Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına arz ederim.
Saygılarımla. 18.12.1997
Tevfik
Diker Manisa
Sorular :
1. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in, Devlet Bakanı,
Başbakan, Başbakan Yardımcısı görevlerinde bulunduğu dönemlerde Halk Bankası
Ankara Köroğlu Şubesinden Ankara’daki Sevgi Hastanesi veya sahiplerinden Orhan
Özcanlı üzerine 30 milyon USD veya karşılığı Türk Lirası kredi verildi mi?
2. Bu kredi verildi ise, neyin karşılığı olarak
verildi?
3. Geri ödeme planı nedir?
4. Faiz oranı nedir?
5. Usulsüzlük var mıdır?
6. Var ise ne işlem yapmayı düşünüyorsunuz?
T.C. Devlet
Bakanlığı 8.1.1998 Sayı : B.02.0.004/10
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliği
Kanunlar ve Kararlar
Dairesi Başkanlığına
İlgi : 26.12.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4016-10001/25628 sayılı yazınız.
İlgi yazılarında belirtilen Manisa Milletvekili Tevfik
Diker’in tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/4016-10001 esas nolu yazılı
soru önergesine ilişkin olarak;
Soru önergesinde yer alan ve DYP Genel Başkanı Tansu
Çiller’in Devlet Bakanı, Başbakan ya da Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde
Türkiye Halk Bankası A.Ş.’den kredi kullandığı söylenen Sevgi Hastanesi ve
sahiplerinden Orhan Özcanlı hususundaki bilgiler; 3182 sayılı Bankalar
Kanunu’nun 83 üncü maddesi uyarınca “Banka ve Müşteri Sırrı” kapsamına
girmektedir.
Bilgilerinize saygılarımla rica ederim.
H.
Hüsamettin Özkan Devlet
Bakanı
3. – Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik-Bozüyük’teki Çitosan Seramik
Fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Ecevit’in yazılı cevabı (7/4040)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent
Ecevit tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İçtüzüğün 96 ncı maddesince
gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 19.12.1997
Bahattin
Şeker Bilecik
Sorular : Bakanlığınıza bağlı olarak hükümetinizin
işbaşına geldiği günden itibaren Bilecik İli Bozüyük’teki Çitosan Seramik Fabrikasının
Özelleştirilmesiyle ilgili olarak neler yapılmıştır? Özelleştirme yapılırken bu
işlemin sonucu ortaya çıkabilecek ekonomik ve sosyal sonuçlar yeterince göz
önüne alınmış mıdır? Kamuoyunda sizin bazı sektörlerde özelleştirmeye karşı
olduğunuz bilinmektedir. Yukarıda adı geçen özelleştirme sonucu yaklaşık 160
işçinin istihdamı konusunda ne gibi çalışmalar yapılmıştır? Bu özelleştirme
sonucu aileleri ile birlikte düşünüldüğünde çok sayıda insanımızın mağdur
edilmemesi için herhangi bir önlem alınmış mıdır?
T.C. Devlet
Bakanlığı
Başbakan
Yardımcılığı 9.1.1998 Sayı
: B.02.0.001.0.00.00.00/00417
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’nın 29 Aralık 1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4040-10041/25709 sayılı yazısı.
Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’in tarafımdan
cevaplandırılmasını istediği, ilgi yazı ekinde alınan 7/4040-10041 esas
numaralı yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Saygılar sunarım.
Bülent
Ecevit Devlet
Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı
Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’in Yazılı
Soru Önergesine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Ecevit’in
Yanıtı.
Bilecik-Bozüyük’deki Çitosan Seramik Fabrikasının
özelleştirilmesi çalışmaları çerçevesinde; idare, ilk olarak 6.11.1995
tarihinde ilana çıkmış; ancak, en yüksek öneri olan 8 000 000 ABD Doları
yeterli bulmayarak ihaleyi iptal etmiştir.
İdare, sektör yatırımcıları ve bölge iş adamlarıyla
yaptığı görüşmeler ışığında, 4.11.1996 tarihinde ikinci kez ilana çıkmış;
ancak, bu kez verilen 8 830 000 ABD Doları öneriyi de yeterli bulmayarak
ihaleyi yine iptal etmiştir.
İdare; üçüncü kez, Şirket değeri olarak saptanan 10
milyon ABD Doları minimum bedel ile ilanan çıkmış; 3 yatırımcıdan öneri almış
ve bu ihale sırasında 12 000 000 ABD Doları ile Ercan Turizm ve Ticaret A.Ş.
minimum bedelin üzerinde öneri vermiştir.
Bozüyük Seramik Sanayii Ticaret A.Ş.’ye önerilen
bedelin, saptanan değerin üzerinde bulunması da dikkate alınarak, ihalede en
yüksek öneriyi veren Ercan Turizm ve Ticaret A.Ş.’ye satış işlemi
gerçekleştirilmiştir.
Çalışanların ve ailelerinin mağdur edilmemesi için;
alıcı ile yapılan sözleşmede fabrikada çalışan tüm personelin yasalardan doğan
haklarının korunacağı, kıdem tazminatlarının ödeneceği, emeklilik isteminde
bulunanların emeklilik istemlerinin onaylanacağı ayrıca hüküm altına
alınmıştır.
Bilgilerinize saygılarımla sunarım.
Bülent
Ecevit Devlet
Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı
4. – Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik’in İnhisar İlçesinde Halk Bankası
şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin
Özkan’ın yazılı cevabı (7/4044)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin
Özkan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İç Tüzüğün 96 ncı maddesince
gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 19.12.1997
Bahattin
Şeker Bilecik
Sorular : Yakın bir tarihte ilçe hüviyeti kazanmış ve
daha sonra ekonomik anlamda büyük gelişmeler sağlamış olan Bilecik İli İnhisar
ilçemiz Bayındırlık, Millî Eğitim, Sağlık alanlarında büyük yatırımları
almıştır. İlçede diğer alanlarda meydana gelen gelişmelerin sağlıklı bir
şekilde sürebilmesi için ticarî faaliyetlerin de buna paralel gelişmesi
gerekmektedir. İlçede ticarî faaliyetlerin sürdürülebilmesi ve malî yönlerden
devletin bazı hizmetleri kolayca götürebilmesi için bir bankaya ihtiyaç vardır.
İnhisar ilçemize bir Halkbank şubesi açılması öncelikli olarak gerekmektedir.
Bakanlığınız bu dönemde yeni şubeler açmayı ve İnhisar ilçesine de şube açmayı
düşünmekte midir? Düşünmekte ise ne zaman açılacaktır?
T.C. Devlet
Bakanlığı 8.1.1998 Sayı : B.02.0004/9
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliği
Kanunlar ve
Kararlar Dairesi Başkanlığına
İlgi :
29.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-10343 sayılı yazınız.
İlgi
yazılarında belirtilen Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in tarafımdan
cevaplandırılması istenilen 7/4044-10045 esas nolu yazılı soru önergesinin
cevabı ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize
saygılarımla rica ederim.
H.
Hüsamettin Özkan Devlet
Bakanı
Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’in
7/4044-10045 Esas Nolu Soru Önergesine Verilen Cevap;
Bilindiği gibi kamu bankalarının şube açması 3182
sayılı Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin 1 inci fıkrası gereğince bağlı
bulundukları Bakanın izni ve Hazinenin onayı ile mümkün olmaktadır.
Şube açma izni talebi ise Ocak ve Temmuz aylarında
olmak üzere yılda iki kez istenebilmektedir. Ancak Hazine Müsteşarlığı’nın
1.9.1997 tarih ve 40982 sayılı yazısında belirttiği gibi Devlet Bakanlığı
Makamının 25.8.1997 tarih ve 97/1628 sayılı onayı ile Bankamızın şube sayısı
dondurulmuştur.
Bu karar değiştiği ve yapılacak incelemeler sonucu
İnhisar’da şube açılması uygun görüldüğü takdirde, gerekli izin ve onay
talebinde bulunulacaktır.
5. – Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik İli’nin Kırsal Kalkınma Projesine dahil
edilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın
yazılı cevabı (7/4064)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Tarım Bakanı Sayın Mustafa Taşar
tarafından yazılı olara yanıtlanması için İç Tüzüğün 96 ncı maddesince gereğini
arz ederim. Saygılarımla. 19.12.1997
Bahattin
Şeker Bilecik
Sorular : Bilecik İli bazı ilçelerinde sanayi
tesislerinin bulunmasına rağmen diğer ilçelerinde tarıma dayalı bir ekonomik
yaşam söz konusudur. Bakanlığınıza bağlı olarak Bilecik İli’nin Kırsal Kalkınma
Projesi içine alınması için herhangi bir çalışma var mıdır? Var ise ne gibi
çözümler öne sürülmektedir? Bilecik İli Gölpazar ve İnhisar İlçeleri bu il
genelindeki gelişmelerden payını alamamış, geneli tarımla uğraşan
ilçelerimizdir. Daha önce programa giren Hayvancılık ve Seracılık Projelerine
ödenek verilecek midir? Bakanlığınız bünyesindeki Teşkilatlanma ve Destekleme
Genel Müdürlüğü 1998 yılı içerisinde İnhisar Hayvancılık ve Seracılık Projesine
ve Gölpazarı-Boyatlı, Söğüt-Küre Hayvancılık Projesine ödenek verilecek midir?
Verilecek ise miktarı ne kadardır?
T.C. Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı 12.1.1998 Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı
: KDD.SÖ-1.01-49-1666
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Genel Sekreterliğinin 29.12.1997 tarih ve
Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4064-10065/25733 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde gönderilen Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker’e ait 7/4064-10065 esas no’lu yazılı soru önergesi incenmiş olup,
konu ile ilgili Bakanlığımız görüşü ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa
Taşar Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’e ait yazılı
soru önergesinde yer alan Bakanlığımızla ilgili soru ve bunlara ait cevaplar
aşağıda belirtilmiştir.
Soru - Bilecik İli bazı ilçelerinde sanayi tesislerinin
bulunmasına rağmen diğer ilçelerinde tarıma dayalı bir ekonomik yaşam söz
konusudur. Bakanlığınıza bağlı olarak Bilecik İli’nin Kırsal Kalkınma Projesi
içine alınması için herhangi bir çalışma var mıdır? Var ise ne gibi çözümler
öne sürülmektedir? Bilecik İli Gölpazarı ve İnhisar İlçeleri bu il genelindeki
gelişmelerden payını alamamış, geneli tarımla uğraşan ilçelerimizdir. Daha önce
programa giren Hayvancılık ve Seracılık Projelerine ödenek verilecek midir?
Bakanlığınız bünyesindeki Teşkilatlanma ve Destekleme
Genel Müdürlüğü 1998 yılı içerisinde İnhisar Hayvancılık ve Seracılık Projesine
ve Gölpazarı-Boyatlı, Söğüt-Küre Hayvancılık Projesine ödenek verilecek midir? Verilecek
ise miktarı ne kadardır?
Cevap - Halihazırda Bakanlığımız tarafından uygulanması
planlanan ve Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu’nca (IFAD) finanse edilecek
bir dış kaynaklı proje (Erzincan-Sıvas Kırsal Kalkınma Projesi) bulunmaktadır.
Söz konusu proje Devlet Planlama Teşkilatı tarafından Bakanlığımız yatırım
programına alınmış olup, bahsedilen projenin kredilendirilmesi konusunda da
IFAD tarafından olumlu görüş bildirilmiştir.
Bakanlığımızın öncelikleri arasında yer alan söz konusu
projenin yurtiçi ve yurtdışındaki ilgili kurumlar nezdinde önemli aşamalarının
tamamlanmış olması, bu projenin hazırlanarak uygulamaya geçilebilmesi için
muayyen bir zamana ihtiyaç duyulması ve halihazırda yatırım programına alınmış
bu proje bitmeden yeni projelerin başlamasının mümkün olmaması gibi nedenlerden
dolayı, şu anda Bilecik İli’nde Kırsal Kalkınma Projesi uygulamasına ilişkin
talebin değerlendirilmesi mümkün olamamaktadır.
Ayrıca Bilecik İli’nde “Ortakların Mülkiyetinde 50 Aile
x 500 m2 Seracılık” Projesi uygulamak isteyen
kooperatif bulunmamaktadır. İnhisar-Merkez Tarımsal Kalkınma Kooperatifi
24.12.1992 tarihinde “Ortakların Mülkiyetinde 100 Aile x 2 Baş Süt Sığırcılığı”
proje konusu almış olup, 1998 Malî Yılında yapılacak programlarda adı geçen
kooperatif projesi dikkate alınacaktır.
Bilecik-Gölpazarı-Boyatlı Kooperatifi ise 21.12.1995
tarihinde Bakanlığımızdan “Ortakların Mülkiyetinde 100 Aile x 2 Baş / Aile x 2
Devre Besi Sığırcılığı” proje konusu olup, 1998 Malî Yılında yapılacak
programlarda adı geçen kooperatif projesi de dikkate alınacaktır.
Bilecik-Söğüt-Küre Kooperatifi Bakanlığımızdan
uygulanmak üzere hayvancılık proje konusu almamıştır.
6. – Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik İli Söğüt İlçesi Kültür Sitesi
projesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı
cevabı (7/4068)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay
tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İç Tüzüğün 96 ncı maddesince
gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 19.12.1997
Bahattin
Şeker Bilecik
Sorular : Bilindiği üzere yerleşim birimlerinde sosyal
hayatın gelişmesi için önemli işlevi olan Kültür Siteleri içerisinde
barındırdıkları toplantı salonları ve sergi salonları ile büyük faydalar
sağlamaktadır. Daha önce programa alınan Bilecik İli Söğüt İlçesi Kültür Sitesi
de tamamlandığı takdirde ekonomik olarak büyük aşama kaydetmiş, sanayileşmiş
ilçenin sosyal hayatına büyük farklılıklar getirecektir. Hükümetinizin işbaşına
geldiği günden itibaren bakanlığınızla ilgili Bilecik’te ne gibi çalışmalar
yapılmıştır? Söğüt Kültür Sitesinin ihalesi yapılması düşünülmekte midir?
Düşünülmekte ise ne zaman yapılacaktır? 1998 yılı için ayrılan ödenek miktarı
ne kadardır? Ne zaman bitirilecektir?
T.C. Kültür
Bakanlığı 12.1.1998 Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı Sayı
: B.16.0.APK.00.01.940-6
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığı KAN. KAR.
MÜD. nün 29 Aralık 1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4068-10069/25737
sayılı yazısı.
Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’in “Bilecik
İli Söğüt İlçesi Kültür sitesi projesine ilişkin” yazılı soru önergesinin
cevabı ekte gönderilmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
M.
İstemihan Talay Kültür
Bakanı
Cevap - Her yıl Ertuğrul Gazi’yi anma şenliklerinin
düzenlendiği Bilecik İli, Söğüt İlçesi’nde Bakanlığımızca yaptırılması
planlanan “Ertuğrul Gazi Kültür Merkezi ve Çevre Düzenlemesi” için yapılan
ulusal proje yarışması 1993 yılında sonuçlanmış, inşaatın yapım işi 15.11.1993
tarihinde ihale edilmiş ve açık alan düzenlemesi ile her türlü alt yapı
projelerini de kapsayan uygulama projeleri 1994 yılında tamamlanmıştır. Ancak
1994 yılında çıkartılan tasfiye kararnamesi uyarınca müteahhidin talebi üzerine
aynı yıl tasfiye edilmiş, ödenek yetersizliğinden yeniden ihale edilememiştir.
Söz konusu kültür merkezi ile ilgili olarak, 1998 yılı
itibari ile yeniden ihale işlemlerinin yapılabilmesi için Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı’ndan ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığından gerekli izinlerin
alınması konusunda girişimlerde bulunulacaktır.
7. – Ankara
Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Meclisteki taşıt ve şoför sayısına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı
(7/4078)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Sayın Hikmet Çetin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.
Ersönmez
Yarbay Ankara
Sorular :
1. TBMM’nin kaç motorlu aracı vardır? Bu araçların
cinslerine göre dağılımı nedir? Halihazırdaki makam aracı sayısı kaçtır?
Milletvekilleri haricinde makam aracı tahsis edilen personel sayısı kaçtır ve
kimlerdir?
2. 20 yıl önce Mecliste kırmızı plakalı bir araç olduğu
halde, hangi ihtiyaçlara binaen kırmızı plakalı araç sayısı artırılmıştır?
Halen kırmızı plakalı araç sayısı kaçtır?
3. Meclisteki motorlu araç sayısı ve şoför sayısı
nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Genel
Sekreterliği
12.1.1998
Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı
Kan. Kar. Md.
Sayı : A.01.GNS.0.10.00.02-7/4078-10103/25808
Sayın Ersönmez Yarbay Ankara Milletvekili.
İlgi : 22.12.1997 tarihli yazılı soru önergeniz.
Meclisteki taşıt ve şoför sayısına ilişkin ilgi
önergenizde yer alan sorularınız aşağıda cevaplandırılmıştır.
Bilgilerinizi rica ederim.
Saygılarımla.
Hikmet
Çetin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Cevap 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bağlı
birimlerinde toplam 203 araç mevcuttur.
Araçların cinslerine göre dağılım listesi ektedir. Ek
(1)
237 Sayılı Taşıt Kanununu Değiştiren 4212 sayılı Kanuna
göre Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 52 makam aracı bulunmaktadır.
TBMM Başkanlık Divanının 15 Mayıs 1991 tarih ve 83
sayılı kararına göre, personelden sadece TBMM Genel Sekreterine bir makam aracı
tahsis edilmiştir.
Cevap 2. TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, Komisyon
Başkanları ve Grup Başkanvekilleri için 5.1.1961 tarih ve 237 Sayılı Taşıt
Kanununa bağlı (1) Sayılı Cetvelde Değişiklik Yapılmasına Dair 4212 Sayılı
Kanuna göre, mevcut kırmızı plakalı araç sayısı 50 adettir.
Cevap 3. TBMM’de 203 motorlu araç ile 188 şoför
mevcuttur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisine
Ek - 1
Ait Araçların Cinslerine Göre
Dağılım Listesi
Adet Markası
4 Mercedes
1 Cadillac
1 Osldsmobil
15 Opel
54 Renault
21
3 Ford
3 Hyundai
5 Doğan
L
5 Renault
9
1 Kartal
(Murat 131)
20 Renault
12 STW
23 Minibüs
6 Ambulans
15 Kamyon
11 Pikap
30 Otobüs
2 Traktör
2 Arazöz
(İtfaiye aracı)
1 Dozer
1 Motorsiklet
Toplam : 203 adet Araç.
8. – Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, tarım alanlarının korunmasıyla ilgili
çalışmalara ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın
yazılı cevabı (7/4083)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak
üzere Tarım ve Köyişleri Bakanına yöneltilmesini saygılarımla arz ederim.
Ertuğrul
Yalçınbayır Bursa
Sorular :
1. Tarım alanlarının tarımdışı amaçlarla
kullanılmasının önlenmesi bakımından toprak kanunu çıkarılması ve tarım
varlıklarının korunması için ne gibi çalışmalarınız vardır? Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu ve Kurulu benzeri tarım varlıklarının korunması
kanunu kurulu kurulmasını düşünüyor musunuz?
2. Tarım alanları ve varlıklarını kirleten unsurlarla
çevre ihlalleriyle, mücadeleniz yeterli midir? Arıtma tesislerini kurmadan
faaliyet gösteren sanayi kuruluşları hem üreticiyi hem tüketiciyi telafisi güç
ve imkânsız zarara sokmaktadır. Tarım Bakanlığı dışındaki kamu kurumlarından
çevre ihlalleri karşısında yeterli desteği görüyor musunuz?
T.C. Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı 12.1.1998 Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı
: KDD.SÖ.1-01-48-1669
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 30.12.1997 Gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4083-10087/25798
Sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınız ekinde gönderilen; Bursa
Milletvekili sayın Ertuğrul Yalçınbayır’a ait yazılı soru önergesine ilişkin
Bakanlığımız görüşleri ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa
Taşar Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Yazılı Soru Önergesi Sahibi : Ertuğrul Yalçınbayır
Bursa Milletvekili (Esas No. : 7/4083-10087)
Soru 1. Tarım alanlarının tarım dışı amaçlarla
kullanılmasının önlenmesi bakımından toprak kanunu çıkarılması ve tarım
varlıklarının korunması için ne gibi çalışmalarınız vardır? Kültür ve Tabiat
varlıklarını Koruma Kanunu ve Kurulu benzeri tarım varlıklarının korunması
kanunu ve kurulu kurulmasını düşünüyor musunuz?
Cevap 1. Tarım Reformu uygulama alanı olarak ilan
edilen bölgelerde 3083 sayılı sulama alanlarında arazi düzenlenmesine dair
Tarım Reformu Kanunu’nun 19 uncu maddesine göre, uygulama alanlarında bulunan
tarım arazisi, zorunlu sebepler olmadıkça tarım dışı amaçlarla kullanılmaz.
Ancak zorunlu hallerde, uygulama alanlarındaki arazi ilgililerin müracatı
üzerine Bakanlığımızın izni ile tarım dışı amaçlarda kullanılabilir.
Sulama alanlarında arazi düzenlenmesine dair Tarım
Reformu Kanunu Uygulama yönetmeliğinin 65 inci maddesine göre uygulama
alanlarında imar planları ile mücavir alanlar dışında kalan ve bu yönetmelik
hükümlerine göre sahibine bırakılan, dağıtılan veya Bakanlığımız emrine geçen
tarım arazisi, tarım dışı amaçla kullanılamaz. Ancak bu arazi, tarımsal işletme
veya tarım ürünlerinin işlenmesi ve muhafazasıyla ilgili yapı ve tesisler ile
sanayi bölgeleri, hava alanları, baraj ve göletler, enerji santralleri,
turistik yerler, sportif alanlar, maden, taş, kum, tuğla ocakları ve benzeri
tesisler ile Millî Savunma ihtiyaçları için kullanılmasına zorunlu olması
halinde, Bakanlığımızın izni ile tarım dışı amaçlarda kullanılabilir.
Ancak söz konusu uygulama reform bölgesi ilan edilen
yerlerle sınırlıdır. Diğer tarım alanlarında ise toprakların tarım dışı amaçla
kullanımı ile ilgili husus Devlet Bakanlığına bağlı Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü sorumluluğunda olup ilgili yönetmelik hükümleri doğrultusunda hareket
edilmektedir.
Soru 2. Tarım alanları ve varlıklarını kirleten
unsurlarla, çevre ihlalleriyle mücadeleniz yeterli midir? Arıtma tesislerini
kurmadan faaliyet gösteren sanayi kuruluşları hem üreticiyi hem tüketiciyi
telafisi güç ve imkânsız zarara sokmaktadır. Tarım Bakanlığı dışındaki kamu
kurumlarından çevre ihlalleri karşısında yeterli desteği görüyor musunuz?
Cevap 2. Tarımsal varlıkları kirleten unsurlar
ülkemizin sanayi gelişimiyle paralel olarak artmaktadır. Günümüzde toprak
kirliliğini oluşturan unsurlar gübreler ve gübreleme, pestisitler, sulamada
kullanılan arıtılmamış sular, çöpler ve çöplükler, endüstriyel artıklar, maden
ve maden ocakları, radyoktif maddeler, çeşitli yol yapımları ve inşaat
ameliyeleri, asit yağmurları, çoraklaşma ve erozyon olmak üzere çok çeşitlidir.
Bütün bu kirletici unsurlarla mücadele mevcut kanun ve yönetmelikler
doğrultusunda yapılmaktadır.
Bakanlığımız 6968 Sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina
Kanunu ile 11142 sayılı Zirai Mücadele ilaçları hakkında nizamnamesi ve 1380
sayılı Su Ürünler Kanunu ve Yönetmeliği çerçevesinde söz konusu kirleticilerle
mücadele etmekte olup arıtma tesislerini kurmadan faaliyet gösteren kuruluşlara
kapatmaya kadar varan yasal işlemler uygulanmaktadır. Yeni kurulan sanayi
kuruluşları ve diğer tesisler için Çevre Bakanlığının yürüttüğü ÇED Yönetmeliği
çerçevesinde, işletmeye açılmadan önce arıtma tesisi kurma zorunluluğu
getirilmiş olup, ÇED Sürecinde çevreye olası etkilerinin tespit edilerek
uyulması gerekli şartlar belirlenmekte ve çevre ile ilgili ulusal
mevzuatlarımız ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler çerçevesinde
Bakanlığımız görüş bildirmektedir.
Günümüzde gittikçe önemi artan çevre ihlallerine karşı
çalışan ilgili kurum ve kuruluşlarca koordinasyon içinde mücadele yapılması ve
bunun için gerekli yasal dayanağın ortaya konulması konusunda çalışmalara da
başlanacaktır.
9. – Aksaray
Milletvekili Sadi Somuncuoğlu’nun, personel atamalarına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4102)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa
Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını müsaadelerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Sadi
Somuncuoğlu Aksaray
ANASOL-D Hükümetinin göreve başladığı günden bugüne
kadar Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve bütün Türkiye’deki teşkilatlarında
çalışan memurların ne kadarı görevden alındı, bu alınanların ne kadarı verilen
yeni görevlerine başladı, açıktan ne kadar atama yapıldı?
T.C. Başbakanlık 12.1.1998 Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sayı
: B.02.1.KHZ.0.71.00.02/01-01165
Konu : Soru Önergesi.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı
Genel
Sekreterliğine
(Kanunlar ve
Kararlar Dairesi Başkanlığı)
İlgi :
7.1.1998 10523 sayılı yazınız.
Aksaray
Milletvekili Sadi Somuncuoğlu’nun, Başkanlığınıza tevcih ettiği ve
cevaplandırılması istenilen 7/4102-10184/25943 nolu yazılı soru önergesi
incelenmiştir.
Bakanlığım;
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde 55 inci T.C. Hükümetinin göreve başladığı
tarihten bu yana;
1. 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununun 92 nci maddesine göre 3 memur, 3813 Sayılı
Terörle Mücadele Kanununa eklenen ek madde gereğince şehit yakınlarından 3
memur ve 3 işçi ile 24.5.1983 tarih ve 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu Kanununa Bir Madde Eklenmesine Dair 3413 Sayılı Kanun
gereğince, 10 memurun açıktan atamaları yapılmıştır.
2. İstekleri
dışında toplam 235 personel görevlerinden alınmış olup, söz konusu personelin
hepsi yeni görevlerine başlamışlardır.
Bilgilerinize
arz ederim.
Mustafa
Yılmaz Devlet
Bakanı
10. – İstanbul
Milletvekili Azmi Ateş’in, yazılı soru önergelerine hükümet adına verilen
cevaplara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet
Çetin’in yazılı cevabı (7/4113)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın zatı aliniz tarafından yazılı
olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Saygılarımla. 26.12.1997
Dr.
Azmi Ateş İstanbul
Sorular :
1. Bilindiği gibi, Parlamentonun en önemli
işlevlerinden birisi Hükümet ve idareyi denetlemektir. Başbakan ve Bakanlar
tarafından sorulara verilen cevaplarda bunu engelleyen uygulamalar vuku
bulmaktadır. TBMM Başkanlığının bu olumsuzlukların giderilmesi için çok daha
aktif görev ifa etmesini arzu etmekteyim. Yazılı sorulara verilen cevaplarda,
Bankalar Kanunu’nun 83 üncü maddesi gerekçe gösterilerek cevap verilmektedir.
Milletvekillerine verilen cevaplarda gizlilik ve sır gerekçesi hukukî dayanaktan
yoksun değil midir? Parlamento da kamu görevi yaptığına göre, kamunun kamudan
saklayacağı ne sır olabilir?
2. İçtüzüğün 99 uncu maddesine göre cevapların
verilmesinde bu tür bazı kanunlardaki özel hükümlerin gerekçe gösterilmesi
hukuken doğru olsa bile, siyaseten yanlış olan bu eksikliği gidermek amacıyla
bir İç Tüzük değişikliği vs. yapacak mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliği12.1.1998
Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı
Kan. Kar. Md.
Sayı : A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4113-10301/26089
Sayın Azmi Ateş İstanbul Milletvekili
İlgi : 26.12.1997 tarihli yazılı soru önergeniz.
Yazılı soru önergelerine Hükümet adına verilen
cevaplara ilişkin ilgi önergenizde yer alan sorularınız aşağıda
cevaplandırılmıştır.
Bilgilerinizi rica ederim.
Saygılarımla.
Hikmet
Çetin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Cevap 1. TBMM’nin aslî görevlerinden olan denetim
işlevini etkin bir şekilde yapabilmesini temin bakımından, Başkanlığımız
İçtüzük hükümleri çerçevesinde gereken titizliği göstermektedir. Ancak,
Başkanlığımızın soru önergelerine verilen cevapların önergede yer alan
hususları tam olarak karşılayıp karşılamadığını inceleme ya da bir başka
deyişle uygunluk denetimi yapabilme yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, Bankalar
Kanununun 83 üncü maddesinde bir değişiklik yapılmadıkça, soru önergelerine
Başbakan veya Bakanların bu gerekçeye dayanarak cevap vermekten kaçınması
halinde Başkanlığımızca yapılabilecek herhangi bir işlem bulunmamaktadır.
Cevap 2. Önergenize konu edilen Bankalar Kanununun
ilgili maddesi değişmedikçe, konuya İçtüzük değişikliği ile çözüm getirilmesi
mümkün değildir.
BİRLEŞİM 41’İN SONU