DÖNEM : 20 CİLT : 37 YASAMA YILI : 3

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

22 nci Birleşim

3 . 12 . 1997 Çarşamba

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin, Özürlüler Haftası nedeniyle gündemdışı açıklaması ve CHP Antalya Milletvekili Bekir Kumbul, RP Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey, ANAP Eskişehir Milletvekili Mustafa Balcılar, DYP Aksaray Milletvekili Nevzat Köse, DSP Karaman Milletvekili Fikret Ünlü’nün grupları, BBP Tokat Milletvekili Hanefi Çelik’in de partisi adına konuşmaları

2. – Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın Özürlüler Haftası nedeniyle gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin cevabı

3. – Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in Özürlüler Haftası nedeniyle gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin cevabı

4. – Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin, Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in Özürlüler Haftasına ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı

 

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 25 arkadaşının, üniversitelerdeki öğrenci olaylarının önlenmesi için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/218)

2. – İçel Milletvekili Oya Araslı ve 19 arkadaşının, kadının statüsünün araştırılarak Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin yaşama geçirilmesi için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/219)

3. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 arkadaşının, ülkemizde meydana gelen yangınların neden olduğu zararların ve itfaiye teşkilâtının sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/220)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Adalet Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1181)

2. – İçişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1182)

3. – Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1183)

4. – Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1184)

5. – Kuzey Atlantik Asamblesinde TBMM’yi temsil edecek grubu oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1185)

6. – Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir parlamento heyetinin, Madrid’deki Uluslararası Meseleler ve Dış Politika Enstitüsünün davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1186)

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – 1998 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1996 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu tasarılarının gündemdeki yeri, görüşme gün ve saatleri ile konuşma sürelerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

2. – (10/160) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporunun gündemdeki yeri, görüşme gün ve çalışma süresine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

3. – Genel Kurulun 8.12.1997 Pazartesi günü saat 15.00’te toplanmasına ve (11/13) esas numaralı gensorunun gündemdeki yeri, görüşme gün ve çalışma süresine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168)

2. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335)

3. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

4. – Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/612) (S. Sayısı : 387)

5. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

6. – Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/611) (S. Sayısı : 359)

 

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Zonguldak ve Erzurum’a gönderilen santral ve kablo miktarı ile bu illere yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/3771)

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, bakanlıkça satın alındığı iddia edilen “Türkçe İbadet” isimli kitaba ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/3842)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin, Özürlüler Haftası nedeniyle gündemdışı açıklaması ve CHP Antalya Milletvekili Bekir Kumbul, RP Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey, ANAP Eskişehir Milletvekili Mustafa Balcılar, DYP Aksaray Milletvekili Nevzat Köse, DSP Karaman Milletvekili Fikret Ünlü’nün grupları adına, BBP Tokat Milletvekili Hanefi Çelik de Partisi adına, aynı konuda görüşlerini belirttiler.

Malatya Milletvekili Ayhan Fırat ve,

Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in,

Özürlüler Haftası nedeniyle yaptıkları gündemdışı konuşmalara da Devlet Bakanı Hasan Gemici cevap verdi.

Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 25 arkadaşının, üniversitelerdeki öğrenci olaylarının önlenmesi için (10/218),

İçel Milletvekili Oya Araslı ve 19 arkadaşının, kadının statüsünün araştırılarak Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin yaşama geçirilmesi için (10/219),

İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 arkadaşının, ülkemizde meydana gelen yangınların neden olduğu zararların ve itfaiye teşkilâtının sorunlarının araştırılarak (10/220),

Alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri okudu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Adalet; İçişleri; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Bayındırlık, İmâr, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Geçici Başkanlığının, Komisyonların, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkereleri;

Kuzey Atlantik Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek Türk Grubu için siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Madrid’teki Uluslararası Meseleler ve Dış Politika Enstitüsünün, 9 Aralık 1997 tarihinde Madrid’te yapılacak olan Avrupa Birliği Çerçevesinde Türk-İspanyol İlişkileri toplantısına Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetini davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi ile;

1998 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1996 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarılarının, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına; bütçe görüşmelerine 16.12.1997 Salı günü saat 10.00’da başlanmasına ve bitimine kadar, resmî tatil günleri dahil her gün saat 10.00’dan 13.00’e ve 14.00’ten günlük programın tamamlanmasına kadar devam olunmasına;

Başlangıçta, bütçenin tümü üzerinde gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların (Hükümetin sunuş konuşması hariç) 1’er saat (bu süre birden fazla konuşmacı tarafından kullanılabilir) kişisel konuşmaların 15’er dakika ile sınırlandırılmasına;

Bakanlık ve daire bütçeleri üzerindeki görşümelerin İçtüzüğün 72 nci maddesi gereğince 14 turda ve 10 günde tamamlanmasına, 14 üncü turun bitiminden sonra Bütçe Kanunu Tasarılarının maddelerinin oylanmasına;

Gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların 1, 3, 4 ve 5 inci turlarda 40’ar dakika, diğer turlarda 30’ar dakika (bu süreler birden fazla konuşmacı tarafından kullanılabilir) kişisel konuşmaların 10’ar dakika olmasına; kişisel konuşmalarda her turda İçtüzüğün 61 inci maddesine göre biri lehte biri aleyhte olmak üzere iki üyeye söz verilmesine ve bir üyenin birden fazla turda söz kaydı yaptırmamasına;

Bütçe görüşmelerinde soruların gerekçesiz ve yazılı olarak Başkanlığa verilmesine ve soru cevap işleminin 20 dakika ile sınırlandırılmasına;

Bütçe görüşmelerinin sonunda gruplara ve Hükümete 45’er dakika süre ile söz verilmesine (bu süre iki konuşmacı tarafından kullanılabilir); İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre yapılacak kişisel konuşmaların 10’ar dakika olmasına;

3.12.1997 tarihli Galen Kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan, Petrol Ofisi Genel Müdürlüğündeki yolsuzluk ve usulsüzlükler konusundaki (10/160) esas numaralı Meclis araştırması komisyonunun 352 sıra sayılı raporunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına ve görüşmelerinin 9.12.1997Salı günkü birleşimde yapılmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına;

Genel Kurulun 8.12.1997 Pazartesi günü de saat 15.00’ten itibaren çalışmalarını sürdürmesine;

Genel Kurulun 2.12.1997 tarihli 21 inci Birleşiminde gündeme alınması kabul edilen Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu Hakkındaki (11/13) esas numaralı gensorunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına, görüşmelerinin, Genel Kurulun 8.12.1997 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına ve görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına;

İlişkin Danışma Kurulu önerileri;

Kabul edildi.

Halen başkanlık divanını oluşturamayan Çevre ve Tarım, Orman ve Köyişleri komisyonlarının, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmak üzere toplanacağı gün, yer ve saate ilişkin Başkanlıkça duyuruda bulunuldu.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan, 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin Tasarının (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168) üzerinde bir müddet görüşüldü; 3 üncü maddesi kabul edildi, 1 ve 2 nci maddeleri Komisyon tarafından geri alındığı için ertelendi;

2 nci sırasında bulunan 132,

3 üncü sırasında bulunan 335,

4 üncü sırasında bulunan 232,

S. Sayılı kanun hükmünde kararnameye ilişkin tasarı, kanun tasarı ve teklifleri, komisyon yetkilileri Genel Kurul salonunda hazır bulunmadıklarından, ertelendi;

5 inci sırasında bulunan, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının (1/612) (S. Sayısı 387), yapılan görüşmelerden sonra;

6 ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/611) (S. Sayısı 359), görüşmelerinden sonra yapılan açık oylama sonucunda,

Kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 4 Aralık 1997 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.00’da son verildi.

Yasin Hatiboğlu

Başkanvekili

Levent Mıstıkoğlu Haluk Yıldız Hatay Kastamonu Kâtip Üye Kâtip Üye

 

 

 

No : 42

II. – GELEN KAĞITLAR

3 .12 .1997 ÇARŞAMBA

Rapor

1.- Bartın Milletvekili Zeki Çakan ve 21 Arkadaşının, Petrol Ofisi Genel Müdürlüğünde Yolsuzluk ve Usülsüzlük Nedeniyle 1993-1994 Yıllarında Meydana Gelen Kurum Zararının Tespit Edilmesi Amacıyla İçtüzüğün 105 inci Maddesi Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve (10/160) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu (S.Sayısı:352) (Dağıtma Tarihi: 3.12.1997) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.– Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 25 arkadaşının, üniversitelerdeki öğrenci olaylarının önlenmesi için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/218) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.12.1997)

2.– İçel Milletvekili Oya Araslı ve 19 arkadaşının, kadının statüsünün araştırılarak kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesinin yaşama geçirilmesi için alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/219) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.12.1997)

3.– İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 arkadaşının, ülkemizde meydana gelen yangınların neden olduğu zararların ve itfaiye teşkilâtının sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/220) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.12.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

3 Aralık 1997 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 nci Birleşimini açıyorum.

Çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; Genel Kurul salonunda hazır bulunan sayın üyelerin, salonda bulunduklarını yüksek sesle işaret buyurmalarını rica ediyorum.

(Adıyaman Milletvekili Mahmut Nedim Bilgiç’e kadar yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, gündemdışı söz talepleri vardır.

Bugün, özellikle, yalnız bir konu için gündemdışı söz vermeyi -sizin de uygun göreceğinizi düşünerek- uygun gördüm. Özürlüler Haftası nedeniyle hem Hükümet adına Sayın Devlet Bakanı konuşma yapacaklar -dolayısıyla, gruplara söz hakkı doğacak- hem de gündemdışı söz talebinde bulunan diğer arkadaşlarımı da, Yüce Kurula Özürlüler Haftasıyla ilgili bilgi sunacak arkadaşlarımın arasından seçtim. Bu tercihimiz ve takdirimiz, Başkanlığımızın özürlüler konusuna ne kadar önem verdiğinin göstergesi olması gerek.

“Sakat” sözünden kimse alınmamalı. “Özürlü” tabirini kullanıyoruz. Hiç kimse, kendi talebiyle, kendi isteğiyle, anasının babasının arzusuyla özürlü olmaz, hatta özürden kurtulmanın her çaresine başvurur. Öyleyse, o, onlar için bir kusur değildir; varsa kusur, o da, onlara sahip çıkmamaktır, gereğini yerine getirmemektir. Bu da, Parlamento olarak, Hükümet olarak, kısaca devlet olarak bize düşüyor. Özürlülerimize sahip çıkmak zorundayız. Düşünelim ki, bugün çok güçlü, dinç, genç, pehlivan yapılı bir insanın, Allah korusun, hemen bir saat sonra, ertesi gün özürlü hale gelmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur; meseleye böyle bakmalıyız; Başkanlığımız meseleye böyle yaklaştı.

Ben, bütün özürlü kardeşlerime şifa diliyorum; devletimizin de bu özürlülere gönül vermesini, el uzatmasını temenni ediyorum; Cenabı Allah’ın, bizi, hem bedenî hem de zihinsel özürlülükten korumasını diliyorum.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin, Özürlüler Haftası nedeniyle gündemdışı açıklaması ve CHP Antalya Milletvekili Bekir Kumbul, RP Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey, ANAP Eskişehir Milletvekili Mustafa Balcılar, DYP Aksaray Milletvekili Nevzat Köse, DSP Karaman Milletvekili Fikret Ünlü’nün grupları, BBP Tokat Milletvekili Hanefi Çelik’in de partisi adına konuşmaları

BAŞKAN – Şimdi, Hükümet adına gündemdışı söz talebinde bulunan Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici’yi kürsüye davet ediyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) – Sayın Başkan, sayın üyeler; bugün, 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü. Sizleri, ülkemizdeki ve dünyadaki bütün özürlüleri, özürlü ailelerini saygıyla selamlıyorum.

Birleşmiş Milletlerin 14.10.1992 tarihinde kabul ettiği 47/3 sayılı kararla, 3 Aralık, Dünya Özürlüler Günü olarak ilan edilmiş ve bu karar ülkemizde de benimsenmiştir. Özürlülere yönelik tüm etkinliklerin odaklaştığı bu günde, özürlüler konusunu ve sorununu gündeme getirmek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda sizlerle paylaşmak istedim.

Özürlüler ve özürlü aileleri, toplumumuzun en sorunlu kesimini oluşturuyorlar. Dünya Sağlık Örgütünün gelişmekte olan ülkeler için belirlediği yüzde 12 oranından hareketle, ülkemizde 7,5 milyon özürlü olduğu tahmin ediliyor. Aileleriyle birlikte düşündüğümüzde, 25 milyon insanımızı ilgilendiren özürlüler sorunu, toplumsal bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Özürlülerin giderek ağırlaşan sorunlarına çözüm aramak, yaşamlarını kolaylaştırmak, hepimiz için, hem anayasal hem toplumsal hem de insanî bir görevdir.

Anayasamızın 60 ve 61 inci maddeleri, özürlülerimizin özel olarak korunmalarına yönelik hükümler getirmiştir. Bunun anlamı şudur: Türkiye Cumhuriyeti, eşit ve özgür yurttaşlarının sahip olduğu haklara ilave olarak, özürlülerimize anayasal ayrıcalık tanımıştır. Öte yandan, toplumumuzun tarihinden gelen yardımseverlik duygusunun, güç durumdakilere sahip çıkma özelliğimizin son derece yüksek olduğunu biliyoruz; ancak, bütün bunlara rağmen, özürlülerimize, yeterli korunma, sağlık, eğitim, rehabilitasyon, istihdam ve benzeri hizmetleri verdiğimizi ne yazık ki söyleyemiyoruz.

Sayın Başkan, sayın üyeler; Anayasa hükmüne, yüksek toplumsal duyarlılığa rağmen özürlülerimizin sorunları büyüyorsa, bunun nedenlerini bir kez daha irdelemekte yarar görüyorum.

Bunun nedenlerinin başında, özürlülerin toplumumuzda ne denli büyük bir kesimi oluşturduklarının ve sorunlarının yeni yeni farkında olmamız yatıyor; özürlülerle ilgili eğitim, sağlık, rehabilitasyon, istihdam konularında ayrı ayrı bakanlıklara bağlı kuruluşlar arasındaki koordinasyon eksikliği ve bu alana ayrılan kaynakların yetersizliği, insanlarımızda tek tek var olduğunu bildiğimiz ferdî duyarlılığın toplumsal duyarlılık haline dönüşecek bir biçimde organize olmasındaki eksikliklerimizi de sayabiliz.

Özürlü yurttaşlarımızın ve ailelerinin temel isteği, özürlü bireylerin yetenekleri, güçleri oranında üretken olup, toplum yaşamına aktif olarak katılabilmeleri ve yarınlarına güven duyabilmeleridir. Bu hassas ve önemli konu hepimizi ilgilendiriyor ve günlük siyasal yaklaşımların üzerinde bir öneme sahip. Yüce Meclisimizin bu yaklaşım ve duyarlılıkta olduğunu biliyorum. Çabalarımızı artırmak, güçlerimizi birleştirmek zorundayız. Bunu sağlamak da, kuşkusuz, öncelikle bizim görevimiz.

Bu çerçevede, 30 Mayıs 1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde tüm partilerin ortak yaklaşımıyla kurulan Özürlüler İdaresi Başkanlığı, hizmetlerin koordinasyonunda ve yeni hizmetlerin geliştirilmesinde büyük öneme sahip. Özürlüler İdaresinin kurumsal olarak gelişmesini büyük ölçüde tamamlamış bulunuyoruz. Bu sabah saat 11’de, Sayın Başbakanımızın da katıldığı bir törenle, Özürlüler İdaresi Başkanlığımızın yeni hizmet binası hizmete açılmıştır.

Öte yandan, 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 1543 sayılı Genel Nüfus Yazımı Kanununda yapılan değişiklik gereğince Devlet İstatistik Enstitüsüyle yapılan işbirliği sonucunda, 30 Kasım 1997 günü yapılan nüfus sayımında ülkemizdeki özürlü nüfusun tespitine ilişkin bir sorunun anket formunda yer alması sağlanmıştır. Bilindiği gibi, 30 Kasımda yapılan nüfus sayımı, seçmen kütüklerinin yenilenmesine yöneliktir. Bizim, özürlülerin sayısının belirlenmesi dışında, özür gruplarının da belirlenmesi konusundaki isteğimiz, maalesef, teknik imkânsızlıklar nedeniyle ancak tek bir soruyla yerine getirilebilmiştir; ancak, tek bir soruyla dahi olsa, özürlülerin ülkemizdeki genel sayısının bilinmesi, bu konudaki önemli bir eksikliği giderecektir.

Yine, Devlet İstatistik Enstitüsünün 1998 yılı başında 60 bin denek üzerinde yapacağı bir çalışmayla, özürlülerimizin sayıları ve sosyoekonomik profilleriyle ilgili daha geniş ve daha gerçekçi bilgilere sahip olabileceğiz.

Bilindiği gibi, özürlülerimizin önündeki en büyük engel, fizikî ve mimarî engellerdir. Biraz önce sözünü ettiğim, özürlülerle ilgili, eğitim, sağlık, rehabilitasyon, kent sosyal yaşamına aktif olarak katılmalarının önündeki en büyük engel, özürlülerimizin toplumsal yaşama katılmalarındaki bu fizikî ve mimarî engellerdir. Bu konuda, 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereği, Türk Standartları Enstitüsünce yapılması gereken standart belirleme çalışmaları başlatılmıştır, yıl sonunda bitirilecektir. Türk Standartları Enstitüsünün kent planlarında, kentsel projelerde ve bunun yanında kamusal projelerde ve yapılarda uygulanacak standartları belirleme çalışmaları yıl sonunda bitecek, ilgili bakanlıklar tarafından uygulamaya konulacak ve 1.6.1998’den itibaren bütün Türkiye’de uygulamaya başlanacaktır.

Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından bu dönemde yapılan önemli çalışmalardan bir tanesi, özürlü kimlik kartı çalışmalarının son aşamaya getirilmiş olmasıdır. Senelerdir yapılan çalışmalar bu dönemde hızlandırılarak son aşamasına gelmiştir. 1998 yılı başından itibaren, özürlülerimize, nüfus cüzdanı gibi, özürlülüklerini kanıtlayacakları bir kimlik kartı verilerek, özürlülerimiz, bugüne kadar olduğu gibi her defasında yeni yeni rapor almak ve bu raporları belli sürelerde yenileme külfetinden kurtulmuş olacaklardır ve özürlülerimiz, özürlülüklerini, alacakları bu kimlik kartıyla, hayatları boyunca belirleme, belgeleme ve kamunun, belediyelerimizin özürlülerle ilgili yapmış oldukları hizmetlerden yararlanma imkânı bulacaklardır.

Sayın Başkan, sayın üyeler; özürlülerimizin önündeki en önemli sorun istihdam sorunudur, işsizlik sorunudur. Bugün, özürlülerimizin istihdamının önündeki en önemli iki engel de, özürlülerle ilgili özel eğitim kurumlarının ve meslekî rehabilitasyon kurumlarının yetersizliğidir. Millî Eğitim Bakanlığının bütün çabalarına rağmen, bugün için, ülkemizde, 271 özel eğitim okulunda ve kaynaştırılmış eğitimde, 32 bin özürlü çocuğa eğitim verebiliyoruz. 4-17 yaş grubunda yaklaşık 19 milyon çocuğumuz olduğunu ve bunların da yaklaşık yüzde 10’unun (1,9 milyon) özürlü olduğunu düşünürsek, 32 bin çocuğa özel eğitim veriyor olmamız, gerçekten son derece yetersizdir.

Özürlülerle ilgili meslekî rehabilitasyondan sorumlu İş ve İşçi Bulma Kurumu ise, 1978-1997 yılları arasında, 314 kursta, ancak 4 512 özürlüye meslekî eğitim verebilmiştir. Ülkemizdeki özürlü sayısına bakarak ve sanayimizin ve hizmet sektörünün de vasıflı insangücünü tercih ettiğini göz önünde tutarak bu rakamları değerlendirdiğimizde, özürlülerimizin istihdamında güçlüklerin kaçınılmaz olduğunu takdir edersiniz. O halde çözüm için, özel eğitimi, kaynaştırılmış eğitimi, meslekî eğitimi geliştirmemiz gerekiyor.

İş ve İşçi Bulma Kurumuna 1972-1997 yılları arasında başvuran 250 bin özürlüden ancak 100 binine iş verebilmişiz; 100 bin özürlümüzün 42 bini kamu işyerlerine, 58 bini ise özel sektör işyerlerine yerleştirilebilmiş. 1997 yılının ilk dokuz ayında, İş ve İşçi Bulma Kurumuna başvuran 10 121 özürlümüzün 600’ü kamu, 3 926’sı özel sektör olmak üzere, 4 526 özürlümüz işe yerleştirilebilmiştir. 1997 yılında, 27’si kamu, 647’si özel sektör olmak üzere, toplam 674 görme özürlümüzü işe yerleştirebilmişiz. Bugün için, İş ve İşçi Bulma Kurumunda 50 349 özürlümüz iş sırası bekliyor. Özürlülerimizin İş ve İşçi Bulma Kurumuna yaptığı müracaatların üç yıl için geçerli olduğunu ve üç yıl sonunda listedışı kaldıklarını düşünürsek, bu, gerçekten çok önemli ve büyük bir rakamdır. İş ve İşçi Bulma Kurumunun istatistiklerine, tablolarına baktığımız zaman, işe başvuran özürlülerimizin yüzde 65-70’inin vasıfsız ve mesleksiz olduklarını görüyoruz; bu da, özürlülerle ilgili eğitim ve meslekî rehabilitasyonun önemini ortaya koyuyor.

1475 sayılı İş Yasasında ve 657 sayılı Devlet Memurları Yasasında olan, ancak bugün yüzde 1’i bile kullanılmayan yüzde 2’lik çalıştırma kontenjanıyla özürlülerin istihdam sorununun çözümlenemeyeceğini biliyoruz. Ancak, biz, gerek 1475 sayılı İş Yasasının 25 inci maddesinin gerekse 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının gereğinin yerine getirilmesi için, Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve konudan sorumlu Devlet Bakanlığı olarak çaba gösteriyoruz.

Kamuda ve özel sektörde bu yüzde 2’lik kontenjanların kullanılması için gerekli tedbirleri almaya çalıştığımızı söyledim. En son, 20 Kasım 1997 günü, bu konuda, kamuda yüzde 2’lik kontenjanların kullanılması ve değerlendirilmesi için bir Başbakanlık genelgesi yayımlanarak ilgili yerlere gönderilmiştir.

1988 yılında belirlendiği zaman asgarî ücretin 4 katı olan, bu kontenjana uymama, özürlü işçi çalıştırmamanın cezası, bugün için asgarî ücretin yetmişte biri seviyesinde kalmıştır. Bugün, yüzde 2 kontenjanın doldurulmamasının özürlü başına aylık cezası 500 bin liradır. Bu, bugün asgarî ücretin 35 milyon olduğunu düşünürsek, yetmişte bire denk gelmektedir; ancak, 1988 yılında 500 bin lira rakamı belirlendiği zaman, asgarî ücret 125 bin liraydı ve asgarî ücretin 4 katıydı, bir caydırıcılığı vardı. Bu konuda da yasal değişiklik çalışmalarımız şu anda sürmektedir.

Özürlü istihdamında kesin çözüm için, özürlülerimizi eğitecek ve onlara meslek kazandıracak, onları serbest işgücü pazarında rekabet eder duruma getirecek tedbirleri almak zorundayız.

Bu arada, çalışan özürlü bireyler için, gelir vergisinden muaf olan özel indirim tutarlarının artırılması ve kendi başına iş yapan götürü vergi mükelleflerinin ve serbest meslek vergisi mükelleflerinin bu indirim kolaylıklarından, gelir vergisi indirim kolaylıklarından yararlanması için de, hazırlamış olduğumuz öneri paketi Maliye Bakanlığımıza sunulmuştur, şu anda değerlendirilme aşamasındadır.

Yukarıda biraz önce açıkladığım gibi, bu geçtiğimiz beş ayda, özürlüler lehine çok önemli çalışmalar yapılmıştır. 571 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 18 inci maddesi gereğince, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinin ve en fazla üyesi bulunan işçi ve işveren sendikalarının, sivil özürlü örgüt temsilcilerinin, bilim adamlarının da içerisinde yer aldığı Özürlüler Yüksek Kurulu oluşturulmuştur; bugün de, benim başkanlığımda, saat 14.00’te ilk toplantısını yapmıştır.

Özürlüler Yüksek Kurulu, üç ayda bir toplanarak yapılan çalışmaları değerlendirecek ve özürlülerle ilgili politikaları oluşturacak bir kuruldur. Özürlü bireyin her alanda diğer insanlarla eşit koşullarda yaşaması için özel düzenlemelere gidilmesi zorunludur. Bunun için, Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Özürlüler Yüksek Kuruluna büyük görevler düşmektedir.

Sayın Başkan, sayın üyeler; özürlülerimizin günlük yaşamında karşılaştığı en büyük sorunlardan biri, ulaşım ve kentsel standartların yetersizliğidir. Binalardan kaldırımlara, ulaşım araçlarına kadar bir dizi sorun, özürlü yurttaşlarımızın kendi başlarına hareket edebilmesini engellemektedir. Burada, duyarlı davranan, düzenlemeler için gayret gösteren, yasal bir zorunluluğa da uyarak özürlülerimize ücretsiz ulaşım imkânı sağlayan yerel yöneticilerimize teşekkür etmek istiyorum ve bu konuda tüm belediye başkanlarımızı daha duyarlı davranmaya çağırıyorum.

Hükümetimiz döneminde, özürlülere hizmetle ödevli üç önemli kuruluş, Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, aynı bakanlık çatısı altında birleştirilmiştir. Bunlardan, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu bünyesinde, özürlü yurttaşlarımızın sağlık, eğitim ve araç-gereç ihtiyaçları öncelikle karşılanmaktadır. Bugüne kadar, 516 yurttaşımıza işitme cihazı, protez ve yazı makinesi, 389 yurttaşımıza da sakat arabası, Hükümetimiz döneminde verilmiş ve bunun için, toplam 150 milyar TL harcama yapılmıştır. Ayrıca, özürlü yükseköğrenim öğrencilerine aylık 8 milyon TL burs verilmekte ve özürlü yüksekokul öğrencilerimizin eğitimle ilgili araç-gereçleri sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımızca karşılanmaktadır. Yine, fon kaynaklarıyla, özürlülere hizmet etmek üzere kurulmuş derneklerce başlatılan kuruluşların tamamlanması amacıyla parasal destekte bulunulmakta, yeni işbirliği modelleri geliştirilmektedir. Bu desteğin yanı sıra, bazı merkezlerin işletilmesinde gerekli uzman personel desteği de, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunca verilmektedir.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun, bugün, özürlülere hizmet veren yatılı ve gündüzlü 26 kuruluşu vardır. Bunlar, çok önemli ve zor bir hizmeti yerine getirmektedir; ancak, sayısal olarak bu hizmet çok yetersiz kalmaktadır. Önümüzdeki aylar içerisinde, 10 yeni yatılı ve gündüzlü özürlülere yönelik kuruluş hizmete sokulacaktır. 1998 yılının ilk altı ayında, bu sayı 20’ye çıkarılacaktır. Bakanlığım, hayırsever kişi ve kuruluşların sosyal hizmetler alanındaki katılımlarını özürlüler alanına yöneltmeyi, politik olarak benimsemiş bulunmaktadır. Özellikle, küçük il ve ilçelerde yapımı devam eden veya tamamlanmış huzurevlerinin özürlülere hizmet edecek şekle dönüştürülmesi konusundaki çalışmalarımız sürdürülmektedir.

Özürlüler alanında, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğine özel önem veriyoruz; bu konuda, katkı veriyor, katkı alıyoruz. Başta Türkiye Sakatlar Konfederasyonu olmak üzere, özürlülerle ilgili çalışma yapan bütün sivil toplum örgütleriyle yakın ve sıcak bir işbirliğine gitmiş bulunuyoruz; bunu daha da geliştireceğiz. Şu anda, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde hizmet verecek, eğitim, bakım ve rehabilitasyon amaçlı 6 merkezi de hizmete sokmayı amaçlıyoruz.

Sayın Başkan, sayın üyeler; bu özel günde, iki konuya daha dikkatinizi çekmek istiyorum: Özürlü bir birey -ister çocuk ister yetişkin olsun- kamusal hizmetlerimizin de eksikliği nedeniyle, öncelikle aile içerisinde, kadınlarımızın bakım ve koruma sorumluluğunda düşünülüyor. Kadınlarımızın bu konuda da yükü ve sorumluluğu çok daha fazla. Özellikle, gündüzlü bakım ve rehabilitasyon merkezleriyle, kadınlarımızın yükünü biraz daha azaltmaya çalışacağız.

Dikkatinizi çekeceğim ikinci konu, gazilerimiz. Terör nedeniyle sakat kalan kahraman evlatlarımız var. Bu evlatlarımızı, gazilerimizi, öncelikle yeni işlere adapte edebilecek rehabilitasyon projelerini, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu ve yerel yönetim imkânlarıyla sağlamaya çalışıyoruz.

Son olarak vurgulamakta yarar gördüğüm husus, özürlü yurttaşlarımızın sorunları çok; özürlülerimiz desteklenmeli ve sorunları çözümlenmeli; ama, bu arada koruyucu, önleyici, eğitici hizmetler de ihmal edilmemeli. Yeni özürlü bireylerin oluşmasının mümkün olduğunca önüne geçmeliyiz. Bu konuda da, kamuoyunu bilgilendirici geniş bir çalışmayı başlatıyoruz.

Özürlülere yönelik hizmetlerden sorumlu Bakan olarak, parlamenter arkadaşlarıma, yerel ve mülkî yöneticilerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, özürlü yurttaşlarımıza ve ailelerine, bu konuda ortak çalışma isteğimizi, ilgi destek ve önerilerini beklediğimizi belirtmek istiyorum.

Bugün, özürlü yurttaşlarımız, Türkiye’nin her köşesinde, sokaklarında, ulaşım araçlarında, binalarında özgürce hareket edebildikleri bir kent beklentisini, eşit, üretken bir ortamda birlikte yaşama beklentisini, acınma değil, sevgileri paylaşma isteklerini belirtiyorlar. Bu beklenti ve istekleri yürekten paylaşıyor, hizmetlerimizi birlikte geliştireceğimizi, bunun gayret ve heyecanı içinde olduğumuzu vurguluyor ve hepsinin ailelerini, özellikle sevgili annelerimizi, azimleri, gayretleri nedeniyle kutluyorum.

Ülkemizdeki ve dünyadaki bütün özürlülerin, 3 Aralık 1997 Özürlüler Günü kutlu olsun.

Tekrar saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Gruplara söz hakkı doğduğunu ifade etmiştim; yalnız, Sayın Çelik bir pusula gönderip “Gruplar adına söz hakkı doğunca, 5 kişiden fazla üyesi bulunan, ama, grubu olmayan siyasî partilere de söz hakkı doğar diye bir talebim olduğu halde, kabul edilmedi” diye bir ifadede bulunuyor; talebinizi okudum, öyle buyuruyorsunuz. Ben, dosyamı bir kere kendim okudum, tetkik ettim; göz, bir şeyi atlamaya alışınca hep atlar, acaba ben mi atlıyorum diye bir kere de arkadaşlarıma baktırdım, sizin şu ana kadar bir talebiniz yok; şimdi bir talebiniz geldi, onu işleme koyacağım; bilmem ifade edebildim mi?

HANEFİ ÇELİK (Tokat) – Biraz evvel dilekçemiz gelmişti, herhalde yanlış yorumlandı, onun için kabul edilmedi.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Bekir Kumbul.

Diğer grupların da taleplerini alalım efendim.

Buyurun Sayın Kumbul. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA BEKİR KUMBUL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli üyeler; Özürlüler Günü nedeniyle söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Grubum ve şahsım adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün, 3 Aralık Özürlüler Günü. Aslında, ülkemizde 365 günün neredeyse her günü özel günler kapsamına alındı; daha iki gün önce de AIDS’liler günü vardı. Elbette, özel günler arttıkça, bunun bir önemi ve anlamı var. Demek ki, bu kadar özel günlerimiz varsa, ülkenin ciddî sorunları da vardır; her özel günün bir sorunu oluyor. Ancak, 3 Aralık, gerçekten çok özel bir gün; Özürlüler Günü. Nasıl öyle olmasın ki; ülkemizde toplam nüfusumuzun yüzde 12’sinin; yani, 10 insanımızdan 1’inin, diğer bir deyişle, belki de 2 aileden 1’inde özürlü olduğunu kabul edebiliriz; böylesi bir olgu, bu kadar yüksek bir rakam! Yaşadığımız modern dünyada, bu konuda gerçekten çok gerilerdeyiz; ancak, özürlülük, elbette, bir kader, bir kural olmamalı, bir şans olmamalı.

Hiç kimse özürlü olmak istemez, hiçbir aile de özürlü evlat doğurmak istemez. Hiçbirimizin yarın o gruba dahil olmamamızı gerektiren bir konum da yok; herbirimiz her an o gruba dahil olabiliriz. Bunu hepimiz böyle bilmek zorundayız. Ancak geriye dönüp baktığımızda, hepsine dönük tedbirler alınabilir diye düşünüyorum ve yine geriye dönüp baktığımız zaman, özürlülüğe, bazen bilgisizlik, bazen bilinçsizlik, bazen de ihmale bağlı nedenlerle; kimi zaman yanlış evlilik, kimi zaman kan uyuşmazlığı, kimi zaman yaşlılıkta yapılan bebek, kimi zaman hamilelikte görülen ateşli bir hastalık ve yanlış kullanılan bir ilaç; kimi zaman bilinçsiz doğum. Kimi zaman doğumdan sonra çocuğun yakalandığı ateşli bir hastalık veya aşılamadaki eksiklik veya bilinçsizlik ve çoğunlukla da sosyoekonomik seviyenin düşük olması neden oluyor.

Belki yine buraya ekleyebileceğimiz diğer bir şey: Son zamanlarda basında, kamuoyunda, televizyonlarda gün geçmiyor ki, özellikle toplutaşımacılıkta kazalar olmasın, otobüs kazaları olmasın ve her gün ölümler, sakatlıklar ve bu sakatlıkların birkısmının, yaralanmaların birkısmının yine özürlüler ordusuna katıldığını görüyoruz. Gerçekten bu konuda da dünyada şampiyon durumdayız. Bugün, ülkemizde, yılda, 10 bin araçtan 283’ü kaza yapıyor, 219 kişi yaralanıyor. Aynı rakamlarda Norveç’te 10 bin arabada 40 kaza, 54 yaralı, yani bizde 219; Norveç’te 54 yaralı. Tabiî, bunların bir anlamı olsa gerek.

Değerli arkadaşlarım, yine geriye dönüp baktığımız zaman bunların hepsi önlenebilir nedenlerdir. Eğer, önlenebilir nedenlerle 2000’li yıllara girdiğimiz günlerde, hâlâ özürlülerimiz artıyorsa ve ülkemizde, 10 kişiden birisi özürlü konumundaysa, bunda, geçmiş dönemlerden gelen eksiklerimizin olduğu kanısındayım ve bu konuda yapmamız gereken çok şeyler olduğu kanısındayım.

Hele hele sosyal hukuk devleti diyorsak -sosyal devlet olmanın bir gereği var- ve Anayasamızın 61 inci maddesi de özürlüleri, koruma kapsamına alıyorsa ve buna rağmen, ülke nüfusunun yüzde 12’si özürlüler grubuna dahil oluyorsa, demek ki, bazı şeylerin kâğıt üzerinde kaldığını görmemek mümkün değil. Elbette, koruyucu tedbirler almak zorundayız; ama, var olanlar üzerinde de, eğitimden istihdama, tıbbî bakımdan rehabilitasyona kadar yapmamız gereken birçok şey vardır.

Bakın, geçmiş dönemde, yıllar önce, bizim de altına imza attığımız Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Birliğinin, 2000’li yıllara hedeflediği konulardan birisi de özürlüler üzerinedir; orada “özürlüler için, en azından, sosyal ve ekonomik yönden doyurucu ve ruhsal yönden yaratıcı bir yaşam sürdürebilmesi için gerekli fiziksek, toplumsal ve ekonomik koşullara kavuşturulmalıdır” deniliyor ve bunlar, asgarî olması gereken şeylerdir. Bunun üzerinde de yapılması gereken şeyler olmalıdır elbette; ama, şu anda 2000’li yılları yaşıyoruz ve bu konuda gerçekten çok eksiklerimiz var.

Geçmiş dönemlerde, değişik kurum ve kuruluşlarda bir şeyler yapılmaya çalışılmış; kimi yerinden Çocuk Esirgeme Kurumu, kimi yerinden Sağlık Bakanlığı, kimi yerinden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tutmaya çalışmış; ama, bu dağınıklık da belki yeterince hizmet veremememizi getirmiş. Ancak, son aylarda -haziran ayında- tek elde toplanması için, Başbakanlığa bağlı özürlüler idaresi kurulması konusunda, benim de içerisinde bulunduğum Sağlık, Aile Çalışma, ve Sosyal İşler Komisyonunda bu yasa üzerinde çalışmalarda bulunarak, bunun bir an önce yasalaşması için, tüm partilerin katkılarıyla küçük eksikliklerini tamamlayarak, Plan ve Bütçe Komisyonuna göndermiştik. Umarım, bu konudaki çalışmalar sürer ve bir an önce tasarı yasalaşır; hiç olmazsa, tek elden yürütür duruma geliriz.

Ancak, bunun kurulması da yetmeyecektir elbette. Yapılması gereken daha çok şeyler vardır; Sağlık Bakanlığına düşen görevler vardır, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına düşen görevler vardır, Çocuk Esirgeme Kurumuna düşen görevler vardır. Toplumsal olarak, her şeyden önce, biz, bu insanlarımızı topluma kazandırma hevesinde olmalıyız, bunu yapmaya heveslenmeliyiz, bunu yapmak için mücadele vermeliyiz, hep birlikte vermeliyiz. Sanırım, bu konuda hiçbir grubun “hayır” diyeceği olmayacaktır, olmamalıdır da.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, bugün, 2000’li yıllara girerken, hâlâ, ülke nüfusumuzun yüzde 12’si özürlüler grubundansa, gerçekten çok çok eksikliklerimiz var demektir. 30 Kasım nüfus sayımında, Sayın Bakan da belirti, orada özürlülerle ilgili bir soru vardı; umarım, o soru, sadece istatistikî bir bilgi olarak kalmaz, özürlülerimiz konusunda yapılması gereken önlemler açısından bize yol gösterici olur. Her şeyden önce, insanlarımızı özürlü hale getirmemek gerekir; önemli olan odur; ama, özürlü olduktan sonra da yapılması gerekenleri yapmalıyız.

O vatandaşlarımızı topluma kazandırmak durumundayız; sağlığından eğitimine kadar, rehabilitasyonuna kadar, istihdamına kadar... Düşünün ki, bir ortopedik özürlünün yatalak halden ayaklandırılması, ayaklanmış olan bir özürlünün iş hayatına katılması, topluma katılması, iş, aş, eş bulabilmesi... Bunlar büyük mutluluklardır; sadece kişinin mutluluğu değil, ailesiyle birlikte mutluluğudur. Bu, bir anlamda, sosyal devletin de gereğidir, sosyal devletin yapması gereken bir husustur.

Değerli arkadaşlarım, elbette, Özürlüler Gününde özürlüler için söylenecek çok şey vardır. Umarım, bundan sonraki çalışmalarımızda gerçekten özürlüler idaresi başkanlığı da kurulduktan sonra, çalışmalarımızı daha da hızlandırırız, onlara daha sevecen, onları kucaklayıcı ve onların önünü açıcı çalışmalarımızı devam ettiririz.

Ben, bu duygu ve düşüncelerle, tüm özürlülerimizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyor, Yüce Meclisi bu konuda duyarlılığa davet ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kumbul, teşekkür ediyorum.

Refah Partisi Grubu adına, buyurun Sayın Günbey.

RP GRUBU ADINA SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü. Bu günün, ülkemizdeki tüm özürlüler için hayırlı olması dileğiyle hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Batılı ülkelerin istatistiklerine göre, nüfusların yüzde 10’u özürlü olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde özürlülerin sayısı ve özürlü çeşidiyle ilgili ciddî bir çalışma bulunmamaktadır. Nüfusumuzun yüzde 10’u kadarı olan 7 milyon civarında insanın hafif dereceden ağır dereceye kadar özürlü olduğu varsayılmaktadır. Maalesef, 55 inci Hükümet, geçtiğimiz pazar günü yapılan nüfus sayımında, özürlülerimizle ilgili bir profili çıkarma şansını elinden kaçırmıştır. Her ne kadar, Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi, bu konuda tek soru varsa da, bu, özürlüler profilinin çıkarılması için yeterli değildir; tabiî, alacağınız tedbirler, elde edeceğiniz verilere bağlıdır. Bu durum, 55 inci Hükümetin özürlülere olan duyarsızlığının bir göstergesidir.

Sayın milletvekilleri, 3 Aralık 1996, ülkemizde, özürlüler bayramına dönüştürülmüştü. Cumhuriyet tarihimizde özürlülerle ilgili en önemli kararı almanın mutluluğunu yaşamıştık. Toplumda ve aileleri içerisinde yalnızlık yaşayan özürlüler ve ailelerini mutlu etmek, özürlülerin hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonundan 1 trilyon liralık bir kaynağı özürlülere tahsis etmiştik. Hiçbir bürokratik engel koymadan, sakatlık raporuyla valilik ve kaymakamlıklarımıza başvuran özürlülere, ihtiyaçları olan sakat arabaları -motorlu ve akülüler de dahil olmak üzere- işitme cihazı, protez, daktilo gibi malzemeler kolaylıkla temin edilmişti ve bu şekilde, binlece sakat arabası özürlü vatandaşlarımıza tahsis edilmişti. 180 bin civarında dargelirli ailenin üniversitede okuyan çocuğuna ayda 4 milyon lira karşılıksız burs verilirken, özürlü üniversite öğrencilerine, ayrıcalıklı olarak, ayda 5 milyon lira karşılıksız burs verilmekteydi. Ancak, 55 inci Hükümet işbaşına geldiğinden beri, bu dargelirlilerin ve özürlülerin bursu çok görülmüş, beş aydan beri ödemeler kesilmiştir. Bir an önce, birikmiş aidatlarla birlikte burs ödemelerinin başlatılmasını diliyorum.

Muhterem milletvekilleri, 3 Aralık 1996’da, Meclisimizdeki tüm milletvekillerinin desteği ve katkısıyla, Hükümetimize verilen kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisiyle, devlet içerisinde özürlülerin sorunlarına sahip çıkmak ve projeler üretmek üzere, Başbakanlığa bağlı Özürlüler İdaresi Başkanlığı kuruldu. Aynı kararnameyle, özürlüler lehine, kanunlarımızın 59 maddesinde değişiklik veya ilaveler yapıldı. Bunlardan bir kısmını özetleyecek olursam:

Çocuk Esirgeme Kurumuna ait gayrimenkullerin satışından elde edilecek gelirlerin yüzde 50’sinin özürlülerin rehabilitasyonunda kullanılma imkânı.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynaklarının yüzde 5’inin, Özürlüler İdaresi Başkanlığınca, özürlülere yönelik projelerin geliştirilmesinde ve desteklenmesinde kullanılması. 1998 yılı içerisinde Sosyal Yardımlaşma Fonunun kaynaklarının 100 trilyon lira civarında olacağı tahmin edilecek olursa, 5 trilyon liralık bir kaynak, özürlüler için kullanılma imkânına kavuşmuştur.

İş hayatında özürlülerin istihdam oranının yüzde 2’den yüzde 3’e yükseltilmesi.

Özürlülüğün önlenmesi için, yeni doğan bebeklerde özürlülüğe neden olan hastalıkların erken teşhis edilmesi amacıyla gerekli testlerin yapılmasının zorunlu hale getirilmesi.

Özürlü kimlik kartı verilerek, özürlünün toplumsal hayatta formalitelerden kurtarılması.

Özürlülerin hayatlarını kolaylaştıracak tüm araç ve gereçlerin istisnasız olarak karşılanması.

Fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanabilir bulunması amacıyla, imar planları ve kentsel sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardizasyonuna uyulmasının mecburi hale getirilmesi.

Belediyelerce işletilen veya kiraya verilen işyerlerinin özürlüler tarafından işletilmesinde öncelik ve kolaylığın sağlanması.

Özel eğitim gerektiren bireylerin eğitim ve öğretimleri için özel okullar açılması.

Eğitim ve öğretim kurumlarındaki rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri ile özel eğitim hizmetlerini düzenlemek, koordine etmek, izlemek ve değerlendirmek üzere, her ilde, özel eğitim, rehberlik ve psikolojik danışma birimlerinin kurulması.

Resmî okul ve kurumlarda eğitim ve öğretimlerini sürdürdükleri sürece, özel eğitim gerektiren bireylerin bu hizmetlerden daha etkin bir şekilde yararlanmalarını sağlayacak her türlü araç ve gerecin sağlanması.

Özel eğitim gerektiren bireylerin ilgi, istek, yetenek ve yeterlilikleri doğrultusunda ve ölçüsünde yükseköğretim imkânlarından faydalanabilmeleri için gerekli özel tedbirlerin alınması.

İşte, özürlülerle ilgili çıkarılan kararnamelerin bir kısmında alınan tedbirler bunlardır. Bundan sonra, 55 inci Hükümetin, özürlülerle ilgili daha aktif bir şekilde çalışmalarını bekliyoruz ve bu konuda, Refah Partisi Grubuna düşecek her türlü katkıyı vereceğimizi ifade etmek istiyorum. Refah Partisi Grubu adına da, bugün itibariyle, 3 kanun teklifi Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.

Büyük Millet Meclisi üyelerine saygılar sunuyor, özürlülerimize sağlık ve afiyetler diliyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Günbey, teşekkür ediyorum efendim.

Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Mustafa Balcılar; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 3 Aralıkta başlayan Özürlüler Haftası ve Türkiye’deki uygulamalarla ilgili olarak Anavatan Partisi Grubu adına görüşlerimi ifade etmek istiyorum; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Diğer konuşmacıların da belirttiği gibi, Dünya Sağlık Örgütünün tespit etmiş olduğu oranlara göre, ülke nüfuslarının yüzde 10 civarında bir kısmının sakat olduğu ifade ediliyor; bu, gelişmiş ülkelerde yüzde 10’un altında, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 12’ler civarında, hatta, geri ülkelerde biraz daha yüksek oranda oluyor. Yani, sakatlık oranının artması veya eksilmesi, gelişmişlikle de paralel bir olay.

Değerli milletvekilleri, 1920’lerden itibaren ülkemizde gönüllü kuruluşlar ve dernekler aracılığıyla sakatların problemleriyle ilgilenilmiş; 1950’lere kadar devletin bu konuya pek ayıracak zamanı, gücü olmamış; 1950’lerden itibaren de, devlet, sosyal devlet olma gereği, sakatların, özürlülerin problemleriyle ilgili gayretler içerisine girmiş ve bu işte devletin yükümlü olduğu bilinciyle hareket edilmeye başlanmış. Yeterli olmamakla birlikte, zaman içerisinde bütün cumhuriyet hükümetleri, sakatların problemlerini çözme, onların hayatlarını kolaylaştırma konusunda gayretler içerisinde olmuşlar.

Tabiî, burada, Refah Partisi sözcüsünün, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonuyla ilgili ifadelerine katılıyorum; ama “55 inci Hükümet bir şey yapmadı” vesair şeklindeki ifadeleriyle bağdaştırdığım zaman da, o Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonunun Anavatan Partisi döneminde 1983’ten sonra kurulduğunu ve bu fondan, çok sayıda sakat vatandaşımıza, sakat arabası dahil, maaş dahil, tıbbî rehabilitasyon dahil olmak üzere yardımlar yapıldığını da hatırlatmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, yine, 1981 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Özürlüler 10 Yılı” şeklinde tespit edilen 1981-1991 yılları arasındaki çalışmalar kapsamında 1991 yılında Millî Eğitim Bakanlığı tarafından Özel Eğitim Şûrası toplanmış ve burada, özürlü vatandaşlarımız için özel eğitim konusunda nelerin yapılması gerektiği konusunda ciddî çalışmalar yapılmıştır. Daha sonraki cumhuriyet hükümetleri döneminde, Özürlüler İdaresi adı altında bir idarenin Başbakanlığa bağlı olarak kurulmasına ilişkin yetki kanunu komisyonlardan oybirliğiyle geçmiş ve özürlülerin problemleri bu idare tarafından tespit edilerek, değişik bakanlıklara dağılmış olan yetkilerin koordine edilmesi ve bir çatı altında toplanması düşünülmüştür. Bu konuda, iktidar ve muhalefet -dün iktidar bugün muhalefet, dün muhalefet bugün iktidar- bütün partilerin konsensüsü vardır. Dolayısıyla, olayı sadece, bu hükümet, şu hükümet veya bu parti, şu parti şeklinde değil, bir millî mesele olarak kabul etmemiz gerekir; çünkü, hiç kimsenin elinde olmayan sakatlık olayı, konjenital -doğuştan- olabilen, doğum esnasında olabilen, daha sonra olabilen, yarın bizim de başımıza gelebilecek olan bir olgudur. Dolayısıyla, toplumla bunu bütünleştirmemiz gerekiyor ve toplumda, sakat vatandaşlarımızı kendilerinden farklı olarak görmeyecek bir anlayışın yerleşmesi gerekiyor.

Sakatlık olayını tadat edersek; zihinsel özürlüler, bedensel özürlüler, işitme engelliler, görme özürlüler şeklinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından 4 ana grup olarak sınıflandırılmıştır. Burada, doğuştan olan özürlülüklerde ve daha sonra oluşan özürlülüklerde, sakatlıklarda, devlete görev düşmektedir. Konuşmamın başında, gelişmiş ülkelerde yüzde 10’un altında, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 10’un üzerinde sakatlık oranlarının tespit edildiğini ifade ettim. Gelişmiş ülkelerde, devletin, gerek vatandaşın eğitimi yoluyla gerek devlet olarak üzerine düşen görevleri yeterince yapmış olmasından dolayı sakatlık oranlarının düşük olduğunu söylemeyi, burada görev olarak ifade ediyorum; yani, doğumda olan sakatlıklarda veya kalıtsal hastalıklara sahip akraba evliliklerinden dolayı meydana gelen sakatlıklarda, devlet, evlilik cüzdanı verirken veya sağlık muayenesi yaparken, bu konuda bazı kıstaslar koymuyorsa, bunu iyi denetlemiyorsa, burada, devletin, sakatlık oranlarının artmasında bir kabahati vardır. Bu konuda -sağlık eğitimi açısından- vatandaşı yeterince eğitmemesi nedeniyle, yine, devletin eksikliği, hatası vardır.

Doğum esnasında ve hamilelik döneminde annenin sigara kullanması, uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili konularda yanlış bilgi sahibi olması veya kalıtsal hastalıklara sahip olmasına veya akraba evliliği yapmış olmasına rağmen, Mendel çaprazlamaları itibariyle sakat çocuk doğurma ihtimali yüksek olan ailelere çocuk yapmamaları konusundaki eğitimin devlet tarafından yeterince verilmeyişi de devletin eksiklikleri içerisindedir. Zaman içerisinde yeterli aşılamanın yapılmaması; sonradan oluşan sakatlıklarda, trafik kazaları konusunda, trafik kurallarının uygulanışını yeterli denetlememesi, karayollarının yeterli standartlara getirilmemesi; iş hayatında oluşan sakatlıklarda, işgüvenliği konusunda yeterli tedbirlerin alınmasını sağlattırmaması; ev kazalarında oluşan sakatlıklarda, vatandaşın yeterince eğitilmemesi gibi konularda, devlete, büyük yükümlülükler ve görevler düşmektedir.

Burada, sakat vatandaşlarımızın eğitimi konusunda, öncelikle, bu ifade ettiğim şekilde devletin üzerine düşen görevleri yapması suretiyle, toplumun daha az sakat oranında kalmasını sağlamasına ilaveten, sakatlık geldi -doğuştan veya sonradan- bu sakatların topluma kazandırılması fevkalade önemlidir. Burada, yine, devlete düşen görev, tıbbî rehabilitasyon dediğimiz, yani, sakatın kendi işini görebilecek şekilde rehabilite edilmesi konusunda, kendi ihtiyaçlarını giderebilecek şekilde rehabilite edilmesi konusunda görevini yapması; ama, bundan da önemli olan, meslekî rehabilitasyon dediğimiz olaydır; çünkü, sakatların beklentisi gelirdir; hiç kimseye yük olmadan, ailesine, topluma yük olmadan “ben, kendi gelirimle geçimimi temin ediyorum” veya “ben, hiçbir kimseye yük olmadan bir işyerinde çalışarak hayatımı idame ettiriyorum” düşüncesidir.

1475 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesine göre, yüzde 2 sakat çalıştırma oranını yükseltmenin, tabiî ki, faydası vardır; ama, bugün için, pratik uygulamada faydalı değildir. Çünkü, becerisi olmayan, meslekî rehabilitasyondan geçmemiş olan sakat vatandaşa “sen, falan veya filan kuruluşa, özel kuruluşa git kardeşim, burada çalışacaksın, İşçi ve İşçi Bulma Kurumundaki sıra itibariyle sana sıra geldi” dediğin zaman, orada hiçbir iş yapmadan maaş almanın manevî rahatsızlığını hissetmektedir.

Burada, devlete düşen ve fevkalade önemli görev, meslekî rehabilitasyon dediğimiz konuda, sakatlarımızı “ben beceri kazandım, falan işyerine gidiyorum, 1475’in 25 inci maddesine göre değil; normal vatandaş gibi gidiyorum ve orada normal vatandaşlar gibi, ben, yaptığım işin karşılığı olarak bu parayı alıyorum” şekline getirmektir.

Yine burada, meslekî rehabilitasyon konusunda devlete düşen diğer büyük bir görev, sakatlarımıza beceri kazandırma meselesidir. Bu konuda, cumhuriyet hükümetlerinin, görevlerini yeterince yerine getirebildiği kanaatinde değilim. Eğer, sakatlarımıza yardımcı olmak istiyorsak, öncelikle, onların beklentisi olan, meslekî rehabilitasyon ve beceri kazanma konularında, devlet, üzerine düşeni yapmalıdır.

Bu düşüncelerle, ülkemizdeki tüm sakat vatandaşlarımıza, Anavatan Partisi Grubu adına saygılarımızı sunuyoruz; mutlu günler, sağlıklı günler, bol kazançlı günler diliyoruz; beceri kazanmış insanlar olarak, bileğinizin hakkıyla, hak ettiğiniz geliri temin ederek, ailenizi geçindiren, topluma ve ailelerinize yük olmayan fertler olmak dileğiyle saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Balcılar, teşekkür ediyorum efendim.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Nevzat Köse, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA NEVZAT KÖSE (Aksaray) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşmaya başlamadan önce hepinizi, tüm dünya özürlülerini saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Fikirlerimi beyan etmeden evvel, Sayın Devlet Bakanımızın konuyla ilgili konuşmasından aldığım bilgi doğrultusunda, Özürlüler Yüksek Kurulunun bugün çalışmaya başlamış olmasından duyduğumuz mutluluğu ifade etmek istiyorum. Kurula ve o kuruma emek verenlere teşekkürlerimi ve başarı dileklerimi ifade etmek istiyorum.

Sayın Bakan, konuşmasında -belki bizlerin yeterince göremediği- kadınlarımızın bu konuyla ilgili olan sıkıntılarını da ifade ettiler. Şehitlerimizin arkadaşları olan gazilerimizin ne kadar sıkıntılı olduğunu ifade ettiler. Bu iki önemli konuya da işaret etmelerinden dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Bu iki konunun gündemimizden hiç çıkmamasını diliyorum.

Tabiî, pek çok problemimiz gibi, özürlülerimizin durumu, enine boyuna ve çok ciddî boyutlarda düşünmemiz gereken bir sosyal problemdir. Kaderin çizgisinin, çoğu zaman da, toplumumuzun birtakım yanlış ve bilinçsiz işlevleri sonucu, Türkiye’de 8 milyon civarında özürlü kardeşimiz vardır. Bunların tümüne yakınında, kusur, özürlülerimizde olmayıp, bizlerde, bu toplumdadır. Ancak, bugün, hâlâ bu konu tüm boyutlarıyla toplumumuzda kanayan bir yaradır; sağlıklı ve acil çözümleri beklemektedir. Henüz özürlülerimize yönelik hizmetlerin yürütülmesine ilişkin genel esaslar tespit edilememiştir, özürlülerle ilgili ulusal bir politika oluşturulamamıştır, hâlâ, ulusal ve uluslararası kuruluşlar arasında bir işbirliği ve koordinasyon sağlanamamıştır; ancak, Meclisimizin gündemindeki çalışmaların bir an evvel hayatiyete geçmesini temenni ediyorum.

Toplum işlevine eşit katılım, her özürlünün en doğal hakkı ve isteğidir. Özürlülerimizin ve onların ailelerinin, yakınlarının bu konuda eğitimi, bilinçlendirilmesi şarttır.

Tıbbî bakımlardan ciddî boyutta sıkıntılıdır. Konu ile ilgili sağlık kuruluşlarının sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. Rehabilitasyonlarının sağlanması, onların günlük yaşamlarında kendi başlarına yaşayabilme kapasitelerinin artırılması çok önem taşımaktadır. Toplumun ve özürlünün konu ile ilgili bilgi eksikliğini giderici kurumlarımız yoktur. Özürlülerin, hizmete ve fiziksel çevre koşullarına ulaşabilir hale getirilmesi zorunluluğu vardır. Doğduğu günden başlayarak ya da sağlığının birkısmını kaybedince tüm özürlülerin, okul öncesinde, okul çağında ve yetişkin dönemlerinde eğitilmeleri ve fırsat eşitliklerinin olması şarttır.

Özürlülerimizin belli bir sistemde istihdamının kapsamı artık, toplumumuza dar gelmektedir; kapsam mutlaka artırılmalıdır. Bunun için, meslekî eğitim ve rehabilitasyonlarının birlikte yapılması, istihdam alanlarının, özürlülerin kullanımına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Teknolojiye uygun alet ve cihazların özürlülerce daha kolay elde edilimini ve kullanımını sağlamalıyız.

Sayın milletvekilleri, özürlülerimizin sosyal güvenlikleriyle ilgili karmaşa ve güvensizlik, onların psikolojilerini bir kat daha çökertmekte, ailelerini daha da üzmekte, hatta, kaosa sürüklemektedir; bunun, ciddî şekilde ele alınma zorunluluğu vardır. Gelir düzeylerinin artırılması, aile hayatlarıyla beraber kültür faaliyetleri, spor, eğlence ve sair faaliyetlere tam katılımlarına zemin hazırlanılması, bu toplumun ve insanlığın görevidir.

Bu ve benzeri tüm konularda, özürlülerimizle ilgili plan ve programlar ile sosyal ve ekonomik statülerini etkileyen tüm kararların ivedilikle alınması ve hayatiyete geçirilmesi ve bütün bunların hazırlığında, kendilerinin fiilen ve resmen içinde olmaları şarttır.

Bir kez daha, Anayasamızın 61 inci maddesinde öngörülen “Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum yaşamına uymalarını sağlayıcı önlemleri alır. Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur” amir hükmünü hatırlamamızı diliyorum.

Tüm dünya özürlülerine ve Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Köse, teşekkür ediyorum efendim.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Fikret Ünlü; buyurun. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; Demokratik Sol Parti Grubu adına, Özürlüler Günü nedeniyle görüş ve düşüncelerimizi açıklamak üzere huzurlarınıza çıktım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarımı dinlerken, Sayın Grup Başkanvekilimiz Metin Bostancıoğlu “ ‘tüm özürlülerden özür dilerim’ de, in aşağı; belki de, en anlamlı söz olur” dediler; gerçekten, bunda büyük gerçeklik payı var.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bu Hükümete öylesi yakışır; doğru!..

Sayın sözcü, doğru; bu Hükümete böylesi yakışır, inmeniz lazım!

FİKRET ÜNLÜ (Devamla) – Aklıma da iki anım geldi, izninizle kendi yaşadığım bölgede, memleketimde geçmiş bir olayı aktarmak istiyorum: Milletvekili seçildiğim günlerde Karaman’da değerli, duyarlı bir gazeteci arkadaşım Perihan “Sayın Vekilim, bir dağ köyünde, Avlağı Köyünde elli yıldır -yanlış duymadınız değerli arkadaşlarım elli yıldır- aynı odada yaşayan özürlü bir hanım var, ziyaret etmek ister misiniz” dediler “tabiî ki” dedim; kalktık gittik. Değerli arkadaşlarım, Avlağı Köyündeki bu 57-58 yaşlarındaki bayan, 7-8 yaşlarındayken damda arkadaşlarıyla beraber oynarken, rüzgârın etkisiyle damdan düşmüş ve sakat kalmış. Yörenin o günkü olanakları içerisinde kızcağıza yanlış bir tedavi uygulanıyor ve sakat kalıyor; elli yılda kapısını çalan hiç bir devlet görevlisi olmuyor. Bu, gerçekten özür dilemeye değer kurumsal ve toplumsal bir sorunumuz olsa gerektir.

Daha sonra tabiî, biz kendisine yardımcı olmaya çalıştık, çalışıyoruz; iş işten geçmiş, tedavisi de mümkün değil. İşte, 60 yaşlarına yaklaşmış bir hanım, bu toplumun içinde yaşayan bir hanım, yalnız kendisi değil, takdir edeceğiniz gibi ailesinin de, köyün de bir üzüntü kaynağı olmaya devam ediyor. Biz, rehabilitasyon merkezine aktarmaya çalışıyoruz, kadıncağız o daracık odaya alışmış, çığlık çığlığa bağırıyor, hiçbir yere gitmek istemiyor.

Değerli arkadaşlarım, ikinci bir olay; bundan üç beş ay önce Karaman’da Özürlüler Derneğini ziyaret ettiğim bir sırada, bir genç kızımız, Rayile... Baktım, sağlıklı bir insan; fakat, fiziksel olarak çok ince bir yapısı var. Dedi ki: “Benim bir ağabeyim var; acaba, iş bulabilir misiniz?” Bulurum tabiî; ne yapıyor, nereden mezun dedim. “Hayır, özürlü” dedi. Peki, başka kardeşin var mı dedim. “Bir kardeşim daha var, onun küçüğü, 17-18 yaşlarında, onun çalışma imkânı yok, tümden felçli, evde yatıyor, ayağa kalkamıyor, o, çalışamaz; ama, öbür özürlü ağabeyim çalışabilir” dedi.

Buna iş aramaya kalkarken soruyorum; peki, baban ne iş yapıyor?.. “Babam, annemden ayrıldı” diyor. Annen ne iş yapıyor diyorum; annesi çalışmıyor...

Peki, kızım -18 yaşlarında bir kız- sen ne iş yapıyorsun dedim. “Efendim, bende de kas erimesi var, doktorlar, bana, ancak üç yıl kadar ömür biçiyorlar, bunun tedavisi mümkün değil, ben, hiç çalışamam, Konya’ya tedaviye gidip geliyorum” dedi.

Değerli arkadaşlarım, size anlatmaya çalıştığım iki örnek... Bir aile düşünün ki, anne çalışmıyor, baba yok, üç kardeşin üçü de özürlü; biz, devlet olarak elimizi uzatıp, gücümüz oranında herhangi bir şey yapamıyoruz.

Ne yaptık; ağabeyini aldık, rehabilitasyon merkezine gönderdik. Yanında mutlaka birini istiyorlar. Bir ay sonra geri geldiler. Deşifre etmemek için hastanemizin ismini söylemiyorum, önemli de değil; bir hatası da yok doktorlarımızın; çünkü, bu alanda kendilerine tedavi uygulayacak düzeyde yetişmiş doktorumuz yok, uzmanımız yok, elemanımız yok. O yüzden, bir ay sonra duydum ki, geri gelmiş. Niye dedim. “Hiçbir şey yapmıyorlar, hiç değilse annemin yanında otursun” dedi. Evlat sevgisi...

Tekrar, dönüp Sayın Başkanın uyarısına geliyorum. Bu, en büyük sorumluluğumuz ve en büyük acımız; gerçekten, bugün, burada çok güzel konuşmalar yapıldı, ben de yazılı bir metin hazırladım doğrusu; bütün arkadaşlarımla aynı görüşteyiz, görüşlerimiz çakışacak ve belki de, böylece tüm partilerin ortak yanlarından birisi gün ışığına çıkmış olacak, böyle bir katkısı da var. Ben, bütün bunların çözüm yolunu, bir toplumsal kamuoyu oluşturulmasında buluyorum.

Yüzde 2’lik kota, yüzde 4’e, yüzde 5’e çıkabilir. Yine, Karaman’dan örnek veriyorum: Karaman’da 70’in üzerinde fabrika var ve hepsi, bu konuda yüzde 4’ün üzerinde kota uyguluyor. Diyebilirim ki, bugün, Karaman’da özel sektörün, hayırsever işadamları sayesinde, neredeyse bu sorun ortadan kalmak üzere.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan rakam verdiler -ben, o rakamı 1990 yılından beri biliyorum- 53 binin üzerinde özürlü devletten iş bekliyor; ama, devletin ve özel sektörün başvurularındaki rakam ise 4 bin 5 bin civarında. Bu kotayı yüzde 4’e çıkarsanız ne olur; 10 bin olur; onun dışındakiler hâlâ işsiz ve işsiz kalacaklar.

Değerli arkadaşlarım, o açıdan “50’nin üzerinde işçi ve personel çalıştıran işyeri” olarak tanımlamaya gerek yok. Bugün, Türkiye’de, o nedenle bu nedenle, orada burada basıldılar diye kamuoyunun malı yapılan hanımefendiler kadar, özürlüler konusunda kamuoyu oluşturabilsek, ülkemizin hayırsever işadamlarının, insanlarımızın bu soruna çözüm bulabilecekleri inancını taşıyorum O yüzden, gerçekten, yasal düzenlemelerimizde de bir eksiklik görmüyoruz. İşte, son olarak Özürlüler İdaresi Başkanlığı kuruldu ve çok duyarlı bir Bakanımız var. Bu konuyu özel sohbetlerimizde de dile getiriyoruz. Ben, üstesinden geleceğine inanıyorum; ama, benim kendilerine önerim, bu konuda bir kamuoyu oluşturmak için daha çok çaba sarf etmek gerektiğidir; hepimizin bu konuda daha çok çaba sarf etmesi gerekiyor.

Tabiî, devlet, Anayasasına koymuş, özürlüleri koruyacağız, eğitilmeleri için bu konuda elinden gelen herşeyi yapacak diye ve yapmaya çalışıyoruz. Ne yapıyoruz; ancak, görme özürlülerin yüzde 2’sini, işitme özürlülerin yüzde 3,6’sını diyelim ya da başka bedensel özürlülerin yüzde 3’ünü geçmeyen oranda eğitim olanağı sağlayabiliyoruz değerli arkadaşlarım. Yani 100 özürlüden ancak 2’sine eğitim olanağı sağlayabiliyoruz; demek ki, devletin kendi çabalarıyla üstesinden gelinebilecek bir sorun da değil. Devlet, nerede özel okul açacak, kaç tane açacak, kaç tane rehabilitasyon merkezi kurup da bu özürlüleri tedavi etmeye çalışacak?

Değerli arkadaşlarım, dönüp dolaşıp söylemek istediğim şu: Kamuoyu oluşacak ve herkes özürlülerle ilgili elinden gelen her şeyi yapacak. Sayın Bakan ve konuşmacı arkadaşlarım rakamları verdiler; çok doğru. Tabiî, Türkiye’de 7-8 milyon özürlü insan var. Buna hangi açıdan bakarsanız bakın, büyük bir potansiyel, siyasî açıdan bile büyük bir potansiyel. Onun için, devlet, Türkiye, hayırsever insanlar, bu sorunun üstesinden gelmek zorundadır, gelmek zorundayız.

Bu düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ünlü, teşekkür ediyorum efendim.

Demokrat Türkiye Partisi Grubunun bir talebi var mı?

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Yok efendim.

BAŞKAN – Peki.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) – Sayın Başkanım, izniniz olursa bir konuyu düzeltmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) – Sayın Başkanım, benden önceki Devlet Bakanımız Sayın Sacit Günbey, konuşmasında “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan öğrencilere verilen bursların temmuz, ağustos ve eylül aylarında verilmediğini” söyledi; doğrudur, verilmedi; ancak, kendisi daha önce bana yazılı soru önergesi vermişti ve ben de kendisine yazılı olarak da cevap vermiştim. Altıncı ayda Sayın Günbey’in Başkanlığını yaptığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fon Kurulunun aldığı bir karar uyarınca -bu kararın altında Sayın Günbey’in de imzası var- temmuz, ağustos ve eylül aylarında öğrenci burslarının ödenmemesi öngörülmüş. Biz, bu sene başvuruları aldık, değerlendirmelerimiz bitti, öğrenci burslarımız bu ayın içerisinde verilmeye başlanacak. Bunu düzeltmek istedim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim, zabıtlara geçti efendim. Yani, “Sayın Günbey’in söyledikleri doğrudur; ama, gerekçesi şudur” diyorsunuz.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) – Kendi imzası vardır Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Büyük Birlik Partisinden Sayın Hanefi Çelik; buyurun efendim.

HANEFİ ÇELİK (Tokat) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; şahsım ve Büyük Birlik Partisi adına hepinizi selamlıyorum. Ayrıca, Özürlüler Haftası münasebetiyle, ülkemizde bulunan 7,5 milyon özürlüye ve bunlarla yakından ilgili olan 20 milyon insanımıza da saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanımız, ülkemizde 7,5 milyon civarında özürlü olduğunu ifade etti. Tabiî ki doğrudur; fakat, 7,5 milyon özürlüyle yakından ilgilenen, onlara bakan insanları da ilave edecek olursak, ülkemizde 20 milyon insan bu problemden rahatsızdır ve mustariptir. Dolayısıyla, 7,5 milyon insanın problemini çözmek demek, Türkiye’de 20 milyon insanın problemini çözmekle eşdeğerdir.

Değerli milletvekilleri, özürlüler, toplumumuzun en duyarlı kesimidir. Özellikle, özürlülere sahip çıkma noktasında, Türk toplumu tarihinden bu tarafa en büyük hassasiyeti göstermiş ve özürlüsüne sahip çıkmayı insanî bir görev olarak kabul etmiştir. Günümüzdeyse özürlüye sahip çıkmak, medenî bir toplum olmanın en büyük ölçülerinden bir tanesidir. Özürlü insaları sokaklarda mustarip bir şekilde, sahipsiz bir şekilde dolaştıran insanlar veya toplumlar, ne kadar elektrik üretirlerse üretsinler, ne kadar kâğıt tüketirlerse tüketsinler, kesinlikle medenî bir toplum sayılamazlar.

Türk Milleti, tarihinde bu tip problemleri çözmek için müesseler kurmuş tek toplumdur ve bizim tarihimizde kurulan vakıflar, özürlülere ve yardıma muhtaç insanlara sahip çıkmak maksadıyla kurulmuşlar ve müesseseler haline gelmişlerdir. Türkiye’deki müesseselerin birçoğu amacından saptırıldığı gibi, vakıflar da amacından saptırılmış; asıl amacı muhtaçlara yardım olan vakıflar, başka işlerle uğraşır hale getirilmiştir; fakat, devletin değil de vatandaşın elinde olan vakıflar, halen bu görevi layıkıyla yerine getirmektedirler. Bu vesileyle, bu konuda mücadele veren bütün insanlarımıza da teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, mutlaka, özürlülerin problemlerini çözmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi de duyarsız kalmamış, geçen yıllar içinde, bu konuyla ilgili olarak kanun çıkarılmıştır; ama, bir kanunun sadece çıkarılmış olması, o problemin çözülmesi demek değildir; mühim olan, o çıkan kanunun yürürlüğe girmesi, işlerlik kazandırılmasıdır. Maalesef, çıkarılan bu kanun, bugün, Türkiye’de işlerlik kazanamamıştır. Biz, özürlülerimize sadece yardım edilerek, kendilerinde yardım edilen insan kompleksi yaratmak istemiyoruz

İnsanlarımızı, sadece yardıma muhtaç insanlar kompleksinden kurtarmak için, bu yardımın dışında, bunlara, durumlarına göre gerekli eğitimi de verip, kendilerini iş-güç sahibi yapmalıyız. Aynı zamanda, bunları, kendi emeğiyle çalışıp geçinen insanlar konumuna getirmemiz şarttır.

Tabiî ki, ülkemizin birçok yerinde, özürlülerle ilgili olarak yapılan çalışmalar vardır. Birçok yerde özürlüler okulu açılmıştır; ortopedik özürlüler, görme özürlüler ve zihinsel özürlülerle ilgili okullara birçok yerde rastlamamız mümkündür; ama, Bakanımızın da ifade ettiği gibi, 65 milyon nüfusa sahip ülkemizde 7,5 milyon özürlü varsa, bu açılan okulların sayısı da en azından bu orana göre olmalıdır. Öyleyse, bu oranı takip ettiğimiz zaman, Türkiye’deki her 11 okuldan bir tanesi özürlülerle ilgili olmalıdır diye düşünüyoruz; ama, bu oran, maalesef, özürlülerin ihtiyaçlarına cevap vermekten çok çok geridedir.

Yine, sosyal devlet olma iddiasıyla ortaya çıktıysak, özellikle devlet dairesine alınan her 11 kişiden 1 tanesinin özürlü vatandaşlarımızdan olması gerekiyor; ama, kanun gereği, şu anda devlet dairelerindeki özürlü insan sayısı yüzde 2’lerle ifade edilmektedir. Bu oran, sivil sektörde, özel sektörde ise binde 1’lerle ifade edilemeyecek kadar bile azdır.

Bir taraftan sosyal devlet olup da bu problemleri çözeceğiz iddiasıyla ortaya çıkarken, birçok yerde de özürlülerimizi, vatandaşların sırtında taşınır halde görmekten de, büyük utanç ve vicdan azabı duymaktayız; bırakın bu vatandaşları iş güç sahibi yapmayı, bunların bineceği bir araba bile temin etmekten aciz kaldığımız da bir gerçektir.

Değerli milletvekilleri, yine, en büyük problemlerden bir tanesi özürlülerken, çözülmesi gereken diğer önemli problem de, özürlülerin sayısına her gün yüzlerce insan ilave eden nedenlerdir ve bu nedenlerin de ortadan kaldırılması gerekir diye düşünüyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HANEFİ ÇELİK (Devamla) – Şu anda, özellikle Afganistan’da, Afrika’da ve Ortadoğu’da her gün yüzlerce insanı sakat bırakan kara mayınlarının üretiminin durdurulması noktasında da tedbir alınması gerekir diye düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, bu konuda, elinden gelen gayreti göstermeli ve bu konuya daha ciddî eğilmelidir.

Bunun yanında, trafik kazalarıyla uğraşmak ve trafik kazalarının nedenlerini çözmek de, özürlülerin problemlerini çözmek kadar önemlidir; çünkü, halihazırda bu kadar özürlü varken, bir taraftan kara mayınlarıyla, bir taraftan trafik kazalarıyla sakatlanan yüzlerce insan da özürlüler sınıfına katılmaktadır.

Bu vesileyle, ülkemizde mustarip durumda olan 7,5 milyon özürlüye ve bunlarla yakından ilgilenen ailelerine saygılarımı ve selamlarımı sunuyorum; hayırlı günler. (BBP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çelik, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Hükümetin, Özürlüler Haftası münasebetiyle Genel Kurula bilgi sunmasını takiben, gruplar görüşlerini ifade ettiler.

Şimdi, gündemdışı söz talebinde bulunan arkadaşlarıma sırasıyla söz vereceğim.

2. – Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın Özürlüler Haftası nedeniyle gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin cevabı

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Malatya Milletvekili Sayın Ayhan Fırat, özürlüler hakkında konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Fırat. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Fırat, konuşma süreniz 5 dakika.

AYHAN FIRAT (Malatya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; böyle bir günde hepinizi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Özürlüler günü dolayısıyla da, şahsım adına, tüm özürlü vatandaşlarımızın gelecekte daha mesut bir yaşama kavuşmaları dileğiyle, onları da saygıyla selamlıyorum.

Gelişmiş ülkelerde, sakat ve özürlülerin sayısı genelde yüzde 10’dur. Gelişmekte olan ülkelerde de, bu oran, yüzde 10’un üstünde, yani, yüzde 12-14 civarındadır. Türkiye’de de, gelişmekte olan bir ülke olarak, bu oran yüzde 12-14 civarındadır; yani, nüfusumuzu 65 milyon hesap edersek, 7,5 milyon civarında özürlü vatandaş vardır.

Anayasamız, özellikle, özürlülerin üç temel hakkını tespit etmiş ve bunları devlet güvencesi altına almıştır. Bunlardan birisi, özürlülerimizin eğitim ve öğretim hakkıdır; ikincisi, sosyal güvenlik haklarıdır; üçüncüsü de çalışma ve dinlenme haklarıdır. Anayasamızın eğitim ve öğretim hakkını düzenleyen 42 nci maddesinde, özel eğitime ihtiyacı bulunanların eğitimi konusunda gerekli tedbirlerin alınması, devlete görev olarak verilmiştir. Yine, Anayasamızın 50 nci maddesinde, özürlülerin çalışma hayatında özel olarak korunması da devlet görevi olarak belirlenmiştir. Yine, Anayasamızın 61 inci maddesinde de “özürlülerin korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır” hükmüyle, devlete geniş bir görev alanı verilmiştir.

İş Kanunu, hepimizin bildiği gibi, 50 ve daha fazla işçi çalıştıran yerlerde 2 tane özürlü eleman çalıştırmayı öngörür; ama, gelin görün ki, bugün, Türkiye’de, 7,5 milyon özürlü bulunan ülkemizde, bu oran kâfi midir; değildir. Ben, Meclise girdiğimizin, yani, 1996 yılının ikinci ayında, bu oranı yüzde 1 oranında artırıp, 15 bin civarında özürlü vatandaşımıza iş bulmak için böyle bir yasa teklifi verdim. Aradan iki sene geçti, o tozlu raflarda bu yasa teklifi bekliyor; henüz, daha yasanın görüşülmesine geçemedik; bu da bizim özrümüz.

Ayrıca, bu konuşmada şunu da belirtmek istiyorum: Arkadaşlarımız muhtelif şeylerden bahsettiler; ancak, bir tek şeyi unuttular. Türkiye’de, özürlülere yardım eden Kızılay’dan da burada önemle bahsetmek istiyorum ve Kızılay’ın bu konudaki çabalarını takdirle karşıladığımı da belirtmek istiyorum.

Ülkemizdeki özürlü sayısının her yıl artmasının nedenlerinden birisi de bildiğiniz gibi, Türkiye’deki trafik anarşisidir. Eğer, Türkiye, hâlâ karayollarıyla yük ve personel taşımaya devam ederse, bilesiniz ki, Türkiye’de yılda 100 bin civarında yaralı sayısı özürlülere eklenecek, ileride, önü alınmaz bir hal alacaktır. Onun için, bir an önce toplutaşımaya dönmenin yolları aranmalıdır.

Çocuk Esirgeme Kurumunun özürlülere yaptığı yardımları burada sitayişle bahsetmeden geçmek mümkün değil; ancak, kifayetli mi; değil; onu da söylemek istiyorum. Bütün bunlar yeterli mi; hayır, değil. Ayrıca bu yasalar ne kadar tatbik ediliyor. Özürlü çalıştırmayan yerlere verilen ceza ayda 500 bin lira, artık bu komiktir; bu Meclis, bu yasayı derhal ele alıp değiştirmeli ve o insanların hakkını vermeli. Yani, yasanın öngördüğü özürlü çalıştırması gereken her müessese o görevi yerine getirmelidir; bu, insanlık borcudur, bu, yurttaşlık borcudur.

Arkadaşlar, geçen sene Mecliste, Özürlüler İdaresi Başkanlığı kurduk, bu Başkanlık, 7.5 milyonun bu ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli değildir. Sayın Bakan da buradadır, söylemek istiyorum, bir müddet sonra bu Başkanlık, muhakkak genel müdürlük seviyesine ulaştırılmalıdır.

Herkes şunu bilmeli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYHAN FIRAT (Devamla) – Sayın Başkanım bitiriyorum.

BAŞKAN – Lütfen, toparlayın.

AYHAN FIRAT (Devamla) – Özürlü vatandaşlarımız kattiyen yardım istemiyorlar, iane istemiyorlar; onlar, onurlarıyla hizmet edebilecekleri ve emekleri karşılığı geçinebilecekleri bir işleri olmasını istiyorlar; bunu bizden bekliyorlar, onlara bu imkânı biz götürmeliyiz.

Tüm özürlü vatandaşlarım için daha mutlu yarınlar diler, hepsini saygıyla selamlarım.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Fırat, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, zannediyorum, şu anda, cevap verme ihtiyacı yok. Yoksa, tamamı konuştuktan sonra mı bir şey söylemek istersiniz?

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) – Tamamı konuştuktan sonra efendim.

BAŞKAN – Peki.

Sayın Nevzat Köse?.. Yok.

3. – Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in Özürlüler Haftası nedeniyle gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin cevabı

BAŞKAN – Sayın Ahmet Çelik, Özürlüler Haftası dolayısıyla gündemdışı söz talebiniz var; buyurun.

AHMET ÇELİK (Adıyaman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü nedeniyle, şahsım adına gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım; Özürlüler Gününü kutlar, özürlü vatandaşlarımıza saygılar sunarım.

Türkiye nüfusunun yüzde 10’unun özürlü olduğu kabul edilmektedir. Bu duruma göre, Türkiye’de, 7 milyon özürlü vardır. Yalnız, bunun, isabetli bir tespit olmadığı ortadadır.

30 Kasımda, Türkiye genelinde nüfus tespiti yapıldı. Bu tespit sırasında, hanede özürlü olup olmadığı da soruldu; ama, bu da, bize, gerekli tam istatistiki bilgiyi veremez. Herkesin bildiği gibi, bedensel özürlü ve zihinsel özürlü vardır. Bedensel özürlüler de, ortopedik özürlü, görme özürlü ve işitme özürlü gibi alt gruplara ayrılır. İşte, 30 Kasımda yapılan nüfus tespitiyle, bu konuda bilgi sahibi olmanın imkânı yoktur. Bundan dolayı, Refah Partisi olarak, biz, diyoruz ki, yalnız özürlülere yönelik bir sayım yapılsın veya 2000 yılında yapılacak nüfus tespitinde, muhakkak bu konuya yer verilsin. Nüfusumuzun ne kadarını zihinsel özürlü ne kadarının da ortopedik, görme ve işitme özürlü olduğu bilinsin ki, bu değerli kardeşlerimize yönelik ilmî çalışmalar daha isabetli yapılsın ve sorunlarına çare aransın.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Profesör Doktor Sayın Necmettin Erbakan başkanlığında kurulan 54 üncü Hükümet, bu insanlarımıza sosyal devlet anlayışıyla eğilmiş; bu insanlar ve aileleri, bizden, artık, soyut iltifatlar ve sözler beklemiyorlar, canlı, sıcak ve somut hizmet bekliyorlar düşüncesiyle, bu insanlarımızın sorunlarıyla yakından ilgilenmiş; şefkat elini, yıllarca ihmal edilmiş bu insanlara uzatmış ve Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Haziran 1997 itibariyle kurulmuştur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 54 üncü Hükümet, 3 Aralık 1996 günü, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığının kurulması için, Türkiye Büyük Millet Meclisinden, bu konuda kanun kuvvetinde kararname çıkarma yetkisi almıştır.

Bu yetki, Haziran 1997 tarihi itibariyle kullanılarak, özürlü vatandaşlarımızın sorunlarıyla yakından ilgilenmek, özürlüklere bölük pörçük verilen hizmetleri tek elde toplayıp, tek elden ve etkin bir şekilde sevk ve idare etmek, bu konuda ilmî çalışmalar yapmak gayesiyle, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı kurulmuştur. Bu durum, özürlü vatandaşlarımıza yönelik çok önemli bir çalışma ve çok önemli bir aşamadır. Bu konuda, 54 üncü Hükümetin Sayın Başbakanını, 54 üncü Hükümetin üyelerini ve ilgili Bakanı, huzurlarınızda kutlarım.

HALİL ÇELİK (Kocaeli) – 55 inciyi de kutla.

AHMET ÇELİK (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak, özürlülere yönelik büyük çalışmalar içerisinde olmalıyız. Yüce Meclis, her şeyden önce, özürlülerimize sahip çıkmalıdır.

Özürlü vatandaşlarımız, Türkiye Büyük Millet Meclisinden neler isterler? Özellikle, şunu belirtmek istiyorum: Özürlüler İdaresi Başkanlığı, partiler tarafından politize edilmemelidir. Kamu kurum ve kuruluşlarında ve özel teşebbüslerde özürlü istihdamı, 25.8.1997 tarih ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (b) bendinde, yüzde 2 olarak öngörülmüştür. Bunu, yüzde 3’e çıkarmalıyız. Bu konuda kanun teklifi, Grubumuzun tasvibiyle, tarafımdan hazırlanmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuştur. Bu yasa taslağında cezaî müeyyide de getirilmiştir.

657 sayılı Yasaya tabi olup emekli olanların özürlü çocuklarının eğitim masrafları ile SSK ve Bağ-Kur’dan emekli olanların özürlü çocuklarının eğitim masrafları devlet tarafından karşılanmalıdır.

Devlet memurları, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin özürlü çocuklarının eğitim masraflarının devlet tarafından karşılanması için gerekli yasal çalışmalar Refah Parti Grubumuz tarafından başlatılmış, yakında Yüce Meclise bu kanun teklifi de sevk edilecektir.

Özürlülerin, imkânlar dahilinde, kuruluşlarda, yaş sınırına bakılmaksızın istihdamları sağlanmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET ÇELİK (Devamla) – Ayrıca, özürlülerin meslekî eğitimleri için gerekli ve yeterli okul açılmalıdır.

Hükümetler tarafından, özürlülerin kullandığı yazı yazan araçlar ve diğer araç gereç ve protezlerin, Türkiye’de kolay ve ucuz temin edilmeleri için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Kaldırım ve konutlarda, özürlülerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde çalışmalar yapılmalıdır.

Özürlülerin rehabilitasyonu için, Ankara ve İstanbul dışında -Türkiye’nin bölgesel durumu göz önüne alınarak- birçok ilde bölge rehabilitasyon merkezleri kurulmalıdır. Değerli milletvekili arkadaşlarımızın hepsi de bu konudan müştekidirler; çünkü, gerçekten, vatandaşlarımız geliyorlar, Ankara’da ve İstanbul’da tıbbî rehabilitasyon merkezlerinde yer bulma imkânı olamıyor. Türkiye genelinde, bölgeler düzeyinde dağıtım yapılırsa, herhalde çok iyi bir çalışma yapılmış olacaktır.

Özürlü vatandaşlarımızın ekserisinin maddî ve parasal sıkıntı içerisinde oldukları herkesçe bilinmektedir.

Değerli arkadaşlar, bazı arkadaşlar dediler ki, para istemiyorlar. Gerçekten, bir yerde, bu kardeşlerimiz para da istiyorlar.

Yukarıda da izah ettiğim gibi, özürlü vatandaşlarıma yönelik gerçek bir nüfus sayımı yapılmalı ve parasal durumu iyi olmayan özürlü vatandaşlarımıza veya ailelerine, istihdam olanağı sağlanıncaya kadar -işsizlik sigortası gibi- devlet tarafından parasal yardımda bulunulmalıdır.

Burada, konuşmama son verirken, özürlü vatandaşlarımıza ve ailelerine daha güzel bir yaşam dileğiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çelik, teşekkür ediyorum.

4. – Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin, Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in Özürlüler Haftasına ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı

BAŞKAN – Sayın Bakan, Özürlüler Haftası dolayısıyla yapılan gündemdışı konuşmalara cevap vermek ya da katkıda bulunmak üzere; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) – Sayın Başkan, sayın üyeler; Dünya Özürlüler Günü dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bugün görüş bildiren siyasî parti gruplarına ve değerli milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ve konuşmalarında belirttikleri önerilerinden, fikirlerinden, çalışmalarımda yararlanacağımı ifade etmek istiyorum.

Burada, bir iki değerli milletvekili arkadaşımın konuşmalarında belirttikleri hususlara açıklık getirmek istiyorum.

Sayın Ayhan Fırat, Özürlüler İdaresi Başkanlığının, genel müdürlük olmasında fayda gördüğünü ifade etti. Gerçekten, Özürlüler İdaresi Başkanlığı, uygulayıcı bir kuruluş değil, teknik bir kuruluş; özürlülerle ilgili, kamuda sorumluluk taşıyan kuruluşların çalışmalarını, koordine edecek, yönlendirecek, planlayacak ve tek bir merkezde birleştirerek bir veri tabanı oluşturacak, konuyla ilgili ulusal ve uluslararası politikaları belirleyecek önemli bir kuruluş; gerek 571 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle gerek daha sonra çıkarılan 572 ve 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle yetkilerle donatılmış ve özürlüler konusunda son derece hayırlı çalışmalar yapacak bir kuruluşumuz.

Ben, Özürlüler İdaresi Başkanlığının kuruluşunda ve ayrıca, 571, 572 ve 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerin çıkmasında katkısı bulunan bütün milletvekili arkadaşlarıma, bütün sivil toplum kuruluşlarına, temsilcilerine ve kamuda çalışan bürokrat arkadaşlarıma, buradan, şükranlarımı sunmak istiyorum.

Sayın Ahmet Çelik 30 Kasım 1997’de yapılan nüfus sayımının yetersiz olduğunu söyledi. Gerçekten yetersiz; ama, takdir edersiniz, bu nüfus sayımında özürlülerle ilgili kesin bir profil çıkarılması da imkânsızdı. Benim daha önceki konuşmamda ifade ettiğim gibi, bu konuda daha gerçekçi verilere ulaşmak için, Devlet İstatistik Enstitüsüyle, 1998 yılı başından itibaren önemli bir çalışma başlatılacaktır ve 1998 yılının ilk altı ayı içerisinde, bu konuda, özürlülerle ilgili, özürlülerin eğitim durumundan ailevî durumuna, sosyal durumlarına, istihdamına kadar her türlü konuda bilgi sahibi olabileceğimizi düşünüyorum: Bu konudaki çalışmalar hızla devam ediyor.

Yine, Sayın Ahmet Çelik, rehabilitasyon merkezlerinin yetersiz olduğunu söyledi. Gerçekten, özürlülerle ilgili rehabilitasyon merkezleri yetersiz ve biz bu konuda, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu imkânlarını kullanarak, bütün illerimizde ve ilçelerimizde gündüzlü rehabilitasyon merkezlerini artırmak üzere bir çalışma içerisine girmiş bulunuyoruz. Gerçekten, gündüzlü rehabilitasyon merkezleri çok önemli; zira, özürlülükte -arkadaşlarımın da ifade ettikleri gibi- erken tanı, teşhis çok önemli. Eğer siz, çocuğun özrünü ilk dört yaşına kadar fark ederseniz, onunla ilgili tedbir alma şansınız vardır; ondan sonra onu rehabilite etmek, onun öz bakımını sağlayacak şekilde eğitmek, öğretmek pek de kolay olmuyor. İşte, bu gündüzlü özürlü rehabilitasyon merkezlerinin, hem özürlülüğün erken teşhisini sağlayacak hem de -arkadaşlarımızın da ifade ettikleri gibi- ailelerimizi, özellikle anneleri, özürlü çocuklarıyla birlikte evlere hapsolmaktan kurtaracak bir uygulama alanı olduğunu düşünüyoruz. Biraz önce de ifade ettiğim gibi, gündüzlü özürlü rehabilitasyon merkezlerini önümüzdeki dönemde yaygınlaştıracağız.

Sayın Sacit Günbey’in konuşması içerisinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun öğrenci burslarıyla ilgili ifadesi vardı. Geçtiğimiz 10 Kasımda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda da, aynı şekilde, 55 inci Hükümet döneminde, bizim, öğrenci burslarını kestiğimiz şeklinde ifade kullanmıştı; ben, orada kendisine cevap vermiştim. Daha sonra, o konuyla ilgili bana bir yazılı soru önergesi oldu; o yazılı soru önergesinde de kendisine cevap verdim. 1997 yılında temmuz, ağustos, eylül aylarında öğrencilerin burslarının ödenmemesiyle ilgili karar, 13.9.1996 günü, fon kurulunda, kendi başkanlığındaki kurul tarafından alınmış ve kendi imzası var; burada yanımda; kendisine takdim edeceğim; yazılı olarak da kendisine gönderdim.

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) – 5 aydır ödenmiyor.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) – Sayın Bakan, ben, arkadaşlarıma onu da sordum; geçtiğimiz yıl, öğrenci bursları ocak ayında ödenmeye başlanmış.

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) – Hayır efendim... Hayır...

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) – İzin verin.

Ocak ayında ödenmeye başlanmış; çünkü, takdir edersiniz, öğrencilerin kayıtları eylül ayı içerisinde yapılıyor. Öğrencilerin burs için başvurmaları, başvuruların değerlendirilmesi, ekim, kasım ayı içerisinde ancak olabiliyor ve bunu, ancak aralık ayında ödeme şansınız vardır. Nitekim, biz, şu anda, bu değerlendirmemizi bitirmek üzereyiz ve aralık ayı sonuna kadar bu bursları ödemeye başlayacağız. Siz de, bunu, geçtiğimiz sene böyle yapmışsınız; siz de bunu ocak ayında ödemişsiniz; biz geriye çekmeye çalışıyoruz; ama, bunu, bize, sanki bir suçlama gibi getiriyorsunuz. Hatta, yazılı soru önergesinde, bu paraları ne yaptınız diye bana soru yöneltiyorsunuz. Siz ne yaptıysanız biz de onu yapıyoruz Sayın Bakan; yani, o konuda, bizim farklı bir tasarrufta bulunduğumuz yok; daha öne çekmeye çalışıyoruz.

Yine, özürlülerle ilgili 1 trilyon lira kaynak ayırdığını ve özürlülerle ilgili destekleri olduğunu, bizim, bu dönemde, bu destekleri azalttığımız şeklinde görüş bildirdi Sayın Sacit Günbey. Ben, o mukayeseleri de yaptırdım. Bizim dönemimizde, bu altı ay içerisinde yapılan araç gereç yardımları şöyle: 55 inci Hükümet döneminde, biz, 389 araç gereç temin etmişiz. Bunun yanında, 220 işitme cihazı, 4 kabartma yazı makinesi, 276 protez; toplam 500; 389 araç gereçle birlikte, biz, 889 özürlümüze araç gereç temin etmişiz. Sizin, 54 üncü Hükümetin ilk altı ayında temin edilen 290 tanedir; yani, biz, bunu hem sayısal hem de parasal olarak artırmışız.

Bunun yanında, bu dönemde, sosyal desteklerimizin azaltıldığı şeklinde bir görüş de ifade ediliyor. 54 üncü Hükümetin, ülkemizdeki ekonomik yoksunluk içerisinde bulunan vatandaşlara yaptığı sosyal destekler; sağlık yardımları, proje destekleri, doğal afet yardımları, aşevi yardımları, eğitim yardımları, terörden zarar gören vatandaşlarımıza yardımlar, yakacak yardımları ve diğer yardımlar olmak üzere toplam yapılan yardım 16 trilyon 298 milyar liradır. 54 üncü Hükümet döneminde, aylık bazda 1 trilyon 358 milyar lira yardım yapılmış. Biz, bu beş aylık, hatta 4,5 aylık dönemimizde, 18 trilyon lira sosyal destekte bulunmuşuz. Bu, aylık 4 trilyon 516 milyar liraya geliyor. Bunu Türk Lirası bazında değerlendirdiğimiz zaman 3,32 kat artırmışız; reel anlamda, dolar bazında değerlendirdiğimiz zaman da aylık 2,24 kat sosyal desteklerimizi artırmışız. Sizin 1 yılda 16 trilyon küsur olarak yaptığınız yardımı, biz, 18 trilyonla dört ayda geçmişiz.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Bu rakamı da nereden buluyorsunuz?!. Bizim yaptığımız yardım bir yıl içerisinde 30 trilyondur.

BAŞKAN – Sayın Esengün, Sayın Bakan bilgi veriyor; kabule şayan olur, olmaz.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Bakana başka bir bilgi arz ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Esengün, var mı öyle bir yöntem.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) – Sayın Esengün, izin verirseniz, bu konuda...

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen toparlar mısınız efendim. Sürenizin dolmasına 2 dakika var.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) – Tabiî, toparlıyorum.

Bu konuda, hem Plan ve Bütçe Komiyonunda hem de daha sonra yazılı sorulara cevap verdim. Eğer, o konularda, rakamlarda tereddütü olan arkadaş varsa, gelir, birlikte gideriz Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kuruluna, hesapları birlikte çıkarırız, birlikte bakarız. Bizim sadece şu dönemde, millî eğitime, ülkemizdeki ekonomik yoksunluk içerisinde bulunan ortaöğretim öğrencilerine yaptığımız sosyal destek, kitap, kırtasiye, giyecek, yiyecek yardımı 4,5 trilyon lirayı geçti. Biz, şu anda 109 bin ortaöğretim öğrencimize öğle yemeği veriyoruz. Geçen sene bu rakam 32 binmiş. Bunun yanında 2,5 trilyon lira yakacak yardımı olarak göndermişiz; bütün illerimize dağıtılıyor; talepler geldikçe yine karşılamaya çalışıyoruz. Hal böyleyken; yani, rakamlardan emin olmadan, bunu, Hükümete ve bana bir suçlama olarak getirmeyi çok doğru bulmadığımı burada ifade etmek istiyorum. Eğer, bu rakamlarla ilgili tereddütü olan arkadaşlarımız varsa, ben, bu konuda her türlü bilgiyi vermeye açık olduğumu burada tekrar ifade etmek istiyorum.

Bu vesileyle, Genel Kurula, Sayın Başkana, sayın milletvekillerimize, katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum; saygılar sunuyorum. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) – Sayın Başkan, düzeltmem gereken bir iki konu var, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN –Buyurun, oradan düzeltin Sayın Günbey.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sesi az çıkıyor Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sesi azsa ne yapalım Sayın Göktaş... Ben duyuyorum, stenograflar duyuyor efendim.

Efendim siz buyurun.

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) – Bizim Bakanlığımız döneminde Sosyal Yardımlaşma Fonundan kullanılan kaynağın miktarı 16 trilyon değil, 30 trilyon liradır. Elimde resmî belgeler var. Bunu düzeltmek istiyorum.

İkincisi, sakatlarla ilgili aktarılan kaynak 1 trilyon lira; bir yıllık için aktarılmıştır. Biz, bu bilinçlenmeyi uyandırdıktan sonra, tabiî, bu Hükümet döneminde de devam etmiştir; yani, bu rakamlar ilk altı ayda düşük olabilir; ama, daha sonraki dönemlerde bu kaynak kullanılmıştır zannediyorum.

Öğrenci bursları da, eğer yaz ayları dışındaki dönemde ödenecekse Sayın Bakana teşekkür ediyoruz; ama, öğrenci bursları beş aydan beri ödenmemiş. Onu hatırlatmak için söylüyorum.

BAŞKAN – Efendim, öncüsü olduğunuzu ifade ediyorsunuz; biz, size de emeği geçenlere de teşekkür ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı görüşmeler tamamlanmıştır.

İzniniz olursa, 15 dakika ara vermek istiyorum.

Saat 17.03’te yeniden toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.48

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati :17.05

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Önceki oturumda da ifade ettiğim gibi, Genel Kurula, Başkanlığımızın diğer sunuşları vardır. Bu sunuşlar biraz uzun sürecek gibi gözüküyor; onun için, Divan Üyesi arkadaşımızın oturduğu yerden Yüce Heyete arzda bulunmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 adet Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 25 arkadaşının, üniversitelerdeki öğrenci olaylarının önlenmesi için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/218)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son zamanlarda üniversitelerde meydana gelen olaylar, Türkiye kamuoyunu rahatsız edecek boyutlara ulaşmıştır. Hemen her hafta, bazen haftanın birkaç günü üniversitelerde yaralama, gözaltına alınma gibi sonuçlara varan olaylar yaşanmaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu olaya en kısa sürede el koymalıdır.

Ülkemiz, 1968 yılında başlayan ve daha sonra acı olayların yaşandığı günlere yeniden dönmemelidir.

Şu sıralarda, bir sağ-sol çatışması gibi görünen olayların boyutu derinleşmeden önlenmelidir. Üniversite yönetimlerinin, olaylar karşısında dikkatli davranmaları sağlanmalı, sağ-sol kavramında taraf olmalarının önüne geçilmelidir.

Güvenlik görevlilerinin, olayları önlemeye çalışırken bir tarafa karşı saldırgan tutum içinde oldukları, bir başka öğrenci grubuna karşı ise hoşgörülü davrandıkları gözlenmektedir. Güvenlik görevlilerinin bu çifte standartlı tutumu, geleceğe yönelik büyük bir tehlikenin de habercisidir ve kamuoyu, güvenlik görevlilerinin bu davranış biçiminden de son derece rahatsız olmaktadır. Bu tutum ve davranışlar, olayları önlenemez bir seyre sokmaktadır.

Gençlerimiz için, teröre başvurmadan üniversite, ülke ve kendi sorunlarını tartışan, çözüm üreten bireyler olmanın koşulları yaratılmalıdır. Üniversitelerin “bilim merkezi” ekseninden “terör merkezi” eksenine çekilme uğraşının verildiği bir dönemi yaşamaktayız. Ülkemizin geleceği olan gençlerimize kurulan bu tuzak karşısında, Türkiye Büyük Millet Meclisi zaman yitirmeden harekete geçmelidir.

Yukarıda sıraladığımız nedenler göz önünde bulundurularak, Anayasanın 98 inci Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü maddesi uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1- Yılmaz Ateş (Ankara)

2- İsmet Atalay (Ardahan)

3- Mahmut Işık (Sıvas)

4- Bülent H. Tanla (İstanbul)

5- Erol Çevikçe (Adana)

6- Atilâ Sav (Hatay)

7- Sabri Ergül (İzmir)

8- İsmet Önder Kırlı (Balıkesir)

9- Birgen Keleş (İzmir)

10- Mustafa Yıldız (Ercincan)

11- Mehmet Sevigen (İstanbul)

12- Ali Topuz (İstanbul)

13- Bekir Yurdagül (Kocaeli)

14- Nezir Büyükcengiz (Konya)

15- Haydar Oymak (Amasya)

16- Cevdet Selvi (İstanbul)

17- Veli Aksoy (İzmir)

18- Şahin Ulusoy (Tokat)

19- Ali Haydar Şahin (Çorum)

20- Ercan Karakaş (İstanbul)

21- Aydın Güven Gürkan (İzmir)

22- Yusuf Öztop (Antalya)

23- Hilmi Develi (Denizli)

24- Ali Dinçer (Ankara)

25- Bekir Kumbul (Antalya)

26- Ayhan Fırat (Malatya)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.

Bir başka önerge vardır; okutuyorum:

2. – İçel Milletvekili Oya Araslı ve 19 arkadaşının, kadının statüsünün araştırılarak Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin yaşama geçirilmesi için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/219)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kadın-erkek eşitsizliği, 20 nci Yüzyılın ikinci yarısında dünya kadınlarını uluslararası alanda çözümler aramaya itmiştir. Meksika, Nairobi ve Pekin’de alınan uluslararası düzeydeki kararlar, belirlenen stratejiler, hedefler ve eylem planları, bu çalışmaların en çarpıcı örnekleridir.

Uluslararası çözüm arayışları, taraf ülkelerin Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini kabul etmeleriyle sonuçlanmış ve pozitif ayrımcılık kavramı gündeme girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, söz konusu sözleşmeyi 3232 sayılı Yasa ile benimsemiştir.

Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte hukuk düzeninde cinslerarası eşitliği gerçekleştirme yönünde büyük bir atılım yapıldığını biliyoruz; ancak, son 25 yılda kadın-erkek eşitliği açısından dünyada kaydedilen gelişmeler ve 3232 sayılı Yasayla benimsenmesine rağmen söz konusu sözleşme, hukuk düzenimize yansıtılmamıştır.

Bunlara ek olarak, pek çok ekonomik ve sosyal etken, kadınlarımızın, yaşamın çeşitli alanlarına katılmasını engellemekte, kadınlarımız âdeta ikinci sınıf vatandaşlığa itilmekte, başta şiddet olmak üzere pek çok onur kırıcı davranışla ve sorunla yüz yüze gelmektedir.

Bu konularla ilgili olarak bugüne kadar üniversitelerde, bakanlıklarda ve demokratik kitle örgütlerinde çeşitli çalışmalar yapılmış, Türkiye Büyük Millet Meclisine yasa teklif ve tasarıları sunulmuştur. Ancak, bu alanda SHP ve CHP’nin 18 ve 19 uncu Yasama Dönemlerinde yaptığı tüm girişimler sonuçsuz kaldığı gibi, 20 nci Dönemde CHP ve diğer partilere mensup milletvekillerinin hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sundukları Türk Kanunu Medenisi ile ilgili değişiklik teklifleri, aradan uzun süre geçmesine rağmen gündeme alınmamıştır.

Bu arada, gerek Adalet Bakanlığındaki Medeni Kanun Komisyonunda gerekse çeşitli barolarda evlilik birliği sırasında elde edilen malların eşit bölüşümü ile ilgili olarak sözleşme yapılabileceği ve sorunların bu yolla giderilebileceği yönünde görüşler ileri sürülmekte ve tartışılmaktadır. Oysa, Türk Kanunu Medenisinin 170 inci maddesinde yapılması gereken değişikliği böyle bir sözleşmeyle gerçekleştirmek mümkün değildir; çünkü, sözleşme yapma olanağı, yürürlükteki yasada esasen vardır.

Bütün bu gelişmeler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, kadın-erkek eşitsizliği konusunu ele almasını gerekli kılmaktadır.

Bu nedenle, Türkiye’de kadının hukukî, ekonomik, sosyal ve siyasal konumunu, cinslerarası eşitsizliğe yol açan faktörleri ve alınabilecek önlemleri ortaya koymak, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin yaşama geçirilmesi için yapılması gerekenleri ve bu bağlamda değiştirilmesi zorunlu olan yasaları belirlemek, başta Türk Kanunu Medenisi olmak üzere tüm yasa değişiklik önerilerinin gerçekleşmesini hızlandırmak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde, kadın-erkek eşitliğini sağlamak için gerekli önlemleri saptamak üzere, Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

1- Oya Araslı (İçel)

2- Birgen Keleş (İzmir)

3- Mustafa Yıldız (Erzincan)

4- İsmet Atalay (Ardahan)

5- Yahya Şimşek (Bursa)

6- Ali Rıza Bodur (İzmir)

7- Atilâ Sav (Hatay)

8- Adnan Keskin (Denizli)

9- Yılmaz Ateş (Ankara)

10- Ahmet Küçük (Çanakkale)

11- Altan Öymen (İstanbul)

12- Eşref Erdem (Ankara)

13- Mahmut Işık (Sıvas)

14- Ali Dinçer (Ankara)

15- Ayhan Fırat (Malatya)

16- Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

17- Zeki Çakıroğlu (Muğla)

18- Erdoğan Yetenç (Manisa)

19- Ali Haydar Şahin (Çorum)

20- Metin Arifağaoğlu (Artvin)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Bir başka önerge daha var; okutuyorum:

3. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 arkadaşının, ülkemizde meydana gelen yangınların neden olduğu zararların ve itfaiye teşkilâtının sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırmasına ilişkin önergesi (10/220)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde yangınlar nedeniyle can ve mal kaybının, tarihî ve doğa varlıklarındaki kayıpların fazlalığı, itfaiye teşkilatımızın yetersizlikleri, itfaiye personelinin sorunlarının ve özlük haklarının yetersiz olması nedenleriyle, yangınları engelleyecek önlemlerin, itfaiye teşkilatının ve personelinin sorunlarının tespiti, çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1- Mehmet Sevigen (İstanbul)

2- Yusuf Öztop (Antalya)

3- Metin Arifağaoğlu (Artvin)

4- İsmet Önder Kırlı (Balıkesir)

5- Ali Rıza Bodur (İzmir)

6- Veli Aksoy (İzmir)

7- Bekir Yurdagül (Kocaeli)

8- Yahya Şimşek (Bursa)

9- Şahin Ulusoy (Tokat)

10- Bülent H. Tanla (İstanbul)

11- Celal Topkan (Adıyaman)

12- Atilâ Sav (Hatay)

13- Fatih Atay (Aydın)

14- Mahmut Işık (Sıvas)

15- Fuat Çay (Hatay)

16- Ahmet Küçük (Çanakkale)

17- İsmet Atalay (Ardahan)

18- Ali Haydar Şahin (Çorum)

19- Ali Dinçer (Ankara)

20- Mustafa Yıldız (Erzincan)

21- Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

22- Yılmaz Ateş (Ankara)

Gerekçe:

Yaklaşık 400 yıl önce kurulan itfaiye teşkilatımız, bugün çeşitli sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. 1930’lu yıllarda çıkarılan, birkaç kez değişiklik yapılan yasalarla itfaiyecilik hizmetleri yürütülmeye çalışılmaktadır. Ülke genelinde kabul edilen kapsamlı bir yangından korunma yönetmeliğimiz dahi bulunmamaktadır.

Gelişmiş ülkeler, yangın riski sınıflandırmaları yaparak önlemlerini belirlemektedirler. Yaklaşık olarak 100 bin kişi için bir itfaiye istasyonu öngörülürken, yöredeki en uzak noktaya 8 ilâ 20 dakika içerisinde erişilmesi hedeflenmiştir. Oysa, ülkemizde, yeterli derecede itfaiye istasyonu kurulamamış, kurulanların çoğu da yetersiz personel ve araçla hizmet vermeye çalışmaktadır. Örneğin, en fazla nüfusun yaşadığı İstanbul’da, 1 880 personel, yaklaşık 200 araç ve 32 istasyonla, karada, denizde ve ormanlarda çıkacak yangınlarla mücadele edilmektedir. Oysa, bugün, İstanbul’da olması gereken istasyon sayısı 130, itfaiye aracı 1 300, itfaiye personeli de 13 bindir.

Bu eksiklikler, kimi büyük yangınlarda can ve mal kaybının ortaya çıkmasına, itfaiyecilerimizin insanüstü bir gayretle ve büyük riskler alarak görev yürütmelerine neden olmaktadır.

Böylesi önemli görevi yürüten bir teşkilât, bu görevlerini başarıyla yürütmesine imkân verecek bir yapıya kavuşturulmalıdır. İtfaiye istasyonları, 24 saat görev yapdığı dikkate alınarak projelendirilip, donatılmalı; itfaiyeciler, yaptıkları görevin ağırlığına paralel özlük haklarına kavuşturulmalı, meslek ve meslekiçi eğitimlerinde standart yükseltilmeli, her bölgeye itfaiye okulları açılmalıdır. Büyük fiziksel, kimyasal, sosyal ve psikolojik riskler altında özveriyle çalışan itfaicilerin, çalışma düzenleri, emeklilik süreleri ve ücretleri, görevlerinin önemine ve özelliğine uygun hale getirilmelidir.

Yerel yönetimlere bağlı kurulan itfaiye teşkilâtlarının, politik ve partizan girişimler sonucu kalitesinin düşürülmesinin engellenmesi ihtiyacı ortadadır. Yangınlar ve alınacak önlemler konusunda bilimsel çalışmalara ağırlık verilerek, gerekli teknik altyapının kurulması ve bu çalışmalardan daha iyi sonuç alınması için, halkın, yaygın bir şekilde yangınlar, ilkyardım ve müdahaleler konusunda eğitilmesi sağlanmalıdır.

Gerekli önlemler alınmadığı takdirde, daha fazla can, mal, tarihî ve doğa varlıkları kaybının olacağı açıktır. Bu nedenlerle, yangınları engelleyecek önlemlerin geliştirilmesi, itfaiye teşkilâtının ve personelinin sorunlarının tespiti, çözüm önerilerinin bulunması amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması zorunluluğu doğmuştur.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, komisyonların başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine ilişkin tezkeleri vardır; ayrı ayrı okutup bilgilerinize arz edeceğim:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Adalet Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1181)

3.12.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 3.12.1997 Çarşamba günü saat 14.30’da toplanmış, kullanılan 23 adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda ad ve soyadı belirtilen üyeler, karşılarında gösterilen oyları alarak Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize sunulur.

Saygılarımla.

Ahmet Tekdal Ankara Adalet Komisyonu Geçici Başkanı

Başkan: Emin Karaa (Kütahya) 13 Oy

Başkanvekili: İrfan Köksalan (Ankara) 13 Oy

Sözcü: Ali Günay (Hatay) 13 Oy

Kâtip: Şeref Malkoç (Trabzon) 12 Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir başka tezkere var; okutuyorum:

2. – İçişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1182)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçişleri Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 3.12.1997 Çarşamba günü saat 14.30’da toplanmış ve Başkanlık için kullanılan 23 adet, Başkanvekilliği için kullanılan 24 adet, Sözcülük için kullanılan 24 adet, Kâtiplik için kullanılan 24 adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

Mustafa Zeydan Hakkâri Komisyon Geçici Başkanı

Başkan: Akın Gönen (Niğde) 14 Oy

Başkanvekili: Cihan Yazar (Manisa) 13 Oy

Sözcü: Yusuf Öztop (Antalya) 13 Oy

Kâtip: Tamer Kamber (Balıkesir) 13 Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir başka tezkere daha var; okutuyorum:

3. – Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1183)

3.12.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 3.12.1997 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmış ve kullanılan 23 adet oy pusulasının tasnifi sonucu aşağıda ad ve soyadı belirtilen üyeler, karşılarında gösterilen oyları alarak Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize sunulur.

Saygılarımla.

Avni Akyol Bolu Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Geçici Başkanı

Başkan: Halil Cin (İçel) 15 Oy

Başkanvekili: Halil Çalık (Kocaeli) 15 Oy

Sözcü: Ahmet Kabil (Rize) 15 Oy

Kâtip: Ali Haydar Şahin (Çorum) 15 Oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. – Bayındırlık, İmâr, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1184)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimini yapmak üzere 03.12.1997 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmış, toplantıya 23 üye katılmış ve kullanılan oy pusulalarının tasnifi sonucunda aşağıda ad ve soyadı ile seçim çevresi belirtilen üyeler hizalarında gösterilen oyları alarak Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Bülent Atasayan Kocaeli Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Geçici Başkanı

Başkan : Yusuf Namoğlu (İstanbul) 13 oy

Başkanvekili: Fikret Uzunhasan (Muğla) 13 oy

Sözcü : Nizamettin Sevgili (Siirt) 13 oy

Kâtip : Tahsin Boray Baycık (Zonguldak) 13 oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım:

5. – Kuzey Atlantik Asamblesinde TBMM’yi temsil edecek grubu oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1185)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre “Kuzey Atlantik Asamblesinde” Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grububumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Hikmet Çetin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Kuzey Atlantik Asamblesi Türk Grubu

İsim Listesi

Asıl

A. Ahmet Denizolgun (Antalya)

Nahit Menteşe (Aydın)

Kâmran İnan (Bitlis)

Bekir Aksoy (Çorum)

Şamil Ayrım (Iğdır)

Tahir Köse (İstanbul)

Altan Öymen (İstanbul)

Gencay Gürün (İzmir)

Oğuzhan Asiltürk (Malatya)

Recai Kutan (Malatya)

İrfan Demiralp (Samsun)

Temel Karamollaoğlu (Sıvas)

Yedek

İlker Tuncay (Ankara)

Cengiz Altınkaya (Aydın)

Mehmet Emin Aydınbaş (İçel)

Yusuf Pamuk (İstanbul)

İsmail Yılmaz (İzmir)

Ahmet Sezal Özbek (Kırklareli)

Hüseyin Arı (Konya)

Mehmet Ali Yavuz (Konya)

M.Erdoğan Yetenç (Manisa)

Cemal Alişan (Samsun)

Memet Emin Aydın (Siirt)

Bayram Fırat Dayanıklı (Tekirdağ)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir başka tezkeresi daha vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

6. – Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir parlamento heyetinin, Madrid’deki Uluslararası Meseleler ve Dış Politika Enstitüsünün davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1186)

03 Aralık 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Dışişleri Bakanlığının 14 Kasım 1997 tarih ve TAGY-1866-695 sayılı yazısında Madrid’teki “Uluslararası Meseleler ve Dış Politika Enstitüsü” tarafından 9 Aralık 1997 tarihinde yapılacak olan “Avrupa Birliği Çerçevesinde Türk İspanyol İlişkileri” toplantısına Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento Heyetini Madrid’e davet ettiği bildirilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Kamer Genç Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun önerileri vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım:

 

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – 1998 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1996 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu tasarılarının gündemdeki yeri, görüşme gün ve saatleri ile konuşma sürelerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

27.11.1997

Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulunun 27.11.1997 Perşembe günü yaptığı toplantıda aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

Uluç Gürkan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Lütfü Esengün Ülkü Güney

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Turhan Güven Ali Ilıksoy

CHP Grubu Başkanvekili DTP Grubu Başkanvekili

Oya Araslı Metin Işık

Öneriler:

1. 1998 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1996 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarılarının Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alması; bütçe görüşmelerine 16.12.1997 Salı günü saat 10.00’da başlanması ve bitimine kadar, resmî tatil günleri dahil, her gün saat 10.00’dan 13.00’e ve 14.00’ten günlük programın tamamlanmasına kadar devam olunması önerilmiştir.

2. Başlangıçta bütçenin tümü üzerinde gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların (Hükümetin sunuş konuşması hariç) birer saat (bu süre iki konuşmacı tarafından kullanılabilir), kişisel konuşmaların 15’er dakika ile sınırlandırılması önerilmiştir.

3. Bakanlık ve daire bütçeleri üzerindeki görüşmelerin İçtüzüğün 72 nci maddesi gereğince 14 turda ve 10 günde tamamlanması, 14 üncü turun bitiminden sonra Bütçe Kanunu Tasarılarının maddelerinin oylanması önerilmiştir.

4. Gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların 1, 3, 4 ve 5 inci turlarda 40’ar dakika, diğer turlarda 30’ar dakika (bu süre birden fazla konuşmacı tarafından kullanılabilir), kişisel konuşmaların 10’ar dakika olması; kişisel konuşmalarda her turda İçtüzüğün 61 inci maddesine göre biri lehte, biri aleyhte olmak üzere iki üyeye söz verilmesi ve bir üyenin birden fazla turda söz kaydı yaptıramaması önerilmiştir.

5. Bütçe görüşmelerinde soruların gerekçesiz ve yazılı olarak Başkanlığa verilmesi ve soru cevap işleminin 20 dakika ile sınırlandırılması önerilmiştir.

6. Bütçe görüşmelerinin sonunda gruplara ve Hükümete 45’er dakika süre ile söz verilmesi (bu süre iki konuşmacı tarafından kullanılabilir); İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre yapılacak kişisel konuşmaların 10’ar dakika olması önerilmiştir. (“Söz istiyorum” sesleri)

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, buyurun.

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Önce ben el kaldırdım... (RP sıralarından “Ooo” sesleri, gülüşmeler)

BAŞKAN – Efendim, müsaade buyurun ...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Böyle bir sistem, böyle bir usul yok.

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, zatıâliniz mi ifade buyurdunuz?

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Ne konusunda?..

BAŞKAN – Sistem konusunda.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Evet.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Dumankaya isabet buyurdu. Ben, şimdi söz istenilince, sanki Danışma Kurulu kararı konusuyla ilgili bir söz istiyorsunuz diye, söz talebi kaydedecekmiş gibi baktım. Halbuki, bütçeyle ilgili konuşmak üzere söz istiyorsunuz...

Efendim, bütçe programı okunacak, dağıtılacak ve Başkanlık ilan edecek “şu saatten şu saate kadar söz isteyenler buyursun” diyecek...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sabaha kadar çok bekledim de ondan biliyorum.

BAŞKAN – Evet “damdan düşen daha iyi bilir” demişler ya!..

Benim burada vuzuha kavuşmam lazım...

Sayın grup başkanvekilleri, bu öneri üzerinde söz talebi?.. Yok.

Şimdi, önerileri ayrı ayrı okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1 inci öneriyi okutuyorum:

1. 1998 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1996 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarılarının, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alması; bütçe görüşmelerine 16.12.1997 Salı günü saat 10.00’da başlanması ve bitimine kadar, resmî tatil günleri dahil, hergün saat 10.00’dan 13.00’e ve 14.00’ten günlük programın tamamlanmasına kadar devam olunması önerilmiştir.

BAŞKAN – 1 inci öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci öneriyi okutuyorum:

2. Başlangıçta bütçenin tümü üzerinde gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların (Hükümetin sunuş konuşması hariç) 1’er saat (bu süre iki konuşmacı tarafından kullanılabilir) kişisel konuşmaların 15’er dakika ile sınırlandırılması önerilmiştir.

BAŞKAN – 2 nci öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü öneriyi okutuyorum:

3. Bakanlık ve daire bütçeleri üzerindeki görüşmelerin, İçtüzüğün 72 nci maddesi gereğince, 14 turda ve 10 günde tamamlanması, 14 üncü turun bitiminden sonra Bütçe Kanunu Tasarılarının maddelerinin oylanması önerilmiştir.

BAŞKAN – 3 üncü sıradaki öneriyi de oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü öneriyi okutuyorum:

4. Gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların 1, 3, 4 ve 5 inci turlarda 40’ar dakika, diğer turlarda 30’ar dakika (bu süre birden fazla konuşmacı tarafından kullanılabilir) kişisel konuşmaların 10’ar dakika olması; kişisel konuşmalarda, her turda, İçtüzüğün 61 inci maddesine göre biri lehte, biri aleyhte olmak üzere iki üyeye söz verilmesi ve bir üyenin birden fazla turda söz kaydı yaptıramaması önerilmiştir.

BAŞKAN – Şimdi, burada, sayın grup başkanvekillerimize sorarak, bir hususta vuzuha ermek istiyorum. Efendim, oylayacağım 4 üncü öneride deniliyor ki: “Gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların 1, 3, 4 ve 5 inci turlarda 40’ar dakika, diğer turlarda 30’ar dakika (bu süre birden fazla konuşmacı tarafından kullanılabilir) ...

Şimdi, “bu süreler” mi; “bu süre” mi? “Bu süre” derseniz, en yakınını alırım ben.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Süreler...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Süreler...

BAŞKAN – “Bu süreler” tamam, öyle düzeltiyorum; çünkü, iki farklı süre var da, onun için soruyorum efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Evet, Sayın Başkan, doğru; yani, bütün konuşmalar bölünebilecek efendim.

BAŞKAN – Tek olsaydı olurdu; ama, iki farklı süre olunca, onu “süreler” diye ifade etmemiz lazım.

Bu düzeltilmiş şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci öneriyi okutuyorum:

5. Bütçe görüşmelerinde sorulan soruların gerekçesiz ve yazılı olarak Başkanlığa verilmesi ve soru cevap işleminin 20 dakikayla sınırlandırılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Bu öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı öneriyi okutuyorum:

6. Bütçe görüşmelerinin sonunda, gruplara ve Hükümete 45’er dakika süreyle söz verilmesi (bu süre iki konuşmacı tarafından kullanılabilir) İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre yapılacak kişisel konuşmaların 10’ar dakika olması önerilmiştir.

BAŞKAN – Bu öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bütçeyle ilgili önerinin tamamı kabul edilmiştir.

Şimdi, bir başka Danışma Kurulu önerisi vardır; okutuyorum:

2. – (10/160) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporunun gündemdeki yeri, görüşme gün ve çalışma süresine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No. 90 3.12.1997

3.12.1997 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan, Petrol Ofisi Genel Müdürlüğündeki yolsuzluk ve usulsüzlükler konusundaki (10/160) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 352 sıra sayılı raporunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasının ve görüşmelerinin 9.12.1997 Salı günkü birleşimde yapılmasının ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Kamer Genç Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili

Lütfü Esengün Ülkü Güney RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili Turhan Güven Ali Ilıksoy DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili Oya Araslı Metin Işık CHP Grubu Başkanvekili DTP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Öneri üzerinde söz talebi?.. Yok.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Bir başka öneri var; okutuyorum:

3. – Genel Kurulun 8.12.1997 Pazartesi günü saat 15.00’te toplanmasına ve (11/13) esas numaralı gensorunun gündemdeki yeri, görüşme gün ve çalışma süresine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No. 91 3.12.1997

Danışma Kurulunun 3.12.1997 Çarşamba günü yaptığı toplantıda aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

 

Kamer Genç Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili

Lütfü Esengün Uğur Aksöz RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili Turhan Güven Ali Ilıksoy DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili Nihat Matkap Metin Işık CHP Grubu Başkanvekili DTP Grubu Başkanvekili

Öneriler:

1. Genel Kurulun 8.12.1997 Pazartesi günü de saat 15.00’ten itibaren çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.

2. Genel Kurulun 2.12.1997 tarihli 21 inci Birleşiminde gündeme alınması kabul edilen Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkındaki (11/13) esas numaralı gensorunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alması, görüşmelerinin Genel Kurulun 8.12.1997 Pazartesi günkü birleşiminde yapılması ve görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneri üzerinde söz talebi var mı efendim? Yok.

1 inci öneriyi okutuyorum:

Öneriler:

1. Genel Kurulun 8.12.1997 Pazartesi günü de saat 15.00’ten itibaren çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci öneriyi okutuyorum:

2. Genel Kurulun 2.12.1997 tarihli 21 inci Birleşiminde gündeme alınması kabul edilen Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkındaki (11/13) esas numaralı gensorunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alması, görüşmelerinin, Genel Kurulun 8.12.1997 Pazartesi günkü birleşiminde yapılması ve görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, Danışma Kurulunun üç ayrı önerisi kabul edilmiş oldu.

Sayın milletvekilleri, dünkü birleşimde, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmak üzere, Çevre Komisyonunun 4 Aralık 1997 Perşembe günü saat 14.00’te; Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunun ise 4 Aralık 1997 Perşembe günü saat 14.30’da toplanacakları ilan edilmişti.

Bazı üyelerin mazeretleri nedeniyle, bu toplantılar, aynı gün; yani, 4 Aralık 1997 Perşembe günü saat 10.00’a alınmıştır.

Çevre Komisyonu ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyelerinin 4 Aralık 1997 Perşembe günü saat 10.00’da kendi salonlarında toplanarak başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ederim.

Komisyonların toplantı yer ve saatleri ayrıca ilan tahtalarına da asılmıştır.

Sayın milletvekilleri, daha önce alınan karar gereğince bugün “Sözlü Sorular”ın görüşülmesine imkânımız yok; görüşmüyoruz; dolayısıyla, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Diğer İşler” bölümüne geçiyoruz.

Tabiî, önce, İçtüzük gereği, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER

1. – 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168) (1)

BAŞKAN – 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Sayın milletvekilleri, hatırlanacağı üzere, geçen birleşimde tasarının 1 inci maddesinin müzakerelerini tamamlamış ve madde üzerindeki önergenin işlemlerine başlamıştık.

Madde üzerindeki iki önerge okunmuş ve aykırı önergenin işlemini yapmıştık. Bu önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

(1) 168 S. Sayılı Basmayazı 13.11.1997 Tarihli 14 üncü Birleşim Tutanağına eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 168 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinin 4 üncü fıkrasının tamamen çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

Muhammet Polat İsmail Coşar İsmail Özgün

Aydın Çankırı Balıkesir

Ömer Özyılmaz Feti Görür

Erzurum Bolu

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamıştı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, bu maddenin müzakeresi ve bu maddeyle ilgili önergeler ayın 13’ünde Başkanlığa geldi ve işleme tabi tutuldu; yani, geliş sırasına göre en son işlem ayın 13’ünde yapıldı. Kocaeli Milletvekili Sayın Halil Çalık ve arkadaşlarının bu maddeyle ilgili olarak ayın 20’sinde -7 gün sonra- verilmiş bir önergesi var. Takdir edersiniz ki, bunu işleme tabi tutmamız mümkün değildir; çünkü, aykırılık derecesine göre işleme geçilmiştir; o sebeple önergeyi işleme koyamıyorum.

Bir başka önerge var; aykırılık derecesine göre işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 168 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci maddesinin ikinci paragrafının şu şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz: “Hapishane, meyhane, kahvehane, kıraathane, bar, elektronik oyun, genelev gibi umuma açık yerlerin, okul bina ve tesislerinin en az 300 metre uzağında bulunması zarurîdir.”

Muhammet Polat İsmail Özgün İsmail İlhan Sungur Aydın Balıkesir Trabzon

Feti Görür Mikail Korkmaz

Bolu Kırıkkale

BAŞKAN – Sayın Komisyon ne buyuruyor?..

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Önerge sahiplerinden birinci imza sahibi Sayın Polat, gerekçe mi okunsun, konuşacak mısınız?

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki; gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Genel ahlakın korunması ve eğitime katkı sağlanması açısından gereklidir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeye, Hükümet ve Komisyon katılmadı; sahibi, gerekçesinin okunmasını arzu etti, gerekçe okundu.

Önergeyi oylarınıza...

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

AYHAN FIRAT (Malatya) – Önergeyi geri çeksinler.

BAŞKAN – Efendim, bana niye söylüyorsunuz Sayın Fırat.

AYHAN FIRAT (Malatya) – Oraya ilave ettiğiniz şey şart mı yani!.. Çekin geri... (RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Efendim, sayın milletvekili şart gördüğü için önerge veriyor Sayın Fırat.

Efendim, karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

AYHAN FIRAT (Malatya) – Farkı gördünüz mü; ilave edilen şey nedir?

BAŞKAN – Kabul etmeyenler... Sayın milletvekilleri, karar yetersayımız yoktur.

Saat 18.00’de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.49

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.00

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

1. – 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Önergeyi yeniden oylayacağım ve karar yetersayısını arayacağım...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, önerge üzerinde anlaşmak üzere arkadaşlarla beraberiz; redaksiyon için bize 5 dakika müsaade eder misiniz...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir anlaşma arayışı içerisindeyiz...

BAŞKAN – Tabiî; karşılıklılık olmak koşuluyla, hayhay.

Efendim, önerge üzerinde bir düzenleme ve bir düzeltme yapma arzusunu izhar eden grup başkanvekillerimizin bu talebini yerine getirmek ve çalışmalarına imkân vermek üzere, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.03

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.13

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

1. – 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168) (Devam)

BAŞKAN – Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyonun söz talebi var.

Buyurun Sayın Komisyon.

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkan, İçtüzüğün 88 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince, tasarı metnini, verilen önergelerle birlikte, bir defaya mahsus olmak üzere, geri çekiyoruz; yani, komisyona iadesini talep ediyoruz.

BAŞKAN – Efendim “tasarı metnini” şeklinde ifadede bulundunuz; tasarının tamamını mı istiyorsunuz?

MİLLî EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI HALİL CİN (İçel) – 1 inci ve 2 nci maddelerini efendim.

BAŞKAN – Tamam.

Efendim, tasarının 1 inci ve 2 nci maddelerini, maddelerle ilgili önergelerle birlikte Komisyona iade ediyoruz.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.—8.6.1965 tarihli ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun değişik 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Madde 31. —Özel Öğretim Kurumlarının ücretleri, her yıl mayıs ayında tespit ve ilan olunur.

Bu ücretlerin hangi esaslara göre tespit, tayin, ilan ve tahsil edileceği yönetmelikte belirlenir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi?.. Yok.

Kişisel söz talebi?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi, okunduğu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde, okunduğu şekliyle kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bundan sonra, sırada, yürütme ve yürürlük maddeleri bulunmaktadır; ancak, hatırlanacağı üzere, Komisyonumuz tasarının iki maddesini geri almıştır; onlar bir şekle bağlanmadan bu maddeler hakkında karar vermek uygun düşmez. O bakımdan, işi bu noktada bırakıyor, başka bir işe geçiyoruz; maddeler geldiği zaman, kaldığı yerden devam edilecektir.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Teşekkür ederiz.

2. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine başlayacağız; ancak, bu tasarının komisyonca geri alınan maddeleriyle ilgili rapor gelmediğinden, müzakeresini erteliyoruz.

3. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Kütahya Milletvekili Sayın Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Sayın Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Sayın Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Sayın Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon hazır mı ? Değil.

Müzakeresi ertelenmiştir.

4. – Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/612) (S. Sayısı : 387) (1)

BAŞKAN – Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon ?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Sayın milletvekilleri, yine hatırlanacağı üzere, geçen birleşimde tasarının 1 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi ve Refah Partisi Grupları adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.

Bu iki grubumuzdan başka grupları adına söz isteyen var mı? Gruplar adına söz talebi yok.

Kişisel söz talebi var mı efendim?

AYHAN FIRAT (Malatya) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Fırat, buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

AYHAN FIRAT (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MTA Kurumu, hepinizin de bildiği gibi, Türkiye’nin, 1935’ten sonra, hakikaten çok değerli hizmetler veren bir kurumudur; ama, gelin görün ki, bugün, MTA’da 4 500 işçi ve memur çalışır; ancak, kendinden beklenen işi yapması mümkün değildir. Neden; yıllardan beri, bu müessese de, diğer KİT’ler gibi, maddî imkânsızlık yüzünden hapsolmuş durumdadır.

(1) 387 S. Sayılı Basmayazı 27.11.1997 Tarihli 20 nci Birleşim Tutanağına eklidir.

Bir Romanya’da, petrol için, yılda 500 kilometre sondaj yapılır; ama, Türkiye’de, yılda 30 kilometre, 35 kilometre sondaj yapılır; yani, MTA’nın elindeki araçlar, artık, son derece eskimiş araçlardır. Bakın, bütçe, gelecek yıl için 13 trilyon cari masraf veriyor, 2 trilyon yatırım veriyor.

Şimdi, benim aklıma şu geldi: 1997’deki durum nedir; 1997’de MTA’nın yatırımı 3 trilyon; bu sene, en az 2 misli olması lazım. Para vermezseniz, ne yapacak; yazık, günah değil mi?! Burada, yetişmiş 4 500 personel var. Türkiye’nin en büyük kurumlarından bir tanesi, en faydalı kurumlarından bir tanesi; bütçeye gelince para vermiyorsunuz; ondan sonra, buna, iş veriyorsunuz, yurt dışında iş yap... Hangi parayla yurt dışında iş yapacak?! Yurt içinde belli sondajları, petrol tespitlerini yapabiliyor mu?.. Kaç kuyu açabiliyor?..

Dolayısıyla, eğer, siz, faydalı olmak istiyorsanız, lütfen arkadaşlar, bu kurumları, bu şekilde güdük hale getirmeyin. Bunlar, en faydalı kurumlardır. Büyük bir personel olanağı var, ellerine imkân vermiyorsunuz, atıl kapasite olarak bekletiyorsunuz; yazık, günah. 13 trilyon lira maaş verdiğiniz bir kuruma, 2 trilyonluk yatırım veriyorsunuz. 1997’de 3 trilyonluk yatırım vermişsiniz, 1998’de yüzde 50 azaltıyorsunuz. Avrupa’da, Ortadoğu’da veya Türkî cumhuriyetlerde, bunun neresinden, nasıl görev istersiniz?!

Ben, rica ediyorum; önce bütçelerini düzeltin, ondan sonra bunlara hedef verin; bu müesseselerde her türlü birikim var. Yoksa, bu şekilde, kâğıt üzerinde bir madde eklemeyle, bu bütçelerle Türkî cumhuriyetlerde değil, Türkiye’de iş yapamaz bunlar.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Fırat, teşekkür ediyorum.

Başka kişisel söz talebi?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi?.. Yok.

Kişisel söz talebi?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi?.. Yok.

Kişisel söz talebi?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarının tümü kabul edilmiştir; inşallah, hayırlı hizmetlere vesile olur.

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Sayın Başkan, teşekkür edebilir miyim...

BAŞKAN – Hayırlı olsun efendim.

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Kürsüden efendim...

BAŞKAN – Siz, buradan teşekkür edeceksiniz... Ben de, Başkanlığa teşekkür ediyorsunuz zannederek, hemen peşinen kabul ettim.

Sayın Bakan teşekkür konuşması yapacak.

Buyurun.

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabiî ki, önce Başkanlığa, daha sonra milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün dışarıya açılması yönüyle önemli olan bu kanun tasarısında emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

Bu, birkaç senedir devam eden bir süreçtir. 54 üncü Hükümet döneminden kalan bir kanun tasarısını, 55 inci Hükümet, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün de ihtiyacı olduğu için, hiçbir değişiklik yapmadan, aynen Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk etti. Yine, kanun tasarısı görüşülürken, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsüyle ilgili bir kanun tasarısı olmasına rağmen, burada Etibankla ilgili konular da gündeme geldi. Arkadaşlarımızın bütün söylediklerini dikkate alacağız; ancak, müsaade ederseniz, Etibankla ilgili iki temel meseleye, birkaç cümleyle, tekrar değinmek istiyorum.

Bunlardan birisi, Seydişehir Alüminyum tesislerinin kapasite artırım projesidir. Bununla ilgili, daha önce açılmış olan bir ihalenin iptal edildiğini, daha önce burada belirtmiştim. Bu ihale, 7 firmadan teklif istenmek suretiyle yapılmış, bunlardan 3 firma teklif vermiştir. Teklif veren 3 firmanın teklifleri şöyledir:

Bir firmanın teklifi, iki üç yıllık sürede, aylık dilimler halinde, alüminyun metali olarak geri ödemek üzere, söz konusu projeye 100 milyon ABD Doları kredi verme teklifidir.

Bir firmanın teklifi, danışmanlık hizmeti şeklinde bir tekliftir.

Bir diğer firma ise, kendisi ihaleye girmeyerek, kendisinin yerine başka firmaların tekliflerini göndermek suretiyle teklif vermiştir.

Böyle bir teklifi taşıyan ihalenin iptal edilmesi, gayet doğru bir işlemdi. Yeni ihalede de, eski ihale şartlarından farklı olarak, teklif verecek firmaların malî ve teknik bakımdan projeyi hayata geçirebilecek yeterlikte olduklarını belgelendirebilmeleri, şartnameye konmuştur.

Ayrıca, modernizasyon yatırımının tümüyle yatırımcı tarafından finanse edileceği; Etibankın, projenin finansmanına katılmasının ve bu amaçla temin edilecek krediler için herhangi bir yükümlülük üstlenmesinin söz konusu olmadığı, şartnameye konmuştur.

Üçüncü olarak, oluşturulması öngörülen şirkete aynî sermaye olarak konulacak Etibank varlıklarının değeri ve bunun karşılığı olarak Etibanka önerilen hisse oranının teklifte belirtilmesi, şartnameye konulmuştur.

Dördüncü olarak da, üzerinde anlaşmaya varılacak hisse dağılımının modernizasyon yatırımındaki gerçekleşmeleri dikkate alan bir plan dahilinde uygulamaya konulacağı belirtilmiş ve bu hususta teklif verecek firmalardan da buna göre öneri talep edilmiştir.

Yine, geçen toplantıda da belirttiğim gibi, tronayla ilgili, 1993 yılında açılmış olan ihalenin hem neticelendirilmesi hem de bir yabancı ortaklık şeklinde bu işin yürütülmesi için, 15 Kasımda, daha önce ihaleye iştirak eden her iki şirkete tekrar davetiye çıkarılmış ve 22 Aralığa kadar da tekliflerini vermeleri istenmiştir. Bu teklifler 22 Aralığa kadar gelecek ve 1998’in ocak ayında da, Etibank yönetimince değerlendirilecektir.

Bu kanun vesilesiyle bunları tekrar belirtmek istedim; arkadaşlarımızın hepsine teşekkür ederim. Komisyonumuza da, gösterdikleri anlayış için tekrar teşekkür ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan teşekkür ediyorum efendim.

Sayın milletvekilleri, yarım kalan işlerin aranması ve yoklanması tamamlandı.

Şimdi, tüm olan işlerin aranmasına geçiyoruz.

5. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

BAŞKAN – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

6. – Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/611) (S. Sayısı : 359) (1)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının müzakerelerine başlıyoruz.

Komisyon hazır mı efendim? Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Komisyon raporunun okunup okunması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde gruplar adına söz talebi var mı?..

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Refah Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Bedri İncetahtacı konuşacak efendim.

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Bedri İncetahtacı; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonumuz tarafından hazırlanan raporun görüşülmesine başlıyoruz. Refah Partimiz adına, her şeyden evvel, bütün komşu ülkelerimizle yapılacak ve serbest ticareti destekleyecek, hür teşebbüsün önündeki engelleri açacak bütün anlaşmalara sıcak baktığımızı, sözlerimin başında beyan etmek istiyorum.

Muhterem milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, Çavuşesku’dan sonra, Romanya özgür bir ülke haline gelmiştir. Özgürlük sadece dış ülkelerle olan alakayla irtibatlı değildir; bir ülkenin özgür olması, onun başka ülkeler tarafından tecavüze uğramamasından öte, kendi ülkesindeki vatandaşlarının da o ülkenin idaresi tarafından, hür teşebbüs konusunda serbest bırakılmasıyla alakalıdır. İşte, Romanya, Çavuşesku’dan sonra, ticarî sahada, siyasî sahada ve inanç sahasında bu özgürlüğü yakalamış ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde bizim eyaletimiz olan, hâlâ onlarla akrabalık, dostluk ve kardeşlik ilişkilerimiz olan önemli bir devlettir.

Muhterem milletvekilleri, Romanya’daki devrimin hemen akabinde, Türk müteşebbisleri, ticarî teşebbüslerde bulunmak üzere, ihracat-ithalatta bulunmak üzere, süratle Romanya’ya gitmiş

(1) 359 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

lerdir ve çok kısa bir zaman içerisinde -bugün elimizdeki rakamlara göre- Romanya’da tam 5 500 Türk şirketi oluşmuştur. Bu çok güzel bir rakamdır; ama, bu noktada, Hükümetimizin dikkatini bir hususa çekmek istiyorum: Bu 5 500 şirketin aktif olarak çalışanı sadece 1 500’dür. Nedir buna sebep; Romanya’da bulunan Türk müteşebbisleri, Türk ticaret erbabı, bazı terör örgütlerince, maalesef, tehdit edilmektedir, onlardan haraç istenmektedir. Bu durum, bu müteşebbislerin Romanya’da serbestçe ticaret yapmasının önünde ciddî bir engeldir. Ben inanıyorum ki, Hükümetimiz, eğer, Romanya Hükümeti nezdinde gerekli teşebbüslere girer, ortak bir çalışma içerisinde bulunursa, bu tehdit unsurunu izale ederek, Romanya’da bulunan 5 500 şirketimizin tamamını aktif hale getirebilir ve bu sayıyı da yukarıya doğru çekebiliriz.

Dikkatinizi çekmek istiyorum, Romanya’da işçimiz yok; oraya giden bütün vatandaşlarımız, teşebbüs sahibi olan insanlar. Bu, hem ülkemizdeki ihracatın artması hem de Türk sanayinin Balkanlara girmesi için çok önemli bir çalışmadır.

Bu bakımdan, bu anlaşmanın, Meclisimizce onaylanmasından sonra, bunun tatbikat sahasında sonuç alabilmesi için, Hükümetimizin, işadamlarımız üzerinde oluşan bu tehdit unsurunu izale edecek ve bunu ortadan kaldıracak gerekli teşebbüslerde bulunması lazımdır. Bir müteşebbis, her şeyden evvel, emniyet içerisinde bulunma arzusundadır. Korkunun bulunduğu yerde, endişenin bulunduğu yerde teşebbüs ruhunun ihya olması mümkün değildir. Bir insanın üretici olabilmesi için emin olması lazım, emniyet duygusu içerisinde bulunması lazım.

İşte, 5 500 şirketimizin bulunmasına rağmen -bunlar kâğıt üzerinde var- bunlardaki çalışan sayısının süratle 1 500’e inmiş olması, bizim, bu problemi halletmememizden kaynaklanmıştır. Tekrar bunun ehemmiyetini önemle vurgulamak istiyorum.

Muhterem milletvekilleri, biz bununla, Türkiye ile Romanya arasındaki serbest ticaret anlaşmasının onaylanmasını sağlayacağız. Ne demek serbest ticaret?.. Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye’de tek pazar anlayışına hâkim bir ticaret egemenliği vardır. Âdeta, bu tek pazar anlayışı, bütün ülkeleri belli birtakım kurallara boyun eğmeye zorlamaktadır. Az gelişmiş ülkeler, gerçekte, az gelişmişliklerinin önünde en büyük engel olarak, bu tek pazar anlayışını bulmaktadırlar.

İşte, Türkiye’nin, Balkanlarda, Ortadoğu’da, Uzakdoğu’da bulunan ülkelerle yapacağı serbest ticaret anlayışı, ülkemizin, yeryüzüne egemen kılınan pazar anlayışının boyunduruğundan kurtularak, müteşebbisimizin iç bünyede elde etmiş olduğu teşebbüs ruhuyla dış dünyaya bu imkânları götürmesi ve o ülkelerde bulunan imkânlarla da kendi imkânlarını birleştirerek, insanlığa hizmet etme imkânını elde etmesidir. Meselenin bu yönü çok ehemmiyet arz etmektedir. Bir müteşebbisin herhangi bir ülkede açacağı bir fabrika veya bir sanayi müessesesi, sadece o müteşebbisin para kazanmasıyla, kâr elde etmesiyle alakalı değildir; tam aksine, her müessese, serbest ticaret anlayışı içerisinde oluşacak her müessese, aynı zamanda dünyayı tekelleştiren, belli birtakım menfî ticaret kurallarının altında yaşamaya mahkûm ettiren boyunduruktan kurtaracak önemli bir adım olarak karşımıza çıkmaktadır.

İşte, Türkiye ile Romanya arasında 29 Nisan 1997 tarihinde Ankara’da imzalanan anlaşma, 2002 yılına kadar, aşamalı olarak bir serbest ticaret alanı oluşturulmasını öngören, tercihli bir ticaret anlaşmasıdır. Dikkat edilirse “tercihli” kelimesi, her iki ülkenin özgür iradeleri içerisinde belirlenecek kurallara uyması ve bu kurallar içerisinde ticaretlerini geliştirmesidir.

Şimdi, ticaret anlaşmasının başlıca amaçlarını arz etmeye gayret edeceğim:

Taraflar arasında ikili ticaret hacminin artırılması, ekonomik ve ticarî işbirliğinin geliştirilmesi, Türk ve Romen işadamları arasındaki işbirliğinin ve imkânlarının geliştirilerek, tarafların yakın ilişkilerinin bulunduğu Batı Avrupa, merkezî ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Orta Asya cumhuriyetlerinde ortak ticaret ve yatırım olanaklarının sağlanmasıdır. Gerçekten, gerek Orta Asya Cumhuriyetlerinde ve gerekse Doğu Avrupa ülkelerinde Türk ve Romen şirketlerinin işbirliğiyle elde edilecek çok büyük ticarî imkânlar ve potansiyeller vardır.

Hammaddelerini Romanya’dan sağlayan Türk sanayicilerinin üretim maliyetlerinin azaltılması ve genel olarak Türk sanayicileri için bu pazarda Topluluk ve merkezî ve Doğu Avrupa ülkelerindeki rakipleriyle eşit rekabet şansı yaratılmasıdır.

Türkiye’nin 1/95 sayılı gümrük birliğine ilişkin Ortaklık Konseyi Kararı çerçevesinde ve Avrupa Birliğinin tercihli gümrük rejimine uyum yükümlülüğü kapsamında, Avrupa Birliği ile Romanya arasındaki Avrupa Anlaşmasının ticarî hükümlerine uyumu ve gümrük birliğinin ana unsurlarından biri olan Avrupa Birliğinin ortak dışticaret politikasına Türkiye’nin uyum sağlamasıdır.

Gümrük birliği sonrasında koruma oranlarının düşmesi sonucunda rekabete açılan Türk pazarında faaliyet gösteren Türk sanayici ve müteşebbislerine Romanya pazarında rekabet imkânı sağlanmasıdır

Avrupa genelinde oluşturulacak menşe kümülasyonu içerisinde yer alınması ve bu çerçevede Türkiye menşeli ürünlerin, menşe engeli olmaksızın Avrupa Birliği ve EFTA ülkelerinin yanı sıra, merkezî ve Doğu Avrupa ülkelerindeki üretim imkânlarından yararlanması ve bu pazarda işlenen nihaî ürünlerini söz konusu ülkelere tercihli ticaret rejimi çerçevesinde ihraç edebilmesidir.

Bu ticaret sırasında, daha önceki ihracatçılarımızın da üzerinde durduğu menşe problemine de dikkat çekmek istiyorum. Biliyorsunuz, Türkiye, çeşitli ülkelerden ithal etmiş olduğu malları, geçici ithalat yoluyla ihraç etmektedir. Bazı ülkeler, menşe problemi çıkararak, Türkiye’nin ihraç ettiği mallarda Türk menşe şahadetnamesi aramaktadırlar. İşte, bu anlaşmadaki bu unsurun bulunmasıyla, menşe şahadetnamesi probleminin de izale edilmesiyle bu problemin ortadan kalkması mümkün olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, her açıdan, gerek ülkemizdeki hür teşebbüsün güçlenmesi, ufuklarının daha uzun boyutlara erişmesi için ve gerekse Türkiye ile Romen halkları arasında bulunan dostluğun, kardeşliğin daha üst seviyelere çıkabilmesi için bu raporun Meclisimizce onaylanmasında ve bir an evvel de tatbikata konulmasında çok büyük fayda vardır. İnanıyorum ki, 2002 yılına kadar geçecek aşama içerisinde çok büyük imkânlar elde edilecek ve nihayet aşamanın son tarihi olan 2002 yılında eğer hükümetler bu anlaşmanın gereğini yerine getirirlerse her iki ülke için fevkalade başarılı sonuçlar elde edeceklerdir.

Ben, konuşmamın sonunda, tekrar, Romanya’da bulunan müteşebbislerimize yönelik tehdit unsuru konusunda Hükümetimizin dikkatini çekiyor, ellerinden gelen hizmeti yapmalarını rica ediyor ve Meclisinizi saygıyla selamlıyorum efendim.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın İncetahtacı, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.

Tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı

MADDE 1.– 29 Nisan 1997 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi?.. Yok.

Kişisel söz talebi?.. Yok.

Değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.– Söz konusu Anlaşmaya ekli cetvellerde değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi?.. Yok.

Kişisel söz talebi?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi?.. Yok.

Kişisel söz talebi?.. Yok.

Değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi?.. Yok.

Kişisel söz talebi?.. Yok.

Değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bildiğiniz veçhile bu tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şeklini belirlemek üzere oylarınıza başvuracağım.

Açık oylamanın, adı okunan her sayın üyenin ayağa kalkarak “kabul”, “ret” veya “çekimser” ifadelerinden birini kullanmak suretiyle oy kullanması şeklinde yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Kupaların kürsü önüne konulması suretiyle, her bir sayın üyenin o kupaya oy pusulasını atması yoluyla oyunu kullanması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Binnetice ve zarureten, kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle oylar toplanacaktır.

Ancak, olabilir ki, oyların toplanması, tasnifi ve neticenin ilanına süremiz yetmeyebilir. Bu işlemin bitimine kadar süre uzatımı hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Yanında, basılı oy pusulası bulunmayan arkadaşlarımız, adını, soyadını, seçim çevresini ve oyunun rengini beyaz bir kâğıda yazıp imzalamak suretiyle oylarını kullanabilirler.

Kupalar dolaştırılsın.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının yapılan açık oylamasına 232 sayın üye iştirak etmiş; 229 sayın üye kabul istikametinde oy kullanmış, 3 oy da mükerrer çıkmıştır. Buna göre, Anlaşmanın tasdikine mütedair tasarı kabul edilmiş bulunmaktadır; hayırlı ve uğurlu olsun.

Sayın milletvekilleri, kanun tasarı ve tekliflerini gündemdeki sırasına göre görüşmek için, 4 Aralık 1997 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 19.00

VII. – SORULAR VE C EVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Zonguldak ve Erzurum’a gönderilen santral ve kablo miktarı ile bu illere yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/3771)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Necdet Menzir tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

İsmail Köse Erzurum

Sorular :

1. 54 üncü Hükümetin göreve başladığı tarihten görevden ayrıldığı tarihe kadar, Zonguldak ve Erzurum illerine gönderilen santral sayısı ve kablo miktarı ne kadardır?

2. Yine aynı süre içerisinde, Ulaştırma Bakanlığı ve bağlı genel müdürlükleri tarafından Zonguldak ve Erzurum illerine sınavla veya açıktan atanan personel sayısı kaçtır?

T.C. Ulaştırma Bakanlığı 1.12.1997 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/1773-22625

Konu : Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse’nin

yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : 12.11.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3771-9236/024081 sayılı yazınız.

Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse’nin 7/3771-9236 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Necdet Menzir Ulaştırma Bakanı

Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin 7/3771-9236 Sayılı

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

Sorular :

1. 54 üncü Hükümetin göreve başladığı tarihten görevden ayrıldığı tarihe kadar, Zonguldak ve Erzurum illerine gönderilen santral sayısı ve kablo miktarı ne kadardır?

2. Yine aynı süre içerisinde, Ulaştırma Bakanlığı ve Bağlı Genel Müdürlükler tarafından Zonguldak ve Erzurum illerine sınavla veya açıktan atanan personel sayısı kaçtır?

Cevaplar :

54. Hükümet döneminde Ulaştırma Bakanlığı ilgili kuruluşu olarak;

1. Türk Telekom GenelMüdürlüğünce;

a) Zonguldak İlinde 13 merkeze 10 092 hat kapasiteli büyük tip santral ilavesi ile, 11 merkeze 6 077 hat kapasiteli kırsal alan santralı tesisi gerçekleştirilmiş olup, 226,5 km.’si fiber optik olmak üzere toplam 301,5 km. kablo tahsis edilmiştir.

b) Erzurum İlinde 5 merkeze 6 380 hat kapasiteli büyük tip santral ilavesi ile, 35 merkeze
11 450 hat kapasiteli kırsal alan santralı tesisi gerçekleştirilmiş olup, 56 km.’si fiber optik olmak üzere toplam 347,2 km. kablo tahsis edilmiştir.

2. Aynı süre içinde :

TürkTelekom Genel Müdürlüğünce;

a) Zonguldak İline 8 mühendis ile 1 avukat olmak üzere toplam 9 adet açıktan sınavla personel atanmış, başmüdürlükte çalışan işçiler arasında yapılan sınavlar sonucu 72 kişi de sözleşmeli personel statüsüne geçirilmiştir.

b) Erzurum İline 8 mühendis ile 4 koruma ve güvenlik görevlisi olmak üzere toplam 12 adet açıktan sınavla personel atanmış, başmüdürlüklerde çalışan işçiler arasında yapılan sınavlar sonucu 129 kişi de sözleşmeli personel statüsüne geçirilmiştir.

Posta İşletmesi GenelMüdürlüğünce;

a) Zonguldak İline 1996 yılında 25, 1997 yılında ise 13 personel açıktan sınavla atanmış, başmüdürlükte çalışan işçiler arasında yapılan sınavlar sonucu 48 kişi de sözleşmeli personel statüsüne geçirilmiştir.

b) Erzurum iline 1 kişi açıktan sınavla atanmış, başmüdürlükte çalışan işçiler arasında yapılan sınavlar sonucu 41 kişi de sözleşmeli personel statüsüne geçirilmiştir.

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın Bakanlıkça satın alındığı iddia edilen “Türkçe İbadet” isimli kitaba ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/3842)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür Bakanı Sayın M. İstemihan Talay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 12.11.1997

Veysel Candan Konya

Bilindiği gibi tarihçi Cemal Kutay tarafından yazılan ve meslekî çalışmasıyla hiç ilgisi olmayan Türkçe İbadet isimli kitabı yayımlanmıştır.Kitap dinle hiç ilgisi olmayan ve dine iftira niteliği taşıyan bir çok konuyu içermesinden dolayı, toplum tarafından büyük tepki almıştır. Bu sebeple;

1. Sözkonusu kitap Bakanlığınızca satın alınarak kütüphanelere dağıtıldığı basında yer almaktadır. Eğer bu doğru ise bu tür dinî konular içeren eserleri konunun sorumlusu Diyanet İşleri Başkanlığına incelettirilerek uygun görüş aldıktan sonra dağıtılması gerekmez miydi?

2. Türkçe İbadet isimli bu kitap şayet Bakanlığınızca satın alındı ise kaç adet alındı ve bunun karşılığında ne kadar ödeme yapıldı?

3. Bakanlığınızın satın alıp ilgili yerlere gönderdiği bu kitabı dağıtımdan önce inceleyen bir kurul var mıdır? Eğer varsa bu kişilerin meslekî sahaları nelerdir?

4. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı da dahil yayımlanmış bir çok kitap olmasına rağmen, sahasıyla hiç ilgisi olmayan ve dine iftira niteliği taşıyan konular içeren bu kitabı satın almanızın ve dağıtmanızın amacı nedir?

T.C. Kültür Bakanlığı 3.12.1997 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.16.0.APK.00.01.940-550

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı KAN.KAR.MÜD.’nün 24 Kasım 1997 gün ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/3842-9373/024361 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’ın Bakanlıkça satın alındığı iddia edilen “Türkçe İbadet” isimli kitaba ilişkin yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. İstemihan Talay KültürBakanı

Cevap 1. Bütün yayınlar gibi dinî yayınlar da Bakanlığımız Yayın Seçme Kurulunca incelenip seçilmektedir.

Cevap 2. Bakanlığımızca Cemal Kutay tarafından yazılan Türkçe İbadet adlı kitaptan 700 adet satın alınmış ve 705 600 000 TL. ödenmiştir.

Cevap 3. Bakanlığımıza bağlı halk kütüphaneleri için satın alınan kitaplar, 25 Nisan 1995 gün ve 23269 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yayın Seçme Yönetmeliğine göre oluşturulan “Kültür Bakanlığı Yayın SeçmeKurulu”nca ve yine aynı Yönetmelikte belirtilen ilkeler doğrultusunda incelenip seçilmektedir.

Cevap 4. Halk kütüphanelerinin hiçbir ayırım gözetmeksizin tüm vatandaşlarımıza hizmet veren bilgi merkezleri olması nedeniyle, koleksiyonları da okuyucuların ilgi ve isteklerini yansıtan ve BakanlarKurulunca yurdumuza sokulması sakıncalı bulunanlarla, mahkemelerce yasaklananlar dışında kalan her yayından oluşmaktadır.

Bahse konu kitap da diğerleri gibi (Örneğin 1989 yılında Bakanlık Halk Kütüphanelerine alınan Said-i Nursi’nin Risale-i Nur Dizisi) Bakanlığımız Yayın Seçme Kurulu tarafından halk kütüphanesi hizmet ilkeleri gözönünde tutularak seçilmiştir.

 

 

 

Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasında SerbestTicaret Anlaşmasının Onaylanmasının UygunBulunduğuna Dair Kanun Tasarısına Verilen Oyların Sonucu :

Kanunlaşmıştır

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oylar : 232

Kabul Edenler : 229

Reddeden : —

Çekinser : —

Mükerrer Oylar : 3

Geçersiz Oy : —

Oya Katılmayanlar : 319

Açık Üyelikler : 2

(Kabul Edenler)

 

ADANA

Uğur Aksöz

İbrahim Yavuz Bildik

M. Ali Bilici

Yakup Budak

Mehmet Büyükyılmaz

İ. Cevher Cevheri

Tuncay Karaytuğ

Mustafa Küpeli

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Mahmut Bozkurt

AFYON

Osman Hazer

H. İbrahim Özsoy

Yaman Törüner

Nuri Yabuz

AĞRI

Cemil Erhan

Yaşar Eryılmaz

Celal Esin

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

Ahmet İyimaya

ANKARA

Saffet Arıkan Bedük

Ahmet Bilge

Ömer Ekinci

Ünal Erkan

Agâh Oktay Güner

M. Seyfi Oktay

Mehmet Sağdıç

Önder Sav

Aydın Tümen

Rıza Ulucak

Ersönmez Yarbay

ANTALYA

Arif Ahmet Denizolgun

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

Yusuf Öztop

Metin Şahin

AYDIN

Nahit Menteşe

Muhammet Polat

İsmet Sezgin

BALIKESİR

Safa Giray

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

İsmail Özgün

BARTIN

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BATMAN

Ataullah Hamidi

Musa Okçu

BAYBURT

Ülkü Güney

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

Kamran İnan

BOLU

Feti Görür

Abbas İnceayan

Mustafa Karslıoğlu

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

Yusuf Ekinci

Kâzım Üstüner

BURSA

Ali Rahmi Beyreli

Hayati Korkmaz

Cemal Külahlı

Yahya Şimşek

Turhan Tayan

Ertuğrul Yalçınbayır

ÇANAKKALE

Mustafa Cumhur Ersümer

Ahmet Küçük

ÇANKIRI

Mete Bülgün

ÇORUM

Zülfikar Gazi

DİYARBAKIR

Sebgetullah Seydaoğlu

EDİRNE

Mustafa İlimen

ELAZIĞ

Ömer Naimi Barım

HasanBelhan

ERZİNCAN

Naci Terzi

ERZURUM

Zeki Ertugay

Necati Güllülü

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Demir Berberoğlu

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Mehmet Batallı

Kahraman Emmioğlu

Ali Ilıksoy

Mehmet Bedri İncetahtacı

GİRESUN

Turhan Alçelik

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HAKKÂRİ

Naim Geylani

Mustafa Zeydan

HATAY

Ali Günay

Süleyman Metin Kalkan

Nihat Matkap

LeventMıstıkoğlu

IĞDIR

Adil Aşırım

ISPARTA

A. Aykon Doğan

Mustafa Köylü

İÇEL

Saffet Benli

Halil Cin

Ali Er

Turhan Güven

Ayfer Yılmaz

Rüştü Kazım Yücelen

İSTANBUL

Ziya Aktaş

Tayyar Altıkulaç

Refik Aras

Azmi Ateş

Mehmet Aydın

Ali Coşkun

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Hasan Tekin Enerem

Ekrem Erdem

Algan Hacaloğlu

İsmail Kahraman

YılmazKarakoyunlu

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Emin Kul

Necdet Menzir

Yusuf Namoğlu

Ali Talip Özdemir

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Ahmet Tan

Erdoğan Toprak

Şadan Tuzcu

Osman Yumakoğulları

İZMİR

Işın Çelebi

Aydın Güven Gürkan

Metin Öney

Rıfat Serdaroğlu

Sabri Tekir

Zerrin Yeniceli

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Ali Doğan

KARABÜK

Şinasi Altıner

Erol Karan

KARAMAN

Fikret Ünlü

KARS

Çetin Bilgir

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Hadi Dilekçi

Haluk Yıldız

KAYSERİ

İsmail Cem

Ayvaz Gökdemir

Salih Kapusuz

İbrahimYılmaz

KIRIKKALE

Hacı Filiz

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

Necdet Tekin

KIRŞEHİR

Ömer Demir

Cafer Güneş

KİLİS

Doğan Güreş

KOCAELİ

Bülent Atasayan

İsmail Kalkandelen

KONYA

Ahmet Alkan

Hüseyin Arı

Abdullah Turan Bilge

Remzi Çetin

Ali Günaydın

Teoman Rıza Güneri

HasanHüseyin Öz

Mustafa Ünaldı

Lütfi Yalman

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Ahmet Derin

Mustafa Kalemli

Emin Karaa

Metin Perli

MALATYA

Miraç Akdoğan

Oğuzhan Asiltürk

Ayhan Fırat

MANİSA

Abdullah Akarsu

Hasan Gülay

Sümer Oral

Cihan Yazar

MARDİN

Süleyman Çelebi

Ömer Ertaş

MUŞ

Necmettin Dede

Erkan Kemaloğlu

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

AhmetKabil

SAKARYA

Teoman Akgür

Nezir Aydın

Nevzat Ercan

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

İrfan Demiralp

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Murat Karayalçın

Latif Öztek

Adem Yıldız

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

Nizamettin Sevgili

SİNOP

YaşarTopçu

SIVAS

Temel Karamollaoğlu

ŞANLIURFA

İbrahim Halil Çelik

Seyit Eyyüpoğlu

Eyyüp Cenap Gülpınar

Zülfükâr İzol

Ahmet Karavar

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Nihan İlgün

EnisSülün

TOKAT

Ali Şevki Erek

Metin Gürdere

Ahmet Feyzi İnceöz

Şahin Ulusoy

TRABZON

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

Hikmet Sami Türk

TUNCELİ

Kamer Genç

UŞAK

MehmetYaşar Ünal

VAN

Maliki Ejder Arvas

Şerif Bedirhanoğlu

Şaban Şevli

Mahmut Yılbaş

YALOVA

Cevdet Aydın

Yaşar Okuyan

YOZGAT

İlyas Arslan

Yusuf Bacanlı

Lütfullah Kayalar

Abdullah Örnek

ZONGULDAK

Tahsin Boray Baycık

(Oya Katılmayanlar)

ADANA

Cevdet Akçalı

İmren Aykut (B.)

Sıtkı Cengil

Erol Çevikçe

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Orhan Kavuncu

Arif Sezer

ADIYAMAN

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

Celal Topkan

AFYON

Sait Açba

İsmet Attila

Kubilay Uygun

AĞRI

M. Sıddık Altay

M.Ziyattin Tokar

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

NevzatKöse

Murtaza Özkanlı

Sadi Somuncuoğlu

AMASYA

Cemalettin Lafçı

Haydar Oymak

ANKARA

İlhan Aküzüm

Nejat Arseven

Yılmaz Ateş

HasanHüseyin Ceylan

Gökhan Çapoğlu

Cemil Çiçek

Ali Dinçer

Mehmet Ekici

Eşref Erdem

Mehmet Gölhan

Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)

Şaban Karataş

İrfan Köksalan

Yücel Seçkiner (B.)

Ahmet Tekdal

İlker Tuncay

Hikmet Uluğbay (B.)

ANTALYA

Deniz Baykal

Osman Berberoğlu

Hayri Doğan

Emre Gönensay

İbrahim Gürdal (B.)

ARDAHAN

İsmet Atalay

Saffet Kaya

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Hasan Ekinci

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

M. Fatih Atay

Ali Rıza Gönül

Sema Pişkinsüt

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Abdulbaki Ataç

Ahmet Bilgiç

Hüsnü Sıvalıoğlu

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Zeki Çakan

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Faris Özdemir

BAYBURT

Suat Pamukçu

BİLECİK

Şerif Çim

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kâzım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Zeki Ergezen

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Avni Akyol

Necmi Hoşver

BURSA

Yüksel Aksu

Cavit Çağlar

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

İlhan Kesici

Feridun Pehlivan

Ali Osman Sönmez

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Nevfel Şahin

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

İsmail Coşar

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Hasan Çağlayan

Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Hilmi Develi

Mehmet Gözlükaya

Adnan Keskin

Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Muzaffer Arslan

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Evren Bulut

Erdal Kesebir

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Mustafa Kul

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Lütfü Esengün

Abdulilah Fırat

İsmail Köse

Ömer Özyılmaz

ESKİŞEHİR

Mustafa Balcılar

İbrahim Yaşar Dedelek

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Hikmet Çetin (Başkan)

Mustafa R. Taşar (B.)

Ünal Yaşar

Mustafa Yılmaz (B.)

GİRESUN

Burhan Kara (B.)

Yavuz Köymen

Ergun Özdemir

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Fuat Çay

Atilla Sav

MehmetSılay

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Şamil Ayrım

ISPARTA

Ömer Bilgin

Erkan Mumcu

Halil Yıldız

İÇEL

Oya Araslı

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay (B.)

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Meral Akşener

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Ahat Andican (B.)

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Nami Çağan (B.)

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

H. Hüsnü Doğan

Süleyman Arif Emre

Mehmet Fuat Fırat

Metin Işık

Cefi Jozef Kamhi

Hüseyin Kansu

Ercan Karakaş

M. Cavit Kavak (B.)

Ahmet Güryüz Ketenci

Hayri Kozakçıoğlu

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Mehmet Moğultay

Ali Oğuz

Altan Öymen

Korkut Özal

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Mehmet Ali Şahin

Güneş Taner (B.)

Bülent Tanla

Zekeriya Temizel (B.)

Ali Topuz

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Veli Aksoy

Turhan Arınç

Ali Rıza Bodur

HasanDenizkurdu

İ. Kaya Erdem

Sabri Ergül

Şükrü Sina Gürel (B.)

Gencay Gürün

Birgen Keleş

Mehmet Köstepen

Atilla Mutman

Ahmet Piriştina

Rüştü Saracoglu

Işılay Saygın (B.)

Ufuk Söylemez

Suha Tanık

Hakan Tartan

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Avni Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

Ali Şahin

KARABÜK

Hayrettin Dilekcan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Sabri Güner

KASTAMONU

Murat Başesgioğlu (B.)

Nurhan Tekinel

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Osman Çilsal

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Recep Kırış

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Mikail Korkmaz

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

Cemal Özbilen

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

KOCAELİ

Halil Çalık

Necati Çelik

ŞevketKazan

Onur Kumbaracıbaşı

Osman Pepe

Hayrettin Uzun

Bekir Yurdagül

KONYA

Nezir Büyükcengiz

Veysel Candan

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Abdullah Gencer

Mehmet Keçeciler

KÜTAHYA

İsmail Karakuyu

Mehmet Korkmaz

MALATYA

Yaşar Canbay

Metin Emiroğlu

Fikret Karabekmez

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Tevfik Diker

Ayseli Göksoy

Ekrem Pakdemirli

Yahya Uslu

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Mahmut Duyan

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

İrfettin Akar

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez (B.)

Fikret Uzunhasan

MUŞ

Nedim İlci

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Akın Gönen

MehmetSalih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

İhsan Çabuk

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

Mustafa Hasan Öz

Nabi Poyraz

Refaiddin Şahin (B.)

RİZE

Ahmet Mesut Yılmaz (Başbakan)

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Cevat Ayhan

Ertuğrul Eryılmaz

SAMSUN

Cemal Alişan

Ahmet Demircan

Nafiz Kurt

Biltekin Özdemir

Musa Uzunkaya

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

Kadir Bozkurt

SIVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Mahmut Işık

Abdüllatif Şener

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

Abdülkadir Öncel

ŞIRNAK

Bayar Ökten

MehmetTatar

TEKİRDAĞ

Bayram Fırat Dayanıklı

Hasan Peker

TOKAT

Abdullah Arslan

Hanefi Çelik

Bekir Sobacı

TRABZON

Eyüp Aşık (B.)

Yusuf Bahadır

Kemalettin Göktaş (İ. A.)

Şeref Malkoç

İsmail İlhan Sungur

TUNCELİ

Orhan Veli Yıldırım

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Hasan Karakaya

VAN

Mustafa Bayram

Fethullah Erbaş

YOZGAT

Kâzım Arslan

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

Hasan Gemici (B.)

Osman Mümtaz Soysal

 

KARABÜK

Şinasi Altıner (Kabul)

 

(Mükerrer Oylar)

SAMSUN

İrfan Demiralp (Kabul

 

YOZGAT

Lütfullah Kayalar (Kabul)

 

BURSA 1

(Açık Üyelikler)

 

 

KIRŞEHİR 1

 

 

 

 

 

BİRLEŞİM 22’NİN SONU