DÖNEM : 20 CİLT : 37 YASAMA YILI : 3

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

20 nci Birleşim 

27. 11. 1997 Perşembe

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – İçel Milletvekili Mehmet Emin Aydınbaş’ın, tarım sektörünün ve çiftçilerimizin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’ın cevabı

2. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün, tütün mamullerinin zararlarının önlenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un cevabı

3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, istimlak bedellerinin ödenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’na, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1160)

2. – İrlanda’ya gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1161)

3. – Romanya ve Fransa’ya gidecek olan Devlet Bakanı Işın Çelebi’ye, dönüşüne kadar, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1162)

4. – Finlandiya’ya gidecek olan Çevre Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1163)

5. – Romanya’ya gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer’e, dönüşüne kadar, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1164)

6. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan, Bilecik Milletvekili Şerif Çim, Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın, İstanbul Milletvekili A. Ziya Aktaş ve Adana Milletvekili Arif Sezer’in, İstiklâl Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatanî Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini (2/388) (S. Sayısı : 308) geri aldıklarına ilişkin önergesi (4/275)

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – (11/13) esas numaralı gensoru önergesinin görüşme günü ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılması ve 3 Aralık 1997 Çarşamba ve 10 Aralık 1997 Çarşamba günkü birleşimlerde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168)

2. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335)

3. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

(1 inci görüşme 20.11.1997 Perşembe günü tamamlanmıştır.)

4. – 4219 Sayılı 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı (A) İşaretli Cetvelde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/673) (S. Sayısı : 393)

5. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

6. – Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/612) (S. Sayısı :387)

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’ın, hâkim ve savcıların aileleri hakkında bilgi toplandığı iddiasına ve trafik kazaları ile hırsızlık olaylarını azaltmak için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3636)

2. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün, hükümlü ve tutuklulara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3724)

3. – İçel Milletvekili Turhan Güven’in, Özer Çiller ve Av. Atilla Özer hakkında açılan davaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3726)

4. – İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in, Orta Anadolu Linyitleri İşletmesine ait bir kömür sahasının ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3734)

5. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, uçak alımında yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/3749)

6. – Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, Kırklareli’ne doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3789)

7. – Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, bazı yerleşim yerlerinin Kırklareli Barajı suyundan yararlandırılması ile Balaban ve Çağlayık Barajı projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3801)

8. – İçel Milletvekili Turhan Güven’in, Gümrük Müsteşarlığına, kanuna aykırı atama yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun yazılı cevabı (7/3819)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

19 UNCU BİRLEŞİM

26.11.1997 ÇARŞAMBA

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici’nin tekstil sektörünün hammadde sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Işın Çelebi,

Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, futbol maçlarının özel televizyon kanallarından naklen yayınlanmasının yarattığı sorunlara ve bu yayınların TRT tarafından yapılması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Yücel Seçkiner,

Cevap verdiler;

Konya Milletvekili M. Necati Çetinkaya da, karayollarındaki trafik kazaları ve demiryollarının önemine ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

İtalya ve İspanya’ya gidecek olan:

Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in,

Devlet Bakanı Mehmet Cavit Kavak’a, Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un,

Belçika’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın,

Avusturya’ya gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez’e, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun,

Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy, Kırıkkale Milletvekili Recep Mızrak, Bursa Milletvekili İlhan Kesici, Trabzon Milletvekili Ali Kemal Başaran, İstanbul Milletvekili A. Ahat Andican ve Karabük Milletvekili Şinasi Altıner’in, (10/161) esas numaralı Meclis araştırması önergesindeki imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergeleri okundu; yetersayıda imza kalmadığından araştırma önergesinin gündemden çıkarılacağı ve işlemden kaldırılacağı bildirildi.

Bitlis Milletvekili Kâmran İnan’ın, Dışişleri Komisyonu,

Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, Çevre Komisyonu,

Üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri;

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının, denetçi ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi;

Türkiye - Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonunda ve, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde,

Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere siyasî parti grup başkanlarınca aday gösterilen üyelere ilişkin TBMM Başkanlığı tezkereleri;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

26.11.1997 Çarşamba günkü (bugünkü) birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Altı ilde uygulanmakta olan olağanüstü halin 30.11.1997 günü saat 17.00’den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği açıklandı.

ANAP Grubuna düşen ve boş bulunan:

Dışişleri Komisyonu Üyeliğine, Ankara Milletvekili İlker Tuncay,

Çevre Komisyonu Üyeliğine, Rize Milletvekili Avni Kabaoğlu,

Gruplarınca aday gösterilerek seçildiler.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1 inci sırasında bulunan 168 s. sayılı kanun tasarısı, ilgili Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimi yapılmadığından,

3 üncü sırasında bulunan 335 s. sayılı kanun tasarısı, Komisyonca geri alınan maddeleriyle ilgili rapor gelmediğinden,

4 üncü sırasında bulunan 232 s. sayılı kanun teklifi, Komisyon ve Hükümet yetkilileri Genel Kurul salonunda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendiler;

5 inci sırasında bulunan, 4219 Sayılı 1997 Mali Yılı Bütçe Kanununa Bağlı Bazı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının (S. Sayısı : 393) görüşmelerine devam olunarak, 1 inci maddesi bir süre görüşüldü.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 27 Kasım 1997 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.59’da son verildi.

Hasan Kokmazcan Başkanvekili

 

Levent Mıstıkoğlu Mustafa Baş Hatay İstanbul Kâtip Üye Kâtip Üye

 

 

II . – GELEN KAĞITLAR No. : 38

27.11.1997 PERŞEMBE

Sözlü Soru Önergesi

1.– Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Kur’an Kursu öğretmen ve öğretici vekillerinin maaşlarını alamadıkları iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi(6/761)(Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1.– Afyon Milletvekili İsmet Attila’nın, Afyon Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünde çalışan mevsimlik işçilere ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3910)(Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1997)

2.– Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale Tedaş İşletme Müdürü hakkındaki bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3911)(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1997)

3.– Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, ders kitaplarından “Veda Hutbesi”nin çıkarıldığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3912)(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1997)

4.– İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in, Sarıyer-Yeniköy’de yapılan imara aykırı bir inşaatla ilgili olarak Milli Savunma ve İçişleri Bakanlarınca çelişkili bilgiler verildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3913)(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1997)

5.– İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Afyon-Hocalar İlçesi kaymakamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi. (7/3914)(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1997)

6.– İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, tasfiye edilen bankaların Hazine’ye ve kamu bankalarına getirdiği mali yüke ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi. (7/3915)(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1997)

7.– Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, üniversitelerdeki öğrenci olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi. (7/3916)(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

27 Kasım 1997 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Mustafa BAŞ (İstanbul)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20 nci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç milletvekili arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – İçel Milletvekili Mehmet Emin Aydınbaş’ın, tarım sektörünün ve çiftçilerimizin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’ın cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı ilk söz İçel Milletvekili Sayın Mehmet Emin Aydınbaş'ın.

Sayın Aydınbaş, tarım sektörünün ve köylülerimizin sorunlarıyla ilgili olarak gündemdışı söz isteminde bulunmuştur.

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Aydınbaş.

Buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

MEHMET EMİN AYDINBAŞ (İçel) – Sayın Başkan, değerli üyeler; tarım sektörünün, çiftçi ve köylülerimizin problemleri hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Nüfusunun yüzde 50'sinin tarımla geçindiği bir ülkede yaşıyoruz. Bu oran yüksektir; ama, bu oranın azaltılma yolu, tarıma üvey evlat muamelesi yapıp, köyden kente göçü kontrolsüz ve hızlı bir şekilde sağlamak değildir. Yoksa, hem şehirler işsizlik, terör, gecekondulaşma, altyapı, eğitim gibi sorunlar altında ezilir hem de Türkiye üretim azlığı, pahalılık, tarımda kendine yetmezlik ve ithalatla karşı karşıya kalır.

Evet; tarımda reform gerekir; fakat, bu, çağdışı bir toprak reformuyla olmaz. Reform ancak, tohumculukta, gübrelemede, sulamada, modern tarım teknikleri ve mekanizasyonda, kredilendirmelerde ve destekleme politikalarıyla olur; miraslarla bölünen arazi toplulaştırılmasının sağlanması, kıymetli tarım arazilerinin kontrolsüz şehirleşme ve sanayileşmeyle yok edilmesinin önlenmesi suretiyle olur; ayrıca, hayvancılığa da önem verilmelidir.

54 üncü Hükümet döneminde, ilk olarak et ithalatını yasakladık; hayvancılık biraz toparlandı. 36 ilde başlattığımız koyunculuğun geliştirilmesi projesi ve faizsiz kredilendirme hamlesi, bu Hükümet döneminde durduruldu. Bilhassa, don ve dolu afetinin vurduğu Adana, Antakya, Tarsus, Mersin sahil şeridindeki yaş sebze, meyve ve narenciye çiftçisinin Ziraat Bankasına olan borçlarının bir yıl faizsiz olarak ertelenmesi için 54 üncü Hükümetin çıkardığı kararname bu Hükümet tarafından geciktirilerek, afetzede çiftçinin eli böğründe bırakılmıştır. Bu da yetmezmiş gibi, hasat zamanı olmasına rağmen, limon ve narenciye ithalatı serbest bırakılmıştır. Benim bildiğim, Mersin Limanına, limon yüklü 5 gemi geldi bugüne kadar. Avrupa Birliği, birlikdışı ülkelere narenciye ihracatına 200 dolar/ton prim veriyor. Bizim Hükümetimiz, buna karşı ne gibi tedbirler alıyor? Bu gidişle, narenciye bahçeleri köklenip yerine beton bloklar dikilecek.

Ülkemizin yağ ihtiyacının büyük bir bölümü ayçiçeğinden karşılanır. Trakya, Marmara, Ege, Orta Anadolu'nun kuzey ve güney kısmında ayçiçeği üretiminde büyük bir kriz yaşanmaktadır. Ülkemizdeki ayçiçeği potansiyeli, yağ açığımızı kapatacak düzeydedir; ancak, yanlış politikalar sonucunda, yağ açığımızı hep ithalatla karşılayıp döviz kaybına sebebiyet vermekteyiz.

Sayın Başbakan ayçiçeği taban fiyatını açıklarken "iyi fiyat verdik, 1 kilogram mahsul dahi dışarıda kalmayacak" dediler. Gerçekten, ilk ay için 65 bin Türk Lirası/kilogram olan ve her ay üzerine 5 bin Türk Lirası ilave edilen fiyat, üretici için tatminkâr olabilirdi; ama, kaşıkla verip kepçeyle geri alır gibi, Trakyabirlik'e para verilmeyerek, üretici tüccarın insafına terk edildi; üstüne üstlük, ödememe yetmezmiş gibi Koç Holdinge, Ukrayna'dan kurtaramadığı alacağının kurtarılması amacıyla, ayçiçeği ithalatı yapmasına izin verilmiştir. Tam hasat zamanı verilen bu izin, çiftçiye ihanettir. Ayçiçeği 35-45 bin Türk Lirası fiyata kadar düşmüştür; üretici onu da satamamaktadır. İthalatın, en erken ocak ayında başlaması gerekirdi.

Şekerpancarında da sorunlar yaşanmaktadır. 54 üncü Hükümetimiz, şekerpancarına 11 bin Türk Lirası fiyat vererek şeker açığımızı kapatma yönünde önemli bir hamle yapmıştı; ancak, şimdiki Hükümet, âdeta üreticiyi cezalandırmakta. Dört beş aydan beri yapılan petrol ve gübre zamları, maliyetlerdeki aşırı artışlar, aslında çok tatminkâr olan pancar alım fiyatını erozyona uğratmış ve anlamsızlaştırmıştır. Ayrıca, sökülen pancarı teslim etmek âdeta bir zulüm olmuştur. Üretici, 24 saatte bir römorku teslim edememektedir, kar kapıya dayanmıştır.

Ayrıca, Trakya'da ve diğer çeltik üretim bölgelerinde, çeltik üreticisi çiftçilerimiz de perişan vaziyettedir. Çeltik rekoltesi, bu yıl son derece düşük olmuştur. Bu bölgeler afet kapsamına alınıp, çiftçi borçlarının ertelenmesi gerekmektedir.

Bu dönemde çiftçiye en büyük darbe, Ziraat Bankası faizlerinin artırılmasıyla vurulmuştur. Ziraat Bankası tarımsal kredilerinden, işletme kredilerinde faizler, bitkisel üretimde yüzde 70'e, kimyevî gübrede yüzde 76'ya çıkarılmıştır; yatırım kredilerinden, arazi edindirme kredi faizi yüzde 70'e, traktör, biçerdöver gibi makine teçhizat alımlarında yüzde 76'ya çıkarılmıştır. Bunlar yetmezmiş gibi, asgarî ipotek de yüzde 100'den yüzde 200'e çıkarılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydınbaş, konuşmanızı tamamlayın efendim.

MEHMET EMİN AYDINBAŞ (Devamla) – Bu artırma işlemlerinde bir de ayrıca, her tapu muamelesinde 5'er milyon lira eğitime katkı payı ödenmek zorunda bırakılmaktadır.

Kefalet mektubu karşılığı açılan kredi teminat limiti yüzde 50'den yüzde 75'e çıkarılmıştır. İkraz birimleri artırılmış olmasına rağmen, plasmanlar artırılmadığından, kredi alabilen çiftçi sayısı yarı yarıya azalmıştır.

Tarımda deneyimli eleman fevkalade önemlidir. Gelin görün ki, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının merkez ve taşra birimlerinde büyük tahribatlar yapılmış, ülke huzursuz edilmiştir. Özellikle tarım kredi kooperatiflerinde 100 kadar üst düzey yönetici, 1 500'e yakın personel, okulların açılmasına, kışın gelmesine bakılmaksızın yer değişimine tabi tutularak, büyük bir kıyım sürdürülmektedir. 10 milyonluk çiftçi kitlesinin ortak üye olduğu; 2 milyon ton gübreyi köylüye sağlayan, ziraî ilaçların yüzde 80'ini pazarlayan; tohumluk, yem, ziraî alet ve makineyi kâr amacı gütmeksizin çiftçiye ulaştıran ve her şeye rağmen 18,5 trilyon lira kâr eden bu hizmet kuruluşu da arpalık haline getirilmiş, ANAP yandaşlarına peşkeş çekilmiştir.

Bütün bu sorunların düzeltilmesi amacıyla, Sayın Heyetinize saygılar sunuyorum efendim.

Teşekkür ederim. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan İçel Milletvekili Sayın Mehmet Emin Aydınbaş'a teşekkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmaya, Hükümet adına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar cevap vermek istiyorlar.

Buyurun Sayın Taşar. (ANAP sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve televizyonları başında bizi izleyen değerli vatandaşlarım; öncelikle mübarek miraç kandilinizi kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Özellikle, Sayın Mehmet Emin Aydınbaş'a, bana bu konuşma fırsatını tanımış olmasından dolayı ayrıca teşekkür ediyorum.

Bugün, bildiğiniz gibi, üç gündür devam eden Birinci Tarım Şûrası çalışmalarının son bölümü olan genel kurul çalışmalarında, komisyon raporlarının değerlendirilmesi aşamasındaydık. Meclis müşavirim, Mecliste Bakanlığımla ilgili gündemdışı bir konuşma olduğunu söyleyince, oradaki Başkanlık görevimi Müsteşar arkadaşıma bırakarak buraya cevap vermeye geldim.

Tabiî, 1992 yılında çıkarılmış bulunan Tarım Şûrası Yönetmeliğine rağmen, bugüne kadar tarım şûrasını bile yapmamış olanların burada tarımla ilgili ahkâm kesmelerini doğru karşılamadığımı da ifade etmek istiyorum.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – O yönetmeliği kim hazırladı Sayın Bakan?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Hazırlanmadı demiyorum; 1992'de hazırlanmış olan diyorum.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – 54 üncü Hükümet hazırladı Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Efendim, müsaade buyurun.

ÖMER NAİMİ BARIM (Elazığ) – Hepsini sen yaptın, her şeyi sen yaptın!..

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Bakan, siz şûranın farkında bile değildiniz, sonradan bir şeyler oldu da getirdiniz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Allah'tan vahiy geldi herhalde size.

CEMALETTİN LAFÇI (Amasya) – Peygamber değil misin sen?!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Bana gelmez zaten; benden bahsetmedim, sizden bahsettim.

Şimdi müsaadenizle, değerli arkadaşımın ifade ettiği hususlara değinmek istiyorum; bir kere, sondan başlayarak cevap vermek istiyorum.

Sayın Mehmet Aydınbaş gayet iyi hatırlayacaklardır ki, 1996 yılında, tarım kredi kooperatiflerinin bugün görevde olmayan yönetim kuruluyla ilgili olarak -benden önceki değerli Bakan Musa Demirci arkadaşımın da imzasının bulunduğu- Refah Partisine mensup değerli milletvekili arkadaşlarım, birlikte, Meclise bir araştırma önergesi sunmuşlardı. Bu önerge, gündemin 22 nci sırasında hâlâ beklemektedir. Bundan önceki tarım kredi kooperatifleri yönetimi hakkında yazılanları açıp oradan tekrar okumasını kendisinden rica ediyorum; tarım kredi kooperatiflerini kim birilerine peşkeş çekmiş, o peşkeşten tarım kredi kooperatiflerini kim kurtarmış, onu da orada görmüş olacaklar. Geçtiğimiz günlerde verilen soruşturma önergesinin burada 55 oy farkıyla reddedilmiş olması da Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak benim bu konudaki icraatımın doğruluğunu Türkiye Büyük Millet Meclisi nezdinde zaten tekrar belirlemiştir; bunu da bilgilerinize sunmak istiyorum.

MEHMET EMİN AYDINBAŞ (İçel) – Sizin görevden alış gerekçenizle bizimki ayrı.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Sekiz yıllık eğitim konusunda, çifçilerimizin bu eğitime katkıda bulunmalarını uygun görmediklerini belirttiler. Bu memleket hepimizin; çiftçisiyle, köylüsüyle, işçisiyle, emeklisiyle, memuruyla, duluyla, yetimiyle, işvereniyle, parlamenteriyle birlikte hepimizin, hepimiz, çocuklarımızın geleceği için katkıda bulunmak durumundayız; çiftçilerimiz de elbette ki, sizin söylediklerinizin aksine, seve seve bu eğitime katkıda bulunmaya devam etmektedirler.

Şekerpancarı alımına gelince; şekerpancarı konusunda...

RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – O, sandıkta belli olacak.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Sayın milletvekilim, tansiyonunuz çıkar sonra, doktorda karşılaşırız tekrar!..

RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Seninki benden daha yüksek...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Sırası gelen, şekerpancarını teslim etmektedir ve bunlarla ilgili daha önceki avans ödemelerinin gecikmiş olması hususu ortadan kaldırılmış, avanslar da peşin peşin ödenmiştir. Bunları, arkadaşlarımızın biliyor olmalarına rağmen, sık sık buraya getirmelerinin manasını da anlamıyorum. Herhalde, benim konuşmamdan çok zevk alıyorsunuz ki, devamlı benim buraya çıkmamı ve sizlere hitap etmemi arzu ediyorsunuz; bu da benim için memnuniyet verici bir olay!..

Ayçiçeği ithalatı konusunda, değerli arkadaşım bir konuyu belirtti, onu ifade etmek istiyorum. Koç Holdingin herhangi bir kuruluşuna, Bakanlığımızdan, ayçiçeği ithali izni verilmemiştir; ancak, ayçiçeği ithali de serbesttir; verilmiş olsa da bir mahzur teşkil etmez. Ancak, ayçiçeği üretiminin yoğun olduğu dönemde, bendeniz, Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak bütün sorumluluğu üzerime alarak, ayçiçeği ithalat belgesini vermeyerek, ithalatı kendi çapımda, o üretim döneminde kısıtlamaya çalıştım ve bunu aşağı yukarı iki aydan fazla bir zaman da sürdürdüm.

Şimdi, burada konuşan arkadaşım -bundan önceki Hükümet döneminde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı kendi partilerine aitti- arzu ederdim ki, aynı konuşmayı 1996 yılında yapsın; çünkü, 1996 yılında, ayçiçeği üretimi olduğu zamanda da olmadığı zamanda da hiçbir kısıtlama yapılmamıştır; ayçiçeği üretiminin olduğu dönemde de, Bakanlık, ithal izinlerini vermeye devam etmiştir. Bize burada teşekkür edeceğinize, geçmişteki hatanızdan dolayı özür dileyeceğinize, burada bizi eleştirmenizi de hoş karşılamadığımı ifade etmek istiyorum.

Şimdi, burada daha başka konulara da değindi değerli arkadaşım; dedi ki "işte, tarımın birçok meselesi var, bu meselelerin çözüme kavuşturulması gerekir." Evet, bugün gururla sizlere ifade etmek istiyorum ki, 55 inci Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, 18 Kasım 1997 günü Bakanlar Kurulu kararı alarak çıkardığı, gübre sübvansiyonunun çiftçiye değil, bundan sonra, üretici kuruluşlara, sanayicilere ödenmesi yönündeki kararnamesi, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından dün akşam imzalanmış ve bugünkü Resmî Gazetede de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.(ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Bu kararnameyle, çiftçimiz lehine getirilen nedir; getirilen şudur: Birincisi, öncelikle, çiftçimiz, gübre alabilmek için daha fazla krediye ihtiyaç duymayacak; dolayısıyla, daha fazla faiz ödemeyecek; dolayısıyla da, sübvansiyonları almak için bürokratik birçok çabanın içerisinde olmayacak ve her şeyden önemlisi, geçtiğimiz yıllardan bugüne düşüş eğilimi gösteren gübre kullanımında, tekrar, gerekli ve yeterli miktarda gübre kullanımının sağlanması bu vesileyle yerine getirilmiş olacak. Bunlardan daha önemlisi, aynı zamanda, gübre sanayiini de çökertmemiş oluyoruz; çünkü, gübre sanayicilerine üç ayda bir avans sistemi getirilmiştir. Ayrıca, bu, devlete, gübre dağıtan kuruluşlara sübvansiyon bedelini zamanında ödemediği takdirde yüzde 5 oranında bir faiz yükümlülüğünü de getiren bir kararname olmuştur ve bugün şunu rahatlıkla söylüyorum ki, Türk çiftçisi, Türk köylüsü, bundan sonra, Başbakanımız Sayın Mesut Yılmaz'ın talimatlarıyla, Başbakan Yardımcılarımız ve değerli bakanlarımızın imzalarıyla çıkan, Sayın Cumhurbaşkanının onaylamasıyla yürürlüğe giren bu kararname sayesinde, gübreyi yüzde 50 ucuza alacaktır. Bunu da, bu şekilde, bu mübarek günde, hem sizlere hem kamuoyuna duyurmanın mutluluğunu yaşıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

MEHMET EMİN AYDINBAŞ (İçel) – Limon ithalatı ne durumda Sayın Bakan?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Birinci Tarım Şûrasının yapılmış olduğu bu günde ben arzu ederdim ki, bu gündemdışı konuşma, şûradaki önemli konuşmalardan beni alıkoymayacak bir günde yapılsın. Elbette ki, bütün sayın milletvekillerimi bu şûraya davet etmiştim; Sayın Mehmet Aydınbaş da bu davete tabidir ve bu davet içerisinde, şûranın üç gün süreceğini biliyorlardı; belki de, buraya gelip cevap veremeyeceğimi düşünerek böyle bir konuşmayı bugüne almış olabilirler; ama, ben her zaman emirlerinizdeyim, istediğiniz zaman, her konuda, yetişir, size cevap veririm.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Zeytinyağı üretici birlikleri şûraya niye çağrılmadı?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Karşılıklı konuşmayalım sayın milletvekilim; buraya gelir konuşursunuz, cevabınızı alırsınız; halk da duyar, siz de duyarsınız.

Şimdi, dolayısıyla, bunun dışındaki bütün tarımsal ürünlerin alımında paralar peşin ödenmiştir. Şu günlerde, bazı KİT'lerde, eğer, ödemede birkaç günlük gecikme olduysa, o da, Allah nasip ederse, bugün çıkacak ekbütçenin çıkmasıyla birlikte, önümüzdeki hafta sona erecektir; bunu da, şimdiden, televizyonları başında bizi izleyen bütün vatandaşlarıma duyurmak istiyorum.

MEHMET EMİN AYDINBAŞ (İçel) – Ziraat Bankası kredi faizleri ne oldu Sayın Bakan?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Efendim, hepsine geleceğim, hiç merak etmeyin.

Şimdi, kredi faizlerinden daha önce göz önüne alınması gereken birkaç husus var. Türk çiftçisini bu kadar düşündüğünü iddia eden değerli arkadaşlarım, kendi hükümetleri döneminde, gübrede, sütte, ithal damızlıkta, projeli hayvancılıkta, seracılıkta, tohumculukta, ilaçta birikmiş olan ve ikibuçuk seneyi aşkındır devlet borcu olan 24 trilyon Türk Lirasını, Hükümeti devraldığımız 30 Haziran tarihi itibariyle gördüm ki, ödeyememişler. Belki o çıkarmış oldukları üç tane kaynak paketinin içerisine bunu dahil etmeyi unutmuşlardır, bu, ondan olmamıştır! Bizim ilk icraatımız, bu 24 trilyon Türk Lirasını Türk çiftçisine ödemek olmuştur.

Arkasından, bugüne kadar biriken -aynı kalemlerde- 23 trilyon Türk Lirasının 20 trilyon Türk Lirasını da Türk çiftçisine ödemiş bulunmaktayız. 3 trilyon liralık bir bölüm kalmıştır ki, o da, bugün söylediğim gibi- ekbütçenin, inşallah, Mecliste kabulüyle birlikte ödenme durumuna gelecektir.

Bunun dışında, ürün bedelleri ödemelerinde de rekor kırılmıştır; hem bedelinde hem miktarında rekor kırılmıştır. 1996'da alınan ürünün miktarı bellidir, 1997'de alınan ürünün miktarı bellidir. 1996'da, tarımı düşünen Hükümetimiz(!) tarafından 1,5 milyon ton buğday alınmışken, 1997'de 55 inci Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından 5,5 milyon ton buğday, 1,5 milyon ton arpa alınmış ve bunların parası da peşin ödenmiştir. Bunlar için ödenen paranın miktarı da 218 trilyon liradır. Bugüne kadar, bütün ürünler bazında Türk çiftçisine ödenen ürün bedellerinin toplam tutarı da 500 trilyon Türk Lirasını geçmiştir.

Bu arada, afete uğramış çiftçilerimizin durumunu da düşünmüşüzdür. Yine, tarımı düşündüğünü iddia eden değerli arkadaşlarımın Hükümeti, 1997'nin birinci ayından, hükümeti devrettikleri 30.6.1997 tarihine kadar olan dönemde, 55 ilde meydana gelen tabiî afetlerle ilgili kararnamenin hazırlıklarını yapmışlar; ama, şu veya bu sebeple çıkaramamışlar. 30 Hazirandan sonra, her afetten sonra bir kararname çıkarma zorluğunu ortadan kaldırmak ve daha rahat hareket edebilmeyi sağlamak amacıyla, Hükümetimiz,1997'nin 1 Ocağından 31 Aralığına kadar olan süreyi kapsayan ve olmuş veya -inşallah olmasın, Allah göstermesin ama- olması muhtemel doğal afetlerle ilgili bir kararname çıkarmıştır. Bu kararnameyle, çiftçilerimizin 1997 yılı vadeli ziraî kredi borçları bir yıl süreyle -ve 1998'e sarkan borçları da dahil olmak üzere- ertelenmiştir.

Bunun yanı sıra, bir tohumluk kararnamesi çıkarılarak, 9 trilyon liralık bir kaynak sağlanmış ve Türk çiftçisine bu kaynakla tohumluk yardımı yapılmıştır. Bu yardımlar sadece Türkiye'de yapılmakla kalmamış, yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine de aynı şekilde bu yardımlar yapılmıştır. Ayrıca, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine 2 trilyon Türk Lirası yardım da yapılmıştır.

Mısır alımlarında, çeltik alımlarında, fındıkta, çayda, pamukta, şekerpancarında, üzümde, kırmızıbiberde, fıstıkta, yerfıstığında, ayçiçeğinde, soyada, hepsinde yapılan bütün alımların bedelleri peşin ödenmiştir; bunu da burada gururla söylüyorum.

RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Bizden devraldığınız hazırları kullandınız.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Efendim, eğer sizden devraldığımız hazır bir para olsaydı, siz, o hazır parayla, önce, çok düşündüğünüz(!) çiftçinin o 24 trilyon liralık -taktığınız- borcunu öderdiniz; onu ödemediğinize göre, bıraktığınız bir para yok. (ANAP sıralarından alkışlar) Bıraktığınız bir para yok da, peki ne değişti de bunlar ödenmeye başlandı; önce, hükümet değişti, biz geldik.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Parayı nereden buldunuz?

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Bunlara kimse inanmıyor.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Niçin hükümet değişti de biz geldik diye söylüyorum; çünkü, işi bilen, işi bitiren ve neyin nerede olduğunu bilen, gerçek kaynağın nerede olduğunu belirleyen bir icraat hükümeti işbaşında, onun için bu meseleler çözülüyor; yoksa, siz çözerdiniz. Biliyordunuz da, niye çözmediniz? (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Kimse inanıyor mu acaba?!.

MEHMET EMİN AYDINBAŞ (İçel) – Yüzde 100 faizle içborç alarak mı gerçek kaynağı buldunuz?!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Maliye Bakanlığımızca yapılan bir düzenlemeyle, 1 Ocak 1995 ilâ 11 Haziran 1997 tarihleri arasında tabiî afetler nedeniyle toplam mal varlıklarının üçte birinden fazlasını kaybeden çiftçilerimizin vergi borçları silinmiştir. "Eğer çiftçilerimizin tabiî afetler nedeniyle mal varlığı kaybı daha az ise, hayat standardı temel ekgösterge tutarları yüzde 50 indirimli uygulanacaktır" kararı alınmıştır. Burada, değerli Maliye Bakanıma, çiftçiler adına, huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Yine, çiftçilerimizin elektrik ve su borçları ertelenmiştir; Bakanlar Kurulumuzun kabul ettiği ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı tarafından çıkarılan genelgeyle, çiftçilerimizin elektrik ve su borçlarının ertelenmesi sağlanmıştır. Bu tebliğe göre, 1996 yılından borcu bulunan çiftçiler, borçlarını, 1997 yılı sonuna kadar defaten; 1997 yılından borcu olanlar, borçlarını, 1998 yılının ilk dört ayında ödedikleri takdirde, mevcut borçlarına kesinlikle faiz tahakkuk ettirilmeyecektir. Bu tebliğin de, Hazinemize, çiftçi lehine getirdiği yük, 5 trilyon Türk Lirasıdır. Bu konuda da, değerli Enerji Bakanımıza, huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Bütün bu işlemler yapılmışken, bizden önceki 54 üncü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından alınan hayvan ithalindeki kısıtlama kararını da doğru bularak aynen uyguladığımızı, bir sefer uzattığımızı ve 1 Kasımdan itibaren de yine uzattığımızı ifade etmek istiyorum.

Efendim, ben burada siyaset yapmak için konuşmuyorum. Bir soru sordunuz; bu vakaları anlatırken, belirli hükümetler dönemine atıflarda bulunmam gerekiyor; yani, işin icabı o. Yoksa, siz bu işi yapamadınız, ben yaptım yarışında değilim veya bu Hükümet yaptı, o hükümet yapamadı yarışında da değilim. Ben, sadece, objektif olarak, olmuş vakaları anlatıyorum; takdiri, millete ve sizlere bırakıyorum.

RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Ne kadar borç aldınız?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Dolayısıyla, burada, hayvancılığımızın sadece bu kısıtlamalarla iyileşir bir duruma gelebileceğini söylemek de doğru değil. Bu konuda, Türkiye Hayvancılığını Geliştirme Projesi adı altında bir proje geliştirdik. Şûrada da bu görüşüldü ve Birinci Tarım Şûrası -dediğim gibi- 25, 26 ve 27 Kasım tarihlerinde yapıldı. Birinci gün, Sayın Başbakanımız, Başbakan Yardımcımız Sayın Ecevit, Sayın Hüsamettin Cindoruk adına Sayın Ufuk Söylemez, değerli parti temsilcileri, değerli eski bakan arkadaşlarımız, milletvekillerimiz de katıldılar ve 410 şûra üyesinin katılımıyla, 10 komisyonda meseleler enine boyuna tartışıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayın efendim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

Bu şûrada alınan kararlar, bugün akşam itibariyle belli olacak ve yarın itibariyle de, şûranın almış olduğu kararları sizlere ve Türk kamuoyuna açıklamanın bahtiyarlığını yaşayacağız.

Bugün, tarım şûramıza Sayın Cumhurbaşkanımız da iştirak ederek bir konuşma yapmışlardır. Burada, tarım şûrasına katılan, katkıda bulunan, emeği geçen herkese teşekkür ederken, benden önce Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yapmış olan ve hayatta olmayan bütün zevata Allah'tan rahmet diliyorum; hayatta olanlara da, yapmış oldukları katkılardan dolayı şükranlarımı arz ediyorum.

Bu konuşma fırsatını bana verdiği için, değerli arkadaşım Mehmet Emin Aydınbaş'a huzurlarınızda tekrar teşekkür ediyorum.

Tekrar, miraç kandilinizi kutluyorum; sevgiler, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı Hükümet adına cevaplayan Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar'a teşekkür ediyorum.

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) – Sayın Başkan, müsaade buyurursanız Sayın Bakanın...

BAŞKAN – Sükûnet olsun da sözlerinizi tespit edebileyim.

Buyurun Sayın Demirci.

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) – Sayın Bakan biraz önce gündemdışı konuşmaya cevap verirken, tahmin ediyorum, bazı şeyleri noksan ifade ettiler ve ifade edilen bazı şeylerde de yanlışlık var; müsaade ederseniz, bunları açıklamak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Demirci, şimdi...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, bir şey söyleyebilir miyim!

BAŞKAN – Hayır efendim; ben Sayın Demirci ile konuşuyorum.

Şimdi, gündemdışı bir konuşma yapılmıştır. Onun cevabını vermek Hükümetin hakkıdır. Hükümet adına ilgili bakan, kendi süresi içerisinde, kendi değerlendirmelerine göre gündemdışı konuşmayı cevaplamıştır. Bu konuşmanın, elbette eksik tarafları olabilir, fazla tarafları da olabilir; onları başka bir zeminde tartışmaya devam ederiz, gruplarımız devam eder, milletvekili arkadaşlarımız devam eder, önümüzdeki günlerde Tarım ve Köyişleri Bakanlığının bütçesi var, orada konuşulur; ama, her konuşmayı, eksik bulan arkadaşımız anında cevaplamak isterse, Meclis, kendi gündemini takip edemez hale gelir. Onun için, beni anlayışla karşılayacağınızı ümit ediyorum.

Teşekkür ederim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, bir şey arz etmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Zannediyorum, son günlerde bir yeni alışkanlık çıktı. Genellikle, sayın bakanlar gündemdışı konuşmalara cevap verdikleri zaman, gündemdışı konuşan milletvekili arkadaşımız "ben bunu böyle dememiştim, Sayın Bakanın söylemiş olduğu rakamlar veya verdiği bilgiler eksiktir, yanlıştır" diye söz hakkı istiyorlar. Zannediyorum, bu, bir yanlış anlaşılmadan veyahut da İçtüzüğün 69 uncu maddesini iyi okumamaktan kaynaklanıyor. Gayet, tabiî, bir bakan buraya çıkacak, kendi bilgilerini söyleyecek, kendi rakamını söyleyecek... (RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Güney, arkadaşlara söyledim; aralarında görüşerek bunu çözümleyebilirler.

Teşekkür ederim.

2. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün, tütün mamullerinin zararlarının önlenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un cevabı

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, gündemdışı ikinci konuşmaya geçiyoruz.

Aydın Milletvekili Sayın Sema Pişkinsüt, tütün mamullerinin zararlarının önlenmesine dair bir konuşma yapmak üzere söz istemişlerdir.

Sayın Pişkinsüt, buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Meclisimizin değerli üyeleri; bugün, konuşma konumla ilgili olarak, Parlamentomuzu, yürekten kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum; ama, umut ediyorum ki, bir gün belki böyle bir kutlamayı demokrasi ve temiz toplum adına da yaparız.

4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun 7 Kasım 1996'da Parlamentomuz tarafından kabul edilmişti; 26 Kasım 1996'da da Resmî Gazetede yayımlanmıştı. Bu Kanun, Parlamentomuzun, dünya çapındaki başarısıdır ve sigarayla mücadelede, çok önemli stratejileri kapsamaktadır; bugünden itibaren de, artık geçici süresini doldurarak yürürlüğe girmiştir. Halbuki, Avrupa Birliği Sağlık Bakanları Konseyi, daha önümüzdeki hafta, Avrupa'da sigarayla ilgili reklamların önlenmesine ait oylamayı, yeni yapacaktır.

Günümüzde, sigara kullanımının, insanları, kitleler halinde yok eden bir salgın olduğu açıkça görülmektedir. Bu nedenle, ülkemizdeki sigara salgınını, önemli bir halk sağlığı olarak görmemiz gerekir. Dünya Sağlık Örgütü, sigara kullanımını, ölüm ve sakatlıkların önlenebilir en önemli nedeni olarak ortaya koymuş ve sigarayla mücadeleyi de birinci sıraya oturtmuştur.

Sigarada, nikotin gibi bağımlılık yapan maddeyle beraber, 4 bin tane zehir bulunmaktadır. Ülkemizde, yılda yaklaşık 70 bin kişi sigara nedeniyle ölmektedir ve birçok ölüm nedeni olan hastalıkların temelinde -kanser, koroner arter hastalığı, beyin damarları hastalıkları gibi- sigara bulunmaktadır. Sigaranın, sigara içmeyen, fakat dumanlı yerlerde bulunarak pasif içici olanlara da çok büyük zararı vardır; hatta, dumanın içerisindeki hızlı hareket eden partiküller nedeniyle, akciğerlerin alt kısımları daha da fazla etkilenmektedir. Sigara kullananların ortalama ortalama ömür kayıplarının 22 yıl olduğu bilinmektedir. Türkiye'nin, 1960'da 30 bin ton olan yıllık sigara tüketimi, her geçen sene artarak 1996'da 100 bin ton olmuştur ve yıllık artışı yaklaşık yüzde 5 civarındadır; doğum oranımızdan daha da fazladır.

Burada, son yıllarda sigara salgınının dünyadaki ilginç büyüyüşüne dikkat çekmek istiyorum. Uluslararası sigara şirketleri, kendi ülkelerindeki tüketim azalmasını, salgını ve markaları, gelişmekte olan ülkelere kanalize ederek telafi etmektedirler; hedef kitle olarak da kadınları ve çocukları seçmektedirler. Bu durum, dünya hukuk gündeminin en ön sıralarındadır. Çıkardığımız yasa son derece önemlidir; ancak, uygulamasının çok doğru bir biçimde ve kontrollü yapılması gerekir.

BAŞKAN – Sayın Pişkinsüt, bir saniye efendim.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, geçen yıl çıkardığımız bir kanunun uygulamasıyla ilgili olarak, Sayın Pişkinsüt, konunun uzmanı bir tıp mensubu olarak bir konuşma yapıyor; bunu, gürültü kirliliğiyle kapatmayalım. Sigara kirliliğini önleyelim diye başladık, gürültü kirliliğiyle kapatmayalım; dikkatle izleyelim hatibi. (Alkışlar)

Buyurun efendim.

SEMA PİŞKİNSÜT (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Eğitim ve örnek kişilerin davranışları, gerçekten çok önemlidir. Maalesef, araştırmalar, Türkiye'deki hekimlerin yüzde 50'sinin sigara içtiğini göstermektedir; oysa, gelişmiş ülkelerin hekimleri, artık, sigara içmemektedir. Yine, yasa koyucu Parlamentomuzun üyeleri ve toplumumuza önderlik eden öğretmenlerimiz ve yine, halkla iç içe olan hemşirelerimiz içerisinde de sigara içme oranı ve içmeyenlerin yanında da içme oranı çok yüksektir. Bunları mutlaka düzeltmek zorundayız. Yasada yaptırımlar bellidir; vatandaşlarımız da bu konuda duyarlıdırlar. Özellikle, şehirlerarası otobüslerdeki başarılı uygulamayı hem kutlamak hem de diğer kuruluşlara örnek olması bakımından gündeme getirmek istiyorum. Bu başarıyı, Parlamentomuza, okullara, sağlık kuruluşlarına, 5 ve daha fazla kişi çalışan tüm kuruluşlara taşımamız gerekir. Pasif içicileri, insan hakkı olarak, haklarını aramaya haklarını aramaya, bilinçli olan tüm sorumluları ve yurttaşları da duyarlı olmaya ve bu ulusal göreve davet ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin efendim.

SEMA PİŞKİNSÜT (Devamla) – Ülkemizde, Tekel, yasanın çıktığı ilk günden itibaren bu reklam işlerine dikkat etmiş -bu nedenle de Tekelden sorumlu eski ve yeni bakanlarımızın tümünü kutluyorum- ancak, şu anda ülkemizde imalat yapan uluslararası tütün şirketleri, bazen doğrudan, bazen dolaylı olarak ihlal etmektedirler. Bu durum, halk sağlığı açısından son derece zararlıdır.

Yine, özel sigara şirketlerinin reklam ve tanıtım çalışmaları derhal durdurulmalıdır. Bu şirketlerin bu tarz tutumları, Tekele ait sigara fabrikalarının özelleştirilmesinin yanlış olacağını da göstermektedir. Bu konunun özellikle altını çizmek istiyorum.

Sigaraların üzerindeki "zararlıdır" ibaresinin, yurt dışında üretilen sigara ile yurt içinde üretilen sigara paketleri üzerinde aynı olması gerekir; elimdeki örnek, yurt dışında üretilen sigara paketi yüzeyinin yüzde 20'sinde "sigara öldürücüdür" yazılı; aynı sigaranın yurt içinde üretileninde ise kenarında, okumamız bile mümkün olamayacak küçük noktalarla!..

Sonuç olarak, ülkemizde ulusal stratejilerin geliştirilmesi, önceliklerin belirlenmesi, yapılacak önleyici çalışmaların hangisinin önce olacağının saptanması, sürekli bilgi üretimini gerektirir.

Bu nedenle, yeni bir KİT yaratmadan, belki Sağlık Bakanlığı bünyesinde, ama pek çok ilgili kuruluşun da katılacağı ulusal bir araştırma ve mücadele merkezinin kurulmasını öneriyorum. Bu merkez, özel bir kanunla kurulabilir ve finansmanı konusu da, sigaraya paket başına konulacak yeni bir vergi eklenerek çözümlenebilir. Böyle bir çalışma bilim çevrelerini de memnun edecektir.

Bu konuyu, halk sağlığı ve koruyucu sağlık hizmetleri konusunda duyarlı olduklarını bildiğim Sayın Sağlık Bakanımızın ve yine, kendilerinin insan dostu, ama sigara düşmanı olduğunu bildiğim Değerli Maliye Bakanımızın ve özellikle de Millî Eğitim Bakanımızın dikkatlerine sunmak istiyorum ve desteklerini de bekliyorum.

Değerli Meclis üyeleri, yasada emeği geçenlerle tüm katkısı olanlara ve Meclis üyelerimize bir kez daha teşekkür ederek kutluyorum. Tüten insan, hele hele, içmeyenlerin yanında tüten insan çağdaş değildir diyorum.

Saygılarımla. (Alkışlar)

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Aydın Milletvekili Sayın Sema Pişkinsüt'e teşekkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmayı Hükümet adına cevaplamak üzere Sağlık Bakanı Sayın Halil İbrahim Özsoy söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (ANAP sıralarından alkışlar)

SAĞLIK BAKANI HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aydın Milletvekili Sayın Doktor Sema Pişkinsüt'ün gündemdışı konuşmayla gündeme getirdiği tütün ve mamullerinin zararları hakkındaki konuşmasına cevap vermek için değil, desteklemek ve bu konuda Meclisi bilgilendirmek üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tütün, günümüzden 3 bin yıl önce Amerika'da yetiştirilmeye başlanan bir bitki. Sigaranın tüm dünyada yaygın olarak kullanımı, tütünün Amerika'nın keşfi sırasında eski dünyaya getirilmesiyle başlamış. Anadolu'da ilk tütünün ekimi, 17 nci Yüzyılda yapılmış, 19 uncu Yüzyılda sigara üreten makinelerin bulunması bu işi kolaylaştırmış. Özellikle, İkinci Dünya Savaşından sonra 1950'li yıllarda filtreli sigaranın üretilmesiyle de sigara kullanımı tüm dünyada hızla yayılmış.

Sigaranın zararlarının bilim adamlarınca ortaya çıkarılması 1960'lı yıllara, 1970'li yıllarda da zararlarının kesinliği ortaya konulmuştur. Sigara, tütün ve kâğıdın yakılmasıyla oluşan dumanın solunmasıyla içilmektedir. Sigara dumanı solunduğunda, içerdiği maddeler ağız, dil, boğaz, yemek borusu, solunum yolları, akciğerler ve mideye kadar ulaşmaktadır. Duman saniyeler içinde kan yoluyla bütün vücut organlarına yayılabilmektedir. Sigaranın zararlarından en önemlisi de akciğeredir; akciğer kanserlerinin yüzde 85'inin nedeni sigaradır. Bunun dışında gırtlak, mesane, yemek borusu ve rahim kanserlerinin oluşmasında sigaranın rolü olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kanser dışında, sigara, kalp damar hastalıkları, bronşit, amfizem gibi hastalıkların da oluşmasında bir numaralı etkendir.

Hamileliklerinde sigara kullanan kadınlarda, düşük ve ölüdoğum sık görülmektedir. Canlı doğan bebeklerin ise, düşük doğum ağırlıyla doğdukları tespit edilmiştir.

Günümüzde, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, tüm dünyada, 1 milyar 100 milyon kişi sigara içmektedir. Bu sayı, 15 yaşüstü dünya nüfusunun üçte biridir. Bu kişilerin 800 milyonu gelişmekte olan ülkelerde, 300 milyonu ise gelişmiş ülkelerde bulunmaktadır. Dünya erkeklerinin yüzde 47'si, kadınlarının yüzde 12'si sigara kullanmaktadır. Türkiye'de, erkeklerin yüzde 63'ü, kadınların ise yüzde 23'ü sigara kullanmaktadır.

Sigaranın, günümüzde, sağlığa bu denli ciddî ve büyük zararlarının olduğunun ortaya çıkmasına karşın, sigara içimini tümüyle yasaklamak mümkün olamamaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden biri, sigara kullanımının, bütün dünyada beşyüz yıldır görülmesine karşın, zararlarının ancak otuz yıldır ortaya çıkmış olduğundan, bir diğer önemli husus da, tütün üretimi ve sigara satışının tüm dünyada yüksek kâr getiren önemli bir sektör oluşundan ileri gelmektedir.

Tütün tarımından geçinen yalnızca Türkiye'de 500 bin aile vardır. Tütün ve sigara ihracatı ve sigaradan alınan vergiler, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, Türkiye için de oldukça önemli bir kazanç sağlamaktadır. Ancak, sigara kullanımının yol açtığı zararlar düşünülürse, bu kârlılık gerçekte ciddî bir zarara dönüşmektedir.

Dünya sigara üretiminin küçük bir bölümü devlet tekellerince, büyük bir bölümü ise, çokuluslu şirketler tarafından yapılmaktadır. Tüm dünyada satılan sigaranın yüzde 31'i Çin tarafından üretilmektedir. 1993 yılında dünya sigara üretiminin yüzde 40'ı çokuluslu şirketlerce yapılmıştır. Dünyanın en büyük işlenmemiş tütün üreticisi Çin'dir; daha sonra, Amerika, Hindistan, Brezilya, Türkiye, Endonezya ve Yunanistan gelmektedir. ABD, dünyanın en büyük sigara ihracatçıları arasındadır. Tüm dünyada, her 10 saniyede 1 kişi sigara nedeniyle ölmektedir. 90'lı yıllarda 3 milyon kişi sigara nedeniyle ölmüştür.

Gençlik döneminde sigaraya başlayan kişilerin yarısı sigara nedeniyle ölmektedir; bunların yarısı orta yaş döneminde ölmekdedir.

Gelişmiş ülkelerde yaşayan erkeklerdeki tüm kanser ölümlerinin yüzde 40 ilâ 45'i, akciğer kanseri nedeniyle ölümlerin yüzde 90-95'i, akciğer hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 75'i, damar hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 20'si, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 35'i sigara nedeniyle olmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde yaşayan kadınlardaki tüm kanser ölümlerinin yüzde 10'u sigara nedeniyle meydana gelmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde kanser ölümlerinin, erkeklerde yüzde 21'i, kadınlardaysa yüzde 4'ü, sigaraya bağlı olmaktadır.

Türkiye'de, her yıl 35 bin kişinin sigaraya bağlı nedenlerle öldüğü bilinmektedir. Sigarayla gerçekçi ve başarılı bir mücadele yapılmazsa, gelecekte durumun çok daha ağır olacağı hesaplanmaktadır. Eğer önlem alınmazsa, 2000 yılında, gelişmekte olan ülkelerde sigara nedeniyle 2 milyon kişi ölecektir; 2020 yılında bu ölü sayısınınsa, onmilyonlara ulaşacağı hesaplanmaktadır.

Ülkemizde, 26 Kasım 1996 tarihinde, Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun adı altında çok önemli bir kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Bakanlığımızın da, hazırlanma ve yasalaşma sürecinde desteklediği bu kanunla, ülkemizde sigara kullanımının yaygınlığının azaltılması için gerekli yasal çerçeve, Avrupa ülkelerinden çok daha güçlü bir şekilde çizilmiş ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından diğer ülkelere örnek olarak gösterilmiştir.

Kanun, sağlık, eğitim, öğretim ve kültür hizmeti veren yerler ile kapalı spor salonlarında, toplu taşımacılık yapan her türlü nakil vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında, kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan 5 ve 5'ten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekânlarda tütün ve tütün ürünlerinin içilmesini yasaklamaktadır. Söz konusu yerlerde, tütün ve mamullerinin içilebilmesi için, ayrı yerler tahsis edilmesi ve tahsis edilen yerden sigara içilmeyen yerlere duman gidişini engelleyecek havalandırma, tecrit etme gibi tedbirlerin alınması şartı getirilmiştir.

Bu kanunla getirilen düzenlemelerin yapılmasından ve beklenilen mekânlar haricinde sigara içilmemesinin sağlanmasından, ilgili kurum amirleri sorumlu tutulmuştur.

Biz de, Sağlık Bakanlığı olarak, üç gün evvel, bu konunun hassasiyetine ve önemine binaen, tüm valilere bu konuda bir genelge yayımlamış bulunmaktayız.

Bu düzenlemenin tam olarak yerine getirilmesi için, ilgili kanunla, bir yıllık geçiş dönemi öngörülmüş idi, 26 Kasım 1997 tarihinde; yani, dün, bu geçiş dönemi süresi tamamlanmış, kanunun tüm hükümlerinin uygulanmasına geçilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütünce, bu kanunla getirilen düzenlemeler tüm dünya ülkelerine örnek olarak gösterilmekte ve ülkemizin bu alanda sağlayacağı başarının önemine dikkat çekilmektedir.

Tütün ve tütün mamullerinin sağlığa verdiği büyük zararlar da göz önüne alındığında, bu alanda başarılı olmak için, kanun hükümlerine asgarî uyumun sağlanmasının ne kadar önemli olduğu ortadadır.

Siz sayın milletvekillerinin de, bulunduğunuz yerlerde bu konuya dikkat edeceğinize inanıyor, bu kanunun ülkemize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı cevaplayan Sağlık Bakanı Sayın Halil İbrahim Özsoy'a teşekkür ediyorum.

Bu gündemdışı görüşme, iki tıp mensubunun bilimsel bir konferansına dönüştü.

Bildiğiniz gibi, sigara tüketiminin yasaklanmasıyla ilgili kanunun geçen yılki kabulü sırasında, ben, bu kürsüden, bundan sonra sigara içmeyeceğime söz vermiştim; birinci yıl dönümünde tekrar ilan ediyorum, bu bir yıl içinde sözümü tuttum, bundan sonra da tutmaya devam edeceğim. (Alkışlar)

3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, istimlak bedellerinin ödenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in cevabı

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, gündemdışı üçüncü konuşmacı, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya.

Sayın Dumankaya, devletin, istimlak bedellerini ödemesiyle ilgili gündemdışı söz isteminde bulunmuştur.

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Dumankaya.

Buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri, televizyonları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve değerli milletvekillerinin ve değerli vatantaşlarımın mübarek Miraç Kandilini de tebrik ediyorum. (ANAP, RP ve DYP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, biraz önce, burada, 55 inci Hükümetin Tarım ve Köyişleri Bakanı konuştu. Çiftçilerimizin ikibuçuk senedir bekletilen 23-24 trilyon lira parası, bu 55 inci Hükümet tarafından ödenmiştir. Yine, çiftçilerimize, gübre bedelleri -yarı yarıya sübvansiyon- peşin olarak verilmiş; bir kilogram yerine iki kilogram gübre alınması sağlanmıştır. Yani, çiftçinin alın teri kurumadan, parası, bu 55 inci Hükümet tarafından ödenmiştir. Bu bakımdan, 55 inci Hükümetin tüm bakanlarını kutluyorum; ama, bir konuya değinmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, vatandaşın yerleri istimlak edilmiş -Karayolları istimlak etmiş, Devlet Su İşleri istimlak etmiş- ama, 1992 yılının ocak ayından beri, bugüne kadar, istimlak bedelleri ödenmemiştir. Değerli arkadaşlarım, bu, bir gasptır. Şimdi, düşünün, eğer, benim o vatandaşımın vergi dairesine borcu varsa, yüzde 144 faizle ödüyor; eğer elektrik idaresine borcu varsa, ondan, yüzde 184 faizle para alınıyor; eğer telefon idaresine borcu varsa, bu para, ondan, yüzde 120 faizle alınıyor; ama, devlet istimlak etti, malını mülkünü, evini aldı, vatandaşların parasını yüzde 30 faizle ödüyor; yani ödemiyor, ödese tamam da ödemiyor.

Değerli arkadaşlarım, böyle bir devlet olmaz, böyle bir idare olmaz, böyle bir kanun da olmaz. Öncelikle bu kanunun değiştirilmesi lazımdır.

Değerli arkadaşlarım, seçim çevremize gidiyoruz. Ben, İstanbul Milletvekiliyim; Pendik'te, Kavakpınar'da, Esenyalı'da, Çamçeşme'de, Kartal'da, Yakacık'ta vatandaş yanımıza geliyor, kan ağlıyor "benim evimi istimlak ettiniz. Benim bu istimlak parasıyla yeni bir ev almam mümkün değildir; kirada oturuyorum. Devletten alacağım para var, bunu vermiyorsunuz. O zamanın parasıyla ölçüyorum, enflasyon 70'lerde hatta 145'lerde iken bana yüzde 30 nema veriyorsunuz" diyor.

Samimi olarak söylüyorum, Çamçeşme'de, kiracı olan dokuz nüfuslu bir vatandaş, evsahibi tarafından dışarıya atıldı, "çadır kuracağım" diyor; ama, devletten alacağı var.

Ben, bu konuşmayı iki ay evvel yapacaktım; ama çeşitli nedenlerle söz alamadım, şimdi yapmak zorunda kalıyorum. Şimdi, bu Hükümetten istirham ediyorum. Nasıl ki çiftçinin yüzünü güldürdü, gelsin, bu istimlak bedellerini de yılbaşına kadar ödesin. Eğer bunları yılbaşına kadar ödeyeceğiz derseniz, bu vatandaşlarımıza bir müjde vermiş olacaksınız ve şu anda bizi dinleyen vatandaşlarımız "acaba bizim paralarımız yılbaşına kadar ödenecek mi" diye sabırsızlıkla beklemektedirler. 55 inci Hükümet, tam 1992 yılının ocak ayından bugüne kadar ödenmeyen bu paraları da ödesin. Bu paralar ödenirken bu paraları ödenirken, gensoru verirler hakkınızda(!) Nasıl, Karadeniz yolunu, senelerce yapılmayan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Karadenize giden o patika yolunu -normalinde, iki geliş iki gidiş- çok görüp önerge verenler, inşallah bu paraları ödediğiniz zaman da sizin için önerge versinler; hatta sizi düşürsünler. O, sizin için bir şeref olur ve şuradan da seslenmek istiyorum. O Karadeniz yolu için önerge verenlerin, oy verenlerin, o Karadenize uçakla değil, arabayla gitmelerini tavsiye ediyorum; ama, nasıl gideceklerini de, Artvin'e, Samsun'a, Trabzon'a nasıl ulaşacaklarını da, halktan nasıl oy isteyeceklerini de seçimde göreceğiz.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'ya teşekkür ediyorum.

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) – Sayın Başkanım, halkımıza, gübreyle alakalı olarak, yanlış bilgi verildi. Müsaade ederseniz, yerimden açıklamak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Demirci, böyle bir usulümüz yok efendim.

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) – Efendim; ama, yanlış söylendi.

BAŞKAN – Sizin, İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre söz alabilmeniz için, kendi şahsınızla ilgili bir beyanın, burada, yanlış aksettirilmesi veya size sataşılması lazım. Böyle bir usul yok efendim. Ona bir başka vesile buluruz. O zaman, siz de, kendi doğru görüşlerinizi Meclis tutanağına geçirme fırsatı bulursunuz.

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) – Sayın Başkanım, burada, gübrenin yüzde 50'sinin çiftçilere geri ödendiği söyleniyor; bu yanlış. Bizden önceki hükümetlerde, 54 üncü Hükümette daha önce yüzde 30 olan iade, yüzde 50'ye dönüşmüştür ve bu devam ediyor; hâlâ devam ediyor; değişen bir şey yoktur.

BAŞKAN – Tamam efendim. Bu söylediğiniz de tutanağa geçti.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir şey söyleyebilir miyim?

BAŞKAN – Buyurun.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, sizin yönetiminizde bir husus çok dikkat çekiyor. Bir milletvekili, bir hususu yerinden arz etme yetkisine sahiptir. Siz, buna bile cevaz vermek istemiyorsunuz. Sataşma başka bir şey, yerinden bir şey ifade etmek bir başka şeydir. Onun için, her milletvekili, yerinden bir şeyleri söyleme hakkına sahiptir.

Arz eder, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kapusuz.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Öyle bir şey yok.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Açarsınız İçtüzüğü, okursunuz.

BAŞKAN – Sayın Kapusuz...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Arkadaşlara söylüyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ben, Genel Kurula ifade ediyorum.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – O zaman, herkes koro halinde konuşsun.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır efendim.

BAŞKAN – Bir milletvekilinin yerinden söz alıp bir şey ifade etmesi, ancak, usul hükümleri çerçevesinde mümkündür; usule ilişkin bir söyleyecekleri varsa, onu söylerler. Şimdi siz söylediniz; size o hakkı tanıdım. Bu yerindedir; ama, siz, esasa ilişkin bir husus söylemek istiyorsanız, İçtüzükteki usullere uygun olarak söz alıp, kürsüden söylersiniz. Yani, yerinizden yaptığınız açıklama, usulle ilgili küçük bir itirazdır; onu yaptınız zaten.

Teşekkür ederim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) –Ülkü Bey, öğrendiniz işte.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Siz farkında değilsiniz, açıklama başkadır, sataşma başkadır.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Size öğretmemişler.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Evvela, sataşmayla açıklama arasındaki farkı öğrenmeniz lazım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan size öğretti.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşma yok efendim. Bu, tamamen usulün dışında.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sataşmanın farkında değilsiniz, biz ne yapalım?!.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hiç lüzumu yok; öğrettiler işte.

BAŞKAN – Sayın grup başkanvekilleri, karşılıklı konuşma usulümüzde hiç yok efendim.

Şimdi, gündemdışı konuşmayı cevaplamak üzere, Hükümet adına, Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Dumankaya'nın gündemdışı konuşmasına yanıt vermek üzere söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Dumankaya, noktası ve virgülüne kadar katıldığımız bir belirlemede bulundu burada. Belirlemede bulundu; ama, müjde daha önceden gelmişti. Biz, 55 inci Hükümet olarak, 1997 yılının sonuna kadar, hem kamulaştırma bedellerini hem de tezyidi bedellerinin tamamını ödeyeceğimizi daha önceden açıklamıştık. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar) Açıkladıktan sonra da, ödenek gerektirmeyen ilama bağlı tezyidi bedel borçlarının ödemesini, yıllar itibariyle takvime bağlamak suretiyle, ekim, kasım ve aralık aylarında ödenmek üzere de açıklamıştık. Ekim ayındakiler ödendi, kasım ayındakiler ödendi; bunların toplamı tam 6 trilyon 100 milyar liraya ulaştı, aralık ayında da ödenecek.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bitecek mi aralık ayında?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Bitecek efendim.

Yalnız, ödenek olmaksızın ödenemeyecek kamulaştırma bedelleriyle, Kamu Ortaklığı Fonunun kamulaştırmalar nedeniyle borcu için, mutlaka bütçe ödeneğine ihtiyaç vardı. Bütçeye daha önceden bu alanda herhangi bir ödenek konulmadığı için, Kamulaştırma İdaresinin, KOF'un, kamulaştırma bedelleri ve tezyidi bedellerle ilgili bir ödemede bulunamamıştık. Ek ödenek kanun tasarısına bunların ödenmesiyle ilgili de gereken ödenek konuldu.

Değerli arkadaşlar, üzülerek belirtmek gerekir ki, ta 1980'li yıllardan beri hâlâ ödenememiş kamulaştırma bedelleri söz konusuydu. Arsasını, arazisini, tarlasını kamulaştırmışsınız, üzerinden yol geçmiş ya da su basmış; ancak, o kişilerin hâlâ o tür bedelleri ödenememişti.

Yine, Sayın Dumankaya'nın çok haklı olarak belirttiği gibi de, temerrüt faizi yüzde 30 olarak işliyordu. Burada, şu iki hususu açıkça belirtmek istiyorum. Temerrüt faizlerinin yüzde 30 olması, insan haklarına aykırı görülerek Avrupa Adalet Divanına taşınmıştı. Nitekim, oradan da Türkiye aleyhine kararlar çıkmaya başladı. 55 inci Hükümetin yaptığı ilk işlerden birisi de, temerrüt faizlerini, yasaların tanıyabildiği en yüksek oranına kadar; yani, yüzde 50'ye kadar çıkarmak oldu. Bunu yaptık; ama, yeterli değil. Bu, yasaların bize tanıdığı bir yetkiydi.

Değerli milletvekilleri, bu durum Kamulaştırma Yasasından ve kamulaştırma işlemlerinden kaynaklanan bir olgudur. Olayın kökünden çözümlenmesi, Kamulaştırma Yasasında köklü bir değişimi gerektirmektedir. Maliye Bakanlığı olarak, Kamulaştırma Yasasıyla ilgili değişiklik önergemizi hazırladık, önümüzdeki hafta Bakanlar Kuruluna sunuyoruz. Bu, Bakanlar Kurulunun aldığı bir karar üzerine Maliye Bakanlığına verilen bir görevdi; Maliye Bakanlığı bu çalışmasını bitirdi, önümüzdeki hafta Bakanlar Kuruluna sunuyoruz, imzalandıktan sonra da Yüce Meclisin onayına sunulacak.

Bu, kamulaştırma ödeneğinin yeterli olmaması ya da 1 liralık kamulaştırma ödeneğiyle 1 000 liralık kamulaştırma yapılması sonucu ortaya çıkan bu durumun engellenmesini amaçlamaktadır. Bu durum da engellendiği zaman, özellikle, geçmişle ilgili bütün bu sorunları çözdüğümüz zaman, zannediyorum, Türk toplumunun, en temel sorunlarından birisini, devletle ihtilaflı bir konuma düşmesini gerektiren bir konuyu da ortadan kaldırmış olacağız.

1997 yılı içerisinde ödenecek kamulaştırma borçları ve tezyidi bedellerin toplamı 61 trilyon lira olarak belirlenmişti. Bizim, bu belirlememizden sonra, mahkemelerden, tezyidi bedelle ilgili, yeniden -özellikle 1997 yılıyla ilgili- bazı kararlar çıktı. Onlar da bunun üzerine eklendiği takdirde, aşağı yukarı, 63 trilyon lira civarında bir ödeme söz konusu olacak. Bununla ilgili olarak, ekbütçe kanun tasarımıza gereken ödenek konuldu; yıl sonuna kadar da, tamamı ödenecektir.

Saygılar sunuyorum efendim. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı cevaplayan Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel'e teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, bugün yapılan üç gündemdışı konuşmayı, üç bakanımız cevaplandırmışlardır. Bunun için, gerçekten, bakanlarımıza, bir kere daha teşekkür ediyorum. Böylece, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, denetim mekanizmalarından birinin ciddiyetle işlemesine arkadaşlarımız vesile olmuşlardır; kendilerine teşekkür ediyorum. Bundan sonraki gündemdışı konuşmalar ve sözlü sorularda da aynı duyarlılığın, Hükümet tarafından gösterilmesini temenni ediyorum.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorsunuz; ama, neticede görevlerini yapmışlardır; bir.

BAŞKAN – Tabiî ki görevlerini yapmışlardır.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – İkincisi, 5 dakikalık konuşmaya 20 dakika cevap vermek de, herhalde, biraz, hakkın suiistimalidir. Sizin, bu konuda daha duyarlı olmanız gerekir.

BAŞKAN – Konunun gereğine göre haklarını kullandıkları kanaatindeyim. O, İçtüzük konusu efendim.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Hayır... Danışıklı dövüşe dönüyor biraz; o konuşsun, o da kalksın, yarım saat oradan cevap versin!..

BAŞKAN – Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’na, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1160) 20 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 26 Kasım 1997 tarihinde Almanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu'nun dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İkinci tezkereyi okutuyorum:

2. – İrlanda’ya gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1161) 20 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 26 Kasım 1997 tarihinde İrlanda'ya gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü S. Gürel'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. – Romanya ve Fransa’ya gidecek olan Devlet Bakanı Işın Çelebi’ye, dönüşüne kadar, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1162) 20 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Kasım 1997 tarihinden itibaren Romanya ve Fransa'ya gidecek olan Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. – Finlandiya’ya gidecek olan Çevre Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1163) 25 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Avrupa-Akdeniz İşbirliği Çevre Bakanları Konferansına katılmak üzere, 26 Kasım 1997 tarihinde Finlandiya'ya gidecek olan Çevre Bakanı İmren Aykut'un dönüşüne kadar; Çevre Bakanlığına, Devlet Bakanı R. Kâzım Yücelen'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Son tezkereyi okutuyorum:

5. – Romanya’ya gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer’e, dönüşüne kadar, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1164) 26 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

"Avrupa Birliği-Karadeniz Bölgesi: Dünya Enerji Piyasasındaki İki kilit Aktör Arasındaki İşbirliğinin Genişletilmesi" konulu Bakanlar Konferansına katılmak üzere, 27 Kasım 1997 tarihinde Romanya'ya gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in dönüşüne kadar; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Gündemde bulunan bir kanun teklifinin geri verilmesine dair önerge vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

6. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan, Bilecik Milletvekili Şerif Çim, Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın, İstanbul Milletvekili A. Ziya Aktaş ve Adana Milletvekili Arif Sezer’in, İstiklâl Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatanî Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini (2/388) (S. Sayısı : 308) geri aldıklarına ilişkin önergesi (4/275)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurul gündeminde bulunan 308 Sıra Sayılı İstiklâl Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatanî Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimizi, İçtüzüğün 75 inci maddesi uyarınca, geri alıyoruz.

Gereğini saygılarımızla arz ederiz. 26.11.1997

Hakan Tartan Şerif Çim

İzmir Bilecik

Hikmet Aydın Ziya Aktaş

Çanakkale İstanbul

Arif Sezer

Adana

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Kanun teklifini takabbül mü ediyor Refah Partisi Grubundaki arkadaşlarımız?

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Bizim oyumuzun manasını sormanıza gerek yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Oylama anlaşılmamış efendim. Tekrar hatırlatıyorum... (RP sıralarından gürültüler)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Anlaşıldı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, anlaşılmadığı ortada. Anlaşılıp anlaşılmadığını şimdi anlarız.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – O kanun teklifinin gündemde kalmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, gündemde bulunan bir kanun teklifinin geri verilmesine dair kanun teklifi sahiplerinin önergesi var.

Bunu oylarınıza sunuyorum: Kanun teklifinin geri verilmesini kabul edenler işaret buyursunlar. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin 116 ncı sırasında bulunan kanun teklifi, böylece, geri verilmiştir değerli arkadaşlarım.

Danışma Kurulunun önerileri vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – (11/13) esas numaralı gensoru önergesinin görüşme günü ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılması ve 3 Aralık 1997 Çarşamba ve 10 Aralık 1997 Çarşamba günkü birleşimlerde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

27.11.1997

Danışma Kurulunun 27.11.1997 Perşembe günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin, Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

Uluç Gürkan

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı V.

Lütfü Esengün Ülkü Güney

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Turhan Güven Ali Ilıksoy

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Oya Araslı Metin Işık

CHP Grubu Başkanvekili DTP Grubu Başkanvekili

Öneriler:

1. 24.11.1997 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu Hakkındaki (11/13) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 2.12.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

2. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 169 uncu sırasında yer alan 379 sıra sayılı kanun teklifinin, bu kısmın 14 üncü sırasına, 101 inci sırasında yer alan 280 sıra sayılı kanun teklifinin 15 inci sırasına, 178 inci sırasında yer alan 389 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına alınması; Genel Kurulun, 3 Aralık 1997 Çarşamba ve 10 Aralık 1997 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Şimdi, önerileri sırasıyla okutup oylarınıza sunacağım.

1 inci öneriyi okutuyorum:

1. 24.11.1997 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu Hakkındaki (11/13) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 2.12.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci öneriyi okutuyorum:

2. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 169 uncu sırasında yer alan 379 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 14 üncü sırasına, 101 inci sırasında yer alan 280 sıra sayılı kanun teklifinin 15 inci sırasına, 178 inci sırasında yer alan 389 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına alınması; Genel Kurulun 3 Aralık 1997 Çarşamba ve 10 Aralık 1997 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, görev bölümünü yapamamış olan komisyonlardan, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun, 2 Aralık 1997 Salı günü saat 14.00'te kendi salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmasını rica ediyorum. Komisyonun toplantı yer ve saati ayrıca ilan tahtasına asılacaktır.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168)

BAŞKAN – Şimdi, 625 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız; ancak, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapamadığından, tasarının müzakeresini erteliyoruz.

2. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335)

BAŞKAN – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız; ancak, bu tasarının komisyonca geri alınan maddeleriyle ilgili rapor gelmediğinden, müzakeresini ertelemek zorunda kalıyoruz.

3. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin görüşmelerinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

4. – 4219 Sayılı 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı (A) İşaretli Cetvelde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/673) (S. Sayısı : 393) (1)

BAŞKAN – 4219 Sayılı 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı (A) İşaretli Cetvelde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon ve Hükümet yerini aldı.

Geçen birleşimde, tasarının 1 inci maddesi üzerindeki görüşmelere başlanmış ve bu madde üzerinde, Refah Partisi Grubu adına konuşma tamamlanmıştı.

Gruplar adına başka söz isteyen var mı? Yok.

Geçen birleşimde, Kayseri Milletvekili Sayın Salih Kapusuz ve Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat tarafından kişisel söz talebinde bulunulmuştu.

Sayın Kapusuz?.. Yok.

Sayın Polat, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Polat, 1 inci madde üzerindeki konuşma süreniz 5 dakikadır.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 1 inci maddesi üzerinde şahsım adına görüşlerimi belirtirken şu noktalar üzerinde durmak istiyorum:

Hükümetimiz haziran ayı sonunda görevi Cumhurbaşkanına devrettikten sonra, yeni gelen Hükümetin Maliye Bakanı, ilk önce, bütçenin -temmuz ayında yanılmıyorsam- 1,1 katrilyon liralık açık vereceğini belirtmişlerdi; sonradan, bu açığın 2,5-3 katrilyonu bulacağı belirtildi; önümüze gelen teklifte ise, açığın sene sonuna kadar 2,6 katrilyon olacağı belirtiliyor; nihayet, en sonunda, tasarı, 1,9 katrilyon liralık bir ekbütçe isteğiyle huzurunuza gelmiş bulunuyor. Bu da gösteriyor ki, bu Hükümet, bu açıklar üzerinde tam ve belirgin bir fikir birliğine varmış değil, çelişkili birtakım ifadeler kullandığı kanaatindeyiz.

Tasarının maddelerine -bu paraların neler için istendiğine- baktığımız zaman, bunun 427 trilyon lirasını faiz ödemelerine istiyor. Şimdi, faiz ödemelerinde şuna dikkatinizi çekmek isteriz: Bundan önceki Hükümet döneminde, şubat ayında, faiz ödemeleri, bono faizleri net olarak yüzde 83'e kadar düşmüştü. Şubat ayından sonra -hepimizin bildiği, meydana gelen olaylardan sonra- bu faizlerde bir miktar yükselme olsa bile, bizim Hükümetin, görevi 55 inci Hükümete devrettiği zaman, faizler, bono faizleri net olarak yüzde 80-90 civarında bir orandaydı; fakat, biz görevi devrettikten sonra, bilhassa ekonomiden sorumlu devlet bakanının "sene sonunda faizler, enflasyon yüzde 100'ü geçecek" ifadeleri üzerine, bono faizlerinde büyük bir artış meydana geldi ve faizler yüzde 130, yüzde 140'a kadar çıktı. Neticede, şu anda ise, bu bileşik bono faizleri yüzde 125, yüzde 115 civarında dolaşmaktadır.

Neyi söylemek istiyorum; yani, şu faiz ödemelerinde, bir büyük rakam da, bu Hükümetin yapmış olduğu ve bilhassa bir bakanının yanlış beyanı sonucu yükselen enflasyondan dolayı, bono faizlerinin artmasından dolayı meydana gelmiştir.

Tasarının gerekçesinde -hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de burada- sanki, bütün bu ekbütçenin vebali bir önceki Hükümetinmiş gibi gösterilmek istendiği için ben bunun üzerinde durmak istiyorum ve burada bir noktayı daha -çok merak ettiğim için- söylemek istiyorum.

Şimdi, bugünlerde, gazetelerde, şok bir tedbir getirilerek, enflasyonun yüzde 15'e, yüzde 20'ye düşeceğinden bahsediliyor; peki. O zaman, Anadolu'daki bütün halk şunu düşünüyor ve ben de soruyorum: "Bu Hükümet, hâlâ 257 gün vade ve yüzde 115 net faizle borçlanırsa; önümüzdeki yıl, gerçekten, dedikleri gibi enflasyonu yüzde 20'ye düşürecek olurlarsa; bu sefer, bu bonolara yüzde 80, yüzde 90 net faiz öderlerse, bunun hesabını, bu halka nasıl verecekler?"

Ayrıca, burada, 370 trilyon liranın personel giderlerine verileceği belirtiliyor. Burada da önemli bir nokta var; o da şu: Bu Hükümet geldikten sonra, sürekli bir memur kıyımına girdi, hem de buradaki bir memuru doğunun en ücra köşesine, güneydoğunun en ücra köşesine kadar tayin etmeye başladı ve bunlara da birtakım yolluklar ödemek zorunda kaldı; partizanca, yeni birtakım elemanlar almaya kalktı; bu personel için vermiş olduğu miktarların büyük bir bölümünün buraya gittiğini de, yine burada belirtmek isterim.

Yine, burada, Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalara 250 trilyon lira para verileceği söyleniyor; doğrudur. Yalnız, burada, şunu da söylemek isterim: Bizim Hükümetimiz döneminde çıkarılan ve yurt dışındaki işçilere emeklilik hakkı tanıyan kanunun Cumhurbaşkanınca veto edilmesinin ve ondan sonra da o kanunun bu Meclisten çıkarılmaya çalışılmasına rağmen, şubattan sonra gelen o kargaşa ortamında çıkarılamamasının da bu açıkta rolü olduğunu belirtmek istiyorum.

Burada, çok üzerinde durmak istediğim iki konu da şudur: Yatırım ödeneklerine 117 trilyon lira para ayrılmış; fakat, bu Hükümet, geçen Hükümet döneminde para ayrılan birçok yatırımı ihaleye bile çıkarmıyor. Mesela, kendi ilimden bir misal vereyim. Hava terminal binası var; 200 milyar lira parası var, Ulaştırma Bakanlığınca ihaleye bile çıkarılmıyor, erteleniyor, durmadan erteleniyor. Mesela, yatılı bölge okulu; en çok ağırlık verilen okullar İspir ve Çat'ın 45'er milyar liralık ödenekleri yatırım programında olmasına rağmen o bile ihaleye çıkartılmazken, yatırım ödeneklerine ayrılan 117 trilyon liranın nerelere ayrılacağını merak ediyorum. Sayın Bakanımız, bunu da açıklarsa memnun oluruz.

Bir de, şurada, çok önemli bir nokta var; biraz önce gündemdışı konuşmada da gündeme geldi: "62 trilyon lira kamulaştırma ve tezyidi bedeller" deniliyor. Bu bedeller, ta 1980'li yıllardan kaldığına ve bir ay sonra da yeni bütçe çıkacağına göre, bunu buraya koymaktaki maksat şudur: Ne kadar kambur varsa, bu Hükümet, bu bütçenin üzerine koymak istiyor, bundan sonra hazırlayacağı bütçedeki rakamları da oldukça küçültmeye çalışıyor. Yoksa, bir ay sonra, kendi hazırlayacağı bütçeye 62 trilyon lirayı koyarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Polat, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ASLAN POLAT (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

Kendi hazırlayacağı bütçeye 62 trilyon lirayı koyduğu zaman...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Onlar acil; onun için.

ASLAN POLAT (Devamla) – Arkadaşım, sadece Karadeniz yolunu bahsediyor; gel, seninle bir Ardahan'a, bir Erzurum'a, bir Kars'a gidelim, bir de oraların yollarına bakalım. (RP sıralarından alkışlar)

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Ben Erzurum'dayım...

ASLAN POLAT (Devamla) – Bir dakika... Bir dakika... Öyle lafla değil... Başbakanı bulmuşsunuz, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanını bulmuşsunuz, bakanların hepsi Karadenizli; sadece Karadeniz; Doğu, Güneydoğu hiç yok, onu bilin.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Ben Erzurum'dayım...

ASLAN POLAT (Devamla) – Zaten, kabinede, doğudan bir tek bakan olmaması da, bunu gösteriyor.

Bir hususa daha değinip, konuşmamı bitireceğim; çünkü, vakit kalmadı. Ekbütçede, transfer ödeneklerine 485 trilyon lira para ayrıldığı belirtiliyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda soruldu ve "50 trilyon liranın Millî Savunma Bakanlığına verileceği" belirtildi.

Mayıs ayında, Millî Savunma Bakanlığından askerî bir yetkilimiz, Kuzey Irak operasyonu olduğu zaman "Biz bu operasyonu, tamamen kendi inisiyatifimizle yaptık, Hükümetten hiçbir yardım alamadık" diye bir beyanatta bulunmuştu. Ekbütçe bugün çıkacağına göre, Silahlı Kuvvetlerin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Polat, sürenizi, Sayın Dumankaya ile tartışmaya harcadınız yani...

ASLAN POLAT (Devamla) – Ama, o tartıştı, ne yapayım!..

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayın efendim.

ASLAN POLAT (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

Şimdi, şunu söylemek istiyorum: Bu ekbütçe yeni çıkacağına göre, bundan sonra da Silahlı Kuvvetlerimiz Kuzey Irak'ta bir kaç operasyon daha yaptığına göre ve ekbütçeyle yalnız 50 trilyon liraya ihtiyacı olduğuna göre, demek ki, bundan önceki Hükümet ve hiçbir Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Silahlı Kuvvetlerini parasız bırakmamıştır; çünkü, o Silahlı Kuvvetlerde çalışan askerler, hepimizin kardeşi, oğlu, yeğeni olduğu için, anneler, babalar evlerindeki yorganlarını satar, askerini silahsız ve parasız bırakmaz. Orada, sırf o Hükümeti yermek için yanlış bir ifade kullanıldığı kanaati bizde hâkimdir.

Vakit kalmadığı için konuşmamı uzatamıyorum; ama, ekbütçenin hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat'a teşekkür ediyorum.

1 inci maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

1 inci maddeye bağlı cetvelin bölümünü okutup, oylarınıza sunacağım.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

1 sayılı cetvel :

A) MALİYE BAKANLIĞI

Program

Kodu Açıklama Lira______________

930 Malî Transferler 1 835 000 000 000 000

BAŞKAN – 1 inci maddeye bağlı cetvelin bölümü okunmuştur; oylarınıza sunuyorum...

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Oylamada karar yetersayısı istenmektedir.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Cetvelin birinci bölümü kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi kabul edilen cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Sayın Başkan, karar yetersayısı var mıydı?

BAŞKAN – Dİvan Üyesi arkadaşlarımızın ifadesine göre var efendim.

Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – 4219 sayılı 1997 Malî Yılı Bütçe Kanuna bağlı “Genel Bütçeli Dairelerce 237 Sayılı Taşıt Kanununa Göre 1997 Yılında Satın Alınacak Taşıtları Gösterir Cetvel”in Millî Savunma Bakanlığı ve Devlet İstatistik Enstitüsüne ait bölümlerine, ilişik (2) sayılı cetvelde yazılı taşıtlar eklenmiştir.

BAŞKAN – 2 nci madde üzerinde söz isteyen?..

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Refah Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak konuşacaklar efendim.

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Yakup Budak söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Budak. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Budak, konuşma süreniz 10 dakikadır.

RP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK (Adana) – Sayın Başkan, değerli üyeler, kıymetli arkadaşlar; sözlerime başlarken, mübarek miraç kandilinizi ayrı ayrı kutluyorum; ayrıca, aziz halkımızın da miraç kandillerini tebrik ediyorum, hayırlara vesile olmasını Cenabı Mevladan niyaz ediyorum.

55 inci Cumhuriyet Hükümeti de bir ekbütçeyle Millet Meclisinin huzuruna gelmiştir. Bu uygulama ilk olan bir uygulama değil; daha önceki hükümetler de bu şekilde Meclisin huzuruna gelmişlerdi; fakat, 55 inci Hükümet, buekbütçeyi getirirken birçok iddialarla gelmişti; ama, getirdikleri ekbütçeyle kendi iddialarını da çürütmektedirler. Geçen dönemdeki bütçe açıklarını ifade ederken verdikleri rakamları getirdikleri ekbütçeyle yalanlamaktadırlar.

Şimdi, getirilen ekbütçede ne var; Devlet Su İşleri, Köy Hizmetleri, Karayolları işçilerinin vizelerinin yapılabilmesi ve Maliye Bakanlığının ilgili tertibinden, bu genel müdürlüklerin ilgili tertibine kaynak transferi öngörülmektedir. Ayrıca, kamulaştırma bedellerinin, tezyidi bedel davalarının neticesinde hâsıl olan rakamların ödenmesi için Hükümet yetki istemektedir ve bunu getirmektedir.

Elbette bunlar yapılması lazım gelen işlerdi ve bu noktada da geçici işçiler önemli bir yer tutmaktadır. Gerçekten, Karayolları bünyesinde, Devlet Su İşleri bünyesinde, Köy Hizmetleri bünyesinde, Orman Bakanlığımız bünyesinde, toplumsal bir yaramız olan, sosyal hayatımızı ve çalışma barışımızı da ciddî şekilde etkileyen geçici, mevsimlik işçilerimiz vardır. Maalesef bu zamana kadar bu işçilerin sorunları çözümlenememiştir; kadroya geçirilmeleri noktasında geçmiş hükümetler elbette üzerlerine düşenleri yapmışlardır.

Bilhassa şunu özellikle vurgulamak istiyorum: 54 üncü Hükümet zamanında çıkarılan bir teklifle 3 500 DSİ işçisine kadro verilmişti; gönlümüz arzu ederdi ki, getirilen bu ekbütçeyle bu kadroların sayıları biraz daha fazlalaşsın ve çalışan işçilerimizin sıkıntıları biraz daha giderilebilmiş olsun.

Konu, geçici işçiler olunca, mevsimlik işçiler olunca, elbette, bu geçici işçilik, mevsimlik işçilik, bu işçilerin yıl boyunca çalışamamaları, kendi sorunu değildir, sistemden kaynaklanan bir sorundur. Muhakkak suretle, iktidara gelenler, buna çözüm bulmakla mükelleftirler ve bu çözümü bulurken de bu işçilerimiz ister altı ay ister yedi ay çalışsınlar, getirilen vizeyle bu sürelerin uzatılması teklif edilmektedir; güzel, yerinde bir karardır; ama, bütün zamanlarda geçerli olabilmesi için de, bu işçilerimizin sosyal haklarından bilhassa sağlıkla ilgili sorunlarının halledilmesinde, emekliliğe prim olarak sayılmasında da bu işçilerimize bir esneklik getirilmelidir. Yani, yedi ay, sekiz ay da çalışmış olsalar bu geçici işçilerimiz, bunlara bir çözüm bulmak mecburiyetindeyiz.

Tabiî ki, 2 nci maddeyle, Millî Savunma Bakanlığımızın ve Devlet İstatistik Enstitüsünün birtakım taşıt alımları için rakamlar istenmektedir. Elbette, önümüzde bir istatistik yapılacaktır, bir seçmen sayımı yapılacaktır ve Millî Savunma Bakanlığımızın güvenlikle ilgili hizmetlerini görebilmesi için de bütçeden bir kaynağın aktarılması gerekmektedir. Bu taşıtların alımı, elbette, güvenlik güçlerimizin görevlerini yapmalarında bir kolaylık getirecektir, bir sıkıntıyı giderecektir; aynı zamanda, önümüzdeki günlerde Devlet İstatistik Enstitüsünün yapacağı nüfus tespitinde de İstatistik Enstitüsünün araç ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde büyük bir fayda sağlayacaktır.

Muhterem arkadaşlar, baştan beri de ifade ettiğim gibi, bu ekbütçe, 1 katrilyon 835 trilyon liralık bir ekbütçedir; bu da, borçlanma suretiyle gerçekleştirilecektir. Bu noktada, bu geçici işçilerimize, mevsimlik işçilerimize ve bilhassa kamulaştırmalardan ve tezyidi bedel davalarından doğan borçların ödenmesi noktasında kolaylık getirdiği için de, ben, bu ekbütçenin olumlu noktalarının olduğunu söylüyor, hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.(RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak'a teşekkür ediyorum.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekilimiz Sayın Aykon Doğan konuşacaklar.

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Aykon Doğan söz istemişlerdir.

Buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR(Samsun) – Sayın Başkan, söz istiyorum...

BAŞKAN – Komisyon Başkanı da söz talebinde bulunmuşlardır, söz vereceğim efendim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR(Samsun) – Bir noktaya değinmek istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Başkan, kürsüde şimdi bir grup sözcümüz var; Komisyon olarak, siz, her an söz isteyebilirsiniz; sırasında, söz vereceğim.

Buyurun Sayın Doğan.

DYP GRUBU ADINA ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok önemli sosyal bir konuyu düzenleyen bu madde dolayısıyla huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum.

Sosyal güvenlik açısından en önemli hak, çalışma hakkıdır. Toplumda, herkesin mutlaka bir işi olması, en önemli sosyal olaydır. Devlet hayatında, esas itibariyle, geçici işçi çalıştırma konusu, devam edegelen bir sorundur. Özellikle 54 üncü Hükümet zamanında, Devlet Su İşlerinde geçici olarak çalışan işçilerin, kadroya alınması...

BAŞKAN – Sayın Doğan, siz, bu kanun tasarısının 2 nci maddesiyle ilgili söz aldınız. Biraz önce de, Komisyon Başkanı "başka madde üzerinde konuşuluyor" diye uyarıda bulunuyordu. Zannediyorum, siz de, geçici maddeyle ilgili görüşlerinizi beyan ediyorsunuz.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Sayın Başkan, bu tasarının bir an önce yasalaşması bakımından meseleyi toparlayarak götürmek istiyorum.

BAŞKAN – Oldu efendim; 2 nci madde üzerinde görüşüyorsunuz.

Buyurun.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Bu konudaki görüşlerimi açıkladıktan sonra 2 nci maddeye geleceğim; çünkü, benden önce grubu adına söz alan arkadaşımız da bu konuya değinmişti. Gündeme gelen bir konu olduğu için bu geçici işçi sorunu, buna da, müsaadenizle, kısaca değinmek istiyorum.

Gerçekten, devletin, bu geçici işçi sorununa temelli bir çözüm bulmasını Doğru Yol Partisi olarak beklemekteyiz; çünkü, hayat devam etmektedir. Bir işçi, belli bir süre çalıştıktan sonra, onun işi ve sosyal hakları o noktada kesilmektedir; ondan sonra, nasıl yaşayacağı, o işçinin kendi başına çözümleyeceği bir sorun olarak devam edegelmektedir. Bu itibarla, geçici olarak çalışan kamu işçilerinin çalışma sürelerinin bir müddet daha uzatılarak, meseleye sosyal açıdan yaklaşılmasını memnuniyetle karşıladığımı bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

Diğer taraftan, her ne kadar, 1997 bütçesinde harcamaların artırılması konusuna katılmamakla beraber -Türkiye'nin güvenlik sorunu önemli bir husustur- güvenliği ilgilendiren bu madde bakımından da, bu kanun tasarısıyla getirilen ödenek artırımına da, Doğru Yol Partisi olarak müspet yaklaşıyoruz ve bunu da memnuniyetle karşılıyoruz.

Değerli milletvekilleri, burada, tabiî, biraz, maddenin sınırlarını aşmakla beraber, değinmek istediğim önemli bir husus vardır: Bugün, geçici işçiler Devlet Su İşleri ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde yoğunlaşmıştır. Bu işçilerin çalışma sürelerinin uzatılması önemli bir konudur; Devlet Su İşleri bakımından önemli bir konudur, Köy Hizmetleri bakımından önemli bir konudur. Bu iki kuruluşumuzun, memleketimize -gerek köy hizmetleri bakımından, gerekse sulamalar ve baraj inşaatları bakımından- önemli hizmetler verdiğini de burada belirtmek istiyorum.

 

Bu önemli hizmetler içinde, mesela, Devlet Su İşlerinin ve Köy Hizmetlerinin gayretleriyle yurdumuzda pekçok alan sulamaya açılmıştır ve açılmaya da devam etmektedir. Devlet Su İşlerinin ve Köy Hizmetlerinin sulamaya açtığı alanlarda bize intikal eden önemli bir nokta vardır, o da şudur: Sulu tarıma geçilmesiyle birlikte, çeşitli bakanlıklar arasında bir koordinasyon eksikliği vardır. Bugünlerde Anadolu'da pancar ekim zamanıdır. Devlet Su İşleri, bir ovada sulama alanlarını genişletmiş ve köylü, sulu tarıma geçmiştir; fakat, her ne hikmetse, bakanlıklar arasındaki koordinasyonsuzluk sebebiyle, pancar ekim alanlarında bir genişleme olmamıştır. Bir örnek vermek gerekirse; Konya'nın pekçok ovasında, Isparta'nın Şarkikaraağaç Ovasında sulama alanları önümüzdeki yıl birkaç misli artacağı halde, pancar ekim alanlarındaki kısıtlama, geçen yıldaki sınırları içinde tutulmuştur. Bu örnekleri, Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Ege, İç Anadolu ve Marmara Bölgelerinde çoğaltmak mümkündür.

Burada, Yüce Meclisin ve ilgililerin dikkatine sunmak istediğim husus şudur: 120 trilyonluk bir yatırım ödeneğinin büyük bir kısmı, sulama işlerinde kullanılacaktır. Sulama işlerinde kullanılacak bu ödenekler, Devlet Su İşlerinde ve Köy Hizmetlerinde çalışan geçici işçilerin çalışma sürelerinin artırılması suretiyle de, daha geniş alanların sulama imkânını beraberinde getireceğinden, sulu tarıma geçiş konusunda da bakanlıklar arasında bir işbirliğine İhtiyaç vardır.

Buradan, çok genel bir konuyu özellikle belirtmek istiyorum. Bugünlerde, sulu tarıma paralel olarak, Türkiye'nin her yerinde pancar ekim alanlarının gözden geçirilmesine ihtiyaç vardır. Bunları artırmak lazımdır. Yurt dışından şeker ithal eden Türkiye'de, sulu tarıma önemli bir alternatif olan, toprağın azotla zenginleştirilmesi bakımından önemli bir alternatif olan pancar alanlarını, Hükümetin, bu ekim döneminde -özellikle sulu tarıma açılan alanları- dikkate alarak genişletmesi lazımdır. Bunu da, bu vesileyle ifade ediyorum.

Bu bütçede getirilen bu iki alandaki ödeneklerin memleketimize hayırlı olmasını diliyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan, Isparta Milletvekili Sayın Aykon Doğan'a teşekkür ediyorum.

Plan ve Bütçe Komisyonu Sayın Başkanı, bir söz isteminiz olmuştu...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Vazgeçti...

NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Sayın Başkan, bir konunun düzeltilmesini istiyorum; sanıyorum tutanaklara yanlış geçti. Sayın Aykon Doğan "toprağı azot yönünden zenginleştiren pancar bitkisidir" dedi. Pancar bitkisi toprağı zenginleştirmez. Tutanaklara doğru geçmesi için söylüyorum.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Pancar bitkisi toprağı azot bakımından zenginleştirir. Tarım uzmanlarına sorabilirsiniz. Doğrudur bu.

BAŞKAN – Bu, bilimsel bir tartışma olacak herhalde; böyle, burada çözümlenebilecek bir konu değil.

Değerli arkadaşlarım, kişisel söz taleplerine geçiyoruz.

Kayseri Milletvekili Sayın Salih Kapusuz?.. Yok.

Sayın Mehmet Keçeciler, buyurun.

MEHMET KEÇECİLER (Konya) – Başka talep yoksa, vazgeçiyorum.

BAŞKAN – Adana Milletvekili Sıtkı Cengil, buyurun.

MEHMET KEÇECİLER (Konya) – Sayın Başkan, konuşmak istiyorum. (RP sıralarından "Olmaz, olmaz" sesleri)

BAŞKAN – Efendim, fark etmez. Sıtkı Cengil Beyin konuşma hakkı zaten vardır. Yani, başka arkadaşımız konuşmayacaksa, Genel Kurulun vaktini tasarruf etmek bakımından ben de vazgeçeyim demişti; ama...

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Öyle bir usul var mı Sayın Başkan?

BAŞKAN – Sayın Cengil'in söz hakkını ortadan kaldırmaz efendim. Şarta bağlı ifade etti zaten.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Ya vazgeçer ya vazgeçmez...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Keçeciler.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

MEHMET KEÇECİLER (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz ekbütçeye gerçekten ihtiyaç vardır; çünkü, Türkiye, 1997'nin başında tespit ettiğimiz geçen yılki bütçenin içerisine sığmamaktadır; dolayısıyla, bu ekbütçeyi mutlaka çıkarmak zaruretindeyiz.

Zaten, bu bütçeyi çıkarmak için huzurumuza getiren Hükümetin bu talebini, Meclis olarak daha fazla zorlaştırmamalıyız diyorum. Bugün mübarek kandildir; insanlarımızı daha fazla tutmanın âlemi yoktur diyorum.

Hepinizin kandilini tebrik ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Mehmet Keçeciler'e teşekkür ediyorum.

Adana Milletvekili Sayın Sıtkı Cengil; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

SITKI CENGİL (Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime başlarken, hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Aslında, ben de, Sayın Keçeciler gibi, böyle mübarek bir günde arkadaşları çok fazla meşgul etmeyi istemezdim; ama, halkımız, bizden, bazı gerçekleri dile getirmemizi beklemektedir.

O gerçek de şudur: Hemen sözlerimin başında ifade etmek istiyorum; eğer, Türkiye, bu Hükümetle yola devam ederse, eğer bu Hükümet biraz daha işbaşında kalırsa, şunu herkes bilmektedir ki, halkın durumu günden güne daha kötüye gidecektir.

Bunu niçin söylüyorum: Bir iki tespitimi yaparak, daha doğrusu bir iki konuya dikkatlerinizi çekerek, meseleyi 70 milyon halkımızın vicdanına arz etmek istiyorum.

Bakınız, bu Hükümet çok iddialı bir şekilde işbaşına geldi ve işbaşına gelirken de, çok iddialı, ekonomiden sorumlu bir Devlet Bakanımız vardı "puromu iki saniye çıkarır konuşursam, şu kadar dolar isterim medyadan, basın mensuplarından" diyen. Bu Sayın Bakanın, işbaşına gelir gelmez yaptığı ilk iş, ilk icraat ne olmuştur; "enflasyon yüzde 100'ü geçecek" demek olmuştur. Değerli arkadaşlar, bunun altını çizerek ifade ediyorum ki, bu ifade, spekülatif bir ifadedir, spekülatif amaç taşımaktadır.

Sayın Bakan o gün bunu niye söylemiştir; gelir gelmez rantiye çevrelerine diyet borcu ödeyeceklerdi, borçlanacaklardı. Borçlanırken de, "bakın, bize borç verirken öyle gafil avlanmayınız; enflasyon yüzde 100'lere çıkacak, payınızı isterken de bunu dikkate alarak isteyin" demiştir ve piyasaları altüst etmiştir. Daha önceki Hükümetin yüzde 100'ler seviyesine, hatta yüzde 80'ler seviyesine indirdiği faizleri, yüzde 120'lere, yüzde 130'lara çıkarmıştır.

Bununla da yetinilmemiş, arkasından birkaç ay geçtikten sonra bir başka ifadesinde -ifadelerin tamamı manidardır- "enflasyon yüzde 50 olacak" demiştir. Bu da bilerek söylenen bir sözdür; spekülatif amaçlıdır. Vurgulayarak söylüyorum. Niye; çünkü, bütçe yapılacak; bütçede yatırımlara pay ayrılacak, memura verilecek, işçiye verilecek, emekliye verilecek... Değerli arkadaşlarım, "enflasyon yüzde 50 olacağına göre, işçi ve emekli de, memur da, Bağ-Kur'lu da insaflı davransın; biz yüzde 30 vereceğiz, bu yüzde 30'la iktifa etsin" deniliyor.

Bunların tamamı bu amaçlar için söylenmiştir. Yatırıma pay ayırmamak için, işçiye para vermemek için, emekliye para vermemek için, memura para vermemek için söylenmiştir ve neticesi de, maalesef bu şekilde bütçede tahakkuk ettirilmiştir.

Bir başka ifade: Sayın Bakan yurtdışına gitti, dönerken "şok tedbirler alacağız; ekonomi, şok tedbirler gerektiriyor, şok tedbirler alacağız" diyor. Sayın Bakan bunları söyler söylemez, daha yurda dönmeden, bir bakıyorsunuz ki, hisse senetleri tepetakla aşağı inmiş. Peki size soruyorum; merak eden arkadaşlarıma da, medyada köşe yazarlığı yapan insaf sahibi insanlara da söylüyorum: Bu sözler söylendikten sonra, borsadaki bu dalgalanmadan kimler menfaatlendi, kimler parsayı topladı?!. Bunun bir tespitinin yapılması lazım. Bunun, Sayın Bakanla ilgisi var mı yok mu, bunları bilerek mi söylüyor?.. Eğer, bilerek söylüyorsa, açıkça ifade ediyorum, bu, bir ihanettir; ama, bilmeyerek söylüyorsa da, öyle bir insanın, bir saniye dahi o makamı işgal etmemesi lazım, o makamda bulunmaması lazım. (RP sıralarından alkışlar) Bunları bilerek söylüyorum ve bunlar, Türkiye'nin gerçekleri.

Onun için de, siz, bu Hükümete ekbütçe de verseniz, bilmem ne verirseniz verin, bunların, halkın menfaatına yapacakları bir şey yoktur. Bütün çabanız, bütün uğraşmanız, rantiye kesimine kaynak aktarmanızdır.

Bakınız, biz, enflasyonu yüzde 73'lere indirdik; gelir gelmez, yüzde 93'lere çıkardınız ve işte, bilmem ocak ayından sonra enflasyon düşecek deniliyor. Bakın, değerli arkadaşlar, ekonomiyi az çok bilen arkadaşlara söylüyorum, piyasalarda dolaşan arkadaşlara söylüyorum, siz, eğer, bu aylarda enflasyonu bu seviyeye çıkarırsanız, zaten fakir fukarayı ezmiş olursunuz, fakir fukaranın iflahını kesmiş olursunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Mübarek günde yalan söyleme.

BAŞKAN – Sayın Cengil...

SITKI CENGİL (Devamla) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Konuşmanızı, maddenin içinde kalarak bitirmenizi rica ediyorum...

SITKI CENGİL (Devamla) – Sayın Başkan, maddenin tamamıyla ilgili...

BAŞKAN – ...çünkü, şu ana kadar maddeyle ilgili herhangi bir sözünüz olmadı.

SITKI CENGİL (Devamla) – Tamam, bütçeyle alakalı...

BAŞKAN – Ama, o, tümü üzerinde konuşulur. Bakın kendiniz de söylüyorsunuz; bütçeyle ilgili görüşler, bütçenin tümü müzakere edilirken söylenir; şimdi, 2 nci maddeyi müzakere ediyoruz.

SITKI CENGİL (Devamla) – O zaman fırsat bulamadık Sayın Başkan.

BAŞKAN – Onun için, herhalde, oraya gelme fırsatı bulamadınız.

Hemen tamamlayın lütfen.

SITKI CENGİL (Devamla) – Eğer, siz, bu ayda, bu enflasyonu bu rakama çıkarırsanız, halkı ezersiniz. Niye; bütün harcamaların yapıldığı ay bu aydır. Vatandaş çocuğunu okula gönderecek, harcama yapıyor; kışlık temin edecek, harcama yapıyor; akaryakıt alacak, harcama yapıyor. Siz, vatandaşı eziyorsunuz, fakir fukarayı eziyorsunuz, ondan sonra da, ekbütçeydi, bilmem şok tedbirlerdi, bilmem şuraya inecek, buraya inecek diyorsunuz.

 

Sayın Başbakan da aynı yanlışın içerisinde. Aarkadaşım laf atmasaydı söylemeyecektim. "Bu kış zor geçecek" diyor; sıkıştırılınca da "işte, efendim, ben ekonomik olarak demedim de, bu kış çok kar yağacak dedim."

Sayın Başbakan, bırakın da, Meteorolojiden sorumlu Devlet Bakanı bu konuyu açıklasın, eğer kastınız buysa... (RP sıralarından alkışlar) Yani, kimseye güveniniz yok, Sayın Devlet Bakanınıza da mı güveniniz yok, ona da mı güvenmiyorsunuz?!.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Vaaz mı zannettin sen bunu!

SITKI CENGİL (Devamla) – Dolayısıyla, Hükümetin fertleri birbirine güvenmediği gibi, bu millet, Hükümetin tamamına güvenmemektedir ve bu Hükümete destek veren partilerin tamamına güvenmemektedir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Adana Milletvekili Sayın Sıtkı Cengil'e teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, 2 nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Şimdi, maddeyi, eki cetvelle birlikte oylarınıza sunacağım; ancak, bir yoklama talebi vardır; yoklama talebini okutup talep sahiplerinin salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda toplantı yetersayısı olmadığından, yoklama yapılmasını arz ederiz.

Veysel Candan?.. Burada.

İsmail Özgün?.. Burada.

Feti Görür?.. Burada.

Tevhit Karakaya?.. Burada.

Sıtkı Cengil?.. Burada.

İsmail Coşar?.. Burada.

Ahmet Çelik?.. Burada.

Hüseyin Arı?.. Burada.

Mehmet Emin Aydınbaş?.. Burada.

Kahraman Emmioğlu?.. Burada.

Ersönmez Yarbay?.. Burada.

Memduh Büyükkılıç?.. Burada.

Nurettin Aktaş?..

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN – Sayın İncetahtacı kabul ediyor.

Fethullah Erbaş?..

MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) – Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN – Tekabbül ediliyor.

İmza sahibi arkadaşlarımın salondan ayrılmamalarını rica ediyorum.

Nedim İlci?..

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Oğuz kabul ediyor.

Ekrem Erdem?.. Burada.

Ahmet Doğan?..

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Denizolgun kabul ediyor.

Ahmet Karavar?.. Burada.

Mehmet Altan Karapaşaoğlu?..

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Polat kabul ediyor.

Latif Öztek?.. Burada.

Suat Pamukçu?.. Burada.

BAŞKAN – Yoklama talep edecek sayıda milletvekili ve bulunmayan imza sahiplerini kabul eden arkadaşlarımız Genel Kurul salonunda hazır bulunmaktadırlar.

Yoklamaya Adana İlinden başlıyoruz.

(Yoklamaya başlandı)

Mahmut Sönmez?.. Yok.

Zeki Ergezen?..Yok.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, imza sahipleri salonda yok...

BAŞKAN – Yok mu efendim imza sahipleri?..

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Yoklamayı burada kesmeniz lazım.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, imza sahiplerini tekrar arayacağım; 20 kişi burada bulunmuyorsa, yoklamayı keserim. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından "yoklamayı kesin" sesleri)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, yoklamayı kesin...

AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan, imza sahiplerinden 10 kişi var...

BAŞKAN – Şu anda imza sahipleri salonda bulunmadıkları için, yoklamayı kesiyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

VI. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4. – 4219 Sayılı 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı (A) İşaretli Cetvelde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/673) (S. Sayısı : 393) (Devam)

BAŞKAN – Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2 nci maddeyi, ekli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. – 4219 sayılı 1997 Malî Yılı Bütçe Kanununa aşağıdaki Geçici Madde eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 1. – Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü için 85 400, Devlet Su İşleri GenelMüdürlüğü için 16 500 Adam/Ay miktarını aşmamak üzere ilave geçici işçi vizesi yapmaya; bu vize için gerekli geçici işçilik ödeneğini Maliye Bakanlığı bütçesinin (930-08-3-351-900) tertibindeki ödenekten kurum bütçelerinin ilgili tertiplerine aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi yok.

Kişisel söz istemlerine geçiyorum.

Ordu Milletvekili Sayın Şükrü Yürür?.. Yok.

Adana Milletvekili Sayın Sıtkı Cengil?.. Yok.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz istemlerine geçiyorum.

Adana Milletvekili Sayın Sıtkı Cengil?.. Yok.

Maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz istemi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını almam lazım.

Açık oylamanın, kupaların, sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oy kupaları sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle, açık oylama icra edilecektir.

(Oyların toplanmasına başlandı)

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, biraz evvel, yoklamayı yarıda keserek görüşmelere devam etmişsiniz, ben dışarıdaydım.

BAŞKAN – Oylama işlemi devam ediyor efendim. Oyunuzu kullanıyor musunuz?..

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Bu, usule aykırı bir hareket. Siz burada ANAP Grup Başkanvekili değilsiniz, Meclis Başkanvekilisiniz Sayın Başkan; bunu size hatırlatıyorum. Özellikle bugün İçtüzüğü tamamen ayaklar altına alarak şu yönetimi sürdürüyorsunuz. Yoklama isteyen 20 kişi burada hazır olmasına rağmen, keyfî şekilde, yoklamayı yarıda kestiniz; sizi kınıyorum.

BAŞKAN – Sayın Esengün, sizin, dışarıdan gelip beni kınama hakkınız yok. Ben, gerçekleri tespit etme zahmetine katlanmadan bu sözleri söylemenizden dolayı, sizi kınamıyorum.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Dışarıdan sizi izleyerek geldim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ben, burada kaç arkadaş olduğunu da biliyorum.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – 20 kişiyi siz aradınız...

BAŞKAN – İmza sahiplerinin imzalarını geri alıp almadıklarında tereddüte düştüğümü de ifade ettim; itirazları olmadı. Burada, 14 kişi vardı...

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – 20 kişi vardı efendim...

Sayın Başkan, siz, kötü niyetlisiniz.

BAŞKAN – ... Ayrıca, henüz tespiti yapılmamış imza sahiplerinin imzasını tekabbül edecek bir arkadaşımız da çıkmadı.

LÜFTÜ ESENGÜN (Erzurum) – 20 kişi burada hazırken ...

BAŞKAN – Yoklamanın nasıl istenileceğini İçtüzükten tetkik edersiniz, ona göre konuşursunuz. Bir kere, burada "20 kişi hazırken" demeyin, yoktu; çünkü, ben saydım; siz burada değildiniz.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Yoklamaya niye başladınız?!

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, önerge...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan... Sayın Başkan...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Yapılan İşlem doğrudur, teamüle ve İçtüzüğe uygundur.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, oylama işlemi devam ediyor.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir dakika... Bir şeyi arz edebilir miyim.

Sayın Başkan, siz, yoklama yaparken, 20 arkadaşımızı burada tespit ettiniz, yoklama yapmaya başladınız. Bunun anlamı, biz, imzalarımızın arkasındayız demektir, yoklama istiyoruz demektir; bu tespitten sonra...

BAŞKAN – Efendim, ben...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Böyle bir usul yok!.. Böyle bir usul yok!..

BAŞKAN – Sayın Kapusuz... Sayın Kapusuz...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bu usulü siz koyamazsınız; İçtüzükte varsa gösterirsiniz...

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, ben, yoklama sırasında, sırası gelen arkadaşlarımı okudukça, var veya yok olduklarını tekrar tespit ediyorum; arkadaşlarımı aradığımda bulamadım ve bu konuda uyarımı da yaptım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır efendim; böyle bir usul getiremezsiniz.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Böyle bir usul ihdas edemezsiniz.

BAŞKAN – Siz neredeydiniz o zaman imza sahipleri olarak?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Buradaydık; her zaman buradayız. Yok kabul ediyorsunuz...

BAŞKAN – Bir kere, burada, verdiğiniz listedeki isimler tam değildi; birkısım arkadaşlarımız, sadece tekabbül ettiklerini söylediler; aradığım zaman, onlar da yoktu.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Tekabbüle gerek yok Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Nasıl yok efendim?!

SALİH KAPUSUZ (kayseri) – 20 kişi "Biz yoklama istiyoruz" demişler. Şayet burada yoklarsa, yok yazarsınız o kadar...

BAŞKAN – O zaman, yoklama talebi düşer. Bu yoklamanın, zaten, usulen istenildiğini biliyoruz; Genel Kurul da şahit.

AHMET KABİL (Rize) – 10 kişi vardı...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Tartışmayı uzatmak istemiyorum. Teamüller böyledir; şimdiye kadar hep böyle yapılmıştır. Bunun, tartışılacak bir tarafı yoktur; imza sahipleri bulunmadı mı düşer.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, oyunu kullanmayan başka milletvekili arkadaşımız var mı Genel Kurul Salonunda? Yok.

Oylama işlemi bitmiştir.

Oy kupalarını kaldırın lütfen.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 4219 Sayılı 1997 Malî Yılı Bütçe Kanununa Bağlı Bazı Cetvellerde Değişiklik yapılması ve Bu Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının yapılan açık oylamasının sonucunu iletiyorum:

Oylamaya katılan milletvekili sayısı 278; kabul 222; ret 53, mükerrer 2, geçersiz 1.

Böylece, tasarı, açık oylama sonucunda kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından alkışlar)

5. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

BAŞKAN – Şimdi sırada, Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarısı bulunmaktadır.

Yeni seçilen İçişleri Komisyonu, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapamadığından, tasarının görüşmelerini erteliyoruz.

6. – Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/612) (S. Sayısı :387) (1)

BAŞKAN – 6 ncı sırada yer alan, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım...

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Karar yetersayısı aranacaktır.

Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir

Komisyon raporunu okutuyorum:

Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bakanlar Kurulunca 19.6.1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça 24.6.1997 tarihinde tali komisyon olarak Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna, esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilen "Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı", Komisyonumuzun 15.10.1997 tarihinde yaptığı 1 inci Birleşimde Hükümeti temsilen Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in başkanlığında, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü temsilcilerinin de katılmalarıyla incelenip, görüşülmüştür.

Bilindiği gibi, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğümüz (MTA), ülkemizde işletmeye elverişli maden ve taşocağı alanlarının bulunup bulunmadığını araştırmak, işletilen maden ve taşocaklarının daha verimli işletilmesi için gerekli araştırmaları yapmak, bunlarla ilgili jeolojik ve jeofizik etütler, arama işleri, her türlü laboratuvar tahlil ve tecrübeleriyle fizibilite raporları hazırlamak; ayrıca madencilik sektörü için uzman teknik personel ve kalifiye işçi yetiştirmek amacıyla kurulan ve yeraltı kaynaklarının aranması ve araştırılmasında 62 yıllık bilgi birikimi, gelişen teknolojiyi yakından takip eden elemanları ile ekonomimize önemli katkılar sağlayan bir kamu kuruluşudur.

11.9.1981 tarihli ve 2522 sayılı "Kamu Kuruluşlarının Yurt Dışındaki İhalelere Katılması Hakkında Kanun" hükümleri çerçevesinde, Bakanlar Kurulu Kararı ile kamu kuruluşları yurt dışında faaliyette bulunabilmektedir. Yurt dışındaki faaliyetler için ihalelere zamanında müracaat ve diğer kararlardaki sürat gerekliliği gibi, serbest hareket imkânının sağlanması, özel bir önem taşımaktadır. Bu nedenle, madencilik alanında yurt dışı faaliyet imkânlarının artarak gelişmesi de göz önüne alındığında, her defasında Bakanlar Kurulu Kararına müracaat etme ve karar istihsali konusunda zaman kaybetme yerine Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün, yurt dışında yapacağı faaliyetlerle ilgili olarak, bağlı olduğu Devlet Bakanlığının izin vermeye yetkili kılınması söz konusu faaliyetlere işlerlik kazandıracaktır.

Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde;

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü görev kapsamına giren yeraltı ve yerüstü kaynaklarının işletilmesiyle ilgili hizmet konularında 11.9.1981 tarihli ve 2522 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmadan bağlı bulunduğu Bakanlık onayıyla yurt dışında, yerli ve yabancı ortaklar ile veya tek başına faaliyette bulunabilmesinin,

Genel Müdürlüğün, yurt dışındaki faaliyetlerinin usul ve esaslarının bağlı bulunduğu Bakanlık tarafından belirlenmesinin,

Yurt dışında gerçekleştireceği faaliyetler için gerekli makine ve ekipmanın yurt dışına çıkarılması veya gerektiğinde yurt dışında ekipman ve makine alımı ile yurt dışında personel görevlendirilmesi gibi hususların Genel Müdürlükçe mevcut kanunlar çerçevesinde yürütülmesinin,

Amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Komisyonumuzda yapılan görüşmelerde;

Kuruluşun, yurt dışı çalışmalarında bulunmasının çok yararlı olacağı, bu nedenle yapılan düzenlemenin uygun bulunduğu, bu çerçevede değişen ve globalleşen dünya şartları göz önüne alındığında, Tasarının ileri görüşlülüğü ifade ettiği,

Ülkemizin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunması açısından Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün yurt dışı faaliyetlerinin desteklenmesi gerektiği,

Tasarının, Kurumun gelirlerini artırıcı bir mahiyet taşıdığı, bir başka ifade ile kamu gelirlerinin artırılması ve kamu giderlerinin azaltılması doğrultusunda bir anlam ifade ettiği,

Kurumun faaliyetlerine ilişkin yurt dışı faaliyet projelerinin titizlikle denetlenmesi ve ülkemiz kaynaklarının en rasyonel şekilde kullanılması hususunda gereken hassasiyetin gösterilmesi gerektiği,

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün ülkemiz yeraltı ve yerüstü kaynaklarının en verimli şekilde işletilmesi amacıyla, madencilik alanında faaliyet gösteren özel sektör kuruluşlarını da desteklemesi gerektiği,

Kurumun faaliyetlerini en rasyonel şekilde yürütebilmesi için, gerek özel sektör, gerekse yurt dışı çalışmalarında bürokratik engellerin en aza indirgenmesine özen gösterilmesinde yarar görüldüğü, ayrıca, yurt dışı faaliyetlerinde daha serbest ve hızlı hareket edilebilmesi için, Tasarının vakit kaybedilmeden yaşama geçirilmesi gerektiği,

Şeklinde görüş ve önerileri takiben Hükümet adına yapılan tamamlayıcı açıklamalarda,

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün, yurt içinde madencilik alanında etüt ve sondaj faaliyetleri yürüttüğü, bu tür faaliyetlerini ücreti mukabilinde yurt dışında da sürdürmesinde yarar görüldüğü,

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün, kuruluş kanununda belirtildiği gibi ticarî usullerle yönetildiği, ayrıca, yurt dışı faaliyetlerinin sadece proje ve hizmet bazında olacağı, dolayısıyla yurt dışında Kurumun yatırımda bulunmayacağı,

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürülüğünün özel sektör kuruluşlarının ihtiyacına cevap verebilmek amacıyla ileri teknolojiyi daima yakından takip ettiği, ancak bu konunun bir maliyetinin de bulunduğu,

Kurumun, Bölge Müdürlüklerinde yeniden yapılanmaya gidileceği ve teknik donanımlarının tamamlanacağı,

İfade edilmiştir.

Bu görüşmeleri takiben, Tasarı ve Gerekçesi Komisyonumuzca da benimsenerek maddelerinin görüşülmesine geçilmiştir.

Tasarının;

1 inci madde çerçevesinde yer alan "22.6.1935" tarihi, 2804 sayılı Kanunun yayım tarihi olması nedeniyle, Kanunun kabul tarihi olan "14.6.1935" olarak değiştirilmesi,

Çerçeve 1 inci maddesine bağlı Ek 1 inci maddesine; kanunların hazırlanmasında uygulanan esas ve usuller çerçevesinde, "2522 sayılı Kanuna" ibaresinden önce "11.9.1981 tarihli ve" ibaresinin eklenmesi ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün yurt dışında göstereceği faaliyetlerin proje ve etüt bazında olacağına açıklık getirmek maksadıyla, "Bakanlık onayı ile yurt dışında," ibaresini takiben "işin gereği olarak," ibaresinin ilave edilmesi suretiyle,

Yürürlük ve yürütmeye ilişkin 2 nci ve 3 üncü maddeler ise aynen, kabul edilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.

Biltekin Özdemir Komisyon Başkanı ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, tasarıyla ilgili raporun okunması tamamlanmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..

NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, CHP Grubu adına, Metin Arifağaoğlu konuşacaklar.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Metin Arifağaoğlu; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA METİN ARİFAĞAOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

1935 yılında 2804 sayılı Kanunla kurulan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, altmışiki yıldır aynı Kanun ile yeraltı kaynaklarımızın tespiti ve işletilmesi için gerekli altyapı bilgilerini oluşturmak üzere ülkemize hizmet etmektedir.

Değişen şartlar ve yeni ihtiyaçlar karşısında, her yirmi yirmibeş yılda bir birçok kanunun değiştirilme gereği duyulduğunu göz önünde tutarak, altmışiki yıldan bu yana yürürlükte olan bahsekonu Yasanın, günün ihtiyaçlarına göre değiştirilmesinin doğru olacağına inanıyorum.

Maden Tetkik ve Arama, kısa adıyla MTA Genel Müdürlüğünün, yeraltı kaynaklarının aranılması ve araştırılmasında uzun yılların bilgi ve birikimine sahip olduğunu biliyoruz; ancak, dünyada gelişen teknolojiyi kısıtlı imkânlar ölçüsünde takip etme ve uygulamaya koymadaki sıkıntılarını unutmuyoruz.

MTA, altmışiki yıldır, ülkemizde, gerek jeoloji ve gerekse madencilik sahasında yetişmiş insangücünün yanında, makine ve teçhizat olarak da her platformda hizmet verebilecek kapasiteye sahiptir. Başta, Orta Asya Türk cumhuriyetleri ve komşumuz Gürcistan olmak üzere, etüt ve maden arama konularındaki işbirliği, ülkelerimiz arasındaki ticaretin gelişmesine de katkı sağlayacaktır.

Sayın Başkan, değerli millevekilleri; maden aramacılığı, bilinmeyenlerin çokluğu ve sermaye ihtiyacının fazla olması nedeniyle yatırımcıların uzak durduğu bir alandır. Aramacılık olmadan; yani, yeni yataklar bulunmadan madencilik sektörünün gelişemeyeceği, herkesin kabul etmesi gereken bir gerçektir. Maden arama çalışmaları hiçbir zaman bitmez; bu nedenle, MTA Genel Müdürlüğü arama riskinin bir bölümünü üzerine alarak, madenciliği destekleyen devlet kurumu niteliği taşımalıdır.

Ayrıca, MTA, madencilik sektörünün teknik sorunlarını çözmek üzere bilimsel araştırma projeleri yürüten bir devlet kurumu olarak jeoloji, jeofizik, jeokimya haritalarını sistemli bir şekilde hazırlamalıdır. Böyle bir bilimsel araştırma kurumunda, deneyimli ve uzman teknik eleman kadrosu ile çalışanların yaratıcı ve üretken olmaları, yurtiçi ve yurtdışı çalışmalarında başarıya ulaşmalarının esasını teşkil edecektir.

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra, Bağımsız Devletler Topluluğu, özellikle Türk Cumhuriyetleriyle olan ticaretimiz, istenilen boyuta ulaşamamıştır. Bu çerçevede, değişen ve globalleşen dünya şartlarını göz önünde tutarak, MTA Genel Müdürlüğünün çalışma alanının yurtdışına taşınmasında geç kalındığı kanaatini taşıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa, Amerika ve İsrail'e kadar birçok ülkenin özel ve resmî kuruluşları, komşu ülkelerde faaliyetlerini her geçen gün artırmaktadırlar. Bu yasa tasarısıyla, MTA'nın önü açılacak, rekabet ortamında müteşebbis bir tüccar zihniyetiyle çalışma mecburiyeti doğacaktır. Yurt içinde bütün maden ocaklarında MTA'nın imzası vardır. Bu bilgi ve birikimin önünün açılıp yurt dışında çalışabilme imkânının sağlanmasını doğru ve çok önemli buluyorum. MTA Genel Müdürlüğünün yurt dışında iş yapmasına imkân sağlayan 2804 sayılı Yasaya tartıştığımız maddenin eklenmesinin doğru olacağına inanıyor, vakit kaybedilmeden yaşama geçirilmesini destekliyoruz.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün, görev kapsamına giren yeraltı ve yerüstü kaynaklarının işletilmesiyle ilgili hizmet konularında 2522 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmadan, bağlı bulunduğu bakanlık onayıyla, yurt dışında yerli ve yabancı ortaklarla veya tek başına faaliyette bulunmasını, değişen dünya şartlarının gereği olarak görüyoruz, kabul ediyoruz.

Ülkemizin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunması açısından, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün yurtdışı faaliyetlerinin, devletimize külfet değil nimet olacağına inanmak istiyorum.

Bu düşüncelerle, 2804 sayılı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısına olumlu oy vereceğimizi belirtiyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Artvin Milletvekili Sayın Metin Arifağaoğlu'na teşekkür ediyorum.

Tasarının tümü üzerinde kişisel söz taleplerine...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Refah Partisi Grubu adına...

BAŞKAN – Efendim?...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Grup adına söz talebimiz var.

BAŞKAN – Bize, grup adına söz talebi ulaşmadı efendim.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Şifahen...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Efendim, Konya Milletvekilimiz Teoman Rıza Güneri Grubumuz adına konuşacak.

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır Sayın Güneri.

RP GRUBU ADINA T. RIZA GÜNERİ (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; MTA Kanununa bir madde eklenmesiyle ilgili kanun tasarısı üzerinde Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Çok değerli üyeler, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü altmışiki yıllık bir kuruluş; altmışiki yıl içerisinde, ülkemize gerçekten çok önemli hizmetlerin verildiğini görmekteyiz. Globalleşen dünyada, bilhassa Türk cumhuriyetlerinin yeni durumunu da göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye'nin, mutlaka, yurt dışında madencilik faaliyetlerinde etkin olması gerekliliği ortadadır. Ülkemizin en önemli maden kuruluşlarının başında gelen MTA'nın, bu sebepten dolayı, yurt dışında yapacağı faaliyetlerde, Bakanlar Kurulu izni olmadan, bağlı olduğu bakanlığın izniyle faaliyet yapmasına dönük bu kanun değişikliği, 54 üncü Hükümet zamanında hazırladığımız ve komisyonlara Hükümet olarak sevk ettiğimiz bir değişiklik tasarısıdır; bundan dolayı, biz de bu kanun değişikliğini onaylıyoruz, destekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli üyeler; Sayın Cumhurbaşkanımızın hepimizin kulaklarında çınlayan bir sözü var; bütün politik hayatı boyunca "zengin kaynaklarımızın fakir bekçisi olamayız" sözünü, Sayın Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel sürekli tekrarlamışlardır; ancak, bu anlayışın, bu düşüncenin daima sözde kaldığını, bugün geldiğimiz nokta itibariyle söylemek işin doğrusudur.

Çok değerli üyeler, ülkemizdeki maden envanterini gözden geçirdiğimizde, çok önemli hakikatlerle karşılaşıyoruz. 2 trilyon dolarlık, başka kaynaklara göre 3 trilyon dolarlık maden zenginliğine sahip -tespit edilmiş olanlar açısından söylüyorum- bir ülkeyiz; ancak, yıllık maden üretimimize baktığımızda, maalesef, 2 ilâ 2,5 milyar dolar seviyesinde olduğunu görüyoruz. Yani, tespit edilmiş madenlerimizin, yılda, ancak binde 1'ini işleyebiliyoruz.

Çok değerli üyeler, gelişmekte olan sanayide, teknolojide, kimya sektöründe, tümüyle tabiî kaynakların kullanıldığını bilmekteyiz. Bugün, ülkemiz, madencilik açısından -pek çok maden açısından- dünyada önemli sıralarda yer almaktadır; ancak, bütün bu madenlerimizi, bugüne kadar uygulanan yanlış ve eksik politikalar, eksik ilgi sebebiyle, maalesef, yeteri şekilde değerlendirememiş bulunmaktayız.

Bor madeni üzerinde kısaca durmak istiyorum. Dünya rezervlerinin yüzde 65'ine sahibiz ve dünyayı biz temizliyoruz, dünyayı Türkiye temizliyor diye ifade edebiliriz. Bugün, dünyada kullanılan bor madeninin ve türevlerinin büyük çoğunluğu Türkiye'den ihraç edilmektedir. Dünya bor rezervlerinin yüzde 65'ine, dünya ham bor piyasasının yüzde 36'sına sahibiz; ancak, uç ürünler yönünden, malesef çok geri durumlardayız. Bor madenimizi işlemeden, uç ürünlere yönlendirmeden yarı ham haliyle, yarı işlenmiş haliyle ihraç etmekteyiz ve sonuçta, çok ciddî tabiî kaynaklar zararına, kaybına uğramaktayız.

Sayın Başkan, değerli üyeler; bor madenimizi yarı mamul haliyle ihraç ettiğimiz ile uç ürünler halinde ihraç ettiğimiz arasında 1000 misli fiyat farkı vardır. Devlet olarak bor madenini tekelleştirmişiz; bor üzerinde ancak devlet çalışma yapabiliyor, ancak uç ürünler noktasında özel sektöre imkân verilmiş; bugüne kadar yeterli destek ve teşvik özel sektöre verilmediği için, özel sektör, bu konuda ciddî girişimlerde, ciddî yatırımlarda bulunmamıştır. Madencilik konusunda ülkemiz için tek çıkar yol, özel sektöre ağırlık vermektir.

Şu anda, özel sektör-kamu dengesine baktığımızda, yüzde 15 ilâ yüzde 85 arasında kamu lehine bir oran görüyoruz. Madencilik açısından gelişmiş bütün dünya ülkelerine bakıyoruz, bu oranın kamuda yüzde 0'lara yaklaştığını, hatta, Kanada gibi, Avusturalya gibi ülkelerde, kamunun, madencilikten tamamen çekildiğini, özel sektöre devrettiğini görüyoruz. Şu anda yüzde 85 ilâ yüzde 15 arasında olan dengenin süratle özel sektör lehine değiştirilmesi ve özel sektörde iş yapabilecek büyük madenci kuruluşların teşvik edilmesi gerekmektedir. Türkiye'deki üretilecek çeşitli madenlerle ilgili, çıkarılacak madenlerle ilgili dahi yeterli yerli firmamız yoktur ve pek çok yabancı firma Türkiye'deki madenlerle ilgili tek üretici, tekel üretici durumunda gelip, ihalelere katılıp, müracaat etmektedir. Yurt dışında madencilik faaliyetiyle ilgili özel sektörden firmalarımızı göndermeyi düşündüğümüzde, maalesef yeterli donanıma sahip, yeterli güce sahip, devlet desteğiyle bu konuda özellikle büyütülmüş firmaların olmadığını görüyoruz ve dünya madencilik sektöründe oldukça geri bir noktada olduğumuzu müşahede ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde, dünya çapında önemli 20 çeşit madenimiz var. Bu madenlerimize mutlaka özel önem vermek mecburiyetindeyiz. Özel önem verebilmek için, şu anda Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde yürütülmekte olan madencilik konusunun mutlaka müstakil bir bakanlık -madencilik bakanlığı- bünyesinde, uhdesinde yürütülmesi gerekmektedir. Bu konuyla ilgili kanun tasarısının hazırlıkları da yine 54 üncü Hükümet zamanında yapılmıştır; ancak, Meclise getirilmesi noktasında başarı sağlanamamıştır.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bor, kömür, trona, krom, mermer ve çeşitli killer diye sayabileceğimiz çeşitli madenlerimiz, bugün, maalesef üretimleri açısından oldukça -kaynaklarıyla orantılandığında- geri durumda olan madenlerimizdir. Biraz sonra, şahsı adına söz aldığını bildiğim değerli Ankara Milletvekilimiz de, zannediyorum, Beypazarı trona projesinden bahsedecekler. Bakınız, onsekiz yıl önce tespit edilmiş bir madenimiz, 40 milyar dolarlık bir kaynağımız, onsekiz yıldır, çeşitli sebeplerden dolayı, maalesef, hâlâ işletmeye geçememiştir. Geçtiğimiz 10 Kasımda, bundan bir yıl önce, trona tesislerinde "ilk adım" adıyla bir tören yaptık ve trona madeninin işletilmesiyle ilgili ilk çalışmaları başlattık. Bu konuda, ülkemizin bu derece önemli kaynağı olması hasebiyle, çok kısa bir bilgi vermekte fayda görüyorum.

Bu madenin işletilmesiyle ilgili olarak çeşitli yabancı firmalar müracaat etmişler, açılan ihalelere katılmışlar. Ancak, şunu görüyoruz ki, bu firmalar, bugüne kadarki hükümetlerin tutumlarından dolayı, trona madenini, Türkiye'nin kendisinin tek başına üretemeyeceği kanaatiyle, bu konuda, neredeyse Türkiye'yi köşeye sıkıştırmışlar ve de verdikleri teklifler, maalesef, Türkiye'nin lehine olmayan tekliflerdir. Birkısım tekliflerde, bu madenin üzerine kurulacak tesislerin on yılda, birkısım tekliflerde de altı ilâ sekiz yılda üretime geçeceği ve de önşart olarak kesinlikle yerli ortak istenmediği ifade edilmektedir.

Çok değerli milletvekilleri, Beypazarı'ndaki trona madeni, dünyanın şu andaki en önemli soda kaynağıdır. Belki, miktar açısından, en yüksek soda miktarı Amerika'da görülmektedir; ama, tüketim merkezi çoğunlukla Avrupa'dır; takriben yüzde 60'ı Avrupa'daki tesislerde kullanılmaktadır. Soda madenimizin yeryüzüne yakınlığı, işlenebilme kolaylığı, saflığı, tennür yüksekliği, bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa pazarlarına nakliye kolaylığı göz önünde bulundurulduğunda, şu anda dünyanın en önemli kaynağı olarak ifade edebiliriz. Bu önemli kaynağı işletirken, tabiî ki, yabancı firmaların gelip bunu işletmesine temelde karşı değiliz; ancak, Türkiye'de de bu teknolojinin, bu birikimin olduğunu da göz önünde tutarak, bu ihalenin yapılmasında büyük fayda olduğu kanaatindeyiz. Hükümetimiz döneminde, konuyu bu yönüyle ele alarak işe başladık ve de sonuçta geldiğimiz nokta son derece önemlidir; bu şekliyle ihaleye gelen "kesinlikle yerli ortak istemiyoruz" ifadeleriyle ihaleye gelen firmalar, bizimle, bundan sonra "sizlerle ortak olabiliriz; ancak, yüzde 50'sinden fazlasını bize verir misiniz; yoksa, daha azını mı vereceksiniz" noktasına gelmişlerdir ve de, süre konusunda bilhassa, yaptığımız incelemelerde, üç yılda bu madenin faaliyete geçirilebileceğini gördük, işletmenin, tesisin faaliyete geçirilebileceğini gördük ve bu şekilde planımızı, programımızı hazırladık, ihaleye giren firmalara da yine ön şart olarak, sürenin mutlaka kısa tutulması noktasında ısrarımızı ortaya koyduk.

Çok değerli milletvekilleri, ancak, üzülerek görmekteyiz ki, bugün Beypazarı'nda, madenin, bir yıl önce başlayan faaliyetlerine maalesef ara verilmiştir. Bakınız, şöyle bir anlayışla biz bu faaliyetleri başlatmış idik: İhaleler devam etmekte idi, ihale devam ederken, bugüne kadar kaybedilmiş süreye yeni kaybedilmiş süreler eklenmemesi için, bir an önce, hangi firma alırsa alsın ihaleyi, yapacağı işlem ne ise, o işlemi başlattık ve ihalede "kim gelir ihaleyi alır ise, bugüne kadar geldiğimiz noktada devrederiz" dedik ve ondan sonra üzerine ilave eder; yani, üç yıllık, tesisin kurulma sürecini başlatmıştık. Bu, önemli bir noktadır; iki açıdan önemli noktadır: Birincisi, kaybedilen zamanın ve yeniden kaybedilecek zamanın telafisi açısından; ikincisi, Türkiye'nin, Türk Hükümetinin bu konudaki ısrarlı, kararlı tutumunu ihaleye giren firmaların görüp, konuyu, müzakere masasında, Türkiye lehine sonuçlandırabileceğimiz açısından önemi vardı. Başlanması, bu noktalardan önemliydi; ancak, bugün, ara verildiğini üzülerek görmekteyiz. Sayın Hükümetten ve değerli Bakanımdan, Türkiye adına, Türk insanı adına, bu konuya, lütfen, gerekli ağırlığı vermelerini ve bu tesislerin süratle ülkemize kazandırılmasını talep etmekteyiz. Bu önemli 40 milyar dolarlık kaynağımız, ülkemiz menfaatına kullanılır hale gelsin.

Çok değerli milletvekilleri, biraz önce bahsettiğim bor madeni ile trona madeni, işletmesi ve pazarı açısından birbirine son derece yakın iki önemli maden; ikisi de, cam ve deterjan endüstrisinde kullanılıyor. Bugün, bunların işletme teknolojisine ülkemiz sahiptir; pazar açısından da, dünyanın en güzel, en gelişmiş pazarlama şirketleri, çeşitli Avrupa ülkelerinde de kurularak, pazarlanması noktasında çok ciddî adımlar atılmıştır. Öyleyse, ülke olarak, önümüzde, bor madeni konusunda bir iki önemli nokta var: Bunlardan birincisi, eğer, bor madeni konusunda -Meclisin vereceği kararla- özelleştirmeyi düşünürsek, bu noktada, özel sektör, kanaatim odur ki, devletin şu anda kısıtlayarak yaptığı yatırımdan çok daha fazlasını yapacaktır ve pazar ağını çok daha genişletecektir ve çok daha fazla maden ihracı yaparak daha fazla gelir sağlayacaktır; bir yönü budur. İkincisi, ülkemizde bor sahalarının özelleştirilmesi konusudur; yani, devlet tekelinden çıkarılması konusu, maden ve bor politikası yönünden süratle ele alınıp değerlendirilmesi gereken bir konudur.

Eğer, devlet olarak "işletmeye devam edeceğiz" diyorsak, o zaman bor konusunda -ülkemizin en önemli madeni olan bu konuda- devlet olarak yatırımda kısıtlamaya gitmemeliyiz. Etibank, bir KİT olarak en yüksek kâr edebilen bir kurumumuzdur. Bor sahaları, Etibank'ın ruhsatlı sahalarıdır. Öyleyse, Etibank, kendi kârından bu yatırımları rahatlıkla yapabilecek güçtedir; Etibanka bu yatırım imkânları verilmelidir, önü açılmalıdır ve ülkemizin şu anda işletmeyi bekleyen bu kaynakları, bütün dünyaya 300 sene yetebilecek olan bu kaynakları, süratle ve verimli olarak işletilmelidir.

Çok değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 54 üncü Hükümet döneminde madenlere verdiğimiz önemin bir göstergesi olarak, devlet bakanlıklarından birini, madenlerden sorumlu devlet bakanlığı olarak ihdas ettik ve de bunun yanında, süratle madencilik bakanlığının kuruluşunu başlattık. Ülkemizde, pek çok konuda, bakanlıklar sonradan kurulmuştur, bunların hepsinin büyük faydaları görülmüştür. Bugün, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde olan bu konunun da süratle ayrılmasında fayda görmekteyiz.

Ülkemiz, zaten enerji darboğazı içerisindedir. Bugün, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına, takriben, 26 tane kuruluş bağlıdır. Hükümet politikasını -bilhassa madencilik açısından- Enerji Bakanlığı vasıtasıyla icraata aktarmakta sıkıntı çekmektedir. Bir bakan düşününüz ki, kendisine 26 tane kuruluş bağlı; her birisine bir gün ayırsa, ayda bir sıra gelir. Öyleyse, madenciliğe önem veriyor isek, ki mutlaka vermeliyiz, madencilik bakanlığının kurulması zaruridir.

Maden kaynakları potansiyelimizden beklenen katma değerin oluşturulabilmesi ve madencilik sektöründeki gelişmelerin zamanında gerçekleştirilebilmesi için, en önemli problemlerden birisi olan bürokrasinin mutlaka ortadan kaldırılması, seri kararlar verilebilmesi, dünyadaki gelişmelerin daha yakından takip edilebilmesi, kalifiye elemanların ve ihtisaslaşmış kadroların bir bünyede toplanması, sağlıklı istatistiklerle hedef planların yapılması ve madenciliğe özel önem verilmesi gerekmektedir.

Halihazırda, ruhsat sahibi, sermaye, sanayi ve tüketici arasında, madencilik faaliyetlerinin işbirliği içerisinde yürütülmesi açısından büyük bir koordinasyon kopukluğu vardır. Devlet bu noktada iyi niyetlidir, hükümetler bu noktada iyi niyetlidir, hükümetler üretimin artmasını istemektedir, özel sektör bu noktada teşvik ve destek beklemektedir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

T. RIZA GÜNERİ (Devamla) – Sayın Başkan, izninizle, bağlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Güneri, konuşmanızı tamamlayın efendim.

T. RIZA GÜNERİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öyleyse, devletteki yeni anlayış, mutlaka, madenciliğe de yansıtılmalıdır. Kastettiğim anlayış, özel sektörle birlikte koşan devlet, rüzgârı özel sektörün arkasından estiren devlet, hükümet, bürokrat... Bu anlayış, mutlaka, madenciliğe de yansıtılmalıdır ve ülkemizin kalkınmasında çok önemli rol oynayacağına inandığım madencilik sektörüne gerekli önem verilmelidir.

Bu vesileyle, bilhassa Türk Cumhuriyetlerindeki maden aramaları noktasında ve bütün dünyadaki madencilik faaliyetleri noktasında ülkemiz açısından önemli bir gelişme olacağı kanaatiyle, hükümetimiz döneminde Meclise sevk edilmiş olan bu kanun tasarısını destekleyeceğimizi Grubum adına bildirir, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan, Konya Milletvekili Sayın Teoman Rıza Güneri'ye teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay'da.

Buyurun Sayın Yarbay.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde şahsî görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.

1935 yılında kurulan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü gerçekten, çok büyük hizmetler yapmış, Türkiye'nin yeraltı kaynaklarının araştırılması ve bu kaynakların işletilmesi konusunda büyük hizmetleri geçmiştir. Bu vesileyle, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünde çalışmış olan bütün kıymetli elemanlarımıza, personelimize teşekkür ediyor, ahrete intikal edenlere de Allah'tan rahmet diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı, çağdaş bir kanun tasarısıdır. Dünya küçülmüştür. Gelişen iletişim araçları ve ulaşım araçları vasıtasıyla artık dünyamız bir köy haline dönüşmüştür. Dolayısıyla, kurumların gelişmesi, büyümesi ve yeni teknolojilerin kazanılması için mutlaka uluslararası çalışmalar yapılması gerekmektedir. O sebeple, bu kanun değişikliği yerinde bir değişikliktir ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, bu değişiklik sayesinde yurtdışına da açılacaktır. Ancak, her konuda olduğu gibi, bu konuda da çok gecikerek bu değişikliği yapıyoruz.

1980'lerin sonunda dağılan Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla kurulan birçok Türk cumhuriyeti Türkiye ile önemli ekonomik işbirliği hazırlıkları içerisindeyken, maalesef, zamanında yeterli mevzuat değişiklikleri yapılamadığı için, o aradaki önemli fırsatlar elden kaçırılmış bulunmaktadır ve Türkiye'nin içinde bulunmuş olduğu ekonomik çıkmaz da, bu tasarının daha başlangıçta ölü doğmasına neden olmaktadır.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, yurt dışında bu araştırmaları yaparken hangi malî kaynaklarla yapacaktır; çünkü, bütçesinin yüzde 6-7'lik bir kısmını yatırımlara ayıran bir Türkiye, hangi kaynaklarla yurt dışında yatırımlar yapabilecektir, doğrusu, gerçekten merak ediyorum.

Ayrıca, yine, Türkiye'de bulunan birçok madenin işletilmesi, ekonomik olan madenlerin işletilmesi, çok verimli olan madenlerin işletilmesi, ekonomik kaynak yetersizliği sebebiyle gerçekleştirilememektedir. 1980 yılında bulunan ve dünyanın en önemli soda kaynaklarından olan Beypazarı soda yatakları, maalesef, kaynak yetersizliği sebebiyle, 1996 yılına kadar devreye sokulamamıştır. 1996 yılında, 54 üncü Hükümet zamanında, bu tesislerin işletilmesi yönünde önemli bir adım atılmıştır; ancak, yeterli ekonomik kaynaklar olmadığı için, bu tesislerin işletilmesi 1997 yılında askıya alınmış durumdadır. 1996 yılında Beypazarı soda tesisleri için 550 milyar liralık bir harcama yapıldığı halde, 1997 yılında, bugüne kadar, bu tesisler için sadece 160 milyar liralık bir harcama yapılabilmiştir. Halbuki, bu konuda, bütçede 1 trilyon 404 milyar liralık bir ödenek ayrılmıştır. Bu ödeneğin ancak onda biri yatırıma dönüştürülebilmiştir. 55 inci Hükümet de Beypazarı soda tesislerine yakınlık stermiş ve Bakanlık, 1998 yılı bütçesi için, Devlet Planlama Teşkilatından 39 trilyonluk bir ödenek talebinde bulunmuştur. Ancak -Sayın Bakanımız biraz sonra konuşacaklardır zannediyorum- Devlet Planlama Teşkilatına sunulan bu talebin yüzde kaçı bütçeye intikal etmiş, Plan ve Bütçe Komisyonunda ne kadarı kabul edilmiştir; doğrusu, çok merak ediyorum. İşte, bu ekonomik sıkıntılar içerisinde, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne nasıl olacak da kaynaklar aktarılacak ve bu kaynaklarla yurt dışında madenler arayacaktır; doğrusu, çok merak ettiğim bir konudur.

Ayrıca, kanun tasarısında, kurumun, bağlı olduğu bakanlığın onayıyla yurt dışında yeni şirketler kurması, arama faaliyetlerinde bulunması öngörülmektedir. Türkiye'nin, yurt dışında, özellikle resmî kuruluşları çok dağınık bir şekilde yer almaktadır. Dışişleri Bakanlığıyla koordineli bir şekilde bu konuların gündeme getirilmesi ve eleman israfı, kaynak israfına meydan verilmeden bir işbirliği içerisine girilmesi gerektiği inancı içerisindeyim.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye, bu kanunların hayatiyet kazanabilmesi için mutlaka enflasyon problemine çözüm bulmak zorundadır. Enflasyon problemine çözüm bulunmadığı ve ve bütçenin yüzde 40'ları faiz giderleri olarak kaydedildiği müddetçe, hiçbir kanun, maalesef, hayatiyet kazanamayacaktır. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan bütün siyasî partiler, mutlaka, bir anlayış ve işbirliği içerisine girmeli ve bu enflasyon konusunu mutlaka çözmelidir. Bu enflasyon belası, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir azınlık hükümeti olan 55 inci Hükümetin de çözebileceği bir sorun olarak görülmemektedir. O sebeple, bu konu, mutlaka, bir işbirliğiyle millî bir politika haline dönüştürülmeli ve enflasyon probleminin çözümlenmesi sağlanmalıdır.

Bu enflasyon sebebiyle çıkarmış olduğumuz bütün kanunlar, maalesef, kâğıt üzerinde kalmakta, hayatiyet kazanamamaktadır. Gönlümüz arzu ediyor ki, bu kanun tasarısı hayatiyet kazansın ve özellikle Türkî cumhuriyetlerle geniş bir işbirliği içerisine girilsin, Avrupa Ekonomik İşbirliği gibi, Türkî cumhuriyetlerle de bir işbirliği kurulsun ve Türkî cumhuriyetlerle olan siyasî ilişkilerimiz ekonomik ilişkilerle zenginleştirilsin, yeni bir Türk dünyası kurularak, Türkiye de, özellikle dış politikada ağırlığını duyursun istiyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyor ve bu kanun tasarısının hayırlı olmasını diliyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay'a teşekkür ediyorum.

Söz sırası, Gaziantep Milletvekili Sayın Kahraman Emmioğlu'da.

Buyurun Sayın Emmioğlu. (RP sıralarından alkışlar)

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; sizlerin ve şu anda televizyonları başında bizleri izlemekte olan halkımın miraç kandilini tebrik ederek söze başlamak istiyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı hakkında kişisel olarak söz almış bulunuyorum.

Bu tasarı, bana göre, gerçekten geç kalan bir tasarıdır. Zira, MTA'nın kuruluş tarihi 14.6.1935... 2804 sayılı Kanunla kurulmuş. Senemiz 1997 ve dünya konjonktüründe ciddî şekilde değişmeler olmuştur. MTA, bu süre içerisinde ciddî olarak tecrübe birikiminde bulunmuş, bilgi birikimi yapmış.

Allah'ın büyük bir lütfu olarak Sovyetler dağılmış ve onun yerine Türkî cumhuriyetler fışkırmış. Onlara bazı tecrübeleri iletmemiz lazım; onlarla birtakım çalışmaları süratle yapmamız lazım. Aslında, bu açılımda, MTA, bana göre, yine çok geç kaldı. 1985'lerde bu açılımı yapması icap ederdi; ancak, bu tasarı şimdi geliyor. Bu tasarı, bana göre, bürokrasiyi bir noktada azaltıyor; ama, yine de devam ettiriyor. Nedir; bakandan izin alınması icap ediyor. Bana göre, bu konuda, aslında, bakanın da ancak bilgilendirilmesi, doğrudan doğruya MTA İdare Heyetinin bu işi halletmesi lazım; çünkü, yatırım yapmayacak, bu kanun tasarısıyla yatırım söz konusu değil; burada, mühendislik hizmetlerinde, birtakım bilgi ve çalışmada beraberce çalışma söz konusu. Böyle olunca da, işin hızlı yürümesi bakımından ve genel müdüre ve genel müdürlüğe verilecek salahiyetle işin çok daha hızlandırılması mümkün olabilirdi; ama, ne yazık ki, hâlâ, biz, bakandan aşağıya inemiyoruz ve ümit ediyorum, bakan -bu yetkiyi devredebilir mi edemez mi, onu bilmiyorum- ileride "bana haber verin, siz bu işi yürütün" diyebilir de. Böylece, işler gerçekten hızlı yürür. Çok iyi biliyorum ki, bir işten bakanın haberi olsun dediğiniz zaman, o iş uzar da uzar; çünkü, bakan, çok meşgul insandır, siyasî işleri vardır ve bu gibi teknik işlerle uğraşmasında gerçekten birtakım sıkıntılar vardır. Halbuki, genel müdürün ve idare heyetinin, alacağı bir kararla, bu işleri süratle yapması icap eder diye düşünüyorum.

Evet, biz, maalesef, zenginliklerin üzerinde oturan bir milletiz. Demin tronadan bahsedildi ve 40 milyar dolarlık bir rezervin bulunduğunu eski bakanımız ifade etti. Biz, hâlâ, bununla ilgili çalışmaları ciddî seviyeye getiremedik.

Maden aramaları elbette devam etmeli. Bunun yanında, işletmeyle ilgili ciddî birtakım çalışmalar yapmalıyız ve devlet ile özel sektör beraberce bazı işleri yapabilmeli; hatta, özel sektöre kolaylıklar göstererek, zenginlikler üzerinde oturmanın yerine, o zenginlikleri paraya tahvil edip, Türkiye'nin birçok meselelerini halletme yoluna gitmeliyiz. Bana göre, burada çok geç kalıyoruz. Eğer, biz, bu gibi güzel rezervlerimizi hemencecik işletecek birtakım mekanizmalar bulamazsak, devletin, şu anda Hükümetin getirmiş olduğu imkânlarla bunları halletmemiz mümkün değil.

Şu anda, elbette, özel sektörün de sıkıntıları var; bu gibi işlere girmesi, şu andaki Hükümetin takip ettiği politikayla, mümkün de değildir; çünkü, özel sektörün buraya yapacağı yatırımların, ranttan daha iyi gelir getirmesi gerekir. Ancak, ne yazık ki, şu anda mevcut olan müesseselerin dahi kârlarının büyük bir kısmı ranttan teşekkül ediyor ve yatırım, onlar için cazip olmuyor; ama, madenlerde, mutlaka ve mutlaka, bizim, bir formül bulup, bir mekanizma keşfedip, hiç değilse özel söktörün bunu yapmasını sağlamamız gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı -her ne kadar malul olduğunu ifade etsem de- gerçekten lüzumlu ve bir an evvel hayatiyete geçirilmesi icap eden bir tasarı ve şu anda, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğümüz, Türkî cumhuriyetlerde, özellikle bazı yabancılarla birlikte oraya gidip iş görebilmede zorluk çekiyor. Bu zorluğun bir an evvel kaldırılması gerekiyor. Eğer, biz bu kanunu çıkartır, demin ifade ettiğim gibi, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne gereken salahiyetleri de devredersek, elbette, çok daha zel işler görecektir.

Bu kanun hayırlı olsun.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gaziantep Milletvekili Sayın Kahraman Emmioğlu'na teşekkür ediyorum.

Tasarı üzerinde, Hükümet adına, Devlet Bakanı Sayın Rüştü Kâzım Yücelen söz talep etmişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 54 üncü Hükümet döneminde hazırlanıp Meclise sevk edilen Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının gerekçesi burada okundu.

Gerekçe okunduğu zaman, esasen, hiçbir siyasî partinin, bu gerekçeye söyleyeceği, ileri süreceği bir karşı gerekçesi olmaması gerekir; çünkü, bugün, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, 2522 sayılı Kanuna göre, Bakanlar Kuruluna haber vererek, yurt dışında arama faaliyetlerine katılıp, yurt dışında ücretli iş yapma imkânına sahip.

Burada, Bakanlar Kurulunun bu yetkisinin bürokrasiyi artırması, hantallığı artırması kaldırılmak istenmiştir. Daha pratik bir yapıya kavuşturmak, daha çabuk karar vermek, daha aktif hale getirmek için, bu yetki, ilgili bakana devrediliyor.

Konuşmacı arkadaşlarımızın birisinin değindiği gibi, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, bu yetkiyle, yurt dışına gidip, para harcayarak bir yatırım yapacak değildir. Esasen, kanun tasarısı iyice okunursa, 1 inci maddesinde -bir maddedir zaten- görüleceği gibi, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün, yurt dışında, para kazanmak için, yurda döviz getirmek için ve yurt dışında çalıştığı süre zarfında, orada aldığı ekipmanı getirip yurt içinde kullanmak için hazırlanıp, sunulan bir kanun tasarısıdır.

Ancak, burada, arkadaşlarımız, haklı olarak, bu kanun tasarısı vesilesiyle, Türk madencilik sektörünün sorunları üzerinde konuşmalarını yoğunlaştırdılar. Tabiî, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüyle ilgili bir kanun tasarısı üzerinde, Türk madenciliği hakkında arkadaşlarımızın fikirlerini söylemesinden memnunluk duydum.

Tabiî, Türkiye'de, bor ve bor ürünlerinin, devlet tarafından, şu anda, pazarlamasının yapılması, madenin devlet tarafından çıkarılması, arkadaşlarımızca burada dile getirildi; ama, 54 üncü Hükümet döneminde de aynı uygulama devam etmesine rağmen, 54 üncü Hükümet döneminde burada yapılan konuşmalar, 54 üncü Hükümet döneminde takip edilen politikalarda, bu konuyla ilgili herhangi bir çalışma yapılmadığı gibi, aksine, bor ürünleri, yurt içinde ayrı fiyattan, yurt dışında ayrı fiyattan satılmaya başlanmış. Yurt içindeki alıcılar için daha zor şartlar getirilmiş, yurt dışındaki fiyatın daha üzerinde bir fiyatla yurt içerisinde alım yapacak ihracatçıya satılma yoluna gidilmiştir. 55 inci Hükümet işbaşına geldikten sonra, Etibank Genel Müdürlüğü bor işletmeciliğini yapmaktadır. Bu işletmenin çalışmaları, yurtiçi ve yurtdışı fiyatların eşitlenmesi ve de uç ürünlere yatırımın teşvik edilmesiyle ilgili çalışmalar başlatılmıştır. 16 uç ürün üzerinde çalışmalar tamamlanmış, 16 uç ürünün teknik raporları hazırlanmış, önümüzdeki günlerde, 16 uç ürün, Türk özel sektörünün istifadesine sunulacak, Türk özel sektörünün, 16 uç ürünle yatırım yapması şartıyla, bu uç ürünlerde, bor madeni, yurt dışına ihraç edilen fiyattan daha aşağıda bir fiyattan satışı yapılacaktır.

Borun, dünya pazarında iki oyuncusu vardır; birisi Türkiye'dir, Türkiye'nin Etibank müessesesidir, birisi de, büyük oyuncu olarak, Amerika'nın US boraks şirketidir. Pazar payı, doğrudur, yüzde 38 Etibank'ın, yüzde 62 de diğer firmalarındır. Pazarlamanın Etibank tarafından yapılmasının sebebi, bu pazar payını kaybetmemek, Türk özel sektörünün oradaki rekabet gücünü artırabilmek, yanlış rekabetten kaynaklanan fiyat düşüşünü önlemektir.

Arkadaşlarımın en çok üzerinde durduğu konulardan birisi, trona konusudur. Yalnız, burada bir tenakuza dikktati çekmek istiyorum: Bir taraftan özel sektörün Türk madenciliğine sokulması gündeme getirilirken, bir taraftan da, tronada, daha önceki devletçi tutumun gündeme getirilmesidir; yani, iki ayrı madende iki ayrı politika, burada, müdafaa edilmeye çalışılmıştır.

Trona, devam eden, çeşitli hükümetler döneminde gündeme getirilen bir konudur. 1992 yılında bir yurtdışı ihale açılmıştır. 1992 yılında açılan bu yurtdışı ihale iptal edilmeden, yurtdışı ihale sonuçlandırılmadan, Kasım 1996 tarihinde, Etibank Genel Müdürlüğü, trona projesini kendisinin yapacağını ve trona projesine başlanacağını beyan etmiş ve orada bir temel atılmıştır. Bugüne kadar harcanan para, 720 milyar liranın üzerindedir. Ancak, trona projesine başlanırken, trona projesinin nihaî hedefi olan, tronayı soda külü haline getiren proses, bugün, bizim Etibank Genel Müdürlüğünde yoktur. Etibank Genel Müdürlüğü, bu prosesi yapabilecek kabileyette değildir.

Esasen, dünyada bu prosesi yapabilen dört firma vardır; yani, her halükârda, bu dört firmadan bu prosesin satın alınması veya bu dört firmayla ortaklığa gidilmesi gerekmektedir. 1996 Kasım ayında atılan temelde yanlış olan budur; ya o günün şartlarında, 1992 yılında açılmış olan ve devam eden ihalenin iptal edilmesi veya o ihalenin -iptal edilmezse- sonuçlandırılması gerekirdi; sonuçlandırılması için de firmalarla görüşülmesi gerekirdi.

Ben, tabiî, o gün hangi görüşmelerin yapıldığını bilemiyorum. Etibank Genel Müdürlüğünde, bu konuda yapılmış resmî görüşme tutanaklarına rastlayamadım; ancak, bu konuda karşılıklı teati edilen, karşılıklı gönderilen iyi niyet mektupları var. Bu iyi niyet mektuplarında karşı firmaların en çok ortaya getirdikleri konu, bizim Maden Kanunumuzun -trona dahil- asfaltit, trona gibi madenlerde dış ortaklıklara kapalı olması gerekçe gösterilmektedir. Ancak, Etibank Genel Müdürlüğünün Danıştay Genel Kuruluna müracaatıyla, trona madeninin, Maden Kanununun çıkarılmasından daha önceki tarihte (1979 yılında) bulunmasından, bu kanun kapsamı dışına çıkarıldığı ve bu kanunun kapsamı içerisine girmediği Danıştay Genel Kurulunca doğrulanmış ve Danıştay Genel Kurulundan alınan bu karar da ilgili firmalara bildirilmiştir.

Bugün, hakikaten, biz, bir taraftan, bizden önceki Hükümetin başlatmış olduğu trona projesinde gidebildiğimiz yere kadar gitmek maksadıyla, Devlet Planlama Teşkilatına 39 trilyon lira teklifte bulunduk; ancak, Devlet Planlama Teşkilatı da biliyor ki, bu 39 trilyon lirayı teklif eden müessesenin elinde bu madeni elde edecek proses bulunmamaktadır. Bunun için, sadece sondaj faaliyetleri devam etsin, sadece altyapısı tamamlansın ve ileride yapılabilecek bir ortaklıkta bu da bir nakdî değer olarak ortaya konsun diye -39 trilyon lira Devlet Planlama Teşkilatınca kabul edilmedi ve kabul edilmeyen bu tekliften sonra- işin devam edebileceği kadar bir miktar ödeneğin buraya tahsis edilmesi öngörüldü.

Bugün geldiğimiz noktada, biz, 1992 yılında açılmış; ama, iptal edilmemiş ve de kapatılmamış olan ihaleyi, taraflara tekrar mektup yazarak, yaptığımız harcamaları da göz önüne alarak, yeni bir şartname hazırlayarak, şartnameyi revize ederek, o taraflarla görüşme yolunu seçtik. 22 aralık tarihine kadar ilgili mektupları vermelerini ve ilgili tekliflerinin, bizce, 1998 yılı ocak ayı ortasına kadar değerlendirileceğini ve o değerlendirmeden sonra, o firmalar çağrılarak, karşılıklı, alenî, açıkça, olayın tekrar müzakere edileceğini; hayalî kaynak paketi olarak değil, hakikaten, milletin varlığı olan bu madenin, katma değer olarak ve maden olarak Türk Milletinin hizmetine sunulması yolunda gerekli çalışmaların yapılmaya başlandığını ifade etmek istiyorum.

Şimdiye kadar, madenlerimizin devlet eliyle, daha ziyade Etibank vasıtasıyla işletilmesi 55 inci Hükümetin de dikkatini çekmiş, 55 inci Hükümet de, bu özelleştirme politikaları doğrultusunda, Etibank Yönetim Kuruluna gerekli tavsiyeleri yapmış, Etibank Yönetim Kurulu da, Etibankın elindeki birçok madenin özelleştirilmesi, özel sektöre açılması yoluna gitmiştir.

Buna örnek vermemiz gerekirse; Mazıdağı Fosfat Tesisleri, 1991 yılına kadar, çok yatırım yapılan ve o bölgede, hem işsizliği önlemesi yönüyle hem o bölgeye katma değer artışıyla katkısı olan bir büyük tesisimizdi; ancak, daha sonra, yanlış politikalarla, Mardin Mazıdağı Fosfat Tesisleri kapatılmış ve bir daha açılmayacak konuma getirilmiştir. 55 inci Hükümet döneminde, Etibank Yönetim Kurulu, aldığı kararla, Mazıdağı Fosfat Tesislerini ihaleye çıkarmıştır. Bu ay ihale şartnamesi ilan edilmiş ve nisan ayının 17'sine kadar neticelenebilecek bir ihale açılmıştır. Bu tarihten sonra, Etibank Mazıdağı Fosfat Tesisleri, Türk özel sektörü marifetiyle, hem yöre halkına iş temin edecektir hem de tekrar katma değer yaratmaya devam edecektir.

Yine, Siirt Madenköy Bakır İşletmeleri ihale edilerek, bu işletmenin, 514 kişinin çalışabileceği ve bölgeye katma değer getirecek bir işletme haline getirilmesi için gerekli çalışma başlatılmıştır. Aynı şekilde, Seydişehir alüminyum tesislerinin, bizden önce, JV sistemden yapılan ihalesi, ihale şartnamesinin günümüze uyarlanması ve yapılan şartnameye uygun teklif gelmemesi dolayısıyla iptal edilerek, yeniden ihale çalışmaları başlatılmıştır. Bugünlerde, Resmî Gazete vasıtasıyla da, tüm yabancı yatırımcıların katılabileceği, daha önce zarf alan, teklif alan firmalara davetiye göndererek onları tekrar dahil edebileceğimiz, gerek kâr ortaklığına gerek JV sisteme açık olan gerekse rehabiliteyi içine alan yeni bir şartnameyle, tekrar ihaleye çıkılmıştır.

Buradan da anlaşılmaktadır ki, 55 inci Hükümet, her konuda olduğu gibi, Etibankın elindeki maden sahalarını özelleştirme yolunda da, çok büyük adımlar atmaktadır; ancak, bu adımları atarken, bu maden gibi, hepimizin, tüyü bitmedik yetimlerin hakkı olan bir konuda yanlış yapmamak için azamî titizliği göstermektedir ve buradan azamî rantı elde edip, azamî geliri milletinin istifadesine sunmanın peşindedir.

Yine, Etibank Genel Müdürlüğü, elinde atıl bulunan tüm gayrimenkulleri satarak hantal yapıdan kurtulup, daha fazla hareket kabiliyeti olan, sadece borda, kromda, alüminyumda, tronada yönlendirici rolünü üstlenip; belli bir süre geçtikten sonra, özelleştirmeyi, Özelleştirme Yüksek Kuruluna devretmeden, kendi bünyesi içerisinde yaparak, Özelleştirme Yüksek Kurulunu meşgul etmeden özelleştirme işlemini yapıp, daha sonra işlevini bitirecek bir kurum haline getirilecektir.

Bütün bunlar, tabiî, buraya getirmiş olduğumuz Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısını doğrudan doğruya ilgilendirmemektedir. Esasen, bu kanun tasarısı, bizden önceki hükümet döneminde hazırlanan doğru tasarılardan bir tanesidir. Ancak, burada, arkadaşlarımızın, buna destek olup, bir an önce, hem Meclisin çalışmasını hızlandırmak için hem de bu kanunun çıkması için her türlü gayreti göstereceklerini beklerken, bu kanunu, bir taraftan destekliyoruz derken, bir taraftan, bu kanunla hiç ilgisi olmayan...

SITKI CENGİL (Adana) – İktidar nerede?! Hiçbirisi yok!..

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – Bırakınız... Bakın, bizi burada milletimiz de görüyor.

SITKI CENGİL (Adana) – Tabiî, görüyor...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – Hatta, şimdi, bu mübarek kandil dolayısıyla, şu tartıştığımız konulara da bakıp, bu kanunun mademki bu kadar çıkması lazım, niye bir an önce çıkarıp da, herkes, çoluğuyla çocuğuyla mübarek kandili kutlamıyor diye de, herhalde, merak ediyorlardır; ama, ben, şimdi, burada, Refah Partili arkadaşlarımız bu konuda yoklama istediler, yoklamayla zaten bu kanun çıkmayacak, saat 19.00'da tatil olacak; maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek desem bana kızacaksınız oradan; değil mi?..

VEYSEL CANDAN (Konya) – Hayır, hayır; kızmayız...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – Ama, ben bunları söylemiyorum; yani, bu konuya da girmek istemiyorum.

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Söyledin ama...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – ...çünkü, bakınız, bugün, mübarek bir gün.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Bakan, bir de oraya bakın...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – Gelin, bugün kavga etmeyelim.

SITKI CENGİL (Adana) – Kavga etmiyoruz...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – Siz, en çok bu işin istismarını yapan kişilersiniz... Yani, yapmayın bunu lütfen...

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Kendi üyelerinize söyleyin, üyelerinize...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – Yani, gelin, bugün, buradan, gülerek, bu mübarek kandilimizi kutlayarak, millete barış, millete huzur mesajları vererek gidelim.

FETİ GÖRÜR (Bolu) – Kandili istismar etme...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – Gelin, burada, hakikaten, bu işin istismarını yapmayalım. Ben, şuna da inanıyorum: Gelin, burada, bir iyiniyet gösterin.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Bakan, kandili siz istismar etmeyin. İstismarı siz yapıyorsunuz!..

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – Yapmayalım peki, biz de yaptıysak biz de yapmayalım. Bir iyiniyet gösterin, şu yoklama talebini geri çekin, ben, hemen sözümü kesip ineceğim. Önümüzdeki 15 dakikada bu kanun çıkar.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Üyelerinize söyle, üyelerinize...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – Ben, sizin bu iyiniyeti göstereceğinizi farz ederek, daha söyleyeceklerim olmasına rağmen, konuşmamı burada kesiyorum. Sizin bu iyiniyeti göstereceğinizi biliyorum ve bunu, milletimiz de seyrediyor. Bakın, kandil günü... Bunu Meclis Televizyonundan da seyrediyorlar. Önümüzde 25 dakika süre var. 25 dakikada yoklama yetişmez. Hakikaten, bu kanunu destekliyorsanız ve hakikaten bu kandil münasebetiyle, bir barış, bir huzur mesajı vereceksek, gelin buyurun, yoklama talebini geri çekin.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Yeterli sayıyı bulun, gelin...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (Devamla) – Ben de bunu milletimizin takdirine arz ediyorum ve bu vesileyle, bütün milletimizin kandilini kutluyor, nice kandillere sağlık içerisinde eriştirmesini diliyorum.

Bu kanunun da hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Rüştü Kâzım Yücelen'e teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım...

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz kısa bir açıklama yapmak zorundayım.

BAŞKAN – Estağfurullah... Buyurun efendim.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Bakan, biraz önceki konuşmasında, bizim bu konuyu istismar ettiğimizden bahsetti.

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) – Yalan mı?!

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Tasarıya sahip çıkmamız lazım geldiğini söyledi. Bizim yoklama istememiz, İçtüzüğe göre yasal hakkımızdır ve yoklama isterken niyetimiz de Hükümete mensup partilerin milletvekillerinin bu çalışmalara iştirakini temin etmektir. Biraz önce...

BAŞKAN – Teşekkür ederim. Konu anlaşıldı efendim. (RP sıralarından gürültüler)

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Bir saniye... Bitiriyorum...

BAŞKAN – Anlaşıldı efendim. (RP sıralarından gürültüler)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Yoruma gerek yok.

BAŞKAN – Ben anladım konuyu. (RP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Ben sözümü tamamlamadan sözümü kestiniz.

BAŞKAN – Benim anlayacağım kadar... Tamam. (RP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

Hükümetin konuşmasından sonra, bir üyeye söz hakkı düşüyor. İki milletvekili arkadaşımız söz istemişlerdir.

Sayın Hanefi Çelik, var mı efendim?

Sayın Mehmet Ali Yavuz, buyurun efendim. (RP sıralarından "Sayın Çelik burada" sesleri)

Affedersiniz Sayın Yavuz, Sayın Çelik söz istediler.

Buyurun Sayın Çelik.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan...

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, benim sözümü...

BAŞKAN – Efendim, konuyu anladım. (RP sıralarından gürültüler)

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Lütfen saygılı olun!.. Sayın Başkan, ben sözümü tamamlamadan sözümü kesemezsiniz.

BAŞKAN – Siz saygılı olun efendim, siz saygılı olun!.. Saygının ne demek olduğunu öğrenin önce, ondan sonra... (RP sıralarından gürültüler) Yerinize oturun lütfen... Genel Kurula saygılı olun, yerinize oturun. (RP sıralarından gürültüler)

SITKI CENGİL (Adana) – Sayın Başkan, başından beri yanlış yapıyorsunuz.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sizin bu tutumunuzu kınıyorum.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, müsaade edin... Siz, ne zaman bu Meclisi yönetmeye çıksanız, her zaman bir problem çıkıyor; rica ediyorum... (RP sıralarından gürültüler)

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Yazıklar olsun Başkan!.. Yazıklar olsun!..

BAŞKAN – Siz de her seferinde olay çıkarıyorsunuz. Oturun...

Buyurun Sayın Çelik.

HANEFİ ÇELİK (Tokat) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce hepinizi şahsım ve Büyük Birlik Partisi adına saygıyla selamlıyorum; bu vesileyle bütün milletvekili arkadaşlarımın ve bütün milletimizin mübarek miraç kandilini de kutluyorum.

Değerli arkadaşlarım, söz konusu kanun tasarısının çıkmasına neden ihtiyaç duyulduğu konusuna gelince. Tahmin ediyorum ki, devletimizin en büyük kuruluşlarından bir tanesi olan MTA'ya, özellikle, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde yatırım yapma imkânı sağlanması için böyle bir kanun tasarısına ihtiyaç duyulmuştur.

Tabiî ki, bu karar, bizce çok isabetli bir karardır. Ancak, Orta Asya'nın elindeki zenginliklerini göz önünde bulunduracak olursak, Ortadoğu'yla birlikte, yaklaşık olarak, dünya enerji kaynaklarının yüzde 65'ini elinde bulunduran bu bölgedeki yeraltı zenginliklerini de göz önünde bulundurursak, bugüne kadar neden böyle bir adım atılmadığı, bugüne kadar niye geç kalındığı sorularıyla karşı karşıya kalıyoruz; bu da, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Orta Asya'ya bakış açısının ne olduğunu açık ve net olarak ortaya koyuyor.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, bu Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetleri, yaklaşık olarak, 1990 yılından bugüne, sekiz dokuz yıl önce bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır ve kendilerine göre de yatırım yapacak yatırımcı aramaktadırlar.

Bugüne kadar, bu bölgeye, Amerikalısı, İngilizi, Fransızı, Almanı hepsi gidip yatırım yaptılar; aradan dokuz yıl geçtikten sonra da Türkiye'nin aklı başına geldi.

Bu dokuz yıl zarfında, bu bölgedeki maden zenginliklerinin en önemli olan bölgeleri, özellikle Amerika ve Batı ülkeleri tarafından kapatıldıktan sonra, geriye kıraç bölgeleri kaldı ve biz yeni uyandık. Bu da, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dışpolitikada ne kadar etkin olduğunun, bu bölgeye ne kadar önem verdiğinin açık bir ispatıdır.

Biz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, konumumuz itibariyle, dünya sanayiinin hammaddesini elinde bulunduran Doğu ile dünya sanayiinin hammaddesini tüketen Batının kilit ülkesi durumundayız. Dolayısıyla, bu coğrafi konumumuzu çok iyi değerlendirmek durumundayız.

Geçmişte, Osmanlı zamanında da aynı şey söz konusuydu. O zamanki dünya ekonomisinin hammaddesi olan baharat, ipek Doğuda üretiliyor, Batı'da tüketiliyordu. Osmanlı, o imkânı gayet iyi kullanmış ve dünyada altıyüz sene hükümranlık yapmış, ikiyüz küsur yıl da dünyadaki devletlerin millî gelirleri toplamından fazla millî gelir elde etmişti. Aynı imkân, tekrar, Türkiye'nin eline geçmiş; maalesef, Türkiye, bu konuda da çok pasif davranmış, hatta, hiçbir gayret içerisine girmemiştir.

Bugüne kadar Türkiye'nin durumunu göz önünde bulunduran insanların, Osmanlıyı tenkit ederken, Osmanlı ile bizim şimdiki durumumuzu, dışpolitikadaki etkinliğimizi de, lütfen, bu yönüyle de değerlendirmelerini istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, denecek ki, bugüne kadar MTA hiçbir şey yapmadı mı yahut da yapabilir miydi? MTA, şu anda 1 500 civarında mühendisi ve 5 bin civarında elemanıyla Türkiye'nin en dev kuruluşlarından bir tanesidir; fakat, maalesef, bugüne kadar MTA'ya verilen bütçeleri incelediğimizde, devletin, geçmiş yıllarda MTA'ya vermiş olduğu bütçelerin yüzde 93'ü, ancak MTA'nın personel giderini karşılayabilmekteydi; geri kalan yüzde 7'si de herhalde o kadar personelin harcamış olduğu benzin parasına bile yetmezdi. Dolayısıyla, MTA istemiş olsaydı bile, bu imkân geçmişte kendisine sağlanmış olsaydı bile bu bütçeyle Orta Asya'ya açılması veyahut da yurt dışında herhangi bir ihaleye katılması mümkün değildi.

Maalesef, bu kadar dev bir kuruluş, şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarının ancak yüzde 1,5'u üzerinde araştırma yapma imkânına sahiptir; yüzde 1,5'unda araştırma yapmıştır. Aynı şekilde, aynı işkolunda çalışan Etibank yüzde 1,5 gibi bir toprak üzerinde araştırma yapabilmekte; yine, Kömür İşletmeleri yüzde 1 küsur toprak üzerinde araştırma yapabilmektedir. Şu anda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarının ancak yüzde 5'i üzerinde araştırma imkânı var. Haritası çıkarılmış, madenlerin yerleri tespit edilmiş, tam bir değerlendirme safhasına getirilmiş olan kısım, topraklarımızın ancak yüzde 5'idir; yüzde 95'lik kısımda kimin araştırma yaptığı veyahut da yüzde 95'lik kısımda hangi madenlerin, hangi zenginliklerin bulunduğu bile meçhuldür.

Tabiî ki, bu maddî imkânlarla bu kuruluşların bundan daha fazlasını yapmaları da mümkün değildir. Biz, her şeyden evvel, kendi zenginliklerimize sahip olmak istiyorsak; aynı zamanda, geçmişten beri, tarih birliğimiz, kültür birliğimiz olan Orta Asya'daki Türk cumhuriyetlerinde ortak yatırım yapıp, orada daha etkili konuma gelebilmek istiyorsak, herşeyden evvel, bu araştırmaları yapan kurumlara maddî yönden daha büyük destekler sağlamalıyız, daha büyük imkânlar sağlamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütçesinden, bu kurumların bütçesine daha büyük imkânlar vererek, onlara maddî yönden daha pervasız, daha geniş çalışma imkânı sağlamak durumundayız. Bunu yapmadığımız müddetçe, bu kanun tasarısı yasalaşmış olsa bile, MTA'nın Orta Asya'da araştırma yapmasının imkânsız olacağını düşünüyorum.

Onun için, herşeye rağmen, geç de olsa, bu şekilde bir kanun tasarısının verilmesi olumludur ve bu tasarının yasalaşmasını da arzu ediyoruz. Bunu da çok olumlu bir adım olarak değerlendiriyorum. Bu tasarıyı veren arkadaşlara teşekkür ediyorum ve sadece bu tasarıyı yasalaştırmakla kalmayıp, bundan sonra MTA'ya daha büyük imkânlar sağlayarak, MTA'nın Orta Asya'da daha etkili roller üstlenmesini temin etmelerini de diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum, hayırlı akşamlar diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Tokat Milletvekili Sayın Hanefi Çelik'e teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler bu suretle tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, yoklama talebimiz var orada.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, yoklama talebi, Başkanlığa, saat 18.06'da intikal etmiştir. İçtüzüğün 57 nci maddesine göre, yoklama talebinin oylamaya geçerken ortaya sürülmesi gerekir. Ya 20 arkadaşımız ayağa kalkarak yoklama talebinde bulunur veya o esnada verirler. (RP sıralarından gürültüler)  45 dakika önceden böyle bir yoklama talebi...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hayır efendim, önceden talepte bulunulur; İçtüzük kaideleri böyle.

BAŞKAN – Efendim, 57 nci maddeyi bir okuyun lütfen.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sizin bu tavrınız kesinlikle...

BAŞKAN – Oylamaya geçilirken talepte bulunulur efendim.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hayır, efendim.

BAŞKAN – Sayın Başkan, bunu tartışmayalım efendim.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Siz, bu Meclisi adil bir tarzda yönetmiyorsunuz.

BAŞKAN – Efendim, zaten, bunu, usulü, sadece İçtüzüğe uygun bir uygulama yapmak için ifade ettim. Esasen pratik olarak, yoklama yapmanın da zamanı kalmamıştır. (RP sıralarından gürültüler) 15 dakikalık bir süre içerisinde yoklama yapılması mümkün değil; ama...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hayır efendim...

BAŞKAN – ... usulün İçtüzüğe uygun olması için bunu söyledim.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Siz, bu Meclisi, dürüst ve adil yönetmiyorsunuz. (RP sıralarından gürültüler) Yazıklar olsun size!.. Siz, adil yönetmiyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, ben, sizin baskınızla, İçtüzüğe uygun hareket etme sorumluluğundan vazgeçemem. Önce İçtüzüğü okuyun, ona göre...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hayır efendim, siz, İçtüzüğe göre hareket etmiyorsunuz.

BAŞKAN – İşte, burada, tespit ettim; 18.06'da yoklama önergesi veriyorsunuz.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Elbette... Yoklama için talep...

BAŞKAN – O zamandan bu yana, defaatle sözcüler konuştu, salondaki topluluk daima değişti.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Şu anda çoğunluk yok efendim.

BAŞKAN – Şu anda da var; var olduğu görülüyor; siz sayın bakalım.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hayır efendim, çoğunluk yok. Siz sayın...

BAŞKAN – Siz yerinize oturursanız var yine şu anda.

Kaldı ki, bunun bir pratik faydası da yoktur. Usule uygun yapın... (RP sıralarından gürültüler)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Böyle bir usul yok; nereden çıktı bu?

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, kandil gecesi tahrikçilik yapıyorsunuz.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, kandil gecesini bana karşı kullanma hakkına hiç sahip değilsiniz; davranışlarınız ortada... (RP sıralarından gürültüler) Yerinize oturun bir kere efendim...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Adil bir tarzda yönetmiyorsunuz. (RP sıralarından gürültüler) Yalnız, bundan sonra, siz, bu Meclisi, bu şekilde yönetemezsiniz; bundan sonra da, her zaman, farklı bir tavırla karşılaşırsınız.

BAŞKAN – 1 inci maddeyi okutuyorum:

MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KANUNUNA BİR EK MADDE

EKLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. – 14.6.1935 tarihli ve 2804 sayılı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 1. – Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, görev kapsamına giren jeolojik etütler ve maden arama faaliyetleri ile ilgili iş ve hizmet konularında 11.9.1981 tarihli ve 2522 sayılı Kanuna tabi olmadan bağlı bulunduğu Bakanlık onayı ile yurt dışında, işin gereği olarak, yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilerle ortaklık kurmak suretiyle veya tek başına ücret karşılığı arama ve araştırma yapabilir. Bu faaliyetleri kontrol ve nezaret etmeye ve bu konulardaki usul ve esasları tespit etmeye bağlı olduğu Bakanlık yetkilidir.

Bu faaliyetler nedeniyle yurt dışında görevlendirilecek kuruluş personeli hakkında 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uygulanır.

Bu iş ve hizmetlerde kullanılacak, kuruluşa ait makina ve ekipman ile işletme malzemeleri Gümrük Kanunu ve Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu hakkındaki mevzuat hükümlerine uygun olarak yurt dışına çıkabilir, gerektiğinde yurt dışından satın alınan bu kabil makina ve ekipman ülkeye getirilebilir.

Bu iş ve hizmetlerle ilgili gelirlere ilişkin uygulamalar malî yıl bütçe kanunları ve diğer ilgili mevzuat çerçevesinde düzenlenir.”

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz..

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Mehmet Ali Yavuz konuşacak Sayın Başkan.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Ali Yavuz... (RP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, birisi söz istiyor, lütfen dikkat edin.

BAŞKAN – Müsaade buyurun...

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Grup Başkanvekili söz istediğini söyledi!..

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Grup başkanvekilleri söz istediği zaman söz verilir!..

BAŞKAN – Müsaade edin...

Önce bir Başkan da dinlenilir, sıra kapağına vurulmadan. Müsaade buyurun. (RP sıralarından gürültüler)

KÂZIM ARSLAN (Yozgat) – Başkan usul öğrenecek önce, Başkan usul öğrenecek...

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Değerli milletvekili arkadaşlarım...

KÂZIM ARSLAN (Yozgat) – Önce sizin usul öğrenmeniz lazım.

BAŞKAN – ...ben, Genel Kurula baktığım zaman, bir değerli grup başkanvekili, Meclisteki nezaket kurallarına ve İçtüzük hükümlerine uygun olarak ayağa kalkıp benden söz istedi. (RP sıralarından gürültüler) Söz isteyen arkadaşımız, bu madde üzerinde grubunun bir sözcüsünü takdim etti; ben de sözcüyü buraya davet ettim. (RP sıralarından gürültüler) Arkadaşımız konuşur, ondan sonra, sıradaki diğer arkadaşımızı dinlerim. Kürsüye ben bir hatibi davet ettikten sonra yerinizden konuşma hakkınız yok.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, tutumunuz hakkında bana söz vermek zorundasınız.

BAŞKAN – Ben, Sayın Saffet Arıkan Bedük'e söz verdim ve isteğini tespit ettim.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – 63 üncü maddeye göre, öncelikle usul hakkında, tutumunuz hakkında söz istiyorum; bana söz vermek zorundasınız.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – İçtüzüğün 63 üncü maddesini bir okur musunuz Sayın Başkan. (RP sıralarından gürültüler)

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Öncelikle tutumunuz hakkında bana söz vermek zorundasınız.

BAŞKAN – Hatibi davet ettim efendim.

Buyurun Sayın Yavuz.

Usul tartışmasını bilahara yaparız; ben hatibi davet ettikten sonra talebiniz intikal etti. (RP sıralarından gürültüler)

DYP GRUBU ADINA MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesiyle ilgili, Grubum adına söz almış bulunuyorum. Önce, Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına, Yüce Milletimin ve sizlerin mübarek miraç kandilini kutluyor ve sizleri saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.

1935 yılında 2804 sayılı Kanunla kurulan MTA Genel Müdürlüğü, yeraltı kaynaklarımızın tespiti ve işletilmesi için gerekli altyapı bilgilerini oluşturmak üzere araştırmalar yapmakla görevlidir. Bu amaçla, ülkemizde madenciliğin gelişmesi için öncülük etmiş ve ekonomimize ve kalkınmamıza büyük faydalar sağlamıştır; ancak, kuruluşundan bu yana altmışbir yıl geçmesi zarfında dünyada ve ülkemizde, gerek jeoloji ve gerekse madencilik sahasında meydana gelen gelişmeler dikkate alındığında, 2804 sayılı Kanunun eksiklikleri göze çarpmaktadır. Örneğin, bu tasarıda belirtildiği gibi, MTA'nın yurt dışında iş yapmasına imn sağlanması çok önemlidir.

MTA Genel Müdürlüğü, yeraltı kaynaklarımızın aranması ve araştırılmasında uzun yılların bilgi birikimine sahiptir. Dünyadaki madencilik alanında gelişen teknolojiyi de kendi kısıtlı imkânları ölçüsünde takip etmiş, yetenekli, bilgili, tecrübeli eleman ve ekipmanlara da sahiptir. Yurt içinde, gerek ülkemizin jeolojik yapısının araştırılmasında gerekse maden sahalarının tespiti ve rezervinin çıkarılmasında altmışbir yıldır zor şartlarda başarılı çalışmalar yapmış ve MTA hedefine ulaşmış, madencilikle ilgili, kamuya ve özel sektöre çok yetenekli eleman yetiştirerek, bir okul görevini de üstlenmiştir. Bu kuruluşumuzun parlak çalışma temposu ve üstün yetenekleri hepimizin malumudur. Bu yeteneklerin, yurt dışına, özellikle Orta Asya Türk cumhuriyetlerine ve diğer ülkelere taşınmasında büyük yarar vardır.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, görev kapsamına giren yeraltı ve yerüstü kaynaklarının işletilmesiyle ilgili hizmet konularında 11.9.1981 tarihli ve 2522 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmadan, bağlı bulunduğu bakanlık onayıyla, yurt dışında yerli ve yabancı ortaklarla veya tek başına faaliyette bulunabilmesinin, Genel Müdürlüğün yurt dışındaki faaliyetlerinin usul ve esaslarının bağlı bulunduğu bakanlık tarafından belirlenmesinin; yurt dışında gerçekleştireceği faaliyetler için gerekli makine ve ekipmanın yurtdışına çıkarılması ve gerektiğinde yurt dışında ekipman ve makine alımı ile yurt dışında personel görevlendirilmesi gibi hususların Genel Müdürlükçe, bakanlar kurulu onayıyla değil, bağlı bulunduğu bakanlık onayıyla yapılmasında çok büyük faydalar vardır. Burada bu düzenlemenin; yani, ek madde eklenmesiyle, MTA'nın yurtdışına açılmasının yararlı olacağı, bilgi ve becerinin dünyaya tanıtılması ve diğer kuruluşlarla rekabetin ülkemize faydalar sağlayacağı önemli bir gerçektir.

Tasarıda, MTA'nın, dünyayla bütünleşme gerçeği ve dünyadaki diğer ülkelerin teknolojilerle boy ölçüşmesi için gerekli düzenlemeler vardır ve bunun da ekonomik kalkınmamıza yararı vardır. Ayrıca, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının en verimli şekilde işletilmesi, madencilik alanında faaliyet gösteren özel sektör kuruluşlarının da desteklenmesi çok faydalı bir gelişmedir.

Kurumun, faaliyetlerini en rasyonel şekilde yürütebilmesi için, gerek özel sektör gerekse yurtdışı çalışmalarında bürokratik engellerin en aza indirilmesi de önemlidir. Bu tasarının kanunlaşmasıyla, yurtdışı faaliyetlerinde daha serbest ve hızlı hareket edilmesi çok olumlu bir gelişmedir. Yurt dışında üstlenilecek jeolojik etüt ve projelerde, madencilik alanındaki çalışmalarda bürokratik engel olmaması gerekir; işte sürat ve çabukluk olmalıdır. Bu tasarı da, bu boşluğu dolduracak durumdadır.

Sonuç olarak, MTA'nın yurt içindeki madencilik, jeolojik etüt ve sondajcılık alanlarındaki başarısının ülke dışına taşınmasını, yurtdışı ihalelere girmesini, iş yapmasını, Kurumun gelişmesi ve geleceği açısından önemli görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yavuz, konuşmanızı tamamlayın efendim.

MEHMET ALİ YAVUZ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Ayrıca, MTA Kanununun yeniden ele alınması ve özel sektörle iç içe çalışması son derece faydalı olacaktır. MTA'nın yurt dışında iş yapmasını destekliyor, bu tasarının kanunlaşmasında Doğru Yol Partisi olarak olumlu oy vereceğimizi belirtiyor, Hükümetten de MTA'nın yeniden yapılanmasına yardımcı olması ve MTA Genel Müdürlüğüne daha işlerlik kazandırılması dileklerimle, Yüce Meclise saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan, Konya Milletvekili Sayın Mehmet Ali Yavuz'a teşekkür ediyorum.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Refah Partisi Grubu adına, Sayın Teoman Rıza Güneri konuşacaklar.

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına, Sayın Teoman Rıza Güneri.

Değerli arkadaşlarım, çalışma süremiz, hatibin konuşmasını tamamlamasına yetmeyecek; onun için izninizi almak durumundayım.

Çalışma süremizin, hatibin konuşmasını tamamlamasına kadar uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Güneri. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA T. RIZA GÜNERİ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, grubum adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerimin başında, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli üyeler; biraz önce değerli Devlet Bakanımızı hep birlikte dinledik; öncelikle, verdikleri bilgilerden dolayı teşekkür ediyorum. Bu arada, sözlerimin başında, biraz önce Genel Kurulda cereyan eden birkısım olaylarla ilgili de görüşlerimi ifade etmek istiyorum.

Bugün, kandil gecesi_

BAŞKAN – Sayın Güneri, İçtüzüğe göre, benden, bu kanun tasarısının 1 inci maddesiyle ilgili olarak, Grubunuz adına söz aldınız; onu konuşun efendim, onun dışına çıkarsanız sözünüzü keserim. İçtüzüğe uygun olarak konuşacaksınız. (RP sıralarından gürültüler)

T. RIZA GÜNERİ (Devamla) – Sayın Başkan, biraz önce bu kürsüde konuşma yapan Sayın Bakan, kanun tasarısı üzerinde konuşurken, benim değineceğim konulara değindi. Kanun tasarısının geneli üzerindeki görüşmeler esnasında bu konuya değindi; yani, Refah Partisi Grubunu hedef alarak, konunun istismar edildiğini ifade etti. Halbuki, bu kanun tasarısını Meclise getiren, 54 üncü Hükümet. Öyleyse, böyle bir kanun tasarısının Refah Partisi Grubu tarafından burada istismar edilmesi kesinlikle söz konusu değildir; bunu, ifade etmek mecburiyetindeyim. Bunun yanında, Refah Partisi Grubu olarak, Grup Başkanvekillerimizin çeşitli taleplerinin tarafınızca değerlendirilmemesinin, bilhassa, bugünün ve Meclisin mehabetine uymadığı kanaatimi de ifade etmek zorundayım.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Onların da, Tüzüğe uygun söz istemeleri lazımdı.

NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Madde... Madde...

T. RIZA GÜNERİ (Devamla) – Ben de, bu noktada, madde üzerindeki görüşlerimi açıklarken -hep bu madde üzerindeki çalışmalar esnasında geçmiştir bu konular- bu husustaki görüşlerimi aktardım.

Değerli Başkan, değerli üyeler; bu kanun tasarısı, hepimiz inanıyoruz ki, sonuçta hayırlı olacaktır ve desteklediğimizi de zaten ifade ettik; ancak, bu kanun tasarısı görüşülürken, maddeleri görüşülürken, bu kanun tasarısını bugün Meclise getiren Hükümetin burada olmasını, Hükümet üyesi partilerin burada olmasını arzu ettiğimiz için, desteklerini görmeyi arzu ettiğimiz için, bu kanun tasarısının maddelerine geçilmesinin oylanması sırasında, grup olarak, yoklama talebimiz olmuştu. Hedefimiz, tasarının kanunlaşmasını engellemek değil; Hükümet üyesi partilerin, bu kanun tasarısına verdikleri önemi bu milletin görmesini ve bu partilerin Meclis çalışmalarına katılımlarını temin etmektir.

Değerli üyeler, MTA üzerinde konuşuyoruz. Bu kanun tasarısının uygulanabilmesi için MTA'nın bütçesinin yeterli olması gerekmektedir. 1997 bütçesi hazırlanırken ne görüyoruz; 54 üncü Hükümet, yüzde 157'lik bir artışla, bu kuruma verdiği önemi ortaya koymuş; ancak, bugün, bu 55 inci Hükümetin Meclise sunduğu 1998 bütçesinde görülmektedir ki, devam eden birkısım idame projeleriyle beraber, reel olarak hiçbir artış olmadan ödenekler tahsis edilmektedir. Biraz önce, bilhassa -ödenekler konusuna girmişken- trona konusuyla ilgili de, Sayın Bakan, inanmadıkları halde, yani "proses Etibankta yoktur" dedikleri halde Devlet Planlama Teşkilatından 39 trilyonluk bir ödenek istediklerini, Devlet Planlama Teşkilatının da haklı olarak bunu onaylamadığını ifade etmiştir. Ben, bu ifadeleri, oturduğum yerden hayretle izledim. Hem Devlet Planlama Teşkilatının onaylamamasına hak vereceksiniz hem de bu talepte bulunacaksınız; bunu çok yanlış gördüm. Bunu, buradan, Etibankın bütün bürokratlarına bir saygısızlık olarak görüyorum. Etibankta, ben de, bir sene çalıştım. Etibankın değerli bürokratları, teknik kadrosu, trona ile bor üretimindeki prosesin çok benzer olduğunu ve kesinlikle bu üretimde zorlanmayacağımızı ifade etmişlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayın efendim.

T. RIZA GÜNERİ (Devamla) – Sayın Başkan, bağlıyorum.

Zaten, hangi firma bu projenin ihalesini alırsa alsın, sonuçta, dünyada, bu prosesi elinde bulunduran o firmalardan satın almak mecburiyetinde kalacaklardı.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Devam edebilirsiniz; grup adına konuşuyorsunuz.

BAŞKAN – Tamam efendim... Tamam... Affedersiniz...

T. RIZA GÜNERİ (Devamla) – Rica ederim Sayın Başkan.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Daha çok "affedersiniz" demeniz gerekir de...

BAŞKAN – 4 dakika daha konuşma hakkınız var efendim.

Buyurun Sayın Güneri.

T. RIZA GÜNERİ (Devamla) – O açıdan, Etibank, bu projeye başlarken "ben bu projeyi sonuna kadar, Etibank olarak, götüreceğim" ifadesinde bulunmadı "ben bu porjeye başlıyorum ve 1992 yılında açmış olduğum ihaleyi devam ettiriyorum, görüşmeleri devam ettiriyorum; yeter ki bu süreci başlatmış olayım, kaybedilmiş zamanı telafi edeyim" ifadesinde bulundu.

Bakınız, 54 üncü Hükümetten bu zamana beş aylık bir zaman geçti ve yeni hükümet de -55 inci Hükümet- yine, bu yabancı firmalarla ihale görüşmelerini tamamlayıp, sonuçta, bu bağlantıları kuramadı. Öyleyse, yeni bir zaman kaybını hep beraber yaşadık. İşte, Etibankın o günkü yönetimi, bu zaman kaybının önüne geçebilmek için, öncelikle yapılması gereken kuyu ve sondaj çalışmalarını başlatmıştı. Bu çalışmalar, şu anda, maalesef, bekletilmektedir. Gönlümüz arzu ediyor ki, bu çalışmalar süratle devam ettirilir, hem Beypazarı ekonomisine hem de ülke ekonomisine çok önemli katkılarda bulunacak bu tesis kurulur ve hizmete geçer.

Bunun yanında, Seydişehir Alüminyum Tesislerinin genişletilmesiyle ve modernizasyonuyla ilgili açılan bir ihale vardı. Bugün itibariyle, bu ihalenin de durdurulduğunu görmekteyiz. Bakınız, bir taraftan, özelleştirmeden bahsettik. Özelleştirme -yani, özel sektöre, kamudaki yatırımların, tesislerin devrinin- yollarından birisi de, bilhassa, modernizasyon ve kapasite artırım yatırımları yapılırken, bunun özel sektör tarafından yapılması ve de devletin buna nakdî olarak katılmasıdır.

Seydişehir Alüminyum Tesisleri, yüzde 100'ü devletin olan, şu anda 60 bin ton yıllık üretim kapasitesi olan bir tesis ve Türkiye'nin tüketimi de 160 bin ton/yıl. Öyleyse, kaynakları kendisinde yeterli şekilde bulunan, yeterli rezervi bulunan ve şu anda sıvı alüminyum ithal eden Türkiye'nin, bu konuda süratle kapasitesini artırması gerekmekteydi. 54 üncü Hükümet zamanında bu kapasitenin artırılabilmesi için ihale açıldı. Daha önce de benzer ihaleler açılmış; ancak, Türkiye'de, Seydişehir Alüminyum Tesislerinde enerji maliyeti 4,2 sent, diğer bütün rakip dünya ülkelerindeki alüminyum tesislerinde enerji maliyeti 2 sent. Öyleyse, bu maliyetin mutlaka düşürülmesi gerekmekteydi. Enerji Bakanlığı ve TEAŞ'la görüşmeler yapılmıştı ve bir taraftan da, Seydişehir'e kadar getirilecek doğalgaz hattıyla, kurulacak enerji santralinde üretilecek ucuz enerjiyle, bu tesise ucuz enerji temini noktasında da çalışmalar yapılmıştı. Bu ihalenin devam ettirmesiyle, aynı zamanda, BOTAŞ'ın şu anda yine askıya aldığı Kayseri-Seydişehir doğalgaz boru hattı ihalesinin de devam ettirilmesiyle... Ülkemiz açısından son derece önemli olan bütün Ortadoğu ülkelerinde, şu anda, enerji nakil hatlarında yenileme söz konusu. Birkısım Amerikalı alüminyum üreticisi firma da, Seydişehir Alüminyum Tesislerinin genişletilmesi ihalelerine, bilhassa, bu açıdan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

T.RIZA GÜNERİ (Devamla) – Sayın Başkan, bağlıyorum.

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayın efendim.

T.RIZA GÜNERİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

...Seydişehir Alüminyum Tesisinin kapasite artırım ihalesine, bilhassa, Ortadoğu ülkelerine enerji nakil hattı için gerekli olan tellerin yapımından dolayı girmeyi arzu ettiklerini ifade etmiştir. Bu ihalenin de süratle devam ettirilmesi ve de ülkemizde ihtiyaç duyulan alüminyumun yeterli miktarda üretilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Çıkacak olan kanunun hayırlar getirmesini diliyor, bütün milletvekillerimizin ve bizi dinleyen insanlarımızın kandilini tebrik ediyor, saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Alınan karar gereğince, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında verilen gensoru önergesini ve diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 2 Aralık 1997 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.07

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.— Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’ın, hâkim ve savcıların aileleri hakkında bilgi toplandığı iddiasına ve trafik kazaları ile hırsızlık olaylarını azaltmak için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3636)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1- Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mahmut Oltan Sungurlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 15.10.1997

Ömer Naimi Barım

Elazığ

1- Adalet Bakanlığı verilerine göre yargıya en fazla intikal eden suç hırsızlıktır. Hırsızlığı adeta meslek haline getiren kişiler hakkında caydırıcılık açısından ne gibi çalışmalarda bulunuyorsunuz?

2- Trafik kazaları sonrası yaralanma ve ölümle sonuçlanan olaylar sonrası caydırıcılık açısından şimdiki ekonomik şartları da dikkate alarak Karayolları ve Trafik Kanununda ne gibi değişiklikler yapmayı düşünüyorsunuz?

3- Basına intikal ettiği kadarıyla Millî Güvenlik Konseyi’nin isteği ile Bakanlık bünyesinde çalışan hâkim, savcı ve ailelerinin hakkında bilgilerin kaydedildiği doğru mudur? Doğru ise bu bilgiler hangi amaçla kaydedilmektedir? Bu bilgiler nerelerde kullanılmaktadır? Ailelerin özel hayatlarının gözönünde bulundurulması amacı ile ne yapılmak istenmektedir?

T.C.

Adalet Bakanlığı 26.11.1997

Bakan:4086

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 27.10.1997 tarihli, A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/3636-8911/23485 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’ın 7/3636 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu Adalet Bakanı

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan:

Sayın Ömer Naimi Barım

Elazığ Milletvekili

TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3636 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Dünyada meydana gelen sosyal, siyasal ve ekonomik değişiklikler dolayısıyla eskiyen değerlere dayalı Türk Ceza Kanununu çağa uydurmak amacıyla 1989 yılında hazırlanan “Türk Ceza Kanunu Öntasarısı” nı gözden geçirip gerekli değişiklikleri ve geliştirmeleri yapmak ve gerektiğinde bunlarla dengeli ceza mevzuatımız üzerinde diğer değişiklik tasarılarını da hazırlamak üzere; 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 34 üncü maddesinin Adalet Bakanlığına temel kanunlar üzerinde çalışmalar yapması için uzman personelden oluşan komisyonlar kurma yetkisi veren hükmü göz önünde tutularak, üniversiteler, yüksek mahkemeler, Barolar Birliği temsilcileri, hâkimler ve Bakanlığım mensuplarından oluşan bir Komisyon 6.6.1996 tarihli Bakan Olur’u ile kurulmuştur. Bu Komisyon tarafından hazırlanan “Türk Ceza Kanunu Öntasarısı (1997)” Bakanlığıma 18.9.1997 tarihinde sunulmuştur.

Tasarıda, hırsızlık suçu çağdaş ceza hukukundaki gelişmelere uygun olarak yeniden düzenlenmiş, basit nitelikli, ağır nitelikli ve hafif hırsızlık suçları için ayrı ceza miktarları belirlenmiştir. Ayrıca Tasarıda meslekî suçlu tanımına yer verilmiştir. Buna göre, suçtan elde ettiği kazançla geçimini sağlayan kişi meslekî suçludur. Tasarıda, meslekî suçlular bakımından Kanunda karşılığı olan cezanın verilmesinin yanı sıra ayrıca haklarında güvenlik tedbirlerinin uygulanması öngörülmüştür. Böylece, hükümlünün yeniden suç işlemeye teşvik edici etki ve ilişkilerden uzaklaştırılması ve hükümlünün hayatta suç işlemeden yaşayabilmesi için ona sosyal ve gerektiğinde maddi yardımların yapılmasının sağlanması amaçlanmıştır.

Diğer taraftan, özellikle ölümle veya yaralamaya sonuçlanan trafik suçları bakımından caydırıcılığı sağlamak üzere, Tasarıda “bilinçli taksir” müessesesine yer verilmiştir. Bilinçli taksiri, basit taksirden ayıran husus fiilen neticesinin failce tahmin edilmiş ve fakat istenmemiş olmasıdır. Bilinçli taksir halinde hükmedilecek ceza üçte bir oranında artırılacak ve paraya çevrilemeyecektir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda değişiklik yapma yetkisi İçişleri Bakanlığının görevleri arasında bulunmaktadır.

Soru önergesinin (3) numaralı bölümüne konu olan hususlarla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda,

— Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 8 inci maddesinde belirtilen “Mazaret nedenine dayanan atamalar” başlığı altında yer alan düzenlemede; ilgilinin eş durumu ile çocuklarının öğrenim durumlarının bilinmesinde zorunluluk bulunduğu,

— Bakanlığım Personel Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıp 16.11.1983 tarih ve 22-144 sayılı yazıyla Hâkim ve Cumhuriyet savcıları ataması Bakanlık tarafından yapılan tüm personelden birlikte gönderilen formun doldurulduktan sonra iadesinin istenildiği,

— Bahse konu bilgi formlarının, ilgililerin açık sicillerinde muhafaza edildiği ve her türlü tayin, görevlendirme ve pasaport işlemleri ile kimlik düzenlemelerinde kullanıldığı,

— Anılan işlemin uzun yıllardan bu yana sürdürülen bir uygulama olduğu,

— Ayrıca hâkim adaylığına atanan görevlilerden de bu bilgilerin istenilmekte olduğu,

Anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

2. — Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün, hükümlü ve tutuklulara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3724)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorularımın Adalet Bakanı Sayın Oltan Sungurlu tarafından yazılı cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim. 24.10.1997

Lütfü Esengün

Erzurum

Sorular :

1. Cezavelerindeki toplam hükümlü ve tutuklu sayısı şu anda nedir?

2. Bu hükümlü ve tutukluların ne kadarı terör suçlusudur?

3. Terör hükümlülerinin ne kadarı sağ, ne kadarı sol örgüt mensubudur?

4. Terör tutuklularının ne kadarı sağ, ne kadarı sol örgüt mensubudur?

5. Sol örgüt mensupları hangi örgütlere mensuptur?

6. Sağ örgüt mensupları hangi örgütlere mensuptur?

T.C.

Adalet Bakanlığı 26.11.1997

Bakan:4087

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 5.11.1997 tarihli, A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/3724-9081/023804 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün 7/3734 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

Sayın Lütfü Esengün

Erzurum Milletvekili

TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3724 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan hususlarla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda; Kasım 1997 ayı itibarıyla,

— Cezaevlerindeki toplam tutuklu ve hükümlü sayısının 60.415,

— Terör suçlarından tutuklu ve hükümlü sayısının 9005,

— Terör suçlarından hükümlü olanlardan sağ terör örgütlerine mensup olanların 113, sol terör örgütelerine mensup olanların 4487,

— Terör suçlarından tutuklu olanlardan sağ terör örgütlerine mensup olanların sayısı 335, sol terör örgütlerine mensup olanların sayısı 4070’dir.

— Sol görüşlü olanların, PKK, DHKP/C, THKP/C, TKP/ML-TİKKO, TDKP, TKEP, TİKP, DHP, EKİM, DEV-SOL, MLKP, TİKP, DEV-SOL (Bedri Yağan), TKP/B, TVKB, KAWA, SVP/K-GKB, TKİH, HD, KİPO, TKP (KIVILCIM), RIZGARİ, DKP, TKP-ML-GKP, KUK, TEKOŞİN, PYK, HDO, KKP, YEKTUM, TDP, DİRENİŞ HAREKETİ, TLKP/K, HALKIN BİRLİĞİ, DK, TEP, YCK,

— Sağ görüşlü olanların, ACZİMENDİ, İBDA/C, HİZBULLAH, UGD, CEYŞULLAH, HIFZULLAH, İSLAMİ CEMİYETLER BİRLİĞİ, İSLAMİ HAREKET

Adlı örgütlere mensup oldukları mahkeme kayıtlarından ve kendi beyanlarından anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

M.Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

3.— İçel Milletvekili Turhan Güven’in Özer Çiller ve Av. Atilla Özer hakkında açılan davaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3726)

Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla. 27.10.1997

Turhan Güven

İçel

Soru:

Basından öğrenebildiğimize göre ortada herhangi bir delil ve belge olmamasına karşın Ankara Cumhuriyet Savcılığınca Sayın Özer Çiller ile Avukatı Doç.Dr.Atilla Özer hakkında bir iddianame düzenlendiği ve dava açıldığı görülmüştür. Sümme tedarik bazı iddialarla ilgili olarak dava açılması emri Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 148.Maddesine göre tarafınızdan mı verilmiştir? Cumhuriyet Savcılarının yaptıkları inceleme ve soruşturmaları ve iddianameleri basına yansıtmaları ve TV istasyonlarını ziyaretlerini ne derece görevleriyle uygun buluyorsunuz? Böyle bir işlemi yapan Cumhuriyet Savcısı hakkında soruşturma emrini verdiniz mi? Yoksa hukukî bir tasarrufun basına yansıtılması pek ihtimal vermemekle birlikte tarafınızdan mı yaptırılmıştır?

Düzenlediği iddia olan iddianame içinde yine basından öğrendiğimiz kadarıyla bir bilim adamı olan Av. Atilla Özer hakkında soruşturma yapılması için izin verdiniz mi? 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 58, 59 ve 60.Maddelerinde açık hükme rağmen “sizin de bir süre avukatlık yaptığınız bilindiğine göre” keyfi olarak kanunu hiçe sayan bu işlem ve tutum sahibi Cumhuriyet Savcısı hakkında soruşturma için gerekli işleme tevessül ettiniz mi, yoksa 1136 sayılı kanun hükümlerini göz ardı mı edeceksiniz? Yapılan işlemlerden haberiniz yok ise hangi dayatmacı gücün bu işlemleri yaptırdığını araştıracak mısınız, ve sonucuna göre failleri hakkında gereğini yapacak mısınız?

Sizin hukukî görüşlerinize değer veren ve saygı duyan bir insan olarak, yargı bağımsızlığını zedeleyen bu işlemler karşısında yargının onurunu kurtarmak için istifa etmeyi düşünüyor musunuz?

T.C.

Adalet Bakanlığı 26.11.1997

Bakan: 4083

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 5.11.1997 tarihli, A.01.0.GNS 010.00.02-7/3726-9091/23815 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, İçel Milletvekili Turhan Güven’in 7/3726 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

Sayın Turhan Güven

İçel Milletvekili

TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3726 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan hususlarla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda;

— Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Özer Uçuran (Çiller), Atilla Özer ve Yusuf Uygutaş haklarında vaki ihbar üzerine resen hazırlık tahkikatı yapılarak genel hükümler uyarınca 20.10.1997 tarihli ve 1997/3942-3829-1244 sayılı iddianameyle resmî evrakta sahtecilik ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa muhalefet suçlarından Ankara Eğır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,

— İlgili Cumhuriyet savcısı hakkında herhangi bir tahkikatın bulunmadığı,

Anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

4.— İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in, Orta Anadolu Linyitleri İşletmesine ait bir kömür sahasının ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3734)

27.10.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istiyorum.

Gereğini arz ederim.

Birgen Keleş

İzmir

1. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi Raporunda, “Müessese sahalarından kömür üretimi işi özel bir firmaya ihale edilmiştir. Ayrıca, bu firmaya Müessesenin elindeki teçhizata göre en verimli üretim yapacağı panolardan bir bölümünün makine ve teçhizatla birlikte devredilmesi öngörülmüştür.

Bu durum, Müessesenin şu anda karşı karşıya bulunduğu üretim darboğazının daha da büyük boyutlara ulaşmasına neden olabilecektir.” denilmektedir.

Bu konuda hangi önlemler alınmıştır?

2. Resmi Gazete’deki ihale ilânında TKİ’nin bazı makine ve ekipmanları yükleniciye vereceği belirtilmediği halde,ihale şartnamesinde bu hususun yer alması yasalara uygun mudur?

3. 10 Kasım 1995’de fiyat belirleme yönteminin değiştirilmesini; uzmanların değişiklik önerisini getirdikleri bu tarihte, Satın Alma Komisyonunun bu değişikliği kabul etmesini, TKİ Yönetim Kuruluna aynı gün önermesini ve sözkonusu Kurulun aynı gün toplanarak bu kararı onaylamasının ve ihaleyi kazanan Park Teknik Elektrik Madencilik A.Ş.nın aynı tarihte Sanayi ve Ticaret Bakanlığından kuruluş için onay almasını nasıl açıklıyorsunuz?

4. Sözleşmeyi TKİ adına iki Genel Müdür Yardımcısının imzalaması gerektiği halde, tek Genel Müdür Yardımcısının imzalamasını nasıl açıklıyorsunuz?

5. Park Teknik Elektrik Madencilik Şirketi 1999’da üretime geçecek 3. ve 4. ünitelere kömür vermek için sözleşme yaptığı halde, 1. ve 2. ünitelere nasıl kömür vermektedir? TKİ’nin Park’tan yüksek fiyatla kömür aldığı ve bunu TEAŞ’a daha düşük fiyatla verdiği doğru mudur?

6. Çayırhan linyitlerinin mekanize üretimi için gerekli bakım onarım harcamalarının yapılmadığı, araç, gereç ve makinelerinin bedelsiz olarak Park’ın kullanımına sunulduğu, PARK’ın işletme hakkını devraldığı galerilerin tüm yatırım masraflarının TKİ tarafından yapıldığı, TKİ’nin elindeki en önemli makineleri PARK’a verdiği, kamuda yatırım sınırlandırıldığından yenilerini alamadığı ve bu durumun TKİ’nin üretiminin aksatacağı doğru mudur?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 27.11.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.O.APK.0.23-300-860-19458

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 5 Kasım 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3734-9129/23861 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Birgen Keleş’in tarafıma tevcih ettiği ve TBMM İç Tüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/3734 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

İzmir Milletvekili Sayın Birgen Keleş’in

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

(7/3734)

Soru 1 :

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi Raporunda, “Müessese sahalarından kömür üretimi işi özel bir firmaya ihale edilmiştir. Ayrıca, bu firmaya Müessesenin elindeki teçhizata göre en verimli üretim yapacağı panolardan bir bölümünün makina ve teçhizatla birlikte devredilmesi öngörülmüştür.

Bu durum, Müessesenin şu anda karşı karşıya bulunduğu üretim darboğazının daha da büyük boyutlara ulaşmasına neden olabilecektir denilmektedir.

Bu konuda hangi önlemler alınmıştır?

Cevap :

Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nun (TKİ) Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi Bölge Müdürlüğü, Çayırhan’da bulunan 2x150 MW gücündeki mevcut termik santrala kömür temin etmektedir. Kömür üretimi için yeraltı işletmeciliği yapılmakta olup, bu tür işletmecilik uzun süren (bir-iki sene) bir hazırlık çalışmasını gerektirmektedir. TKİ’nin kömür üretimi A sahasında devam ederken, B sahasında da hazırlık çalışmalarına 1989 yılında geçilmiştir.

Bu arada mevcut santrala ilave olarak 2x160 MW gücünde santral yapımına başlanmış, bunun paralelinde TKİ Kurumu’nca etüd-proje çalışmaları yapılarak mevcut üretim kapasitesine 2,5 milyon ton/yıl ilave yapılması için 20 milyon dolarlık bir yatırım gerektiği tespit edilmiştir.

TKİ, kârlılık ve verimlilik prensipleri çerçevesinde hareket ederek, iktisadî alanda her türlü tedbiri almak ve Ülkenin kömür ihtiyacının büyük bölümünü en ucuz ve en verimli şekilde sağlamakla görevlidir. Bugün için üretimlerin yaklaşık % 93’ü açık ocaklardan yapılmakta ve bunun için de her yıl 150-200 milyon m3 dekapaj (toprak-kazı) işi yapılarak kömür üretilmektedir. Bunun da yaklaşık % 40’ı çok daha ucuz olarak müteahhitler eli ile yürütülmektedir. 1995 yılında 75 milyon m3 dekapaj işi müteahhitller vasıtasıyla yaptırılarak 13 milyon ton kömür üretimi sağlanmıştır. TKİ yasaların kendisine verdiği yetkiler çerçevesinde birçok işi müteahhit eliyle yürütmekte olup, kuruluşdan bu yana bu gibi faaliyetlerini sürdürmektedir.

Çayırhan’da yapılan iş’de Devletçe hiçbir yatırım yapmadan yukarıda olduğu gibi yeraltından yılda 2,5 milyon ton kömür üretiminin, müteahhitler vasıtasıyla herhangi bir ruhsat devri söz konusu olmadan yaptırılması işidir.

Bir kısım makine-teçhizat ve galerilerin şartname gereği müteahhitin kullanımına tahsis edilmesinde hem atıl kalmalarını önlemek, hem de elde edilecek kömür üretim teklif fiyatlarının daha düşük olmasını sağlamak ve yapılmış olan yatırımları da geri almak amaçlanmıştır.

Nitekim; ihale tarihi olan 5.12.1995 günü itibariyle;

Park Teknik teklif fiyatı 1 338 000 TL./ton

Hema Hid. Tic. A.Ş. teklif fiyatı 2 110 000 TL./ton

Aynı tarih itibariyle Kurum Maliyeti 5 135 000 TL./ton’dur.

Buradan da görüldüğü üzere 1 338 000 TL./ton teklif fiyatı Kurum Maliyetinin yaklaşık 1/4’ü nispetindedir.

Bu ihale mevcut üretim şartları ile ilgili olmayıp üretimi de olumsuz şekilde kesinlikle etkilememiştir. Bölge mevcut teçhizatı ile kendi üretimini ve işletmecilik faaliyetini fazlasıyla gerçekleştirebilmektedir.

Soru 2 :

Resmi Gazetedeki ihale ilanında TKİ’nin bazı makine ve ekipmanları yükleniciye vereceği belirtilmediği halde, ihale şartnamesinde bu hususun yer alması yasalara uygun mudur?

Cevap :

Bu işle ilgili bazı makine teçhizat ve tesisin, müteahhit kullanımına tahsis edileceği maddesini de içeren ihale şartnamesi, 30.6.1995 tarihinde Yönetim Kurulu tarafından onaylanmış, 5.12.1995 tarihinde teklifler alınmak üzere, 7.7.1995 tarihinde ilana çıkılmıştır. Söz konusu ihale ile ilgili ilan metninde herhangi bir eksiklik bulunmamakta olup, ilgili yasal düzenlemelere tamamen uygun olarak hazırlanmış, bu işle ilgili şartnamelerin nereden ve nasıl temin edileceği de belirtilmiştir. Genel Müdürlük ilanları ilgilenebilecek herkese duyurabilmek için Resmi Gazetede iki defa ve yine yurt çapında yayın yapan Hürriyet ve Sabah gazetelerinde de yayınlattırmıştır. İlandan sonra bazı makine-teçhizat ve tesisin müteahhit kullanımına tahsis edileceği maddesinde hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Bu işle ilgilenecek herkese gerekli araştırmaları yapabilmeleri için, hiçbir kimseye ve kuruluşa, herhangi bir ayrıcalık tanımamak üzere, genellikle ihalelerde var olan, ÖN YETERLİK şartı aranmadan (yani ihaleye müracaat edenler arasında hiçbirini elemeden) bu işle ilgilenen herkesin ihaleye katılması sağlanmıştır.

İlanı müteakip Kuruma müracaat eden tüm firmalara ihale ve şartnameyle ilgili detaylı ve açıklayıcı bilgiler verilmiş hatta Çayırhan’da işyerleri gezdirilmiştir.Bunlardan aşağıda yazılı 7 firma ücret karşılığı şartname ve eklerini satın almıştır.

1. Hema Hidrolik Makine Sanayi ve Tic. A.Ş.

2. Mitsubishi Corporation

3. Marubeni Corporation

4. Tınaz Maden Ltd. Şti. (Thyssen Rheinstahl Tec. GmbH)

5. Park Teknik (Saaberg Werke)

6. Deutche Bergbau GmbH

7. Erge (Amco)

Soru 3:

10 Kasım 1995’de fiyat belirleme yönteminin değiştirilmesini, uzmanların değişiklik önerisini getirdikleri bu tarihte, Satın Alma Komisyonunun bu değişikliği kabul etmesini, TKİ Yönetim Kuruluna aynı gün önermesini ve sözkonusu Kurulun aynı gün toplanarak bu kararı onaylamasını ve ihaleyi kazanan Park Teknik Elektrik Madencilik A.Ş.’nin aynı tarihte Sanayi ve Ticaret Bakanlığından kuruluş için onay almasını nasıl açıklıyorsunuz?

Cevap :

İlana çıkıldıktan yaklaşık 4 ay sonra 10.11.1995 tarihinde şartname ve sözleşmenin fiyat artışları ile ilgili maddesinde değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklik ile baz kalorifik kömür fiyat artışlarının yıllık olması yerine daha gerçekçi olan aylık eskalasyon uygulaması tercih edilmiş olup, tekliflerin verileceği 5.12.1995 tarihine 25 gün gibi bir süre kalması nedeniyle, teklifçilerin bir an evvel haberdar olmalarını sağlamak üzere süratle yapılmış ve tüm teklifçilere duyurulmuştur. Bu tarihte ihale henüz yapılmamış olup, ihaleyi kazanan firmadan bahsetmek mümkün değildir. Bu değişiklik Kurumun yönetmeliğine uygun ve kendi iradesiyle yaptığı bir işlemdir.

TKİ Kurumu, tüm ihale işlemlerini bağlı olduğu mevzuat ve yönetmelik hükümlerine göre katılımcıların ve Basın-Yayın organlarının huzurunda yapmaktadır. Hiçbir kişi ya da kuruluşa herhangi bir ayrıcalık ya da kolaylık sağlanması mümkün değildir.

Soru 4 :

Sözleşmeyi TKİ adına iki Genel Müdür Yardımcısının imzalaması gerektiği halde, tek Genel Müdür Yardımcısının imzalamasını nasıl açıklıyorsunuz?

Cevap :

Sözleşme iddia edildiği gibi tek genel müdür yardımcısı tarafından değil usulüne uygun olarak iki genel müdür yardımcısı tarafından imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir.

Soru 5 :

Park Teknik Elektrik Şirketi 1999’da üretime geçecek 3. ve 4. ünitelere kömür vermek için sözleşme yaptığı halde, 1.ve 2. ünitelere nasıl kömür vermektedir? TKİ’nin Park’tan yüksek fiyatla kömür aldığı ve bunu TEAŞ’a daha düşük fiyatla verdiği doğru mudur?

Cevap :

Sözleşmenin ikinci maddesi “Hukuku TKİ’nin uhdesinde kalmak kaydıyla aşağıda mevki ve sınırları belirtilen maden sahasında teklif mektubunda belirtilen birim fiyatla, Sözleşme ve Eklerine göre, bütün masraf ve her türlü mesuliyet kendisine ait olmak ve Çayırhan Termik Santrali’ne verilmek üzere yıllık 2 500 000 ton (± % 20) kömürün üretilmesi ve teslim noktasına kadar taşınarak TEAŞ tesislerine verilmesidir.” şeklindedir.

Görüldüğü gibi işin tarifinde santral üniteleri ile ilgili ayrım yoktur.

Müteahhitçe üretilen kömür üzerinde müteahhitin hiçbir tasarruf hakkı bulunmamaktadır. Bu kömür TKİ’nin kömürü olup, kalori değerine göre satış yeri ve şekli TKİ Kurumunca belirlenmektedir.

TKİ Kurumunun sözkonusu şirketten yüksek fiyatla kömür aldığı ve TEAŞ’a daha düşük fiyatla verdiği doğru değildir. Park Teknik Elektrik Madencilik Şirketinden teslim alınan
2.200 Kcal/Kg civarındaki kömürlerin TEAŞ’a satış fiyatları, firmaya ödenenden dah
a fazladır.

Soru 6 :

Çayırhan Linyitlerinin mekanize üretimi için gerekli bakım onarım harcamalarının yapılmadığı, araç, gereç ve makinalarının bedelsiz olarak Park’ın kullanımına sunulduğu, PARK’ın işletme hakkını devraldığı galerilerin tüm yatırım masraflarının TKİ tarafından yapıldığı, TKİ’nin elindeki en önemli makineleri PARK’a verdiği, kamuda yatırım sınırlandırıldığından yenilerini alamadığı ve bu durumun TKİ’nin üretimini aksatacağı doğru mudur?

Cevap :

Şartnameye göre işi alacak firma B ve C panolarından üretim yapacaktır. Firma kullanımına verilmesi öngörülen A ve B sahalarındaki galeriler, Bölge tarafından yapılan üretimi ve bu üretimin devamını sağlamak üzere ihale ilan tarihinden çok önceki yıllardan beri yapılagelmekte olan ihzarat işi olup ilan tarihinden sonra herhangi bir galeri açma çalışması yapılmamıştır. A galerisinde Bölgenin çalışmaları bitmek üzere olup galeri boşa çıkmaktadır. Diğer taraftan şartnameye göre firmanın kullanımına verilmesi öngörülen makine ve teçhizat uzun süre Bölgece kullanılmış ve ihtiyaç fazlası haline gelmiş teçhizattır. Bunların işin bitiminde veya daha önce bakımlı ve çalışır bir şekilde iade edilmesi de şartname gereğidir.

Bu makine-teçhizat ve galerilerin şartname gereği müteahhidin kullanımına tahsis edilmesinde hem atıl kalmalarını önlemek, hem de elde edilecek kömür üretim teklif fiyatlarının daha düşük olmasını sağlamak ve yapılmış olan yatırımları da geri almak amaçlanmıştır.

Kaldı ki A galerisinde; iş bitmek üzere olduğundan Kurumca yapılan yatırımın karşılığı tamamen alınmıştır.

B galerisinde ise hazırlık çalışmalarına 1989 yılında başlanmış olup, bu galeri için yapılan yatırım ise 1995 yılı değerleri ile yaklaşık 85 milyar TL’dir. Müteahhit kullanımına tahsis edilen ve şartnamede bakımlı ve çalışır durumda iade edilmesi öngörülen teçhizat ise 1985 yılı itibariyle satın alınmış ve kullanılmış olmakla kendini amorti etmiştir.

Bu durumda müteahhidin kullanımına verilen yatırımın bu iş için müteahhitçe yapılması gereken yatırıma göre hiçbir önemi olmadığı açıktır. (yaklaşık% 1’den az)

Dolayısıyla müteahhit bu iş için gerekli tüm makine ekipman ve teçhizatı kendisi karşılayacaktır.

Bölgenin, (1997 değerleri ile) 1994 yılı zararı 5.971 trilyon TL., 1995 yılı zararı 5,451 trilyon TL., 1996 yılı zararı 4,179 trilyon TL iken, yapılan ihale ile üretimde meydana gelen artış neticesinde1997 yılı zararının 2,5 trilyon TL’ye ineceği tahmin edilmektedir. Üretimde bir aksama ise söz konusu değildir.

5.— Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, uçak alımında yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı(7/3749)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Sayın Necdet Menzir tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 30.10.1997

Zeki Ünal

Karaman

İki milyar dolar tutarındaki Boeing ihalesinde yolsuzluk yapıldığı ve 74 milyon dolar rüşvet alındığı iddia edilmektedir. Bu iddia doğru mudur?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı 26.11.1997

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.11.0.APK.0.10.01.21.E.A/1745-22140

Konu : Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :18.11.1997 gün ve A.01.0.10.00.02-9434 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın 7/3749-9161 sayılı yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlar Kurulu’nun 22.8.1990 gün ve 90/822 Sayılı Kararı ile THY. A.O. Genel Müdürlüğünün özelleştirilmesine karar verilmiş ve Başbakanlığa (Özelleştirme İdaresi Başkanlığı) bağlanmıştır. Bu nedenle soru önergesinde yer alan hususlarda Ulaştırma Bakanlığında herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Necdet Menzir

Ulaştırma Bakanı

6.— Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, Kırklareli’ne doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3789)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yüksek müsaadelerinizle aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Recai Kutan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla, 24.4.1997

Prof. Dr. Necdet Tekin

Kırklareli

Rusya’da alınan doğalgaz Kırklareli İli sınırlarında bulunan Malkoçlar sınır kapısından girip, Kırklareli İlini boydan boya geçtikten sonru İstanbul’a ulaşmaktadır.

Bugüne kadar gerek Lüleburgaz ve Çantaköy’de üretilen gerekse de yurt dışından getirilen doğalgaz, ilimiz Kırklareli, Babaeski ve Lüleburgaz’daki konutların ısıtılması ve diğer ihtiyaçları için kullanılmamaktadır.

Hükümetiniz İlimizden geçerek başka illerin ihtiyacını karşılayan bu enerji kaynağından ilimizi de yararlandırmayı düşünmekte midir? Düşünmekte ise zamanı belli midir?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 27.11.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.O.APK.0.23.300-/858-19456

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 2.5.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00 02-6/520-6427/17802 sayılı yazısı.

b) TBMM Başkanlığının 18.11.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-9468 sayılı yazısı.

Kırklareli Milletvekili Sayın Necdet Tekin’in Bakanlığıma tevcih ettiği ve ilgi a’da kayıtlı yazı ile Bakanlığıma gönderilen 6/520 esas no.lu sözlü soru önergesi cevabı 20.5.1997 tarih ve B.15.0.APK.0.23-300-7305 sayılı yazımız ile Parlamento ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanlığına gönderilmiştir.

TBMM Başkanlığından alınan ilgi b’de kayıtlı yazıda ise, sözkonusu soru önergesinin TBMM İçtüzüğünün 98. maddesi gereğince üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı gerekçesiyle 7/3789 esas no.lu yazılı soru önergesi çevrildiği Bakanlığıma bildirilmiştir.

Bahse konu soru önergesi ile ilgili bilgiler güncelleştirilerek ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Kırklareli Milletvekili Sayın Necdet Tekin’in

Yazılı Soru Önergesi Cevabı

(7/3789)

Soru : Rusya’dan alınan doğalgaz Kırklareli İli sınırlarında bulunan Malkoçlar sınır kapısından girip, Kırklareli İlini boydan boya geçtikten sonra İstanbul’a ulaşmaktadır.

Bugüne kadar gerek Lüleburgaz ve Çantaköy’de üretilen gerekse de yurt dışından getirilen doğalgaz, İlimiz Kırklareli, Babaeski ve Lüleburgaz’daki konutların ısıtılması ve diğer ihtiyaçlar için kullanılmamaktadır.

Hükümetiniz İlimizden geçerek başka illerin ihtiyaçlarını karşılayan bu enerji kaynağından İlimizi de yararlandırmayı düşünmekte midir? Düşünmekte ise zamanı belli midir?

Cevap :

Mevcut ithalat potansiyelimiz, halihazırdaki iletim hatları üzerindeki sözleşmeleri yapılmış bulunan kullanıcıların taleplerini karşılayabilecek düzeydedir. Mevcut ve planlanan hatların talebini karşılayabilmek için doğalgaz arz miktarının artırılması ve kaynaklarının çeşitlendirilmesi amacıyla çeşitli ülkelerle görüşmelere devam edilmektedir.

Diğer taraftan artan talebe güvenli ve sürekli gaz arzı sağlamak amacıyla, gerek mevcut gaz sisteminde ilave yatırımlara, gerekse yaygınlaştırma projeleri kapsamında yeni yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle şehirlerde doğalgaz tüketimlerindeki artış ve bu tüketimlerin kış-yaz çekiş farklılıklarının ithalat koşullarımıza uymaması nedeniyle yeraltı deposu ihtiyacı gündeme gelmiş, bu konuda çalışmalar başlatılmıştır.

Mevcut Doğalgaz Ana İletim Hattı üzerinde bulunan Kırklareli İli’nin doğalgaz talebinin kısa vadede karşılanması mümkün görülmemekle birlikte, doğalgaz arz imkânlarının geliştirilmesi, yatırımların tamamlanması ve özellikle yeraltı depolama tesislerinin inşa edilmesi halinde İl’e gaz arzı mümkün olabilecektir.

7.— Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, bazı yerleşim yerlerinin Kırklareli Barajı suyundan yararlandırılması ile Balaban ve Çağlayık Barajı projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3801)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji Bakanı Sayın Recai Kutan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla, 8.5.1997

Prof. Dr. Necdet Tekin

Kırklareli

Kırklareli Barajı yağışlar neticesinde su tutmaya başlamıştır. Ancak Kırklareli, Kızılcıkdere, Yündalan, Bayramdere, Üsküpdere, Kavakdere, Hamitabat Köyleri ve civarındaki köylerin tarım arazileri, Kırklareli Baraj sularından faydalanamamaktadır.

Söz konusu yerleşim yerlerinin sulanabilmesi için Kırklareli Barajından su kanaletleri döşenmek suretiyle bu arazilere su vermek mümkün müdür?

Ayrıca DSİ Bölge Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre Balaban ve Çağlayık Barajlarının yapılması planlanmaktadır. Bu barajlar 1998 yılı bütçesinde teklif edilecek midir?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 27.11.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.O.APK.0.23-300-1859-19457

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 20 Mayıs 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/536-6701/18370 sayılı yazısı.

b) TBMM Başkanlığının 18 Kasım 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/9468 sayılı yazısı.

Kırklareli Milletvekili Sayın Necdet Tekin’in tarafıma tevcih ettiği ve ilgi a’da kayıtlı yazı ile Bakanlığıma gönderilen 6/536-6701 esas no.lu yazılı sözlü soru önergesi 9 Haziran 1997 tarih ve 13.15.0.APK.0.23-300-806-8585 sayılı yazı ile Parlamento ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanlığına gönderilmiştir.

TBMM Başkanlığından alınan ilgi b’de kayıtlı yazıda ise, sözkonusu sözlü soru önergesinin TBMM İç Tüzüğünün 98’inci maddesi gereğince üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı gerekçesiyle 7/3801 esas no.lu yazılı soru önergesine çevrildiği Bakanlığıma bildirilmiştir.

Bahse konu soru önergesi ile ilgili bilgiler güncelleştirilerek ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Kırklareli Milletvekili Sayın Prof. Dr.

Necdet Tekin’in Yazılı Soru Önergesi Cevabı

(7/3801 Esas No.lu)

Soru :

Kırklareli Barajı yağışlar neticesinde su tutmaya başlamıştır. Ancak Kırklareli, Kızılcıkdere, Yündalan, Bayramdere, Üsküpdere, Kavakdere, Hamitabat Köyleri ve civarındaki köylerin tarım arazileri, Kırklareli Baraj sularından faydalanamamaktadır.

Sözkonusu yerleşim yerlerinin sulanabilmesi için Kırklareli Barajından su kanalları döşenmek suretiyle bu arazilere su vermek mümkün müdür?

Ayrıca DSİ Bölge Müdürlüğünden alınan bilgilere göre Balaban ve Çağlayık Barajlarının yapılması planlanmaktadır. Bu barajlar 1998 yılı bütçesinde teklif edilecek midir?

Cevap :

DSİ Genel Müdürlüğünün yatırım programında yeralan Kırklareli projesi kapsamındaki Kırklareli Barajı kendi proje alanındaki köylerin arazilerine su verecek şekilde planlanmış olup, ilave sulama sahasına su verecek imkâna sahip değildir. Soru önergesinde belirtilen Kırklareli, Kızılcıkdere, Yündalan, Bayramdere, Üsküpdere, Kavakdere, Hamitabat köyleri ve civarındaki köylerin arazileri bu proje kapsamında bulunmadığı gibi sözkonusu köylerin kotları baraj dip savak çıkış kotunun üzerinde bulunduğundan sulanması teknik ve ekonomik olarak mümkün görülmemektedir.

Balaban ve Çağlayık barajlarının ön inceleme çalışları, anadone toplanması işleri 1999 yılı sonuna kadar devam edecek olup, daha sonraki yıllarda ön inceleme-planlama çalışmalarına geçilecektir. Planlama çalışmaları bitimini müteakip teknik ve ekonomik yönden yapılabilir bulunması halinde kesin proje çalışmalarına geçileceğinden sözkonusu barajların 1998 yılı bütçe tekliflerinde yer alması mümkün değildir.

8.— İçel Milletvekili Turhan Güven’in, Gümrük Müsteşarlığına, kanuna aykırı atama yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun yazılı cevabı (7/3819)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Rıfat Serdaroğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Turhan Güven

İçel

657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 132 nci ve müteakip maddeleri “Kendilerine Disiplin Cezası olarak aylıktan kesme veya kademe ilerlemesini durdurma cezası verilenler, Valilik, Büyükelçilik, Müsteşar, Müsteşar Yardımcılığı, Genel Müdürlük, Genel Müdür Yardımcılığı ve Daire Başkanlığı görevlerine atanamazlar” hükmünü içermektedir. Bu açık hükme rağmen,

1. Gümrük Müsteşarlığına atadığınız Ramazan Uludağ’a Gümrükler Genel Müdürlüğü görevi sırasında sorumluluk ve görev anlayışıyla bağdaşmayan görüş ve davranışları Gümrükler Teftiş Kurulu Başkanının teklifi ve ilgili Bakanın onayı ile 22.5.1997 tarih ve 2502 sayılı kararla aylıktan kesme cezası verildiğini biliyor musunuz?

2. Bu bilginiz çerçevesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 132 nci maddesine göre yukarıda belirtilen cezalardan biri ile cezalandırılan ve bu cezaları ilgili makamlarca onaylanan Devlet Memurunun bir üst makama atanması kanunlarımıza göre mümkün olmadığı, bu disiplin cezasının kaldırılmasının ancak yargı kararıyla mümkün olduğu tartışmasız iken, böyle bir cezanın, tarafınızdan kaldırılmasının keyfî davranış ve görevi suiistimal olduğunu biliyor musunuz?

3. Kanunları çiğneyerek bu tür tasarruflarda bulunmak doğru bir davranış mıdır?

T.C. Devlet Bakanlığı 26.11.1997

Sayı :B.01.009/010-81

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 24.11.1997 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3819-9326/024330 sayılı yazıları.

İçel Milletvekili Turhan Güven tarafından ilgi yazı eki soru önergesinde belirtilen sorulara ilişkin cevaplarımız aşağıda belirtilmiştir.

1. Gümrükler Eski Genel Müdürü Ramazan Uludağ’ın görevden uzaklaştırılması için maksatlı olarak disiplin amiri Gümrük Müsteşarı Tuğrul Atatüre tarafından 1/30 oranında aylıktan kesme cezası verilmiştir. (Ek: 1)

2. Sözkonusu cezanın Ramazan Uludağ’a tebliği üzerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 12.5.1982 tarih ve 2670/39 sayılı Kanunla değişik 135 inci maddesine göre, Ankara 7. İdare Mahkemesi nezdinde yürütmenin durdurulması ve cezanın iptali talebiyle dava açmıştır.

3. Gümrükler Eski Genel Müdürü Ramazan Uludağ idarî yargıya başvurma yanında, aynı zamanda bir üst disiplin amiri nezdinde de itirazda bulunmuştur. Bir üst amiri bu itirazı yerinde bularak, cezayı kaldırmıştır. (Ek :2)

4. Ankara 7 nci İdare Mahkemesi açılan yürütmeyi durdurma ve iptal davaları üzerine 28.7.1997 tarih ve Esas No: 1997/635 sayılı Kararla yürütmeyi durdurma ve 26.9.1997 tarih ve Karar No : 2997/878 sayılı Karar ile de cezanın oybirliği ile iptaline karar verilmiştir. (Ek:3 ve 4)

5. Ramazan Uludağ hakkında verilen 28.7.1997 tarihli yürütmeyi durdurma kararından 9 gün sonra, yani 5.8.1997 tarihinde ilgili Gümrük Müsteşarlığı görevine atanmıştır. (Ek: 5)

Yukarıda hukukî mesnetlere dayanılarak yapılan açıklamalar çerçevesinde Ramazan Uludağ’ın Gümrük Müsteşarlığı görevine atanmasında hukuka aykırı herhangi bir işlem sözkonusu değildir.

Bilgilerine sunulur.

Rıfat Serdaroğlu

Devlet Bakanı

T.C.

Başbakanlık 23.6.1997

Gümrük Müsteşarlığı

Sayı : B.02.1.GÜM.0.71.00.08/015484

Ramazan Uludağ

Gümrükler Genel Müdürlüğü

Genel Müdürü

İlgi : a) 2.6.1997 gün ve 12847 sayılı savunma istem yazısı.

b) 9.6.1997 gün ve ÖZBÜ-000062 sayılı savunmanız.

İlgi (a)’da kayıtlı savunma istem yazısı üzerine vermiş olduğunuz ilgi(b) savunmanız incelenmiş olup, savunmanızda belirttiğiniz hususlar uygun ve yeterli görülmediğinden işlemiş olduğunuz fiil 657 sayılı Yasa’nın 125. maddesinin C-1 bendindeki “Hizmet içinde Devlet Memurunun
itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” olarak değerlendirildi-
ğinden anılan bend uyarınca 1/30 oranında Aylıktan Kesme Cezası ile tecziyeniz uygun görül-
müştür.

Bilgilerini rica ederim.

Tuğrul Atatüre

Müsteşar

T.C. Başbakanlık 2.7.1997 Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü Onay No. : 1997/86

Devlet Bakanlığı Makamına

Gümrük Müsteşarı Tuğrul Atatüre tarafından; 657 sayılı yasanın 125/C-1 maddesindeki “Hizmet içinde Devlet Memurunun İtibar ve Güven Duygusunu Sarsacak Nitelikte Davranışlarda Bulunmak” maddeleri gerekçe gösterilerek tarafıma kasdî olarak 1/30 oranında aylıktan kesme cezası verilmiştir.

Hiçbir dayanağı bulunmayan ve tamamen belirli mihrakların emir ve talimatıyla verilen disiplin cezasının kaldırılması yönündeki itiraz ve talebimin kabulünü saygılarımla arz ederim.

Ramazan Uludağ

Gümrükler Genel Müdürü

T.C.

Ankara

7.İdare Mahkemesi

Esas No : 1997/635

Davacı Yürütmenin

Durdurulmasını İsteyen : Ramazan Uludağ

Namık Kemal Mah. Dip Sokak No:5/6- Ankara

Karşı Taraf (Davalı) : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı-Ulus/Ankara

İsteğin Özeti : Davacı, 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 23.6.1997 gün ve 15484 sayılı işlemin iptalini ve yürütmenin durdurulmasını istemektedir.

Türk Milleti Adına

Hüküm veren Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesince işin gereği görüşüldü:

Davacı tarafından Mahkememize sunulan 7.7.1997 tarihli dilekçe ve ekinin incelenmesinden; davacıya verilen 1/30 oranında aylıktan kesme cezasının itiraz üzerine, 3.7.1997 tarihli Devlet Bakanlığı Makamı onayı ile kaldırıldığı anlaşılmıştır.

Bu durum karşısında, konusuz kalan yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına 28.7.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye

Nurben Akalın Şebnem Öztürk Koray Nazik

26431 27878 33779

T.C. Ankara

7. İdare Mahkemesi

Esas No:1997/635

Karar No: 1997/878

Davacı : Ramazan Uludağ

Namık Kemal Mah. Dip.Sok. No:5/6 Ankara

Davalı : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı/Ankara

Davanın Özeti : Davacı, 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 23.6.1997 gün ve 15484 sayılı işlemin iptalini istemektedir.

Savunma Özeti : Disiplin cezasının kaldırılmasına ilişkin Devlet Bakanlığı işleminin geçerlilik taşımadığı belirtilerek, davanın disipline aykırı davranışları nedeniyle verilen cezada hukuka aykırılık bulunmadığı öne sürülüp davanın reddi savunulmaktadır.

Türk Milleti Adına

Hüküm veren Ankara 7. İdare Mahkemesince işin gereği görüşüldü:

Davacı tarafından Mahkememize sunulan 7.7.1997 tarihli dilekçe ve ekinin incelenmesinden; davacıya verilen 1/30 oranında aylıktan kesme cezasına itiraz üzerine, 3.7.1997 tarihli Devlet Bakanlığı Makamı onayı ile sözkonusu cezanın kaldırıldığı anlaşılmıştır.

Disiplin cezasının kaldırılmasına ilişkin karar Gümrük Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet Bakanınca verildiği ve konunun Gümrük Müsteşarlığına iletildiği anlaşıldığından uyuşmazlık konusu cezanın hukukî varlığını sürdürdüğü davalı yolundaki davalı açıklamalarının yasal dayanakları ve inandırıcılığı belirlenememiştir. Bu yoldaki açıklamadan, disiplin cezasına yönelik itirazın süresinin dolduğu şeklinde bir değerlendirme yapıldığı izlenimi edinilmektedir. İdarî bir işlemin kaldırıldığı yolundaki dava dosyasına sunulan işlem ve kararların hukukî olmadıkları yolundaki değerlendirmeler, ancak, o işlemlerin esasen olmadıkları, sözkonusu kararları alan yetkililerin başka yönetim görevlileri oldukları yolundaki itirazlar halinde bir anlam kazanabilir ve araştırılması yoluna gidilebilir. Böyle bir sav olmadığı sürece, davaya konu işlemi kaldıran başka bir işlemin bu davanın kapsamında hukukî tartışmasını yapmak, davayı genişletmek ve itiraz üzerine verilen kararı da dava konusu içine almak sonucunu doğurur. Diğer bir değişle başka bir davanın ve hukukî irdelenmenin konusu olan bir işlemin yargı yerince var olmadığı belirlenmediği sürece, itiraz konusu verilen sözkonusu işlemin uyuşmazlığı ortadan kaldırdığını kabul etmek, yargısal ve hukukî gerekler karşısında kaçınılmazdır.

Öte yandan,konuyu irdeleyen nöbetçi idare mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması istemiyle ilgili kararda da uyuşmazlığın ortadan kalktığı vurgulanmış ve bu karara taraflarca bir itiraz bulunmadığı gibi, davaya herhangi bir katılımın olmadığı da belirlenmiştir.

Açıklanan nedenlerle, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yapılan giderlerin taraflar üzerinde bırakılmasına, Artan Posta Giderinin istemi halinde davacıya iadesine, 26.9.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye

Şevket Apalak Biriz Gürsu Semra Şentürk

26381 27396 27048

Devlet Bakanlığından :

Karar Sayısı : 97/47419

1. Hazine Müsteşarlığında açık bulunan,

1 inci derece kadrolu ve + 6400 ek göstergeli Kamu Finansman GenelMüdürlüğüne aynı yer Genel Müdür Yardımcısı M. Emin Dedeoğlu’nun atanması, 657 sayılı DevletMemurları Kanununun değişik 68/B ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ve bu Kanuna 4158 sayılı Kanunla eklenen ek madde gereğince uygun görülmüştür.

2. Bu Kararı DevletBakanı yürütür. 5.8.1997

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı Mesut Yılmaz Bülent Ecevit G. Taner Başbakan DevletBakanı ve Başbakan Yrd. DevletBakanı

DevletBakanlığından :

Karar Sayısı : 97/47401

1. Gümrük Müsteşarlığında açık bulunan 1 inci derece kadrolu Gümrük Başmüfettişliğine Teftiş Kurulu Başkanı Ali Kemal Akşar’ın atanması,

Bu suretle boşalan 1 inci derece kadrolu ve 6400 ek göstergeli Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığına, Gümrük Başmüfettişi Erdener Demirağ’ın atanması,

657 sayılı Kanunun 76 ncı maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ve bu Kanuna 4158 sayılı Kanunla eklenen ek madde gereğince uygun görülmüştür.

2. Bu Kararı DevletBakanı yürütür. 5.8.1997

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı Mesut Yılmaz Bülent Ecevit R.Serdaroğlu Başbakan DevletBakanı ve Başbakan Yrd. DevletBakanı

DevletBakanlığından :

Karar Sayısı : 97/47403

1. Gümrük Müsteşarlığında açık bulunan 1 inci derece kadrolu + 7600 ek göstergeli Müsteşarlığa, aynı yer Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ’ın atanması,

Bu suretle boşalan 1 inci derece kadrolu + 6400 ek göstergeli Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler GenelMüdürlüğüne aynı yer Genel Müdür Yardımcısı Fethi Şahin Horoz’un tayini, 657 sayılı DevletMemurları Kanununun 76 ncı maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ve bu Kanuna 4158 sayılı Kanun ile eklenen ek madde gereğince uygun görülmüştür.

2. Bu Kararı DevletBakanı yürütür. 5.8.1997

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı

Mesut Yılmaz Bülent Ecevit R.Serdaroğlu Başbakan DevletBakanı ve Başbakan Yrd. DevletBakanı

 

 

VII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.— Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’ın, hâkim ve savcıların aileleri hakkında bilgi toplandığı iddiasına ve trafik kazaları ile hırsızlık olaylarını azaltmak için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3636)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1- Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mahmut Oltan Sungurlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 15.10.1997

Ömer Naimi Barım

Elazığ

1- Adalet Bakanlığı verilerine göre yargıya en fazla intikal eden suç hırsızlıktır. Hırsızlığı adeta meslek haline getiren kişiler hakkında caydırıcılık açısından ne gibi çalışmalarda bulunuyorsunuz?

2- Trafik kazaları sonrası yaralanma ve ölümle sonuçlanan olaylar sonrası caydırıcılık açısından şimdiki ekonomik şartları da dikkate alarak Karayolları ve Trafik Kanununda ne gibi değişiklikler yapmayı düşünüyorsunuz?

3- Basına intikal ettiği kadarıyla Millî Güvenlik Konseyi’nin isteği ile Bakanlık bünyesinde çalışan hâkim, savcı ve ailelerinin hakkında bilgilerin kaydedildiği doğru mudur? Doğru ise bu bilgiler hangi amaçla kaydedilmektedir? Bu bilgiler nerelerde kullanılmaktadır? Ailelerin özel hayatlarının gözönünde bulundurulması amacı ile ne yapılmak istenmektedir?

T.C.

Adalet Bakanlığı 26.11.1997

Bakan:4086

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 27.10.1997 tarihli, A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/3636-8911/23485 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’ın 7/3636 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu Adalet Bakanı

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan:

Sayın Ömer Naimi Barım

Elazığ Milletvekili

TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3636 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Dünyada meydana gelen sosyal, siyasal ve ekonomik değişiklikler dolayısıyla eskiyen değerlere dayalı Türk Ceza Kanununu çağa uydurmak amacıyla 1989 yılında hazırlanan “Türk Ceza Kanunu Öntasarısı” nı gözden geçirip gerekli değişiklikleri ve geliştirmeleri yapmak ve gerektiğinde bunlarla dengeli ceza mevzuatımız üzerinde diğer değişiklik tasarılarını da hazırlamak üzere; 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 34 üncü maddesinin Adalet Bakanlığına temel kanunlar üzerinde çalışmalar yapması için uzman personelden oluşan komisyonlar kurma yetkisi veren hükmü göz önünde tutularak, üniversiteler, yüksek mahkemeler, Barolar Birliği temsilcileri, hâkimler ve Bakanlığım mensuplarından oluşan bir Komisyon 6.6.1996 tarihli Bakan Olur’u ile kurulmuştur. Bu Komisyon tarafından hazırlanan “Türk Ceza Kanunu Öntasarısı (1997)” Bakanlığıma 18.9.1997 tarihinde sunulmuştur.

Tasarıda, hırsızlık suçu çağdaş ceza hukukundaki gelişmelere uygun olarak yeniden düzenlenmiş, basit nitelikli, ağır nitelikli ve hafif hırsızlık suçları için ayrı ceza miktarları belirlenmiştir. Ayrıca Tasarıda meslekî suçlu tanımına yer verilmiştir. Buna göre, suçtan elde ettiği kazançla geçimini sağlayan kişi meslekî suçludur. Tasarıda, meslekî suçlular bakımından Kanunda karşılığı olan cezanın verilmesinin yanı sıra ayrıca haklarında güvenlik tedbirlerinin uygulanması öngörülmüştür. Böylece, hükümlünün yeniden suç işlemeye teşvik edici etki ve ilişkilerden uzaklaştırılması ve hükümlünün hayatta suç işlemeden yaşayabilmesi için ona sosyal ve gerektiğinde maddi yardımların yapılmasının sağlanması amaçlanmıştır.

Diğer taraftan, özellikle ölümle veya yaralamaya sonuçlanan trafik suçları bakımından caydırıcılığı sağlamak üzere, Tasarıda “bilinçli taksir” müessesesine yer verilmiştir. Bilinçli taksiri, basit taksirden ayıran husus fiilen neticesinin failce tahmin edilmiş ve fakat istenmemiş olmasıdır. Bilinçli taksir halinde hükmedilecek ceza üçte bir oranında artırılacak ve paraya çevrilemeyecektir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda değişiklik yapma yetkisi İçişleri Bakanlığının görevleri arasında bulunmaktadır.

Soru önergesinin (3) numaralı bölümüne konu olan hususlarla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda,

— Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 8 inci maddesinde belirtilen “Mazaret nedenine dayanan atamalar” başlığı altında yer alan düzenlemede; ilgilinin eş durumu ile çocuklarının öğrenim durumlarının bilinmesinde zorunluluk bulunduğu,

— Bakanlığım Personel Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıp 16.11.1983 tarih ve 22-144 sayılı yazıyla Hâkim ve Cumhuriyet savcıları ataması Bakanlık tarafından yapılan tüm personelden birlikte gönderilen formun doldurulduktan sonra iadesinin istenildiği,

— Bahse konu bilgi formlarının, ilgililerin açık sicillerinde muhafaza edildiği ve her türlü tayin, görevlendirme ve pasaport işlemleri ile kimlik düzenlemelerinde kullanıldığı,

— Anılan işlemin uzun yıllardan bu yana sürdürülen bir uygulama olduğu,

— Ayrıca hâkim adaylığına atanan görevlilerden de bu bilgilerin istenilmekte olduğu,

Anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

2. — Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün, hükümlü ve tutuklulara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3724)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorularımın Adalet Bakanı Sayın Oltan Sungurlu tarafından yazılı cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim. 24.10.1997

Lütfü Esengün

Erzurum

Sorular :

1. Cezavelerindeki toplam hükümlü ve tutuklu sayısı şu anda nedir?

2. Bu hükümlü ve tutukluların ne kadarı terör suçlusudur?

3. Terör hükümlülerinin ne kadarı sağ, ne kadarı sol örgüt mensubudur?

4. Terör tutuklularının ne kadarı sağ, ne kadarı sol örgüt mensubudur?

5. Sol örgüt mensupları hangi örgütlere mensuptur?

6. Sağ örgüt mensupları hangi örgütlere mensuptur?

T.C.

Adalet Bakanlığı 26.11.1997

Bakan:4087

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 5.11.1997 tarihli, A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/3724-9081/023804 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün 7/3734 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

Sayın Lütfü Esengün

Erzurum Milletvekili

TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3724 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan hususlarla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda; Kasım 1997 ayı itibarıyla,

— Cezaevlerindeki toplam tutuklu ve hükümlü sayısının 60.415,

— Terör suçlarından tutuklu ve hükümlü sayısının 9005,

— Terör suçlarından hükümlü olanlardan sağ terör örgütlerine mensup olanların 113, sol terör örgütelerine mensup olanların 4487,

— Terör suçlarından tutuklu olanlardan sağ terör örgütlerine mensup olanların sayısı 335, sol terör örgütlerine mensup olanların sayısı 4070’dir.

— Sol görüşlü olanların, PKK, DHKP/C, THKP/C, TKP/ML-TİKKO, TDKP, TKEP, TİKP, DHP, EKİM, DEV-SOL, MLKP, TİKP, DEV-SOL (Bedri Yağan), TKP/B, TVKB, KAWA, SVP/K-GKB, TKİH, HD, KİPO, TKP (KIVILCIM), RIZGARİ, DKP, TKP-ML-GKP, KUK, TEKOŞİN, PYK, HDO, KKP, YEKTUM, TDP, DİRENİŞ HAREKETİ, TLKP/K, HALKIN BİRLİĞİ, DK, TEP, YCK,

— Sağ görüşlü olanların, ACZİMENDİ, İBDA/C, HİZBULLAH, UGD, CEYŞULLAH, HIFZULLAH, İSLAMİ CEMİYETLER BİRLİĞİ, İSLAMİ HAREKET

Adlı örgütlere mensup oldukları mahkeme kayıtlarından ve kendi beyanlarından anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

M.Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

3.— İçel Milletvekili Turhan Güven’in Özer Çiller ve Av. Atilla Özer hakkında açılan davaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3726)

Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla. 27.10.1997

Turhan Güven

İçel

Soru:

Basından öğrenebildiğimize göre ortada herhangi bir delil ve belge olmamasına karşın Ankara Cumhuriyet Savcılığınca Sayın Özer Çiller ile Avukatı Doç.Dr.Atilla Özer hakkında bir iddianame düzenlendiği ve dava açıldığı görülmüştür. Sümme tedarik bazı iddialarla ilgili olarak dava açılması emri Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 148.Maddesine göre tarafınızdan mı verilmiştir? Cumhuriyet Savcılarının yaptıkları inceleme ve soruşturmaları ve iddianameleri basına yansıtmaları ve TV istasyonlarını ziyaretlerini ne derece görevleriyle uygun buluyorsunuz? Böyle bir işlemi yapan Cumhuriyet Savcısı hakkında soruşturma emrini verdiniz mi? Yoksa hukukî bir tasarrufun basına yansıtılması pek ihtimal vermemekle birlikte tarafınızdan mı yaptırılmıştır?

Düzenlediği iddia olan iddianame içinde yine basından öğrendiğimiz kadarıyla bir bilim adamı olan Av. Atilla Özer hakkında soruşturma yapılması için izin verdiniz mi? 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 58, 59 ve 60.Maddelerinde açık hükme rağmen “sizin de bir süre avukatlık yaptığınız bilindiğine göre” keyfi olarak kanunu hiçe sayan bu işlem ve tutum sahibi Cumhuriyet Savcısı hakkında soruşturma için gerekli işleme tevessül ettiniz mi, yoksa 1136 sayılı kanun hükümlerini göz ardı mı edeceksiniz? Yapılan işlemlerden haberiniz yok ise hangi dayatmacı gücün bu işlemleri yaptırdığını araştıracak mısınız, ve sonucuna göre failleri hakkında gereğini yapacak mısınız?

Sizin hukukî görüşlerinize değer veren ve saygı duyan bir insan olarak, yargı bağımsızlığını zedeleyen bu işlemler karşısında yargının onurunu kurtarmak için istifa etmeyi düşünüyor musunuz?

T.C.

Adalet Bakanlığı 26.11.1997

Bakan: 4083

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 5.11.1997 tarihli, A.01.0.GNS 010.00.02-7/3726-9091/23815 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, İçel Milletvekili Turhan Güven’in 7/3726 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

Sayın Turhan Güven

İçel Milletvekili

TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3726 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan hususlarla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda;

— Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Özer Uçuran (Çiller), Atilla Özer ve Yusuf Uygutaş haklarında vaki ihbar üzerine resen hazırlık tahkikatı yapılarak genel hükümler uyarınca 20.10.1997 tarihli ve 1997/3942-3829-1244 sayılı iddianameyle resmî evrakta sahtecilik ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa muhalefet suçlarından Ankara Eğır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,

— İlgili Cumhuriyet savcısı hakkında herhangi bir tahkikatın bulunmadığı,

Anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

4.— İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in, Orta Anadolu Linyitleri İşletmesine ait bir kömür sahasının ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3734)

27.10.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istiyorum.

Gereğini arz ederim.

Birgen Keleş

İzmir

1. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi Raporunda, “Müessese sahalarından kömür üretimi işi özel bir firmaya ihale edilmiştir. Ayrıca, bu firmaya Müessesenin elindeki teçhizata göre en verimli üretim yapacağı panolardan bir bölümünün makine ve teçhizatla birlikte devredilmesi öngörülmüştür.

Bu durum, Müessesenin şu anda karşı karşıya bulunduğu üretim darboğazının daha da büyük boyutlara ulaşmasına neden olabilecektir.” denilmektedir.

Bu konuda hangi önlemler alınmıştır?

2. Resmi Gazete’deki ihale ilânında TKİ’nin bazı makine ve ekipmanları yükleniciye vereceği belirtilmediği halde,ihale şartnamesinde bu hususun yer alması yasalara uygun mudur?

3. 10 Kasım 1995’de fiyat belirleme yönteminin değiştirilmesini; uzmanların değişiklik önerisini getirdikleri bu tarihte, Satın Alma Komisyonunun bu değişikliği kabul etmesini, TKİ Yönetim Kuruluna aynı gün önermesini ve sözkonusu Kurulun aynı gün toplanarak bu kararı onaylamasının ve ihaleyi kazanan Park Teknik Elektrik Madencilik A.Ş.nın aynı tarihte Sanayi ve Ticaret Bakanlığından kuruluş için onay almasını nasıl açıklıyorsunuz?

4. Sözleşmeyi TKİ adına iki Genel Müdür Yardımcısının imzalaması gerektiği halde, tek Genel Müdür Yardımcısının imzalamasını nasıl açıklıyorsunuz?

5. Park Teknik Elektrik Madencilik Şirketi 1999’da üretime geçecek 3. ve 4. ünitelere kömür vermek için sözleşme yaptığı halde, 1. ve 2. ünitelere nasıl kömür vermektedir? TKİ’nin Park’tan yüksek fiyatla kömür aldığı ve bunu TEAŞ’a daha düşük fiyatla verdiği doğru mudur?

6. Çayırhan linyitlerinin mekanize üretimi için gerekli bakım onarım harcamalarının yapılmadığı, araç, gereç ve makinelerinin bedelsiz olarak Park’ın kullanımına sunulduğu, PARK’ın işletme hakkını devraldığı galerilerin tüm yatırım masraflarının TKİ tarafından yapıldığı, TKİ’nin elindeki en önemli makineleri PARK’a verdiği, kamuda yatırım sınırlandırıldığından yenilerini alamadığı ve bu durumun TKİ’nin üretiminin aksatacağı doğru mudur?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 27.11.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.O.APK.0.23-300-860-19458

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 5 Kasım 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3734-9129/23861 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Birgen Keleş’in tarafıma tevcih ettiği ve TBMM İç Tüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/3734 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

İzmir Milletvekili Sayın Birgen Keleş’in

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

(7/3734)

Soru 1 :

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi Raporunda, “Müessese sahalarından kömür üretimi işi özel bir firmaya ihale edilmiştir. Ayrıca, bu firmaya Müessesenin elindeki teçhizata göre en verimli üretim yapacağı panolardan bir bölümünün makina ve teçhizatla birlikte devredilmesi öngörülmüştür.

Bu durum, Müessesenin şu anda karşı karşıya bulunduğu üretim darboğazının daha da büyük boyutlara ulaşmasına neden olabilecektir denilmektedir.

Bu konuda hangi önlemler alınmıştır?

Cevap :

Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nun (TKİ) Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi Bölge Müdürlüğü, Çayırhan’da bulunan 2x150 MW gücündeki mevcut termik santrala kömür temin etmektedir. Kömür üretimi için yeraltı işletmeciliği yapılmakta olup, bu tür işletmecilik uzun süren (bir-iki sene) bir hazırlık çalışmasını gerektirmektedir. TKİ’nin kömür üretimi A sahasında devam ederken, B sahasında da hazırlık çalışmalarına 1989 yılında geçilmiştir.

Bu arada mevcut santrala ilave olarak 2x160 MW gücünde santral yapımına başlanmış, bunun paralelinde TKİ Kurumu’nca etüd-proje çalışmaları yapılarak mevcut üretim kapasitesine 2,5 milyon ton/yıl ilave yapılması için 20 milyon dolarlık bir yatırım gerektiği tespit edilmiştir.

TKİ, kârlılık ve verimlilik prensipleri çerçevesinde hareket ederek, iktisadî alanda her türlü tedbiri almak ve Ülkenin kömür ihtiyacının büyük bölümünü en ucuz ve en verimli şekilde sağlamakla görevlidir. Bugün için üretimlerin yaklaşık % 93’ü açık ocaklardan yapılmakta ve bunun için de her yıl 150-200 milyon m3 dekapaj (toprak-kazı) işi yapılarak kömür üretilmektedir. Bunun da yaklaşık % 40’ı çok daha ucuz olarak müteahhitler eli ile yürütülmektedir. 1995 yılında ton 75 milyon m3 dekapaj işi müteahhitller vasıtasıyla yaptırılarak 13 milyon kömür üretimi sağlanmıştır. TKİ yasaların kendisine verdiği yetkiler çerçevesinde birçok işi müteahhit eliyle yürütmekte olup, kuruluşdan bu yana bu gibi faaliyetlerini sürdürmektedir.

Çayırhan’da yapılan iş’de Devletçe hiçbir yatırım yapmadan yukarıda olduğu gibi yeraltından yılda 2,5 milyon ton kömür üretiminin, müteahhitler vasıtasıyla herhangi bir ruhsat devri söz konusu olmadan yaptırılması işidir.

Bir kısım makine-teçhizat ve galerilerin şartname gereği müteahhitin kullanımına tahsis edilmesinde hem atıl kalmalarını önlemek, hem de elde edilecek kömür üretim teklif fiyatlarının daha düşük olmasını sağlamak ve yapılmış olan yatırımları da geri almak amaçlanmıştır.

Nitekim; ihale tarihi olan 5.12.1995 günü itibariyle;

Park Teknik teklif fiyatı 1 338 000 TL./ton

Hema Hid. Tic. A.Ş. teklif fiyatı 2 110 000 TL./ton

Aynı tarih itibariyle Kurum Maliyeti 5 135 000 TL./ton’dur.

Buradan da görüldüğü üzere 1 338 000 TL./ton teklif fiyatı Kurum Maliyetinin yaklaşık 1/4’ü nispetindedir.

Bu ihale mevcut üretim şartları ile ilgili olmayıp üretimi de olumsuz şekilde kesinlikle etkilememiştir. Bölge mevcut teçhizatı ile kendi üretimini ve işletmecilik faaliyetini fazlasıyla gerçekleştirebilmektedir.

Soru 2 :

Resmi Gazetedeki ihale ilanında TKİ’nin bazı makine ve ekipmanları yükleniciye vereceği belirtilmediği halde, ihale şartnamesinde bu hususun yer alması yasalara uygun mudur?

Cevap :

Bu işle ilgili bazı makine teçhizat ve tesisin, müteahhit kullanımına tahsis edileceği maddesini de içeren ihale şartnamesi, 30.6.1995 tarihinde Yönetim Kurulu tarafından onaylanmış, 5.12.1995 tarihinde teklifler alınmak üzere, 7.7.1995 tarihinde ilana çıkılmıştır. Söz konusu ihale ile ilgili ilan metninde herhangi bir eksiklik bulunmamakta olup, ilgili yasal düzenlemelere tamamen uygun olarak hazırlanmış, bu işle ilgili şartnamelerin nereden ve nasıl temin edileceği de belirtilmiştir. Genel Müdürlük ilanları ilgilenebilecek herkese duyurabilmek için Resmi Gazetede iki defa ve yine yurt çapında yayın yapan Hürriyet ve Sabah gazetelerinde de yayınlattırmıştır. İlandan sonra bazı makine-teçhizat ve tesisin müteahhit kullanımına tahsis edileceği maddesine hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Bu işle ilgilenecek herkese gerekli araştırmaları yapabilmeleri için, hiçbir kimseye ve kuruluşa, herhangi bir ayrıcalık tanımamak üzere, genellikle ihalelerde var olan, ÖN YETERLİK şartı aranmadan (yani ihaleye müracaat edenler arasında hiçbirini elemeden) bu işle ilgilenen herkesin ihaleye katılması sağlanmıştır.

İlanı müteakip Kuruma müracaat eden tüm firmalara ihale ve şartnameyle ilgili detaylı ve açıklayıcı bilgiler verilmiş hatta Çayırhan’da işyerleri gezdirilmiştir.Bunlardan aşağıda yazılı 7 firma ücret karşılığı şartname ve eklerini satın almıştır.

1. Hema Hidrolik Makine Sanayi ve Tic. A.Ş.

2. Mitsubishi Corporation

3. Marubeni Corporation

4. Tınaz Maden Ltd. Şti. (Thyssen Rheinstahl Tec. GmbH)

5. Park Teknik (Saaberg Werke)

6. Deutche Bergbau GmbH

7. Erge (Amco)

Soru 3:

10 Kasım 1995’de fiyat belirleme yönteminin değiştirilmesini, uzmanların değişiklik önerisini getirdikleri bu tarihte, Satın Alma Komisyonunun bu değişikliği kabul etmesini, TKİ Yönetim Kuruluna aynı gün önermesini ve sözkonusu Kurulun aynı gün toplanarak bu kararı onaylamasını ve ihaleyi kazanan Park Teknik Elektrik Madencilik A.Ş.’nin aynı tarihte Sanayi ve Ticaret Bakanlığından kuruluş için onay almasını nasıl açıklıyorsunuz?

Cevap :

İlana çıkıldıktan yaklaşık 4 ay sonra 10.11.1995 tarihinde şartname ve sözleşmenin fiyat artışları ile ilgili maddesinde değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklik ile baz kalorifik kömür fiyat artışlarının yıllık olması yerine daha gerçekçi olan aylık eskalasyon uygulaması tercih edilmiş olup, tekliflerin verileceği 5.12.1995 tarihine 25 gün gibi bir süre kalması nedeniyle, teklifçilerin bir an evvel haberdar olmalarını sağlamak üzere süratle yapılmış ve tüm teklifçilere duyurulmuştur. Bu tarihte ihale henüz yapılmamış olup, ihaleyi kazanan firmadan bahsetmek mümkün değildir. Bu değişiklik Kurumun yönetmeliğine uygun ve kendi iradesiyle yaptığı bir işlemdir.

TKİ Kurumu, tüm ihale işlemlerini bağlı olduğu mevzuat ve yönetmelik hükümlerine göre katılımcıların ve Basın-Yayın organlarının huzurunda yapmaktadır. Hiçbir kişi ya da kuruluşa herhangi bir ayrıcalık ya da kolaylık sağlanması mümkün değildir.

Soru 4 :

Sözleşmeyi TKİ adına iki Genel Müdür Yardımcısının imzalaması gerektiği halde, tek Genel Müdür Yardımcısının imzalamasını nasıl açıklıyorsunuz?

Cevap :

Sözleşme iddia edildiği gibi tek genel müdür yardımcısı tarafından değil usulüne uygun olarak iki genel müdür yardımcısı tarafından imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir.

Soru 5 :

Park Teknik Elektrik Şirketi 1999’da üretime geçecek 3. ve 4. ünitelere kömür vermek için sözleşme yaptığı halde, 1.ve 2. ünitelere nasıl kömür vermektedir? TKİ’nin Park’tan yüksek fiyatla kömür aldığı ve bunu TEAŞ’a daha düşük fiyatla verdiği doğru mudur?

Cevap :

Sözleşmenin ikinci maddesi “Hukuku TKİ’nin uhdesinde kalmak kaydıyla aşağıda mevki ve sınırları belirtilen maden sahasında teklif mektubunda belirtilen birim fiyatla, Sözleşme ve Eklerine göre, bütün masraf ve her türlü mesuliyet kendisine ait olmak ve Çayırhan Termik Santrali’ne verilmek üzere yıllık 2 500 000 ton (± % 20) kömürün üretilmesi ve teslim noktasına kadar taşınarak TEAŞ tesislerine verilmesidir.” şeklindedir.

Görüldüğü gibi işin tarifinde santral üniteleri ile ilgili ayrım yoktur.

Müteahhitçe üretilen kömür üzerinde müteahhitin hiçbir tasarruf hakkı bulunmamaktadır. Bu kömür TKİ’nin kömürü olup, kalori değerine göre satış yeri ve şekli TKİ Kurumunca belirlenmektedir.

TKİ Kurumunun sözkonusu şirketten yüksek fiyatla kömür aldığı ve TEAŞ’a daha düşük fiyatla verdiği doğru değildir. Park Teknik Elektrik Madencilik Şirketinden teslim alınan
2.200 Kcal/Kg civarındaki kömürlerin TEAŞ’a satış fiyatları, firmaya ödenenden dah
a fazladır.

Soru 6 :

Çayırhan Linyitlerinin mekanize üretimi için gerekli bakım onarım harcamalarının yapılmadığı, araç, gereç ve makinalarının bedelsiz olarak Park’ın kullanımına sunulduğu, PARK’ın işletme hakkını devraldığı galerilerin tüm yatırım masraflarının TKİ tarafından yapıldığı, TKİ’nin elindeki en önemli makineleri PARK’a verdiği, kamuda yatırım sınırlandırıldığından yenilerini alamadığı ve bu durumun TKİ’nin üretimini aksatacağı doğru mudur?

Cevap :

Şartnameye göre işi alacak firma B ve C panolarından üretim yapacaktır. Firma kullanımına verilmesi öngörülen A ve B sahalarındaki galeriler, Bölge tarafından yapılan üretimi ve bu üretimin devamını sağlamak üzere ihale ilan tarihinden çok önceki yıllardan beri yapılagelmekte olan ihzarat işi olup ilan tarihinden sonra herhangi bir galeri açma çalışması yapılmamıştır. A galerisinde Bölgenin çalışmaları bitmek üzere olup galeri boşa çıkmaktadır. Diğer taraftan şartnameye göre firmanın kullanımına verilmesi öngörülen makine ve teçhizat uzun süre Bölgece kullanılmış ve ihtiyaç fazlası haline gelmiş teçhizattır. Bunların işin bitiminde veya daha önce bakımlı ve çalışır bir şekilde iade edilmesi de şartname gereğidir.

Bu makine-teçhizat ve galerilerin şartname gereği müteahhidin kullanımına tahsis edilmesinde hem atıl kalmalarını önlemek, hem de elde edilecek kömür üretim teklif fiyatlarının daha düşük olmasını sağlamak ve yapılmış olan yatırımları da geri almak amaçlanmıştır.

Kaldı ki A galerisinde; iş bitmek üzere olduğundan Kurumca yapılan yatırımın karşılığı tamamen alınmıştır.

B galerisinde ise hazırlık çalışmalarına 1989 yılında başlanmış olup, bu galeri için yapılan yatırım ise 1995 yılı değerleri ile yaklaşık 85 milyar TL’dir. Müteahhit kullanımına tahsis edilen ve şartnamede bakımlı ve çalışır durumda iade edilmesi öngörülen teçhizat ise 1985 yılı itibariyle satın alınmış ve kullanılmış olmakla kendini amorti etmiştir.

Bu durumda müteahhidin kullanımına verilen yatırımın bu iş için müteahhitçe yapılması gereken yatırıma göre hiçbir önemi olmadığı açıktır. (yaklaşık% 1’den az)

Dolayısıyla müteahhit bu iş için gerekli tüm makine ekipman ve teçhizatı kendisi karşılayacaktır.

Bölgenin, (1997 değerleri ile) 1994 yılı zararı 5.971 trilyon TL., 1995 yılı zararı 5,451 trilyon TL., 1996 yılı zararı 4,179 trilyon TL iken, yapılan ihale ile üretimde meydana gelen artış neticesinde1997 yılı zararının 2,5 trilyon TL’ye ineceği tahmin edilmektedir. Üretimde bir aksama ise söz konusu değildir.

5.— Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, uçak alımında yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı(7/3749)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Sayın Necdet Menzir tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 30.10.1997

Zeki Ünal

Karaman

İki milyar dolar tutarındaki Boeing ihalesinde yolsuzluk yapıldığı ve 74 milyon dolar rüşvet alındığı iddia edilmektedir. Bu iddia doğru mudur?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı 26.11.1997

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.11.0.APK.0.10.01.21.E.A/1745-22140

Konu : Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :18.11.1997 gün ve A.01.0.10.00.02-9434 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın 7/3749-9161 sayılı yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlar Kurulu’nun 22.8.1990 gün ve 90/822 Sayılı Kararı ile THY. A.O. Genel Müdürlüğünün özelleştirilmesine karar verilmiş ve Başbakanlığa (Özelleştirme İdaresi Başkanlığı) bağlanmıştır. Bu nedenle soru önergesinde yer alan hususlarda Ulaştırma Bakanlığında herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Necdet Menzir

Ulaştırma Bakanı

6.— Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, Kırklareli’ne doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3789)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yüksek müsaadelerinizle aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Recai Kutan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla, 24.4.1997

Prof. Dr. Necdet Tekin

Kırklareli

Rusya’da alınan doğalgaz Kırklareli İli sınırlarında bulunan Malkoçlar sınır kapısından girip, Kırklareli İlini boydan boya geçtikten sonru İstanbul’a ulaşmaktadır.

Bugüne kadar gerek Lüleburgaz ve Çantaköy’de üretilen gerekse de yurt dışından getirilen doğalgaz, ilimiz Kırklareli, Babaeski ve Lüleburgaz’daki konutların ısıtılması ve diğer ihtiyaçları için kullanılmamaktadır.

Hükümetiniz İlimizden geçerek başka illerin ihtiyacını karşılayan bu enerji kaynağından ilimizi de yararlandırmayı düşünmekte midir? Düşünmekte ise zamanı belli midir?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 27.11.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.O.APK.0.23.300-/858-19456

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 2.5.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00 02-6/520-6427/17802 sayılı yazısı.

b) TBMM Başkanlığının 18.11.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-9468 sayılı yazısı.

Kırklareli Milletvekili Sayın Necdet Tekin’in Bakanlığıma tevcih ettiği ve ilgi a’da kayıtlı yazı ile Bakanlığıma gönderilen 6/520 esas no.lu sözlü soru önergesi cevabı 20.5.1997 tarih ve B.15.0.APK.0.23-300-7305 sayılı yazımız ile Parlamento ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanlığına gönderilmiştir.

TBMM Başkanlığından alınan ilgi b’de kayıtlı yazıda ise, sözkonusu soru önergesinin TBMM İçtüzüğünün 98. maddesi gereğince üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı gerekçesiyle 7/3789 esas no.lu yazılı soru önergesi çevrildiği Bakanlığıma bildirilmiştir.

Bahse konu soru önergesi ile ilgili bilgiler güncelleştirilerek ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Kırklareli Milletvekili Sayın Necdet Tekin’in

Yazılı Soru Önergesi Cevabı

(7/3789)

Soru : Rusya’dan alınan doğalgaz Kırklareli İli sınırlarında bulunan Malkoçlar sınır kapısından girip, Kırklareli İlini boydan boya geçtikten sonra İstanbul’a ulaşmaktadır.

Bugüne kadar gerek Lüleburgaz ve Çantaköy’de üretilen gerekse de yurt dışından getirilen doğalgaz, İlimiz Kırklareli, Babaeski ve Lüleburgaz’daki konutların ısıtılması ve diğer ihtiyaçlar için kullanılmamaktadır.

Hükümetiniz İlimizden geçerek başka illerin ihtiyaçlarını karşılayan bu enerji kaynağından İlimizi de yararlandırmayı düşünmekte midir? Düşünmekte ise zamanı belli midir?

Cevap :

Mevcut ithalat potansiyelimiz, halihazırdaki iletim hatları üzerindeki sözleşmeleri yapılmış bulunan kullanıcıların taleplerini karşılayabilecek düzeydedir. Mevcut ve planlanan hatların talebini karşılayabilmek için doğalgaz arz miktarının artırılması ve kaynaklarının çeşitlendirilmesi amacıyla çeşitli ülkelerle görüşmelere devam edilmektedir.

Diğer taraftan artan talebe güvenli ve sürekli gaz arzı sağlamak amacıyla, gerek mevcut gaz sisteminde ilave yatırımlara, gerekse yaygınlaştırma projeleri kapsamında yeni yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle şehirlerde doğalgaz tüketimlerindeki artış ve bu tüketimlerin kış-yaz çekiş farklılıklarının ithalat koşullarımıza uymaması nedeniyle yeraltı deposu ihtiyacı gündeme gelmiş, bu konuda çalışmalar başlatılmıştır.

Mevcut Doğalgaz Ana İletim Hattı üzerinde bulunan Kırklareli İli’nin doğalgaz talebinin kısa vadede karşılanması mümkün görülmemekle birlikte, doğalgaz arz imkânlarının geliştirilmesi, yatırımların tamamlanması ve özellikle yeraltı depolama tesislerinin inşa edilmesi halinde İl’e gaz arzı mümkün olabilecektir.

7.— Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, bazı yerleşim yerlerinin Kırklareli Barajı suyundan yararlandırılması ile Balaban ve Çağlayık Barajı projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3801)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji Bakanı Sayın Recai Kutan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla, 8.5.1997

Prof. Dr. Necdet Tekin

Kırklareli

Kırklareli Barajı yağışlar neticesinde su tutmaya başlamıştır. Ancak Kırklareli, Kızılcıkdere, Yündalan, Bayramdere, Üsküpdere, Kavakdere, Hamitabat Köyleri ve civarındaki köylerin tarım arazileri, Kırklareli Baraj sularından faydalanamamaktadır.

Söz konusu yerleşim yerlerinin sulanabilmesi için Kırklareli Barajından su kanaletleri döşenmek suretiyle bu arazilere su vermek mümkün müdür?

Ayrıca DSİ Bölge Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre Balaban ve Çağlayık Barajlarının yapılması planlanmaktadır. Bu barajlar 1998 yılı bütçesinde teklif edilecek midir?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 27.11.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.O.APK.0.23-300-1859-19457

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 20 Mayıs 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/536-6701/18370 sayılı yazısı.

b) TBMM Başkanlığının 18 Kasım 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/9468 sayılı yazısı.

Kırklareli Milletvekili Sayın Necdet Tekin’in tarafıma tevcih ettiği ve ilgi a’da kayıtlı yazı ile Bakanlığıma gönderilen 6/536-6701 esas no.lu yazılı sözlü soru önergesi 9 Haziran 1997 tarih ve 13.15.0.APK.0.23-300-806-8585 sayılı yazı ile Parlamento ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanlığına gönderilmiştir.

TBMM Başkanlığından alınan ilgi b’de kayıtlı yazıda ise, sözkonusu sözlü soru önergesinin TBMM İç Tüzüğünün 98’inci maddesi gereğince üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı gerekçesiyle 7/3801 esas no.lu yazılı soru önergesine çevrildiği Bakanlığıma bildirilmiştir.

Bahse konu soru önergesi ile ilgili bilgiler güncelleştirilerek ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Kırklareli Milletvekili Sayın Prof. Dr.

Necdet Tekin’in Yazılı Soru Önergesi Cevabı

(7/3801 Esas No.lu)

Soru :

Kırklareli Barajı yağışlar neticesinde su tutmaya başlamıştır. Ancak Kırklareli, Kızılcıkdere, Yündalan, Bayramdere, Üsküpdere, Kavakdere, Hamitabat Köyleri ve civarındaki köylerin tarım arazileri, Kırklareli Baraj sularından faydalanamamaktadır.

Sözkonusu yerleşim yerlerinin sulanabilmesi için Kırklareli Barajından su kanalları döşenmek suretiyle bu arazilere su vermek mümkün müdür?

Ayrıca DSİ Bölge Müdürlüğünden alınan bilgilere göre Balaban ve Çağlayık Barajlarının yapılması planlanmaktadır. Bu barajlar 1998 yılı bütçesinde teklif edilecek midir?

Cevap :

DSİ Genel Müdürlüğünün yatırım programında yeralan Kırklareli projesi kapsamındaki Kırklareli Barajı kendi proje alanındaki köylerin arazilerine su verecek şekilde planlanmış olup, ilave sulama sahasına su verecek imkâna sahip değildir. Soru önergesinde belirtilen Kırklareli, Kızılcıkdere, Yündalan, Bayramdere, Üsküpdere, Kavakdere, Hamitabat köyleri ve civarındaki köylerin arazileri bu proje kapsamında bulunmadığı gibi sözkonusu köylerin kotları baraj dip savak çıkış kotunun üzerinde bulunduğundan sulanması teknik ve ekonomik olarak mümkün görülmemektedir.

Balaban ve Çağlayık barajlarının ön inceleme çalışları, anadone toplanması işleri 1999 yılı sonuna kadar devam edecek olup, daha sonraki yıllarda ön inceleme-planlama çalışmalarına geçilecektir. Planlama çalışmaları bitimini müteakip teknik ve ekonomik yönden yapılabilir bulunması halinde kesin proje çalışmalarına geçileceğinden sözkonusu barajların 1998 yılı bütçe tekliflerinde yer alması mümkün değildir.

8.— İçel Milletvekili Turhan Güven’in, Gümrük Müsteşarlığına, kanuna aykırı atama yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun yazılı cevabı (7/3819)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Rıfat Serdaroğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Turhan Güven

İçel

657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 132 nci ve müteakip maddeleri “Kendilerine Disiplin Cezası olarak aylıktan kesme veya kademe ilerlemesini durdurma cezası verilenler, Valilik, Büyükelçilik, Müsteşar, Müsteşar Yardımcılığı, Genel Müdürlük, Genel Müdür Yardımcılığı ve Daire Başkanlığı görevlerine atanamazlar” hükmünü içermektedir. Bu açık hükme rağmen,

1. Gümrük Müsteşarlığına atadığınız Ramazan Uludağ’a Gümrükler Genel Müdürlüğü görevi sırasında sorumluluk ve görev anlayışıyla bağdaşmayan görüş ve davranışları Gümrükler Teftiş Kurulu Başkanının teklifi ve ilgili Bakanın onayı ile 22.5.1997 tarih ve 2502 sayılı kararla aylıktan kesme cezası verildiğini biliyor musunuz?

2. Bu bilginiz çerçevesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 132 nci maddesine göre yukarıda belirtilen cezalardan biri ile cezalandırılan ve bu cezaları ilgili makamlarca onaylanan Devlet Memurunun bir üst makama atanması kanunlarımıza göre mümkün olmadığı, bu disiplin cezasının kaldırılmasının ancak yargı kararıyla mümkün olduğu tartışmasız iken, böyle bir cezanın, tarafınızdan kaldırılmasının keyfî davranış ve görevi suiistimal olduğunu biliyor musunuz?

3. Kanunları çiğneyerek bu tür tasarruflarda bulunmak doğru bir davranış mıdır?

T.C. Devlet Bakanlığı 26.11.1997

Sayı :B.01.009/010-81

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 24.11.1997 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3819-9326/024330 sayılı yazıları.

İçel Milletvekili Turhan Güven tarafından ilgi yazı eki soru önergesinde belirtilen sorulara ilişkin cevaplarımız aşağıda belirtilmiştir.

1. Gümrükler Eski Genel Müdürü Ramazan Uludağ’ın görevden uzaklaştırılması için maksatlı olarak disiplin amiri Gümrük Müsteşarı Tuğrul Atatüre tarafından 1/30 oranında aylıktan kesme cezası verilmiştir. (Ek: 1)

2. Sözkonusu cezanın Ramazan Uludağ’a tebliği üzerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 12.5.1982 tarih ve 2670/39 sayılı Kanunla değişik 135 inci maddesine göre, Ankara 7. İdare Mahkemesi nezdinde yürütmenin durdurulması ve cezanın iptali talebiyle dava açmıştır.

3. Gümrükler Eski Genel Müdürü Ramazan Uludağ idarî yargıya başvurma yanında, aynı zamanda bir üst disiplin amiri nezdinde de itirazda bulunmuştur. Bir üst amiri bu itirazı yerinde bularak, cezayı kaldırmıştır. (Ek :2)

4. Ankara 7 nci İdare Mahkemesi açılan yürütmeyi durdurma ve iptal davaları üzerine 28.7.1997 tarih ve Esas No: 1997/635 sayılı Kararla yürütmeyi durdurma ve 26.9.1997 tarih ve Karar No : 2997/878 sayılı Karar ile de cezanın oybirliği ile iptaline karar verilmiştir. (Ek:3 ve 4)

5. Ramazan Uludağ hakkında verilen 28.7.1997 tarihli yürütmeyi durdurma kararından 9 gün sonra, yani 5.8.1997 tarihinde ilgili Gümrük Müsteşarlığı görevine atanmıştır. (Ek: 5)

Yukarıda hukukî mesnetlere dayanılarak yapılan açıklamalar çerçevesinde Ramazan Uludağ’ın Gümrük Müsteşarlığı görevine atanmasında hukuka aykırı herhangi bir işlem sözkonusu değildir.

Bilgilerine sunulur.

Rıfat Serdaroğlu

Devlet Bakanı

T.C.

Başbakanlık 23.6.1997

Gümrük Müsteşarlığı

Sayı : B.02.1.GÜM.0.71.00.08/015484

Ramazan Uludağ

Gümrükler Genel Müdürlüğü

Genel Müdürü

İlgi : a) 2.6.1997 gün ve 12847 sayılı savunma istem yazısı.

b) 9.6.1997 gün ve ÖZBÜ-000062 sayılı savunmanız.

İlgi (a)’da kayıtlı savunma istem yazısı üzerine vermiş olduğunuz ilgi(b) savunmanız incelenmiş olup, savunmanızda belirttiğiniz hususlar uygun ve yeterli görülmediğinden işlemiş olduğunuz fiil 657 sayılı Yasa’nın 125. maddesinin C-1 bendindeki “Hizmet içinde Devlet Memurunun
itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” olarak değerlendirildi-
ğinden anılan bend uyarınca 1/30 oranında Aylıktan Kesme Cezası ile tecziyeniz uygun görül-
müştür.

Bilgilerini rica ederim.

Tuğrul Atatüre

Müsteşar

T.C. Başbakanlık 2.7.1997 Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü Onay No. : 1997/86

Devlet Bakanlığı Makamına

Gümrük Müsteşarı Tuğrul Atatüre tarafından; 657 sayılı yasanın 125/C-1 maddesindeki “Hizmet içinde Devlet Memurunun İtibar ve Güven Duygusunu Sarsacak Nitelikte Davranışlarda Bulunmak” maddeleri gerekçe gösterilerek tarafıma kasdî olarak 1/30 oranında aylıktan kesme cezası verilmiştir.

Hiçbir dayanağı bulunmayan ve tamamen belirli mihrakların emir ve talimatıyla verilen disiplin cezasının kaldırılması yönündeki itiraz ve talebimin kabulünü saygılarımla arz ederim.

Ramazan Uludağ

Gümrükler Genel Müdürü

T.C.

Ankara

7.İdare Mahkemesi

Esas No : 1997/635

Davacı Yürütmenin

Durdurulmasını İsteyen : Ramazan Uludağ

Namık Kemal Mah. Dip Sokak No:5/6- Ankara

Karşı Taraf (Davalı) : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı-Ulus/Ankara

İsteğin Özeti : Davacı, 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 23.6.1997 gün ve 15484 sayılı işlemin iptalini ve yürütmenin durdurulmasını istemektedir.

Türk Milleti Adına

Hüküm veren Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesince işin gereği görüşüldü:

Davacı tarafından Mahkememize sunulan 7.7.1997 tarihli dilekçe ve ekinin incelenmesinden; davacıya verilen 1/30 oranında aylıktan kesme cezasının itiraz üzerine, 3.7.1997 tarihli Devlet Bakanlığı Makamı onayı ile kaldırıldığı anlaşılmıştır.

Bu durum karşısında, konusuz kalan yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına 28.7.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye

Nurben Akalın Şebnem Öztürk Koray Nazik

26431 27878 33779

T.C. Ankara

7. İdare Mahkemesi

Esas No:1997/635

Karar No: 1997/878

Davacı : Ramazan Uludağ

Namık Kemal Mah. Dip.Sok. No:5/6 Ankara

Davalı : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı/Ankara

Davanın Özeti : Davacı, 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 23.6.1997 gün ve 15484 sayılı işlemin iptalini istemektedir.

Savunma Özeti : Disiplin cezasının kaldırılmasına ilişkin Devlet Bakanlığı işleminin geçerlilik taşımadığı belirtilerek, davanın disipline aykırı davranışları nedeniyle verilen cezada hukuka aykırılık bulunmadığı öne sürülüp davanın reddi savunulmaktadır.

Türk Milleti Adına

Hüküm veren Ankara 7. İdare Mahkemesince işin gereği görüşüldü:

Davacı tarafından Mahkememize sunulan 7.7.1997 tarihli dilekçe ve ekinin incelenmesinden; davacıya verilen 1/30 oranında aylıktan kesme cezasına itiraz üzerine, 3.7.1997 tarihli Devlet Bakanlığı Makamı onayı ile sözkonusu cezanın kaldırıldığı anlaşılmıştır.

Disiplin cezasının kaldırılmasına ilişkin karar Gümrük Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet Bakanınca verildiği ve konunun Gümrük Müsteşarlığına iletildiği anlaşıldığından uyuşmazlık konusu cezanın hukukî varlığını sürdürdüğü davalı yolundaki davalı açıklamalarının yasal dayanakları ve inandırıcılığı belirlenememiştir. Bu yoldaki açıklamadan, disiplin cezasına yönelik itirazın süresinin dolduğu şeklinde bir değerlendirme yapıldığı izlenimi edinilmektedir. İdarî bir işlemin kaldırıldığı yolundaki dava dosyasına sunulan işlem ve kararların hukukî olmadıkları yolundaki değerlendirmeler, ancak, o işlemlerin esasen olmadıkları, sözkonusu kararları alan yetkililerin başka yönetim görevlileri oldukları yolundaki itirazlar halinde bir anlam kazanabilir ve araştırılması yoluna gidilebilir. Böyle bir sav olmadığı sürece, davaya konu işlemi kaldıran başka bir işlemin bu davanın kapsamında hukukî tartışmasını yapmak, davayı genişletmek ve itiraz üzerine verilen kararı da dava konusu içine almak sonucunu doğurur. Diğer bir değişle başka bir davanın ve hukukî irdelenmenin konusu olan bir işlemin yargı yerince var olmadığı belirlenmediği sürece, itiraz konusu verilen sözkonusu işlemin uyuşmazlığı ortadan kaldırdığını kabul etmek, yargısal ve hukukî gerekler karşısında kaçınılmazdır.

Öte yandan,konuyu irdeleyen nöbetçi idare mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması istemiyle ilgili kararda da uyuşmazlığın ortadan kalktığı vurgulanmış ve bu karara taraflarca bir itiraz bulunmadığı gibi, davaya herhangi bir katılımın olmadığı da belirlenmiştir.

Açıklanan nedenlerle, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yapılan giderlerin taraflar üzerinde bırakılmasına, Artan Posta Giderinin istemi halinde davacıya iadesine, 26.9.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye

Şevket Apalak Biriz Gürsu Semra Şentürk

26381 27396 27048

Devlet Bakanlığından :

Karar Sayısı : 97/47419

1. Hazine Müsteşarlığında açık bulunan,

1 inci derece kadrolu ve + 6400 ek göstergeli Kamu Finansman GenelMüdürlüğüne aynı yer Genel Müdür Yardımcısı M. Emin Dedeoğlu’nun atanması, 657 sayılı DevletMemurları Kanununun değişik 68/B ve 76 ncı maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ve bu Kanuna 4158 sayılı Kanunla eklenen ek madde gereğince uygun görülmüştür.

2. Bu Kararı DevletBakanı yürütür. 5.8.1997

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı Mesut Yılmaz Bülent Ecevit G. Taner Başbakan DevletBakanı ve Başbakan Yrd. DevletBakanı

DevletBakanlığından :

Karar Sayısı : 97/47401

1. Gümrük Müsteşarlığında açık bulunan 1 inci derece kadrolu Gümrük Başmüfettişliğine Teftiş Kurulu Başkanı Ali Kemal Akşar’ın atanması,

Bu suretle boşalan 1 inci derece kadrolu ve 6400 ek göstergeli Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığına, Gümrük Başmüfettişi Erdener Demirağ’ın atanması,

657 sayılı Kanunun 76 ncı maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ve bu Kanuna 4158 sayılı Kanunla eklenen ek madde gereğince uygun görülmüştür.

2. Bu Kararı DevletBakanı yürütür. 5.8.1997

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı Mesut Yılmaz Bülent Ecevit R.Serdaroğlu Başbakan DevletBakanı ve Başbakan Yrd. DevletBakanı

DevletBakanlığından :

Karar Sayısı : 97/47403

1. Gümrük Müsteşarlığında açık bulunan 1 inci derece kadrolu + 7600 ek göstergeli Müsteşarlığa, aynı yer Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ’ın atanması,

Bu suretle boşalan 1 inci derece kadrolu + 6400 ek göstergeli Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler GenelMüdürlüğüne aynı yer Genel Müdür Yardımcısı Fethi Şahin Horoz’un tayini, 657 sayılı DevletMemurları Kanununun 76 ncı maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ve bu Kanuna 4158 sayılı Kanun ile eklenen ek madde gereğince uygun görülmüştür.

2. Bu Kararı DevletBakanı yürütür. 5.8.1997

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı Mesut Yılmaz Bülent Ecevit R.Serdaroğlu Başbakan DevletBakanı ve Başbakan Yrd. DevletBakanı

 

 

4219 Sayılı 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu İle Bağlı (A) İşaretli Cetvelde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına verilen oyların sonucu :

Kanunlaşmıştır :

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oy : 278

Kabul edenler : 222

Reddedenler : 53

Çekimserler : 0

Mükerrer Oy : 2

Geçersiz Oylar : 1

Oya Katılmayanlar : 272

Açık Üyelikler : 2

(Kabul Edenler)

ADANA

Uğur Aksöz

İmren Akyut

İbrahim Yavuz Bildik

M. Ali Bilici

Mehmet Büyükyılmaz

İ. Cevher Cevheri

Tuncay Karaytuğ

Mustafa Küpeli

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Mahmut Bozkurt

Celal Topkan

AFYON

H. İbrahim Özsoy

Yaman Törüner

Nuri Yabuz

AKSARAY

Nevzat Köse

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

Ahmet İyimaya

Haydar Oymak

ANKARA

Nejat Arseven

Yılmaz Ateş

Saffet Arıkan Bedük

Gökhan Çapoğlu

Ali Dinçer

Eşref Erdem

Halis Uluç Gürkan

Şaban Karataş

M. Seyfi Oktay

Önder Sav

Yücel Seçkiner

İlker Tuncay

Aydın Tümen

Hikmet Uluğbay

ANTALYA

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

Yusuf Öztop

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

AYDIN

M. Fatih Atay

İsmet Sezgin

BALIKESİR

Safa Giray

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

Hüsnü Sıvalıoğlu

BARTIN

Zeki Çakan

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BATMAN

Ataullah Hamidi

BAYBURT

Ülkü Güney

BİLECİK

Şerif Çim

BİNGÖL

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

BOLU

Avni Akyol

Abbas İnceayan

Mustafa Karslıoğlu

BURDUR

Yusuf Ekinci

Kâzım Üstüner

BURSA

İlhan Kesici

Hayati Korkmaz

Cemal Külahlı

Feridun Pehlivan

Yahya Şimşek

Turhan Tayan

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Ahmet Küçük

ÇANKIRI

Mete Bülgün

ÇORUM

Bekir Aksoy

Ali Haydar Şahin

DİYARBAKIR

Muzaffer Arslan

Ferit Bora

Sebgetullah Seydaoğlu

EDİRNE

Evren Bulut

Mustafa İlimen

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

ERZİNCAN

Mustafa Kul

ERZURUM

Necati Güllülü

İsmail Köse

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

GAZİANTEP

Ali Ilıksoy

Mustafa R. Taşar

Ünal Yaşar

GİRESUN

Burhan Kara

Yavuz Köymen

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HAKKÂRİ

Mustafa Zeydan

HATAY

Ali Günay

Nihat Matkap

Levent Mıstıkoğlu

Atilla Sav

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

Şamil Ayrım

ISPARTA

A. Aykon Doğan

Erkan Mumcu

İÇEL

Oya Araslı

Ali Er

Abdülbaki Gökçel

Mustafa İstemihan Talay

Rüştü Kâzım Yücelen

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Ziya Aktaş

Tayyar Altıkulaç

Ahat Andican

Mehmet Aydın

Nami Çağan

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Hasan Tekin Enerem

Yılmaz Karakoyunlu

M. Cavit Kavak

A. Güryüz Ketenci

Osman Kılıç

Emin Kul

Necdet Menzir

Yusuf Namoğlu

Ali Talip Özdemir

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Bülent Tanla

Zekeriya Temizel

Erdoğan Toprak

Şadan Tuzcu

Bahattin Yücel

İZMİR

Veli Aksoy

Ali Rıza Bodur

Işın Çelebi

İ. Kaya Erdem

Sabri Ergül

Aydın Güven Gürkan

Birgen Keleş

Mehmet Köstepen

Atilla Mutman

Metin Öney

Ahmet Piriştina

Rüştü Saraçoğlu

Işılay Saygın

Rıfat Serdaroğlu

Süha Tanık

Hakan Tartan

Sabri Tekir

Zerrin Yeniceli

KARABÜK

Şinasi Altıner

Erol Karan

KARAMAN

Fikret Ünlü

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Çetin Bilgir

KASTAMONU

Murat Başesgioğlu

Hadi Dilekçi

KAYSERİ

İsmail Cem

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

Cemal Özbilen

KIRŞEHİR

Ömer Demir

KİLİS

Doğan Güreş

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Halil Çalık

Bekir Yurdagül

KONYA

Ahmet Alkan

Abdullah Turan Bilge

Nezir Büyükcengiz

Ali Günaydın

Mehmet Keçeciler

KÜTAHYA

Mustafa Kalemli

Emin Karaa

Mehmet Korkmaz

MALATYA

Metin Emiroğlu

Ayhan Fırat

MANİSA

Abdullah Akarsu

Ayseli Göksoy

Hasan Gülay

Sümer Oral

Ekrem Pakdemirli

MARDİN

Muzaffer Arıkan

Süleyman Çelebi

Mahmut Duyan

Ömer Ertaş

MUĞLA

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Fikret Uzunhasan

MUŞ

Erkan Kemaloğlu

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

NİĞDE

Akın Gönen

ORDU

İhsan Çabuk

Nabi Poyraz

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

SAKARYA

Teoman Akgür

Nevzat Ercan

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

İrfan Demiralp

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Adem Yıldız

SİİRT

Nizamettin Sevgili

SIVAS

Mahmut Işık

ŞANLIURFA

Seyit Eyyüpoğlu

Eyyüp Cenap Gülpınar

Ahmet Karavar

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

Nihan İlgün

Enis Sülün

TOKAT

Metin Gürdere

Şahin Ulusoy

TRABZON

Eyüp Aşık

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

Hikmet Sami Türk

TUNCELİ

Orhan Veli Yıldırım

VAN

Şerif Bedirhanoğlu

Mahmut Yılbaş

YALOVA

Cevdet Aydın

Yaşar Okuyan

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

Hasan Gemici

Osman Mümtaz Soysal

 

 

 

(Reddedenler)

ADANA

Sıtkı Cengil

ADIYAMAN

Ahmet Çelik

AĞRI

M. Sıddık Altay

AKSARAY

Murtaza Özkanlı

AMASYA

Cemalettin Lafçı

ANKARA

Ahmet Bilge

ANTALYA

Arif Ahmet Denizolgun

AYDIN

Muhammet Polat

BOLU

Mustafa Yünlüoğlu

BURSA

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

ÇANKIRI

İsmail Coşar

ELAZIĞ

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Ömer Özyılmaz

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

GAZİANTEP

Mehmet Bedri İncetahtacı

İSTANBUL

Ekrem Erdem

Hüseyin Kansu

Ali Oğuz

Mehmet Ali Şahin

KARABÜK

Hayrettin Dilekcan

KARS

Zeki Karabayır

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Abdullah Gül

KIRIKKALE

Mikail Korkmaz

KIRŞEHİR

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

KOCAELİ

Necati Çelik

KONYA

Hüseyin Arı

Veysel Candan

RemziÇetin

Abdullah Gencer

Lütfi Yalman

KÜTAHYA

Ahmet Derin

Metin Perli

MALATYA

Yaşar Canbay

MARDİN

Hüseyin Yıldız

MUŞ

Nedim İlci

SAMSUN

LatifÖztek

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

SIVAS

Musa Demirci

Temel Karamollaoğlu

ŞANLIURFA

Zülfükar İzol

TRABZON

Kemalettin Göktaş

İsmail ilhan Sungur

VAN

Maliki Ejder Arvas

Şaban Şevli

YOZGAT

İlyas Arslan

Kâzım Arslan

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

 

 

(Mükerrer Oylar)

GAZİANTEP

Ünal Yaşar (KABUL)

 

İSTANBUL

Tayyar Altıkulaç (KABUL)

 

(Geçersiz Oy)

ERZİNCAN

Mustafa Yıldız (KABUL)

(Oya Katılmayanlar)

ADANA

Cevdet Akçalı

Yakup Budak

Erol Çevikçe

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Orhan Kavuncu

Arif Sezer

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Ahmet Doğan

AFYON

Sait Açba

İsmet Attila

Osman Hazer

Kubilay Uygun

AĞRI

Cemil Erhan

Yaşar Eryılmaz

Celal Esin

M. Ziyattin Tokar

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Sadi Somuncuoğlu

ANKARA

İlhan Aküzüm

Hasan Hüseyin Ceylan

Cemil Çiçek

Mehmet Ekici

Ömer Ekinci

Ünal Erkan

Mehmet Gölhan

Agah Oktay Güner

İrfan Köksalan

Mehmet Sağdıç

Ahmet Tekdal

Rıza Ulucak

Ersönmez Yarbay

ANTALYA

Deniz Baykal

Osman Berberoğlu

Hayri Doğan

Emre Gönensay

İbrahim Gürdal (B.)

Metin Şahin

ARDAHAN

İsmet Atalay

Saffet Kaya

ARTVİN

Hasan Ekinci

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

Sema Pişkünsüt

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

Ahmet Bilgiç

Tamer Kanber

İsmail Özgün

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Musa Okçu

Faris Özdemir

BAYBURT

Suat Pamukçu

BİLECİK

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kâzım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Zeki Ergezen (K. Üye)

Kamrân İnan

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Feti Görür

Necmi Hoşver

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

BURSA

Yüksel Aksu

Ali Rahmi Beyreli

Cavit Çağlar

Ali Osman Sönmez

Ertuğrul Yalçınbayır

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Mustafa Cumhur Ersümer (B.)

Nevfel Şahin

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Mehmet Aykaç

Hasan Çağlayan

Zülfikar Gazi

Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Hilmi Develi

Mehmet Gözlükaya

Adnan Keskin

Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Abdulkadir Aksu

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Erdal Kesebir

ELAZIĞ

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfü Esengün

Abdulilah Fırat

ESKİŞEHİR

Hanefi Demirkol

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Mehmet Batallı (B.)

Hikmet Çetin (Başkan)

Kahraman Emmioğlu

Mustafa Yılmaz (B.)

GİRESUN

Turhan Alçelik

Ergun Özdemir

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

HAKKÂRİ

Naim Geylani

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Fuat Çay

Süleyman Metin Kalkan

Mehmet Sılay

ISPARTA

Ömer Bilgin

Mustafa Köylü

Halil Yıldız

İÇEL

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Halil Cin

Turhan Güven

D. Fikri Sağlar

Ayfer Yılmaz

İSTANBUL

Meral Akşener

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Refik Aras

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Ali Coşkun

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

Süleyman Arif Emre

Mehmet Fuat Fırat

Algan Hacaloğlu

Metin Işık

İsmail Kahraman

Cefi Jozef Kamhi

Ercan Karakaş

Hayri Kozakçıoğlu

Mehmet Tahir Köse

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Mehmet Moğultay

Altan Öymen

Korkut Özal

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Ahmet Tan

Güneş Taner (B.)

Ali Topuz

Osman Yumakoğulları

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Turhan Arınç

Hasan Denizkurdu

Şükrü Sina Gürel (B.)

Gencay Gürün

Ufuk Söylemez

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Hasan Dikici

Ali Doğan

Avni Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

MehmetSağlam

Ali Şahin

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

KARS

Sabri Güner

KASTAMONU

Fethi Acar

Nurhan Tekinel

Haluk Yıldız

KAYSERİ

Osman Çilsal

Ayvaz Gökdemir

Nurettin Kaldırımcı

Salih Kapusuz

Recep Kırış

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Hacı Filiz

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

A. Sezal Özbek

Necdet Tekin

KOCAELİ

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Onur Kumbaracıbaşı

Osman Pepe

Hayrettin Uzun

KONYA

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Teoman Rıza Güneri

Hasan Hüseyin Öz

Mustafa Ünaldı

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

İsmail Karakuyu

MALATYA

Miraç Akdoğan

Oğuzhan Asiltürk

Fikret Karabekmez

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Tevfik Diker

Yahya Uslu

Cihan Yazar

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak

MUĞLA

İrfettin Akar

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez (B.)

MUŞ

Necmettin Dede

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

Mustafa Hasan Öz

Refaiddin Şahin (B.)

RİZE

Ahmet Mesut Yılmaz (Başbakan)

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Cevat Ayhan

Ertuğrul Eryılmaz

SAMSUN

Cemal Alişan

Ahmet Demircan

Murat Karayalçın

Nafiz Kurt

Biltekin Özdemir

Musa Uzunkaya

SİİRT

Mehmet Emin Aydın

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

Kadir Bozkurt

Yaşar Topçu (B.)

SIVAS

Tahsin Irmak

Abdüllatif Şener

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

İbrahim Halil Çelik

Abdülkadir Öncel

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Tatar

Mehmet Salih Yıldırım (B.)

TEKİRDAĞ

Hasan Peker

TOKAT

Abdullah Arslan

Hanefi Çelik

Ali Şevki Erek

Ahmet Fevzi İnceöz

Bekir Sobacı

TRABZON

Yusuf Bahadır

Şeref Malkoç

TUNCELİ

Kamer Genç (Bşk. V.)

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Hasan Karakaya

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Mustafa Bayram

Fethullah Erbaş

YOZGAT

Yusuf Bacanlı

Lütfullah Kayalar

Abdullah Örnek

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Ömer Barutçu

 

(Açık Üyelikler)

BURSA 1

 

KIRŞEHİR 1

 

 

 

birleşim 20’nin sonu