DÖNEM : 20
CİLT : 36 YASAMA YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 16 ncı Birleşim 19 . 11 .
1997 Çarşamba İ Ç İ N D E K İ L E R I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Adana Karayolunda meydana
gelen ve 49 vatandaşımızın yanarak ölümüyle sonuçlanan trafik kazasına ilişkin
gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı 2. – Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, muhasebecilerimizin Türk
ekonomisindeki yeri ve önemine ilişkin gündemdışı konuşması 3. – Kilis Milletvekili Mustafa Kemal Ateş’in, ülkemizin içinde
bulunduğu siyasî istikrarsızlık ve meydana getirdiği olumsuzluklara ilişkin
gündemdışı konuşması B)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ 1. – Çankırı Milletvekili İsmail Coşar ve 66 arkadaşının, din
görevlilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/215) C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – İçel Milletvekili Halil Cin’in (6/574) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/263) 2. – İçel Milletvekili Halil Cin’in (6/575) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/264) 3. – İçel Milletvekili Halil Cin’in (6/580) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/265) 4. – İçel Milletvekili Halil Cin’in (6/581) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/266) 5. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Çevre Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/267) 6. – Anayasa Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1137) 7. – Millî Savunma Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun,başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1138) 8. – (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150 ve 166) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun,başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1139) 9. – Başbakan A. Mesut Yılmaz’ın, Girit/Yunanistan’a yapacağı resmî
ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1140) IV. – SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM 1. – Çevre Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim 2. – (10/18, 27, 30, 68, 113 ve 170) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132) 2. – 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim
ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı
: 168) 3. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/597) (S. Sayısı : 335) 4. – Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasındaki Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/611) (S. Sayısı : 359) 5. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Kültür
Merkezleri Kurulması ve Bu Merkezlerin Faaliyeti Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ve Dışişleri komisyonları raporları (1/473) (S. Sayısı : 186) 6. – Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde
Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/612) (S.
Sayısı : 387) 7. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel
Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı
İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul
Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya
Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232) VI. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması 2. – Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, Aydın Milletvekili
Yüksel Yalova’nın şahsına sataşması nedeniyle konuşması VII. – USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER 1. – Anayasa değişikliği teklifinin birinci görüşmesinde, teklifin
maddelerine geçilmesi hususunun oylanması sırasında beşte üç çoğunluk
aranmasının zorunlu olup olmadığı hususunda VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici’nin, Düziçi-Alibozlu ve
Bayındırlı köylerinin içmesuyu ve sulama suyu sorunlarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı
cevabı (7/3442) 2. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ankara-Mamak Belediyesince
yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun
yazılı cevabı (7/3593) 3. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ankara-Mamak Belediyesinin
ortak olduğu şirketlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun
yazılı cevabı (7/3595) 4. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ankara-Mamak Belediyesince
tahsil edilen vergilere ve yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3597) 5. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanının yurtdışı seyahatlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat
Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3609) 6. – Balıkesir Milletvekili İlyaz Yılmazyıldız’ın, bir TV programının
yayınının engellendiği iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet
Menzir’in yazılı cevabı (7/3613) 7. – Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’ın, Elazığ Valiliğince
gönderilen ödeneğin yerinde kullanılıp kullanılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat
Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3629) 8. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, Yozgat Telekom Müdürlüğü
yatırım ödeneğine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı
cevabı (7/3650) 9. – Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın THY’nın Kayseri-İstanbul
seferlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı
(7/3652) 10. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, İzmir-Menderes-Özdere yat
limanı projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı
cevabı (7/3672) 11. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Eşber Yağmurdereli’nin
gözaltına alınma nedenine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat
Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3691) 12. – Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Tariş mağazalarına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yazılı cevabı (7/3769) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı. Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde
çalışan geçici işçilerin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet
Bakanı Mustafa Yılmaz, Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün, eğitim, bilim ve demokrasi
konusundaki gündemdışı konuşmasına, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısıyla ilgili gündemdışı konuşmasına da, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, Cevap verdi. Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Devlet Bakanı Güneş Taner’e,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Cavit Kavak’ın, Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in, Almanya’ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan : Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’e, dönüşüne kadar,
Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın, Devlet Bakanı Yücel Seçkiner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Işın
Çelebi’nin, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı
Hikmet Uluğbay’ın, Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’e dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet
Batallı’nın, Tunus’a gidecek olan Çevre Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in, Kazakistan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Metin Gürdere’ye,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Salih Yıldırım’ın, Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay ve 22 arkadaşının, Doğu Anadolu
Bölgesinin kalkınma sorunları konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin
önergesi (8/16) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemde yerini
alacağı ve öngörüşmesinin, sırasında yapılacağı açıklandı. Danışma Kurulunun : Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmının 177 nci sırasında yer alan 393 sıra sayılı kanun tasarısının,
bu kısmın 8 inci sırasına; 17.11.1997 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 396
sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, 9 uncu sırasına; 87 nci
sırasında yer alan 263 sıra sayılı kanun tasarısının, 10 uncu sırasında; 151
inci sırasında yer alan 361 sıra sayılı kanun tasarısının, 11 inci sırasına;
156 ncı sırasında yer alan 365 sıra sayılı kanun tasarısının, 12 nci sırasına;
176 ncı sırasında yer alan 392 sıra sayılı kanun tasarısının, 13 üncü sırasına
alınmasına; Genel Kurulun 18.11.1997 Salı günkü birleşiminde, sözlü soruların
görüşülmemesine ve komisyonlara üye seçiminin sonuçlandırılmasına; 18.11.1997 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan
(10/58) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun doğal afetlerle ilgili
345 sıra sayılı raporunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 2
nci sırasına alınarak, görüşmelerinin, Genel Kurulun 25.11.1997 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ve görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma
süresinin uzatılmasına ve; ANAP, DYP, DSP, CHP, DTP Gruplarının : Genel Kurulun 19.11.1997 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler” kısmının 8 inci sırasına kadar olan kanun tasarı ve
tekliflerinin; Görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına
ilişkin müşterek önerileri, Kabul edildi. İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 46 arkadaşının, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi alanındaki bir araziyi mevzuata aykırı bir şekilde siyasî
ayırımcılık yaparak Bahçeköy Belediyesi mücavir alanına dahil ettiği iddiasıyla
Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesinin (11/12) gündeme alınıp alınmaması konusundaki görüşmelerini
takiben, istem üzerine yapılan açık oylamasından sonra, kabul edilmediği
açıklandı. Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in, gensoru görüşmeleri sırasında, Partisine yönelik ithamlarda bulunması nedeniyle Sıvas Milletvekili
Temel Karamollaoğlu ve, Şahsına sataşılması nedeniyle de Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan, Birer konuşma yaptılar. Anayasa, Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor, Bayındırlık, İmâr, Ulaştırma ve Turizm, Çevre, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler, Tarım Orman ve Köyişleri, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme, Dilekçe, Kamu İktisadî Teşebbüsleri, İnsan Haklarını İnceleme, Komisyonlarına siyasî parti gruplarınca gösterilen adaylar ile; Bağımsızlara ayrılan : Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonundaki 2 üyeliğe Tokat Milletvekili
Hanefi Çelik ile Sıvas Milletvekili Nevzat Yanmaz, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonundaki 1 üyeliğe de Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Halil Çelik, Seçildiler. Üye seçimleri tamamlanmış olan komisyonlar ile; Halen başkanlık divanını oluşturamayan (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150
ve 166) esas numaralı Meclis araştırması komisyonunun; Başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmak üzere toplanacağı
gün, yer ve saate ilişkin Başkanlıkça duyuruda bulunuldu. Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için 19 Kasım 1997 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime
20.20’de son verildi. Kamer Genç Başkanvekili Ali Günaydın Zeki
Ergezen Konya Bitlis Kâtip Üye Kâtip
Üye No : 32 II. – GELEN KÂĞITLAR 19 . 11 . 1997 ÇARŞAMBA Teklifler 1.- Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin; Niksar İsmi
ile Bir İl Kurulmasına Dair Kanun Teklifi
(2/947) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.11.1997) 2.- Aksaray Milletvekili Nevzat Köse’nin; Bir İlçe
Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/948)
(İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.11.1997) Meclis Araştırması Önergesi 1.– Çankırı Milletvekili İsmail Coşar ve 66
arkadaşının, din görevlilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/215)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.1997) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati
: 15.00 19 Kasım 1997
Çarşamba BAŞKAN :
Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER
: Ali GÜNAYDIN (Konya), Zeki ERGEZEN (Bitlis) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16 ncı Birleşimini
açıyorum. Sayın milletvekilleri, çalışmak için yeterli sayımız vardır;
çalışmalarımıza başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim. III. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın,
Konya-Adana Karayolunda meydana gelen ve 49 vatandaşımızın yanarak ölümüyle
sonuçlanan trafik kazasına ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Murat Başesgioğlu’nun cevabı BAŞKAN – Gündemdışı birinci söz, geçtiğimiz günlerde Konya-Adana
Karayolu üzerinde, otobüs ve tanker çarpışması sonucu 49 vatandaşımızın yanarak
ölümüyle neticelenen trafik kazası hakkında gündemdışı söz isteyen Konya
Milletvekili Sayın Hüseyin Arı’ya verilmiştir. Buyurun Sayın Arı. (RP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin
ve tüm ülkemiz insanlarının her gün korkulu rüyası halini alan trafik
canavarıyla ilgili bilgi vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım, bilhassa son günlerde, karayollarında yoğunluk
kazanmaya başlayan, yakıt tankerleriyle çarpışmalar tarzında trafik kazaları
vuku bulmaktadır. Bunlardan birisi ve belki de en fecisi, 24 Ekim 1997
tarihinde, Konya-Adana yol güzergâhında, Karapınar İlçemiz yakınlarında meydana
gelen ve 49 vatandaşımızın yanarak can verdiği otobüs ve tanker çarpışmasıdır.
Yaş ortalaması 19 olan bu genç kardeşlerimizin 28’i Niğde Üniversitesinden, bir
bölümü de Kayseri Erciyeş Üniversitesinden talebelerdi. Bu kazanın oluş tarzı,
ailelerin yaşadığı dram günlerce basında yer aldı ve tüm milletçe bu acıyı
birlikte hissettik. Ben, buradan, bir kez daha, hayatını kaybeden
kardeşlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, yakınlarına, Niğde ve
Erciyeş Üniversitesi rektör, öğretim üyeleri ve tüm öğrenci kardeşlerimize
başsağlığı diliyorum. Bu tip benzer bir kaza da, bir hafta önce, yine bir otobüs ve tanker
çarpışması sonucu Ankara-İstanbul Karayolunda, Bolu yakınlarında yaşandı.
Sonuç: Yine can ve mal kaybı, sönen ocaklar. Bu kardeşlerimize de Allah’tan
rahmet, kederli ailelerine ve yakınlarına sabırlar diliyorum. Değerli arkadaşlarım, yıllardır karayollarında meydana gelen ve günbegün
de daha feci bir durum halini alan bu trafik kazaları karşısında çaresiz bir
duruma düştük ve toplumumuzu, âdeta bir canavara teslim ettik. Palyatif
tedbirlerle, ah ve vahlarla günü geçiştirmeye çalışıyoruz. Zannederim biz,
temel bir yanlışı gözden kaçırıyoruz gözden kaçırıyoruz. Malumlarınız,
demokratik sistemlerde, ferdin hak ve özgürlükleri ile temel hak ve hürriyetler
önceliklidir. Seyahat hürriyeti de, Anayasamızda yer aldığı şekliyle, bunlardan
birisidir; ama, ne acıdır ki, biz, insanımıza, modern, çağdaş ve hukukun
üstünlüğünü esas alan Batı toplumlarındaki gibi demokrasiyi yaşatamıyoruz;
yani, demokrasi fakiri bir ülkeyiz. Böyle olmasaydı, insanlarımızın seyahat
hürriyetlerini -yalnız karayollarına mecbur bırakarak- tek alternatif olarak
karayollarına mahkûm etmezdik ve cumhuriyet hükümetleri de köklü tedbirler
alarak, demiryollarını ıslah ve hızlı tren projelerini gerçekleştirirlerdi.
Nitekim, 54 üncü Hükümetin dört yıllık programında, Konya-Ankara,
Ankara-İstanbul hızlı tren projeleri mevcuttu. Maalesef, sistemdeki temel
yanlışlık neticesi, geçmiş dönemlerde olduğu gibi, bu programını uygulama
fırsatı bulamadan, birinci yıl icraatının sonunda, yine aynı akıbet, sistemin
tıkanması, güdümlü hükümetler, temel hak ve özgürlüklerin yok olması ve sıfır
icraat. Değerli arkadaşlarım, işte, trafik canavarını da, enflasyon canavarını
da azdıran temel sorun, sistemdeki yanlışlık ve bunun neticesi demokrasinin
olmayışıdır. Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Parlamento olarak, insan hayatına ve
onun temel hak ve özgürlüklerine birinci önceliği veren demokratik sisteme ve
dolayısıyla, demokrasiye sahip çıkarak, ülke insanlarını bu canavarlardan
kurtarmak, belki de bu Parlamentonun en öncelikli ve en önemli görevleridir. 49 genç vatandaşımızın hayatını kaybettiği Konya-Adana yolu Ulukışla
kavşağına kadar olan 170 kilometrelik bölümünde 1997 yılı içerisinde meydana
gelen 147 kazada, 132 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 440 vatandaşımız
yaralanmış, bunların bir kısmı da sakat kalmıştır. Kaza mahalline en yakın
ilçemiz olan Karapınar’ın değerli Belediye Başkanı ile kıymetli oda
başkanlarımızın, başta Bayındırlık ve İskân Bakanı olmak üzere, ilgililerden
ortak istekleri şunlardır: Güneydoğuyu, Orta Anadolu, İzmir ve İstanbul’a
bağlayan yük ve akaryakıt taşımacılığı ağırlıklı bu yol üzerinde ivedi çift yol
yapılması; bu gerçekleşinceye kadar, öncelikle dar yerlerinin genişletilmesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Arı, süreniz bitti. 1 dakikada tamamlayın; çünkü, bugün
gündemimiz yoğun. Rica ediyorum... Buyurun. HÜSEYİN ARI (Devamla) – Bu maksatla, Karayolları Konya Üçüncü Bölge
Müdürlüğünün bu yol için istediği ödeneğin 1998 bütçesine konulması; sürücü
kurslarının denetimlerinin artırılması; 55 yataklı Karapınar Devlet Hastanesine
bu tip muhtemel kazalarda acil ihtiyaçlara cevap verebilecek tarzda uzman
doktor, ambulans ve yardımcı personel takviyesi; ilçenin içerisinden geçen
çevre yolunun yeniden değerlendirilerek muhtemel kazaların önlenmesi için alt
ve üstgeçit çalışmalarının yapılması. Ayrıca, Niğde Üniversitesi Rektörlüğü, bu feci kazada hayatını kaybeden
talebe kardeşlerimiz ve diğer vatandaşlarımızın anısına, kaza mahallinde, anıt
ve çevre düzenlemesi yapacak. Bu konuda da ilgili bakanlıklarımızın yakın alaka
ve desteklerini bekliyoruz. Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arı. İçişleri Bakanımız Sayın Murat Başesgioğlu gündemdışı konuşmaya cevap
vereceklerdir. Buyurun. İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı’nın, geçtiğimiz günlerde
Konya-Karapınar’da meydana gelen ve maalesef, çoğunluğu öğrenci olmak üzere, 49
vatandaşımızın ölümüne neden olan trafik kazasıyla ilgili gündemdışı
konuşmasına cevap vermek üzere huzurunuzdayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Yine, başta Konya’daki bu kaza olmak üzere, tüm trafik kazalarında
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza da Tanrı’dan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum. Sayın Milletvekilimin belirttiği gibi, 24 Ekim 1997 Cuma günü
Konya-Karapınar İlçesi, 21 inci kilometrede bir yolcu otobüsü ile bir tankerin
çarpışması neticesinde, maalesef bu üzücü kaza meydana gelmiştir. Bu kazayla ilgili olarak, basınımızda, bir patlamadan mütevellit bu
kadar çok ölümün meydana geldiği iddiaları yer almış, hemen kazanın akabinde
göndermiş olduğumuz bir teknik heyetin incelemesi neticesinde bir patlama
emaresine rastlanılmamıştır. Kazada, tanker sürücüsünün birinci derecede aslî
kusurlu olduğu, otobüs sürücüsünün de ikinci derece tali kusurlu olduğu
görülerek, otobüs sürücüsü mahkemece tutuklanmış bulunmaktadır. Yine bu konuya
ilişkin, merkezimizdeki kimya laboratuvarında incelemeler, araştırmalar devam
etmektedir. Değerli milletvekilleri, bu olayın, teknik sebep ve sonuçları bir
tarafa, ifade etmeye çalıştığım gibi, tamamıyla sürücü hatasından kaynaklandığı
anlaşılmaktadır. Tanker sürücüsü, direksiyonda uyuması neticesi, şerit ihlali
yapmış ve karşı istikametten gelen otobüsün şeridine girmek suretiyle, yapmış
olduğu bu hatalı davranış neticesi, maalesef bu kazanın meydana gelmesinde
birinci derecede etken olmuştur. Biz, Hükümete geldiğimizden bu tarafa, özellikle Bakanlığımızın
sorumluluk sahası içerisinde olan trafiğin denetlenmesi ve trafik akışının
düzenlenmesine ilişkin tedbirler aldık, almaya da devam ediyoruz.
Parlamentomuzun onayladığı son Trafik Yasasındaki değişikliklerde öngörülen
Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu, ilk defa, 55 inci Cumhuriyet Hükümeti
döneminde, Sayın Başbakanın başkanlığında toplanmış ve bu trafik kazalarının
önlenmesine ilişkin gerekli tedbirleri almıştır. Yine bu amaçla, Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulunda alınmış kararlar
doğrultusunda, Bakanlık olarak yayımlamış olduğumuz genelgelerle, şoförlerin
sürücü belgelerinin, sağlık durumlarının, alkollü olup olmadıklarının, yedek
sürücü bulunup bulunmadığının ve şoförlerin uykusuzluk durumlarının sıkı bir
şekilde kontrolü ile yasal şartları yerine getirmediği anlaşılanların trafikten
men edilmesi; keza, araca ait 24 saatlik takograf raporu dökümünün incelenerek,
çalışma ve dinlenme süreleri ile hız limitlerine uymadıkları tespit edilen
sürücü ve firmalar hakkında yasal işlemler yapılması; terminal çıkışlarında,
aracın, lastik, fren ve diğer teknik açılardan kontrolü ile yeterli şartlara
sahip olmadığının anlaşılması halinde trafiğe çıkmasına engel olunması;
Ulaştırma Bakanlığınca verilmiş, şehirlerarası düzenli yolcu taşıma belgesi ve
taşıt kartı bulunmayan araçlara trafiğe çıkma izni verilmemesi gibi hususların,
çok sıkı bir şekilde kontrol edilerek, şartlara ve standartlara uyumunun
sağlanması hususlarına yer verilmiştir. Söz konusu genelgeyi yayımladığımız tarihten bu tarafa, denetimlerimiz
çok sıkı bir şekilde devam etmektedir. Ayrıca, yapılan çalışmalar neticesinde,
pek çok araç ve firma hakkında da cezaî işleme başvurulmuştur. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; trafik kazalarının, sadece yasal
düzenlemelerle önlenemeyeceği yüksek malumlarınızdır. Bu mücadelede, teknolojik
gelişmeleri takip edip, en modern sistemlerin kullanımına da yönelmek
gerekmektedir. Bu nedenle, Bakanlığımız, sabit ve mobil hız kontrol cihazları
ile diğer ekipmanın alımı ve kullanımı konusunda çalışmalara yoğunluk
vermektedir. Biraz önce de ifade ettiğim gibi, trafik sorununun sadece kontrol ve
cezalandırma yöntemiyle çözümü mümkün değildir. Elimizdeki istatistikî bilgiler
incelendiğinde, trafik kazalarının çok önemli bir kısmının sürücü hatasından
kaynaklandığı anlaşılmaktadır; şu anda hakkında konuştuğumuz kaza da bunun en
bariz örneklerinden biridir. Ülkemizin trafik sisteminde yapısal bozukluklar
vardır. Karayolları ağının yetersizliği, toplam yolcu ve yük taşıma
kapasitesinin çok önemli bir kısmının karayollarında olması, hava, demir ve
denizyoluyla taşımaya yeterince önem verilmemesi, sürücü ve yaya eğitiminin
yeterli seviyede olmaması, trafikte bulunan araçların yaş ortalamasının
gelişmiş diğer ülkelerin ortalamasının oldukça üzerinde olması gibi nedenlerle,
bugünkü trafik sorunu ülkemizin gündeminde önemli bir yere oturmuş ve her yıl
binlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, onbinlercesinin de sakat
kalmasına ve trilyonlarca lira maddî kayba mal olmaktadır. Bu konuda, İçişleri Bakanlığı olarak, gerek trafiğin denetlenmesi
gerekse trafiğin düzenlenmesi konusunda bugüne kadar almış olduğumuz tedbirleri
çok etkin bir şekilde sürdürmeye kararlıyız; ancak, altını ısrarla çizmeye
çalıştığım gibi, karayolundaki yoğun trafik akışını başka alternatif yollara
sevk etmediğimiz sürece, ülke olarak bu sıkıntıyla yaşamaya devam edeceğiz.
Hükümetimiz de bu konudaki önceliği tayin ederek, tespit ederek, karayolundaki
gerek yük taşımacılığı gerekse yolcu taşımacılığındaki yoğunluğu başka
alternatif yollara aktarmak için bir mücadele içerisindedir. Sayın milletvekilimize, bu konuya ilişkin görüşlerimizi açıklama imkânı
verdiği için tekrar teşekkür ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan. Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır. 2. – Ardahan Milletvekili Saffet
Kaya’nın, muhasebecilerimizin Türk ekonomisindeki yeri ve önemine ilişkin
gündemdışı konuşması BAŞKAN – İkinci gündemdışı konuşma, muhasebecilerimizin Türk
ekonomisindeki yeri ve önemi hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili Sayın
Saffet Kaya’ya verilmiştir. Buyurun Sayın Kaya. Süreniz 5 dakika. SAFFET KAYA (Ardahan) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; muhasebecilerimizin Türk ekonomisindeki yeri ve önemi hakkında
gündemdışı söz aldım; herkesi saygıyla selamlıyorum. Çağımız, ekonomik gerçeğe dayanan bir çağ. Dünyada her şey ekonomik
değerlerle belirleniyor. Bu zaman diliminde, Türkiye’de aynı gelişmeleri
yaşıyoruz. Ekonomi öne çıktığı zamanlarda, beraberinde, yozlaşma ve kirlenme de
gelmektedir. İşte, Türkiye’de ekonomideki bu gelişmeler çerçevesinde,
siyasetten, toplumun her kesimine kadar yayılan bu kirlenme ve yozlaşmanın
giderilmesinin en büyük silahı, şeffaflığın sağlanması ve bir denetim düzeninin
gerçekleştirilmesidir. Gerçekten, serbest piyasa ekonomilerinin artık hâkim olduğu düzenlerde
iş ahlakı ya da firma ahlakıyla ilgili kurumların ve kuralların yokluğu, yeni
sorunların ve yeni kirliliklerin her geçen gün artmasına ve ortaya çıkmasına,
kısaca, düzenin yozlaşmasına neden olmaktadır. Bu kirliliklerin ve sorunların
çözümü, başta vergi kaçakçılığının önlenmesi, tüketici haklarının korunması,
çevreye karşı duyarlılık, sosyal sorumluluk, millî gelirin yükselmesi ve adil
dağılımı, kaynakların korunması gibi uzun bir listeden ibarettir. Türkiye, bu
süreci, 1980’li yıllardan bu yana yaşamakta ve serbest piyasa ekonomisinin
getirdiği kirlilikler, toplumun her kesiminde kendisini ağırlıklı bir şekilde
hissettirmektedir. İnsanların toplu halde yaşamaları, ancak belirli kural ve normların
varlığıyla mümkündür. Toplumsal yaşamda ise, toplumsal disipline büyük
gereksinim vardır. Toplumsal düzen ve disiplin, ancak hukuk ve ahlak
kurallarıyla sağlanabilir. İşte, bu hukuk ve ahlak kurallarının ekonomideki
uygulanış biçimi, sağlıklı bir denetim düzeniyle gerçekleştirilebilmektedir.
Ekonomik denetimi gerçekleştirirken, ekonomik ahlaksızlığın olduğu bir yerde
ortaya çıkan ekonomik suçlara yönelik yaptırımlar önem kazanmaktadır. Durum böyle olunca, dönüp baktığımızda, Türkiye’de denetim düzeni ciddî
bir şekilde ele alınmamıştır. 1860’lı yıllarda ilk defa Maliye Teftiş Kurulunun
kurulmasıyla başlayan devlet düzeyindeki teftiş, zamanla, hesap uzmanlığı,
gelirler kontrolörlüğü gibi, vergi gelirlerine yönelik olmuş, bazı kamu
kuruluşlarında iç denetimi sağlayan teftiş kuruluşları, kamu harcamalarını
denetleyen Sayıştay ve Yüksek Denetleme Kurulu varlığını göstermiştir. Buna
rağmen, Türkiye’de yaygın bir denetim düzeninin kurulduğundan söz etmek mümkün
değildir. Yaygın bir denetim olmayınca, ekonominin denetimsiz ve başıbozuk
olması ve bugün yaşadığımız olayların tümünün ortaya çıkması mukadderdir. Bu noktadan bakıldığında, Türkiye’de bu işi sağlayacak ve yasal
örgütlenmesinin sekizinci yılı geride kalan bir meslek grubunun varlığı bizi
sevindirmektedir. Batı’daki mesleklere uygun bir şekilde kurulmuş, oluşmuş,
bazı eksikliklerine, bazı aksaklıklara rağmen, Türkiye’de, denetimi
gerçekleştirecek muhasebe ordusundan söz edilmesi bizleri sevindirmektedir. Denetimin en üst organı yasama organıdır. Yasama organı, ülkenin kamu ve
özel kesimiyle ilgili tüm gelişmeleri denetleme yetkisine sahiptir; ama, yasama
organının önüne uzmanlık düzeyinde bazı çalışmaların, raporların konulması da,
bu işi gerçekleştirecek denetim uzmanlarıyla sağlanabilir. Bu nedenle, bugün,
burada tartışılacak konularda, denetimi gerçekleştirecek muhasebe meslek
mensuplarının varlığını dikkate almak ve muhasebe meslek mensuplarının sosyal
sorumluluk çerçevesinde yetkilendirilme konusu fevkalade önemlidir. 1989’da,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 3568 sayılı Yasa, muhasebe meslek
mensuplarının önemli ölçüde disiplinli ve örgütlü olmalarını sağlamıştır.
Toplumsal yaşam için gerekli toplumsal disiplini sağlayacak niteliklere sahip
muhasebe meslek mensuplarının, denetçiler ordusu oluşturacak bir sayıya -45 bin
civarına- ulaşmış olmalarını öğrenmek beni mutlu etmiştir. Bu meslek
mensuplarının varlığı ülke için bir teminattır. Ne var ki, sekiz yıllık bir
uygulama sonunda mesleğin gerekli örgütlülüğü elde etmesine ve gerekli
disiplini sağlamasına rağmen, bazı eksikliklerin giderilmediğini biliyoruz. Bu
eksikliklerin başında, Anayasadaki değişikliğe uygun olarak yapılması gereken
uyum yasaları gelmektedir. Bu konuda Meclisin gündeminde yer alan uyum yasaları
içinde bu meslekle ilgili Anayasaya uygunluk sağlanacağına inanıyorum. Bu tür
çalışmaların önümüzdeki günlerde Yüce Meclisimize geleceğinden eminim. Geçtiğimiz dönem Yasama Meclisinden geçen, muhasebeciler, malî
müşavirler ve yeminli malî müşavirlere vergi beyannameleri üzerinde ön denetim
yetkisi veren, vergi beyannamelerini imzalama yetkisini düzenleyen Vergi Usul
Kanununun 227 nci maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul
edildiği şekilde ve manada yorumlanarak yürürlüğe konulmasında büyük yarar
görüyorum. Türkiye’de muhasebecilerin artık kâtip niteliğindeki... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen, 1 dakikada tamamlar mısınız efendim. SAFFET KAYA (Devamla) – ... angaryalarla donatılması yerine, ülkesi
için, çalıştığı firmalar için ve meslekî açıdan önemlerinin geliştirilmesinde
özellikle yarar vardır. Bu noktadan hareketle meslek mensuplarının Batı’daki
meslektaşları gibi, meslekî kurallarını kendi kendilerine oluşturma, meslek
kararlarını devreye sokma konusundaki yasama organının verdiği yetkileri başka
kurumların sınırlandırmasını fevkalade yanlış buluyorum. Bu kurumların yasama
organı üzerine çıkmak istemelerine ilişkin güçlerinin de belli bir ölçüde
durdurulması ve dengelenmesi yargının da aynı şekilde yorumlanması
gerekmektedir. Türkiye’de vergi kaçakçılığı ve kayıtdışı ekonominin önemli bir
hastalık olduğunu biliyoruz. Vergi kaçakçılığının, tutulan kayıtlardan çok,
muhabese dışı bırakılmış kayıtdışı ekonomiden kaynaklandığını biliyoruz. Maliye
teşkilatının, mevcut kayıt içine alınmış olan ekonominin denetimini muhasebe
meslek mensuplarına terk etmesi, kendi denetim faaliyetlerini vergi
mükellefiyeti dışında kalmış ve kayıtdışı ekonomiye kaynaklık eden işlemlere ve
yönlere yönelmesinde büyük yarar vardır. Bu noktadan hareket edildiği zaman ülkemizin... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen son cümlenizi söyler misiniz. SAFFET KAYA (Devamla) – Hemen tamamlıyorum. Kısaca, toplumun muhasebesini tutan, malî denetimini yapan meslek
mensuplarının, ekonomide, devlette ve siyasette yaşanan kirlenmenin zaman
içerisinde temizlenerek şeffaf bir temiz toplum yaratılmasında katkıda
bulunacağına inanıyor; saygılar sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaya. Gündemdışı konuşmanın cevaplandırılacak bir tarafı herhalde yok; muhatap
bakanı yok; çünkü, meslekî teşekkül. 3. – Kilis Milletvekili Mustafa Kemal
Ateş’in, ülkemizin içinde bulunduğu siyasî istikrarsızlık ve meydana getirdiği
olumsuzluklara ilişkin gündemdışı konuşması BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü konuşma, ülkemizin içinde bulunduğu siyasî
istikrarsızlık ve meydana getirdiği olumsuzluklar üzerinde söz isteyen Kilis
Milletvekili Sayın Mustafa Kemal Ateş’e verilmiştir. Buyurun Sayın Ateş. (RP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. MUSTAFA KEMAL ATEŞ (Kilis) – Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri;
siyasî istikrarsızlık nedeniyle plan ve programların uygulanmasında meydana
gelen tahribat ve aksaklıkları dile getirmek üzere, gündemdışı söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyasî istikrarsızlık, Koalisyona
ortak olan siyasî partiler ve dışarıdan Hükümete destek olan siyasî parti ve
bağımsızların her birinin ayrı telden çalıp söylemeleri, kimi Hükümet ortakları
“gündemde seçim yok” derken, kimi Hükümet destekçisi partilerin de çıkıp,
depodaki benzin kadar yol alınabileceğini, ona göre ellerini çabuk tutmalarını
istemesi ve aynı Koalisyon ortaklarının, birbirinden habersiz, atamalarla
ilgili, kendi ifadeleriyle “kıyım yapılıyor” demeçleri, ekonomiyle ilgili
farklı beyanlar ve görüşler öne sürmeleri, 55 inci Hükümetin ömrüyle ilgili
belirsizliği, istikrarsızlığı ortaya koyan, halkı karamsarlığa iten en bariz
siyasî istikrarsızlık olarak ortaya çıkmaktadır. Bu istikrarsızlık, dışpolitikada itibarımızın yok olmasına neden olduğu
gibi, komşu ülkelerle ilişkilerimizin ve menfaatlarımızın altüst olmasına da
sebep olmaktadır. Bu Hükümetteki istikrarsızlık, içpolitikada yalnız fakir
fukara, dargelirli, işçi ve memuru en çok etkileyen enflasyonu azdırmakla
kalmıyor, bununla birlikte, mahallinde, yani, illerde zamanında uygulanması
gereken proje, plan ve programların altüst olmasına sebep oluyor. Hele devlet
işlerinde “devamlılık esastır” ilkesini ciddîye almayan, bir de partizanca, keyfî
idareyi benimseyen hükümet üyeleri işbaşında olunca, bu hususlar daha da
karmakarışık oluyor, içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Ben, özellikle kendi seçim çevremden bunun müşahhas örneklerini vermek
istiyorum. 1997 yılında, Refahyol döneminde Seve Barajı diye programa alınan ve
15 milyar kaynak sağlanarak, ihale edilmek üzere olan, Kilis’in su ihtiyacını
karşılayacak ve organize sanayinin su sorununu halledecek, Kilis için çok
önemli bir proje olan bu Seve Barajı, 55 inci Anasol-D Hükümeti tarafından Yüksek Planlama Kuruluna havale
edilerek engelleniyor; meşru bir mazaret beyanı da yok. Kilis milletvekilleri olarak, o zamanın Enerji Bakanı Sayın Recai Kutan
Bey, ziyaretimiz esnasında, Kilis’in en büyük projesi olan Afrin Barajının
proje çalışmalarının tamamlanarak, 1998 yılı programına alınacağının müjdesini
vermişti. Şimdi, maalesef, 55 inci Hükümet, bu kadar önemli bir projeyi de 1998
yılı programına almamıştır. Bu kısa zaman içerisinde bütün örnekleri sunmanın imkânı yoktur; ancak,
önemine binaen, birçok milletvekili arkadaşça da malum olan, 1996 yılında Refah
Partisi Eskişehir Milletvekili Sayın Hanifi Demirkol Başkanlığında bir
Parlamento heyetinin Suriye sınırı bölgesindeki mayınlı arazinin mayından
temizlenmesiyle ilgili bölgede yaptıkları çalışmalar müspet rapor olarak
hazırlanmış, ilgili askerî kuruluşlardan da bu konuda müspet görüş alınarak,
ilgili makama verilmiştir. Bugüne kadar bu konuyla ilgili herhangi bir çalışma
başlatılmamıştır. Bu konu, sınır bölgesinin çok hassas olduğu önemli bir
sorundur. Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; her halini örnek aldığımız
Batı’da -Avrupa’da- bütün sınırlar kaldırılıp, pasaportsuz, kimlik kartıyla
serbest dolaşılırken, istediği ülkeye seyahat etme imkânına sahip olunurken... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ateş, süreniz bitti efendim; lütfen, 1 dakikada
tamamlayın. Rica ediyorum... MUSTAFA KEMAL ATEŞ (Devamla) – Teşekkür ederim. ...bizim, komşularımızla iyi komşuluk ilişkilerini kesip, sınırlarımızı
da mayın döşeyerek korumak gibi bir halde oluşumuz, cidden düşündürücü ve
ürperticidir. Hele sınır bölgesinde arazisi olan kişilerin çektikleri işkenceye
gelince, içler acısıdır. Sınır boyunda arazi sahibi olanlar, araziye çalışmaya
götürecekleri işçilerin, bir gün önce, sabıka kaydını, ilgili karakol
komutanlığına verip müsaade alacaklar; aynı zamanda, saat 09.00’da başlayıp,
mevsimine göre, saat 17.00’de veya 16.00’da işi bırakmak şartıyla müsaadeli
sayılacaklar. Biliyorum, içinizde “bu da olur mu” diyenler olacaktır. Evet,
sınır bölgesindeki halkın sıkıntısı bu. Onun için, bir an önce sınırın mayından
temizlenmesini istiyoruz. Dolayısıyla, çağdışı uygulama sona erecek, temizlenen
arazi tarımda kullanılarak, millî gelire katkı sağlayacak ve çevre halkına iş imkânı,
istihdam sağlayacaktır. İlgililerin ıttılaına arz ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ateş. Gündemdışı konuşmalar bitmiştir. Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum: B)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ 1. – Çankırı Milletvekili İsmail Coşar ve
66 arkadaşının, din görevlilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/215) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Din görevlilerinin problemlerinin tespiti ile bu problemlerin çözümü ve
durumlarının iyileştirilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi ve
uygulamaya konulması” hususunda Anayasanın 98 inci ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 102 nci maddesi gereğince bir Meclis araştırması yapılması
hususunu arz ederiz. 14.11.1997 Saygılarımızla. 1 - İsmail Coşar (Çankırı) 2 - Oğuzhan Asiltürk (Malatya) 3 - Temel Karamollaoğlu (Sıvas) 4 - Salih Kapusuz (Kayseri) 5 - Ahmet Feyzi İnceöz (Tokat) 6 - Lütfi Doğan (Gümüşhane) 7 - Sacit Günbey (Diyarbakır) 8 - Ömer Naimi Barım (Elazığ) 9 - İsmail Kahraman (İstanbul) 10 - Mehmet Recai Kutan (Malatya) 11 - Musa Demirci (Sıvas) 12 - Osman Yumakoğulları (İstanbul) 13 - Ömer Faruk Ekinci (Ankara) 14 - Rıza Ulucak (Ankara) 15 - Ersönmez Yarbay (Ankara) 16 - Ahmet Tekdal (Ankara) 17 - Ekrem Erdem (İstanbul) 18 - Ömer Özyılmaz (Erzurum) 19 - Mikail Korkmaz (Kırıkkale) 20 - Hüseyin Olgun Akın (Ordu) 21- Ahmet Çelik (Adıyaman) 22 - Memduh Büyükkılıç (Kayseri) 23 - Mustafa Baş (İstanbul) 24 Latif Öztek (Samsun) 25 - Muhammet Polat (Aydın) 26 - Hasan Dikici (Kahramanmaraş) 27 - Hüseyin Kansu (İstanbul) 28 - Mehmet Sılay (Hatay) 29 - Yakup Budak (Adana) 30 - Mehmet Sıddık Altay (Ağrı) 31 - Metin Perli (Kütahya) 32 - Cemalettin Lafçı (Amasya) 33 - Murtaza Özkanlı (Aksaray) 34 - Mustafa Hasan Öz (Ordu) 35 - Bekir Sobacı (Tokat) 36 - Şaban Şevli (Van) 37 - Abdullah Örnek (Yozgat) 38- Abdullah Arslan (Tokat) 39 - Mehmet Emin Aydınbaş (İçel) 40 - Saffet Benli (İçel) 41 - Mustafa Kemal Ateş (Kilis) 42 - Yaşar Canbay (Malatya) 43 - Sabahatttin Yıldız (Muş) 44 - Mehmet Ali Şahin (İstanbul) 45 - Feti Görür (Bolu) 46 - Nezir Aydın (Sakarya) 47 - Maliki Ejder Arvas (Van) 48 - Mustafa Yünlüoğlu (Bolu) 49 - Avni Doğan (Kahramanmaraş) 50 - Ramazan Yenidede (Denizli) 51 - M. Ziyattin Tokar (Ağrı) 52 - Musa Okçu (Batman) 53 - Hüseyin Arı (Konya) 54 - Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa) 55 - Kahraman Emmioğlu (Gaziantep) 56 - Sıtkı Cengil (Adana) 57 - Kâzım Arslan (Yozgat) 58- Suat Pamukçu (Bayburt) 59- İsmail Özgün (Balıkesir) 60- Naci Terzi (Erzincan) 61- Abdullah Özbey (Karaman) 62- Abdulkadir Öncel (Şanlıurfa) 63- Hasan Hüseyin Ceylan (Ankara) 64- Ahmet Derin (Kütahya) 65- Lütfü Esengün (Erzurum) 66- Musa Uzunkaya (Samsun) 67- Lütfi Yalman (Konya) Gerekçe: Cumhuriyet öncesi, din işleri, Evkaf ve Şeriyye Vekâleti tarafından
yürütülmekteydi. Cumhuriyetin kurulmasından sonra bu vekâlet kaldırılarak,
Diyanet ile Vakıflar ayrı kuruluşlar haline getirildi. Diyanet İşleri Reisliği
3 Mart 1924 gün ve 429 sayılı Kanunla, Başbakanlığa bağlı olarak kuruldu. Bu
kuruluşun başında bir Diyanet İşleri Reisi ve onun yönetiminde 2 kurul ve 4
adet müdürlük ve taşra teşkilatında da 391 müftülük bulunmakta idi. 1965
yılında 633 sayılı Kanun yürürlüğe girinceye kadar, kuruluşun merkez ve taşra
teşkilatında 13 000 personel bulunmakta idi. 1965 yılında 633 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle Diyanet İşleri
Başkanlığı yeni bir statüye kavuştu. Kuruluşun ve kuruluştaki müdürlerinin
isimleri değişti, yeni müdürlük ve daire başkanlıkları ihdas edildi. En
önemlisi, Diyanet İşleri Başkanlığı, 1961 ve 1982 Anayasalarında yerini alan,
idarî ve hukukî bir hüviyete kavuşarak, büyük bir kuruluş haline getirildi.
Bugün, Başkanlığın merkez ve taşra teşkilatında 88 673 personel bulunmaktadır.
İhdası istenen 16 667 kadronun verilmesi halinde, personel adedi 105 200 olacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatında görev yapan personelin tahsil durumları
da, diğer kuruluşlarda çalışan personelden daha ileri bir seviyededir. Tahsil durumları, halkımızla daha çok iç içe olmaları, gördükleri
görevin önemi diğer kuruluşların önünde yer alan Diyanet İşleri personeli,
özlük ve sosyal haklar bakımından, diğer kuruluş personelinin çok gerisinde
kalmaktadırlar. Genel olarak, merkez ve taşra teşkilatında unvanlı kadrolarda
çalışanların maaş ve tazminat durumları, diğer kuruluşlardaki personel
ayarındadır; fakat, çoğu personel, diğer kuruluş personelinden daha az maaş ve
tazminat almaktalar. Şöyle ki: 1- Başbakanlığa bağlı 16 teşkilatın yönetim personeli, kadro karşılığı
sözleşmeli olarak çalışmaktadırlar. Diğer kuruluş personeline altı maaş
ikramiye verilir, fazla mesai ücretleri de katsayıya bağlanırken, Diyanet
personeline dört maaş ikramiye veriliyor, fazla mesai ücretleri de standart bir
ücrete bağlanıyor. 2- Başkanlığın merkez ve taşra teşkilatlarında genel olarak had derecede
kadro yetersizliği vardır. Genel idare, din hizmetleri ve yardımcı hizmetlerde
çalışan personelin çoğu derece terfii yerine kademe ilerlemesi yapmakta, hatta,
bazıları son kademede yıllarca beklemektedirler. 3- Bütün bu kuruluşlar personeline ödenen özel hizmet tazminatı 3 üncü
derecenin 3 üncü kademesinden ödenirken, Diyanet personeline 2 nci derecenin 3
üncü kademesinden ödenmektedir. 4- Din hizmetlerinde çalışan personel az da olsa ödenen “din hizmeti
tazminatı”, tayinlerinde aynı nitelikler aranan ve gerektiğinde din hizmeti
yapan müftülük personeline ödenmemektedir. 5- Ekgösterge uygulaması, diğer kuruluşlarda 7, 6, 5 inci derecelerden
başlarken, Diyanet personeline en düşük seviyeden, 4 üncü dereceden
başlamaktadır. 6- 1 400 vaiz kadrosundan 885’i, yurtdışı hizmetlerindeki dinî müşavir
ve dinî ataşe kadrolarının da tamamı boş bulunmaktadır. 7- Cami görevlilerinin haftada bir gün izinleri vardır. Tek görevlisi
bulunan camilerde çalışan imam-hatip ve müezzin kayyımlar, haftalık izin
haklarını kullanamamaktadırlar. 8- İmam-hatiplerin borçlanma süreleri terfilerine sayılmamaktadır. Din hizmetlerinin kâmilen yerine getirilmesini sağlamak amacıyla,
maddeler halinde sıralanan problemlerin çözümü ve din görevlilerinin
durumlarının iyileştirilmesi için bu araştırma önergesi vermiş bulunuyoruz.
Bütün milletvekili arkadaşlarımızın konuya eğileceklerinden ümitvarız. BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge gündemde yerine alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır. Sözlü soru önergelerinin geri verilmesine dair 4 adet önerge vardır;
okutuyorum: C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – İçel Milletvekili Halil Cin’in
(6/574) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/263) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1 inci sırasındaki,
Bodrum İlçesinde bulunan Türkbükü ve Yalıkavağı turizm merkezlerinin tahsisine
ilişkin (6/574) esas numaralı sözlü soru önergemi geri çekiyorum. Gereğini arz ederim. Saygılarımla. Halil
Cin İçel BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: 2. – İçel Milletvekili Halil Cin’in
(6/575) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/264) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 2 nci sırasındaki
personel atamalarına ilişkin Başbakandan sormuş bulunduğum (6/575) esas
numaralı sözlü soru önergemi geri çekiyorum. Gereğini arz ederim. Saygılarımla. Halil Cin İçel BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: 3. – İçel Milletvekili Halil Cin’in
(6/580) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/265) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 5 inci sırasındaki
Silifke-Kayraktepe Baraj projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sormuş bulunduğum (6/580) esas numaralı sözlü soru önergemi geri çekiyorum. Gereğini arz ederim. Saygılarımla. Halil Cin İçel BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: 4. – İçel Milletvekili Halil Cin’in
(6/581) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/266) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Sözlü Sorular”
kısmının 6 ncı numarasında yer alan ve tarafımdan sorulan (6/581) esas numaralı
İçel-Aksuvak projesine ilişkin sözlü sorumu geri alıyorum. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. Halil Cin İçel BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir. Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum: 5. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un,
Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/267) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Çevre Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum. Gereğini arz ederim. 18.11.1997 Kadir Bozkurt Sinop BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Sayın milletvekilleri, komisyonların başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine dair tezkereler vardır; okutuyorum: 6. – Anayasa Komisyonu Başkanlığının,
Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/1137) 19.11.1997 Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimi için 19.11.1997 Çarşamba günü saat 11.00’de
toplanmış ve kullanılan 21 adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adı,
soyadı belirtilen üyeler, karşılarında gösterilen oyları alarak başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip seçilmişlerdir. Bilgilerinize sunulur. Saygılarımla. Atilâ Sav Hatay Anayasa Komisyonu Başkanı Başkan: Atilâ
Sav (Hatay) 20 oy Başkanvekili: Nejat
Arseven (Ankara) 18 oy Sözcü: Yalçın
Gürtan (Samsun) 20 oy Kâtip: Hayrettin
Dilekcan (Karabük) 21 oy BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Diğer tezkereyi okutuyorum: 7. – Millî Savunma Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1138) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu, başkan,
başkanvekili, sözcü, kâtip seçimini yapmak üzere 19.11.1997 Çarşamba günü saat
14.30’da toplanmış, toplantıya 24 üye katılmış ve kullanılan oy pusulalarının
tasnifi sonucunda aşağıda ad ve soyadı ile seçim çevresi belirtilen üyeler,
hizalarında gösterilen oyları alarak başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip
seçilmişlerdir. Bilgilerinize arz ederim. Saygılarımla. Mehmet Altınsoy Aksaray Millî Savunma Komisyonu Geçici Başkanı Başkan: Yıldırım
Aktuna (İstanbul) 14 oy Başkanvekili: İlker
Tuncay (Ankara) 15 oy Sözcü: İbrahim
Yazıcı (Bursa) 14 oy Kâtip: Tahsin
Boray Baycık (Zonguldak) 20 oy BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Diğer tezkereyi okutuyorum: 8. – (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150 ve
166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının,
Komisyonun,başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/1139) 19.11.1997 Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Komisyonumuz, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimi için
19.11.1997 günü saat 10.00’da 13 üyenin katılımıyla toplanmış, kullanılan oy
pusulalarının tasnifi sonucu aşağıda adı, soyadı ve seçim çevresi belirtilen
üyeler, karşılarında gösterilen oyları alarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip seçilmişlerdir. Bilgilerinize sunulur. Saygılarımla. Yıldırım Aktuna İstanbul Özelleştirme Uygulamaları Araştırma Komisyonu Geçici
Başkanı Başkan :
Ahmet Uyanık (Çankırı) 7 oy Başkanvekili :
Tahsin Boray Baycık (Zonguldak) 7 oy Sözcü :
Tahsin Irmak (Sıvas) 13 oy Kâtip :
Saffet Benli (İçel)
13 oy BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Komisyonlara, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçilen üyeleri
tebrik ediyor, kendilerine başarılar diliyoruz. Sayın milletvekilleri, Başbakanlığın, Anayasanın 83 üncü maddesine göre
verilmiş bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım: 9. – Başbakan A. Mesut Yılmaz’ın,
Girit/Yunanistan’a yapacağı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1140) 18.11.1997 Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına 3-4 Kasım 1997 tarihlerinde Girit’te yapılacak Güneydoğu Avrupa Ülkeleri
Zirve Toplantısına katılmak üzere, bir heyetle birlikte, Girit-Yunanistan’a
yapacağım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
katılması uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir. Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim. Mesut Yılmaz Başbakan Liste: H. Tekin Enerem (İstanbul) Gencay Gürün (İzmir) BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir efendim. Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz. IV. –
SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM 1. –
Çevre Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim BAŞKAN – Çevre Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna
düşen bir üyelik için, Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak aday
gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
efendim. 2. – (10/18, 27, 30, 68, 113 ve 170) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim. BAŞKAN – (10/18, 27, 30, 68, 113 ve 170) esas numaralı Ülke Kaynaklarını
Araştırma Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen bir
üyelik için, Yozgat Milletvekili Yusuf Bacanlı aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Sayın milletvekilleri, Dışişleri Komisyonu başkan, başkanvekili, sözcü
ve kâtip seçimi yapılamamıştır. Bu nedenle, Dışişleri Komisyonu üyelerinin, 20
Kasım 1997 Perşembe günü saat 14.00’te Komisyon salonunda toplanarak seçim
yapmalarını rica ediyorum. Komisyonun toplantı yeri ve saati, ayrıca, ilan
tahtasına da asılmıştır. Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, bugün, sözlü sorular
görüşülmeyecektir. Şimdi, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmına geçiyoruz. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 1. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S.
Sayısı : 132) 2. – 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları
Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin
Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel
Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168) 3. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335) 4. – Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/611) (S. Sayısı : 359) 5. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Romanya Hükümeti Arasında Kültür Merkezleri Kurulması ve Bu Merkezlerin
Faaliyeti Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri komisyonları
raporları (1/473) (S. Sayısı : 186) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, komisyonların üye seçimleri dünkü
birleşimde tamamlanmış ve eski komisyonların görev süreleri fiilen sona
ermiştir. Bu itibarla, İçişleri; Dışişleri; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ile Adalet Komisyonları, henüz görev bölümü -yani, başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip seçimlerini- yapmadıklarından, Genel Kurulda temsil edilmeleri
mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, basılı gündemin 1’inci ve 2’nci sıralarında
yer alan kanun hükmünde kararnamelerle, 3, 5 ve 6’ncı sıralarında yer alan
kanun tasarıları bu komisyonların yetki alanları içerisinde kaldığı için,
bunları bugün görüşemiyoruz. 6. – Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/612) (S. Sayısı : 387) BAŞKAN – Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununa Bir Ek Madde
Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız. Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. 7. – Kütahya Milletvekili Mustafa
Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru
Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol
Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S.
Sayısı : 232) (1) BAŞKAN – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel
Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı
İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul
Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya
Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun müzakeresine başlıyoruz. Komisyon?.. Burada. Efendim, geçen defa Hükümet bulunmamıştı. Hükümetin bulunmasına da gerek
yok, bu konuda tartışma açmaya da gerek yok. Bu, zaten, Anayasanın 175 inci
maddesine göre, Meclisin yapacağı bir şeydir. İçtüzüğün 62 nci maddesine göre,
Hükümet, görüş bildirmek üzere o sırada bulunuyor. Anayasanın kabulü ve
değiştirilmesi hususunda Hükümetin bildireceği bir görüş de bulunmadığından,
Hükümeti aramıyoruz. Şimdi, Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza
sunacağım: Komisyon raporunun okunmasını kabul edenler... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkanım, karar yetersayısının
aranmasını istiyoruz. BAŞKAN – Kabul etmeyenler... (Gürültüler) Arkadaşlardan bir kısmı el kaldırıyor, bir kısmı kaldırmıyor; kim elini
kaldırıyorsa, iyice kaldırsın. NİHAT MATKAP (Hatay) – Herkes kaldırıyor Sayın Başkan. BAŞKAN – Lütfen, kabul etmeyenler ellerini kaldırsınlar da, bir daha
sayalım; çünkü, Genel Kuruldaki sayı, boyuna, değişkenlik gösteriyor. Raporun okunmaması kabul edilmiştir. Teklifin tümü üzerinde, şu ana kadar, Demokratik Sol Parti Grubu adına,
Sayın Mümtaz Soysal; şahısları adına, Sayın Halit Dumankaya, Sayın Recep Kırış,
Sayın Mehmet Sıddık Altay, Sayın Kâzım Arslan söz istemişlerdir.
(1)
- 232 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir. Sayın
Soysal?.. Burada. Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakikadır. DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; anayasa değişikliği konusunda Demokratik Sol Parti adına konuşmak
için karşınızdayım. Sayın Başkan, bugün çok anlamlı bir gün, önemli bir gün; çünkü, biz,
kendimizi koruyan zırhı, dokunulmazlık zırhını şövalyece değiştirmek üzere
buradayız. Çok şatafatlı, renkli bir söz söylediğimin farkındayım. Şövalyece
değiştirmek ne demektir diyeceksiniz; konuşmamın sonunda bunun ne demek
olduğunu anlatmaya çalışacağım. Sayın Başkan, sayın üyeler; bazı sözcükler yanıltıcı olabiliyor.
Türkçeleştirmeden sonra kullandığımız “dokunulmazlık” sözcüğü de biraz öyle.
“Dokunulmazlık” dediğimiz zaman, çok fazla yücelik, üzerine toz kondurmazlık
izlenimi veriyoruz ve bir bakıma öyledir de. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi
olmak, millet adına yasama görevini yerine getirmek, son derece yüce bir
görevdir. Dokunulmazlık, bunun korunması için vardır, bu yüceliğin korunması
için vardır. Nitekim “dokunulmazlık” sözünden önce anayasa hukukumuzda
kullanılan söz “masuniyet” sözüydü. “Masun” sıfatı, korunan kişiler için
kullanılmaktadır. Nitekim, Arapça’daki “savn” kökünden gelir; nitekim “sıyanet”
sözü “koruma” sözü onunla ilgilidir. Kime karşı, neye karşı korunmaktayız; her şeyden önce, bu görevi yerine
getirirken ceza tehdidine karşı ve ceza tehdidiyle bizi bu yüce görevden
uzaklaştırmak, bu yüce görevde bizi zorlaştırmak isteyecek olanlara ve bazen de
iktidarlara karşı korunmaktayız. Bu korunma, aşağı yukarı bütün anayasa
sistemlerinde, bugün, yürürlüktedir ve bizim anayasa sistemimizde de, daha
henüz meşrutiyete ilk geçildiği zamandan beri, yani 1876’dan beri, 93 Kanunu
Esasîsinden beri vardır; şimdiki Anayasa da bunu tekrarlamaktadır.
Milletvekilleri, yasama görevleri sırasında, Mecliste kullandıkları oylardan,
sarf ettikleri sözlerden, ileri sürdükleri düşüncelerden hiçbir şekilde sorumlu
tutulamazlar ve bunu, hiçbir zaman, kimse ileri süremez. Böylesine mutlak bir
zırh söz konusudur. Getirilen değişiklik, bu ilkede hiçbir değişme
yapmamaktadır; hatta, getirilen değişiklik, bunu daha da güçlendirmektedir.
Dikkat ederseniz, Anayasanın eski hükmü tekrarlanmakta; fakat, bu tekrarlanış,
küçük bir değişiklikle yapılmaktadır. Birinci fıkrada “bunları Meclis dışında
tekrarlamak ve açığa vurmaktan hiçbir şekilde sorumlu tutulamazlar”
denilmektedir. Yani, Meclisteki oylardan ve bunları dışarıda tekrarlamaktan
milletvekilleri hiçbir şekilde -eski Anayasada olmayan bir değişiklik bu-
sorumlu tutulamayacaklardır. Niçin bunun konulmasına gerek duyuldu; çünkü, bazı
mahkeme yorumlarına göre, buradaki tartışmalar sırasında üyeler birbirlerine
hakaret etmişlerse, bu, dışarıda bir hakaret davası konusu yapılabilmektedir.
Getirdiğimiz değişiklik, bu olasılığı da ortadan kaldırmaktadır; çünkü, bu
olasılık, bazen “falanca konuşma hakaretti, değildi” diyerek, yasama görevinin
yürütülmesine müdahale; dışarıdan yargı organınca müdahale olanağını
yaratmaktadır. Onun yerine, bazı anayasalarda bulunan eski hüküm, bu defa
tekrarlanmıştır: “İçtüzük gereğince verilecek disiplin cezaları saklıdır.”
Yani, hakaret söz konusuysa, bu konuda, Meclis, kendisi bu hakareti
cezalandırabilecektir. Eğer bunun dışarıda tekrarlanması da sakıncalıysa,
Meclis, yine, bu tekrarlamayı önleyici bir karar alabilecektir. Dolayısıyla, kısaca, bu bölüm konusunda söyleyeceğim şudur: Mevcut olan
zırh -yani, bizi, yasama görevi sırasında koruyan zırh- aynen muhafaza
edilmekle kalmamış, daha da güçlendirilmiştir. İkinci koruma yolu, tarihten gelen yoldur; çünkü, anayasa gelişmeleri
sırasında görülmüştür ki, yasama meclisi üyelerini bu görevi yerine getirmekten
alıkoymak isteyecek olanlar ve bu arada iktidar gücünü ellerinde bulunduranlar,
olur olmaz veçhilelerle dava açabilmektedirler, milletvekillerini mahkeme
kapılarında süründürebilmektedirler ve bu yüzden de, anayasa dolayısıyla
kendilerine verilmiş olan yasama görevini yerine getirmekten onları
alıkoyabilmektedirler. İşte, getirilen değişiklik, bu bakımdan, genel ilkeyi
saklı tutmaktadır. Yani, milletvekilleri, yasama görevini engelleyici bir
biçimde, seçimden önce ya da seçimden sonra işledikleri suçlardan dolayı, genel
olarak tutulamazlar, sorguya çekilemezler, tutuklanamazlar, yargılanamazlar.
Hatta, bu bakımdan da, mevcut olan koruma, bu değişiklikle daha da
güçlendirilmiştir; çünkü, Anayasanın şimdiki metnine -değiştirilmemiş olan
metnine- bakarsanız, bu, tutulamaz, yargılanamaz ve sair sözlerinin arasına bir
istisna daha konulmuştur; o milletvekili, eğer, seçilmeden önce Anayasanın 14
üncü maddesine ilişkin durumlarla ilgili olarak bir soruşturma konusu
yapılmışsa, bundan dolayı da, milletvekili böyle bir korumadan istifade edemez,
yararlanamaz biçiminde bir hüküm konulmuştur. Bu değişiklik bunu ortadan
kaldırmaktadır; çünkü, Anayasanın 14 üncü maddesine bakarsanız, 14 üncü
maddeyle söz konusu olabilecek olan suçlar, daha çok siyasî nitelik
taşıyabilecek olan suçlardır: Bölücülük, devletin ve cumhuriyetin varlığını
tehlikeye düşürmek; kişi, zümre ve sınıf diktatörlüğü kurmak; dil, ırk, din,
mezhep ayırımcılığı yapmak ve nihayet, bunlara dayalı bir devlet düzeni kurmak.
Eğer, milletvekili seçilmeden önce, hakkında bunlarla ilgili bir soruşturmaya
başlanmış ise, şimdiki Anayasaya göre, kendisinin böyle bir mutlak zırhtan
yararlanması söz konusu olmayacaktır ve dokunulmazlığı Meclis tarafından
kaldırılabilecektir. Bu, şimdiki durumda da yine devam etmektedir. Eski
Anayasa, yani, şimdi yürürlükte olan Anayasa “böyle bir durum söz konusuysa,
Meclisteki bir karara gerek yoktur; böyle bir suçtan dolayı açılmış olan
soruşturma, Meclis kararı olmasa da devam eder” demekteydi; şimdi, o olasılık
ortadan kalkmaktadır. Bir tek olasılık kalıyor, o da, bir milletvekili, ağır
cezayı gerektiren bir suçun işlenmesi sırasında suçüstü yakalanmışsa, diyelim
-Allah göstermesin- bir cinayet işlemiş ve kanlı bıçakla birlikte yakalanmışsa,
artık, burada dokunulmazlığın kaldırılması tutuklama için gerekli değildir;
milletvekili tutuklanabilir ve yakalanabilir. Dolayısıyla, tekrar ediyorum, genel olarak getirilen korumanın
istisnaları bir ölçüde korunmaktadır. Korunmayan bir şey var ve bugünkü
değişikliğin özü de odur. Bu güçlendirilmiş korunma zırhına rağmen, bir noktada
koruma zırhını zayıflatmaktayız. O nokta nedir; getirilen değişiklikte
-okuyacak olursanız- şu suçlardan dolayı milletvekili bir suçlama altındaysa, o
zaman, Mecliste dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek duyulmayacaktır ve
yargılama başlayabilecektir, soruşturma başlayabilecektir, sorgulama
başlayabilecektir. Nedir bunlar; zimmet -yani kamu malını zimmetine geçirmek,
kamu varlığını zimmetine geçirmek- ihtilâs -bu zimmet sırasında hile kullanmak-
irtikâp -yani, memuriyet statüsünü kullanarak, bu görevi kötüye kullanarak
kendi varlığını zenginleştirmek- rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik,
inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas -yani, eski hukukumuzda “hileli iflas”
denilen, iflas öncesinde veya sonrasında alacaklıları güç duruma düşürmek için
hileli birtakım işlemlere girişmek- kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara
fesat karıştırma. Bütün bunlar öyle bir suç kategorisi oluşturmaktadır ki,
Anayasanın 76 ncı maddesine baktığınız zaman, bütün bu suçlar, zaten
milletvekili seçilmeye engeldir; bu suçlardan dolayı hüküm giymiş olanlar
milletvekili olamazlar, milletvekili seçilemezler. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Mahkeme kararı... MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Bizim getirdiğimiz değişiklik şu gerekçeye, şu
düşünceye dayanıyor: Eğer, bu suçlar milletvekili seçilmeye engel ise, bu
suçlar dolayısıyla soruşturmaları önlemek, yargılamayı önlemek, Meclisin
kalkanı gerisine sığınmak, milletvekili olmaya layık olamayacağı belki bir
hükümle belli olacak olan kişiyi korumak anlamına gelir. Meclis, kendi
bünyesine almak istemediği insanları böyle bir zırhla korumamalıdır. Şimdiye
kadar korumuşsa, işte, şimdi onun ceremesini ödemek zorundadır. Eğer, şimdiye
kadar, milletvekilliğine yakışmayan, böylesine hırsızlık, rüşvet, ihaleye fesat
karıştırma gibi eylemler dolayısıyla insanlar Meclis tarafından korunmuşsa, bu
dokunulmazlık zırhı onları korumuşsa ve halkta böylesine bir tepki uyanmışsa,
artık, Meclis, bu zırhı bu noktada zayıflatmak zorundadır; ama, çok da
korkulmasın; böyle bir duruşmaya, böyle bir soruşturmaya, böyle bir yargılamaya
söz konusu olan kişiler, bu yargılamanın konusu olabilecek kişiler, tutuklanma
tehlikesiyle karşı karşıya değildirler; davalar, tutuksuz olarak görülecektir;
kendileri yasama görevlerine devam edebileceklerdir; ama, mahkûm oldukları,
hüküm giydikleri ve hüküm kesinleştiği andan itibaren, 84 üncü madde gereğince
üyelikleri düşecektir. İkincisi; bu kişiler, rasgele bir mahkemede yargılanmayacaklardır;
anayasa değişikliğinin getirdiği önemli değişiklik, bu yargılama Yargıtayda
yapılacaktır ve önümüzde anayasa değişiklikleri arasında yargı bağımsızlığını
tam olarak sağladığımız zaman gönlümüz çok ferah olabilir; ama, şimdi, eğer
gönlümüz ferah değilse, bu yargılama ne olacak, o kişi bir mahkeme elinde ne
hale gelecek diye endişe etmememiz gerekir; çünkü, bütün mahkemelerin temyiz
mercii olan Yargıtayda olacaktır bu yargılama. Dolayısıyla, böyle bir
değişiklikten üyelerin çekinmelerine mahal yoktur, eğer kendi içleri böyle bir
suçu işlemeyecek kadar temiz ise. Yanlış ithamlar dolayısıyla yine de endişe
etmelerine gerek yoktur; yasama görevini görmeye devam edeceklerdir. Sayın Başkan, niçin başlangıçta, bugün yaptığımız işin, kendimizi
koruyan zırhı şövalyece değiştirmek anlamına geldiğini söyledim: Bize sağlanmış
olan bu zırh, yasama dokunulmazlığı zırhı, eğer gerçek bir zırhsa, bunun,
şövalye zırhları nasılsa öyle olması gerekir. Bu zırh, pis mideleri ve kirli
cepleri korumak için bize verilmemiştir. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından
alkışlar) Bu zırh, bize, beynimizi ve kalbimizi korumak üzere verilmiştir;
yani, toplumun bizden beklediği görevleri akıllıca, başka hiçbir tehdit altında
kalmadan, sadece aklımızın emrini dinleyerek yerine getirebilelim, akıllıca
çözümler bulalım diye verilmiştir; onun için, akıl melekemizin korunması için
vardır ve bu zırh, bütün bildiklerimizi, bütün düşündüklerimizi, hiçbir
tehlikeden, ceza tehlikesinden korkmaksızın, yüreklice söyleyebilelim diye
vardır ve onun için, bu zırh, aklımızı ve yüreğimizi korumak için vardır;
yoksa, midelerimizi ve ceplerimizi kollamak için yoktur. Bunu bilerek, bu
getirilen anayasa değişikliğinin sadece bu anlamı taşıdığını bilerek, başka
şekilde milletvekillerini herhangi bir tehdit altına sokmak amacını
taşımadığını bilerek, eğer vicdanlarımız temizse, eğer midelerimiz ve
ceplerimiz temizse, bu zırhı, ancak şövalyece takınabiliriz, ancak beynimizi ve
kalbimizi korumak için takınabiliriz. Yapılan değişikliğin temel anlamı budur
ve temel anlamı bu olduğu için, biz, hiçbir endişeye kapılmadan, Demokratik Sol
Parti olarak, buna, bütün yüreğimizle kabul oyu vereceğiz. Teşekkür ederim Sayın Başkan. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal. Sayın Soysal, aslında, tabiî, grup kararı alınması söz konusu olmadığına
göre, grup adına da oyunuzun rengini açıklama hakkınız yok gibi geliyor bana. MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Şu anlamda var... BAŞKAN – Efendim, kapattım mikrofonu. MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Biz, kendi yüreğimizle oy vereceğiz; onu
açıkladım. BAŞKAN – Yanlış anlaşılma değil yani. Zaten, grup adına oyunuzun rengini
belirtme hakkınız olmadığına göre, açıklayamazsınız. MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Açıklamadım. BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Oya Araslı; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakika. CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; söz konusu olan anayasa değişikliği teklifi üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun sözcüsü olarak söz almış bulunuyorum; sizleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve kendi adıma saygıyla selamlıyorum. Milletvekillerinin yasama çalışmalarını gereğince yürütebilmeleri,
düşüncelerini serbestçe açıklayabilmelerine ve yasama toplantılarına
katılmalarının hiçbir şekilde engellenmemesine bağlıdır. Temsilî rejimlerde, bu
iki hususun gerçekleşebilmesi için, milletvekillerine birtakım ayrıcalıklar
tanınmıştır. Bu ayrıcalıklardan birisi, yasama sorumsuzluğu olarak adlandırılmakta ve
milletvekillerinin meclis çalışmaları sırasındaki oylarından, sözlerinden,
ileriye sürdükleri düşüncelerden sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Yasama
sorumsuzluğu, milletvekili sıfatı sona erdikten sonra da sürmekte,
milletvekili, meclis çalışmaları sırasındaki oylarından, sözlerinden ve
açıkladığı düşüncelerden dolayı, milletvekiliyken de, milletvekilliği sona
erdikten sonra da sorumlu tutulamamaktadır. Sorumsuzluk, milletvekiline hem
hukukî hem de cezaî alanda koruma sağlamakta, hiçbir şekilde kaldırılamamakta
ve milletvekili kendi isteğiyle bile sorumsuzluktan vazgeçememektedir. Yasama
sorumsuzluğunun amacı, milletvekilinin meclis çalışmalarında özgürce
düşüncelerini açıklamasına ve oy kullanmasına imkân vermektir. Dokunulmazlık olarak adlandırılan bir başka ayrıcalık ise,
milletvekillerini, meclisin kararıyla dokunulmazlıkları kaldırılmadıkça, ceza
kovuşturmalarından ve tutuklamalardan korumakta, asılsız suç isnatlarına dayalı
keyfî ceza kovuşturmaları aracılığıyla meclise devamlarının engellenmesine
olanak bırakmamaktadır. Dokunulmazlık, sorumsuzluktan farklı olarak, yalnız milletvekilliği
sırasında koruma sağlamakta, milletvekilliği sırasında da belli durumlarda
yasama meclisi tarafından kaldırılabilmektedir. Tıpkı sorumsuzlukta olduğu
gibi, milletvekilinin kendi isteğiyle dokunulmazlıktan vazgeçmesine olanak
yoktur. Dokunulmazlığın, milletvekillerinin görüşlerini mecliste özgürce
açıklamalarını sağlamaya yardımcı olduğu da yadsınamaz; çünkü, siyasî
iktidarların, düşüncelerini beğenmedikleri milletvekillerini, asılsız suç
isnatları ve bunlara dayalı keyfî tutuklama, sorgulama, yargılama gibi
işlemlerle, bu düşüncelerini açıklamaktan alıkoyma yoluna gittikleri çok
görülmüştür. Dokunulmazlık, milletvekillerini bu tür uygulamalara karşı da
korumakta ve yasama organlarında bu tür uygulamaların tehdidi altında
olmaksızın görev yapmalarını sağlamaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde,
dokunulmazlığın, sorumsuzluğun tamamlayıcısı ve ayrılamaz bir parçası olduğunu
söylemek gerekir. Çağımızın temsilî rejimlerine bakıldığında, sorumsuzluğun hemen hemen
aynı şekilde tanındığı görülmektedir, dokunulmazlık ise, kapsam açısından
farklılıklar gösterebilmektedir. Türkiye’de olay incelendiğinde, 1982 tarihli Anayasamızın 83 üncü
maddesinde “Yasama dokunulmazlığı” kenarbaşlığı altında dokunulmazlığın
sorumsuzlukla birlikte düzenlendiği görülmektedir. 83 üncü madde incelendiğinde görüleceği gibi, milletvekillerine pek çok
devlette olduğundan daha geniş ayrıcalıklar tanımış olan Anayasamız, son
yıllarda pek çok eleştirilere hedef olmuştur. 83 üncü maddede düzenlenen kürsü
dokunulmazlığının, bir başka adıyla sorumsuzluğun mutlaka korunması gerektiği
üzerinde fikirler birleşirken, dokunulmazlık bu eleştirilerin odak noktası
olmuştur. Bu eleştirilerin büyük bir kısmı, dokunulmazlığın, suçun takibi
bakımından, milletvekili ile milletvekili olmayan kişiler arasında yarattığı
eşitsizliğe yönelmekte; böyle bir eşitsizliğin, toplumdaki adalet duygusunu rencide
ettiği öne sürülmektedir. Çünkü, milletvekili suç işlediğinde, bunun takibi,
dokunulmazlık nedeniyle, çok kere, milletvekili sıfatını kaybettiği ana kadar
ertelenmekte; milletvekili olmayan kişi tutuklanır, sorgulanır, yargılanır ve
suçunun cezasını çekerken, aynı suçu işleyen milletvekili serbestçe dolaşmakta
ve yasalar yapabilmektedir. Bu milletvekili, milletvekilliği sona erdiğinde
yargılansa dahi, toplum, geç gelen adaletin adalet olmadığını ve işlevini
gerçekleştirmekten uzaklaştığını düşünmektedir. Milletvekili seçilmeye engel, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
zimmet, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas,
ihaleye fesat karıştırma gibi suçlarla itham edilen milletvekilleri hakkında
dokunulmazlık nedeniyle ceza kovuşturması yapılamaması, özellikle Susurluk ve
benzeri olayların açıklığa kavuşamamasından ötürü son derece huzursuz olan
toplumumuzda, dokunulmazlıkla ilgili eleştirilerin biraz daha büyük boyutlara
ulaşmasına yol açmakta; temiz topluma, temiz politika ve politikacıya,
dokunulmazlıkların daraltılması yoluyla varılabileceği kanısı giderek
güçlenmektedir. Diğer yandan, sorumsuzluk konusunda da bazı sorunlar vardır. Anayasanın
83 üncü maddesinde ifadesini bulan sorumsuzluğun hukukî alanda sorumsuzluğu da
kapsayıp kapsamadığı hususu birtakım tartışmalara yol açmakta, öğreti ile
uygulama arasında uyumsuzluklar kendisini göstermektedir. İşte, bu tartışmaları sona erdirmek, politikada toplumun beklediği
temizliğe ulaşabilmek için, 83 üncü maddeyle ilgili bir değişiklik son derece
gerekli hale gelmiştir. Görüşmekte olduğumuz teklif, bu gereği karşılamak için hazırlanmıştır ve
teklifin hazırlandığı sırada, Refah Partisi dışında, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grubu bulunan bütün siyasî partiler, bu çözüm üzerinde görüş
birliğine varmışlardır. Türkiye’de dokunulmazlıkların daraltılması, daha toplumun ve basının
gündemine girmeden bu konuya dikkati çeken, 1992 yılından bu yana
dokunulmazlıkların daraltılması gerektiğini öne süren ve 20 nci Dönemde ilk iş
olarak bu konuda bir anayasa değişikliği teklifini Türkiye Büyük Millet
Meclisinde imzaya açan Cumhuriyet Halk Partisinin, Anavatan Partisi, Doğru Yol
Partisi ve Demokratik Sol Partiyle birlikte, tartışmakta olduğumuz anayasa
değişikliği teklifi üzerinde böyle fikir birliğine varmasını sevinçle
karşıladığını da burada ifade etmek ve bu konudaki katkılarından dolayı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanları olan Sayın Mustafa Kalemli’ye ve Sayın
Hikmet Çetin’e Grubumuz adına teşekkürlerimizi sunmak isterim. Bu teklifte, Anayasanın 83 üncü maddesinin kenar başlığı “Yasama
sorumsuzluğu ve dokunulmazlık” olarak değiştirilmiş ve böylece, Anayasanın 83
üncü maddesinin kenar başlığıyla içeriği arasındaki uyumsuzluk ortadan
kaldırılmıştır. Yasama sorumsuzluğunun kapsamıyla ilgili tartışmaları sona
erdirmek üzere, sorumsuzluğun hem cezaî hem de hukukî alanda olduğu, teklifte
tüm açıklığıyla ortaya konulmuştur. Bu düzenleme karşısında, sorumsuzluğun hukukî alanı kapsamaması ve
milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde sarf ettiği sözler nedeniyle
kişilik hakları zedelenen kimselerin hukuk davası açabilmelerine imkân
tanınması doğrultusunda görüşlerin ileri sürüldüğünü; hatta, hakaretamiz
sözlerin, kişilik haklarına yönelik saldırıların sorumsuzluk kapsamı dışında
bırakılmasının önerildiğini biliyoruz. Ne var ki, sorumsuzluğun kapsamıyla
ilgili bu tür sınırlamaların sorumsuzluğun amacıyla bağdaşmayacağını da gözden
kaçırmamamız gerekmektedir; çünkü, söyleyeceği sözlerin hakaret veya kişilik
haklarına saldırı olarak algılanacağından kuşkulanan bir milletvekili, Meclis
kürsüsünde kendisini serbestçe ifade edemeyecek, hatta konuşmaktan
kaçınabilecektir; denetim amacıyla sarf edilecek kimi sözlerin hakaret
kapsamına girip girmediği tartışmalara yol açabilecektir. Bu nedenle, bu hususun,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin disipliniyle ilgili görülmesi, hakaret ve
kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan sözlerin İçtüzük hükümleri
çerçevesinde yaptırıma bağlanması, pek çok sorunu çözebilecektir. Teklifte de
bu yolun seçilmiş olması sevindiricidir. Teklifin en önemli işlevi, yasama dokunulmazlığını sınırlandırmak
olmuştur. Anayasamızın 83 üncü maddesindeki, hakkında suç isnadı bulunan
milletvekilinin dokunulmazlığı Meclis kararıyla kaldırılmadıkça sorguya
çekilemeyeceği, tutulamayacağı, tutuklanamayacağı, yargılanamayacağı yolundaki
ilke korunmuş, fakat, bazı suçlar bu ilkenin dışına çıkarılmıştır. Yasama dokunulmazlığı dışına çıkarılan bu suçlar “zimmet, ihtilâs,
irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, dolanlı iflas, inancı
kötüye kullanma, kaçakçılık, resmî ihale ve alımlara fesat karıştırma” olarak
tek tek sayılmak suretiyle gösterilmiştir. Bu suçlar, ilke olarak, Anayasanın 76 ncı maddesinin ikinci fıkrasıyla
bağlantı kurularak belirlenmiştir. Ağır cezayı gerektiren suçlardan dolayı
suçüstü hali de dokunulmazlık kapsamı dışına çıkarılmıştır. Bu tür durumlarda
da, dokunulmazlık kaldırılmadan, ceza kovuşturması yapılabilecektir. Milletvekili hakkındaki kovuşturmanın, yasama çalışmalarını
engellememesi için, ağır cezayı gerektiren suçüstü hali dışında, tutma ve
tutuklama, yine Yüce Meclisin kararına bağlı kılınmıştır. Yani, kimilerinin
sandığı gibi, bu teklif, herhangi bir suç isnadıyla her polis memurunun
milletvekilini tutmasına, milletvekilinin gözaltına alınmasına ve
tutuklanmasına imkân vermemektedir. Teklifte, milletvekilleri hakkındaki ceza davalarının Yargıtayda
görülmesi ilkesi bir yenilik olarak getirilmiş ve bununla, milletvekilleri
konusunda bir içtihat farklılaşmasının ve yargı organı mensuplarının, seçim
çevrelerinde siyasî birtakım baskılar altına sokulma girişimlerinden
bunalmasının önüne geçilmesine çalışılmıştır. Teklifte, milletvekilleri hakkındaki ceza davalarının Yargıtayda
görüşülmesi ilkesi bir yenilik olarak getirilirken, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
siyasî parti gruplarına, yasama dokunulmazlığıyla ilgili görüşme yapılamayacağı
ve karar alınamayacağı konusunda, yürürlükte olan 83 üncü maddenin getirmiş
olduğu yasak da korunmuştur. Görüldüğü gibi, teklif, bir yandan, dokunulmazlığın, milletvekilleri
için, toplum vicdanını ve adalet duygusunu rahatsız eden bir ayrıcalık haline
gelmesini engellemeye çalışmakta; diğer yandan da, milletvekilinin
çalışmalarının ve ifade özgürlüğünün, keyfî ve siyasî amaçlı suç isnatlarıyla
engellenmesini önleyecek bütün güvenceleri sağlamaktadır. Çağımızın pek çok temsilî rejiminde de, dokunulmazlığın daraltılması
doğrultusunda bir gelişmenin gerçekleştiği görülmektedir; çünkü, zaman
içerisinde, dokunulmazlığın sağladığı koruma, özellikle hırsızlık, sahtecilik,
rüşvet, irtikâp ve benzeri, milletvekilliğiyle bağdaştırılması düşünülemeyecek
birtakım suçlar da toplumları rahatsız etmeye başlamış ve başta İngiltere olmak
üzere pek çok ülkede dokunulmazlığın kapsamı daraltılmıştır. Bu daraltma, suç
türü, açılacak dava türü, dokunulmazlığın söz konusu olduğu süre ve yer
bakımından kendisini göstermektedir. Hemen bir kere daha söyleyelim, çağımızın
temsilî demokrasileri incelendiğinde, Türkiye’de olduğu kadar geniş kapsamlı
dokunulmazlığa da pek kolay rastlanamamaktadır. Şimdi, Türkiye Cumhuriyetinde de, bu konuda, yeni bir değerlendirme
aşamasına gelinmiştir. Şu anda toplumun bizden beklediği, bu değerlendirmeyi
yapıp, bu teklifi yasalaştırmaktır. Şu anda tüm vatandaşlarımız, Yüce Meclisi
izlemektedir; vereceğimiz karar, temiz politikacıya ve politikaya ulaşmaya
ilişkin ümitleri güçlendirecek veya karartacaktır; çünkü, çok yakın geçmişte
yaşadıklarımız, özellikle Susurluk olayı, politikada temizliğe giden yolun,
dokunulmazlıkların kapsamının daraltılmasından geçtiğini göstermektedir. Dokunulmazlığın kapsamının daraltılmasından sayısız sakınca doğacağını,
doğrusunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, dokunulmazlığı, her müstakil
olayda kaldırmasının olduğunu öne süren değerli milletvekillerimiz vardır.
Kuşkusuz, dokunulmazlık, yasama görevinin gereği, mutlak biçimde,
vazgeçilmemesi gereken bir ayrıcalıktır; ancak, şunu da unutmayalım ki, bugün
buraya bu teklifin getirilmesinin nedeni de, dokunulmazlığın, gerektiği
durumlarda ve zamanlarda Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kaldırılmamış
olmasıdır. Susurluk olayının üzerinden bir yılı aşkın zaman geçmiştir; olayın
başkahramanlarının dokunulmazlıklarıyla ilgili, hâlâ, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunda karar aşamasına gelinememiştir. Uzun zamandır savcılıklara milletvekilleri hakkında yüz kızartıcı
suçlarla ilgili olarak yapılan suç ihbarlarının dokunulmazlık nedeniyle
kovuşturulamaması, milletvekillerinin saygınlığını zedelemiş, onların tümünün
zanlı olarak görülmelerine yol açmıştır; Türkiye Büyük Millet Meclisine duyulan
güven sarsılmıştır. Bugün, gerekeni yapmazsak, korkarım, bundan sonra sıra,
rejime duyulan güvenin sarsılmasına ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kullandığı iktidarın meşruiyetinin tartışılmasına gelecektir. Değerli milletvekilleri, burada bugün herkesin şu hesabı yapması
gerekmektedir: Dokunulmazlıkların geniş tutulmasından doğacak kamu yararı,
vatandaşın, milletvekilinden başlayarak rejime kadar uzanan bir güvensizlik
içerisine girmesinden doğacak kamu zararından üstün müdür? Biz, buna, elbette
ki değildir diyoruz. Adının, sahtecilik, rüşvet, güveni kötüye kullanma,
dolandırıcılık olaylarına karıştığı iddia edilenlerin dokunulmazlık zırhına
bürünerek serbestçe ortada dolaşmasını vicdanımıza sığdıramıyor ve böyle bir
korumada herhangi bir yarar görmüyoruz. Aksine, kimin suçlu kimin suçsuz
olduğunu toplumun bilmesinde sayısız yarar olduğunu düşünüyoruz.
Milletvekilleri, dokunulmazlığı bir suç işleme özgürlüğü haline getirmesinler
diyoruz. Milletvekillerinin saygınlığının zedelenmesine boyun eğmek ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinin suçluları himaye eden bir barınak görünümü kazanmasına
katlanmak istemiyoruz. Yasaları yapan, suçları belirleyen milletvekillerinin, önce bu yasalara
kendilerinin uyması gerektiğine, aksi takdirde vatandaştan yasalara uymasını
beklemeye haklarının olmayacağına inanıyoruz. Politikacıyı ve politikayı
kirlenmekten ve kirli görünmekten kurtarmak istiyoruz. Politikacısı ve
vatandaşıyla pırıl pırıl bir topluma ulaşmayı düşlüyoruz. Bunun için ilk adımın
Türkiye Büyük Millet Meclisinde atılmasını gerekli görüyoruz. Değerli milletvekilleri, politikayı kirlenmekten kurtarmak, Susurluk ve
benzeri olayların aydınlanmasını sağlamak, milletvekilleri olarak onurumuzu
korumak ve ulusumuzun, milletvekiline ve Türkiye Büyük Millet Meclisine
güvenini sarsmamak için, bugün bu teklifi yasalaştırmanın temel bir görevimiz
olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda Yüce Meclisimizin üyelerinin, üzerlerine düşen
görevi büyük bir özenle ve en doğru biçimde yerine getireceğine inanıyoruz. Sizleri, tekrar, Grubum ve kendim adına saygıyla selamlıyorum. (CHP, DSP
ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Araslı. Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına, Sayın Mahmut Yılbaş; buyurun
efendim. (DTP ve ANAP sıralarından alkışlar) Diğer gruplar da sözcülerini bildirirlerse memnun olurum efendim. Sayın Yılbaş, süreniz 20 dakika . DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; milletvekillerinin dokunulmazlığının sınırlandırılması
konusunda, Anayasamızın 83 üncü maddesinde Meclisimizin yapma arzusu içerisinde
olduğuna inandığım değişiklik konusunda, Demokrat Türkiye Partisi adına görüş
beyan etmek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım, benden önce grupları adına konuşmuş olan iki
sözcünün -hepinizin malumu olduğu üzere- ikisi de hukuk profesörü. Özellikle
Sayın Soysal, yıllardır, Anayasa konusunda, yüzlerce talebe yetiştirmişlerdir;
yüzlerce kere basında bu konuda yazılar yazmışlardır; konuşmasında da,
değişikliğin hukukî boyutunu, bizlere fırsat vermeyecek şekilde, derinlemesine
anlattılar. Bu itibarla, kendisine, sizler adına ve kendi adıma teşekkür
ediyorum. Ben, konunun daha ziyade siyasî boyutu üzerinde görüş beyan edeceğim.
Sayın milletvekilleri, dokunulmazlığın sınırlandırılması hususunda Yüce
Meclisimizin bugün yapmakta olduğu bu görüşme, inancımız odur ki,
demokrasimizin önemli ve çok ciddî dönüm noktalarından bir tanesini teşkil
edecektir. Aylardır, hatta birkaç yıldır siyasetimizin esasını ve anasını,
milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması konusuna kilitlemiş
bulunuyoruz. Özellikle Susurluk’ta meydana gelen kazada, bir arada bulunmaması
gerekenlerin ortaya çıkmasıyla, kamuoyunun ilgisi, siyasetçi ve siyaset üzerine
odaklanmıştır. Kamuoyu, sivil toplum örgütleri, yazılı ve görsel medya, ülkede
ortaya çıkan veya gündeme gelmemiş her türlü yolsuzluğun kaynağını siyasetçide
görmeye başlamıştır. Siyasetçinin işlediği suçlardan dolayı hakkında soruşturma
başlatılması ve nihayetinde yargılanmasının sağlanması konusunda bir adım
atılmadan, kirlenmenin ve yolsuzlukların önünün alınamayacağı hususunda,
toplumumuzda değişmez bir yargı oluşmuş durumdadır. Değerli milletvekilleri, yıllardan beri ortaya atılan, fakat bir türlü
gerçekleştirilemeyen, milletvekillerinin dokunulmazlık zırhının kaldırılması
meselesi, aslında çok hassas bir konudur. Her şeyden önce, milletvekillerinin görevlerini serbest bir şekilde
yerine getirmesi, dokunulmazlık kuralıyla doğrudan doğruya ilintilidir. Diğer taraftan ise, dokunulmazlık meselesine yeni bir biçim getirmenin
de tam zamanıdır. İşlemesi için büyük gayret gösterdiğimiz demokratik rejimin
yürümesi için seçilip Parlamentoya gönderilen millet temsilcilerinin, her türlü
baskı ve korkudan uzak tutulması; rejimi savunurken, halkın hakkını ararken,
yasa yaparken sonsuz bir özgürlüğü hissetmesi gereklidir; ancak,
milletvekillerinin günlük hayatlarında suç işlemelerine göz de yumulmamalıdır,
kanunlarımızın suç saydığı eylemler işlendiği halde, dokunulmazlık zırhının
arkasına da sığınılmamalıdır; çünkü, nihayet milletvekilleri de bir insandır,
çeşitli zaafları olabilir; hatta, çirkin, utanç verici suçlar da
işleyebilirler, çapraşık ilişkiler içerisinde de olabilirler. İşte yaşanan bu hususlar dikkate alındığında, uzmanlardan sokaktaki
insana kadar, milletvekillerine tanınan dokunulmazlık kuralının kötüye
kullanıldığı şeklinde bir inanç oluşmuştur. Ne yazık ki, hiç de hoş olmayan bu
inanç, hem rejime hem Parlamentoya ve hem de devlete gölge düşüren bir boyuta
gelmiştir. Bu intibaın zihinlerden silinebilmesi için yapılacakların başında,
milletvekillerine tanınan dokunulmazlık hakkının yeniden gözden geçirilmesi
gelmektedir. Dokunulmazlığa verilebilecek yeni bir biçim, şekil, belki de
kamuoyunun geniş beklentilerini bir ölçüde karşılayacaktır. Bu konunun, günün koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmesinin
istenmesi, gelinen aşamada tümden reddedilebilecek bir olgu değildir; ancak,
saydam yönetim istemini engelleyen en önemli nedenin milletvekili
dokunulmazlığı olduğu izlenimini vermek, bizleri demokratik haklar yönünden
geriye götürebilir. Sağlam ve dürüst yönetim kurmak için, bu Parlamentonun
yapacağı işler de vardır. Dokunulmazlık konusunda dengeyi bulabilmek için, ülkemizdeki ve
dünyadaki tatbikatlara, kısa bir göz atmanın yararlı olacağı düşüncesindeyim. Değerli arkadaşlarım, özellikle, hukuk sistemimizin kaynağını teşkil
eden Kıta Avrupasına baktığımızda, İsveç ve İngiltere örneği dışında diğer
ülkelerin anayasalarında, bizim, 1961, 1982 Anayasalarımızda yer alan
dokunulmazlıkla ilgili hükümlere benzer hükümler bulunmaktadır. Ancak,
İngiltere’de, dokunulmazlık hududu, cezaî davaları kapsamamakta, daha ziyade
hukukî davalarla ilgili bulunmaktadır; o da, zamanla sınırlı hale
getirilmiştir. İngiltere’de, parlamento açılmadan önceki kırk gün ve parlamento
kapandıktan sonraki kırk gün dokunulmazlık söz konusu olmaktadır. İsveç
Anayasasında ise, buna benzer bir hüküm vardır. Değerli arkadaşlarım, bu, benzer hükümlere rağmen, arada bir fark
vardır; bu farkın, burada, açık ve samimi olarak ifadesi gereklidir. Alman
Anayasasında, Norveç Anayasasında, Finlandiya Anayasasında, Portekiz ve İspanya
Anayasalarında, İtalyan Anayasasında benzer hükümler bulunmasına rağmen,
parlamento ile seçmen arasında ve bu ülkelerin halkı arasında, Türkiye’deki
gibi bir uçurumun söz konusu olmamasının nedeni üzerinde, hepimizin, çok ciddî
olarak düşünmesi lazımdır. Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; demek ki, olay, anayasada,
dokunulmazlıkla ilgili hükümden değil, bu hükmün uygulanmasından
kaynaklanmaktadır. Her şeyde olduğu gibi, uygulamalarda, maalesef, millet
olarak, ister kanun koyucular olarak ister kanuna uymak durumunda olan
vatandaşlar olarak, kurallara, kaidelere gerekli saygıyı, gerekli itinayı ve
dikkati göstermemekteyiz. Nedir söylemek istediğim, söylemek istemeye çalıştığım nedir; değerli
milletvekilleri, şudur: Biraz evvel isimlerinden bahsettiğim ülkelerde, cezaî
konularda hemen hemen bize benzer hükümler vardır; ancak, orada bir
milletvekili hakkında bir fezleke düzenlendiğinde ve meclislerine intikal
ettirildiğinde ne dönem sonu beklenilmekte ne de komisyonlarda bu fezlekelerin
bekletilmesi için çaba sarf edilmektedir. Eğer biz, Meclis olarak, bugüne kadar
-sadece bu dönem için söylemiyorum, bundan önceki dönemlerde de- milletvekilleri
hakkındaki fezlekelerin dönem sonuna bırakılması gibi bir temayülün oluşmasında
hissesi geçmiş olan -bütün dönemlerde yapılan görevleri de dikkate almak
suretiyle ifade ediyorum- hepimizin ortak bir sorumluluk payı vardır. İşte, bu
sorumluluk nedeniyle, bugün, bu iş, bu kerteye gelmiş durumdadır. Neredeyse,
rejimimizin devam edebilmesi için, halkımızın bilincinde, olmazsa olmaz bir
noktaya gelinmiştir. Değerli arkadaşlarım, bu değişiklik, sizlerin de malumu olduğu üzere,
Kütahya Milletvekili Sayın Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize
Milletvekili Sayın Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul
Milletvekili Sayın Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul
Milletvekili Sayın Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya
Milletvekili Sayın Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin ortak teklifiyle,
bugün, Genel Kurulda görüşülme aşamasına gelmiştir. Demek ki, bugün,
Parlamentoda temsil edilen siyasî partilerin -ki, biz, sonradan grubu olan bir
parti halinde Genel Kurulda temsil edilme şansını bulduk- tamamına yakını,
böyle bir anayasal değişikliğin yapılması konusunda bir ihtiyacın doğmuş
olduğunun farkına varmışlardır ve kendileriyle birlikte 292 milletvekili de bu
teklife imza koymuştur. Anayasamızın 83 üncü maddesinde hükmünü bulmuş olan
milletvekilliği dokunulmazlığı konusunun, Parlamentoya şu veya bu istekle
gelmiş olduğu düşüncesi, fevkalade hatalı bir düşünce olarak telakki edilir ve
edilmesi de gereklidir; çünkü, gördüğümüz teklif de, biraz evvel üzerinde
durduğum gibi, ortak getirilen bir tekliftir. Değerli arkadaşlarım, bir parlamenter olarak, dokunulmazlığın
kaldırılması, bu zırhtan vazgeçme hususu konusunda bazı parlamenterlerimizin
değişik bir yaklaşımı olabilir ve bu, gayet doğaldır; ancak, sizleri
bilgilendirmek amacıyla şunu ifade etmek istiyorum: -Teklifin 1 inci maddesi
yakından incelendiğinde görülecektir- Bugünkü Anayasamızda -83 üncü maddede-
ifadesini bulan milletvekilliği dokunulmazlığı müessesesinden daha fazla,
parlamenterlere güvence getiren bir yasa teklifidir. Değerli arkadaşlarım, bir hususun da açıklıkla ifade edilmesi lazım.
Zırh diyoruz, dokunulmazlık diyoruz... Hayır, aslında, bu ne zırhtır ne
dokunulmazlıktır; bu, bir cezaî takibatın, soruşturmanın ve yargılamanın
ertelenmesinden başka bir şey değildir ve ayrıca, yine, anayasal hükümlere
göre, zamanaşımını doğuran bir husus da yoktur. Anayasada hüküm vardır;
denilmektedir ki: “Erteleme zamanaşımını keser.” O halde, bir parlamenter
olarak, dokunulmazlıktan, gerçekte, sadece bir ertelemenin dışında, hiçbir
istifade, yarar sağlamak mümkün değildir; ancak, bu getirilen değişiklikle
-üçüncü ve son fıkrasında- parlamenterlere hem soruşturma bakımından hem de
yargılama bakımından “doğal hâkim” kavramı dışında bir yaklaşımla hüküm
getirilmektedir. O da nedir; hangi suç olursa olsun, parlamenterin yargılanma
mercii olarak getirilen hüküm; eğer, sizlerin oylarıyla kabul edilecek olursa,
Yargıtay olmaktadır. Soruşturma ise, Yargıtay Başsavcılığı tarafından
yürütülecektir. Bunun sakin bir kafayla yeniden değerlendirmeye tabi
tutulmasında, hem ülkemiz açısından hem Parlamentomuz açısından ve de
parlamenterler açısından yarar görmekteyim. Değerli arkadaşlarım, bugün olmasa, yakın bir zamanda -sayın
sözcülerimizden bir tanesinin ifade ettiği gibi- bu dokunulmazlık meselesi, bir
rejim meselesi olarak da ülkemizin önüne, Parlamentonun önüne gelebilir. İşte,
böyle bir sonuçla karşılaşmamak için en iyi şekilde hazırlanmış olan
-hazırlayıcılarından dolayı da, kim hazırlamışsa, onlara, kendi adıma ve
Parlamento adına teşekkür ediyorum- yapılabilecek en güzel değişiklik Yüce
Meclisimizin huzuruna getirilmiştir. MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Rejim işini de düzeltelim; rejim
değişikliği olmaz. MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Sayın Başkanım, bir sosyolojik meseledir.
Tabiî, ben de sizinle aynı görüşü paylaşıyorum. Gönlümden ve düşüncemden,
kafamdan böyle bir meselenin geçmesi konusunda, her şeyden önce kendimi men
etmek isterim; ama, sosyolojik olaylardır; neyin nerede olabileceğini, nasıl
gelişebileceğini bugünden tahmin etmek mümkün olmayabilir. Eğer, böyle bir
konu, böyle bir sözcük sizler tarafından kabul edilmez olarak telakki
ediliyorsa, geri alıyorum. Sizden önce de ben kendimi men etmek isterim; ama,
maalesef, mesele oraya doğru gitmektedir. Değerli arkadaşlarım, huzurunuzda sizleri daha fazla meşgul etmek
istemiyorum; ancak, biz Demokrat Türkiye Partisi olarak, bu işin, yani
dokunulmazlığın sınırlandırılması meselesinin tam zamanı olduğu düşüncesini
taşıyoruz. Sizlerin de katkılarıyla bu değişikliğin Yüce Mecliste kabul
edileceğini ve bugün, gün bitmeden, Türk Halkının huzuruna, onun beklentisini
yerine getirmiş bir parlamenter ve Meclis olarak çıkacağımız ümidini
taşımaktayım. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlamaktayım. Şükranlarımı
sunuyorum. (DTP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılbaş. ANAP Grubu adına, Sayın Yüksel Yalova; buyurun. (ANAP sıralarından
alkışlar) Süreniz 20 dakika Sayın Yalova. ANAP GRUBU ADINA YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Anayasa değişikliğine ilişkin olarak, Anavatan Partisi Grubuna mensup bir
milletvekili sıfatıyla, yüksek huzurlarınıza gelmiş bulunmaktayım. Şahsım ve
partim adına, ayrıca, Anavatan Partisi teşkilatları tarafından bundan yakın bir
süre önce tüm vatandaşlarımızın takdirine açılan kampanya neticesinde
imzalarıyla o dileğe katılan 7 milyon vatandaşımız adına, görüşlerimizi sunmak
üzere, huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum; hepinizi en üstün saygılarımla
selamlıyorum. Yöntem itibariyle benden önce söz alan üç değerli grup sözcüsünün,
konunun değişik boyutlarına yaklaşan bilgilerini bir kazanç sayıyorum kendi
açımdan. Dolayısıyla, o bilgileri tekrarlayarak vaktinizi almadan, başka
boyutlara dikkati çekmek istiyorum. Her şeyden önce, Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli -ki, dönemin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanıydı- ve diğer 292 milletvekiliyle birlikte
parti genel başkanları tarafından Yüce Heyetinizin takdirine sunulan bu Anayasa
değişliğine katkıda bulunan, gerek Partilerarası Uzlaşma Komisyonunun değerli
üyelerine gerekse imzalarıyla o komisyonun iradesini Yüce Heyetinizin takdirine
getiren tüm sayın milletvekillerine şahsım ve Partim adına teşekkürü bir borç
biliyorum; çünkü, benden önceki konuşmacılar, konunun bir zırh meselesi mi,
yoksa belirli tehditlerden belirli bir süre için kurtarılabilme meselesi mi
şeklindeki boyutlarına değinirlerken; bence, bir noktası, bu konunun hak ettiği
oran itibariyle ele alınmalıydı. Ben şöyle bir baktım. Önümüzde bir siyasî
partiler-siyasî belgeler ilişkisi var; bir de, siyasî partiler- hukukî belgeler
ilişkisi var. İki ana başlıkta, bu şekilde toplamak mümkün. Değerli milletvekilleri, siyasî partiler-siyasî belgeler bağlamında
meseleye baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti Devletinde kurulmuş, varlığını
sürdürmüş, belirli bir süre toplum hayatını yönetme imkânı elde etmiş, ister
iktidarda olsun ister muhalefette olsun, topluma karşı sorumluluklarını yerine
getirmeye çalışmış hemen hemen tüm siyasî partilerimizin programlarına ve
tüzüklerine baktığımızda, karşımızda, bu konuda bir mutabakat olduğunu
görüyoruz. Örneğin, Millî Nizam Partisinin kurucular kurulunun beyannamesinden
başlayınız da, Millî Nizam Partisinin Programına, Millî Selamet Partisinin
Programına ve daha sonra Refah Partisinin Programına ve seçim beyannamelerine
baktığımızda, hep konuya ilişkin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapısına
ilişkin, bu ülkedeki adalet kavramına ilişkin hepimizin katılabileceği
kavramları görürüz. Örneğin, Adalet Partisine, Cumhuriyet Halk Partisine,
Demokratik Sol Partiye -ben kendi Partimi, tabiî ki, burada başta saymış
olayım- tüm bunlara siyasî belgeler itibariyle baktığımız vakit, siyasî
partilerin nasıl bir milletvekili tanımı içinde olduğunu, dolayısıyla o tanımı
içeren milletvekillerinden müteşekkil bir Türkiye Büyük Millet Meclisi
kavramını savunduğunu görüyoruz. Bu noktada, hiçbir itiraz yok; hiçbirisi
hakkında da yapılabilecek bir negatif eleştiri yok. Peki o zaman sorun nerede;
işte, hukukî belgeler, siyasî partiler bölümüne geldiğimiz vakit, sorunun başka
bir boyutuyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde dikkate alınması gerektiği
inancındayım. Nedir o; işte, şu önümüzdeki Anayasa değişikliği teklifinde
olduğu gibi, Anavatan Partisi Genel Başkanı Sayın Mesut Yılmaz, Doğru Yol
Partisi Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı
Sayın Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal
ve 292 milletvekilinin ve bu partilere mensup başka milletvekillerinin de aynı
ortak rıza çerçevesinde, irade ortaya koyması aklın gereği olduğuna göre, o
milletvekillerinin düşüncelerini paylaşacak başka bağımsız milletvekillerinin de bulunduğu fiilî bir gerçek olarak
önümüzde durduğuna göre, bu imzalara sahip çıkılması halinde, Anayasamızın
ilgili maddelerinde öngörülen çoğunluğun aşılarak, bu anayasa değişikliğinin
Yüce Meclisten geçmesi aklın, mantığın, siyasî ahlakın gereği olarak karşımızda
durmaktadır. Bu ve buna benzer hukukî belgeler-siyasî partiler ilişkisine
baktığınız vakit, örneğin, geçen dönem, 19 uncu Dönem Parlamentosunda gerçekleştirilen
ve toplumun büyük bir beğenisini kazanan anayasa değişikliklikleri
çalışmalarında da aynı durumu görüyoruz. Burada, herhangi bir tahkir amacım
yok; ama, bir durum tespiti yapmamız lazım. Refah Partisinin gerek 19 uncu
Dönem anayasa değişiklikleri konusunda gerekse bu üzerinde konuştuğumuz Anayasa
değişikliği çalışmaları sırasında, kendini strateji çerçevesinde, kendine göre
haklı bulduğu, kendine göre akılcı bulduğu bir stratejinin gereği olarak, diğer
andığım partilerin karşısında bir zihniyetin ürünü olarak, bu anayasa
değişikliklerinden sorumlu tutmadığını ve değişikliklerin gerçekleşmesi yönünde
de olumlu katkıda bulunmadığını görüyoruz. Şimdi, anayasa değişikliğine ilişkin bu teklife imza atan
milletvekillerinin hangi gerekçeyle bu imzalarını attıkları konusunda, benden
önce konuşan üç parti sözcüsü yeterince açıklamayı yaptılar. Ben, onun için,
izin verirseniz, bir parça karşı oy görüşünün hangi gerekçelere dayandığı,
muhalefet şerhinin hangi görüşlere dayandığı hususunda Yüce Heyetinize bilgi
sunmak istiyorum. Sayın milletvekilleri, bu muhalefet şerhine baktığımız zaman,
parlamentonun dokunulmazlık yetkisini kısmen yargıya, kısmen de yürütmeye
devrettiği şeklinde bir gerekçeye atıfta bulunulduğunu görüyoruz. Adı üstünde,
parlamento; konuşmak fiilinden türeyen, konuşulan yer anlamına gelen
parlamentoda üye olan bir milletvekilinin konuşma hakkının, yargıya ya da
yürütme organına devri meselesini burada düşünmek, bence mümkün değil. Neden değil; bir kere mevcut Anayasamız -1982 Anayasamız- 6 ncı, 7 nci
ve 8 inci maddelerinde, egemenliğin hangi organlar elinde ve nasıl
paylaşıldığına ilişkin kesin hüküm koymuş. Adına -yaygın deyimle- demokratik
parlamenter rejim dediğimiz bu rejimin ana kurallarına baktığınız vakit de -bu
Türkiye için de böyledir, bu rejimi kabul etmiş başka ülkeler açısından da
böyledir- demokratik parlamenter rejimin ana kuralları olarak yasama, yürütme,
yargı organları arasında belirli, anayasalarla belirlenmiş bir işbirliğinin ve
karşılıklı, âdeta yumuşak bir ilişkinin varlığından söz etmemiz gerekir. Şimdi, 1982 Anayasasıyla da, burada “Egemenlik” başlığı altında bu 3
maddede, bu 3 kuruma dağıtılmış olan yetkilerin -bizi ilgilendiren kısmını
söyleyelim- yasama organına ait yetkilerin başka bir organa devredildiğini
söylemek akılcı, en azından anayasa hukukuna uygun bir gerekçe olmaz diye
düşünürüm. İkinci başlık, hâkimiyetin kime ait olduğu meselesiyle ilgili.
“Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir demektedir” diyor Refah Partisinin
Anayasa Komisyonunda görev yapan sayın üyeleri, Mehmet Ali Şahin, Süleyman Arif
Emre, Abdülkadir Aksu ve Ali Oğuz Beylerin muhalefet şerhi. Peki, mademki,
hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir, millet bu yetkisini milletvekillerine
devretmiştir; o halde, milletvekillerinin bu yetkileri, bir başka organa
kesinlikle devredilmemelidir. Şimdi, bu dayanağa baktığımız vakit de, bu
mantığın doğal sonucu olarak, milletvekillerinin hiçbir hukuk kuralıyla
sınırlanamayacağı gerçeğine, sonucuna ulaşırız ki, bu da, ne parlamento
tarihine -ister bizim ülkemizde olsun ister başka ülke tarihlerinde olsun- ne
de siyasetin çağdaş yorumuna uygun değildir. Şimdi, bu konuda, herhalde hepimizin ortak geçmişi olduğu için, en eski
kaynak olduğunu söylediğimde paylaşacağınıza inandığım bir eseri ben anmak
isterim. Kutadgu Bilig’de, toplumun, otoritesine tabi olduğu kurumun adı
hükümdarlıktır, hükümdardır. Peki, hükümdarın kendisini uymakla yükümlü saydığı
kavramın adı ne; kanun, isterseniz töre deyin ona. Peki, kanunun mutlaka uyması
gerektiği söylenen kurumun, kavramın adı ne; adalet kavramı. Şimdi, bu toplumun en temelinde, kaynak itibariyle kökünde, toplumu
yönetmekle yükümlü olan hükümdar eğer kanuna uymakla yükümlü sayıyorsa
kendisini, eğer kanun da mutlaka adalet kavramını bihakkın yerine getirmek
mecburiyetindeyse, hiçbirimiz hükümdar filan olmadığımıza göre, yasama organı
üyeliğini, yasama yetkisini millet adına belirli şartlarda kullanmakla yükümlü
olan milletvekilleri olarak bizim de, bu yetkimizi kullanırken adalet kavramını
gerçekleştirme yükümlülüğümüz olduğu apaçık ortada. Peki, adalet kavramı dediğimiz zaman, bakalım içerisinde bulunduğumuz
siyasal yapıya, siyasal kültüre. Biraz önce andım; 7 milyon vatandaşımızın -7
milyonu da aşan bir imza- imzası dedim; şimdi, imza atmayanların karşısında
olduğunu söylemek gerçekçi olmaz, zımnen katıldıklarını düşünürsek, altı aydan
bu yana, yani imza kampanyasından bu yana geçen olayların böylesi bir imza
sayısını artırması gerektiğini de göz önünde bulundurursak, toplumun kahir
ekseriyetinin, ne pahasına olursa olsun, bu yasama dokunulmazlığının
sınırlandırılması talebini paylaştığı apaçık ortada. Refah Partisinin muhalefet şerhinde bir başka husus var: “Maalesef, bu
zarurî bir ihtiyaçtan değil; birkısım medyanın kamuoyunun bir kısmını da peşine
takması sonucu, ağırlığını artırmak istemesi sonucunu gündeme getirmiştir”
ibaresi var. Birkısım medyanın ya da medyada bazı grupların siyasal iktidarla
ilişkilerini kullanarak, geliştirerek, kendi başlarına, kendi şahısları
itibariyle, grupları itibariyle daha ağırlık getirici bir şekilde düşündüğü
doğru olabilir; doğrudur. Medyanın kamuoyunu yönlendirebildiği o oranda bir güç
sahibi olduğu doğrudur, hiç itirazım yok; ama, bir başka doğru daha vardır ki;
eğer, bu toplumun kahir ekseriyetinde, yasama dokunulmazlığı kavramını kullanan
milletvekillerinin, bu dokunulmazlık yetkisini salt kendi çıkarları için
kullandığı; toplumun beklediği o adalet kavramının tecellisi için kullanmak
yerine, milletvekili seçiminde bile engel olarak anılan zimmet gibi -ne
bileyim- ihtilas gibi, rüşvet gibi, irtikap gibi, hileli iflas gibi, emniyeti
suiistimal gibi, milletvekilliği kavramıyla, kelimesiyle bile yan yana gelmesi,
insanı ürkütecek menfaatlar için kullanılmış olması, herhalde hiç
düşünülmemeli. Böyle bir noktada, medyanın gücünün, ne olursa olsun, toplumda,
eğer böylesi bir genel mutabakat görmüş bir inanış yoksa, toplumu böylesine bir
yöne doğru yönlendirebilme gücünün olduğu hiç düşünülmemeli. Burada bir başka husus var: Niye bir savcıya güveniyoruz da Meclise
güvenmiyoruz? Meclisiniz, şimdiye kadar, bütün ciddî işlerde kaldırma
müessesesini çalıştırmadı mı? Bir savcının ve yargıcın güvenirliği, niçin
Meclisin güvenirliğinin önünde olsun?” diyor, muhalefet şerhinin beşinci
dayanağı. Tabiî ki “bir savcının ve bir yargıcın güvenirliği, Meclisin
güvenirliğinin önünde olsun” diye bir iddiayı, hele bu Parlamentonun üyesi olma
onuruna erişmiş bir kişinin, ileri sürebilmesi mümkün değildir. Biraz önce burada konuşuldu; iki sözcü arkadaşımız, rejimin geleceğinin
buna bağlı olduğu şeklinde anlaşılabilecek -Sayın Yılbaş düzelttiler- âdeta
“eğer bu anayasa değişikliği geçmezse, rejim tehlikeye girebilir” şeklinde,
benim şahsen şiddetle reddettiğim bir yanlış anlama da ortaya çıkabildi.
Elbette ki, bu anayasa değişikliği geçse de, geçmese de, rejime ilişkin
değişiklik nedeniyle bu Yüce Parlamentonun iradesi üzerinde kesinlikle bir
tehdit unsuru olamaz. Bu doğru, bu kabul, buna elbette hepimiz yürekten
katılırız; ama, rejimi biz, eğer, bu Parlamentonun üyeleri olarak, yönlendirme
hakkımızı kendimiz kullanmazsak, bu sorumluluğu yerine getirmezsek... Bakın,
kelime kökeni itibariyle burada dikkatlerinize sundu diğer konuşmacılar; ben de
bir başka boyutuna değineyim “Yasama dokunulmazlığı” diyor Anayasamızın 83 üncü
maddesinin başlığı; yanlış; çünkü, yasama dokunulmazlığı değil orada
düzenlenen, hele ilk fıkrasında düzenlenen; yasama sorumsuzluğu. “Yasama sorumsuzluğu” dediğiniz vakit; “sorumsuzluk” kelimesi öztürkçe
kelimemizdir, “dokunulmazlık” kelimesi gibi öztürkçe kelimemizdir ama,
sorumsuzluk dediğiniz vakit, mesuliyetini yerine getirmeme gibi, negatif bir
anlam ifade etmektedir. Oysa, ister kaynağı olan İngiltere’deki Avam
Kamarası-Kral çekişmesi, ister Lordlar Kamarası-Avam Kamarası çekişmesi,
isterse Lordlar Kamarası-Kral arası -ilişkiler itibariyle- yasama
dokunulmazlığına baktığınızda, isterseniz daha sonra Fransa’ya geçişine
baktığınızda, Etats Generaux’lardaki haline baktığınızda, bizim 1876
Anayasasından bu yana Sayın Mümtaz Soysal’ın andığı evreleri kale aldığınızda,
yasama dokunulmazlığının öyle milletvekillerine kendi şahsî menfaatları için,
milletvekili seçilmek için bile engel olarak sanılan -Ceza Kanunu ister yüz
kızartıcı suç olarak tarif etsin, ister etmesin- milletvekilliğinin asaletine
yüzde yüz ters olan birtakım kavramların, burada, Millet Meclisini, âdeta
belirli suçlardan yargılanması mukadder olan kişilerin bir arada bulunduğu yer
olarak şekillenmesi gibi bir tehlikeyi ortaya koyar. Peki, o zaman, ben, şimdi,
sayın milletvekillerine sormak isterim; eğer, öylesi bir aymazlık sonrasında,
cezalandırılamazlık sonrasında, burası, adını tekrarlamaktan utandığımız o
birtakım suçlarla malul milletvekilleri topluluğu haline gelirse, bizim,
siyasal rejim üzerinde yönlendirme hakkımız olduğunu söylememiz mümkün olabilir
mi? Ya da, bizim, Anayasayla yasama organına verilen görevleri yaptığımız, o
yetkileri bihakkın Anayasaya göre kullanabildiğimiz ileri sürülebilir mi? Bence
mümkün değil. Eğer toplumdaki adalet duygusunu zedelemek istemiyorsak, tam
tersine, bugün, hangi partiye mensup olursa olsun, bu toplumun neredeyse yüzde
yüzüne yakın itirazına sebep olan yasama dokunulmazlıklarının fiiliyatta
kullanılması meselesini, bizim, Parlamento olarak kesinlikle çözüme
kavuşturmamız gerekir. BAŞKAN – Sayın Yalova, 1 dakikanız var efendim. YÜKSEL YALOVA (Devamla) – Biliyorum efendim, teşekkür ederim. Bakın, ben “Yasama Dokunulmazlığı Kavramı” adlı kitabımda tasnifini
yaptım, yüzlerce milletvekili; şimdi, 20 nci Yasama Dönemine ilişkin de bir
liste çıkardım, 161 olması gerekiyor komisyon başkanlığına gelen. Baktığınız
vakit, içlerinde, diyelim saat 17.05’te konuşma yaptığı için bir siyasî
arkadaşımız, bir milletvekilimiz, o bölgenin cumhuriyet savcısı tarafından
açılmış dava var. Şimdi, o 160 sayısına bakarak, toplumda, bu Parlamentoda 160
-neredeyse, üçte bire yakın- milletvekilinin zan altında kaldığı şeklinde bir
intiba oluşuyor. Toplum bu konuda yeterince aydınlatılmayınca, depolitizasyon
yoluyla yasama organının gücünü azaltmayı kendi uzak hedefleri için araç sayan
birtakım çevreler de... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Efendim, lütfen, 1 dakika içerisinde toparlayın. YÜKSEL YALOVA (Devamla) – ...bunu kullanmaya kalkınca, o zaman, bu
milletvekilleri töhmet altında kalıyor; yani, yargılansa, belki 50 bin lira
cezaya mahkûm olmayacak. Kaldı ki, milletvekillerinin ezici çoğunluğu da “bir
an önce bunlardan yargılanalım, bitsin bu iş” diyor; ama, bu şekilde gidildiği
için, toplum, başka türlü bir neticeye vardırılmış. Eğer, toplumun adalet duygusuna, bir miktar, bir nebze saygımız varsa,
“milletvekilliği kurumunun onuru” dediğimizde, eğer, bu onura karşı kendi
samimiyetimiz varsa; hepsinden önemlisi “Yüce Parlamentonun manevî şahsiyeti”
sözüne saygımız varsa, samimiyetimiz varsa, bu anayasa değişikliğinin, müspet
olarak, buradan, Yüce Heyetin takdirinden çıkması gerekir inancındayım. Ben, Grubum adına, tabiî ki, İçtüzük gereği, oyumuzun nasıl olduğunu
söyleme imkânına sahip değilim; ama, teker teker her biriyle görüştüğüm ya da
bana iradesini söyleyen arkadaşlarımın ortak fikrini belirteyim: Anavatan
Partisi, tüm milletvekilleriyle, milletin bu iradesine uygun olarak, anayasa
değişikliğine oy verecektir. Bu tabloyu görmekten de bahtiyarlık duyuyorum. Sabrınız ve tahammülünüz için, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalova. Aslında, anayasa müzakerelerinde, gruplara bile söz vermemek lazım;
çünkü, bu, grup tasarrufu değil, Parlamentonun tasarrufudur; ama, şimdiye kadar
bir hatalı uygulama yapılmış. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Ben, cümlemin başında “grup” lafını kullandım. BAŞKAN – Ama, sizin de, şimdi, 140 kişi adına, grup
adına... Yani, herkes, buna,
vicdanına göre karar verecektir; çünkü, anayasa değişikliği çok ciddî bir
konudur ve kutsal bir uğraştır. (Gürültüler) Herkes vicdanına göre karar verecektir; onun için gizli oylama
yapıyoruz. Peki efendim, teşekkür ederim. Efendim, iki grup, sözcülerini bildirmediler. Refah Partisinden konuşacak olan grup başkanvekili var mı? MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Ben konuşacağım. BAŞKAN – Sayın Kamalak, zatıâliniz mi efendim?.. MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Evet efendim. BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına, Sayın Kamalak; buyurun. (RP
sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakikadır efendim. RP GRUBU ADINA MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; konuşmama başlarken, hepinizi, şahsım ve Grubum adına hürmetle
selamlıyorum. Bilindiği gibi, konu, dokunulmazlıkların sınırlandırılmasıdır. Değerli arkadaşlarım, önce, metni bilgilerinize arz etmek istiyorum.
Görüşlerimi serdetmeden önce, önemli, değişiklik getiren hususların altını
çizmek istiyorum. Birinci fıkrada deniliyor ki: “Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, aynı birleşimdeki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe
başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa
vurmaktan hiçbir şekilde –altını çiziyorum; yeni gelen husus– sorumlu
tutulamazlar.” Yasama sorumsuzluğuyla getirilen önemli değişiklik bu
kavramdadır. Yasama dokunulmazlığıyla getirilen değişiklikler ise şöyledir: “Şu kadar
ki, ağır cezayı gerektiren cürümlerde suçüstü hali ile zimmet, ihtilas,
irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma,
dolanlı iflas, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma
cürümlerinden dolayı bir milletvekilinin sorguya çekilmesi ve yargılanması için
Meclisin kararı aranmaz.” Değerli arkadaşlarım, değişikliğin amacı da bellidir: Temiz toplum;
çetelerle mücadele ederek toplumu temiz kılmaktır. Değerli arkadaşlarım, şu soruyu sormak istiyorum. Biliyorsunuz,
gündemdeki en önemli mesele Susurluk meselesidir. Susurluk olayıyla ilgili
olarak hangi milletvekilini suçüstü haliyle yargılayacaksınız; hangi
milletvekilini, zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik vesair gibi fiillerle yargılayacaksınız; mümkün mü?.. Evirip
çevirmeye lüzum yok değerli arkadaşlarım, samimiyseniz, bu fiillerden, hakkında
dosya düzenlenmiş arkadaşımız varsa, getirin, hemen kaldıralım, hemen!.. (RP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Biz suça sahip çıkmıyoruz. Biz, toplumun temizlenmesi, temiz kılınması
için bu Yüce Meclisin güçlendirilmesinden yanayız. Değerli arkadaşlarım, tekrar
ediyorum; önerdiğiniz fiillerle ilgili bütün dosyaları getirin, kaldıralım;
derhal!.. Var mısınız?.. (RP sıralarından alkışlar) HASAN GÜLAY (Manisa) – Komisyonları unutma. YILMAZ ATEŞ (Ankara) – Evvelden böyle değildiniz. MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Kaldı ki, bu dosyalarla ilgili
dokunulmazlıkları kaldırmak için bizim desteğimize de ihtiyacınız yoktur; ama,
biz desteğimizi sonuna kadar vereceğiz size; getirin dosyaları. Değerli arkadaşlarım, dokunulmazlıkların sınırlandırılması, kanaatimce,
birçok bakımdan Yüce Meclis için, dolayısıyla, ülkemiz için sakıncalar teşkil
edecektir. Mesela, Anayasanın bir dengesi vardır; bu Anayasa hazırlanırken
belli bir sisteme göre hazırlanmıştır. Bürokrasi için, bildiğiniz gibi, Memurin
Muhakematı Hakkında Kanun vardır; orada öngörülen prosedür işletilmeden bir
bürokrat yargılanamaz. Yargı için, hâkimlik teminatı öngörülmüştür; o prosedür
işletilmeden hâkim yargılanamaz. Bakanlar için, Meclis soruşturması
öngörülmüştür; o prosedür işletilmeden bir bakan sıygaya çekilemez.
Milletvekilleri için de, yasama dokunulmazlığı öngörülmüştür; o prosedür
işletilmeden milletvekilinin de sorgulanmaması, sorguya çekilmemesi lazımdır.
Aksi halde, kuvvet dengesi bozulur. Değerli arkadaşlarım, bugün, hemen herkes kabul ediyor ki, Türkiye’de
yargı bağımsız değildir. Soruyorum o zaman: Yargı bağımsız değilse kime bağlı;
takdir edersiniz ki, yürütmeye bağlıdır, iktidara bağlıdır. Peki, emniyet kime
bağlı, jandarma, polis kimin emrinde; o da, yürütmenin emrindedir. Değerli arkadaşlarım, çete kimdir; çete de, yürütmenin silahlı illegal
gücü değil mi?!. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) ÇETİN BİLGİR (Kars) – Hayır, değil; ne alakası var!.. MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, çetenin gerisinde
-belli hükümeti kastetmiyorum- yürütme mi vardır, yasama mı vardır? Yani,
çeteler gücünü -geniş manada- yürütmeden mi alıyor, yasama organından mı
alıyor? TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Koalisyon ortağını olduğunuz dönemi
inceleyin!.. BAŞKAN – Müdahale etmeyelim, rica ediyorum... MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Takdir edersiniz ki, yürütmeden alıyor. Değerli arkadaşlarım, elbette, kararı verecek olan sizlersiniz, Yüce
Meclistir. Silahlı çetelerle, zırhından soyundurulmuş milletvekili nasıl
mücadele edecektir? Öğrenmek istiyorum gerçekten, nasıl mücadele edecek?
Dokunulmazlığı olmayan milletvekili, Susurluk’a giderken, çete reisi tarafından
yolda yakalanırsa, cevabınız ne olacaktır? Değerli arkadaşlarım, soruyu tekrar ediyorum: Çete, Meclise mi dayanıyor
yoksa başka yerlere mi? Bu soruyu iyi cevaplandırmamız lazım. Ben, çetenin,
Meclisten değil başka yerden beslendiği kanaatindeyim. Bu münasebetle, siz
değerli milletvekillerimin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya
sınırlandırılmasına gönlüm razı olmuyor. (RP sıralarından alkışlar) Dediğim
gibi, buradaki fiillerle ilgili dosyaları getirin, derhal kaldıralım; ama,
belirli kimseleri de zan altında, töhmet altında bırakmayalım. Şu soru soruluyor, deniliyor ki: “Efendim, burada zikrettiğimiz fiiller,
asıl itibariyle, bir kimsenin zaten milletvekili seçilmesine engel olan
fiillerdir. O halde, bunların yargılanmasına niçin karşı çıkıyorsunuz?” Bize
yöneltilen soru budur. Değerli arkadaşlarım, konuşmamın başında belirttim, Anayasanın bir
sistematiği vardır. Anayasanın 15 inci ve 38 inci maddelerine göre, suçluluğu
mahkeme kararıyla sabit olmayan herkes masumdur. Bu fiiller, bir kimsenin
milletvekili seçilmesine engeldir; ama, o kimsenin suçluluğu mahkeme kararıyla
sübut bulmuştur, kesin karar haline gelmiştir. O münasebetle, kesin kararla
sübjektif isnatları birbirinden ayırmamız gerekiyor. Değerli kardeşlerim, aziz dostlar, Meclis demek, asıl itibariyle,
muhalefet demektir. Zira, yürütmenin arkasında belli bir çoğunluk vardır. Bugün
filan parti iktidarda, yarın falan parti iktidardadır. Meclisin aslî
görevlerinden birisi denetim görevidir; denetimi yapacak olan muhalefet
milletvekilleridir. Dokunulmazlığından sıyrılmış milletvekilleri, muhalefet
görevini, özellikle denetim fonksiyonunu nasıl yerine getirebilir; mümkün mü bu?!
Bakın, bilim adamları ne söylüyor; oraya bir bakalım. Benden önceki
konuşmacı arkadaşım Yüksel Yalova Bey bir çalışmasında şöyle diyor:
“Çalışmamızda defalarca vurguladığımız gibi, yasama dokunulmazlığı kurumu,
şahsî bir ayrıcalık olmayıp, kamu yararı ve millî egemenlik ilkeleri
paralelinde, milletvekillerinin görevlerini daha rahat yerine getirebilmelerini
sağlamak amacıyla tanınmış bir kurumdur; bir imtiyaz değildir.” Devam ediyoruz;
Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi diyor ki: “Sorumsuzluğun amacı, ulusal
iradenin tam bir serbestlikle açıklanmasıyla birlikte, görevin tam
bağımsızlıkla yerine getirilmesinin güvenceye alınmasıdır.” Bu güvenceyi
ortadan kaldırdığınız takdirde, milletvekillerinin millî iradeyi tam olarak
yerine getirmesini nasıl isteyebiliriz; mümkün mü?! Meclis Danışmanı Sayın Prof. Dr. Ergun Özbudun, Başkanlığa sunduğu bir
mütalaasında diyor ki: “Ülkemizde ve yabancı ülkelerde, anayasa koyucular,
milletvekillerinin söz hürriyetini korumadaki kamu yararının, suç işleyen bir
milletvekilini cezalandırmamaktaki kamu zararından daha büyük olduğu kanısına
vardıkları içindir ki, yasama sorumsuzluğu kurumunu yaratmışlardır.” Değerli arkadaşlarım, konuya nereden bakarsak bakalım, yasama
dokunulmazlığının kapsamını daraltmak kanaatimce bu Meclis için bir kötülük
olacaktır. Biz, yasama sorumsuzluğunun kapsamını kendi aleyhimize daraltalım
derken, bakın, diğer güçler, diğer erk sahipleri ne diyor; şu an Adalet
Komisyonunda iki yasa tasarısı vardır. Bunlardan birisi askerî personelin
yargılanmasıyla ilgili. Gerekçede şöyle diyor: “Ağır cezalı ve gecikmesinde
sakınca umulan hallerde de, askerî savcıların, teşkilatında askerî mahkeme
kurulan komutanın soruşturma iznini almaları ana kural gereği zorunlu hale
gelmiştir.” Yani, orada, bir asker, suçüstü hali olsa bile komutanının izni
olmadan yargılanamayacaktır. Mal Bildirimi Kanununun (Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu) Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının gerekçesinde: “Tasarıyla, askerî savcıların, askerî yargıya
tabi suçlar sebebiyle ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu çerçevesinde soruşturmaya başlamadan önce,
anakural gereği, teşkilatında askerî mahkeme kurulan komutanın soruşturma
iznini almalarının temini amaçlanmaktadır.” Takdir sizlerin değerli
arkadaşlarım. Öbür taraftan, bakıyoruz, dünyadaki uygulama nedir, onlara bakıyoruz:
Mesela, Amerika Birleşik Devletlerinde senatörler ve Temsilciler Meclisi
üyeleri, Kongre kürsüsünde, komisyonlarda, miting meydanlarında söyledikleri ya
da gazetelere, dergilere, broşürlere ve öteki yayın organlarına yazdıklarından
ve söylediklerinden dolayı, kesinlikle, yargılanamazlar. Bizi itham eden
değerli arkadaşlarıma soruyorum, millet kürsüsünden sesleniyorum; hangi
milletvekili hakkında yolsuzluktan, suiistimalden, rüşvetten, irtikâptan dolayı
dosya düzenlenmiştir; varsa, getirin onu da kaldıralım. (RP sıralarından
alkışlar) Bizim amacımız -tekrar ediyorum- suçu ve suçluyu korumak değildir, masum
insanları korumaktır, onların hırpalanmasını önlemektir, Yüce Meclisi daha bir
güçlendirmektir. Değerli arkadaşlarım, günümüz Türkiyesinin şartları, hepinizin
malumudur; maalesef, demokrasimiz tam oturmamıştır. Birçok siyasîmiz üstünlüğü
millete hizmette değil, maalesef, rakibine çelme takmakta görüyor. Bu
münasebetle, suçlamaların arkası gelmiyor, sonu gelmiyor bir türlü. Bakınız,
yapılan bir araştırmaya göre, Sayın Mesut Yılmaz hakkında, 3 tane Meclis
soruşturma önergesi verilmiştir Yüce Divanda yargılansın diye; şu an nerede
Mesut Bey? Başbakan. Sayın Ecevit hakkında, yine, Yüce Divanda yargılansın
diye, tam 42 tane Meclis soruşturma önergesi verilmiştir; nerede Sayın Ecevit?
(RP sıralarından “Başbakan Yardımcısı” sesleri”) Sayın Demirel hakkında, yine,
Yüce Divanda yargılansın diye, tam 91 tane Meclis soruşturma önergesi
verilmiştir; tam 91 tane... Nerede Sayın Demirel? (RP sıralarından
“Cumhurbaşkanı” sesleri) Değerli arkadaşlarım, bizim amacımız, masum insanları korumaktır,
Parlamentonun üzerindeki gölgeleri dağıtmaktır; Parlamentoya düşen görev budur
değerli arkadaşlarım. Parlamentonun üzerindeki gölgeleri dağıtalım, gelin, onu
kaldıralım. (RP sıralarından alkışlar) Bu Meclis, tam üç defa darbe görmüştür. Şu an, darbeler, neredeyse
meşruiyet kazanmış gibi. Eğer, gerçekten, yolsuzluklarla, suiistimallerle
mücadele edeceksek, samimiysek bunda, gelin, geçici 15 inci maddeyi kaldıralım;
gelin! (RP ve DYP sıralarından alkışlar) Türkiye, demokratik bir hukuk devletidir; ama, bazı işlemlere karşı, bu
hukuk devletinde yargı yolu kapalıdır. Gelin, gerçekten hukuka inanıyorsak,
bütün idarî işlemlere karşı yargı yolunu açalım, gelin! (RP ve DYP sıralarından
alkışlar) İRFAN GÜRPINAR (Kırklareli) – Sayın Kamalak, ama oy vermediniz onlara! BAŞKAN – Müdahale etmeyelim... Müdahale etmeyelim... Sayın Kamalak, az zamanınız kaldı efendim. MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, eğer, gerçekten
demokrasiye inanıyorsak, gerçekten hukukun üstünlüğüne inanıyorsak, gelin,
Anayasayı hukuka uygun hale getirelim! (RP ve DYP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar) Değerli arkadaşlarım, bakın, aslında dokunulmazlıkları sınırlamak için,
ortada... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kamalak, süreniz bitti, ek bir süre veriyorum; lütfen
toparlar mısınız. MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Değerli arkadaşlarım, eğer, dokunulmazlıkları sınırlandıracak olursak,
emin olun Meclis çalışmaz hale gelir. Milletvekilleri, Yargıtay kapısından beri
gelemez; suçlandığı takdirde, hüküm giydiği takdirde, bilir ki, bir daha
seçilemeyecektir; hüküm giydiği takdirde, bilir ki, partisi yıpranacaktır;
hüküm giydiği takdirde, bilir ki, düşüncesi şu veya bu şekilde yara alacaktır;
dolayısıyla, suçlanan milletvekili, davayı takip etmeyi, Meclise gelip
çalışmaya tercih edecektir; bu, Meclisi tıkar değerli arkadaşlarım. Öbür taraftan, bakın, Anayasaya göre, Anayasanın 14 üncü maddesi
kapsamına giren fiiller -ki, yüzlercedir- seçimden önce mekanizma işletilmeye
başlatıldığı takdirde, yasama dokunulmazlığının kapsamı dışındadır; suçüstü
hali dokunulmazlığın kapsamı dışındadır. Kaldı ki, Yüce Meclis,
dokunulmazlıkları her zaman kaldırabilir, her zaman... Soruyorum size; mevcut dosyaları ele alıp, dokunulmazlıkları kaldırmak
mı daha kolaydır, yoksa Anayasayı değiştirmek mi daha kolay? (RP ve DYP
sıralarından alkışlar) Elbette ki, dosyaları ele alıp, dokunulmazlıkları
kaldırmak daha kolaydır. O halde, gelin, kolayını yapalım, gelin... NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Komisyonlarda karşı çıktınız... MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Aziz dostum, dokunulmazlıkları kaldırmak
için zaten bana ihtiyacın yok; ama, sonuna kadar destek vereceğim, getirin;
getirin samimiyseniz. (ANAP ve CHP sıralarından gürültüler) ABDULKADİR BAŞ (Nevşehir) – Komisyonlarda niye destek vermediniz? ALİ TOPUZ (İstanbul) – “Anayasa değişecek, onun için bunları konuşalım”
dediniz. MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakın, şunu tekrar
ediyorum, kimseyi kandırmayalım. Herşeyden önce, Anayasayı değiştirecek güce
sahip olan milletvekilleri, yasama dokunulmazlığını kaldıracak güce haydi haydi
sahiptir. Öyle değil mi; elbette öyle. Ama getirin diyoruz, burada saydığınız
fiillerle ilgili tüm dosyalara evet diyeceğiz biz; getirin... ABDULKADİR BAŞ (NEVŞEHİR) – Komisyonda evet demediniz Sayın Kamalak. BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim. MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Getirin, tümüne evet diyeceğiz. Burada
saydığınız fiillerle ilgili tüm dosyalara biz de evet diyeceğiz muhterem
arkadaşlar. (RP sıralarından alkışlar) (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kamalak, süreniz bitti efendim; son cümlenizi söyleyin. MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, takdir elbette
sizindir. Ben, düşüncelerimi, Anayasa Mahkemesi kararına, ilim adamlarının
düşüncelerine, dış âlemdeki uygulamalara bakarak sizlere aktarmaya çalıştım.
Elbette, takdir sizin; vereceğiniz karar benim için baş tacıdır. Hepinize saygılar sunuyorum efendim; teşekkür ederim. (RP ve DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kamalak. Efendim, gruplar adına son konuşmayı, Doğru Yol Partisi Grubu adına
Sayın Ahmet İyimaya yapacakla. (DYP sıralarından alkışlar) Buyurun efendim. Sayın İyimaya, süreniz 20 dakikadır. DYP GRUBU ADINA AHMET İYİMAYA (Amasya) – Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım
adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hukukun ve siyasetin bağlayıcı en temel ve kaynak belgesi anayasadır.
Anayasa, devletin yapı ve işleyişini, hak ve özgürlükleri kurallaştıran
toplumsal bir sözleşmedir. Anayasayı kısmen veya tamamen değiştirme çok
istisnaî ve toplumsal dengeler bakımından önemli bir olaydır. Türk toplumunun
temel norm için çok kısa sayılacak sürede, niçin sürekli olarak anayasa
değişikliklerine gidilmektedir? Güçler dengesinde ve değer yargılarında hızlı
bir değişim mi yaşanmaktadır? Yoksa, Anayasa, konuluş döneminde toplumsal
değerler bakımından bir çatışma içinde mi olmuştur? Milletvekili dokunulmazlığı
ekseninde yapılmak istenen anayasa değişikliğini açıklayacak esaslı faktörler
nelerdir? Yapılacak değişikliğin ihtiyacı karşılama kapasitesi nedir?
Parlamento ve siyaset, bu ve benzeri suallerin cevaplarını aramak, inandırıcı
karşılıklarını bulmak zorundadır. Değerli arkadaşlar, gerek toplumumuzda gerekse Parlamento hayatında
beliren kimi sorunların, ancak, yasa ve anayasa değişikliğiyle çözülebileceği
yönünde, neredeyse kemikleşmiş bir anlayış kalıbını görmekteyiz. Yasa ve
anayasa koyucular dahil herkese, sorunun sebeplerini başka yerde aramak yerine,
kuralı değiştiririz bu iş biter demek daha kolay gelmektedir. Oysa, somut
sorunun uygulama birikimi ve bilim merceğinde analizi, elde edilecek verilerin
serbest bir şekilde değerlendirilerek siyaset pragmasına aktarılması, gerekirse
bakış açılarımızın ve zihniyetimizin bu noktada sorgulanması icap etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Anayasasının asırlardır çok küçük
değişikliklerle yaşamasının sosyokültürel faktör dışında en büyük nedeni, yargı
ve yasamanın, her önemli olayda, Anayasayı yeniden okumaları ve bünyede mevcut
saklı ve uygun anlamları keşfetmeleridir. Böyle bir anlayış 200 yılı aşan
tarihî seyir içinde, 7 binden fazla olan anayasa değişikliği önerilerinin ancak
26’sına geçit verebilmiştir. BAŞKAN – Sayın İyimaya, bir dakikanızı rica edeyim. Arkadaşlar, salonda çok büyük gürültü var; rica ediyorum, sükûnetle
dinleyelim efendim. Bundan önceki konuşmacıları herkes sükûnetle dinledi. Rica
ediyorum... Buyurun efendim. AHMET İYİMAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlar, yalnızca o nezih
kulaklarınıza değil, temiz beyinlerinize de seslenmekte olduğumu hatırlatmak
isterim. Ülkemiz bakımından, 1908, 1921, 1924, 1961, 1982 tarihlerini taşıyan
silbaştan anayasa hayatımız içinde, anayasa istikrarından mahrum olduğumuzu
söylemek, tarihî bir gerçeği ifade etmekten başka bir şey değildir. Bu
istikrarsızlığı, bizce tam doğruyu yansıtmayacak adıyla, sivil değişikliklerde
de bütün şiddetiyle görmekteyiz. 1982 Anayasası için 1987, 1993, 1995 ve
gerçekleşirse 1997 değişikliklerindeki kısa zaman aralıkları, istikrarı değil,
anayasal gelgiti, âdeta anayasal dansı çağrıştırmaktadır. Bu sonuçta, evrim
yerine kopma ve kırılma karakterini gösteren rejim ve kültür yapımızın büyük
payı olduğunu düşünmekteyiz. Milletvekili dokunulmazlığına ilişkin Anayasa değişikliğinin altında
yatan ve çözümü mevzuata elatmada gören sebep dışında, siyaset dünyasının,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin işleyişinin ve kamuoyunun hazırladığı başka
sebepler de vardır. Yetkilerin, görev ve sorumlulukların, kısacası devletin
Ankara’da temerküz ettiği bir yapıda, milletvekilini gerçek bir temsilci olarak
görmek, aşırı bir iyimserlik ve hatta gerçekten kaçmaktır. Yerelleşmemiş bir
demokrasi ve mahalline taşınamayan yetki merkezîleşmesi içerisinde milletin
sesini, ihtiyacını ve ulusal çareleri şu Parlamentoda hayata geçirmek
imkânsızdır. Sorunların kökenine inmek yerine, millî iradeyi seslendirme gibi
onurlu bir görevin kendisine yüklendiği milletvekilini sorun olarak görmek,
göstermek ve hatta nefret duygularına çanak tutmak, günümüz anlayışının
medyaya, televizyona, yanlış zihniyetlere yansımış talihsiz tecellileridir. Görüşmekte olduğumuz değişikliklerin sorumlularının başında, siyasal
partilerimiz gelmektedir. Sert ve biraz da keskin olan yargı, maalesef
doğrudur. Partilerimizin hemen hepsi, milletvekili dokunulmazlıklarının
değiştrilmesi yönünde seçim bildirgeleriyle, demeçleriyle taahhütte
bulunmuşlar, teklifler vermişlerdir. Dokunulmazlık kurumunun tarihî gelişimi,
amaç, yapı ve işlevi, diğer ülkelerle mukayesesi, kuvvetler dengesi
içerisindeki yeri ve daha önemlisi ve özellikle demokrasinin yoğunluğuyla ters
orantılı bir ilişki içerisinde olması, bilimsel ölçüler içerisinde
değerlendirilmeden bu vaat seçmen kitlesine ve kamuoyuna deklara edilmiştir. “Vaat eden borçludur” özdeyişi içerisinde, Yasama Organı, siyasal borcu
ifa eden kanunî mükellef makamına ikame edilmiştir. Bu örnek, birkaç saatlik
divan ve yönetim kademesi toplantılarıyla, oluşturulan küçük ihtisas
ekipleriyle siyasî vaatlerin ve taahhütlerin doğru şekilde üretilemeyeceğini
yeterince göstermektedir. Günümüzün ve geleceğin büyük Türkiyesini kucaklama iddiasında olanların,
partilerin ilimle, araştırmayla, bilgiyle bütünleşmeleri gerekir. Siyaset ve
Meclis kürsülerini retorik hitabetin ve ölçüsüz vaatlerin zebunu kılan
anlayışta, kalkınmış Türkiye’yi, kültürel, ekonomik ve bilgi bakımından
kalkınmış Türkiye’yi bulamayız. Demokrasinin sorumlu ve vazgeçilmez unsuru olan
siyasal partilerimizin araştırma merkezleriyle donatılmaları, kaçınılmaz bir
zorunluluktur. Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, vaat, dokunulmazlıkların
kaldırılmasıydı. Önünüze gelen teklif, dokunulmazlıkların kaldırılması değil,
daraltılmasıdır. Taahhüt ile teklif arasında, bağdaştırılması imkânsız bir
çelişki vardır. Onun için, diyorum ki, vaadi ölçüsüz kılan, yalnızca sandığa
fazla oy çekme taktiği değil, belki de bilgiyle yüklü felsefî bakış açısı
noksanlığıdır. Milletvekilliği statüsünün, bir anlamda millî iradenin kendisi
olması nedeniyle, böyle vaatlere konu kılınamayacak derinlikte ve yetkinlikte
ele alınması gerektiği, maalesef, gözardı edilmiştir. Değerli arkadaşlar, dokunulmazlığı gündeme getiren bir başka sebep de,
Yüce Parlamentonun işleyişidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, tarihî seyri
içinde, dokunulmazlıkla ilgili işlerde, Anayasa ve İçtüzük hükümlerini gereği
gibi işletememiştir. İsnadın ciddîyeti ve suçun kamuoyuna etkisi gibi
kurallarda benimsenmiş ölçüler de aşılarak, ilk bakışta dokunulmazlığın
kaldırılması gerektiği suçlarda dahi kaldırma yönüne gidilmemiş, hemen hemen
bütün dosyalarda dönem sonuna erteleme kararları verilmiştir. Parlamentonun bu
tavrı “milletvekilleri haksız biçimde korunuyor”, “Meclis suça kalkan oluyor”,
“kirli milletvekili” gibi imaj ve kanaatleri, toplum organizmasına yavaş yavaş
ve fakat büyüyerek şırınga etmiştir. Bugün, toplumda yoğunlaşan milletvekilliği
aleyhtarlığı, sözünü ettiğim ihmal tohumlarının acı ham mevyelerinden başka bir
şey değildir. Dokunulmazlık dosyalarının incelenmesinden çıkan bir başka sonuç da,
içinde bulunduğumuz yoğunlaşma kesiti dışında ve genel olarak, her 100 dosyadan
ancak 2’sinin veya 3’ünün dokunulmazlığın kaldırılmasını gerekli kılan
dosyalardan oluşudur. Çoğu suçlar, seçim mevzuatına aykırılık, taksirli fiiller
ve düşünce suçları grubundandır ki, bu nevî suçlar, dönem sonuna erteleme
kararına konu suçlardandır. Dokunulmazlığın kaldırılmasını gerekli kılan 2 veya
3 suç isnadı, 2 veya 3 milletvekili, bir büyük Parlamentoya asla teşmil
olunamaz. Buna, ne Yüce Türk Milleti ne onun vekili ve ne de o yüce milletin
yüksek iradesinin tezahür ettiği bu Yüce Parlamento müstehak değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, dokunulmazlıkla ilgili isnat
bilgisini, karma komisyon işlemlerini, gösterge bilime göre ortaya çıkan sosyal
ve siyasal sonuçları zaman zaman kamuoyuna açıklamalı, milletvekilleriyle
ilgili olarak toplumda oluşan yanlış temele dayalı yapay yargıların önüne
behemehal geçmelidir. Çok değerli arkadaşlarım, bütün bu ve benzeri sebepler birleşti,
milletvekilliği dokunulmazlığının gözden geçirilmesi gerekli bir sorun olduğu
inancını yaygınlaştırdı. Kahvehanede, dolmuşta, şehirde, köyde, okulda,
üniversitede, basında hep bu sorun konuşuldu, doğru yanlış tartışıldı, yazıldı.
Bu konuda, hemen herkeste, gerçekleştirilmesi gereken bir beklenti oluştu.
İşte, Yüce Kurulunuzda tartışılan anayasal cerrahinin ardındaki gerçek budur.
Kan ve itibar kaybını önlemek için, bu müdahale, bu değişiklik artık şart
olmuştur. Dengeleri koruyan ve beklentileri kısmen karşılayacak olan yumuşak
bir değişiklik. Bu değişiklik teklifini kabul etmek, Türk Parlamentosunun,
kaçınamayacağı siyasî bir borcu haline gelmiştir. Dokunulmazlığın
sınırlandırılması meselesi, Parlamento itibarının sosyal şartı haline
gelmiştir. Peşinen vurgulayayım ki, Doğru Yol Partisi, Partilerarası Komisyonun
uzlaşmasıyla oluşan bu ortak metnin savunucusu ve sahibidir. Dokunulmazlığın
önerilen şekilde yeniden düzenlenmesinin sosyal ve siyasî yararına büyük bir
samimiyet içerisinde inanmaktadır ve ta baştan beri bu çabasını sürdürmektedir.
Arkadaşlar, şimdi, konunun içine girelim. Bu, sebeplerdi; yapı ne? Dokunulmazlık, sanıldığının aksine, milletvekiline tanınan bir imtiyaz
değildir. Dokunulmazlık, yasama fonksiyonunun etki ve baskıdan uzak şekilde
işlemesi için öngörülen anayasal bir teminattır. Parlamento tarihi ve
tarihimiz, cerbezeli milletvekillerinin, özellikle muhalefet mensuplarının
asılsız suç isnatları sonunda tutulmaları ve tutuklanmalarıyla doludur.
Acımasız siyasî rekabetin ulaşamayacağı nokta, üretemeyeceği isnat olamaz. Dokunulmazlık, korkulan milletvekillerinin isnatlarla Parlamento dışında
tutulması yönündeki iradenin muhtemel faili, siyasal iktidara konan bir
anayasal tahdittir; bundan hiçbir şekilde kaçınmak, milletvekillerini olmadık
biçimde karalayarak bu müesseseyi tahrip etmek akıl kârı değildir. Teklif, milletvekili seçilmeye engel bazı suçları dokunulmazlık kapsamı
dışına çıkarmıştır; zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, kaçakçılık,
resmî ihale alım ve satımlarına fesat karıştırma gibi, ahlakî değerlere ve
ekonomik düzene karşı olan suçlarda dokunulmazlıklardan bundan böyle
yararlanılamayacaktır ve doğru bir tercihtir. Milletvekili seçilmeye mâni olan
suçların, milletvekilliğinin devamına da mâni olması, hem mantığın ve hem
paralellik kuralının tabiî bir gereğidir. Bu suçları işlediği ileri sürülen
milletvekili sorguya çekilebilecek, yargılanacak ve fakat, Meclisin aksine
kararı olmadıkça, tutulamayacak, tutuklanamayacaktır. Düzenleme çok
isabetlidir; çünkü, dokunulmazlığın kalkması kararı, milletvekilliğini sona
erdirmemektedir. Hatta 76 ncı madde dışında kalan suçlardan mahkûmiyete dair
hükümler, ancak, milletvekilliği sonunda infaz olunabilmektedir. Anayasa
koyucu, milletvekilliği sıfatı devam eden üyenin Parlamentodaki görevini
aksatmamasını amaçlayarak, yargılama ve yasama bakımından hassas bir denge
oluşturmuştur. Değerli arkadaşlar, uygulamada rastlanan bir yanlışlığa önemle işaret
etmek istiyorum. Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilinin artık hiç
dokunulmazlığının kalmadığı sanılmaktadır. Siyasette böyle, yargıda böyle
yanlış bir zehab ve zan vardır. Oysa dokunulmazlığı kaldırma, kaldırma
kararında sözü geçen suç veya suçlarla sınırlıdır. Kaçakçılık suçu bakımından
dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilinin, başka herhangi bir suç ithamı
yönünden dokunulmazlığı devam etmektedir. Dokunulmazlık, milletvekilliğine ve
milletvekilinin şahsına değil, milletvekili statüsüne bağlı bir teminat olup,
tümden kaldırılması, hem Anayasa ve hem İçtüzük çerçevesinde mümkün değildir.
Aksine bir anlayış, dokunulmazlık kurumundan beklenen amacın gerçekleşmesini
önler. Dokunulmazlığı inceleyen Karma Komisyon, kaldırma kararını veren
Parlamento, isnadın ciddîliğini incelerken, önüne gelen suç veya suçlar dışında
kalan ithamlar hakkında, dokunulmazlıklar bakımından herhangi bir karara
varmamakta, varamamaktadır. Dokunulmazlığı kaldırma kararının olayla sınırlı
nispîlik karakteri, yargı uygulamasında da gözardı edilmemelidir. Milletvekilleriyle ilgili ceza davalarının görülme yeri Yargıtay
olacaktır. Suça ilk müdahaleden hükmün kesinleşmesine kadarki tüm işlemler
Yargıtay seviyesinde yürütülecektir. Söz gelimi, bir milletvekilinin (x)
şehrinde işlediği iddia olunan suçta, Parlamento üyesinin ifadesini Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı alacak; kamu davasını Başsavcı açacak; davayı Yargıtay
görecektir. Herhangi bir emniyet görevlisinin veya Cumhuriyet Başsavcısı
dışında bir savcının milletvekilinin ifadesini alması, onu tutması mümkün
olamayacaktır. Milletvekilinin içinde bulunduğu statü, millî iradeyi temsil
fonksiyonu, diğer yüksek görevlilerin de özel yargı organlarında
yargılanmaları, böyle bir usulü zorunlu ve meşru kılmaktadır. Anayasa hükmü ve teminatı haline gelen bu usul kuralının ayrıntıları
yasayla düzenlenecektir. Anayasa değişikliğinin fiilen işlerlik kazanması,
ancak, bu yasanın yürürlüğe konulmasıyla mümkün olacaktır. Milletvekillerinin yargılanma yasası, yoğun bir hazırlık çalışmasını
gerektiren önemli bir düzenleme olacaktır. Suçlara hangi ceza dairesi bakacak?
Temyiz mercii Başkanlar Kurulu mu, yoksa, Ceza Genel Kurulu mu olacak? Dava
devam ederken, milletvekilliğinin sona ermesi Yargıtayın görevini etkileyecek
mi? Bütün bu ve benzeri sorunlar yasayla çözülecektir. Değerli arkadaşlar, yasama sorumsuzluğuyla ilgili değişiklik, hukukî
sorumsuzluğun da mutlak olduğunu vurgulamak... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın İyimaya, süreniz bitti. Lütfen, toparlar mısınız
efendim. AHMET İYİMAYA (Devamla) – Başkanım, bitiriyorum. BAŞKAN – Buyurun. AHMET İYİMAYA (Devamla) – Milletvekilinin Meclis çalışmalarındaki ve
kürsüdeki oy, söz ve düşünce açıklamaları cezaî bir sorumluluğa yol açamayacağı
gibi, herhangi bir tazminat müeyyidesini de gerektirmeyecektir. Sorumluluk davası, millî iradeyi izhar eden beyanların, sınırları
belirsiz bir muhteva denetimine konu kılınması demektir. Tazminat kaygısı,
iradenin, kürsüde ve Meclis çalışmalarında noksansız tecellisine engel
olmaktadır. Bu noktada, kişilik haklarıyla yasama sorumsuzluğu değerleri
çatışmaktadır ve bu değerlerden yasama sorumsuzluğu değeri, mevcut Anayasa
bakımından, Anayasa koyucu benimsemiş, biz de bunu açıklayıcı şekilde
pekiştirdik. Değerli arkadaşlar, sözlerimin sonunda birkaç cümle söyleyeceğim. Bir
arkadaşımız, bu Anayasa değişikliğinin kabul edilmemesi halinde bir rejim meselesinin
doğabileceğini, bunun bir sosyal realiteden veya sosyolojik gereklerden
kaynaklanabileceğini ifade ettiler. Bir milletvekili, milletin vekili olarak,
zabıtlara, hafızalara ve tarihe nakşederek söylüyorum ki, bu Parlamento,
milletin yegâne ve tek sesidir; hatta, rejimin asli teminatıdır. Kuracağı
Anayasada, çıkaracağı yasada, vereceği kararda hiçbir vehme ve tehdit
senaryolarına ve hatta, hiçbir optik hayale kapılmadan, kendi serbest takdirini
yansıtmaktan başka bir şey yapmamaktadır, yapmayacaktır, ürkmesi mümkün
değildir, aksi takdirde milleti ürkmeyle tavsif etmiş oluruz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum, destekliyoruz efendim. (DYP, RP, DSP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İyimaya. Sayın komisyon söz almak istiyor mu efendim?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Hayır efendim. BAŞKAN – Şimdi, şahsı adına, Sayın Halit Dumankaya; buyurun efendim.
(ANAP sıralarından alkışlar) Sayın Dumankaya, süreniz 10 dakikadır. HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri,
bizleri televizyonlarının başında izleyen sevgili vatandaşlarım; hepinizi,
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bugün, bu Meclis, tarihî bir toplantı yapmaktadır. Bu tarihî toplantıda,
Meclisin kurulduğu günden beri ilk defa, milletvekilleri, kendi haklarını,
kendi dokunulmazlıklarını kısıtlamaktadır. Gönlüm isterdi ki, bu Mecliste, bu
değişikliğe, Refah Partisi de olumlu baksın. Eğer buna, Refah Partisi de olumlu
bakmış olsaydı, o zaman, bu Mecliste -sayın hocamın dediği gibi- midesi kirli,
midesi pis, cebi kirli kaç adam olduğu belli olacaktı. BEKİR SOBACI (Tokat) – Kendi Partinde ara... HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Konuşmama, hemen, tersten başlamak
istiyorum; çünkü, Sayın Kamalak Hocam, Refah Partisinin sözcüsü, şunu
vurguladı: “Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalkıyor.” Buradan, vatandaşa,
tersten seslendi. Değerli arkadaşlarım, milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalkmıyor;
aynı şekilde devam ediyor. Ya, kimlerin dokunulmazlığı kalkıyor; işte, onu,
burada okumak istiyorum. Hangi şartlarda milletvekili olamayacaksınız: Zimmet,
ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye
kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile kaçakçılık, resmî ihale
ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik
veya anarşik eylemlere katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik etme... Değerli arkadaşlarım, demek ki, burada, hırsızlık yapanların, yolsuzluk
yapanların dokunulmazlığı kaldırılacak. Şimdi, büyük bir imtihan vereceğiz. Milletvekilleri üzerinde, basında,
kamuoyunda baskılar vardır. Milletvekilleri çok aşağılanmaktadır. Halbuki,
burada, seçilip gelen, her partide, gece gündüz demeden çalışan çok değerli
arkadaşlarımız vardır. Yine, dün akşam televizyonları izlediyseniz, orada
milletvekilleri aleyhine konuşulanları hiçbirimizin kabul etmesi mümkün
değildir. O nedenle, Hocanın dediği gibi, Kamalak’ın dediği gibi değil, bu
Parlamentodan o birkaç tane çürüğü atacağız, ondan sonra, basın dahil hiç
kimse, bu Parlamentoya laf atamayacaktır. Yine, hemen şunu söylüyorum: Hocam diyor ki “yahu, şu dokunulmazlık
dosyalarını buraya getirin de, kaldıralım.” Şimdi, eğri oturup doğru konuşalım;
hemen şunu söyleyeyim: Buraya, bu Meclise, yolsuzluklarla ilgili, mal
varlığını, örtülü ödeneği, Turban’ı getirdik, bu yolsuzlukları belgeledik, 150
dosyayla Turban dosyasını Meclis Başkanlığına verdim ve dedim ki: Bu raporda
bir tane, iki tane cümle yanlış bulun, milletvekilliğinden istifa edeceğim. O
zaman niçin oy vermediniz? (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Sarıyer’den ne haber?! HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, o zaman, ben Komisyon
Başkanı olarak, komisyonların yapmadığı bir işi yaptım; suç duyurusunda
bulundum, 159 dosyayla suç duyurusunda bulundum. Bakınız, size şimdi okumak istiyorum. ASLAN POLAT (Erzurum) – Sarıyer’den oku. Sarıyer’den... HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Nevşehir Cumhuriyet Savcılığı, bu
milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için Meclise müracaat etmiş;
Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı, yine, bu milletvekilinin dokunulmazlığının
kaldırılması için Meclise müracaat etmiş; Aydın Kuşadası Cumhuriyet Savcılığı,
bu milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için Meclise müracaat etmiş;
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı, yine, bu milletvekilinin dokunulmazlığının
kaldırılması için Meclise müracaat etmiş; Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı, bu
milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için Meclise müracaat etmiş;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması
için Meclise müracaat etmiş; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı da bu
milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için Meclise müracaat etmiş. Ne
için etmiş; bakınız, devleti zarara uğratmak, devlet parası üzerinde irtikâpta
bulunmak, evrakta sahtecilik, zimmet, görevi kötüye kullanma; yine, aynı
şekilde, evrakta sahtekârlık, dolanlı iflas, zimmet... Değerli arkadaşlarım, eğer, o zaman, Grubunuz bu soruşturmaya oy vermiş
olsaydı, bugün, Sayın Kamalak Hocamın, Refah Partisi sözcüsünün “evet, getirin
buraya kaldıralım” demeye hakkı vardı; şu anda hakkı yoktur. (ANAP sıralarından
alkışlar, RP sıralarından “sana göre” sesleri) BAŞKAN – Sayın Dumankaya, o, soruşturma değildi; çünkü, soruşturma,
bakan hakkında isteniyor; yani, yanlış anlaşılmasın. HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, mal varlığı, örtülü
ödenek, bunların hepsi Turban gibidir; onlar da soruşturmaydı. Değerli arkadaşlarım, bugün, gerçekten çok önemli bir gündür. Bu önemli
günde, inşallah, söz veren dört partinin milletvekilleri, o attıkları imzaya
sahip çıkarlar, akşam, buradan, gönlümüz açık, kafamız dik olarak çıkarız ve o
zaman göreceksiniz ki, kamuoyu bizden bunu beklemektedir. Sadece bunu mu;
hayır. Hemen geleceğiz, Memurin Muhakematı Kanununu da değiştireceğiz. Neyle
ilgili; irtikâpla ilgili, neyle ilgili; yolsuzlukla ilgili, neyle ilgili;
hırsızlıkla ilgili, neyle ilgili; evrakta sahtekârlıkla ilgili... Öyle, il
idare kurulu karar aldı, adam hırsızlık yapmış hayır mahkemeye gitmesin dedi...
Memurin Muhakematı Kanununu değiştireceğiz. Hâkimlerle ilgili kanunu aynı
şekilde değiştireceğiz. Hatta, askeriyenin ilgili kanunu varsa onu da
değiştireceğiz. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar [!]) Onun için,
biz... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Hadi getirsene... HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Hele bir oy verin de, ondan sonra bunların
hepsini buraya getireceğiz. (RP ve DYP sıralarından gürültüler) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Getir de görelim. HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım... BAŞKAN – Arkadaşlar, rica ediyorum... Müsaade edin. HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Elbette tepki gösteriyorsunuz, bu
konuşmalarımdan alınmayın; çünkü, içinizde çok temiz arkadaşlarımız vardır. Bu
yolsuzluklardan, bu hırsızlıklardan rahatsız olan arkadaşlarımız vardır; ama,
yüreği vuranlar, “eğer, bu dokunulmazlıklar kalkarsa ben ne yapacağım, beni
mahkemede sürüm sürüm süründürecekler” diyenler de vardır. Sayın Kamalak dedi ki “milletvekillerimiz; eğer, bu şekilde mahkemelere
giderse Meclis çalışması yapamayacaklardır.” Hemen şunu belirtmek istiyorum: O
milletvekilleri, o kirli işlerle uğraşan milletvekilleri, Mecliste zaten
çalışmaz; Meclise gelmez onlar. Onların işi yolsuzluktur, nereden cebimi
doldururum, nereden karnımı doldururum; onların işi odur. (ANAP ve DSP
sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlarım, bugün, Anayasa Komisyonuna gittim. Arkadaşların
dediği gibi, 161 kişinin dokunulmazlığı burada bekliyor. Bunlar içerisinde öyle
eften püften suçlar vardır ki... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Dumankaya, süreniz bitti; 1 dakika süre daha veriyorum,
lütfen toparlayın efendim. HALİT DUMANKAYA (Devamla) – ...bunların buraya gelmesinin hiçbir manası
yoktur. Burada bir şey daha yapıyoruz: Belki, milletvekili bu suçu işlememiştir,
zan altında kalmaktadır; mahkemeye gidip, temizlenip, buraya gelir; o zaman
yüzü ak, alnı pak olarak burada aramızda dolaşır. Ben, bütün milletvekili
arkadaşlarımdan istirham ediyorum, bu anayasa değişikliğini yapalım. Anavatan
Partisinin 138 milletvekiliyle beraber -139 uncu da ben olmak üzere- bu teklife
olumlu oy vereceğiz. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dumankaya. MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, sayın hatip dört beş
sefer ismimi zikrederek konuşmamı çarpıttı. İzin verirseniz, açıklama yapmak
istiyorum. BAŞKAN – Size bir sataşma görmedim. MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Var efendim; izin verin... BAŞKAN – Hayır. “Mahkemeye gidenler” dedi. Aslında, Sayın Dumankaya,
orada Parlamentoyu biraz zan altında bırakacak bir konuşma yaptı; yani,
dinleyenlerde öyle bir izlenim yarattı ki, sanki bu Mecliste hırsızlar çok;
böyle gidip dışarılarda iş takip ediyorlar. Bu, Meclisin üyesine yakışmayacak
bir ifadedir. Bunları böyle konuşmamak lazım. Hepimiz de Türkiye Büyük Millet
Meclisinin mensubuyuz. Olabilir; 550 kişinin içinde bir veya iki kusurlu insan
varsa, bunun tüm milletvekillerine veyahut da Millet Meclisinin görüntüsünü
böyle kamuyounda zayıflatacak biçimde ifade edilmesi de kınanacak bir davranıştır.
MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Fazla meşgul etmem. BAŞKAN – Hayır, Sayın Hocam, sizinle ilgili bir şey söylenmedi. Rica
ediyorum... VI. –
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in,
İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması ÖMER BİLGİN (Isparta) – Sayın Başkan, sataşma var... BAŞKAN – Sayın Bilgin, sizin isminizden bahsedilmedi. ÖMER BİLGİN (Isparta) – Sayın Başkanım, dosyalar konusunda söz
istiyorum; sataşma var. BAŞKAN – Peki, Sayın Bilgin, kısa bir açıklama yapmak ve yeni bir
sataşmaya meydan vermemek üzere, buyurun. ÖMER BİLGİN (Isparta) – Sayın Başkanım, Meclisin değerli üyeleri; gönül
arzu ederdi ki, mahkemelere, adalete, savcılara güvenelim. Kalkıp da, adalete,
mahkemelere, savcılara, devletin adaletine intikal etmiş konularla ilgili,
burada, Yüce Meclisi meşgul etmemeliydi. Hatta, şahsımla ilgili, cumhuriyet
savcılıklarına suç duyurusunda bulunduğu konuları, temcit pilavı gibi, beş
yıldır söyleye, söyleye, söyleye o bıkmadı; ama, ben bıktım. Bu arkadaşımız, gayet güzel, kendisini burada tarif etti; bunu Yüce
Meclis gayet iyi biliyor, kendisini tarif etti; Türk Milleti de bunu gayet iyi
biliyor, İstanbul halkı da gayet iyi biliyor; Pendik’te, Kartal’da oturan halk
da bunu gayet iyi biliyor. Benim, bunu fazla söylememe gerek yok. BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Hırsızın kim olduğunu millet biliyor!.. BAŞKAN – Sayın Bilgin, tamam efendim; cevap verdiniz. ÖMER BİLGİN (Devamla) – Sayın Başkanım, bir cümle... BAŞKAN – Evet... ÖMER BİLGİN (Devamla) – Meclis araştırması komisyonu kuruldu. Meclis
araştırması komisyonunda kendisi komisyonun başkanı oldu. Bir insan, hem savcı,
hem hâkim olmamalıydı. Kendisine dedim ki... BAŞKAN – Sayın Bilgin, tamam efendim... ÖMER BİLGİN (Devamla) – Sayın Başkanım... BAŞKAN – Cümlenizi tamamlayın efendim... Lütfen, cümlenizi tamamlayın ve
yeni bir sataşmaya meydan vermeyin. Bakın, burada, Anayasa müzakere ediyoruz,
ciddî bir konu görüşüyoruz. ÖMER BİLGİN (Devamla) – Peki Sayın Başkan. Yüce Meclise şunu söylüyorum: Adalete, Hak’ka, hukuka, devletin
savcılarına, hâkimlerine, ben, sonuna kadar inanıyorum. Bunların hesabını da
her zaman vermeye hazırım. Kaldı ki, benim, Meclise 7 tane fezlekem gelmiştir.
Arkasından 3 tane fezlekeden sonra da, takipsizlik kararları gelmiştir.
İnşallah, en kısa sürede de diğerlerinin takipsizlik kararları gelecektir.
Benim alnım açık, hem de yıldızlara değecek kadar açık. (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından “Ooo!..” sesleri) BAŞKAN – Sayın Bilgin, tamam efendim... Teşekkür ederim. ÖMER BİLGİN (Devamla) –...Ama, bir gün gelecek... (Başkan tarafından hatibin mikrofonu kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Bilgin, tamam efendim... Sözünüzü kestim... ÖMER BİLGİN (Devamla) – Son sözümü söylüyorum. BAŞKAN – Sayın Bilgin, lütfen, iner misiniz... Tamam... Tamam... ÖMER BİLGİN (Devamla) – Sayın Başkan, ama... BAŞKAN – Tamam... Açıklama yaptınız. HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan... Sayın Başkan... BAŞKAN – Sayın Dumankaya, bir şey söylemedi; “kendisini tarif etti” dedi.
Herkes kendisini tarif ediyor; olabilir... Rica ediyorum... Anayasa gibi çok ciddî bir konuyu... HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, ben o arkadaşın ismini
söylemedim; niye başkası alınmadı da, hemen, o, üzerine alındı?.. BAŞKAN – Soruşturma dosyaları deyince onun anlaşıldığı belli. HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sonra, sadece Pendik değil, Türkiye tanır
Halit Dumankaya’yı. BAŞKAN – Tabiî, tabiî, herkes herkesi tanır. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 7. – Kütahya Milletvekili Mustafa
Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru
Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol
Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S.
Sayısı : 232) (Devam) BAŞKAN –Şahsı adına, son konuşmayı yapmak üzere, Sayın Recep Kırış. Buyurun Sayın Kırış. Süreniz 10 dakika efendim. RECEP KIRIŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime
başlarken, hepinizi, Büyük Birlik Partisi ve şahsım adına saygıyla
selamlıyorum. Muhterem arkadaşlar, biz, şu anda gündemde olan ve konuşulmakta olan
Anayasanın 83 üncü maddesinin değiştirilmesine yönelik teklifi, geneli
itibariyle ve ana hatları itibariyle, bir defa, olumlu buluyoruz; çünkü, şu
anda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, hiçbir zaman rüşveti, irtikabı, yolsuzluğu
koruyan bir yer gibi görülemez ve gösterilemez. Dolayısıyla, milletvekilliği
dokunulmazlığı sınırlandırılmalı ve Meclis elbette ki aklanmalı, Meclisin
itibarı korunmalı, rüşveti, irtikâbı, yolsuzluğu hep birlikte karşımıza alarak,
bunların üzerine gitmeli ve bu konuda
üzerimize düşeni mutlaka yapmalıyız. Değerli arkadaşlar, bu genel hususları ifade ettikten sonra, teklifte
yer alan; ama, aslında teklifte değil, mevcut mer’î olan maddede de -83 üncü
maddede- var olan ve mahzurlu olan bir hususu burada takdirlerinize sunmak
istiyorum; o da üçüncü fıkrayla ilgilidir. Yukarıda genel hükümler ifade
ediliyor, teklif önünüzdedir. “Seçimden önce veya sonra bir milletvekili
Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve
yargılanamaz.” Üçüncü fıkrasında “şu kadar ki, ağır cezayı gerektiren
cürümlerde suçüstü hali, zimmet, irtikap” vesaire deniliyor. Değerli arkadaşlar, “ağır cezayı gerektiren cürümlerde suçüstü hali”
kavramına dikkatinizi çekiyorum. Bu kavram, oldukça geniş bir kavram. Hukukçu
arkadaşlara incelettik. Dedik ki, ağır cezayı gerektiren cürümler nelerdir?
Evvela bunları bilelim ki, bunlarda suçüstü hali neler olabilir. Önümüze bir
döküm çıkardılar; Türk Ceza Kanununun 125 inci maddesinden tutun da, işte bir
sürü madde. Aşağı yukarı, ağır cezayı gerektiren maddeler, Türk Ceza Kanununun
yarısını alıyor. Dolayısıyla, bunlara ilişkin, herhangi bir milletvekiliyle
ilgili, bir yerde suçüstü işlemi yapılarak, Meclisin kararına gerek olmadan,
mevcut hale göre işlem yapılabilir ve milletvekili tutuklanabilir. Çünkü,
bakınız, Türk Ceza Kanununda ağır cezayı gerektiren hallerde neler var, birkaç
tane misal vereceğim. Mesela, Türk Ceza Kanunu madde 136 “...gizli kalması
lazımgelen malûmatı ifşa...” Değerli arkadaşlar, zaman zaman, maalesef,
devletin çivisi âdeta çıkarılmakta, o kadar garip işler olmakta ki... Diyelim
ki, Millî Güvenlik Kurulunda şunlar görüşüldü diye, köşe yazarları yazıyor,
gazeteler de yazıyor; ama, sözgelimi, bir yerde, bir arkadaşımız bunlardan
bahsetse, gizli kalması gereken sırları ifşadan dolayı -çünkü, cezası ağır
hapistir- herhangi bir savcı soruşturma başlatabilir ve o milletvekili arkadaşı
tutuklayabilir. Bu konuyla ilgili, Meclisin kararına gerek yok. Başka; bakın, Türk Ceza Kanunu madde 159/1: Hükümetin manevî şahsiyetini
alenen tahkir ve tezyif etmek. Değerli arkadaşlar, hepimiz siyaset yapıyoruz.
Bugün iktidarda olanlar yarın muhalefet, bugün muhalefette olanlar yarın
iktidarda olabilir; mesele, iktidar, muhalefet meselesi değil. Hakikaten,
milletvekilleri olarak her türlü yolsuzluğun üzerine gidelim, parlamentonun
itibarını koruyalım. Fikir hürriyetini, ifade hürriyetini ve temel hak ve
özgürlükleri sonuna kadar müdafaa etmek, demokrasiyi, demokratik rejimi sonuna
kadar müdafaa etmek, millî iradeye toz kondurmamak mecburiyetindeyiz. Herhangi bir milletvekili arkadaşımızın bir yerde yapmış olduğu konuşma,
pekâlâ oradaki savcı tarafından, Hükümetin manevî şahsiyetini tahkir ve tezyif
diye nitelendirilebilir; savcı, anında “ben soruşturma açtım” diyebilir ve
“lüzum görerek ben tutukladım” diyebilir. Meclisin kararına gerek yok; çünkü,
cezası ağır hapistir. Dolayısıyla, 24 saat içerisinde suçüstü işlemi yapılmak
suretiyle, o arkadaşımız tutuklanabilir; ondan sonra ayıkla pirincin taşını. Yine ağır cezayı gerektiren suçlardan başka birini söyleyeceğim; Türk
Ceza Kanunu madde 311/1: Suç işlemeye alenen tahrik etmek. Bakın, dikkatinize
arz ediyorum; suç işlemeye alenen tahrik etmek. Değerli arkadaşlar, geçmişte,
ister sağ görüşlü olsun ister sol görüşlü olsun birçok arkadaşımız_ Hele,
maalesef, zaman zaman hukukun, yargının siyasal etkilere maruz kalması sonucu,
diyelim ki, oradaki solcu bir arkadaşımızsa, kendi görüşüne belki ters bir
insan tarafından “senin bu konuşman, halkı alenen suç işlemeye tahrik ve
teşviktir” diyerek dava açabilir veya tersi, başka bir görüşten bir
arkadaşımızsa ve oradaki savcı onun görüşüne tersse, diyelim ki, Sayın Deniz
Baykal bir konuşma yapıyor, diyor ki: “Bu zamlar zulümdür; buna razı olunamaz.”
Pekâlâ, bir savcı, sizin bu yaptığınız konuşma, halkı alenen suç işlemeye
tahrik, teşviktir; cezası da ağır hapistir deyip, o lider hakkında yahut o
siyasî hakkında Meclisin kararı olmadan tutuklama yoluna gidebilir. Ne yapmak lazım? Biz, bir önerge verdik bu konuyla ilgili; o maddeyi şöyle değiştiriyoruz, diyoruz ki:
Şu kadar ki, ölüm cezasını gerektiren cürümlerle, adam öldürme, zimmet,
ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye
kullanma, dolanlı iflas, kaçakçılık, resmî ihale ve alım-satımlara fesat
karıştırma cürümlerinden dolayı bir milletvekilinin sorguya çekilmesi ve
yargılanması için Meclisin kararı aranmaz. “Bu hallerde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı durumu hemen ve doğrudan
Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır; ancak, bu hallerde de, suç
işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz ve
tutuklanamaz.” Değerli arkadaşlar, ortada bir suç varsa, bir rüşvet varsa, bir
yolsuzluk varsa ya da diyelim ki, biraz önce söylediğim cinsten bir suç iddiası
varsa, soruşturma açılsın, milletvekili arkadaş gitsin, ifade versin, dava
başlasın; ama, Meclisin kararı olmadan, o milletvekilinin tutulması ya da
tutuklanması olmasın; çünkü, aksi takdirde, burada, en önemli oylamalarda, bir de
bakarız ki, bir sayın milletvekilimiz veya bir grup milletvekili, şu söylediğim
nedenlerden dolayı ve başka nedenlerden dolayı, cezası ağır cezayı gerektiren
bir suç işlemiştir ve hakkında suçüstü hükümleri uygulanmıştır denilerek
tutuklanabilir ve Meclisin kararı olmadan, bir de bakarız ki, arkadaşımızı bir
tutukevinde buluruz. Bunu, ben, grup başkanvekili arkadaşlarımla da konuştum, muhtelif
partilerden arkadaşlarla da konuştum. Hukukun, son derece iyiniyetle ortaya
konulmuş esasları, zaman zaman, siyasal etkilerle yahut başka maksatlarla
istismar da edilebiliyor. Buna, elbette ki, mani olmak fevkalade önemlidir
diye, daha çok, hep olumlu görüşler beyan ettiler. Eğer, bu şekilde mesele halledilirse, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu
olumlu adımı atmak suretiyle halkımızın bizden beklentilerine cevap vermiş olur
ve milletvekili dokunulmazlığı sınırlandırılmış olur. Böylece, Meclis, kim suç
işlemişse “buyurun, yargıda herkes hesabını versin; biz, Meclis olarak, elbette
ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarından yanayız” demiş olur ve
milletimizin bizden beklentilerine cevap vermiş oluruz. Diğer taraftan da,
görüşlerimiz ne olursa olsun, demokrasiyi, millî iradeyi, fikir hürriyetini,
fikri ifade hürriyetini sonuna kadar korumuş oluruz ve zannediyorum, üzerimize
düşen de budur. Değerli arkadaşlar, demokrasi, hukuk, fikir hürriyeti ve fikrin ifadesi
hürriyeti, hepimize ve her zaman lazımdır. Yani, bugün, bize karşı böyle bir
şey olmaz filan diye meseleye yaklaşmak yanlıştır. Genelde düştüğümüz hata
budur. Biz, çoğu zaman, çifte standart içerisinde oluyoruz. Yani, kendimize,
hak, hukuk, hürriyet lazım geldiği zaman bunları ifade ediyoruz; ama, başkasına
bu haksızlıklar yapıldığı zaman sesimizi çıkarmıyoruz; bir süre sonra
bakıyoruz, aynı haksızlıklar, dönüyor, bize de yapılır hale geliyor. Bu mesele, sağ-sol meselesi değildir. Bu mesele, partizan bir bakışla
ele alınması gereken mesele değildir. Ben, Refah Partili arkadaşlarımızın da bu
konudaki görüşlerini yeniden gözden geçirmelerini diliyorum. Bu meseleye hep
birlikte destek olalım; ama, bu yanlışı da düzeltelim. Hem yolsuzluklara karşı
çıktığımızı ortaya koyalım hem de demokrasiyi, hukuku, hukukun üstünlüğünü,
fikri ifade hürriyetini, muhalefet hakkını ve hürriyetini sonuna kadar
savunalım diyorum. Değerli arkadaşlar, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kırış. Sayın milletvekilleri, anayasa değişikliğine ilişkin kanun teklifinin
tümü üzerindeki müzakere sona ermiştir. Teklifin maddelere geçilmesinin oylaması gizli oyla yapılacaktır. Gizli
oylama şu şekilde olacaktır: Sol tarafımdaki Divan Üyesi arkadaşım, ismi okunan
milletvekiline bir zarf ve o zarfla bebaber üç tane pul verecektir. Bu pulların
biri kırmızı, biri beyaz, biri de yeşil; kırmızı “ret” anlamında, beyaz “kabul”
anlamında, yeşil de “çekimser” anlamında kullanılacaktır. Üç pulu ve mühürlü
zarfı alan arkadaşımız gizli oy kabinine girecek, gizli oy kabini içerisinde,
tercih ettiği oyu zarfın içerisine koyacak, zarfı kapatacak, kalan iki pulu da
orada bulunan ıskarta kutusuna atacak, daha sonra kabinden dışarı çıkacak ve
kürsünün sağ tarafındaki Kâtip Üye arkadaşımızın önüne konulacak kutuya oyunu
atacaktır. Biliyorsunuz, Anayasamızın 175 inci maddesi, anayasa değişikliklerinin
gizli oyla yapılacağını amir bulunmaktadır. Anayasa değişikliği, herkesin
vicdanına göre değerlendirmesi gereken bir konudur. O bakımdan, bütün
arkadaşlardan rica ediyorum, gizliliğe riayet edelim, herkes kendi vicdanına
göre karar versin. Eğer, gizliliği ihlal eden bir davranışı fark edersem,
oylamayı keseceğim; bunu da herkesin bilmesini istiyorum. (RP sıralarından
alkışlar, ANAP sıralarından gürültüler) Rica ediyorum efendim; siz Anayasaya sadakat yemini etmediniz mi?.. Rica
ediyorum... Değerli arkadaşlar, hiç kimsenin itiraz etmesine gerek yok. Maddelere geçilmesi için, Anayasamızın 175 inci maddesine göre, beşte üç
oy gerekmektedir; yani, 330 kabul oyuyla mümkündür. Eğer 330 veya daha fazla
kabul oyu çıkmazsa, teklif reddedilmiş sayılır. DEVLET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın Başkan, gizliliği
sağlamak yönünde bir konuyu arz etmek istiyorum. BAŞKAN – Buyurun efendim. DEVLET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın Başkan, gizliliğin
sağlanması bakımından, kabin içerisine kırmızı, beyaz ve yeşil pullardan yeterli miktarda konulacak olursa, daha
iyi olur. BAŞKAN – Aynı şey efendim, üç tane pul vereceğiz; üç pulun birisi
kırmızı, birisi beyaz, birisi de yeşil. Sayın milletvekili arkadaşımız hangi
renk oy kullanmak istiyorsa o pulu zarfın içerisine koyacak, diğerlerini
ıskarta kutusuna atacak ve ondan sonra, zarfı kapatacak; gelecek, buradaki
kutuya atacak. En güzel gizlilik budur efendim. Oylamada sayın genel başkanlar, isterlerse, öncelikle oy
kullanabilirler. İkincisi; Plan ve Bütçe Komisyonu Sayın Başkanı, gönderdiği bir pusulada
diyor ki: “Plan ve Bütçe Komisyonumuzun yoğun bir programı var. Bu programa
devam etmek zorundayız.” Ben, Sayın Başkanın bu talebini de yerinde görüyorum.
Bu itibarla, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerinin öncelikle oy
kullanmalarını sağlayacağım. Hiçbir surette, adı okunmayan milletvekili kürsüye gelemez. Sayın Mahmut Erdir, Sayın İhsan Çabuk ve Sayın Mehmet Batallı da,
mazeretleri olduğunu bildirmişlerdir; onlara da bir öncelik vereceğim. Sayın milletvekilleri, anayasa değişikliği çok ciddî bir iştir;
herkesin, bu ciddiyet içinde oylamanın yapılması konusunda gerekli gayreti
göstermesini rica ediyorum. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir şey arz edebilir miyim? BAŞKAN – Buyurun efendim. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Değerli Sayın Bakanın ne ifade etmek
istediğini anlamamız mümkün olmadı; ancak, bu gizliliğin tam olabilmesi
açısından, oylamada pulların dışarıya taşınmamasını... BAŞKAN – Hayır efendim, zaten, pullar, orada, gizli yerde atılıyor.
Zarfla çıkılıyor ve zarfın içinde ne olduğunu kimse görmüyor. Efendim, gizlilik konusunda, siz, hiç merak etmeyin. Oylama uzun süreceği için, Divan Üyesi arkadaşımızın oturarak okumasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın genel başkanlar öncelikle oy kullanmak istiyorlar mı? Evet, sayın genel başkanlardan başlayalım. Sayın Bülent Ecevit, buyurun efendim. Sayın Çiller, zatıâliniz de gelebilirsiniz efendim. MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz... BAŞKAN – Hayır efendim... MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, ben, burada Grup Başkanıyım; genel
başkanı temsil ediyorum. BAŞKAN – Hayır, genel başkanı siz temsil etmiyorsunuz. MAHMUT YILBAŞ (Van) – Efendim, Grup Başkanıyım. Ne farkım var benim
onlardan... BAŞKAN – Lütfen, Sayın Yılbaş, yerinize gider misiniz... MAHMUT YILBAŞ (Van) – Oyumu kullanacağım Sayın Başkan... BAŞKAN – Hayır efendim, grup başkanvekillerine o hakkı tanımadım.
Lütfen, oturur musunuz yerinize... MAHMUT YILBAŞ (Van) – Niye böyle yapıyorsunuz allahaşkına; yapmayın
lütfen... Ben grup başkanvekili değil, Grup Başkanıyım; genel başkanı temsil
ediyorum. BAŞKAN – Peki, genel başkanı temsil ediyorsunuz madem, buyurun. Arkadaşlar, lütfen, biraz sabır gösterin; hiç pusula göndermeyin. Ben,
ayrıcalık tanıyacağım kişileri belirttim; bundan sonra da kimseye ayrıcalık
tanımıyorum. Sayın Baykal, buyurun. Sayın Özal da genel başkan, buyurun. Sayın Başbakan, buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar, Anayasaya sadakat hepimizin görevidir.
Anayasa, gizli oylamayı niye koymuş? (RP sıralarından gürültüler) Efendim, her şeyden önce, genel başkanlar Anayasaya
sadakat göstermek zorunda. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Eğer maddelere geçilmesi kabul edilirse, müzakerelere
devam edeceğiz. Efendim, İhsan Çabuk arkadaşımızı çağıralım.. Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonu listesini
vereyim, sırayla okusunlar. MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkanım, bu,
maddelere geçiş oylaması; bundan sonra, maddelerin oylamasına mı geçeceğiz? BAŞKAN – Tabiî, maddeleri müzakere edeceğiz. MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Onu izah edin efendim. BAŞKAN – Efendim, zaten, maddelere geçilmesi kabul
edildikten sonra, maddeleri bugün müzakere edeceğiz; ikinci müzakereyi, 48 saat
sonra yapacağız; 1 inci maddenin kabulü de açık oylamaya tabi. MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Onu izah edin. BAŞKAN – Herkes bilir canım artık. Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşların öncelikle oy
kullanmaları için isimlerini okutuyorum: İ. Ertan Yülek (Adana) Sait Açba (Afyon) Aslan Polat (Erzurum) Nurettin Kaldırımcı (Kayseri) Mustafa Ünaldı (Konya) Cevat Ayhan (Sakarya) Abdüllatif Şener (Sıvas) Mustafa Küpeli (Adana) Süleyman Hatinoğlu (Artvin) Ataullah Hamidi (Batman) Abbas İnceayan (Bolu) Ertuğrul Yalçınbayır (Bursa) Mustafa Balcılar (Eskişehir) Hüseyin Yayla (Hatay) Refik Aras (İstanbul) Esat Bütün (Kahramanmaraş) Şinasi Altıner (Karabük) Hayrettin Uzun (Kocaeli) Miraç Akdoğan (Malatya) Süleyman Çelebi (Mardin) Mustafa Bahri Kibar (Ordu) Biltekin Özdemir (Samsun) Yıldırım Aktürk (Uşak) Mustafa Çiloğlu (Burdur) Halil Yıldız (Isparta) Doğan Baran (Niğde) Ertuğrul Eryılmaz (Sakarya) Aydın Tümen (Ankara) Metin Şahin (Antalya) Cafer Tufan Yazıcıoğlu (Bartın) Ali Rahmi Beyreli (Bursa) Çetin Bilgir (Kars) Hadi Dilekçi (Kastamonu) Necdet Tekin (Kırklareli) Hilmi Develi (Denizli) Algan Hacaloğlu (İstanbul) Ali Topuz (İstanbul) Turhan Arınç (İzmir) Cemal Alişan (Samsun) Hasan Çağlayan (Çorum) BAŞKAN – Adana İlinden başlayarak, normal oy kullanma
işlemine devam ediyoruz. Uğur Aksöz... BAŞKAN – Çevre Bakanı İmren Aykut’un yerine, Devlet
Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen oy kullanacaktır. (Oyların toplanmasına devam edildi) Muhammet Polat... BAŞKAN – Başbakan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakanı
Sayın İsmet Sezgin’in yerine, Devlet Bakanı Sayın Rifat Serdaroğlu oy
kullanacaktır. (Oyların toplanmasına devam edildi) Ali Şevki Erek... BAŞKAN – Sayın Mehmet Salih Yıldırım, Sayın Metin Gürdere’ye de vekâlet
ediyor. (Oyların toplanmasına devam edildi) BAŞKAN – Genel Kurul salonunda olup da oyunu kullanmayan sayın üye var
mı efendim? Yok. Oylama işlemi bitmiştir. Oy kutuları kaldırılsın. (Oyların ayırımına başlandı) AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkanım, sayım tamamlandıktan sonra,
fakat, bir Parlamento tasarrufu olarak, neticenin karara bağlanmasından ve
ilanından önce hangi nisabın uygulanacağı noktasında, İçtüzüğün 63 üncü maddesi
çerçevesinde bir usul tartışması açılmasını istiyorum. (CHP sıralarından “doğru
diyor” sesleri) BAŞKAN – Sayın İyimaya, Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz. Bakın, bu
Meclis 1993 yılında Anayasa değişikliğini yapmış, 1995 yılında Anayasa
değişikliğini yapmış. Aynı İçtüzük, aynı Anayasa... Bakın, orada, 1993
tarihinde Başkan şunu diyor: “Şimdi teklifin maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunacağız. Oylama, Anayasanın 175 inci maddesi gereğince gizli oyla
yapılacaktır. Maddelere geçilmesinin kabulü için, Anayasanın öngördüğü üye
tamsayısının beşte üçünün oyu, yani, asgarî 270 oy aranacaktır. 270’in altında
kabul oyu çıktığı takdirde maddelere geçilmesi reddedilmiş sayılacaktır.” Bu,
1993’te yapılan... AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Sayın İyimaya, bir dakika canım... YAŞAR OKUYAN (Yalova) – O zaman yanlış yapılmışsa, şimdi de yanlış
yapılması mı gerekir?! BAŞKAN – Efendim, bilmiyorum, belki de geçilmesi kabul edilecek. Efendim, daha tartışma açmadım, arkadaşımıza cevap veriyorum. Yine, 1995 yılında anayasa oylaması yapılırken, oturumu yöneten Sayın
Başkan diyor ki: “Anayasanın 175 inci maddesine göre, maddelere geçilebilmesi
için 270, yani, beşte üç kabul oyu verilmiş olması gerektiğini ihtiyaten ifade
ediyorum.” Zaten, biz de başlangıçta onu ifade ettik. İnşallah, buna hiç
ihtiyaç kalmadan maddelere geçilmesi kabul olur. UĞUR AKSÖZ (Adana) – Sayın Başkan, biz de aynı konuda usul tartışması
açılmasını istiyoruz. BAŞKAN – Efendim, sizin “açın” demeniz bir şey değil ki... Anayasayı
değiştiremeyiz ki... UĞUR AKSÖZ (Adana) – Geçmişte ne uygulanırsa uygulansın, biz, bugün bunu
istiyoruz. BAŞKAN – Efendim, sonuç açıklansın da bir bakalım, ondan sonra. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Nereden çıkıyor bu?! Gönlünüz istiyorsa,
İçtüzüğü değiştirirsiniz, gelirsiniz ona göre yaparsınız. BAŞKAN – Efendim, iktidar partisine mensup bir divan üyesi arkadaşımız
varsa, o da buraya gelsin; daha rahat olur. Yok mu divan üyesi bir arkadaşımız; çağıralım efendim. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bir şey olmaz Sayın Başkan; orada ne
yapılıyorsa bellidir. METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Ahmet
İyimaya usul tartışması açılmasını talep etti. İçtüzüğün 63 üncü maddesine
göre, böyle bir talep olduğunda, Başkanın, doğrudan doğruya 63 üncü maddenin
ikinci fıkrasını işleme koyması gerekir. Burada takdir hakkı veya resen karar
verme hakkı olmadığı kanaatindeyim. Kanaatimi arz ettim. BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Usul tartışması belirsizlikler için;
burada yapılmış, iki defa Anayasa müzakeresinde kabul edilmiş. YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Burası ne yazıyor? BAŞKAN – Bunun yorumu o işte... METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – İçtüzük öyle demiyor. UĞUR AKSÖZ (Adana) – Sayın Başkan, bir şey söyleyeceğim. 1995’i aynen
uyguluyorsanız, 1995’te, burada Sayın Bakan oturmuştu; şimdi, Sayın Bakan yok.
Şimdi, niye uygulamadınız? BAŞKAN – Efendim, Sayın Bakan geçen birleşimde bulunmadı. Artık,
ikincisinde aranmaz. Kaldı ki, Anayasa Meclisin işidir... UĞUR AKSÖZ (Adana) – 1995’te Bakan vardı. BAŞKAN – Şimdi, niye tartışıyoruz ben anlamıyorum. Niye bu kadar
kuşkunuz var?! AHMET PİRİŞTİNA (İzmir) – 1995’te Tasnif Kurulu kurulmuştu Sayın Başkan. BAŞKAN – Hayır efendim; Tasnif Kurulu olur mu?! Oy sayma işi, Divanın
işidir; yani, herkes ağzına geleni keyfî söylüyor; olur mu yahu?! Bırakın da
burayı biraz biz yönetelim canım. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Tezahürat yapmayın arkadaşlar. (RP sıralarından alkışlar) ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, milletvekili ve grupların, geçmişteki
uygulamaların Anayasaya aykırı olduğu konusunda ciddî bir... BAŞKAN – Efendim, benim uygulamam aykırı olursa, Başkanlık Divanına
getirirsiniz yahut da Danışma Kurulunda tartışırsınız. Bir açıklansın da... ÖNDER SAV (Ankara) – Oraya gelmesin, burada çözülsün istiyoruz. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Dinlesenize Sayın Başkan... Grup Başkanvekili
konuşuyor, dinlemiyorsunuz. BAŞKAN – Efendim, dinledim beyefendiyi. Canım, daha tartışma açmadık; oy
sayımı devam ediyor; arkadaşlarınızın herbirisi bir taraftan laf söylüyor;
olmaz ki yani canım! ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Konuşmaktan dinlemeye fırsat bulamıyorsunuz. BAŞKAN – Efendim, ben tartışma açmadım ki, arkadaşın bir şey söyledi,
ben de fikrimi söyledim; ben fikrimde katiyim. İki tane ana uygulamamız var.
Bugün yeniden Anayasa mı yapacağız?! ÖNDER SAV (Ankara) – Yeniden Anayasa yapmayacağız, yanlışlığı
düzelteceğiz. BAŞKAN – Efendim, tartışma açmadım diyorum. (Oyların ayırımına devam edildi) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü
Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin maddelerine geçilmesinin
gizli oylamasına 517 sayın milletvekili katılmış; kabul 300, ret 198, çekinser
6, boş 5, geçersiz 8 oy kullanılmıştır. Şimdi, İçtüzüğümüzün 144 üncü maddesine göre, Başkan, oy sonuçlarını
ilan eder. Ancak, ben, bu oy sonucunun ne anlama geldiği konusunda grup
başkanvekilleriyle bir istişare yapmak üzere, ara vermek istiyorum. Ne kadar ara vereyim? SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, ne demek istediğiniz
anlaşılmadı. BAŞKAN – Efendim, arkadaşlarımızın bir kısmından yoğun bir talep var. Ben
fikrimi daha önce ilan etmiştim; fakat, şimdi, şu sonuca göre, maddelere
geçilip geçilmemesi konusunda bir beyanatta bulunmadan önce, grup
başkanvekilleriyle bir istişare yapacağım. Yani, o bakımdan... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, uygulamalar açık, orta
yerdeyken... BAŞKAN – Hayır, uygulamada bir
terslik yok. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır... BAŞKAN – Sayın Kapusuz, daha fikrimi söylemedim. Ben, aslında,
başlangıçta... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – İlan ettiniz efendim. BAŞKAN – Efendim, söyledim de... Bu, kamuoyunca çok etkisi altında
kalınan bir konudur. Bir şey de kaçırdığımız yok. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bir dakika... Grup başkanvekilleri... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Efendim, Sayın Kapusuz, tartışma açmadım. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, tartışmaya lüzum yok. BAŞKAN – Ben, İçtüzüğün 144 üncü maddesine göre, oylama sonucunu
açıkladım; ama, buna göre “maddelere geçilmesi kabul edilmiştir” veya “kabul
edilmemiştir” ibaresini kullanmak için, birleşime ara vereceğim. UĞUR AKSÖZ (Adana) – Sayın Başkan, bir teklifim var. BAŞKAN – Buyurun. UĞUR AKSÖZ (Adana) – Birleşime ara vereceğinize usul tartışması açsanız,
2 lehte 2 aleyhte söz verseniz, aleni tartışsak olmaz mı? BAŞKAN – Efendim, grup başkanvekilleriyle bir konuşalım, ondan sonra... Peki, ne kadar ara vereyim? (“Yarım saat” sesleri) Birleşime yarım saat ara veriyorum. Kapanma Saati: 20.30 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati:
21.55 BAŞKAN: Başkanvekili
Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER:
Ali GÜNAYDIN (Konya), Zeki ERGEZEN (Bitlis) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16 ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 7. – Kütahya Milletvekili Mustafa
Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru
Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol
Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S.
Sayısı : 232) (Devam) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, daha önce, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun
Teklifinin maddelerine geçilmesi sonucunda yapılan gizli oylamanın miktarlarını
açıklamıştım; ancak, bu gizli oylamanın sonucunun ne olacağı konusunda gruplar
arasında çok ciddî bir tereddüt olduğu için, çok da önemli bir konu olduğu
için, bunun tek başına sorumluluğunu da üzerime almamak için, bir yarım saat
ara verdim. (CHP sıralarından “Bir saat” sesleri, gürültüler) Efendim, rica ediyorum... Tabiî, anladım da; yani,
yarım saat; ama, biz, gittik, orada çalıştık; Sayın Meclis Başkanımızın
başkanlığı altında, grubu olan partilerin grup başkanvekilleriyle olayı
tartıştık. AYDIN GÜVEN GÜRKAN (İzmir) – Açar, Genel Kuruldan izin
alırsınız. BAŞKAN – Efendim, o, benim takdirime kalan bir şeydir. AYDIN GÜVEN GÜRKAN (İzmir) – Takdirinize kalmış değil. BAŞKAN – Sayın Gürkan, ben, bunları en iyi bilen
insanlardan birisiyim. Geçmişte de bu böyle yapıldı. Tartıştık efendim. O,
Genel Kurulun görevinin, orada, Danışma Kurulu niteliğindeki bir görevin devam
edilmesiydi. Genel Kurul tatil edilmedi ki. Sayın milletvekilleri, oylama sonucunda, 517 sayın
milletvekili oylamaya katılmış; kabul 300, ret 198, çekimser 6, boş 5 ve
geçersiz 8 üye suretiyle bir oylama sonucu çıkmıştı. Ben, bu teklifin oylamasına geçerken, geçmişte yapılan
açıklamalarda, tasarının maddelerine geçilmesi için beşte üç çoğunluk aranması
gerektiği yolunda bir beyanda bulunmuştum da; ancak, son yaptığımız
müzakerelerde, İçtüzüğün 94 üncü maddesindeki, anayasa değişikliklerinin
maddelerinin ve son tümünün kabulündeki gizli oylamada beşte üç gibi bir
açıklama yapılması karşısında, bunun, başlangıçtaki gizli oylamanın, hatta,
gizli oylama bile olmasına da gerek yok, bir salt çoğunlukla, toplantıya
katılan milletvekillerinin salt çoğunluğuyla maddelerine geçilebileceği
inancına vardım. (ANAP sıralarından alkışlar) Bir dakika efendim... Rica ediyorum... Bu konuda, Genel Kurulun da hakemliğine başvurmak
durumunda kalıyorum. Bu itibarla, bu konuda bir usul tartışması açmak
istiyorum. VII. – USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER 1. – Anayasa değişikliği teklifinin
birinci görüşmesinde, teklifin maddelerine geçilmesi hususunun onaylanması
sırasında beşte üç çoğunluk aranmasının zorunlu olup olmadığı hususunda BAŞKAN – Usul tartışmasının konusu şu: Anayasa değişikliği teklifinin
birinci görüşmesinde, maddelerine geçilmesinde, beşte üç çoğunluk mu gerekli;
yoksa, oylamaya katılanların salt çoğunluğu mu gerekli? Bu konuda benim şu
andaki kararım, salt çoğunluğun gerekli olduğu yolundadır. Bu hususta bir usul tartışması açıyorum; lehte ve aleyhte ikişer
arkadaşa söz vereceğim. UĞUR AKSÖZ (Adana) – Lehinde söz istiyorum Sayın Başkan. OYA ARASLI (İçel) – Lehinde söz istiyorum. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, her şeyden önce, usul yönünden
böyle bir tartışmayı açamazsınız; çünkü, açık Anayasa hükmü, İçtüzük hükümleri,
1993, 1995 uygulamaları orta yerde iken, siz de bu birleşimin başında, bu işi
böyle yapacağınızı ilan ettiğiniz halde... BAŞKAN – Uygun görürseniz, düşüncenizi kürsüden... (RP sıralarından
gürültüler) SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Müsaade edin efendim. Bu müzakereyi açamazsınız. Başlangıçta ilan ettiniz. Hiçbir gruptan
-görüşmeler sırası dahil olmak kaydıyla- oylamanın sonuna yaklaşılıncaya kadar
hiçbir talep gelmemiştir. NİHAT MATKAP (Hatay) – Gelmediğini nereden biliyorsun? BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyin, rica ediyorum... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Geneli üzerindeki görüşmeler yapılmıştır,
oylamaya geçilmiştir; 330 oyun aranacağı da açık bir şekilde, gizli
olacağı zımnen, Genel Kurul tarafından
kabul edilmiş, oylama yapılmış, oylamanın sonucu da ilan edilmiştir. Böyle bir
durumda, kamuoyu baskısından ve Parlamentodaki parmak sayısının fazlalığından,
ne Anayasa değişikliği ne İçtüzük değişikliği yapılmadan, siz, böyle bir
uygulamaya geçemezsiniz. Bu yapmış olduğunuz işlem, esastan da, usulden de,
kesinlikle tatbikatta da mümkün olmayan bir uygulama olacaktır. Kesinlikle,
Parlamento olarak, sizin bu tavrınızı kabul etmiyoruz. ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Sen Parlamento musun?! SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Böyle bir usul açıklaması da yapamazsınız.
Sonuç ortadadır. (Gürültüler) BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bir dakika... Sayın Kapusuz, düşüncenizi söylediniz... Sayın Aksöz, lehte mi, aleyhte mi efendim? UĞUR AKSÖZ (Adana) – Lehte. BAŞKAN – Lehinde, Sayın Aksöz; buyurun efendim. Süreniz 10 dakika. (ANAP sıralarından alkışlar) UĞUR AKSÖZ (Adana) – Değerli arkadaşlar, Anayasa değişikliği konusunda,
maddelere geçilmesi için bir oylama yapılmış ve 300 kabul, 198 ret oyu
çıkmıştır. İçtüzüğümüz çok açıktır, hiç tartışmaya bile gerek yoktur; aynen
okuyorum: “Madde 94.– Anayasada değişiklik tekliflerinin birinci ve ikinci
görüşmelerinde, maddelerin kabulü ile ikinci görüşmenin sonunda tümünün kabulü
üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyu ile mümkündür.” Yani, burada, maddelere geçilmesi beşte üçle mümkündür demiyor; sadece,
maddelerin kendileri tek tek görüşülürken, orada beşte üç ararım; bir de,
maddeleri bitirirsiniz, en son, tümü oylanırken beşte üç ararım diyor. 94 üncü
madde çok açık, hiç tartışmaya bile gerek yok. EMİN KUL (İstanbul) – 93’ü de oku. UĞUR AKSÖZ (Devamla) – Şimdi, peki, böyle olunca ne olacak; 94 üncü
madde böyle olunca ne yapacağız; 93 üncü maddeye bakacağız. 93 üncü maddede
deniliyor ki: “Anayasa değişiklik teklifleri, diğer kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesindeki usule tabidir.” Yani, maddelere geçilmesi,
kanunlardaki usule tabi. Kanun nedir; katılanların yarıdan fazlası eğer kabul
oyu vermişse, o kanun tasarı veya teklifinin maddelerine geçilir. İşte, burada
da, 300 kabul, 198 ret oyuyla maddelere geçilmesi kabul edilmiştir. Değerli arkadaşlar, bunun hiç tartışılacak tarafı da yoktur, İçtüzük çok
açıktır. Sayın Başkan daha önceki konuşmasında, burada, önceki oturumda demişti
ki “1995’te böyle yapılmıştı, 1993’te böyle yapılmıştı.” Ancak, size şunu
hatırlatmak istiyorum: Benim dayandığım bu 94 üncü madde, 16 Mayıs 1996
tarihinde 424 numaralı Meclis kararıyla değiştirilmiştir. Bakın, tekrar ediyorum; Sayın Başkanın daha önce söylediği, “efendim,
1993’te, 1995’te böyleydi” dediği konuda dayandığı madde, 16 Mayıs 1996 tarihli
ve 424 sayılı Meclis kararıyla değişmiştir. Demek ki, bu madde 1996’da geldi;
1996’da gelen maddenin, artık, 1993’e, 1995’e emsali olur mu arkadaşlar? 94
üncü madde çok açıktır; maddelere geçilmesinde çoğunluk yeterlidir,
tartışılacak hiçbir taraf yoktur. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) Sayın Refah Partisinin bu tutumunu da bütün milletin gözü önünde
teessüfle karşılıyorum. (RP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Bu kadar direnmeleri de uygun değildir. (RP sıralarından gürültüler) Teşekkür ediyorum. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bu konuşmasını kendisine iade
ediyoruz. Burada usul bu değildir. Herkes görüşünü söyler. BAŞKAN – Sayın Kapusuz, bir dakika efendim... Beni dinler misiniz... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Kimsenin ukalalığa hakkı yok. BAŞKAN – Sayın Kapusuz, burada herkes fikrini açıkça ve medenî ölçüler
içinde söyler. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Ama, hakaret etmeye hakkı yok. BAŞKAN – Burada biz birbirimize mi saldıracağız... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Niye ikaz etmediniz? BAŞKAN - Rica ediyorum efendim... Lütfen oturur musunuz... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Niye ikaz etmiyorsunuz? BAŞKAN – Her parti, öteki partiyle ilgili düşüncelerini söyler. Rica
ederim... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hakaret mi edecek yani?! BAŞKAN – Hakaret etmedi efendim. Dedi ki “tavrını millete sergiliyoruz.”
Zaten, millet görüyor bizi canım. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sergilenen tavır ortada. BAŞKAN – Rica ediyorum Sayın Kapusuz... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bu tavırlar yakışmıyor. BAŞKAN – Sayın Araslı, buyurun. Süreniz 10 dakikadır. OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, çok önemli
bir hususun şu anda tartışmasını yapıyoruz. Anayasa değişiklikleri hakkındaki
kanun tekliflerinin maddelerinin görüşülmesine salt çoğunluk yeterli midir,
yoksa, burada da beşte üç çoğunluk mu aranmalıdır? Bunun yanıtını, bize,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 93 ve 94 üncü maddeleri veriyor. Anayasamız, anayasa değişikliklerinin kabulünün beşte üç çoğunlukla
olacağını amir ama, bir anayasa değişikliğinin kabulünden ne anlaşıldığını,
İçtüzüğümüzün 94 üncü maddesi açıklığa kavuşturmuş durumda. Bu kabul, maddenin
kabulüyle ve tümü hakkında oylamanın kabulüyle gerçekleşebilecek bir husustur.
İçtüzüğün 94 üncü maddesi de bu aşamalarda beşte üç çoğunluğun aranmasını
gerekli kılmıştır; ama, maddelere geçilmesi konusunda beşte üç çoğunluk
aranmasına ilişkin hiç bir hususu İçtüzükte bulabilmek mümkün değildir. İçtüzüğümüzün 93 üncü maddesi “Anayasa değişiklik teklifleri, diğer
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesindeki usule tabidir” demiştir; ancak,
Anayasanın getirmiş olduğu istisnalarda bu kurala uyulmayacağını belirlemiştir.
Bu kural, zaten Anayasamızın 175 inci maddesinden İçtüzüğe aktarılmış olan bir
kuraldır. İçtüzüğümüzün 93 ve 94 üncü maddeleri birlikte değerlendirildiği zaman,
şu aşamada maddelerin görüşülmesine geçilebilmesi için, Anayasanın 96 ncı
maddesinde söz konusu olan salt çoğunluğun yeterli olacağı sonucuna varmamız
gerekmektedir. Bu husus, bu görüşün doğruluğu, İstanbul Hukuk Fakültesi anayasa hukuku
öğretim üyesi Sayın Erdoğan Teziç ve yine, Ankara Hukuk Fakültesi emekli öğretim
üyelerinden ve şu an Bilkent’te anayasa hukuku ve siyasal bilim dersi vermekte
olan Prof. Ergun Özbudun tarafından yapılan açıklamalarda da doğrulanmış
durumdadır. Bu nedenle, bu hususta tereddüte mahal bırakacak herhangi bir yan
olmadığı görüşündeyim. Bu tereddütü yaratan durum olarak, bundan önceki
uygulamalar karşımıza çıkarılmaktadır; ama, hepimiz biliyoruz ki, bir uygulama
yıllardır gerçekleşiyor olabilir, ama, bugün onun yanlış olduğunu tespit etmek
mümkündür. Ki, geçtiğimiz yasama yılında bunun örneğini biz yaşadık. Yıllardan
beri, biz, hükümetin hangi çoğunlukla güvenoyu alabileceğini tespit etmiştik,
çok uzun yılardır da bu doğrultuda uygulama yapıyorduk; ama, Refah Partisi
Grubu, bu uygulamada söz konusu olan çoğunluğun yetersiz olduğunu, Anayasaya
aykırı olduğunu, İçtüzük ile Anayasa arasında bir uyumsuzluk bulunduğunu iddia
etti, konuyu Anayasa Mahkemesi önüne götürdü ve karar aldı. Çok ilginçtir, o
gün, uygulamalarda bir yanlışlık varsa, ondan her an dönülebileceğini ifade
eden Refah Partisi, şu anda bizim yanlış olduğu konusunda çok ciddî kuşkular
taşıdığımız bir konuda, uygulamayı kanıt getirerek, o uygulamanın çok uzun
yıllardan beri söz konusu olduğunu ileriye sürerek, burada beşte üç çoğunluk
aranmasının doğru olduğunu iddia ediyor. Niçin dün öyle söylüyordu, bugün böyle
söylüyor; bunu anlayabilmek mümkün değil. Bunu anlayamamanın yanı sıra, burada
fikirler dile getirildiği zaman da, Refah Partisi tarafından buna niye çok
şiddetle tepki konuyor; bunu da çözebilmek bence mümkün değil. Bu çok önemli konuda eğer bir yanlışlık tespit ediyorsak, bu yanlışlığı
tespit ettiğimiz anda bundan dönmekte sayısız yarar vardır. Hele bu yanlışlığı,
biz, dokunulmazlıklar gibi çok önemli bir anayasa değişikliği görüşülürken
tespit ediyorsak, onun üzerinde çok daha önemle durmamız, çok daha ciddiyetle
tartışmamızda da sayısız yarar vardır diye düşünüyorum. Bu usul tartışmasının da açılmış olmasından, bu nedenle, çok büyük bir
memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Değerli milletvekilleri, yanlış meydandadır. Bir yanlış yapmakta
olduğumuz, çok değerli bilim adamlarından gelen görüşlerle de bugün ortaya
konulmuş vaziyettedir. Ben, değerli milletvekillerinin bu konudaki kuşkuları dağıtacak ve bir
yanlışlığın bundan sonra devam etmesini engelleyecek bir anlayış içerisinde
olacaklarını ümit ederek sözlerime son vermek istiyorum. Teşekkür ederim. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Araslı. Sayın Kapusuz, siz aleyhte konuşacaksınız, değil mi efendim? SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Aleyhte... BAŞKAN – Buyurun Sayın Kapusuz. (RP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şu anda, yasama ve denetimle millet tarafından görevlendirilmiş,
milletin ümidi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekilleri olarak, çok
ciddî bir sınavla karşı karşıyayız. Anayasaya uyulması, Anayasaya uygun hareket
edilmesi gerektiğini her önüne geldiği zaman gündeme getiren değerli siyasî
parti yetkilileri ve milletvekilleri, lütfen, Anayasaya ve Anayasa
doğrultusunda hazırlanmış kurallara uygun hareket etmelidir. Biraz önce, biz, bir çalışma yaptık. Yapmış olduğumuz çalışma, çok ciddî
iddialar ihtiva eden anayasa değişikliğiyle ilgili. Bir işlem başladı. Başlayan
işlem... Sayın Başkan, lütfen... BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Arkadaşlarımız başka yerde münakaşalarını
yaparsa, memnun oluruz. BAŞKAN – Peki efendim... Peki... SALİH KAPUSUZ (Devamla) –
Başlayan çalışmalar gereği, zatıâliniz müzakereyi başlattınız. Teklifin
bütünü üzerinde, geneli üzerinde, bütün siyasî partilere mensup arkadaşlarımız
konuşma yaptı; sonuca gelindi, oylama yapıldı. Oylamanın sonucu ilan edildiği
anda, üzülerek söyleyelim ki, Sayın Meclis Başkanımızın da Meclisi yöneten
Sayın Kamer Genç’e talepleri doğrultusunda, kendi inancı, kendi görüşü de,
doğru olan düşüncesi de, ilan noktasında donduruldu. Beraber bir müzakere ortamına çağırıldık. Tabiî, Anayasayı oradaki
toplantıda değiştirmek mümkün değil, İçtüzük değişikliği yapmak da mümkün
değil. Şayet, ortaya çıkan sonuç birilerini tatmin etmiyor ise, yapılacak usul
bellidir; siz, beğenmediğiniz Anayasa maddesini değiştirirsiniz, beşte üç değil
de, üçte bir ararsınız, 100 milletvekili ararsınız; istemediğiniz, hoşunuza
gitmeyen sonucun çıkmasına sebep olan İçtüzük maddesini de değiştirirsiniz;
ama, yok... “Sonuç bizim istediğimiz gibi çıkmadı, o zaman yapacağımız şey
bellidir; biz tutarız, sonucu kendi istediğimiz şekilde nasıl ilan ederiz.”
Bunun arayışına girme hakkını size bu Meclis vermemiştir! (RP sıralarından
alkışlar) Şimdi, efendim, şu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yayınıdır. Anayasa
değişiklik teklifleri karşılaştırmalı metin olarak yayımlanmıştır. O zaman
Parlamentoda bulunan bütün siyasî partiler, Anayasa değişikliği hakkındaki
görüşlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermişlerdir. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığında bu metinler yazılı hale getirilmiştir.
Anayasanın 83 üncü maddesiyle ilgili değişiklik önergelerine şöyle yukarıdan
aşağıya bir bakayım istedim. Bakınız, yasama dokunulmazlığıyla ilgili metin
buraya konulmuş. Değişiklik teklifi Anavatan Partisinde var mı; yok; Büyük
Birlik Partisinde yok, Cumhuriyet Halk Partisinde yok, Demokratik Sol Partide
yok, Doğru Yol Partisinde yok, Halkın Emek Partisinde var, Millet Partisinde
yok, Milliyetçi Hareket Partisinde yok, Refah Partisinde var. Lütfen dikkat
buyurun, ne değişti ki, siz bu dokunulmazlık konusunu o zaman gündeme hiç
almadığınız bir ortamda, bugün orta yere getirdiniz. AHMET ALKAN (Konya) – Ne alakası var!.. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Var efendim alakası... Şimdi dikkat edin,
dikkat buyurun. BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bir dakika... Müdahale etmeyin... ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Ne alakası var!.. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Var alakası... Alakası var... İşte, bugünkü
ararejim bunu alakası, aradönem bunun alakası. Evet!.. (RP sıralarından
alkışlar) Şimdi, bırakın bunu; getirmişsiniz, uyum yasaları olarak, sonuç
itibariyle bir noktaya gelinmiş, görüşmelerine başlanmış; burada, Komisyon
oturdu, Hükümet oturmadı. Onun için, bu oturumda Hükümetin aranma şartı da yok.
Bunları özellikle ve bilerek zapta geçirmek istiyorum; çünkü, geçen haftaki
oturumda, Komisyon Başkanı yerine oturdu, Hükümet oturmadı. İçtüzük gereği, şu
anda Hükümetin burada olma mecburiyeti yoktur. Niye; çünkü, önceki aramada
Hükümet olmadığı için, birinci sefer erteleme hakkı doğmuştur. Şu anda bir
ertelemeye ihtiyaç duyulmamıştır; Komisyon Başkanı oturduğu için Hükümete de
ihtiyaç yoktur. Şimdi, sonuç: Gelmiş, görüşülmüş, konuşulmuş; 330 oy
mecburiyeti, ki, nereden geldiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum: Değerli arkadaşlar, elimizdeki, yürürlükteki, mevcut Anayasanın 175 inci
maddesi açıktır. Açık olan hükümler karşısında siz, ille de birtakım sonuç elde
edebilmek için eğri büğrü yollara girmemelisiniz. Hukukçu arkadaşlarımız var,
metin de her okuyan tarafından anlaşılacak tarzda açıktır. Bakınız, sonuç itibariyle, 175 inci madde diyor ki: “Anayasanın değiştirilmesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından
yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel
Kurulda iki defa görüşülür. Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye
tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür.” (DSP sıralarından
gürültüler) DEVLET BAKANI HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Sayfayı çevir!.. BAŞKAN – Müdahale etmeyin arkadaşlar, müdahale
etmeyin efendim, arkadaşımız ne söylüyor... SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Bakınız, işte mesele burada. Gizli oy; evet,
gizli oy... Devamı var. Bakınız, lütfen dikkat edin, devamında ne diyor:
“Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu
maddedeki kayıtlar dışında -buraya kayıt koymuş; ne arayacaksınız; rakam olarak
bunu arayacaksınız ve gizli yapacaksınız- kanunların görüşülmesi ve kabulü
hakkındaki hükümlere tâbidir.” Şartlarını koymuş Anayasa; ne demiş; siz, beşte
üç çoğunluk arayacaksınız, gizli oyla yapacaksınız. Bundan sonra, önerge mi
vereceksiniz, önergelerin görüşülmesi nasıl olacak ve benzeri diğer
uygulamalarla ilgili olarak takip edilecek usul, buradakilerin dışında neye
tabidir; işte o zaman, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere
tabidir. Peki, ben şimdi bunu böyle söylüyorum da, geçmişte ne yaptık? 19 uncu
Dönemde aramızda bulunan arkadaşlarımız buradalar. Bakınız, 1993 yılındaki
teklif ve uygulamalar, biraz önce yapmış olduğumuz tarzda olmuştur. Aynen
okumak istiyorum; Sayın Başkan açıklamalarda bulunuyor: “Şimdi, teklifin maddelerine
geçilmesi oylarınıza sunulacaktır. Oylama, Anayasanın 175 inci maddesi
gereğince gizli olarak yapılacaktır. Maddelere geçilmesinin kabulü için,
Anayasanın öngördüğü üye tamsayısının beşte üçünün oyu yani, asgarî -o zaman
450’ydi- 270 oy aranacaktır. 270’in altında kabul oyu çıktığı takdirde,
maddelere geçilmesi reddedilmiş olacaktır; dolayısıyla, teklif reddedilmiş
olacaktır.” Biz, Anayasanın 175 inci maddesini değiştirdik mi; değiştirmedik. LÜTFİ YALMAN (Konya) – Dün dündür!.. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Aramızda bulunan sayın arkadaşım Yalova dahil,
DSP’li, CHP’li, DYP’li arkadaşlarımızın hepsi, bu görüşmelerin aynen böyle
olmasını kabul ettiler; biz buna göre işlem yaptık, uygulama aynen bugün olduğu
gibi oldu. Anayasayı değiştirdiysek, bizim bir yanlış yaptığımızı düşünmemiz
mümkün; ama, Anayasada değişiklik olmadığına göre, bu Anayasa, bu madde olduğu
gibi kalıp, uygulama da böyle olduğuna göre, şimdi siz, illa da, birileri baskı
yapıyor diye, kamuoyu baskısı vardır diye... (RP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar) ...böyle bir yola girerseniz, sizin için, ne Anayasa ne yasa ne
İçtüzük, hiçbir şeyin bir değeri ve anlamı olmaz. ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Kim baskı yapıyor?!. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Yine, 1995 değişiklik teklifinde de aynı
şekilde olmuştur. “Sayın milletvekilleri, Anayasanın 175 inci maddesine göre,
maddelere geçilmesi için 270, yani, beşte üç kabul oyu verilmiş olması
gerektiğini sizlere hatırlatıyorum. Dolayısıyla, şayet bu rakamı elde
edemezseniz, maddelere geçilemediği için, bu teklif reddedilmiş olur”
denilmiştir. Sayın Genel Başkan Bülent Ecevit de bundan önce bir konuşma
yapmış. Zabıtları okumak istemiyorum. Lütfen, bu konularda, siz, bu teklif illa
da bir daha gelmez diye düşünmeyin. Geçmişte olduğu gibi, şayet... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kapusuz, süreniz bitti; lütfen, toparlar mısınız. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Toparlayacağım Sayın Başkanım. Şimdi, şayet siz bunu tekrar getirmek isterseniz, İçtüzüğümüze göre, bir
yıl sonra tekrar getirme imkânına sahipsiniz; ama, şu anda, reddedilmiş bir
teklifi burada birtakım yollarla geçirmeye kalkmış olmanız, kesinlikle hukuka
uygun düşmez, Parlamentoya yakışmaz, bu Genel Kurulun orta yere koymuş olduğu
geçmişteki uygulamalara da ters düşer. Lütfen, bu Parlamentonun itibarından
bahsederken, biz, yasalara herkesten daha çok saygılı olmalıyız, daha duyarlı
bulunmalıyız. Aksi takdirde, siz bugün Anayasayı ihlal ederseniz, başkaları da
-zaten hiç Anayasa dinlemiyorlar- ihlal etmeye devam ederler. Sayın Başkanım, size bir hatırlatma yapmak istiyorum. 1993’te, 1995’te
böyle de, şimdi nasıl? Siz, aynı şeyleri, bugünkü oturumun başında da tekrar
ettiniz. Sayın Oya Araslı, bizim, burada geçmişte yapılan bir uygulamayı
Anayasa Mahkememize götürdüğümüzü, bunda da haklı çıktığımızı, bugün için bize
delil göstermek istiyor. Biz de, kendilerine tavsiye ediyoruz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kapusuz, lütfen, rica ediyorum efendim... Son cümlenizi
söyler misiniz. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Topluyorum Başkanım; tamam efendim. Bugün yapılan uygulamayı olduğu gibi kabul etmek mecburiyetindesiniz.
Eğer burada bir yanlışlık varsa, Anayasa Mahkemesine gidersiniz, Anayasa
Mahkemesi iptal eder; biz o iptale saygı gösteririz, burada kalındığı yerden
başlanılmış olur. (RP sıralarından alkışlar) Ama, değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri, lütfen, gelin, birtakım yollarla, birtakım yanlışlıklarla,
Anayasaya aykırı şekilde, oyunu göstererek kullanmak marifetleriyle falan, böyle
bir yanlışlığı burada kapı olarak açmayın; yanlış olur. Böyle bir usul tartışması bile doğru olmamakla birlikte, siz böyle bir
yola girdiğiniz için, ben, bu usulün yanlış olduğunu, açık Anayasa hükümlerine,
İçtüzük hükümlerine aykırı olduğunu, bugüne kadar Mecliste en geçerli Anayasa
ve İçtüzük hükümlerinden sonra gelen teamüllere aykırı olduğunu, bu zabıtlardan
okumuş oldum, tekrar etmiş oldum. Lütfen, vicdanlarınıza sesleniyorum; hukuka
ve Anayasaya saygılı olmak hepimizin görevidir. Saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kapusuz. Sayın milletvekilleri, aslında, tabiî, burada çok açık bir durum yok.
Anayasanın 175 inci maddesi diyor ki, anayasa değişikliği müzakereleri iki defa
yapılır. Tamam, o zaman... (RP sıralarından gürültüler) Bir dakika efendim...
Bir dakika... Yani, açık seçik; 175 inci madde diyor ki, anayasa değişikliği
müzakereleri iki defa yapılır. Şimdi, böyle bir hüküm koymuş ortaya; o zaman,
bu hükmü nasıl uygulayacağız?! Yani, burada, sizin zannettiğiniz kadar çok açık
bir şey yok. Yine, İçtüzüğün 94 üncü maddesi, maddelerinin ve tümünün kabulünde
esas alıyor. Şimdi, usul tartışması bitmiştir; yani, anayasa değişikliğiyle ilgili
müzakerelerde, maddelere geçişte beşte üç çoğunluk aranmayacağı konusunda
tartışma açtım; bu husustaki görüşüm budur. Bu hususu oylarınıza sunuyorum;
yani, bu usul meselesinde benim tavrımın kabulünü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Emir var, emir... CEMALETTİN LAFÇI (Amasya) – Emir nereden geldi?! SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Emirle iş yapıyorsun; sana hiç yakışmıyor. (RP
sıralarından “Emir var” sesleri) BAŞKAN – Sayın arkadaşlar, hesabınıza öyle geliyor diye böyle
yorumlamayın. İnanınız ki, buna vicdanen çok kaniim. (RP sıralarından
gürültüler) Rica ediyorum... Oturur musunuz... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Böylece, teklifin maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 7. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli,
Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol
Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti
Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232) (Devam) BAŞKAN – 1 inci maddeyi okutuyorum: Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi MADDE 1. – 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 83 üncü maddesi, kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. 4. – Yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı. Madde 83. – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis
çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden,
aynı birleşimdeki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar
alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan hiçbir
şekilde sorumlu tutulamazlar. İçtüzük gereğince verilecek disiplin cezaları
saklıdır. Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir
milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez,
tutuklanamaz ve yargılanamaz. Bir milletvekili hakkında seçiminden önce veya
sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, milletvekilliğinin sona
ermesine bırakılır. Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve
kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.
Dokunulmazlık süresince dava ve ceza zamanaşımı işlemez. Şu kadar ki, ağır cezayı gerektiren cürümlerde suçüstü hali ile zimmet,
ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye
kullanma, dolanlı iflas, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat
karıştırma cürümlerinden dolayı bir milletvekilinin sorguya çekilmesi ve
yargılanması için Meclisin kararı aranmaz. Bu hallerde Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine
bildirmek zorundadır. Ancak bu hallerde de suç işlediği ileri sürülen
milletvekili, ağır cezayı gerektiren cürümlerde suçüstü hali veya Meclisin
kararı olmadıkça tutulamaz ve tutuklanamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasî parti gruplarınca yasama
dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz. Milletvekilleri hakkındaki ceza davaları Yargıtayda görülür. Bu
davalarla ilgili hazırlık soruşturmasının yürütülmesi, kamu davasının açılması,
hükmün temyizi ve diğer yargılama esasları kanunla düzenlenir. BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Altan
Öymen; şahısları adına, Sayın Halit Dumankaya, Sayın Kâzım Arslan ve Sayın
Ersönmez Yarbay söz istemişlerdir. Buyurun Sayın Öymen. Süreniz 10 dakikadır. CHP GRUBU ADINA ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın
arkadaşlarım; Başkanlığın son yaptığı uygulama, Meclisimizin oyuyla tasvip edilen uygulama isabetli olmuştur. Aksi
takdirde, İçtüzüğe aykırı hareket edilmiş olacaktı. Şimdi, buna, Sayın Refah Partili arkadaşlarım itiraz ettiler; fakat,
aslında, bu kadar itirazın -hatta, Sayın Grup Başkanvekili biraz da telaş etti-
bu kadar telaşın hiç gereği yoktu; çünkü, asıl durum bizi biraz telaşa ve
rahatsızlığa sevk edecek haldedir; çünkü, burada 330 oya ulaşılamamıştır;
bundan sonra, öteki maddelerin oylamasında ve özellikle ikinci görüşmede
ulaşılması gerekir ki, bu teklif, bu anayasa değişikliği önerisi kabul
edilebilsin. Şimdi, görünüşte, herkes, burada konuşan bütün sözcüler, bu anayasa
değişikliğinin ne kadar gerekli olduğunu anlattılar; bir tek Refah Partisi
sözcüsü arkadaşımız hariç... Zaten, bu teklif, 298 imzayla buraya gelmişti,
dört partinin liderleri ve milletvekilleri bu teklife imza atmışlardı; onların
toplamı da 347 milletvekili ediyor -tabiî, bir de bağımsızlar var- ama, gerek
bu dört partiden gerek bağımsızlardan hiç kimse, şimdiye kadar -Büyük Birlik
Partisi dahil- bu anayasa değişiklikleri çıkmasın demedi; bunu bir tek Refah
Partisi açıktan açığa söyledi. Arkadaşlar, demek ki, teklifin tümünün müzakeresi sırasında, Refah
Partisi sözcüsü arkadaşımız Sayın Mustafa Kamalak, diğer arkadaşlarımız
üzerinde fevkalade etkili olmuştur, onları ikna etmiştir, onların görüşlerini
değiştirmiştir; kendisini tebrik etmek isterim halisane. MUHAMMET POLAT (Aydın) – Doğruları söyledi, doğruları... ALTAN ÖYMEN (Devamla) – Ama, burada bir nokta var; teklifin maddesi
henüz görüşülmemiş bulunuyordu. Sayın Kamalak bunu söylerken, birkısım
arkadaşlarımız, maddede ne yazıldığını tam olarak görmeden, onun etkisi altında
kalmış olabilirler. Onun için, bu maddenin ne kadar isabetli olduğunu anlatmaya
katkıda bulunmak üzere burada söz aldım. Arkadaşlar, endişe şudur: Acaba, bu madde çıkarsa, milletvekillerinin
çalışması engellenebilir mi?!. Sayın Mümtaz Soysal, Sayın Oya Araslı ve diğer
partilerden sözcü arkadaşlarım, bunu, burada, arizamik anlattılar; ama, birkaç
söz de ben söylemek isterim. Özellikle, bu maddeyi okuduğumuz zaman şunu görüyoruz: Milletvekili,
hangi şartlar altında yargı tarafından soruşturmaya tabi tutulabilecek? Bir,
sayılan suçlar hakkında iddialar oluşmuş olacak. Sayılan suçlar belli; rüşvet,
ihtilas, irtikâp, zimmet, dolandırıcılık, sahtecilik gibi suçlar. Bunlar,
Anayasanın 76 ncı maddesinde, zaten milletvekili olmaya mâni olan suçlar. Bu
suç iddiaları olacak; başka suç iddiası için milletvekili hakkında yine
soruşturma açılamayacak; yani, trafik suçundan, hatta, adam dövmeye, hatta,
belki canını tehlikeye düşürecek şekilde bir kimseye hücum etmeye yahut ona
darbe vurmaya kadar bunların hiçbir tanesi, yine bu değişikliğin kapsamı
içerisinde değil; ama, rüşvet ve diğer saydığım suçlar hakkında, bu suç
iddiaları hakkında yargı yoluna gidilebilecek. Yargı yoluna denilince, herhangi
bir ilçe savcısı yahut il savcısı bunu yapamayacak; bu, Yargıtay Başsavcısı
tarafından yapılacak. Artı, eğer, dava açılırsa, Yargıtay dairesi tarafından
açılacak ve ayrıca, milletvekili hakkındaki soruşturmada ne kadar ağır bir suç
isnadı karşısında kalırsa kalsın, yine tutuklanamayacak; tutuklanması için
Meclise gelinecek, Meclisin kararı alınacak. Bu kadar çok teminat altında tutulduktan sonra, milletvekilinin yanlış
yere, yanlış isnatlarla mahkeme önüne çıkarılmasını ve yanlış bir şekilde
sorumlu tutulmasını nasıl tahmin edebiliriz?! Ama, burada bir başka telakki
var. Bu teklifin Anayasa Komisyonunda görüşülmesi sırasında muhalefet şerhi
olarak Refah Partili arkadaşlarımız tarafından da kayda geçirilmiştir, burada
Sayın Kamalak tarafından da tekrarlanmıştır. Muhalefet şerhlerinde Mehmet Ali
Şahin, Süleyman Arif Emre, Abdülkadir Aksu, Ali Oğuz arkadaşlarımız aynen şöyle
diyorlar : “Teklif, dokunulmazlık kaldırılmadan, savcı ve hâkim şu fiillerden
dolayı milletvekilleri yargılansın anlamına geliyor.” Cümle biraz düşük; ama,
milletvekilleri yargılansın anlamına geliyor. Devam ediyorlar: “Niye bir
savcıya güveniyoruz da, Meclise güvenmiyoruz. Bir savcının ve yargıcın
güvenilirliği, niçin Meclisin güvenilirliğinin önünde olsun.” Arkadaşlar, elbette, savcı dediğimiz kimse de yanlış yapabilir; ama,
savcı, nihayet takibat yapar, dava açar; onu kontrol eden, asıl kararı verecek
olan bir yargıç var. Yargıç hata edebilir mi yahut başka türlü davranabilir
mi?.. Onu kontrol edecek bir Yargıtay var, Yargıtayın ceza dairesi var,
Yargıtayın daireleri var, eskiden Yargıtay Genel Kurulu denilirdi, ona kadar
giden birtakım kontrol mekanizmaları var. Burada ne var; burada sadece
Meclisteki milletvekilleri var. Kaldı ki, yargıyla yasamanın ayrı olduğu şimdi
artık ortaöğretim kitaplarında bile yazılıyor. Yani, ben kendime güvenirim,
savcıya güvenmem, yargıça güvenmem!.. Böyle bir mantık, yasama ve yargı
anlayışı, farklılığı açısından nasıl müdafaa edilebilir; ama, müdafaa ediliyor.
(CHP sıralarından alkışlar) Burada Sayın Kamalak aynen “yargı kime bağlı; yürütmeye bağlı” dedi.
Yani “yürütme, istediği zaman, onu istediği gibi yönlendirebilir” dedi. Bu
heyetiniz 1 yıl süreyle burada iktidarda kaldı. Yargının kendisine bağlı olduğu
telakkisi içinde mi kaldı?! Yargının iktidara bağlı olduğu telakkisi içindeyse,
bunu düzeltmek için niçin herhangi bir adım atmadı, bununla yetindi. Elbette,
bugün, yargının işlemesi açısından aksaklıklar var. Özellikle, hâkim teminatı
müessesesinin, mutlaka bu teminatın gereklerine uygun bir şekilde yeniden
düzenlenmesine ihtiyaç var; birçok eksiklikleri var; fakat, yargıdan başka kime
güveneceğiz? Buradaki gerekçede deniliyor ki -Sayın Kamalak da bunu doğruluyor-
bize güvenelim, kendimize güvenelim. Kendimize güvenelim; o zaman, savcıya,
yargıca, yargı mekanizmalarına güvenmeyeceksin; biz, sadece kendimize
güveneceğiz. Biz, kendimizi, o güvenilir olmadığını farz ettiğimiz
müesseselerden kurtarmış oluyoruz; çünkü, bize dokunamıyorlar; ama, bütün
vatandaşlar, o güvenilmez dediğimiz savcıların ve yargıçların kontrolünde
tutuluyor, onların tarafından haklarında dava açılıyor, mahkûm ediliyor,
tutuklanıyor. O zaman, biz kendimizi kurtarıyoruz; onları kim kurtaracak? (CHP
sıralarından alkışlar) Şimdi, bu mantıkla arkadaşlar... MUSA OKÇU (Batman) – Demagoji yapıyorsun. ALTAN ÖYMEN (Devamla) – Hayır efendim... Demagoji dediğiniz şeyi Sayın
Kamalak burada yaptı. Sayın Kamalak, ayrıca dedi ki... MUSA OKÇU (Batman) – Yüzkarasısın... ALTAN ÖYMEN (Devamla) – Ne?.. Ne diyor orada? TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hayır, hayır, yok bir şey. ALTAN ÖYMEN (Devamla) – Sayın Kamalak, burada, bir tirat yapar gibi
yahut da büyük bir manzumenin beyitlerinin son satırında nakarat yapar gibi
“efendim, getirin o hususları buraya, kaldıralım” dedi, “getirin kaldıralım,
getirin kaldıralım...” diye bunu sekiz dokuz defa söyledi. Peki, iki yıldır bu
Meclisteyiz; şimdiye kadar hangi dosya buraya getirildi de kaldırıldı? Bırakın
kaldırılmasını falan, hangi dosya buraya getirildi dokunulmazlık dosyası
olarak? Son örneği meydanda; son örneği, iki arkadaşımız hakkında, Anayasa ve
Adalet Komisyonlarından kurulu Karma Komisyonda görüşülen yasama
dokunulmazlığının kaldırılması fezlekesidir. Bu fezleke sırasında Refah Partili
arkadaşlarımız ne şekilde oy vermişlerdir?! Bu fezlekenin Meclise getirilmesi
yolunda mı oy vermişlerdir, yoksa, getirilmemesi yolunda mı oy vermişlerdir?
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; RP sıralarından gürültüler) TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Getirin... ALTAN ÖYMEN (Devamla) – Halep oradaysa, arşın buradadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Efendim, lütfen, son cümlenizi söyler misiniz. ALTAN ÖYMEN (Devamla) – Daha doğrusu, buradaydı. O arşınla yapılan ölçü
sırasında, siz, hiç de burada söyledikleriniz gibi davranmadığınızı ispat etmiş
bulunuyorsunuz ve şimdi de, burada, bize, böyle nasihatlarda bulunuyorsunuz,
milletvekilliği dokunulmazlığının önemini belirtmeye çalışıyorsunuz; halbuki,
bu değişiklik gerçekleştiği zaman asıl dokunulmazlık müessesesi yerli yerine
oturacaktır. Ayrıca, mevcut Anayasada bir şeyi daha hatırlatmak isterim:
Dokunulmazlığın esası düşünce hürriyetidir; mevcut, bugünkü Anayasada,
değişmemiş olan Anayasada, düşünce hürriyeti açısından bu yeni getirilen
değişikliğe göre çok daha fazla sınırlamalar vardır. Biliyor musunuz ki, 14
üncü madde gereğince yapılan soruşturmalarda, milletvekilleri tutuklanabilir;
bu vardır, uygulanmıyor; ama tutuklanabilir; 14 üncü madde; yani, fikir
hürriyeti açısından birşeyler söylediği zaman... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Öymen, lütfen efendim... Rica ediyorum... Son cümlenizi
söyleyin; sürenizi geçirdiniz. ALTAN ÖYMEN (Devamla) – Tamamlıyorum efendim. Bu da, düşünce hürriyeti açısından, burada, daha demokratik bir hale
getirilmektedir. Bu düşünceleri, Sayın Kamalak’ın konuşması sırasında
etkilenmiş olup da fikirlerini değiştirerek belki çekimser oy vermiş
arkadaşlarımın... MUSA OKÇU (Batman) – Kimsin sen!.. ALTAN ÖYMEN (Devamla) – ... bu teklifin metnini bir kere daha
okumalarını temenni etmek için yapmış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım sevgili arkadaşlarım. (CHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öymen. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Ahmet İyimaya; buyurun efendim.
(DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA AHMET İYİMAYA (Amasya) – Değerli Başkan, Yüce
Parlamentonun saygıdeğer üyeleri; görüşülmekte olan teklifin 1 inci maddesi
üzerinde, Doğru Yol Partisinin görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım.
Partim ve şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım, geneli hakkındaki görüşmede, teklifin ruhunu,
getirdiklerini, genel olarak açıklamaya çalışmıştım. Şu anda görüştüğümüz
teklifin 1 inci maddesi, yasama sorumsuzluğunu, kürsü masuniyetini
düzenlemektedir. Maalesef, uygulamada, yani, Anayasanın bu maddesinin yargı
kararlarına yansımasında doğru bir tecellinin varlığından söz edemeyiz.
Gerçekten, mevcut metin, milletvekillerinin, Meclisteki, oy, düşünce ve
sözlerinden dolayı sorumlu olamayacaklarını açıkça ifade etmektedir. Hukukta genellikle 3 tür sorumluluk var: 1. Ceza sorumluluğu. 2. Tazmin
sorumluluğu. 3. Disiplin sorumluluğu. Burada, Türk Yargıtayı, Yüce Mahkeme, kürsüde söylenilen sözlerden
dolayı, normalde söylense suç olabilecek şeylerin suç sayılamayacağını,
mahkûmiyetin kurulamayacağını, istikrarlı bir şekilde, 1921’den bu yana
müstakar bir şekilde uygulamıştır. Ancak, yine, tersine istikrarı sorumluluk
davasında görüyoruz. Parlamentodaki hakaret ve sövme nitelikli sorumluluk
hukuku terminolojisiyle kişilik haklarına saldırı teşkil eden sözlerden dolayı
milletvekilinin tazminat sorumluluğu olduğu görüşü yerleşti, halen de devam
ediyor. Anayasanın bu hükmü karşısında, tazminat davalarının dinlenmesi mümkün
değildir. İşte, Anayasa Komisyonumuz ve Uyum Komisyonu, meseleyi tarihî
gelişimi içerisinde, ülkeler uygulaması ve ülkeler mevzuatı içerisinde
mukayeseli bir şekilde inceledi ve Anayasamıza, yanlış uygulamayı bertaraf
etmek için, hiçbir şekilde sorumlu olamayacakları, hiçbir şekilde tefsir
normunu bir anayasa unsuru olarak yeni metne derpiş etti. Arkadaşlar, burada, düzenlemede, yasama tekniği, anayasa kurucu iradesi
bakımından iki değerin çarpışması vardır. Kişilik haklarının korunması değeri
ile yasama sorumsuzluğunun koruduğu ulusal istencin, Parlametoda herhangi bir
tahdide bağlı kılınmadan ifade edilmesi değeri. Almanya ve Portekiz bu değeri,
kişilik haklarının korunması şeklinde denkleştirmiş; Fransa, Amerika ve
İngiltere gibi ülkeler, aynen bizde olduğu gibi, yasama sorumsuzluğu, yani
millî iradenin bilakaydüşart kürsüden tecellisi görüşünü benimseyerek denkliği
sağlamış, değerleri tartmıştır. Nedir bunun gerekçesi: 1.- Biz, kürsüdeki herhangi sözden dolayı sorumluluk davasını caiz
görürsek, Yargıtaya veya yargıya, kürsüdeki beyanların muhtevasını murakabe
hakkı veririz. Millî iradenin, Parlamentonun dışında başka bir organca murakabe
edilmemesi lazımdır. 2.- Siyaset, sadece uyum, sadece çözüm değil, aynı zamanda, doğru
çözümlere ulaşmak için sert bir eleştiri sanatıdır. Sert eleştiride olağan
ölçütlere göre hakaret sayılabilecek şeylerin rahat rahat metne girmesi
mümkündür. Böyle bir denetim, Parlamento edebiyatının, olağanda hakaret
sayılabilecek; ama, siyasî tenkitte makul ve mazur ve hatta meşru sayılabilecek
metinlerin ve gelişimlerin önüne geçmek anlamına olur. Bugün, maalesef,
uygulanan tazminat miktarları, bir ceza tehdidi kadar, milletvekilini, hele
hukukçu değilse, acaba söyleyeceğim şey hakaret midir, sövme midir şeklinde
septik bir yapıya sokacak ve millî iradenin, bilakaydüşart, tecellisine
rahatlıkla mâni olacaktır. Esasen, Anayasamız, Parlamento çalışmaları sebebiyle sorumsuzluk değil,
Parlamentodaki mutlak şekilde sözlerden, mutlak şekilde oylardan, mutlak
şekilde düşüncelerden sorumsuzluk kuralını öngörmüştür. Gerçekten, bazen öyle
ekstrem hadiseler olur ki, ileri sürülen düşüncelerle müzakere edilen karar
konusu, anayasa konusu veya yasa konusu şeylerle hiç alakası olmayan çıplak
hakaretler dile gelebilir; ama, ekstrem ve patolojik örnekler için Anayasaya
istisna koymak kadar yanlış bir şey olamaz. İşte, onun için biz, bilinçli
olarak 83 üncü maddenin birinci fıkrasına “disiplin hükümleri saklıdır”
diyerek, bununla iki şeyi amaçladık: Bir; üç sorumluluk kategorisini kapsayan
mevcut metne göre disiplin cezaları dahi veremeyiz; mevcut metne bu bakımdan
bir açıklık getirdik. İki; disiplin hükümlerini Parlamento düzeninde hakaretin
ve hakaret türleri bakımından yeniden düzenleme yükümlülüğünü aldık ve
disiplinin uyumu noktasında bir içtüzük değişikliği zarureti ortaya çıkacaktır.
Zaten, böyle ekstrem hakaretler için, tartışmayı yöneten, müzakereyi yöneten
başkanın, İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre konuşmayı kat etme, kesme hakkı
vardır. Sorumluluk hukukuna ömrünü veren bir hukukçu arkadaşınız olarak ifade
edeyim: Sorumluluk hukukunun terminolojisiyle, yasama sorumsuzluğuna vücut
veren Anayasamızın 83 üncü maddesinin birinci fıkrası, bir hukuka uygunluk
nedenidir. Nasıl ki, idam kararını infaz eden bir memuru, adam öldürdü diye
asamıyorsanız, nasıl ki, meşru müdafaada mukabele eden bir kişiyi, normalde
haksız fiil olmasına rağmen, tecziye, tecrim veya tazmin mükellefi
sayamıyorsanız, aynen, burada da, Parlamentoyu, millî iradenin yüksek tecellisi
noktasında sorumlu sayamazsınız; bizatihi, sorumsuzluk ve hukuka uygunluk
nedenidir. Ben, bu meseleyi açmak için -vaktim de var- birkaç örnek vereceğim. BAŞKAN – 1,5 dakikanız var Sayın İyimaya. AHMET İYİMAYA (Devamla) – Sayın Başkanım, 1 dakikada tamamlayabileceğimi
zannediyorum. Bakın arkadaşlar, sizlere, İngiliz Parlamento hukukundaki sorumluluğa
vücut vermemiş hakaret örneklerinden aktarmalarda bulunmak istiyorum: “Köpek,
cahil, domuz, namussuz, adi, mürteci, cani, hilekâr...” Sert eleştirinin
sorunlar içerisinde hukuka uygunluk sebebiyle katiyen sorumluluk söz konusu
olmamış; disiplin sorumluluğu hariç... Amerikan Parlamento edebiyatından örnekler veriyorum: “Katır, leşe
toplanan kartallar, bir köpeğin bütün vasıflarını taşıyorsunuz; ancak, sadakat
hariç.” 30 yaşındaki bir parlamenter, 80 yaşındaki bir parlamentere “burada ne
işi var bu moruğun” şeklinde, aşağıdan söz attığı zaman, 80 yaşındaki
parlamenterin cevabı aynen şu: “30 yaşındaki bir eşek, 80 yaşındaki bir
insandan daha yaşlıdır.” Yine, bir hakaret örneği: “Ay ışığındaki.... BAŞKAN – Sayın İyimaya, süreniz doldu da; çok fazla hayvanları
karıştırmayın bu işe. (Gülüşmeler) Buyurun. AHMET İYİMAYA (Devamla) –
Bitirdim Başkanım, topluyorum. Değerli Başkanım, değerli arkadaşlarım; bizim uygulamamızda -bir
arkadaşım, şimdi, bana bakıyor- bir örneğimiz var: “Mikrop kafalı” demiş;
tazminat... “Konuşulacak adam değilsin be, otur yerine” demiş; tazminat...
Bunlar yanlış muhteva denetimleridir ve 83 üncü maddenin birinci fıkrasındaki
tercih, siyaseten de, hukuken de doğrudur. Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İyimaya. Bakalım, iyi olup olmadığını,v uygulamada göreceğiz. ANAP Grubu adına, Sayın Yüksel Yalova; buyurun. Süreniz 10 dakika efendim. ANAP GRUBU ADINA YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. “Rüşvet kapıları açılmamak üzere kapatılacak. Vurguna, soyguna, peşkeşe
son verilecek. Hava, su ve siyaset temizlenecek...” Evet... Refah Partisinin
seçim beyannamesinin 31 inci sayfasında böyle denilmiş. Millî Nizam Partisinin seçim beyannamesinin 9 uncu sayfasında da, devlet
memurluğunun itibarını artırmaktan bahsedilmiş ve rüşvet, iltimas ve irtikâp
gibi hastalıkları kökünden kazımak amacı güdüldüğü belirtilmiş. Tümü üzerindeki görüşmeler sırasında, Sayın Mustafa Kamalak Beyin
sözlerini not aldım, ben, burada yanıtlamak zorundayım. “Türkiye’de, yargı
bağımsız değildir” dediler; yargının yürütmenin emrinde olduğu gibi, bence, bir
anayasa hukukçusunun yapmaması gereken bir hatayı yaptılar. “Anayasayı hukuka uygun hale getirelim” dediler. Yani, demek ki, Anayasa
hukuka aykırı; hukuka uygun hale getirelim. (RP sıralarından “Doğru” sesleri)
Bu doğruysa; yani, Anayasayı hukuka uygun hale getirelimin karşılığı, anlamı,
bu Anayasa hukuka aykırıdır neticesi doğruysa, ki, ben de öyle olduğunu
söylüyorum o mantıktan; o zaman, hukuka aykırı bir Anayasayı değiştirmemek için
bu kadar çaba, bu kadar ısrar... Üstelik de, ta Millî Nizamdan bu yana,
rüşvete, vurguna, soyguna, peşkeşe, iltimasa, irtikâba karşı olduğunuzu
söylediğiniz halde, Anayasanın bu suçları cezalandıran bir değişikliğine bu
karşı çıkış, üstelik de hukuka aykırı olduğunu iddia ettiğiniz bir Anayasaya,
bir Anayasa maddesine böylesi bir sahiplenme neden; onu anlamak mümkün değil. Sayın milletvekilleri, benden önce konuşan arkadaşlarımız, 93 ve 94 üncü
maddelerden bahsettiler; ama, bence çok eksik kalan bir yön var orada. O da şu:
94 üncü maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesi, bizim buradaki Başkanlık
tutumu ve Genel Kurul tutumu konusunda olmazsa olmaz parçasını teşkil ediyor
kurmamız gereken hukuk mantığının. Nedir o: “Birinci görüşmede gerekli
çoğunlukla kabul oyu alamayan bir madde ikinci görüşmede de gerekli çoğunlukta
kabul oyu alamamışsa reddedilmiş olur” diyor birinci cümle. Şimdi, iki
görüşmeyi varsaydığına göre, birinci görüşmede öngörülen oyu alamama halini de
kabul ettiğine göre, o zaman, birinci görüşmeyle ilgili beşte üçü mutlak rakam
saydığınız takdirde, 94 üncü maddenin ikinci fıkrasının niçin konulduğunu izah
etmek mümkün olmaz, hele hele “ikinci görüşmede de gerekli çoğunlukta kabul oyu
alamamışsa reddedilmiş olur” dediğine göre, gerekli çoğunluğu beşte üç kabul
ettiğiniz takdirde, o hali bu anayasa koyucusu niçin düzenlemiştir onu anlamak
mümkün olmaz. Şimdi, değerli milletvekilleri; Sayın Salih Kapusuz arkadaşım usule
ilişkin tartışma sırasında aleyhte görüşlerini Yüce Kurula takdim ederken,
anayasa değişikliklerine ilişkin metnin bulunduğu kitaptan “şu şu şu partilerin
teklifleri var, şunların yok” dedi. İşte, o çerçeve içerisinde, Halkın Emek Partisi
ile Refah Partisinin 83 üncü maddeye ilişkin bir değişiklik teklifi vermiş
olduğunu kendileri burada belirttiler. Yine, Salih Kapusuz arkadaşımın
ifadesine göre, diğer partiler 83’e ilişkin bir değişiklik teklifi vermemişler
ve sordu “niçin şimdi?..” Ben de şimdi yanıt vermek zorundayım değerli
arkadaşıma. Biz, bu değişiklik teklifini Anavatan Partisi olarak Partilerarası
Uyum Komisyonuna Refahyol Hükümeti döneminde getirdik, şimdiki hukukyol
hükümeti döneminde değil. Eğer, biz, şimdiki 55 inci Cumhuriyet Hükümeti
döneminde getirmiş olsaydık, belki, o Refah zihniyetinin -ki, zaman zaman DYP
tarafından da paylaşıldığına ne yazık ki, tanık olduğumuz o zihniyetin- kendine
ilişkin varsayımları çerçevesinde bir altyapı malzemesi olduğunu
düşünebilirdik; ama, Refahyol döneminde olmuş. Sayın Kamalak, anayasa
değişikliğinin tümü üzerinde yapılan görüşmelerde, Refah Partisi adına yaptığı
konuşmada, ısrarla “getirin” dedi. Biraz önce Sayın Öymen de bahsettiler; ama,
Sayın Kamalak’ın sözlerini eksik andılar. İkinci kez “getirin” dedi. Ben
şaşırdım. Çünkü, Değerli Kamalak Hocamıza, ben, yasama dokunulmazlığına ilişkin
-kendisinin burada alıntı yapmak lütfunda bulunduğu- eserimi takdim ettikten
sonra, kendileri bana gelmiş ve son derece yararlandığını söylemişlerdi,
iltifat etmişlerdi. İkinci kez “getirin” deyince; acaba, Hoca, niye böyle
söylüyor diye bir kez daha şaşırdım; çünkü, grup sözcüsüydü Kamalak Hocamız.
Üçüncü kez “getirin” dedi ve her “getirin” kelimesinin arkasından “getirin
kaldıralım” teklifini getirdi. Şimdi, neyi getirirsek Anayasanın bu maddesini kaldıralım demişti Sayın
Kamalak Hocamız; “şu anayasa değişiklik teklifinde 83 üncü maddede öngördüğünüz
suçlardan birine ilişkin bir dosya getirin kaldıralım” demişti. Dördüncü kez
söyleyince, ben, hakikaten üzüldüm. Yani, Anayasanın hukuka aykırılığı
konusundaki görüşlerine saygı duyabiliriz, kendi görüşüdür. Ne bileyim,
çetelerin, yürütmenin mi, yasamanın mı silahlı gücü olduğuna ilişkin
görüşlerine saygı duyabiliriz; hepsine saygı duyarım; ama, Refah Partisi
sözcüsü olarak, Grubu adına çıkıp da bağlayıcı bir konuşma yaptığı bir
çerçevede eğer, dört kez ısrarla “ bu suçlardan bir tane dosya varsa getirin,
birlikte kaldıralım” dediğine göre, açıkça söylüyorum sayın milletvekilleri,
ben -yaklaşık ne kadar zaman oldu bilemiyorum- Sayın Kamalak Hocayı tanıdığım
için mutluyum; namuslu, haysiyetli ve dürüst bir insan olarak, bir hukukçu
olarak tanıdım, öyle söylerim, gıyabında da öyle söylerim. Dürüst ve şerefli
bir hukukçunun sözünü de –hele hele grubu adına bağlayıcı olarak konuşma yapma
yetkisiyle Yüce Heyetin karşısına gelmişse– çok daha ciddiye alırım; bu
çağrıyı, bu daveti, ricanın ötesinde bir emir sayarım ve öyle yaptım. Baktım, haydi, 17 nci, 18 inci, 19 uncu Dönemlere ilişkin, böylesi bir
suçtan bir dosya numarası vermek, belki uzak bir dönemi kapsadığı iddiasıyla
kabul görmeyebilir; o zaman 20 nci Dönemden –bu yasama döneminden– Sayın
Kamalak Hocamızın emrini yerine getirelim dedim. İsterseniz isimlerini
isterseniz dosya numaralarını vereyim; mesela, bu bahsedilen suçlar –bizim
Anayasa değişiklik teklifimizde, 4 parti genel başkanının ve 292 sayın
milletvekilinin imzasını taşıyan bu anayasa değişiklik teklifinde– sahtecilik,
zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, inancı kötüye
kullanma –yani emniyeti suiistimal– dolanlı iflas, kaçakçılık, resmî ihale ve
alım satımlara fesat karıştırma... Bir tanesini benden emrediyor ya Sayın
Kamalak Hocamız; mesela, Sayın Ömer Bilgin’in (3/853) memur olduğu işlerin alım
satım yapımına fesat karıştırarak, devleti zarara uğratmak; dosyanın
muhteviyatı bu. Mesela, Mustafa Kemal Aykurt Beyefendinin, hizmet nedeniyle
emniyeti suiistimal. Mesela, Sayın Şevki Yılmaz’ın (3/848) resmî evrakta
sahtekârlık. Mesela, Sayın Kahraman Emmioğlu’nun (3/910) teşekkül halinde
kaçakçılık. Mesela, Sayın Lütfi Yalman’ın (3/967) zimmet suçuna feran iştirak
ve yine Sayın Ömer Bilgin’in, özel evrakta sahtecilik... Yalnız, şunun altını çizeyim; bunlar fezlekede sadece iddiadır. Yani,
bir hukukçu namusuyla söylememiz gerekir; yargılanması gerekir. Yargılandıktan
sonra kim haklı kim haksız, hangisi suçlu hangisi suçsuz ortaya çıkacaktır. Ona
kim karar verecek; işte sizin güvenmediğiniz; ama, bizim, yürekten güvendiğimiz
savcıların ve hâkimlerin oluşturduğu bağımsız yargı karar verecek. (ANAP, DSP
ve CHP sıralarından alkışlar) (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Yalova, süreniz bitti efendim. YÜKSEL YALOVA (Devamla) – Bir cümle, bir cümle Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun Sayın Yalova. YÜKSEL YALOVA (Devamla) – Bilmiyorum, Sayın Kamalak Hocamız daha başka
dosya numaraları bulmamı, kendilerine takdim etmemi emrederler mi; ama, şu
160’ın içerisinde, saydığım 4 dosyanın en az on katı daha var. “getirin,
kaldıralım” demişti, getirdim. Sayın Refah Grup Sözcüsü Kamalak Hocam, lütfen
Anayasa değişiklik teklifimize “evet” deyiniz, Anavatan Partisi gibi siz de
“evet” deyiniz. Başta, karşı olduğunuzu söylemiştiniz; ama, Grup sözcünüzün bu
sözü sizi bağlıyorsa -Grubunuz adına bağlaması gerektiğine göre- hiç değilse
sözünüzde durunuz diyorum. Hepinize saygılar sunarım. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalova. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Desteğe gerek yok, grupta çoğunluğunuz
var, buyurun getirin. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sözünüze sahip çıkın. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Getirin arkadaş, getirin işte. UĞUR AKSÖZ (Adana) – Getiririz, getiririz... Göreceksiniz... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Oyunu bırakın yahu, şov yapmayı bırakın
yahu... Oyunuz ortada işte! OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Göreceğiz, tamam göreceğiz. BAŞKAN – DSP Grubu adına Sayın Ali Ilıksoy.(DSP sıralarından alkışlar) Buyurun efendim, süreniz 10 dakika. DSP GRUBU ADINA ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesine ilişkin yasa
teklifi üzerinde Demokratik Sol Partinin görüşlerini açıklamak üzere
huzurlarınızdayım; partim ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Yasama dokunulmazlığı, milletvekillerini adlî kovuşturmalarda koruyan
anayasal bir kurumdur. Tarihsel geçmişine baktığımızda, ilk kez İngiltere’de
ortaya çıktığını görmekteyiz. Kral ile parlamentonun çatıştığı yıllarda,
yürütmeyi temsil eden kral, kendisine muhalefet eden parlamento üyelerini
tutuklattırıyor ve istemediği kişileri parlamento dışına atmak suretiyle
muhalefeti önlüyordu. Bu duruma 1689 Haklar Bildirisiyle bir sınırlama getirilmiştir. Bu
bildiriyle parlamenterlerin, parlamentodaki söz ve tartışma özgürlüğü artık
engellenemeyecek bir hale getirilmiştir. 18 inci Yüzyıldan itibaren bütün
ülkelerin yazılı anayasalarında bu hükme yer verildiğini görmekteyiz. Bizde de,
geçmiş dönemlerde hazırlanan anayasalarda aynı kuruma yer verilmiştir. Yasama dokunulmazlığı, aslında, muhalefet milletvekillerini yürütmeye
karşı koruma amacına hizmet etmektedir. Yürütmenin keyfî uygulamalarına son
vermek, böylece milletvekilinin temsilcilik görevini, korkmadan, tam bir
serbesti ve huzur içinde yerine getirmesine olanak sağlamak üzere konulmuş bir
düzenlemedir. Milletvekilinin görevini serbestçe yerine getirmesi için sağlanan
bu ayrıcalık, bizleri, toplumda üstün ve dokunulmaz insanlar durumuna getirmek
için değil, görevlerimizi gereği gibi yapmamız içindir. Amacın, kamuya daha
yararlı hizmetler sunmak olduğu açıktır. Günümüzde, bütün demokratik ülkelerin
anayasalarında bu kuruma yer verilmektedir; ancak, beraberinde birtakım
sınırlamalar da getirilmektedir. Bilindiği üzere, yasama ayrıcalığının iki boyutu vardır: Birincisi,
yasama sorumsuzluğu; ikincisi, yasama dokunulmazlığıdır. Gerek 1961 Anayasamızda
gerekse 1982 Anayasamızda, her iki ayrıcalık bir maddede düzenlenmiştir, madde
başlığı olarak “Yasama dokunulmazlığı” ifadesi kullanılmıştır. Maddenin başlığı
ile maddenin içeriği birbirine uymamaktadır; çünkü, yasama dokunulmazlığı,
yasama ayrıcalığının sadece bir parçasıdır. Öyle olunca, madde başlığı, yasama
sorumsuzluğu ayrıcalığını ifade etmekten yoksun kalmaktadır. Bu nedenle,
Anayasanın 83 üncü maddesinin madde başlığının, her iki ayrıcalığı da içerecek
şekilde “Yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı” şeklinde değiştirilmesi,
yerinde ve olumlu bir değişikliktir. Anayasanın 83 üncü maddesinin birinci fıkrası, yasama sorumsuzluğunu
düzenlemektedir. Yasama sorumsuzluğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin,
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden ve bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu
tutulamayacaklarını ifade eder. Bu ayrıcalığa, doktrinde “mutlak dokunulmazlık”
da denilmektedir. Anayasanın 83 üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan
değişiklikle “hiçbir şekilde” ifadesi konulmuş ve sorumsuzluğun kapsamı daha da
genişletilmiştir, milletvekillerinin hukukî ve cezaî anlamda sorumlu
olamayacakları bir düzenleme sağlanmıştır. Bugüne kadar, gerek doktrinde
gerekse Yargıtay kararlarında cezaî sorumluluk konusunda bir tereddüt
olmamasına karşın, hukukî sorumsuzluk konusunda, Yargıtay uygulamasında,
milletvekillerinin Mecliste sarf ettikleri hakaret niteliğindeki bazı sözlerden
dolayı sorumlu tutulabildiklerini ve buna bağlı olarak ağır tazminatlara mahkûm
edildiklerini hepimiz biliyoruz. Bu nedenle “hiçbir şekilde” ifadesiyle, hukukî
sorumsuzluk da yasama sorumsuzluğu kapsamına alınmış olmaktadır. Doktrinde, yasama sorumsuzluğunun mutlak bir sorumsuzluk olduğu,
milletvekilini, hem cezaî hem de hukukî kovuşturmalara karşı koruduğu,
sorumsuzluk kapsamına giren eylemlerden dolayı ceza davası açılamayacağı gibi
tazminat davası da açılamayacağı, bu sorumsuzluğun Meclis tarafından
kaldırılmasının da söz konusu olamayacağı, milletvekilinin sıfatı sona erse
dahi bu sorumsuzluğun devam edeceği yönündedir. Bununla birlikte, Anayasamızın 83 üncü maddesinin birinci fıkrasının
sonuna eklenen bir cümleyle, İçtüzük gereği disiplin cezası verilmesi de
olanaklı hale getirilmiştir. Bu uygulamaya, Kanunî Esaside de rastlamaktayız. Ayrıca, milletvekilinin söz ve davranışlarını Meclis dışında
tekrarlaması ise, mevcut düzenlemede, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi
üzerine, Meclisçe başka bir karar alınmadığı takdirde, bunları Meclis dışında
tekrarlamak ve açığa vurmaktan da sorumlu tutulamayacakları belirtilmiştir.
Anayasanın 83 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki bu değişikliğe; yani, yasama
sorumsuzluğunun sınırlarının genişletilmesine, sanırım, hiçbir milletvekili
arkadaşımın itirazı yoktur. Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yapılan
değişiklikle, yasama dokunulmazlığına ilişkin kural ve istisnalar, ceza
hukukuna daha uygun hale getirilen terimlerle düzenlenmiştir. Yasama
dokunulmazlığı, diğer bir deyimle nispî dokunulmazlık, düzenleniş şekliyle,
milletvekillerinin, adlî suçlarla ilgili olarak dahi haklarında kovuşturma
yapılmasını önlemektedir. Bu dokunulmazlığın geçici olduğunu biliyoruz.
Milletvekilliği sona erdiğinde, milletvekili hakkında gerekli kovuşturmalar
yapılabilmektedir. Gerçekten, milletvekili dokunulmazlığı zırhı,
milletvekilinin işlemiş olduğu bir suçtan dolayı yıllarca hakkında kovuşturma
yapılmadığını ve yargılanmadığını da uygulamalarda görmekteyiz. Bu durum, doğal
olarak toplumda rahatsızlıklara neden olmaktadır. Yasama sorumsuzluğundan
farklı olarak, yasama dokunulmazlığı kapsamına giren suçlar herhangi bir
vatandaş tarafından da işlenebilecek suçlardandır. Bu nedenle, yasama
dokunulmazlığına bir sınırlama getirilmesinden yanayız. İkinci fıkrada milletvekilinin seçimden önce veya sonra işlediği öne
sürülen bir suçla ilgili olarak tutulması, sorguya çekilmesi, tutuklanması veya
yargılanmasının Meclis kararı gerektirdiği, seçimden önce veya sonra verilmiş
bir ceza hükmünün yerine getirilmesinin de milletvekilliğinin sona ermesine
bırakılacağı hükme bağlanmıştır. Hakkında böyle bir ceza hükmü olan
milletvekilinin yeniden seçilmesi halinde, aynı işlemler yeni Meclis tarafından
tekrarlanacaktır. Ayrıca, dokunulmazlık süresince dava ve ceza zamanaşımının işlemeyeceği
hükme bağlanmıştır. Daha önceki uygulamalarda sadece ceza zamanaşımı konusu
mevcut iken, yeni düzenlemeyle dava ve ceza zamanaşımı ikisi bir arada ifade
edilmiştir. Değişiklik teklifinin üçüncü fıkrasında, hangi durum ve hangi suçların
milletvekili dokunulmazlığı kapsamı dışında bırakılacağı konusu düzenlenmiştir.
Buna göre, ağır hapis ve ölüm cezasını gerektiren suçüstü hali ile Anayasanın
76 ncı maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen zimmet, ihtilas irtikâp, rüşvet,
hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma gibi birer birer
sayılan suçlar dışında kalan suçları işlediği ileri sürülen milletvekilinin
tutuksuz olarak sorguya çekilmesine ve yargılanmasına olanak sağlanmaktadır. Bu
hallerde -hazırlık soruşturmasını başlatıp, başlatmama konusunda yetkili merciî
olarak- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, durumu, hemen ve doğrudan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirmesi öngörülmüştür. Bu cürümlerden
dolayı bir milletvekilinin yakalanması veya tutuklanması, ağır hapis veya ölüm
cezasını gerektiren cürümlerde suçüstü hali bulunmasına veya Meclisin o yönde
karar vermesine bağlanmıştır. Kabahatler ve diğer cürümlerden dolayı bir
milletvekilinin yakalanması, sorguya çekilmesi ve yargılanması, mevcut durumdaki
gibi, Meclisin, dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki kararına bağlıdır ve
aynen devam etmektedir. Dördüncü fıkrayla, Meclisteki siyasî parti gruplarınca,
yasama dokunulmazlığıyla ilgili görüşme yapılamayacağı ve karar alınamayacağı
belirtilmiştir. Bu, mevcut durumun devamıdır. Son fıkrayla, milletvekilleri hakkındaki ceza davalarının Yargıtayda
görüleceği ve bu davalarla ilgili yargılama esaslarının da kanunla
düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu fıkrayla, doğal hâkim ilkesinden
ayrılınarak bir istisna getirilmiş bulunmaktadır. Bu ayrıcalığın da amacı,
milletvekillerinin kamu yararına olan çalışmalarının aksamaması için, davanın,
Ankara’da; yani, Yargıtayda görülmesidir. Yapılan değişikliklerle, yasama
sorumsuzluğunun kapsamı genişletilmiş, yasama dokunulmazlığının kapsamıysa, bir
miktar daraltılmıştır. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son yıllarda, toplumun değişik
kesimlerindeki yozlaşmanın ve yolsuzlukların, maalesef, siyasetimize sirayet
ettiğini görmekteyiz veya bu yöndeki iddialarla sık sık karşılaşmaktayız. Bu
durum, giderek siyasal yaşamımızın kirlenmesine neden olmaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ilıksoy, lütfen, son cümlenizi söyler misiniz efendim. ALİ ILIKSOY (Devamla) – Sayın Başkan, bitirmek üzereyim. BAŞKAN – Artık, bu saatten sonra, fazla süre veremem. Buyurun. ALİ ILIKSOY (Devamla) – Kamuoyunda, bu konuya karşı, önemli ölçüde bir
duyarlılık hâsıl olmuştur. Kamuoyunun ve medyanın haklı olarak siyasal
yaşamımızın bu kirlilikten arındırılması yönündeki çabalarına saygı göstermek
zorundayız. Özellikle, Susurluk ve sonrasında ortaya çıkan tabloya tepkinin had
safhaya çıktığını biliyoruz. Bu tepkinin bir sonucu olarak “Sürekli Aydınlık
İçin Bir Dakika Karanlık Eylemi” ve Susurluk’a uzanan yolda adı geçen
siyasîlerin bir an önce yargı önüne çıkarılmaları ve dokunulmazlıkların
sınırlandırılması, kamuoyunun, bu Meclisten, en büyük beklentisidir. Siyasal kararların alınması aşamasında, kamuoyunun ve medyanın etkisini
de yadsımamalıyız. Kamuoyunun ve medyamızın bu yöndeki haklı isteklerine, bu
Meclis, yanıt vermelidir ve milletvekillerinin gerektiğinde kendilerine tanınan
bazı haklarda sınırlama yapabilecekleri, bunun sonucu olarak... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Efendim... Lütfen... ALİ ILIKSOY (Devamla) – Bitirmek üzereyim. BAŞKAN – Süreniz bitti efendim. Lütfen... ALİ ILIKSOY (Devamla) – Sayın Başkan, Sayın Soysal 3 dakika eksik
konuştu. BAŞKAN – Hayır, olmaz efendim. Lütfen... Tamam, teşekkür ederim. ALİ ILIKSOY (Devamla) – Ben teşekkür ederim Sayın Başkan. (DSP, ANAP ve
CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Gruplar adına başka söz isteyen?.. TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Grubumuz adına, Lüftü Esengün... BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına, Lüftü Esengün; buyurun. (RP
sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika. RP GRUBU ADINA LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Muhterem Başkan, muhterem
üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği
teklifinin 1 inci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bugün, kimi sözcülerin ifadesine göre, tarihî bir gün yaşıyoruz, tarihî
bir görev yapıyoruz; ama, öyle tarihî bir gün ki, kendi içimizde, kendi
irademize saygısızlığın da en kötü örneğini verdik bugün. (RP sıralarından
alkışlar) Meclis iradesi, teklifin maddelerine geçilmemesi yönünde tecelli
etmesine rağmen, birtakım suni yorumlarla, birtakım zorlamalarla Anayasa
maddesi hiçe sayılarak, bugüne kadar olan teamüller, uygulamalar hiçe
sayılarak, zoraki, maddelere geçildi. Bizim, önce, kendi irademize, kendi
kararımıza, kendi İçtüzüğümüze, kendi teamüllerimize saygı göstermek gibi bir
zorunluluğumuz var. Parlamentonun saygınlığı, Parlamentodan, bu kürsüden
başlar; bunu, önce, ifade etmek zorundayım. Bu 83 üncü madde değişirse ne olacak; neler olmayacak ki! Günlerden
beri, medya habire yayın yapıyor, sözcüler ne güzel sözler söylediler. Hani,
Susurluk 15 gün içinde aydınlanacaktı? Allahü alem, Susurluk’un açıklanması,
Susurluk’un altında neler olduğunun meydana çıkması, herhalde bu Anayasa
değişikliğine kaldı; son ümidiniz bu. 83 üncü madde değişirse, kirlilik sona
erecek, çeteler konusu aydınlanacak, yolsuzluklar meydana çıkacak, daha neler
neler olacak! Muhterem kardeşlerim, bu, tamamen, şu kış arifesinde inim inim inleyen
fakir, yoksul, işsiz, emeklisiyle, köylüsüyle, esnafıyla çaresiz insanları,
kamuoyunu oyalamaktan öteye bir şey değil. (RP sıralarından alkışlar) Gelin, eğer samimiyseniz, Anayasanın sadece böyle 83 üncü maddesine el
atmayalım. Bu Anayasada değiştirilmesi gereken nice nice maddeler var. Sayın
Yalova, bizim Anayasayı savunduğumuzdan filan bahsetti. Bakınız, 1991’de, biz, Meclise geldiğimizde, o zamanki Başbakan Sayın
Demirel ve o zamanki bütün parti sözcüleri, şu Anayasanın 12 Eylül ürünü bir
Anayasa olduğundan müştekiydiler. Sivilleşmeden, şeffaflaşmadan, insan
haklarından, sivil bir anayasa yapmaktan çok çok bahsedildi ve o konuda,
gerçekten, o gün bir konsensüs vardı, mutabakat vardı; ama, hayata
geçirilemedi; ama, çalışmalar yapılmadı değil. Biraz evvel Sayın Kapusuz’un gösterdiği şu kitap, 19 uncu Dönemde, bütün
siyasî partilerin anayasa değişikliği konusundaki tekliflerinin mukayeseli
metnidir. Siz, 83 üncü maddeyi, o zaman niye değiştirmeyi akıl etmediniz, niye
düşünmediniz acaba? YÜKSEL YALOVA (Aydın) – 1995’te oy vermediniz. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Bakınız, 83 üncü madde. Anavatan Partisi, o
gün, hiçbir değişiklik teklifi vermemiş. Büyük Birlik Partisi, Cumhuriyet Halk
Partisi, Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi;
hiçbiri, o gün 83 üncü maddeyi değiştirmek, dokunulmazlıkları sınırlandırmak
gibi bir düşünceye nedense ihtiyaç duymamış. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Tarihleri karıştırdın. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Bu, 19 uncu Dönem, 1993. O zaman, Anavatan
Partisi herhalde bu Parlamentodaydı. Biz, yoktuk diyemezsiniz, işte kitap. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Dört sene olmuş. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Ha, dört sene olmuş, çok şey değişti, evet.
Dört senede, sizin bu Hükümetin kurulduğu şartlar oluştu. (RP sıralarından
alkışlar) Geceyarısı, şu oylamayı, şöyle yapmanıza dair mecburiyetler hâsıl
oldu da onun için. Normal şartlarda, bugün, bu oylama bu şekilde olmazdı; ama,
nedense, hep gece vakti geliyor size talimatlar. (RP sıralarından alkışlar) Muhterem milletvekilleri, bakınız, gelin, Anayasanın 14 üncü maddesini,
24 üncü maddesini, 25’i, 26’yı, şu temel hak ve hürriyetleri, insan haklarını
sınırlandıran maddelerini değiştirelim; varsa yüreğiniz, varsa cesaretiniz,
geçici 15 inci maddeyi değiştirelim. (RP sıralarından alkışlar) YÜKSEL YALOVA (İstanbul) – Var, var... LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Şimdi, siz kimi aldatıyorsunuz Allahaşkına!..
Neymiş; efendim, zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, kaçakçılık, resmî ihale ve
alımlara fesat karıştırılması suçlarından dolayı, savcılar doğrudan soruşturma
yapacak. Çeteler nerede?!.. Çeteler nerede?!... (RP sıralarından alkışlar)
Bunlar yüz kızartıcı suçlar. Zina suçu nerede? Irza geçme suçu nerede? Kız
kaçırma suçu nerede? Bu maddeyi, bu şekilde düzenleyenler, acaba, o suçları,
buraya, niye yazmadılar? Bunun tutulacak tarafı yok ve Meclisin iradesi de ortaya çıktı; bu
teklif reddedilecek ve daha güzelini, birlikte oturup yapacağız. Böyle,
dayatmalarla, geceyarısı gelen talimatlarla, bu iş, bu Meclisten geçmeyecek.
(RP sıralarından alkışlar) Bakınız muhterem arkadaşlar, malumunuz, hepinizin bildiği üzere,
Anayasada üç önemli, üç temel erk var, kuvvet var; yasama, yürütme, yargı.
Bunların, birbirinden bağımsız çalışması, birbirine tesir etmemesi, birbirinden
etkilenmemesi temel, esas. Onun için de, her biri için, müstakil koruma
tedbirleri alınmış. Herhangi bir veznedar, bir zimmet suçunu işlese dahi, direkt soruşturma
açılamıyor; idare heyetinin kararı lazım; Danıştaya itiraz ederse, Danıştay
kararı lazım. Onun yanında, yürütmenin tepesinde bulunan bakanların Yüce
Divanda yargılanabilmesi için, şu Meclisin, soruşturma açılmasına karar vermesi
lazım. Bunlar, o bakanın görevinden dolayı alınması gereken tedbirler. O
memurlar için de, o tür tedbirler düşünülmüş ve alınmış; yanlış veya doğru.
“Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat” kanunun ismi. Muvakkat olmasına
rağmen, Osmanlı’dan beri -hele cumhuriyet döneminde- nedense, bu kanuna sıkı
sıkıya sarılmış devlet ve devam edip gidiyor; değiştirilmesi lazım. Yargıya gelince: Hâkim teminatı, bugün Anayasa ile tespit edilmiş.
Gerçekten, hâkimlerin, savcıların, her türlü tesirden, baskıdan uzak hareket
etmeleri lazım; Anayasanın 138 inci maddesinde de bu getirilmiş. Bu da doğru;
tabiî ki, hâkimlere teminat tanımak lazım. Şimdi, yürütmede teminat var, yargıda teminat var, yasamaya gelince,
kalkmışız, efendim, şu suçlardan dolayı Meclis karar vermesin, Meclisin
komisyonlarında görüşülmesin, Genel Kurul herhangi bir karar vermesin, sadece
bir savcının yapacağı icraatla, bu suçlardan dolayı takibat yapılabilsin... Değerli arkadaşlar, öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, her an, hangimizin
hangi iftiraya maruz kalacağını bilmemiz mümkün değil; hele de bugünkü medyanın
bu halinde, hangi milletvekilinin, hangi menfaat çarkına çomak soktuğu için,
hangi iftiralara maruz kalacağını kim garanti edebilir? İki günlük yayın,
üçüncü gün savcı harekete geçmek mecburiyetinde kalacak -nasıl olsa
dokunulmazlık sınırı içerisinde, çerçevesi içerisinde değil- gözaltına
alınacak, belki tutuklanacak, yargılanacak, sonuçta suçsuz çıkacak; ama, o
iftiranın izi, o milletvekili için, hayatı boyunca -bırakın kendi hayatını-
çocuklarına dahi devredeceği bir talihsizlik olacak; bizim endişemiz burada.
Türkiye’de her şey yerli yerinde olsa, herkes yetkisini, haddini, sınırını,
görevini layıkıyla bilse ve yapsa, belki bu kadar endişeye kapılmaya gerek yok. Muhterem arkadaşlar, benim sonuç olarak söyleyeceğim şu: Dokunulmazlık,
sadece, biraz evvel burada ismi sayılan şu veya bu milletvekilinin istifade
ettiği, onun için tanınmış, onun için düşünülmüş bir tedbir değil; bu, hepimize
lazım. Biz, eğer, yasama görevini, milletten aldığımız vekâleti, yetkiyi,
hakkıyla hem bu Meclis kürsüsünde, komisyonlarda hem de Meclis dışında, hiçbir
baskı, hiçbir tesir, hiçbir korku, hiçbir dayatma altında olmadan yapmak
istiyorsak, bu dokunulmazlığı bu şekilde muhafaza etmek mecburiyetindeyiz.
İçimizde, suç işleyen arkadaşımız varsa, fezlekesi gelir; önce, Anayasa, Adalet
Komisyonu süzgecinden geçer; orası bir süzgeçtir; orada, siyasî mülahazalarla
değil, gerçekten, hem o milletvekilinin siyasî hayatı, geleceği hem de bütün
Parlamentonun saygınlığı göz önüne alınarak karar verilir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Esengün, süreniz bitti efendim. Buyurun. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Sonra, Yüce Genel Kurula gelir, burada da
görüşülür. Bu iki süzgeçten geçtikten sonra, dokunulmazlığın kaldırılması icap
ediyorsa kaldırılır; değilse, dönem sonuna kalır; dönem sonuna kalan suç,
affedilmiş, ertelenmiş falan değil; zamanaşımı işlemez. Milletvekilliği
düştüğü, bittiği anda, gider, yargıda, işlediği iddia edilen suçun hesabını
verir, yargılanır, suçluysa cezasını çeker. Geliniz, ülkenin bir sürü meselesi varken, böyle sunî gündemlerle şu
milleti oyalamayalım. Geliniz, Susurluk’un altında ne var ne yok bunu ortaya
çıkarmak istiyorsak elele verelim, gerçekten, bu işin üzerine gidelim. Yoksa,
83 üncü maddenin değiştirilmesiyle, hele, bu getirilen teklifle hiçbir şey olmaz;
sadece, sunî gündemlerle bu millet oyalanır, aldatılır. NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Bahçeköy’ün mücavir alanı gündem oluyor da, 83
üncü madde gündem olmuyor mu Sayın Bakanım?! BAŞKAN – Lütfen müdahale etmeyelim. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Hepinize saygılarımı sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Lütfü Esengün. UĞUR AKSÖZ (Adana) – Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum. BAŞKAN – Hangi konuda?.. UĞUR AKSÖZ (Adana) – Sayın Esengün “geceyarısı talimatıyla çalışıyorlar”
dedi. Meclisin gece çalışması... (RP sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Bir dakika efendim... O konuda... UĞUR AKSÖZ (Adana) – Meclisin gece çalışması, Danışma Kurulunun
kararıyla, Yüce Heyetin oyuyla olmuştur. Eğer, deminki toplantıyı kastediyorsa,
kendi grup başkanvekilleri de vardı; birlikte istişare yaptık; buna “talimat”
denilmesi ayıptır. (RP sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın arkadaşlar, rica ediyorum... Bu saatte... Bakın, bu işte,
gerçekten, başta çok kararlıydım; ama, sonradan okudum ki, gerek İçtüzük
gerekse Anayasanın 175 inci maddesinin “iki defa müzakere edilir” yolundaki
hükmünü uygulayınca, bugün yaptığımız işlemin çok doğru olduğunu hatta ve hatta
ileride Anayasa değişikliklerinde, birinci defa yapılan müzakerelerde,
maddelere geçilmesinin oylanmaması gerektiği kanaatine de vardım; ama, bu,
İçtüzük değişikliğidir. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Bir dakika efendim... Sayın Kapusuz, zatıâliniz de oradaydınız, kimseden orada talimat gelmedi
yani... Rica ediyorum. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – O toplantıda bulunduğum için söylemek
istiyorum, müsaade eder misiniz Sayın Başkan? BAŞKAN – Buyurun yerinizden... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Zaten, yerimden konuşacağım. Sayın Başkan, biz, birtakım çalışmaların yapılmasına grup olarak katkı
sağlamışsak, herhalde bir yanlış yapmadık; ama, burada söylenen şey, yapılan
yanlışlıkla alakalı olan bir husustur. Zatıâliniz de ihsası reyde
bulunamazsınız, Meclis kürsüsünde Başkanlık yapıyorsunuz; arz ederim. BAŞKAN – Peki, herkes düşüncesini söyler. Sayın Komisyon konuşacak mısınız efendim?.. Konuşmayacaksınız. Şahsı adına Sayın Halit Dumankaya... KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Bir yanlış anlaşılmayı açıklamak
istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Sataşmadan dolayı size söz vereceğim efendim. Buyurun Sayın Dumankaya. (ANAP sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakikadır. HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri,
bizi televizyonları başında izleyen aziz vatandaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sözlerime başlamadan, Sayın Başkanın, demin konuşmamla ilgili tutumunu
kınıyorum. Niye kınıyorum; çünkü, ben, bir milletvekilinin ismini vermedim.
Yolsuzlukları saydım, ondan sonra, ismini vermediğim milletvekiline söz verdi
ve nihayet, onun bana söyledikleri dolayısıyla bana söz vermedi. Şimdi, o
milletvekili dedi ki “benim başım yıldızlara kadar diktir.” O, bir Acem
palavrası; bir insan, başı yıldızlara kadar dik olmaz; ama, ben, ona diyorum
ki, onu da Türkiye tanıyor, beni de tanıyor... BAŞKAN – Efendim, yeni bir sataşmaya meydan veriyorsunuz, maddeyle
ilgili konuşun... HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Hayır, ben isim vermiyorum. BAŞKAN – Maddeyle ilgili konuşun... Siz, İktidar Partisi
milletvekilisiniz; bunun çıkmaması için gayret sarf ediyorsunuz. HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Sayın Başkan, ben konuşacağım, siz değil. BAŞKAN – Sizi konuya davet ediyorum. HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Demin dedim ki, burada önemli bir teklifi
görüşüyoruz. Bu, cumhuriyet döneminin en önemli kanunu olacaktır. Niye en
önemli kanundur; Meclis ilk defa kendi kendini denetleyecek. Ne olacak; yani,
bu kanun teklifiyle milletvekili dokunulmazlığı kalkmıyor değerli arkadaşlarım.
Hangi milletvekilinin dokunulmazlığı kalkıyor; şu milletvekilinin
dokunulmazlığı kalkıyor: Ağır hapis veya ölüm cezası gerektiren cürümlerde
suçüstü hali ile, zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, kaçakçılık yapan, resmî
ihale ve alımlarda fesat karıştıran milletvekilinin dokunulmazlığını
kaldırıyor, başka hiç kimsenin -onurlu, şahsiyetli burada birçok milletvekili
vardır- dokunulmazlığına dokunulmuyor. Ancak devleti soyanların
dokunulmazlığına dokunulacak; onun da bu çatı altında yeri yoktur. Şimdi, Sayın Refah Partisi sözcüsü dedi ki, “zina suçları niye yok?” Kardeşim,
burada önerge verilecek. Bir önerge verirsiniz, zina suçunu da bu önergeyle bu
maddeye koyarız. Bu gayet kolay, buna sağınmayın. MUSA OKÇU (Batman) – Çeteyi ne yapacağız? HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Çete de bu olayların içerisindedir. Değerli arkadaşlarım, bakınız, eğer şu milletvekili dokunulmazlıklarını
incelediyseniz, çeteler için ne var biliyor musunuz; evrakta sahtekârlık yapmış
bu çeteler. O zaman, onunki de kalkacak, eğer bu 83 üncü maddeyi kaldırırsak.
Eğer bunu kaldırmazsak, o çeteleri de korumuş oluyoruz. Şimdi, değerli arkadaşlarım,
Akşam Gazetesindeki bir yazısında Sayın Tayyar Şafak -saygı duyuyorum- diyor
ki: “Dokunalım artık. Mesut Beyin iddialı olduğu iki konu var: Birincisi
Susurluk, ikincisi de dokunulmazlıklar... (RP sıralarından alkışlar[!])
Milletin önünde ‘Susurluk’u çözmezsem bu Başbakanlık bana haram olsun’ diyor.” Şimdi, bu Mesut Yılmaz ne yaptı? Mesut Yılmaz şunu yaptı; sizin gibi
soruşturma vermedi değil, kendindeki bütün yetkileri Teftiş Kurulu Başkanına
verdi “soruştur, araştır, ifade al ve bunu ortaya çıkar” dedi. (RP sıralarından
gürültüler) HAYRİ DOĞAN (Antalya) – Helal olsun!.. HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Başkan, bunları bir sustur... BAŞKAN – Lütfen, susun arkadaşlar... Arkadaşımız çok güzel konuşma
yapıyor. Susun canım... HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Yazının sonunda da, bir de bu teklif
geçmezse, yani, dokunulmazlık teklifi geçmezse, Mesut Beyin yüzünü merak ediyor
yazar. Şimdi, bakın, Mesut Beyin 139 tane Anavatan Partili milletvekili,
burada, bembeyaz oyu, analarının ak sütü gibi o beyaz oyu bu kutuya atıyor.
Bundan sonra Anavatan Partisinin yapacağı bir şey yok. Muhalefet de bunu
veriyor, İktidar Partileri de bunu veriyor. Şimdi, muhalefette kalan partiler, bakınız, dışarıda, televizyonlarda
izlediniz... HAYRİ KOZAKÇIOĞLU (İstanbul) – Siz de bizim kadar verin... HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Verenlere teşekkür ediyorum, onlara saygı
duyuyorum; ama, vermeyenler bizi üzüyor; bu Meclise gölge düşürüyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Dumankaya, süreniz bitti efendim. Tamam... Teşekkür
ederim. HALİT DUMANKAYA (Devamla) – 1 dakika vereceksin, herkese veriyorsun. BAŞKAN – Efendim, ama, konuya bağlı konuşmuyorsun ki, buraya çıkıp, konu
dışı konuşuyorsun. HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Sayın Başkan, zaten hep böyle yapar; hiç
anlaşamıyoruz onunla, anlaşmadık da... Şimdi, değerli arkadaşlarım, sizlere hemen şunu söylemek istiyorum:
Geliniz, bu dokunulmazlıklardan kaçmayalım. Geliniz, bu dokunulmazlıkları
kaldıralım. Hangilerini kaldıralım; bu devleti soyanları, kışın zavallı
dedikleri, fakir fukaranın hakkını yiyenlerin dokunulmazlıklarını kaldıralım.
Bakınız, elimde adisyonlar vardır. Yiyip, bu adisyonları devlete fatura
edenlerin dokunulmazlıklarını kaldıralım. Bunlar imzalı adisyonlardır. Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dumankaya. Sayın Dumankaya, aslında devleti soyanların kolay kolay
dokunulmazlıkları kalkmaz. Sen de biliyorsun, minareyi çalan kılıfını da
hazırlıyor. Tamam mı... Ama, gel de, doğuda, güneydoğuda milletvekilliği yap da görelim.
Silahların gölgesinde insanların haklarını savun; ondan sonra göreyim seni... Şahsı adına ikinci konuşma, Sayın Kâzım Arslan’ın; buyurun. (RP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. KÂZIM ARSLAN (Yozgat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesine dair kanun teklifinin 1 inci
maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Günlerdir, belki de senelerdir tartışılan milletvekili dokunulmazlığı
konusu, nihayet Meclisimizde, Genel Kurulumuzun huzurunda. Tartışmalı bir
şekilde de olsa, teklifin tümü üzerindeki müzakereler tamamlandı ve maddeleri
üzerinde görüşüyoruz. Bu konuda ilgili ilgisiz, yetkili yetkisiz birçok kişi ve
kurum tartışmalara katıldı. Başta medyamız olmak üzere de birtakım çevreler,
tabiri caizse bir kampanyanın öncülüğünü yaptı ve bugün -belki de bu
telkinlerin etkisiyle- bu konuyu burada tartışıyoruz, Meclis gündemimizin ön
sıralarına almış bulunuyoruz. Bu nevi tartışmalar, bir ölçüde, normal kabul edilebilir. Pek tabiîdir
ki, demokratik bir ortamda her şey tartışılacak, her şey konuşulacak; ancak, bu
tartışmalar yapılırken öyle bir ortam oluşturuldu ki -şu anda da bunun etkisini
görüyoruz konuşmacıların beyanlarında- sanki memleketimizdeki her türlü
bozukluğun, her türlü kanundışı işlerin sorumluluğu, milletvekillerinin ve
onların yasama dokunulmazlığının. Böyle bir anlayışı kabul etmek mümkün değil.
Yine, sanki milletvekillerinin her birisi birer potansiyel suçlu. Bunu da kabul
edemiyorum ve sanki, milletvekillerinin yasama dokunulmazlığı kaldırılınca, bu
memlekette her şey birden düzelecek, güllük gülistanlık olacak. İşte, bana göre
konunun yanlış aksettirilen, bu yüzden de yanlış tartışılan yönü bu. Her meslek
grubu içerisinde yasadışı işlere bulaşan, suç işleyen birileri bulanabileceği
gibi, milletvekilleri içerisinde de bu kabil işlere bulaşan, suç işleyen
birileri bulunabilir. Ancak, bu noktadan hareketle, milletvekili dokunulmazlığının
böylesine bir ortamda, bu şekilde tartışılması ve kaldırılması yönüne gidilmesi
yanlış ve sakıncalıdır; çünkü, gerçek manada demokrasi geleneği ve kültürünün
oluşmadığı, sistemin demokrasidışı müdahalelere açık olduğu ve sisteme sık sık
müdahale edildiği bir zeminde, milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması veya sınırlandırılması, demokrasiye daha fazla zarar verecektir.
Zira, hukukun siyasallaştığı, demokrasidışı müdahalelerin ve müdahil güçlerin
ayakta alkışlandığı bir sistemde sivil demokrasinin ve sivillerin en son
sığınağı, belki de tek sığınağı yasama dokunulmazlıklarıdır. (RP sıralarından
alkışlar) Birtakım kurum ve kuruluşların özel teşkilat kanunlarıyla veya
tatbikatta dokunulmazlık zırhı bulunan yine bu tür kurumların eliştirisinin
dahi yapılamadığı bir ortamda, milletvekili dokunulmazlığı en son konuşulacak
konudur bana göre. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Darbecilerin,
muhtıracıların hâlâ yargılanamadığı, alkışlandığı ve baş tacı edildiği bir
Türkiye’de milletvekili dokunulmazlığının bu şekilde tartışılması ucuz bir
şovdan başka bir şey değildir. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Şirinlik yarışından başka bir şey değildir, ucuz bir siyasetten başka bir şey
değildir.Olayın böylesine sağlıksız bir zeminde bu şekilde tartışılması asıl
Meclisimizin itibarını zedeleyen bir unsurdur. Ayrıca, bu 1 inci maddede belirtilen hussuslardan yargılanması gereken
kaç milletvekili vardır, onun da iyice etüt edilmesi lazım veya Parlamentomuzun
her seçimde yüzde 60-70’i yenilenmektedir; bu Parlamentonun, cumhuriyet
kurulduğu günden bu tarafa, gelmiş geçmiş üyelerinden, bu belirtilen suçlardan
yargılanmış veya hüküm giymiş kaç kişi vardır, bunun da iyi etüt edilmesi
lazım. Bu soruların cevabını incelediğimizde, bunun, bu kadar gürültü koparacak
kadar önemli bir mesele olmadığını da görüyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Efendim, lütfen toparlar mısınız. KÂZIM ARSLAN (Devamla) – Toplum vicdanını rahatsız eden birtakım olaylar
ve müsebbiplerini araştırdığımızda, bunların, daha ziyade Meclis içerisinde
değil, Meclis dışında, “derin devlet” tabirinde ifadesini bulan oluşumun
içerisinde olduğunu görüyoruz. Yani, toplum vicdanını yaralayan olayların
uzantısı, bu Meclisin içerisinde değil “derin devlet” dediğimiz yapının
içerisindedir. Bu Meclisin üyeleri de, bu konuyu akıllarından çıkarmadan,
Meclisin itibarını zedeleyici, ucuz siyaset içerisine de girmemelidir. Bu
yüzden, bu maddede teklif edilen değişiklik teklifini ucuz bir siyasetten, göz
boyama yarışından başka bir şey kabul etmem mümkün değil. Dokunulmazlıkları bulunduğu halde, sistem içerisinde bu kadar güç
durumda kalan milletvekilleri, bir de dokunulmazlıkları kaldırıldığı takdirde,
konuşamaz, iş yapamaz duruma geleceklerdir, ki, onların istediği de budur,
derin devletin istediği de budur; dikensiz gül bahçesi istenmektedir. Böyle bir şey_ (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Arslan süreniz bitti efendim. Lütfen, son cümlenizi
söyler misiniz. KÂZIM ARSLAN (Devamla) – Başkanımızın ikazıyla, konuşmamı bu şekilde
kesmem gerekiyor. Hepinize saygılarımı sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arslan. Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir. Maddeyle ilgili 3 önerge vardır; geliş sırasına göre okutuyorum: VI. –
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 2. – Gaziantep Milletvekili Kahraman
Emmioğlu’nun, Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan, sataşmadan
dolayı söz istemiştim. BAŞKAN – Ha, pardon, bir dakika... İsterseniz,
önergeleri okutayım da ondan sonra size söz vereyim efendim. OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, önrgelerden
önce söz istiyoruz. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sayın Başkan, ben, konuşmamda,
Anayasa Komisyonundaki fezleke numaralarından bahsettim. BAŞKAN – Ama, efendim, isim zikrettiniz
“sahtekârlıktan” falan dediniz; nasıl olur canım... YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Öyle demedim. BAŞKAN – Olur mu canım, arkadaşımızın... YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Yargılama bitinceye kadar
suçsuz olduklarını söyledim. (RP sıralarından gürültüler) MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Niye isim veriyorsun?! BAŞKAN – Canım, belki o sizin bahsettiğiniz nitelikte,
hakkında bir dosyası yok arkadaşımızın. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Komisyonda fezleke
numaraları... BAŞKAN – Efendim, sizin bahsettiğiniz nitelikteki bir
suçu işlemiş bir dosyası yok belki arkadaşımızın; ama, siz, isim zikrettiniz. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Anayasa Komisyonundaki fezleke
numaralarında... (RP sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Bakın, sizler hâlâ
İktidara alışamadınız. İktidar Partisi milletvekilleri, Meclisi çalıştırır.
Çıkıyorsunuz, hep sataşıyorsunuz. Sataşınca da, bu tartışmalar böyle yürüyor
işte. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Benim konuşmamın sataşmayla
ilgisi falan yok, ben onu söylüyorum size. BAŞKAN – Tamam efendim. Ben şimdi önerge okutuyorum.
Rica ediyorum... Buyurun. KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan, sataşma
nedeniyle söz istiyorum. BAŞKAN – Bir dakika, peki... Parçalamayalım önergeleri
de... Sayın Emmioğlu, buyurun efendim. Sayın Emmioğlu, size çok kısa bir süre veriyorum.
Lütfen, yeni bir sataşmaya yer vermemek koşuluyla. Rica ediyorum. Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar) KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Değerli Başkanım,
değerli arkadaşlar; ANAP Grubu adına konuşan değerli arkadaşımız Yüksel Yalova,
Sayın Kamalak’ın sözlerine cevap olmak üzere, birtakım isimlerin bu söylenilen
suçlarla ilgili olduğunu ifade ederek, benim de ismimi “toplu kaçakçılık
suçundan” diyerek telaffuz etti. Şimdi, arkadaşımızın bazı konuları birazcık daha
inceleyip burada umuma açıklamasında fayda olacaktı. Meseleyi kısaca izah etmem
gerekiyor; zira, aksi halde, yanlış anlamalara sebep olacak bir beyanda
bulundu. Sene 1985; o sırada, ihracatçı şirketlerin birinde, binde 1 ortaklığım
var ve yönetim kurulundayım. (DSP ve CHP sıralarından gürültüler) HASAN GÜLAY (Manisa) – Nerede?.. Nerede?.. BAŞKAN – Bir dakika arkadaşlar... KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Mecburum açıklamaya ve bu şirketin
üzerinden, adını bile şu anda bilmediğim bir şirket, bir ihracat geçiriyor ve
bu ihracatın içerisinde birtakım, nitekim, toplu kaçakçılık diye adlandırılan
bazı suçlar işliyor, bu suç bize rücu ediyor. (CHP sıralarından “Oo” sesleri)
Ancak.... BAŞKAN – Bir dakika arkadaşlar... Rica ediyorum... KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Bununla ilgili üç tane dava açıldı. Bu üç
davadan biri beraat, şu anda, ikisi de devam ediyor. (CHP ve DSP sıralarından
“Oo” sesleri) OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Ne var yahu?!. Ne diyorsunuz?!. Dinleyin!..
Terbiyesizlik yapmayın!.. TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hırsızın kendisi... KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Bakınız, arkadaşlar... BAŞKAN – Efendim, bakın... Bir dakika Sayın Emmioğlu... Şimdi, arkadaşlar, bakın, bu
arkadaşımızın yerine kendinizi koyun. OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Saygısızlık yapmayın... BAŞKAN – Size kaçakçılık isnadında bulunulursa, eğer siz kendinizi
savunmazsanız, kaçakçılık suçunu kabul ederseniz “oo” deyin. KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Nitekim, ben mahkemeye de gittim;
mahkemede, doğrudan doğruya, binde 1 ortaklığım bulunmasına rağmen, yüzde 60
ortaklığı olan esasın ismini söylemiyor, Kahraman Emmioğlu diye dava
tutanaklarına geçirtiyor. Yarın sizin başınıza da gelebilir; ama, olmaz... Bakınız, nitekim... YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Anayasa Komisyonuna getirilen dosyadan... KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Anayasa Komisyonuna, elbette, böyle, bu
şekilde gelmiştir; ama, henüz, daha muhakeme tam olarak sonuçlanmamıştır; bir
tanesi beraatla neticelenmiş, diğeri de henüz daha belli değildir; ama, tutup
da, bunu bu şekilde izah etmek, doğrusu, çok haksız ve tamamen yanlı bir tutum. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Hayır... Hayır... KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu gibi, tamamen
haksız ve uydurma durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bana göre,
böyle, bu şekilde davranması değil, aslında kendi üyesine sahip çıkması; sizin
de buraya getirirken, hiç değilse meseleyi kısaca bir okumanız lazımdı. Yoksa,
benim ismimi bu şekilde getirmeniz doğru değil. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Niye bu kadar yanlış düşünüyorsun. KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Maalesef, herhangi bir tetkik yapmaksızın,
buraya gelip bu şekilde konuşmanızı ve ANAP Grubu adına konuşmanızı teessüfle
karşılıyorum. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Bakın, biz, teessüf deyince hakaret etmiyoruz. KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim. (RP sıralarından
alkışlar) YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Tamam efendim... Teşekkür ederim Sayın Emmioğlu. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sayın Başkan, bir cümle... BAŞKAN – Tamam efendim, kapandı artık... YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sayın Başkan, bir cümle söyleyeceğim. BAŞKAN – Tamam efendim; söylediniz, Anayasa Komisyonuna gelen fezleke
dediniz. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Karma Komisyon gündemindeki Başbakanlık
tezkereleri diyorum. BAŞKAN – Efendim, anladım; anladım da, her gelen belgeyi getirip de
teşhir edemiyoruz burada insanları. YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Ben suçludur demedim, yargılama bitinceye kadar
suçsuzdur dedim. (RP ve ANAP sıralarından karşılıklı konuşmalar) BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum, karşılıklı konuşmayalım. V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 7. – Kütahya Milletvekili Mustafa
Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru
Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol
Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S.
Sayısı : 232) (Devam) BAŞKAN – Buyurun, önergeyi okuyun. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü maddesinin değiştirilmesine
dair kanun teklifinin 1 inci maddesiyle “Yasama Sorumsuzluğu ve Yasama
Dokunulmazlığı” kenarbaşlığı altında... (RP ve ANAP sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Arkadaşlar, önergeyi okutuyoruz, rica ediyorum efendim. Anayasa
değişiklik önergesini okutuyoruz, bunu anlamanız gerekiyor. Buyurun efendim. ... yeniden düzenlenmiş bulunan 83 üncü maddenin değişik birinci
fıkrasında yer alan “hiçbir şekilde” ifadesinin çıkartılmasını ve söz konusu
fıkranın aşağıda sunulduğu şekilde değiştirilmesini, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 87 ve 93 üncü maddeleri
gereğince arz ve teklif ederiz. Rüşdü
Saracoğlu Kaya Erdem Safa Giray İzmir İzmir Balıkesir İlhan Kesici Metin
Emiroğlu Nizamettin Sevgili Bursa Malatya Siirt Hüsnü Doğan İstanbul “Madde 83.- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis
çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden,
aynı birleşimdeki Başkanlık Divanının teklifi üzerine, Meclisçe başka bir karar
alınmadıkça, bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu
tutulamazlar. İçtüzük gereğince verilecek disiplin cezaları saklıdır. BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü maddesinin değiştirilmesine
dair kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesine bağlı 83 üncü maddenin üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
19.11.1997 Recep Kırış Orhan Kavuncu Hanefi
Çelik Kayseri Adana Tokat Mehmet Ekici Nevzat Yanmaz Ankara Sıvas “Şu kadar ki, ölüm cezasını gerektiren cürümlerle, adam öldürme, zimmet,
ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye
kullanma, dolanlı iflas, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat
karıştırma cürümlerinden dolayı bir milletvekilinin sorguya çekilmesi ve
yargılanması için Meclisin kararı aranmaz. Bu hallerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, durumu hemen ve doğrudan
doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır. Ancak bu hallerde
de, suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça
tutulamaz ve tutuklanamaz.” BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum: Bu son önerge, en aykırı önerge; onun için, bu önergeden işleme
başlayacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görülüşmekte olan 232 sıra sayılı anayasa değişikliğiyle ilgili kanun
teklifinin 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Lütfü Esengün Latif
Öztek Mustafa Kamalak Erzurum Samsun Kahramanmaraş Muhammet Polat Sabahattin Yıldız Naci
Terzi Aydın Muş Erzincan Ömer Özyılmaz Erzincan ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Erzurum... KÂTİP ÜYE ALİ GÜNAYDIN (Konya) – Öyle yazmışsınız, “Erzincan
Milletvekili” yazılmış. (RP sıralarından “Erzurum” sesleri) Yanlış yazmışsınız, “Erzurum” olarak ben düzelteyim o zaman. ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Ben yazmadım, siz yanlış okudunuz. KÂTİP ÜYE ALİ GÜNAYDIN (Konya) – Ama, sizin imzanız var karşısında. BAŞKAN – Tamam, tamam... Buyurun. KÂTİP ÜYE ALİ GÜNAYDIN (Konya) – Ama, Sayın Başkan... BAŞKAN – Neyse efendim, her konuşulana da cevap vermemek lazım. (RP
sıralarından gürültüler) Arkadaşlar, biraz sabır gösterin. Buyurun. Madde 1.- 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 83 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 83.- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis
çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o
oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar
alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu
tutulamazlar. Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir
milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez,
tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali bu hükümün
dışındadır. Ancak, bu halde, yetkili makam, durumu, hemen, doğrudan doğruya
Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında seçiminden önce veya sonra
verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine
bırakılır. Üyelik süresinca zamanaşımı işlemez. Tekrar seçilen milletvekili
hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını
kaldırmasına bağlıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasî parti
gruplarınca yasama dokunulmazlığıyla ilgili görüşme yapılamaz ve karar
alınamaz.” BAŞKAN – Efendim, Anayasaya en aykırı önerge budur. Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN – Sayın önerge sahibi, gerekçeyi mi okutalım, yoksa konuşacak
mısınız? LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Konuşacağım efendim. BAŞKAN – Buyurun efendim. Süreniz 5 dakikadır. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Önergemizde, 83 üncü maddenin almasını istediğimiz şekil, biraz önceki
konuşmamda arz ettiğim, 19 uncu Dönemde siyasî partilerin anayasa
değişikliğiyle ilgili tekliflerinde, o zaman Refah Partisinin 83 üncü maddeyle
ilgili teklifinin aynıdır. O gün ne istemişsek, bugün aynısını talep ediyoruz.
O gün 83 üncü maddedeki yasama dokunulmazlığının nasıl olması lazım gelir
düşüncesindeysek, bugün de aynısını talep ediyoruz. Bu önergemizde, 83 üncü maddedeki, şu anda halihazır maddede, istisna
olarak belirtilen “ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce
soruşturulmasına başlanılmış olması kaydıyla, Anayasanın 14 üncü maddesindeki
durumlar bu hükmün dışındadır” cümlesinden “seçimden önce soruşturulmasına
başlanılmış olması kaydıyla, Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar” ibaresi
çıkarılmaktadır. Şöyle arz edeyim: Sadece ağır cezayı gerektiren suçüstü hali, bunun
istisnası olarak kabul edilecek, seçimden önce işlenmiş dahi olsa, Anayasanın
14 üncü madddesindeki suçlardan veya durumlardan dolayı dokunulmazlığın
istisnası artık kabul edilmeyecek. Bugün görüşmekte olduğumuz asıl teklifte de, bizim bu önergemize paralel
bir düzenleme var. Aynen bizim istediğimiz, önergemizde talep ettiğimiz
düzenleme şu görüşülmekte olan ortak teklifte de var. Ancak, ortak teklifte,
bizim itiraz olarak ileri sürdüğümüz, daha önce ifade ettiğimiz bazı suçlarla
ilgili istisnaları çıkarmak için bu değişiklik teklifini verdik. Bu yaptığımız
değişiklikle, milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığı, Meclis çalışmalarındaki
dokunulmazlık, özellikle, dokunulmazlıktan öte sorumsuzluk, daha da sağlam bir
hale getirilmektedir. Parlamentonun saygınlığı, milletvekillerinin rahatça
görev yapması yönünden böyle bir değişikliğe ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Önergemizin kabul göreceği ümidiyle hepinize saygılar sunuyorum. (RP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Esengün. Efendim, önergeye Komisyon katılmadı. Ancak, şimdi Divan üyesi 2
arkadaşımız da İktidar partisine mensup olduğu için, istiyorum ki, eğer
mümkünse, muhalefet partisinden bir Divan üyesi de kürsüye gelsin, bir taraf
görünmeyelim diye... Önergeye Komisyon katılmadı. Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum: Kayseri Milletvekili Recep Kırış ve arkadaşlarının önergesi: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü maddesinin değiştirilmesine
dair kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesine bağlı 83 üncü maddenin üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 19.11.1997 “Şu kadar ki, ölüm cezasını gerektiren cürümlerle, adam öldürme, zimmet,
ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye
kullanma, dolanlı iflas, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat
karıştırma cürümlerinden dolayı bir milletvekilinin sorguya çekilmesi veya
yargılanması için Meclisin kararı aranmaz. Bu hallerde, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı, durumu, hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine
bildirmek zorundadır; ancak, bu hallerde de, suç işlediği ileri sürülen
milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz ve tutuklanamaz.” BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Bu konu, Komisyonumuzda görüşüldü ve kabul edilmedi, benimsenmedi. Huzurdaki
öbür metin şeklinde benimsendi. Bu nedenle katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Komisyon Başkanı, şimdi, bu “ağır cezayı gerektiren
cürümler” ifadesinde, mesela, terör suçlusu... Güneydoğuda, özellikle bizim
temsilcisi bulunduğumuz bölgelerde çok sıkıntı yaratabilecek bir şey; mesela,
birisi derse ki “falancanın evi yanmıştır veya yakılmıştır.” Devletin güvenlik
kuvvetlerine hakaret edildi diye hemen, bu... İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) – Suçüstü... BAŞKAN – Efendim, suçüstü; savcılık hemen suçüstü yakalar; ne olacak
yani... Tabiî, suçüstü o işte. (RP sıralarından gürültüler) Efendim, rica ediyorum arkadaşlar. Şimdi, çok önemli bir şey; yani,
bizim bölgemiz için çok tehlikeli bir şey de; biz de Parlamenteriz. O
insanların haklarını yarın savunurken “efendim, siz devletin güvenlik
kuvvetlerini tahkir ettiniz; işte, Anayasanın 14 üncü maddesine göre aksi
hareket ettiniz veya terör suçunu işlediniz, işte, buyurun içeri” derlerse, bu
maddeye göre, mümkün mü değil mi; ben onu öğrenmek istiyorum. Bu da hakkımız
efendim. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkanım, Komisyonda
görüşülürken “ağır cezalı cürüm” deyiminin Türk Ceza Kanununun 421 inci
maddesinde düzenlenmiş bir durum olduğu tartışıldı ve bunun, öbür deyimlerden
daha açık, daha belirgin bir anlamı bulunduğu kabul edildi, o nedenle kabul
edildi. Bu itibarla, diğer öneriyi kabul edemiyoruz efendim. BAŞKAN – Sayın Komisyon Başkanı, efendim, ben özür diliyorum; yani,
benim öğrenmek istediğim şu; yani, ağır cürümler... (Gürültüler) Efendim, bir dakika... Yangından mal kaçırmıyoruz herhalde. Yani, Terör Kanununun 8 inci maddesine göre bir terör suçlusu veyahut da
ne bileyim, yani, devlet güvenlik kuvvetlerinin aleyhine cürüm işlendiği
yolunda bir iddia bu kapsama girer mi girmez mi? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Arz ettim efendim. Türk
Ceza Kanununda belirlenmiş bir deyimdir. Bu itibarla, bu tür karışıklıkları en
az yaratacak nitelikte olduğundan, Komisyonda böyle düzenlendi. BAŞKAN – Peki Sayın Başkan, teşekkür ederim. Sayın önerge sahibi, gerekçeyi mi okutalım izah mı edeceksiniz? RECEP KIRIŞ (Kayseri) – Geliyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun efendim. İBRAHİM HALİL ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, bu durumda Tunceli’ye
gitmen zor olur. BAŞKAN – Efendim, benim Tunceli’ye gidip gitmemem meselesi önemli değil
de herkes kendi seçim bölgesine gitmemeli... RECEP KIRIŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime
başlarken, hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, gündüzkü konuşmamda da ifade ettiğim gibi, biz, bu
önergeyi genelde olumlu buluyoruz ve milletvekilliği dokunulmazlığının mutlaka
sınırlandırılması konusundaki taleplere katılıyor ve halkımızın da bizden bu
yönde bir beklenti içinde olduğunu burada tekrar ifade ediyorum. Dolayısıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, elbette ki, her türlü yolsuzluğa, hırsızlığa,
suiistimale karşı kesin bir tavır ortaya koymalı ve Meclis üzerinde, sanki birtakım suçluları himaye ediyor gibi
meydana getirilmeye çalışılan her türlü görüntüler ortadan kaldırılmalıdır; bu
kesindir. Ancak, aslında, getirilen kanun teklifinde değil, mevcut Anayasadaki
metinde de var olan bir sakıncayı -mademki böyle bir değişiklik gündeme
gelmiştir ve bunu, inşallah, Meclis yapabilecektir, bunu yaparken, bizim burada
görmüş olduğumuz bir sakıncayı- düzeltmek üzere verdiğimiz bir önergedir. Anayasa Komisyonunda kabul edilen teklifle ilgili en son şekilde, orada
milletvekilinin hangi halde tutuklanabileceğiyle ilgili hükümler ifade
edilirken, denilmiş ki: “Şu kadar ki, ağır cezayı gerektiren cürümlerde suçüstü
hali olursa, o zaman Meclisin kararı gerekmiyor.” Bir de, işte, zimmet,
irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik benzeri suçlarda, yine
Meclisin kararı aranmadan dava açılabiliyor. Bir milletvekili hakkında dava
açılabiliyor; ama, milletvekilinin tutuklanması iki şekilde mümkün: “Ya Meclisin kararıyla ya da ağır cezayı
gerektiren cürümlerde suçüstü hali varsa” diyor. Şimdi, biz, hukukçu
arkadaşlarımıza bir inceleme yaptırdık. Dedik ki: Türk Ceza Kanununa göre ağır
cezayı gerektiren bu haller nelerdir? Bakın kısaca okuyorum: Türk Ceza Kanunu
Madde 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 136’dan 139’a kadar;
149, 150, 151, 152, 153, 156, 157, 158, 159, 179, 180, 188. Biraz önce Sayın
Başkanın söylediği bütün şeyler var burada. Onun dışında, 202, 205, 208, 209,
212, 213, 243 ve devam ediyor birkaç sayfa. Yani, neredeyse, Türk Ceza
Kanununun yarısı, ya ağır hapis veya ağır para cezası şeklinde, netice
itibariyle ağır cezaları öngörüyor. Dolayısıyla, burada o kadar enteresan şeyler var ki; bakın, gündüz izah
ettim; ama, bulunamayan arkadaşlara tekrar izahında fayda var. Mesela, Türk
Ceza Kanunu madde 159/1 “Hükümetin manevî şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif
etmek.” Bunun cezası ağır cezadır, ağır hapis cezasıdır. Şimdi, elbette ki, biz, Meclis olarak her türlü yolsuzluğun üzerine
gidelim; ama, bir yerde bir sayın milletvekilimiz ya da bir parti liderimiz,
Hükümetin herhangi bir icraatını, en samimi olarak ve en doğru bildiği şekilde
ortaya koyarken, pekala oradaki bir savcı veya hukuk adamı, yapılan bir ihbar
veya şikâyet üzerine ya da doğrudan harekete geçmek üzere “efendim, bu
konuşmada Hükümetin manevî şahsiyetini tahkir ve tezyif vardır” diyebilir.
Çünkü, zaten tezyifin manası zayıflatmaktır. Yani, muhalefetin görevi de,
herhalde iktidarı kuvvetlendirmek değil. Demokrasi bir ülkede varsa, muhalefet
elbette ki var olacaktır, çokseslilik var olacaktır, fikir hürriyeti var
olacaktır, düşünce hürriyeti, düşünceyi ifade hürriyeti olacaktır. Yine, Türk Ceza Kanunu madde 311/1’de “Suç işlemeye alenen tahrik”
deniyor; bunun cezası da ağır hapis. Dolayısıyla, ağır cezayı gerektiren
-sadece “ağır hapis” de demiyor, dikkatinizi çekerim “ağır ceza” diyor- burada
sayılan bir sürü suçla ilgili olarak, bir milletvekiliyle ilgili suçüstü
işlemleri pekala yapılabilir ve bir savcı tarafından, bir de bakarız ki, bir
arkadaşımız yok, bir grup arkadaşımız yok, neden sonra öğreniriz ki, bir
davayla ilgili olarak hakkında işlem yapılmış, suçüstü muamelesi yapılarak
tutuklanmış; çünkü, Meclisin kararına gerek yok. Dolayısıyla, gelin, Meclis olarak her türlü yolsuzluğun üzerine gidelim
ve bu konuda elbette ki, Meclisin itibarını koruyalım; ama, burada hepimiz
siyasetle meşgulüz, fikir hürriyetini, düşünce hürriyetini sonuna kadar teminat
altına alalım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kırış, sözünüzü bağlar mısınız. RECEP KIRIŞ (Devamla) – Bağlıyorum efendim. Demokrasiyi sonuna kadar savunalım ve bu hakların, bu hürriyetlerin, bu
hukuk ortamının hepimize lazım olduğunu unutmayalım. Hukuk, adalet ve bu söylediğimiz
kaideler, Parlamentonun itibarının korunması hepimiz için lüzumludur.
Dolayısıyla, biz, bütün bu endişeleri de gidererek yapmış olduğumuz teklifte,
bir milletvekiliyle ilgili her türlü dava açılabilsin, iddia varsa mahkeme
açılsın ve ifade versin; ama, milletvekilinin tutuklanması ancak ve ancak
Meclisin kararıyla olsun diyoruz. Hepinize saygıyla sunuyorum, takdirlerinize arz ediyorum. (BBP ve RP
sıralarından alkışlar) ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, söz
istiyorum. BAŞKAN – Sayın Sav, öyle bir usulümüz yok. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, bir maddî
yanlışlık var, onu düzeltmek istiyorum. BAŞKAN – Siz önergeye katılmadınız... Hangi maddî yanlışlık?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Yanlışlıkla “Türk Ceza
Kanununun 421 inci maddesi” demişim; arkadaşım uyardı, düzeltiyorum; ağır
cezalı suç tanımı, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 421 inci maddesindedir. Bu yanlışlıktan dolayı özür dilerim. Tutanaklara doğru geçmesini istedim. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Öteki önergeyi işleme koyuyorum: İzmir Milletvekili Rüşdü Saraçoğlu ve Arkadaşlarının Önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine
Dair Kanun Teklifinin 1 inci maddesiyle “Yasama sorumsuzluğu ve yasama
dokunulmazlığı” kenar başlığı altında yeniden düzenlenmiş bulunan 83 üncü
maddenin değişik birinci fıkrasında yer alan “hiçbir şekilde” ifadesinin
çıkartılmasını ve söz konusu fıkranın aşağıda sunulduğu şekilde
değiştirilmesini, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 87 ve 93 üncü
maddeleri gereğince, arz ve teklif ederiz. “Madde 83.- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis
çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden,
aynı birleşimdeki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar
alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu
tutulamazlar. İçtüzük gereğince verilecek disiplin cezaları saklıdır.” BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergeye? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Katılmıyoruz efendim. Bu öneri de komisyonda görüşüldü ve benimsenmedi; bu nedenle
katılmıyoruz. BAŞKAN – Önerge sahipleri, gerekçe okunsun mu; yoksa, konuşmak mı
istersiniz? AHMET UYANIK (Çankırı) – Komisyon Başkanı kararını söyleyemez... BAŞKAN – Efendim, katılmadığını söyledi. Aslında, katılması da mümkün
değil; zaten çoğunluğu yok komisyonun. RÜŞDÜ SARACOĞLU (İzmir) – Sayın Başkan, konuşmak istiyorum. BAŞKAN – Buyurun efendim. RÜŞDÜ SARACOĞLU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlarken, Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlamayı bir
vazife addeder; en iyi dileklerimin Yüce Heyetinizce kabulünden onur duyacağımı
belirtmek isterim. Değerli milletvekilleri, halen müzakere etmekte olduğumuz konu, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının, milletvekili dokunulmazlığını ve sorumsuzluğunu
düzenleyen 83 üncü maddesinde yapılması tasarlanan ve Yüce Heyetinizin
onaylarına mazhar olması halinde gerçekleşecek olan değişikliklerdir. Esas itibariyle, maddede iki yönlü değişiklik yapılmaktadır: Bir
taraftan, maddenin birinci paragrafındaki “açığa vurmaktan sorumlu
tutulamazlar” ifadesi “açığa vurmaktan hiçbir şekilde sorumlu tutulamazlar” olarak değiştirilmek
suretiyle, sorumsuzluğun kapsamı genişletilmekte; diğer taraftan da, sayılan
birtakım suçlardan dolayı milletvekillerinin sorguya çekilmesi ve yargılanması
için Meclis kararı aranmayacağı hükme bağlanarak, dokunulmazlığın kapsamı
daraltılmaktadır. Türkiye’de, sorumsuzluk müessesesi, 1924 Anayasasında 17 inci madde
olarak yer almıştır. Söz konusu maddenin ilk fıkrasında aynen şöyle
denilmektedir: “Hiçbir mebus, Meclis dahilindeki rey ve mütaalasından ve
beyanatından ve Meclisteki rey ve mütaalasının ve beyanatının Meclis haricinde
irad ve izharından dolayı mesul değildir.” 1924 Anayasasını takiben 1961 Anayasası da, milletvekili sorumsuzluğuna
ilişkin düzenlemeye 79 uncu maddesinde yer vermiş “Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden ve bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu
tutulamazlar” denilmek suretiyle, biraz daha güncel bir dille aynı şekilde
ifade etmiştir. Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi, Anayasamızdaki milletvekili
sorumsuzluğu hakkındaki düzenlemeler, bu sorumsuzluğun sınırlarının ne olduğunu
belirtmemektedir ve milletvekillerini, aleyhlerinde yapılacak hukukî takibata
karşı da koruyup korumayacağı hususunda herhangi bir ifadeyi içermemekte, bu
nedenle de farklı yorumlara gidilmesi mümkün olabilmektedir. En yoğun bir şekilde tartışılan konu, bu sorumsuzluğun kapsamına, Meclis
çalışmaları sırasında cereyan etmiş olan hakaret, sövme, isnat ve benzeri
fiillerin de girip girmeyeceği ve milletvekillerinin Meclis fonksiyonları ya da
faaliyetleriyle uzaktan ve yakından hiç ilgisi bulunmayan eylem ve fiillerinden
dolayı bu kişiler aleyhine hukukî sorumluluk talebinde bulunup bulunulmayacağıdır.
Getirilen değişikle, bu tartışmaya son nokta konulmak istenmekte ve
“açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar” ifadesi “açığa vurmaktan hiçbir şekilde
sorumlu tutulamazlar” olarak değişitirilerek, milletvekili sorumsuzluğu
sınırsız bir hale dönüştürülmektedir. Değerli milletvekilleri, Anayasa değişikliğiyle ilgili pek çok arkadaşım
konuştu, çoğu hukukçuydu, ben, hukukçu değilim, hukukçu olmadığım için uzmanlık
alanıma girmeyen konuya vatandaş gözüyle bakıyorum ve inanıyorum ki, getirilen
bu değişiklik son derece de yanlıştır. Yanlış olan, milletvekili dokunulmazlığı kapsamının daraltılması değil,
milletvekili sorumsuzluğu kapsamının genişletilmesidir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasama dokunulmazlığı,
milletvekillerini, devlete ve devletin kurumlarına karşı korumak amacıyla
geliştirilmiş bir zırh mahiyetindedir. Toplumsal beklentiler ve talepler sonucu
huzurunuza getirilmiş bulunan ve şu anda müzakere etmekte olduğumuz tasarıyla
amaçlanan, milletvekillerini, devlete karşı koruyan bu zırhın inceltilmesidir.
Hal böyle iken, milletvekillerini, vatandaşa, gerçek ve tüzelkişilere karşı
tamamen sorumsuz bir hüviyete büründürecek bir değişiklik, kamuoyunun
beklentisi ve genel demokratik anlayışa ters düşecektir. Yapılmak istenen değişikliğin gerekçesinde de çok açık olarak
belirtildiği üzere, yasama sorumsuzluğunun kapsamının genişletilmesinden
amaçlanan husus, vatandaşların, milletvekilleri aleyhine tazminat davası
açmalarını önlemektir. Milletvekillerini vatandaşlara karşı korumayı amaçlayan;
ancak, milletvekillerinin, vatandaşlara karşı haklarını yargı yoluyla
arayabilmelerini ve mağduriyetlerini tazmin edebilme olanaklarını kısıtlamayan
bu düzenlemenin getirilmesindeki asıl sebebin, milletvekillerinin tazminat
ödemesini engellemek olduğu, Komisyon raporundaki şu ifadeden de açıkça
anlaşılmaktadır: (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Efendim, süreniz bitti, lütfen toparlar mısınız. RÜŞDÜ SARACOĞLU (Devamla) – Toparlıyorum efendim. “Uygulamada, adlî yargının, Anayasada yer almadığı halde hukukî
sorumluluğu kabul etmek suretiyle büyük meblağlara ulaşan tazminatlara hükmetmesi nedeniyle bu konu
açıkça belirtilmiştir.” Yani, değerli milletvekilleri, tazminatlar küçük
olsaydı, bu değişiklik huzurlarınıza getirilmeyecekti. Geliniz, Meclisin ve miletvekillerinin -sorumsuzluğumuzu bu şekilde
genişleterek- daha fazla yıpranmasına neden olmayalım. Teklifteki “hiçbir
şekilde” ibaresinin çıkarılmasını oybirliğiyle kabul edelim ve böylece Meclisin
saygınlığına, bu anayasa değişikliğiyle bir gölge de biz düşürmeyelim. Hepinize saygılar sunarım. BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Saracoğlu. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge reddedilmiştir. Böylece madde üzerindeki görüşmeler bitmiştir. Sayın milletvekilleri, bu madde de gizli oylamaya tabidir. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Açık olsun Sayın Başkan, açık olsun !.. BAŞKAN – Siz Anayasayı değiştirin, bu defa açık oylama yaparız;
zamanımız var. (RP sıralarından gürültüler) Bizim yaptıklarımızı anlamak için, Türkiye’deki hukuk sistemini, Anayasa
sistemini biraz bilmek lazım; bilmeyince bu iş olmaz. Biraz önce yaptığımız gibi, sol tarafımda oturan Divan Üyesi
arkadaşımız, ismi okunan arkadaşımıza 1 zarf ile 3 tane pul verecek. Bu
pullardan birisi kırmızı, birisi yeşil, birisi de beyazdır; beyaz kabulü, yeşil
çekinseri ve kırmızı ise reddi ifade ediyor. Bakın, Anayasanın şu hükmünü özellikle herkesin dinlemesini istiyorum
arkadaşlar, milletvekillerinin andiçmesiyle ilgili maddeyi okuyorum -maddenin
tamamını okumuyorum; sonunda diyor ki- “...Anayasaya sadakattan
ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine
andiçerim” Anayasanın 175 nci maddesinde ise bu oylamanın gizli oylama şeklinde
yapılacağı belirtilmektedir. Namusuna ve şerefine, yaptığı yemine sadakat
gösteren arkadaşımız, benim ikazıma gerek kalmadan, burada gizli oylama
kurallarına uyar efendim. (RP sıralarından alkışlar) Hesabınıza geldiği zaman alkışlıyorsunuz; gelmediği zaman da alkışlayın
canım... Sayın genel başkanlar isterlerse, kendilerine öncelikle oy kullanma
hakkını tanıyacağım. Defterden ismi okunan arkadaşımız gelecek, kendisine 1 zarf ile 3 tane
pul verilecek -bu pulların ne anlama geldiğini söyledim- kapalı oy verme yerine
girecek, pullardan birini zarfa koyacak. CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Kaç oy lazım Sayın Başkan? BAŞKAN – Bunda 330 oy lazım olduğunu artık ifadeye gerek yok; maddenin
kabulü için 330 oy lazım. (RP sıralarından gürültüler) Hayır efendim, tartışmıyorum bunu. 330’un altında da olsa ikinci
görüşmesi yapılacak, madde bu çünkü. Evet, parti liderleri oylarını kullandılar. Efendim, Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel rahatsızlığı nedeniyle
oyunu önce kullanacak. Adana İlinden başlıyoruz efendim. (Oyların toplanmasına başlandı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, salonda olup da oyunu kullanmayan sayın
üye var mı? Yok. Oylama işlemi sona ermiştir; kupalar kaldırılsın. (Oyların ayırımına başlandı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyların sayımı devam ederken,
isterseniz, 2 nci maddenin müzakeresine başlayalım... 2 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına
sunulması halinde tümüyle oylanır. BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Nihat
Matkap, Refah Partisi Grubu adına Sayın Salih Kapusuz; şahısları adına da Sayın
Halit Dumankaya, Sayın Kâzım Arslan, Sayın Salih Kapusuz söz istemişlerdir. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Nihat Matkap; buyurun. CHP GRUBU ADINA NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; herhangi bir kanun teklif veya tasarısı üzerinde Genel
Kurulumuzda görüşme yapılırken, yürürlük maddeleri üzerinde görüş belirtmenin
hiçbir zaman sempatiyle karşılanmadığının bilincindeyim; hele, bu görüşmeler
gecenin ilerleyen saatlerinde olursa, hepten sempatiyle karşılanmaz; ancak, bir
konuya açıklık getirmek için söz aldım; sadece iki üç dakikanızı alacağım. Değerli arkadaşlarım, Anayasanın 83 üncü maddesinin değiştirilmesiyle
ilgili müzakerelerimiz aşamasında, Refah Partisi Grubu adına söz alan Sayın
Kapusuz ve Sayın Esengün görüşlerini açıklarken, aslında, böyle bir değişikliğe
ihtiyaç olmadığını, sunî bir gündem yaratıldığını ifade ettiler; hatta, buna
kanıt olarak “eğer, öyle bir ihtiyaç olsaydı, 19 uncu Yasama Döneminde, 82
Anayasasının sivilleşmesiyle ilgili kurulan ortak çalışma komisyonuna, bugün,
bu yasa değişikliğini destekleyen gruplardan herhangi biri, bir öneri
getirirdi” dediler ve hiçbir öneri getirilmediğini, geçen dönem Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından bastırılan Anayasa Değişikliği Tekliflerinin
Karşılaştırmalı Metinleri Kitabını göstererek ifade ettiler. Bu kitabı, hem
Sayın Kapusuz hem de Sayın Esengün Genel Kurulumuza gösterdi. Tabiî, bu arada,
hem onları hem Refah Partilileri ve hem de yanıltılmak istenen halkımızı
aydınlatmak istiyorum; bu nedenle söz aldım. Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, geçen dönem, bugünün Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu, Sosyaldemokrat Halkçı Parti adıyla Parlamentoya girdi; kısa
bir dönem ayrışma dönemi geçirdik, ancak, daha sonra, yeniden bütünleştik.
Biraz önce, sayın arkadaşlarım, gösterdikleri kitapta, ne yazık ki, o dönemde
Anayasanın 83 üncü maddesiyle ilgili Sosyaldemokrat Halkçı Partinin sunmuş
olduğu öneriyi göstermediler ve sizleri yanılttılar. Bir defa, bu hususu
açıklığa kavuşturayım istedim. İkinci bir konu: Sayın Esengün, “sizin bu Hükümetin kurulduğu şartlar
oluştu, geceyarısı şu oylamayı şöyle yapmanıza dair mecburiyet hâsıl oldu da
onun için. Normal şartlarda, bugün, bu oylama bu şekilde olmazdı; ama, nedense
hep gece vakti geliyor size talimatlar” dedi. Bakınız, değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi, 20 nci Yasama
Döneminde, 83 üncü maddenin değişikliğiyle ilgili teklifi 7 Ocak 1997 tarihinde
imzaya açtı ve bunu bir basın toplantısıyla açıkladı. Size bir şey daha söylemek istiyorum: Dün yaptığımız Grup Genel
Kurulunda, Sayın Genel Başkanımız bir kamuoyu araştırması sonuçlarını açıkladı
ve bu konu, bugünkü gazetelerde de yer aldı. Bakınız, yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, bu değişikliğin yapılmasını
isteyenlerin oranı yüzde 82. Refah Partisi seçmenlerine sorulmuş; Refah Partisi
seçmenlerinin yüzde 72,7’si bu değişikliğin yapılması gerektiği üzerinde görüş
açıklamışlar. Değerli arkadaşlarım, evet, bir talimat; ama, bu halkın talimatı... Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Matkap. Hiç madde üzerinde konuşma
olmadı; ama, neyse... Refah Partisi Grubu adına, Sayın Salih Kapusuz; buyurun efendim. (RP
sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika. M. ERDOĞAN YETENÇ (Manisa) – Niye alkışlıyorsunuz?! İSMAİL YILMAZ (İzmir) – Grup Başkanvekilimiz; alkışlayacağız... M. ERDOĞAN YETENÇ (Manisa) – Doğru bir şey söylemiyor, niye
alkışlıyorsunuz?.. BAŞKAN – Burada kahvehanede oturmuyoruz; lütfen... RP GRUBU ADINA SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tabiî, değerli arkadaşlarımız, bu saatte acaba bu konuşmalar olmasa,
olmaz mı diye düşünebilirler; fakat, kendi ifadeleriyle, ciddî bir anayasa
değişikliğini ilgilendiren bir konuda –ki, bu anayasa değişikliği bizce çok
önemlidir– böyle bir konu üzerinde, elbette, bütün fikirlerin burada
serdedilmesinde, ifade edilip tekrar edilmesinde sayısız faydalar olduğu
kanaatindeyim. Değerli arkadaşlar, biz, temsilî demokrasilerde, milleti temsil eden
parlamentoların, esas itibariyle millet adına burada olmalarının tabiî sonucu
olarak, milleti yakinen ilgilendirdiği hususunu ısrarla vurgulamak istiyoruz.
Bugüne kadar, yazılı olanlar, teoride olanlar, üzülerek söyleyelim ki,
fiiliyatta ve pratikte farklı olmuştur. İnsan hakları, inanç ve fikir hürriyeti
Anayasamızda ve yasalarımızda yer almış olmasına rağmen, üzülerek söyleyelim
ki, Türkiye’de, pratikte ve tatbikatta çok ciddî eksiklikler var, uygulama
yanlışlıkları var. Bunlar da her zeminde, hem Parlamentoda hem Parlamento
dışında hem de dünyanın bütün platformlarında her zaman için önümüze geliyor ve
konuşuluyor. Yani, fiiliyatta, teoriden, yazılı olandan ileri bir durumun söz
konusu olduğu, bugüne kadar yapılan bütün uygulamalardan belli olmaktadır. Elbette biz, Meclisin itibarının korunmasının şüphesiz yanındayız.
Milletvekillerinin şahsını korumak için değil, milletvekillerinin şahsında
milleti ve milleti temsil eden demokratik sistemin korunması anlamına gelen
dokunulmazlığı savunuyoruz. Elbette bizim, suçu ve suçluyu korumak, kollamak gibi bir niyetimiz
kesinlikle söz konusu değil; ama, sizin, özellikle bu metne yerleştirmiş
olduğunuz zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık -aklınıza gelen ne
olursa olsun- pratikte nasıl yaşanacak, bunun yansıması nasıl olacak, özellikle
bunu vurgulamak istiyorum. Bakınız, sizin, böyle bir suç işleyip işlemediğiniz önemli değil; ama,
böyle bir iddia, böyle bir iftira, böyle bir isnatla her zaman için
karşılaşmanız mümkündür. Siyasilerin kendi partileri içerisinde rakipleri olur;
diğer siyasî partilerle aralarındaki yarıştan dolayı bir rekabet söz konusu
olur; parlamento, birtakım çıkar çevrelerinin menfaatının aleyhine birtakım
kararlar alma merciinde olduğu için, alacağı kararlardan etkilenen çevreler
olur. Bütün bunları bir araya getirdiğinizde, bu kadar çok rakibi, bu kadar
çok ilgi duyan çevresi olan bir ortamda, dünyada ve özellikle Türkiye’de
medyanın etkinliğini de göz önüne alacak olursanız, ne olur; birtakım iddialar,
iftiralar atılır, bu bahaneyle savcılar ve savcılık harekete geçmek
mecburiyetinde kalır. Türkiye’de, siz, elbette biz, yargının bağımsızlığını ilke olarak
savunuyoruz ve ana hatlarıyla da bağımsız olduğunu kabul ediyoruz; ama,
birtakım yanlışlıkların olmadığını da söylemek mümkün değil. Türkiye’de,
özellikle medyanın bugünkü uygulamalarını yok kabul etmeniz mümkün değil.
Mesela, Anavatan Partisi, bir dönemde, bir grup için, almamak, okumamak, onu
protesto etmek gibi bir uygulamayı tatbikata koymuştur. Bütün bunları bir
çerçeve içerisinde bir yere getirirsek, işte, yapılacak yanlışlık buradadır.
Ucuz çözüme yönelmememiz lazım, kolaycılığı tercih etmememiz lazım; çünkü,
Türkiye’de, bakıyorsunuz, hükümetler başarısız; kendisi siyasî hayatta otuz yıl
mücadele etmiş bir şahsiyet, bir siyasî kimlik, bakıyorsunuz, birtakım işlerin
iyi gitmediğini bahane ederek “sistemi tartışmaya açıyorum” diyor “yarı
başkanlık mı olsun, başkanlık mı olsun” diyor... YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Kim? SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Sayın Demirel. Aynı şekilde, şimdi, birtakım suçlular var, birtakım iddialar var; o
halde, sistemi değiştirelim... Hukuk devletinde aslolan, suçluların
cezalandırılmasıdır, hukukun içerisinde kalarak bunların karşılığının verilmesidir.
Yoksa, siz, suçlu var diye sistemi topyekûn değiştirmeye kalkarsanız, bu, ucuza
kaçmak, kolaya kaçmak anlamına gelir. Dolayısıyla, yapılacak şey, doğruları
yapmaktır. Bütün arkadaşlarımızın, konuşmacıların ifade ettiği bir husus var
ki, hem yasama dokunulmazlığı hem de sorumsuzluk, çağdaş dünyada, bütün
ülkelerde geçerlidir. Sonuç itibariyle, değerli arkadaşlarımız, bu iddialar karşısında,
mahkemede beraat bile etmiş olsa, onun pek anlamı ve önemi olmayacaktır; çünkü,
milletvekilleri yıpratılacak , kamouyu nezdinde, seçmenleri nezdinde
yıpratılmış olan milletvekilleri, Parlamentodaki görevlerini layıkıyla yerine
getiremeyecektir. Bakınız, şu geçirdiğimiz ara dönem içerisinde, milletin oy verdiği
partilerden seçilen milletvekilleri, üzülerek söyleyelim ki, bugün farklı
yerlerde bulunmaktadır; bu da, Türkiye’de, millî iradenin, milletin iradesinin
çarpıtılmasına sebep olmuş, iktidarda olması gerekli olanlar bugün muhalefete,
bu vesileyle kaydırılmıştır. Dolayısıyla, bu iktidar ve muhalefet arasındaki
dengenin birbirine çok yakın olmasının
sonucu itibariyle ne yaşanır; işte, birkaç milletvekilinin üzerine, haksız yere
birtakım uygulamalarla bir saldırı gelecek olursa, sonuçta ne meydana gelir;
millet iradesinin, birtakım usulüne uygun olmayan tarzda değişikliği meydana
gelir. O halde, bakınız, şayet, siz, bu değişiklikte samimî olsaydınız... Biraz önce, değerli arkadaşımız tarafından, bir önerge verildi. Bizler
de bu önergeyi destekledik. Önerge, sizin getirdiğiniz değişiklik metnini
olduğu gibi ihtiva ediyor; ancak, ilave bir uygulama getiriyordu “mahkemenin
vermiş olduğu kararla, suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclis kararı
olmadıkça, tutulamaz ve tutuklanamaz” hükmü ilave ediliyordu. Buradaki
değişiklik nedir: Ağır cezayı gerektiren cürümlerde suçüstü hali çıkarılsın.
Niye çıkarılsın? Biraz önceki konuşmalarda ifade edildiği için, tekrara düşmek
istemiyorum; bu ağır cezayı ihtiva eden bir konuyla alakalı olarak, bir
milletvekili bir konuşma yapar, bir parti genel başkanı bir konuşma yapar, bir
siyasetçi bir yerde bir konuşma yapar, bu konuşmaları bahane ederek, o
televizyondan yapılan konuşmaların arkasından, derhal o konuşmacıyı derdest
etmek mümkün olur. Bu, milletvekilinin susturulması demektir; milletvekilinin,
millet adına yapacağı birtakım değerlendirmelere mani olmak anlamına
gelmektedir. Değerli arkadaşlar, pratikte fevkalade zararlı sonuçlar doğurabilecek
böyle bir uygulama karşısında, bugünkü mevcut yapı korunmalı. Ancak,
milletvekillerinin bu dokunulmazlıklarıyla ilgili fezleke... Ki, elbette, buna
karar veren de, yine, siyasî partiden, komisyonda bulunan milletvekili
arkadaşlarımızdır. Bu milletvekili arkadaşlarımız, orada, bir karar veriyorlar:
“Bu fezlekeler dönem sonuna kalsın.” Şimdi, belki bu fezlekelerin derhal Parlamentoya
gelmesini istemek hakkına sahip olan arkadaşlarımızın fikri ne kadar
değerliyse, dönem sonuna kalmasını savunan arkadaşlarımızın da fikri, en az
onun kadar değerlidir. Dolayısıyla, var olan ve işleyen bir sistem varken, bir
yerde bir suç var diye topyekûn sistemi değiştirmeye kalkmak kolaycılıktır,
ucuza yönelmektir. Bu konuda, siz, bir yanlış adım atmaktasınız; pratikte de
çok ciddî bir değişikliğin olmadığını savunmaktasınız. O halde, yapılacak bu
uygulamanın, sonuç itibariyle, pek değişikliği olmayacağına göre, niçin?..
Acaba gündemi mi değiştirmek istiyorsunuz? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kapusuz, süreniz bitti. Lütfen, son cümlenizi söyler
misiniz. Rica ediyorum. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Bir cümleyle tamamlıyorum Sayın Başkan. Yoksa, bu gündem değişikliğinin arkasına, şayet başarırsanız “işte
çıkardık bu kanunu” yok başaramazsanız “işte görüyor musunuz, çeteler var ya,
bundan dolayı ortaya çıkmadı; dolandırıcılık, hırsızlık var ya, bundan dolayı
orta yere çıkmadı” gibi bir bahanenin arkasına gizlenmenize gerek yok. Bu
konularda -Sayın Başbakan dahil olmak kaydıyla- açık beyanlarınız var. Elinizde
belge, bilgi, çetelerle ilgili birçok imkânların olduğunu, yirmi günde de bunu
çözeceğinizi söylediniz. Yani, bu gerekçelere sığınmadan, yapacağınız
çalışmaları yapın. Biz, hayırlı çalışmalarda size destek oluruz; fakat, bu tip
yanlışlıkların hiç kimseye faydasının olmadığını, bir pratik sonuç elde
etmeyeceğini ifade ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kapusuz. Şahısları adına, Sayın Halit Dumankaya?.. Yok. Sayın Kâzım Arslan?.. Yok. Sayın Salih Kapusuz konuştu. Sayın Ersönmez Yarbay?.. Burada. Şahsı adına, Sayın Ersönmez Yarbay; buyurun. (RP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. ERSÖNMEZ YARBAY ( Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gecenin bu saatinde konuşmanın hiç sevimli bir olay olmadığını biliyorum;
ancak, gecenin bu saatinde, Anayasa değişikliği gibi önemli bir konunun gündeme
getirilmiş olması ve bizi bu saatte konuşma mecburiyetinde bıraktığınız için de
vaktimi kullanmak istiyorum, o sebeple söz aldım. Değerli arkadaşlarım, Anayasamız, yasama, yürütme ve yargıdan kurulu ve
birbiriyle dengeli bir müessese kurmaya çalışmıştır. Toplumda, yasamanın
sürekli olarak kan kaybettiği ve toplum önünde eleştiriye açık olduğu bir
gerçektir. Böyle olduğu halde, her türlü iftiraya açık olan ve her türlü
münakaşanın içerisinde yer alması mümkün olan parlamenterlerin
dokunulmazlıkları konusunda alınacak olan bu karar, öyle takdim edildiği gibi
Türkiye’nin kurtuluşu, cumhuriyet tarihinin en önemli olayı gibi bir şey
değildir. Anayasa değişikliği kabul edildiği takdirde, dağ fare doğurmuş
olacaktır; çünkü, son bir yıldır tartışmakta olduğumuz Susurluk olayının çözümü
konusunda, bu değişiklikle herhangi bir ilerleme sağlanamayacaktır; çünkü, bu
değişiklikte “organize suçlar” ifadesi geçmemektedir. “Organize suçlar” ifadesi
geçmeyince “çete” ifadesi geçmeyince, zimmet, hırsızlık vesair gibi şahsî
suçları kapsayan bu değişikliği, cumhuriyet tarihinin en önemli değişikliği,
Parlamentonun en önemli değişikliği gibi takdim etmenin bir anlamı yoktur. Bu
sefer, bu değişiklikten sonra da, Türkiye’nin önünün açılmadığı, Türkiye’nin
yolunun tıkandığı görülecek ve bir kez daha, hep birlikte hayal kırıklığına
uğramış olacağız. Değerli arkadaşlarım, Refah Partisi olarak, biz, savcılara, hâkimlere,
bağımsız yargıya saygılıyız ve bağımsız yargının hukuk devletinin bir gereği
olduğuna da içtenlikle inanıyoruz. Burada, bazı arkadaşlarımızın, Refah Partisi
için, bağımsız yargıya güvenmediler şeklinde suçlamaları oldu. Bu teklifi
hazırlayan, bu kanun teklifini imzalayan arkadaşlarımız da, maalesef yargıya
güvenmiyorlar. Yargıya güvenmedikleri şuradan belli: Yürürlükteki Anayasaya
göre, dokunulmazlıklar kaldırıldığı zaman, herkes, normal mahkemesinde
yargılanacağı halde, burada, yargılama görevi, sadece Yargıtaya verilmektedir.
Bu da, bu teklifi hazırlayanların, savcılara, hâkimlere, ne kadar az
güvendiklerini, çok iyi bir şekilde göstermektedir. Acaba niçin Yargıtaya bu görev veriliyor? Neden, normal savcılara,
hâkimlere güvenmiyorsunuz da, Yargıtaya bu görevi veriyorsunuz? AYHAN GÜREL (Samsun) – Yargıtay, üst mahkeme... ERSÖNMEZ YARBAY (Devamla) – Efendim?.. AYHAN GÜREL (Samsun) – Üst mahkeme Yargıtay... BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayın efendim. ERSÖNMEZ YARBAY (Devamla) – Bu, bence, bütün yargı mensuplarına yapılmış
olan en büyük haksızlıktır ve bu konuda, imzası olan sayın genel başkanların
da, savcılara ve hâkimlere olan bir haksızlığı ve adaletsizliğidir. Biz, Refah Partisi olarak, bütün hâkimleri ve savcıları, bütün adlî
kuruluşları eşit mesabede görüyoruz ve mevcut, yürürlükteki mevzuatın da
yeterli olduğuna inanıyoruz. Anayasayı değiştirmenin ne kadar zor olduğu ortada. Biraz önce yapılan
oylamada, 330 oy yakalanamadı. Halbuki, burada, dokunulmazlıklar kaldırılacak
olsaydı, çok kolaylıkla, 276 oyla kaldırılabilirdi ve çok kolay bir yoldu. Dört
parti birleştiği zaman, dokunulmazlıkların kaldırılması hususu, her an için
Meclis Genel Kuruluna indirilebilirdi; Refah Partisine herhangi bir ihtiyaç da
yoktu. Bu, sadece, olayı saptırma, Susurluk olayını halkın gündeminden düşürme,
gözardı etmedir. Çünkü, bu değişiklikle, Susurluk olayının çözümlenmesi de mümkün
olmayacaktır. Ayrıca, bu Anayasa değişikliği gerçekleşse bile, yasal düzenlemenin
yapılması, epeyce uzun bir zaman alacaktır. Nitekim, 1995 yılında yapılan
Anayasa değişikliğiyle ilgili uyum yasaları hâlâ çıkarılamamış, Siyasî Partiler
Kanunu hâlâ değiştirilememiştir... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Efendim, süreniz bitti; lütfen son cümlenizi söyler misiniz. ERSÖNMEZ YARBAY (Devamla) – Dolayısıyla, bu yasa da, uzun müddet
çıkarılamayacak; böylece, dokunulmazlıklar, milletin gündeminden
düşürülecektir. Burada, gizli bir tuzak vardır, suçluları koruyan bir anlayış vardır. O sebeple, bu maddenin aleyhinde oy kullanacağımızı ifade ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yarbay. Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir. Madde gizli oylamaya tabidir; ancak, 1 inci maddenin oylama sonucunu
aldıktan sonra maddeyi gizli oylamaya sunacağım. Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü
Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin yapılan
gizli oylamasına 484 sayın milletvekili katılmış; kabul 284, ret 186, çekimser
4, boş 6, geçersiz 4’tür. Madde, Anayasada öngörülen beşte üç çoğunluğu; yani, 330 oyu
alamamıştır; ancak, ikinci oylamada da madde gerekli beşte üç çoğunluğu
sağlamazsa reddedilmiş sayılır. Madde
ikinci görüşmede ele alınacaktır. Sayın milletvekilleri, 2 nci madde üzerindeki müzakereler bitmişti. Bu
madde de gizli oylamaya tabidir. Gizli oylamada, daha önce de belirttiğim
üzere, solumda oturan Divan üyesi arkadaşımız gelen her milletvekiline bir
zarf, üç tane yuvarlak pul verecektir. Bu pullar kırmızı, beyaz ve yeşildir.
Kırmızı ret, beyaz kabul ve yeşil çekimseri gösterir. Sayın milletvekilleri buradan
aldıkları mühürlü zarfın içine bu yuvarlaklardan birisini atacaklar; kalan
ikisini de oradaki ıskarta kutusuna atacaklardır. Oylamaya, yine, sayın genel başkanlar isterlerse, öncelikle onlardan
başlayabiliriz. Bir de Sayın Mustafa Taşar’ın Bakanlığının bütçesi bugün müzakere
edileceği için, Mustafa Beye de müsaade ettik. Evet, bu oylamadan sonra oylama yok. Biliyorsunuz, böylece teklifin ilk
müzakeresi tamamlanıyor; ikinci müzakere asgarî 48 saat sonra yapılacak. Tabiî,
artık onun günü belirlenecek. Oylamaya Adana İlinden başlıyoruz. (Oylar toplandı) BAŞKAN – Şu anda salonda olup da oy kullanmayan sayın milletvekili var
mı? Yok. Oy kullanma işlemi bitmiştir; kupalar kaldırılsın. (Oyların ayırımı yapıldı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü
Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin yapılan
gizli oylamasına 430 sayın milletvekili katılmış; 272 kabul, 149 ret, 2
çekimser, 3 geçersiz, 4 boş oy almak suretiyle sonuçlanmıştır. Bu durumda, bu madde de, gerek Anayasada gerekse İçtüzükte belirtilen
çoğunluğu sağlayamamıştır; ikinci oylamada da gerekli beşte üç çoğunluğu
sağlayamadığı takdirde, reddedilmiş sayılacaktır. Anayasa ve İçtüzüğü göre, bu anayasa değişiklik teklifinin ikinci müzakeresi,
asgarî 48 saat sonra yapılacaktır; ondan sonraki gün, zaten gündemde yerini
aldığına göre, belirlenecektir. Sayın milletvekilleri, bugünkü çalışmalarımızı tamamlamış bulunuyoruz.
Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 20 Kasım 1997 Perşembe
günü, yani bugün saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma
Saati: 03.00 VII. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan
Dikici’nin, Düziçi-Alibozlu ve Bayındırlı köylerinin içmesuyu ve sulama suyu
sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3442) Türkiye BüyükMillet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın MesutYılmaz tarafından yazılı
olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. Hasan Dikici Kahramanmaraş 1. Adana, Ceyhan-Sarıkız Projesi çerçevesinde
Düziçi-Alibozlu ve Bayındırlı köylerinin verimli arazilerinin sulama suyu
sorununa çözüm getirecek olan sulama kanallarının yapımı tamamlandığından beri
6 yıl geçmiştir. Bu arada, Devletin büyük paralar harcayarak yaptığı sulama
kanalları kullanılamaz hale gelmeye başlamış, köylüler büyük ümitler beslediği
projeden umudunu kesmeye başlamıştır. Yerfıstığı vs. üretimi yapılan bu
arazilerin talihini değiştirecek olan Alibozlu-Bayındırlı Köyleri Sulama
Birliği kanallarına ne zaman su tutulacaktır? 2. Kanallara bir an önce su verilmesi için mevcut
kooperatifin kamulaştırılması için talimat verecek misiniz? 3. Alibozlu ve Bayındırlı köylerinin içme suyu projesi
hangi safhadadır? T.C. Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığı Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu
Başkanlığı 14.11.1997 Sayı :
B.15.0.APK.0.23-300-1770-18741 Konu : Yazılı Soru Önergesi Türkiye
BüyükMillet Meclisi Başkanlığına İlgi : Devlet Bakanlığının 31.10.1997 tarih ve
B.02.0.005/00167 sayılı yazısı. Kahramanmaraş Milletvekili SayınHasan Dikici’nin Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği Sayın Başbakanında DevletBakanı Yücel Seçkiner
tarafından cevaplandırılmasını tensip ettiği 7/3442-8425 esas no’lu yazılı soru
önergesi Devlet Bakanı Yücel Seçkiner tarafından gereği nedeniyle Bakanlığıma
intikal ettirilmiştir. Yazılı soru önergesi ile ilgili cevabî bilgiler
hazırlanarak ekte gönderilmiştir. Bilgilerinize arz ederim. M.Cumhur Ersümer Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Hasan Dikici’nin Yazılı Soru Önergesi ve Cevapları
(7/3442-8425 esas no’lu) Sorular 1, 2, 3 : Adana, Ceyhan-Sarıkız Projesi çerçevesinde Düziçi-Alibozlu
ve Bayındırlı köylerinin verimli arazilerinin sulama suyu sorununa çözüm
getirecek olan sulama kanallarının yapımı tamamlandığından beri 6 yıl
geçmiştir. Bu arada, Devletin büyük paralar harcayarak yaptığı sulama kanalları
kullanılamaz hale gelmeye başlamış, köylüler büyük ümitler beslediği projeden
umudunu kesmeye başlamıştır. Yerfıstığı vs. üretimi yapılan bu arazilerin
talihini değiştirecek olan Alibozlu-Bayındırlı Köyleri Sulama Birliği
kanallarına ne zaman su tutulacaktır? Kanallara bir an önce su verilmesi için mevcut
kooperatifin kamulaştırılması için talimat verecek misiniz? Alibozlu ve Bayındırlı köylerinin içme suyu projesi
hangi safhadadır? Cevaplar 1, 2, 3 : Soru önergesinde sözü edilen sorunlar, toplam hizmet
alanı 1 043 ha olan Sabunsuyu Sağ Sahil Sulamasının SI-YI yedek kanalının
hizmet ettiği 201 ha’lık bölümünde ortaya çıkmaktadır. Söz konusu alanda DSİ
Genel Müdürlüğü tarafından sulama tesisi inşa edilmeden önce, Bahçe İlçesi
İdare Kurulunun 24.3.1975 gün ve 131 sayılı kararı ile DSİ’ce yürütülen sulama
projeleri tamamlanıncaya kadar olmak koşuluyla Sabunsuyu Çayındaki suyun, 1/3’ü
Alibozlu Kooperatif kanalına tahsis edilmiştir. Sabunsuyu Sağ Sahil Sulaması, halen Alibozlu
Kooperatifince sulanmakta olan alanları da kapsayacak şekilde Aşağı Ceyhan
Sarıkız Projesi kapsamında inşa edilerek, 1993 yılında işletmeye açılmış olup,
işletme ve bakım hizmetleri, BakanlarKurulu Kararıyla aynı yıl Alibozlu ve
Bayındırlık köylerince kurulan Sabunsuyu ve Sulama Birliği’ne devredilmiştir.
SI-YI kanalı, Alibozlu Köyü çiftçilerinin talebi üzerine, projeye sonradan
dahil edildiğinden, kamulaştırmaya gerek duyulmamış ve DSİ Genel Müdürlüğüne de
inşaat aşamasında bu yönde bir talep gelmemiştir. Ayrıca, inşaat aşamasında,
SI-YI kanalının sulama suyu ihtiyacının mevcut kooperatif kanalının ıslahı ile
karşılanacağı düşünüldüğünden, SI-YI kanal başlangıcı ile Çatak regülatörü
arasına ikinci bir kanal yapımına ihtiyaç duyulmamıştır. Ancak, DSİ’ce Haruniye Ovası sulamalarının işletmeye
açılmasıyla birlikte, Bahçe İlçe İdare Kurulu Kararı gereği Alibozlu Sulama
Kooperatifine tahsis edilmiş olan su hakkının ortadan kalkmış olması ve söz
konusu kooperatif alanlarını da içinde bulunduran sulama tesisinin işletme ve
bakım hizmetlerinin Sabunsuyu Sulama Birliği’ne devredilmiş olması nedeniyle
anılan kooperatifin sulama ile ilgili herhangi bir fonksiyonu kalmamasına
rağmen, ısrarla faaliyetini devam ettirmek istemesi ve SI-YI kanalına su
alınmasını engellemesi sonucu, 201 ha’lık bu alanın sulanması mümkün olmamıştır.
Konu ile ilgili olarak, mülki idareler ve ilgili kuruluşlar nezdinde yapılan
girişimlerden de bir sonuç alınamamıştır. DSİ Genel Müdürlüğü kuruluş yasasına dayanılarak,
işletme ve bakım hizmetlerinin çeşitli çiftçi örgütlerine devredildiği sulama
tesislerinin hizmet alanında, sulama işletme, bakım ve yönetimle ilgili
konularda, kamu tüzel kişiliği taşıyan söz konusu örgütler sorumlu ve yetkili
kılınmıştır. DSİ Genel Müdürlüğü, bu hizmetlerin en iyi şekilde yerine
getirilmesi için sulayıcı örgütlerine gerekli desteği sağlamaya devam
etmektedir. Alibozlu köyü çiftçilerinin isteği üzerine, projeye
dahil edilerek, Alibozlu Sulama Kooperatifi üyeleri dahil tamamen Alibozlu Köyü
arazilerine hizmet etmek üzere inşa edilen SI-YI kanalını besleyecek konumdaki
Kooperatif kanalının ise kamulaştırılması düşünülmemektedir. Ayrıca üçüncü soruda dile getirilen konu Bakanlığım
ilgi alanına girmemektedir. Köylerin içme suyu projeleri Köy İşleri
GenelMüdürlüğü’nün ilgi alanına girmektedir. 2. – Ankara
Milletvekili ErsönmezYarbay’ın, Ankara-Mamak Belediyesince yapılan yatırımlara
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3593) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Murat
Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz
ederim. Ersönmez Yarbay Ankara Sorular: 1. 27 Mart 1994 tarihinden itibaren Mamak
Belediyesi’nce hangi yatırımlar yapılmıştır? Teslim alınan ve devam eden
yatırımlar hangileridir? Yatırımların yıllara göre ihale bedelleri ve yapılan
ödemeler nedir? İhaleler 2886 sayılı İhale Kanununun hangi maddesine göre
yapılmıştır? 2. İhaleleri alan firmaların adı ve bu firmaların
halihazır ortakları kimlerdir? 3. 27 Mart 1994 tarihinden itibaren yapılan ihaleleri
alan kişi ve şirket ortakları veya şirket yetkilileri arasında SHP veya CHP’li
il ve ilçe yöneticileri ile belediye meclis üyeleri var mıdır? T.C. İçişleri
Bakanlığı Mahallî
İdareler GenelMüdürlüğü Sayı :
B.05.0.MH.0.65.00.02/81045 19.11.1997 Konu : Yazılı soru önergesi Türkiye
BüyükMillet Meclisi Başkanlığına İlgi : TBMM Başkanlığının 27.10.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-9101-7/3593-8836/233458 sayılı yazısı. İlgi yazı ekide alınan ve tarafımdan cevaplandırılması
istenilen Ankara Milletvekili ErsönmezYarbay’ın “Ankara-Mamak Belediyesi’nce
yapılan yatırımlara” ilişkin yazılı soru önergesi hakkında : 27 Mart 1994 tarihinden itibaren Mamak Belediyesince
yapılan yatırımların ihale bedeli, 2886 sayılı Kanunun hangi maddesine göre
ihale edildiği, ihaleyi alan firma adı ve firma ortaklarına ilişkin ayrıntılı
bilgiler Valilik vasıtasıyla ilgili Belediyeden temin edilerek ekte
sunulmuştur. Ayrıca, ekli listede belirtilen ihaleleri alan firma ve
yetkilileri arasında SHP veya CHP’li il, ilçe yöneticisi ve Belediye
MeclisÜyesi bulunmadığı Mamak Belediye Başkanlığının 7.11.1997 tarihli ve 527
sayılı yazısında belirtilmektedir. Bilgilerinize arz ederim. Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı Mamak Kaymakamlığının 4.11.1997 gün ve 1182 sayılı
yazısı ekinde yer alan Ankara Milletvekili ErsönmezYarbay’ın
Ankara yatırımlarına ilişkin yazılı soru önergesine ait cevaplar Cevay 1 ve 2 27 Mart
1994 tarihinden itibaren Mamak Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü yatırımları 2886 Sayılı Devlet İhale Kesin İşin
Adı
Keşif Bedeli (TL.) Kanununun hangi maddesi Firma Adı Hakediş Miktarı (TL.) 1 Mamak Belediyesi Gülveren Pazar ART
İnş. Ends. ve Tic. Ltd. Şti. Mehmet yerinin
uzay kafes çatı sistemi 14 085 971 000 36. maddesine göre Faruk Kasapoğlu And Sokak 8/9 11
875 566 779 Çankaya/ANKARA 2 Mamak Belediyesi Akdere 32. Sokak İYO
Yapı İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. İstinat
duvarı inşaatı ile örtülmesi 1 980 343
960 81a /maddesine göre Yılmaz Yağız Çankırı Cad. No : 69/12 1 918 953 298 inşaatı işi (1996 B.F) Dışkapı/ANKARA 3 Boğaziçi 21 Sokak İstinat Duvarı Mintet Mim.Müh. San.Tic. Ltd. Şti. yapıım
inşaatı işi 3 678 160 000 81/a maddesine göre Necati Uzun, Gazi Kamışlı, Raşit Dedebali, 3 571 710 754 Recep Sarı, Serhat Güneş, İsmet
Çelebioğlu 27 Mart 1994 tarihinden itibaren Mamak Belediyesince
yapılan yatırımlar 4 Mamak Belediyesi 37131 Ada 2 Parsel İYO
Yapı İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. Zabıta
Noktası yapımı inşaatı işi 2 044 152 245 81a /maddesine göre Yılmaz Yağız Çankırı Cad. No : 69/12 1
589 263 062 (1996 B. F) Dışkapı/ANKARA 5 Türközü Açık Hava Sineması (Kaba Erka İnş. Müh. Mim. Taah. San. Tic. Ltd. Şti. inşaat)
yapımı inşaatı işi 3 723 642 062 81/a maddesine göre Seyrani Erden, Levent Keskin, Yeşilyurt Sok. 3 111 784 740 47/1
Ayrancı/ANKARA 6 Mamak Belediyesi Fahri Korutürk Mah. Gizem
İnş. Ltd. Şti. Şeyhmuz Turgut, Ali Rıza Ozan
Rehberi Cad. İstinat duvarı yapımı 8 831
090 489 Turgut Koza Sok. No : 68/5 8
068 402 378 inşaatı işi (1997 B. F) G.O.P./ANKARA 2886 Sayılı Devlet İhale Kesin İşin
Adı
Keşif Bedeli (TL.) Kanununun hangi maddesi Firma Adı Hakediş Miktarı (TL.) 7 Mamak Belediyesi Gençlikevi binası Gül
Hasan Atlı İnşaat Müt. Şölen Sk. 23 865
794 709 yapımı
inşaatı işi 17 904 354 393 36. maddesine göre No. : 10/3 Çankaya/ANKARA (Eskalasyon
Fiyat farkı ile beraber 9 No.lu hakediş) 8 Tuzluçayır Mahallesi Sağlık Merkezi Feridun Sungur İnşaat Müh. Mütaahhit 30 331 995 628 inşaatı işi 23 992 018 279 36. maddesine göre Pilot
Sok. No. : 199 Çankaya/ANKARA Eskalasyon
fiyat farkı ile 5 No.lu hakediş 9 Yeşilbayır Mahallesi 5. sokak istinat Yenibudak İnş. Tic. Ltd. Şti. 2
753 802 014 duvarı
inşaatı işi 5 184 431 057 81/a maddesine göre Cihan Sok. 10/11 Sıhhiye/ANKARA Kesin
Hakediş 10 Akşemsettin Mahallesi Pazar yeri Şahin Elektrik Turgut Temelli Cad. Haletoğlu 13 043 436 774 inşaatı işi 9 088 437 451 81/a
maddesine göre Apt. 3/10 MALATYA % 30 oluru alınarak kesin hakediş 11 Köstence Mah. 10. Sk. ve 24. Sk. istinat El-Do Mühendislik Ltd. Şti. 2
271 967 786 duvarı ve
16. Sk. merdiven inşaatı 4 758 243 339 81/a maddesine göre G.M.K. Bulvarı No. : 53/2 D.Tepe/ANKARA (1. Nolu Hakediş) 12 Akşemsettin Mah.Pazar yeri istinat El-Do Mühendislik Ltd. Şti. 6
303 870 049 duvarı
inşaatı işi 9 463 693 912 81/a maddesine göre G.M.K. Bulvarı No. : 53/2 D.Tepe/ANKARA (1. Nolu Hakediş) 13 Cengizhan Mah. 160 Sk. istinat duvarı MTM.
Mih. Müh. İnş. Taah. ve Tic. Ltd. Şti. (Henüz
hakediş inşaatı işi 9 577 574 146 81/a
maddesine göre Çobanyıldızı Sok. No. 1/2
Çankaya/ANKARA yapılmadı) 14 Tepecik Mah. istinat duvarı merdiveni Boğaziçi
İnş. Ltd. Şti. Boğaziçi Mah. 4 571 610
315 Muhtar evi
inşaatı işi 4 822 082 354 81/a maddesine göre 3.Cad. No : 20 Mamak/ANKARA (2 No.lu Hakediş) 15 Dostlar ve Dutluk Mahallesi Eldo
Mühen. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti.
istinat
duvarı inşaatı işi 3 261 889 962 81/a maddesine göre G.M.K. Bulvarı 53/2 Maltepe/ANKARA Hakediş
yapılmadı 16 Mutlu Mahallesi 229 Sk. istinat duvarı Mintet
Mim. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. 1 411 904
616 229-217 Sk.
arası ve semt 3 592 751 793 81/a maddesine göre Feyzi Çakmak 2. Sokak 41/43 Demirtepe (1
No.lu Hakediş) 17 Şahintepe Mah. Park inşaatı 4 734 007 189 81/a
maddesine göre Cemar İnş. Otomotiv Taah.
Tic. Ltd. Şti. 1 852 974 184 Çankırı Cad. No. : 69/29 Dışkapı/ANKARA (1No.lu Hakediş) 18 Mamak Belediyesi Saimekadın Mah. Revak
İnş. Tur. Paz. Tic. Ltd. Şti. 26 800 002
200 Fiyat farkı Ortatepe
Park Anfi Tiyatro yapımı inş. 22 386 026
056 36. maddesine göre Mahatma Gandi Cad. 71/6 G.O.P./ANK. dahil 5 nolu Hakediş 3. – Ankara
Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ankara-Mamak Belediyesinin ortak olduğu
şirketlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı
cevabı (7/3595) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı SayınMurat
Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz
ederim. Ersönmez Yarbay Ankara Sorular : 1. Tamamı Mamak Belediyesi’ne ait veya belediyenin
ortak olduğu şirketlerin isimleri, faaliyet konuları ve ortakların hisse
oranları nedir? 27 Mart 1994 tarihinden itibaren sözkonusu şirketlerin yönetim
kurulları kimlerden oluşmuştur? Yönetim Kurulu üyeleri arasında CHP’li meclis
üyesi, CHP’li il ve ilçe yönetim kurulu üyesi var mıdır? Varsa isimleri nedir? 2. 27 Mart 1994’ten itibaren belediyenin ve bağlı
şirketlerin yıllar itibariyle memur, kadrolu işçi, geçici işçi ve sözleşmeli
personel sayısı kaçtır? Sözkonusu tarihten itibaren yıllar itibariyle memur,
kadrolu işçi, geçici işçi ve sözleşmeli personelden kaç elemanın işine son
verilmiştir? Naklen başka kurumlara geçen personel kimlerdir? İşine son verilen
personele belediyenin ve şirketlerin kıdem tazminatı borcu ne kadardır? Şirket
kadrolarında olup da belediyede istihdam edilen personel sayısı ve görevli
oldukları birimleri nelerdir? T.C. İçişleri
Bakanlığı Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğü Sayı :
B.05.0.MAH.0.65.00.02/81044 19.11.1997 Konu : Yazılı soru önergesi. Türkiye
Büyük MilletMeclisi Başkanlığına İlgi : TBMM Başkanlığının 27.10.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-9101-7/3595-8838/ 23350 sayılı yazısı. İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması
istenilen Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın “Ankara-Mamak Belediyesinin
ortak olduğu şirketlere ilişkin” yazılı soru önergesiyle ilgili olarak Valilik
vasıtasıyla Mamak Belediye Başkanlığından alınan bilgilerden : 1. Hisselerinin tamamı Mamak Belediyesine ait şirket
bulunmadığı, Ek-1 listede adı, hisse oranı, faaliyet konusu belirtilen ve
Belediyenin 27 Mart 1994 öncesinde ortak olduğu ve halen ortaklığı devam eden
şirketlerin yönetim kurullarında CHP’li il, ilçe yöneticisi ile meclis üyesi
olmadığı, 2. Ortak bulunan şirketlerde Belediye personeli
çalışmadığı ve personele kıdem tazminatı borcu bulunmadığı, anlaşılmıştır. 2 nci soruda yer alan Belediye personeline ilişkin
ayrıntılı bilgiler Ek-2’de sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı Mamak Belediyesinin
Ortak Olduğu Şirketler Ek-1 Şirket
Adı Hisse oranı Faaliyet konusu 1. Çankaya
İmar A.Ş. %1 Kentsel tüm alanlar 2. Çankaya
Belde A.Ş. % 1 Kentsel tüm alanlar 3. Metropol
İmar A.Ş. % 1 Kentsel proje inşaat danışmanlık Ek-2 Mamak Belediyesinde Çalışan Personele İlişkin Bilgiler 1994 1995 1996 1997 (11ay) Memur 517 495 479 528 İşçi 1 073 1
038 1 012 965 Sözleşmeli
Personel – – – – İşine Son
Verilen Memur – 3 – – İşine Son
Verilen İşçi 37 5 8 7 Naklen Başka Kuruma Geçen İşçiler Adı
Soyadı Geçtiği Tarih Geçtiği Kurum Abdükadir
Aydoğan 18.10.1994 Keçiören Belediyesi Seyit
Gürel 16.11.1994 Altındağ Belediyesi Arap
Demirhan 13.1.1995 Ankara BüyükşehirBelediyesi Ahmet
Şahin 13.1.1995 Çankaya Belediyesi Ahmet
Gökçe 13.1.1995 Çankaya Belediyesi Naci
Yurdakul 13.1.1995 Çankaya Belediyesi Basri
Durhan 10.2.1995 Ankara Büyükşehir Belediyesi İsa Ulu 21.8.1996 Sincan Belediyesi Erol
Taştan 28.1.1997 Ankara Büyükşehir Belediyesi Satılmış
Demirbaş 28.7.1997 Keçiören Belediyesi Naklen Başka Kuruma Geçen Memurlar Adı
Soyadı Geçtiği Tarih Geçtiği Kurum Şerafettin
Alımcı 21.12.1994 Altındağ Belediyesi Ali
Yorga 5.1.1995 Ankara Büyükşehir Belediyesi İhsan
Duman 11.8.1994 Sincan Belediyesi A.Rıfat
Aslanoğlu 19.10.194 KeçiörenBelediyesi Abidin
Arıkök 7.12.1994 Keçiören Belediyesi Yavuz
Gönül 16.6.1994 Ulaştırma Bakanlığı M.
Savaş Çapar 24.11.1994 Keçiören Belediyesi Aysel
Doğan 28.2.1996 ODTÜ Nilüfer
Binboğa 3.1.1995 Turizm Bakanlığı Rukiye
Doğdu 14.12.1994 Keçiören Belediyesi İlknur
Kaya 19.9.1994 Merzifon Belediyesi Adnan
Çetin 24.9.1996 Yenimahalle Belediyesi Varol
Ara 17.5.1996 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Derviş
Arslan 17.6.1996 Hacıbektaş Belediyesi Metin
Çetin 29.12.1994 Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı Müslüm
Doğan 28.8.1995 SSK. Genel Müdürlüğü Erol
Daldaban 24.9.1996 Ankara Valiliği Millî Eğitim
Müdürlüğü Müstafi Ferzan Köksal 3.1.1995 Nuray Kul 10.8.1995 Nuri Tatlıeşme 28.9.1995 Personele kıdem tazminatı borcu yoktur. 4. – Ankara
Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ankara-Mamak Belediyesince tahsil edilen
vergilere ve yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat
Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3597) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı SayınMurat
Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz
ederim. Ersönmez Yarbay Ankara Sorular : 1. 1994 yılından itibaren; (Mamak Belediyesinin) a. Yıllar itibariyle ne kadar temizlik vergisi tahakkuk
etmiştir.Yıllar itibariyle tahsil edilen temizlik vergisi ne kadardır? Yıllar
itibariyle Ankara Büyükşehir Belediyesine ödenmesi gereken temizlik vergisi
payı ne kadardır? Bu miktarın ne kadarı Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne
ödenmiştir? b. Yıllar itibariyle tahakkuk eden ve tahsil edilen
emlâk vergisi ne kadardır? Emlâk vergisinden Büyükşehir Belediyesi’ne ödenmesi
gereken miktar ve ödenen miktar nedir? 2. Mamak Belediyesi 1994 yılından itibaren hangi
sokaklara yağmur suyu kanalı döşemesi yapmıştır? İşin miktarı ve bedeli nedir? 3. İnşaat yapımlarında vatandaştan asfalt parası tahsil
edilmiş midir? Edildi ise miktarı ne kadardır? T.C. İçişleri
Bakanlığı Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğü Sayı :
B.05.0.MAH.0.65.00.02/81043 19.11.1997 Konu : Yazılı soru önergesi Türkiye
BüyükMillet Meclisi Başkanlığına İlgi : TBMM Başkanlığının 27.10.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-9101-7/3597- 8840/23352 sayılı yazısı. İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması
istenilen Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın “Ankara-Mamak Belediyesince
tahsil edilen vergilere ve yapılan yatırımlara ilişkin” yazılı soru önergesiyle
ilgili olarak Valilik vasıtasıyla Mamak Belediye Başkanlığından alınan
bilgilerden : 1. a) 1994 yılından itibaren yıllar itibariyle tahakkuk
eden ve tahsil edilen Çevre Temizlik Vergisinin, Yılı Tahakkuk Tahsilat Büyükşehir
Payı 1994 33 165 220 000 29
125 540 476 5 825 108 095 1995 48 975 008 000 48
116 568 000 9 623 313 600 1996 81 785 460 000 79
785 460 000 15 957 092 000 1997 (9
ay) 113 807 000 000 116 430 000 000 23 286 000 000 54 691 513 695 TL. olduğu ve Büyükşehir Belediyesi’ne 14.8.1996
tarihinde 31 497 239 738 TL. ödendiği. b) 1994 yılından itibaren yıllar itibariyle tahakkuk
eden ve tahsil edilen Emlak Vergisinin, Yılı Tahakkuk Tahsilat Büyükşehir
Payı 1994 27 494 817 539 37
669 375 894 6 403 793 902 1995 30 990 920 000 31
469 364 000 5 349 791 880 1996 41 693 312 000 34
558 720 000 5 874 982 400 1997 (9
ay) 45 360 000 000 39 417 000 000 6 700 890 000 24 329 458 182 TL. olduğu ve Büyükşehir Belediyesi’ne 14.8.1996
tarihinde 18 100 635 583 TL. ödendiği, 2. Yağmur suyu ve pis su kanalı yapımının, 3030 sayılı
Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun gereğince Büyükşehir
Belediyesinin görev ve sorumluluğuna girdiği, 3. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun “Yol
Harcamalarına Katılma Payı” hakkındaki 86 ncı maddesi çerçevesinde yoldan
yararlanan gayrimenkullerin sahiplerinden 1997 yılında toplam 1 086 000 000 TL.
tahsil edildiği, anlaşılmıştır. Bilgilerinize arz ederim. Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı 5. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının yurtdışı seyahatlerine ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3609) Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla İçişleri Bakanı
tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını dilerim. Saygılarımla. YılmazAteş Ankara 1. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan, göreve geldiği günden bu yana kaç kez yurt dışına çıkmıştır? Hangi
ülkelere gitmiştir? 2. Hangi ülkede kaç gün kalmıştır? Yurt dışında kaç gün
geçirmiştir? 3. Herbir yurtdışı gezinin harcamalarının kalem tutarı
(Ulaşım, konaklama, ağırlama v.s. gibi) ne kadardır? Hangi fasıldan, hangi
tarih-sayılı yazışma sonucu ödemeler yapılmıştır? 4. Yurtdışı gezileri belediye bütçesinden mi finanse edilmiştir?
Yoksa İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı firmalar mı ödemiştir? 5. Yurtdışı gezilerinin hangileri karşı tarafın daveti
üzerine yapılmıştır? Daveti yapan belediye, kişi, kurum veya kuruluş,
harcamaların ne kadarını ödemiştir? 6. Herbir geziye kaç kişi katılmıştır? Bu kişilerin
harcamaları da belediye veya bağlı kuruluşların bütçesinden mi karşılanmıştır? 7. Recep Tayyip Erdoğan, yurtdışından kimlerle, hangi
kurum-kuruluş-dernek-birlik-topluluklarla resmî görüşmede bulunmuştur. Görüşmek
üzere gittiği ülkelerde Türkler tarafından kurulan dernek, birlik, topluluk
v.s. örgütlerin toplantısına katılmış mıdır? Recep Tayyip Erdoğan, bu
görüşmelere katılan kişileri Türkiye’ye davet etmiş midir? T.C. İçişleri
Bakanlığı Mahallî
İdareler GenelMüdürlüğü Sayı :
B.05.0.MAH.0.65.00.02/81046 19.11.1997 Konu : Yazılı soru önergesi Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
27.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 029101 sayılı yazısı. İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması
istenilen Ankara Milletvekili YılmazAteş’in “İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı’nın yurtdışı seyahatlerine” ilişkin yazılı soru önergesine cevap teşkil
edecek bilgiler aşağıya çıkarılmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın, göreve geldiğinden beri yaptığı yurtdışı seyahatlerine ilişkin
ayrıntılı bilgiler Valilik vasıtasıyla adı geçen Belediye Başkanlığından
derlenerek ekte sunulmuştur. Ayrıca, bu gezilerin tamamının ilgili kuruluşların
daveti üzerine yapıldığı, harcamaların daveti yapan kuruluş ve kişilerin
pozisyonuna göre değiştiği, Daveti yapan kuruluşca karşılanmayan resmî gezi
giderlerinin, Harcırah Kanunu çerçevesinde Belediye bütçesinden ödendiği, Yurtdışı gezilerinde kimlerle resmî görüşmeler
yapılacağının önceden hazırlanan programlarla belirlendiği ve bu seyahatlerde
nerelerin gezileceği ile hangi amaçla gidildiği hususunda Dışişleri Bakanlığı
ve ziyaret edilecek ülkenin Türkiye Büyükelçiliğine veya Başkonsolosluğuna gezi
öncesi haber verildiği, çoğu gezi programlarının gidilen ülkedeki Türk resmî
şahsiyetleriyle beraber yürütüldüğü, İstanbul Valiliğinin 11.11.1997 tarihli ve 8867 sayılı
yazısından anlaşılmıştır. Bilgilerinize arz ederim. Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı OCAK 1997 Gör. Bul. Gidilen ülke Gün. say. Görevin Adı ve Soyadı
Görev
unvanı Görevin
konusu ve şehir (Yol dahil) Başlangıç Bitişi R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Barcelona
Bel. Bşk. Barcelona,
Cordoba, 6 4.1.1997 9.1.1997 Pasgual
Maragal’ın Granada davetlisi olarak Atilla Aydıner Mec.
Üyesi (RP) ” ” 6 ” ” Recai Delibaşoğlu Mec.
Üyesi (ANAP) ” ” 6 ” ” İbrahim Duyar Mec.
Üyesi (CHP) ” ” 6 ” ” Hasan Karaoğlu Mec.
Üyesi (DSP) ” ” 6 ” ” N.Kemal Bilge Mec.Üyesi
(DYP) ” ” 6 ” ” Prof. Dr. Adem Baştürk Gen.
Sek.Yrd. ” ” 6 ” ” Birol Tortop Gen.
Sek. Yrd. ” ” 6 ” ” Hüseyin Besli Basın
Danışmanı ” ” 6 ” ” Prof. Dr.İ. Süreyya SIRMA Başkan Danışmanı
” ” 6 ” ” Mehmet Duman Dış.
İliş. Müdürü ” ” 6 ” ” MART 1997 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. 2004
Olimpiyatları İsviçre/Lozan 5 5.3.1997 9.3.1997 İ. Naim Şahin Gen.
Sek. Yrd. ” ” 6 3.3.1997 8.3.1997 Mehmet Duman Dış
İliş. Müdürü ” ” 5 5.3.1997 9.3.1997 Yurtdışına Seyahatle Görevlendirilen Personele Ait
Bilgi Formu OCAK 1997 Gör. Bul. Gidilen ülke Gün. say. Görevin Adı ve Soyadı
Görev
unvanı Görevin
konusu ve şehir (Yol
dahil) Başlangıç Bitişi R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Dubai
Bel. daveti Bir.
Arap Emir. Dubai 6 17.3.1997 22.3.1997 Erol Abdikoğlu Mec.
Üyesi(ANAP) ” ” 6 ” ” Muammer Ürgüp Mec.
Üyesi (CHP) ” ” 6 ” ” Sıtkı Şahin Mec.
Üyesi (DSP) ” ” 6 ” ” N. Kemal Bilge Mec.
Üyesi (DYP) ” ” 6 ” ” İ. Naim Şahin Gen.
Sek. Yrd. ” ” 6 ” ” Hüseyin Besli Basın
Danışmanı ” ” 6 ” ” Prof. Dr. İ. Süreyya Sırma Başkan Danışmanı ” ” 6 ” ” Mehmet Duman Dış.
İliş. Müdürü ” ” 6 ” ” HAZİRAN 1997 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Dünya
Büy. Şeh. Bel. Rusya
Federas. 6 17.6.1997 22.6.1997 5. Konferansa
katılım Moskova M. Mustafa Açıkalın Gen.
Sek. Yrd. ” ” 6 ” ” Hüseyin Besli Basın
Danışmanı ” ” 6 ” ” Mehmet Duman Dış
İliş. Müdürü ” ” 6 ” ” MAYIS 1997 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Köln
Belediye Almanya/Köln 4 8.5.1997 11.5.1997 Aziz Yeniay Mec.
Üyesi (RP) Başkanın
daveti ” 4 ” ” Nazmi Binici Mec.
Üyesi (RP) ” ” 4 ” ” Adnan Turgut Mec.
Üyesi (ANAP) ” ” 4 ” ” Yurtdışına Seyahatle Görevlendirilen Personele Ait
Bilgi Formu MAYIS 1997 Gör. Bul. Gidilen ülke Gün. say. Görevin Adı ve Soyadı
Görev
unvanı Görevin
konusu ve şehir (Yol dahil) Başlangıç Bitişi Atalay Atilla Mec.
Üyesi (CHP) Başkanın
daveti Almanya/Köln 4 8.5.1997 11.5.1997 Hüseyin Mert Mec.
Üyesi (DSP) ” ” 4 ” ” Mehmet Duman Dış
İliş. Müdürü ” ” 4 ” ” İzzet Özgenç Başkan
Danışmanı ” ” 4 ” ” Selahattin Yıldırım Lula
Emme Gen. Sek. ” ” 4 ” ” EKİM 1997 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Kardeş
Şehir Protokolü Kırgızistan/Oş 6 17.10.1997 22.10.1997 imzalanması Salim Sadıkoğlu Mec.
Üyesi (RP) ” ” ” ” ” Hüseyin Uzunlar Mec.
Üyesi (RP) ” ” ” ” ” Hafız Fidan Mec.
Üyesi (RP) ” ” ” ” ” Zeki İnanlı Mec.Üyesi(ANAP) ” ” ” ” ” Haydar Gündoğ Mec.Üyesi
(CHP) ” ” ” ” ” Hasan Bulut Mec.
Üyesi (DSP) ” ” ” ” ” Namık Kemal Bilge Mec.
Üyesi (DYP) ” ” ” ” ” İdris Naim Şahin İBŞ.
Bel. Gen. Sek. Yrd. ” ” ” ” ” MehmetDuman Dış
ilişkiler Müdürü ” ” ” ” ” Yurtdışına Seyahatle Görevlendirilen Personele Ait
Bilgi Formu ARALIK 1996 Gör. Bul. Gidilen ülke Gün. say. Görevin Adı ve Soyadı
Görev
unvanı Görevin
konusu ve şehir (Yol
dahil) Başlangıç Bitişi R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Pistburg
Bel. Bşk.’nın ABD
(Pitsburg, 4 20.12.1996 23.12.1996 daveti ve Maya
konf. katılım. Dayton) Prof. Dr. İ. Süreyya Sırma Başkan Danışmanı
” ” ” ” ” Mehmet Duman Dış
İliş. Müdürü ” ” ” ” ” KASIM 96 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. IULA
Dünya yönetim ABD,
Miami, Florida 6 17.11.1996 22.11.1996 kurulu
toplantısı Mehmet Duman Dış
İliş. Müdürü ” ” ” ” ” Dr. Mehmet Korkusuz Öz.
Kal. Gör. ” ” ” ” ” HAZİRAN 1996 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Köln
Bel. incelemelerde Almanya/Köln 8 19.6.1996 26.6.1996 bulunmak Varşova’nın 400.
yıl Polonya/Varşova kutlamalarına
katılmak Budapeşte ile
İstanbul Macaristan/Budapeşte arasındaki
işbirliği imkân. incelemek M. Mustafa Açıkalın Gen.
Sek. ” ” ” ” ” Mehmet Duman Dış
İliş. Müdürü ” ” ” ” ” Yurtdışına Seyahatle Görevlendirilen Personele Ait
Bilgi Formu KASIM 1996 Gör. Bul. Gidilen ülke Gün. say. Görevin Adı ve Soyadı
Görev
unvanı Görevin
konusu ve şehir (Yol
dahil) Başlangıç Bitişi R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Yerel
gündem 21 konf. İtalya/Roma 5 21.11.1996 25.11.1996 Candan Karlıtekin İştir.
ve Kay. Gel. Dai.
Bşk. ” ” ” ” ” M. İlker Aycı Dış
İliş. Md.ğü Sözleş.
Pers. ” ” ” ” ” EYLÜL 1995 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Belediye
Başkanları ve Ukrayna/Kıew 5 12.9.1995 16.9.1995 Guvamörler 2 Emine Erdoğan Eşi Yuvarlak
Masa Topl. (Kendisine har.
ödenmemiştir) ” ” ” Mehmet Duman Dış
İliş. Müdürü ” ” ” ” ” MAYIS 1996 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Doğu
Akdeniz Ün. Kıbrıs/Lefkoşe 2 14.5.1996 15.5.1996 öğrenci
konferansı (Masrafı kendi
karşılamıştır.) MAYIS 1996 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. İFAT
1996 Fuarı Almanya/Münih 1 8.5.1996 8.5.1996 Necmi Kadıoğlu Başkan
Danışmanı ” ” ” ” ” (Masraflarını kendisi karşılamıştır.) OCAK 1996 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Kentsel
yenilik kamu, özel, Fransa/Nantes 4 23.1.1996 26.1.1996 sivil ort. kurma
konulu Ecopolis kong. Candan Karlıtekin Kay.
Gel. İş. Dai.Bşk. ” ” ” ” ” Prof. Dr. Ömer Dinçer Başkan
Danışmanı ” ” ” ” ” (Masrafları kendileri karşılamışlardır.) Yurtdışına Seyahatle Görevlendirilen Personele Ait
Bilgi Formu HAZİRAN 1995 Gör. Bul. Gidilen ülke Gün. say. Görevin Adı ve Soyadı
Görev
unvanı Görevin
konusu ve şehir (Yol
dahil) Başlangıç Bitişi R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. TÜRK-YAR
ve IISAS’ın İngiltere/Manchester 5 9.6.1995 13.6.1995 daveti üzerine Londra/Cambridge İdris Naim Şahin Genel
Sekr. Yard. ” ” ” ” ” R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Tahran
Bel.Bşk. daveti İRAN 6 24.6.1995 29.6.1995 Resmî ziyaret Tahran/İsfahan Hüseyin Dorman RP
Meclis Üyesi ” ” ” ” ” Bünyamin Günal ANAP
Meclis Üyesi ” ” ” ” ” Kubilay Köse CHP
Meclis Üyesi ” ” ” ” ” Mevlana Ali Mercan DYP
Meclis Üyesi ” ” ” ” ” M. Nuri Yazıcı Bağımsız
Meclis Üyesi ” ” ” ” ” Prof. Dr. Adem Baştürk Gen.
Sekr. Yard. ” ” ” ” ” M.Hilmi Güler Başkan
Danışmanı ” ” ” ” ” Hüseyin Besli Basın
Danışmanı ” ” ” ” ” Mehmet Duman Dış
İlişkiler Müdürü ” ” ” ” ” Murat Kırık Kameraman ” ” ” ” ” 1994 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. UNICEF
Çocuk Fransa/Paris 3 7.12.1994 9.12.1994 koruyucuları
toplan. Bülent Zülfikar Sağl.
İşl. Dai. Bşk. ” ” ” ” ” Mehmet Duman Dış
İliş. Müdürü ” ” ” ” ” Masraflar UNICEF tarafından karşılanmıştır. Yurtdışına Seyahatle Görevlendirilen Personele Ait
Bilgi Formu NİSAN 1997 Gör. Bul. Gidilen ülke Gün. say. Görevin Adı ve Soyadı
Görev
unvanı Görevin
konusu ve şehir (Yol
dahil) Başlangıç Bitişi R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. IULA
teşkilatının Mauritius 8 2.9.1997 9.4.1997 33. Dünya
Kongresi Masrafları KİPTAŞ
tarafından karşılanmıştır. Mehmet Duman Dış
İlişkiler Müdürü ” ” ” ” ” Masrafları
İDO tarafından karşılanmıştır. NİSAN 1995 R.Tayyip Erdoğan İst.
B. Ş. Bel. Bşk. Bir.
Milletler ABD/Newyork 5 17.4.1995 21.4.1995 “Gündem 21” Philedelphia konferansına
katılım M.Hilmi Güler Başkan
Danışmanı ” ” ” ” ” Mehmet Duman Dış
İlişkiler Müdürü ” ” ” ” ” 6. – Balıkesir
Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, bir TV programının yayınının engellendiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı
(7/3613) Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına 13.10.1997 Pazartesi günü saat 22.30’da Kanal 7TV’de
“Sözün Özü” adlı programın yayını sırasında Türkiye’nin bazı bölgelerinde ve
Ankara’nın birçok semtinde özellikle bu programın vatandaşlarımızca izlenmesi
engellenmiştir. Programın yayınının engellendiği ve sabote edildiği TV’lerdeki
işaret yok sinyalinden de anlaşılmaktadır. Vericiler çalışabildiği halde stüdyo
ile vericilerin bağlantısını sağlayan link hattının kasıtlı olarak arızalandığı
anlaşılmaktadır. Bu itibarla aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı tarafından
yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. Saygılarımla. İlyas Yılmazyıldız Balıkesir Soru : 13.10.1997 Pazartesi günü Saat 22.30’da “Sözün
Özü” adlı programın Kanal 7 TV’de yayını sırasında Türkiye’nin bazı
bölgelerinde ve özellikle Ankara’nın birçok semtinde elektrik olmasına rağmen
diğer TV kanalları normal yayınlarını gerçekleştirirken Kanal 7TV’nin
engellenmesinin sebebi nedir? Bu yayının engellenmesini kimler
gerçekleştirmiştir? Bakanlığınız tarafından bu sabotaj hakkında herhangi bir
işlem yapılmış mıdır? Yapılmış ise, sonucu nedir? T.C. Ulaştırma
Bakanlığı Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu
Başkanlığı Sayı :
B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/-1690-21364 17.11.1997 Konu : Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas
Yılmazyıldız’ın yazılı soru önergesi Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına İlgi : 27.10.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/9107
sayılı yazınız. Balıkesir Milletvekili Sayınİlyas Yılmazyıldız’ın
7/3613-8866 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Necdet Menzir Ulaştırma Bakanı Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız’ın
7/3613-8866 Sayılı Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı Soru : 13.10.1997 Pazartesi günü Saat 22.30’da “Sözün
Özü” adlı programın Kanal 7 TV’de yayını sırasında Türkiye’nin bazı
bölgelerinde ve özellikle Ankara’nın birçok semtinde elektrik olmasına rağmen
diğer TV kanalları normal yayınlarını gerçekleştirirken Kanal 7TV’nin
engellenmesinin sebebi nedir? Bu yayının engellenmesini kimler
gerçekleştirmiştir? Bakanlığınız tarafından bu sabotaj hakkında herhangi bir
işlem yapılmış mıdır? Yapılmış ise, sonucu nedir? Cevap : “Kanal 7” TV kanalının stüdyosu İstanbul’da
bulunmakta olup, yayın, yayın şirketine ait uplink teçhizatı ile Türksat
uydusuna çıkılmakta ve yine yayın şirketine ait uydu alıcıları (TVRO’lar) ile
alınan yayınlar kendi TV vericileri ile lokal olarak tekrar atmosfere
verilmektedir. Söz konusu yayının yukarıda tarif edilen yayımı esnasındaki
kullanılan tüm teçhizatlar (uplink, downlink, alıcılar, vericiler ve varsa
vericiler arası linkler) bütünüyle anılan yayın kuruluşuna ait olup, bunların
işletimi ve sorumluluğu da yine anılan yayın kuruluşuna aittir. Yapılan incelemede yayın kesintisinin olduğu tarihte
İstanbul’daki çok kötü atmosfer şartlarından dolayı Kanal 7’nin uplink
çıkışının zayıf olabileceği dolayısıyla değişik iller ve yörelerdeki alış
yönünde kullanılan farklı çaplı antenlerde alınan bu yayınların zaman zaman
devreye girerek alış yok mesajını aboneye gönderdiği tespiti yapılmakta olup,
bu durum Kanal 7 ilgilileriyle yapılan konuyla ilgili görüşmelerde de teyid
edilmiştir. Kanalların uydu alışlarıyla ilgili Kablo-TV Kontrol
Merkezlerinde ve Uydu Merkezinde tutulan kayıt defterlerinde de o güne ait
sadece Kanal 7’nin değil, Kanal 7’de dahil bazı özel TV’lerde İstanbul’daki
kötü hava şartlarından dolayı zaman zaman kesintiler olduğu tespiti
bulunmaktadır. Anılan kanalın yayını esnasında kullanılan gerek
teçhizat gerekse linklerinin tamamının mülkiyeti, işletme ve sorumluluğu Kanal
7’ye ait olması nedeniyle Türk Telekom’un anılan yayının iletimi veya kesintiye
uğraması hususunda herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. 7. – Elazığ Milletvekili Ömer Naimi
Barım’ın, Elazığ Valiliğince gönderilen ödeneğin yerinde kullanılıp
kullanılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı
cevabı (7/3629) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 1. Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu
tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 15.10.1997 Ömer Naimi Barım Elazığ 1. Maliye Bakanlığının 1997 Malî Yılı Bütçesinin
“Mahallî İdarelere Yapılacak Yardım tertibinde
yeralan ödenekten, Elazığ
Valiliğinin 10.6.1997 tarih ve 270 sayılı yazısında belirtilen 31 000 000 000
lira; Ağın İlçesi Şenpınar-Merkez Bahadırlar yolu asfaltı için 7 000 000 000
lira Keban İlçesi Beydeğirmeni Mirali Yolu asfaltı için 6 000 000 000 lira ve
Baskil Kızıluşağı Çiğdemli Yolu asfaltı için 10 000 000 000 lira olmak üzere toplam
54 000 000 000 lira, yardım yapılmıştır. Elazığ Valiliği emrine gönderilen bu
paralar yardım talep edilen yerlerde kullanılmış mıdır? Kullanılmamış ise bu
paralar Haziran 1997 ayından itibaren neden bekletilmiştir? T.C İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler GenelMüdürlüğü 19.11.1997 Sayı : B.05.0.MAH-0-65-00-02/81047 Konu : Yazılı soru önergesi. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tarih
ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3629-8907/23481 sayılı yazısı. İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması
istenilen Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’ın “Elazığ Valiliğine gönderilen
ödeneğin yerinde kullanılıp kullanılmadığına ilişkin” yazılı soru önergesiyle
ilgili olarak Elazığ Valiliğinden alınan bilgilerden; 1996 yılında köy yolları ve içme sularında kullanılmak
üzere toplam 302 milyar TL. ödenek talep edildiği, Önergede tahsisli olduğu belirtilen 54 milyar lira
hakkında Valiliğe herhangi bir bilgi intikal etmediği, 23.6.1997 tarihinde (54 milyar TL. ve 64 milyar TL.
olmak üzere) Elazığ Özel İdare Müdürlüğü hesabına toplam 118 milyar TL.
yatırıldığı ve paranın Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünden gelen 1 milyar TL.
ile birleştirildiği, Önergede belirtilen paranın tahsisli olduğunun ise
Maliye Bakanlığı tarafından Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’a hitaben
yazılan 19.6.1997 tarih ve bila sayılı yazının Valinin izinde bulunduğu dönemde
28 Ağustos 1997 günü Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu’ya yine Ömer Naimi Barım
tarafından iletilmesi sonucunda öğrenildiği, Yukarıda sözü edilen toplam 119 milyar TL. ile önergede
bahse konu köylerden; Keban Beydeğirmeni-Mirali yolunun 6.4 milyar TL.
harcanarak asfaltlandığı, Baskil Kızıluşağı-Çiğdemli yolunun Kızıluşağı-Konacık
arasının 6.750 milyar TL. harcanarak asfaltlandığı, Ağın Şenpınar-Bahadırlar köy yollarının asfaltlanması
işinin, Bahadırlar köy içme suyunun şebekeli hale getirilmesi işi devam
ettiğinden dolayı yapılmadığı, bu çalışmalar bittikten sonra değerlendirmeye
alınacağı anlaşılmıştır. Bunun dışında, toplam 119 milyar liralık ödeneğin hangi
köylerin hangi projelerine harcandığını gösteren liste ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 16.6.1997 Karar No : 159 Karar Özeti : Karakoçan İlçesi Bulgurcu Köyü
içmesuyu tesisi yapımı işinin, KDV hariç 10 milyar TL. keşfi
dahilinde, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci Maddesi gereğince, 7.7.1997 tarihinde
İl Daimî Encümenince ihale edilmesi. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında, aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni ,
gündemin 1 inci Maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 13.6 1997
tarih ve 1661 Sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : İlimizin Karakoçan İlçesi Bulgurcuk
Köyü içmesuyu inşaatının TBMM Bütçe
Plan Komisyonunca 1997 yılı
İçmesuları Yapım Programına alındığı ve sözkonusu iş için 10 000 000 000 TL.
ödenek tahsis edildiği Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarından
anlaşılmış olup, anılan işin 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c Maddesi gereğince
(Malzemeli olarak ) Kapalı Teklif Usulü
ile 7.7.1997 tarihinde saat 14.00’de ihale edilmesinin teklif edildiği
görüldü. Karar :
İlimiz Karakoçan İlçesi
Bulgurcuk Köyü içmesuyu tesisi yapımı işinin KDV hariç 10 000 000 000
(Onmilyar) TL. muhammen bedeli üzerinden, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci
Maddesi gereğince “Açık Teklif Usulü” ile, 7.7.1997 tarihine rastlayan
Pazartesi günü saat 13.30’da İl Daimî Encümenince ihalesine, ihale ile ilgili
gerekli resmî işlerin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yerine getirilmesine,
ihale ilan giderlerinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22.611-Köy
İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri Bölüm Maddesinden ödenmesine,
kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine, İl Daimî
Encümen Üyesi Nurettin Akgül’ün “sözkonusu işin Emanet Komisyonu marifetiyle
yaptırılması” görüşü ile red oyuna karşılık, İl Daimî Encümen Başkanı ve diğer
üyelerin kabul oyları ile Oyçokluğu ile karar verildi. 16.6.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Vali Yardımcısı Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 16.6.1997 Karar No : 160 Karar Özeti : İçmesuları yapım ve onarımlarında
kullanılmak üzere İlimiz Merkez ve İlçelere bağlı 9 köye muhtelif miktarlarda
PVC boru ve çimento malzemesi yardımı yapılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında, aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 2 nci Maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 13.6.1997
tarih ve 3660 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 22.611-Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri
harcama kalemine konulan ödenek çerçevesinde, içmesuları yapım ve onarımları
için malzeme yardımı yapılacak olan köylere ait limit dosyalarının, yapılan
müracaatların değerlendirilmesi neticesinde tanzim edildiği, limit dosyaları
hazır olan ilimiz merkez ve ilçelerine bağlı 9 köye muhtelif miktarlarda olmak
üzere PVC boru ve çimento malzemesi yardımı yapılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri
İl Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İçmesuları yapım ve onarımları işinde
kullanılmak üzere; Merkez Badempınarı Köyüne 1 900 mt. 65/75 PVC boru, 2 ton çimento, Merkez Yedigöze Köyüne 1
500 mt. 50/63, 480 mt. 40/50 PVC boru, Merkez Dallıca Köyüne 250
mt. 32/40 PVC boru, Merkez Sarıbuçuk Köyüne 900
mt. 40/50 PVC boru, Merkez Hıdırbaba Köyüne 420
mt. 50/63, 12 mt. 80/90 PVC boru, Sivrice-Elmasuyu Köyüne 500
mt. 25/32 PVC boru, Maden Eğrikavak İlkokuluna 800 mt. 32/40 PVC boru, 1 ton çimento, Keban-Büklümlü Köyüne 1
200 mt. 40/50 PVC boru, 0.5 ton çimento, Kovancılar-Mirahmet Köyüne 900 mt. 32/40 PVC boru, 2 ton çimento, malzemesi yardımı yapılmasına, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 16.6.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Vali Yardımcısı Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 30.6.1997 Karar No : 167 Karar Özeti : Palu İlçesi Arındak Köyü İçmesuyu Tesisi
Yapım işinin düzenlenen keşif dahilinde 21.7.1997 tarihinde 2886 Sayılı
D.İ.K.’nun 45 inci Maddesi gereğince ihale edilmesi. Vali M. Lütfullah Bilgin başkanlığında, aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 3
üncü Maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 20.6.1997 tarih ve bila
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : İlimize bağlı Palu İlçesi Arındık
Köyü İçmesuyu Tesisinin yapımına ihtiyaç duyulduğu, bununla ilgili Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğünce KDV dahil 8 milyarlık keşif çıkartıldığı, anılan
işin Özel İdare Müdürlüğü bütçesinden karşılanmak üzere 2886 sayılı D.İ.K.’nun
45 inci Maddesi gereğince “Açık Teklif Usulü” ile İl Daimî Encümenince ihale
edilmesinin uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarından
anlaşılmıştır. Karar : İlimize bağlı Palu İlçesi Arındak Köyü içmesuyu
tesisi yapım işinin düzenlenen KDVdahil 8 milyar TL. keşif dahilinde, 2886
sayılı D.İ.K.’nun 45 inci Maddesi gereğince “Açık Teklif Usulü” ile 21.7.1997
tarihinde saat 13.30’da İl Daimî Encümenince ihale edilmesine, ihale ile ilgili
gerekli tüm işlemlerin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yerine getirilmesine,
ihale ilan giderlerinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22.611-Köy
İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri bölüm Maddesinden ödenmesine,
kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi. 30.6.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Vali Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye (İzinli) Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 7.7.1997 Karar No : 187 Karar Özeti : Karakoçan İlçesine bağlı Bulgurcuk Köyü
içmesuyu tesisi yapım işinin 10 milyar TL. keşfi dahilinde 2886 Sayılı
D.İ.K.’nun 43 üncü Maddesi gereğince pazarlıkla yaptırılması. M. Lütfullah Bilgin Başkanlığında, aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 1
inci Maddesinde yeralan Karakoçan İlçesi Bulgurcuk Köyü İçmesuyu tesisi yapım
işine ait ihale dosyasını inceledi. Yapılan Görüşmede : İlimiz Karakoçan İlçesi Bulgurcuk
Köyü içmesuyu tesisi yapım işinin KDV hariç 10 milyar muhammen bedel üzerinden,
2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci Maddesi gereğince “Açık Teklif Usulü” ile
7.7.1997 tarihinde saat 13.30’da İl Daimî Encümenince ihale edilmesine, İl
Daimî Encümeninin 16.6.1997 tarih ve 159 no.lu kararı ile karar verilmiştir. İhale dosyasının incelenmesinde ihaleye ilişkin
ilanların yapıldığı ve tüm resmî işlemlerin tamamlandığı görüldü. Konuya ilişkin Yeterlik Belge Komisyonu tarafından
alınan 4.7.1997 tarih ve 1 no.lu kararında, sözkonusu iş için toplam il
müteahhit firmanın müracaat ettiği, müracaat eden; Mehmet Sait Karaboğa, Rezzak
Oğuz, Ahmet Kılıç, Yüngül İnş. San. Ltd. Şti., Mehmet Karadağoğlu, Adnan
Sürgüçlüoğlu, Barş. İnş., Ağaoğlu İnş., M. Ali Demirci, Karaday İnş. ve Savaş
Kardeşler müteahhit firmalara (11 müteahhit firma) ihaleye iştirakleri
hususunda yeterlik verildiği görüldü. İhale tarihi olan 7.7.1997 tarihinde saat 14.00’e kadar
beklenilmesine rağmen, ihaleye iştiraki uygun görülen firmaların hiçbiri
ihaleye iştirak etmemiş, bu nedenle ihale yapılamadığından, sözkonusu ihalenin
2886 Sayılı D.İ.K.’nun 49 uncu Maddesi gereğince 14.7.1997 tarihinde saat
13.30’da İl Daimî Encümenince tekrar yapılmasının uygun olacağı anlaşılmıştır. Karar : İlimiz Karakoçan İlçesi Bulgurcuk Köyü içmesuyu
tesisi yapım işinin, KDVhariç 10 milyar TL. muhammen bedel üzerinden, 2886
Sayılı D.İ.K.’nun 49 uncu ve 43 üncü maddeleri gereğince pazarlıkta 14.7.1997
tarihinde saat 13.30’da İl Daimî Encümenince ihalesinin yapılmasına, yukarıda
zikr edilen il müteahhit firmaya çağrı yapılmasına, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 7.7.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Vali Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye (İzinli) Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 7.7.1997 Karar No : 188 Karar Özeti : Merkez ve diğer ilçelere bağlı köylerin
içmesuyu tesislerinin yapım ve onarımlarında kullanılmak üzeri 13 köy ile
ilimiz Merkez Komutanlığına ve Palu Arındık J.K.K.’na muhtelif miktarlarda
çimento ve PVC boru malzemesi yardımı yapılması. Vali M. Lütfullah Bilgin başkanlığında, aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 2
nci Maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 4.7.1997 tarih ve 4263
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin Köy İçmesuları bölüm Maddesine konulan ödenek çerçevesinde,
içmesuları yapım ve onarımları için malzeme yardımı yapılacak köylere ait limit
dosyalarının yapılan müracaatların değerlendirilmesi neticesinde tanzim
edildiği, limit dosyaları hazır olan ilimiz merkez ve diğer ilçelerine bağlı 13
köy ile ilimiz Merkez Komutanlığına ve Palu Arındık Jandarma Karakoluna
muhtelif miktarlarda olmak üzere PVC boru ve çimento malzemesi yardımı
yapılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarından
anlaşılmıştır. Karar : İçmesuyu tesislerinin yapım ve onarımlarında
kullanılmak üzere; 1. Merkez Poyraz Köyüne 900
mt. 50/63 PVC boru, 2. Merkez İkitepe Köyüne 1 320 mt. 50/63 PVC boru, 3. Merkez Komutanlığına 200
mt. 25/32 PVC boru, 4. Merkez Arındık Köyüne 2 ton çimento, 5. Baskil Şituşağı-Güneşli Mezrasına 1 900 mt. 32/40 PVC boru, 700 mt. 40/50 PVC boru 2 ton çimento 6. Keban Beydeğirmeni-Mirali Mez. 50 mt. 32/40, 354 mt. 25/32 PVC boru ve 1 ton çimento 7. Keban Sağdıçlar Köyüne 110 mt. 50/63 PVC boru ile 1 ton çimento, 8. Keban Pınarlı Köyüne 1
156 mt. 50/63 PVC boru ile 7 ton çimento, 115 mt. 32/40 PVC boru ile 500 kg demir, 9. Keban Bademli Köyüne 180
mt. 40/50. PVC boru ile 500 kg çimento, 10. Kovancılar Şenova Köyüne 1 ton çimento, 11. Palu Arındık Jandarma K.K. 60 mt. 40/50 PVC boru, 12. Palu Kırkbulak Köyüne 150 mt. 32/40 PVCboru, 13. Palu Gökdere Köyüne 900
mt. 25/32 PVCboru, 14. Sivrice Akbuğday Köyüne 200 mt. 32/40 PVC boru ile 1.5 ton çimento, 15. Sivrice Taşlıyayla Köyüne 260 mt. 40/50 PVC boru ile 1 ton çimento, malzemesi yardımı yapılmasına, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oy birliği ile karar verildi. 7.7.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Vali Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye (İzinli) Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 14.7.1997 Karar No : 198 Karar Özeti : Karakoçan İlçesi Bulgurcuk Köyü içmesuyu
tesisi yapım işinin 10 milyar TL. keşif bedeli üzerinden % 12.50 tenzilatla
müteahhit Şerif Kaya’ya yaptırılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 1 inci Maddesinde yeralan Karakoçan İlçesi Bulgurcuk Köyü İçme Suyu
Tesisi yapım işinin 2886 sayılı D.İ.K.’nun 43 üncü Maddesi gereğince
“Pazarlıkla” yaptırılmasına ilişkin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce hazırlanan
ihale dosyasını inceledi. Yapılan Görüşmede : İlimize bağlı Karakoçan İlçesi Bulgurcuk
Köyü içmesuyu tesisi yapım işinin KDVhariç 10 000 000 000 (Onmilyar) TL. keşif
bedeli üzerinden 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 49 uncu ve 43 üncü maddeleri gereğince
“Pazarlıkla” 14.7.1997 tarihinde saat 13.30’da İl Daimî Encümenince ihale
yapılmasına ve konuya ilişkin Yeterlik Belge Komisyonu tarafından alınan
14.7.1997 tarih ve 1 no.lu kararda belirtilen (11) Müteahhit/Firmaya çağrı
yapılmasına İl Daimî Encümeninin 7.7.1997 tarih ve 187 no.lu kararı ile karar
verilmiştir. Bu itibarla ihale dosyasının incelenmesinde, 11
müteahhit firmaya (M. Sait Karaboğa, Rezzak Oğuz, Ahmet Kılıç, Yüngül İnş. San.
Ltd. Şti., Mehmet Karadağoğlu, Adnan Sürgüçlüoğlu, Barış İnş. San. ve Tic. Ltd.
Şti., Ağaoğlu İnşaat, M. Ali Demirci, Karadağ İnşaat ve Savaş Kardeşler İnş. San.
ve Tic. Ltd. Şti.) gerekli çağrının yapıldığı, ihale tarih ve saatine kadar
yukarıda zikredilen firmalardan sadece Yüngül İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.
firmasının ihaleye iştirak etmediği ve çağrı yapılan firmaların dışında da
herhangi bir firmanın müracaatının bulunmadığı görüldü. İhaleye iştirak eden (10) müteahhit/firmaya ihale ile
ilgili şartname imzalattırılarak isimleri ihale tutanağına geçildi. İhalenin keşif bedeli olan KDV hariç 10 000 000 000
(Onmilyar) TL. üzerinden İl Daimî Encümeni huzurunda başlatılan açık
eksiltmede; 1. M. Sait Karaboğa %
5 tenzilatla
başlayıp son olarak %
10.16, 2. Rezzak Oğuz %
6 tenzilatla
başlayıp son olarak %11, 3. Ahmet Kılıç %
6.10 tenzilatla
başlayıp son olarak %
8.80, 4. Mehmet Karadağoğlu %
7.10 tenzilatla
başlayıp son olarak %
9, 5. Adnan Sürgüçlüoğlu %
7.20 tenzilatla
başlayıp son olarak %
12.05, 6. Barış İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. Şerif Kaya %
7.90 tenzilatla
başlayıp son olarak %
12.50, 7. Ağaoğlu İnşaat-Hasan Ağaoğlu % 8.10 tenzilatla başlayıp son olarak % 10.81, 8. M. Ali Demirci %
8.50 tenzilatla
başlayıp son olarak %
11.85, 9. Karadağ İnşaat-Fikri Karagöz % 8.55 tenzilatla başlayıp son olarak % 10.10, 10. Savaş Kardeşler İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. tenzilatta
bulundular %
8.60 tenzilatla
başlayıp son olarak %
10.15. Karar : İlimize bağlı Karakoçan İlçesi Bulgurcuk Köyü
içmesuyu tesisi yapım işinin KDV hariç 10 000 000 000 (Onmilyar) TL. keşif
bedeline nisbetle en yüksek tenzilatta bulunan Barış İnş. San. ve Tic. Ltd.
Şti. (Şerif Kaya)’ne % 12.50 (Yüzdeonikinoktaelli) tenzilatla (10 000 000 000
TL.-% 12.50’si 1 250 000 000.TL.)= 8 750 000 000 TL. bedelle 2886 Sayılı
D.İ.K.’nun 43 üncü Maddesi gereğince yaptırılmasına, diğer hususların
düzenlenen şartname hükümleri gereğince yerine getirilmesine, tahakkuk
bedelinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22.611-Köy İçmesuları Yapı
Tesis ve Büyük Onarım Giderleri bölüm Maddesinden ödenmesine, kararın İta
Amirinin onayını müteakip gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne
gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 14.7.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Vali Yardımcısı Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye (Katılmadı) UYGUNDUR. 14.7.1997 M. Lütfullah Bilgin Vali T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 14.7.1997 Karar No : 203 Karar Özeti : Merkez ve diğer bazı ilçelere bağlı 12
köye kapalı şebeke içme suyu tesisinin, düzenlenen keşifleri dahilinde Emanet
Komisyonu marifetiyle yaptırılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 6 ncı Maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 11.7.1997
tarih ve 4729 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Merkez ve diğer bazı ilçelere bağlı
bulunan ve Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce kapalı şebeke suyu tesisinin yapımı
uygun görülen 15 köy (Merkez Çamyatağı, Merkez Pelte, Baskil Tavşanuşağı, Keban
Altınkaya Cabbaruşağı mezrası, Keban Altınkürek Derince mezrası, Alacakaya
Gürçubuk, Arıcak Kambertepe, Kovancılar Köprüdere, Kovancılar Yazıbaşı, Palu
Seydili,Maden Tekevler Özyurt mezrası, Sivrice Dörbölük ve Suludere mezrası,
Sivrice Alaatin, Karakoçan Ağa mezrası ve Ağın Bahadırlar köyleri) için toplam
KDV hariç 102 milyarlık keşif çıkartıldığı söz konusu işlerin 2886 sayılı
D.İ.K.’nun 81/c Maddesi gereğince Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılmasının
uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarında anlaşılmıştır. Karar : Merkez ve diğer bazı ilçelere bağlı bulunan; 1. Merkez Çamyatağı Köyü kapalı şebeke içme suyunun
tesisinin : 10 000 000 000
TL., 2. Merkez-Pelte Köyü kapalı şebeke içme suyunun
tesisinin : 10 000 000 000
TL., 3. Ağın-Bahadırlar Köyü kapalı şebeke içme suyunun
tesisinin : 4 000 000 000
TL., 4. Alacakaya-Gürçubuk Köyü kapalı
şebeke içme suyunun tesisinin : 7 000 000 000
TL., 5. Arıcak-Kambertepe Köyü kapalı
şebeke içme suyunun tesisinin : 8 000 000 000
TL., 6. Karakoçan-Ağamezrası kapalı
şebeke içme suyunun tesisinin : 7 000 000 000
TL., 7. Kovancılar-Köprüdere Köyü
kapalı şebeke içme suyunun tesisinin : 5 000 000 000
TL., 8. Kovancılar-Yazıbaşı Köyü
şebeke içme suyunun tesisinin : 11 000 000 000
TL., 9. Maden-Tekevler-Özyurt
mez. kapalı şebeke içme suyunun tesisinin : 7 000 000 000
TL., 10. Palu-Seydili Köyü kapalı
şebeke içme suyunun tesisinin : 8 000 000 000
TL., 11. Sivrice-Dörtbölük ve Suludere
mez. Köyü kapalı şebeke içme su tesisi. : 5 000 000 000
TL., 12. Sivrice-Alaatin Köyü kapalı
şebeke içme suyunun tesisinin : 6 000 000 000
TL. Keşifleri dahilinde 2886 sayılı D.İ.K.’nun 81/c Maddesi
gereğince oluşturulacak Emanet Komisyonu marifetiyle ihalelerin yaptırılmasına,
tahakkuk giderleri toplamı olan, KDV hariç 88 000 000 000 TL.’nin Özel İdare
Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22.611-Köy İçme Suları Yapı Tesis ve Büyük
Onarım Giderleri bölüm Maddesinden ödenmesine oybirliği ile, Baskil Tavşanuşağı, Keban Altınkaya Cabbaruşağı mezrası
ve Keban Altınkürek Derince mezrası kapalı şebeke içme suyu tesisinin sözkonusu
köylerin ihtiyacı olduğundan dolayı yapılması gerektiği yolundaki görüşleri ile
İl Daimî Enc. Başkanı Vali Yard. Abdulkadir Topçu ve İl Daimî Enc. Üyesi Nurettin
Akgül’ün kabul oylarına karşılık, İl Daimî Encümen üyelerinden Zülfü Çimen,
Tevfik Demirbağ ve Mücaittin Coşkun’un işin yaptırılmaması yönündeki red
oylarıyla, sözü edilen 3 köyü içme suyu tesisinin yaptırılmamasına mutlak
çoğunlukla karar verildi. Kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne
gönderilmesine. 14.7.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Vali Yardımcısı Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 21.7.1997 Karar No : 219 Karar Özeti : Palu İlçesi Arındık Köyü içmesuyu tesisi
yapım işinin 7 milyar TL. muhammen bedeli üzerinden % 3.70 tenzilatla Halit
Ataş’a ihalesi. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 2 nci Maddesinde yeralan Palu İlçesi Arındık Köyü içmesuyu tesisi
yapım işinin 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci Maddesi gereğince ihalesine ilişkin
Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce hazırlanan ihale dosyasını inceledi. Yapılan Görüşmede : İlimize bağlı Palu İlçesi Arındık
Köyü içmesuyu tesisi yapım işinin KDV hariç 7 milyar TL. keşfi dahilinde, İl
Daimî Encümeninin 30.6.1997 gün ve 167 sayılı kararı ile 2886 Sayılı D.İ.K.’nun
45 inci Maddesi gereğince 21.7.1997 tarihinde saat 13.30’da ihalesine karar
verilmişti. İhale Dosyasının incelenmesinde, ihale ilanlarının
yapıldığı, tüm resmî işlemlerin tamamlandığı, Yeterlik Belge Komisyonunca
ihaleye iştirak etmeleri için MehmetKaradağoğlu, Arif Güneş, Hüseyin Yılmaz,
Ferit Karataş, Nuri Şimşek, Karadağ İnşaat, Hasan Ataş, M. Ali Güneş ve Halit
Ataş’a Yeterlik Belgesi verildiği görüldü. İhaleye talipli olarak katılan yukarıda isimleri yazılı
iştirakçilere şartname okutulup imzalattırılarak isimleri tutanağa geçildi. İl
Daimî Encümeni huzurunda başlatılan açık eksiltmede, 1. Mehmet Karadağoğlu %
1 tenzilatta
bulunarak çekildi. 2. Arif Güneş %
2 tenzilatta
bulunarak çekildi. 3. Nuri Şimşek %
2.90 tenzilatta
bulunarak çekildi. 4. Karadağ İnşaat (Fikri Karagöz) % 2.95 tenzilatta
bulunarak çekildi. 5. Hasan Ataş %
3 tenzilatta
bulunarak çekildi. 6. M. Ali Güneş %
3.05 tenzilatta
bulunarak çekildi. 7. Hüseyin Yılmaz %
2.5 tenzilatla
başlayarak son olarak : % 3.25 8. Ferit Karataş %
2.80 tenzilatla
başlayarak son olarak : % 3.65 9. Halit Ataş %
3.10 tenzilatta
bulunarak son olarak : % 3.70 tenzilatta bulundular. Karar : İlimiz Palu İlçesi Arındık Köyü içmesuyu tesisi
yapım işinin KDV hariç 7 000 000 000 (Yedimilyar) TL. muhammen bedeline
nispetle % 3.70 oranında en yüksek tenzilatta bulunan Halit Ataş’a (7 000 000
000 TL.-259 000 000 TL.)=6 741 000 000 TL. bedelle, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45
inci Maddesi gereğince ihalesine, diğer hususların düzenlenen şartname
hükümleri gereğince yerine getirilmesine, tahakkuk bedelinin Özel İdare
Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22.611-Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım
Giderleri Bölüm Maddesinden ödenmesine, kararın İta Amirinin Onayını müteakip
gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar
verildi. 21.7.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Vali Yardımcısı Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye ‘(Katılmadı) UYGUNDUR 28.7.1997 M. Lütfullah Bilgin Vali T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 28.7.1997 Karar No : 230 Karar Özeti : İçmesuları yapım ve onarımları işinde
kullanılmak üzere 7 köy ve Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü idare binası için
muhtelif miktarlarda çimento ve PVC boru malzemesi yardımı yapılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 9 uncu maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 25.7.1997
tarih ve 5170 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 22.611-Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri
harcama kalemine konulan ödenek çerçevesinde, içmesuları yapım ve onarımları
için malzeme yardımı yapılacak olan köylere ait limit dosyalarının, yapılan
müracaatların değerlendirilmesi neticesinde tanzim edildiği, limit dosyaları
hazır olan merkez ve ilçelere bağlı 7 köy ile Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne
(idare binası için), muhtelif miktarlarda olmak üzere PVC boru ve çimento
malzemesi yardımı yapılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün
teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İçmesuyu tesislerinin yapım ve onarımlarında
kullanılmak üzere, 1. Merkez Fatmalı Köyüne (Beşevler mezrası) 1 250 mt. 32/40
PVC boru, 2. Baskil-Hacıuşağı Köyüne (Samanlı mezrası) 1 290 mt. 32/40
PVC boru, 3. Karakoçan-Koçyiğitler Köyüne
(Ürünlü mezrası) 1 300 mt. 32/40 PVCboru, 4. Karakoçan-Akarbaşı Köyüne 900 mt. 32/40 PVC boru, 1 ton çimento, 5. Sivrice-Kösebayır Köyüne 125 mt. 25/32 PVC boru, 6. Keban-Taşkesen Köyüne (Maddere mezrası) 60
mt.32/40 PVC boru 7. Alacakaya-İncebayır Köyüne (Düzağaç mezrası) 10
ton çimento 8. Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne (İdare binası için) 110
mt.25/32 PVC boru. malzemesi yardımı yapılmasına, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 28.7.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Vali Yardımcısı Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 11.7.1997 Karar No : 243 Karar Özeti : İçmesuları yapım ve onarımları işinde
kullanılmak üzere 8 köye muhtelif miktarlarda çimento ve PVC boru malzemesi
yardımı yapılması. Vali M. Lütfullah Bilgin başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 3
üncü Maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 8.8.1997 tarih ve 6113
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 22.611-Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri
harcama kalemine konulan ödenek çerçevesinde, içmesuları yapım ve onarımları
için malzeme yardımı yapılacak olan köylere ait limit dosyalarının, yapılan
müracaatların değerlendirilmesi neticesinde tanzim edildiği, limit dosyaları
hazır olan merkez ve ilçelere bağlı 8 köye, muhtelif miktarlarda olmak üzere
PVC boru ve çimento malzemesi yardımı yapılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri
İl Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İçmesuyu tesislerinin yapım ve onarımlarında
kullanılmak üzere, 1. Merkez Yolaçtı Dörtşek mezrası 1 850 mt. 50/63
PVC boru, 2. Karakoçan İlçesi Beydere Köyüne 1 236 mt. 40/50,
100 mt. 25/32 PVC boru, 3. Karakoçan-Başyurt Köyüne 800 mt. 80/90 PVC boru, 150 kg ince
demir, 2 ton çimento. 4. Karakoçan-Hamzalı Köye Karşı mah. 1 500 mt. 32/40
PVC boru, 0.5 ton çimento, 5. Maden İlçesi Kavak Köyüne 640 mt. 40/50 PVC boru, 6. Baskil-Yk. Kuluşağı Köyüne
(Kuzucuk mez.) 2 590 mt. 25/32 PVC boru, 2 ton
çimento, 7. Alacakaya-Gürçubuk Köyüne 550 mt. 40/50 PVC boru, 0.5 ton
çimento, 8. Kovancılar-Bağgülü Köyüne 300 mt. 32/40 PVC boru, 1 ton
çimento. malzemesi yardımı yapılmasına, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 11.8.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Vali Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 25.8.1997 Karar No : 255 Karar Özeti : Elazığ Merkez Ürünveren,
Karakoçan-Güllüce, Sivrice-Tarlatepe, Maden-Örtülü, Ağın-Modanlı,
Baskil-Tavşanuşağı ve Keban Aslankaşı Köylerinin içmesuları yapım işlerinin
Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılmasının oyçokluğu ile reddi... Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 4 üncü Maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 21.8.1997
tarih ve 6713 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : İlimiz Merkez Ürünveren Köyü
içmesuyu yapım işinin 4 000 000 000 TL., Karakoçan-Güllüce Köyü içmesuyu yapım
işinin 7 000 000 000 TL., Sivrice-Tarlatepe Köyü içmesuyu yapım işinin 6 000
000 000 TL., Maden-Örtülü Köyü içmesuyu yapım işinin 6 000 000 000 TL.,
Ağın-Modanlı Köyü içmesuyu yapım işinin 18 000 000 000 TL., Baskil-Tavşanuşağı
Köyü içmesuyu yapım işinin 5 000 000 000 TL., ve Keban-Aslankaşı Köyü içmesuyu
yapım işinin 1 500 000 000 TL. keşifleri dahilinde, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81
Maddesi ve Emanet İşlere Ait Uygulama Yönetmeliği esasları dahilinde, Emanet
Komisyonu marifetiyle ikmal edilmesinin uygun olacağı Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğünün 21.8.1997 tarih ve 6713 sayılı teklif yazılarında
belirtilmektedir. Karar : Elazığ Merkez-Ürünveren, Karakoçan-Güllüce,
Sivrice-Tarlatepe, Maden-Örtülü, Ağın-Modanlı, Baskil-Tavşanuşağı ve
Keban-Aslankaşı köylerinin içmesuları yapım işlerinin, yukarıda miktarları
belirtilen keşifleri dahilinde 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c Maddesi gereğince
oluşturulacak Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılmasının, İl Daimî Encümen
Başkanı Abdulkadir Topçu ve İl Daimî Encümen Üyesi Nurettin Akgül’ün kabul
oylarına karşılık diğer üyeler Zülfü Çimen, Tevfik Demirbağ ve Mücaittin
Coşkun’un red oyları ile oyçokluğu ile reddine, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine karar verildi. 25.8.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Vali Yardımcısı Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 25.8.1997 Karar No : 256 Karar Özeti : Elazığ-Keban-Altınkürek-Derince (Pul
mez.) ve Altınkaya Köyü Cabbaruşağı mezrası içmesuları yapım işlerinin, toplam
10 000 000 000 TL. ödenek dahilinde, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c Maddesi
gereğince Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, Gündemin
5 inci Maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 21.8.1997 tarih ve
6709 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ-Keban Altınkürek-Derince
(Pul mez.) ve Altınkaya Köyü Cabbaruşağı mezrası içmesuyu inşaatlarının yapımı
gerektiği, Altınkürek-Derince (Pul) mezrasının içmesuyunun 7 milyar TL.
Altınkaya-Cabbaruşağı mezrası içmesuyunun ise 3 milyar TL. ödenek dahilinde,
2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c Maddesi gereğince oluşturulacak Emanet Komisyonu
marifetiyle yaptırılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif
yazılarından anlaşılmıştır. Karar : Elazığ-Keban Altınkürek Köyü Derince (Pul)
mezrası içmesuyu inşaatının 7 000 000 000 TL., Altınkaya Köyü Cabbaruşağı
mezrası içmesuyu inşaatlarının ise 3 000 000 000 TL. ödenek dahilinde, 2886
Sayılı D.İ.K.’nun 81/c Maddesi gereğince oluşturulacak Emanet Komisyonu
marifetiyle yaptırılmasına, tahakkuk giderlerinin Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 22.611-Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri
bölüm Maddesinden ödenmesine, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü
ve Özel İdare Müdürlüğüne (Bütçe Plan Şefliği) gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi.
25.8.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Vali Yardımcısı Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 1.9.1997 Karar No : 260 Karar Özeti : Keban İlçesi
Arslankaşı Köyü içmesuyu tesisinin 1 500 000 000 TL. ödenek dahilinde, 2886
Sayılı D.İ.K.’nun 81/c Maddesi gereğince Emanet Komisyonu marifetiyle
yaptırılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu Başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 1 inci Maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 28.8.1997
tarih ve 6936 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ-Keban İlçesi Arslankaşı Köyü
içmesuyu inşaatı isale hattının 1996 yılında limitten köylü-idare işbirliği ile
ikmal edildiği, adı geçen köye 30 m3 depo ve şebekesinin yapılması gerektiği ve 1 500 000
000 TL. ödeneğe ihtiyaç duyulduğu, bu iş için köyün imkânlarının yetersiz
olduğundan belirtilen işin KDV hariç 1 500 000 000 TL. ödenek dahilinde, 2886
Sayılı D.İ.K.’nun 81/c Maddesi gereğince oluşturulacak Emanet Komisyonu
marifetiyle yaptırılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif
yazılarından anlaşılmıştır. Karar : Elazığ İl’i Keban İlçesi Aslankaşı Köyünün
içmesuyu tesisi için ihtiyaç duyulan 30 m3 depo ve şebekesinin, KDV
hariç 1 500 000 000 TL. ödenek dahilinde, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c Maddesi
gereğince İta Amiri onayı ile oluşturulacak Emanet Komisyonu marifetiyle
yaptırılmasına, tahakkuk giderinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22.611-Köy
İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri bölüm Maddesinden ödenmesine,
kararın gereği için Köy Hizmetleri İlMüdürlüğü ile Özel İdare Müdürlüğüne
(Bütçe Plan Şefliği) gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 1.9.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Vali Yardımcısı Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 1.9.1997 Karar No : 261 Karar Özeti : İçmesuları yapım ve onarımları işinde
kullanılmak üzere 8 köye muhtelif miktarlarda çimento ve PVC boru malzemesi
yardımı yapılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 2 nci Maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 26.8.1997
tarih ve 6937 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 22.611-Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri
harcama kalemine konulan ödenek çerçevesinde, içmesuları yapım ve onarımları
için malzeme yardımı yapılacak olan köylere ait limit dosyalarının, yapılan
müracaatların değerlendirilmesi neticesinde tanzim edildiği, limit dosyaları
hazır olan merkez ve ilçelere bağlı 8 köye, muhtelif miktarlarda olmak üzere
PVC boru ve çimento malzemesi yardımı yapılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri
İl Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İçmesuyu tesislerinin yapım ve onarımlarında
kullanılmak üzere, 1. Baskil Beşbölük Köyüne : 200
mt. 65/75 PVC boru, 0.250 kg çimento, 2. Arıcak-Küplüce
ve Albayrak mezrasına : 600 mt. 32/40
PVC boru, 3. Arıcak-Kayahisar Köyüne : 150
mt. 40/50 PVC boru, 4. Arıcak-Erbağı Köyüne : 250 mt. 40/50
PVC boru, 5. Merkez Sakabaşı-Cami mah. : 350
mt. 40/50 PVC boru, 11 ton çimento, 6. Maden-Kartaldere Köyüne : 48
mt. 65/75 PVC boru, 4 ton çimento, 7. Ağın-Demirçarık Köyüne : 750
mt. 50/65 PVC boru, 3 ton çimento, 8. Maden-Çakıroğlu-Tellolar Mez. : 500
mt. 40/50 PVC boru, malzemesi yardımı yapılmasına, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İlMüdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 1.9.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Vali Yardımcısı Üye İl Daimî Enc. Başkanı Tevfik Demirbağ Mücaittin
Coşkun Üye Üye Nurettin Akgül M.
Dursun Elmacı Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 8.9.1997 Karar No.: 271 Karar Özeti : İlimiz Köylerinin içmesuyu tesisi
inşaatlarında kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 10 000 m. 32/40-10 PVC borunun,
KDV dahil 862 500 000 TL. bedelle Kor-Aş ticaretten satın alınması. Vali M. Lütfullah Bilgin başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni gündemin 1
inci maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 5.9.1997 gün ve 7195
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : İlimiz köylerinin içmesuyu tesisi
inşaatlarında kullanılmak üzere 10 000
m. 32/40-10 PVC boruya ihtiyaç duyulduğundan sözkonusu borunun temini
amacıyla Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce ilimiz piyasasından alınan teklif
mektuplarının Encümenimizde açılması neticesinde, 10.0 mt. 32/40-10 PVC boru için Kor-Aş Ticaret A.Ş.’nin KDV
dahil 862 500 000 TL. Bölükemini Ticaretin ” 1 952 270 000 TL. Keban Ticaretin ” 1 133 100 000 TL. Keban Plastik Yetkili Satıcısının ” 987
450 000 TL. Tekin Kardeşler Ticaretin ” 1
049 950 000 TL. teklifte bulundukları, Fırat Tic. ve İnş. A.Ş.’nin ise hiçbir teklifte
bulunmadığı görüldü. Karar : İlimiz
köylerinin içmesuyu tesisi
inşaatlarında kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 10 000 m.
32/40-10 PVC borunun, en uygun fiyatı
veren Kor-Aş Ticaret A.Ş.’den, KDV dahil 862 500 000 TL. bedelle 2886 Sayılı
D.İ.K.’nun 51/a maddesi gereğince satın alınmasına, tahakkuk bedelinin Özel
İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22.611 Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük
Onarım Giderleri bölüm maddesinden ödenmesine, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğü ile Özel İdare Müdürlüğüne (Bütçe Plan Şefliği)
gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 8.9.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 15.9.1997 Karar No.: 288 Karar Özeti : İçmesuları yapım ve onarımları işinde
kullanılmak üzere 4 köye muhtelif miktarlarda çimento ve PVC boru malzemesi
yardımı yapılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 3 üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 12.9.1997
tarih ve 7403 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 22.611 Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri
harcama kalemine konulan ödenek çerçevesinde, içmesuları yapım ve onarımları
için malzeme yardımı yapılacak olan köylere ait limit dosyalarının, yapılan
müracaatların değerlendirilmesi neticesinde tanzim edildiği, limit dosyaları
hazır olan merkez ve ilçelere bağlı 4 köye, muhtelif miktarlarda olmak üzere
PVC boru ve çimento malzemesi yardımı yapılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri
İl Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İçmesuyu tesislerinin yapım ve onarımlarında
kullanılmak üzere, 1. Sivrice-Karaçalı-Kayak Merkezi : 1 300 mt. 32/40 PVC boru, 2 ton çimento 2. Alacakaya-Gürçubuk :
550 mt. 40/50 PVC boru 3. Merkez-Koçharman-Gerikalan Mez. : 420 mt 32/40 PVC boru 4. Karakoçan-Beydere :
1 000 mt 32/40-10 PVC boru. malzemesi yardımı yapılmasına, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 15.9.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 22.9.1997 Karar No. : 295 Karar Özeti : Karakoçan İlçesine
bağlı Güllüce Köyü içmesuyu tesisi yapım işinin 7 000 000 000 TL. ödenek dahilinde, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c
maddesi gereğince EmanetKomisyonu marifetiyle yaptırılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 4 üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 18.9.1997
gün ve 7634 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ-Karakoçan İlçesine bağlı
Güllüce Köyü içmesuyu inşaatının yapımı gerektiği, bu iş için KDV hariç 7 000
000 000 TL. ödeneğe ihtiyaç duyulduğu, bahsi geçen içmesuyu inşaatı işinin
köylünün gücü dışında olduğundan, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c maddesi gereğince
Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : Elazığ-Karakoçan ilçesine bağlı Güllüce Köyü
içmesuyu inşaatı yapım işinin, KDV hariç 7 000 000 000 TL. ödenek dahilinde,
2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c maddesi gereğince Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce
İta Amiri onayı ile oluşturulacak “Emanet Komisyonu” marifetiyle
yaptırılmasına, Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 14.480 Yedek Ödenek
bölüm maddesindeki mevcut ödenekten 7 000 000 000 TL.’nin indirilerek bütçenin
22.611 Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri bölüm maddesine
aktarılmasına ve sözkonusu işin tahakkuk bedelinin Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 22.611 Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri
bölüm maddesinden ödenmesine, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü
ile Özel İdare Müdürlüğüne (Bütçe Plan Şefliği) gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi. 22.9.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı (Katılmadı) Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 6.10.1997 Karar No. : 309 Karar Özeti : İçmesuyu tesisi inşaatlarında kullanılmak
üzere İlimizMerkez ve ilçelerine bağlı 5 köye muhtelif miktarlarda PVC boru ve
çimento malzemesi yardımı yapılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 2 nci maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 2.10.1997
tarih ve 8017 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 22.611 Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri
harcama kalemine konulan ödenek çerçevesinde, içmesuları yapım ve onarımları
için malzeme yardımı yapılacak olan köylere ait limit dosyalarının, yapılan
müracaatların değerlendirilmesi neticesinde tanzim edildiği, limit dosyaları
hazır olan merkez ve ilçelere bağlı 5 köye, muhtelif miktarlarda olmak üzere PVC
boru ve çimento malzemesi yardımı yapılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İçmesuyu tesislerinin yapım ve onarımlarında
kullanılmak üzere, 1. Elazığ Merkez Şahinkaya Köyüne 500 mt. 32/40 PVC 10 Atü L, 500 kg. çimento, 2. Elazığ Merkez Aşağıdemirtaş Köyüne 1 700 mt. 50/63 PVC 10 Atü L, 3. Elazığ Merkez Aydınlar Köyüne 400 mt. 32/40 PVC 10 Atü L, 4. Baskil-Kızıluşağı, Hacıdöndük Mez. 75 mt. 32/40 PVC 10 Atü L 5. Elazığ Gümüşbağları Köyüne 500 mt. 32/40 PVC 10 Atü L malzemesi yardımı yapılmasına, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 6.10.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (İzinli) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 13.10.1997 Karar No.: 323 Karar Özeti : Karakoçan-Güllüce Köyü içmesuyu tesisinin
14 milyar TL. ve Maden-Tekevler-Çörekli mezrası içmesuyu tesisinin 9 milyar TL.
ödenek dahilinde, 1998 yılında yaptırılması. Vali M. Lütfullah Bilgin başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 2
nci maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 8.10.1997 gün ve 8194
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü 1997
yılı programında bulunan Elazığ-Karakoçan-Güllüce ve Maden-Tekevler-Çörekli
köylerinin içmesuyu ihtiyaçlarını karşılamak üzere gerekli iştikşaf ve
projelerinin tanzim ve tasdik edildiği, iş mevsimi sonunun yaklaşması nedeniyle
anılan köylerin içmesuyu tesisi işlerinin 1997 yılı içerisinde ikmalinin mümkün
görülmediği, bu nedenle Karakoçan-Güllüce Köyü içmesuyu tesisi işinin 14 000
000 000 TL. ve Maden-Tekevler-Çörekli Mezrası içmesuyu tesisi işinin ise 9 000
000 000 TL. ödenek dahilinde 1998 yılı içerisinde yaptırılmasının uygun olacağı
Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı
programında bulunan ancak iş mevsimi sonunun yaklaşması nedeniyle 1997 yılı
içerisinde ikmali mümkün olmayan Elazığ-Karakoçan-Güllüce Köyü içmesuyu tesisi
işinin 14 000 000 000 TL. ve Maden-Tekevler-Çörekli Mezrası içmesuyu tesisi
işinin 9 000 000 000 TL. ödenek dahilinde 1998 yılı içerisinde yaptırılmasına,
kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi. 13.10.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 20.10.1997 Karar No. : 338 Karar Özeti : İçmesuyu tesisi inşaatlarında kullanılmak
üzere İlimiz Merkez ve ilçelerine bağlı 8 köye muhtelif miktarlarda PVC boru ve
çimento malzemesi yardımı yapılması. Vali M. Lütfullah Bilgin başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 9
uncu maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 17.10.1997 tarih ve
8452 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Elazığ Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 22.611 Köy İçmesuları Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri
harcama kalemine konulan ödenek çerçevesinde, içmesuları yapım ve onarımları
için malzeme yardımı yapılacak olan köylere ait limit dosyalarının, yapılan
müracaatların değerlendirilmesi neticesinde tanzim edildiği, limit dosyaları
hazır olan merkez ve ilçelere bağlı 8 köye, muhtelif miktarlarda olmak üzere
PVC boru ve çimento malzemesi yardımı yapılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri
İl Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İçmesuyu tesislerinin yapım ve onarımlarında
kullanılmak üzere, 1. Elazığ Merkez Aydınlar Köyüne 400 mt. 25/32 PVC boru, 2. Elazığ Merkez Avcılı Köyüne 96 mt. 65/75 PVC boru, 3. Elazığ Merkez Aslankaşı Köyüne 770 mt. 50/63 PVC boru, 3 ton çimento, 4. Elazığ-Merkez Cip Köyüne 200 mt. 50/63 PVC boru, 5. Sivrice-Canuşağı-Ziyalar Mz. 300 mt. 40/50 PVC boru, 1 ton çimento, 6. Sivrice-Tarlatepe-Cevizli Mz. 100 mt. 50/63 PVC boru, 1,5 ton çimento, 7. Baskil-Aladikme-Döşeli Mz. 720 mt. 40/50 PVC boru, 1 ton çimento, 8. Baskil-Söğütdere-Taçikan Mz. 700 mt. 32/40 PVC boru, 2 ton çimento, malzemesi yardımı yapılmasına, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 20.10.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı (İzinli) Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 2.6.1997 Karar No. : 147 Karar Özeti : Muhtelif çap ve ebattaki hazır kutu ve
baxların, büzlerin KDV dahil 5 000 000 000 muhammen bedeli üzerinden, 2886
Sayılı D.İ.K.’nun 81/c md. gereğince Emanet Komisyonu marifetiyle satın
alınması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin
4 üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 30.5.1997 tarih ve
3237 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : İlimiz merkez ve ilçelerine bağlı
köylerde 1997 yılı içerisinde ulaşımın eksiksiz sağlanabilmesi için yılın her
mevsiminde kullanılabilecek muhtelif çap ve ebatta hazır kutu ve dairesel
kesitli baxlara, büzlere ihtiyaç duyulduğu, 5 000 000 000 TL. lık hazır kutu ve
dairesel kesitli baxların satın alınması gerektiği Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İlimiz merkez ve ilçelerine bağlı köylerin
ulaşım hizmetlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan muhtelif çap ve ebattaki
hazır kutu ve dairesel kesitli baxların, büzlerin, KDV dahil 5 000 000 000 TL.
muhammen bedeli üzerinden 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c maddesi gereğince,
oluşturulacak Emanet Komisyonu
marifetiyle satın alınmasına, tahakkuk giderinin (KDV dahil 5
000 000 000TL.) Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22.511 Köy Yolları ve
Köprüleri Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri bölüm maddesinden ödenmesine,
kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi. 2.6.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun İsmail Karakaş M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 30.6.1997 Karar No. : 186 Karar Özeti : Merkez İlçe ve diğer ilçelere bağlı köy
yollarına; sanat yapısı, stabilize kaplama ve asfalt kaplama işlerinin
düzenlenen keşifleri dahilinde 2886 sayılı D.İ.K.’nun 81/c maddesi gereğince
Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılması. Vali M. Lütfullah Bilgin başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 22
nci maddesinde yeralan, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 30.6.1997 tarih ve 4113
sayılı teklif yazısı ve ekindeki programı görüştü. Yapılan Görüşmede : Merkez İlçe ve diğer ilçelerebağlı
köy yollarına sanat yapısı, stabilize kaplama ve asfalt kaplama işlerinin
düzenlenecek keşifleri dahilinde 2886 sayılı D.İ.K.’nun 81/c maddesi gereğince,
oluşturulacak Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılmasının uygun olacağı, Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğünce hazırlanan ek programda belirtilen işler için toplam
158 milyar 750 milyon TL. ödeneğin gerektiği Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün
teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce hazırlanan ek
programda belirtilen; 1.
Merkez ilçeye bağlı Dereboğazı Köyü 2 km. asfalt yol yapımının 2 700 000 000 TL. 2.
Merkez ilçeye bağlı Oymaağaç-Sarıbük köy yolu sanat yapısının 7 600 000 000 TL. 3.
Merkez ilçeye bağlı Aydıncık-Yılangeçiren köy yolu sanat yapısının 5 500 000 000 TL. 4.
Ağın İlçesi Pul-Bademli köy yolu 3 km. köy asfaltının 4 050 000 000 TL. 5.Arıcak
İlçesi Erbağı-Bozçavuş köy yolu 6 km. stabilizesinin 8 000 000 000 TL. 6.
Arıcak İlçesi Yaylabaşı-Bükardı-Yoğunbilek köy yolları sanat
yapısının 9 500 000 000 TL. 7.Baskil
İlçesi Kızıluşağı-Konacak köy yolu 5 km. asfaltının 6 750 000 000 TL. 8.
Karakoçan İlçesi Çıtak-Keklik-Kocadayı-Çelebi köy yolları sanat
yapısının 8 500 000 000 TL. 9.
Karakoçan İlçesi Çavuşoğlu-Kızılpınar-Yenikaya köy yolları sanat
yapısının 4 500 000 000 TL. 10.
Karakoçan-Role istasyonu yolu 400 m. asfaltının 100 000 000 TL. 11.
Keban İlçesi Gökbelen-Soğuksu mezrası yolu sanat yapısının 5 000 000 000 TL. 12.
Keban İlçesi Beydeğirmeni-Mırali yolu 3 km. asfaltının 4 050 000 000 TL. 13.
Kovancılar-Değirmentaşı Grup yolu sanat yapısının 10 500 000 000 TL. 14.
Kovancılar İlçesi Köprüdere-Mağara-Gedikyurt köy yolları 6
km. asfaltının 8 100 000 000 TL. 15.
Kovancılar İlçesi Nişankaya-Tatar köy yolları 3 km. asfaltının 4 050 000 000 TL. 16.
Kovancılar İlçesi Okçular-Kayalık köy yolları 11 km. stabilizesinin 18 500 000 000 TL. 17.
Maden İlçesi Eğrikavak-Naldöken köy yolları sanat yapısının 10 000 000 000 TL. 18.
Maden İlçesi Altıntarla köy yolu 1 km. asfaltının 1 350 000 000 TL. 19.
Maden İlçesi Hazar-Çakıroğlu köy yolları 6 km. stabilizesinin 2 500 000 000 TL. 20.
Palu İlçesi Damlapınar köy yolu 5 km. stabilizesinin 5 000 000 000 TL. 21.
Palu İlçesi Güllüce-Arındık köy yolları sanat yapısının 7 500 000 000 TL. 22.
Palu İlçesi Akyürek-Tarhana köy yolları sanat yapısının 7 000 000 000 TL. 23.
Sivrice İlçesi Alaattin-Aş. Çanakcı-Yalınakçı köy yolları sanat yapısının 18
000 000 000 TL. 24.
Sivrice İlçesi Kavallı Köyü 2 km. asfaltının 2
700 000 000 TL. Ödenek dahilinde ve çıkartılacak keşifleri doğrultusunda
2886 Sayılı D.İ.K’nun 81/c maddesi gereğince oluşturulacak Emanet Komisyonu
marifetiyle ihalelerinin yapılmasına, tahakkuk giderleri toplamı olan 161 450
000 000 TL.’nin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22.511 Köy Yolları ve
Köprüleri Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri bölüm maddesinden ödenmesine,
kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi. 30.6.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı (İzinli) Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 14.7.1997 Karar No. : 199 Karar Özeti : İl Daimî Encümeninin 30.6.1997 tarih ve
186 nolu kararı gereğince, Elazığ İli dahilinde yaptırılması öngörülen 1 inci
kat asfalt kaplama işinin düzenlenen toplam 33 milyar 850 milyon TL. keşif
dahilinde yapılacak protokol çerçevesinde Köy Hizmetleri 7 nci Bölge
Müdürlüğünce yapıtırılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 2 nci maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 11.7.1997
tarih ve 4730 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan görüşmede : İl Daimî Encümeninin 30.6.1997 tarih ve 186 nolu kararı
gereğince Elazığ İli dahilinde yaptırılması öngörülen 1 inci kat asfalt kaplama
işinin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce düzenlenen 33 850 000 TL. keşif dahilinde
Özel İdare Müdürlüğü ile Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğü arasında
yapılacak protokol çerçevesinde Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğünce
yaptırılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif
yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İl Daimî Encümeninin 30.6.1997 tarih ve 186 nolu
kararında belirtilen; 01 Merkez İlçeye
bağlı Dereboğazı köy yolu 2 km. asfalt yapımının 2 700 000 000 TL. 02 Ağın İlçesi
Pul-Bademli köy yolu 3 km. asfalt yapımının 4
050 000 000 TL. 03 Baskil İlçesi
Kızıluşağı-Konacık köy yolu 5 km. asfalt yapımının 6 750 000 000 TL. 04 Karakoçan-Role
istasyonu yolu 400 mt. asfalt yapımının 100
000 000 TL. 05 Keban İlçesi
Beydeğirmeni-Mirali köy yolu 3 km. asfalt yapımının 4 050 000 000 TL. 06 Kovancılar
İlçesi Köprüdere-Mağara-Gedikyurt köy yolları 6 km. asfalt
yapımının 8 100 000 000 TL. 07 Kovancılar
İlçesi Nişankaya-Tatar köy yolları 3 km. asfalt yapımının 4 050 000 000 TL. 08 Maden İlçesi
Altıntarla köy yolu 1 km. asfalt yapımının 1
350 000 000 TL. 09 Sivrice
İlçesi Kavallı köy yolu 2 km. asfalt yapımının 2
700 000 000 TL. Keşifleri dahilinde Özel İdare Müdürlüğü Köy Hizmetleri
7 nci Bölge müdürlüğü arasında yapılacak protokol çerçevesinde Köy Hizmetleri 7
nci Bölge Müdürlüğünce yaptırılmasına, tahakkuk giderleri toplamı olan 33 850
000 000 TL.’nın Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22 511-Köy Yolları ve
Köprüleri Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri bölüm maddesinden ödenmesine,
kararın gereği için Köy Hizmetleri Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi. 14.7.1997 Abdulkadir Topçu Zülfü Çimen Tevfik
Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî En. Başkanı Mücaittin Coşkun Nurettin Akgül M.Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 14.7.1997 Karar No. : 200 Karar Özeti : Maden İlçesi Kumla-Kumyazı arası 1.5 km.
ve Merkez Günaçtı köy yolunun 1.2 km. 1 inci kat asfalt kaplama yaptırılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu Başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 3 üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 11.7.1997
tarih ve 4733 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan görüşmede : Baskil İlçesi Eskiköy yolu 6 km., Maden İlçesi
Kumla-Kumyazı arası 1.5 km. ve Merkez Günaçtı köy yolu 1.2 km. 1 inci kat
asfalt kaplama işlerinde kullanılmak üzere, Maliye Bakanlığı Merkez
Saymanlığından İlimize (Maliye Bakanlığının % 5 kesintisi dahil) 17 400 000 000
TL. ödenek gönderildiği, belirtilen işlerin, belirtilen ödenek dahilinde Özel
İdare Müdürlüğü ile Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğü arasında yapılacak
protokol çerçevesinde Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğünce yaptırılmasının
uygun olacağı Köy Hizmetlerinin İl Müdürlüğünün teklif yazılarından
anlaşılmıştır. Karar : Maden İlçesine bağlı Kumla-Kumyazı
arası 1.5 km. 1 inci kat asfalt kaplama işinin 3 000 000 000 TL., Merkez İlçeye bağlı Günaçtı köy yolu 1.2 km. 1 inci kat
asfalt kaplama işinin 2 400 000 000 TL., ödenek dahilinde (Maliye Bakanlığının
% 5 kesintisi dahil) 1 inci kat asfalt kaplama işinin Özel İdare Müdürlüğü ile
Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğü arasında yapılacak protokol çerçevesinde
Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğünce yaptırılmasına, tahakkuk giderleri
toplamı olan 5 400 000 000 TL.’nın Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22
511-Köy Yolları ve Köprüleri Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri bölüm
maddesinden ödenmesine oybirliği ile, Baskil İlçesi Eskiköy yolu 6 km. 1 inci kat asfalt
kaplama işinin, önemli bir grup yolu olduğundan dolayı yaptırılmasının
gerektiği yolundaki görüşleri ile İl Daimî Encümen Başkanı Vali Yardımcısı
Abdulkadir Topçu ile İl Daimî Encümen Üyesi Nurettin Akgül’ün kabul oylarına
karşılık, İl Daimî Encümen Üyeleri Zülfü Çimen, Tevfik Demirbağ ve Mücaittin
Coşkun’un işin yaptırılmaması yönündeki redoyları ile Baskil İlçesi Eskiköy
yolu 6 km. 1 inci kat asfalt kaplama işinin yaptırılmamasına mutlak çoğunlukla
karar verildi. Kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne
gönderilmesine. 14.10.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî En. Başkanı Mücaittin Coşkun Nurettin Akgül M.Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 14.7.1997 Karar No. : 201 Karar Özeti : Karakoçan İlçesi Kengerli ve Yenice köy
yollarının asfalt yapılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu Başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 4 üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 11.7.1997 tarih
ve 4732 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan görüşmede : Karakoçan İlçesi Kengerli köy yolu 1 km. ve Yenice köy
yolu 1.5 km. 1 inci kat asfalt kaplama yapım işinde kullanılmak üzere, TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonunca 3 800 000 000 TL. ödenek tahsis edildiği, (Maliye
Bakanlığının % 5 kesintisi hariç) ve bu ödeneğin İlimiz Özel İdare Müdürlüğü
bütçesine aktarıldığı, sözkonusu işin Özel İdare Müdürlüğü ile Köy Hizmetleri 7
nci Bölge Müdürlüğü arasında yapılacak protokol çerçevesinde Köy Hizmetleri 7 nci
Bölge Müdürlüğünce yaptırılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün
teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İlimiz Karakoçan İlçesine bağlı Kengerli köy yolu 1 km.
Yenice köy yolu 1.5 km. 1 inci kat asfalt kaplama yapım işinin 4 000 000 000
TL. (Maliye Bakanlığının % 5 kesintisi dahil) ödenek dahilinde, Özel İdare
Müdürlüğü ile Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğü arasında yapılacak protokol
çerçevesinde Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğünce yaptırılmasına, tahakkuk
bedelinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22 511-Köy Yolları ve
Köprüleri Yapı Tesis ve Büyük Onarım Gideri Bölüm Maddesinden ödenmesine,
kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi. 14.7.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî En. Başkanı Mücaittin Coşkun Nurettin Akgül M.Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 14.7.1997 Karar No. : 202 Karar Özeti : Kovancılar Değirmentaşı, Palu-Karacabağ
ve Karakoçan Yurtbaşı Yüzevler köy yollarının 1 inci asfalt kaplama
yaptırılması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu Başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 5 inci maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 11.7.1997
tarih ve 4731 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan görüşmede : Kovancılar Değirmentaşı köy yolu 9 km., Palu-Karacabağ
köy yolu 3 km., Baskil-Gemici köy yolu 10 km. ve Karakoçan-Yurtbaşı Yüzevler
köy yolları 7.5 km. 1 inci kat asfalt kaplama işlerinde kullanılmak üzere TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonunca 59 000 000 000 TL. ödenek tahsis edildiği (Maliye
Bakanlığının % 5 kesintisi hariç) belirtilen ödeneğin İlimiz Özel İdare
Müdürlüğü bütçesine aktarıldığı, sözkonusu işlerin belirtilen ödenek dahilinde
Özel İdare Müdürlüğü ile Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğü arasında
yapılacak protokol çerçevesinde Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğünce
yaptırılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif
yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İlimiz Kovancılar İlçesine bağlı Değirmentaşı köy yolu
9 km. 1 inci kat asfalt kaplama yapım işinin 18 000 000 000 TL. İlimiz Palu-Karacabağ köy yolu 3 km. 1 inci kat asfalt
kaplama işinin 6 000 000 000 TL., İlimiz
Karakoçan-Yurtbaşı Yüzevler köy
yolları 7.5 km. 1 inci kat asfalt kaplama işinin 15 000 000
000 TL., (Maliye Bakanlığının % 5 kesintisi dahil) ödenek dahilinde, Özel İdare
Müdürlüğü ile Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğü arasında yapılacak protokol
çerçevesinde Köy Hizmetleri 7 nci Bölge Müdürlüğünce yaptırılmasına, tahakkuk
bedelinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22 511-Köy Yolları ve
Köprüleri Yapı Tesis ve Büyük Onarım Gideri Bölüm Maddesinden ödenmesine
oybirliği ile, Baskil Gemici köy yolu 10 km. 1 inci kat asfalt kaplama
işine ait ödeneğin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda tahsisli olarak geldiği ve
bu yere harcanmasının gerektiği yönündeki görüşleri ile İl Daimî Encümen
Başkanı Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu ile İl Daimî Encümen Üyesi Nurettin
Akgül’ün kabul oylarına karşılık, İl Daimî Encümen Üyeleri Zülfü Çimen, Tevfik
Demirbağ ve Mücaittin Coşkun’un işin yaptırılmaması yönündeki redoyları ile
Baskil-Gemici köy yolu 10 km. 1 inci kat asfalt kaplama işinin yaptırılmamasına
mutlak çoğunlukla karar verildi. Kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne
gönderilmesine. 14.10.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî En.
Başkanı Mücaittin Coşkun Nurettin Akgül M.Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 8.9.1997 Karar No. : 283 Karar Özeti : Elazığ-Sivrice 8 inci Grup büz-menfez
inşaatı işinin 2886 sayılı D.İ.K.’nun 81/c maddesi gereğince Emanet Komisyonu
marifetiyle yeniden ihalesi. Vali M. Lütfullah Bilgin Başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 13
üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 5.9.1997 tarih ve 6988
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı programında
yer alan ve İl Daimî Encümeninin 30.6.1997 gün ve 186 sayılı kararı ile, 2886
sayılı D.İ.K.’nun 81/c maddesi gereğince Emanet Komisyonu marifetiyle
yaptırılmasına karar verilen 14 126 733 000 TL. keşif bedelli 18 000 000 000
TL. ödeneği bulunan Elazığ-Sivrice 8 inci Grup Büz-Menfez inşaatının, Emanet
Komisyonunca %43.80 tenzilatla A.S.M. İnşaat Ltd. Şti.’ne ihalesinin yapıldığı,
ancak adı geçen şirketin geçici teminatı kati teminata çevirip sözleşme yapmak
için bugüne kadar müracaatta bulunmadığı, bu nedenle Emanet Komisyonunun
1.9.1997 gün ve 4 nolu kararı ile sözkonusu işin ihalesinin fesh edilerek 424
000 000 TL. tutarındaki geçici teminatın irad kaydedilmesine karar verildiği,
iş sezonu çalışma süresinin azalması, işin aciliyeti nedeniyle belirtilen işin
2886 sayılı D.İ.K.’nun 81/c maddesinin 16/2’ye göre duvar ilanıyla yeniden
ihalesi gerektiği Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazıları ile ekli
dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır. Karar : 14 126 733 000 TL. keşif bedelli Elazığ-Sivrice
8 inci Grup büz-menfez inşaatı işinin 18 000 000 000 TL. ödeneği dahilinde 2886
sayılı D.İ.K.’nun 81/c Maddesi ve Emanet İşlere Ait Uygulama Yönetmeliğinin
16/2 maddesi gereğince “Emanet Komisyonu” marifetiyle duvar ilanıyla
yaptırılmasına, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne
gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 8.9.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî En. Başkanı Mücaittin Coşkun Nurettin Akgül M.Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 8.9.1997 Karar No. : 284 Karar Özeti : Palu İlçesi Beyhan-Kotan köprüsü önüne 50
metre aralıklarla şut duvarı yapılması işinin 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c mad.
gereğince Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılması. Vali M. Lütfullah Bilgin Başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni gündemin 14
üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 8.9.1997 tarih ve 7271
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan görüşmede : İlimiz Palu İlçesi Beyhan kasabasında bulunan ve yapımı
önceki yıllarda tamamlanan Beyhan-Kotan köprüsünün, meydana gelen afuyman
neticesinde tehlike meydana geleceğinden, köprünün önüne 50 metre aralıklarla
şut duvarı yapılması gerektiği, sözkonusu işin, yapılan keşif neticesinde 3 250
000 000 TL. ödenekle 2886 sayılı D.İ.K.’nun 81/c maddesi gereğince Emanet
Komisyonu marifetiyle yaptırılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İlimiz Palu İlçesi Beyhan-Kotan köprüsü önüne 50 metre
aralıklarla şut duvarı yapılması işinin, 3 250 000 000 TL. ödenek
dahilinde, 2886 sayılı D.İ.K.’nun 81/c
maddesi gereğince Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce İta Amiri onayı ile
oluşturulacak Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılmasına, tahakkuk giderin
Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22 511-Ulaştırma Sektörü Köy Yolları
ve Köprüleri Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri Bölüm Maddesinden ödenmesine,
kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü ile Özel İdare Müdürlüğüne
(Bütçe Plan Şefliği) gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 8.9.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî En. Başkanı Mücaittin Coşkun Nurettin Akgül M.Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 22.9.1997 Karar No. : 294 Karar Özeti : Palu-Karacabağ ilave 450 mt. köy yolu ile
Merkez-Sarıkamış-Kumla 500 mt. köy yolunun asfalt kaplama yaptırılması işinin
tetkike alınması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu Başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni
gündemin 3 üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 18.9.1997
gün ve 7569 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı asfalt kaplama
programı dahalinde bulunan Palu-Karacabağ köy yolunun tamamlanabilmesi için
ilave olarak 450 mt.’lik yola 1 200 000 000 TL., Merkez-Sarıkamış-Kumla köy
yolunda da 500 mt. yol için 950 000 000 TL.
olmak üzere toplam 2 150 000 000 TL. ödeneğe ihtiyaç duyulduğu, adı
geçen köy yollarının asfalt kaplama işlerinin belirtilen ödenekleri dahilinde
yaptırılmasının, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 18.9.1997 gün ve 7569 sayılı
teklif yazısı ile teklif edildiği görüldü. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı asfalt kaplama
programı dahilinde bulunan 450 mt.’lik Palu-Karacabağ ilave köy yolu ile 500
mt.’lik Merkez-Sarıkamış-Kumla köy yolunun asfalt kaplama yaptırılması
konusunun, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı programında bulunan diğer
köy yolları ile birlikte değerlendirilmek üzere tetkike alınmasına, kararın
gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar
verildi. 22.9.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî En. Başkanı (Katılmadı) Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M.Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimi Encümeni Karar Tarihi :
29.9.1997 Karar No : 305 Karar Özeti : Keban İlçesi Beydeğirmeni, Karakoçan
İlçesi Yenice, Yüzevler- Çanakçı, Palu İlçesi Karacabağ, Baskil İlçesi Konacık
ve Merkez Sarıkamış-Kumla köy
yollarındaki ilave asfalt yapımları nedeniyle tahakkuk eden 12 391 000 000
TL.’nın ödenmesi. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu Başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimi Encümeni
gündemin 2. Maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 29.9.1997 gün ve
12046 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : İl Daimi Encümenince, Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğü
ile Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü arasında yapılacak protokol çerçevesinde asfalt
yaptırılmasına karar verilen köy yollarından, Keban-Beydeğirmeni köy yolunda 1 km., Karakoçan-Yenice
köy yolunda 100 mt., Karakoçan-Yüzevler-Çanakçı köy yolunda 3 km.,
Palu-Karacabağ köy yolunda 800 mt., Baskil-Konacık köy yolunda 200 mt. ve
Merkez Sarıkamış-Kumla köy yolunda ise 900 mt. ilave asfalt yapımına ihtiyaç
duyulduğu, bu nedenle tahakkuk eden toplam 12 391 000 000 TL.’nın ödenmesi
gerektiği Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazıları ile ekindeki gerekçeli
raporun incelenmesinden anlaşılmıştır. Karar : İl Daimi Encümenince Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğü ile
Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü arasında yapılacak protokol çerçevesinde asfalt
yaptırılmasına karar verilen köy yollarının yapımı sırasında artış meydana
gelen ve yukarıda miktarları belirtilen ilave asfaltların, Köy Hizmetleri Bölge
Müdürlüğünce protokol çerçevesinde yaptırılmasına, Keban-Beydeğirmeni köy yolu
için 2 282 627 000 TL.,
Karakoçan-Yenice köy yolu için 184 740 900 TL., Karakoçan-Yüzevler-Çanakçı köy
yolu için 5 452 677 000 TL, Palu Karacabağ köy yolu için 1 951 527 000 TL.,
Baskil-Konacık köy yolu için 391 000 000 TL. ve Merkez Sarıkamış-Kumla köy yolu
için 2 128 428 100 TL olmak üzere toplam 12 391 000 000 TL.’nın Özel İdare
Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22 511-Köy Yolları ve Köprüleri Yapı Tesis ve
Büyük Onarım Giderleri bölüm maddesinden Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğüne
ödenmesine, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü ile Özel İdare
Müdürlüğüne (Bütçe Plan Şefliği) gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 29.9.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimi Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimi Encümeni Karar Tarihi : 13.10.1997 Karar No : 324 Karar Özeti :Palu-Üçdeğirmenler-Akyürek-Tarhana grup
köy yolu menfez inşaatının, % 30 keşif artışı dahilinde yaptırması için
ödeneğinin 8 750 000 000 TL.’ya çıkartılması. Vali M. Lütfullah Bilgin Başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimi Encümeni gündemin 3.
Maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğününün 13.10.1997 gün ve 8109
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı programında
Özel İdare Müdürlüğü bütçesinden yaptırılan 5 281 586 182 TL. keşif bedelli
Elazığ-Palu 7. grup Büz-Menfez inşaatı işi yapımının devam ettiği, Palu-Tarhana
köy yolunda bir adet üçlük kemer menfezin bitirildiği, Üçdeğirmenler-Akyürek
köy yolu üzerindeki menfez yapımlarının devam ettiği, ancak
Üçdeğirmenler-Akyürek köy yolunun grup yolu olması ve güvenlik nedeniyle
yaz-kış devamlı trafiğe açık tutulabilmesi için iki adet yere yolun çok dar
olmasından dolayı toplam 100 Mt. uzunluğunda beton istinad duvarının
yaptırılmasının gerektiği, bu imalatların yaptırılması için anılan keşfinde
%29.66 artış yapılmasına ihtiyaç duyulduğu, inşaatın %30 dahilinde bitirilmesi
için birinci keşfinde ayrılan ödenek miktarı olan 7 000 000 000 TL.’nın 8 750
000 000 TL’ya çıkartılmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün
teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : Palu 7. grup büz-menfez inşaatında yer alan 5 281 586
182 TL keşif bedelli Palu-Üçdeğirmenler-Akyürek-Tarhana grup köy yolunun %30
(29.66) keşif artışı dahilinde 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c ve Emanet İşlere Ait
Uygulama Yönetmeliği hükümleri gereğince yaptırılmasına birinci keşfine ayrılan
7 000 000 000 TL. ödeneğinin 8 750 000 000 TL.’ya çıkartılmasına, tahakkuk
giderlerinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22 511-Köyyolları ve
köprüleri yapı tesis ve büyük onarım giderleri bölüm maddesinden ödenmesine,
kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi. 13.10.1997 M.Lütfüllah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimi Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimi Encümeni Karar Tarihi :
20.10.1997 Karar No : 339 Karar Özeti : Kovancılar - Okçular - Göçmezler -
Yılbaşı - Yukarı Demirci - Kayalık grup köy yolu stabilize inşaatının, % 30
keşif artışı dahilinde yaptırılması için ödeneğinin 24 500 000 000 TL’ya
çıkartılması. Vali M. Lütfullah Bilgin Başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl daimi Encümeni, gündemin 10
Maddesine yer alana Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 17.10.1997 gün ve 8443
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı proğramında
yer alan ve İl Daimi Encümeninin 30.6.1997 gün ve 186 sayılı kararı ile Özel
İdare Müdürlüğü bütçesinden Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılması uygun
görülen Elazığ-Kovancılar 2. grup stabilize inşaatı yapım işinin, Okçular,
Göçmezler, Yılbaşı, Yukarıdemirci, Kayalık grup köyyolunun keşfinde belirtilen
11 km.lik tulde çalışmaların tamamlanmak üzere olduğu, ancak grup köyyolunun
tulü keşfinde gerçek keşfin 12.700 km. olmasına rağmen 11 km olarak alındığı ve
aynı güzergah üzerine görülen Göçmezler Köyyolunun 400 mt., Yılbaşı köyyolunun
700 mt., Yukarıdemirci köy yolunun 300 mt mesafede grup köyyoluna
bağlandıklarının görüldüğü, bahsekonu köylerin yollarının tamamını stabilize
kaplama yapılabilmesi için yukarıda belirtilen miktarlarda ilave yapılması
gerektiği, bu durumda % 27.477’lik keşif artışı meydana geldiği, sözkonusu işin
%30 keşif artışı dahilinde bitirilmesi için birinci keşfinde ayrılan ödenek
miktarı olan 18 500 000 000 TL.’nın 24 500 000 000 TL.’ya çıkartılması
gerektiği Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : İl Daimi Encümeninin 30.6.1997 gün ve 186 sayılı kararı
ile Özel İdare Müdürlüğü bütçesinden Emanet Komisyonu marifetiyle yaptırılması
uygun görülen Elazığ-Kovancılar-Okçular-Göçmezler-Yılbaşı-Yukarıdemirci-Kayalık
grup köy yolu stabilize inşatı yapım işinde, Göçmezler köyyoluna 400 mt,
Yılbaşı köyyoluna 700 mt. ve Yukarıdemirci köy yoluna 300 mt. ilave yapılmasına
ihtiyaç duyulması nedeniyle %27.477’lik keşif artışı meydana geldiğinden, söz
konusu işin %30 (%27.477) keşif artışı dahilinde 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 81/c ve
Emanet İşlere Ait Uygulama Yönetmeliği hükümleri gereğince Emanet Komisyonu
marifetiyle yapılabilmesi için 18 500 000 000 TL olan ödenek miktarının 24 500
000 000 TL.’ya çıkartılmasına, Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinden 22
511 Köy Yolları ve Köprüleri Yapı Tesis ve Büyük Onarım Giderleri bölüm
maddesine yeterli ödenek bulunmadığından, İl Özel İdaresi Bütçesinin
Hazırlanması, Kabulü ve Onaylaması Hakkındaki Yönetmeliğin 22. Maddesi ve 3360
Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 144/6 maddesi gereğince, bütçenin 14
480-Yedek ödenek bölüm maddesindeki mevcut ödenekten 6 000 000 000 (Altı
milyar) TL.’nın indirilerek 22 511 bölüm maddesine aktarılmasına, sözkonusu
işin tahukkuk bedelinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 22 511 bölüm
maddesinden ödenmesine, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü ile
Özel İdare Müdürlüğüne (Bütçe Plan Şefliği) gönderilmesine oybirliği ile karar
verildi. 20.10.997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı (İzinli) Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 2.6.1997 Karar No : 146 Karar özeti : İlimiz asfalt yapım işlerinde kullanılmak
üzere ihtiyaç duyulan 3 ayrı cinste 7 adet aslfat makinesinin KDV hariç 23 000
000 000 muhammen bedeli üzerinden 30.6.1997 tarihinde 2886 Sayılı D.İ.K. ‘nun
35/a Md. gereğince ihale yolu ile satın alınması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni
gündemin 3’üncü maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 30.5.1997
tarih ve 3236 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün
yatırım programında bulunan asfalt yapım işlerinin daha seri ve randımanlı bir
şekilde yürütülebilmesi için 1 adet 250 tonluk diker astar tankı, 5 adet 50’şer
tonluk yatay asfalt tankı ve 1 adet 1 000 000 k.cal/h kapasiteli kızgın yağ
kazanına (brülör ve çevrim pompasıyla) ihtiyaç duyulduğu, sözkonusu makinelerin
KDV hariç toplam 23 000 000 000 TL muhammen bedeli üzerinden ihaleye
çıkarılarak satın alınması gerektiği Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarından
anlaşılmıştır. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yürütülmekte
olan asfalt yapım işlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 1 adet 250 tonluk
dikey astar tankı, 5 adet 50’şer tonluk yatay asfalt tankı ve 1 adet 1 000 000
k. cal/h kapasiteli kızgın yağ kazanının (brülör ve çevrim pompasıyla), KDV
hariç toplam 23 000 000 000 TL. (yirmiüçmilyar TL.) muhammen bedeli üzerinden,
2886 Sayılı D.İ.K’nun 35/a Maddesi gereğince “Kapalı Teklif Usulü” ile
30.6.1997 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 13.30’da İl Daimi Encümenince
ihale yolu ile satın alınmasına, ihale ile ilgili prosedürün Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğünce tamamlanmasına, ihale ilan giderlerinin Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 23-511-Köy Yolları Makine Teçhizat Alımları ve Büyük Onarım
Giderleri bölüm maddesinden ödenmesine, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 2.6.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun İsmail Karakaş M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 9.6.1997 Karar No : 155 Karar özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün etüd,
kontrollük ve şantiye servis hizmetlerinde kullanılmak üzere 3 adet minibüs ve
2 adet taksinin 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci Md. gereğince, 23.6.1997
tarihinde İl Daimî Encümenince ihale yoluyla 5 aylık süre için kiralanması. Vali M. Lütfullah Bilgin başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimi Encümeni gündemin
1’inci maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 5.6.1997 tarih ve 3416
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997
yılı yatırım programında bulunan işlerin edüt, kontrollük ve şantiye servis
hizmetlerinde kullanılmak üzere 3 adet minibüs ve 2 adet taksiye ihtiyaç
duyulduğu, sözkonusu hizmetlerin aksatılmadan yürütülebilmesi için ihtiyaç
duyulan 3 adet minibüsün 2 637 000 000 TL., 2 adet taksinin de 1 548 000 000
TL. muhammen bedelleri üzerinden ihaleye çıkarılarak 5 aylık süre için
kiralanmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarından
anlaşılmıştır. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı
yatırım programında bulunan işlerin edüt, kontrollük
ve şantiye servis hizmetlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 3 adet
minibüsün 2 637 000 000 TL., 2 adet taksinin de 1 548 000 000 TL.
muhammen bedelleri üzerinden, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci Maddesi gereğince
“Açık Teklif Usulü” ile 23.6.1997 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat
13.30’da İl Daimî Encümenince ihale edilerek 5 aylık süre için kiralanmasına,
ihale ile ilgili gerekli resmî işlemlerin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yerine
getirilmesine, ihale ilan giderlerinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı
bütçesinin ilgili harcama kaleminden ödenmesine, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 9.6.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun İsmail Karakaş M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 30.6.1997 Karar No : 165 Karar özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce
yürütülmekte olan asfalt yapım işlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 1
adet 250 tonluk dikey astar tankı, 5 adet 50’şer tonluk yatay asfalt tankı ve 1
adet 1 000 000 k.cal/h kapasiteli kızgın yağ kazanının % 33 tenzilatla CACA
Makine San. ve Tic. Ltd. Şti.’den satın alınması. Vali M. Lütfullah Bilgin başkanlığında, aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 1
inci maddesinde yeralan 23 milyar TL. muhammen bedelli asfalt makineleri alım
işine ait ihale dosyasını inceledi. Yapılan görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce
yürütülmekte olan asfalt yapım işlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 1
adet 250 tonluk dikey astar tankı, 5 adet 50’şer tonluk yatay asfalt tankı ve 1
adet 1 000 000 k. cal/h kapasiteli kızgın yağ kazanının (brülor ve çevrim
pompası dahil) Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce oluşturulan Takdir
KıymetKomisyonunca tespit edilen KDV hariç toplam 23 000 000 000 TL. muhammen
bedeli üzerinden 2886 sayılı D.İ.K.’nun 35 inci maddesi gereğince “Kapalı
Teklif Usulü” ile 30.6.1997 tarihinde saat 13.30’da İl Daimî Encümenince ihale
edilmesine, İl Daimî Encümenin 2.6.1997 tarih ve 146 no. lu kararı ile karar
verilmişti. İhale dosyasının tetkikinde ihale ile ilgili gerekli
olan ilan ve diğer tüm gerekli prosedürün tamamlandığı görüldü. Yeterlilik Belge Komisyonu tarafından hazırlanan
30.6.1997 tarih ve 1 no. lu kararında; sözkonusu asfalt makineleri için
Demirçelik İş Fabrikası, CACA Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti.,
AS-MAK-SAN. Asfalt Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti.; -Aydın İnş. Mak. San. ve Tic.
Ltd. Şti., Yücel Makine ve Metiş Mak. İml. San. A.Ş. firmalarının talipli
oldukları, bu firmalardan Yücel Makine firması ile Metiş Mak. İml. San. A.Ş.
firmasının yeterlilik belgesi alamadığı görüldüğünden ihaleye iştirak
edemiyecekleri, yukarıda zikredilen 4 firmanın ise yeterlilik belgesi
aldıklarından ihaleye iştirak etmelerinin uygun olacağı anlaşılmıştır. İhale tarih ve saatine kadar ihaleye talipli olarak
katılan firmaların kapalı teklif zarfları alınarak tutanağa işlendi ve tutanak
ihale komisyon üyelerince imzalandı. Yeterlilik belgesi alamayan Yücel Makine
firmasının kapalı teklif zarfı firma yetkilisine teslim edildi. İhale saati olan 13.30’da İhale Komisyonu ve
iştirakçilerin huzurunda zarflar açılarak tenzilat teklifleri yüksek sesle
okunup İç Zarf Açma Tutanağına işlendi. Buna göre sırasıyla iç zarflarda; Demir Çelik İş Fab. San. ve Tic. A.Ş. : Teşekkür mektubu AS-MAK-SAN Asfalt Mak. San. ve Ltd. Şti. : % 3 (Yüzdeüç), Aydın İnş. Mak. San. ve Ltd. Şti. : % 16 (Yüzdeonaltı), CACA Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. % 33
(Yüzdeotuzüç), teklifte bulundukları görüldü. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yürütülmekte
olan, asfalt yapım işlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 1 adet 250
tonluk dikey astar tankı, 5 adet 50’şer tonluk yatay asfalt tankı ve 1 adet 1
000 000 k. cal/h kapasiteli kızgın yağ kazanının, 23 000 000 000 TL muhammen
bedeline nisbetle en yüksek tenzilatta bulunan CACA Mak. San. ve Tic. Ltd.
Şti.’den % 33 (Yüzdeotuzüç) tenzilatla (23 000 000 000 TL’nin % 33’ü-7 590 000
000 TL) = 15 410 000 000 TL. (KDV hariç) bedelle 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 35 inci
maddesi gereğince satın alınmasına, diğer hususların düzenlenen teknik ve idarî
şartname hükümleri gereğinc yerine getirilmesine, tahakkuk bedelinin Özel İdare
Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 23 511-Köy Yolları Makine Teçhizat Alımları ve
Büyük Onarım Giderleri bölüm maddesinden ödenmesine, kararın ita amirinin
onayına müteakip gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oy
birliği ile karar verildi. 30.6.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı (İzinli) Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 30.6.1997 Karar No.: 166 Karar Özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997
Yatırım Programında bulunan işlerin etüt, kontrollük ve şantiye servis
hizmetlerinde kullanılmak üzere 3 adet minibüs ile 2 adet taksinin ihale yolu
ile kiralanması. M. Lütfullah Bilgin başkanlığında, aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 2
nci maddesinde yeralan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 5.6.1997 tarih ve 3416
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997
Yatırım Programında bulunan işlerin etüt, kontrollük ve şantiye servis
işlerinde kullanılmak üzere 3 adet minibüsün 2 637 000 000 TL. muhammen bedel
üzerinden, 2 adet taksinin ise 1 548 000 000 TL. muhammen bedeli üzerinden
23.6.1997 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 13.30’da 2886 sayılı
D.İ.K.’nun 45 inci maddesi gereğince “Açık Teklif Usulü” ile İl Daimî
Encümenince ihale yoluyla beş aylık süre için kiralanmasına karar verilmiş,
ancak 23.6.1997 tarihinde yapılması gereken İl Daimî Encümen Toplantısı
çoğunluk sağlanamadığından yapılamamış ve sözkonusu araçların ihalesi de
gerçekleştirilememiştir. Bu nedenle, sözkonusu işlerde kullanılmak üzere 3 adet
minibüs ile 2 adet taksinin 4’er aylık süre ile kiralanmak üzere ihaleye
çıkarılmalarının uygun olacağı anlaşılmıştır. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı
Yatırım Programında bulunan işlerin etüt, kontrollük ve şantiye servis
hizmetlerinde kullanılmak üzere
ihtiyaç duyulan 3 adet minibüsün 2 124 000 000 TL., iki adet taksinin ise 1 243
000 000 TL. muhammen bedelleri üzerinden 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci maddesi
gereğince “Açık Teklif Usulü” ile 21.7.1997 günü saat 13.30’da İl Daimî
Encümenince ihale edilerek araçların 4 aylık süre için kiralanmasına, ihale ile
ilgili gerekli resmî işlemlerin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yerine
getirilmesine, ihale ilan giderlerinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı
bütçesinin 23.511 Köy Yolları ve Köprüleri Makine Teçhizat Alımları ve Büyük
Onarım Giderleri bölüm maddesinden ödenmesine, kararın gereği için Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 20.6.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı (İzinli) Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 14.7.1997 Karar No.: 204 Karar Özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünde
kullanılmak üzere 2 adet ağır tonajlı damperli kamyonunun D.M.O. Gen. Müd.’den
satın alınması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 7 nci maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 11.7.1997
tarih ve 4756 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü
programında bulunan asfalt, stabilize yol, sanat yapıları vs. işlerinin
yapılmasında mevcut araçlarının yetersiz kaldığı, bu nedenle hizmetlerin
yürütülmesinde sıkıntıya düşüldüğü, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün
çalışmalarının daha verimli ve seri hale getirilmesi için 2 adet ağır tonajlı
damperli kamyonun satın alınmasının gerektiği Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün
teklif yazılarından anlaşılmaktadır. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü yatırım
programlarında bulunan asfalt, stabilize yol, sanat yapısı vs. işlerinde
kullanılmak üzere, ihtiyaç duyulan 2 adet “PD.950 AS TS (6X2) kısa terazi 3
dingil kaldırma tertibatlı alttan kaldırmalı çekirge ayaklı damper kasalı (Pistonlu
tip pompalı)” kamyonun KDV dahil (2X7 176 575 000 TL.)=14 353 150 000 TL.
bedelle 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 71 inci maddesi gereğince D.M.O. Genel
Müdürlüğünden satın alınmasına, tahakkuk giderinin Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 23.511 Köy Yolları Makine Teçhizat Alımları ve Giderleri bölüm
maddesinden ödenmesine, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne
gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 14.7.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 21.7.1997 Karar No. : 218 Karar Özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü hizmetlerinde
kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 3 adet minibüsün 4 aylık süre için
kiralanması işinin 2 124 000 000 TL. muhammen bedeli üzerinden % 10 tenzilatla
Erdem Kılıçerkan’a ihalesi. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 1 inci maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü hizmetlerinde
kullanılmak üzere 3 adet minibüs ile 2 adet taksinin 4 aylık süre için
kiralanması işinin 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci maddesi gereğince “Açık
Teklif Usulü” ile ihalesine ilişkin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce hazırlanan
ihale dosyasını inceledi. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997
yılı Yatırım Programında bulunan işlerin
etüt, kontrollük ve şantiye servis hizmetlerinde kullanılmak
üzere 3 adet minibüsün 2 124 000 000 TL. muhammen bedel üzerinden, 2
adet taksinin ise 1 248 000 000 TL. muhammen bedeli üzerinden 4 aylık süre için
kiralanması işinin, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci maddesi gereğince “Açık
Teklif Usulü” ile 21.7.1997 tarihinde saat 13.30’da İl Daimî Encümenince
ihalesine, İl Daimî Encümeninin 30.6.1997 gün ve 166 sayılı kararı ile karar
verilmişti. Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce tanzim edilen ihale
dosyasının incelenmesinde; İhale ilanlarının yapıldığı, tüm resmî işlemlerin
tamamlandığı KDV hariç 2 124 000 000 TL. muhammen bedelli 3 adet minibüsün
kiralanması işine ilişkin, Yeterlik Belge Komisyonunca ihaleye iştirak etmeleri
için talepte bulunanlardan Yasin Çiftçi ile Erdem Kılıçerkan’a yeterlik belgesi
verildiği, 1 248 000 000 TL. muhammen bedelli 2 adet taksinin kiralanması işi
ihalesine ise talipli olmadığı görüldü. 3 adet minibüsün ihalesine talipli olarak katılan Erdem
Kılıçerkan’ın ihale tarih ve saatinde hazır bulunduğu, Yasin Çiftçi’nin ise
hazır bulunmadığı, Yasin Çiftçi’nin yerine kardeşi İhsan Çiftçi’nin hazır
bulunduğu, ancak dosyasında İhsan Çiftçi adına vekalet bulunmadığı görülmüş
olup, adı geçen ihaleye iştirak ettirilmemiştir. İhaleye katılan Erdem Kılıçerkan’a şartname okutulup
imzalattırılarak ismi tutanağa geçildi. İl Daimî Encümeni huzurunda başlatılan
açık eksiltmede, Erdem Kılıçerkan %10 tenzilatta bulundu. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı
yatırım programında bulunan işlerin etüt, kontrollük ve şantiye servis
hizmetlerinde kullanılmak üzere 3 adet minibüsün 4 aylık süre için kiralanması
işinin KDV hariç 2 124 000 000 (ikimilyaryüzyirmidörtmilyon) TL. muhammen
bedeline nispetle %10 (yüzdeon) tenzilatta bulunan Erdem Kılıçerkan’a (2 124
000 000 TL–212 400 000 TL.) =1 911 600 000 TL. bedelle, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun
45 inci maddesi gereğince ihalesine, diğer hususların şartname hükümleri
gereğince yerine getirilmesine, 3 adet minibüsün 4 aylık süre ile kira tutar
bedeli olan KDV hariç 1 911 600 000 TL.’nun Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı
bütçesinin, 23.511 Köy Yolları ve Köprüleri Makine Teçhizat Alımları ve Büyük
Onarım Giderleri bölüm maddesinden ödenmesine, kararın İta Amirin onayını
müteakip gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi. 21.7.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) UYGUNDUR 28.7.1997 M. Lütfullah Bilgin Vali T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 18.8.1997 Karar No. : 248 Karar Özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü bakım ve
onarım atölyesinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan güneş enerjisi
kollektörünün, yeniden teklif alınarak bir sonraki hafta gündeme getirilmesi ve
2886 Sayılı D.İ.K.’nun 51/a Md. gereğince satın alınması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 3 üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 15.8.1997
tarih ve 6523 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü bakım
ve onarım atölyesinde, atölye personelinin temizlik ve duş hizmetlerinde
kullanılacak sıcak su bulunmadığı, bu nedenle atölye üzerine kurulmak üzere
güneş enerjisi kollektörü satın alınmasına ihtiyaç duyulduğu, Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmış olup, sözkonusu kollektörün temini
amacıyla ilimiz piyasasından alınan teklif mektuplarının Encümenimizde açılması
neticesinde, teklif mektuplarının eksik düzenlendiği, satın alınacak olan
kollektörün tüm evsafının belirtilmediği görüldüğünden teklifler
değerlendirilmeye tabi tutulmayarak iptal edildi. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü bakım ve onarım
atölyesinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan güneş enerjisi kollektörünün, Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğünce ilimiz piyasasından yeniden usulüne uygun teklif
alınarak bir sonraki hafta gündemegetirilmesi ve 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 51/a
Md. gereğince satın alınmasına, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 18.8.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 25.8.1997 Karar No.: 257 Karar Özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü bakım ve
onarım atölyesinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan güneş enerjisi
kollektörünün, KDV dahil 158 700 000 TL. bedelle Anka Tic. ve San.’den satın
alınması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 6 ncı maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 15.8.1997
tarih ve 6523 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü bakım
ve onarım atölyesinde, atölye personelinin temizlik ve duş hizmetlerinde
kullanılacak sıcak su temini için güneş enerjisi kollektörü satın alınmasına
ihtiyaç duyulduğu Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmış
olup, sözkonusu kollektörün temini amacıyla ilimiz piyasasından alınan teklif
mektuplarının Encümenimizde açılması neticesinde, 1 adet güneş enerjisi kollektörü için; Anka Tic. ve San.’nin KDV
dahil 158 700 000 TL. Termo C Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ” 166 750 000 TL. Isı Kon. Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ” 183
885 000 TL. Öz Isı Güneş Enerjisinin ” 184 000 000
TL. teklif verdikleri görüldü. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü bakım ve onarım
atölyesinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 1 adet güneş enerjisi
kollektörünün, en uygun fiyatı veren
Anka Tic. ve San.’den KDV dahil 158 700
000 TL. bedelle 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 51/a maddesi gereğince satın alınmasına,
tutar bedelinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 23.511 Ulaştırma
Sektörü Köy Yolları Makine Teçhizat Alımları ve Giderleri bölüm maddesinden
ödenmesine, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne gönderilmesine
oybirliği ile karar verildi. 25.8.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) UYGUNDUR 1.9.1997 A. Kadir Güzeloğlu Vali Yardımcısı Vali Vekili T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 1.9.1997 Karar No. : 267 Karar Özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü için ihtiyaç
duyulan 2 adet minibüsün 2 aylık süre için kiralanması işinin, 1 068 000 000
TL. muhammen bedeli üzerinden 22.9.1997 tarihinde 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45
inci maddesi gereğince “Açık Teklif” usulü ile ihalesi. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni,
gündemin 3 üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1.9.1997
tarih ve 6988 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü 1997
yılı yatırım programında bulunan işlerin etüt, kontrolluk ve şantiye servis
hizmetlerinde kullanılmak üzere 3 adet minibüs ve 2 adet taksi kiralanmasının
kararlaştırıldığı, İl Daimî Encümeninin 21.8.1997 gün ve 218 sayılı kararı ile
3 adet minibüsün kiralandığı, ancak 2 adet taksinin müracaat olmadığı için
kiralanamadığı, bu nedenle 2 adet taksi yerine 2 adet minibüsün 2 aylık süre
için kiralanmasının uygun olacağı Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif
yazılarından anlaşılmıştır. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı yatırım
programında bulunan işlerin etüt, kontrolluk ve şantiye servis hizmetlerinde
kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 2 adet minibüsün 2 aylık süre için
kiralanması amacıyla, 1 068 000 000 TL. muhammen bedeli üzerinden 2886 Sayılı
D.İ.K.’nun 45 inci maddesi gereğince “Açık Teklif” usulü ile 22.9.1997 tarihine
rastlayan Pazartesi günü saat 13.30’da İl Daimî Encümenince ihalesine, ihale
ile ilgili gerekli resmî işlemlerin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yerine
getirilmesine, ihale ilan giderlerinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı
bütçesinin 23.511 Ulaştırma Sektörü Köy Yolları Makine Teçhizat Alımları ve
Giderleri bölüm maddesinden ödenmesine, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 1.9.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 8.9.1997 Karar No. : 282 Karar Özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü için ihtiyaç
duyulan 2 adet distribütör ile 1 adet lastik tekerlekli yükleyicinin satın
alınması. Vali M. Lütfullah Bilgin başkanlığında aşağıda isim ve
imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni, gündemin 12
nci maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 8.9.1997 tarih ve 7232
sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce
yürütülmekte olan asfalt yapım işlerinde kullanılmak üzere 2 adet 16 000 lt.
kapasiteli distribütör, 1 adet lastik tekerlekli-demir bandajlı vibrasyonlu
silindir ve 1 adet lastik tekerlekli yükleyiciye ihtiyaç duyulduğu, sözkonusu makinelerin satın alınmasının uygun olacağı Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yürütülmekte
olan asfalt yapım işlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 2 adet 16 000 lt.
kapasiteli distribütörün, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 71/b maddesi gereğince Devlet
Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğünden, 1 adet lastik tekerlekli yükleyicinin ise
KDV hariç 28 000 000 000 TL. muhammen bedeli üzerinden, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun
35/a maddesi gereğince “Kapalı Teklif Usulü” ile 6.10.1997 tarihine rastlayan
Pazartesi günü saat 13.30’da İl Daimî Encümenince ihale yolu ile satın
alınmasına, ihale ile ilgili gerekli işlemlerin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce
yerine getirilmesine, ihale ilan giderleri ile 2 adet 16 000 lt. kapasiteli
distribütörün tahakkuk edecek bedelinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin
23.511 Ulaştırma Sektörü Köy Yolları Makine Teçhizat Alımları ve Giderleri
bölüm maddesinden ödenmesine, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü
ile Özel İdare Müdürlüğüne (Bütçe Plan Şefliği) gönderilmesine oybirliği ile
karar verildi. 8.9.1997 M. Lütfullah
Bilgin Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 22.9.1997 Karar No.: 293 Karar Özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü hizmetlerinde
kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 2 adet minibüsün 2 aylık süre için
kiralanması işinin 1 025 280 000 TL. bedelle Ahmet Barut’a ihalesi. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni
gündemin 2 nci maddesinde yer alan ve Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce
hazırlanan, 2 adet minibüsün 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci maddesi gereğince
“Açık Teklif Usulü” ile kiralanmasına ilişkin ihale dosyasını inceledi. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997
yılı yatırım programında bulunan işlerin etüd, kontrolluk ve şantiye servis
hizmetlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 2 adet minibüsün, 2 aylık süre
ile KDV hariç 1 068 000 000 TL. muhammen bedeli üzerinden, 2886 Sayılı
D.İ.K.’nun 45 inci maddesi gereğince “Açık Teklif” usulü ile 22.9.1997
tarihinde ihale yolu ile kiralanmasına İl Daimî Encümeninin 1.9.1997 gün ve 267
sayılı kararı ile karar verilmişti. Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce hazırlanan ihale
dosyasının incelenmesinde, ihale ile ilgili gerekli işlemlerin tamamlandığı,
ilanların yapıldığı, Yeterlik Belge Komisyonunun 18.9.1997 gün ve 1 no.lu
kararında ihaleye iştirak etmeleri için Reşat Yıldız, Ahmet Barut ve Fikri
Albayrak’a yeterlik verildiği görülmüş olup, ihale tarih ve saatinde hazır
bulunan iştirakçilere şartname okutulup imzalatılarak isimleri ihale tutanağına
geçildi. 2 adet minibüsün 2 aylık süre ile kiralanması için 1
068 000 000 TL. muhammen bedeli üzerinden İl Daimî Encümeni huzurunda
başlatılan açık eksiltmede, Reşat Yıldız %
1 Ahmet Barut %
3 ve daha sonra % 4 tenzilatta bulundu. Fikri Albayrak ise
hiçbir tenzilatta bulunmayarak çekildiğini beyan etti. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 1997 yılı
yatırım programında yer alan işlerin etüd, kontrolluk ve şantiye servis
hizmetlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 2 adet minibüsün 2 aylık süre
ile kiralanması işinin 1 068 000 000 TL. muhammen bedeli üzerinden en yüksek
tenzilatta bulunan Ahmet Barut’a % 4
(Yüzdedört) tenzilatla (1 068 000 000
TL.–42 720 000 TL.)= 1 025 280 000 TL.
(Birmilyaryirmibeşmilyonikiyüzseksenbin) bedelle 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 45 inci maddesi gereğince
ihalesine, diğer hususların şartname hükümleri gereğince yerine getirilmesine,
ihale bedelinin Özel İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 23.511 Ulaştırma
Sektörü Köy Yolları Makine Teçhizat Alımları ve Giderleri bölüm maddesinden hak
sahibine ödenmesine, kararın gereği için Özel İdare Müdürlüğüne gönderilmesine
oybirliği ile karar verildi. 22.9.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı (Katılmadı) Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (Katılmadı) UYGUNDUR 25.9.1997 M. Lütfullah Bilgin Vali T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 6.10.1997 Karar No. : 308 Karar Özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü için ihtiyaç
duyulan 1 adet lastik tekerlekli yükleyicinin KDV hariç 28 000 000 000 TL.
muhammen bedeli üzerinden 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 35/a maddesi gereğince
10.11.1997 tarihinde ihalesi. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimiî Encümeni,
gündemin 1 inci maddesinde yeralan, KDV hariç 28 000 000 000 TL.muhammen
bedelli 1 adet lastik tekerlekli yükleyicinin satın alınması amacıyla 2886
Sayılı D.İ.K.’nun 35/A maddesi gereğince ihalesine ilişkin Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğünce hazırlanan ihale dosyasını inceledi. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce
yürütülmekte olan asfalt yapım işlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 1
adet lastik tekerlekli yükleyicinin, İl Daimî Encümeninin 8.9.1997 gün ve 282
no.lu kararı ile KDV hariç 28 000 000 000 TL. muhammen bedeli üzerinden, 2886
Sayılı D.İ.K.’nun 35/a maddesi gereğince 6.10.1997 tarihinde saat 13.30’da
ihale yolu ile satın alınmasına karar verilmişti. Sözkonusu iş makinesinin ihalesine ilişkin hazırlanan
dosyanın incelenmesi neticesinde, Temsa San. ve Tic. A.Ş., Sif Otomotiv A.Ş., Kale Tic.
A.Ş., Kurtson Mat. San. A.Ş., Çukurova Zir. End. ve Tic. A.Ş., Çukurova İth.
İhr. T.A.Ş. ve Metra Akdeniz Dış Tic. A.Ş. firmalarının ihaleye iştirak için
müracaat ettikleri, Valilik makamının 12.9.1997 gün ve 7452 sayılı onayı ile
oluşturulan “Yeterlik Belge Komisyonu”nca yukarıda isimleri yazılı firmalara
yeterlik belgesi verilmediği
görülmüştür. Bu nedenle, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 43 üncü maddesi
gereğince belirtilen iş makinesinin ihalesi yapılamamıştır. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yürütülmekte
olan asfalt yapım işlerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 1 adet lastik
tekerlekli yükleyicinin KDV hariç 28 000 000 000 TL. muhammen bedeli üzerinden,
2886 Sayılı D.İ.K.’nun 35/a maddesi gereğince “Kapalı Teklif Usulü” ile
10.11.1997 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 13.30’da İl Daimî Encümenince
ihale yolu ile satın alınmasına, ihale ile ilgiligerekli işlemlerin Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğünce yerine getirilmesine, ihale ilan giderlerinin Özel
İdare Müdürlüğü 1997 yılı bütçesinin 23.511 Ulaştırma Sektörü Köy Yolları
Makine Teçhizat Alımları ve Giderleri bölüm maddesinden ödenmesine, kararın
gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne oybirliği ile karar verildi.
6.10.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye (İzinli) T.C. Elazığ Valiliği İl Daimî Encümeni Karar Tarihi : 27.10.1997 Karar No. : 345 Karar Özeti : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü hizmetlerinde
kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan 1 adet bilgisayarın, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun
51/c maddesi gereğince satın alınması. Vali Yardımcısı Abdulkadir Topçu Başkanlığında aşağıda
isim ve imzaları bulunan üyelerin iştiraki ile toplanan İl Daimî Encümeni
gündemin 3 üncü maddesinde yer alan Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün 23.10.1997
gün ve 8683 sayılı teklif yazısını görüştü. Yapılan Görüşmede : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü hizmet
alanında yer alan köy yolu, içmesuyu, sulama, kanalizasyon, camii v.b.
hizmetlerin yürütülmesi ve harcamaların sağlıklı bir şekilde takip edilmesi ve
envanterlerin muhafaza edilebilmesi için Etüd Proje Şube Müdürlüğüne 1 adet 200
mhz. 16 Rcm. CD’li 15 monitör ve püskürtmeli renkli yazıcılı bilgisayara
ihtiyaç duyulduğu, sözkonusu bilgisayarın satın alınmasının uygun olacağı Köy
Hizmetleri İl Müdürlüğünün teklif yazılarından anlaşılmıştır. Karar : Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü hizmetlerinde
kullanılmak üzereihtiyaç duyulan 1 adet 200 mhz. 16 Rcm. CD’li 15 monitör ve
püskürtmeli renkli yazıcılı bilgisayarın, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce
oluşturulacak Pazarlık Komisyonu marifetiyle, 2886 Sayılı D.İ.K.’nun 51/c
maddesi gereğince satın alınmasına, tahakkuk bedelinin Özel İdare Müdürlüğü 1997
yılı bütçesinin 13.131 Genel Yönetim Döşeme Demirbaş Giderleri bölüm
maddesinden ödenmesine, kararın gereği için Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü ile
Özel İdare Müdürlüğüne gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 27.10.1997 Abdulkadir
Topçu Zülfü Çimen Tevfik Demirbağ Vali Yardımcısı Üye Üye İl Daimî Enc. Başkanı Mücaittin
Coşkun Nurettin Akgül M. Dursun Elmacı Üye Üye Üye 8. – Yozgat
Milletvekili Kâzım Arslan’ın, Yozgat Telekom Müdürlüğü yatırım ödeneğine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/3650) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Necdet
Menzir tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını talep etmekteyim. Gereğini saygılarımla arz ederim. 17.10.1997 Dr. Kâzım Arslan Yozgat 1. Yozgat Telekom Müdürlüğüne ait, daha önceki
dönemde ayrılan, 20 milyar global yatırım ödeneğinin akibeti ne olmuştur? 2. Bu ödeneğin başka illere aktarılması söz konusu
mudur? 3. Başka illere aktarılmamışsa, Yozgat’a tekrar ne
zaman gönderilecektir? 4. Şu ana kadar geri gönderilmediğine göre, bu
ödeneğin gönderilmesinden vaz mı geçilmiştir? T.C. Ulaştırma Bakanlığı 17.11.1997 Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/1689-21365 Konu : Yozgat Milletvekili Sayın Kâzım Arslan’ın yazılı
soru önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : 27.10.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/9110
sayılı yazınız. Yozgat Milletvekili Sayın Kâzım Arslan’ın 7/3650-8941
sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Necdet Menzir Ulaştırma Bakanı Yozgat Milletvekili Sayın Kâzım Arslan’ın 7/3650-8941 Sayılı Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı Sorular : 1. Yozgat Telekom Müdürlüğüne ait, daha önceki
dönemde ayrılan, 20 milyar global yatırım ödeneğinin akibeti ne olmuştur? 2. Bu ödeneğin başka illere aktarılması söz konusu
mudur? 3. Başka illere aktarılmamışsa, Yozgat’a tekrar ne
zaman gönderilecektir? 4. Şu ana kadar geri gönderilmediğine göre, bu
ödeneğin gönderilmesinden vaz mı geçilmiştir? Cevaplar : Türk Telekom Yozgat Başmüdürlüğü hizmet hudutlarında
yürütülecek olan şebeke tesis çalışmalarında kullanılmak üzere 124 300 000 000
TL. ödenek tahsisi yapılmış olup, Türk Telekom yatırımlarının verimli bir
şekilde yürütülmesini teminen yapılan değerlendirme sonucunda, tahsis olunan
ödeneklerini istenilen seviyede kullanamayan ünitelerden ödenek ihtiyacı olan
ünitelere revize programda değerlendirilmek üzere ödenek aktarımı yapılmıştır.
Bu kapsamda Yozgat ile birlikte 36 ilimizden ödenek tenkis edilmiş olup, revize
yatırım yetkileri çerçevesinde Yozgat İline ihtiyaç olması halinde ilave ödenek
tahsisi yapılacaktır. 9. – Kayseri
Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, THY’nın Kayseri-İstanbul seferlerine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/3652) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdakisorularımın Ulaştırma Bakanı tarafından yazılı
olarak cevaplandırılması için delaletinizi saygılarımla arz ederim. Dr. Memduh Büyükkılıç Kayseri 1. THY Kayseri-İstanbul, İstanbul-Kayseri
seferlerinin tek olması sebebiyle 15 gün sonrasına bile uçak bileti
bulunamamaktadır. Sanayi ve ticaret iş hacmi çok yüksek olan Kayseri’de uçak
seferlerinin artırılması düşünülmekte midir? 2. Artırılmıyorsa sebebi nedir? T.C. Ulaştırma Bakanlığı 17.11.1997 Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı:
B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/1691-21363 Konu :Kayseri Milletvekili Sayın Memduh Büyükkılıç’ın
yazılı soru önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : 27.10.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/9110
sayılı yazınız. Kayseri Milletvekili Sayın Memduh Büyükkılıç’ın
7/3652-8944 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Necdet Menzir Ulaştırma Bakanı Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın 7/3652-8944
Sayılı Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı Sorular : 1. THY Kayseri-İstanbul, İstanbul-Kayseri
seferlerinin tek olması sebebiyle 15 gün sonrasına bile uçak bileti
bulunamamaktadır. Sanayi ve Ticaret iş hacmi çok yüksek olan Kayseri’de uçak
seferlerinin artırılması düşünülmekte midir? 2. Artırılmıyorsa sebebi nedir? Cevap : Bakanlar Kurulunun 22.8.1990 gün ve 90/822 Sayılı
Kararı ile özelleştirmek üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığına
bağlanmış bulunan THY A.O. Genel Müdürlüğünden alınan bilgide; İstanbul-Kayseri tarifeli seferlerinin yaz ve kış
dönemlerine göre değiştiği, yaz dönemlerinde her gün iki sefer, kış döneminde
ise her gün bir sefer uygulandığı, ancak 26.10.1997 tarihlerinde başlayan kış
döneminde her gün yapılan seferlere Cumartesi ve Pazar günleri ikinci
seferlerin ilave edildiği bildirilmiştir. Ayrıca İstanbul-Kayseri hattında mümkün oldukça yolcu
durumuna göre B737 tipi büyük kapasiteliuçakların tahsis edildiği ve gerekirse
yolcu talebi için ilave sefer planlanarak sorunun aşılmağa çalışıldığı
açıklanmıştır. 10. – İzmir
Milletvekili Sabri Ergül’ün, İzmir-Menderes-Özdere yat limanı projesine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/3672) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Sayın Ulaştırma Bakanı tarafından
yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim. Sabri Ergül İzmir 1. İzmir-Menderes İlçesi Özdere Beldesi,
Kuşadası-Seferihisar kıyı kesiminde önemli bir turistik yöredir. Bu yöre turizm alanı ilan edilmiştir. Önemli turizm
potansiyeli bulunan bu yöreye bir çok yabancı turist ve yat gelmektedir. Özdere’nin Kuşadası-Seferihisar kıyı şeridinde yatlar
için yat limanı yapılmaya en uygun yer olduğu, DLH İzmir Bölge Müdürlüğünce
1996 yılında Genel Müdürlüğe de iletilmiş ve 500 yatlık yat limanı projesi de
hazırlanmıştır. İzmir Menderes Özdere yat limanı projesi ve yapımı
konusu hangi aşamadadır? Bu yatırım Bakanlığınız 1998 yılı yatırım programına
alınmış mıdır? Ne yapılması düşünülmüş ve programlanmıştır? T.C. Ulaştırma Bakanlığı 17.11.1997 Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/1692-21362 Konu :İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün yazılı
soru önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : TBMMBaşkanlığının 27.10.1997 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3672-8980/23632 sayılı yazısı İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün 7/3672-8980
sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Necdet Menzir Ulaştırma Bakanı İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün 7/3672-8980 Sayılı Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı Soru : İzmir-Menderes İlçesi Özdere Beldesi,
Kuşadası-Seferihisar kıyı kesiminde önemli bir turistik yöredir. Bu yöre turizm alanı ilan edilmiştir. Önemli turizm
potansiyeli bulunan bu yöreye bir çok yabancı turist ve yat gelmektedir. Özdere’nin Kuşadası-Seferihisar kıyı şeridinde yatlar
için yat limanı yapılmaya en uygun yer olduğu, DLH İzmir Bölge Müdürlüğünce
1996 yılında Genel Müdürlüğe de iletilmiş ve 500 yatlık yat limanı projesi de
hazırlanmıştır. İzmir Menderes Özdere Yat Limanı projesi ve yapımı
konusu hangi aşamadadır. Bu yatırım Bakanlığınız yatırım programına alınmış
mıdır? Ne yapılması düşünülmüş ve programlanmıştır? Cevap: Özdere Yat Limanı Projesi, 1998 yılı taslak yatırım
programında yer almamıştır. Ancak, bu yörede 300 yat kapasiteli
Seferihisar-Ürkmez Yat Limanı projesi Yap-İşlet-Devret modeli ile 22.12.1997
tarihinde ihale edilecektir. 11. – İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Eşber Yağmurdereli’nin, gözaltına alınma
nedenine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı
(7/3691) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Murat
Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Bülent Akarcalı İstanbul Eşber Yağmurdereli hakkında; 1. Eşber Yağmurdereli’nin gözaltına alınmasındaki
gerekçe nedir? 2. Gözaltına alınma emrini kim vermiştir? 3. Bu emirden sizin bilginiz var mıdır? 4. Eşber Yağmurdereli’nin gözaltına alınmasında
hangi acil suç sözkonusudur? 5. Geçen yıl İstanbul’da 300 000’e yakın suç
işlenmiş ve bunların ancak 3-4 000 tanesinin faili bulunmuştur. Eşber
Yağmurdereli’nin gözaltına alınmasındaki titizlik ve kararlılık İstanbul’da
cezasız kalan yüzbinlerce suçun üstüne gidilmesinde gösterilecek midir? T.C. İçişleri Bakanlığı 19.11.1997 Emniyet
Genel Müdürlüğü Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/245716 Konu : Yazılı soru önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : TBMM Başkanlığının 3.10.1997 gün ve
A.01.GNS.0.10.00.02-7/3691-9032/23720 sayılı yazısı. İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından TBMM
Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen
soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır. Mehmet Eşber Yağmurdereli; 1977-1978 yılları arasında
yasadışı THKP/C-Acilciler örgütünün 2 nci derecede sorumlu olduğu, örgüt
içerisinde örgüt militanlarına görev vererek İstanbul, Bursa, Samsun ve Tunceli
illerinde örgütsel hücre faaliyetlerinde bulundurmak, araba çalmak, kuyumcu
dükkanı soymak, örgüte para temin etmek, silah-mermi ve patlayıcı almak, yasak
yayın bulundurmak suçlarını işlemek ve azmettirmek suçlarından dolayı Samsun 2
nci Ağır Ceza Mahkemesinin 8.3.1985 tarih ve 1980/229 Esas, 1985/33 karar
sayılı hükmü ile müebbet hapis cezası verildiği, 16.4.1986 tarihinde Samsun
Cezaevinden Bursa Cezaevine gönderildiği ve 2.8.1991 tarihinde 3713 sayılı yasa
gereğince şartlı tahliye edildiği ve 2014 yılına kadar bihakkın tahliyesine
karar verildiği, İnsan Hakları Derneği tarafından Samsun ilinde organize
edilen mitingde yaptığı konuşması nedeniyle, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi
tarafından (1) yıl (8) ay hapis cezası verildiği anlaşılmıştır. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığının 1995/3473 sayılı yakalama müzekkeresiyle arandığı, Samsun 2 nci Ağır Ceza Mahkemesinin 8.9.1991-5.3.2014
sayılı kararı ile (23) yıl hapis cezasına hükümlü olduğu ve aynı mahkemenin
11.7.1997 tarih ve 1997/94sayılı yakalamamüzekkeresine istinaden, Kadıköy
Cumhuriyet Başsavcılığının 1997/7-616 sayılı yakalama müzekkeresi ile
yakalanması istenilmiştir. Adı geçen şahıs, yukarıdaki mahkûmiyetleri nedeniyle
28.9.1997 gününden itibaren ülke genelinde aranmasına başlanılmış olup,
19.10.1997 günü saat 23.45 sıralarında Fatih Altaylı’nın yönettiği Kanal D
Televizyonunda “Teke Tek” programında canlı yayın programında görülmüş, program
bitiminde yakalanarak, 20.10.1997 günü saat 10.00 sıralarında Kadıköy
Cumhuriyet Başsavcılığına sevkedilmiş, savcılıkça evrakları tekamül
ettirilinceye kadar Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı nezaret süresini bir gün
uzatarak, şahıs 21.10.1997 günü evrakları ile birlikte Savcılığa sevk edilmiş,
tutuklanarak Ümraniye Ceza ve Tutukevine teslim edilmiştir. Polis yargı mercilerince verilen kararları yerine
getirmiş, yapılan bu işlem hakkında da ilgili mercilere ve Bakanlığımabilgi vermiştir. 1996 yılında İstanbul ilinde önergede iddia edildiği
gibi 300 000 olayın meydana gelmediği, 113 778 asayiş olayının meydana geldiği
anlaşılmıştır. Bilgilerinize arz ederim. Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı 12.
– Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Tariş mağazalarına ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yazılı cevabı (7/3769) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel
tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla. İsmail Köse Erzurum Soru : Malumları olduğu üzere, gümrüklerde el konulan
çeşitli ürünler Maliye Bakanlığına bağlı olarak örgütlenmiş bulunan TASİŞ
mağazalarında satışasunulmaktadır. Yurdumuzun bazı yerlerinde hizmet veren bu
mağazalar ürünlerin tüketiciye kontrollü ve emin bir şekilde sunulmasını
sağlamaktadır. Bu mağazaların kapatılması veya sadece Ankara’daki mağazanın
hizmete devam etmesi, hem tüketici aleyhine olacak, hem de büyük bir rantın
devletçe yeterince kontrol edilememesigibi bir kuşkuyu gündeme getirecektir. Bahse konu mağazaların kapatılması söz konusu mudur? Bölge mağazalarının kapatılıp, sadece Esenboğa’da bir
mağaza açılacağı iddiaları doğru mudur? T.C. Maliye Bakanlığı 18.11.1997 Tasfiye
İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü Sayı : B.07.0.TAS.0.07.28/4289 Konu : Soru önergesi hk. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine İlgi : Başkanlıklarının 12 Kasım 1997 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3769-9234/024079 sayılı yazıları ve eki Erzurum
Milletvekili Sn. İsmail Köse’nin yazılı soru önergesi. Bilindiği üzere, çeşitli kanunlara göre tasfiyesi
öngörülen eşyanın satış ve tasfiyesi amacıyla gerekli yerlerde ve sayıda Döner
Sermaye İşletmeleri kurmak ve işletmek görevi 3007 sayılı Kanunla Bakanlığımıza
(Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü) verilmiştir. Bu görevin yerine getirilmesi amacıyla halen 15 İşletme
Müdürlüğü kurulmuş bulunmaktadır. Bunlardan bazılarında perakende mağazacılık
işletmeciliği yapılmaktadır. Bulundukları bölgelerde yeterli miktarda
tasfiyelik eşya bulunmayan işletme ve mağazalara başka bölgelerden tasfiyelik
eşya gönderilmesine rağmen bazı işletmeler zarar etmekte ve diğer işletmelerden
kaynak transferi yapılmaktadır. Bu
nedenle, kuruluş yeri itibariyle bölgesinde yeterli tasfiyelik eşya temin
edilemeyen işletme ve mağazaların kapatılması düşünülmektedir. İşletme Müdürlüklerimiz verimlilik ve kârlılık
esaslarına göre, ihtiyaç duyulan hizmetlerin gereklerine uygun hiyerarşik
yapıda ve seviyede yeniden yapılandırılacaktır. Bu yapılanmadan amacımız,
tasfiye hizmetlerinin etkin, yaygın, verimli ve hızlı yürütülmesini sağlamanın
yanında, tasfiyelik hale gelen eşyanın da ekonomik açıdan en yüksek
değereulaşacağı yerde halka sunulmasını sağlamaktır. Bilgilerine arz ederim. Zekeriya Temizel Maliye Bakanı Nakit İhtiyacı Olan Tasfiye İşletme Müdürlüklerine 1997 Yılında
Borç Olarak Aktarılan Tutarları
Gösterir Liste Ait Olduğu Yıl Aktarma
Yapılan İşletme Md. Aktarmayı Yapan
İşletme Md. Aktarılan Tutar 1997 Erzurum İşletme Md. Erenköy İşletme Md. 12 000
000 000 GENEL TOPLAM 12
200 000 000 1997 İzmir İşletme Md. İstanbul İşletme Md. 7 000 000
000 1997 İzmir İşletme Md. Erenköy İşletme Md. 17 000 000
000 GENEL TOPLAM 24
000 000 000 1997 Manisa İşletme Md. İstanbul İşletme Md. 4 300
000 000 1997 Manisa İşletme Md. Erenköy İşletme Md. 4 100
000 000 GENEL TOPLAM 8
400 000 000 1997 Afyon İşletme Md. Erenköy İşletme Md. 7 500 000
000 GENEL TOPLAM 7
500 000 000 1997 Ordu İşletme Md. Erenköy İşletme Md. 500 000 000 1997 Ordu İşletme Md. İstanbul İşletme Md. 11 380 000
000 GENEL TOPLAM 11
880 000 000 1997 Yenişehir İşletme Md. İstanbul İşletme Md. 7 850
000 000 1997 Yenişehir İşletme Md. Erenköy İşletme Md. 8 000
000 000 GENEL TOPLAM 15
850 000 000 1997 Antalya İşletme Md. İstanbul İşletme Md. 2 000
000 000 GENEL TOPLAM 2
000 000 000 1997 Adana İşletme Md. İstanbul İşletme Md. 13 000 000
000 GENEL TOPLAM 13
000 000 000 G
E N E L T O P L A M 94 830 000 000 15.11.1997
tarihi itibariyle düzenlenmiştir. BİRLEŞİM
16’NIN SONU |
|