Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 35 YASAMA YILI : 3

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

11 inci Birleşim

6. 11. 1997 Perşembe

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – İstanbul Milletvekili A. Ziya Aktaş’ın, Türk alfabe devrimi ve bilgi çağına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın cevabı

2. — Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in, hükümetin uyguladığı ekonomik politikalar sonucu çiftçilerimizin içerisine düştüğü sıkıntılara ilişkin gündemdışı konuşması

3. — Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, Radyo Televizyon Üst Kurulunun almış olduğu karar gereğince Samsun İlinde yayın yapmakta olan yerel televizyonlara ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1105)

2. — Avusturya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1106)

3. — Norveç ve Danimarka’ya gidecek olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1107)

4. — İngiltere’ye gidecek olan Devlet Bakanı Işın Çelebi’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Güneş Taner’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1108)

5. — İtalya’ya gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1109)

6. — Adana Milletvekili Uğur Aksöz’ün (10/185, 186) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/257)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. — Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 20 arkadaşının, ülkemizdeki ilaç imalatı ve tüketimi ile denetimi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209)

2. —Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 23 arkadaşının, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri ile bağlı şirketlerin bazı basın kuruluşlarına kaynak aktardığı iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/210)

3. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 20 arkadaşının, anlaşmalara göre Suriye ile sınırımızın bugünkü durumunun tespit edilmesi ve Suriye’de arazisi bulunan vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulunması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/211)

IV. — SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. — (10/18, 27, 30, 68, 113, 170), (10/185, 186) ve (10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonlarına üye seçimi

V. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. — Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335)

2. — Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

3. — Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/218) (S. Sayısı : 164)

4. — 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168)

5. — Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/474, 1/484) (S. Sayısı : 182)

6. —Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Emlak Bankası tarafından kamu kuruluşlarına tahsis edilen arabalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Burhan Kara’nın yazılı cevabı (7/3460)

VII. — KİT KOMİSYONU RAPORU

1. — Kamu İktisadî Teşebbüslerinin denetimine ait 1993 ve 1994 yılları komisyon raporu

I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün, Millî Güvenlik Siyaset Belgesi konusunda Başbakan A. Mesut Yılmaz’ın bir gazetede yayımlanan demecine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu cevap verdi.

Kayseri Milletvekili Abdullah Gül, Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle açıklamada bulundu.

Ankara Milletvekili Gökhan Çapoğlu’nun, elektrik enerjisi sıkıntısına ve bazı termik santralların özelleştirilmesine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer,

Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, toplumsal uzlaşmaya ve bazı üniversitelerdeki başörtüsü yasağından kaynaklanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşmasına da, Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu,

Cevap verdiler.

Siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemi tamamlanan TBMM Başkanlık Divanı Üyelikleri için yapılan seçim sonucunda :

Kâtip Üyeliklere;

Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen,

Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar,

Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu,

İstanbul Milletvekili Mustafa Baş,

Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Dökülmez,

Kastamonu Milletvekili Haluk Yıldız,

Konya Milletvekili Ali Günaydın,

Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz,

İdare Amirliklerine;

Amasya Milletvekili Aslan Ali Hatipoğlu,

Balıkesir Milletvekili İsmet Önder Kırlı,

İzmir Milletvekili Hakan Tartan,

Mardin Milletvekili Mahmut Duyan,

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş,

Seçildiler.

Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin incelenerek uygulanacak yeni strateji ve politikaların tespit edilmesi amacıyla kurulan (10/21) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine de gruplarınca aday gösterilen milletvekilleri seçildiler.

Başkanlıkça, (10/21) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.

Komisyonlara üye seçimini yapmak ve kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek üzere, 6 Kasım 1997 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 16.05’te son verildi.

Yasin Hatiboğlu Başkanvekili

Mustafa Baş Ünal Yaşar İstanbul Gaziantep Geçici Kâtip Üye Geçici Kâtip Üye

 

 

II. — GELEN KÂĞITLAR No. : 23

6.11.1997 PERŞEMBE

Tasarılar

1. — Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/677) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1997)

2. —Türkiye Cumhuriyeti İle İsveç Krallığı Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/678) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1997)

3. —Türkiye Cumhuriyeti İle Tacikistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/679) (Adalet ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1997)

Teklifler

1. — Niğde Milletvekili Akın Gönen’in; Noterlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/933) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1997)

2. — İzmir Milletvekili Metin Öney’in; Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/934) (Plan ve Bütçe ve Adalet komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1997)

Rapor

1. — Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasının Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve 20 Arkadaşının, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay ve 16 Arkadaşının, Burdur Milletvekili Kâzım Üstünel’in, İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın ve Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/664, 2/206, 2/422, 2/670, 2/810, 2/869) (S. Sayısı : 389) (Dağıtma tarihi : 6.11.1997) (GÜNDEME)

2. — Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunun, kamu iktisadî teşebbüslerinin 1993 ve 1994 yıllarına ve bazı kuruluşların geçmiş yıllara ait bilanço ve netice hesapları ile faaliyet raporlarından denetimleri tamamlananlara dair raporu (Sayı : 1-137) (Dağıtma tarihi : 6.11.1997) (Rapor, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6.11.1997 tarihli 11 inci Birleşim Tutanak Dergisine eklenmiştir.)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. — Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 20 arkadaşının, ülkemizdeki ilaç imalatı ve tüketimi ile denetimi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.11.1997)

2. —Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 23 arkadaşının, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri ile bağlı şirketlerin bazı basın kuruluşlarına kaynak aktardığı iddialarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/210) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.11.1997)

3. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 20 arkadaşının, anlaşmalara göre Suriye ile sınırımızın bugünkü durumunun tespit edilmesi ve Suriye’de arazisi bulunan vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulunması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/211) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.11.1997)

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

6 Kasım 1997 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Mehmet KORKMAZ (Kütahya), Ünal YAŞAR (Gaziantep)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 11 inci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmak için yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – İstanbul Milletvekili A. Ziya Aktaş’ın, Türk alfabe devrimi ve bilgi çağına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın cevabı

BAŞKAN – Birinci gündemdışı söz, Türk alfabe devrimi ve bilgi çağı konusunda, DSP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Sayın Ziya Aktaş'a verilmiştir.

Buyurun Sayın Aktaş. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika; ama, biraz eksüre verebiliriz.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk alfabe devrimi ve bilgi çağı konusunda görüşlerimi açıklamak üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum.

Yüce Meclisi, basın görevlilerini ve bizi izleyen halkımızı içten sevgi ve saygılarla selamlıyorum.

Arkadaşlar, bildiğiniz gibi, 1 Kasım günü, Atatürk devrimlerinden biri ve bence, belki de en önemlisi olan ve 1 Kasım 1928 günü kabul edilen 1353 sayılı "Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun" adlı Yasanın yıldönümü idi. Büyük Atatürk'ün dehasının, uzak görüşlülüğünün bir ürünü olan bu devrim, kanımca, günümüz Türkiyesinin ekonomik ve sosyal alanlarda gelişebilmesinin ve çağdaş uygarlığı temsil eden Batılı toplumlara yaklaşabilmesinin en önemli aracı olmuştur.

Son zamanlarda sıkça sözünü ettiğimiz ve çağdaş uygarlıkla eşanlamlı olarak kullandığımız terimler de "bilgi çağı" ve "bilgi toplumu" terimleridir.

Toplumlar, artık, gelişmişlik düzeylerini, bilgi toplumu olma yönünde sağladıkları başarıyla ifade edebilmektedirler; hatta, ülkelerin bilgi toplumu düzeylerini gösteren katsayılar dahi hesaplanabilmektedir. Böyle bir katsayının hesaplanmasında, her bir ülkenin sadece bilgisayar altyapısı değil, aynı zamanda, sosyal altyapısı ve -özellikle, tekrar altını çizmek istiyorum- bilgi altyapısı da ele alınmaktadır. Sosyal altyapıda, okullaşma, gazete okurluğu, basın özgürlüğü ve demokratik özgürlükler; bilgi altyapısında, telefon, radyo, televizyon, faks ve uydu kanallarının sayıları gibi veriler göz önünde tutulmakta; bilgisayar altyapısında ise, internet, yazılım ve donanım olanakları, kamuda ve özel sektördeki bilgisayarlaşma, evde ve okullarda kişisel bilgisayar sayıları ve yerel bilgisayar ağlarının yaygınlığı gibi değerler kullanılmaktadır.

Arkadaşlar, böylece, kimi politikacılarımızın zaman zaman dile getirdiklerinin aksine, okullarımıza sadece bilgisayar koymak, Türkiye'nin bilgi toplumu olmasına yetmemekte, onunla beraber başka şeylerin de beraberce sağlanması ve öğretilmesi gerekmektedir.

Geleceğin bilgi toplumu Türkiyesi için önşartlardan birisi de, ülkedeki veri tabanlarının ve bilgisayar ağlarının uyum içinde ve daha etkili ve yaygın kullanımı için Türk alfabesinin "bit" veya "ikili sayı" sistemi dediğimiz karşılıklarının belli bir standarda göre kullanımıdır.

Ülkemizin de içinde bulunduğu küreselleşme sürecinde, bilgi, sadece üretildiği bir kurumun veya ülkenin içinde kalmamakta, ülke dışına da aktarılarak orada toplanmakta, değerlendirilmekte, depolanmakta veya hızla tekrar yayılmaktadır. Böylesi dinamik bir ortamda, alfabe, büyük bir önem kazanmaktadır.

Değerli bazı öğretim üyesi arkadaşlarımızın bireysel ve özverili çabalarıyla, Türk alfabesi, Batı Avrupa ülkelerinin alfabelerinin de yer aldığı "Latin-5" veya Uluslararası Standart Örgütü "ISO" dediğimiz örgütün 8859 sayılı standardında "tablo-9" olarak bilinen kod tablosunda yer almıştır; bu, çok önemlidir; zira, bu yapılmadığı ve Türkiye, kod tablosunu, dünyanın bilgi toplumuna uydurmadığı, onunla bütünleştirmediği takdirde, hızla küreselleşen dünyadaki kuruluşların Türk kuruluşlarından elde ettiği veya edeceği veriler veya bilgiler büyük kayıplara uğrayacaktır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aktaş, eksüre veriyorum, lütfen toparlayın.

A. ZİYA AKTAŞ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Kaldı ki, bilgi teknolojisiyle ilgili uyum sorunları hemen her kurumu, hatta bireyi yakından etkilemektedir. Öyle ki, turizme, maliyeye, bankacılığa, sağlığa, eğitime, basın ve yayına kadar çeşitli alanlardaki kuruluşlar veri uyumu bakımından birbirleriyle doğrudan ilintili hale gelmektedirler; ama, gelin görün ki, ülkemizdeki bütün bu ilgili kurum ve kuruluşlar, uyum ve standart sorunlarını, ne yazık ki, hâlâ, birbirlerinden kopuk olarak ve tümüyle kendi başlarına çözmeye çalışmaktadırlar.

Üniversitelerdeki bazı değerli araştırmacılarımızın da zaman zaman dile getirdikleri gibi, Türkçe, dünyanın önde gelen 10 dili arasındadır. Türkiye Cumhuriyeti, Dünya Bankası 1997 yılı verilerine göre, toplam 209 ülke arasında nüfus büyüklüğü bakımından 16 ncı sıradadır. Yine, Türkiye Cumhuriyeti, Dünya Bankası 1997 yılı verilerine göre, toplam ulusal gelir bakımından 23 üncü sırada, satınalma gücü paritesi dediğimiz ölçüye göre, kişi başına ulusal gelir bakımından da 50 nci sıradadır.

Kısacası, Türkiye, birçok parametreye göre, dünyada ilk 20 arasında olan ve insangücü, bilgi ve bilim birikimi, sanayi ve teknolojisiyle, dünyada gerçekten büyük sayılabilecek bir ülkedir. Bu ülkenin, büyüklüğüne layık bir yönetimi de hak ettiğine inanıyoruz.

Böylesi bir yönetimin temel koşullarından biri; bilgi ve bilgi teknolojisi konularında kamu ve özel kesimin görüş ve katkılarından yararlanarak ülke yararına strateji oluşturacak ve bu stratejiye uygun uygulamalar yapacak bir düzenin kurulmasıdır. Bunun da, çeşitli reform çalışmalarını gündemde tutan Anasol–D Hükümetinin "bilgi reformu" adıyla yapacağı bir atılımla ve bu reformu planlayıp gerçekleştirecek bilgi ve teknoloji bakanlığıyla yapılabileceği kanısındayım. Bu yapılıncaya kadar, az önce sözünü ettiğim kod tablosunun kullanımının, özellikle internette ve bu arada, özellikle ISO'nun bilgi teknolojisi çalışmalarına konu uzmanı kişilerimizin katılması ve çalışmaları izleyebilmesi için gereken parasal kaynakların sağlanmasının çok büyük bir önem ve değer taşıdığını belirtir, saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aktaş.

Gündemdışı konuşmaya Sayın Millî Eğitim Bakanımız cevap vereceklerdir; buyurun Sayın Bakan. (DSP sıralarından alkışlar)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken, Prof. Dr. Sayın Ziya Aktaş'a gündeme getirdiği konuyla ilgili olarak teşekkürlerimi sunmak isterim.

Gerçekten de, ülkemizde, Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunun kabulünün üzerinden 69 yıl geçmiştir. Bu geçen süre zarfında, ülkemiz, bir yandan, her bir alanda çağdaşlaşmasını geliştirirken, cumhuriyetin başlangıcında son derece sınırlı okuryazar sayımız da -bugün, 6 yaş üzeri nüfus bazında incelendiğinde- yüzde 85'in üzerindeki bir konumuna erişmiştir; bu da, kabul edilen Türk alfabesinin uygulanması ve cumhuriyet hükümetlerinin, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana eğitime verdiği önemli ağırlığın sonucudur.

Tabiatıyla, ülkemizdeki süratli nüfus artışı eğitime yapmamız gereken yatırımları da beraberinde getirmektedir. Unutmamak gerekir ki, bugün Türkiye'de her yıl okula başlayan öğrencilerimizin sayısı yaklaşık 1,3 milyon civarındadır. Bu sayının sağlıklı bir şekilde yorumlanabilmesi için bir karşılaştırma yapmak isterim: Bugün, İngiltere'de, Almanya'da ve Fransa'da, bu üç ülkenin toplamında ilköğretime başlayan öğrenci sayısı Türkiye'den azdır; dolayısıyla, Avrupa'nın üç büyük devletinin okuluna başlayan öğrenciden fazla öğrenci her yıl ülkemizde okula başlamaktadır.

Bunun yanında, diğer bir istatistikî bilgiyi daha sizlerle paylaşmak isterim; o da, ilköğretimin birinci sınıfından üniversitenin son sınıfına kadar devam eden öğrencilerimizin sayısı 15 milyon civarındadır. Bu sayı da, orta boyutta bir Avrupa devletinin nüfusundan fazladır; yani, bu sayı, birbuçuk Yunanistan, ikibuçuk Danimarka demektir. Tabiatıyla, bu boyuttaki gençlerimizi ve çocuklarımızı eğitmek de hepimizin -siyasî parti farkı gözetmeksizin- öncelik vermesi gereken bir alandır.

Sayın Aktaş'ın, yine, bilgi toplumu üzerinde söylediklerine de gönülden katılmamak mümkün değildir. Çünkü, bizler -bizim kuşak- eğitimlerimizi aldığımızda dünyada eğitim teknolojisi ve bilgi teknolojisi aşağı yukarı birbirine yakındı; ancak, teknolojideki süratli gelişme, içinde bulunduğumuz asrı, bilgi çağının kapısını açan ve 21 inci Yüzyılda da bilginin üretiminde ve kullanımında zaman kavramının zorlandığı bir çağ olarak karşımıza çıkaracaktır. Bu da, ister istemez, eğitimde çağdaş teknolojilerin kullanılmasında yeni gözle bakış, dünya ülkelerinin izlediği teknolojileri bizim de izlememiz gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.

Bu anlayışla, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak birlikte çıkardığımız 8 yıllık ilköğretimin kesintisiz olarak zorunlu uygulanması yasasının görüşmeleri sırasında da sizlerle paylaştığımız üzere, bilgisayar destekli eğitim, eudiovizyal teknolojilerin eğitimde kullanılması uygulamalarına 2000 yılına değin yaygın bir şekilde geçilecektir. Esasen, şu anda...

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Siz, bu halinizle 2010 yılına kadar da bunu yapamazsınız; uyutmayın milleti!..

BAŞKAN – Müdahale etmeyin arkadaşlar....

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Hangi bilgisayardan bahsediyorsunuz; sınıf yok sınıf!..

BAŞKAN – Efendim, para verirseniz olur; para verilirse olur...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (İstanbul) – Şu anda, eğitimimizin perişanlığını görmüyor musunuz?!..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Beyefendi, size şu kadarını söyleyeyim ki, bu yıl 6 ncı sınıfa başlayan öğrencilerimizin sayısı geçen yıla nazaran 150 bin fazladır; bu da, 8 yıl yasasına vatandaşlarımızın gönülden inanarak, destekleyerek, zorunlu olmamasına rağmen, çocuklarını okula göndermesinin bir göstergesidir. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

MUKADDER BAŞEĞMEZ (İstanbul) – Başlamayanlar ne olacak?

BAŞKAN – Arkadaşlar, müdahale etmeyelim...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Başlamayanlar da kademe kademe okullarına gidecekler.

BAŞKAN – Arkadaşlar, müdahale etmeyelim...

Ömer Bey, biraz rahat otursanız... Fazla heyecanlanmayın.

MİLLî EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Diğer taraftan, üzerinde durmak istediğim bir olgu; Türk alfabesinin kullanılması, aynı zamanda ülkemizin...

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Binlerce okulda tek sınıf var Sayın Bakan; sen hangi bilgisayardan bahsediyorsun?

MİLLî EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Beyefendi, biz, bilgisayarları 2000 yılına kadar tüm okullarımıza yerleştireceğiz.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – 3000 yılına kadar da yapamazsınız.

BAŞKAN – Efendim, lütfen müdahale etmeyelim.

MİLLî EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Beyefendi, Türkiye'nin içinde bulunduğu hale gelmesinde zatıâlinizin katkısı nedir diye onu düşündünüz mü? (DSP sıralarından alkışlar) Zatıâlinizin temsil ettiği zihniyetin Türkiye'yi nereye taşıdığını düşündünüz mü?

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sizin zihniyetinizle bu hale geldi.

BAŞKAN – Sayın Özyılmaz, lütfen müdahale etmeyin...Oturur musunuz yerinize...

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – 1945 zihniyetiyle hareket ediyorsunuz.

BAŞKAN – Ömer Bey, ben size söz vermedim, lütfen oturur musunuz canım... Bir defa söylediniz, yeter artık yani...Allah Allah...

MİLLî EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Türk alfabesinin kabulünden sonra geçen 69 yıl zarfında, dünyadaki gelişmeler Türk alfabesinin dünyada da önemli bir yer edinmesine önemli katkıda bulunmuştur.

Hepinizin de bildiği üzere, Sovyetler imparatorluğunun dağılmasından sonra ortaya çıkan Türk cumhuriyetleri, yaygın bir şekilde, Türk alfabesini ortak alfabe olarak kullanma eğilimine girmiştir. Bu çerçevede, bu ülkelerle eğitim alanında da giderek yaygınlaşan bir işbirliğimiz gelişmiştir. Bu çerçevede, sadece son yılda Azerbaycan'a gönderilen kitap sayımız 425 000'dir. Bunlar Türk dili konusunda, 2 nci, 3 üncü ve 4 üncü sınıf kitaplarıdır. Ayrıca, bu ülkeyle aramızda 10 bin takım da Türkçe–Azerbaycan Sözlüğü değişmiştir. Aynı şekilde, Türkmenistan'a da 3 800 000 kitap gönderilmiştir. Bu da, kullandığımız alfabenin, kardeş cumhuriyetlerle olan ilişkilerimizi geliştirmesine büyük katkısıdır.

Bugün, Türkiye'de çağdaş bilginin kullanılması için, TÜBİTAK, YÖK, üniversiteler ve Millî Eğitim Bakanlığı arasında yoğun bir işbirliği vardır. Elbette, Sayın Aktaş'ın dediği, bilgi çağının gerekleri, eğitime yaptığımız yatırımlarla, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu konuda tefrik edeceğimiz kaynaklarla ve toplumun tüm kesimlerine, bahsettiğim 15 milyon çocuğumuza götüreceğimiz çağdaş eğitim imkânlarıyla, Türkiye 21 inci Yüzyılda bilgi çağında ait olduğu yeri kazanacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

2. — Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in, hükümetin uyguladığı ekonomik politikalar sonucu çiftçilerimizin içerisine düştüğü sıkıntılara ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – İkinci gündemdışı söz, Hükümetin uyguladığı politikalar karşısında Türk çiftçisinin içine düştüğü sıkıntılar konusunda Refah Partisi Adana Milletvekili Sayın Sıtkı Cengil'e verilmiştir.

Buyurun Sayın Cengil. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika efendim.

SITKI CENGİL (Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime başlarken, hepinizi hürmetle selamlıyorum. Ayrıca, Sayın Başkanı yeniden seçildiği için tebrik ediyor, söz hakkı verdiği için de teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, yeni Hükümetin uyguladığı yanlış ekonomik politikalar toplumun bütün kesimlerini perişan ettiği gibi, toplumun bütün kesimlerini büyük sıkıntılar içerisine düşürdüğü gibi, şüphesiz ki, Türk çiftçisini de büyük sıkıntılarla karşı karşıya bırakmıştır. 5 dakikalık sürem zarfında, bu sıkıntıların bir kısmını dile getirmek istiyorum.

Birincisi, bu Hükümetin işbaşına gelir gelmez yaptığı ilk iş, yüzde 50 olan çiftçi kredi faizlerini yüzde 70'e çıkarmak olmuştur. Bu, haksız bir uygulamadır, yanlış bir uygulamadır. Tabiî, bu yanlışlık yapılırken, bir başka yanlışlık daha yapılmış, yeni alınacak kredilere değil, daha önce alınmış olan kredilere de bu artış uygulanmıştır. Bu da, yanlış üzerine yanlış olmuştur.

Hükümet burada kendi kendisiyle çelişmektedir. Hükümetin iddiası nedir; Hükümetin iddiası "biz, enflasyonu yüzde 50'ye düşüreceğiz" olmuştur. Peki, enflasyonu yüzde 50'ye düşürecekseniz çiftçi kredi faizlerini durup dururken niye yüzde 50'den yüzde 70'e çıkarıyorsunuz? Eğer bu savınızda, eğer bu düşüncenizde samimiyseniz -ki, samimi değilsiniz, böyle bir şeyi yapmanız da mümkün değil, mümkün olmayacağı apaçık ortaya çıkmıştır- yüzde 70'lere düşen enflasyon sizin gelmenizle ne olmuştur; yüzde 93'lere, yüzde 95'lere tırmanmıştır ve bu böyle devam ettiği müddetçe de, yüzde 100'leri aşacak. Yani, üç rakamlı bir rekora daha gidiyorsunuz.

Çiftçinin belini büken bir başka yanlış, akaryakıta yapılan zamlardır. Geldiğiniz günden bugüne kadar, üç aylık dönem zarfında, akaryakıta yüzde 60'ların üzerinde zam yaptınız. Bakınız, 68 bin lira olan mazot, bugün 100 bin lirayı geçmiştir; 100 bin lira sınırını...

NECATİ ALBAY (Eskişehir) – 98 bin lira...

SITKI CENGİL (Devamla) – Evet, Ankara'da 98 bin lira; ama, bazı illerimizde de 106 bin lira. Ben, geçen hafta, Anadolu'dan, Doğu Anadolu Bölgesinden geldim, Kars'tan geldim, Ardahan'dan geldim; oradaki çiftçi, mazotu kaç liraya kullandığını sizden çok daha iyi biliyor. 98 bin lira olması da bir marifet değildir. Üç ay içerisinde, 68 bin liradan 98 bin liraya çıkaracaksınız, oradan da laf atacaksınız "efendim 100 bin lira değil, 98 bin lira" diye. Bugün, belki de 100 bin lira sınırını aştı. Demek ki, bu yanlışlardan bir an önce kurtulmak için tek kestirme yol, bu Hükümetten kurtulmaktır.

Tabiî, bir başka husus da, gübre fiyatları, ilaç fiyatları... Bunlar da, hakeza hızlı bir şekilde artmaktadır. Değerli arkadaşlar, bakınız, ekim ayı, çiftçinin ekim yaptığı aydır ve bu ayda, genellikle buğday ekimi yapılmaktadır. Buğday ekimini yapan çiftçimizin de büyük bir bölümü, çiftçi alt tabakasına, alt gelir düzeyine mensup çiftçilerdir. Bunların kullandıkları gübre miktarında, sizin yanlış politikalarınızdan dolayı ne olmuştur; büyük azalma olmuştur. Mazota hakeza zam, gübreye hakeza zam... Bu ne yapmıştır; bu, çiftçinin kullanacağı gübre miktarını da düşürmüştür. Çiftçinin kullandığı girdi fiyatlarının bu kadar yükselmesi, sonuçta neyi getirecek biliyor musunuz; sonuçta şunu getirecek: Ya çiftçi ekim yapmayacak, ekimden vazgeçecek, tarlasını boş bırakacak veyahut da ekim yapan çiftçi, mahsulün masraflarını karşılayamayacak, tarlasını, traktörünü satmak mecburiyetinde bırakılacak ve bu, arkasından da, Türkiye'ye büyük bir felaket, büyük bir yük getirecek. Türk çiftçisinin ekmediğini, Türk çiftçisinin istihsal etmediğini dışarıdan getirmek mecburiyetinde kalacaksınız ve bugün, Türk çiftçisine ödemekten imtina ettiğiniz, Türk çiftçisine kolaylık göstermediğiniz için, kolaylık göstermekten imtina ettiğiniz için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Cengil, süreniz bitti; eksüre veriyorum, lütfen toparlayın.

SITKI CENGİL (Devamla) – Sayın Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

SITKI CENGİL (Devamla) – ...yarın, öbür gün, bunları, ithal etmek mecburiyetinde kalacaksınız; Avrupa çiftçisine ödemek mecburiyetinde kalacaksınız.

Hükümete sesleniyorum, ilgili Bakana sesleniyorum: Türk çiftçisini mi tercih edeceksiniz, Avrupa çiftçisini mi tercih edeceksiniz? Ama, bugüne kadarki politikalarınız, maalesef, Türk çiftçisine sırt çevirdiğiniz şeklindedir. Bu yanlış politikalardan vazgeçiniz.

Bakınız, pancar avansları ödenmedi, gübre sübvansiyonları ödenmedi. Haziran ayından bugüne kadar gübre sübvansiyonu almayan çiftçilerimiz var; ilaç sübvansiyonu almayan çiftçilerimiz var.

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) – Sizden devam ediyor...

SITKI CENGİL (Devamla) – Evet, haziran ayına kadar olanı biz ödedik; siz ödemediniz.

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) – Sizden devam ediyor, sizden...

SITKI CENGİL (Devamla) – Hayır, çiftçi biliyor.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Yalan söylüyorsun...

SITKI CENGİL (Devamla) – Şu anda, bizi izliyor; hepimizi görüyor.

BAŞKAN – Müdahale etmeyelim.

SITKI CENGİL (Devamla) – Hazirandan bu yana ödenmemiş...

Çiftçi, bas bas bağırıyor. Bakınız, çiftçi, haklılığını dile getirebilmek için yürüyüş yapmak istiyor, miting yapmak istiyor. Siz ne yapıyorsunuz; coplatıyorsunuz çiftçiyi, çiftçinin üzerine gidiyorsunuz. Evet, ben, Sayın Tarım Bakanına sesleniyorum. Çevre Bakanımız, Trabzon'a sokulmadığı için Bartolomeos'tan özür diledi. Sizin nazarınızda, Türk çiftçisinin Bartolomeos kadar kıymeti yok mudur ki, bu konuda, Sayın Tarım Bakanımızın hiç sesi çıkmıyor? (RP sıralarından alkışlar)

HASAN GÜLAY (Manisa) – Ne ilgisi var bununla?!.

SITKI CENGİL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu konuda, Sayın Hükümeti, Sayın Bakanı göreve davet ediyorum; ama, bugüne kadarki uygulamaları gösteriyor ki, bu işin altından kalkmaları mümkün değildir. Bu Hükümetin, memlekete, millete, çiftçiye yapacağı büyük bir iyilik var; bu fırsat elindedir, bu fırsatı kaçırmaması lazım. Bu fırsat da şudur: Bu dengeleri daha fazla tahrip etmeden, bir an önce, iş başından gitmesidir.

Hepinize teşekkür ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Cengil.

Gündemdışı konuşmayı cevaplandırmak üzere hükümetten bir talep gelmediğine göre, son gündemdışı konuşmaya geçiyorum.

 

3. — Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, Radyo Televizyon Üst Kurulunun almış olduğu karar gereğince Samsun İlinde yayın yapmakta olan yerel televizyonlara ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Üçüncü gündemdışı söz, seçim bölgesi Samsun İliyle ilgili olarak; Radyo Televizyon Üst Kurulu kararı gereğince, frekans sayısının düşürülmesi ve şu anda yayın yapmakta olan 3 yerel televizyon kanal sayısının 1'e indirilmesi kararıyla ilgili olarak DSP Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel'e verilmiştir.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Gürel, süreniz 5 dakikadır.

AYHAN GÜREL (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Radyo Televizyon Üst Kurulunun, seçim bölgem Samsun İlinde frekans sayısının düşürülmesi ile 1 kanal tahsisine ilişkin kararıyla ilgili Yüce Heyete bilgi sunmak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Seçim bölgem Samsun'da, şu anda 3 tane yerel televizyon kanalı yayın yapmaktadır. "SRT" logosuyla Alfa AŞ, "Klas" logosuyla Çağrı AŞ, "BTV" logosuyla da Başak Kültür Sanat AŞ yerel televizyonları yayın yapmaktalar. Yalnız, Radyo Televizyon Üst Kurulunun almış olduğu karar gereğince -ki bu karar, doğrudan doğruya lisans, ihalelerine ilişkin bir karar olup- anlayamadığımız şekilde frekans sayılarının düşürülmesi ve bu frekans sayılarının düşürülmesi neticesinde, illere yeniden kanal tahsisi cihetine gidilmesini de bir türlü anlamış değiliz.

Şöyle ki:

Radyo Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) almış olduğu karar da -aynen- tahsis edilen kanalların yayın lisanslarının ihalesine ilişkin bir şartname... Şartnameyi incelediğimizde, maalesef, bu şartnamenin içerisinde -şartname elimizde; aldık, inceledik- tahsis edilen kanalların neye dayanılarak tahsis ve tespit edildiğine ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Şöyle ki, RTÜK'ün teknik düzeydeki yetkilileriyle yapmış olduğumuz görüşmelerde, tahsis edilen bu kanalların, frekans kirliliğinden kaynaklandığı şeklinde teknik bir açıklamayla yetinmektedirler. Ne demek frekans kirliliği?.. Madem böyle bir durum söz konusu, bu 3 yerel televizyon kanalının 1'e indirilmesi değil, öncelikle, bu frekans kirliliğini önleyici tedbirlerin alınması gerekir.

Maalesef, Samsun'a 1 kanal tahsis edilirken, Ordu ve Trabzon il merkezlerine 3; bununla birlikte Giresun, Amasya, Çorum hatta Samsun'un Bafra İlçesine 2, Ordu'nun Ünye İlçesine de 2 kanal tahsis edilmiştir.

Böyle bir durumda, içinde bulunduğumuz çağda, bu kanalların artırılması gerekirken, maalesef, bazı nedenlerle -ki, biraz sonra açıklayacağım- yerinde olmayan gerekçeye dayanılarak, kanalllar -yani, bu televizyon kuruluşları- kapatılmaktadır.

Yine, RTÜK'teki teknik düzeyde bir yetkiliyle yapmış olduğum görüşmemde, sorumu, aynen şu şekilde cevaplandırdı: "Bugün, Samsun İlinde frekans sayısının artırılmasına ilişkin herhangi bir engel yoktur; yeter ki, Üst Kurul bu hususta bize talimat versin. "

Buradan, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkan ve 9 üyesine sesleniyorum. Alınan karar yanlıştır. Samsun halkı, bu karar karşısında bütünleşmiştir ve acilen bu kararın değiştirilerek, Samsun'a en az 3 tane yerel düzeyde televizyon yayını yapacak istasyon açılmasını, bu hususta kararın alınmasını beklemektedirler, biz de bunu bekliyoruz.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun, bu frekans sayısının azaltılarak 1 kanal tahsisine ilişkin 29.9.1997 tarihinde Ankara'da lisans ihalesi yapılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gürel, süreniz bitti, size eksüre veriyorum; toparlayın efendim.

AYHAN GÜREL (Devamla) – İhaleyi, şu anda "BTV" logosuyla yayın yapmakta olan televizyon kuruluşumuz kazanmıştır ve 40 milyar lira karşılığında almıştır. Yalnız, bu kuruluşumuz, hukuk kuralları çerçevesinde dinî programlara ağırlık vererek yayın yapmaktadır.

Kesinlikle, Samsun halkını, dayatmacı bir şekilde bir kanala mahkûm edemezsiniz. Bunu, değil Samsun halkının, hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir. Bugün, demokratik, çağdaş, laik, Atatürk devrimlerine bağlı televizyon istasyonlarının kurulmasına gerek vardır ve bunlar anında kurulmalıdır. Bunu, Samsun halkı bekliyor, biz bekliyoruz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu, sadece Samsun'un sorunu değil, ülkenin sorunudur. Maalesef, sadece Karadeniz Bölgesinde iki ilimize -1 Zonguldak, 1 de Samsun İlimize- 1'er kanal verilirken, diğer illerimize, maalesef 2, 3, 4, 5 kanal verilmiştir.

Tekrar buradan sesleniyorum. Zaman geçirmeksizin, RTÜK'ün, bu kararı tekrar gözden geçirmesi ve teknik kurullarına gerekli talimatı vermek suretiyle, Samsun'daki bu olumsuzluğu anında gidererek, Samsun'da üç kanaldan yayın yapacak kuruluşlara imkân vermesi gerekmektedir.

Almış olduğum faksı kısaca okuyorum: "29.9.1997 tarihinde yapılan kanal tahsisi ihalesinde, Samsun'a sadece tek bir kanal tahsis edildiğini büyük bir üzüntüyle öğrendik. Bölgede tüm illere iki üç kanal tahsis edilirken, Karadeniz Bölgesinin en büyük şehri olan, Atatürk'ün İstiklal Savaşını başlattığı Samsunumuza tek bir kanal tahsis edilmesinin doğru olmadığı düşüncesindeyiz.

Bu sebeple, şehrimize daha fazla kanal tahsisinin sağlanmasına tavassutunuzu saygılarımla arz ederim.

Avukat Alpay Sungurtekin ve arkadaşları"

Yine, bir vatandaşımın, çok kısa, aynı meyandaki faksını okumaya gerek duymuyorum. Elimde çok sayıda faks var. Tahmin ediyorum, bu fakslar, aynı şekilde, RTÜK'e de ulaşmıştır; tahmin ediyorum, bunları dikkate alacaklardır ve bu yanlışlığı düzelteceklerdir.

Saygılarımla.

Teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gürel.

Bu gündemdışı konuşmanın cevaplandırılması konusunda da Hükümetten bir talep gelmediğinden, gündemdışı konuşmalar bitmiştir.

Cumhurbaşkanlığının 5 adet tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1105) 31 Ekim 1997

Türkiye Büyük Millet meclisi Başkanlığına

TOROS - 2/97 Tatbikatını izlemek üzere, 4 Kasım 1997 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin'in dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı Mehmet Batallı'nın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Öteki tezkereyi okutuyorum:

2. — Avusturya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1106) 31 Ekim 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 4 Kasım 1997 tarihinde Avusturya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. H. Sami Türk'ün dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Öteki tezkereyi okutuyorum:

3. — Norveç ve Danimarka’ya gidecek olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1107) 31 Ekim 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 5 Kasım 1997 tarihinden itibaren Norveç ve Danimarka'ya gidecek olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Öteki tezkereyi okutuyorum:

4. — İngiltere’ye gidecek olan Devlet Bakanı Işın Çelebi’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Güneş Taner’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1108)

4 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türk-İngiliz İşbirliği Konseyinin düzenlediği toplantıya katılmak üzere, 5 Kasım 1997 tarihinde İngiltere'ye gidecek olan Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Güneş Taner'in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Öteki tezkereyi okutuyorum:

5. — İtalya’ya gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1109) 4 Kasım 1997

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 29 uncu Konferansına katılmak üzere 6 Kasım 1997 tarihinde İtalya'ya gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar'ın dönüşüne kadar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın bakanlar memleketi yurt dışında yönetmeye çalışıyorlar, biraz yurt içinde yönetseler daha iyi olur herhalde.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – O yorumu yapmak senin hakkın değil; sana hiç yakışmaz!

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Ayıp oluyor!

BAŞKAN – Bu tezkereler hep böyle geliyor...

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Küba'ya, Castro'ya giderken iyiydi!

BAŞKAN – Neyse... Ben fikrimi söyledim canım... Herhalde fikrimi söyleme özgürlüğüne sahibim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Şu anda Meclisi yönetiyorsun...

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Ayıp oluyor!

BAŞKAN – Gayet doğru laf söyledim.

Meclis araştırması önergeleri vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. — Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 20 arkadaşının, ülkemizdeki ilaç imalatı ve tüketimi ile denetimi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemiz insanını yakından ilgilendiren ilaç imalatı, fiyatlandırılması, ithalatı, ruhsatlandırılması, tüketimi ve denetimi, bir bütün olarak ilaç politikası, yasal düzenlemelerin, eksik ve hatalı uygulamaların tespiti için, Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1. Kemalettin Göktaş (Trabzon)

2. Veysel Candan (Konya)

3. Bekir Sobacı (Tokat)

4. Turhan Alçelik (Giresun)

5. Ahmet Demircan (Samsun)

6. Musa Uzunkaya (Samsun)

7. Necati Çelik (Kocaeli)

8. Zeki Karabayır (Kars)

9. Nurettin Kaldırımcı (Kayseri)

10. Mustafa Baş (İstanbul)

11. Zülfükâr İzol (Şanlıurfa)

12. Hüsamettin Korkutata (Bingöl)

13. Mehmet Emin Aydın (Siirt)

14. Azmi Ateş (İstanbul)

15. Osman Yumakoğulları (İstanbul)

16. İsmail Coşar (Çankırı)

17. Metin Perli (Kütahya)

18. Şeref Malkoç (Trabzon)

19. Naci Terzi (Erzincan)

20. Nurettin Aktaş (Gaziantep)

21. Mehmet Aykaç (Çorum)

Gerekçe:

Bilindiği gibi, ilacın, insan sağlığı açısından önemi büyüktür. Sosyal güvenlik kuruluşlarının, ilaç giderleri nedeniyle büyük bir ekonomik kriz içinde olduğu ve bunun nedeninin de ilaç fiyatlarının çok yüksek oluşundan kaynaklandığı, yetkililerce zaman zaman ifade edilmektedir.

Örneğin, SSK ve Emekli Sandığının ilaç giderleri, 1994 yılında 12 milyar 850 milyon, 1995 yılında 27 milyar 346 milyon, 1996 yılında 52 milyar 747 milyon TL olmuştur. Görüldüğü gibi, her yıl, ilaç giderleri, yüzde 100'lerin üzerinde bir artış kaydetmektedir.

Tüm ülke insanımızın sağlığını yakından ilgilendiren ilaç hakkında, yıllardır, birtakım iddialar, basın-yayın organlarımızda yer almaktadır. Ülkemizde, ilaç, 20-30 kadar üretici firma ve ithalatçı firmanın faaliyet alanındadır. Bir anlamda, hastalanan insanımızın sağlığı, kaderi, bu ilaç firmalarının elindedir.

Ülkemizde, yabancı firmalar, piyasanın yüzde 45'ini, yerli firmalar yüzde 55'ini kontrol etmekte olup, gelişmiş teknoloji ürünü bazı ilaçlar, aşı ve serumlar hariç, hemen hemen her tür ilaç üretimi mümkün olmaktadır.

Buna göre;

1- İlacın imalat tekniğinin, imalat şartlarının, günümüz şartlarına uygun olup olmadığı,

2- Ruhsatlandırmada adam kayırmaların olduğu, yeterli inceleme yapılmadan ruhsat verildiği, aynı etken maddeli ilaca, aynı firmaya değişik isimler altında ruhsat verildiği, verilen ruhsatlarda bazı firmaların himaye edildiği ve ilacın yeterli deneylerden geçirilmeden ruhsat verildiği ve hatta, dünyada kullanılması sakıncalı ilaçlara bile ruhsat verildiği duyumları alınmaktadır.

3- Piyasaya çıkan ilaçların, piyasaya çıkmadan önce ve piyasaya çıktıktan sonra yeterli bir şekilde kalite kontrolü yapılmadığı söylenmektedir.

4- İlaçların fiyatlandırılmalarında büyük haksız kazanç sağlandığı, firmaların aşırı promosyon dağıtmaları maliyetleri artıracağından sonuçta faturanın halka kesildiği bir gerçektir.

Aynı etken maddeli ilaç, ayrı firmalarca farklı fiyatlardan satılmaktadır. Fiyatlardaki değişikliklerin, kayırmalardan kaynaklandığı iddiaları vardır.

5- İthal ilaçlarda büyük haksız kazancın olduğu ve sağlıklı bir denetimin olmadığı söylenmektedir.

İnsanımızın sağlığını ve ülke ekonomimizi çok yakından ilgilendiren ilaç hakkında, yukarıda kısaca açıklandığı gibi, üretiminden tüketimine, ruhsatlandırılmasında, fiyatlandırılmasında, ithalatında ve denetiminde birtakım iddialar ve söylentiler mevcuttur.

Bu iddiaların araştırılması, eksikliklerin giderilmesi ve yasal düzenlemelerin yapılması bakımından gereklidir. Ayrıca, bu Meclis araştırması, ilaç sanayimiz üzerindeki birtakım spekülasyonların da kaldırılması açısından yararlı olacaktır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler sırasında bu husus karara bağlanacaktır.

İkinci Meclis araştırması önergesini okutuyorum:

2. —Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 23 arkadaşının, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri ile bağlı şirketlerin bazı basın kuruluşlarına kaynak aktardığı iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/210) 30.10.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere RP'li belediyelerin, bu partiye yakın medya kuruluşlarına reklam-tanıtım adı altında trilyonlarca lira tutarında kaynak aktardıkları, şirketler aracılığıyla belediyeleri büyük zararlara soktukları yazılı, sözlü ve görüntülü basında sıkça dile getirilmektedir.

TBMM bu olaya en kısa sürede el koymalı ve bütün boyutlarıyla açıkça görüşülmelidir.

1. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin, cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine düşman, demokratik ve laik cumhuriyeti yıkıp yerine dinî esaslara dayalı bir devlet düzeni kurmak isteyen tarikat ve vakıf şirketleriyle olan ilişkileri kamuoyunda hep tartışma konusu olmuştur. Bu tarikatlara, vakıf ve şirketler aracılığıyla verilen ihale ve işlerle büyük kaynaklar aktardıkları hep dile getirilmektedir.

2. Son günlerde, bu ihalelerle "reklam-tanıtım" gerekçe gösterilerek RP lideri Sayın Necmettin Erbakan'ın "Cihat Televizyonu" ilan ettiği, para vermeleri için işadamları ile belediye başkanlarına tavsiyelerde bulunduğu Kanal 7 başta olmak üzere, bu partiye yakın medya kuruluşlarına belediye ve bağlı şirketlerin kasalarından milyarlarca lira aktarılmıştır. Bu medya kuruluşlarına RP'li belediyelerden her ay düzenli verilen paraların listeleri, televizyon ve gazetelerde yayınlanmıştır.

Oysa, belediye hizmetleri tekeldir, reklam ve tanıtıma ihtiyaçları yoktur.

3. Bu kuşkuları ve karanlık ilişkileri aydınlatmak amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı aracılığıyla ilgili bakanlıkların yanıtlaması dileğiyle verilen soru önergeleri, yanıtlanmamakta; yanıtlananlar da yuvarlak ve anlaşılmaz ifadelerle geçiştirilmektedir. Verilen bilgiler ile ortaya çıkarılan resmî belgeler farklılık arz etmekte; belediye yetkilileri, başta Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere, resmî makamları yanıltmaktadırlar.

4. Sözkonusu bu belediyeler, kamu kaynaklarını kullanan çok büyük ekonomik güç haline gelmiştir. Buna rağmen, bu ekonomik gücü amaçları dışında kullanmakta; fakat, yeterince denetlenemediklerinden, benimsedikleri ideolojiye, kişisel, siyasal çıkarlarına hizmet eden "besleme basın" türettikleri açıkça görülmektedir.

İstanbul ve Ankara Anakent Belediyeleri ile bağlı şirketlerin, medya kuruluşlarına sağladıkları olanakların ortaya çıkarılması, demokratik, laik cumhuriyete yönelik gerici akımların geriletilmesine de katkı koyacak, ekonomik kaynaklarını da önemli ölçüde kurutacaktır.

Bu nedenler göz önünde bulundurularak, Anayasanın 98 inci maddesi ile TBMM İçtüzüğünün 104 üncü maddesi uyarınca, bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1. Yılmaz Ateş (Ankara)

2. Mehmet Sevigen (İstanbul)

3. Atilâ Sav (Hatay)

4. Altan Öymen (İstanbul)

5. Ali Haydar Şahin (Çorum)

6. Ali Dinçer (Ankara)

7. Ali Şahin (Kahramanmaraş)

8. Zeki Çakıroğlu (Muğla)

9. Mahmut Işık (Sıvas)

10. Mustafa Yıldız (Erzincan)

11. Metin Arifağaoğlu (Artvin)

12. Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

13. Algan Hacaloğlu (İstanbul)

14. Fatih Atay (Aydın)

15. Ali Rıza Bodur (İzmir)

16. Ercan Karakaş (İstanbul)

17. Ahmet Küçük (Çanakkale)

18. Nezir Büyükcengiz (Konya)

19. Ayhan Fırat (Malatya)

20. İsmet Atalay (Ardahan)

21. Bekir Kumbul (Antalya)

22. Mustafa Kul (Erzincan)

23. Celal Topkan (Adıyaman)

24. Mehmet Moğultay (İstanbul)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler sırasında bu husus karara bağlanacaktır.

Diğer bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

3. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 20 arkadaşının, anlaşmalara göre Suriye ile sınırımızın bugünkü durumunun tespit edilmesi ve Suriye’de arazisi bulunan vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulunması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/211)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'nin Suriye ile olan sınırı 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Antlaşmasıyla belirlenmiştir. 1939 yılında Hatay'ın Türkiye'ye katılmasıyla bugünkü şeklini alan Suriye sınırımız, yaklaşık 400 kilometre uzunluğuyla en uzun kara sınırımızı oluşturmaktadır.

1921 Ankara Antlaşması gereğince, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalarına karşın Suriye sınırları içerisinde tapulu arazileri olan vatandaşlarımızın da mülkiyet hakları muhafaza edilerek, Suriye sınırları içerisinde bulunan tapulu arazilerin kullanım hakları, söz konusu arazilerin mülkiyet sahibi olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilmiştir.

Bugüne kadar Suriye sınırları içerisinde tapulu arazileri olan vatandaşlarımız, Suriye sınırları içerisindeki arazilerini, genellikle Suriye vatandaşlarına kiraya vererek yıllık olarak düzenli bir gelir temin etmekteydiler. Son iki senedir, Suriye'de arazisi olan vatandaşlarımız bu arazilerinin kira bedellerini almadıkları gibi, söz konusu arazilerini daha önce kiraya verdikleri Suriye vatandaşlarının kullanımına da engel olmamaktadırlar.

Suriye ile ilgili sınırımız son şeklini 1939 yılında almış olmasına karşın, 1921 yılında tespit edilen sınır çizgisi yerine, 1956 yılında, bu çizginin 600 metre Türk tarafından sınır tespiti için tel örgü çekilmiş olup, asıl sınırımızla tel örgünün arasında kalan 600 metre genişliğinde, 400 kilometre uzunluğundaki yaklaşık 240 bin dekar arazi mayınla döşenmiştir.

Suriye sınırımız, genellikle geniş ve düz ovalardan oluşması ve tarıma elverişli olması nedeniyle, Suriye tarafından 600 metrelik mayınla döşenmiş arazi mayınlardan temizlenerek tarımsal amaçla kullanılmaya başlanmıştır. Suriye'nin kuzeybatısındaki dağlık bölgenin dışındaki tarıma elverişli olan bütün sınır boyu mayınlardan temizlenerek, asıl Ankara Antlaşmasındaki sınırı geçerek, 1956 yılında çekilen sınır teline dayanılmıştır. Özellikle Kilis İlimizin Suriye ile olan sınır çizgisinde bu durum açıkça görülmekte olup, tel örgünün hemen arka tarafı Suriye vatandaşları tarafından serbestçe ve açıkça kullanılmaktadır.

Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak İllerimizin Suriye ile olan tüm sınır boylarında aynı durumu tespit etmek mümkündür.

Suriye ile olan sınırımızın 1921 Ankara Antlaşmasındaki durumunun tespit edilmesi, 1956 yılında çekilen sınır telinin hangi noktadan çekildiğinin belirlenmesi, mayınlı bölgenin mayınlardan temizlenip temizlenmediğinin, temizlenmiş ise bu bölgenin Suriyeliler tarafından kullanılıp kullanılmadığının açıklığa kavuşturulması, Suriye ile Türkiye arasındaki sınır ihtilafının nasıl çözümleneceği konusunda yöntem bulunması ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasına karşın, Suriye'de tapulu arazileri olan vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulunması amacıyla, Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca, bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1- Mustafa Kul (Erzincan)

2- Ali Haydar Şahin (Çorum)

3- Atilâ Sav (Hatay)

4- Altan Öymen (İstanbul)

5- Zeki Çakıroğlu (Muğla)

6- Mustafa Yıldız (Erzincan)

7- Yahya Şimşek (Bursa)

8 – Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

9 – Fatih Atay (Aydın)

10 – Ali Rıza Bodur (İzmir)

11 – Ercan Karakaş (İstanbul)

12 – Ahmet Küçük (Çanakkale)

13 – Nihat Matkap (Hatay)

14 – Nezir Büyükcengiz (Konya)

15 – Algan Hacaloğlu (İstanbul)

16 – İsmet Atalay (Ardahan)

17 – Ali Şahin (Kahramanmaraş)

18 – Ayhan Fırat (Malatya)

19 – Celal Topkan (Adıyaman)

20 – Bekir Kumbul (Antalya)

21 – Erol Çevikçe (Adana)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler sırasında bu husus karara bağlanacaktır.

Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

6. — Adana Milletvekili Uğur Aksöz’ün (10/185, 186) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/257) 3 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(10/185,186) sayılı Flash TV'ye yapılan saldırı ve kapatma olaylarıyla ilgili olarak kurulan Araştırma Komisyonu üyeliğinden, ANAP Grup Başkanvekilliğine seçilmem ve bu nedenle işlerimin yoğunlaşması üzerine istifa ediyorum.

Saygıyla arz ederim.

Uğur Aksöz

Adana

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

Gündemin "Seçim" kısmında, komisyonlara üye seçimi yer almaktadır; ancak, siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemleri tamamlanmadığından, ihtisas komisyonlarına üye seçimlerini yapamıyoruz. Komisyonların yeniden teşekkülünü sağlamak için, parti gruplarının bir an önce üyelerini bildirmelerini de rica ediyoruz. Gerçi, İçtüzüğün 20 nci maddesine göre, yeni komisyonlar seçilinceye kadar eski komisyonların görevleri devam ediyor; ama, bu, bir Anayasa ve İçtüzük hükmü gereği olduğuna göre, bu gereği de yerine getirelim.

Üye sayısı 9'dan 13'e çıkarılan ve çalışmakta olan Meclis araştırması komisyonlarına, Refah Partisi ve Anavatan Partisi gruplarınca adaylar bildirilmiştir. Şimdi, bu komisyonlara üye seçimlerini yapacağız.

IV. — SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. — (10/18, 27, 30, 68, 113, 170), (10/185, 186) ve (10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonlarına üye seçimi

BAŞKAN – Ülke kaynakları konusundaki (10/18, 27, 30, 68, 113, 170) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu için; Refah Partisi Grubunca Adana Milletvekili Sıtkı Cengil, Anavatan Partisi Grubunca da Rize Milletvekili Ahmet Kabil aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Flash Televizyonu konusundaki (10/185, 186) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu için; Refah Partisi Grubunca İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu, Anavatan Partisi Grubunca Kayseri Milletvekili İbrahim Yılmaz ve Tekirdağ Milletvekili Enis Sülün aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da boşaltılan yerleşim birimleri konusundaki (10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu için; Refah Partisi Grubunca Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız, Anavatan Partisi Grubunca Balıkesir Milletvekili Hüsnü Sıvalıoğlu aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Bu üç araştırma komisyonu için, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi Gruplarının, adaylarını bir an önce bildirmelerini rica ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

V. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. — Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335)

BAŞKAN – Önce, görüşmeleri yarım kalmış olan, Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısının müzakerelerine başlayacağız; ancak, bu kanun tasarısı, Komisyon Başkanı tarafından geri alınmıştı; Komisyon daha tasarıyı Genel Kurula iade etmediğinden, bunun müzakeresini erteliyoruz.

2. — Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

BAŞKAN – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ilişkin kanun tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3. — Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/218) (S. Sayısı : 164)

BAŞKAN – Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ilişkin kanun tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Burada

Hükümet?.. Yok.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Hükümet hiç yok ki!

BAŞKAN – Efendim, bir bakalım, daha önce Hükümet bulunmuş mu, bulunmamış mı; çünkü, Komisyon olduğuna göre, bu tasarıyı görüşebiliriz.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Hükümet yok.

BAŞKAN – Efendim, bir dakika; var, yok; bakacağız...

TURHAN GÜVEN (İçel)– Zaten yok da_

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Bakan mı arayacağız şimdi?!.

BAŞKAN – Efendim, bakanlar yurt dışında geziyor; ben demedim mi biraz önce.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, yine burada kavga çıkarmaya çalışıyorsunuz.

BAŞKAN – Canım, neyse; arada, biraz, böyle neşelendirelim ortalığı, hep böyle, ciddî konuşmayalım.

Hükümet ilk defa bulunmadığı için, bir defaya mahsus olmak üzere erteliyoruz.

4. — 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168)

BAŞKAN – 625 Sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Yok.

Hükümet ilk defa bulunmadığı için, bir defaya mahsus olmak üzere erteliyoruz.

5. — Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/474, 1/484) (S. Sayısı : 182)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

6. —Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon var mı efendim?

Efendim, Anayasa Komisyonu Başkanı yok mu? Buradaysa, bu teklifi görüşebiliriz; çünkü, bu, anayasa değişikliğiyle ilgili kanun teklifi, bunda Hükümetin bulunmasına gerek yok.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan, Anayasa Komisyonu Başkanı olarak ben buradayım.

BAŞKAN – Sayın Başkan, tabiî, bu anayasa değişikliğiyle ilgili görüşme...

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan, Parlamento hazırsa, ben buradayım, Anayasa Komisyonu Başkanı olarak görevimi yapmaya hazırım; ama, dokunulmazlıklar konusu çok önemli bir konu; Parlamento hazırsa, ne âlâ... Bilemiyorum...

BAŞKAN – Evet...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan, komisyonlar, yeni dönemde henüz oluşmadı. İzin verirseniz, arkadaşlarımız da hazır değil; o nedenle, çalışmalarımızı...

BAŞKAN – Efendim, komisyonların oluşmasına gerek yok. İçtüzüğün 20 nci maddesine göre, yeni komisyonlar seçilinceye kadar, eski komisyonların görevi devam eder. Bu, açık bir hüküm; ama, gruplar... Bana göre, Meclisin açılmasının üzerinden çok zaman geçti; artık, Meclis de, yavaş yavaş çalışmaya başlamalıdır.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Efendim, haftaya bütün bu çalışmaları tamamlarız.

BAŞKAN – Bilemiyorum... Gruplar ne diyorsa, öyle yapalım efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Her zaman çalışmaları lazım değil mi! Hem bağırıyorlar, Anayasanın 83 üncü maddesi mutlaka değişmelidir diye; ondan sonra, komisyonları çalıştırmaz hale getiriyorlar... Bunlar zapta geçsin diye söylüyorum.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Rica ediyorum... Zapta geçer de...

BAŞKAN – Efendim, isterseniz, anayasa değişikliğiyle ilgili bu teklifin tümü üzerindeki müzakerelere başlayalım; zaten, bu, büyük bir çoğunluk aranan bir şey.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Tabiî efendim.

BAŞKAN – Başlayalım efendim.

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Efendim, hazır değillermiş!..

BAŞKAN – Efendim, hazır değillerse, hazır değiliz desinler. Sayın Başkanın dediği gibi, her gün televizyonlara çıkıyorsunuz "bu dokunulmazlıkların sınırlandırılması çıksın" diyorsunuz... Buyurun, çıksın... Hadi bakalım...

Sayın Komisyon Başkanı, buyurun efendim.

Sayın Komisyon Başkanı yerini aldı efendim.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, okunacak metin çok uzun; isterseniz, Divan Üyesi arkadaşımız oturarak okusun. Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Anayasa Komisyonu Raporunu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlığınızca 24.1.1997 tarihinde Komisyonumuza havale edilen Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 291 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi Komisyonumuzun 6.2.1997 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Yasama sorumsuzluğu, milletvekillerine yasama görevlerini gerektiği gibi ifa edebilmelerini sağlamak üzere getirilen muafiyetlerden biridir. Yasama sorumsuzluğunun amacı, milletvekillerinin meclis çalışmaları sırasındaki söz hürriyetlerini korumak ve parlamentoda millet iradesinin tam bir serbestlik içinde teşekkülünü sağlamaktır. Söz hürriyeti oy, söz veya düşüncenin açıklanmasını kapsamaktadır. Yasama sorumsuzluğu milletvekillerine tam bir koruma getirmektedir. Zira cezaî ve hukukî sorumsuzluğu birlikte kapsamakta ve Meclisce ya da başka bir makam tarafından kaldırılabilmesi söz konusu olmamaktadır. Bunun yanısıra sorumsuzluk milletvekilliği sıfatının sona ermesinden sonra da devam etmektedir. Milletvekili kendi isteği ile dahi sorumsuzluktan vazgeçememektedir. Tüm bu özellikler sorumsuzluk müessesesinin kamu yararı düşüncesi ile getirilmesinin bir sonucudur. Milletvekili bu ayrıcalık sayesinde yasama görevini daha iyi yerine getirebilmekte ve bu durumdan sağlanacak kamu yararı; tanınan ayrıcalığın eşitlik ilkesini milletvekilleri lehine ihlal etmesindeki kamu zararından daha büyük olmaktadır.

Milletvekillerine tanınan bir diğer ayrıcalık olan “yasama dokunulmazlığı” ise milletvekilini keyfî veya asılsız ceza kovuşturmalarından ve tutuklamalardan korumaktadır. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, milletvekili sıfatının devamına bağlıdır. Ayrıca belirli hallerde parlamento tarafından kaldırılması mümkündür. Bu nedenle dokunulmazlık nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır. Dokunulmazlığın kaldırılmasını üyenin bizzat istemesi dokunulmazlığın kaldırılması için yeterli olmamaktadır. Bu kural dokunulmazlığın da sorumsuzluk gibi kamu yararı düşüncesiyle getirilen bir müessese olduğunu göstermektedir.

Anayasamızın 83 üncü maddesi “Yasama dokunulmazlığı” kenar başlığını taşımakla birlikte yasama sorumsuzluğunu ve yasama dokunulmazlığını birlikte düzenlemektedir. Anayasanın 83 üncü maddesinin değiştirilmesini öngören 2/676 sayılı Kanun Teklifi partiler arası özel komisyonda, asgarî müştereklerde bir anlaşma ve uzlaşma neticesi hazırlanmış ve yeterli imzaya ulaşınca Meclis Başkanlığına sunulmuştur.

– Teklifte, Anayasanın 83 üncü maddesinin kenar başlığı içeriğine uygun bir şekilde “yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı” olarak değiştirilmekte,

– İçtüzük gereğince verilecek disiplin cezaları hariç olmak üzere yasama sorumsuzluğunun mutlak olduğuna açıklık getirilmekte,

– Ağır hapis veya ölüm cezasını gerektiren suçüstü hali ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma cürümlerinden dolayı bir milletvekilinin Meclisin kararı aranmaksızın sorguya çekilmesi ve yargılanması imkânı getirilmekte dolayısıyla yasama dokunulmazlığının kapsamı daraltılmakta, tutulma ve tutuklanma için ağır hapis veya ölüm cezasını gerektiren cürümlerde suçüstü hali veya Meclis kararı aranmakta,

– Milletvekilleri hakkındaki ceza davaları için yetkili makam olarak “Yargıtay” belirtilmektedir.

Teklifin tümü üzerinde yapılan görüşmelerde şu düşünceler üyelerimizce dile getirilmiştir:

– Mevcut Anayasanın 83 üncü maddesinin kenar başlığı, içeriğini yansıtmamaktadır. Bu nedenle kenar başlığın maddenin içeriğine uygun şekilde “yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı” olarak değiştirilmesi uygun olacaktır.

– Teklifin birinci fıkrasında yasama sorumsuzluğu düzenlenmekte, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden mutlak şekilde sorumsuz olmaları ve tam bir bağımsızlık içinde yasama işlevini sürdürmeleri amaçlanmaktadır. Bu sorumsuzluğun hem cezaî hem de hukukî sorumsuzluğu kapsadığının özellikle altı çizilmelidir. Uygulamada adlî yargının, Anayasada yer almadığı halde hukukî sorumluluğu kabul etmek suretiyle büyük meblağlara ulaşan tazminatlara hükmetmesi nedeniyle, bu konu açıkça belirtilmiştir. Ayrıca yasama sorumsuzluğunun mutlak olduğu noktasında doktrinde de görüş birliği olduğu ifade edilmiştir. Ancak bu sorumsuzluğun Meclis çalışmaları sırasındaki söz ve davranışları nedeniyle milletvekillerine İçtüzük gereğince disiplin cezası verilmesine engel olmayacağı ise, ilk fıkranın ikinci cümlesiyle açıklığa kavuşturulmuştur.

– Teklifin, yasama dokunulmazlığı ile ilgili düzenlemesinde; yasama dokunulmazlığı dışına çıkarılacak suçların tek tek sayılmak suretiyle sınırlandığı ve milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen 76 ncı madde ile 83 üncü madde arasında kısmî paralellik sağlanmasının amaçlandığı ifade edilmiştir. Anayasanın 76 ncı maddesinin ikinci fıkrasında zaten milletvekilliğine seçilme engeli sayılan cürümler arasından özellikle yüz kızartıcı suç niteliği taşıyan cürümlerden dolayı kovuşturma ve yargılama yapılmasının yasama dokunulmazlığı dışına uygun olacağı belirtilmiştir. Bu noktada mevcut metinde yer alan “seçimlerden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır” ibarelerinin teklif metninde yer almamasının mahzurlu olacağı görüşü öne sürülmüştür. Buna cevaben 14 üncü maddede yer alan suçların genel hükümlere tabi olduğu ve vukuu halinde dokunulmazlığın Meclis tarafından kaldırılması gerektiği söylenmiş ve Komisyonumuzda kabul görmüştür.

– Yasama dokunulmazlığının milletvekillerine yasama faaliyetlerini bağımsızlık içinde yerine getirebilmeleri amacıyla öngörülen bir güvence olduğu, meclis dışındaki faaliyetleri nedeniyle milletvekilleri hakkında dava açılabileceği ve icra takibinde bulunulabileceği ifade edilmiştir.

– Teklifte, milletvekilleri ile ilgili suçlarda soruşturma ve yargılamanın Yargıtay’da yürütüleceği teminat olarak öngörülmüştür. Bu konuda Kanunla özel bir düzenlemeye gidilecektir.

– Teklif, kural olarak tutulma ve tutuklamayı öngörmeksizin isnat olunan suç sebebiyle Milletvekilinin yargılanmasını mümkün kılmaktadır. Böylelikle hem yargılama amacı hem milletvekilinin parlamentoya ...

BAŞKAN – Bir dakikanızı rica edeyim...

Değerli milletvekilleri, aslında, ben bu müzakereyi başlatırken şöyle, kafamda... Biliyorsunuz, İçtüzükte bir hüküm var; aslında, her görüşmenin başından sonuna kadar hükümet temsilcisinin bulunması zorunluluğu var. Genel Kuruldan bize ikaz gelmedi; fakat, şimdi araştırıyorum anayasa müzakerelerinde de hükümet temsilcisi bulunması gerekli midir, değil midir diye; ona bir baktırıyorum, geçmişte bulundurma zorunluluğu var mıdır diye.

Ayrıca, hükümetin istifası halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yalnız anayasa ve içtüzük değişikliği görüşülür diye bir hüküm var; onu da biraz göz önünde tuttum; ama, hükümet temsilcisinin olup olmaması konusunda çok ciddî bir hükme varamadım; ama, hakikaten, İçtüzüğün 62 nci maddesi de çok sarih; deniliyor ki: Her görüşmenin başından sonuna kadar hükümet temsilcisi bulunma zorunluluğu var. Şimdi, biz, Hükümeti aramadık; sonra, bir...

ÖNDER SAV (Ankara) – Anayasanın 175 inci maddesinde "diğer kanunların görüşme usulüne tâbidir" deniliyor. O bakımdan, usul yanlış olur.

BAŞKAN – Efendim, tamam, ben de, hatamız... Genel Kuruldan da bize bir uyarı gelmedi; ancak, bu konu çok istismar ediliyor.

ÖNDER SAV (Ankara) – Uyarıya gerek duymadan geçtiniz; ben hatırlattım.

BAŞKAN – Efendim, olabilir yani; hiç hata yaptığınız olmadı mı Sayın Sav?! İşte hatamızdan dönüyoruz.

Her gün, basında, televizyonlarda, efendim, bu 83 üncü maddeyi çıkarın deniliyor. Çıkaralım, hadi... Şimdi Hükümet temsilcisi varsa... Hükümet, eğer, bu anayasa müzakeresinde Genel Kurulda temsilci bulunduruyorsa, müzakereyi devam ettirelim.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya) – Devam ettirelim Sayın Başkan, Hükümet temsilcisi var.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Hayır, yok... Şu anda yok.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Usulü bir beyanda bulunmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Değerli Başkan, değerli üyeler; gerçekten, anayasa, bir yürütme organı sorunu değildir. Anayasayı yapmak da, değiştirmek de tamamen kurucu iktidara veya tali kurucu iktidara; yani, ya Parlamentoya veya geçiş evrelerindeki yetkili kurucu iktidara aittir. Anayasamıza göre ve evrensel anayasa ilkelerine göre, hükümetin, bir anayasa değişikliği tasarısı dermeyan etmesi veya bir başka şekilde anayasa kurması mümkün değildir. Anayasal hukuktaki bu temel çerçeve içerisinde, anayasa görüşmelerinde Anayasa Komisyonunun dışında başka bir organın aranması mümkün değildir. İçtüzüğün, yasalar için, kanun hükmündeki kararnameler için veya diğer kural, normlar için öngördüğü bir hükmün, anayasa tadili için öngörülmesi mümkün değildir; bir geleneğin teşekkülünü önlemek bakımından bunu söylüyorum; yoksa, Parlamento, gerçekten, bu ciddî meseleyi daha geniş platformda tartışabilir, şu anda müzakereleri kesebilir, o, başka bir usuldür; ama, bu müzakerelerin kesilmesinin normatif gerekçesinin, hiçbir şekilde, bir bakanın veya birkaç bakanın bulunması sebebine talik edilmemesi gerekir. Anayasal açıklık bakımından arz ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Anayasanın 175 inci maddesinde "Anayasa değişikliklerinin kanunların değişiklik usulüne tâbi olduğu" açıkça belirtilmiştir. Yine, İçtüzüğün 62 nci maddesinde "her görüşmenin başından sonuna kadar hükümet temsilcisinin bulunması" zorunluluğu getirilmiştir. Şimdi, burada, Anayasa değişikliği diye bir istisna getirilmemiş; ama, Yüce Parlamento istiyorsa, bu konuda bir usul tartışması açarım, ona göre de karar veririm.

Buyurun Sayın Bütün.

ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, 1995 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle ilgili görüşmelerin tamamında hükümet temsilcisi olmuştur. Sayın Başkana soruyorum, kendisinin komisyon görüşmelerinde de hükümet temsilcisi olmuştur; dolayısıyla, uygulamalar hep o noktadadır.

Arz ediyorum.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan, bir cümle ilave edebilir miyim?

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Şimdi, değerli arkadaşlar, hukuk bir bütündür, sistemik bir bütündür. Bir kural, hukukun sisteminden kaynaklanan bazı hususları öngörmeyebilir. Parlamento, eğer, anayasayı değiştirme tekelini elinde bulunduruyorsa ve yürütme organından ayrı şekilde mütalaa etmişse, Anayasamız, bu, sistemden kaynaklanan bir istisnadır; hukukta, biz, sistemden kaynaklanan istisnalara örtülü istisnalar diyoruz. Yüce Parlamentonun, müzakerelerini, bu temel ilkeye aykırı olarak, bakan bulundurarak devam ettirmiş olması bir norm veya bir hüküm anlamına gelmez. Benim buradaki hassasiyetim sadece şudur: Şu ana kadarki görüşmelerde bulundurulmuş olmasının anayasal sistemimizle kesinlikle çatıştığını izhar etmek içindir. Bakanlar Kurulu, anayasayı tadil yetkisiyle salahiyetlendirilmemişse sistem tarafından, görüşmelerde de orada oturmaması lazımdır. Şu ana kadar bunun müzakere edilmemiş olması veya öngörülmemiş olması veya İçtüzüğün tefsirinde veya uygulanmasında sistemden kaynaklanan örtülü istisna kavramının belki Parlamentoda gündeme getirilmemesinden dolayı bir yanlışlık söz konusu olabilir; yanlış uygulamalar da hiçbir zaman için doğru uygulamanın bir ölçütü olamaz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Başkan, teşekkür ederim de, biz şimdiye kadar hiç örtülü istisna uygulamadık. O bakımdan, eğer uygun görürseniz, bir usul tartışması açabilirim. Gruplar ne düşünüyor?..

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Ama, İçtüzük var...

NABİ POYRAZ (Ordu) – Gerek yok Sayın Başkan.

MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – İçtüzük açık.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan, Anayasanın 175 inci maddesini...

BAŞKAN – Efendim, ben onu biliyorum.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – ... biraz önce açıkladınız. Siz kararınızı veriniz, devam edelim.

BAŞKAN – Aslında, benim şahsî düşünceme göre, Sayın Anayasa Komisyonu Başkanının belirttiği gibi, anayasayı değiştirme işi parlamentonun işidir; bunun Hükümetle hiçbir ilgisi yok; ama, tabiî İçtüzükte ve Anayasada böyle bir istisna tanınmamıştır.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – O zaman siz karar verin de bitirelim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Güney.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, ben başka bir teklifte bulunmak istiyorum.

Bu anayasa değişikliği, zannediyorum, Parlamentomuzun bütün grupları tarafından da arzu edilen, zaman zaman kamuoyunda gündeme getirilen bir konu. Bu konunun görüşülmemesi yönünde herhangi bir grubun teklifi olamaz, düşüncesi de olamaz; biz de bu fikri taşıyoruz ve bunu istiyoruz. Ancak, hem bu bahsetmiş olduğumuz sıkıntı; yani, Hükümet temsilcisinin burada bulunup bulunmaması hem de biliyorsunuz, İçtüzüğümüz ve Anayasamızda açık olarak yazılmış: "Yenisi kuruluncaya kadar, komisyonlar görevine devam eder" Bu da doğrudur, buna da bir diyeceğim yok. Eğer, diğer grup başkanvekili arkadaşlarımız da uygun görürlerse -üyelerin bildirilmesi de zaten son aşamaya gelmiştir, bu hafta sonu bildirilecektir- önümüzdeki hafta daha sağlıklı bir şekilde görüşülür diye düşünüyorum.

Takdirinize ve değerli arkadaşlarımın takdirine arz ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Güven.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkanım, bir usul tartışmasının açılmasının yerinde olacağı görüşündeyiz; çünkü, bakınız, 1 Ekimden bugüne kadar 37 gün geçmiştir, Yüce Meclis, komisyon seçimleri ve Başkanlık Divanının oluşturulması konusunun dışında, olumlu hiçbir iş yapmamıştır, en ufak bir çalışma içerisine girememiştir. Oysa, 83 üncü maddenin değiştirilmesi veya oluşturulması konusu, Türkiye'nin gündeminden -Sayın Başkanın dediği gibi, zaman zaman değil- iki yıldan beri bir an için ayrılmamıştır. Bu nedenle, bunun için usul tartışması açalım, bir.

İkincisi, ben Sayın Anayasa Komisyonu Başkanının görüşüne aynen katılıyorum. Anayasa değişikliklerinde, kanun vazıı, böyle bir şey olsaydı, bunun bir teklif olarak değil, bir tasarı olarak gelmesini de mümkün kılacak bir motivasyon içinde olurdu. Oysa, bakınız, bugüne kadar, anayasa değişikliklerini sadece ve sadece kanun teklifi halinde getirmek mümkündür. Bu itibarla, Hükümetin bir üyesinin burada bulunup bulunmaması keyfiyeti belki yanlış uygulamadan gelmiştir, belki bir teamül eseri olarak bulunmaktadır; ama, bugüne kadar böyle yapıldığı için, bundan böyle de böyle yapılacak manasına gelmeyeceği inancındayım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Efendim, aslında, konu, usul tartışması açılacak kadar muğlak değil; fakat, daha önce -arkadaşlar getirdiler- hükümet temsilcisi hazır bulunmuş. Aslında, bugün, hükümet temsilcisi hazır bulunmadığı takdirde, bundan sonra hükümet temsilcisinin de aranmasına İçtüzük gereğince gerek de yoktur.

Tabiî, anayasa değişikliği çok önemli bir konudur; 330 milletvekilinin kabul reyine bağlıdır. Burada, bir defa Parlamentonun, özellikle Hükümet kanadının bu işte uzlaşma sağlaması lazımdır. Tabiî, rejimin de temel noktasını teşkil eden bir anayasa değişikliğinin, devletin işleyişini, yapısını gösteren bir anayasa değişikliğinin Parlamentonun çok geniş bir mutabakatıyla, bu kadar büyük bir çoğunlukla sağlanması gerekir. Bakıyorum ki, bu mutabakat şu anda yok; ama, gruplar diyorlar ki, efendim bu anayasa değişikliğini bir başka zamana... Yani, en azından iktidar grubu istiyor. Bu itibarla, böyle bir ihtilaflı kısımda ben de şu kanaate vardım: Usul tartışmasını açmaya gerek yok; o zaman, bunu erteleyeceğim.

ÖNDER SAV (Ankara) – O zaman neye istinaden karar verdiniz? Tekrar çıkacak mı?

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, hükümet ne diyecek? Yani, istemiyorum mu diyecek?

BAŞKAN – Artık, hükümet temsilcisinin bulunup bulunmaması bundan sonra mühim değil; çünkü, İçtüzüğün 62 nci maddesinde, bir defa aranır diyor.

ÖNDER SAV (Ankara) – Hükümet temsilcisinin bulunmasının zorunlu olduğunu siz de kabul etmiş oluyorsunuz.

BAŞKAN – Evet, kabul ediyorum.

ÖNDER SAV (Ankara) – Önemli olan o.

BAŞKAN – Zaten bundan önce aranmış; ben, o bakımdan diyorum.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sizin kanaatinizle, hükümet temsilcisinin bulunması gereğine inanıyorsunuz... "İnanıyorum" diyorsunuz...

BAŞKAN – Evet efendim.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Peki, hükümetin buradaki sıfatı ne olacak? Bu anayasa değişikliğini Meclis yapmayacak mı?

BAŞKAN – Efendim, Anayasanın 175 inci maddesi var ya...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Hükümet ne gibi bir beyanda bulunacak?

BAŞKAN – Şimdi, efendim, bakın -hepimiz de Türkçeyi çok iyi bildiğimize göre, okuduğumuzu iyi anladığımıza göre- Anayasanın 175 inci maddesi diyor ki: "Anayasa değişiklikleri, kanun teklif ve tasarılarının görüşülmesi usulüne tâbidir." İçtüzüğün 62 nci maddesi de diyor ki: "Her görüşmenin -yani, istisnai bir görüşme kabul etmemiş- başından sonuna kadar Hükümet temsilcisi bulunur; bir defa bulunmazsa, bir daha aranmaz."

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkanım, bir defa bulunmadığı takdirde, demek ki, Hükümet zaten bulunmayacak.

BAŞKAN – Tamam...Ama, bu önkoşul. Burada, ilk defa Hükümet bulunmuyor.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Efendim, bunun özelliği var da onun için bulunmuyor...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkanım...

BAŞKAN – Efendim, bu işi hallettik; çok uzatmayalım.

ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkanım, varsayalım, görüşmelere başladık, Hükümet temsilcisine gerek görülmedi. Diyelim ki, bir üyemiz bir önerge verdi; zatıâliniz bu değişiklik önergesini Yüce Kurula nasıl sunacaksınız?

BAŞKAN – İşte o zaman Hükümete sormayız efendim; yani, Hükümeti aramazsak, o zaman, Hükümete sormayız.

ÖNDER SAV (Ankara) – Ama, aramak durumundasınız.

BAŞKAN – Tamam, yani, aramazsak, sormayız diyorum.

Evet arkadaşlar, benim de kanaatim bu. Anayasa değişikliğini, mümkün olduğu kadar, böyle çok ihtilaflı bir duruma sokmadan ve bunu basında da hiçbir partinin istismar konusu yapmaması dileğiyle, bugünlük erteliyorum; Hükümet bulunmadığı için erteliyorum.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Tamam, anlaşıldı Sayın Başkan.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkanım, böyle erteleme hakkınız var mı?

BAŞKAN – Efendim?..

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Böyle bir erteleme yetkiniz var mı?

BAŞKAN – Hükümet olmadığı için erteliyorum.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Efendim, bakınız, bakıyorsunuz, zaman zaman, bunlar usul ittihaz ediliyor. Şu anda başlamış bir işlem var. Aslında, siz, şunu yapsanız belki daha isabet ederdiniz: Usul tartışması açsanız, belki daha isabetli olurdu; ama, siz, Komisyon fiilen oturmuş, işlem başlamış, rapor okunmuş, ondan sonra...

BAŞKAN – Hatanın neresinden dönerseniz kârdır, tamam mı... Yani, ben hata yapabilirim; ama, siz de ikaz etmediniz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, o zaman, bu Hükümet terk ederek hatadan dönsün.

BAŞKAN – Neyse...

Şimdi, efendim, gruplar ne düşünüyor?..

Sayın milletvekilleri, öyle anlaşılıyor ki, Hükümet, herhangi bir kanun teklifi veya tasarısının müzakeresinde bulunmayacak; İçtüzük gereğince, gruplar da bunların ertelenme zorunluluğu karşısında müzakere yapılamayacağı konusunda hemfikir olduğuna göre, bugünkü çalışmayı burada bitirme konusunda mutabıktırlar değil mi?.. İtiraz eden yok...

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan, zapta geçmesi için bir cümle söyleyeceğim.

BAŞKAN – Buyurun, mikrofonu açtım.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Değerli Başkan, değerli arkadaşlar; Anayasanın, zannediyorum -hafızama güveniyorum- 175 inci maddesinin birinci fıkrası, teklif yetkisini, değiştirme yetkisini milletvekillerine vermiş. Bu, zaten, İçtüzüğe yollama yapan genel kuralın istisnasıdır...

ATİLÂ SAV (Hatay) – "Birinci fıkra hariç" deniliyor...

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Arz edeyim: Birinci fıkra...

ATİLÂ SAV (Hatay) – Birinci fıkra hariç, diğer hususlarda kanunlarla ilgili hükümler uygulanır...

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Sav, bitireyim...

BAŞKAN – Hayır canım... Öyle mi diyor?..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Evet, birinci fıkra bizzat ilkedir ve diğer fıkranın da istisnasıdır; yani, diğer İçtüzük hükümlerini uygulayacaksınız; ama, Hükümetin bulunma zorunluluğu yok; teklif edemeyenin bulunması mümkün mü efendim; katkısı yok...

Teşekkür ediyorum. Sağ olun.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Önder Sav öyle düşünmüyor ama!..

BAŞKAN – Efendim, niye?.. "Birinci fıkra hariç" demiyor canım...

Efendim, diyor ki: "Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü..."

Bu maddedeki kayıtlar nedir; yani "Hükümet, tasarı veremez" diyor; kayıt o.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Veremez tabiî...

BAŞKAN – Tamam; ama "Hükümet aranmaz" demiyor.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) – Hükümet teklif edemez...

BAŞKAN – Neyse artık canım, gerekirse...

Sayın milletvekilleri, komisyonlara üye seçimi yapmak ve denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 11 Kasım 1997 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 16.22

 

 

 

 

VI. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Emlak Bankası tarafından kamu kuruluşlarına tahsis edilen arabalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Burhan Kara’nın yazılı cevabı (7/3460)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın T. Emlak Bankasından sorumlu Devlet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.

Ersönmez Yarbay Ankara

Sorular :

1. Emlak Bankası tarafından kamu kuruluşlarının ihtiyacı için 1991 yılından bu tarafa markası, türü ve fiyatı belirtilmek suretiyle kaç araba almıştır?Bu arabalar hangi kişi ve kuruluşlara tahsis edilmiştir? Halen bu arabalar kimler tarafından kullanılmaktadır?

2. Başbakan Sayın Mesut Yılmaz’ın talep ettiği 5 adet mercedes 500 CL, 1 adet mercedes 320, 1 adet Renault Safrane kimlere tahsis edilecektir? Bu arabaların fiyatları nedir?

3. Halen Emlak Bankası Genel Müdürü olan Sinan Solak hangi tarihte göreve başlamıştır? Solak döneminde bankaca alınan 10-15 araba kimlere tahsis edilmiştir?

4. Emlak Bankasının başka kamu kuruluşlarının araba tahsisinin yasal dayanağı nedir? Bu arabaların şoför ve yakıt paralarını banka mı ödemektedir?

 

 

T.C. Devlet Bakanlığı (Refaiddin Şahin) 5.11.1997 Sayı : B.02.0.015/5-962

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 10.10.1997 tarih A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3460-8487/022366 sayılı yazınız.

Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Emlak Bankası tarafından kamu kuruluşlarına tahsis edilen arabalara ilişkin 7/3460-8487 sayılı yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Burhan Kara Devlet Bakanı V.

Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın 7/3460-8487 Sayılı Yazılı Soru Önergesi Cevabı

1. Halen Türkiye Emlak Bankası malı olup da banka dışında tahsisli araçların listesi ektedir. (EK : 1/a)

2. T.C. Başbakanlık Müsteşarlığının 27.7.1997 tarih, B.02.0.Müs.133/1.11.1998 sayılı yazıları ile 5 adet mercedes 500 CL, 1 adet 320 SEL Mercedes ile 1 adet Renault Safrane marka aracın alımına uygunluk verilmiştir.

1 adet 320 SEL Mercedes Başbakanlık Müsteşarlığı kullanımına, 1 adet Safrane marka Renault Sayın Bülent Ecevit’in kullanımına tahsis edilmiş, ancak sözkonusu Safrane 5.9.1997 tarihinde geri iade edilmiştir.

320 SEL Mercedes 18 143 542 290 TL, Renault Safrane ise 5 906 698 010 TLbedelle satın alınmıştır.

Talep edilen diğer araçlar satın alınmamıştır.

3. T. Emlak Bankası Genel Müdürü Sinan Solak 1.11.1996 tarihinde göreve başlamıştır. Sinan Solak’ın Genel Müdürlüğü süresince bankadan 1 adet 320 SEL Mercedes, 1 adet Renault Safrane, 12 adet zırhlı araç satın alınmıştır.

Yukarıda belirtildiği üzere 320 SEL Mercedes Başbakanlık Müsteşarlığına, Safrane Sayın Bülent Ecevit’e tahsis edilmiştir. Zırhlı araçlar Emlak Bankasının muhtelif şubelerinde para nakli için kullanılmaktadır.

4. 8.12.1988 tarihli 08-3-383-20769 sayılı Başbakanlık genelgesi uyarınca kamu kuruluşlarına araba tahsisi yapılmıştır.

Tahsis edilen araçların masrafları ve şoförleri kurumlarınca karşılanmakta olup, Başbakanlıkta Emlak Bankası kadrosundan 2 şoför bulunmaktadır.

Tahsis

Plaka Marka Model Tip Tarihi Tahsis Edilen Makam

1- 06 TEH 01 Murat 1994 Doğan-SLX 10.6.1994 Danıştay

2- 06 TEF 97 Murat 1994 Doğan-SLX 10.6.1994 Danıştay

3- 06 TEF 95 Murat 1994 Doğan-SLX 10.6.1994 Danıştay

4- 06 TEF 98 Murat 1994 Doğan-SLX 10.6.1994 Danıştay

5- 06 TEF 96 Murat 1994 Doğan-SLX 10.6.1994 Danıştay

Tahsis

Plaka Marka Model Tip Tarihi Tahsis Edilen Makam

6- 34 KAZ 53 Renault-21 1995 Manager 16.9.1994 Y. Yazıcıoğlu

7- 06 TRM 83 Murat 1995 Doğan-SLX 3.4.1995 Prs. Prens. Gn. Md.

8- 06 TRM 84 Murat 1995 Doğan-SLX 3.4.1995 Prs. Prens.Gn. Md.

9- 06 TRM 85 Murat 1995 Doğan-SLX 3.4.1995 Prs. Prens Gn. Md.

10- 34 KER 36 Renault-21 1995 Manager 16.9.1994 Hikmet Çetin

11- 06 ZFE 65 Renault 1997 Safrane 5.9.1997 Başbakan Yrd. Bülent Ecevit

12- 06 ZJF 24 Mercedes 1997 320-S 22.8.1997 Müsteşar Yrd. Selçuk Polat

13- 34 JL 980 Renault-21 1995 Concorde 21.7.1997 Devlet Bakanlığı

14- 34 JU 518 Renault 1996 Laguna 10.7.1996 Emlak Konut Gn. Müdürlüğü

15- 34 HVA 29 Renault 1991 Spring 23.11.1995 Arsa Ofisi Gn. Müdürlüğü

16- 34 JC 508 Renault-21 1994 Concorde 8.5.1997 Gemi San. Gn. Müdürlüğü

 

06 ZFE 65 plakalı Safrane marka araç Sayın Bülent Ecevit tarafından Emlak Bankasına teslim edilmiştir.

34 JU 518 plakalı Laguna marka araç Emlak Konut A.Ş.’den geri alınmıştır.

VII. — KİT KOMİSYONU RAPORU

1. — Kamu İktisadî Teşebbüslerinin denetimine ait 1993 ve 1994 yılları komisyon raporu (1)

 

 

 

 

(1) Kamu İktisadî Teşebbüslerinin denetimine ait Komisyon raporu 2 cilt olarak Tutanağa eklidir.

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.