Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 34 YASAMA YILI : 3

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

6 ncı Birleşim

22 . 10 . 1997 Çarşamba

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay’ın, memur, işçi ve emeklilerin içinde bulundukları durum ile maaş düzenlemelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in cevabı

2. – Kırıkkale Milletvekili Mikail Korkmaz’ın, üniversite giriş sınavlarında bu yıl yürürlüğe girecek iki yeni uygulama hakkındaki gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Portekiz’e gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1074)

2. – Çek ve Slovakya Cumhuriyetlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1075)

3. – Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1076)

4. – Avusturya’ya gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1077)

5. – Ukrayna Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1078)

6. – (10/18, 27, 30, 68, 113, 170) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1079)

7. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir İl Merkezinde Büyükşehir Belediyesi, Bahçelievler, Adnan Menderes, Oruçgazi Adlarıyla Üç İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifini (2/912) geri aldığına ilişkin önergesi (4/256)

IV. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – TBMMBaşkanlık Divanının üye sayısı ile siyasî parti gruplarına dağılımına ilişkin CHPGrubu önerisi

2. – TBMMBaşkanlık Divanının üye sayısı ile siyasî parti gruplarına dağılımına ilişkin RPGrubu önerisi

3. – TBMMBaşkanlık Divanının üye sayısı ile siyasî parti gruplarına dağılımına ilişkin ANAPGrubu önerisi

V. – SEÇİMLER

A) BAŞKANLIK DİVANI BAŞKANVEKİLLİĞİ ÜYELİKLERİNE SEÇİM

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, İstanbul Boğazından geçerken aranan Mısır bandıralı gemiye ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in yazılı cevabı (7/3455)

2. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı eğitim merkezlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3489)

3. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Diyanet İşleri Başkanının temsil giderlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3494)

4. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Diyanet İşleri Başkanının kıyafetine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3496)

5. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde görev yapan imamlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3497)

 

 

 

 

 

 

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’de açıldı.

Giresun Milletvekili Turhan Alçelik’in, Giresun İlinin Şebinkarahisar İlçesi ve Karadeniz bölgesinde son günlerde meydana gelen terör,

Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, son zamanlarda Alanya İlçesinde meydana gelen kurşunlanarak öldürülme,

Olaylarına ilişkin gündemdışı konuşmalarına, Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu cevap verdi.

Kuveyt’e gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMMGeçici Başkanı Yasin Hatiboğlu’nun vekâlet edeceğine;

Bulgaristan’a gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun,

Özbekistan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Işılay Saygın’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın,

Kuveyt’e gidecek olan :

Devlet Bakanı Işın Çelebi’ye, dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun,

Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun,

Çin Halk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Yücel Seçkiner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin,

9 Ekim 1997 ve 16 Ekim 1997 tarihlerinde Fransa’ya gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in,

Fransa’ya gidecek olan :

Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in,

Devlet Bakanı Cavit Kavak’a, dönüşüne kadar, Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un,

Kırgızistan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı A. Ahat Andican’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın,

Almanya’ya gidecek olan :

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in,

Kültür Bakanı İstemihan Talay’a, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın,

İsveç ve Finlandiya’ya gidecek olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın,

Çek Cumhuriyetine gidecek olan İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’na, dönüşüne kadar, Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun,

İngiltere’ye gidecek olan Devlet Bakanı Güneş Taner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın,

Vekillik etmelerinin uygun görülmüş olduğuna,

İlişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Başbakan A. Mesut Yılmaz’ın 10 - 11 Ekim 1997 tarihlerinde Fransa’ya yaptığı resmî ziyarete, İstanbul Milletvekili Ahmet Tan ile Muğla Milletvekili Lale Aytaman’ın da katılmalarına ilişkin Başbakanlık tezkeresi ile,

Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonlarından :

Dilekçe Komisyonu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun 13’er üyeden,

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile diğer komisyonların 25’er üyeden kurulmasına ve siyasî parti gruplarına dağılımına;

9’ar üyeden kurulmuş bulunan :

Ülke kaynakları konusundaki (10/18, 27, 30, 68, 113, 170),

Flash TV konusundaki (10/185, 186),

Doğu ve Güneydoğu Anadolu konusundaki (10/25),

Özelleştirme konusundaki (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166),

Esas Numaralı Meclis araştırması komisyonlarının üye sayılarının 13’e çıkarılmasına;

Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda açık bulunan 1 üyelik için yapılacak seçimin, Genel Kurulun 30 Ekim 1997 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına;

Avrupa Parlamentosunca yeniden belirlenen Türkiye ABKarma Parlamento Komisyonu Türk kanadının 12 üyeden kurulması ve üye dağılımının Refah Partisi Grubuna 3, Anavatan Partisi Grubuna 3, Doğru Yol Partisi Grubuna 2, Demokratik Sol Parti Grubuna 2, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna 1 ve Demokrat Türkiye Partisi Grubuna 1 üyelik şeklinde olmasına,

İlişkin Danışma Kurulu önerileri kabul edildi.

Tokat Milletvekili Hanifi Çelik ve 30 arkadaşının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde geçici görevli olarak çalışan personelden bir kısmına keyfî bir şekilde kadro verildiği iddialarının araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi (10/201),

DYP Grup Başkanvekilleri Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya, İçel Milletvekili Turhan Güven ve Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Ziraat Bankasınca tarımsal kredi faizi oranlarının artırılmasının bankanın kârlılık durumu ve çiftçiler üzerindeki etkilerinin araştırılması (10/202),

Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 19 arkadaşının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde geçici görevli olarak çalışan personelden bir kısmına keyfî bir şekilde kadro verildiği ve usulsüz personel alımı yapıldığı iddialarının araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi (10/203),

Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 21 arkadaşının, sekiz yıllık kesintisiz eğitimi öngören kanun uygulamasıyla ilgili sorunların araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi (10/204),

Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak ve 22 arkadaşının, partizanca atamalar yapıldığı iddialarını araştırmak ve alınması gereken tedbirleri belirlemek (10/205),

İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 19 arkadaşının, İstanbul’da meydana gelen su baskınının nedenlerini araştırarak, alınması gereken tedbirleri belirlemek (10/206) ve,

Aydın Milletvekili Cengiz Altınkaya ve 26 arkadaşının, Şanlıurfa Tünelleri inşaatının gecikmesinin nedenlerini araştırarak, hizmete açılabilmesi için alınması gereken tedbirleri belirlemek (10/207),

Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmelerin, sırasında yapılacağı açıklandı.

İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, (6/539), (6/540), (6/541), (6/542), (6/543), (6/545), (6/546), (6/547), (6/548), (6/549), (6/553), (6/555), (6/556), (6/557) ve (6/558) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Başkanlıkça, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, KİTKomisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında bağımsız milletvekillerine düşen 2’şer üyelik için aday olacak milletvekillerinin Başkanlığa yazılı olarak müracaatına ilişkin duyuruda bulunuldu.

22 Ekim 1997 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 16.21’de son verildi.

Hikmet Çetin

Başkan

Ünal Yaşar Ahmet Dökülmez

Gaziantep Kahramanmaraş

Geçici Kâtip Üye Geçici Kâtip Üye

 

No. : 14

GELEN KAĞITLAR

22.10.1997 ÇARŞAMBA

Tasarılar

1. – Aile Araştırma Kurumu Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/671) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.10.1997)

2. – 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine, Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına ve Kanuna Toplu Yapı İle İlgili Maddeler Eklenmesine Dair Kanunu Tasarısı (1/672) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.1997)

3. – 4219 Sayılı 1997 Mali Yılı Bütçe Kanunu İle Bağlı (A) İşaretli Cetvelde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/673) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.1997)

Teklifler

1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 9 Arkadaşının; Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/920) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.1997)

2. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 14 Arkadaşının; Balıkesir İl Merkezinde Büyükşehir Belediyesi, Bahçelievler, Adnan Menderes ve Oruçgazi Adlarıyla Üç İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/921) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.1997)

Tezkereler

1. – İstanbul Milletvekili Tansu Çiller’in; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1071) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.1997)

2. – Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1072) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.1997)

3. – Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1073) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.10.1997)

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Ankara Milletvekili Ahmet Bilge’nin, Ankara-Çamlıdere-Peçenek Sağlık Ocağı’nın doktor ve hemşire ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi.(6/688)(Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.1997)

2. – Ankara Milletvekili Ahmet Bilge’nin, Ankara-Çamlıdere’deki okul sayısına ve öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi.(6/689)(Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, Pakistan Büyükelçisinin eşi hakkında basında yeralan bir habere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3659)(Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.1997)

2. – İçel Milletvekili D.Fikri Sağlar’ın, Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde hediye ettiği silahlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/3660)(Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.1997)

3. – Afyon Milletvekili İsmet Attila’nın, Çevre Yolu Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/3661)(Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.1997)

4. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, İstanbul-Maltepe’de bulunan bir arazide imara aykırı ruhsatsız inşaat yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3662)(Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.1997)

5. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 1997 bütçesinden Karaman İl Özel İdaresine aktarılmak üzere ayrılan ödeneğe ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3663)(Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.1997)

6. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, İşçi Partisi Genel Başkanının Susurluk olaylarıyla ilgili Meclis Araştırması Komisyonunda verdiği ifadeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/3664)(Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.1997)

7. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, TBMM Genel Kurul Salonu yenileme projesinin ihalesi ve inşaatı hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi.(7/3665)(Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.1997)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı firmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3217)

2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Karacabey Yolu, İnegöl ayrımı Yenişehir ve Çevre yolu projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3225)

3. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türk Üniversitelerince verilen diplomaların Yunanistan ve Bulgaristan makamlarınca tanınmadığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3232)

4. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, gıda katkı maddelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3239)

5. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Erzincan’a bağlı bazı beldelerin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3243)

6. – Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, Malkoçlar Gümrük Kapısının yeniden hizmete açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/3245)

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

22 Ekim 1997 Çarşamba

BAŞKAN : Hikmet ÇETİN

KÂTİP ÜYELER: Geçici Kâtip Üye Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş),

Geçici Kâtip Üye Ünal YAŞAR (Gaziantep)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6 ncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, gündemdışı söz isteyen üç arkadaşıma söz vereceğim.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay’ın, memur, işçi ve emeklilerin içinde bulundukları durum ile maaş düzenlemelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in cevabı

BAŞKAN – İlk söz Sayın Mehmet Sıddık Altay'ın.

Sayın Altay, memur ve emeklilerin içerisinde bulundukları durum ve maaş düzenlemeleri konusunda söz istemiştir.

Buyurun Sayın Altay. (RP sıralarından alkışlar)

MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; memur, işçi ve emekli maaşlarına yönelik Hükümet uygulamaları ve bu kesimin içerisinde bulunduğu zorluklar konusunda görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Sözlerimin başında, Yüce Meclisi saygıyla selamlarken, yeni yasama döneminde demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin tam anlamıyla yerleşmesi ve yaşatılması için gerekli önlemlerin alınmasını diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizin en önemli kesimini oluşturan memur, işçi ve emekliler, Hükümetin uyguladığı yanlış ekonomik politikalar sonucu, her geçen gün daha da ezilir hale gelmiştir. Benzinden elektriğe, çaydan şekere kadar her tüketim maddesine yapılan ve neredeyse birer aylık periyotları bile bulmayan acımasız zamlar, memur ve emeklinin eline geçen maaşı erittiği gibi, yılbaşından itibaren yapılacağı açıklanan yüzde 30'luk maaş artışını da şimdiden anlamsız hale getirmiştir. Etin kilosunun 1 ilâ 1,5 milyon lira arasında olduğu, benzinin ve buna bağlı olarak her türlü ihtiyaç maddesinin günlük zam gördüğü bir ülkede, orta dereceli bir memurun maaşını 40 milyon liradan 52 milyon liraya yükseltmek, kimin, hangi derdine çare olacaktır?

Maliye Bakanının 1998 yılı için enflasyon hedefini yüzde 50 olarak açıkladığı günün ertesinde, Hükümetin ekonomiden sorumlu bir diğer üyesi, yaptığı açıklamada, bu yıl sonu itibariyle enflasyonun yüzde 100'leri bulacağını söylemektedir. Bu ne biçim çelişkidir?! Bu ekonominin sahibi kimdir? Enflasyonla mücadeleden kim sorumludur?

Geçmiş Refahyol Hükümetinin memura sağladığı en son yüzde 50'lik artışa "az" diyenler, memur ve emekliye yapacakları yüzde 30'luk artışı ikibuçuk ay öncesinden açıklamakla, bugünün değerleri üzerinden yapılan artışı makul göstereceklerini mi zannediyorlar? Yüzde 100'lerde seyreden bir enflasyonla, üç ay sonrasının 52 milyon lirası memurun geçimine nasıl yetecektir?

Değerli milletvekilleri, gerçekleri görelim. Memur, işçi ve emekli sefalet sınırının altında bir hayat çizgisine doğru hızla itilmektedir. Ülkemizin, sosyal barış ve sosyal adalete en çok muhtaç olduğu bir dönemde, enflasyonu aşağı çekmek ya da bütçe açığını kapatmak gibi gerekçelerle, Hükümetin, yüksek gelir düzeyindeki kesimlerden, rantiyecilerden, vergi kaçakçılarından toplayamadığı parayı -tabiri yerindeyse, ipi elinde olan- dar ve sabit gelirli memur ve emeklilerden temin etmeye yönelmesi, toplumu germeye yönelik bir politikadır ve çok yanlıştır.

Değerli milletvekilleri, Devlet İstatistik Enstitüsünün tüketici fiyatları esas alınarak, Hacettepe Üniversitesi Gıda Teknolojisi Bölümünün verilerine göre yapılan hesaplamalarda, Eylül 1997 sonu itibariyle, 4 kişilik bir ailenin, 3 500 kalorilik gıda harcamaları için, aylık en az 40 milyon liraya ihtiyacı olduğu bildirilmiştir. Zaten eline 45 milyon lira geçen, beşinci dereceden, iki çocuklu bir memurun 40 milyon lirayı sadece beslenmeye ayırması halinde, bu ailenin telefon, su, elektrik, yol, okul, giyim, ev kirası gibi harcamalarını hangi kaynaktan karşılamasını bekleyeceksiniz; ocak ayı itibariyle bu memurun maaşını 57 milyon lira yapmak hangi sorunu çözecektir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – 2 dakika yeter mi size efendim?

MEHMET SIDDIK ALTAY (Devamla) – 3 dakika...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

MEHMET SIDDIK ALTAY (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu noktada sözü, 55 inci Hükümetin kurulmasına destek veren, ayağı dışarıda kendisi içeride, sabahtan öğlene kadar İktidardan yana, öğleden akşama kadar muhalefet yapan Cumhuriyet Halk Partisine getirmek istiyorum. Adı üstünde "halkçı" olan, her fırsatta işçinin, memurun, emeklinin yanında yer aldığını söyleyen bu parti, bugün dar ve sabit gelirli kesimin içerisinde bulunduğu zor şartları görmemezlikten ve duymamazlıktan gelmektedir. CHP Genel Başkanı "biz Hükümeti desteklemiyoruz, Hükümete fırsat veriyoruz" diyor; Sayın Genel Başkan, bir de memura, emekliye, dul ve yetime fırsat verin, gerçek anlamda halkçı olduğunuzu görelim. (RP sıralarından alkışlar)

CHP yöneticilerine sesleniyorum: Bu Hükümeti siz kurdurdunuz. Geçmiş dönemlerde de hükümete dışarıdan destek sağlayan partiler oldu; destek verdikleri hükümetten, memurun durumunun düzeltilmesini istediler; "düzeltmezseniz desteğimizi çekeriz" dediler ve söylediklerini yaptılar. Siz de ya gerçekten tavrınızı koyun, destek verdiğiniz bu Hükümetten, işçinin, memurun, emeklinin hakkını alın ya da desteğinizi çekin; bunlardan hiçbirisini yapamazsanız, halkçılık iddiasından vazgeçin, altı okunuzu beşe indirin.

Sayın milletvekilleri, izlenen yüksek enflasyon sonuçlu yanlış politikalar karşısında, dargelirli kesimler iyice bunalmıştır. Hükümetin Ocak 1998 itibariyle yapacağını açıkladığı yüzde 30'luk maaş artışından önce, geçtiğimiz eylül ayından geçerli olmak üzere, en az yüzde 30'luk ek bir artış gerçekleştirilmesi ve ocak zamlarının bu yeni artışın üzerinden hesaplanması zaruridir; bu düzenleme, yapılacak bir ek bütçeyle gerçekleştirilmelidir. Aksi halde, Hükümet, sosyal patlamaların önüne geçmekte zorluk çekecektir.

Memurun, işçinin, emeklinin, dul ve yetimin sesine kulak verelim. Bu insanları daha fazla bunaltmayalım; bunları sokağa dökmeyelim. Unutmayalım, ülkemizin aydınlık geleceklere taşınması, ancak toplumun tüm katmanlarının birbiriyle barışık olmasıyla sağlanabilir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Altay.

Gündemdışı konuşmaya yanıt vermek üzere, Hükümet adına, Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay'ın gündemdışı konuşmasına yanıt vermek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, memur maaş katsayısından direkt olarak etkilenen çalışan sayısı, Türkiye'de, 7,8 milyondur. Aileleriyle birlikte -bir aileyi ortalama 4 kişi sayarsanız- demek ki 30 milyon insan, memur maaş katsayısındaki değişiklikleri dört gözle beklemekte; buradan alacakları her haberden etkilenmekte ya da ona göre tavır belirlemektedir. Dolayısıyla, memur maaşlarıyla ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden, belki her gün bir gündemdışı konuşma yapılması, bu kesimin sorunlarının dile getirilmesi doğrudur; hatta yeterli bile olmayabilir. O nedenle, bu konuda konuşma fırsatı verdiği için, Sayın Altay'a, buradan teşekkürümü sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, hepiniz çok iyi bilirsiniz ki, memur maaş katsayısı, genellikle bütçeyle öngörülen hedefler karşısında memurların, o hedeflerin altında bir gelir artışı elde etmemesini amaçlar. 1997 yılı içerisinde de ortaya çıkacak ekonomik değişikliklere göre, memurların, özellikle enflasyonun altında kalmaması konusunda gereken önlemler alınmıştır. 1997 yılı bütçesi, 55 inci Hükümetin önünde bulduğu bir bütçedir. Dolayısıyla, hedeflerini değiştirerek, ekonomiye etkilerini değiştirerek, bütçenin tüm hedeflerini değiştirerek uygulama şansı sınırlı olan bir bütçedir. Bu nedenledir ki, Hükümet, bütçeyi yasalaştığı şekliyle uygulama çabasının içerisine girmiş; ancak, bütçe içerisinde eksik olarak gördüğü bazı uygulamaları düzeltme yoluna gitmiştir. 1997 yılı bütçe büyüklüklerinin ekonomiyi yıl sonunda götüreceği büyüklükler -üç aşağı beş yukarı- yüzde 90'lar düzeyinde bir enflasyon, yüzde 6'lar düzeyinde bir büyümeyle aşağı yukarı ortaya koymuş durumdaydı. Ortalaması yüzde 85 düzeyinde, yüzde 90'lar düzeyindeki bir enflasyona karşı da, elbette ki, çalışanların 1997 yılı içerisinde ezdirilmemesi gerekiyordu. O nedenle de, Hükümetimizin göreve geldikten sonra ilk uygulamalarından bir tanesi, memur maaş artışını, yüzde 35 düzeyinde artırmak suretiyle belirlemek olmuştur. Bu belirleme sonucunda, 1997 yılı içerisinde memur maaşlarındaki reel artış 159'a yükselmiştir. 159 ne anlama gelmektedir; 159, 1980 yılı 100 baz alınmak suretiyle hesaplanan bir reel maaş endeksidir; yani, 1980 yılında alınan maaş 100 ise, 1997 yılındaki maaş 159 olarak ortaya çıkmaktadır.

Memur maaşlarının en yüksek düzeyine ulaştığı şu son onbeş yıl içerisinde en yüksek düzeyi 169,3 olarak gerçekleşmiştir ve 1993 yılında gerçekleşmiştir; ancak, hemen arkasından gelen yüzde 150'lik enflasyon, bu konudaki reel artışları olduğu gibi silip süpürmüş, 1994 yılında 169'dan 132'ye düşmüş, 1995 yılında da memurların reel maaş artışı 125 düzeyine inmiştir; yani, beşte bir oranında azalmıştır, 169'dan 125'e. 1996 yılından sonra memur maaş endeksinde reel olarak bir artış olduğunu görmektesiniz ve bu, 1997 yılında yapılan yüzde 35'lik zamla yüzde 159'a yükseltilmiş, bu artışlarla çalışanlarımıza yüzde 116 maaş artışı sağlanmıştır. 1997 yılı enflasyonunun yüzde 85 ilâ 90'lar arasında gerçekleşeceğini göz önünde bulundurursanız, çalışanlarımızın reel maaş artışı, bu dönemde yüzde 30'lar düzeyinde olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, çalışanlara reel maaş artışı sağlamanın yolu, yıl içerisinde onlara verdiğiniz artışların enflasyonla ortadan kaldırılmamasıdır. İsterseniz yüzde 50 verin, isterseniz yüzde 60 verin, yıl içerisinde yüzde 120, yüzde 149'luk enflasyonlar gerçekleştirirseniz, bu takdirde, o memurun maaşında herhangi bir artış sağlamazsınız. Önemli olan, maaş artışı sağlamak değildir, bu artışı korumaktır. Bunu da korumanın yolu, enflasyonu kontrol altına almaktır. Enflasyonu kontrol altına almadığınız sürece, gelir dağılımındaki bozuklukların, memurların reel maaş artışlarındaki düşüşlerin önüne geçemezsiniz, geçmeniz de mümkün değildir. Bu konuda gerçekçi olmak, sorunları çok açık olarak görmek çözümleri de ona göre oluşturmak gerekir.

55 inci Hükümet, 1998 yılı bütçesinde temel bazı hedefler öngördü. Bu hedeflerin en önemlisi de 1998 yılı yıl sonu enflasyonunu, yüzde 50'ye düşürmek şeklinde belirlendi.

Değerli arkadaşlar, 55 inci Hükümetin temel hedefi, 1998 yılı yıl sonu hedefini yüzde 50'ye düşürmektir. Yıl sonu enflasyonu yüzde 50 olduğu zaman da ortalama enflasyon yüzde 64 civarında olacaktır ve çalışanlarımıza kesin olarak yüzde 64'ün altında reel maaş artışı verilmeyecektir. Yani, çalışanların tümü enflasyona ezdirilmeyecek; enflasyon oranında, belki de çok cüzi bir miktarda onun üzerinde reel maaş artışı sağlanacaktır. Bunu yapmadığınız takdirde, bütçe hedeflerini bu şekilde tespit etmediğiniz takdirde ne olur; yıl sonu enflasyonu, yüzde 50 civarında değil, yüzde 80-90'lar civarında gerçekleşir, o zaman, yüzde 50 maaş artışı verseniz ne farkeder. Demek ki önemli olan, başlangıçta reel maaş artışları değil; maaş artışlarının, göstermelik maaş artışları sağlamak şeklinde ortaya çıkmaması, reel olarak memurların maaş düzeylerinin korunmasıdır.

Sayın Altay, üç ay önceden memur maaş katsayısının açıklandığını söyleyerek bir eleştiri getirdi. Değerli arkadaşlar, şimdiye kadar, bütçe kanunu tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edip de memur maaş katsayısını açıklamayan bir hükümet olmuş mudur? Olması da mümkün değildir, büyüklüklerinizi buna göre yapıyorsunuz zaten. Elbette ki, memur maaş katsayısı da bütçede öngördüğünüz büyüklüklere göre, artık, üç ay öncesinden değil, yasaya göre hangi tarihte TBMM'ye verilmesi gerekiyorsa o tarihte açıklanmak zorundadır ve o şekilde de açıklanmıştır.

Biz, 1998 yılı içerisinde tüm çalışanları enflasyona ezdirmemek için reel olarak maaşlarında herhangi bir azalma meydana getirmeyecek şekilde düzenleme yapıyoruz. Bunun taahhüdü de yıl sonu enflasyonunun yüzde 50'de tutulmasıdır. Ancak, bazı sektörlerimiz vardır ki, bazı çalışanlarımız vardır ki ya da bazı maaş ödemelerimiz vardır ki bunların şu anda reel olarak korunması bile bu insanların geçinmesine yetmemektedir. O nedenle, bu kesime özel bir iyileştirme yapma gereğini duyduk ve bütçe yasa tasarısıyla beraber ve bütçe yasa tasarısından önce düzenlediğimiz katsayı artışlarıyla, bu kesimlere oldukça önemli artışlar getirdik. Bunların başında 65 yaş muhtaç aylığı alanlar gelmektedir, bunların içerisinde gazilere yapılan ödemeler gelmektedir; bütün bunların hepsindeki artışlarımız yüzde 104 civarında gerçekleşmiştir. Demek ki, ihtiyacı olana, korunması gerekene, devlet ayırması gereken kaynağı ayırmakta, mutlaka, bunların insanca yaşamasına yetecek bir düzeyi korumaları için öngördüğü bütün çabaları gerçekleştirmeye çalışmaktadır.

Değerli milletvekilleri, biraz önce belirttiğim gibi, 30 milyonluk bir kitleyi ilgilendiren memur maaş katsayısı, elbette ki burada konuşma konusu yapılacaktır, yapılmalıdır da. Eğer, yapılan düzenlemelerde eksiklikler varsa, yapılabilecek başka unsurlar varsa bunlar dile getirilmelidir. Ancak, bu konuda insaflı davranmak, yapılabileceğin sınırını çok somut olarak ortaya koymak da sorumluluğumuzun bir gereğidir. Ben, yine de, tüm arkadaşlarımızın bu sorumluluk bilinci içerisinde davranacağı inancındayım ve Sayın Altay'a da, bu konuyu dile getirme fırsatı verdiği için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmaya Hükümet adına yanıt veren Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel'e teşekkür ediyorum.

Gündemdışı ikinci sözü, Kahramanmaraş Milletvekili Profesör Doktor Sayın Mustafa Kamalak'a vereceğim.

Sayın Kamalak'ın konuşma konusu, Anayasamıza göre Başkanlık Divanının oluşumu.

Buyurun Sayın Kamalak.

MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Vazgeçtim efendim.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum Sayın Kamalak.

2. – Kırıkkale Milletvekili Mikail Korkmaz’ın, üniversite giriş sınavlarında bu yıl yürürlüğe girecek iki yeni uygulama hakkındaki gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü konuşmayı, Kırıkkale Milletvekili Sayın Mikail Korkmaz yapacaklardır. Sayın Korkmaz'ın gündemdışı konuşma konusu, üniversite giriş sınavlarında bu yıl yürürlüğe girecek iki yeni uygulamayla ilgilidir.

Buyurun Sayın Korkmaz. (RP sıralarından alkışlar)

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, önce, sizi yeni görevinizde kutluyorum. İnşallah, Türkiye'nin kültür mozaiğini hiç aklınızdan çıkarmadan Meclisi idare edersiniz; sizden bunu bekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üniversite giriş sınavlarında bu yıl yürürlüğe girecek iki yeni uygulama hakkında gündemdışı konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum.

Bunlardan birincisi, daha önce sınava girenlere farklı katsayıların uygulanması; ikincisi ise, son üç yılda ÖSS'de 105 puanın altında alanların ÖSS'ye girememeleri hakkındadır.

Eğitime yön verenler, büyük şaşkınlık içerisindeler. Üniversitelere başvurular 27 Ekimde başlıyor; ancak, bu yıl, üniversitelere giriş sınavı büyük tartışmalara sahne olacağa benziyor. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin açıklamalarına göre, bu yıl lise son sınıfta okuyan bir adayla, daha önce mezun olan adayların ortaöğretim başarı puanları farklı katsayılarla çarpılacaktır. Lise son sınıfta okuyan bir öğrencinin ortaöğretim puanı ÖYS için 0,6, geçen yıl mezun olanlar için 0,4, daha önceki yıllarda mezun olanlar için 0,2 ile çarpılacak. Bu da şunu gösteriyor ki, yeni mezun olan bir aday, üç yıl önce mezun olan bir adaya göre 30 puan daha avantajlıdır. Öngörülen yeni sistem, Anayasanın fırsat eşitliği ilkesine taban tabana zıttır. Anayasada, hiç kimseye, hiçbir zümreye eğitimde öncelik hakkı tanınmayacağı açık açık yazılmıştır. Oysa, yeni sistem, yeni mezun olan öğrencilere fazladan 30 puan vermektedir; biz, buna karşı değiliz, herkes emeğinin karşılığını alsın; ama, sayın milletvekilleri, dikkat ederseniz, Türkiye'nin yoksul olan çeşitli bölgeleri vardır, bu bölgelerdeki liselerden mezun olan öğrenciler vardır, bunlar birinci yıl sınavı kazanamamaktadır.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, bir dakika...

Efendim, ben sayın konuşmacıyı duyamıyorum. Lütfen, sessiz olun; istirham ediyorum efendim.

Buyurun Sayın Korkmaz.

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) – Türkiye'nin geri kalmış çeşitli bölgelerindeki liselerde bir yıl öğretmensiz geçen dersler vardır, bu liselerden mezun olan gençler vardır, bunlar bir yıl dershaneye gittikten sonra ikinci yıl istenilen seviyeye gelmektedir; bu uygulamayla, bu yavruların da önleri kesilmiş oluyor. Onun için, biz, herkes eşit şartlarda yarışsın ve neticeye gitsin istiyoruz.

İkinci getirilen bir yeniliğe göre, üç yıl boyunca ÖSS barajını, yani 105 puanı aşamayan gençler artık üniversiteye başvuramayacaklardır. Şu anda, üç yıl üst üste sınavı kazanamayan öğrenci sayısı 25 bini bulmaktadır. Halbuki, Anayasada, hiç kimsenin eğitim, öğretim hakkının engellenmeyeceği yazılmaktadır; fakat, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ne yapıyor, bunların öğretim hayatına son veriyor, buna kimsenin hakkı yoktur. Bu memleketin idaresine yön veren bir yer vardır, o da, bu Yüce Meclistir, bu Meclisin bu sorunu çözmesi lazım.

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin, üniversiteye giriş sınavlarıyla ilgili yeni düzenlemeyi silbaştan ele alması gerekmektedir. Geçen yıl da bu sistemi uygulamaya kalktılar; fakat, ertelendi. Neden bu yıl uygulanıyor? Geçen yıl sınava giren öğrencilerin kurtulduğu bu sistemin zararını neden bu yıl sınava girenler çeksin? Yanlıştan dönmek bir fazilettir. Eğitimde kaliteyi artırmak herkesin arzusudur. Üniversite sınavlarının, öğrencilerin, bundan sonraki yaşamlarında başarılı olup olamayacaklarını ölçen bir sistem olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu yönde, bu uygulamalardan vazgeçelim. Bu uygulamadan vazgeçilmesi, birçok Türk gencinin kahvelere ve izbe yerlere mahkûmiyetini önleyecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, bugünlerde, kendi kültür ve inanç mozaiğine ters düşen bir atmosferi de yaşıyor. Birkısım üniversiteler, bu vatanın çocuklarına ilim yuvası olması gerekirken keyfi uygulamalarla ağlama duvarı haline gelmiştir; başörtülü yavrularımız, İstanbul'da ve Ankara'da kayıt yaptıramamaktadırlar. Kim bu engelleri koyanlar?!

Bu ülkenin tüm maddî ve manevî sorunların çilesini bu Yüce Meclis çekecek, halkla direkt temasları bu Yüce Meclisin üyeleri yapacak; fakat, halkın çocuklarının karşılaştığı sorunları çözemeyecek!..

Gelin, bu sorunları beraber çözelim. Çünkü, başlarının örtülerinden dolayı bazı üniversitelere kayıtlarını yaptıramayan öğrenciler -dikkatinizi çekerim, başlarının örtülerinden dolayı üniversitelere kayıtlarını yaptıramayanlar- tüm bu Meclisteki milletvekillerinin partilerine oy veren Türk vatandaşlarının çocuklarıdır. Bunlar uzaydan gelmemiştir; İstiklal Harbini, Çanakkale zaferini bunların dedeleriyle beraber hep bu Meclis yapmıştır. Onun için bunları ağlatmayalım... (RP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Ne kadar eksüre istiyorsunuz Sayın Korkmaz?

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) – 1 dakika yeter Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Korkmaz.

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) – Sayın üyeler, bu ülkenin insanının yalnız maddî sorunlarını çözmek için burada bulunmuyoruz; fikrî zenginliğinin bekçiliği de bize aittir, bu Meclise aittir. Her gün bir gazeteci hapse atılıyor. Fikrin sağı ve solu olmaz; fikir fikirdir; her fikir kutsal ve namusludur. (RP sıralarından alkışlar)

Türkiye'nin demokrasi şablonu, resmi... Bu Meclisin elleriyle düzlüğe çıkarılması lazımdır. Demokrasinin şahdamarını teşkil eden Türk Halkı, bizden bunu bekliyor. Biz de, zaten bunun için burada bulunuyoruz, bunun için maaş alıyoruz.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Korkmaz.

Gündemdışı konuşmaya Hükümet adına yanıt vermek üzere, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay.

Buyurun Sayın Uluğbay. (DSP sıralarından alkışlar)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime, önce Sayın Başkanımıza görevinde başarılar dileyerek başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Sayın Korkmaz'a, bu konuyu gündeme getirdiği için teşekkürlerimi sunuyorum. Elbette, Türkiye, süratle büyüyen ve bu büyümenin çerçevesinde, bir yandan ilköğretimini, diğer yandan ortaöğretimini ve diğer boyutuyla da üniversite öğrenimini geliştirme sürecini yaşayan bir ülke. Bir yandan ilköğretimde yüzde 100 oranını yakalarken, ortaöğretimde giderek artan sayıda çocuğumuzun lise düzeyindeki okullara yerleşmesini ve oralarda iyi eğitim almasını hepimiz mutlulukla izliyoruz; bunlar güzel gelişmeler. Aynı güzel gelişmeleri üniversite düzeyinde de izliyoruz ve bu yönde de yıllardan beri çok büyük atılımlar yapılmıştır; açılan yeni üniversitelerimiz sayesinde, üniversiteye devam eden öğrencilerimizin sayısında, gerek açıköğretim gerekse örgünöğretim olarak büyük artışlar olmuştur. Bu nedenle, Türkiye'ye bu boyutuyla hizmet eden tüm hükümetlere, önünüzde teşekkürü bir borç bilirim; çünkü, gençlerimize bu eğitim olanakları verilmiş ve gençlerimizin, Türkiye'ye, çok daha iyi eğitilmiş olarak hizmet edebilmeleri, çalışabilmeleri zemini hazırlanmıştır. Ancak, bütün bu yaptıklarımıza rağmen, belirli noksanlarımızın olduğunu da kabul etmek durumundayız.

Hepimizin de bildiği üzere, liselerden -okullaşma oranı arttıkça- öncelikle üniversiteye başvurma artmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da, eğer yeterli kapasiteyi üniversitelerde açamazsak, üniversitelerin önünde bir yığılım oluyor. Bu yığılımı da aşabilmenin tek yolu: Bütün başvuran öğrencileri okullarımız kabul etme şansına sahip olmadığına göre veya her branşta bunlara bu kadar kapasiteyi yaratamadığımız için -ve bundan dolayı da kimseyi eleştirmiyorum. Çünkü, okullaşma oranındaki hız, bizim okul açabilme hızımızdan daha çabuk gelişmiştir. Bu, güzel bir şey; fakat, biraz geride kaldığımız için, böyle bir sorunla karşılaşılmıştır- bunun sonucu olarak da, üniversitelere gençlerimizi yerleştirebilmek için bir sınav sistemi getirilmiş ve öğrencilerimizin, bir yandan istedikleri branşlara girebilmelerinde daha sağlıklı karar verebilmelerinin, bir de sınırlı kapasiteye, daha başarılı olan öğrencilerimizin girebilmesi suretiyle üniversite düzeyinde eğitim alabilmelerinin zemini hazırlanmıştır.

Bütün bunlara rağmen ve hatırlayacaksınız, Türkiye Büyük Millet Meclisinden birçok kanun çıkarılıp, yeni üniversiteler kurulmuş olmasına rağmen, her yıl, üniversiteye giren öğrencilerimizin sayısı 1 milyonun epey üzerine çıkmıştır. Dolayısıyla, bunların belirli bir boyutunu, ancak üniversitelere yerleştirebiliyoruz ve bütün bunlar yapılırken de, Yüksek Öğrenim Kurumu ve Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, geniş ölçüde, kendilerinin daha önce yaptıkları sınavlar ve değerlendirmeler sonucunda, "mevcut sistemi daha sağlıklı hale nasıl getirebiliriz" arayışı içinde olmuşlar ve bu arayışın sonucu olarak da, belirli puanlar koymak suretiyle, o puanın üzerinde olanlara -birinci aşamayı geçenlere- ikinci aşamaya girme hakkı vermişlerdir. Bu çerçevede, son olarak, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından, geçmiş yıllardaki durum da nazarı itibara alınmak suretiyle, son üç yılda, 105 puandan fazla alamamış olanların, yeniden, dördüncü veya beşinci defa sınava girmemeleri gibi bir karar alınmıştır. Bunun temelinde yatan unsur, bir öğrenci, liseyi bitirdikten sonra, üç yıl süreyle çeşitli hazırlıklara rağmen 105 puanı tutturamıyorsa, bu takdirde, bu öğrencinin yeniden imtihana girmesi suretiyle bir meslek edinmesini sağlayabilmek ve diğer alanlarda çalışmasının yaratabileceği sıkıntıları önleyebilmek için, bir yerde bir çizgi koyma ihtiyacının hissedilmiş olmasıdır. Bunun sonucu olarak, üç yıl üst üste imtihana girip 105 puanı tutturamayan öğrencilerin yeni bir imtihana giremeyecekleri kısıtlamasını getirmişlerdir. Bu, tabiatıyla, gönlümüzün istemediği bir şey; ancak, bir taraftan da, bu tür öğrencilerin sayısıyla birlikte, imtihanların yapılabilirliği, imtihanların denetlenebilirliği de beraberinde sıkıntılar getirmekteydi; o nedenle, ihtiyaçtan kaynaklanan bir boyuttur.

Arkadaşımızın gündeme getirdiği diğer boyut ise, üniversitedeki yeni mezunlar ile eski mezunlar arasında bir farklılığın sisteme dahil edilmesidir. Burada, ben, sizlerle bir bilgiyi paylaşmak istiyorum ki, bu yapılan durumu daha sağlıklı değerlendirebilelim hep beraber. Yeni mezunların, yani o yıl liseyi bitirerek, üniversite imtihanının birinci aşamasını kazananların 1991'deki oranı yüzde 22,5; bu oran 1996 üniversiteye giriş sınavlarında yüzde 17'ye kadar inmiş durumda. Yani, diğer bir deyişle, öğrenci, büyük bir heves içerisinde liseyi bitiriyor; fakat, diğer branşlardan gelenlerle birlikte, diğerleriyle birlikte, her yıl, liseyi yeni bitirenlerin üniversiteye girebilme şansı düşüyor. Biraz evvel Sayın Korkmaz da gayet güzel altını çizdi, birçok çocuğumuz yokluk içerisinde okuyor. Dolayısıyla, yokluk içerisinde okuyan çocuklarımızın, liseyi bitirir bitirmez üniversiteyi kazanabilme şansını artırmak, ortak sorumluluğumuz olması gerekir. O nedenle, yapılan bu son düzenlemeyle, yeni liseyi bitirenlerin bitiriş değerlendirmelerine daha fazla bir katsayı vermek ve iki, üç, dört yıl ve daha fazla imtihana girenlere ise daha düşük puan vermek suretiyle -sizin biraz evvel altını çizdiğiniz- dargelirli ailelerin o yıl mezun olan çocuklarının üniversiteye daha fazla oranda girebilmesinin de zemini hazırlanmıştır.Çünkü, siz de gayet güzel işaret ettiniz, eğer, birinci yıl, başarılı olamayan bu öğrencilerimiz, üniversiteye girme şanslarını idame ettirebilmek için ikinci yıl, üçüncü yıl kurslara devam etmek suretiyle kendilerini hazırlıyorlar. Dolayısıyla, liseyi bitirdikten sonra iki yıl, üç yıl, bu kurslarda hazırlanan çocuklarımız ile yeni liseyi bitirenler arasında, müsabakada, yeni bitirenlerin avantajının az olması gibi bir durum oluyor; işte, bu durumu dengeleyebilmek için, yapılan araştırmalar sonucunda -bunda, siyasetin bir müdahalesi söz konusu değildir, tamamen, ilgili kuruluşlarımızın objektif aldıkları sonuçlara göre vardıkları değerler sonucunda yeni mezunların şansını artırabilmelerine yönelik bir düzenlemedir- bu bağlamda, bu konuda da, size şu bilgiyi vermekte fayda görürüm: 1991 yılında, mezun olduktan daha sonraki yıllarda imtihana girmek suretiyle başarılı olanların oranı yüzde 23 civarındayken, bu, yüzde 38'e kadar çıkmıştır; yani, diğer bir deyişle, iki rakamı yan yana koyduğumuz vakit, mevcut sistem, yeni mezunların aleyhine daha fazla işleyen ve mezun olur olmaz okula girebilmelerini kısıtlayan bir sistem şeklinde işliyordu. İşte, bu haksızlığı orta yerden kaldırabilmek için, katsayılarda belirli bir düzenleme yapılmak suretiyle göreceli bir denge sağlanması yoluna gidilmiştir.

Diğer taraftan, Sayın Korkmaz'ın üzerinde durduğu son unsur da -bana verilen bilgilere göre- İstanbul Üniversitesindeki kayıtlarda, öğrencilerimizden istenen, diplomalarına yapıştırılmak üzere başları açık bir fotoğraf vermeler istenildiğidir. Bu şekilde fotoğraflarını veren öğrencilerimizin kaydını üniversite yapmaktadır.

Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor ve saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmaya Hükümet adına yanıt veren Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay'a teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Portekiz’e gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1074)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 19 Ekim 1997 tarihinde Portekiz'e gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü S. Gürel'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

2. – Çek ve Slovakya Cumhuriyetlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1075)

15 Ekim 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 20 Ekim 1997 tarihinden itibaren Çek ve Slovakya Cumhuriyetlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin'in dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı Mehmet Batallı'nın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

3. – Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1076)

15 Ekim 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

REHA İnternational Engelliler için Rehabilitasyon, Yardım ve Bakım Fuarı'na katılmak üzere, 21 Ekim 1997 tarihinde Almanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

4. – Avusturya’ya gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1077)

17 Ekim 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 20 Ekim 1997 tarihinde Avusturya'ya gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir'in dönüşüne kadar; Ulaştırma Bakanlığına, Devlet Bakanı Refaiddin Şahin'in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

5. – Ukrayna Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1078)

17 Ekim 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 21 Ekim 1997 tarihinde Ukrayna Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, ülke kaynaklarının tespit edilmesi ve değerlendirilmesi konusunda kurulan (10/18, 27, 30, 68, 113, 178) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun çalışma süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

6. – (10/18, 27, 30, 68, 113, 170) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1079)

15.10.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülke Kaynaklarının Tespit Edilmesi ve Değerlendirilmesi Konusunda Kurulan Meclis Araştırması Komisyonumuz üç aylık süre içerisinde çalışmalarını tamamlayamamış olduğundan 24.10.1997 tarihi itibariyle bir aylık eksürenin, Genel Kurulca uzatılmasına dair 15.10.1997 tarihli 13 üncü toplantısında karar almıştır.

Karar ilişikte sunulmuştur.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Mustafa Ünaldı

(Konya)

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu komisyon, daha önce üç ay süre kullanmıştır. İçtüzüğün 105 inci maddesi, araştırmasını üç ay içerisinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilmesi hükmünü içermektedir. Bu nedenle, komisyona, istenen süre verilmiştir.

Bilgilerinize sunuyorum.

Kanun teklifinin geri verilmesine dair bir önerge vardır; okutuyorum:

7. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir İl Merkezinde Büyükşehir Belediyesi, Bahçelievler, Adnan Menderes, Oruçgazi Adlarıyla Üç İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifini (2/912) geri aldığına ilişkin önergesi (4/256)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Balıkesir il merkezinde Büyükşehir Belediyesi, Bahçelievler, Adnan Menderes, Oruçgazi adlarıyla üç ilçe kurulması hakkında kanun teklifimi geri çekiyorum.

Gereğini bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım.

İsmail Özgün

Balıkesir

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan teklif, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre geri verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, Refah Partisi Grubunun ve Anavatan Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş önerileri vardır; aykırılık sırasına göre ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

En aykırı olan ilk öneriyi; yani, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini okutuyorum:

IV. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – TBMMBaşkanlık Divanının üye sayısı ile siyasî parti gruplarına dağılımına ilişkin CHPGrubu önerisi

22 Ekim 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 21 Ekim 1997 Salı günü (dün) yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederim.

Saygılarımla.

Önder Sav

CHP Grubu Başkanvekili

Öneri:

Başkanlık Divanının kuruluşunda, daha önce seçilmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının siyasî parti gruplarının parti grupları toplam sayısı içindeki yüzde oranlamasına dahil edilmeyerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının diğer üyelerinin sayısının 17 olarak kabulüne; böylece, Başkanlık Divanının, Meclis Başkanı dahil 18 üyeden oluşması önerilmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüze göre, istem halinde, lehte ve aleyhte, ikişer üyeye 10'ar dakika söz vereceğim.

ÖNDER SAV (Ankara) – Lehte...

BAŞKAN – Lehte, Sayın Sav söz istemiştir.

Bu konuda başka söz isteyen?..

MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Aleyhte...

BAŞKAN – Aleyhte, Sayın Kamalak.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Aleyhte...

BAŞKAN – Aleyhte, Sayın Güney.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Lehte...

BAŞKAN – Başka söz isteyen?.. Yok.

Lehte, Sayın Önder Sav.

Buyurun Sayın Sav. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; 21 Ekim 1997 tarihinde toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Danışma Kurulunda Başkanlık Divanının oluşumu konusunda bir görüş birliğine varılamaması nedeniyle, konunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda sunulup bir çözüme kavuşturulması için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bir öneri vermiş bulunmaktayız.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Danışma Kurullarında ve Genel Kurullarında şimdiye kadar hemen hemen hiç tartışılmamış bir konuyu, bir hukuka aykırılığı, Genel Kurulumuzda görüşüp netleştirmek, açıklığa kavuşturmak durumundayız.

Bugüne kadarki uygulamada, Başkanlık Divanı üyesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkanlık Divanındaki oluşum, oranlama ve hesaplamada bir siyasî parti mensubu gibi düşünülmüş, buna göre karar oluşturulmuştur. Bu uygulamadan yürünerek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30 Ocak 1996 tarihli Genel Kurul toplantısında, daha önce Genel Kurulca seçilmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, yani, o zamanki Sayın Başkanımız Sayın Mustafa Kalemli ile ilgili olarak "Anavatan Partisi Grubuna bir Başkan" şeklinde tanımlanmıştır. Seçilmeden önce mensup olduğu partisinin hiçbir faaliyetine katılamayacağı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda yönetmediği oturumlarda bile oy kullanamayacağı Anayasanın 94 üncü maddesinin son fıkrasında açıkça belirtilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bir siyasî partinin Başkanlık Divanındaki kontenjanından sayılabilmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanağına da, böylece, hukuka aykırı ve yanlış biçimde yazılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, öteden beri olagelen bir uygulamadır, gelenek böyle oluşmuştur diye bir hukukî yanlışlığı sürdürmemelidir. Anayasanın özüne, lafzına, ruhuna aykırı, hukukun üstünlüğüne ters bir geleneği yaşatamaz Türkiye Büyük Millet Meclisi. Yaşatmak istemesi halinde, olası bir başvuruda, Anayasa Mahkemesinin, Anayasaya aykırılıktan ötürü iptal kararı vermesinden endişe duyduğumu da ifade etmek isterim.

1982 Anayasasının 94 üncü ve 95 inci maddeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün bu maddelerin yol göstermesiyle düzenlenen 9, 10, 11, 12 nci maddeleri ve bugüne kadarki uygulamalar birlikte ele alındığında, yorumların yanlış, uygulamaların da hukuka aykırı olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

Anayasanın 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanı, Meclis üyeleri arasından seçilen Meclis Başkanı, Başkanvekilleri, Kâtip Üyeler ve İdare Amirlerinden oluşur" denilmektedir. Anılan maddenin ikinci fıkrasında ise "Başkanlık Divanı, Meclisteki siyasî parti gruplarının üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak şekilde kurulur. Siyasî parti grupları Başkanlık için aday gösteremezler" denilmektedir. Dikkat edilirse, Anayasamız, Meclis Başkanına Başkanlık Divanının diğer üyelerinden ayrı bir statü vermekte "gruplarca seçilen ya da gösterilen başkan" dememekte "Meclis üyeleri arasında seçilen Meclis Başkanı" deyimini kullanmaktadır.

Anayasamız, Meclis Başkanı seçiminde ve Başkanlık Divanındaki konumunda, Divanın diğer üyelerinden ayrıcalıklı bir düzenleme getirmektedir. Başkanlık Divanı üyeleri içerisinde seçilme yöntemi Anayasada açıkça belirlenen tek üye Meclis Başkanıdır. Meclis Başkanvekilleri dahil Divanın diğer üyeleri siyasî parti gruplarınca seçilip, biçimsel bir kabul için Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunulmaktadır; onlar için Anayasada herhangi bir hüküm yoktur.

Meclis Başkanının siyasî parti gruplarınca aday gösterilememesi; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüne bırakılması; Anayasada kuralları belirtilmiş bir biçimde seçilmesi, yönetmediği oturumlarda bile bir Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olarak oy kullanmasının Anayasaca yasaklanmış olması; tarafsızlığı, seçildiği partisinin Meclis içerisinde ya da dışında hiçbir faaliyetine katılamaması; ayrıca, Anayasanın 106 ncı maddesinde gösterilen pek çok halde Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanması, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Başkanlık Divanının diğer üyelerinden farklı bir konuma oturtmaktadır.

Anayasanın 94 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereği, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün, Başkanlık Divanında siyasî partilerin temsiline ilişkin 11 inci maddesinin dördüncü fıkrasında "Siyasî parti grupları kendilerine düşen yerler için adaylarını gösterir. Bu adayları gösteren listenin Genel Kurulca işaret oyuyla oylanması suretiyle seçim tamamlanmış olur" denilmektedir. İçtüzüğün bu maddesinin, parti gruplarının Başkanlık Divanında temsilinden söz ettiği açıktır. Böyle bir temsilden söz edilirken, bu temsile Meclis Başkanının katılmamış olması, bu temsilde Meclis Başkanının sayılmamış olması fevkalade dikkat çekicidir. Çünkü, Meclis Başkanı, bir grupça Başkanlık Divanına önerilecek üye değildir; hatta, önerilmeyecek tek üyedir. Aksine, 11 inci maddenin birinci fıkrasında, Meclis Başkanına, siyasî parti gruplarının parti grupları toplam sayısı içindeki yüzde oranlarını ve bu oranlara göre her siyasî partiye düşen Başkanlık Divanındaki görev yeri sayısını tespit etmesi ve Danışma Kuruluna bildirmesi görevi de verilmiş bulunmaktadır. İçtüzüğün bu maddesi, Başkanlık Divanının bir üyesi olan Meclis Başkanını oranlama ve tefsirin dışında tutmuş olduğunu göstermektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında, aynen "Mensup olduğu siyasî parti ile üyelik bağı sona eren veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grup kurma hakkını kaybeden bir siyasî parti mensubu üyenin, Başkanlık Divanındaki görevi kendiliğinden sona erer" denilmektedir. Bu maddeden yola çıkıldığında ve Meclis Başkanına bir siyasî parti kontenjanından Başkanlık Divanında yer tanındığında, daha önce seçilmiş olduğu siyasî partinin grup kurma hakkını kaybetmesi halinde, Meclis Başkanının, o grupla ilişkilendirilen temsili, anayasa hukukuna göre nasıl açıklanacaktır? Bu sorunun cevabını Yüce Meclisin bulması gerekiyor.

Ayrıca, dikkat edilmesi gereken bir konu da, Anayasamızın, bir siyasî parti grubu üyesi olmayan bağımsız bir milletvekilinin de Başkan seçimine engel olmamasıdır. Bağımsız bir milletvekilinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçilmesi durumunda, Başkanın, siyasî parti gruplarına ayrılan üye sayısı içinde düşünülmesi de olanaksızdır. Bu çıplak gerçek, Başkanlık Divanında siyasî parti gruplarına ayrılacak üye sayısının Başkan dışında tutularak hesaplanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Bütün bu değerlendirmeler, hukuksal metinler, bizi, Anayasanın 94 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki "Başkanlık Divanı, Meclisteki siyasî parti gruplarının üye sayısı oranında Divana katılmalarını sağlayacak şekilde kurulur" hükmünün, Meclis Başkanının bu oranlama dışında tutulması gerektiği biçiminde anlaşılmasına zorunlu olarak götürmektedir.

Sayın Başkan, sürem doluyor; tamamlıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Sav.

ÖNDER SAV (Devamla) – Sayın Başkan, 1 dakika içinde tamamlıyorum.

Anayasanın ruhu ve lafzı da bunu gerektirmektedir. Aksi halde, Anayasaya aykırı bir İçtüzük düzenlemesi veya İçtüzük görünümü olacağı ve Anayasa yargısına da götürülebileceği kuşkusuzdur.

Sonuç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Anayasanın 94 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, Başkanlık Divanının bir üyesidir; ancak, 94 üncü maddenin ikinci fıkrası ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 9, 10, 11 ve 12 nci maddelerinin bir bütün halinde ele alınıp incelenmesine göre de, Başkanlık Divanının, siyasî parti gruplarının üye sayısı oranlamasının hesabına katılmaması gerekir. Başkanlık Divanının, geçen yasama yılında 18 olan sayısının, bu yasama yılında da sürdürülmesi isteniyorsa, Başkanlık Divanının üyesi olan Meclis Başkanı ayrık tutularak, oranlama ve hesaplamanın buna göre yapılmasını, sayının, 1 Meclis Başkanı, artı, 17 Başkanlık Divanı üyesi şeklinde ve 18 olarak kabul edilmesini öneriyoruz.

Sabrınız için teşekkür ediyorum; Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sav.

Aleyhte, Sayın Kamalak...

Buyurun Sayın Kamalak. (RP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, Sayın Başkanım, o yüce makama seçildiğiniz için de sizi tebrik ediyorum; görevinizde başarılar diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, hadise kısaca şudur: Siyasî partiler, Başkanlık Divanında, acaba, nasıl temsil edilmelidir? Başka bir ifadeyle, bir siyasî partinin Başkanlık Divanındaki gücü, kuvveti, oranı hesaplanırken, acaba, o partiye mensup olan Sayın Başkanın durumu da hesaba katılacak mıdır; dikkate alınacak mıdır? Hadisenin özü budur.

Değerli arkadaşlarım, sorumuzun cevabını Anayasamızın 94 üncü maddesi gayet açık bir biçimde vermektedir. Anayasanın 94 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, Başkanlık Divanı, Meclisteki siyasî parti gruplarının üye sayısı oranında Divana katılmalarını sağlayacak şekilde kurulur.

Şu halde, Sayın Başkan, bir siyasî partiye mensup olduğuna göre, diğer komisyonlarda da o siyasî partinin üye sayısı tespit edilirken Sayın Başkan da dikkate alındığına göre, kanaatimce, burada da dikkate alınmalıdır.

Dolayısıyla, öneri 7 sebepten dolayı reddedilmelidir; bu sebepleri arz ediyorum:

1. Sayın Başkan ile partisi arasındaki üyelik ilişkisi devam etmektedir. Siyasî partilerin Başkanlık için aday gösterememesi, Başkanın bağımsız olduğu anlamına gelmez. Bu münasebetle, öneri reddedilmelidir.

2. Başkanın mensup olduğu siyasî partinin -biraz önce de belirttiğim gibi- çeşitli komisyonlara vereceği üye sayısı belirlenirken, Sayın Başkan, o partinin bir milletvekili olarak hesaba katılmaktadır. Bu münasebetle de öneri reddedilmelidir.

3. 1961 yılından bu yana, siyasî partilerin Başkanlık Divanındaki güçleri hesaplanırken, Başkan, hep hesaba katılmış, dikkate alınmıştır. Nitekim, 1980'den önce, Başkanlık Divanı, bir bütün halinde 100 puan üzerinden dikkate alınmış, bunun 19 puanını Başkanın temsil ettiği kabul edilmiştir. Öneri, kanaatimce, bu yönüyle de reddedilmelidir.

4. Başkanlık Danışmanı Sayın Prof. Dr. Ergun Özbudun'a göre -Meclisin resmî danışmanıdır- Meclis Başkanının bu hesap dışında tutulması mümkün değildir. Bu görüşe göre de reddedilmelidir.

5. Meclis Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının görüşü de aynı yöndedir. Bu görüş açısından da, yine öneri kanaatimizce reddedilmelidir.

6. Konu, dolaylı bir biçimde de olsa, birçok defa Anayasa Mahkemesinin önüne varmıştır. Anayasa Mahkemesi, dolaylı bir biçimde de olsa, bu konuyla ilgili olarak birçok karar vermiştir; fakat, hiçbirinde uygulamanın yanlış olduğuna işaret etmemiştir. Bu yönüyle de, yine öneri reddedilmelidir.

Nitekim, 5 Haziran 1977 Genel Seçimlerinden sonra, Cumhuriyet Halk Partisi, Senatoda dengenin değiştiğini, başkanlığın kendi partisine geçmesi gerektiğini ileri sürerek Senato Başkanlık seçiminin yenilenmesini istemiş ve yenilenmiştir. O zaman, Adalet Partisi Grubu, konuyu Anayasa Mahkemesine intikal ettirmiş, Anayasa Mahkemesi Tüzük değişikliği mesabesindeki bu değişikliği; yani, Senato Başkanının yenilenmesini Anayasaya aykırı bulmamış, "evet, bu değişiklik -Başkanın, süresini doldurmadığı halde yenilenmesi- bir tüzük değişikliği mesabesindedir; ama, bu Anayasaya aykırı değildir, uygundur" demiştir. Değerli arkadaşlarım, bu münasebetle de öneri reddedilmelidir.

7. Yüce Meclisimiz, bu konuyu, 1975 yılında enine boyuna tartışmıştır. Neticede, o günkü uygulamayı yerinde bulmuş, o uygulama da bu zamana kadar sürüp gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, demokrasi, aynı zamanda bir teamüller rejimi demektir. Şu halde, 36 yıllık uygulamayı, Anayasa Mahkememizin, dolaylı bir biçimde de olsa birçok defa yerinde bulunduğu bu teamülü sürdürmemizde kanaatimce fayda vardır; tabiî ki, karar Yüce Heyetinizdedir.

Efendim, şu söyleniliyor ve deniliyor ki: "Yüce Meclis, bağımsız bir adayı da Başkan yapabilir." Doğrudur; elbette doğrudur. Yüce Meclis "ben, bunu Başkan yapıyorum" diyor ve elbette, Meclisin görüşüne saygı duymak gerekir; ama, o, küçük bir grubun üyesi yahut bağımsız bir kişi, her ne kadar öyle olsa da, Yüce Meclisin kendi adayıdır, üzerinde ittifak ettiği yahut ekseriyetle karar verdiği bir kimsedir ve elbette, o karara saygı duymak gerekir; tıpkı, biraz sonra vereceğiniz karara saygı duymak gerektiği gibi.

Hepinize saygılarımı sunuyorum efendim. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kamalak.

Lehte söz isteyen Sayın İyimaya vazgeçmiştir.

Aleyhte, Sayın Ülkü Güney söz istemişti; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; biraz önce, burada, çok değerli iki hukuk uzmanı arkadaşımızın fikirlerini birlikte dinledik. Sayın Sav ve Sayın Kamalak kanımca bu konunun uzmanı çok değerli iki arkadaşımızdır ve getirilen yorumlarda, iki arkadaşımızın yorumları arasındaki farklılığı da birlikte duyduk, işittik.

Buradan, şuraya gelmek istiyorum, inancım şudur: Anayasamız yazıldığında uzun cümleler, ifadelerin anlaşılmasındaki bazı zorluklar nedeniyle yapılan yorumlarda önümüze gelen sıkıntıları uygulamada hep birlikte çok yaşadık; zannediyorum ki, asıl sıkıntı burada. Bunu teyit için şu misali vermek istiyorum:

Danışma Kurulu bu konuyu iki defa müzakere etti ve Sayın Başkan, birinci müzakerenin sonunda, Meclisin uzmanlarına bu konuyu inceleteceğini söyledi. İkinci toplantımızda, Meclisimizin hukuk uzmanlarının ve bazı profesörlerin bu konuda vermiş olduğu bilgiler de birbirinin aynı değildi. Buradan da şu noktaya geliyorum: Demek ki, bu, bana göre, üzerinde daha çok tartışılıp, daha çok uğraşılıp ve ondan sonra bir Anayasa değişikliği şeklinde günün birinde gündeme gelebilecek bir madde.

Şunu ifade etmek istiyorum: Anayasamızın 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanı, Meclis üyeleri arasından seçilen Meclis Başkanı, Başkanvekilleri, Kâtip Üyeler ve İdare Amirlerinden oluşur" deniliyor.

Böylece, Anayasamızın bu maddesinin bu fıkrasında Başkanlık Divanının kimler tarafından teşkil edileceği tadat edilmiş. Kanımca, burada bizim tartışacak bir şeyimiz yok, tadat yapılmış. Başkanlık Divanının bir üyesidir Başkan; Başkanvekilleri de bir üyesidir.

Efendim, Başkan tarafsızdır; zaman oluyor ki, Başkanvekilleri de Başkana vekalet ediyorlar, onlar da Başkanlık görevini sürdürüyorlar. Yani, bu mantıkla hareket edersek bir noktaya varmamız mümkün değil.

Lafımı fazla uzatmak istemiyorum. Anayasamızın bu açık hükmü var ve başka bir şey daha var; bugüne kadar da Yüce Meclis bu şekilde yönetilmiş, teamüller bu şekilde gelişmiş.

Bu bakımdan, bu öneriye katılamayacağımızı arz ediyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Güney.

Lehte söz isteyen olursa, bir arkadaşıma daha söz vereceğim.

Lehte, Sayın Yılbaş; buyurun.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Başkanlık Divanının oluşumunda, seçilmiş olan Başkanın oranlamada göz önünde bulundurulup bulundurulmayacağı konusunda dün Danışma Kurulunda yapılan görüşme sonucunda, gruplar arasında mutabakat sağlanamadığı için, CHP Grubu bugün bir önergeyle görüşünü Yüce Kurula getirmiştir. Bizim de, Demokrat Türkiye Partisi olarak, bu konuda, CHP Grubuna yakın bir düşünceye sahip olduğumuzu burada ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Anayasamızın 94 üncü maddesine baktığımızda, eğer maddeyi lafzına göre değerlendirecek ve yorumlayacak olursak, gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı, Meclis Başkanı, Başkanvekilleri, Divan Kâtipleri ve İdare Amirlerinden oluşmaktadır. Ancak, Anayasamızın 94 üncü maddesinde, Başkanlık Divanı bütün ihtimallerini kapsayacak şekilde tedvin edilmemiştir. Sayın Kamalak'ın da ifade ettiği gibi, o ihtimal, bağımsız bir Büyük Millet Meclisi üyesinin Başkan olabilme ihtimalidir. Eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başkanlığa, bağımsız bir milletvekilini, üzerinde ittifak ederek seçmiş olsaydı, Divanın teşkilinde oranlar nasıl hesaplanacaktı? Bu ihtimalin dikkate alınması gereklidir; çünkü, Anayasanın, Başkanlık Divanıyla ilgili hükmünün, biraz önce de ifade ettiğim gibi, bütün ihtimalleri öngören bir düzenlemeyle yasalaşması gerekirdi. Burada, bir boşluk vardır; bu boşluğun da, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından lehte yorumlanmasında herhangi bir yasal engel söz konusu değildir.

Ayrıca, burada, Anayasanın 94 üncü maddesini takip eden 95 inci maddenin ikinci fıkrasını da bilgilerinize sunmak istiyorum. Bu fıkra, Divanın, gruplar arasındaki güç dengelerine göre, üye sayılarına göre teşkili konusunu düzenliyor.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, Anayasamızın 95 inci maddesinin ikinci fıkrası ne diyor: "İçtüzük hükümleri, siyasî parti gruplarının, -müsaade ederseniz, dikkatinizi çekmek istiyorum- Meclisin bütün faaliyetlerine üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak yolda düzenlenir. Siyasî parti grupları, en az yirmi üyeden meydana gelir."

İçtüzüğümüzün 3 ve 9 uncu maddeleri, Anayasamızın 94 ile 95 inci maddelerine uygun şekilde düzenlenmemiştir. İçtüzüğümüzün 9 uncu maddesi, grupların, Meclisin faaliyetlerinin bütününde görev alma imkânının önünü tıkamıştır. Yine, İçtüzüğümüzün 15, 16 ve 17 nci maddelerinde, Başkanlık Divanında, Başkanvekilliği görevleri, Divan Kâtipliği görevleri ve İdare Amirliği görevleri tek tek sayılmıştır. Bu madde hükmüne göre, grubu olan; fakat, sayısı (n) olan bir siyasî parti grubuna, sadece Divan Kâtipliği üyeliği tahsis edilmesi, oranın ona göre hesaplanması Anayasamızın 94 ve 95 inci maddelerine aykırıdır. İçtüzüğün, bahis konusu ettiğim 9 uncu maddesinin, eğer, bir ittifak söz konusu olursa, Yüce Meclisimiz tarafından, en kısa zamanda, Anayasa hükümlerine uygun hale getirilmek için değiştirilmesi gerekmektedir.

Beni dinlediğiniz için şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (DTP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yılbaş.

Öneri üzerindeki görüşmeler bitmiştir. İki arkadaşımız lehte, iki arkadaşımız aleyhte konuşmuştur.

Şimdi, öneriyi tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir şey sorabilir miyim efendim?

BAŞKAN – Buyurun efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bu öneride iki husus birleştirilerek teklif edilmiş: Bir tanesi, hesap yapılırken, Başkanın dahil edilip edilmemesiyle alakalı; ikincisi de Divanın sayısıyla alakalıdır. Acaba, bunları ayırmak mümkün mü? Beraber mi uygulamaya koyacaksınız?

BAŞKAN –Bir öneri verilmiş ve birlikte oylanacak; çünkü, birincisi kabul edildiği zaman, otomatik olarak onu izleyen kısmı geliyor; yani, onu ayrı tutarsanız, 17 artı 1 oluyor. Onun için, birlikte mütalaa etmek gerekiyor.

Öneriyi tekrar okutuyorum:

Öneri:

Başkanlık Divanının kuruluşunda, daha önce seçilmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının, siyasî parti gruplarının, parti grupları toplam sayısı içindeki yüzde oranlamasına dahil edilmeyerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının diğer üyelerinin sayısının 17 olarak kabulüne; böylece Başkanlık Divanının, Meclis Başkanı dahil 18 üyeden oluşması önerilmiştir.

BAŞKAN – Okunan ve üzerinde görüşmeleri biten öneriyi oylarınıza sunuyorum: Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.

Aykırılık sırasına göre ikinci öneriyi okutuyorum:

2. – TBMMBaşkanlık Divanının üye sayısı ile siyasî parti gruplarına dağılımına ilişkin RPGrubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki Grup önerimizin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

Salih Kapusuz

RP Grup Başkanvekili

Öneri:

TBMM Başkanlık Divanı üyelikleri sayısının 18'den 19'a çıkarılarak; Refah Partisi Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği, 4 Kâtip Üyelik; ANAP Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği, 3 Kâtip Üyelik; DYP Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği, 1 Kâtip Üyelik; DSP Grubuna 1 Başkanvekilliği, 1 İdare Amirliği; CHP Grubuna 1 Meclis Başkanlığı, 1 İdare Amirliği ve DTP Grubuna da 1 Kâtip Üyelik şeklinde dağıtımının yapılması.

BAŞKAN – İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre, lehte ve aleyhte söz istemi olduğu takdirde ikişer arkadaşıma söz vereceğim.

Söz isteyen?.. Öneri üzerinde söz isteyen yok.

Okunan öneriyi bir daha okutmama da gerek yok.

Okunan öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.

Son öneriyi okutuyorum:

3. – TBMMBaşkanlık Divanının üye sayısı ile siyasî parti gruplarına dağılımına ilişkin ANAPGrubu önerisi

22.10.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 21 Ekim 1997 Salı günü yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, aşağıdaki önerimizin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

Ülkü Güney

ANAP Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 18 üyeden kurulması ve görev yerleri dağılımının; Refah Partisi Grubuna 1 Başkanvekili, 1 İdare Amiri, 3 Kâtip Üye; Anavatan Partisi Grubuna 1 Başkanvekili, 1 İdare Amiri, 3 Kâtip Üye; Doğru Yol Partisi Grubuna 1 Başkanvekili, 1 İdare Amiri, 1 Kâtip Üye; Demokratik Sol Parti Grubuna 1Başkanvekili, 1 İdare Amiri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna Başkanın dışında 1 İdare Amiri ve Demokrat Türkiye Partisine 1 Kâtip Üye şeklinde olması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneri üzerinde söz isteyen arkadaşım var mı? Yok.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçimler" kısmına geçiyoruz.

V. – SEÇİMLER

A) BAŞKANLIK DİVANI BAŞKANVEKİLLİĞİ ÜYELİKLERİNE SEÇİM

BAŞKAN – Siyasî parti gruplarınca, Başkanlık Divanı üyelikleri için aday gösterme işlemi tamamlanmamıştır; ancak, Genel Kurul çalışmalarına bir an önce başlanabilmesini sağlamak amacıyla, siyasî parti gruplarınca, başkanvekillikleri için bildirilen adayların listesini okutup, oylarınıza sunacağım:

Başkanvekilleri aday listesi:

Yasin Hatiboğlu (Çorum) Refah Partisi

Hasan Korkmazcan (Denizli) Anavatan Partisi

Kamer Genç (Tunceli) Doğru Yol Partisi

Uluç Gürkan (Ankara) Demokratik Sol Parti

BAŞKAN – Okunan listeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Kâtip Üyelikleri ve İdare Amirlikleri ile komisyonlara üye seçimini yapmak için, 23 Ekim 1997 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 16.27

 

 

 

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, İstanbul Boğazından geçerken aranan Mısır bandıralı gemiye ilişkin sorusu ve DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in yazılı cevabı (7/3455)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı cevaplandırılması için gerekli işlemlerin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

Mehmet Sevigen İstanbul

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Boğazından geçen bir gemide arama yapıldığı ve füze parçalarına rastlanmadığı sonucu geminin geçişine izin verildiğinin açıklanmasına karşın, önceki gün gemide füze ve rampalarına ait malzemeler bulunduğu ve bunun Mısır’a ait olduğunun anlaşılması üzerine yola devam etmesine izin verildiği basına açıklanmıştır.

Kıbrıs ve Türkiye ile ilgili hayatî bir konuda, devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan bu çelişik açıklamalar ve tavırlar bazı haklı kaygılara yol açmıştır.

Hükümet içinden yapılan değişik açıklamalar, bu konuda hükümeti oluşturan partiler arasında anlaşmazlık olduğu izlenimi yaratmıştır. Böyle bir durumun Kıbrıs davasına zarar vereceği açıktır.

Kıbrıs konusunun hiçbir çelişkiyi, ihmali kaldıramayacak kadar hassas bir konu olması nedeniyle bazı noktalara açıklık getirme ihtiyacı vardır.Bu çerçevede;

1. Bu füzelerin kendilerine ait olduğu konusunda Mısır tarafından, tarafınıza nasıl bir güvence verilmiştir?

2. Geminin yola devam etmesine kim tarafından karar verilmiştir?

3. Geminin Mısır’a gidip gitmediği takip ve teyid edilmiş midir?

4. Bu füzelerin Mısır tarafından alındığı ve Mısır’da konuşlandırılacağı konusunda istihbarat yapılmış mıdır?

5. Bu füzelerin Mısır tarafından ileride KıbrısRum kesimine gönderilmeyeceğinin güvencesi alınmış mıdır?

6. Konuyla ilgili muhalefet partilerinin liderlerine bilgi verdiniz mi?

7. Konuyu Meclis’e getirmeyi düşünüyor musunuz?

T.C. DevletBakanlığı 21.10.1997 Başbakan Yardımcılığı Sayı : B.02.0.001.0.00.00.00/00262

Konu : Mehmet Sevigen

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : 10 Ekim 1997 tarih 22324 sayılı yazı.

İlgi yazı ile İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Sevigen’in İstanbul Boğazından geçerken aranan Mısır Bandıralı gemiye ilişkin sorularının cevaplandırılması talep edilmiştir.

Söz konusu soruların yanıtlarını içeren açıklama ekte bilgilerinize sunulmuştur.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Bülent Ecevit DevletBakanı Başbakan Yardımcısı

MısırBayraklı Gemi ile İlgili Bilgiler

Ukrayna’nın Oktyabrsk limanından yükleme yapan “Al Qusayr” isimli Mısır bayraklı ticarî geminin kargosunda S-300 füzelerine ait çeşitli malzeme olduğu yolunda 25 Ağustos 1997 akşamı ilgili makamlarımıza intikal eden bir bilgi üzerine sözkonusu gemi, Marmara Denizi çıkışında bekletilmiştir.

26 Ağustos sabahı Çanakkale Boğazı içinde Montreux Sözleşmesi uyarınca sağlık denetimine tabi tutulacağı bildirilen gemiye çıkan görevlilerimiz, kaptandan konşimento ve mürettebat listesini de almışlardır.

Bilindiği üzere, Montreux Sözleşmesi uyarınca Türk Boğazları’ndan durmaksızın geçiş yapan gemiler, sağlık denetiminin dışında herhangi bir kontrole tabi tutulamamaktadır.Konşimento kayıtlarından geminin yükünün Mısır’a ait olduğunun anlaşılması üzerine, Al Qusayr’ın yoluna devam etmesi uygun görülmüştür.

Konu Dışişleri Bakanlığımızda ilgili tüm kurum ve kuruluşların üst düzey temsilcilerinin iştiraki ile yapılan bir toplantıda değerlendirilmiştir. Aynı gün Mısır ve Ukrayna’nın Ankara’daki Büyükelçilik Maslahatgüzarları Dışişleri Bakanlığına davet edilerek konu hakkında acilen resmî bilgi vermeleri istenmiştir.Benzer bir girişim de Kahire ve Kiev’deki büyükelçiliklerimiz vasıtasıyla bu ülkeler nezdinde gerçekleştirilmiştir.

27 Ağustos 1997’de Dışişleri Bakanlığına gelen Mısır Maslahatgüzarı, kargonun Mısır Silahlı Kuvvetlerine ait olduğunu, ikili anlaşma çerçevesinde Ukrayna’ya bakım ve tamir amacıyla gönderildiğini ve GKRY’ne ait füzelerle bir ilgisi bulunmadığını bildirmiş ve bu konuda ülkesi Savunma Bakanlığına bağlı Silahlanma Dairesinin yazılı bir belgesini tevdi etmiştir. Ukrayna makamları da verilen bilgiyi teyid etmişlerdir.

Mısır Silahlanma Dairesince verilen belgede, füzelerin 1996 ve 1997 yılları itibariyle Mısır ile “Ukroboronservice” isimli Ukrayna Şirketi ve Rusya Federasyonu Devlet Şirketi “Rosvoorouzhenie” ile yapılan mukaveleler çerçevesinde tamir ve bakımlarının yaptırıldığı ve Mısır’a naklinin toplam dört seferde gerçekleştirileceği bildirilmiştir.

Hava savunma sistemlerini (SA-2 ve SA-6) içeren kargonun GKRY’ne sevk edilmediği gerekli denetim ve izlenim yolları uyarınca açıklık kazanmıştır.

Konunun muhalefet partileri liderlerine veya Büyük MilletMeclisine bilgi vermeyi gerektirecek nitelikte olmadığı açıktır.

2. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı eğitim merkezlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3489)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

Fuat Çay Hatay

1. Diyanet İşleri Başkanlığı eğitim merkezleri hangi amaçla açılmış, buralarda yapılan eğitim çalışması ve seminerlerle neler hedeflenmektedir?

2. Eğitim merkezlerinde, 1992 yılından bugüne müftü, vaiz, imam gibi din görevlileri kaç kez eğitime alınmıştır? Bu eğitimler nerelerde yapılmış ve kaç kişi katılmıştır?

T.C. Başbakanlık 22.10.1997 Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşavirliği Sayı : B.02.1.DİB.0.61/012/970

Konu : Soru Önergesi

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 10.10.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-8775 sayılı yazınız.

HatayMilletvekili Fuat Çay’ın Bakanlığıma tevcih ettiği 7/3489-8552 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

H. Hüsamettin Özkan DevletBakanı

Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın 7/3489-8552 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap :

1. Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Merkezlerinin açılış amaçları, Başkanlık teşkilâtında görevli personelin yetiştirilmelerini sağlamak, verimliliği artırmak ve görevlilerimizin dinî kaynaklara doğrudan doğruya başvurma yeteneklerini geliştirmek, dinî konularda toplumumuzun ihtiyacına cevap verecek çağın değişen ve gelişen şartlarına uyum sağlayacak mütehassıs elemanlar yetiştirmek.

Hedeflenenler :

a) Yapılan eğitim çalışması ve seminerlerde personelin bilgilerini, hizmete ilgisini en yüksek düzeye çıkarmak ve daha yukarı görevlere hazırlamak,

b) Devlet memurlarının görev ve sorumluluklarını öğretmek, genel haklar ve yasaklar hakkında bilgi vermek,

c) Yönetimde ve uygulamada etkinliğin artırılmasını sağlamak,

d) Hizmete ihtiyaç duyulan nitelikte personel yetiştirmek,

2. Başkanlığımız Ankara, Antalya, Bolu, Elazığ, Kastamonu, İstanbul,Konya, Manisa ile Akçakoca (kapatıldı) Eğitim Merkezlerinde; müftü, vaiz ve imam-hatipler için 1992-1997 yılları arasında 107 kez seminer ve kurs düzenlenmiş, bu seminerlere 1469 müftü, 583 vaiz, 8 241 imam-hatip olmak üzere toplam 10 293 personel katılmıştır.

3. – HatayMilletvekili Fuat Çay’ın, Diyanet İşleri Başkanının temsil giderlerine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3494)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

Fuat Çay Hatay

1. 1992 - 1997 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanının temsil giderleri ne kadar ol-
muştur?

2. Aynı dönemde, 101 harcama kalemi olarak bilinen ödenekteki, temsil gideri ne ka-
dardır?

T.C.

Başbakanlık 22.10.1997 Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşavirliği Sayı : B.02.1.DİB.0.61/971

Konu : Soru Önergesi

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : Devlet Bakanlığının (SayınHüsamettin Özkan) 13.10.1997 tarihli ve B.02.0.004/540 sayılı yazısı ile muhavvel Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığının 10.10.1997 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/8775 sayılı yazısı ve eki HatayMilletvekili Fuat Çay’a ait 7/3494-8557 sayılı soru önergesi.

Diyanet İşleri Başkanlığı bütçelerine, 1992-1997 yılları arasında 101.01.1.001-480 kalemine konulan ödenekleri ve bu kalemden yapılan harcamaları (Temsil, tören, ağırlama, fuar ve tanıtma gideri) gösteren tablo yazımız ekinde sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

H. Hüsamettin Özkan DevletBakanı

 

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

1992 -1997 YILLARI

101.01.1.001-480 (TEMSİL, TÖREN, AĞIRLAMA, FUAR VE TANITMA GİDERLERİ)

 

Kesinti Net Bütçe Serbest Bırakılan Yıl sonu

Yılı Bütçe Ödeneği Oranı % Kesinti Miktarı Ödeneği Or. % Öd. Miktarı Harcaması

                                                                                                                       

1992 524 000 000 1 5 240 000 518 760 000 100 518 760 000 152 993 000

1993 1 000 000 000 3 30 000 000 2 000 000 000 100 2 970 000 000 1 882 936 000

970 000 000

1994 1 020 000 000 4 40 800 000 979 200 000 80 783 360 000 438 386 000

1995 1 000 000 000 5 45 000 000 955 000 000 100 955 000 000 644 750 000

1996 1 500 000 000 5 75 000 000 1 425 000 000 100 1 425 000 000 810 918 000

1997 2 000 000 000 5 100 000 000 1 900 000 000 70 1 330 000 000 854 149 000

Toplam 7 044 000 000 296 040 000 8 747 960 000 7 982 120 000 4 784 132 000

 

 

Not : 1993 yılında Maliye Bakanlığı Bütçesinin yedek ödenek tertibinden

1. Din Şûrası giderlerini karşılamak amacıyla 480 ayrıntı koduna 2 000 000 000 TL. ödenek aktarılmış, 1 720 717 000 TL.’si harcanmıştır.

 

 

 

 

 

4. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Diyanet İşleri Başkanının kıyafetine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3496)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

5.9.1997

Fuat Çay

Hatay

1. Diyanet İşleri Başkanının kıyafeti yeniden düzenlenmiş midir? Düzenlenmiş ise yeni düzenleme ne zaman ve kime yaptırılmıştır?

 

T.C. Başbakanlık 22.10.1997 Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşavirliği Sayı : B.02.1.DİB.0.61/012/969

Konu : Soru Önergesi

 

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve KararlarDairesi Başkanlığı)

İlgi : 10.10.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-8775 sayılı yazınız.

HatayMilletvekili Fuat Çay’ın Bakanlığıma tevcih ettiği 7/3496-8559 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

H.Hüsamettin Özkan DevletBakanı

HatayMilletvekili Fuat Çay’ın 5.9.1997 tarih ve 7/3496-8559 sayılı
yazılı soru önergesine verilen cevap :

1. Diyanet İşleri Başkanlığının cübbesi yıpranmış olduğundan, kıyafetin şeklinde değişiklik yapılmadan başkan için Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 1997 yılı eylül ayında yeni bir cübbe yaptırılmıştır.

5. – HatayMilletvekili Fuat Çay’ın, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde görev yapan imamlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3497)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı SayınHüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim. 5.9.1997

Fuat Çay Hatay

1. Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki sorunun özelliği de dikkate alınarak, bu bölgede görev yapan imamlar ile verilen hutbeler özel olarak seçilmiş midir? Seçilmiş ise bunlarla neler hedeflenmiştir?

T.C. Başbakanlık 22.10.1997 Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşavirliği Sayı : B.02.1.DİB.0.61/012/972

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : DevletBakanlığının (Sayın Hüsamettin Özkan) 12.10.1997 tarihli ve B.02.0.004/540 sayılı yazısı ile muhavvel Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığının 10.10.1997 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-8775 sayılı yazısı ve eki Hatay Milletvekili Fuat Çay’a ait soru önergesi.

HatayMilletvekili Sayın Fuat Çay’ın DevletBakanı Sayın Hüsamettin Özkan’a tevcih ettiği ilgi yazı eki yazılı soru önergesine verilen cevap ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

H.Hüsamettin Özkan DevletBakanı

Hatay Milletvekili Sayın Fuat Çay’ın 5.9.1997 tarihli 7/3497-8560 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap :

Hutbeler dinî nitelikli metinlerdir. Vatandaşlarımızın dinî konularda aydınlatılmasında önemli bir yer tutar.

Hutbelerde, sevindirici, düşündürücü, birleştirici ve ümit verici bir üslupla İslam Dininin aslî kaynaklarından Kur’an-ı Kerim ve Hadisi Şeriflerdeki hakikatler anlatılır.

Hutbede dinî meselelerin yanısıra önemli millî meseleler gün ve geceler de yer alır. Vatan sevgisi, birlik ve beraberliğin önemi ana tema olarak işlenir.

Örnek hutbe metinleri, herbiri sahasında ilmî hüviyetleriyle temayüz etmiş kişiler tarafından hazırlanır.Hazırlanan bu metinler Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun uygun mütalaasından sonra “Diyanet Aylık Dergi” ekinde yayınlanarak bütün görevlilere dağıtımı yapılır.Bu uygulama cami görevlilerine rehberlik amacıyla yapılır. Ancak; her il ve ilçe müftülüğü görev yaptıkları bölgenin mahallî şartlarını dikkate alarak yörede yaşayanların ihtiyaçlarına cevap verecek hutbeler hazırlayabilirler.

 

Ek -1

 

Türkiye Büyük MilletMeclisi

GÜNDEMİ

6 NCI BİRLEŞİM

22 . 10 . 1997 ÇARŞAMBA

Saat : 15.00

1

BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

1. – Cumhurbaşkanlığı tezkereleri.

2

ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER

3

SEÇİM

1. – Başkanvekilleri, Kâtip Üyeler ve İdare Amirleri seçimi.

4

OYLAMASI YAPILACAK İŞLER

5

MECLİS SORUŞTURMASI RAPORLARI

6

GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI

YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER

7

SÖZLÜ SORULAR

8

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.