Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 30 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

115 inci Birleşim

3 . 7 . 1997 Perşembe


İ Ç İ N D E K İ L E R

DÖNEM : 20 CİLT : 30 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

115 inci Birleşim

3 . 7 . 1997 Perşembe


İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Millî Savunma Bakanlığı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarına Bağlı Kurumlarda Döner Sermaye Teşkili ve İşletilmesine İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/429) (S. Sayısı : 137) incelenmek üzere geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/912)

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul MilletvekiliTansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

2. - Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ile Siyasî Parti Gruplarını Temsilen 10 Milletvekilinin, Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 29 Arkadaşının, Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu ve 3 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/730, 2/411, 2/450, 2/622) (S. Sayısı : 318)

3. - Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ile Siyasî Parti Gruplarını Temsilen 10 Milletvekilinin, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 31 Arkadaşının ve Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu ve 3 Arkadaşının; Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/568, 1/564, 2/407, 2/449) (S. Sayısı : 326)

4. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ücretsiz Sağlık Hizmetlerine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri komisyonları raporları (1/313) (S. Sayısı : 142)

5. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri komisyonları raporları (1/371) (S. Sayısı : 160)

6. - Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Dışişleri komisyonları raporları (1/335) (S. Sayısı : 202)

7. - Türkiye Cumhuriyeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Dışişleri komisyonları raporları (1/369) (S. Sayısı : 204)

8. - Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Dışişleri komisyonları raporları (1/366) (S. Sayısı : 205)

9. - Türkiye Cumhuriyeti ve Türkmenistan Arasında Konsolosluk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/322) (S. Sayısı : 222)

10. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/598) (S. Sayısı : 337)

V. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, trafik kazalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2844)

2. - İzmir Milletvekili Ali Rıza Bodur'un, Danıştay kararına rağmen faaliyetlerini sürdüren bir madencilik şirketine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın yazılı cevabı (7/2863)

3. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Çanakkale Saros Körfezinde bulunan batık bir gemiye izinsiz dalış yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2868)

4. - Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner'in, Aczimendilerin Ankara'daki gösterileri sırasında polisin tutumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2887)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın (6/561), (6/562), (6/563), (6/564), (6/565) ve (6/566), esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü soruların geri verildiği bildirildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 23,

2 nci sırasında bulunan 132,

3 üncü sırasında bulunan 164,

4 üncü sırasında bulunan 168,

Sıra sayılı kanun tasarılarının görüşmeleri, İçtüzüğün 78 inci maddesine göre, Hükümetçe talep edilmediğinden, ertelendi;

5 inci sırasında bulunan 232 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi;

6 ncı sırasında bulunan, Yüksek Öğretim Kanununun 59 uncu Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/567, 1/566, 2/404, 2/455, 2/461) (S. Sayısı : 299) yapılan görüşmelerden sonra kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı;

Kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 3 Temmuz 1997 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 18.10'da son verildi.

Hasan Korkmazcan

Başkanvekili

Ünal Yaşar Fatih Atay

Gaziantep Aydın

Kâtip Üye Kâtip Üye




II. - GELEN KÂĞITLAR

3 . 7 . 1997 PERŞEMBE No. : 161

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın, Bakanlar arasında tarikat mensubu olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3094) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1997)

2. - Erzincan Milletvekili Mustafa Kul'un, İstanbul'da bazı hazine arsalarının Zaman Gazetesine kiralandığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3095) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1997)

3. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, BOTAŞ tarafından kurulduğu iddia edilen iki firmaya ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3096) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

4. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ - Çerkezköy'deki elektrik enerjisi kapasitesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3097) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

5. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ - Marmara Ereğlisi Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3098) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

6. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ İlindeki gölet, baraj ve sulama tesislerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3099) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

7. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ'daki hayvancılığın desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3100) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

8. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ'da kafes balıkçılığı yapılması için çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3101) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

9. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ'daki kümes hayvancılığının geliştirilmesi için bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3102) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

10. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ - Çorlu - Karıştıran'da organize sanayi bölgesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3103) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

11. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ - Çerkezköy'deki bazı sanayi kuruluşlarının elektrik enerjisi sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3104) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

12. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ - Marmara Ereğlisi kapalı spor salonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3105) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

13. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ İ linde plastik seracılığın geliştirilmesi için bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3106) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

14. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, ziraî kredi faizlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3107) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

15. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ - Malkara süt fabrikası projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3108) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

16. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ - Malkara - Şarköy karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3109) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

17. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ - Çorlu'da gümrük müdürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3110) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

18. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, eski Başbakanlar tarafından silah hediye edilen kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3111) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

19. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, gazeteci Metin Göktepe'nin öldürülmesi olayında isimleri geçen polislere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3112) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

20. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3113) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

21. - Antalya Milletvekili Yusuf Öztop'un, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3114) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati :15.00

3 Temmuz 1997 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Fatih ATAY (Aydın), Mustafa BAŞ (İstanbul)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşimini açıyorum.

Görüşmelere geçmeden önce, komşu il Kırıkkale'de meydana gelen patlama olayı dolayısıyla yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum -hayatını kaybeden olup olmadığını şu ana kadar bilmiyoruz- hayatını kaybeden varsa yakınlarına başsağlığı diliyorum; milletimize geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Gündemin “Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları” kısmında, Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Millî Savunma Bakanlığı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarına Bağlı Kurumlarda Döner Sermaye Teşkili ve İşletilmesine İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/429) (S. Sayısı : 137) incelenmek üzere geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/912)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: a) 7.8.1995 tarihli ve B. 02. 0. KKG/101-847/3801 sayılı yazımız.

b) 3.5.1996 tarihli ve B.02.0.KKG/196-342/1847 sayılı yazımız.

İlgi (a) yazımızla Başkanlığınıza sunulan, yasama döneminin sona ermesi üzerine hükümsüz kalması sebebiyle ilgi (b) yazımızla yenilenen ve halen Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Gündeminin 55 inci sırasında bulunan 1/429 esas sayılı “Millî Savunma Bakanlığı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarına Bağlı Kurumlarda Döner Sermaye Teşkili ve İşletilmesine İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın, yeniden incelenmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 75 inci maddesi gereğince geri gönderilmesini arz ederim.

Mesut Yılmaz

Başbakan

BAŞKAN - Tezkeredeki öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir ve gündemdeki tasarı geri verilmiştir.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

23, 132, 164 ve 168 sıra sayılı kanun tasarılarını, Hükümetin, İçtüzüğün 78 inci maddesine göre talebi bulunmadığından, görüşemiyoruz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul MilletvekiliTansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN - Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun müzakerelerine başlayacağız.

Komisyon?.. Katılmıyor.

Hükümet?.. Yok.

2. - Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ile Siyasî Parti Gruplarını Temsilen 10 Milletvekilinin, Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 29 Arkadaşının, Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu ve 3 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/730, 2/411, 2/450, 2/622) (S. Sayısı : 318) (1)

BAŞKAN - Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ile Siyasî Parti Gruplarını Temsilen 10 Milletvekilinin, Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 29 Arkadaşının, Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu ve 3 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun müzakerelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Teklifin tümü üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Emin Kul, Hatay Milletvekili Sayın Atilâ Sav söz istemişlerdir.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Sayın Başkan, Anavatan Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Uğur Aksöz konuşacaklar efendim.

BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Uğur Aksöz...

Diğer grup sözcülerinin de bir yazıyla Başkanlığa bildirilmesini rica ediyorum.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan, Grubumuz adına da Amasya Milletvekili Sayın Haydar Oymak konuşacaklar efendim.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Amasya Milletvekili Sayın Haydar Oymak...

İlk sözü, Anavatan Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Uğur Aksöz'e veriyorum.

Buyurun Sayın Aksöz. (Alkışlar)

Sayın Aksöz, konuşma süreniz 20 dakikadır. Bu 20 dakikalık süreyi kullanma zorunluluğu yoktur; bildiğiniz gibi, bütün grupların üzerinde anlaştığı bir kanun teklifi üzerinde çalışma yapıyoruz. Mümkün olduğu kadar kısa sürede tamamlamaya çalışın.

Buyurun Sayın Aksöz.

ANAP GRUBU ADINA UĞUR AKSÖZ (Adana) - Evet efendim, konuyu çok kısa olarak özetleyeceğim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 318 sıra sayılı Dernekler Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi üzerinde, Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, demokrasinin teminatlarından birisi de, bilindiği üzere, sivil toplum örgütleridir. Dernekler, ne kadar rahat ve kolay bir biçimde kurulabilirse, ne kadar güven içinde ça-

(1) 318 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

lışabilirse ve kapatılmaları da yargı denetimine tabi olursa, o ülkede, katılımcılık, o oranda sağlıklı bir biçimde artar ve çokseslilik sağlanır.

Anayasamızda, dernekler konusunda oldukça sıkı bir rejim öngörülmüş ve bu durum, Türkiye'de, derneklerin çok sağlıklı çalışamaması sonucunu doğurmuş idi; zamanla, bu sağlıksızlık, çekişme ve hatta bazen çatışma biçimine dönüşüyordu. Derneklere, çağın gerektirdiği özgür ortamı ve yargı güvencesini sağlamanın gerektiğini gören Yüce Parlamentomuz, bundan tam iki yıl önce, 23 Temmuz 1995'te, bilindiği gibi, anayasa değişikliğini yapmıştır. Bu önemli değişiklikle dernekler konusunda âdeta bir reform yapılmıştır.

İşte bugün, önümüzdeki bu yasa değişikliği, o anayasa değişikliğinin Dernekler Yasası üzerinde yapılması gereken zorunlu bir uyarlamasıdır, bir yansımasından ibarettir. Partilerarası Uyum Komisyonu, diğer konularda olduğu gibi, bu konuda da haftalar süren çok titiz bir çalışma yapmış ve bugün huzurunuza gelen teklif son şeklini almıştır.

Değerli milletvekilleri, anayasa değişikliği ve buna paralel olarak önümüzde bulunan bu yasa teklifi şu yenilikleri getirmektedir: Derneklere siyasî faaliyet yapabilme serbestisi tanınmaktadır. Esasen, Türkiye'de, siyasî faaliyette bulunmayan dernek pek azdır; yasada buna ilişkin bir hüküm olmayınca, bu husus, önemli ihtilaflara ve hatta çekişmelere sebebiyet veriyordu; şimdi, bu durum, açıklığa ve hukukîliğe kavuşmaktadır.

Bu düzenlemeyle, dernekler, artık, siyasî faaliyette bulunabileceklerdir; derneklerin amaçları siyasî olabilecektir. Bunun tek şartı, derneğin, bu amacını tüzüğünde açık seçik yazmasıdır. Bu amaç tüzükte açıkça yazıldığı müddetçe, dernek de açıkça siyasî faaliyet yapabilecektir.

Daha önce, bir dernek, siyasî amaçla, bir başka derneği veya bir siyasî partiyi açıkça destekleyememekteydi, başka derneklerle işbirliği yapamamaktaydı. Getirilen bu değişiklikle, artık, dernekler, bir siyasî partiyi destekleyebilirler; bir siyasî partiyi desteklemek amacıyla, diğer derneklerle işbirliği de yapabilirler. Hatta, bir dernek, bir başka dernekten, alanı, vereni ve miktarı açıkça belirtilmiş olmak kaydıyla, maddî yardım dahi alabilir. Dernekler, birbirlerine karşılıklı yardımda bulunabilirler. Daha da önemlisi, yine böyle açıkça belirtilmek kaydıyla, dernekler, bir siyasî partiden maddî yardım dahi alabilirler. Yalnız, bu karşılıklı maddî yardımın tek şartı vardır; o da, derneğin tüzüğünde bu hususun açıkça yazılı olmasıdır; yani, dernek tüzüğünde, o derneğin başka derneklere maddî yardım yapabileceği, başka derneklerden maddî yardım alabileceği ve hatta siyasî partilerden maddî yardım alabileceği veya yapabileceği yazılıysa, bu işlemleri rahatça yapabilecektir.

Değerli milletvekilleri, önceki yasal düzenlemede, kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiliğinden dağılmış sayılıyordu. Bu kendiliğinden dağılma olayı, şahsa göre, yoruma göre değişiyor ve bu da sıkıntı yaratıyordu. Bazen, dernek yöneticileri, dağılmanın olmadığını söylüyorlardı; bazen de, idarî makamlar, dağılmanın gerçekleştiğini ifade ediyorlardı. Bu da, örgütler arasında önemli ihtilaflara sebebiyet veriyordu. Şimdi getirilen düzenlemeyle, bu hususa da açıklık kazandırılmıştır. Kendiliğinden dağılma hali, dernek merkezinin bulunduğu yerin en büyük mülkî amirinin veya oradaki cumhuriyet savcısının istemi üzerine, sulh hukuk mahkemesince tespit edilecektir. Böylece, tarafların en kutsal hakkı olan savunma hakkı tanınmış, ayrıca, idarî makamlar değil, bağımsız yargı tespit kararı vermiş olacaktır. Bunun da ötesinde, derneğin dağılıp dağılmadığı, artık, tartışma konusu olmaktan çıkmış, bu husus, mahkeme kararıyla tespit edilmiş ve belgelenmiş olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, getirilen bir başka yenilik de, gecikmesinde sakınca bulunan ve yasada yazılı olan ahvalde, mülki amir, bir derneği kapatabilecektir; ama, derhal ve en geç 24 saat içinde, bu mülki amir, kararını, mahallî asliye hukuk mahkemesinin onayına sunacaktır. Böylece, derneklere bir güvence daha getirilmiş olmaktadır. Mülki amirin bu kararı, mutlaka, gerekçeli olacaktır. Mahkeme, 48 saat içinde kararını vermek zorundadır; yani, mahkeme, bu idarî kararı ya onaylayacak ya da kaldıracaktır. Bu arada, dernek de, elbette, savunmasını yapabilecektir. Eğer, mülki amir, bu kararı mahkemenin onayına hiç sunmazsa yahut da sunar da, mahkeme 48 saat içinde karar vermez, olay gecikirse, yine, faaliyetten alıkoyma kararı kendiliğinden kalkmış olacaktır ki, bu da dernekler için ayrı bir güvence getirmektedir.

Görüldüğü gibi, derneklere, bu düzenlemelerle hem özgürlük verilmekte hem güvence getirilmektedir ve hemen her aşamada, hemen her işlemde yargı denetimi getirilerek, çağdaş düzenleme yapılmış olmaktadır.

Değerli arkadaşlar, yapılan düzenlemeler ve yenilikler bunlardır. Diğer birtakım düzenlemeler daha vardır; ama, onlar, teknik düzenlemeler olup, bazı kelime veya cümle değişikliklerinden ibarettir. Bu yasa teklifiyle, Anayasaya uyum yasaları tamamlanmış olmaktadır. Bundan sonraki aşama, Siyasî Partiler Yasası ve Seçim Yasalarında yapılacak düzenlemeler olacaktır ve Partilerarası Uyum Komisyonu, bunun üzerinde çalışmalarına devam etmektedir.

Ülkemizin çok ihtiyacı olan çağdaş tüm yasalar, umuyoruz ki, hep böyle geniş bir mutabakatla çıkacak, hem özgürlükleri doya doya yaşayacağız hem de yapılan her işlemde, yargı güvencesini bularak, hukuk devletinde ve demokrasi içinde yaşamanın huzurunu hep birlikte duyacağız.

Anavatan Partisi Grubu olarak, bu tekliflerin hazırlanmasında emeği geçen tüm üyelere ve oylarıyla bu teklifi yaşama geçirecek olan siz değerli Genel Kurul üyelerine teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Adana Milletvekili Sayın Uğur Aksöz'e teşekkür ediyorum. Bugün başladığı Partilerarası Komisyondaki görevinde de kendisine başarılar diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Amasya Milletvekili Haydar Oymak'ı kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Oymak. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA HAYDAR OYMAK (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyasî parti gruplarını temsilen 10 milletvekili tarafından verilen ve 1995 yılında Anayasada yapılan değişiklikler uyarınca 2908 sayılı Dernekler Kanununda değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce, Yüce Meclisi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 1982 Anayasasının 33 üncü maddesinde, 1995 yılında 4121 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, derneklerin siyasal amaç izlememesi, siyasal faaliyette bulunmaması, siyasî partileri desteklememesi gibi birtakım yasaklar kaldırılmıştır; ayrıca, faaliyetten alıkonulma ve kapatma rejimi de değiştirilmiş, faaliyetten alıkonulma kararının daha kısa sürede ve yargının onayına sunulması zorunluluğu getirilmiştir; dernek kurma özgürlüğü yönünden de daha geniş bir açılım öngörülmüştür.

Oysa, görüşülmekte olan teklif, Anayasada yapılan değişiklikler sırasında öngörülen bu açılıma yeteri derecede cevap verememektedir; hem dernek kurma özgürlüğü hem de faaliyetten alıkonulma açısından, anayasa değişikliğindeki geniş ufukluluğu ve hoşgörüyü, bu teklifte, maalesef, tam göremiyoruz. Tersine, teklif, Anayasanın 33 üncü maddesinde öngörülmeyen yasaklamalar ve sınırlamalar içermektedir.

Hepimizin bildiği gibi, gerçekten de, Anayasanın 33 üncü maddesinin yedinci fıkrası, Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu hizmeti görevlilerinin dernek kurma haklarına sınırlamalar getirilebileceğini, yasaklamalar konulabileceğini öngörürken, yapılan değişiklikle “Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensuplarına ve görevlerinin gerektirdiği ölçüde devlet memurlarına kanunla sınırlamalar getirilmesine engel değildir” şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla, Anayasa hükmüne göre, dernek kurma özgürlüğü, Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensupları da dahil olmak üzere, kamu görevlileri için yasaklanmayacaktır. Ayrıca, yalnızca Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensuplarının dernek kurma özgürlüğü sınırlandırılabilecektir. Devlet memurlarının bu özgürlüklerini kullanmalarına ise, ancak, görevlerinin gerektirdiği ölçüde sınırlamalar getirilebilecektir.

Teklifin 1 inci maddesi şöyle düzenlenmiş: “Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ve özel kanunlarında dernek kuramayacakları belirtilen memur statüsündeki kamu hizmeti görevlileri.”

Görülüyor ki, bu düzenleme ile Anayasada yapılan değişiklik, Dernekler Kanununa yansıtılmamaktadır; tam tersine, Silahlı Kuvvetler ile kolluk kuvvetleri mensuplarına ve memur statüsündeki kamu hizmeti görevlilerine dernek kurma yasağı getirilmektedir. Ayrıca, dernek kurma özgürlüğünün sınırlandırılması memurlar için getirilmişken, bu kapsam genişletilerek, memur tanımı dışında kalan kamu hizmeti görevlileri de yasak kapsamına alınmıştır. Buradan açıkça görülmektedir ki, düzenleme, Anayasanın öngörmediği yasaklamalar ve sınırlamalar içermektedir.

Teklifin 3 üncü maddesiyle, Dernekler Kanununun 54 üncü maddesinde değişiklik yapılarak, derneğin merkezinin veya şubesinin bulunduğu ilin valiliğince, Anayasada yapılan değişiklik uyarınca, hangi hallerde faaliyetten alıkonulacağı düzenlenmektedir. Anayasanın 33 üncü maddesinin değişiklikten sonraki dördüncü fıkrasında, kanunla görevlendirilecek merciin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin, yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, derneği faaliyetten men edebileceği esası getirilmiştir. Oysa, teklifin 3 üncü maddesiyle Dernekler Kanununun 54 üncü maddesinde yapılan değişiklikte, yukarıdan belirtilen faaliyetten men nedenleri genişletilerek, Anayasada öngörülmeyen, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, genel ahlak, gecikmesinde sakınca bulunan haller gibi faaliyetten men edilmeye esas olan nedenler de eklenmiştir. Bu düzenleme, yasakların ve sınırlamaların olabildiğince kaldırılmasını amaçlayan ve bu doğrultuda Anayasayı değiştiren irade ve arzuya ters düşmektedir.

Bu tespitler de bize gösteriyor ki, 1995 yılında Anayasayı değiştiren 19 uncu Dönem Parlamentosunun anlayışı, aradan geçen bir seçime ve bunca zamana rağmen, örgütlü ve özgürlükçü bir toplum yaratma yönünden, 20 nci Döneme göre, maalesef, daha ileri bir noktada imiş. Bundan, Cumhuriyet Halk Partisi olarak üzüntü duyduğumuzu belirtmek istiyorum.

Bu eksikliklerine rağmen, yapılan bu değişikliğin, topluma hayırlı olmasını diliyor, şahsım ve Grubum adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Amasya Milletvekili Sayın Haydar Oymak'a teşekkür ediyorum.

Şimdi, gruplar adına üçüncü olarak, Demokratik Sol Parti Grubundan Sinop Milletvekili Sayın Metin Bostancıoğlu konuşacaklar.

Buyurun Sayın Bostancıoğlu. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Demokratik Sol Parti Grubu adına, 2908 sayılı Dernekler Kanununda değişiklik yapılmasıyla ilgili kanun teklifleri üzerinde görüşlerimizi bildirmek üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

1995 yılında, 4121 sayılı Kanunla, Anayasada yapılan değişikliklerden biri de, 33 üncü maddenin değiştirilerek, dernek kurma hürriyetinin sınırlarının genişletilmesidir. Anayasanın söz konusu değişikliğinin Dernekler Kanunu açısından hayata geçirilmesi, uygulama kabiliyeti kazanması gerekmekteydi. İşte, bugün, bu gerekliliği yerine getirmek için çalışıyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dernekler, kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış, belirli bir ortak gayeyi gerçekleştirmek üzere, insanların bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirdikleri kuruluşlardır. Dernekler, çoğulcu demokrasilerde, siyasî partiler yanında, toplumdaki çeşitli görüş, düşünce ve idealleri gerçekleştirmek üzere sivil toplum örgütleridir.

İnsanlar, ortak bir gayeyi gerçekleştirmek için bir araya gelip bilgi ve çalışmalarını birleştiriyorlarsa, bu birlikteliğin, bu çalışmaların yapıldığı derneklerin kurma hakkı önündeki yasak ve kısıtlamaların kaldırılması gerekir.

1982 Anayasasının 33 üncü maddesinde 1995 yılında yapılan değişikliklerden önce, derneklerin siyasal amaç izleyememesi, siyasal faaliyette bulunamaması, siyasî partileri desteklemek amacıyla başka dernekler, siyasî partiler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla işbirliği yapamayacakları şeklinde yasaklar mevcuttu. Şimdi, Anayasadaki bu değişiklikle, bu yasakları kaldırma çalışması yapıyoruz.

Aynı şekilde “kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiliğinden dağılmış sayılır” ifadesini taşıyan fıkra da kaldırılmıştır.

Bir başka değişiklikle, faaliyetten alıkonulma rejimi değiştirilmiş “derneklerin, kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilmesi ve faaliyetten alıkonulabilmesi” düzenlemesiyle, faaliyetten men kararını içeren idarî kararın -buradaki idarî karar, tedbir anlamındaki idarî karardır; aslında, kapatma kararını hâkim verecektir- daha kısa sürede hâkim onayına sunulması işlemi getirilmiştir.

Bunun yanı sıra, dernek kurma özgürlüğü açısından “Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensuplarına ve görevlerinin gerektirdiği ölçüde devlet memurlarına kanunla sınırlamalar getirilmesine engel değildir” hükmü getirilmiştir.

Yasanın kısıtlayıcı en önemli hükümlerinden birisiyle, Anayasadaki düzenlemeye göre, en dar şekilde kısıtlamaları ortadan kaldıracak şekilde bir düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemelerle, dernekler bakımından güvence yaratan, dernek kurma özgürlüğünün anlamına uygun, yeni bir rejimle karşı karşıyayız. Bu yasa teklifinde getirilen budur.

Sayın milletvekilleri, toplumumuzun en çok ihtiyacı olan konulardan biri, yargı bağımsızlığıdır. Yargı bağımsızlığı, bağımsız hâkimlerle gerçekleştirilebilir. Bu anayasa değişikliğine kadar, hâkimlerimiz, dernek kuramıyor, derneklere üye olamıyorlardı. Oysaki, uluslararası platformda, hâkimlerimizin, dernek kurmak suretiyle, bu dernekler kanalıyla görüşlerini bildirmelerine engel teşkil eden hususlar vardı. İşte, bundan sonra, hâkimlerimiz de dernek kurabilecekler, hâkimlerimiz de hukuk sistemimiz hakkında görüşlerini bildirebilecekler, hukukumuzun gelişmesi için uluslararası platformlarda fikir alışverişinde bulanabileceklerdir. Bana göre, bu kanun teklifiyle getirilen en önemli değişiklik budur.

Bu değişikliklerin ülkemize faydalı olmasını, yararlar getirmesini, güzellikler getirmesini diliyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan Sinop Milletvekili Metin Bostancıoğlu'na teşekkür ediyorum.

Refah Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Hanifi Demirkol'u davet ediyorum.

Buyurun Sayın Demirkol. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

RP GRUBU ADINA HANİFİ DEMİRKOL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; derneklerle ilgili düzenlemeyi ihtiva eden Anayasanın 33 üncü maddesinde 1995 yılında 4121 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeye paralel olarak, 2908 sayılı Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Refah Partisi adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, 1995 yılında, 33 üncü madde de dahil olmak üzere, Anayasamızın bazı maddelerinde değişiklik yapılması, görüşülerek kabul edilmiştir. Bu değişiklikte, 33 üncü maddenin dört ve beşinci fıkraları kaldırılmış, altı, yedi ve sekizinci fıkralarında da yeniden düzenleme yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, demokratik yönetimin temelini, halkın temsili, halkın yönetime katılımı ve denetimi oluşturmaktadır. Halkın yönetime katılımını ve denetimini sağlamanın iki önemli şartı vardır: Birincisi, hak ve özgürlüklerin en geniş şekliyle tanınması; ikincisi ise, önemli bir hak olan teşkilatlanma ve örgütlenme hakkına mümkün olduğunca sınırlama getirilmemesidir. Halk, katılımının ve denetiminin temelini oluşturan demokratik tepkisini, örgütlenmek suretiyle gösterir. Örgütlenme de, dernekler, vakıflar ve meslekî kuruluşlarla olur. Temel haklar ve hürriyetlerle ilgili düzenleme yapılırken, tabiî ki, hakların özü ile kamu düzeninin sağlanması arasındaki dengeyi iyi kurmak gerekir. Anayasamızın 33 üncü maddesi, yapılan değişiklikle, örgütlenme hakkının kullanılması lehine yeniden düzenlenmiştir. Bu olumlu düzenlemenin uygulamaya girmesi için, buna paralel olarak, ilgili kanunda değişiklik yapılması gerektiği malumlarınızdır; çünkü, uygulamayı düzenleyen kanundur. Geç de olsa, bu kanun teklifiyle gerekli değişikliğin bugün yapılmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor ve Grup olarak geneline katıldığımızı arz ediyorum.

Bu kanun teklifiyle, 2908 sayılı Dernekler Kanununun sekiz maddesinde değişiklik yapılmıştır. Yeni düzenlemeyle yapılan değişikliği özetlersek; derneklerle ilgili bazı yasakların kaldırılması; bir. Derneklerin kapatılmasının veya faaliyetten alıkonulmasının hâkim kararına bağlanması; iki. İdarî mercilerce faaliyetten men edilen derneklerle ilgili idarî kararın kısa sürede hâkim onayına sunulması ve karara bağlanmasıdır; üç.

Daha önce de arz ettiğim gibi, bu olumlu değişiklikleri memnuniyetle karşılıyor ve katılıyoruz. Bununla birlikte, bir iki konudaki düşüncelerimi de ifade etmek istiyorum:

Birincisi; Dernekler Kanununun 4 üncü maddesi, dernek kurma hakkını düzenlemekte ve bazı kamu görevlilerine de dernek kurma yasağı getirmektedir. Değişiklikten önceki durumda, kamu görevi yapan yedi grup hakkında Dernekler Kanununda yasak getirilmiştir. Bugün yapılan değişiklikle, kamu görevi yapan bu yedi grup üçe indirilmiştir. Bu olumlu bir gelişmedir. Yalnız, biraz önce konuşan arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, bu olumlu gelişme, Anayasaya, Anayasanın ruhuna ve lafzına aykırıdır; çünkü, Anayasamızın 33 üncü maddesinin konuyla ilgili fıkrasında aynen şöyle denilmektedir: “Birinci fıkra hükmü, Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensuplarına ve görevlerinin gerektirdiği ölçüde devlet memurlarına kanunla sınırlama getirilmesine engel değildir.” Anayasadaki ifade, sınırlama getirileceği şeklindedir, yasak getirileceği şeklinde değildir. Nasıl bir sınırlama getirilebilirdi; bazı kamu görevlileri için, yalnız meslekî konularda dernek kurma hakkı tanınabilir ve bakanlık iznine tabi tutulabilirdi. Bu şekilde yasak getirilmesi -tekrar ediyorum- Anayasanın ruhuna da lafzına da aykırıdır.

İkinci olarak şunu arz etmek istiyorum: Biraz önce ifade ettiğim gibi, Dernekler Kanununun 4 üncü maddesi, dernek kurma hakkını, 16 ncı maddesi de derneklere üye olma hakkını düzenlemekte ve 16 ncı maddeyle de 4 üncü madde arasında bağlantı kurulmakta, 4 üncü maddeye atıf yapılmaktadır. Buna rağmen, 4 üncü maddede gerekli değişiklik yapıldığı halde 16 ncı maddede hiçbir değişiklik yapılmamıştır.

Biraz önce arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, 4 üncü maddede yargı mensuplarına dernek kurma hakkı tanındığı halde 16 ncı maddenin birinci bendinde, yargı mensuplarının, teker teker sayılarak, derneğe üye olmak için kimden izin alacakları anlatılmaktadır.

Bir taraftan yargı mensuplarına dernek kurma hakkı veriyoruz, diğer taraftan derneğe üye olması için belirli mercilerden izin alma mecburiyeti getiriyoruz ki, bu bir çelişkidir. Bu bakımdan, Dernekler Kanununun 16 ncı maddesinde de 4 üncü maddeye paralel olarak değişiklik yapılması gerektiği kanaatimi arz etmek istiyorum.

Üçüncüsü; Anayasamızın 33 üncü maddesinin değişik dördüncü fıkrasıyla bazı hallerde kanunla belirlenecek mercie derneği faaliyetten men etme yetkisi verileceği belirtilmiş ve buna istinaden de, değişiklik teklifinin 3 üncü maddesi ile Dernekler Kanununun 54 üncü maddesinde değişiklik yapılarak, bu yetki -aynen teklifte geçtiği şekliyle okuyorum- il valiliğine verilmiştir; “il valiliğine” ifadesi kullanılmaktadır. İl valiliği, yardımcılarıyla, bağlı daireleriyle bir kurumu ifade eder; burada kastedilen ilin valisidir. Bu bakımdan, daha önce diğer meslek kuruluşlarıyla ilgili kanun görüşülürken, doğrudan doğruya valiye yetki verilmişti. Burada da, il valiliğine değil, il valisine yetki verilmesi gerektiği kanaatindeyim; çünkü, karar mercii, yetkili merci ilin valisidir. Yalnız, il valisine yetki verilmesini de, hem idarî sistemimize aykırı buluyorum hem de uygulamada birtakım problemler getireceğine inanıyorum. Dernek merkezinin ilçede bulunması halinde, gerekli evrak düzenlenecek, uzak bir ilçeden ile getirilecek, ilde vali inceleyecek, men kararı verecek, mahkemeye götürülecek, kırksekiz saat içerisinde, karar, mahkeme tarafından onaylanacak veya değiştirilecek. Mahkeme, ildeki mahkeme mi, ilçedeki mahkeme mi; o da açık değil. İldeki mahkemeyi anladığımız takdirde, bir belge lazım olduğu zaman tekrar ilçeye gidilecek, ilçeden belge getirilecek. Bu bakımdan, yalnız il valisine bu yetkinin verilmesi, arz ettiğim gibi, hem idarî sistemimize aykırı hem de uygulamada birtakım sıkıntılar, problemler yaratacaktır. Halbuki, aynı kanunun bir maddesinde bu konudaki yetki, dernek merkezinin bulunduğu yerin en büyük mülkî amirine verilmiştir. Bu bakımdan, kanunun maddeleri arasında uyumu da sağlamak bakımından, men yetkisinin dernek merkezinin bulunduğu yerin en büyük mülkî amirine verilmesinin daha uygun olduğu kanaatimi arz etmek istiyorum.

Son olarak da şunu ifade etmek istiyorum: Teklifin 4 üncü maddesiyle, kanunun “derneklere yapılacak yardımın şartları” başlığını taşıyan 61 inci maddesinin birinci fıkrası yeniden düzenlenerek, eskisinin tam aksi bir hüküm getirilmiştir. Bu düzenlemeyle, derneklere, siyasî partilerden, sendikalardan ve meslekî kuruluşlardan yardım alması veya bunlara yardım etmesi imkânı sağlanmıştır. Kaynak sıkıntısı çeken dernekler için bu hak tanınmalı, dernekler yardım almalı veya kendisi yardım edebilmeli; ancak, tüzüklerinde gösterilen amaçları ve çalışma konuları veya çalışma biçimleri şartlarına bağlı da olsa, derneklerin siyasî partilerden yardım alması veya yardım etmesi uygulamada sıkıntılar yaratacak, ayrıca, ilgili mevzuatla da çelişkiye neden olacaktır. Bu nedenle, üzerinde düşünmek gerekir. Siyasî amaçları gerçekleştirmek için masun bir hak olan dernek kurma hakkının kötüye kullanılması mümkündür veya dernek üyeleri üzerinde baskı aracı olarak kullanılması mümkün olabilir.

Bu endişemi de arz ediyor, kanunlaşacak yeni teklifin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (RP, DYP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Refah Partisi Grubu adına konuşan Eskişehir Milletvekili Sayın Hanifi Demirkol'a teşekkür ediyorum.

Gruplar adına son konuşmacı, Doğru Yol Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Necmettin Dede; buyurun. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

Sayın Dede, konuşma süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA NECMETTİN DEDE (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Konuşmama başlamadan önce, Grubum ve şahsım adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benden önce konuşan değerli konuşmacılarımız, grupları adına, konunun muhteviyatı hakkında çok güzel açıklamalar getirdiler. Uzun zaman almasını icap ettiren ve mütalaaların geniş geniş yapılmasını, arz edilmesini gerektiren konularda yeterince açıklık getirilmiştir. Bendeniz de, huzurlarınızı fazla işgal etmeden önce, birkaç konuya değinerek geçiştirmek istiyorum.

Dernekler Yasası, halen yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanununun 142, 143 ve 163 üncü maddelerinin yürürlükte olduğu katılımcı ve özgürlük esasına dayalı demokratik anlayışın bugünkü aşamada olmadığı yıllarda yürürlüğe konulmuştur.

Demokrasi için siyasî faaliyetlerin varlığı yeterli değildir. Bir ülkede bulunan demokratik kitle örgütlerinin sayısı, niteliği, çalışma ortamı, o ülkedeki demokratik anlayışın en iyi göstergesidir. Eğer, biz, demokrasi konusunda iyi örnekler ortaya koymak istiyorsak, öncelikle, demokratik kitle örgütleri olan dernekler için, tam özgür bir ortam sağlamalıyız.

1982 Anayasasında 1995 yılında yapılan değişiklikle, çoğunluğun katılımı önündeki engeller kaldırılmıştır. 19 uncu Dönemde Parlamentomuzun gerçekleştirdiği bu tarihî görevin ikinci adımını, 20 nci Dönem Parlamentosu mensupları olarak biz gerçekleştireceğiz. 20 nci Dönem Parlamentosuna düşen bu görev de, anılan anayasa değişikliğini hayata geçirecek, uygulama alanına taşıyacak uyum yasalarının bir an önce çıkarılmasıdır.

Değerli milletvekilleri, bu amaçla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde partilerarası özel bir komisyon teşekkül ettirilmiştir. Bu komisyon, özverili, hızlı ve verimli çalışmalarıyla, uyum sağlayacak kanun tekliflerini hazırlayarak, Anayasa Komisyonuna havale etmiştir.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle de, Anayasanın dernek kurma hürriyetini düzenleyen 33 üncü maddesinde yapılan değişikliklerin Dernekler Kanununun ilgili maddelerine yansıtılması amaçlanmıştır. Teklifte, öncelikle göze çarpan, dernek kurma özgürlüğünün sınırlarının genişletildiği, dernekler açısından her bakımdan daha güvenceli bir rejim getirildiğidir. Teklifte, derneklerin siyasî amaç izleyememesi, siyasî faaliyette bulunamaması, siyasî partileri desteklemek amacıyla, birbirleriyle, siyasî partiler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla işbirliği yapamayacakları yönündeki yasaklar kaldırılmaktadır; bunun yanı sıra, derneklerin faaliyetten alıkonulma rejimi değiştirilmekte, derneklerin kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilmesi, faaliyetten men kararını içeren idarî kararın daha kısa sürede hâkim onayına sunulması öngörülmektedir.

Değişiklikle, ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri ile genel ve özel kolluk kuvvetleri mensupları ve özel kanunlarında dernek kuramayacakları belirtilen memur statüsündeki kamu hizmeti görevlilerine kanunla sınırlamalar getirilmesine engel değildir hükmü getirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, görüldüğü üzere, bu değişiklikle dernek kurma özgürlüğü yeni bir muhteva kazanmakta, dernekler daha güvenilir bir sisteme kavuşmaktadır. Bu şekilde, demokratikleşme hedefine bir adım daha atılmakta, demokrasi bilincinin oluşmasında sivil toplum örgütlerine önemli görevler düşmektedir.

20.3.1995 tarihli ve 4121 sayılı Kanunla 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının dernek kurma hürriyetini düzenleyen 33 üncü maddesinde yapılan değişikliğin 2908 sayılı Dernekler Kanununa yansıtılmasıyla ilgili olarak, bir milletvekili ile siyasî parti gruplarını temsilen 10 milletvekilince Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan ve talî komisyonlarda görüşülmesinden sonra Anayasa Komisyonunca birleştirilen Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Anayasa Komisyonunun 27.3.1997, 3.4.1997 ve 1.5.1997 tarihli toplantılarında, İçişleri Bakanlığının temsilcilerinin de katılımıyla görüşülmüştür.

Teklifin 1 inci maddesinde, Dernekler Kanununun 4 üncü maddesinin birinci bendinde dernek kuramayacakları belirtilen Yüksek Mahkeme üyeleri, hâkim ve savcılar, Sayıştay meslek mensupları ile savcı ve yardımcıları, mülkî idare amirliği hizmetlerine dahil kadrolarda çalışanlara yer verilmemek suretiyle dernek kurabilmeleri öngörülmüştür. Anayasanın dernekleri düzenleyen 33 üncü maddesinin değişik birinci ve yedinci fıkralarındaki herkesin izin almadan dernek kurabileceği; ancak, Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensupları ile görevlerinin gerektirdiği ölçüde devlet memurlarının dernek kurmalarına kanunla sınırlama getirilebileceği hükmü göz önünde bulundurulduğunda, Anayasa hükmünün, dernek kurma hakkını yasakladığı şekilde yorumlanamayacağı ve bu hakkın yasaklanmadığı; ancak, yargı bağımsızlığının ve idarî tarafsızlığın da devamının temini bakımından, teklifin bu maddesinin “Yüksek Mahkeme üyeleri, hâkim ve savcılar ile Sayıştay meslek mensupları, mülkî idare amirleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, genel ve özel kolluk kuvvetleri mensupları ve özel kanunlarında dernek kuramayacakları belirtilen memur statüsündeki kamu hizmeti görevlileri” şeklinde düzenlenmesinin uygun olacağı ifade edilmiş; ancak, komisyondan, değişiklik yapılmadan geçmiştir.

2 nci maddesinde, Dernekler Kanununun 51 inci maddesindeki kendiliğinden dağılma halinin sulh hukuk mahkemesince tespit edilmesi şeklindeki değişiklik uygun görülmektedir.

3 üncü maddesinde, derneğin faaliyetten alıkonulmasını düzenleyen Kanunun 54 üncü maddesindeki değişiklik, Anayasa değişikliğine uyum sağladığı nedeniyle, uygun görülmektedir.

4 üncü maddesinde, Kanunun 61 inci maddesinin birinci fıkrasına Anayasa değişikliğine uygunluğunun sağlanması amacıyla getirilen “Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları, çalışma konuları veya çalışma biçimleri arasında açıkça belirtilmek kaydıyla, siyasî partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım kabul edebilirler ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler” şeklindeki düzenlemeye, Bakanlık olarak, derneklerin gönüllü kuruluşlar olduğu, farklı siyasî görüşe sahip kişilerin kâr amacı gütmeden aynı dernekte özveriyle çalıştıkları, herhangi bir siyasî partiyi desteklemeleri ve maddî yardımda bulunmaları halinde iç hesaplaşmalara ve huzursuzluklara yol açabileceği, derneklerin kendi amaçlarını tam olarak yerine getirmeyecekleri, masumane amaçlara yurtdışından toplanan yardımların herhangi bir siyasî partiye kanalize edilebileceği düşüncesiyle, teklifin yeniden gözden geçirilmesi dile getirilmiştir; ancak, herhangi bir değişiklik yapılmadan komisyondan çıkarılmıştır.

5 inci maddesinde, kanunun 16 ve 55 inci maddelerinin derneğe üyelik ile derneğin kendiliğinden dağılmasına ilişkin ifadelerindeki değişiklikler uygun görülmüştür.

6 ncı maddesinde, kanunun 5/11 maddesindeki derneklerin siyasî faaliyette bulunma yasağını ve kanunun 16/5 maddesindeki kamu hizmeti görevlilerince kurulan derneklere milletvekillerinin üye yasağını kaldıran öneri uygun görülmüştür; ancak, 10/3 maddesinde “derneklerin mülkî amirlikçe faaliyetlerinin durdurulması, kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılması, faaliyetten men edilmesi” hükmü getiriliyor.

Değerli milletvekilleri, uyum yasasında tüm emeği geçen, faaliyette bulunan değerli milletvekili mensuplarımızın ve bunun çözümünde, tüm grupların tesanüt içinde, birlikte, beraberlik içinde çalışmaları, şu anda, bendenize büyük bir kıvanç vermiştir. Dilerim ki, Parlamentomuzda, bundan sonra, ülkemizin geleceğini teminat altına alacak olan bu gibi yasaların, yine böyle, birlik ve beraberlik içinde, çokça, halkın huzuruna yönelik şekilde çıkmasını, Yüce Tanrı'dan diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Doğru Yol Partisi Grubu olarak bu kanun değişikliğine evet diyor; ülkemize hayırlı ve uğurlu olması dileklerimle, Grubum ve şahsım adına, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Muş Milletvekili Sayın Necmettin Dede'ye teşekkür ediyorum.

Kişisel söz sırasına geçiyoruz.

İstanbul Milletvekili Sayın Emin Kul, birinci sırada söz istemiştir; ancak, şu anda, Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.

İkinci sırada, Hatay Milletvekili Sayın Atilâ Sav söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Sav. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Sav, konuşma süreniz 10 dakikadır.

ATİLÂ SAV (Hatay) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; sıra sayısı 318 olan Dernekler Yasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi konusunda kişisel görüşlerimi Yüce Meclisin değerlendirmesine sunmak için huzurunuzdayım. Yüce Kurula en içten saygılarımı sunarak sözlerime başlamak istiyorum.

Dernekler, toplumun demokratik örgütlenmesi doğrultusunda çok önemli işlevi olan bir toplumsal kurumdur. Kâr paylaşma amacı dışında, bütün toplumsal, bilimsel ve kültürel yaşamın örgütlenmesinde gerekli olan bu kuruma, 1982 Anayasasının bakışı ve yaklaşımı demokratik değildir. Katılımcı demokratik yaşamın temel kurumlarından biri olan bu örgüt türüne yönelen yanılgı, 4121 sayılı Yasayla büyük ölçüde düzeltilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 4121 sayılı Yasayla Anayasanın 33 üncü maddesinde yapılan değişikliklerin özü, örgütlenme hakkının, alanının genişletilmesidir. 1982 Anayasasına egemen olan tümelci anlayışın, çok sınırlı tuttuğu bir temel haklar demetinden oluşan örgütlenme özgürlüğü, 4121 sayılı Yasayla -çeşitli maddelerde yapılan değişikliklerle- yeniden düzenlenmiştir. “Uyum yasaları” deyimiyle, bu anayasa değişikliklerinin özel yasalara yansıtılması çalışması anlatılmaktadır.

Anayasanın 33 üncü maddesi, dernek kurma özgürlüğünü düzenlemiştir. Bu maddede yapılan değişiklik oldukça geniş kapsamlıdır; çünkü, 1982 Anayasasında, dernekler, çok sayıda sınırlamayla kuşatılmıştı ve sınırlamaları düzenleyen hükümlerin çokluğu hakkın özünü ortadan kaldıracak nitelikteydi. Yapılan düzenlemeyle dördüncü fıkra kaldırılmıştır. Bu fıkra tümüyle sınırlamaları ortaya koymaktaydı ve hüküm şöyleydi: “Dernekler, 13 üncü maddedeki genel sınırlamalara aykırı hareket edemeyecekleri gibi, siyasî amaç güdemezler, siyasî faaliyette bulunamazlar, siyasî partilerden destek göremez ve onlara destek olamazlar, sendikalarla, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve vakıflarla bu amaçla ortak hareket edemezler.”

Bu fıkrayı izleyen fıkrada da “Kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiliğinden dağılmış sayılır” deniyordu.

Bu çok geniş tutulmuş sınırlamalar, dernek kurma hakkını daraltmakta ve alanını küçültmekteydi. Özellikle öbür örgüt türleriyle, yani sendikalarla, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla ve hatta siyasî partilerle olan ilişki ve bağlantılarının kesilmesi, demokratik örgütlenme hakkına büyük bir engel koymaktaydı.

Geniş anlamda demokrasi, yalnızca dört ya da beş yılda bir yapılacak seçimlerde toplumu yöneteceklerin belirlenmesi değildir. Demokrasi, sürekli katılımdır. Bu katılımın yöntemi, örgütlenmedir. Demokratik örgütlenmenin en önemli ve yaygın amaçlarından birisi ise, derneklerdir. Dernek kurma ve derneklere üye olma hakkı, en geniş özgürlük alanlarından birisidir. Geçmişte, dernek kurma hakkının kötüye kullanıldığı görülmüştür; ancak, bunu abartmak ve bu kurumları, her vesileyle çalışma olanaklarından ve varlık alanını daraltarak işlevlerinden uzaklaştırmak, son derece sakıncalı ve eylemi işlemler kuşkusu aramak yanlıştır. Dernekleşme, olabildiğince özgür ve çağdaş dünya görüşüne uygun olmalıdır.

Yüce Kurulun önündeki değişiklik, bu bakımdan olumlu bir anlayışın ürünüdür. Olumlu anlayış, hem çalışmanın içeriğinde hem de yöntemindedir; ama, Parlamentoda grubu bulunan siyasî partilerin temsilcilerinden oluşan uyum yasaları komisyonunun yaptığı bir çalışmanın ürünü olarak huzura getirilen bu çalışmada, ne yazık ki, yine de bir güvensizlik alışkanlığının izleri bulunuyor.

Bununla birlikte, uyum yasası niteliğinde olan ve 8 maddeden oluşan teklifin kimi hükümlerinde anayasa değişikliğinden sonra kalkmış olan sınırlamalara ve yasaklamalara yer verilmesi, bizim bu konuyla ilgili çekincelerimizi tutanaklara geçirtmek istememize engel değildir. Biz, hazırladığımız ve uyum çalışmasında ele alınan teklifimizde, sadece 2 maddeyle Anayasaya paralel bir düzenleme önermekteydik. Oysa, Kurulun huzurundaki teklif, 6 maddede düzenleme getirmekte ve son 2 hükümle birlikte -yani, yürütme ve yürürlük hükümleriyle- 8 maddeden oluşmaktadır. Anayasada artık yer almayan kimi sınırlamaları ve yasakları içeren bu teklif, bizim görüşümüze göre, Anayasanın ulaştığı aşamaya tam anlamıyla gelmemektedir.

Benden önce konuşan grup sözcülerinden Sayın CHP Sözcüsü ve Sayın DYP Sözcüsünün de üzerinde durduğu gibi, bazı kamu görevlilerinin dernek kurucusu olma ve derneklere üye olma haklarıyla ilgili sınırlamalar, sınırlama niteliğinde olduğu halde, yapılan değişiklikte yasaklardan söz edilmektedir. Bizim bu teklife koyduğumuz çekince ve karşı oy yazısında da ayrıntılı olarak belirtildiği gibi, bu yasayı Anayasayla uyumlu kılmaktan uzaklaştırmaktadır. Ne var ki, çalışma yöntemi ve yasanın ulaştığı bu aşama nedeniyle sadece üzerinde duruyor, Yüce Meclisin dikkatine sunmakla yetiniyoruz ve şimdilik, bu değişikliği bir değiştirme önergesi biçimine çevirmiyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; belirtilen eleştirilerimize karşın, huzurdaki teklif, olumlu bir özgürlük anlayışının ve Parlamento içi bir uyumun ürünüdür.

Bu nedenle, teklife olumlu oy vereceğimi arz eder; Yüce Meclisi en içten saygılarımla selamlarım. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Hatay Milletvekili Sayın Atilâ Sav'a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

DERNEKLER KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1. - 6.10.1983 tarihli ve 2908 Sayılı Dernekler Kanununun 4 üncü maddesinin (1) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

1. Türk Silahlı Kuvvetleri ile genel ve özel kolluk kuvvetleri mensupları ve özel kanunlarında dernek kuramayacakları belirtilen memur statüsündeki kamu hizmeti görevlileri,

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Dernekler Kanununun 51 inci maddesinin ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Kendiliğinden dağılma hali, dernek merkezinin bulunduğu yerin en büyük mülkî amirinin veya Cumhuriyet savcılığının istemi üzerine sulh hukuk mahkemesince tespit edilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Dernekler Kanununun 54 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 54. - Bir derneğin veya şubesinin faaliyetleri bakımından Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlâkın suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde o derneğin merkezinin veya şubesinin bulunduğu ilin valiliği, gerekçeli bir kararla derneği veya şubeyi faaliyetten alıkoyabilir. Valilik, men kararını yirmidört saat içinde asliye hukuk mahkemesinin onayına sunar. Mahkeme, valiliğin kararını onama veya kaldırma şeklindeki kararını kırksekiz saat içinde verir. Aksi halde idarî karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.

Faaliyetten alıkonulma kararı suç teşkil eden fiiller sebebiyle alınmış ise, ilgili valilikçe düzenlenen dosyanın bir sureti en kısa zamanda Cumhuriyet savcılığına verilir.

Faaliyetten alıkonulan dernek şubesinin bulunduğu yerde men kararının geçerlik süresi içinde aynı derneğin başka bir şubesi açılamaz.

Faaliyetten alıkonulan derneklerin maddî ve hukukî varlıklarının korunması için mahallî sulh mahkemesince kayyım tayin edilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - Dernekler Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları, çalışma konuları veya çalışma biçimleri arasında açıkça belirtilmek kaydıyla siyasî partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım kabul edebilirler ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) - Şahsım adına söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde, Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay kişisel söz talebinde bulundular.

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Yarbay; buyurun.

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan bu kanun teklifi, tabiî, Anayasaya uyum açısından bir zorunluluktur ve hak ve özgürlüklerin genişletilmesi açısından da çok olumlu bir gelişmedir. İki senedir bunun yapılmamış olması bir eksiklik olmakla birlikte, şu anda görüşülmesi ve bunun yasalaşması son derece faydalı olacaktır.

Ancak, bu değişiklik teklifinin 4 üncü maddesinde “siyasî partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım kabul edebilirler ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler” ifadesi var dernekler için. Şimdi, burada, meslekî kuruluşlardan kasıt odalar ise, o zaman, bu maddî yardım olayı yanlış olur diye düşünüyorum. Çünkü, hepimizin bildiği gibi, bütün tüccarlar, ticaret odalarına kaydolmak zorunda; siyasî görüşü ne olursa olsun, esnaf odalarına, o konuyla iştigal eden esnaf kaydolmak zorunda. Eğer bu esnaf odaları, ticaret odaları, ileride, bir derneğe, bir siyasî partiye maddî yardım yapmaya kalkarlarsa, o partiden olmayan üyelerin haklarını gasp etmiş olurlar ve haksız bir işlemde bulunmuş olurlar diye düşünüyorum. O sebeple, “meslekî kuruluşlar” ifadesi “odalar hariç” şeklinde düzenlenmelidir diye düşüncemi ifade etmek istiyorum; çünkü, meslekî kuruluşlar, herkesin kayıt olmak zorunda olduğu kuruluşlardır; dolayısıyla, herkesin odaya kayıt olma zorunluluğu vardır; herkes kayıt olunca, onların yöneticilerinin herhangi bir siyasî partiye maddî yardımda bulunması, maddî katkı sağlaması, o görüşü benimsemeyen, ama, o derneğe, o odaya kayıt olmak zorunda olan insanları, vatandaşlarımızı rencide eder. O sebeple, bu “meslekî kuruluşlar” bölümüne “odalar hariç” şeklinde bir ibare eklenmesinde fayda olur diye düşünüyorum.

Bu düşüncelerimi arz etmek için geldim; hepinize teşekkür ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay'a teşekkür ediyorum.

Komisyonun bu konuda bir açıklaması olacak mı efendim?

ANAYASA KOMİSYONU KÂTİP ÜYESİ HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) - Sayın Başkan, kanun metninin üzerinde değişiklik kabul etmiyoruz. Aynı şekilde geçmesini öneriyoruz.

BAŞKAN - Burada “çalışma konuları veya çalışma biçimleri arasında açıkça belirtilmek kaydıyla” diye bir ibare var; bu kuruluşlar, zaten, tüzükleri itibariyle böyle bir şey yapamazlar; yani, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları...

ANAYASA KOMİSYONU KÂTİP ÜYESİ HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) - Sayın Başkan, bu konular, Komisyondan geçerken gerçekten çok tartışılmış konular. Derneklerin birbirlerinden yardım alabilmesi, diğer kuruluşların birbirine yardım edebilmesi konularında, tüzükleri, zaten, öncelikle bağlayıcı hükümdedir. Dolayısıyla, tüzüğünde faaliyet alanı olarak gözükmeyen bir konuda yardımlaşma söz konusu olamayacaktır, sadece tüzüklerinde varsa, böyle bir imkân gündeme gelebilecektir. O açıdan, madde metni doğrudur.

BAŞKAN - 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - Dernekler Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendindeki “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin bir numaralı bendinde” ibaresi, “Aşağıda”; 55 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesindeki “kendiliğinden dağılmış sayılan” ibaresi ile üçüncü fıkrasındaki “kendiliğinden dağılmış sayılmasına” ibaresi, “kendiliğinden dağıldığı tespit edilen” şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. - Dernekler Kanununun 5 inci maddesinin (11) numaralı bendi yürürlükten kaldırılarak, maddenin bütün bend numaraları teselsül ettirilmiş, 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası ile 16 ncı maddesinin beşinci fıkrasındaki “ile milletvekilleri” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - 6 ncı madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Dernekler Kanununda yapılan bu değişikliklerin sivil toplum örgütlerimize, Türk demokrasisine hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

3. - Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ile Siyasî Parti Gruplarını Temsilen 10 Milletvekilinin, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 31 Arkadaşının ve Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu ve 3 Arkadaşının; Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/568, 1/564, 2/407, 2/449) (S. Sayısı : 326) (1)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, şimdi, 326 sıra sayılı, Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ile Siyasî Parti Gruplarını Temsilen 10 Milletvekilinin; Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tekli-

(1) 326 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

fi ile Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 31 Arkadaşının ve Gümüşhane Milletvekili Oltan Sungurlu ve 3 Arkadaşının Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Teklifin tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Seyfi Oktay söz istemiştir.

Buyurun Sayın Oktay. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA M. SEYFİ OKTAY (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık iki yıl önce gerçekleştirilen anayasa değişiklikleri, bu kadar gecikmeyle de olsa, nihayet ilgili yasalara yansıtılıyor. Kuşkusuz bundan hepimiz mutluluk duymaktayız. Partilerarası komisyon, sekiz aya yaklaşan bir süreden beri aralıksız olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Yüce Meclise sunulan ve uyum yasaları olarak adlandırılan bu yasalar, partilerarası uzlaşmanın ürünüdürler. Bir kez daha açıklıkla ifade edelim ki, hazırlanan bu metinler, doğrudan herhangi bir partinin görüşünü yansıtmamaktadır.

Bir başka önemli husus da şudur: Partilerarası komisyon, yalnızca anayasa değişikliklerinin ilgili yasalara aktarılmasıyla sınırlı olarak yetkilendirilmiştir. Bu nedenle, bu yasalar, bütünüyle ele alınarak, daha demokratik bir düzenleme için değerlendirilmeye tabi tutulmamışlardır.

Görüşmekte olduğumuz Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinde, Anayasadaki değişikliklere paralel olarak şu değişiklikler öngörülmüştür:

Anayasamızın siyasî partilerin uyacakları esasları düzenleyen 69 uncu maddesi, milletvekilliğinin düşmesini düzenleyen 84 üncü maddesi, Anayasa Mahkemesinin çalışma ve yargılama usulünü düzenleyen 149 uncu maddesi, bilindiği üzere, 23.7.1995 tarihli ve 4121 sayılı Kanunla değiştirilmişti. Anayasanın değiştirilmeden önceki hükmünde “siyasî partilerin malî denetimi Anayasa Mahkemesince yapılır” denmekteydi. Yapılan değişiklikte “Anayasa Mahkemesince siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Anayasa Mahkemesi, bu denetim görevini yerine getirirken Sayıştaydan yardım sağlar” denmektedir. İşte, Anayasada yapılan bu değişiklik, yapılan bu düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin beş ve altı numaralı bentlerine ve yine aynı kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına aynen yansıtılmıştır.

Yine, Anayasanın 149 uncu maddesinde yapılan değişiklikle, Anayasanın bu maddesine “siyasî partilerin temelli kapatılması veya kapatılmasına ilişkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapatılması istenen siyasî partinin genel başkanlığının veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinler” hükmü eklenmiştir. Bu hüküm de, yine, kanunun 33 üncü maddesine aynen aktarılmıştır.

Yine, dokunulmazlığın kaldırılmasına ve milletvekilliğinin düşmesine ilişkin sürelerle ilgili ufak değişiklikler de, yasanın 34 üncü maddesine aynen yansıtılmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkememiz, anayasal sistemin temel güvencelerinin başında gelen bir yüce organdır. Birer siyasal güç odağı olan iktidarları anayasal sistem içerisinde tutabilmek, hukuk devletinin gerçekleştirilmesi açısından çok önem taşıyan bir işlevdir. Özellikle, hukuk devletinin bütün gerekleriyle işlemediği, hukuk devleti anlayışının özümsenemediği ve hukukun birtakım amaçların gerçekleşmesinde ayak bağı olarak görüldüğü yerlerde, sistemlerde, Anayasa Mahkemesinin yargısal denetimi çok daha önem kazanmaktadır.

İşte, bu önemli işlevi çok başarılı bir şekilde gerçekleştirmesi nedeniyledir ki, ülkemizde, Anayasa Mahkemesi, zaman zaman çok yoğun olarak iktidarların hedefi olmuştur. Yasama organının hukukla, hukukun temel ilkeleriyle bağlı olmadığını, onun her şeyi yapmaya muktedir olduğunu sanan ve böyle inananlar, Anayasa Mahkememizi çok acımasız biçimde eleştiri konusu yapmışlardır. Hele, son zamanlarda, Anayasa Mahkememizin bir ilke kararı, başka ifadeyle içtihat kararı niteliğini taşıyan bir kararı, çok yoğun bir eleştiri konusu yapılmaktadır. Bilindiği gibi, Anayasa Mahkemesi, yürütmenin durdurulmasına karar vermeyi benimsemiştir. “Kuruluş kanununda böyle bir yetki yoktur, nasıl olur da Anayasa Mahkemesi, ulusal egemenliği temsil eden Yüce Meclisin yaptığı yasayı, verdiği kararı durdurabilir” denilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu anlayış, biraz önce ifade ettiğim gibi, yasama organının hukuka uyma gibi bir zorunluluğu bulunmadığı anlayışının, sonuç itibariyle böyle nitelendirilebilecek bir anlayışın ürünüdür diye düşünüyorum. Siz, Anayasa Mahkemesine, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı kanunu iptal etme ve onu ortadan kaldırma yetkisi vereceksiniz; ama, ondan daha hafif bir yetki olan yürütmeyi durdurma yetkisini kullanamayacağını iddia edeceksiniz. Yürütmeyi durdurma, ihtiyatî tedbir, ihtiyatî haciz gibi kararlar, yargılama yetkisinin, hakkı sağlıklı bir biçimde teslim etmenin, hukuku ve hakkı pratikte etkin kılmanın, anlamlı kılmanın doğal ve hatta zorunlu bir sonucudur. Yargılamanın bir konusu, ilintili olduğu bir durum, bir olay vardır; mahkeme olarak, o olayla ilgili önlemi almayacaksın, yargılama devam ederken yargılama konusu ortadan kalkacak, deyim yerindeyse atı alan Üsküdar'ı geçecek; ama, diğer taraftan mahkeme yargılamaya devam edecek. Böyle düşünürsek, çoğu olaylarda, çoğu yargılamalarda yargı faaliyetini bir angarya iş konumuna getirmiş olmuyor muyuz? Bu nedenlerdir ki, yürütmeyi durdurma yetkisi, yargılama yetkisinin ayrılmaz, doğal ve hatta zorunlu bir sonucudur; yargılama yetkisinden kaynaklanan bir yetkidir. Yargılama yetkisi varsa, çok doğal olarak, yürütmeyi durdurma yetkisi de kendiliğinden olacaktır.

Önceki muhalefet dönemlerimizde çok yoğun biçimde açtığımız davalarda, Anayasa Mahkemesinden, yürütmeyi durdurma kararı verilmesini her defasında talep etmiştik. Anayasa Mahkemesinin sonuçta bu noktaya gelmesini çok memnuniyetle karşılıyoruz. Hatırlayacaksınız, mülk satışıyla ilgili yasa, talebimiz üzerine Anayasa Mahkemesince iptal edilmişti. Buna karşın yasa aynen ve yeniden çıkarıldı; biz, yine iptal için dava açtık; ama, bu arada ülkemizin en güzel toprakları yabancılara satıldı. Şayet, o zamanlar Anayasa Mahkemesi bu yetkiyi kullanmış olsaydı, topraklarımız yabancı eline geçmeyecekti.

Değerli arkadaşlarım, konumuzla yakın ilişkisi olması nedeniyle, biraz da anayasa değişikliğiyle ilgili görüşlerimizi sunmak istiyorum.

Her şeyden evvel ifade edeyim ki, anayasa değişikliği, bu değişikliklerle ilgili teklif metinleri, komisyon raporları ve Genel Kurul kararı, muhafazakâr partiler ile sosyal demokrat partilerin devletin ana yapısına, mevcut anayasal sisteme, demokrasiye bakışlarındaki temel farklılıkları ortaya koyan belgelerdir. Bence, anayasa değişikliklerinin diğer önemli sonuçları yanında, bu anlayış farklılığını ortaya koyması ve somut olarak belgelendirmesi de, demokrasimiz ve siyasal yaşamımız açısından çok yararlı ve yerinde olmuştur.

1982 Anayasası, daha yürürlüğe girdiği ilk günden itibaren eleştiri konusu olmuştur. Bu Anayasa, oluşturulma yöntemi ve koşulları açısından olduğu gibi, içeriği açısından da yoğun bir biçimde eleştirilmiştir, hâlâ da eleştiriliyor. Her seçim döneminde, siyasî partiler, seçim bildirgelerine, 1982 Anayasasının değiştirileceği vaatlerini ve taahhütlerini koymuşlardır; ama, her ne halse, buna karşın, kapsamlı bir anayasa değişikliği gerçekleştirilememiştir. Bırakın anayasa değişikliği için partilerin kararlı bir biçimde bir araya gelmeleri konusundaki isteksizliği, oturup mutabakata vardıkları değişikliğin dahi arkasında durmamışlardır. 1995 yılında, o zamanki siyasal konjonktürün bir gereği olarak, 301 milletvekilinin imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan değişiklik teklifleri dahi gerçekleştirilememiştir; yani, milletvekilleri, imzalarını taşıyan teklife dahi Meclis Genel Kurulunda oy vermemişlerdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anayasal sistemimiz, hiçbir demokratik ülkede görülmeyen -benzetmede hata olmaz derler- eski deyimiyle, bir hilkat garibesi durumundadır. Bir tarafta Anayasa var, sistemin ana yapısını oluşturuyor; diğer tarafta askerî yönetim zamanında çıkarılmış olan 700 civarında kanun, kanun hükmünde kararname ve kararlar mevcut. Şimdi, bu Anayasanın “Geçici Hükümler” bölümünde bir 15 inci maddesi var; bu maddenin son fıkrasında şöyle deniliyor: “Bu dönem içinde çıkarılan kanunlar, kanun hükmünde kararnameler ile 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun uyarınca alınan karar ve tasarrufların Anayasaya aykırılığı iddia edilemez. “

Değerli arkadaşlarım, bu maddede belirtilen kanun, kanun hükmünde kararname ve hatta kararların birçoğu, anayasal sistemle ilgili, temel hak ve özgürlüklerle ilgili, çalışma yaşamıyla ilgilidir. Hemen ifade edeyim ki, bunların içerdikleri hükümlerin birçoğu, 1982 Anayasasının gerisinde ve Anayasaya aykırıdır. Şimdi, burada, şöyle bir durum ortaya çıkıyor: Bir Anayasamız var; ama, bu Anayasaya aykırı hükümler taşıyan, belli döneme ait kanunlar var ve bunların Anayasaya aykırılıkları, yine bir Anayasa hükmü nedeniyle ileri sürülemiyor ve iddia edilemiyor; Anayasaya karşın bu kanunlar yürüyor. Bu durumda Anayasa ne oluyor; Anayasanın hükümleri ne oluyor; hangi hükümleri yürürlükte oluyor?

Değerli arkadaşlarım, bu Anayasa hükümleri, eğer, askerî yönetim döneminde çıkarılan bu kanunlara aykırı bulunmuyorsa, yürüyor; ikisi arasında çelişki varsa, askerî yönetimin kanunları yürüyor. Yasa hükümlerinin, kanun hükmünde kararnamelerin ve hatta, karar ve birkısım tasarrufların Anayasadan üstün olduğu, üstün tutulduğu, hangi demokratik sistemde görülmektedir? 301 milletvekilinin imzaladığı metinde, geçici 15 inci maddenin bu hükmü kaldırılıyordu. Ayrıca, Anayasa Mahkemesine bu kanunlarla ilgili olarak başvuru için altı aylık bir süre tanınıyordu. Bu değişiklik teklifi, maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda, muhafazakâr partilerimizin milletvekillerince, teklifte imzaları bulunmasına karşın, metinden çıkarılmıştır. Yıllarca tek başına iktidar olan muhafazakâr partilerimiz, bu kanunlara el atmadıkları gibi, Anayasa Mahkemesinin denetimine de razı olamamışlardır.

Değerli arkadaşlarım, bu ne demektir; bu “ben, mevcut sisteme el attırmam, kimselerin mevcut sisteme dokunmasını kabul etmem” demektir. Bu, statükoculuktur. Bu statükocu anlayışla yıllardan beri yozlaştırılan sistemi ve sürekli eleştirilen bu Anayasayı köktenci bir biçimde değiştirmek mümkün müdür; bu Anayasayı değiştirerek çağdaş bir yapılanmayı inşa etmek mümkün müdür? Bu anayasal sistem, artık Türkiye'yi taşıyamıyor, temel hak ve özgürlükleri, hukuku etkisiz kılıyor; bu nedenle de, sürekli sorun üretiyor. Susurluk gibi olaylar, etkili bir hukuk işleyişinden noksan oluşumuzun bir ürünü, bir sonucudur. İşte, biz, sosyal demokratlar olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kendinizi korumakla yükümlü saydığınız bu sistemin, çağdaş, demokratik bir yapılanma doğrultusunda kökten değiştirilmesine talibiz. İşte biz, onun için sizden farklıyız; işte biz, onun için sağın alternatifiyiz. Bu anayasa değişiklikleri çalışmaları, bu gerçeği çok somut biçimde ve belge olarak ortaya koyduğu için, siyasal yaşamımızın aydınlığı, berraklığı açısından önemli bir kazanç oluşturmuştur.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu anayasa değişikliği teklifinde daha neler vardı: Kamu çalışanlarına toplusözleşmeli ve grevli sendikal hak sağlayan hüküm vardı. Komisyondaki görüşmelerde -sağdaki partilerimizin ittifakıyla- önce, toplusözleşme ve grev hakkı metinden çıkarıldı; bunun yerine -hiçbir derde deva olamayacak- toplugörüşme getirildi. Daha sonra da, Genel Kurulda sendika kurma hakkı oylandı, bu da reddedildi. Üzüntüyle ifade edeyim ki, reddedilmiş olan sendika kurma hakkı, bir redaksiyon işlemiyle, oylanmadan maddeye yeniden monte edildi; daha sonra teklif tümüyle birlikte oylanarak kabul edildi.

Değerli arkadaşlarım, toplusözleşmeli ve grevli sendikal hak gerçekleşseydi ne olacaktı; ülkemizde 2-2,5 milyon civarında olan kamu çalışanı çok güçlü bir örgütlenmeye kavuşacaktı. Bilinen bir gerçektir ki, çağdaş, çoğulcu bir demokratik yapı, çeşitli katmanların dayanışmasını sağlayacak güçlü sivil örgütlenmelerin varlığıyla mümkündür.

Kamu çalışanları, bugünkü sistemde, emeğinin karşılığını değil, ancak iktidarın ihsan ettiği, lütfettiği bir miktarı almaktadırlar. Değerli arkadaşlarım, hukuk devletinde lütuf olmaz, ihsan olmaz; lütfetme, ihsan buyurma ancak padişahlara, sultanlara, krallara mahsustur.

Ne olacaktı; toplusözleşmeli, grevli sendikal hakka kavuşmuş 2-2,5 milyonluk bir toplum kesimi, hizmetinin karşılığını alabilecek güce kavuşacak ve bunun sonucunda ulusal gelir dediğimiz o büyük pastaya güçlü bir şekilde ortak çıkacaktı. Çoğulcu ve çağdaş bir yapıyı henüz özümsememiş olanlar, pastaya böyle büyük bir ortak çıkmasından yararı tehlikeye düşenler, maalesef bu hükmün de metinden çıkarılmasını gerçekleştirmişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, bu anlayışla, biz, bu güzel ülkemizi esenliğe çıkaramayız. Açıkça görülüyor ki, bütün bunlar, ancak Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında gerçekleştirilebilecektir.

Bu özlemle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Sayın Seyfi Oktay'a teşekkür ediyorum.

Şimdi, Anavatan Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Nejat Arseven konuşacak.

Buyurun efendim.

Konuşma süreniz 20 dakikadır Sayın Arseven.

ANAP GRUBU ADINA NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce Yüce Heyetinizi en içten duygularımla selamlıyorum.

Bugün, burada 26 Temmuz 1995 tarih ve 22355 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 4121 sayılı Kanun ile 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Anayasa Mahkemesinin çalışma ve yargılama usulü ile siyasî partilerin malî denetimlerine ilişkin hükümlerinde yapılan değişiklik üzerine, bu değişikliklerin 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun ilgili maddelerine uygulanması amacıyla hazırlanmış bulunan kanun teklifi üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Çok değerli arkadaşlarım, sözlerime başlamadan önce Yüce Heyetinize ifade etmek istiyorum ki, hemen hemen şu on günlük süre içerisinde -burada Yüce Parlamentoda uzun zamandır bu dönem içerisinde görülemeyen bir anlayışla- Anayasada geçen dönemde yapılmış olan değişikliklerin mevcut kanunlarımıza uygulanması hususundaki Uyum Komisyonunda yapılan çalışmaların Genel Kurulda nasıl bir hava yarattığı ve bu Parlamentoda da, eğer, partiler arasında düzenli ve uyumlu bir anlaşma, işbirliği sağlanabilirse, bunun, Genel Kurul çalışmalarına da nasıl yansıdığını hepimiz gördük.

Yine, bundan bir müddet önce burada, bu Meclis kürsüsünde ve komisyonlarında, maalesef, hiç arzu etmediğimiz; aslında, fevkalade uyumlu çalışan; sadece ve sadece kanunlara, Anayasaya uygun kanun yapmak arzusundan başka bir gayreti olmayan, uyum yasaları adını verdiğimiz ve bu dönemde de Anavatan Partisinin gayretleriyle kurulmuş olan bu komisyonda, Siyasî Partiler Yasası ile ilgili teklif görüşülürken ve bu komisyonun önünde, bu kanun teklifiyle ilgili hazırlık yapılırken, bir zorlama ile ve bir endişe ile Meclisin huzuruna getirilmek istenilen Siyasî Partiler Kanunuyla ilgili tartışmaları da gördük. Halbuki, eğer, o zorlama olmasa idi, ben inanıyorum ki, o gün arzu edilen Siyasî Partiler Kanunuyla ilgili değişiklikler, bu Komisyonumuzda ele alınacak ve çok kısa bir zaman sonra, belki de o gün arzu edilenden çok daha fazla değişikleri havi olarak Genel Kurulun gündemine gelmiş olacaktı. Yani, bununla söylemek isteğidim şudur ki: Özellikle toplumun tamamını ilgilendiren Dernekler Kanunu gibi, Siyasî Partiler Kanunu gibi, Seçim Kanunu gibi, Anayasamız gibi konularda, bu Meclisin içerisinde, özellikle 20 nci Dönemde mutlaka; ama, mutlaka bir birlikteliğin sağlanması ve toplumun tamamını ilgilendiren bu gibi konularda, siyasî partilerimiz arasında sağlanan konsensüs ile bu Genel Kuruldan çok güzel tasarıların ve değişikliklerin geçmesi mümkün.

Ben inanıyorum ki, bugüne kadar 20 nci Dönem Parlamentosu içerisinde görev yapan bu Uyum Komisyonu, bu kararlılığını yine bundan sonra da sürdürecek ve bu Parlamentonun önüne, temsil edilen bütün siyasî partilerin üzerinde uzlaştıkları, hatta, belki bir manada Parlamentoda temsil edilmeyen siyasî partilerin görüşlerini de yansıtan ve üzerinde tam bir konsensüs sağlanan çok güzel yasa teklifleri gelecektir.

Çok değerli arkadaşlarım, Anayasamızın, siyasî partilerin uyacakları esasları düzenleyen 69, milletvekilliğinin düşmesini düzenleyen 84 ve Anayasa Mahkemesinin çalışma ve yargılama usulünü düzenleyen 149 uncu maddelerinde, 1995 yılında, 4121 sayılı Kanunla değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikte, siyasî partilerin mal edinimleriyle, gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun denetiminin, Sayıştaydan da yardım sağlamak suretiyle, Anayasa Mahkemesince yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Şimdi, burada, bizim yapmış olduğumuz bu değişiklikle, yani Uyum Komisyonunda gerçekleştirilen bu değişiklik teklifiyle, Anayasada, o tarihte yapılan değişikliğin, Anayasa Mahkemesinin kendi Kanununa uygulaması yapılmaktadır.

Yine siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra, kapatılması istenilen siyasî parti genel başkanlığının veya tayin edeceği bir vekilinin savunmasının dinleneceği yolundaki hüküm de yine bu değişiklikle huzurunuza getirilmektedir.

Yine, bunun yanı sıra, milletvekilliğinin düşmesini düzenleyen 84 üncü madde yeniden düzenlenmiştir. 326 sıra sayılı kanun teklifiyle, bu değişikliklerin, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun, ilgili, 18, 30, 33 ve 34 üncü maddelerine yansıtılması sağlanmıştır. Yani, bu şekilde, kısaca, Anayasa ile 2949 sayılı Kanun arasındaki uyumun sağlanması ve bunların hayata geçirilmesi öngörülmektedir.

Yine burada, Yüce Heyetinizi bilgilendirmek açısından söylüyorum, görüşülmekte olan 326 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2949 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında geçen “temelli kapatılması veya” ibarelerinin madde metninden çıkarılması da, yine, bugün, Uyum Komisyonumuzda bütün partilerin ittifakıyla Genel Kurula bir değişiklik önergesiyle sunulmuştur. Bununla da, Anayasanın 149 uncu maddesinin son fıkrasında “siyasî partilerin temelli kapatılması veya kapatılmasına” ifadeleri yer almakla birlikte, kategorik olarak böyle bir ayrım yapılması uygun değildir; “kapatılma” ibaresi her ikisini de kapsamına almaktadır. Bu nedenle “temelli kapatılması veya” ibarelerinin metinden çıkarılması uygun olacaktır gerekçesiyle bu değişiklik hazırlanmıştır.

Yine, burada, benden önce söz alan Cumhuriyet Halk Partisinin Değerli Grup Temsilcisi Sayın Bakanımın ifadeleri arasında yer alan ve özellikle toplumun beklenti içerisinde olduğu birçok konuda yapılması gereken anayasa değişiklikleriyle ilgili gayretler, bugüne kadar yapılanlar ve bundan sonraki yapılacaklar konusuna, tabiî, bizim de, Anavatan Partisi olarak, birkaç cümleyle ekleyeceklerimiz var.

Öncelikle şunu ifade edeyim ki, 1990 yılı öncesinde, Anavatan Partisinin, sivil toplum örgütlerinin hazırladığı 27 maddelik pakete, muhalefetin 8 oyluk desteğini esirgemesi dolayısıyla, o değişiklikler o gün hayata geçirilememiştir. O muhalefetin içerisinde de bugünkü CHP; yani, o günkü SHP bulunmaktadır. Eğer, o günün muhalefeti SHP, o 8 oyluk desteği o gün esirgememiş olsaydı, Sayın Bakanımın benden önce bu kürsüde ifade etmiş olduğu birçok değişiklik, zannediyorum, Anavatan Partisinin o döneminde de gerçekleşmiş olacaktı.

Biz, Anavatan Partisi olarak, huzurunuza gelen bu kanun teklifini destekliyoruz ve bu değişikliklerle, zannediyorum ki, uyum yasalarından, Heyetinizin önüne gelen kanun tekliflerinin de sonuncusu oluyor bu.

Bundan sonra da, yine, bu komisyonun, Yüce Heyetin huzuruna, üzerinde anlaşma sağlanan birçok konuda, çok ciddî kanun teklifleriyle geleceği ifademi tekraren, hepinizi en içten duygularımla, saygılarımla selamlıyorum. (ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Sayın Nejat Arseven'e teşekkür ediyorum.

Teklifin tümü üzerinde başka söz istemi yok.

Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

ANAYASA MAHKEMESİNİN KURULUŞU VE YARGILAMA USULLERİ HAKKINDA

KANUNUN BAZI MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNE DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1. - 10.11.1983 tarihli ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin 5 ve 6 numaralı bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir :

5. Siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin Kanuna uygunluğunun denetimini yapmak;

6. Milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine veya milletvekili olmayan bakanların dokunulmazlığının kaldırılmasına Türkiye Büyük Millet Meclisince karar verilmesi hallerinde, ilgililerin Anayasa veya içtüzük hükümlerine aykırılık iddiasına dayanan iptal istemlerini karara bağlamak;

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - 2949 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

Siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin denetimi, bu Kanunda ve diğer Kanunlarda gösterilen usullere göre yapılır. Anayasa Mahkemesi bu denetim görevini yerine getirirken Sayıştay'dan yardım sağlar.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - 2949 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 33. - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan siyasî partilerin temelli kapatılması veya kapatılmasına ilişkin davalar, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle dosya üzerinde incelenir ve karara bağlanır. Bu davalarda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapatılması istenen siyasî partinin genel başkanlığının veya tayin edeceği bir vekilinin savunması dinlenir.

Anayasa Mahkemesi gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek için ilgilileri ve konu hakkında bilgisi olanları çağırır; bu halde, 31 inci madde hükmü uygulanmaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili bir değişiklik önergesi bulunmaktadır. Bu değişiklik önergesini, Partilerarası Uyum Komisyonu, bu sabah yaptığı oturumda kararlaştırmıştır; bilgilerinize sunuyorum.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 326 sıra sayılı Kanun Teklifinin, çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2949 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “temelli kapatılması veya” ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Hasan Korkmazcan Nejat Arseven Ahmet İyimaya

Denizli Ankara Amasya

Atilâ Sav Hayrettin Dilekcan Metin Bostancıoğlu

Hatay Karabük Sinop

Uğur Aksöz

Adana

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, teklife olumlu yaklaşmakla birlikte, nisap imkânsızlığı sebebiyle katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET SALİH YILDIRIM (Şırnak) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önergeye, Komisyon çoğunluğu bulunmadığı için katılamıyor, Hükümet katılıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi, önergeyle değişen şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - 2949 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinin başlığı ile birlikte birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Dokunulmazlığın kaldırılması ve milletvekilliğinin düşmesi durumlarında iptal istemi

Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi kararlarına karşı, ilgili milletvekili veya milletvekili olmayan bakan ile diğer bir milletvekili iptal istemi ile başvurabilir. Bu istem, Anayasa Mahkemesince on beş gün içinde karara bağlanır.

İptal istemine konu oluşturan Türkiye BüyükMillet Meclisi kararlarına karşı Anayasa Mahkemesine başvurma hakkı, kararın alındığı günden başlayarak yedi gün sonra düşer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Yüce Meclisimizce bugün kabul edilen kanunun, siyasî partilerimiz için ve demokratik siyasî hayatımız için hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu çalışmalarımızla, şu ana kadar, Partilerarası Uyum Komisyonunun hazırlamış olduğu 17 adet kanunda değişiklik öngören teklifler kanunlaşmış bulunmaktadır; bu vesileyle, Komisyonun Başkanı olarak Yüce Genel Kurula şükranlarımı arz ediyorum; ancak, Partilerarası Uyum Komisyonu, henüz, Siyasî Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu üzerindeki çalışmalarını tamamlamamıştır. Komisyonumuz, Genel Kurulun gündeminde bulunan Anayasanın 83 üncü maddesinde değişiklik yapılmasıyla ilgili teklifin de, bu yasama yılı içerisinde, tatile girmeden önce görüşülmesini temenni etmektedir.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 78 inci maddesine göre Hükümet tarafından görüşülmesine devam edilmesi istenilen anlaşmalarla ilgili kanun tasarıları var; sırasıyla, onları okuyacağım.

Zannediyorum, gruplarımız, vakıf üniversitelerinin kurulmasına ilişkin kanun tekliflerini görüşme konusunda mutabakat sağladılar.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - Yok öyle bir mutabakatımız Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sabahtan, bize, var olduğu ifade edilmişti.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - Yanlış söylemişler.

BAŞKAN - Şimdi, bundan sonra görüşeceğimiz işleri, komisyonu ve Hükümeti davet ederek, sırayla, bilgilerinize sunuyorum.

4. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ücretsiz Sağlık Hizmetlerine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri komisyonları raporları (1/313) (S. Sayısı : 142)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ücretsiz Sağlık Hizmetlerine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri komisyonları raporları (1/371) (S. Sayısı : 160)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

6. - Türkiye Cumhuriyeti İle Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Dışişleri komisyonları raporları (1/335) (S. Sayısı : 202)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

7. - Türkiye Cumhuriyeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Dışişleri komisyonları raporları (1/369) (S. Sayısı : 204)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

8. - Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Dışişleri komisyonları raporları (1/366) (S. Sayısı : 205)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

9. - Türkiye Cumhuriyeti ve Türkmenistan Arasında Konsolosluk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/322) (S. Sayısı : 222)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ve Türkmenistan Arasında Konsolosluk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

10. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/598) (S. Sayısı : 337)

BAŞKAN - Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 sayılı Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Gündemimizde başkaca görüşülecek konu kalmadığından, Başbakan Mesut Yılmaz tarafından kurulan Bakanlar Kurulunun programının okunması için 7 Temmuz 1997 Pazartesi günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 16.57

V. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, trafik kazalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2844)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yazılı soruların, İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İçtüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim.

Hakan Tartan

İzmir

1. 1997 yılının ilk 6 ayında kaç trafik kazası meydana gelmiştir? Bu kazalarda kaç kişi ölmüş, kaç kişi yaralanmıştır?

2. Geçen yılın (1996) ilk 6 ayında kaç kaza meydana gelmiş, kaç ölüm ve yaralanma yaşanmıştır?

3. Geçen yılla kıyaslama yapıldığında ölüm, yaralanma olaylarında nasıl bir tablo ortaya çıkmaktadır?

4. Son 5 yılın trafik kaza bilançosu nedir?

5. 1997 yılının ilk 6 ayında sürücülere ne kadar para cezası kesilmiştir? Bu cezaların suç itibarı ile dökümü nasıldır?

6. Uygulama başladığından bugüne dek kaç sürücü ceza puanı sınırını aşmış, kaç sürücünün ehliyeti iptal edilmiştir?

7. Kazaların yüzde olarak meydana geldiği yollar nerelerdir? Son 1 yılın il-il kaza dökümü nedir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 3.7.1997

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/138178

Konu :Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMBaşkanlığının 6.6.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2844-7028/19125 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Hakan Tartan tarafından TBMMBaşkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1997 yılının ilk beş ayında 153 524 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda 1 690 kişi ölmüş ve 39 993 kişi yaralanmıştır.

1996 yılının ilk beş ayında 129 815 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda 1 760 kişi ölmüş ve 38 947 kişi yaralanmıştır.

Geçen yıla kıyaslama yapıldığında kazalarda % +18.26 artış, ölümlerde % -3.97 düşüş ve yaralılarda % +2.68 artış meydana gelmiştir.

1993 yılında 208 823 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda 6 457 kişi ölmüş, 104 330 kişi yaralanmıştır. 1994 yılında 208 823 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda 6 457 kişi ölmüş, 104 330 kişi yaralanmıştır. 1995 yılında 279 663 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda 6 004 kişi ölmüş, 114 319 kişi yaralanmıştır. 1996 yılında 346 228 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda 5 347 kişi ölmüş, 111 059 kişi yaralanmış, 1997 yılı ilk beş ayında 153 524 kaza meydana gelmiş, bu kazalarda 1 690 kişi ölmüş, 39 993 kişi yaralanmıştır.

1.1.1994-30.4.1997 tarihleri arasında 5 733 021 468 000 TL. para cezası kesilmiştir. Bu cezalar; Trafik güvenliği ve düzeniyle ilgili olan diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklerine uymamak. (Kanun maddesi 47/1-D), Taşıt yolu üzerinde ve park etmenin yasak olduğu yerlerde ve hallerde park etmek (Kanun Maddesi 61), Hız sınırlarını % 10'dan % 50'ye kadar aşmak (Kanun maddesi 51/2-A), Servis freni, lastikleri ve dış ışık donanımları noksan, bozuk veya teknik şartlara aykırı araçları kullanmak (Kanun maddesi 30/1-A), Otomobil ve minibüs cinsi taşıtlarda emniyet kemeri bulundurmamak (Kanun maddesi 78/1-A), Trafik işaret levha, cihaz ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara uymamak (Kanun maddesi 47/1-C), Araçlarda bulundurulması mecburî gereçleri kullanılır şekilde bulundurmamak ve kullanmamak (Kanun maddesi 31/1-A), Işıklı trafik işaretlerinden kırmızı renkli olanına ve sesli işaretlere uymamak (Kanun maddesi 47/1-B), Taşıma sınırı üzerinde yolcu almak (Kanun maddesi 65/1-A) ve Geçmenin yasak olduğu yerlerden geçmek (Kanun maddesi 54/1-B)'den ceza kesilmiştir.

1.1.1997-19.6.1997 tarihleri arasında 100 Ceza Puanını 320 kişi aşmış, 138 kişinin ehliyeti geri alınmıştır.

Kazaların % 39.37'si caddelerde, % 11.99 sokaklarda, % 27.59'u kavşaklarda, % 0.31'i okul önünde, % 1.87'si bölünmüş yollarda, % 3.52'si otoyolda, % 9.18'i devlet karayolunda, % 3.96'sı bölünmüş devlet yolunda, % 1.40'ı il yolunda, % 0.43'ü bölünmüş il yolunda ve % 0.38'i köy yolunda meydana gelmiştir.

Adana'da 6 169, Adıyaman'da 323, Afyon'da 2 086, Ağrı'da. 267, Amasya'da 874, Ankara'da 55 024, Antalya'da 8 373, Artvin'de 303, Aydın'da 2 517, Balıkesir'de 3 987, Bilecik'te 1 212, Bingöl'de 147, Bitlis'te 194, Bolu'da 2 636, Burdur'da 583, Bursa'da 14 133, Çanakkale'de 1 032, Çankırı'da 532, Çorum'da 1 216, Denizli'de 2 633, Diyarbakır'da 711, Edirne'de 1 009, Elazığ'da 672, Erzincan'da 877, Erzurum'da 1 005, Eskişehir'de 1 818, Gaziantep'de 2 096, Giresun'da 912, Gümüşhane'de 135, Hakkâri'de 38, Hatay'da 1 549, Isparta'da 995, İçel'de 4 689, İstanbul'da 140 601, İzmir'de 27 557, Kars'da 268, Kastamonu'da 325, Kayseri'de 3 062, Kırklareli'de 761, Kırşehir'de 504, Kocaeli'de 10 036, Konya'da 3 791, Kütahya'da 936, Malatya'da 1 139, Manisa'da 3 630, Kahramanmaraş'da 959, Mardin'de 185, Muğla'da 2 669, Muş'da 118, Nevşehir'de 677, Niğde'de 533, Ordu'da 1 327, Rize'de 654, Sakarya'da 3 944, Samsun'da 4 089, Siirt'de 130, Sinop'da 297, Sıvas'da 1 257, Tekirdağ'da 2 440, Tokat'da 1 008, Trabzon'da 1 744, Tunceli'de 40, Şanlıurfa'da 843, Uşak'da 913, Van'da 374, Yozgat'da 613, Zonguldak'da 2 252, Aksaray'da 941, Bayburt'da 108, Karaman'da 427, Kırıkkale'de 1 114, Batman'da 138, Şırnak'da 150, Bartın'da 285, Ardahan'da 59, Iğdır'da 139, Yalova'da 1 557, Karabük'de 810 ve Kilis'de 77 kaza meydana gelmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

2. - İzmir Milletvekili Ali Rıza Bodur'un, Danıştay kararına rağmen faaliyetlerini sürdüren bir madencilik şirketine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın yazılı cevabı (7/2863)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasına aracılığınızı arz ederim.

Saygılarımla.

Ali Rıza Bodur

İzmir

1. Danıştay Altıncı Dairesinin 15.5.1997 gün ve Esas No. : 1996/5477, Karar No. : 1997/2312 sayılı İzmir 1 inci İdare Mahkemesinin 2.7.1996 günlü Esas 1997/643, Karar 1996/538 sayılı kararının bozulmasına yönelik kararı Bakanlığınıza tebliğ edilmiş midir?

2. Danıştay; İzmir 1 inci İdare Mahkemesi kararını Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) ve bilirkişi raporlarında da öngörülen olası risk faktörleriyle çalışan ve bu riskin gerçekleşmesi halinde doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liçi ile altın madeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki dava konusu işlemde kamu yararına uygunluk bulunmamaktadır. Görüşü ile bozmuştur. Kamu yararlarını korumakla yükümlü Çevre Bakanlığı bu konuda ne tür bir uygulama düşünmektedir?

3. Eurogold Madencilik A.Ş. Danıştay'ın kararına rağmen maden alanında faaliyetlerini sürdürmektedir. Dava sonucunda ruhsatın iptali sözkonusu olduğunda alacağı tazminatı arttırmak için artniyetli davranışlarına karşılık Bakanlığınız önlem almayı düşünüyor mu?

4. Gerekli önlemleri Bakanlık olarak almazsanız Devletin göreceği zarardan üzüntü duymayacak mısınız?

T.C.

Çevre Bakanlığı 30.6.1997

Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama

Genel Müdürlüğü

Sayı : B.19.0.ÇED.0.12.00.01/917-1368/4372

Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığı)

İlgi : 11.6.1997 tarih ve A.010.GNS.0.10.00.02-7/2863- 7114/19276 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınızda, İzmir Milletvekili Ali Rıza Bodur tarafından verilen, Danıştay kararına rağmen faaliyetlerini sürdüren Eurogold Madencilik Şirketine ilişkin yazılı soru önergesinin cevaplandırılması istenmektedir.

Konuya ilişkin cevabımız yazımız ekinde sunulmaktadır.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

M. Ziyattin Tokar

Çevre Bakanı

Soru Önergesine Cevap

1. Danıştay 6 ncı Dairesinin 15.5.1997 gün ve Esas No. : 1996/5477, Karar No. : 1997/2312 sayılı İzmir 1 inci İdare Mahkemesinin 2.7.1996 günlü Esas 1997/643, Karar 1996/538 sayılı kararının bozulmasına yönelik kararı 27 Mayıs 1997 tarihinde Bakanlığınıza tebliğ edilmiştir?

2. Danıştay; İzmir 1 inci İdare Mahkemesi kararını ÇED ve bilirkişi raporlarında da öngörülen olası risk faktörleriyle çalışan ve bu riskin gerçekleşmesi halinde doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liçi ile altın madeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki dava konusu işlemde kamu yararına uygunluk bulunmamaktadır. Görüşü ile bozmuş olup, Bakanlığımız bu karara itiraz etmiş ve dava halen sürmektedir. Bu aşamada Danıştay kararının idare açısından nasıl uygulanacağı konusunda tereddüte düşüldüğünden, Danıştaydan istişari mütalaa alınması için konu Başbakanlığa intikal ettirilmiştir. Ayrıca İzmir Valiliğine konu hakkında Danıştay kararı gönderilmiştir.

3. Dava sonucunda ruhsatın iptali sözkonusu olduğunda alacağı tazminatı arttırmak için Eurogold Madencilik A.Ş.'nin art niyetli davranışlarına karşı Bakanlığımızın önlem alma yetkisi bulunmamaktadır. Bilindiği üzere sözkonusu maden sahası için Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Maden İşletme Ruhsatı ve İzni vermiştir.

3. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Çanakkale Saros Körfezinde bulunan batık bir gemiye izinsiz dalış yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2868)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Dr. Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla. 4.6.1997

Dr. Azmi Ateş

İstanbul

Basında, Çanakkale Saros Körfezinde batık bulunan tarihî bir gemiye hazine aramak amacıyla Rahmi Koç'un oğlu Mustafa Koç'un bir ekiple dalış yaptıkları ve izinsiz olduğu iddia edilen bu dalış sırasında ekipten Suphi Oral isimli bir kişinin öldüğü haberi yer almıştır!

1. Bu dalışın izinsiz yapıldığı doğru mudur?

2. Ölüm olayının, ihmalden veya kasıttan kaynaklandığı iddiaları vardır. Bu iddialar hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

3. Yapılmamış ise, yapılması düşünülmekte midir?

4. Gazetecilerin tekne çevresine yaklaştırılmadığı doğru mudur? Doğru ise, bu hangi maksada matuftur?

5. Cesede otopsi yapılmadığı haberi doğru mudur? Doğru ise, neden yapılmamıştır?

6. Defin ruhsatında, ölüm sebebi olarak ne gösterilmiştir?

7. Bütün bu iddialarla ilgili olarak, müsebbipleri hakkında ne gibi işlem yapılmıştır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 3.7.1997

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/138177

Konu :Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMBaşkanlığının 12.6.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/2868-7110/19287 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Dr. Azmi Ateş tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Çanakkale Saros Körfezindeki dalış için Çanakkale İl Turizm Müdürlüğüne ve Sahil Güvenlik Grup Komutanlığına herhangi bir başvuru yapılmadığından izin verilmesi de sözkonusu olmamıştır.

Gazetecilerin tekne çevresine yaklaştırılmadığı doğru değildir. Kazazedenin denizden çıkarılması sırasında sadece dalgıçların sualtında ve satıhta bulundukları süre zarfında emniyet gerekçesiyle basın mensuplarına ait balıkçı tekneleri kaza mahalline çok yakın bir mevkide bekletilmişlerdir.

23.5.1997 günü saat 20.15'de yapılan yardım çağrısı üzerine anında arama ve kurtarma çalışmalarına başlanmış, önergede adı geçen Suphi Oral isimli şahsın ölümü ile ilgili tahkikat Çanakkale İli Eceabat İlçesi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından halen yürütülmekte olduğundan konu hakkında daha ayrıntılı bilgi vermek mümkün bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

4. - Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner'in, Aczimendilerin Ankara'daki gösterileri sırasında polisin tutumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2877)

31.10.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın İçişleri Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

- Sendikal ve Özlük haklar konusunda gösteri ve yürüyüş yapan işçi ve memurlarımıza; köpek saldırtan, saç-başından sürükleyen, kaçan öğrencilere tekme-tokat kıyasıya sert davranan polisimiz;

Acaba Cumhuriyet rejimimizi hedef alan Aczimendilerin Ankara'daki gösterilerinde niçin pasif kalmıştır.

Bu çifte standart niçindir?

Kazım Üstüner

Burdur

TBMMBaşkanlık Divanı Üyesi

T.C.

İçişleri Bakanlığı 3.7.1997

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/138176

Konu :Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMBaşkanlığının 13.6.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/2877-3995/11043 sayılı yazısı.

Burdur Milletvekili Kazım Üstüner tarafından TBMMBaşkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

20.10.1996 tarihinde Ankara Kocatepe Camiinde organizasyonu Yeni Asya Gazetesi tarafından yapılan, Bediüzzaman Saidi Nursi'nin Vefatının 36 ncı Yılı münasebetiyle Acz-i Mendi Tarikatı mensuplarının da bulunacağı ve kanunsuz gösteri yapacakları öğrenilmesi üzerine gerekli güvenlik önlemleri alınmıştır.

Kocatepe Camii avlusunda vatandaşlar arasında dolaşan Acz-i Mendi Tarikatı mensubu oldukları anlaşılan şahıslar polisin yaptığı kontrolleri engelleyerek, lehte ve aleyhte taşkınlık yapmaları ve görevli polislere mukavemette bulunmaları üzerine bu şahıslara eylemin kanunsuz gösteri olduğu ikaz edilmesine rağmen taşkınlıklarına devam etmeleri sonucu görevlilerce etkisiz hale getirilerek gözaltına alınmışlardır. Hareketleri suç oluşturan herkese kanunun öngördüğü koşullarda müdahale edilmiş, pasif davranılmamıştır.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri esnasında hareketleri suç oluşturan kişilere karşı ilgili kanun hükümleri çerçevesinde müdahale edilmekte, gereken yasal işlemler yapılmakta ve hiçbir kişi, kurum, kuruluş ve zümreye ayrıcalık tanınmamaktadır.

Bugüne kadar gözetim altında bulunan tüm kişi veya kişiler CMUK'un ve ilgili yasaların öngördüğü hükümler çerçevesinde işlem görmüş ve yasal hakları kullandırılmıştır. Bu hakların kullanımında sınır aşan görevli veya görevliler olduğunda da gereken yasal işlem her zaman yapılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı



BİRLEŞİM 115 İN SONU


Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.