Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 29 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

109 uncu Birleşim

19 . 6 . 1997 Perşembe


İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Samsun Milletvekili Yalçın Gürtan'ın, Refahyol Hükümetinin, erken seçimi, gerçekleri saptırma eylemi olarak gündeme getirdiğine ilişkin gündemdışı konuşması

2. - İzmir Milletvekili İ. Kaya Erdem'in, kurulacak yeni hükümetle ilgili çalışmalarda sivil toplum örgütlerinin demokratik tepkilerinin dikkate alınmasına ilişkin gündemdışı konuşması

3. - SamsunMilletvekili Ayhan Gürel'in, Samsun İli Kavak İlçesinin çevre kirliliği sorununa ve alınması gerekli önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Konya Milletvekili Necmettin Erbakan Başkanlığındaki BakanlarKurulunun istifasının kabulüne; yeni bakanlar kurulu kuruluncaya kadar göreve devamının rica edildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/884)

2. - İstifa eden ve istifası kabul edilen TurizmBakanı M. Bahattin Yücel'den boşalan TurizmBakanlığına, DevletBakanı Bahattin Şeker'in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/885)

3. - Türkiye BüyükMilletMeclisi GenelKurul ve komisyonlarında bulunan kanun tasarı ve tekliflerinden hangilerinin görüşüleceğine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/885)

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ile Siyasî Parti Gruplarını Temsilen 10 Milletvekilinin; SendikalarKanununda DeğişiklikYapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Antalya Milletvekili DenizBaykal ve 30 Arkadaşının, Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu ve 3 Arkadaşının ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7 Arkadaşının Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/693, 2/405, 2/448, 2/629) (S.Sayısı : 300)

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul - Sarıyer -Baltalimanı Mevkiinde bulunan lokale ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2692)

2. - İzmirMilletvekili Sabri Ergül'ün, ceza ve tutukevlerinde zabıta tarafından alınan kişilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2778)

3. - İzmirMilletvekili Sabri Ergül'ün, Flash TV'ye yapılan saldırıya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2791)

4. - Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın, 2495 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan özel güvenlik firmalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2800)

5. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, Şırnak Valisinin İl Esnaf Kefalet Kooperatifi seçimlerinde partizanlık yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2837)







I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM GenelKurulu saat 15.00'te açıldı.

Aydın Milletvekili Cengiz Altınkaya, Ege Bölgesindeki elektrik kesintilerine,

Ordu Milletvekili İhsan Çabuk da Ordu İlinin sorunlarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Vaki davete icabetle, 7 -9 Mayıs 1997 tarihlerinde Polonya'ya resmî bir ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e refakat eden heyete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.

Başkanlıkça,

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da boşaltılan yerleşim birimleri nedeniyle göç eden yurttaşlarımızın sorunlarının araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla kurulan (10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyeliğine seçilen üyelere,

Değişen oranlar nedeniyle, Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda bağımsız milletvekillerine bir üyelik daha düştüğünden, aday olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin Başkanlığa müracaat etmelerine

İlişkin duyuruda bulunuldu.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçilerek :

1 inci sırada bulunan (6/405),

2 nci sırada bulunan (6/406)

3 üncü sırada bulunan (6/407),

4 üncü sırada bulunan (6/408),

5 inci sırada bulunan (6/409),

6 ncı sırada bulunan (6/411),

7 nci sırada bulunan (6/412),

8 inci sırada bulunan (6/413),

9 uncu sırada bulunan (6/414),

10 uncu sırada bulunan (6/415),

11 inci sırada bulunan (6/416),

12 nci sırada bulunan (6/417),

13 üncü sırada bulunan (6/419),

14 üncü sırada bulunan (6/420),

15 inci sırada bulunan (6/421),

16 ncı sırada bulunan (6/422),

17 nci sırada bulunan (6/423),

18 inci sırada bulunan (6/424),

19 uncu sırada bulunan (6/425),

20 nci sırada bulunan (6/426),

21 inci sırada bulunan (6/427),

22 nci sırada bulunan (6/429),

23 üncü sırada bulunan (6/430),

24 üncü sırada bulunan (6/431),

25 inci sırada bulunan (6/432),

26 ncı sırada bulunan (6/433),

Esas numaralı sözlü soruların, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadıklarından, yazılı soruya çevrildikleri ve gündemden çıkarıldıkları açıklandı;

Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal, 1, 2 ve 3 üncü sıralarda bulunan ve üç birleşim içinde cevaplandırılmayan (6/405, 6/406, 6/407) esas numaralı sözlü soruları üzerinde görüşlerini açıkladı;

27 nci sırada bulunan (6/434),

28 inci sırada bulunan (6/435),

29 uncu sırada bulunan (6/436),

30 uncu sırada bulunan (6/437),

32 nci sırada bulunan (6/440),

33 üncü sırada bulunan (6/441)

34 üncü sırada bulunan (6/442),

36 ncı sırada bulunan (6/444),

37 nci sırada bulunan (6/445),

38 inci sırada bulunan (6/446),

40 ıncı sırada bulunan (6/448),

41 inci sırada bulunan (6/450),

42 nci sırada bulunan (6/451),

43 üncü sırada bulunan (6/452),

44 üncü sırada bulunan (6/453),

46 ncı sırada bulunan (6/458),

Esas numaralı sözlü sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi;

31 inci sırada bulunan, HatayMilletvekili Levent Mıstıkoğlu'nun (6/438),

35 ve 39 uncu sıralarda bulunan, Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin (6/443, 6/447),

Esas numaralı sözlü sorularına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik,

47 nci sırada bulunan, Bursa Milletvekili Yahya Şimşek'in (6/459) esas numaralı sözlü sorusuna da DevletBakanı Nevzat Ercan,

Cevap verdi.

45 inci sırada bulunan, Erzincan Milletvekili Mustafa Kul'un (6/457) esas numaralı sorusuna Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik cevap verdi; soru sahibi de cevaba karşı görüşlerini açıkladı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 23,

2 nci sırasında bulunan 132,

3 üncü sırasında bulunan 164,

4 üncü sırasında bulunan 168,

5 inci sırasında bulunan 232,

Sıra sayılı kanun tasarıları ve tekliflerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri GenelKurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi;

6 ncı sırasında bulunan, Kamu Kurumu Niteliğindeki MeslekKuruluşlarına İlişkinKanunların Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine DairKanun Teklifinin (2/559, 1/565, 2/406, 2/456, 2/611) (S. Sayısı : 281) yapılan görüşmelerden sonra kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı;

7 nci sırasında bulunan, Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ile Siyasî Parti Gruplarını Temsilen 10 Milletvekilinin, Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 30 Arkadaşının, Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu ve 3 arkadaşının ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7 Arkadaşının Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinin (2/693, 2/405, 2/448, 2/629) (S. Sayısı : 300) tümü üzerinde bir süre görüşüldü.

Kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 19 Haziran 1997 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 18.50'de son verildi.

Kamer Genç

Başkanvekili

ÜnalYaşar Kemalettin Göktaş

Gaziantep Trabzon

Kâtip Üye Kâtip Üye









II. - GELEN KÂĞITLAR No : 152

19 . 6 . 1997 PERŞEMBE

Teklifler

1. - Konya Milletvekili A. Turan Bilge'nin; Akşehir Adıyla Bir İl Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/855) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.6.1997)

2. - Zonguldak Milletvekilleri Hasan Gemici ve Tahsin Boray Baycık'ın; Zonguldak İlinde Beycuma Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/856) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.6.1997)

3. - Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan'ın; Siverek Adı ile Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/857) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.6.1997)

4. - Manisa Milletvekili Hasan Gülay ve M. Cihan Yazar'ın; Akhisar Adı ile Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/858) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.6.1997)

5. - Konya Milletvekili A. Turan Bilge'nin; Ereğli Adı ile Bir İl Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/859) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.6.1997)

6. - Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan ve Edirne Milletvekili Mustafa İlimen'in; Bandırma Adı ile Bir İl Kurulmasına Dair Teklifi (2/860) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.6.1997)

7. - Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin'in; Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/861) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.6.1997)

8. - Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık'ın; Ereğli Adı ile Bir İl, Kandilli ve Ormanlı Adlarında İki İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/862) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.6.1997)

Tezkereler

1. - Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/880) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1997)

2. - Halil Güneş Hakkındaki Ölüm Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/881) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1997)

3. - Erol Özpolat Hakkındaki Ölüm Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/882) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1997)

Sözlü Soru Önergesi

1. - İzmir Milletvekili Atilla Mutman'ın, özel okulların ücretlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/576) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Iğdır Milletvekili Adil Aşırım'ın, bina satışları ve ihalelerle ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3022) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1997)

2. - Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli'nin, Bakanlık çalışanlarına Gelir İdaresini Geliştirme Fonundan ek ödeme yapıldığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3023) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

19 Haziran 1997 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Mustafa BAŞ (İstanbul)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109 uncu Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmak için yeterli sayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

ÖNDER SAV (Ankara) - Nerede var?.. Yoklama istiyoruz. Çoğunluk var mı?!..

BAŞKAN - Efendim, yoklama isterseniz istersiniz...

TEVFİK DİKER (Manisa) - Yoklama yapılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Efendim, her zaman yapıyoruz.

ÖNDER SAV (Ankara) - Nerede var?!.. Bakın bakalım, burada çoğunluk var mı?

BAŞKAN - Sayın Sav, bakın, işe başladığımız zaman yoklama isteyebilirsiniz... İlk defa bize itiraz ediyorsunuz.

ÖNDER SAV (Ankara) - Alışkanlık haline getirmeyin bunu.

BAŞKAN - Efendim, anladım da, sayın arkadaşlarınızın...

İSMAİL YILMAZ (İzmir) - Sayın Başkan, çalışmak istiyoruz.

ÖNDER SAV (Ankara) - Olur mu öyle şey.

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Meclisi çalıştırmak istiyorsan, bakanlarını getir, milletvekillerini getir.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, koltukları mı saydınız, milletvekillerini mi?..

BAŞKAN - ...grup başkanvekillerinizin benden özel isteği oldu “Eğer, biz, çalışmasını istemiyorsak, yoklama yapın” diye; ama, baktık ki, arkadaşlarımız gelmişler. Zaten...

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Meclis böyle çalıştırılmaz; Meclisin çalışmasının bir kuralı var.

BAŞKAN - Efendim, bir dakika, beni dinleyin. Zaten, Hükümetin istediği...

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Böyle olmaz.

BAŞKAN - Efendim bir dinleyin; dinlemesini öğrenmeden bir şey anlayamazsınız.

Diyorum ki, gündemdeki konular, Hükümetin görüşülmesini istediği konular, uyum kanunlarıdır. O uyum kanunlarının da görüşülmesi konusunda, Genel Kurulun bir mutabakatı var.

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Ne mutabakatı var, hani, nerede mutabakat?!. Okuyun bakalım mutabakatı...

BAŞKAN - Yok mu?

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan, biz, şu anda, sizin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak bu Mecliste çoğunluğun olup olmadığını değerlendirmenizi istiyoruz.

BAŞKAN - Efendim, bir defa açtım... Biliyorsunuz, daha önce de yaptık; ama, arkadaşlarımız istemiyorlarsa yoklama isterler.

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Evet, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Efendim, ne zaman yoklama isteyeceğinizi öğrenin; siz kaç senedir bu Meclistesiniz!.. 1987'den beri sizinle beraber Meclisteyiz, yoklamanın ne zaman isteneceğini daha öğrenmemişseniz, kültürünüz az demektir.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan, bu Mecliste şu anda çoğunluk yoktur; bu nedenle, görüşmelere geçemezsiniz.

BAŞKAN - Efendim, ben açtım... (RP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Açamazsınız!..

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... Tezahürata gerek yok.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan, siz Genel Kurulu kendi keyfinize göre idare edemezsiniz.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, bakın, ben burada muhalefetin lehine hareket ediyorum. Gündemde, gündemdışı söz isteyen, muhalefete mensup üç milletvekili var; kendileri konuştuktan sonra kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine geçeceğiz. Arkadaşlarımız, oylamaya geçtiğimiz anda...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Usullere uymak zorundasınız; “ben açtım” deyip açamazsınız.

BAŞKAN - Efendim “açtım” dedim artık... Bakın, her şeyin bir kuralı var; burası yaz boz tahtası değil ki... (RP sıralarından alkışlar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - SamsunMilletvekili Yalçın Gürtan'ın, Refahyol Hükümetinin, erken seçimi, gerçekleri saptırma eylemi olarak gündeme getirdiğine ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN - Gümdemdışı ilk sözü, Refahyol Hükümetinin, gündemi saptırmak amacıyla oluşturduğu erken seçim balonu konusunda söz isteyen Samsun Milletvekili Sayın Yalçın Gürtan'a veriyorum.

Buyurun Sayın Gürtan.

Süreniz 5 dakikadır.

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Refahyol Hükümetinin bir müddetten beri gerçekleri saptırma eylemi olarak gündeme getirmeye çalıştığı, aslında kendilerinin de inanmadığı erken seçim konusuyla ilgili olarak şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu konuyu günlerdir merakla bekleyen halkımızı ve Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Seçimden kaçmayınız.

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum, karışmayın.

YALÇIN GÜRTAN (Devamla) - Otur da dinle!

Ülkemiz insanı, bir müddetten beri, basiretsiz Refahyol Hükümetinin ali cengiz oyunlarını seyretmektedir. Halkımız, geçim derdiyle uğraşırken, Refah Partisi ve onun küçük ortağı DYP seçim nöbetine tutulmuştur. (RP sıralarından “Evet” sesleri) Hangi seçimden bahsediyorsunuz; erken seçimden mi, düzgün seçimden mi? (RP sıralarından gürültüler)

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Düzgün seçimden...

BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar...

YALÇIN GÜRTAN (Devamla) - Tabiî ki, ülkeyi yönetmekten aciz olan bu Hükümetin kaçış yolu seçime yönelik olacaktır. Birtakım sorunları çözemeyen Refahyol Hükümeti, mevzuatı değiştirme ve gündemi saptırma eylemine bir yenisini daha eklemekle vakit kazanmak istiyor; ama, çok geç, dünle beraber bu da bitti cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar; RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar[!]) Refah Partisi ve onun küçük ortağı DYP, dönülmez akşamın ufkunda olduklarının farkındalar mı? (DSP sıralarından alkışlar; RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar[!])

BAŞKAN - Arkadaşlar, rica ediyorum....

YALÇIN GÜRTAN (Devamla) - Seçim olmalı mı; tabiî ki, şartlar oluşunca -uyum yasaları, nüfus sayımı, seçmen kütüklerinin yeniden düzenlenmesi ve Yüksek Seçim Kurulunun seçim hazırlıkları tamamlandıktan sonra- yeni bir seçim ülkemizi aydınlığa çıkaracaksa, bu kaçınılmazdır. (RP sıralarından “Bravo[!]” sesleri)

Bir defa dinleyin; peşinden ne gelecek, dinleyin....

Sayın milletvekilleri, onyedi ay önce yapılan seçimlerin faturasını halkımız daha ödemedi. Refahyol Hükümeti, sırf başarısızlıklarını örtbas etmek ve diğer bazı korkulardan dolayı, seçime giderek âdeta kaçmak istemektedir; ülkenin zaten sınırlı olan imkânlarını seçim sevdasına çarçur etmek niyetindedir. (DSP sıralarından alkışlar, RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar [!])

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum efendim... Biraz sükûnetle dinleyelim...

YALÇIN GÜRTAN (Devamla) - Hükümetin iki kanadını oluşturan Refah Partisi ve onun küçük ortağı DYP... Şimdi, DYP'li arkadaşlarım “niye küçük ortağız” diye bana soracaklar. Maalesef, sayısal olduğu kadar siyasal olarak da hızlı bir küçülmenin, çöküşün ve tükenişin içerisindesiniz. Bunu görmek için kâhin olmaya gerek yoktur. Denize düşenin yılana sarıldığı gibi, DYP ve onun Genel Başkanı Tansu Çiller de Refaha sarılmıştır.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Bravo (!)

YALÇIN GÜRTAN (Devamla) - Tüm ülke, halkımız bunu görmekte ve alınan kararlarla yapılanları ibretle izlemektedir. Halkımız, seçim değil geçim istemektedir, geçim... (DSP sıralarından alkışlar, RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar [!]) Ayrıca, sorunlarına kalıcı çözüm beklemektedir. Bunların hangisini yaptınız bugüne kadar?

VEYSEL CANDAN (Konya) - Hepsini... Hepsini...

YALÇIN GÜRTAN (Devamla) - Onsekiz aydır ne yaptınız, onun hesabını verin burada.

Refah Partisi ve DYP ile onlar gibi düşünen bazı partiler, kendi parti menfaatlarını ülkemizin menfaatlarından önde tutamazlar. Demokratik Sol Parti olarak biz, önce ülkemizin menfaatlarının, ondan sonra şahsî menfaatların düşünülmesi gerektiği inancındayız.

Ülkeyi yönetmeyi beceremeyenler, sizin yapacağınız tek şey -şayet varsa- onurunuzla, beceriksizliğinizi kabul edip, köşenize çekilerek oturmak olmalıdır. (DSP sıralarından alkışlar)

Sizler, ülkeyi yönetmekten aciz kalınca, Millî Güvenlik Kurulu kararlarını uygulamak zor gelince, çözümü, kaçmakta, yeni bir seçimde arıyorsunuz; ama, bu sizin sonunuz olacaktır, bunu göremiyorsunuz; lütfen görün... (RP sıralarından alkışlar [!])

Sayın milletvekilleri, Refah Partisi, imzaladığı Millî Güvenlik Kurulu kararlarını tabanına ihanet olarak kabul ederek, uygulamaktan kaçınmaktadır. Refah'ın, 65 milyonun yaşadığı bir ülkede, tüm ülke insanının menfaatlarının düşünülmesi yerine, kendi tabanı olarak kabul ettiği 5-6 milyon insanın menfaatına yönelmesi, inanan insanların inançlarını sömürme düşüncesinden kaynaklanmaktadır. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar [!])

Bravo tabiî; nasıl biliyorsunuz doğruyu... (DSP sıralarından alkışlar; RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar [!])

8 yıllık kesintisiz eğitim, kamuoyuna ve bizzat Refah tabanına, imam hatip liselerinin kapatılması sorunu olarak aktarılmaya çalışılmaktadır. (RP sıralarından “Doğrudur” sesleri) Oysa, imam hatip liselerinin kapatılması söz konusu değildir. (RP sıralarından “Bravo [!]” sesleri) İsteyenin çocuğu, 8 yıllık kesintisiz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız.

YALÇIN GÜRTAN (Devamla) - Sağ olun Başkanım.

Refah Partisinin Sayın Genel Başkanı ve diğer milletvekillerinden çoğunun çocuğu imam hatip liselerinde değil de niçin anadolu liselerinde okumaktadır?! Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. (DSP sıralarından alkışlar; RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar [!])

Refah Partisinin, kendisinin örnek almadığı bir davranışı halkımızdan istemeye ve halkı başka mecralara yönlendirmeye hakkı yoktur. Milletvekilleri halkı temsil eder; halk gibi yaşamayan milletvekilinin, halkın sorunlarını çözmesi mümkün müdür... (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar [!])

Bugünkü Refahyol Hükümeti, hükümet olmuştur; ama, iktidar olamamıştır. Zaten, kaçarak da bunu açıkça göstermiştir. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar [!]) Ama, bir yıla varan Refahyol Hükümeti zam şampiyonudur; ekonomi can çekişmektedir; mutfaklar yangın yerine dönmüştür. Ayrıca, bu Hükümet, yolsuzlukları örtmenin, Susurluk olayını rafa kaldırmanın ve hızlı bir yozlaşmanın da şampiyonudur. (RP sıralarından gürültüler)

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Hava... Hava...

YALÇIN GÜRTAN (Devamla) - Bu şekliyle oluşan Refahyol Hükümeti, bırakın ülke çıkarlarını düşünmeyi, parti çıkarlarını bile bir kenara atarak, kişisel çıkarlar peşine takılmış ve bitmiştir. İşte, küçük ortak DYP'nin durumu... Kendi içerisinde tükenişini yaşayan bu Hükümet, halk nezdinde de tükenmiştir. Seçimin, bu tükenişe çözüm bulacağı düşüncesi ise yanlıştır.

Biz, Demokratik Sol Parti olarak, halkımızın seçimden önce, geçim problemlerine çözüm bulunması, bu amaçla da Parlamento içerisinde Refah Partisi dışındaki siyasî partilerin oluşturacağı geniş tabanlı çözüm hükümetiyle ülkemizin üzerindeki kara bulutların dağıtılması, uyum yasaları ile nüfus sayımı ve diğer yasaların kabulünden sonra olası bir seçimin halkımıza daha yararlı olacağı inancındayız. Bitli bir yorgan görünümünde olan Refahyol Hükümetinin tersyüz edilerek “Yolrefah” şeklinde yola devam etmesinin de ülkeye zarar vereceği kanaatindeyiz. (RP sıralarından “Bravo [!]” sesleri )

Bizi, televizyonları başında dinleyen halkımızı ve Yüce Parlamentoyu selamlıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar, RP sıralarından alkışlar [!])

İSMAİL YILMAZ (İzmir) - Anladık; seçim istemiyorsunuz...

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gürtan.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi salonunda yapılan bir konuşma, meydan mitinginde yapılan bir konuşmayı dinler gibi dinlenmez. Bazı arkadaşlarımız öğlen herhalde fazla yemek yedikleri için enerji sarf etmek istiyorlar. Olmaz bu, arkadaşlar...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) - Çok haklısınız Sayın Başkan...

BAŞKAN - Gündemdışı konuşmaya cevap vermek için Hükümetten herhangi bir talep gelmemiştir.

2. - İzmir Milletvekili İ. Kaya Erdem'in, kurulacak yeni hükümetle ilgili çalışmalarda sivil toplum örgütlerinin demokratik tepkilerinin dikkate alınmasına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN - Gündemdışı ikinci konuşma, kurulacak yeni hükümet çalışmalarında nazara alınması gerektiği görüşünde olduğu sivil toplum örgütlerinin tepkileriyle ilgili olarak söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Kaya Erdem'e verilmiştir.

Buyurun Sayın Erdem.

Süreniz 5 dakikadır.

İ. KAYA ERDEM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Refah ve Doğru Yol Partilerinin kurdukları Refahyol Koalisyon Hükümeti dün istifa etmek zorunda kalmıştır.

Ülkemiz, son yılların en bunalımlı günlerini yaşıyor. Siyasî bunalım her geçen gün biraz daha yoğunlaşmakta, toplumda endişe ve tedirginliğin artmasına sebep olmaktadır. İnsanlarımız huzur ve güven istemekte, ümit ışığı aramaktadır.

Yeni hükümet arayışlarının başladığı bugünlerde, hükümet teşkili çalışmalarında gözden uzak tutulmaması gereken sivil toplum örgütlerinin demokratik tepkilerine de bu vesileyle değinmek istiyorum.

ABDULİLAH FIRAT (Erzurum) - Gafillerden de bahset.

İ. KAYA ERDEM (Devamla) - Çünkü, çoğulcu demokrasilerde toplumun gösterdiği tepkilere büyük değer verilmekte, hükümet ve parlamento, halkın isteklerini öncelikle ele alarak; gerekli duyarlılığı göstermektedir. Demokrasinin erdemliliği de buradadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu olarak ülkemizin en büyük sivil toplum örgütleri ilk defa bir araya gelerek, demokratik, laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı ortaya çıkan tehlikeleri vurgulamışlar ve demokratik tepkilerini ortak bir bildiriyle kamuoyuna açıklamışlardır. Bildiride, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle ilgili olarak aşağıdaki hususlara yer verilmiştir.

“Bu amaçla bir araya gelen kuruluşlarımız, halkımızın oylarıyla seçilen milletvekillerinin namus ve şerefleri üzerine ettikleri yeminlere sadık kalmalarını, milletvekillerinin ve siyasî partilerimizin, ülke çıkarlarını, şahsî çıkar ve hesapların veya parti, grup çıkarlarının üstünde tutmasını, ülkemizde, parlamenter demokratik düzen temelinde bir siyasî istikrar sağlanarak, Türkiye'nin bütün potansiyelinin hayata geçirilmesini, yatırımların ve istihdamın artırılmasını ve işsizliğin azaltılmasını, enflasyonun engellenmesini ve halkımızın huzur ve refahının artırılmasını istemektedirler.”

Değerli milletvekilleri, söz konusu bildiri, kanaatimce, önemlidir. Beş büyük kitle örgütünün, tüm farklılıklarını bir kenara koyarak, tam bir birlik ve bütünlük içinde ülkeye ve cumhuriyete sahip çıkmak için bir araya gelmiş olmalarından, hepimizin alacağı dersler vardır. Unutmayalım ki, ileri demokratik ülkelerde, hükümet ve parlamento, ülkenin temel meselelerinde anlaşarak, sivil toplum örgütlerinin de desteğini almaya çalışırlar. Ülkemizdeki beş büyük sivil toplum örgütünün, bizlerin önüne geçerek, memleket meselelerinde bir araya gelmeleri, Hükümet ve Parlamentoya örnek olmaları, ayrıca önem kazanmaktadır.

Hükümet ve Parlamentoya karşı gösterilen demokratik tepkiyi, yalnız bu beş büyük sivil kuruluş yapmış değildir; ayrıca, medyanın yüzde 75'i, üniversite rektör, dekan ve mensupları, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği, vakıf ve dernekler gibi kuruluşlar da, bildirilerde yer alan görüşlere benzer tepkilerini ortaya koymuşlardır. Diğer taraftan, ülkenin en büyük holding ve şirketleri de, bildiride yer alan görüşleri, değişik üslupta kamuoyuna duyurmuşlardır.

Görüldüğü üzere, Türkiye'nin büyük bir kısmının ortaya koyduğu demokratik tepkileri, yeni hükümet teşkili esnasında, siyasî partilerimizin, çok dikkatle değerlendirmesi, kendilerine oy veren halkın isteklerini göz önüne almaları, çağdaş demokrasinin de en temel kuralıdır

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erdem, lütfen toparlar mısınız ; süreniz bitti.

İ. KAYA ERDEM (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Milletin sesine kulak tıkayarak, milletin istekleri karşısında vurdumduymazlıkla hareket ederek, hatta, söz konusu demokratik tepkileri yok farz ederek yeni hükümet teşkilinin, Türkiye'de rejim bunalımını azaltmak yerine daha da artıracağı endişesindeyim.

Değerli milletvekilleri, çok kısa bir zaman içinde, yeniden kurulacak hükümet için, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, güvenoylaması yapılacaktır. Halkımızın büyük kısmının istekleri doğrultusunda ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde namus ve şerefimiz üzerine ettiğimiz yemine sadık kalarak kullanacağımız oylar, ülkemizin ve demokrasimizin geleceğini etkileyecek tarihî bir karar olacaktır.

Hepinize saygılarımı sunarım. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdem.

Gündemdışı konuşmaya cevap konusunda Hükümetten bir istek gelmediğine göre, öteki gündemdışı söze geçiyorum.

3. - Samsun Milletvekili Ayhan Gürel'in, Samsun İli Kavak İlçesinin çevre kirliliği sorununa ve alınması gerekli önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın cevabı

BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, Samsun İli Kavak İlçesinin çevre kirliliği sorununa çözüm getirebilme konusunda gündemdışı söz isteyen Samsun Milletvekili Ayhan Gürel'e verilmiştir.

Sayın Gürel, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

AYHAN GÜREL (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta, yine, Samsun İli Kavak İlçesindeki bazı sorunlarla ilgili yapmış olduğum konuşmama devam edeceğim. Geçen hafta, benim, çevre kirliliğiyle ilgili yapacağım konuşmaya cevap verecek Sayın Bakanın Genel Kurulda bulunmaması nedeniyle konuşmamı bu haftaya ertelemiştim. Öncelikle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Samsun İli Kavak İlçesinde kurulmuş bulunan ve hiçbir önlem alınmadan çalışmalarını sürdüren kireç ocakları ve paketleme tesisleri, çevreye ve insan yaşamına olumsuz yönde etki etmektedir. Bu nedenle, öncelikle Sayın Çevre Bakanım ve Sağlık Bakanımdan, bu işletmelerle ilgili, uzman bilirkişilerle gerekli inceleme ve araştırma yaptırılarak, gerçekten, çevrenin kirlenmesine ve bu meyanda insan sağlığına zarar verilip verilmediğinin tespitini; zarar verildiği tespit edilirse, 2872 sayılı Çevre Kanununun 15 inci maddesi hükümleri uygulanarak faaliyetlerinin durdurulmasına karar verilmesini arz ediyorum.

Bununla birlikte, biz, bu işletmelerin, 2872 sayılı Çevre Kanunu hükümlerine uygun olarak çalıştırılmasından yanayız. Nitekim, Kavak'ta yaşayan vatandaşlarımız, 490 imzalı bir dilekçeyi belediye başkanı aracılığıyla kaymakama ulaştırmışlar, kaymakamlık da Samsun Valiliğine ulaştırmış. Bu dilekçe, İl Koordinasyon Kurul toplantısında görüşülerek alt komisyona havale edilmiş ve maalesef, alt komisyonda kalmış, bir netice elde edilememiş.

Yürürlükte bulunan 2872 sayılı Çevre Kanununun belirli maddelerini, açıklık getirmek ve bilgi vermek açısından okumakta yarar görüyorum.

“Madde 2- Bu Kanunda geçen;

a) 'Çevre Korunması' terimi; ekolojik dengenin korunması, havada, suda, toprakta kirlilik ve bozulmaların önlenmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan çalışmaların bütünü,

c)'Çevre Kirliliği' terimi; insanların her türlü faaliyetleri sonucu, havada, suda ve toprakta meydana gelen olumsuz gelişmelerle ekolojik dengenin bozulması ve aynı faaliyetler sonucu ortaya çıkan koku, gürültü ve atıkların çevrede meydana getirdiği arzu edilmeyen sonuçları,”

11 inci maddede ise, bir tesisin, işletmenin kurulabilmesi için izlenen yöntem ve alınması gereken izin konusu vardır.

“Madde 11- Gerçekleştirilmesi planlanan kurum, kuruluş ve işletmeler mevzuatta öngörülen arıtma tesis ve sistemlerini müstakil veya ortak olarak kurmakla yükümlüdürler. Arıtma tesis ve sistemleri kurulup işletmeye hazır hale getirilmedikçe, kurum, kuruluş ve işletmelere işletme ve kullanım izni verilmez.”

Şimdi, ben, Sayın Çevre Bakanından -herhalde bana cevap verecekler- bir hususun da araştırılmasını istiyorum: Acaba bu kuruluşlar bu şekilde başvurarak gerekli izinleri almış mıdır? Bu hususta da bilgi verirse memnun olurum.

Kanuna aykırı olarak çalışmalarını sürdürmekte olan bu işletmelerin faaliyetlerinin durdurulması 15 inci maddede düzenlenmiş: “Bu Kanunda yazılı yasaklara aykırı hareket eden veya kanunda belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen kurum, kuruluş ve işletmelere mahallin en büyük mülkî amiri, bu yasaklara aykırı faaliyeti düzeltmek ve kanunda belirtilen yükümlülükleri yerine getirmek üzere esasları yönetmelikle belirlenen yeteri kadar süre verir.

Bu süre sonunda bunları yapmayan kurum, kuruluş ve işletmelerin faaliyeti, yasağın veya yerine getirilmeyen yükümlülüğün çeşit ve niteliğine göre kısmen veya tamamen, süreli veya süresiz olarak durdurulur.”

Şimdi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gürel, lütfen, toparlar mısınız efendim.

AYHAN GÜREL (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Gerçekten, baktığı zaman insanın içi sızlıyor; bir tesis kurulmuş, etraf bembeyaz, paketleme tesisi, ağaçlar kurumuş ve bitki örtüsü ölmüş... Yine, ilçenin içerisinde, gerçekten, sabahleyin saat 8.00-8.30 sıralarında bir sis... O sis insanın boğazını yakıyor, gayet tabiî, olumsuz yönde insan vücuduna zarar verebiliyor. Bu hususlarla ilgilenilerek, gerçekten, bizim iddia ettiğimiz şekilde çevreye zarar verildiği sabit olursa, derhal, yasanın 15 inci maddesinin uygulanarak, faaliyetlerinin durdurulmasına karar verilmesi... Bu husus gerçekten kanunun emredici bir hükmüdür; buna uyulacağını zannediyorum.

Yine, son olarak şu hususu da belirteyim: Bu hususlarla ilgili Samsun Çevre İl Müdürlüğüne yazmış olduğum yazı nedeniyle, gerekli inceleme, araştırma yapılarak Kavak Kaymakamlığına gerekenin yapılması için yazı yazıldığı ve Kavak Kaymakamlığı tarafından da, şu anda incelemelerin devam ettiği şeklinde tarafıma bilgi verildi.

Bu hususları da ben Sayın Çevre Bakanıma iletiyorum ve gereğinin yapılması umuduyla, Yüce Heyeti saygılarımla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gürel.

Çevre Bakanımız Sayın Ziyattin Tokar cevap vereceklerdir; buyurun.(RP sıralarından alkışlar)

ÇEVRE BAKANI M. ZİYATTİN TOKAR (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel'in, Samsun İlinin Kavak İlçesinde çevre kirliliği ve bazı köylerdeki sorunlarla ilgili yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya cevap vereceğim; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Kavak İlçesinde 7 tane kireç ocağı vardır ve bu 7 kireç ocağı, 2872 sayılı Çevre Kanununun kapsamı dahilinde, ÇED Yönetmeliğinin geçici 1 inci maddesine göre denetlenmektedir.

Geçtiğimiz hafta sizin yapmış olduğunuz gündemdışı konuşmaya ben yetişemedim; o gün, Samsun İl Müdürlüğüyle yapmış olduğumuz görüşme neticesinde bu denetimler yapılmaktadır; devamlı izleme altına alınmıştır. Buradaki sorun, sizin de bahsettiğiniz gibi, petrokok kullanımından dolayı hava kirliliğidir. Petrokok kullanımı da yine, Bakanlığımızca kontrol altına alınıp, kükürt nispetinin daha düşürülmesi için gerekli çalışmalar başlatılmıştır.

O bölgede bulunan Masulu-1 kaynağında yapmış olduğumuz içmesuyu analizinde fiziksel ve kimyasal özellikler Türk Standartları-266'ya uygun bulunmuştur; ancak, kalsiyum değeri, standardın biraz üzerine çıkmış, maksimum değerinin altındadır. Aynı şekilde, Masulu-2 kaynağında debi 30 litre/saniyedir ve fiziksel ve kimyasal özellikleri uygun bulunmuştur.

Devlet Su İşleri Göleti: Bu gölette ise, hakikaten bir kirlilik gözlenmiştir ve orada klorlama yapabilmek için çalışmalar başlatılmıştır. Dolayısıyla, bölgede 8 tane kireç ocağı, kireç torbalama tesisleri -bunların çevre kirliliğine etkisi yoktur- 9 adet tuğla fabrikası ve tavuk kesimhaneleri vardır. Bu kesimhanelerin 1 tanesinde arıtma tesisi vardır; diğerlerine ise uyarılarımız olmuştur.

Burada, bir önemli nokta da, direkt Mert Irmağına deşarj yapılmaktadır. Bu konular, tarafımızdan, Samsun Çevre İl Müdürlüğü tarafından kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır.

Tabiî ki, çevre bizim için çok önemlidir. Ülkemizin her yanında, aynı şekilde çevrenin korunması, kirliliğin azaltılması ve çevre şartlarına uygun hale getirilmesi tarafımızdan kontrol altına alınacaktır.

Teşekkür ediyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

Gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Cumhurbaşkanının, Bakanlar Kurulunun istifasının kabulüne ve yeni hükümet kuruluncaya kadar mevcut Bakanlar Kurulunun görevine devamına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Konya Milletvekili Necmettin Erbakan Başkanlığındaki BakanlarKurulunun istifasının kabulüne; yeni bakanlar kurulu kuruluncaya kadar göreve devamının rica edildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/884)

18 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ: Başbakanlığın, 18 Haziran 1997 tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-1/1-12487 sayılı yazıları.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 104 üncü maddesi uyarınca, Bakanlar Kurulunun istifası kabul olunmuştur. Yeni hükümet kuruluncaya kadar, mevcut Bakanlar Kurulunun göreve devamının rica edildiğini bilgilerinize sunarım.

                        Süleym an Demirel

                        Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Cumhurbaşkanlığının bir başka tezkeresi vardır; okutuyorum:

2. - İstifa eden ve istifası kabul edilen TurizmBakanı M. Bahattin Yücel'den boşalan TurizmBakanlığına, DevletBakanı Bahattin Şeker'in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/885)

18 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ: Başbakanlığın, 18 Haziran 1997 tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-1/1-12396 sayılı yazısı.

İstifa eden ve istifası kabul edilen Bahattin Yücel'den boşalan Turizm Bakanlığına, yeni bir tayin yapılıncaya kadar; Devlet Bakanı Bahattin Şeker'in vekâlet etmesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 113 üncü maddesi gereğince uygun görülmüştür.

Bilgilerinize sunarım.

                        Süleym an Demirel

                        Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Başbakanlığın, İçtüzüğün 78 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.

3. - Türkiye BüyükMillet Meclisi GenelKurul ve komisyonlarında bulunan kanun tasarı ve tekliflerinden hangilerinin görüşüleceğine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/885)

19.6.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 78 inci maddesinde “Bakanlar Kurulunun herhangi bir sebeple çekilmesi halinde yeni Bakanlar Kurulu güvenoyu alıncaya kadar, Anayasa ve İçtüzük değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve tekliflerinin komisyonlarda ve Genel Kurulda görüşülmesi ertelenir. Ancak, Bakanlar Kurulunun öncelikli olduğunu bir yazı ile Başkanlığa bildirdiği kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine devam olunur” hükmü yer almıştır.

Belirtilen hüküm uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul ve komisyon çalışmalarının devamını teminen Genel Kurul ve komisyonlarda bulunan kanun tasarı ve tekliflerinden ekli listede belirtilenlerin görüşülmesine devam olunması Bakanlar Kurulunca uygun görülmüştür.

Bilgilerinize arz olunur.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Başbakan

Liste

Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (S.Sayısı: 300)

Yükseköğretim Kanununun 59 uncu Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (S.Sayısı: 299)

Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (S.Sayısı: 318)

Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (S.Sayısı: 326)

Siyasî Partiler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (S.Sayısı: 336)

Yurdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında 20/3/1997 Tarih ve 4230 Sayılı Borçlanma Kanunu ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/592)

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı İle Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı. (S. Sayısı: 182)

26.5.1996 Tarih ve 2464 Sayılı Belediye Kanununun 84 üncü Maddesinin Beşinci Bendinden Sonra Bir Fıkra Eklenmesi ve Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 3030 Sayılı Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi. (2/790)

5680 Sayılı Basın Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi. (2/839)

2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı.

Yap-İşlet Modeli İle Elektrik Enerjisi Üretimi Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi İle Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi. (2/835)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurul gündeminde bulunan ve Başbakanlık tezkeresinde görüşülmesine devam olunması istenen kanun tasarı ve teklifleri, gündemdeki sıralarına göre görüşülecektir.

Şimdi, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1, 2, 3 ve 4 üncü sıralarda yer alan işleri, Hükümet, İçtüzüğün 78 inci maddesine göre, görüşülmesini istemediği için, geçiyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Denizli Milletvekili HasanKorkmazcan ile Siyasî Parti Gruplarını Temsilen 10 Milletvekilinin; SendikalarKanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 30 Arkadaşının, Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu ve 3 Arkadaşının ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7 Arkadaşının Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/693, 2/405, 2/448, 2/629) (S. Sayısı : 300) (1)

BAŞKAN - Şimdi, 5 inci sırada yer alan, Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan İle Siyasî Parti Gruplarını Temsilen 10 Milletvekilinin; Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi İle Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 30 Arkadaşının, Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu ve 3 Arkadaşının ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7 Arkadaşının Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

(1) 300 S. Sayılı Basmayazı 18.6.1997 tarihli 108 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

Sayın Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Dün, teklifin tümü üzerinde, ANAP ve CHP grupları konuşmuştu; sıra, DSP Grubu adına Sayın Hikmet Sami Türk'e gelmişti; buyurun Sayın Türk. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır efendim; buyurun.

DSP GRUBU ADINA HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sendikal haklar, gerek anayasaların yapılmasında ve değiştirilmesinde gerek onlara uyum yasalarında en çok tartışma konusu olan hususlardandır. Bu, konunun özelliğinden kaynaklanmaktadır. Şimdi görüşmekte olduğumuz Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi de, partilerarası komisyonda, bu kuralın bir istisnasını teşkil etmemiştir; partilerarası komisyonda üzerinde en çok tartışma yapılan konulardan birisi Sendikalar Kanunuyla ilgili değişikliklerdir.

Sendikalar, günümüzde, işçi ve işverenler arasında, işçilerin menfaatlarının korunması, bu yoldan sosyal barışın gerçekleşmesi bakımından önemli rol oynayan demokratik kitle örgütlerindendir. İşçi ve işveren sendikaları, sosyal partnerler olarak, sosyal barışın sağlanmasında kendi görevlerini yerine getirmektedirler. Anayasamızın 51 inci maddesine göre, işçiler ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlarını korumak ve geliştirmek için, önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma hakkına sahiptirler.

Anayasamızın bu hükmüne paralel olarak “sandika” kavramı, Sendikalar Kanununun 2 nci maddesinde, “işçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlarını korumak ve geliştirmek için meydana getirdikleri tüzelkişiliğe sahip kuruluşlar” olarak tanımlanmıştır.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi on maddeden oluşmaktadır. Bunların ikisi yürürlük maddesi olarak bir yana bırakılacak olursa, ilk sekiz madde, üzerinde ayrı ayrı durulmaya değer niteliktedir. Ancak, bu maddeleri görüşmeden önce, 1995 yılında Anayasada yapılan değişiklikler üzerinde biraz durmakta yarar vardır.

Bildiğiniz gibi, 1982 Anayasası, önceki dönemin olaylarına aşırı bir tepki niteliğiyle, sendikal haklar konusunda da kısıtlayıcı hükümler getirmiştir. Bu hükümlerin başında, sendikaların siyasetle uğraşmaları, siyasî partilerle ilişki kurmaları ve bu amaçla dernekler, vakıflar ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla ortak hareket etmeleri yasaklanmıştı.

1995 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri arasında, bu kısıtlamaları ve diğer kısıtlamaları içeren 52 nci madde yürürlükten tamamıyla kaldırılmıştır. Şimdi üzerinde konuşacağımız kanun teklifi, özellikle bu 52 nci maddenin kaldırılmasından doğan hususlarla ilgilidir. Bu arada, kanun teklifi görüşülürken, zorunlu olan bazı uyum hükümleri de, kanunun kendi içerisinde, sistematik bakımdan yapılması gereken uyum düzenlemeleri de yapılmıştır. Bu çerçeve içerisinde kanun teklifi incelendiği zaman, başlıca şu noktaların belirtilmesinde yarar görülmektedir:

Teklifin 1 inci maddesinde, Sendikalar Kanununun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının altıncı bendine “sendika ve konfederasyonların sosyal faaliyetleri” arasında yer almak üzere “teknik ve meslekî eğitim tesisleri kurmak” ibaresi de eklenmektedir. Aslında bu hüküm, Sendikalar Kanununda daha önce var olan bir hükmün, uygun yer olarak 33 üncü maddeye aktarılmasından ibarettir. Gerçekten, Sendikalar Kanununun 44 üncü maddesinin birinci fıkrasında “sendika ve konfederasyonlar, gelirlerini bu kanunda ve tüzüklerinde gösterilen faaliyetlerin dışında kullanamazlar ve bağışlayamazlar” hükmünden sonra, şu cümle yer almaktadır: “ancak, teknik ve meslekî eğitim tesisleri yaptırılabilir”. Burada, “ancak” ile başlayan bu cümle, sendikaların amaçları dışında faaliyet gösteremeyeceğini düzenleyen hükümler karşısında aşırı derecede kısıtlayıcı bir hüküm olarak görülebilir. Bu düşünceyle, bu görev, sendikaların ve konfederasyonların sosyal faaliyetleri arasında bir çalışma türü, olarak belirtilmiştir. Zaten, sözünü ettiğim 44 üncü maddede, işçi, sendika ve konfederasyonlarının, birinci fıkradaki harcamaların dışında, ayrıca, gelirlerinin en az yüzde 10'unu üyelerinin eğitimiyle, meslekî bilgi ve tecrübelerini artırmak için kullanmak zorunda oldukları hükmü korunmaktadır.

Kanun teklifinin en önemli maddesi, belki de 2 nci maddesidir; çünkü, bu madde, 1982 Anayasasının 1995 yılında yürürlükten kaldırılan 52 nci maddesinde yer alan, siyaset yasağı, siyasî partilerle ilişki kurma ve bu amaçla, dernekler, vakıflar ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla ortak hareket etme yasağının kaldırılmasıyla ilgilidir. Yasak devam ettiği sürece, Sendikalar Kanununun 37 nci maddesinde şu hüküm yer almaktaydır. “ Sendika ve konfederasyonlar siyasî amaç güdemezler, siyasî faaliyette bulunamazlar, siyasî partilerle ilişki kuramaz ve işbirliği yapamazlar ve bunlarla hiçbir konuda hiçbir şekilde müşterek hareket edemezler, siyasî partilerden destek göremezler ve onlara destek olamazlar, bunlardan yardım ve bağış alamazlar, bunlara yardım ve bağışta bulunamazlar. Sendika ve konfederasyonlar derneklerle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve vakıflarla siyasî amaçla ortak hareket edemezler, bir siyasî partinin adını, amblem veya işaretlerini kullanamazlar. Sendika ve konfederasyonların üyelerinin münhasıran ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlarının korunması ve geliştirilmesi amacıyla yapacakları faaliyetler ve açıklamalar siyasî faaliyet sayılmaz.”

Aynı maddenin üçüncü fıkrasında “Bir siyasî partinin yönetim organlarından herhangi birinde görev alan sendika veya konfederasyon yöneticilerinin, bu göreve geldikleri andan itibaren sendika ve konfederasyondaki görevleri kendiliğinden sona erer” hükmü yer almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 37 nci maddenin üçüncü fıkrası, tamamıyla yürürlükten kaldırılmaktadır; ikinci fıkrası ise, görüştüğümüz kanun teklifinde, şu hale gelmiştir: “Sendika ve konfederasyonlar, amaçları dışında faaliyette bulunamazlar. Siyasî partilerin ad, amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamazlar.” Amaç dışı faaliyette bulunmamak, Türk hukukunda, zaten, tüzelkişilerin genel ortak özelliğidir. Bu hüküm, şimdi, sendikalar açısından da bu özelliği belirtmektedir.

Sendikalar bakımından, siyaset yasağı ve siyasî partilerle ilişki yasağı kaldırılmakla birlikte, onların, belirli partilerin uzantısı veya onların yan kuruluşu olarak görülmemeleri için, siyasî partilerin ad, amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamayacaklarına dair hükmün korunmasında yarar görülmüştür.

Maddenin, değişiklik teklifinde üçüncü fıkra olarak önerilen bölümünde ise, mahallî idareler ve milletvekili seçimlerinde aday olan sendika ve konfederasyon yöneticilerinin, sendika ve konfederasyon organlarındaki görevlerinin adaylık süresince askıda kalacağı, seçilmeleri halinde, görevlerinin son bulacağı ifade edilmektedir. Bu maddenin yeniden düzenlenmesinin bir nedeni, 37 nci maddenin üçüncü fıkrası çıkarıldıktan sonra, maddenin yeni baştan düzenlenmesi zorunluluğunun ortaya çıkmasındandır; fakat, burada, bir hususa işaret etmekte yarar var: Seçilmeleri halinde görevlerinin son bulması, Anayasamızın 82 nci maddesindeki bir yasaktan kaynaklanmaktadır.

Bildiğiniz gibi, Anayasamızın 82 nci maddesinde milletvekilliğiyle bağdaşmayan görevler sayılmaktadır. Bunlar arasında, milletvekillerinin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alamayacakları, vekili olamayacakları belirtilmektedir.

Aslında, bu, demokratik ülkelerde rastlanmayan bir yasaktır ve Anayasamızda yapılacak olan değişiklikler arasında, ilk kaldırılacak olan hükümlerden biri de, sanıyorum ki, milletvekilliğiyle kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve sendikalar yöneticiliğinin bağdaşmayacağı yolundaki bu hükmün 82 nci maddeden çıkarılmasıdır.

Demokratik Sol Parti, bu amaçla bir anayasa değişikliğini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuştur; ancak, anayasa değişiklikleri için gerekli yeterli imza bulunmadığı için, henüz bu önerimiz üzerinde bir işlem yapılamamaktadır; ancak, Partilerarası Komisyonda, anayasa değişiklikleri üzerinde yapılacak olan çalışmalar sırasında bu önerimizin değerlendirileceğine inanmaktayız.

Teklifin 3 üncü maddesinde, sendikaların siyasî partilerden malî yardım ve bağış alamayacakları, Sendikalar Kanununun 40 ıncı maddesine yapılan bir eklemeyle ifade edilmektedir. Aslında, bu yasak, biraz önce size okumuş olduğum, yürürlükteki 37 nci maddeden aktarılmış olan bir yasaktır; ancak, Anayasanın 52 nci maddesinde, sendikalarla siyasî partilerin birbirlerine destek olamayacakları yasağı kaldırıldıktan sonra, böyle bir yasağın sürdürülmesinin 1995'te gerçekleştirilen Anayasa değişikliğinin amacına uygun olmadığı düşüncesindeyiz ve sendikalar ile siyasî partiler arasında işbirliği yapılabileceğine göre, onların birbirlerini destekleyici yönde malî yardım ve bağışta bulunmaları normal olan durumdur. Partilerarası komisyonda bir uzlaşmaya varabilmek ve bu noktada çalışmaların kesilmesini önlemek için bu ibarenin metne girmesini kabul etmiş bulunuyoruz; ancak, Anayasa değişikliğinin amacı, bu yasağın da kaldırılması yönündedir. Umarım ki, ileride, bu yasak, Sendikalar Kanunundan tamamıyla çıkarılır.

Teklifin 4 üncü maddesinde, sendika ve konfederasyonların tüm nakdi gelirlerini bankalara yatırmak zorunda oldukları belirtilmektedir. Aslında, 1982 Anayasasının 52 nci maddesinde, sendikaların bütün gelirlerini devlet bankalarına yatırmaları zorunluğu öngörülmüş bulunuyordu. O yasak kaldırıldığına göre, artık, devlet bankalarına yatırma zorunluluğu ve böylece yasa aracılığıyla bir haksız rekabet yaratılmasının anlamı kalmamıştır; madde “sendika ve konfederasyonların tüm nakdi gelirlerinin bankalara yatırılması” biçiminde düzeltilmiştir.

Ancak, burada, Anayasada yapılan değişikliğin eksik bırakılan bir yönüne de değinmek yerinde olacaktır. Anayasanın, sendikaların, tüm nakdi gelirlerini devlet bankalarına yatırmaları zorunluğuyla ilgili 52 nci maddesi kaldırılırken, bu konuda, geçici 14 üncü maddeye dokunulmamıştır. Geçici 14 üncü maddeye göre, hâlâ, “Sendikaların, gelirlerini devlet bankalarında muhafaza etmelerine ilişkin yükümlülükleri, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç iki yıl içinde yerine getirilir” şeklindedir. Anayasa için, artık, gereksiz bir yük olan bu hükmün de, ileride Anayasada yapılacak bir değişiklikle çıkarılmasının yerinde olacağı düşüncesindeyiz.

Teklifin 5 inci maddesinde, Sendikalar Kanununun 47 nci maddesi değiştirilmektedir. Yürürlükten kaldırılan, Anayasanın 52 nci maddesinde, sendikaların, devletin idarî ve malî denetimi altında olduğu hükme bağlanıyordu; buna paralel olarak 47 nci maddede ayrıntılı hükümler getirilmişti.

Devletin idarî ve malî denetimi anayasa değişikliğiyle Anayasadan çıkarıldığına göre, Sendikalar Kanununun da buna göre düzenlenmesi gerekir; ama, sendikaların, gerek işçiler gerek işverenler bakımından taşıdıkları büyük önem dolayısıyla, onlar üzerinde hiç değilse iç denetimin daha ciddî bir biçimde yapılmasını sağlamak bakımından, şimdi görüşmekte olduğumuz teklifin 5 inci maddesi getirilmiş ve 47 nci maddede, daha önce devletin idarî ve malî denetiminde dikkate alınacak olan hususlar, sendikanın denetçileri ve denetleme kurullarınca dikkate alınacak hususlar olarak belirtilmiştir.

BAŞKAN - Efendim, 1 dakikanız var.

HİKMET SAMİ TÜRK (Devamla) - Burada, Türkiye'nin, 25.11.1992 tarih ve 3847 sayılı Kanunla onaylanmasını uygun bulduğu, Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 Sayılı Sözleşmedeki bir hükmü hatırlatmakta yarar görüyorum: Bu Sözleşme, Bakanlar Kurulunca da, 8.1.1993 tarihinde, 93/3967 sayılı Kararnameyle onaylanmıştır.

BAŞKAN - Efendim, lütfen toparlayın.

HİKMET SAMİ TÜRK (Devamla) - Sözleşmenin 3 üncü maddesi de “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri, tüzük ve içyönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve işprogramlarını belirlemek hakkına sahiptirler. Kamu makamları, bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınmalıdırlar” denilmektedir. Bu hüküm, -Anayasanın 90 ıncı maddesinin son fıkrasına göre, Türkiye için, sözleşme, bir kanun niteliği taşıdığından,- ileride, yeni 47 nci maddeye göre yapılacak olan tüzüğün hazırlanmasında dikkate alınması gereken bir husustur.

Kanun teklifinin diğer maddeleri üzerindeki görüşlerimizi, sırası geldikçe Yüce Meclise sunma hakkımızı saklı tutarak, Demokratik Sol Parti Grubu ve şahsım adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Türk.

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Lütfi Yalman; buyurun.

Süreniz 20 dakikadır.

RP GRUBU ADINA LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2821 sayılı Sendikalar Kanununda değişiklik yapılmasıyla ilgili olarak Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Hepinizin bildiği gibi, 1982 Anayasasının 52 nci maddesi, 23.7.1995 tarih ve 4121 sayılı Kanunla kaldırılmış, ayrıca, Anayasanın, dernekler, siyasî partiler ve kamu kurumu niteliğindeki meslekî kuruluşlarla ilgili maddelerinde de değişiklikler yapılmıştır. 1982 Anayasasının 52 nci maddesinin kaldırılması ve Anayasanın söz konusu maddelerinde yapılan değişikliklere uyum sağlanabilmesi için, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılması zarureti hasıl olmuştur. Bu yasa tasarısında öngörülen değişikliklerin, sadece Anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanmasına yönelik olduğu, yine, hepimizin malumudur.

1982 Anayasasında “sendikalar, siyasî amaç güdemezler, siyasî faaliyette bulunamazlar, siyasî partilerden destek göremezler, siyasî partileri destekleyemezler, siyasî partilerle müşterek hareket edemezler, siyasî partilere yardım ve bağışta bulunamazlar, yardım ve bağış alamazlar, derneklerle, kamu kurumu niteliğindeki meslekî kuruluşlarla, vakıflarla bu amaçla hareket edemezler” şeklinde kısıtlayıcı hükümler içeren 52 nci madde yürürlükten kaldırılmıştı. Yine, aynı maddede, sendikaları devletin idarî ve malî denetimine tabi kılan; ayrıca, sendikaların, tüm gelirlerini devlet bankalarında muhafaza etme zorunluluğunu getiren hükümlerin de yürürlükten kaldırılması, Sendikalar Kanununun ilgili maddelerinde değişiklik yapılmasını gerektirmiştir.

Bu teklifle, 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 33, 37, 40, 43, 44, 47 ve 51 nci maddeleri yeniden düzenlenmiştir. Siyasî partilerin temsilcilerinden oluşan özel komisyonun mutabakata vardığı ve Anayasa Komisyonunda da kabul edilen teklifin 1 inci maddesine göre, 2821 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan hüküm, sosyal faaliyetler içeren 33 üncü maddeye ekleniyor. Teklifin 1 inci maddesindeki, özellikle, meslekî eğitim tesisleri kurulması ve gelirlerin yüzde 10'unun eğitime ayrılması hükmü çok olumlu bir değişikliktir.

2 nci maddede ise, 2821 sayılı Sendikalar Kanunun 37 nci maddesindeki değişiklikle, sendikalar ve konfederasyonlar kendi amaçları dışında bir faaliyette bulunamayacaklardır.

Ayrıca, bu maddeye göre, sendika ve konfederasyonların yöneticileri, meslekî kuruluşlar ve vakıflarla belli ölçüler içerisinde kendi konumları ve vazifeleri çerçevesinde siyasî faaliyette bulunacak veya yönetiminde görev alabileceklerdir; ancak, sendika ve konfederasyonların, siyasî partilerin yan kuruluşu gibi davranmalarını veya yan kuruluşu gibi görünmelerini önlemek için, siyasî partilerin ad, amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamayacakları da hükme bağlanmıştır.

Teklifin 2 nci maddesi, daha çok temel yasakları içeren 37 nci maddeye bir atıfta bulunmaktadır ve sendika yöneticilerinin herhangi bir partiye üye olmalarına izin getirmektedir. Bu, tabiî ki, eğer yasa dikkatle incelenirse, genelde sendika yöneticilerinin kendi kişiliklerini ilgilendiriyor. Tüzelkişileri ilgilendirip ilgilendirmediği konusundaysa, tam bir netlik olduğunu söylemek mümkün değildir.

Yine, Sendikalar Kanununun 40 ıncı maddesi ikinci fıkrasına “siyasî partiler” ibaresi eklenerek sendika ve konfederasyonların, siyasî partilerden malî destek ve bağış almaları da yasaklanmıştır. Siyasî partilere ve birtakım kurumlara malî destek ve bağış vermeleri de, yine, bu çerçeve içerisinde yasaklanmıştır. Böylece, yapılabilecek istismarların da önüne geçilmiş olunur. 40 ıncı maddeye eklenen bu ibare, siyasî partilerin, sendika ve konfederasyonları, kendi amaçları doğrultusunda davranmaya zorlamalarına da engel olmaktadır.

Sendikalar Kanununun 47 nci maddesindeki, sendikalar ve konfederasyonlar üzerinde, devletin idarî ve malî denetimini düzenleyen hükümler de kaldırılmıştır; fakat, tamamen bir başıboşluk olmaması, bir denetimsizlik meydana getirmemesi, istismarlara meydan verilmemesi için de, yerine, denetleme kurulları veya denetçiler eliyle bir iç denetim mekanizması meydana getirilmiş, kurulmuş ve bir düzenleme oluşturulmuştur. Özellikle, sendikaların, son zamanlarda, yasaklayıcı kanunlara rağmen -henüz uyum yasaları çıkmamış olduğu için bunu ifade ediyorum- siyasî faaliyetlerde bulunmadığını söylemek mümkün değil; yani, uyum yasaları çıkmadan önce de ilgili maddeler, zaten, hemen hemen fiilen ortadan kalkmıştı.

Bizim arzumuz, çıkarılmasına “evet” diyeceğimiz bu kanunların amaçlarına uygun hareket edilmesidir. Nedir bu amaçlar; sendikaların ve çıkarılacak yasayla ilgisi olan kuruluşlara üye kitlelerin haklarını siyasî platformlarda savunmaktır, siyasal çalışmalarla birtakım haklar elde etmelerini sağlamaktır; yine, hukukî çerveve içerisinde bu hakları korumak ve kollamaktır.

Değerli arkadaşlar, yoksa, son zamanlarda birkısım sendika liderlerinin yaptığı gibi, demokrasiyi rafa kaldırıcı tavırlar alıp, darbe çığırtkanlığı yapmak değildir. Zira, bu tavır, onlara ve temsil ettikleri kitlelere de zarar vermektedir. Bırakın yeni haklar elde etmeyi, daha önceki haklarını da kaybedecekleri hepimizin malumudur. Bunun içindir ki, sendikların çoğunluğu, genel başkanlarının bu tavırlarına tepki göstermişler, tabanın tepkisini iletmişlerdir.

Sendikalar Kanununun 42 nci maddesinin ikinci fıkrası, siyasî partilerin sendikalara veya sendikaların siyasî partilere parasal yardım yapmalarına yasaklama getiriyor. Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, bu istismarı önlemeye yönelik bir düzenleme olduğu kanaatindeyim.

Sendikaların amacı, işçiden elde ettikleri parayı falan veya filan siyasî partiyi desteklemeye değil, temsil ettikleri kitlelerin haklarını çok değişik platformlarda korumaya veya kollamaya harcamayı temin etmektir. Kaldı ki “bugün borç alan yarın buyruk alır” özdeyişi çerçevesinde de, olayı mutlak manada değerlendirmek gerekir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Türkiye'de demokrasinin tam rayına oturabilmesi, başta, siyasî partiler, demokratik kitle örgütleri ve sivil kuruluşların tutum ve davranışlarına bağlıdır. Bunu niye söylüyoruz; neyi konuştuğumuzu eğer detaylıca düşünürsek, daha net anlaşılır zannediyorum.

Biz, bugün, 1982 darbe Anayasasının dar ve baskıcı hükümlerinin değiştirilmesini konuşuyoruz ve hemen hemen birçok maddesinin daha demokratik hale getirilmesi için gayret gösteriyoruz. Bu konuda, bütün partilerin de, gayretleri vardır.

Şimdi, hem Anayasanın demokratikleştirilmesi için mücadele edeceksin hem de söylemlerinde ve kapalı kapılar ardında darbe çığırtkanlığı yapacak veya bunlara çanak tutacaksın hem demokratik kitle örgütü olacaksın hem kendi kitleni hem de belli mercileri bile rahatsız edecek kadar darbe şakşakçılığı yapacaksın, bildiriler dağıtacaksın bu konuda... Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!..

Değerli arkadaşlar, çıkarılan bu yasaların temel gayesi, sendikaların görevlerini daha rahat yapabilmeleri, daha rahat hareket edebilmeleri, yetkilerini daha rahat kullanabilme imkânını elde etmelerini sağlamaktır; ancak, şunu hemen ifade etmek lazım ki, demokrasilerde temel bir şart daha vardır -en çok bunun öncelikle bilinmesi gerekir- o da, bütün kurumların, bütün kuruluşların, görevlerini, yetkilerini ve hadlerini bilmesi olayıdır. Yoksa, demokratik bir platformda, demokratik ülkelerde görevlerini, yetkilerini ve hadlerini bilmeyen kurum veya kuruluşlar olursa kaos meydana gelir, sıkıntı doğar. Çıkarılan kanunların bu çerçeve içerisinde değerlendirilmesi, bu çerçeve içerisinde ele alınması ve bu çerçevede anlaşılması gerektiği kanaatindeyim.

Yasanın hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yalman.

Şahısları adına, Sayın Bekir Yurdagül?.. Yok.

Sayın Emin Kul?.. Yok.

Sayın Metin Bostancıoğlu, buyurun efendim. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, 300 sıra sayılı Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifini görüşüyoruz.

Bugün, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının 6 ncı bendini değiştirmek suretiyle “üyelerinin meslekî eğitim, bilgi ve tecrübelerini yükseltmek için çalışmak; teknik ve meslekî eğitim tesisleri kurmak” şeklinde bir düzenleme yapıyoruz.

Bugün, 37 nci maddenin üçüncü fıkrasını yürürlükten kaldırarak; ikinci ve dördüncü fıkraları, ikinci ve üçüncü fıkra olarak değiştiriyoruz ve diyoruz ki “sendika ve konfederasyonlar, amaçları dışında faaliyette bulunamazlar. Siyasî partilerin ad, amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamazlar.

Mahallî idareler ve milletvekili seçimlerinde aday olan sendika ve konfederasyon yöneticilerinin sendika ve konfederasyon organlarındaki görevleri, adaylık süresince askıda kalır. Seçilmeleri halinde görevleri son bulur” şeklinde değişiklik yapıyoruz.

Yine, 40 ıncı maddenin ikinci fıkrasına “...bankalar tarafından ödenmiş sermayesinin en az yarısına katılmak suretiyle kurulan kuruluşlarla bunların aynı oranda katılması ile kurulan kurumlar” ibarelerinden sonra gelmek üzere “ve siyasî partiler” ibarelerini ekliyoruz.

43 üncü maddenin birinci fıkrasını değiştiriyoruz ve diyoruz ki “sendika ve konfederasyonlar tüm nakdî gelirlerini bankalara yatırmak zorundadırlar.”

47 nci maddede kenar başlığı ile birlikte değişiklik yapıyoruz. “İdarî ve Malî Denetim” konusunda şu düzenlemeyi getiriyoruz: “Sendika ve konfederasyonlarda denetleme kurulları veya denetçiler tarafından yapılacak idarî ve malî denetimde yönetim ve işleyişin, gelir ve giderlerin, bunlarla ilgili işlemlerin kanun, tüzük ve genel kurul kararlarına uygun olup olmadığı incelenir.

Denetim esasları, işçi ve işveren konfederasyonlarının yazılı görüşleri alınarak hazırlanacak bir tüzükte gösterilir. “

51 inci madde de, malî ve idarî denetimle ilgili bir madde. Burada da “sendikalar ve konfederasyonlar, her hesap veya bütçe devresinde, o bütçe devresine ait bilanço ve hesaplarıyla çalışma ve denetleme raporlarını ait oldukları dönemi izleyen üç ay içerisinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, sendikalar, ayrıca, bağlı bulundukları konfederasyonlara gönderirler” diyoruz.

Sayın milletvekilleri, bu değişiklikler, 1995 yılı içerisinde yapılan Anayasa değişikliğinden sonra Anayasaya uyum sağlamak için yapılıyor; ancak, Anayasamızın 82 nci maddesinde, şimdi anlatacağım değişikliği yapmadan, bu uyum yasalarını yapmamızın da pek önemli bir husus olmadığı kanaatindeyim. Anayasanın 82 nci maddesinde şu hüküm mevcut “...sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar, vekili olamazlar...” Kim? Milletvekilleri... Bu madde, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin görev alamayacakları işleri düzenliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, birtakım görevlerde, aynı zamanda milletvekilliği sıfatıyla birlikte bulunamıyorlar; fakat, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında milletvekillerinin görev alamamasının, hatta, vekil dahi olamamasının, avukatlığını dahi yapamamasının, kabul edilebilir, mantıklı bir gerekçeye dayanması gerekir.

Niçin, aynı zamanda, sendika başkanı, sendika yönetim kurulu üyesi, milletvekili olamasın; niçin, bu görevi terk etsin?! Bunun haklı bir nedeni yoktur. Öncelikle, biz, Anayasanın bu hükmünü değiştirmek zorundayız. Bu nedenle, Demokratik Sol Parti, Anayasanın 82 nci maddesinde değişiklik yapılmasına dair Anayasa değişiklik teklifini imzaya açtı. Bütün sendikacılar, bütün sendika yöneticileri ve bu sendikaların hukuk müşavirliğini, vekilliğini yapan hukukçular adına sizlere sesleniyorum: Bu Anayasa maddesinin burada kalmasının bir mantığı var mıdır; evet, yoktur. O nedenle, öncelikle, Anayasanın bu maddesinde gerekli değişikliği yaparak, sendikacıların da, aynı zamanda milletvekili olmasını sağlamalıyız.

Politika, bir yurttaşlık görevidir. Sendikacılar, sendikalar, politikayla ilgilenmezler; ancak, ülkenin istihdam politikasıyla ilgili görüşlerini belirtmeyecekler de kimler belirtecekler?!

Kıymetli milletvekilleri, o nedenle, Demokratik Sol Parti olarak imzaya açtığımız 82 nci maddenin değişikliğine dair teklifimize destek bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Teklifin maddelerine geçilmesini oylayacağım; ancak, oylamaya geçmeden önce bir yoklama isteği vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanlığına

Başkanlık, Genel Kurul salonunda toplantı yetersayısı bulunmadığı halde çalışmaları başlatmış bulunmaktadır. Başkanlık, takdirini yanlış kullanmıştır; salonda en az üçte bir oranında sayın üye bulunmamaktadır.

Görüşülmekte olan teklifin maddelerine geçilmeden önce, oylama yapılmadan yoklama yapılmasını talep ediyoruz.

BAŞKAN - Evvela, yoklama isteğinde bulunan arkadaşlarımızı tespit edeceğiz.

Önder Sav?.. Burada.

Ayhan Fırat?.. Burada.

Birgen Keleş?.. Burada.

Ercan Karakaş?.. Burada.

Atilâ Sav?.. Burada.

Ahmet Güryüz Ketenci?.. Burada.

Ali Haydar Şahin?.. Burada.

Zeki Çakıroğlu?.. Burada.

İrfan Gürpınar?.. Burada.

Aydın Güven Gürkan?.. Burada.

Ali Dinçer?.. Burada.

Haydar Oymak?.. Burada.

Ali Rıza Bodur?.. Burada.

Nezir Büyükcengiz?.. Burada.

Mustafa Yıldız?.. Burada.

Mahmut Işık?.. Burada.

Algan Hacaloğlu?.. Burada.

Celal Topkan?.. Burada.

Şahin Ulusoy?.. Burada.

Bekir Kumbul?.. Burada.

Erdoğan Yetenç?.. Burada.

Ahmet Küçük?.. Burada.

BAŞKAN - Aslında, doğrudan doğruya yoklama istenebilirdi. Bizim, başlangıç yetkimizi isabetli kullanmadığımız konusundaki görüşe katılmıyoruz. (CHP sıralarından “Yoklamayı yap” sesleri)

Efendim, bakın, bu ilk defa yapılan bir şey değil. Her şey akıl ve mantıkla idare edilir. Allah, insanlara akıl, mantık, şuur vermiş ve bunun bir de inisiyatifi var. (CHP sıralarından gürültüler)

ERCAN KARAKAŞ (İstanbul) - İçtüzük de var!..

BAŞKAN - Bir dakika efendim!.. Bir söz de, ben söyleyeyim canım!..

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Allah akıl vermiş, İçtüzük uygulansın diye!..

BAŞKAN - Yani, bu, ilk defa, bizim tarafımızdan yapılan bir şey değil; önemli olan, bu Meclisi çalıştırmaktır.

Aslında, birleşimin açılması, muhalefet partisi milletvekillerinin lehinedir.

ÖNDER SAV (Ankara) - Bu konuşmanın ne gereği var!..

BAŞKAN - Biraz dinlemesini de öğrenin canım, Allah, Allah!..

ÖNDER SAV (Ankara) - Ne gereği var şimdi bu konuşmanın?!. Yoklamayı yap...

BAŞKAN - O zaman siz, onu, niye yazdınız önergenizin başına?.. Siz yazarsanız ben de cevap veririm. (RP sıralarından alkışlar) Onun için rica ediyorum, şeye gerek yok.

Biz, burada, takdir yetkimizi, daima, kamu yararına ve Meclisin çalışması yönünde kullanıyoruz; bu, başkalarının hoşuna gitmeyebilir.

Sayın milletvekilleri, yoklamada bulunmayıp da sonradan gelen arkadaşlarımız pusula gönderirlerse, Divan üyesi arkadaşımız gönderilen pusulaları kontrol edeceğinden, arkadaşların, Genel Kurul Salonundan ayrılmamalarını istiyorum efendim.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Yoklamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur; birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.43

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati :16.55

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Mustafa BAŞ (İstanbul), Ünal YAŞAR (Gaziantep)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 109 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ilk oturumda, görüşmekte olduğumuz yasa teklifinin tümünün oylanmasından önce yoklama istenmişti; yapılan yoklama sonucunda toplantı yetersayısı olmadığı için birleşime 10 dakika ara vermiştim.

Şimdi, yeniden yoklama yapacağız; yoklama sırasında Genel Kurul Salonunda bulunan sayın milletvekillerinin, salonda olduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yapılan ikinci yoklamada da toplantı yetersayısı bulunamadığından, denetim konularını görüşmek için, 24 Haziran 1997 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere. birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 17.18


VI. -SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul -Sarıyer -Baltalimanı Mevkiinde bulunan lokale ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2692)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

İstanbul İli Sarıyer İlçesi Baltalimanı mevkiinde bulunan Bakanlığınıza ait moral-eğitim tesisleri adı altında faaliyette bulunan lokalle ilgili olarak,

1. Burada yapılmakta olan inşaat kaç metrekaredir?

2. Hükümet ciddî tasarruf tedbirleri almışken bu inşaatın harcamaları nereden ödenmektedir?

3. Bu inşaat Boğaziçi ön görünümünde olduğuna göre, Boğaziçi İmar Müdürlüğünden hangi tarihte ruhsat almıştır?

4. Alınan ruhsat ile yapılan çok katlı inşaat birbirine uygun mudur?

5. İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü bu kaçak inşaata neden ve nasıl göz yummaktadır?

6. Polis kendine kaçak inşaat yaptırırsa diğer kaçak inşaatları kim önleyecektir?

7. Bu tip eğitim-moral tesisleri kimlere açıktır?

8. Sade polis memurları buralardan yararlanıyor mu, yoksa yalnız rütbeli memurlar mı yararlanıyor?

T. C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 19.6.1997

Sayı :B.05.0.1.EGM.0.12.01.01-129755

Konu :Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 28.5.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/2692-6605-18684 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

İstanbul Moral Eğitim Merkezi Tesisleri 3. kısım onarım alanı 744.59 m2 olup ödeneği Türk Polis Teşkilatı Güçlendirme Vakfı tarafından karşılanmaktadır.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünün 8.11.1993 tarih ve 6368 sayı ile Boğaziçi İmar Müdürlüğüne müracaatı üzerine 13.12.1993 tarihli yazılı izinde :Derz, iç ve dış sıva, boya badana, oluk, dere, doğrama, döşeme, tavan kaplamaları, elektrik ve sıhhî tesisat tamirleri ile çatı onarım ve kiremit aktarılması işlerinin ruhsata tabi olmadığı bildirilmiştir. Alınan ruhsat ile kat çıkılması sözkonusu değildir.

İstanbul Moral Eğitim merkezi Tesisleri 3 üncü kısım onarım işleri ilgili mevzuat çerçevesi içinde yürütülmektedir.

Moral Eğitim Merkezi Tesislerinden yararlanabilecek kişiler, Moral Eğitim Merkezleri Kuruluş Görev ve Çalışma Yönergesinde açıkça belirtilmiş olup, tüm emniyet mensupları yararlanabilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

2.-İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, ceza ve tutukevlerinde zabıta tarafından alınan kişilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2778)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayınİçişleri Bakanınca yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. 3216, 3419, 3618, 3853 ve 4085 sayılı Yasalar gereğince, pişmanlık hükümlerinden yararlanmak, kamuoyundaki tanımlama ile itirafçı denilen, itirafçı kabul edilmek ve yukarıda belirtilen yasalara göre işlem görmek amacıyla bugüne kadar yetkili mercilere başvuran ve yine bu yasalara göre “isimlerinin İçişleri Bakanlığına bildirilmesi gereken” İtirafçı'ların bu yasalardan yararlananların sayısı nedir? Başvuranların tümü için İçişleri Bakanlığı, mahkemelere “olumlu” rapor vermiş midir? Başvurusu İçişleri Bakanlığınca uygun görülmeyen, “bu yasalardan yararlanmaz” şeklinde hakkında rapor düzenleyen var mıdır? Sayıları kaç kişidir?

Halen araştırması, tahkikatı devam eden, hakkında ilgili mahkeme için raporları henüz düzenlenmeyen kişi sayısı nedir?

2. Yasaların yürürlüğe girdiği tarihten bu yana, pişmanlık hükümlerinden yararlanan, itirafçılığı Bakanlığınızca uygun görülerek “rapor”ları olumlu yönde düzenlenen kişi sayısı nedir?

Mahkemelerce itirafçılığı uygun görülen kişi sayısı nedir? Halen Bakanlığınızca tahkikatı, araştırması devam eden hakkında rapor verilmeyen kişi sayısı nedir?

3. İlgili 3419 sayılı yazının 3 üncü maddesi gereğince “itirafının doğruluğunun araştırılması için” cezaevi ve tutukevlerinden zabıtaca alınan kişilerin sayısı nedir?

Bunlarla ilgili olarak “zabıta muhafazasında kalınacak süre olan 15 günü” geçen, hakkında bu 15 günlük süre dışında, başkaca 15 günlük süre alınan, peşpeşe ve/veya ayrı ayrı tarihlerde alınmak suretiyle zabıta muhafazasında sürekli ve/veya ayrı ayrı 15'er günlük süreler olmak üzere, zabıtada 15 günden fazla kalan itirafçı sayısı nedir?

Halen Emniyet ve Jandarma Güçlerinin elinde bulunan, zabıtanın muhafazasında olan kaç kişi vardır?

4. Aynı şekilde OHALyasası ve 15.12.1990 tarihli ve 430 nolu KHK'nin 3/c maddesi gereğince, “ifadesine başvurulması gereken” tutuklu ve/veya hükümlülerden, cezaevine tutukevlerinden bugüne değin zabıtaca (polis ve jandarma) alınan kaç kişi vardır? Alınan, ceza ve tutukevlerine iade edilen ve halen edilmeyen zabıtanın (polis ve jandarma) halen elinde bulunan kaç kişi vardır?

Bu şekilde zabıtaca alınan kişilerden ayrı ayrı ve/veya peş peşe süre alma, uzatma şeklinde de olsa zabıtanın elinde 10 günden fazla kalan kişilerin sayısı nedir?

Zabıtanın elinde 10 günden fazla kalan kişilerin sayısı nedir? Bunlardan alındıkları il'in dışındaki il merkezlerine zabıtaca götürülen ve halen bu durumda olup da, zabıtaca alındığı il'in dışında bir yere götürülen, götürülmüş olan kişilerin sayısı nedir?

5. Gerek 3419 ve gerekse OHALmevzuatı gereğince zabıtaca, ceza ve tutukevinden bu şekilde alınmış kişilerden ve “itirafçı”lığına karar verilerek tahliye edilmiş ve durumu kesinleşmiş kişilerden “itirafçı sayılan, araştırması devam eden, kısacası itirafçı işlemi gören kişilerden sonradan yeni suç işleyenlerin, hakkında suç isnadı ile tahkikat açılanların sayısı nedir?

Bu yeni suç ve/veya itirafının gerçek dışı olduğu nedeniyle itirafçı statüsüne son verilen itirafçı sayısı nedir?

6. Gerek 3419 sayılı Yasa ve devamı yasalara göre ve gerekse OHAL mevzuatı, 430 sayılı KHKgereğince ceza ve tutukevlerinden alınan ve zabıta elinde iken olay, çatışma, kaza ve başka nedenle ölen itirafçı kişi sayısı nedir?

7. İçişleri Bakanlığı (polis, jandarma) teşkilatlarında görev yapmış, halen yapan personelden, kişilerden, sözkonusu olan Pişmanlık Yasaları ve OHAL mevzuatına göre, görevini yapmakta olanlardan görevini suiistimal ettiği iddiası, Pişmanlık Yasaları Ohal mevzuatına aykırı davrandığı, itirafçılar ve/veya devlete sızmış, sızmaya çalışan “organize suç örgütü” kurduğu ve/veya suç işlediği iddiası ile haklarında adlî ve idarî soruşturma yapılan kaç kişi vardır?

8. İçişleri Bakanlığı teşkilatına (iller, polis ve jandarma) yukarıda belirtilen yasalara uyulması, itirafçı ve araştırılması gereken kişiler konusunda istismarlara neden olunmaması; özellikle 10 ve 15 günlük sürelere uyulması için talimat vermeyi düşünüyor musunuz?

Polis ve Jandarma teşkilatlarında görev yapmış veya halen görev yapan personelden “Organize Suç Örgütü” kurduğu ve suç işlediği iddiası ile 28 kişi hakkında adlî ve idarî soruşturma yapılmıştır.

Çalışmalar genel mevzuat çerçevesinde yürütüldüğünden önergede belirtilen konular ile ilgili herhangi bir istismar sözkonusu olmayıp, gerekli talimatlar günü gününe verilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

T. C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 19.6.1997

Sayı :B.05.0.1.EGM.0.12.01.01-129756

Konu :Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 22.5.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/2778-6800/18551 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sabri Ergül tarafından TBMMBaşkanlığına sunulan tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

3216, 3419, 3618, 3853 ve 4085 sayılı Yasalar gereğince, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak amacıyla bugüne kadar yetkili mercilere başvuran ve isimleri İçişleri Bakanlığına bildirilerek bu yasalardan yararlanmak isteyenlerin sayısı 2 992'dir. Olumlu görüş bildirilen 680, olumsuz görüş bildirilen 2 235 ve tahkikatı devam eden, hakkında ilgili mahkeme için raporları henüz düzenlenmeyen 77 kişi vardır.

Yasaların yürürlüğe girdiği tarihten bu yana itirafçılığı Bakanlığımızca uygun görülen ve raporları olumlu yönde yazılan 680 kişi, Bakanlığımızca tahkikatı devam ettirilen ve hakkında rapor verilmeyen 77 kişi vardır.

Zabıtaca cezaevi ve tutukevinden alınan kişi sayısı 124 dür. Zabıta muhafazasında 15 günü geçen ve hakkında ek süre alınan kişi sayısı 51 ve halen zabıta muhafazasında 5 kişi bulunmaktadır.

OHALYasası ve 15.12.1990 tarihli ve 430 nolu KHK'nin 3/c maddesi gereğince, “ifadesine başvurulması gereken” tutuklu ve hükümlülerden, cezaevine tutukevlerinden bugüne kadar zabıtaca 651 kişi alınmıştır.Ceza ve tutukevlerine 581 kişi iade edilmiş olup, halen 70 kişi zabıtanın elinde bulunmaktadır. Zabıtaca alınan kişilerden ayrı ayrı ve peş peşe süre alma, uzatma şeklinde de olsa zabıtanın elinde halen 10 günden fazla 389 kişi bulunmaktadır. Zabıtaca alındığı ilin dışına çıkarılan 6 kişi bulunmaktadır.

İtirafçı işlemi gören kişilerden sonradan yeni suç işleyenler hakkında suç isnadı ile tahkikat açılan 12 kişi ve yeni suç ve itirafının gerçek dışı olduğu nedeniyle itirafçı statüsüne son verilen 10 kişi bulunmaktadır.

Genel mevzuata göre ceza ve tutukevlerinden alınan ve zabıta elinde iken olay, çatışma, kaza ve başka nedenlerle 4 itirafçı ölmüştür.

3.-İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, Flash TV'ye yapılan saldırıya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2791)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Flash TV'nin İstanbul Stüdyosunu silahla basan 35-40 kişilik grup şehir eşkiyaları ve kullandıkları araçların plakaları ve kimlere ait olduğu ve basına da yansıdığı gibi saldırganları sevk eden DYP yazılı minübüs ve otolar şimdiye kadar saptanmış mıdır? Ne yapılmıştır?

2. İstanbul polisi 155 nolu “Polis İhbar” telefonu bant kayıtları ve polis telsiz bant kayıtları incelenmiş ve olayın polise ilk ihbar saat ve dakikası ile buna ait “Polis İhbar” ve telsiz bant kayıtları” ve olaya müdahale eden, etmeyen; olayın duyulması, ihbar edilmesi üzerine polisin sevk ve müdahale emir ve hareketlerini, talimatlarını içeren “Polis imdat ve telsiz bantları” C. Savcılığına teslim edilmiş midir? Bant kayıtlarında silinti, tahrifat var mıdır? Gerek idarî ve gerekse adlî soruşturmada bu bantlar incelenmiş midir?

Polis imdat, telsiz bant kayıtlarına göre olay saat kaçta, hangi dakikada polise intikal etmiş, polis amirleri hangi talimatları telsiz ile vermişler, olaya hangi ekip müdahale etmiş, ekipler ve polis amirleri arasında banta alınması gerekli hangi muhabereler geçmiş, ilk müdahale, olay yerinde ilk inceleme hangi polis ekibince yapılmış ve hangi tutanaklar, nasıl, hangi zamanda tutulmuş ve kayda alınmıştır? Bu kayıtlar olayı soruşturan C. Savcısına eksiksiz verilmiş midir?

Polis telsiz bant kayıtlarında olayı ilk ihbar eden, gören kişi, kişiler, polis ekipleri ve bantların ilk tespit ve bildirimleri, bant kayıtlarına ve tutanaklara göre nedir? Araçlar ve katılan kişiler sayısı nedir?

3. Basında yer aldığı, tanıkların anlattıkları gibi 40-45 el silah atımı, bu mermi atımlarına ait kovan ve mermi çekirdekleri, atıldıkları silahlara ait balistik muayeneler, kovan ve mermi çekirdekleri balistik izleri, ruhsatlı ve ruhsatsız silahlara ait arşiv izleri ile mukayese edilmiş midir? Kaç mermi, kaç kovan zapta geçirilmiş, kaç tip ve çapta silahtan ateş edilmiş ve bunlar arasında arşiv kayıtlarında bulunan ruhsatlı ve ruhsatsız silahlarla “uyum” gösteren kovan ve mermi izleri var mıdır?

Sanık diye tutuklanan “4 gariban” dışındaki esas sanık ve azmettirici sanıklar kimlerdir?

İddia edildiği gibi olay yerinde yakalanıp da polise teslim edilen, olaya karışan sanıklardan polisçe bırakılan var mıdır?

4. İlk tespit, keşif, suç delili koyan ve mermi tip, adet ve çaplarına ait tutanak ve polis imdat ve telsiz bant kayıtları, belgeleri iddia edildiği gibi tahrif edilmiş değiştirilmiş midir? Bantlar ile tutanaklar birbirini tekzip mi etmekte doğrulamakta mıdır?

Türk Telekom kayıtlarına göre olay öncesi ve sonrası DYPİl Merkezi ve yöneticileri telefonları ile Emniyet Müdürlüğü telefonları arasındaki görüşme kayıtları var mıdır? Kayıtları nedir?

5. Önemlisi, olay mahallinde toplanan mermi ve mermi kovanı balistik izleri, Prof. Dr. Tansu Çiller'in Başbakanlığı döneminde hediye ettiği ve bir kısmı DYP yöneticisi ve sempatizanlarına ait olduğu iddia edilen bu hediye silahların arşiv balistik izleri ile mukayesesi yapılmış mıdır?

TBMM'de verdiğimiz yazılı soru önergeleri ile “Başbakan sıfatı ile Prof. Dr. Tansu Çiller'in silah hediye ettiği kişilerin kimler, isimleri ve sıfatlarının ne olduğu hususunun açıklanması, yanıtlanması yönündeki yazılı soru önergelerimize gereği gibi yanıt vermeyen Tansu Çiller'in silah hediye ettiği kişilerin isimlerini gizleyen Sayın İçişleri Bakanının açıklamadığı, gizlediği ve fakat polis arşivlerinde isimleri ve sıfatları belli kişilerin hediye silahlarının balistik arşiv kayıtları ile, özellikle bize de ulaşan duyumlara göre DYPyöneticileri ve sempatizanı oldukları ileri sürülen ve olaya karışan A.B., M.E., ve M.A., isimli kişilerce kullanıldığı ihbar edilen, Prof. Dr. Tansu Çiller'in Başbakanlığı döneminde hediye ettiği silahlara ait balistik arşiv kayıtlarının, olay mahallinde toplanan silah kovan ve mermi çekirdekleri balistik kayıtları ile mukayesesinin yapılıp yapılmadığının, ateş edilen silahlar ile Tansu Çiller'in hediye ettiği silahlar arasında “balistik benzerlik, aynilik” bulunup bulunmadığının incelemesi yapılmış mıdır? C. Savcılığına bu bilgiler verilmiş midir.?

6. Başta DYPyöneticileri olmak üzere ruhsatlı ve Tansu Çiller hediyesi silahlar dahil ve A.B., M.E., ve M.A., isimli kişilerin kullandığı, sahip olduğu silahlar ile Flash TV'yi basan kişilerin ateşi sonucu bulunan mermi kovanı ve çekirdeği balistik izlerinin mukayesesini yaptırmayı, Tansu Çiller'in kimlere silah ediye ettiğini gizlemekten vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?

T. C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 19.6.1997

Sayı :B.05.0.1.EGM.0.12.01.01-129757

Konu :Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 28.5.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/2791-6852/18684 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sabri Ergül tarafından TBMMBaşkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

2.5.1997 günü saat 18.30 sıralarında Beyoğlu İlçesinde faaliyet gösteren Flash TVİstanbul stüdyolarını basan grubun kullandığı tanık beyanlarında anlaşılan 34 GOS 13 plakalı siyah renkli BMW marka otonun üzerinde bulunan bu plakanın sahte olduğu, gerçekte ise bu plakanın Kağıthane İlçesinde bulunan BSETNakliyat Turizm Şirketine ait beyaz renkli Ford minibüse ait olduğu, 34 BUU 15 plaka sayılı siyah mercedes otonun ise Ünol oğlu 1966 doğumlu Mecit Ergenç'e ait olduğu ancak sözkonusu olay esnasında Hıdır oğlu 1966 Malatya doğumlu Mehmet Tunçdemir tarafından kullanıldığı tespit edilmiştir.

Üzerinde DYP yazılı minübüs veya otonun olaya karıştığına dair herhangi bir bilgi veya belgenin olmadığı yapılan araştırmalardan anlaşılmıştır.

Flash TVİstanbul stüdyolarının silahlı bir grup tarafından basılması ve kurşunlanması olayının 6.5.1997 günü saat 19.30 sıralarında gerçekleşmesine rağmen olayın saat 19.34-10'da Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü ekiplerine bildirilmesi üzerine saat 19.39.06'da bir ekibin olay yerine intikal ettiği diğer ekiplerimizin ise görgü tanıklarından almış oldukları bilgiler doğrultusunda saldırganların kaçmaları muhtemel bölge ve noktalarda sabit ve rink halinde uygulamaya başladıkları ve olayın 155 nolu Polis İmdat Telefonundan öğrenilmediği anlaşılmıştır.

Olay esnasında yapılan muhaberenin kayıtlarının yapıldığı bantlar üzerinde silinti ve tahrifatın yapılmasının mümkün olmadığı gibi bugüne kadar olayı soruşturan Cumhuriyet Savcılığınca 155 Polis İmdat Telefonu ve muhabere kayıtlarının istenmediği,

Güvenlik güçlerinin olaya karışan saldırganları yakalama çalışmaları devam ederken Kimlik ve Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğüne bağlı bir ekip saat 19.45 sıralarında, Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı da saat 23.00 sıralarında olay yerine giderek gerekli tutanakları tanzim ettikleri,

Olay yerinde yapılan incelemede; 9 mm çaplı 21 adet boş kovan, 11 adet mermi çekirdeği ve 1 adet mermi gömleği parçası ile 7.65 mm çaplı 17 adet boş kovan, 8 adet mermi çekirdeği, 2 adet mermi çekirdeği parçası ve 2 adet nüve bulunarak zapt edildiği, Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce yapılan tetkik sonucu olay esnasında 2 adet 9 mm, 3 adette 7.65 mm çapında olmak üzere 5 tabancanın kullanıldığı tespit edilmiştir.

6.5.1997 günü yakalanan ve çıkarıldığı mahkemece 9.5.1997 günü tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevine konan Zübeyt oğlu 1960 Kars doğumlu Hacı Çıtrak, Mehmet oğlu 1979 İstanbul doğumlu Erkan Ulaş ile birlikte yakalanan Hıdır oğlu 1966 Malatya doğumlu Mehmet Tunçdemir'in üzerinde yakalanan 9 mm çapındaki Browning marka B.06154 seri nolu tabanca ile Kazım oğlu 1972 İstanbul doğumlu Erdal Coşkun'un üzerinde yakalanan 7.65 mm. çapında Hege marka BB 54482 seri nolu tabancaların olay anında kullanılan ruhsatsız tabancalar olduğu,

Olay esnasında Mehmet Tunçdemir tarafından kullanılan 34 BUU 15 plakalı mercedes oto sahibi Ünal oğlu 1966 İstanbul doğumlu Mecit Ergenç'in olayla hiçbir bağlantısının bulunmadığının tespit edilmesi üzerine Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığınca 9.5.1997 gün ve Hz. 97/10264 sayıya kayden serbest bırakıldığı bunun dışında olay anında veya olaydan sonra gözaltına alınıp serbest bırakılan kişi veya kişilerin bulunmadığı yapılan araştırmalardan anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

4.-Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın, 2495 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan özel güvenlik firmalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2800)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını tensiplerinize arz ederim.

Dr. Yüksel Yalova

Aydın

Ülkemizin izinde bulunduğu sosyal, kültürel ve ekonomik koşullar, nüfus artışı, Güneydoğu olayları büyük kentlere göç gibi olgular yanında son günlerde aşırı siyasî tahrik ve teşvikler nedeniyle tırmandırılmak istenen şiddet olayları ve özellikle bazı medya kuruluşlarına yapılan fiilî saldırılar güvenlik sorununu bir kere daha gündeme getirmektedir.

Her ne kadar güvenlik ve asayişi sağlama, halkın huzurunu temin etme görevi 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununa göre İçişleri Bakanına tevdi edilmiş olup bu hizmet EmniyetGenel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yürütülmekte ise de, değişen ve gelişen toplumsal yapı nedeniyle genel kolluk kuvvetlerinin her an her olaya en etkili bir biçimde yetişememesi nedeniyle hizmette bazı eksiklikler ve aksamalar meydana gelmektedir. Bu sebeple bazı kurum ve kuruluşlar 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkındaki Kanuna göre veya bu kanun kapsamı dışında kalan bazı kişi, kurum ve kuruluşlar ise bazı Özel Güvenlik Firmaları elemanlarınca korunmaktadırlar. Ancak, uygulamada bu firmaların da yeterince ve ihtiyaca uygun olarak genel koruma ve güvenlik boşluklarını dolduramadıkları gözlenmektedir.

1. 2495 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan, güvenlik ve koruma görevi yapan güvenlik firmalarının görev, yetki ve sorumluluklarını belirleyen yasal dayanakları var mıdır?

2. Bu firmalar kimler tarafından kurulabilmekte ve kurucular konusunda güvenlik ve koruma hizmetlerinin önem ve gereğine uygun bazı nitelikler aranmakta mıdır?

3. Bu görevi ifa edenlerin, hizmet öncesi ve hizmetiçi eğitimleri ve görevleri sırasında denetimleri konusunda yasal bir düzenleme var mıdır?

4. 2495 sayılı Kanuna göre güvenlik ve koruma görevi yapanların, yasaya uygun olarak eğitimleri gerekli şekilde yapılmakta mıdır? Bu görevliler yasalarla belirlenmiş kurallara uygun şekilde denetlenmekte midir?

5. Günün koşullarına göre tüm Özel Güvenlik Hizmetlerinin görev, yetki ve sorumluluklarını belirlemeye yönelik, eğitimleri ve denetimleri hususlarını da kapsayan bir yasal düzenleme çalışması var mıdır?

6. Son günlerde meydana gelen bazı medya kuruluşlarına yapılan silahlı saldırı olaylarında etkisiz kalan, hatta tek başına saldırıyı gerçekleştiren kişiye karşı hiç bir şey yapamayan ve silahlarını dahi gaspettiren güvenlik elemanları, görevlerindeki davranış, hal ve hareket tarzları konusunda yeterli eğitim almışlar mıdır?

7. Bu elemanlar olaydan önce en son ne zaman eğitime tabi tutulmuşlar ve en son ne zaman ve kimler tarafından denetlenmişlerdir?

T. C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 19.6.1997

Sayı :B.05.0.1.EGM.0.12.01.01-129758

Konu :Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 28.5.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/2800-6882/18752 sayılı yazısı.

Aydın Milletvekili Yüksel Yalova tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

2495 Sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun kapsamı dışında kalan, güvenlik ve koruma faaliyetinde bulunan güvenlik şirketlerinin görev, yetki ve sorumluluklarını belirleyen bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca, bu şirket sahipleri ve çalışanları hakkında herhangi bir işlem yapılmamaktadır. Bu şirketlerde çalışan güvenlik personeline hzmetiçi eğitim verilmesi sözkonusu değildir.

2495 Sayılı Kanun kapsamındaki kuruluşlarda bulunan Özel Güvenlik Teşkilatı personelinin eğitimi 2495 sayılı Kanunun 17 nci maddesi ve Kanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 37 nci maddesi gereğince İçişleri Bakanlığına ait olup, EmniyetGenel Müdürlüğü tarafından hazırlanan genel eğitim planı her yıl uygulanmak üzere illere gönderilmiştir. Kuruluşun bulunduğu bölgeler itibariyle Valilerce görevlendirilecek genel kolluk kuvvetleri bu eğitim programının uygulanmasından sorumludur.

Özel güvenlik teşkilatı personelinin denetimi, Kanunun 18 inci maddesi gereğince İçişleri Bakanlığı tarafından yapılabildiği gibi Valiler, İl Jandarma Komutanlığı veya İl Emniyet Müdürlüğü aracılığı ile de denetlenebilmektedir. Mahallî Kolluk Kuvvetlerince imkânlar ölçüsünde yapılan denetimler neticesi yapılan denetim sonuçları Bakanlığımıza gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

5.-İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, Şırnak Valisinin İl Esnaf Kefalet Kooperatifi seçimlerinde partizanlık yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2837)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. 3 Mayıs 1997 Cumartesi günü yapılan Şırnak İli Esnaf Kefalet Kooperatifi, Kooperatif Genel Kurulunun İl Valisi ve hakkında öteden beri “Partizan Vali”, “DYP'nin Ocak Başkanı Vali” yakıştırmaları yapılan ve bulunduğu ilde yasaların tam uygulanmasına nezaret etme durumunda bulunan Kamil Acun tarafından âdeta basıldığı, seçimlerin DYP'ye yakın bir grup tarafından kazanılması için delegelere baskı yapıldığı, Vali ve Korumaları Polislerin Genel Kurulda “terör” estirdiği, DYP'ye yakın olmayan delegelerin, vali ve polis zoru ile salondan uzaklaştırıldığı ve seçimlerin bu şekilde DYP yanlılarınca kazanılmasının 1 oy fark ile sağlandığı ve seçimlere hile karıştırılarak ve delegelerin özgürce oy kullanmalarına engel olunarak, Esnaf ve Kefalet Kooperatifi Yönetiminin zorla ve baskı ile DYP'ye yakın kişilerden oluşmasının sağlandığı doğru mudur?

2. “Partizan Vali, DYP Ocak Başkanı Vali ve eski DYP Milletvekili adayı” Şırnak Valisi Kamil Acun'un zorla ve devlet gücünü kanunsuz bir şekilde kullanarak, Devletten, tarafsızlık ve hukuka saygı bekleyen yurttaşlar indinde devleti ve temsil ettiği makamı küçük düşürdüğü, devletine bağlı ve saygılı yurttaşları, adeta devletine karşı ve düşman duruma getirici, haksız ve hukuksuz uygulamalarına devam ettiği, bunun en son örneğinin Şırnak İli Esnaf Kefalet Kooperatifi Genel Kurulunda yaşanan olaylarla ortaya çıktığı, Valinin zorba tutumunun, DYP'de değil ama, Devletine bağlı yurttaşlar arasında infial yarattığı doğru mudur?

3. Hukuk ve yasa tanımadığı, Devletin Valisi olmaktan çok, DYPOcak Başkanı gibi davranması ile ünlü Kamil Acun'un Esnaf Kefalet Kooperatifi seçimlerinde aday olan ve Genel Kurulu oluşturan 196 delegeden çoğunluğunun desteğini almış, Ömer Uğur'un Genel Kurulda seçimleri kazanacağının anlaşılması üzerine, salona gelerek “eski, mevcut yönetim seçilecek, bunun dışında bir yönetim tanımam ve onaylamam” ve “yoksa seçimleri iptal eder, ve tanımam”diyerek, “bu kooperatifi yıkar ve başka bir yönetime verdirmem” tehdidinde bulunarak, Devletin Valisi değil, derebeyi gibi davrandığı, yanındaki polislerle, muhalefet grubunun ve kongrenin en güçlü adayı Ömer Uğur'a baskı yapmaya çalıştığı, sonuç alamayınca da kongrede Ömer Uğur'u destekleyen grubu, delegeleri kongre salonundan attırdığı doğru mudur?

Bu nedenle delege sayısı 196 olan Genel Kurulun zorla boşalttırılarak muhalif üyelerden Ömer Uğur'u destekleyen delegelerin polis zoru ile salondan atıldığı; ve seçimlere 99 üyenin katılmak zorunda kaldığı ve yönetime muhalif üyelerin zorla susturulmasından sonra seçimlere geçildiği ve mevcut DYP'ye yakın yönetimin bu baskı ve tehditler sonucu 1 oy fark ile seçimleri kazandığı iddialarını araştırmayı ve Vali Kamil Acun hakkında işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

4. Ayrıca Vali Kamil Acun'un bu kanunsuz uygulamalarını eleştiren, kendisini uyaran ve muhalif grubu destekleyen Yusuf Uğur'u kongre salonunda Koruma Memurları Ali Yücel ve Kenan Doğan'a tehdit ile tuvalete kapatarak dövdürdüğü ve delegelere gözdağı vermek istediği, mevcut yönetiminin 1 oy fark ile kanunsuz şekilde seçilmesini sağladığı iddiaları nedeniyle Vali ve korumaları hakkında soruşturma yaptırıp, cezalandırılmasını temin etmeyi düşünüyor musunuz?

T. C.

İçişleri Bakanlığı

Personel Genel Müdürlüğü 19.6.1997

Sayı :B050PGM0710001-Ş/10417

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :4.6.1997 tarih ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7050 sayılı yazınız.

İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/2837) ait cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

Konunun incelenmesi neticesinde;

Şırnak İlinde güvenlik güçlerinin fedakâr çalışmaları sonucu huzur ortamının sağlanması üzerine zaman kaybedilmeksizin halkın ekonomik yönden de güçlenmesi için girişimlerde bulunulduğu,

1994 yılında Şırnak İl Merkezi olarak 75 olan işyeri sayısının bugün itibariyle 1000'e ulaştığı, Şırnak'daki bu gelişmeler esnasında yapılan bir araştırmada “Bölücü Terör Örgütü ile ilişkisi olan bir grubun Şırnak Esnaf Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifinin yönetimini ele geçirerek, hayalî isim ve ikâmet adresleriyle, Halk Bankasından, sözde esnaf adına milyarlarca lira para çekerek, geri ödenmeyen krediler aldıklarının” tespit edildiği, verilen bu krediler geri dönmediği için bankanın yeni kredi imkânı sağlayamadığı ve bu durumun esnafı zor durumda bıraktığı,

1996 yılında Şırnak Valiliğinin katkıları ile geri dönmeyen krediler konusunun halledildiği, gerçek esnafların özverisiyle yeni bir yönetim oluşturularak Kooperatifin aktif olarak işlevini yerine getirmeye başladığı,

Böyle bir mücadele ve özverili gayretler neticesinde ayaklarının üzerinde yürümüye başlayan Şırnak Esnaf Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifinin 3 Mayıs 1997 tarihinde Belediye Düğün Salonunda Genel Kurul Toplantısının yapıldığı, bu toplantıya esnafın bir kadirşinaslık örneği göstererek Vali Kamil Acun'u da davet ettiği,

Davet üzerine bahse konu toplantıya katılan İl Valisi Kamil Acun'un siyasî tarafsızlığını koruyamayarak karşıt görüşlü olanları Genel Kuruldan uzaklaştırma iddiasının gerçeği yansıtmadığı,

İl Valisinin, toplantıda hazırun cetvelini okuyarak yoklama yapan şahsın kim ve görevinin ne olduğunu, Kooperatifle bir ilgisinin olup olmadığını ilgililere sorduğu, adının Yusuf Uğur olduğu öğrenilen kişinin ne Kooperatifle ne de herhangi bir kamu kurumuyla ilgili bir görev ve üyeliğinin olmadığını tespit ettiği, bunun üzerine Genel Kurulun yasalara uygun bir şekilde cereyan etmesi için, yasal prosedürü doğru uygulaması hususunda sadece Bakanlık temsilcisini uyardığı, adı geçenin önergede belirtildiği şekilde Kongrede aday olmadığı, PKK sempatizanı kişilerle samimi ilişki içinde olduğu, 1980 sonrası Abdullah Öcalan ile muhtelif defalar bizzat görüşmeler yaptığı, Şırnak'da eski adıyla KUK olarak bilinen örgütün izinde yer aldığı tespit edilmiş olup halen güvenlik güçlerinin takibinde bulunduğunun öğrenildiği,

Daha sonra Şırnak Valisi Kamil Acun'un yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için yoklama bile yapılmadan, Genel Kuruldan ayrılarak yatırımları yerinde incelemek üzere Cizre İlçesine gittiği,

Hem o günkü, hem de son seçilen yönetim kurulunun bütün üyelerinin iddia edildiği gibi tek bir parti mensubu olmayıp, farklı partilere mensup esnaflardan oluştuğu anlaşılmıştır.

TUTANAĞIN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.