ĞÏࡱá>şÿ  şÿÿÿùúûüışÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÜ¥hcàeXô*ğXñŞ„Ş„„ä„ä„ä„äoôçççççç $ç¶çCïaÚìÚìÚìÚìÚìÚìÚìÚì#ï%ï%ï%ï%ï%ï%ï¤ïXüï.Cï„äÄîûüóÚìÚìÄîÄîCïàî„ä„äÚìÚìàîàîàîÄî„äÚì„äÚì#ï ;ÆeÍɼ„äø|å„ä„ä„ä„äÚìê#ïàîCàî b107m

DÖNEM : 20 CİLT : 29 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

107 nci Birleşim

17 . 6 . 1997 Salı


İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - İçel Milletvekili Halil Cin'in, Türk kimliği konusunda gündemdışı konuşması

2. - Edirne Milletvekili Mustafa İlimen'in, Edirne İlinde bulunan vakıf dükkânlarında faaliyet gösteren esnaf ile Alipaşa Çarşısı esnafının sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un cevabı

3. -Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün, Karaman İline bağlı bazı ilçe ve köylerde meydana gelen dolu afetiyle ilgili gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci'nin cevabı

B)TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.-5.6.1997 tarih ve 4266 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun bir daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/875)

2.-İngiltere'ye gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Rıza Gönül'e, dönüşüne kadar, Sağlık Bakanı İsmail Karakuyu'nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/876)

3. -İtalya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Bahattin Şeker'e, dönüşüne kadar, Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu'nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/877)

4.-Çin Halk Cumhuriyeti Makamlarının vaki davetine icabet edecek olan Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/878)

5. -Muğla Milletvekili Lale Aytaman'ın, (6/418) numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/201)

6.-Giresun Milletvekili Yavuz Köymen'in, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/642) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/202)

7.-Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/713) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/203)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. -İçel Milletvekili Halil Cin ve 24 arkadaşının, İçel İlinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/195)

IV.- SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1.-(10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

V.-SORULAR VE CEVAPLARI

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.-Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, zeytin üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/363)

2.-Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Kayseri Belediye Başkanının bazı beyanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/364)

3.-Manisa Milletvekili Cihan Yazar'ın, 2886 Sayılı Devlet İhale Yasasının uygulamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/365)

4. -Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Yozgat -Gelingüllü Barajından, Osmanpaşa Beldesi arazilerinin sulanmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/367)

5.-Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Kızılırmak üzerinde kurulacak Yemliha Barajının son durumuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/368)

6.-İzmir Milletvekili Metin Öney'in, İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesinin Ortopedi Servisinin akademik çalışmalara tahsisine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/369)

7.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Millî Piyangonun sayısal loto oyununa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/370)

8.- Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Sayısal Loto adlı şans oyununa ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/372)

9. -Ankara Milletvekili Aydın Tümen'in, Ankara'daki hava kirliliğini önlemek için alınacak tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/373)

10.-Ankara Milletvekili Aydın Tümen'in, kaçak kömürün Ankara'ya girişinin önlenmesi için alınacak tedbirlere ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/374)

11.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, yapılması düşünülen Bursa doğalgaz çevirim santraline ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/375)

12. -Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Ankara'da yaşanan hava kirliliğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/377)

13. -İzmir Milletvekili Metin Öney'in, İzmir SSK Hastanesi ve Dispanserlerinde verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/378)

14. -Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, hastanelerle ilgili verdiği bir demece ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/380)

15.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, belediye ve il özel idarelerine ait paraların “Kamu Ortak Hesabı”nda toplanmasını öngören genelgeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/381)

16. -Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, belediye ve il özel idarelerine ait paraların “Kamu Ortak Hesabı”nda toplanmasını öngören genelgeye ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/382)

17. -Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Sultanbeyli İlçesinde bazı cadde isimlerinin değiştirildiği iddialarına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/383)

18.-Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, yeni atanan özürlü öğretmen sayısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/384)

19.-Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, bazı firmaların vergi ödemediği iddiasına ve Kaldırım Rafine Tuz Farikasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/386)

20.-Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Sultanbeyli'de bazı cadde ve sokak isimlerinin değiştirildiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/387)

21. -Malatya Milletvekili Ayhan Fırat'ın, günlük bir gazetede yer alan beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/389)

22.-Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğünün açtığı sınavda usulsüzlük yapıldığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/392)

23.-Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün, SSKMensupları Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Derneğinin yönetimine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in cevabı (6/393)

24.-Muğla Milletvekili Lâle Aytaman'ın, bazı termik santraller için Dünya Bankası'ndan sağlanan krediye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/394)

25. -Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, istihdam ve eğitim projesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in cevabı (6/395)

26.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Tansu Çiller'in, A.B.D. vatandaşı olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/396)

27.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Batı Trakya İskeçe Koyunköy'de Türklere baskı yapıldığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/397)

28. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, ev hekimliği projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/398)

29. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Uşak Kültür Sitesi projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/399)

30. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Bağ-Kur'a tabi tarım kesiminde çalışanların sağlık sigortası kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in cevabı (6/400)

31. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, tıp fakültelerine bağlı olmayan sağlık kurumlarında çalışan uzman hekimlerin doçentlik sınavına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/401)

32. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, sağlık kurulu raporlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/402)

33. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, yüksek hemşire okulu mezunlarına ek gösterge verilip verilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/403)

34. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, hekimlerin ayrı bir ücret sistemiyle maaş almaları için çalışma olup olmadığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/404)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul-Bağcılar Belediyesinin faaliyetlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2691)

2.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, “Bakım, Rehabilitasyon ve İş Öğrenim Vakfına ve Zübeyde Hanım Vakfına” ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un yazılı cevabı (7/2695)

3.-İzmir Milletvekili Birgen Keleş'in, görevlerinden alınan bürokratlarla ilgili yargı kararlarının uygulanmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2697)

4.-Bursa Milletvekili Yüksel Aksu'nun, Flash T.V.'ye yapılan saldırı olayına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2702)

5.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Gaziantep -Nurdağı İlçesindeki işsizlik sorununa ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Rıza Gönül'ün yazılı cevabı (7/2705)

6.-Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu'nun, sağlık personelinin fiilî hizmet süresi zammından yararlandırılması için bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/2709)

7. -İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, 1970 yılından bu yana hacca giden kişi sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın yazılı cevabı (7/2718)

8.-İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, Emniyet Genel Müdürlüğünde görev yapan polis ve sivil memurların öğrenim düzeylerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2722)

9.-İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, Millî Gençlik Vakfına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un yazılı cevabı (7/2724)

10.-Tekirdağ Milletvekili BayramFırat Dayanıklı'nın, 822'li hatlara kontür uygulanmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu'nun yazılı cevabı (7/2743)

11.-Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, bazı hastane ihalelerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı İsmail Karakuyu'nun yazılı cevabı (7/2754)

12. -Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Halk Bankası tarafından KOBİ'lere verilen kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk Söylemez'in yazılı cevabı (7/2755)

13.-İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak'ın, Sultanahmet'te yapılan bir gösteriye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2776)

14.-Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/2777)

15. -İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/2797)

16.-Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici'nin, Osmaniye İli Kırmıtlı Belediye Başkanının sahte evrakla belediyeye işçi aldığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2817)

17.-Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Giresun Aksu Seka Kâğıt Fabrikasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Rıza Gönül'ün yazılı cevabı (7/2818)

18.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, borsa aracı kurumlarının denetimine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın yazılı cevabı (7/2832)

VI.-GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1.-İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19)

2.-Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşının, Türkiye'de cevherden demir çelik üretiminin azalmasının nedenlerini ve Erdemir'in özelleştirilmesinin sakıncalarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/29)

3.-Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşının, PETLAS'ın zarar etmesinin nedenleri ve özelleştirilmesi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40)

4.-Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşının, EBKve SEK'nun özelleştirilmeleri sonucunda meydana gelen Devlet kayıplarını belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/88)

5. -Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşının, Kütahya Manyezit İşletmeleri A. Ş. (KÜMAŞ)'ın özelleştirilmesi sırasında yapıldığı iddia edilen usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak meydana gelen devlet kayıplarını belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/98)

6. -İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamaları ve bu konudaki sorunları araştırarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/127)

7. -Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşının, demir ve çelik üretimiyle ilgili sorunların ve Erdemir'deki kamu hisselerinin blok satışı konusundaki iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/150)

8.-Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarının yarattığı sorunların tespiti ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/166)

I.-GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, Erzurum İli Köprüköy İlçesinde meydana gelen depreme ilişkin gündemdışı konuşmasına, Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan cevap verdi.

Kocaeli Milletvekili Hayrettin Uzun, devlet düzeninin işlerliğine,

Samsun Milletvekili Ayhan Gürel, Samsun İli Kavak İlçe merkezinde çevre kirliliği ile bazı köylerinde içme suyu ve yol sorunlarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Devlet Bakanı Nevzat Ercan'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Salim Ensarioğlu'nun,

Mısır'a gidecek olan Devlet Bakanı Abdullah Gül'e, dönüşüne kadar; Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün ve

Belçika'ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan'a, dönüşüne kadar; Devlet Bakanı Bekir Aksoy'un,

Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri ile,

Ülke kaynaklarının tespit edilmesi ve değerlendirilmesi konusunda kurulan (10/18, 27, 30, 68, 113, 170) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin önergesi,

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 57 arkadaşının, yerel yönetimlere yapılan yardımlarda Anayasa ve kanunlara aykırı olarak partizanca davranmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Maliye Bakanı Abdüllatif Şener hakkında (9/14) Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi okundu; Anayasanın 100 üncü maddesine göre, en geç bir ay içinde olmak üzere, görüşme gününün, Danışma Kurulunca tespit edilerek Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.

Gündemin”Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 23,

2 nci sırasında bulunan 132,

3 üncü sırasında bulunan 164,

4 üncü sırasında bulunan 168,

6 ncı sırasında bulunan 232,

Sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmeleri, ilgili komisyon temsilcileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

5 inci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam edilen, Kooperatifler Kanununun 92 nci maddesi ile Ek 2 nci Maddesinin Birinci Fıkrasının 4 No.lu Bendi Hükümlerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun Teklifi (2/558, 1/521, 2/412, 2/454) (S. Sayısı :271) ile,

7 nci sırasında bulunan, Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/613, 2/408, 2/451) (S. Sayısı :272),

Görüşmeleri sonunda kabul edilip, kanunlaştıkları açıklandı.

Denetim konularını görüşmek için, 17 Haziran 1997 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, Birleşime 18.48'de son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Ahmet Dökülmez Zeki Ergezen

Kahramanmaraş Bitlis

Kâtip Üye Kâtip Üye

II. -GELEN KÂĞITLAR

13.6.1997 CUMA

Teklif

1.-Refah Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün; 5680 Sayılı Basın Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/839) (Anayasa ve Adalet komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. -Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, özel teşvik ve destek kredisi verilen kuruluşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2626)

2. -İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Üniversite giriş sınavlarında başarı puanlarının hesaplanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2632)

3.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, doğalgaz fiyatlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2646)

4.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, futbolcuların transfer ücretlerinin vergiden muaf tutulmasının nedenine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2650)

5.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, hac seyahatinin masraflarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2660)

6.-Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, SSKve Bağ-Kur sigortalılarının Devlet hastanelerinden yararlanmalarını öngören protokole ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2664)

7.-Karabük Milletvekili Erol Karan'ın, özelleştirilen Karabük Demir -Çelik Fabrikası personelinin sosyal güvenlik haklarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2667)

8.-Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in, bir özel TV kanalında yayınlanan programda ileri sürülen iddialara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2670)

9. -Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin'in, Hac yolculuğu için THY uçağının kiralandığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2676)

10. -Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli'nin, bazı bankaların karapara akladığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2678)

11.-İstanbul Milletvekili Necdet Menzir'in, bazı banka ve finans kuruluşlarında bulunan hesaplardan çekle yapılan işlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2679)

12. -Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Trakya Bölgesindeki plansız ve çarpık sanayileşmeye karşı alınacak tedbirlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2680)

13. -Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, bazı kamu bankalarının yönetim yapısına ve kredi verdiği firmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2785)

14. -Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy'un, Süleyman Mercümek hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2686)

15. -Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Türk Ticaret Bankasına ait paranın düşük faizle bir başka bankaya yatırıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2687)

16.6.1997 PAZARTESİ

Sözlü Soru Önergesi

1.-Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/571) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1.-İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Fransa'dan alınan Cougar helikopterlerine ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2882) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

2.-Ankara Milletvekili Ali Dinçer'in, Kırıkkale İli Karakeçili İlçesinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından yardım yapılan kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2883) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

3. -Ankara Milletvekili Ali Dinçer'in, Ankara-Bala karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2884) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

4.-Ankara Milletvekili Ali Dinçer'in, Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO Genel Müdürlüğü Gaz Dairesi Başkanlığında görevli bir personele ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2885) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

5.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2886) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

6.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2887) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

7.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2888) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

8.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı Eskikarsak ve Karailyas Köylerinin sulama ve köy konağı ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2889) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

9.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2890) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

10.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2891) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

11.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2892) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

12.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2893) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

13.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2894) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

14.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı -Hıdırşah ve Güreş köylerinin bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2895) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

15.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2896) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

16-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Beylikköprü Köyünün sağlık evi ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2897) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

17.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Avdanlı Köyünün bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2898) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

18.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Yağcıoğlu ve Kangal köylerinin ebe ve sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakannından yazılı soru önergesi (7/2899) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

19.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Yağcıoğlu Köyünün ziraat teknisyeni ve veteriner ihtiyacına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2900) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

20.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Avdanlı Köyünün sulama suyu ve Kuşçu Köyünün gölet ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2901) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

21.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Porsuk Çayının sanayi atıklarından korunması için bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/2902) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

22.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Özyurt Köyü sağlık ocağının doktor ve ebe ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2903) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

23.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Karailyas Köyünün sağlık evi ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2904) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

24.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Sinanlı Köyü sağlık evinin ebe ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2905) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

25.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı İlçesi çevre köylerinin televizyon yansıtıcısı ihtiyaçlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2906) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

26.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - İğciler Köyünün PTT Santraline ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2907) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

27.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Karailyas Köyünün telefon kabini ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2908) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

28.-Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - İğciler Köyünün kanalizasyon sorununa ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2909) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

29.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, yurt dışından mark ve altın getirirken yakalanan firma temsilcilerine ilişkin İçişleri Bakanınadan yazılı soru önergesi (7/2910) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

30.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bazı firmaların denetimine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2911) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

31.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul -Çatalca İlçesindeki taşıt yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2912) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

32.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul İnönü Stadyumu yanındaki kaçak otel inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2913) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

33. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı -Karailyas Köyünün kanalizasyon ve yol sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2914) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

34. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Kralkızı ve Dibni baraj projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2915) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

35. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı -Beylikköprü Köyündeki MKEKurumu binasının faaliyete geçmesi konusunda bir çalışması olup olmadığına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/2916) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

36. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı -İğciler Köyünde dağıtılan hayvancılık kredilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2917) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

37. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'nın Şeyhali, Sivri ve Kızılcakışla köylerinin bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2918) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

38. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara -Evren İlçesinin adliye sarayı ihtiyacına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2919) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

39. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı-Karailyas Köyünün içme suyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2920) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

40. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı -Karailyas Köyünün spor sahası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2921) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

41. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı -Ada Toprakpınar ve Özyurt köylerinin içme suyu sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2922) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

42. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Sincanlı Köyünün su sorununa ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2923) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

43. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Gümüşkaya Köyünün enerji nakil hattına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2924) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

44. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Müslüm Köyü Bozçayır mevkiinin sulama suyu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2925) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

45. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Şeyhali Köyünün elektrik trafosuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2926) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

46. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - İğciler Köyünün elektrik direği ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2927) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

47. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Karailyas Köyü trenyolu kavşağındaki ışıklandırma sistemine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2928) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

48. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Ada Toprakpınar Köyünün trafo ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2929) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

49. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'nın bazı köylerinde yapılan ziraî mücadeleye ve süt inekçiliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2930) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

50. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Sinanlı Köyünün pancar kantarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2931) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

51. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Ada Toprakpınar Köyündeki kantara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2932) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

52. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin okul sorununa ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2933) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

53. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin okullarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2934) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

54. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Özyurt Köyündeki öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2935) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

55. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı'ya bağlı bazı köylerin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2936) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

56. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Basri ve Eskikarsak köylerinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2937) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

57. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Beylikköprü Köyünün telefon kablosu ve santral ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2938) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

58. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Beylikköprü Köyünün pancar yıkama makinası ihtiyacına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2939) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

59. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Beylikköprü Köyünün yollarına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2940) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

60. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Beylikköprü Köyünün elektrik trafosuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2941) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

61. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Beylikköprü Köyünün köprü ve kanalizasyon sorununa ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2942) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

62. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara - Evren İlçesinin hükümet konağı ve lojman ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2943) (Başkanlığa geliş tarihi:10.6.1997)

63. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara'ya bağlı bazı ilçelerde kımıl ve süne ile mücadele çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2944) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

64. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara'ya bağlı bazı ilçelerin fiberoptik kablo ve acele posta servisi ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2945) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

65. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara -Evren İlçesinin müftülük binası inşaatına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2946) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

66. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Evren Askerlik Şubesinin Şereflikoçhisar'dan Evren İlçesine nakledilip edilmeyeceğine ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2947) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

67. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara - Evren İlçesinin enerji nakil hatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2948) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

68. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara - Evren'e bağlı bazı köylerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2949) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

69. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara - Evren İlçesi Sağlık Ocağının personel ve araç-gereç ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2950) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

70. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara - Evren İlçesinin spor tesisleri ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2951) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

71. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara'ya bağlı Şereflikoçhisar ve Evren İlçeleri arasındaki yolun karayolları ağına alınmasına ve gölet projesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2952) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

72. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Yüzükbaşı Köyünün öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2953) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

73. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Uzunbeyli Köyünün alt yapı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2954) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

74. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Uzunbeyli Köyünün öğretmen lojmanı ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2955) (Başkanlığa geliş tarihi:10.6.1997)

75. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Karailyas Köyündeki sivrisinekle mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2956) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

76. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Yüzükbaşı Köyünün yol ve su sorununa ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2957) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

77. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Ankara - Evren İlçesinin Halk Eğitim Merkez binası, okul ve araç-gereç ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2958) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

78. -Ankara Milletvekili Mehmet Sağdıç'ın, Polatlı - Uzunbeyli köylülerinin kredi sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2959) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

79. -Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu'nun, Bayburt -Merkez Göldere Köyü Muhtarlık mühürünün Valilikçe usulsüz olarak geri alındığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2960) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

17.6.1997 SALI No. :151

Cumhurbaşkanınca Geri Gönderilen Kanun

1. -Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 5.6.1997 Tarih ve 4266 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/608, 3/875) (Anayasa ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :16.6.1997)

Tasarılar

1.-Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna İki Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/609) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik, Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :13.6.1997)

2.-Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Yapan Taşıtlarda Çalışan Taşıt Personelinin Çalışmalarına İlişkin Avrupa Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/610) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:13.6.1997)

Teklifler

1.-Konya Milletvekili Hüseyin Arı ve 15 Arkadaşının; Evlendirme Fonu Kurulmasına dair Kanun Teklifi (2/840) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

2.-Tokat Milletvekili Bekir Sobacı ve 14 Arkadaşının; Organize Sanayi Bölgeleri, Küçük Sanayi Siteleri ile Esnaf ve Sanatkârların Toplu İşyerleri İnşaatlarıyla İlgili Vergi, Resim ve Harç Muafiyetleriyle, Kredi Geri Ödemelerinde Kolaylık ve Atıksu Arıtma Tesisleri Hakkında Kanun Teklifi (2/841) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Çevre ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

3.-Manisa Milletvekili Ekrem Pakdemirli'nin; 2547 Sayılı Kanunun 56 ncı Maddesine (h) Fıkrasının Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/842) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :10.6.1997)

4. -Aydın Milletvekili Cengiz Altınkaya'nın; Nazilli Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/843) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

5.-Adana Milletvekili Mehmet Büyükyılmaz'ın; Kozan Adıyla Yeni Bir İl Kurulmasına İlişkin Yasa Önerisi (2/844) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

6.-Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/845) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

7.-Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan'ın; Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/846) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

8.-Tekirdağ Milletvekili B. Fırat Dayanıklı'nın; Bir İlçe ve Bir İl Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/847) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

9.-Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan'ın; Balıkesir İlinde Edincik Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/848) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

10.-Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan'ın; Balıkesir İlinde Altınova Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/849) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

11.-Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan'ın; Balıkesir İlinde Altınoluk Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/850) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

12.-Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan'ın; Balıkesir İlinde Sarıköy Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/851) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

13.-İzmir Milletvekili Veli Aksoy'un; Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/852) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

14.-İçel Milletvekili Abdülbaki Gökçel ve İstemihan Talay'ın; Üç İlçe ve Tarsus İlinin Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/853) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

15.-Kocaeli Milletvekili Halil Çalık'ın; Kocaeli İline Bağlı Derince Adıyla Yeni Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Yasa Önerisi (2/854) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

Rapor

1.-Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletekili Yücel Seçkiner'in; 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/669) (S. Sayısı :338) (Dağıtma tarihi :17.6.1997) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. -Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Hac seyahatine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/572) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

2.-Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, kasaplık dana ve süttozu ithal edileceği iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/573) (Başkanlığa geliş tarihi :13.6.1997)

3.-İçel Milletvekili Halil Cin'in, Bodrum İlçesinde bulunan Türkbükü ve Yalıkavağı turizm merkezlerinin tahsisine ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (6/574) (Başkanlığa geliş tarihi :13.6.1997)

4.-İçel Milletvekili Halil Cin'in, personel atamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/575) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.6.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kocaeli -Körfez İlçesine vergi dairesi açılıp açılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2961) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

2.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kocaeli -Körfez İlçesine Devlet hastanesi açılıp açılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2962) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

3.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kocaeli -Körfez İlçesine tren istasyonu yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2963) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

4.-Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın, büyükşehir belediyelerine ait otobüslere reklam veren firmalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/2964) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

5.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kocaeli -Körfez İlçesine askerlik şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2965) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

6.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kocaeli -Hereke Beldesine bağlı Yukarı Hereke'nin belde yapılıp yapılmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2966) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

7.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kocaeli -Körfez ilçesinin ışıklandırma ve sinyalizasyon sistemi sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2967) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

8.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kocaeli - Körfez İlçesinden geçmekte olan E-5 karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2968) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

9.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kocaeli -Körfez İlçesinin spor tesisi ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2969) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

10.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Halk Bank Kayseri Ağır Sanayi Şubesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2970) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

11.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kocaeli -Hereke beldesine bağlı Yukarı Hereke'de sanat okulu açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2971) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

12.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kayseri besici esnafının sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2972) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

13.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kocaeli -Hereke beldesinin ilçe yapılıp yapılmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2973) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

14.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kayseri besici esnafının sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2974) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

15.-Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Kayseri'de minibüslerin hizmet güzergâhının değiştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2975) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

16.-Kahramanmaraş Milletvekili Esat Bütün'ün, Afşin İcra Müdürvekilinin Çatalca'ya tayin edilmesinin nedenine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2976) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

17.-İstanbul Milletvekili Necdet Menzir'in, THY'na alınan süreli ve süresiz yayınlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2977) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

18.-İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, Rumelihisarında konser yapılmasına izin verilmediği iddialarına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/2978) (Başkanlığa geliş tarihi:11.6.1997)

19.-İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın oy kullanabilmeleri için yapılan çalışmalara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2979) (Başkanlığa geliş tarihi :11.6.1997)

20.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, MÜSİADtarafından Ankara Büyükşehir Belediyesine bağış yapılarak bina kiralandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2980) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

21.-Iğdır Milletvekili Adil Aşırım'ın, Iğdır İli adliye binası inşaatına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2981) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

22.-Hatay Milletvekili Mehmet Sılay'ın, Irak, Mısır ve Suudi Arabistan'daki hapishanelerde tutuklu bulunan vatandaşlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2982) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

23.-Hatay Milletvekili Mehmet Sılay'ın, Türkiye'de ikâmet eden Kuzey Irak Türkmenlerine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2983) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

24.-Hatay Milletvekili Mehmet Sılay'ın, Suriye'de yaşayan Bayır-Bucak Türklerine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2984) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

25.-Malatya Milletvekili Ayhan Fırat'ın, Malatya İli Hekimhan İlçesinde yaşanan dolu afetinin verdiği zararlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2985) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

26. -İzmir Milletvekili Birgen Keleş'in, yabancı ülke büyükelçileri ile yapılan görüşmelere ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2986) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

27. -İzmir Milletvekili Birgen Keleş'in, kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığına yapılan atamaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2987) (Başkanlığa geliş tarihi :12.6.1997)

28.-Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik santrallerinin kapatılmasına ve Ege Bölgesindeki elektrik kesintilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2988) (Başkanlığa geliş tarihi :13.6.1997)

29.-İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, İstanbul'da bulunan bir özel tiyatroya verilen onarım yardımının durdurulmasının nedenine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/2989) (Başkanlığa geliş tarihi :16.6.1997)

30. -Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Konya Büyükşehir Belediyesince yapılan arazi satışlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2990) (Başkanlığa geliş tarihi :16.6.1997)

31.-Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Bakanlık danışmanlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2991) (Başkanlığa geliş tarihi :16.6.1997)

Meclis Araştırması Önergesi

1.-İçel Milletvekili Halil Cin ve 24 Arkadaşının, İçel İlinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/195) (Başkanlığa geliş tarihi:12.10.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

Tarih :17 Haziran 1997 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Mustafa BAŞ (İstanbul), Ünal YAŞAR (Gaziantep)


BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107 nci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - İçel Milletvekili Halil Cin'in, Türk kimliği konusunda gündemdışı konuşması

BAŞKAN - Gündemdışı birinci sözü, Türk kimliği konusunda, İçel Milletvekili Sayın Halil Cin'e veriyorum.

Buyurun Sayın Cin. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

HALİL CİN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, şahsım ve Grubum adına, hepinizi saygılarımla selamlarım.

Dünyada, her devletin vatandaşı, devletinin adını teşkil eden ad ve kimlikle anılır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Türktür. Bu kimlik, tarihin en şerefli kimliğidir. “Hayatımın en büyük serveti ve övüncü Türklüğümdür. Ne mutlu Türküm diyene” diyen Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyetinde, Türk kimliğini reddeden, yerine, İslam kimliğini, ümmetten olmayı yeğleyenlerin cumhuriyete karşı yürüttükleri açık ve gizli mücadele, milletimizi derinden üzmektedir.

“Kendi kimliğine hürmet etmeyenleri başka milletler de saymaz” sözü, tarihî, siyasî ve sosyolojik bir gerçeğin ifadesidir. Osmanlı Devleti, Türk kimliği yerine Osmanlılığı tercih edince, çökmüş; gerçek kimliği olan Türklüğe dönünce, harabe haline dönüşmüş bir imparatorluktan, yepyeni, güçlü, dinamik bir Türk Devleti ortaya çıkmıştır. Bin yıldan beri birlikte yaşayan Anadolu halkı, Türk Milletini oluşturmuştur. Türk kimliğinin esası, etnik unsur değil, ortak tarih, ortak kültür, ortak ülkü ve hukuk birliğidir. 1924, 1961 ve 1982 Anayasaları, Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi Türk saymıştır; din, mezhep, ırk farkı gözetmemiştir. Kendini Türk sayan herkes Türktür. Türklük, kimliğimiz; İslam, yüce dinimizdir.

Gerçek böyleyken, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının yeğeni, Refah Partisinin çok önemli yan kuruluşu olan Millî Gençlik Vakfının Genel Sekreteri Mehmet Erbakan...

ÖMER EKİNCİ (Ankara) - Millî Gençlik Vakfı değil...

TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) - Millî Görüş Teşkilatı, Millî Gençlik Vakfı, ne fark eder...

BAŞKAN - Müdahale etmeyin efendim...

HALİL CİN (Devamla) - ...Almanya'da düzenlenen uluslararası bir toplantıda ve yine, aynı ülkede yapılan bu vakfın eğlence şöleninde, Türk kimliğini aşağılamış ve İslam kimliğini tercih ettiğini söylemiştir. Türkiye Cumhuriyetinin Sayın Başbakanı, bu vahim sözleri yalanlamamış... Yalanladı mı?!. (RP sıralarından gürültüler)

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) - Diyen ayrı, Başbakan ayrı...

BAŞKAN - Müdahale etmeyin efendim... Rica ediyorum...

Buyurun efendim.

HALİL CİN (Devamla) - Bunlar önemli şeyler; dinleyin de, ondan sonra konuşursunuz...

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum...

HALİL CİN (Devamla) - Türk kimliği, Türk cumhuriyetleri ile Türkiye Cumhuriyeti arasında da önemli bir köprüdür. Ne yazık ki, Sayın Başbakan, teokratik İslam ülkeleriyle ilişkilere gösterdiği ilginin binde birini, laik, Müslüman Türk cumhuriyetlerine göstermemiştir.

Sayın Başbakan ve çalışma arkadaşları, Türk Ordusunu, son günlerdeki çeşitli konuşmalarıyla güncel siyasetin içerisine çekmektedirler. Ülkemiz, son beş aydan beri iktidarsız bir Hükümet, yönetemeyen bir siyasetle uğraşmaktadır. Koalisyonun büyük ortağı, cumhuriyetin temel ilkelerini, açık ve gizli eylem ve söylemlerle tartışmaya açmış, küçük ortak ise, bu vahim duruma dur diyememiştir.

Türkiye'de laik devleti tartışmak, rejimin kimliğini tartışmak demektir. Türkiye Cumhuriyeti, ümmetten millete geçişin sonucudur. Milleti reddeden anlayış, temelde, İslama aykırıdır. İslam dini, millet, milliyet ve milliyetçiliğe tamamen açıktır. Bugün Türk kimliğini reddedenler, kutsal toprakları koruyan Mehmetçiğin, Birinci Dünya Harbinde, İngilizlerle birlikte Müslüman Araplar tarafından arkadan vurulduğunu niçin unutuyorlar. Araplar, ırk ve din birliğine sahip oldukları halde tek bir ümmet oluşturamamışlardır. Araptan fazla Arapçılık, Acemden fazla Acemcilik ve İslam ümmetçiliği Türke ne kazandırır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, konuşmanızı toparlayın.

HALİL CİN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Türk Milleti, asırlar boyu İslamın hizmetinde olmuş, İslamı korumak için Haçlı seferlerine 200 yıl göğsünü siper etmiş, Yüce Peygamberin “ne mübarek asker, ne büyük komutan” övgüsüne layık olmuştur.

Millet şairi Yahya Kemal, 26 Ağustos 1922'de, Büyük Taarruzdan önce bir şiirinde:

“Şu kopan fırtına Türk Ordusudur ya Rabbi

Senin uğruna ölen Ordu budur ya Rabbi

Ta ki, yükselsin ezanlarda müeyyed namın

Galip et; çünkü, son Ordusudur bu İslamın” diyordu.

Bu son Ordunun başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk'tü. İşte, bu Ordu, bugün Türk kimliğine karşı çıkanların bir numaralı hedefi olmuştur.

Türk Ordusu, Türk Milletinin bir parçası ve Türk kahramanlığının çelikleşmiş bir ifadesidir. Bu Ordu, niçin milletle karşı karşıya getirilmek istenmektedir?

ŞİNASİ YAVUZ (Erzurum) - Getirmeyin.

HALİL CİN (Devamla) - Sen getirme.

Ordu, rejimle çatışanlara, Hükümet olarak görevlerini yapmayanlara, Anayasadan aldığı yetkiyle, ülkenin çok önemli bazı sorunları ve mevcut tehditler hakkında, Millî Güvenlik Kurulu vasıtasıyla görüşlerini bildirmiştir.

Klasik Batı demokrasilerinde halkın demokrasi kültür ve geleneği, demokratik rejimin güvencesidir. Bu halk, siyasetçisine güvenir; çünkü, siyasetçi yalan söylemez. Söylerse, siyâsi hayatı biter.

RIZA ULUCAK (Ankara) - Belli oluyor!..

HALİL CİN (Devamla) - Türkiye'de de, demokrasinin teminatları vardır, bunlardan biri de Ordudur; çünkü, Türkiye'de durum çok farklıdır. Türkiye'de siyaset, dikkat edin üzerine basarak ifade ediyorum...

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) - Zamanı çok geçti Sayın Başkan...

BAŞKAN - Müdahale etmeyin... Rica ediyorum... (RP sıralarından gürültüler)

Efendim, müdahale etmeyin; bu, benim takdirim... Allah, Allah!..

HALİL CİN (Devamla) - Türkiye'de siyaset, bir aldatan ve aldatılan ilişkisine dönüşmüştür. Böyle bir ortamda Ordu, laik, demokratik rejimi koruma ve kollama...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Cin, lütfen, son cümlenizi söyler misiniz.

HALİL CİN (Devamla) - Lütfen, 30 saniye efendim...

BAŞKAN - Peki, tamam, son cümlenizi söyleyin efendim.

HALİL CİN (Devamla) - Bunu, Ordunun siyasete karışması olarak görüyorsanız, Orduyu siyasetin dışında bırakmak istiyorsanız, bunun yolu, Ordu ile Türk Halkını karşı karşıya getirmek, Türk Ordusunu, dine, Müslüman halka karşı gibi göstermek olamaz; bu, tarihin kaydettiği en vahim hatalardan biri olur. (RP sıralarından gürültüler)

RIZA ULUCAK (Ankara) - Saçmalama...

ÖMER EKİNCİ (Ankara) - Seni cin çarpmış!

BAŞKAN - Müdahale etmeyin... Rica ediyorum...

HALİL CİN (Devamla) - Terbiyeli konuş!.. Burada oturan adamın, konuşmasını öğrenmesi lazım.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sen yapıyorsun onu.

RIZA ULUCAK (Ankara) - Burada doğrular söylenmeli.

HALİL CİN (Devamla) -Siyasetçiler kendi görevlerini yaparlarsa ve öncelikle, laik, demokratik cumhuriyete sahip ve saygılı olurlarsa, Ordu, Hükümetin emrinde kendi asli görevini yapar.

En büyük insanlık kusurlarından biri nankörlüktür. Mustafa Kemal Atatürk'e, Türk ve Müslüman birçok mazlum milletlerin halkları minnet ve şükran duygularıyla doluyken, cumhuriyetin yetiştirdiği birkısım Türk vatandaşları, O'nu, düşman bilmekteler. Bu ne gaflet, bu ne dalalet, bu ne ihanettir ya Rabbim!. (ANAP ve DSP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, lütfen, tamamlar mısınız.

HALİL CİN (Devamla) - Bitti efendim.

Peygamberimizin hadisine uygun olarak, insanlığa ve milletine hizmetleriyle en hayırlı insan derecesine yükselmiş olan Mustafa Kemal Atatürk'ü sevmek ve onun en büyük eseri olan cumhuriyete sahip çıkmak, her Türk ve her insan için ibadet sayılmalıdır.

Ne mutlu Türküm diyene!

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Cin.

Sayın milletvekilleri, aslında, kürsüde yapılan konuşmalara herkesin tahammül etmesi lazım; burada, her türlü düşünce özgürcü söylenebilir. Herkesin kendisine göre inancı vardır, düşüncesi vardır; ama, temel ilke, hepimiz laik Türkiye Cumhuriyetinin bekçileriyiz.

ÖMER EKİNCİ (Ankara) - Sayın Başkan, burada doğrular söylenir.

BAŞKAN - Efendim, doğruların söylenip söylenmediğini siz takdir edemezsiniz. Rica ediyorum...

HALİL CİN ( İçel) - Olayları dile getiriyoruz.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sen çıkarıyorsun bunları, sen!..

BAŞKAN - Bir dakika efendim...

HALİL CİN (İçel) - Yaşına başına bak.(RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Lütfen... Sayın Cin, efendim, rica ediyorum...

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sen kimsin!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,lütfen, oturur musunuz...

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Yalan söylüyorsun!..

HALİL CİN (İçel) - Söylediklerimin hepsi doğru...

BAŞKAN - Sayın Oğuz, lütfen... Arkadaşlar, lütfen...

Efendim, gündemdışı konuşmaya Hükümetten bir cevap isteği gelmediği için... (Gürültüler)

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Sayın Başkan, savaştan bahsediyor arkadaş.

BAŞKAN - Bir defa, susalım efendim; burası kahvehane değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi Salonu!..

MUHAMMET POLAT (Aydın) - Cinlerle ne şekilde savaşacağını anlatsın!..

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Evet, Sayın Başkan “savaşacağız” kelimesini kullandı.

BAŞKAN - Efendim?

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - “Savaşacağız” kelimesini kullandı.

BAŞKAN - Efendim, kimsenin kimseyle savaşmaya hakkı yok. Burada birbirimize tahammül edeceğiz. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşlarıyız.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sen kimsin ki, kimle savaşacaksın!..

HALİL CİN (içel) - Doğruları anlatmak için söyledim.

ALİ OĞUZ(İstanbul) - Sen kimsin!.. Haydi gel savaş, haydi...

BAŞKAN - Sayın Cin, rica ediyorum...

HALİL CİN (İçel) - Doğruları anlattım.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Bravo size, bravo!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen oturur musunuz...

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Senden ne olur, senden!.. Haydi gel, gel...

BAŞKAN - Sayın Oğuz...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Savaştan bahsediyor arkadaş...(Gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzük hükümlerini uygularım bakın...Daha haftanın başındayız; sinirlerinize hâkim olun.... Durun bakalım yahu!..

Sayın Oğuz, lütfen yerinize oturur musunuz.

Sayın Oğuz, epey kâmil bir insansınız; biraz tahammülü siz gösterin efendim.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Savaştan bahsediyor Sayın Başkan...

Senden ne olur, senden!..

BAŞKAN - Lütfen, yerlerinize uturun efendim.

Değerli arkadaşlarım, bakın, burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Eğer, her konuşulan şeye böyle tepki gösterirsek, biz, buradan bir şey çıkaramayız ve siz, İktidar Partisi milletvekillerisiniz; siz, tahammül edeceksiniz. Hatta, size hakaret edilse tahammül edeceksiniz. Meclisi çalıştırmak sizin göreviniz. (RP sıralarından gürültüler)

RIZA ULUCAK (Ankara) - Burada doğrular söylenir.

BAŞKAN - Oturun lütfen...

Bakın, arkadaşlar rica ediyorum. Ben, size, samimî ve ciddî bir şey söylüyorum. Benim, burada çok deneyimim vardır. İktidar sıralarında oturan kişiler tahammüllü olacak; onlar kavga çıkarmayacak; onlar Meclisi çalıştıracak; onlar memleketi yönetecek...

2. - Edirne Milletvekili Mustafa İlimen'in, Edirne İlinde bulunan vakıf dükkânlarında faaliyet gösteren esnaf ile Alipaşa Çarşısı esnafının sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un cevabı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündemdışı ikinci sözü, Edirne Milletvekili Sayın Mustafa ilimen'e veriyorum. Sayın İlimen, Edirne ilinde bulunan vakıf dükkânlarındaki esnafın; özellikle, 1992 yılında yanan ve onarımı tamamlanan Alipaşa Çarşısı esnafının sorularıyla ilgili söz istemişlerdir.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

MUSTAFA İLİMEN (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vakıf dükkânlarında, geçmişte ve halen faaliyet gösteren Edirne esnafının sorunları üzerinde söz almış bulunuyorum; bu nedenle sizleri saygıyla selamlıyorum.

Osmanlı İmparatorluğuna doksan bir yıl başkentlik yapmış, tarih ve kültür şehri Edirnemiz, ayrıca, vakıflara ait tarihî çarşılarıyla da ünlüdür. Bunların en önemlileri, Alipaşa, Araslı ve Bedesten Çarşılarıdır. Bedesten'de 98 dükkân, Araslı'da 77 dükkân ve Alipaşa Çarşısında 129 dükkân mevcuttur. Bir zamanlar, Edirne esnafının en önemli yerleşim yeri, Edirne halkının en önemli alışveriş merkezi olan bu yerlerde ticaret yapan esnaf, hak etmediği sorunlar karşısında, şu anda çok mağdur duruma düşmüştür. Şöyle ki, Araslı'da devam eden çarşı onarımının plansız, programsız yapılması, esnafı, ticaretini engeller ve zarara sokar konuma getirmiş; esnaf eylem yaparak ilgili dairenin kapısına dayanmıştır. Yine, Bedesten esnafı, uygulanan ekonomik politikalar sayesinde, her esnaf gibi zorda oluşu yetmemişçesine, bir de, rasgele kendilerinden talep edilen yüzde 100'lük kira artışıyla büyük bir huzursuzluk ve yılgınlığa itilmiştir.

Balkanlarda yaşanan olaylar, Kapıkule Sınır Kapısının eski işlerliğini azaltmış, Yunanistan ile aramızdaki problemlerin henüz halledilmemiş olması, Pazarkule Sınır Kapısından da şehre turist girişinin olmayışı, ilimizi, sınır kenti olmasına rağmen dışa kapatmıştır.

Tarıma dayalı bir il olması, çiftçinin alım gücünün düşmesi, vergilerin artması, esnafı kepenk kapatır duruma getirmiştir; ama, bütün bunlardan daha acı durumda olan Alipaşa Çarşı esnafı vardır. Edirne denince akla Alipaşa Çarşısı gelmektedir. Nasıl ki, Edirne'yle çarşı bütünleşmişse, Alipaşa esnafıyla Edirne halkı da öyle bütünleşmiştir; ama, şimdi, Edirne'de Alipaşa denince, akla, hazır bir bomba, intiharı düşünen, devlete olan güveni sarsılmış, kendini aldatılmış hisseden bir esnaf kitlesi geliyor; ben, asıl bu konuya değinmek istiyorum.

1569 yılında Mimar Sinan tarafından yapılan çarşı, 1992 Eylül ayında çıkan bir yangın sonucu harabe haline gelmiştir. O gün, umutların tükendiği, birikimlerin yok olduğu, şehre karabulutların çöktüğü bir kara çarşamba olarak zihinlerden hiç çıkmayacaktır.

Çarşı yangınının hemen arkasından tüm devlet erkânı -Başbakan, bakanlar, siyasî partilerimizin genel başkanları- yangın yerine gelmiş, esnafa geçmiş olsun dileklerini iletmişlerdir. Devletin en önemli makamlarında bulunanlar, esnafa, kredi sözünün yanında, onarımdan sonra dükkânların tekrar kendilerine devredileceği sözünü vermiştir.

Yangından sonra her şeyini kaybeden bu insanların bazıları işportacılık yapmış, bazıları kendilerine gösterilen barakalarda, borçla ticarete devam etmiş; bazıları çırak olmuş, bazıları işsiz kalmıştır; ama, bunlar esnafı yıldırmamış, kendilerine verilen devlet sözü, onların yaşam nedeni olmuştur.

Yaklaşık beş yıldır onarımı devam eden çarşı artık bitirilmiştir. Onarımda emeği geçen herkese, ben, çarşı esnafı adına teşekkür ediyorum.

Onarımın tamamlanmasına rağmen, esnaf, yaşam umudunu tüketme noktasına gelmiştir. Neden mi; çünkü, onarımın tamamlanmasına rağmen, henüz dükkânların kendilerine teslim edilmesine dair bir ışık yoktur, sadece verilen sözler devam etmektedir.

Sayın milletvekilleri, devlet ve hükümetler ve de biz siyasîler, toplumun huzur ve mutluluğu için varız; görevimiz ve halka sözümüz budur; ama, hükümetler ve siyasîler, halka karşı bu sözü tutmamışlardır.

Bundan iki ay önce, İktidarın küçük ortağını temsil eden siyasetçiler, Edirne'de bu insanlara, her şeyin bittiğini, dükkânların eski sahiplerine verildiğini duyurarak esnafın gururuyla oynamışlardır. İktidar partilerine mensup milletvekili ve il başkanları devamlı bu şekilde müjde vermişlerdir. Bunlara hakkımız yoktur. Artık, oturduğumuz yerden nutuk atmayı bırakıp gerçekleri görmeliyiz. Bu insanlarla, en az, haftanın bir günü beraber oluyorum, onların tükenişlerini görüyorum. “Bütün umudumu dükkâna bağladım, verilmezse intihar ederim; dükkânımın içinde başkasını görürsem hem onu hem kendimi vururum; dükkânlar bize verilmezse orasını kimseye yar etmeyiz” sözleri esnafın yakınışından sadece birkaçıdır.

Ya duydukları... İşte, asıl onlardan yıkılıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İlimen, lütfen, toparlar mısınız efendim.

MUSTAFA İLİMEN (Devamla) - “Dükkânlar, tekrar, ihaleye çıkarılacak.” “Buraya, Türkiye'nin çeşitli yerlerinden kuyumcular talip” gibi... Sadece bu iki duyum onları yıkıyor. Kısacası, esnaf, patlamaya hazır bir bomba gibi. Bunu hiç abartmıyorum. Verilen sözlere ters olarak yapılacak bir uygulama, sadece onları değil, tüm Edirne'yi huzursuz edeceği gibi, telafisi güç yaralar açacaktır.

Dükkânların eski sahiplerine verilmesini istediklerini beyan eden yetkililer, neden henüz bir işlem yapmıyorlar? Bu insanlar, buradan, kendi istekleriyle değil, bir yangın sonucu çıkmak zorunda kalmışlardır. Deprem bölgelerine gösterdiğimiz duyarlılığı buraya da göstermeliyiz. Zaman kaybına tahammül yoktur. İstenilen; kurulacak bir komisyon marifetiyle kira rayici tespit edilip, bu bedel üzerinden dükkânlara esnafın yerleştirilmesidir. Bedava veya ucuz olsun diye bir talep de yoktur. Sayın Bakan da görüşmelerimizde böyle olacağını söylemiştir. Oysa, alınan duyumlar böyle değildir. Rüçhan hakkı kullandırılmasının, ihale işleminden sonra olacağı şeklinde söylentiler vardır; bu, esnaf için yıkım olur. İhale sonucu oluşacak fiyat, esnafın kaldıramayacağı bir fiyat da olabilir. Böyle bir yaklaşım gözden geçirilmelidir.

Şimdi, Hükümeti samimiyete davet ediyorum. Yangından sonra, Refah Partisi yetkilileri belki söz vermemişlerdir; ama, DYP yetkilileri ve bakanlar bu sözü vermişlerdir. Bu Hükümet yetkilileri de bu konuda, bu kervana katılmışlardır. Eğer, gerçekten, eski sahiplerine vermek istiyorsanız, bunu, tekrar bir yangın felaketine benzer bir uygulamayla değil, onları mağdur etmeyecek şekilde yapınız. Hükümet olduğunuza göre engel nedir? Kanunen bir engel varsa, hazırlayalım yarın çıkaralım. Bu işin uzamasının kimseye faydası yoktur. Aksine, devletin vatandaş karşısında küçük düşürülmesi ve güveninin sarsılması sonucunu doğurur.

Devletine bağlı, huzurlu bir kentte yaşamayı isteyen bu insanlara verilen sözü tutunuz. Gözyaşı üzerine mutluluk kurmak isteyenler olabilir, bunlara engel olacak şekilde işlem yapalım. Ben, buradan, bir yöre milletvekili olarak, Hükümet yetkililerine uyarı görevimi, esnaf adına yapmaya çalışıyorum. Bu işlemin en kısa zamanda sonuçlanacağı ve Alipaşa esnafının mağdur edilmeden dükkânlarına yerleştirileceğini ümit ediyorum. Beş yıldır ekonomik sıkıntı içinde bulunan bu insanlara, yeni dükkânlarında faaliyetlerini sürdürebilmeleri için kredi yardımında bulunulmasının da, sosyal devlet olmanın bir gereği olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, Araslı esnafının onarım esnasındaki sıkıntıları...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İlimen, lütfen, son cümlenizi söyler misiniz; size ek süre de verdim.

MUSTAFA İLİMEN (Devamla) -...Bedesten esnafının kira probleminin çözümü için de, Bakanlığımızı, esnaf yararına çözüme davet ediyorum.

Edirne halkı, devletine ve kanunlara bağlıdır; ama, kendisine yapılan haksızlığa karşı en büyük tepkiyi göstermesini çok iyi bilir. İşin bu safhaya gelmeden, esnafın talebi doğrultusunda çözüleceğini ümit eder, Sayın Başkana, Edirne esnafı adına teşekkür eder, Yüce Meclise saygılar sunarım. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İlimen.

Devlet Bakanı Sayın Ahmet Cemil Tunç, gündemdışı konuşmaya cevap vereceklerdir; buyurun.(RP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; çok değerli milletvekili arkadaşımızın, Edirne Alipaşa Çarşısı ile ilgili yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlarken, arkadaşıma da, bu konuyu gündeme getirdiği için teşekkür ediyorum.

Edirne merkezinde bulunan Alipaşa Çarşısı, 1569 yılında Babaeski İlçesinde bulunan Alipaşa Camiine hayrat olsun diye vakfedilmiş bir çarşıdır ve bu çarşı, Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. İçerisinde 130 tane dükkân vardır, bunlardan 129'unun mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait.

Bilindiği gibi, 28 Eylül 1992 yılında bu çarşı, bir yangın sonucu kısmen yanmış, işyerlerinin bir kısmı kullanılır vaziyette kalmış, bir kısmı da tamamen yanmıştır. 16.2.1994 tarihinde de, bir ihaleyle eski durumuna getirilmesi için çalışmalar başlamış ve ihale neticesi, bugüne kadar 264 milyar lira para harcanmıştır. Bir 100 milyar lira daha paranın harcanmasıyla, ağustos ayında, bunların imar işlemi bitmiş olacaktır.

Tabiî, biraz önce arkadaşımızın ifade ettiği gibi, gerçekten, bu çarşı, Edirne esnafı için çok önemlidir. Biz de, sürekli, bu çarşının tekrar kiraya verilirken bir nizaın çıkmaması için, hem Sayın Cumhurbaşkanımızla hem Sayın Başbakanımızla hem de kurum olarak geçmişte politikacılarımızın vermiş oldukları sözler doğrultusunda, onları da, bir yerde mahçup etmemek için, bir çıkış yolu aramaya çalışıyoruz.

Yangın olmuştur, bu bir afettir. Esnafın malı dükkânın içerisinde yanmıştır, çokça zarara uğramıştır; tabiî ki bunların telafisi söz konusudur. Biz de, bütün iyi niyetimizle, bu dükkânların, bu işyerlerinin, yangından önce burada faaliyet gösteren esnafa verilmesi hususunda her türlü gayretin çabasındayız; ama, unutulmamalı ki, bizi bağlayan yasalar, vardır şu anda. Biz, bunu yapmaya çalışırken, herhangi bir hukukî boşluğun kalmasını da istemeyiz; çünkü, biz, bugün, isteriz, alırız, birine veririz, o insanlara veririz; ama, yarın biri mahkemeye gittiği zaman altından çıkamayız bu işlerin. Dolayısıyla, hukukî bir çözüm bulmak suretiyle, bu dükkânları, bu işyerlerini, daha önce çalışan esnaf arkadaşlara vermek istiyoruz.

O zamanlar, Şerif Ercan Bey ve yanında birkaç Edirne esnafıyla beraber, zamanın Devlet Bakanı Ekrem Ceyhun Bey ziyaret edilmiş ve Ekrem Ceyhun Beyin yazılı olarak vermiş olduğu bir söz, söz konusu burada. Ekrem Beyin sözü “Bunların onarımı bittikten sonra, rayiç bedel üzerinden, daha önce burayı çalıştıranlara verilecektir” şeklinde. Biz de bunu göz önünde tutuyoruz.

Ancak, yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde, hukukî sonucun hiç de böyle olmadığını görüyoruz. Bir yangın, sel afeti neticesinde, yıkılan dükkânlarla beraber, kira sözleşmeleri de feshediliyor ve dolayısıyla, kiracıyla o işyerinin hiçbir alakası kalmıyor. Eğer, mahkeme kararıyla, siz, buradaki müstecirleri çıkarmaya çalışırsanız, rüçhan hakkını tanıma imkânınız var; ama, yok, böyle bir afetle, yangınla, eğer, kiracı dükkânı terk etmiş, çıkmışsa, hukuken, bugün, bu rüçhan hakkını bile veremiyorsunuz. Yani, burada, benim de anlamakta güçlük çektiğim bir husus var; adam kendiliğinden boşaltmış gitmiş, buna rüçhan hakkını tanımıyorsunuz; ama, çıkmamak için direnmiş, mahkemeye gitmiş, mal sahibini zorluklara maruz bırakmış bir insana da, mahkeme sonucunda rüçhan hakkını tanıyorsunuz ve o işyerini verme imkânınınız var...

Şimdi, bizim, kurum olarak, bu çarşıdaki işyerlerini, rayiç bedel üzerinden, daha önce orayı çalıştıran müstecirlere verme çabamız, çalışmamız var. Biz, bunun gayreti içindeyiz, bu hususta çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanına da bunu ifade etmiştim, Sayın Başbakanımıza da ifade etmiştim. Hemen söylemek istiyorum ki, biz, öncelikle bu yolu takip edeceğiz; ancak, rüçhan hakkı da, mahkeme kararıyla çıkmış olan arkadaşlarımız için her zaman bakidir.

Ben, durumun böyle olduğunu arz ediyor, Yüce Heyete saygılar sunuyorum; sayın milletvekilime de tekrar teşekkür ediyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır efendim.

3. -Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün, Karaman İline bağlı bazı ilçe ve köylerde meydana gelen dolu afetiyle ilgili gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köişleri Bakanı Musa Demirci'nin cevabı

BAŞKAN - Üçüncü gündemdışı sözü, Karaman İline bağlı bazı ilçe ve köylerde meydana gelen dolu afeti nedeniyle gündemdışı söz isteyen Karaman Milletvekili Sayın Fikret Ünlü'ye veriyorum.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Ünlü, süreniz 5 dakika.

FİKRET ÜNLÜ (Karaman) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Karaman, Konya ve ülkemizin birçok yöresinde son günlerde meydana gelen dolu afeti ve sel baskınlarına ilişkin, ayrıca alınması gereken önlemlerle ilgili kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, Karaman, Türk dilinin başkenti olarak biliniyor. Anadolu kaplanları arasında yer aldığını bildiğiniz Karaman, bir sanayi kentidir. Bugün ülkemizde tüketilen ve yüzde 80'i ihraç edilen bulgurun, bisküvinin, çikolatanın, gofretin yarıya yakını Karaman'da üretiliyor. Bugün, Karaman'da, imalat başta olmak üzere, birçok sektörde üretim yapan ellinin üzerinde büyük fabrika var; yıllık ihracat kapasitesi de 300 milyon dolara dayanmış durumdadır.

Bu kısa bilgiyi şunun için veriyorum: Başta da söyledim, Büyük Önder Atatürk'ün hedeflediği çağdaş uygarlık düzeyine her alanda ulaşmak için büyük çaba sarf eden böyle bir ilimiz, son bir ayda, aralıklarla, birkaç kez dolu ve sel felaketiyle karşı karşıya kalmıştır.

Değerli arkadaşlarım, Tarım İl Müdürlüğünün ve Vilayetin yaptığı zarar tespitlerine göre, 19 yerleşim yerinde, hemen hemen yüzde 100'ün üzerinde zarar vardır. Tabiî, başta Karaman merkez olmak üzere, Ortaoba'da, Süleymanhacı'da, Madenşehri'nde, Burunoba'da, Kaşoba'da, Karaağaç'ta, Karacaören'de, Dokuzyol'da ve yine, Ayrancı merkez olmak üzere, Berendi'de, Üçharman'da ve Kıraman'da zarar tespit çalışmaları yapılmıştır; hepsinde yüzde 100'ün üzerindedir.

Değerli arkadaşlarım, bu zararın yanında, halkı en çok tedirgin eden, üzen, devletin ne yapacağına ilişkin beklentidir. Bu konuda çıkmış yasalar var; 2090 sayılı Yasa, 4133 sayılı yasal düzenlemeler, buna, tabiî ki, ışık veriyor, yol gösteriyor; ama, nedense, pratikte, bürokrasiden kaynaklanan engeller yüzünden, ne zamanında yardım ulaşabiliyor ne halka ne yapacağı söyleniyor ne de kendileri tarafından bilinebiliyor. Bugün, insanlar, devlete olan, bankalara olan borçlarının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin bilgiyi almak için bile banka kuyruklarında perişan vaziyettedirler; ama, ne yazık ki, üzülerek izliyoruz, Hükümetin bir kanadının lideri Sayın Çiller, Akşehir'de yörük çadırlarında şov yapıyor “bacınızın başına çorap örmeye kalkıyorlar, bana sahip çıkın” diyor; ama, öbür tarafta Çumra'da, Arıören'de ve Okçuköyü gibi nice yörük köylerimizde sel felaketi ve dolu vurgunu oldu, yüzde yüz zarar var, oradaki insanların başına dünyanın felaketi gelmiş kimsenin umrunda değil; ama, hanımefendinin başına örülecek veya örülmesini düşündüğü, beklediği çorapla ilgileniyorlar!.. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

Tabiî, bir yanda yerel yöneticiler bütün olanaklarıyla sel baskınına uğrayan, dolu vurgunu yemiş köylerimize yardımcı olmaya çalışıyorlar; yardımcı olmaya çalışıyorlar; ama, mevcut kaynakları da ne yazık ki, Sayın Maliye Bakanımız tarafından kurutuluyor!.. Sayın Maliye Bakanımız, 15-20 belediyeye adil yardım yapamıyor. Bir itirafta bulunmama izin veriniz; bir süre önce, arkadaşlarım, Maliye Bakanı hakkında soruşturma önergesi vermek istediler, ben imzalamadım ve “Karaman'a adil davranacaklarına dair Grup Başkanvekilimize de söz vermişler; yarın, kalkar da 'haydi diğer arkadaşlarımızın imzalarının gerekçelerini anlıyorum; ama, Karaman milletvekiliniz niye imza attı' derse, ben mahçup olurum diye imza atmadım” dedim. Buna arkadaşlarım tanık; ama, sonradan önümüze bir yardım listesi geldi ki, bir ilçeye 5 milyar, en çok zarar gören aynı statüdeki Ayrancı İlçesine 500 milyon, bir kasabaya 2.5 milyar, sel felaketinden daha fazla gören bir başka kasabaya 500 milyon. Göktepe ile Kazancı'ya -Kazancı da büyük felakete uğradı, onların da belediye başkanlarını mı, nesini beğenmedi bilemiyorum- hiç yardım yapmamışlar. Tabiî, bunlar çok tuhaf uygulamalar, çok üzücü şeyler değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ünlü, süreniz bitti, lütfen toparlar mısınız efendim.

FİKRET ÜNLÜ (Devamla) - Toparamaya çalışıyorum efendim.

Özellikle, Karaağaç'ta, Karacaören'de 700'ün üzerinde küçükbaş hayvan telef olmuş durumda. Yukarıda saydığım bütün köylerimizde; Kazancı'da, Ermenek merkezde halkımız bir yardım beklemektedir. Sanıyorum, bu tür afetlerde yardım için kullanılsın diye, Yardımlaşma Fonuna 70-80 trilyona yakın para ayrılmıştı, biz, Hükümetimizden, devletimizden bunu bekliyoruz. Başta söyledim; Karaman halkı da, bunu, kısa sürede millî ekonomiye dönüştürecek yetenekte, yetkinliktedir.

Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ünlü.

Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın Demirci gündemdışı konuşmaya cevap vereceklerdir; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman Milletvekili Sayın Fikret Ünlü'nün, Karaman'da meydana gelen tabiî afetler, çiftçilerin gördüğü zararlar ve sıkıntılar dolayısıyla yapmış olduğu konuşmaya cevap arz etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, gerçekten, Karaman'da 19 ve 24 Mayıs günleriyle 4 ve 9 Haziran günleri arasında, çeşitli yerlerde dolu afeti meydana gelmiştir. Karaman, gerçekten, Anadolu'nun çok önemli bir vilayeti; bugün Türkiye'de tarımsal sanayiin en önde gelen merkezi ve yine, ihracatta da önde gelen bir vilayetimiz. Bu bakımdan, elbette, bu vilayeti önemsiyoruz. Bunun gibi, Türkiye'de, dolu afetinden, sel afetinden zarar gören diğer bölgelerimiz de, burası kadar fevkalade önemli.

Bu afet meydana geldikten sonra, bu tarihe kadar çeşitli çalışmalar yapıldı ve çalışmaların tamamı da bitti. Hükümet olarak, bu tip afetlerin üzerinde fevkalade hassas olarak durmaktayız.

5254 sayılı Kanuna göre, çiftçilerimize ne kadar tohumluk verilecekse veya eğer, canlı varlıklarında herhangi bir hasar meydana geldiyse -ki, bazı köylerimizde hayvanlar da zarar görmüştür- onları, 2090 sayılı Kanuna göre hem nakit olarak hem de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan da, yine, nakit olarak yardım etmek suretiyle, bu çiftçilerimizin yanında olacağız.

30 Mayıs ilâ 12 Haziran günleri arasında, Türkiye'de, çeşitli vilayetlerimizde -dün itibariyle, bize gelen haberlere göre, 28 vilayetimizde-doludan ve selden dolayı hasar meydana gelmiştir; ancak, yine, dün itibariyle, Türkiye'nin muhtelif bölgelerinden hasar ihbarları aldık. Buna göre, hasar gören 28 vilayetimiz şunlardır: Konya, Denizli, Çorum, Kayseri, Isparta, Karaman, Niğde, Çankırı, Antalya, Osmaniye, Amasya, Samsun, Bursa, Kahramanmaraş, Kayseri, Isparta, İzmir, Giresun, Yozgat, Gaziantep, Kahramanmaraş-Elbistan Yöresi, Manisa, Adana ve Nevşehir; ancak, dün itibariyle gelen iller ise Çanakkale, Edirne, Erzurum, Çankırı, Uşak, Konya ve Kayseri'dir.

M.HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) - Kastamonu yok!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA DEMİRCİ (Devamla) - Tamam, orası çalışma halinde. Kastamonu daha önce geldi, biliyorum... Orada, bilhassa sarmısak alanlarında, pancar alanlarında büyük zarar meydana geldi; yani, bize, şu ana kadar intikal eden 35-36 vilayetimizin muhtelif köylerinde yüzde 80'e kadar zarar söz konusudur; ancak, tabiî bununla ilgili çalışmalar yapılmaktadır.

Şimdi, bir kararname çıkardığımız zaman; şayet, vilayet ilçeleriyle beraber o kararnamede ifade edilmezse, yeniden bir kararname çıkarmak gerekecek. O bakımdan, biz, bütün tespitlerimizi yaptık. Tahmin ediyorum ki birkaç güne kadar kararnameyi sevk edeceğiz. Gördüğünüz gibi, gün olmuyor ki, ülkenin bir tarafında bu olumsuz şartlardan dolayı hasar tespiti olmasın.

O bakımdan, çok yakın bir zamanda bu kararname sevk edilecektir. Tahmin ediyorum ki, biz, bu kararnameye bir madde koymak suretiyle, belki 1997 yılında meydana gelen hasarları da bu kararname içerisinde mütalaa edip, yeni bir kararname çıkarmadan, bundan sonra -inşallah olmaz; ama- herhangi bir hasar meydana geldiği zaman, hepsini bu kararname içerisinde mütalaa edip, çiftçilerimizin, hem tohumluk borcunun hem Ziraat Bankasına olan borçlarının ertelenmesi ve yeni kredi imkânlarının araştırılması konusunda çalışmalarımız devam edecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, sağ olun.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, ben, bir şey rica edeceğim.

Efendim, Tunceli'nin Çemişkezek ve Pertek İlçelerinde büyük hayvancılık var. Şimdi, bunları dağa çıkarıyorlar. İnanınız ki, 72 saatten beri, koyunlar, Ovacık İlçesinde kamyonların üzerinde... Sizi ilgilendirdiği için söylüyorum... Maalesef, dünden beri, bu koyunları otlatmak için bile -rica ediyoruz- bir türlü çıkaramıyorlar; yani, bu bir millî servet, 72 saat bir hayvan kamyonun üzerinde bekler mi? Bize bilgi verebilir misiniz.

YUSUF EKİNCİ (Burdur) - Sayın Başkan, böyle bir usul İçtüzükte yok.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA DEMİRCİ (Devamla) - Efendim, malumunuz, terörden dolayı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu yaylalarından bugüne kadar gereği gibi istifade edemedik; ancak, Bakanlık olarak, biz, Başbakanlığa bu konuda müracaatta bulunduk ve “mutlaka, bu servetlerin kullanılması ve küçükbaş hayvancılığımızın da bu yaylalardan istifade etmesi gerekir” dedik. Tabiî, Genelkurmayla yapılan yazışmalar neticesinde, Genelkurmay, vilayetlere bir tamim gönderdi; ayrıca, bize de gönderdiler. Belirli tedbirler almak suretiyle, bu sene, yaylalarımızdan, meralarımızdan, bu otlaklardan istifade edeceklerdir; bu konuda, bütün valiliklere de gerekli duyuruyu yaptık.

Bu konuyu da bilgilerinize arz ediyorum, sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ederim.

Yalnız, orada, öyle bir başıbozukluk var ki, bir yerdeki merada koyun başına 1 milyon alınıyor, birinde 200 bin lira alınıyor ve koyunlar...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA DEMİRCİ (Devamla) - Alınmaması lazım...

BURHAN KARA (Giresun) - Sayın Başkan, sohbet ediyorsunuz; yani, bu konuda da en çok uyaran sizsiniz.

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... Çok önemli; iki gündür uğraşıyoruz; yani, bizim Tunceli'de insan olarak yaşamak çok zor; ama, koyun olarak yaşamak daha zor!.. İnanınız, 72 saattir -Sayın Bakanım, araştırabilirsiniz-Ovacık'ta, 25 kamyonun üzerinde koyunlar bekletiliyor ve maalesef, otlatılmıyor.

Rica ediyorum, ilgilenmenizi istiyorum efendim.

Efendim, gündemdışı konuşmalar bitmiştir.

A.TURAN BİLGE (Konya) - Sayın Başkanım, bir durumu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

A.TURAN BİLGE (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Karaman Milletvekili arkadaşım Fikret Ünlü, Konya ve civarındaki hasarla ilgili konuyu açık bir şekilde dile getirdi, Sayın Bakanım da buna cevap verdi; ancak, Bakanlığın yaptığı iş, tohumluğu ileri bir tarihte almak üzere borçlandırmak şeklinde, Ziraat Bankasına olan borçları da faizsiz ertelemek şeklinde. Bundan, bu tür hasarların tazmininden, Türk köylüsü, Türk çiftçisi, maalesef, tatmin olmuyor.

BAŞKAN - Efendim, afetlerle ilgili kanuna göre yapılması gereken şeyler yapılıyor.

A.TURAN BİLGE (Konya) - Durumu arz etmek istiyorum efendim.

Bununla birlikte, ben, hasar yüzdesinin tespitinin tam yapılıp tazmin cihetine gidilmesini Yüce Meclisten arz ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar sona ermiştir.

Sunuşlarımız uzun olduğu için, Sayın Divan Üyesi arkadaşımızın, sunuşları, oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı tarafından geri gönderilen kanuna ilişkin bir tezkere vardır; okutuyorum:

B)TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.-5.6.1997 tarih ve 4266 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılaması Hakkında Kanunun bir daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/875)

16.06.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ: 9 Haziran 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4746-13212 sayılı yazınız.

05.06.1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca kabul edilen ve ilgi yazınıza ekli olarak gönderilen, 4266 Sayılı “Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” incelenmiş ve aşağıda açıklanan gerekçelerle bir defa daha görüşülmek üzere, Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince iade edilmiştir.

A) 1. Kabul edilen Kanunun 1 inci maddesiyle 12.3.1982 tarih ve 2634 sayılı “Turizmi Teşvik Kanunu”nun 19 uncu maddesi bütünü ile değiştirilerek;

Turizm işletmelerine bağlı ya da müstakil olarak talih oyunları oynatılabilecek mahallerin açılması yasaklanmış ve diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri de yürürlükten kaldırılmıştır.

2. Ayrıca, düzenlenen geçici 1 inci maddeyle;

Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce, Turizm Bakanlığı tarafından izin verilmiş bulunan talih oyunları işletmelerinin izinlerinin, bu Kanunun Resmî Gazetede yayımlanmasını izleyen günden başlayarak 6 ay sonra, herhangi bir bildirime gerek olmaksızın, kendiliğinden hükümsüz olacağı ve bu tarihten sonra da bu işletmelerin faaliyetlerine hiçbir şekilde izin verilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

B) Bilindiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının temel niteliği, “Başlangıç” bölümünde belirtildiği gibi;

“Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu, millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;”

Hususudur.

Esasen, Anayasanın 2 nci maddesinde “cumhuriyetin nitelikleri” belirlenirken, Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu, hiçbir kuşkuya yer verilmeyecek şekilde açıklanmıştır.

Anayasa Mahkemesinin 11.12.1964 tarih ve 138/71 sayılı Kararında;

“Kanun koyucunun, kanun yapma görevini yerine getirirken, sınırsız bir takdir yetkisine sahip olmadığı, bütün yasama tasarruflarında olduğu gibi burada da, genel hukuk esasları ve özellikle Anayasanın ilkeleri ile bağlı olduğu” kabul edilmiştir.

Hukuk devletinde, vatandaşların hukukî güvencesini sağlamak amaçlandığına göre;

Devlet, kanunu hâkim kılmak ve Anayasanın teminat altına aldığı sosyal ve ekonomik hakları gözetmek için, özel teşebbüslerin serbestçe kurulabilmesini ve bunların güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri almak, ayrıca millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini sağlamakla yükümlüdür.

C- Kanun, yukarıda kısaca özetlenen genel ilkeler ve Anayasa hükümleri nazara alınarak incelendiğinde;

1. Devlet, casinoların belli bir süre işletilmesi konusunda yabancı ve özel sermaye kuruluşları ile anlaşma yapıp, doğacak her türlü zararı ödemeyi taahhüt ettiğine göre, gerek devletin saygınlığını ve güvenilirliğini korumak ve gerekse ödemek zorunda kalacağı yüksek tazminatlarla ilgili sorunları çözümlemek için, Yasanın yürürlüğünün tespitinde, mukavelelerin bitim tarihlerinin dikkate alınması,

2. Türk turizmine ve Türk ekonomisine olan katkısı göz önünde bulundurularak, casinoların kapatılması yerine, pekçok ülkede olduğu gibi, tespit edilen belirli merkezlerde toplanması ve bu şekilde şikayete konu olan birtakım hususların giderilmesi,

3. Gerekirse casinolara Türk vatandaşlarının girişinin yasaklanması ve böylelikle casinoların dış turizme hizmet eden niteliğinin korunması,

4. Denetim yetersizliğinin önüne geçilerek, casinoların ciddî bir şekilde kontrol edilmeleri, denetimin hangi kuruluş tarafından ve ne şekilde yapılacağının kanunla belirlenmesi,

5. Oyun alet ve makinelerini yurt dışından getirmiş olan işletmelerin, casinoların kapatılmasıyla ortaya çıkacak zararlarını önleyecek düzenlemelere gidilmesi,

6. Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte işsiz kalacak olan ve bu sektörde çalışan yaklaşık 18 000 kişinin kıdem tazminatlarının, devlet ve özel sektör tarafından karşılanması gerekeceğinden, casinoların kapatılmasına yol açan böyle bir düzenlemede, özel sektöre atfı kabil bir sorumluluk yüklenemeyeceğine göre, kıdem tazminatlarının ödenmesi konusunun bir çözüme kavuşturulması,

Hususlarında düzenlemeler yapılmasının “demokratik toplum düzeninin gerekleri”ne, “hukukun genel ilkeleri” ne ve özellikle Anayasa hükümlerine uygun olacağı düşünülmektedir.

Arz ederim.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2.-İngiltere'ye gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Rıza Gönül'e, dönüşüne kadar, Sağlık Bakanı İsmail Karakuyu'nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/876)

12 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Avrupa Araştırma ve Koordinasyon Ajansı - EUREKA'nın 15 inci Bakanlar Konferansına katılmak üzere, 17 Haziran 1997 tarihinde İngiltere'ye gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Rıza Gönül'ün dönüşüne kadar; Sanayi ve Ticaret Bakanlığına, Sağlık Bakanı Doç. Dr. İsmail Karakuyu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer Tezkereyi okutuyorum:

3. -İtalya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Bahattin Şeker'e, dönüşüne kadar, Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu'nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/877)

12 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

XIII. Akdeniz Oyunlarına katılmak üzere, 13 Haziran 1997 tarihinde İtalya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Bahattin Şeker'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım:

4.-Çin Halk Cumhuriyeti Makamlarının vaki davetine icabet edecek olan Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/878)

16 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Çin Halk Cumhuriyeti makamlarının vaki davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Sayın Yasin Hatiboğlu başkanlığında Türkiye - Çin Parlamentolararası Dostluk Grubu üyelerinden oluşacak 6 kişilik bir Parlamento heyetinin 7 - 10 Temmuz 1997 tarihleri arasında Çin'e resmî bir ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 25.2.1997 tarih ve 60 ıncı Birleşiminde kabul edilmiştir.

Adı geçen kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere, siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Doç. Dr. Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Yasin Hatiboğlu TBMM Başkanvekili

Yakup Budak (Adana)

Ali Dinçer (Ankara)

Sema Pişkinsüt (Aydın)

Yılmaz Karakoyunlu (İstanbul)

Ali Şevki Erek (Tokat)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

5. -Muğla Milletvekili Lale Aytaman'ın, (6/418) numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/201)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 47 nci sırasında bulunan (6/418) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Saygılarımla.

Lale Aytaman

Muğla

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. -İçel Milletvekili Halil Cin ve 24 arkadaşının, İçel İlinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/195)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçel İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1. Halil Cin (İçel)

2. Yücel Seçkiner (Ankara)

3. Nejat Arseven (Ankara)

4. Abdullah Akarsu (Manisa)

5. Yusuf Ekinci (Burdur)

6. Tevfik Diker (Manisa)

7. Ahat Andican (İstanbul)

8. Rüştü Kâzım Yücelen (İçel)

9. Enis Sülün (Tekirdağ)

10. Yıldırım Aktürk (Uşak)

11. İrfan Köksalan (Ankara)

12. Emin Kul (İstanbul)

13. Refik Aras (İstanbul)

14. Lale Aytaman (Muğla)

15. Mustafa Balcılar (Eskişehir)

16. Sami Küçükbaşkan (Antalya)

17. Hüsnü Sıvalıoğlu (Balıkesir)

18. Biltekin Özdemir (Samsun)

19. Necati Güllülü (Erzurum)

20. Şükrü Yürür (Ordu)

21. Ali Doğan (Kahramanmaraş)

22. Eyyüp Cenap Gülpınar (Şanlıurfa)

23. Uğur Aksöz (Adana)

24. Metin Emiroğlu (Malatya)

25. İmren Aykut (Adana)

Genel Gerekçe:

Akdeniz Bölgesinin en büyük ili olan İçel, ekonomik, sosyal, kültürel ve şehircilik açısından önemli sorunlarla karşı karşıyadır. İstanbul'dan sonra en çok göç alan şehir olan Mersin'in ekonomik, sosyal, kültürel ve şehircilik sorunları gün geçtikçe ağırlaşmakta, beklenen çözümler bir türlü üretilememektedir. Mersin, büyük potansiyeline rağmen ne sanayide ne ticarette ne de turizmde layık olduğu mevkie ulaşamamıştır. Sağlıksız ve altyapısız yapılaşma, Mersin'i, yaşanması zor bir şehir haline getirmiştir. Narenciye bahçelerinin ve seraların yerini beton yığını evler almıştır. Deniz kirlenmiştir. Eşsiz zenginlik ve güzellikteki tarihî kültür mirası, deniz ve diğer tabiat varlıklarıyla turizm merkezi olması gerekirken, ne yazık ki, turizmden nasibini alamamıştır.

İçel İli coğrafyasının büyük bir kısmı dağlık ve kırsal yerleşim birimlerinden oluşmaktadır. İçel İlinin 552 köyü mevcuttur. Toplam 6 305 km köy yolunun 1 142 km'si asfalt, 2 158 km'si stablize, 1 438 km'si ham yol ve 1 567 km'si tesviye yoludur. Köylerin yüzde 20'sinde içmesuyu yoktur. İşsizlik oranı kırsal kesimde yüzde 15'tir. Şehirde, bu oran, yüzde 20-25 seviyesindedir. Köylerin büyük bir kısmı orman köyleri olup, köylü-orman ilişkisinde önemli sorunlar vardır. Orman vasfını kaybetmiş olan yerlerin bedeli ile hak sahiplerine verilmesi konusu, yıllardan beri askıda olan bir sorundur.

Tarım ürünlerinin bölgede değerlendirilebilmesi için bölgede tarımsal nitelikli entegre tesisler yapılması şarttır. Bunun için, İçel İlinin Gülnar, Silifke, Mut, Anamur, Aydıncık, Bozyazı, Erdemli, Çamlıyayla ve Tarsus İlçelerinin kalkınmada öncelikli yöre statüsüne kavuşturulması zorunludur.

İçel'in, sorunlarını makul bir sürede aşabilmesi için, devlet yatırımlarıyla gerçekleşecek olan Çukurova Havaalanı ile turistik amaçlı Silifke Havaalanı, Mersin-Anamur sahil yolunun uluslararası standartlara uygun bir yol haline getirilmesi kaçınılmazdır. Mersin Limanının teknik imkânlar ve işletmecilik açısından çağdaş bir düzeye ulaştırılması, ülke ihracatını geliştirecektir. Özelleştirme, bu konuda yapılacak ilk ve önemli işlerden biridir.

İçel, sağlık hizmetleri bakımından da layık olduğu düzeyin altındadır. Mersin Üniversitesinin kuruluş ve gelişmesi çok gecikmiştir.

İçel'in bütün bu sorunlarının çözümü için, devletçe, üç konunun öncelikle ele alınması gerekmektedir: İçel İlinin ilçelerine, kalkınmada öncelikli yöre statüsü verilmesi, uluslararası havaalanı yapılması, Mersin-Anamur sahil yolunun çağdaş bir ulaşıma imkân verecek hale getirilmesi için gerekli yatırımların yapılması ve Silifke-Ovacık, Gülnar- Sipahili, Anamur turizm bölgeleri ile Mersin-Kazanlı turizm projelerinin Hükümetçe onanarak uygulamaya konulması, İçel halkının gün geçtikçe aciliyet gösteren beklentileridir.

İçel İlinin, ana hatlarıyla belirtmeye çalıştığımız bu ve diğer sorunlarının ve çözüm yollarının araştırılması için işbu Meclis araştırması önergesi verilmiştir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler sırasında, bu husus karara bağlanacaktır.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzün 37 nci maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Bunları sırasıyla okutup, işleme koyacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

6.-Giresun Milletvekili Yavuz Köymen'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/642) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/202)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan (2/642) esas numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Yavuz Köymen

Giresun

BAŞKAN - Bu öneriyle ilgili Hükümet ve Komisyonun söz isteği?.. Yok.

Önerge sahibi olarak, Sayın Yavuz Köymen söz istemişlerdir; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

YAVUZ KÖYMEN (Giresun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, huzurlarınıza, Türkiye'nin en önemli sorunu olan eğitim sorununa katkı sağlayacak bir öneriyle geliyorum. Türkiye, sık sık övünerek söylediğimiz gibi, genç bir nüfusa sahiptir. Ne yazık ki, yeterince eğitim olanağı veremediğimiz bu genç nüfusla övünme hakkına sahip olduğumuzu hiç de söyleyemeyiz. Çocuklarımıza, bir yandan okul, öğretmen öte yandan, terör sorunları yüzünden, ilkokuldan başlayarak yeterli eğitim olanağını veremiyoruz; milyonlarca çocuğumuza, devletin zorunlu kıldığı öğretimi yaptıramıyoruz; yapabilenlerse, daha sonraki aşamalarda türlü zorluklarla karşı karşıya kalıyor; her yıl, milyonlarca gencimizin üniversite kapılarında elendiğini görüyoruz.

Kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Bütün parti liderlerine buradan sesleniyorum. Hepimizin çok yakinen bildiği gibi, bütün parti liderlerinin, Giresun meydanında, Giresun'a üniversite kurulmasıyla ilgili bir dizi vaatleri olmuştur. Bu vaatlerinin yerine getirilmesi için, değerli genel başkanlara ve değerli arkadaşlara sesleniyorum. Kimseyi suçlamak istemiyorum; fakat, ülkemizin, yıllar yılı üst üste gelerek biriken bir yarası olduğu da gerçektir.

Devletin gençlerimize yeterli eğitim olanağı sağlamaması, bugün yaşadığımız anarşiden uyuşturucuya kadar, mafyacılıktan fuhuşa kadar, her türlü kötülüğün altında yatan en önemli nedendir. Gençlerimizin büyük bir bölümü cehalet zinciriyle toprağa zincirlenmiş; toplumumuzn topyekûn yükselmesi mümkün olmamıştır.

Avrupa Birliğine girmek istediğimiz şu günlerde, bu koşullarda, ortalama eğitim düzeyi üniversite olan ülkelerle aynı kulvarda yarışmamızın mümkün olmadığını zannediyorum.

Değerli arkadaşlarım, günümüz dünyasında 18-21 yaş arası gençlerin yüzde 30'u üniversitelidir. Bu orana, Afrika'nın, Asya'nın, Avustralya'nın da geri kalmış ülkelerinin nüfusları dahildir. Türkiye'de ise, 18-21 yaş arasındaki nüfusun sadece yüzde 16'sı üniversiteye girebilmektedir. Ülkelerin refah düzeyinin tükettiği kâğıt oranıyla ölçüldüğü dünyada okumak, yükseköğrenim görmek isteyen gençlerimizin önünü sınav engeliyle kesmeye hakkımız yoktur diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, hepinizin derinlemesine bildiğinize inandığım eğitim yaramızı daha fazla derinlere götürmek istemiyorum. Her şeye rağmen, son yıllarda, bu konuda da epey yol almakta olduğumuzu hep birlikte görüyoruz. Hangi felsefî, siyasî düşüncede olursanız olun, Atatürkümüzün “muasır medeniyet seviyesinin üstünü çıkacağız” diyerek, gösterdiği hedefin karşısında kimsenin olamayacağı kanaatindeyim.

Evet, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmanın bir tek yolu vardır; o da eğitim ve yüksekeğitimdir.

Değerli arkadaşlarım, sizlerden -parti ve yöre farkı gözetmeden- tüm değerli milletvekili arkadaşlarımdan, Giresun üniversitesinin kurulması önerime destek vermenizi önemle rica ediyorum.

Bugün, Kıbrıs dahil Türkiye'de 62 üniversite vardır. Bir üniversiteye ortalama 1 milyon nüfus düşüyor. Bu üniversiteler 41 ilimize dağılmış durumdadır. Oysa, tüm Karadeniz'de, sadece 2 ilimizde -Samsun ve Trabzon'da- üniversite vardır. Doğu Karadeniz Bölgesinde -Artvin, Rize, Giresun, Ordu, Bayburt, Gümüşhane İllerinde- üniversite yoktur. 7 Doğu Karadeniz ilinden sadece Trabzon'da bir üniversite -Karadeniz Teknik Üniversitesi- vardır. Orada da öğrenci yoğunluğu son derece yüksektir. Bir örnek vermek gerekirse, Aydın Adnan Menderes Üniversitesinde 2 659 öğrenci bulunurken, Karadeniz Teknik Üniversitesinde 26 bin civarında öğrenci öğretim görmektedir.

Türkiye'de üniversite çağındaki gençlerin yüzde 16'sı üniversiteye gidebilme olanağı bulurken, bu oran, Giresun'da ancak yüzde 9 civarındadır. Giresun'da her yıl 3 bin civarında öğrenci liseden mezun olurken, bunlardan ancak 200 tanesi üniversiteye girebilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu çocuklarımızın önünü açacak bir öneriye evet demenizi hassasiyetle arz ediyorum. Onlar, bizim çocuklarımız, onlar, ülkenin geleceği; onların da, yarının doktorları, mühendisleri, ekonomistleri, profesörleri, devlet adamları, yöneticileri olabilmesi için bu önerimizi destekleyeceğinizi ümit ediyorum.

Giresun'un -gerekli altyapı açısından- bir üniversite kurulması için büyük ölçüde hazır olduğunu; devletimizin Giresun'da kurulacak bir üniversiteye çok büyük bir katkı yapmasına gerek olmadığını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Köymen, lütfen toparlar mısınız efendim...

YAVUZ KÖYMEN (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

Giresun, Türkiye'nin en sakin ve huzurlu, asayiş bakımından da oldukça uygun yörelerinden biridir.

Giresun, şu anda, eskiden Kız İlköğretmen Okulu olarak yapılan, halen Eğitim Fakültesi olan 13 bin metre karelik inşaat alanına sahiptir. Yine, Giresun'da, Eğitim Fakültesine bağlı 12 derslik Meslek Yüksekokulu binası vardır; yaklaşık 5 dönüm arazi üzerinde toplam 2 500 metre kare inşaat alanı bulunan 4 katlı Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu vardır; hayırsever bir vatandaşımızın yaptırdığı, 4 dönüm arazi içinde bulunan, 3 katlı, 12 derslik Tirebolu Meslek Yüksekokulu vardır; Bulancak Belediyesi tarafından hizmete açılmak üzere yaptırılmış 4 bin metre kare civarında bir bina vardır; ayrıca, Şebinkarahisar'da 20 dönüm arazi üzerinde kurulmuş, 8 derslik tip projeli bir bina inşaatı devam etmektedir; Espiye'de 1 860 metre kare civarında yapılmış bir bina mevcuttur; ayrıca, Eynesil'de, hibe edilmiş, 10 dönümlük Meslek Yüksekokulu arazisi mevcuttur; Alucra'da 80 dönüm arazi üzerine başlatılmış bir yüksekokul inşaatı devam etmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Giresun üniversitesi tarafından, bu bahsettiğim binalar, derhal kullanılmaya hazırdır. Bunların yanı sıra, Fiskobirlik Entegre Tesislerinin yanındaki 210 dönümlük alan, imar planında, üniversite için ayrılmış bulunmaktadır. Burada, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Giresun İl Özel İdaresi ve Giresun Eğitim Kültür Vakfı yaklaşık 40 dönümlük bir alan kamulaştırmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Köymen, lütfen... Size epey süre verdim... Rica ediyorum, son cümlenizi söyleyin.

YAVUZ KÖYMEN (Devamla) - Kültür Vakfı, Giresun Valiliği ve Giresun Belediyemiz, bu konudaki imar yollarının tamamını açtırmıştır.

Değerli arkadaşlarım, hulasa, Giresun'da bugün kurulacak bir üniversitenin on yıllık altyapısı tamamdır. Devletten, on yıl içerisinde, Giresun üniversitesi kurulması halinde, ek bir ihtiyaç talebi olmadığını ifade etmeye çalışıyorum.

Şu anda üniversite için ayrılan yerde, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünce istimlak edilen 13 dönümlük arazide, 800 öğrenci kapasiteli bir yurt ve 10 daireli lojman inşa edilmiştir. Aksu Seka Kâğıt Fakrikasının yanında, sağlık meslek yüksekokulu yapılmak üzere, Sağlık Bakanlığına bağışlanan, YÖK'e ait, her katı 300'er metre kare olan 3 katlı bina, boş olarak, şu anda, Giresun üniversitesinin emrine girmek üzere beklemektedir.

Değerli arkadaşlarım, farkındayım, vaktim oldukça kısaldı. Sayın Başkan sabrınızı taşırıyorum; bu nedenle, hemen bağlamaya çalışıyorum.

BAŞKAN - Son cümlenizi söyleyin, sürenizi çok uzattım.

YAVUZ KÖYMEN (Devamla) - Şu anda, Karadeniz Teknik Üniversitesinin, 1 200 civarında, yurt dışında doktora yaptırdığı öğrencisi vardır; yani, öğretim üyesi olarak da bir sıkıntı olmayacağını ifade etmeye çalışıyorum.

Sizlerden, Türkiye'nin geleceği için ve Giresunumuz için destek bekliyorum. Çocuklarımızın, üniversite kapılarında boynu bükük kalmaması için bizlere yardımcı olacağınızı ümit ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamam efendim; teşekkür ederim, sağ olun.

YAVUZ KÖYMEN (Devamla) - Hemen bağlıyorum efendim.

BAŞKAN - Efendim, size çok fazla eksüre verdim.

YAVUZ KÖYMEN (Devamla) - Bir cümle...

BAŞKAN - Hayır, vermiyorum... Çok fazla eksüre verdim; olmaz ki ama...

YAVUZ KÖYMEN (Devamla) - Sayın Başkan, bir cümle...

Değerli arkadaşlarım, Cenab-ı Allah “parayı istediğime, ilmi isteyene veririm” demiş. Biz, ilim yapmak istiyoruz; onlardan bunu esirgemeyeceğinizi düşünerek, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Köymen.

Şahsı adına, Sayın Burhan Kara da söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Kara.

Konuşma süreniz 5 dakika.

BURHAN KARA (Giresun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye, nüfus artışı çok yüksek olan bir ülkedir. Bu artışa uygun olarak, yükseköğrenim kapılarına gelen öğrenci sayısı da her geçen gün artmaktadır. Bu talebe karşılık, yükseköğrenimde yeterli kapasite yaratmak da mümkün olmamaktadır. Mevcut olan arz ve talep dengesizliği de öğrencileri olumsuz yönde etkilemektedir. Bugün gündeme gelen Giresun üniversitesi, bu talebin bir uzantısıdır.

Bir üniversite kurulmasında en önemli faktörlerden birisi de fiziki şartların oluşmasıdır. Değerli arkadaşım Yavuz Köymen de, az önce, konuşmasında, Giresun Üniversitesinin bu konuda her türlü fizikî şartlarını tamamlamış, hatta, bugün mevcut olan üniversitelerin birçoğundan daha müsait bir altyapıya sahip olduğunu belirtmiştir.

Değerli milletvekilleri, üniversitelerin, halkın sosyal durumları üzerinde etkileri tartışılmaz. Doğu Karadenizin tam ortasında bulunan Giresun'a kurulacak üniversite, aynı zamanda, bölgenin sosyal ve kültürel lokomotifi olacaktır.

Türkiye'de üniversitelerin Anadolu'ya yaygınlaştırılmaya başlandığı ilk günden itibaren, Giresun, üniversite talebini ortaya koyan illerden biridir. Yıllardır yapılan talepler, ya hükümetlerin siyasî bakışlarıyla kararnameye alınmamış veya komisyonlarda partizanlığın öne çıkmasıyla reddedilmiştir.

Son altı yılda 9 millî eğitim müdürü değiştirme rekoru kırarak eğitim darbesi şoku yaşayan Giresun'da kurulacak üniversite, yarınlara ümitle bakmak isteyenlere bir ışık olacaktır.

Değerli milletvekilleri, Giresun'un, son altı yılda devlet yatırımlarında 70 inci sıralara itilmesi, halkın moral yönünden oldukça gerilemesine sebep olmuştur. Belki de üniversitenin kurulması insanlara bir moral aşılayacaktır.

Genel Kurulda kullanacağınız olumlu oylar, Türkiye'nin en çok göç veren illerinden olan Giresun'a ve İstanbul'da, İzmit'te, Bursa'da, Zonguldak'ta yaşayan 1 milyona yakın Giresunluya, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir armağanı olacaktır.

Değerli milletvekilleri, Giresunlunun bu ümidini söndürmeyeceğiniz ümidiyle, üniversitenin, hemşerilerimize, ülke ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kara.

İHSAN ÇABUK (Ordu) - Ordu'ya da üniversite, Ordu'ya da_

BURHAN KARA (Giresun) - Giresun Üniversitemizle beraber, Ordu Üniversitesinin de kurulması_

BAŞKAN - Tamam efendim, her tarafa üniversite açacağız... Hangi ile açmayalım, bir söyler misiniz; her ile açacağız. Bizim Tunceli'ye de açacağız.

BURHAN KARA (Giresun) - Sayın Başkan, bir an önce açalım ama.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, kanun teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, doğrudan gündeme alınması önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bu konudaki ikinci önergeyi okutuyorum:

7.-Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/713) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/203)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarafımızca hazırlanarak 26.2.1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan (2/713) esas numaralı Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim, 4.3.1997 tarihinde sevk edildiği Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşme yapılmadan, bugüne kadar bekletilmektedir.

Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, doğrudan doğruya gündeme alınmasını Yüce Meclisin takdirlerine arz ederim.

Saygılarımla.

Yusuf Ekinci

Burdur

BAŞKAN - Bu önergeyle ilgili olarak da Komisyon ve Hükümet herhangi bir söz talebinde bulunmamış, yalnız Sayın Yusuf Ekinci söz talebinde bulunmuştur.

Sayın Ekinci, buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

YUSUF EKİNCİ (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Burdur İlimizde bir deprem araştırma enstitüsü kurulmasıyla ilgili kanun teklifimin doğrudan Yüce Meclisin gündemine alınmasıyla ilgili gerekçeleri açıklamak üzere huzurunuzdayım; bu vesileyle, Yüce Meclisin değerli üyelerini ve televizyonları başında bizi seyreden değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, gecikmiş bir teşekkürümü de bu vesileyle arz etmek istiyorum. Yüce Meclisin oylarıyla, Burdur'da, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi kurulması, Yüce Meclisin gündemine alınmıştır. Bu konuda, teklifimizin kanunlaşmasıyla ilgili desteklerinizi de bekliyor, şahsım ve Burdurlu hemşerilerim adına, bunu, Yüce Meclisten rica ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Burdur, içbatı Anadolu'da deprem kuşağında bir ilimizdir. Bu bakımdan, deprem felaketinin önemini ve açtığı yaraları izah etmeyi doğru bulmuyorum; çünkü, en son 1971 yılında Burdur İlimizde meydana gelen deprem felaketinde 100 evladımız şehit oldu. Burada, bir deprem araştırmaları merkezinin kurulması; ayrıca, Kandilli Rasathanesi tipinde, çok mütekamil bir rasathanenin de bu merkez içerisinde yer alması; yine, bu vesileyle kurulacak deprem araştırmaları merkezinin, Burdur İlimize, çevresine, Türkiye'ye ve hatta bütün dünya ülkelerine güzel hizmetler vermesi en büyük temennimiz ve arzumuzdur. Bu merkez, dünyanın en son teknolojisiyle, en son imkânlarıyla teçhiz edilecek ve biraz önce de ifade ettiğim gibi, güzel hizmetlere vesile olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, bu teklifimizin gündeme alınması, daha sonra da kanunlaşması hususunda vereceğiniz destek için şimdiden kalbî şükranlarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Ayrıca, böyle bir merkezin kurulmasıyla yeni bir imkâna kavuşacak olan ve çok göç veren Burdur İlimiz, bu enstitünün, böyle bir eserin kıymetini bilecektir.

Bu vesileyle, Yüce Meclisin değerli üyelerini tekrar saygıyla selamlıyorum; şahsım ve hemşerilerim adına, teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ekinci.

Önerge üzerinde başka söz isteyen?.. Yok.

Kanun teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması hususu üzerinde yapılan müzakereler tamamlanmıştır.

Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

IV.- SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1.-(10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN - Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da boşaltılan yerleşim birimleri nedeniyle göç eden yurttaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla, Genel Kurulun 3.6.1997 tarihli 101 inci Birleşiminde kurulan (10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasî parti gruplarınca gösterilen adayların listesi bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, listeyi okutup, oylarınıza sunacağım.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Boşaltılan Yerleşim Birimleri Nedeniyle Göç Eden Yurttaşlarımızın Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Tespit Edilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi (10/25)

(9)

Adı, Soyadı Seçim Çevresi

RP (3)

Hüsamettin Korkutata Bingöl

Seyyit Haşim Haşimi Diyarbakır

Mustafa Bayram Van

ANAP (2)

Sebgetullah Seydaoğlu Diyarbakır

Ahmet Alkan Konya

DYP (2)

Saffet Kaya Ardahan

Zeki Ertugay Erzurum

DSP (1)

Ali Ilıksoy Gaziantep

CHP (1)

Algan Hacaloğlu İstanbul

BAŞKAN - Efendim, bu listeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Liste kabul edilmiştir.

Meclis Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 18.6.1997 Çarşamba günü saat 14.00'te, Ana Bina Birinci Bodrum Genel Evrak karşısındaki 475 No'lu Meclis Araştırması Komisyonu Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimi yapmalarını rica ediyorum; bu husus ayrıca ilan tahtasına da asılacaktır.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Malumunuz olduğu üzere, alınan karar gereğince 1 saat süreyle sözlü soruları görüşeceğiz.

V.-SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.-Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, zeytin üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/363)

BAŞKAN - 1 inci sırada, Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, zeytin üreticilerinin sorunlarına ilişkin, Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan var mı efendim? Yok.

Bu soru önergesi daha önce de iki birleşim -bununla da üçüncü birleşim- cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası gereğince, sözlü soru vasfını kaybederek yazılı soru haline dönüştürülmüş ve gündemden çıkarılmıştır.

2.-Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Kayseri Belediye Başkanının bazı beyanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/364)

BAŞKAN - 2 nci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Kayseri Belediye Başkanının bazı beyanlarına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda mıdır efendim? Yok.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda olmadığı ve bu soru da daha önce iki birleşim cevaplandırılmadığı için, soru, yazılı soru haline dönüşerek sözlü soru gündeminden çıkarılmıştır.

3.-Manisa Milletvekili Cihan Yazar'ın, 2886 Sayılı Devlet İhale Yasasının uygulamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/365)

BAŞKAN - 3 üncü sırada, Manisa Milletvekili Cihan Yazar'ın, 2886 sayılı Devlet İhale Yasasının uygulanmasına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru da daha önce iki birleşim cevaplandırılmadığı için sözlü soru vasfını kaybederek gündemden çıkarılmış ve yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

4. -Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Yozgat -Gelingüllü Barajından, Osmanpaşa Beldesi arazilerinin sulanmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/367)

BAŞKAN - 4 üncü sırada, Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Yozgat-Gelingüllü Barajından Osmanpaşa Beldesi arazilerinin sulanmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru önergesi de daha önce iki birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, sözlü soru gündeminden çıkarılmış, yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

5.-Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Kızılırmak üzerinde kurulacak Yemliha Barajının son durumuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/368)

BAŞKAN - 5 inci sırada, Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Kızılırmak üzerinde kurulacak Yemliha Barajının son durumuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru da daha önce iki birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, sözlü soru önergesi gündeminden çıkarılarak yazılı soru önergesi haline dönüştürülmüştür.

6.-İzmir Milletvekili Metin Öney'in, İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesinin Ortopedi Servisinin akademik çalışmalara tahsisine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/369)

BAŞKAN - 6 ncı sırada, İzmir Milletvekili Metin Öney'in, İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesinin Ortopedi Servisinin akademik çalışmalara tahsisine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu sözlü soru önergesi de bu birleşim dahil olmak üzere, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesi uyarınca, sözlü soru gündeminden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

7.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Millî Piyangonun sayısal loto oyununa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/370)

BAŞKAN - 7 nci sırada, Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Millî Piyangonun Sayısal Loto oyununa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Bu sözlü soru önergesi de daha önce iki birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, sözlü soru gündeminden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

8.- Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Millî Piyangonun Sayısal Loto adlı şans oyununa ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/372)

BAŞKAN - 8 inci sırada, Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Sayısal Loto adlı şans oyununa ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Sözlü soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru önergesi de daha önce iki birleşim cevaplandırılmadığı için, sözlü soru gündeminden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

9. -Ankara Milletvekili Aydın Tümen'in, Ankara'daki hava kirliliğini önlemek için alınacak tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/373)

BAŞKAN - 9 uncu sırada, Ankara Milletvekili Aydın Tümen'in, Ankara'daki hava kirliliğini önlemek için alınacak tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Konuşacaksınız...

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçtiğimiz kış, Ankara'da, oldukça yoğun ve insan sağlığını ciddî biçimde etkileyen hava kirliliği yaşanmıştır. Maalesef -birçok konuda olduğu gibi- bu konu da unutulup gitti; sanki, Ankara'nın, Ankaralıların kaderiymiş gibi, hiçbir önlem alınmadan geçiştirildi.

Ankara'nın ve Ankaralının sorunu, tabiî ki, sadece bununla bitmiyor. Yetmiş yılı aşkın bir süredir ülkemizin başkenti olan bu güzel ilimizin öyle köyleri var ki, bunların yolu, okulunda öğretmeni, sağlık ocağı, suyu bulunmamaktadır. Tabiî, konumuz bunlar değil.

Sayın milletvekilleri, Ankara'da, yıllardır, yoğun bir şekilde doğalgaz kullanılmaktadır; fakat, insanları doğalgaz kullanmaya teşvik etmek yerine, sanki kullanmalarını önlemek amacıyla, değişik uygulamalarla, insanlar, doğalgaz kullanımından kaçmakta, kaçırılmakta, hatta korkutulmaktadır. Sürekli yapılan zamlarla, doğalgazın usulsüz şekilde ücretlendirilmesiyle, insanlar, artık, doğalgaz kullanmaktan bıkmıştır. Öyle bir konuma gelmiştir ki, vatandaş ile belediye mahkemelere düşmüştür.

Bu tip doğalgaz uygulamalarının yanında, yeterli önlem alınmamasından dolayı, kaçak kömür yoğun bir şekilde Ankara'ya sokulmaktadır. Bu konuda, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanının gazetelere yansımış beyanları da bulunmaktadır. Tabiî, bu arada tesadüfen ele geçirilen kaçak kömürler, Ankara'nın içerisinde değişik kurumlara, değişik vakıflara verilerek, Ankara'da yine kullandırılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, geçen kasım ayında, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığının Ankara'nın birçok semtinden almış olduğu hava ölçümlerinde, özellikle Sıhhiye, Küçükesat, Demetevler, Yenidoğan ve Cebeci semtlerinde, insan sağlığını çok ciddî boyutta etkileyen duman yoğunluğunun, üst sınırları, hatta üçüncü uyarı kademesini de geçtiği saptanmış; insanlar, o kötü havayla saatlerce başbaşa bırakılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, duman yoğunluğunun üst sınırı 300 mikrogram/metreküptür; ama, birçok semtimizde, örneğin, 8.11.1996 tarihinde, Demetevler'de, 8 saat boyunca, duman yoğunluğu, ortalama olarak 600 ve 700 mikrogram/metreküp olmuştur. Bu, tamamen, insan hakları ihlalini içermektedir. Ne yazık ki, bu konuda, hem Sağlık Bakanlığı hem de İçişleri Bakanlığı hiçbir önlem alamamıştır. Gönlümüz istemiyor; ama, aynı sorunla bu yıl da karşılaşacağımız endişesini taşıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir sonraki soru da aynı mahiyeti içerdiği için, ikisini birlikte alarak vurgulamak istedim. Gerek İçişleri Bakanlığının gerekse Sağlık Bakanlığının, kış gelmeden, bir an önce, bu konuda önlem alması ve Ankara'nın hava kirliliği sorununun bir kader olmaktan çıkarılması gerekir.

Hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tümen.

Sayın milletvekilleri, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmayan bu soru önergesi de, İçtüzüğün 98 inci maddesi gereğince, sözlü soru gündeminden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

10.-Ankara Milletvekili Aydın Tümen'in, kaçak kömürün Ankara'ya girişinin önlenmesi için alınacak tedbirlere ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/374)

BAŞKAN - 10 uncu sırada, Ankara Milletvekili Aydın Tümen'in, kaçak kömürün Ankara'ya girişinin önlenmesi için alınacak tedbirlere ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Sayın Tümen, yeniden konuşacak mısınız efendim?

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Hayır, konuşmayacağım.

BAŞKAN - Yani, oradaki düşünceleriniz burada da geçerli.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, sözlü soru gündeminden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

11.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, yapılması düşünülen Bursa doğalgaz çevirim santraline ilişkin enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/375)

BAŞKAN - 11 inci sırada, Bursa Milletvekil Feridun Pehlivan'ın, yapılması düşünülen Bursa doğalgaz çevirim santralına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, sözlü soru gündeminden çıkarılarak, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrasına göre, yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

12. -Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Ankara'da yaşanan hava kirliliğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/377)

BAŞKAN - 12 nci sırada, Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Ankara'da yaşanan hava kirliliğine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesi uyarınca, sözlü sorular gündeminden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

13. -İzmir Milletvekili Metin Öney'in, İzmir SSK Hastanesi ve Dispanserlerinde verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/378)

BAŞKAN - 13 üncü sırada, İzmir Milletvekili Metin Öney'in, İzmir SSK Hastanesi ve dispanserlerinde verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, sözlü sorular gündeminden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

14. -Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, hastanelerle ilgili verdiği bir demece ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/380)

BAŞKAN - 14 üncü sırada, Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, hastanelerle ilgili verdiği bir demece ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, sözlü sorular gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

15.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, belediye ve il özel idarelerine ait paraların “Kamu Ortak Hesabı”nda toplanmasını öngören genelgeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/381)

BAŞKAN - 15 inci sırada, Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, belediye ve il özel idarelerine ait paraların kamu ortak hesabında toplanmasını öngören genelgeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

16. -Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, belediye ve il özel idarelerine ait paraların “Kamu Ortak Hesabı”nda toplanmasını öngören genelgeye ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/382)

BAŞKAN - 16 ncı sırada, Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, belediye ve il özel idarelerine ait paraların kamu ortak hesabında toplanmasını öngören genelgeye ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, sözlü sorular gündeminden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

17. -Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Sultanbeyli İlçesinde bazı cadde isimlerinin değiştirildiği iddialarına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/383)

BAŞKAN - 17 nci sırada, Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Sultanbeyli İlçesinde bazı cadde isimlerinin değiştirildiği iddialarına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda; ama, cevaplandırmıyor...

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

HASAN GÜLAY (Manisa) - Sayın Başkan, sayın bakanlarımız nerede?.. Hiçbiri yok...

BAŞKAN - Canım, bakanlara sorun, bana niye soruyorsunuz; ben bakanların amiri değilim ki. Değil mi?.. Bakanların amiri Başbakan.

A. TURAN BİLGE (Konya) - Başbakan nerede?!

18.-Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, yeni atanan özürlü öğretmen sayısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/384)

BAŞKAN - 18 inci sırada, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, yeni atanan özürlü öğretmen sayısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu sözlü soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

19.-Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, bazı firmaların vergi ödemediği iddiasına ve Kaldırım Rafine Tuz Farikasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/386)

BAŞKAN - 19 uncu sırada, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, bazı firmaların vergi ödemediği iddiasına ve Kaldırım Rafine Tuz Fabrikasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu sözlü soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

20.-Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Sultanbeyli'de bazı cadde ve sokak isimlerinin değiştirildiği iddiaszına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/387)

BAŞKAN - 20 nci sırada, Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Sultanbeyli'de bazı cadde ve sokak isimlerinin değiştirildiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

21. -Malatya Milletvekili Ayhan Fırat'ın, günlük bir gazetede yer alan beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/389)

BAŞKAN - 21 inci sırada, Malatya Milletvekili Ayhan Fırat'ın, günlük bir gazetede yer alan beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Üç birleşim içerisinde cevaplandırılmayan bu soru da, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

22.-Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğünün açtığı sınavda usulsüzlük yapıldığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/392)

BAŞKAN - 22 nci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğünün açtığı sınavda usulsüzlük yapıldığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Üç birleşim içerisinde cevaplandırılamayan bu soru önergesi de, gündemden çıkarılarak, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

23.-Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün, SSKMensupları Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Derneğinin yönetimine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in cevabı (6/393)

BAŞKAN - 23 üncü sırada, Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün, SSK Mensupları Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Derneğinin yönetimine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Sözlü soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Sema Pişkinsüt

Aydın

SSK Mensupları Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Derneğinin geçen ay yapılan Genel Kurulunda, Enver Toçoğlu ve ekibi, 15 oy farkla yönetime seçilmiştir.

Sorular:

1. SSK Genel Müdür Yardımcılığına atadığınız Mahfuz Güler'in, Dernek üyesi olmadığı halde Yönetim Kurulunda görev aldığını biliyor musunuz?

2. Dernekte başkanlık yaptığı daha önceki dönemde de, Enver Toçoğlu'nun ve İbrahim Mungan'ın, ihtilasen zimmet, resmî evrakta sahtekârlık, görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçlarından hapis ve ağır para cezasıyla mahkûm olduklarını biliyor musunuz?

3. Enver Toçoğlu ve arkadaşlarının, Derneğe verdikleri zarardan ötürü, aleyhlerine, Ankara Yirminci Asliye Hukuk Mahkemesinde 1 741 950 000 liralık dava açıldığını ve yeniden Derneğe Başkan seçilen Enver Toçoğlu'nun bu davayı geri çekeceğini açıkladığını biliyor musunuz?

4. Bu kişilerin tekrar Dernek yönetimine seçilmelerini doğru buluyor musunuz?

5. Bu Derneği temiz ellere teslim etmek için bir çalışmanız var mı?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakikadır.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Aydın Milletvekili Sayın Sema Pişkinsüt tarafından verilen Sosyal Sigortalar Kurumu Mensupları Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Derneğinin yönetimine ilişkin sözlü soru önergesi, Bakanlığımca incelenmiştir.

2908 sayılı Dernekler Kanununa göre kurulmuş bulunan Sosyal Sigortalar Kurumu Mensupları Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Derneği, faaliyetlerini, dernek tüzüğünde yer alan esaslar çerçevesinde yürütmektedir. Söz konusu tüzüğün derneğe üyelik şartlarına ilişkin 4 üncü maddesinde, medenî haklarını kullanma yeteneğine sahip, 18 yaşını bitirmiş ve 2908 sayılı Dernekler Kanununda belirtilen haller ve hükümler nedeniyle dernek kurma ve üye olma haklarından yoksun bulunmamak şartıyla, Sosyal Sigortalar Kurumu mensuplarının derneğe üye olabilecekleri belirlenmiştir.

Buna göre, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Mahfuz Güler'in, kurum mensubu olarak dernek üyesi olması ve Yönetim Kurulunda görev alması tabiîdir; hukuka aykırılık söz konusu değildir. Ayrıca, derneğin yönetim organları da, yukarıda belirtilen dernek tüzüğünün ilgili maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde yapılan genel kurullarında seçimle teşekkül ettirilmekte; dolayısıyla, Sosyal Sigortalar Kurumu ile hukukî bir bağı da bulunmamaktadır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, hal böyle olunca, bakan olarak, seçimle işbaşına gelmiş ve genel kurulun delegeleri tarafından, özgür iradeleriyle yönetime seçilmiş kişileri görevden alma, göreve atama gibi bir yetkimin olmadığını Muhterem Heyetinize sunuyor; bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

İsterseniz, yerinizde bir dakika beklerseniz...

Buyurun Sayın Pişkinsüt.

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - İzin verirseniz, Sayın Bakanımıza, bu konuda bir iki sorum olacak. Lütfen...

BAŞKAN - Hayır, soru değil de, açıklama yapabilirsiniz.

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Evet, belki cevap vermek isteyebilirler.

BAŞKAN - Tabiî, buyurun.

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Çünkü, bu kişi, sadece bir derneğin yönetim kurulu üyesi ve bu derneğin bir başkanı değil, aynı zamanda, Türk-İş eski malî sekreteri, SSK Yönetim Kurulu üyesidir.

Soru önergemi vermemdeki amaç, âdeta bir suç duyurusunda bulunup, bu kişinin, Yargıtayca onanmış olan bu cezasından sonra, özellikle, SSK Yönetim Kurulu üyeliğinin devam etmemesi gerektiğine ait işlemin Sayın Bakanımız tarafından idarî ve adlî yönden yapılıp yapılmayacağını, Valiliğin ve İçişleri Bakanlığının bu konudaki girişimlerinin ne olacağını öğrenmekti ve bu türde bir derneği yönetirken bile adı geçecek şekilde birçok yargılamadan geçip suç unsuru bulunmuş olan bir kişinin, özellikle, SSK gibi, Türk-İş gibi, daha çok malî imkânları olan yerlerdeki icraatının ne olacağı hususundaki soru işaretlerinin kaldırılmasıydı. Kaldı ki, geçen gün, Ankara Beşinci İş Mahkemesi itirazını reddettikten sonra, Toçoğlu'nun, Türk-İş Yönetim Kurulu Malî Sekreterliği görevi de düşmüş; ayrıca, bu sabah da, 3 avukat arkadaşın, mahkeme devam ettiği sürece, asliye hukuk mahkemesinde, SSK'nın bu derneğinin kanunî temsilcileri olması kararı çıkmıştır.

Bütün bunlardan sonra Sayın Bakanımız diyemezler ki, bir derneğin yönetim kurulu, bu Dernekler Yasasına göre denetlenir. O zaman pekâlâ sorarız: Dernekler Yasasına göre yönetiliyorsa, niçin, bir genelgeyle, bütün hastane derneklerinin hepsini birden kapattınız?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Hayır... Hayır...

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Niçin böyle bir kişiyi savunuyorsunuz?

BAŞKAN - Peki, efendim teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakanım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Bu sizin iddianız. SSK'da hizmet gören dernek, bir genelgeyle kapatılmamıştır. Bu dernek de 2908 sayılı Dernekler Kanununa göre faaliyet göstermektedir ve bütün hastanelerde faaliyet göstermektedir.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Toçoğlu'yla ilgili Sayın Pişkinsüt'ün ifade ettiği konu, henüz, yargıda sonuçlanmış değildir.

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Sonuçlandı.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Bidayet mahkemesi -doğrudur- böyle bir karar vermiştir; ama, daha önce, Sayın Toçoğlu'nun lehine de bir mahkeme kararı var.

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Reddedildi.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Bunu da siz biliyorsunuz. Henüz yargı safhası tamamlanmıştır. Yargıtay safhası, temyiz safhası devam etmektedir. Dolayısıyla, henüz bidayet mahkemesinde verilen kararı kesin karar gibi kabul edip muamele etme imkânı yok; bu birincisi.

İkincisi, benim hukuk anlayışım, benim demokratik kültürüm, seçimle işbaşına gelmiş birinin, ancak, seçenler tarafından veya yargı tarafından görevden alınacağı yönündedir. Onun dışında, benim, idare olarak, seçimle işbaşına gelmiş bir arkadaşı görevden alma gibi bir yetkimin olduğunu düşünmüyorum; bunu, demokrasi anlayışımla, kültürümle de bağdaştırmıyorum. Bunu, geçmişte yapanlar oldu; ama, ben, hukuku böyle anlamıyorum, demokrasiyi böyle anlamıyorum. Sayın Başkan müsaade buyururlarsa, Hak-İş Genel Başkanı olarak, bir yüksek mahkeme tarafından bir Parlamento üyesinin sıfatının düşürülmesine de karşı çıktım.

Seçimle işbaşına gelen insanlar, yine getirilenler tarafından azledilir veya yargı tarafından azledilir. Benim hukuk anlayışım, demokrasi anlayışım budur; bir.

İki: Sayın Toçoğlu'yla ilgili yargılama henüz bitmiş de değildir diyorum:

Tekrar, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Soru cevaplandırılmıştır.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bu arada her şeyi yaparsınız, Anayasaya aykırı ne varsa her şeyi yaparsınız.

AYHAN FIRAT (Malatya) - Yargı kararı var. “Mahkûmiyeti yok” dedi; şimdi “var” diyor.

BAŞKAN - Efendim, tamam, tartışma bitmiştir.

24.-Muğla Milletvekili Lâle Aytaman'ın, bazı termik santraller için Dünya Bankası'ndan sağlanan krediye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/394)

BAŞKAN - 24 üncü sırada, Muğla Milletvekili Lale Aytaman'ın, bazı termik santrallar için Dünya Bankasından sağlanan krediye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Üç birleşim içerisinde cevaplandırılmayan bu soru, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

25. -Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, istihdam ve eğitim projesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in cevabı (6/395)

BAŞKAN - 25 inci sırada, Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, istihdam ve eğitim projesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?... Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

17.12.1996

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

Bartın

Soru 1- Gençlerimize meslek edinme ve iş bulma amacıyla Dünya Bankası desteğiyle sürdürülen “İstihdam ve Eğitim Projesi” İş ve İşçi Bulma Kurumunca durdurulmuş mudur? Durdurulmuş ise, yeniden başlayacak mıdır? İş ve İşçi Bulma Kurumunun, bu proje çerçevesinde, Özel Eğitim Kursları Derneğine ödemekle yükümlü olduğu ücret borcu ne kadardır?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakikadır.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun İstihdam ve Eğitim Projesiyle ilgili olarak vermiş bulundukları sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere, tekrar huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi, yeniden saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, finansmanı, millî bütçe ve Dünya Bankası kaynaklarından karşılanan İstihdam ve Eğitim Projesiyle ilgili ikraz anlaşması 1 Şubat 1993 tarihinde imzalanmış, 6 Nisan 1993 tarihli ve 93/4299 sayılı Kararnameyle onaylanmış bulunmaktadır. Halen uygulanmakta olan İstihdam ve Eğitim Projesi çerçevesinde, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununa dayanarak kurulmuş özel öğretim kurumları ve özel kurs işletmeleri ile işgücü yetiştirme kursları açılmaktadır; ancak, yeni yönetmelik hazırlama çalışmaları nedeniyle, söz konusu kuruluşlarca kurs açılması uygulaması, 31.5.1996 tarihinde, geçici olarak durdurulmuştur. Hazırlanan, İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü İşgücü Yetiştirme ve Geliştirme Yönetmeliği, 24 Ağustos 1996 tarih ve 22737 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Yeni yönetmeliğe ait uygulama genelgesiyse, 14.10.1996 tarihinde hazırlanarak kurum teşkilatına gönderilmiştir. Özel öğretim kurumları ve özel kurs işletmeleri bakımından, geçici olarak durdurulan işgücü yetiştirme kurslarıyla ilgili kısıtlamaysa, Kasım 1996'da kaldırılmıştır.

İş ve İşçi Bulma Kurumu İstanbul Şube Müdürlüğü ile Pendik Şube Müdürlüğünün, çeşitli özel öğretim kuruluşlarıyla yapmış oldukları işbirliği sonucunda, 1995 yılı eğitim planında yer alıp açılması Genel Müdürlükçe uygun görülen kurslardan 1996 yılına sarkan günler için, ek ödenek taleplerinden kaynaklanan 24 919 675 000 Türk Lirası borcu bulunmaktadır. Nakit sıkıntısı nedeniyle meydana gelen bu borçlar, belli bir plan dahilinde ödenmektedir.

Bilgilerinize arz ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sözlü soru cevaplandırılmıştır.

26.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Tansu Çiller'in, A.B.D. vatandaşı olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/396)

BAŞKAN - 26 ncı sırada, Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Tansu Çiller'in Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili Bakan veya Başbakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Üç birleşim cevaplandırılmayan sözlü soru, İçtüzüğün 98 inci maddesi gereğince, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

27.-Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Batı Trakya İskeçe Koyunköy'de Türklere baskı yapıldığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/397)

BAŞKAN - 27 nci sırada, Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Batı Trakya İskeçe Koyunköy'de Türklere baskı yapıldığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Üç birleşim cevaplandırılmayan bu sözlü soru önergesi de, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

28. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, ev hekimliği projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/398)

BAŞKAN - 28 inci sırada, Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, ev hekimliği projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Üç birleşim cevaplandırılmayan sözlü soru önergesi, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre...

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Mehmet Yaşar Ünal, sorusuyla ilgili konuşma yapacak.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, ülkemizde, beş yıldan bu yana, Türkiye'de temel sağlık yasalarının çıkarılacağı ve halkımızın sağlık hizmetlerinin daha iyi yapılacağına dair, sadece sözde kalan, şova yönelik, fakat özünde herhangi bir ilerleme yapılmayan bir program vardır. Bu programın bir kısmında, ev hekimliği müessesesinin getirileceği ve bununla, hastaların, hastaneye gitmeden önce bu hekimler tarafından muayene ve tedavi edileceği, gerek görülürse hastanelere sevk edileceği, böylece, hastane koridorlarında uzun kuyrukların oluşmasının engelleneceği söylenmektedir.

Bilindiği gibi, bu temel sağlık yasa tasarıları hükümete dahi sunulamamış, Parlamento Genel Kuruluna ya da komisyonlara da gelme aşamasına da hiç ulaşamamıştır. Reform niteliğindeki bu temel sağlık yasalarının çıkarılacağı, 1991 yılından bu yana devamlı programlarda olmasına rağmen, son bütçe konuşmalarında, bir kurula havale edildiği ve oradan son şeklini aldıktan sonra bize getirileceği söylenmiştir.

Ben, şimdi, şunu dile getirmek istiyorum: Eğer bu gerçekleşirse, bu yasa tasarıları Meclisten geçerse, ev hekimliği nasıl olacaktır, nasıl hizmet verecektir konusunda, bunu hazırlayanların da fazla bir fikri olduğunu zannetmiyorum; çünkü, Sağlık Bakanlığında, en azından, 8 müsteşar yardımcısından 7'si hekim değildir. Bunu hazırlayan kişilerin de konuya vakıf oldukları kanaatinde değilim; çünkü, ev hekimliği ayrı bir branştır. Bu hekimler, en az üç yıllık bir eğitimden geçmektedirler; birinci yıl iç hastalıkları, ikinci yıl genel cerrahi uzmanlığı yanında ve branşlarında, üçüncü yıl da istedikleri herhangi bir branşta çalışarak, üç yıllık bir eğitimden sonra kendilerine verilecek hastaları tedavi edebilecek bir noktaya gelmektedirler. Oysa, böyle bir çalışma yoktur. Bu yasa tasarıları yasalaşsa bile, elimizde bunu yürütecek personelimiz yoktur. Fakat, bizde, ciddî bir çalışma uygun görülmeyip, her şey, öncelikle yasa çıksın, gerisi gelir anlayışı içerisinde kabul edilmektedir. Böyle olunca da, ev hekimliğini yürütecek uzmanlarımızı geliştirmek üzere, üç yıl öncesinden bir eğitimin altyapısını oluşturarak işe başlamak gerekmektedir. Ben, böyle bir çalışmanın olduğunu duymadım. Bu nedenle de, Bakanımıza, bununla ilgili soruyu sormuştum; bugüne kadar cevap çıkmadı. Dileğim, eğer, temel sağlık yasaları çıkacaksa, bir an önce çıkarılmalıdır. Türkiye Halkının yüzde 40'ı sağlık sigortası güvence kapsamının dışındadır; hem bunun giderilmesi hem de temel sağlık yasalarının, halkın çıkarlarına uygun bir şekilde ve onların sağlık sorunlarını temelden çözecek bir şekilde buraya getirilmesini ve çıkarılmasını dilerim.

Hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ünal.

Bu soru önergesi de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98'inci maddesinin son fıkrasına göre, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

29. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Uşak Kültür Sitesi projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/399)

BAŞKAN - 29 uncu sırada, Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın Uşak Kültür Sitesi Projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Sayın Ünal, konuşacak mısınız?..

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinize saygılar sunarım.

Uşak Kültür Merkezinin, 1995 yılında, Uşak Belediyesinin tahsis edeceği arsa üzerinde kurulması planlanmış ve projenin Kültür Bakanlığına sunulmuş olduğu, bu proje çalışmalarının hızlandırılması ve ödenek ihtiyacının karşılanması yönünde bizlerin de katkısının beklendiği, Uşak Valiliğince, bizlere bildirilmişti. Bu konuda herhangi bir ilerleme kaydedilmediği için, durumu, soru önergesi şeklinde, Kültür Bakanından sormuştum. Kültür Bakanı ise, bu tür çalışmalara uzak bir tavır sergilemektedir, sorumuza da bir cevap vermemiştir.

Kültür Bakanlığı, kültür değerlerini yaşatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek, kültür konularıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek, bu konularla ilgili hizmetleri yerine getirmek amacıyla kurulmuş olan bir bakanlıktır. Kültür Bakanı ise -toplumda düşünceyi zenginleştiren, zevki incelten, eleştiri anlayışını geliştiren bilgileri bu Bakanlık görevleri arasında sayarak- bu işlerin yürütülmesiyle birinci derecede görevlidir. Aynı zamanda, Kültür Bakanlığı, bu görevini yürütürken, güzel sanatlara da gereken önemi vermelidir. Türk Ulusu olarak bizler, Orta Asya'dan çıkıp Anadolu'ya geldiğimizde, oradaki kültürümüzü buraya getirdik; bunun yanında, yerleşmiş olduğumuz coğrafyada, daha önce belli bir uygarlık yaratmış olan diğer milletlerin (Hititlerin, Lidyalıların, Friklerin) bize bıraktıkları sanat ve kültür değerlerini de kendi kültürümüzle buluşturduk.

Bir toplum, kültürünün gelişebilmesi ve son şeklini alabilmesi için, hem diğer kültürlerden hem de içinde bulunduğu coğrafyadan, yaşam biçiminden ve diğer uygarlıkların bıraktığı anlayıştan etkilenerek kendi kültür değerlerini ortaya koyar. Eğer, biz, bu kültür değerlerinin belli bir kısmını kabul eder diğer kısmını reddedersek, çok büyük yanlışlık içine düşmüş oluruz. Elbette, Anadolu da, daha sonra, Büyük Selçuklular zamanında, Fars ve Arap kültüründen de etkilenmiş ve son şeklini almıştır; fakat, biz, bunları bir bütün olarak düşünmek ve hepsine sahip çıkmak zorundayız.

Örneğin; ülkemizde daha önce belli bir medeniyet yaratmış olan Lidyalılar, ilk metal parayı basarak, tarihte, bu konuda ilke imza atmışlardır. “Tarih, yerinde güzeldir” diyerek, biz, mahkeme kararıyla, uğraşarak, Karun Hazinelerini Amerika'dan Türkiye'ye getirdik ve bugün, Karun Hazineleri, Uşak Şehir Müzesinde sergilenmektedir. Aynı şekilde, Bergama Sunağını da, ilgili devletlerden -Rusya'dan ve Almanya'dan- istiyoruz. Doğru olan da budur. Yani, bize bırakılan kültür miraslarının bir kısmını reddetmek, çağdaş bir anlayışa uymamaktadır.

Oysa, Kültür Bakanlığımız, bu tür işlere ağırlık vermek yerine, başka şeylerle uğraşmaktadır. Örnek verecek olursam: Kültür Bakanlığında kadrolaşmaya ağırlık verilmekte olduğu, kendisi tarafından, Adana İlimizde ticaretle uğraşan bir kişinin danışman olarak görevlendirildiği ve eski bir odacıyla birlikte -ikisine- kadrolaşma çalışmaları yaptırılmakta olduğu söylenmektedir.

Bu dönemde, 1 300'ün üzerinde görevden alma, yer değiştirme ve ataması yapılan bürokratların yurdun birçok yerine -özellikle de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine- tayin ve geçici görevle gönderilmeleri söz konusudur. Mahkeme kararıyla geri gelen insanların, mahkeme ve yol masrafları kimin cebinden çıkmaktadır? Böyle uygulamalara niçin gerek görülmektedir? Bu uygulamalarla, Kültür Bakanlığında, genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı olarak, halen, onbeş yıl deneyimli tek bir bürokrat görevde kalmış mıdır? Bunları sormak istiyorum.

Geçici görevle gönderilenlerin, bu görev sonunda yaptıkları işleri gösteren, Bakanlığa sunmuş oldukları, rapor var mıdır? Ayrıca, bunu da merak ediyorum.

Yine, aynı dönemde, Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğünce, geçici sözleşmeli olarak çalıştırılan 400'ü kadın 700 kişi işten çıkarılarak, yerlerine hangi belediyelerden ve üstelik, hangi yabancı dil bilmeyen kişilerin işe başlatıldığının da açıklanması gerekiyor.

Bu işler yapılırken -söylemesi acı- bir işçinin kreşteki çocuğu dahi kreşten çıkarılmıştır. Bu kadar keskin uygulamaların gerekçesi nedir?

Kültür Bakanlığında çalışan bayan memurların etek boyu ve saç rengine, Devlet Memurları Kıyafet Yönetmeliği dışında ve ötesinde bir baskı yapılması uygun mudur?

Kültür Bakanı, bu Bakanlığın aslî görevi olan kültür faaliyetlerine desteğini azaltan sansürcü bir tutum içerisine girmiştir. Örneğin, İstanbul Kültür ve Sanat Festivalinin ve tiyatroların ödenekleri düşürülmüştür; Aspendos Festivali engellenmiştir; güzel sanatlara gereken destek verilmeyip, bale ödeneği kesilmiştir.

Bodrum Sualtı Müzesi, alanında dünyada tek, ilginç ve başarılı bir müzeyken, bu müze içindeki bir gemiyi parçalayarak çıkarma planında hâlâ ısrar ediliyor mu? Bunu da merak ediyorum.

Son olarak, Kültür Bakanlığına bağlı lokallerde içki servisinin kaldırılması, Bodrum Kalesine içki yasağı getirilmesi Kültür Bakanının görevi değildir. Bu, demokrasi anlayışıyla bağdaşmaz; olsa olsa, demokrasiyi araç olarak kullanıp, kendi benimsediği yaşam biçiminin başkalarına dayatılması şeklinde ortaya çıkar ki, bu da, demokrasinin ruhuna aykırıdır.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) - Sarhoş bir toplum mu istiyorsun?!

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Devamla) - Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ünal.

Efendim, her içki içen sarhoş olmaz Sayın Memduh Bey. Şimdi, sarhoş toplumu kimse istemez de, rahat toplumu herkes ister.

Efendim, bu soru da, 3 birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesi gereğince, gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

30. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Bağ-Kur'a tabi tarım kesiminde çalışanların sağlık sigortası kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in cevabı (6/400)

BAŞKAN - 30 uncu sırada, Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Bağ-Kur'a tabi tarım kesiminde çalışanların sağlık sigortası kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik tarafından aşağıdaki sorumun sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim.

Saygılarımla.

Mehmet Yaşar Ünal

Uşak

Bağ-Kur'a tabi olan ve tarım kesiminde çalışan vatandaşlarımızın sağlık-sigorta kapsamına alınması için bir proje veya çalışmanız var mıdır?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika efendim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Uşak Milletvekili Sayın Mehmet Yaşar Ünal tarafından verilen, Bağ-Kur'a tabi tarım kesiminde çalışanların sağlık sigortası kapsamına alınmalarına ilişkin sözlü soru önergesi tarafımca incelenmiştir.

Değerli Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalıların durumlarının iyileştirilmesi, diğer sosyal güvenlik kurumlarıyla, kanunlarıyla, norm ve standart birliğinin sağlanması ve bu çerçevede, sağlık yardımı yapılmasını da öngören kanun tasarısının hazırlık çalışmaları tamamlanmış olup, tasarı Başbakanlığa sunulmuş bulunmaktadır.

Söz konusu tasarının yasalaşması halinde, 2926 sayılı Kanuna tabi 10 milyon sigortalının sağlık yardımlarından faydalanmaları mümkün olacaktır. Temennim odur ki, Bakanlar Kurulu, en kısa zaman içerisinde bu tasarıyı Yüce Meclise gönderecektir.

Bu temennimi ifadeyle, Sayın Mehmet Yaşar Ünal'a da, böylesi önemli bir konuda, geniş bir kitleyi ilgilendiren bir konuda bana bu açıklamayı yapma fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır efendim.

31. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, tıp fakültelerine bağlı olmayan sağlık kurumlarında çalışan uzman hekimlerin doçentlik sınavına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/401)

BAŞKAN - Gündemin 31 inci sırasında, Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, tıp fakültelerine bağlı olmayan sağlık kurumlarında çalışan uzman hekimlerin doçentlik sınavına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sayın Ünal, konuşacak mısınız?

Buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Aslında, tıp fakültelerine bağlı olmayan sağlık kurumlarında çalışan hekimlerin, sadece doçentlik seviyesinde değil, daha aşağı kademelerde de eğitimlerine gerekli önemin verilmesi gerekmektedir; doçentlik, tabiî, son bir aşamadır. Şu andaki uygulamaya göre, uzmanlığı bitiren hekimler, eğer akademik bir çalışma yapmak istiyorlarsa, önce başasistan statüsünde görev yapmaktadırlar. Oysa, uzmanlığı bitiren bir kişiyi, tekrar asistanlık tandansıyla çağırmak veya ona böyle bir sıfat vermek yanlış bir uygulamadır. Zaten, başasistanlık kurumunun da kaldırılması uygun olacaktır.

Tıp fakültelerinde, özellikle kamu kesiminde çalışıp oraya gelen kişilerin yapılan doçentlik ve profesörlük sınavlarında belli engeller çıkarılmaktadır; dolayısıyla, bunların ayrı bir statüde değerlendirilmeleri ve eğer bilimsel çalışma yapmak istiyorlarsa, önlerinin açılması gerekmektedir.

Şu anda yapılan uygulamaya göre, başasistanlıktan sonra, şef muavinliği kurumu ve kadrosu vardır; burada, uzmanlıkta 5 yıl çalışan hekimlerin, kendi uzmanlık konularında yabancı dil ve bilimsel sınav olmak üzere, jüri önünde bir sınavla, bu hakka kavuşup kavuşmadıkları, neticeyi belirlemektedir; fakat, jüriyle yapılan tüm sınavlarda, jürinin önyargılı davranması veya kişisel beğeni ya da keyfî karar etkisiyle yanlış kararlar vermesi pek mümkündür ve bu konuda da çok yaygın yakınmalar vardır. Bu sebeple, bu sınavların yapılmasında en basit yol, merkezî sistemle herkesin eşit olarak katılabileceği ve hak edenin kazanabileceği sınav sistemine gidilmesidir.

Yine doçentlik sınavının da, Türkiye genelinde yapılacak olan merkezî bir sistemle, aynı yolla, aynı usulle, jürinin keyfîliğinden uzak, gerçekçi ve hak edenin kazandığı bir sınavla yapılması ve hak edenlerin, göstermiş oldukları bilimsel çalışmanın semeresini görebilmelerinin sağlanması gerekmektedir. Bu, sağlık sistemimizde acil olarak düzeltilmesi gereken önemli bir konudur.

Ayrıca, üniversite dışındaki sağlık kurumlarında çalışan hekimlerimizin, yurt dışında herhangi bir meslekî çalışmaya, konferansa veya seminere gitme imkânları yoktur; ama, diğer bakanlıkların üst düzey bürokratlarına bu imkân sağlanmıştır. Oysa, öncelikle, halkımıza iyi bir sağlık hizmeti verebilmek için, hekimlerin, günün gelişmelerinden uzak kalmamaları, özellikle, yurt dışındaki tıp alanında meydana gelen gelişmeleri anında takip edebilmeleri ve öğrendikleri bu yenilikleri de kendi tedavileri içinde kullanarak, halkımıza en son tedaviyi sağlamaları gerekmektedir; ama, hekimlerimiz bundan mahrumdur.

Ayrıca, yurt içindeki çeşitli fakültelerin düzenlemiş oldukları seminerlere gittiklerinde dahi, kendilerine belli bir ödeme yapılmamakta, üstelik bu seminerlere katıldıkları süreyi yıllık izinlerinden kesme yoluna gidilmektedir, bu da çok büyük bir haksızlıktır; çünkü, bunlar eğitimin bir parçasıdır ve meslekiçi eğitimin de -özellikle tıp alanında- geliştirilmesi, teşvik edilmesi gerekmektedir.

Yeni bir sınav sistemiyle, Türkiye'de, ister fakültede olsun ister eğitim hastanelerinde yahut devlet hastanelerinde veya Sosyal Sigortalarda çalışan hekimlerimiz olsun, eğer bilimsel çalışma yapmak istiyorlarsa, önlerinin açılması gerekmekte, onlara, bu merkezî sınavla, arzu ettikleri akademik kariyerlere ulaşmalarının sağlanması gerekmektedir.

Bu düşüncelerle, beni dinlediğiniz için hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ünal.

Sayın milletvekilleri, bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre sözlü soru gündemden çıkarılarak yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

32. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, sağlık kurulu raporlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/402)

BAŞKAN - Gündemin 32 nci sırasında, Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, sağlık kurulu raporlarına ilişkin, Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplanıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda yok.

Sayın Ünal, konuşacak mısınız efendim?

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Ünal, süreniz 5 dakika.

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinize saygılar sunarım.

Bu 5 dakika içinde konuşacağım şey, aslında milyonları ilgilendiriyor. Çünkü, sizlerin de bildiği gibi, devlet hastanelerinde, SSK hastanelerinde çok uzun kuyruklar var ve insanlar buralara sağlam bile gitseler, kuyrukta beklerken hasta oluyorlar. Bizler, halkımıza iyi bir sağlık hizmeti verebilmek için, bu kuyrukları, bu beklemeleri azaltmak zorundayız. Bunun için yapılabilecek, herhangi bir parasal kaynak gerektirmeyecek düzenlemeler var. Bunların başında da sağlık kurulu raporlarının kaldırılması var. Sağlık kurulu raporu, yani heyet raporları, sadece Türkiye'de uygulanan bir sistemdir. Oysa, dünyanın bu konuda ilerlemiş ülkelerinde veya çağdaş yaşamı benimsemiş ülkelerinde artık sağlık kurulu raporları kaldırılmıştır; bir vatandaş hangi branşla ilgili olarak rapor alacaksa, sadece o branşın ilgili hekiminden raporunu alır ve iş biter. Sağlama bağlamak yahut da yanlışlıkları engellemek için bunu heyete sevk etmekle bakın ne oluyor; diyelim ki, orta büyüklükteki bir taşra hastanesinde, bir haftada eğer 250 kişi heyet raporu için gönderilirse, bu 250 kişi öncelikle tüm polikliniklere birer defa kayıt olmak için giriyor; bu eder 1 250 defa giriş. En azından 5 defa da muayene için girecekler; bu da 2 500 defa polikliniklerin meşgul edilmesi demek oluyor. Ayrıca, haftanın 2 günü heyet günü olarak kabul ediliyor ve bu 2 gün içerisinde de, öğleden sonra, heyet günü diye normal hasta tedavileri aksatılıyor, sadece acil hastalara bakılıyor; dolayısıyla, hastanenin verimi düşüyor, bu insanlar da bir hafta on gün gelip giderek bir heyet raporu alıyorlar.

İşin garip olan tarafı, diyelim ki bir hasta hastaneye yatmış, ameliyat olmuştur. Ameliyatı yapan hekim eğer ona 20 günden fazla rapor verecekse bu geçerli olmuyor; bir ay veya birbuçuk ay istirahata ihtiyacı varsa, aynı hasta -yanına bir personel katılarak- dahiliye, hariciye, asabiye, kulak boğaz burun gibi klinikleri gezerek, bir heyet raporu almak zorunda kalıyor; yani, ameliyatı yapan hekime bu yetki verilmiyor, bunun takdiri göz doktoruna veya kulak doktoruna bırakılıyor. Tabiî, bunun tersi de geçerli; gözden ameliyat olan bir kişiye, genel cerrahinin veya dahiliyenin rapor vermesine de bence hiç ihtiyaç yok. Bu, halkımıza ve hekimlerimize olan güvensizliğin bir belirtisi olarak sürüp gitmekte; ama, acısını, o polikliniklerde bekleyen halkımız çekmektedir.

O nedenle, hiçbir maddî gerekçeye veya altyapıya ihtiyaç duyulmadan, bu kaldırılabilir. Bir örnek vermek istiyorum; eskiden şoför olabilmek için de heyet raporu gerekliydi. Ne oldu; sonunda, bu, bir tek hekimin muayenesine bağlandı ve şoför olacak insanlar bu sıkıntılardan kurtuldu. Demek ki, bu düzeltilebiliyormuş. Aynı şeyi, diğer branşlara veya diğer raporlara da uygularsak ve gündemden heyet raporları kavramını çıkarırsak, halkımıza hizmet etmiş olacağımızı düşünüyorum.

Bu duygularla, hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ünal.

Bu sözlü soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre gündemden çıkarılarak, yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

33. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, yüksek hemşire okulu mezunlarına ek gösterge verilip verilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/403)

BAŞKAN - Gündemin 33 üncü sırasında, Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, yüksek hemşire okulu mezunlarına ekgösterge verilip verilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..Genel Kurul salonunda yok.

Sayın Ünal, konuşacak mısınız efendim?

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ünal. (DSP sıralarından alkışlar)

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2 yıllık yüksek hemşire okulunu bitiren hemşirelere, daha önce verilen ve sonra geri alınan ekgöstergenin, mağdur olan bu kişilere tekrar verilip verilmeyeceği konusunda bir sorum olmuştu; yaklaşık altı ay geçti.

Tabiî ki, yeni Sağlık Bakanımız bu konulara henüz vâkıf olmayabilir; ama, bu konuya cevap verilmedi. Aslında, 2 yıllık yüksek hemşire okulu mezunu hemşirelerin bu ekgöstergeleri sonradan geri alındığına göre, bunlarda bir müktesep hak durumu olmalıdır; hukuk devletinde de bu hakkın verilmesi gerekmektedir; yani, sonradan bu iptal edildiği için, ödenmiş olan ekücretlerin de geri alınması yoluna gidilmiştir.

557 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesindeki ek gösterge cetveli, sağlık hizmetlerini üç sınıfa ayırmış ve 2 yıllık yüksek hemşirelik okulu mezunlarını da (c) grubuna dahil ederek, lise ve ortaokul mezunlarına denk tutmuştur. Bu, haksızlıktır; Sağlık Bakanlığının bu haksızlığı giderecek çalışmalar içine girmesini diliyor, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ünal.

Bu soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesi uyarınca gündemden çıkarılmış, yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

34. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, hekimlerin ayrı bir ücret sistemiyle maaş almaları için çalışma olup olmadığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/404)

BAŞKAN - Gündemin 34 üncü sırasında, Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, hekimlerin ayrı bir ücret sistemiyle maaş almaları için çalışma olup olmadığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..Genel Kurul salonunda yok.

Sayın Ünal, konuşacak mısınız efendim?

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ünal. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Ünal, konuşma süreniz 5 dakika efendim.

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sağlık konusundaki önergeler biraz da üst üste geldiği için, sık sık karşınıza gelmek durumunda oluyorum; özür dilerim.

Hekimlerin uzun eğitim yıllarını ve yaptıkları işin de önemini göz önüne alırsak, hekim meslektaşlarımızın, özellikle ücret sistemiyle de yakından ilgilenmemiz gerekiyor ve bunun değiştirilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Hekimler, tıp fakültelerini bitirdikten sonra, uzun çalışmalardan sonra uzmanlık sınavına girmektedirler; eğer bunu da kazanabilirlerse, arkasından, çok zor koşullarda, çok sık nöbetlerin tutulduğu bir uzmanlık eğitimine devam etmektedirler ve bu yıllarda, genellikle, gece gündüz demeden çalışmaktadırlar; bayram tatili, yılbaşı tatili diye bir tatil hekimler için söz konusu değildir, her dakika görevlerinin başında olmak durumundadırlar.

Ayrıca, yaptıkları iş, insanların sağlığı ve yaşamıyla ilgili olduğu için de, ne kadar önemlidir bunu söylemeye fazla gerek duymuyorum; fakat, aynı zamanda çok riskli bir çalışmadır; çünkü, her türlü hastalığı kapma ve bu hastalıklarla karşı karşıya olma durumlarını her gün yaşamaktadırlar. Dolayısıyla, ücret sisteminin yanında -aktif olarak çalışan hekimler için- her yıl en az dört ay yıpranma payının verilmesiyle, ancak bunların hakkının bir kısmını verebiliriz diye düşünüyorum.

Aldıkları ücret Devlet Memurları Kanununa göredir ve kesinlikle yeterli değildir. Eğitimlerinin uzun sürmesi ve bu eğitim esnasında yine her türlü tehlikeye açık olarak çalışmaları da göz önüne alınırsa, bu ücret konusunda ayrı bir sistem, mutlaka gündeme gelmelidir. Yıpranmanın diğer meslek gruplarına verildiğini biliyoruz. Asker, polis ve hâkimler yıpranma almaktadırlar. Biz, buna karşı değiliz; ama, hekimlerin görevlerinin önemi ve karşılaştıkları riskler bunlardan daha az değildir. Hatta, sosyal imkânları da bunlardan çok daha azdır. O nedenle, adlî raporlarda ve başka konularda, tıpkı asayişi sağlayan kişiler kadar, bunların da tahlikeye maruz kaldığını biz yakından biliyoruz. Verilen raporu uygun bulmayabilirler yahut sarhoş getirilen kişiler, rapor alırken hekimi kendisine düşman olarak görebilir; dolayısıyla, sadece hastalık kapma yoluyla değil, her türlü tehlikeye açık olarak çalışmaktadırlar.

Bu arada, çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Tıp fakültesinde bölüm başkanlığı yapan bir profesör doktorun aylığı 110 milyondur; yüksek yargı organlarındaki bir üyenin aylığı ise 140 milyondur; tabiî ki, bunlarda bu fazladır anlamında bunu söylemiyorum, elbette onların da hakkıdır, daha fazlası hakkıdır; ama, bölüm başkanlığına yükselmiş bir profesör doktorun da -üstelik de akademik unvanı ve kariyeri de var, profesörlüğü, doktorluğu- en azından bunlar seviyesinde belli bir maaş alması gerekir.

Peki, biz bu konuda ne yapabiliriz. Eğer, 657 sayılı Devlet Memurları Yasasına göre bunları ücretlendirmeye kalkarsak, bunların hakkını verebilmemiz mümkün değildir. Onun için, Sağlık Bakanlığına bizim önerimiz; pratisyen hekimler, şube müdürüne denk olacak şekilde ücret almalı; uzman hekimler, daire başkanına denk olacak şekilde ücret almalı, doçentler, genel müdüre denk olacak şekilde ücret almalı; profesörler de, müsteşar düzeyinde maaş almaya hak kazanmalıdır. Eğer, bunları görmezlikten gelirsek, sadece hekimlerin değil, sağlık alanında çalışan diğer sağlık personelinin, hemşirelerin veya sağlık memurlarının da her türlü hastalığı kapmaları ve diğer risklerini de göz önüne alarak, onların da haklarını verebilmek ve yıpranmanın belli bir oranda bunlara da yansıtılması gerektiğine inanmazsak, halkımıza iyi bir sağlık hizmeti verebilmemiz mümkün değildir. Çünkü, önce sağlık hizmeti verenleri hayatından memnun ve sağlıklı tutmak bizim görevimizdir diyorum.

Saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ünal.

Sayın milletvekilleri, bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası gereğince, gündemden çıkarılarak, yazılı soru haline dönüştürülmüştür.

Sayın milletvekilleri, gündemimiz gereğince, sorulara ayrılan bir saatlik zaman dolmuştur.

Şimdi, gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.

VI.-GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI

VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1.-İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19)

2.-Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşının, Türkiye'de cevherden demir çelik üretiminin azalmasının nedenlerini ve Erdemir'in özelleştirilmesinin sakıncalarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/29)

3.-Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşının, PETLAS'ın zarar etmesinin nedenleri ve özelleştirilmesi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40)

4.-Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşının, EBKve SEK'nun özelleştirilmeleri sonucunda meydana gelen Devlet kayıplarını belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/88)

5. -Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşının, Kütahya Manyezit İşletmeleri A. Ş. (KÜMAŞ)'ın özelleştirilmesi sırasında yapıldığı iddia edilen usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak meydana gelen devlet kayıplarını belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/98)

6. -İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamaları ve bu konudaki sorunları araştırarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/127)

7. -Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşının, demir ve çelik üretimiyle ilgili sorunların ve Erdemir'deki kamu hisselerinin blok satışı konusundaki iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/150)

8.-Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarının yarattığı sorunların tespiti ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/166)

BAŞKAN - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine başlıyoruz.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, bu önergenin konusu ile 8 inci sırada yer alan Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşının (10/29), 19 uncu sırada yer alan Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşının (10/40), 61 inci sırada yer alan Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşının (10/88), 68 inci sırada yer alan Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşının (10/98), 92 nci sırada yer alan İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşının (10/127), 115 inci sırada yer alan Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşının (10/150) ve 127 nci sırada yer alan Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının (10/166) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin konuları benzerlik arz etmektedir; bu nedenle, Genel Kurulun uygun görmesi halinde, bu 8 önergeyi birlikte görüşeceğiz. Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Efendim, önergeleri, daha önceden okunduğu için, tekrar okutmuyorum.

Önergeler üzerinde, Hükümete, gruplara ve önergelerdeki birinci imza sahiplerine veya birinci imza sahibinin göstereceği diğer bir imza sahibine söz vereceğim.

Hükümet ve grupların söz süresi 20'şer dakika, önerge sahiplerinin söz süresi 10'ar dakikadır.

Araştırma önergesi üzerinde, ANAP Grubu adına Sayın Recep Mızrak, CHP Grubu adına Sayın Birgen Keleş söz istemişlerdir.

İçtüzüğümüze göre, ilk söz Hükümetin.

Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 20 dakikadır.

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; konuşmama başlamadan önce, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Özelleştirmeye ilişkin verilmiş bulunan Meclis araştırması önergelerinin öngörüşmesini yapıyoruz; hem Hükümet adına bu konuya ilişkin olarak görüşlerimi belirtme hem de Özelleştirme İdaresiyle ilgili olarak bazı konuları açıklama imkânı bulduğum için memnuniyetimi ifade etmek isterim.

Baktığımız zaman, 1995 yılından beri bu konuda 8 tane önerge verildiğini görüyoruz.

Tabiî, Türkiye'de özelleştirme zor ve çileli bir yol. Türkiye'de özelleştirme, rahmetli Özal zamanında ismi konulan, fakat, icraata ve uygulamaya geçmesi, altyapıya ve uygun yasaya kavuşması ta 1994 sonunu bulan bir hadisedir.

Dünyada, geçtiğimiz son on onbeş yıl içerisinde, eski sosyalist ülkelerden gelişmiş Batı ülkelerine kadar birçok ülke, piyasa koşullarında özelleştirmesini yapmış ve rekabetçi piyasa ekonomisindeki, globalleşen dünyadaki yerini almıştır. Özelleştirmesini yapamayan ülke sayısı son derece sınırlıdır; benim bilebildiğim, bir tek Küba kalmıştır; belki, Irak gibi birkaç ülke daha vardır. Maalesef, bu konuda geciken ülkelerden bir tanesi de Türkiye olmuştur. Bu gecikmenin muhtelif sebepleri vardır.

Yıllardan beri gelen karma ekonomi geleneğinden liberal piyasa ekonomisine geçişteki sancılar ve yasal altyapı eksikliklerinin ve buna karşı birtakım hukukî eksikliklerin yanı sıra, KİT'lerin bozukdüzeninden yıllarca çıkar sağlayanların -ben onları, bir nevi, ekonomik gericiler olarak tanımlıyorum- çabaları, menfaat gruplarının da çabaları, özelleştirmenin hayata geçmesinde engel olmuştur.

Rahmetli Özal zamanında daha çok hisse satışı biçiminde olan özelleştirmelerden sonra, esas sorunlu olanlar, yani, işletme bazında, bilanço bazında zararıyla kârıyla, yatırımıyla borcuyla, geleceğiyle ve içerisindeki piyasa payıyla özelleştirildiği zaman, gerçek ve zor özelleştirmeler gündeme gelmiştir.

Türkiye'de, 4046 sayılı Kanun, özelleştirmenin temel yasal altyapısını oluşturmuştur. 1994 sonunda, DYP-SHP Koalisyonu döneminde çıkan bu kanun, 1995'te ilk uygulanma imkânına kavuşabilmiştir. 1995'in ilk yarısı, bu kanunun ilk uygulanma denemeleri olarak geçmiş, 1995'in ikinci yarısından itibaren, kararlı ve şeffaf özelleştirme uygulamaları başlamıştır.

Özelleştirme, Türkiye için, gerçekten, bu kanundan sonra, hükümetlerin de üzerinde bir devlet politikası olmalıdır. Artık, devletin aslî fonksiyonlarını bırakıp hâlâ sucuk ticareti yaptığı, patiska ticareti yaptığı, ancak Küba ve Irak gibi ülkeler kalmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kaynağını ve zamanını ayıracağı yerler adalettir, güvenliktir, büyük altyapı yatırımlarıdır. Devlet, ticaret ve üretimde mutlaka denetleyici ve regüle edici fonksiyonunu sürdürecektir. Ticaret ve üretim, bütünüyle özel sektöre, hür teşebbüse, yabancı sermayeli girişimlere ve rekabete açılacaktır. Devlet, bu konuda, düzenleme ve kontrol etme görevini ise, eksiksiz biçimde sürdürecektir.

Bu özelleştirme felsefesi, DYP-SHP Koalisyonunda çıkan 4046 sayılı Kanunla başlamış, daha sonraki koalisyonlarda da devam etmiş, 53 üncü ANAP-DYP Koalisyonunda aynı şekilde yerini ve uygulama alanını bulmuş ve bugünkü 54 üncü RP-DYP Koalisyonunda da aynı biçimde uygulamasını sürdürmüştür.

Biz, bu kanun çıktıktan sonra, özelleştirmenin ortak bir toplumsal mutabakatla, toplumun yararına ve kamunun zararını azaltıcı mahiyette, rekabeti artıran, serbest ticareti özendiren, devleti bu alanlardan uzaklaştıran bir fonksiyon sürmesi amacıyla, Özelleştirme İdaresinde bir dizi tedbir aldık. Bunlardan ilki şuydu: Özelleştirme, dediğim gibi, bir devlet politikasıdır, bir toplumsal uzlaşma içinde götürülmelidir; tabiî ki, yasal tabanı olmak koşuluyla. İşte, 4046 sayılı Kanun ve onunla kurulan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, bu yasal eksikliği gidermiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, yaptığı işlemlerde -gururla söyleyebilirim ki- belki de, Türkiye cumhuriyetinin en açık, en şeffaf ilk kurumudur. Diliyorum ve umuyorum ki, başka kurum ve kuruluşlarda da, Özelleştirme İdaresi Başkanlığında yapılan uygulamaların benzerleri örnek alınır. Bu, toplumumuzun da özlediği, açık toplum, şeffaf toplum özelliklerine uymaktadır.

Bakınız, 1995 yılının ikinci yarısından itibaren yapılan bütün özelleştirme işlemlerinde, özelleştirme işlemlerinin tamamı kapalı devre video kayda alınmıştır. Bir adım daha ileri gidilmiş; ilgili sendika temsilcilerinin, özelleştirme ihalesini ve özellikle son fiyatlandırma aşamasındaki sonuçlandırma bölümünü izlemelerine imkân ve fırsat tanınmıştır. Özelleştirme ihaleleri basına açık yapılmıştır. Her ihale öncesi, Türkiye çapında ve yerel basında ihale duyuruları yapılmış; ayrıca, uluslararası temsilciliklere ve yabancı misyonumuza da, bu konuda duyurular yapılmıştır. Herkesin katılımına olanak sağlayan, herkesin eşit yarıştığı, herkesin basının ve kamuoyunun gözü önünde yarıştığı Türkiye'nin en şeffaf kurumunu oluşturmanın mutluluğu içerisindeyiz.

OECD bünyesinde geçen yıl yapılan bir çalışmada, Türkiye'deki en şeffaf kurumlar sayılırken, bu 4 kurumdan biri olarak da Özelleştirme İdaresi Başkanlığının sayıldığını memnuniyetle görüyoruz. Zannederim, Yargıtayımız da bu kurumların içindeydi.

Biz, bu sene, bu Hükümet döneminde bir adım daha ileri gittik ve Türkiye'deki özelleştirmeleri, Türkiye cumhuriyeti tarihinde ilk defa, halkın ve kamuoyunun gözü önünde, eşitlik ve açıklık ilkelerine, şeffaf ve temiz toplum özlemlerine uygun olarak televizyonlardan naklen yayınlamaya başladık. Bu, halkımızdan ve kamuoyundan büyük takdir ve destek gördü. Bu uygulamaları sürdürmeye kararlıyız.

Arzu eden herkes, isterse, gelir, özelleştirme ihalesine girer; arzu eden herkes, isterse, evinde oturur, televizyonundan özelleştirme ihalesini seyreder; arzu eden herkes, basın veya sendika kanalıyla, gelir, özelleştirme ihalelerini izler. Bu tür bilgiler, her ay, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca, rakamsal bazda da yayımlanmaktadır.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, bu şeffaflığını ve açıklığını mutlaka sürdürmek zorundadır. Biz, 1995'te kapalı devre videoya alarak, sendika temsilcilerini davet ederek halka açık yaptığımız ihaleleri, artık, bir adım daha ileri giderek, televizyondan naklen yayınlayarak, bu konudaki spekülasyonları önledik; çünkü, Türkiye'de yapılan her icraata, peşkeş çekildi, ucuza gitti, adam kayrıldı, o alındı bu alınmadı şeklinde yöneltilen iddialara özelleştirmeyi muhatap etmememiz gerekiyordu. İşte, daha geçen gün -dün değil evvelsi gün- Yüksek Denetleme Kurulunun en son -1995 veya 1996, hatırlamıyorum- denetleme raporları sonuçlanmıştır; temennilerine bakıldığı zaman, özelleştirme uygulamalarına ilişkin, özellikle bu ihale sürecine ilişkin tek bir eleştirinin yer almadığını ve Komisyonda da bu şekilde benimsendiğini memnuniyetle görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, özelleştirme toplumsal bir reformdur. Biz özelleştirmeyi bir maraton gibi görüyoruz; özelleştirme, hükümetlerin ömürleriyle sınırlı da değildir. Bu, devlette verimliliği ve kârlılığı artırmak için mutlaka yapılması gereken bir işlemdir.

Bakınız, ne kadar yol aldığımızı gösteren çok kısa birkaç örneği size arz etmek istiyorum: Türkiye'de en çok şikâyet edilen, devletin kamu bankacılığından çekilmesi konusunda, ilk ciddî adımlar, 1994'te çıkan bu Özelleştirme Yasasından sonra tarafımızdan atılmış, 1995'in sonbaharında, Türkiye Cumhuriyetindeki ilk kamu bankası olan Sümerbank, tarafımızdan, başarıyla özelleştirilmiştir. Sümerbank bugün kârlılığını ve verimliliğini artırmış, çalışan sayısını artırmış ve devlete zarar üreten bir banka olmaktan çıkmış, bugün, piyasada ekonomiye katkısı bulunan, açık rekabette ve herhangi bir zarar üretmeden, devlete herhangi bir sübvansiyon gerektirmeden faaliyet gösteren bir banka haline gelmiştir.

Arkasından, daha büyük bir zarar üreten Etibank'ın bankacılık bölümü üç bankaya bölünerek özelleştirilmiş, iki bankayla ilgili işlem tamamlanmış, üçüncü ve en büyük olan Etibank ile ilgili de sürenin sonuna gelinmiştir. Para yatırıldığı takdirde özelleştirme işlemi gerçekleştirilecek, eğer verilen süre sonunda gerçekleşmezse, 200 milyar teminat irat kaydedilerek yeni bir ihale açılacaktır.

Bununla yetinmedik, Türkiye'nin en büyük bankalarından olan, esnaf, sanatkâr ve küçük ve orta boylu işletmelere yönelik hizmet veren Halk Bankasının yönetimini özelleştirdik. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonunun bir temsilcisini, aynı zamanda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin de bir temsilcisini, bu teşkilatların teklifi üzerine ve onların seçtiği kişileri, Halk Bankasının 5 kişilik yönetim kuruluna aldık. Yani, Halk Bankasını, esnaf ve KOBİ'lerin temsilcileri olan yasal temsilcileriyle beraber yönetmeye baktık. Özelleştirmeye, sadece satmak veya kiralamak değil, yönetimde özelleştirme modelleriyle de sahip çıktık.

AHMET PİRİŞTİNA (İzmir) - Emlakbank'ı konut yapımından çekmedikçe hiçbirinin anlamı yok.

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (Devamla) - Haklısınız. Bakınız, özelleştirme, gerçekten, zor ve çileli bir uğraştır. Özelleştirme için ilk gereken şey, siyasal istikrardır. 1995 yılında yakalanan o güzel ivme -Sümerbank'ın özelleştirilmesi, ardı ardına gelen SEK, Et ve Balık Kurumu gibi özelleştirmeler, ÇİTOSAN'ın fabrikaları, TURBAN'ın bazı otelleri- alınan bir erken seçim kararıyla, malumunuz, kesintiye uğradı. Siyasal istikrarın olmadığı yerde, özellikle, yatırım yapılması, özellikle, yabancı yatırımcının gelmesi, özellikle, yerli yatırımcının risk alması ve Özelleştirme Yüksek Kurulunun toplanması, kesintiye uğruyor. Diliyor ve umuyorum ki, ülkemizin içerisinde bulunduğu bu siyasal belirsizlik ortamı da bir an önce dağılır ve bundan sonra, özelleştirme, daha uzun bir süreç olarak yoluna devam eder.

Türkiye'de, önemli miktarda, özelleştirilmesi gereken KİT vardır. Kamu iktisadî teşebbüslerinin, cumhuriyetin ilk yıllarında ülkeye verdikleri hizmetleri hepimiz şükranla anmak zorundayız. Türkiye'de sanayii başlatan, Türkiye'de ekonomiyi ayağa kaldıran bu işletmeler, aradan geçen otuz kırk yıl içerisinde, birçok sebeple -siyasal iktidarların kusuruyla olabilir, ekonomideki gelişmeyle olabilir, rekabetle olabilir, siyasetin ticarete karışmasıyla olabilir, sendikaların aşırı istihdam arzusuyla olabilir, üretim yetersizliği ve yatırım eksikliğiyle olabilir- şu ya da bu sebeplerle, biriken sebeplerle, o, ekonomiye katkıda bulunan KİT'ler, artık, zarar üretmeye başlamışlar, spekülasyon üretmeye başlamışlar, kârlılıklarını yitirmişlerdir.

Et ve Balık Kurumu ve SEK'in özelleştirilmesi, önemli ölçüde tamamlanmıştır. Et ve Balık Kurumu ve SEK'te, özelleştirme kapsamına alındıkları günlerde, trilyonlarca lira zarar vardı. SEK'in depolarına girdiğimiz zaman, ihtiyaç fazlası alınmış yüzlerce kilo krema vardı; bunları almak için alınan kredilerin faizleri henüz ödenememişti. Yatırım yapılması mümkün değildi. Et ve Balık Kurumunun ve SEK'in toplam pazar piyasa payı yüzde 10'ların altına düşmüştü; yani, onların üretimi, etin ve sütün üretimini, pazarlamasını regüle edecek boyutların da aşağısına düşmüştü.

Bakın, bugün, SEK'in yüzde 40'ını teşkil eden, sadece İstanbul SEK hem yatırımlarını ikiye katlamış- özelleştirildikten sonra 168 toptancı almış- hem üretimini artırmış hem de bugün, o özelleştirme ihalesine girerek, uygun fiyat veremeyen ve kaybeden başka bir holding tarafından, bugün, iki katı fiyatla alınmaya kalkılmaktadır. İşte, verimlilik artışı budur.

Özelleştirmede temel hedef, devletin özellikle giderlerini azaltmak, rasyonelliği sağlamak, devletin yapmaması gereken ticaret ve üretimden devleti aşağıya çekerek, geriye çekerek, devleti aslî fonksiyonlarında güvenlikte, adalette, altyapıda etkin ve güçlü kılabilmektir. Bu nedenle, Özelleştirme Kanununa bütün partilerimizin, bir anlamda, hükümet politikaları üzerinde bakması gereği vardır; çünkü, özelleştirme, Türkiye'nin yapması gereken en önemli yapısal reformlardan biri olarak hâlâ önümüzde durmaktadır. Türkiye'nin, bugün, özelleştirmesini tamamlamış bir Rusya'dan, bir Macaristan'dan, bir Polonya'dan geri kalması gerçekten üzüntü vericidir.

İyi olan bir hadise, en son olarak, Anayasa Mahkememizin, geçen sene sonunda aldığı kararla Türk Telekom'un önü açılmıştır. Türk Telekom gözbebeği bir özelleştirmedir. Goldman Sachs önderliğindeki bir konsorsiyumla bunun birinci dilim özelleştirmesinin anlaşması imzalandı, değerleme ve denetim çalışmaları sürüyor, yıl sonuna kadar; eğer, siyasette tahmin etmediğimiz bir aksaklık olmazsa, birinci dilimi yetiştirmeye çalışıyoruz ve Türk Telekom, inşallah, 1997 yılının sonunda, 1998 başında birinci dilim özelleştirme aşamasına ancak gelecek. Hem seviniyoruz bu aşamaya geldiğimiz için hem de keşke diyoruz, bu, 1994 yılından beri engellenmeseydi de, bu, Türk Telekom gibi çok önemli, büyük gelir getiren, büyük rant getirecek özelleştirme yapılabilseydi de, bu ülkeye milyarlarca dolar gelebilseydi, Telekom da yeni yatırımlarını yapacak paraya kavuşabilseydi, Türkiye rekabete kavuşabilseydi.

1994 yılında çıkan Telekom Kanunu, bildiğiniz gibi, iki üç kez Anayasa Mahkemesinden döndü; döndürüldü. Anayasa Mahkememizin son kararına şükranlarımızı sunuyoruz. Önünü açmıştır; ama, Türkiye, üç yıl gecikmiş; geciktirilmiştir. Bu gecikmenin bedelini hepimiz, kamu iktisadi teşebbüslerinin zararlarını, aşırı istihdamını, geri teknolojisini, spekülasyonlarını omuzlayarak, enflasyon diye, borç diye ödüyoruz değerli arkadaşlar. Önemli olan, özelleştirmenin az önce saydığım şeffaflık ve açıklık içerisinde devam etmesini sağlamak; önemli olan özelleştirmenin partilerüstü neredeyse, bir devlet politikası gibi, bir maraton gibi hayata geçmesini sağlamaktır. Kurumların özelleştirilmesindeki yöntemler üzerinde her türlü görüşe açığız; ancak, özelleştirmeyi sıradan bir iş gibi görüp, ikide bir engelleyip, ikide bir önüne birtakım setler çekerek bu şekilde bir reformun önüne geçmemek de lazımdır; çünkü, özelleştirme, bugün bütün hükümetlerin yapmak durumunda olduğu, yapması gereken en rasyonel, en akılcı malî reformlardan biri olarak önümüzde durmaktadır; işte, bizim Hükümetimizin de önünde...

Biliyorsunuz, 1996 yılının ilk altı ayında daha çok parasal politikalara önem verdik; çünkü, Türkiye'nin iç borçlanmasında, 1996'nın ilk altı ayında ortalama vade dörtbuçuk aydı; 1996'nın o günlerinde, Hazine, dört ayda bir borçlanmak zorundaydı ve faizler yüzde 146 idi. Biz, önce, bunu halletmek zorundaydık. Bugün, Allah'a şükür, faizler, 1997 yılının ilk altı ayı itibariyle, 1998 ortalama seviyesine düşürülmüştür ve ortalama vade, geçen seneki ilk altı ayda dört aylardan, bu sene 16 aya uzatılmıştır.

1995 sonu itibariyle 12 milyar dolar olan rezervler, bugün 16 milyar dolar civarındadır. Türkiye'nin, Türk Lirası ve döviz piyasalarında, Allah'a şükür, bugüne kadar hiçbir sıkıntısı olmamıştır. Piyasalarda bir dalgalanmaya izin vermedik. Bunları yapmamızın sebebi, rezervleri ihracatı artırmamızın sebebi, yapısal reformlara fırsat ve zaman ayırmaktı. İşte, şimdi, sıra yapısal reformlara gelmiştir. Yapısal reformların içerisinde, Hükümet Programımızda yer alan birinci madde özelleştirmedir. Özelleştirmeyle ilgili olarak, dikkat ederseniz, hükümet kurma ve yeni hükümet çalışmalarının sürdüğü, siyasetteki çalkantı ve belirsizliğin yükseldiği bu günlerde dahi, Özelleştirme İdaresi, özelleştirme işlemlerinden, özelleştirme ilanlarından vazgeçmemektedir; dün bugün, yarın gazetelerinizi açıp baktığınız zaman, özelleştirme ilanlarına ve ihalelerine, günlük siyasetten etkilenmeksizin devam edildiğini göreceksiniz. Bu, bizim, özelleştirmeyi siyasetin de üzerine taşıyarak, bir devlet politikası yapma konusundaki kararlılığımızın bir kanıtıdır.

Özelleştirme, Türkiye'de, yapısal reformlar içerisinde, vergi reformuyla beraber, sosyal güvenlik reformuyla beraber, birliklerin özerkleştirilmesiyle beraber en önemli malî reformdur. Bu konuda önemli bir yol aldık.

1997 yılının ilk altı ayında, şeffaf ve kararlı biçimde, halkın gözü önünde, televizyonlardan naklen yayınlanarak bitirilen özelleştirme miktarı 900 milyon dolardır. Bu rakam, geçtiğimiz on yıldaki bütün yılların ortalamasından ve toplamından daha fazladır. Eğer, Telekom'un birinci dilimini yıl sonuna kadar yetiştirebilirsek, bu, bir rekora ulaşacaktır. GSM dediğimiz cep telefonları biterse, bu da kaynak getirecektir. Buralardan gelecek kaynaklar, Türk Hazinesinin iç ve dış piyasalarda gereksiz, kısa vadeli ve yüksek faizle borçlanmasını önleyecek; piyasalarda da rekabeti getirecek, verimsizliği önleyecek ve bu reform önü açılacaktır.

Tabiî ki, 1994-1995 yıllarında yapılanlara, bize yapılan engellemelere, tehditlere filan baktığımız zaman, bugün, Türkiye'de gelinen konumu çok da olumlu gördüğümü söylemek isterim. Genel olarak toplumda bir uzlaşma vardır. Ben, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yaptığım 1995 yılında, daha üç günlük başkanken gittim, işçi sendikalarını ziyaret ettim. Burada çalışan işçilerin tüm kıdem tazminatları garanti altına alınmıştır. Yeni yapılan özelleştirmelerde asgarî işçi çalıştırılması zorunlu tutulmuştur. Tabiî ki, bin kişilik yere beş bin kişi konulduğu zaman, alacak adamın, burada kârlı, verimli ve rekabete uygun çalışması mümkün değil. Bunların hem bir işgücü eğitim programı çerçevesinde eğitilmesi ve diğer kurumlara aktarılması hem de kıdem tazminatlarının garanti altına alınması çok önemlidir. Çalışanları da bu konuda ihmal etmiyoruz, etmemeliyiz. Bu konuda sendikalardan gelecek önerilere de açığız.

Tekrar ediyorum: Özelleştirme, dediğim dedik biçimde, kapalı biçimde, tek taraflı, sadece bir hükümet arzusu olarak yapılamaz. Bu, bir toplumsal dönüşümdür; toplumsal uzlaşmayla yapılır, yasal platformda yapılır, açık yapılır; ama, mutlaka yapılır ve kararlı yapılır.

TAHSİN BORAY BAYCIK (Zonguldak) - İhbar tazminatları ne olacak Sayın Bakan?

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyin... Rica ediyorum...

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (Devamla) - Yapılan özelleştirmelerin hepsinde, biz, işçilerin bütün tazminatlarını güvence altına alıyoruz. Eğer, burada bir eksiklik varsa, bir yanlışlık varsa; ki, olabilir...

Özelleştirme her ülkenin kendi özgün koşullarında yaptığı çok özel bir olaydır. Özelleştirmenin formülü yoktur, özelleştirmenin kitabı da yoktur; her ülkenin kendi özgün koşullarında yapılır. Başta siyasî partilerimiz olmak üzere, sendikalar, sivil toplum örgütleri, toplumun her kesiminden gelen yapıcı eleştiri ve önerilere açığız; ama, kimse, bize “özelleştirme yapma, devlet hâlâ patiska ticareti yapsın” diyemez. Bunu kabul edemeyiz. Bunu, DYP-CHP, SHP Koalisyonları da kabul etmedi, DYP-ANAP Koalisyonu da kabul etmedi, DYP-RP Koalisyonu da kabul etmedi. Özelleştirmeyi Mecliste grubu bulunan neredeyse bütün partiler şu ya da bu biçimde sahiplendiler. Eksik ve yanlış varsa, yapılan hatalı uygulama varsa, yapıcı biçimde, şeffaf biçimde giderilir; ama, kimse bize “özelleştirmeyi istemeyiz” demesin; çünkü, Türkiye'nin önünü kimse böyle önemli bir reformda tıkamak istemez; buna inanmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Bakan, 1 dakikanız var efendim.

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (Devamla) - Peki efendim.

Onun için, özelleştirmenin malî bir reform olarak, toplumsal bir dönüşüm olarak, bir devlet politikası olarak ele alınmasını gerektiren bu tür tartışmaların yararlı olduğunu düşünüyorum; ancak, Türkiye'deki Özelleştirme İdaresine de, Türkiye'nin en açık ve şeffaf kurumu olduğu için teşekkür ediyorum. Arzu eden sayın milletvekillerimize, sivil toplum örgütleri ve sendikalara, Türkiye'de yapılmış olan özelleşme ihaleleriyle ilgili her türlü bilgi, hem anında hem bilahara verilmektedir. İsteyenlere, kapalı devre videoya alınmış ihale kayıtları da izletilebilecektir. Bunlar, bizim açık olma zorunluluğumuzdan, şeffaf olma zorunluluğumuzdan, topluma bu konuyu anlatabilme zorunluluğumuzdan gelmektedir. Biz, bu açık ve şeffaflığımızdan mutluyuz ve gururluyuz. Televizyondan naklen, açık ve şeffaf özelleşmeler devam edecektir; yeter ki, kamuoyunun desteği arkamızda olsun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, son cümlenizi söyler misiniz...

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (Devamla) - Yeni sorular olursa cevap vermeye hazırım.

Sabır ve nezaketle dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum efendim. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

ANAP Grubu adına, Sayın Recep Mızrak; buyurun efendim.

Sayın Mızrak, süreniz 20 dakika.

Hepimiz süreye riayet edersek konuyu bitiririz.

ANAP GRUBU ADINA RECEP MIZRAK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlar; özelleştirmeyle ilgili sekiz ayrı Meclis araştırma önergesinin birleştirilerek bugün görüşülmesi münasebetiyle, Anavatan Grubu adına söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan önce, şahsım ve Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de özelleştirme, bütün dünyada da olduğu gibi, bir malî reform, bir yapısal değişiklik olarak düşünülmüştür. Esasen, özelleştirme kapsamında olan kuruluşlar, kamu iktisadî teşebbüsleri 1923-1924 yıllarında kurulurken bile, bunların görevlerini tamamladıktan sonra özelleştirilme niyeti o tarihlerde belli edilmiştir. Hepimizin çok yakından bildiği gibi, cumhuriyetin ilk yıllarında, Yüce Atatürk tarafından birtakım müesseseler kurulurken ve o tarihte, izlenmesi gereken ekonomik politikaları kendileri tarafından ifade edilirken -ki, Birinci İktisat Kongresinde de söylenildiği gibi- aslında, ülke kalkınmasının özel sektör eliyle, özel sermaye eliyle yapılması çok arzu edilmiş olmasına rağmen, özel sermayenin temerküz etmemiş olması dolayısıyla, o tarihlerde özel sektör yerine kamu kuruluşları kurulmuş; ancak, biraz önce de ifade etmeye çalıştığım gibi, bu kamu kuruluşları, bilahara özel sermayenin temerküzünden sonra bunlara devredilmek üzere kurulmuştur. Nitekim, o yıllarda ilk kurulan Etibank (1924), Sümerbank (1933), TİGEM (1937) ve diğerleri bunları takip etmiştir.

Özelleştirme, ta 1923'lerde, bu kuruluşlar kamu tarafından kurulurken o tarihlerde hedef olarak seçilmiş olmasına ve 1950'li yıllardan sonra da yine bu hedefin gerçekleştirilmesi yönünde ciddî niyetler bulunmuş olmasına rağmen, bir taraftan 1950'li yıllarda henüz kamu kuruluşlarının görevlerinin bitmemiş olması ve diğer taraftan da özel sermayenin yeterince temerküz etmemiş olması dolayısıyla, 1950'li yıllardan sonra da yine yapılamamıştır ve 1980'li yıllara gelindiğinde, bir taraftan başlangıçtaki hedefe ulaşmak, diğer taraftan ülke kaynaklarının rasyonel bir şekilde kullanılması, kamu açıklarının esas sebebinin ortadan kaldırılarak kaynağından kurutulması ve buradan sağlanan tasarruflarla; yani, devlet kaynaklarıyla, millî savunma, millî eğitim, sağlık ve kamunun diğer altyapı yatırımlarını tamamlama maksadıyla 1980'li yıllarda özelleştirmeye özel bir önem verilmiştir. Bunun ilk mevzuatı, 29 Şubat 1984 tarihinde 2983 sayılı Kanun olmuştur. İkincisi; 28 Mayıs 1986'da 3291 sayılı Kanun ve bilahara, bunu birtakım kanun hükmünde kararnameler izlemiş ve bu kanun hükmünde kararnamelerin iptal edilmesi üzerine, uzunca bir süre çalışmadan sonra, 24.11.1994 tarihinde 4046 sayılı Kanun takip etmiştir ve bunu da -hepimizin yakından bildiği gibi- bu sene nisan ayında çıkarılan yeni bir kanun takip etmiştir.

Değerli arkadaşlar, çeşitli mevzuatlar olmakla beraber, bu mevzuatlara baktığımız zaman, 2983 sayılı Kanun zamanında 2,2 milyar dolarlık, en mükemmeli olarak addedilen ve 1994 yılında çıkarılan 4046 sayılı Kanun zamanında ise 802 milyon dolarlık bir özelleştirme yapılmıştır. Biraz önce Değerli Bakanın da ifade ettiği gibi, henüz sonuçlanmamakla beraber, 1997 yılında 882 milyon dolarlık -ancak, bunun tümü peşin değildir; zannediyorum, 250-260 milyon dolarlık bir kısmı peşin- ancak, bunlardan da henüz tamamı onaylanmayan bir özelleştirme olmuştur.

Burada, özelleştirme çalışmalarına baktığınız zaman, özelleştirme çalışmalarında çeşitli kanun ve mevzuatlar olmakla beraber, burada, özelleştirmedeki başarıyı tayin eden unsurun, mevzuatlardan, kanundan ziyade -mesela, en mükemmeli olarak nitelendirilen 4046 zamanında en azının yapılmış olması- uygulamadaki başarı, gösterilen siyasî irade ve gösterilen gayret olduğunu göstermektedir.

Ülkemizde özelleştirme yapılırken, birtakım yanlışlıklar yapılmıştır diye düşünmekteyiz. Her şeyden önce, özelleştirmeler yapılırken Türkiye'de özelleştirilecek olan kuruluşların öncelikle hangisinin satılacağı, önce hangisinden başlanacağı hususunun tespitinde ciddî anlamda bir yanlışlık yapıldığı kanaatini taşımaktayız.

Türkiye'de, 35 adet kamu iktisadî teşebbüsü ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetime tabi tutulan 124 tane iştirak, müessese ve bunların bağlı ortaklıkları ve diğer taraftan, denetime tabi olmayanlarla beraber 300'ün üzerinde kamu kuruluşu olmasına rağmen, öncelikle özelleştirilmesine karar verilenlere baktığınız zaman, burada bir yanlışlık yapıldığını görmekteyiz.

Her şeyden önce, birtakım kuruluşlar var ki, her halükârda, onların özelleştirilmesinin ülke ekonomisinde makro bazda herhangi bir kaybın söz konusu olmayacağı bilinirken ve yapılacak bir çalışmada, bunun böyle olacağı anlaşılabilecekken, diğer taraftan, ülke ekonomisine makro bazda ne getireceği ne götüreceği, sonuçlarının ne olacağı konusunda ciddî bir çalışmaya, ciddî bir hesaba kitaba gitmeden, en sonunda özelleştirilmesi gerekirken en başta özelleştirilmesine karar verilen birtakım müesseselerin özelleştirme kapsamına alındığı görülmüştür. Bunların başında, tarımsal KİT'leri saymak mümkündür.

Değerli arkadaşlar, tarım, dünyada en liberal ülkelerde bile sonuna kadar desteklenmektedir; desteğin de iki yolu vardır: Bu yollardan birisi, biz de olduğu gibi, kamu iktisadî teşebbüslerinin bulunması ve bunlar vasıtasıyla müdahale alımı yaptırmak; bir diğeri ise, hükümetlerin hiçbir zaman karışmadığı ve idarelerinin de özerk olduğu üretici birlikleri oluşturarak bunlar vasıtasıyla alım yaptırmak ve üretici birliklerinin üreticileri koruyacak şekilde aldıkları, kârlı şekilde sattıkları bu ürünlerini yurt dışına satarken -dünya piyasasının, yurtiçi fiyatlarının altında olması halinde- bunlara sübvansiyon yapmak şeklinde, dünyanın her tarafında, iki metotla böyle bir destek söz konusu olmaktadır. Aslında, ülkemizde, her ikisi de mevcuttur; kamu iktisadî teşebbüsleri şeklinde kuruluşlar varken, diğer taraftan da üretici birlikleri bulunmakla beraber, üretici birliklerinin yönetimine hükümetlerin karışması, devletin karışması münasebetiyle, aslında, gerçek anlamda üreticiyi destekler bir faaliyet göstermesi maalesef mümkün olamamaktadır.

Değerli Sayın Bakanımız biraz önce, Et ve Balık Kurumunun, Süt Endüstrisi Kurumunun satışının, bunların özelleştirilmesinin son derece isabetli bir hareket olduğunu ve ondan önce de, devletin sucuk ticaretiyle uğraşmasını, biraz abesle iştigal eder gibi müstehzi bir şekilde Yüce Meclisin huzurunda ifade etmeye çalıştılar.

Değerli arkadaşlar, biraz önce de söylediğim gibi, eğer, Özelleştirme İdaresi, bir kuruluşun özelleştirilmesinin ülke ekonomisine makro bazda ne getirip, ne götüreceği bilinmezse ve bu bilmeme nedeniyle yapılan hesapların sonucunda bir özelleştirme yapılacak olursa, o ülke, ekonomisinin ne derece zarar göreceğini baştan kestiremeyeceği gibi, sonradan göreceği zararı da -zannediyorum- tespit etme imkânına sahip olamayacaktır.

Her şeyden önce, et fiyatlarına bakacak olursanız, Et ve Balık Kurumunu, süt fiyatlarına bakacak olursanız, Süt Endüstrisi Kurumunu özelleştirmek şöyle dursun, özelleştirme kapsamına alındığı tarihten sonraki gelişmelere bakacak olursanız, ülke ekonomisine ne derece zarar verdiğini hepimiz göreceğiz.

1996 yılında enflasyon yüzde 81,9' ken, et fiyatlarındaki artış yüzde 37 olmuştur. Sebebine baktığınız zaman; yurtiçi üretimin az olması ve ithalat kapılarının tümüyle açılarak, ihtiyacımızın yurt dışından, Avrupa Birliği tarafından destekli, ucuz etlerle, maalesef kalitesiz etlerle karşılanmış olması, üreticimizi bitirmiştir. Kendi üreticimizi desteklemezken, başkasının üreticisinin ürettiği, kendi devletlerinin, kendi hükümetlerinin destekli etlerini yemek zorunda kalmışız.

1996 yılında durum bu iken, 1997 Mayıs itibariyle baktığınız zaman değerli arkadaşlar, yılbaşından itibaren enflasyon oranı yüzde 30,4, et fiyatlarındaki artış ise yüzde 51...Tarım Bakanlığının, bu sene, kontrol belgesi vermemesi dolayısıyla yurtdışından et ithal edilmemesi, kapalı devrede ülke arz ve talebinin ne durumda olduğunu gayet iyi göstermiştir.

Yine, süt fiyatlarına baktığınız zaman değerli arkadaşlar, şu günlerde bir kilogram süt yeminin fiyatı 33 bin lira civarındadır. Süt ile süt yemi arasındaki fiyat orantılarına baktığınız zaman, bir litre sütün maliyeti 1,5 kilogram yem bedeli kadar, satış fiyatı ise 1,7 kilogram yem fiyatı civarında olması lazım ki sütçülerimiz üretime devam edebilsinler. Bu hesaba göre, bir litre süt 49 500 lira, satış fiyatı ise 56 100 lira civarında olması gerekirken; yine bir kilogram yem 33 bin lira iken, bir litre süt 35 bin lira civarındadır ki, süttozu ithalatındaki patlama da zaten bunun bir işareti olmakta ve bu gidişatla, ileride, bir taraftan, sütten zarar eden, para kazanamayan; bir taraftan, etten zarar eden, para kazanamayan bir üretici ve ülkemizde hayvancılığın bitişi noktasına gelinecektir.

Değerli arkadaşlar, esasen, biraz önce arz ettiğim gibi 35 civarında kamu iktisadî teşebbüsü, 300 civarında da bunların müesseseleri, iştirakleri ve kamu denetimine tabi olmayan diğer iştirakleri var iken, Et ve Balık Kurumu ve Süt Endüstrisi Kurumunun 1992 yılında özelleştirme kapsamına alınmış olmasını bir tesadüf, yapılan çalışmaların bir sonucu olarak görmek de, maalesef, mümkün değildir. Bu, gümrük birliği ve gümrük birliğinde bulunan diğer ülkelerle yapılan pazarlığın bir sonucudur.

Yine, bugün, Avrupa ülkeleri, kendi et ve süt üreticilerini, şartları ne olursa olsun, sonuna kadar desteklemek ve onları kazandıracak bir fiyatla alım politikasına devam etmektedirler. Kendilerinde oluşan et, tereyağ ve süttozu dağlarını eritebilmek için ise, 65 milyonluk bir Türkiye'de ve bunun çevresindeki ülkelerde hayvancılığın gelişmemesi, dolayısıyla, kendileri için bugüne kadar sübvansiyonlu pazar olan bu ülkelerin, sübvansiyonsuz bir şekilde kendilerinin büyük bir pazarı olması gerekir düşüncesinin bir sonucudur diye düşünmekteyim.

Değerli arkadaşlar, özelleştirilecek kuruluşların önceliklerinin tespitinde bir yanlışlık olduğu gibi, bu kuruluşların kendi içerisindeki hangi müesseselerinin öncelikle özelleştirileceği konusunda da gene ciddî bir yanlışlık olduğunu görmekteyiz. Mesela, Sümerbankı ele alacak olursak, Sümerbankta dokuma fabrikaları vardır, iplik fabrikaları vardır. Öncelikle dokuma fabrikası, bilahara, iplik fabrikasının özelleştirilmesi icap ederken, önce iplik fabrikası, daha sonra da, bu iplik fabrikasında hammadde temin ederek, dokuma yapan dokuma fabrikasının özelleştirilmesi gibi bir yanlışlık yapılmıştır.

Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar, kısa süre içerisinde özelleştirilememektedir. Kısa süre içerisinde özelleştirilememekle beraber, bunların bu özelleştirme kapsamında bulunduğu süre içerisinde, idarî açıdan, teknik açıdan, malî açıdan ve pazarlama açısından alması icap eden tedbirlere de müsaade edilmediğinden, neredeyse bunların faaliyetleri askıya alınmakta, kârlılıkları, verimlilikleri dumura uğratılmakta ve neticede, bunlar, işletme özelliğini kaybetmektedirler. İşletme özelliğini kaybeden bu kuruluşlar âdeta, bir işletme olarak değil de, arsa spekülatörleri tarafından alınan bir arsa niteliğiyle, kuru bir bina niteliğiyle satın alınmaktadırlar. Bu bakımdan, bunların, özelleştirilmesi konusunda birtakım tedbirler alınmak suretiyle, ya tümüyle kısa süre içerisinde özelleştirilmesi sağlanmalı ya da özelleştirme kapsamına alındıktan sonra da, sanki, hiç özelleştirilmeyecekmişcesine biraz önce arz etmeye çalıştığım tedbirlerin alınmasına devam edilmesi; ama, diğer taraftan, elbette, yarın özelleştirilecekmişcesine de, yine bu çalışmaların devam ettirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, öteden beri savunduğumuz bir düşünce, bir fikir de şu: Özelleştirilecek olan kuruluşların, bu nisan ayı içerisinde en son -zannediyorum 8 Nisan 1997 tarihinde- çıkarılan 4232 sayılı Kanunun görüşmeleri sırasında da ifade ettiğimiz gibi, gerek değer tespit komisyonlarında gerekse ihale komisyonlarında, özelleştirilecek olan kuruluşların idarelerinden üyelerin mutlaka bulunması gerekir ve bu komisyonların alacakları kararlarda, Kamu Değer Tespit Komisyonunun ve İhale Komisyonunun alacağı kararlarda, bu ilgili kuruluştan katılan üyelerin etkili bir şekilde bulunmalarında fayda vardır; çünkü, bunların bulunması halinde, bu kuruluşların, daha isabetli, daha kârlı ve daha iyi fiyatlarla satılabileceği kanaatini taşımaktayız. Bu kuruluşların, öteden beri kuruluşunda, onların ne zor şartlar altında tedarik ve faaliyette bulunduğunu ve onların ne zor şartlar altında yatırım yapılarak tesis edildiklerini bilen müesseselerin kendi yönetiminin, kendi personelinin bu kuruluşları satarken, bunlar hakkındaki düşünceleriyle, tabiri caizse babadan kalma bir malın satışı şeklinde düşünebilecek olan ile başkalarının satışı çok daha farklı olacaktır diye düşünmekteyiz.

Buna birkaç tane örnek verecek olursak, mesela bir tanesi Sümerbanktır. Sümerbank da öteden beri Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından özelleştirme kapsamına alınan bir kuruluşumuz; ancak, Sümerbank...

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Sümer Holding...

RECEP MIZRAK (Devamla) - Sümer Holding; evet...

Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

...Sümer Holdingin 1 yıllık bir süre için özelleştirilmesi müessesenin kendine tanınmıştır; öbür tarihlerde, diğer sürelerde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Ancak, baktığınız zaman, Sümerbankın, yani bankanın dışındaki Sümer Holdinge ait diğer kuruluşların, müesseselerin, diğer değerlerin satışından, yaklaşık olarak 362 milyon dolarlık bir gelir elde edilmiş, bunun yüzde 86,60'lık kısmı Sümer Holdingin kendisi tarafından yapılmıştır; yani, 1 yıllık süre zarfında yapılmıştır.

Et ve Balık Kurumuna baktığınız zaman; Et ve Balık Kurumunun satılan 12 tane tesisi yaklaşık olarak 42 milyon dolara satılmış ve bu 42 milyon dolarlık kısımdan yüzde 81'lik kısmı kuruluşun kendisi tarafından, yüzde 19'luk kısmı idare tarafından yapılmıştır. Ancak, Et ve Balık Kurumuna verilen özelleştirme yetkisi, sadece üç aylık bir süredir; sadece üç aylık bir sürede yapılan toplam satışın yüzde 81'i yapılmıştır. Mesela, bunlardan, bir Ankara kombinasının, Genel Müdürlüğün bulunduğu yer var ki, Özelleştirme İdaresi tarafından çıkarılan satış ilanında 150 milyar gibi bir fiyat verilmiş olmasına rağmen, bilahara, buradaki 160 dönümden imar da geçirilmek suretiyle -9 dönüm, 10 dönüm kalan imarlı kısmın dışında- 1 trilyon 350 milyar lira gibi bir paraya satılmıştır.

Yine, Et ve Balık Kurumu tarafından, neredeyse yok denecek bir fiyatla satılabilecek durumdayken, yapılan itirazlar sonucunda, durdurulan Oğulbey, İskenderun ve Kahramanmaraş'taki arsalar, Özelleştirme İdaresi tarafından satılabilecek olan değerlerin, bir kısmı 15, bir kısmı 20 misli gibi bir fiyatla satılmıştır. Toplamına baktığınız zaman, Et ve Balık Kurumunun bu 12 tane kombinasındaki satış bedeli ekspertiz değerinin yüzde 9'una tekabül etmektedir.

Yani, buradan da, demekteyiz ki, bu kuruluşlara emek veren, bu kuruluşları tesis ederken, kendi malı gibi, mülkü gibi kalbi acıyan, yüreği sızlayan insanların, bu satış komisyonlarının içerisinde bulunması lazım. Bunun ötesinde, zaten bu bir hissetme meselesidir. Bir malı pazara satarken -o pazarda kimler var kimler yok- buna, o pazara giren insanların, müşteri olarak gelen insanların, ne civarlarda fiyat vermesi icap ettiğini en iyi bilen, o müessesenin içerisinde olan insanlar olarak düşünmek lazım. Petlas buna benzer örneklerden birisi olabilir.

Petlas, 1974 yılında, Kıbrıs Barış Harekâtından sonra, uçak lastiği fabrikası olarak kurulan bir kuruluş; 31.1.1977 yılında temeli atılmış ve 1989 yılında tamamlanmıştır.

BAŞKAN - 1 dakikanız var efendim.

RECEP MIZRAK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, burada harcanan para yaklaşık olarak 400 milyon dolar civarındadır. Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda verilen rapora göre, daha doğrusu ilgili genel müdürün sunuş konuşmasında, bugün, Petlas'ın değeri 250 milyon dolar olarak takdir edilmiştir. Bunun, teknolojinin son uygulamaları da tatbik edilmek suretiyle, 35 milyonluk bir harcamayla son derece verimli ve dünya piyasalarında, Türkiye piyasalarında son derece güzel yer alabilecek bir konuma getirilebileceği de yine ifade edilmiştir. Bugün, 250 milyon dolar takdir edilen ve 35 milyon dolar bir harcamayla son derece verimli bir hale gelebilecek olan bu kuruluşumuz da, maalesef, yüzde 10'u peşin; yani, 3,5 milyon dolarlık kısmı peşin, geri kalanı 7 senede olmak üzere satılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Mızrak, lütfen son cümlenizi söyler misiniz.

RECEP MIZRAK (Devamla) - 1 dakika...

BAŞKAN - Peki.

RECEP MIZRAK (Devamla) - Ne satılmıştır burada; burada, yaklaşık olarak 2 bin dönüm arazi satılmıştır. Ne satılmıştır burada; yaklaşık olarak 500 milyar liralık stoklar satılmıştır, 600 milyar liralık alacaklar satılmıştır ve bu paranın içerisindeki alacaklara ve stoklara baktığınız zaman, zaten alacağınız 3,5 milyon doların üzerinde olmaktadır.

Bankalara baktığımız zaman, Etibank 186 milyon dolara satılmıştır. Anadolubank 60 milyon dolar, Denizbank 60 milyon dolara, aktif Finansın 7,5 trilyon liraya satıldığını düşünecek olursanız, bunların da ne derece iyi fiyatlarla ya da ne derece kötü fiyatlarla satıldığını takdirlerinize arz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kuruluşların son derece kıymetli arazileri vardır. Bu arazilerin, arsaların, gerek 4046 sayılı Kanun ve gerekse bu sene nisanda çıkan kanun uyarınca, imar geçtikten sonra satılmasında fayda vardır diye düşünüyorum.

Bir diğer husus, bize göre yanlış olan diğer bir uygulamaysa; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından uygulanan danışmanlık anlaşmalarıdır. Danışmanlık anlaşmaları dolayısıyla 1994 yılında ödenen para 4,5 milyon dolar, 1995 yılında 7,5 milyon dolardır. Bu kuruluşlara danışman arıyorsanız, kuruluşların kendisini çağırın. Kuruluşların ihale sırasında bile bir Genel Müdür, Özelleştirme İdaresi Başkanıyla...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen son cümlenizi söyler misiniz.

RECEP MIZRAK (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika daha müsaade eder misiniz; hemen bitiriyorum.

BAŞKAN - Bu kadar da emrivaki olmaz ki...

RECEP MIZRAK (Devamla) - Sayın Başkan, burada önemli bir konuyu konuşuyoruz; gösterdiğiniz müsamahaya teşekkür ediyorum.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığının en önemli ve en yararlı danışmanı, burada, müesseselerin kendileri olacaktır. Bu danışmanlık paraları... Ki, hiçbir danışmanlık anlaşmasından hiçbir şekilde de istifade etmek, maalesef, mümkün olamamıştır.

Değerli arkadaşlar, bir diğer husus; bunların özelleştirilmesi sırasında 4046 sayılı Kanunun amir hükümlerinde de belirtildiği gibi, halka ve çalışanlara satış modeli mutlaka geliştirilmeli. Gerekirse, temettü garantili hisse senetleri çıkarılmalı gerekirse hisse senedine dönüştürülebilir tahviller çıkarılmalıdır diye düşünüyorum.

Bu araştırmanın, ülkemizde, hakikaten malî yapımızı değiştirebilecek, hakikaten son derece faydalı olabilecek bu uygulamanın, başarılı olması bakımından iyi olacağını, faydalı olacağını düşündüğümü ifade ediyor ve bu vesileyle hepinizi yeniden saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Mızrak.

İkinci konuşma, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Birgen Keleş'e ait.

Buyurun. (Alkışlar)

Sayın Keleş, süreniz 20 dakika.

CHP GRUBU ADINA BİRGEN KELEŞ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, görüşülmekte olan Meclis araştırması önergeleri konusunda, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini aktarmak üzere söz almış bulunuyorum ve Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Özelleştirme, üretimi, yatırımı, dışticareti, altyapıyı, sanayileşmeyi, teknolojiyi, kalkınmayı, diğer bir deyişle, bir ülkenin sadece bugününü değil, yarınlarını, geleceğini ilgilendiren çok önemli bir konudur. Türkiye'de 1980'den beri gündemdedir; ama, ne yazık ki, yeterince incelenmemiştir.

Özelleştirmeyi savunanlar, her seferinde başka bir argüman ileri sürmektedirler. İleri sürülen argümanlarla yapılanlar birbiriyle çelişmektedir ve konuya ideolojik olarak yaklaşılmaktadır. Biraz önce konuşan Bakan, konuya ne denli ideolojik yaklaşıldığının, bence, çok güzel bir örneğini sergilemiştir.

Söylenen argümanlar birbirleriyle de çelişmektedir. Örneğin, önce, zarar edenlerin satılacağı söylendiği halde, uygulamada, kâr edenler satılmıştır. Daha bu Hükümet “önemli gelir kaynaklarından bir tanesi bütçe, diğeri özelleştirmedir” demiş; bir süre sonra, özelleştirme gelirlerinin bütçe açıklarını kapatmak için kullanılmayacağı ileri sürülmüş; bugün gelinen noktada ise, kaynak paketleri birbirini izlemektedir ve bu kaynak paketlerinin içerisinde en önemli kalemi, özelleştirme gelirleri oluşturmaktadır.

Önce, kamu kuruluşlarının etkinliğini ve verimliliğini artırmak için özelleştirme yapılacağı ileri sürülmüştür; ama, sonra, kamu arazileri ve etkinlik ve verimlilikle hiç ilgisi olmayan Hazine arazileri konusunda inanılmaz tedbirler geliştirilmiştir. Yatırımları artırmak için özelleştirme yapılacağı ileri sürülmüş, sonra özelleştirme gelirleri Özelleştirme Fonunda toplanmış; yatırımlar ise, Kamu Ortaklığı Fonuna terk edilmiştir. Güneydoğuda özelleştirme gelirlerinin yüzde 10'u ile yatırım yapılacağı söylenmiş; ama, Özelleştirme Fonunun yatırımlarla bağlantısı kesildiği için, güneydoğudaki yatırımlar da gerçekleştirilememiştir.

Bu örnekleri artırmak mümkündür; ama, bu birkaç örnek bile, konuya ne kadar gayri ciddî bir şekilde yaklaşıldığını, bence, açık olarak göstermektedir. Kaldı ki, özelleştirme gelirlerinin bütçe açıklarını kapatmak için kullanılması -ki böyle kullanılacağını bakan da itiraf etmiştir- 4046 sayılı Yasaya da aykırıdır; ama, son uygulamalarla görüyoruz ki, bu İktidar, Anayasaya, yasalara ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uymakla kendisini zaten görevli saymamaktadır.

Sayın milletvekilleri, özelleştirmenin gerekli olduğu; çünkü, kamu kuruluşlarının zarar ettiği ve kamu kesimi borçlanma gereğini artırdığı çok sık olarak ileri sürülmektedir. Yine, kamu kuruluşlarının çok etkin ve verimli çalışmadığı yolunda yaygın bir kanaat vardır. Bunlar hararetle ileri sürülürken, bu zararların nereden kaynaklandığı, hangi politikalardan sonra, hangi tarihte başladığı hiç sorgulanmamaktadır. Ayrıca, kamudan sadece kamu kuruluşlarına kaynak aktarılıyor izlenimi yaratılmaktadır, özel sektöre hiç kaynak aktarılmıyor izlenimi verilmektedir; oysa, sadece batık krediler bile trilyonlarla ölçülmektedir.

Yapılan ciddî araştırmalar kamu kuruluşlarının verimli çalışmadığını doğrulamamaktadır. Belli bir dönemde, özel kuruluşlar ile kamu kuruluşları birlikte ele alınıp incelenmiş ve o süre içerisinde kamu kuruluşlarının teknik verimlilik açısından sürekli olarak özel kuruluşlardan daha yüksek oranlı verimlilik artışları veya daha düşük oranlı verimlilik azalışları kaydettiği görülmüştür, ciddî çalışmalar bu yönde sonuçlar vermektedir. Nitekim, 1981-1988 dönemini ele alan bir diğer araştırma, bu dönemde, kamu yatırımlarının yüzde 20 oranında azaldığını, buna karşın, kamu kuruluşlarındaki verimliliğin arttığını; ama, aynı süre içerisinde, özel kuruluşlardaki verimlilik artışının yatırım artış oranlarından daha düşük olduğunu göstermektedir; çimento sektörüyle ilgili araştırma vardır, yurt dışında çeşitli araştırmalar vardır ve bunlar, etkinlik ve verimlilik ile mülkiyet konularının birbirleriyle ilgisiz olduğunu göstermektedir.

Uygulanan özelleştirme politikasının en sakıncalı yönü, bir amaç olarak benimsenmesidir; ne pahasına olursa olsun özelleştirme anlayışıyla hareket edilmesidir; keyfîliğe imkân verilmesidir; yerli yabancı ayırımı yapılmamasıdır ve özelleştirilecek kuruluşların çöküşünün ve ondan sonra da, âdeta, yok pahasına elden çıkarılışının bizzat hükümetler tarafından gerçekleştirilmesidir. Biraz önce konuşan arkadaşım da, bu noktaya değindi.

Özelleştirilecek kuruluşlar, karar alındıktan sonra, Özelleştirme İdaresi Başkanlığına bağlanmaktadır. Yatırım yapma, teknolojik yenilik sağlamak gibi olanaklar ellerinden alınmakta, zaten sınırlı olan olanaklara da imkân tanınmadığı için, hareket serbestileri iyice kısıtlanmaktadır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığında, o konuyla ilgili ihtisaslaşmış kişiler bulunmadığı halde, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının aldığı kararlarla, onların yönlendirmeleriyle idare edilmektedir.

Özelleştirme kapsamına, birkaç kuruluş dışında, aşağı yukarı bütün kuruluşlar girmektedir; ama, giren kuruluş neden giriyor, dışarıda kalanlar neden dışarıda kalıyor; bunu anlamak çok mümkün olmadığı gibi, bir süre sonra, kapsam dışında kalan kuruluşlar, özelleştirme kapsamına alınmaktadır ve neden olduğunu yanıtlamak mümkün değildir; çünkü, bunlar, ciddî çalışmalarla bu kapsama alınmamaktadır. Bu yaklaşımı, devlet sorumluluğuyla bağdaştırmak mümkün değildir.

4046 sayılı Özelleştirme Yasası, aslında, keyfîliğe ve yolsuzluğa çok imkân veren bir yasadır. Nisan ayında çıkarmış olduğumuz 4232 sayılı Yasa da, bu durumu değiştirmemektedir. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, âdeta, tek yetkilidir ve onun üzerinde bir Özelleştirme Yüksek Kurulu vardır; ama, Yasaya göre, Kurul, özelleştirme işlemlerinin onaylama yetkisini bile Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devredebilmektedir.

Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların kaynak kullanımları, taşınmaz edinmeleri, iç ve dış borçlanmalarıyla ilgili tüm kararlar Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından alınmaktadır. Ayrıca, Yönetim Kurulu Başkanlığı dahil, bütün yönetim kademelerine isim önerme görevi de Özelleştirme İdaresi Başkanlığındadır. Aslında, özelleştirilecek olan kuruluş, eğer, müesseselere, işletmelere ve birimlere ayrılıyor ve her biri ayrı ayrı anonim şirkete dönüşüyorsa, kurumun hak ve yetkilerinden hangilerinin, hangi şirkete verileceği de, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından kararlaştırılmaktadır. Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde, hiçbir bürokrata bu kadar geniş yetki tanınmamıştır.

Özelleştirme Yasasında, özelleştirmeyle ilgili kuruluşların, birkaç istisna dışında, kamu kuruluşlarına ve belediyelere satılmayacağı ileri sürülmektedir; yani, belediyeler, kendi yörelerinde özelleştirilen bir kuruluşu satın alamayacaklardır. Buna karşılık, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, o yöredeki özelleştirilecek kuruluşun arazileriyle ilgili bir mevzi planlanlama yapabilmektedir ve belediyeler, bu planı, 5 yıl süreyle değiştirmemektedirler, değiştirememektedirler; bu, belediyelerin hak ve yetkilerinin sınırlandırılması demektir.

Son çıkardığımız 4232 sayılı Yasada “belediyeler, 15 gün içinde bu konuda görüş bildirir” denilmektedir; ama, görüş, olumsuz olduğu takdirde ne sonuç alınacağı belli olmadığı için, durum değişmemektedir. Kaldı ki “mevzi imar planları” ifadesinin yanına “imar planlarını değiştirme” ifadesi de eklenmiştir. Diğer bir deyişle, Özelleştirme İdaresinin, belediyelerin yapmış olduğu planlamaları değiştirme yetkisi de, son getirdiğimiz yasada artmış durumdadır. Tabiî, bu durum, Avrupa Konseyinde, yerel yönetim şartı ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Oysa, biz, bu yerel yönetim şartını kabul etmiş ve onaylamış bulunuyoruz.

“Özelleştirme, etkinlik ve verimlilik için yapılıyor” ifadesi çok sık kullanılmaktadır; ama, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının, kamu arazileri ile Hazine arazilerini düzenleme ve tapuya giderek bu yaptığı düzenlemeyi kaydettirme yetkisi vardır. Sayın milletvekilleri, belediyelerin bile yaptıkları planların kamuoyunun bilgisine sunulduğu ve onların eleştirisine açıldığı bir dönemde, yasada, böyle olanakların, Özelleştirme İdaresi Başkanlığına tanınmasını doğal karşılamak çok mümkün değildir.

Kamu kuruluşlarının kullanımında bulunan Hazine arazilerinden bazıları, özel mülkiyete konu olamaz; ama, yasada buna da bir çözüm getirilmiştir ve kullanılma yetkisinin devredilmesi öngörülmüştür. Aslında, uygulama çok daha çarpıcıdır ve Hazine arazileriyle ilgili tam bir yağma söz konusudur.

Hazine arazilerinin kamu kuruluşlarına tahsis edilmesi bir kararla kaldırılmıştır ve böylece, kamu kuruluşlarına tahsis edilen ve o kuruluşlarda çok önemli işlevi olan araziler, birden, özel kişi veya şirketlere satılabilir hale gelmiştir.

Gene, kamu taşınmazlarıyla ilgili 4182 sayılı bir yasa çıkarılmıştır ve arazilerin ve kamu taşınmazlarının, Bakanlar Kurulunun belirleyeceği esas ve usullerle satılması öngörülmüştür. Bu yasa, Anayasa Mahkemesi tarafından, hem de yürütmeyi durdurma kararıyla iptal edilmiştir; ama, aynı sistem, yani, Bakanlar Kurulunun belirleyeceği esas ve usullerle satış yapılması, Emekli Sandığı Yasasına konulmuştur. Daha sonra, Sosyal Sigortalar Kurumuyla ilgili yasa değişikliğinde de gündeme getirilmiştir.

Gerek özelleştirmeyle ilgili uygulamalar gerek Hazine arazileriyle ilgili düzenlemeler, Hükümetin, Anayasayı, yasaları ve Anayasa Mahkemesi kararlarını dinlememekte kendisini ne kadar özgür hissettiğini çok net bir biçimde göstermektedir. Bunun, hukukla bağdaşan yönü yoktur, hukuk devleti olmakla bağdaşan yönü bulunmamaktadır.

Uygulamadan kaynaklanan çok sayıda usulsüzlük vardır ve bunlar, her gün gazete manşetlerinde yer almaktadır, Anayasa Mahkemesi kararlarına da konu olmaktadır.

KİT'lerin özelleştirilmesinde rayiç bedel aranmadığı ciddî olarak iddia edilmektedir. Gerçek değere yakın bir bedel bulabilmek için ciddî çaba sarf edilmediği çok nettir.

Çok sayıda insan işsiz kalmakta, bunlara iş alanı açmak için Hükümet tarafından en ufak bir gayret sarf edilmemekte ve kazanılmış haklarını bazen alamamakta, bazen de gecikmeyle almaktadırlar.

Özelleştirilen tesislerle, bunları alan insanlara hak etmedikleri bir kazanç sağlanmaktadır, haksız kazanç sağlanmaktadır, rant aktarılmaktadır. Bu durum, büyük haksızlıklara yol açmaktadır. Oysa, Anayasada özel mülkiyet için getirilmiş olan koruma, devletin ve diğer kamu tüzelkişiliklerinin mülkiyeti için de geçerlidir.

Stratejik tesislerin özelleştirilmesi ise, başlıbaşına bir araştırma konusu olmalıdır değerli arkadaşlarım; çünkü, fevkalade önemli tesisler hiç özen gösterilmeden yok pahasına devredilmek istenilmektedir. Örneğin, söz konusu olan Erdemir bunlardan bir tanesidir; üretimin yüzde 60'ını kontrol eden bir tesistir, tek yassı ürün üreticisidir, kâr etmektedir, zararı söz konusu değildir, ihracat yapmaktadır, hammadde vermektedir; dolayısıyla, pek çok sanayie bağlıdır; ama, bunun özelleştirilmesi çok incelenmelidir.

PTT, haklı olarak, Anayasa Mahkemesi kararlarına konu olmuştur.

Et ve Balık Kurumu ve Süt Endüstrisi Kurumunun özelleştirilmesiyle Bakan övünmektedir; ama, bizzat Tarım Bakanı, bunların özelleştirilmesinin hata olduğunu, sektördeki üreticilerin fevkalade güç durumda kaldığını, kendisi -yetkili bir kişi olarak- itiraf etmiştir.

TEAŞ'ın 12 termik santralı ile TEDAŞ'ın dağıtım tesislerinin devredilmesi söz konusudur. Bunların, 1,5 yıllık kâr karşılığında 20 yıllığına devredilmesi öngörülmektedir; bu da, başlıbaşına bir araştırma konusu olmalıdır. Nitekim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu konunun da bir Meclis araştırmasına konu olmasını önerdik ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bu önerimizi sunduk. Söz konusu olan santrallar, üretim kapasitesinin yüzde 32'sini, 1996 yılı üretiminin yüzde 33'ünü sağlamaktadır ve TEAŞ'a bağlı santrallar ile TEDAŞ'ın dağıtım tesislerinin özelleştirilmesi, daha doğrusu işletme hakkının devredilmesi sonucunda, 80 trilyonluk bir gelir, kişilere, özel şirket ve yabancı şirketlere aktarılmış olacaktır.

Özelleştirme, Türkiye'deki uygulamasıyla, tam bir rant dağıtma, haksız kazanç sağlama mekanizması haline gelmiştir. Örneğin, yeni santralların yapılmasına ihtiyaç olduğu bir dönemde, çevre sorunları nedeniyle üç santralın kapatılması, Ege Bölgesini perişan etmiştir, sanayicileri huzursuzluğa sevk etmiştir ve üretimlerini de aksatmaktadır. Bu, böyle olduğu halde, yatırım yapmak için yeni kaynaklara ihtiyaç varken “özelleştirme” adı altında kişilere trilyonlar bağışlanmak istenilmektedir. Bu gerçekleştiğinde, bu defa elde olan yatırım imkânları azalacak, ayrıca da haksız kazanç sağlanmış olacak ve bu yolla gelir dağılımındaki adaletsizlik daha da bozulacaktır. Ayrıca, stratejik sektörlerle ilgili olarak, gelecek konusunda bazı endişeler de taşınması gerekir; ama, böyle endişelerin hiç taşınmadığını, böyle endişelerin hiç duyulmadığını, Bakanın yaptığı açıklamalardan anlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Keleş, 1 dakikanız var efendim.

BİRGEN KELEŞ (Devamla) - Tamam efendim.

Örneğin, enerji kıtlığından yararlanan yabancılar, eğer santralları almışlarsa, hem bu kıtlığı kullanarak hem de kendileri yapay krizler yaratarak, pekala, Türkiye'yi, bazı kritik konularda belli kararlar almaya zorlayabilirler.

Sayın milletvekilleri, sadece özelleştirme uygulamaları değil, bunun keyfîliği, ilkesizliği ve gerekliliği de tartışılmalıdır. Sadece işlemlerdeki eksiklikler değil; ama, kamu kuruluşlarıyla ilgili kararların Anayasaya aykırılığı, özelleştirmenin bir amaç olarak benimsenmesinin, ne pahasına olursa olsun özelleştirme anlayışıyla hareket edilmesinin doğru olup olmadığı ve bunun Türkiye koşullarında doğruluğu tartışılmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Cümlenizi tamamlayın efendim.

BİRGEN KELEŞ (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminin ve Sayıştay denetiminin olduğu bir ülkede, çok önemli tesislerin, büyük arazilerin geleceği, birkaç bakanın ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığının takdirlerine terk edilmemelidir. Haksız rant sağlanması, haksız kazanç sağlanması tasvip edilecek uygulamalar değildir.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, özelleştirmenin bir amaç olarak belirlenmesinin doğru olup olmadığının araştırılmasını istiyoruz; 4046 sayılı Yasanın eksikliklerinin tartışılmasını, araştırılmasını istiyoruz; uygulamadaki eksiklerin irdelenmesini istiyoruz. Nihayet, çok ciddî yolsuzluk iddialarının Meclis tarafından araştırılmasını istiyoruz.

Bu nedenle de, 8 araştırma önergesine olumlu oy vereceğimizi belirtiyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Keleş.

Refah Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Kahraman Emmioğlu; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Emmioğlu, süreniz 20 dakikadır.

RP GRUBU ADINA KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özelleştirme konusunda verilmiş muhtelif Meclis araştırması talepleriyle ilgili olarak Refah Partisinin görüşlerini arz etmek için söz almış bulunuyorum. Bu münasebetle, sizleri ve bizleri dinleyen muhterem halkımızı şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Erdemir'in kamu hisselerinin blok satışı, Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Petlas, Konya'daki yem fabrikaları, tersaneler; Sümer Holdinge bağlı Sümerbank, Hereke ve Eskişehir fabrikaları ve KÜMAŞ (Kühya Manyezit İşletmeleri Anonim Şirketi) gibi münferit kuruluşların özelleştirilmesindeki endişeler ile genel özelleştirme problemleri, Meclis araştırmasına konu edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özelleştirmeyi, dünyadaki son gelişmelerin rüzgârıyla bir moda olarak mı, yoksa aklın, ilmin, sosyolojik gerçeklerin bir zarureti olarak mı istedik; buna, şimdiye kadar, on seneyi aşmış tatbikatlara bakarak cevap vermek gerçekten güç. Sosyalizmin “devlet mülkiyet” felsefesi iflas etmiş. Evet, zamanımız özelleştirme zamanı; ancak, bir ülkenin gelişme fonksiyonu, yalnız zaman faktörüne bağlı değil; eğitimi, sosyal şartları, siyasî durumları ve sair faktörleri de vardır.

Ülkemizde sermaye terakümüne sahip özel sektör yoksa veya bölgesel farklılıkların derinliği sebebiyle sermayeyi tutacak yatırım havası teşekkül etmemişse ne yapacaksınız? Mustafa Kemal Atatürk başkanlığındaki Türkiye'yi ilk kuranlar, gayet makul bir anlayışla devletçiliği kabul etmişler. Ancak, ileride özelleştirmenin yapılmasını da, kurdukları müesseseler için kayda almışlar ve de o devir için gerçekten çok güzel çalışmalara şahit oluyoruz. 2-2,5 senede koca Karabük tesisleri faaliyete geçirilmiş, Etibank, Sümerbank ve sair çeşitli sanayi yatırımları ve tarımsal kuruluşlar gerçekleştirilmiş ve bunların hepsi de devletçe ileriki tarihlerde özelleştirilmek istenmiştir.

Dikkatinizi “bilahara özelleştirilmek üzere” ifadesine çekmek istiyorum. Aynı şekilde, 1977 sanayi hamlesiyle, devlet eliyle geniş yatırım atağını da aynı düşüncelerle yapmıştık: İleride bunların hepsini özelleştirmek.

Kuruluşun ilk yıllarında özel sektörün canlanması için sarf edilen gayretler, 1938 ilâ 1950 arasında, özellikle, sanayi yatırımlarının yapılmasıyla tam bir durgunluk dönemine girmiş, 1938 öncesindeki hareketlilik bu devrede gözükmemiştir.

Tekrar canlanma, ancak 1950'de Demokrat Partinin iktidarıyla başladı. Özel sektörde sermayenin terakümü, birikmesi için çok gayretler sarf edildi. Hepimizin, o yaştaki arkadaşların kulaklarında çınlamaktadır, o devirde her mahallede bir milyoner oluşturmak bir gaye idi.

Terakümün en fazla olduğu dönem, devletten özel sektöre teşviklerle kaynak aktarma şeklinde 1965-1990 arasında olmuştur. Teşvikler bazen yerinde, fakat, maalesef, bazen de hayalî ihracat, hayalî yatırımlar şeklinde yanlış olarak kullanılmıştır; ama, neticede, Türkiyemizde de devletin desteğiyle sağlıksız büyük firmalar oluşmuştur. Zaman içerisinde İstanbul'da teşekkül eden bu firmaların yanında, sağlıklı Anadolu aslanları artık yükselmeye başlamıştır. Bu iki firmalar grubu, yani, İstanbul ile Anadolu firmaları grubu arasındaki mücadeleleri de şu anda ibretle seyretmekteyiz.

Türkiyemizde artık, eskiden devletin yapacağını yapabilen özel sektörümüz mevcut. Bunun yanında, globalleşmenin getirdiği sermaye hareketlerinin kısmen veya tamamen liberalleşmesi, artık, devletin yatırım sahalarına ancak özel hallerde girmesini mümkün hale getirmiştir. Yani, dünyada özelleştirme rüzgârının estiği son 10 yıllık dönem, Türkiyemiz için de uygun bir dönem olmuştur. Ancak, diğer ülkeler, bizden sonra bu rüzgârı almaya başlamasına rağmen, rüzgârı arkalarına alarak işi çabukça bitirmişler; bizde ise, rüzgâr karşı esmiş, iş uzun sürmüş ve hâlâ devam ediyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, bu işin hızlı yapılması için kurulmuş ve ilk zamanların tecrübesizliği zaman geçtikçe azalmış ve şu anda olgun hale gelmişse de, kanaatimce, bu modelde ta baştan birtakım sakatlıklar mevcuttur.

Özelleştirmede, alıcı bir özel kuruluş, kendi kârını düşünecek ve mikroekonomik olarak bir fizibilite yapacaktır; müessesenin kârlılığı onun için esastır. Devlet ise, bir satıcı olarak, yapacağı çalışmalarda, mutlaka ve mutlaka sosyal maliyet ve faydaya bakmalıdır. Sosyal maliyete bakılmaksızın ve onun getireceği kâr durumu, fayda durumu iyice tetkik edilmeksizin satılması halinde, elbette, bir diğerine peşkeş çekmeyle karşı karşıyayız ve bu satışın mutlaka ve mutlaka, özel sektörün müessese kârlılığı ile devletin sosyal faydasının tam arakesitinde olması gerekir. Bununla ilgili her türlü satışta böyle bir analizin mutlaka yapılması gerektiği inancındayım ve ümit ediyorum ki, bu analizler yapılmaktadır.

Bunun yanında, özelleştirilen kuruluşlarda çalışan işçi ve personelin mağdur edilmemesine çalışılmalıdır. Çıkarılan işçilerin, kıdem ve ihbar, iş kaybı tazminatları ve sosyal yardım zamları şu anda verilmektedir; ancak, bazı gecikmelerin veyahut bazı haksızlıkların da mutlaka zamanında önlenmesi gerekmektedir. Emekli olmak isteyenlere ek primin verildiğini de biliyoruz.

1996-1997 yıllarındaki önemli özelleştirme işlemlerinin son derece şeffaf yapılması bizleri de memnun ediyor. Şeffaflığın, ilanlarla hem çok katılımı sağlamada hem de ihalenin yapılmasında dikkate alınması, son derece memnuniyet vericidir. Özelleştirme, son yılda hız kazanmıştır; ancak, istenilen seviyelere de gelmediği meydandadır.

Son yıllarda, özellikle enerji üretilmesinde ve dağıtılmasında, özel sektörün daha faal olmasını sağlamak için yoğun çalışmalar yapılıyor. Ümidimiz, bu çalışmaların bir an önce netice vermesidir. Zira, özellikle elektrik dağıtım hizmetlerinin gelir yönünden devlete yarar sağlayacağı inancındayız. Aslında, bunu, açık olarak görüyoruz. Zira, şu anda, birçok dağıtım müesseseleri özelleşmeyen yerlerde, haksız yere, sırf siyasî maksatlarla kullanımları mümkün olmaktadır. Özel sektör olduğu zaman, hem tahsilatının, gelirlerinin fazlalığı sebebiyle onlardan vergi alınacak hem de vatandaşın daha verimli elektrik kullanmasına sebep olunacaktır.

Özelleştirme programı halen hızlı bir şekilde sürdürülüyor. Şimdiye kadar 114 kuruluşta özelleştirme işlemi yapılmış, bunun 95'inde kamu payları tamamen satılmış durumda; işlemler sonucunda da, ancak, 3,1 milyar dolar sağlanabilmiş. Bu rakamlar gerçekten cılız. Türkiye çapında bunların süratle fazlalaşması için, gereken gayretleri ilgili idarelerimiz ve ilgili kuruluşlarımız mutlaka göstereceklerdir.

Özelleştirmede siyasî istikrarın ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz; fakat, ne yazıktır ki, siyasî istikrarın sağlanmaması yönünden, fevkalade olumsuz ve suni diyebileceğimiz hava teşekkül ettirilmekte ve maalesef, siyasî istikrarsızlık davet etmektedir.

Türkiyemiz, birçok olumsuzluklara rağmen özelleştirmeyi yapmaktadır, yapacaktır; yavaş gidiyor, hızlandırmak gerektiği kanaatindeyim; ancak, demin sözü edilen Et ve Balık Kurumu gibi, özellikle yöresel olarak ve hayvancılıkla ilgili hassas konularda gereken elastikliğin gösterilmesi zarurettir. Bütün mesele, tekrar tekrar üzerinde durmak istediğim, sosyal faydanın daima iyi hesap edilmesi gerektiğidir. Et ve Balık Kurumunun doğudaki bir kombinasının özelleştirilmesi, bazen sosyal yönden çok büyük zararlar tevlit edebilir. Bu hususları nazarı itibara alıp, kararı ona göre vermek durumundayız.

Bazı özelleştirmelerimiz de fevkalade takdire şayan olmuştur; mesela, Karabük gibi. Bu örnekleri çoğaltmalı ve mutlaka, özelleştirirken, özelleştirilen müesseselerin esaslı bir katılımı sağlanmalı, onların fikirleri alınmalıdır.

Ümidimiz, Türkiyemizin, yakın bir gelecekte sağlıklı bir özelleştirmeyi yapması ve bu çalışmaların, müreffeh bir Türkiye'ye katkıda bulunmasının sağlanmasıdır.

Hepinizi, saygıyla tekrar selamlıyor, Allah'a emanet ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Emmioğlu.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın İlyas Yılmazyıldız.

Süreniz 20 dakikadır.

Sayın Yılmazyıldız, herhalde, siz de konuşma süresi içerisinde bitireceksiniz; buyurun.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; özelleştirme uygulamalarıyla ilgili iddiaları araştırmak için verilen Meclis araştırması önergeleri hakkında Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Özelleştirme uygulamaları, yasalarla belirlenen ilkeler çerçevesinde açıklık içinde yürütülmektedir. Özelleştirme programı, 4046 sayılı Yasada belirlenen ilke ve öncelikler çerçevesinde yürütülmektedir. Bu ilkelerin başında, ülkenin ekonomik ve stratejik çıkarlarının gözetilmesi ile kamu menfaatının korunması gelmektedir. Bu noktadan hareketle, bazı şirketlerin özelleştirilmesinde altın hisse uygulaması getirilerek, devlete söz ve onay hakkı tanınmaktadır.

4046 sayılı Kanun çerçevesinde, çalışanların haklarını korumak ve özelleştirme sonrası ortaya çıkabilecek muhtemel olumsuzlukları gidermek amacıyla da bir dizi yeni uygulama getirilmiştir. Buna göre, özelleştirilen kuruluşlarda memur statüsünde çalışan personelin diğer kamu kurumlarına nakli sağlanırken, işçilerin kıdem ve ihbar tazminatları devlet tarafından güvence altına alınmakta, iş kaybı tazminatı ve sosyal yardım zamları gibi diğer maddî yükümlülükler devlet tarafından üstlenilmektedir. Özelleştirmeye konu kuruluşlarda çalışanların normal sürelerinde emekli olmalarını teşvik etmek için, bu şekilde emekli olacaklara, Özelleştirme Fonundan yüzde 30 oranında ekprim ödenmektedir.

Öte yandan, özelleştirme ihalelerine daha fazla sayıda ciddî ve güvenilir yatırımcıyla, yöresel müteşebbislerin katılımını sağlamak amacıyla bir dizi uygulama getirilmiştir. Bu çerçevede, ihale ilanları, yüksek tirajlı günlük gazeteler ve Resmî Gazetenin yanı sıra, ihaleye konu şirketin bulunduğu ildeki yerel gazetelerde de yayımlanmakta; ayrıca, ihaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler, valilikler, sanayi ve ticaret odaları, diğer meslek birlikleri ve yurtdışı temsilciliklerine gönderilmektedir.

Yine, 4046 sayılı Yasa ışığında, ihaleye hazırlık aşamasından satış sözleşmesinin imzalanması aşamasına kadar her safhada kamuoyu bilgilendirilmekte, bu konuda genel faaliyet raporlarının yanı sıra basın açıklamaları yoluyla bilgi aktarımı sağlanmaktadır. İhalelerin nihaî pazarlık görüşmeleri noter huzurunda ve kamuoyuna açık olarak gerçekleştirilmekte, basın mensupları başta olmak üzere, sendika temsilcileri ve ilgili tüm çevrelerin bu ihalelerde hazır bulunabilmeleri imkânı sağlanmaktadır. Geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen bir uygulamayla, bu konuda daha da ileri bir adım atılmış ve özelleştirme ihaleleri TV kanallarından canlı olarak yayınlanmıştır. Bu şekilde, ihaleler, tam bir açıklık ve şeffaflık içerisinde gerçekleştirilmekte ve sonuçlar Özelleştirme Yüksek Kurulunun onayına sunulmaktadır.

1997 yılı için hazırlanan program çerçevesinde, özelleştirme kapsamındaki diğer kuruluşlara ilişkin ihale hazırlıkları sürdürülmektedir. Bu çerçevede, ilk etapta, TURBAN, Sümer Holding ve ORÜS'e ait işletmelerle, Meybus, Karadeniz Bakır İşletmeleri ve Sıvas Demir-Çelikteki kamu paylarının satışına ilişkin ihaleler açılacaktır ve açılmaya başlanmıştır.

Yine, 1997 yılı programında yer alan Türk Telekominikasyon Anonim Şirketinin hisse satışı konusundaki danışmanlık hizmeti verecek firma, konsorsiyum belirlenmiş ve bu konudaki çalışmalara başlanmıştır. Bu yıl özelleştirilmesi düşünülen TÜPRAŞ, POAŞ ve PETKİM ise, Özelleştirme Yüksek Kurulunun gündemine alınmıştır.

Özelleştirme, son yılların en önemli malî reformlarından biridir. Günümüzde, hem gelişmiş Batı ülkeleri hem de eski sosyalist ülkeler, özelleştirmeye büyük önem vermektedir. Özelleştirmeyle, vatandaşın devlete verdiğinden daha fazlasını, devlet, ona hizmet ve daha yüksek bir yaşam düzeyi olarak sunacaktır. KİT'lerin devlet üzerindeki yükü kalktıktan sonra, devlet için çalışan vatandaş anlayışından, vatandaş için çalışan devlet anlayışına geçilecektir. Devlet, ticarî faaliyetlerden elini çekecek ve aslî görevi olan eğitim, sağlık, güvenlik, altyapı gibi alanlara daha fazla kaynak ve zaman ayırabilecektir. Devletin, yıllardır üstlendiği üretici ve satıcı rolünden çıkarak, aslî görevlerine dönmesi uzun zaman alacak bir süreçtir. Bu bağlamda, özelleştirmeyi bir maraton olarak düşünebiliriz. Demokratik, açık ve dürüst bir yaklaşımla kamuoyu da bilgilendirilerek ve desteği alınarak yapılacak özelleştirmenin amacı, bir an önce değil, en iyi şekilde sonuca ulaşmaktır.

KİT'lerin zararları her geçen gün artarak devletin bütçesine büyük bir yük oluyor ve bu yük, düşük ücret artışları ve çeşitli vergilerle dönüp dolaşıp yine vatandaşın cebinden çıkıyor. Devletin yüksek maliyetli üretiminin bedeli büyük ölçüde fiyat artışlarıyla karşılanmaya çalışılırken en büyük zarar gören ise, yine Türk tüketicisi, müteşebbisi, tüccarı, özellikle Türk insanı olmaktadır. Özelleştirme, bu haksızlığı ortadan kaldırarak, KİT açıklarını vatandaşın cebinden çıkarmak yerine, daha demokratik, verimli ve çağdaş bir devlet anlayışıyla vatandaşına hak ettiği yaşam düzeyini sağlayacaktır.

54 üncü Hükümetin siyasî istikrarı sağlamasıyla birlikte özelleştirme çalışmaları büyük bir hız kazanmıştır. Özelleştirmenin 1997'ye damgasını vuracağını ve bu yılın özelleştirme yılı olacağını söyleyebiliriz. Son günlerde hızlanan özelleştirme çalışmaları da bunun bir kanıtıdır.

1997 yılında, Türkiye Cumhuriyetinin son on yılda yaptığı yıllık özelleştirmelerin her birinden daha fazla özelleştirme yapılacağı taahhüt edilmişti ve bu taahhüt gerçekleştirilmiştir. Ocak sonuna kadar yaklaşık 900 milyon dolarlık özelleştirme yapılmıştır. Bu bir rekordur. Üstelik, bu rekor, özelleştirmeye karşı çıkan grupların da önünü kesecek şekilde, televizyonlardan ilk kez naklen özelleştirme yapılarak sağlanmıştır. Yine, bu özelleştirmede, rekor uygulamanın yanı sıra, şeffaflıkta da en ileri boyutlara ulaşılmıştır. Türkiye, artık, özelleştirme yapılsın mı yapılmasın mı tartışmalarını geride bırakmıştır. Özelleştirme uygulamalarının böylece hız kazanmasında, işçisiyle, işvereniyle ve medyasıyla toplumsal bir uzlaşmaya dayanılarak yapılmasının önemli bir rolü vardır.

Özelleştirme çalışmalarını yürütürken, açıklık, şeffaflık, kararlılık, toplumsal bütünlük ile ortak katılım ilke edinilmiştir. Bu kararlılıkla, son dönemde büyük bir hız kazanarak yürütülen özelleştirme programı çerçevesinde, bugüne kadar 114 kuruluşta özelleştirme işlemi yapılmış ve bu kuruluşlardan 95'inde hiç kamu payı kalmamıştır. Yapılan bu uygulamaların toplam tutarı 3,1 milyar Amerikan Doları düzeyindedir. Bugün itibariyle, özelleştirme kapsamı ve programında 55 kuruluş bulunmaktadır. Bu kuruluşlardan 16'sına ait hisse ve varlıkların satışı veya devri amacıyla, geçtiğimiz eylül ayından bu yana 26 ayrı ihale açılmış ve bu ihalelerin hemen tamamında nihaî teklifler alınmıştır. Bu tekliflerin toplam tutarı 891 milyon Amerikan Doları düzeyindedir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, öncelikle şu kadarını söylemek istiyorum ki, özelleştirme çalışmaları, Türkiye'de, serbest, liberal ekonomi hâkim olmasına rağmen ve liberal ekonomiye yeni geçen eski Doğu Avrupa bloku ülkelerinden önce başlamasına rağmen, engellemelerle geciktirilmiştir. Bunda en büyük zararı Türk Halkı çekmiştir. Ancak, iddia edildiği gibi, özelleştirmede ilkesizlik, ideolojik bir yaklaşım yoktur; tam aksine, özelleştirme karşıtlığında bir ideolojik yaklaşım vardır. Çok enteresandır, İngiltere'de sol söylemle iktidara gelen İşçi Partisi, üniversiteleri bile paralı eğitime açmıştır. Yine, İşçi Partisi, seçim beyannamesinde ifade etmemesine rağmen, hastaneleri özelleştirmiştir, paralı hale getirmiştir. Yani, yeni ekonomik gelişmenin karşısında duramazsınız.

AYHAN GÜREL (Samsun) - Fransa ne oldu, Fransa?!.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Çünkü, bu para eğer cebinizden çıkmıyorsa, eğer başkasının parasını kullanıyorsanız istediğiniz gibi kullanabilirsiniz; ama, kendi cebinizden çıkarken dikkatli olursunuz.

İşte, vatandaşın parasını vatandaşın, milletin parasını milletin yapabilmek için, paranın böyle çarçur edilmesini önlemek için özelleştirmenin hızlanarak devam etmesi zorunludur. Tabiî ki, KİT'ler, Türkiye'de büyük görevler ifa etmiştir, buna kimse karşı çıkamaz. Sermaye birikiminin olmadığı bir ortamda, teknoloji birikiminin olmadığı bir ortamda, eğitilmiş insan birikiminin olmadığı bir ortamda, KİT'ler büyük görevler ifa etmiştir; ancak, bugün, Türk müteşebbisi, elinde çantayla, Avustralya'dan Amerika'ya, Japonya'dan Almanya'ya kadar her yerde milyarlarca dolarlık iş alabilmektedir. Yine, Türk müteşebbisi en ileri teknolojiyle üretim yapabilmektedir. Kısacası, Türkiye'de, insanımız, müteşebbisimiz her alanda yeterli hizmeti verebilecek güçtedir.

Onun için, zaten, özelleştirmeye ideolojik olarak karşı duranlar da, bunun yararlarını gördükten sonra, artık karşı duramaz hale gelmişlerdir. Bunun en güzel örneği, Karabük Demir-Çelik İşletmeleridir. Nitekim, Doğu Almanya'da yapılan özelleştirmelerde, devlet, fabrikanın üzerine kredi bile açmıştır; yeter ki teknoloji gelsin, yeter ki rekabet edebilsin...

Belki burada eleştirilmesi gereken bir husus varsa, özelleştirmenin yavaş yapıldığıdır; çünkü, bir kuruluşu özelleştirme kapsamına aldığınızda, aradan geçen sürede -doğrudur- yasa gereği yatırım yapamazsınız, yasa gereği yenileyemezsiniz, eleman alımında zorluk vardır, teknolojiyi devamda zorluk vardır. İşte, ben diyorum ki, özelleştirme daha da hızlandırılarak bir an önce tamamlanmalıdır; hiç olmazsa, bu kuruluşlarda çalışanlar ne yapacaklarına karar vermelidirler, hiç olmazsa bu kuruluşlarda yeni alanlara gerekli yeni yatırımlar yapılarak ülkemizin ekonomisine daha fazla katkıda bulunması sağlanmalıdır.

Ben, bu düşüncelerle, araştırma önergesinin mahiyetini Yüce Meclisin takdirine sunuyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sağolun. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmazyıldız.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin dolmasına çok az bir zaman kalmıştır; hâlâ, birkaç konuşmacı arkadaşımız var. Bu itibarla, sözlü sorularla, kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 18 Haziran 1997 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 18.50

V. - SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul-Bağcılar Belediyesinin faaliyetlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2691)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

1. İstanbul İli Bağcılar İlçesi Belediyesinin çalışma şekli, yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti idaresi şekil ve yönetimi dışına çıkmış durumdadır. Örneğin halkın oylarıyla seçilen muhtarlar belediyece devre dışı bırakılıp idarî çalışmalar hiç bir yasal dayanağı olmayan partilerce yürütülmektedir.

Bu konuda Bakanlığınız tarafından bir araştırma soruşturma yaptırmayı düşünür müsünüz?

2. Aynı ilçede faaliyet gösteren Osmanlı Dövüş okulu ile belediye arasındaki bağ ve ilişki nedir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 16.6.1997

Mahallî İdareler GenelMüdürlüğü

Sayı : B.05.0.MAH-0-65-00-02/80441

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 20.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6826 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın “İstanbul Bağcılar Belediyesinin faaliyetlerine ilişkin” yazılı soru önergesi ile ilgili olarak İstanbul Valiliğinden alınan 10.6.1997 tarihli ve 4127 sayılı yazıda;

BağcılarBelediyesinin, yasa ve usullere uymayan herhangi bir çalışmasının bulunmadığı, mahalle muhtarlarının devre dışı bırakılmaları ya da görevlerine müdahalenin de sözkonusu olmadığı,

Bağcılar İlçesinde izinsiz olarak faaliyette bulunduğu tespit edilen Osmanlılar Döğüş Sanatları Çalışma Akademisi adlı spor salonunun, 26.4.1997 tarihinde kapatıldığı ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, söz konusu spor salonunun Bağcılar Belediyesi ile herhangi bir ilişkisinin tespit edilemediği,

ifade edilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

2. - Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, “Bakım, Rehabilitasyon ve İş Öğrenim Vakfına ve Zübeyde Hanım Vakfına” ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Ahmet Cemil Tunç'un yazılı cevabı (7/2695)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soru önergemin Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Feridun Pehlivan

Bursa

T.S.K.'nin Güneydoğu'da sakat kalan askerlerimiz için “Bakım, Rehabilitasyon ve İş Öğrenim Vakfı”nın vergiden muaf olmasına dair kararnameyi BakanlarKurulunuzun imzalamadığını öğrendim. Bilindiği gibi kısa bir süre önce Zübeyde Hanım Şehit Analarını Koruma Vakfı ile Sevgi Hastanesi, Sevgi Sağlık, Eğitim,Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı ticaret amaçlı işbirliğini açıklamışlardı. Bu çerçevede;

1. TSK'nin bu vakfına neden vergi muafiyeti tanınmamıştır?

2. Zübeyde Hanım Vakfına, Sevgi Sağlık Vakfına, varsa bu iki vakıfın kurduğu vakıf, ticarî şirket ve ortaklıklara vergi muafiyeti tanınmış mıdır?

3. Zübeyde Hanım Vakıf senedinde hayatı boyunca vakıf başkanı olacağı ifade edilen siyasî kişi kimdir? İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener bu vakfın “MERK” adlı şirketine hissedar mıdır?

4. İstanbul Sarıyer'de Hazineye ait 107 420 metrekare sahil arazisi Zübeyde Hanım Vakfına tahsis edilmiş midir? Yıllık kira miktarı ne kadardır? Sevgi Vakfı ile bu arazi üzerinde hastane yapmak ve işletmek üzere bir ticarî şirket kurulmuş mudur?

5. Zübeyde Hanım Şehit Analarını Koruma Vakfı ile Sevgi Sağlık, Eğitim, Kültür ve Sosyal Dayanışma Vakfının ortaklaşa ticarî faaliyette bulunmaları sonucu Başbakan Yardımcısı Sayın Tansu Çiller ve İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener Anayasanın 82 nci maddesine aykırı hareket etmektedirler. Bu durumda bu kişiler ve vakıflar hakkında hangi işlemleri yapacaksınız?

T.C.

DevletBakanlığı 13.6.1997

Sayı : B.02.0.012-0810

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : a) Devlet Bakanlığının (Sayın Lütfü Esengün) 2.6.1997 tarih ve B.02.0.0010/03097 sayılı yazısı.

B) 20.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2695-6609/18152 sayılı yazınız.

Bakanlığımıza ilgi yazınızla intikal ettirilen, Bursa Milletvekili Sayın Feridun Pehlivan'ın 7/2695-6609 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

DevletBakanı

T.S.K.'nın Güneydoğu'da sakat kalan askerlerimiz için “Bakım, Rehabilitasyon ve İş Öğrenim Vakfı”nın vergiden muaf olmasına dair kararnameyi Bakanlar Kurulunuzun imzalamadığını öğrendim. Bilindiği gibi kısa bir süre önce Zübeyde Hanım Şehit Analarını Koruma Vakfı ile Sevgi Hastanesi Sevgi, Sağlık, Eğitim,Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı ticaret amaçlı işbirliğini açıklamışlardır. Bu çerçevede;

Soru 1. T.S.K.'nin bu vakfına neden vergi muafiyeti tanınmamıştır?

Cevap 1. Kayıtlarımızda “Bakım, Rehabilitasyon ve İş Öğrenim Vakfı” adı altında bir vakıf olmayıp, “Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Vakfı” bulunmaktadır ve bu vakfa BakanlarKurulunun 17.2.1997 gün, 97/9239 sayılı kararı ile vergi muafiyeti tanınmıştır.

Soru 2. Zübeyde Hanım Vakfına, Sevgi Sağlık Vakfına, varsa bu iki vakıfın kurduğu vakıf, ticarî şirket ve ortaklıklara vergi muafiyeti tanınmış mıdır?

Cevap 2. Türk Medenî Kanununa göre kurulmuş olan “Zübeyde Hanım Şehit Analarını Koruma Vakfına BakanlarKurulunun 5.7.1995 gün, 95/7070 sayılı kararıyla vergi muafiyeti tanınmış olup, “Sevgi, Sağlık, Eğitim, Kültür ve Sosyal Dayanışma Vakfının vergi muafiyeti bulunmamaktadır.

Her iki vakıf tarafından vakıf, ticarî şirket ve ortaklıkların kurulduğuna dair bir bilgi kayıtlarımızda bulunmamaktadır.

Soru 3. Zübeyde Hanım Vakıf senedinde hayatı boyunca vakıf başkanı olacağı ifade edilen siyasî kişi kimdir? İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener bu vakfın “MERK” adlı şirketine hissedar mıdır?

Cevap 3. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Tansu Çiller'dir. Vakıf senedinin 13 üncü maddesinde “Başkan, kendi arzusu ile ayrılmadığı takdirde başkanlığı hayatı süresince devame der” hükmü vardır.

İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener'in vakfın “MERK” adlı şirketine hissedar olduğu hakkında kayıtlarımızda bir bilgi yoktur.

Soru 4. İstanbul Sarıyer'de Hazineye ait 107 420 metrekare sahil arazisi Zübeyde Hanım Vakfına tahsis edilmiş midir? Yıllık kira miktarı ne kadardır? Sevgi Vakfı ile bu arazi üzerinde hastane yapmak ve işletmek üzere bir ticarî şirket kurulmuş mudur?

Cevap 4. Vakıfça, mülkiyeti Maliye Hazinesine ait İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, İstinye Mahallesinde bulunan 49 pafta, 387 ada, 39 parselde kayıtlı gayrimenkul vakıf amaçları doğrultusunda sağlık tesisleri kurmak ve işletmek amacıyla irtifak hakkı kullanım bedeli olarak ilk altı yılı % 50 indirimli olmak üzere her yıl 805 650 000 TL. bunun yanısıra gayrimenkulde kurulacak tesislerin işletilmesinden elde edilecek yıllık hâsılatın % 0.5'i gelir payı olarak Maliye Hazinesine ödenmek, gelir payının da ilk 36 ayı % 50 indirimli olarak tahsis edilmek suretiyle vakıf lehine 49 yıl süreyle irtifak hakkı tesisine izin talep edilmiş, Vakıflar GenelMüdürlüğü Vakıflar Meclisi Başkanlığının 26.1.1995 gün, 107/142 sayılı kararı ile vakfın talebi uygun görülmüştür. Ancak sözkonusu gayrimenkulün vakıf lehine irtifak hakkı tesisinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda kayıtlarımızda bir bilgi yoktur.

Zübeyde Hanım Şehit Analarını Koruma Vakfı ile Sevgi Sağlık, Eğitim, Kültür ve Sosyal Dayanışma Vakfının bu arazi üzerinde hastane yapmak ve işletmek üzere bir ticarî şirket kurmalarıyla ilgili kayıtlarımızda bilgi bulunmamaktadır.

Soru 5. Zübeyde Hanım Şehit Analarını Koruma Vakfı ile Sevgi Sağlık, Eğitim, Kültür ve Sosyal Dayanışma Vakfının ortaklaşa ticarî faaliyette bulunmaları sonucu Başbakan Yardımcısı Sayın Tansu Çiller ve İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener Anayasanın 82 nci maddesine aykırı hareket etmektedirler. Bu durumda bu kişiler ve vakıflar hakkında hangi işlemleri yapacaksınız?

Cevap 5. Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre kurulu vakıflar, amaçlarını gerçekleştirmek için gelirlerini artırarak, para mevcutlarıyla veya vakfın malvarlığına dahil kıymetlerle bir şirkete katılmaya veya şirket kurmaya Medenî Kanunun 46 ncı maddesinde belirtildiği üzere izinli ve yetkilidir.

3. - İzmir Milletvekili Birgen Keleş'in, görevlerinden alınan bürokratlarla ilgili yargı kararlarının uygulanmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2697)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istiyorum.

Gereğini arz ederim.

Birgen Keleş

İzmir

1. Anayasanın 138 inci maddesinin son fıkrasına göre “Yasama ve yürütme organları ile idare; mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiç bir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” Anayasanın bu hükmü geçerli değil midir?

2. Eğer geçerli ise görevlerinden alınan bürokratlarla ilgili yüksek yargı kararları neden uygulanmamaktadır ve bu durum Anayasanın çiğnenmesi demek değil midir?

- TEAŞ Genel Müdürü Dr. Mustafa Turhan

- TC Karayolları Genel Müdürü Dinçer Yiğit

- Devlet Su İşleri GenelMüdürü Raif Özenci

- Emniyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel

T.C.

İçişleri Bakanlığı 16.6.1997

Personel GenelMüdürlüğü

Sayı : B050PGM.0710001-A/10344

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 2.6.1997 gün ve 03099 sayılı yazılarınız.

İzmir Milletvekili Birgen Keleş'in tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/2697-6612) ait cevaplar aşağıya çıkartılmıştır.

Arz ederim.

Dr.Meral Akşener

İçişleri Bakanı

Emniyet GenelMüdürü iken 1.4.1997 tarihli Bakanlık onayı ile Çankırı Valiliği görevinden vekâleten görevlendirilen Alaaddin Yüksel'in, bu işlemin iptali için başvurduğu Ankara 5 inci İdare Mahkemesinin 8.4.1997 gün ve E. No. : 1997/358 sayılı kararı ile verilen yürütmeyi durdurma kararı Bakanlığımızca 8.5.1997 tarihli onay ile uygulanmış olup, adı geçen daha sonra 16.5.1997 gün ve 97/9402 ile Balıkesir Valiliğine atanmış ve yeni görevine başlamıştır.

4. - Bursa Milletvekili Yüksel Aksu'nun, Flash TV'ye yapılan saldırı olayına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2702)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı SayınMeral Akşener tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla. 6.5.1997

Yüksel Aksu

Bursa

2.3.1997 tarihinde Flaş Televizyonu İstanbul bürosunu henüz kimliği belirlenemeyen, silahlı ve saldırgan kişilerce basılmıştır. Flaş Televizyonununun İstanbul'daki binasının 200 metre ötesindeki ABD ve İngiliz konsolosluklarının çevresinde yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı bir günde, Tarlabaşı Karakoluna 500 metre mesafede meydana gelen bu çirkin saldırıyı gerçekleştiren 40-50 kişilik grup ellerini kollarını sallayarak olay yerinden ayrılmışlardır.İstanbul'un göbeğinde meydana gelen bu çirkin saldırı ve hukuk dışı uygulamalar düşündürücü ve kaygı vericidir.

Özgür basınımıza yapılan bu saldırı sonucunda;

1. Arabayla 1 dakikalı mesafeyi geçmeyen, silah seslerinin rahatlıkla duyulabileceği yakınlıkta bulunan Tarlabaşı Karakolundan polislerin olay yerine gelmeleri ancak 25 dakikada gerçekleşmiştir. Bu gecikmenin sebebini izah edebilir misiniz?

2. Flaş Televizyonunda bulunan görevli polis memurları olaya müdahale etmiş midir?

3. ABD, İngiliz konsolosluklarının ve Tarlabaşı Polis Karakolunun yanı başında, güvenlik önlemlerinin de yoğun olduğu bir caddede 40-50 kişilik silahlı bir grubun ellerini kollarını sallayarak bu çirkin saldırıyı gerçekleştirmelerini ve rahatlıkla kaçmalarını nasıl izah ediyorsunuz?

4. Olayı gerçekleştiren şehir eşkiyaları, bu rahat tavırları ve cesareti nereden alıyorlar izah eder misiniz?

5. Şu ana kadar saldırganların yakalanması konusunda bir gelişme olmuş mudur?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 17.6.1997

Emniyet GenelMüdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/126408

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 20.5.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2702-6625/18187 sayılı yazısı.

Bursa Milletvekili Yüksel Aksu tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

2.5.1997 günü saat 18.30 sıralarında Beyoğlu İlçesinde faaliyet gösteren Flaş TV İstanbul stüdyolarının bulunduğu Tepebaşı Caddesi Elektrik Sokak 1 sayılı adrese gelen silahlı, düzgün giyimli 30-40 kişilik bir grubun binanın giriş kapısının camlarını kırarak içeriye girdikleri, ikinci ve üçüncü katlara çıkarak içlerinde yayın odasının da bulunduğu oda ve salonları silahla rastgele tarandıktan sonra olay yerinden ayrıldıkları tespit edilmiştir.

Durumdan haberdar olan güvenlik güçlerinin olay yerine intikallerinde; grubun 34 GOS 13 sahte plakalı siyah renkli BMW marka ve 34 BUU 15 plakalı siyah renkli Mercedes marka oto ile plaka ve markaları belirlenemeyen araçlarla kaçtıklarının belirlenmesi üzerine olayı gerçekleştiren sanıkların yakalanması için çalışmalara başlanılmıştır. Olay yerinde yapılan incelemede; binanın 2 nci katında 10 adet 7.65 mm, 17 adet 9 mm çaplı boş kovan ile 10 adet deforme olmuş mermi çekirdeği, 3 üncü katta ise 4 adet 9 mm, 4 adet 7.65 mm çapında boş kovan ile 12 adet deformu olmuş mermi çekirdeği bulunmuştur.

Sanıklardan Mecit Ergenç 6.5.1997 günü güvenlik güçlerine teslim olarak kendisine ait olan otoyu 2.5.1997 günü arkadaşı Mehmet Tunçdemir'e emaneten verdiğini ve aynı gün Mehmet Tunçdemir ile buluşacaklarının tespit edilmesi üzerine, Dedeman Oteli önünde MehmetTunçdemir ile birlikte Hacı Çıtrak, Erdal Coşkun, Erkan Ulaş yakalanmış ve yapılan üst aramalarında Erdal Coşkun'un üzerinden 7.65 mm çapında Hege marka tabanca, Mehmet Tunçdemir'in üzerinde 9 mm çapında Browning marka tabanca ele geçirilmiştir. Bu tabancalar ile olay yerinde ele geçirilen boş kovan ve çekirdeklerinin ekspertiz raporları alınmış, tabancaların herhangi bir faili meçhul olayda kullanılmadığı anlaşılmıştır.

Sanıklar 9.5.1997 günü sevk edildikleri Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığının Hz. 97/10264 sayısına kayden Mecit Ergenç serbest bırakılmış, yakalanan diğer sanıklar ise Bayrampaşa Cezaevine konulmuştur. Firarda bulunan sanıkların aranmasına devam edilmektedir.

Flaş TV yayın bürosu ile Tarlabaşı Caddesi üzerinde hizmet vermekte olan Merkez Karakol Amirliği arasında 600-700 metrelik mesafenin normal şartlarda bir dakikada katedilebileceği düşünülse de olayın vuku bulduğu saatlerde bölgedeki yaya ve araç trafiği gözönüne alındığında bunun mümkün olmadığı iki nokta arasındaki ulaşımın 3-4 dakika içerisinde gerçekleşebileceği ve bu yoğunlukta bina içerisinde sıkılan silah seslerinin görevlilerce duyulmasının mümkün olmadığı,

Olay anında Flaş TV yayın bürosunda görevli olduğu tespit edilen İzzet oğlu 1972 doğumlu Cavit Gençler isimli şahsın olayın şokunu üzerinden atıp özel otosuyla Kasımpaşa Karakoluna giderek görevlilere bilgi vermesiyle 3-4 dakika içerisinde polisin olay yerine intikal ettiği, ancak bu arada saldırganların kaçtıkları, saldırganlar kaçtıktan sonra bir TV çalışanının 155 Polis İmdat telefonunu aradığı,

Flaş TV yayın bürosunda görevli polis memurunun olay başlangıcında binanın bodrum katında bulunduğu, olayı duyar duymaz saldırganları yakalamak için girişimlerde bulunduğu,

Flaş TV yayın bürosunun bulunduğu Tepebaşı Caddesi ile Meşrutiyet Caddesi arasında bulunan ABD ve İngiliz konsolosluklarının giriş kapıları Meşrutiyet Caddesi üzerinde bulunmamaktadır. Anılan tarihte belirtilen saatlerde ABD konsolosluğunda resepsiyon verilmesi ve personel çıkış saati olması nedeniyle saldırı olayını duymaları ve fizikî şartların uygun olmaması nedeniyle de olayı veya saldırganları görmelerinin mümkün olmadığı tespit edilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr.Meral Akşener

İçişleri Bakanı

5. - Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Gaziantep - Nurdağı İlçesindeki işsizlik sorununa ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve TicaretBakanı Ali Rıza Gönül'ün yazılı cevabı (7/2705)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın SayınBaşbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Mustafa Taşar

Gaziantep

Sorular :

Gaziantep İline bağlı Nurdağı İlçesindeki vatandaşlarımız işsizlikten ve bölgelerine iş imkânı sağlayacak yatırım yapılmamasından şikâyet etmektedir.

1. İşsizliği azaltacak projeleriniz nelerdir?

2. Bu projelerden hangisini Nurdağı için uygulamaya sokmayı planlıyorsunuz?

3. Nurdağı'nda ihtiyaç duyulan ve vatandaşlarımızın talepleri arasında yeralan Organize Sanayi Bölgesi ve Küçük Sanayii Sitesi yapılması konusunda Hükümetinizin düşüncesi nedir?

4. Bu amaçla başlattığınız bir çalışmanız var mıdır?

5. Böyle bir çalışmanız varsa, hangi aşamadadır? Yoksa, sebebi nedin?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 12.6.1997

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.14.0.BHİ.01-253

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 20.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2705-6635/18206 sayılı yazınız.

Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 27.5.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-533-16/2064 sayılı yazısı.

DevletBakanlığının 2.6.1997 tarih ve B.02.0.0010/3103 sayılı yazısı.

Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Başbakana tevcih ettiği ancak Başbakanın da kendileri adına DevletBakanı Sayın Lütfü Esengün'ün koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği (7/2705) Esas No.lu yazılı soru önergesinde; Bakanlığımızı ilgilendiren sorularla ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ali Rıza Gönül

Sanayi ve TicaretBakanı

Gaziantep Milletvekili Mustafa R.Taşar'ın

Yazılı Sorularına İlişkin Cevabımız

Cevap 3, 4, 5.

Gaziantep -Nurdağı Organize Sanayi Bölgesi, 1996 yılından beri yatırım programı tekliflerimizde “Etüt” olarak yer almış, ancak, bütçe imkânları nedeniyle yatırım programlarına dahil edilememiştir.

Sözkonusu proje 1998 yılı yatırım programı teklifimize de dahil edilecektir.

Gaziantep-Nurdağı Küçük Sanayi Sitesi, 1992 yılından beri yatırım programı tekliflerimizde “100 işyeri, sosyal tesis” Karakteristiği ile yer almış, ancak, bütçe imkânları nedeniyle yatırım programlarına dahil edilememiştir.

Sözkonusu proje 1998 yılı yatırım programı teklifimize de dahil edilecektir.

6. - Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu'nun, sağlık personelinin fiilî hizmet süresi zammından yararlandırılması için bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/2709)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtmiş olduğum sorularımın Maliye Bakanı Sayın Abdüllatif Şener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arzederim.

Abdullah Akarsu

Manisa

Emekli Sandığı Kanununun 32 nci maddesinde belirtildiği gibi fiilî hizmet süresi zammından, emniyet personeli, askerî personel, TRT personeli, basın kartı sahibi tüm gazeteciler ve çeşitli kurumların bir kısım personeli faydalanmaktadır.

Bu çerçevede;

1. Her türlü koşulda sağlık hizmetlerini yürütebilmek için hizmet veren sağlık personelinin (Radyoloji dalı dışında) fiilî hizmet süresi zammından yararlanabilmesi için yasal bir düzenleme hazırlığı var mıdır?

2. Fiilî hizmet süresi zammı yasa çerçevesini genişletilmesi kapsamından ayrıca hangi meslek gruplarına yer verilecektir?

3. 24 saat aralıksız hizmet vermek zorunda olan ve hipokrat yeminine sadık kalarak büyük bir fedakârlıkla çalışan doktorlarımızı da fiilî hizmet süresinden yararlandırmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Maliye Bakanlığı 13.6.1997

Bütçe ve Malî Kontrol

GenelMüdürlüğü

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600/11185

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 20.5.1997 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2709-6641/18212 sayılı yazıları.

Manisa Milletvekili Sayın Abdullah Akarsu'nun 7/2709 Esas No.lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 32 nci maddesinin (a), (b), (c), (ç), (d), (e), (f), (g), (h) ve (i) fıkraları ile kimlerin fiilî hizmet süresi zammından yararlanacakları tek tek belirtilmiş olup, (h) fıkrası ile mesleği olan ve bu sebeple röntgen, radyum ve benzeri iyonizan radyasyonla bilfiil çalışan tabip, teknisyen, sağlık memuru gibi sağlık personelinin fiilî hizmet süresi zammından yararlandırılması kabul edilmiştir. Bunlarnı dışında kalan sağlık personelinin (tabipler dahil) fiilî hizmet süresi zammından yararlandırılmalarına ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir.

Bu nedenle, tabipler ve diğer sağlık personeli fiilî hizmet süresi zammından yararlandırılmamaktadırlar.

Çeşitli meslek gruplarının fiilî hizmet süresi zammından yararlandırılmaları amacıyla hazırlanan kanun tekliflerine ilişkin hükümet görüşü belirlenmek üzere yapılan toplantılar sonucunda, bazı hizmet sınıflarına veya hizmet sınıfları içinde bazı görevleri ifa edenlere fiilî hizmet zammı tanınmasının, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar arasında eşitsizlik yaratacağı gibi diğer meslek gruplarının da benzeri taleplerine yol açacağı ve T.C. Emekli Sandığının malî bünyesinde de büyük çapta olumsuz etki yapacağı gerekçesi ile sözkonusu tekliflerin olumlu karşılanmaması görüşü benimsenmiştir.

Bilgilerine arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

7. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, 1970 yılından bu yana hacca giden kişi sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Nevzat Ercan'ın yazılı cevabı (7/2718)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımınSayınBaşbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Gerek Başbakanlıkça ve gerekse İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığınca ve gerekse de Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfınca veyahutta diğer ilgili kamu kurum, kuruluş ve vakıflarınca tutulan, derlenen bilgi ve belgelere, istatistiklere göre 1970 yılından itibaren hacca giden yurttaşlarımızın yıl yıl ve toplam olarak sayıları nedir? Bugüne kadar kaç yurttaşlarımız hacca gitmiştir?

T.C.

Başbakanlık 16.6.1997

Diyanet İşleri Başkanlığı

Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.02.1.DİB.0.61.12/563

Konu : Soru Önergesine Cevap

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 20.5.1997 tarih ve A.010.GNS.0.10.00.02-7/2718-6655/18262 sayılı yazınız.

İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi yazı eki yazılı soru önergesine verilen cevap ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinizi arzederim.

Nevzet Ercan

DevletBakanı

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül'ün 6.5.1997 tarih ve 7/2718-6615 sayılı soru önergesinde istenen bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.

Yıllara Göre Türkiye'den Hacca Gidenlerin Sayısı

Yılı Hacı Sayısı

1970 56 578

1971 23 922

1972 27 235

1973 36 258

1974 106 045

1975 136 115

1976 138 000

1977 98 000

1978 27 000

1979 10 805

1980 25 644

1981 30 470

1982 37 587

1983 35 855

1984 30 450

1985 33 728

1986 42 636

1987 79 900

1988 93 177

1989 78 304

1990 27 336

1991 62 989

1992 73 200

1993 57 000

1994 60 000

1995 60 000

1996 60 000

1997 61 183

                          

NOT : 1979 -1988 yıllarında hac seferleri yalnızca Diyanet İşleri Başkanlığınca, 1989 yılından itibaren de Diyanet İşleri Başkanlığı ile (A) grubu seyahat acentalarınca yapılmaktadır. Yukarıdaki rakamlar ülkemizden giden toplam hacı sayılarıdır.

8. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, Emniyet GenelMüdürlüğünde görev yapan polis ve sivil memurların öğrenim düzeylerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2722)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın İçişleri Bakanınca yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatında görev yapan her sıfat ve derecedeki polis memuru, sivil memur ile bunların amirleri durumundaki kişilerin öğrenim durumları (ilk, orta, lise, yükseköğrenim, lisans öğrenimi ve lisansüstü olmak üzere) ayrı ayrı nedir?

2. Ayrıca Emniyet GenelMüdürlüğü merkez ve taşra teşkilâtında ve görev gereği diğer kamu kurum ve kuruluşlarının emir ve teşkilâtına verilmiş bulunan Özel Hareket Timi mensubu polis memurlarının ve amirlerinin öğrenim durumları (ilk, orta, lise, yüksek öğrenim, lisans ve lisans üstü olmak üzere) ayrı ayrı nedir?

3. İçişleri Bakanlığı merkez ve taşra teşkilâtlarında ve Olağanüstü HalBölgesinde ve mücaviri illerde görev yapan gönüllü ve geçici köy koruyucularının öğrenim durumları (cahil, okur yazar, ilk, orta, lise, lisans ve lisansüstü olmak üzere ayrı ayrı nedir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 17.6.1997

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/126410

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 20.5.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2722-6659-18266 sayılı yazısı.

İzmirMilletvekili Sabri Ergül tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Emniyet GenelMüdürlüğü merkez ve taşra teşkilâtlarında 4 yıllık yüksekokul mezunu; 2064 emniyet müdürü, 747 emniyet amiri, 919 başkomiser, 1 284 komiser, 3 511 komiser yardımcısı,
1 755 polis memuru ve 837 genel idarî hizmetli, 3 yıllık yüksekokul mezunu; 5 başkomiser, 1 komiser, 7 polis memuru ve 5 genel idarî hizmetli, 2 yıllık yüksekokul mezunu; 145 başkomiser, 8 komiser, 4 666 polis memuru ve 624 genel idarî hizmetli, lise mezunu; 2 432 başkomiser, 65 komiser, 103 651 polis memuru ve 2 869 genel idarî hizmetli, ortaokul mezunu; 2 293 başkomiser, 31 komiser, 13 337 polis memuru ve 186 genel idarî hizmetli, ilkokul mezunu; 15 polis memuru ve 14 genel idarî hizmetli görev yapmaktadır.

Olağanüstü Hal Bölgesinde ve mücavir illerde gönüllü ve geçiçi köy koruyucularının öğrenim durumları; 17 424 cahil, 17 338 okur yazar, 29 369 ilkokul mezunu, 2 927 ortaokul mezunu, 784 lise mezunu ve 24 kişi yüksekokul mezunudur.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

9. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, Millî Gençlik Vakfına ilişkinBaşbakandan sorusu ve DevletBakanı Ahmet Cemil Tunç'un yazılı cevabı (7/2724)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın SayınBaşbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Millî Gençlik Vakfı (MGV)'nin kurucuları kimlerdir?

Bu Vakıf ne zaman ve nerede, hangi amaçla kurulmuştur?

2. Millî Gençlik Vakfının merkezi, faaliyet konuları, şube sayısı ve şubelerinin bulunduğu il, ilçe ve diğer yerleşim birimleri nelerdir? Vakfın kaç şubesi, temsilciliği, yurtiçi ve dışı örgütleri nedir?

3. Millî Gençlik Vakfı yurt dışındaki faaliyetlerini nereye bağlı olarak yürütmektedir?Merkezi neresidir?

Bunlar için, her şube, temsilcilik ve yurtiçi ve dışı örgütlenme için nerelere, Vakıflar GenelMüdürlüğüne bilgi verilmiş midir? Vakıf, kuruluş senedinde yazılı amaç, örgütlenme ve yönetim ile yasalarda belirtilen kurallara uymuş mudur? Uyulmakta mıdır?

4. Millî Gençlik Vakfının faaliyetleri kuruluş senedinde belirtilen amaçlara uygun mudur? Yurtdışı örgütlenmesini nasıl ve hangi izin ile almıştır?

5. Bu vakfın kuruluş amacına uygun çalışmadığı, içte ve dıştaki şube, temsilcilik ve diğer biçimdeki örgütlenmelerde irticai faaliyetlerin esas olduğu doğru mudur?

6. Millî Gençlik Vakfının malî kaynakları nedir?

Nereden, nasıl, özel ve resmî tüzel ve gerçek kişi ve kuruluşlardan yardım destek almakta mıdır? Almakta ise ayrı ayrı miktarı nedir?

7. Millî Gençlik Vakfının faaliyet alanları nedir?

Bu faaliyet alanları yasaya, vakıf senedine uygun mudur?

8. Bu Vakfa devlet yardımı yapılmış mıdır?Miktarı nedir?

9. Bu Vakfın merkez, şube, iç ve dış teşkilâtları dahil 1995 ve 1996 yılında elde ettiği nakdî ve aynî gelir miktarı nedir?

10. Bu Vakıf Vakıflar GenelMüdürlüğünce denetlenmiş midir? Sonuç nedir?

T.C.

DevletBakanlığı 13.6.1997

Sayı : B.02.0.012-0811

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) DevletBakanlığının (Sayın Lütfü Esengün) 2.6.1997 tarih ve B.02.0.0010/03090 sayılı yazısı.

B) 20.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2724-6661/18268 sayılı yazınız.

Bakanlığımıza ilgi yazınızla intikal ettirilen, İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül'ün 7/2724-6661 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

DevletBakanı

Soru 1. Millî Gençlik Vakfı (MGV)'nin kurucuları kimlerdir?

Bu Vakıf ne zaman ve nerede, hangi amaçla kurulmuştur?

Cevap 1. Millî Gençlik Vakfı (MGV)'nın kurucuları; Raşit Aksoy, Nazım Karaman, Ali Güzelsoy, Ali Tandoğan, Yahya Zararsız, Ertan Yülek, Mustafa Aksoy, Enver Ergün, Cengiz Acar, Adil Gündüz, Nevzat Laleli, Muzaffer Baydar, Mükremin Karakoç, Fikret Erçoban, Yılmaz Bölükbaşı, Burhan Uzgur, Mehmet Atamtürk'dür.

Bu vakıf, 25.2.1975 tarihinde Ankara'da kurulmuştur.

Vakfın, vakıf senedinde belirtilen amaçları; insanların ve toplumların ilmî, içtimaî, kültürel, sağlık ve bedensel yönden gelişmelerine katkıda bulunmak amacıyla nevi itibariyle genel, katma ve özel bütçeli idarelerin hizmet sahaları içerisinde yeralan eğitim, kültür ve sağlık hizmetleri yükünü paylaşarak devletin kamu görevi yükünü azaltıcı çalışmalar yapmaktır.

Soru 2. Millî Gençlik Vakfının merkezi, faaliyet konuları, şube sayısı ve şubelerinin bulunduğu il, ilçe ve diğer yerleşim birimleri nelerdir? Vakfın kaç şubesi, temsilciliği, yurtiçi ve dışı örgütleri nedir?

Cevap 2. Millî Gençlik Vakfının merkezi Ankara'dır. Faaliyet konuları ek (2) yazıda belirtilmektedir.

Vakfın 75 ilde şubesi ve 1 ilçede temsilciliği bulunmakta olup, bunlardan 54 şubesinin bulunduğu iller, Adana, Adıyaman, Afyon, Amasya, Antalya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bolu, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hatay, Isparta, İçel, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Nevşehir, Niğde, Ordu, Sakarya, Samsun, Siirt, Tokat, Şanlıurfa, Uşak, Van, Yozgat, Zonguldak, Batman, Sıvas'dır.

Bingöl İli Genç İlçesinde ise temsilciliği vardır.

Diğer 21 ilde bulunan şubelerin izin işlemleri devam etmektedir.

Yurtiçi örgütleri ise şubeleri ve temsilciliğidir.

Vakfın yurtdışı örgütleriyle ilgili genel müdürlüğümüzde kayda rastlanılmamıştır.

Soru 3. Millî Gençlik Vakfı yurtdışındaki faaliyetlerini nereye bağlı olarak yürütmektedir?Merkezi neresidir?

Bunlar için, her şube, temsilcilik ve yurtiçi ve dışı örgütlenme için nerelere, Vakıflar GenelMüdürlüğüne bilgi verilmiş midir? Vakıf, kuruluş senedinde yazılı amaç, örgütlenme ve yönetim ile yasalarda belirtilen kurallara uymuş mudur? Uyulmakta mıdır?

Cevap 3. Millî Gençlik Vakfı'nın yurtdışında faaliyetleri ve merkezi olduğuna ilişkin kayıtlarımızda bir bilgi yoktur.

Vakıfça, yurtiçinde açılan şubeler ve temsilcilik için Vakıflar GenelMüdürlüğüne bilgi verilmiştir.

Vakıf; kuruluş senedinde yazılı amaç, örgütlenme ve yönetim ile yasalarda belirtilen kurallara uymaktadır.

Soru 4. Millî Gençlik Vakfının faaliyetleri kuruluş senedinde belirtilen amaçlara uygun mudur? Yurtdışı örgütlenmesini nasıl ve hangi izin ile almıştır?

Cevap 4. Millî Gençlik Vakfının faaliyetleri, kuruluş senedinde belirtilen amaçlara uygundur. Vakfın yurtdışında örgütlenmesiyle ilgili olarak genel müdürlüğümüzde bir kayda rastlanılmamıştır.

Soru 5. Bu vakfın kuruluş amacına uygun çalışmadığı, içte ve dıştaki şube, temsilcilik ve diğer biçimdeki örgütlenmelerde irticai faaliyetlerin esas olduğu doğru mudur?

Cevap 5. Vakfın kuruluş amacına uygun olarak çalışmaktadır. İçte ve dışta şube, temsilcilik ve diğer biçimdeki örgütlenmelerinde irticai faaliyetleri bulunduğu hakkında genel müdürlüğümüzde bir bilgi bulunmamaktadır.

Soru 6. Vakfın malî kaynakları nedir? Nereden, nasıl, özel ve resmî tüzel ve gerçek kişi ve kuruluşlardan destek almakta mıdır? Almakta ise ayrı ayrı miktarı nedir?

Cevap 6. Vakfın malî kaynakları :

Yıllık üye aidatları, bağış yardım ve vasiyetler, okul payları, yurt payları, tesis payları, tertip edilen müsamere, spor müsabakaları, konferans, bilgi yarışmaları, çeşitli geceleri ihya gibi faaliyetlerden sağlanan gelirler. Her türlü yayın ve kitap satışından elde edilen gelirler, vakıf mamelekinden elde edilen gelirler, işletme ve iştirak gelirleri ile, şirket kuruluşlarından elde edilecek gelirler, sair çeşitli gelirlerdir.

Vakfın özel ve resmî tüzel ve gerçek kişi ve kuruluşlardan yardım ve destek aldığına dair Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Soru 7. Millî Gençlik Vakfının faaliyet alanları nedir?

Bu faaliyet alanları yasaya, vakıf senedine uygun mudur?

Cevap 7. Millî Gençlik Vakfının faaliyet alanları ek (2) yazıda belirtilmektedir. Bu faaliyet alanları yasaya, vakıf senedine uygundur.

Soru 8. Bu Vakfa devlet yardımı yapılmış mıdır?Miktarı nedir?

Cevap 8. Vakfa devlet yardımı yapılıp yapılmadığı hususunda Vakıflar Genel Müdürlüğünde bir bilgi bulunmamaktadır.

Soru 9. Bu Vakfın merkez, şube, iç ve dış teşkilâtları dahil 1995 ve 1996 yılında elde ettiği nakdî ve aynî gelir miktarı nedir?

Cevap 9. Vakfın 1995 yılına ait ayrıntılı bilançosu ile gelir-gider cetveli ek (3)'de sunulmaktadır. Vakfın 1996 yılına ait konu hakkındaki bilgi ve belgeleri henüz Vakıflar GenelMüdürlüğüne intikal etmemiştir. (1996 yılına ait bilanço ve gelir-gider cetvellerinin Vakıflar GenelMüdürlüğüne Haziran 1997 ayı sonuna kadar intikal etmesi gerekmektedir).

Soru 10. Bu Vakıf Vakıflar GenelMüdürlüğünce denetlenmiş midir? Sonuç nedir?

Cevap 10. Vakıf 1994-1995 yılları işlemleri ile ilgili olarak, Vakıflar GenelMüdürlüğü müfettişleri tarafından denetlenmiş olup, düzenlenen teftiş raporunda vakfın şubeleriyle birlikte gayesini gerçekleştirmek üzere faaliyetlerde bulunduğu belirtilmektedir.

26.6.1975 tarihinde 15277 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak kurulmuş bulunan vakfımızın, Ankara 5 inci Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.12.1989 tarihli Esas No : 1989/874 - Karar No : 1989/921; Ankara 11 inci Asliye Hukuk Mahkemesinin 9.10.1996 tarihli Esas No : 1996/668 - Karar No : 1996/743 ve Ankara 22 nci asliye Hukuk Mahkemesinin 22.1.1997 tarihli EsasNo : 1996/807 - Karar No : 1997/13 ile verdikleri tadilat kararlarına dayanarak, vakıf senedi aşağıdaki şekilde kesinleşmiştir.

Millî Gençlik Vakfı

Vakıf Senedi

Kuruluş

Madde 1. - Bu vakıf senedinin sonunda isimleri yazılı şahıslar, TürkMedenî Kanununun 903 sayılı Kanunla değişik 73 ve müteakip maddelerinin gereğince bir vakıf kurmuşlardır.

Vakfın Adı

Madde 2. - Vakfın adı “Millî Gençlik Vakfı”dır.

Vakfın Merkezi

Madde 3. - Vakfın merkezi Ankara'dır. Vakfın ilk sermayesi bu senedin sonunda yazılı kurucuların koyduğu 200 000 TL.'sıdır. Merkez idare heyeti kararı ve ilgili mevzuat çerçevesinde yurt içinde ve yurt dışında şubeler açabilir.

Vakfın Mevzu ve Gayesi

Madde 4. - İnsanların ve toplumların ilmî, içtimaî, kültürel, sağlık ve bedensel yönden gelişmelerine katkıda bulunmak amacıyla nevi itibariyle genel, katma ve özel bütçeli idarelerin hizmet sahaları içerisinde yer alan eğitim, kültür ve sağlık hizmetleri yükünü paylaşarak devletin kamu görevi yükünü azaltıcı çalışmalar yapmaktır.

Vakfın Çalışma Sahası

Madde 5. - Vakfın gayesi ile ilgili çalışma sahaları ve faaliyetleri;

a) Millî, manevî, kültürel ve ahlakî değerlere bağlı gençlere eğitim ve öğretimin her dalında ve her kademesinde eğitim ve öğrenim imkânları sağlamak, bu doğrultuda yurt içinde ve yurt dışında okullar, kurslar, dershaneler, yurtlar, pansiyonlar, üniversiteler, spor tesisleri, kamplar ve benzeri tesisleri kurarak işletmek veya işlettirmek, gerektiğinde bunları resmî kurum ve kuruluşlar ile aynı amaçlı diğer tüzelkişiliklere devretmek, ayrıca bu yönde faaliyet gösteren resmî ve tüzel kuruluşlara maddî ve manevî destek sağlamak, karşılıksız eğitim, öğretim araştırma bursları ile aynı amaçlı karşılıklı krediler vermek.

b) Konferanslar, seminerler, paneller, sempozyumlar, açık oturumlar, kapalı salon toplantıları ve sünnet şölenleri düzenlemek suretiyle toplumun eğitim, öğretim ve kültür düzeyinin gelişmesine katkıda bulunmak, aynı amaçla basın ve yayın faaliyetlerinde bulunmak veya bu doğrultuda faaliyette bulunan diğer tüzelkişiliklere maddî ve manevî gerekli desteği sağlamak.

c) Vakıf gelirlerinin % 10'unu geçmeyecek şekilde eğitim ve öğretim imkânlarından yoksun gençlerin yurtiçi ve yurtdışı okul, yurt ve dershane ücretleriyle kitap, kırtasiye, harç ve giyim gibi eğitim ve öğretim giderlerini karşılamak veya katkıda bulunmak.

d) Toplumların eğitim ve öğretim düzeylerinin geliştirilmesi ve yükseltilmesi açısından
yurtiçinde ve yurtdışında konferans salonları, kütüphaneler, araştırma merkezleri, dil laboratuvarları ve benzeri tesisleri içeren eğitim, öğretim ve kültür merkezleri kurmak ve işletmek, gerektiğinde bunları resmî kurum ve kuruluşlar ile aynı amaçlı diğer tüzelkişiliklere devretmek.

Öğrencileri bir üst sınıfa veya okula hazırlayacak dershaneler açmak ve çalıştırmak.

e) Eğitim, öğretim, kültür, ekonomi, sağlık ve diğer alanlarda ilmî araştırmalar yapmak veya yaptırmak, elde edilecek sonuçları gerekli görüldüğü takdirde basın, yayın ve diğer yollarla insanların istifadesine sunmak.

f) İnsanların sağlıklarının korunması ve tedavilerinin sağlanılması için koruyucu hekimlik noktasında veya tedavi aşamalarında hizmet verebilecek sağlık kompleksleri kurarak işletmek, gerektiğinde bunları resmî kurum ve kuruluşlar ile diğer tüzelkişiliklere devretmek, yine aynı doğrultuda faaliyet gösteren resmî kuruluşlar ile tüzelkişiliklere maddî ve manevî gerekli desteği sağlamak, vakıf gelirlerinin % 10'unu aşamayacak şekilde fakir ve kimsesiz hastaların tedavilerini ücretsiz olarak yapmak veya yaptırmak.

g) Toplumsal ihtiyaçlardan olan aşevleri, park, bahçe, okuma odaları, kültür siteleri, lokal, spor salonu, sergi salonu, cami, kur'an kursları ve benzeri sosyal içerikli tesisler kurmak veya bu yönde faaliyette bulunan kişi ve kuruluşlara maddî ve manevî her türlü yardımda bulunmak.

Çeşitli dallarda sportif faaliyetler yapmak. Yine çeşitli spor dallarında yarışmalar, turnuvalar düzenlemek.

h) Su, yangın ve zelzele gibi tabiî afetlere uğrayanlar, askerlik veya güvenlik nedeni ile şehit düşenlerin ailelerine ve yaralananlara her türlü maddî ve manevî yardımda bulunmak. Bu maksatla faaliyet gösteren kuruluşlarla işbirliği yaparak onlara destek sağlamak, bu maksatlarla kampanyalar düzenlemek.

i) Millî ve manevî yönden bağlarımız bulunan kardeş ülkelere eğitim, öğretim, kültür ve sağlık alanlarında her türlü hizmeti götürmek, okullar, kütüphaneler açmak, sağlık tesisleri kurmak, ibadethaneler yaptırmak, bu ülkelerde konferanslar, seminerler, sempozyumlar ve konserler düzenlemek, ülkemizde eğitim ve öğretim görenlerine her türlü eğitim ve öğretim imkânı sağlamak, burs, kitap, kırtasiye, giyecek ve yiyecek gibi yardımlarda bulunmak.

Bu ülkelerin uğradığı harp ve tabiî afetler gibi felaketler karşısında yurtiçinde ve yurtdışında yardım kampanyaları düzenlemek, elde edilecek aynî ve nakdî yardımları bizzat veya diğer meşru kanallardan kendilerine ulaştırmak. Bu yolda faaliyette bulunan kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak veya bunlara maddî ve manevî her türlü desteği sağlamak.

Vakfın yıllık brüt gelirinin % 80'i belirtilen gayelerin tahakkuku için, % 20'si yönetim ve idame masrafları ile ihtiyatlara ve yatırımlara ayrılır ve harcanır.

j) Her türlü bağışı kabul etmek ve yardım toplamak. Bu maksatla yardım toplama kampanyaları tanzim etmek.

k) Vakfın idareci, personel, teşkilât elemanları ve yakınlarına tahsis edilmek üzere kamp ve kamp yerleri, misafirhane, eğitim ve sosyal tesisleri kurmak, açmak ve çalıştırmak. Kamu hizmeti vermek üzere misafirhaneler, eğitim ve sosyal tesisleri kurmak, açmak ve çalıştırmak.

ı) Gayrimenkul hak ve gelirleri idare etmek. İktisadî, ziraî, sınaî, ticarî işletmeler ve şirketler kurmak ve çalıştırmak, bu gibi müesseselere ortak olmak veya iştirak etmek.

Millî Gençlik Vakfı Konsolide Hesapları

31.12.1995 Tarihli Ayrıntılı Bilanço

AKTİF (VARLIKLAR)                                            (BİN TL.)

Açıklama Önceki Dönem Cari Dönem

I. DÖNEN VARLIKLAR

A) Hazır değerler 1 449 968

1. Kasa 1 385 717

3. Bankalar 64 251

C) Ticarî alacaklar 23 244

4. Verilen depozite ve teminatlar 23 244

D) Diğer alacaklar 510 000

2. İştiraklerden alacaklar 510 000

E) Stoklar 117 650

5. Diğer stoklar 17 650

7. Verilen sipariş avansları 100 000

F) Yıllara yaygın inşaat ve onarım mlyt. 1 534 907

1. ............................................. 1 534 907

DÖNEN VARLIKLAR TOPLAMI 3 635 769

II. DURAN VARLIKLAR

- Diğer alacaklar 355 000

G) Diğer çeşitli alacaklar 335 000

D) Maddî duran varlıklar 7 396 715

1. Arazi ve arsalar 1 169 823

3.Binalar 1 497 864

4.Tesis, makine ve cihazlar 112 253

5. Taşıtlar 462 000

6. Demirbaşlar 4 192 403

7. Diğer maddî duran varlıklar 1 185

8. Birikmiş amortismanlar (-) (38 814)

DURAN VARLIKLAR TOPLAMI 7 751 715

AKTİF (VARLIKLAR) TOPLAMI 11 387 483

GENEL TOPLAM 11 387 483

Millî Gençlik Vakfı Konsolide Hesapları

31.12.1995 Tarihli Ayrıntılı Bilanço

(BİN TL.)                                                      PASİF (KAYNAKLAR)

Açıklama Önceki Dönem Cari Dönem

I. KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLAR

B) Ticarî borçlar 102 871

1. Satıcılar 111 456

4. Alınan depozito ve teminatlar (8,585)

C) Diğer borçlar 29 915

5. Diğer çeşitli borçlar 29 915

F) Ödenecek vergi ve diğer yükümlülük. 928 615

1. Ödenecek vergi ve fonlar 440 219

2. Ödenecek sosyal güv. kesintileri 253 635

3. Vd. geç., ert. veya tak. var. ve diğ. yk. 234 761

G) Borç ve gider karşılıkları 16 920

3. Kıdem tazminatı karşılığı 16 920

KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLAR TOPLAMI 1 078 320

III. ÖZKAYNAKLAR

Ödenmiş sermaye 6 149 349

1. Sermaye 6 149 349

C) Kâr yedekleri 3 914

1. Özel fonlar 3 914

D) Geçmiş yıllar kârları 440 934

E) Geçmiş yıllar zararları (-) (10 465)

F) Dönem net kârı (Zararı) 3 717 431

ÖZKAYNAKLAR TOPLAMI 10 309 163

PASİF (KAYNAKLAR) TOPLAMI 11 387 483

GENEL TOPLAM 11 387 483

Millî Gençlik Vakfı Konsolide Hesapları

31.12.1995 Tarihli Ayrıntılı Gelir Tablosu

Açıklama

A) BRÜT SATIŞLAR 33 909 667 050

3. Diğer gelirler 33 909 667 050

C) NET SATIŞLAR 33 909 667 050

Brüt satış kârı veya zararı 33 909 667 050

E) FAALİYET GİDERLERİ (-) (30 339 439 581)

3. Genel yönetim giderleri (-) (30 339 439 581)

Faaliyet kârı veya zararı 3 570 227 469

F) DİĞER FAAL. OLAĞAN GELİR VE KÂRLAR 150 344 346

9. Faal. ilgili, diğ. ola. gelir ve kârlar 150 344 346

G) DİĞER FAAL. OLAĞAN GİDER VE ZARAR. (-) (2 887 245)

6. Diğer olağan gider ve zararlar (-) (2 887 245)

Olağan kâr veya zarar 3 717 684 570

I) OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR (-) (254 000)

1. Önceki dönem gider ve zararları (-) (254 000)

DÖNEM KÂRI VEYA ZARARI 3 717 430 570

DÖNEM NET KÂRI VEYA ZARARI 3 717 430 570

10. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, 822'li hatlara kontür uygulanmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu'nun yazılı cevabı (7/2743)

9.5.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak Ulaştırma Bakanı tarafından yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

Dr. B. Fırat Dayanıklı

Tekirdağ

İçinde yaşadığımız enformasyon çağında, bilgiye etkin ve verimli bir şekilde ulaşmak son derece önemlidir. Bilgiye ulaşmanın hem teknolojik hem de pratik açıdan en gelişmiş aracı internettir. Gelişmekte olan ülkemizin insanlarının bilgiye en kısa ve en ucuz bir şekilde ulaşmasını sağlamak için internet hizmetlerinin herkesin kullanabileceği bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak 822'li hatlara kontür uygulaması ile internet kullanımının maliyeti azami seviyeye çıkacağından internet abone sayısı hızla azalacaktır. İnternetin en temel özelliği olan bilgiye en ucuz, en hızlı ve en kısa yoldan ulaşma ilkesinden uzaklaşılacak ve ülkemiz bilgi üretim ve paylaşımı yarışında geri kalacaktır.

1. Diğer ülkelerde 822'li hatlar bedava iken turnetin bu hatlara kontür uygulama kararı hangi gerekçeyle verilmiştir.

2. Bu karar büyükşehirler dışındaki internet kullanıcılarını internetten caydırmak için mi verilmiştir?

3. Bu kararı alanlar, yeni uygulama ile abone sayısının hızla düşeceğinden ötürü ülkemizin bilgi yarışında geri kalmasının kaçınılmaz olduğunun farkında değiller mi?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı 13.6.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21-884-11307

Konu : Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın

Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 20.5.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/2743-6691/18335 sayılı yazısı.

Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın 7/2743-6691 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Ömer Barutçu

Ulaştırma Bakanı

Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın

7/2743-6691 Sayılı Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

Sorular

İçinde yaşadığımız enformasyon çağında, bilgiye etkin ve verimli bir şekilde ulaşmak son derece önemlidir. Bilgiye ulaşmanın hem teknolojik hem de pratik açıdan en gelişmiş aracı internettir. Gelişmekte olan ülkemizin insanlarının bilgiye en kısa ve en ucuz bir şekilde ulaşmasını sağlamak için internet hizmetlerinin herkesin kullanabileceği bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak 822'li hatlara kontör uygulaması ile internet kullanımının maliyeti azamî seviyeye çıkacağından internet abone sayısı hızla azalacaktır. İnternetin en temel özelliği olan bilgiye en ucuz, en hızlı ve en kısa yoldan ulaşma ilkesinden uzaklaşılacak ve ülkemiz bilgi üretimi ve paylaşım yarışında geri kalacaktır.

1. Diğer ülkelerde 822'li hatlar bedava iken turnet'in bu hatlara kontür uygulama kararı hangi gerekçeyle verilmiştir?

2. Bu karar büyükşehirler dışındaki internet kullanıcılarını internet'ten caydırmak için mi verilmiştir?

3. Bu kararı alanlar, yeni uygulama ile abone sayısının hızla düşeceğinden ötürü ülkemizin bilgi yarışında geri kalmasının kaçınılmaz olduğunun farkında değiller mi?

Cevap

Hiçbir Avrupa ülkesinde 822'li hatların karşılığı olan kullanıcıların internet'e Dial-Up olarak eriştiği hatlar ücretsiz değildir. Bilakis Türkiye'deki uygulamanın aksine bu erişim o ülkede geçerli olan normal telefon tarifesine göre yapılmaktadır.

Türkiye'de 822'li hatların aylık 10 ABD Doları karşılığında sınırsız arama süresi uygulaması; bütün servis sağlayıcıların İstanbul'da toplanması, Anadolu'ya yayılarak kullanıcıların mahalline gitmemeleri sonucunu doğurmuştur. Dolayısıyla, internet kullanıcıları Türkiye'nin her yerinden İstanbul'a erişmeye başlamışlardır. Bu durum, internet bağlantıları normal telefon görüşme sürelerinden çok uzun sürdüğü için şehirlerarası kanallarda sıkışıklık yaratabilecek ve normal telefon trafiğini olumsuz yönde etkileyecektir. Ayrıca, kontürden bağımsız bu uygulama ayda 20 saate kadar kullananların gerçek ücretleri ödemesi, bunun üstündeki kullanıcıların ise ücretsiz istifade etmesi gibi bir adaletsiz duruma yol açmaktadır.

İleride 1 milyon internet kullanıcısı oluştuğunda mevcut durum İstanbul'da 600 bin civarında 822'li numara tesisi gerektirecek, bu ise İstanbul'da yaklaşık bugünkü rakamla 80 milyon ABD Doları tutarında bir yatırımı gerektirecek ve bu yatırım çok kısa bir sürede gerçekleştirilemez ise şehirlerarası kanallardaki tıkanıklık ile birlikte internet hizmetine erişilmesi imkânsız hale gelecektir. Abone sayısı arttıkça da bu problem katlanarak büyüyecektir.

Bu yeni tarife yapısında amaçlanan, servis sağlayıcılarını ülke sathına yayarak, bu problemi büyümeden aşmaktır. Kontüre bağlı bu bölgesel uygulamada ayda; gündüz yaklaşık 17 saat, akşam ise 30 saate kadar internet'e bağlanan aboneler açısından değişen hiç bir şey olmamakta (Bu kullanımlar 10 ABD Dolarına karşılık gelmektedir) bu sürelerin üstündeki kullanımlarda ise yine diğer birçok ülkeden ucuza gelen bir ücretlendirme sözkonusudur.

Servis sağlayıcılar ülke genelinde yayılacağı için bulundukları mahaldeki santrallerin kapasitesinden istifade ederek 822'li numara talepleri rahatlıkla karşılanacak, telefon şebekesindeki sıkışma bertaraf edildiğinden internet erişimi rahatlayacak ve hızlanacaktır.

Bu kararlar dünya uygulaması paralelinde internet ulaşımını rahatlatmak, kullanıcı sayısını artırmak için alınmıştır.

11. - Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, bazı hastane ihalelerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı İsmail Karakuyu'nun yazılı cevabı (7/2754)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Süleyman Hatinoğlu

Artvin

Sağlık Bakanlığı APK Kurulu Başkanlığı 25.4.1997 tarih ve B.100 APK.0000000807 Sayı ile Dünya Bankası Kredisi kapsamında 300 milyon dolar tutarında anahtar teslim hastane yapımının 15 milyon dolar civarındaki proje ve müşavirlik hizmetleri için ihaleye 1 Mayıs'ta çıkmış ancak;

1. İstanbul Küçükçekmece-Halkalı 200 yataklı Kardiyoloji Hastanesi,

2. İstanbul Kadıköy 200 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi,

3. Yalova 200 yataklı Genel Amaçlı Hastaneyi kapsayan bu ihale iptal edilmiştir.

Bu Nedenle Sorularım :

1. 26.4.1997'de Sağlık Bakanı'nın istifasıyla, bu ihalenin iptali arasında bir ilişki var mıdır?

2. Böyle geniş kapsamlı bir ihaleye yanlızca TUMAŞ, TUSTAŞ, EMLAK KONUT A.Ş., EMLAK PAZAR PROJE YÖN. A.Ş. firmalarının davet edilmesi yeterli midir?

3. a) Bu ihalenin Emlak Pazar Proje Yön. A.Ş.'ye verilmek için ihale davetiyelerinin dar tutulduğu iddiaları doğru mudur?

b) Bu şirketin % 46 hissesine sahip ortağı Mustafa Süzer midir?

c) Bu ihaleyi yeniden genel bir ilanla açmayı düşünüyor musunuz? Eğer düşünüyorsanız ne zaman ihaleyi yenileyeceksiniz?

4. İhalenin iptal gerekçelerini açıklar mısınız?

T.C.

Sağlık Bakanlığı

Hukuk Müşavirliği 13.6.1997

Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/1198

Konu : Yazılı Soru Önergesi Cevabı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi : 20.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2754-6733/18424 sayılı yazıları.

Artvin Milletvekili Sayın Süleyman Hatinoğlu tarafından, bazı hastane ihalelerine ilişkin olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Bilgilerine arz ederim.

Doç. Dr. İsmail Karakuyu

Bakan

Artvin Milletvekili Sayın Süleyman Hatinoğlu tarafından, “Bazı Hastane İhalelerine İlişkin” olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabıdır :

SORULAR :

“Sağlık Bakanlığı APK Kurulu Başkanlığı 25.4.1997 tarih ve B.100 APK.0000000807 sayı ile Dünya Bankası Kredisi kapsamında 300 milyon dolar tutarında anahtar teslim hastane yapımının 15 milyon dolar civarındaki proje ve müşavirlik hizmetleri için ihaleye 1 Mayıs'ta çıkmış ancak;

1. İstanbul Küçükçekmece-Halkalı 200 yataklı Kardiyoloji Hastanesi,

2. İstanbul Kadıköy 200 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi,

3. Yalova 200 yataklı Genel Amaçlı Hastaneyi kapsayan bu ihale iptal edilmiştir.

Bu nedenle sorularım :

1. 26.4.1997'de Sağlık Bakanı'nın istifasıyla, bu ihalenin iptali arasında bir ilişki var mıdır?

2. Böyle geniş kapsamlı bir ihaleye yalnızca TUMAŞ, TUSTAŞ, EMLAK KONUT A.Ş., EMLAK PAZAR PROJE YÖN. A.Ş. firmalarının davet edilmesi yeterli midir?

3. a) Bu ihalenin Emlak Pazar Proje Yön. A.Ş.'ye verilmek için ihale davetiyelerinin dar tutulduğu iddiaları doğru mudur?

b) Bu şirketin % 46 hissesine sahip ortağı Mustafa Süzer midir?

c) Bu ihaleyi yeniden genel bir ilanla açmayı düşünüyor musunuz? Eğer düşünüyorsanız ne zaman ihaleyi yenileyeceksiniz?

4. İhalenin iptal gerekçelerini açıklar mısınız?”

CEVAPLAR : Soru önergesinde belirtilen hususların cevabına geçmeden önce konu hakkında bazı açıklamalarda bulunulmasında fayda görülmüştür

İstanbul-Küçükçemece-Halkalı 200 Yataklı Kardiovasküler Cerrahi Merkezi, İstanbul-Kadıköy 200 Yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi ile Yalova 200 Yataklı Devlet Hastanelerinin dış kredi temini suretiyle ve “anahtar teslimi” usûlüyle yaptırılması işi, Bakanlığımız ile ilgili yatırım programında 941000060 proje numarası ile yeralmış bulunmaktadır.

Bakanlığımız, adı geçen yatırım projelerinin gerçekleştirilmesi için 1995 yılından beri çalışmalarda bulunmaktadır. Bu süreç içerisinde arsa temin edilmiş, Yüksek Planlama Kurulu, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Başbakanlık gibi kurum ve mercilerle yazışmalar yapılarak gerekli müsaadeler alınmış ve ihaleye çıkılmasına hukukî bir mania kalmamıştır.

İstanbul ve Yalova İllerinde yapılacak bu hastaneler için, öncelikle bunların projelerinin elde edilmesi gerektiğinden hareketle, finansmanı 3418 sayılı Kanun ile Bakanlığımıza tahsis edilen gelirlerinden karşılanmak üzere, Müşavirlik ve Etüt Proje İhalesine çıkılmaya karar verilmiş ve ihale hazırlıklarına başlanmıştır.

CEVAP 1. - Sözügeçen Müşavirlik ve Etüt-Proje hizmetlerinin satınalınması amacıyla ihale açılması ve ihale hazırlarında bulunulması için, zamanın Sağlık Bakanı Dr. Sayın Yıldırım Aktuna tarafından talimat verilmiştir.

Yapılması kararlaştırılan ihalenin iptali asla sözkonusu olmadığından, eski Bakan'ın istifası ile herhangi bir bağlantı kurulması mümkün değildir.

CEVAP 2. - Soru önergesinde de ifade edildiği üzere, böyle geniş kapsamlı bir müşavirlik ve etüd-proje hizmeti işinin herkese yaptırılamayacağı açıktır. Bu sebeble, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Bakanlığımız arasındaki yazışmalar sonucunda hastane yapım ve kontrollüğü işinde tecrübeli, müşavirlik ve kontrollük hizmeti yapan, öz sermayesi içinde kamu hissesi bulunan kuruluşların isim listesi temin olunmuş ve bu ihalenin Bakanlığımıza bildirilen firmalar arasında yapılması tezekkür edilmiştir.

CEVAP 3. - Sözkonusu ihale ile ilgili davetiyeler, sadece Emlak Pazar Proje Yön. A.Ş.'ne değil, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından bildirilen firmalara da gönderilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından Bakanlığımıza bildirilen (3) firmadan biri olan Emlak Pazar Proje Yön. A.Ş.'nin de diğerleri gibi kamuya ait hisse oranları bildirilmiş olup, geriye kalan hisselerin kimlere ait olduğu bildirilmemiştir.

Sözkonusu ihale henüz yapılmadığından, yenilenmesini ve işin özelliği dikkate alındığında, genel bir ilan ile ihale açılmasını icabettiren maddî ve hukukî bir durum ve gereklilik mevcut değildir.

CEVAP 4. - Sözkonusu ihale iptal edilmemiştir. Ancak, mevcut hizmetin mevzuattaki prosedüre uygun olarak temin edilebilmesi bakımından, ihale öncesi yapılması gereken ihale ön hazırlık çalışmaları ve bu arada hizmetin satınalınmasına esas olacak Makam onayı, hizmetin nitelik ve özelliklerini belirleyen idarî ve teknik şartnameler ve ihale çalışmalarını yürütecek olan komisyonların teşkili işlemleri henüz uygun şekilde tamamlanamadığından, yapılacak ihale sonrası oluşabilecek aksaklıkların önüne geçilebilmesi için, sözkonusu çalışmaların tamamlanmasını müteakiben ihalenin yapılmasının uygun olacağı düşünülerek işlemler şimdilik durdurulmuştur.

Yukarıda da açıklandığı üzere, mevzuatın öngördüğü prosedür içinde sözkonusu ihale işlemleri ve hedeflenen hizmet gerçekleştirilecektir. Bu yüzden, önemli sağlık hizmetleri vermekte olan İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nin yapımının gerçekleştirilmesi için zamanında İnönü Üniversitesi Rektörlüğü ile Millî Eğitim Bakanlığı tarafından açılan ihale ile ilgili usûl ve işlemler de emsal alınmak suretiyle, hakkında Bakanlar Kurulu kararı istihsal edilerek açılması kararlaştırılmış bulunan ihalenin iptali asla sözkonusu değildir.

Konu ile ilgili olarak Bakanlığımızca bugüne kadar yapılmış olanlar ise, hukuka uygunluk çerçevesinde mevzuatın belirlediği usûlî işlemlerin tamamlanmasına ve ülkemize yeni sağlık kuruluşları kazandırılmasına çalışılmasından ibarettir.

Konuya gösterilen ilgi için teşekkür ederim.

12. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Halk Bankası tarafından KOBİ'lere verilen kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk Söylemez'in yazılı cevabı (7/2755)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun ilgili Devlet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

Bartın

Soru - Türkiye Halk Bankasınca Türkiye'de KOBİ'lere 1996 yılında ve 1997 yılının ilk 4 ayında ne kadar kredi dağıtılmıştır? Bu kredilerden Bartın ilinde yararlanan firma var mıdır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 12.6.1997

Sayı : B.02.0.015(02)358

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi : 20.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2755-6737/18429 sayılı yazınız.

Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun 7/2755-6737 sayılı yazılı soru önergesine Bakanlığım ilgili kuruluşu T. Halk Bankası Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan cevap yazısı ekte sunulmaktadır.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

H. Ufuk Söylemez

Devlet Bakanı

Halkbank

Türkiye Halk Bankası Tarih : 10.6.1997

Sayı : 6723/B022THB0090000/054629 İşaretimiz : AÖ/6.6

DEVLET BAKANLIĞINA

(Sayın Ufuk Söylemez)

İlgi : 20.5.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2755-6755-6737/18429 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınızla istediğiniz, Bankamızdan KOBİ'lere 1996 yılında 1997 yılının ilk 4 ayında Türkiye'ye ve Bartın İline kullandırılan kredi miktarları ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederiz.

Saygılarımızla

Türkiye Halk Bankası A.Ş.

Genel Müdürlüğü

H. Uğur Kınay Osman Nuri Ertuğ

Müdür Genel Müdür Yrd. Y.

Türkiye Halk Bankasınca Kobi'lere Kullandırılan Krediler

Türkiye Geneli Bartın İli

1996 (000) 1997 (000) 1996 (000) 1997 (000)

Sanayi Kredileri 29 006 778 000 15 467 833 000 37 050 000 25 300 000

Kooperatif Kredileri 72 521 457 000 24 472 405 870 239 375 000 68 363 000

Fon Kredileri 21 571 652 885 8554 996 113 109 712 606 8 665 123

Kobi Kararnamesince 0 10 393 082 599 0 53 550 000

Toplam 123 099 887 885 58 888 317 582 386 137 606 155 878 123

13. - İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak'ın, Sultanahmet'te yapılan bir gösteriye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2776)

14.5.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların aracılığınızla İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Erdoğan Toprak İstanbul

8 yıllık kesitisiz temel eğitimi protesto etmek üzere, yeşil bayrak altında toplanmış, kapkara çarşaflara bürünmüş, cübbe ve sarıklarla donanmış kişilerin Sultanahmet meydanında toplanabilmelerine izin verilmiş veya göz yumulmuştur. Aynı alanda hükümet ortağı bir siyasî partiye de toplantı yapma izni verilmiştir.

1. Önde gelen sendikalar gibi sivil toplum örgütlerine izin verilmezken, 8 yıllık kesintisiz temel eğitimi protesto eden ve kıyafet kanununu açıkça ihlal eden kişilerin bu meydanı kullanmasına neden izin verilmişitir?

2. Bu uygulamalar hukuk devleti açısından bir çifte standart örneği değil midir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 17.6.1997

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.126409

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi : TBMM Başkanlığının 22.5.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2776-6798-18546 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Hikmet Tekiroğlu ve 8 arkadaşı tarafından Vilayet Makamına verilen 7.5.1997 ve 9.5.1997 tarihli dilekçelerde; 11.5.1997 pazar günü 11.00-15.00 saatleri arası Devlet Bakanı Abdullah Gül ile Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın Sultanahmet At Meydanı Alman Çeşmesi karşısı No : 1'deki çay bahçesinde İmam Hatip Liseleri konulu halkla sohbet toplantısı yapılacağı bildirilmiştir.

2911 Sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin (d) bendi “Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların Devlet ve Hükümet İşleri Hakkındaki Toplantı ve Konuşmaları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Halk ile Yapacakları Sohbet Niteliğindeki Görüşmeler” in bu kanun hükmüne tabii olmayan toplantı ve faaliyetlerden olduğu belirtilmiştir.

Yapılan Müracaat; Vilayet Makamının 8.5.1997 ve 9.6.1997 tarihli onaylarıyla, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasının istinalarının düzenlendiği 4 üncü maddesinin (d) bendi kapsamında değerlendirilerek belirtilen gün ve yerde genel asayiş yönünden güvenlik tedbirleri aldırılmıştır.

11.5.1997 günü TBMM üyelerinin halkla sohbet niteliğindeki görüşmelerinin yoğun katılım nedeniyle açık hava toplantısı haline dönüşmesi üzerine, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri yürüyüşleri Kanununun ilgili hükümleri doğrultusunda toplantı alanındaki yetkililerle irtibata geçilerek toplantının 2911 sayılı yasa hükümlerine tabi faaliyetlere dönüştüğü söylenmiş, katılımın yüksek olması da gözönüne alınarak yine aynı yetkililerce topluluğun bir an önce anons ettirilmek suretiyle dağıtılması istenmiş ve yapılan açık hava toplantısıyla ilgili Sultanahmet'e gelen gruplar saat 15.00 sıralarında dağılmışlardır.

Sohbet toplantısı olarak başlayıp katılımın yoğun olması nedeniyle açık hava mitingine dönüşen toplantıyla ilgili olarak 2911 sayılı yasaya muhalefet etmekten ve toplantı esnasında tespit edilen suç teşkil edici diğer hususlardan dolayı, Hazırlık 1997/27613 sayısına kayden İstanbul Başsavcılığı ile Hazırlık 1997/532 sayısına kayden İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığına hazırlanan tahkikat evrakları gönderilmiştir.

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri yasasının 6 ncı Maddesi ve ilgili yönetmeliğin 3 üncü Maddesi gereğince Valilikçe önceden tespit ve ilan edilen yerler arasında bulunmayan Sultanahmet meydanında 2911 sayılı yasaya tabi toplantı ve gösteri yürüyüşüne hiçbir şekilde izin verilmemektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

14. - Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/2777)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı tarafından yanıtlanmasını dilerim.

Saygılarımla.

Yılmaz Ateş Ankara

Belediyelerimizin, her geçen gün gider kalemleri artarken, 1989'dan bu yana temizlik vergisi dışında gelirlerinde önemli bir artış sağlanamamıştır. O nedenle de yeni hükümetle beraber özellikle muhalefet partilerine üye başkanların yönetimde olduğu belediyelerin iflasın eşiğine geldiği, işçi-memur ücretlerini ödeyemediği, yatırım yapamadığı, devletten yartım alabilmek için parti değiştirmeye mecbur kaldıkları bilinmektedir.

O nedenle;

1. 8.7.1996 tarihinden bugüne kadar, hangi belediyelere ne yardımı yapılmıştır?

2. Yardım yapılan belediyelerin tek tek isimlerini ve yapılan yardımın TL tutarını açıklar mısınız?

3. Bu yardımları yaparken, esas aldığınız ölçü nedir?

4. Belediyelerin gelirlerini artırıcı bir hazırlığınız var mı? Varsa neler olduğunu açıklar mısınız?

T.C.

Maliye Bakanlığı

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 13.6.1997

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600/11186

Konu : Yazılı Soru Önergesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi : TBMM Başkanlığının 22.5.1997 tarih ve KAN. KAR. MD. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2777-6799/18550 sayılı yazıları.

Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz Ateş'in 7/2777 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Hükümetimizin göreve başladığı tarihten itibaren mahallî idarelere aktarılan kaynaklarda önemli artışlar sağlanmıştır. 2380 ve 3030 sayılı kanunlar uyarınca vergi gelirlerinden mahallî idarelere 1996 yılının Temmuz-Aralık döneminde 187.3 trilyon liralık kaynak aktarılmıştır. Bu miktar bir önceki yılın aynı döneminde 92 trilyon lira olup, mahallî idarelere ayrılan kaynaklarda bu dönemde yüzde 103.5 oranında artış sağlanmıştır.

Mahallî idarelerin gelirlerinde sağlanan bu artışlar 1997 yılında da devam ettirilmektedir. Vergi gelirlerinden mahallî idarelere bir önceki yılın Ocak-Nisan döneminde 60.6 trilyon lira aktarılmışken, bu dönemde 143.6 trilyon lira aktarılmıştır.

Böylece Hükümetimizin görevde bulunduğu bu on yıllık dönemde, mahallî idarelere vergi gelirlerinden ayrılan kaynaklar yüzde 117 oranında artırılarak 331 trilyon liraya yükseltilmiştir.

Öte yandanHükümetimizin göreve başladığı tarihten itibaren belediyelere Bakanlığım bütçesinden 1996 yılında 7.3 trilyon lira, 1997 yılının ilk üç ayında ise 7.7 trilyon liralık yardımda bulunulmuştur.

Bakanlığıma yazılı müracaatla yardım talebinde bulunan tüm belediyelere, mensup oldukları siyasî parti gözetilmeksizin yardım yapılmaktadır.

Bilgilerine arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

15. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/2797)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygılarımla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. 8.4.1997 tarihli önceki yazılı soru önergemde, Başkanlığınız aracılığıyla yanıtlanması için Sayın Maliye Bakanı'na yönelttiğim sorulara, Sayın Bakan'ın verdiği 8.5.1997 sayılı yanıt, eksik ve sorduğum soruları yanıtlamaktan uzaktır.

Ben kendilerine 54 üncü Hükümet döneminde her bir Belediye'ye isim, isim; miktar olarak ne kadar devlet yardımı, desteği yapıldığını soruyorum;

Sayın Bakan ise verdiği yanıtta, Belediyeleri isim isim ve miktar olarak belirtme yerine, Refah'lı Belediyeleri kayıran uygulanmalarını gizleme gayreti içinde olduğu izlenimini yaratacak şekilde ve yardımları yıllık, toptan bir şekilde sözümona bildiriyor olmakla neyi, kimden gizliyor?

Sorularımı yeniliyorum;

2. Maliye Bakanı emrine, ita amirliğine, gerek genel ve gerekse katma bütçeler ile ve gerekse fon'lar hesabı ve yahutta diğer tertibinden, “transfer” ve diğer kamu kaynaklarından verilmiş ödenek ve paralardan, 54 üncü Hükümet döneminde (Hükümetin atandığı tarihten günümüze kadar) Belediyelere yapılan ödemelerin, yardımların belediyeler itibariyle isim, isim ve miktar olarak listesi nedir?

T.C.

Maliye Bakanlığı

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 13.6.1997

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600/11182

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 28.5.1997 tarih ve KAN. KAR. MD. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2797-6875/18737 sayılı yazıları.

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül'ün 7/2797 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Mahallî idarelere 2380 ve 3030 sayılı kanunlar uyarınca vergi gelirlerinden pay ayrılmakta ve ayrıca Bakanlığım bütçesinden yardım yapılmaktadır.

Belediyelerin geliri bakımından önemli olan husus, bu kuruluşlara vergi gelirlerinden sağlanan kaynakların artırılmasıdır. Hükümetimizin görevde bulunduğu geçmiş on aylık dönemde (Temmuz-Nisan) mahallî idarelere vergi gelirlerinden ayrılan kaynaklar, bir önceki döneme göre yüzde 117 oranında artırılarak 331 trilyon liraya yükseltilmiş ve mahallî idarelerin gelirlerinde önemli artışlar sağlanmıştır.

Bunun dışında Hükümetimizin göreve başladığı tarihten itibaren belediyelere Bakanlığım bütçesinden 1996 yılında toplam 7.3 trilyon lira, 1997 yılının ilk iki ayında ise 210 milyar lira yardım yapılmıştır.

Bilgilerine arzolunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

16. - Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici'nin, Osmaniye İli Kırmıtlı Belediye Başkanının sahte evrakla belediyeye işçi aldığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2817)

Türkiye BüyükMillet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sn. Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

M. Ali Bilici Adana

Soru : Osmaniye İli Kırmıtlı Belediye Başkanı Erdal Han Ünlü'nün Kırmıtlı Belediyesince geçici işci olarak çalışan veya belediye ile hiç bir ilgisi olmayan bazı kişileri;

a) Sahte evrak düzenleyerek kadroya aldığı,

b) Valilikten ve Bakanlıktan izin almaksızın sınav yaptığı ve bu kişileri kazandırdığı,

c) Aynı kişilerin daha sonra yatay geçişle başka kurumlara geçmesini sağladığı özellikle (Milli Eğitim Bakanlığına)

Doğru mudur?

Sözkonusu şikayetler hakkında bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

Osmaniye Valiliğince bu konuda yapılan soruşturmada Belediye Başkanının sahte belge düzenleyerek Valiliği yanılttığı doğru mudur?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 16.6.1997

Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.0.MAH-0-65-00-02/80440

Konu : Yazılı soru önergesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi : TBMM Başkanlığının 29.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2817-6938-18907 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen Adana MilletvekiliM. Ali Bilici'nin “Kırmıtlı Belediye Başkanının sahte evrak düzenleyerek belediyeye işçi aldığı iddialarına ilişkin” yazılı soru önergesi ile ilgili olarak;

İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen Adana Milletvekili M. Ali Bilici'nin “Kırmıtlı Belediye Başkanının sahte evrak düzenleyerek belediyeye işçi aldığı iddialarına ilişkin” yazılı soru önergesi ile ilgili olarak;

Önergede yer alan iddia konuları Bakanlığıma daha önce intikal ettiğinden 17.4.1997 tarihli onayımla konunun incelenmesi ve soruşturulması için Mahallî İdareler Kontrolörü görevlendirilmiştir.

İnceleme ve soruşturma neticesine göre yasal gereğinin yapılacağı muhakkaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

17. - Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Giresun Aksu Seka Kâğıt Fabrikasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Rıza Gönül'ün yazılı cevabı (7/2818)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Rıza Gönül tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını tensiplerinize arz ederim.

23.5.1997 Rasim Zaimoğlu Giresun

Giresun Aksu Seka Kâğıt fabrikası ilimizde bulunan tek fabrikadır. Fabrikanın durumu gerek ekonomik, gerek işlevsel olarak son derece önemlidir. Buna göre;

Sorular :

1. Yıllardır normal faaliyetini sürdüren fabrika son 9 yıldır neden çalışmıyor?

2. 9 aydır çalışmayan bölge için büyük önem arzeden bu fabrikayı kapatmayı veya başka bir yere taşımayı mı düşünüyorsunuz?

3. Bu fabrikanın Giresun ilimizin ve bölgenin yararına olduğuna inanıyorsanız ne zaman faaliyete geçmesini sağlayacaksınız?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 11.6.1997

Sayı : B.14.0.BHİ.01-249

Konu : Yazılı soru önergesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi : 29.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2818-6939/18908 sayılı yazınız.

Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun, Giresun, Aksu Seka Kâğıt Fabrikasına ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/2818) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ali Rıza Gönül

Sanayi ve Ticaret Bakanı

Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu'nun

Yazılı Sorularına İlişkin Cevabımız

Aksu Müessesesinin kapatılması veya başka bir yere taşınması ile ilgili bir durum olmadığı gibi, gelişen teknolojiye uyum sağlamak amacıyla fabrikanın iyileştirme projesi hazırlanmış olup, DPT'den gerekli ödenek tahsis edildiğinde proje uygulamaya konulacaktır.

Bölge için şüphesiz büyük önem arzeden Aksu Müessesesi gazete kâğıdı talebine bağlı olarak çalışmalarına devam edecek olup, Haziran ayı içinde üretime yeniden başlayacaktır.

Fabrikanın bir süredir çalışmamasının ana nedenleri aşağıda üç başlık altında verilmektedir.

1. Müşteri talebi :

Ülkemizde, gazete tirajları, yapılan promosyonlara bağlı olarak sürekli değişim göstermektedir. Dolayısıyla gazete kâğıdına olan talep de sürekli değişmektedir. Bu durum fabrikanın kapasite kullanımını olumsuz yönde etkilemekte ve verimli çalışmasını engellemektedir.

2. Kalite :

Aksu Müessesesi 1971 yılında işletmeye alınmış olup, bugüne kadar teknolojinin gelişimine paralel olarak herhangi bir modernizasyon yatırımı yapılamamıştır. Buna karşın basın kuruluşları yeni teknolojiye uygun yatırımlar yapmış ve yapmaya devam etmektedirler.

Piyasanın yükselen kalite isteklerine cevap verebilecek ve bu sektördeki kuruluşlarla rekabet edebilecek kalitede kâğıt üretimi için yeni teknolojilerin müesseseye uygulanmaması, müşterimizin ithalata yönelmelerine sebep olmuştur.

3. Fiyat :

Fabrikanın mevcut teknolojisine bağlı olarak yapılan üretimde enerji, hammadde ve işçilik birim fiyatları oldukça yüksek olup özellikle elektrik enerjisi, rekabet ettiğimiz ülkelere göre çok pahalıdır. Oysa elektrik enerjisi gazete kâğıdı üretiminin en önemli girdisidir. Gazete kâğıdı sinaî maliyetinin yaklaşık ortalama % 34'ne tekabül etmektedir. Tüm bu olumsuzluklara ilaveten Türkiye ile AB arasında oluşturulan yeni ithalat rejimi ve özellikle Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra oluşturulan yeni ekonomik programlara paralel olarak uygulanan dampingli gazete kâğıdı satışları gibi etkenler piyasadaki rekabet şansımızın azalmasına sebep olmaktadır.

18. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, borsa aracı kurumlarının denetimine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın yazılı cevabı (7/2832)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sn. Ayfer Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

1994'te 9 Borsa Aracı Kurumu ardında 13 binden fazla, 1995'te 3 Borsa Aracı Kurumu ardında 5 bin borsazede bırakarak battı. Yatırımcının yaklaşık olarak 20 milyon $'lık tasarrufu yokedildi.

1. Bu durumun tekrarını önlemek için ne gibi tedbirler alındı?

2. Batan aracı kurumlardaki yöneticiler hakkında ne gibi işlem yapıldı?

3. Mevcut aracı kurumlar nasıl denetlenmektedir?

4. Yatırımcıyı korumak için ne gibi uygulamalar vardır?

Başbakanlık

Sermaye Piyasası Kurulu 17.6.1997

Sayı : B.02.0.017.0.18/01729

T.C.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI

GENEL SEKRETERLİĞİ

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı

İlgi : 4.6.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2832-6977/19008 sayılı yazınız.

İlgi yazıda İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından verilen soru önergesinin yazılı olarak cevaplandırılması talep edilmektedir.

I. Bilindiği gibi, 558 sayılı KHK'nin 12 nci maddesiyle Sermaye Piyasası Kanunu'nun 46 ncı maddesinde yapılan değişiklikle, Sermaye Piyasası Kurulu'nca aracı kurumların tedrici tasfiyesine karar verme yetkisi tanınmış, aynı KHK'nin 13 üncü maddesiyle eklenen 46/A maddesinde ise tedrici tasfiyenin esasları düzenlenmiştir. Anılan KHK, Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiş ve fakat doğacak hukukî boşluğun giderilmesi amacıyla, kanun koyucuya 4 aylık süre verilmiştir. Fakat bu süre içinde yeni bir kanunî düzenleme yapılmamıştır.

558 sayılı KHK'nın iptali üzerine doğan hukukî boşluğun giderilmesine yönelik olarak hazırlanan Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinde, Sermaye Piyasası Kuruluna iptal edilen düzenlemeye paralel olarak aracı kurumların tedrici tasfiyelerine karar verme yetkisi tanınmıştır. Tedrici tasfiyenin amacı, aracı kurumların malvarlığını işin niteliğine göre aynen veya nakde çevirmek suretiyle elde edilen bedeli tahsis ederek, Kanun çerçevesinde yaptıkları sermaye piyasası faaliyetleri nedeniyle müşterilerine olan nakit ve sermaye piyasası araçları teslim yükümlülüklerini tasfiye etmektir. Tasfiye işlemleri ise, aynı Tasarının 15 inci maddesinde düzenlenen Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından yürütülecektir. Maddede Fon Yönetim Kurulunun Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği başkanı ve işlem hacmi en yüksek menkul kıymetler borsasının başkanından oluşması öngörülmüştür.

KHK'nin iptal kararının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihten sonra haklarında iflas davası açılan aracı kurumlardan alacaklı olanların mağduriyetini önlemek amacıyla, söz konusu aracı kurumlar da, Tasarıyla getirilen tedrici tasfiye sisteminin kapsamı içine alınmış ve hak sahiplerine, Yatırımcıları Koruma Fonundan ödeme yapılması benimsenmiştir. Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Geçici 5 inci maddesinde yer alan düzenleme şu şekildedir : “558 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının Resmî Gazetede yayımlandığı 24.11.1995 tarihinden sonra haklarında iflas davası açılmış olmakla birlikte, bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte iflas kararı verilmemiş aracı kurumlar, bu kanun hükümlerine göre tedrici tasfiyeye tabi tutulur ve haklarında açılmış olan iflas davaları düşer. Bu aracı kurumların Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği'ne üye olmaları şartı aranmaksızın, hak sahiplerine, Kanun'un 46/A ve 46/B maddeleri hükümleri çerçevesinde Yatırımcıları Koruma Fonundan ödeme yapılır.”

Ancak yukarıda da ifade edildiği gibi, söz konusu düzenleme halen Kanun Tasarısı halinde olup, 9.5.1997 tarihinde Başbakanlığa sunulmuştur.

II. Sermaye Piyasası Kurulunca yetkili asliye ticaret mahkemeleri nezdinde iflası istenen 13 aracı kurumdan altısı hakkında iflas kararı verilmiş olup, geri kalan yedisi hakkındaki açılan iflas davaları halen devam etmektedir.

1. Sermaye Piyasası Kurulunca Semih Menkul Değerler A.Ş. hakkında Beyoğlu 1 inci Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davasında Mahkeme tarafından 8.11.1994 tarihinde iflas kararı verilmiştir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca yapılan suç duyuruları neticesinde, aracı kurumun yetkilileri Osman Semih Yıldız, Niyazi Kayacık ve Ümit Aksoy hakkında TCK md. 508, 510 ve 522 hükümlerine aykırılıktan; yine Osman Semih Yıldız hakkında İİK md. 310, 311 ve TCK md. 506, 507 hükümlerine aykırılıktan açılan kamu davaları halen devam etmektedir.

2. Sermaye Piyasası Kurulunca Çarmen Menkul Değerler A.Ş. hakkında Beyoğlu 1 inci Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davasında Mahkeme tarafından 4.7.1995 tarihinde iflas kararı verilmiştir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca yapılan suç duyuruları neticesinde, aracı kurumun yetkilileri Süleyman Bilge, MehmetBayrak ve Özkan Gökdemir hakkında SPK md. 47/B-5, TCK md. 508, 510, 522, 525/b, c, d, 506 ve 507 ve TTKmd. 67 hükümlerine aykırılıktan kamu davası açılmış olup, bunlardan TCK md. 506-507 hükmüne aykırılıktan açılan kamu davası halen devam etmektedir.

3. Sermaye Piyasası Kurulunca Marmara Menkul Değerler A.Ş. hakkında İstanbul 9 uncu Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davasında Mahkeme tarafından 3.10.1996 tarihinde iflas kararı verilmiştir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca yapılan suç duyurusu neticesinde, aracı kurumun yetkilileri Tuncay Turan, Muzaffer Turan ve Zehra Turan hakkında SPK md. 47/B-5, TCK md. 508-510 hükümlerine aykırılıktan açılan kamu davası halen devam etmektedir.

4. Sermaye Piyasası Kurulunca Pasifik Menkul Değerler A.Ş. hakkında İstanbul 9 uncu Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açılan iflas davasında Mahkeme tarafından 30.9.1996 tarihinde iflas kararı verilmiştir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca yapılan suç duyuruları neticesinde, aracı kurumun yetkilileri Derya Kadir Bilen, Ahmet Cenap Duran, Muzaffer Hiçyılmaz ve İlhan Duygu hakkında SPK md. 47/B-5, TCK md. 508-510, 339, 525/b, c, d, hükümlerine aykırılıktan açılan kamu davası halen devam etmektedir. Ayrıca aynı kişiler hakkında TCK md. 506, 507 ve İİK md. 310-311 hükümlerine aykırılıktan suç duyurusunda bulunulmuştur.

5. Sermaye Piyasası Kurulunca Uğur Menkul Değerler A.Ş. hakkında İstanbul 9 uncu Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davasında Mahkeme tarafından 25.11.1996 tarihinde iflas kararı verilmiştir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca yapılan suç duyurusu neticesinde, aracı kurumun yetkilileri Mustafa Kurt, Ebhun Arkadaş ve Orhan Serdar Atalay hakkında SPK md. 47/B-5 ve TCK md. 339 hükümlerine aykırılıktan açılan kamu davası halen devam etmektedir.

6. Sermaye Piyasası Kurulunca AOG-Türkinvest Menkul Değerler A.Ş. hakkında İstanbul 6 ncı Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davasında Mahkeme tarafından 13.5.1995 tarihinde iflas kararı verilmiştir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca yapılan suç duyuruları neticesinde, aracı kurumun yetkilileri hakkında SPK md. 47/B-5, TCK md. 508, 510, 522 ve TCK md. 506-507 hükümlerine aykırılıktan açılan kamu davaları halen devam etmektedir.

7. Sermaye Piyasası Kurulunca Kazanç Menkul Değerler A.Ş. hakkında İzmir 3 üncü Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davası halen devam etmektedir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca yapılan suç duyuruları neticesinde, aracı kurumun yetkilileri Rasim Ekşi, Aytunç Söğüt ve Nurşen Söğüt hakkında SPK md. 47/B-5 ve TCK md. 508-510 hükümlerine aykırılıktan açılan kamu davası halen devam etmektedir.

8. Sermaye Piyasası Kurulunca Önder Menkul Değerler A.Ş. hakkında İstanbul 9 uncu Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davası halen devam etmektedir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca aracı kurumun yetkilileri Necdet Polat, G. Funda Yaldız, Ferhat Bilallar, Ercan Bozduman ve S. Atagün Çankara hakkında SPK md. 47/B-1, TCK md. 508-510, 503, 339 ve 342/1; Necdet Polat, G. Funda Yaldız ve Şule Aslaner hakkında SPK md. 47/B-1 ve 47/B-5; Necdet Polat ve G. Funda Yaldız hakkında SPK md. 47/B-5 ve TCK md. 345 hükümlerine aykırılıktan suç duyurularında bulunulmuştur.

9. Sermaye Piyasası Kurulunca Salahsun Hekimoğlu Menkul Değerler A.Ş. hakkında İstanbul 5 inci Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davası halen devam etmektedir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca aracı kurumun yetkilileri M. Salahsun Hekimoğlu, Peyvent Sezginer, Alev Ergun ve Cemal Selçuk Oral hakkında SPK md. 47/B-5, TCK md. 508-510 ve TTK md. 67/2 hükümlerine aykırılıktan suç duyurusunda bulunulmuştur.

10. Sermaye Piyasası Kurulunca Birikim Menkul Değerler A.Ş. hakkında İstanbul 9 uncu Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davası halen devam etmektedir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca aracı kurumun yetkilileri Ahmet Hilmi Ertem ve Reha Akın hakkında SPK md. 47/B-5 ve 47/B-1, TCK md. 508-510 hükümlerine aykırılıktan suç duyurusunda bulunulmuştur.

11. Sermaye Piyasası Kurulunca Yener Kaya Menkul Değerler A.Ş. hakkında Beyoğlu 2 nci Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davası halen devam etmektedir.

12. Sermaye Piyasası Kurulunca Tür Menkul Değerler A.Ş. hakkında İstanbul 3 üncü Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davası halen devam etmektedir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca aracı kurumun yetkilileri Taner Yılmaz, Hüseyin Cankurtaran, Adalet Makar ve Tanzer Olcay hakkında SPK md. 47/B-5, TCK md. 508-510, 339 ve 349 hükümlerine aykırılıktan suç duyurularında bulunulmuştur.

13. Sermaye Piyasası Kurulunca Boğaziçi Menkul Değerler A.Ş. hakkında İstanbul 2 nci Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan iflas davası halen devam etmektedir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunca aracı kurumun yetkilileri Atilla Yurtçu, Ali İhsan Erdemci ve İlhan Gönüldenk hakkında SPK md. 47/B-5 ve TCK md. 508-510 hükümlerine aykırılıktan suç duyurularında bulunulmuş olup açılan kamu davaları devam etmektedir.

III. Mevcut aracı kurumların hesap ve işlemleri, SPK md. 45 uyarınca, Sermaye Piyasası Kurulunca görevlendirilen Kurul uzmanları tarafından denetlenmektedir.

Aracı kurumlar, Sermaye Piyasası Kurulu nezdindeki dosyaları üzerinde yapılan incelemeler, gelen şikayet ve ihbarlar, gözetim faaliyeti çerçevesinde edinilen bilgiler ışığında denetleme programına alınarak veya periyodik olarak denetlenmektedir. 1996 yılında 58 adet aracı kuruluş ve izinsiz aracı, 1997 yılının ilk 5 ayında ise 16 aracı kurum ve izinsiz aracı denetlenmiştir.

IV. Yatırımcıları aracı kurumların risklerine karşı korumaya yönelik düzenlemeler aşağıda yer almaktadır :

1. Sermaye Piyasası Kurulunun Seri : V, No : 19 “Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Tebliği”nde, aracı kurumların ödeme güçlüğüne düşmelerine ve yatırımcıların zarar görmelerine yol açan iş ve işlemler yasaklanarak cezai yaptırıma bağlanmıştır.

2. Sermaye Piyasası Kurulunun Seri : V, No : 19 “Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Tebliği” ile, aracılık yüklenimi yöntemiyle halka arza aracılık yapan aracı kurumların taahhüt edeceği miktara bir sınırlama getirilmiştir. Bu çerçevede, aracı kurumların aracılık yüklenimi suretiyle üstlenebilecekleri malî sorumluluğun azami sınırı özsermayelerinin 10 katı olarak belirlenmiştir.

3. Sermaye Piyasası Kurulunun Seri : V, No : 19 “Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşları İlişkin Esaslar Tebliği” uyarınca, aracı kurumların malî kuruluşlara belli sınırlar dahilinde ortak olabilmelerine imkân tanınmış, malî kuruluşlar dışındaki şirketlere ise iştirak amacıyla ortak olmaları yasaklanmıştır. Bir şirkette % 10 veya daha fazla paya sahip olunması, şirketlerin yönetim ve denetim kurullarına katılınması, genel kurullarda asaleten oy kullanılması veya iktisap edilen hisse senetlerinin bir yıldan uzun sürede elden çıkarılmaması iştirak amacıyla ortaklık olarak kabul edilmiştir.

4. Sermaye Piyasası Kurulu, aracı kurumların malî yapılarını etkin bir şekilde gözetimini sağlamak amacıyla, önceden gerekli önlemlerin alınması ve işlem yapan yatırımcıların aracı kurumun yapısı hakkında bilgilendirilmeleri için aşağıdaki düzenlemeleri getirmiştir :

- Aracı kurumlar, Seri : V, No : 19 “Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Tebliği” ile, Türk Ticaret Kanunu, Vergi Usul Kanunu ve menkul kıymetler borsalarına ilişkin mevzuat hükümleri çerçevesinde, işletmenin ihtiyacına uygun birinci sınıf tacirlerin tutmak zorunda oldukları defter ve kayıtları tutmak, belgeleri düzenlemek ve aracılık faaliyetlerine ilişkin muhasebe kayıt, belge ve işlemlerinde Kurulca yapılacak düzenlemelere uymakla yükümlü tutulmuşlardır.

- Aracı kurumların, Seri : V, No : 6 “Aracılık Faaliyetinde Belge ve Kayıt Düzeni Hakkında Tebliğ”e göre, aracılık faaliyetleri ile ilgili olarak alındı belgesi, ödendi belgesi, hesap ekstresi, müşteri menkul kıymet hareket listesi, müşteri menkul kıymet dökümü, işlem sonuç formu, menkul kıymet giriş fişi, menkul kıymet çıkış fişi, menkul kıymet bordrosu, müşteri emri formu, seans takip formu, işlem dağıtım listesi ve emir takip formu düzenlemeleri ve yasal defterlere günlük olarak kayıt yapmaları zorunludur.

- Aracı kurumların Sermaye Piyasası Kurulunca düzenlenen aracı kurum hesap planını esas almaları, malî tablo ve raporlarını Seri : XI, No : 11 Tebliğinde belirlenen esas ve şekillere uygun olarak düzenlemeleri, yıllık malî tablolarını Seri : X, No : 12 ve seri : X, No : 16 Tebliğlerine göre bağımsız denetleme kuruluşlarına denetlenerek birer örneğini Kurula göndermeleri ve ülke çapında yayım yapan iki gazetede ilan ettirmeleri gerekmektedir.

- Aracı kurumların, Sermaye Piyasası Kurulunun Seri : V, No : 12 “Aracı Kuruluş, Portföy Yönetim ve Yatırım Danışmanlığı Şirketlerinin Kurula Gönderecekleri Tablolara İlişkin Esaslar Tebliği” uyarınca, bulundukları sermaye piyasası faaliyetleri ile ilgili bilgileri aylık dönemler itibariyle Sermaye Piyasası kuruluna bildirmeleri zorunludur.

5. Sermaye Piyasası Kurulunun Seri : V, no : 18 “Kredileri Menkul Kıymet, Açığa Satış ve Menkul Kıymetlerin Ödünç Alma ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliğ” uyarınca, aracı kurumların, kendi kaynaklarından kullanabilecekleri kredi miktarı özsermayelerinin yarısını, kredili menkul kıymet, açığa satış ve ödünç menkul kıymet işlemlerinin toplam tutarı da özsermayelerinin 2 katını aşamamaktadır. Ayrıca, aracı kurumların kendi özkaynaklarından bir müşteriye verebilecekleri kredi tutarı da özsermayelerinin en çok % 10'u kadar olabilmektedir.

6. Sermaye Piyasası Kurulunca, aracı kurumların, 1996 yılının özellikle ikinci yarısında aşırı rekabet nedeniyle kurtaj oranlarını çok fazla düşürmek zorunda kaldıkları, bazı işlemlerden ve müşterilerden komisyon almadıkları dikkate alınarak, aracı kurumların malî açıdan olumsuz yönde etkilenmesini önlemek amacıyla 2.1.1997 tarihinden geçerli olmak üzere, asgarî kurtaj oranı belirlenmiştir. Bu çerçevede, aracı kurumlar, kurtaj oranını vergi hariç % 1 ve % 0.2 arasında uygulamak zorundadırlar.

7. 1.10.1995 tarihinden itibaren zorunlu olarak müşteri bazında saklama sistemine geçilmiştir. Müşteri bazında saklamaya geçilmeden önce, gerek aracı kuruluşun portföyü gerekse yatırımcıların hisse senetleri aracı kuruluşun Takasbank'taki hesabında saklanmakta ve kayıtlarda bu hisse senetlerinin yatırımcılara ait olduğunu belirleyen hiç bir ayırt edici bilgi bulunmamaktaydı. Bunun sonucunda da yatırımcılar bu senetlerin kendilerine ait olduğunu hiç bir şekilde kanıtlayamıyor, başka bir deyişle hak iddiasında bulunamıyorlardı. Müşteri bazında saklamaya geçildikten sonra ise, Takasbank nezdinde aracı kuruluş adına açılan ana hesap, aracı kuruluşun kendisine ait portföy hesabı ile aracı kuruluşun müşterilerine ait müşteri hesabı olmak üzere iki alt hesaba ayrılmıştır. Müşteri hesabının altında, aracı kuruluşun tüm müşterilere ait hisse senetlerinin saklandığı alt hesaplar bulunmaktadır.Takasbank nezdinde açılan aracı kuruluş saklama hesabında yer alan müşteri hesaplarındaki menkul kıymetler müşterilere ait olmakla birlikte, sözkonusu hesapların özünde aracı kuruluşun saklama hesabının detayı şeklinde olması nedeniyle, zaman zaman ödeme güçlüğüne düşen aracı kuruluşların saklama hesabının altında yer alan müşteri hesabındaki menkul kıymetlerin aracı kuruluşa ait olduğu kabul edilerek alacaklılar tarafından haczedildiği görülmektedir. Sermaye Piyasası Kurulu, bu durumu önlemek için, 5.4.1996 tarihinde aldığı bir diğer ilke kararı ile, sermaye piyasası faaliyetleri durdurulan aracı kuruluşların saklama yetkisine son verilmekte, Takasbank nezdinde müşteri bazında saklanmakta bulunan hisse senetleri yine Takasbank nezdinde müşteriler adına açılacak hesaplara aktarılmakta ve müşterilerin belirledikleri hesaplara virman yoluyla transfer edilmektedir. Bu karar ile yatırımcıların hisse senetleri ihtiyati tedbir, haciz ve icra işlemlerine uğramaktan kurtulmuş olmaktadır.

8. Sermaye Piyasası Kurulunca aracı kurumların hisse senetleri piyasasında gerçekleştirdikleri işlemlere sınırlamalar getiren ve 2.1.1997 tarihinden itibaren yürürlüğe giren “işlem sınırlaması” düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre, aracı kurumların gerçekleştirecekleri haftalık ortalama işlem tutarı özsermayelerinin 4 katını, verebilecekleri bir alım veya satım emrinin tutarı ise özsermayelerinin % 25'i aşamamaktadır. Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde iki veya daha fazla aracı kurumun birleşmesi ile ortaya çıkan aracı kurumlar ile bir veya bir kaç aracı kurumu devralarak birleşen aracı kurumların azami işlem tutarı özsermayelerinin 8 katı olarak belirlenmiştir. Azami işlem tutarları, ancak ek emirler vermek suretiyle kullanılmamak üzere, alım satım emirlerinin bölünememesi halinde en fazla % 5 oranında aşılabilmektedir.

Söz konusu düzenleme uyarınca, toptan satışlar pazarında yapılan işlemler, bankaların kurucusu bulundukları ve lehine “comfort letter” verdikleri aracı kurumların işlemleri, aracı kurumların sermaye yeterliliğine ilişkin olarak Takasbank'ta tesis edilenler hariç, Takasbank'a kamu borçlanma senedi depo ederek karşılık tesis ettikleri miktar ile sınırlı işlemler, aracı kurumların bir banka teminat mektubu vermeleri halinde bu mektubun tutarı ile sınırlı olarak yapılan işlemler yukarıda belirtilen hesaplamalarda dikkate alınmamaktadır.

9. Sermaye Piyasası Kurulu, 30.6.1997 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere, aracı kurumların asgarî özsermayeleri ile bu sermayenin kullanımına ilişkin bir düzenleme yapmıştır. Yatırımcıların ödeme güçlüğüne düşen veya iflas eden aracı kurumlara karşı korumada büyük bir öneme sahip olan bu düzenleme aşağıda özetlenmiştir :

- Aracı kurumlardan yalnızca alım satım aracılığı yetki belgesi bulunanların sahip olması gereken asgarî özsermaye tutarı 50 Milyar TL olarak belirlenmiştir.

- 50 Milyar TL'lık asgarî özsermaye tutarına,

- Banka, sigorta, finansal kiralama, factoring ve finansman şirketleri ile özel finans kurumları dışında kalan her acenta için 20 Milyar TL,

- Her şube ve irtibat bürosu için 10 Milyar TL,

- Repo ve ters repo belgesi için 50 milyar TL,

- Halka arza aracılık yetki belgesi için 10 Milyar TL,

- Portföy yöneticiliği yetki belgesi için 10 Milyar TL,

- Yatırım danışmanlığı yetki belgesi için 5 Milyar TL,

hesaplanarak ilave edilmesi gerekmektedir.

- Yukarıdaki esaslara göre hesaplanacak asgarî özsermaye miktarı her yıl Maliye Bakanlığınca belirlenecek yeniden değerleme oranına göre yeniden hesaplanması ve bulunacak bu meblağ ile özsermaye arasında fark olması halinde izleyen yılın altıncı ayının sonuna kadar özsermayenin tamamlanması zorunludur.

- Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenen şekilde hesaplanacak olan “Serbest Özsermaye”nin beşte dördünün Aracı Kurum tarafından Devlet İç Borçlanma Senetleri'ne yatırılarak Takasbank'ta bloke edilmesi gerekmektedir.

- Asgarî özsermaye tutarının üzerinde özsermayeye sahip olan aracı kurumların, asgarî özsermayeyi aşan kısmın onda birini Devlet İç Borçlanma Senetlerine yatırarak Takasbank'a bloke etmeleri gerekmektedir.

Bilgilerine arz ederim.

Ayfer Yılmaz

Devlet Bakanı

TUTANAĞIN SONU ¤Ğ/¥à=¦§¨ © ªâXôÿÿÿÿXôƒôşuYno½ÅÌĞ 26GKchmq‡‹ÆÊûÿDH}³Õæê#My¢Ñßã8şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-8r’¸¼ñõ+Qv©ÂÆ $ M q ” £ § İ 3 ^ w { ­ î  + / d ’ ² ¶ ó  > g  â æ # H n şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-n ¢ Æ õ K„ˆºÙı:fj“—ÍÑ (,_cœ ×*BF{¨Ğßã:a~‚½æHWşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-W[¶å!S©Éæê"PƒÁòN¬Öùı2T¨Èöú3Vª¹½÷)W[”şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-”Ëò)-g Âåé"V|¥½Áû/Ux™¶ºñAn}ºß"&_‰³èì"`†©­äşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-ä A E { œ ¶ Ô ú ! !D!z!Ÿ!Ğ!ß!ã!"G"z"¨"¬"î"%#V#e#i#¢#Ô#ü# $$H$p$Š$¸$Ç$Ë$%6%[%‰%%Ç%ó%&şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-&Q&U&&»&İ&'7'F'J'„'«'Ñ'ó'(Q(U((¸(á())T))³)Ø)* *D*w*”*´*Ş*++?+C+~+­+Ï+ş+,:,_,,­,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-­,Ï,ß,ã,-G-l-“-¹-É-Í-./.Z.x.|.¸.à./9/P/T/”/Ñ/ê/ 030J0N0‡0·0ã011H1i11¿1î1ò1%2O2‚2™22Ğ2şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-Ğ2õ23>3U3Y3–3È3ê344G4q4¬4Ê4Î4555`5~5‚5·5æ56)6-6g6–6Â6Ù6İ6!7B7g77´7Ä7È78.8c88…8Á8í89şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-93979j9˜9œ9Ç9Ë9:1:\:„:­:Ø:Ü:;;;j;š;Á;ì;ğ;4<l<”<´<¸<ğ<=I=p=›=Ÿ=ã=>6>g>”>»>æ>ê>?:?l?œ?º?şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-º?Û?ß? @M@†@²@Ù@ú@ş@=AdA˜AÁAæAëAóA÷A:B>BtBB‘BËBêB C'CTCXC›C¯C³CìCDKDODoDD’DÊDñD*E.E^E…E§EşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-§E«EŞEF*F.F^F€F˜FœFÌFG:G\GG¨G¬GáGåG!HOHH¤HÑHI0ITII¢IÄIJJ8JcJlJpJ¡J¥JÖJÚJK KK6KBKFKşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-FKwK{K¡KÏKLLLQLL¹LåLM6M:MqM™MÌMÚMŞM N/N3N\NŠNÂNÆNşNO4O8OpOtOO¢OÈOĞOÔOPPSPWPŠPPÆPQşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-Q9Q[Q‹Q±QÑQÕQR9R=RyR«RÔRäRèR$SISlS‹S©S­SèST6T:TuT§T×TüTU;UlU‘U•UÈUöU&VQVoVsV§VÕVW+W;W?WşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-?WvW¡WËWíWXXTXtX”XÅXÉX Y3Y\YlYpY©YÕYZ2Z6ZkZ–Z´ZÜZüZ[[U[x[§[Ì[Ğ[ \6\_\o\s\¯\Ó\ø\];]?]]şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-]ƒ]Ã]Ç]^-^U^u^y^¼^À^ô^&_K_o_‰__Ê_ö_`A`k`‹``Ï`÷` aLaPaŠa´aÖab*bJbNb„b¯bØb ccGcrc›cĞcÔcşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-Ôc d5d^d“d—dÍde)eSeeƒe¹eäe fBfFf}f¨fÑfg gAglg•gÊgÎgh0hYhh’hÉhôhiRiVii¨iØij"j&j]jˆj±jşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-±jæjêj k>kckŒk¸k¼kókl9lbl|l€l·làlm&mJmdmhmŸm»mímn;nUnYnn±nØnşn"ouuuœuÆuïu v vIvpv vÊvşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-Êvövúv6w`w‰wµw¹wõwx7xWx{x•x™xÕx÷xyFyryvy³yÛyz2zRzVz“z¿zßz {){-{j{“{½{×{|,|F|J|‡|ª|Ğ|ï|}şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-}2}6}s}}Î}ø}~~Y~Š~°~Ô~î~ò~/S}¦ÀÄ€(€T€}€—€›€Ø€6`€„Áè‚2‚L‚P‚‚©‚Ö‚ƒ5ƒ9ƒvƒşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-vƒ•ƒĞƒúƒ„„[„~„µ„ß„ÿ„…@…c……·…ì…ğ…-†\†{†§†Ğ†ê†î†+‡M‡€‡©‡Õ‡Ù‡ˆ:ˆ_ˆ…ˆ¯ˆÏˆÓˆ‰1‰V‰‰«‰¯‰ì‰ŠşÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,-Š>ŠhŠˆŠŒŠÉŠíŠ‹A‹a‹e‹¢‹Ì‹ô‹Œ7Œ;ŒxŒœŒ¹ŒâŒOu•¾êî+[{¤ĞÔ/g¼ÀıEj“şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şÀ!,şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-“­±î ‘7‘a‘{‘‘¼‘Ú‘’8’d’h’¥’Ã’ñ’“F“J“‡“¯“Õ“ş“)”-”j””²”Ø”•"•&•c••Ç•ğ•– –]–~–©–Ó–ó–÷–şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-÷–4—a—’—¸—Ü—ö—ú—7˜h˜•˜¿˜ß˜ã˜ ™Q™z™¯™³™ğ™š@š^š‚šœš šİš›:›o›s›°›Ù›ÿ›#œIœmœ‡œ‹œÈœäœ-bf£şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-£Èõ8<yÆ[Ÿ‘Ÿ·ŸáŸ  B ^ ’ » Õ Ù ¡B¡h¡¡¸¡Ò¡Ö¡¢F¢o¢¤¢¨¢æ¢£>£d££®£²£ğ£.¤N¤şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-N¤R¤‹¤¥¤©¤Ş¤¥3¥b¥˜¥¸¥Ş¥ş¥¦8¦<¦n¦¦¿¦í¦§:§\§v§z§­§Ì§ï§¨=¨^¨¨¬¨°¨æ¨ê¨©H©u©š©º©¾©ª)ª]ª‚ªşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-‚ª¹ªãª«K«m«‡«‹«Ê«ù«/¬X¬z¬”¬˜¬Ò¬û¬&­H­h­l­¦­Ó­ú­®?®C®y®›®½®í® ¯D¯s¯¨¯È¯Ì¯°!°L°n°°’°Ğ°÷°"±şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-"±D±d±h±±É±ë±²8²R²V²Œ²²²Õ²³"³B³F³|³£³Æ³ñ³´3´7´m´’´µ´à´µ"µ&µ]µƒµ¦µÉµãµçµ¶5¶^¶‰¶¬¶Ì¶Ğ¶·şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-·.·K·r·˜·¸·¼·î·ò·"¸W¸¸·¸å¸¹>¹b¹f¹¨¹¬¹î¹ºJºNºº¿ºãº »%»)»Y»{»¨»Î»ñ» ¼¼?¼n¼–¼²¼¶¼ù¼ı¼9½g½şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-g½½º½Ú½Ş½¾K¾i¾’¾¾¾Â¾ş¾.¿P¿y¿¥¿©¿ß¿ÀDÀnÀÀ’ÀÎÀ÷À Á5Á^ÁxÁ|Á¸ÁêÁÂ+ÂTÂnÂr®ÂÖ Ã5ÃaÃeáÃÇÃïÃşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ïÃÄ3ÄMÄQÄÄ¿ÄæÄ Å$Å(ÅeŖŽÅòÅöÅ3ÆeƇƮÆ×ÆñÆõÆ2Ç`DžǯÇÉÇÍÇ È3ÈTÈ}È©È­ÈêÈÉ3É\ÉvÉzÉ·ÉäÉÊ/Ê[Êşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-[Ê_ʚʿÊôÊË>ËBË{Ë¥ËÎËÌÌ@ÌtÌšÌÄÌãÌçÌ ÍGÍt͙ʹÍØÍòÍöÍ/ÎR΀ΥÎÎÎèÎìÎ ÏBÏhόϦϪÏßÏĞIĞsĞ“Ğ—Ğşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-—ĞÌĞüĞ!Ñ<Ñ`ÑzÑ~ѳÑäÑÒ:ÒZÒ^Ò”Ò»ÒéÒÓ1ÓKÓOÓ…Ó¬ÓÊÓìÓÔ6Ô:ÔuÔ¡ÔÃÔåÔÕ/Õ3ÕjÕÕÈÕñÕÖ4Ö8ÖqÖ§ÖÂÖìÖşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ìÖ×/×3×{פ×Í×ØØEØnؘظؼØçØÙÙ:ÙSÙwÙ¬ÙÉÙøÙÚFÚNÚRÚÚ‘ÚÒÚÖÚÛ"ÛVÛoÛsÛ¢ÛİÛáÛöÛşÛÜ-Ü]Üaܛܺşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-›Ü³ÜÇÜËÜòÜ İ İ$İ\İzİ~ݳݷİìİŞ$Ş(ŞIŞtޥީŞÜŞíŞñŞßßEß{ߢßÂßÆßôß àFàyàŸà½àîà áPáuáá¢áÓáüá*âşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-*â[ââ¯âÜâÿâ/ã]ã’ãÅãíãä>äjä–äšäĞäöä!åSåWååŸå£åÖåöå ææJæNææ¯æÕæúæ*çRç}ç§ç«çßç÷çûç2èFèJèoèşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-oèsè¤èÜèàèééLéé¦éÒéê3ê;ê?êfê‘ê¹êäêëBënëëÑëÙëİë ì;ìlì–ì¾ìáìíOí|í¨íİí î8îUîYîœî îÊîİîáîşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-áîï)ï-ï]ïƒï¥ïÏïñï ğ ğHğsğwğ›ğµğ¹ğóğ÷ğ4ñ8ñgñ€ñ„ñºñàñûñ!ò%ò[òò­ò×òÛòóóOóSóƒó¶óâóô<ôDôHôyôşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-yôªôØôùôõ#õ^õbõõÄõìõöAöEöxö•ö™öÔöøöüö:÷Q÷U÷ƒ÷½÷÷÷ ø øPøTøø¢ø¦øÑøíøñø+ù;ù?ùpù˜ùÈùğù úOúŠúşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Šúú¡úÙúİú ûûûaûeû›ûÇûÕûÙû üüübüfü•üÑü ı4ı8ıeı‘ı¼ıãış=ş|ş«şÎşÒşÿÿOÿSÿ‘ÿÈÿöÿ,\dh”şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-”˜Éôø$04i–·åPT~§«Ş"Lfjµ¹ìğFJ~–šÒÖ #'fjš°´şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-´àş-\pt¦ÚŞ5UY“³·é (,RVˆ´¸ó$ \ d h – · » å   8 Y ] – š Ä Õ Ù şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ù  ) - a {  ¬ Õ Ù   ; d h  É ò   D U Y  » ¿ ë AE†Š´Ü2k©Îòö4<@oşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-os¦Ğü"R„ˆÄîCr…‰Áğ Gp•ÃÇ÷ >Br’Æä:ko›¿é 5[}›şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-›Ïø#Rwœ»å=~©â)-`²Ş"DLPzšÄò<[{¢Èù!OˆŒ½Ş8aşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-a ¤Âğ"Fz©Î  >bŠ½Ù 3 L P q  ½ Ş ğ ô !!S!|!¢!Ñ!ù!ı!6"l"•"¿"Ş"â" #(#c#Œ#·#şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-·#ğ#$C$j$$Ñ$ò$%2%i%–%¶%¾%Â%ë% &&Q&U&&£&§&Û&'4'`'‹'¸'ê'(>(B(x(³(ğ()L)|)·)ë)*X*u*¢*Â*şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Â*ğ*+H+y+‘+•+Ã+ş+3,`,‰,À,û,+-X-‡-ª-×-ö-..Y.Œ.Ç.ó.'/X//§/Ì/ò/#0Y0‚0£0Ã0å0é0,101\1™11Ğ1ò1şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ò1 20282<2x2 2Í23"3H3u3˜3œ3È3×3Û3484b4f4›4Á4é4 5$5Q5{5©5»5¿5÷56Q6g6‹6®6æ6ó6÷6*7M7l7“7½7ø7şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ø7!8L8|8 8³8·8ä8 929R9y9œ9Â9æ9:A:c:g::Á:Ú:;3;c;š;¾;ï;<?<l<£<È<æ<=;=U=Y==¶=è=>D>m>>Í>şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Í>à>ä>?H?v?¥?Ï?ô?(@@@`@‘@¶@Ø@AJAvAAÌAüA)B8BeFeJeye±eáef?fef”fÌfĞfÿfFg}g°gâghşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-hPh‚h©hÒhñhii8iFiJi}ii¯iÁiÅiüijAjpj—jÃjğjkZkŠkk¾kßkëkïkl!lHl~l®lêlmKmim¢mĞmn@ngnnşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-nÍnÑn o#o'oTodohošoËoóo p p4pXphplp¤pêpîp"qBqwq§qàq-r1ruryr¥r·r»rğrssKsOs„s·sèstCtkt–tÃtşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ãtôtu3u7usu—uŸu£uÚuõuùu9vfv‡v‹vºvÂvÆvõvww@wgw—wÙwáwåwxAxTxXxx‘xÂxñxyIygykyŒyyÂyàyäy0zşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-0zHzLz|z¹zæz {2{b{“{§{«{ï{|Q|U|ƒ|²|Ò|÷| }(},}X}o}s}¡}Ã}÷}-~`~“~Ã~ô~Ir—›Íï%€O€|€®€şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-®€Ä€È€è€ì€+b˜¯·»ÿ‚‚J‚{‚¨‚ႃ!ƒ%ƒYƒ|ƒŠƒƒŃG„h„„Í„ì„ğ„!…T…l…p…£…Ñ…ø…"†D†y†¨†Άşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ά ‡‡‡Q‡t‡›‡чı‡&ˆ*ˆdˆ•ˆĈ̈Ј ‰;‰l‰˜‰œ‰Ô‰ Š0ŠQŠUŠƒŠ¶ŠåŠ‹=‹j‹œ‹Å‹è‹ì‹ ŒTŒˆŒ§Œ¯Œ³ŒÔŒØŒÿŒşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-)-ei™Ôş'Kn˜œÂÆøN‚¸è5`ˆ¦ªÑÕùı5‘9‘i‘m‘¦‘Ò‘ü‘'’E’I’o’s’¥’şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¥’Â’Æ’ü’4“V“{“¦“Ñ“ø“ü“#”'”K”O”‡”‹”Ô••:•{•©•½•Á•ç•ë•–<–@–o–¤–Õ–—2—h—•—¹—İ—˜K˜O˜†˜¼˜÷˜™şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-™ ™:™>™q™u™“™—™Í™Ñ™ù™ı™%š)šUšYš‹šš»š¿š÷šûš/›Z›^›–›Ä›é›í›œ<œ@œfœˆœ²œÈœÌœîœòœ59c|€şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-€­ÈÌş7;kŠ®ë(Ÿ0Ÿ4ŸfŸƒŸ‡Ÿ²ŸâŸ 4 n Œ  º ¾ ï ó $¡(¡Z¡^¡¡’¡¡Æ¡ø¡ü¡"¢0¢4¢d¢h¢—¢›¢Ì¢şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-̢Тü¢£/£3£a£e£›£Ÿ£Ò£Ö£ø£ ¤¤A¤E¤w¤{¤§¤«¤ޤ⤥¥K¥O¥€¥„¥±¥µ¥Ø¥Ü¥¦=¦_¦…¦µ¦Ú¦ú¦ §R§§±§ç§¨şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¨/¨c¨ˆ¨³¨ì¨ô¨ø¨©=©g©–©Ô© ª4ªcªª¸ªêª'«X«`«d«¡«Ò«ñ«¬B¬m¬—¬Ÿ¬£¬Ŭı¬#­X­•­·­á­ı­®O®v®z®Ÿ®®şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-®í®¯¯B¯\¯Š¯­¯ܯ°&°Y°~°³°æ°±/±7±;±d±}± ±¹±Ö±ô±ø±0²4²j²ˆ²´²Ú²޲³?³g³‹³“³—³ȳ̳ ´´G´i´‹´şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-‹´º´Ş´µAµEµwµ”µ˜µеöµ¶>¶k¶™¶˶޶⶷·+·/·M·Q·‚·ª·®·ä·¸¸<¸@¸y¸·¸»¸ê¸!¹J¹o¹¹Ĺè¹ º>ºmºœºşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-œº¾ºöº»J»l»t»x»©»á»¼K¼„¼²¼å¼½;½Q½U½½®½Ú½ü½,¾X¾†¾¡¾¥¾Ù¾ ¿>¿^¿f¿j¿•¿º¿ì¿À?ÀnÀœÀ¼À×À Á1ÁRÁşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-RÁVÁƒÁ®ÁÕÁÂBÂl’°Â×ÂÃÃ4ÃZÂÆóÃàÃÄEÄWÄ[ćķÄàÄÅAÅnÅŸÅÎÅ Æ:ÆrÆ«ÆİÆÇÇ3Ç`Ç’Ç»ÇîÇ%È)È^Èşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-^È…È»ÈèÈÉMɄɈɼÉàÉÊ4ÊcÊgʪʮÊÙÊüÊË4ËIËMË‹Ë´ËÄËÈËÿË1ÌeÌ•ÌÀÌïÌÍDÍcÍŠÍÂÍîÍÎ@ÎlÎ¥ÎÉÎÿÎ1Ï^Ïşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-^ÏÏ“ÏËÏĞ!ĞYЇнĞçĞ Ñ,Ñ0ÑsÑwÑ¥ÑÛÑìÑğÑ$Ò^Ò†ÒŠÒÀÒìÒÓ=ÓgÓ‰ÓÓºÓìÓÔWÔ}Ô§ÔÆÔùÔ,ÕWÕ[Õ‹Õ°ÕÇÕ÷ÕûÕşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ûÕ.ÖLÖPÖ‰Ö¿ÖÜÖ×!×=×A×sת×Í×ù×ØØWØ[Ø‰Ø£Ø§ØŞØïØóØ(Ù8Ù<ÙvÙzÙ©ÙÕÙÙÙ Ú!Ú%ÚPÚÚÅÚéÚ"Û&ÛRÛbÛfÛÛşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Û°Û´ÛİÛáÛÜÜGÜtÜ›ÜÂÜäÜ İ>İrİ¥İåİíİñİ$ŞYޅ޵ŞÑŞß2ßQßUߌßÃßşß+àRàVàœàÅàá+áNá~á•á™áÄáåáâFâşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Fâaâeâ âÄâíâ)ã]ãaã’ãÁãôã&äSäeäiä§äÒäÿä.åNåRå~å‹ååÈåÛåßåæOæSææ¯æÛæúæşæ1çPçTç‡ç¤çÎçè-è1èmèşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-mèqè±èÖèüè0éTéƒé¨é¬éŞéûéÿé/êcêê·êâêë>ëqë«ë¯ëÒëì(ì;ì?ìaìeì‰ììªì®ìâìí7íYí]íí”í¾íÂíííîDîşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Dîwî©î×î ï8ïWï[ï‰ïÇïüï ğ^ğ‹ğ½ğÁğõğ ñWñvñ£ñâñòBòwò«òÜòó3óhó“óÇóîóòó&ôSô„ô¬ôÑôÕô õ4õ^õ‡õ‹õÆõşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Æõëõö:öZö^öŠöšööĞöÜöàö ÷9÷m÷u÷y÷¬÷ç÷ë÷ø$ø(øbøføœø øÜøÿøù6ùbù…ù¤ùáùúGúuú–ú¬ú°úßúñúõú*ûaûşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-aû…ûÁûçûÿûüü!üIüRüVüsüwü©ü­üâüæüıı2ı6ımıqıšıı¼ıÀıêıîışş<ş@şmşqşş“şÂşÆşûş=ÿEÿIÿuÿ ÿÎÿşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ÎÿøÿP{±µÛõù+Sgk®²ëï)Y|™Ìÿ'HL|˜œÔEi‹¡¥İ 2FJ‚¯şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¯ÔêîOSƒ°Û15l¶ØÜ1V…¸õù< _ w £ § Ú  7 b „ ˆ ´ ä  G ] a ” ¶ º şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-º ò  . Q }  ¹ ß  7 K O ˆ ¤ Ö Prv¹Ò#CG|¨ÒòBnªÔñõ(KO‚¬Æşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Æê 9=x¦ÚŞCo‡‹¾ôø)Jb•ºÂÆÿ'Prv®×ÿ P{·Ñô $\ºäşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ä I~¦ÔØ -1ix|«¯ßğô"&Zos¥ÈçN³·æ:o—ÑÕ<nÕ2şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-2a‚¶ÕÙ,R‡¯Û , r v Ÿ Æ ç !B!s!£!¿!æ!"(","b"ˆ"¾"÷"*#[#…#Ÿ#Â#ú#$$K$p$«$Ç$ã$%şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-%M%^%b%œ%®%²%Ş%í%ñ%!&P&n&œ&Á&É&Í&'''T'{'›'Û'ã'ç'!(?(k(œ(Ç(î(ö(ú(-)P)T)€)˜)œ)Ş)â)*0*4*a*€*şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-€*©*Î*Ö*Ú*+9+d++¡+¥+İ+,0,[,y,},°,Ó,×,-#-M-j-Š-£-«-¯-ì-.Q.U..Å.ó.//9/[/_/Œ/«/Ã/ï/0'0şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-'0+0g00Å0í01111d1™1¿1â1æ12;2?2l2‹2£2Í2ì23 3F33¡3É3Í3ù374[4|4™44Î4ù4ı4*5I5a5•5Á5Å5656şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-56[6„6¡6¥6Ş67C7o7Œ77Á7ì7ğ78<8T8z8¦8ª8ç89A9d9…9§9«9Ö9 :H:l::±:µ:æ:;;B;a;y;£;Â;Û;ß;<F<şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-F<i<–<ª<®<ç<=@=g=„=ˆ=»=ò=ö=#>B>Z>€>¬>°>â>???L?€?®?²?ñ?õ?1@V@|@@¢@Ü@A#AIAXA\AA±AµAßABşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-BBEBqBuB±BÛBC3C?CCC}C¡CÇCøCDDRDtDxD¢DÊDâDE4E8EqE¯EÖEşEF;F`F”F¶FÓF×F G,G0G]G|G”GºGæGêGşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-êG$HRH†HŠHÅHíHI2I6IiI¡I¥IÜIúI JLJPJ‰JªJÄJâJKK KYK~K’K¯KÕKøKüK/LRLVLLºLÜLM MFM|M¡MÒMæMêMşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-êMNENxN›NÂNÊNÎNşNOOCOGOyO–OšO½OßOP.PBPFPiPmP’P–P²P¶PïPQJQ_QcQ€Q„Q³QÖQıQ$R(RSR}R«RÎRùR#Sşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-#S;S?SpS SàSûS$TKTcTgTTÉTÍTU%U)U[U_U‰UUµUÛUV.VeV˜VÂVÙVİVWCWyW¨WÊWìWX>XsX¢XÑXıX#Y'YdY‰Yşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-‰Y¼YèYZ5ZZZZ¹ZíZ[[![Q[‚[·[ß[\V\†\Š\¶\Å\É\ ]]>]B]f]‹]¼]À]õ] ^^5^h^l^™^^Á^ç^_9_n_r_¤_şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¤_Ø_`>`e`“`¶`Ş` a9aeaa»aöabRb{b˜bËbc1c9c=cpc©cÒcd5dWd[dƒd¬d½dÁdådeeFeVeZe†eŠe²eÛef3fşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-3fjf™f¡f¥fÎfôf"g4g8g\gqguggÏgÿg-hAhEhih~h‚hªhÖhi;iki¢i¼iÀiîijEjnjjµjâj k$kEkxk¤kÏkl%l>lşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş->lBlfl¢lÏlölúl%mQmYm]m’m´m¸mîmòm n$nUnwnœn nÓnün oo=oPoToŒo»oîop"p&pRp‡p¯pÜpÿpq6qXq\q“q¸qşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¸qÛqrrIr€r±rÅrÉrör(sLsuss‘sÅsÔsØst t>t\t`tt¸tàtıtu"u&uSuWutuxu®uÖuõuvEvbvvºvávåvwwşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-wFwJwrw˜wÃwøw+x]xxÄxÌxĞxÿx+yTy‚yµyâyz?zrz–z¸zåz{U{l{{¹{â{ |D|x|Ÿ|Ä|ï|}6}:}X}w}•}¹}ß}~şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-~~H~y~©~Ë~ @Dko«¯ãç#€U€}€‘€•€À€ò€B_c¥ÇË÷ ‚>‚c‚k‚o‚«‚ӂ킃/ƒ3ƒkƒ“ƒşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-“ƒ¸ƒâƒÿƒ„=„Y„]„‰„º„æ„ê„…F…l…œ…°…´…ß…†9†W†[†•†±†µ†á†‡!‡%‡S‡q‡u‡¤‡͇чˆˆˆDˆuˆŸˆň舉<‰şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-<‰u‰‰Ö‰Š;ŠlŠŠ¡ŠÓŠùŠ9‹V‹€‹œ‹Ê‹ï‹ŒKŒOŒ†Œ°ŒáŒKl‹¸êEi©ØDlŸÔşOs˜½şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-½ó!‘U‘z‘ª‘Í‘ö‘-’R’p’¢’Ä’È’“““C“Q“U“‚““µ“Ş“ı“””O”u”•”¿”ç”딕=•d•‹•“•—•Ê•í•ñ•–'–+–`–şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-`–d––¯–³–İ–á–—D—g—k——Ηö—˜<˜_˜~˜³˜è˜™?™k™–™š™À™õ™šIšš§šÖšúš.›Y›ƒ›¦›Ø›œ.œbœ”œÆœóœ"*şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-*.`˜ÃïOz›ÁîŸBŸgŸˆŸŒŸ¼ŸèŸ( X   ò &¡a¡¡¡¿¡áë¡¢4¢Y¢¢¶¢ä¢£1£P£T£ˆ£°£Ş£ ¤<¤şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-<¤m¤›¤ɤğ¤¥<¥f¥¥’¥¿¥ì¥¦@¦D¦s¦”¦º¦â¦§F§g§k§—§¸§Ô§ ¨¨7¨i¨¨µ¨ĨȨò¨#©S©‚©¬©ß©ªª ªLªlª£ªşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-£ª¿ªëªïª«J«y«¢«Ä«ø« ¬N¬h¬l¬¬À¬Ĭÿ¬,­>­B­n­{­­ª­Ø­®®S®k®”®¹®Á®Å®ù®!¯?¯_¯ƒ¯ª¯¾¯¯í¯°<°^°şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-^°}°¦°¾°°õ°±±7±;±m±Š±±¶±Û±²²"²D²H²p²t²²“²Dzá²³"³4³8³j³n³œ³ ³ȳî³´C´v´”´¹´è´ì´µ@µcµşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-cµŸµÔµ ¶)¶R¶g¶¶¬¶°¶޶·;·h·•·¹·½·ô· ¸W¸{¸«¸͸Ѹı¸ ¹¹5¹E¹I¹}¹¹¹î¹ºDºXº\ºº¶ºݺ»%»S»W»Š»şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Š»–»š»Æ»λÒ»÷»û»%¼)¼W¼Š¼¼¡¼ϼó¼(½R½„½±½Û½¾-¾X¾x¾Ÿ¾Ͼ÷¾û¾+¿S¿¿®¿Ü¿ À4À8ÀfÀÀÀÀãÀ Á3Á]Á•Á·Áşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-·ÁéÁÂBÂf ÂâÂæ Ã9ÃhÓóÃâà Ä;ÄwÄ{Ä¥ÄÁÄëÄÅHÅjÅ“ÅÇÅïÅ Æ7ÆlÆšÆ×ÆñÆõÆ ÇNnjǰÇçÇ È/ÈWÈ—È›ÈÏÈÉşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-É>ÉhÉÉÇÉõÉ ÊÊ?ÊqʂʆʲʿÊÃÊøÊ'Ë?Ëo˛˟ËÓËöËÌ@ÌhÌlÌÌÅÌïÌÍ!ÍSÍuÍyͤʹ͸ÍåÍöÍúÍ3ÎDÎHÎzÎ~Îşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-~άÎİÎíÎñÎÏLÏÏÃÏĞ?Ğ}жĞÖĞ÷Ğ(ÑbÑѲÑÚÑÒDÒyÒ«ÒÛÒÓ9ÓhÓÓÚÓ Ô4ÔaÔÔ¾ÔìÔ#Õ+Õ/Õ\ÕÕ½ÕöÕ'ÖbÖÖşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ÖÏÖ×,×_××Ê×ø×"ØIØMØ|زØæØÙKÙvÙ£ÙÖÙıÙÚ9ÚAÚEÚ|ÚŸÚ£ÚÏÚÜÚàÚ Û*ÛBÛhÛ”Û˜ÛÌÛöÛ)ÜR܀܌ÜÜÂÜêÜİşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-İHİkİoݧİÃİÇİòİŞŞ3ŞHŞLŞ{Ş™ŞŞËŞõŞ&ßWߌ߷ßÈßÌßùß&àPà‹à³àçàáNá{áá¦áÜáúáâAâ|â¢âÅâ÷âããEãşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-EãRãVã†ã ãÃãàãä ä=äkä†ä¥äÎäåå åRåzå­åÊåêåæ æCæ_æcæææ¢æÏæßæãæç0ç4ç]çvçzç¨çÓçèèKèOè}èşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-}èŸèÈèüè9émé“éÎéõé*êZêƒê¼êóêûêÿê#ëCërë¨ëÊëøëì=ìlìšìÈìòìúìşì,íkííÀíàíîGîƒî¹îÒîï;ïhï–ï¾ïúïşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-úï)ğXğ†ğ§ğ«ğÔğığ$ñGñhñšñÇñëñ òBòpò¤òµò¹òôòóFólóŠó¼óîóôDôsô›ôÒôñôõ?õgõ‘õÄõìõö7öeö˜öœöÏöàöşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-àöäö÷÷!÷V÷…÷÷É÷é÷øøAøwø{ø§øÉøäø÷øûø/ùWù[ùù¡ùÌùĞù ú)úXúyúµúäúèú"ûJûyû©ûĞûÿûüJü‚üªüÎüÒüşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Òü ı;ıfıı¼ıÀıúı$şFş`ş‹ş¸şßşÿÿ>ÿeÿ—ÿÇÿåÿ R¸ä 04vÑú@Dv Ïğ$Bq³şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-³·ßãW{´ÛN{£Æı%\…¯ñO}¹Ûß J}”˜Åó  : c •  ¡ » Ü à   şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş- 9 = q   Ê ì ğ  F k – Å ê # ' T ˆ  ” À ğ % V Œ  ¾ ñ A{Êö*g˜œÙ6_ˆ¶ßşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-:>l›ÏòDq„ˆ´ÜEjÉú/]‡¬Ñù"X€«åAx®ÛßAu¬Îşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-F€¦ß:u¡Êø)Pdh–Áï(W{¨Íïó?g”´ë!Eb…¤ËèAfªÊşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ê3Y‹®Òü  B  ± Ü !F!r!!²!¶!ò!="p"¢"Û"û"#"#P#n# #à#û#-$^$$°$Ï$ü$,%Y%‹%¯%Û%&şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-&:&r&„&ˆ&»&ó&'?'e''¢'¦'Ô'ô'((N(~(Ÿ(»(î()A)V)v)‹)»)æ)*W*z*~*¬*Ğ*ö*$+S+x+©+Ó+,,U,‚,¶,Û,şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Û,-E-v-£-Î-ÿ-9.n.™.².¶.Û./$/(/l//·/â/0=0q00Î0ò0171^1‹1¾1ì12I2k2o2ª2İ2 393k3–3¿34>4d4şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-d4—4Î45#5E5d5l5p5¬5Ê5ÿ5'6X6y6¥6Õ6û6.7H7x7Ÿ7¶7¾7Â7ñ7$8M8x8¨8è8989@9D9€9¶9í9$:S:„:¯:Ü:ı:,;S;şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-S;ƒ;Ã;ç;ë;%<M<u<¡<Ö<=,=W==°=Ù=>5>d>>½>î>'?I?z?‚?†?®?è?@,@G@x@¶@Ö@ A4A]AxAAĞAB1BZBsBBşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-BÊBúBCDCzC«CÒCæCêCD@DcD…DªD×DE5EZEŒE¦EÖEûEÿEAFrFFÃFñF!GGGsGGÅGûG4HYHwH¥HÈHñH#I:IiI£IÒIşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ÒIJ%J-J1J`J—JÕJKK#KFKiKKÁKîKLCLxL¦LáLMBMgM¢M»M¿MëMNINpN¤NÑNğNODOjO•O°OàO P?PePP¹PáPşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-áPüP?QdQhQœQÈQøQRJRmR‰RRÂRíRñR)SBSFS†S±SÕST-T1TcT|T¦TÔTşT1UgUŒU¾UõU0VoV¥V×VW&W\W~W¯WÉWÍWşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ÍWüWXXQXbXfX“X¼XğXYBYiYYÆYøYZMZ~Z­ZßZ'[U[ˆ[¶[å[é[,\0\a\z\~\»\è\ì\]=]y]}]©]·]»]î]^ ^?^şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-?^C^‡^‹^Â^ê^_K_y_£_Ì_á_å_`F`{`¬`Ü`aKa}a¥aİabQbsb¥bÌbüb-cdc˜cÓc d=dOdSd‹dÉde!eQe|e«eÙeÿeşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ÿe'fXfŠf¾fîf#gNgvg™gÂgñghChsh¬hßhiCihii“i¼iòi jXjtj§jÇjûj%kVkk±kÏkÓkl"l9lwl£lßlm)mkmomşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-omŸmÁmæm n9nanˆn¨nÈnÌno7okoŠoÄoìopBp[pcpgp™pÌpşp,qOqxq­qÏqîq"rOr{r›r¿rÙrİr sGs}s«sÔsttNtşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ntrt¡tÄtåtu2uiu™uÄuóu!v^vv¬vçvww7wiw‡w»wñwxJxjxnxxÊxıx.ycyy½yìy(z0z4zazz¼zîz{B{w{{{şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-{{«{Ñ{ö{(|H|q|°|ã| }?}i}q}u}©}Í}ø}"~E~~»~ï~ó~!K°Ò€5€Z€“€º€õ€ Y΂-‚1‚e‚œ‚Ğ‚ƒ;ƒşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-;ƒ_ƒ}ƒƒʃòƒ„4„8„l„•„Ì„ÿ„4…f…”…½…ñ…†F†o†s†¥†Ú† ‡<‡b‡‹‡¾‡ê‡ˆNˆŠˆ¼ˆãˆçˆ‰L‰v‰£‰̉ꉊHŠuŠ­Šşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-­ŠÛŠ‹5‹b‹‹¶‹æ‹Œ?Œ|ŒŒÏŒ-OS¼ç>m£Ô AnœÈõ&Mw¡Ò‘:‘e‘•‘¹‘Ö‘’ ’’E’şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-E’r’’Ç’ó’÷’+“E“I“†““’“Å“É“ö“”7”h”Š”¯”Û”•7•j•Œ•¶•ç•ë•–L–v––É–í– —>—a—ƒ—£—Ø—˜˜S˜ƒ˜«˜Șşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Șÿ˜™ ™=™z™¶™ê™š:š]š{š¥šàšèšìš)›^›„›²›Ş›œ]œŒœÄœíœ$,0Zy§Èïó)-gÆüŸNŸ†ŸÊŸ şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş- < u µ î ¡V¡Z¡¡¡¡Ì¡ñ¡õ¡.¢2¢U¢Y¢¢º¢Ü¢£/£S£‚£­£É£Í£ö£¤\¤„¤¥¤ޤı¤¥¥J¥¥­¥Ø¥¦¦¦N¦¦Ÿ¦şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ÿ¦»¦ߦ §;§^§~§¤§ΧÒ§¨¨K¨[¨_¨“¨Ò¨Ö¨©©L©€©¦©ª©Ú©ı©7ªZªƒª¨ª°ª´ªæª «0«[«‹«¹«ã«¬¬¬C¬m¬¥¬À¬şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-À¬á¬ı¬2­V­Z­†­–­š­Ï­ı­®)®-®Z®c®g®™®Á®Å®÷®#¯`¯ˆ¯±¯µ¯ã¯ °6°f°–°Ê°ğ°ô°*±X±ƒ±¾±ò± ²0²8²<²}²§²޲şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-޲ ³5³f³€³¦³é³ ´O´S´z´¥´Ğ´ µIµgµµ°µÚµùµ*¶Y¶‹¶´¶â¶æ¶·K·g··¿·ä·¸/¸`¸¸̸и¹/¹^¹w¹¦¹ǹú¹"ºşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-"ºSº}º§ºÔºùº2»V»Z»‚»¬»×»¼+¼[¼‰¼¯¼Ò¼ğ¼½T½t½’½½ܽ¾1¾X¾|¾¾Ô¾¿¿¿M¿p¿§¿Ò¿ü¿À6ÀqÀ¥ÀÑÀâÀæÀşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-æÀÁ=ÁZÁŠÁ¸ÁİÁÂ4Â[…­ÂÂÂıÂà Ã5ÃLÃvÃœÃÂÃŞÃÄ,ÄVÄvĤÄÕÄîÄòÄÅAÅkŊžÅÙÅ Æ9ÆfÆÆ©Æ­ÆØÆÇ*ÇSÇşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-SÇwÇ™ÇÇÇøÇ ÈWȉÈÂÈñÈÉAÉvÉzɯÉÜÉ ÊGÊ{ÊŸÊÇÊ ËJˈˤˬ˰ËÎËöË&ÌSÌrÌÌËÌõÌÍDÍzÍ°ÍÜÍÎ.Î2Îe΅ακşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-±ÎÓÎ Ï;ÏtÏ«ÏÉÏñÏ Ğ&Ğ7Ğ;ĞiĞ•ĞÊĞşĞÑ3ÑnÑvÑzÑ®ÑÙÑÒ/ÒgÒÒƒÒ²ÒÕÒüÒ9ÓYÓ‰Ó·ÓöÓÔUÔƒÔ‹ÔÔÅÔÿÔ4ÕgÕ’Õşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-’Õ¾ÕåÕíÕñÕ!ÖMÖ‰Ö¥Ö©ÖÚÖ ×:×a×i×mכ׿×ü×,ØCØGØwرØåØÙAÙyٟ٣ÙÖÙõÙÚAÚ~Ú¸ÚßÚ Û:ÛjÛÛ¼ÛÀÛşÛÜÜşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ÜKÜ}Ü´ÜåÜİ7İ;İgݒݶİÔİŞ.ŞuŞœŞÒŞß$ßMßoߟßÚßàààUàà­àÕàÿà$áUá„á¬áÚáâ4âZâ|â£âØâ ã/ãTãyãşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-yã˜ãªã®ãİãñãõã1ä5ä^ä’ä½äïä.å2åjå›å¾åşå&æWæ‰æ±æÙæòæöæ9ç=çxç|ç®ç¾çÂçøç#èKètè—èÃèìè ééPé‡é§éÖéşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Öéşé5ê^êê…ê¸êñêë#ëOë]ëaë ëÛëìëğë#ì+ì/ìiììÌìí*íiíí¢íÙí îCîtî™îÄîûî.ï6ï:ïnï™ï¾ïğï"ğTğwğ«ğşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-«ğÚğşğ)ñOñSñƒñ²ñàñ ò1òdò òÇòîòóBónóó·óèó ôôDôlô¡ô¹ôÚôõõ1õaõšõÊõö ööLöoö—öĞööö2÷6÷d÷–÷şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-–÷Æ÷ÿ÷!øGøuø¡øÉøíø ùGùxùù”ùÇùìùúWúzú±ú×úşú-ûUûqûœû¾ûàûüüHüeüüËüÏüöüıZıwıŸıÏış>ştş•ş¼şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¼şØşÿ9ÿhÿ—ÿ­ÿ±ÿéÿ (CmšÈı;?j–ÇìNl£§á)Il™Ğò<k‹·ç@Ds•şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-•½âFg‹ËíñUµä Go•É : k ¦ × ü $ P }  ´ â  ? \ z ~ ­ Ó ï  2 6 i ¤ şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¤ ¨ Ô å é  6 : d h “ Ä Ô Ø Gu ÒıHp•Âî"?j£Ó÷û(?r£ß:`Œ°× şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş- )UŒ¼ÄÈú-Pƒ¨Ôÿ2VŠÅÍÑÿ"F„ªÎø&S‰¿ó-^¨Ó:j—»õ"Kşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-KtŠ·î Ke‡°Şâ <c‹¹åDjŠ©Û9g¯ë7rœÅÉô ? _ } © È è ş şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ş 2!]!y!œ!Á!ï!"8"<"b""©"Î"ï" #>#c#k#o#¡#½#ô#$A$q$˜$½$á$%?%h%Œ%²%Ò%ó%&B&s&“&—&¿&ß&'4'b'şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-b'†'®'Ò'õ' (W(~(®(Î(ü()K)t)¥)©)Ù)* *T*…*°*è* +<+t+™+À+ê+,@,w,¯,Ï,Ó,--O-x-œ-Ö-ú-ş-%.L.r.şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-r.š.Ñ.ù.'/S/y/£/Î/0?0r0ª0Ğ0 1 1;1q1–1À1í12H2ˆ2Œ2Æ2ñ2303\3ˆ3³3à34/4[4Œ4¼4ï45 565m5˜5œ5Ä5şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ä5È5ô5 6 696i6Œ6¼6æ6767:7l77…7Ò7Ö788P8p8¨8Î8â8æ894989[9w9¬9¿9Ã9é9í9 ::;:X:‹:¥:Ê:ò: ;O;şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-O;S;‚;¦;¾;Â;õ;!<=<A<[<_<€<‘<•<Ê<Î<= =;=?=p==‘=¸=í=ü=>3>X>ƒ>²>â>?&?*?_??¤?½?ù?ı?%@Z@r@±@şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-±@Ï@ ANARAzA~A¬A°AØAÜABBHBmBBºBÜBğBôB%CBCFCuCŸCÆCÙCİCÿCD*D.DJDNDŒD®D×D E2EUE…E©EÊEïEóE1Fşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-1FGFKFwF¢FÏFöFúF-GRG|G¡GÎGÒGH6H[H…H¸HáHåHIFImI›I¹IØIJTwT¢TÌTìTUU"UEUiU›U´U¸UïU!VFVpV£VÌVĞVşV*WYWˆW°WÚWÿW2XdX“Xşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-“XÈXóX'YZY{Y›YÁYëYZDZlZpZ›ZÉZïZ[N[l[p[[Ç[ê[\6\U\{\­\Û\ú\ş\8]Y]…]±]Ş]^>^B^{^«^Ğ^÷^_1_5_şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-5_g_„_ˆ_²_Ú_ì_ğ_``@`D```d`œ`¾`ù`'aaa‹aŸa£a×ab9b^bbbbb¡bÌbàbäbc#c'cbcfc€c„c¥c¶cºcçcëcdşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-d#dUdrdvd§d»d¿dúdeXeoese“e—e¾eÂeèeìef>flf¢fÖfÿf(gWggÇgËg h-hOh‚h†h¸hÕhÙhühiEifiji–iši¼işşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¼iÀiÜiàijIjmj›jÒjk5kWk‚kÀkêkl+l/lUlrlvl²lèlmKm€m„m½mğmôm)nVnˆn¼nğno)o-oWo|o´o¸oéop#p=pşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-=pApbpspwp£p§pàpäpqqKqhqlq“qÌqâqæqrErerr¥r©rÛrs(sQs„s§sÍsîstHt}tt¹tôt-ufu‹u³uĞuíuvEvşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Evrv¥vÙvívñv%wTw}w¨wÎw x4xYx…x¸xåxyBylyœy²y¶yëyz8z\z‹z·zÌzĞz{>{s{›{Ë{ğ{|M|v|¡|¹|½|î|}F}şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-F}t}¯}ä}~8~c~g~”~¿~ì~(,[Œ¶á€Q€x€œ€Ë€è€48_c‰Î÷6‚V‚j‚n‚ ‚½‚Á‚䂃7ƒJƒNƒşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Nƒrƒvƒ–ƒšƒ¸ƒ¼ƒçƒ„(„K„f„j„ „±„µ„ë„……O…w… …Ñ…é…í…†;†?†i††¢†¼†À†û†ÿ†:‡>‡l‡p‡¡‡¥‡ׇô‡ø‡Gˆ^ˆşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-^ˆbˆ–ˆшçˆëˆ‰D‰H‰‰ª‰Ö‰Š>ŠcŠ“Š—ŠÑŠÕŠúŠşŠ,‹0‹‹ƒ‹²‹Ì‹Ğ‹ó‹÷‹0ŒTŒ}Œ¦ŒĞŒÔŒ59^ˆµá-1şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-1`’–Ù"DxšĞíñCv•™¿Ãàä‘B‘u‘£‘Ñæ‘ê‘ ’’>’q’—’Æ’é’û’ÿ’.“Z“’“–“Ë“”)”şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-)”X”s”w”‘”•”Ŕɔô”ø”• •Z•^••“•Å•â•æ• –S–k–o–ª–Ø–——@—z—¬—Ù—˜J˜s˜ ˜Ø昙E™z™~™°™û™ÿ™'šYšşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Yšˆš©šÔšöš›E›b›Œ››á›œKœiœmœ™œœÍœÑœõœùœ1aŒ¾ÂôEk’–¸¼ØÜŸ#Ÿ=ŸeŸœŸÆŸüŸ" D şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-D k ƒ ‡ ¡ ¥ Ğ Ô ¡¡.¡2¡e¡i¡š¡¡Ğ¡í¡ñ¡?¢V¢Z¢‰¢«¢Ğ¢û¢ÿ¢,£0£S£W£z£~£³£é£¤¤J¤r¤v¤œ¤ ¤Á¤Ťæ¤ê¤şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ê¤ ¥¥0¥4¥V¥Z¥|¥€¥¢¥¦¥Ç¥Ë¥ì¥ğ¥¦¦6¦:¦[¦_¦€¦„¦¥¦©¦ʦΦï¦ó¦§§9§=§^§b§ƒ§‡§¨§¬§ͧѧò§ö§¨¨<¨şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-<¨@¨a¨e¨†¨Š¨¨¨°¨´¨l©p© ©Ñ©ú©)ªWªzª†ªŠªǪíª«=«p«t«¦«ëÇ«ê« ¬5¬E¬I¬k¬o¬‹¬¬·¬߬­@­h­™­¾­Ì­Ğ­şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ğ­®)®S®x®¥®Ø®ş®#¯'¯O¯}¯³¯Ù¯°3°A°E°_°c°„°•°™°Æ°Ê°±±8±<±n±‹±±¶±ï±² ²?²g²‡²±²Dz˲ö²³D³€³şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-€³³ɳı³(´\´•´Ï´µEµ€µšµµеO¶†¶˜¶œ¶ʶζö¶ú¶ ·$·a·Š·¼·×·Û· ¸*¸.¸Q¸q¸œ¸¬¸°¸Ò¸Ö¸ò¸ö¸)¹F¹J¹şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-J¹¹•¹™¹Źí¹ºHºpº~º‚º°ºÖº» »<»W»€»¯»Ò» ¼¼¼J¼}¼¢¼˼ϼş¼½F½x½Œ½½¼½Ú½޽¾6¾b¾x¾|¾¨¾Ⱦ̾ü¾şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ü¾¿¿S¿o¿s¿£¿¿ì¿À ÀFÀmÀqÀ‹ÀÀ¾ÀÂÀîÀòÀÁ ÁRÁoÁsÁ¢ÁÊÁòÁöÁFÂ]Âa‹½ÂàÂÃÃXÃ\ÃÇêîÃÜÃÄÄşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ä>ÄRÄVÄ…Ä®ÄãÄÅOÅzŤŨÅñÅõÅ%ÆIÆiÆ›ÆÑÆÇ*ÇQÇwÇ{ǬÇÔÇÿÇ/ÈWÈeÈiÈ›ÈÏÈèÈìÈÉPÉŠÉÄÉéÉÊFÊrÊÊÌÊËşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ë;Ë?ËfˆˊËÆËßËãËÌ*Ì.ÌXÌz̘̔ÌÆÌğÌÍ#ÍVÍqÍšÍÉÍìÍ&Î4Î8ÎkΘÎÈÎÌÎôÎ*ÏDÏHÏuÏŸÏÇÏËÏüÏ/ĞTĞ}ĞĞ³Ğşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-³ĞçĞÑ7Ñ[Ñ_Ñ“Ñ«ÑÛÑ Ò!Ò%ÒRÒsÒ¡ÒÒÒğÒÓÓGÓrÓ¡ÓÆÓÔÓØÓ ÔÔÔ@ÔrÔ¬ÔÒÔÕ7ÕrÕ£ÕÜÕàÕÖ/ÖVÖvÖ˜ÖœÖÍÖíÖşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-íÖñÖ!×>×B×tצ×ã×ç×Ø0Ø>ØBØrØØ°ØÎØÒØÙÙHÙlÙpÙÙÆÙúÙ0ÚUÚ‹Ú­ÚéÚíÚ,ÛSÛWÛ‹ÛÀÛêÛÜOÜrÜvܪÜİÜİ^İşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-^İİÛİŞOŞnŞrޫޯŞáŞåŞßß=ßbߊßÌßĞßïßóß"à<à@àcàgàŸàÎàõà/áSádáhá“á—áÎáîá âVââ°â×âıâã+ã/ãmãşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-mãã’ã¿ãâãä;äeä©äçäå8åaå‹å¸åÔå÷åææeææ¸æåæç?çtç¥ç©çåç è2èhè™èÂèÆèùè0é5éYé|é¸éäé ê0êYê]êşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-]ê…êÆêÊêøê-ë\ë~ë®ë½ëÁëïëìRì‹ìºìêìíEí~í°íŞíâíîKîƒî¼îéîïïMï~ïœï ïÖï ğ:ğ]ğ’ğËğêğîğ%ñNñuñ¤ñşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¤ñÖñò?ògòòÅòÉòìòó>ójóó½óöó$ô=ôAôkô§ôÚôöôúô õSõ}õõ¹õâõöDöö®ö²öêö ÷?÷t÷y÷÷…÷¸÷Ò÷Ö÷ø øşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş- ø$øOù[ù_ùùÓù ú%ú)úUúYú–úšúÑúÕú ûûMûQûûû¢ûŞûâûü*ü.übüfü£ü§üßüòüöü%ıNıRıı±ıµıïıóışşTşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-TşXşŠş›şŸşĞşãşçş*ÿ.ÿbÿfÿªÿ®ÿçÿëÿ)-hw{µÇË FJz~±ËÏr”˜È C^bœ şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş- ÚŞWhl¤¨Ûëï,>B~‰ËÜà8<p…¼ÌĞFJ‚†½Áøü3 7 f x şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-x | ­ Ä È ù   H L ‰  º  Æ ù   I g k › » ¿ ù ı < @ y } Ÿ à Ç ó   J ^ b  ¥ © × õ ù 4şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-4NR€¢¦ßöú.9=p†ŠÄÙİ!Vei§Ìö04QU‡¤¨Ëê$(UYx|œÊşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Êü*T€«àIn—Ê÷ 9LPŠÀßã>dh¢Åå$,0JNp…¾Âéí)-dy}şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-}«°¸¼î 6o…‰ÇòDHko–šÒğô#KOko½ïGsÓ<aŠ½ê?şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-?C}´Ó× 3Y]—ºÚõ  : > s ‘ Ä ö %!K!O!}!˜!º!Ö!"1"b""¿"ç"#+#e#Œ#¿#ç#"$5$9$l$™$şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-™$Ù$%%B%r% %Ï%ó%&&H&d&•&À&ã&'G'm'–'Î'ã'ç'(>(‚(±(Ø() )@)j)”)˜)Ú) *.*I*M**œ* *Ã*ã*+)+şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-)+-+V+Z+w+{++È+ö++,Y,…,¥,©,×,--2-c-g-—-Ì-Ğ-û-ÿ-..b.t.x.©.Ó.ü.!/%/c/Ÿ/³/·/ï/ 00J0q0›0Ÿ0Ô0şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Ô0ä0è011,101a1e1¡1¥1Ü1à1 2/232‚2š22Ø2333R3V3‚3†3µ3¹3Õ3Ù34A4`44‘4¯4³4Ò4ø4'5]5†5¶5Ş5â56şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-6:6>6k6œ6 6Ğ67 74787g7›7­7±7â7 858Z8^8œ8Ø8ì8ğ8(9D9H9ƒ9ª9Ô9Ø9 ::":a:†:¨:Â:Æ:ğ:-;d;‘;Æ;å;<şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-<@<D<c<‘<¶<Ş<=-=M=p==Ä=á=õ=ù=->a>˜>·>æ>?:?O?S?€?ª?Ø?ù?@A@E@l@™@Ê@ì@ğ@+AVAA®AÒAB,B]B’Bşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-’B·BçBúBşB>CwC•CÄCÈCêC DFD{D¸DÑDÕD E=EaE•E­E±EíE'FSFwF¨FãF!GPGyG¬GĞGìGH0HPHTHyH”H¾HõH"IUI}Işşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-}IŸIÂIõI)JLJ„JˆJ»JåJK=KfKˆKŒK¾KÍKÑKLAL|LL¢LÔLñLõL"MVMMƒM°M´MÑMÕM N3N^NN¢N¼NÀNğNôN"O&OPOşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-POuOyOÈOßOãOP8PZPŠP­PÈPÌPQ Q1Q5QYQ]Q{QQ»Q¿QúQRRRKROR~RR“RåRüRS&SVS{SŸSÃSÇSõSùST"TRTşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-RTVT|T€T´T¸TäTìTğT'UNURUU…UÃUËUÏUV(V,VlVŠVVÍVâVæV,W0WoWW‡W‹W¿WïWXDXHXƒX‡X¹XÖXÚX Y(YUYhYşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-hYlY®Y²YàYZ3ZZZ’Z¼ZâZ[[I[}[¦[Ó[ó[÷[.\\\`\z\~\¦\ª\Ğ\á\å\]"]P]X]\]†]«]¯]Ö]^%^)^f^^®^Ø^î^şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-î^ò^)_m__Ê_ô_`@`d`{``§`Õ`ü`aKaa¯aÜaàabGbgbŒbÅbóbc!cTc~c¥cËcëcdTdƒd˜d¼dëdeFe€e—e›eÊeşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ÊeëefGfvfŸfĞföf&g[g_gŒg¨gÖg h;hghhh¢hĞhÔhühi&i*idi“i¿iÚiŞij-j1jTj|jŒjj²j¶jâjæjkXk‡k¿kşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¿kìklKl~l¦lªlÉlÍlm1m5mfm•m­m±mèmûmÿm2nKnxn|n–nšnÀnÄnøn o oGoKo{oo©oÎoÒoùoBpZp^p”pÁpøpüp(qşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-(qbq€q¬qÙqr+rJrƒrªr¿rÃrùr,scs™sÍsÑsüs$tZt†tt¢tÎt÷tuAuuƒu£uÙuv$v(vTvXvˆvŒv°v´vívwHwcwgwşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-gw™w¶wºwİwx2xBxFxhxlxˆxŒx»xÙxóxyLy|yŒyy½yøy"z4z8zfz¨zÕz{1{k{o{›{Ÿ{Õ{ |B|o|˜|¾|ò|;}?}Y}]}şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-]}ƒ}‡}»}Ì}Ğ} ~~>~B~t~‘~•~¼~!Vƒº¾ñ&€G€d€h€œ€Ô€ğ€I{¦Ü‚‚;‚^‚‚‚µ‚ó‚÷‚"ƒ&ƒVƒZƒşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Zƒ~ƒ‚ƒƒìƒ„8„^„r„v„§„Ä„È„ë„ …:…M…Q…s…w…¤…¨…Ò…ö…†>†g†k†«†¯†é†‡‡W‡{‡§‡«‡̇Їˆ2ˆ6ˆjˆ‘ˆ¸ˆ̈şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-̈Јêˆîˆ‰ ‰$‰Z‰^‰–‰š‰ʉΉø‰Š!ŠHŠŠŠ™ŠŠĞŠ‹.‹^‹‹¢‹¦‹Ù‹Œ-Œ\ŒtŒ–Œ¬Œ°ŒêŒ"M…‰½ìğ"Jşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-JNtx·ã:>p‘´â15rv¥Ø‘&‘*‘H‘L‘‚‘°‘´‘ב’)’C’G’‚’«’×’Û’õ’ù’*“.“b“s“w“¥“şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¥“©“Ù“İ“”,”0””–”š”Ù”ı”#•W•‡•‹•Å•É•î•ò•!–%–r–v–¥–¿–Öï–—E—s——İ—á—˜3˜W˜…˜£˜§˜Ú˜ú˜™™D™H™şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-H™z™¥™Ñ™ š9šhšlšŒššÄšìš*›F›z›¨›¬›ß›œ>œyœ§œ«œÊœÎœ5c–Ãßÿ-dÆŸ'ŸSŸwŸ{Ÿ®ŸÕŸ 2 6 şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-6 h … ‰ ¬ Ö ø  ¡¡A¡E¡w¡­¡Û¡¢¢¢H¢n¢r¢§¢΢Ò¢££?£g£k£Œ££Ç£Ë£ı£¤+¤/¤Y¤|¤€¤¸¤¼¤ ¥ ¥[¥r¥v¥şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-v¥¥¥Ù¥ù¥¦¦K¦€¦²¦â¦§<§h§§˧ş§-¨C¨G¨v¨¢¨Ú¨ı¨+©d©›©Æ©ã©ªLª‚ª±ªܪ«&«U«Œ«·«à«¬'¬+¬V¬{¬ ¬ͬşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ͬù¬4­W­{­¦­Ì­÷­®K®u®¡®Ç®÷®'¯X¯v¯¥¯Яü¯7°R°y°}°±°Û° ±±!±\±‘±·±ê±²²T²²­²á²³:³q³¬³Ò³ü³ ´şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş- ´M´Q´ƒ´°´ã´µEµoµ©µݵ¶4¶i¶›¶Ÿ¶Ù¶·3·g·–·Æ·¸@¸r¸v¸°¸׸ ¹?¹n¹˜¹Û¹ı¹<º\ºˆºµºÒºôºøº/»V»‰»¾»í»şşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-í»¼U¼¼¯¼μÒ¼ ½3½\½“½Žó½&¾[¾}¾œ¾ ¾Ò¾ø¾ ¿T¿~¿±¿οÀ%ÀDÀHÀ€À§À×ÀÁBÁwÁ©ÁâÁÂLÂm•™Â×ÂşÂ.ÃeÃşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-eàÃÛÃÄJÄNĉİÄàÄÅIÅzÅŸÅÅÅÉÅÆ,Æ\Æ{ÆƶÆİÆ Ç=ÇoǪÇâÇÈÈÈPÈwÈ­ÈİÈÉ>ÉyÉ¢ÉÉÉÍÉıÉ1ÊfÊÊƒÊ¸Êşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¸ÊëÊ%ËJˆ˩ËÌËùËÌÌ9ÌfÌŠÌ“Ì—ÌÏÌôÌÍ>Í\͆͸ͼÍôÍÎ>ÎgÎŒÎÁÎéÎ"ÏHÏfÏjÏ¢ÏÇÏìÏĞLĞpĞŸĞÆĞúĞÑUÑŒÑşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-ŒÑ«ÑÔÑØÑÒ4ÒbÒ”ÒÆÒïÒøÒüÒ7ÓaÓ’ÓÆÓñÓÔHÔ€Ô®ÔŞÔõÔùÔ)ÕQÕyÕ¯ÕŞÕ Ö4ÖNÖtÖ¡ÖßÖ××E×t××Ø×Ø0ØXØ‚Ø¬Øşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-¬ØæØêØÙHÙpÙ¦ÙÎÙÚBÚUÚYÚ‘Ú¶ÚØÚÛ2ÛdÛ‹Û¨Û×Û÷ÛÜM܉ÜÜ¿ÜâÜİ0İUİ{İ£İÎİŞ2Ş]Ş“Ş—ŞÜŞ ß:ßdßßÛßàşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-à>àuà›àÀàóàáHáqá˜á´á×á â>âoâ›âÍâöâ#ã9ã`ããÅãôã&äMääºäçäå@åxå«åæåææCæ~æ©æÔæúæ çMçç·çäçşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-äç è>ègè–èÅèúè1é]éŒééÃéèéêKêzê±êÜê ë>ëeë‘ë¿ëÃëì(ìZì‡ì¦ìÒìí"í&íUísí¦íØíÜí îî"îaîî¸îÃîÇîşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-Çîöî ïïGïRïVï‡ï¡ï¥ï×ïñïõïğ@ğDğƒğ‡ğ¼ğäğñ?ñlñ‘ñËñÏñ ò;òbòˆòºò¾òèòó9óeó ó¤óĞóÔó÷óûóô#ôFôNôşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş-NôVôWôXôşşş*K$@ñÿ$Normal,Pdda c,@, Başlık 1,H1 ğ<Uc0k$*@* Başlık 2,H2 ğ<Uc$*@* Başlık 3,H3 ğ<Uc&@& Başlık 4,H4 ğ<U(@( Başlık 5,H5ğ<Uc(@( Başlık 6,H6ğ<Uc(A@òÿ¡(Varsayılan Paragraf Yazıtipi şO Address<<V&şO& Blockquotehh<<şO¢CITEVşO¢!CODE]c:şO2:Definition Compact,DL COMPACTh˜ş<<.şOB.Definition List,DLĞ0ı<<$şO¢Q$Definition Term,DT]c şO¢a Definition,DFNVc,şO, Directory,DIRh@ €şO¢ Emphasis,EMV6şO6Horizontal Rule,HRìÿ&é'é(é)é/şO¢¡ Hypertext,A^b şO¢± Keyboard,KBD]^cf0@ÂfListe Madde İmi,ULF Иş 4ÿh·f1@ÒfListe Numarası,OLF Иş 4ÿÿh.XşOXMenuF Иş 4ÿh·········\şOò\PRE WIDE@ ÀN1»%/ûöòí èãŞÚÕĞË Æ#Â&½)¸,]c^şO^Preformatted,PRE:  -1»%) `À € à@ `À! %€(à+]c"şOñÿ" RestartList!òÿşO¢! Sample,SAMP]"şO¢1"Strikethrough,STRIKEWşO¢A Strong,STRONGU şO¢Q Typewriter,TT]c şO¢a Variable,VARV]c*şO*z-Bottom of Form'&c şO¢ z-HTML Tag ]^bc(şO( z-Top of Form)(c) ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ  ÿÿ ÿÿ  ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ ÿÿ  ÿÿ! ÿÿ" ÿÿ# ÿÿ$ ÿÿ% ÿÿ& ÿÿ' ÿÿ(ÿÿ)Æñ/Ù ãP½xäe İ#”'Í*i.Î1c5ì8º< @.CG¹IÈL$P§S2WZ÷]—aei@l°o svvz—}Ù„eˆâ6%:0;"/  * ! ; 5;"1- &/*7(8 !">#$%>&>'>(ƒôû8n W”ä&­,Ğ29º?§EFKQ?W]Ôc±j°pÊv}vƒŠ“÷–£N¤‚ª"±·g½ïÃ[Ê—ĞìÖ›Ü*âoèáîyôŠú”´Ù o›a·#Â*ò1ø7Í>JEØKÙRàYŠ`hnÃt0z®€Ά¥’™€Ì¢¨®‹´œºRÁ^È^ÏûÕÛFâmèDîÆõaûÎÿ¯º Æä2%€*'056F<BêGêM#S‰Y¤_3f>l¸qw~“ƒ<‰½`–*<¤£ª^°cµŠ»·ÁÉ~ÎÖİEã}èúïàöÒü³ Ê&Û,d4S;BÒIáPÍW?^ÿeomNt{{;ƒ­ŠE’Ș Ÿ¦À¬޲"ºæÀSDZΒÕÜyãÖé«ğ–÷¼ş•¤  Kş b'r.Ä5O;±@1FôK!R“X5_d¼i=pEvF}Nƒ^ˆ1)”YšD ê¤<¨Ğ­€³J¹ü¾Ä˳ĞíÖ^İmã]ê¤ñ øTş x 4Ê}?™$)+Ô06<’B}IPORThYî^Êe¿k(qgw]}Zƒ̈J¥“H™6 v¥ͬ ´í»eøʌѬØàäçÇîNôXôüışÿ      !"#$%&'()*+,-./0123456789:;<=>?@ABCDEFGHIJKLMNOPQRSTUVWXYZ[\]^_`abcdefghijklmnopqrstuvwxyz{|}~€‚ƒ„…†‡ˆ‰Š‹Œ‘’“”•–—˜™š›œŸ ¡¢£¤¥¦§¨©ª«¬­®¯°±²³´µ¶·¸¹º»¼½¾¿ÀÁÂÃÄÅÆÇÈÉÊËÌÍÎÏĞÑÒÓÔÕÖ×ØÙÚÛÜİŞßàáâãäåæçèéêëìíîêgysads¡;0x#-+'‘’`,.;RCgenawYAZAR AÇIKLAMALAR YARATTARİHİ DÜZENSÜREDOSYAADI DOSYABOYUTU ANAHTARSÖZCÜK SONKAYDEDEN KARSAYISI SAYFASAYISI SÖZCÜKSAYISI YAZDIRTARİHİÖZELRB DÜZSAYISI KAYITTARİHİKONUİGŞABLONBAŞLIKDG BELGEÖZELLİĞİ ALFABETİK NORMALRAKAM İLKHARFBÜYÜKSAYIOKU KARBİÇİMİ YÜZDELİOKU İLKHARFBÜYÜK1ONALTILI KÜÇÜKHARFBİRLEŞTİRBİÇİMİSIRALI SIRALIOKUROMA BÜYÜKHARF MUTLAKDEĞERYUVARLATANIMLITAMVEYANLIŞMAXMINMODORTALAMASAYDEĞİLVEYAÇARPIMEĞERİŞARETTOPLAMDOĞRUWñXñXñZñC Kemal SAKA5\\WWW\DEN\tbmmyeni\TUTANAK\DONEM20\YIL2\BAS\b107m.txtÿ@€WñWñ WñWña¢Times New Roman Tur Symbol&¢Arial TurTimes New Roman5Courier New"ˆĞhÉ̆É̆;â„ )”ƒ¾ )$. Kemal SAKA Kemal SAKA  !"#$%&'()*+,-./0123456789:;<=>?@ABCDEFGHIJKLMNOPQRSTUVWXYZ[\]^_`abcdefghijklmnopqrstuvwxyz{|}~€‚ƒ„…†‡ˆ‰Š‹Œ‘’“”•–—˜™š›œŸ ¡¢£¤¥¦§¨©ª«¬­®¯°±²³´µ¶·¸¹º»¼½¾¿ÀÁÂÃÄÅÆÇÈÉÊËÌÍÎÏĞÑÒÓÔÕÖ×ØÙÚÛÜİŞßàáâãäåæçèéêëìíîïğñòóôõö÷øùúûüışÿ      !"#$%&'()*+,-./0123456789:;<=>?@ABCDEFGHIJKLMNOPQRSTUVWXYZ[\]^_`abcdefghijklmnopqrstuvwxyz{|}~€‚ƒ„…†‡ˆ‰Š‹Œ‘’“”•–—˜™š›œŸ ¡¢£¤¥¦§¨©ª«¬­®¯°±²³´µ¶·¸¹º»¼½¾¿ÀÁÂÃÄÅÆÇÈÉÊËÌÍÎÏĞÑÒÓÔÕÖ×ØÙÚÛÜİŞßàáâãäåæçèéêëìíîïğñòóôõö÷øùúûüışÿ      !"#$%&'()*+,-./0123456789:;<=>?@ABCDEFGHIJKLMNOPQRSTUVWXYZ[\]^_`abcdefghijklmnopqrstuvwxyz{|}~€‚ƒ„…†‡ˆ‰Š‹Œ‘’“”•–—˜™š›œŸ ¡¢£¤¥¦§¨©ª«¬­®¯°±²³´µ¶·¸¹º»¼½¾¿ÀÁÂÃÄÅÆÇÈÉÊËÌÍÎÏĞÑÒÓÔÕÖ×ØÙÚÛÜİŞßàáâãäåæçèéêëìíîïğñòóôõö÷øùúûüışÿ      !"#$%&'()*+,-./0123456789:;<=>?@ABCDEFGHIJKLMNOPQRSTUVWXYZ[\]^_`abcdefghijklmnopqrstuvwxyz{|}~€‚ƒ„…†‡ˆ‰Š‹Œ‘’“”•–—˜™š›œŸ ¡¢£¤¥¦§¨©ª«¬­®¯°±²³´µ¶·¸¹º»¼½¾¿ÀÁÂÃÄÅÆÇÈÉÊËÌÍÎÏĞÑÒÓÔÕÖ×ØÙÚÛÜİŞßàáâãäåæçèéêëìíîïğñòóôõö÷øşÿÿÿıÿÿÿıÿÿÿıÿÿÿıÿÿÿıÿÿÿıÿÿÿıÿÿÿıÿÿÿıÿÿÿşÿÿÿ şÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿşÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿRoot Entryÿÿÿÿÿÿÿÿ ÀF ;ÆeÍɼ€WordDocumentred\Textconv\WNÀ!,À!,À!,À!,ÿÿÿÿ,À!,À!,À!,À!,À!,À!*ğÀ!CompObj,À!,À!,À!,À!,À!,À!,À!,ÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÀ!,À!,À!,iÀ!,SummaryInformation,À!,À!,À!,À!(ÿÿÿÿÿÿÿÿÀ!,À!,À!,À!Älşÿÿÿ şÿÿÿ şÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿşÿ ÿÿÿÿ ÀFMicrosoft Word Belgesi MSWordDocWord.Document.6ô9²qşÿà…ŸòùOh«‘+'³Ù0”˜ °¼ĞÜèü  D P \ ht|„Œæ}D Kemal SAKAe¾D´D normal.dot Kemal SAKA13Microsoft Word for Windows 95 @DocumentSummaryInformation8ÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿ ÜÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿÿşÿÕÍÕœ.“—+,ù®0¬HPdlt |„ Œæ MicrosoftO¾ ” @@6ˆUÍɼ@6ˆUÍɼ);â„ şÿÕÍÕœ.“—+,ù®0¬HPdlt |„ Œæ MicrosoftO¾ ”