Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

T.B.M.M.

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 27

95 inci Birleşim

20 . 5 . 1997 Salı

 

 

İÇİNDEKİLER

  I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. — GELEN KÂĞITLAR

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — Balıkesir Milletvekili Hüsnü Sıvalıoğlu, Bolu Milletvekili Abbas İnceayan, Zonguldak Milletvekili Veysel Atasoy, Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen ve İstanbul Milletvekili Hüsnü Doğan’ın (9/13) esas nolu Meclis soruşturması önergesindeki imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/184)

2. —İzmir Milletvekili Metin Öney, Giresun Milletvekili Burhan Kara, Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek, Antalya Milletvekili İbrahim Gürdal, Tokat Milletvekili Metin Gürdere, Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler ve Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in (9/13) esas numaralı Meclis soruşturması önergesindeki imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/185)

B)GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.—Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 20 arkadaşının, ülke sorunlarını ağırlaştırdıkları ve Cumhuriyetin temel ilkelerini sürekli çiğneyerek toplumu iç çatışmaların eşiğine getirdikleri iddialarıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/11)

C) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. —Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın (2/396) ve Bolu Milletvekili Avni Akyol’un (2/504) esas numaralı kanun tekliflerinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına dair önergelerinin 27 Mayıs 1997 Salı günkü Birleşimde görüşüleceğine ilişkin Başkanlık açıklaması

IV.— ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. —(10/89, 110, 124, 125 ve 126) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonunun 301 sıra sayılı raporunun gündemdeki yeri, görüşme günü ve konuşma sürelerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

2.—(11/11) esas numaralı gensoru önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V.—GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A)ÖNGÖRÜŞMELER

1.—Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 20 arkadaşının, ülke sorunlarını ağırlaştırdıkları ve Cumhuriyetin temel ilkelerini sürekli çiğneyerek toplumu iç çatışmaların eşiğine getirdikleri iddialarıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/11)

VI.—SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.—Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz’ın, Devlet Bakanı Abdullah Gül’ün kendisine sataşması nedeniyle konuşması

2. — Devlet Bakanı Abdullah Gül’ün, Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz’ın kendisine sataşması nedeniyle konuşması

VII.—SORULAR VE CEVAPLAR

A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.—Ankara Milletvekili Mehmet Ekici’nin, elektrik enerjisi satış fiyatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2389)

2. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, TEAŞve TEDAŞ’ta yapılan bazı atamalar hakkındaki mahkeme kararlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2411)

3. —Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, EGO Genel Müdürlüğünün mücavir alan dışındaki belediyelere otobüs-minibüs kiraladığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2413)

4.—Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un, Manavgat Irmağı su temin projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2426)

5.—Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Hatay-Yayladağ’a bağlı bazı köylerin içmesuyu sorununa ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2432)

6. —İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in, Emniyet Genel Müdürünün görevden alınmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2470)

7. —İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Başbakanlık ve Devlet Bakanlıklarında görevli müşavir ve danışmanlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2477)

8.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Türkiye’de faaliyet gösteren vakıf sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç’un yazılı cevabı (7/2490)

9.—Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Çevre Bakanlığında yapılan personel atamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2499)

10.—Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, görevden alınan Emniyet Genel Müdürüne ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2500)

11.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bakanlıkta ve ilgili kuruluşlarda görev yapan genel müdür, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/2525)

12.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bakanlıkta ve ilgili kuruluşlarda görev yapan müdür, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilere ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/2530)

13. —İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bakanlıkta ve ilgili kuruluşlarda görev yapan genel müdür, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2539)

14.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün;

— Bakanlıkta ve ilgili kuruluşlarda görev yapan genel müdür, yönetim kurulu üyesi ve denetçilere,

Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen’in;

—Orman köylüsünün bazı sorunlarına,

Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın;

— Orman arazilerinin tahsisiyle ilgili duyuruya,

İlişkin soruları ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı’nın yazılı cevabı (7/2532, 7/2548, 7/2552)

15. —Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen’in, pancar üretimiyle ilgili sorunlara ilişkin sorusu ve Orman Bakanı ve Sanayi ve Ticaret Bakanı vekili Halit Dağlı’nın yazılı cevabı (7/2549)

16.—İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul Haliç’teki çamurun temizlenmesi işinin verildiği firmaya ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2556)

17.—İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın;

—Beşiktaş’ta Ihlamur Kasrı karşısında bulunan parka inşaat yapılacağı iddiasına,

İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün;

—Bakanlıkta görev yapan bazı unvanlı personelin sayısına,

—Kamu personel atamalarına,

İlişkin soruları ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/2554, 7/2563, 7/2576)

18.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bakanlıkta görev yapan bazı unvanlı personelin sayısına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2564)

19.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Bakanlıkta görev yapan bazı unvanlı personelin sayısına ilişkin sorusu ve Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/2568)

20.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, kamu personel atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Turizm Bakanı vekili Bahattin Şeker’in yazılı cevabı (7/2575)

21.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, kamu personel atamalarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/2577)

22.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, personel atamalarına ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2584)

23.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, personel atamalarına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı’nın yazılı cevabı (7/2585)

24.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Bakanlıkta görev yapan bazı unvanlı personel sayısına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2590)

25. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli -Güney -Ertuğrul Köyü Trafosunun büyütülmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2624)

26.—Adıyaman Milletvekili Celal Topkan’ın, Milletvekili lojmanlarına ücretsiz olarak dağıtılan bazı gazetelere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kalemli’nin yazılı cevabı (7/2757)

I.—GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Sinop Milletvekili Metin Bostancıoğlu, ORÜSSinop -Ayancık İşletmesine,

Hatay Milletvekili Atila Sav,Ankara Ekin Tiyatrosu’nun turnesi sırasında bazı valiliklerce getirilen yasaklamalara,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Zonguldak Milletvekili HasanGemici’nin, emeklilerin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelikcevap verdi.

Doğal afetlerde meydana gelen can ve mal kaybını en aza indirmek için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/58) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, komisyonun çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 23,

2 nci sırasında bulunan 132,

3 üncü sırasında bulunan 164,

4 üncü sırasında bulunan 168,

11 inci sırasında bulunan 226,

12 nci sırasında bulunan 146,

Sıra sayılı kanun tasarılarının müzakereleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşmasının (1/312) (S. Sayısı :264),

Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Eğitim ve Bilim Alanında İşbirliğine İlişkin Protokolün (1/316) (S. Sayısı :139),

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının (1/387) (S. Sayısı :156),

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Singapur Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının (1/287) (S. Sayısı :158)

Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve İşbirliği Antlaşmasının (1/351) (S. Sayısı : 122),

Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında İmzalanan Ebedî Dostluk ve İşbirliği Anlaşmasının (1/514) (S. Sayısı :220),

OnaylanmasınınUygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarılarının, müzakerelerini takiben yapılan açık oylamalarından sonra, kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.

Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/586) (S. Sayısı :192) tümü üzerinde müzakereler tamamlandı, 1, 2 ve 3 üncü maddesi kabul edildi, 4 üncü maddesi okundu.

Çalışma süresi sona erdiğinden, alınan karar gereğince, İçişleri Bakanı Meral Akşener hakkındaki Meclis soruşturması önergesini görüşmek ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da boşaltılan yerleşim birimleri konusundaki Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesini yapmak için, 20 Mayıs 1997 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.52’de son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Ünal Yaşar Kadir Bozkurt

Gaziantep Sinop

Kâtip Üye Kâtip Üye

 

II. —GELEN KÂĞITLAR

16.5.1997 CUMA

Teklifler

1. —Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ile Refah Partisi Grup Başkanvekili Malatya Milletvekili Oğuzhan Asiltürk’ün; 3186 Sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliklerinin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/799) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.5.1997)

2. —Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 19 Arkadaşının; Dağlıca Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/800) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.5.1997)

3. —Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 19 Arkadaşının; Tanır Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/801) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.5.1997)

4.—Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 12 Arkadaşının; Arıtaş Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/802) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.5.1997)

5. —Eskişehir Milletvekili Hanifi Demirkol ve 7 Arkadaşının; Eskişehir İline Bağlı Kırka Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/803) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.5.1997)

6.—Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 8 Arkadaşının; Derince Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/804) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.5.1997)

7.—Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz ve 37 Arkadaşının; Ladik Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/805) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.5.1997)

8.—Amasya Milletvekili Cemalettin Lafcı ve 16 Arkadaşının; Amasya İline Bağlı Aydınca Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/806) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.5.1997)

Tezkere

1.—Selmani Özcan Hakkındaki Ölüm Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/803) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :14.5.1997)

Yazılı Soru Önergesi

1.—Adıyaman Milletvekili Celal Topkan’ın, Milletvekili lojmanlarına ücretsiz olarak dağıtılan bazı gazetelere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2757) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.4.1997)

20.5.1997 SALI

Rapor

1.—Ankara Milletvekili Eşref Erdem ve 23 arkadaşı, Batman Milletvekili Ataullah Hamidi ve 22 arkadaşı, İçel Milletvekili Oya Araslı ve 20 arkadaşı, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 23 arkadaşı ile İstanbul Milletvekili Mehmet Cevdet Selvi ve 21 arkadaşının, Yasadışı örgütlerin devletle olan bağlantıları ile Susurluk’ta meydana gelen kaza olayının ve arkasındaki ilişkilerin aydınlığa kavuşturulması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve (10/89, 110, 124, 125 ve 126) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (S. Sayısı :301)(Dağıtma tarihi :20.5.1997 (GÜNDEME)

Gensoru

1.—Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Rize Milletvekili Ahmet Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili BülentEcevit ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 20 arkadaşının, ülke sorunlarını ağırlaştırdıkları ve Cumhuriyetin temel ilkelerini sürekli çiğneyerek toplumu iç çatışmaların eşiğine getirdikleri iddialarıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/11) (Başkanlığa geliş tarihi :16.5.1997) (Dağıtma tarihi :17.5.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

Tarih : 20 Mayıs 1997 Salı

BAŞKAN : Mustafa KALEMLİ

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Mustafa BAŞ (İstanbul)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci Birleşimini açıyorum.

Çoğunluğumuz vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda sükûneti temin etmenizi, hassaten rica ediyorum.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır; okutuyorum:

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — Balıkesir Milletvekili Hüsnü Sıvalıoğlu, Bolu Milletvekili Abbas İnceayan, Zonguldak Milletvekili Veysel Atasoy, Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen ve İstanbul Milletvekili Hüsnü Doğan’ın (9/13) esas nolu Meclis soruşturması önergesindeki imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/184)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(9/13) esas nolu soruşturma önergesindeki imzalarımızı geri çekiyoruz.

Gereğini arz ederiz.

Saygılarımızla. 16.5.1997

Hüsnü Sıvalıoğlu Abbas İnceayan

Balıkesir Bolu

Veysel Atasoy Cemal Özbilen

Zonguldak Kırklareli

Hüsnü Doğan

İstanbul

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:

2. —İzmir Milletvekili Metin Öney, Giresun Milletvekili Burhan Kara, Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek, Antalya Milletvekili İbrahim Gürdal, Tokat Milletvekili Metin Gürdere, Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler ve Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in (9/13) esas numaralı Meclis soruşturması önergesindeki imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/185)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(9/13) esas nolu soruşturma önergesindeki imzalarımızı geri çekiyoruz.

Gereğini arz ederiz.

Saygılarımızla. 16.5.1997

Metin Öney Burhan Kara

İzmir Giresun

İbrahim Yaşar Dedelek İbrahim Gürdal

Eskişehir Antalya

Metin Gürdere Mehmet Keçeciler

Tokat Konya

Tevfik Diker

Manisa

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, geri alınan imzalardan sonra, İçişleri Bakanı Meral Akşener hakkındaki Meclis soruşturması önergesinde Anayasada öngörülen sayıda imza kalmamıştır; bu nedenle, önerge işlemden kaldırılmış ve gündemden çıkarılmıştır.

Bir gensoru önergesi vardır; önerge daha önce bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır. Şimdi, gensoru önergesini okutacağım.

Sayın milletvekilleri, okunacak önerge, bir gensoru önergesidir. Gensoru, Yüce Meclisin denetim mekanizmaları içerisinde en önemlisidir. O bakımdan, lütfen, biraz sükûneti sağlamanızı ve dikkatle takip etmenizi istirham ve arz ediyorum.

Önergeyi okutuyorum:

B)GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.—Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 20 arkadaşının, ülke sorunlarını ağırlaştırdıkları ve Cumhuriyetin temel ilkelerini sürekli çiğneyerek toplumu iç çatışmaların eşiğine getirdikleri iddialarıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/11)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bugünkü Hükümet, ülkemizin her alandaki sorunlarını görülmemiş ölçüde ağırlaştırdıktan başka, halkımızı bir kardeş kavgası ortamına sürüklemiştir.

Siyasal İktidar, vatandaşlarımızı da "inanan-inanmayan" gibi ayırımcı tanımlarla kamplara bölmüştür; ülkemizdeki kurumları yıpratıcı tutum ve davranışlarıyla devletimizin sarsılmasına neden olmuştur.

İktidar partileri mensubu milletvekillerinin ve yetkili temsilcilerinin, devletin anayasal düzenini ve cumhuriyetin temel niteliklerini sarsıcı yöndeki söylem ve eylemleri, bazı bakanlarca da desteklenen bir iktidar politikası haline sokulmuştur.

Siyasal İktidar, ülkenin en önde gelen sorunu olan eğitim konusunda da, Hükümet olarak imza altına aldığı yükümlülüklerine sahip çıkma hususunda çelişkili duruma düşmüş, çözüm için gereken politikayı, artık siyasî irade olarak ortaya koyamaz ve haftalardır Bakanlar Kurulunu toplayamaz hale gelmiştir.

Siyasal İktidar, demokratik, laik, hukuk devletimizin nitelikleri yanında, toplumumuzun hukuk ve ahlak değerlerini de tahrip etme yolundadır. Yasaların uygulanmasında keyfî ölçüler kullanmayı âdet edinmiş, hukukdışı yöntemlerle yaptığı olupbittilere karşı alınan yargı kararlarını uygulamamakta direnmiştir.

İktidar, iki kanadının mensuplarıyla ilgili suç iddialarını örtbas etmeyi veya şantaj aracı olarak kullanmayı metot haline getirmiştir; devletin içine sızdırılmış çeteleri himaye eden bir tutum içine de girmiştir.

Toplumumuzda "hukukun üstünlüğü" yerine, "hukukdışılığın" ve "kaba kuvvetin" hâkim olduğu bir ortam yaratılmıştır.

Hükümet, tarafsız basın ve televizyonların haber ve eleştirilerine karşı tahammülsüzlüğünü, sadece hukukî ve ekonomik baskı önlemleriyle değil, gazetelere ve televizyonlara fiilî saldırıları özendirerek de göstermiştir. Flash-TV'ye karşı İstanbul'daki silahlı saldırıyla, aynı amaca yönelik olan Bursa baskını bunun son örnekleridir. Hürriyet Gazetesine silah zoruyla girip, çalışma odalarını kurşun yağmuruna tutan saldırgan da bu fiilî, besbelli ki, tarafsız medyaya Hükümetçe yöneltilen saldırı kampanyası teşviki altında işlemiştir.

Bu arada, ülke ekonomisinin temel ekonomik göstergeleri de gitgide bozulmuş, ülkedeki ekonomik istikrarsızlık daha da ağırlaşmış, işsizlik sorununun boyutları taşınamaz duruma gelmiş, gelir dağılımındaki dengesizlikler uçuruma dönüştürülmüştür.

Hükümet, yanlış uygulamalarını, yatırımcıları da karşısına alarak sürdürme çabasına girmiş; o kadar ki, yatırımların teşviki amacıyla uygulanan politikalardan yararlanmak bile bir suç gibi sergilenmeye çalışılmıştır. Bu durum, ülkenin dinamik sektörlerinde büyük bir karamsarlığa neden olmuş; bu da, ekonominin geleceği konusunda ciddî sıkıntı ve duraksamalar yaratmıştır.

Hükümet, dışpolitika esasları ve uygulamaları bakımından da Türkiye'nin uzun dönemli çıkarlarını tehlikeye sokmuştur. Hükümet sorumluları, bir yandan Atatürk Türkiyesinin aydınlık dışpolitika çizgisini hayalci bir dışpolitikaya feda edebilecekleri kaygısını yaratırken, öte yandan da devletten ayrı ve gizli, özel ve karanlıkta kalan bir dışpolitika uygulamasına girişmişlerdir. Böylece, bir yandan Türkiye'nin dışpolitika hedefleri ve yönü konusunda kuşkular yaratılırken, öte yandan da dost ülkeler, kendileri için tehlikeli saydıkları grup ve kişilerle özel ilişkiler içindeki bir Türk hükümetinden kaygı duyar hale getirilmiştir.

Sonuç olarak, ülkemizin her alandaki sorunlarını ağırlaştıran, bunlara yeni sorunlar ekleyen, cumhuriyetimizin temel ilkelerini sürekli olarak çiğneyen, toplumumuzu iç çatışmaların eşiğine getiren Koalisyon Hükümetine olan güveni, hem milletimiz hem de yeminine sadık milletvekilleri nezdinde ortadan kaldıran ve Bakanlar Kurulu olarak toplanıp sorunları görüşme yeteneğini kaybetmiş bulunan Başbakan ve Bakanlar Kurulu hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddelerine göre gensoru açılmasını arz ve teklif ederiz.

1. A. Mesut Yılmaz (Rize)

2. Bülent Ecevit (İstanbul)

3. Deniz Baykal (Antalya)

4. İsmet Sezgin (Aydın)

5. Mustafa Cumhur Ersümer (Çanakkale)

6. Murat Başesgioğlu (Kastamonu)

7. Zeki Çakan (Bartın)

8. Hasan Hüsamettin Özkan (İstanbul)

9. Hikmet Uluğbay (Ankara)

10. Nihat Matkap (Hatay)

11. Önder Sav (Ankara)

12. Oya Araslı (İçel)

13. A.Turan Bilge (Konya)

14. Mustafa Rüştü Taşar (Gaziantep)

15. Hasan Gülay (Manisa)

16. Hüsnü Sıvalıoğlu (Balıkesir)

17. Mehmet Büyükyılmaz (Adana)

18. Ersin Taranoğlu (Sakarya)

19. Tuncay Karaytuğ (Adana)

20. Ahmet Kabil (Rize)

21. Fikret Ünlü (Karaman)

22. Metin Öney (İzmir)

23. Şükrü Sina Gürel (İzmir)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun, gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşme gününü de içeren önerileri vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

İlk öneriyi okutuyorum:

IV.— ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. —(10/89, 110, 124, 125 ve 126) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonunun 301 sıra sayılı raporunun gündemdeki yeri, görüşme günü ve konuşma sürelerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 69 Tarihi: 20.5.1997

20.5.1997 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan; yasadışı örgütlerin devletle olan bağlantıları ile Susurluk'ta meydana gelen kaza olayının ve arkasındaki ilişkilerin aydınlığa kavuşturulması konusundaki (10/89, 110, 124, 125 ve 126) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 301 sıra sayılı raporunun gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasının ve görüşmelerinin Genel Kurulun 27.5.1997 Salı günkü birleşiminde yapılmasının; rapor üzerinde Hükümet ve gruplar adına yapılacak konuşmaların 30'ar dakika olmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Salih Kapusuz Cumhur Ersümer

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Mehmet Gözlükaya Hikmet Uluğbay

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Önder Sav

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İkinci öneriyi okutuyorum:

2.—(11/11) esas numaralı gensoru önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No:70 Tarihi: 20.5.1997

17.5.1997 tarihinde bastırılıp dağıtılan; Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkındaki (11/11) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasının ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince, gündeme alınıp alınmaması hususundaki görüşmelerin, Genel Kurulun 20.5.1997 Salı günkü (bugünkü) birleşiminde yapılmasının -bugünkü- birleşimde başka konuların görüşülmemesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Salih Kapusuz Cumhur Ersümer

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili Saffet Arıkan Bedük H. Hüsamettin Özkan

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Oya Araslı

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri...

SABRİ ERGÜL (İzmir) – Aloğlu... Aloğlu...

BAŞKAN – Bir dakika efendim!.. Bir dakika...

SABRİ ERGÜL (İzmir) – Maaş almıyordun!.. 22 milyon doları almışsın galiba!..

BAŞKAN – Sayın Ergül, bir dakika!..

Sayın grup başkanvekilleri, lütfen, arkadaşlarınıza hâkim olur musunuz! (Gürültüler)

Lütfen efendim... Lütfen... İstirham ediyorum.

Sayın milletvekilleri, lütfen, beni takip eder misiniz...

III.—BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) ÇEŞİTLİ İŞLER

1.—Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın (2/396) ve Bolu Milletvekili Avni Akyol’un (2/504) esas numaralı kanun tekliflerinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına dair önergelerinin 27 Mayıs 1997 Salı günkü Birleşimde görüşüleceğine ilişkin Başkanlık açıklaması.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş iki adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; bir tanesi Sayın Mahmut Işık'ın, diğeri Sayın Avni Akyol'undur; ancak, bugün gündemimiz oldukça yüklü ve özel bir gündem; şimdi, ben iki sayın milletvekiline ayrı ayrı soracağım; eğer rızaları olur ise, bu iki önergeyi önümüzdeki hafta salı günü görüşülmek üzere gündeme alacağım.

Sayın Mahmut Işık, sizce uygun mu efendim?

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Sayın Başkanım, benim önerim Suşehri'nin il olması konusundadır. Suşehri'nin il olmasına, Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve tüm siyasî parti başkanları söz vermişlerdir. Umarım ve dilerim ki, haftaya da bu teklif ertelenmez.

Teşekkür ediyorum; bugün ertelenmesini istiyorum.

BAŞKAN – Sağ olun Sayın Mahmut Işık.

Efendim, Suşehri'nin il olmasıyla ilgili teklifin gündeme alınması konusundaki görüşmenin haftaya salı günü yapılmasına Sayın Mahmut Işık rıza gösterdiler; biz de bu şekliyle gündeme alacağız.

Teşekkür ediyorum.

Şimdi, ikinci önerge, Bolu Milletvekili Sayın Avni Akyol'un, Bir İlçe ve Düzce İlinin Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin gündeme alınmasıyla ilgili, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, bir önergesi var.

Şimdi, Sayın Akyol'dan da aynı gerekçeyle istirhamda bulunmak istiyorum: Önümüzdeki hafta salı günü görüşülmesi uygun mu efendim?

AVNİ AKYOL (Bolu) – Uygundur Sayın Başkan.

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Akyol.

Sizin önergeniz de önümüzdeki hafta salı günü görüşülecek efendim; sağ olun.

Değerli milletvekilleri, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

V.—GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI

VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A)ÖNGÖRÜŞMELER

1.—Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 20 arkadaşının, ülke sorunlarını ağırlaştırdıkları ve Cumhuriyetin temel ilkelerini sürekli çiğneyerek toplumu iç çatışmaların eşiğine getirdikleri iddialarıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/11)

BAŞKAN – Biraz önce alınan karar uyarınca, bu kısımda yer alan, Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Rize Milletvekili Ahmet Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 20 arkadaşının, ülke sorunlarını ağırlaştırdıkları ve cumhuriyetin temel ilkelerini sürekli çiğneyerek toplumu iç çatışmaların eşiğine getirdikleri iddialarıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında (11/11) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelere başlıyoruz.

Hükümet?..

Hükümeti kim temsil ediyor efendim? (ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Yok, yok" sesleri)

Bir dakika, sayın milletvekilleri... Bir dakika efendim...

Sizin "yok" demenizle veya "var" demenizle bu görüşmenin seyri değişmez; ben oradan tespit edeceğim. Bir dakika...

Hükümet burada.

Gensoru önergesi, bastırılarak, 17.5.1997 tarihinde sayın üyelere dağıtılmış ve biraz önce okunarak bilgilerinize sunulmuştur; bu nedenle, önergeyi tekrar okutmuyorum.

Sayın milletvekilleri, Anayasanın 99 uncu maddesine göre, bu görüşmede, önerge sahiplerinden bir üyeye, siyasî parti grupları adına birer milletvekiline ve Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya bir bakana söz verilecektir.

Konuşma süreleri, önerge sahibi için 10 dakika, gruplar ve Hükümet için 20'şer dakikadır.

Şimdi, söz alan üyelerin isimlerini -Başkanlık Divanına bu saate kadar gelen- arz edeceğim, gelmeyenleri de soracağım.

Bendeki listeye göre, Demokratik Sol Parti Grubu adına Sayın Bülent Ecevit, Anavatan Partisi Grubu adına Sayın Kâmran İnan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Önder Sav görüşmek için talepte bulunmuşlardır.

Diğer gruplardan?..

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Saffet Arıkan Bedük konuşacaklar.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, Refah Partisi Grubu adına Sayın Necmettin Aydın konuşacaklar.

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Saffet Arıkan Bedük, Refah Partisi Grubu adına Sayın Necmettin Aydın konuşacaklar.

İlk sözü, önerge sahiplerinden birine vereceğim.

Önerge sahipleri adına ilk sözü kim kullanacak?

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Mesut Yılmaz kullanacak Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Mesut Yılmaz; önerge sahibi olarak ilk söz sizin. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar)

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce oylarınızla doğrudan gündeme alınması kararlaştırılan gensoru önergesi üzerinde, önerge sahipleri adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizin bildiği gibi, demokrasinin üstünlüğü, devlet yönetimine ya da siyasî sisteme dair bütün meseleleri ilanihaye çözmüş olmasından kaynaklanmaz. Demokratik rejimin üstünlüğü, siyasî sistemin ortaya çıkması muhtemel meselelerini göz önünde tutarak, bu meselelerin çözümüne imkân sağlayacak bir yapı içinde kurulmuş olmasındandır. Ancak, demokratik rejim, sadece bununla da yetinmez; herhangi bir biçimde siyasî yapıda ortaya çıkabilecek sorunların izale edilebilmesi için bazı sigortaları ya da başka bir deyişle emniyet supaplarını da sistemin içerisine yerleştirir. Anayasamızın 98 inci ve 99 uncu maddelerinde ifade edilen gensoru müessesesi, bu anlamda, demokratik sistem için bir kontrol mekanizması, bir emniyet supabıdır.

Değerli milletvekilleri, bugün, yaklaşık onbir aydır işbaşında bulunan 54 üncü Hükümetin ülkeyi içerisine sürüklediği ağır durum dolayısıyla, Anayasamızın Meclisimize sağladığı bu imkânın önemini tam ve kusursuz olarak idrak etmemiz gereken bir dönüm noktasında bulunuyoruz. Bugün gelinen noktada, gensoru müessesesini, Hükümetin düşürülmesine dair alelade bir prosedür olarak değil, demokratik rejimi yüz yüze bulunduğu yakın tehlikelerden kurtaracak demokratik bir imkân olarak görmek ve bu mekanizmayı işletmek zorundayız.

Biraz sonra bu kürsüden size seslenecek olan iktidar sözcüleri, bu gensoruyu, sırf bu Hükümeti düşürme ve iktidarı ele geçirme gayesine matuf bir girişim olarak niteleyebilirler; hatta, çıkıp, buradan, her şeyin yolunda gittiğini, eğer yolunda gitmeyen birtakım şeyler varsa, bunun müsebbibinin muhalefet partileri ve birkısım medya olduğunu iddia edebilirler; böyle söyleyeceklerinden de hiç kuşkum yoktur. Pek çok temel tüketim maddesinde yüzde 100'ü aşan fiyat zamlarına rağmen, halkın gözünün içerisine baka baka tek kuruşluk fiyat zammı yapmadıklarını söyleyebilen bir Başbakanın, koltuğunu kaybetme riski altında her türlü aldatmacaya başvuracağını kestirmek, takdir edersiniz ki, hiç de zor değildir.

Değerli milletvekilleri, bu gensoruyla, elbette bu Hükümet de düşürülecektir. Ancak, bu gensorunun asıl hedefi, İktidar kanadının basına da yansıyan iddialarında ifade edildiği gibi iktidar tutkusu filan değil, demokratik rejime karşı olan sorumluluk bilincidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihi boyunca ilk olarak, İktidarı oluşturan partiler dışında tüm siyasî partiler, üzerinde mutabık oldukları bir gensoru önergesi vermişlerdir. Bu mutabakatın arkasında yatan sebep, her ne pahasına olursa olsun iktidara gelmek ve koltuk ihtirasını tatmin etmek değildir; tam tersine, işte, asıl bu marazlarla kurulmuş olan ve tüm birikimsizliği, beceriksizliği ve sorumsuzluğuyla ülkeyi ağır bir bunalıma sürükleyen bu Hükümetten bir an önce Türkiye'yi kurtarmaktır; çünkü, gittikçe ağırlaşan siyasal, sosyal ve ekonomik bunalımın sebebi, bizatihi bu Hükümetin kendisidir.

Üstelik, bu mutabakat, sadece Meclis içindeki muhalefetle de sınırlı değildir. Sivil toplum kuruluşlarının neredeyse tamamı, tüm işçi ve işveren sendikaları, üniversiteler ve Hükümetin parayla satın alamadığı veya baskıyla yıldıramadığı basın kuruluşları; velhasıl, aklınıza gelebilecek tüm anayasal baskı grupları, bu Hükümetin bir an önce düşürülmesi ve Meclisin giderek ağırlaşan sorunları çözüme kavuşturacak yeni bir hükümeti işbaşına getirmesi konusunda mutabıktırlar.

Daha ötesi, devletin resmî organları, bu Hükümetin yarattığı sivil otorite boşluğundan duydukları endişeler dolayısıyla, ülkenin sorunları çözümü imkânsız bir noktaya ulaşmadan bu Hükümetin işbaşından uzaklaştırılması gerektiğinde mutabıktırlar.

Daha da ötesi, İktidarı oluşturan siyasî partilere mensup bakanlar ve milletvekilleri de -bir kısmı açıkça ilan ederek, bir kısmı kendi aralarında yaptıkları görüşmelerde ifade ederek, çok büyük bir kısmı ise parti disiplini ve vefa anlayışının baskısı altında bulunan vicdanlarında- bu mutabakatın içerisinde yer almaktadır.

Değerli milletvekilleri, şimdi sizlere sormak istiyorum; vicdanı olan bütün milletvekillerinin ellerini vicdanlarına koymalarını istiyorum; lütfen, kendi vicdanlarınızda bu soruyu cevaplayınız: Bu Hükümetin başarısız olduğu, bu Hükümetin otoritesini kaybettiği, devlette ve toplumda çok ciddî gerilimlere yol açtığı doğru mudur, değil midir?! (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından "Doğru" sesleri)

Bu gidişin, demokratik rejimin geleceğini birtakım kuşku ve endişelere sürüklediği doğru mudur, değil midir?! (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından "Doğru" sesleri)

Bu Hükümetin sorumsuz tutum ve davranışlarının ve otoritesini tesis edemeyişinin, toplumu, inananlar-inanmayanlar, laikler-antilaikler gibi son derece tehlikeli bir gerginliğe ve kutuplaşmaya sürüklediği doğru mudur, değil midir?! (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından "Doğru" sesleri; RP sıralarından "Değil" sesleri)

Daha dün, 19 Mayıs törenlerinde gençlerin birbirlerine karşı slogan atmalarını başka nasıl izah edebilirsiniz! (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Toplumun bir bölümü cumhuriyetin temel niteliklerinden uzaklaşılması konusunda endişe içindeyken, diğer bir bölümünün din ve vicdan hürriyetinin elinden alınacağı korkusu yaşadığı doğru mudur, değil midir?! (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından "Doğru" sesleri; RP sıralarından "Değil" sesleri)

Gittikçe bozulan ekonomik dengelerin, zaten çok zorlaşan geçinme imkânlarını ve insanca yaşama şartlarını büsbütün ortadan kaldırmakta olduğu; köylünün, çiftçinin, esnafın, işçinin, memurun, kısacası halkın ezici çoğunluğunun gündelik maişetini bile temin edemez hale gelip bir imdat bile diyemeyecek kadar soluksuz kaldığı doğru mudur, değil midir?! (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından "Doğru" sesleri; RP sıralarından "Değil" sesleri)

Sayın milletvekilleri, bütün bunlar doğrudur ve bana verilen sürenin sınırlı olması nedeniyle burada zikretmediğim daha pek çok doğrular, haklı gerekçeler mevcuttur. Peki, bütün bu gerekçeler karşısında acaba bu Hükümet ne yapmaktadır? Bir kere, bu Hükümet, daha, hükümet olduğunun farkında bile değildir. Her gün, İktidarı oluşturan partilerin sözcüleri çıkıp televizyonlarda bütün bu olumsuzlukları halka şikâyet etmektedirler. İstanbul'da Emniyet Müdürlüğünün bir icraatını İktidar Partilerinin sözcüleri halka şikâyet ediyorlar.

Değerli milletvekilleri, iktidar, ağlama duvarı değildir. İktidar, öyle, dedikodu yapma yeri de değildir. İdarenin bütün icraatlarının sorumlusu siyasî iktidardır.

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Sizin işiniz...

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Siz, onbir aydan beri farkına varamamış olabilirsiniz; ama, işbaşında olan, sizin iktidarınızdır. Mamafih, şikâyet ederken haklı olduğunuz bir taraf vardır; çünkü, her ne kadar görünürde bir hükümet varsa da, gerçek bir iktidarın var olduğunu söylemek, maalesef mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, bir ülkenin ordusu, 50 bin askeriyle sınırötesi harekât yapacak; ama, Başbakan, konuyla ilgili bilgileri gazetelerden öğrenecek!.. (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından alkışlar; RP sıralarından "Yalan" sesleri, gürültüler)

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Kayseri) – Yalan!.. Yalan!..

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Garabetin ve iktidarsızlığın böylesi görülmüş şey değildir. (RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Siz devam edin efendim; onlar da sırası geldiğinde cevap verirler. Siz buyurun...

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Süreme ilave edin hiç olmazsa.

BAŞKAN – Siz buyurun... Toparlamaya gayret edin efendim.

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Peki... (RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Devam edin Sayın Yılmaz... Genel Kurula hitap edin efendim.

NURETTİN AKTAŞ (Gaziantep) – Propagandaya gerek yok.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Halka konuş, halka!...

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Genel Kurulun bütün milletvekillerine soruyorum: Bu ülkenin ordusu, sınır ötesinde, 50 bin askerle bir büyük harekât yaparken, Bakanlar Kurulunun yedi haftadan beri toplanmadığı doğru mudur, yalan mıdır? (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından "Doğru" sesleri, alkışlar; RP sıralarından "Yalan" sesleri, gürültüler)

Haydi yine bağırın, haydi yine fırlayın! (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, sizlerin şikâyet ettiğiniz şeylerin müsebbibinin yine bu Hükümet olduğunu size hatırlatmak zorundayım. Onun için, haklı olarak şikâyet ettiğiniz meselelerin çözüme kavuşturulabilmesi için, bu Hükümetin bir an önce işbaşından uzaklaştırılması lazımdır; çünkü, onbir aylık görev süresi içerisinde, bu Hükümetin, milletimizin hayrına bir tek icraatı bile mevcut değildir.

Bu Hükümetin portföyünde, hayalî kaynak paketleri, denk bütçe yalanları ve en küçük bir ciddiyet kırıntısı bile taşımayan dışpolitika balonları gibi göz boyama ve vakit israfından başka hiçbir şey yoktur; elbette, basını yıldırmak amacıyla televizyon ve gazeteleri basmak, gece yarılarında devletin makamlarına baskınlar düzenlemek, olmadık yalanlar uydurarak orduyu siyasete malzeme yapmak gibi, cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş fütursuzluklarda bulunmayı eğer icraat olarak saymazsanız... Tabiî, bir de, bu Hükümetin, daha kurulurken kuruluş gayesinden neşet eden marazlarının yol açtığı çok derin tahribatlar vardır. Bu konunun tüm kamuoyunda kanaat sahibi olmaya yetecek kadar aydınlığa kavuşmuş olduğuna inandığım için, burada tekrar bahsetme ihtiyacını duymuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzülerek ifade ediyorum ki, bu gensorunun, sadece halkımızın gündelik hayatını zorlaştıran meselelerin çözüme kavuşturulamamış olması dolayısıyla verilmesini, biz, elbette ki, tercih ederdik. Belki, o zaman, gensoru, sadece bir hükümetin görevden uzaklaştırılması ve yerine yeni bir hükümetin kurulmasını sağlayan bir prosedür olarak anlaşılabilirdi; ama, ne yazık ki, bugün içerisinde bulunduğumuz durum, bundan çok daha vahimdir; çünkü, Hükümetin, halkın gerçek sorunlarına çözüm getirememiş olmasının da ötesinde, sorumsuz tutum ve davranışları dolayısıyla demokratik sistem içerisinde bu sorunları çözme imkânını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bugünkü durumda, görev, sadece muhalefete mensup milletvekillerinin değildir; bugün, görev, tümüyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Onun için, bugün geldiğimiz noktada, gensoru, muhalefete tanınmış bir hak olmaktan çok, Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bir denetleme görevi ve böylece, demokratik rejimi yaşatma sorumluluğudur.

Umuyor ve inanıyorum ki, bu Meclis, hür vicdanı üzerindeki her türlü baskıyı ve taassubu aşarak, bu sorumluluğunun gereğini yerine getirecek olgunluğa ve yeteneğe sahiptir. Bu Hükümetin düşürülmesinden dolayı bir boşluğun doğacağından ve ülkenin hükümetsiz kalacağından hiç kimsenin endişesi olmamalıdır. Gün, millet adına, demokrasi adına, Türkiye adına fedakârlıkta bulunma günüdür. Biz, ülkemizin içerisine düştüğü sıkıntılı durumdan kurtarılması için, üzerimize düşen her türlü fedakârlığa hazır olduğumuzu pek çok kez kamuoyuna ifade ettik. Tarihî bir kararın arifesinde, bu taahhüdümüzü, bir defa daha, Yüce Meclisin huzurunda ifade ediyorum.

Her türlü kişisel beklenti ve parti çıkarını bir tarafa bırakarak, ülkeyi bu sıkıntıdan kurtarmak için ne gerekiyorsa onu yapmaya hazırız. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bizimle bu sorumluluğu paylaşacak olan tüm saygıdeğer milletvekillerine teşekkür ediyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar; DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.

Gruplar adına ilk görüşme, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Bülent Ecevit'in.

Buyurun Sayın Ecevit. (DSP sıralarından ayakta alkışlar; CHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

DSP GRUBU ADINA BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, radyo ve televizyonlarından Meclis çalışmalarını izleyen sayın yurttaşlarım; sözlerime başlarken, hepinizi, Demokratik Sol Parti Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dün, Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını ulusça kutladık. Atatürk, kurduğu devleti ve gerçekleştirdiği devrimi gençliğe emanet eden ilk ve tek önderdir; onun için, Atatürk'ün yapıtlarını yıkmak veya yozlaştırmak isteyenler, gençliği Atatürk'ün yolundan saptırarak amaçlarına ulaşmaya uğraşırlar. Gençliği böyle bir tuzağa düşmekten esirgeyici bir eğitim politikası, ulusal birliğimizi korumanın da, laik demokratik cumhuriyeti güçlendirerek yaşatmanın da başta gelen bir koşuludur. Ulusal eğitim politikası, tüm eğitim kurumlarının öğrencilerini, o arada, imam hatip okullarına, Kur'an kurslarına gidenleri de, aynı laiklik ve inanç özgürlüğü kavramında, aynı demokrasi anlayışında ve Atatürk'ün aydınlık yolunda birleştirici nitelikte olmalıdır. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Şu sırada, böyle bir ulusal eğitim politikasının önündeki en büyük engelse Refahyol Hükümetidir. Bu Hükümetten bir an önce kurtulmak, başka nedenlerin yanı sıra, o nedenle de zorunludur.

Sayın milletvekilleri, Refahyol Hükümetinin 11 ayı dolmadan doğal ömrü dolmuştur. Devletle de, ulusun büyük çoğunluğuyla da, hatta kendi içerisinde de uyum sağlayamayan, en yaşamsal konularda karar alamayan, haftalardır toplanamayan; ama, laik, demokratik cumhuriyeti temellerinden sarsan bu Hükümetten Türkiye'yi kurtarmak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin öncelikli görevidir. (DSP sıralarından alkışlar)

Refahyol Hükümeti, Türkiye'yi, tarihinin en ağır rejim bunalımına sürüklemektedir; çünkü, tarihimizde ilk kez devletle hükümet karşı karşıya gelmiştir. Devlet işlevleri, büyük ölçüde, hükümetlerin görev alanı içerisine girer. Devletle hükümetin biribirinden kopması ve karşı karşıya gelmesi, o yüzden, devleti çökertebilir.

Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, devletle hükümet arasında bir seçme yapmak zorundadır. Hükümetler gelip geçicidir; ama, devlet tektir ve süreklidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi de, seçimini devletten yana yapmak zorundadır. Bu devleti kuran Meclis, herhalde bu devleti koruma yükümlülüğünün de gereğini yapacaktır; eğer yapmazsa, kendi kendini ve onurlu tarihini inkâr etmiş olur.

Devletle Hükümet arasındaki kopukluğa birkaç somut örnek vermek isterim. Başbakan, devletin resmî dışpolitikasını değil, kendisinin veya partisinin özel dışpolitikasını oluşturup yürütmeye kalkışmaktadır. Bazı yabancı devlet adamlarıyla resmî görüşmelerine, Dışişleri görevlilerini almamaktadır, devletin çevirmenlerini bile almamaktadır; çünkü, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetini içine sindirememektedir, bu devlete güvenememektedir. Böyle olunca da, devlet de Başbakana ve Hükümete güvenememektedir. Üstelik, Başbakan, bazı dost ülkelerinin meşru yönetimlerini ve rejimlerini yıkmak isteyenlerle, hatta, yer yer o uğurda terör eylemlerine girişenlerle gizli görüşmeler yapmaktadır. O yüzden Mısır, Tunus, Cezayir, Pakistan gibi bazı dost ülkeler, Türkiye ile ilişkilerinde ciddî rahatsızlık duyar duruma gelmişlerdir. En büyük rahatsızlığı da, Türkiye'nin laik, demokratik cumhuriyet rejimini örnek almak isteyen ve Atatürk'ü en büyük önder bilen yeni Türk cumhuriyetleri duymaktadır.

Son günlerde, Türk Ordusu, cumhuriyet tarihinin en büyük sınırötesi harekâtına girişmiştir. Fakat, bu harekât öncesinde de, harekât sırasında da Bakanlar Kurulu toplanmamıştır. Demek ki, Silahlı Kuvvetlerimizin başarıyla yürütmekte olduğu bu önemli askerî harekâtın arkasında bir hükümet kararı olmadığı gibi, önünde de bir hükümet politikası yoktur. Bunun nedeni bir emekli büyükelçinin dünkü yazısında Silahlı Kuvvetlerin yüksek komuta kademesinde görevli olduğu belirtilen bir orgeneral tarafından açıklanıyordu; orgeneral "Refahyol Hükümetini harekât hakkında aydınlattık dersek, doğru olmaz; vereceğimiz bilgilerin karşı tarafa sızmasından endişe ettik" diyordu. Bu açıklama, devlet organları arasındaki güvensizliğin, güven bunalımının ne düzeye vardığının açık bir göstergesidir.

Refahyol Hükümeti döneminde, devletin dış ilişkilerini kimlerin, hangi makamların yürüttüğü belirsizdir. Cumhurbaşkanı mı, Başbakan mı, Dışişleri Bakanı mı, gölge dışişleri bakanı görünümündeki bir Devlet Bakanı mı, Dışişleri Bakanlığı kançılaryası mı ya da Genelkurmay mı? Bu o kadar belirsiz ki, ülkemizi resmen ziyaret eden bazı yabancı devlet adamları, artık, yalnız ilgili Bakanlar Kurulu üyeleriyle değil, üstdüzey komutanlarla da görüşme gereğini duyuyorlar. Buna da şaşmamak gerekir; çünkü, siyaset boşluk kabul etmez; siyasette, boşluk kalırsa, birileri o boşluğu doldurur.

Siyasetteki boşluğa ve devlet içerisindeki kopukluğa bir başka örnek: Sayın Başbakan, geçen gün kendisini ziyaret eden bir Arap ülkesi bakanına, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail ile planlanan bir ortak askerî harekâtın yıllar sonraya ertelendiğini söylüyor; fakat, ertesi gün Dışişleri Bakanı da, Millî Savunma Bakanı da Genelkurmay da böyle bir ertelemenin söz konusu olmadığını açıklıyorlar. Bu durumda kime inanacağız? Dış dünya, kime inanacak?

İran ve Suriye ile ilişkilerimiz gerek iç gerek dışgüvenliğimiz açısından son derecede önemli; fakat, devletin, bu ülkelerle ilgili değerlendirmelerini ve politikasını kim belirliyor; o da belli değil; ama, Başbakanın değerlendirmesi ve politikasıyla, Cumhurbaşkanının veya Genelkurmayın ve Millî Güvenlik Kurulunun değerlendirmelerinin ve politikalarının birbirinden çok farklı olduğu belli.

Bugün Başbakanlık makamında iki Erbakan var; biri, Millî Güvenlik Kurulu kararlarını imzalayan Erbakan, öbürü de, o kararlar altındaki imzasının kendisini bağlamayacağını söyleyen Erbakan. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar) Biri, kesintisiz sekiz yıllık eğitime "olur" diyen, öbürü de "olmaz" diyen Erbakan; biri, Avrupa Birliğinde üyeliğe "evet" diyen, öbürü de "gâvur uşaklığıdır" diyen Erbakan; biri "laiklik, dinsizliktir, faşistliktir"diyen Erbakan, öbürü de, "laikliğin güvencesi benim" diyen Erbakan; biri, gerektikçe resmî Türk Ordusuna övgüler düzen, öbürü de, bu ordunun karşısında kendini cihat ordusunun başkomutanı ilan ettiren Erbakan. (DSP sıralarından alkışlar) Biri, yine gerektikçe kendini cumhuriyetin koruyucusu gibi gösteren, öbürü de, sınırlarötesi bir İslam devleti hayalleri kuran Erbakan. Bunlardan hangisinin tutumu, sözleri, hangisinin imzası, Erbakan'ı veya Hükümeti veya devleti bağlar? Bunlardan hangisi gerçek Erbakan? Yoksa, bir gerçek Erbakan yok mu? Ya da, asıl amacı yolunda kalıptan kalıba giren bir Erbakan mı var ?

Devlet içerisindeki ve Hükümetteki çelişkiler o kadarla da kalmıyor; Silahlı Kuvvetlerle Refah Partili bazı milletvekilleri davalı. Başbakan, devlete de devletin kolluk gücüne de güvenmiyor; o yüzden, Başbakanın özel koruma görevlileri var; bu özel koruma görevlileriyle devletin koruma görevlileri hemen her gün gözler önünde itişip kakışıyorlar; şimdi onlar da birbirleriyle davalı.

İçişleri Bakanı da Emniyet Genel Müdürüyle davalı. Hükümetin Doğru Yol kanadından İçişleri Bakanı "yasadışı Kur'an kurslarını kapatın" diye valilere emir veriyor, Hükümetin Refah Partisi kanadından bir Genel Başkan Yardımcısı ise, ertesi gün, bu buyruğu uygulamamaları için valileri uyarıyor "uygularsanız, faturası size çıkar" diyor. Bunlardan hangisi Hükümeti bağlıyor? Hangisi, Hükümet veya devlet politikası? Acı gerçek o ki, Refahyol Hükümeti kurulduğundan beri, ortada ne Hükümet ne devlet politikası kaldı. Yüzlerce yıllık devlet geleneği bulunan Türk Ulusu, o yüzden kaygı içerisinde.

Refah Partisi Hükümette; fakat, devletin bütün kurumlarıyla kavgalı; ayrıca işçilerle kavgalı, girişimcilerle kavgalı, medyayla kavgalı, milletin büyük çoğunluğuyla kavgalı, birçok konuda Hükümet ortağıyla kavgalı, hatta kendi kendisiyle kavgalı. Öyle ki, Refah Partisinden bir milletvekili çıkıyor "ben böyle iktidarın..." diye başlayan; ama, bu Meclis kürsüsüne getiremeyeceğim küfürlerle kendi Hükümetine saldırıyor.

Refah Partisi iktidarda ola ola, İç savaş kışkırtıcılığı da yapıyor. Sayın Erbakan'ın muhalefetteyken "nasıl olsa iktidara geleceğiz, bütün mesele kanlı mı kansız mı geleceğiz" sözleriyle ektiği tohumlar, şimdi, bazı Refah Partililerin dillerinde filiz veriyor.

O arada, bir Refah Partili milletvekili "Türkiye Cezayir'den beter olacak. Kan dökülecek. Ben bunu istiyorum. Demokrasi böyle gelecek. Fıstık gibi olacak" diye tehditler savuruyor.

Kışkırtıcılıkta, Başbakan Yardımcısı Sayın Çiller ve yakın çevresi de Refah Partisinden geri kalmıyor. Sayın İçişleri Bakanının deyimiyle "Çiller fanatikleri" basın yayın kuruluşlarına saldırıya özendiriliyor. Bunun devlet adına utanç verici sonuçlarını, son günlerde, Flash Televizyonuna ve Hürriyet Gazetisi binasına yapılan saldırılarda gördük.

Devlet bölünmüş ve tıkanmış durumda. Hükümet toplanamaz, çalışamaz, politika saptayamaz durumda. Susurluk dosyası rafta... Ne yolsuzlukların ne mafyanın ne de devlete sızmış çetelerin üstüne yürünebiliyor; sadece, bütün bunları meydana çıkaran medyanın üstüne yürünüyor; bir yandan kaba kuvvetle, bir yandan da baskılarla, ceza tehditleriyle yürünüyor.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en duyarlı öğesi, unsuru laikliktir; inançlara saygılı laiklik. Refahyol Hükümeti döneminde ise, hem laiklik adım adım çiğneniyor hem de inançlar sömürülüyor; o yüzden, Türkiye, aylardır laiklik sorununa saplanıp kalmış durumda. Artık, bir an önce bu Hükümetten kurtulup, laikliği güvence altına almak ve ülkenin başka temel sorunlarına yönelmek gerekir.

Güneydoğu sorununu, güvenlik açısından çözmek için, Türk Silahlı Kuvvetleri, canla başla uğraşıyor, her gün şehitler veriyor; fakat, bu sorunun ekonomik ve sosyal boyutlarına hâlâ el değmedi; o konuda laf bol; ama, iş yok. Bölgede, binlerce köy hâlâ boş, 3 300 okul hâlâ kapalı; açık olanlardan çoğu da öğretmensiz.

Köylerini boşaltmak zorunda kalan yüzbinlerce yurttaşımız hâlâ açıkta ve işsiz. Sözü verilen yatırımların henüz hiçbiri gerçekleşmedi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine verilen yardım sözü de hâlâ yerine getirilmedi.

Öte yandan, işsizlik, korkunç bir hızla artıyor; yaklaşık 4 milyon kayıtdışı işçi ise, hiçbir sosyal haktan yararlanamıyor; onların toplusözleşmesi de eşelmobili de yok.

Yüksek enflasyon hâlâ dizginlenemedi. Aylıklarına yapılan dengesiz zamlara karşın, kamu görevlilerinin büyük çoğunluğu, hâlâ, enflasyonu yakalayamıyor. Köylüler, girdi fiyatlarındaki artışlarla yarışamıyor. Dargelirli büyük çoğunluk, gitgide kabaran eğitim masraflarının altından kalkamıyor. Yıllardır -bu Hükümet döneminde de aylardır- sağlık reformunun adı var, kendi yok. Ekonomimizin en dinamik kesimini oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelere ayrılan pay, hâlâ, yüzde 4'ü aşamadı.

Rantiyelik, sözde sona erecekti, oysa tam tersine, kurallar, imar planları çiğnenerek yeni rant cennetleri yaratılıyor.

Faizler yeniden yükselmeye başladı. Dışticaret açığı 20 milyar doları aşma eğiliminde. Bütçe, güya denk olacaktı, oysa, bu yılın ilk dört ayında 400 trilyon açık verdi. Borçlanmaya son verilecekti, oysa, içborç stoku bir yıldan az sürede iki katına yükseldi. Güya, Refahyol Hükümeti fiyatlara hiçbir zam yapmayacaktı, oysa, zam rekorları bu Hükümet döneminde kırıldı. Refah Partisinin adil düzen hayali, onbir aylık iktidar döneminde iflas etti. Birikmiş bunca ekonomik ve sosyal sorun çözümlenmeye başlanmadan, laiklik karşıtı akımların da önü alınamaz. Onun için, bir an önce, her konuda dökülen Refahyol Hükümetinden kurtulmak ve bir seçim hükümeti de değil, uzlaşmaya dayalı bir çözüm hükümeti kurmak gerekir. Aynı zamanda, Anayasa değişikliklerinin iki yıldır çıkarılamayan uyum yasalarını çıkararak, katılımcı demokrasi önündeki engelleri aşmak gerekir.

Peki, bu sorunları ele alacak bir hükümet nasıl kurulabilir? Geçen yıl 6 Temmuz günü, Refahyol Hükümetinin Programı üzerine Meclis kürsüsünden yapmış olduğum konuşmada şöyle diyordum: "Refah Partili Hükümet seçeneği Türkiye'nin gündeminden çıktığı anda, Türkiye'de yeni bir siyasal ortam oluşacaktır. Daha önce mümkün görünmeyen bazı hükümet seçenekleri artık mümkün hale gelecektir. Şimdiye kadar gündeme gelemeyen veya gözardı edilen çoğunluk hükümeti modelleri de, sağlam güvenoyu temeline dayalı hükümet modelleri de gerçekleşebilir ve uygulanabilir hale gelecektir; ancak, bunun için, hükümet sorunu üzerinden Refah Partisi ambargosunun kalkması gerekir."

Onbir ay önce, Meclis kürsüsünden bunları söylüyordum. Kaldı ki, Refahyol Hükümeti henüz görevdeyken, bundan aylar önce, şubat ayındaki Millî Güvenlik Kurulu kararlarından da önce, Demokratik Sol Parti, çokpartili, geniş tabanlı çözüm hükümeti seçeneklerini gündeme getirdi. Gerçi, başta Sayın Çiller olmak üzere, bazı çevreler, çokpartili bir hükümetle ülkenin yönetilemeyeceğini, sorunlara çözüm üretilemeyeceğini öne sürüyorlar. Oysa, sorunları, bizim sorunlarımızdan çok daha karmaşık olan Hindistan, yaklaşık bir yıldır, 14 partili bir azınlık hükümetiyle yönetiliyor. (RP sıralarından "burası Türkiye" sesleri) Üstelik de, bu hükümet, temel sorunlara uzlaşma yoluyla çözüm üreten bir reform hükümeti olma iddiasında; başarıyla da çalışıyor.

Demokratik Sol Parti ise, 14 partili değil 4 veya 5 partili bir çözüm hükümeti ve azınlık değil geniş tabanlı bir çözüm hükümeti öneriyor; bir çoğunluk hükümeti öneriyor. Demokrasinin gereği olan uzlaşma kültüründe, herhalde, Hindistan'ın gerisinde kalmamalıyız. Seçmenlerin sadece yüzde 21'inin oyunu almış olan Refah Partisinin milletvekili sayısı 159'dan ibarettir; 160'dı, dün, bir istifayla 159'a indi. Refah Partisinin dışında ise 389 milletvekili var; üstelik, bu 389 milletvekilinin tümü Refah Partisinden tedirgin. Eğer, 389 milletvekili içerisinden Refah Partisiz bir hükümet çıkamazsa, Büyük Millet Meclisi, rejim için büyük tehlike oluşturan bir azınlık partisine teslim olmuş demektir.

ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Hadi çıkarsana, ne duruyorsun?!.

BÜLENT ECEVİT (Devamla) – Türkiye'yi, Refah Partisine mahkûmmuş, mecburmuş gibi görmeye ve göstermeye kimsenin hakkı yoktur; hele, Doğru Yol Partisinin hiç hakkı yoktur. (DSP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Çünkü, bu Partinin Genel Başkanı Sayın Çiller, Refahyol Hükümeti kurulmadan önce, böyle bir hükümetin tehlikelerini en ağır ifadelerle dile getirmişti. "Refah Partisiyle koalisyon yapmayız, ülkem satılık değildir" demişti. "Refah Partisiyle ortaklık, ülkeyi karanlığa mahkûm etmektir" demişti. "Erbakan, Atatürk'ün açtığı yolu kapamaya çalışıyor; buna izin vermem, göğsümü siper ederim" demişti. Şimdi, Sayın Erbakan'ın ve Refah Partisinin kapamaya çalıştığı yolun kilidi Doğru Yol Partisinde, anahtarı da Sayın Çiller'de. (DSP sıralarından alkışlar) Onun için, geçen temmuz, Refahyol Hükümeti kurulurken, Meclis kürsüsünden Doğru Yol Partili sayın milletvekillerine yapmış olduğum çağrıyı yineliyorum: "Sayın Doğru Yol Partililer, Refah Partisi tehlikesine karşı Sayın Genel Başkanınız göğsünü siper etmekten vazgeçmiş olsa bile, sizler göğsünüzü siper edin" diyorum. (DSP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli milletvekilleri, sözlerimin başında belirttiğim gibi, Refahyol Hükümetinin doğal ömrü onbir aydı, onbir ayı dolmadan sona erdi.

DEVLET BAKANI SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) – Onbir aydan fazla oldu.

BÜLENT ECEVİT (Devamla) – Altı haftadır Bakanlar Kurulu toplantıları bile yapılamıyor; çünkü, yapılsa, belli ki ipler kopacak. Onun için, gelin, doğal ömrü dolan bu Hükümetin yasal ömrünü de demokratik hukuk devleti kuralları içerisinde ve elbirliğiyle sona erdirelim, Atatürk'ün aydınlık yolunu yeniden açalım. (DSP sıralarından alkışlar) Türkiye bizden bunu bekliyor, dünyadaki dostlar bizden bunu bekliyor.

Bu dilekle, Büyük Millet Meclisinin değerli üyelerine saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından ayakta alkışlar, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ecevit.

Gruplar adına ikinci konuşma, Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Kâmran İnan'ın.

Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın İnan, süreniz 20 dakika .

ANAP GRUBU ADINA KÂMRAN İNAN (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halen görüşülmekte bulunan gensorunun, bir iktidar-muhalefet çerçevesinde değil, Türkiye'nin genel havası altında mütalaa edilmesi gerekir. Bu gensoruyu sadece dört partiye mal ederseniz eksik olur; bu, aslında, Türkiye'nin sesidir; Türkiye'de tırmanmakta bulunan gerginlikten rahatsız olan, cepheleşmeden korkan, güven arayan, sosyal ve siyasî barış isteyen, kardeşce, milletce el ele yaşamayı isteyen insanlarımızın gensorusudur. Bu gensorunun altında, dört siyasî partiden başka bir işsizler ordusunun imzası var, hayat savaşı veren, yaşama savaşı veren ve büyük çoğunluğu genç olanlar... Bu gensorunun altında, asgarî geçim sınırında yaşayan milyonlarca işçimizin imzası var. Bunun altında, maaş kuyruğunda ölen emeklinin imzası var. Bunun altında, kepenk açamayan, açtığı zaman iş göremeyen esnafımızın imzası var. Bunun altında, ektiğinin karşılığını alamayan ve âdeta unutulmuş bir sınıf şeklinde olan köylü ve çiftçimizin imzası var. Bunun altında, geçinme sıkıntısı içerisinde bulunan memurlarımızın imzası var. Bunun altında, yatırım için çırpınan; ama, sisteme güven duymayan iç ve dışsermaye var ve yatırımcılar vardır. Binaenaleyh, bu açıdan bunu mütalaa etmek lazım.

Burada bir noktayı işaret edersem, Sayın Hükümet alınmasın, cumhuriyet tarihimizde, bu kadar çeşitli kesimleri karşısına almakta muvaffak olan tek hükümet şimdiki Hükümettir. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, gensorular, yerleşmiş demokrasilerde hemen hemen hiç kullanılmaz. Yerleşmiş demokrasinin işleyen bir ibresi var ki, Türkiye'de bu devamlı paslandırılır; o da istifa mekanizması; en şerefli olanıdır. Aslında, demokraside, gelmeden ziyade gitmesini bilmek bir marifettir. (ANAP sıralarından alkışlar) Zamanında gitmesini bilmeyenler -ki zamanında gitmesini veya durmasını bilmek devlet adamlığının en büyük vasfıdır- kendilerine, davaya ve memlekete zarar verirler.

Bu Sayın Hükümetin, onbir aydan beri kendisinin resen veyahut da sayın bakanların gitmesini gerektiren 15'ten fazla olay olmuştur. 3 Kasım 1996 Susurluk'tan başlayarak, bir skandallar serisi ve nihayet son olarak geldiğiniz, yayınını tasvip etmiyoruz hep beraber; ama, bir televizyonun başına gelenler; kurşunlama, arkasından bir cumartesi günü devletin gücünün devreye girip de, demokrasinin ve hepimizin bir bakıma aynası ve sesi olan basını ve televizyonu susturmak hadisesi.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Hangi basın!..

KÂMRAN İNAN (Devamla) – Bu yetmiyormuş gibi, gidip de meydanlarda basını balyoz operasyonuna tabi tuttuktan sonra, bir gazetenin silahlı tecavüze uğraması, dün akşam bir televizyon ve gazetenin, Ankara'da bir parti genel merkezinin işgali...

Değerli milletvekilleri, dünyada, hakkında Meclis soruşturma komisyonu bulunup da görevi devam ettiren tek bakanlar Türkiye'dedir.

Dört sene evvel, Fransız sosyalist hükümetinde vazifeli bir bakan, bir iş ortağının açtığı hukuk davası dolayısıyla, davanın neticesine değin, tesir etmemek kaygısıyla istifa etti ve size üzülerek söyleyeyim, tek partili dönemde, bu alandaki devlet hassasiyeti, bugünkünün on misli üstündeydi. Tek partili dönemin Millî Savunma Bakanı Sayın Birsel, kendi yakınının bir işe karışması olayı dolayısıyla, tahkikatın selameti bakımından, Millî Savunma Bakanlığından istifa etti; fakat, bizim demokrasimizin sandalyelerinde çok güçlü bir yapıştırıcı var; oturanın, bir nevi mülkiyet iddiası ve kalkmaması ve itile kakıla gitmek...İtile kakıla gitmek, gensoruyla gitmek demokrasiyi bizatihi rahatsız eder. Hükümetlerin kendiliğinden güvenoyu istemesi gerekir ve işin icabı da budur.

Değerli milletvekilleri, demokrasilerde, genellikle muhalefet, parlamento dışı politikaya kayar, iktidarlar Meclis zeminlerine çekmeye çalışır; 11 aydan beri bunun tersi yapılıyor. Sayın Hükümet, Meclise iltifat etmiyor, bugün de etmiyor. Sayın Başbakanın 11 ayda, Meclise geldikleri sayı 10'u geçmez; o da çok önemli oylama olduğu zaman birkaç dakikalık. Sayın yardımcıları rekor sahibi; en çok geldikleri gün öngörüşme dolayısıyla 24 Nisan; bunun dışında, dört defa Mecliste bulunduğunu görmek mümkün olmadı. Sayın bakanlar gelmez... Sayın Hükümet, içerisinden çıktığı bir Parlamentoya iltifat etmez, çalıştırmaz ve toplum önündeki bunun itibar ve çalışkanlığını ispat ettirmezse, o zaman bugünkü alınan notlar haksız mı olur?

Bir yenilik daha yaptınız...Genellikle muhalefet partilerinin gidip şikâyet etme hakkı vardır topluma; şimdi ise Hükümet gidiyor, miting yapıyor, şikâyet ediyor. Kimi kime şikâyet ediyorsunuz? 3 miting yapıldı; 10 Mayısta ve 11 Mayısta Sultanahmet'te, 14 Mayısta da Kütahya'da yapıldı.

Birinci miting 10 Mayısta, liberal demokrasiyi esas prensip alan partinin sayın genel başkanı gidip, orada, liberalizmin vazgeçilmez enstrümanı olan sermayeyi salvoya tuttu, medyayı tuttu. İş çevrelerine vurdu, basına ve medyaya vurdu.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – İş çevrelerine değil Sayın İnan...

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Bal emicilere söyle, bal emicilere...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Belli kesimler...

BAŞKAN – Müdahale etmeyin sayın milletvekilleri... Lütfen, müdahale etmeyin efendim.

Siz devam edin... Lütfen, efendim...

KÂMRAN İNAN (Devamla) – Vuruldu ve kusura bakmasınlar; ama, bir vakitler, benim radyom, benim televizyonum diye çıkıp, sonra radyomu, televizyonumu sonuna kadar samanla tıkayacağım noktasına gelmek, herhalde demokratik bir davranış değil. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Orada, sayın genel başkan bir cümle daha kullandılar, Sultanahmet Meydanının verdiği ilhamla, bir, bizim İstiklal Savaşımızın öncülerinden ve düşmana karşı ilk bayrağı açan Halide Edip Adıvar Hanımefendinin ismini andılar. Peki, nedir şartlar?.. Bugün, Türkiye kimin işgalinde ki, böyle bir çağrışım, tedai yapıldı? (ANAP sıralarından alkışlar) Eğer, topluluğun içinden, bir dinleyen ön sıraya çıkıp da, asıl, bu memleketi sizlerden kurtarmak için bir Halide Edip'e ihtiyaç var deseydi ne cevap verilirdi?! (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

14 Mayısta, Türk Demokrasi Bayramının günü, Kütahya'da bir miting yapıldı. Yine, aynı sayın genel başkan konuştular ve bir yerinde "gerekirse, demokrasi için biz de canımızı veririz..." Ee, neden icap etti bu? Türkiye'de o şartlar mevcut mudur? Can verilmesini gerektirecek şekilde, kahramanca beyanları gerektiren bir zemin var mı, bir hava var mı?

Şimdi, burada, bir şey söyleyeyim: Hiç böyle, can vermek noktası falan, bunlara da lüzum olmadan, aslında, Türkiye'yi rahatlığa kavuşturacak, demokrasimize nefes aldıracak bir tek şey yapsınlar, altı harfli bir kelime: İstifa... (ANAP sıralarından alkışlar) Bunu yaptığınız zaman, öteki tehlikeler, tehditler, can verme falan, onların hepsi ortadan kalkar ve demokrasinin yenilenmesi kadar dünyada tabiî hiçbir hadise yoktur. Kendinizi yenilemek, Parlamentonun ve milletin güvenini tazelemek hadisesi. Bunu yapmazsanız, şimdiki tablolar ortaya çıkar, sonunda bütün toplum sistemden rahatsız olur ve Hükümetin şahsında, bu sefer demokrasi rahatsızlık geçirmeye, yara almaya başladı. Buna hakkımız yok; çünkü, hepimiz demokrasinin mahsulü olarak ve onun koruyucusu olarak burada bulunuyoruz.

Değerli milletvekilleri, bunlarla da kalmıyor maalesef. Sistem, tıkanma noktasına doğru Hükümetçe götürüldü. Parlamento çalıştırılamaz hale geldi ve Türkiye'de, hakikaten fevkalade rahatsız edici bir ağır hava var. İnsanlarımız güvenlik bakımından rahatsızlık içerisindedir, insanlarımız, ki en çok bağlı oldukları yüzde 99'u -1980 öncesi ideoloji kamplaşması karşılığı- bu sefer dinî esastan kamplaşmaya götürülmesi tehditi ve tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır, ki bir memlekette bundan daha fazla yapılacak kötülük yoktur.

İç ve dış tahriklerin son derece arttığı bir dönemde, sayın Hükümetin çok büyük titizlik göstermesi gerekirken, bu meselelere başka türlü yaklaşmak rahatsız edici olur.

11 Mayısta bir miting yapıldı, yine Sultanahmet'te; oraya, iyiniyetle gelmiş, tahriklere kapılmış gençler geldi. Yine bir iktidarın bir koluna mensup sayın milletvekilleri onbinlerce insanın karşısına çıktı, kimisi celallendi, kimisi de zarif mısralarla duygularını ifade etti.

Peki, bu toplantılar, bu gündem, bu nereden çıktı; son şekliyle 28 Şubat 1997 Millî Güvenlik Kurulu Toplantısında. O toplantıda kim vardı, biz mi vardık muhalefet olarak? Sayın Hükümet vardı her iki kanadıyla; Sayın Başbakan ve Yardımcısı. Toplantıdan birkaç gün sonra kaleme alınan tavsiye kararlarını kim imzaladı, biz mi imzaladık? Hayır. İmza sahipleri de malum, tekrara lüzum yok. O sayın milletvekilleri, Sultanahmet'te gidip de celalleneceğine, kendi grupları içerisinde celallenip de imza sahibine karşı yönelip "bizi nasıl ezerek bunu imzaladın" deselerdi daha iyi olmaz mıydı? (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Sultanahmet'te bir genel demokratik hava vardı; ama, o grupta demokratik bir hava bulunduğunu sanmıyorum; çünkü, yalnız bir kişi konuşur, diğerleri dinler, sonunda da böyle olur. Ve orada da tıkanan, sesini çıkaramayanlar, güzel mısralarıyla gidip, Sultanahmet'te, kimi kime şikâyet ettiklerini kendileri bile bilmeden konuşuyorlar. (ANAP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, aslında, bu dönemde, Türkiye'nin en çok kayba uğradığı hadise, dünyadaki gelişmelerdir. Bu Sayın Hükümetin bir yeniliği daha oldu; dünyada ilk defa part-time; yani, sınırlı zamanlı Dışişleri Bakanlığı müessesesi, bu Hükümet zamanında ortaya çıktı. (ANAP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri) İlk defa... Günde yarım saat Dışişleri Bakanlığı yapmakla, bugünkü dünya gelişmeleri karşısında memleketi götürmek mümkün değil.

Bunu ikiye ayıracağım. Birisi; Sayın Başbakan, 28 Haziran 1996'da Hükümeti kurdular, 8 Temmuzda güvenoyu aldılar, 10 Ağustosta beş Asya Pasifik memleketini ziyaret ettiler; mesele yok.

Arkasından, 16 Ekimde 2 Kuzey Afrika'ya, 1 de Nijerya'ya gittiler. Bu 3 memleketten Libya'nınkini burada tekrar ederek bu yaraları açmak istemiyorum, yeterince bundan yara aldık; ama, bugüne kadar, Nijerya'ya niye gidildiğini anlayan hiç kimse olmamıştır. Peki, gidildi. Onbir ay içerisinde bir Orta Asya var. Acaba, Sayın Başbakana gösterilen dünya haritasında Orta Asya, Kafkasya, Azerbaycan, Balkanlar yok mu? (ANAP ve CHP sıralarından alkışlar) Sayın Kohl "Avrupa haritasına bakıyorum, Türkiye'yi göremiyorum" diyor, kızıyoruz. Orta Asyalı kardeşlerimiz "haritada biz varız beyler, niye bizi görmüyorsunuz" demezler mi?

Bu ECO hareketi... D8'ler kurulduğunda Türkmenistan Sayın Dışişleri Bakanı demedi mi ki "biz de Müslümanız efendim." Biz kardeşiz de üstelik; niye yapılıyor bu hatalar?

Değerli milletvekilleri, şimdi, öbür tarafa gelelim. Bu yıl, yeni dünya düzeninin oluşum yılıdır ve maalesef, Hükümetin iç tutarsızlığı, altı hafta toplanamamak hadisesi... Sayın Millî Savunma Bakanıyla Dışişleri Bakanı 10-13 Mayısta Paris'te toplantıya gidiyor, 29 Nisanda Lüksemburg'a gidiyor; Hükümet yok. Peki, kimin tezi götürülüyor; sadece, şahsî tezler götürülüyor.

Bu ayın 27'sinde, Paris'te NATO ile Rusya Federasyonu arasında, NATO'nun genişlemesi dolayısıyla bir Şart imzalanacaktır ve bunun son müzakereleri de 13 Mayısta, Moskova'da yapıldı. NATO Genel Sekreterinin imzalaması demek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de imzalaması demektir; çünkü, Genel Sekreter, hükümetlerarası bir teşkilatın emrindedir. O şartta ne var; AKKA'nın çiğnenmesi, Rusya'nın yarattığı fiilî durum, 58 inci Ordu, Kafkaslardaki kuvvetlerinin artırılmasının legalize edilmesi, hukukîleştirilmesi var. Siz, bu Şartın, bugüne kadar, Türk kamuoyunda münakaşa edildiğini, bu Meclis huzuruna getirildiğini duydunuz mu?.. Hiçbir gün, Sayın Dışişleri Bakanı, Başbakanımız, Sayın Savunma Bakanı, resen, dünyada ve Türkiye'de olanlar hakkında, bu Yüce Meclise gelip, kürsüden, bir beyanda bulundular mı; hayır.

Bu senenin 7-8 temmuzunda, Madrid'te, NATO'nun genişlemesi konferansı, zirvesi olacak. Bu zirvenin en çok ilgilendirdiği memleket Türkiye'dir, gayet açıklıkla söylüyorum. Burada, Türkiye'den, üç dört çeşit ses çıkıyor. Aynı cumhuriyet ve -Allah kabul ederse- bir Hükümeti var; güzel... Bir taraftan, birisi "biz, bunu, Avrupa Birliği genişlemesiyle irtibatlandırırız, gerekirse, veto kullanırız" dedi; ben, bunu yadırgamıyorum; buna karşı da değiliz; ama, bunun mürekkebi kurumadan "Polonya'yı destekleriz" dendi, Romanya'yı destekleyenler çıktı. Bugüne kadar, Sayın Hükümetin, Meclise getirdiği, Türk kamuoyuna sunduğu, NATO'nun genişlemesi konusunda bir politikası var mıdır?.. Yabancılar yazıyor. Samuel Huntington -kasım aralık- Foreign Affairs Dergisinde, NATO'nun genişlemesi konusunda yazdığı makalede "en çok zarara uğrayacak memleket Türkiye'dir" dedi. Var mı; yok...

Bir başka yönü... Avrupa Birliği genişlemesi gündemde; bunu çok konuştuk. Eğer, Sayın Dışişleri Bakanımızı dinlerseniz, her hafta Avrupa Birliğine giriyoruz. 1995'ten beri her hafta girdik. Müjdeler veriliyor "1989'da yapılamayanı yaptık" deniliyor. Gümrük birliğine öyle girdik, şimdilik, bir yıllık faturası 24 milyar dolar. Bundan sonra devamını göreceğiz.

Avrupa Birliğindeki gelişmeleri, 24 Nisanda, burada konuştuk. Karşımızdakiler her dille bizim alınamayacağımızı söylüyor. Eligible; yani, alınabilir; bu söz bugün mü söylendi; hayır. 14 Nisan 1987'de yapılan müracaatın, otuziki ay sonra çıkan komisyon raporunda -ki, 1989 sonudur- "Türkiye eligible'dır" sözü kullanılmıştır. "Bugün müjde veriyorum, eligible olduk."

Biz, burada, 24 Nisanda, bir doküman okuduk. 23 Nisanda Atina'da açıklanan bir doküman: Onbeşlerin tutumu ve Hükümetten rica ettik. Bu ültimatom karşısında, 29 Nisan Lüksemburg toplantısına gitmeyin. Gidildi. O doküman aynen çıktı ve son basın konferansında, Sayın Bakanımız, o dokümana hiç işaret etmiyor. O dokümanın bir maddesi içişlerimize siyasî çözüm istiyor, bir tanesi Kıbrıs'ta Rum tezlerinin kabullenilmesini, Ege'de Rum tezlerinin kabullenilmesini ve Kıbrıs'ın tam üyeliğini istiyor. Bunlar orada kabullenilmiş oldu. Türkiye buna evet mi diyecek, Türk Milleti bunu kabul eder mi, bu mümkün müdür; değildir efendim. Nedir Sayın Hükümetin Avrupa Birliği politikası?

Bakınız "Amsterdam'a illaki bizi davet edin." Daha önce bir Madrit'e gidildi. Üç kişiyle bir fotoğrafın maliyeti bize 10 milyar lira oldu. Bu, büyük Türk Devletine yakışır mı? Kıbrıs, Bulgaristan, Romanya ve diğerleri içeride müzakere sofrasındayken, Türkiye kapının önünde, bir köşesinde aile fotoğrafı çektirecek ve biz, buna ilişki diyeceğiz.

Son olarak, 13 Mayıs Paris toplantısından dönüşünde, yine bir açıklama ve müjde. Nedir o; Batı Avrupa Birliği, NATO güçlerini, imkânlarını bölge dışı kullandığında, Türkiye'nin veto hakkı doğdu. İnsaf buyurun efendim. Bir defa, bu yetki, Batı Avrupa Birliğine, 2-3 Haziran 1996 Berlin ilkbahar toplantısında tanındı. Bana göre yanlıştır; ama, NATO'da veto, esasen antlaşmanın şahsında var, içerisinde var, tabiatında var. NATO, hükümetlerarası bir kuruluştur ve bütün üyelerin ittifakı olmadıkça hiçbir şey yapılamaz; NATO güçlerinin kullanılması -Lüksemburg, İzlanda dahil- onların iradelerine, inhisarına bağlıdır, bu iradeler doğmadığı müddetçe olmaz. Bu hakkı elde ettik.

Bakınız değerli milletvekilleri, bir sayın hükümetin, kendi toplumuna karşı diplomasi yapmaya hakkı yoktur ve bu çok yanlış bir yoldur. Bir diğer hususu size sunayım; bu bizde çok da yapılır: Devlet adamlarının en büyük özelliği, toplumun kendilerine inanabilmesidir; ama, topluma, bir, iki, üç, beş hakikat dışı beyanda bulunur ve bu güvenilirlilik ve inancı kaybederseniz, bunun faturası devlet için çok büyük olur ve bu olmaktadır, size üzülerek söyleyeyim. Bugün, toplumumuz güven duymuyor, bizlere güven duymuyor. Duymamasının günahı, bende değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinde değil; Parlamentoyu kendi emrinde bir tescil ve tasdik mercii olarak gören bugünkü Sayın Hükümettedir. Böyle bir gensoru görüşmesinde dahi -Yüce Meclisin oylarına saygı olarak hiç olmazsa- burada bulunmayı kabul etmeyen Sayın Hükümet Başkanı ve Yardımcısının, demokratik yapısı ve düşünüş tarzına güvenebilir misiniz? Sonra, nasıl milletin önüne çıkıp demokrasiyi savunacağız söyler misiniz?!.

BAŞKAN – Sayın İnan, toparlayabilir misiniz efendim.

KÂMRAN İNAN (Devamla) – Tabiî...

Değerli milletvekilleri, bu gersoru, belirttiğim gibi, aslında kimseye karşı değil, Türk Milleti içindir. Gelin, iktidarıyla muhalefetiyle, Türkiye'nin bugünkü çok ciddî iç şartları ve biraz tepe noktalarını arz etmeye çalıştığım çok mühim gelişmeler ve dış şartları -ki, yeni dünya düzeni, Türk dünyasının aleyhine gelişmektedir- karşısında el ele verelim ve milletimize güven verelim, ayağa kaldıralım, birlik ve bütünlüğünü sağlayalım. Bu takdirde aşamayacağımız hiçbir güçlük yoktur ve hiç kimsenin de kaybedeceği bir şey yoktur.

Kusura bakmayın, sandalyeler, fani insanlar için gelip geçicidir; bir sandalye uğruna bu kadar mücadele ve kavga bizzatihi antidemokratiktir. İngiltere Başbakanı Wilson, 60 yaşına geldi, parti genel başkanlığından ve başbakanlıktan istifa etti "60 yaşından sonra, verimli bir hizmette bulunamam" dedi. Bizde, maazallah, yani, ya Allah'ın emri sadır olacak veyahut da milletvekillerinin burasına gelecek, bir güvenoyuyla "beyler, buyurun" denilecek. (ANAP sıralarından alkışlar) Bu, demokrasi değildir; kendimizi aldatmayalım. Hürriyetler için mücadele verdiğini ifade buyuranların, evvela, hürriyetlere saygılı olması lazımdır; ama, diyeceksiniz ki, demokrasi önceden vardı da, şimdi azaldı mı? Hayır... Hiçbir zaman tam olmadı; ama, üzülerek arz edeyim, şimdi getirdiğiniz noktada, demokrasinin "D"sini de alıp D-8 yaptınız, geride hiçbir şey kalmadı.

Saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP, CHP, DTP ve Bağımsızlar sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnan.

Gruplar adına üçüncü konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Önder Sav.

Buyurun Sayın Sav. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; çok sıkıntılı bir dönemde, çok önemli bir gensoru önergesini konuşuyoruz.

Refahyol Hükümeti hakkında, siyasal partiler ve yetersayıda milletvekillerinin imzalarıyla daha önce gensoru önergeleri verilmişti. Bu kez verilen gensoru önergesi, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki muhalif milletvekillerinin büyük çoğunluğunu temsil eden imzaların tamamlanmasıyla sunulmuştur. Bu gensoru önergesinin gündeme alınması için, 49 Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili bugün burada hazırdır ve eksiksiz, oy kullanma kararındadır.

Gensoru önergesini, biçimsel olarak, Hükümeti düşürmek, yerine yeni bir hükümet kurmak hırsıyla, basit bir siyasal hesaplaşma dürtüsüyle vermedik. Ülkemizin, toplumumuzun, demokratik rejimin üstüne bir karabasan gibi çöken, insanlarımıza güven vermeyen, aksine, ürkütmeye başlayan bu sorumsuz Hükümetten bir an önce kurtulmak için bu gensoru önergesini verdik.

Refahyol Hükümeti, hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine sırt çevirmiş; toplumun huzurunu bozmuş; ekonomik ve malî sıkıntı yaratmış; millî dayanışma anlayışından uzaklaşmış; ülkemizin iç ve dış itibarını sarsmıştır. Geçmiş dönem hükümetlerini "bunların beş mikrobu var" diye eleştiren, mikropları "faiz, haksız vergiler, darphane çalışması, paranın değerinin düşmesi, bankacılık düzeni" olarak ifade edenler, ne yazık ki, bu mikroplara çok çabuk alışmışlar, bağışıklık kazanmışlardır.

Faiz başını almış gidiyor. Vergi adaletinin sağlanmasında bir adım bile atılamamış durumda. Dünyanın en hızlı çalışan darphanesine sahibiz. Paramızdaki değer düşüşü yürekler acısı hale gelmiştir. Türk Lirasının dolara karşı değerini koruma iddiasıyla hükümet olanlar, doların 140 bin lira duvarına dayanmasını önleyememişlerdir.

Denk bütçe diye topluma yutturulmak istenilen 1997 malî yılı bütçesi, daha dördüncü ayını doldurmadan 450 trilyon liralık açık vermiştir. Sihirli kaynak paketleri açarak, 9 milyar dolar hayali sürdürenler, ekkaynak yaratanlar, bunun ancak 1,5 milyar dolarlık kısmının gerçekleştiğini itiraf etmek zorunda kalmışlardır.

Düşürüleceği vaat edilen enflasyon yüzde 80'lerin üzerinde seyretmektedir. Kamu maliyesinin açığı bir türlü kapanamamakta, kamu finansman açığı sürmekte, ülke ekonomisi enflasyon sarmalından kurtulamamaktadır. Kamu finansman açığının içborçlanmayla kapatılmaya çalışılması, Merkez Bankası kaynaklarının kullanılması, emisyon hacmini 400 trilyon liraya yükseltmiştir. İçborç 3 katrilyona dayanmış, dışborç ise 78 milyar dolar duvarını geçmiştir.

Hükümet, özelleştirmede, sosyal güvenlik alanında, yerel yönetimlerin yapılanmasında, bürokratik engellerin önlenmesinde, kayıtdışı ekonominin dizginlenmesinde bozguna uğramıştır. Hükümet, çiftçilerin, üreticilerin yükünün azaltılıp, ürünlerinin değer pahasına satılmasında başarısız olmuş, hüsrana uğramıştır. Yanlış tarım politikası yüzünden ürünlerinin paralarını zamanında alamayan çiftçiler, veresiye mazot, yedek parça, tarım girdileri almaya mahkûm edilmişlerdi. Kimi yerlerde, toplumun en sakin ve sabırlı kesimi çiftçiler, üreticiler, seslerini miting düzenleyerek, yürüşler yaparak duyurmaya çalışmışlardır. İşçiler, memurlar, emekliler, ücret ve maaşlarına yapılan zamların iki ay içerisinde eriyip gittiğini görmüşlerdir. "Türkiye'nin kanını işçiler emmektedir. Ben işçileri defterden sildim" diyen bir zihniyetin ortak olduğu Hükümetten daha fazlası da beklenemezdi zaten.

Zamanında, bugünkü ortağının Genel Başkanını "bir de ekonomi profesörü olacak 'enflasyonu indireceğiz' dedi, başaramadı, fakir fukarayı inim inim inletiyor" diye eleştiren Sayın Erbakan'ın Başbakanlığında, insanlar, çöp bidonlarından, pazar yerlerinden yiyecek toplama yarışına başlamış, bir ramazan ayı gününde çamurlar içinde ekmek kapabilme yarışını sürdürmüşlerdir. İnsanlarımızı aşağılayan, sefalete mahkûm eden bu Hükümeti, bu eylem, bu düşünce, bu tavrı nedeniyle kınıyoruz, ayıplıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

"İktidara gelirsek terörü bir günde bitiririz" diye mangalda kül bırakmayanlar, onbir aydır terörü seyrediyorlar. "Olağanüstü hali kaldıracağız" diyenler, olağanüstü hali sürekli bir politika olarak benimsemişlerdir. Çekiç Güç'ün adı değişmiştir; ama, varlığı sürdürülmektedir. Doğu ve güneydoğudaki vatandaşlarımız aldatılmış, kandırılmışlardır. Yurtlarından, evlerinden uzaklaştırılanlar, geri dönmenin hayalini bile kuramamaktadırlar.

Sayın Çiller, hükümet kurmadan önce "Erbakan'ın hükümet kurmak için vermeyeceği taviz yok, Erbakan'a kim inanabilir ki" diyordu. Kısa bir süre içerisinde, Erbakan'ın sadece hükümet kurmak için değil, hükümette kalabilmek için her türlü tavizi verebileceği ortaya çıkmıştır. Muhalefet döneminde, yolsuzluk, rüşvet, kanunsuz ve haksız mal edinme iddialarını, Çiller hakkında Meclis soruşturmaları yoluyla Türkiye Büyük Millet Meclisine getiren Refah Partisi, kısa bir süre içerisinde taviz üstüne taviz vererek Sayın Çiller'i aklamak istemiştir. TOFAŞ, TEDAŞ, Mal Varlığı Soruşturma Komisyonlarının, Susurluk Araştırma Komisyonunun sağlıklı çalıştırılmamasının, milletvekili dokunulmazlık tezkerelerinin aylarca Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmemesinin vebali, hâlâ Refah Partisinin boynundadır.

Refah Partisi bu hizmetlerinin karşılığında, başta hukuka aykırı, içinde; yargı kararlarını yok sayan, kamu kurumlarında kadrolaşmak olmak üzere, dini siyasete alet etmek için, dışpolitikayı yozlaştırmak için, yargıyı işlemez hale sokmak için, cumhuriyetin temel niteliklerini zedelemek için kopardığı tavizler saymakla bitmez.

Bir taviz politikası da, 8 yıllık kesintisiz temel eğitim konusunda yaşanmıştır. Bu önemli sorunun çözümünde danışıklı dövüş politikası halen yürütülmektedir. Hükümet ortakları, altına imza attıkları kararları uygulamaya koymaya bir türlü yanaşmamaktadır. 8 yıllık kesintisiz temel eğitim Refah Partisinin işine gelmediği için, maalesef, Bakanlar Kurulu haftalardır toplanamamakta; Doğru Yol Partisi de, ortağının bu kaçamağına göz yummaktadır. Bu siyasal irade basiretsizliği, bu oyalama taktiği, bu ciddiyetsiz tutum daha ne kadar sürecektir belli de değildir. Siyasal iktidar, Türkiye'yi yönetme gücünü ve niteliğini yitirmiştir; olayları seyretmektedir; olaylara seyirci kalmaktadır.

Güneyimizdeki sınırötesi harekâttan Hükümetin haberinin olmadığı anlaşılıyor. Bu ne biçim Hükümettir?! Ülkesinin en yaşamsal sorunlarından habersiz, olaylardan, dışpolitik gelişmelerden habersiz, köşesinde sade vatandaş gibi, haberleri, gazetelerden okuyup öğreniyor. Böyle bir hükümet, bir an bile, çağdaş, uygar hukuk devletlerinde ayakta duramaz; çekilip gider.

Yazılı ve görüntülü basın-yayın organlarına gözdağı veren, onları tehdit eden Hükümet, televizyon istasyonlarını basan zorbaları hâlâ ortaya çıkaramamıştır. Baskın ve saldırının, sonradan, bir eşkıyalık boyutunu aşıp, arkasında, saldırganlara zorbalara destek olan bir çetenin var olup olmadığı hâlâ açıklık kazanmamıştır.

İletişim özgürlüğüne, halkın bilgi edinme hak ve özgürlüğüne indirilen darbenin hesabını, Hükümet hâlâ verememiştir. Bugün, Sabah ve ATV'ye yapılan saldırı, maalesef, bu Hükümet döneminde, bu tür saldırıların süreceğinin işareti olmuştur. Sabah ve ATV ailesine, buradan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Sokaklarda, meydanlarda, kapalı salon toplantılarında, her gün cumhuriyetin niteliklerine saldırılmakta, demokratik rejim hırpalanmakta, halkımız, ileride giderilmesi güç bir kardeş kavgasına itilmektedir.

Bu Hükümet, işçisiyle, memuruyla, emeklisiyle, esnafıyla tartışmalı, kavgalı durumdadır. Meslek kuruluşları, sendikalar, sivil toplum örgütlerinden kopuk, Cumhurbaşkanından, bir resmî törende Başbakanının eli sıkılmayacak kadar uzak, demokratik iletişim olanağını yitirmiş bir şekilde bitkisel yaşam sürdürmektedir. (RP sıralarından "yanlış bilgi o, yanlış bilgi" sesleri)

Doğrusunu söylersiniz, herkes öğrenir. Hep takıyye yapacak değilsiniz ya; biraz da doğru konuşursunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, bu Hükümetten umudunu kesmiş, işçi-işveren örgütlerini, işadamlarını, dernekleri, sivil toplum örgütlerini, Hükümete karşı ortak tepkiyi dile getirmek amacıyla, birlikte deklarasyon yayımlamaya çağırıyor.

Meydanlarda "Kemalist dikta İsrail'e kukla", "Ya şeriat ya ölüm", "Yaşasın şeriat, kahrolsun laik diktatörlük" diye bağırılmakta, devletin güvenlik güçlerinin gözü önünde, Sultanahmet Türbesinin kubbesine yeşil bayrak çekilebilmektedir. "Millet burada, generaller nerede?", "Millî Güvenlik Kurulu millî eğitimden ne anlar?" şeklinde sözler söylenebilmekte; "Bir Hak Düşmanı" adlı tiyatro oyununun il il dolaştırılıp oynanmasına göz yumulmakta; Türk Silahlı Kuvvetleri hedef gösterilmekte ve halk kışkırtılmaktadır. İnsanlarımız ve rejim, Refah Partisi ve darbe tercihleri arasına sıkıştırılmak istenilmektedir. Halkımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu oyuna gelmeyecektir. Bu Yüce Meclis, Refah Partisini de darbe söylentilerini de aşacak, herkesin hevesi kursağında kalacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

Siyasî çıkar amacıyla din sömürüsü yapanlar; dini, toplum üzerinde baskı kurabilmek için araç olarak kullananlar; cumhuriyete, onun en temel niteliklerinden olan laikliğe, Atatürk ilke ve devrimlerine saldıranlar, bugün, burada, hiç kuşkumuz yok, yenilgiye uğrayacaklardır. Artık, kuru kalabalıklarla, belediye başkanları ve uydurma tiyatro kumpanyaları kullanılarak milletin din duyguları çarpıtılıp laik insanlar insafsızca ve bilinçsizce dinsiz ilan edilerek, Atatürk kötülenerek hiçbir yere varılamayacağını herkes görecektir. Teokratik devlet kurmak isteyenlere "şeriat isteriz" diyenlere "ya şeriat ya ölüm" sarasına tutulanlara, Türk Ulusunun gerçek temsilcileri olduğumuzu göstermenin zamanı gelmiş de geçmektedir.

Ülkemizi aydınlanma devrimi yolundaki yürüyüşünden alıkoymaya, çağdaş ülkeler arasında yer almasını engellemeye, ulusun tekrar ümmet yapılmasına, toplumumuzun ortaçağ karanlığına çekilmesine hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri kanıtlayacaktır. Bu Hükümet, ortaklarından birisinin sık sık kullandığı deyimle, ya gidecek ya gidecektir. (CHP sıralarından alkışlar; RP sıralarından "avucunuzu yalarsınız" sesleri)

Sizin avucunuzda iktidar balı var, siz avucunuzu yalayın; yalaya yalaya bitiremiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Bugün gensorunun gündeme alınması, gidişin yolunu açacaktır. Hükümet, bugün bu gensoruyu aşamayacaktır...

HÜSEYİN OLGUN AKIN (Ordu) – Havanızı alırsınız!

ÖNDER SAV (Devamla) – ...bugün gensoruyu aşsa bile, yurttaşların, seçmenin ortak kararlılığı ve bilincini aşamayacaktır; sonunda, sandığa, seçime, seçmene teslim olacaktır.

ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Hadi bakalım...

ÖNDER SAV (Devamla) – Göreceğiz, onu da göreceğiz...

ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Göreceğiz bakalım...

ÖNDER SAV (Devamla) – Sandıkta seçmenin de şamarını yiyeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Hangi sandıkta?!.

ÖNDER SAV (Devamla) – Sizin bu telaşınız, hükümet olanaklarını yitirmenin telaşıdır; kokuyu aldınız, telaşa kapıldınız.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Seçim!.. Seçim!..

ÖNDER SAV (Devamla) – Demokrasimizin, demokratik rejimin selameti bakımından, yol yakınken, bu Hükümet, halkımızı ve Türkiye Büyük Millet Meclisini fazla uğraştırmadan, üzmeden, istifa edip, çekip gitmelidir.

Başbakan istifanın erdemini kavrayamıyorsa, Refah Partisine tutsak olan Doğru Yol Partisi, hiç olmazsa, rejimin geldiği kritik eşiği kavramalıdır.

Milletin kayıtsız şartsız egemenliğini korumak; hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalmak; Anayasaya sadakatten ayrılmamak için andiçen milletkili arkadaşlarımı, vicdan huzuruyla görevlerini yapmaya, gensorunun gündeme alınması için oy vermeye çağırıyorum.

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sav.

Gruplar adına konuşma sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Saffet Arıkan Bedük'te.

Buyurun efendim. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Rize Milletvekili Sayın Ahmet Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Sayın Deniz Baykal ve 20 arkadaşının ülke sorunları ve cumhuriyetin temel ilkeleriyle ilgili gensorusu hakkında, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz edeceğim; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Aydın Menderes'e hoş geldiniz diyor ve tekrar geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. (DYP ve RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Biraz evvel öğrendiğimiz Sabah Gazetesi ve ATV'ye yönelik o çirkin saldırıyı da nefretle kınıyorum. (DYP ve RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Çünkü, biz, basının, demokrasinin vazgeçilmez en önemli unsuru olduğunu biliyoruz ve ona inanıyoruz ve yine, biz, basının hür olmasını, cumhuriyetimizin ve demokrasimizin yaşaması için en önemli şartı olarak görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, evvela, şunu, istemeyerek ve üzülerek ifade ederim ki, bu gensoru, bir denetim vasıtası olarak değil, bir yerlerde yapılmış bir planın, burada, bu Yüce Mecliste icraya konulması hadisesidir. (DYP ve RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Anlatmaya devam ettiğim takdirde, bunun böyle olduğunu, siz değerli milletvekili arkadaşlarımızın bileceği gibi, ayrıca bütün kamuoyunun da, en iyi şekilde değerlendirmeye alacağı inancını taşıyorum.

Bu, bir hükümeti düşürme ve istenilen biçimde yeni bir hükümet kurma planının bir parçasıdır. Hükümet düşürmek, hükümetler kurmak, tabiatıyla, yüce milletimizi temsil eden Parlamentomuzun ve siz saygıdeğer milletvekillerimizin en tabiî hakkıdır ve hatta durum gerektiriyorsa görevidir de. Bu, bizim demokrasi inancımızın bir parçasıdır; ancak, bugün ülkeye baktığımız zaman, milyonlarca vatandaşımızın yaratılan bu farklı Türkiye ile ilgisi ve yaratılan kaygılarla da herhangi bir alakası yoktur. Herkes işinde gücündedir. Âdeta iki farklı Türkiye yaratılmaktadır; biri kendi düzeninde, kendi sakin dünyasında yaşayan, çalışan, üreten, ülkeyi kalkındıran bir toplumun Türkiyesi, diğeri de menfaatlerine dokunulan dünyanın ve onların yardımcısı olan birkısım kuruluşların ve kurumların dünyası ve Türkiyesi...

Değerli milletvekilleri, eğer bu çizilen Türkiye tablosuna, toplumumuz, büyük kesimiyle inanmış olsa, herkesin, sabahtan akşama kadar dövünüp, ağlaması gerekirdi. Oysa böyle bir durumun olmaması, bu kurum ve kuruluşların inandırıcılıklarını kaybettikleri hatta ciddiye alınmadıkları demektir.

Değerli milletvekilleri, basın hürriyetinin bütünüyle yanındayız; bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın; ancak, yine herkes bilmelidir ve çağdaş demokrasinin de en doğal gereğidir ki, basın, demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için tespit ve tarafsız yansıtma göreviyle yükümlüdür. Basına, haklı olarak tanınan sosyal ve hukuksal ayrıcalığın kaynağı da budur; ancak, yansıtma ve aydınlatma görevinin yanıltma ve yönlendirme olarak kullanılması, bir hakkın veya demokratik bir mekanizmanın kullanımı değil -ifade etmek istemem; ama- bir hakkın, bir mekanizmanın, özellikle suiistimalidir. Basın, sadece, -birkısmıyla- bir hükümet düşürme planının içerisinde görev yüklenmiş ise, bu, onun politize olmuş olması demektir ki, bu, demokrasi adına büyük bir yanlış ve talihsizlik olacaktır; halkın aydınlanma hakkının gasp edilmesi, elinden de alınması demektir. (RP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, anayasal düzenimizden seçim hukukumuzun kurallarına kadar bütün politik düzenimizde siyasî partiler esası hâkimdir. Bu önergeye ve bu önergenin kabul ettirilmesi için başvurulan siyasî ahlak kurallarının dışındaki yöntemlere bakıldığı zaman, bu siyasî partiler düzeninin tahribine çalışıldığı da görülmektedir. Yani, partilerin, bütünüyle oturup konuşması veya partilerin bütünüyle karşı karşıya gelmesi gerekirken, partilerin içerisine el atılarak, kuraldışı yollara başvurulması, işte, siyasetin yalnız kurallarını değil, kendini de tahrip etmeye yönelik talihsiz gayretlerdir.

Değerli arkadaşlarım, çünkü, siyasetin kurallarını tahrip ettiğiniz zaman, demokrasiyi de tahrip etmiş olacaksınız. Onun tahribine ise, hiç kimsenin, hiçbir sebep ve bahaneyle hakkı yoktur; çünkü, demokrasi, cumhuriyetin ve hukuk devletinin vazgeçilmez özü, vazgeçilmez gücüdür. Cumhuriyet, demokrasiyle gerçek cumhuriyettir. Cumhuriyet, demokrasiyle güçlüdür ve kuvvetlidir.

Değerli arkadaşlarım, demokrasiyi tahrip ettiğiniz zaman, ülkenin istikrarını da tahrip etmiş olursunuz. Ülkenin istikrarı, büyük toplumsal barış, her şeyin önünde ve üstündedir. Büyük sağduyunuzla kabul edileceğini mümkün görmediğimiz bu gensorunun ardından hâsıl olacak bu tablonun ülkedeki istikrarı zedeleyeceğine ve ülkede hiç gereği olmayan, çok tehlikeli kamplaşmalara yol açacağına, burada yüce milletin ve tarihin önünde işaret etmeyi, mutlaka yerine getirilmesi gereken bir görev sayıyorum.

HASAN GÜLAY (Manisa) – Bir daha tekrarla.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, otellerde, motellerde, daha evvel kurulmuş olan hükümetlerin demokrasimize verdiği büyük zarar ve maalesef sürdüğü leke henüz silinmemiştir. (DYP ve RP sıralarından alkışlar) Aynı yönde, yeni, fakat bu defa kolektif arayışlar da, birincisinin sonuçlarından başka hiçbir netice vermeyecektir. O sonuçlar, çok yakın bir tarihin tanıklığıyla sabittir ki, istikrarsızlık, ekonomik çöküntü, yokluklar, kuyruklar ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla tarihe ve sahiplerinin siciline işlenmiş birtakım yolsuzluklar ve bir seçim hezimetiydi. Tekrarlanmak istenen bu tarihî yanlışın akıbeti de aynı olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, bu yamalı bohçayı Türkiye'nin üzerine örttüremeyeceksiniz. Bu yamalı bohça, sahiplerinin elinde ve üzerinde kalacaktır.

Değerli arkadaşlarım, esasen, böyle bir yamalı bohçanın peşinde koşmaya ne lüzum vardı? Daha birbuçuk yıl olmadı, Hükümet Başkanlığı, size, Meclis Başkanlığıyla birlikte verilmemiş miydi?!

BAŞKAN – Sayın Bedük, Meclis Başkanını Meclis seçer; kimse kimseye vermez. Lütfen, beyanınızı düzeltin efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Ama, biz sizi destekledik Sayın Başkan.

BAŞKAN – Lütfen efendim... Lütfen düzeltin. Düzeltin... (DYP ve RP sıralarından gürültüler)

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Destekledik Sayın Başkanım, sizi de destekledik...

Tarihin ve talihin size sunduğu, bu ikramın kıymetini bilememenin kusurunu ve yanlışını kendinizden başka yerde aramayınız; hiçbir sebep ve bahaneyle bunu izah edemezsiniz. O tarihten önceki dört sene boyunca söylediklerinizi sadece bir ay susarak, hükümeti almak için sesinizi çıkarmamışsınız, sonra, yine dört yıl boyunca söylediklerinizi söylemeye başlamışsınız; ortağınızla mertçe konuşacak yerde, el altından, muhalefete belge vermek gibi yollara başvurmuşsunuz... Bunun adını, tarih de, toplum da dosdoğru koyacaktır; kimsenin kuşkusu olmasın.

Değerli milletvekilleri, bunları, size tarih anlatmak için değil, ortadaki bir mantıksızlığın içyüzünü göstermek için söylüyorum.

Değerli milletvekilleri, dahası var: Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Erbakan, hükümeti kurmak için görev alıp bize başvurduğunda, biz, eğer dörtlü hükümet kurabilirsek, sizinle kurmayız; bize geldiğiniz için teşekkür ederiz" dedik mi demedik mi?! Dörtlü hükümet için başvurduğumuz anda ret cevabı aldıklarımız, bugün, dörtlü hükümetin peşindedirler... Bunun mantığını ve samimiyetini, bizi bırakın, tarihe ve millete nasıl anlatacaksınız?! (DYP ve RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Ha, şunu söyleyeyim: "Cumhuriyet tehlikede" mi diyorsunuz? O zaman, size onbir ay önce hükümet teklif edildiği vakit, bugün gensoruya gerekçe yapılan cumhuriyete yönelik tehlikeyi...

HASAN GÜLAY (Manisa) – Yalan mı?!.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – ...onbir ay önce görememiş olduğunuzu itiraf ve tescil ediyor olmuyor musunuz? (DYP ve RP sıralarından "Bravo" sesleri) Onbir ay sonrasını göremediğinizi itiraf ediyorsunuz.

ŞADAN TUZCU (İstanbul) – Ne alakası var?!

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Onbir ay sonrasını görme yeteneğinden yoksun olduklarını gensorularının gerekçesiyle bizzat kendileri anlatmış olan sayın ve değerli arkadaşlarıma söylemek istediğim son şey şudur:

Değerli arkadaşlarım, cumhuriyeti, siyasetin dışında planlanan, siyasetin kuralları dışında da yürütülen bir planın gerekçeleri yapmayınız. O cumhuriyet, öyle basit siyaset oyunlarının malzemesi olmayacak kadar ve olmaması gereken bir yüce kavramdır. O cumhuriyet, aziz vatanımızı ve yüce milletimizi sonsuza taşıyacak en büyük varlığımızdır. O zaman, sekiz ay sonrasını göremeyenlerin, bugün, sekiz gün sonrasını göremedikleri de mutlak surette ortaya çıkmış olacaktır.

M. İSTEMİHAN TALAY (İçel) – Sizin gibi!..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Bir yamalı bohçanın üzerine üşüşenleri -hiç olamayacaktır; ama, eğer olursa- millet ibretle seyredecektir.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyet, o aziz ve büyük varlık hiçbir siyasî tertibin vasıtası olmayacağı gibi, bahane olarak sığınılan hiçbir kaygının da konusu olmayacak kadar büyük ve güçlüdür.

Yukarıdan beri anlattığım, kendi tutarsızlıklarıyla yaratamadıkları güveni, cumhuriyete duyulan ve ebediyen de duyulacak olan güveni zedelemeye çalışarak kazanma gayretleri, ülkeye yapılan en büyük kötülük olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; cumhuriyet, demokrasi ruhu ister. Demokrasi ise, siyasetin moral değerlerini korumak ister. İşte, bohça ve motel modelleriyle, bu ruh ve bu moral değerlere yeterince ulaşamamış olanların himayesine muhtaç olmayacak kadar büyük ve aziz bir varlığın adıdır cumhuriyet. (DYP ve RP sıralarından alkışlar) Cumhuriyetin, o yüce varlığın 65 milyon bekçisi vardır, kimse kaygılanmasın. Tarihimiz onun bekçisidir, bugünkü kuşak onun bekçisidir, gelecek kuşaklar onun bekçisidir, torunlarımız onun bekçisidir. (DYP ve RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Herkes, siyasî arzu ve emellerine başka bahaneler, başka malzemeler arasın; cumhuriyeti ve devleti rahat bırakalım.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, anayasal, sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel nitelikleri vardır. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti, devletimizin niteliğidir ve güzelliğidir. Bugüne kadar, Hükümetimizin, yani, 54 üncü Hükümetin, cumhuriyetin temel niteliklerini tahrip edecek, laikliği ortadan kaldıracak hangi tasarrufu olmuştur, varsa, söyleyin; üzerine gidelim, biz bozalım. (DYP ve RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Yine size sesleniyorum değerli arkadaşlar, biz, bu devletin, özellikle, kuvvetler ayrılığı prensibi çerçevesinde idare edildiğine inanıyoruz; Anayasa ve kanunlarla idare edildiğine inanıyoruz. Teşrii organ, (yasama organı) yürütme organı ve yargı organının, yani, üçlü organın bir arada idare edildiği bir devlette, herkesin görevi ve sorumluluğu ayrıdır. Eğer, bizler, yasama görevini yapan kişiler olarak yürütme organının veya yargı organının önüne geçer de, birkısım insanları töhmet altına alır, suçlarsak, yanlış yaparız; o zaman, görev tedahüllerine neden oluruz, o zaman devletimizin temel niteliklerini tahrip etmiş oluruz. Onun için, biz, şunu iddia ediyoruz: Türkiye Cumhuriyeti Devletinde, yargı organı, teşrii organ ve yürütme organı, görevleri paralelinde, görev ve sorumluluklarının idraki içerisinde, mutlak surette görevlerini, tarafsız ve bağımsız, yani, devlet yanlısı olarak yapmalıdır ve yapacaktır. Eğer, bunu yapmazsa, karşısına biz çıkarız. Eğer, biz, bir kişiyi suçlu gösterirsek, orada yanlışlık yaparız; o zaman, kendimizi hâkimlerin, savcıların yerine koyarız. Oysa, biz, bağımsız yargımıza güveniyoruz; biz, hâkimlerimize ve savcılarımıza güveniyoruz. Hâkimlerimiz ve savcılarımız, mutlak surette, ileri ülkelerdekiler gibi, aynı anlayış içerisinde, ülkelerini severek kanunları ve Anayasayı uygulamaktadırlar; kendi kanunlarını ve Anayasasını uygulamaktadırlar. Başka bir ülkeden, bir hâkim veya savcının getirilmesine de gerek yoktur.

Değerli arkadaşlarım, biraz evvel "vicdanı olanlar, vicdanı olmayanlar" diye bir değerlendirme yapıldı. Değerli arkadaşlarım, bu Mecliste herkesin vicdanı vardır, herkesin fikri vardır; hürdür ve bağımsızdır. (DYP ve RP sıralarından alkışlar) Hiçbir suretle, kimseyi, böyle, bölücülük yapmak suretiyle ayırt etmek doğru değildir; bize yakışmadı... "Eğer, sizin fikrinizde olursak vicdanımız var, eğer, sizin fikrinizde olmazsak vicdanımız yok..." Bu, yanlış bir değerlendirmedir. Gelin, kavga etmeyelim; gelin, hizmet yapalım; gelin, bu ülkenin meselelerine çare bulalım, çözüm üretelim diyoruz. Bu kavganın hiç kimseye faydası olmamıştır.

Değerli arkadaşlar, bugün de size söylüyorum; hudut ötesi harekâttan Sayın Başbakanın ve Hükümetin haberdar olmadığı noktasında bir değerlendirme yapıldı. Ben, bunu da yanlış buluyorum. Yıllarca bürokraside çalışmış ve onlarla birlikte çalışmış bir arkadaşınız olarak size sesleniyor ve diyorum ki: Türk Silahlı Kuvvetleri, disipline fevkalade ehemmiyet veren, gelenekleriyle yaşayan ve gerçekten fevkalade hassas görev yapan bir kuruluştur. Gelin, onu buralarda kullanmayın; çünkü, onlar, haber vermeden hiçbir suretle bir harekât yapmazlar; hele hudutdışı bir harekâtı yapmazlar. Burada da yanlış yapıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, yine bir yanlış strateji de şu: Bu Hükümeti gensoruyla düşüremeyeceksiniz. Bakın, göreceksiniz, öyle zannediyorum ki, özellikle belli bazı kişileri kurtarmaya yönelik bir oksijen çadırı görevini de, yine bu gensoru gerçekleştiremeyecektir.

Avrupa Birliğine girmeyle ilgili olarak da, bizim kararlılığımız vardır. Devletimizi ve Hükümeti tenkit ediyorum diye, dış ülkelere, birkısım yanlış söylemleri ifade etmeyi de, herhalde, burada, bir tartışma konusu yapmak gerekir; ama, ümit ediyorum ki, daha sonra da, yine aynı şekilde, bu konular gündeme gelecektir.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasa ve kanunlara bağlıdır. Türk Devleti de, hukuk devleti olarak, millî iradeye ve millî isteğe dayalı hukuk nizamının mevcut olduğu bir devlettir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, millî iradenin tecelli ettiği ve cumhuriyetimizin temel ilkelerinin korunduğu önemli bir kurumdur. Siyasal partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasal partiler, amaç değil, halka hizmet etme aracıdır. Halkın beklentilerine ve meselelerine çözüm üretmek, milletvekillerinin ettikleri yeminlerle kuvvetlendirilmiştir. Sadece milletvekilleri değil, bugün, her bürokrat -her memur ve asker dahil olmak üzere- göreve başladığında, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel niteliklerini korumak için yemin etmektedir, hepimiz bu yemini ettik. Onun için, kimse, demokratik, laik, sosyal hukuk devletine yönelik, herhangi bir şekilde, yanlış değerlendirmeler yapmasın. Buna yönelik herhangi bir tehdit ve tehlike olduğu takdirde de, hep birlikte, gönül birliği yaparak, mutlak surette gereken cevabı vereceğimizden de kimsenin kuşkusu olmasın. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gensoruyla ilgili olarak, Doğru Yol Partisinin görüşlerini sizlere sunmuş bulunuyorum; gündeme alınmaması hususunda oyumuzu kullanacağımızı belirtiyor, Yüce Heyetinizi, siz Sayın Başkanımı saygıyla selamlıyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

HASAN GÜLAY (Manisa) – Göreceksiniz...

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bedük.

Gruplar adına son konuşmayı, Refah Partisi Grubu adına, Sayın Necmettin Aydın yapacaklar.

Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika Sayın Aydın.

RP GRUBU ADINA NECMETTİN AYDIN (Zonguldak) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; 54 üncü Cumhuriyet Hükümetimiz hakkında verilmiş bulunan gensorunun gündeme alınıp alınmaması görüşmelerinde Refah Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizi ve bizleri izleyen sayın vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gensoru müessesesi, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin elindeki en önemli denetleme araçlarından biridir; başarılı olunduğunda, muhatap aldığı bakanı veya hükümeti düşürür; başarılamazsa, hükümet güven tazelemiş olur. Başarılı olunamazsa, gensoru önergesini veren muhalefet partileri muhalefetten düşmezler; ancak, eğer, gerçekten, bu çok ciddî, önemli aracı istismar etmişlerse, halkın gözünden düşerler. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Etkisi de, büyük ihtimalle seçimlerde görülür. Dolayısıyla, bütün dünyada olması gereken, beklenen, muhalefetin güçlenmesi konusu, bu yüzden, özellikle bizde tersine gelişir; her seçimde muhalefet küçülür.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Fetva mı bu?

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Görüşmekte olduğumuz gensoru da, hemen hemen aynı sonuçları doğuracak bir gensorudur; yani, yaklaşık onbir aylık Refahyol Hükümetinin 12 nci defa güven tazelemesine yol açacak bir gensorudur. Gensoru gibi çok önemli bir denetim aracını sık sık kullanan muhalefet ise, yine mahcup olacaktır; ancak, bu mahcubiyetin arkasında, aslında, biraz da suçluluk duygusu vardır.

Sayın Başkan, Yüce Meclisimizin sayın üyeleri; bugün, gerçekten, tarihî bir günü yaşıyoruz ve bu yüce çatı altında hep beraberiz. Özellikle, İstanbul Milletvekilimiz Aydın Menderes Beyefendiye de huzurlarınızda hoşgeldiniz diyor, bu tarihî günde, her türlü sağlık sorunlarına rağmen, görevini yapmaya gelmiş olmasından dolayı da tebrik ediyor, kutluyorum. (RP sıralarından alkışlar)

Her şeyden önce, bu gensoru metnine baktığımızda, bu metnin sümmettedarik bir metin olduğunu görüyoruz; vaktimizin kısalığı münasebetiyle okumuyorum; ancak, çoğu cümleleri, bu Meclisteki gensoru metinlerinde aynen mevcuttur. Dolayısıyla, bu gensoru metninde konu birliği yoktur; arkasındaki imza sahiplerinin ruhsal durumunu da yansıtmaktadır ve dolayısıyla, aradaki uyumsuzluk, metinden, çok iyi anlaşılmaktadır. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu gensoru muhtevasındaki iddialar da tamamen yanlış, hilafı hakikat konulardır. Kısaca, bu hususlar üzerinde durmakta fayda görüyorum.

Her şeyden önce -ilk paragrafta iddia edildiği gibi- 54 üncü Refahyol Hükümetince, ülkemizin temel meseleleri, onbir ayda -hemen hemen hepsi- yavaş yavaş bir çözüm yoluna konulmuştur. Ülkemiz, onbir aydır, son on yılın en huzurlu dönemini yaşamaktadır. Halkımızın yüzü gülmektedir ve ülkemizde bolluk, bereket mevcuttur. Terör bitmek üzeredir; son can çekişlerini vermektedir. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – Sen inanıyor musun bunlara?!.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – 54 üncü Hükümet, 70 milyonun birlik ve beraberliğinin gelişmesine, devlet-millet kaynaşmasına vesile olacak çok önemli adımlar atmıştır. Aslında, bunları saymak mümkündür. Bakınız, çok önem verdiğim için bir tanesini burada, huzurda ifade etmeyi faydalı buluyorum: Bu Hükümetin ilk yaptığı işlerden biri, fakire, yoksula sahip çıkmak olmuştur. Sayın Başbakanımız, ilk genelgesinde, ülkemizdeki fakir fukaranın tespit edilmesini talep etmiştir. Yapılan çalışmalarda, ülkemizdeki 4 milyon vatandaşımız, yoksul olduğunu, aç olduğunu, bir tas çorbaya muhtaç olduğunu beyan etmiştir.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – 4 milyon değil, 14 milyon...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Bunun takriben 6 milyon olduğunu tahmin ediyoruz. Dolayısıyla, devraldığımız Türkiye'de, ülke nüfusunun hemen hemen yüzde 10'u açtır; yani, ben bu rakamları burada anlatırken, on ay önce bu ülkeyi bize teslim edenler, acaba ne düşünürler?..

ŞADAN TUZCU (İstanbul) – Ortağına soracaksın...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Ortağınıza sorun.

BAŞKAN – Müdahale etmeyin efendim... Lütfen... İstirham ediyorum...

Devam edin sayın hatip.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Ekonomiyi kimden devraldınız? (RP sıralarından "Sayın Hacaloğlu'ndan devraldık" sesleri)

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu... Lütfen...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Bu gensorudaki iddiaların aksine, onbir aylık Refahyol Hükümeti döneminde, cumhuriyet hükümetinin tüm kurum ve kuruluşları en yüksek performansla çalışmışlardır ve ondan da ötesi, Türkiye'nin en büyük iki siyasî partisi bir araya gelmiş ve arkasında yüzde 40 halk desteği olan bu iki büyük siyasî partimiz, tarihimizin önemli bir uzlaşmasını gerçekleştirmişlerdir...

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) - Menfaat var...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – ...ve bu Hükümetin arkasında yüzde 40'larla başlayan destek, 3 Kasım seçimlerinde, hepimizin de bildiği gibi, yüzde 60'lara çıkmıştır. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DSP sıralarından alkışlar [!]) Bugün yapılan kamuoyu araştırmalarında bu Hükümetin arkasındaki desteğin yüzde 70'lerde olduğu da hepimizin malumudur. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DSP ve CHP sıralarından alkışlar [!])

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – Buna sen inanıyor musun?

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Bu Hükümet, gerçek laikliğin de en büyük teminatıdır. Bu topraklarda bundan böyle hiçbir kimsenin gücü, din düşmanlığını, laiklik diye tatbike yetmeyecektir. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Kim bunu yapmaya kalkarsa, perişan olmaya mahkûmdur, sandıklarda kalmaya mahkûmdur.

En önemlisi, bu Hükümet, halkımızla kucaklaşmıştır.

ALİ DİNÇER (Ankara) – Aç tavuk kendini buğday ambarında zannedermiş.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Daha da önemlisi, başta ordumuz olmak üzere, devletimizin tüm kurum ve kuruluşlarını büyük bir muhabbetle kucaklamıştır.

Son bir cümle olarak, devletimizin, demokratik, laik bir hukuk devleti yapısı, bu Hükümet döneminde, aslında daha da netleşmiştir; aksi düşünceler tamamen uydurmadır; bilakis, halkı tedirgin edici, devletin düzenini sıkıntıya sokacak görüntü ve söylemler, maalesef, bir kısım medyanın uydurmalarıdır.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Fezlekeler de mi öyle?

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Muhalefetimiz ise, halkımızın, günlük yaşamındaki gerçek dertleriyle meşgul olmak yerine -muhalefetin yapması gereken bu temel görevi yerine- maalesef, medyanın sunî gündemini söylemektedir.

MEHMET BÜYÜKYILMAZ (Adana) – Bir kısım...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Dolayısıyla, halkımız da, tüm bu olanları ibretle izlemektedir.

Bu Hükümet, her meselede, fevkalade başarılı çalışmalar yapmaktadır.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Enflasyon yüzde kaç?!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Eğitim konusundaki çalışmalarımız da devam etmektedir. Hiçbir konuda çok ciddî problemlerimiz yoktur.

Aslında, asıl belli olmayan, ANAP'ın 8 yıllık eğitim konusundaki tavrıdır. Bakınız, gensoru metninde 8 yıllık kesintisiz eğitim telaffuz edilmemiştir. ANAP'taki sağduyulu arkadaşlarımızın dediği gibi, 8 yıllık kesintisiz eğitime "evet" demeniz halinde, bunu, halka, tabanınıza anlatamazsınız.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Anlatırız, anlatırız...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – İmam-hatip okullarının orta kısmını ve Kur'an kurslarını kapatmaya sebep olacak kesintisiz eğitime "evet" derseniz, bu millet sizi affetmez. (ANAP sıralarından gürültüler)

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Öyle bir şey yok... Öyle bir şey yok...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Halka gideceksiniz, millî ve manevî değerlerden dem vuracaksınız...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Öyle bir şey yok!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – ... buraya geleceksiniz, sol muhalefetin peşine takılıp, kesintisiz eğitime "evet" diyecek, imam-hatiplerin orta kısmını ve Kur'an kurslarını kapatacaksınız!.. Bunun adı siyasî intihardır.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Öyle bir şey yok!..

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Her şey sizin tekelinizde, bizim hiçbir şeye hakkımız yok!..

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Bir tane imam–hatip okulu açmadık.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – İddia ediyoruz ki, bu Hükümet, cumhuriyetimizin en çok Bakanlar Kurulu toplantısı yapan hükümetidir; yani, bu konudaki iddialar da geçersizdir.

REFİK ARAS (İstanbul) – Yedi haftadır niye toplanmıyor?

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Hükümetin toplanamadığını iddia edenler, üç ay, altı ay Bakanlar Kurulu toplantıları yapamamışlardır.

Aslında, bu gensorudaki iddiaların hemen hemen tamamında, muhalefet partilerimiz kendi dönemlerini tarif etmektedirler. Evet, doğru; sizler böyle yapıyordunuz. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

REFİK ARAS (İstanbul) – 2 ay oldu, 2 ay...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Yalnız, burada, Demokratik Sol Partiye haksızlık yapmamamız lazım; çünkü, DSP, bizim demirbaş muhalefetimizdir, bir iktidar dönemleri olmamıştır.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sizi, DSP eleyecek.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Daha önceki bir grup başkanvekilimiz de, Sayın Ecevit'in iktidar olmak istemediğini tescil etmişlerdir. Sayın Yılmaz da, Sayın Ecevit'le çok barışıktır; sanki kendisini kılavuz seçmiştir. Bu seçimi, zaten, kendisini, üç aydan fazla başbakan ve hükümet yaptırtmamaktadır. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bu Hükümet, aslında, hukuka en saygılı hükümetlerden birisidir.

REFİK ARAS (İstanbul) – Hayret bir şey!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Bakınız, Emniyet Genel Müdürü yerine oturdu. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Tam oturdu!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Dinleyin efendim.

Bütün yargı kararları da, sırası geldiği zaman uygulanmaktadır. Hiç endişeniz olmasın, bu Hükümet döneminde, hak ve hukuk mutlaka galip gelecektir; temel değerler yavaş yavaş oturmaktadır. Bu Hükümet döneminde, artık, geçmiş dönemlerde olduğu gibi, halkımızı rahatsız edici birtakım söylentiler yoktur. Yani, daha açıkçası, bu Hükümetin sicilinde İSKİ yoktur; bu Hükümetin sicilinde Civangate gibi olaylar yoktur. (RP sıralarından alkışlar)

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Mercümek vardır, Mercümek!.. Mercümek'i ne yaptın?!.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Yani, bu Hükümetin onbir aylık dönemi tertemizdir.

YUSUF ÖZTOP (Antalya) – TEDAŞ var, TOFAŞ var...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – İddia edildiği gibi, hiçbir suç, hiçbir suçlu saklanılmamaktadır; hepsinin üzerine kararlılıkla gidilmektedir ki, zaten, bu konular yargının işidir; süreç başlamıştır, bu süreci de Hükümet başlatmıştır; bunu kabul etmemiz lazım.

TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Fezlekeler ne oldu?

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Fezlekeleri 3 ay beklettiniz.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; aslında, muhalefet işin kolayını bulmuş; kendi iktidar dönemlerindeki hatalarını yazmışlar, gensoru olarak bize getirmişler; yani, kendi kendilerine gensoru verip buraya gelmişler. (RP sıralarından alkışlar)

REFİK ARAS (İstanbul) – Ne kadar komik konuşuyorsunuz!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Yine, iddia edildiği gibi, medyaya karşı, bırakın hasmane bir tutum içerisine girilmesi iddiasını, tam tersine, birkısım medyanın, onbir aydır Hükümete, koalisyon ortaklarına ve koalisyon ortağı partilerin sözcülerine, milletvekillerine her türlü hakarete varan söylemlerini, yayınlarını, bir derviş sabrıyla karşılamış ve bu konuyu da halkın, kamuoyunun vicdanına havale etmişizdir.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Bakan olacak Necmettin!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Muhterem Başkan, sayın milletvekilleri; bizim, zücaciye dükkânı, reklam broşürü gibi, çanakçı, çömlekçi birkısım basınımızın, yayın organlarımızın, aslında, tirajı da bugün hızla düşmüştür ve promosyonsuz tirajları da elli binlerin altına düşmektedir; yani, en büyük zararı, aslında kendilerine vermektedirler, farkında değiller; kendileri için tehlike çanları çalmaya başlamıştır.

ALİ DİNÇER (Ankara) – Kuyumcu Başbakandan, 140 kilogram altından bahset!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Birkaç kendini bilmezin, fevri davranışları sonucu, Flash TV ve diğer gazetelere yaptıkları saldırıları kınıyoruz ve bu saldırıları, basının özüne yapılmış saldırılar kabul ediyoruz.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Bugün de ATV kurşunlandı.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Güvenlik kuvvetlerimiz bu olayların üzerine kararlılıkla gitmektedir; bir kısım sanıklar yakalanmıştır, diğerleri de ciddî olarak takip edilmektedir.

Gensoru metnini okumaya başladığımızda, ekonomiden hiç bahsedilmeyecek sandık. İyi ki, ekonomiden de bahsettiniz ve hatta iyi ki, bu gensoruyu verdiniz. Çünkü, gerçekten, bu gensoru sayesinde, halkımız, yeniden gerçekleri dinleme, görme ve değerlendirme imkânına sahip olmuştur. Yine, inşallah, bu gensoruyla Hükümetin biraz daha sağlamlaşmasına yardımcı oluyorsunuz. Halkımızın yüzde 70'ini, yüzde 80'ini, hatta tamamını bugün yeniden sevindireceksiniz; sağ olasınız...

Bakın, bu Hükümetin ekonomik başarılarını, her şeyden önce, uluslararası kuruluşlar tescil etmiştir. Başta IMF ve Dünya Bankası gibi, gerçekten önemli kuruluşlar, bu Hükümetin başarılarını tescil etmişlerdir. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar[!])

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Kaddafi'den başka...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Şimdi, devraldığımız hükümetin rakamlarını ve bu Hükümetin yaptığı icraatları birkaç cümleyle ifade ettiğim zaman... Zaten, bu gerçeği sizler de biliyorsunuz... Bakınız, bu Hükümet 48 milyar dolarlık bir bütçeyle, 1996 yılı Temmuz ayında görevi devralmıştır. Bize devredilen bu 48 milyar dolarlık bütçenin 16 milyar doları borç, maalesef, 18 milyar doları ise faiz giderleridir; gerçekte, fiilî bütçe 14 milyar dolar civarındadır. İçborç stoku 32 milyar dolara ulaşmış, 1996 yılı sonu itibariyle, borçlanma hedef rakamı da 45 milyar dolar olarak tespit edilmişti. Piyasa faizleri yüzde 200'leri bulmuş, vadelerse 90 günlere düşmüştü. İşte, böyle bir dönemde hükümeti devralan Refahyol, bakınız, çok kısa bir süre içerisinde, 1996 yılı sonu itibariyle, faizleri yüzde 200'lerden yüzde 80'lere düşürmüştür...

REFİK ARAS (İstanbul) – Kim 200'lere çıkarmış; bir de onu söylesene!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Vadeyi 90 günden 3 yıla kadar çıkarmıştır. Ülkemiz içborç batağından kurtulmuş, yılsonu itibariyle, 45 milyar dolar olması öngörülen içborç stoku, 1996 yılı sonu itibariyle, 22 milyar dolar seviyesine indirilmiştir. Bütün bunlar yapılırken acı reçete uygulanmamıştır; geçmişte olduğu gibi, halkımız ezilmemiş; bilakis, işçiye, çiftçiye, memura, emekliye, dul ve yetime yüzde 300'lere varan oranlarda iyileştirmeler yapılmıştır. (CHP sıralarından gürültüler, "At... At..." sesleri)

A. TURAN BİLGE (Konya) – Yalan... Yalan... Yalan söylüyorsun!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Şimdi, yukarıdaki enkazı devredenlerin, Allahaşkına, ekonomik konularda şikâyete hakkı var mıdır; olmalı mıdır?..

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – Ortağına sor...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Allahaşkına, bu konuyu, nasıl bir gensoru maddesi haline getirdiniz, yazarken eliniz titremedi mi?! Aslında, bütün bunların karşısında, Hükümetin başarısını takdir etmek gerekir...

A. TURAN BİLGE (Konya) – Çiftçinin alacağını öde...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ilk defa grevsiz, lokavtsız toplusözleşme yapılmıştır. Verilenleri, bu Hükümet, sendikacılar istedi diye değil, işçinin gerçekten hakkı olduğuna inandığı için vermiştir; son yirmi yılın en iyi toplusözleşmesi yapılmıştır. (RP sıralarından alkışlar)

Bu Hükümet, dar ve sabit gelirlilerin hükümetidir; devletten maaş alan takriben 7 milyona yakın memur, emekli, işçi; yani, ücretli kesime, ülkemizde ilk defa on aylık süre içerisinde yüzde 200'ler, 300'ler civarında ücret artışları sağlamıştır.

Bu Hükümet, çiftçinin hükümetidir. Tüm ürünlerde ortalama yüzde 300'ler civarında artış sağlanmıştır.

A.TURAN BİLGE (Konya) – Borcunu öde, borcunu...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Fındıkta büyük bir devrim yaşanmıştır; son yirmi yılın en yüksek fiyat artışı gerçekleştirilmiştir. Fındığın bugünkü fiyatı 400 bin lira civarındadır. Bu Hükümet, çayda, yıllardır 30 sentler civarında seyreden fiyatı, ilk defa 40 sentlere çıkarmıştır. Bugün, çayda, müstahsile, üreticiye 55 bin lira fiyat verilmiştir. Bu fiyatların hepsi birer rekordur. (RP sıralarından alkışlar)

MEHMET SAĞDIÇ (Ankara) – 300 bin lira yüzünden, Haymana'da köylünün telefonunu kestiniz.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Hayvancılık, yeniden şahlanmıştır. Bakınız, hayvancılığı Türkiye'de son on senede katlettiniz; ama, on aylık Refahyol Hükümeti, bu çok kısa süre içerisinde, hayvancılıkla ilgili, başta ithalatın durdurulması olmak üzere almış olduğu tedbirlerle, hayvancılığımız, yeniden büyük bir hamle sağlamıştır. Bu Hükümetin tarıma desteği, bu sene bütün rekolteleri artıracaktır, çiftçimiz bayram edecektir.

BAŞKAN – Sayın Aydın, toparlar mısınız lütfen.

NECMETİN AYDIN (Devamla)– Bu hükümet, fakirin fukaranın, işçinin, memurun, emeklinin, dulun, yetimin, çiftçinin duasını almıştır, almaya devam etmektedir. Onun için, Allah, bu Hükümete yardım edecektir; hiç endişeniz olmasın, Cenab-ı Hak yardımcımızdır. Bu Hükümet, özelleştirmede de büyük rekorlar kırmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bakın, biz bu gensoruyu veren birleşik muhalefet cephesine bir tavsiyede bulunmak istiyoruz: Farzedin ki, bu Hükümeti yıktınız, yerine hükümet oldunuz; inanın, bu Hükümetin, üreticiye, çiftçiye, memura, emekliye vermiş olduğu on aylık ücret artışları karşısında ezilirsiniz, beşte birini veremezsiniz, onda birini gerçekleştiremezsiniz ve dolayısıyla perişan olursunuz...

REFİK ARAS (İstanbul) – Sanki cebinizden veriyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Aydın, süreniz doldu; toparlar mısınız lütfen.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) –Yine, bu Hükümet döneminde büyük bir yatırım seferberliği başlamıştır. Ülkemiz, ilk defa, yabancı sermaye için cazibe merkezi olmuş; dünyanın en büyük uçak firmaları, Airbus, Boeing gibi firmalar, Türkiye'de ve Türkiye'yle ortak yatırım için tekliflerle gelmişler; yabancı heyetler, firmaların temsilcileri, Hükümetimizin 107 milyar dolarlık yatırım programı için Ankara'da bulunmaktadırlar. Dolayısıyla, bu kısa süre içerisinde muazzam başarılar elde edilmiştir.

Yalnız "teşvikler kesildi" diye bir iddia var. Evet, teşvikler kesilmiştir...

TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – İsim verin...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Eğer, bu kesilen teşviklerden kastınız, çanakçı, çömlekçi, kartelci birtakım medya ise, doğrudur; bir avuç holdingçi ise, doğrudur; ama, gerçek yatırımcıya teşvikler artırılmıştır.

TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Uçuran Çiller ise, yanlıştır!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Türkiye, yeni dünyanın öncüsü olacaktır ve inşallah, yeniden büyük Türkiye'yi kuruyoruz.

H.AYSELİ GÖKSOY (Manisa) – Yeni Türkiye, Sultanahmet gibi mi olacak?!.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Dışpolitikada da, Hükümetimiz, gerçekten şahsiyetli bir dışpolitika izlemiştir. Bütün komşularımızla iyi ilişkiler içerisine girmişizdir. Başta ABD olmak üzere, Avrupa Birliğiyle ilişkilerimiz fevkalade geliştirilmiştir. Bunun yanında, D-8'ler gibi, yeni bir oluşumu dünya politikasının önüne koymuştur. Bugün, tüm dünya devletleri, dışpolitika koordinatlarını, D-8 oluşumuna göre düzenlemektedirler.

Geleceği gören Alman Başbakanı Kohl, Türkiye Başbakanımızı özel bir mektupla ülkesine davet etmiş, görüşmeye çağırmıştır. Başbakanımız bu daveti kabul etmiştir; inşallah, 30 Eylülde, Almanya'da, Almanya Başbakanı ile Türkiye Başbakanı, yeniden dünyanın düzenlenmesini konuşacaklardır. (RP sıralarından alkışlar; ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar[!])

BAŞKAN – Sayın Aydın...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. İzin verirseniz, toparlıyorum.

BAŞKAN – Efendim, toparlamak değil, bitiriyorsunuz...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sonuç olarak, bugün...

BAŞKAN – Sayın Aydın, benim konuşmalarımı duymazlıktan geliyorsunuz; bu bir metot mu?!. Lütfen, son cümlelerinizi alayım efendim.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, burada bir güven oylaması yapılacaktır. (CHP sıralarından "güvenoylaması değil" sesleri) Bir gensoru oylaması yapılacaktır. Dolayısıyla, bu, bir güven oylaması manasını taşıyacaktır. Bu gensoruya "evet" demek, bu Hükümetin yerine, belki bir ihtimal, ne olduğu belli olmayan, yamalı bohça gibi, yedi kocalı Hürmüz misali bir hükümete "evet" demek olacaktır. Eğer içinize siniyorsa, bu Hükümeti düşürmeye "evet" deyin, gensoruya "evet" deyin.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Bu Hükümet senin içine siniyor mu?

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Bu gensoruya "evet" demekle, ne kadar rahatsız olursak olalım, muhtemel kurulacak hükümetin, birkısım kartelci medyanın ve rantçı holdinglerin hükümeti imajından kurtulması mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, kurulacak muhtemel bir cumhuriyet hükümetini, böyle bir imajın altına sokmak istemiyorsak, bu gensoruya "hayır" demek mecburiyetindeyiz. Bu gensoruya "evet" demekle, geçmişte Güneş Motel örneğinde olduğu gibi, çirkin söylentilere prim verilmiş olacaktır.

TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Enişteye sor!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Mümkün olmamakla beraber, şayet, bir hükümet kurulursa, bu hükümet, büyük bir şaibe altında kalacaktır.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Sizinkinden daha fazla şaibe altında olmaz.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Bunları uzatmak mümkündür.

Sonuç olarak, bugün, bu gensoruya "evet" demek, sunî gündeme, baskıya "evet" demektir; hürriyetçiliğe "hayır" demektir. Bu tarihî günde, Meclisimiz ve demokrasimiz, büyük bir başarı kazanacak, sağduyu galip gelecek, 54 üncü Cumhuriyet Hükümeti, inşallah, 12 nci güvenoyunu bugün tazelemiş olacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydın.

Sayın Taranoğlu, tezkerenizi aldım; bu tezkerenizde, Sayın Necmettin Aydın'ın, konuşması sırasında, 53 üncü Hükümetten bahisle, bir yanlış beyanda bulunduğunu ifade ediyorsunuz. Sayın Aydın'ı dikkatle izledim, 53 üncü Hükümet diye tasrihen konuşmadı "bundan önceki hükümetler" diye genel bir kavram kullandı; onun için, size söz veremiyorum efendim.

ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, söz vermedim...

ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Müsaade ederseniz...

BAŞKAN – Hayır, müsaade etmiyorum...

ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Ama, bir bakanlar kurulunun üç ay toplanmadığı şeklindeki beyanı...

BAŞKAN – Sayın Taranoğlu, kendilerinden önceki bütün hükümetleri kastetti.

ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Ben, 53 üncü Hükümetin bir mensubu olarak...

BAŞKAN – Anladım efendim; ama, bir hak doğmuyor. "53 üncü Hükümet" diye söyleseydi size söz verecektim. Siz de, şimdi, diyorsunuz ki "yok böyle bir şey..." O kadar...

ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Ben belgelerini göstereceğim.

BAŞKAN – Efendim, belgeleri gösterme sırası değil. Onun için, bir söz hakkı doğmadı; kusuruma bakmayın. (RP sıralarından alkışlar)

Efendim, alkışlayacak bir şey yok.

ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Sayın milletvekilinin yalanını düzeltme imkânı verin.

BAŞKAN – Yanlış beyanda bulunduğunu söylediniz ve bu da zabıtlara geçti.

ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Yanlış değil, yalan söyledi.

BAŞKAN – Ben, o kelimeyi söyleyemem; ben "yanlış beyan" diye söylerim.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Teşekkür ederiz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Asiltürk, o teşekkürlerinizin devamlı olmasını dilerim.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Devamlı oluyor.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Doğru olursa, her zaman...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Hükümet adına, Sayın Abdullah Gül; buyurun. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Bakan, süreniz 20 dakika.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Kayseri) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Sayın Mesut Yılmaz, Sayın Bülent Ecevit, Sayın Deniz Baykal ve arkadaşları tarafından 54 üncü Hükümetimiz hakkında verilmiş olan bu gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmaması hususunda, Hükümetimiz adına söz almış bulunuyorum; hepiniziç saygıyla selamlarım.

Sözlerime başlamadan önce, bu gensoruyu verdikleri için, muhalefet partilerine teşekkür etmek istiyorum. Demokrasinin bir mekanizması böylelikle işletiliyor ve Meclis dışına taşan muhalefet odağı, bu şekilde Meclis içine gelmiş oluyor. (RP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Nihayet, muhalefet, son aylarda sergilediği demokrasiyi zaafa düşürücü ve itibar kaybettirici davranışlarından demokrasi çizgisine de, böylelikle gelmiş oluyor. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

İkinci olarak, şunu da belirtmek isterim ki, onbir aylık iktidarımızda siz, muhalefet olarak bize 12 kez gensoru verdiniz ve bu 12 gensorunun 11'inden daha güçlenerek çıktık, daha tazelenerek çıktık; bir kez daha bu fırsatı verdiğiniz için, Hükümetim adına şimdiden teşekkür etmek istiyorum. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, hakkımızda verilmiş olan, tamamen dayanaksız, mesnetsiz gensoruyla ilgili metne geçmeden önce, Anamuhalefet Partisi Başkanı Sayın Mesut Yılmaz ve Sayın Ecevit burada konuşmalar yaparken, doğrusu, çok yanlış şeyler söylediler; onlara açıklık getirmek istiyorum:

Sayın Yılmaz, gerçekten, kısa da olsa, başbakanlık yapmış bir devlet adamıdır. Üzücüdür ki, dedikodulara, gazete kupürlerine dayanarak konuşmaması gerekirdi burada. Dediler ki "19 Mayıs törenlerinde sloganlar atıldı."

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Yalan mı?

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Yalan...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Konya'da... Yalan mı?

BAŞKAN– Lütfen...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Şimdi bak, alacaksın cevabını; dinle... Dinle...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Konya'da... Yalan mı?.. (RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Okuyan...

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Sen bir dinle...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bak, dinle...Dinle...

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika...

Sayın Okuyan, lütfen...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Yalan mı? (RP sıralarından gürültüler, "Yalan... Yalan" sesleri)

BAŞKAN – Sayın Okuyan, lütfen...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Konya'da ikiye ayrılmadı mı öğrenciler?

BAŞKAN – Sayın Okuyan, lütfen...

Sayın Bakan, sizden de istirhamım, ikili konuşma şeklinde değil, Genel Kurula hitabınız şeklindedir.

Buyurun efendim.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – 19 Mayıs törenleri, millî birlik ve beraberlik içerisinde bütün yurt sathında bunu destekleyen sloganlarla geçmiştir.

İkinci bir şey söyleyeceğim: İki gazetenin bugünkü kupürüne, manşetine bakarak "Kuzey Irak'ta devam eden operasyon hakkında Başbakanın, Hükümetin haberi yok" dediler. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından "doğru... doğru..." sesleri, gürültüler)

Dinleyin... Dinleyin... Dinleyin...

Dediler ki: "Bir orgeneral bunu söylüyor..." Erkekse, çıksın o orgeneralin ismini versin burada. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar, ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

Kuzey Irak operasyonu, tamamen, Hükümetin, Sayın Başbakanın, Dışişleri Bakanının bilgisi dahilinde....

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, burada temiz bir dille konuşmak zorunda; kabadayılık yapamaz... (RP sıralarından "otur yerine!.." sesleri, gürültüler)

Burada kabadayılık yapamazsınız...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Kabadayılığı sen yapıyorsun.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Bağırma!..

BAŞKAN – Sayın Ersümer, lütfen...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Nedir?..

BAŞKAN – Sayın Bakan, sizden tekrar istirham ediyorum, lütfen, kelimeleri itina ile seçerseniz memnun olurum efendim.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Peki... Hay hay...

Kuzey Irak operasyonu, tamamen, Hükümetimizin, Sayın Başbakanın bilgisi dahilinde olmuştur. Daha önce kararlaştırılmıştır, Dışişleri Bakanlığımızla beraber yürütülmüştür, Millî Savunma Bakanımız gerekli açıklamaları yapmıştır. Hatta, basına lüzümsuz sızmalar yüzünden operasyon iki ay ertelenmiştir ve ilk gününden itibaren operasyonla ilgili her türlü bilgi -haritalar üzerinde tam şekilde- Hükümetimize ve Sayın Başbakana, Sayın Dışişleri Bakanına, Sayın Millî Savunma Bakanına verilmiştir.

Bu kadar önemli bir konuda, siz farkında mısınız ki, Türk Ordusunu suçluyorsunuz; aslında, Türk Ordusunu, Hükümetten ayrı, Başbakandan ayrı, tamamen kendi başına sınırdışı operasyonlar yapar bir hale sokuyorsunuz... (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Şimdi, burada hata şudur; şunu bilmeniz gerekirdi: Bir zamanlar bu manşetleri atanlar, Kahraman Türk Ordusuna "faşist ordu" diyenlerdi. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Sizin bu hataya düşmemeniz gerekirdi ve onların manşetlerini alıp buraya taşımamanız gerekirdi. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

İkinci bir şey söylemek istiyorum: Yine, bu yalan söyleyen ve yalan bilgi veren insanları referans alırsanız, mahcup olursunuz.

SAMİ KÜÇÜKBAŞKAN (Antalya) – Sizden öğrenmişlerdir!..

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Öyle mi... Dinleyin o zaman...

Dün, 19 Mayıs gösterilerine, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan beraber girdiler, içerideki odada durdular. Sabahleyin Anıtkabirde beraberlerdi ve beraber oturdular; dakika başı tokalaşacaklar mı? Sayın Başbakan Yardımcısı da oradaydı, biz de oradaydık. Bunun buraya getirilmesinin ne gereği var? Burada bir gensoru konuşuyorsunuz, ciddî bir mesele konuşuyorsunuz... "Sayın Başbakanla Sayın Cumhurbaşkanı tokalaşmadı, atladı" deniliyor... Bunu yaparken, aslında, en çok...

MEHMET KEÇECİLER (Konya) – Kim söyledi?

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bunu, Sayın Ecevit söyledi. (DSP sıralarından gürültüler)

BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Öyle bir şey söylemedim.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Yanlış söylüyorsun; öyle bir şey söylemedi.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Siz söylemediyseniz sizden özür diliyorum efendim; ama, bu söylendi bu kürsüden. (DSP, CHP ve ANAP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Efendim, bir dakika...

Sayın Bakan... Sayın Gül, tekrar istirham ediyorum... Lütfen...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Peki efendim, tamam.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Sen de öğren Sayın Bakan...

(RP sıralarından "Önder Sav söyledi" sesleri)

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Sayın Önder Sav söylemiş; arkadaşlarım diyor

BAŞKAN – Sayın Bakan düzeltiyor.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Düzeltiyorum efendim. (DSP sıralarından gürültüler)

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – Özür dile!..

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Özür diledim... Sayın Ecevit'ten özür diledim; Sayın Önder Sav söylemişler.

BAŞKAN – Efendim, düzeltti, tamam...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Ama, bakın, başka bir şey de var; Sayın Ecevit başka bir şey daha yaptı; burada Doğru Yol Partisine çağrıda bulundu ve kendilerini desteklemeleri, kendi partilerinden ayrılmaları yönünde telkinlerde bulundu. (DSP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Yalan, o da yalan...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Başka partinin içine elini sokmaya kalktı. 1977 yılında yapmışlardı bunu ve daha sonra da çok mahcup olmuşlardı. Bunu hatırlarsanız... Güneş Motelle ilgilidir... O zamanki Adalet Partili 12 milletvekiliyle nasıl görüştüklerini... (RP sıralarından alkışlar, DSP sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, bunlara cevap vermek durumundaydım; çünkü, bunlar, bu Mecliste, bu kürsüde dile getirildi. Bunlara ben cevap vermeseydim, bunların hepsini kabul etmiş duruma geçerdik.

Hükümetimiz hakkında, aslı esası olmayan, tamamen önyargılı, temelsiz ve mesnetsiz olarak verilen bu gensoruyu dikkatle okuduğunuzda... (DSP sıralarından "sen oku" sesleri)

Şimdi okuyacağım.

...aslında, milletimizin senelerdir alışkın olduğu, yıkıcı, sol bir üslubu içerdiğini göreceksiniz. Bu iddiaların nasıl temelsiz ve geçersiz olduğunu tek tek ispatlamadan önce, başka bir tespiti dikkatlerinize getirmek istiyorum...

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sol üslup fena bir şey değildir yani!

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Ben onu demiyorum... Biraz sonra göreceksiniz bunu; niçin, nasıl olduğunu göreceksiniz.

Bir zamanlar milletimizin büyük teveccühüne mazhar olmuş rahmetli Adnan Menderes, o zamanki Başbakan Sayın Süleyman Demirel ve rahmetli Turgut Özal; bunlar hakkında da aynı üslup kullanılmıştır, aynı üslup...

Bakın, o belgeler hep yanımda; size, ta Demokrat Partiden başlayacağım. Bakın, 1958 yılında, Demokrat Partiye aynı şeyler söylenmiş; bakın, Cumhuriyet Gazetesinde Demokrat Partiye aynı şeyler söylenmiş; bakın, Turgut Özal'a aynı şeyler söylenmiş...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Gazeteler hani yalandı; işine geldi mi doğru!

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bakın, bakın; aynı şeyler... "Bugün Meclis laiklik sınavında" diyor yine; bakın "yemin edildi" diye arkadaşlar bahsetmiş.

BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Konuları çarpıtma, gerçeklerden bahset.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bunlar, bizim, hep alışkın olduğumuz üsluplardır; ama, tabiî bizi üzen şudur: Nasıl olur da, muhafazakâr bir parti, bir ideolojik evrimden geçip, milliyetçi sol çizgisine gelir ve bunlara takılır?!.(RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Müslümanlara...

BAŞKAN – Sayın Akarcalı, lütfen...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Biz, bunlara, bu üsluba hep alışkınız tabiî. Bu üsluba o kadar çok alışkınız ki, 1977 yılında, o zamanki Adalet Partisi, Millî Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi koalisyon hükümeti kurduklarında, Başbakan olan Süleyman Demirel'e verilen gensoruyu açın, okuyun aynı üslup, aynı iddialar ve aynı suçlamalar vardır.

O zaman, demin söylediğim 12 milletvekili olayı olmuştur ve Türkiye, nasıl maceralara sürüklenmiştir; bunu, hep beraber soruyoruz.

Şimdi, size şunu söylemek istiyorum: Bu gensoruda deniliyor ki "bugünkü Hükümet, ülkenin her alandaki sorunlarını görülmemiş ölçüde ağırlaştırdıktan başka, halkımızı bir kardeş kavgası ortamına sürüklemektedir."

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Doğru...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Şimdi, soruyorum: Türkiye'nin en büyük meselesi neydi; terördü. Bu terör, daha mı ağırlaştı? Şimdi, öyle iddia ediyorsunuz. Bir zamanlar, gidemediğiniz şehirler vardı; bir zamanlar, sokağa çıkamıyordunuz; bir zamanlar, devletin otoritesi, terör örgütüne âdeta devredilmişti. Bugün, Türkiye hangi noktaya gelmiştir; Türkiye'nin en büyük meselesi daha mı ağırlaşmıştır; yoksa, terörün beli kırılmış mıdır?

Ekonomik açıdan dinleyin bakalım ne olmuş: Ekonomik açıdan Türkiye'yi biz nasıl aldık çok iyi biliyorsunuz; peki, onunla bugün kıyaslayın Türkiye'yi. Türkiye'yi!.. Aldığımızda, içborçlar büyük bir sarmal olmuştu ve bütün gelirler, vergi gelirleri tamamen içborçlara ve faizlere gidiyordu. 1 Temmuz 1996 yılında içborçlar 35 milyar dolardı, 31 Aralık 1996'da 22 milyar dolara düşmüştür. Türkiye'nin en büyük meselesi daha mı ağırlaşmıştır, daha mı hafifleşmiştir, söyleyin bakalım.

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Yalan söylüyorsun... Yalan...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Başka bir şey: Biz, bu Hükümeti devraldığımızda, faiz oranları yüzde 200'lere yaklaşmıştı...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Yalan... Yalan...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Açın bakın, ortalama faiz yüzde 166 idi... Ortalama faiz yüzde 166 idi ve Hazine, ancak üç aylık vadeyle bono satabiliyordu. Hazineye güvenmiyordu kimse... Hazine, üç aydan fazla satamıyordu.

ATİLLA MUTMAN (İzmir) – Ortağına hakaret ediyorsun.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bugün, bu, 700 güne getirilmiştir. Faiz oranları da yüzde 200'lerden yüzde 85'lere kadar düşmüştür. (RP sıralarından alkışlar) Bugünkü yapay gündem olmasaydı, faiz oranları, muhakkak ki, yüzde 75'lere, yüzde 70'lere kadar inmişti.

Borsa endeksi ne kadardı; biz devraldığımızda borsa endeksi neredeydi nereye çıktı? Borsayı... (Gürültüler) Bakın, hükümetin başı neredeydi?.. Hükümetin başı neredeydi?.. (ANAP ve DSP sıralarından "orada" sesleri) Hükümetin başı sizdeydi. Biz, borsayı devraldığımızda -bugünküyle kıyaslarsanız- endeks 1 700'lere kadar çıktı. Bugünkü, eğer, yine yapmacık olan gündem getirilmeseydi borsa 2 000'lere vurmuştu. (ANAP sıralarından gürültüler)

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Rantiyeciler sizi!..

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Rantiyeci değil... Borsa, rantiyecilik değil ki; borsa, gelirin herkese yayılmasıdır. (ANAP sıralarından gürültüler) Öyledir tabiî... Borsayı rantiyeci gibi kullanmıştınız siz; borsayı, spekülatif amaçlarla kullanmıştınız. Borsa, bugün, bu noktalara gelecekti. (ANAP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika efendim...

Sayın milletvekilleri, Sayın Bakanı takipte güçlük çekiyorum. Lütfen, yardımcı olur musunuz. (ANAP sıralarından gürültüler) Lütfen... İstirham ediyorum... Hep bir ağızdan konuşursak, ne sizin dediğinizi duyabilirim ne Sayın Bakanın dediğini...

Buyurun Sayın Gül.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; KİT'lerden bahsedilince akla bir şey gelirdi, bir imaj oluşurdu. "KİT" deyince; batak, zarar eden, faiz sarmalının içine girmiş, devletin malının yenildiği yer akla gelirdi. Popülist politikalarla, partizan politikalarla KİT'ler bu hale getirilmişti. Bakın bakalım rakamlara. KİT'ler, bugün 400 trilyon kâr eder hale gelmiştir; vergiler çıktıktan sonra 260 trilyon kâr etmektedir. Türkiye'nin meselesi daha mı ağırlaşmıştır; yoksa, Türkiye'nin meselesi daha mı hafifleşmektedir? Tabiî, kronik hale getirilen bütün bu problemleri çözmek için, Hükümetimiz, gece gündüz çalışmaktadır.

Şimdi, gensorunuzda başka bir nokta var: Halkımızı kardeş kavgası ortamına sürüklemiş, inanan inanmayan gibi kamplara ayırmış, Anayasal düzeni ve cumhuriyetin temel ilkelerini sarsan, demokratik laik hukuk devletinin nitelikleri yanında, toplumumuzun hukuk ve ahlak değerlerini tahrip etme yolundadır.

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Doğru, vakıa o Sayın Bakan!..

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Sayın milletvekilleri, bakın, biz, bu Meclisten, 3 tane kanun hükmünde kararname geçirdik, 98 tane kanunu bu Meclise verdik, bekliyor; 112 tane kanun çıkardık. Sizin gibi 11 tane değil, 112 tane kanun çıkardık. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) 991 tane de kararname yayımladık. Gelin gösterin bakalım, bunların hangisi cumhuriyetin temel ilkelerine aykırı, bunların hangisi laikliğe aykırı, bunların hangisi halkın zararına; bunu gösterin... (RP sıralarından alkışlar)

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Kanunlar değil, konuşmalar...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Hayır; kanunlar ortada, kararnameler ortada...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Konuşmalarınız zarar, toplantılarınız zarar.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Dolayısıyla, tam tersine, bu Hükümet, Türkiye'de büyük bir uzlaşmayı gerçekleştirmiştir. Her iki parti de, Hükümeti kurduktan sonra, kendi programlarını bir yana bırakmışlar bir uzlaşma içerisinde, ortak bir program yapmışlar ve bu ortak program üzerinde halkına hizmet için meşguldürler.

Şimdi, tam tersine, bugün Türkiye'yi bu hale getirenler, muhalefeti Parlamentodan dışarıya taşıyıp -alışkın olduğumuz zihniyet- Parlamentoda milletten aldığı irade çok az olduğu için, burada onu ortaya koyamayanlar muhalefeti, dışarıda topladıkları çeşitli Meclis dışı muhalefetle birlikte yapmaya başlamışlardır; ama, bu, dediğim gibi, bizim alışkın olduğumuz bir muhalefettir, yeni değildir; ta, 1950'lerden beri -demin gösterdiğim gibi- her zaman karşımıza çıkmıştır, bugün de karşımıza çıkmaktadır; ama, bu koroya ve bu mızıkaya, şimdi, maalesef, başkalarının katıldığını görmek bizi üzmektedir.

Şimdi, gensoruda, hukukun üstünlüğü yerine hukuk dışılığın ve kaba kuvvetin hâkim olduğunu söylüyorsunuz; böyle bir şey söz konusu değildir Türkiye'de.

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Nasıl değildir?

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Anayasada da belirtildiği gibi, Türkiye, demokratik, laik bir hukuk devletidir. Şayet hukukun üstünlüğü zaman zaman tartışılır hale getirildiyse, bunu, Hükümet değil, tam tersine, ibretle seyrettiğimiz gibi, muhalefet anlayışıyla, halktan kopuk bir avuç sözde aydın geçinen insan yapmaktadır; yanlarına da, maalesef, bazı sorumsuz medya ve gazeteleri alarak yapmaktadır.

Hükümetimiz, hür ve serbest basının varlığının demokrasinin teminatı olduğuna inanmaktadır. Bu bakımdan, basın kuruluşlarına karşı her türlü saldırı ve tehdide kesinlikle müsaade ve müsamaha edilemez.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – ATV'ye konuş.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bu bağlamda, gerek Flash Televizyonuna gerek Hürriyet'e gerek ATV'ye ve Sabah'a; bunlara yapılan her türlü saldırıyı kesinlikle lanetliyoruz...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – İyi de, ne zaman?!.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – ...ve bunlarla ilgili mesuller yakalanmıştır, adalete teslim edilmiştir; şimdi, hepsi, adaletin önündedir.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Her gün bir gazete kurşunlanıyor.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Fakat, basının yanlışlarını, Türkiye'yi sürüklediği mecrayı ve Hükümete karşı, millete karşı güç gösterisini; kendisini, milletin iradesi yerine koyucu yapmalarına, şantajlarına hiçbir zaman boyun eğmeyeceğimizi de, burada, açıklıkla ilan etmek istiyorum. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Basının, rantçıların, milleti sömürenlerin bir aracı haline gelip, dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen bir sorumsuzluk ve saldırganlık içerisinde olmasına da kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Basının, bir nevi kamu hizmeti gördüğü anlayışı içerisinde, ona, her türlü haber toplama ve yayma imkânını tanıyıp, herkesin hür düşüncesini serbestçe ifade etmesi hürriyetini en temel demokrasi ilkesi olarak görürken; şantajcı, saldırgan, insanların haysiyetlerini rencide edici, hakaret dolu, kışkırtıcı yayınlara da kesinlikle karşı çıkacağız.

Bakın, basın ahlak ve yasası nasıl olur; şimdi, size bir örnek göstermek istiyorum. New York Times Gazetesi, 27 Nisanda, bir makale yayımladı. Türkiye'deki dolduruşlara gelinip bu makale yayımlandı; fakat, 15 Mayısta, aynı gazetede, editörleri, ayrı bir düzeltme yaptılar. Basın ahlak ve yasası nasıl olurmuş; bütün Türkiye'ye ibret!.. Bakın, şunu söylediler: "27 Nisan tarihli bir makalede, Türk Hükümetinin iki üyesinin istifa ettiği bildirilmekteydi. Makalede, Ankara'daki bir üniversite profesörünün, Necmettin Erbakan ile Tansu Çiller'in başında bulunduğu Koalisyon Hükümetini, bir ikiyüzlüyle bir suçlu arasında koalisyon olarak vasıflandıran ifadelerine de yer verilmekteydi. Profesör, adının yayımlanmaması kaydıyla konuşmuştu. Profesör, tanınmayı arzu etmediği cihetle, onun küçük düşürücü ifadelerine yer verilmesi, New York Times'ın standartlarını ihlal etmiş bulunmaktadır. Makalede, saldırıya uğrayan kişilerin görüşlerine de yer verilmeliydi. Başbakan Erbakan, Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerini desteklediklerini ve gizli bir gündemi bulunmadığını söylemiş bulunmaktadır. Dışişleri Bakanı Sayın Çiller de, gayri meşru faaliyetler olduğunu inkâr etmiştir." Basın ahlak ve yasası budur. (RP sıralarından alkışlar) Budur işte; bu şekilde çıkar ve düzeltir.

BAŞKAN – Sayın Bakan, süreniz doldu, toparlayabilir misiniz... Lütfen efendim...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Peki Sayın Başkan.

Yoksa, bugün olduğu gibi, Türkiye'deki gibi, önüne gelenin istediği saldırıyı yapması değildir.

Burada, tabiî, hayretle izlediğimiz nokta şudur: Türkiye'de, gazeteler gazete değil, bildiri yayımlar gibi çıkıyor. Buna, hiçbirimizin rıza göstermemesi gerekir (RP sıralarından alkışlar) ve buna, öncelikle Anavatan Partisi Grubunun rıza göstermemesi gerekir; çünkü, bir zamanlar, o gazetelerin teşkilatlarınıza girmesini siz yasaklamıştınız; bir zamanlar, o gazetelere karşı savaşı, bunların okunmamasını siz devam ettirmiştiniz!..

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Ama, hiçbir televizyonu kapattırmadık.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Herhalde bizim dönemimizde gazeteler kurşunlanmadı Sayın Bakan!..

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; onbir ay sonra Türkiye nereye gelmiştir. Bundan iki ay öncesine giderseniz, sekiz ay içerisine, bizi tutan, tutmayan bütün köşe yazarları, bütün ekonomi yazarları, bilim adamları, bu Hükümetin, gerçekten ekonomiyi kontrol altına aldığını yazmışlar ve pembe tabloları çizmeye başlamışlardı. Ne olduysa ondan sonra olmuştur ve bazılarında büyük bir korku başlamıştır; acaba bu iyi gidiş daha da iyiye gider ve halkın gönlünde büyük bir yer tutar mı diye!..

Bakın, biz, ne yaptık; demin dediğim gibi, faizleri yüzde 200'lerden, yüzde 85'e indirdik. Üç aylık borçlanmayı iki yıla çıkardık. Dış piyasalarda Türkiye'nin hiçbir itibarı yokken, Avrupa para piyasasında 500 milyar marklık, yedi yıllık uzun vadeli tahviller sattık, İtalyan piyasasında sattık. Borsa endeksi 60 sentten 1,5 dolara çıktı. Özelleştirmede, son on yılda yapılandan daha fazlasını yaptık. Daha önce kapalı kapılar ardında yapılan özelleştirme, televizyon yayınlarıyla yapılmaya başlandı. Daha önce, banka kurma hakkı sadece yakınlara verilirken, Anadolu Bankası, Denizbank gibi, sadece ismi olan bu bankalar, 66 milyon dolara, 69 milyon dolara açık artırmayla satılmıştır. Özelleştirmede gösterdiğimiz bu başarının arkasında, halkın bize verdiği güven vardır.

Dediğim gibi, KİT'ler, zarar bataklığından çıkarılıp 400 trilyon lira kâra geçirilmiştir ve sosyal güvenlikle ilgili ciddî düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.

KOBİ'lere, esnafa ve ihracatçıya büyük krediler açılmış; 1 milyon esnaf ve 70 bin KOBİ bunlardan faydalanmıştır. Yap - işlet - devret modelini -bizden çok önceki hükümetler hazırladı; ama, bu Meclisten geçiremedi- bu Meclisten geçirmek de bize nasip olmuştur. Bugün, tutarı 100 milyar doların üzerinde olan ihale, bu yap - işlet - devret modeliyle yapılmak üzeredir.

İstikrar programı denilince, akla, zam ve vergi gelirdi; ama, kaynak geliştirme metodlarımızla, bu, zamsız ve vergisiz bir hale gelmiştir.

BAŞKAN – Sayın Bakan, bitiriyor musunuz efendim?

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN – Lütfen efendim...

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Sayın Başkan, süreyi tam 8 dakika geçti.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; toplu sözleşmeler denilince akla ne gelirdi?.. (RP sıralarından "grev" sesleri) 500 bin kamu işçisiyle toplu sözleşme yaptı bu Hükümet. Toplu sözleşme denilince, grevler, lokavtlar, sokaklarda yürüyüşler, fabrikaların önünde, üzerinde "grev gözcüsü" yazılı elbiseler giymiş işçiler, onurlarıyla oynanan insanlar gelirdi akla. 500 bin işçiyle -bunlar, Türk-İş, Hak-İş Konfederasyonlarına bağlı işçiler- yapılan toplu sözleşmelerde, böyle bir şey duydunuz mu? Toplumsal barış budur aslında. (RP sıralarından alkışlar)

En düşük ücret 17 milyon lira iken, 41 milyon liraya çıkardık; kamu sektöründe, ortalama, 37 milyon lira olan maaş ve ücretleri, 69 milyon liraya çıkardık. Bunu, tabiî, işçiler ve memurlar bilmektedir.

Sayın Başkan, müsaade ederseniz, son olarak -buna değinildiği için- dışpolitika konusunda birkaç cümle söyleyip, sözlerimi bitirmek istiyorum. (ANAP sıralarından gürültüler)

Dışpolitikada Türkiye, onurlu ve şahsiyetli bir politikayı takip etmektedir. (ANAP sıralarından gürültüler) Bir taraftan Batı dünyasıyla, bir taraftan da tarihî komşularıyla ilişkilerini geliştirmektedir.

Senelerdir, çivisini sökemediğiniz Çekiç Güç yeniden düzenlenmiştir; kara gücü gitmiştir, Zaho kampı boşaltılmıştır, karargâh boşaltılmıştır, Atruş boşaltılmıştır; Kuzey Irak'taki yüzlerce casus teşkilatı gönüllü kuruluşlar bölgeyi terk etmişlerdir.

BAŞKAN – Evet, Sayın Bakan... Lütfen efendim... Son cümlelerinizi alayım.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Burada dışpolitikayla ilgili söylenen şeylerle, eğer, Türkiye'nin inisiyatifinde oluşan D-8 hareketi söyleniyorsa, bu, Türkiye'nin daha büyük Pasifiklere açılması, Afrika'ya açılmasıdır.

200 milyon nüfusu olan ve son beş sene içerisinde 100 milyar dolar yabancı sermayenin girdiği bir Endonezya'da Türkiye'nin bir ticaret müşaviri yoktu; şimdi, bakın, oraya ne kadar çok işadamı gitmiştir, ne kadar çok mal satılmaya başlamıştır...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Türk dünyası ne olacak?

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Türk dünyasına 16 bakanımız gitmiştir, merak etmeyin.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Niye Başbakan gitmedi?! Büyükelçilere hâlâ randevu vermediniz!..

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Başbakanın gezisi hazırlanmaktadır.

Sayın Kâmran İnan "Nijerya'ya niçin gidildi, anlamadım" dediler; ben söylemek istiyorum: Nijerya'ya gidildikten sonra, Türkiye'nin en büyük holdingi 3 milyar dolar değerinde toplukonut inşaatı almıştır. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Türkiye'nin büyük firmaları bir araya gelmiştir, 800 milyon dolarlık bir liman inşaatını almıştır ve Türkiye'ye yeni pazarlar bulunmuştur.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Nijerya'nın amatör futbol takımı geldi...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Sayın Başkan, sözlerimi bitirirken şunu söylemek istiyorum: Bugün bir oylama yapılacak, bu oylamada ya İktidar düşecek ya muhalefet düşecek. (RP sıralarından alkışlar) Evet... Öyle... Sadece iktidarlar düşmez, muhalefetler de düşer...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Siz kendinize bakın.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Biz kendimize bakıyoruz.

Ben "bu oylamada sadece muhalefet düşecek demedim; bu oylamada ya İktidar ya muhalefet düşecek" ve göreceğiz tabiî... (ANAP sıralarından gürültüler) Ama, şunu da hatırlatmak istiyorum: Bugün karşımıza geldiğiniz gibi, seçim meydanlarında da beraber karşımıza gelmeye hazır olun.

Hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

VI. —SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.—Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz’ın, Devlet Bakanı Abdullah Gül’ün kendisine sataşması nedeniyle konuşması

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yılmaz.

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sataşma dolayısıyla söz istiyorum.

BAŞKAN – Hangi konuda efendim?

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Benimle ilgili sataşma yapıldı.

BAŞKAN – Şahsınızla ilgili, söylemediğiniz bir şeyi mi ifade ettiler?

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Evet.

BAŞKAN – Yeni bir sataşmaya meydan vermeyecek şekilde, buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar, RP ve DYP sıralarından gürültüler)

Bir dakika efendim...

(DSP ve CHP sıralarından "neler oluyor orada" sesleri)

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) – Kapı açık.

BAŞKAN – Efendim, bir şey olmuyor. Bir dakikanızı rica ediyorum... Ben, bakıyorum oraya. Sayın Menderes'in herhalde bir sıkıntısı oldu; dışarıya çıkardılar, tekrar içeriye alıyorlar. Başka bir şey yok efendim yukarıda. Telaş buyurmayın; ben, takip ediyorum efendim; merak buyurmayın.

Sayın Yılmaz, buyurun efendim. Çok kısa...

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz gensoru önergesi üzerinde, Hükümet adına konuşan Sayın Devlet Bakanı, maalesef, bir milletvekiline yakışmayan seviyede bir konuşma yapmıştır. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; RP sıralarından gürültüler) Bana ve Partime sataşmada bulunmuştur. Bundan dolayı, söz verdiği için, evvela, Sayın Başkana teşekkür ediyorum.

Benim, konuşmamda, dünkü ve bugünkü gazetelerde çıkan bir haberi referans olarak kullandığım doğrudur. (RP sıralarından "Hep böyle yaparsın" sesleri)

BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Biraz sabredin efendim... Bitiyor.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Peki, senin Bakanlığında...

BAŞKAN – Sayın Okuyan, siz de biraz yardımcı olun efendim.

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Şimdi, bu referansı niçin kullandığımı ifade etmek için söz aldım. Dün, Milliyet Gazetesindeki köşe yazısında, emekli Büyükelçi Sayın Şükrü Elekdağ, ismi zikredilmeyen bir orgenerale atfen "Kuzey Irak operasyonunu Hükümete bildiremezdik; çünkü, aksi takdirde, PKK'ya sızmayacağından emin olamazdık" şeklinde, kendisine bir ifadede bulunulduğunu yazmıştır. (RP sıralarından "yalan" sesleri) Eğer, bu satırların yazarı; yani, bu ifadenin kaynağı, hakikaten, Devlet Bakanının bu kürsüden ifade ettiği gibi yalan söylemişse, o zaman, bu Hükümet, hakikaten, inanılmaz bir gaflet içerisindedir. Niye inanılmaz bir gaflet içerisindedir; çünkü, bu iddiayı ortaya atan Sayın emekli Büyükelçi, bu Hükümet tarafından, Yunanistan ile müzakereleri yürütecek olan Akiller Komisyonuna üye olarak verilmiştir. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ayrıca, bu iddiayı niçin ciddiye alıp Meclisin huzuruna getirdim; çünkü, bu iddia basında dün yer aldı; bugün, bütün büyük gazetelerde tekrarlandı.

Değerli milletvekilleri, Genelkurmay ciddî bir kurumdur. Genelkurmay, kendisini ilgilendiren hiçbir asılsız haberi tekzipsiz bırakmaz; cevapsız bırakmaz. Örnek mi istiyorsunuz; 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısından sonra, Sayın Başbakan, Millî Güvenlik Kurulunda komutanlarla uyum içerisinde olduğunu 60 milyon insana açıklamıştır; ama, aradan yarım saat geçmeden, aynı Genelkurmay "biz, Atatürk düşmanlarıyla uyum halinde olamayız" diye açıklama yapmıştır... (RP sıralarından gürültüler, "yuh" sesleri...) Ben yapmadım, Genelkurmay yaptı... (RP sıralarından "yuh" sesleri, gürültüler)

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Yuh olsun sana...

A. MESUT YILMAZ ( Devamla) – Hastir oradan.. Hastir... Hadi oradan... Hadi oradan köpek...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) –Yuh olsun...

(RP ve ANAP milletvekillerinin kürsü önünde toplanmaları, itişmeler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, yerlerinize oturun. (RP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler "yuh" sesleri)

(RP ve ANAP milletvekillerinin kürsü önünde toplanmaları)

BAŞKAN – Sayın Yılmaz... ( RP sıralarından " yuh " sesleri )

Söz vereceğim... Söz vereceğim.

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Sizin hepinize yuh...

(RP sıralarından "Asıl sana yuh" sesleri, gürültüler)

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Size yuh, size... ( Gürültüler)

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Burhan geç... Burhan geç... Hadi oradan...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen... (Gürültüler)

Sayın milletvekilleri, aksi halde ara vermek zorunda kalacağım... (Gürültüler)

Sayın milletvekilleri, lütfen... Yerlerinize oturun efendim... (Gürültüler)

Lütfen, yerlerinize oturun efendim.... (Gürültüler) Lütfen, yerlerinize oturun efendim...

Sayın milletvekilleri... (RP sıralarından "Yuh" sesleri, gürültüler)

Sayın Yılmaz... Lütfen...

Sayın milletvekilleri, yerlerinize oturmazsanız ara vermek zorunda kalacağım. (Gürültüler) Lütfen, istirham ediyorum... (Gürültüler) Lütfen, yerlerinize oturun... (Gürültüler) Yerlerinize oturun efendim, söyleyeceğim. Bana konuşma fırsatı tanımıyorsunuz... (Gürültüler) Efendim söyleyeceğim; ama, bana konuşma fırsatı tanımıyorsunuz... Lütfen, yerlerinize oturun... (RP sıralarından "tuu" sesleri)

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Sana tuu...

BAŞKAN – Lütfen, yerlerinize oturun...

Efendim, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.57

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 18.16

BAŞKAN : Mustafa KALEMLİ

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Mustafa BAŞ (İstanbul)

BAŞKAN – 95 inci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, biraz önce, hiçbirimizin tasvip etmeyeceği bir olaylar dizisinin içinde olduk. (RP sıralarından "sayenizde", ANAP sıralarından "ayıp, ayıp!" sesleri)

Sabırla dinlerseniz, Başkanlık Divanının da ne kadar zorluklar içerisinde bu oturumları yönettiği konusunda fikir sahibi olmak mümkündür. Ben tarizlerinize alışığım, ondan gocunmam; ama, yaptığım işi izah etmek durumundayım.

Değerli milletvekilleri, gruplar adına yapılan konuşmalar sırasında, bazı konuşmacılar, dün ve bugün gazetelerde çıkan bir beyanla ilgili görüşlerini söylediler ve herkes, bu görüşlerini söylerken, bu beyana atıfta bulundu; kimse de kendi iddiası olarak gündeme getirmedi. Sayın Bedük, bunları cevaplarken "bir yanlış anlama" diye nazik bir kılıfa sardılar. Sayın Gül cevaplarken -biraz da, belki, ortamın tesiriyle- o beyanı verdiği iddia edilen kişiye bir karşı beyanda bulundu; yani, Sayın Gül'ün beyanları sırasında da bir şahıs veya kişi, zabıtlara göre, kastedilmemiştir.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) – Niye söz verdiniz?..

BAŞKAN – İzah edeceğim... İzah edeceğim... Merak buyurmayın; hepsini izah edeceğim.

Konuşmaların bitiminde Sayın Taranoğlu bana bir dilekçe göndererek, bir iddiada bulunulduğunu, 53 üncü Hükümetin de zamanında toplantılar yapmadığı iddiasında bulunulduğunu ifadeyle söz talebinde bulundu. Sayın Taranoğlu'na cevaben, yapılan beyanın 53 üncü Hükümet lafını içermediğini, bundan önceki hükümetlerin tümünü kapsayacak bir genel ifade olduğunu, o nedenle kendilerine söz vermeyeceğimi ifade ettim.

Yine konuşmaların bitiminde, Sayın Mesut Yılmaz yerinden kalkarak söz talebinde bulundu. Ne hakkında söz talebinde bulunduğunu sordum kendisine... (RP ve DYP sıralarından "Sormadın... Sormadın..." sesleri)

Sordum efendim; zabıtlarda var. Telaş buyurmayın... Ben söylemediğim sözü söylemem; merak etmeyin.

Ben düşündüm ki, Sayın Taranoğlu'nun ısrarlı olduğu konuda, o zamanki hükümetin başkanı olarak söz talebinde bulunuyor... Sayın Yılmaz "hayır, şahsımla ilgili bir söz söylendi; onu açıklamak istiyorum" dedi ve onun üzerine söz verdim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Yanlış yapmışsın...

BAŞKAN – Yanlış yaptım, doğru yaptım; ben yaptım! Onun mesuliyeti bana ait Sayın Aykurt. Siz de, lütfen, öyle ayakta kalmayın, bir sandalye bulun oturun efendim. Lütfen...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Yer bulamıyoruz.

BAŞKAN – Yukarıda da var, aşağıda da var; rahatsız olmayın.

Bunun üzerine, Sayın Yılmaz'a söz verdim ve söz verirken de yeni bir sataşmaya meydan vermeyecek şekilde konuşmalarını yapmalarını kendilerinden rica ettim. Sayın Yılmaz, konuşmasında, sanki o sözler -benim anladığım kadarıyla- kendisine söylenmiş gibi bir müdafaa içerisine girdi; ama, yaptığım izahtan da görüleceği gibi, bu sözler, Sayın Yılmaz'ın şahsına söylenmiş değildir. Belki, bu cevabî konuşması sırasında da bir yorum getirdi. Hadise bundan ibarettir. Ama, Meclis Başkanı olarak buradaki hareketleri tasvip etmiyorum; onun için de birleşime ara verdim.

Şimdi, arkadaşlarımdan ricam; çok önemli bir gensoru görüşmesini bu saate kadar gayet sakin bir şekilde getirdik. Büyük bir toleransla herkes birbirini dinledi; ufak tefek sözle sataşmaların dışında bir olay da olmadı. (DYP sıralarından "daha ne olsun!" sesleri) Bütün millet de televizyonlardan bizi seyrediyor.

Şimdi, yine, İçtüzüğümüzün normal prosedürü içerisinde görüşmelerimizi tamamlayacağız.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, bir açıklama yapma ihtiyacı var...

BAŞKAN – Tabiî, size de söz veririm efendim.

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Ben kürsüdeydim Sayın Başkan...

BAŞKAN – Biliyorum efendim... Şimdi geliyorum...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Kayseri ) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Gül, söz talebiniz olursa, size de söz veririm; hiç merak buyurmayın.

İSMET ATALAY (Ardahan) – Niye söz vereceksiniz! Herkese mi söz vereceksiniz!

BAŞKAN – Efendim, müsaade buyurun... İçtüzük içerisinde yürütüyoruz.

Birleşime ara verdiğim zaman Sayın Yılmaz kürsüdeydi. Sayın Yılmaz'ı tekrar kürsüye davet edeceğim ve sözlerini bitirmesini kendisinden rica edeceğim. Ondan sonra da talebiniz olursa, sizin talebinizi alıp, size söz vereceğim.

VI.—SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

1.—Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz’ın, Devlet Bakanı Abdullah Gül’ün kendisine sataşması nedeniyle konuşması (Devam)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yılmaz. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar)

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Konuşmamın kesilmeden önceki bölümünde, Genelkurmay Başkanlığının, asılsız haberler konusunda son derece titiz bir kurum olduğunu ifade ettim. Bunun bir diğer örneği de, bu Hükümetin Başbakan Yardımcısı tarafından, Refahın önünü kesmek için Silahlı Kuvvetlerden destek istenildiğine ilişkin bir haberin gazetelerde yer alması üzerine (DYP ve RP sıralarından gürültüler) Genelkurmay tarafından, anında, bu asılsız haberin yalanlanmış olmasıdır.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz...

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Şimdi, sayın milletvekilleri, binaenaleyh, eğer, bu Hükümetin görevlendirdiği bir sayın büyükelçi bir iddiada bulunuyorsa (DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) bu iddia, Türkiye'nin bütün büyük gazetelerinde yayımlanıyor ve Genelkurmay gibi hassas bir kurum tarafından tekzip edilmiyorsa, Hükümet tarafından yalanlanmıyorsa, Anamuhalefet Lideri olarak benim görevim, o iddiayı bu kürsüye getirip, bunun hesabını sormaktır! (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; RP ve DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Yılmaz, tamamlayın efendim.

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Ayrıca, sayın sözcü benim partime sataşmada bulunmuştur; Anavatan Partisinin en aslî özelliklerinden birisi olan muhafazakârlıktan uzaklaştığını iddia etmiştir. (RP sıralarından "doğru" sesleri)

Değerli milletvekilleri, bu iddia doğru değildir.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz_

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Tamamlıyorum.

BAŞKAN – Lütfen_

A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Anavatan Partisinin ana ilkelerinden birisi muhafazakârlıktır; ama, Refah Partili Sayın Bakanın bizim muhafazakârlığımızı anlamakta zorluk çekmesini hiç yadırgamıyorum; çünkü, bizim muhafazakârlığımız, yolsuzlukları aklamaya, çeteleri örtmeye izin veren bir muhafazakârlık değildir!

Saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar; DYP ve RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

2.—Devlet Bakanı Abdullah Gül’ün, Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz’ın kendisine sataşması nedeniyle konuşması

BAŞKAN – Sayın Gül, söz talebiniz vardı_

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Kayseri) – Evet efendim.

BAŞKAN – Aynı konuyla mı ilgili efendim?

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Kayseri) – Evet efendim.

BAŞKAN – Buyurun. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Gül, sizden de ricam, ortamı daha fazla gerginleştirmeden cevap hakkını kullanmanız_ Lütfen_

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Kayseri) – Sayın Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Bu kürsüde konuşan herkes, Meclisin nezaketini, Meclisin ağırbaşlılığını ve Meclisin halk nazarındaki itibarını düşünerek konuşmak zorundadır. Bu, kim olursa olsun, böyle yapmak durumundadır.

ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) – Siz öyle konuşmadınız.

BAŞKAN – Lütfen_

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Parti içerisindeki çeşitli buhranlar, çeşitli sıkıntılar buraya çıkarılıp, onların patlaması, onların asabiyeti bu kürsüde, millet huzurunda ve milletvekilleri huzurunda kesinlikle yapılmamalıdır. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Şimdi, Anavatan Partisi Genel Başkanı Sayın Mesut Yılmaz, Kuzey...

ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) – Heyecanlısınız Bakan...

MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Çok sinirlisin...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Ben sinirli değilim; sinirli olan sizsiniz. Bakın, huzurlu konuşuyorum.

BAŞKAN – Sayın Gül, lütfen, siz Genel Kurula hitap edin.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – O zaman, onlara müdahale edin.

BAŞKAN – Efendim, müdahale ediyorum ben; bakın, siz görmüyorsunuz; arkadan devamlı müdahale ediyorum. Siz, lütfen, Genel Kurula hitap edip bitirin efendim. Lütfen...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Kuzey Irak'taki operasyonla ilgili yapılanlardan Hükümetin haberinin olmadığını, bir dedikodu haberine dayanarak buraya çıkardılar ve bütün Meclisi ve bütün milleti bu şekilde, bununla meşgul ettiler.

Şimdi, dediler ki, niye tekzip edilmiyor?.. Şimdi, bakın, bu, hangi gazetede çıkmıştı?.. (ANAP sıralarından "Milliyet" sesleri) Milliyet Gazetesinde, bir köşe yazarı, bunu bir satır arasında söylemişti. O, dün söylemişti değil mi?.. Peki, o zaman, aynı gazeteden, bugünkü Milliyet Gazetesinden okuyorum şimdi: "Orgeneral Bir: "Hükümet haberdar..." Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, tören sonrasında, bir gazetecinin 'sınırötesi operasyondan Hükümetin haberinin olmadığı doğru mu' sorusuna 'yok böyle bir şey; Hükümetin haberi var' yanıtını verdi." (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu, tabiî, Milliyet Gazetesi; buyurun! Bugünkü...

Şimdi, operasyondan bahsediyorsunuz, şehitlerden bahsediyorsunuz. Daha az zayiatla bu işin yapılması söz konusudur. Bu, bizim devlet adamlığımızı gösterir, hiç sızdırmadıysak. (RP sıralarından alkışlar, ANAP sıralarından gülüşmeler) Öyledir; niye gülüyorsunuz?.. Evet, biz, sizler gibi, Bakanlar Kurulundan çıkıp, orada ne konuşulduysa hemen gazetecilerin avucuna olupbiteni yazan bir Hükümet değiliz ki! (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gül, lütfen, bitirin artık.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Peki...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Yedi haftadır toplanamayan bir Hükümet ne yansıtacak gazeteciye?!

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Sayın Başkan, ikinci konu şudur: Sayın Yılmaz, Başbakanlık yapmış bir kişidir. Şüphesiz ki, burada, en tecrübeli kişinin o olması gerekir ve konuşurken çok dikkat etmesi gerekir.

ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) – Sen kendine bak!..

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Genelkurmay, basında her çıkanı anı anına tekzip edecek, işi gücü, basını takip edecek, basının yayımlarını tekzip edecek bir kuruluş değildir.

TEVFİK DİKER (Manisa) – Sen Genelkurmayda çalışmamışsın...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Ama, şayet...

TEVFİK DİKER (Manisa) – Sen askerliğini nerede yaptın?..

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Sayın Mesut Yılmaz'ın söylediği gibi, eğer, şayet, böyle bir general, Atatürk'le ilgili o sözleri söylediyse, bunda bir şey yoktur. Bu konuda kim alınacaksa, o alınsın.

İSMET ATALAY (Ardahan) – Siz alındınız.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Ama, ben şunu söylemek isterim: Bu lafı burada çıkıp yanlış bir şekilde yorumladığı için, bu lafı burada yanlış bir şekilde dile getirdiği için, ben o lafı Sayın Mesut Yılmaz'a iade ediyorum; açık söyleyeyim. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Sinirlenmeden konuş.

BAŞKAN – Sayın Gül, bitirebilir miyiz efendim.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Sayın Başkan, son olarak şunu söylemek istiyorum...

BAŞKAN – Sayın Gül, lütfen...

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – Şaşırmış... Şaşırmış...

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Son olarak şunu söylemek istiyorum: Arkadaşlarımız sinirli olabilirler; ama, bunlar ciddî meselelerdir; buraya gelirken herkes sinirine hâkim olmak zorundadır; konuşurken, yüz yüze bakamayacak hale düşülmemesi gerekir.

ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) – Bunu siz yapıyorsunuz.

DEVLET BAKANI ABDULLAH GÜL (Devamla) – Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gül.

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Genel Başkan, istirham ediyorum... Yerinizden efendim... Lütfen... (DYP ve RP sıralarından gürültüler)

Bir dakika efendim... (DYP ve RP sıralarından gürültüler) Efendim, bir dakika; söz falan vermedim; müdahale etmeyin.

Bir Genel Başkan elini kaldırdı; yerinden bir şey söyleyecek; İçtüzüğe göre hakkı da. (DYP ve RP sıralarından gürültüler) Müsaade edin efendim... Söz vermedim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Bu işin genel başkanı olmaz.

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız, istirham ediyorum...

Buyurun Sayın Yılmaz.

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Oradan duyulmaz.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Duyamıyoruz.

BAŞKAN – Efendim, lütfen... Sabır buyurun; bitiriyoruz efendim.

Buyurun Sayın Genel Başkan.

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan, sözlerimi çarpıttı; söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genel Başkan, lütfen efendim... İstirham ediyorum...

Bakın efendim, aksi halde, bu Meclisten bir şey çıkaramayız.

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Benim kastım olmayan şeyi söyledi.

BAŞKAN – Efendim, lütfen, yerinizden, zabıtlara geçecek şekilde, çarpıtılan kısmı ifade eder misiniz... Yerinizden efendim... (DYP ve RP sıralarından gürültüler)

Efendim, yerinden ifade ediyor. Lütfen... İstirham ediyorum... (RP ve DYP sıralarından gürültüler)

Efendim, biraz yardımcı olun, istirham ediyorum; Sayın Genel Başkanın konuşmasını duyamıyorum... Müsaade buyurun...

Efendim, dinliyorum.

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan, sesim kısık olduğu için, kürsüden konuşayım... Bir dakika rica ediyorum...

BAŞKAN – Efendim, ben dinliyorum ve zabıtlara da geçiyor; ben buradan tekrar etmeye hazırım.

Lütfen... Söyler misiniz... ( ANAP sıralarından "biz duyamıyoruz" sesleri)

Gerekirse ben tekrar ederim .

Efendim, buyurun.

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Ben, Sayın Başbakanın, Kuzey Irak'taki harekâtı gazetelerden öğrendiğini söylemedim. (RP sıralarından "Ne söyledin o zaman?!" sesleri)

BAŞKAN – Efendim, lütfen susar mısınız... İstirham ediyorum...

Buyurun efendim.

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Türkiye, bir aşiret devleti değil; elbette ki, bu konuda Hükümete zamanında bilgi verilmiştir; ama, benim söylediğim husus, bu operasyonun gelişmelerini, Sayın Başbakanın gazete haberlerinden takip ettiğidir; buna da, dün, Anıtkabirde, bizzat şahit oldum. Ayrıca, Sayın Bakan... (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, RP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Efendim, kürsüden söz verin, duyamıyoruz... Duyamıyoruz...

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Gürültü olursa, tabiî duyamayız...

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Hiç duyamıyoruz...

BAŞKAN – Efendim, son cümlenizi alayım... Lütfen... İstirham ediyorum...

A. MESUT YILMAZ (Rize) – Ayrıca, Sayın Bakan, konuşmasında, bir hususu bana iade ettiğini söyledi; neyi iade ettiğini anlamadım. Eğer, iade ettiği husus, Atatürk düşmanlarıyla uyum halinde olmamaksa, memnuniyetle kabul ediyorum. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genel Başkan.

Efendim, müzakereler tamamlanmıştır. (ANAP sıralarından "duyamadık" sesleri)

MEHMET BATALLI (Gaziantep) – Sayın Başkan, tekrar edin ...

BAŞKAN – Efendim, herkes duydu, merak etmeyin...

V.—GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI

VE MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A)ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)

1.—Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 20 arkadaşının, ülke sorunlarını ağırlaştırdıkları ve Cumhuriyetin temel ilkelerini sürekli çiğneyerek toplumu iç çatışmaların eşiğine getirdikleri iddialarıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/11) (Devam)

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Bakanlar Kurulu üyeleri hakkındaki (11/11) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususunu oylarınıza sunacağım; yalnız, oylamaya geçmeden önce, bir açık oylama talebi vardır; önce, bu önergeyi işleme koyacağım. Yalnız, bu önergeyi okurken, sayın milletvekillerinin adlarını da okuyalım, ayrıca yoklamayı da yapmış olalım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkındaki (11/11) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağına dair oylamanın açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

BAŞKAN – Şimdi, imza sahiplerinin salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğiz.

Sayın Mustafa Cumhur Ersümer?.. Burada.

Sayın Nihat Matkap?.. Burada.

Sayın Hasan Hüsamettin Özkan?.. Burada.

Sayın Emin Kul?.. Burada.

Sayın Yusuf Ekinci?.. Burada.

Sayın Şerif Bedirhanoğlu?.. Burada.

Sayın Abdulkadir Baş?.. Burada.

Sayın İbrahim Yaşar Dedelek?.. Burada.

Sayın Mehmet Cavit Kavak?.. Burada.

Sayın Nejat Arseven?.. Burada.

Sayın Eyüp Aşık?.. Burada.

Sayın Metin Öney?.. Burada.

Sayın Yavuz Köymen?.. Burada.

Sayın Ahmet Neidim?.. Burada.

Sayın Edip Safder Gaydalı?.. Burada.

Sayın İbrahim Gürdal?.. Burada.

Sayın Refik Aras?.. Burada.

Sayın Ahmet Kabil?.. Burada.

Sayın Yaşar Eryılmaz?.. Burada.

Sayın Yıldırım Aktürk?.. Burada.

Sayın Biltekin Özdemir?.. Burada.

Sayın Halit Dumankaya?.. Burada.

Sayın Yaşar Okuyan?.. Burada.

Sayın Avni Kabaoğlu?.. Burada.

Sayın Hüseyin Yayla?.. Burada.

Sayın Adem Yıldız?.. Burada.

Sayın Ülkü Güney?.. Burada.

Sayın Ali Er?.. Burada.

Sayın Yusuf Pamuk?.. Burada.

Yeterli sayıda imza sahibi burada.

Değerli milletvekilleri, şimdi, açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım,.beni dikkatle takip ederseniz...

Açık oylamanın, adı okunan sayın milletvekillerinin, kürsüye konulacak oy kutusuna, oy pusulalarını atmaları suretiyle yapılmasını oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim.

Oylama, ad okunarak, oy kutusu bu kürsüye konularak, arkadaşlarımızın buraya birer birer gelmesi şeklinde yapılacaktır. Onun için, arkadaşlarımız, lütfen, yerlerinde rahat otursunlar.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Söyleyeceğim efendim, merak buyurmayın.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, oylama yapılırken, tek tek oy kullanılmasını istirham ediyorum; yoksa, arkadaşlar kuyruğa giriyorlar... Arkadaşlar, tek tek gelip oylarını kullansınlar.

BAŞKAN – Tek tek gelecekler efendim, aynı zamanda yoklama mahiyetinde olacak; tek tek gelecekler... Merak buyurmayın efendim, tek tek gelecekler...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Başbakan oyunu önce kullanabilir mi?

BAŞKAN – Tabiî, tabiî... Bir dakikanızı rica edeceğim.

Sayın milletvekilleri, kullanacağınız oylar, ifadeleri itibariyle şöyledir: Evet oyları, gensoru önergesinin gündeme alınması olarak geçerlidir. Hayır oyları, gensorunun reddedilmesi şekliyle geçerlidir. Yani, beyaz evet oyları kullanan arkadaşlar... (ANAP sıralarından "kabul oyları" sesleri) Müsaade buyurun bitireyim efendim. Basılı oy pusulalarını kastediyorum "evet", "hayır" diye anlatıyorum; ben "ret" ve "kabul" diyeceğim şimdi.

Şimdi, basılı oy pusulalarınızdaki beyaz kabul oyları, gensoru önergesinin gündeme alınması istikametindedir. Basılı oy pusulalarınızdaki kırmızı ret oyları, gensoru önergesinin reddi istikametindedir.

Yanında basılı oy pusulası olmayan arkadaşlarımız, yine, Başkanlıkça bu şekilde bastırılan ve yanında oy pusulası olmayan arkadaşlarımız kavaslarımızın vereceği pusulalara adını, soyadını, seçim bölgesini, oyunun rengini yazacak ve imzasını atacak; o şekilde kullanırlarsa, sayımı daha çabuk yapma imkânımız olacaktır. Anlaşılmayan bir husus var mı efendim?

AHMET ÇELİK (Adıyaman) – Kırmızı ret, beyaz kabul...

BAŞKAN – Söyledim biraz önce, Ahmet Bey.

Şimdi, mazereti olan bazı arkadaşlarımız var; onlar oylarını önceden kullanabilirler: Başkanlığa müracaat eden, Başbakan Sayın Necmettin Erbakan, Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik, Sayın Aydın Menderes, Sayın Yahya Uslu Sayın Ali Osman Sönmez, Sayın Ahmet Sezal Özbek, Sayın Yılmaz Karakoyunlu, Sayın İsmail Kalkandelen, Sayın Seyit Eyyüpoğlu oylarını önce kullanacaklardır.

Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan, Devlet Bakanı Sayın Namık Kemal Zeybek'in yerine de oy kullanacaklardır. (CHP sıralarından "olur mu" sesleri)

Olur efendim, olur... (CHP sıralarından "vekâleti var mı?" sesleri)

Bende vekâleti var efendim; daha önce kontrol ettim vekâletleri, merak buyurmayın.

Sayın Menderes'in oyunu bir görevli arkadaşımız alıp getirsin.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Zarfa ihtiyaç yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, oradan gizliliği temin için; şahıs kendisi atıyor; onun için onu zarfla atın efendim. Lütfen...

Mazereti nedeniyle önce oy kullanacak başka sayın milletvekili yok.

ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim...

ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, bir hususun açıklığa kavuşturulması gerekir. Yanında oy pusulası olmayanlar, sizin anlatımınızla, "evet" veya "hayır" oyu atma biçiminde anladılar; oysa "kabul" veya "ret" biçiminde olması lazım.

BAŞKAN – Sayın Sav'ın uyarısı üzerine tekrar ifade ediyorum: Bu oy pusulasında da "kabul" veya "ret" kelimeleri bulunacak; eğer, yanında beyaz ve kırmızı basılı oy pusulası olmayan arkadaşımız varsa, bununla oyunu kullanmak istiyorsa, burada da kullanacağı kelimeler "kabul", "ret" veya "çekimser" kelimeleridir.

Değerli arkadaşlarım, bu gensoru oylamasıyla ilgili işlemler tamamlanıncaya ve sonuç alınıncaya kadar çalışma süremizin uzatılmasını oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, Adana İli milletvekillerinden itibaren oylama işlemine devam ediyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı efendim? Yok.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır; kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN – Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu Üyeleri hakkındaki (11/11) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki açık oylamanın sonucunu arz ediyorum:

Oy sayısı : 538

Kabul : 265

Ret : 271

Geçersiz : 2

Kâtip Üye Kâtip Üye

Ünal Yaşar Mustafa Baş

Değerli milletvekilleri, böylece, gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmemiştir. (RP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 21 Mayıs 1997 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 20.15

 

VII . — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Ankara Milletvekili Mehmet Ekinci’nin, elektrik enerjisi satış fiyatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2389)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların yazılı olarak Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından cevaplandırılmasını T.C. Anayasası’nın 98 ve Meclis İçtüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince arz ederim.

Mehmet Ekici Ankara

1. Elektrik üretim maliyeti yaklaşık 3000 TL/kwh olmasına karşılık vatandaşa elektriğin 13 000 TL/kwh olarak satılmasını nasıl izah ediyorsunuz?

2. Elektrik enerjisi satış fiyatları tespit edilirken hangi ölçü ve kriterlerle hareket edilmektedir?

3. Enerji fiyatları 1995 yılında % 40 oranında artış göstermişken 1996 yılında % 111 oranında arttırılmasının sebebi nedir?

4. Ankara Organize Sanayii Bölgesi kurulurken buraya 10 megavat enerji verilmişti. Sanayii Bölgesi faaliyete geçince enerji ihtiyacını karşılayacak şekilde enerji verilecekti. Ancak şu ana kadar bu enerji verilmedi. Ankara sanayisinin üretim ve ihracat merkezi olan Organize Sanayii Bölgesi gerekli üretimi yapamamakta, hem zaman kaybı, hem de ihracat kaybına sebep olunmaktadır. Ankara Sanayii Bölgesinin ihtiyacı olan elektrik enerjisi ne zaman verilecektir?

T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 16.5.1997

Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-674-7218

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı’nın 3 Nisan 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.0.02-7/2389-5962/16754 sayılı yazınız.

Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Ekici’nin tarafıma tevcih ettiği 7/2389 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Ekici’nin Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

(7/2389/5962)

Soru 1

Elektrik üretim maliyeti yaklaşık 3000 TL/kWh olmasına karşılık vatandaşa elektriğin 13 000 TL/kWh olarak satılmasını nasıl izah ediyorsunuz?

Cevap 1

Bilindiği gibi, elektrik enerjisinin dağıtımını üstlenen Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ), TEAŞ Genel Müdürlüğünden satın aldığı elektrik enerjisini, “Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği” hükümleri doğrultusunda çeşitli abone gruplarına belirlenen tarifeler bazında satmaktadır.

Nisan 1997 ayı itibariyle TEAŞ’tan alınan birim enerji bedeli; 3 715 TL/kWh iken,TEDAŞ’ca uygulanan ortalama satış fiyatı ise (KDV ve belediye tüketim vergisi hariç) 8 487, 54 TL/kWh olmuştur. Bu birim satış bedelinin içinde TEDAŞ’ın toplanmasında sadece aracı konumunda olduğu; % 3, 5 oranında TRT Payı, % 8 oranında Hazine Payı ve % 1 oranında Enerji Fonu bulunmaktadır. Fonlar çıkarılırsa, kalan net ortalama satış fiyatı Nisan ayı itibariyle 7 489, 04 TL/kWh’dir. Diğer taraftan, elektrik enerjisinin tüketicilere fatura aşamasında; fonlu fiyat üzerine % 1 ile % 5 oranlarında değişen Belediye Tüketim Vergisi ilave edilmektedir. Daha sonra % 15 oranında da KDV uygulanmaktadır.

Soru 2

Elektrik enerjisi satış fiyatları tespit edilirken hangi ölçü ve kriterlerle hareket edilmektedir?

Cevap 2

Elektrik enerjisinin birim fiyatının belirlenmesinde, TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nün personel giderleri, amortismanlar, malzeme giderleri, vergiler, fonlar gibi kalemlerden oluşan malî gereksinimleri, TEDAŞ’tan veya dışarıdan alınan enerji bedelleri, kur farkı, kanuni ihtiyatlar gibi çeşitli giderler gözönüne alınmaktadır.

Soru 3

Enerji fiyatları 1995 yılında % 40 oranında artış göstermişken 1996 yılında % 111 oranında artırılmasının sebebi nedir?

Cevap 3

Elektrik enerjisi fiyatları, TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nün finans dengesini karşılamaya olanak sağlayacak şekilde tespit edilmekte, elektrik birim fiyatına temel teşkil eden herhangi bir girdiye yapılan zam otomatikman elektrik fiyatlarını etkilemektedir. Ekonomimizin en temel girdisi olan elektrik enerjisine olan talepteki hızlı artış sürekli yeni yatırımların yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Fiyatlarının maliyetin altında kalması durumunda, finansman açığı meydana gelecek, gerekli yatırımlar yapılamayacak ve bunun sonucu olarak da kaliteli ve kesintisiz olmasına özen gösterilen elektrik enerjisi dağıtım hizmetlerinde aksamalar ortaya çıkacaktır.

Diğer taraftan, sorunuzda belirtilen 1995 yılı için % 40, 1996 yılı için % 111 artış oranlarına nasıl ulaşıldığı anlaşılmamıştır. Şöyleki, 1994 Aralık ayı fiyatı (2289, 46 TL/kWh), 1995 Aralık ayı fiyatı (3932, 05 TL/kWh) ve 1996 Aralık ayı fiyatı (7403, 58 TL/kWh) dikkate alındığında, 1995 yılı artış oranı % 71, 8 iken, 1996 yılı artış oranının % 88, 3 olduğu görülmektedir. Aynı yıllarda sırasıyla TEFE’deki artış oranları; % 64, 9 ve % 81, 9 olarak gerçekleşmiştir.

Soru 4

Ankara Organize Sanayii Bölgesi kurulurken buraya 10 megavat enerji verilmişti. Sanayii Bölgesi faaliyete geçince enerji ihtiyacını karşılayacak şekilde enerji verilecekti. Ancak şu ana kadar bu enerji verilmedi. Ankara sanayisinin üretim ve ihracat merkezi olan bu Organize Sanayii Bölgesi gerekli üretimi yapamamakta, hem zaman kaybı, hem de ihracat kaybına sebep olunmaktadır. Ankara Sanayii Bölgesinin ihtiyacı olan elektrik enerjisi ne zaman verilecektir?

Cevap 4

Ankara Sincan Organize Sanayii Bölgesi (OSB), halen 100 MVA kapasiteli Sincan Trafo Merkezinden 56 MVA taşıma kapasiteli enerji nakil hatları ile beslenmekte olup, bölgenin talep gücü ise 14 MVA civarındadır. Diğer bir deyişle 42 MVA ek kapasite daha bulunmaktadır.

Bölgede elektrik enerjisi açısından herhangi bir sorun ve darboğaz yoktur. İlaveten bölge enerji güvenilirliğini temin için Sincan Trafo Merkezine ikinci bir trafonun konulmasına ilişkin çalışmalar da TEAŞ’ca sürdürülmektedir.

Bölgedeki tek sorun Ankara OSB’ne 3096 sayılı yasaya aykırı olarak elektrik ticaretine sebep olan toptan elektrik satışı yapılmasıdır.

19.12.1984 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 3096 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun ile bu görev Bakanlar Kurulu Kararıyla Görevli Şirketlere verilmektedir. Bunun dışında OSB’nin toptan enerji alıp tüketicilere satış yapması 3096 sayılı Kanuna uygun düşmemektedir. Sözkonusu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce TEK ile sözleşme yapmış olan Ankara Organize Sanayii Bölgesine tek noktadan elektrik satışına devam edilmektedir.

3096 sayılı yasa doğrultusunda 19.12.1984 tarihinden sonra faaliyete geçen OSB’deki firmalar TEDAŞ’a ferdi abone yapılmıştır.

Diğer taraftan, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Başkanlığının TEDAŞ’ın 1991 yılı faaliyetlerini inceleme sonucu düzenlenen raporda “3096 sayılı yasa gereği OSB’ne toptan elektrik enerjisi satılması yerine bölge içindeki tüketicilerin TEDAŞ’a ferdi abone olmasının sağlanması” temenni edilmiştir.

Bu itibarla, 9 Kasım 1995 tarih ve 22458 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği hazırlanırken, yürürlükteki mevzuat dikkate alınarak, abone grupları tespiti ile ilgili yeni düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemede Organize Sanayii Bölgelerinin ayrı bir abone grubu olarak kabul edilmesi yürürlükteki mevzuata aykırı olduğundan yeni yönetmelikte yer verilmemiştir.

TEK’in kurulmasından önce faaliyete geçen OSB’ler ile TEK döneminde 3096 sayılı yasanın yürürlüğe girmesine kadar sözleşmeye bağlanan OSB’lerin isteğine bağlı olarak OSB Müdürlükleri ile kurum arasında imzalanan satış sözleşmelerine göre, toptan eletrik satışı yapılmıştır. Ancak toptan elektrik satışı yapılan OSB tüketimleri genelde tek noktadan OSB girişinde ölçülerek bir fatura ile OSB Müdürlükleri adına fatura edilebildiğinden, OSB Müdürlükleri kendi adına gelen bu faturaları ödeyebilmek için abonelerin tüketimlerini tespit ederek, tahsilat için her aboneye ayrı ayrı ve tarife kategorilerine göre farklı ödeme emirleri göndermektedir. OSB tarafından sanayi abonesi olarak % 5 ucuz tarifeden alınan elektrik, abonelere; sanayi, ticarethane, mesken v.s. gibi farklı ve daha pahalı bedellerle satılmakta ve ark ocaklı aboneler mağdur olmaktadır.

Bu durum çerçevesinde, Ankara OSB içinde faaliyet gösteren Endüksiyon Ocaklı abonelerin düşük tarifeden yararlandırılmaları amacıyla, 28 MVA taşıma kapasiteli yeni bir hat yapımı ile bu abonelerin TEDAŞ’a doğrudan abone olmaları konusunda Ankara OSB Yönetimi ile görüş birliği sağlanmış ve hazırlanan sözleşme 8.4.1997 tarihinde Ankara OSB’ye gönderilmiştir. Bu durumda bölgeye enerji aktarma kapasitesi 84 MVA’ya ulaşacaktır.

Sonuç olarak, mevcut mevzuat hükümlerine göre Ankara Organize Sanayii Bölgesindeki sanayicilerin ferdi abone olmaları gerekmektedir.

2. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, TEAŞ ve TEDAŞ’ta yapılan bazı atamalar hakkınndaki mahkeme kararlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2411)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim. 27.3.1997

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

1. Gözetim ve denetiminizden olan TEAŞ ve TEDAŞ Genel Müdürlüklerince, Bakan olduğunuz tarihten bu yana, tesis edilen atama ve yer değiştirme işlemlerinin yürütülmesinin durdurulması istemli olarak mahkemelerde açılan kaç iptal davası vardır?

2. Mahkemelerce kaç işlem hakkında yürütmenin durdurulması veya iptali kararı bulunmaktadır?

3. Mahkeme kararlarının 30 gün içinde uygulanması kuralı TEDAŞ ve TEAŞ Genel Müdürlüklerince uygulanmakta mıdır? Kaç mahkeme kararı uygulanmamıştır?

4. Bursa TEDAŞ Müessese Teknik Müdür Yardımcısı iken hukuka aykırı biçimde TEDAŞ Bilecik Teknik Müdürlüğüne atanan Mithat Raşitoğlu tarafından TEDAŞ aleyhine Bursa I inci İdare Mahkemesi 1996/735 E. sayı ile açılan iptal davası sırasında verilen yürütmenin durdurulması kararı davalı idareye 17.2.1997 günü tebliğ edilmiştir. Anılan kararın 30 gün içinde uygulanması yasa gereğidir. Mezkûr karar uygulanmış mıdır? Kararı uygulamayan Genel Müdür veya başkaca personel hakkında işlem yapılmış mıdır? Mahkeme kararı uygulanacak mıdır?

5. Bursa TEDAŞ Tesis Müdürü iken Erzurum’a atanan Necati Okumuş tarafından TEDAŞ aleyhine açılan iptal davası sırasında Bursa I inci İdare Mahkemesince 1996/921 E. sayılı kararla işlemin yürütülmesinin durdurulması kararı verilmiştir.

Anılan mahkeme kararı uygulanmış mıdır? Uygulanacak mıdır? Uygulamayanlar hakkında işlem yapılacak mıdır?

T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 16.5.1997 Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-677-7220

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 4.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6139 sayılı yazısı.

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/2411 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M.Recai Kutan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

(7/2411-6017)

Soru 1.

Gözetim ve denetiminizde olan TEAŞ ve TEDAŞ Genel Müdürlüklerince, Bakan olduğunuz tarihten bu yana, tesis edilen atama ve yer değiştirme işlemlerinin yürütülmesinin durdurulması istemli olarak mahkemelerde açılan kaç iptal davası vardır?

Cevap 1.

TEAŞ Genel Müdürlüğü aleyhine 11 iptal davası, TEDAŞ Genel Müdürlüğü aleyhine ise 61 iptal davası açılmıştır.

Soru 2.

Mahkemelerce kaç işlem hakkında yürütmenin durdurulması veya iptali kararı bulunmaktadır?

Cevap 2.

TEAŞ Genel Müdürlüğünde 4 işlem hakkında, TEDAŞ Genel Müdürlüğünde ise 20 işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı bulunmaktadır.

Soru 3.

Mahkeme kararı 30 gün içinde uygulanması kuralı TEAŞ ve TEDAŞ Genel Müdürlüğünce uygulanmakta mıdır? Kaç mahkeme kararı uygulanmamıştır.

Cevap 3.

TEAŞ Genel Müdürlüğü aleyhine açılmış olan 11 adet iptal davasından 4’ü neticelenmiş olup, bu personel görevlerine iade edilmiştir. TEDAŞ Genel Müdürlüğü aleyhine açılmış olan 61 adet iptal davasından ise, 20’si yürütmeyi durdurma kararı almış olup, bu kararlar yasal süreleri içinde uygulanmıştır.

Soru 4.

Bursa TEDAŞ Müessese Teknik Müdür Yardımcısı iken hukuka aykırı biçimde TEDAŞ Bilecik Teknik Müdürlüğüne atanan Mithat Raşitoğlu tarafından TEDAŞ aleyhine Bursa I inci İdare Mahkemesi 1996/735 E sayı ile açılan iptal davası sırasında verilen yürütmenin durdurulması kararı davalı idareye 17.2.1997 günü tebliğ edilmiştir. Anılan kararın 30 gün içinde uygulanması yasa gereğidir. Mezkûr karar uygulanmış mıdır? Kararı uygulamayan Genel Müdür veya başkaca personel hakkında işlem yapılmış mıdır? Mahkeme kararı uygulanacak mıdır?

Soru 5.

Bursa TEDAŞ Tesisi Müdürü iken Erzurum’a atanan Necati Okumuş tarafından TEDAŞ aleyhine açılan iptal davası sırasında Bursa I inci İdare Mahkemesince 1996/921 E. sayılı kararla işlemin yürütülmesinin durdurulması kararı verilmiştir.

Anılan mahkeme kararı uygulanmış mıdır? Uygulanacak mıdır? Uygulanmayanlar hakkında işlem yapılacak mıdır?

Cevap 4, 5.

Bursa Elektrik Dağıtım Müessesinde Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken, Bilecik Elektrik Dağıtım Müessesesi emrine atanan Mithat Raşitoğlu hakkında İdare Mahkemesi tarafından verilen kararın uygulandığı,

Bursa Elektrik Dağıtım Müessesesi emrinde Tesis Müdürü olarak görev yapmakta iken Erzurum Elektrik Dağıtım Müessesesi emrine atanan Necati Okumuş hakkında da İdari Mahkemesi tarafından verilen kararın uygulandığı,

Ancak, anılan şahısların vermiş oldukları dilekçeleri ile sözkonusu mahkeme kararlarının infazından vazgeçtiği,

tespit edilmiştir.

3. — Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, EGO Genel Müdürlüğünün mücavir alan dışındaki belediyelere otobüs-minibüs kiraladığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2413)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı tarafından aracılığınızla yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Yılmaz Ateş Ankara

Ankara Anakent Belediyesi EGO Genel Müdürlüğünün görevlerinden biri Ankara halkının ulaşım sorununu çözmek iken, değişik bölgelerdeki illerin bazı belediyelerine otobüs kiraladığı basında yer almaktadır.

1. Ankara EGO Genel Müdürlüğünün Anakent Beledeyesi mücavir alanı dışında otobüs-minibüslerini kiraya verme yetkisi var mıdır? Yoksa bu işlemi yapan EGO yöneticileri ve belediye başkanı hakkında bir işlem yapıldımı? Yapıldıysa veya yapacağınız işlemi açıklar mısınız?

2. 27 Mart 1994 tarihinden bu yana EGO Genel Müdürlüğü hangi belediyelere kaç otobüsünü-minibüsünü kaç yıl süre ve kaç lira karşılığı kiraya vermiştir?

3. Ankara Anakent Belediyesinin kendisine bağlı EGO Genel Müdürlüğünün otobüslerini aylık bir milyon TL’ye kiraya verirken; diğer kuruluşu ASKİ’de günlüğü 9 800 000 TL’ye kiralanmasını nasıl karşılıyorsunuz?

4. EGO otobüs hatlarını özelleştirme ihalesi sonuçlarını açıklar mısınız? Hangi firmalar, hangi hatları, ne kadar bedelle kaç yıllığına kiralamışlardır? Koşulları nedir?

5. M-2 olarak bilinen Kızılay-Çayyolu yönüne kurulması düşünülen ikinci metro yapımına ne zaman başlanacak? Şu anda ne durumdadır?

T.C. İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü 15.5.1997 Sayı : B.05.0.MAH-0-65-00-02/80391

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 3.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6138-7/2413-6020/16883 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in “EGO Genel Müdürlüğünün değişik bölgelerindeki illerin bazı belediyelerine otobüs kiralandığına ilişkin” yazılı soru önergesi ile ilgili olarak Ankara Valililiğinden alınan bilgilerden;

1. EGO ve benzeri kuruluşların alım-satım, yaptırma, keşif, kiraya verme, kiralama, ulaştırma vb. işlerini, 4768 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca düzenlenen “İl Özel İdareleri, Belediyeler veya Bunlara Bağlı Kurumlar Tarafından İşletilen Elektrik, Havagazı, Tramvay ve Tünel İşletmelerinin Alım ve Satım Esaslarına Dair 4768 sayılı Kanunun 3 üncü Maddesi Uyarınca Tertiplenen Yönetmelik” hükümlerine göre yaptığı,

2. EGO Genel Müdürlüğünce otobüs kiralama ve satış işleminin 1989-1994 yılları arasında da yapıldığı,

3. EGO Genel Müdürlüğünce ekonomik ömrünü doldurmuş olan araçların, kısa mesafede ve az süreli işlerde kullanılmak üzere talep geldiği takdirde bazı kasaba belediyelerine kiralandığı veya satıldığı, bu işlemlerde sosyal amacın ağarlıklı olduğu,

4. Otobüs hatlarının özelleştirilmesi ile ilgili olarak 41 hatta 400 adet otobüs ihalesinin yapıldığı, 13.3.1997 ve 10.4.1997 tarihlerinde iki kademeli olarak yapılan ihaleye kişi ve firma olarak toplam 220 iştirakçinin katıldığı, hatların 10 yıllığına toplam 1 248 930 000 000 (bir trilyon ikiyüzkırksekiz milyar dokuzyüzotuz milyon lira) ihale bedeli ve % 10 bilet geliri üzerinden kiraya verildiği,

anlaşılmıştır.

Önergede yer alan 2, 4 ve 5 inci sorularla ilgili sayısal bilgiler ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener Bakan

Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.

4. —Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un, Manavgat Irmağı su temin projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2426)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın M. Recai Kutan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını dilerim.

Saygılarımla.

Yusuf Öztop Antalya

Antalya sınırları içinde yer alan Manavgat Akdenize dökülen Manavgat Irmağı üzerinde yapımına başlanan günlük ortalama 250 000 metreküp hamsu, 250 000 metreküp arıtılmış su olmak üzere, toplam yıllık kapasite 182, 5 milyon metreküp olan su temin projesinin (bir yıl önce bize verilen resmî bilgilere göre) 20.5.1997 tarihinde tamamlanacağı, bu suyun Arap Yarımadası ve Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere su sıkıntısı çeken ülkelere satılıp milyonlarca Dolar döviz elde edileceği bildirilmişti. Söz konusu projenin planlanan zamanda bitirilemiyeceği ortaya çıkmıştır.

Sorular :

1. Manavgat Irmağı su temini projesinin planlanan sürede tamamlanamıyacağının sebepleri nelerdir?

2. Bu projenin tamamlanması için hangi çalışmalar yapılmaktadır? Projenin bitişi ile ilgili bir tarih verebilir misiniz?

3. Projenin biteceği tarih de nazara alınırsa, projenin zamanında bitirilememiş olmasından dolayı ülkemizin uğrayacağı döviz kaybı ne kadar olacaktır?

4. Bir an önce tamamlanmasını beklediğimiz projeden yıllık elde edilecek 182, 5 milyon metreküp suyu hangi ülke ya da ülkelere satmayı düşünüyorsunuz? Su satmayı düşündüğünüz ülkeler arasında İsrail’de bulunmakta mıdır?

5. Daha önce yapılan istimlaklar nedeniyle topraklarının büyük bölümü ellerinden alınan Oymapınar-Değirmenli-Güzelyalı Köyleri halkı perişan durumdadır. Bu köylülerin Manavgat Irmağı su temin projesi su koruma alanı içinde ya da kıyısında yer alan evleri ve son toprak parçalarıda istimlak tehditi altındadır, topraklarına yapı yapamamakta, evlerine bir çivi çakamamaktadırlar. Adı geçen köylülerin gidebilecek başka yerleri, yapabilecekleri başka işleri yoktur. Çok güç durumda olan bu köylülerin mağduriyetlerinin giderilmesi için hangi tedbirleri almayı düşünüyorsunuz?

T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 16.5.1997 Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-676-7219

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 4 Nisan 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6139 sayılı yazınız.

Antalya Milletvekili Sayın Yusuf Öztop’un tarafıma tevcih ettiği 7/2426 esas no. lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan Bakan

Antalya Milletvekili Sayın Yusuf Öztop’un Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

(7/2426-6037)

Soru 1.

Manavgat Irmağı su temin projesinin planlanan sürede tamamlanamıyacağının sebepleri nelerdir?

Cevap :

Söz konusu projenin 1997 yılı sonunda bitirilmesi planlanmakta olup, termin programının gerçekleştirilmesinde en önemli etken, proje için Kamu Finansmanı Müdürlüğünce yeterli ödenek ve nakit akışının zamanında sağlanmasıdır.

Soru 2.

Bu projenin tamamlanması için hangi çalışmalar yapılmaktadır? Projenin bitişi ile ilgili bir tarih verebilir misiniz?

Cevap :

Kara yapılarında; şu ana kadar yaklaşık % 95 mertebesinde bir gerçekleşme sağlanmıştır.

Deniz yapılarında; bu bölümün özel bilgi ve ihtisas gerektirmesi ve Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilecek olması nedeniyle, ihale aşamasında deniz yapıları konusunda ihtisas sahibi bağımsız bir Amerikan Firması müşavir olarak tutulmuş ve projenin deniz ünitelerine bu firma işe başladıktan sonra hız verilmiştir.

Şu ana kadar gerekli araştırmalar tamamlanmış olup, projelendirme işleri tamamlanma aşamasındadır. Deniz yapılarında imalata bu sene içinde başlanılmış olup, denizaltı borularının tamamı üretilmiş ve Antalya’ya getirilmiştir. Boru döşeme işi ile SPM terminallerinin yapımı ve montajı için de taşeronlardan teklifler alınmış bulunmaktadır.

1 inci Soru da da belirtildiği gibi, projenin tamamlanma süresi 1997 yılı sonu olarak planlanmıştır. Finansman ihtiyacının zamanında ve yeterli miktarda karşılanması için Kamu Finansman Müdürlüğü nezdinde gerekli girişimlerde bulunulmaktadır.

Soru 3.

Projenin biteceği tarih de nazara alınırsa, projenin zamanında bitirilmemiş olmasından dolayı ülkemizin uğrayacağı döviz kaybı ne kadar olacaktır?

Cevap :

Projenin 1997 yılı sonunda tamamlanması için çalışmalar sürdürülmektedir. Gelişmelerin işin tamamlanma süresine etkisinin ne olacağı bu aşamada bilinmediğinden ülkemizin döviz kaybı hesaplanamamaktadır.

Soru 4.

Bir an önce tamamlanmasını beklediğimiz projeden yıllık elde edilecek 182, 5 milyon metreküp suyu hangi ülke ya da ülkelere satmayı düşünüyorsunuz? Su satmayı düşündüğünüz ülkeler arasında İsrail’de bulunmakta mıdır?

Cevap :

Proje tamamlandıktan sonra tesislerin işletilmesi ve elde edilecek suyun pazarlanması işlerinin, en çok 20 yıl süre ile kiralanması konusunda DSİ Genel Müdürlüğünce önseçim ilanına çıkılmıştır. En son başvuru tarihi olan 31.3.1997 tarihine kadar başvuruda bulunan firmalar için değerlendirme çalışmaları devam etmektedir.

Tesisleri işletecek şirket, bir yılda elde edilen su miktarının % 80’inin nereye pazarlanabileceği konusunda T.C. Hükümetinin aksi bir sınırlaması bulunmazsa serbest olacaktır. Ancak geriye kalan % 20’sinin nereye satılacağı konusunda DSİ Genel Müdürlüğünün onayını almakla yükümlü olacaktır.

Anlaşılacağı üzere henüz belirlenmiş bir ülke adı yoktur.

Soru 5.

Daha önce yapılan istimlaklar nedeniyle topraklarının büyük bölümü ellerinden alınan Oymapınar-Değirmenli-Güzelyalı Köyleri halkı perişan durumdadır. Bu köylülerin Manavgat Irmağı su temin projesi su koruma alanı içinde ya da kıyısında yer alan evleri ve son toprak parçalarıda istimlak tehditi altındadır. Topraklarına yapı yapamamakta, evlerine bir çivi çakamamaktadırlar. Adı geçen köylülerin gidebilecek başka yerleri, yapabilecekleri başka işleri yoktur. Çok güç durumda olan bu köylülerin mağduriyetlerinin giderilmesi için hangi tedbirleri almayı düşünüyorsunuz?

Cevap :

Konuyla ilgili olarak DSİ Genel Müdürlüğünün herhangi bir kamulaştırma projesi ve girişimi bulunmamaktadır.

İçmesuyu amaçlı barajların koruma alanları ile ilgili tedbirler; Çevre Kanunu ve buna bağlı Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği uyarınca mahallî ve mülkî amirlikler sorumluluğunda yürütülmektedir.

Oymapınar, Değirmenli, Güzelyalı Köyleri ile ilgili bu konudaki tedbirler Antalya Valiliği’nce belirlenmekte ve uygulamaya koyulmaktadır.

5. — Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Hatay-Yayladağ’a bağlı bazı köylerin içmesuyu sorununa ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2432)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın TBMM İçtüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince Başbakan Prof. Dr. Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla. 31.3.1997

Tevfik Diker Manisa

Sorular :

1. Hatay İli, Yayladağı İlçesi Sungur Köyüne içme suyu ile ilgili Köy Hizmetlerince sondaj yapılmış mıdır? Su çıktığı halde işlem yarım bırakılmış mıdır? Yarım bırakılmadı ise, ekip neden geri çekilmiştir? Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?

2. Hatay İli, Yayladağı İlçesi Gözlekçi Köyüne 5 yıl önce içme suyu deposu yapılmış mıdır? Bu su deposu şu anda kullanılmakta mıdır? Kullanılmadıysa yapıcı müteahhit firmaya paralar ödenmiş midir? Kat’i kabul işlemi depo su tutmamasına rağmen yapılmış mıdır?

3. Hatay İli, Yayladağı İlçesi Çakı Köyü içme suyu ile ilgili köyiçi şebeke ve kuyu ihaleleri yapılmış mıdır? Müteahhite para ödenmiş midir? Şu anda köyde içme suyu var mıdır? Ne zaman yeterli suya kavuşacaktır?

4. Yayladağı İlçe merkezi, belde ve köylerinde yaşayan, dağları sınırda bekleyen insanlarımızın karayolu ve köyyolu ihtiyaçlarının yeterince karşılandığı düşüncesinde misiniz? Yetersiz ise ne zaman, nasıl, hangi projeyle çözmeyi düşünüyorsunuz?

5. Hatay Yayladağı İlçesi köylerinin içme suyu ihtiyacı için yeraltı kaynakları yetersiz ise, gölet veya baraj yapmak suretiyle çözümlemeyi düşünüyor musunuz? Bunu ne zaman, hangi projeler ile gerçekleştireceksiniz?

6. Hatay İli, Yayladağı İlçesinin köylerinin Türk televizyon kanallarını izleyemedikleri doğru mudur? Milli Güvenlik ihtiyacı açısından bu konuda hangi tedbirleri almayı düşünüyorsunuz?

T.C. Devlet Bakanlığı Sayı : B.02.0.0010/02932

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 7.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2432-6056/16985 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’ün 11.4.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-511/1426 sayılı yazısı.

Manisa Milletvekili Sayın Tevfik Diker’in; Sayın Başbakanımıza tevcih etttiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün Devlet Bakanı

T.C. Başbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 12.5.1997 Sayı : B.02.1.KHZ.0.01.00.01-1602-17676

Konu : Soru önergesi

Devlet Bakanlığına

(Sn. Lütfü Esengün)

İlgi : 5.5.1997 tarih ve 31-2785 sayılı yazımıza ek,

Sn. Tevfik Diker’e ait soru önergesinde köy yollarını ilgilendiren konular ilgi yazımızla Bakanlığınıza intikal ettirilmişti. İçmesuyu konularında bilgiler aşağıda sunulmuştur.

1. Hatay-Yayladağı-Sungur Köyü içmesuyu 1997 yılı sondaj tekliflerinde yer almakta olup, açılacak sondaj kuyusundan alınacak neticeye göre yeterli su bulunduğunda yapım programa alınacaktır.

2. Hatay-Yayladağı-Gözlekçiler Köyü içmesuyu tesisi yapılmış olup, ancak depoda sızma olduğundan ilgili müteahhit firmaya tamiri için tebligat yapılmıştır.

3. Hatay-Yayladağı-Çakı Köyü içmesuyuna keson kuyu açılmış olup, keson kuyudan alınacak neticeye göre yeterli su bulunduğunda yapım programına alınacaktır. Köyde 2 adet depolu çeşme mevcuttur.

4. Hatay-Yayladağı Köylerinin içmesuyu ihtiyacının D.S.İ. tarafından yapımı sürdürülen Hıralı Barajından çözümlenmesi düşünülmektedir. Genel Müdürlüğümüzce Etüt ve Proje safhasında çalışmalar devam etmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Bekir Aksoy Devlet Bakanı

T.C. Başbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 5.5.1997 Sayı : B021KHZ0120002/31-2785-16801

Konu : Soru önergesi

Devlet Bakanlığına

(Sn. Lütfü Esengün)

İlgi : 16.4.1997 gün ve B.02.0.0010/02664 sayılı yazınız.

İlgi yazınızla Bakanlığıma intikal eden Manisa Milletvekili Sn. Tevfik Diker’e ait soru önergesi tetkik edilmiştir.

Hatay İli Yayladağı İlçesinde 265 km. lik yol ağımız vardır. Bunun 40 km. lik kısmı asfalt, geriye kalan kısmı ise stabilizedir. Asfalt ve stabilize olan yollarımızın alt yapıları mevcut olup, standartlarına uygundur. 1997 yılı içerisinde 20 km. yolun stabilizesi emanet ihaleli, 20 km. yolun stabilizesi püremanet olarak yenilenecektir.

Hatay İlimizin Yayladağı İlçesininde içinde bulunduğu diğer ilçelerle birlikte Devlet Planlama Teşkilatının vermiş olduğu kapasite ve tefrik edilen ödenekle orantılı olarak 30 km. 1 inci kat asfalt sathi kaplama, 30 km. II nci kat asfalt yenileme programı yapılmıştır.

Ayrıca ihtiyaca göre Hatay İlimizin köy yollarının malzemeli ve greyderli bakımları yapılacaktır.

Bilgilerinize arz erderim.

Bekir Aksoy Devlet Bakanı

T.C. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 25.4.1997 Sayı : A.01.1.RTÜ.0.03.02/0198-0194-1599

Konu : Hatay İli Yayladağ İlçesine Yönelik TV Yayınları

T.C.

Devlet Bakanlığı

(Sn. Lütfü Esengün)

İlgi : 16.4.1994 tarih ve B.02.0.0010/02664 sayılı yazınız.

İlgi yazı ekinde gönderilen 6 ncı soruda Hatay İli Yayladağ İlçesine yönelik olarak yapılan televizyon yayınlarının durumu sorulmaktadır.

Üst Kurulca hazırlanan “Televizyon Ulusal Frekans Planı”nda Hatay İli Yayladağ İlçesi için 1/4’ü TRT’ye tahsis edilmek üzere toplam 29 adet kanal ayrılmıştır. Tahsislerle birlikte belirlenen emisyon noktasına kurulacak vericilerle televizyon yayınları net bir şekilde izlenebilecektir.

Halihazırda TRT yayınları ile ilgili izlenebilirlik durumunun Ulaştırma Bakanlığından (T.T.A.Ş) sorulması gerekmektedir. Bilgilerinize arz ederim.

Fatih Karaca Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkan V.

6. — İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in, Emniyet Genel Müdürünün görevden alınmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2470) 7.4.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istiyorum.

Gereğini arz ederim.

Birgen Keleş İzmir

1. Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 1 Nisan tarihinde Başbakanlığa yazılan ve Emniyet Genel Müdürünün tayini için yapılan işlemin yasalara aykırı olduğunu ifade eden ve durumun derhal düzeltilmesi gerektiğini belirten yazı ile ilgili olarak ne gibi bir işlem yapılmıştır?

2. Yasalara göre, Valiler görevden nasıl alınmaktadır? Bakanlar Kurulu kararı ile atanan kişilerin Bakanlar Kurulu kararı ile görevden alınması uyulması zorunlu bir hukuk kuralı değil midir?

3. Cumhuriyet tarihimizin hangi döneminde Emniyet Genel Müdürünün tayininde kullandığınız yöntem uygulanmıştır? Bir örnek verebilir misiniz?

4. Çankırı’da Valiliğe vekâlet eden bir görevli yok mudur? Çankırı’daki hangi olay acele Vali tayinini gerektirmiştir?

5. Gece yarısından sonra işlem yapmak, nöbetçi şifre memurunu ve diğer nöbetçileri odalardan çıkartarak çalışma yerlerini kilit altına almak daha önce hiç uygulanmış mıdır? Uygulanmışsa hangi hukuka göre uygulanmıştır?

6. Emniyet Genel Müdürünün makam odasını gece saat 3.30’da açtırıp yasal olmayan bir yolla yeni Genel Müdürü göreve başlatmak hangi yasanın hangi hükümlerine göre gerçekleştirilmiştir?

T.C. İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü 15.5.1997 Sayı : B050PGM 0710001-A/7116

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 6.4.1997 gün ve 6339 sayılı yazılarınız.

İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/2470-6183) ait cevaplar aşağıya çıkartılmıştır.

Arz ederim.

Dr. Meral Akşener İçişleri Bakanı

Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel, Bakanlık Makamının 1 Nisan 1997 günlü onayı ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı ve 175 inci maddeleri uyarınca Çankırı Valiliğinde vekâleten görevlendirilmiş olup, yapılan işlem nihaî anlamda görevden alınma olmayıp, geçici nitelikte bir görevlendirmedir.

2451 Sayılı Kanun hükümlerine göre Bakanlar Kurulu Kararı ile atanan kamu görevlilerinin aynı yöntemle görevden alınmaları gerekmektedir. Adı geçen şahsın Emniyet Genel Müdürlüğü görevinden başka bir göreve atanmasına ilişkin Bakanlığımız teklifi Bakanlar Kuruluna sunulmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir.

Vekâleten görevlendirme 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda düzenlenen hukukî bir yöntem olup, Bakanlığımızca (diğer bakanlıklarda da olduğu gibi) zaman zaman başvurulan bir görevlendirme biçimidir.

Bakanlığımızca yapılan tasarruflar hukuk çerçevesi içinde kalınarak gerçekleştirilmekte olup, yasa dışı bir uygulama söz konusu değildir.

7. — İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Başbakanlık ve Devlet Bakanlıklarında görevli müşavir ve danışmanlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2477)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül İzmir

1. Başbakanlık ve Devlet Bakanlıklarında Başmüşavir, Müşavir, Danışman adı altında görev yapan toplam kaç kişi vardır?

Başbakana ve Devlet Bakanlıklarına bağlı, hizmet gören Başbakanlık Başmüşavir ve Müşavirlerinin Başbakanlık ve Devlet Bakanlıkları itibariyle ayrı ayrı sayısı kaçtır?

2. Başbakanın kadrolu, geçici görevli ve görevlendirilmiş kaç Başmüşaviri, Müşaviri vardır? Her bir Devlet Bakanlığının, Devlet Bakanlarının Başmüşavir, Müşavir sayısı ayrı ayrı nedir?

T.C. Devlet Bakanlığı 16.5.1997 Sayı : B.02.0.0010/02868

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 16.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2477-6194/17284 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 24.4.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-515-10/1543 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün Devlet Bakanı

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün

Sorusuna Verilen Cevap Aşağıda Belirtilmiştir.

1. Başbakanlık ve Devlet Bakanlıklarında, Başbakan Başmüşaviri, Başbakan Müşaviri ile Başbakanlık Müşaviri olarak toplam 107 kişi görev yapmaktadır.

Başbakanlıkta görev yapan;

- Başbakan Başmüşaviri 12 kişi,

- Başbakan Müşaviri 19 kişi,

- Başbakanlık Müşaviri 66 kişi,

Devlet Bakanlıklarında görev yapan;

-Başbakan Başmüşaviri 1 kişi,

- Başbakan Müşaviri 1 kişi,

- Başbakanlık Müşaviri 8 kişi,

2. Başbakanlıkta, geçici ve görevli olarak 5 adet Müşavir görev yapmaktadırlar.

8. — İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Türkiye’de faaliyet gösteren vakıf sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç’un yazılı cevabı (7/2490)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül İzmir

1. Türkiye’de mevcut her ne amaçla olursa olsun, hangi isim altında olursa olsun kurulmuş vakıf sayısı nedir?

2. Bu vakıflardan dinî, hayrî, ticarî, eğitim, kültür, sanat, tanıtım ve benzeri amaçlı vakıfların konularına, amaçlarına ve faaliyet konularına göre nev’ileri ayrı ayrı kaçtır?

T.C. Devlet Bakanlığı 16.5.1997 Sayı : B.02.0.012-0655

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a)Devlet Bakanlığının (Sn. Lütfü Esengün’ün) 1.5.1997 tarih ve B.02.0.0010/02736 sayılı yazısı.

b) 16.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2490-6207/17297 sayılı yazınız.

Bakanlığımıza ilgi yazınızla intikal ettirilen, İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün 7/2490-6207 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç Devlet Bakanı

T.C. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü 12.5.1997 Sayı : B.02.1.VGM.0.12.00.02.171.06/7184

Devlet Bakanlığına

(Sn. Ahmet Cemil Tunç)

İlgi : 5.5.1997 tarih, B.02.0.012/02-01/0600 sayılı Emir.

Devlet Bakanlığının (Sn. Lütfü Esengün), 1.5.1997 gün ve B.02.0.0010/02736 sayılı yazısı ve eki İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün 7/2490-6207 sayılı soru önergesiyle ilgili cevaplar ilişiktedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Nazmi İşeri Genel Müdür

Soru 1. Türkiye’de mevcut her ne amaçla olursa olsun hangi isim altında olursa olsun kurulmuş vakıf sayısı nedir?

Cevap 1. Türkiye’de Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre 6.5.1997 tarihi itibariyle kurulan vakıf sayısı 4 332 adettir. Ancak bu vakıflardan 242 adedi amaçlarını gerçekleştiremediğinden dağılmış olup, faaliyet göstermemektedir. Faal durumda olan vakıf sayısı 4 090 adettir.

Soru 2. Bu vakıflardan dinî, hayrî, ticarî, eğitim, kültür, sanat, tanıtım ve benzeri amaçlı vakıfların konularına, amaçlarına ve faaliyet konularına göre nev’ileri ayrı ayrı kaçtır?

Cevap 2. 6.5.1997 tarihi itibariyle faaliyette bulunan 4 090 adet vakfın amaçlarına ve faaliyet konularına göre dağılımını ve sayılarını gösterir liste ilişiktedir. (Ek : 2)

Yeni Vakıfların Kuruluş Amaçlarına Göre Dağılımı

Yüzdesi (%)

Eğitim Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 911 22 273

Dinî-Eğitim Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 117 2 860

Dini Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 392 9 584

Sağlık Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 220 5 378

Sosyal-Sosyal Yardım Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 1262 30 855

Sosyal Hizmet Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 75 1 833

Kültür Sanat Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 121 2 958

Bilim-Teknoloji-Araştırma Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 89 2 176

Personeline Yardım Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 196 4 792

Tarih-Turizm-Spor Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 56 1 369

Sosyo-Kültürel Tarihî-Kültürel Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 61 1 491

Meslekî Eğitim Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 38 929

Yöresel Kalkınma- Day. Tanıtma Sos. Yrd., Sağlık Eğitim Amaçlı

Yeni Vakıfların Toplamı 257 6 283

Demokrasi-Huk.-Eko.-Malî-Siya. Araştırmalar, İnsan Hak. Amaçlı

Yeni Vakıfların Toplamı 70 1 711

Basın, Basın-Yayın-Gazetecilik, Kütüp. Cilik, Radyo, TV Sinema Film

Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 26 635

Çevre Koruma Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 97 2 371

Tarım- Hayvancılık, Vet, Ve İlgili Koop. Amaçlı Yeni Vakıflar 22 537

Mimarlık Mühendislik İmar Amaçlı Yeni Vakıfların Toplamı 12 293

Bu Amaçların Dışında Kalan Yeni Vakıfların Toplamı 68 1 662

TOPLAM = 4 090 100

 

Not : Bu toplamların içinde Sos. Yrd. Day. Vakıfları ile Çevre Koruma Vakıfları dahildir.

9. — Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Çevre Bakanlığında yapılan personel atamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2499)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın TBMM İçtüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince Başbakan Prof. Dr. Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla. 9.4.1997

Tevfik Diker Manisa

Sorular :

1. Seyyit Mehmet Aydoğan Başbakanlıktan izin alınmadan Çevre Bakanlığı basın müşavirliğine atanmış mıdır?

2. “B” düzeyinde yabancı dil belgesi olmamasına rağmen mütercim kadrosuna Övgehan Oğultürk’ün atanması yapılmış mıdır?

3. Hamit Dayanır açıktan atanması gerekirken naklen atanması yapılmış mıdır? Bu işlemleri yapanlar hakkında yasal işlem yapılmış mıdır?

4. Çevre Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Fikret Esen’in görevden alınması ile ilgili kararname Çevre Bakanınca hazırlanıp Başbakanlığa gönderilmiş midir?

5. Fikret Esen’in kararnamesini imzalamayı düşünüyor musunuz?

6. 3 üncü Çevre Şurası sonrası Çevre Bakanlığında başlatılan soruşturma var mıdır? Varsa Fikret Esen’in görevden alınmasında bu soruşturmadaki uygulamaları etkin olmuş mudur? Böyle bir zamanda Teftiş Kurulu Başkanının görevden alınması bazı şaibeleri ortaya atmaz mı?

7. Sayın Bakan kendisinin istediği sonucu çıkaracak Teftiş Kurulu başkanını mı aramaktadır?

T.C. Çevre Bakanlığı 13.5.1997 Sayı : B.19.O.ÖZK/00.01.00.00/0404

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Devlet Bakanlığının 1.5.1997 tarih ve B.02.0.0010/02762 sayılı yazısı.

Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in Sayın Bakanımıza tevdi ettiği, Sayın Başbakanımızın da Devlet Bakanlığı koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgi yazı eki yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Söz konusu yazılı soru önergesinin cevapları maddeler halinde aşağıda belirtilmiştir.

Cevap 1. Seyit Mehmet Aydoğan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 59 uncu maddesine göre Bakanlığımız Basın Müşavirliğine 3.6.1996 tarihinde Başbakanlıktan tüm boş kadrolarımız için alınan 3.6.1996 tarih ve 9538 sayılı atama müsaadesine istinaden ataması yapılmıştır.

Cevap 2. Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu olan Övgehan Oğultürk’ün (B) düzeyinde belgesinin bulunmadığı dönemin Çevre Bakanı Sayın Mustafa R. Taşar’a arz edilmiş, bu belgeye gerek bulunmadığı zaten ilgilinin İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu olduğunu belirtip; talimat dönemin Çevre Bakanı Sayın Mustafa R. Taşar tarafından verilmiş ve atama bu şekilde gerçekleştirilmiştir.

Adı geçen 24.10.1996 tarih ve 3998 sayılı onayla 15.10.1996 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere istifa etmiştir.

Cevap 3. Türkiye Gübre Sanayii TAŞ Genel Müdürlüğünde görevli Hamit Dayanır’ın muvaffakat belgesindeki bilgilere istinaden atama işlemleri yapılmış olup, atama işlemleri Çevre eski Bakanı Sayın Mustafa R. Taşar döneminde gerçekleştirilmiştir.

Eksik bilgi ve belgelerle atama işlemlerini yapanlar hakkında Bakanlığımız Teftiş Kurulu Başkanlığınca soruşturma açılmış olup, gerekli yasal işlemler yapılmıştır.

Cevap 4-5. Bu husus 443 sayılı kanun hükmündeki kararnamenin 38 inci maddesi ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun atamayı düzenleyen ilgili hükümleri ile 2451 sayılı kanun gereğince tasarrufumda olan bir konudur.

Cevap 6. Üçüncü Çevre Şûrası sonrasında Basında çıkan bazı haberler üzerine 20.3.1997 tarih ve TKB/060/96 sayılı Olur ile inceleme başlatılmıştır. Bu husus Teftiş Kurulu Başkanı Fikret Esen’in görevden alınması ile hiçbir ilgisi ve etkinliği yoktur. Zira Teftiş Kurulu Başkanı Fikret Esen’in kararı 4.2.1997 tarih ve 488 sayılı yazı ile sevkedilmiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi Üçüncü Çevre Şurası ilgisi bulunmamaktadır.

Cevap 7. Altıncı sorunun cevabında da belirtildiği gibi Teftiş Kurulu Başkanlığı değişikliğinin Üçüncü Çevre Şûrası ile bir ilgisi bulunmadığı yaklaşık iki ay önce atama işleminin teklif edildiği bunun açık bir ifadesidir. Bakanlığımın bundan istediği sonucu çıkarması ve buna uygun Teftiş Kurulu Başkanını seçmesi söz konusu değildir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Ziyattin Tokar Çevre Bakanı

10. — Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, görevden alınan Emniyet Genel Müdürüne ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2500)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın içişleri Bakanı Meral Akşener tarafından yazılı cevaplandırılması için gereğini tensiplerinize saygılarımla sunarım. 8.4.1997

Feridun Pehlivan Bursa

İçişleri Bakanı olarak örneği “Muz Cumhuriyetlerinde” bile görülmeyen bir yöntemle, ülkenin ikinci büyük güvenlik gücünün başı olan Emniyet Genel Müdürünü görevden aldınız. Şu an ülke, sayenizde iki Emniyet Genel Müdürü gerçeğini yaşamaktadır. Bu çerçevede,

Yargıdan yürütmeyi durdurma kararı alan Alaattin Yüksel’i yeniden görevden alacak mısınız? Gazetecilerin bu yöndeki sorusuna, “Yargıya saygılıyım ama ardından gene aynı şeyi yaparım” dediğinize göre, bu, “görevden alma-iade etme oyununu” ne kadar sürdürmeyi düşünüyorsunuz?

Ülkenin terörle mücadele konusunda topyekûn gösterdiği fedakârlık ortada iken, bu mücadele en önemli kurum olan Emniyetin en baş sorumlusuna yönelik bu garip politikanız, acaba canını ortaya koyarak terörle mücadele eden binlerce polisi nasıl etkilemektedir?

T.C. İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü 15.5.1997 Sayı : B.05.0.PGM.0710001-A/7114

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 24.4.1997 tarih ve 7/2500-6236/17379 sayılı yazılarınız.

Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/2500 6236) ait cevaplar aşağıya çıkartılmıştır.

Arz ederim.

Dr. Meral Akşener İçişleri Bakanı

Emniyet Genel Müdürü Alaadin Yüksel, Bakanlık Makamının 1 Nisan 1997 günlü onayı ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ve 175 inci maddeleri uyarınca Çankırı Valiliğinde vekâleten görevlendirilmiştir. Yapılan işlem asaleten görevden alma olmayıp geçici nitelikte bir görevlendirmedir.

3152 Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesi hükmüne göre Bakan, emri altında görev yapanların faaliyet ve işlemlerinden sorumludur. Her türlü hizmetten birinci derecede sorumlu olan bir bakanın sorumluluğu birlikte paylaşacağı bir bürokrat seçme hakkı vardır. Yapılan tasarrufun amacı yürütülen hizmetlerde daha iyi sonuçlar almaktadır.

Bakanlığımızca yapılan bu idarî işlemin uygulanması İdarî Yargı Merciî tarafından durdurulmuştur. Hukuka bağlı olan Bakanlığımız yasal süre içerisinde 2577 Sayılı Kanunun 28 inci maddesi gereğince İdarî Yargı kararını uygulamak istemiş ise de Emniyet Genel Müdürünün sağlık kurulu kararı ile 23 Mayıs 1997 tarihine kadar raporlu olması sebebiyle fiilen uygulama imkânı olmamıştır.

Yapılan işlemin amacı, milletçe büyük bir gayret ve fedakârlıkla yürütülen terörle mücadeleden daha iyi sonuç alınabilmesi olup, Bakanlığımca yapılan her türlü tasarruf hukuk çerçevesi içerisinde kalınarak gerçekleştirilmektedir.

11. — İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bakanlıkta ve ilgili kuruluşlarda görev yapan genel müdür, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/2525)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül İzmir

1. Bakanlığınızda ve Bakanlığınıza bağlı, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadî teşebbüslerinde, sermayesi tamamen ve kısmen devlete ait kamu iktisadî kuruluşlarında, bankalar, şirket ve tarım, kredi, satış, üretim kooperatif ve kooperatif birliklerinde, vakıflarda, fonlarda ve yönetimi vesayeti size ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili her sıfat ve türdeki kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi Kamu İktisadî Teşebbüsü, banka ve ortaklıklarca, kooperatif birliklerince kurulmuş, iştirak edilmiş kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi kurum, kuruluş, banka, ortaklık ve vakıflarda görev yapan, çalışan atanmış ve/veya seçilmiş, atanması ve/veya seçimi Bakanlığınızın iznine, onayına tabi yukarıda sayılan yerlerde görevli;

Genel Müdür,

Yönetim Kurulu (İdare Meclisi) Üyesi,

Denetçi (murakıp) kişilerin isimleri ve görev yaptıkları yerler nerelerdir?

T.C. Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü 14.5.1997 Sayı : B.07.0.PER.0.22/23151

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 29.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2525-6287/17494 sayılı yazısı.

Tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmak üzere ilgi yazı ekinde gönderilen, İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’e ait yazılı soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıda belirtilmiştir.

1. Bakanlığımız merkez teşkilatında 7 Genel Müdür bulunmaktadır.

2. Bakanlığımız bağlı ve ilgili kuruluşları 4 adet olup, bu kuruluşlarda 3 Genel Müdür, 8 Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi bulunmaktadır.

3. Bakanlığımız ile bağlı ve ilgili kuruluşlarımız haricindeki diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Bakanlığımıza ait yönetim, denetim kurulu üyelikleri ile murakıp sayısı 11’dir.

Bilgilerinize arz ederim.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener Maliye Bakanı

12. — İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bakanlıkta ve ilgili kuruluşlarda görev yapan müdür, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilere ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/2530)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Kültür Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül İzmir

1. Bakanlığınızda ve Bakanlığınıza bağlı, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadî teşebbüslerinde, sermayesi tamamen ve kısmen devlete ait kamu iktisadî kuruluşlarında, bankalar, şirket ve tarım, kredi, satış, üretim kooperatip ve kooperatif birliklerinde, vakıflarda, fonlarda ve yönetimi vesayeti size ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili her sıfat ve türdeki kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi Kamu İktisadî Teşebbüsü, banka ve ortaklıklarca, kooperatif birliklerince kurulmuş, iştirak edilmiş kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi kurum, kuruluş, banka, ortaklık ve vakıflarda görev yapan, çalışan atanmış ve/veya seçilmiş, atanması ve/veya seçimi Bakanlığınızın iznine, onayına tabi yukarıda sayılan yerlerde görevli;

Genel Müdür,

Yönetim Kurulu (İdare Meclisi ) Üyesi,

Denetçi (murakıp) kişilerin isimleri ve görev yaptıkları yerler nerelerdir?

T.C. Kültür Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 16.5.1997 Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-191

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 29 Nisan 1997 gün, KAN.KAR.MÜD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2530-6292/17499 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün Bakanlıkta ve ilgili kuruluşlarda görev yapan genel müdür, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilere ilişkin yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Söz konusu önergede belirtilen kuruluşlarda görevli genel müdür, yönetim kurulu (idare meclisi) üyesi, denetçi (murakıp) olarak Bakanlığımız elemanı bulunmamaktadır.

Bilgilerinizi arz ederim.

İsmail Kahraman Kültür Bakanı

13. — İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bakanlıkta ve ilgili kuruluşlarda görev yapan genel mudur, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2539)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Eneji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygılarımla dilerim.

Sabri Ergül İzmir

1. Bakanlığınızda ve Bakanlığınıza bağlı, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadî teşebbüslerinde, sermayesi tamamen ve kısmen devlete ait kamu iktisadî kuruluşlarında, bankalar, şirket ve tarım, kredi, satış, üretim kooperatip ve kooperatif birliklerinde, vakıflarda, fonlarda ve yönetimi vesayeti size ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili her sıfat ve türdeki kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi Kamu İktisadî Teşebbüsü, banka ve ortaklıklarca, kooperatif birliklerince kurulmuş, iştirak edilmiş kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi kurum, kuruluş, banka, ortaklık ve vakıflarda görev yapan, çalışan atanmış ve/veya seçilmiş, atanması ve/veya seçimi Bakanlığınızın iznine, onayına tabi yukarıda sayılan yerlerde görevli;

Genel Müdür,

Yönetim Kurulu (İdare Meclisi ) Üyesi,

Denetçi (murakıp) kişilerin isimleri ve görev yaptıkları yerler nerelerdir?

T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 20.5.1997 Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-688

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 29 Nisan 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2539-6301-17508 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün tarafıma tevcih ettiği, 7/2539-6301 esas no. lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün Yazılı Soru Önergesi Cevabı

(7/2539-6301)

Soru :

Bakanlığınızda ve Bakanlığınıza bağlı, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadî teşebbüslerinde, sermayesi tamamen ve kısmen devlete ait kamu iktisadî kuruluşlarında, bankalar, şirket ve tarım, kredi, satış, üretim kooperatif ve kooperatif birliklerinde, vakıflarda, fonlarda ve yönetimi vesayeti size ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili her sıfat ve türdeki kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi Kamu İktisadî Teşebbüsü, banka ve ortaklıklarca ve vakıflarda görev yapan, çalışan atanmış ve/veya seçilmiş, atanması ve/veya seçimi Bakanlığınızın iznine, onayına tabi yukarıda sayılan yerlerde görevli;

Genel Müdür,

Yönetim Kurulu (İdare Meclisi ) Üyesi,

Denetçi (murakıp) kişilerin isimleri ve görev yaptıkları yerler nerelerdir?

Cevap :

Bakanlığım Bağlı ve İlgili Kuruluşları, Bağlı Ortaklıklar ile Fonlarda görevli Genel Müdür, Yönetim Kurulu Üyesi ve Denetçiler aşağıda verilmiştir.

Adı ve Soyadı Kurumu

A- Genel Müdürler

Yener Cander ETKB Maden İşleri

Mehmet Koyuncu ETKB Enerji İşleri

Erdal Coşkun E.İ.E.İ.

Prof. Dr. Doğan Altınbilek D.S.İ.

Ahmet E. Akçael P.İ.

Arif Demirkıran TEAŞ

Mustafa Öztürk TEDAŞ

Yusuf Çebi TKİ

İlhami Alpay Elgin TDÇİ

Mustafa Kıraç TTK

M. Sıtkı Sancar TPAO

Mustafa Murathan BOTAŞ

Ahmet Badem GERKONSAN

Kemal Yıldırım (Vekâlet) İSDEMİR

Celal Dağgez DİV-HAN

Mustafa Kavlu Boğaziçi Elkt. Dağıtım A.Ş.

Kenan Köktürk Karaelmas Elkt. Dağ. A.Ş.

Burhan Şahin Meram Elkt. Dağ. A.Ş.

Nusret Alemdaroğlu Sakarya Elkt. Dağ A.Ş.

Tünay Gültekin Trakya Elkt. Dağ. A.Ş.

Halil Konuk Körfez Elkt. Dağ. A.Ş.

Ender Gül Başkent Elkt. Dağ. A.Ş.

Ahmet Muhtaroğlu TEMSAN

B : Yönetim Kurulu Üyeleri (Genel Müdürlüklerde)

M. Ziya Gözler T.T.K.

Metin Yılmaz T.T.K.

M. Tuğrul Müftüoğlu T.T.K.

Hanifi Mahçiçek BOTAŞ

Metin Akgün BOTAŞ

Mustafa Vuruşkaner BOTAŞ

Kutluhan Çinbay BOTAŞ

Dr. Nuri Korkmaz Boğaziçi Elek. Dağ. A.Ş.

Muhittin Murat Boğaziçi Elek. Dağ. A.Ş.

Yunus Şirin Boğaziçi Elek. Dağ. A.Ş.

İlhami Özşahin Karaelmas Elekt. Dağ. A.Ş.

Ünal Çakmaklı Karaelmas Elekt. Dağ. A.Ş.

Recep Demirezen Karaelmas Elekt. Dağ. A.Ş.

Ahmet Akçay Meram Elkt. Dağ. A.Ş.

Hasan Ali Duran Meram Elkt. Dağ. A.Ş.

İ. Baha Martı Meram Elkt. Dağ. A.Ş.

Enis Özkan Sakarya Elkt. Dağ. A.Ş.

Mehmet Yüzügüler Sakarya Elkt. Dağ. A.Ş.

Zafer Erkan Sakarya Elkt. Dağ. A.Ş.

Ö. Faruk Gültekin Trakya Elkt. Dağ. A.Ş.

Zafer Tokuç Trakya Elkt. Dağ. A.Ş.

İsmail Kaya Trakya Elkt. Dağ. A.Ş.

İzzet Günaydın Körfez Elkt. Dağ. A.Ş.

Mehmet Bedii Ateş Körfez Elkt. Dağ. A.Ş.

YunusBekircan Körfez Elkt. Dağ. A.Ş.

Yusuf Kenan Kul Başkent Elkt. Dağ. A.Ş.

Orhan Sakarya Başkent Elkt. Dağ. A.Ş.

Seyfi Saltoğlu Başkent Elkt. Dağ. A.Ş.

Hamit Özkan TEMSAN

A. Reyhan Sakallıoğlu TEMSAN

T. Rıza Çavuşoğlu GERKONSAN

Mustafa Yılmazçoban GERKONSAN

Servet Üst GERKONSAN

İ. Metin Eral İSDEMİR

İsmail Hakkı Karakaya İSDEMİR

A. Siraci Gökdemir İSDEMİR

Ahmet Aslan DİV-HAN

Osman İlhan DİV-HAN

Hanifi Polat DİV-HAN

Yönetim Kurulu Üyelikleri (Fonlarda)

Uğur Doğan Madencilik Fon Yön. Kur. Bşk.

Mustafa Vuruşkaner Madencilik Fonu

İ. Metin Eral Madencilik Fonu

Yunus Şirin Madencilik Fonu

Yener Candener Madencilik Fonu

Mustafa Vuruşkaner Enerji Fonu Yön. Kur. Başkanı

Mehmet Koyuncu Enerji Fonu

Müjgan Şen Enerji Fonu

C : Denetçi-Murakıp

Bünyamin Günal Boğaziçi Elek. Dağ. A.Ş.

Ziya Sarı Boğaziçi Elek. Dağ. A.Ş.

İbrahim Şen Karaelmas Elek. Dağ. A.Ş.

B.Sami Güven Karaelmas Elek. Dağ. A.Ş.

Mehmet Yerlice Meram Elek. Dağ. A.Ş.

Av. Mevlüt Yaman Meram Elek. Dağ. A.Ş.

İbrahim Yıldırım Sakarya Elek. Dağ. A.Ş.

Mustafa Şirin Sakarya Elek. Dağ. A.Ş.

Sadi Şen Trakya Elek. Dağ. A.Ş.

Mesut Karaosmanoğlu Trakya Elek. Dağ. A.Ş.

İlyas Sarıyıldız Körfez Elek. Dağ. A.Ş.

Nazım Ünlü Körfez Elek. Dağ. A.Ş.

İbrahim Uğurlu Başkent Elek. Dağ. A.Ş.

B. Sıtkı Aksoy Başkent Elek. Dağ. A.Ş.

Osman Yaylı TEMSAN

Hüseyin Aksoy TEMSAN

A. İhsan İnce GERKONSAN

Av. Kemal Poyraz GERKONSAN

Mehmet Kara İSDEMİR

Fatih Uğurlu İSDEMİR

Kamil Tazıcı DİV-HAN

Ahmet Göral DİV-HAN

Cevdet Malkoç E.İ.E.İ

14. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün;

– Bakanlıkta ve ilgili kuruluşlarda görev yapan genel müdür, yönetim kurulu üyesi ve denetçilere,

Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen’in;

– Orman köylüsünün bazı sorunlarına,

Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın;

– Orman arazilerinin tahsisiyle ilgili duyuruya,

İlişkin soruları ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı’nın yazılı cevabı (7/2532, 7/2548, 7/2552)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Orman Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Bakanlığınızda ve Bakanlığınıza bağlı, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadî teşebbüslerinde, sermayesi tamamen ve kısmen devlete ait kamu iktisadî kuruluşlarında, bankalar, şirket ve Tarım, Kredi, Satış, Üretim Kooperatif ve Kooperatif Birliklerinde, Vakıflarda, Fonlarda ve yönetimi vesayeti size ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili her sıfat ve türdeki kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi Kamu İktisadî Teşebbüsü, banka ve ortaklıklarca, Kooperatif birliklerince kurulmuş, iştirak edilmiş kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi kurum, kuruluş, banka, ortaklık ve vakıflarda görev yapan, çalışan atanmış ve/veya seçilmiş, atanması ve/veya seçimi Bakanlığınızın iznine, onayına tabi yukarıda sayılan yerlerde görevli;

Genel Müdür,

Yönetim Kurulu (İdare Meclisi) Üyesi,

Denetçi (murakıp) kişilerin isimleri ve görev yaptıkları yerler nerelerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Orman Bakanı Sayın Halit Dağlı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim. 11.4.1997

Cemal Özbilen

Kırklareli

1. Orman sahalarının daralması nedeniyle meydana gelen işsizlik, yüksek enflasyonun yarattığı hayat pahalılığı nedeniyle bunalan orman köylümüz son günlerde alınan son depo naklinin kaldırılması nedeniyle daha da mağdur duruma düşürülmüştür.

Orman köylümüzün aleyhine olan ve nakliye sebebiyle ek bir ücret almasına imkân verecek son depo naklinin kaldırılması uygulanmasına son vermeyi düşünüyor musunuz?

2. Orman köylümüze ödenen kesim ve sürütme ücretleri sizce yeterli midir? Arttırmayı düşünmekte misiniz?

3. Orman köylüsünün ödediği 1996 yılı nakliye ücreti 280 bin TL. iken, 1997 yılında 583 bin TL.’ye yükseltilmiştir. Bu ücret köylümüz tarafından yüksek bulunmaktadır. Bu fiyatın düşürülmesini düşünüyor musunuz?

4. Demirköy İlçemizin orman haricinde bir gelir kaynağı yoktur. Buna rağmen Ana Tamirhanemiz kapatılmış, Orüs Fabrikamız özelleştirilme kapsamına alınmıştır.

Demirköy ilçemizin bu mağduriyetinin giderilmesi için almayı düşündüğünüz bir tedbir var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soru önergesinin İçtüzüğün 96 ncı maddesi gereğince Sayın Orman Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplanması için gereğini arz ederim.

Mehmet Korkmaz

Kütahya

1. Resmî Gazetenin 15 Mart 1997 sayılı nüshasında yayınlanan, saha tahsis duyurusunda yer alan orman arazilerinin tahsisinde hangi kriter uygulanmıştır?

2. Kaç firma müracaatta bulunmuştur, açıklayabilir misiniz?

3. Tahsisler hangi komisyonda görüşüldü, bu komisyonun üyelerinin adları ile görevlerini açıklar mısınız?

4. Ön izin teminatları hangi kritere göre tespit edilmiştir?

5. Tahsislerde Bakan sıfatı ile herhangi bir tercihiniz mevzubahis midir? Böyle bir tercihi kullandınız mı?

6. 28.3.1997 günü yapılacak olan böylesine önemli bir ihalenin, 13 gün öncesinden 15 Mart 1997 tarihinde Resmî Gazetede duyurulmasının özel bir nedeni var mıdır?

Bu süre yeterli midir?

T.C.

Orman Bakanlığı 20.5.1997

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı

Sayı : KM.1. SOR.341-1611

Konu : Soru önergeleri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 20.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-

6819 sayılı yazısı.

b) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 29.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6448 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün 7/2532 esas nolu “Bakanlıkta ve ilgili kuruluşlarda görev yapan genel müdür, yönetim kurulu üyesi ve denetçilere ilişkin”, Kırklareli Milletvekili Sayın Cemal Özbilen’in 7/2548 esas nolu “Orman köylüsünün bazı sorunlarına ilişkin”, Kütahya Milletvekili Sayın Mehmet Korkmaz’ın 7/2552 esas nolu “Orman arazilerinin tahsisiyle ilgili duyuruya ilişkin” yazılı soru önergeleri Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabî yazılarımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

M. Halit Dağlı

Orman Bakanı

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün 7/2532 Esas Nolu “Bakanlıkta ve İlgili Kuruluşlarda

Görev Yapan Genel Müdür, Yönetim Kurulu Üyesi ve Denetçilere İlişkin Yazılı Soru Önergesi” Hakkında Orman Bakanlığının Cevabı

a) Bakanlığımız Ana Hizmet Birimlerinde görev yapan Genel Müdürler :

1. İsmail Özkahraman - Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürü

2. Durhasan Koca - Orman ve Köy İlişkileri Gen. Müd.

3. Nevzat Ceylan - Millî Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürü.

b) Bağlı Kuruluşta görev yapan Genel Müdürler :

4. Abdurrahman Sağkaya - Orman Genel Müdürü.

Yönetim Kurulu Üyesi :

Bakanlığımızda, bağlı ve ilgili kuruluşlarında yönetim kurulu üyeliği kadrosu bulunmamaktadır.

Denetçi (Murakıp) :

Bakanlığımızda, bağlı ve ilgili kuruluşlarında denetçi (murakıp) kadrosu bulunmamaktadır.

Kırklareli Milletvekili Sayın Cemal Özbilen’in 7/2548 Esas Nolu “Orman Köylüsünün Bazı Sorunlarına İlişkin Yazılı Soru Önergesi” Hakkında

Orman Bakanlığının Cevabı

1. Kırklareli Orman İşletmesi Müdürlüğünün bağlı bulunduğu İstanbul Orman Bölge Müdürlüğünün 1996-1997 yılları satış deposuna taşıma programı :

1996 Yılı Taşıma Programı :

128 000 m3 yakacak odun,

4 000 Ster lif-yonga odunu,

40 000 Ster yakacak odun,

2 000 Ster sırıktır.

1997 Yılı Taşıma Programı :

135 000 m3 yakacak odun,

4 000 Ster lif-yonga odunu,

40 000 Ster yakacak odun,

1 200 Ster sırıktır,

1 500 Ster çubuktur.

Görüldüğü gibi, taşıma programı kaldırılmamış, azaltılmamış hatta, yakacak odunda olduğu gibi, geçen yıla göre 7 000 m3 artırılmıştır.

Bu itibarla orman köylümüzün taşıma sebebiyle mağduriyeti söz konusu değildir.

Ancak, çalı ve çırpı niteliğindeki çok ince odunların üretilmesi ve satış depolarına taşınması durumunda yükleme, taşıma ve depoda istif ücretleri ile bunların toplamının % 20’si oranında Orman İmar Giderleri maliyet bedeline ilave edilmekte, bu durum maliyeti yükseltmekte, bu yüksek maliyet üzerinden söz konusu odunlar alıcı bulamamakta, genel olarak fiyat indirilip maliyetin altında ve zararına satılabilmektedir.

Bu itibarla 1997 yılında çalı ve çırpı niteliğinde yakacak odun üretilmemesi için teşkilâtımıza talimat verilmiştir. Bu nitelikteki odunları 6831 sayılı Orman Kanununun 31 ve 37 nci maddelerine göre, sadece tarife bedeli gibi düşük bir rüsum alınarak ihtiyaçlarında kullanılmak üzere, orman köylülerine ve diğer isteklilere verilmektedir. Bundan dolayı da orman köylüsünün herhangi bir mağduriyeti söz konusu değildir.

2. Orman ürünlerinin kesim, sürütme, yükleme, taşıma ve istif işlerinde iş-zaman analizleri yapılmış, üretimde kullanılan makine, araç-gereç ve sarf malzemeleri ile işgücünün satın alma fiyatları, amortismanları, ortalama yatırım payları veya kazançları günün şartlarına göre tespit edilerek TL./saat üzerinden her iş kolu için Birim Maliyet (BM) hesap edilmiş, diğer taraftan birim hacimdeki bir ürünün iş kollarına göre muhtelif şartlarda üretilmesi gereken Standart Zaman (SZ)’lar iş-zaman ölçümleri ile tespit edilerek üretim Birim Fiyatları (BF) :

BF = BM x SZ (1+a) formülüne göre hesaplanmıştır.

60 Burada;

BF = Üretim birim fiyatını,

BM = Birim Maliyeti (TL./saat),

SZ = Birim hacimdeki kesme, sürütme vb, işin görülmesi için gereken Standart zamanı (Dak/m3),

a = Toplam payları, ifade etmektedir.

Toplam paylar; işin görülmesi sırasında dinlenme, ihtiyaç giderme, yakıt ikmali, küçük tamir bakımlar gibi dolaylı zaman kayıplarını kapsamaktadır ve Gerçek Çalışma Süresi (GÇZ)’ne ilave edilerek muntelif şartlar için Standart Zaman (SZ) bulunmaktadır.

Bu yöntem bilimsel bir yöntem olup 1996 yılı başından beri uygulanmaktadır.

Bu yöntemle yıl içerisinde üretim girdilerinde meydana gelen fiyat artışlarının, birim fiyata yansıtılması her zaman mümkündür. Nitekim 1996 yılı ortalarında, akaryakıt fiyatlarında meydana gelen artışlar Birim Maliyete (BM) yansıtılarak ortalama % 22.2 oranında birim fiyat zammı yapılmış, üretim ödeneği 14.5 trilyon TL.’den 17.2 trilyon TL.’ya yükseltilmiş ve yıl sonuna kadar da orman köylüsüne 18.0 trilyon TL. üretim ücreti ödenmiştir.

1997 yılı başında ise, yukarıda belirtilen üretimdeki temel girdilerin güncel satın alma fiyatları ülke bazında yeniden araştırılmış, birinci altı ay için Birim Maliyet (BM)’ler tespit edilmiş ve buna göre 1996 yılı Birim Maliyetlerine göre yaklaşık % 45 oranında artış sağlanarak üretime girilmiştir.

Halen orman ürünleri satış fiyatları genel olarak maliyet bedelinin altında oluşmaktadır. Önümüzdeki aylarda satış fiyatlarımız maliyet bedeli seviyesine yükseldiği takdirde, üretim birim maliyetleri yeniden analize tabi tutularak güncel birim maliyetlere göre kesim ve sürütme birim fiyatlarının yeniden tespit edilmesi düşünülmektedir.

Ancak, üretim ücretleri, Döner Sermaye Bütçesinden ödenmektedir. Bu bütçeye Genel Bütçeden veya başka bir fon ve bütçeden kaynak aktarılması mümkün olamamaktadır. Döner Sermaye Bütçe Gelirlerinin yaklaşık % 95’ini satış gelirleri oluşturmaktadır. Bu itibarla satış gelirlerinde bir iyileşme olmadan, üretim birim fiyatlarının karşılıksız olarak artırılması da mümkün görülememektedir.

Bu hususu, önümüzdeki aylarda piyasada oluşan şartlar ve fiyatlar dikte edecektir.

3. Baltalık Ormanlardan üretilen yakacak odunların % 80’i maliyet bedeli, % 20’si tahsis bedeli ile üreticilerine satılmaktadır.

Maliyeti etkileyecek unsurlardan fiili masraflar, normal ormanlardan üretilen yakacak odunların % 50’si nispetinde alınmış, tevzi masrafları ise normal ormanlardan üretilenlerde 440 000 TL./Ster iken Baltalık ormanlardan üretilen yakacak odunlarda 240 000 TL./Ster olarak alınmış, satış masraflarında da indirim yapılarak 15 000 TL./Ster yerine 7 500 TL./Ster alınmıştır. Bu hesaplama tarzı ile baltalık ormanlardan üretilen odunlarda 274 616 TL./Ster indirim yapılmıştır. Bu indirim 1 ton odunda 274 616 x 2,3 = 631 617 TL. etmektedir.

Üretici orman köylüleri ürettikleri odunların % 80’ini 472 000 TL. ster rüsum ödeyerek 1 ton odunu 2,3 x 472 000 = 1 085 600 TL.’na almakta ve piyasada 1 ton odunu en az 3 000 000 TL.’den satmaktadırlar. 1996 yılına göre 1997 yılında fiyat artışı ortalama % 32 olmaktadır. Bu artış güncel fiyat artışının çok altında kalmaktadır.

Yukarıda izah edildiği üzere Bakanlığımız Baltalık ormanlarda çalışan orman köylülerinin menfaatlerini gözetip maliyet bedelini asgarî düzeyde tespit ederek, kâr nispetlerinin en yüksek düzeyde gerçekleşmesini prensip edinmiştir.

4. Bakanlığımız bünyesinde bulunan 17 Ana tamirhane ve 4 Bakım Atölyesi her yıl katlanarak zarar ettiğinden ve teşkilâtımıza önemli yükler getirdiğinden Bakanlar Kurulu Kararı ile kapatılmıştır. Ana tamirhanelerdeki iş makineleriyle yapılan işler, özel sektöre çok daha ucuza yaptırılabilmektedir. Buralarda çalışan işçi ve memurlarımız da Bakanlığımızın ihtiyaç duyulan birimlerinde değerlendirilmekte olup, mağduriyetleri söz konusu değildir.

Bu kapsamda kapatılan Demirköy Orman Anatamirhane Müdürlüğünün faaliyeti durdurulmuş ve parkta bulunan makineler yine aynı bölgede Orman Koruma ve Yangınla Mücadele hizmetlerine transfer edilmiştir.

Atıl durumda bulunan elemanlar da yakın Bölge Müdürlüklerimizde görevlendirilerek işlendirilmiştir.

Kütahya Milletvekili Sayın Mehmet Korkmaz’ın 7/2552 Esas Nolu “Orman Arazilerinin

Tahsisiyle İlgili Duyuruya İlişkin Yazılı Soru Önergesi” Hakkında Orman Bakanlığının Cevabı

1. 15 Mart 1997 gün, 22934 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan ormanlık saha tahsis duyurusunda baz alınan kriterler, 5 Nisan 1995 gün ve 22249 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Orman Arazilerinin Tahsisi Hakkında Yönetmelikte belirlenen hususlardır. Anılan Yönetmelik esaslarına göre turizm yatırımı yapmak için saha tahsisi talebinde bulunan şahıs veya şirketlerin istekleri;

a) Bakanlığımızca mahallinde incelettirilerek, uygun, bulunması halinde;

b) Çevre Bakanlığının

c) Turizm Bakanlığının

ayrı ayrı olumlu görüşleri alınmakta olup, tüm bu veriler Değerlendirme Komisyonunca uygun görülmesi halinde Bakanlığımızın izniyle ilan edilmektedir.

Resmî Gazetede ilan edilen sahalar en az 6 aylık inceleme, değerlendirme sonucunda uygun bulunması halinde ilan edilmektedir. İlan edilen sahalarda ilk aranan kriter ormanı, çevreyi ve doğal yapıyı tahrip ettirmeden turizme katkı sağlayacak tesislerin yapılmasını sağlamaktadır.

2. 15 Mart 1977 tarih ve 22934 sayılı Resmî Gazetenin 47 nci sayfasında ilan edilen yerlerden;

1/b maddesinde belirtilen yer için : 8

1/c ” ” ” ” 6

1/e maddesinde belirtilen yer için : 2

1/f ” ” ” ” 4

1/g ” ” ” ” 1

müracaat olmuş olup, diğer (5) saha için müracaat olmamıştır.

3. Tahsis talebi için yapılan müracaatlar öncelikle ilgili Daire Başkanlığınca; taleplerinin ve talep evraklarının usulüne ve ilan şartlarına uygun olup olmadığı konusunda incelemeye alınmaktadır. Yapılan ilk incelemeden sonra Yönetmelik esaslarına göre Kadastro ve Mülkiyet Dairesi Başkanı Cahit Nasırlı, Orman Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Mülazımoğlu, Orman Genel Müdürü Abdurrahman Sağkaya, Müsteşar Yardımcısı Aytekin Mesci’den oluşan komisyonda görüşülerek değerlendirmeleri yapılmaktadır.

4. Ön izin teminatlarının hesaplanmasında, tahsisi istenilen sahada yapılması öngörülen turizm tesisinin T.C. Kalkınma Bankasınca tespit edilen 1997 yılı için belirlenen yatak başı maliyetleri esas alınmıştır. Proje maliyet bedelinin % 3’ü oranında ön izin teminatı alınmaktadır. Bu işlem yönetmeliğimizde belirlenmiş olup, talimatlara uygun hareket edilmektedir.

5. İlana çıkarılan yerler için yapılan müracaatların ilgili Daire Başkanlığındaki ön incelemelerinden sonra yukarıda ad ve unvanları yazılan değerlendirme komisyonunca değerlendirmeleri yapılmakta olup, inceleme sonuçları Bakanlığıma arz edilmektedir. Yapılan son değerlendirmede müracaatçıların tamamının ilan edilen sahada turizm tesisini yapacak güçte ve vasıfta olduğu belirlenirse tercih yapılma zorunluluğunda kalınması tabiîdir.

6. Orman Arazilerinin Tahsisi Hakkında Yönetmeliğin temel prensibi, tahsisen verilecek ormanlık sahaların tüm ilgilenenlere duyurulmasıdır. Bu sadece bir duyuru, bir ilan olup, ihale değildir. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile de hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. İlgilenenler tesislerle ilgili herhangi bir hesaplama, fiyat indirimi, birim fiyat tespiti gibi iş ve işlemlerle uğraşmamaktadır. İlan süresinde yapılacak iş ilgililerin kendilerine ait bilgileri içeren belgeleri tamamlayarak vermeleridir. Yönetmeliğimize göre de yılda 4 defa olmak üzere Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında ilan edileceği önceden bilindiği için sıkıntı olmamaktadır.

Bu amaç için 13 gün yeterli süre olmaktadır.

15. – Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen’in, pancar üretimiyle ilgili sorunlara ilişkin sorusu ve Orman Bakanı ve Sanayi ve Ticaret Bakanı vekili Halit Dağlı’nın yazılı cevabı (7/2549)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yalm Erez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.

11.4.1997

Cemal Özbilen

Kırklareli

15 Mart 1996 tarihinde ilan edilen kg. başına 4 400 TL.’lık pancar alım fiyat bedelleri bir yılı aşkın bir süre geçtiği halde ödenmemiştir. Ramazan Bayramından önce ödeneceği ifade edilmesine karşı Kurban Bayramı gelmiştir. Pancar bedelleri yeni ödenmeye başlanmıştır.

Zor bir ziraat olan pancar üretimi, yetersiz fiyat politikaları sebebiyle zaman zaman şeker ihtiyacımızı karşılayamaz duruma gelmiştir. Pancar az ekilmekte ve ülkemiz potansiyeli çok fazla olmasına karşı şeker ithal etmek zorunda kalmaktadır.

Misal olarak, Türkiye’nin ilk şekerini üreten Alpullu Şeker Fabrikamız pancar fiyatının yetersizliği ve alternatif ürünler sebebiyle kapasitesinin çok altında çalışmaktadır. 1996 kampanyası iki üç ay gibi kısa bir sürede tamamlanmıştır.

Şeker ithali etmemek için, pancar ekiminin başladığı şu günlerde pancar üretiminin artırılması, pancar fiyatının tarım girdilerindeki artış ve enflasyon artışlarından etkilenmeyecek bir fiyat konusunda ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 12.5.1997

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.140.BHİ.01-194

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 29.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6449 sayılı yazınız.

Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen’in, pancar üretimiyle ilgili sorunlara ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/2549) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Halit Dağlı

Sanayi ve Ticaret Bakanı V.

Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen’in Yazılı Sorularına Cevaplarımız

1996 yılı ürünü pancar bedel ödemeleri 15 Nisan 1997 tarihinde tamamlanmış, çiftçilerin T. Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürlüğünden herhangi bir alacağı kalmamıştır.

1996/97 kampanyasında Türkşeker ve Bağlı Ortaklıklar tarafından 1 milyon 494 bin ton, özel fabrikalarca 368 bin ton olmak üzere toplam 1 milyon 862 bin ton şeker üretilmiştir. Böylece 1997 yılında şeker ithalatına gerek kalmayacaktır. 1997/98 kampanyası için de ülke gereksinimini karşılayacak düzeyde şeker üretimi için gerekli pancar ekim taahhüdü alındığından 1998 yılında da ithalata gerek kalmayacağı beklenmektedir.

1997 yılı pancar taban fiyatları, üretici maliyet etüdleri ve yıllık fiyat artışları esas alınarak üreticiyi tatmin edecek düzeyde hesaplanmış olup, bugüne kadar çiftçilerimize 5 trilyon liralık gübre dağıtımı yapılmıştır. Nakdî ve diğer aynî avanslar ise geçen yıllarda olduğu gibi yeterli miktarda ve zamanında üreticiye ulaştırılacaktır.

16. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul Haliç’teki çamurun temizlenmesi işinin verildiği firmaya ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2556)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre Bakanı Sayın Ziyattin Tokar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

İstanbul Haliç’teki çamurun temizlenmesi işinin verildiği Gülermak şirketiyle ilgili olarak;

1. Çıkarılacak çamurun depolanacağı Alibeyköy’deki taşocağından çıkarılan molozların tekrar Haliç’in bitiş noktasına boşaltıldığı doğru mudur?

2. Haliç’i temizlemeye talip olan bir şirketin bu davranışı ile ilgili olarak bir soruşturma açmayı düşünür müsünüz?

3. Haliç’ten çamuru taşocağına basacak olan boru bağlantılarının zayıf olduğu, çamurun vakumlanmasına dayanamayacağı iddiaları doğru mudur?

T.C.

Çevre Bakanlığı 15.5.1997

Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama

Genel Müdürlüğü

Sayı : B.19.0.ÇED.0.12.00.02/0632-945/3177

Konu : Haliç Dip Taraması.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 29.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6461-7/2556 sayılı yazınız.

b) İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 5.5.1997 tarih ve 1284 sayılı yazısı.

İstanbul Haliç’teki çamurun temizlenmesi işi ve bu işin verildiği firmaya ilişkin ilgi (a)’da kayıtlı yazınız ekindeki İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’ya ait yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Konu, 11.5.1993 tarihinde Bakanlığımız temsilcisinin de katıldığı “Haliç Tarama ve Rehabilitasyonu Tasarımı Konulu” bir toplantı da gündeme gelmiş ve dip taraması faaliyetinin 7.2.1993 tarih ve 21489 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliğinin Ek-I ÇED Uygulanacak Faaliyetler Listesinde yer aldığından sözkonusu faaliyet için ÇED Raporunun hazırlanması gerektiği ifade edilmiştir.

Ayrıca sözkonusu faaliyet hakkında yapılacak incelemeye esas teşkil etmek üzere, 17.1.1994 tarihli yazımız ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından yapılan iş ve işlemlerle ilgili bilgi ve belgelerin (İlgili kurumlardan alınan izin ve onaylar, Belediye Meclis Kararları, faaliyetin yatırım programında yer alıp almadığı, iş programları, yapılacak işin teknik ve idarî şartnameleri, proje özeti ve teknik özellikleri vb.) ivedilikle Bakanlığımıza gönderilmesi talep edilmiş olup, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının ÇED Raporu hazırlamak üzere ilgi (b) yazı ile ÇED Raporu Formatı talep etmiş bulunmaktadır. Haliç Tarama ve Rehabilitasyon Projesi ile ilgili hazırlanacak ÇED Raporunun Bakanlığımıza sunulmasını takiben inceleme ve değerlendirme süreci başlatılacak ve mevzuat gereği gereken işlem yapılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Ziyattin Tokar

Çevre Bakanı

17. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın;

– Beşiktaş’ta Ihlamur Kasrı karşısında bulunan parka inşaat yapılacağı iddiasına,

İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün;

– Bakanlıkta görev yapan bazı unvanlı personelin sayısına,

– Kamu personel atamalarına,

İlişkin soruları ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/2554, 7/2563, 7/2576)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür Bakanı Sayın İsmail Kahraman tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

İstanbul Beşiktaş’ta Ihlamur Kasrı karşısında bulunan parkla ilgili olarak;

1. Yüksek Anıtlar Kurulunun bu parka, yüksekliği 12.5 m. ile 32.5 m. arasında değişen blok inşaat yapma kararı verdiği doğru mudur?

2. Beşiktaş Belediyesi ile yerel Anıtlar Kurulu üyelerinin karşı çıktıkları böyle bir yapılaşmanın onaylanarak, Tarihî Ihlamur Kasrı’nın ezilmesi ve değerli bir yeşil alanın da yokolmasına izin verilmesi doğru mudur?

3. Yüksek Anıtlar Kurulunun, yapılaşmaya karşı çıkan yerel Anıtlar Kurulu üyelerinin ifadelerini aldığı doğru mudur?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Kültür Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Bakanlığınızda ve Bakanlığınıza bağlı, ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşlarında;

a) Müsteşar sayısı nedir?

b) Genel Müdür sayısı nedir?

c) Müsteşar ve Genel Müdür derece ve statüsünde olupta, Başkan veya başka bir sıfatla yüksek dereceli personel sayısı nedir?

2. Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadî teşebbüslerinde, banka ve şirketler ile her türden Tarım, Kredi, Satış ve diğer Kooperatif Birliklerinde, Başmüşavir, Müşavir, Danışman adı altında görev yapan daimî geçici personel sayısı nedir?

3. Kadrosu Bakanlığınızda, veya yukarıda 2 nci maddede sayılan Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında veyahutta kadrosu diğer TBMM, Başbakanlık, Bakanlık, Belediye, Banka, KİT, Şirket ve benzeri kamuya ait kurum ve kuruluşlarda, fon yönetimlerinde olup da, Bakanlığınızda görevlendirilen Bakan olarak size bağlı, size hizmet sunan Bakan, Bakanlık Başmüşaviri, Bakan Özel Müşaviri, Danışman adı altında görev yapan geçici ve daimî, tam mesai ve/veya kısmî mesai vererek çalışan kişi, personel sayısı nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Kültür Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Türkiye Cumhuriyeti 54 üncü Hükümetinde Bakan olarak görevlendirildiğiniz tarihten günümüze kadar; Bakanlığınız merkez ve taşra teşkilatlarına, Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi kamu iktisadî teşebbüs, ortaklık ve iştirakleri sayılan kurum, kuruluş, banka, şirket, Tarım, Kredi, Satış, Üretim ve diğer türden Kooperatif Birlikleri ile bu kuruluşlarca kurulmuş, iştirak edilmiş, yönetimi ve vesayeti Bakan olarak size ve Bakanlığınıza ait kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi kamu kurum ve kuruluşları, vakıf ve Fonlar ile atanması için onay, izin verme yetkisi size ve Bakanlığınıza ait kuruluşlara verilen, tahsis edilen her derece ve sıfattaki daimî ve geçici memur, işçi ve sözleşmeli personel Kadro sayısı nedir? Kaç atama yapılmıştır?

Yeni verilen bu kadrolar ile eskiden kadrosu olupta münhal bulunan yerlere atanma işlemi yapılan personel sayısı nedir?

2. Bakanlığınızın Başbakanlıktan; ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili yukarıda sayılan kurum ve kuruluşların direk ve/veya Bakanlığınız yoluyla Başbakanlıktan yeni kadro verilmesi ve mevcut münhal kadrolara atama yapılması için talepte bulundukları, izin, onay istedikleri kadro ve atama izin taleplerinin kadro, kişi olarak sayısı nedir?

T.C.

Kültür Bakanlığı 16.5.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-192

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 29 Nisan 1997 gün, Kan. Kar. Müd. A.01.0.GNS.0.10.00.02.6457 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın Beşiktaş’ta Ihlamur Kasrı karşısında bulunan parka inşaat yapılacağı iddiasına ilişkin 7/2554 esas nolu yazılı soru önergesi (EK-1), İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün Bakanlıkta görev yapan bazı unvanlı personelin sayısına ilişkin 7/2563 esas nolu yazılı soru önergesi (EK-2) ve İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün Kamu Personeli atamalarına ilişkin 7/2576 esas nolu yazılı soru önergesinin (EK-3) cevapları ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinizi arz ederim.

İsmail Kahraman

Kültür Bakanı

Sayın Bülent Akarcalı’nın (İstanbul Milletvekili) Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

İstanbul, Beşiktaş İlçesi, 20 parseldeki taşınmazın bir kısmında ticaret merkezi yapılması önerisinin İstanbul III Numaralı Koruma Kuruluna iletilmesi üzerine alınan 15.2.1991 gün ve 2879 sayılı kararla; Koruma Kurulunca uygun bulunan planda 330 ada, 20 parselin bir kısmının sit alanından çıkarılması kabul edilmiştir. Aynı kararla teklif edilen sit sınırı değişikliği Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 18.6.1991 gün ve 207 sayılı tavsiye kararıyla da uygun bulunmuş ve İstanbul III Numaralı Koruma Kurulu bu karar doğrultusunda 12.7.1991 gün ve 3404 sayılı nihaî kararı almıştır.

Yukarıda bahsi geçen kararlardan sonra, 20 parselin sahibince yapılmak istenilen plan revizyonu teklifi Beşiktaş Belediye Başkanlığınca İstanbul III Numaralı Koruma Kuruluna iletilerek, adıgeçen Kurulda değerlendirilmiş ve 16.9.1993 gün ve 6143 sayılı kararla; sit alanının yerinde incelenmesine, sit sınırları yeniden belirleninceye kadar uygulamanın ve Beşiktaş Belediye Meclisi kararlarının durdurulmasına karar verilmiştir.

20 parsel hakkında, ilgilisinin, mağduriyetinin giderilmesi istemi üzerine konu İstanbul III Numaralı Koruma Kurulunda yeniden değerlendirilerek teklif edilen imar isteğinin uygun olmadığına ve yerinde inceleme yapılmasına, karar verilmiştir.

Mahallinde yapılan inceleme sonucunda, alınan 27.10.1994 gün ve 7076 sayılı kararda; 20 parselin taşımakta olduğu doğal, tarihsel ve kültürel değerler açısından mevziî imar planında önerilen bloklar şeklindeki yoğun ve yüksek yapılaşmanın doğal dokuyu yok edici nitelik taşıdığı, bu sakıncanın giderilmesi için 20 parselin kuzeyindeki mevziî imar planı yapılan alanın “Sitin Etkileme Geçiş Alanı” olarak belirlenmesi uygun bulunmuş ve Kurulun belirleyeceği koşullar içerisinde sit alanı ile uyumlu bir yapılaşma olabileceğine karar verilmiştir.

Bu karar Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunda değerlendirilerek 21.6.1996 gün ve 461 sayılı tavsiye kararı alınmıştır.

Sözkonusu tavsiye kararında 20 parselin sit alanı dışında kalan kısmının Etkileme Geçiş Alanı olarak belirlendiği 27.10.1994 gün ve 7076 sayılı İstanbul III Numaralı Koruma Kurulu kararının uygun bulunmadığı İstanbul III Numaralı Koruma Kurulunun 12.7.1991 gün ve 3404 sayılı kararı ile uygun bulunan mevziî imar planı ile I. ve III. Derece Doğal Sit sınırlarının geçerli olduğu Koruma Kuruluna tavsiye edilmiştir.

İstanbul III Numaralı Koruma Kurulunca alınan 6.2.1997 gün ve 9116 sayılı kararla; konuya ilişkin yeni bir çalışma yapılmasından sonra konunun değerlendirilebileceği, belirtilmiştir.

Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında :

1. Koruma Yüksek Kurulunca alınan 21.6.1996 gün ve 461 sayılı tavsiye kararında 1991 yılında Yüksek Kurul tarafından belirlenen I. ve III. derece doğal sit alanlarının devamlılığı öngörülmüştür. Sit alanı dışında bırakılan parseldeki kat yüksekliği ise yürürlükte bulunan imar planı koşullarına tabidir. Kat yüksekliğini belirlemek Yüksek Kurulun yetkisinde değildir.

2. 2863 sayılı yasa ve kurul kararları çerçevesinde Ihlamur Kasrı ile ilgili koruma kararları alınmıştır. Sit kapsamı dışında kalan alanlardaki uygulamalar ise ilgili belediyenin yetkisindedir.

3. Koruma Yüksek Kurulunun, yazıda yerel Anıtlar Kurulu olarak ifade edilen Koruma Kurulu üyelerinin ifadelerini alma yetkisi bulunmamaktadır. Böyle bir uygulama sözkonusu değildir.

Sayın Sabri Ergül’ün (İzmir Milletvekili) Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Cevap 1. Bakanlığımız teşkilâtında;

a) 1 adet Müsteşar,

b) 9 adet Genel Müdür,

c) 47 adet Genel Müdür Yardımcısı ve Daire Başkanı,

Cevap 2. YÖK-38’e göre 7 adet Danışman,

Cevap 3. Kadroları Bakanlığımızda olup, Başbakanlık ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında geçici görevli personel sayısı 28’dir.

Sayın Sabri Ergül’ün (İzmir Milletvekili) Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Cevap 1. Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilâtı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarında 657 sayılı Kanuna tabiî toplam 11 720 kadro bulunmaktadır.

– 3 091 adet Sanatçı Kadrosu,

– 1 530 adet (2 595’e göre sözleşmeli) sanatçı,

– 196 adet 4/B’ye göre sözleşmeli personel,

– 632 adet geçici işçi,

olmak üzere her statüdeki kadro sayısı 16 537’dir. Bu kadrolardan 12 640 adedi doludur.

– Nakil olarak 201,

– Açıktan 35,

– Özelleştirmeden 3,

– 4131 sayılı Kanun gereği 12 adet,

olmak üzere toplam 251 atama yapılmıştır.

Cevap 2. Bakanlığımızdaki boş kadrolara açıktan atama izni alınamamış olup, daha önce ihdası istenen yeni kadro temini de henüz gerçekleştirilememiştir.

18. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bakanlıkta görev yapan bazı unvanlı personelin sayısına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2564)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Bakanlığınızda ve Bakanlığınıza bağlı, ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşlarında;

a) Müsteşar sayısı nedir?

b) Genel Müdür sayısı nedir?

c) Müsteşar ve Genel Müdür derece ve statüsünde olupta, Başkan veya başka bir sıfatla yüksek dereceli personel sayısı nedir?

2. Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadî teşebbüslerinde, banka ve şirketler ile her türden Tarım, Kredi, Satış ve diğer Kooperatif Birliklerinde, Başmüşavir, Müşavir, Danışman adı altında görev yapan daimî geçici personel sayısı nedir?

3. Kadrosu Bakanlığınızda, veya yukarıda 2 nci maddede sayılan Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında veyahutta kadrosu diğer TBMM, Başbakanlık, Bakanlık, Belediye, Banka, KİT, Şirket ve benzeri kamuya ait kurum ve kuruluşlarda, fon yönetimlerinde olup da, Bakanlığınızda görevlendirilen Bakan olarak size bağlı, size hizmet sunan Bakan, Bakanlık Başmüşaviri, Bakan Özel Müşaviri, Danışman adı altında görev yapan geçici ve daimî, tam mesai ve/veya kısmî mesai vererek çalışan kişi, personel sayısı nedir?

T.C.

Eneji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 20.5.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-687/7303

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 29 Nisan 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2564-6365-17631 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün tarafıma tevcih ettiği, 7/2564-6365 esas nolu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün Yazılı Soru Önergesi Cevabı (7/2564-6365)

Soru 1. Bakanlığınızda ve Bakanlığınıza bağlı, ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşlarında;

a) Müsteşar sayısı nedir?

b) Genel Müdür sayısı nedir?

c) Müsteşar ve Genel Müdür derece ve statüsünde olupta, Başkan veya başka bir sıfatla yüksek dereceli personel sayısı nedir?

Cevap 1. Bakanlığımız, 3154 sayılı Kanunun öngördüğü şekilde teşkilâtlanmıştır.

Buna göre;

a) Müsteşar sayımız 1’dir.

b) Bakanlık Merkez teşkilâtında 2, Bağlı ve İlgili Kuruluşlarımızda 21 olmak üzere toplam Genel Müdür sayımız 23’tür.

c) Bakanlık Merkez teşkilâtında, Genel Müdür derece ve statüsünde 2 adet Kurul Başkanı bulunmaktadır.

Soru 2. Bakanlığınız merkez ve taşra teşkilatında ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadî teşebbüslerinde, banka ve şirketler ile her türden Tarım, Kredi, Satış ve diğer Kooperatif Birliklerinde, Başmüşavir, Müşavir, Danışman adı altında görev yapan daimî geçici personel sayısı nedir?

Soru 3. Kadrosu Bakanlığınızda, veya yukarıda 2 nci maddede sayılan Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında ve yahutta kadrosu diğer TBMM, Başbakanlık, Belediye, Banka, KİT, Şirket ve benzeri kamuya ait kurum ve kuruluşlarda, fon yönetiminde olup da, Bakanlığınızda görevlendirilen Bakan olarak size bağlı, size hizmet sunan Bakan, Bakanlık Başmüşaviri, Bakan Özel Müşaviri, Danışman adı altında görev yapan geçici ve daimî, tam mesai ve/veya kısmî mesai vererek çalışan kişi, personel sayısı nedir?

Cevap 2-3. Bakanlığımız merkez teşkilâtında; 11 Müşavir (daimî), 3 Danışman (geçici) adı altında görevli toplam 14 personel bulunmaktadır. Danışman olarak görev yapan 3 personelden; 1 adedi Bakanlık Merkez kadrolu, 1 adedi BOTAŞ, 1 adedi ise MTA kadrolu olarak hizmet vermekte olup, bu personel de tam mesai görev yapmaktadır.

Bakanlığımız bağlı ve ilgili kuruluşlarında ise; 6 Başmüşavir, 133 Müşavir, adı altında görevlendirilen toplam 139 daimi personel bulunmaktadır.

19. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Bakanlıkta görev yapan bazı unvanlı personelin sayısına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/2568)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Bakanlığınızda ve Bakanlığınıza bağlı, ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşlarında;

a) Müsteşar sayısı nedir?

b) Genel Müdür sayısı nedir?

c) Müsteşar ve Genel Müdür derece ve statüsünde olupta, Başkan veya başka bir sıfatla yüksek dereceli personel sayısı nedir?

2. Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadî teşebbüslerinde, banka ve şirketler ile her türden Tarım, Kredi, Satış ve diğer Kooperatif Birliklerinde, Başmüşavir, Müşavir, Danışman adı altında görev yapan daimî geçici personel sayısı nedir?

3. Kadrosu Bakanlığınızda, veya yukarıda 2 nci maddede sayılan Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında ve yahutta kadrosu diğer TBMM, Başbakanlık, Bakanlık, Belediye, Banka, KİT, Şirket ve benzeri kamuya ait kurum ve kuruluşlarda, fon yönetimlerinde olup da, Bakanlığınızda görevlendirilen Bakan olarak size bağlı, size hizmet sunan Bakan, Bakanlık Başmüşaviri, Bakan Özel Müşaviri, Danışman adı altında görev yapan geçici ve daimî, tam mesai ve/veya kısmî mesai vererek çalışan kişi, personel sayısı nedir?

T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 20.5.1997

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü

Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/3735/013504

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 29.4.1997 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6463 sayılı yazınız.

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül tarafından hazırlanan “Bakanlıkta görev yapan bazı unvanlı personel sayısına ilişkin” 7/2568 Esas Nolu yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarımızda bulunan unvanlı kadroları gösterir liste ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Necati Çelik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

1. Unvan Adet

Müsteşar 1

Müsteşar Yrd. 4

Genel Müdür 3

Kurul Başkanı 3

Daire Başkanı (Müstakil) 4

Bağlı Genel Müdür 3

a) Sos. Sig. Kur. Gn. Md.

b) Bağ-Kur Gn. Md.

c) İş ve İşçi Bul. Kur. Gn. Md.

2. Daimî olarak görev yapan 26 adet Bakanlık Müşaviri vardır.

3. Danışman ve Özel Müşavir olarak 3 kişi görev yapmaktadır.

Prof. Yusuf Ziya İrbeç Danışman

Prof. Savaş Taşkent Danışman

Hayrettin Özbay Özel Kalem Müdürü

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bağlı Kuruluşları

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü

Genel Müdür Yardımcısı : 5

Yönetim Kurulu Üyesi : 7 kişi (Başkan Gn. Md. 1 Üye Gn. Md. Yard.)

Daire Başkanı : 16

Şube Müdürü : 96

Sigorta Müdürü : 108

Sigorta Müdür Yardımcısı : 291

Hukuk Müşaviri : 1

Tef. K. : 1

Sig. Tef. K. : 1

Sav. Sek. : 1

Varsa Danışman, Müşavir, Baş Müşavir v.s.: yok

Bağ-Kur Genel Müdürlüğü

Genel Müdür Yardımcısı : 3

Yönetim Kurulu Üyesi : 5 (Başkan Gn. Md.)

Daire Başkanı : 9

Şube Müdürü : 100

İl Müdürü : 63

İl Müdür Yardımcısı : 133

İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü

Genel Müdür Yardımcısı : 2

Daire Başkanı : 6

Şube Müdürü Merkez : 23

Taşra : 92

Bölge Müdürü : 12

Bölge Müdür Yardımcısı : 23

20. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, kamu personel atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Turizm Bakanı vekili Bahattin Şeker’in yazılı cevabı (7/2575)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Turizm Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Türkiye Cumhuriyeti 54 üncü Hükümetinde Bakan olarak görevlendirildiğiniz tarihten günümüze kadar; Bakanlığınız merkez ve taşra teşkilâtlarına, Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi kamu iktisadî teşebbüs, ortaklık ve iştirakleri sayılan kurum kuruluş, banka, şirket, Tarım, Kredi, Satış, Üretim ve diğer türden Kooperatif Birlikleri ile bu kuruluşlarca kurulmuş, iştirak edilmiş, yönetimi ve vesayeti Bakan olarak size ve Bakanlığınıza ait kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi kamu kurum ve kuruluşları, vakıf ve Fonlar ile atanması için onay, izin verme yetkisi size ve Bakanlığınıza ait kuruluşlara verilen, tahsis edilen her derece ve sıfattaki daimî ve geçici memur, işçi ve sözleşmeli personel Kadro sayısı nedir? Kaç atama yapılmıştır?

Yeni verilen bu kadrolar ile eskiden kadrosu olupta münhal bulunan yerlere atanma işlemi yapılan personel sayısı nedir?

2. Bakanlığınızın Başbakanlıktan; ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili yukarıda sayılan kurum ve kuruluşların direk ve/veya Bakanlığınız yoluyla Başbakanlıktan yeni kadro verilmesi ve mevcut münhal kadrolara atama yapılması için talepte bulundukları, izin, onay istedikleri kadro ve atama izin taleplerinin kadro, kişi olarak sayısı nedir?

T.C.

Turizm Bakanlığı 20.5.1997

Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.170.HKM.0.00.00.00-655-15034

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 29.4.1997 tarih ve 2-7/2575-6376/17642 sayılı yazınız.

İlgili yazınız ekinde Bakanlığıma gönderilen İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün 15.4.1997 tarih ve 7/2575-6376 sayılı yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Bakanlığımızda; 1 059 adet Merkez Teşkilâtında

1 248 adet Taşra Teşkilâtında

116 adet Yurtdışı Teşkilâtında

38 adet Dösem’de

olmak üzere toplam 2 461 adet kadrolu, 34 adedi Yurtdışı Teşkilâtında olmak üzere Toplam 239 adet sözleşmeli pozisyon bulunmaktadır.

Osmaniye’nin İl olması nedeniyle verilen 5 adet kadro dışında yeni kadro tahsis edilmemiştir.

Bu dönemde Merkez Teşkilâtımıza 68, Taşra Teşkilâtımıza 35, Yurtdışı Teşkilâtımıza 34 personel kadrolu ve 23 personel sözleşmeli olmak üzere toplam 160 atama yapılmıştır.

2. Başbakanlıktan 27 adet Stajyer Kontrolör, 12 adet Koruma ve Güvenlik Görevlisi, 3 adet Şoför, 1 adet Memur, 1 adet Şehir Plancısı Kadrosu ile 74 adet Sözleşmeli Pozisyon için izin alınmıştır.

7 adet Müfettiş Yardımcısı, 50 adet Enformasyon Memuru, 15 adet Daktilograf, 1 adet Memur, 1 adet Mimar olmak üzere toplam 74 kadro için izin talebimiz ise henüz sonuçlanmamıştır.

Ayrıca, ilgi yazınız eki soru önergesinin 1 inci paragrafında bahsedilen kuruluşlardan Bakanlık Döner Sermayesi Merkez Müdürlüğünde Kadrolu personel sayısı 17 olup, bir atama yapılmıştır.

Ayrıca, Döner Sermaye Merkez Müdürlüğü’nde;

1.7.1996 tarihinden itibaren işe giren geçici işçi personel sayısı :

Temmuz/96 : 10

Ağustos/96 : 13

Eylül/96 : 1

Ekim/96 : 15

Kasım/96 : 3

Aralık/96 : 2

Toplam : 44

Ocak/97 : 3

Şubat/97 : 8

Mart/97 : 3

Nisan/97 : –

Toplam : 14

Olmak üzere toplam çalışan geçici işçi sayısı : 225 adettir.

Bilgilerinize arz ederim.

Bahattin Şeker

Turizm Bakanı V.

21. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, kamu personel atamalarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/2577)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Türkiye Cumhuriyeti 54. Hükümetinde Bakan olarak görevlendirildiğiniz tarihten günümüze kadar; Bakanlığınız merkez ve taşra teşkilâtlarına, Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi kamu iktisadî teşebbüs, ortaklık ve iştirakleri sayılan kurum kuruluş, banka, şirket, Tarım, Kredi, Satış, Üretim ve diğer türden Kooperatif Birlikleri ile bu kuruluşlarca kurulmuş, iştirak edilmiş, yönetimi ve vesayeti Bakan olarak size ve Bakanlığınıza ait kamu ve özel hukuk hükümlerine tabi kamu kurum ve kuruluşları, vakıf ve Fon’lar ile atanması için onay, izin verme yetkisi size ve Bakanlığınıza ait kuruluşlara verilen, tahsis edilen her derece ve sıfattaki daimi ve geçici memur, işçi ve sözleşmeli personel Kadro sayısı nedir? Kaç atama yapılmıştır?

Yeni verilen bu kadrolar ile eskiden kadrosu olupta münhal bulunan yerlere atanma işlemi yapılan personel sayısı nedir?

2. Bakanlığınızın Başbakanlıktan; ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili yukarıda sayılan kurum ve kuruluşların direk ve/veya Bakanlığınız yoluyla Başbakanlıktan yeni kadro verilmesi ve mevcut münhal kadrolara atama yapılması için talepte bulundukları, izin, onay istedikleri kadro ve atama izin taleplerinin kadro, kişi olarak sayısı nedir?

T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 20.5.1997

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü

Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/3734-013505

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 29.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.6463 sayılı yazınız.

İzmir Milletvekili Sabri Ergül tarafından hazırlanan “kamu personel atamalarına ilişkin” 7/2577 Esas No.’lu yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlığım merkez teşkilâtında 2 116 adet memur, 6 adet sözleşmeli personel, taşra teşkilâtında ise, 1 094 adet memur, 4 adet işçi statüsünde olmak üzere toplam 3 220 adet kadro bulunmaktadır.

Bu kadrolara; Kurum içi 203, diğer kurumlardan nakil 87, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu gereğince 2, 3413 sayılı Kanuna göre bakılan ve korunan çocuklardan 4 olmak üzere toplam 296 adet atama yapılmıştır.

Ayrıca, Bakanlığımıza ait yeni kadro ihdası bulunmamakta olup, Başbakanlıktan 28 kadroya açıktan atanma izni alınmıştır.

Bağlı kuruluşlarımızdan; Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ile İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğünün kadro durumlarına ilişkin listeler ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim. Necati Çelik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

28.6.1996-7.5.1997 Tarihleri Arasındaki Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünün Sağlık ve Taşra Teşkilatına Açıktan ve Yeniden Atama Müsaadesi İstenilen

Personel Durumunu Gösterir Liste

Açıktan Atama İstenilen

Unvan Adet

Sigorta Müfettiş Yard. 111

Programcı 4

Çözümleyici 10

Bilgisayar İşletmeni 7

Sözleşmeli Personel 663

İşçi Personel 391

Genel Toplam 1 186

İstenilen

Yeniden Adet

Kamu Kurum ve

Kuruluşlardan yeniden 25

Genel Toplam 25

28.6.1996-7.5.1997 Tarihleri Arasındaki Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünün Sağlık ve Taşra Teşkilatına Açıktan, Yeniden ve Naklen Atama

Durumunu Gösterir Liste

Açıktan Atama Alınan Ataması Hizmet Sınıfına

Unvan Müsaade Yapılan Kalan Göre Dağılımı

Memur 1 690 1 586 104 G.İ.H. : 2 815

Santral memuru 78 78 – Y.H.S. : 871

Veznedar 148 148 – S.H.S. : 1 330

Daktiloğraf 379 379 – A.H.S. : 40

Şoför 68 62 6 Toplam : 5 056

İcra Memuru 452 431 21

Avukat 40 32 8

Bekçi 124 120 4

Aşçı 119 119 –

Hizmetli 628 602 26

Diş Tabibi 75 68 7

Eczacı 320 207 113

Fizyoterapist 18 11 7

Hemşire 400 389 11

Ebe 140 134 6

Sağlık Teknisyeni 256 212 44

Laborant 119 119 –

Çocuk Gelişimcisi 1 – 1

Psikolog 1 1 –

Genel Toplam 5 056 4 689 358

Alınan Ataması

Naklen - Yeniden Müsaade Yapılan Kalan

Belediyelerden

Naklen 51 26 25

Diğer Kamu Kurum

ve Kuruluşlardan Naklen 516 401 115

Kamu Kurum ve

Kuruluşlardan Yeniden 35 35 –

Genel Toplam 602 462 140

Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün

Merkez ve Taşra Teşkilâtındaki Kadro Durumunu Gösterir Liste

Mevcut kadro sayısı (Merkez) 1 193

Mecut kadro sayısı (Taşra) 4 821

28.6.1995-7.5.1997 tarihleri arasında

tahsis edilen kadro sayısı –

Kurum içi nakil 149

Terfian atama 227

Naklen, açıktan, 3713 sayılı Terörle

Mücadele Kanunu Gereğince Şehit

ve Malul olanların yakınları ile çalı-

şabilecek durumdaki malullerin ve

4046 Sayılı Kanun gereğince özel-

leştirilen kurumlardan yapılan atama

sayısı 526

Başbakanlıktan yeni kadro istemi bulunmamakta olup; Bakanlığımız tarafından Başbakanlıktan, 129 Eczacı ve 17 adet Müfettiş Yardımcısı olmak üzere 146 adet açıktan atama izni alınmıştır.

28.6.1996-7.5.1997 Tarihleri Arasındaki İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğünün

Merkez ve Taşra Teşkilâtındaki Kadro Durumunu

Dolu Boş Toplam

Merkez 401 201 602

Taşra 1 592 626 2 218

Toplam 1 993 827 2 820

Sözleşmeli

Dolu Boş Toplam

Merkez 7 29 36

Taşra 1 – 1

Toplam 8 29 37

8.7.1996-30.4.1997 tarihleri arasında başka kuruluşlardan atanan kişi sayısı : 129

22. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, personel atamalarına ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2584)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Çevre Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Türkiye Cumhuriyeti 54. Hükümetinde Bakan olarak görevlendirildiğiniz tarihten günümüze kadar; Bakanlığınız merkez ve taşra teşkilâtlarına,Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu ve özel hukuk hükümlerine tabî kamu iktisadî teşebbüs, ortaklık ve iştirakleri sayılan kurum kuruluş, banka, şirket, Tarım, Kredi, Satış, Üretim ve diğer türden Kooperatif Birlikleri ile bu kuruluşlarca kurulmuş, iştirak edilmiş, yönetimi ve vesayeti Bakan olarak size ve Bakanlığınıza ait kamu ve özel hukuk hükümlerne tabî kamu kurum ve kuruluşları, vakıf ve Fon’lar ile atanması için onay, izin verme yetkisi size ve Bakanlığınıza ait kuruluşlara verilen, tahsis edilen her derece ve sıfattaki daimi ve geçici memur, işçi ve sözleşmeli personel Kadro sayısı nedir? Kaç atama yapılmıştır?

Yeni verilen bu kadrolar ile eskiden kadrosu olupta münhal bulunan yerlere atanma işlemi yapılan personel sayısı nedir?

2. Bakanlığınızın Başbakanlıktan; ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili yukarıda sayılan kurum ve kuruluşların direk ve/veya Bakanlığınız yoluyla Başbakanlıktan yeni kadro verilmesi ve mevcut münhal kadrolara atama yapılması için talepte bulundukları, izin, onay istedikleri kadro ve atama izin taleplerinin kadro, kişi olarak sayısı nedir?

T.C.

Çevre Bakanlığı 13.5.1997

Sayı : B.19.0.ÖZK/00.01.00.00

Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 2.5.1997 tarih ve A.01.0.GDS.0.10.00.02-7/2584-6352/17617 sayılı yazınız.

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergün’ün yazılı soru önergesi incelenmiş olup gerekli cevaplar aşağıda belirtilmiştir.

Cevap 1. Bakanlığımıza 54. hükümetin kuruluşundan bugüne kadar yeni kadro tahsisi yapılmamıştır.

Eskiden münhal bulunan kadrolarımıza açıktan ve naklen 99 adet kadrolu, 85 adet ise sözleşmeli personel ataması yapılmıştır.

Cevap 2. Bakanlığımızda mevcut bulunan kadrolara atama yapılabilmesi için Başbakanlıktan 67 adet atama izni talep edilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim. M. Ziyattin Tokar

Çevre Bakanı

23. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, personel atamalarına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı’nın yazılı cevabı (7/2585)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Orman Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Türkiye Cumhuriyeti 54. Hükümetinde Bakan olarak görevlendirildiğiniz tarihten günümüze kadar; Bakanlığınız merkez ve taşra teşkilâtlarına,Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu ve özel hukuk hükümlerine tabî kamu iktisadî teşebbüs, ortaklık ve iştirakleri sayılan kurum kuruluş, banka, şirket, Tarım, Kredi, Satış, Üretim ve diğer türden Kooperatif Birlikleri ile bu kuruluşlarca kurulmuş, iştirak edilmiş, yönetimi ve vesayeti Bakan olarak size ve Bakanlığınıza ait kamu ve özel hukuk hükümlerne tabî kamu kurum ve kuruluşları, vakıf ve Fon’lar ile atanması için onay, izin verme yetkisi size ve Bakanlığınıza ait kuruluşlara verilen, tahsis edilen her derece ve sıfattaki daimi ve geçici memur, işçi ve sözleşmeli personel Kadro sayısı nedir? Kaç atama yapılmıştır?

Yeni verilen bu kadrolar ile eskiden kadrosu olupta münhal bulunan yerlere atanma işlemi yapılan personel sayısı nedir?

2. Bakanlığınızın Başbakanlıktan; ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili yukarıda sayılan kurum ve kuruluşların direk ve/veya Bakanlığınız yoluyla Başbakanlıktan yeni kadro verilmesi ve mevcut münhal kadrolara atama yapılması için talepte bulundukları, izin, onay istedikleri kadro ve atama izin taleplerinin kadro, kişi olarak sayısı nedir?

T.C.

Orman Bakanlığı 20.5.1997

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı

Sayı : KM.1.SOR./340-1610

Konu : Sn. Sabri Ergül’ün Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2585-6353/17618 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergün’ün “Personel atamalarına ilişkin yazılı soru önergesi” Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabî yazımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

M. Halit Dağlı

Orman Bakanı

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergün’ün 7/2585 Esas No.’lu “Personel Atamalarına İlişkin

Yazılı Soru Önergesi” Hakkında Orman Bakanlığının Cevabı

1. Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilâtları kadro durumu :

– Fon Bütçe Memur Kadro Durumu : Toplam 1 235 adet kadro olup, 261 adedi dolu, 974 adedi boş bulunmaktadır.

– Merkez Memur Kadro Durumu : Toplam 742 adet kadro olup, 516 adedi dolu, 226 adedi boş bulunmaktadrı.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesi gereğince sözleşmeli personel statüsünde 1 adet personel çalışmaktadır.

– Taşra Teşkilâtı Memur Kadro Durumu : Toplam 5 108 adet kadro olup, 3 951 adedi dolu, 1 157 adedi boş bulunmaktadır.

– Sürekli İşçi Kadro Durumu : Toplam 716 adet kadro olup, 540 adedi dolu, 176 adedi boş bulunmaktadır.

54. Hükümet döneminde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59. maddesi uyarınca 1 adet istifa dönüşü 3 adet de istisnai kadroya olmak üzere toplam 4 adet açıktan atama yapılmıştır.

Bağlı kuruluşumuz Orman Genel Müdürlüğünce; 3413 sayılı Kanun gereğince Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından bakımı yapılan 35 adet kadroya 1997 Yılı Bütçe Uygulama talimatının 3/2 maddesi gereğince sınav yapılmak üzere atama işlemleri tamamlanacaktır.

2. 54. Hükümet döneminde Bakanlığımız merkez ve taşra birimleri için Başbakanlıktan kadro talebinde bulunulmamıştır.

Bağlı Kuruluşumuz Orman Genel Müdürlüğünde münhal bulunan kadrolara kurumlar arası nakil suretiyle atama talebinde bulunan çeşitli Belediyelerde görevli 28 adet memurun 1997/16 Sayılı Genelge gereğince Başbakanlık Makamından naklen atama izni alınarak atamaları yapılmıştır.

24. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Bakanlıkta görev yapan bazı unvanlı personel sayısına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2590)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Bakanlığınızda ve Bakalığınıza bağlı, ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşlarında;

a) Müsteşar sayısı nedir?

b) Genel Müdür sayısı nedir?

c) Müsteşar ve Genel Müdür derece ve statüsünde olupta, Başkan veya başka bir sıfatla yüksek dereceli personel sayısı nedir?

2. Bakanlığınız merkez ve taşra teşkilâtında ve Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadî teşebbüslerinde, banka ve şirketler ile her türden Tarım, Kredi, Satış, ve diğer Kooperatif Birliklerinde, Başmüşavir, Müşavir, Danışman adı altında görev yapan daimi geçici personel sayısı nedir?

3. Kadrosu Bakanlığınızda, veya yukarıda 2. maddede sayılan Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında veyahutta kadrosu diğer TBMM, Başbakanlık, Bakanlık, Belediye, Banka, KİT, Şirket ve benzeri kamuya ait kurum ve kuruluşlarda, fon yönetimlerinde olup da, Bakanlığınızda görevlendirilen Bakan olarak size bağlı, size hizmet sunan Bakan, Bakanlık Başmüşaviri, Bakan Özel Müşaviri, Danışman adı altında görev yapan geçici ve daimi, tam mesai ve/veya kısmi mesai vererek çalışan kişi, personel sayısı nedir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 15.5.1997

Personel Genel Müdürlüğü

Sayı : B050PGM.0710001-A/7113

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 2.5.1997 gün ve 6542 sayılı yazılarınız.

İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/2590) ait cevaplar aşağıya çıkartılmıştır.

Arz ederim. Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

1. Bakanlığımızda 1 Müsteşar, 6 Genel Müdür ve 2 Kurul Başkanı olmak üzere toplam 9 üst düzey görevlisi çalışmaktadır.

2. Bakanlığımız Merkez ve Taşra Teşkilâtında ve Bakanlığımız bağlı veya İlgili Kurum ve Kuruluşlarında, Kamu İktisadî Teşebbüslerinde, Banka ve Şirketler ile her türden Tarım, Kredi, Satış ve diğer Kooperatif Birliklerinde, Başmüşavir, Müşavir ve Danışman adı altında görev yapan daimi-geçici personel bulunmamaktadır.

3. Bakanlığımızda 5 Bakanlık Müşaviri görev yapmaktadır. Ayrıca Galatasaray Üniversitesinde okutman olarak çalışan ve 2547 Sayılı Kanunun 38. maddesine göre Bakanlığımızda görevlendirilen bir, Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri olarak görev yapan bir ve Millî Eğitim Bakanlığı Müşaviri bir kişi olmak üzere toplam üç personel Bakanlığımızda geçici olarak görev yapmaktadır.

25. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli-Güney-Ertuğrul Köyü Trafosunun büyütülmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2624)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla. 23.7.1996

Hilmi Develi

Denizli

Konu : Denizli, Güney-Ertuğrul Köyü Trafosunun Büyütülmesi.

Soru 1. Denizli, İli Güney ilçesi Ertuğrul Köyü’nde mevcut 400+400’lük trafonun iki katına çıkarılması için Bakanlığınızın bir çalışması var mıdır?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 20.5.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-692/7312

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 2.8.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.6/319-2981/7928 sayılı yazısı.

b) TBMM Başkanlığının 5.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2624-2981/7928 sayılı yazısı.

Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi’nin tarafıma tevcih ettiği ve ilgi a’da kayıtlı yazı ile Bakanlığıma gönderilen 6/319-2981 esas no.’lu sözlü soru önergesi cevabı 10 Eylül 1996 tarih B.15.0.APK.0.23.300.1218-14507 sayılı yazımız ile Parlemento ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanlığına gönderilmiştir.

TBMM Başkanlığından alınan ilgili b’de kayıtlı yazıda ise, sözkonusu sözlü soru önergesinin TBMM İç Tüzüğünün 98. maddesi gereğince üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı gerekçesiyle 7/2624 esas no.’lu yazılı soru önergesine çevrildiği Bakanlığıma bildirilmiştir.

Bahse konu soru önergesi ile ilgili bilgiler güncelleştirilerek ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi’nin

Yazılı Önergesi ve Cevabı (7/2624-2981)

Soru : Denizli, İli Güney ilçesi Ertuğrul Köyü’nde mevcut 400+400’lük trafonun iki katına çıkarılması için Bakanlığınızın bir çalışması var mıdır?

Cevap : Denizli İli Güney İlçesi Ertuğrul Köyü için tesis edilmesi istenilen ilave 2 adet 400 kVA’lık trafonun, tarımsal sulama amacına yönelik olduğu tespit edilmiştir.

Sulama Kooperatifleri vasıtası ile gerçekleştirilen Tarımsal Elektrifikasyon Projeleri; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü ve T.C. Ziraat Bankası arasında 31.12.1973 ve 15.7.1976 tarihlerinde imzalanan protokollar çerçevesinde yürütülmektedir.

Münferit yeraltı sulamaları ve elektrifikasyonuna ilişkin müracaatlar ise, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce değerlendirilmektedir.

Diğer taraftan, l99l yılından bu yana, münferit talepleri karşılamak üzere YPK Kararları ile TEDAŞ Yatırım Programına ödenek aktarılmaktadır. Ancak, konunun TEDAŞ’ın ihtisas alanına girmemesinden dolayı, rantabilitesi tartışılabilir proje uygulamaları olabilmekte ve tesislerden istenilen verim alınamamaktadır.

Bu çerçevede yukarıda adı geçen ilgili kuruluşların katılımı ile yapılan çalışmalarda, TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nün, münferit taleplere yönelik yeni Tarımsal Elektrifikasyon Projelerini, Kamu yatırımı olarak değerlendirmeyeceği, bu tür münferit yeraltı suyu sulama taleplerinin, uygulama esasları çerçevesinde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce değerlendirilerek, bu Genel Müdürlüğün teknik yardım ve denetiminde yatırımının talep sahibince gerçekleştirilmesi karara bağlanmıştır. Ancak kişisel olarak yapılan bu münferit taleplerin, sulama kooperatifleri olarak örgütlenmesi halinde yürürlükteki mevzuata göre yatırımlar Köy Hizmetleri, DSİ ve TEDAŞ Genel Müdürlüklerince gerçekleştirilmektedir.

Bu sebeplerle, adı geçen Köy’e tesisi istenilen 2 adet 400 kVA’lık trafo talebinin, tarımsal sulama amaçlı münferit bir talep olmasından dolayı, Bakanlığımca herhangi bir işlem yapılamamaktadır.

26. – Adıyaman Milletvekili Celal Topkan’ın, Milletvekili lojmanlarına ücretsiz olarak dağıtılan bazı gazetelere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kalemli’nin yazılı cevabı (7/2757)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başkanlığınca yazılı olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.

Celal Topkan

Adıyaman

Milletvekillerinin oturdukları Meclis Lojmanları olarak bilinen konutlarına günlük olarak Öncü ve Günaydın gazeteleri ücret talep edilmeksizin konut kapıları önüne bırakılmaktadır.

Bu iki gazete, gerek genel haber verme biçimi ve gerekse köşe yazarlarının Türkiye siyasetine bakış açıları ve günlük siyaseti işleme açısından DYP’nin yayın organı gibi yayın yapmaktadır.

Refahyol iktidarının ülkeyi yönetme anlayışındaki yanlışlarına karşı tavır ortaya koyan veya eleştiri getiren siyasî parti, bu partilerin lider ve yöneticilerine genel ahlak anlayışına ve basın ahlak ilkeleriyle bağdaşmayan söylem biçimiyle yayınlar yapılmaktadır.

1. Bu iki gazetenin gerek Milletvekilleri Lojman konutlarına ve gerekse halkla ilişkilerdeki odalarına ücretsiz olarak dağıtılması sizin bilginiz dahilinde mi yapılmaktadır.

2. Benzer şekilde başka yayınlarda gazete, (dergi ve kitaplar dağıtılmak istense) Öncü ve Günaydın gazetelerine sağlanan kolaylıklar bu yayınlara da sağlanacak mıdır?

T.C.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı 16.5.1997

Genel Sekreterliği

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı

KAN. KAR. MD :

Sayı : A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2757-6470/17883

Sayın Celal Topkan

Adıyaman Milletvekili

İlgi : 29.4.1997 tarihli yazılı soru önergeniz.

Milletvekili lojmanlarına ücretsiz olarak dağıtılan bazı gazetelere ilişkin ilgi önergenizde yer alan sorular aşağıda cevaplandırılmıştır.

Bilgilerinizi rica ederim.

Saygılarımla. Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Cevap 1. Önergenize konu Öncü ve Günaydın gazetelerinin Meclis lojmanlarına dağıtılması bu konuda yetkili İdare Amirinin bilgisi ve izni ile olmaktadır.

Cevap 2. Yasal olarak basılıp dağıtılmakta olan her türlü yayının, ilgili İdare Amirine başvurulmak suretiyle aynı şekilde dağıtılması mümkündür.

Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Rize Milletvekili Ahmet Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 20 arkadaşının, ülke sorunlarını ağırlaştırdıkları ve Cumhuriyetin temel ilkelerini sürekli çiğneyerek toplumu iç çatışmaların eşiğine getirdikleri iddialarıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri

hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeye verilen oyların sonucu :

Üye Sayısı : 550 Kabul edilmemiştir.

Kullanılan Oy : 538

Kabul Edenler : 265

Reddedenler : 271

Çekimserler : 0

Mükerrer : 0

Geçersiz Oylar : 2

Oya Katılmayanlar : 10

Açık Üyelikler : 2

(Kabul Edenler)

ADANA

Uğur Aksöz

İmren Aykut

İbrahim Yavuz Bildik

M. Ali Bilici

Mehmet Büyükyılmaz

Erol Çevikçe

Tuncay Karaytuğ

Mustafa Küpeli

Arif Sezer

ADIYAMAN

Mahmut Bozkurt

Celal Topkan

AFYON

H. İbrahim Özsoy

AĞRI

Yaşar Eryılmaz

AKSARAY

Sadi Somuncuoğlu

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

Haydar Oymak

ANKARA

İlhan Aküzüm

Nejat Arseven

Yılmaz Ateş

Gökhan Çapoğlu

Cemil Çiçek

Ali Dinçer

Eşref Erdem

Agah Oktay Güner

Halis Uluç Gürkan

İrfan Köksalan

M. Seyfi Oktay

Mehmet Sağdıç

Önder Sav

Yücel Seçkiner

İlker Tuncay

Aydın Tümen

Hikmet Uluğbay

ANTALYA

Deniz Baykal

Emre Gönensay

İbrahim Gürdal

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

Yusuf Öztop

Metin Şahin

ARDAHAN

İsmet Atalay

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

M. Fatih Atay

Sema Pişkinsüt

İsmet Sezgin

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Safa Giray

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

Hüsnü Sıvalıoğlu

BARTIN

Zeki Çakan

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BATMAN

Ataullah Hamidi

BAYBURT

Ülkü Güney

BİNGÖL

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

Kâmran İnan

BOLU

Avni Akyol

Abbas İnceayan

Mustafa Karslıoğlu

BURDUR

Yusuf Ekinci

Kâzım Üstüner

BURSA

Yüksel Aksu

Ali Rahmi Beyreli

Cavit Çağlar

İlhan Kesici

Hayati Korkmaz

Feridun Pehlivan

Yahya Şimşek

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Mustafa Cumhur Ersümer

Ahmet Küçük

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

Mete Bülgün

ÇORUM

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

Hilmi Develi

Adnan Keskin

Hasan Korkmazcan

DİYARBAKIR

Muzaffer Arslan

Sebgetullah Seydaoğlu

EDİRNE

Mustafa İlimen

Erdal Kesebir

ERZİNCAN

Mustafa Kul

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Necati Güllülü

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

İbrahim Yaşar Dedelek

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Mehmet Batallı

Hikmet Çetin

Ali Ilıksoy

Mustafa R. Taşar

Ünal Yaşar

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Burhan Kara

Yavuz Köymen

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HAKKÂRİ

Naim Geylani

HATAY

Fuat Çay

Ali Günay

Nihat Matkap

Levent Mıstıkoğlu

Atilla Sav

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

İÇEL

Oya Araslı

Halil Cin

Ali Er

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay

Rüştü Kâzım Yücelen

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Ziya Aktaş

Yıldırım Aktuna

Ahat Andican

Refik Aras

Mehmet Aydın

Ali Coşkun

Nami Çağan

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Algan Hacaloğlu

Ercan Karakaş

Yılmaz Karakoyunlu

M. Cavit Kavak

Ahmet Güryüz Ketenci

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Emin Kul

Necdet Menzir

Mehmet Moğultay

Yusuf Namoğlu

Altan Öymen

Ali Talip Özdemir

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Ahmet Tan

Güneş Taner

Bülent Tanla

Zekeriya Temizel

Erdoğan Toprak

Ali Topuz

Şadan Tuzcu

İZMİR

Veli Aksoy

Turhan Arınç

Ali Rıza Bodur

Işın Çelebi

Hasan Denizkurdu

İ. Kaya Erdem

Sabri Ergül

Şükrü Sina Gürel

Aydın Güven Gürkan

Gencay Gürün

Birgen Keleş

Mehmet Köstepen

Atilla Mutman

Metin Öney

Ahmet Piriştina

Rüşdü Saracoglu

Rıfat Serdaroğlu

Süha Tanık

Hakan Tartan

Zerrin Yeniceli

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Ali Doğan

Ali Şahin

KARABÜK

Şinasi Altıner

Erol Karan

KARAMAN

Fikret Ünlü

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Çetin Bilgir

KASTAMONU

Murat Başesgioğlu

Hadi Dilekçi

KAYSERİ

İsmail Cem

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

Cemal Özbilen

Necdet Tekin

KİLİS

Doğan Güreş

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Halil Çalık

Onur Kumbaracıbaşı

Hayrettin Uzun

Bekir Yurdagül

KONYA

Ahmet Alkan

Abdullah Turan Bilge

Nezir Büyükcengiz

Mehmet Keçeciler

KÜTAHYA

Emin Karaa

Mehmet Korkmaz

MALATYA

Miraç Akdoğan

Metin Emiroğlu

Ayhan Fırat

MANİSA

Abdullah Akarsu

Tevfik Diker

Ayseli Göksoy

Hasan Gülay

Sümer Oral

Ekrem Pakdemirli

Cihan Yazar

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Süleyman Çelebi

Ömer Ertaş

MUĞLA

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Enis Yalım Erez

Fikret Uzunhasan

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

NİĞDE

Akın Gönen

ORDU

İhsan Çabuk

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

Nabi Poyraz

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

Ahmet Mesut Yılmaz

SAKARYA

Teoman Akgür

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

İrfan Demiralp

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Murat Karayalçın

Biltekin Özdemir

Adem Yıldız

SİİRT

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

Yaşar Topçu

SIVAS

Mahmut Işık

ŞANLIURFA

Seyit Eyyüpoğlu

Eyyüp Cenap Gülpınar

ŞIRNAK

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

Enis Sülün

TOKAT

Metin Gürdere

Şahin Ulusoy

TRABZON

Eyüp Aşık

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

Hikmet Sami Türk

TUNCELİ

Orhan Veli Yıldırım

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Şerif Bedirhanoğlu

YALOVA

Yaşar Okuyan

YOZGAT

Lutfullah Kayalar

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

Hasan Gemici

Osman Mümtaz Soysal

ADANA

Cevdet Akçalı

Yakup Budak

Sıtkı Cengil

İ. Cevher Cevheri

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Orhan Kavuncu

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

AFYON

Sait Açba

İsmet Attila

Osman Hazer

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

Nuri Yabuz

AĞRI

M. Sıddık Altay

Cemil Erhan

Celal Esin

M. Ziyattin Tokar

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Nevzat Köse

Murtaza Özkanlı

AMASYA

Ahmet İyimaya

Cemalettin Lafcı

ANKARA

Saffet Arıkan Bedük

Ahmet Bilge

Hasan Hüseyin Ceylan

Mehmet Ekici

Ömer Ekinci

Mehmet Gölhan

Şaban Karataş

Ahmet Tekdal

Rıza Ulucak

Ersönmez Yarbay

ANTALYA

Osman Berberoğlu

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

(Reddedenler)

ARDAHAN

Saffet Kaya

ARTVİN

Hasan Ekinci

AYDIN

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

Muhammet Polat

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

Ahmet Bilgiç

İsmail Özgün

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Musa Okçu

Faris Özdemir

BAYBURT

Suat Pamukçu

BİLECİK

Şerif Çim

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kazım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Zeki Ergezen

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Feti Görür

Necmi Hoşver

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

BURSA

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

Cemal Külahlı

Ali Osman Sönmez

Turhan Tayan

ÇANAKKALE

Nevfel Şahin

ÇANKIRI

İsmail Coşar

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Hasan Çağlayan

Zülfikar Gazi

Yasin Hatiboğlu

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Mehmet Gözlükaya

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Evren Bulut

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfü Esengün

Abdulilah Fırat

İsmail Köse

Ömer Özyılmaz

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Demir Berberoğlu

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Kahraman Emmioğlu

Mehmet Bedri İncetahtacı

GİRESUN

Turhan Alçelik

Ergun Özdemir

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Süleyman Metin Kalkan

Mehmet Sılay

Ali Uyar

IĞDIR

Şamil Ayrım

ISPARTA

Ömer Bilgin

A. Aykon Doğan

Mustafa Köylü

Halil Yıldız

İÇEL

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Turhan Güven

Ayfer Yılmaz

İSTANBUL

Meral Akşener

Sedat Aloğlu

Tayyar Altıkulaç

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

Süleyman Arif Emre

Hasan Tekin Enerem

Ekrem Erdem

Mehmet Fuat Fırat

Metin Işık

İsmail Kahraman

Hüseyin Kansu

Hayri Kozakçoğlu

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Ali Oğuz

Mehmet Ali Şahin

Osman Yumakoğulları

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Ufuk Söylemez

Sabri Tekir

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Ali Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

KARABÜK

Hayrettin Dilekcan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

KARS

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Nurhan Tekinel

Haluk Yıldız

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Osman Çilsal

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Salih Kapusuz

Recep Kırış

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Hacı Filiz

Mikail Korkmaz

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

KIRŞEHİR

Ömer Demir

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

KOCAELİ

Necati Çelik

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Osman Pepe

KONYA

Hüseyin Arı

Veysel Candan

Remzi Çetin

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Abdullah Gencer

Ali Günaydın

Teoman Rıza Güneri

Hasan Hüseyin Öz

Mustafa Ünaldı

Lütfi Yalman

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Ahmet Derin

İsmail Karakuyu

Metin Perli

MALATYA

Oğuzhan Asiltürk

Yaşar Canbay

Fikret Karabekmez

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Yahya Uslu

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

İrfettin Akar

Mustafa Dedeoğlu

MUŞ

Necmettin Dede

Nedim İlci

Erkan Kemaloğlu

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

Mustafa Hasan Öz

RİZE

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Cevat Ayhan

Nevzat Ercan

Ertuğrul Eryılmaz

SAMSUN

Cemal Alişan

Ahmet Demircan

Nafiz Kurt

Latif Öztek

Musa Uzunkaya

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

SİNOP

Kadir Bozkurt

SIVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Temel Karamollaoğlu

Abdüllatif Şener

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

İbrahim Halil Çelik

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

Abdülkadir Öncel

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Tatar

TEKİRDAĞ

Nihan İlgün

Hasan Peker

TOKAT

Abdullah Arslan

Ali Şevki Erek

(Geçersiz Oylar)

Ahmet Fevzi İnceöz

Bekir Sobacı

TRABZON

Yusuf Bahadır

Kemalettin Göktaş

Şeref Malkoç

İsmail İlhan Sungur

TUNCELİ

Kamer Genç

VAN

Maliki Ejder Arvas

Mustafa Bayram

Fethullah Erbaş

Şaban Şevli

Mahmut Yılbaş

YALOVA

Cevdet Aydın

YOZGAT

İlyas Arslan

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

Abdullah Örnek

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

ISPARTA

Erkan Mumcu

(Boş Oy Geçersiz Oy)

İZMİR

Işılay Saygın

(Kabul Geçersiz Oy)

ANKARA

Ünal Erkan

BURSA

Ertuğrul Yalçınbayır

DENİZLİ

Haluk Müftüler

(Oya Katılmayanlar)

HAKKARİ

Mustafa Zeydan

İSTANBUL

Cefi Jozef Kamhi

Korkut Özal

KÜTAHYA

Mustafa Kalemli (Bşk.)

MARDİN

Mahmut Duyan

TOKAT

Hanefi Çelik

UŞAK

Hasan Karakaya

(Açık Üyelikler)

BURSA 1 KIRŞEHİR 1

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.