Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

T.B.M.M.

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 26

89 uncu Birleşim

6 . 5 . 1997 Salı

 

 

İÇİNDEKİLER

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Genel Kurulu ziyaret eden Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’e Başkanlıkça “hoş geldiniz” denilmesi

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Ankara Milletvekili Önder Sav’ın, Flash-TV’ye yapılan saldırı ve yayınının kesilmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun cevabı

2. – Denizli Milletvekili Ramazan Yenidede’nin, ülkemiz üzerinde oynanan oyunun nereden ve hangi mihraklardan yönlendirildiğine ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, İngiltere’deki seçimlere ilişkin gündemdışı konuşması

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – İran’a giden Devlet Bakanı Mehmet Salim Ensarioğlu’na, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/781)

2. – Amerika Birleşik Devletlerine giden Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, İçişleri Bakanı Meral Akşener’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/782)

3. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Turizm Bakanı M. Bahattin Yücel’e, dönüşüne kadar Devlet Bakanı Bahattin Şeker’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/783)

4. – Lüksemburg’a gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/784)

5. – Belarus ve İspanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/785)

6. – Polonya Cumhuriyetine gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Mustafa Kalemli’nin vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/786)

7. – İçel Milletvekili Halil Cin’in (6/499) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/173)

8. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in (6/491) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/174)

9. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in (6/505) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/175)

10. – İçişleri Komisyonu Başkanlığının, Konya Milletvekili Necati Çetinkaya’nın, Pasaport Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifinin (2/708) (S. Sayısı : 277) Komisyona verilmesine ilişkin tezkeresi (3/787)

11. – Erzurum Milletvekilleri İsmail Köse ve Zeki Ertugay’ın, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifinin (2/157) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/176)

12. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen’in, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/566) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/177)

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 21 arkadaşının, İstanbul-Çatalca-Sazlıkdere Baraj Gölü civarında bulunan bir araziye imar izni verilmek suretiyle bir firmaya haksız menfaat sağlandığı iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/184)

V. – SÖYLEVLER

1. – Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in Genel Kurula hitaben konuşması

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Ordu’nun İkizce İlçesine bağlı Yoğunoluk Beldesi Belediye Başkanının DYP’ye geçmesi için transfer pazarlığı yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/324)

2. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Tariş Genel Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/329)

3. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, bakanlık bütçesinden dernek ve vakıflara yapılan yardım miktarlarına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/330)

4. – Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner’in, bir beyanına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/337)

5. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, yaş çay bedellerinin peşin ödenmesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/339)

6. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, sağlık teşkilatındaki personel kadrolarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/344)

7. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, 1997 bütçesine sağlıkla ilgili tanıtım ve reklam giderleri için bir ödeneğin ayrılıp ayrılmadığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/345)

8. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, meslek yüksekokulu mezunu sağlıkçıların göreve atanmama nedenlerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/346)

9. – İçel Milletvekili Halil Cin’in, İslam Halk Komutanlığı ile ilgili olarak Libya’da yayımlanan bir gazetedeki başyazıya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/374)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın’ın, Etimesgut Belediyesince Eryaman 4 üncü Etap konutlarına yapı kullanma izninin verilmeyiş nedenine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2362)

2. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in;

– Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bayilere,

– Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bir bayiye,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Ahmet Demircan’ın yazılı cevabı (7/2366, 7/2367)

3. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Başbakan’ın, Konya mitinginde, Konya Valisinin protokol kurallarına uygun davranmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2369)

4. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, gerçekleştirilmesi vaad edilen icraatların hangi kaynaklardan karşılanacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2370)

5. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Diyarbakır Devegeçidi Barajının, ham petrol ve kimyasal madde atıklarıyla kirletildiği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2377)

6. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Türkiye Motor Sanayi (TÜMOSAN)’ın Türkiye Traktör üretimindeki payına ve zarar nedenine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2378)

7. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, hazine arazilerine RP’ye yakınlığı ile bilinen grupların talip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2379)

8. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, kaybolan insanların bulunması için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2381)

9. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, ithalat ve ihracatımızın durumuna ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/2382)

10. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Antbirlik’te çalışmadan maaş aldıkları iddia edilen kişilere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/2383)

11. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, kamu kurum ve kuruluşlarında yapılması düşünülen atama ve nakillere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2387)

12. – Tokat Milletvekili Hanefi Çelik’in, Hatay - Hassa - Ardıçlı Beldesinde peşmergelerin iskân edilip edilmeyeceğine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2433)

13. – Hatay Milletvekili Atila Sav’ın;

– 27 Mart Günü Tiyatrolar Günü bildirisinin okutulmadığı iddiasına,

İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün;

– Tiyatro, opera ve bale salonu sayısına ve devlet sanatçılarına,

İlişkin soruları ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/2474, 7/2475)

14. – Hatay Milletvekili Atila Sav’ın, Avukatlar Günü nedeniyle Ankara Adliye Sarayı konferans salonunda düzenlenecek toplantının iptal edilmesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın yazılı cevabı (7/2481)

15. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun-Tekkeköy mevkiinde yapımı devam eden havaalanına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/2511)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu Saat 15.00’te açılarak iki oturum yaptı.

Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, tiftik üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Orman Bakanı Mehmet Halit Dağlı cevap verdi.

İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumundaki Genel Müdür ve üst düzey atamalara,

Hatay Milletvekili Mehmet Sılay da, Azerbaycan halkına karşı Türkiye’nin sorumluluklarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

İsrail’e gidecek olan Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın vekâlet etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 20 arkadaşının, yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilatının yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/183) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemde yerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmelerin, sırasında yapılacağı;

Bolu Milletvekili Avni Akyol ve Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun İki Maddesinin Değiştirilmesi, Bir Madde Eklenmesi ve Geçici 9 uncu Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun Tekliflerini geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan kanun teklifinin geri verildiği;

İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin, Erzurum Milletvekilleri İsmail Köse ve Aslan Polat ile Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, 222 sayılı Kanunda değişiklik öngören (2/231) esas numaralı kanun teklifine, iştirak edip üzerlerine aldıklarına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; İçtüzüğün 75 inci maddesi uyarınca, teklifin, üzerlerine alan milletvekillerinin ismiyle işlem görmeye devam edeceği,

Açıklandı.

Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda açık bulunan ve ANAP Grubuna düşen üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Karabük Milletvekili Şinasi Altıner seçildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 23 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmeleri, ilgili komisyon temsilcisi Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi;

5 inci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam edilen 17.7.1964 Tarihli, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2.9.1971 Tarihli, 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile 17.10.1983 Tarihli, 2926 Sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa Göre Tahakkuk Eden Prim ve Diğer Alacakların Tahsilatının Hızlandırılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/573) (S. Sayısı : 250) 3 üncü maddesine kadar kabul edildi; 3 üncü maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

Denetim konularını görüşmek için, 6 Mayıs 1997 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.11’de son verildi.

Hasan Korkmazcan

Başkan

Ahmet Dökülmez Mustafa Baş

Kahramanmaraş İstanbul

Kâtip Üye Kâtip Üye

II. – GELEN KÂĞITLAR

2 . 5 . 1997 CUMA No. : 124

Raporlar

1. – Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik ve 10 Arkadaşının, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/467) (S. Sayısı : 304) (Dağıtma tarihi : 2.5.1997)(GÜNDEME)

2. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 41 inci Maddesinin Bir Bendinin Değiştirilmesi ve Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ile İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç’ın 4.11.1981 Tarih ve 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor komisyonları raporları (2/706, 2/757) (S. Sayısı : 306) (Dağıtma tarihi : 2.5.1997)(GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, özel teşvik ve destek kredisi verilen kuruluşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2626) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.4.1997)

2. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, İstanbul-Bağcılar’daki bazı kurslar hakkında basında yer alan iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2627) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.4.1997)

3. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın, Kuşadası Kütüphane Yaptırma ve Yaşatma Kültür ve Sanat Derneğine tahsis edilen salona ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/2628) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.5.1997)

4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Sultanahmet ve Beyazıt Camilerinin yasadışı örgütlerce kullanıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2629)(Başkanlığa geliş tarihi : 1.5.1997)

5. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, tarihî camilerin bahçe ve avlularının kullanımına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2630)(Başkanlığa geliş tarihi : 1.5.1997)

6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, turizm yatırımları için tahsis edilmek üzere belirlenen yerlere ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2631)(Başkanlığa geliş tarihi : 1.5.1997)

7. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, üniversite giriş sınavlarında başarı puanlarının hesaplarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2632)(Başkanlığa geliş tarihi : 1.5.1997)

8. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul-Çatalca-Dursunköy’de bulunan bir araziye ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2633)(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.1997)

9. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın, Büyük Menderes Deltası Millî Parkına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2634)(Başkanlığa geliş tarihi : 1.5.1997)

5 . 5 . 1997 PAZARTESİ No. : 125

Teklifler

1. – Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu ve 40 Arkadaşının; 16.2.1995 Tarih ve 4070 Sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/779) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.4.1997)

2. – İçel Milletvekili Rüştü Kâzım Yücelen’in; İçel İli Adının Mersin Olarak Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/780) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.4.1997)

3. – Kırklareli Milletvekili Ahmet Sezal Özbek’in; Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/781)(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.4.1997)

4. – Hatay Milletvekili Atila Sav’ın; 2449 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasada Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/782) (Plan ve Bütçe ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.4.1997)

6 . 5 . 1997 SALI No. : 126

Tezkere

1. – Ezalığ Milletvekili Mehmet Kemal Ağar ve Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak’ın; Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/780) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)(Başkanlığa geliş tarihi : 6.5.1997)

Sözlü Soru Önergesi

1. – Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu’nun, basında çıkan beyanlarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/523) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2635)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

2. – Balıkesir Milletvekili Hüsnü Sıvalıoğlu’nun, Büyük Menderes Millî Parkına ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/2636)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

3. – Balıkesir Milletvekili Hüsnü Sıvalıoğlu’nun, Büyük Menderes Millî Parkında çıkan yangına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2637)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

4. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2638)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

5. – Ordu Milletvekili Nabi Poyraz’ın, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2639)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

6. – Diyarbakır Milletvekili Muzaffer Arslan’ın, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2640)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

7. – Trabzon Milletvekili İbrahim Çebi’nin, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2641)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

8. – Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir’in, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2642)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

9. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2643)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

10. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2644)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

11. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2645)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

12. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, doğalgaz fiyatlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2646)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

13. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Büyük Menderes Millî Parkında meydana gelen yangına ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/2647)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

14. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, sınırdışı edilen İranlı mültecilere ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2648)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

15. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Büyük Menderes Millî Parkına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2649)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

16. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, futbolcuların transfer ücretlerinin vergiden muaf tutulmasının nedenine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2650)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

17. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, telefon görüşmelerinin ücretlendirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2651)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

18. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bir firmanın döviz piyasasında yabancı bir şirket adına izinsiz olarak işlem yaptığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2652)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

19. – Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2653)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

20. – İstanbul Milletvekili Cavit Kavak’ın, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2654)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

21. – Amasya Milletvekili Aslan Ali Hatipoğlu’nun, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2655)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

22. – Van Milletvekili Şerif Bedirhanoğlu’nun, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2656)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

23. – Ağrı Milletvekili Yaşar Eryılmaz’ın, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2657)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

24. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Başbakanın ve milletvekillerinin hac seyahatine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2658)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

25. – İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2659)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

26. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, hac seyahatinin masraflarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2660)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

27. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Büyük Menderes Millî Parkına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2661)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

28. – Muğla Milletvekili Çakıroğlu’nun, ham yağ ihracına izin verilip verilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2662)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

29. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Tariş’e DFİF kredisi verilip verilmeyeceğine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/2663) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

30. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, SSKve Bağ-Kur sigortalılarının Devlet hastanesinden yararlanmalarını öngören protokole ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2664)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

31. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, SEK ve mandıracıların üreticiyi mağdur ettiği iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2665)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

32. – Yozgat Milletvekili Kazım Arslan’ın, bazı gazetelerin mevzuata aykırı olarak fiyat arttırdıkları iddiasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/2666)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

33. – Karabük Milletvekili Erol Karan’ın, özelleştirilen Karabük Demir-Çelik Fabrikası personelinin sosyal güvenlik haklarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2667)(Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

34. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın, maç yayınlarındaki havuz sistemi uygulamasının gözden geçirilip geçirilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2668) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.5.1997)

35. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Ankara Etimesgut Oto Sanayi Sitesi ile Ümitköy girişi kavşağını birbirine bağlayacak yola ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2669)(Başkanlığa geliş tarihi : 5.5.1997)

36. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, bir özel TV kanalında yayınlanan programda ileri sürülen iddialara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2670) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.5.1997)

37. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2671)(Başkanlığa geliş tarihi : 5.5.1997)

38. – Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy’un, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2672)(Başkanlığa geliş tarihi : 5.5.1997)

39. – Rize Milletvekili Avni Kabaoğlu’nun, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2673)(Başkanlığa geliş tarihi : 5.5.1997)

40. – Hatay Milletvekili Hüseyin Yayla’nın, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2674)(Başkanlığa geliş tarihi : 5.5.1997)

41. – Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu’nun, uluslararası İslamcı bir örgütün üyesi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2675)(Başkanlığa geliş tarihi : 5.5.1997)

42. – Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in, hac yolculuğu için THY uçağının kiralandığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2676)(Başkanlığa geliş tarihi : 5.5.1997)

43. – Ankara Milletvekili Hikmet Uluğbay’ın, Flash TV’ye yapılan saldırıya ve faillerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2677)(Başkanlığa geliş tarihi : 5.5.1997)

Meclis Araştırması Önergesi

1. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 21 arkadaşının, İstanbul-Çatalca-Sazlıkdere Baraj Gölü civarında bulunan bir araziye imar izni verilmek suretiyle bir firmaya haksız menfaat sağlandığı iddialarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/184) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.5.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

6 Mayıs 1997 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Ali GÜNAYDIN (Konya), Fatih ATAY (Aydın)

BAŞKAN – Çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ederek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşimini açıyorum.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.

Bir ziyaretçimiz olacak; onu haber...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, çoğunluğumuz vardır; gündemdışı konuşmalar da bize zaman kazandırır.

BAŞKAN – Sayın Başkan, onu ben de düşündüm; ancak, düşününüz ki sayın misafirimiz teşrif ettiler, kürsüde bir sayın üye var...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Saygı duyuyorum.

(İzmir Milletvekili Veli Aksoy'a kadar yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Genel Kurulu ziyaret eden Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’e Başkanlıkça “hoş geldiniz” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel'in daveti üzerine, resmî bir ziyaret için ülkemize gelen ve şu anda Meclisimizde bulunan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Haydar Aliyev'e, Yüce Heyetiniz adına hoşgeldiniz diyorum.(Ayakta alkışlar)

V. – SÖYLEVLER

1. – Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in Genel Kurula hitaben konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Haydar Aliyev, Genel Kurula hitaben bir konuşma yapmak istemektedirler.

Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Konuşmasını yapmak üzere, kendilerini kürsüye davet ediyorum.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev; buyurunuz efendim. (Ayakta alkışlar)

AZERBAYCAN CUMHURBAŞKANI HAYDAR ALİYEV – Hörmetli Böyük Millet Meclisi Başkanı, hörmetli milletvekilleri, hörmetli dostlar, gardaşlar, basın mensupları; men, sizi, Türkiye Böyük Millet Meclisinin milletvekillerini ürekten selamlıyram ve Azerbaycan Halkının, size, Türkiye'nin Böyük Millet Meclisine, Türkiye Cumhuriyetine hörmet ihtiramını, sevgi ve mühebbetini çarptırıram. (Alkışlar)

Türkiye'nin Böyük Millet Meclisinde hitap etmek içün mene verilen bu imkâna göre, gösterdiğiniz şerefe göre teşekkür edirem.

Bildiğiniz kimin, dünen, Türkiye'nin Presidenti Cenap Süleyman Demirel'in davetiyle, men, Türkiye'ye resmî sefere gelmişem. Dünen ve bugün çok semereli, ehemmiyetli görüşlerimiz, danışıklarımız olmuştur ve hesap edirem ki, bu görüşler, danışıklar neticesinde ve imzalanmış senetler ile alakadar olarak, Türkiye-Azerbaycan dostluk ve gardaşlık alakaları yeni bir merhaleye çatıptır; bizim, dostluk, gardaşlık tarihimizde yeni sayfalar açılıptır.

Biz, dünen, danışıklarımız, görüşlerimiz neticesinde 8 mukavele imzaladık; onların her birinin, özüne mahsus ehemmiyeti var. Önceliği, aynı zamanda, onların içerisinde, Türkiye ile Azerbaycan arasında strateji emekdaşlığın derinleşmesi hakkında olan mukavele, anlaşma, iki President tarafından imzalanan çok tarihî bir senettir ve bizim, şimdiye kadar alakalarımızı, yeni, yüksek bir seviyeye çattırır ve bu alakalara daha da geniş siyasî mana verir.

Men, bütün bu senetlerin imzalanmasından çok memnunam ve hususen, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki stratejik emekdaşlığın derinleşmesi hakkındaki mukavelenin imzalanmasından çok razıyam.

Sizi emin etmek istirem ki, biz, Azerbaycan tarafı, bu mukavelelerin ve imdiye kadar imzalanmış bütün mukavelelerin hayata geçirilmesine çalışacayık. İmdiye kadar, Türkiye-Azerbaycan arasında imzalanmış bütün mukavelelerin, sazışların, senetlerin hamsına, bir daha, Azerbaycan Devletinin sadıklığını beyan edirem ve emin edirem ki, biz, bundan sonra da, bu sazışların yerine getirilmesi için öz şeylerimizi koyacayık.

Türkiye'nin Böyük Millet Meclisi, böyük tarihe malik olan bir Parlamenttir.

Biz, geçmiş zamanlarda da, bugün de, gardaş Türk Halkının; hele, yetmişyedi yıl bundan önce, böyle bir Parlament, böyle bir Millet Meclisi yaratmasını hemişe, yüksek kıymetlendirmişik ve bugün de, men, Türkiye'nin Böyük Millet Meclisinin geçtiği tarihî yola, Türkiye Halkının tarihinde ve hayatında gösterdiği hikmetlere, elde ettiği neticelere, öz hürmet ve ihtiramımı bildirirem.

Türkiye'nin Böyük Millet Meclisi, şerk bölgesinde, Müselman ülkesinde, Avrupa ile Asya'nın, gerp ile şerkin birbirine kavuştuğu bir yerde, hele, bu 20 nci Asrın evvelinde, nümaşettiripdir ki, Türk Halkı, artık, demokratik prensiplere, demokratik kanun, kaydalara, hukuka, beraberliğe, azatlığa kavuşan bir halktır ve ona göre de, o devirde, Türkiye'de, Böyük Millet Meclisinin yaranması, tarihî hadisedir; tek Türkiye içün yok, bütün dünya içün; o cümleden, Müselman ülkeler için, şerk ülkeleri için...

Türkiye'nin Böyük Millet Meclisi, Böyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün seyileri neticesinde, O'nun silahdaşlarının, O'nun hemkârlarının seyileri neticesinde, o devirde Türkiye'de, halkı daha da ileriye aparmak isteyen, halkı daha da medeniyete kavuşturmak isteyen, halkı daha da demokrasiye kavuşturmak isteyen mütefekkir adamların seyileri neticesinde yaranmıştır. Ancak, en büyük hoşbahlık ondan ibarettir ki, bu Böyük Millet Meclisi yetmişyedi yıldır faaliyet gösterir, böyük sınavlardan geçip, tuttuğu yollan inamla gelir ve Türkiye'nin dünya mikyasında layık bir yer tutmak için çok böyük işler görmüş, böyük hizmetler göstermiştir.

Geçmiş zamanlarda da, biz Sovyet hakimiyeti çerçevesinde, Sovyetler Birliği Devletinde yaşadığı zamanda da, hizmetbahtan, kitaplardan, gazetelerden Türkiye'nin hayatıyla daima meraklanırdık. Bizim merağımız da, Türkiye ile Azerbaycan'ın birbirine bağlılığı, birbirine gardaşlığı idi. Ama, her defa meraklanırken, Türkiye Böyük Millet Meclisinin faaliyeti hakkında, dünya metbaatında verilen malumatlar bizi hayran ediyordu. Ona göredir ki, Türkiye, kudretli bir devlet gibi, özüne layık da bir Parlamente maliktir.

İmdi, Azerbaycan'da da, bilirsiniz ki, Azerbaycan, devletı müstakilliğini elde edenden sonra, 1995 inci yılın sonunda, demokratik prensipler esasında, çokpartili sistem esasında, ilk parlament seçilip, bu parlament imdi faaliyettedir ve biz, Azerbaycan Parlamenti, bugün, benimle beraber, burada, bu salonda Azerbaycan Parlamentinin 17 milletvekili iştirak edir.

Azerbaycan Parlamenti, Böyük Millet Meclisinin tecrübesinden imdiye kadar behrelenip, bundan sonra da behrelenecektir. Hesap edirem ki, Böyük Millet Meclisinin tecrübesi bir Azerbaycan için yok, yeni demokratya yoluyla giden, müstakillik yoluyla giden devletler için, o cümleden, Türk dilli, Türk köklü devletler için de çok böyük tecrübe mektebidir, tecrübe membaıdır ve hesap edirem ki, siz de, bu tecrübenizle paylaşmaktan hiçbah çekinmeyeceksiniz, hem Azerbaycan'a hem diğer ülkelerin parlamentlerine elinizden gelen yardımı edeceksiniz.

Türkiye Cumhuriyetinin tarihi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihidir; aynıdır. Bugün, artık, 20 nci Asır sona çatarken ve biz, 21 inci Asra doğru giderken, Türkiye Cumhuriyetinin yaranmasının ve Türkiye Cumhuriyetinin geçtiği tarihî yolun, dünya içün ve hususen Türk dünyası içün, Türk dilli devletler içün ne kadar ehemmiyetli olduğunu daha da derinden derk edirik.

Bugün, biz de, sizin gibi böyük minnettarlık hissiyle, Türkiye Cumhuriyetinin banisi Böyük Mustafa Kemal Atatürk'ün (Alkışlar) Türkiye Cumhuriyetinin yaranmasında ve bu Cumhuriyetin ayağa durmasında, inkişaf etmesinde, Türkiye'nin kudretli bir devlet etmesindeki Türkiye Böyük Millet Meclisinin bu kadar yüksek seviyede olmasındaki hizmetlerini hususi göydedirik ve men, dünen seher Mustafa Kemal Atatürk'ün kabrini ziyaret ederken ettiğim kibi, bugün de deyirem ki, O'nun ruhu karşısında, O'nun hatırası karşısında baş eğerem. ("Bravo" sesleri, alkışlar)

Türkiye, Azerbaycan'ın yakın dostudur, gardaşıdır, bizim içün en yakın ülkedir. Türkiye ile Azerbaycan arasında, Türk halgıyla Azerbaycan Halgı arasındaki alagalerin, kadim ve çok zengin tarihi var. Biz, asırlardan asırlara geçerek, bir yerde yaşamışık; bir yerde ülkemizi, milletimizi, dinimizi, dilimizi, millî ananelerimizi korumuşuk, saklamışık (Alkışlar) ve bugün de bir yerdeyik. Azerbaycan Halgı Türkiye ile dostluğunu böyük bir saadet hesap edir ve Türkiye ile imdiye kadar olan alagaların daha da yükseğlere kalması için çalışır.

Bizim tarihî köklerimiz, sizin içün de bizim içün de ezizdir; bizim içün Yunis Emre de ezizdir, Dede Gorgut da ezizdir, Manas da ezizdir, Fuzulî de ezizdir, Nizamî de ezizdir; bizim içün, bizim 20 nci Asırda yazıp yaratmış şahsiyetler de ezizdir; o cümleden, Tevfik Fikret de ezizdir, Reşat Nuri de ezizdir, Abdülhak Hamit de ezizdir ve muasır 20 nci Asırda Azerbaycan Halgının yetirdiği böyük yazıcılar, şairler, bestekârlar, alimler de ezizdir.

Mees bunlar, mees halklarımızın kabağçıl adamları, mütefekkir adamları hemişe bizi birbirimizlen bağlayıp, birbirimizlen birleştiriptir. 20 nci Asırda hem Türkiye'nin hem de Azerbaycan'ın heyatında çok ciddî prosesler gedip, ciddî değişiklikler gediptir. Türkiye'de imparatorluk dağılıp, Türkiye, ağır bir veziyete düşüktür. Ancak, yine de geydedilen, mees Mustafa Kemal Atatürk'ün müdrihliynen, dağılmış imparatorluğun yerinde Türkiye Cumhuriyeti yer alır. ("Bravo" sesleri, alkışlar)

Azerbaycan'da, 19 uncu Asrın evvelinde, Azerbaycan'ın devlet müstakilliği elden gedip, 20 nci Asrın evvelinde 1918 inci yılda, Azerbaycan'da ilk demokratik rispublika yer alıp; ancak, bu az yaşıyıptır, sonra, Sovyet hâkimiyeti kurulmasıyla alakadar, bu cumhuriyet sukuta gedipdir. Ancak, bu yıllar, Birinci Dünya Muharebesi ve ondan sonraki devirde Türkiye'nin hayatında çok böyük, ağır, çetin hem prosesler gedip hem de dövüşler gedipdir, Kafkas'ta dövüşler gedipdir, Azerbaycan'da dövişler gedipdir.

Azerbaycan, 1918 inci 1920 nci yıllarda, böyük tehlikeler altında olupdur. Azerbaycan'da cürbecür istikametten Azerbaycan'a tazyikler, Bakû'nün neftini ele geçirmesi cihetleri Azerbaycan Halkına böyük zerbeler vurupdur. En ağır zerbeler, en ağır yaralar, Azerbaycan'a, o yıllarda, 1918 inci 1920 nci yıllarda, Bakû'da, Gence'de, Karabağ'da, Nahçıvan'da Azerbaycan'ın başka yerlerinde Ermeni kırgınları ile alakadar olup gedipdir. O yıllarda, Türkiye biznen olup, Azerbaycan'la olupdur.

Türkiye'nin reşadetli oğulları, Türkiye'nin Kafkas ordusu, Azerbaycan'a gelipdir ve Azerbaycan Halkını birçok yerlerde Ermeni kırgınlarından hılas edipdir. Biz, bunları, heç vahıt unutmamışık ve unutmayacayık. Sonra ise, 70 yıl, biz, birbirimizden aralı düşmüşük; ancak, bu devirde, Türkiye Cumhuriyeti, bir cumhuriyet kimin, müstakil devlet kimin yaşayıp, inkişaf edip, Azerbaycan müstakilliğini yitirip, Sovyetler Birliğinin içinde oluptur. Bizi çok şeylerden mahrum etmeye çalışıplar; ancak, heçbir şey mümkün olmuyuptur; yani, bizim kökümüzden bize gelen, bizim millî maneviyatımız, millî değerlerimiz hamsı yaşayıptır ve bugün -böyük iftihar hissiyle deyirem bunu; çünkü, müstakil Azerbaycan'ı men burda temsil edirem- böyük iftihar hissiyle deyirem ki, ne kadar ağır, çetin, 19 uncu Asırda da, 20 nci Asırda da çetin yıllar olupsa, biz, öz, anadilimizi, doğma dilimizi de yaşatmışık, öz İslam Dinimizi de yaşatmışık (Alkışlar) öz millî ananelerimizi, millî değerlerimizi de yaşatmışık; ama, eyni zamanda, halgımız, bu yıllarda, yüksek tahsil alıp, ilme koşulup, medeniyete koşuluptur. Azerbaycan Halgı, bugün, yüksek medeniyete, yüksek ilme, yüksek biliye malik olan halktır ve bizim halgımızın simasını bugün teşkil eden, bizim millî, manevî değerlerimizin umumi beşeri, umumi dünya değerleriynen birleşmesi, sintezi teşkil ediyir. Ona göre de, Azerbaycan, bugün millî bir ülkedir; eyni zamanda dünyevî sivilizasyalı bir ülkedir. (Alkışlar)

Biz, bu yılları yaşamışık, geçmişik, ikkiler vermişik, zerbelere maruz kalmışık, hamsa dözmüşük; ama, en büyük hoşbaklik Azerbaycan için ondan ibarettir ki, Azerbaycan, nihayet millî azatlığına nail olup, devlet müstakilliğine nail oluptur ve artık devlet müstakilliğini de mühkemlendiriptir, güçlendiriptir. Azerbaycan, indi, dünya birliğine dahildir. Beynel halk teşkilatların hamsı üzgüdür, dünya birliğinin beraber bir devletidir. Azerbaycan'ın devlet müstakilliği, bizim halkımızın tarihî naliyatıdır. Biz, bu naliyatınan fakr edirik ve devlet müstakilliğini gözbebeğimiz kibin koruyup, saklayacağık. Ne kadar çetin olsa da, ne kadar bize tazyikler olsa da, biz, devlet müstakilliğimizi hiç vakit elimizden vermeyeceğik. (Alkışlar) Ona göre, men, bugün, sizin karşınızda mesuliyetle beyan edirem ki, Azerbaycan'ın devlet müstakilliği ebedîdir, dönmezdir, sarsılmazdır. (Alkışlar)

Azerbaycan, devlet müstakilliğini elde ederken çok çetin proseslerle rastlaşıktır. Bildiğiniz kibin, 1988 inci yılda, Azerbaycan, Sovyetler Birliğinin terkibinde olarken, Ermenistan tarafından Azerbaycan'a karşı her bir tecavüz başlamıştır. Dağlık Karabağ'ı Azerbaycan'dan kopartıp Ermenistan'a birleştirmek. Bu, ancak, bir tek Azerbaycan'a karşı olan tecavüz değildi; bu, Ermenistan'ın, Ermenilerin hulyası, böyük Ermenistan hulyasıdır. Bu hulya size malumdur; bunu, siz yahşi bilirsiniz. Siz bilirsiniz ki, İkinci Dünya Muharebesinden sonra Sovyetler Birliği güçlendi ve Türkiye'nin torpaklarına iddialar başladı. Bir taraftan, Sovyetler Birliği, Türkiye'nin şark (doğu) tarafında olan vilayetlerin Ermenistan'a mensup olduğunu beyan etti; böyle yazılar gitti, böyle bir iddialar başladı; ikinci taraftan, Türkiye'nin diğer bir hissesi Gürcistan'a mensup olduğu hakkında beyanatlar verildi, yazılar gitti, böyle bir prosesler başladı, bucre iddialar başladı. İndi, bu fırsattan istifade ederek, onu da demek istiyrem ki, İkinci Dünya Muharebesinden sonra Türkiye'nin başında duran adamlar, Böyük Atatürk'ün vasiyetlerine sadık olarak çok düzgün siyaset apardılar, çok düzgün haricî siyaset apardılar ve o çetin devirde, Türkiye'nin torpaklarına iddiaların çok kızgın kalktığı bir devirde, Türkiye'nin başçıları, Türkiye'nin halkı, Türkiye'nin devleti, Türkiye'nin bütünlüğünü koruyup saklayabildi. Bu çok büyük nailiyetti. (Alkışlar)

Yani, demek istiyrem ki, 88 inci yılda, Ermenistan'ın, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ Vilayetini eline geçirmek için başladığı tecavüz tesadüfî bir şey değildi. Bu, yine de deyirem, böyük Ermenistan hulyasıdır. Bu iddialarla onlar yaşayıplar, bugün de yaşayırlar. Eğer bugün onlar Azerbaycan'a tecavüz ediplerse, sabah da başka bir yere tecavüz edebilirler; çünkü, onlar bu fikirlerden çekinmeyipler. Ancak, men, Azerbaycan'da giden prosesler hakkında demek istiyrem.

Müstakilliğimizi elde ederken, artık, biz, böyle bir tecavüz altındaydık ve Dağlık Karabağ, artık demiyorlar ki, Azerbaycan'ın hâkimiyetinden çıkmıştır... Ondan sonra, Azerbaycan'a giden bazı prosesler neticesinde ve bazı objektif, sübjektif sebepler neticesinde, Ermenistan silahlı kuvveleri, Azerbaycan torpaklarının diğer hissesini de işgal etmeye nail oldular ve nihayet, indi, Azerbaycan arazisinin 20 faizi, Ermenistan silahlı kuvveleri tarafından işgal ediliptir, onların işgali altındadır ve bu işgal olmuş torpaklardan, 1 milyondan artık Azerbaycan vatandaşı, sizin gardaş, bacılarınız, didergin düşükler, kaçgın vaziyetindedirler. Ekseriyeti onların çadırlarda yaşıyırlar ve sizin nümayendeleriniz Azerbaycan'ı ziyaret ederken, hatta, Bakû Şehrinde, cürbecür yerlerde o kaçgınları görüp ve bazıları ise, o çadır düşergelerine, çadır şehirciklerine gidip, onların o ağır vaziyetini görende, özden öz kalbinen hissedirler ki, halgımız, ne kadar ağır bir vaziyette yaşıyır. Böyleliğnen, biz, devlet müstagilliğini elde etmeğimizden çok şad olduk; ancak, aynı zamanda, ne kadar böyük bir belayla rastlaşmıştık. Bildiğiniz gibi, bundan üç yıl önce 1994'ün Mai ayının 12'sinde -bir hafta sonra tamam olacak- Azerbaycan ile Ermenistan arasında ateşin durdurulması hakkında sazış elde olunuktur; üç yıldır ki, ateş yoktur. Bu, böyük nahliyattır. Kan dökülmüyor, biz şehitler vermirik, insanlarımız müeeyyen kadar rahatlaşıktır; ancak, verdiğimiz şehitler, şehitlerin kan gussesi, o insanların hem vücudunda, bedeninde hem kalbinde taşıdıkları yaralar, Azerbaycan'a vurulan bu zerbeler bizi rahat bırakabilmir.

Eyni zamanda, bizim topraklarımız işgal altındadır; bizim vatandaşlarımız çadırlarda yaşıyırlar. Ona göre de, ateşkesin üç yıl devam etmesi müspet bir hal olmagla beraber, eyni zamanda, böyük sülhün elde edilmesi, Ermenistan-Azerbaycan münakaşasına son koyulması ve Azerbaycan'ın işgal olunmuş topraklarının azat olunması, gidergin düşmüş Azerbaycan vatandaşlarının öz yerine yurtuna kayıtması, bizim karşımızda duran esas vazifedir.

Bu meseleynen, bilirsiniz ki, biz meşgul oluruk ve böyük memnuniyet, minnettarlık hissiyle demek istirem ki, Azerbaycan'a Ermenistan tecavüzü başlayandan indiye kadar, Türkiye, Türkiye'nin halkı, Türkiye'nin devleti, Türkiye'nin Cumhuriyeti, hamısı Azerbaycan'ın yanındadırlar, Azerbaycan'la bir yerdedirler. Bizim derdimize siz hemşe şerihsiniz ve bu meseleyi tek dert gam çekmek değil, bu meseleden Azerbaycan'ı hılas etmek için, biz, Türkiye'nin desteğini, emeli yardımını daimi hissetmişik ve hissedirik.

İmdi, bu son 3 yılda, aparlanan danışıklıklar... Bu danışıklar, bilirsiniz ki, AET'nin Minsk Grubunun vasıtasıyla gelir, bu danışıklarda da, Türkiye, çok faal iştirak edir, Minsk grupunun öz hükümü, çok teşebbüslerde bulunur ve Dünen de, bu meseleler çok etraflı müzakere olundu ve Türkiye'nin presidenti ve başka devlet, hükümet başları bildirdiler ki, onlar, bunlar sonra da, Ermenistan-Azerbaycan münakaşasına son koyulması için ve Azarbaycan'ı beladan hılas etmek için yeni adımlar atacaklar, yeni teşebbüsler edecekler.

İmdi, Minsk Grubunun üç hemsedri var; Rusya, Amerika Birleşmiş Devletleri, Fransa. Geçen yıl, Dekabray'da AET'nin zirve görüşünde, Lizbon'da, Ermenistan-Azerbaycan münakaşasının sulh yoluyla hallolması için, ilk defa tarihî bir senet elde olundu, Lizbon Beyanatı; bu beyanatta, bu münakaşanın sulh yoluyla hallolmasının prensipleri akdolunuptur; esas 3 bentten ibarettir:

Birincisi, Ermenistan'ın, Azerbaycan'ın arazi bütünlüğünü tanıması. Çünkü, Ermenistan, imdiye kadar, Azerbaycan'ın arazi bütünlüğünü tanımak istemiyor.

İkincisi, Dağlık Karabağ, Azerbaycan respublikasının terkibinde yüksek statüslü, aftanomye, yüksek dereceli özünü idare etme hükmü verilmesi,

Üçüncüsü; Dağlık Karabağ'ın bütün ahalisine, yani Ermeni Azerbaycan ahalisinin hamsına tehlikesizlik, güvenlik zemaneti verilmesi.

Bu seneti, AET'in 54 uzvundan 53 devlet başısı destekledi ve kabul oldu; Ermenistan buna itiraz etti ve böylelikle de biz tarihî bir senet elde etmişiz. İmdi vazifemiz, bu prensipler esasında Lizbon Prensipleri esasında, sulh danışıklarını güçlendirmek, süratlendirmek ve 1997 yılında bu münakaşaya son koymaktan ibarettir. Hemi Lizbon görüşünden sonra Minsk Grubunun başkanları, yani, hemsedirleri değişildi, evvel, tek Rusya ile Finlandiya idiyse, Lizbon zirve görüşünden sonra üç hemsedir, üç başkan oldu; Rusya, Fransa, Amerika. Hesap edirem ki, üç büyük devlet eğer, bu meselenin hellolması için Minsk Grubu hemsedirlik vazifesini üzerine götürüpse, özlerine büyük mesuliyet götürüpse, gerek bu mesuliyeti de yerine getirsinler. Biz, herhalde onlarla böyle danışıklar aparmışık, onlara öz fikrimizi böyle bildirmişik ve onlardan, bu üç devletten, çok büyük hareket gözlüyürük.

Şüphesiz ki, Türkiye'nin bu meselelerin hellolmasında böyük rolü yine de var; bugün de sabah da olacak ve Türkiye'den de bu meselelerin hellolunmasında, imdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da faal iştirak etmesini istiyirik. Böylelikle, Azerbaycan'ın devlet müstegilliği -6 ncı yıldır ki, biz yaşıyırık devlet müstakilliği şerayitinde- böyle bir böyük harici tecavüz neticesinde ağırlaşıp çetinleşiptir.

Diğer taraftan, bilirsiniz ki, Azerbaycan'da, o yıllarda dahili vaziyet de sabit olmamıştır. Teessüfler olsun ki, hemen bu Ermenistan-Azerbaycan savaşı, dövüşü zamanı, Azerbaycan da cürbecür kanunsuz silahlı desteler meydana çıkmıştır. Hatta bazı devlet adamları, devlet başında olan adamlar, devlet structurunda olan silahlı adamlarla yanaşı, özüne mahsus silahlı desteler düzeltmiştiler ve bu silahlı desteler de, şüphesiz ki, bir taraftan, kanunu bozur, cinayet edirdiler; ikinci taraftan da, her bir silahlı destenin başısı, silahlı desteye güvenerek, hâkimiyet mübarezesi aparırdı.

Siz bilirsiniz ki, 92 nci yılda, böyle bir veziyette Azerbaycan'da hâkimiyet değişildi; yeni bir kuvve hâkimiyet geldi, Halk Cephesinin numayendeleri. Onlar, bir yıl hâkimiyette oldu ve 93'üncü yılın İyun ayında, Azerbaycan'da bir devlet buhranı, devlet kriz emele geldi. Başka silahlı desteler, hemen bu hâkimiyeti devirmeye çalıştılar; onlar, böyük güç topladılar. Ermenilerlen muharebe gettiği zaman, cepheden silahları, tankları, topları çıkarıp, bir ses, onları Gence Şehrinde topladı ki, Bakû'ye karşı hücum etsin. O birsi sesle, oradan çıkarıp getirdiler Bakû'ye ki, özlerini müdafaa etsinler. Pöyleliylen de, de Ermeniler bu vaziyetten istifade ettiler ve Azerbaycan'ın bir neçe bölgelerini de işgal etmeye nail oldular.

Demek ki, ne gader bu 93 üncü yılda Azerbaycan'a zerbeler deydi. Bir taraftan, bizim, bir niçe başka bölgelerimiz de işgal olundu; ama, ikinci taraftan da, dahilde, ihtilaflar daha da arttı, Azerbaycan'da vatandaş muharebesi başladı. Azerbaycan, artık, parçalandı ve 1993'üncü yılın İyun ayında, bildiğiniz gibi, böyle bir kritik vaziyette, halkın talebiyle, men, Nahçivan'dan Bakû'ye davet olundum ve 15 İyun 1993 üncü yılda, Azerbaycan Parlamentinin sadri vazifesini üzerime götürdüm.

Men, size, muayyen manada hesabat verirem; çünkü, siz, Türkiye'nin Büyük Millet Meclisisiniz; bizimle dost ülkenin Millet Meclisisiniz. Men, öz Parlamentimin karşısında da hesabat verirem, size de hesabat verirem. (Alkışlar)

1993 üncü yılın İyun ayının 15'inde, men, Parlamentin Sadri, Başkanı vazifesini üzerime götürdüm. Ancak, iki gün ondan sonra, Azerbaycan'ın o vahki presidenti Ebulfeyz Aliyev Elçibey, gizli olarak, öz vazifesini bırakıp terk etti ve Bakû'den kaçtı ve imdiye gadar da Bakû'ye dönmüyüpdür ve böyleliklen, imdi tasavvur edin; men Azerbaycan'da tek kaldım, Cumhurbaşkanı, president yok, Başnazır yok; men, hem Parlament Başkanı hem de Presidentin, Cumhurbaşkanının, sizin sözünle desek "vekili" gibi, selahiyetlerini hayata geçiren şahis gibi iştirak...

Ancak, veziyet normal değildi, cenub tarafte cepheden getirilmiş böyük bir silahlı deste, talış destesi, gelip bir talış, yani, İran ıla Azerbaycan serheddinde cenubta -güney, siz "cenub" bilirsiz nedir. Menim sözlerimi anlıyisiz? ("Anlıyoruz" sesleri, alkışlar) Men sizin lehçede de danışabilirem; ancak, gasden danışmırem ki, siz de bizim lehçe öğrenesiniz. (Alkışlar)

Bir talış cumhuriyeti düzelttiler orda, Azerbaycan'ın böyük bir bölgesini ele geçirdiler, Gence'de hemen Suret Hüseyinov, hansı ki, vaktiyle bu Ebulfeyz Elçibey tarafından Dağlık Karabağ'da en yüksek presidentin selahiyetli numayendesi ve en yüksek harbi vazifeni ona vermişler ki, güya o harb aparacaktı, Ermenileri garşısını alacakdır, o da, heç bir ubarede, harbe hazırlığ olmayan adam, yun fabrikasının geçmişte direktoru olan adam, gendi 35 yaşında olan bir adam, eyni zamanda çok mafyoz, narkotik işlerlen meşgul olan bir adama (Gülüşmeler, alkışlar) getirip böle bir vezife vermişler. Onun eline vermişler, hem ordunun o cephede komutanlığını hem presidentin (cumhurbaşkanının) salahiyetli numayendeliğini hem de başbakanın yardımcı vezifesini...

Bu genç adam da, akılsız adam ki, reşip ki, benim elimde bir böyle vezife var demeyle, bir ahdım kalup ki, gedip cumhurbaşkanı olum. Ona göre de, silahları toplayıp Bakû'ye hücüm etmeye başlamıştı. Ancak, men, Bakû'ye gelerken, o hale, Gence'de öz güçleriyle oturmuştu ve talış cumhuriyetini yaratmış adamlar da onlarla irtibattaydılar.

Siz bilirsiniz ki, o vakt, yaramaz bir adam, Rahim Gaziyev adlı bir şahs, geçmişte, Halk Cephesinin, güya liderlerinden biri olan adamı da getirip Müdafaa Nazırı (Savunma Bakanı) koymuştular. O da ki,bir taraftan, başka bir ülkenin haricî keşfiyatına hızmet eden bir adamıdı; eyni zamanda, çok başarısız ve işi bilmeyen adamıdı; yani, bu, ne harpte olupdu, ne savaşta olupdu, hardısan, melum olup, özde bir kikih melum olmuştu geçmişte. Böyle bir veziyet yaranmıştı aziz dostlar, ona göre de, men, tek kaldım. Oradan, Gence'den yine hücumlar devam edir. Böyle bir şeraitte, Azerbaycan'ı bu krizden çıkarmak lazımdı -vaktinizi almak istemirem, bu barda çok danışma olar- çıkarttık krizden; ama, men, o vakt mecbur oldum, hemetos Suret Hüseyinov'u getirip, Azerbaycan'da Başbakan tayin edim; çünkü, başka yolu yoktu, onun elinde çok büyük harbiseler vardı.

Ben, onu Başbakan tayin ettim ki, belki terbiye ediyim! (Alkışlar) Çünkü, bilirsiniz ki, ayıyı da meşeden tutup getirip, birçok şeyi öğretme olur, hatta o bazen raks da edir. (Alkışlar) Ancak, böyle adamları görseniz, terbiye etmem mümkün değilmiş. (Alkışlar) Çünkü, onun kafası, o kadar dardı ki, biz, istediğimiz şeyleri kabul edebilmedi ve nihayet, 94 üncü yılın October ayında o, beni de devirme için yeni bir derbe başladı -siz onu bilirsiniz- ve onun elinde de silahlar vardı; ama, menim elimde silah yoktu yine de; çünkü, Başbakan, kimi, silahlar onun elindeydi; ancak, halk menim elimdeydi. ("Bravo" sesleri, alkışlar) Bilirsiniz ki, men televizeyle halka müracaat ettim ve iki saatin içerisinde, gece vakti saat 23.00'ü geçmişti, Bakü'nün vatandaşlarından yarım milyon adam President Sarayının önündeki meydana toplaşdı, bütün sarayı muhasaraya aldılar ve meni müdafaa ettiler. ("Bravo" sesleri, alkışlar) Onlar ise, bunu görüp gaçdılar.

İkinci gün, Azerbaycan'ın Azatlık Meydanında, o meydan size malumdur, orada bir milyondan artık adam toplaşdı, yine de meni destekledi, meni müdafaa etti ve ondan sonra, hemin bu derbe yapan adamlar gaçdılar, Rusya'da gizlendiler. İki yıldır ki, bundan vakt geçiktir, iki yıldan çok ve onları hırda hırda Rusya'dan koparttık getirdik ve nihayet bundan bir ay önce hemen Suret Hüseyinof'u, Rusya'nın vilayetlerinden birinde yakaladık getirdik, imdi Bakû'de hepishenede oturur. ("Bravo" sesleri, alkışlar)

Hemen bu 93 üncü yılda derbeni yapan ve Azerbaycan'da krizi yaratan Rehim Gaziyef de gaçıp Moskova'da gizlenmiştir, onu da oradan yakaladık getirdik ve mehkeme ona ceza verdi, hepishanede oturur.

Talış cumhuriyeti yaratan bir El Ekrem Hümbetof adında adam varıdı, onu da bizim hepisheneden harici ittilahat organları çıkarttılar, harici, -bilirsiniz, sizde "MİT" diyiller ona. (Gülüşmeler) Millî İstihbarat Teşkilatı. Sizinki yok, hep başkalarınki- Onu da çırkartıp aparmışlar, başka yerde gizlediler, onu da taptık getirdik ve böyleliğinen bunların karşısını aldık.

Ancak, siz bilin aziz gardaşlar; Azerbaycan'da bu hastalık, buna "zaraza" derler Rusça, bilmeyem siz bunu bilirsiniz, yoksa yok. Zaraza, bu hastalık o kadar derin kök salmıştı ki, öyle her bir parça silahı olan adam, hesap edir ki, bu silah gücüyle gelip hâkimiyeti ele geçirtebiler ve hemen o 94 üncü yıl October -yani "kasım" dersiniz "october" e siz... ("Ekim" sesleri)- ekim ayından sonra, 95 inci yılın Mart ayında bir polis albayı, bir amon destesi var; yani, hususi polis destesi var, bizim İçişleri Bakanlığında, Dahili İşler Bakanlığında. O hâkimiyetin tabeliğinden çıkmıştı ve o da hâkimiyet iddiası edirdi. Bakmıyalar ki, Dahili İşler Bakanının yardımcısıydı. Tabe olmurdu elinde de birmin nefer, çok silahlı ve çok da tecrübeli döğüşçüler vardı.

Yine bir problem yarandı; mene ültimatom verdiler ki, "Haydar Aliyev istifa vermelidir, yoksa biz onu öldüreceğik" Men dedim "men böyle şeylerden çok görmüşem, daha korkmıram" (Alkışlar) Çok danışıklıklar apardım onlarla, yola getirmek istedim; ama, yola gelmediler.

Teessüf ki, o vakt, bizim Azerbaycan'da olan birçok siyasî partiyalar da, gizli olarak onlarla alagaya girdiler. Bizim derdimiz budur. Bizim derdimiz, bir Ermeni tecavüzü değil; derdimiz, içimizde olan dertti. ( "Bravo" sesleri, alkışlar) Gizli alagaya girdiler ki, onlar, hemen, bu Albay Polkovnik silahınan gelip Haydar Aliyev'i mehvedecek, yıkacaktır. Ondan sonra, gelip, hereospani götürecek. İmdi, kime ne çatacak Allah bilir. Men ne gadar uğraştım ki, onları bir yola getireyim; mümkün olmadı ve nihayet 1995 inci yılın mart ayında men Kopenhagen'de olarken, orada bir beynehak taşılattılar. Onlar plan gurmuşlar ki, men dönerken, meni havaalanında öldürecekler ve hâkimiyeti ele alacaklar. Men bu günleri, bu hagigeti demeliyem ki, Kopenhagen'de, menim aziz dostum Süleyman Demirel son görüşte mene bildirdi ki, böyle bir tehlike gözlenir; bildirdi, çok sağ olsun, bildirdi. ("Bravo" sesleri, alkışlar)

Men, Bakû'ye, nezerde tutulmuş vakten bir haylık önce geldim; ona göre, onlar bu planı yerine getirebilmedi; ama, o gece, onlar, Azerbaycan'ın bir neçe bölgelerinde, Gürcistan'a ve Ermenistan'a bağlı olan bölgelerde, sınırlarda, artak hâkimiyeti ellerine geçirdiler. Beş altı gün men onlarınan uğraştım. Onları yola getirmek istedim. Anlattım ki, siz, kan tökmeyin, siz, heç bir şey de bilmeyeceksiniz ve men de Azerbaycan'ın presidenti, kimi Azerbaycan'ın müstagilliğini korumaya gâdirem. Eğer, hansı bir namert güllesi gelip meni mehvetse de, men Azerbaycan'ın müstegilliği yolunda gurban getmeye, şehit olmaya hazıram. (Alkışlar)

Nihayet, teessüfler olsun ki, mart ayının 17'sinde, gece, onlar hücum ettiler President Sarayına, televizya merkezine, bizim, Müdafaa (Savunma) Bakanlığının merkezine ve Dahil İşler Nazırlığına. Biz, bunların karşısını aldık, gece dövüşler getti ve nihayet, biz bunların karşını alabildik, bunlar da mehfoldu.

Teessüfler olsun ki, bu ikinci derbenin hazırlanmasında -men sizlen açık danışıram, siz benim gardaşımsınız, dogma menim ülkeme gelmişem- teessüfler olsun ki, bir neçe siyasî partiyaların uzuvları iştirak etti ve çok garibe budur ki, birbirine zıt olan, mesela vaktiyle Azarbaycan'da kısa bir müddette president olup ve 92 nci de kaçıp indiye kadar Moskova'da, Moskova'nın himayesi altında gizlenen Muttalibov; o taraftan, size malum olan Ebulfeyz Elçibey kaçıp, gidip, orada, Nahçıvan'ın Keleki Kentinde gizlenen, o taraftan, Azarbaycan'da müsabat parçası, numayendesi, bizim geçmiş Dahili İşler Nazırı vardı Tofik Kasımof ve birçok başkaları, hamısı, onlar gördüler ki, bunlar, böyle bir böyük güce maliktiler ve böyle hesap ettiler ki, onlar doğrudan da gelip bizi yıkabilecekler. Onlara razılık verdiler ki, eğer siz hakimiyeti elde etseniz, demek bir devlet şûrası yaranacaktır, devlet şûrası... Tesavvur eyleyin, bu devlet şûrasının başında, hemen o cinayetkâr albay duracak, onun altında da Moskova'da olan Mutallibov, Keleki'de, dağda oturan Ebulfeyz Elçibey ve başka partiyaların numayendeleri, bunlar olacaklar. (RP sıralarından "geniş tabanlı hükümet" sesi)

Beli, beli... (Gülüşmeler) O, sizin koalisyon kibi değil. (Gülüşmeler ve alkışlar)

Allah eylemesin ki, sizin koalisyon, gelsin o güne düşsün.

Çok böyük, bilirsiniz, maalesef, siz değilsiniz, teessüf hissiyle değinmek istiyremki, hemen bu derbenin hazırlanmasında bir niçe Türkiye vatandaşları da iştirak etmiştiler. Men, bunu, evveller heç yerde dememiştim ve vaktiyle gizledirdim. Çünki, men hesap edirdim ki, biz bu şeylerin öhtesinden geldik. Heç bir şey, Türkiye-Azerbaycan alakalarına leke getirmemelidir; ancak, hemen o, bu derbeni hazırlayanlardan biri, Ferman Demirkol adında bir şahıs. Sonra, biz onu bıraktık, geldi buraya gizli olarak Türkiye'ye. Dediler ki, bu Türkiye'de gizli yaşayacak, men de dedim, tabiî, biz de bunu aşmayacık, geldi sizin televizyada, gazetyada, filanda feşmekanda açmalar verdi, ve cürbecür yalanlar danıştı. Kimdi bu adam? Vaktiyle, Halk Cephesi hâkimiyeti vaktı, gelip, burada sizde bir TİKA Teşkilatı var, o teşkilatın orada nümayendesi, ondan maaş alır. Eyni zamanda, bu, Azerbaycan Parlamentinde getirip bunu müşavir goydular. Eyni zamanda, bunu Azerbaycan Devlet Üniversitesine getirip bir muaallim vazifesi veripler; ancak, bu, ne müşavirlik edip ne TİKA işiyle meşgul olup ne de muallimlik edip, gedip koşuluktu cinayetkârlara ve onlarla birlikte bu derbeni hazırlayıptı. Buna da söz veripler ki, sen de bu devlet şurasının uzvu olacaksan, demek burada bir vazife alacaksan.

Sonra, bir başka Türk vatandaşı, Kenan Gürel, bunlar teessüfler ki, Türkiye'nin bazı şahıslarıyla alakadar olmuştular ve o derbede, âhıra kadar iştirak etmiştiler. Biz, bunu evvellerde hissetmiştik; ama, bu mesele açılandan sonra bildik. Ancak, bunlar hapsi geride kalıp artık, biz bunlarla da öttük, eştik. Bakmayarak ki, hemen o derbeni yaradan adamların bazileri gaçtılar, yine de Moskova'da, garpta, başka ülkelerde gizlendiler. Onlardan birisi de Türkiye'de gizlenir, men bunu da demek istirem ve men rica etmiştim sizin emniyet organlarından ki, onları tapıp Azerbaycan'a teslim etsinler. Teessüf ki, bunu indiye kadar etmeyipler.

ALİ DİNÇER (Ankara) – Onların sayısı çok...

AZERBAYCAN CUMHURBAŞKANI HAYDAR ALİYEV (Devamla) – Melumdu... Melumdu... Melumdu... Hepsi melumdu...

Onlar gaçtılar, gene de Rusya'da gizlendiler; ancak, ondan sonra da bir niçe gaster olmağa başladı; biz bunların da karşısını aldık.

Men bunları -sizin vaktınızı alıram, özür istirem- size deyirem; çünkü, siz bizim hayatımızda olan her bir şeyi olduğu kimi bilmelisiniz ve bunlara göre deyirem ki, siz bilesiniz ki, bizim müstagillik yolumuz ne kadar ağır, ne kadar çetin, ne kadar keşmekeşli oluptur.

Ancak, bunlara bakmayarak, imdi, ben size hesabat verirem ki, Azerbaycan'da, imdi, Azerbaycan'ın dahilinde istikrar tamamıyla temin olunuptur, dahili, içtimai, siyasî vaziyet tam sabittir.

Şüphesiz ki, o gizlenmiş, ayrı ayrı terörist gruplar yine de var; Rusya'da, başka ülkelerde yerleşirler. Biz, onlardan hâlâ daha tamamıyle canımızı kurtarmamışız, tesadüfen yine bir hadise olabilir. Ancak, biz, eminamanlık yaratmışız, kanun, kaide yaratmışız, her ev öz işini bilir; kanunun hâkimliğini, kanunun âliliğini temin etmişiz. (Alkışlar) İnsanlar, imdi rahat yaşıyorlar ve böyle bir şeraitte, biz, Azerbaycan'da, Azerbaycan'ın dahil işleriyle meşgul olmaya imkân taptık.

Bilirsiniz ki, 1995 yılının son ayında, aralık ayında, biz, ilk defa, müsgakil Azerbaycan'ın demokratik parlamentini seçtik ve demokratik seçkiler esasında, çok partiyalı sistemler esasında seçtik.

1995 yılının kasım ayında, biz, Azerbaycan'ın ilk constitution'asını (Anayasasını) kabul ettik ve bizim bu constitution'umuzda, evvelki gibi, Azerbaycan'da hukuku, demokratik dünyevi devlet kurmak prensiplerini özünde aksettiren bir constitution'adır

Azerbaycan'da bütün insan azatlıkları bu constitution'adan temin olunur; söz azatlığı, matbuat azatlığı, fikir azatlığı, fikir muhtelifliği, vicdan azatlığı, din azatlığı, bütün insanların beraber hukukluğu, hamsı temin olunur; çok partiyalı sistem temin olunur ve her bir partiyanın, normal partiyanın Azerbaycan'da faaliyet göstermesi de şerait yararlıktır.

Azerbaycan'da 30'dan artık partiye geydiyattan keçiptir faaliyet gösterir. 600'e kadar gazet var, bunların 2 gazet çemsi, Azerbaycan'ın devlet gazetidi, galan gazetler hamsı, ayrı ayrı teşkilatların gazetiydi ve ekseriyetiyse, bunlar muhalefet movgeyinde olan gazetlerdir ve böyleliylen, biz, Azerbaycan'da demokratik devlet kuruculuk prosesini, artık hugugi noktırdan, Anayasa vasıtasıyla, kanunlarımız vasıtasıyla temin etmişik ve bunu inkişaf ettiririk.

Azerbaycan'da iktisadî ıslahatlar hayata keçirdirik. Azerbaycan'da keçilen, son yıldaki iktisadî ıslahatlar, 95 inci yılın ikinci yarısında, 96 ncı yılda ve imdi, 97 nci yılın evvelinde öz müspet neticelerini veriptir. Islahatlar neden ibarettir; Azerbaycan'ın iktisadiyatı pazar iktisadiyatı yoluyla gelir; yani, piyasa ekonomisi. Sahipkârlık, geniş inkişaf alır. Özelleştirme programı kabul olunup hayata keçirilir, bütün mülkiyet özelleştirilir. Azerbaycan'ın, bilirsiniz ki, torpakları hükümetteydi, kolhozda, solhozlardaydı. Biz, çok ciddî ve çok cesaretli bir kanun kabul ettik, Torpak Islahatı Kanunu. Bu kanunun esasında, Azerbaycan'ın torpaklarının hamsı, şahsî mülkiyete verilir. (Alkışlar)

Onu da size bildirmek istirem ki, keçmişte Sovyet ittifakına mensup olmuş, imdi müstakil devlet olan devletlerin heçbirinde böyle müterakki ve böyle cesaretli kanun kabul olunmuyuktu. Biz, üç yıl müddetinde, bu kanunu yerine getireceyik, bütün torpaklar şahsi mülkiyete keçecektir; ancak, artık, bu kanunun hayata keçirilmesinin bir nice kısımları, bize, öz neticesini verir. Mesela, biz, heyvandarlığı, heyvancılığı tamamıyla özelleştirmişik. Heyvancılığı özelleştirenden sonra, Azerbaycan'da et, süt, yağ problemi çıkıpdır. Men, size bir şey demek istirem -sizin için belki bu meraklıdır- Sovyetler ittifakı zamanı, Azerbaycan Respublikası, özü özünü, etinen, sütünen temin edebilmirdi. Biz, pambuk istihsal ederdik, Rusya'ya verirdik. Rusya ise bize et gönderirdi; ama, eti de vaktinde göndermirdi, ona göre de, biz, mesela ehalimizi istenilen kadar etinen temin edebilmirdik, çöreğinen temin edebilmirdik; çünkü, biz, pambuk istihsal edirdik, buğdanı, biz, Rusya'dan alırdık.

İndi, biz, bu reformaları geçirdikten sonra, ticareti liberalleştirdikten sonra, heyvancılığı, hamsını özelleştirdikten sonra problem yoktur. Bütün heyvanlar şahsî mülkiyettedir. Çörek istihsali şahsî mülkiyettedir. Devlet çöreğinen meşgul olmur, ona göre bu problemlerin hamsını biz aradan kaldırmışık.

Böylelikle, Azerbaycan'da iktisadî reformalar süratle inkişaf edir ve bir iki yıl içerisinde Azerbaycan iktisadiyatında ciddî değişiklikler baş verecektir; ancak, men, size demek istirem ki, 96 ncı yıl, bizim için son altı-yedi yıl içerisinde muayyen kadar dönüş yılı oldu; yani, müspet meyiller yılı oldu.

Biz, evvelki yıllarda, iktisadî istihsalde -hususen sanayi ve ket tasarrufatı istihsalinde- her yıl, 10-15 faiz aşağıya düşürdük. 96 ncı yılda, biz, 6 faiz sanayi istihsalinde aşağıya düştük; ama, 95 inci yılda 24 faiz aşağıya düşmüştük. 97 nci yılın birinci rübbünde -birinci üç ayında- biz, bu aşağıya inmeni sahladık, aksine 1 kadar istihsal inkişafa başladık. Geçen yıl, ket tasarrufat mahsullerinin istihsali 3 faiz artıptır.

Türkiye ile Azerbaycan arasında ticaret alakaları, mal mübadelesi son üç yılda üç defa artıptır. Düz dü mütlet rakamlar o kadar böyük değil. Bizim alakalarımız daha da gerek geniş olsun ve ticaret daha da çok olsun ve bu ticaret alakalarında, Türkiye'den Azerbaycan'a mal gelmesi daha da çoktu, nen ki Azerbaycan'dan Türkiye'ye gelmesi. Bu da tabiîdir, buna da biz itiraz etmirik; ancak, bunun hecmi artmalıdır ve biz, bunu artırmaya da çalışırık ve bundan sonra da çalışacayık.

Bilirsiniz ki, Azerbaycan, harici investic; yani, harici yatırımı, harici sermayeni Azerbaycan'a getirmeye çok seygoyubtur.

94 üncü yılın oktyabır ayında biz, ilk büyük neft kantraktını, petrol kantraktını imzaladık; ona, dünyada asrın kantraktı adı verildi ve bu kantrakt esasında, otuz yıl müddetinde, dünyanın 11 böyük neft şirketi Azerbaycan'da müşterek neft çıkarmaknan meşgul olacaktır ve bu kantrakt esasında, bu çıkan neftin dünya bazarına nakil meselesi, o cümleden, petrol borusu meselesi meydana çıkıptır ve artık, bugün, diyebilerem ki, bu kantrakt işliyir; artık, bir neçe kuyular kazılıpdır ve bu yıl, avgus yahut sentiyabr ayında, hemen bu kantraktın hayata geçilmesi neticesinde, biz yeni neft alacayık. Ondan sonra, biz, bir neçe kantraktlar da imzalamışık ve böyük memnuniyet hissiyle demek istiyrem ki, bu kantraktlar da Türkiye de iştirak ediyir. Birinci kantraktta, Türkiye Cumhuriyeti Türk Petrollar Şirketi çok az bir faiznen iştirak edirdi, onun faizi 1,75 faiz idi; ancak, kantrakt imzalanılan sonra, Türkiye'nin devlet, hükümet başçıları mene müracaat edenden sonra, Azerbaycan öz hissesinden 5 faiz de Türkiye'ye verdi ve Türkiye'nin hissesi 6,75 oldu. (Alkışlar) Sonra, biz, yeni bir kantrakt imzaladık; Hazar Denizinde, Şahdeniz Neft Gazyatağı Kantraktı. O da, bir neçe dünya şirketlerinen imzalanıp, orada Türkiye'nin, Türk Petrollar Şirketinin payı 9 faizdi. Bundan sonra da biz yeni kantraktlar imzalayacıyık, şimdiye kadar 5 kantrakt imzalanıptır ve Türkiye de bunların hamsında iştirak edecektir. Men bilirem ki, Türkiye'de, bu neftin, bu petrolun dünya bazarına çıkarılması yolu daima müzakere olunur ve böyük merak doğurur. Bildirmek istirem ki, evvelden de biz hesap edirik ki, Azerbaycan'ın neft mahsulunun harice çıkarılmasının birinci yolu Türkiye'dir. ("Bravo" sesleri, alkışlar) Ancak, biz, birçok çetin illerle de rastlaştık, birçok tazyiklerle de rastlaştık. Bizi o birinci kantraktan sonra bize heddinden artık tazyikler ettiler cürbecür ülkeler tarafından; ancak, bunun da karşısında durduk. Biz, dahilimizde olan tazyiklere de durduk, hariçte olan tazyiklere de dururuk, onun da karşısında durduk.

Bilirsiniz ki, biz, sonra karar kabul ettik ki, ilkin neftin ihraç için iki neft borusu tikilsin. Biri şımala, Rusya arazisinden Karadeniz'de Novorossisk Limanına; biri ise garbe, Gürcistan arazisinden Karadeniz'de Supsa Limanına; bu, Türkiye'ye yakın olan bir limandır. Bu kararı Türkiye de beğenmiştir, Rusya da bundan razı galmıştır, Batı da bunu beğenmiştir ve biz bunu hayata geçiririk. Rusya'ya geden neft borusu, Azerbaycan arazisinden hazırdır; ancak, teessüfler olsun ki, Rusya arazisinden bu neft borusu hazır değil. Ona göre de biz Azerbaycan neftini istirdik bu yoldan indi ihraç ede ki, bu borunun bir bağcasınıyak; bundan biz mahrumuk. Rusya'dan bize söz veripler ki, oktıyabır ayına kadar onlar o boruyu hazırlayacaklar. Onda bir miktar neft o yolla ihraç edebileceğiz. Gürcistan arazisinden garbe, Türkiye'ye doğru gelen kat 98 yılının sonunda hazır olacaktır; ancak, bizim en esas maksadımız, böyük neft borusunun tikilmesidir.

Bu bağarde dünyada çok böyük aktarışlar gelir. Birçok proyekler var. Her bir ülkenin burada özmerağı var ve Azerbaycan'a, o cümleden Türkiye'ye tiz münasebet gösteren, düşman olan ülkeler buna mani olmak istiyirler. Sadece, dünyada, iktisadî regabet gelir; çünkü, bu boru hardan gedecekse, onun çok iktisadî menfaatı olacaktır. Ona yerde biz bu meseleni çok müzakere etmişik ve dünen Süleyman Demirel -Türkiye Prezidentinin- ve Azerbaycan Prezidentinin imzaladığı anlaşmada biz yazmışık ki, hemen böyük neftkemeri Bakü-Ceyhan yoluynan getmesini biz istiyirik, arzu ediyirik ve bunun üstünde çalışacağız. (Alkışlar)

Bir neçe gün, bundan sonra, bu Mayıs ayının 13 ünde, Aşkabat'ta eko görüş olacaktır. Orada da bir proje olabiler kabul olunsun. Türkmenistan'dan doğalgazın Hazer altından, Azerbaycan arazisinden Türkiye'ye geçmesi. Böyle bir proyeki var. Ben, bugün, dünen de bar da danıştım; eğer, hapımız birlikte bu proyek hayata geçirebilsek -çünkü, onlar, bazen söz verirler sonra yerine getirmiyirler, bazen bizim dostlarımız- bu da çok gözel bir iş olacaktır. Umumiyetçe, men size demek istiyrem ki; Hazer Denizinde çok zengin neft yatakları var, Azerbaycan'ın, Kazakistan sektöründe de çok zengin neft yatakları var. Kazakistan Tengiz'de, bilirsiniz neft çıkarılır, Chevron Şirketi oradan neft çıkardır, onu Rusya arazisinden ihraç edir; ama, indi, alternatif olarak ikinci bir yol da, Azerbaycan arazisinden, Gürcistan arazisinden Garadeniz'e çıkarmak istiyir. Biz, buna imkân vermişik ve böyleliğinen biz bu yolu da gene de getirip Türkiye çıkartabilelih; yani, bizim Azerbaycan'ın böyük, zengin neft yataklarının, böyük geleceğinden Türkiye'de behrenecek, Türkiye bizim için bir dost, gardaş ölke kimi hemşe, biz Türkiye'ynen emektaşlık edeceh. (Alkışlar)

Bir söznen, bizim hayatımız çok ağırdır, çetindir; ancak, geleceğimiz de çok parlak görülüyi. Eğer, biz, bu Ermenistan'ın tecavüzünden glağıs olsak; eğer, işgal olmuş topraklarımız azat olsa, şüphesiz ki, biz siznen emekdaşlık ederek çok böyük naliyetler elde edebilerik ve ülkelerimizi daha da birbirine sık bağlıyabilelik; ancak, bu bakımdan indi bir tehlikeli proses başlayıktır.

Bilirsiniz ki, sizinle serhat olan Ermenistan'da Rusya'nın büyük silahlı desteleri var, askerî hisseleri var. Onlar, orada, artık, askerî bazı statüsü alıplar ve Rusya ile Ermenistan arasında Askerî İşbirliği Anlaşması imzalanıktır ve bu anlaşma da Rusya ve Ermenistan Parlamentlerinde tasdik olunuktur ve sizin sınırlarda da, Ermenistan-Türkiye sınırlarını koruyan askerler de Rusya'nın askerleridir. Rusya'nın hem Ermenistan'da hem Gürcistan'da askerî bazılarının olmasını ben anlayabilmirem; yani, bunları ben kanuna uygun kabul edebilmirem. Ben bunu açıkça demişem Rusya'nın başçılarına, Rusya'nın devletinin başçılarına demişem, demişem ki, niçin siz Ermenistan'da askerî bazı saklıyorsunuz, neye göre?.. Siz, kimden hücum gözlüyorsunuz? Bir aldaki Ermenistan'ın Rusya ile hiç sınırı yoktur. Ermenistan arazi nokterileriyle Rusya bağlı değil. Ermenistan küçük bir araziye maliktir; ama, bu arazi silahlarlan doludur, askerlerle... Ben demişem, ne için bunu ediyorsunuz? Eğer, siz, Türkiye'den, özünüze karşı hücum gözlüyorsanızsa, Türkiye, hiç bak bunu etmez. İran'dan hücum gözlüyorsanızsa, İran da bunu etmez. Gürcistan -yani, bu Ermenistan'ın etrafında olan ülkeleri ben diyerem- öz başın harayındadır. Azerbaycan'ı da artık yirmi fayzın gelip Ermenistan'ı işgal ediktir. Böyle bir halda, Ermenistan'da bu kadar askerin bazılarının saklanmasının ne ehemmiyeti var? Gürcistan'da askerin bazılarının saklanmasının ne ehemmiyeti var? Ben, bu barda, öz fikrimi, öz protestimi demişem; ancak, onlar öz işlerini görürler.

Son iki ayda, malum oluktur ki, Rusya'dan Ermenistan'a son üç il erzinde 1 milyar dolar değerinde ağır silahlar verilmiştir. Tanklar... T-72 tankı -en muasır tanktır, Rus tanklarıdır- silahlı maşınlar, toplar, roketler, çok uzağı vuran roketler... O roketler ki, hansılardır ki kipre vermişler onlar onda. Siz, Türkiye'de, bir hakü kalktı ona göre, kipre verilmişti. Hemen o roketlerden de, orada gelipti ve başka, çok güçlü ateş açan silahlar verildi. Bu yakınlarda, malumat aldım ki, hatta, kimyevî silahlar da ora geçiltiktir.

1 milyar değerinde, Rusya'nın Ermenistan'a silah vermesi, artık, Rusya'nın devlet organları, Savunma Bakanlığı tarafından... Rusya'nın Parlamentinde bu Savunma Komitesi var; o komitenin apardığı araştırmadan meyan olup ve Rusya'nın Parlamentinde müzakere olunuptur ve veriliptir Rusya'nın savcısına ki, bu yoklanılsın; yani, kim bunu edip kimi cezalandırmak lazımdı.

Ben, bu meseleyle alakadar, Azerbaycan çok narahat oluktur, çok rahatsızız biz; bilin; çünkü, Ermenistan'a o kadar silah eğer getirirlerse, o, bir Azerbaycan'ı yok, bütün bölgeni partlatabilir.

Ben, Rusya'nın Cumhurbaşkanı Boris Yeltsin'e üç tane mektup yazmışam ve mart ayının 28'i, 29'unda Moskova'da olurken, onunla, hem bu Bağımsız Devletler Birliğinin Cumhurbaşkanlarının iştirakiyle olan toplantıda hem de baş başa görüşte, teke tek görüşte, ben demişem ki "siz ne iş görürsünüz" ve rica etmişem ki, tezliylen o silahları oradan çıkarsınlar ve Rusya'ya getirsinler... Ancak, bu, olacak mı olmayacak mı bilmirem ve böylelinen, Ermenistan, burada büyük tehlike yaratır. Bir Azerbaycan için yok, bütün Kafkas için, bütün bölge için ve cuman edirem ki, siz de, hiç vakt bu şeylere bigâne kalmamalısınız.

Ben bu malumatları, bu bilgileri size vermeye özüme borç bilirem; çünkü, yine de diyerem, Azerbaycan'ın problemi, hemşe sizin problemi oluptur ve ona göre bir daha teşekkür edirem; ama, aynı zamanda, artık, bu son zamanlarda başveren hadiseler ve bir neçe, bu Kafkas Bölgesinde olan ayrı ayrı devletlerin birbirine eskeri tarafından yakınlaşması, bu bölgede yeni bir şerait yaratır. Ona göre de düşünmeh lazımdır. Bu malumatlardan hesap edirem ki, lazımı neticelerde çıkarmak lazımdır. Biz, öz tarafımızdan çalışırıh ve bundan sonra da çalışacayık ki, Ermenistan-Azerbaycan münahaşasını sulh yoluyla halledek. Men beyan etmişem, o günü İstanbul'da çıkış eden de beyan ettim ve bugün de Türkiye'nin Böyük Millet Meclisinin karşısında beyan edirem ki, Azerbaycan, Ermenistan'nan böyük sulh mugavelesi bağlana gadar, üç yıl bundan önce imzalanmış ateşkes rejimini koruyup saklayacak ve bu ateşkes rejimine sadık olacaktır. Bu, bizim sulhsever olmamızı gösterir. Bu gösterir ki, biz, başka ölkenin torpağına iddia etmirih. Bakmayarak ki, Ermenistan'ın torpakları geçmişte çoğu Azerbaycan'a mensup olur; ama, biz bunu iddia etmirih. Biz, 1991 inci yılda, Azerbaycan devlet müstagilliğini alarken ve Ermenistan devlet müstagilliğini alarken, Birleşmiş Milletler teşkilatı tarafından gabul olmuş serhatlerde Azerbaycan'ın torpak bütünlüğünü gorumağa çalışırıh ve Azerbaycan'ın torpak bütünlüğünü temin etmeye çalışırıh. Biz, Ermenistan'ın torpağına iddia etmirih; ancak, öz torpağımızın da, bir karışının da bir metrininde herkese vermeyeceğiz. (Alkışlar)

Güman ediremki, Ermenistan-Azerbaycan münakaşasının sulh yoluynan hallolması içün, siz, bundan sonra da Türkiye'nin bütün imkânlarınnan istifade edeceksiniz ve birlikte biz buna nail olacayık; çünkü, Kafkas'ta sülh, bölgede sülh, imumiyetçe hamya lazımdır. Men, bugün, yine de, Büyük Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini hatırlirem "cihanda sülh, yurtta sülh, bölgede sülh" (Alkışlar)

Ve, nihayet -ben sizi yordum belki de, yorsam da yormasam da danışmışam (Alkışlar)- ben yine de, Türkiye, Azerbaycan dostluğu hakkında bir neçe söz demek istirem. Bu dostluk ebedidir, sarsılmazdır ve biz, bütün gücümüzle, bütün varlığımızlan bu dostluğu mükemlendirecek, inkişaf ettireceğiz; çünkü, Türkiye de demokratik bir cumhuriyettir, demokratik prinsipler burada geniş tatbik oluptur.

Türkiye'nin büyük demokratya tecrübesi var. Türkiye'nin cumhuriyet olarak, demokratik devlet olarak, laik devlet olarak -siz "laik" dersiniz, biz "dünyevî" deriz (Alkışlar)- yaşaması, bütün başka Türk dilli devletler için örnektir. ("Bravo" sesleri, alkışlar) Sizin, cumhuriyet tarihindeki geçtiğiniz yol da bizim için örnektir; sizin devlet kuruluşunuz da bizim için örnektir, sizin demokratya da bizim için örnektir. (Alkışlar) Sizin, bütün kanun, gaydalarınız da bizim için örnektir.

Ona göre de, biz, Türkiye'nin bu yollan getmesini arzu ederik ve biz, Azerbaycan'da ümit varık ki, Türkiye daima bu yoluna gidecek, Türkiye daima Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetlerini yerine getirecek. ("Bravo" sesleri, alkışlar) Türkiye, günü günden, dünyanın en kudretli, en inkişaf etmiş, en laikli devletlerinden biri olacaktır. (Alkışlar)

Men, sizin dikkatinize göre teşekkür edirem. Siznen bu görüşümnen çok memnun olduğumu bildirirem. Size ve Türkiye Halgına, bir daha, bir daha, Azerbaycan Halgının sevgisini, mehebbetini çarptırıram.

Sağ olun. (Ayakta alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Cumhurbaşkanı, halkımızın, kardeş Azerbaycan Halkına muhabbetlerini, esenlik dileklerini ileteceğinizden emin olarak, hoşgeldiğiniz gibi, sefalar götürmenizi diliyoruz; ülkenize güle güle gidiniz.

Sayın milletvekilleri, dost, kardeş ülkenin Cumhurbaşkanını dinledik...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – 5 dakika ara verelim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hayrola?!.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Yoruldu millet.

NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Ara verelim Sayın Başkan.

ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) – Toplantı yetersayısı yok olmuştur.

BAŞKAN – Pekala...

Efendim, saat 17.15'te yeniden toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.55

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 17.15

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Ali GÜNAYDIN (Konya), Fatih ATAY (Aydın)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri -toplantı yetersayımız olduğu için- çalışmalara başlamıştık.

Gündeme geçmeden önce, gündemdışı söz talepleri vardır; üç sayın üyeye söz vereceğim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Ankara Milletvekili Önder Sav’ın, Flash-TV’ye yapılan saldırı ve yayının kesilmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun cevabı

BAŞKAN – Birinci sırada, Ankara Milletvekili Sayın Önder Sav, Flash-TV etrafında oluşan olaylarla ilgili olarak Genel Kurula bilgi arz edecekler.

Sayın Sav, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Genel Kurul çok hassas Flash-TV konusunda!..

ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Flash-TV'ye yapılan saldırı ve ardından yayınının kesilmesi olaylarıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum.

Böyle önemli, kamuoyunun büyük bir duyarlılıkla çok yakından ilgilendiği bir konuda -Hükümetin gösteremediği basireti göstererek- Sayın Başkanın gündemdışı söz verme takdirini kullanmış olmasından dolayı teşekkürlerimi sunarım.

BAŞKAN – Estağfurullah.

ÖNDER SAV (Devamla) – Gönül isterdi ki, bu tür önemli konularda, bizler, gündemdışı söz almak zorunda kalmayalım; Hükümet, Meclis İçtüzüğünün 59 uncu maddesini kendisi işleterek, gündemdışı söz alıp, Türkiye Büyük Millet Meclisini ve kamuoyunu bilgilendirsin. Herhalde, Hükümet, Flash-TV olayını acele haller kapsamında görmedi ki, bilgilendirme gereksinimini de duymadı. Böyle düşünmüş, olayı hafife almış, kamuoyunun duyarlılığına sırt çevirmişse, demokratik rejim adına üzülürüz, Hükümeti bağışlamayız, kınarız, ayıplarız! (CHP sıralarından alkışlar)

Sanmıyorum ki, Hükümetin, gerçekler karşısında utandığı ya da bizlere duyurmak istemediği sıkıntılar var, söyleyecek sözü yok; o nedenle, bir konuyu geçiştirmek istiyor... Ama, konu, örtülecek, geçiştirilecek, ertelenecek boyutta değildir. Ülkemiz ve toplumumuz, demokrasi tarihimizin en sıkıntılı, en iç karartıcı, en vahim dönemeçlerinden geçmektedir. Flash-TV'ye yapılan baskın ve hoyratça saldırı, hukuksuzluğun eşkıyalık boyutlarına geldiğinin somut göstergesidir.

İlçe Emniyet Müdürlüğüne 600-700 metre mesafede, kentin en işlek caddelerinden birisinde, sokak kabadayıları, şehir eşkıyaları kol geziyor, bir televizyon yayın merkezini basabiliyor, binayı ve televizyon yayın cihazlarını tahrip edebiliyor, ondan sonra da, ellerini kollarını sallayarak, arabalarına binip hiçbir engel ve hiçbir emniyet gücü takibiyle karşılaşmadan, rahatça suç mahallinden uzaklaşabiliyor ve Türkiye'de, sorumlu yöneticiler, koltuklarında sıkılmadan oturabiliyorlarsa, bunun adı, sadece hukuksuzluk olarak geçiştirilemez; konuyu hafife alamayız; bunun adı en hafif tabiriyle, vurdumduymazlıktır, halkla, kamuoyuyla alay etmektir! (CHP sıralarından alkışlar) İnsan hak ve özgürlüklerinin Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış olmasından, haberleşme özgürlüğünden, basın ve haber alma özgürlüğünden, halkın da haber ve bilgi edinme hakkından, demokratik hukuk devletinde hukukun üstünlüğünden bahsedildiğinde, bu kavramların hepsi önem kazanıyor, boyutlanıyor.

Eşkıyanın cirit attığı, istediği yeri keyfince basıp tahrip ettiği, medyaya gözdağı verdiği bir devlette, rejimin adı demokrasi olamaz; Anayasasında, yasasında yazsa da, o rejimin adı demokrasi değildir. İşin en tehlikeli yönü, baskın ve saldırının sıradan bir eşkıyalık boyutunu aşıp, arkasında saldırganlara, zorbalara talimat veren bir siyasal gücün, devlet içinde çöreklenmiş bir hastalıklı yapılaşmanın olduğu kuşkularının yaygınlaşmış olmasıdır. Baskına, saldırıya uğrayan TV kuruluşunun idarehanesine, Bölge Tesis Müdürlüğünce reva görülen işlem de, ayrıca bir içkarartıcı boyuttadır.

RTÜK tarafından yapılan açıklamada; daha sonra cihazı mühürlenmiş, cihaz mühürlenme işleminin bir yetki gaspı olduğu vurgulanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sav, 2 dakika eksüre yeter mi efendim?

ÖNDER SAV (Devamla) – Yeter Sayın Başkan; çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun.

ÖNDER SAV (Devamla) – Böyle bir yetki gaspına karşı duran, hukukun işlemesi için, meslekî, hukukî ve siyasî birikimlerini hiçbir siyasal amaç gütmeden ortaya koyan, kendilerini riske ederek televizyonun kara yayın link hattını işlettiren, Bursa milletvekilleri, Refah Partisinden Sayın Ertuğrul Yalçınbayır, Anavatan Partisinden Sayın İbrahim Yazıcı, Demokratik Sol Partiden Sayın Hayati Korkmaz, Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Yahya Şimşek'e, gösterdikleri gayretler için, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki hukukun üstünlüğünden yana olan tüm arkadaşlarım adına, teşekkürlerimi sunmak isterim. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

Demokrasinin temeli, insan hak ve özgürlüklerine saygı ve hukukun üstünlüğüdür. Altına imza attığımız uluslararası sözleşmelerde, en son Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansında benimsenen Paris Şartında, kimsenin hukukun üstünde olamayacağı yazılıdır. İşte, kimsenin hukukun üstünde olamayacağı devletin adı demokratik hukuk devletidir.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Yapma ya!

ÖNDER SAV (Devamla) – Öğreneceksiniz bunların hepsini. Buradan öğrenmeden gitmeyeceksiniz. Biraz öğrenmeye ihtiyacınız var, hele, Sayın Emmioğlu, sizin çok var!

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sizin de var!..

AYHAN FIRAT (Malatya) – Sayın Emmioğlu, önce dinlemeyi öğrenin!

ÖNDER SAV (Devamla) – Hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olan uygulamalarla fiilî durumlar yaratılarak yönetilen devlet, hukuk devleti olamaz; böyle bir devletin başka adı vardır -öğrenmiyorsanız, şimdi öğreniniz- böyle bir devlete "polis devleti" hatta, keyfiliğin dozajı artmışsa, hukukta "keyfî devlet" adı verilir. Maalesef, ülkemizde, artık, siyasal iktidarın keyfiliğinin hukuk kurallarıyla sınırlanamadığı, özgürlüklerin korunamadığı bir döneme, keyfî devlet aşamasına gelmiş bulunmaktayız.

Refahyol Hükümeti döneminde, giderek, ekonomik ve malî sıkıntılara, yolsuzlukların, rüşvet, hırsızlık ve nüfuz kullanarak mal...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖNDER SAV (Devamla) – Sayın Başkan, yarım dakikada tamamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Sav, 1 dakika verdim; ama, lütfen...

Buyurun.

ÖNDER SAV (Devamla) – ...edinme söylentilerinin eklenmesinden sonra bir ihkakı hak, bir hukuksuzluk, bir kaos dönemi yaşanmaya başlamıştır. İktidar arabası, yokuş aşağıya frensiz inmeye başlamıştır. Bu arabaya yakıt verenler, bu siyasal iktidara destek olanlar, iki ellerini kafalarına koyup, derin derin düşünmek durumundadırlar.

Hukuka saygısız bir iktidarı korumanın, ona güç vermenin vebali ağırdır; kimse bu vebali daha fazla taşıyıp, demokratik rejime bedel ödetmesin diyoruz. Susurluk kepazeliğini örtbas etmeye yeltenen zihniyete, dokunulmazlık tezkerelerini siyasî pazarlık konusu yapan şark kurnazlıklarına, televizyon istasyonlarını basan zorbaları ortaya çıkaramayanlara, hukukun üstünlüğüne saygı göstermeyenlere daha fazla destek olmayınız diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sav, teşekkür ediyorum.

İÇİŞLERİ BAKANI MERAL AKŞENER (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, zatıâliniz mi cevap vereceksiniz?

İÇİŞLERİ BAKANI MERAL AKŞENER (İstanbul) – Ayrı ayrı cevap vereceğiz efendim.

BAŞKAN – Efendim, maalesef...

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Başkan, ikimizin de...

BAŞKAN – Efendim, hiç mümkün değil; aranızda görüşerek...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, gündemdışı konuşmanın iki bölümü var; biri saldırıyla ilgili, birisi de kapatmayla ilgili... Takdirinize arz ediyorum...

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Efendim, ikimiz de...

BAŞKAN – Efendim, bu, mümkün değil. İçtüzük gayet açık Sayın Barutçu; bunu, siz, çok iyi bilirsiniz.

Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Ulaştırma Bakanımız Sayın Barutçu...

Tabiî, Ulaştırma Bakanlığının fonksiyonları içerisinde kalma mecburiyeti yok. Yani, Hükümet adına cevap verecektir.

Sayın Bakan, buyurun efendim; ben, zatıâlinize toleranslı davranacağım.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – İçişleri Bakanı yok mu?

BAŞKAN – Efendim, Sayın İçişleri Bakanı burada; ama, iki sayın bakana ayrı ayrı söz verme imkânım olmadığı için, Sayın İçişleri Bakanının tasarrufundan kaynaklanmayan bir sebepten dolayı kürsüye gelemiyor.

Buyurun Sayın Barutçu.

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Ankara Milletvekili Sayın Önder Sav'ın, Flash–TV'ye yapılan saldırı hakkında yapmış olduğu gündemdışı konuşma sebebiyle huzurlarınızda bulunmaktayım.

Sayın Sav, iki konuya değindi; birisi İçişleri Bakanlığıyla ilgili, birisi de, pek tabiî ki, benim Bakanlığımla ilgili; ancak, mevzuat müsait olmadığı için, İçişleri Bakanı arkadaşımızın bu konuşmaya vermesi icap eden karşılığı da, huzurlarınızda ben vermeye gayret edeceğim.

ÖNDER SAV (Ankara) – İçişleri Bakanı burada...

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Değerli Milletvekili, Bakan burada; Sayın Bakan da görüşmek istiyor; ama, mevzuat müsait değil. Bunları öğreneceksiniz.

BAŞKAN – Sayın Barutçu, ben ifade ettim efendim.

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Değerli milletvekilleri, 2 Mayıs 1997 günü saat 19.30 sıralarında, Flash–TV'nin İstanbul stüdyo binası, kimliği meçhul şahıslarca, tabancayla ateş edilerek kurşunlanmıştır. Olay yerinde görevlilerce inceleme ve soruşturma yapılmış, gerekli bilgi ve belgeler toplanmıştır. Olay saatinde binaya giren onbeş yirmi kişilik gruptan birkaçının etrafa rastgele ateş ettiği saldırganların, saldırıdan sonra iki otomobille kaçtıkları belirlenmiştir. Olayın görgü tanıklarından alınan bilgi doğrultusunda, eylemi gerçekleştiren faillerin robot resimleri çizilmiştir.

Değerli milletvekilleri, bir basın yayın kuruluşuna yapılan saldırı yanlış ve çirkindir, saldırıyı ve kaba kuvveti tasvip etmek mümkün değildir. Hangi gerekçeyle olursa olsun veya ardından her kim çıkarsa çıksın, bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Flash-TV'ye yapılan saldırı İçişleri Bakanımız tarafından haber alınır alınmaz, il valisi ve il emniyet müdürüyle toplantı yapılmış, kendilerine gereğinin yapılması için talimat verilmiştir. Bu çirkin saldırı, çok yönlü olarak, devlet ciddiyeti içerisinde, derhal araştırmaya başlanmıştır. Nitekim, yapılan çalışmalar sonucu, olayda kullanıldığı tespit edilen otonun sahibinin aranma çalışmaları sürdürülürken, kişinin teslim olması ve akabinde, elde edilen bilgilerin değerlendirilmesiyle, olayla ilgili olarak dört kişi daha yakalanmıştır. Bu kişilerden, ikisinin üzerinde -biri 9 mm, diğeri 7,65 mm çapında olmak üzere- iki adet ruhsatsız tabanca ele geçirilmiş, balistik incelemeleri yapılan bu tabancaların olayda kullanıldıkları tespit olunmuştur; soruşturmaya çok yönlü olarak devam edilmektedir, diğer sanıklar da çok kısa süre içerisinde yakalanacaktır.

Değerli milletvekilleri, saldırının duyulmasının hemen ardından, ellerinde hiçbir ciddî belge ve somut delil bulunmadan, saldırıyı, Hükümetin desteğinde girişilen bir olay olarak sunmaya çalışmak, hayalî ilgiler ihtiva eden iddialar ileri sürmek, ne memlekete hizmettir ne de siyaset yapmaktır. Bugüne kadar meydana gelen olaylarda ortaya koyduğumuz kararlı tavrı bu olayda da gösterdiğimizden ve göstereceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik, tamamen mesnetsiz iddia sahiplerini, zaman içerisinde halkımızın en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, asıl benim Bakanlığımla ilgili, ikinci konuya geçmek istiyorum.

HASAN GÜLAY (Manisa) – Sakin ol!.. Sakin ol!..

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Ben sakin olurum; ben sizin yaşınız kadar politika yaptım.

Bu konuya geçmeden evvel, Sayın Sav'a, Yüce Meclisi bilgilendirme imkânı da verdikleri için teşekkürlerimi ve minnetlerimi sunuyorum. Yalnız, konuşmalarının başında "Yüce Meclise niçin bilgi verilmiyor" buyurdular. O günden sonra, bu, Yüce Meclisin ilk birleşimidir ve ilk birleşimde de, biliyorsunuz, bakanlara gündem gönderilir. Gündem, bize gönderilmiştir. Gündemde, Sayın Sav'ın gündemdışı konuşacağı belirtilmiştir. Sayın Sav gündemdışı görüşeceğine göre, biz de, burada, evvela bizim görüşümüzü, Hükümetimizin görüşünü, tabiî ki, ifade edeceğimize göre, Meclisin bilgilendirilmemesi gibi bir durum mevzubahis değildir. Yalnız, Sayın Sav, işte, bu, utanılacak bir olaydır buyurdular. Sayın Sav, biz, bir misyonun temsilcileriyiz; biz, şimdiye kadar utanılacak hiçbir şey yapmadık, bundan sonra da yapmayız; onu bilesiniz. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Hangi misyon bu?!.

ÖNDER SAV (Ankara) – İnşallah... İnşallah...

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Şimdi, ben, size, olayın nasıl olduğunu anlatacağım; kim utanacak, onu bilemiyorum.

"RTÜK duyurusunda, yetki gasbı var" buyurdunuz. RTÜK Yönetim Kurulunda, bir sayın üye, bunun yetki gasbı olduğunu ifade etmiş, siz, oradan bunu duymuşsunuz. Yani, tebrik ediyorum sizi! Demek ki, RTÜK Yönetim Kurulunda konuşulanlar da size aynen intikal etmiş. Yalnız, RTÜK'ün duyurusunda, yetki gasbı diye bir olay yoktur, öyle bir söz de yoktur; buradadır RTÜK'ün bildirisi.

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Yayımlandı Sayın Bakan...

ÖNDER SAV (Ankara) – Bizim de istihbaratımız var...

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Bildiri burada. Burada bir yetki gasbı varsa... Ben, bildiriyi, biraz sonra size göndereyim Sayın Sav.

ÖNDER SAV (Ankara) – Yollayın Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Hadise nasıl olmuştur: Anılan kanalın radyolink sistemi ve uplink cihazlarının, yurda kaçak olarak, izinsiz olarak sokulduğu konusunda yoğun ihbarlar alınmıştır.

Şimdi, konuya girmeden evvel... (DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Rahatsız mı oluyorsunuz?!.

NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Sakin ol... Sakin ol...

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Ben çok sakin dinledim, siz de konuşma fırsatı verirseniz memnun olurum.

Evvela, radyolink sistemi nedir; bu, teknik bir konu, Yüce Meclisin, değerli arkadaşlarımın bilgilerine arz etmek istiyorum. Radyolink sistemi, televizyon, radyo ve data sinyallerinin, telsiz üzerinden, iletimini sağlar. Radyolink sisteminin kurulması ve işletilmesi Türk Telekoma aittir. Uzak mesafe iletişimine yönelik radyolink sistemi kurma yetkisi devletin tekelindedir. İzin veya lisans, herhangi bir kuruluşa, herhangi bir tüzelkişiye, herhangi bir özel kuruluşa verilemez; ancak, mevzuat ve kanunlar çerçevesinde, Türk Telekom tarafından kurulur ve ancak Türk Telekom tarafından kiraya verilebilir.

Uplink konusuna gelince. Uplink, uydu yer istasyonudur, uyduya çıkışı sağlar. Uplink sistemlerinin ithali Telsiz Genel Müdürlüğüne aittir.

Şimdi, Flash-TV ne yapmış; Flash-TV şunu yapmış: İzinsiz olarak, yurda, uplink ve radyolink cihazlarını kurmuş; izinsiz olarak... Telsiz Genel Müdürlüğü de, Telsiz Kanununun 13 ve 19 uncu maddesine göre hareket etmiş.

YILMAZ ATEŞ (Ankara) – Hangi kararla?..

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – 13 ile 19 uncu maddeyi Yüce Meclisin ıttılalarına arz etmek istiyorum. Evvela, Telsiz Kanununun 13 üncü maddesi: "Ulaştırma Bakanlığınca telsiz verici ve verici-alıcı tesisi kurma ruhsatı verilen kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzelkişiler kullanacakları her verici veya her verici-alıcı cihaz için bir ruhsatname almak mecburiyetindedirler." Böyle bir ruhsatname alınmamıştır.

Türk Telekom, bunu, neye göre kapatmıştır; Türk Telekom, bunu, Telsiz Yasasının 19 uncu maddesine göre kapatmıştır. Değerli milletvekilleri, 19 uncu maddeyi bilgilerinize arz ediyorum; 19 uncu maddede aynen şöyle deniliyor: "Ulaştırma Bakanlığı, Türkiye'deki kamu kurum ve kuruluşlarına, gerçek ve tüzelkişilere ait her çeşit telsiz tesislerini denetler...

Telsizlerin denetimi sırasında kanun, yönetmelik ve ruhsatlarındaki kayıt ve şartlara aykırı durumları tespit edilenlerin kullanma izni, gerekli düzeltmeler yapılıncaya kadar geri alınır ve cihazları mühürlenir." Bu, Telsiz Kanununun 19 uncu maddesi.

ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Yeni mi çıktı bu kanun?

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Şimdi, bakınız değerli milletvekilleri, Ulaştırma Bakanı olarak ben bunun neresindeyim; ben, yaptığım her şeyin hesabını veririm. Şimdi, olayın yapıldığı gün saat 14.00'te Telsiz Genel Müdürü beni aradı; dedi ki: "Flash TV, kaçak olarak yurda sokulan iki sistemle yayın yapıyor. Kanunun bana vermiş olduğu görev itibariyle..." (CHP sıralarından "ne zaman" sesleri)

Ne zaman mı?.. Yani, birisi, kaçak bir malzemeyle, malla yakalansa, bir olay olsa, siz de bunu beş gün sonra mı alacaksınız elinden; böyle şey olur mu canım?!. Bu mantıkla bir yere varamazsınız.

Şimdi, ben bunun neresindeyim; ben bunun şurasındayım: Telsiz Genel Müdürü bana haber vermiş "bana burada gerekli yardım yapılmıyor; bana yardım yapabilir misiniz" diyor. Ben, o gün muttali oluyorum. Ha, bu konu bana intikal etmiş olsaydı, Telsiz Genel Müdürünün yaptığını yapardım; onu da açıkça söyleyeyim. Ha, siz benden şunu mu istiyorsunuz: Telsiz Genel Müdürü, kanunla kendisine verilmiş bir görevi yapmış...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Öyle bir görev yok Sayın Bakan!..

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Ben, Telsiz Genel Müdürüne diyeyim ki: "Efendim, sen, kaçak olarak yurda sokulmuş olan bu cihazlara göz yum." Bu, kanunsuz emirdir. Ben, ne bu emri veririm... Ne ben bu emri veririm... (DYP ve RP sıralarından alkışlar, DSP sıralarından gürültüler) Bakın, ben, bu emri vermem; ben, bunun takibini de yaparım.

Ha, şimdi, bir başka konuya geliyorum: Telekom Genel Müdürlüğü ne yapmış?..

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Alaattin Çakıcı'dan sonra mı uyanmış Telsiz Genel Müdürü?!.

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Dinlemesini öğren, dinlemesini!..

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Bu kürsü milletin kürsüsü; gelip, burada konuşursunuz; oradan laf atmayla falan beni zaten susturamazsınız da... Geçin bunları...

BAŞKAN – Sayın Bakan... Sayın Bakan...

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Şimdi, Telekom ne yapmış...

BAŞKAN – Sayın Bakan, ben sürenizi durdurdum; bir dakikanızı rica edeyim...

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Siz inanıyor musunuz buna?! Bakan olarak siz söylediğinize inanıyor musunuz?! Konuşuyorsunuz ama hiç işte!..

BAŞKAN – Sayın Şimşek... Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri...

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Dinlemesini öğrenin, dinlemesini...

BAŞKAN – Sayın Hoşver...

CELAL TOPKAN (Adıyaman) – Otur oturduğun yerde!..

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Konuşma!..

ERKAN KEMALOĞLU (Muş) – Sen konuşma!..

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... Efendim, bir dakikanızı rica edeyim...

CELAL TOPKAN (Adıyaman) – Sen, aldığın rüşvetin hesabını ver!..

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... Sayın Şimşek... Efendim, müsaade buyurun... (CHP ve DSP sıralarından gürültüler)

Sayın Şimşek, bir dakikanızı rica edeyim; bir şey söyleyeceğim.

Sayın milletvekilleri, bakınız, Sayın Sav, bu konuda talepte bulunduğu zaman, bu konunun netameli bir konu olduğunu, bunun, muhtemelen tartışmalara vesile olabileceğini bildiğim halde, kendisinden önce başka konularda çok talep olmasına rağmen, ben, değerli arkadaşımıza söz verdim. Değerli arkadaşımız konuşurken de herkes sükûnetle dinledi. Cevapları beğenmeyebiliriz, içimize sinmiyor da olabilir. Benim ricam, sükûnetle bu işi götürelim. Bundan sonra, Başkanlar tarafından bu tavırlar örnek alınır. Korkarım ki, çok önemli konularda gündemdışı söz vermeyi düşünen Başkan çok düşünmek zorunda kalır. Benim söylemek istediğim budur.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan...

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Sayın Başkan, böyle bir usul var mı?!

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan...

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Siz Grup Başkanvekilisiniz; böyle bir usul var mı?!

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, bir öneride bulunmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Ersümer, oturur musunuz.

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Böyle bir usul var mı?! Böyle bir usul nerede var?!

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Ersümer, kürsüde hatip var.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Bir öneride bulunacağım.

BAŞKAN – Dinlemem efendim; kürsüde hatip var.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan... Bir öneride bulunacağım...

BAŞKAN – Efendim, sizi dinlemem.

Siz buyurun efendim.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, hatibin açıklamalarına yardımcı olmak bakımından bir öneride bulunmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Ersümer, kürsüde hatip varken nerede görülmüş bu?! Eski köye yeni âdet mi getirelim.

Sayın Bakan, siz buyurun efendim.

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Tabiî, ben burada birtakım şeyleri söyleyeceğim. Tabiî, bu benim görevim. Zaten, Sayın Sav da, bilgilendirme konusunda Hükümete de bir nebze uyarıda bulundu. O bakımdan, izin verin, ben Yüce Meclisi bilgilendireyim.

Uplink sisteminin ithali için deniliyor ki, uplink sistemi altı sene evvel yurda sokulmuş. Böyle bir olay yok. Çünkü, elimde, Türk Telekomun bu firmayla yapmış olduğu anlaşma var. Benim yapmış olduğum anlaşma böyle demiyor. Benim yapmış olduğum anlaşma 1994 yılında; şimdi 1997 yılındayız.

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Flash-TV, başka bir kanaldan devralmış.

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Hani, bazı konularda, 3 trilyonu 9 trilyon yapmıştı ya bazı çevreler; burada da iki seneyi altı sene yapıyorlar. Kaldı ki, o konuya da geleceğim.

Bakınız, değerli milletvekilleri, ne yapmış biliyor musunuz: İşte bu firma, 30 Ocakta, Telsiz Genel Müdürlüğüne bir mektup göndermiş. Mektup, 18 Şubatta kayda geçirilmiş. Bakınız, Flash-TV mektupta ne diyor: "Televizyonumuzun ana yayınını TÜRKSAT-1B uydusu üzerinden yapmak üzere, ekte sunduğumuz 24 Ocak 1997 tarihli cihaz satış protokolü çerçevesinde, Amerika Birleşik Devletlerinde yerleşik bilmem ne firmasından, yine aynı protokolde detayı yazılı uplink sistemi ithal edilecektir." Bakınız, 30 Ocakta yazıyor; bizim kaydımıza 18 Şubatta geçiyor. Bizim arkadaşlarımız kendisine hemen 4 Martta "müracaatınız yapın Türk Telekoma; bizce mahzuru yoktur" mealinde cevap veriyor.

Şimdi bakınız, siz diyorsunuz ki "Uplink sistemini kaçak getirmemiş." Ama Firma, uplink sistemi için 30 Ocak 1997'de başvuruyor; firmanın müracaatı burada. 30 Ocak 1997'de başvuruyor "benim uplink sistemim yok, bana uplink sistemi için müsaade verin" diyor; çünkü, biraz evvel sözlerimin başında da arz ve ifade etmeye çalıştım, uplink sisteminin ithali için Telsiz Genel Müdürlüğünden izin alması lazım. İşte, izin için müracaat ediyor. "Altı sene" lafları falan laf değil. Ha, ne olmuş; bu uplink sisteminin de, diğer sistemin de yurda kaçak olarak sokulduğu kesin olarak, ama, kesin olarak belli. Zaten, burada, kendileri de bunu ifade ediyorlar, bize müracat ediyorlar.

Değerli milletvekilleri, şimdi, gelelim Telekomun yaptığı işleme. Şimdi, Telekom ne yapmış? Telsiz Genel Müdürlüğü, Telekoma müracaat etmiş ve demiş ki: "Bu iki cihazı izinsiz olarak, kaçak olarak yurda sokmuşlardır; ben bunu tespit ettim, gereğini yapın." Telekom ne yapmış? Telekom da -kendileriyle yapılan sözleşme burada; zaman almamak için orayı okumayacağım- sözleşmenin 10 uncu maddesine göre - ki, çok sarih 10 uncu madde- bu iki konuyu değerlendirmiş ve Telsiz Kanununun 19 uncu maddesine göre görevini yapmış. Ne yapmış? Kablolu TV'den çıkarmış.

Şimdi, bakınız, basında birtakım şeyler söyleniyor... Bir defa, Flash TV'nin ne yayını durdurulmuş ne de kapatılmıştır. Flash-TV'nin kaçak kullandığı teçhizat, Telsiz Kanununun, Telsiz Genel Müdürlüğüne verdiği görev icabı kapatılmış. (DSP sıralarından "cumartesi günü kapatılmış" sesi) Cumartesi günü de Flash-TV yayınına devam ediyordu, bugün de yayınına devam etmektedir. Asıl, başka bir konuya geliyorum...

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – O zaman, bizim televizyonlar mı arızalı Sayın Bakan?!

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Şimdi, tabiî, Türkiye çok konuda hassas; arkadaşlarım da çok hassas; ama, yani, şimdi, kaç dakikadır söylüyorum, bazı şeyler söyleyeceğim, söylemek istemiyorum; Yalnız, bir konuyu söyleyeyim ben size. (DSP ve CHP sıralarından "söyle, söyle" sesleri) Bu firma, vaktiyle çok yapmış bu işleri; bakın, burada bir tespit tutanağı var; TRT Genel Müdürlüğü, bize 14 defa müracaatta bulunmuş, 14 defa... 14 defa müracaatta bulunmuş 1993'te; "bunlar benim hatlarımı karıştırıyor, hatlarıma giriyor" diye. Bunu tespit etmek için bir tespit komisyonu kurulmuş; tespit komisyonunda, Flash-TV Ankara Bölge Teknik Yetkilisi Elektronik Mühendisi Ufuk Aydın -onun da imzası var- diyor ki: "Bu, usulüne uygun değildir." Onun da imzası var bunun altında...

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Sadede gel, sadede!..

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Sadede geliyorum, sadede tabiî... Asıl önemli konuya geliyorum değerli milletvekilleri, 10 Şubat 1994'te, Flash-TV ile PTT İşletmesi bir protokol, bir sözleşme yapmış, Flash TV'yi kablolu yayına almış. Ne zaman?.. 10 Şubat 1994'te. 2 Mart 1994'te, benim Genel Müdürlüğüm bir yazı yazmış "Flash-TV programının kablo dağıtım şebekesine iletilmesini teminen, Göktuğ Elektrik Sanayi ve Ticaret İşletmecilik Anonim Şirketi ile işletmemiz arasında imzalanan sözleşmenin bir sureti ekte sunulmuştur. Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim" demiş, göndermiş ilgili yere; ne zaman?.. 2 Mart 1994'te. 2 Mart 1994'ten bugüne kadar, Flash-TV, kablolu yayın için bir kuruş ücret ödememiş; şu anda 9 milyar lira borcu var; bir kuruş ödememiş, bir kuruş... (DSP ve CHP sıralarından gürültüler) Ben, şunu söylüyorum... Evrak burada... Bakın, ben, şunu söylüyorum: Yani, bu ödememiş diye kesmiş değiliz, onu arz etmek istiyorum, Yüce Meclisin bilgilerine sunmak istiyorum; yani, bu, bunu ödememiş diye kesmiş değiliz. Ben, bundan sonra "bunun bir kayıtlarına bakın" dedim. Bakın, okuyorum: 5.5.1997'de Bursa Telekom Müdürlüğü, Telekom Genel Müdürlüğüne yazı yazıyor, diyor ki: "İlgi emre göre Flash-TV ile ilgili olarak bugüne kadar herhangi bir tahsilat yapılmamıştır. Bu nedenle, ilgili emrin uygulanıp uygulanmadığı ve Flaş-TV ile ilgili olarak bu emre göre yapılan işlemler hakkında gerekli soruşturma yapılmıştır." Ben de zaten Bakanlık Teftiş Kuruluna havale ettim, o da gerekli olan şeyi yapacak. Yalnız, bunun için kapatılmış değil, onu arz etmek istiyorum.

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Biz, biliyoruz.

ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Şimdi, bakınız; RTÜK konusuna değindi Sayın Sav, ben de değiniyorum. Bugün, benim ilgili iki genel müdürümü RTÜK'e gönderdim ve orada dört beş saat toplantı yaptılar; tekrar bir araya gelecekler. Yalnız, Yüce Meclisin bilgilerine arz etmek istediğim bir konu var. Telsiz Genel Müdürlüğüne, Telsiz Kanununun 19 uncu maddesine göre verilen yetkiyi Telsiz Genel Müdürü kullanacaktır; ben, onu kullandırırım.

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Sayın Bakan, bir kapatıldı diyorsunuz, bir kapatılmadı diyorsunuz; hangisi doğru ?

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, Sayın Bakanın yapmış olduğu bir yanlış bilgilendirmeyi düzeltmek istiyorum.

BAŞKAN – Efendim bir başkasının verdiği bilgiyi siz nasıl düzelteceksiniz?

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – İzin verirseniz düzeltirim Sayın Başkan; izin vermezseniz düzeltemem gayet tabiî.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

2. – Denizli Milletvekili Ramazan Yenidede’nin, ülkemiz üzerinde oynanan oyunun nereden ve hangi mihraklardan yönlendirildiğine ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN– İkinci sırada, dış güçlerle ilgili olarak, Sayın Ramazan Dede; buyurun.

RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – "Dede" değil, "Yenidede" efendim.

BAŞKAN – Yenidede... Efendim, eskiye benzer tarafınız yok zaten, yenisiniz; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

Efendim tekrar ediyorum; zatıâliniz, sadece dede değil, aynı zamanda Yenidede'siniz, zevahiriniz onu gösteriyor zaten; buyurun.

RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz üzerinde yıllardır oynanan ve Refahyol İktidarıyla birlikte hızını iyice artıran korkunç bir oyunun, nereden ve hangi mihraklardan yönlendirildiğini Yüce Meclise arz etmek üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

Açık ve net ifade ediyorum ki, bu oyunun senaryo yazarları dış güçlerdir; oyuncuları ise, onların ülkemizdeki yandaşlarıdır. Şimdi, sizlere, dünya mason teşkilatlarının, Fransa Yüce Konseyi vasıtasıyla, Türkiye Büyük Mason Locası üstadı Necip Arıduru'ya gönderdiği mektubu sunuyorum. Bu mektup, yukarıdaki iddiamızın en açık belgesidir.

Son günlerde, bir televizyon kanalında, masonların tehlikeli oyunlarını ve gizli tezgâhlarını açığa çıkaran bir programın yapılmış olması bu ihanet şebekesinin hızını iyice artırmış, bu şebekeyi iyice çıldırtmış ve bundan dolayı da saldırılar alabildiğine artmıştır.

Dikkatlerinize sunacağım mektubun Fransızca orijinal metni de elimizdedir. Bakınız, mektupta ne deniyor: "Üstadı bulunduğunuz Türkiye Büyük Mason Locasında meydana gelen skandallar, endişe verici ve talihsiz olaylardır. Büyük Locanızda irşat edilmiş bazı masonlar, masonluğun vakarına ve yeminlerine ihanet etmişlerdir. Bu kişiler, en gizli toplantılara kadar bütün faaliyetlerinizi mikro kameralar aracılığıyla kaydetmiş bulunmaktadırlar; bu affedilmez dikkatsizlik, çok ciddî neticeler doğurmuştur. Mason olmayan milyonlarca kişi, eski ve kabul edilmiş İskoç ritinin törenlerine ve sırlarına şahit olmuş durumdadır."

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – İsrail'de mi öğrendin?!

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – "Ayrıca, tapınaklarınızda başıboş dolaşan bu dönek masonlar, 33 üncü derecedeki bütün kutsal ayin ve törenleri kaydetmişlerdir. Bu filmlerin gerici ve İslamcı bir televizyon kanalı aracılığıyla yayınlanması sonucunda, milyonlarca Türk seyircisi, aşağı derecelerdeki biraderlerimiz tarafından bile bilinmemesi gereken Kutsal Ayini, ne yazık ki, izlemiştir.

İsrail Yüce Konseyi, bu skandalla ilgili tahkikata başlamıştır. Nizamnamemiz mucibince, konu hakkında tahkikat yapmaya yetkili tek otorite olan İsrail Yüce Konseyi, olayın müsebbiplerini açıklama, gerekli önlemleri alma ve 27 Mart 1997'ye kadar geniş bir tutanak fezlekesi hazırlama görevini bize tevdi etmiştir.

Tebliğ tezkeresinde, Refah Partisi yönetimindeki Hükümetin cemiyetimize karşı bir tavır koyduğu belirtiliyor. Biz de aynı düşünceyi paylaşıyoruz.

Türk Hükümeti, başlangıçtan itibaren dincilerin zorlamalarına boyun eğmiştir. Bilhassa, Refah Partisi ve yöneticileri, bir televizyon kanalı vasıtasıyla, masonluk ilkelerine aykırı yayınlara hoşgörü göstermişlerdir.

Hükümet, localarımıza baskı uygulayarak, adlî tahkikat açarak ve polisi, arşivlerinizi aramayla görevlendirerek, düşmanca tavrını etmiştir. Bu baskıyı derhal ortadan kaldırmak kaçınılmaz görünmektedir. Refah Partisinin tutumu kâfi derecede açık olduğundan, Fransa Yüce Konseyi, ılımlı bir hükümetin teşkil edilmesinin elzem olduğuna hükmetmektedir."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN –Sayın Yenidede, mektup ne kadar; bitiyor mu?

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan... 2 dakika daha istirham edeyim.

BAŞKAN – 2 dakika... Peki...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – İsrail'de mi öğrenmiş Sayın Başkan?..

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – "Buna binaen, Fransa Yüce Konseyi, kardeşçe şunları tavsiye eder:

1 – Türk basınındaki ve ilgili kuruluşlardaki biraderleri örgütleyiniz ve Refah Partisini iktidarı bırakmaya mecbur etmek için gerekli diğer bütün tedbirleri alınız.

2 – Refah Partisinin itibarının tamamen yok olması ve seçmenlerinin ümidini kaybetmesiyle neticelenecek siyasî bir konjonktür oluşturunuz.

3 – Her çeşit belgeyi, tutanağı, sirküleri ve riskli mektupları Büyük Sekreterlikten uzak tutunuz.

4 – Locaların toplantılarını, belli bir zamana kadar, alışılmış merkezlerde gerçekleştirmekten kaçınınız.

5 – Size ikinci bir talimat ulaştırılıncaya kadar, müracaat edenler konusunda son derece dikkatli incelemeler yapınız; aynı yanlışlıklara düşmeyiniz."

ALİ DİNÇER (Ankara) – Onun için mi Susurluk'un üzerine oturuyorsunuz?!

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – 6 – Mason olmayanların ve mason cemiyetinden çıkarılmış eski masonların tapınaklara girişine kesin bir şekilde mani olunuz.

7 – Masonluğa ihanet etme suçunu işlemiş masonlara karşı, tahkikatlara devam ediniz. Dönekleri, İskoç ritinin prensiplerine, âdetlerine ve geleneklerine uygun bir şekilde cezalandırınız.

8 – Masonluk aleyhindeki radyo, gazete, televizyon, kitap, dergi gibi yayınları izleyip, bunlara mani olunuz. Refah Partisine mensup İslamcı basını, ekonomik, siyasî ve adlî baskı yoluyla görevini yapamaz hale getiriniz.

9 – Bağımsız Büyük Komitenizi, bu skandala yol açan tedbirsizlikle ilgili ayrıntılı bir tutanak fezlekesi hazırlamakla görevlendiriniz ve neticeleri Fransa Yüce Konseyine bildiriniz."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Kullanın efendim, kullanın süre verdim.

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – Bunlardan sonra...

ALİ DİNÇER (Ankara) – Masonların emriyle mi Susurluk'un üzerine oturuyorsunuz?!

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – Niçin tepki gösterdiğinizi anlamak mümkün değil.

BAŞKAN – Siz, lütfen süreyi kullanın efendim.

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – Bu ifadelere neden tepki gösterdiğinizi anlayamıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de koparılan kriz yaygarasının asıl kaynağını teşkil eden bu konuyla ilgili olarak ben, ciddî bir kovuşturma yapmak üzere, İçişleri ve Adalet Bakanlıklarını göreve davet ediyorum. (RP ve DSP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Son söz olarak diyorum ki, Azerbaycan Devlet Başkanı Sayın Elçibey'in (DSP ve CHP sıralarından "Elçibey değil" sesleri, gürültüler)

BAŞKAN – Aliyev...

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – Özür diliyorum, sürçülisandır, Sayın Aliyev'in bize karşı kullandığı ifadelerden büyük dersler çıkardık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – Ermenistan'a 100 bin ton Buğday göndererek...

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Ortağına söyle, ortağına...

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) – ... karnını doyurduğumuz iki Ermeni militanı, İsrail'deki Konsolosluk binamızı bombalarken, iki helikopteri bile çok gördüğümüz Azerbaycan Devlet Başkanının bu Meclise hitaben "Gardaş" demiş olduğundan büyük anlam çıkması lazım geldiğine inanıyor, dostumuzu, düşmanımızı iyi tanımamız lazım geldiğine inanıyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yenidede, teşekkür ediyorum efendim.

YUSUF ÖZTOP (Antalya) – Sayın Başkanım, İçişleri Bakanı cevap versin, asıl konu bu.

3. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, İngiltere’deki seçimlere ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Cemil Çiçek, İngiltere'deki seçimlerle ilgili olarak -belki biraz da John Major'a selam göndererek- gündemdışı söz istemişlerdir. (ANAP sıralarından "Olur mu Sayın Başkan..." sesi)

Tabiî, John Major'a selam gönderecek; ama, herhalde geçmiş olsun da diyecektir canım.

Buyurun Sayın Çiçek.

CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye bir süreden beri, çok yönlü, aynı zamanda şok tesirli siyasî, sosyal ve ahlakî bir deprem yaşamaktadır. Art arda gelen sarsıntılar, toplumu, giderek demokratik rejimi temelinden sallamakta; insanlarımız, dalganın birinin olumsuz tesirlerini bertaraf etmeden, öncekinden daha şiddetlisiyle karşı karşıya kalmaktadır. Toplum huzursuzdur, ezgindir ve bezgindir; ümitsiz, güvensiz ve hatta şaşkındır. Dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde, insan zihni, bizdeki kadar teşevvüşe, karmaşaya maruz kalmamıştır. Sosyal ve siyasî bünyeye, bizdeki kadar elektrik yüklemesi yapılmamıştır. Bugün, Türk insanı, Türk vatandaşı kâbusla yatıyor, kâbusla kalkıyor. Kişi güvenliği, özel hayatın dokunulmazlığı, kanun ve nizam hâkimiyeti, hukuk devleti ilkesi, her türlü demokratik hak ve özgürlükler büyük yara almıştır. Çeteler işbaşında, kuzgunlar leş başındadır; etobur yırtıcılar da çevrede dolaşmakta, fırsat kollamaktadır. İstanbul'un göbeğinde, karakolun hemen yanıbaşında bir televizyon kuruluşu basılmakta, etraf kurşun yağmuruna tutulmakta; sonra da, bu şenaati işleyenler, elini kolunu sallayarak, mercedeslerine binip gitmektedirler.

Bundan daha vahimi ise, en az dört senedir yayın yapan bir kuruluş, güya Telsiz Kanununa muhalefetten kapatılmakta; hemen arkasından, üç saat sonra -nasıl oldu da kanuna uygun hale geldiyse- yeniden yayın yapılmasına imkân sağlanmaktadır. Açıkça ifade etmek isterim ki, biraz evvel bu kürsüden Sayın Bakanın verdiği malumat, tamamıyla eski bir malumattır, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Kanununun yürürlüğe girmesinden evvelki malumattır. Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra, Telsiz Genel Müdürlüğünün hiçbir yetkisi kalmamıştır. Kaldı ki, bu kanun yürürlüğe girdikten sonra kapatılan bütün televizyonlar, Radyo Televizyon Üst Kurulundan izin almak suretiyle, oraya bilgi vermek suretiyle de kapanmıştır. Bu kararları kim verir, nasıl verir, neye göre verir, bu ülkede yetkili kimdir, belli değildir. Bu keyfîliği sergileyenlerin yetkili olmadıkları kesin; ama, bu konuda ve her konuda etkili oldukları da kesin.

Değerli milletvekilleri, bu olup bitenlerden sonra, iki şey daha kesin: Ülkede huzuru, düzeni, demokratik rejime güveni, dürüstlüğü, fazileti, insanî değerleri teminle mükellef olanların, temin yerine temenniyi becerdikleri kesin; hukuksuzluğu, kanunsuzluğu ve her türlü olumsuzluğu bertaraf etmesi gerekenlerin, bertaraf etmek şöyle dursun, bir kısmının bitaraf, bir kısmının da bizzat taraf olduğu kesindir. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) Böyle bir çarpıklığa, değil demokratik bir ülkede, ölçüsü, şirazesi belli totaliter bir rejimde bile az rastlanır.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – İngiltere seçimleri...

CEMİL ÇİÇEK (Devamla) – Geliyoruz işte...

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; demokratik bir ülkede bizi endişeye sevk eden, belli zaman aralıklarıyla bunalıma sokan bunca sıkıntı neden doğmaktadır? Neden hepimizi hafakanlar basmakta?.. Bir zamanların fazilet ülkesi olan bu aziz vatanda neden rezaletten geçilmiyor? Siyaset, neden hizmet değil de bir oyundur? Neden kurallara göre işleyen bir demokrasi, bizim için, hâlâ çok uzaklardadır? Neden demokrasi dışı gelişmeler bize demokrasiden daha yakındır? Neden ve neden?.. Bir tek sebepten: Sukarno'nun tabiriyle, biz, demokrasiyi yuttuk ve fakat hazmedemedik. Demokrasi, bir özdür, içeriktir; biz ise şekil olarak anladık. Demokrasi, güzel sözlerin değil, güzel örneklerin rejimidir. Aradan geçen elli yıla rağmen, hâlâ, güzel örnekler, güzel gelenekler oluşturamadık; demokrasiyi, demagojiye dönüştürmeyi başardık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çiçek, ne kadar lazım efendim.

CEMİL ÇİÇEK (Devamla) – Bitiriyorum efendim; 2 dakika yeterli.

BAŞKAN – Peki.

Yani, zatıâlinizi geçmek istiyorum da, onun için 3 dakika vermek istiyorum.

CEMİL ÇİÇEK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, şimdi, hepimiz sistemin tıkandığından bahsediyoruz; eli kalem tutan herkes, ağzı laf yapan her kesim demokrasinin işlemediğinden söz ediyor; işin kolaycılığına kaçıp, demokrasidışı arayışlara çanak tutuyoruz.

İngiltere'de altı gün evvel yapılan seçim, demokrasinin nasıl işlemesi gerektiğini, tıkanıklıkların nasıl açılabileceğini anlayan, anlamak isteyen herkese gösterdi. Kazananın takdir ve tebrik edildiğini, kaybedenin de istifa ederek, tebcil edildiğini hayranlıkla izledik. (ANAP ve RP sıralarından alkışlar)

Kazanan, kazandıran, başaran kaldı, kaybeden ise hiç tereddüt etmeden, hiçbir mazeret ve bahane aramadan istifa edip gitti; ama, İngiltere'ye ve onun demokrasisine kazanan da katkı sağladı, kaybeden de. Keşke, böyle örnekleri biz de yaşasaydık; yaşamak bir yana, ufukta böyle bir ihtimal varit olsaydı, emin olun, şu anki sıkıntıların pek çoğu da varit olmazdı. (RP sıralarından alkışlar)

KÂMRAN İNAN (Bitlis) – Bravo.

CEMİL ÇİÇEK (Devamla) – Devlette, hükümette ve siyasette yapabilecekleri bir şey kalmamış olanlar keşke çekilebilseydiler, kalmaktan daha çok hizmet etmiş olurlardı. Tony Blair olamayanlar, keşke John Major olabilselerdi. (RP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, unutmayınız, demokrasinin vidanjörü darbeler değil, istifadır. Tıkanıklığı aşmanın belki de en haysiyetli yolu budur. Kim mi istifa edecek; etmesi gerekenler... Kim onlar; o kadar açık ve açıkta ki, görmüyor musunuz?.. Nefsi ve nostaljik sebepler dışında kalmaları için mucibi kalmamış olanlar. Zaten, dinleyenler söyleyenden ariftir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çiçek, teşekkür ediyorum efendim.

AHMET TAN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın hatip demokrasinin vidanjöründen bahsetti. Herhalde maksadı aşan bir ifade oldu; çünkü, demokrasi ile vidanjör farklı terminolojiden gelir. Kanalizasyonla ilgili bir kelime olduğu için, düzeltmesi gerekir herhalde.

BAŞKAN – Efendim, tahliye aracına, her zaman kullandığınız yerde ihtiyaç olmaz, başka yerlerde de ihtiyaç olur. Sayın hatip onu ifade etmek istedi.

AHMET TAN (İstanbul) – Ama, vidanjör sadece orada...

BAŞKAN – Sayın Tan, zorlamayın efendim... Siz iyi anladınız; inşallah, anlaması lazım gelenler de anlar.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı görüşmeler tamamlanmıştır.

Efendim, bir hususu arz edeyim: "Sunuşlar" vardır, sunuşlardan sonra, takdir edersiniz, iki adet, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine indirme talebi vardır ve arkasından sözlü soruların görüşülmesi vardır. Buradan ifade etmek istediğim husus şudur: Bir Meclis araştırması konusu var, onun müzakeresine zamanımız olmayacaktır. Özel ilgi sebebiyle bilgilendirmek istedim.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; değerli arkadaşımız, sırasıyla Yüce Kurula arz edecek.

Sayın Divan üyemizin oturduğu yerden bilgilerinize arzda bulunmasını teklif ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tezkereleri okutuyorum:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – İran’a giden Devlet Bakanı Mehmet Salim Ensarioğlu’na, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/781)

29 Nisan 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 28 Nisan 1997 tarihinde İran'a giden Devlet Bakanı M. Salim Ensarioğlu'nun dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2. – Amerika Birleşik Devletlerine giden Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, İçişleri Bakanı Meral Akşener’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/782)

28 Nisan 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ: 17 Nisan 1997 gün ve KAN.KAR:39-06-61-97-228 sayılı yazımız.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası Grubunun Olağan, Geçici Komite ve Kalkınma Komitesi toplantılarına katılmak üzere, 25 Nisan 1997 tarihinde, Amerika Birleşik Devletlerine giden Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Turizm Bakanı Bahattin Yücel'in vekâlet etmesi, ilgi yazıyla uygun görülmüştü.

29 Nisan 1997 tarihinden itibaren Devlet Bakanlığına, İçişleri Bakanı Meral Akşener'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Turizm Bakanı M. Bahattin Yücel’e, dönüşüne kadar Devlet Bakanı Bahattin Şeker’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/783)

28 Nisan 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 29 Nisan 1997 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Turizm Bakanı Bahattin Yücel'in dönüşüne kadar; Turizm Bakanlığına, Devlet Bakanı Bahattin Şeker'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. – Lüksemburg’a gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/784)

28 Nisan 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye-AB Ortaklık Konseyi Toplantısına katılmak üzere, 29 Nisan 1997 tarihinde Lüksemburg'a gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Tansu Çiller'in dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur

Diğer tezkereyi okutuyorum:

5. – Belarus ve İspanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/785)

29 Nisan 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye-Belarus Birinci Dönem Karma Ekonomik Komisyon Toplantısına katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere, 30 Nisan 1997 tarihinden itibaren Belarus ve İspanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Işılay Saygın'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

6. – Polonya Cumhuriyetine gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Mustafa Kalemli’nin vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/786)

6 Mayıs 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Polonya Cumhurbaşkanı Aleksander Kwasniewski'nin davetlisi olarak, 7-9 Mayıs 1997 tarihlerinde Polonya Cumhuriyetini resmen ziyaret edeceğimden, dönüşüme kadar Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kalemli vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Şimdi, sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair önergeler vardır; ayrı ayrı okutuyorum:

7. – İçel Milletvekili Halil Cin’in (6/499) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/173)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin 141 inci sırasında yer alan (6/499) esas numaralı sözlü soru önergeme verilen yazılı cevabı kabul ediyorum. İşbu sebeple, sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Halil Cin

İçel

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

8. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in (6/491) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/174)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin 134 üncü sırasında yer alan (6/491) esas numaralı sözlü soru önergeme yazılı olarak cevap geldiğinden, sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini, saygılarımla arz ederim. 6.5.1997

Metin Öney

İzmir

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

9. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in (6/505) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/175)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin 147 nci sırasında yer alan (6/505) esas numaralı sözlü soru önergeme yazılı olarak cevap geldiğinden, sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini, saygılarımla arz ederim. 6.5.1997

Metin Öney

İzmir

BAŞKAN– Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

İçişleri Komisyonu Başkanlığının İçtüzüğün 88 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

10. – İçişleri Komisyonu Başkanlığının, Konya Milletvekili Necati Çetinkaya’nın, Pasaport Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifinin (2/708) (S. Sayısı : 277) Komisyona geri verilmesine ilişkin tezkeresi (3/787)

5.5.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurul gündeminin 136 ncı sırasında 277 sıra sayısıyla yer alan "Konya Milletvekili Necati Çetinkaya'nın Pasaport Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporunu İçtüzüğümüzün 88 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince geri çekmek istiyoruz.

Gereğini, saygılarımla arz ederim.

Necati Çetinkaya

Komisyon Başkanı

Konya

BAŞKAN – Gündemin 136 ncı sırasında yer alan 277 sıra sayılı kanun teklifi Komisyona geri verilmiştir.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 21 arkadaşının, İstanbul-Çatalca-Sazlıkdere Baraj Gölü civarında bulunan bir araziye imar izni verilmek suretiyle bir firmaya haksız menfaat sağlandığı iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/184)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Uzun süre Türkiye gündeminde bulunan, Refah Partisinin gizli kasası olarak bilinen ve Refah Partili örgütlerce Bosna-Hersek'e gönderilme amacıyla toplanan yardım paralarını, Almanya üzerinden tekrar Türkiye'ye dönüşünü sağlayarak, bu paraları kimi zaman döviz, kimi zaman faize yatırarak değerlendiren Süleyman Mercümek, bu faaliyetleri nedeniyle Fatih Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, dolandırıcılık suçundan dolayı toplam 4 yıl 2 ay ay hapis cezasına ve 20 655 975 371 719 TL. para cezasına çarptırılmış olup, Yargıtayın, bu suçun zimmet suçu olduğu yolundaki değerlendirmesi sonucunda kararın bozulması üzerine, halen zimmet suçundan yargılanması devam etmektedir.

Süleyman Mercümek, İSKİ ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Teknik Araştırma Uygulama Genel Müdürlüğü yetkililerince, imara açılmasını sakıncalı gördükleri, İstanbul Çatalca İlçesi Dursunbey Sazlıkdere Baraj Gölü ile Baklalı Deresi civarındaki koruma alanı olarak bugüne kadar muhafaza edilen 6 milyon metrekare araziyi ucuz fiyatla satın alarak 5 000 konutluk "Selamet Köy" isimli bir uydu kent kurma amacıyla müracaatta bulunmuş olup, İSKİ'nin, içmesuyu havzasında yer alması nedeniyle olumsuz yanıt vermesi üzerine, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına başvurarak söz konusu araziye imar izninin verilmesini istemiş, Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğünde, ilgili birimde görev yapan teknik elemanların böylesine yanlış bir projeye olur vermeyeceğini söylemesi üzerine, söz konusu Genel Müdürlükte görev yapan ve bu işle ilgili daire başkanı, şube müdürleri ve şehir plancıları görevden alınarak, yerlerine yeni atamalar yapılarak ve Süleyman Mercümek adına kayıtlı olan "Yeni Neşriyat A.Ş."nin imar izni verilmesiyle ilgili talebi 19 Mart 1997 tarihinde kabul edilmiştir.

İstanbul'un içmesuyu ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan ve 1978 yılından beri İstanbul'un mücavir alanı dışında bulunan Çatalca Sazlıkdere Baraj Gölünün çevresi, bugüne kadar koruma alanı olarak muhafaza edilmesine karşın ve burada, herhangi bir yapılaşmaya izin verilmesi durumunda, yerleşim yerlerinin atık sularının söz konusu baraj gölüne zarar vermesi kaçınılmaz olacağından, bugüne kadar korunan arazilere, sadece bazı kişi ve şirketlere rant sağlama amacıyla imar izni verilmiştir.

Söz konusu arazilerin durum ve konumunun incelenmesi, bu arazilerin bugüne kadarki imar durumunun incelenmesi, imar izninin verilip verilemeyeceği konusuna açıklık kazandırılması, imar izni verilen "Yeni Neşriyat A.Ş." isimli şirketin kollanıp kollanmadığının tespit edilmesi, bu arazilerin satın alınış fiyatları ile düşünülen 5 bin konutluk uydu kentin yapılması sonucunda elde edilecek rant miktarının tespit edilmesi, yapılaşmaya izin verilmesi durumunda İstanbul'un içmesuyuna herhangi bir zarar verip vermeyeceğinin tespit edilmesi, söz konusu arsaları satın alan "Yeni Neşriyat A.Ş."nin Süleyman Mercümek ve Refah Partisiyle ilişkilerinin ne düzeyde olduğunun araştırılması, bu arsaların hangi parayla, kaç liraya satın alındığının tespit edilmesi amacıyla, Anayasanın 98 ve Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1. Mustafa Kul (Erzincan)

2. Bekir Kumbul (Antalya)

3. Birgen Keleş (zmir)

4. Yahya Şimşek (Bursa)

5. Mustafa Yıldız (Erzincan)

6. Ayhan Fırat (Malatya)

7. Algan Hacaloğlu (İstanbul)

8. Yusuf Öztop (Antalya)

9. Ercan Karakaş (İstanbul)

10. Mahmut Işık (Sıvas)

11. Yılmaz Ateş (Ankara)

12. Atila Sav (Hatay)

13. Zeki Çakıroğlu (Muğla)

14. Sabri Ergül (İzmir)

15. Metin Arifağaoğlu (Artvin)

16. Ali Topuz (İstanbul)

17. Oya Araslı (İçel)

18. İsmet Atalay (Ardahan)

19. M. Seyfi Oktay (Ankara)

20. Nihat Matkap (Hatay)

21. Şahin Ulusoy (Tokat)

22. Ali Haydar Şahin (Çorum)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak, Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzün 37 nci maddesine göre, komisyonda süresi dolan tekliflerin Genel Kurul gündemine doğrudan indirilmesi konusunda talepler vardır; sırasıyla okutup işleme tabi tutacağım:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

11. – Erzurum Milletvekilleri İsmail Köse ve Zeki Ertugay’ın, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifinin (2/157) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/176)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

3.6.1996 tarihinde Başkanlığınızca Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilen (2/157) esas numaralı Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifimiz, havale edildiği komisyonda süresi içinde görüşülüp sonuçlandırılamamıştır.

Bu nedenle, kanun teklifimizin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

Prof. Dr. Zeki Ertugay İsmail Köse

Erzurum Erzurum

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümetin bir talebi?.. Komisyon ve Hükümet söz talebinde bulunmadı.

Kişisel söz talebinde bulunan milletvekillerini okuyayım: Sayın Köse, Sayın Özyılmaz.

Tabiî, aranızda yapacağınız bir görüşmedir, beni, Başkanlığı ilgilendirmiyor; ama, bir Sayın Grubumuzdan Sayın Ertugay konuşacağına göre, Sayın Ömer Özyılmaz ile Sayın Köse aralarında ne düşünürler, onu bilemeyiz.

Teklif sahibi olarak, Sayın Ertugay, buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 26.3.1996 tarihinde sunmuş bulunduğumuz Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifimizin İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca Genel Kurul gündemine alınmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üretim yapısının gelişmediği yerde, toplumsal gelişmeden ve kalkınmadan söz edilemez. Maalesef, bugün, Doğu Anadolu Bölgesi bu durumdadır. Doğu Anadolu'nun Türkiye'nin batısıyla arasındaki gelişme farkı, 1980'li yılların başından itibaren giderek açılmış, özellikle son yıllarda, bölgelerarası gelişmişlik farkı uçurum halini almıştır. İşte, birkaç rakamla bölgesel dengesizliğin boyutları; devletin resmî rakamlarıyla ifade ediyorum:

Gayri safî yurtiçi hâsıladan Doğu Anadolu'nun aldığı pay her geçen gün azalmaktadır. Marmara ve Ege Bölgelerinin Türkiye gayri safî yurtiçi hâsılası içerisindeki payı 1979'da yüzde 49,8 iken, 1987-1994 ortalaması olarak yüzde 52,5'e yükselmiş; Doğu Anadolu'da bu pay, aynı sürelerde, yüzde 10,3'ten yüzde 3,9'a düşmüştür. Bölge merkezi konumundaki Erzurum'un gayri safî yurtiçi hâsıla içindeki sırası, 1975'te 24 iken, 1986'da 35'e, bugün ise 57 nci sıraya düşmüştür. Yine, kişi başına refah payı göstergelerinde Doğu Anadolu illeri, maalesef, en alt sıralardadır.

Devlet Planlama Teşkilatının eğitim, sağlık, istihdam gibi 52 değişkeni dikkate alarak yaptığı bir çalışmada, iller, gelişmişlik düzeyine göre beş gruba ayrılmıştır. Doğu Anadolu'daki illerden sadece 1'i (Elazığ) üçüncü gruba; 4'ü (Erzincan, Sıvas, Erzurum, Malatya) dördüncü gruba; 10'u (Muş, Ağrı, Bitlis, Bingöl, Hakkâri, Van, Kars, Gümüşhane, Bayburt, Tunceli) beşinci gruba girmektedir. Bu illerde fert başına düşen gelir ortalaması 920 dolar civarındadır. Bu rakam, ilgili dönemde, Türkiye ortalamasının ancak yüzde 42'si kadardır.

Diğer yandan, kamu yatırım harcamalarında Doğu Anadolu Bölgesi, yine, son sıralardadır. Kişi başına kamu yatırım harcamalarına baktığımız zaman -yine, bu, Devlet Planlama Teşkilatımızın bir çalışmasıdır- Ege Bölgemiz 14,8 milyonla birinci sırada, Güneydoğu Anadolu 10,2 milyonla ikinci sırada, İç Anadolu 9,8 milyonla üçüncü, Akdeniz 9,4 milyonla dördüncü, Marmara 8 milyonla beşinci, Karadeniz 5,9 milyonla altıncı ve Doğu Anadolu Bölgesi 5,5 milyonla yedinci -yani, sonuncu- sıradadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tedbir alınmadığı takdirde, bölgesel fakirleşme sürecinin giderek tehlikeli sosyal, kültürel ve siyasal boyutlar taşıması kaçınılmazdır. Bu bağlamda, Türkiye'nin ve Doğu Anadolu'nun ortaya çıkan en büyük sorunu göçtür. Diğer birçok sorun göç gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Göç, mevcut üretim potansiyelini atıl duruma getirdiği gibi, göç alan büyük şehirleri de çarpık bir şehirleşmeye götürmektedir. Büyük şehirlerimiz, çarpık yapılanması sosyal bakımdan yürekler acısı bir hal alması yanında, sosyal patlamalara gebe suç üretme merkezleri haline gelmektedir. Büyük şehirlere göç, yarattığı yerel yönetim hizmet sorunlarının, kültürel şok ve çatışmaların yanı sıra, terk edilen yörelerde de istismara açık siyasal yansımaları olabilen hususlara yol açmaktadır. Pek çok sebepli ve amaçlı terör bu ortamdan beslenmektedir. Göç dolayısıyla yaratılan boşluk ve insan kaybı, bölücü örgütlerin kolayca sızmasına, yuvalanmasına neden olmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğu Anadolu'nun geri kalmışlığı söz konusu edilince, Doğu Karadeniz, Orta Anadolu gibi gelişmişlik sorunları olan yörelerimiz eşdeğer olarak gösterilebilmektedir. Elbette ki, bu bölgelerimizin kalkınmaları da oldukça önemlidir. Gönlümüz, bu ülkenin her yöresinin, her karış toprağının aynı kalkınmışlık düzeyinde olmasını istiyor; ancak, takdir edersiniz ki, doğunun önceliği olmalıdır; hem uzun ve ağır kış şartları hem de sosyal yapısı onu öncelikli kılmaktadır. Öte yandan, resmî verilerde de açıkça görüldüğü gibi, Doğu Anadolu, bütün göstergeler bakımından en geri kalmış bölgedir.

Yine, takdir edersiniz ki, sosyal devlete, daha çok, geri kalmış bölgelerde ihtiyaç bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın...

ZEKİ ERTUGAY (Devamla) – 2 dakika rica edeyim efendim.

BAŞKAN – Tabiî, Sayın Köse'nin süresinden keserek veriyorum.

Buyurun.

ZEKİ ERTUGAY (Devamla) – Efendim, diğer konuşmacılara tanıdığınız toleransı bana da tanıyacağınıza...

BAŞKAN – Zamanı kullanın efendim; buyurun.

ZEKİ ERTUGAY (Devamla) – Teşekkür ederim.

Gelişmiş hiçbir ülke gösteremezsiniz ki, bölgelerarası gelişmişlik farkı bu kadar olsun. Üstelik, ortalama 2 bin, 3 bin metre yükseklikteki konumuyla Doğu Anadolu Bölgesi, stratejik açıdan fevkalade önemi haizdir. Bölgenin önemi, değişen dünya şartlarında giderek artmaktadır. Bu ölçüdeki bir bölgesel dengesizlik sorunu, Avrupa Birliği sürecinde de çok daha büyük önem arz etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kuşkusuz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve cumhuriyet hükümetleri, geri kalmış yörelere yönelik kalkınma çabalarını, cumhuriyetin ilk yıllarından beri, değişik politikalarla sürdürmektedirler. Kalkınmada öncelikli yöreler ayırımı, teşvik tedbirleri, bu duyarlılığın ifadesidir. GAP, cumhuriyetin en büyük hamlelerinden biridir; ne var ki, mevcut uygulamaların genelde yetersiz kaldığı ve özellikle, son onbeş yıldır süreci tersine çevirmesi bir yana, durduramadığı da bir gerçektir.

O halde, meseleyi yeni bir yaklaşımla ortaya koymak gerekmektedir. O da, geri kalmış yörelere has, müstakil, bölgesel kalkınma programlarının derhal uygulamaya konulmasıdır. Bu konuda hazırladığım daha geniş ve kapsamlı bir çalışmayı, Doğu Anadolu'nun Kalkınma Sorunu adlı bir raporu, sayın milletvekillerimize ve Hükümetimize daha önce sunmuş bulunmaktayım.

Bulunduğu coğrafyada barışın ve istikrarın sembolü olarak sürekli büyüyen bir Türkiye'nin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEKİ ERTUGAY (Devamla) – Sayın Başkan, sonunu getiriyorum, 1 dakika lütfen...

BAŞKAN – Peki, buyurun efendim; 1 dakika daha...

ZEKİ ERTUGAY (Devamla) – ...bölgesel kalkınmayı, katı merkeziyetçi bir anlayışla gerçekleştirmesi oldukça zor görünmektedir. Zararlı bir ademi merkeziyetçiliğe kaçmadan, yerel kalkınma konsepti içerisinde beşerî potansiyelleri devreye sokacak, kalkınmada devletin rolünü açıkça belirleyecek, kalkınmanın organizasyonunun ve finansmanının daha isabetli ve verimli olarak belirlendiği yeni bir yaklaşıma şiddetle ihtiyaç bulunmaktadır.

Bu nedenle, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve İdaresi Hakkında Kanun Teklifimizin Genel Kurul gündemine alınması konusunda Yüce Heyetinizin desteğini diliyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (DYP, RP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ertugay, teşekkür ediyorum efendim.

Sayın Köse, buyurun efendim.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir milletvekilinin en mutlu anı, vermiş olduğu kanun teklifinin Yüce Mecliste görüşülmesi anıdır.

1992 yılında vermiş olduğumuz kanun teklifimiz, yani, Doğu Anadolunun kalkınma modelini içeren bu kanun teklifimiz, o günkü hükümetimiz tarafından da müspet karşılanmış ve Plan ve Bütçe Komisyonunda hükümet tasarısıyla birleştirildikten sonra Genel Kurula gelerek, Genel Kurulumuzda geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanmıştır; ancak, hepinizin de bildiği gibi 1995 yılı sonunda erken genel seçimin yapılmış olması dolayısıyla kanun teklifimiz maalesef kadük olmuştur. İşte bugün, bu Yüce Mecliste, değerli milletvekili arkadaşımız Sayın Ertugay'la birlikte vermiş olduğumuz, daha doğrusu yenilediğimiz bu kanun teklifimiz, siz değerli milletvekillerimizin de katkısıyla inşallah gündeme alınacaktır.

Bölgemiz, yirmiye yakın ilimizde yaşayan insanların bulunduğu ve gerçekten Güneydoğu Anadolu Bölgesiyle alakası olmayan bir bölgedir; ama, yıllardan bu yana "Doğu-Güneydoğu Anadolu Bölgesi" denilmek suretiyle, imkânlar Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, maalesef külfetler de bizim bölgemizde kalmıştır. İşte, bugün, bu farklılığı gözetecek değerli milletvekilleri, coğrafyası, iklim şartları, tabiî kaynakları ve bölgede yaşayan insanımızın sosyal ve ekonomik imkânları dolayısıyla çok farklı konumda bulunması nedeniyle bölgemize ayrı bir perspektiften bakmanın gereğini göreceklerdir.

Değerli milletvekilleri, neden bu boyuta gelmiştir, niçin ihmal edilmiştir, neden tefrik edilmemiştir; oralara pek fazla girmek istemiyorum. Ancak, yirmi yıla yakın zamandan bu yana da Güneydoğu Anadolu Bölgemizde ve doğunun da çok az bir kısmında olağanüstü hal uygulamaları yapılmakta, sürdürülmektedir.

Şimdi, bizim bölgemiz ve ilimiz, olağanüstü hal bölgesi içerisinde değildir, olağanüstü hal bölgesinin ekonomik ve sosyal imkânlarından da istifade etmemektedir; ancak, olağanüstü hal bölgesindeki sıkıntılar, bizim bölgemize, bizim illerimize kadar intikal etmektedir.

İşte bugün, bu kanun teklifimiz, inşallah, gündeme alındığı takdirde, olağanüstü hal bölgesinde olmamakla birlikte, olağanüstü hal bölgesinin imkânlarından istifade etmemekle birlikte maalesef, onun sıkıntılarını yaşayan illerimizi müstakil bir projeye, bir teşkilat kanununa kavuşturmak suretiyle yeniden gözden geçirmiş olacağız ve orada yaşayan insanlarımıza devletimizin imkânları götürülmüş olacaktır.

Tabiî, yirmiye yakın ilimiz ve topraklarımızın da üçte biri bu bölgededir ve burada milyonlarca insanımız yaşamaktadır. Bu insanlarımız çok büyük sıkıntı içerisindedirler, özellikle ekonomik sıkıntı içerisindedirler.

Değerli milletvekilleri, bakın, hayvancılıktan bahsediliyor -hangi siyasî iktidar olursa olsun- ama, hayvancılık konusu, döndürülüp dolaştırılıp getiriliyor, Güneydoğu Anadolu Bölgesiyle entegre edilmeye çalışılıyor. Halbuki, bakın, coğrafî yapısı itibariyle hayvancılığın asıl yapılması gereken bölge Doğu Anadolu Bölgesidir; ama, olay birbirine girdiği içindir ki, maalesef, bu illerimizin coğrafî yapıları tefrik edilerek göz önünde bulundurulmadığı içindir ki, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesi yıllardan bu yana karıştırılmış ve ekonomik meselelerde gözardı edilmiştir.

İşte, yirmiye yakın ilimizin bu imkânlardan istifade etmesi ve müstakil bir projeye, bir kalkınma teşkilat kanununa kavuşması için böyle bir lüzum görülmüştür. Kaldı ki, 1970'li yıllarda, yine, devletimiz, bölgelerarası dengesizliği gidermek, bölge içerisindeki insanlarımızın ekonomik yönden kalkınmasını sağlamak için teşvikler çıkarmıştır. Hatta, geri kalmış bölgelerin kalkınması için, kalkınmada öncelikli yöreler ihdas edilmiş, Devlet Planlama Teşkilatı bunun için özel statüler ortaya çıkarmıştır. Daha sonra, Güneydoğu Anadolu Projesi dediğimiz GAP Projesini içeren bir teşkilatlanma ortaya çıkarılmış, hepimizin iftihar ettiği, gurur duyduğumuz millî bir proje olarak hayata geçirilmiş ve diğer bir kısmının da şu anda çalışmalarına devam edilmektedir.

İşte, bu benzerlikler dolayısıyla ve Anayasamızın 166 ncı maddesi gereğince, özellikle sanayi ve tarımda geri kalmış bölgelerin, kalkınmış olan bölgeler seviyesine kavuşturulması ve insanlar arasındaki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Ne kadar süre istiyorsunuz Sayın Köse?

İSMAİL KÖSE (Devamla) – 1 dakika yeter Sayın Başkan.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Yarım saat olsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki; buyurun.

İSMAİL KÖSE (Devamla) – Bu güzel teveccühü gösteren değerli milletvekillerimizin zamanını israf etmek istemiyorum; inşallah, katkıları benim için çok daha büyük mutluluk olacaktır.

Şimdi, Anayasamız gereğince de, hem vatandaşlar arasındaki gelir seviyelerinin düzeltilmesi ve hem de bölgelerarası dengesizliklerin giderilmesi için, bu şekildeki bölgelerde, kendilerine ait, özel statülü teşkilatların -diğer devletlerde de kurulmuştur; bizde de örnekleri mevcuttur- kurulması gerekir. Onun için, bölgemizin süratle kalkındırılması için, geçmiş yıllardaki ihmallere rağmen, şu anda yakaladığımız bu imkânı değerlendirdiğimiz takdirde, bu imkânın, süratle, bu fakir insanlarımıza -kalkınmada öncelikli yörelere sağlanan imkânlardan yararlanma hakkına sahip olmasına rağmen bugüne kadar bundan istifade etmekten mahrum bırakılmış insanlarımıza- kavuşturulmasına yardımcı olacağınıza inanıyorum.

Bu duygularla, başta Meclis Başkanvekilimiz çok değerli Başkanımıza ve siz değerli milletvekillerine saygılar sunuyorum; ilimdeki hemşerilerime ve bölgemdeki insanlara da, bu kanun teklifimizin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum; saygılar sunuyorum.

Sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Köse, teşekkür ediyorum.

Efendim, görüşmeler tamamlanmıştır.

Kanun teklifinin doğrudan gündeme alınması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun.

İkinci önergeyi okutuyorum:

12. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen’in, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/566) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/177)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan (2/566) esas numaralı, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Zeki Ergezen

Bitlis

BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümetten söz talebi?.. Yok.

Önerge sahibi sıfatıyla Sayın Ergezen...

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Müsaade ederseniz yerimden söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, hayrola; buraya gelmeye mecaliniz mi yok?

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Hayır; zaman kaybetmeyelim, Meclisin de vaktini almayalım.

Ben, Yüce Parlamentonun sayın üyelerinden, bu kanun teklifimizin doğrudan gündeme alınmasını talep ediyorum; saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Evet; hayrül kelâmi mâkalle ve delle, yani, sözün hayırlısı kısa ve öz olandır; zannediyorum karşılığını alacaksınız şimdi.

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – İnşallah.

REFİK ARAS (İstanbul) – Mahiyeti ne?... Anlamadık.

BAŞKAN – Konu ne efendim, onu bir bilelim; ne istiyorsunuz bizden?

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Efendim, okudunuz işte...

BAŞKAN – Yani, milletvekilliğiyle ilişiğinizin kesilmesini mi; ne istiyorsunuz?

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – O zaman, Sayın Başkan, ben kürsüye geleyim.

REFİK ARAS (İstanbul) – Konuyu anlamadık Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, ben de ona zorluyorum Sayın Ergezen'i.

Buyurun efendim; ne istiyorsunuz, belki benzer bir talebimiz olabilir, sizi örnek alabiliriz.

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önce, hepinize saygılarımı sunarım.

Ben, fazla laf edilmesinden yana olmadığım ve Meclisin de vaktini almak istemediğim için...

BAŞKAN – Sen bu işi gizli götüreceksin; hesabın o.

ZEKİ ERGEZEN (Devamla) – Şimdi, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri eğitim sorunu. Özellikle, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda, eğitim gerçekten en önemli problem en önemli sıkıntı ve Türkiye'nin gerek ekonomik yönden gerekse eğitim yönünden en geri kalmış üç ilinden biri Bitlis İli; üç ilin içinde sondan ikinci sırada.

Geçen yıl, üniversite kurulması konusunda kanun teklifi verildi, Genel Kurula geldi, gündemde yerini aldı; ancak, seçim nedeniyle, erken seçime gidildiği için kadük oldu; yeni teklifimizi verdik. Bitlis'te üniversite kurulması için Hükümetimizin de sözü var, bütün partilerin de her ilde bir üniversite kurulmasıyla ilgili sözleri var; dolayısıyla, bu teklifimizin gündeme alınmasını talep ediyoruz.

Eğitim önemli bir sorundur; eğer bugün teröre harcanan paralar yıllar önce eğitime ve ekonomiye harcanmış olsaydı, belki bugün geldiğimiz noktaya gelinmemiş olacaktı. Bu eksikliğin bir an evvel telafi edilmesini istiyoruz. Gerek kültürel gerek sosyal gerekse ekonomik yönden büyük katkısı olacağına inanıyoruz.

Dolayısıyla, Yüce Parlamentonun, sayın milletvekillerimizin kanun teklifimizin gündemde yerini alması konusunda müspet oy kullanmalarını talep ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ergezen, teşekkür ediyorum.

Efendim, görüşmeler tamamlanmıştır.

Sayın Ergezen'in kanun teklifinin doğrudan gündeme alınması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun.

Sayın iktidar ortağı grup başkanvekillerinin huzurunda ifade ediyorum; Sayın Hükümetimiz, lütfetsin, bu üniversite taleplerini bir sisteme bağlasın.

Şimdi, düşünüyorum, yani, Çorum... (Gülüşmeler) Bir dakikanızı rica edeyim... Yani, dilimizi kestiniz, konuşamıyoruz; burada bari iki satır söz edelim...

19 uncu Dönemde, gerek öncelik gerekse uygunluk itibariyle birinci sırada olan, ama, peşine birkaç ilçenin taktırılma dayatması sebebiyle kadük olan Çorum üniversitesi meselesini çözmek zorundayız. Eğer yöntem bu ise, Çorum milletvekilleri olarak bir araya geleceğiz, en çok elimizde tuttuğumuz şu İçtüzüğün 37 nci maddesini biz de kullanacağız.

Hükümetimizden benim ricam: Bir düzen içerisinde, bütün illerin -belli şartlara uygun illerin- taleplerini yerine getirmesinde fayda vardır. Bu dayanışmanın da gereği budur. Ben, bu kadar ifade etmiş olayım. Zannediyorum, Hükümetimiz bu meseleye eğilir.

Bu sözü, niye oylamadan sonra söyledim; Zeki Ergezen kardeşimiz yanlış anlamasın diye...

İSMET ATALAY (Ardahan) – Çorum'a selam olsun!

BAŞKAN – Efendim, ben, her hafta sonu Çorum'dayım; selamı bizzat söylüyorum zaten. Buna ihtiyaç yok, siz hiç üzülmeyin...

FETHİ ACAR (Kastamonu) – Efendim, Kastamonu milletvekilleri olarak bizler de aynı şeyi dile getiriyoruz.

BAŞKAN – Tabiî, Kastamonu da aynı; ben ayırmadım zaten... Bütün illerin şartlarını dikkate alarak, hazırlıkları olan illerimizi öncelikli olarak gündeme getirirse, faydalı olur diye düşünüyorum.

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Araslı...

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, şu anda yaptığınız açıklamaları yapma yetkisini, göreviniz gereği, Anayasa ve İçtüzük vermiyor size.

Bu açıklamalar için teşekkür ederiz; ama, Anayasa ve İçtüzük gereği, bu tür açıklamalarınızı, gündemdışı söz alarak, milletvekili olarak kürsüde dile getirmenizi bekleriz; çünkü, bunlar, uygulama olarak örnek oluyor. İçtüzük ve Anayasaya uygun olmayan uygulamaların örnek olmasını arzu etmiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Araslı, yol göstermenize teşekkür ederim; ama, ne olursunuz... Anayasa ve İçtüzüğe uyalım... Yanlış anlaşılmasın aman, uymak zorundayız; çünkü, demokratik parlamenter sistemlerde, hele hukuk devletlerinde kural, hukuktur; buna uyalım, onu demiyorum; ama, ne olursunuz, yani, bu kalıplar içerisinde de bizi çok ezmeyin, sıkıntıya düşeriz.

OYA ARASLI (İçel) – Yanlış uygulama örnek olmasın diye arz ettim.

BAŞKAN – Peki Sayın Araslı.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

Sayın bakanları arıyorum ve bir sayın bakanımız var burada.

Zamanımızın elverdiği sürece, sözlü sorulara geçiyor muyuz efendim? Sayın grup başkanvekilleri, sözlü sorulara geçiyor muyuz efendim?

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, bize göre, gerek yok; geçmeyelim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın bakanımız hazır.

BAŞKAN – Efendim, sayın bakanımızı görüyoru; aşağı yukarı saat 15.00'ten beri orada "var mı soru, cevaplayayım" diye bakıyor; ama, siz ne buyurursunuz?

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Bize göre gerek yok.

REFİK ARAS (İstanbul) – Devam edelim.

BAŞKAN – Peki, devam edelim efendim.

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Ordu’nun İkizce İlçesine bağlı Yoğunoluk Beldesi Belediye Başkanının DYP’ye geçmesi için transfer pazarlığı yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/324)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 1 inci sırada yer alan, Yalova Milletvekili Sayın Yaşar Okuyan'ın, Ordu'nun İkizce İlçesine bağlı Yoğunoluk Beldesi Belediye Başkanının DYP'ye geçmesi için transfer pazarlığı yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşülmesine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için yazılı soruya dönüştürülmüştür ve bu suretle de gündemden çıkarılmıştır.

2. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Tariş Genel Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/329)

BAŞKAN – 2 nci sırada, Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi'nin, Develi'nin, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Cevaplayacak Sayın Bakan hazır mı?.. Değil.

HİLMİ DEVELİ (Denizli) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, bu sözlü sorumuz, daha önceki iki birleşimde de cevaplanmamış, yazılı soruya dönüşecek; ancak, Sayın Develi'nin söz talebi var.

Buyurun Sayın Develi.

HİLMİ DEVELİ (Denizli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlü soru önergemin üçüncü kezdir yanıtlanmaması nedeniyle söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Meclisin Hükümeti denetleme işlevlerinden bir tanesi de sözlü soru önergeleri. Bu konuda, Hükümet ve Hükümetin sayın üyelerinin gereken ciddiyeti göstermediğini görüyorum.

Sorum, binlerce Tariş ortağını ilgilendiren ciddî bir sorunla ilgili. Oysa, sekiz aylık bir gecikmeye rağmen, böylesine ciddî bir soruyu yanıtlamaya bir bakanın gelmemesi veya bir başka Hükümet üyesinin cevaplamaması hakikaten yadırgatıcı... Nedenine gelince, sözlü soru önergemde özellikle belirttiğim gibi, binlerce üyesi bulunan Tariş'e genel müdür olarak atanan bir kişi, özellikle 1992 ve 1995 yıllarında Sıvas Demir-Çelik İşletmelerindeki görevi döneminde yapmış olduğu yolsuzluk nedeniyle ciddî bir takibata uğramış ve o dönemin Başbakanı Sayın Çiller tarafından 1995 yılında görevden alınmıştır. Hakkında ciddî suçlama bulunan kişi, 1995 seçimlerinde Manisa'dan aday gösterilmiş, seçilemeyince, böylesine binlerce üreticiyi ilgilendiren ciddî bir kuruluşun -Tariş gibi bir Genel Müdürlüğün- Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulu üyeliği görevine atanmıştır. Şimdi ben soruyorum sayın Hükümet üyelerine ve sayın parlamenter arkadaşlarıma: Böylesine ciddî bir kuruma, hakkında şaibeler olan bir insanın atanması, özellikle sekiz dokuz aylık bir süre içerisinde bu insanın orada görev yapması, geçmişle ilgili yapılan soruşturmalarda kendisi hakkında görevden alınmayı gerektirecek ciddî suçlamalar bulunan bir kişinin o göreve getirilmesi, acaba, o çiftçilere, üreticilere büyük ölçekte haksızlık değil mi?

Bu nedenle, böylesine ciddî bir konunun, Hükümet üyeleri tarafından, güncelliğini yitirmeden cevaplandırılması gerektiğine inanıyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Develi, teşekkür ediyorum.

3. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, bakanlık bütçesinden dernek ve vakıflara yapılan yardım miktarlarına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/330)

BAŞKAN – 3 üncü sırada, Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Sayın Kültür Bakanından sorusu vardır.

Cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soruya üçüncü defadır cevap verilmemiştir; bundan dolayı, sözlü soru, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacak.

Soru sahibi tarafından söz talebi?.. Yok.

4. – Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner’in, bir beyanına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/337)

BAŞKAN – 4 üncü sırada, Sayın Kâzım Üstüner'in, Sayın Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Cevaplayacak Sayın Bakan?.. Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

5. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, yaş çay bedellerinin peşin ödenmesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/339)

BAŞKAN – 5 inci sırada, Sayın Ahmet Kabil'in, Sayın Devlet Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Cevaplayacak Sayın Bakan?.. Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

6. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, sağlık teşkilatındaki personel kadrolarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/344)

BAŞKAN – 6 ncı sırada, Sayın Kâzım Arslan'ın, Sayın Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

7. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, 1997 bütçesinde sağlıkla ilgili tanıtım ve reklam giderleri için bir ödeneğin ayrılıp ayrılmadığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/345)

BAŞKAN – 7 nci sırada, Yozgat Milletvekili Sayın Kâzım Arslan'ın, Sayın Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Cevaplayacak Sayın Bakan?.. Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

8. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, meslek yüksekokulu mezunu sağlıkçıların göreve atanmama nedenlerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/346)

BAŞKAN – 8 inci sırada, Sayın Kâzım Arslan'ın, Sayın Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

9. – İçel Milletvekili Halil Cin’in, İslam Halk Komutanlığı ile ilgili olarak Libya’da yayımlanan bir gazetedeki başyazıya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/374)

BAŞKAN – 9 uncu sırada, Sayın Halil Cin'in, Sayın Başbakandan sözlü soru önergesi vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?.. Hazır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 96 ncı maddeleri gereğince, aşağıdaki sorunun Sayın Başbakan Necmettin Erbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Halil Cin

İçel

Libya'nın yarı resmî yayın organı olan Eşşems Gazetesinin 4 Ekim 1996 tarihli nüshasında Libya'yı ziyaretinizle ilgili olarak yayınlanan başyazıda, "Uluslararası İslam Halk Komutanlığı Üyesi Erbakan, Hoşgeldiniz", "Erbakan'ı Türkiye'nin Başbakanı olarak değil, İslam Komutanlığının bir üyesi olarak karşılıyoruz" ifadeleri yer almıştır.

İslam Halk Komutanlığı nedir? Nasıl bir örgüttür? Bu örgütün üyesi misiniz? Üyesi iseniz, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla böyle bir teşkilata üyeliğinizi sürdürecek misiniz?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu sualle ilgili işlemin ikmaline kadar süre uzatımını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İçel Milletvekili Sayın Halil Cin'in Başbakanımıza tevcih ettiği suali cevaplandırmak üzere huzurunuzdayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Soruya konu olan olay, Libya'da Eş Şems isimli bir gazetenin 4 Ekim 1996 tarihli nüshasında çıkan bir habere ilişkin. Libya'da bir gazetenin haberinin veya o gazetede yer alan birtakım iddiaların cevaplandırılması, zannediyorum, ne bize ne Sayın Başbakanımıza düşmez; o sorunun cevabını, o gazetede haberi yazandan, haberi verenden veya o gazetenin sorumlularından, yetkililerinden istemek lazım.

Bu konuya ilişkin geçen hafta da sualler vardı, cevaplandırdık. Sayın Başbakanımız, geçen hafta, Refah Partisi il başkanları toplantısının başlangıcında yaptığı basın toplantısında, yine, bazı muhabirlerin sualleri üzerine gereken cevapları verdi ve daha da ötesi, yine, yıllardan beri, Sayın Başbakanımızın veya Refah Partisinin Libya'daki birtakım örgütlerle ilişkileri olduğu yolunda, basında, medyada, köşe yazarlarının yorumlarında, yazılarında birtakım iddialar çıktı. Bununla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, geçmişte, 1994 yılında tahkikat açtı. Bir 500 bin dolar meselesi sürekli gündeme getirildi, sürekli ağızlarda gevelendi; ama, sonuçta, yapılan tahkikatlarla, adaletin verdiği kararlarla, savcılıkların verdiği takipsizlik kararlarıyla, bütün bu iddiaların asılsız olduğu ortaya çıktı.

Netice olarak şunu söylemek istiyorum: Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği şekilde, ne Sayın Başbakanın ne Refah Partisinin, yurt dışında herhangi bir örgütle "Halk Komutanlığı" adı altında veya benzeri isimlerle oluşan herhangi bir oluşumla ilgisi yoktur; bu konudaki iddialar yersizdir, yalandır, asılsızdır ve bu konunun da bir daha Yüce Meclisin huzuruna getirilmemesini ben gönülden diliyorum. Adalet mekanizmasına intikal etmiş, savcılar tarafından incelenmiş, Yargıtay Başsavcısı tarafından Refah Partisiyle ilgili olduğu iddiasıyla ele alınmış, incelenmiş, soruşturması yapılmış, hiçbir şey çıkmamıştır. Bunu, bazı gazeteler, belki birtakım basın organları kendi istekleri doğrultusunda kullanabilirler; ama, sonucu olmayan bir iddianın üzerine, peşine gitmek de kimseye yarar sağlamaz.

Durumu, saygıyla bilgilerinize arz ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

HALİL CİN (İçel) – Bana söz verecek misiniz efendim.

BAŞKAN – Tabiî.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Sayın Üyenin açıklamasından sonra, ola ki, bizim de söyleyeceğimiz olur, biz, usul veçhile burada bir kısa teşehhüd miktarı bekliyoruz.

BAŞKAN – Teşehhüdü ula mı, teşehhüdü sani mi efendim?

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Sani olabilir.

BAŞKAN – Peki.

Yani, birinci teşehhüd mü, ikinci teşehhüd mü; Türkçesi o efendim.

Sayın Cin, buyurun efendim; Tüzüğün ifadesine göre, yerinizden ve çok kısa. Tatmin olmadınızsa, bu, tabiî hakkınızdır.

HALİL CİN (İçel) – Efendim, Sayın Bakanın "Libya'da çıkan bir gazetede Sayın Başbakanla ilgili olarak yer alan habere cevap vermek durumunda mıyız" şeklindeki beyanlarını yadırgadım.

Her şeyden evvel, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı hakkında -ister içeride ister dışarıda- bir yayın organında bir haber çıkmışsa, bunu, vatandaşların ve milletvekili olarak bizlerin de öğrenmek ve konu hakkında bilgilenmek hakkımız vardır. Parlamenter rejimde, hükümet, meclise karşı sorumludur ve bu sorumluluğun gereği, milletvekilleri, hükümeti denetlemek, başbakan ve bakanlar hakkında çeşitli sorular sormak hakkına sahiptir. Bu, İçtüzükte ve Anayasada ifade edilmiştir.

Şimdi, özellikle "İslam Halk Komutanlığı" isimli bir örgüt hakkında Türk basınında da çok yayımlar yapıldı. Geçenlerde, Türk Gazetecisi Şirin Payzın, Libya Lideri Kaddafi'yle bu konuda ropörtaj yaptı ve orada da Kaddafi, açıkça, Sayın Başbakanın bu örgütün üyesi olduğunu ve kendisinin yardımcısı olduğunu dile getirdi.

Şimdi, bu şartlarda, ben, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Prof. Necmettin Erbakan'ın böyle bir örgüte gerçekten üye olup olmadığını öğrenmek istiyorum, bunu herkes öğrenmek istiyor, Türk kamuoyu öğrenmek istiyor; çünkü, bu örgüt, demokratik bir örgüt değildir; bu örgüt, bir askerî örgüttür. Bunun, mutlaka, tatminkâr bir cevapla sunulması ve halkın aydınlatılması gerekir.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Bakan.

Çok kısa efendim lütfen; zaten cevaplamıştınız.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Hemen arz edeyim.

Soru önergesinde şu ibareler var: "İslam Halk Komutanlığı nedir?" Bu sorunun Başbakana sorulması kadar yersiz bir şey olabilir mi?! Bunu, gidin, yazana sorun; ben de onu diyorum.

"Nasıl bir örgüttür?"

HALİL CİN (İçel) – Efendim, üyesi misiniz diyorum...

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Önce şu var: "İslam Halk Komutanlığı nedir? Nasıl bir örgüttür?" Ne olduğunu, nasıl bir örgüt olduğunu, bu haberi yayımlayan gazeteye gidin sorun veya Libya'ya gidin, Sayın Kaddafi'ye sorun.

"Böyle bir örgütün üyesi misiniz?" "Hayır, değiliz" diye defalarca söyledik. Başka ne istiyorsunuz, onu da bilmiyorum.

Peki, teşekkür ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, 10 uncu sıradaki soruyu da hemen cevaplandırabilirim; 5 dakika daha vaktimiz var.

BAŞKAN – Efendim, bu soruyla ilgili işlemin hitamına kadar Genel Kuruldan yetki almıştık.

Sayın milletvekilleri, gündemdeki sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 7 Mayıs 1997 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.58

 

 

 

 

 

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın’ın, Etimesgut Belediyesince Eryaman 4 üncü Etap konutlarına yapı kullanma izninin verilmeyiş nedenine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2362)

11.7.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sn. İçişleri Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplanmasının gereğini saygılarımla arz ederim.

Dr. Phil Hikmet Aydın

Çanakkale

Eryaman Toplu Konut Alanı IV. Etap konutlarının inşaatı tamamlanmış olup, Kasım 1995 tarihinden itibaren Etimesgut Belediyesinden yapı kullanma izni talep edilmiştir. Ancak, İmar Yasası’nın 30 uncu maddesine göre bu talebin en geç 30 gün içinde cevaplandırılması gerektiği halde yapı kullanma izni halen alınamamıştır.

İskân verilme süreci yaklaşık yedi aydan beri devam etmektedir. Vatandaş tanımadığı için ekstra kira verirken, bundan başka koopetarif taksitini ödemek zorunda olup, mağdur bırakılmaktadır.

Bu gecikme, konut teslimlerinin ertelenmesine neden olup hak sahiplerine karşı taahhütlerini yerine getiremediğinden, Toplu Konut İdaresini de zor durumda bırakmaktadır.

Yukarıda belirttiğimiz olgularda Etimesgut Belediyesinin kasıtlı bir tutumu var mıdır? Ve bu gecikmenin nedenlerini belirtir misiniz?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 30.4.1997

Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.0.MAH-0-65-00-02/80341

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 3.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6063-7/2362 sayılı yazısı.

İlgi yazı ile yazılı soruya çevrildiği belirtilen Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın’ın “Etimesgut Belediyesince Eryaman 4 üncü Etap konutlarına yapı kullanma izninin verilmeyiş nedenine ilişkin” soru önergesiyle ilgili olarak Ankara Valiliğinden alınan 14.4.1997 tarihli ve 1845 sayılı yazıdan;

İskân müracaatları ile ilgili başvuruların, 3194 sayılı İmar Kanunu ve bu Kanunun uygulama yönetmeliğinde yer alan imar planı yapılanma esaslarına göre değerlendirildiği, kanunî engel bulunmaması halinde işlemlerin sonuçlandırıldığı,

Önergede bahsekonu Eryaman 4 üncü Etap konutlarına yapı kullanma izin belgesi alınması amacıyla, üstlenici firmalardan Öztaş, Soyak ve Turan Hazinedaroğlu’nun 5.4.1996 tarihinde müracaatta bulundukları, ancak 3194 sayılı İmar Kanunu çerçevesinde yapılan denetimlerde;

Bir kısım ada içi çevre düzenlemelerinin tamamlanmadığı, ardiye ve malzeme depolarının kaldırılmadığı, teknik altyapı çalışmalarının (yol, tretuar, kanal vs.) kısmen devam ettiği ve iskânla ilgili harç ve ücretlerin yatırılmadığının adı geçen firmalara bildirildiği,

Firmalarca bu eksikliklerin tamamlandığı başvurusu üzerine, Soyak Firmasının inşa ettiği 422 adet konuta 15.7.1996, Öztaş Firmasının inşa ettiği 472 konuta 5.7.1996, Turan Hazinedaroğlu Firmasının inşa ettiği 558 konuta 9.7.1996 tarihlerinde yapı kullanma izni verildiği,

Klima Firmasınca inşa edilen 567 adet konut için 24.6.1996 tarihinde iskân müracaatı yapıldığı, temel vizelerinin yapı ruhsatlarına işlenmesi sağlandıktan sonra bu firmaya da 22.7.1996 tarihinde yapı kullanma izni verildiği,

Son olarak, Yardımcı İnşaat Firmasınca yapımı sürdürülen 496 adet konut için 6.2.1997 tarihinde yapı kullanma izin talebinde bulunulduğu ve 336 adet konuta 3.3.1997 tarihi itibariyle yapı kullanma izin belgesinin verildiği, 3.3.1997 tarihli yapı kullanma izni talebi için ise 160 adet konuta 2.4.1997 tarihi itibariyle yapı kullanma izin belgesinin verildiği,

Başbakanlık Toplu Konut İdaresince yapımı sürdürülen Eryaman 4 üncü Etap konutlarına ait sonuçlandırılmayan yapı kullanma izin talebi bulunmadığı,

Anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

2. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in;

– Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bayilere,

– Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bir bayiye,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Ahmet Demircan’ın yazılı cevabı (7/2366, 7/2367)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çay Kurumundan sorumlu Sayın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

3.7.1996

Ahmet Kabil

Rize

5 Nisan 1994 tarihli tasarruf tedbirleri çerçevesinde kuru çaya yapılan % 70 zamdan önce bazı bayilerin daha önceki satışlarına göre yüklü çay aldıkları ve parayı ödemedikleri tespit edilmiştir.

Soru 1 : 5 Nisan 1994 tarihinden 1 ay öncesine kadar hangi bayiler kaç ton kuru çay almıştır. Bu bayilerden hangileri parayı zamanında ödememiştir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çay Kurumundan sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. 5.7.1996

Ahmet Kabil

Rize

1992 yılında Samsun’da kuru çay bayii Paşali Alaman adına teminat alınmadan verilen 47 964 678 TL.’lık kuru çayın parası alınamamıştır.

Samsun’da bulunan bu bayinin ödeme gücü olmasına rağmen dönemin ilgili Bakanı ve Genel Müdürü tarafından korunduğu iddiaları devam etmektedir.

Soru 1 : 1992 yılında kaç ton kuru çay, kaç TL.’dan verilmiştir?

Soru 2 : Bu para alınmış mıdır?

Soru 3 : Para alınamamışsa ilgililer hakkında ne gibi işlem yapılmıştır?

Soru 4 : 5 yıl takside bağlandığı söylenmektedir. Bu doğru mudur? Doğru ise beş yıl sonra ödenecek miktar neye göre tespit edilmiştir. (Yıllık enflasyon, o günün kuru çay fiyatı, banka faizi vs.)

T.C.

Devlet Bakanlığı 6.5.1997

(Dr. Ahmet Demircan)

Sayı : B.02.0.020/349

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başk. Genel Sekr. Kan. Kar. Daire Bşk.lığı 2.5.1997 tarih ve Kan. Kar. Md.’nün A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2366-2555/6927-7/2367-2580/7030 sayılı yazınız.

Tarafımdan cevaplandırılmak üzere ilgili yazınız ekinde alınan Rize Milletvekili Sn. Ahmet Kabil’in Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile ilgili soru önergesinin cevabı ilişiktedir.

Bilgilerinizi arz ederim.

Dr. Ahmet Demircan

Devlet Bakanı

Rize Milletvekili Sn. Ahmet Kabil’in TBMM’ne sunduğu 1.4.1997/6066 sayılı soru önergesine verilen cevaplar.

Soru 1 : Paşali Alaman’a göre 1992 yılında kaç ton kuru çay, kaç TL.’dan verilmiştir?

Cevap 1 : 1992 yılında Paşali Alaman Firmasına 102 milyar TL. karşılığı 4 239 ton çay satılmıştır.

Soru 2 : Bu para alınmış mıdır?

Cevap 2 : Paşali Alaman Firmasının borcu olan 102 milyar TL.’nin 54 milyarı zamanında tahsil edilmiş, geriye kalan yaklaşık 48 milyar TL.’lik bölümü tahsil edilememiştir.

Soru 3 : Para alınmamışsa ilgililer hakkında ne işlem yapılmıştır?

Cevap 3 : Tahsil edilemeyen 48 milyar TL. nedeniyle, kusurlu görülen personel Cumhuriyet Savcılığına şikâyet edilmiş olup, haklarında ceza davası açılmıştır. Bu davalar halen devam etmektedir.

Soru 4 : 5 yıl takside bağlandığı söylenmektedir. Bu doğru mudur? Doğru ise beş yıl sonra ödenecek miktar neye göre tespit edilmiştir. (Yıllık enflasyon, o günün kuru çay fiyatı, banka faizi vs.)

Cevap 4 : 1985 yılından beri Teşekkülümüzle satış sözleşmesi imzalayarak çay alımlarına başlayan Alaman Ticaret Paşali Alaman Firması, 16.10.1991 tarihinde 1 000 000 000.- TL. sermayeli ve sermayenin 940 000 000.- TL.’si şahsına, geriye kalan 60 000 000.- TL.’si 6 (altı) ortağa ait. Alaman Gıda San. ve Tic. A.Ş. adı altında ikinci bir şirket kurmuştur.

Biri gerçek, diğeri tüzelkişiliğe haiz iki firmanın isimlerinin birbirine benzerliği nedeniyle; Bölge Müdürlüğümüz elemanlarının vadeli satışlarda her iki firmadan aldıkları Banka Teminat Mektuplarının hangisinin şahıs şirketine ait, hangisinin sermaye şirketine ait olduğunu fark edememeleri ve dolayısıyla yanılgıya düştükleri yapılan idarî soruşturma neticesinde anlaşılmıştır.

Sonuçta, Paşali Alaman adına düzenlenmiş teminat mektuplarıyla, Alaman Gıda San. ve Tic. A.Ş. Firmasına vadeli çay verildiği, borcun vadesinde ödenmemesi üzerine, teminatların nakde çevrilmesi sırasında, teminat mektuplarının sermaye şirketine ait olmayıp, şahıs şirketine ait olduğu ortaya çıkmış, bankalar aleyhine açılan davalarda da, bankalar haklı görülmüş ve dolayısıyla borç Paşali Alaman’ın şahsına tescil ettirilememiştir.

Bu nedenle, yalaşık 48 milyar TL.’lik alacağın tahsili mümkün görülemediğinden düzenlenen bir “Sulh Sözleşmesi” ile borç takside bağlanmıştır.

Sözkonusu Sulh Sözleşmesine göre borcun kanunî faizleri ve mahkeme masrafları dahil, toplam borç 5 (beş) takside bölünerek, 5 (beş) yılda ödenmesi kararlaştırılmıştır.

Taksitlerin ilk ikisi için Banka Teminat Mektubu, geriye kalan 3 taksit için 1 inci derece gayrimenkul ipoteği alınmıştır. Kararlaştırılan 1 inci taksit tutarı 18.5 milyar TL. 31.12.1995 tarihinde tahsil edilmiştir. 2 nci taksit tutarı 20.1 milyar TL. 31.12.1996 tarihinde, 3 üncü taksit tutarı 20.1 milyar TL. 31.12.1997 tarihinde 4 üncü taksit tutarı 20.1 milyar TL. 31.12.1998 tarihinde, 5. taksit tutarı 20.1 milyar TL. ile devre faizleri ve mahkeme masrafları tutarı 33.3 milyar TL. toplam 53.4 milyar TL. 31.12.1999 tarihinde tahsil edilecektir.

ÖDEME PLANI

Ana Para 47 964 678 219.- TL. : 5= 9 592 935 643.-TL.

% 30 Faiz (31.12.1994’e kadar) 38 270 275 747.- TL.

% 30 Faiz (01.01.1995-31.12.1995) 14 389 403 465.- TL.

Faiz toplamı 52 659 679 212.- TL. : 5 = 10 531 935 842.- TL.

Masraflarımız 4 584 679 000.- TL. 20 124 871 485.- TL. taksit tutarı

TAKSİTLER

1. 31.12.1995’de ana para taksidi 9 592 935 643.- TL. Yıllık faiz

Kalan ana borç oranı % faiz tutarı

” faiz taksidi 10 531 935 842.- TL. 38 371 742 576.- TL. 30 11 511 522 772.- TL.

” toplam 20 124 871 485.- TL. 28 778 806 931.- TL. 30 8 633 642 079.- TL.

” prim alacağı -1 529 303 631.- TL. 19 185 871 287.- TL. 30 5 755 761 386.- TL.

” ödeme tutarı 18 595 567 854.- TL. 9 592 935 643.- TL. 2 877 880 692.- TL.

2. 31.12.1996’da ana para+faiz 20 124 871 485.- TL. TOPLAM 28 778 806 929.- TL.

3. 31.12.1997’de ana para+faiz 20 124 871 485.- TL.

4. 31.12.1998’da ana para+faiz 20 124 871 485.- TL.

5. 31.12.1999’da ana para+faiz 20 124 871 485.- TL.

” 31.12.1996 / 1999

Devre faizleri 28 778 806 929.- TL.

” Mahkeme masrafları 4 584 679 000.- TL.

31.12.1999’daki ödemeler top. 53 488 357 414.- TL.

İCMAL

Ana Para 47 964 678 219.- TL.

Bütün faizler toplamı 81 438 486 141.- TL.

Çay-Kur masrafları 4 514 897 032.- TL.

Toplam 133 917 961 392.- TL.

Prim alacağı -1 529 303 631.- TL.

31.12.1995/1999 Dev. Ödeme Top. 132 388 657 761.- TL.

3. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Başbakan’ın, Konya mitinginde, Konya Valisinin protokol kurallarına uygun davranmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2369)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın İçişleri Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Yaşar Okuyan

Yalova

Sorular :

1. Sayın Başbakan’ın Konya Mitinginde, Konya Valisi Ziyaettin Akbulut’un otobüsün üzerine çıkıp konuşma yapması protokol kurallarına uygun mudur?

2. Valiler Devletin Valisi olması gerekmez mi? “Partili” bir vali gibi davranan Konya Valisi Ziyaettin Akbulut hakkında soruşturma açıldı mı?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 1.5.1997

Personel Genel Müdürlüğü

Sayı : B050PGM0710001-Ş/5805

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 1.4.1997 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.O.GNS.0.10.00.02.6063 sayılı yazınız.

Yalova Milletvekili Sayın Yaşar Okuyan’ın tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/2369) ait cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

12 Temmuz 1996 tarihinde Başbakan’ın Konya İlini ziyareti esnasında Konya Valisi Ziyaet-tin Akbulut’un otobüs üzerinde konuşma yapmasına ilişkin konu incelenmiştir.

5442 sayılı İl İdaresi Kanunu uyarınca İlde Devletin ve Hükümetin temsilcisi, ayrı ayrı her Bakanın mümessili ve bunların idarî ve siyasî yürütme vasıtası olan Valilerimiz; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ile diğer üst düzey görevliler tarafından illerine yapılan ziyaretlerde mevzuat hükümlerine uygun hareket etmekte ve tarafsızlıklarını korumaktadırlar. Sayın Başbakanın Konya İlini ziyaretleri sırasında, bir otobüs üzerine çıkarak halka hitap etmeleri esnasında, Konya Valisinin uygulanan Devlet protokolü gereği otobüste bulunarak konuşma yapması ve halkı selamlaması, Valinin otobüste bulunması, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının İlini ziyaret ediyor olması ve hadiselerin seyri itibariyle meydana gelen ani gelişmeler ile hem güvenlik hem de Devlet protokolü gereği Başbakanın yanında bulunmasından kaynaklanmaktadır.

Ayrıca bütün valilerimiz, Devlet büyüklerinin karşılanmaları ve uğurlanmaları ile ilgili olarak yürürlükte bulunan mevzuat, genelge ve emirlere uygun hareket etmeleri hususunda zaman zaman uyarılmaktadırlar.

4. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, gerçekleştirilmesi vaad edilen icraatların hangi kaynaklardan karşılanacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2370)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu emir ve müsaadelerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Yaşar Okuyan

Yalova

Sorular :

1. Sayın Başbakan’ın hergün sayısını artırarak yaptığı vaadlerinin kaynakları nereden karşılanacaktır.

2. Kamu lojman ve arazilerinin satışı ile yeterli kaynak sağlanacak mıdır?

3. Kaynak bulmak için karşılıksız para basılacak mıdır?

4. Askerî harcamalardan kısıntıya gidilerek, kaynak artırılacak mıdır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 5.5.1997

Personel Genel Müdürlüğü

Sayı : B.02.0.0010/02798

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 25.7.1996 tarih ve A.01.O.GNS.0.10.00.02-6/289-2686/7373 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 30.7.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-360-4/3306 sayılı yazısı.

c) TBMM Başkanlığının 1.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6062 sayılı yazısı.

d) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 11.4.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-359-6-7-8-9, 360-4-5, 365-4-5/1417 sayılı yazısı.

Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgi (b) yazı ekindeki 6/289-2686/7373 Esas ve Evrak kayıt no.lu sözlü soru önergesi üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından ilgi (d) yazı ile yazılı soruya çevrildiği bildirilen 7/2370 Esas No.lu soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

T.C.

Maliye Bakanlığı 3.10.1996

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013-600/17529

Konu : Sözlü soru

Devlet Bakanlığına

(Sn. Lütfü Esengün)

İlgi : 5.8.1996 tarih ve B.020.0010/0041 sayılı yazıları.

Yalova Milletvekili Sayın Yaşar Okuyan’ın sözlü soru önergesiyle ilgili cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Bilindiği üzere ekonomide yeni kaynaklar tespiti amacıyla yapılan çalışmaların ilk aşaması tamamlanmış ve bu çalışmaların sonuçları Sayın Başbakanımız tarafından kamuoyuna açıklanmış bulunmaktadır. Kaynak paketi içerisinde yer alan hususlardan biri de, kamuya ait lojman, sosyal tesis, arsa ve arazi gibi gayrimenkullerin satılmasıdır. Bu satışlardan elde edilmesi muhtemel gelirlerle açıkların kapatılarak yeterli kaynak sağlanamayacağı şüphesizdir. Ancak gayrimenkul satışı kaynak paketi içerisinde yer alan unsurlardan sadece birisini teşkil etmekte olup, kaynak paketinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan yılın ilk yedi ayında vergi gelirlerimizde yüzde yüzün üzerinde artış sağlanmış bulunmaktadır. Kamu harcamalarının en sağlam kaynağı olan vergi gelirlerimizde sağlanan bu olumlu gelişmeler, kamu gelirlerinin artırılarak kamu açıklarının azaltılması bakımından büyük önem taşımaktadır.

Bilgilerinize arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

T.C.

Başbakanlık

Hazine Müsteşarlığı 20.8.1996

Sayı : B.02.1-HM.0.KAF.01.03/35584

Devlet Bakanlığına

(Sayın Lütfü Esengün)

İlgi : 5.8.1996 tarih ve B.02.0.0010/00141 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde yer alan Yalova Milletvekili Sayın Yaşar Okuyan’ın Sayın Başbakanımıza yönelttiği sözlü soru önergesindeki Müsteşarlığımız ilgi alanına giren konulara ilişkin bilgiler ekte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

H. Ufuk Söylemez

Devlet Bakanı

Soru 1 : Sayın Başbakanın hergün sayısını artırarak yaptığı vaadlerin kaynakları nereden karşılanacaktır?

Yapılacak harcamaların gerçekleştirilmesi için gereken finansman 1996 Yılı Bütçesinde öngörülen kaynakların yanısıra, 31 Temmuz 1996 tarihinde yapılan basın açıklaması ile kamuoyuna duyurulan “Kaynak Paketi”nde belirtilen kaynaklardan karşılanacaktır.

Bilindiği üzere bu paket;

1. TL. cinsinden Devlet iç borçlanma senetlerinin yanısıra döviz cinsinden borçlanma kağıtlarının ihracı,

2. Yurt dışında çalışan işçilerimizin tasarruflarının yurda getirilmesinin teşviki,

3. Malî yönetimin etkinliğini artırmak ve kamunun malî piyasalar üzerindeki yükünü hafifletmek amacıyla Merkezî Nakit Yönetiminin oluşturulması,

4. Özelleştirmenin hızlandırılması,

5. Kamu alacaklarının ve vergi tahsilatının hızlandırılması,

6. Kamu kesiminin sahip olduğu lojman, sosyal tesis, arsa ve arazi gibi gayrimenkullerin satılarak nakde dönüştürülmesi,

7. Belediyelere merkezî hükümetin topladığı vergileri denetleme yetkisi verilmesi,

8. SSK ve Bağ-Kur’un Hazine üzerindeki yükünün azaltılması,

9. Ruhsatı alınmış maden sahalarının harekete geçirilmesi için kanunen zorunlu olan yıllık ruhsat harçlarının kısa sürede tahsilinin sağlanması,

gibi finansman kaynaklarını ve tedbirleri içermekte olup dövizli borçlanma dışarıda tutulduğunda 575 trilyon TL. kaynak temin edileceği tahmin edilmektedir.

Soru 3 : Kaynak bulmak için karşılıksız para basılacak mıdır?

T.C. Merkez Bankası faaliyetlerini 14.1.1970 tarih ve 1211 sayılı Kanun çerçevesinde yürütmektedir. Bilindiği üzere Türkiye’de banknot ihracı imtiyazı bu kanunla T.C. Merkez Bankasına verilmiştir. Bankanın Hazine ve diğer kamu kuruluşları ile ilişkileri de yine aynı Kanunun 50 ve 51 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Sözkonusu Kanunun 50 nci maddesine göre Banka her yıl cari yıl genel bütçe ödenekleri toplamının, bir önceki malî yıl genel bütçe ödenekleri toplamını aşan tutarının belli bir oranını (bu oran 1996 yılı için yüzde 10’dur) geçmemek üzere Hazineye kısa vadeli bir avans hesabı açar. 1211 sayılı Kanunun 51 inci maddesi uyarınca da Banka, Hazineye açılan kısa vadeli avans limitinin yarısını aşmamak kaydıyla iktisadî devlet teşekkülleri ile iktisadî alanda faaliyet gösteren katma bütçeli idarelerin hammadde ve mahsul alımı ile ilgili, mevsimlik ihtiyaçları için düzenleyecekleri en çok dokuz ay vadeli bonolarını ve Hazine kefaletini haiz bonolarını iskonto edebilir veya karşılığında avans verebilir.

Bir anonim şirket statüsünde kurulmuş olan T.C Merkez Bankası, 1211 sayılı Kanun kapsamında özerk olarak, Başkan (Guvernor) ve Banka Meclisi tarafından yönetilmekte olup, karar organları tamamıyla Banka Genel Kuruluna karşı sorumlu olarak faaliyette bulunmaktadırlar.

T.C.

Millî Savunma Bakanlığı 9.8.1996

Kanun : 1996/677-AÖ

Konu : Soru Önergesi

Devlet Bakanlığına

(Sayın Lütfü Esengün)

İlgi : Dev. B.lığının 5 Ağustos 1996 tarihli ve B.02.0.0010/00141 sayılı yazısı.

Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan tarafından verilen ve İlgi ile cevaplandırılması istenilen sözlü soru önergesi incelenmiş, Bakanlığımızı ilgilendiren 4 üncü maddeye ilişkin bilgiler aşağıda açıklanmıştır.

1. Türkiye’nin çevre ülkelerden gelecek ve dış güçlerin desteğinde iç tehdit ortamından doğacak tehlikeleri bertaraf etmesi için daima güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olması gerekmektedir.

Türkiye, tarihsel ve jeopolitik konumu nedeniyle;

a) Bağımsızlık ve millî bütünlüğün idamesi için hareketli, ateş ve zırh gücü yüksek, eğitim ve morali üstün bir kuvvet bulundurmak,

b) Savunma gücünü çağdaş donatımlı bir düzeye çıkarmak,

c) Saldırıya karşı hazırlıklı olup, anında mukabele etmek, öncelikle caydırıcı olmak,

zorundadır.

Bu zorunluluk, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin modern silah sistemlerine ve iyi eğitilmiş personele sahip olmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Böyle bir güce sahip olmak ise, kaynak tahsisi ile paralellik arz etmektedir.

2. Ayrıca Millî Savunma Bakanlığına tahsis edilen malî kaynakların aşağıda ifade edildiği gibi, son yıllarda olumsuz yönde geliştiği gözlenmektedir.

a) Konsolide Bütçe içindeki payı 1986 yılında % 18 iken, giderek azalmış ve bu yılki payı % 9’a indirilmiştir.

b) 500 milyon Dolar civarındaki ABD güvenlik yardımı 1995 yılında 328 Milyon Dolara, 1996 yılında da 320 Milyon Dolara düşürülmüştür. 1997 yılı için bu yardımın ancak 175 Milyon Dolar olacağı ve daha sonra da ABD güvenlik yardımı uygulamasının tamamen kaldırılacağı beklenmektedir.

c) Savunma ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir yer tutan Alman yardımı da sona ermiş bulunmaktadır.

3. Diğer taraftan;

a) Türkiye; fert başına savunma harcaması bakımından ortalama 100 ABD Doları ile NATO ülkeleri arasında son sırada yer almaktadır.

b) Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, kendisine verilen iç güvenliğin sağlanması, Bosna-Hersek’te IFOR’a tugay seviyesinde katılma ve dost-müttefik ülkelerden gelen askerî personele eğitim verilmesi gibi ilave görevleri, ayrıca ek kaynak tahsisi yapılmadan, tahsisli bütçesi ile yerine getirmektedir.

4. Belirtilen nedenlerle; Devletin bekası ile doğrudan ilgili bulunan askerî harcamalarda kısıtlamaya gidilmesinin mümkün olamayacağı değerlendirilmektedir.

Arz ederim.

Turhan Tayan

Millî Savunma Bakanı

5. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Diyarbakır Devegeçidi Barajının, ham petrol ve kimyasal madde atıklarıyla kirletildiği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2377)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 18.7.1996

Yaşar Okuyan

Yalova

Sorular :

1. Diyarbakır Devegeçidi Barajının, hampetrol atığı ve kimyasal madde atıklarıyla kirletildiği iddiaları doğru mudur?

2. Devegeçici Barajından Diyarbakır içme suyunun karşılanması için milyarlar harcanmaktadır. Bu kirliliğin önüne geçilmesi düşünülmekte midir?

3. Diyarbakır’da faaliyet gösteren SHELL’in çevresel etki değerlendirme raporu sunmadan faaliyet gösterdiği doğru mudur?

4. SHELL’i devraldığını söyleyen şirketin ruhsatı var mıdır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 5.5.1997

Sayı : B.02.0.0010/02797

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 25.7.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/298-2768/7533 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 30.7.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-359-7/3302 sayılı yazısı.

c) TBMM Başkanlığının 1.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6062 sayılı yazısı.

d) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 11.4.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-359-6-7-8-9, 360-4-5, 365-4-5/1417 sayılı yazısı.

Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgi (b) yazı ekindeki 6/298-2768/7533 Esas ve Evrak kayıt no.lu sözlü soru önergesi üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından ilgi (d) yazı ile yazılı soruya çevrildiği bildirilen 7/2377 Esas No.lu soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

T.C.

Çevre Bakanlığı 22.8.1996

Çevre Kirliliğini Önleme ve Kontrol

Genel Müdürlüğü

Sayı : B.19.0.ÇKÖ.O.08.00.01/2370-5553

Konu : Diyarbakır İçmesuyu Kaynaklarının Kirlenmesi

Devlet Bakanlığına

(Sn. Lütfü Esengün)

İlgi : 5.8.1996 tarih ve B.02.0.0010/00137 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ile Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın Sayın Başbakanımıza sunduğu sözlü soru önergesinin cevaplandırılması talep edilmektedir. Bakanlığımla ilgili olarak ilk üç soruya cevap teşkil edecek açıklamalar aşağıda sunulmaktadır.

1-2. Nüfusun belli yerlerde yoğunlaşması, buna bağlı olarak çarpık kentleşme ve endüstrileşme, beraberinde çevre sorunlarını da taşıyarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sürekli ve dengeli kalkınma kavramını gündeme getirmiştir. Bu kavramın işlerliği büyük ölçüde, faaliyetler sonucu ortaya çıkan atıkların çevreyle uyumlu ve hiçbir canlıya zarar vermeden yönetilebilmesine dayanmaktadır. Bu amaçla Bakanlığımın ilgili birimleri ülkemiz genelinde çalışmalarını yürütürken, Diyarbakır İlinin çevre sorunlarıyla da yakından ilgilenmektedir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce Diyarbakır’ın içme suyu barajı olarak kullanılması planlanan Devegeçidi Baraj gölünün ve içmesuyu kaynağı olarak kullanılan Midyat Akiferinin yörede faaliyetlerini sürdüren NV Turkse Shell Firması tarafından kirletildiği iddiaları üzerine Bakanlığımın koordinatörlüğünde ilgili kurumlar ve üniversite yetkilileriyle çalışmalara başlanılmıştır. Bu çalışmalar neticesinde kısa, orta ve uzun vadede yapılması gereken işler belirlenmiş ve NV Turkse Shell Firmasına kısa vadede yapmaları gereken çalışmalar ve alınması gereken tedbirler bildirilmiştir.

Bu çalışmalar çerçevesinde Midyat Akiferine su enjeksiyon işlemi % 80 oranında durdurulmuştur. Bakanlığımca yöredeki muhtemel su ve toprak kirlenmesinin araştırılması ve gereken tedbirlerin alınabilmesini teminen bilimsel bazda bir pojeyi başlatmak üzere Orta Doğu Teknik Üniversitesi Petrol Araştırma Merkezi ile 25 Haziran 1996 tarihinde, ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte bir protokol imzalanmıştır. Yapılacak bu çalışmayla, petrol üretim sahası içinde açılacak gözlem-etüd kuyularından alınacak örneklerde, yapılacak analiz sonuçlarına göre kirlenmenin mevcudiyeti ve varsa boyutları tespit edilecek ve kirliliğin giderilmesi için öneriler geliştirilecektir. Açılacak kuyulardan içme suyu kalitesi devamlı izlenerek, kirlilik tespiti durumunda, gerekli önlemlerin alınması sağlanacaktır. Proje sonuçlarına göre kirlilik tespit edilmesi halinde, Çevre Kanunu doğrultusunda Firmadan kirliliğin giderilmesi yönünde sorumluluk ve tazminat süreci başlatılacaktır.

3. Shell Firması 1970 yılından bu yana yörede faaliyetlerini sürdürmektedir. Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği ise 7 Şubat 1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde petrol araştırma ve çıkarma ile ilgili faaliyetler Petrol Kanunu çerçevesinde Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yürütülmektedir.

Bunun yanı sıra, söz konusu şirketin 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ona bağlı mevcut yönetmelikler doğrultusunda çevre kirliliğinin önlenmesi için, gerekli usul ve esaslara uyması gerekmektedir. 27 Ağustos 1995 tarih ve 22387 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” kapsamında, özel atıklar olarak yer alan atık yağların gerek kullanılması, gerekse toplanmaları ve nihaî bertarafları ile ilgili olarak atık yağ üreticileri, kullanıcıları, bertarafçıları, taşıyıcıları ve ilgili sektörlerde çalışanların uymaları gereken usul ve esaslar, Bakanlığımca 12 Ağustos 1996 tarih ve B.19.0.ÇKÖ.0.08.00.01/2240-5249 sayılı Genelge (96/18) ile belirlenmiştir. Söz konusu Genelgeye göre ham petrol üreten tesisler, ilgili mevzuat çerçevesinde çevreye zarar vermeyecek şekilde gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Ayrıca, söz konusu Firmanın, Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün 28 Aralık 1995 tarih ve B.15.1.PİG.0.10.00.00/9472 sayılı, petrol faaliyetleri sırasında ve sonrasında oluşabilecek su ve çevre kirlenmesinin önlenmesini sağlamak, ülkenin yeraltı ve yerüstü su kaynakları ile çevrenin korunmasını gerçekleştirmek amacıyla “Karada Petrol Sondajları ve Üretim Faaliyetlerinden Kaynaklanan Kirliliğin Kontrolüyle İlgili Tamim” kapsamında, gereken usullere uymaları hususu Bakanlığımca da izlenmektedir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

M. Ziyattin Tokar

Çevre Bakanı

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 10.9.1996

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300/1217-14506

Konu : Sözlü Soru Önergesi

Sayın Lütfü Esengün

(Devlet Bakanı)

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 25.7.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/298-2768/7533 sayılı yazısı.

b) Devlet Bakanlığının 5.8.1996 tarih ve B.02.0.0010/00137 sayılı yazısı.

Yalova Milletvekili Sayın Yaşar Okuyan’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği 6/298-2768 esas no.lu sözlü soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Yalova Milletvekili Sayın Yaşar Okuyan’ın sözlü soru önergesi cevabı (6/298-2768) :

Soru 1 : Diyarbakır Devegeçidi Barajının, hampetrol atığı ve kimyasal madde atıklarıyla kirletildiği iddiaları doğru mudur?

Cevap 1 : Diyarbakır İlinin içme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyacını temin edecek olan Devegeçidi Baraj gölü çevresinde, DSİ Genel Müdürlüğünce periyodik olarak su örnekleri alınarak analizleri yapılmaktadır. Yapılan analizlerde baraj gölünde tespit edilen yağ miktarı standartlarda verilen sınır değerlerin üzerinde bulunmaktadır. Ancak, baraj gölündeki kirlenmedeki yağ kalıntılarının, ham petrol menşeli olup olmadığı kesin olarak tespit edilmiş değildir. Zira Devegeçidi Baraj gölünün beslenme havzası içerisinde askerî birlikler, kırsal yerleşim alanları ve Diyarbakır çöp boşaltma alanı bulunmaktadır.

25.6.1996 tarihinde Çevre Bakanlığı koordinatörlüğünde DSİ Genel Müdürlüğü, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, N.V. Turkse Shell ve ODTÜ-PAL (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Petrol Araştırma Merkezi) arasında, yöredeki kirliliği belirlemek üzere 18 ay süreli bir proje protokolu imzalanmış olup, proje Temmuz 1996 ayı sonundan itibaren, ODTÜ-PAL tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Söz konusu çalışmanın bitiminde Devegeçidi Baraj gölü ve yeraltısuyu kirlenmesindeki neden belirlenecektir.

Soru 2 : Devegeçidi Barajından Diyarbakır içme suyunun karşılanması için milyarlar harcanmaktadır. Bu kirliliğin önüne geçilmesi düşünülmekte midir?

Cevap 2 : Devegeçidi Baraj gölü ve koruma alanlarındaki çevre kirliliğini de araştıran, yukarıda adı geçen proje, ODTÜ-PAL (Petrol Araştırma Laboratuvarı) tarafından yürütülürken, baraj yakınında faaliyet gösteren N.V. Turkse Shell Şirketinin petrol sahasında; aramadan başlayarak sondaj, üretim ve atık suyun tahliyesine kadar her aşamada muhtemel kirlenmelere karşı önlemler alınmış olup, devam eden proje sonucuna göre de gerekirse ilave tedbirler uygulamaya sokulacaktır.

Ayrıca, DSİ Genel Müdürlüğünce “Diyarbakır İçmesuyu Kaynakları Çevre Koruma Projesi” yaptırılmakta olup, 12.4.1996 tarihinde başlayan çalışmalar ön rapor aşamasına gelmiştir.

Soru 3 : Diyarbakır’da faaliyet gösteren Shell’in çevresel etki değerlendirme raporu sunmadan faaliyet gösterdiği doğru mudur?

Cevap 3 : Petrol Kanunu gereği verilen petrol hakları için Çevre Mevzuatı dikkate alınmakta, koruma alanlarında petrol arama ve üretim faaliyetlerine izin verilmektedir. Shell örneğinde olduğu gibi evvelce verilmiş petrol haklarıyla ilgili çevre sorunları, Çevre Bakanlığı koordinatörlüğünde ilgili kuruluşların işbirliği ile çözülmeye çalışılmaktadır.

Diğer taraftan; petrol arama ve üretimi konusunda Çevresel Etki Değerlendirme Raporu yalnız denizde yapılacak faaliyetler için gereklidir.

Soru 4 : Shell’i devraldığını söyleyen şirketin ruhsatı var mıdır?

Cevap 4 : N.V. Turkse Shell şirketi, Türkiye’deki faaliyetlerini aynı isim altında sürdürmektedir. Şirket hisselerini satın alan yeni sahipler, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Petrol Kanununun ilgili maddelerine göre incelenmiş ve petrol hakkı sahipliği için uygun bulunmuştur. Yasal prosedür devam etmektedir.

6. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Türkiye Motor Sanayi (TÜMOSAN)’ın Türkiye Traktör üretimindeki payına ve zarar nedenine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2378)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 18.7.1996

Yaşar Okuyan

Yalova

Sorular :

1. Türkiye Motor Sanayi (TÜMOSAN) her sene neden zara etmektedir?

2. TÜMOSAN’ın, Türkiye traktör üretimindeki payı neden % 3”leri aşamamaktadır?

3. TÜMOSAN bu durumda iken Türkiye’nin toplam traktör üretimine eşit olan 500 milyon dolarlık üretim ve ihracatı nasıl yapacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 5.5.1997

Sayı : B.02.0.0010/02799

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 25.7.1996 tarih ve A.01.O.GNS.0.10.00.02-6/299-2769/7534 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 30.7.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-359-7/3303 sayılı yazısı.

c) TBMM Başkanlığının 1.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6062 sayılı yazısı.

d) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 11.4.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-359-6-7-8-9, 360-4-5, 365-4-5/1417 sayılı yazısı.

Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgi (b) yazı ekindeki 6/299-2769/7534 Esas ve Evrak kayıt No.lu sözlü soru önergesi üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından ilgi (d) yazı ile yazılı soruya çevrildiği bildirilen 7/2378 Esas No.lu soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 5.9.1997

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.14.0.BHİ.01-243

Konu : Sözlü soru önergesi

Sayın

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

İlgi : 5.8.1996 tarih ve B.02.0.0010/174 sayılı yazınız.

Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın Başbakana tevcih ettiği ancak tarafınız koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenen sözlü soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yalım Erez

Sanayi ve Ticaret Bakanı

1. Türkiye Motor Sanayi (TÜMOSAN) her sene neden zarar etmektedir? Şirketimiz, işletme faaliyetlerinden kâr etmekte, ancak kuruluş kapasitesinin yüksekliği ve bu kapasiteyi kullanım oranının düşüklüğünden dolayı sonuçta dönem zararı çıkmaktadır.

Yatırımın FİAT lisanslı motor ve traktörlere yönelik olması ve motorda filo müşterilerin kendi ihtiyaçlarını kısmen flexible yatırıma yönelerek ve kısmen ithalat yoluyla karşılamaları sonucu siparişlerini azaltmaları motor yatırımında kapasite kullanım düşüklüğüne neden olmuş; traktör üretimine ise kaynak yetersizliği ve ithal parçaların tedarikindeki zorluklar nedeniyle 400 adetlik deneme üretimini müteakip 1993 yılının son çeyreğinde geçilebilmiştir.

1997 yılından itibaren amortisman yüklerinden büyük ölçüde kurtulunması diğer iç ve dış kaynaklara motor ve motor parçaları temini ile traktör üretiminin artırılması sonucu dönem kârına geçilecektir.

2. TÜMOSAN’ın Türkiye Traktör üretimindeki pay neden % 3’leri aşamamaktadır?

1 inci soruya verilen cevapta belirtildiği üzere, seri traktör üretimine 1993 yılının son çeyreğinde geçilebilmiş olup, parasal % 30 civarındaki ithal parçaların çok az bir kısmı ekli lisansörden, kalanları ise organizatör bir firma aracılığıyla sağlanabilmektedir.

1994 yılındaki krize ilaveten bu nedenlerle 1994-1995 yıllarında traktör üretimi düşük seviyelerde kalmış, 1996’da ise 2000 adet TÜMOSAN traktörü üretimi hedeflenmiştir.

TÜMOSAN üretimi traktörler, modüler dizayn nedeniyle özellikle büyük güçte (70 BG ve üstü) emsalleriyle rekabet edebilmekte olup üretimin hızla başabaş noktasının üzerine çıkartılması ve tam kapasiteye ulaşmak içinde ihracat imkânlarının yaratılmasına çalışılmaktadır.

Türkiye traktör pazarında % 65’i tutan 60 BG ve altındaki tiplere mevcut modelin ekonomik bulunmaması sebebiyle henüz girilememiş olup buna karşılık ürettiğimiz 60 BG. üzerindeki tiplerde pazar payımız ise halen % 6.5 civarındadır. Bu oran, hızla artırılacaktır.

3. TÜMOSAN bu durumda iken Türkiye’nin toplam traktör üretimine eşit olan 500 milyon Dolarlık üretimi ve ihracatı nasıl yapacaktır? TÜMOSAN’ın bu miktarlar civarındaki üretimi ve ihracatı, aşağıdaki şartların sağlanması halinde 3 yıllık bir dönem içerisinde gerçekleşebilecektir.

a) Motor bloku ve silindir kafası, TÜMOSAN’ın transfer tipi, çift vardiyada 50 000 adet/yıl kapasitesindeki transfer tezgâhlarında işlenebilen motorları kullanan TÜRK TRAKTÖR ve OTOYOL firmalarının hiç olmazsa ihtiyaçlarının önemli bölümü TÜMOSAN’dan karşılanmaları (TÜMOSAN anılan firmalara orijinalle aynı kalitede ve ithalden daha da ucuz motor temin edilebilmektedir).

b) Motor üretiminin başlıca yukarıdaki şekilde artırılması ve üretimi artırılacak TÜMOSAN traktörlerinde de kullanımının sağlanması suretiyle kapasite kullanım oranlarının her iki projede de % 100’lere yaklaştırılması amacıyla; gerek işletme sermayesi ve gerekse yerlileştirme ve alternatif firma yaratma çalışmaların da kullanılmak üzere toplam 29.5 Milyon Dolar karşılığı hesaplanan kaynak ihtiyacının kullanım programına göre tahsisi.

Bu iki ana hususun yanında gerekli diğer tedbirlerde alınacaktır. İç piyasa ihtiyaç fazlası traktörlerin gerek SKD ve gerekse komple ihracatı hedeflenmiş olup bu konuda da gerekli çalışmalar yapılmaktadır.

7. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, hazine arazilerine RP’ye yakınlığı ile bilinen grupların talip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2379)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 18.7.1996

Yaşar Okuyan

Yalova

Sorular :

1. Satışı yapılacak hazine arazilerine RP’ye yakınlığı ile bilinen grupların talip olduğu iddiaları doğru mudur?

2. RP’ye yakınlığıyla tanınan Millî Gençlik Vakfının Sosyal Bilimler Üniversitesi kurmak için arazi istediği doğru mudur?

T.C.

Devlet Bakanlığı 5.5.1997

Sayı : B.02.0.0010/02796

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 25.7.1996 tarih ve A.01.O.GNS.0.10.00.02-6/300-2770/7535 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 30.7.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-359-9/3304 sayılı yazısı.

c) TBMM Başkanlığının 1.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6062 sayılı yazısı.

d) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 11.4.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-359-6-7-8-9, 360-4-5, 365-4-5/1417 sayılı yazısı.

Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgi (b) yazı ekindeki 6/300-2770/7535 Esas ve Evrak kayıt No.lu sözlü soru önergesi üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından ilgi (d) yazı ile yazılı soruya çevrildiği bildirilen 7/2379 Esas No.lu soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

T.C.

Maliye Bakanlığı 22.8.1996

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.BMK.0.1.013/600

Konu : Soru Önergesi

Devlet Bakanlığına

(Sn. Lütfü Esengün)

İlgi : Devlet Bakanlığının 5.8.1996 tarih ve B.02.0010/00175 sayılı yazıları.

Yalova Milletvekili Sayın Yaşar Okuyan’ın sözlü soru önergesiyle ilgili cevaplar aşağıda sunulmuştur.

1. Hazine arazilerinin satışı, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre açık artırma ve kapalı teklif yöntemleriyle yapılmaktadır.

Bu Kanunun 5 inci maddesi ihalelere katılabilme şartları belirlemekte, 6 ncı maddesinde ise ihalelere katılamayacak olanlar açıklanmaktadır.

Buna göre; Kanunun 6 ncı maddesinde sayılanlar hariç, 5 inci maddesinde belirtilen şartları taşıyan herkes, Hazineye ait taşınmaz malların satışıyla ilgili ihalelere katılabilme imkânına sahip bulunmaktadır.

Bunun dışında, Kamulaştırma Kanunu kapsamındaki kurumlara ise bu Kanunda belirtilen şartlar çerçevesinde aynı Kanunun 30 uncu maddesine göre satış yapılmaktadır.

2. Millî Gençlik Vakfı isimli Vakfın Sosyal Bilimler Üniversitesi kurmak amacıyla Hazine arazisi talebini konu alan, Bakanlığımıza intikal etmiş bir başvurusu bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

8. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, kaybolan insanların bulunması için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2381)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın İçişleri Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 18.7.1996

Yaşar Okuyan

Yalova

Sorular :

1. Son yıllarda kaybolma olayları hızlı bir şekilde artmaktadır. Bunların nedenleri nelerdir?

2. İçişleri Bakanlığı, kayıpların bulunması konusunda nasıl bir çalışma yapmaktadır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 30.4.1997

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/090402

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının Bila tarih ve A.01.O.GNS.0.10.00.02-6063-7/2381 sayılı yazısı.

Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Kaybolma olaylarının nedenleri; Evlatlık vermek için, evlenme vaadi ile, organ ticareti için, parası-malı için, dilendirilmek ve fuhuş yaptırmak amacıyla kaçırılma, aile baskısı, macera için, sevdiğine verilmediği, ekonomik sıkıntı, yüz kızartıcı suç işlediği için, okulda başarısız olduğu için, şöhret olmak için kendi isteği ile kaçma, aklî dengesi bozuk olanlar, ileri yaş sendromu ve bunama nedenli zeka özürlüler, denizde boğulma, tabiî afetlerden dolayı kaybolma nedenleri ile akibetinden haber alınamama olarak sıralanabilir.

Son zamanlarda yazılı ve basılı görsel yayın organları ile yurtiçi ve yurtdışındaki birtakım sivil toplum örgütlerinin, Türkiye’de kayıplar olduğu yönündeki iddialarını araştırmak üzere, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı bünyesinde 20 Aralık 1996 tarihinde Kayıp Kişileri Araştırma Büro Amirliği kurulmuştur. Ayrıca, kamuoyunda Cumartesi Anneleri olarak bilinen ve kendilerini kayıp yakınları olarak tanıtan grubun müracaatlarının yerinde alınabilmesi için içerisinde telefon, telsiz, faks, bilgisayar ve daktilo bulunan bir Gezici Merkez oluşturulmuştur.

Kaybolan ve bulunan şahıslar için resimli form yapılarak kayıp yakınlarının müracaatı halinde doldurulması sağlanmış, bu bilgiler bilgisayar kayıtlarına alınarak takibi yapılmakta, ayrıca kayıp şahıslar için eşgal formu doldurulmakta bulunan cesetler eşgal formu ile mukayese yapılarak tesbitine çalışılmaktadır.

Kayıp şahıslar için; polis radyolarında kayıp şahıs anons programı çalışmaları tamamlanmış, 15.4.1997 tarihinden itibaren yayınlanmaya başlanmıştır. Kayıp şahısların resimleri bulunan albüm çalışması tamamlanmış, birimlerimize, ilgili birimlere ve kayıp yakınlarına dağıtımı yapılacaktır.

Kayıp şahısların resimleri bulunan umut otobüslerinin diğer büyük illerde de faaliyete geçirilmesi için Büyükşehir Belediye Başkanlıkları ile yazışmalar yapılmış, bazılarının destekleri sağlanmıştır. İstanbul Fatih’te faaliyet gösteren “Yakınları Kaybolmuş Aileler Derneği” ile koordine kurularak bilgi alış-verişinde bulunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

9. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, ithalat ve ihracatımızın durumuna ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/2382)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 23.7.1996

Yaşar Okuyan

Yalova

Sorular :

1. Gümrük Birliği anlaşmasının yürürlüğe girmesinden sonraki ilk ayda ithalatımızın, ihracatımızın iki katına çıktığı doğru mudur?

2. İhracatımızı artırmak için ne gibi önlemler alınmaktadır?

T.C.

Başbakanlık

Dış Ticaret Müsteşarlığı 30.4.1997

Sayı : İHR-VIII-03/300/21004

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 15.4.1996 tarih ve A.01.O.GNS.0.10.00.02-7/2382-2814/7696 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız konusunda, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın ithalat ve ihracatımızın durumuna ilişkin yazılı soru önergesinde yer alan soruların cevapları ilişikte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Ayfer Yılmaz

Devlet Bakanı

Soru 1 : Gümrük Birliği Anlaşmasının yürürlüğe girmesinden sonraki ilk ayda ithalatımızın, ihracatımızın iki katına çıktığı doğru mudur?

1996 yılının ilk ayına ilişkin DİE tarafından açıklanan rakamlara göre ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre % 11.8 oranında artarak 1.7 Milyar Dolar düzeyine ulaşmış iken, ithalatımız % 44.2 oranında artmış ve 3 Milyar Dolar seviyesine çıkmıştır. Bu rakamlara bağlı olarak, 1996 yılının ilk ayında dış ticaret açığı % 136 oranında artmış ve 1.3 Milyar Dolara yükselmiştir.

Bilindiği üzere, 1.1.1996 tarihi itibariyle başlayan Gümrük Birliğinin Türkiye için etkileri incelendiğinde, kısa vadede ithalatta artış olacağı önceden tahmin edilmekteydi. Zira, 1995 yılında, ortalama % 22,8 olan koruma oranları, Topluluk ortak ticaret politikalarının üstlenilmesi sonucu, 1 Ocak 1996 tarihi itibariyle, Topluluk menşeli sanayi ürünleri ithalatı için sıfırlanmış, üçüncü ülke menşeli sanayi ürünleri ithalatında uygulanan gümrük vergisi oranları ise Topluluğun Ortak Gümrük Tarifesine (OGT) seviyesine (% 6.8) indirilmiş, ayrıca, sanayi ürünleri ithalatında tahsil edilen Toplu Konut Fonu (TFK) tamamen kaldırılmıştır. Böylece, yurtiçi sanayi tamamen uluslararası rekabete açık hale gelmiştir. Gümrük tarife oranlarındaki bu indirimlerin ithal maliyetlerinde düşüşe neden olması sonucu ithalatta artış meydana gelmiştir.

Bu gelişmelerin yanısıra, ülkemiz ihracatında % 50’den fazla pay alan Avrupa Birliğinde özellikle Almanya ve Fransa’da yaşanan durgunluk, AB’nin ithalatında azalmaya neden olurken, ülkemizin 1996 yılı için hedeflenen ihracat artışının gerçekleşmesine de engel olmuştur. Öte yandan, sözkonusu ülkelerin iç talep daralması sonucu ihracata yönelmeleri ve gümrük vergileri ve diğer eş etkili vergilerini sıfırlayan ülkemizin, AB’li ihracatçılar için cazip bir pazar haline gelmesi sonucu AB’den yapılan ithalatımızda önemli artışlar yaşanmıştır.

Öte yandan, 1996 yılının Ocak ayında yapılan ithalatın kompozisyonu incelendiğinde ithalattaki artışın orta vadede Türkiye’nin lehine bazı sonuçlar yaratacağı anlaşılmaktadır. Zira, 1996 yılının Ocak ayında yapılan ithalatın % 30’unu oluşturan “Yatırım Malları” ithalatı bir önceki yıla göre % 94 oranında artarken, yine ithalatımızın % 58’ini oluşturan “Hammadde” ithalatı da % 28 oranında artmış, yatırım malları ithalatı içerisinde makina ve teçhizat ithalatının payı ise 1995 yılında % 20 iken 1996 (Ocak) yılında % 25 düzeyine yükselmiştir. Özellikle yatırım malı ve hammadde ithalatında yaşanan bu gelişmelerin, orta ve uzun vadede ekonomi üzerinde olumlu etkiler doğurması kaçınılmazdır. Zira ithal edilen bu mallar, yapılacak yatırımlar için kullanılacak ve bu da hem yurtiçi üretim hem de ihracat artışına katkıda bulunacaktır.

Öte yandan, tarife oranlarının düşürülmesi ile, imalatçıların dünya fiyatlarından yatırım malı ve hammadde temin etmeleri sağlanmıştır. İhracatçılarımızın uluslararası piyasalarda rekabet güçlerinin artırılarak, ihracatın gelişmesi uzun dönemde yatırımların artırılmasını teşvik edecek ve böylece yatırım-üretim-ihracat zincirinin oluşması sağlanacaktır.

Gümrük Birliğinin ülkemiz dış ticareti üzerindeki etkilerinin belirlenmesi açısından bir yıllık sürenin henüz erken olduğu söylenebilir. Ancak, bu süre zarfında ortaya çıkan gelişmelerin, Gümrük Birliğinin sağlıklı işletilebilmesi açısından dikkatle takip edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, 1996 yılı dünya ekonomisindeki gelişmeler Türkiye’nin dış ticaretinde etkisini göstermiş olup, ekonomik durgunluğu aşmaya çalışan Avrupa piyasaları bir taraftan ihracatımızı olumsuz etkilerken, diğer taraftan Gümrük Birliğinin kendileri için getirdiği avantajdan yararlanarak ülkemize yönelik ihracatlarını artırma çabaları içine girmişlerdir. Bütün bu nedenlerle 1996 yılı, Gümrük Birliğinin etkilerinin değerlendirebileceği iyi bir yıl değildir.

Ayrıca, ekonomik entegrasyon modellerinden biri olan Gümrük Birliğinin ilk etkisinin, Birliği oluşturan ülkelerin dış ticaret kalıplarının ve yönünün değişmesi şeklinde olduğu unutulmamalıdır. Avrupa Birliğini ilk oluşturan ya da sonradan üye olan ülkelerin dış ticaretlerinde de bu olgu görülmüştür. Bugün Topluluk içi ticaret üye ülkelerin toplam dış ticareti içerisinde % 60’tan fazla bir paya ulaşmıştır. Ekonomileri Türk ekonomisi ile benzerlik gösteren Portekiz, İspanya, Yunanistan gibi ülkelerin Topluluğa üye olmalarının ardından dış ticaretlerinde ilginç gelişmeler yaşanmış ve bu ülkelerin Topluluktan olan ithalatlarının ihracatlarına kıyasla daha fazla artması sonucu dış ticaret açıkları büyümüştür. AB ve Türkiye arasında gerçekleştirilen Gümrük Birliği ile birlikte benzer bir gelişme AB-Türkiye dış ticaretinde yaşanmaktadır. Ancak, uzun vadede yukarıda bahsedilen ülkelerde görüldüğü gibi dış ticaret belirli bir dengeye oturacaktır.

Nitekim, 1997 yılının ilk üç ayındaki İhracatçı Birlikleri kayıt rakamları dikkate alındığında, ihracatımızın geçen yılın ilk dönemine göre % 15 oranında artarak 6.4 milyar $ düzeyine yükseldiği görülmektedir.

Öte yandan, Ortak Ticaret Politikalarına uyum gereğince, AB’nin 3 üncü ülkelere uyguladığı tercihli ve otonom rejimlerin Türkiye tarafından üstlenilmesi 2001 yılına kadar yerine getireceğimiz yükümlülükler arasında yer almaktadır. Bu yükümlülük aynı zamanda Türkiye’ye tavizli olarak girebileceği yeni pazarlar yaratacaktır. Bu da ihracatın ülke bazında çeşitlenmesine neden olacaktır. Bu kapsamda, GB çerçevesinde 3 üncü ülkelerle akdettiğimiz Serbest Ticaret Anlaşmaları kısa ve orta vadede ihracatımıza doğrudan ve olumlu etkide bulunacak başlıca faktörlerden biridir. 1996 yılı bu anlamda önemli gelişmelere tanık olmuştur. İsrail ile Serbest Ticaret Anlaşması Mart ayında imzalanmış ve yürürlüğe girmiş, Romanya, Çek ve Slovakya Cumhuriyetleri, Litvanya ve Polonya ile görüşmeler başlatılmış, Macaristan ile STA da 1997 Ocak ayında imzalanmıştır. Görüldüğü gibi, AB bütün Avrupa kıtası ile bütünleşme yolunda ilerlerken, Türkiye de bu oluşuma uyum sağlamakta ve kendi ihtiyaçlarına cevap veren koşullarda paralel anlaşmaları sonuçlandırmaktadır.

İhracatımız açısından STA, Gümrük Birliğinin getireceği faydalarından en geniş şekilde yararlanabileceğimiz alan olmaktadır. AB içinde kaldırılmış gümrük vergileri nedeniyle tavana sıkışmış ihracatımız ancak STA vasıtasıyla kendisine yeni pazar bulma şansı yakalayacaktır. Bu nedenle 1997 yılı STA müzakerelerinin hızlandırılacağı bir yıl olacaktır.

Soru 2 : İhracatımızı artırmak için ne gibi önlemler alınmaktadır?

Bilindiği üzere, ihracat ile ilgili tüm tarafların, kamu kesimi, özel sektör ve akademik çevrelerin işbirliği ile tasarlanacak ve realize edilecek bir ihracat stratejisinin oluşturulması, bütünsel ve kapsayıcı bir gelecek projesinin ortaya konması bugün karşılaştığımız sorunların ortadan kaldırılmasına katkıda bulunacağı gibi, orta ve uzun dönemde ortaya çıkacak tehdit ve sıfatların değerlendirilmesi için de zaruridir.

Bu çerçevede, Dış Ticaret Müsteşarlığı koordinatörlüğünde Türkiye’nin 2005 yılı “Ulusal İhracat Stratejisi”ni belirlemeye yönelik olarak Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) işbirliği ile bir proje yürütülmekte olup, sözkonusu proje ile; Türkiye’de ilk defa bir orta dönemli “Ulusal İhracat Stratejisi”ne ulaşılması amaçlanmıştır. Projenin birinci aşamasını teşkil eden Arama Konferansı 7-9 Mart tarihleri arasında Abant’ta gerçekleştirilmiş olup, Projenin ikinci aşamasını oluşturan Karar Konferansı da 2-4 Mayıs 1997 tarihleri arasında yine Abant’ta gerçekleştirilecektir.

1996 yılı sonunda ihracatın 23,7 milyar $’a ulaşacağı 1997 yılında ise 28,1 milyar $ olacağı tahmin edilmektedir. Sözkonusu tahminlerin mevcut koşulların devam edeceği varsayımından hareketle yapıldığı unutulmamalıdır. Ancak ihracatın Türkiye’nin gerçek potansiyelini yansıtabilmesini teminen çeşitli tedbirler alınmaktadır. Bu doğrultuda, doğrudan ve parasal teşviklerin yerine uluslararası taahhütlerimize uygun olarak hazırlanan Devlet Yardımları Haziran 1995 ayından itibaren yürürlüğe girmiştir.

Sözkonusu yardımlar;

– Ar-Ge,

– Çevre,

– Pazar Araştırması,

– Yurt Dışında Ofis-Mağaza Açma,

– Yurt Dışı Fuarlara Katılım,

– Yurt İçi İhtisas Fuarları Düzenleme ve

– Tarım Ürünlerinde İhracat İadesidir.

Devlet Ticaret Müsteşarlığının, kalkınma planları ve yılı programındaki toplumsal ve ekonomik hedeflerin gerçekleştirilmesi amacıyla yapılacak faaliyetlerin, uluslararası kuruluşlara olan yükümlülüklerimize aykırılık teşkil etmeyecek yöntemlerle desteklenmesi amacıyla hazırladığı altı adet Devlet Yardımından oluşan bu paket kapsamında, Haziran 1995-Nisan 1997 tarihleri arasında firmalarımıza yukarıda belirtilen faaliyetlerin yapılması karşılığında 760 milyar TL.’lik ödeme yapılmıştır.

Devlet Yardımları kapsamındaki desteklerden faydalanan firmaların;

– Ar-Ge Yardımında % 53’ünü,

– Çevre Yardımında % 90’ını,

– Pazar Araştırması Yardımında % 100’ünü,

– Yurt Dışı Fuarlara Katılım Yardımında % 80’ini,

– Yurt Dışı Ofis-Mağaza yardımında % 50’sini,

KOBİ’ler oluşturmaktadır.

Yüksek bir performans sağlanan AR-GE yardımı dışında, Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki mevcut uygulamaların da yerinde incelenmesini müteakiben, çevre yardımı ve pazar araştırması yardımı kararları yeniden hazırlanacak, yurt dışı ofis-depo-mağaza yardımı kararı revize edilerek; eğitim, istihdam (yol açma) ve patent, faydalı model belgesi ve tasarım tescili yardımı karar tasarıları ilk kez hazırlanarak yürürlüğe konulması amacıyla Para-Kredi ve Koordinasyon Kuruluna sevkedilmiştir.

Bu karar tasarılarıyla planlanan düzenlemeler;

* KOBİ, SDŞ ve Üretici Derneklerine yönelik hale getirilen Pazar Araştırması Yardımı Karar Tasarısı ile, potansiyel pazarlar hakkında bilgi sağlanması,

* Çevre Yardımı Karar Tasarısı ile KOBİ’lerin ISO 9000, 14000 serisi, CE İşareti ve uluslararası nitelikteki diğer belgeler için yapılan belgelendirme masraflarının desteklenmesi,

* Eğitim Yardımı Karar Tasarısı ile KOBİ ve SDŞ’lerin eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi,

* İstihdam (Yol Açma) Yardımı Karar Tasarısı ile 1-50 arasında işçi istihdam eden küçük işletmelerin ihtisas sahibi eleman istihdamının desteklenmesi,

* Yurt Dışı Ofis-Mağaza Desteği Karar Tasarısı ile yürürlükteki destek miktarlarının yükseltilmesi ve SDŞ’lere ek olanaklar sağlanması,

* Patent, Faydalı Model ve Endüstriyel Tasarım Tescili Yardımı Karar Tasarısı ile gerçek kişilerce yapılan bahsekonu faaliyetlerin desteklenmesi,

şeklinde özetlenebilir.

Bu kararlardan Eğitim ve İstihdam (Yol Açma) yardımlarının uygulanmasında, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi (İGEME) ve Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ve İktisadî Kalkınma Vakfı (İKV) ile işbirliği yapılacaktır.

Bilindiği üzere Türk Eximbank ihracatın, ürün ve ülke bazında çeşitlenmesine ve artırılmasına katkı sağlamak üzere ihracatçılarımızdan gelen talepleri de gözönünde bulundurarak kısa vadeli ihracat kredi programlarında zaman zaman düzenlemeler gerçekleştirmiştir.

Eximbank 1997 yılı programı çerçevesinde Dış Ticaret Şirketleri ve Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine yönelik olarak yeni bir uygulamayı hayata geçirerek bu şirketlerin limitleri yeniden belirlenerek Eximbank Genel Müdürlüğü yanısıra İstanbul ve İzmir şubelerinden de kredi kullandırımı imkânı getirilmiştir.

Ayrıca, Zorunlu İhracat Kredi Sigortası uygulamasına son verilecek Türk Eximbank Kısa Vadeli İhracat Kredilerinde faiz indirimine gidilmiştir. Bu çerçevede sigorta yaptırılan ihracatçılar lehine faiz oranları TL. kredilerinde % 4 oranında indirilmiş ve faiz oranı indirimi sigortalı firmaların riski açık kredilerinde de uygulanmıştır. Döviz birimli Kısa Vadeli İhracat Kredi Programlarında da ihracat kredi sigortası yaptırmış firmalar için 0.5 puan faiz indirimi yapılmıştır. Faiz indirimi sigortalı firmaların riski açık kredilerine de uygulanacaktır.

Eximbank’ın yeni düzenlemeleri çerçevesinde, Türkiye’de mukim firmaların serbest bölgelere yaptıkları ihracatlarının, 3 Ülke/ ülkelere yapıldığının taahhüt kapatma aşamasında “serbest bölge işlem formu” ve alıcı adına düzenlenen “fatura” ile belgelenmesi kaydıyla Türk Eximbank Kısa Vadeli İhracat Kredilerinden yararlanması sağlanmıştır. Eximbank’ın doğrudan kullandırılan kredileri arasına Performans Döviz Kredisi’nin Türk Lirası seçeneği olan Performans Türk Lirası Kredisi (PTK) dahil edilmiştir.

17.2.1997 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, kredilendirme oranı TL. kredilerinde fob ihracat tutarının % 50’si ve döviz birimli ihracat kredi programlarında ise % 100 olarak uygulanmaktadır.

Bunun yanısıra, Eximbank tarafından 1997 yılının ilk üç ayında kullandırılan kısa vadeli ihracat kredileri toplamı bir önceki yılın aynı dönemine göre dolar bazında % 18, TL. bazında ise % 116 artış göstererek 70.3 trilyon düzeyine ulaşmıştır. İhracatı kredilendirme konusunda, 1996 yılında hepimizin bildiği gibi, Eximbank’ın ticarî bankalar aracılığıyla kullandırdığı kredi limitlerinin % 40’ı KOBİ’lere tahsis edilmiş ve 1995 yılına göre % 990’lık bir artışla 287 milyon $ kredi kullandırılmıştır (1997 yılında, % 40 olan mevcut oran % 50 olarak uygulanacaktır.)

Dış Ticaret Eğitim faaliyetleri çerçevesinde ise 1995-96 yılında ilgili kuruluşların katılımı ile çeşitli illerimizde düzenlenen eğitim seminerleri ile 1800 firma elemanına eğitim verilmiştir.

DMT koordinatörlüğünde hedef ülke olarak tespit edilen pazarlarda Türk ihraç ürünlerinin tanıtılması amacıyla “Ticaret Heyeti” programlara 1993 yılında başlanılmıştır.

Bu çerçevede, 1997 yılında; Azerbaycan’a yönelik olarak 24-27 Mart tarihleri arasında bir ticaret heyeti programı düzenlenmiştir. Mayıs ayında ise İspanya ve Kazakistan’a yönelik ticaret heyeti programları düzenlenecektir, 1997 yılının geri kalan aylarında, Polonya, Gürcistan, Endonezya ve Malezya’ya Ticaret Heyetleri programlarının düzenlenmesi öngörülmektedir.

Tanıtım faaliyetleri çerçevesinde, ziyaret edilen ülkelerdeki ilgili sektörün ihracatçı ve yatırımcılardan oluşan “Alım Heyetleri” programları da düzenlenmektedir.

Bu çerçevede 15-21 Mart 1997 tarihleri arasında İsveç’ten bir alım heyeti getirilmiş olup, bunun yanısıra 1997 yılı içerisinde Mısır, Japonya, İsrail, Singapur, Ukrayna, ÇHC ve ABD’den alım heyetleri getirilmesi planlanmaktadır.

Ticarî promosyonun önemi dikkate alınarak, hedef pazar teşkil eden ülkelerdeki işadamları ve kuruluşlara ulaşmak ve ikili iş imkânları yaratmak amacıyla uluslararası yayın organlarında Müsteşarlığımız koordinasyonunda Türkiye eki çıkarılması çalışmaları devam etmektedir.

Hedef piyasaya yakın olmak ve piyasa ihtiyaçlarına hızla cevap vermek ve KOBİ’leri uluslararası ticarete adaptasyonuna yardımcı olmak amacıyla Türk Ticaret Merkezleri kurulması çalışmaları sürdürülmektedir. Moskova ve Kiev projelerimiz ilk uygulamalar olacaktır.

Uluslararası pazarda tanıtım amacıyla ana sektörlerin ürün ve ürün gruplarının tanıtımı için TRT/INT aracılığı ile 26 bölümlük bir program planlanmış bulunmaktadır.

Ayrıca, bilgilendirme faaliyetleri çerçevesinde dünya ekonomilerindeki gelişmelerin sektör ve bölge bazında incelendiği “2000’li Yıllara Doğru Dünya Ekonomisi ve Türkiye İhracatı” adlı yayınımız ilgililere sunulmuştur.

Bu çerçevede, aynı bölgede bulunan Ticaret Müşavirleriyle yurtdışında biraraya gelerek piyasa değerlendirmesi yapılacaktır. Bu toplantılardan ilki, 15 AB ülkesindeki Ticaret Müşavirleri ile 8-9 Mart 1997 tarihlerinde Brüksel’de yapılmıştır.

Firmalarımızı ihracata hazırlamak ve firmalarımızın özellikle KOBİ’lerin sorunlarını, yatırım-üretim-ihracat aşamasında ele almak amacıyla Dış Ticaret Müsteşarlığı ve ilgili kuruluşların katılımıyla ilki 27 Şubat’ta Gaziantep’de, ikincisi Çorum’da yapılan toplantılar, üretici, imalatçı ve ihracatçılara yönelik olarak, Malatya, Kahramanmaraş, Trabzon, Karaman, Erzurum, Edirne, Kayseri, Denizli ve Van’da devam edecektir.

Dünya genelinde hızla yaygınlaşan, iletişim ve enformasyon konusunda yeni ufuklar açan uluslararası bilgi ağı INTERNET, reklam ve pazarlama anlayışını giderek değiştirmekte, firmaların bilgi kaynaklarına eriştiği, rakiplerini izleyebildiği, müşterileriyle itelişim kurarak hizmet ve ürünlerin alınıp satıldığı bir ortam olma yolundadır. İşte bu bilinçle, İGEME’nin kuruluş amacı olan ülkemizi, ihraç ürünlerimizi ve hiracatçı firmalarımızı tanıtmak, ilgili çevrelere ticarî bilginin doğru ve zamanında ulaşmasını sağlamak, böylece ihracatımızı artırmak amacıyla İGEME, Web Sitesini yurt içi ve yurt dışı kullanıcılara açmaktadır.

İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında UNCTAD’ın uluslararası arenaya “Ticarette Etkinlik Girişimi” kapsamında ve onun araçlarından biri olarak sunduğu TİCARET NOKTALARI konusu 1994 yılından itibaren ülkemizde de büyük ilgi görmüş ve İGEME başından itibaren bu çalışmalarda yer almıştır.

Ticaret noktaları (TN), bir ülkenin dış ticaret yapılanması içinde yer alan ve gümrük, bankacılık, sigortacılık, haberleşme, taşımacılık ve ticarî bilgi akışı alanlarında faaliyette bulunan kurum ve kuruluşların, başlangıçta fiziksel, ileride ise sanal bir ortamda dış ticaretle uğraşan kesimlere hizmet vermesini öngören bir çalışmadır. 1994 yılında 14 pilot ülkede başlatılan Ticaret Noktası kurma çalışmalarına halen 104 ülke katılmış, buralarda 129 tane Ticaret Noktası kurulmuştur.

Öte yandan, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin dış piyasalarda başarılı olabilmelerini teminen “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ” ile, bölgesel kolaylıklar da içerilerek KOBİ’lerin ihracata yönelik olarak örgütlenmeleri konusunda bir model geliştirilmiştir. Bu uygulamayla, yetişmiş ve kalifiye işgücü gerektiren ihracat işlemlerinin gerçekleştirilmesi sırasında karşılaşılan maliyetlerin ortaklara yayılması amaçlanmaktadır.

1997 yılı Nisan ayı itibariyle, tekstil-konfeksiyonda 8, gıda sektöründe 2, otomotiv yan sanayiinde 1, yazılım alanında 1, makine halısı ve dokumada 1, mobilya sektöründe 1, plastik işleme sektöründe 1 olmak üzere, SDŞ sayısı 15’e yükselerek, biraraya gelen firma sayısı 695’i bulmuştur. Bu yılın sonuna kadar SDŞ Statüsü verilen şirket sayısının 20’yi bulacağı tahmin edilmektedir

10. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Antbirlik’te çalışmadan maaş aldıkları iddia edilen kişilere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/2383)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 23.7.1996

Yaşar Okuyan

Yalova

Sorular :

1. Antbirlik’te 500 kişinin çalışmadan maaş aldığı iddiaları doğru mudur?

2. Partizanca uygulamalarla çiftçilerin parasının çarçur edilmesinin önlenmesi için bakanlık ne gibi tedbirler almaktadır?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 28.4.1997

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B 140 BHİ 01-162

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 1.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6065 sayılı yazınız.

Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, “Antbirlik’te çalışmadan maaş aldıkları iddia edilen kişilere” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/2383) esas No. lu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yalım Erez

Sanayi ve Ticaret Bakanı

Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın Yazılı Sorularına Cevaplarımız

Cevap 1 ve 2. Antbirlik’in, 21.11.1991 - 7.3.1996 dönemine ilişkin tüm personel işlemleri, personel alımları ve personelin terfi ve görevlendirilme durumlarını da kapsayacak şekilde Bakanlığımız müfettişlerince incelenmiş olup, ilgili raporlarda (22.4.1996/6 gün ve sayılı, 11.6.1996/7 gün ve sayılı) anılan Birlikten 500 kişinin çalışmadan para aldığına ilişkin bir tespit bulunmamaktadır.

Öte yandan; Antbirlik’te çalışan personel sayısında sürekli azaltmaya gidilmiş, böylece personel giderlerinden de tasarruf sağlanmıştır.

Daimî Geçici Toplam

Personel Personel Personel

31.12.1995’te 2 143 354 2 497

29.02.1996 2 038 324 2 362

31.07.1996 1 881 13 1 894

31.12.1996 1 768 331 2 099

31.03.1997 1 691 72 1 763

Tablodan da anlaşılacağı üzere; özellikle Bakanlığım döneminden önce 2 038 olan “daimî personel” sayısı, soru önergesinin verildiği Temmuz 1996 sonunda 1 881’e, Mart 1997 sonunda 1 691’e düşürülerek, 347 personelden tasarruf sağlanmıştır.

Ayrıca, pamuk alımlarının başlangıcı olan ağustos ayından sonra mevsimlik olarak çalıştırılan “geçici personel” sayısında da dikkatli davranılarak, bu yönde de daha az personel çalıştırılması sağlanmıştır.

11. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, kamu kurum ve kuruluşlarında yapılması düşünülen atama ve nakillere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2387)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

23.7.1996

Yaşar Okuyan

Yalova

Sorular :

1. RP teşkilâtlarının hazırladığı listeye göre 50 bin kişiyi kapsayan atama ve nakil işlemleri ile kamu kurum ve kuruluşlarının RP yandaşları ile doldurulacağı haberleri doğru mudur?

2. Yapılacak atama ve nakillerde devlete ne kadar ek malî yük getirilecektir? Bu malî yükün kaynağı nereden karşılanacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 5.5.1997

Sayı : B.02.0.0010/02795

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 31.7.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/308-2819/7701 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd. nün 7.8.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-365-5/3423 sayılı yazısı,

c) TBMM Başkanlığının 1.4.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6062 sayılı yazısı,

d) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd. nün 11.4.1997 tarih ve B.02.0.KKG./106-359-6-7-8-9, 360-4-5, 365-4-5/1417 sayılı yazısı.

Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgi (b) yazı ekindeki 6/308-2819/7701 esas ve evrak kayıt No. lu sözlü soru önergesi üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından ilgi (d) yazı ile yazılı soruya çevrildiği bildirilen 7/2387 esas No. lu soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

Yalova Milletvekili Sayın Yaşar Okuyan’ın Sayın Başbakanımıza Tevcih Ettiği 6/308-2819 No. lu Sözlü Soru Önergesi 3 Birleşim İçerisinde Cevaplandırılmadığından Yazılı Soruya Çevrilen 7/2387 Sayılı Soru Önergesi Cevabı

RP teşkilâtlarının hazırladığı listeye göre 50 bin kişiyi kapsayan atama ve nakil işlemleri ile kamu kurum ve kuruluşlarının RP yandaşları ile doldurulacağına dair haber ve iddialar tamamen gerçek dışıdır.

Hükümetimizin işbaşına geldiği günden beri hizmetin daha süratli ve verimli yapılmasını temin için gerekli atama ve nakil işlemleri yapılmıştır. Ancak bu gayet sınırlı olup, tamamen kurumların kendi bünyesi içerisinde gerçekleştirilmiş olağan işlemlerdir. Bunun dışındaki iddiaların gerçekle alakası yoktur.

Bilgilerinizi rica ederim.

12. – Tokat Milletvekili Hanefi Çelik’in, Hatay - Hassa - Ardıçlı Beldesinde peşmergelerin iskân edilip edilmeyeceğine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2433)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların aracılığınızla İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ve talep ederim.

Hanefi Çelik

Tokat

1. Hatay İli Hassa İlçesi Ardıçlı Beldesine peşmergelerin iskân edileceği şeklinde duyumlar doğru mudur?

2. Doğruysa bölgedeki hassas dengelerin bölge halkının aleyhine bir gelişme göstereceği vatandaşlar tarafından söylenmektedir. Bakanlığımız vatandaşların bu görüşüne katılıyor mu?

3. Halen Hazine arazisi olup da bölge halkı tarafından kullanılan arazilerin iskân edilecek olan peşmergelere verileceği doğru mu? Doğru ise yıllardır kullanım hakkı vatandaşın elinde bulunan bu toprakların ellerinden alınması doğru mudur? Bu iskân sonrası bölge halkı ile iskâncılar arasında bir husumete sebep olmaz mı?

4. Bölgeye yapılacak peşmerge iskânını iptal etmeyi düşünüyor musunuz?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 1.5.1997

İller İdaresi Genel Müdürlüğü

Şb. : B050İLİ0070001.303.2/2965

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 7.4.1997 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02/6172 sayılı yazısı.

Tokat Milletvekili Hanefi Çelik tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulup ilgi yazı ekinde Bakanlığımıza intikal ettirilen yazılı soru önergesi üzerine Hatay Valiliğine yaptırılan inceleme sonucunda;

Peşmergelerin Hatay İlinde iskânının sözkonusu olmadığı, ancak Millî Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu kararları doğrultusunda Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve bağlı olduğu Devlet Bakanlığınca Atatürk Barajından etkilenenler, göçerler ve topraktutan Ormaniçi Köyündeki hanelerin iskânının sözkonusu olduğu, Hassa İlçesi Gürpınar Köyündeki Hazineye ait arazilerde Köy Hizmetleri Müdürlüğünce çalışmalar yapıldığı anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

13. – Hatay Milletvekili Atila Sav’ın;

– 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü bildirisinin okutulmadığı iddiasına,

İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün;

– Tiyatro, opera ve bale salonu sayısına ve devlet sanatçılarına,

İlişkin soruları ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/2474, 2/2475)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü bildirisi ile ilgili olarak aşağıdaki sorularımın Sayın Kültür Bakanınca yazılı olarak yanıtlanmasını takdirlerinize sunarım.

Saygılarımla.

Atilâ Sav

Hatay

Sorular :

1. 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü için bu yıl oyun yazarı ve tiyatro sanatçısı Dinçer Sümer’in hazırladığı bildirinin 1962’den beri süregelen geleneğe aykırı olarak bu yıl Devlet Tiyatrolarında oyundan önce okutulmadığı doğru mudur?

2. 27 Mart 1997 gecesi Sayın Bakanın da izlediği Büyük Tiyatrodaki Dördüncü Murat oyunundan önce okunması gereken bu bildiriyi bizzat Sayın Bakanın sakıncalı bulduğu için okutturmadığı yolundaki söylenti gerçeğe uygun mudur? Değilse Sayın Bakanın bu bildiriye yönelik direnme olayına müdahale etmemesinin gerekçesi nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Kültür Bakanınca yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

Sabri Ergül

İzmir

1. Türkiye’de özel, resmî kaç tiyatro, kaç opera ve bale salonu vardır? Kaç özel ve resmî tiyatro vardır? Faaliyet gösteren özel tiyatro kuruluşu sayısı nedir? Salon sayısı nedir? Türkiye’de Devlete, belediyelere, özel idarelere, kamu kurum ve kuruluşları ile özel gerçek ve tüzelkişilere ait ve faaliyet gösteren kaç tiyatro ve tiyatro salonu vardır? Bunların il il sayıları nedir?

2. Türkiye’de Kültür Bakanlığınca desteklenen, maddî, aynî ve malzeme olarak yardımda bulunulan tiyatrolar, kültür kuruluşları nelerdir? Yardımda, destekte bulunulan kültür ve sanat kuruluşları, vakıflar, tiyatro ve sinemalar, festivaller, basın ve yayın kuruluşları ve kültür etkinlikleri nelerdir? Sayısı, isimleri ve her birine 54 üncü Hükümet döneminde, 1996 ve 1997 yıllarında yapılan parasal ve diğer destek, yardım ve ödemelerin ayrı ayrı, isim isim miktarları nedir?

3. Türkiye’de devlet sanatçısı unvanı verilmiş kişilerin isimleri ve faaliyet konuları nelerdir?

T.C.

Kültür Bakanlığı 5.5.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-174

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 16 Nisan 1997 gün, KAN.KAR.MÜD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-6343 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Sayın Atila Sav’ın 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü bildirisinin okutulmadığı iddiasına ilişkin 7/2474 esas No. lu yazılı soru önergesi (Ek-1) ile İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün tiyatro, opera ve bale salonu sayısına ve Devlet sanatçılarına ilişkin, 7/2475 esas No. lu yazılı soru önergesinin (Ek-2) cevabı ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

İsmail Kahraman

Kültür Bakanı

Ek : 1

Sayın Atila Sav’ın (Hatay Milletvekili) Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Cevap 1. 27 Mart Dünya Tiyatrolar günü için bu yıl oyun yazarı ve Tiyatro Sanatçısı Dinçer Sümer’in hazırladığı bildiri Devlet Tiyatrolarının bütün sahnelerinde okutulmuştur.

Cevap 2. 27 Mart 1997 gecesi Devlet Galası yapılan IV. Murat temsilinden önce aynı bildirinin okunmaması gala temsilleri geleneğine uygun olmadığından okutulmamıştır. Bu konuda herhangi bir tasarrufum olmamıştır.

Ek : 2

Sayın Sabri Ergül’ün (İzmir Milletvekili) Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Cevap 1. Bakanlığımız bağlı kuruluşlarından Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün yerleşik tiyatroları toplam sayısı 23, turne sahnesi olarak kullanılan sahne sayısı ise 5 adettir. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğümüzün ise 6 adet salonu bulunmaktadır.

Cevap 2. Bakanlığımız bütçesine her yıl özel tiyatrolara yapılacak yardımlara ilişkin ödemeler adı altında bir transfer ödeneği konulmaktadır. Bu ödenek yürürlükte bulunan yönetmeliği gereği işlem yapılmaktadır.

Bu çerçevede, 1996 malî yılında devlet desteği sağlanan özel tiyatroların listesi ektedir. (Ek : 3)

Türkiye genelinde kültür ve sanata hizmet eden dernek, birlik, vakıf, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllerin kültür ve sanat faaliyetleri daha önceki hükümetler döneminde yapıldığı gibi 54 üncü Hükümet döneminde de bütçe imkânlarımız dahilinde desteklenmektedir.

Cevap 3. Devlet sanatçısı unvanı verilmiş kişilerin isim listesi ve faaliyet alanları listesi ektedir. (Ek : 4)

Ek : 3

1996 Yılında Devlet Desteği Alan Özel Tiyatrolar

Profesyonel Tiyatrolar

Abdullah Şahin Nokta Tiyatrosu

Kördöğüşü 700 000 000

Adana Gösteri Sanatları Merkezi (Muhittin Yeşilova)

Artiz Mektebi 500 000 000

Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu

Şaka Şaka 1 300 000 000

Ankara Ekin Tiyatroculuk Yay. Tic. Ltd. Şti.

Sakıncasız 700 000 000

Ankara Halk Oyuncuları Tiyatrosu Sinema, TV Filmi,

Reklam, Turizm, Lokal ve Ders. Tic. Ltd. Şti.

Çürüme 500 000 000

Ankara Halk Tiyatrosu

Şuna Buna Dokunduk 500 000 000

Ankara Komedi Sahnesi

Bir Issız Ada 350 000 000

Ankara Sanatevi Tiyatrosu MEG Özel Eğitim

Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.

Eski Yol Arkadaşları 400 000 000

Ankara Sanat Tiyatrosu Gös. ve Org. A.Ş.

Otobüs 2 400 000 000

Bizim Tiyatro

Ölümsüz Şarkı 600 000 000

Çan Tiyatrosu

Aşkımız Bir Romandı 300 000 000

Çorum Bölge Tiyatrosu (Nail Demir)

Adsız 200 000 000

Dilek Türker - Tiyatro Ayna

Kuvayı Milliye Kadınları 1 100 000 000

Dostlar Filmcilik ve Tiyatro Ltd. Şti.

Simyacı 1 800 000 000

Düzce Şehir Tiyatrosu (Celil Yağız)

Cem Sultan 400 000 000

Enis Fosforoğlu Tiyatrosu

Beyefendiyi Görmek İstiyorum 700 000 000

EPS Gösteri Sanatları Ltd. Şti.

Olmaz Böyle Şey 300 000 000

Gelenbe Sinema-TV-Tiy.-Prog. Yap. Tic. San. Ltd. Şti.

Kırkından Sonra 700 000 000

Hamle Tiyatrosu

Sekizinci 350 000 000

Kare Tiyatro, Sinema ve Tanıtım Ltd. Şti.

Oscar 1 100 000 000

Kartal Sanat İşliği Tiyatrosu Ltd. Şti.

Duvar 400 000 000

Kenter Sinemacılık ve Tiyatroculuk AŞ

Dank 2 800 000 000

Kocaeli Bölge Tiyatrosu

Azizname 95 500 000 000

LL Reklam Ajans Hiz. Tic. Ltd. Şti.

(İstanbul Komedi Tiyatrosu)

Gelmeyin Üstüme 400 000 000

Manisa Özel AFSEM Sanat Etkinlikleri Merkezi

(Sulhattin Yıldırım)

Çılgın Sonbahar 200 000 000

Medya İletişim Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.

Çıkmaz Sokak 200 000 000

Oraloğlu Tiyatrosu (E. Lale Oraloğlu)

Kadınlar Koğuşu 700 000 000

Orta Oyuncular

Haldun Taner Kabare 2 800 000 000

Phyklas Oyuncuları Tiyatrosu/POT Yapım Tanıtım

Org. Tic. Ltd. Şti. 400 000 000

T. Tiyatro Tiyatroculuk Ltd. Şti.

Kadıköy İskelesinde Koca Bebekler 400 000 000

Tiyatro ÇES/Çağdaş Etkinlikler Sahnesi

Dalga 300 000 000

Tiyatro Fil Tiyatroculuk Ltd. Şti.

Bir Halk Düşmanı 400 000 000

Tiyatro İstanbul Sanat Yapımları Ltd. Şti.

Eskimeyen Komedya 1 100 000 000

Tiyatro Kumpanya (Naz Erayda-Kerem Kurdoğlu)

(Ütopya adlı projesini tamamlamak kaydıyla) 600 000 000

Tiyatro Pati/Pati Ajans Reklamcılık Ltd. Şti.

Ulak ile Sadrazam 300 000 000

Tiyatro Stüdyosu Gösteri-Tanıtım-Org. Tic. A.Ş.

Speed the Plow 1 100 000 000

Tuncay Özinel Tiyatrosu

Nice Yıllara 600 000 000

Yöntem Sanatsal Yapım Yönetim Org. A.Ş.

(Dormen Tiyatrosu)

Moon Over Bufallo 1 800 000 000

ÇOCUK OYUNLARI

Ankara Çağdaş Sahne

Prenses ile Çoban 250 000 000

Ankara Çağdaş Sah. Gös. Mer. Ltd. Şti.

Barış Kardeş 250 000 000

Ankara Komedi Tiyatrosu

Biz Atatürk’üz 150 000 000

Ankara Masal Tiyatrosu

Lafonten Hayvanlar Mahkemesinde 250 000 000

Aykut ile Zeliş Abla Çocuk Tiyatrosu

Beraber Oynayalım 150 000 000

Barış Oyuncuları

Keloğlanla Zülfüsarı 200 000 000

Bolu Özel Şehir Tiyatrosu (T. Kemal Yaman)

Gülen Adam 200 000 000

İdil Abla Çocuk Tiyatrosu

Boyacının Penguenleri 200 000 000

Masal Gerçek Tiyatrosu

Red Kit 350 000 000

Nüans Tiyatro ve Sanatevi Gösteri Hiz. İç ve

Dış Ticaret Ltd. Şti.

Barışın Çocukları 250 000 000

Tiyatroom-Akkaş Sin. Tiy. Ltd. Şti.

Kırmızı Başlıklı Kız 150 000 000

Tiyatro MİE

Afacanlar Sirki 350 000 000

Tiyatro Tempo/Atölye ve Tempo

Araştırma ve Gösteri Sanatları Ltd. Şti.

Şarkıyla Sallanan Salıncak 250 000 000

AMATÖR TİYATROLAR

Anadolu Sanat Etkinlikleri Merkezi Erzurum (Temel Aydın)

7 Nüfus 1 Muhlis 200 000 000

Ankara Alperen Sanat Evi

Hilal Doğdu 150 000 000

Ankara Deneme Sahnesi

Kardeşlik Töreni 250 000 000

Ankara Şehir Tiyatrosu

Çatal Matal Oyunu 150 000 000

Bale Modern

Dolores, Vuslat, Glimm-Glamm-Glorr

Bir Dünyadan Bir Dünyaya 150 000 000

Bilsak Tiyatro Atölyesi

İnsanlık Komedisi 250 000 000

Demiryolunu Sevenler Derneği

İki Sıkılgan 150 000 000

Elazığ Şehir Tiyatrosu (Rıdvan Dağlar)

Veysel Karani 150 000 000

Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu

Hoşgör 200 000 000

Tiyatro Truva

Tahta Çanaklar 150 000 000

Trabzon Sanat Tiyatrosu

Bozuk Düzen 200 000 000

GELENEKSEL TİYATROLAR

Bursa Karagöz Tiyatrosu (R. Şinasi Çelikkol)

Çifte Cadılar 200 000 000

Geleneksel Gösteri Sanatları Topluluğu

(Mahmut Hazım Kısakürek)

Karagöz-Hacivat 150 000 000

İstanbul Obüs Topluluğu (Erkan Ubuz)

Cingöz Kâtip 150 000 000

Karagöz Kukla Tiyatrosu (Orhan Kurt)

Cazular 200 000 000

Mehmet Baycan

Karagöz İbiş Okulda 150 000 000

Show Tiyatro (Cengiz Özek)

Dünyayı Sev Yeşili Koru 200 000 000

Tuncay Tanboğa-Hayali Torun Çelebi

Kiralık Ev 200 000 000

Yeni Ankara Oyuncuları

(Ahmet Aksoy-Yaşar Uraslı)

Karagöz Dondurmacı 150 000 000

EĞİTİM TİYATROLARI

A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü

Kısa Kadın Oyunları 250 000 000

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi

Sahne Sanatları Bölümü

Saatleri Ayarlama Enstitüsü 250 000 000

Selçuk Üniversitesi Konya Devlet Konservatuvarı

Kanlı Dünya 250 000 000

Stüdyo Oyuncuları (M. Esat Tekand)

Oyuncu 250 000 000

Ayrıca Kenter Tiyatrosuna onarım için 900 000 000

BAKANLIĞIMIZCA “DEVLET SANATÇISI” UNVANI VERİLENLER

1971 Yılında Seçilen Devlet Sanatçıları :

Adı Soyadı Dalı

1. Prof. A. Adnan Saygun Kompozitör (Vefat etti)

2. Necil Kazım Akses Kompozitör

3. Ulvi Cemal Erkin Kompozitör (Vefat etti)

4. Mithat Fenmen Kompozitör (Vefat etti)

5. Prof. İlhan Usmanbaş Kompozitör

6. Gülay Uğurata Piyano Sanatçısı (Vefat etti)

7. İdil Biret Piyano Sanatçısı

8. Suna Kan Keman Sanatçısı

9. Ayla Erduran Keman Sanatçısı

10.Ayşegül Sarıca Piyano Sanatçısı

11. Verda Erman Piyano Sanatçısı

1981 Yılında Seçilen Devlet Sanatçıları :

12. Prof. Nevid Kodallı Kompozitör

13. Cemal Reşit Rey Kompozitör (Vefat etti)

14. Prof. Hikmet Şimşek Orkestra Şefi

15. Prof. Gürer Aykal Orkestra Şefi

16. İsmail Aşan Keman Sanatçısı

17. Tunç Ünver Keman Sanatçısı

18. Prof. Cüneyt Gökçer Tiyatro Sanatçısı

19. Yıldız Kenter Tiyatro Sanatçısı

20. Meriç Sümen Balerin

21. Suna Korad Opera Sanatçısı

Ek : 4

1987 Yılında Seçilen Devlet Sanatçıları :

22. Prof. Dr. Nevzat Atlığ Koro Şefi

23. Ayhan Baran Opera Sanatçısı

Adı Soyadı Dalı

24. Vasfi Rıza Zobu Tiyatro Sanatçısı (Vefat etti)

25. Bedia Muvahhit Tiyatro Sanatçısı (Vefat etti)

26. Prof. Mükerrem Berk Flüt Sanatçısı (Vefat etti)

27. Gülsin Onay Piyano Sanatçısı

28. Ayten Gökçer Tiyatro Sanatçısı

1988 Yılında Seçilen Devlet Sanatçıları :

29. Aydın Gün Opera Sanatçısı

30. Leyla Gencer Opera Sanatçısı

1991 Yılında Seçilen Devlet Sanatçıları :

31. Necdet Yaşar Kla. Türk Mus.

32. İsmail Baha Sürelsan Kla. Türk Mus.

33. Alaattin Yavaşça Kla. Türk Mus.

34. Zeki Müren Kla. Türk Mus. (Vefat etti)

35. Teoman Ünaldı Kla. Türk Mus.

36. Yesari Asım Arsoy Kla. Türk. Mus. (Vefat etti)

37. Sadi Yaver Ataman Türk Halk Müziği (Vefat etti)

38. Nida Tüfekçi Türk Halk Müziği (Vefat etti)

39. Mustafa Geceyatmaz Türk Halk Müziği (Vefat etti)

40. Mustafa Turan Halk Dansları

41. Barış Manço Pop Müzik

42. Hüseyin Sermet Piyano Sanatçısı

43. Güher Pekinel Piyano Sanatçısı

44. Süher Pekinel Piyano Sanatçısı

45. Okan Demiriş Opera Sanatçısı

46. Mete Uğur Opera Sanatçısı

47. Macide Tanır Tiyatro Sanatçısı

48. Prof. Bozkurt Kuruç Tiyatro Sanatçısı

49. Osman F. Seden Yönetmen

50. Türkan Şoray Sinema Oyuncusu

51. Hülya Koçyiğit Sinema Oyuncusu

52. Orhan Şaik Gökyay Şair (Vefat etti)

53. Tarık Buğra Yazar (Vefat etti)

54. Atilla İlhan Yazar

55. Ali Avni Çelebi Ressam (Vefat etti)

56. Prof. Sabri Berkel Ressam (Vefat etti)

57. Prof. Dr. Turan Erol Ressam

58. Prof. Devrim Erbil Ressam

59. Hüseyin Anka Özkan Heykeltraş

60. Sadi Diren Seramik Sanatçısı

14. – Hatay Milletvekili Atila Sav’ın, Avukatlar Günü nedeniyle Ankara Adliye Sarayı konferans salonunda düzenlenecek toplantının iptal edilmesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın yazılı cevabı (7/2481)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

5 Nisan Avukatlar Gününü kutlamak amacıyla Ankara Barosunca Ankara Adliye Sarayı Konferans Salonunda düzenlenen toplantının iptali ile ilgili aşağıdaki soruların, Adalet Bakanı Şevket Kazan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını takdirlerinize sunarım.

Saygılarımla.

Atila Sav

Hatay

Sorular :

1. Ankara Barosunca Avukatlar Günü Programı çerçevesinde düzenlenen bir açık oturumun Başsavcılıkla tahsisi yapılan Adliye Sarayı Konferans Salonunun bakanın emriyle kapatılarak engellendiği doğru mudur?

2. Engelleme nedeninin toplantının konusu olduğu bu yolla baronun öndenetim ve baskı altına alınmak istendiği doğru mudur?

3. Daha önce aynı salonu baro toplantısına tahsis yazısını imzalayan C. Başsavcısının mahcubiyet ve üzüntüsünden dolayı salonu kapatma yazısını imzalamak istememesi nedeniyle izinli sayıldığı ve yerine bakanın isteğiyle görevli vekilin imza attığı yolundaki bilgi doğru mudur?

4. Kendisi de bakan oluncaya kadar üyesi bulunduğu Ankara Barosunun bir anma toplantısının engellenmesine Sayın Bakan nasıl ve neden destek olmuştur?

TC

Adalet Bakanlığı 5.5.1997

Bakan : 2312

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 16.4.1997 tarihli A.01.0.GNS.0.10. 00.02-7/2481-6198/17288 sayılı yazınız.

İlgi yazı ekinde alınan, Hatay Milletvekili Atila Sav’ın 7/2481 Esas No. lu yazılı soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Şevket Kazan

Adalet Bakanı

Sayın Atila Sav

Hatay Milletvekili

T.B.M.M.

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/2481 Esas No. lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından alınan 24.4.1997 tarih ve 3/5541 sayılı yazıdan;

– Ankara Barosu Başkanlığınca 7.3.1997 tarihli ve 4-120-1/2113 sayılı yazıyla, 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle düzenlenecek etkinlikler için Adliye Konferans Salonunun 3-4-5 Nisan 1997 tarihlerinde Baro’ya tahsisinin talep edildiği,

– 18.3.1997 tarihli cevabî yazı ile sözü edilen salonun Ankara Barosuna tahsisin yapıldığının bildirildiği,

– Avukatlar Günü etkinlikleri ile ilgili davetiyenin dağıtılmasından sonra 5.4.1997 tarihinde Adliye Konferans Salonunda “Susurluk’tan Sincan’a Hukuk Devleti” konulu bir açık oturumun düzenlendiğinin, sözü edilen açık oturumda Avukatlar Günü ile ilgili olmayan ve mahkemelere intikal etmiş bir konunun siyasî nitelikte kişilerin de katılması ile tartışmaya açılmasının istenildiğinin öğrenilmesi üzerine, Konferans Salonunun her şeyden önce meslekî sorunların görüşülmesi ve meslek mensuplarının kaynaşmasının, toplumun huzur ve barışına katkıda bulunması amacına yönelik olarak tahsis edilmiş olması nedeniyle salonun kullanılmasına izin verilmeyeceği hususunun Ankara Cumhuriyet Başsavcısının önce gripal enfeksiyon tanısı ile 3.4.1997 tarihinden itibaren (2) gün, daha sonra da zatürre teşhisiyle 10 gün raporlu olması nedeniyle yerine vekâlet eden Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili tarafından Baro Başkanlığına 4.4.1997 tarihli ve 3/13 sayılı yazıyla bildirildiği,

anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Şevket Kazan

Adalet Bakanı

15. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun-Tekkeköy mevkiinde yapımı devam eden havaalanına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/2511)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Ömer Barutçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını aracılığınızla saygılarımla arz ederim.

10.4.1997

Musa Uzunkaya

Samsun

Sorular :

1. Samsun Tekkeköy mevkiinde yapımı devam eden dış kredili uluslararası havaalanının, gerçekten uluslararası niteliklere sahip olup olmadığı?

2. Kargo taşımacılığı için hizmet binaları mevcut ihalede yoktur. Bunların yapılıp yapılmayacağı

3. Açık ve kapalı depolar ile, özellikle yörede yetiştirilecek sebzelerin kargo sistemiyle ihraç edilebilmesi için soğukhava depolarının yapılıp yapılmayacağı?

4. Serbest bölgeye hazırlanan ve bu kapsamda yer alan Samsun’umuzun hava limanında körüklü inme-binme sisteminin uygulanmaya konulup konulmayacağının belirtilmesi ve bölge işadamlarımızın bu manada beklentilerine cevap verilmesini arz ederim.

TC

Ulaştırma Bakanlığı 5.5.1997

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21.OB/660-8830

Konu : Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 24.4.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.6401 yazılı yazısı.

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın 7/2511-6260 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Ömer Barutçu

Ulaştırma Bakanı

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın 7/2511-6260 Sayılı Yazılı Soru

Önergesi ve Cevabı

Sorular :

1. Samsun Tekkeköy mevkiinde yapımı devam eden dış kredili uluslararası havaalanının, gerçekten uluslararası niteliklere sahip olup olmadığı?

2. Kargo taşımacılığı için hizmet binaları mevcut ihalede yoktur. Bunların yapılıp yapılmayacağı

3. Açık ve kapalı depolar ile, özellikle yörede yetiştirilecek sebzelerin kargo sistemiyle ihraç edilebilmesi için soğukhava depolarının yapılıp yapılmayacağı?

4. Serbest bölgeye hazırlanan ve bu kapsamda yer alan Samsun’umuzun hava limanında körüklü inme-binme sisteminin uygulanmaya konulup konulmayacağının belirtilmesi ve bölge işadamlarımızın bu manada beklentilerine cevap verilmesini arz ederim.

Cevaplar :

1. % 100 dış kaynaklı olarak ihale edilen Samsun (Çarşamba) Havaalanı alt ve üstyapı uçuş üniteleri uluslararası niteliktedir.

Altyapı Üniteleri :

Pist : 3 000 x 45 mt.

Apron : 228 x 120 mt.

Taksirut : 265 x 24 mt. boyutlarında.

Üstyapı Üniteleri :

Terminal binası ve yan tesislerinin yapımı planlanmıştır.

2. Kargo taşımacılığı için kargo binası ve apronun yapımı master planı kapsamında yer almaktadır.

İhale aşamasında, kargo binası ihtiyaç programında yer almadığından ihale kapsamına alınamamıştır. İşin anahtar teslimi olması nedeniyle ihale kapsamında değerlendirilemeyen kargo binası ve apronunun yapımı Bakanlığımız DLH Genel Müdürlüğü yatırım programına alınması planlanmaktadır.

3. Havaalanı içinde gümrük ile ilgili açık ve kapalı depolar yapılmaktadır.

Kargo tesislerine ait soğukhava depoları kargo binası projesi içinde değerlendirilmektedir.

4. Terminal binasının projelendirilmesinde yolcu gidiş ve geliş katları zemin katta (Apron kotunda) düzenlendiğinden bu tip projelerde yolcu köprüsü ve körük sistemlerine ihtiyaç duyulmamaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.