Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 23 YASAMA YILI : 2

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

72 nci Birleşim

25. 3. 1997 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. — GELEN KÂĞITLAR

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. — Kocaeli Milletvekili Halil Çalık’ın, öğretmenevlerinin satışına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın cevabı

2.—Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, TBMM Parlamento Heyetinin TürkCumhuriyetlerine yaptığı geziye ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın cevabı

3. —Yozgat Milletvekili Lutfullah Kayalar’ın, ekonomik alandaki son duruma ilişkin gündemdışı konuşması

B)TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. —Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı Sabri Tekir’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/721)

2.—Almanya’ya gidecek olan Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Bahattin Şeker’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/722)

3. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek olan Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek’e, dönüşüne kadar, Devlet BakanıIşılay Saygın’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/723)

4. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek olan Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/724)

5. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Mustafa Kalemli’nin vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/725)

6. —Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/726)

7. —Romanya’ya gidecek olan İçişleri Bakanı Meral Akşener’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Bekir Aksoy’un vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/727)

8. —Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu’nun, (6/439) numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/151)

9.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, (6/454, 455, 456) numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/152)

10.—TBMM Başkanının, Yunanistan Meclis Başkanının davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/728)

11.—İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/173) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/153)

IV.—ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. —Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerine 348 saat geçmeden başlanılması ile Genel Kurulun 26.3.1997 ile 11.4.1997 tarihleri arasında çalışma gün ve saatlerinin yeniden belirlenmesine, Salı ve Çarşamba günkü birleşimlerde sözlü soruların görüşülmemesine ve Cuma günleri yalnızca kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin RP ve DYP Gruplarının müşterek önerileri

V.—GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1.—Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının, Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin araştırılarak, iddia edilen hukukdışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi ve (10/63) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu (S. Sayısı :195)

VI. —SEÇİMLER

A)KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.—Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VII. —SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli Belediyesinin Büyükşehir Belediyesi statüsüne kavuşturulmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/275)

2.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Pamukkale Elektrik Dağıtım A. Ş. adıyla bir şirket kurulmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/276)

3. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İline bir kültür sitesi yapılmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/277)

4. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde yapımı devam eden görme özürlüler okuluna ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/278)

5. —İzmir Milletvekili Zerrin Yeniceli’nin, ilaçtan alınan KDV’nin kaldırılmasına ve ilaç reklamlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/281)

6.—Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın’ın, Etimesgut Belediyesince Eryaman 4. Etap konutlarına yapı kullanma izninin verilmeyiş nedenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/282)

7.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde bir Gümrük Müdürlüğü Hizmet Binası ve Sundurması yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/267)

8. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde bir gümrük kimyagerliğinin kurulmasına ilişkin Devlet Bakanınadan sözlü soru önergesi (6/268)

9.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Honaz Dağı’na bir kayak merkezi tesisi yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/279)

10.—Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bir bayilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü sorusunun yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/283)

11. —Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bir bayie ilişkin Devlet Bakanından sözlü sorusunun yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/284)

12. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, havadan orman alanı renkli fotoğraf çekimi ile ilgili ihalede yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/285)

13. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Başbakanın Konya mitinginde, Konya Valisinin protokol kurallarına uygun davranmadığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/287)

14. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, gerçekleştirilmesi vaad edilen icraatların hangi kaynaklardan karşılanacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/289)

15. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Türkiye -İsrail Askerî Eğitim Anlaşmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/290)

16. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Kürt Parlamentosu adı altındaki toplantıların önlenmesi için yürütülen çalışamalara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/291)

17. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Irak’taki Türkmenlerin durumlarına ve Türkiye’ye gelenlerinin oturma ve çalışma izinlerine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/292)

18. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Kuzey Irak’ta insanî yardım adı altında faaliyet gösterdikleri iddia edilen casusluk kuruluşlarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/293)

19.—Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, gayriresmî RP’li bir heyetin Suriye’li yetkilerle görüştükleri iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/294)

20. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, RP’li heyetin İran’ı, Dışişleri Bakanlığının bilgisi dışında ziyaret ettiği ve yetkililerle görüştüğü iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/297)

21. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Diyarbakır Devegeçidi Barajının ham petrol ve kimyasal madde atıklarıyla kirletildiği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/298)

22. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Türkiye Motor Sanayii (TÜMOSAN)’ın Türkiye traktör üretimindeki payına ve zarar nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/299)

23. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, hazine arazilerine RP’ye yakınlığı ile bilinen grupların talip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/300)

24. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Sıvas Belediyesine aktarılan para miktarına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/301)

25. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, kaybolan insanların bulunması için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/302)

26. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, ithalat ve ihracatımızın durumuna ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakakından sözlü soru önergesi (6/303)

27. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Antbirlik’te çalışmadan maaş aldıkları iddia edilen kişilere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/304)

28. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/305)

29. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, pamuk üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/306)

30. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, devlet televizyonunun bir kanalında Kürtçe yayın için hazırlık yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/307)

31. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, kamu kurum ve kuruluşlarında yapılaması düşünülen atama ve nakillere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/308)

32. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Güllük Karakolunun İran askerlerince tarandığı iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/309)

B)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.—Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, bazı projelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/2074)

2. —İzmir Milletvekili Metin Öney’in, itfaiye çalışanlarının fazla çalışma ücretlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2114)

3.—Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, İstanbul -İsa Yusuf Alptekin Parkı hakkında gizli ibareli gönderilen bir yazıya ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in yazılı cevabı (7/2117)

4. —Tokat Milletvekili Hanefi Çelik’in, bir dergide Birlik Partisiyle ilgili çıkan habere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/2132)

5.—İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, yurt dışından nükleer atık ve kimyasal madde sokulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2142)

6.—Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler’in, yurt dışından nükleer veya kimyasal atık sokulduğu iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2143)

7.—Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, S.H.Ç.E.K.’na bağlı yuva ve geliştirme yurtlarındaki sağlık personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit Günbey’in yazılı cevabı (7/2146)

8.—Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un, pamuk üretiminin artırılmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/2151)

9.—Çanakkale Milletvekili A. Hamdi Üçpınarlar’ın, casinolarda kredili talih oyunları oynatılıp oynatılmadığına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in yazılı cevabı (7/2152)

10.—Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, 53 üncü Hükümetin Rize’ye ayırdığı ödeneğin bir kısmının Hükümetiniz tarafından geri alındığı iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/2169)

11. —Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Adalet Bakanı tarafından kullanılan yabancı menşeli otomobilin ülkeye girişine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/2179)

12. —Bursa Milletvekili Yahya Şimşek’in, yoksul yörelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit Günbey’in yazılı cevabı (7/2186)

13.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, uluslararası E. 80 Karayolunun Sansa Boğazı Geçidinin ıslahına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2193)

14.—Rize Milletvekili Avni Kabaoğlu’nun, MKE’nin özel silah fabrikalarına namlu satışına izin verilip verilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/2198)

15. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı -Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal tesis ihtiyacına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in yazılı cevabı (7/2217)

16. —Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Bursa Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2239)

17.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hatay ve çevresinde meydana gelen depremin neden olduğu zararlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2244)

VIII. —KOMİSYONLAR BÜLTENİ

1.— 3 Ağustos 1996 tarihinde komisyonlarda bulunan işler ile 28 Şubat 1997 tarihine kadar komisyonlara gelen, neticelenen ve kalan işler

 

I.—GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak beş oturum yaptı.

Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar, Arnavutluk’ta meydana gelen son gelişmeler konusunda gündemdışı bir konuşma yaptı.

Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, Doğu Türkistan’daki son gelişmeler konusundaki gündemdışı konuşmasına Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan,

Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, adliyelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi çalışan personelin yükseköğretim sonrası intibaklarının yeniden yapılarak hak ettikleri dereceye yükseltilmeleri ve özel hizmet tazminatından yararlanmalarına ilişkin gündemdışı konuşmasına da Adalet Bakanı Şevket Kazan,

Cevap verdiler.

Slovakya Millî Meclisinin,

Yunanistan Millet Meclisinin,

Vaki davetlerine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkereleri Genel kurulun bilgisine sunuldu.

18.3.1997 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan (10/63) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 195 sıra sayılı, Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantıları ve ilişkileri konusundaki raporunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına ve görüşmelerinin,Genel Kurulun 25.3.1997 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;

1 inci sırasında bulunan 23,

2 nci sırasında bulunan 132,

3 üncü sırasında bulunan 164,

4 üncü sırasında bulunan 168,

Sıra sayılı kanun tasarılarının müzakereleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.

Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Borçlanma Kanunu Tasarısının (1/569) (S. Sayısı :209) görüşmelerinin tamamlanmasından sonra yapılan açık oylaması sonucunda,

Mahallî İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun ile Belediye Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/612, 2/409, 2/522, 2/466, 2/547)(S. Sayısı :247) yapılan görüşmelerden sonra,

Kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.

Refah Partisinin Süleyman Mercümek’le bağlantıları ve maddî ilişkileri konusundaki Meclis araştırması komisyonu raporuyla diğer denetim konularını görüşmek için, 25 Mart 1997 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 23.00’te son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Fatih Atay Zeki Ergezen

Aydın Bitlis

Kâtip Üye Kâtip Üye

II. —GELEN KÂĞITLAR

21.3.1997 CUMA

Sözlü Soru Önergeleri

1.—Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, SSK İnegöl Hastanesinin ne zaman hizmete açılacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/486) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

2.—Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, taksi şoförlerine yönelik saldırılara karşı alınacak tedbirlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/487) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Antalya -Manavgat’a bağlı Sülek Köyünün içme suyu sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2326) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

2.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Gebece Köyünün yoluna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2327) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

3.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Belenobası Köyünün içme ve sulama suyu sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2328) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

4.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Belenobası Köyünün sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2329) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

5.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Gebece Köyünün sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2330) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

6.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Gebece Köyünün ebe ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2331) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

7.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Gebece Köyüne ilköğretim okulu açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2332) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

8.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Belenobası Köyüne ilköğretim okulu açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2333) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

9.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Antalya-Manavgat’a bağlı Yaylaalan Köyüne sağlık ocağı açılıp açılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2334) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

10.—Bolu Milletvekili Avni Akyol’un, Bolu -Abant İzzet Baysal Üniversitesi hakkında basında yer alan bazı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2335) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

24.3.1997 PAZARTESİ

Tasarı

1.—Özelleştirme Uygumalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/588) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

Teklifler

1.—Batman Milletvekili Faris Özdemir’in; Karayolları Trafik Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/733) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :13.3.1997)

2. —İzmir Milletvekili Atilla Mutman ve 10 Arkadaşının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/734) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :13.3.1997)

3. —Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve 15 Arkadaşının; 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna 29.8.1996 gün ve 4178 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici Madde 9’da Yer Alan Sürenin Uzatılmasına Dair Kanun Teklifi (2/735) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :13.3.1997)

4. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin; Denizli İlinde Büyükşehir Belediyesi Kurulması ve İl Merkezinde Sevindik, Kınıklı, Gümüşler ve Başkarcı Adıyla Dört İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/736) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.3.1997)

5. —Çanakkale Milletvekili A. Hamdi Üçpınarlar ve 5 Arkadaşının; Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/737) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :17.3.1997)

6.—Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un; İl Özel İdaresi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/738) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

7.—İstanbul Milletvekili Yusuf Pamuk’un; Halkalı Adında Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/739) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :19.3.1997)

Sözlü Soru Önergeleri

1.—Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Rize’de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynaklarının kullanımında partizanlık yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/488) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)

2. —Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, yerel basın kuruluşlarına yardım yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/489) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)

3. —Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, Şili seyahatine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/490) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)

4. —İzmir Milletvekili Metin Öney’in, Ege Denizinde izinsiz trol avcılığı yapıldığı iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/491) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1.—Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, çocuk mahkum ve tutuklularına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2336) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)

2.—Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi İnceöz’ün, Tokat Merkez Emirseyit PTT’sine fiber optik kablo sisteminin ne zaman yapılacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2337) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)

3.—Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, özel teşvik uygulanan ve ucuz kredi verilen kuruluşlara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2338) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)

4.—Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu’nun, Emlak Bankası’nın Edirne -TV’ye reklam verdiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2339) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)

5.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Sayısal Loto oyununun yasaklanıp yasaklanmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2340) (Başkanlığa geliş tarihi :20.3.1997)

25.3.1997 SALI

Sözlü Soru Önergeleri

1.—Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, nüfus planlamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/492) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

2.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Bingöl -Yedisu İlçesine Tapu Sicil Memurluğu kurulup kurulmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/493) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

3.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Erzincan’a bağlı bazı yerleşim birimlerinin grup şebekesi ve otomatik telefon ihtiyaçlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/494) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

4.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Erzincan’a bağlı bazı köylerin yoluna ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/495) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

5.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Erzincan’a bağlı bazı yerleşim birimlerinin köprü ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/496) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, hekimlerin fiilî hizmet müddetinden faydalanamamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2341) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

2.—Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın, M.S.B. ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin istisnaî memur kadrolarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2342) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

3.— Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, namaz ibadetine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2343) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

4.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Üniversitelere verilen kadro kullanım izinlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2344) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

5.—Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, kamu avukatlarının özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2345) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

6.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, bazı savcılara sağlanan imkânlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2346) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

7.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, İskenderun Demir Çelik Fabrikasına eleman alınıp alınmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2347) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

8.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2348) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

9.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, yurt dışında görev yapan Bakanlık personeline ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/2349) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

10.—Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, İskenderun’da bulunan bir binanın kiraya verilip verilmediğine ilişkin Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2350) (Başkanlığa geliş tarihi :21.3.1997)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan

Yazılı Soru Önergeleri

1.—Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, Konya’da bazı alanlara cami yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2081)

2.—Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Ege Boru Hattı Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2084)

3. —Balıkesir Milletvekili Hüsnü Sıvalıoğlu’nun, bir danışmanına sendika kurma görevi verilip verilmediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2085)

4.—Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, otomotiv ihracatını artırma projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2088)

5. —İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, SSK’nun kurum dışı tedavi merkezlerine yaptığı ödemelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2089)

6.—Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, Ereğli Demir Çelik Fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda bir ABD firmasıyla yapılan temaslara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2090)

7.—İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kamu Bankalarınca Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanına ve ortak olduğu şirketlere verilen kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Ufuk Söylemez) yazılı soru önergesi (7/2091)

8.—İzmir Milletvekili Işın Çelebi’nin, resmî uçağı şahsî işlerinde kullandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2093)

9.—Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun, Orman Bakanlığına ait bir helikopterle tatile gittikleri iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2094)

10. —Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, pompalı silahlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2096)

11. —Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, Sıvas’ın Cemevi, Ozanlar Evi, Aşıklar Evi ve kilise ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2097)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

Tarih : 25 Mart 1997 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Kadir BOZKURT (Sinop)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72 nci Birleşimini açıyorum.

Değerli arkadaşlarım, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç değerli milletvekili arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. — Kocaeli Milletvekili Halil Çalık’ın, öğretmenevlerinin satışına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı ilk konuşma, Demokratik Sol Parti Kocaeli Milletvekili Sayın Halil Çalık tarafından yapılacak.

Sayın Çalık, öğretmenevlerinin satışı ile ilgili olarak gündemdışı söz talebinde bulunmuştur.

Buyurun Sayın Çalık. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öğretmenevlerinin satışı hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum; bunun için hepinize saygılar sunuyorum. Yalnız, sözlerime başlamadan önce, dün Bursa'da yaşanan bir olayı belleklerinize sunmak ve size bilgi vermek istiyorum.

22 Mart-29 Mart 1997 tarihleri arasında, Kamu Emekçileri Sendikasının Türkiye'de almış olduğu karar çerçevesi içinde Bursa'da dün yapılan eylemde, eyleme başlamadan önce, çoğunluğu öğretmen olan emekçileri, ne olduğu, nasıl yaptığı belirsiz bir şekilde gözaltına alanları kınıyorum.

Değerli arkadaşlarım, öğretmenevleri, 1981 yılından itibaren eğitim ordumuza sosyal hizmet vermek amacıyla kurulmaya başlamıştır; geçen süre içinde fonksiyonları ve amaçlarındaki çeşitlemeler ile hizmetlerindeki nitelik artışına paralel olarak kurumsal seviyede hızlı bir artış göstermiştir. Bugün, sayısal olarak 545 öğretmenevi, 216 öğretmen lokali olmak üzere, toplam 761 kurumuyla öğretmenevleri, yaklaşık 13 bin yatak kapasitesine ulaşmıştır. Öğretmenevlerinin 197 tanesi kiralık, 20 tanesi de hayırseverlerin bağışı sonucu elde edilen binalarda hizmet vermektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu kurumların ayrıca sosyal hizmet fonksiyonları da vardır. Bunların başında hizmetiçi eğitim gelmektedir. Bilindiği gibi, 520 bin kişilik eğitim ordusuna, sadece, merkezden planlanan bir hizmetiçi eğitim programıyla hizmet götürmek olanaksızdır. Bakanlık, bu yoldan hareketle, 1990 yılı başından itibaren il ve ilçeler seviyesinde hizmetiçi faaliyetlerine ve hizmetiçi eğitimin gerçekleştirilmesine karar vermiş olup, bu faaliyetlerin merkezi olarak da öğretmenevlerini tespit etmiştir. Öğretmenevleri, böylece, yaz-kış kesintisiz olarak, il ve ilçe hizmetiçi eğitim faaliyetlerinde gerek fizikî gerek yönetim olarak kaynak sağlamıştır. Buna ilave olarak, öğretmenevlerinin birçoğu akşam sanat okulu statüsüne geçirilerek, dönersermayeli bir işletme yapısına dönüştürülmüş ve bu kurumlarda meslek kursları düzenlenerek yaygın eğitim fonksiyonu da yerine getirilmektedir; otelcilik ve turizm eğitimi konularında yaygın eğitim yapılmaktadır. Buna bağlı olarak, kursiyerlerin ücretleri, beceri eğitimiyle birlikte, hizmet üretimine de doğrudan katkı sağlanmaktadır. Ayrıca, dönersermaye işletmesi vasıtasıyla, hizmet üretiminde bulunan eğitim kursiyerlerine de ücret ödemek suretiyle ekonomiye ciddî katkı sağlanmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şunu çok net olarak söyleyebiliriz ki, öğretmenevlerinin, diğer bakanlıkların, kamu iktisadî teşebbüslerinin misafirhane, eğitim merkezi, memurevi, sosyal tesis gibi değişik tanımlarla anılan kurumlarına paralel ve aynı gözle görülmesi olanaksızdır. Öğretmenevleri, diğer kurumlar gibi malî destekli, personel katkısıyla hizmet veren kurumlar değildir. Bu kurumlar, sadece, yapı-tesis aşamasında devlet desteğiyle tamamlanmakta, hizmete geçtiği andan itibaren de kendi kaynaklarıyla kendisini çevirmektedir ve Bakanlığa kesinlikle yük olmamaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bunlar, doğal üyesi olan öğretmenlerin aidatlarıyla ve hayırsever yurttaşlarımızın katkısıyla yaşamını sürdürmektedir. Bütün bunlara ilave olarak, işin her şeyi ekonomi değildir; bir de manevî yönü vardır. Ülkemizin ücra köşelerinde, büyük özveriyle göreve giden öğretmenlerimize ilk hizmet kapısını öğretmenevleri açmaktadır. Öğretmenlerimizin, güvenlik açısından ikâmet edebilecekleri yerler sadece öğretmenevleridir. Köy öğretmenlerinin, hafta sonlarında, banyo yapabilecekleri...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çalık, konuşmanızı tamamlayın efendim.

HALİL ÇALIK (Devamla) – ... yalnızca güvenlik açısından rahat ikâmet edebilecekleri yerler, kalabilecekleri yerler öğretmenevleridir. Değerli arkadaşlarım, hal böyle olunca, Hakkâri'deki, Tunceli'deki, Kütahya'daki, Erzincan'daki il ve ilçelerdeki öğretmenevlerini satmak hangi vicdana sığar, hangi insanlığa sığar; sizlerin vicdanınıza havale ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu yapılan hareket, eğitim ordusuna yapılan en büyük ihanetlerden biridir. Geçtiğimiz ekim ve kasım aylarında, bu satış gündeme gelmişti. Bu satış gündeme geldiği zaman, ben, sözlü ve yazılı önergeyle, Mecliste gündeme getirdim. Ancak, Sayın Bakan, satılmayacağı yönünde, hem yazılı hem sözlü olarak bize yanıt verdiler; ancak, son günlerde tekrar gündeme geldi. Değerli arkadaşlarım, sizlerden rica ediyorum; çıksın, Sayın Maliye Bakanı veya Sayın Başbakan, satılıp satılmayacağı yönünde kamuoyuna deklare etsin, kimseyi umutsuzluğa sürüklemesin. 520 bin kişilik ordusu olan emekçi kesimi, hiçbir siyasal iktidar, hiçbir demokratik kitle örgütü, hiçbir yönetici görmezlikten gelmemelidir, gelemez de.

Değerli arkadaşlarım, sonuç olarak, kurumlarımızın, hâkimevi, orduevi, polisevi gibi aynı kapsama alınıp, aynı kapsamda değerlendirilmesini rica ediyorum. Ulu Önder Atatürk "Milleti, yalnız ve ancak öğretmenler kurtarır" diyor ve ülkemizin gerçek kurtuluşunu öğretmenlerden bekliyordu. Yine, Atatürk "Bir toplumun düşmanı cehalet, cehaletin düşmanıysa öğretmenlerdir" diyor ve bu sözden hareketle, 520 bin kişilik eğitim ordusunu hiç kimse görmezlikten gelemez.

Bu düşüncelerle, sizleri göreve davet ediyorum, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Kocaeli Milletvekili Sayın Halil Çalık'a teşekkür ediyorum.

2.—Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, TBMM Parlamento Heyetinin TürkCumhuriyetlerine yaptığı geziye ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın cevabı

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, gündemdışı ikinci söz, Kırşehir Milletvekili Sayın Cafer Güneş'in. Sayın Güneş, Türk cumhuriyetlerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi heyetinin yaptığı geziyle ilgili söz isteminde bulunmuşlardır.

Buyurun Sayın Güneş. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Güneş.

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Kalemli Başkanlığında 11-20 Mart 1997 tarihleri arasında, Refah Partisinden Sayın Abdülkadir Aksu ve Cafer Güneş, Doğru Yol Partisinden Sayın Abdulkadir Akgöl, Anavatan Partisinden Sayın Ataullah Hamidi, Demokratik Sol Partiden Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Atilâ Sav arkadaşlarımızın katılımıyla gerçekleşen ve Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan cumhuriyetlerini kapsayan gezi hakkında bilgi vermek ve o kardeşlerimizin selamlarını sizlere iletmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Sayın Başkanı ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiyemizi, hem ekonomik yönden hem de dini, dili ve kültürü yönünden yakından ilgilendiren bu ülkelere, bundan önceki gezilerin çok büyük faydasının olduğunu gördük. Oralara, rahmetli Cumhurbaşkanımız Özal'ın gitmesi, Sayın Süleyman Demirel'in ve bakanlarımızın gitmesi büyük takdir toplamıştır. Aynı şekilde Parlamento heyetimizin de gitmesi, oradaki vatandaşlarımızı ve o devletleri son derece sevindirmiş; yani, Türkiye, buraları en yüksek seviyedeki temsiliyle iyi niyetini göstermiştir.

Değerli arkadaşlar, bu 5 kardeş ülkenin 5'i de yeni anayasalarını 1992 ve 1993 yıllarında halkoyuna sunmuşlar, böylece, kapalı rejimlerden vazgeçtiklerini, demokrasiyi istediklerini ilan etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti de, bu kardeş ülkeleri, bağımsızlıklarını ilan eder etmez hemen tanımış ve büyükelçilerini atamıştır. Bu hareket, Türkiye'nin yapması gereken bir hareketti, Türkiye'den de bu bekleniyordu. Bu da, kardeş devletleri oldukça sevindirmiş ve duygulandırmıştır.

Bu arada, Sayın Abdülkadir Aksu, Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı olması sıfatıyla, ziyaret ettiğimiz devletlerin devlet başkanları ve başbakanlarına, özellikle Başbakanımız Sayın Necmettin Erbakan'ın selamlarını iletmiş ve onların bu selamdan memnun olmaları Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını memleketlerine davet etmelerini arkasından getirmiştir.

Sayın milletvekileri, Meclis Başkanımız başkanlığındaki heyet, Türkmenistan'da, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Aşkabat Türk ilkokul ve anaokulunu ziyaret etmiştir; Kazakistan'da, Senato Başkanı, Millet Meclisi Başkanı, Kazakistan Parlamentosunda konuşma, Cumhurbaşkanıyla görüşme, Türk işadamlarıyla görüşme, Ahıska Türkleriyle görüşme, Hoca Ahmet Yesevî Üniversitesini ziyaret ve öğrencilerle görüşmeyi gerçekleştirmiştir; Kırgızistan'da, Halk Temsilciler Meclisi Başkanıyla görüşme, Cumhuriyet Parlamentosu Yasama Meclis Başkanıyla görüşme, Dışişleri Bakanıyla görüşme, Kırgız Parlamentosunda konuşma, Cumhurbaşkanıyla görüşme ve Başbakanıyla görüşmeyi gerçekleştirmiştir; Özbekistan'da, Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanıyla görüşmüştür; Azerbaycan'da, Meclis Başkanıyla görüşme, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Azerbaycan Millet Meclisine hediye olarak yaptığı kütüphanenin açılışı, Millî Mecliste konuşma ve Cumhurbaşkanıyla görüşme yapılmıştır.

Bu konuşma ve görüşmelerde, okullar mutlaka her ülkede ziyaret edilmiş, okulların dertleri dinlenilmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, bu kardeş ülkeler bizim demokrasi deneyimimizden faydalanmak istiyorlar, bizimle sağlıklı ilişkiler kurmak istiyorlar; bunu da yaptığımız kanaatindeyim. Belirttiğim gibi, devletin en yüksek makamlarınca ziyaret edilmesi, bunun bir göstergesi olmuştur.

Değerli arkadaşlar, Türkiyemiz, coğrafî açıdan son derece güzel bir yerdedir; bir tarafta Avrupa, diğer tarafta İslam ülkeleri, bir tarafta da Türk Cumhuriyetleri... İsabetli politikalar takip edilirse, 21 inci Yüzyıl, Türkiye açısından çok önem arz edecektir. Bu 5 kardeş ülke, yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından çok zengindir; petrol, doğalgaz, pamuk, altın, bunların başlıcalarındandır ve toplam 56 milyon nüfus, 4 milyon kilometrekare toprak, 20 milyar dolar da dışticaret hacmi mevcuttur. Çok hızlı gelişme ve kalkınma kaydeden bu ülkeler, Türkiye'ye son derece sempatiyle bakmaktadır.

Değerli arkadaşlar, Meclis Başkanımız Sayın Kalemli, resmî görüşmelerde şu üç konu üzerinde durmuştur:

1. Devletlerarası ilişkiler

2. İşadamlarının ilişkileri

3. Eğitim sahasındaki ilişkiler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güneş, konuşmanızı tamamlayın efendim.

CAFER GÜNEŞ (Devamla) – Devletler arasında ilişkiler zaten vardır, daha da kuvvetlenerek devam edecektir, etmelidir; bu çalışmalar ve geziler de bu yöndedir.

İşadamlarımız çok büyük atılım içerisindedir; yatırım yapmaktadırlar ve bu kardeşlerimizin çeşitli istekleri vardır: "Resmî heyet, önce işadamlarıyla, sonra devlet erkanıyla görüşsün, bizim dertlerimizi oraya taşısın" diyorlar; heyet adına Başkanımız da, gerekli açıklamaları yapmış ve raporlarını ilgili yerlere ileteceğini belirtmiştir.

Eğitim sahasındaki çalışmalar ise, son derece başarılı bir seyir takip etmektedir; gerek Türkiye cumhuriyeti gerekse diğer kardeş ülkeler, gerekli ilgi ve alakayı göstermektedir; bu okulların ve öğrencilerin sıkıntıları da rapor edilerek ilgili yerlere bildirilmek üzere programa alınmıştır. Kapalı rejim, devletleri, kendi arasında dil farklılıkları koyarak anlaşılmaz hale getirmiştir. Bu okullarımız sayesinde, Türk cumhuriyetleri arasında dil birliği sağlanmaktadır; çok değil, on yıl sonra, bu coğrafya üzerinde aynı dili konuşan büyük bir kitle olacak, kalkınma hızlanacaktır, kültür birliği sağlanacaktır.

Bu kısa zamanda anlatacaklarım bunlardır. Tekrar, Türk cumhuriyetlerinde yaşayan kardeşlerimizin selamlarını iletiyor, Yüce Meclisi ve Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Kırşehir Milletvekili Sayın Cafer Güneş'e teşekkür ediyorum.

DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Sayın Başkan, söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Hükümet adına, gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Kalemli'nin, Türk cumhuriyetlerine yaptıkları geziyle ilgili olarak, Kırşehir Milletvekilimiz Sayın Cafer Güneş'in gündemdışı yaptığı konuşmaya, Hükümet adına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.

Değerli Başkan, muhterem milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Kalemli, beraberinde, Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî parti temsilcisi milletvekillerinden oluşan bir heyetle birlikte, 11-20 Mart 1997 tarihleri arasında Türkmenistan'ı, Kazakistan'ı, Kırgızistan'ı, Özbekistan'ı ve Azerbaycan'ı ziyaret etmiştir.

Söz konusu ziyaret, Orta Asya ülkeleriyle çeşitli alanlarda sürdürülen ikili ve ayrıca, bölge ülkelerinin tümünün katıldıkları bölgesel yakınlaşma ve bütünleşme süreci çerçevesinde, parlamentolar arasında işbirliği ve karşılıklı yardımlaşma yolunun açılmasının ve böylelikle, hükümetlerin izledikleri politikaların yanı sıra, halkların temsilcisi olan parlamentoların da birbirleriyle daha sıkı ilişki içine girmelerinin temini amacıyla düzenlenmiştir.

Ziyaret edilen ülkelerde, devlet başkanları tarafından kabul edilen Sayın Meclis Başkanımız, bu vesileyle, Sayın Cumhurbaşkanımızın birer yazılı mesajını devlet başkanlarına tevdi etmiş, adı geçen ülkelerin parlamentolarında konuşmalar yapmış; ayrıca, meclis başkanlarıyla görüşmelerde bulunmuştur. Sayın Meclis Başkanımız, Kırgızistan'da Başbakan ve Dışişleri Bakanıyla da ayrıca görüşmüştür.

Sayın Meclis Başkanımız, yaptığı görüşmelerin ve millî meclislere hitap konuşmalarının tümünde, aynı dili konuştuğumuz, aynı dine inandığımız, ortak tarihi ve kültürü paylaştığımız bu ülkelerle, saygı esasına dayalı olarak gelişen siyasî, ekonomik, ticarî ve kültürel ilişkilerimizin parlamentolar arasındaki ilişkilere ivme kazandırmak suretiyle daha da pekiştirilmesi arzusunda olduğumuzu vurgulamış, söz konusu ülkelerle dinamik bir gelişme çizgisi izleyen işbirliğinin ve uluslararası platformlarda giderek güçlenen dayanışmanın bu suretle artacağına işaret etmiş, önerilen, parlamentolararası ikili ve bölgesel işbirliğinin herhangi bir başka ülkeyi hedef almadığını belirtmiş, böyle bir oluşumun, bölgenin refahına ve barışına hizmet edeceği inancıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin imkânları dahilinde her türlü yardım ve desteği vermeye hazır bulunduğunu bildirmiştir.

Türk Hava Kuvvetlerinin askerî özel uçağıyla yapılan ziyaret dolayısıyla gidilen ülkelerde başkentler dışında kalan tarihî anıtlara, ki, Türkmenistan'da Merv kentinde Sultan Sencer Türbesi, Kazakistan'ın Türkistan Kentinde Ahmet Yesevî Türbesi ve Külliyesi, Özbekistan'da tarihî Buhara ve Semerkant Kentleri gezilmiş ve ayrıca bu ülkelerde, Türk özel eğitim şirketleri tarafından açılmış üç üniversite ve dört liseye gidilmiştir.

Gezilen okullarda, öğretmen ve öğrenciler tarafından çoşkuyla karşılanan Sayın Meclis Başkanımız, bu vesileyle yaptığı konuşmalarda, Türk okullarında eğitim seviyesinin eriştiği düzeyden duyduğu memnuniyeti ve yabancı öğrencilerin Türkiye'de almakta oldukları ve Türk şirketlerinin bu ülkelerde yaygın biçimde açtığı okullarda verilen eğitimin meyvelerini kısa zamanda vereceğini dile getirmiştir.

Devlet Başkanları tarafından kabulünde ve diğer temaslarda Sayın Kalemli'ye ifade olunan ekonomik ve ticarî konulardaki görüşleri ve talepleri, Hükümetimizin ilgili organlarına aktarılacağı Sayın Meclis Başkanımızca karşı tarafa bildirilmiştir. Bu ülkelerdeki faal işadamlarımızla şahsen görüşen Sayın Meclis Başkanımız, programı elverdiği ölçüde, Kazakistan'da ve Azerbaycan'da iş çevreleri temsilcileriyle birer toplantı yapmıştır.

Gidilen ülkelerde, Ahıska Türkleri temsilcilerini de kabul eden Sayın Meclis Başkanı, temsilcilerin, Türkiye'de, bir yurtta bir bayrak altında toplanma izninin verilmesine dair taleplerini dinlemiştir.

Beş yıl önce, bağımsızlıklarını kazandıklarında kardeş cumhuriyetleri ilk tanıyan, ilk diplomatik ilişki kuran ve bu cumhuriyetler arasında cumhurbaşkanları düzeyinde temaslar sürdüren, yoğun temas ve ilişkileri devam ettiren Türkiye olmuş ve bu ilişki, Türkçe konuşan ülkeler devlet başkanları zirve toplantıları süreciyle çoktaraflı bir çerçeveye kavuşturulmuştur. Zirve süreci, katılan ülkelere, bölgesel ve uluslararası konularda görüş teatisinde ve dayanışmada bulunma imkânını sağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, benzer şekilde, Orta Asya'da yer alan dost ve kardeş ülkelerin parlamentolarıyla Yüce Meclisimiz arasında karşılıklı yardım ve desteğin sağlanmasının yararlı olacağı düşüncesinden hareketle, ahiren, Kazakistan, Kırgızistan ve Azerbaycan ile birer parlamentolararası işbirliği protokolü imzalanmış bulunmaktadır. Henüz, Özbekistan ve Türkmenistan ile imzalanmamış bulunan protokol taslağı, ziyaret sırasında, adı geçen iki ülke Meclis Başkanlarına verilmiş ve ikili planda başlatılacak ilişkilerin, daha sonraki aşamada çok taraflı işbirliğine dönüştürülmesi isteği dile getirilmiştir.

Parlamentomuzun kendi iradesiyle başlatmak istediği parlamentolararası ilişkilerin, devlet başkanları zirvesinin sağladığı bütünleşme sürecine ve hükümetler arasında sürdürülen politikalara aykırı olmadığı; aksine, bu politikaları destekleyici bir mahiyette bulunduğu değerlendirilmektedir.

Geçiş döneminin güçlüklerini ve totaliter rejimlerin bazı uygulamalarını halen sürdüren Orta Asya ülkelerinde demokratik geleneklerinin henüz tam oturmadığı ve ağırlıklı olarak devlet başkanlarının şahsında toplanan yürütme erkinin yasama erkine nazaran daha güçlü olduğu göz önünde tutulduğunda, bu ülkelerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin başlatacağı ilişkinin, arzulanan seviyeye süratle varmayacağı tahmin edilebilir.

Buna rağmen, yetmişyedi yıllık Parlamento deneyimi olan ülkemizin, bu deneyiminden dost ve kardeş ülkeleri yararlandırması ve özellikle, genç cumhuriyetlerin gereksinim duydukları hukukî ve idarî mevzuatı oluşturmakta, kendilerine, Meclisimizin ilgili birimlerinden bilgi ve belge aktarılmasının yararlı olacağı da ayrıca düşünülmektedir.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı cevaplayan Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan'a teşekkür ediyorum.

3. —Yozgat Milletvekili Lutfullah Kayalar’ın, ekonomik alandaki son duruma ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bugünkü gündemdışı son konuşmayı Yozgat Milletvekili Sayın Lutfullah Kayalar'a veriyorum. Sayın Kayalar, ekonomi alanındaki son durumla ilgili söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Kayalar. (ANAP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; özellikle son günlerde, Türkiye gündeminde geri plana atılmış bulunan ekonomiyle ilgili, son üç aylık, yılbaşından bugüne kadarki gelişmeler üzerindeki görüşlerimi ifade etmek üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, ekonominin üç aylık performansına göz attığımız zaman, önümüze, gerçekten hepimizin üzerinde önemle durması gereken bazı göstergeler çıkmaktadır. Özellikle, 1996'nın ikinci yarısında, sanayi üretiminde yüzde 8 olan büyüme oranının, üç aylık dönem içerisinde yüzde 5'e düştüğünü göz önüne alırsak, ekonomide bir yavaşlama trendine, bir yavaşlama sürecine girdiğimizi görmekteyiz. İhracatta da arzu edilen seviyede bir artış olmadığı gibi, özellikle tekstil sektöründe büyük sıkıntıların yaşandığı da gözlemlenmektedir. Ayrıca enflasyonda bir iyileşmeyi değil, bir yükselmeyi gözlemlemekteyiz. 1996 yılı şubat ayında toptan eşya fiyatlarındaki artış oranı yüzde 63 iken, bu yıl, 1997 yılı Şubat ayında -oniki ayda- bu oran, yüzde 78'lere çıkmış bulunmaktadır.

Geçtiğimiz üç aylık dönem içerisinde, dışarıdan kaynak girişinin de yavaşladığını görmekteyiz. Özellikle, 1991 yılında, uluslararası rating kuruluşlarının Türkiye'yle ilgili yaptıkları değerlendirmelerde verdikleri not "BBB" idi. Bir diğer anlamıyla, borç ödeyebilen, dışarıdan kaynak bulabilen ve uygun şartlarla bulan bir ülke durumunda olan Türkiye'nin bu notunda, 1991 yılından 1996 yılına gelinceye kadar geçen süre içerisinde, fevkalade bir düşüş ortaya çıkmış ve özellikle son Hükümetimiz döneminde "B" gibi bir notla Türkiye değerlendirilir duruma gelmiştir. Bunun diğer bir anlamı, Türkiye, dışarıdan, daha yüksek maliyetle daha az kaynak bulur duruma getirilmiş bulunmaktadır.

Hükümetimizin büyük kanadını oluşturan Refah Partisi yönetimindeki bugünkü kadroların, Türkiye'yi iyi yönetememesi neticesinde "B" şeklindeki bir notla Türkiye'nin değerlendirilmesi, Türkiye'nin dışarıdan bulacağı kaynaklar yerine, içeriden daha fazla kaynak tahsis etmesini ve daha fazla faiz ödemesini gündeme getirmiş ve Türkiye'nin kaybına vesile olmuş bulunmaktadır.

Türkiye'de, Merkez Bankası rezevlerine de bir göz attığımız zaman, uzunca bir dönemdir, Merkez Bankası rezervlerinde artış olmadığını gözlemlemekteyiz. 1995 yılı aralık ayından, 1998 yılı haziran ayına kadar, 3 milyar 379 milyon dolar artışla, 15 milyar 870 milyon dolara ulaşmış olan Merkez Bankası rezervleri, 1997 yılının 14 Aralık tarihi itibariyle, 202 milyon dolar azalış göstermiş bulunmaktadır.

Yine, yılın ilk üç ayında, Hükümetin, Merkez Bankasından bir yıl içerisinde kullanma durumunda olduğu kısa vadeli avansların tamamının kullanıldığını, Hazine – Merkez Bankası borç stokunun 503 trilyon liraya ulaştığını da ifade etmek istiyorum. Bu, gerçekten, Hükümetin ve tabiî ki, bir anlamda Meclisin, üzerinde önemle durması gereken bir gelişmedir.

Özellikle, bütçe üzerinde, şu üçüncü ayı, yılın ilk çeyreğini doldurduğumuz günlerde, uygulamayla ilgili yaptığımız incelemelerde de, önümüze, gerçekten, hepimizin dikkat etmesi gereken birtakım neticeler çıkmaktadır. Bütçe, Hükümet tarafından denk olacak şekilde hazırlanmış -kendi ifadeleriyle- Meclise sevk edilmiş ve yine kendi ifadeleriyle de, bu yıl, denk bir bütçe uygulaması geçireceğimiz ifade edilmiş bulunmaktaydı; ancak, üç aylık incelemelere baktığımız zaman, bunun böyle olmadığını görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kayalar, konuşmanızı tamamlayın efendim.

LUTFULLAH KAYALAR (Devamla) – Bu gerçeklere rağmen, Sayın Başbakan, 1997 bütçe uygulamasının ocak ayıyla ilgili olan bölümü için kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, ocak ayında denk bütçe değil, aksine, fazla veren bir bütçe uygulaması yaşandığını ifade etmiştir. Buna gerekçe olarak da, Merkez Bankasının kârlarından, Hazine hissesine mukabil olarak ödenecek olan 138 trilyon liralık bir gelir kaynağını göstermişlerdir. Bu, Sayın Başbakanın alışageldiğimiz, hayalî, yeni bir bütçe tekniğiyle ilgili uygulama olsa gerektir diye düşünmekteyim; çünkü, Merkez Bankası, henüz genel kurulunu yapmamış bulunmaktadır ve henüz bir kâr dağıtımı da gerçekleştirmemiştir. Kaldı ki, gerçekleştirse bile, Hazinenin Merkez Bankasına olan borçlarından dolayı, fiilen böyle bir ödeme yapması da imkân dahilinde görülmemektedir.

Bütün bunlara rağmen, 116 trilyon liralık ocak ayı açığını bir tarafa bırakarak kamuoyuna "ocak ayı bütçemiz fazla vermiştir; müjdeler olsun" şeklinde bir ifadeyi, Sayın Başbakana, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin başına yakıştıramadığımızı özellikle ifade etmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, bütün bu gelişmelerle birlikte, üzerinde durmamız gereken iki konu vardır. Hükümetimiz, çiftçilerimize, çiftçi borçlarıyla ilgili af yapacağını ifade etmiştir; ancak, Hükümetin kuruluşundan dokuz ay geçmiş olmasına rağmen, böyle bir af gerçekleşmemiştir. Affın yapılıp yapılmaması ayrı bir tartışma konusudur; ama, Hükümetin ciddiyeti açısından bu konu üzerinde durmakta fayda vardır. Aynı şekilde, borçlu olanların vergi affıyla ilgili birtakım beyanlarda bulunulmuş olmasına rağmen, bugüne kadar, Meclise sevk edilmiş olan herhangi bir tasarı da bulunmamaktadır. Bu konu, özellikle, vergi ödeme ayı olarak ifade edilen mart ayında, mükellefler açısından fevkalade tereddütlere sebebiyet verdiği gibi, Hazinenin ve Maliyenin de gelir kaybına sebebiyet verdiğini özellikle ifade etmek istemekteyim.

Sözlerime son verirken, şunu, bir kez daha, özellikle de zabıtlara geçmesi açısından ifade etmek istiyorum: Tüm bu gelişmelerle birlikte, yapılması gereken nedir şeklinde bir soru sorulabilir. Esasında, bunun cevabı, bütçe müzakereleri sırasında bu kürsülerden verilmiş bulunmaktaydı. Bunun cevabı, Türkiye'nin temel meselesi enflasyondur; enflasyonun aşağı çekilmesi, öncelikli olarak ele alınması gereken en önemli konu olarak önümüzde durmaktadır. Enflasyonun aşağı çekilebilmesi için, kamu kesimi açıklarına çözüm bulunması, kamu maliyesinin yeniden yapılandırılması, harcama ve vergi reformu ile ilgili çalışmaların bir an önce tamamlanması ...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Gündemdışı konuşmalar 10 dakika mıdır Sayın Başkan?!

LUTFULLAH KAYALAR (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

... dolayısıyla, orta vadeli bir istikrar programının uygulanması gerekmektedir. Bu uygulamayı yapabilecek olan, ciddî, istikrarlı bir hükümete ihtiyaç olduğu, bugün, Türkiye'nin önünde açıkça durmaktadır.

Ümit ediyoruz ki, Türkiye'nin bu sıkıntılardan kurtulabilmesi için, gerçekten güvenilir, inanılır, ciddî bir hükümet -bu şekilde günübirlik idarelerle uğraşan değil- inşallah, Türkiye'nin geleceğini önplana alan uygulamalarla memleketimize hizmet verir diyor; saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Yozgat Milletvekili Sayın Lutfullah Kayalar'a teşekkür ederim.

1.—Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın, Kocaeli Milletvekili Halil Çalık’ın, öğretmenevlerinin satışına ilişkin gündemdışı konuşmasına cevabı (Devam)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, gündemdışı konuşmalar yapılırken Genel Kurul salonuna gelen Sayın Millî Eğitim Bakanı, öğretmenevlerinin satılmasıyla ilgili konuşmayı cevaplama arzusunda olduğunu ifade eden bir yazı gönderdiler; kendilerine memnuniyetle söz veriyorum.

Kocaeli Milletvekili Sayın Halil Çalık'ın, öğretmenevlerinin satımıyla ilgili gündemdışı konuşmasını cevaplamak üzere, Millî Eğitim Bakanı Sayın Mehmet Sağlam; buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

İlkönce, değerli arkadaşımdan özür diliyorum; bir trafik sorunu nedeniyle konuşmasına yetişemedim; ama, aldığım bilgiler muvacehesinde, Bakanlıkta, daha evvel, kendisine de bilgi hazırlatmıştık. Yüce Meclisin, bir iki dakika içerisinde bilgilendirilmesinde yarar gördüm.

Bildiğiniz gibi, özelleştirmeyle ilgili kararname öğretmenevleri veya bazı tesislerin de satılmasıyla ilgiliydi. Bu, o zaman da, kalkınmada öncelikle, 38 ilde öğretmenevlerinin veya bu gibi tesislerin satılmayacağına dair hükümleri havi idi. Sonra, bunun iptaliyle ortaya çıkan durum üzerine, zaman zaman, Maliye Bakanlığı, öğretmenevleri veya Millî Eğitime bağlı bazı tesislerin, bir ölçüde fiyat incelemesi için genelgeler gönderdi. Biz, bunun üzerine, Sayın Başbakanla ve Başbakan Yardımcısıyla da görüşmek suretiyle, müteaddit defalar, Türk kamuoyuna, öğretmenevlerinin satılmayacağını; çünkü, bunların klasik anlamda bir dinlenme tesisi yahut da şu veya bu maksatla senenin belli aylarında kullanılan tesisler olmadığını; çok önemli hizmetiçi eğitim fonksiyonu yaptıklarını, öğretmenler için hizmetiçi eğitim fonksiyonu yaptıklarını; ve bütün yıl kullanılan, zaman zaman, hizmetiçi eğitim dışında, eğitim faaliyetlerinin sürdürüldüğü tesisler olduğunu; burada, bizim, ayrıca mesai saatleri dışında halk eğitim merkezinin gerektirdiği bazı kursları açtığımızı bütünüyle anlattık ve öğretmenevlerinin satılmaması yönünde bir karar alındı.

Zaman zaman, giden yazılar ve genelgeler muvacehesinde, basınımızda, öğretmenevlerinin satılacağı... Çünkü, bazı yerlerde fiyat değerlendirmeleri yapıldığı gibi haberler çıkmaktadır. Arkadaşlarımız da haklı olarak buna reaksiyon göstermektedirler; ama, Yüce Meclisin önünde şunu arz etmek istiyorum ki, öğretmenevlerinin ve bazı tesislerin -Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olan tesislerin- yaptıkları fonksiyon itibariyle satılmalarının söz konusu olmadığı, Başbakanlıkça ve Maliye Bakanının da geçenlerde yapmış olduğu bir açıklamayla ortaya çıkmıştır. Arkadaşımızın gösterdiği hassasiyete teşekkür ediyorum. Hiçbir öğretmenevi bugüne kadar satılmamıştır, şimdiden sonra da satılmayacaktır.

Yüce Meclisin bilgisine saygıyla sunuyorum efendim.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı cevaplayan Sayın Millî Eğitim Bakanına teşekkür ediyorum.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutuyorum:

B)TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. —Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı Sabri Tekir’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/721)

17 Mart 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 18 Mart 1997 tarihinde Bosna-Hersek'e gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Sabri Tekir'in dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2.—Almanya’ya gidecek olan Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Bahattin Şeker’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/722)

19 Mart 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 20 Mart 1997 tarihinde Almanya'ya gidecek olan Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam'ın dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanlığına, Devlet Bakanı Bahattin Şeker'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek olan Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek’e, dönüşüne kadar, Devlet BakanıIşılay Saygın’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/723)

20 Mart 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 22 Mart 1997 tarihinden itibaren Pakistan ve Bangladeş'e gidecek olan Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek'in dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Işılay Saygın'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek olan Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/724)

20 Mart 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 22 Mart 1997 tarihinden itibaren Pakistan ve Bangladeş'e gidecek olan Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın dönüşüne kadar, Çevre Bakanlığına, Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri'nin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

5. —Pakistan ve Bangladeş’e gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Mustafa Kalemli’nin vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/725)

21 Mart 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Pakistan İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Farooq Ahmad Khan Leghari'nin davetlisi olarak, Pakistan'ın kurtuluşunun 50 nci yıl kutlama törenlerine ve İslam Konferansı Devlet Başkanları Olağanüstü Zirvesine katılmak üzere 22-25 Mart 1997 tarihlerinde Pakistan'a, Bangladeş Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Shahabuddin Ahmed'in davetlisi olarak da 25-27 Mart 1997 tarihlerinde Bangladeş'e resmî bir ziyarette bulunacağımdan, dönüşüme kadar Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kalemli vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

6. —Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/726)

21 Mart 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Mart 1997 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Cumhurbaşkanlığı tezkerelerinin sonuncusunu okutuyorum :

7. —Romanya’ya gidecek olan İçişleri Bakanı Meral Akşener’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Bekir Aksoy’un vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/727)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Mart 1997 tarihinde Romanya'ya gidecek olan İçişleri Bakanı Meral Akşener'in dönüşüne kadar, İçişleri Bakanlığına, Devlet Bakanı Bekir Aksoy'un vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair önergeler vardır; okutuyorum:

8. —Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu’nun, (6/439) numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/151)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin 142 nci sırasında yer alan (6/439) esas numaralı sözlü sorum, Sayın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmıştır. Soru önergemi geri çekiyorum.

Gereğini saygılarımla arz ediyorum.

Levent Mıstıkoğlu

Hatay

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair ikinci önergeyi okutuyorum:

9.—Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, (6/454, 455, 456) numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/152)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 157, 158 ve 159'uncu sıralarında yer alan (6/454, 455, 456) esas numaralı sözlü soru önergelerime yazılı cevap aldığımdan, soru önergelerimi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ediyorum.

Mustafa Kul

Erzincan

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

10.—TBMM Başkanının, Yunanistan Meclis Başkanının davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/728)

25 Mart 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Yunanistan Meclis Başkanı, gönderdiği mektupta, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Kalemli'yi, 6-7 Nisan 1997 tarihleri arasında Atina'da yapılacak olan "Barcelona Deklarasyonuna Taraf Ülkeler Meclis Başkanları Konferansı"na davet etmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Yasin Hatiboğlu

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı Vekili

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi Gruplarınca verilmiş bir tezkere vardır; okutuyorum:

IV.—ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. —Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerine 48 saat geçmeden başlanılması ile Genel Kurulun 26.3.1997 ile 11.4.1997 tarihleri arasında çalışma gün ve saatlerinin yeniden belirlenmesine, Salı ve Çarşamba günkü birleşimlerde sözlü soruların görüşülmemesine ve Cuma günleri yalnızca kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin RP ve DYP Gruplarının müşterek önerileri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 25.3.1997 Salı günü yapılan toplantısında siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Gruplarımızın aşağıdaki müşterek önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımızla arz ederiz.

Ali Rıza Gönül Salih Kapusuz

DYP Grup Başkanvekili RP Grup Başkanvekili

(CHP sıralarından "duyamıyoruz Sayın Başkan" sesleri)

BAŞKAN – Efendim, sesin duyulmaması sorumluluğu Divan Üyelerine ait değil; Genel Kurul salonundan, uğultu halinde yüksek ses geliyor, o sebeple duyulamıyor. Arkadaşlarımız, sükûneti korurlarsa, tezkeredeki ifadeler daha iyi anlaşılacaktır.

Devam edin efendim.

Öneri:

1. "Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Karanamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının" Başkanlıkça havale edildiği Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerine 48 saat geçmeden başlanmasına, İçtüzüğün 36 ncı maddesi gereğince komisyona tavsiye edilmesi önerilmiştir.

2. Genel Kurulun 26.3.1997 ile 11.4.1997 tarihleri arasında salı, çarşamba, perşembe ve cuma günleri 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi, salı ve çarşamba günkü birleşimlerde sözlü soruların görüşülmemesi, cuma günleri yalnızca kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi Gruplarının çalışma programımızla ilgili verdikleri tezkereyi dinlediniz. Bu öneri üzerinde söz isteyen olursa, iki lehte, iki aleyhte söz vereceğim.

Söz isteyen var mı efendim? Yok.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Sayın Başkan, ayrı ayrı oylayın.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, birinci öneriyi oylarınıza sunmadan önce, anlaşılması için tekrar okutuyorum:

Öneri :

1. Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, Başkanlıkça havale edildiği Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerine 48 saat geçmeden başlanmasına, İçtüzüğün 36 ncı maddesi gereğince komisyona tavsiye edilmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Söz almak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Söz sırası geçti, oylamaya geçtim.

Kabul edenler...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Sayın Başkan, 8 Sayın Bakan var, ona göre sayın.

Sayın Göktaş, ilk defa çıkıyorsun, dikkat et.

BAŞKAN – Sayın Göktaş, Divan Üyeliği görevine yeni başladığı için biraz geç bitirecekler sayımı.

Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir. (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından alkışlar)

İkinci öneriyi okutuyorum:

2. Genel Kurulun 26.3.1997 ile 11.4.1997 tarihleri arasında, salı, çarşamba, perşembe ve cuma günleri 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi, salı ve çarşamba günkü birleşimlerde sözlü soruların görüşülmemesi, cuma günleri yalnızca kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Kabul edenler...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkan, saymaya gerek yok ki, sayı aynı...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Genel Kurul salonuna giren çıkan olmadı Sayın Başkan...

BAŞKAN – Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir. (ANAP, DSP, CHP ve DTP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup işleme koyacağım ve oylarınıza sunacağım.

ilk önergeyi okutuyorum:

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

11.—İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/173) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/153)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

27.3.1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş olduğum 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Yasa Önerisinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesine göre Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Algan Hacaloğlu

İstanbul

BAŞKAN – Teklif sahibi, Komisyon veya Hükümete, istemleri halinde söz vereceğim.

Söz talep eden var mı?

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teklif sahibi Sayın Algan Hacaloğlu söz istiyorlar.

Buyurun Sayın Hacaloğlu.

Sayın Hacaloğlu, konuşma süreniz 5 dakikadır.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli üyeler; hepinize saygılarımı sunuyorum.

Huzurunuza sunmuş olduğum kanun teklifinin, Yüce Meclisimizin katılımcı, çoğulcu demokrasi anlayışıyla değerlendireceğine inanıyorum. Anayasımızın mevcut çerçevesi içinde yürürlükte olan 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasını, Anayasa sınırları içerisinde, daha uygulanabilinir, daha özgürlükçü, Türkiye'de hoşgörü ve barışı daha çok sağlamaya yönelik bir çerçeveye oturtmak amacıyla hazırlamış olduğum teklifimi, tüm partilerin ortak amaçlarına uygun olduğu kanaati içinde takdim ediyor ve destek göreceğine inanıyorum.

Hepinize, sağlayacağınız destek için teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Doğrudan gündeme alınma önergesi üzerinde başka söz isteyen var mı efendim? Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, diğer doğrudan gündeme alınma önergesi, önerge sahibi Samsun Milletvekili Sayın Biltekin Özdemir tarafından geri alınmıştır. Bu nedenle işleme koymuyorum.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

V.—GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI

VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1.—Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının, Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin araştırılarak iddia edilen hukukdışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi ve (10/63) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu (S. Sayısı :195) (1)

BAŞKAN – Genel Kurulun 20.3.1997 tarihli 71 inci Birleşiminde alınan karar gereğince, bu kısımda yer alan Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının, Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin araştırılarak iddia edilen hukukdışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerine kurulan (10/63) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyon Raporu üzerinde genel görüşmeye başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması komisyonu raporu üzerindeki genel görüşmede ilk söz hakkı Meclis araştırması önergesi sahibine aittir. Daha sonra, İçtüzüğümüzün 72 nci maddesine göre, siyasî parti grupları adına birer üyeye, şahısları adına iki üyeye söz verilecektir. Ayrıca, istemleri halinde Komisyon ve Hükümete de söz verilecek, bu suretle Meclis araştırması komisyonu raporu üzerindeki genel görüşme tamamlanmış olacaktır.

Konuşma süreleri, Komisyon ve Hükümet ile siyasî parti grupları için 20'şer dakika, önerge sahibi ve şahıslar için 10'ar dakikadır.

Komisyon raporu, 195 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır. Rapor üzerinde söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum:

Şu ana kadar, Anavatan Partisi Grubu adına Afyon Milletvekili Sayın Halil İbrahim Özsoy ve Demokratik Sol Parti Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Ilıksoy söz istemiş bulunuyorlar.

Önerge sahibi söz istiyor mu efendim?

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Evet efendim.

BAŞKAN – Önerge sahibi Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül; buyurun efendim.

Sayın Gönül, konuşma süreniz 10 dakikadır.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

49 arkadaşımla birlikte vermiş olduğumuz Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin araştırılarak, iddia edilen hukuk dışı malî kaynaklarının tespiti yönündeki önergemizin yapılan görüşmesi sonucu araştırma komisyonunun kurulmasına karar verilmişti, Yüce Heyetiniz bu şekilde tensip etmişti.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – U dönüşü yasak!..

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – O gün vermiş olduğumuz bu önergede ortaya koyduğumuz iddiaların; gerek kamuoyunda gerekse basında yer alan ve yoğunluk arz eden bu iddiaların Siyasî Partiler Yasasına uygunluk açısından araştırılmasında fayda gördüğümüzü Yüce Heyetinize arz etmiştik.

Önergemize esas teşkil eden bu iddialar; özellikle, Sayın Süleyman Mercümek, Refah Partisi ve Bosna-Hersek üçgenindeki likit akışının, para akışının Refah Partisiyle olan ilgisinin ve alakasının ne olduğunu tespit amacına yönelikti.

Tabiî ki, bu önergede yer alan diğer iddialar da, özellikle, Sultanbeyli Belediyesinin sınırları içerisinde kalmış ve takriben 100'den fazla arsanın satışının yapılmak suretiyle -ki, bu satışın da, daha ziyade, yurt dışındaki işçilere yapılması suretiyle- elde edilen gelirin bir kısmının Refah Partisine aktarıldığı yolundaki yaygın iddia ve söylentilerin, yine, araştırılmasına yönelikti.

Bunun dışında, yine, Hazineden siyasî partilere yapılan yardımdan Refah Partisinin hissesine yasal olarak düşen 65 milyar liranın, bir hakiki şahıs eliyle piyasada değerlendirildiği, faize veya repoya yatırıldığı ya da dövize çevrilmek suretiyle geçen süre içerisinde değerlendirildiği; bunun, tekrar, Refah Partisine iade edilmek suretiyle; aslında, Siyasî Partiler Yasasına aykırılık teşkil ettiği ve Siyasî Partiler Yasasına aykırı olan bir davranışın suçunun, maddî ve manevî unsurlarıyla beraber oluşup oluşmadığı hususunun tahkiki ve tespitiydi.

AHMET NEİDİM (Sakarya) – Allah, böyle görevleri kimseye nasip etmesin!

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; bununla birlikte, özellikle İnsanî Yardım Cemiyeti ile Refah Partisi arasındaki maddî ilişkilerin ve illiyet bağının da tahkiki hususu, 49 arkadaşımla beraber Meclise vermiş olduğumuz araştırma önergesinin konularını teşkil etmekteydi. Tabiî ki, Yüce Heyetiniz, bu konuları görüştü; grup sözcülerimiz, bu konulardaki iddiaların açıklığa kavuşması veya kavuşmaması yolundaki gruplarının görüş ve düşüncelerini, bu kürsüden, Heyetinize arz ettiler. Yapılan görüşmeler sonucu, araştırma komisyonu kurulması yolunda irade tezahür etti.

Şüphesiz, bu iddiaların varlığını, araştırma önergesiyle açıklığa çıkarılmış ve çıkarılmasını istemiş olmamız; Anayasamızın, özellikle 98 inci maddesinin madde başlığında ifade edildiği üzere, bilgilenme ve denetimin bir unsurunu teşkil ediyordu; çünkü, adı geçen maddenin -98 inci maddenin- üçüncü fıkrasında, doğrudan doğruya "belli konuda tespite yönelik bir incelemedir" ifadesiyle, araştırmanın mahiyeti ve vüsati vurgulanmıştır.

Şimdi, Komisyonumuz teşekkül ettirilmiş ve kendi çalışma şartları ve programları içerisinde gerekli incelemeyi yapmıştır.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Yine, hükümet çokluğuyla!..

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Olayı, hükümet çokluğu olarak mütalaa etmemeniz gerektiği kanısındayım Sayın Hatinoğlu...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – 7-8 formülüyle de olmaz...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Çünkü...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Bosna'ya giden gitti, kalan kaldı!..

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – ...7'nin ne kadar hukukî olduğunu kabul ederseniz, 8'in de o kadar hukukî olduğunu kabul etmek zorundasınız.

AHMET NEİDİM (Sakarya) – İddianızın ne kadar doğru olduğu ortaya çıkıyor.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Çünkü, Yüce Heyet, araştırma veya soruşturma komisyonu kurulmasına karar verdiğinde ne derece hukukî olduğuna inanıyorsanız; meşruluğuna inanıyorsanız; meşru olarak kurulan bu Heyetin ve heyetlerin almış oldukları kararlarının da hukukî ve meşru olduğunu kabul etmeniz gerekir Sayın Hatinoğlu.

AHMET NEİDİM (Sakarya) – Tamam da, o paranın meşrusu olmaz Sayın Gönül.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Şimdi, tabiî ki, Komisyonu oluşturan değerli milletvekili arkadaşlarımıza huzurunuzda teşekkür ediyorum.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Gereğini yaptılar.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – 7'de de olsa, 8'de de olsa; 5'te de olsa, 4'te de olsa... Çünkü, araştırma komisyonları 9 kişiliktir.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Mal varlığına karşılık!..

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – 5'e 4..

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Onun için, 5'e 4 efendim...

Sayın Özsoy, haklısınız, 5'e 4'tür; yani, 5 ne kadar hukukî ise, 4 de o kadar hukukî tabiî ki. Ben öyle algılıyorum ve hukuk nosyonumla, meselenin böyle değerlendirilmesi gerektiğini de vurgulamak istiyorum.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – 5; 4'ten büyüktür Sayın Bakan...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Şimdi, komisyonu oluşturan arkadaşlarımızın...

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Allah rahmet eylesin!..

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – ...gayretleriyle bir araştırma raporu ortaya konulmuştur. Bu raporda, konular, açık açık irdelenmiş, deliller toplanmış, yargıya intikal etmiş olan dosyalar hukukî olarak mütalaa edilmiş, her türlü yazılı ve yazılı olmayan "sözlü" dediğimiz deliller ile önergemizde ifadesini bulan konular ve iddialar ele alınmış ve incelenmiştir. Tabiî ki, bu raporun sonunda, 4 arkadaşımız, ayrı bir kanaat içerisinde bir rapor düzenlemişler; kendilerine saygı duyuyorum. Tabiî ki, 5 arkadaşımız, ayrı bir düşünce içerisinde...

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – İddia sahipleri ne yapmış?!.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – İddia sahipleri, rahatça ve onurlu bir şekilde geldi; iddialarının özünü...

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – İddia eden sen değil misin yahu?!.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gönül, konuşmanızı tamamlayın.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Sayın Başkan, zaten bitiriyorum...

Her iki grup arkadaşımız da -4 ve 5- ayrı gruplar halinde raporlarını yazmış ve imzalamışlardır; kendilerine, emeklerinden, gayretlerinden dolayı teşekkür ediyorum ve tabiî ki, taşımış oldukları kanaat ve düşüncelerinden dolayı da teşekkür ettiğimi buradan ifade ederek, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar; ANAP ve DSP sıralarından alkışlar [!])

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Size de bu yakışır...

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan Aydın Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül'e teşekkür ediyorum.

Gruplar adına ilk söz, Anavatan Partisi Grubu adına, Afyon Milletvekili Sayın Halil İbrahim Özsoy'un.

Buyurun efendim.

Sayın Özsoy, konuşma süreniz 20 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin araştırılması için kurulan (10/63) esas numaralı Komisyonun hazırladığı raporlar üzerinde, Anavatan Partisinin görüşlerini arz etmek için huzurlarınızdayım; bu vesileyle, şahsım ve Partim adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Doğru Yol Partisi Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının vermiş olduğu araştırma önergesi doğrultusunda, Büyük Millet Meclisi, 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde önergeyi okumuştur; 15.5.1996 tarihinde de, Meclis araştırma komisyonu kurulması kararlaştırılmıştır. 9 üyeden oluşan komisyon, çalışmalarına başlamış, çalışma süresince 10 toplantı yapmış, 10 kişiyi dinlemiş, 10'dan fazla yazışma yapmış ve arşiv incelemiştir. Bu arada, ülkedeki siyasî gelişmelere bağlı gibi görünen üye değişiklikleri olmuştur; Doğru Yol Partisi 2 üyesini, Refah Partisi de 2 üyesini değiştirmiştir.

Değerli milletvekilleri, önerge sahipleri, iddialarında; önergede, kesin, net ve kendilerini kamu önünde bağlayıcı bir şekilde ifade kullanmışlardır. Gerekçe incelendiğinde, ikinci paragrafta şöyle denilmektedir: "Elde mevcut belge ve delillere dayanan bilgiler, önemli sonuçlar doğuracak niteliktedir." Ellerindeki belge ve delillerin ne kadar önemli ve kesin olduğu konusunu ortaya koymuşlardır.

Önergedeki iddialara gelince:

"1. 1945 doğumlu Süleyman Mercümek, İlim Yayma Cemiyetinin Yönetim Kurulu üyesidir. Millî Gazetenin basımını yapan Yeni Neşriyat Anonim Şirketinde de aynı görevde bulunmaktadır. Avrupa Millî Görüş Teşkilatının kitap ihtiyacını karşılayan Dağıtım Pazarlama, kısa adıyla YA-DA'nın da ortağıdır; Refah Partisinin kuruluş çalışmalarında Sayın Erbakan'ın yanında bulunmuş ve İstanbul'daki kuruluş çalışmalarını üstlenmiştir; hatta, 23.6.1988 tarihinde İstanbul'a gelen Kuveyt heyetini Erbakan adına karşılamıştır. Refah Partisine finansal destek sağlayan Suudi uyruklu Musli ve Yusuf'un havale ettiği paranın Faisal Finansın İstanbul Şubesine Mercümek'in hesabı yoluyla intikal ettiği" gerçeği iddiası...

"2. Bosna-Hersek'e yardım gibi yüce bir amaç için milletimizden toplanan yüksek miktardaki paraları, Süleyman Mercümek hesabına; daha doğru bir ifadeyle Süleyman Mercümek hesabında oluşturulan havuza aktarıldığı" iddiası...

"3. 'Süleyman Mercümek, Refah Partisinin insan suretinde tecessüm etmiş kasasıdır' denilerek, Anayasa hükmü uyarınca, Refah Partisine yapılan 65 milyar Hazine yardımının Süleyman Mercümek hesabına aktarılması, faize konulması, dövize çevrilmesi" gerçeği iddiası...

"4. Sultanbeyli İlçesinin Refah Partili Belediye Başkanı, belediyeye ait arsaların bir kısmını Avrupa'daki millî görüş çevrelerine pazarlamış, elde edilen 10 milyon marklık paranın büyük bir kısmı Süleyman Mercümek aracılığıyla aynı istikamette intikal ettirilmiştir. Aynı Belediyenin, İslam üniversitesi kurulması amacıyla ucuzca kamulaştırdığı büyük bir arsayı 'adil düzen mahallesi' adıyla; yine, Süleyman Mercümek vasıtasıyla Köln'de pazarladığı bu bölgede, Mercümek'in ortak olduğu şirket olan YA-DA'nın da 121 dönümlük arazisi vardır" denilmektedir.

İddialar "şeffaf demokrasilerde, bu olayların parlamento merceği altına yatırılması, Refah Partisinin, bu olaylar, bu paralar ve kökü dışarıda veya hukuk dışında olan finanslar yumağı içindeki yerinin tespiti ve illiyet bağlarının teşhisi, Yüce Meclisin anayasal bir görevidir" diye, çok kesin, net ifadelerle iddialar son bulmaktadır.

Değerli milletvekilleri, iddiaları dinlediniz. Bu iddiaları ortaya atanlar, anayasal görevlerini yerine getirmek için Yüce Meclis adına görev yapan komisyona hiç de yardımcı olmamışlardır; iddialarından rücu etmişlerdir; hatta, ifadelerinde "böyle kesin ifadeler kullanmamalıydık" demişlerdir. Bir koalisyona girmenin, ortak olmanın, karşılıklı diyet ödemenin, insanları, saygıdeğer milletvekillerini ne hale düşürdüklerini gösterme yönünden ibret vericidir. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

İddia sahipleri, net, açık, kararlı ifadeleriyle, elde mevcut belge ve deliller yerine "bunlar, sizin de bildiğiniz gazete haberleri ve kupürleridir" diyerek, komisyon üyelerini büyük bir sukutu hayale uğratmışlardır.

AHMET NEİDİM (Sakarya) – Virajı severler.

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu konu kamuoyuna mal olmuştur. Gönül isterdi ki, bu araştırmada konuya muhatap olan Süleyman Mercümek ve ifade vermeye gelen eski yeni Doğru Yol milletvekilleri ile Refahlı üyeler, tüm sorulara "Yargıtaya intikal etmiştir; yargıya intikal etmiştir; halen, dava konusudur" gibi gerekçelere sığınmayıp, doğru ve dürüstçe cevaplar vermiş olsaydı, bugün, kafalarımızdaki istifhamlar, şüpheler, endişeler zail olacaktı.

İddialara gelince; Bosna-Hersek'te ortaya çıkan ve insanlık dışı bir vahşet olan iç savaşta, Bosnalılara yardım etmek amacıyla, bazı Refah Partililer ve Almanya'daki millî görüş teşkilatı öncülüğünde yardım toplanmaya başlanmıştır. Türkiye'de, bu işi, Bursa, Manisa, İzmir dışında; Konya Selçuklu Belediyesi ve mensuplarının organize ettiği; başlangıçta, bazı şartlarla Konya Valiliğinden izin alındığı bir gerçektir. Yedi ay kadar süren kampanyada toplanan para -altını çizerek ifade ediyorum- kampanyadan sonra kurulan Almanya'daki Uluslararası İnsanî Yardım Teşkilatının (İHH) Düsseldof ve Freiburg'daki Volksbankta açmış olduğu hesaplara Amerikan Expresbank ve Faisal Finans aracılığıyla gönderilmiştir. Bu para, daha sonra Süleyman Mercümek'in oradaki Yapı Kredi Bankası şubesindeki hesabına aktarılmış ve oradan da Yapı Kredi Bankasının Fatih Şubesindeki Süleyman Mercümek hesabına geldiği banka ekstrelerinden anlaşılmaktadır.

Konya ve diğer illerde makbuz karşılığı dahi olmadan toplanan paranın gerçek miktarı maalesef bilinmemektedir. Bu konuda pek çok iddia vardır.

Almanya'daki İHH hesabına intikal eden para 1 milyon 730 bin marktır. Bunun 300 bin markı İHH tarafından aynî yardım olarak Bosna-Hersek'e gönderildiği, 1 milyon 400 bin markın ise Süleyman Mercümek'e gönderildiği; paranın, dokuz ay kadar Süleyman Mercümek hesabında kullanıldığı ve netice olarak da, komedilere konu olacak şekilde çeşitli iddia ve yorumlara sebep olan Adem Haciç'e teslim edildiği ifade edilmektedir.

Adem Haciç, kimine göre Tuzla'da cephe komutanıdır, kimine göre milletvekilidir, kimine göre imamdır. Adamın kimliği üzerinde dahi tam bir mutabakat yoktur.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Biz onu gördük, otelde yatıyordu...

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Devamla) – Adem Haciç'e teslim edildiği ifade edilen paranın karşılığında alınan tutanağın hukukî değeri olmadığı da bir gerçektir.

Ayrıca, şunu ifade edeyim ki, İHH'nin İdare Heyeti, kurucuları, destekçileri tamamıyla Almanya'daki millî görüşçülerden olduğu bilinmektedir. Ayrıca, İHH tarafından, Almanya'daki işçilerimizden Bosna-Hersek için toplanan meblağ ise en az bunun kadardır; bu paralar da, aynı yollarla, Süleyman Mercümek'in Fatih'teki Yapı Kredi Bankası şubesindeki hesabına aktarılmıştır. Bu para oraya intikal ettikten sonra akıbeti bilinmemektedir.

Söz Avrupa'dan açılmışken; orada çalışan işçilerimiz, memleketlerinde kurban kestirmek amacıyla ve çeşitli miktarlardaki markları, Süleyman Mercümek'e gönderdikleri, bu paraların, şu andaki Refah Partisi binasının sahibi olduğu ifade edilen ve Süleyman Mercümek'ten sonra partinin finans kaynağı olarak iddia edilen Beşir Darçın'a gönderildiği saptanmıştır. Banka ekstrelerinden aldığımız bilgiye göre, bu para, 696 bin marktır. Ayrıca, Süleyman Mercümek'in hesabına yurt dışında çalışan işçilerin ailelerine gönderdikleri para ve işçi tasarruflarının değerlendirilmesi amacıyla gönderilen paralar da yüksek meblağlara ulaşmaktadır. Banka ekstreleri göz önüne alınırsa, bu miktar 15 trilyonun üzerindedir.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Cebinden kaç kuruş çıktı ?

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Devamla) – Bu paraların kimler tarafından ne maksatla gönderildiği, Süleyman Mercümek tarafından nasıl ve nerede değerlendirildiği ve neticede, kişilere teslim edilip edilmediği karanlıktır, meçhuldur. Ayrıca, Süleyman Mercümek, komisyonda, bu konulardaki soruları "mahkemeye intikal etmiştir, yargıdadır, cevap vermek istemiyorum " şeklinde cevaplandırmıştır.

Değerli milletvekilleri, asıl üzerinde durulması gereken diğer bir olay da, 1994 yılında, Hazinece, Refah Partisine yapılan 65 milyarlık yardımın başına gelenlerdir. Refah Partisine verilen bu 65 milyar lira, partinin herhangi bir kurulunda karar alınmaksızın ve karar olmadan, parti muhasibi Sayın Rıza Ulucak'ın talimatıyla dövize çevrilmek üzere İstanbul'daki Yapı Kredi Bankasındaki Süleyman Mercümek hesabına gönderildiği inkâr edilmemektedir. Bu para, Süleyman Mercümek'in talimatıyla, banka vasıtasıyla ve aralıklarla bir ay içinde dövize çevriliyor ve Refah Partisinin Balgat'taki şubesine geri dönüyor. Olay, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununun 72 nci maddesi gereğince açıkça suç teşkil ediyor; ancak, parayı gönderen parti açısından paranın zayi olmaması ve parayı alan Süleyman Mercümek açısından da, kendi menfaatına parayı sarf etmediği gerekçesiyle, Ankara Başsavcılığı Basın Savcısı tarafından takipsizlik kararı veriliyor. Aslında, itiraz edilmediği için kesinleşmiş gibi görünen kararın yeniden ele alınması gerekmektedir. Ayrıca, Süleyman Mercümek tarafından, bu olayın, yalnız bir defaya mahsus cereyan ettiği ifade edilmesine rağmen, Sayın Rıza Ulucak, ifadesinde, bu para değişiminin, küçük de olsa, birkaç kere tekrar ettiğini ifade etmiştir. Böylece, Süleyman Mercümek ile muhasip Rıza Ulucak arasında, küçük meselede bile çelişki vardır.

Diğer taraftan, Sultanbeyli Belediyesine ait arazilerin Almanya'daki Millî Görüşçülere satıldığı, bu arazilerin içerisinde YA-DA Şirketinin de arazisi bulunduğu, bu paraların da, aynı yolla, Süleyman Mercümek'in havuz hesabına gönderildiği bir gerçektir.

Değerli milletvekilleri, tüm bu saydığım gerçekler karşısında, Süleyman Mercümek'i, sade bir Refah Partili üye olmasıyla sınırlı olarak düşünmek safdillik olur. Altınoluk'taki yazlığında, başbaşa istişarelerde bulunduğu kanıtlanan Erbakan -Mercümek- Refah Partisi organik bağının; üyeliğin ötesinde, gizli kasalığın ötesinde; Refah Partisinin paralarını idare eden, yönlendiren, değerlendiren bir konum olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

Bu kadar parayla oynayan, hesap ekstreleri trilyonları aşan bir kişinin "malî müşavir olarak kendi kazancıyla geçiniyor" görüntüsünü vermesi, onun mütevazı olduğundan değil; Türkiye'yi sarsacak kadar, Türk siyasî hayatını değiştirecek kadar büyük ve gizli sırlara sahip olmasından ileri gelmektedir. (ANAP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Türk insanının vicdanî ve millî duygularına hitap ederek, Bosna'daki vahşeti paravan göstererek para toplanması ve toplayanlar hakkında, bu işi idare edenler hakkında, hâlâ, katî bir yargı yolunda karar alınmamış olması da, ayrıca düşündürücüdür.

Siyasî Partiler Kanununu ihlal ederek, parayı faize yatırıp, dövize çevirerek, parti masraflarını hafifletmek gayesiyle resmî ve masum bir hareket gibi gösterilmek istenen suçu, basın savcılığının verdiği takipsizlik kararıyla örtmek ve kapatmanın mümkün olmadığını ifade etmek istiyorum.

Bu işe, Refahlı belediyelerin karışmış olması, başta Sultanbeyli Belediyesi ve Selçuklu Belediyesi olmak üzere, belediye ve teşkilatların bu konuda iç içe çalıştıkları ve dışarıya sır sızdırmadan halletmek istedikleri konuya daha bir gizlilik, daha bir karanlık görüntü vermektedir.

Ayrıca, kurban paralarını gönderen, eş ve dostuna havale çıkaran veya tasarruflarını değerlendirmek için gönderilen paraların Süleyman Mercümek hesap havuzuna girmesi ve bu paraların akıbetinin karanlık olması, hatta bazı iddialara göre, bazı bankalarda batması bu şüpheleri teyit etmektedir.

Değerli milletvekilleri, bir tarafta Avrupa Millî Görüş Vakfı üyelerinin Refah Partisiyle ilişkisi olmadığını ifade etmeye çalışanlar, Süleyman Mercümek'i de, sadece ve sadece, muteber adam kimliği üzerine oturtmak istemektedirler. Konya, Almanya, İstanbul, Ankara arasında cereyan eden trilyonluk para akışını idare eden kişiyi, önceleri "tanımıyoruz" sonra "sade bir üyemiz" ve daha sonra da "muteber kişi" palavralarının arkasına sığınmak, olayları izah etme konusunu daha da çelişkili hale soktuğu bir gerçektir.

Başkanlık divanını rapor hazırlamakla görevli kabul edenler, bu Komisyonun raporunu kabul etmeyerek, Refah ile Süleyman Mercümek arasında hukukdışı bir ilişki yoktur diyerek alternatif rapor hazırlayanlar, kamuoyunu, kamu vicdanını nasıl rahat ettireceklerdir? Her konuşmalarında sığındıkları hukukun üstünlüğünü, bu konuda görmezlikten gelerek, Komisyonda parmak hesabıyla hallettiklerini sanıyorlarsa aldanıyorlar. Hiçbir şey gizli kalmaz; sen, her seçimde, herkesi şüpheye düşüren, hayrete düşürecek masraflar yapacaksın, her türlü maddî destekle seçim almaya çalışacaksın, ondan sonra, Süleyman Mercümek ile Avrupa Millî Görüşçülerle hiçbir organik bağım yoktur diyeceksin... Buna, kargalar bile güler.

Bu araştırmadan hiçbir komisyon üyesi tatmin olmamıştır. Açık ve net görülen konular, ya yargıya intikal etti diye geçiştirilmiş ya da -diğer partilerin hesapları açık olduğu halde- Siyasî Partiler Kanunu ileri sürülerek, Refah Partisinin hesaplarını inceleme fırsatı verilmemiştir. Burada en büyük karanlık ve gizlilik, Mercümek havuz hesabında toplanan paraların Refah Partisine hangi yolla intikal ettiği üzerindedir.

Bankalardaki hesapları inceleme konusunda karşınıza Bankalar Kanunu ve Ticaret Kanunu çıkarsa, partinin hesaplarını sormanızda karşınıza Siyasî Partiler Kanunu çıkarsa, adliyeye intikal etmiş konularda karşınıza Refah Partili Adalet Bakanı çıkarsa, bu araştırma yapılabilir mi?! (ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Olayları, parti olarak takip etmeye devam edeceğiz. Bu konuda, gerekirse diğer denetim yollarını kullanarak, hakikatin, gerçeğin ortaya çıkmasına kadar, konuyu, kamuoyu ve Meclis gündeminde tutmaya devam edeceğiz. Aslında, bu rapor, hemen soruşturma önergesine dönüştürülmeli ve ilgili makamlar bu konuşmalarımızı ihbar kabul ederek yasal işlemlere başlamalıdırlar. Bu olmadığı takdirde, dosyalarda kalacak rapor, vicdanları asla ve asla tatmin etmeyecektir. Vicdanları tatmin edinceye kadar bu yolda sarf edilecek her mesaiyi insanlık görevi olarak kabul ediyor; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan, Afyon Milletvekili Sayın Halil İbrahim Özsoy'a teşekkür ediyorum.

Gruplar adına ikinci konuşmayı, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Ilıksoy yapacaktır. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Ilıksoy, konuşma süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının, Refah Partisi ile Süleyman Mercümek arasındaki maddî bağlantıların, maddî ilişkilerin ortaya çıkarılması üzerine verilen önerge kabul görmüştü ve şimdi, bu kabul üzerine kurulan Komisyonun hazırladığı rapor üzerinde, Demokratik Sol Partinin görüşlerini aktarmak üzere huzurlarınızdayım; hepinize, Grubum ve şahsım adına saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; araştırma konusunu içeren olaylar, Bosna-Hersek için toplanan paralar, Avrupa Millî Görüş Teşkilatınca toplanan paralar, Refah Partili Sultanbeyli Belediyesince pazarlanan arsalar nedeniyle elde edilen paralar, İslama Çağrı Cemiyeti tarafından gönderilen 500 bin dolarlık çek ve Hazinece Refah Partisine yapılan 65 milyar liralık yardım parasının nasıl kullanıldığı ve bu paraların akıbetinin incelenmesine ilişkindir.

Öncelikle, önerge sahiplerinin, bu konuda, önergeleri üzerinde Genel Kurulda yapılan görüşme sırasındaki beyanlarından bazı bölümlerini sizlere hatırlatmak istiyorum. Gerçi, biraz önce, Sayın Ali Rıza Gönül, burada, talihsiz bir konuşma yapmak zoruda kaldı. Talihsiz diyorum; çünkü, hakikaten zor durumdaydı. O kadar iddialı şekilde bu kürsüyü kullanmışlardı ki, daha doğrusu, bitişik salondaki kürsüyü öyle bir kullanmışlardı ki, "elimizde belgesi var; belgesi" diye, çok ciddî iddialarla huzurlarınıza gelmişlerdi.

Şimdi, okuyorum: "Huzurunuza, TEDAŞ gibi, TOFAŞ gibi, her türlü hukukî mesnetten yoksun bir dosyayla gelmedim. Bu dosya, Refah Partisinin, adil düzencilerin, din istismarıyla oy avcılığı yapanların, 'iktidarımız, ya kanla ya oyla olacak' diyenlerin gizli kasası, kirli kasası Süleyman Mercümek'in dosyasıdır." Kim söylüyor? Sayın Aykurt söylüyor... Doğru Yol Partisi, ortağınız...

“Bakınız, Avrupa Millî Görüş Teşkilatı -yan kuruluşunuz- Fransa Merkezî Başkanı Ayhan Yılmaz, 2 Haziran 1994 tarihinde yaptığı açıklamada, İstanbul Sultanbeyli Belediyesinin, dört yıldır belediyeye ait arsaları, Avrupa'daki millî görüşlü çevrelere sattığını; bu arsalardan en az 10 milyon mark elde edildiğini; ancak, paranın, belediye kasasında değil, Süleyman Mercümek'in sorumlu olduğu Refah Partisi kasasında saklandığını; söz konusu meblağın bir kısmının Refah Partisine bir kısmının da Sultanbeyli Belediyesine aktarıldığını, akıbeti bilinmeyen bir kısmının ise, bazı parti mensuplarına gittiğini; Süleyman Mercümek'in basına yansıyan hesabında görülen paranın, Bosna yardımlarıyla alakasının olmayıp, arsa satışlarından Refah Partisine düşen pay olduğunu ifade ediyor." Ayhan Yılmaz ifade ediyor, Sayın Aykurt Genel Kurulun huzuruna getiriyor.

Sayın Aykurt, Sultanbeyli'deki 121 dönümlük tapulu arsayla ilgili olarak, Süleyman Mercümek'in, 250 metrekarelik bir parsel için 13 500 DM'lik bir para talep ettiğini; 121 bin metrekarelik arsanın parsellendiği zaman, elde edilecek rantın 326 milyar 700 milyon TL olduğunu belirtiyor ve rantçıların kim olduğunu soruyor. Bugünkü rakamlarla söz konusu arazinin değeri 487 milyar liraya ulaşmaktadır. Bunları söyleyen Sayın Aykurt, Doğru Yol Partisi Grup sözcüsüydü, Grup adına konuşan arkadaşımızdı.

Sayın Aykurt "Sayın Erbakan'ın, 22 Mayıs 1994 tarihinde Süleyman Mercümek'le ikili ve gizli görüşme yapmasının tercümesini siz yapın" dedikten sonra, devamında "önergemize 'evet' deyin, belgeleri verelim, açıklayalım" diyor; ama,Komisyona ne belge ibraz etti, ne bilgi ibraz etti.

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) – Yokmuş da onun için!

ALİ ILIKSOY (Devamla) – Yoksa söylemesin...

ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Sen ne diyorsun, sen onu söyle!

ALİ ILIKSOY (Devamla) – Geleceğiz... Geleceğiz, merak etme, geleceğiz oraya...

ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Bir şey biliyorsan, onu söyle!

ALİ ILIKSOY (Devamla) – Geleceğiz... Geleceğiz, merak etme; sabredersen muradına erersin.

Refah Partisinin, gerek Avrupa Millî Gençlik Teşkilatı gerekse Arap ülkeleriyle finansal ilişkilerinde de Süleyman Mercümek'in rolünün bulunduğu yönünde çok hassas kaynaklardan elde edilmiş bilgiler mevcuttur.

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) – Hangi Arap ülkesi?.. Var mı elinizde bir bilgi?

ALİ ILIKSOY (Devamla) – Belgesini ortağına sor; o söyledi, ben söylemiyorum.

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) – Hangi Arap ülkesi?..Hangi Arap ülkesi?..

ALİ ILIKSOY (Devamla) – İşte, ortağına sor; bana sorma, ortağına sor.

ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Ortağı açıklamış!..

ALİ ILIKSOY (Devamla) – Ortak kaçırdı...

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) – Öyle, yuvarlak laflarla geçiştiriyorsunuz.

ALİ ILIKSOY (Devamla) – Önce dinle!..

"Keza, Süleyman Mercümek'in 23 Haziran 1988 tarihinde, Kuveyt'ten İstanbul'a gelecek olan şahısları karşılaması ve her konuda onlara yardımcı olması için Necmettin Erbakan'dan talimat aldığı; 22 Şubat 1989 tarihinde, Necmettin Erbakan'ın, Avrupa Millî Gençlik Teşkilatı Başkanı Osman Yumakoğullarına, yardımı, 23 Şubat 1989'da, bir bankanın Bayrampaşa şubesine Süleyman Mercümek hesabına göndermesi talimatını verdiği; Refah Partisine finansal destek sağladıkları bilinen, Suudî Arabistan uyruklu, Musli Meşru ve Yusuf adındaki şahısların Nisan 1990 tarihinde Refah Partisine gönderdikleri paranın, Faisal Finans kurumu aracılığıyla İstanbul Şubesine Süleyman Mercümek'in adına yatırıldığı; 28 Aralık 1992 tarihinde, Necmettin Erbakan'ın, Kuveytli Mustafa Taham ile görüşmesinde Gulfbank kanalıyla gönderilecek 250 birim paranın, Garanti Bankası Hasırcılar Şubesindeki Süleyman Mercümek hesabına yatırılmasının, yatırıldı dekontunun ise Necmettin Erbakan'ın kardeşi Dr. Kemalettin Erbakan'ın 521 68 89 No'lu telefonuna fakslanmasının istendiği; 14 Nisan 1992'de, Necmettin Erbakan ile kardeşi Kemalettin Erbakan'ın görüşmesi, Riyadbanktan Süleyman Mercümek adına çıkacak paranın, Yapı Kredi Bankası Fatih Şubesine çıkarılmasından bahsedildiği hususları, bu konuda kesin bilgilerdir" diye söylüyor Sayın Doğru Yol Partisinin sözcüsü. Bu açıklamalar, Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın Mustafa Kemal Aykurt'un sözleridir. Sayın Aykurt, bu beyanlarına rağmen, Komisyona herhangi bir belge sunmamış, söylediklerinin, basında yer alan ve Süleyman Mercümek'in yargılandığı dosyadaki bilgi ve belgeler olduğunu söylemekle yetinmiştir.

Önerge sahibi Sayın Ali Rıza Gönül, 500 bin dolarlık çekle ilgili olarak, Genel Kuruldaki beyanında "Değerli milletvekilleri, bizim elimizde de bir belge var, bu çeklerin kime, nerede ve ne amaçla verildiğine dair. Arapça yazılmış, noterce tercüme edilmiş. Açıklama kısmında da, bu çeklerin Refah Partisine yardım amacıyla verildiğini merkezine rapor eden kişinin belgesi var, belgesi..." demiştir. Bunları tutanaklardan okuyorum. Ancak, Komisyondaki ifadesinde, ellerindeki bilgilerin ve belgelerin basın taramalarına ait olduğunu, DGM Savcılığındaki bilgi ve belgeler olduğunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasındaki belgeler olduğunu söyleme gereğini duymuştur. Bir de yine, Sayın Yalçın Doğan'ın köşe yazısına dayandığını, Komisyonumuza verdiği ifadede bildirmiştir.

Gerek önerge sahipleri gerekse Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan sözcülerin, kesin bilgi ve belgelere dayandıklarını iddia etmelerine karşın, Komisyona yardımcı olmamaları, çıkar ortaklığına dayanan bugünkü Refahyol Koalisyonunun kuruluşu sırasında söylediklerimizi doğrulamaktadır.

Refahyol Hükümeti kurulmadan önce, her iki siyasî parti sözcülerinin, bir birlerini o derece ağır suçlayan sözler söylemelerine karşın, daha sonra, geçmişte söylediklerini unutup kolkola girmelerinin sebebi, Refahyolun devamı yönündeki çabaların görtergesi olsa gerek. Amaçlarının, kamuoyunun vicdanını sızlatan olayların araştırılması veya açıklığa kavuşturulması değil, zaman zaman balans ayarına gereksinim duyulan bu Hükümeti birlikte kurmak olduğu anlaşılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bosna-Hersek'te yaşanan insanlık dramı ilgi yapılarak, Selçuklu Belediye Başkanı İsmail Öksüzler önderliğinde, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanununa göre, 21.7.1992 gün ve 2672 sayılı yazıyla Konya Valiliğine başvuruda bulunulmuş ve gerekli izin alınmıştır. Toplanan yardımın ise, doğrudan doğruya Bosna-Hersek devlet yetkililerine teslim edileceği öngörülmüş; Vilayetçe verilen izinde ise, bu konuya gerekli hassasiyetin gösterilmesi istenmiştir.

2860 sayılı Yardım Toplama Yasasına göre, yardımın toplanma şekilleri, süresi, sürenin uzatımı, faaliyetin düzenli ve verimli şekilde yürütülmesi, toplanan paraların amaca uygun bir şekilde kullanılması hususları, birer birer sayılmıştır. Ayrıca, sağlanan net geliri, gerçekleştirilmek istenen amaç doğrultusunda, izin veren makamın denetleme hakkının bulunduğu, yine, anılan Yasada belirtilmektedir.

Yasanın belirlediği bu hükümlere uyulmadığı gibi, toplanan yardımın kesin hesabı çıkarılmamış; sonuçta, ne kadar yardım toplandığı hususu açıklığa kavuşturulamamıştır. Bu durum, 2860 sayılı Yasanın 17 nci maddesine aykırıdır. 2860 sayılı Yasaya göre toplanan yardımların Yasaya aykırılığı halinde uygulanacak yaptırım, aynı Yasanın 29 uncu maddesinde belirtilmiştir. Bu maddeye göre, toplanan yardımın devlet malı sayılacağı ve zoralımına gidileceği belirtildiğine göre, Yasa gereği, toplanan yardımın zoralımına karar verilmesi gerekir kanısındayız.

Yasalara aykırı olarak toplanan bu para, amaca da aykırı olarak kullanılmıştır. Toplanan paranın Bosna - Hersek yetkililerine teslimi gerekirken -yardım toplayanlar bundan kaçınmışlar- bu paralar, yardım toplama faaliyetinden sonra, Kasım 1992'de paravan olarak kurulan Uluslararası İnsanî Yardım Teşkilatına, yani İHH'ya gönderilmiştir. Bu derneğin kurucularının tamamına yakını, Avrupa Millî Görüş Teşkilatının veya Refah Partisinin üyeleri veya sempatizanlarıdır.

Toplanan yardımın İHH'ya teslim edileceğine ilişkin bir hüküm yoktur. Toplanan paralar, Selçuklu Belediyesi Hesap İşleri Müdürü Muzaffer Atalay, Konya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cemal Yalçındağ ve Ziya Özboyacı tarafından, Faisal Finans vasıtasıyla, İHH'nın, Alman Volksbank Freiburg Şubesindeki 891006 No'lu hesabına, 17.3.1993 tarihinde 683 088 DM, 24.3.1993 tarihinde 490 250 DM ve 25.3.1993 tarihinde 269 595 DM'lık bölümler halinde aktarılmıştır.

"Selçuklu Belediye Başkanlığı" başlıklı ve 26.03.1993 tarihli yazı ve İHH yetkililerinin ifadelerine göre, Konya Selçuklu Belediye Başkanlığından alınan talimat doğrultusunda, bu para, Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi Bankası Düsseldorf Şubesindeki 0000748012 No'lu hesabına, 22.3.1993 tarihinde 680 000 DM, 5.4.1993'te tarihinde 750 000 DM'lik bölümler halinde yatırılmıştır. Daha sonra, bu para, virmanlama yöntemiyle, Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi Bankası Fatih Şubesindeki hesabına aktarılmıştır. Süleyman Mercümek'in hesabında, bu para, dokuz aya yakın bir süre kalmıştır. Böylece, Mercümek'in parayı zimmetinde tuttuğu da anlaşılmaktadır. Esasen, paranın akıbeti meçhuldür; çünkü, Süleyman Mercümek tarafından sunulan, 31.12.1993 tarihli ve 1 430 000 DM'lık belge, her zaman düzenlenme olanağı olan belgelerdendir. Hukuken adi belge niteliğindedir. O nedenle, bu belgelere değer kazandırılabilmesi için yan kanıtlara gereksinim vardır. Dolayısıyla, paranın ne olduğu da belli değildir.

Yine, Bosna-Hersek için, yasalara aykırı olarak, Bursa ve İzmir İl Başkanlıklarınca yardım toplama geceleri düzenlenmiştir; toplanan paraların sonucu da Konya'da toplanan paraların sonucu gibidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Avrupa Millî Görüş Teşkilatı, yurt dışında bulunan yurttaşlarımız adına kurban kesimi için de para toplamıştır. Bu paralar, yine, Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi Bankası Fatih Şubesindeki hesabına gönderilmiştir. Gönderilen paranın tutarı 969 000 DM'dır. Süleyman Mercümek, bu parayı, kurban kesimi için Beşir Darçın'a teslim ettiğini belirtmiştir. Beşir Darçın ise, bu parayı, çeşitli illerde ve çeşitli kişilerin imzalarını taşıyan belgelerle, kurban kesimi suretiyle sarf ettiğini bildirmiştir; ancak, sunulan belgeler, yukarıda belirttiğimiz gibi, hukuken her zaman tanzimi mümkün olan adi belgelerdir. O nedenle, yurt dışında bulunan yurttaşlarımız tarafından gönderilen bu paraların ne olduğu bilinmemektedir.

Bakınız, bu konuda, Sayın Süleyman Mercümek'e para gönderen Halil Aya'nın, daha doğrusu borç alan Halil Aya'nın beyanını okuyacağım; Halil Aya Süleyman Mercümek arasındaki ilişkiye bakınız: "Halil Aya'nın gönderdiği 100 bin markın ne için gönderildiğini şu an hatırlamıyorum." Düşünün; 100 bin mark, altı aylık süre içerisinde ne için gönderildği hatırlanmayan bir para; bugünkü değeriyle 7,5 milyar. Hanginiz hatırlamazsınız... Ama, Halil Aya, cumhuriyet savcılığına verdiği ifadede ne diyor: " Almanya'dan izne gelmiştim. Daha önceden tanıdığım Süleyman Mercümek'ten 100 bin DM borç aldım. Almanya'ya gittiğimde bir ay içinde geri gönderdim." 11.8.1993 tarihinde Düsseldorf Yapı Kredi Bankası vasıtasıyla geri göndermiş. Oysa, Süleyman Mercümek, 100 bin markı borç verdiğini bilmiyor. Bunların hepsi yönlendirilmiş tanık beyanlarıdır; ama, Türk adaleti bunları yutmamıştır; Süleyman Mercümek hakkındaki kararını vicdanına göre de ittihaz etmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununun ek 1 inci maddesi uyarınca, her yıl, Hazinece, siyasî partilere güçleri oranında devlet tarafından yardım yapılmaktadır. Refah Partisine de, 1994 yılında, devletçe 65 milyar liralık bir yardım yapılmıştır. Refah Partisinin yetkili organlarınca hiçbir karar alınmadan, sadece Refah Partisinin malî işlerden sorumlu genel başkan yardımcısının kişisel iradesi ve imzasıyla, bu para, Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi Bankası Fatih Şubesindeki hesabına 14 Ocak 1994 tarihinde havale edilmiştir. Yaklaşık bir aylık bekleme süresi sonunda, Süleyman Mercümek'in eli dahi değmeden, bu para dolara dönüşmüş ve 14 Şubat 1994 tarihinde, getirileriyle -yani faiziyle- birlikte yeniden Refah Partisinin Ankara'daki hesabına dönmüştür. Acaba, Ankara'da bulunan Refah Partili yöneticiler ve Refah Partililer, sorumluluklarında bulunan parayı kârlı alanlara veya gelire kavuşturma yeteneğinden yoksun mudurlar ki, parayı Süleyman Mercümek'e havale edip dolara çevirttiriyorlar?! Oysa, biz, bugün, ülke ekonomisini idare etmeye çalışan Refah Partililerin, en azından, bu konuda yetenekli olduklarını sanıyorduk; meğer yanılmışız! Halbuki, onlar, sadece Süleyman Mercümek'i yetenekli görmüşlerdir. Oysa, bu şahsın, değişik bankalarla olan davaları ve batırdığı iddia edilen paraların durumu dikkate alınırsa, pek de güvenilir olmadığı anlaşılmaktadır. Yoksa, şimdi de, geçmişte kendi paranızı teslim ettiğiniz gibi, hazinemizi de bu kişiye mi teslim etmeyi düşünüyorsunuz?! Sakın ha, bunu yapmayın!.. Ama, ortağınızın araştırma konusu olan malı mülkü, uyumlu olan bu Hükümetin devamı ve denk olan bu bütçenin denk hale gelmesi için Sayın Mercümek'e görev düşüyor sanıyorum.

Siyasî Partiler Kanununun ek 1 inci maddesine göre, siyasî partilere yapılan yardımların hangi amaçla ve ne şekilde kullanılacağı hususu; ek 1 inci maddenin son fıkrasında ise, bu yardımın sadece parti ihtiyaçları ve parti çalışmalarında kullanılacağı belirtilmiştir. Oysa, Refah Partisi, bu amaca aykırı olarak 65 milyar lirayı üçüncü kişi olan Mercümek'in sorumluluğuna havale etmiştir; açıkçası, yasaya aykırı davranmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri arasında hukuk devleti niteliği de sayılmaktadır. Buna göre, gerek tüzelkişiler gerekse özel kişiler yasalara uymak zorundadırlar.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosunun bu konuyla ilgili olarak 10.4.1995 tarihindeki takipsizlik kararı ise, bizim inancımıza göre, olaya uymamaktadır. Şöyle ki: Öncelikle, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu değil, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı veya yetkili kılacağı cumhuriyet başsavcı yardımcısının konuyla ilgili olarak inceleme yapıp, karar vermesi gerikirdi. Dolayısıyla, verilen takipsizlik kararı geçerli bir karar olmasa gerek.

ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Savcının yerine...

ALİ ILIKSOY (Devamla) – Dinlersen öğrenirsin...

Yine, bu kararın verilebilmesi için, devletçe Refah Partisine yapılan yardımın değil, Refah Partisinin diğer gelirlerinin ancak üçüncü kişilerin yedine teslim edilebileceği hususunu unutmamak gerekir. Bu, yapılmamıştır. Her ne kadar, takipsizlik kararı kesinleşmiş gibi görünüyorsa da, aksi kanıtlandığı zaman takipsizlik kararlarının kaldırılması her zaman mümkündür. Ayrıca, 22.4.1983 tarih ve 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununun ek 1 inci maddesinin son paragrafında, devletçe yapılacak yardımların nerelere harcanacağı belirtilmiştir. Bu, parti çalışmaları ve parti ihtiyaçlarıdır. Yoksa, Süleyman Mercümek'in hesabına para göndermek diye bir kayıt yoktur. Siyasi Partiler Kanununda da böyle bir hüküm yoktur. Süleyman Mercümek'in hesabına para aktarılması, paranın o kişinin yararına sunulması anlamına gelir. Bu nedenle, takipsizlik kararının yeterince incelenmeden verildiği kanısındayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüldüğü üzere, Bosna-Hersek için toplanan yardımlar, kurban kesimi için toplanan paralar, Hazineden Refah Partisinin aldığı yardımlar, Refah Partisinin insan suretinde tecessüm etmiş kasasında buluşmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ilıksoy, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ALİ ILIKSOY (Devamla) – DSP'nin...

ÖMER EKİNCİ (Ankara) – DSP'nin kaç lirası var bu paranın içinde?!

ALİ ILIKSOY (Devamla) – DSP'nin, anamızın ak sütü gibi helal parası var; sizin gibi sahte parası yok! (DSP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Biz, yasalara aykırı olan hiçbir icraatın içinde yokuz. Biz, Türkiye Cumhuriyetinin yasalarına uygun hareket etmek zorunda hissediyoruz kendimizi. Sizin gibi, oradan buradan para toplamıyoruz biz! (DSP ve CHP sıralarından "Bravo' sesleri, alkışlar)

Bu hususlar, acaba, Refah Partisi ile Süleyman Mercümek arasında parasal ilişkilerin var olduğunun kanıtı değil midir?! Doğru Yol Partisinin sayın komisyon üyeleri, maalesef, daha önceki diyeti ödemek için, aklama cihetine gittiler bir anlamda.

Diğer soruşturma ve araştırma önergelerinde olduğu gibi, bu araştırma önergesinin de, Koalisyon ortaklarının oylarıyla hasıraltı edilmesi mümkündür; ama, unutmayınız, kamuoyunun vicdanında ve o vicdanların sesi olan bizlerin vicdanında ömür boyu mahkûm kalacaksınız.

Saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Ilıksoy'a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Erzincan Milletvekili Sayın Mustafa Kul'un. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Kul, konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA KUL (Erzincan) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının vermiş olduğu önerge üzerine kurulan, Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve diğer maddî ilişkilerinin araştırılarak iddia edilen hukukdışı malî kaynakların tespiti amacıyla çalışmalarını tamamlamış olan Meclis Araştırması Komisyonunun raporu üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, gerek Partim gerekse kendi adıma hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar, bu konular gündeme geldiği zaman, her vesileyle, Refah Partisi, Mercümek ve Beşir Darçın'la ilgili konuları görüşmek durumunda kalıyorduk; ama, bugün, ben, öncelikle, bu konu üzerinde konuşmadan önce, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisinin ortaklığı üzerine bazı tespitleri ifade etmek istiyorum.

Bu önerge, Doğru Yol Partili milletvekilleri tarafından hazırlanmıştır ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulduğu zaman da, bu kürsüden, Doğru Yol Partili milletvekilleri tarafından savunulmuştur, o milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmiştir. Tabiî, Refah Partisinin dışındaki diğer partilerin hepsi, bu önergenin kabulü yönünde oy kullanmıştır.

Şimdi, sadece bu önergede ifade edilen iddialar değil, daha önce, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi ortak olmadan önce, Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı Sayın Çiller ve diğer parti yöneticilerinin, Refah Partisi, Bosna-Hersek paraları, Beşir Darçın ve Süleyman Mercümek'le ilgili bazı iddiaları var.

Şimdi, 23 Şubat 1994 tarihinde, o zamanki Başbakan, Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller'in iddiası: "Bosna paralarını Refah iç etti." Altında, tabiî, uzun uzun açıklamaları var.

28 Şubat 1994 tarihinde, Çiller'den Refah'a Bosna suçlaması_ Çiller, Hac organizasyonu ve aynı zamanda Bosna-Hersek için toplanan paraların Bosna-Hersek'e gönderilmediğini, bu paraların tamamının Refah Partisinin seçim harcamalarında kullanıldığını söylüyor.

Yine, Sayın Çiller, o zaman "Refah Partisi Bosna'ya yardım parasının yarısını göndermedi" diyor. Çok kesin ifadeyle "yarısını göndermedi, partinin kasasına indirdi" diyor. (CHP sıralarından "kim diyor?" sesleri) Sayın Çiller diyor.

Yine, Sayın Çiller, o zamanki Başbakan, Refah Partisiyle ilgili "Refah Partisi, topladığı yardım paralarını Bosna-Hersek'e göndermemiştir, bu konuyu araştırıyoruz" diyor.

Yine, Doğru Yol Partisinin o zamanki ve şimdiki -şu anda da milletvekili- olan Genel Başkan Yardımcısı Devlet Bakanı Necmettin Cevheri çok kesin bir ifadeyle "Refah, Bosna parasının 20 milyarını kendi kasasına attı" diyor.

Genel Başkan Yardımcısı Esat Kıratlıoğlu "Refah Partisi 26 milyarı adilce paylaştı" diyor.

Yine, Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı Sayın Çiller "Refah Partisi, seçimlerde ve seçim dışında kullandığı paralarının kaynağını açıklamalıdır" diyor

Bu iddialara karşı Erbakan'dan Çiller'e cevap, diyor ki: "Elinin çamurunu bize sürüyor, kendi eli pis, o pis elini bize sürüyor; bizimle ilgili böyle iddialar yakışıksız."

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Kim diyor?!

MUSTAFA KUL (Devamla) – Erbakan diyor.

Erbakan, yine, Sayın Çiller'e diyor ki: "Bu iddialar gülünç; bunları, ancak aklî dengesi yerinde olmayan birileri söyler."

Şimdi, arkadaşlar, daha, çok gazete kupürü var; bunlar, o Genel Başkanların yaptığı basın toplantılarından alınan şeyler ve hükümet kurulmadan önce. Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi hükümetken, bu arada, Doğru Yol Partisi bir atağa geçiyor, Refah Partisiyle ilgili 18 tane dosya hazırlıyor. Bu dosyalardan 1 tanesi, işte bugün görüştüğümüz konuyla ilgili; ama, diğerleri, 17 ayrı konuda.

Sayın Erbakan'ın mal varlığından kardeşinin mal varlığına kadar, Millî Görüş'ün faaliyetlerinden Millî Görüş ile Refah'ın ilişkilerine kadar, akıncıların Refah Partisiyle ilişkilerinden IHH ile Refah Partisinin ilişkilerine kadar birçok konuda, 18 iddiayla ilgili önerge hazırlıyorlar ve bunları teker teker, her hafta bir tanesini vereceklerini söylüyorlar.

Daha birinci önergeyi veriyorlar; birinci önergeyi, kalkıyorlar, hararetle kürsüde savunuyorlar; ikinci önergeyi veriyorlar; bu arada Hükümet düşüyor. 54 üncü Hükümetin görüşmeleri sırasında, o ikinci vermiş oldukları önergeden vazgeçer gibi oluyorlar; kendi vermiş oldukları önergeye "ret" oyu kullanıyorlar; ama, bu birinci önerge, ne yazık ki, daha önce kabul edilmişti, Komisyon kurulmuştu. Komisyon kuruldu...

SABRİ ERGÜL (İzmir) – Mal varlığında da öyle olmuştu...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Gırgır geçiyorlar... Ayıp oluyor!..

MUSTAFA KUL (Devamla) – Bu Komisyonun kurulmasıyla ilgili -biraz önce Sayın Özsoy okudu- gerekçede birçok şey yazılı; ama, özellikle bir cümleyi okumak istiyorum. Sayın Ali Rıza Gönül ve 50 arkadaşı şunu diyor: "Eldeki mevcut belge ve delillere dayanan bilgiler, önemli sonuçlar doğuracak niteliktedir." Altında da bir sürü iddialar sıralıyor. (CHP sıralarından "oku" sesleri) Sayın Özsoy okudu, vaktinizi almak istemiyorum, zaten vaktim de kısıtlı.

Bu iddialar üzerine, bunları araştırmak için Komisyon kuruluyor. Komisyon 9 üyeden oluşuyor. Bu 9 üyeden 3'ü Refah Partisinden, 2'si Doğru Yol Partisinden, 2'si Anavatan Partisinden, 1'i DSP'den, bir de ben ve benim katılamadığım -çok önemli bir mazeretim vardı- Erzincan'da bulunduğum sırada yapılan bir toplantıda, Doğru Yol Partili milletvekilleri, beni başkanlığa aday gösteriyorlar ve onların da desteğiyle, beni başkan seçiyorlar ve "bu konuyu en iyi Mustafa Kul araştırır" diyorlar. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Erzincan'dayım, telefonla, bana başkan seçildiğimi bildirdiler. Arkadaşlarımıza teşekkür ettim; ama, bu arada, Komisyon çalışmalarına tam başlamak üzereyken, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi ortaklık görüşmelerine başladı. Önce, DYP'li milletvekilleri teker teker istifa etmeye başladı. İlk istifa eden, daha önce Komisyona üye olarak bildirilen Denizli Milletvekili Sayın Halûk Müftüler. Daha onun dilekçesi bize ulaşmadan, arkasından Van Milletvekili Mahmut Yılbaş istifa etti. Daha sonra, Meclis Başkanlığına ve DYP Grup Başkanvekillerine "bu Komisyona üye gönderecektiniz; gönderin" diye çağrı yaptığım zaman "biz, Yozgat Milletvekili Yusuf Bacanlı'yı görevlendirdik" dediler. Yusuf Beyle görüşüyorum "benim böyle bir olaydan haberim yok" diyor.

Biz, Doğru Yol Partisinin milletvekillerini tamamlamaya çalışırken, bu arada, Refah Partisi adına Komisyonda görevlendirilen Sayın Kemalettin Göktaş, Komisyondan istifa etti. Hadi onu tamamlayalım derken, bu arada, hükümet ortaklığı kuruldu. Bu sefer, Sayın Lütfü Esengün, bakan olunca, Komisyon üyeliğinden otomatikman düşmüş oldu. Bir sürü yazışmalar, grup başkanvekilleriyle bir sürü görüşmelerimiz sonucunda -engellemeler oluyor; toplantıya katılmıyorlar; geliyorlar dışarıda, salonda bekliyorlar, çoğunluk sağlatmamaya çalışıyorlar- Komisyonun bir aylık süresi Komisyon üyelerini tamamlama girişimlerimizle geçti. Sonuçta, her parti kendi üyelerini gönderdi, üyeler tamamlandı; ama, bir aylık süreyi de, bu sefer benim başkanlıktan düşmem için... Özellikle Doğru Yol Partili milletvekilleri, daha önce beni oraya başkan seçen üyeler, beni başkanlıktan düşürmek için uğraşıyorlar "hükümet değişti, değişmen lazım" diyorlar. Ama, arkadaşlar, ben zaten bu Komisyona başkan olduğum zaman bizim partimiz hükümette değildi, o zaman ben yine muhalefet partisindendim. O zaman, muhalefetteyken beni başkan seçiyorsunuz da, siz, şimdi ortağınız değişti diye neden beni değiştirmek istiyorsunuz diyorum...

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Talimat!.. Talimat!..

MUSTAFA KUL (Devamla) – "Canım öyle gerekiyor..." diyorlar. Öyle gerekmemesi lazım diyoruz. Sonuçta, bir aylık süreyi de bu şekilde harcadık, temmuz ayına geldik. İki aylık sürede Komisyonu kurduk, oluşturduk, tam o sırada Meclis tatile girdi. 1 Ekim tarihinden itibaren çalışmalara başladık.

Değerli arkadaşlarım, şu anda görüşmekte olduğumuz konu, Mecliste ilk defa karşı karşıya bulunduğumuz bir konudur. Her ne kadar bu basılıp sizlere dağıtılan rapor bir taneymiş gibi görünse de, bunun içinde iki rapor var; çünkü, biz, 8 inci toplantıda almış olduğumuz karar gereğince, raporu hazırlamak üzere, bir alt komisyon kurulmasına karar verdik. Alt komisyonda Başkan olarak ben, Başkan Yardımcısı olarak Refah Partili Sayın Mehmet Ali Şahin, Sözcü olarak Abdullah Akarsu ve Kâtip Üye olarak da Ali Ilıksoy görev almıştı.

Biz, günlerce oturduk, gece gündüz çalıştık bir rapor hazırladık. Bundan önceki birçok komisyon çalışmalarında da görev almıştım. Alt komisyonun getirdiği raporda düzeltme yapılacak yerler varsa düzeltilir, eğer o istenilen düzeltmeler yapılamıyorsa, o raporda istenilmeyen bazı ifadeler varsa, o muhalif olanların bir muhalefet şerhi yazıp vermesi gerekirken "biz bu raporu kabul etmiyoruz" dediler. Niye?.. "Bunu beğenmedik." Beğenmediyseniz, beğenmediğiniz yerleri değiştirelim... "Hayır, bizim başka raporumuz var" dediler. İlk defa, Meclis tarihinde, böyle bir olay yaşıyoruz. Sonuçta, kendi hazırlamış oldukları bir raporu bu 5'e 4 formülüyle getirdiler, oyladılar, çıkardılar. Tabiî, Başkan olduğumdan dolayı, bu, sahte, yalan yanlış bilgilerle dolu raporu, sözümona, benim Meclis Başkanlığına göndermem gerekiyordu. O sahte raporun altında imzam olmaması gerekir diye düşündüğümden dolayı Komisyon Başkanlığından istifa etmek durumunda kaldım ve o 5'e 4 formülüyle geçirmiş oldukları raporu, Meclis Başkanlığına Komisyon raporu olarak sundular; ama, biz de, diğer arkadaşlarımızla, alt komisyonun hazırlamış olduğu raporu Meclis Başkanlığına asıl rapor olarak sunduk.

Bu olay yeni bir olay değil tabiî. Bu 5'e 4 formülünün, soruşturma komisyonlarındaki 8'e 7 formülünün, özellikle Refahyol Hükümeti sırasında alışkın olduğumuz, birbirlerinin usulsüzlüklerini, yolsuzluklarını kapatma yolunda kullanmış oldukları bir formül olduğunu biliyoruz. Zaten, bu Hükümet kurulurken de, biraz önce bahsettiğim o aşamalar, görüşmeler sırasında bir büyük siyasî uzlaşmayla, Türkiye'nin şu problemleri var, bu sorunları var, bunları çözelim diye bir araya gelinmiş, uzlaşılmış bir Hükümet olarak değil, tamamen, kendi usulsüzlüklerini, yolsuzluklarını kapatmaya yönelik olarak “sen benim yaptıklarımı görme, ben seninkini görmeyeyim; sen benim yolsuzluklarımı kapat, ben seninkileri kapatayım" anlayışıyla kurulmuştur. Bu oylamalar, TURBAN'da olduğu gibi, TEDAŞ'ta, TOFAŞ'ta olduğu gibi, Sayın Erbakan'ın mal varlığında olduğu gibi, Sayın Çiller'in mal varlığında olduğu gibi hep bu mantıkla yapılmıştır değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Memleketini düşünen var mı bunların içerisinde?!

MUSTAFA KUL (Devamla) – Neyse... Yani, bu şekilde oylamayla, sözümona, bunlar, bu Komisyonun görevini yaptığını zannediyor veya o raporun gerçekleri ifade ettiğini zannediyorlar; ama, bizi izleyen kamuoyu bunun böyle olmadığını, saydığım o diğer araştırma ve soruşturma komisyonlarının sonucunun da öyle olduğunu biliyor.

Değerli arkadaşlarım, Komisyon çalışmalara başladı; birçok kişiyi dinledik, birçok belge geldi. O belgeleri tek tek incelemeye başladık. Bir kere, Sayın Mercümek'in bize verdiği ifadeyle mahkemelerde verdiği ifadelerin birbirini tutmadığını hep birlikte tespit ettik. Bunu raporumuza da yazmış olmamıza rağmen, daha önce bu konuya katılan arkadaşlarımız, raporda buna itiraz ettiler.

Efendim, Süleyman Mercümek ile Rıza Ulucak'ın aynı konuda söyledikleri birbirini tutmuyor. Mercümek diyor ki: "Sadece 65 milyar para değil; daha önceki dönemlerde de bana zaman zaman para gönderiyorlardı. Biz bu paraları dövize çeviriyorduk, tekrar gönderiyorduk. Yani, bu, bir sefere mahsus olmamıştı, 65 milyardan önce de olmuştu, sonra da olmuştu." Sayın Ulucak "hayır, bir kez oldu" dedi. Belki olmuştur dedik. "Hayır, ben, baştan beri, Refah Partisinin kuruluşundan beri Genel Saymanım, hatta Genel Sayman değilim; bizim Genel Sayman İzmit'te oturur. O, formalite icabı bir Genel Sayman. Refah Partisinin bütün bu parasal ilişkilerini ben yürütüyorum; ben, ilk ve son 65 milyar gönderdim, başka göndermedim" dedi.

Biz, tabiî, Mercümek'i falan dinledik; bu arada dedik ki, asıl iddia sahiplerini dinleyelim. İddia sahiplerinden Sayın Gönül'ü çağırdık. Sayın Gönül'e sorduk: Şu eldeki belge ve deliller nedir? Bunları bize bir göster. Efendim, şu iddialarda bulunuyorsun, bu iddialarla ilgili, şu tarihte Erbakan ile Mercümek'in görüştüğünü söylüyorsun, birileri adına onları karşıladığını söylüyorsun, paraları aldığını söylüyorsun. Bunları nereden öğrendin? Bunların belgesi ne ise, bunları bize ver. Dedi ki: "Böyle bir belge yok." Dedik ki, burada böyle yazmışsın. Dedi ki: "Onu yazarken yanlış yazmışız."

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Hayır öyle demedim.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Tutanaklarda var.

Sayın Gönül, bakın, şurada, elimde 15 klasör dosya var. Şimdi oradan açar okurum, mahcup olursunuz.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Mahcup olacak bir şey değil.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Dedim ki, sadece yazmamışsınız, sadece yazmakla kalmamışsınız; bakın, Genel Kurulda konuşurken de böyle demişsiniz. Aynen şu ifadeyi kullandınız "o zamanki üslubumuzun yanlış olduğunu farz edin" dediniz. "O zamanki üslubumuzun yanlış olduğunu farz ediniz."

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Her zaman yanlış yapıyorlar.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Şimdi, buna, kamuoyunda "tükürdüğünü yalamak" denir. Refah Partisiyle Hükümet olmadan önce söylediklerinizi Hükümet olduktan sonra yuttunuz, bunları inkâr ettiniz.

Komisyon çalışmaları sırasında bu konularda, Sayın İrfettin Akar arkadaşımızla sürekli tartışıyoruz, bakın, bu konuda böyle demiştiniz, bu sizin iddianız, bunu raporumuza yazmamız lazım diyoruz. "Hayır yazamayız." Niye?.. "Yazamayız." Bu sizin iddianız. "Efendim, Komisyon kurulmadan önceki, bizim verdiğimiz önerge zamanındaki durum başkaydı, şimdi durum başka" diyor. Durum nasıl başka? Eğer, Süleyman Mercümek ile Refah Partisi arasında bir ilişki varsa, siz, hükümet ortağı olmadan önceki durum da aynıydı, şimdiki durum da aynı; biz, zaten, o, önceki durumu araştırıyoruz, değişen bir şey yok... Bu anlayışla hareket ettiler.

Değerli arkadaşlarım, bu iddialar nelerdi, biz neyi araştırdık: Refah Partisinin kasası görünümündeki Süleyman Mercümek, sıradan bir malî müşavirken, birçok bankanın artırılmış sermayesinden daha büyük bir parayla oynayacak duruma nasıl geldi, bu parayı nereden buldu? Bunu Sayın Mercümek'e soruyoruz, diyoruz ki, ne kadar geldi? Rakam, bize göre 36 trilyon lira; 1994 yılı kuru ölçü alındığı zaman 36 trilyon lira. Mercümek diyor ki: "Hayır, 16 trilyon lira." Haydi, 16 trilyon lira olduğunu kabul edelim.

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Üstü senin olsun...

MUSTAFA KUL (Devamla) – Bu para nereden, niye, nasıl sana geldi? Diyor ki: "Efendim, kimileri, memleketteki yakınlarına para göndermek için benim hesabımı kullanıyorlar." Niye?.. Diyor ki: "Onlar, kendileri para gönderdikleri zaman çok masraf ödüyorlar, benim hesabıma gönderdikleri zaman masrafsız gönderiyorlar; ben bunları Türkiye'de dağıtıyorum."

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Yani, kuryelik yapıyor.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Peki, sana bu paraları gönderenler, memleketin hangi yerindeki vatandaşa, Muş'un Bulanık İlçesinin hangi köyündeki vatandaşa göndermişler, bir liste ver bakalım bana, kime göndermişler? "O liste yok" diyor. "Kimileri, yurt dışında kazandığı paraları benim değerlendirmem için bana gönderdi" diyor. Bunların bir ortaklığı var mı? Senin bu kadar şirketin var, şu şirketlerin ortakları... Mesela, orada, Temel Karamollaoğlu'nun ortak olduğu görülüyor, daha birçok Refah Partili milletvekilinin ortak olduğu görülüyor. Almanya'dan sana para gönderen insanlar sana ortak mı, bunu bir görelim diyoruz. "Hayır, ortaklığım yok" diyor. Peki o zaman, faize yatırıyorsun; hani, sen "faiz haram" diyordun, niye faize yatırıyorsun diyoruz. Diyor ki: "Size ne, faize yatırırım, sizi ilgilendirmez." (CHP sıralarından "doğru söylüyor[!]" sesleri)

Değerli arkadaşlarım, Bosna'ya yardım amacıyla, mark, dolar ve TL olarak toplanan ve kesin olarak miktarı bilinmeyen paraların nereye gönderildiği, niçin gönderildiği, bu paraların asıl toplanış amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı konusunda herhangi bir bilgiye ulaşmamız mümkün değil, biraz sonra onu izah edeceğim.

Süleyman Mercümek'in Fatih'te, Sultanbeyli'de, Konya'da, Seydişehir'de, Almanya'da, daha birçok yerde, birçok bankada mark, dolar ve TL olarak yüzlerce hesabı var. Bu yüzlerce hesap neden açılmış; niye açılmış? TYT Bank ve Marmarabankta ne kadar para batmış, bu paralar kimindir; Mercümek onu da açıklıyor ve "bu gurbetçilerin parası" diyor. Bu, bizim tutanaklarımızda da var; ama, buna rağmen, bunu raporumuza yazmamız mümkün olmadı. Bunu ödeyecek misiniz diye soruyoruz "o, gurbetçilerle benim aramdaki iş, siz ona karışmayın" diyor. İşine gelmeyen sorulara kesinlikle cevap vermiyor.

Beşir Darçın ile Süleyman Mercümek arasında bir ilişki var mı yok mu? "Var" diyorlar, her ikisi de inkâr etmiyor; ama, Komisyon raporuna bunu yazdıramadık değerli arkadaşlarım.

Yurt dışındaki vatandaşlarımızdan kurban parası toplanmış mı? Niye kurbanı kendisi kesmiyor, niye buradaki bir akrabası kesmiyor da, binlerce, onbinlerce insan "benim adıma kurban kes" diye para gönderiyor? O kurbanların kesilip kesilmediği konusunda da herhangi bir bilgiye ulaşmamız mümkün değil. "Kestik" diyorlar. Nerede kestiniz?.. Yer, mekân gösteremiyorlar değerli arkadaşlarım.

Süleyman Mercümek ile Kemalettin Erbakan arasında bir ilişki var mı? Var. Banka hesaplarından, birçok hesaptan çekilen paraların makbuzlarının altında Kemalettin Erbakan'ın imzası var; Süleyman Mercümek adına açılan hesaplardan çekiyor. Bu, ikisinin arasında bir ilişkinin olduğunu kanıtlamaz mı?

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Kim o Kemalettin Erbakan?MUSTAFA KUL (Devamla) – Yine "herhangi bir karşılık beklemeksizin, benim adıma zekât parası gönderiyorlar" diyor. Şimdi, Süleyman Mercümek'in hesabına gönderilen trilyonlarca lira... Bunlar zekât! Zekât gönderilecekse, yoksul bir insana gönderilir; sana niye gönderilsin? "Ben, onlar adına zekât dağıtıyorum" diyor. Peki, bu zekâtı gönderen insanların, kendi yakınında, çevresinde fakir fukara hiç mi yok?

Refah Partisi hac organizasyonu yapmış mı? Şimdi, bu konuyla ilgili iddialara yine Erbakan'ın cevabı var; önce "yok" diyor, sonra "var" diyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA KUL (Devamla) – Sayın Başkan, biraz müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – Sayın Kul, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, Suudi Arabistan, Refah Partisine özel hac kontenjanı tanıyor ve bu özel hac kontenjanıyla Suudî Arabistan'a gidenlerden, Refah Partisine özel bir bağış alınıyor. Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan'a, Libya'dan gönderildiği iddia edilen 500 bin dolarlık çek, gönderilmiş mi gönderilmemiş mi? Şimdi, bununla ilgili, mahkemelere başvurduğumuz zaman, mahkemeler "bize bu çekin aslını getirin" diyorlar. Şimdi, fotokopisini veriyoruz, çekin aslının nerede olduğunu söylüyoruz "bu çekin aslını Banque İntercontinantale Arabe (İnterkontinantal Arap Bankası) Paris Şubesinde bulmanız mümkün, oradan sorun" diyoruz; ama, mahkemeler "çekin aslı gelmeden biz dava açamayız" diyorlar.

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Tabiî, demek, çekin aslını oradan almışlar.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Süleyman Mercümek'in kaç tane şirketi var? Bu şirketlerde Refah Partililerin ortaklığı var mı? Kimlerin ortaklığı var? Refah Partisi, Hazineden aldığı 65 milyar lirayı Mercümek'in hesabına göndermiş mi? Niçin gönderilmiş? Daha önce gönderilmiş mi? Siyasî Partiler Yasasına bir aykırılık var mıdır? Bu konuyla ilgili dava açılmış mıdır, açılmışsa neticesi ne olmuştur? Refah Partisi, seçim dönemlerinde veya başka dönemlerde harcadığı trilyonlarca lirayı; her eve bir sepet, her eve bir gül... Bu paralar nereden geliyor? Bosna-Hersek'e toplanan paralar için izin alınmış mıdır? Alınan izne uygun toplanmış mıdır? Bunlar yerine ulaştırılmış mıdır? Sultanbeyli Belediyesi, yurt dışındaki Millî Görüş Teşkilatına mensup insanlara arsa satmış mıdır? Sattıysa, bu arsaların parası neden belediyenin hesaplarına, neden belediyeye bağlı şirketlerin hesaplarına değil de, Süleyman Mercümek'in hesabına gönderilmiştir? Süleyman Mercümek, Refah Partisinin üyesi midir? Erbakan'la görüşmeleri oluyor mu ve Erbakan'la ilişkileri ne düzeydedir? Uluslararası İnsanî Yardım Teşkilatı nedir? Ne zaman kurulmuştur? Üyeleri kimdir? Kaç üyesi vardır? Bosna'ya gönderilen paraların bunlara gönderildiği iddia ediliyor; bunların Refah Partisiyle ilişkisi var mıdır yok mudur?.. Bütün bu sorulara cevap arıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu sorulara Refah Partililerin verdikleri cevaplar şunlar: Tarih, 25 Şubat 1994, Sayın Erbakan "yardımlarla partimizin ilgisi yok" diyor; bu, birinci gün. İkinci gün, yine Refah Partisi Lideri Erbakan "Bosna paralarıyla bizim hiçbir ilgimiz yok" diyor; ama, üçüncü gün, Erbakan "Bosna'ya 105 milyar para gönderdik" diyor...

MURTAZA ÖZKANLI (Aksaray) – Gazetelerden mi okuyorsunuz onları?!

MUSTAFA KUL (Devamla) – Bunlar, basın toplantısından alınan sözler; ben onların ifadelerini okuyorum, çıksınlar "bunlar yalan" desinler.

Sayın Abdullah Gül çıkıyor "her sakallının hesabını biz veremeyiz" diyor. Zaten, biz, her sakallının hesabını sizden sormuyoruz, her sakallıyı da sizden kabul etmiyoruz; ama, bu sakallı öyle bir sakallı ki, sizinle ilgisi var. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Yetim hakkı yemeyen sakallılar da var.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Efendim, Refah Partisinin bir başka iddiası: "Azerîlere tank aldık, gönderdik..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kul, süreniz tamam efendim.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Sayın Başkan, bir 5 dakika daha müsaade ederseniz... Yani, bu önemli.

BAŞKAN – Bu imkânım yok; İçtüzüğün tanıdığı sürenin dışında süre vermem mümkün değil.

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Karambole gelecek; millet duysun Sayın Başkan.

BAŞKAN – ...Ancak, Hükümet, Komisyon ve diğer gruplar konuştuktan sonra, kişisel olarak söz talep edebilirsiniz; 10 dakika söz hakkınız vardır.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Kişisel söz hakkımı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Onu, bilahara vereceğim o zaman.

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Birleştirin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Şimdi, Grup adına yaptığınız konuşmanın süresi tamamlanmıştır efendim.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Sayın Başkan, teşekkür ederim. Tekrar, kişisel olarak söz almak istiyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Erzincan Milletvekili Sayın Mustafa Kul'a teşekkür ediyorum.

Bu arada, bu konuşma, biraz da, Grubun tümü adına yapılmış oldu; Gruptan da takviye eden arkadaşlarımız bulundu.

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Necmettin Aydın konuşacaklar.

Buyurun Sayın Aydın. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

RP GRUBU ADINA NECMETTİN AYDIN (Zonguldak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Refah Partisinin Süleyman Mercümek'le bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin araştırılarak iddia edilen hukuk dışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla açılan Meclis araştırmasının sonucu kurulan Komisyon raporunun Genel Kurulumuzca görüşülmesi üzerine, Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Az önce konuşan sayın sözcü, raporun Komisyonca nasıl oluşturulduğu şeklinde, kendine göre birtakım beyanlarda bulundu. Ancak, konuşmama başlarken bir tespiti yapmakta fayda buluyorum: Meclis araştırması talebi üzerine, Genel Kurulumuz, oylamayla bu araştırmanın açılmasına karar vermiştir. Arkasından da 9 sayın üye, bu Meclis tarafından seçilmiş ve bu 9 sayın üye, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Komisyon üyesi sıfatıyla çalışmış ve büyük bir gayretle bir rapor ortaya çıkarmıştır. İçtüzük gereğince raporun şeklen ve hukuken oluşması gerçekleşmiş ve bu konuda kesinlikle herhangi bir problem çıkmamıştır ve bu Komisyon raporunun Türkiye Büyük Millet Meclisine takdimi noktasında, sayın sözcü, kendisinin bunu yapmak istemediğini; dolayısıyla, istifa ettiğini söylemiştir ve bu istifa gerekçesini ifade ederkende, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına görev yapmış bir Komisyonun hukuken gerçekleşmiş ve artık Türkiye Büyük Millet Meclisinin raporu olmuş bir raporla ilgili bu kürsüden "sahte rapor" ifadesini kullanmasını fevkalade yakışıksız, uygunsuz, kürsünün mehabetine de fevkalade şık olmayan bir davranış olarak buluyorum. Şahsen, partim adına da, Başkanlık Divanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisinin raporunu kastederek "sahte rapor" vasıflandırması cümlelerinin -lütfen- zabıtlardan çıkarılmasının uygun olacağı kanaatindeyim.

BAŞKAN – Sayın Aydın, böyle bir usul yok. Arkadaşımızın ifade ettiği, raporla ilgili değildir; hazırlanmış olan taslağın imza safhasındaki metniyle ilgilidir; eğer, öyle bir durum olsaydı, yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Meclis adına görev yapan bir komisyonunun raporuyla ilişkin olsaydı, uyarıyı ben yapardım; tutanaklardan böyle bir ibarenin çıkarılması da söz konusu değildir.

Konuşmanıza devam edin.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın Başkan, açıklamanız için teşekkür ediyorum; ancak, ben anladığımı bir cümleyle tekrar ifade ediyorum: Komisyon tarafından tamamlandığı; 5'e 4 kendisinin kabul etmediği kararla tekemmül ettiğini ifade ettiği raporu "sahte" diye vasıflandırarak, bu raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine, bizzat kendisinin getirmek, teslim etmek istemediğini beyan ettiler. Dolayısıyla, bu ifadenin, Komisyondaki işlemlerin tamamlanıp, raporun, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Komisyon raporu olarak tekemmül ettikten sonrası için kullanılan ifade olduğunu bizzat duyduk. Zabıtlar tetkik edilirse, benim ifadem doğrultusunda olduğunun görüleceği kanaatindeyim; eğer, uygun bulursanız, zabıtlardan incelendiğinde konunun bu istikamette geliştiğini görebiliriz.

Bu Meclis Araştırmasının açılması, aslında fevkalade faydalı olmuştur; çünkü, kamuoyunun büyük gürültülerle aylarca meşgul edildiği bir konuda, hem Süleyman Mercümek'in şahsen hem de Refah Partisi olarak Partimizin, hakikaten, yalan yanlış birtakım ithamlarla kamuoyu önünde suçlanmış olması münasebetiyle, bu konunun Meclis tarafından ele alınmış olması, elbette ki, fevkalade isabetli olmuştur. Dolayısıyla, gerçeklerin ortaya çıkmasına bu çalışmalar vesile olmuştur.

RİFAT SERDAROĞLU (İzmir) – Kim yalan söylemiş?! Sizi, kim yalan yere itham etmiş?!

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Şimdi, biz, iki temel noktanın burada yanlış olarak tatbik edildiğini de görüş olarak beyan etmeyi, yine, faydalı buluyoruz.

Birincisi, yargıya intikal etmiş bir konunun Mecliste ele alınması, aslında, hukuken pek uygun bir uygulama olmamıştır.

Bir diğer...

AYHAN GÜREL (Samsun) – Ortağınızın verdiği önerge...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Biz, konunun Mecliste görüşülmesinin faydalı olduğu kanaatindeyiz; ancak, hukukî birtakım hatalar olduğunu söylüyoruz.

İkinci olarak da, siyasî partilerin hesaplarının incelenmesi, denetlenmesi ve bu konularla ilgili çalışma yapması gereken kurumlar da belirtilmiştir; bu da Anayasa Mahkemesidir. Dolayısıyla, siyasî partilerin hesaplarıyla ilgili incelemelerin, elbette ki, ilgili ve yetkili kurumlar tarafından yapılması gerekirdi. Bu iki hususu beyan etmemizin, bizim görüşümüz açısından fevkalade doğru olduğu kanaatindeyiz.

ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Şaibe bulaşmıştır!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Dolayısıyla, konu itibariyle, biz Refah Partisi olarak, bu konunun Meclis tarafından incelenmesinden fevkalade memnunuz; fakat, uygulama açısından, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, yargının alanına giren bir konuda çalışma yapmış olmasının da uygun olmadığını beyan etmek istiyoruz.

Bu konu, hepimizin dikkatini çektiği gibi, özellikle şanlı Bosna direnişi gibi, 20 nci Yüzyılın son çeyreğinin en muhteşem kurtuluş mücadelesi destanının en kritik döneminde, her kuruşun bir kurşun mesabesinde fevkalade önemli olduğu bir zamanda gündeme getirilmiştir ve aylarca, medyada, vatandaşlarımızın hamiyetperver duygularını törpülemek, köreltmek için sanki kasıtlı bir gayret sarf edilmiştir.

RİFAT SERDAROĞLU (İzmir) – İyi ama, kim getirdi?!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Ancak, çok şükür, bizim hamiyetperver halkımız, bu konudaki yardımseverlik duygusundan hiçbir şey kaybetmemiş ve sonunda, Bosna şanlı direnişi de zaferle sonuçlanmıştır.

ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Bosna'ya verseniz iyi, siz götürdünüz malı!..

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın Başkan, sayın üyeler; aslında temeli hukukî olan vakalara, maalesef, özellikle birkısım medyamızın gayretiyle siyasî bir görünüm kazandırılmıştır ve maalesef, Türkiye'deki bazı siyasî partilerimiz veya siyasî kuruluşlarımız, temsilcilerimiz, vizyonları olmadığı için, Türkiye'nin sorunlarına çözüm üretemedikleri için, programlarındaki inançsızlıklarını söyleyemedikleri için, bu medyanın gündeme getirdiği malzemelere sımsıkı sarılmışlar, maalesef, haftalarca bunların etrafında dönüp durmuşlardır. Hatta ve hatta, burada, sicillerinde İSKİ gibi, Civangate gibi, Karayolları gibi kara lekeler bulunanların "acaba, Refah Partisine de bir çamur sıçratabilir miyiz, sicilimizdeki kara lekelerden, vicdanlarımızdaki karalardan acaba onlara da bulaştırabilir miyiz" diye büyük bir gayretin içerisine girdiklerini de görmüşüzdür. (RP sıralarından "Bravo" sesleri)

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Esas odur zaten.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Ancak, elbette ki, bütün olan bitenler milletimizin gözü önünde cereyan etmektedir. Dolayısıyla, bu olaylardan büyük dersler çıkarmamız lazımdır. Bütün bu olaylardan sonra, halkın Refah Partisine olan inancı her geçen gün artarak devam etmiştir.

Bu temel tespitten sonra, raporla ilgili iki temel nokta açısından meseleyi müzakere etmeye devam etmek istiyorum. Aslında, Komisyon, yalnızca "Refah Partisi ile Süleyman Mercümek arasında hukukdışı maddî bir ilişki var mıdır; varsa nedir" konusunu araştırmak gibi bir başlıkla sınırlıydı. Fakat, Komisyon, çalışma süresi içerisinde çalışma alanını o kadar genişletti ki, Süleyman Mercümek'in, ne zaman, nerede, kiminle konuştuğuna; ne zaman, nerede, ne iş yaptığına; ne zaman, hangi insanlarla, hangi ilişkilere girdiğine; kimlerle, nerede, hangi ay, hangi saat, hangi tarihte konuştuğuna varıncaya kadar, sanki Süleyman Mercümek'in günlüğünü tutarmışcasına bir çalışmanın içerisine girildi. Hatta, bu araştırma, hepimizin bildiği gibi, 19 uncu Dönemde mal varlıkları için kurulan Komisyon tarafından da yapıldı. Hatta, o zaman, hepimizin hatırlayacağı gibi, liderlerin mal varlıklarını araştırmak üzere kurulmuş Komisyon da, gündeminin büyük kısmını, Süleyman Mercümek'in ilişkilerini incelemek için ayırmıştır. Dolayısıyla, bu çalışmaların, bu açıdan da fevkalade önemli bir sonucu olmuştur. Bu raporun en önemli sonuçlarından birisi de, burada olmayan, Mecliste bulunamayan bir vatandaş hakkında, Meclis gündeminde ve medya gündeminde, aylarca yayınlar, konuşmalar yapılmış olmasıdır ve ayrıca bu insan hakkında Meclis komisyonunun raporunda çok önemli tespitler yapılmıştır. Aslında, Süleyman Mercümek açısından yapılan tespit, belki de, Süleyman Mercümek'in, Türkiye'nin en mutemet insanlarından biri olduğuna dair sonuçtur.

MUSTAFA KUL (Erzincan) – Hani daha önce tanımıyordunuz?!

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Objektif olarak değerlendiriyoruz.

Az önce burada ifade edilen rakamlar çerçevesinde, eğer, birtakım insanlar, yüzlercesi, bir kişiye, hiçbir evraka tabi olmadan 16 trilyon gibi veya sizlerin ifadesiyle 36 trilyon gibi büyük rakamdaki paraları emanet edebilmişlerse, bu, Türkiye'de, daha düne kadar İSKİ gibi, Civangate gibi büyük skandallarda ne kadar büyük emniyet duygusuna ihtiyacımız olduğu ve mutemet insanlara ihtiyacımız olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Sonuç itibariyle, hakikaten, bu kadar, trilyonlarca lira, hesabında hareket olmuş bir insan bu raporla aklanmıştır. Aslında, böyle bir şans, Türkiye'de, çok fazla insana da pek nasip olmaz. (RP sıralarından alkışlar)

ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Vatandaşın vicdanında aklansın.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Aslında bu hükmü vermemize neden olan bir tek şeyi söylememiz kâfi; o da şu: Süleyman Mercümek'le para ilişkisine girmiş, kendisine kurban parası göndermiş, kendisine emanet para vermiş, işletmek üzere kendisine para vermiş, bir başkasına vermek üzere kendisine para vermiş veya Bosna-Hersek'e gönderilmek üzere kendisine para vermiş özel ve tüzelkişiler tarafından, bu para ilişkileri içerisinde, kendisi hakkında, bu süre içerisinde, bugüne kadar en ufak bir şikâyet vaki olmamış. Bir insan düşünün; yüzlerce insanla para ilişkisine girmiş, yüzlerce kişi kendisine emanetler tevdi etmiş, sonunda, bu emanetleri verenler tarafından bu insanın hakkında en ufak bir şikâyet vaki olmamış. Türkiye'de böyle bir insan kolay bulunmaz arkadaşlar; bunu da kabul etmemiz lazım. (RP ve DYP sıralarından alkışlar; DSP ve ANAP sıralarından alkışlar[!])

AYHAN GÜREL (Samsun) – Güle güle kullanın.

ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Heykelini dikelim.

NECMETTİN AYDIN ( Devamla) – Sonuç itibariyle, şu anda hakkında devam eden tek dava vardır, o da Yardım Toplama Kanununa muhalefetten devam eden davadır; yani, hukuki bir sorundur, usulî bir sorundur. Dolayısıyla, gerçekten, bu raporla, sonunda, bu zatın Türkiye'de mutemetliği pekişmiştir.

AYHAN GÜREL (Samsun) –Ceza konusu...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Efendim, ceza yoktur, eğer mahkeme sürecini takip ettiyseniz -yargıda son karar önemlidir- Yargıtay davayı bozmuş, mahkeme de devam etmektedir.

AYHAN GÜREL (Samsun) – Yargıtay, cezayı az verdin diye bozdu.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Ben inanıyorum ki, Süleyman Mercümek, takriben üç-dört aylık süre içerisinde yaptığımız çalışmalarların akışı içerisinde gördüğümüz gibi, nasıl ki hakkında tek bir şikâyetçi yoksa, yargıda da aklanacaktır ve sanıyorum bu, kendisi için de gerçekten bir iadei itibar olacaktır.

Bir diğer konu, araştırmanın diğer ayağı olan Refah Partisi ile Süleyman Mercümek arasında hukukdışı maddî bir ilişkinin var olup olmadığına yönelik çalışmalardır. Yapılan bütün araştırmalar ve çalışmaların sonunda, Refah Partisi ile Süleyman Mercümek arasında hukukdışı maddî bir ilişki bulunamamıştır; yani, bütün çalışmaların, raporun özü ve özeti budur. Dolayısıyla, kamuoyunda, karalama kampanyaları içerisinde, Refah Partisiyle ilgili -işte, Suudi Arabistan'dan, Libya'dan- değişik yerlerden para kaynakları olduğu iddiaları bu raporla çürütülmüş, Refah Partisinin hiçbir maddî hukukdışı ilişkisinin olmadığı bu raporla tescillenmiştir.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Parası size geliyor nasıl olsa...

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Yüce Meclisimiz, gerçekten, bu şekilde, bu gerçeklerin tespit edilmesini sağlamıştır. Dolayısıyla, bu Meclis araştırması, hakikaten, fevkalade faydalı olmuştur.

Şimdi, bu raporun yazılmasının üzerinden takriben üç ay geçti; bu rapor, takriben 12 nci ayın ortalarında yazıldı ve bitirildi. Her iki raporu yazan veya rapor yazdığını, birtakım tespitler yaptığını iddia eden arkadaşlarımız buraya geldiler, birtakım iddialarını tekrar dile getirdiler.

Şimdi, bakınız, ben, buradan tekrar ifade ediyorum: Burada "delil" diye iddia ettiklerinizin veya edeceklerinizin hangisini bugüne kadar yargıya verdiniz veya yargıya verdiğinizin hangisi, gerçekten, delil hükmünde dikkate alındı ve herhangi bir işlem yapıldı. Dolayısıyla, bugüne kadar, böyle bir şeyin olmadığını da görüyoruz. O halde, bu komisyon raporunun yazılmasının üzerinden üç aylık bir süre geçmesine rağmen, madem elinizde deliller var, hâlâ buraya çıkıyorsunuz... Hakikaten, bence, rahatsız olmadan -tabirimi mazur görün- yüzümüz kızarmadan birtakım iddialarda bulunuyoruz. Bir araştırma yapılmış... Madem elimizde belgeler var; memlekette hâkimler var, memlekette yargıçlar var... Eğer, şahsen, bu belgeleriniz var da bunları vermiyorsanız, bir hakkın ortaya çıkmasına mani oluyorsunuz. Eğer, gerçekten böyle bir delil yok da, kendi kafanızdaki birtakım tahayyüllerden hareketle, yine karalamaya devam ediyorsanız, bunun adı da müfterilik olur.

YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) – Bunu Ali Rıza Beye, önerge sahibine söylüyorsunuz değil mi?!

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Efendim, önerge sahibi, konunun araştırılması için önerge vermiş; dolayısıyla, konu araştırılmış, Meclis araştırma komisyonu bir rapor hazırlamış; bu raporun sonunda, bu gerçekler burada ifade edilmiş. Halen buraya gelip de bu iddiaları tekrar edenlere sözümüz.

Tabiî, elbette ki, buradaki kaygıyı anlıyoruz. Başta da ifade ettiğim gibi, acaba, sicilimizdeki, mevcut, İSKİ gibi, Civangeyt gibi, Karayolları gibi bu kara lekelerden Refah Partisine de bir şey bulaştırabilir miyiz gayreti hâlâ devam etmektedir. (RP sıralarından alkışlar)

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Çanakkale) – Onu, Doğru Yol Partililere söyleyin, iddia edenlere söyleyin.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Refah Partisi Türkiye'nin en büyük partisidir, Türkiye'nin umududur, Türkiye'nin en temiz partisidir, en disiplinli partisidir, kayıtları en sağlıklı partisidir ve inanıyorum ki, en şeffaf partisidir ve dolayısıyla, Refah Partisi hakkında söylenilen sözlerin hiçbiri gerçek değildir. Bu münasebetle, her ay Refah Partisinin üye sayısı yüzbin artmaktadır. Bugün Refah Partisinin kayıtlı üye sayısı 4 milyonu bulmuştur. Dolayısıyla, Refah Partisi hakkındaki karalama kampanyalarının Refah Partisini büyüttüğünü, bu iftiraların kendi sahiplerini küçülttüğünü hâlâ göremiyor musunuz?!

İHSAN ÇABUK (Ordu) – Sen inanıyor musun söylediğine sayın hatip?!.

AYHAN GÜREL (Samsun) – Zorla konuşuyorsunuz, zorlamayla konuşuyorsunuz.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Refah Partisi, 1994'ten bu yana, mahallî idarelerde iktidardadır. 1994'ten 1997'ye kadar, takriben üç yıllık süre içerisinde, Refah Partisi denince, halkımız, temiz yönetim anlıyor. Artık, İSKİ denilince, akla yolsuzluk değil, temiz su geliyor. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

İHSAN ÇABUK (Ordu) – Yolsuzlukları örtmek geliyor, Mercümek geliyor.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Refah Partisi denilince, artık, halkımızın aklına dürüst yönetim geliyor; Refah Partisi denilince, halkımızın aklına artık rüşvetsiz bir yönetim geliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Dolayısıyla, Refah Partisi denilince, artık, halkımızın aklına, ibadet aşkıyla çalışan bir kadro anlayışı olduğu geliyor.

BAŞKAN – Sayın Aydın, konuşmanızı tamamlayın efendim.

AYHAN GÜREL (Samsun) – TOFAŞ'ları, TEDAŞ'ları temizlediniz (!)

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Evet, Refah Partisinin iktidarda olduğu, koalisyon ortağı olduğu takriben sekiz aylık süre içerisinde, çok şükür, ülkemizde, genel anlamda da, rüşvetsiz, dürüst bir yönetim dönemi başlamıştır.

İHSAN ÇABUK (Ordu) – Yolsuzlukları temizlediniz (!)

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Çok şükür, sekiz aylık bir dönem içerisinde Türkiye'nin gündemine, yolsuzlukla, rüşvetle, İSKİ gibi, Civangeyt gibi hiçbir konu gelmemiştir. (RP sıralarından alkışlar)

AYHAN GÜREL (Samsun) – TOFAŞ'lar, TEDAŞ'lar, TURBAN'lar ne oldu?!

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Bu sekiz aylık yönetim, elbette ki, Türkiye açısından önemli bir denemedir. Tabiî, süremiz kısıtlı; ancak, şu gerçeği de ifade etmeden geçemeyeceğim: Tabiî, Refah Partisi, koalisyon ortağıdır; mevcut Refahyol Hükümetimiz, koalisyon hükümetidir. Bizden önce de koalisyonlar vardı. Örneklerde yanlış olmaz, emsalde yanlışlık olmaz. İşin, aslında, kimyasında bir doğruluk ve yanlışlık vardır. Bizden önceki koalisyonlarda...

BAŞKAN – Sayın Aydın, rapor üzerinde konuşuyorsunuz, normal sürenizi tamamladınız; ben, size, son cümleleriniz için imkân tanıdım, siz, bu son cümleleri, parti propagandası için kullanıyorsunuz. Lütfen, sözünüzü tamamlayın efendim.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Son cümlelerimi söylüyürum Sayın Başkan.

Söz konusu olan, Refah Partisi hakkındaki iddialardır ve sonuç itibariyle şu ortaya çıkmıştır: Refah Partisiyle ilgili...

BAŞKAN – Siz, koalisyonla ilgili konuşmayı başka yerde yaparsınız, rapor üzerinde konuşacaksınız.

NECMETTİN AYDIN (Devamla) – Refah Partisiyle ilgili bütün iddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğu bu şekilde ortaya çıkmıştır ve dolayısıyla, Refah Partisiyle beraber, Türkiye'de yepyeni bir dönem başlamıştır.

Hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Bu dosyalar kimin?

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan Zonguldak Milletvekili Sayın Necmettin Aydın'a teşükkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi, şu ana kadar Başkanlığımıza ulaşmamıştır; demek ki, konuşan başka grup yok.

Kişisel görüşmelere geçmeden önce, Komisyonun veya Hükümetin söz istemi var mı?

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkan, Komisyon adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Komisyon adına, Sayın Mehmet Ali Şahin; buyurun Sayın Başkan. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşınca verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin kabulü üzerine kurulan Komisyonun raporu üzerinde genel görüşme yapıyoruz; Komisyon adına söz aldım. Aslında, ben, Komisyon başkanı değilim, Komisyon Başkanvekiliyim. Biraz önce, sizlere, CHP adına hitap eden Sayın Kul, son toplantıda, Komisyon Başkanlığından istifa ettiği için, dolayısıyla, Komisyonu burada temsil etmek, Komisyon Başkanvekili olarak bana düştü.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin en saygın kurumudur. Burada görev yapan tüm milletvekili arkadaşlarımız da, hangi siyasî partiye mensup olurlarsa olsunlar, hiç şüphesiz ki, saygın kişilerdir ve burada, görevlerini, Anayasa ve Tüzük gereği yerine getirirler. Görev yapan arkadaşlarımız, milletvekillerimiz, hangi komisyonda görev yaparlarsa yapsınlar, mutlaka, objektif olmak, yansız olmak iyiniyetli olmak durumundadırlar ve en önemlilerinden birisi de, kendilerine verilmiş olan görevin ne olduğunu iyi algılamak mecburiyetindedirler.

Biraz önce, gruplar adına konuşmaları izledik. Özellikle, muhalefet parti gruplarına mensup arkadaşlarımızı -ki, kendileriyle biz, Komisyonda yedi ay kadar birlikte de çalışmıştık- doğrusu, Komisyon sırasında dinlerken, kendileri adına oldukça da üzüldüğümü belirtmek istiyorum. Örneğin, Sayın Halil İbrahim Özsoy -benim saygı duyduğum bir parlamenterdir- konuşmasına şöyle başladı: "Raporlar üzerinde görüşlerimi arz etmek için huzurunuzdayım."

Değerli arkadaşlarım, Komisyonun 1 tane raporu olur.

MUSTAFA KUL (Erzincan) – Hayır, 2!..

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Komisyonlar, İçtüzük gereği toplanırlar, salt çoğunlukla karar verirler; salt çoğunluğun üzerinde ittifak etmiş olduğu rapor, komisyon raporu olur. İhtisas komisyonlarında da, değişik kanun teklifleri ve tasarıları görüşülür. Birbirlerine muhalif, zıt olan teklifler veya tasarılar orada görüşüldüğünde, komisyon bunlardan birini kabul ettiğinde, diğerini de kanun olarak mı sayacağız? Türkiye Büyük Millet Meclisi, buradan çıkarmış olduğu bir kanunla, azınlığın üstünde durduğu ve "bu çıkmalıdır" dediği bir kanun ile her ikisini birden Çankaya'ya, Cumhurbaşkanına onay için gönderebilir mi? Gönderemez; hem Anayasa hem de İçtüzük bu işe aykırıdır.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakınız; şu, bu Komisyonun raporudur ve 106 sayfadan ibarettir.

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Her iki raporu da bastırdık.

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Sayın Özsoy, lütfen dinleyiniz...

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Her iki rapor da bastırıldı Sayın Başkan.

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Lütfen dinleyiniz; ben sizi sabırla dinledim.

Bakın, şu rapor, 106 sayfadan ibarettir, 39 sayfası mükerrerdir. Açın, inceleyin; noktasına, virgülüne kadar şu Komisyon raporunun 39 sayfası mükerrerdir. Niye; çünkü, alt komisyon olarak bir tek raporu ortaya çıkarmak için çok çalıştık. Yanımda en son toplantının zabıtları var. Orada, Sayın Başkanın, Sayın Kul'un " arkadaşlar, biz, alt komisyon olarak, Başkanlık Divanı olarak bir tek rapor üzerinde anlaşamadık. Buraya iki rapor geldi. Bu iki raporu ayrı ayrı oylatacağım. Bunlardan hangisi kabul edilirse, o Komisyonun raporu olacak; diğerleri ona şerh koyacaktır, muhalefet şerhi koyacaktır" ifadesi var. İşte, burada, zabıtlarda...

Şimdi, oylama yapılmış -Komisyon 9 kişiliktir- 5 Komisyon üyesi arkadaşımız bir rapor üzerinde karar kılmış; hiç şüphesiz ki, onun Komisyon raporu olması lazım. Burada, Komisyonun iki raporu varmış gibi bir ifade hem İçtüzüğe aykırıdır hem de Parlamentonun çalışma şekline aykırıdır.

Değerli arkadaşlarım, ayrıca, Sayın Ilıksoy -birlikte çalıştık, şahsen kendisini takdir ederim, severim- bir cümle kullandılar ve "Avrupa Millî Görüş Teşkilatı, Refah Partisinin yan kuruluşudur " dediler.

Ben, her ne kadar, şu anda, Komisyonu temsil ediyorsam da Refah Partisinin bir üyesiyim; şunu hatırlatmak istiyorum: Türkiye'de, meşru hiçbir siyasî partinin, şu anda, yan kuruluşu yoktur; çünkü, Siyasî Partiler Kanunu, siyasî partilerin yan kuruluş edinmelerini yasaklamıştır; Refah Partisinin de yoktur, diğer, burada bulunan, temsil edilen veya grubu bulunan hiçbir siyasî partinin de yan kuruluşu yoktur. Bu tür ifadeler, afakî ifadelerdir. Özellikle, hukukçu olduğunu bildiğim Sayın Ilıksoy'a bu ifade hiç yakışmamıştır.

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Yanlış anlamışsınız.

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Sayın Kul bir beyanda bulundular; dediler ki: "Ben, Komisyon Başkanıydım, gıyabımda seçtiler beni ve Doğru Yol Partisine mensup üye arkadaşlarımız, beni seçtikleri halde, daha sonra, benim değiştirilmem için, koalisyon kurulduktan sonra, komisyonda çalışma yaptılar." Sayın Kul, zannediyorum yanlış hatırlıyor. Kendisinin değiştirilmesini isteyen Refah Partili üyelerdi, başta bendim; Doğru Yol Partili arkadaşlarımızın böyle bir talebi olmamıştır.

Peki, neden Sayın Kul'un Komisyon Başkanlığından ayrılmasını, kendisine samimi olarak teklif ettim?

Değerli arkadaşlarım, bu tip komisyonlarda görev alacak arkadaşlarımızın, özellikle Komisyon Başkanlarının, objektif olmasını, tarafsız olmasını ve iyiniyetli olmasını biraz önce belirtmiştim.

MUSTAFA KUL (Erzincan) – Ne demek iyiniyet?!.

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Ama, bu Komisyonda kendisiyle birlikte çalıştığımız Sayın Kul'da, bu sıfatların hiçbirini, maalesef, göremedim. (RP sıralarından alkışlar)

Bakınız, Sayın Kul, Komisyon Başkanı seçildi, ertesi gün gazeteye vermiş olduğu demeci sizlere gösteriyorum "Refah Partisini kapattıracağım" diyor.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Savcı o... Hâkim o ...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sıkar biraz, sıkar!..

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bir yargıç düşünün; karşısına bir sanık gelmiş; ilk duruşmada yargıç sanığa diyor ki, seni astıracağım. Şimdi, siz, bu hâkimin tarafsızlığına inanabilir misiniz, objektifliğine inanabilir misiniz (RP sıralarından "Haşa" sesleri) adaletine güvenebilir misiniz? (RP sıralarından "Bravo" sesleri)

Şimdi, Refah Partisi ile Süleyman Mercümek arasındaki ilişkileri ve varsa yasa dışı maddî ilişkileri araştırmak üzere kurulmuş olan bir Komisyonun Başkanı, doğrudan doğruya Komisyonun görev alanına giren bir partiye, göreve başlar başlamaz "bunu kapattıracağım" diyorsa, bu Başkana güvenmek, bu Başkanın vereceği rapora inanmak mümkün değildir. Kaldı ki -bir başka komisyonun raporuyla ilgili burada şahsî düşüncelerimi arz ederken de ifade etmiştim- mutlaka araştırma ve soruşturma komisyonlarında görev alacak arkadaşlarımızın hâkim titizliğiyle çalışması gerekir; çünkü, İçtüzüğümüzün 109 uncu maddesi, zaten, bunu amirdir ve bu madde hükümlerine göre, hâkimin reddi sebepleri, dolaylı olarak hem soruşturma komisyonlarında hem araştırma komisyonlarında kullanılır. Eğer, bir hakim, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre, nasıl ki, davanın başında ihsası reyde bulunmuşsa, görüşünü belli etmişse ve bu, onun bir reddi sebebiyse -hiç şüphesiz ki, İçtüzük oraya atıfta bulunuyor- Sayın Kul'un, şu demeci verdikten sonra, bu Komisyondan kendiliğinden çekilmesi gerekirdi.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – İnşallah öğrenmiştir bunu.

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, o halde, mutlaka, siyasî görüşlerimiz farklı olabilir, içimizde bir siyasî partiye karşı olumsuz birtakım düşünceler de olabilir; ama, bu tür görevlere geldiğimizde, bunları kendi içimizde muhafaza etmek, hukukun objektif verilerine göre çalışmak ve neticede vereceğimiz kararı da objektif ölçülere göre vermek mecburiyetindeyiz. İşte, biz, Sayın Kul'un bu sebeple Komisyon Başkanlığından ayrılmasını istedik; ama, maalesef, İçtüzüğümüzde bir boşluk var; bir komisyon başkanı istifa etmediği sürece, oradan kimse alamıyor. Dolayısıyla, İçtüzüğümüzdeki bu boşluğu da, inşallah, Türkiye Büyük Millet Meclisi, en kısa sürede doldurur diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bizim Komisyonumuza hangi görevi vermişti; iki görev vermişti: Bir, Süleyman Mercümek ile Refah Partisi arasında bir bağlantı var mı; iki, eğer varsa, bu bağlantı, hukukdışı maddî ilişkiye kadar varan bir bağlantı ve ilişki midir. Bize, bunların araştırılması görevini vermişti. Hiç şüphesiz, ben, biraz önce Sayın Kul'un da ifade ettiği gibi, o Komisyonda, benden önce, Refah Partisi adına görevli Sayın Lütfü Esengün'ün yerine, Komisyona daha sonradan üye seçildim. Geldiğimde, Komisyonun hiçbir yazılı delil toplayamamış olduğunu gördüm. Nitekim, Komisyon raporlarında da yazılıdır, ne ceza davasının dosyaları getirtilebilmiş ne de daha önce, 19 uncu Dönemde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde hazırlanmış olan aynı konuyla ilgili araştırma komisyonu raporu getirtilebilmiştir. Komisyon üyesi arkadaşlarımız hakkı teslim edeceklerdir; kendilerine öneride bulundum, dedim ki "beni görevlendiriniz, İstanbul'a gideyim, bu dosyaları bizzat ben alayım."

MUSTAFA KUL (Erzincan) – O zamana kadar toplantı yapmadık ki...

(10/63) NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Nitekim, öyle bir karar alındı, bana bir tezkere verildi; İstanbul'da, ilgili ağır ceza mahkemesine giderek, dosyaları bizzat ben aldım, getirdim; ondan sonra, Komisyon, gerçekten, ciddî olarak çalışmalara başladı.

MUSTAFA KUL (Erzincan) – Üyeleri yeni tamamladık...

(10/63) NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, hiç şüphesiz ki, Komisyon, çalışmaya başlarken, yazılı deliller nelerdir, sözlü deliller nelerdir, bunları toparlayacaktır. Kendisine bir görev verilmiş; bu görev ışığında bir kanaate sahip olabilmesi için, delilleri toplayacak, delilleri değerlendirecek ve deliller hangi istikameti gösteriyorsa, o istikamette kararını verecektir. Hangi yazılı delilleri temin edebildik:

Bir tanesi, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesince, Süleyman Mercümek aleyhinde açılmış bulunan ceza davasının dosyalarıdır. Biz bunu istediğimizde, o karar, zaten, Yargıtayca, usul ve esas açısından -iki açıdan da- bozulmuştu; çünkü, ağır cezada yargılanmasını ve Yardım Toplama Kanununa göre yargılanmasını istiyordu Yargıtay. Biz gittiğimizde, dosya, ağır cezadaydı; getirdik. 8 klasörden ibarettir.

Ayrıca, 19 uncu Dönemde, liderlerin mal varlıklarını araştırmayla ilgili olarak kurulmuş bir komisyon da çalışmıştı. İncelemelerimizde, bu Komisyonun, liderlerin mal varlığından ziyade, Süleyman Mercümek'in Bosna paralarıyla ilgili ne yaptığını araştırmak üzere mesai sarf ettiğini gördük. Nitekim, bunun için, Komisyon, Almanya'ya gitmiş, o savaş anında Bosna - Hersek'e gitmiş, incelemeler yapmış. Peki, yapmış da ne olmuş?!.

Bakın, bu konu, ilk defa, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiş değil, daha önce de gelmiş.

Şimdi, size, 19 uncu Dönemde, Araştırma Komisyonunun bu konuyla ilgili yapmış olduğu araştırma sonucunda varmış olduğu neticeden birkaç cümle okumak istiyorum: "Komisyonun ilgili kuruluşlardan elde edebildiği bilgi ve belgeler üzerinde ve yurt dışında Almanya ve Bosna-Hersek'te yaptığı inceleme ve araştırmalar sonucunda, Konya-Selçuklu Belediyesince toplanan yardımların Almanya-Freiburg Kentinde IHH'nın Volsbank Freiburg Şubesindeki hesaba aktarıldığı, buradan, Selçuklu Belediye Başkanından gelen talimatla, Süleyman Mercümek'in Düsseldorf Yapı Kredi Bankasındaki hesaba aktarıldığı, aynı paranın, buradan, yine, Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi Bankası İstanbul Fatih Şubesindeki hesaba aktarıldığı ve paranın buradan çekildiği tespit edilmiştir. Ancak, Saraybosna'da kendisiyle görüşülen ve halen milletvekili olduğu resmî çevrelerce onaylanan Adem Haçiç, parayı, Süleyman Mercümek'ten İstanbul'da elden aldığını ifade etmiş ve şahsının imzaladığı bir belgeyi sunmuştur. Bununla beraber, Refah Partisinin kendi tüzelkişiliği adına, yurt içinde ve yurt dışında Bosna'ya gönderilmek amacıyla yardım topladığı ve bu yardımların, Refah Partisiyle ilişkisi olduğu iddia edilen Süleyman Mercümek vasıtasıyla Refah Partisi adına kullanıldığına dair geçerli ve kesin bir belge elde edilememiştir." Kim söylüyor bunu; 19 uncu Dönemde bu konuyla ilgili kurulmuş Araştırma Komisyonu raporunda böyle diyor.

Refah Partisi ile Süleyman Mercümek arasında hukukdışı bir maddî ilişkiyi ispata yarayacak herhangi bir bilgi ve belge elde edemedik; ama, bu dönemde de bu konuda bir önerge verildi. Efendim, verilebilir mi; daha önce konuşulmuş... Değerli arkadaşlarım, eğer, daha önceki dönemde gözden kaçmış bir belge, bir delil, bir bulgu varsa veya daha sonra bir delil ortaya çıkmışsa, hiç şüphesiz ki, verilebilir. İşte, biz de, Komisyon olarak, daha önce böyle bir çalışma yapılmış olmasına rağmen, belki daha sonra bu olayları ispata yarayacak bir delil veya belge ortaya çıkmıştır veya bulabiliriz düşüncesiyle komisyon olarak çalışmalarımıza devam ettik. En önemli delilimiz de, hiç şüphesiz ki, ağır ceza mahkemesinden getirtmiş olduğumuz 8 klasörden ibaret dosya idi. Dosyayı inceledik. Şahsen, hukukçu bir arkadaşınız olarak dosyayı inceledim. Tabiî, birinci sorumuz şuydu: Refah Partisi ile Süleyman Mercümek arasında bir bağlantı var mı? Kendisini çağırdık, Refah Partisinden sorduk ve Süleyman Mercümek'in Refah Partisinin bir üyesi olduğunu tespit ettik. Gerçekten, Sayın Mercümek, 1983 yılında, Refah Partisi Fatih İlçe Teşkilatına üye olmuş; ancak, araştırmalarımızın sonucunda, yönetim kademelerinde herhangi bir görevinin olmadığını da tespit etmiş olduk.

Ancak, değerli arkadaşlarım, hiç şüphesiz ki, biz, 8 klasörden ibaret dosya üzerinde inceleme yaparken, asıl, bize verilen konuyla ilgili ne gibi bulgular elde edeceğiz, buna dikkat etmek zorundaydık, buna dikkat ettik; acaba, Süleyman Mercümek ile Refah Partisi arasında bir para alışverişi olmuş mu, hukukdışı maddî bir ilişki olmuş mu, bunu araştırdık. Gerçekten, gelen dosya içerisinde bir belge gördük. Bu belgede, Fatih Birinci Asliye Ceza Mahkemesi, Ankara Cumhuriyet Savcılığına bir yazı yazıyor; çünkü, bankadan getirtilmiş olan bilgilerin içerisinde, Refah Partisince, Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi Bankasındaki hesabına 65 milyar liralık bir paranın girdiği, bir ay sonra bu paranın dövize çevrilerek iade edildiğine dair bir bilgi var. Fatih Asliye Ceza Mahkemesi yargıcı, bunun, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununa aykırı olduğu düşüncesiyle, Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuyor. Gerçekten, Ankara Cumhuriyet Savcılığı, bu konuyla ilgili bir araştırma yapıyor. Peki, araştırmanın sonucunda hangi kanaate varıyor? İzin verirseniz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının bu konuyla ilgili yapmış olduğu araştırma sonucunda vermiş olduğu karardan bir bölümü, birkaç cümleyle sizlere okumak istiyorum: "Sanıkların, Hazine yardımı olarak verilen 65 milyar Türk Lirası parayı borç verdikleri veya aldıklarına dair hiçbir delil bulunmadığından, partiye verilen Hazine yardımının, muhafaza edilmek üzere, sanık Süleyman Mercümek'in hesabına gönderilmesinin, gönderen sanık açısından, paranın zayi olması halinde, parti yönetimine karşı hukukî ve disiplin açısından sorumlu duruma düşürüleceği, parayı alan sanık açısından paranın kendi menfaatına sarfı halinde emniyeti suiistimal suçunu oluşturacağı, parayı alan sanık Süleyman Mercümek'in parayı partiye iade ettiği nazara alındığında, sanıklar hakkında takibat icrasına mahal olmadığına" şeklinde bir karar veriyor Ankara Cumhuriyet Savcılığı ve 2820 sayılı Yasanın ilgili maddelerine aykırı bulmuyor.

Nitekim, Sayın Rıca Ulucak'ı da Komisyona çağırdık "evet, biz bu parayı gönderdik; çünkü, o sırada dövizde çok büyük bir yükselme vardı. Biz, 65 milyarı gönderdik; gönderdiğimizde döviz 17 bin liraydı, bir ay sonra, bize döviz olarak geldiğinde 34 bin liraya çıktı. Dolayısıyla, bizim 65 milyar liramız bir ay içerisinde 130 milyar liraya ulaştı ve böylece, biz, hayırlı bir iş yaptığımız kanaatine vardık" diye de Komisyona bilgi vermiş, ifade vermiştir.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, biz, şimdi, bu delillerin içerisinde Süleyman Mercümek ile Refah Partisi arasındaki hukuk dışı maddî ilişkileri aramaya devam ediyoruz... Bulduk; ama, Ankara Cumhuriyet Savcılığının bu konuda vermiş olduğu "takibe mahal yoktur" şeklinde bir kararıyla karşılaştık. Bu kararı kendi kendimize yorumlayarak yok addedemeyiz, bu karar yanlıştır diyemeyiz; çünkü, Türkiye'de kuvvetler ayrılığı sistemi vardır. Mutlaka, yargının bu konuda vermiş olduğu karar, hepimizi bağlar; hiç şüphesiz ki, Komisyonu da bağlayacaktır.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, sürem de dolmak üzere...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Sayın Başkan, birkaç dakika istirham ediyorum.

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayın Sayın Komisyon sözcüsü.

(10/63) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. Konuşmamı tamamlamak istiyorum.

Ayrıca, yine, önergede, Avrupa'dan Seydişehir'e, Refah Partisi için, seçimlerde kullanılmak üzere 60 milyon markın gönderildiği iddia edildi. Bunu da araştırdık. Seydişehir Cumhuriyet Savcılığının bu konudaki kararını bulduk. Orada da deniliyor ki: "Yapılan soruşturma sonucuna ve toplanan kanıtlara göre, haberde sözü edilen 60 milyon markın Refah Partisinde kullanılmak üzere Seydişehir'e gönderilmediği anlaşıldığından, ilgililer hakkında takibat yapılmasına yer olmadığı..." Evet, bütün bu iddiaların gerçekdışı olduğu, savcılıkların kararlarıyla zaten tespit edilmiş.

Şimdi, böyle bir çalışma yapan, araştırma yapan, sonunda bu delillerle karşılaşan bir komisyon, insaf sahibiyse, adalet sahibiyse, tarafsızsa, objektifse, ne karar vermesi lazım?.. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Demesi gereken şudur: Evet, Refah Partisiyle Süleyman Mercümek arasında üyelik ilişkisi vardır; ancak, Refah Partisiyle Süleyman Mercümek arasında hukuk dışı sayılabilecek bir maddî ilişkiye rastlanmamıştır. İşte, Komisyonun beş üyesi bunu söylemiştir. Diğer üye arkadaşlarımız ne dediler; onlar bunun aksini savundular. Demin de geldiler buraya, bunu tekrar ettiler; şöyle yapmış, böyle yapmış... Hiçbir delil yok. Aslında, kendileri konuşurken bir Safranbolu türküsünü hatırladım: "Manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kapmış duydun mu..." (RP sıralarından alkışlar) Bu cümlelerdeki ifadeler ne kadar gerçekse, arkadaşlarımızın iddiaları da o kadar gerçektir.

Değerli arkadaşlarım, hiç şüphesiz ki, bu konu, Süleyman Mercümek Bosna paralarıyla ilgili konu, şu anda yargıdadır. Biz yargıya güveniyoruz; en isabetli ve en doğru kararı vereceğine de inanıyoruz.

Hepinize sevgilerimizi, saygılarımızı sunuyoruz efendim. (RP sıralarından alkışlar)

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Komisyon adına konuşan Sayın Mehmet Ali Şahin'e teşekkür ediyorum.

Sayın Ilıksoy, bir isteğiniz mi var?

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan, bir düzeltme yapacağım müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Buyurun.

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Şahin dediler ki "Avrupa Millî Görüş Teşkilatının tüm üyelerinin Refah Partisinin yan teşkilatı..." Hayır. Ben, IHH kurucularının tamamına yakınının Millî Görüş Teşkilatına üye olduklarını, Millî Görüşçülerin de Refah Partisi sempatizanı olduklarını söyledim. Ben, bu hususları böylece belirttim. O nedenle, Sayın Mehmet Ali Şahin'in yanlış anlamasını düzeltmek isterim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ilıksoy.

Komisyon raporu üzerinde, gruplar ve Komisyon, konuşmalarını yapmışlardır.

Şimdi, şahıslar adına yapılacak konuşmalara geçiyoruz.

Şahıslar adına ilk sözü, Erzincan Milletvekili Sayın Mustafa Kul istemişlerdir.

Buyurun Sayın Kul. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

MUSTAFA KUL (Erzincan) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tekrar huzurlarınızdayım, sabrınızı taşırmadan hemen kısaca sözlerimi bitirmek istiyorum.

Sayın Mehmet Ali Şahin, bir Kastamonu türküsü mü, Bolu türküs mü, bir türküyle bitirdi konuşmasını. Şimdi, yüzde 21'lik oyla gelip hükümet olduğu zaman, bizde de bir ifade, bir tabir vardır: Aç tavuk, kendini darı ambarında görürmüş!.. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, bunlar da kendilerini darı ambarında gördü.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Ne alakası var!..

MUSTAFA KUL (Devamla) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; şimdi, Sayın Şahin dedi ki "iki rapor yok, bir rapor var." Değerli arkadaşlarım, Allah aşkına, şu Refahyol Hükümeti olmasaydı, Doğru Yol Partisi ile Anavatan Partisi hükümete devam etmiş olsaydı, bugün burada üzerinde konuşacağımız rapor, Mehmet Ali Şahin'in bahsettiği rapor mu olacaktı; yoksa, alt komisyonun hazırlayıp getirdiği komisyon raporu mu olacaktı?

MURTAZA ÖZKANLI (Aksaray) – Hayalleri boşver, hayalleri!

MUSTAFA KUL (Devamla) – Eğer, gerçekten biraz vicdanınız, biraz aklınız, mantığınız varsa, buna doğru bir cevap vereceksiniz, bizim asıl tartışmamız gereken raporun hangisi olduğunu anlayacaksınız.

Efendim, yine, Sayın Şahin dedi ki "Sayın Başkanın değiştirilmesini, DYP'liler değil, ben istedim; Refahlılar olarak biz istedik." Evet, yani Refahlılar da istedi; ama, Doğru Yolcular da Refahlılarla birlikte beni değiştirmek için çok çalıştılar.

Efendim, tarafsız olduğumu zannederek -ki, komisyon çalışmalarımda, mümkün olduğu kadar, son güne kadar kendi siyasî kimliğimi bir tarafa bırakarak- o kapıdan içeri girdiğim zaman, gerçekten, bağımsız bir yargıç gibi çalışmaya özen gösterdim. O zaman söylemedim; ama, şimdi söylüyorum: Siz şimdi, bu raporda 5'e 4 oyla, Refah Partisi ile Mercümek'in bir ilişkisi yoktur diyerek, Mercümek'i veya Refah Partisini kurtardığınızı mı zannediyorsunuz? Yakanıza yapışmışım, sonuna kadar devam ettireceğim.

HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Vay vay vay!..

MUSTAFA KUL (Devamla) – Mahkemelere suç duyurusunda bulunduk. Bu olayın bir tarafı siz, bir tarafı Mercümek ise, bir tarafı da benim.

HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Sen kendini ne zannediyorsun?!

MUSTAFA KUL (Devamla) –Sonuna kadar, yasalarla, arkanızdan takip edeceğiz. Efendim, paranın gönderilmesinin_ (RP sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, susturur musunuz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri_

MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım_

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Kul... Sizin sürenizi durdurdum.

Sayın milletvekilleri, parlamento görüşmeleri sırasında, konuşmaların ahengini bozmayacak ölçüde yerinden de bazı şeyler söylenebilir; bu, dünya parlametolarının hepsinde vardır; ama, şu anda ortaya koyduğunuz manzara bu ölçüyü aşıyor değerli arkadaşlarım. Yani, yapılan sataşmaların, hatibin şikâyetini mucip olacak hale gelmemesi lazım. Lütfen, sükûneti muhafaza edelim.

Buyurun Sayın Kul.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sayın Başkan, o, ahenkli konuşmalar için geçerli.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Necmettin Aydın ise konuşmasında, daha önce her ne kadar "her sakallının hesabını biz mi vereceğiz" demelerine rağmen, bugün, bu sakallının hesabını vermeye çalışmıştır, bu sakallıyı müdafaa etmeye çalışmıştır. "Efendim, bu komisyonun kurulmasının bir faydası oldu, yalan yere itham edilmesinin önüne geçilmesi açısından çok yararlı olmuştur. İddialar, bu raporla çürütülmüştür" diyor. Hayır, bu rapor 2 tane. O diğer rapora baktığınız zaman, bu iddiaların çürütülmediği, bu iddiaların gerçek olduğu, o raporda yazılı.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Niye 2 tane?

MUSTAFA KUL (Devamla) – Efendim, sonra diyor ki: "İSKİ_" Değerli arkadaşlarım, bakın, İSKİ meselesi bu Mecliste konuşulduğu zaman, bir çoğunuz o Mecliste yoktunuz. İSKİ Araştırma Komisyonu raporunun altında bizim de imzamız vardı, İSKİ Araştırma Komisyonunda ben de görev aldım; İstanbul'da defalarca İSKİ ile ilgili araştırmalarımızı yaptık, suçluları tespit ettik, elimizdeki belgeleri, bilgileri mahkemeye intikal ettirdik; İSKİ'de kim ne yapmışsa hesabını veriyor, şu anda cezaevinde yatıyor. Biz de diyoruz ki bu raporda, kim ne yapmışsa, yapanlar cezasını çeksin, hesabını versin.

Sonra, Necmettin Aydın diyor ki: "Efendim, tam da, şanlı Bosna direnişinin en kritik döneminde bu konuların gündeme gelmesiyle birlikte insanlarımızın yardım yapma şevki kırılmıştır."

Değerli arkadaşlarım, işte, 1 Nisan 1995'te, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanının kurmaylarından Salim Sabiç diyor ki: "Ölülerimizin sırtından para kazanıyorlar." Bunu kime diyor; size diyor.

Şimdi, bu insanlıkdışı olayları kullanarak, insanların en kutsal duygularını, inaçlarını kullanarak para toplayıp da, bu paraları başka yere harcamanın herhalde daha büyük haksızlık olduğunu kabul edersiniz değerli arkadaşlarım.

MURTAZA ÖZKANLI (Aksaray) – Kim yazmış onu?..

MUSTAFA KUL (Devamla) – Biraz önce konuşurken yarım kaldı; en son, Sayın Erbakan Hoca demişti ki, Refah Partisinin yeni iddiası "Azerîlere tank aldık, gönderdik." Arkasından dedi ki "roket fabrikası yaptırdık." Arkasından "Bosna'da füze fabrikası inşa ediyoruz" diyor. Şimdi, biz "Hoca, bu fabrikalar nerede, bize bir göster" dediğimiz zaman, dedi ki "size göstereyim de, gidip Sırplara, Hırvatlara mı gösteresiniz."

MUSTAFA YÜNLÜOĞLU (Bolu) – Doğru demiş.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Çok doğru.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Bombalandı orası, bombalandı...

MUSTAFA KUL (Devamla) – Şimdi, savaş bitti, her şey bitti; artık, Sırplar, Hırvatlar kalmadı. Sayın Başbakana haber ulaştırın -biraz önce buradaydı, gitti- Sayın Başbakanın imkânları benden daha geniş, Başbakandır; ama, ben Başbakanın bütün masraflarını karşılıyorum...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Sen nereden karşılayacaksın?..

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sen kimsin ki!

MUSTAFA KUL (Devamla) – Bosna-Hersek'e gidelim, uçak biletlerini alıyorum; şu füze fabrikasını, şu tank fabrikasını, şu roket fabrikasını bize bir göstersin ki; bakalım, Refah Partililer ne kadar doğru konuşuyor değerli arkadaşlarım.

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Sen ne yapıyorsun... Zor kurtuldu Bosnalılar bunların elinden...

MUSTAFA KUL (Devamla) – Efendim, daha önce "bizim Bosna'ya yardım paralarıyla bir ilişkimiz yok" demelerine rağmen, sonra "Bosna'ya yardımlarımız oldu; Bosna'ya 100 milyar gönderdik, belgesiz teslim ettik, bankayla yollamadık..." dediler; ama, arkasından, bir gün sonra, Şevket Kazan diyor ki "27 milyar parayı bankayla gönderdik" diyor.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Öyle bir şey yok.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Var, şurada, bakın; ben okuyayım size.

Şevket Kazan dünkü basın toplantısında kendi kendini yalanladı ve paraları Faisal Finans, Yapı Kredi Bankası ve Volsbank Freigburg şubesi aracılığıyla gönderdiklerini söyledi.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Bir tane belge göster...

MUSTAFA KUL (Devamla) – Erbakan, belge yerine tanık sundu; belge gösteremedi.

MURTAZA ÖZKANLI (Aksaray) – Sen de göster...

MUSTAFA KUL (Devamla) – Bosna Elçisi Hayrettin Somun "Refah Partisi bize para vermedi" diyor. Saraybosna Belediye Başkanı da "kesinlikle, Refah Partisi ve çevrelerinden para almadık" diyor. Melih Gökçek "Saraybosna Belediye Başkanının yardımlardan haberi olmayabilir" diyor. Kazan "Bosna paralarını kullanan şerefsizdir" diyor. Evet, şerefsizdir. (RP sıralarından "doğrudur" sesleri)

"Mercümek'ten müthiş itiraf..." "Mercümek diyor ki..." "Süleyman Mercümek, dün, savcıya verdiği ifadede, TYT Bankta 1 milyon 400 bin dolar, 100 bin mark ile Marmarabankta 400 bin dolar Bosna parasını batırdığını açıklıyor."

MURTAZA ÖZKANLI (Aksaray) – İftira eden de aynısıdır...

MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bunlar çok...

Neyse, Sayın Erbakan, en sonunda diyor ki: "Bunların hepsi... " Artık belge sunuyoruz. Şurada, 13-15 klasör belge var. Bu belgeleri tek tek sunduğumuz zaman, Erbakan Hoca, en son şeyini de söyledi ve "yahu kardeşim, size ne; alan memmun, veren memnun; size ne oluyor" dedi.

Şimdi, alan memnun, veren memnun da, burada dolandırılmış bir büyük kitle var. (RP sıralarından "kim" sesleri) Bunlar, bizi ilgilendiriyor. Bu paraları veren insanlar var. Komisyon bu meseleyi inceleyemez diyen, defterlerini bize göstermeyen... İşte, Bosna-Hersek Büyükelçisi Erbakan'ı yalanlıyor.

Değerli arkadaşlarım, bunlar çok. Ben, özet olarak şuraya gelmek istiyorum. Vaktim daraldı Sayın Başkan, bir iki dakika müsaade ederseniz...

ZEKİ KARABAYIR (Kars) – Bir şey göster... İftirayla bir yere gidemezsin...

(İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu, getirdikleri dosyaları hatip kürsüsünün yanına bıraktılar)

HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Bravo Mehmet!..

MUSTAFA KUL (Devamla) – Arkadaşlarım, şu dosyalardaki bütün belgelerde, yurt dışında para toplayan... (RP sıralarından gürültüler)

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, o dosyaların içinde ne olduğunu, çıkarsın, göstersin...

MUSTAFA KUL (Devamla) – Göstereyim...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Gazete belgelerini, delil diye burada gösterip, milleti, televizyonları başında aldatamazlar...

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Böyle bir usul de yok... O dosyaların içinde ne var; onu göstersinler...

MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım...

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, hatibin konuşmak için sahip olduğu süre, bu dosyaları incelememize müsait değil...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – 10 tane belge göster!..

MUSTAFA KUL (Devamla) – Peki... Göstereyim... Göstereceğim...

BAŞKAN – Sayın Kul, konuşmanızı tamamlayın efendim.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Sayın Başkan, konuşmamın büyük kısmı sataşmayla geçti...

BAŞKAN – Sözünüzden kesilen süreyi ilave edeceğim; ama, konuşmanızı toparlayınız. Konuşmanızın sonuna doğru kürsüye dosya getiriyorsunuz.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Dosyaların içinde ne var, göster...

BAŞKAN – Bunları incelemeye vakti yok... (RP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, müsaade eder misiniz, anlatayım...

Değerli arkadaşlarım, yurt dışında para toplayan teşkilatlar şunlar: Uluslararası İnsanî Yardım Teşkilatı, yani IHH, Avrupa İslam Birliği, Avrupa Millî Görüş Teşkilatı, Bosna Hersek Yardım Derneği, Almanya İslam Arşivi Sosyal ve Ekonomik Düzenler Araştırma Merkezi para topluyor. Bu toplanan paralar, IHH'nın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kul, bir saniye...

Konuşmanızı tamamlayın efendim.

MUSTAFA KUL (Devamla) –...Karlsruhe'deki Postbank Şubesine yatırılıyor. Bu hesaptan ise Süleyman Mercümek'in Yapı Kredi Bankası Düsseldorf Şubesindeki hesabına aktarılıyor.

Türkiye'de para toplayanlar ise; Refah Partisi il ve ilçe teşkilatları, IHH'nın Konya Şubesi, Bosna Hersek Yardım Toplama Komiteleri, Seydişehir Yardım Toplama Komitesi, Refah Partili belediye başkanları, Millî Görüş Teşkilatları... Bu çevreler tarafından toplanan paralar ise Faisal Finans ve American Exspress aracılığıyla IHH'nın Freigburg'daki Volsbank -öbürü Postbank'tı, bu Volsbank- Şubesine gönderiliyor.

Bu hesaptan yine, Yapı Kredi Bankası Düsseldorf Şubesine Mercümek hesabına aktarılıyor; yani, yurt dışından toplanan paralar Postbank, Türkiye'den toplanan paralar Volsbank aracılığıyla Mercümek'in Düsseldorf'daki hesabına gönderiliyor; Düsseldorf Şubesinden Yapı Kredi Bankasının İstanbul Fatih Şubesine aktarılıyor. Bu şubeden çekilen paralar, Marmarabank, TYT Bank, Yapı Kredi Bankasının Bahreyn Şubesi gibi bir çok bankalara kimi zaman repo yapılıyor, kimi zaman faize yatırılıyor, kimi zaman dövize dönüştürülüyor.

Bu faize, dövize yatırılan paralar, daha sonra bu bankalardan çekiliyor; değerli arkadaşlarım, işte ondan sonra bu paraların akıbeti hakkında bilgi toplamamız mümkün olmuyor. Buraya kadar saydığım, söylediğim bu paraların bütün belgeleri şu dosyalarda mevcut.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Aç da göster!

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Göster... Göster...

MUSTAFA KUL (Devamla) – Belge gösteriyorum; şu televizyonlar, şunları yakından bir göstersinler Allahaşkına! Size bu paraları sorduğumuz zaman, Bosna-Hersek yetkililerinin söyledikleri şu: "Biz, Refah Partililerden bir sefere mahsus, 23 Temmuz 1993 tarihinde, Atatürk Havalimanında 50 bin mark, 60 bin dolar aldık, başka almadık."

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Kim diyor?

MUSTAFA KUL (Devamla) – Bosna-Hersek yetkilileri diyor.

Daha sonra, biz, Almanya'dan buraya gönderilen, faize, dövize yatırılan paraların makbuzlarını tek tek çıkardıkça, Refahlılar bunları bize gösteriyorlar; "ben Adem Haciç, ben komutanım, şu kadar para aldım" diyor, "ben Adem Haciç, komutanım, şu kadar para aldım...”

Değerli arkadaşım, bakın...

SITKI CENGİL (Adana) – Belge, belge...

MUSTAFA KUL (Devamla) – İşte belge; Faisal Finanstan, 684 115 Deutsche Markın Almanya'ya gönderilmesi. Belge; Faisal Finans, 135 bin markın Almanya'ya gönderilmesi, 500 bin markın Almanya'ya gönderilmesi... Bunların hepsi belge. Bakın; şurada, Refah Partililer "biz para toplamadık" diyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kul, konuşmanızı toparlamanız ve teşekkür etmeniz için verdiğim süreyi de kullanmış oluyorsunuz. Lütfen, son cümlelerinizle konuşmanızı tamamlayın efendim.

MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Başkanın iyi niyetini suiistimal etmek istemiyorum. Belgeleri, isteyen bütün arkadaşlarıma verebiliriz, mahkemelerde de var.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Belge değil onlar, banka dekontu... Hikâyeyi bırak!

MUSTAFA KUL (Devamla) – Yine, Necmettin Aydın dedi ki: "Madem bu kadar belge var, bunları niye mahkemelere gönder miyorsunuz?" Mahkemelere gönderdik; büyük bir ihtimalle dava açılacak, açıldığı zaman ben de orada tanık olarak, şahit olarak, bu belgelerin, bu iddiaların sahibi olarak o mahkemede bulunacağım. Yakanızı bırakmayacağız... Siz, şu beş milletvekilinin oyuyla kendinizi akladığınızı zannediyorsunuz, ben, sizin bu kadar saf olduğunuzu zannetmiyorum. Biz, yakanızı bırakmayacağız, sizin peşinizdeyiz, takip ediyoruz.

Saygılar sunarım değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas)– Sayın Başkan, bir dakika efendim... Bir dakika... O dosyaları kaldırmasınlar... İstirham edeceğim...

Efendim, müsaade ederseniz o dosyaların içinde...

BAŞKAN – Kişisel konuşma yapan Erzincan Milletvekili Sayın Mustafa Kul'a teşekkür ediyorum.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, şu dosyaları delil diye getirdiler... Lütfen, burada....

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu... Sayın Karamollaoğlu...

Burada konuşmasını bitiren hatiplere -öyle anlıyorum- benim, Başkanlık olarak, teşekkür etmek gibi bir nezaket gösterme görevim var; o teşekküre dahi fırsat vermeden müdahale ediyorsunuz.

Şimdi dinleyeceğim sizi, ne buyuruyorsunuz, söyleyin...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Efendim, eğer, uygun görürseniz, delildir diye, içinde ne olduğunu bilmediğimiz şu dosyaları getirdiler. Komisyon Başkanımız, ne olduğunu biliyorsa ya bu dosyaları izah etsin veya bu dosyalar burada tutulsun, Meclise teslim edilsin, içinde ne olduğunu biz de öğrenelim.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Mahkemeye teslim edilsin.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Buraya gazete kupürlerini getirip, sanki bunlar delilmiş gibi şuraya çıkıp, milleti de, Meclisi de aldatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur, hele Sayın Kul'un hiç yoktur. (RP sıralarından "Bravo" seseleri, alkışlar)

MAHMUT IŞIK (Sıvas)– Sayın Başkan, bu gece sabaha kadar o dosyalarda neler var okuyalım.

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, bizim, değerli hatiplerin, değerli milletvekili arkadaşlarımızın buraya getirdikleri konuşma metni, dosya, klasör gibi şeyleri incelemeye vatimiz de yok, usulümüz içinde de yok. Merek eden arkadaşlarımız, gidip Sayın Kul'dan onları isteyebilirler, birlikte tetkik edebilirler.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, onların içindekileri biliyorsa Komisyon izah etsin.

BAŞKAN – Böyle bir usul yok efendim.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bazı hususlarda Başkanlığın çalışmaları yönetmesiyle ilgili itirazlar oldu. Son olarak İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Kahraman da "hatibin konuşmalarında bazı ağır ifadeler var" tarzında bir tezkere göndermiş; ben, bu konuda, bütün arkadaşlarıma, her oturumda, nezih bir dille, İçtüzüğün istediği gibi konuşmaları hususunda, yeri geldikçe hatırlatıyorum; maalesef, karşılıklı tartışmalar sırasında, gerçekten bizim de tasvip etmeyeceğimiz ifadeler her taraftan zuhur edebiliyor; arkadaşlarımızın daha dikkatli olmalarını rica ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada, İçtüzükle ilgili bazı yanlış anlamalara yol açacak ifadeler oldu, onları da düzeltmek durumundayım:

Bir kere, araştırma komisyonu raporları, herhangi bir anlamda, aklama veya karalama tarzında değerlendirilemez ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme yollarından biridir. Komisyonumuz, bu alanda bilgi edinmek üzere görevlendirilmiştir; bilgilerini de, raporlarını da ortaya koymuşlardır; bu, aklama, karalama anlamına gelmez.

Ayrıca "İçtüzükte, komisyon başkanlarının değiştirilemeyeceği şeklinde hükümler var, burada bir boşluk var" buyurdu Komisyon Başkanvekili arkadaşımız. Aslında, bu konu, bir İçtüzük boşluğunun sonucu değildir; İçtüzükte, komisyon çalışmalarının istikrarı yönünden bu usul kabul edilmiştir, tercih edilmiştir. İçtüzüğümüzde, geçen yıl yaptığımız değişikliklerde, daimî komisyonların başkanlık divanlarında değişiklik yapılmasını hep birlikte öngördük; yani, yetmiş yıllık uygulamayı değiştirdik. Koalisyon hükümetlerinin kuruluşu sırasında, iktidar-muhalefet dengesi değiştikçe, komisyonlarımızın başkanlık divanı da değişmektedir; ama, geçici komisyonların başkanlarının değişmesi gibi bir hali -zaten komisyonlar geçici olduğu için- Genel Kurulumuz da benimsemedi, Meclisimiz de benimsemedi. Burada bir boşluk yoktur, bir tercih konusudur.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, başka kişisel söz alan olmadığına göre, görüşmeleri tamamlamış bulunuyoruz.

Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin araştırılarak, iddia edilen hukukdışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla kurulan (10/63) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerindeki görüşme tamamlanmıştır.

Şimdi, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

VI. —SEÇİMLER

A)KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.—Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Kırşehir Milletvekili Ömer Demir aday gösterilmiştir; oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Ömer Demir, böylece, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu üyeliğine seçilmiş bulunmaktadır; kendisine, çalışmalarında başarılar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

VII. —SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli Belediyesinin Büyükşehir Belediyesi statüsüne kavuşturulmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/275)

BAŞKAN – 1 inci sırada yer alan, Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, Denizli Belediyesinin büyükşehir belediyesi statüsüne kavuşturulmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Soru önergesi gündemden çıkarılmıştır.

2.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Pamukkale Elektrik Dağıtım A. Ş. adıyla bir şirket kurulmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/276)

BAŞKAN – 2 nci sırada, Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, Pamukkale Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi adıyla bir şirket kurulmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır; bu önergenin görüşmesine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.

Bu önerge de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

3. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İline bir kültür sitesi yapılmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/277)

BAŞKAN – 3 üncü sırada, Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, Denizli İline bir kültür sitesi yapılmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Önerge sahibi de Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

4. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde yapımı devam eden görme özürlüler okuluna ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/278)

BAŞKAN – 4 üncü sırada, Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, Denizli İlinde yapımı devam eden görme özürlüler okuluna ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır; önergenin görüşmelerine başlıyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Önerge sahibi salonda bulunmadığından, söz talebi de söz konusu değil.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca, yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

5. —İzmir Milletvekili Zerrin Yeniceli’nin, ilaçtan alınan KDV’nin kaldırılmasına ve ilaç reklamlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/281)

BAŞKAN – 5 inci sırada, İzmir Milletvekili Zerrin Yeniceli'nin, ilaçtan alınan KDV'nin kaldırılmasına ve ilaç reklamlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Sayın Zerrin Yeniceli de Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmamış bulunuyor; bu sebeple, sözlü soru önergesi, yazılı soru önergesine çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

6.—Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın’ın, Etimesgut Belediyesince Eryaman 4 üncü Etap konutlarına yapı kullanma izninin verilmeyiş nedenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/282)

BAŞKAN – 6 ncı sırada, Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın'ın, Etimesgut Belediyesince Eryaman 4. Etap konutlarına yapı kullanma izninin verilmeyiş nedenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi görüşmeye geçeceğiz; ancak, önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Önerge sahibi Sayın Hikmet Aydın, önerge üzerinde söz talebinde bulunmuyor.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde görüşülmediğinden, yazılı soru önergesine çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

7.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde bir Gümrük Müdürlüğü Hizmet Binası ve Sundurması yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/267)

BAŞKAN – 7 nci sırada, Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, Denizli İlinde bir Gümrük Müdürlüğü hizmet binası ve sundurması yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Sayın Hilmi Develi Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

8. —Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde bir gümrük kimyagerliğinin kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/268)

BAŞKAN – 8 inci sırada, Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, Denizli İlinde bir gümrük kimyagerliğinin kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda yok.

Önerge sahibi Genel Kurulda hazır bulunmuyor.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

9.—Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Honaz Dağı’na bir kayak merkezi tesisi yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/279)

BAŞKAN – 9 uncu sıradaki, Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, Honaz Dağına bir kayak merkezi tesisi yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmesine başlıyoruz.

Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.

Önerge sahibi de Genel Kurul salonunda yok.

Bu durumda, bu önerge de; yani, 9 uncu sırada yer alan sözlü soru önergesi de yazılı soru önergesine çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

10.—Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bayilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü sorusunun yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/283)

BAŞKAN – 10 uncu sırada, Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bayilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Önerge sahibi Sayın Ahmet Kabil söz istiyor mu?

AHMET KABİL (Rize) – Evet efendim.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1991-1995 yılları arasında, Çay Kurumu, akıl almaz bir icraat neticesi, usulsüz satışlar, yanlış satış politikaları nedeniyle batma noktasına getirilmiştir. 1992 yılının nisan ayında, KİT Komisyonunda, o günün yöneticileri, 200 milyar lira borcun, 47 bin ton kuru çayın olduğunu söylediler. Bu usulsüzlükler neticesinde, aradan geçen beş senede, 1992 yılındaki bu 200 milyar liralık borç, 27 trilyon liraya çıktı. Çay Kurumu, her ay 2,2 trilyon lira faiz verir duruma gelmiştir. Çay Kurumunun bütün mal varlıklarının üzerinde her alacaklının haczi vardır; en az üç alacaklının haczi vardır. Hatta, o günün yöneticileri, 1996 yılında "Çay Kurumu açılamaz; Çay Kurumu alım yapmasın; çay fabrikalarını çalıştırmayalım" diye kendileri teklif etmişlerdi. 1996 yılında 53 üncü Hükümet zamanında Hazineden para aktarmak suretiyle Çay Kurumu bu hacizlerden kurtarılmıştır.

Bu borç nasıl meydana geldi. Usulsüzlükler ve yolsuzluklardan, bir; adam kayırmadan, iki; yanlış satış politikalarından, üç. 1991 yılında 86 bin ton kuru çay satılmışken, 1992 yılında bu satış 73 bin tona düşmüştür ve 1991 yılında satış için reklam gideri 452 milyon lira iken, 1992'de satış düşmesine rağmen bu para 7 milyar 853 milyon liraya çıkmıştır. Tabiî, reklamın birimi yok; bir ilan, 500 bin liraya da verilir, 5 milyon liraya da verilir; yani, kilosu, metresi belli değil. Burada, 452 milyon liradan 7 milyar 853 milyon liraya çıktı; fakat, satış artmadı, 13 bin ton eksildi.

Yine, bayilere ödenen kâr, 1991 yılında 14 milyar lira iken, 1992'de satış düşmüşken 72 milyar liraya çıktı. Bunlar, doğrudan doğruya, adam kayırmaya, bayileri kayırmaya yönelik bir icraattır. Şöyle ki, 1991'de 836 bayi varken -her teminat getiren çay alabiliyordu- 1992'nin ilk 10 ayında, bu, o yönetimin icraatı olarak 9 bayie düştü. 9 bayie ödenen prim, 14 milyar liradan 72 milyar liraya çıkmıştır. Ben bunları zaman zaman KİT Komisyonunda ve Genel Kurulda konuşmama rağmen, Başbakanlık Denetleme Kurulunun ciddî bir araştırma yapmamasına da hayret ediyorum.

Sayın Başkan, ikinci sorum; Samsun'da...

BAŞKAN – Sayın Kabil, ikinci soruyu henüz işleme koymadık. Birinci soruyla ilgili konuşmanızı tamamlayın. Belki, Sayın Bakanın açıklama yapma imkânı vardır; ondan sonra gerekirse, ben, size tekrar söz veririm.

Konuşmanızı bağlayın efendim.

AHMET KABİL (Devamla) – Yine, Samsun'da bir bayie, 1992 Şubatında, 47 milyarlık çay verildi; teminat yanlış alındı; yani, (A) firmasına çay verildi, (B) firmasının teminatı alındı. O 47 milyar lira, bugün hâlâ alınamadı -belki, bugün 500 milyara ulaşmıştır- fakat, bayinin her türlü mal varlığı olmasına rağmen, yine, araya giren kişilerce 5 sene faizsiz taksite bağlandı.

Bir başka örnek daha vermek istiyorum. Yine, Samsun' da, o zamana kadar hiç o boyutta çay almamış bir firmaya, 5 Nisan 1994 kararlarından beş gün önce 73 milyarlık çay verildi. 73 milyarın yüzde 70'i 51 milyar lira eder; yani, 51 milyar lira kazanmış oldu; fakat, verdiği çekin karşılığı yoktu, belki de karşılığı olmadığı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET KABİL (Devamla) – Bitti mi Sayın Başkan?..

BAŞKAN – Sayın Kabil, teşekkür için konuşmanızı tamamlayın.

AHMET KABİL (Devamla) – Peki, ben bu ikinci kısmı, ikinci sorumdan sonra tamamlayayım.

Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Ahmet Kabil'in, 10 uncu sırada bulunan sözlü soru önergesi, Sayın Bakan tarafından üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

11. —Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bir bayie ilişkin Devlet Bakanından sözlü sorusunun yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/284)

BAŞKAN – Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, 11 inci sırada yer alan, Çay Kurumundan kuru çay alan ve bedelini ödemeyen bir bayie ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Önerge sahibinin, İçtüzüğe göre söz hakkı var.

Konuşacak mısınız Sayın Kabil?

AHMET KABİL (Rize) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

Sayın Kabil, konuşma süreniz 5 dakikadır.

AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tekrar saygılar sunuyorum. Demin kaldığım yerden devam ediyorum.

5 Nisan kararlarından beş gün önce kuru çaya zam yapılacağı belli olduktan sonra, o güne kadar hiç o boyutta çay almamış Samsun'da bir bayi, o zamanın fiyatlarıyla 73 milyar liralık çay aldı ve çek verdi, çekin karşılığı yoktu. Daha sonra çek tahsil edilmek istendiğinde, eski fiyattan çek vermiş olmasına rağmen, yeni fiyata bağlanamadı; hukukî yönden, sözde, çek karşılığı olmadığı için, onun müeyyidesi başka; ancak, çek verdiği için satış aktedilmiştir. Bu milletin 51 milyar parası, o bayinin cebine konmuştur. Hatta, eski fiyattan yeniden taksite bağlanıp üç ay vade verildi ve vade esnasında teminat istendi. Teminat için, o zamanın bir bakanının Vakıflar Bankasına telefon ettiği söylendi. Vade zamanı geldi, yani 20.6.1994 tarihi geldi, teminat irat kaydedildi; fakat, hem 73 milyar anapara hem de zamdan husule gelen 51 milyar lira, bu milletin parası bir bayie peşkeş çekildi.

Yine, aynı dönemde -yanlış satış- teminat alınmaması nedeniyle -isim vermek istemiyorum, bende hepsi var- bir firmada, 1992 parasıyla, 19 milyar 838 milyon alacak kaldı; bugünün parasıyla belki, 200 milyar. Yine, başka bir bayie 7 milyar 790 milyon, yine bir başka bayie 2 milyar 880 milyon; toplam 30 milyar lira... O bayiler bu paraları yediler; fakat, tamamen o zamanki yönetimin müsamahasından kaynaklanan bir suiistimaldir.

Bu hususta, ben, demin de söyledim, çok zaman, bu Yüce Mecliste bunları dile getirdim; fakat, teftiş kurullarının, bunları niçin tahkik etmediklerine hayret ediyorum.

Ben, tekrar, hepinize teşekkürler ediyorum; saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan Sayın Ahmet Kabil'e teşekkür ediyorum.

11 inci sırada bulunan bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilmiştir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

12. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, havadan orman alanı renkli fotoğraf çekimi ile ilgili ihalede yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/285)

BAŞKAN – 12 nci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, havadan orman alanı renkli fotoğraf çekimi ile ilgili ihalede yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyor.

Önerge sahibi de Genel Kurul salonunda bulunmadığı için, önergenin üç birleşim içerisinde cevaplandırılamaması durumuyla karşı karşıyayız.

Bu önerge de, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

13. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Başbakanın Konya mitinginde, Konya Valisinin protokol kurallarına uygun davranmadığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/287)

BAŞKAN – 13 üncü sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Başbakanın Konya mitinginde, Konya Valisinin protokol kurallarına uygun davranmadığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Önerge sahibi salonda bulunmadığı için söz talebi söz konusu değil.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

14. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, gerçekleştirilmesi vaad edilen icraatların hangi kaynaklardan karşılanacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/289)

BAŞKAN – 14 üncü sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, gerçekleştirilmesi vaat edilen icraatların hangi kaynaklardan karşılanacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın Başbakan veya Hükümet adına bir bakan Genel Kurul salonunda bulunmadığından, üç birleşim içerisinde önerge cevaplandırılamamış olmaktadır.

İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

15. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Türkiye -İsrail Askerî Eğitim Anlaşmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/290)

BAŞKAN – 15 inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Türkiye-İsrail Askerî Eğitim Anlaşmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Cevap verecek Sayın Başbakan veya bakan?.. Yok.

Bu sözlü soru önergesi de, Sayın Başbakan tarafından üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan, sayın bakanlar burada yok; sayın grup başkanları uygun görürse devam etmemekte fayda var. Arkadaşlar da, bakanlar yok diye bulunmamış olabilirler.

BAŞKAN – Ben, tabiatıyla sözlü sorular için ayrılan süre içerisinde bu işlemi yapmak durumundayım. Sayın bakanların burada hazır bulunup bulunmamaları Meclis yönünden İçtüzük icabı yürütülecek işleme mani değil. Bunun, netice itibariyle, İçtüzüğe göre birtakım sonuçları oluyor, o sonuçlar kendiliğinden yürüyecektir.

16. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Kürt Parlamentosu adı altındaki toplantıların önlenmesi için yürütülen çalışamalara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/291)

BAŞKAN – 16 ncı sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'n, Kürt Parlamentosu adı altındaki toplantıların önlenmesi için yürütülen çalışmalara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Dışişleri Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Önerge sahibi de Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

17. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Irak’taki Türkmenlerin durumlarına ve Türkiye’ye gelenlerinin oturma ve çalışma izinlerine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/292)

BAŞKAN – 17 nci sırada bulunan, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Irak'taki Türkmenlerin durumlarına ve Türkiye'ye gelenlerinin oturma ve çalışma izinlerine ilişkin, Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

Önerge sahibinin söz talebi?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

18. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Kuzey Irak’ta insanî yardım adı altında faaliyet gösterdikleri iddia edilen casusluk kuruluşlarına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/293)

BAŞKAN – 18 inci sırada yer alan, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Kuzey Irak'ta insanî yardım adı altında faaliyet gösterdikleri iddia edilen casusluk kuruluşlarına ilişkin, Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesini görüşeceğiz; ancak, Genel Kurul salonunda Dışişleri Bakanı ve önerge sahibi bulunmadığından, üç birleşim içerisinde önerge cevaplandırılamamış olmaktadır. Bu sebeple, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca bu önerge de yazılı soru önergesine çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Hastane denetlemelerinden sonra karakol denetimlerine devam ettikleri için, Genel Kurul salonunda bulunamamaktadırlar.

BAŞKAN – Bu uyarınız da tutanaklara geçti efendim.

19.—Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, gayriresmî RP’li bir heyetin Suriye’li yetkilerle görüştükleri iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/294)

BAŞKAN – 19 uncu sırada bulunan, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, gayriresmî Refah Partili bir heyetin, Suriyeli yetkililerle görüştükleri iddiasına ilişkin, Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesini görüşmeye başlıyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Dışişleri Bakanı Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.

Önerge sahibine doğan söz hakkı da, önerge sahibinin bulunmaması sebebiyle kullanılmıyor.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde görüşülemediğinden, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

20. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, RP’li heyetin İran’ı, Dışişleri Bakanlığının bilgisi dışında ziyaret ettiği ve yetkililerle görüştüğü iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/297)

BAŞKAN – 20 nci sırada, Yalova Millevekili Yaşar Okuyan'ın, Refah Partili heyetin İran'ı, Dışişleri Bakanlığının bilgisi dışında ziyaret ettiği ve yetkililerle görüştüğü iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

21. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Diyarbakır Devegeçidi Barajının ham petrol ve kimyasal madde atıklarıyla kirletildiği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/298)

BAŞKAN – 21 inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Diyarbakır Devegeçidi Barajının ham petrol ve kimyasal madde atıklarıyla kirletildiği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi görüşmek için cevaplayacak Sayın Başbakan Genel Kurul salonunda bulunmadığından üç birleşim içerisinde önerge görüşülememiştir.

Bu önerge de, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

22. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Türkiye Motor Sanayii (TÜMOSAN)’ın Türkiye traktör üretimindeki payına ve zarar nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/299)

BAŞKAN – 22 nci sıradaki, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Türkiye Motor Sanayii TÜMOSAN'ın Türkiye traktör üretimindeki payına ve zarar nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmesine geçiyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.

Bu sebeple, üç birleşim içerisinde, bu önerge de cevaplandırılamamış olmaktadır. İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca, yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

23. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, hazine arazilerine RP’ye yakınlığı ile bilinen grupların talip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/300)

BAŞKAN – 23 üncü sıradaki, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, hazine arazilerine Refah Partisine yakınlığı ile bilinen grupların talip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmesine geçiyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

24. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Sıvas Belediyesine aktarılan para miktarına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/301)

BAŞKAN – 24 üncü sırada yer alan, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Sıvas Belediyesine aktarılan para miktarına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Çevre Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

25. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, kaybolan insanların bulunması için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/302)

BAŞKAN – 25 inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, kaybolan insanların bulunması için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.

Sözlü soru önergesini cevaplayacak Sayın İçişleri Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Bu sebeple, üç birleşim içerisinde cevaplandırılamayan bu önerge de, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca, yazılı soru önergesine çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

26. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, ithalat ve ihracatımızın durumuna ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakakından sözlü soru önergesi (6/303)

BAŞKAN – 26 ncı sırada yer alan, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, ithalat ve ihracatımızın durumuna ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.

Önerge sahibi de bulunmadığından, söz istemi yok.

Bu önerge üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

27. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Antbirlik’te çalışmadan maaş aldıkları iddia edilen kişilere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/304)

BAŞKAN – 27 nci sırada yer alan, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Antbirlik'te çalışmadan maaş aldıkları iddia edilen kişilere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sanayi ve Ticaret Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmadığından, önerge üç birleşim içerisinde cevaplandırılamamıştır.

İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

28. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/305)

BAŞKAN – 28 inci sırada yer alan, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.

Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılamamıştır. İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

29. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, pamuk üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/306)

BAŞKAN – 29 uncu sırada yer alan, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, pamuk üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

30. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, devlet televizyonunun bir kanalında Kürtçe yayın için hazırlık yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/307)

BAŞKAN – 30 uncu sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, devlet televizyonunun bir kanalında Kürtçe yayın için hazırlık yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmadığından, önerge üç birleşim içerisinde cevaplandırılamamıştır. Bu önerge, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

31. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, kamu kurum ve kuruluşlarında yapılması düşünülen atama ve nakillere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/308)

BAŞKAN – 31 inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, kamu kurum ve kuruluşlarında yapılması düşünülen atama ve nakillere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Başbakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevirilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

32. —Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Güllük Karakolunun İran askerlerince tarandığı iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/309)

BAŞKAN – 32 nci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Güllük Karakolunun İran askerlerince tarandığı iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Dışişleri Bakanı Genel Kurul salonunda hazır bulunmamaktadır.

Bu önerge de üç birleşim içerisinde cevaplandırılamamıştır; içtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevirilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

Sayın milletvekilleri, sözlü sorulara ayrılmış olan zamanımız ve çalışma süremiz tamamlanmıştır.

Bu sebeple, olağanüstü halin uzatılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ile gündemde yer alan diğer konuları görüşmek için, 26 Mart 1997 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 19.00

 

 

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, bazı projelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/2074) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Sayın Bakana yöneltilmesini arz ederim. 5.2.1997

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Sorular :

1. 1994 yılında başlanan 94E040350 sayılı Gemlik-Trafik kontrol istasyonu projesinin gerçekleşme oranı nedir? İş 1997 de bitirilecek midir?

2. 94E030320 sayılı Bursa Yenişehir Havaalanı inşaatı projesinin özellikleri nelerdir? Projenin bugün itibarıyla gerçekleşme oranı nedir? İş takvimi nasıl planlanmıştır? Bursada kilitlenen trafik dikkate alındığında projeye öncelik verilecek midir?

3. 87E010010 Proje sayılı Bandırma-Bursa-Osmaneli-Ayazma-İnönü DMY Etüt projesi hangi safahadadır? Bu projenin özellikleri ve projede Bursa’nın yeri nedir?

4. 86E010020 sayılı Bursa-Eskişehir’i kapsayan Bursa-Gemlik-Eskişehir DMY Fizibilite Etüt Projesi çalışmalarının özellikleri nelerdir?

5. Bakanlığınızın Bursa Havaalanının genişletilmesine dair geçmişte herhangi bir çalışması olmuş mudur? Bu çalışması hangi aşamadadır?

6. 1997 yılında Bursa’ya yapılacak yatırımlar hangileridir, özellikleri nelerdir, toplam yatırım tutarı nedir?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı 18.3.1997

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.11.APK.0.10.01.21.EA/407-5992

Konu : Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMMBaşkanlığının 14.2.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2074-5312-14936 sayılı yazıları.

b) 5.3.1997 gün ve B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/330-5111 sayılı yazımız.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın Bakanlığıma yönelttiği 7/2074-5312 sayılı yazılı soru önergesinin 1 inci sorusuna ilişkin olarak İçişleri Bakanlığından alınan bilgide “Bursa İli Gemlik İlçesi Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliğinin 1997 yılı içinde faaliyete geçirileceği” öğrenilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Ömer Barutçu

Ulaştırma Bakanı

(1) 6.3.1997 tarihli 65’inci Bir. yer alan 7/2074’e ek cevap.

2. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in, itfaiye çalışanlarının fazla çalışma ücretlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2114)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.

Metin Öney

İzmir

İtfaiyecilerimiz, günün 24 saati vatandaşlarımızın canını, malını; yangın, sel felaketi ve doğal afetlerden kurtarmak amacıyla gece gündüz, yağmur çamur, bayram tatil demeden kendi canlarını hiçe sayarak görevlerini ifa etmektedirler. Son günlerde basında yer alan görüntüler itfaiyecilerimizin ne denli zor koşullar altında çalıştıklarını gözler önüne sermektedir. Bu gerçeğin farkında olan bazı belediye meclislerimiz ek çalışma ücretlerini 26.12.1996 tarih ve 22859 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararında fazla çalışma ücreti nüfusu 250 Bin ve daha yukarı olan şehirlerde brüt 17 Milyon 500 Bin TL. olarak belirlenen ücretten daha yüksek seviyede tespit etmiştir. Ne var ki Bakanlar Kurulu Kararına göre 17 Milyon 500 Bin TL. fazla çalışma ücreti üst sınırdır. Bunun üzerinde fazla çalışma ücreti belirlenmesi mümkün değildir.

Soru 1. İtfaiyecilerin fazla çalışma ücretlerinin Bakanlar Kurulu Kararı yerine Belediye Meclislerince belirlenmesi düşünülüyor mu? Yukarıda bahsi geçen Bakanlar Kurulu Kararının yürürlükten kaldırılması hususunda herhangi bir çalışma başlatıldı mı?

Soru 2. Bakanlar Kurulunun bu kararından önce İzmir Belediye Meclisi 18.12.1996 tarihli 05/354 sayılı kararında itfaiyecilerin ek çalışma ücretlerini brüt 30 Milyon TL. olarak belirlemişti. Bu kazanılmış bir hakkın tekrar kaybedilmesi değil midir?

Soru 3. Ücret belirlenirken göz önünde bulundurulan 250 Bin nüfusa sahip olma kriteri gerçekçi midir?

Soru 4. İzmir’de yılda 2 Binin üzerinde yangın çıkarken bu sayı Balıkesir’de 300’ün altında kalmaktadır. İş yoğunluğunun bu kadar farklı olduğu iki şehirde aynı ek ücretin itfaiyecilere ödenecek olması adalet anlayışına uyar mı?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 20.3.1997

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

Sayı : B050MAH0650002/80228(80-84)97

Konu : İzmir Milletvekili Metin Öney’in yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMBaşkanlığının 25.2.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2114-5512-15259 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen İzmir Milletvekili Metin Öney’in “İtfaiye çalışanlarının fazla çalışma ücretlerine ilişkin” yazılı soru önergesi ile ilgili olarak Devlet Personel Başkanlığı ile Maliye Bakanlığından alınan cevap yazılarında;

Devlet memurları için fazla çalışma uygulamasının 1991 yılında (başbakanlık ve bağlı kuruluşları, makam hizmetleri ile vergi daireleri hariç) kaldırılarak yerine, fazla çalışma karşılığında izin verilmesi uygulaması getirildiği,

Ancak, belediyelerde görevli zabıta ve itfaiye personeline 24 saat devamlılık esasına göre görev yaptıkları gözönünde bulundurularak bütçe kanunlarına konulan hükümlerle belediye meclislerince belirlenen miktarda aylık maktu fazla çalışma ücreti ödenmesi uygulamasının devam ettirildiği,

Belediyeler bünyesinde çalışan diğer personele fazla çalışma ücreti ödenmemesi, zabıta ve itfaiye personeline ise önemli miktarlarda fazla çalışma ücreti öngörülmesi uygulamasının personel arasında huzursuzluklara ve sözkonusu birimlere atama ve kadro taleplerinin artmasına neden olduğu, bu ücretlerin meclisce belirlenmesinin de belediye başkanı ile meclisler ve personel arasında çekişmelere sebebiyet verdiği,

Belediyeler arasında bir standart da bulunmadığından, çok farklı miktarlarda yapılan ödemelerin bir yandan “eşit işe eşit ücret” prensibini zedelediği, bir yandan da bütçe kanununda yer alan sözkonusu hükümden diğer personelin yararlandırılması taleplerini artırdığı, bu çerçevede 1997 yılında İstanbul ve İzmir belediyelerinin bu yöndeki talepleri doğrultusunda “koruma güvenlik görevlileri”nin de bu kapsama dahil edildiği,

Bu nedenle 1997 yılı bütçe kanunda;

– Belediyelerde fazla çalışma ücreti alan ve almayan memurlar arasındaki maaş farkının artmaması, ücret adaletinin daha fazla bozulmaması,

– Fazla çalışma ücretinin diğer personelin talebine yol açmayacak şekilde makul miktarda tespit edilmesi,

– Belediye başkanı, belediye meclisi ve personel arasındaki sürtüşmelerin sona erdirilmesi,

– Kapsamın genişletilmesi ve ödeme miktarındaki yüksek artışların getireceği malî yükün sınırlandırılması,

– Belediyeler arasında uygulama birliğinin ve ücret disiplinin sağlanması,

Hususları gözönünde bulundurularak bu personele ödenen fazla çalışma ücretlerine sınırlama getirildiği,

Bu konuda yeni bir düzenlemenin ise müteakip bütçe yılı için yapılabileceği,

ifade edilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

3. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, İstanbul-İsa Yusuf Alptekin Parkı hakkında gizli ibareli gönderilen bir yazıya ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in yazılı cevabı (7/2117)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Sayın Tansu Çiller tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Orhan Kavuncu

Adana

1. İstanbul’daki İsa Yusuf Alptekin Parkı hakkında Bakanlığınızca İçişleri Bakanlığına gönderilmiş bulunan ve ilgili Genel Müdürlük tarafından gerek şifahi olarak gerekse konuyla ilgili önceki soru önergeme cevaplarında yazılı olarak “gizli ibareli” olduğu ifade edilen yazı, gerçekten gizli ibareli midir?

2. Elimde bir kopyası mevcut olan, ancak faksla geldiği için iyice okunamayan yazıda “ivedi” ibaresi mevcuttur. Eğer yazı gerçekten “ivedi” ibareli ise ve muhataplarım “gizli” ibareli olduğunu ifade etmişlerse, maksadları ne olabilir?

3. Eğer maksatları, önce bir milletvekilinin talebini, üşenmek veya ciddiye almamak gibi bir gerekçeyle baştan savmak, sonra da önceki soru önergeme cevap hazırlanırken sizi yanıltıcı bir şekilde “gizli bir yazı olduğu ifade edilmiştir” ifadesini imzalamanızı sağlayarak kendilerini kurtarmak ise, bu görevliler hakkında ne gibi bir işlem yapmayı düşünüyor sunuz?

4. Çin maslahatgüzarının talebi üzerine, “bu talebi cevaplamak için bir araştırma yapalım” deme ihtiyacı duymadan hemencecik yazılmış olduğu anlaşılan bahse konu yazının, Türkiye’nin Dış Politikası ve Doğu Türkistan (Çinlilerce Sincan deniliyor) özerk bölgesinde Uygur soydaşlarımıza Çin’in uygulamaları bakımından ne gibi sonuçlar doğurduğu konusunda Bakanlığınız görevlileri ne düşünmektedirler?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 18.3.1997

Amerika, Pasifik ve Uzak Doğu Ülkeleri ile

İlişkiler Genel Müdürlüğü

Sayı : PUGY-1-667.004-97/1243-225

Konu : Sincan-Uygur Özerk Bölgesinde meydana gelen son olaylar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Adana Milletvekili Sayın Orhan Kavuncu’nun 7/2117 Esas No ile kayıtlı yazılı soru önergesine ilişkin 7 Şubat 1997 tarih ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02.5578 sayılı yazıları.

Sincan-Uygur Özerk Bölgesindeki gelişmeler Bakanlığımca yakinen izlenmektedir. Esasen, ÇHC yetkilileri ile her düzeyde yapılan temaslarda, o bölgede yaşayan Uygurların bizim akrabalarımız olduğu; bu nedenle de kendilerinin refah ve mutluluklarıyla ilgilenmemizin normal karşılanması gerektiği dile getirilmektedir.

Bu çerçevede, bölgede meydana gelen son olaylardan derin bir endişe ve üzüntü duyduğumuz Çin Hükümetinin bilgisine bir kez daha getirilmiş ve suhulet ve sağduyu ile hareket edilmesini beklediğimiz bildirilmiştir.

Bu konuda Bakanlığımca 17 Şubat 1997 tarihinde yapılan basın açıklamasının bir örneği bilgileri için ilişikte sunulmuştur. Bu açıklama üzerine, konuyu yakinen takip eden Doğu Türkistan Millî Merkezi, 18 Şubat 1997 tarih ve 13 sayılı basın bildirisinde Bakanlığıma teşekkür etmiştir.

Kamuoyumuzun ve Sayın Milletvekillerimizin konuya aynı şekilde yakın ilgi duymaları doğal olmakla birlikte, Hükümetimizin, bu sorunu, olayın nezaketini de dikkate alarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimî üyesinden biri olan ve 1 milyar 250 milyon nüfusu ve rekor düzeydeki kalkınma hızı ile Türkiye için büyük bir potansiyel pazar teşkil eden Çin ile ikili ilişkilerimize zarar vermeden çözümlemeye özen göstermesi ve bu konudaki girişimlerimizi aleniyete intikal ettirmeden sürdürmesi önem arz etmektedir.

Adana Milletvekili Sayın Orhan Kavuncu da takdir buyuracağı üzere, böylesine hassas bir konunun Bakanlıklararası yazışmalarda gizliliğine riayet edilerek yürütülmesi elzem görülmüş ve buna göre hareket edilmiştir.

Nitekim, İstanbul’daki “İsa Yusuf Alptekin Parkı” hakkında Bakanlığımızca İçişleri Bakanlığına gönderilmiş bulunan yazımız, evvelce de belirtildiği üzere, “gizli”lik kaydı taşımakta ve örneğinin Bakanlığımca Sayın Orhan Kavuncu’ya verilmesi bu nedenle mümkün olamamaktadır.

Bu hususu ve gerek merkezdeki gerek yurt dışındaki görevleri sırasında her düzeydeki vatandaşımıza azami ilgiyi göstermeyi kendilerine prensip edinmiş bulunan Bakanlığım mensuplarının bir Sayın Milletvekilimizin talebini ciddiye almamasının kesinlikte sözkonusu olamayacağını, bu vesileyle bir kez daha takdir ve bilgilerine saygılarımla arz ederim.

Prof. Dr. Tansu Çiller

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

17 Şubat 1997

AÇIKLAMA

Türkiye, Sincan-Uygur Özerk Bölgesini ÇHC topraklarının bir parçası olarak görmekte ve ÇHC’nin toprak bütünlüğünün korunmasına büyük önem vermektedir.

Ancak, Türkiye ve Türk halkı ile Sincar-Uygur Özerk Bölgesinde yaşayan Uygur kökenli halk arasında yakın kültürel bağlar bulunduğu ve ayrıca ülkemizde Uygur kökenli Türk vatandaşlarının yaşadığı göz önünde tutulduğunda, Türkiye’nin bu Bölge halkına ilgi duyması ve Bölgede meydana gelen gelişmeleri yakinen izlemesi doğaldır.

Öte yandan Türkiye, Sincan-Uygur Özerk Bölgesinde yaşayan halkı Türkiye ile ÇHC arasında bir dostluk köprüsü olarak görmekte ve buradaki halkın, kalkınmasını refah ve mutluluk içinde sürdürmesini istemektedir.

Türkiye, Sincan-Uygur Özerk Bölgesinde meydana gelen kanlı ve ölümle sonuçlanan gelişmeleri derin bir endişe ve üzüntü ile izlemiştir. Bu çerçevede, olayların daha fazla tırmanmasının önüne geçmek için ilgililerce itidal ve sağduyu gösterilerek, Bölgede biran önce sükûnet ve huzurun tesisini arzu ve temenni etmekteyiz.

4. – Tokat Milletvekili Hanefi Çelik’in, bir dergide Birlik Partisiyle ilgili çıkan habere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/2132)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ankara

Aşağıdaki sorularımızın Millî Savunma Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. 20.2.1997

Hanefi Çelik

Tokat

Haftalık yayın yapan Aydınlık isimli Derginin 16 Şubat 1997 tarihinde yayınlanan 504 üncü sayısında, Genel Kurmay İstihbaratı kaynak gösterilerek “Büyük Birlik Partisini Amerikan İstihbarat Servisi “CIA”nın kurduğu” şeklinde iddialar ortaya atılmış ve Genel Başkanımız Sayın Muhsin Yazıcıoğlu hakkında iftira kampanyası başlatılmıştır.

Sorular :

1. Genel Kurmay istihbarat kaynaklarının böyle bir iddiası sözkonusu mudur?

2. Aydınlık isimli dergiye bu tür bir bilgi verilmiş midir?

3. Anayasa teminatı altında olan Partimiz hakkında “Ajanlık ve Casusluk manası taşıyan bu iftiracı dergi hakkında, tekzip ve diğer hukukî yollara baş vurulacak mıdır?

T.C.

Millî Savunma Bakanlığı 19.3.1997

Kanun : 1997/178-TÖ

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 27 Şubat 1997 tarihli ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.02-7/2132-5467/15458 sayılı yazısı.

Tokat Milletvekili Hanefi Çelik tarafından verilen ve İlgi Ek’inde gönderilerek cevaplandırılması istenen “Bir dergide Büyük Birlik Partisiyle ilgili çıkan habere” ilişkin yazılı soru önergesinin cevabı Ek’tedir.

Arz ederim.

Turhan Tayan

Millî Savunma Bakanı

Tokat Milletvekili Hanefi Çelik Tarafından Verilen 7/2132 Sayılı Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

1. Aydınlık Dergisinin 16 Şubat 1997 tarihli nüshasında yer aldığı belirtilen “Büyük Birlik Partisini Amerikan İstihbarat Servisi CIA’nın kurdurduğu” yolundaki haberin konu edildiği Yazılı Soru Önergesi incelenmiştir.

2. Genelkurmay Başkanlığında sözkonusu habere ilişkin olarak herhangi bir belge ve bilgi bulunmamaktadır.

3. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığının bahse konu habere kaynak gösterilmesinin maksatlı olduğu değerlendirilmekte ve iddia sahipleri hakkında gerekli girişimlerde bulunulmasının, Parti Yönetiminin takdirlerine ait bir husus olduğu düşünülmektedir.

Arz ederim.

Turhan Tayan

Millî Savunma Bakanı

5. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, yurt dışından nükleer atık ve kimyasal madde sokulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2142)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yazılı soruların, Başbakan Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için, İç Tüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim.

Hakan Tartan

İzmir

1. Son 10 yılda gömülmek üzere ülkemize getirilmiş nükleer atık ve benzeri kimyasal madde var mıdır? Varsa ne zaman, hangi ülkeden, ne kadar getirilmiştir?

2. 1987 yılında ülkemize getirildiği ortaya çıkan nükleer atıkların Isparta, Konya ve başka yerlere gömüldüğü iddiaları doğru mudur?

3. 1987 yılında Almanya’dan Antalya limanına geldiği belirlenen nükleer atığın ülkemize girmesine izin veren yetkililer ile kurum ve kuruluşlar kimlerdir?

4. Sözkonusu nükleer atığın ülkemizden geri gönderildiği doğru mudur?Bu konuda bir belge ya da kayıt var mıdır?

5. Son yıllarda sıkça rastlanılan sakat ve garip doğum olayları ile ekolojik dengenin giderek bozulmasının nükleer atıkların gömülmesi ile bir ilgisi var mıdır?

6. Ülkemizin nükleer atık çöplüğüne dönüşmemesi için ne gibi tedbirler alınmaktadır? Bu konuda alınan önlemler yeterli midir?

T.C.

Çevre Bakanlığı 24.3.1997

Çevre Kirliliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı : B190ÇKÖ0080001/861/1878

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 10.3.1997 tarih ve B.02.0.0010/02184 sayılı Devlet Bakanlığı yazısı.

b) 10.3.1997 tarih ve B.02.0.0010/02185 sayılı Devlet Bakanlığı yazısı.

İlgi yazılar ile, Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler ile İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru önergesine cevap verilmesi istenmektedir.

Sözkonusu soru önergesine ait cevaplar Ek’te sunulmakta olup, gereğini bilgilerinize arz ederim.

M. Ziyattin Tokar

Çevre Bakanı

Cevaplar (İlgi a)

1. Son 10 yılda gömülmek üzere ülkemize getirilen nükleer atık bulunmamaktadır. Ancak Aralık 1987 yılında Isparta Göltaş çimento fabrikası tarafından Batı Almanya Weber GMBH firmasından, 27.3.20B gümrük, tarife ve istatistik numarası ile 1 580 ton katı yakıt ithal edilmiştir. Bu yakıtın tehlikeli atık ihtiva ettiğinin tespiti ile birlikte gerekli yasal işlemler behemahal yapılmak suretiyle atıkların ithal edildiği ülkeye iadesi sağlanmıştır.

2. Yazılı basında yer alan “1 150 ton Nükleer atık Isparta’da gömüldü ve 800 ton atık Konya’da bir un fabrikasında yakıldı” haberinin mahiyetini araştırmak üzere 20-23.2.1997 tarihinde Bakanlığımızdan teknik bir heyet Isparta ve Konya’ya gönderilerek, konu hakkında gerekli inceleme ve araştırma yaptırılmıştır. Yerinde yapılan incelemeler ve görüşmeler neticesinde nükleer atıkların ülkemize getirilmesi ve gömülmesi ile ilgili herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Ancak ileride olabilecek şüphe ve iddialara mahal vermemek üzere Konya Valiliğince ilçelerde geniş bir araştırma başlatılarak, Türkiye Atom Enerjisi Kurumundan belirli yerlerde ölçüm yaptırılması talep edilmiştir. Ayrıca Bakanlığımızca Isparta Valiliğinden de benzer bir çalışmanın yaptırılması istenilmiştir.

3. 1987 yılında, Almanya’dan Antalya limanına herhangi bir nükleer atığın girdiğine dair bulgulara rastlanmamıştır.

4. 1987 yılında Almanya’dan ülkemize gönderilen atıklar nükleer atık değildir. Isparta Valisi ile yapılan görüşmede, gazetede çıkan beyanın doğru olmadığı, bu konuda gerekli araştırmanın yapıldığı ve konu ile ilgili sadece 1987 yılında Göltaş Çimento Fabrikasına gönderilen katı atık olayının olduğu ve bu konuda da Valilikte her türlü bilgi ve dokümanın mevcut olduğu belirtilmiştir.

Isparta’da faaliyet gösteren Göltaş Çimento Fabrikası tarafından Aralık 1987 tarihinde Almanya Gmbh firmasından 1 580 ton katı atık ithal edilmiştir. Sözkonusu atıklarla ilgili olarak mahallî basın ve 18 Ocak 1988 tarihli Cumhuriyet Gazetesi haberi üzerine Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı tarafından gerekli işlemlerin yapılması için Isparta Valiliğine talimatlar verilmiştir. Isparta Valiliğince gerekli incelemeler yapılıncaya kadar ilgili katı atığın yakılmaması ve herhangi bir yere naklinin önlenmesi amacıyla yasal prosedür tamamlanarak katı atık muhafaza altına alınmıştır.

Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğünün 22.1.1988 tarihli emirleri gereği, atığın muhteviyatının belirlenmesi amacıyla numune almak üzere Isparta’ya teknik heyet gönderilmiştir. Orta Doğu Teknik Üniversitesinde yapılan analiz sonuçlarına göre sözkonusu yakıtın odun talaşına emdirilmiş endüstriyel atık olduğu ve PCB (Poliklorlu bifeniler) ile birlikte çeşitli tehlikeli kimyasallar içerdiği tespit edilmiştir. Analiz raporlarının mahallinde değerlendirilmesi amacıyla dönemin Valisi Selami Teker başkanlığında 13.4.1988 tarihinde toplanan İl Mahalli Çevre Kurulu bu atıkların ithal edilen ülkeye en kısa sürede geri gönderilmesi için gerekli işlemlere başlanması kararını almıştır. Bunun üzerine Göltaş Çimento Fabrikası yetkilileri tarafından gerekli yasal prosedür tamamlanarak 25.7.1988 tarihinde katı atıklar usulüne uygun olarak kamyonlara yüklenerek yetkililer denetiminde Antalya limanına gönderilmiştir.

Atıklar Arktıs Trader adlı gemiye Antalya gümrük yetkililerinin denetim ve gözetimi altında usulüne uygun olarak yüklenmiş ve Sahil Güvenlik Muhafaza elemanlarının refakati ile ulusal sınırlarımız terk edilinceye kadar sözkonusu gemi takip edilerek, atıklar ihraç eden ülke olan Almanya’ya geri gönderilmiştir.

5. Ülkemizde nükleer atıkların gömüldüğüne dair bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Bu nedenle ekolojik dengenin bozulması ile nükleer atıklar irtibatlandırılamamaktadır.

6. 1983 yılında yürürlüğe giren 2872 sayılı Çevre Kanununun : “Çevre Korunmasına İlişkin Önlemler ve Yasaklar” bölümünde, her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama verme, depolama, taşıma, uzaklaştırma ve benzeri faaliyetlerde bulunma yasağı getirilmiştir.

Çevre Kanununun bu bölümünde Mart 1988’de yapılan yeni bir değişiklikle, “İlgili yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar her türlü yakıt, atık, artık ve kimyasal maddenin ithali Çevre Bakanının onayına tabi tutulmuştur.” hükmü getirilmiştir.

Ülkemiz tehlikeli atıkların sınırlarötesi hareketlerinin önlenmesi amacıyla, 1989 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı bünyesinde hazırlanan “Tehlikeli Atıkların Sınırlarötesi Hareketlerinin ve Bertarafının Kontrolü”ne ilişkin Basel Sözleşmesini imzalamıştır. Sözleşme tehlikeli atık taşımacılığının getirdiği sorunlara dünya kamuoyunun dikkatini çekmesi ve bu konuda hukuk dışı, yanlış ve ihmalkâr uygulamalara karşı caydırıcı ve önleyici bir fonksiyon oynaması açısından önem arz etmektedir. Ülkemiz 20 Eylül 1994 yılında Sözleşmeye resmen taraf olmuştur. Sözkonusu Sözleşme baz alınarak ulusal mevzuatımız hazırlanmıştır.

27 Ağustos 1995 tarih ve 22387 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ile atıkların üretiminden nihaî bertarafına kadar toplanması, taşınması, arıtılması, yeniden kullanılması, yakılması ve depolanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu yönetmelikte, atıkların Türkiye’nin yetkisi altında bulunan sahalara ve serbest bölgelere ithalatının yasak olduğu hükme bağlanmıştır.

Ayrıca Barselona Sözleşmesi eki olarak hazırlanan “Akdeniz’de Tehlikeli Atıkların Sınırlarötesi Taşınımından Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi” Protokolü 26 Eylül - 1 Ekim 1996 tarihinde İzmir’de imzalanmıştır.

Protokolde Basel Sözleşmesinden farklı olarak “Radyoaktif atıkların kontrolü”de protokol kapsamına dahil edilmiştir. Böylece Akdeniz bölgesinde nükleer atıkların taşınımı ve bertarafı da kontrol altına alınacaktır.

Yukarıda değinilen tarzda iddialara son vermek ve gelecekte oluşabilecek benzer olayları engellemek amacıyla ülkemizde özellikle arazide radyasyon taramalarının yaptırılarak radyasyon haritalarının çıkartılması Bakanlığımızca planlanmaktadır. Bu merkezde sözkonusu çalışmanın Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünce yapılıp yapılamayacağı, yapılabilecekse hangi şartlarda gerçekleştirilebileceği 21.2.1997 tarih ve 420/1093 sayılı yazımızla anılan Genel Müdürlüğe sorulmuştur.

MTA Genel Müdürlüğünün 3 Mart 1997 tarih ve 99/2168 sayılı cevabî yazısında muhtelif yerlerde gömülü radyoaktif atıkların yerlerinin belirlenmesi ile ilgili olarak çok küçük alanlarda ve radyasyon yayması önlenecek şekilde gömülen radyoaktif atıkların yerden ve havadan tespitinin mümkün olmadığı, şayet atıklar rastgele herhangi bir önlem alınmaksızın gömülmüş, yeri, tahmini bölge olarak belirli ise MTA Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerinde bulunmayan fakat 1997 yılı bütçesinde alınması öngörülen çok kanallı spektrometre ile taranarak gömülü yerin tam tespitinin mümkün olabileceği belirtilmektedir.

6. – Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler’in, yurt dışından nükleer veya kimyasal atık sokulduğu iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/2143)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Mehmet Keçeciler

Konya

Soru : Son günlerde bazı basın yayın organlarında, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu eski başkanının “Türkiye’de ismini veremeyeceğim bir yere 1 150 ton yüksek seviyede nükleer atığın gömüldüğü ve bunun dışında 800 ton nükleer atığında bir un fabrikasında yakıldığı”na dair iddialar yer almaktadır. Bu nedenle;

1. Ülkemize dış ülkelerden nükleer veya kimyasal atık sokulmuş mudur?

Eğer sokuldu ise hangi ülke veya ülkelerden, hangi yıllarda, ne kadar miktarda, ne amaçla sokulmuştur? Bu atık maddelerin niteliği nedir?

2. Eğer bu atık maddeler ülkemizde imha edilmiş ise hangi şekillerde hangi vilayetlerde ve ne kadar miktarda imha edilmiştir?Bu olayı izleyen yıllarda imha işlemlerinin gerçekleştiği bölgelerde resmî kurumlara intikal eden anormal çocuk doğumları veya ölümler olmuş mudur? Bu bölgelerde çevresel dengelerde ve tarımsal üretimde bir tahribata rastlanmış mıdır?

3. Bu atık maddelerin ülkeye girişinde gümrük giriş beyannameleri tutulmuş mudur; eğer iddia edildiği gibi bu maddeler tekrar yurt dışına yollandı ise, bunların gümrük çıkış beyannameleri de tutulmuş mudur? Bu atık maddelerin ülkeye giriş ve ülkeden çıkış miktarı aynı mıdır? Bu atık maddelerin hangi gümrük idarelerinde giriş ve çıkışları yapılmıştır?

4. Aynı basın yayın organlarında bazı Konya’lı vatandaşlarımızın “Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinden Konya’ya sürekli olarak trenle buğday ve petrol taşıdığı söylenen konteynerlerin geldiği ancak bu konteynerlerin şahsa özel olduğu için açılıp kontrol edilmediğine” dair şikâyetlerine yer verilmiştir. Bu iddialar doğru mudur? Eğer doğruysa niçin bu konteynerlerin gümrük yetkililerince incelemesi yapılmamıştır?Sözkonusu ürünlerin ithalatı için Tarım Bakanlığı ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığından izin alınmış mıdır?

5. Yine aynı basın yayın organlarında Sayın Çevre Bakanının “Atıkların Türkiye’ye getirilmesi ancak 1994’ün sonunda yasaklandı” ifadesi yer almıştır. Bu atık maddelerin hem canlı hemde çevre sağlığına olan zararlarının yüksek derecelerde olduğu bilinmesine rağmen niçin bunların ülkemize sokulmasına 1995 yılına kadar göz yumulmuştur?Nükleer atıkları fabrikalarında imha ettikleri iddia edilen kişilerin siyasî bağlantıları var mıdır?

T.C.

Çevre Bakanlığı 24.3.1997

Çevre Kirliliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı : B190ÇKÖ0080001/861/1878

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 10.3.1997 tarih ve B.02.0.0010/02184 sayılı Devlet Bakanlığı yazısı.

b) 10.3.1997 tarih ve B.02.0.0010/02185 sayılı Devlet Bakanlığı yazısı.

İlgi yazılar ile, Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler ile İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru önergesine cevap verilmesi istenmektedir.

Sözkonusu soru önergesine ait cevaplar Ek’te sunulmakta olup, gereğini bilgilerinize arz ederim.

M. Ziyattin Tokar

Çevre Bakanı

Cevaplar (İlgi b)

1. Ülkemize dış ülkelerden nükleer atık getirilmemiştir. Ancak Aralık 1987 yılında Isparta Göltaş çimento fabrikası tarafından, Batı Almanya Weber GMBH firmasından, 27.3.20B gümrük, tarife ve istatistik numarası ile 1 580 ton katı yakıt ithal edilmiştir. Sözkonusu yakıtla ilgili olarak mahallî basın ve 18 Ocak 1988 tarihli Cumhuriyet Gazetesi haberi üzerine Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı tarafından gerekli işlemlerin yapılması için Isparta Valiliğine talimatlar verilmiştir. Isparta Valiliğince gerekli incelemeler yapılıncaya kadar ilgili katı atığın yakılmaması ve herhangi bir yere naklinin önlenmesi amacıyla yasal prosedür tamamlanarak katı atık muhafaza altına alınmıştır.

Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğünün 22.1.1988 tarihli emirleri gereği, atığın muhteviyatının belirlenmesi amacıyla numune almak üzere Isparta’ya teknik heyet gönderilmiştir. Orta Doğu Teknik Üniversitesinde yapılan analiz sonuçlarına göre sözkonusu yakıtın odun talaşına emdirilmiş endüstriyel atık olduğu ve PCB (Poliklorlu bifeniller) ile birlikte çeşitli tehlikeli kimyasallar içerdiği tespit edilmiştir.

2. Bu atıklar ülkemizde imha edilmemiştir. Katı yakıta ilişkin analiz raporlarının mahallinde değerlendirilmesi amacıyla dönemin Valisi Selami Teker başkanlığında 13.4.1988 tarihinde toplanan İl Mahallî Çevre Kurulu bu atıkların ithal edilen ülkeye en kısa sürede geri gönderilmesi için gerekli işlemlere başlanması kararını almıştır. Bunun üzerine Göltaş Çimento Fabrikası yetkilileri tarafından gerekli yasal prosedür tamamlanarak 25.7.1988 tarihinde katı atıklar usulüne uygun olarak kamyonlara yüklenerek yetkililer denetiminde Antalya limanına gönderilmiş ve buradan da ithal edilen ülkeye iadesi sağlanmıştır.

3. Sözkonusu yakıt 27.3.20B gümrük, tarife ve istatistik pozisyon numarası ile Mersin Gümrüğünden ithal edilmiştir. Aynı yakıt Antalya Gümrük çıkış beyannamesi ile tekrar Almanya’ya gönderilmiştir. Yakıt giriş miktarı 1 580 ton, çıkış miktarı ise nem kaybı ile 1 460 tondur.

4. Bu iddialara ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.

5. 1983 yılında yürürlüğe giren 2872 sayılı Çevre Kanununun : “Çevre Korunmasına İlişkin Önlemler ve Yasaklar” bölümünde, her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama verme, depolama, taşıma, uzaklaştırma ve benzeri faaliyetlerde bulunma yasağı getirilmiştir.

Çevre Kanununun bu bölümünde Mart 1988’de yapılan yeni bir değişiklikle, “İlgili yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar her türlü yakıt, atık, artık ve kimyasal maddenin ithali Çevre Bakanının onayına tabidir.” hükmü getirilmiştir.

Ülkemiz tehlikeli atıkların sınırlarötesi hareketlerinin önlenmesi amacıyla, 1989 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı bünyesinde hazırlanan “Tehlikeli Atıkların Sınırlarötesi Hareketlerinin ve Bertarafının Kontrolü”ne ilişkin Basel Sözleşmesini imzalamıştır. Sözleşme tehlikeli atık taşımacılığının getirdiği sorunlara dünya kamuoyunun dikkatini çekmesi ve bu konuda hukuk dışı, yanlış ve ihmalkâr uygulamalara karşı caydırıcı ve önleyici bir fonksiyon oynaması açısından önem arz etmektedir. Ülkemiz 20 Eylül 1994 yılında Sözleşmeye resmen taraf olmuştur. Sözkonusu Sözleşme baz alınarak ulusal mevzuatımız hazırlanmıştır.

27 Ağustos 1995 tarih ve 22387 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ile atıkların üretiminden nihaî bertarafına kadar toplanması, taşınması, arıtılması, yeniden kullanılması, yakılması ve depolanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu yönetmelikte, atıkların Türkiye’nin yetkisi altında bulunan sahalara ve serbest bölgelere ithalatının yasak olduğu hükme bağlanmıştır.

7. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, S.H.Ç.E.K’na bağlı yuva ve geliştirme yurtlarındaki sağlık personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit Günbey’in yazılı cevabı (7/2146)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Sacit Günbey tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep ederim. 20.2.1997

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

Bartın

Soru : Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı yuva ve geliştirme yurtlarında yeterli sağlık personeli ve hemşire var mı? Buralardaki etüt odaları ve spor odaları mescide dönüştürüldü mü? Ramazan ayında çocuklar oruç tutmaya zorlandı mı?

T.C.

Başbakanlık 18.3.1997

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu

Genel Müdürlüğü

Sayı : B.02.1.SÇE.0.71.00.00.P.1/3344

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 3.3.1997 tarih ve 15586 sayılı yazı eki Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’na ait 20.2.1997 tarihli dilekçesi incelendi.

Bakanlığım Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne bağlı Çocuk Yuvaları ve Yetiştirme Yurtlarında;

I. Sağlık personeli ve hemşire yeterli sayıda olmayıp, eleman ihtiyacı kurumlararası nakil yoluyla giderilmeye çalışılmaktadır.

II. Sözkonusu yuva ve yurtlardaki etüt odaları ile spor odaları mescide dönüştürülmemiştir.

III. Çocuk Yuvaları ve Yetiştirme Yurtlarında barınan çocukların ramazan ayında oruç tutmaları için herhangi bir şekilde baskı yapılmamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Sacit Günbey

Devlet Bakanı

8. – Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un, pamuk üretiminin artırılmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/2151)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Yusuf Öztop

Antalya

Pamuk üretimi, zahmetli ve masraflı bir üretim biçimidir. Girdi fiyatları diğer ürünlerden çok yüksektir. Tohum, gübre, ilaç, akaryakıt, çapa ve hasat etme masrafları günden güne artması nedeniyle pamuk üretim alanı yıldan yıla azalmaktadır. Bu durum Türk ekonomisinin önemli sektörlerinden tekstil alanında da olumsuz biçimde etkisini gösterebilecektir.

Antalya pamuk üreticisinin önemli bir kısmı 70 000 TL./kg. fiyatla ürününü Antbirliğe teslim etmiştir.

Şu anda serbest piyasa fiyatları 90-95 bin lira arasında seyretmektedir.

Sorular :

1. Tekstil sanayiinin ham maddesi olan pamuk üretim alanlarının artırılması için hangi tedbirleri düşünüyorsunuz?

2. Antbirlik’e kilosu 70 bin liradan pamuk teslim eden pamuk üreticisine 20-25 bin lira prim zammı vererek girdi fiyatlarındaki artışa destek olmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 19.3.1997

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B140BHİ01-94

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.3.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2151-5506/15591 sayılı yazınız.

Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un, “Pamuk üretiminin arttırılmasına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/2151) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yalım Erez

Sanayi ve Ticaret Bakanı

Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un Yazılı Sorularına Cevaplarımız

Cevap 1. Üç yıldır destekleme alımı yapılmadığından Tariş Pamuk Birliği, Çukobirlik ve Antbirlik kendi malî imkânları ve DFİF kaynaklı kredilerle ortaklarının ürünlerini almaya çalışmaktadır. Bu üç Birlik, bu yıl 19 Trilyon Liralık Pamuk alımı yapmıştır. Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri ciddî bir alıcı olarak piyasada denge unsuru fonksiyonu üstlenmekte ve ortaklarına malî imkânları ölçüsünde girdi dağıtımı yapmakla birlikte, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı üretim alanlarının daraltılması ya da genişletilmesi konularında yetkili ve görevli değildir.

Cevap 2. Yukarıda da belirtildiği üzere Birlikler Devlet adına alım yapmakla görevlendirilmemiştir. Alımlarını serbest piyasa koşulları içinde yapmakta ve DFİF kredileriyle desteklenmektedirler.

Antbirlik’çe uygulanan 70 bin lira pamuk fiyatı alım dönemindeki iç ve dış piyasa koşullarına göre makul bir fiyat olarak değerlendirilmelidir. Son aylarda pamuk fiyatlarında oluşan artışın, aynen kütlü pamuk alım fiyatlarına yansıtılması ve 20-25 bin lira prim zammı verilmesi aylar önce alınan ve bedeli ödenen kütlü pamuğun stok ve finasman maliyetinin gözardı edilerek, bu maliyetin Antbirlik’in üzerinde bırakılması anlamına gelmektedir. Birlikçe alınan pamuk kârlı olarak satılamadığında ise gelecek yıl alımları için sağlanabilecek özkaynak ve kredi imkânları şimdiden kısıtlanmış olacaktır.

Diğer taraftan, iş yılı sonunda kesinleşecek hesap durumuna göre, müsbet gelir-gider farkının mevzuat hükümleri çerçevesinde üreticiye yansıtılması mümkün olabilecektir.

9. – Çanakkale Milletvekili A. Hamdi Üçpınarlar’ın, casinolarda kredili talih oyunları oynatılıp oynatılmadığına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in yazılı cevabı (7/2152)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki Soru Önergemin Turizm Bakanı Sayın Bahattin Yücel tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

A. Hamdi Üçpınarlar

Çanakkale

1. Cumartesi ve Pazar günleri Casinolarda tapu tescil işlemleri yapan kamu görevlileri kimlerdir? Anılanlar hakkında herhangi bir yasal işlem yapılmış mıdır?

2. Casinolarda kredili olarak talih oyunu oynatılmakta mıdır?

3. Kredilere komisyon uygulanmakta mıdır? Bu oran ne kadardır?

4. Kredili oyunlarda yasal denetim sağlanmakta mıdır?

T.C.

Turizm Bakanlığı 21.3.1997

Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.140.HKM.0.00.00.00/390-8551

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 3.3.1997 tarih ve 02-7/2152-5507/15562 sayılı yazınız.

Çanakkale Milletvekili Sayın A. Hamdi Üçpınarlar tarafından Başkanlığınıza verilen yazılı soru önergesinde belirtilen hususlar ile ilgili olarak, 2634 sayılı Kanunun 19/b maddesine istinaden yürürlükte bulunan Talih Oyunları Yönetmeliği ve Bakanlığımızca yayımlanan 96/18 sayılı Genelge uyarınca Talih Oyunları Salonlarında denetim yapılmaktadır.

Kredili oyun oynatıldığına ilişkin gerekli bilgi ve belgelerle Bakanlığımıza başvurulması, denetimler sırasında kamu görevlilerinin bu salonlarda bulunduğunun veya kredili oyun oynatıldığının tespit edilmesi halinde cezaî müeyyideler Bakanlığımızca uygulanmaktadır.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Bahattin Yücel

Turizm Bakanı

T.C.

Turizm Bakanlığı 26.7.1996

İşletmeler Genel Müdürlüğü

Sayı : Tes. D. Bşk. 53.4-3970-12763-22379

Konu : Talih oyunları salonları.

Genelge 96/18

Bilindiği gibi, Hükümet Programında “Turizmin gelişmesiyle ortaya çıkan Talih oyunları işletmelerinin, özendirici bir takım yaklaşımlarla bazı vatandaşlarımız için cazibe merkezi haline gelmeleri ve sosyal hayatımızda tahribata yol açmaları engelenecektir.” denilmektedir.

Bu hususlar gözönüne alınarak, talih oyunları salonlarının kuruluş amacına uygun çalışmalarının sağlanması için :

1. Talih oyunları salonları bünyelerindeki açık büfe uygulaması kaldırılacaktır.

2. Otel/tatil köyü müşterileri için, odalarda bulundurulabilecek reklamlar dışında, hiç bir promosyon, ilan ve reklam faaliyeti yapılmayacak, salon girişine asılacak en fazla 25x50 cm. ebadında ışıksız tanıtıcı levha dışındaki, ışıklı-ışıksız tüm reklam levhaları ve malzemeleri ile cadde ve sokaklarla karayolları kenarlarında yer alan reklam panoları kaldırılacaktır.

Sadece, havaalanlarının dış hatlar gelen yolcu gümrüklü bölümünde reklam yapılabilecektir.

3. Araba, tatil çekilişi, para ikramiyesi, gösteri v.b. özendirici girişimlerde bulunulmayacaktır.

4. Müşterilere kredili oyun oynattırılmaması hususuna, titizlikle riayet edilecektir.

5. Özel otomobil, otobüs, v.b. araçlarla müşteri getirilmeyecek, hiç bir şekilde müşteri servisi yapılmayacaktır.

6. Resmî tatil ve bayramlar hariç, 19.00-03.00 saatleri dışında faaliyet gösterilmeyecektir.

7. Girişlerde kıyafete önem verilecek, erkekler kravat ve takım elbiseli, bayanlar gece elbiseli veya etek ceketli olacaktır.

8. Kamu görevlileri salonlara alınmayacaktır.

Yukarıda belirtilen hususlar 15.8.1996 tarihinden itibaren bünyesinde talih oyunları salonu bulunan tüm otel, tatil köyü ve eğlence merkezleri ile talih oyunları salonlarında yürürlüğe konulacaktır.

Kiracı firmalar tarafından işletilmekte olan talih oyunları salonlarına ait kira sözleşmelerinin asıllarının veya noter onaylı suretlerinin 15.8.1996 tarihine kadar Bakanlığımıza gönderilmesi gerekmektedir.

Bilginizi ve gereğini rica ederim.

Bahattin Yücel

Turizm Bakanı

10. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, 53 üncü Hükümetin Rize’ye ayırdığı ödeneğin bir kısmının Hükümetiniz tarafından geri alındığı iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/2169)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. 25.2.1997

Ahmet Kabil

Rize

54 üncü Hükümet Programının TBMM’sinde takdimi sırasında 53 üncü Hükümet giderayak Rize’ye para verdi. Biz onları geri aldık ifadesi yer almıştı.

Geri alma yazısı gizli olmadığına göre ve bu netice TBMM kürsüsünden ilan edildiğine göre, hangi kurumun, ne kadar parasının geri alındığını bilmem açısından bu geri alma talimatlarının bir fotokopisini almamda herhangi bir sakınca var mıdır? Yoksa cevap olarak bu yazıların gönderilmesi mümkün olabilir mi?

T.C.

Maliye Bakanlığı

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600-4205 20.3.1997

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 3.3.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2169-5547/15693 sayılı yazıları.

Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil’in 7/2169 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Bilindiği üzere 53 üncü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 6.3.1996 tarihinden, 28.6.1996 tarihine kadar olan dönemde görevde bulunmuştur.

Bu dönem içerisinde, Bakanlığım bütçesinin “Mahallî İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler” tertibinden belediyelere 5 trilyon 927 milyar, İl Özel İdarelerine ise 333 milyar lira olmak üzere toplam 6 trilyon 260 milyar lira yardım yapılması uygun bulunmuştur.

Bu dönemde belediyelere yapılması uygun bulunan yardım miktarının;

4 trilyon 973 milyar lirası Anavatan Partisine,

954 milyar lirası Diğer Partilere,

mensup belediyelere ait bulunmaktadır.

Bir başka ifadeyle 53 üncü Hükümet döneminde, yardım miktarının yüzde 84’ünün tek bir partiye, yüzde 16’sının ise diğer altı parti ile bağımsız belediyelere yapılması uygun bulunmamış ve bu haksız ve adaletsiz uygulamanın kısmen dahi olsa önlenebilmesi ve belediyelere yapılan yardımların objektif ve adil bir şekilde yapılabilmesinin sağlanması amacıyla, belediye ve il özel idarelerine yapılması uygun görülen yardım miktarının 2 trilyon 39 milyar liralık kısmı iptal edilmiştir.

Bilgilerine arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

11. – Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Adalet Bakanı tarafından kullanılan yabancı menşeli otomobilin ülkeye girişine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/2179)

27.2.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı soruların Devlet Bakanı Sayın Ayfer Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlanması için, içtüzüğün 96 ncı maddesi gereğince arz ederim.

Hayati Korkmaz

Bursa

Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan tarafından kullanılan yabancı plakalı (Almanya) Mercedes marka otomobil konusunda medyada çıkan bazı haberler ile ilgili olarak;

1. Otomobil hangi tarihte, hangi mevzuata göre ve hangi statüde Türkiye’ye giriş yapmıştır?

2. Otomobil halen kimin üzerine kayıtlıdır? Aracın model yılı nedir?

3. Almanya’daki adresi nedir? Aynı adres gösterilerek Türkiye’ye başka otomobil girişi yapılmış mıdır?

4. Söz konusu otomobil sahibi tarafından kaç yaşında satın alınmıştır? Mer-i mevzuat gereği araç sahibi Türkiye’ye temelli dönüş yapmış mıdır?

5. Araç sahibi veya eşi Türkiye’ye daha önce otomobil getirmiş midir? Getirdi ise hangi tarihlerde getirmiştir?

T.C.

Başbakanlık

Gümrük Müsteşarlığı

Gümrükler Genel Müdürlüğü

Sayı : B.02.1.GÜM.0.06.00.10.1303-246/011754 21.3.1997

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 6.3.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2179-5573/15742 sayılı yazıları.

İlgide kayıtlı yazıları konusu, tarafımdan yazılı olarak yanıtlanması istenilen Bursa Milletvekili Sayın Hayati Korkmaz’a ait 5 maddelik soru önergesine verilen karşılıklarımız ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerine arz ederim.

Ayfer Yılmaz

Devlet Bakanı

Sayın Hayati Korkmaz

Bursa Milletvekili

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 6.3.1997 gün ve 15742 sayılı yazısı.

İlgide kayıtlı yazı ekinde intikal eden ve Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan tarafından kullanılan yabancı plakalı (Almanya) Mercedes marka otomobil konusunda medyada çıkan bazı haberlerle ilgili olarak yazılı olarak yanıtlanması istenilen 5 maddelik soru önergesine karşılıklarımız aşağıda belirtilmiştir.

Soru : 1.Otomobil hangi tarihte hangi mevzuata göre ve hangi statüde Türkiye’ye giriş yapmıştır?

1615 sayılı Gümrük Kanununun “Turistik Kolaylıklar” başlığını taşıyan 12 nci maddesi hükmüne göre, asıl ikametgâhı yabancı memleketlerde olan Türk ve yabancı turistlerin birlikte ve kendilerinden iki ay önce veya altı ay sonraki süreler içerisinde getirdikleri seyahat vasıtalarını, yurda geçici surette sokmaları mümkün bulunmaktadır.

Kanunun 1 inci maddesinin 4 üncü bendinde, yukarıda bahsi geçen “asıl ikametgâh” kavramının tanımı yapılmıştır. Buna göre, yurda ister turizm maksadıyla ister meslekî bir gaye ile girmiş olsun vasati altı aydan fazla bir zaman ikamet eden şahsın, oturduğu binanın sahibi veya kiracısı olması bakımından fark gözetilmeksizin veya nerede oturursa otursun Türkiye’de ikametgâhı bulunduğu prensibi kabul olunmaktadır.

Halen yürürlükte bulunan uygulamaya göre, yukarıdaki tanıma nazaran asıl ikametgâhı yabancı memleket addolunan Türk ve yabancıların beraberlerinde getirdikleri seyahat vasıtalarının mülkiyet belgesine nazaran taşıt giriş-çıkış formu düzenlenmek ve şahsın pasaportuna kaydedilmek suretiyle yurda geçici surette girişlerine izin verilmektedir. Formların taşıt sahibi veya sürücüsü tarafından doldurulacak kısmında taşıtı sahibi getirdi ise sahibine ait bilgiler, sürücü getirdi ise sürücüye ait bilgiler yer almaktadır.

Sözkonusu 12 nci maddenin 1 inci fıkrasının 1/b bendi uyarınca, taşıtlar bizzat sahipleri tarafından getirilebilecekleri gibi, asıl ikametgâhı yabancı memleketlerde olan Türk veya yabancı şoförü veyahut asıl ikametgâhı olan yabancı memleketlerde otomobil sahibinin vekâletini haiz olan Türk ve yabancılar tarafından da yurda sokulabilmektedirler.

Bahse konu BB YG 885 plakalı otomobilin, T.C. Stuttgart Başkonsolosluğunca düzenlenen 4489/13.6.1996 sayılı günlü vekâletnamede geçtiği biçimde, sahibi Hayreddin Kılıç tarafından vekil tayin edilen TR-1 256641 sayılı pasaport hamili Orhan İnik tarafından, 14.6.1996 tarihinde Ro-Ro marifetiyle gelip Haydarpaşa Çıkış Gümrüğünce tanzimli 321185 sayılı Taşıt Giriş-Çıkış formuna istinaden yurda sokulduğu anlaşılmıştır (Ek : 1).

Soru : 2. Otomobil halen kimin üzerine kayıtlıdır? Aracın model yılı nedir?

Mülkiyet belgesine göre aracın sahibi Hayreddin Kılıç’tır. Model yılı 1991’dir (Ek : 2).

Soru : 3. Almanya’daki adresi nedir? Aynı adres gösterilerek Türkiye’ye başka otomobil girişi yapılmış mıdır?

Mülkiyet belgesinde ve vekâletnamede, Hayretdin Kılıç’ın adresi “Calwerstr 1 71063 Sildengingen” şeklinde kayıtlıdır. Bilgisayar kayıtlarından, bu adres gösterilerek Türkiye’ye başka otomobil girişi yapılmadığı anlaşılmıştır.

Soru : 4. Sözkonusu otomobil sahibi tarafından kaç yaşında satın alınmıştır? Mer-i mevzuat gereği araç sahibi Türkiye’ye temelli dönüş yapmış mıdır?

Otomobilin mülkiyet belgesinde, 7.6.1996 tarihinde Hayreddin Kılıç tarafından satın alındığı kayıtlıdır.

Yürürlükteki mevzuat iki durumda kesin dönüş şartını aramaktadır.

Bunlardan birincisi Gümrük Kanununun 10 uncu maddesinin 1 inci fıkra 7 nci bendinde geçen muafen ev eşyası ithaline ilişkin düzenlemedir. Buna göre, tahsil, meslekî ihtisas, çalışma ve ticaret gibi amaçlarla yabancı memleketlere yerleşip de en az iki yıl ikametten sonra kesin olarak dönen Türk uyruklu kişilerin beraberlerinde getirecekleri veya gelişlerinden iki ay önce veya altı ay sonraki süreler içerisinde getirtecekleri ev eşyasının muafen ithali mümkün bulunmaktadır. Ev eşyası karı, koca ve reşit olmayan çocuklardan oluşan aile ünitesine uygulanmaktadır.

Yurda kesin dönenler, Konsolosluklarımıza başvurup pasaportlarına kesin dönüş şerhi verdirebilecekleri gibi, bunu herhangi bir nedenle yaptıramayanların eşyasının geldiği gümrüğe yazılı olarak başvurup kesin döndüğünü beyan etmesi halinde bu beyanlarına göre işlem yapılmaktadır. Daha önce naklihane (muafen ev eşyası ithali) yapan kişilerin müteakip naklihanelerinde; yurt dışında, tekrar iş bulup dışarda yeniden ikamet tesis ettiğini ve iki yıl kaldıktan sonra tekrar yurda kesin döndüğünü Konsolosluktan alacağı belge ile ispat etmesi gerekmektedir. Kesin dönüşünden sonra Türkiye’de altı aydan fazla ikamet edenlerde -ki bu durum pasaport kayıtlarından anlaşılır- bu şart aranmamaktadır. Anlaşılacağı üzere, bir kere kesin dönüş yapan şahısların tekrar statülerinin değiştirmeleri, mümkün bulunmaktadır (olumlu).

Ancak, Kapıkule Başmüdürlüğünde tutulan naklihane kütüğümüz, Hayreddin Kılıç isimli şahsın, bu tarihe kadar muafen ev eşyası ithali yapmadığını göstermektedir. Tarama, isim benzirliği dikkate alınarak, Hayrettin Kılıç ve Hayretdin Kılıç ismi üzerinden de yapılmıştır. Mevcut Hayrettin Kılıç isimlerine ait ana-baba adı, doğum yeri-tarihi gibi diğer kimlik bilgilerinin Hayreddin Kılıç’ınkine uymadığı anlaşılmıştır (Ek : 3, 4). Eşinin ismi bilinmediğinden, onun yapıp yapmadığına dair bir araştırmada bulunulamamıştır.

Kesin dönüşün arandığı diğer durum, “Bazı Şahsî ve Ticarî Mahiyette Eşyanın Bedelsiz İthaline İlişkin Karar’da yer almaktadır. Halen yürürlükte bulunan 25.12.1995 tarih ve 95/7614 sayılı Karar’a göre, yurt dışında en az 24 (yirmidört) ay ikamet ettikten sonra ikametgâhlarını Türkiye’ye nakledenler, ikametin naklinden önceki Türkiye’ye son giriş tarihinden en az altı ay öncesinden beri adlarına kayıtlı ve kullandıkları, motorlu özel taşıtlardan (bu araçlarla birlikte getirilen hafif römork veya karavan tipi ikamet veya kamp yapmaya mahsus römork veya yarı römorklar dahil) bir adedi ile motorsiklet, özel uçak ve yatlardan birer adedini, malî mükellefiyetlerini yerine getirmek kaydıyla ithal edebilmektedirler. Bu izinler de keza, karı-koca ve reşit olmayan çocuklardan oluşan aile ünitesine ikametin naklinde ve tanzim tarihinden itibaren 5 yılda bir verilmektedir. Görüldüğü üzere, ikametin naklinden sonra yeniden yurt dışında ikamet tesisi ve beş yıl sonunda tekrar bu hakkın kullanılması mümkün bulunmaktadır (olumlu).

Ancak, ithal izinlerini veren merci T.C. Merkez Bankasında, bilgisayar kayıtları üzerinden yapılan araştırmada, Hayreddin Kılıç adına düzenlenen bedelsiz ithal iznine rastlanmamıştır. İsim benzerliği dikkate alınarak, tarama burada da Hayrettin Kılıç, Hayretdin Kılınç, Hayreddin Kılınç isimleri üzerinden yapılmıştır. Rastlananların ana-baba adı, doğum yeri-tarihi gibi diğer kimlik bilgilerinin Hayreddin Kılıç’ınkine uymadığı anlaşılmıştır. Bankada son beş yıla ait kayıtlar mevcut olduğundan, tarama bu dönemle sınırlı kalınarak yapılmıştır. Eşinin ismi bilinmediğinden onun adına bir ithal izni düzenlenip düzenlenmediğine dair bir araştırmada bulunulamamıştır.

Sonuç olarak :

Naklihane (muafen ev eşyası ithali) ve bedelsiz otomobil ithali kayıtlarından, Hayreddin Kılıç isimli şahsın kesin dönüş yaptığına dair bir bulguya rastlanmamıştır.

Soru : 5. Araç sahibi veya eşi Türkiye’ye daha önce otomobil getirmiş midir?

Burada kestedilen bedelsiz ithal hakkına istinaden otomobil ithali ise, yanıtı yukarıda verilmiştir. Kastedilen turistik kolaylıklardan istifade ile geçici surette taşıt getirilmesi ise, yine isim benzerlikleri de dikkate alınarak bilgisayar kayıtlarından yapılan araştırma sonucunda, Hayreddin Kılıç’ın belirtilen haktan istifade ile bizzat taşıt getirdiğine dair bir kayda rastlanmamıştır. Eşinin ismi bilinmediğinden, onun hakkında bir araştırma yine yapılamamıştır.

Bilgilerine sunulur.

Ayfer Yılmaz

Devlet Bakanı

Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.

12. – Bursa Milletvekili Yahya Şimşek’in, yoksul yörelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit Günbey’in yazılı cevabı (7/2186)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Sacit Günbey tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 26.2.1997

Av. Yahya Şimşek

Bursa

1. Devlet Bakanı Sayın Sacit Günbey, TV kanallarında “Ocak ayında Yoksul yörelere 2 trilyon lira” dağıttıklarını belirtmiştir.

2 trilyon lira hangi illerimize ve nasıl dağıtılmıştır?

2. Basında çıkan haberler ışığında; Fak-Fuk Fon’dan PKK itirafçılarına yardım yapılmış mıdır?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.018/01606-7/2186-5566 24.3.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 6.3.1997 tarih ve 15732 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde gönderilen ve tarafımdan cevaplandırılması istenen yazılı soru önergesine verilen cevaplar ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Sacit Günbey

Devlet Bakanı

Cevap : 1. Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayınışmayı Teşvik Fonu İdaresince ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde bulunan kişi ve aileleri desteklemek üzere, Ocak 1997 ayı içerisinde Gıda ve Giyim Yardım Programı ile Ek Yakacak Yardım Programı yürürlüğe konulmuştur.

Ayrıca Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna paralel olarak her il ve ilçede teşkil edilmiş bulunan 925 adet Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına güncel ihtiyaçların karşılanması amacına matuf olmak üzere her ay Periyodik Pay gönderilmektedir.

Periyodik Payların tespitinde Mahallin nüfusu ve Sosyo Ekonomik Gelişme Endeksi baz alınmaktadır.

Gıda ve Giyim Yardımı Programı kapsamında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına gönderilecek miktarların tespitinde de yine aynı kriterler kullanılmıştır.

Yakacak Yardımında ise; Nüfus Sosyal Ekonomik Gelişme Endiksinin yanında il bazında son 50 yılın ortalama meteorolojik verileri, (Ortalama Sıcaklık, Ortalama Sıcaklığın 10oC Üzerinde Olduğu Günler Sayısı, Ortalama Bağıl Nem, Yağışın 10 mm. Üzerinde Olduğu Günler Sayısı, Karla Örtülü Günler Sayısı), baz alınarak gönderilecek miktarlar hesaplanmıştır.

Ocak 1997 ayında illere gönderilen yardımların listesi ilişikte sunulmuştur.

Cevap : 2. Sosyal Yardımlaşma ve Dayınışmayı Teşvik Fonunun kurulmasına imkân veren 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 2 nci maddesinde “Fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan, kanunla kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olmayan ve bu kuruluşlardan aylık ve gelir almayan vatandaşlar ile geçici olarak küçük bir yardım veya eğitim ve öğretim imkânı sağlanması halinde topluma faydalı hale getirilecek, üretken duruma geçirilebilecek kişilerin kapsam dahilinde olduğu belirtilmektedir.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yardım almak isteyen ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde bulunan kişi ve aileler ikamet ettikleri yerin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına müracaat etmektedirler.

Mülkî İdare Amirinin Başkanı olduğu Mütevelli Heyet, yardım talep edenlerin kanun kapsamında olup olmadığına ve ne tür yardım yapılacağına karar vermektedirler.

Bu itibarla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan şahıslara direkt yardım yapılmamaktadır.

Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.

13. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, uluslararası E. 80 karayolunun Sansa Boğazı Geçidinin ıslahına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2193)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Mustafa Kul

Erzircan

Uluslararası E 80 karayolunun Erzincan-Erzurum güzergâhının Tunceli ayrımından, Erzurum Karayolları 12 nci Bölge Müdürlüğü sınırına kadar olan 49 km.’lik bölümü Sansa Boğazı boyunca karayolu, Fırat Nehri ve dimiryolu birlikte yer almaktadır. Yol Standardının düşük, virajların çok olması nedeniyle bu bölgede sık sık trafik kazaları meydana gelmektedir.

E 80 karayolunun Sansa Boğazı bölümünün ıslahı 1970’li yıllardan beri her dönem gündemde olmasına ve 1986 yılından beri yatırım programında olmasına karşın bugüne kadar yapılamamıştır.

1986 yılından beri yatırım programında 1 milyon TL. gibi sembolik ödeneklerle yer alan projenin yaklaşık maliyeti 3.4 trilyon TL.’dır.

1997 yılı yatırım programında da yer almış olmasına karşın, 1997 yılı için 10 milyon TL. gibi sembolik bir ödenek ayrılmıştır. Yıllık olarak 30-40 vatandaşımızın hayatını kaybettiği bu karayolunun ivedilikle ıslah edilmesi gerekirken, 1997 yılı için de yine bir iz ödeneği ayrılarak göstermelik olarak programa alınmıştır.

1. Daha önce etüt ve projesi hazırlanmış olan E 80 karayolu Sansa Boğazı geçidinin ıslah ve onarım işi 1997 yılında ihale edilebilecek midir?

2. 10 milyon ödenek ayrılan bu proje için ek ödenek ayırmak mümkün müdür?

3. Ek ödenek ayrılabilecekse 1997 yılı için ne kadar ödenek ayrılacaktır?

T. C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-a/532 21.3.1997

Konu : Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M.’nin 6 Mart 1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2193-5590/15784 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan, Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru : Uluslararası E 80 karayolunun Erzincan-Erzurum gözergâhının Tunceli ayrımından, Erzurum karayolları 12 nci Bölge Müdürlüğü sınırına kadar 49 km.’lik bölümü Sansa boğazı boyunca karayolu, Fırat Nehri ve demiryolu birlikte yer almaktadır. Yol standardının düşük, virajların çok olması nedeniyle bu bölgede sık sık trafik kazaları meydana gelmektedir.

E 80 karayolunun Sansa Boğazı bölümünün ıslahı 1970’li yıllardan beri her dönem gündemde olmasına ve 1986 yılından beri yatırım programında olmasına karşın bugüne kadar yapılamamıştır.

1986 yılından beri yatırım programında 1 milyon TL. gibi sembolik ödeneklerle yer alan projenin yaklaşık maliyeti 3.4 trilyon TL. dir.

1997 yılı yatırım programında yer almış olmasına karşın, 1997 yılı için 10 milyon TL. gibi sembolik bir ödenek ayrılmıştır. Yıllık olarak 30-40 vatandaşımızın hayatını kaybettiği bu karayolunun ivedilikle ıslah edilmesi gerekirken, 1997 yılı için de yine bir iz ödeneği ayrılarak göstermelik olarak programa alınmıştır.

– Daha önce etüt ve projesi hazırlanmış olan E 80 karayolu Sansa Boğazı geçidinin ıslah ve onarım işi 1997 yılında ihale edilebilecek midir?

– 10 milyon ödenek ayrılan bu proje için ek ödenek ayırmak mümkün müdür?

– Ek ödenek ayrılabilecekse 1997 yılı için ne kadar ödenek ayrılacaktır?

Cevap : (Erzincan-Pülümür) Ayr.-12 nci Hd. yolu 1997 yılı yatırım programında 86 E04 0320 D.P.T. No. ile yer almakta olup, proje uzunluğu 49 km. dir.

1997 yılında 9 Milyar TL. ödenek öngörülmüş olup, ihale hazırlıkları sürdürülmektedir. “Toprak tesviye, sanat yapıları, köprü, tünel, Alttemel, Plentmiks temel ve bitümlü sıcak karşısı vs.” işleri olarak 1997 yılında ihale edilmesi programlanmıştır.

İhalesi yapılmadan ek ödenek talebi mümkün olmadığından; adı geçen yolun ihalesi gerçekleştirildiği takdirde, yıl içerisindeki çalışma durumuna göre gerekli ek ödenek talebinde bulunulacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Cevat Ayhan

Bayındırlık ve İskân Bakanı

14. – Rize Milletvekili Avni Kabaoğlu’nun, MKE’nin özel silah fabrikalarına namlu satışına izin verilip verilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/2198) 27.2.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Hüseyin Avni Kabaoğlu

Rize

1. MKE Kurumu bazı yasal nedenlerle namlu imal edip özel silah fabrikalarına verememektedir. Namlu olmayınca silah parçalarının teslimatı gecikmelere neden olmaktadır. Bu gecikmelerde üretimi aksatmakta ve finansman açısından fabrikaları zor duruma düşürmektedir.

MKE bu durumu kolaylaştıracak ne gibi yasal önlemler alacaktır?

2. Doğu Karadeniz Silah Projesi kapsamındaki illerde şirketlere imalat ve valilik kanalıyla satış izni verilebilir mi?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B 140 BHİ 01-96 20.3.1997

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 6.3.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2198-5598/15798 sayılı yazınız.

Rize Milletvekili Avni Kabaoğlu’nun MKE’nin özel silah fabrikalarına namlu satışına izin verilip verilmediğine ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/2198) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yalım Erez

Sanayi ve Ticaret Bakanı

Rize Milletvekili Avni Kabaoğlu’nun

Yazılı Sorularına Cevaplarımız

Cevap : 1.

Doğu Karadeniz Silah Projesinin amacı, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının vereceği danışmanlık ve sağlayacağı destek hizmetleri ile MKEK’nun teknik ve ticarî sorumluluğu altında, bölgede gelişmiş üretim teknolojisi kullanabilen, uluslararası kalite normlarına uygun ve düşük maliyetli üretim yapabilen Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri yaratabilmektir. Bu işletmeler tabanca parçalarına ilaveten ileride diğer sanayi mamullerinin parçalarını da üretmek üzere yönlendirilecektir. Planlanan tabanca üretimi ile Doğu Karadeniz Bölgesindeki gayrikanunî tabanca üretimine engel olmak, endüstriyel gelişmeyi hızlandırmak ve istihdam olanaklarını artırmak yanında, ithal tabancaya olan talebi yerli üretilen tabancalara kaydırmak da mümkün olacaktır.

Bu proje kapsamında; Rize-Ardeşen, Trabzon, Gümüşhane-Kürtün, Giresun ve Ordu’daki firmalar, KOSGEB’in vereceği danışmanlık ve sağlayacağı destek hizmetleri ile MKEK’nun teknik ve ticarî sorumluluğu altında ilk aşamada yılda 30 000 adet altı değişik tipte tabancanın namlu hariç tüm parçalarını üretecektir.

Doğu Karadeniz Silah Projesi kapsamındaki tüm şirketlerin üreteceği farklı modellerdeki tabancalara dengeli bir şekilde dağılması gereken talep, ASİLSAN A.Ş. haricindeki şirketlerin henüz seri üretime geçememiş olmaları nedeniyle sadece ASİLSAN A.Ş. nin ürettiği model 6 tabanca üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunun üzerine, bir taraftan model 6 tabancanın üretimini artırmak için hem ASİLSAN A.Ş. hem de MKEK’nda ilave önlemlerin alınması planlanmış (boya ve montaj işlemlerinin MKEK yerine ASİLSAN A.Ş.’de yapılması dahil) diğer taraftan da diğer şirketlerin en kısa sürede seri üretime başlayabilmeleri için, yürütülmekte olan faaliyetler hızlandırılmıştır.

Bunların sonucunda da,

– 1996’nın ilk 9 ayında ASİLSAN A.Ş. yapımı model 6 tabancadan 790 adet üretilip satılmışken, 1996’nın son 3 ayında 1 160 adet model 6 tabanca üretilerek satılmıştır. 1997 yılı içerisinde de en kısa zamanda ayda 500 adet ve yılda 6 000 adet üretim kapasitesine ulaşılacaktır.

– 1996’nın ilk 9 ayında Trabzon’da mukim TİSAŞ A.Ş. firması yapımı model 3 tabancadan 400 adet üretilip satılmışken, 1996’nın son 3 ayında 1 000 adet model 3 tabanca üretilerek satılmıştır. 1997 yılı içerisinde de en kısa zamanda ayda 500 adet ve yılda 6 000 adet üretim kapasitesine ulaşılacaktır.

– Diğer şirketlerin faaliyetleri hızlandırılmış ve 2 Temmuz 1996’da Gümüşhane-Kürtün’de mukim KÜSSAN A.Ş. 8 Ocak 1997’de de Giresun’da mukim GİRMAŞ A.Ş. ve Ordu’da mukim Ordu Silah A.Ş. ile diğer modeller için 1 000’er adet tabancalık deneme üretimi sözleşmeleri yapılmıştır. 1997 yılı içerisinde bu tabancalar üretilecek ve müteakiben bu şirketlerle 3 000’er adet tabancalık seri üretim sözleşmeleri yapılacaktır.

MKEK, Doğu Karadeniz Silah Projesi kapsamındaki şirketlere, yapılan sözleşmelerle belirli bir avans vermektedir. Ayrıca üretilen tabanca parçalarının bedelleri de montaj, atış testleri ve satış işlemlerinin bitmesi beklenmeksizin bu şirketlerle ödenmektedir. Bu şekilde MKEK, bu proje kapsamındaki şirketlere sadece teknik açıdan değil, finansal açıdan da önemli katkılarda bulunmaktadır.

Cevap : 2. Tabanca üretim ve satış yetkisine ilişkin yasal bir boşluk mevcut değildir.

Bu konu,

– 6136 no.’lu “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun”

– 6551 no.’lu “Barut ve Patlayıcı Maddelerle Silah ve Teferruatı ve Av Malzemesinin inhisardan Çıkarılması Hakkındaki Kanun” ve

– 3763 no.’lu “Türkiye’de Harp Silah ve Mühimmatı Yapan Hususi Sanayi Müesseselerinin Kontrolu Hakkında Kanun” ile bütün veçheleri hüküm altına alınmış durumdadır.

15. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı-Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal tesis ihtiyacına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in yazılı cevabı (7/2217)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Turizm Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

M. Sıddık Altay

Ağrı

Ağrı İlinin Diyadin ilçesinde bulunan kaplıcalar yıllardan beri halka hizmet vermektedir. Şifalı olan bu kaplıcalarımız bakımsız ve aynı zamanda halka hizmet verebilecek sosyal tesisi bulunmamaktadır.

Bölge turizmini canlandıracak şekilde bu kaplıcaları sağlıklı ve modern bir hale getirerek hizmet verecek sosyal tesisler yapmayı planlıyor musunuz? Varsa ne zaman uygulamayı düşünüyorsunuz?

T.C.

Turizm Bakanlığı

Hukuk Müşavirliği 21.3.1997

Sayı : B.170.HKM.0.00.00.00/389-8548

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 7.3.1997 tarih ve 7/2217-2167/5848 sayılı yazınız.

İlgi : yazınız ekinde Bakanlığıma gönderilerek 7/2217 esas numarası ile yazılı soru önergesine çevrildiği bildirilen ve yazılı cevaplandırılması istenilen Ağrı Milletvekili Sayın M. Sıddık Altay’ın (6/229) esas numaralı sözlü soru önergesine, 24.1.1997 tarih ve 114-2509 sayılı yazımız ile cevap verilmiştir.

Yazılı cevabımızın bir örneğini bilgilerinize arz ederim.

Bahattin Yücel

Turizm Bakanı

T.C.

Turizm Bakanlığı

Hukuk Müşavirliği 24.1.1997

Sayı : B.17.HKM.0.00.00.00/114-2509

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Ağrı Milletvekili Sayın Sıddık Altay’ın 6/229-2167 sayılı sözlü soru önergesi.

Ağrı Milletvekili Sayın M. Sıddık Altay tarafından T.B.M.M. Başkanlığına verilen sözlü soru önergesi incelenmiştir.

1. Termal Turizme yönelik çalışmalar turizmin çeşitlendirilerek ülke sathına yayılması Bakanlığımızın turizm politikası içinde önemli bir yer tutmaktadır.

2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında bugüne kadar 31 adet termal (kaplıca) merkezi turizm alan ve merkezi olarak ilan edilmiş olup öncelikli olarak bu merkezlerin geliştirilmesine çalışılmaktadır.

Ağrı- Diyadin (Köprü-Yılanlı-Davut Çermikleri) Termal Turizm Merkezi ise 17 Ekim 1993 tarihinde anılan Kanun dahilinde Turizm Merkezi ilan edilmiştir.

TermalTurizm Alan ve Merkezlerinin termal su potansiyellerinin ön tespitlerinin yapılması ve plan ihtiyaçlarının belirlenmesi çalışmaları için termal turizm envanterlerinin ihale yöntemiyle elde edilmesi işi başlatılmıştır. Bu kapsamda, Ağrı-Diyadin Termal Turizm Merkezinin, envanter çalışması 1996 yılında tamamlanmıştır. Bu çalışmada, kaynak sularının fizikokimyasal ve endekasyon (şifa) analizlerinin, hidrojeoloji gibi etütlerinin yapılması ile birlikte imar yapımı ile ilgili öneriler getirilmiştir.

İmar planı bulunmayan, anılan termal merkezi halihazır harita ve imar planının yapımı önemli olup, bu planların 1997 yılı yatırım programı dahilinde ihale yöntemiyle yapımı sağlanacaktır. İmar planının yapımını takiben plan kararlarına göre diğer altyapı uygulamalarına bütçe imkânları dahilinde kaynak aktarımı mümkün olabilecektir.

Bu doğrultuda, Turizmi Teşvik Kanununa göre Turizm Merkezi ilan edilen Ağrı-Diyadin Termal Merkezine gereken önem verilmekte olup, başta imar planı olmak üzere geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmektedir.

Bakanlığımızca üst yapı yatırımı yapılmamaktadır. Ancak planlanan alanda turizm yatırımlarına ayrılmış ve kamu mülkiyeti olan yerler Turizmi Teşvik Kanunu gereği olarak ilan yoluyla müteşebbislere tahsis edilerek yapılanmaları sağlanmaktadır.

2. Türkiye genelinde İl sınırları dahilinde turizm ve rekreasyon amaçlı kullanılabilecek kaynakların tespiti, daha başarılı kullanılabilmesi, kullanılmayan kaynakların da devreye girebilmesi için teknik düzeyde öneriler geliştirilmesi amacı ile İl Turizm Envanteri ve Turizm Geliştirme Planları hazırlanmıştır. Bu çalışmalar ışığı altında ortaya çıkan imkânlar değerlendirilmekte ve seçilen bölgeler öncü örnek projeler oluşturulmak üzere turizm merkezi ya da alanı olarak ilan edilmek üzere belirli programlar çerçevesinde Bakanlar Kuruluna sunulmaktadır. “Ağrı İli Turizm Envanteri ve Turizmi Geliştirme Planı”da Bakanlığımız maddî katkısıyla elde edilmiştir. Bu kapsamda gerekli değerlendirmeler Bakanlığımızca sürdürülmektedir.

Kış sporları turizm merkezi için belirlenecek alanların tespitinde kayak mevsimi, karın niteliği, mekanik tesis güzergâhları ve kapasiteleri, kayak için elverişli alanlar ve konaklama tesisleri için elverişli alanlar gibi faktörler göz önünde bulundurulmaktadır. Bu çerçevede Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile eşgüdümlü olarak belirli bir program çerçevesinde gerekli tespitler yapılmakta ve öncelikler belirlenmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Bahattin Yücel

Turizm Bakanı

16. – Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Bursa Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğüne, yapılan atamaya ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2239)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 6.3.1997

Hayati Korkmaz

Bursa

Sorular : 1. Bursa Bayındırlık ve İskân İl Müdürü veya İl Müdür Vekili Osman Esengül’ün Devlet Bakanı Lütfü Esengül ile akrabalığı var mıdır? Akrabalık derecesi nedir?

2. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğü Personeli arasında İl Müdürü veya İl Müdürü veya İl Müdür Vekili olabilecek birçok personel var iken Osman Esengül’ün bir başka kurumdan Bayandırlık ve İskân Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğü veya Müdür Vekilliği görevine getirilme sebebi nedir? Bu atamada kamu yararı ve hizmet gereği ehliyet, liyakat, kıdem ve sicil esası dikkate alınmış mıdır?

3. Osman Esengül’ün kadrolaşma istemiyle kurum içinde bazı müdür yardımcıları, şube müdürleri, şefler ve diğer mühendisleri görev ve yer değiştirmeye zorladığı iddiaları 22 Şubat 1997 günü Bursa Haber Gazetesinde yer almıştır. Bu iddiaların doğruluk derecesi nedir? Konunun tahkikini düşünüyor musunuz?

4. Göreve başladığınızdan bu yana Bursa Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğünde kurum içinde kaç personelin görevi ve yeri değiştirilmiştir? Gerekçeleri nelerdir? Kurum içinde isteğe bağlı olarak görevi ve yeri değiştirilen kişi sayısı ve ünvanları nedir?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/568 25.3.1997

Konu : Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M.’nin 12 Mart 1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-5771-5683/16073 sayılı yazısı (7/2239)

İlgi yazı ekinde alınan, Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru : 1. Bursa Bayındırlık ve İskân İl Müdürü veya İl Müdür Vekili Osman Esengül’ün Devlet Bakanı Lütfü Esengül ile akrabalığı var mıdır? Akrabalık derecesi nedir?

Cevap : 1. Osman Esengün’ün baba adı Yusuf, ana adı Dürdane, doğum yeri Erzurum, doğum tarihi 9.6.1953, nüfusu kayıtlı olduğu il/ilçe Erzurum/Merkez olup, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün’ün kardeşidir.

Soru : 2. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğü Personeli arasında İl Müdürü veya İl Müdürü veya İl Müdür Vekili olabilecek birçok personel var iken Osman Esengül’ün bir başka kurumdan Bayandırlık ve İskân Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğü veya Müdür Vekilliği görevine getirilme sebebi nedir? Bu atamada kamu yararı ve hizmet gereği ehliyet, liyakat, kıdem ve sicil esası dikkate alınmış mıdır?

Cevap : 2. Osman Esengün, Elazığ Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü 1979 yılı mezunudur. 17.9.1979 - 15.7.1988 tarihleri arasında Bakanlığımız Erzurum Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünde Kontrol Mühendisi ve Yapım 1 Şube Müdürlüğü görevini tedviren yürütmüş olup, yaklaşık olarak 6 yıl kadar Bursa Belediyesinde çalıştıktan sonra Bursa Bayındırlık ve İskân Müdürlüğüne 13.12.1996 tarihinde Mühendis olarak, 17.12.1996 tarihinde de daha önceki Müdür Osman Geleri’nin başka teşkilata naklen atanması nedeniyle sözü edilen Müdürlüğe vekaleten atanmıştır.

Adı geçenin edindiği bilgi ve tecrübe gözönüne alındığından; bu atamada kamu yararı, hizmet gereği ehliyet, liyakat, kıdem ve sicil esası dikkate alınmıştır.

Soru : 3. Osman Esengül’ün kadrolaşma istemiyle kurum içinde bazı müdür yardımcıları, şube müdürleri, şefler ve diğer mühendisleri görev ve yer değiştirmeye zorladığı iddiaları 22 Şubat 1997 günü Bursa Haber Gazetesinde yer almıştır. Bu iddiaların doğruluk derecesi nedir? Konunun tahkikini düşünüyormusunuz.

Cevap : 3. Adı geçenin kadrolaşma istemiyle kurum içinde çalışan personeli yer değiştirmeye zorladığı iddiaları yersiz olup, Bakanlığımıza bu konuda herhangi bir müracaat veya şikâyet olmamıştır.

Soru : 4. Göreve başladığınızdan bu yana Bursa Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğünde kurum içinde kaç personelin görevi ve yeri değiştirilmiştir? Gerekçeleri nelerdir? Kurum içinde isteğe bağlı olarak görevi ve yeri değiştirilen kişi sayısı ve ünvanları nedir?

Cevap : 4. Sayın Bakanımızın göreve başladığı tarihten beri sözü edilen Müdürlükten herhangi bir personelin nakli yapılmamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Cevat Ayhan

Bayındırlık ve İskân Bakanı

17. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hatay ve çevresinde meydana gelen depremin neden olduğu zararlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2244)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Cevat Ayhan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim. 5.3.1997

Fuat Çay

Hatay

1. Hatay ve çevresinde geçtiğimiz günlerde meydana gelen yer sarsıntıları dolayısıyla Bakanlığınız ve bağlı kuruluşlar tarafından ne tür çalışmalar yapılmıştır?

2. Hasar tespit çalışmaları tamamlanmış mıdır? Sonuç nedir?

3. Afet bölgesi ilan edilmesi yönünde çalışmalarınız var mıdır?

4. Zarar gören altyapı yatırımlarıyla ilgili olarak Belediyelere herhangi bir yardım yapılmış mıdır? Yapma hazırlıklarınız var mıdır?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.0025/2-A/534 21.3.1997

Konu : Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M.’nin 12 Mart 1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-5771-5688/16078 sayılı yazısı (7/2244)

İlgi yazı ekinde alınan, Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru : 1. Hatay ve çevresinde geçtiğimiz günlerde meydana gelen yer sarsıntıları dolayısıyla Bakanlığınız ve bağlı kuruluşlar tarafından ne tür çalışmalar yapılmıştır?

Cevap : 1. 22 Ocak 1997 günü yerel saatle 19.57’de Hatay İli ve çevresini etkileyen, afetsel büyüklüğü 5.5 olan depremden sonra Valiliğince ilin afet planı doğrultusunda kriz masası oluşturulmuş ve Bakanlığımızın yerel birimlerinde ön tespitlere de başlanmıştır. Ön tespitler sonucuna göre tüm okullar ve uygun olan Kamu yapıları geçici iskân amacıyla halkın kullanımına açılmıştır. Valilikçe, devam eden depremler karşısında gerekli bütün tedbirler alınmış ve Bakanlığımızca acil ihtiyaçlar için Valilik emrine Afetler Fonundan toplam 3 milyar TL. gönderilmiştir. Ayrıca, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere 20 milyar TL. gönderilmiştir.

Soru : 2. Hasar tespit çalışmaları tamamlanmış mıdır? Sonuç nedir?

Cevap : 2.Bakanlığımız Afet İşleri Genel Müdürlüğü Teknik elemanlarından oluşan 14 kişilik Teknik Heyet tarafından başlanılan kesin hasar tespit çalışmaları tamamlanmış bulunmaktadır. Hatay İli Merkezde 49 mahalle ve 19 köy, Samandağ ilçesinde 1 köy ve 2 belde, Belen ilçesi merkezde 6 mahalle ve 3 köy, İskenderun ilçesi merkezde 11 mahalle, 10 köy ve 5 beldeden oluşan toplam 107 yerleşme mahallinde 19 ağır hasarlı, 160 orta hasarlı ve 719 az hasarlı konut tespit edilmiştir. Yine Hatay merkezde 7 mahalle, 19 köy, 8 belde, Samandağ ilçesinde 7 mahalle, 15 köy, 2 belde, Altınözü ilçesinde 2 mahalle, 7 köy, Belen ilçesinde 1 mahalle, 3 köy, İskenderun ilçesinde 8 mahalle, 6 köy olmak üzere toplam 85 yerleşme mahallindeki konutlarda hasar tespit edilmemiştir. (EK-1)

Soru : 3. Afet bölgesi ilan edilmesi yönünde çalışmalarınız var mıdır?

Cevap : 3.7269 sayılı Yasaya göre meydana gelen depremin genel hayatı etkileyici nitelikte bölgesel karakter taşıdığı dikkate alınarak, Bakanlığımızca Genel Hayata Etkililik kararı alınmış bulunmaktadır. Bundan böyle konutları hasar gören vatandaşlardan yasalarımıza ve yönetmeliklerimize göre hak sahibi kabul edilenlere konut yapımı ve onarım yardımlarına önümüzdeki günlerde başlanmak üzere çalışmalara devam edilmektedir.

Soru : 4. Zarar gören altyapı yatırımlarıyla ilgili olarak Belediyelere herhangi bir yardım yapılmış mıdır? Yapma hazırlıklarınız var mıdır?

Cevap : 4. Deprem nedeniyle bölgedeki beldelerin altyapı tesislerinde herhangi bir hasar meydana gelmediği için, bu beldelerin 4123 ve 3133 sayılı Yasalar gereğince gelir paylarının artırılması mümkün değildir.

Bilgilerinize arz ederim.

Cevat Ayhan

Bayındırlık ve İskân Bakanı

VIII. – KOMİSYONLAR BÜLTENİ

1. – 3 Ağustos 1996 tarihinde komisyonlarda bulunan işler ile 28 Şubat 1997 tarihine kadar komisyonlara gelen, neticelenen ve kalan işler (1)

Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.

(1) Komisyonlar Bülteni II, Tutanağa eklidir.

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.