Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 20 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

57 nci Birleşim

18 . 2 . 1997 Salı


İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - İngiltere'ye gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/679)

2. - Almanya'ya giden Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş'a, dönüşüne kadar, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/680)

3. - Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci'ye, dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/681)

4. - Belçika'ya gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/682)

5. - Japonya Meclis Başkanının vaki davetine, TBMM Başkanının başkanlığında icabet edecek parlamento heyetine katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/683)

6. - Devlet Bakanı Fehim Adak'ın, Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/684)

7. - Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un, Almanya, Hollanda, Belçika ve Fransa'ya yaptığı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/685)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy ve 21 arkadaşının, hastanelerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/161)

2. - İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 19 arkadaşının, cumhuriyetin temel niteliklerini hedef alan ve rejimi tehdit eden faaliyetlere göz yumdukları ve gerekli tedbirleri almadıkları iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/7)

3. - Ankara Milletvekili Eşref Erdem ve 35 arkadaşının, cumhuriyetin temel niteliklerine ve özellikle laikliğe karşı saldırıları önlemekte isteksiz ve yetersiz kaldıkları iddiasıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/8)

4. - Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir ve 36 arkadaşının, 4214 sayılı Yetki Kanununu kötüye kullanmak suretiyle kamu personelinin ücret rejimiyle ilgili yanlış ve adaletsiz politikalar izledikleri iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/9)

IV. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - (11/7) ve (11/8) esas numaralı gensoru önergelerinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

2. - (9/4) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonunun 213 ve 213'e ek sıra sayılı raporu ve (9/6) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonunun 214 sıra sayılı raporunun görüşme günü ile çalışma saatlerine ve 19.2.1997 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. - Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 149)

2. - Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 173)

3. - Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 56 arkadaşının, Türk Otomobil Fabrikaları A.Ş. (TOFAŞ) ile TOFAŞ Oto Ticaret A.Ş.'ndeki devlete ait hissenin satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında nüfuzunu kullanmak ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 196)

VI. - SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, İstanbul Milletvekili Refik Aras'ın partisine sataşması nedeniyle konuşması

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, çiftçilerin Ziraat Bankasına olan borçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Sabri Tekir'in yazılı cevabı (7/1820)

2. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, hayvan sigortası bedellerinin geç ödendiğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sabri Tekir'in yazılı cevabı (7/1822)

3. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, belediyelerin sosyal yardım zammı borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1823)

4. - Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli'nin, TEAŞ'ın açtığı bir ihaleye ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1841)

5. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, RTÜK tarafından verilen T.V. kapatma cezalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1846)

6. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı ilinin köy yollarının yapımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Bekir Aksoy'un yazılı cevabı (7/1852)

7. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ ve Çorlu civarındaki elektrik şebekesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1866)

8. - Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, leblebi üretimine uygulanan KDV oranlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1889)

9. - Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, sağlık personeline ek zam verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1890)

10. - Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, Denizli-Kale-Kayabaşı Köyü İlköğretim okulu müdürünün başka bir yere tayin edildiğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1904)

11. - Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy'un, Afyon-Bolvadin-Özburundaki sigortalıların sağlık ocağından yararlanıp yararlanamayacağına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1907)

12. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Konya'nın bazı ilçelerinin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1908)

13. - İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, Metin Göktepe davasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın yazılı cevabı (7/1913)

14. - İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'in Orman Bakanının kardeşinin Orman suçundan yargılandığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı'nın yazılı cevabı (7/1916)

15. - Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın, güvenlik personeline verilen ek zamma ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1919)

16. - İzmir Milletvekili Birgen Keleş'in, Yunanistan'ın Ege Denizindeki kayalık ve adacıkları iskâna açtığı iddialarına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in yazılı cevabı (7/1921)

17. - Adıyaman Milletvekili Celal Topkan'ın, TEDAŞ'ta çalışan bazı personelin geçici görevle değişik illere atanacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1922)

18. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan depreminde zarar gören vatandaşlara yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit Günbey'in yazılı cevabı (7/1926)

19. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, kamu çalışanlarına yapılan zammın yetersizliğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1928)

20. - Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Çay Kurumunun borcuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Demircan'ın yazılı cevabı (7/1935)

21. - Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin'in, Tekirdağ Belediye Meclisinin bir kararına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1937)

22. - Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'nun, Metin Göktepe'nin öldürülmesi olayına karışan polislerin görevlerine iade edilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1941)

23. - İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, 1978'de İstanbul Üniversitesinde yaşanan bombalama olayına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1946)

24. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Bartın-Amasra Belediyesine yardım yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1950)

25. - İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'in, özel tim görevlilerinin Gazi Mahallesi olaylarına katılıp katılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1954)

26. - Adana Milletvekili Erol Çevikçe'nin, bakanlıkların eczanelere olan ilaç borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1960)

27. - Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Yeni Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner'in günlük bir gazetede yayımlanan konuşmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2013)

28. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, günlük bir gazetede yayımlanan “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu” başlıklı haberde yeralan iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2017)

29. - Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in, özel giysili korumalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2038)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.30'da açılarak dört oturum yaptı.

Adıyaman Milletvekili Celal Topkan, Adıyaman İlinde son zamanlarda hızla gelişen dışgöç ve dışgöçün oluşturduğu nüfus artışı sonrasında gelişen ekonomik ve sosyal sorunlara ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli'nin, kamu çalışanlarının sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik;

İstanbul Milletvekili A. Ziya Aktaş'ın, Kültür Bakanlığındaki bazı uygulamalara ilişkin gündemdışı konuşmasına da Kültür Bakanı İsmail Kahraman,

Cevap verdi.

İsviçre'ye gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın vekillik etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Anayasa Komisyonu Başkanlığının :

İçişleri Komisyonuna esas, Anayasa Komisyonuna tali komisyon olarak havale edilen Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair (2/450) ve (2/411) sayılı Kanun Tekliflerinin ve,

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna esas, Anayasa Komisyonuna tali komisyon olarak havale edilen;

Kooperatifler Kanununun 92 nci Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında (2/454) ve (2/412) sayılı Kanun Teklifleri ve (1/521) sayılı Kanun Tasarısı ile,

Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarına İlişkin Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki (2/456) ve (2/406) sayılı Kanun Tekliflerinin,

Esas komisyon olarak Anayasa Komisyonuna havale edilmesine ilişkin tezkereleri okundu ve Başkanlıkça, Anayasa Komisyonunun bu istemlerinin yerine getirildiği açıklandı.

Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner ve 19 arkadışının, veteriner ilaçları ile yetiştiricilik ürünlerinin üretim, pazarlama, güvenli kullanım ve kalıntı sorunlarının araştırılması,

İzmir Milletvekili Metin Öney ve 25 arkadaşının, demiryolu ulaşımının sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi,

Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 29 arkadaşının, iki ABD vatandaşının Tansu Çiller'in danışmanı sıfatıyla çalıştırılmasının hukuka uygun olup olmadığının araştırılması,

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/157, 10/158, 10/159) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin resmî davetine icabetle bu ülkeyi ziyaret edecek olan TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Sedat Aloğlu başkanlığındaki 12 kişilik parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel kurulun bilgisine sunuldu.

Gürcistan Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu Başkanını daha önce icabet edilemediği için yenilenen davetine Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir parlamento heyetinin icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

Gündemin “Meclis Soruşturması Raporları” kısmının 1 inci sırasında yer alan Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkındaki (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun 149 sıra sayılı raporu ve 2 nci sırasında yer alan eski Başbakan Tansu Çiller hakkındaki (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun 173 sıra sayılı raporu ile 3 üncü sırasında yer alan eski Başbakan Tansu Çiller hakkındaki (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun 196 sıra sayılı raporunun görüşmelerinin Genel Kurulun 18.2.1997 Salı günkü birleşiminde yapılmasına, her üç raporun görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ve bu birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 23,

2 nci sırasında bulunan 132,

3 üncü sırasında bulunan 164,

5 inci sırasında bulunan 175,

Sıra sayılı kanun tasarılarının görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

6 ncı sırada bulunan, Yurt Dışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Borçlanma Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu raporunun (1/569) (S. Sayısı : 209) görüşmelerine başlanarak, komisyon raporunun okunup okunmaması hususunun oylanması sırasında karar yetersayısının bulunmadığı anlaşıldığından;

Alınan karar gereğince, 18 Şubat 1997 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.46'da son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Zeki Ergezen Kadir Bozkurt

Bitlis Sinop

Kâtip Üye Kâtip Üye

Ünal Yaşar Ali Günaydın

Gaziantep Konya

Kâtip Üye Kâtip Üye

II. - GELEN KÂĞITLAR

7 . 2 . 1997 CUMA

Tasarı

1. - İnsan Hakları Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/574) (Anayasa ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 31.1.1997

Teklifler

1. - Tokat Milletvekili Ali Şevki Erek ve 28 Arkadaşının; Beş İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/694) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.2.1997)

2. - Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 7 Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/695) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)

3. - Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı ve 20 Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanunda ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/696)(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)

4. - Kastamonu Milletvekili Fethi Acar ve Ankara Milletvekili Ahmet Bilge'nin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/697) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)

5. - Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş ve 5 Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/698) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)

6. - Giresun Milletvekili Turhan Alçelik ve 12 Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/699) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)

7. - Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın ve 16 Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/700) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)

8. - Şırnak Milletvekili M. Salih Yıldırım ve 45 Arkadaşının; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/701) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.1997)

9. - Siirt Milletvekili Mehmet Emin Aydın ve 16 Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun İle 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/702) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.1997)

10. - Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker'in; 20.3.1983 Tarihli ve 2809 Sayılı Kanuna Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/703) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.1997)

Raporlar

1. - Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 62 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eylemin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı mal bildiriminde bulunulması, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/4) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 213 ve 213'e ek)(Dağıtma tarihi : 7.2.1997) (GÜNDEME)

2. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 57 arkadaşının, Emlak Bankası eski Genel Müdürü Engin Civan'ın rüşvet karşılığı verdiği krediler ve çıkar temin eden bazı tasarruflarına karşın gerekli işlemleri yapmamak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/6) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 214) (Dağıtma tarihi : 7.2.1997) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Rize Milletvekili Avni Kabaoğlu'nun, Rize Devlet Hastanesinin hizmet binası ve doktor açığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/422) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)

2. - İzmir Milletvekili Metin Öney'in, emekli maaşlarının ödenmesinde yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/423) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.1997)

3. - İzmir Milletvekili Metin Öney'in, Türk Cumhuriyetlerinden ve topluluklarından Türkiye'ye gelen öğrencilerin bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/424) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar'ın, Anadolu Liseleri seçme ve yerleştirme kılavuzuna ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2056) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)

2. - İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar'ın, Ankara toptancı halinin Belediye hizmet alanına dönüştürüleceği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2057) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)

3. - Bursa Milletvekili Yahya Şimşek'in Sincan Belediyesince düzenlenen Kudüs gecesine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2058) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)

4. - İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'in, Sincan Belediye Başkanının düzenlediği Kudüs gecesinde İran Büyükelçisinin yaptığı konuşmaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2059) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)

5. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, bir uyuşturucu kaçakçısının Başbakanlık Özel Kalemi ile telefon konuşması yaptığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2060) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)

6. - Niğde Milletvekili Akın Gönen'in, silah ruhsatı verilmesi konusunda yönetmelikte değişiklik yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2061) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)

7. - Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın, Ç.K. Rizespor-Kuşadasıspor maçına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2062) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)

8. - Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, T.S.K. bünyesinde çalışan sivil personelin maaşlarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2063) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

9. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, İzmir-Kemalpaşa Bağyurdu Lisesinde yaşandığı iddia edilen cinsel taciz olayına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2064) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

10. - İzmir Milletvekili Birgen Keleş'in, İran Büyükelçisinin, Sincan Belediyesince düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2065) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

11. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa Uludağ Üniversitesinin 1997'de bitecek olan projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2066) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

12. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa-Gürsu Ağaköy, Bursa-Gemlik salamura zeytin tesisi projelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2067) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

13. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa doğalgaz dağıtım şebekesi projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2068) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

14. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, yerleşim birimlerinin statülerinin değiştirilmesi hususundaki çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2069) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

15. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ Genel Müdürlüğünün Bursa'daki yatırımlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2070) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

16. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa'da özelleştirme kapsamına alınan tesislere ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2071) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

17. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa'ya yapılacak yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2072) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

18. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa'ya yapılacak yatırımlara ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/2073) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

19. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, bazı projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2074) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

20. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, bazı projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2075) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

21. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, bazı projelerin gerçekleşme oranına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2076) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

22. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, bazı projelerin gerçekleşme oranına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2077) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)

14 . 2 . 1997 CUMA

Teklif

1. - Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu'nun; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 139 uncu Maddesinin Üçnücü ve Dördüncü Fıkralarının Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi (2/704) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

Raporlar

1. - Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma ve Dışişleri komisyonları raporları (1/343) (S. Sayısı : 212) (Dağıtma tarihi : 14.2.1997) (GÜNDEME)

2. - Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Serbest Ticaret Alanı Anlaşması ve İlgili Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri komisyonları raporları (1/570) (S. Sayısı : 217) (Dağıtma tarihi : 14.2.1997) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Sincan Belediyesinin düzenlediği Kudüs gecesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/425) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)

2. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, 1997 yılı yatırım programına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/426) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.1997)

3. - Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner'in, tarımsal sulamada kullanılan elektrik enerjisi fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/427) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

4. - Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner'in, Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/428) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

5. - Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner'in, Burdur Devlet Hastanesinin tıbbi cihaz ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/429) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

6. - Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner'in, hayvan ürünleri ithaline ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/430) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

7. - İzmir Milletvekili Atilla Mutman'ın, itfaiyecilerin çalışma ücretlerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/431) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

8. - Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, İnegöl'ün il yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/432) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

9. - İzmir Milletvekili Atilla Mutman'ın, 9 Eylül Üniversitesine ait bir sosyal tesisin satışına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/433) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

10. - Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık'ın, Anadolu Lisesi Sınavının Karadeniz- Ereğli'de yapılıp yapılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/434) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, S.S.K. sınavına katılan bir kişiye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2078) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

2. - Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy'un, Afyon çevre yolu yapımı için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2079) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

3. - İstanbul Milletvekili Ercna Karakaş'ın, Bergama'da altın arama izni verilen firmalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2080) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

4. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Konya'da bazı alanlara cami yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2081) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

5. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Özel Harekât Daire eski Başkan Yardımcısı hakkındaki tutuklama kararına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2082) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

6. - Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı'nın, orman tamirhanelerinin kapatılmasına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2083) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

7. - Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı'nın, Ege Boru Hattı Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2084) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

8. - Balıkesir Milletvekili Hüsnü Sıvalıoğlu'nun, bir danışmanına sendika kurma görevi verilip verilmediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2085) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

9. - Balıkesir Milletvekili Hüsnü Sıvalıoğlu'nun, Balıkesir Bölgesinde çalışan polislere terör tazminatı ödenip ödenmeyeceğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2086) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

10. - Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık'ın, kamuda çalışan avukatların ücretlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2087) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

11. -  Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz'ın, otomotiv ihracatını arttırma projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2088) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

12. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, S.S.K.'nın kurum dışı tedavi merkezlerine yaptığı ödemelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2089) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

13. - Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli'nin, Ereğli Demir Çelik Fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda bir ABD firmasıyla yapılan temaslara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2090) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

14. - İstanbul Milletvekili Emin Kul'un, Kamu Bankalarınca Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanına ve ortak olduğu şirketlere verilen kredilere ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2091) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

15. - Hatay Milletvekili Fuat Çay'ın, “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemi hakkındaki beyanına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2092) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)

16. - İzmir Milletvekili Işın Çelebi'nin, resmî uçağı şahsî işlerinde kullandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2093) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)

17. -  Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, Orman Bakanlığına ait bir helikopterle tatile gittikleri iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2094) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)

18. - Antalya Milletvekili İbrahim Gürdal'ın, uyuşturucu madde kaçakçılığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2095) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)

19. - Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in, pompalı silahlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2096) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)

20. - Sıvas Milletvekili Mahmut Işık'ın, Sıvas'ın Cemevi, Ozanlar Evi, Aşıklar Evi ve Kilise ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2097) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)

17 . 2 . 1997 PAZARTESİ

Tasarı

1. - Tanıtma Fonu Teşkili ile 11.7.1939 Tarihli ve 3670 Sayılı Millî Piyango Teşkiline Dair Kanunun 4 üncü Maddesine Bir Bent Eklenmesi Hakkında 3230 Sayılı Kanuna Bir Ek ve Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı (1/575) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.1997)

Tezkere

1. - Kadir Şahin ile Mürsel Girgin Haklarındaki Ölüm Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/678) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.2.1997)

Raporlar

1. - Uluslararası Sergilere İlişkin Sözleşme ile Sözleşmeye Değişiklik Getiren Uluslararası Sergiler Bürosu Genel Kurul Kararına Katılmamızın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/352) (S. Sayısı : 223) (Dağıtma tarihi : 17.2.1997) (GÜNDEME)

2. - Türkiye Cumhuriyeti ve Gürcistan Cumhuriyeti Arasında Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/370) (S. Sayısı : 224) (Dağıtma tarihi : 17.2.1997) (GÜNDEME)

3. - Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Tarım Alanında Bilimsel, Teknik ve Ekonomik İşbirliğine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım Orman ve Köyişleri ve Dışişleri komisyonları raporları (1/314) (S. Sayısı : 225) (Dağıtma tarihi : 17.2.1997) (GÜNDEME)

4. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/584) (S. Sayısı : 227) (Dağıtma tarihi : 17.2.1997) (GÜNDEME)

5. - İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/555) (S. Sayısı : 228) (Dağıtma tarihi : 17.2.1997) (GÜNDEME)

Gensoru Önergeleri

1. - İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 19 arkadaşının, Cumhuriyetin temel niteliklerini hedef alan ve rejimi tehdit eden faaliyetlere gözyumdukları ve gerekli tedbirleri almadıkları iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/7) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.2.1997) (Dağıtma tarihi : 17.2.1997)

2. - Ankara Milletvekili Eşref Erdem ve 35 arkadaşının, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve özellikle laikliğe karşı saldırıları önlemekte, isteksiz ve yetersiz kaldıkları iddiasıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/8) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.2.1997) (Dağıtma tarihi : 17.2.1997)

3. - Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir ve 36 arkadaşının, 4214 sayılı Yetki Kanununu kötüye kullanmak suretiyle kamu personelinin ücret rejimiyle ilgili yanlış ve adaletsiz politikalar izledikleri iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir Gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/9) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.2.1997) (Dağıtma tarihi : 17.2.1997)

18 . 2 . 1997 SALI

Yazılı Soru Önergeleri

1. - İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'in, İslami Halk Komutanlığı örgütüne üye olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2098) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.1997)

2. - Hatay Milletvekili Atila Sav'ın, gıda imalatı ve satışı yapan esnaf ve sanatkârlara verilen çalışma izni belgesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2099) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.1997)

3. - Ankara Milletvekili Hikmet Uluğbay'ın, TPAO adlı tankerde çıkan yangına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2100) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.2.1997)

4. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, Jandarma ve Olağanüstü Hal Bölgesinde meydana gelen faili meçhul cinayetlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2101) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.2.1997)

Meclis Araştırma Önergesi

1. - Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy ve 21 arkadaşının, hastanelerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/161) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

Tarih :18 Şubat 1997 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Mustafa BAŞ (İstanbul), Ünal YAŞAR (Gaziantep)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Bugün gündemimizin çok yoğun olması nedeniyle gündemdışı söz vermedim; gündemdışı söz isteyen arkadaşlarımdan özür diliyorum.

Gündemin “Sunuşlar” bölümünde, Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutup bilgilerinize sunacağım:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - İngiltere'ye gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/679)

7 Şubat 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

8 Şubat 1997 tarihinde İngiltere'ye gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2. - Almanya'ya giden Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş'a, dönüşüne kadar, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/680)

12 Şubat 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 9 Şubat 1997 tarihinde Almanya'ya giden Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş'ın dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. - Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci'ye, dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/681)

12 Şubat 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

“Karadeniz Ekonomik İşbirliğine Üye Ülkelerde Tarım-İş; Problemler ve Beklentiler” konulu toplantıya katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere, 16 Şubat 1997 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'ne gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci'nin dönüşüne kadar; Tarım ve Köyişleri Bakanlığına, Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. - Belçika'ya gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/682)

14 Şubat 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kuzey Atlantik Konseyi (KAK) Bakanlar olağanüstü toplantısına katılmak üzere, 17 Şubat 1997 tarihinde Belçika'ya gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Tansu Çiller'in dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım:

5. - Japonya Meclis Başkanının vaki davetine, TBMM Başkanının başkanlığında icabet edecek parlemento heyetine katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/683)

12 Şubat 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Japonya Meclis Başkanının vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 7 kişilik bir Parlamento Heyetinin söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 16 Ocak 1997 tarih ve 47 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Adı geçen Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere, siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Doç. Dr. Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Mustafa Kalemi TBMM Başkanı

İlyas Yılmazyıldız Balıkesir Milletvekili

Yakup Hatipoğlu Diyarbakır Milletvekili

Mehmet Moğultay İstanbul Milletvekili

Mehmet Elkatmış Nevşehir Milletvekili

İbrahim Çebi Trabzon Milletvekili

Hasan Gemici Zonguldak Milletvekili

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy ve 21 arkadaşının, hastanelerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/161)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde, son günlerde, bazı yetkili, yetkisiz kimselerin Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneleri teftiş ettikleri ve bunun neticesi olarak da, verdikleri beyanatlarda “hastanelerin hizmetten uzak, pis ve bakımsız” olduğu şeklindedir. İşte hastanelerimizin fizik yapıları yanında bilimsel çalışmaları ve malî durumları araştırılarak, bu kurumların daha bakımlı, bilimsel çalışan müesseseler haline gelmesi için alınması gereken tedbir konusunda Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurulmasını arz ve talep ederiz.

1. Halil İbrahim Özsoy (Afyon)

2. Hüsnü Sıvalıoğlu (Balıkesir)

3. Mustafa Cumhur Ersümer (Çanakkale)

4. Yusuf Namoğlu (İstanbul)

5. İbrahim Yaşar Dedelek (Eskişehir)

6. Ali Kemal Başaran (Trabzon)

7. Ekrem Pakdemirli (Manisa)

8. İbrahim Yılmaz (Kayseri)

9. A. Ahad Andican (İstanbul)

10. Recep Mızrak (Kırklareli)

11. Hüseyin Yayla (Hatay)

12. Şinasi Altıner (Karabük)

13. Sadi Somuncuoğlu (Aksaray)

14. Tevfik Diker (Manisa)

15. Yusuf Ekinci (Burdur)

16. Abdulkadir Baş (Nevşehir)

17. İlhan Kesici (Bursa)

18. Mustafa Balcılar (Eskişehir)

19. Yusuf Pamuk (İstanbul)

20. Mete Bülgün (Çankırı)

21. Rasim Zaimoğlu (Giresun)

22. Emin Kul (İstanbul)

Gerekçe:

Bakanlığa bağlı bugün 720 hastane vardır. Gün geçmiyor ki hastanelerin gerek bakım gerekse çalışmaları konularında devamlı şikâyetler yapılmaktadır. Son günlerde ise, Dışişleri Bakanı Sayın Tansu Çiller'in, İzmir Karşıyaka Devlet Hastanesinden başlayarak İstanbul Kartal, Taksim gibi hastaneleri teftiş etmesi, bu hastanelerin mutfak ve diğer bölümlerde fotoğraf vermesi düşündürücüdür.

Bakanlığın, bu konulara eğilip eğilmediği, gerekli tedbirleri alıp almadığı ve hastanelerdeki otorite boşluklarından meydana gelen olumsuzlukların araştırılması neticesi bir an evvel sağlık reformuna geçilmesi ve alınacak tedbirlerin tespiti bakımından çok faydalı olacağı kanaati hâsıl olmuş ve bir önerge verilmesi uygun görülmüştür.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler, sırasında karara bağlanacaktır.

Gensoru önergeleri vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

2. - İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 19 arkadaşının, cumhuriyetin temel niteliklerini hedef alan ve rejimi tehdit eden faaliyetlere göz yumdukları ve gerekli tedbirleri almadıkları iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/7)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Refah Partisi - Doğru Yol Partisi Koalisyon Hükümeti, ülke sorunlarını, her alanda, her geçen gün daha da ağırlaştırmakta, birçok konuda, geleceğinden duyduğu kaygılar nedeniyle toplum umutsuzluğa düşmektedir. Böylece, Türkiye'nin demokratik ve laik cumhuriyeti, bu İktidarın elinde ağır bir tehdit ve tehlike ortamına sürüklenmektedir.

Cumhuriyetin temel ilkeleri ve gelenekleri, bilinçle ve inatla, iktidar destekli saldırılara hedef yapılmaktadır. Bu İktidar, ayrımcılığını ve partizanlığını, bizzat Başbakanın teşviki ve onayıyla, sayısız örnekle sergilemektedir.

Hükümetin Refah Partisi kanadı, çokhukuklu bir ülke yaratma eğilimini uygulamaya geçirebilmek için fırsat kollamaktadır. Hükümet laik demokratik rejime karşı saldırıları engelleyememekte, demokrasiyi tehdit eden hukuk devleti ihlallerine göz yummaktadır.

Adalet Bakanının, laik devlet anlayışıyla bağdaşmayan çağdışı yasa düzenlemelerine yönelme girişimleri, Refah Partili bazı milletvekillerinin yurtdışı konuşmaları, laik demokratik cumhuriyete ve Atatürk'e ağır saldırıları, tarikatçılığın siyasallaştırılması ve laiklik karşıtı bazı çevrelerin Refah Partili belediyelerce maddî açıdan kayrılması girişimleri, Başbakanın Kayseri'de Refah Partisinin üniformalı milisleri tarafından karşılanması, Sincan Belediyesinin Refah Partili Başkanınca düzenlenen toplantıda şeriatçı terör örgütü liderlerinin resimleri altında laiklik karşıtı sloganlar haykırılması, terörist davranışların açıkça özendirilmesi ve bu gibi tavırlardan birçoğuna karşı yasal yaptırımların savsaklanması bu konudaki örneklerden sadece bazılarıdır.

Bu tür olayları kamuoyuna yansıtmaya çalışan yazılı ve görsel basına iktidardan gelen tehditler artmakta, tehditlerin en ağırları da bizzat Başbakandan gelmektedir. Bundan cesaret alan bazı Refah Partililerde de bu Partinin rejim karşıtı amaçları uğrunda terör eylemlerine başvurma eğilimi artmaktadır. Özellikle gazeteciler fiilî saldırılara uğramaktadırlar. Böylece Refah Partisinin gerçek niyeti ortaya çıkmaktadır.

Cumhuriyetin niteliklerini belirleyen yasa ve Anayasa hükümlerine karşın, Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisini de devre dışı bırakarak, kamu düzeniyle ilgili kararları Bakanlar Kurulu kararlarıyla düzenlenen yönetmelik değişikleriyle gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Meclis iradesine dayanmayan ve yürürlükteki yasalara aykırı bu tür düzenlemelerin toplumsal kabul görmeyeceği ve çatışmalara yol açacağı gözardı edilmektedir.

Bunun yanında, laiklik karşıtı davranışlar sadece bir iç sorun olmaktan çıkmakta, uluslararası ilişkilerimizi de zedelemektedir. Başbakanın, dost ülkeleri tedirgin ve rencide edecek şekilde, bazı terörist grupların liderlerini kabul etmesi, daha sonra da taraftarlarının bu terörist gruplara övgüler sıralaması Türkiye'nin bu ülkelerle ilişkilerini sarsmakta, dünyada ülkemize şüpheyle bakılmasına neden olmaktadır.

Tüm bu uygulamalar, ekononimin iyileştiği ileri sürülerek gizlenmeye çalışılmakta; ancak, ekonominin temel göstergelerinde herhangi bir düzelme görülmemektedir. Ülkedeki ekonomik istikrarsızlık ağırlaşarak sürmekte, işsizlik sorununun boyutları gitgide artmakta, gelir dengesizlikleri ise uçuruma dönüşmektedir.

Hükümet, bu konularda, somut önlemler almak bir yana, yanlış uygulamalarıyla çalışanlar arasındaki ücret adaletsizliğini, kamu görevlilerini karşı karşıya getirme pahasına, daha da büyütmekte; bazı istihdam olanaklarını yandaşlarına çıkar sağlamak uğruna, çoğunluğu rencide edecek bir biçimde kullanmaktadır. Bu yöntemlerle devlet kadroları giderek laiklik karşıtı kişilerce ele geçirilmektedir.

Ekonomik önlem olarak getirilen düzenlemeler hiçbir yapısal değişimi içermemekte, sosyal adalet ve temiz toplum özlemlerini karşılayamamaktadır.

Bu düzenlemeler, kısa vadeli çıkarlar adına devletin uzun vadeli çıkarlarının feda edilmesi, toplumsal düzenin bozulması sonucunu doğurmaktadır.

Güneydoğudaki halkımızın gitgide ağırlaşan sorularına yedi aydır hiçbir somut çözüm getirilmemiştir.

Tüm bu gerçekler Koalisyon Hükümetine güveni ortadan kaldırmıştır. Bu nedenlerle, Anayasanın 99 uncu, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri uyarınca, Refah Partisi-Doğru Yol Partisi Koalisyon Hükümeti hakkında gensoru açılmasını arz ve teklif ederiz.

1. Bülent Ecevit (İstanbul)

2. H. Hüsamettin Özkan (İstanbul)

3. Mustafa Yılmaz (Gaziantep)

4. Nami Çağan (İstanbul)

5. Mustafa İstemihan Talay (İçel)

6. Hikmet Uluğbay (Ankara)

7. Ziya Aktaş (İstanbul)

8. İsmail Cem (Kayseri)

9. Zekeriya Temizel (İstanbul)

10. Şükrü Sina Gürel (İzmir)

11. Aydın Tümen (Ankara)

12. Atilla Mutman (İzmir)

13. Ahmet Tan (İstanbul)

14. Metin Bostancıoğlu (Sinop)

15. Ahmet Piriştina (İzmir)

16. Mehmet Cevdet Selvi (İstanbul)

17. Gökhan Çapoğlu (Ankara)

18. Teoman Akgür (Sakarya)

19. Veli Aksoy (İzmir)

20- Metin Şahin (Antalya)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın Milletvekilleri, gerek bu gensoru ve gerekse şimdi okutacağım ayrıca iki tane gensoru, daha önceden bastırılıp milletvekillerimize dağıtılmıştır.

Diğer gensoruyu okutuyorum:

3. - Ankara Milletvekili Eşref Erdem ve 35 arkadaşının, cumhuriyetin temel niteliklerine ve özellikle laikliğe karşı saldırıları önlemekte isteksiz ve yetersiz kaldıkları iddiasıyla Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/8)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasanın 2 nci maddesi, Türkiye Cumhuriyetini demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlamakta; Anayasamızın 24 üncü maddesinin son fıkrasında ise “Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz” hükmü yer almaktadır.

Refahyol İktidarının, bu hükümleri görmezlikten gelerek uyguladığı politikalar, sahnelenmesine seyirci kaldığı, bazen de körüklediği olaylar, devletimizi Anayasamızda gösterilenden çok farklı bir yapıya sürüklemeye başlamıştır.

Önce Başbakanın dış gezileriyle, Türkiye Cumhuriyetinin dış ilişkileri din esasına dayalı bir eksene kaydırılmaya çalışılmış; bu değişim sırasında Kaddafi'nin hakaretleri bile Başbakan tarafından sineye çekilebilmiştir. Bu davranış, konuk olarak gidilen ülkede tatsızlık çıkartmamaya yönelik politik nezaket olarak nitelenmişse de, sonraları, bu tutumun sistemli, planlı bir yöntem olduğu anlaşılmıştır.

Daha sonra Refahyol İktidarının kimi bakanları, şeriat uygulamalarına özlem ve heveslerini açıkça dile getirmeye yönelmişlerdir. Giderek, devlet işlerinde hukukun üstünlüğü bir kenara itilmeye, devlet işlerinde dini üstün kılma gayretleri somutlaşmaya başlamıştır.

Bu gelişmelerden cesaret bulan Refah Partili bir belediye başkanı 10 Kasım günü “Tek başıma kalsam da bu zulüm düzeni değişmelidir. Ey Müslümanlar, sakın ha içinizden bu kini, bu nefreti, bu inancı eksik etmeyin” sözleriyle, açıkça cumhuriyetimizin temel niteliklerine saldırmış, teokratik devlet özlemini dile getirmiştir. Bu belediye başkanının söz ve tutumu yetmezmiş gibi, Kayseri'de, yasaya aykırı biçimde, Refah Partisinde üniformalı kadrolar oluşturulmuştur.

Bütün işlem ve uygulamalarında toplumu inananlar-inanmayanlar diye bölen zihniyet, ülkemizi türban kararnamesiyle yeni bir kamplaşmanın eşiğine getirmiştir.

Son olarak Sincan'da düzenlenen Kudüs gecesinde, şeriat ve teokratik devlet özlemleri açıkça ortaya konulmuştur.

Sincan'ın Refah Partili Belediye Başkanı Bekir Yıldız, İslamî terör örgütleri Hamas ve Hizbullah liderlerinin posterleri önünde yaptığı konuşmada, dinî yönetim biçimini övmüş, amaçlarının şeriatı hâkim kılmak olduğunu belirterek “biz, kimliğimizi Kur'an'dan almak mecburiyetindeyiz. Demokratik, laik bir ülkede bu tür şeylere nasıl yer vereceğimizi sordular. Yüzde 99'u Müslüman olan bir ülke zaten şeriatı tanır; bizim üzerimize düşen, Allah rızası için söylediklerimizle yaşadıklarımızın birbirine uyması” ve “ayaklarınızı, ellerinizi tutup, size şeriat şırınga edeceğiz” sözlerini söyleyebilmiştir.

Aynı toplantıya davet edilen İran'ın Ankara Büyükelçisi ise, Türkiye'yi kastederek “gençler ayakta; Amerika ile İsrail ile her gün anlaşma imzalayanlara Allah'ın cezasını verecekler” demiş ve Şah rejimini anımsatarak cihat çağrıları yaptıktan sonra, köktendinciliğe övgüler yağdırmıştır.

Bu sözlerin söylendiği Kudüs gecesi, bir yandan cumhuriyetimizin temel niteliklerine karşı tavırların ulaştığı boyutlar hakkında fikir verirken, diğer yandan da, İran'ın, Türkiye'ye şeriat getirmeye çalışanlarla işbirliği içerisine girdiğini ve Türkiye'nin içişlerine ve dışpolitikasına karışmakta kendisini özgür hissettiğini ortaya koymaktadır. Ne var ki, şeriatçılarla işbirliği yapan bu büyükelçiyle ilgili olarak, Hükümetimiz, herhangi bir etkin girişimde bulunmamıştır.

Bu olaylar, görev başındaki Hükümetin, cumhuriyetin Anayasada gösterilen temel niteliklerine, özellikle laikliğe karşı girişimleri önlemekte, cumhuriyet yasalarını uygulamakta yetersiz, hatta, isteksiz olduğunu ortaya koymaktadır.

Hükümetin bu durumu, cumhuriyetimize, demokratik, laik hukuk devleti ilkesine yürekten bağlı tüm kişi ve kuruluşlara tarifsiz bir üzüntü vermektedir.

Bu olaylar karşısında duyarsız, hatta, Anayasamızın hükümlerini ve cumhuriyetin niteliklerini yok sayan tutumları nedeniyle, Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu hakkında, Anayasamızın 99 ve TBMM İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

1. Eşref Erdem (Ankara)

2. Ali Topuz (İstanbul)

3. Oya Araslı (İçel)

4. Önder Sav (Ankara)

5. Nihat Matkap (Hatay)

6. Atilâ Sav (Hatay)

7. Mahmut Işık (Sıvas)

8. Celal Topkan (Adıyaman)

9. Adnan Keskin (Denizli)

10. Ayhan Fırat (Malatya)

11. Birgen Keleş (İzmir)

12. İrfan Gürpınar (Kırklareli)

13. Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)

14. Yusuf Öztop (Antalya)

15. Mustafa Yıldız (Erzincan)

16. Ali Rıza Bodur (İzmir)

17. Bekir Kumbul (Antalya)

18. Altan Öymen (istanbul)

19. Metin Arifağaoğlu (Artvin)

20. Nezir Büyükcengiz (Konya)

21. Sabri Ergül (İzmir)

22. Fatih Atay (Aydın)

23. Mehmet Moğultay (İstanbul)

24. Haydar Oymak (Amasya)

25. Şahin Ulusoy (Tokat)

26. Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

27. Erdoğan Yetenç (Manisa)

28. Zeki Çakıroğlu (Muğla)

29. Hikmet Çetin (İstanbul)

30. Ali Şahin (Kahramanmaraş)

31. Algan Hacaloğlu (İstanbul)

32. Ali Dinçer ( Ankara)

33. Ercan Karakaş (İstanbul)

34. Yahya Şimşek (Bursa)

35. Mustafa Kul (Erzincan)

36. Yılmaz Ateş (Ankara)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer gensoru önergesini okutuyorum:

Sayın milletvekilleri, yalnız bu gensoru önergesi 500 kelimeyi geçtiği için kısaltılarak okunacak; Genel Kurulun bilgisi olsun.

4. - Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir ve 36 arkadaşının, 4214 sayılı Yetki Kanununu kötüye kullanmak suretiyle kamu personelinin ücret rejimiyle ilgili yanlış ve adaletsiz politikalar izledikleri iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/9) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1. Ülkeyi yönetenlerin ve özellikle hükümetlerin başarısında çok özel bir önem ve yer taşıyan ve sayıları 2 milyona yaklaşmış bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunların 1 milyondan fazla emekli, dul ve yetimlerini ilgilendiren personel rejiminde son dört beş yılda yaratılan ağır bozulmaya ek olarak, Refahyol Hükümetinin, bilhassa 28.11.1996 tarih ve 4214 sayılı Yetki Kanunu çerçevesinde yapmış olduğu ve rejimi tamamen yozlaştırarak altüst eden adaletsiz, ehliyetsiz ve gelişigüzel uygulamaları, meselenin Yüce Meclisin huzuruna getirilmesini zorunlu kılmış ve yetkisini kötüye kullanan Hükümet hakkında gensoru önergesi verilmesi gereği duyulmuştur.

2. 1984-1991 yılları arasında, kademeli şekilde yürürlüğe konulan çok sayıda KHK ile kamu personelinin çeşitli kesimleri arasında özlük hakları bakımından adalet ve hizmet gereklerine uy-

(1) (11/9) esas numaralı gensoru önergesi tutanağa eklidir.

gun olarak tesis edilmiş bulunan dengeler ve son üç dört yıllık dönemde maaş katsayılarının yanlış ve tutarsız bir şekilde tespit edilmesi neticesinde tamamen bozulmuş, bilhassa 1994 ve 1995 yıllarında, aylık katsayıları sabit tutularak, emekliliğe esas aylık toplam maaş içinde iyice gerilemiş, bu durum, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan kesintileri de azaltarak, sosyal güvenlik sistemine, diğer büyük yanlışların yanı sıra bu yönden de zarar vermiştir.

3. Kamu personeli ücret rejiminin ciddî hazırlık isteyen çalışanlar, emekliler, hizmet sınıfları, hiyerarşik kademeler ve kariyer memuriyetler arasında, hem yatay hem de dikey olarak sağlıklı ve duyarlı dengeler kurulmasını gerektiren bir olgu olduğu dikkate alınmadan “ortalama ücret artışı” adı altında, konuyu, sadece basit bir aylık artışı olarak değerlendiren 1992 sonrası yaklaşımının halen devam ettiğini görmekteyiz.

4. Nitekim, 21 Aralık 1996 tarihli ve 568 sayılı KHK ile 25 Ocak 1997 tarih ve 569 sayılı KHK'lerle yapılan düzenlemeler, önce savunma ve güvenlik kuvvetleri arasındaki, sonra da ek zam verilmeyen diğer hizmet sınıfları arasındaki ve nihayet çalışanlar ile emekli olan kamu görevlileri arasındaki unvan, rütbe ve maaş dengelerini tamemen bozmuştur.

5. a) Bütçe görüşmeleri sırasında yüzde 90'lar dolayında seyreden enflasyon önünde hiç olmazsa malî yılın ilk yarısı için yüzde 50 artış yapılmasına ilişkin Anavatan Partisi olarak yaptığımız teklifleri Hükümet reddetmiş, şimdi bu yanlışını Yetki Kanununu amacından saptırıp, yanlış uygulayarak telafiye çalışmaktadır.

b) Yapılan düzenlemeleri karşılayacak ödenek bütçede yoktur. Yıl içinde personel için eködenek kanunu çıkarılması zorunlu hale gelmiştir. Bütçenin öz gelirlerini artıracak ciddî bir gelir politikası da zaten benimsenmemiştir. Hayalî kaynaklarla topluma son derece yanıltıcı mesajlar verilmektedir.

c) Başbabakan “eködeme, kuruluşun içindeki dengeleri kurmak içindir”, “herkese eşit zam vermek adaletsizliktir” şeklinde beyanlarda bulunmasına rağmen, şu ana kadar bunun tam aksini yürürlüğe koyarak hem yatay hem dikey dengeleri daha da bozmuş, adaletsizliği ve Meclisin verdiği yetkiyi kötüye kullanmayı kendisi yaratmıştır.

d) Hizmet sınıfları arasında aıyırımcılık yapılmıştır.

e) Aynı sınıf içinde bile ayrımcılık yapılmıştır.

f) Emekliler hiç dikkate alınmamış, çalışanlarla emekliler arasındaki farklılıklar hem yatay hem de dikey olarak bozulmuştur.

g) Enflasyonun tüm çalışanları ve emeklileri etkilediği gözardı edilmiştir.

h) Hükümet üyeleri birbirlerini nakzeden, gerçekçi olmayan beyanlarda bulunmuşlar, verdikleri sözü tutmamış veya tutamamışlar, güvenilirliklerini zedelemişlerdir.

ı) Her bir hizmet sınıfı için basit düzenlemeler uzun çalışmayı gerektiriyormuş gibi takdim edilmiş, konu istismar edilerek, çalışanlar üzerinde nüfuz kullanılmıştır.

j) Hükümet, ek zam farklılığı yaratmak suretiyle memurumuza cumhuriyet tarihimizde en büyük haksızlığını ve adaletsizliğini yapmıştır. Personel rejiminin yürürlüğe konulduğu 1970'li yılların başında dahi zam verilmesinde hizmet sınıfları arasında bugün yapıldığı gibi yüzde 40'lara ulaşan düzeyde farklılık yaratılmamıştır.

Yukarıda kısaca açıklandığı ve ekli raporumuzda da ayrıntılı bir biçimde sunulduğu üzere; Hükümet, Yetki Kanununu yanlış kullanmaktadır, tehlikeli surette kötüye kullanmaktadır, bilgili ve adaletli bir davranış sergilememektedir.

Bütün bu nedenlerle Hükümet hakkında Anayasanın 99 uncu ve TBMM İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri uyarınca gensoru açılması hususundaki işbu önergemizi gereği için müsaadelerinize saygılarımızla arz ederiz.

1. Biltekin Özdemir (Samsun)

2. Mustafa R. Taşar (Gaziantep)

3. Yaşar Okuyan (Yalova)

4. Edip Safder Gaydalı (Bitlis)

5. Esat Bütün (Kahramanmaraş)

6. İbrahim Çebi (Trabzon)

7. Ersin Taranoğlu (Sakarya)

8. Metin Öney (İzmir)

9. Mustafa Cumhur Ersümer (Çanakkale)

10. Rüştü Saracoğlu (İzmir)

11. Safa Giray (Balıkesir)

12. Recep Mızrak (Kırıkkale)

13. İbrahim Gürdal (Antalya)

14. Avni Kabaoğlu (Rize)

15. Rasim Zaimoğlu (Giresun)

16. Mehmet Keçeciler (Konya)

17. Yusuf Ekinci (Burdur)

18. Lale Aytaman (Muğla)

19. Bülent Akarcalı (İstanbul)

20. Rüştü Kâzım Yücelen (İçel)

21. Nejat Arseven (Ankara)

22. Abdulkadir Baş (Nevşehir)

23. Eyüp Cenap Gülpınar (Şanlıurfa)

24. Mehmet Sağdıç (Ankara)

25. M.Cavit Kavak (İstanbul)

26. Ülkü Güney (Bayburt)

27. Yaşar Eryılmaz (Ağrı)

28. İlker Tuncay (Ankara)

29. Mustafa Bahri Kibar (Ordu)

30. İ.Kaya Erdem (izmir)

31. Cemal Özbilen (Kırklareli)

32. Sami Küçükbaşkan (Antalya)

33. Muzaffer Arslan (Diyarbakır)

34. Necati Güllülü (Erzurum)

35. Burhan Kara (Giresun)

36. H.İbrahim Özsoy (Afyon)

37. Hüsnü Sıvalıoğlu (Balıkesir)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Danışma Kurulunun (11/7) ve (11/8) esas numaralı gensoru önergelerinin görüşme gününü içeren önerileri vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.

Buyurun.

IV. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - (11/7) ve (11/8) esas numaralı gensoru önergelerinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No:53 Tarihi: 18.2.1997

17.2.1997 tarihli Gelen Kağıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan Bakanlar Kurulu Üyeleri Hakkındaki (11/7) esas numaralı gensoru önergesi ile Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkındaki (11/8) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasının ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gensoru önergelerinin gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki görüşmelerinin birlikte ve Genel Kurulun 25.2.1997 salı günkü birleşiminde yapılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Salih Kapusuz Zeki Çakan

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Ali Rıza Gönül H. Hüsamettin Özkan

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Önder Sav

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, son olarak okunan 11/9 esas numaralı gensoru önergesinin görüşme günü, Danışma Kurulunca daha sonra belirlenecek ve Yüce Kurulun onayına sunulacaktır.

Danışma Kurulunun başka bir önerisi var; okutuyorum:

2. - (9/4) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonunun 213 ve 213'e ek sıra sayılı raporu ve (9/6) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonunun 214 sıra sayılı raporunun görüşme günü ile çalışma saatlerine ve 19.2.1997 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No:54 18.2.1997

Gündemin “Meclis Soruşturması Raporları” kısmının 4 üncü sırasında yer alan, eksi Başbakan Tansu Çiller'in Mal Varlığı Konusundaki (9/4) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun 213 ve 213'e ek sıra sayılı raporu ile 5 inci sırasında yer alan eski Başbakan Mesut Yılmaz hakkındaki (9/6) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun 214 sıra sayılı raporunun görüşmelerinin, Genel Kurulun 19.02.1997 Çarşamba günkü Birleşiminde yapılmasının, her iki raporun görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının ve bu Birleşimde sözlü soruların görüşülmemesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Salih Kapusuz Zeki Çakan

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Ali Rıza Gönül H. Hüsamettin Özkan

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Önder Sav

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

6. - Devlet Bakanı Fehim Adak'ın, Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/684)

14.2.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Fehim Adak'ın, vaki davete icabetle, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ekonomik konulara ilişkin temas ve görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 11-18 Ocak 1997 tarihlerinde adı geçen ülkeye yaptığı resmî ziyarete, Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın'ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Başbakan

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

7. - Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un, Almanya, Hollanda, Belçika ve Fransa'ya yaptığı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/685)

14.2.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunları ile ilgili olarak görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte, 25 Ocak-6 Şubat 1997 tarihleri arasında Almanya, Hollanda, Belçika ve Fransa'ya yaptığı resmî ziyarete Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararı ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Başbakan

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim.

Sayın milletvekilleri, doğal afetlerde meydana gelen can ve mal kaybını en aza indirmek için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/58) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu, geçen toplantısında görev bölümü yapamamıştır. Bu nedenle, bu Komisyon üyelerinin, 20.2.1997 Perşembe Günü saat 11.00'de, anabina zemin kat PTT karşısındaki 172 nolu Meclis soruşturma komisyonları toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun, toplantı yer ve saati, ilan tahtasına ayrıca da asılacaktır.

ATİLÂ SAV (Hatay) - Sayın Başkan, duymuyoruz.

BAŞKAN - Efendim, sesimiz gür çıkıyor herhalde...

Arkadaşlar, rica ediyorum, gürültüyü keselim; çünkü, ciddî meselelere geldik. (ANAP sıralarından gürültüler “hepsi ciddî” sesleri)

Efendim, Yüce Meclisin yaptığı bütün işler ciddî de, ötekiler sunuşlardı. Kürsüde konuşulanların anlaşılması bakımından, tabiî, ben, biraz latife kabilinden söyledim.

Efendim, gündemin “Meclis Soruşturmaları Raporları” kısmına geçiyoruz.

V. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. - Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 149) (1)

BAŞKAN - Genel Kurulun 6.2.1997 tarihli 56 ncı Birleşiminde alınan karar uyarınca, bu kısmın, 1, 2 ve 3 üncü sıralarında yer alan soruşturma komisyonları raporlarını görüşeceğiz.

Sayın milletvekilleri, şimdi, 1 inci sırada yer alan, Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.

Komisyon?.. Hazır.

Sayın milletvekilleri, Meclis Soruşturması Komisyonunun 149 sıra sayılı raporu daha önce sayın üyelere dağıtılmış ve ilgili eski Bakana da gönderilmiştir.

(1) 149 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde Komisyona, şahısları adına altı milletvekiline ve hakkında soruşturma açılması istenen eski Bakana söz verilecektir.

Son söz, hakkında soruşturma istenenen eski Bakana ait olup, süresi sınırlı değildir.

Şahısları adına söz alan millevekillerinin konuşma süreleri de 10'ar dakikadır.

Biliyorsunuz, bugün üç tane soruşturma raporunu müzakere edeceğiz; en az 18 milletvekili arkadaşımız ile hakkında soruşturma istenen 3 Bakan veya eski Başbakan konuşacaktır.

Bu itibarla, söz alan arkadaşların, konuşma sürelerine azami riayet etmesini ve eksüre talep etmemelerini rica ediyorum.

Bu soruşturma raporu üzerinde söz alan milletvekillerinin isimlerini okuyorum:

Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy, Antalya Milletvekili Sami Küçükbaşkan, Kayseri Milletvekili İbrahim Yılmaz, Antalya Milletvekili Metin Şahin, Kars Milletvekili Selahattin Beyribey, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya, Kahramanmaraş Milletvekili Esat Bütün.

Şahsı adına ilk söz Sayın Halil İbrahim Özsoy'un.

Buyurun efedim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Özsoy, süreniz 10 dakikadır; rica ediyorum, süreye riayet edelim.

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner hakkında (9/2) esas nolu Komisyonca hazırlanan rapor hakkındaki görüşlerimi açıklamak üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, Yüce Meclisin geçmiş Ramazan Bayramını kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, 3.4.1996 günü, Zonguldak Milletvekili Sayın Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir önerge verilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 24.4.1996 günü, 45 inci Birleşiminde (9/2) esas sayıyla Meclis soruşturması açılmasına karar vermiştir. 6 Haziran 1996'da soruşturma komisyonu göreve başlamıştır. Komisyon, soruşturma önergesinde iddia edilen yolsuzluk, rüşvet ve bürokrasideki kirlenmenin, o günlerde görsel ve yazılı basına yansıyan şekliyle, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına bağlı bir kuruluş olan TEDAŞ'taki olayları incelemeye almıştır.

Şimdi, önergedeki iddialara, olayın gelişmesine ve hukukî tartışmasına geçmek istiyorum. TEDAŞ'ta yaşanılan ve basına, televizyonlara intikal eden olay kısaca şudur: TEDAŞ 1995 yılı yatırım programında yer alan, 32 şehir şebekesi elektrik yapım işinin, kapalı teklif almak suretiyle ihaleye çıkarılacağını, Resmî Gazetenin 18 Ağustos 1995 tarih ve 22378 sayılı nüshasında ilan etmiştir. İhaleler için 850 teklif verilmiştir.

Teklif isteme şartnamesinin 3 ve 9 uncu maddelerinde, tekliflerin hangi komisyonca değerlendirileceği, ilk değerlendirmede ne gibi belgelerin esas alınacağı, puanlamanın neye göre yapılacağı, belgeleri yeterli olmayan firmaların nasıl eleneceği ve iç zarfların ne zaman ve nasıl açılacağı açıkça belirtildiği halde, önergede, bu şartlara uyulmadığı iddia edilmiştir. “Satın alma ve ihale komisyonlarınca, tekliflerin puanlama formundaki beyanlar esas alınarak, 850 adet iç zarf, 7 Eylül 1995 tarihinde açılmış, puanlamaya esas teşkil eden belgeler üzerinde hiçbir inceleme yapılmamıştır. Tekliflerin hemen tümü yeterli görülmüştür. Yapılan bu işlem sonucu, en düşük teklif veren ve ihaleyi kazanan firmalar belirlenmiş olmakla beraber, sözleşme imzalama yerine, savsaklama ve firmalara zorluk çıkarma” şeklinde iddia edilmiştir.

Bunun sonucu olarak, genel müdürlüğe, firmalar, imzalı imzasız şikayet dilekçeleri vererek, hak arama yolunu seçmişlerdir. Yoğun yakınmalar ve yaygın söylentiler neticesi, TEDAŞ Teftiş Kurulu Başkanlığı konuya el atmış, 2 başmüfettişini görevlendirerek konuyu inceletmeye başlamıştır. Genel Müdürlük Teftiş Kurulu Başkanlığının 25.12.1995 tarih ve 57 sayılı raporuyla bazı öneriler ve tespitler getirildiği halde, Sayın Bakan Şinasi Altıner'in gereğini yapmadığı ve devleti yüzmilyarlarca lira zarara uğrattığı iddiasıyla, eylemin, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddia edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, komisyonun bir üyesi olarak şunu ifade etmek isterim ki, komisyon, çalışmalarında, önyargısız, tarafsız, parti endişelerinden uzak, ciddî ve disiplinli bir çalışmayı sürdürmüştür. Olayın açığa çıkması için, iddia sahipleri, gösterdiği şahitler, TEDAŞ çalışanları, Bakanlık mensupları ve bilirkişiler büyük bir titizlikle dinlenmiş ve verdikleri belgeler toplanmıştır. Ayrıca, Bakanlık Teftiş Kurulunun elinde bulunan bilgi ve belgeler, Kurum içindeki personel için açılan Ankara Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesindeki dosya, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığının ihalelerle ilgili görüşü ve Yüksek Disiplin Kurulunun kararlarıyla birlikte (9/1) esas numaralı Komisyon dosyasındaki bilgi ve belgeler toplanmıştır.

Şunu öncelikle belirtmek gerekir ki, TEDAŞ'ta yapılan ihalelerde yolsuzluk, rüşvet ve görevi kötüye kullanma gibi olayların, gerek TEDAŞ gerek Bakanlık ve gerekse Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarında madde madde açıklandığı bir gerçektir.

Bürokratik seviyede cereyan eden bu olayların, eski Bakan Sayın Altıner'le ilgisinin olmadığını ve TEDAŞ'ın hukukî yapısından kaynaklandığını birkaç cümleyle açıklamak istiyorum. TEDAŞ, 233 sayılı İktisadî Devlet Teşekkülleri Hakkında Kanun Hükmünde Karaname ve değişiklikleriyle 3771 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, 1993 tarihli ve 4789 sayılı Kararnamenin eki, Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere kurulmuş bir iktisadî devlet teşekkülüdür. Yani, TEDAŞ, bu niteliğiyle tüzelkişiliğe sahiptir; faaliyetlerinde özel ve sorumluluğu, sermayesiyle sınırlıdır, özel hukuk hükümlerine tabi olup, Genel Muhasebe Kanunu ile Devlet İhale Kanunu hükümlerine ve Sayıştay denetimine tabi değildir. Ana statüye göre, TEDAŞ'ta, yönetim kurulu, en yetkili kuruldur. Bakanlığın bu kurul üzerindeki konumu gözetim ve denetimden ibarettir; çünkü, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve TEDAŞ ana statüsü, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığını, ilgili bakanlık olarak tarif etmektedir.

Konunun başından beri, Bakanın, tüm bürokratik engellemelere rağmen, 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanundan aldığı yetkilerini, tam, zamanında, eksiksiz olarak kullandığı, gerek 13 şahidin dinlenmesinden gerekse eski Bakanın savunmasından ve rapordaki bilirkişi mütalaalarından anlaşılmaktadır.

Hemen şunu ifade edelim ki; önerge sahibi de dahil olmak üzere, ifadesi alınan tüm şahit, bilirkişi ve bürokratlar, Sayın eski Bakanı, özellikle görevini kötüye kullanma babında hiçbir şekilde suçlamamış, iddia etmemiş, hatta ve hatta ihsas bile etmemiştir.

Değerli milletvekilleri, Komisyonumuz, konuyu, tüm hukukî çerçeve içerisinde, önyargısız ve tarafsız bir anlayışla incelemiştir; hiçbir arkadaşımız parti endişesi taşımamıştır. Hatta, Sayın eski Bakan, soruşturma esnasında parti değiştirdiği halde, soruşturmanın mecrasına en ufak bir tesiri olmamıştır. Değerli milletvekilleri de, bu konuya gölge düşürmemek için, ellerinden gelen özverili çalışmaları yapmışlardır.

Olaylarda, Bakanı ilgilendirecek, suçlayacak veya bağlantı kuracak, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesine uygun suçun maddî ve manevî unsurları teşekkül etmediği gibi, Bakanın hareketlerinde, davranışlarında ve idare biçiminde, TEDAŞ'ın hukukî konumu göz önüne alınarak, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyan fiilin unsurları da teşekkül etmemiştir.

Değerli milletvekilleri, olaylar Ağustosta başlayıp, 53 üncü Hükümetin kuruluşuna kadar -yani, Sayın Bakanın görevden ayrılışına kadar- devam etmiştir. Bu sürede, Türkiye'nin siyasî hayatındaki çalkantıları ve özellikle, bir erken genel seçim yapıldığını unutmamak gerekir. Erken genel seçimin konjonktürü dolayısıyla, Enerji Bakanlığında bulunan bir Bakanın, bu işleri de hassasiyetle takip etmesini ve olayların üzerine gitmesini takdirle karşılıyoruz.

Parlamentonun usulsüzlük, yolsuzluk ve haksızlıklar üzerine kararlılıkla gitmesi, halkımızın beklediği temiz toplum, temiz siyaset ve temiz devlet beklentisine cevap teşkil edecektir.

Bu olaylarda suçu olan bürokratların birçoğu bağımsız yargı organlarında hesap vermeye devam etmektedir.

Meclisimizin denetim yollarını tarafsız, etkin ve süratli kullanması, tüm ülke insanlarının beklentisidir, talebidir, isteğidir.

BAŞKAN - Sayın Özsoy, 1 dakikanız var efendim.

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

Kişisel olarak, gerek bürokraside geçen deneyimi gerekse Parlamentoda geçen deneyimi göz önüne alarak ve vicdanî muhasebemi yaparak, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner'in ne 230'a ne de 240'a girecek herhangi bir suça iştirak etmediğini arz eder, hepinizi saygıyla selamlarım. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özsoy.

Sayın Komisyon, bu safhada konuşmak istiyor musunuz?..

(9/2) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

Sayın Başkan, süreniz 10 dakikadır; rica ediyorum, süreye riayet edin efendim.

(9/2) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; (9/2) esas sayılı TEDAŞ-Altıner Komisyonu ve şahsım adına hepinizi sevgi, saygı, barış ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum.

Bilindiği gibi, Komisyonun kuruluş sebebi, verilen Meclis soruşturması önergesidir. Bu önergeyle ilgili olarak Sayın Özsoy'un açıklamalarını dinledik. Rapor size dağıtıldığı için tekrarlamak istemiyorum.

Önergenin kabulü üzerine (9/2) esas numaralı Komisyon kuruldu ve Komisyon, yasal süresi içerisinde raporunu Sayın Meclise arz etti. Sayın Meclis, komisyon raporunu ya kabul edecek yahut reddedecektir. Bilindiği üzere, reddetmesi halinde, verilecek olan önergede, hangi sevk maddesiyle Yüce Divana sevk etmesi hususunun belirtilmesi gerekmektedir.

Sayın arkadaşlar, konuyla ilgili, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce, 32 adet muhtelif yerleşim birimlerine ait elektrik şebekesi tesis işleri, 3 trilyon 344 milyar 692 milyon lira keşif bedeliyle 6.9.1995 tarihine kadar ihaleye çıkarılmış; 167 firma tarafından 850 yeterlilik ve teklif zarfı verilmiş ve iş, yüzde 32,3 indirimle 2,2 trilyon liraya ihaleye çıkarılmıştır.

Yoğun şikâyet ve söylentiler, Meclis soruşturması önergesi ve kararı nedeniyle, ihale, bütün yönleriyle çeşitli birimlerce incelemeye tabi tutulmuştur. Bunlardan birisi, önergenin dayanağı olan 25.12.1995 gün ve 57 sayılı rapordur. Bu rapor, ihalelerin iptalini önermektedir.

Diğeri, aynı doğrultuda, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 19 mart tarihli raporudur. Bir başkası ise, yine Teftiş Kurulunun 27 Mayıs 1996 gün 66/8 tahkikat raporuyla, diğer raporları doğrulayan ivedi durum raporudur.

Bunun dışında, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu 15.10.1996 gün ve 23 sayılı kararıyla, TEDAŞ Genel Müdürüyle, iki Genel Müdür Yardımcısını ve Ticaret Daire Başkanını, devlet memuriyetinden ihraç etmiştir ve ayrıca, çeşitli personel hakkında ağır disiplin cezaları tertip edilmiştir. Kurum içerisinde, birçok personel hakkında, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyan eylemleri nedeniyle, Ankara Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesinde ceza davası açılmıştır. Yine, ihaleye fesat karıştıran, sahte belge kullanan, hile yapan firmalar hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Bunları, hem sizi hem de kamuoyunu aydınlatma bakımından söylemek istiyorum.

İhaleyle ilgili ortaya çıkan hukukî problemler nedeniyle, TEDAŞ Genel Müdürlüğü, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden hukukî mütalaa istemiştir. Fakülte öğretim üyelerinden Prof. Dr. Fırat Öztan, Prof. Dr. Seyfullah Ediz ve Prof. Dr. Fahrettin Aral tarafından hazırlanan 15.7.1996 günlü hukukî görüş çok önemlidir. Dosyamızda mevcut olan bu görüşe göre, ihalelerin tümden iptali gerekmemektedir. 32 iş kapsamındaki ihaleden, 15 adet şehir şebekesi işi ihale edilmiştir ve yine, bu rapor doğrultusunda karar alan TEDAŞ Yönetim Kurulu, 8 firmanın sözleşmesinin feshine, fesihten doğan zararların istenmesine karar vermiştir. Bir başka deyişle, Meclis soruşturma önergesinin dayanağı olan rapor ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin raporu çelişmektedir. İhalelerin tümden iptali gerekmemektedir. Bu konuda tereddüt hasıl olmuştur. Bakan, bu tereddüt sırasında, konuyu uzmanlarına sormuş, uzmanları ise, Bakanın ihaleyi fesih yetkisi olmadığını belirtmişlerdir. Nitekim, Ankara Üniversitesince hazırlanan -belli öğretim görevlilerince hazırlanan- rapora göre ihaleyi fesih yetkisi bakanın değildir. TEDAŞ'ın hukukî konumu itibariyle, en üst düzeyde görevli olan TEDAŞ Yönetim Kuruludur. TEDAŞ Yönetim Kurulu, her konuda yetkilidir. Bakanın, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesinde yazılı gözetim ve denetim görevi vardır; bunu yapıp yapmadığı hususu araştırılmalıdır. Gözetim ve denetim görevi, ihaleleri fesih suretiyle değil, başka türlü de yapılabilir. Nitekim, dosyamızda mevcut delillere göre, Bakan, bu konuda görevlerini yapmıştır. Bunlar, size arz edilen raporda etraflıca açıklanmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Meclis soruşturması önergeleri, Meclisin denetim yollarından en önemlisidir ve bunlar, siyasî maksatla verilecek önergeler değildir. Bu nedenle, Meclis soruşturması önergeleri, partilerin organlarında görüşülemez. Siz, burada karar verirken, vicdanî kanaatlerinize göre karar vereceksiniz. Bu, bir yargılamadır; yargının bağımsızlığı ilkesi, sizin için de geçerlidir. Siz de, arz edilen rapor, konusunda kendi bilginiz ve değerlendirmeleriniz ışığı altında karar vermek durumundasınız.

Demin, Sayın Başkan Yardımcımın da arz ettiği gibi, usulsüzlük, yolsuzluk ve haksızlıkların üzerine kararlılıkla gidilmesi halinde, halkın temiz siyaset beklentilerine cevap verilmiş olacağı, anayasal kurumlara olan güven duygusunun artacağı ve toplumsal barışın güçleneceği kuşkusuzdur. Parlamentonun saygınlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetim yollarının tarafsız, etkin ve süratli kullanımıyla, siyasîlerin ve yönetenlerin yolsuzluklar üzerine kararlılıkla gitmesi suretiyle sağlanacağı açıktır.

Bu nedenle, şu hususu önemle belirtmek istiyorum: Araştırma önergesi verilebilecek hallerde, soruşturma önergesi verilmesi ve bunun sonunda, soruşturmaya muhatap olan kişi hakkında işlem yapılmaması, kamuoyunu da rahatsız etmektedir. Önergelerin verilmesinde, bu hususa ve önergelerin neticelerine dikkat edilmesi asıldır; toplum bunları beklemektedir. Meclis araştırması önergesine, soruşturma önergesine, soruşturma kararına bağlanan sonuçlar farklıdır. Evet; her soruşturma, mutlak surette Yüce Divana sevk neticesini doğurmaz; ancak, bu önergelerin verilmesinde gerekli titizliğin gösterilmesi, sanıyorum ki, toplumun da beklentisidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; rapor önünüzde; kararı serbest iradenizle vereceksiniz. Komisyonumuz, çalışmalarında, siyasî partiyle ilgili elbiselerini çıkarmış ve kendi vicdanî kanaatlerine göre karar vermiştir. Onbeş kişiden oluşan komisyon, kararını verirken iki üye muhalefet etmiştir; onun dışındaki üyelerden ikisi imza sırasında bulunmamış, diğer üyeler ise, Sayın Altıner'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığına karar vermiştir.

Komisyon çalışmalarındaki katkıları nedeniyle tüm üyelere huzurunuzda teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (RP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yalçınbayır.

Aslında, sürenizi belirlerken biraz yanlış belirledim; çünkü, ben, Danışma Kurulunda, bugün, bununla ilgili bir süre var mıdır yok mudur diye sormamıştım. Böyle bir süre yok; ama, İçtüzüğe göre, komisyonların konuşma süresi normal olarak 20 dakika. Siz de zaten yeterli konuştunuz; teşekkür ederim.

Şahısları adına, Sayın Sami Küçükbaşkan?.. Yok.

Sayın İbrahim Yılmaz?.. Yok.

Sayın Metin Şahin?.. Burada.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

METİN ŞAHİN (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz komisyon raporu hakkında söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, üzerinde görüştüğümüz komisyon raporunda bir kanaat oluşturabilmemiz için bellibaşlı bazı tespitleri ortaya koymanın yararlı olduğunu düşünüyorum. Örneğin, bunlardan birincisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun kabul ettiği soruşturma komisyonunda ileri sürülen iddialar nelerdir, önce onları özetle bilgilerinize sunmak istiyorum:

İhale evraklarında usulsüzlük ve yolsuzluk yapılmıştır. Yönetim Kurulundan gerekli karar alınmamıştır. İhale puanlaması usulsüz etkilemeye maruz kalmıştır. Yanlış, sahte belge ve evrak kullanan müteahhitlere göz yumulmuştur. Gizlilik ilkesi ihlal edilmiştir. Dışarıya bilgi sızdırılmıştır. İddialar bunlardı.

Bir başka tespit: TEDAŞ Teftiş Kurulunun, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Teftiş Kurulunun, yine, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun yaptığı inceleme, soruşturmalar sonucunda da, bu ileri sürülen iddiaların tamamen gerçek olduğu görülmüştür.

Bir üçüncü tespit: TEDAŞ Teftiş Kurulunun, 25.12.1995 tarihinde hazırlayıp makama sunduğu teftiş raporunda iki husus öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisi “ihale iptal edilmelidir” ikincisi “sorumlular hakkında soruşturma açılmalıdır” denilmesidir.

Değerli arkadaşlar, 25.12.1995 tarihinde, TEDAŞ Teftiş Heyetinin hazırladığı bu rapor, o zamanın genel müdürünün de oluruyla, 5 Ocak 1996 tarihinde, Sayın Bakan Altıner'in bilgisine sunulmuştur.

Diğer bir tespit: Soruşturma komisyonu raporunun 21 nci sayfasında da yer alıyor, yine, benden önce söz alan bazı arkadaşlarımız da dile getirdiler, bu soruşturmayla ilgili olarak, zamanın genel müdürü, iki genel müdür yardımcısı ve birçok bürokratı hem savcılığa verilmiş hem de görevlerinden alınmıştır. Bununla ilgili olarak bazı sözleşmeler iptal edilmiştir. Yine, raporlarda yer aldığı şekliyle, ihaleden doğan, TEDAŞ'ın bazı kayıpları için, firmalar hakkında da tazminat davaları açılması karar altına alınmıştır; ayrıca, bazı teminat mektupları da irat kaydedilmiştir.

Değerli arkadaşlar, kısaca bu tespitleri sunduktan sonra, bir de ihalenin geçirdiği aşamaları size özetle sunmak istiyorum: 16 Ekim günü ihale alt komisyonu, raporunu, satın alma ve ihale komisyonuna sunmuştur; 27 Ekim günü ihale protokola bağlanmıştır. 15 Kasım 1995 günü ihale, TEDAŞ Genel Müdürünce onaylanmıştır. Burada dikkat çekici bir husus ve çok tartışılan -bu konuyla ilintili olup olmadığı da çok tartışılan- bir konu var; o da, 15 Kasımda bu ihale onaylandıktan sonra, Danıştay kararıyla göreve dönme kararı alan eski genel müdür de, bu ihalenin onaylanmasını müteakip göreve başlatılmıştır. 16 Kasımda göreve iade edilen eski genel müdür, TEDAŞ ile ilgili bu dosyanın kendisine getirilmesini ve incelemek istediğini söylemiştir; ancak, kendisiyle beraber görev yapan diğer bürokratlar bu dosyayı kendisine vermemişlerdir ve bu arada, Sayın Bakan Altıner, 16 Kasımda hazırladığı bir onayla, Danıştay kararıyla göreve dönen genel müdürü, İstanbul'a, onbeş günlüğüne görevlendirmiştir. Bu görevlendirme tartışmanın en fazla yapıldığı taraflardan biriydi; çünkü, çok iddia edilen, yolsuzluk olduğu, bunların örtbas edilmek istendiği ve bunların soruşturmasının gerektiği, kamuoyunda en çok konuşulduğu bir noktada, genel müdüre karşı yapılan bu tasarrufun çok tartışmaya açık olduğu takdirlerinizdedir.

İşte, bu noktada, onbeş günlüğüne İstanbul'a gönderilen genel müdüre, Sayın Bakan, sanıyorum, bu tasarrufu çok yeterli görmemiş; çünkü, bu görevlendirme işi cuma günü 16.30'da kendisine tebliğ edilmiştir. Aradaki cumartesi, pazar hiç dikkate alınmaksızın, sanki tatil günü değilmiş gibi, pazartesi günü geçici görevle İstanbul'a giden Genel Müdüre, İstanbul'a geç gittin diye de, bu sefer işten el çektirilmiştir Sayın Bakan tarafından. Bu, tabiî, çok dikkat çekici, en fazla tartışılan konulardan biri haline gelmiştir. Burada, Sayın Bakan, her konuda iddia ettiği gibi, soruşturmayla ilişkisini kurmakta 233'e göre gözetim ve denetim yetkisinin dışında bir yetkisinin olmadığını söylemesine rağmen, bu olayda bir yürütme yetkisini kullanmıştır. Bu açıktır; çünkü, daha sonra, Başbakanlık Personel Dairesinden aldığı görüş, bir yeri önce boşaltıp sonra onun kılıfını hazırlamaktan öteye geçmemiştir. Bu konuda yanlış yapmıştır; çünkü, 233 sayılı Kararnamede açıkça ifade edilmektedir ki; bir genel müdür herhangi bir nedenle bir yere göreve gittiği zaman vekilini kendisi belirler. Bu açıktır; ama, burada, Sayın Bakan bir tasarrufta bulunarak, vekilini, genel müdürün kendisinin belirlemesini aşmış, doğrudan bir yürütme yetkisiyle bir vekâlet vermiştir. Bu vekâlet de, TEDAŞ soruşturmasının bütün aşamalarında önplanda görülen; sonuçta, kamu görevinden atılan, savcılığa verilen Genel Müdüre vekâlet şeklinde olmuştur. Bu bakımdan, dikkat çekici bir durumla karşı karşıya olduğumuzu size açıkça açıklamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, tabiî, bu arada, yine, tartışılan en önemli bir olay Sayın Bakanla ilgili olarak; bu, kamuoyuna yansıyan tartışmaların akabinde 22 Kasımda Sayın Bakan, TEDAŞ Teftiş Heyetini, bu konuyu soruşturmakla görevlendirmiştir. Tabiî bu inceleme yaklaşık bir ay kadar zaman almış ve TEDAŞ Teftiş Kurulu tarafından 25 Aralık günü bir rapora bağlanmıştır. Rapor, ayın 29'unda Genel Müdürün onayına sunulmuş, Genel Müdür onaylamış ve 5 Ocakta da Sayın Bakana sunulmuştur.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan şöyle bir iddiada bulunuyor: “Bu rapor nedeniyle ortaya çıkan, teftiş heyeti raporunun söylediği iptal yetkisi beni aşar, benim görevim değildir. Bu görev, TEDAŞ Yönetim Kurulunun.” Ancak, şöyle bir hukuk kuralını gözardı edemeyiz: Eğer, bir bakan, bir konuyu teftiş heyetine veriyor, konunun incelenmesini istiyor, ve de bu inceleme kendisine geliyorsa, bunun gereğini yapmak durumundadır; yani “benim bu konuda bir yetkim yok” demesi mümkün değildir; çünkü, teftişi isteyen kendisidir, yapılan teftiş bakan adına yapılmıştır, ortaya çıkan sonuçları da işleme koyacak olan da bakanın kendisidir, Yönetim Kurulu değildir.

Burada, tabiî, çok tartışılan bir nokta: Sayın Bakan ve bazı komisyon üyelerimiz, bu görevin bakanda olmadığını, Yönetim Kurulunda olduğunu iddia etmişlerdir. Halbuki, ben kişisel kanaatimi, ısrarla, üzerine basarak söylüyorum; eğer, bir bakan, bu konuda görevi kendisi verdiyse “bunu soruşturun” dediyse ve bu rapor kendisine gelip de “bunun iptali gerekir” dediyse; o bakan, onu yapmakla mükelleftir.

BAŞKAN - Sayın Şahin, 1 dakikanız var efendim.

METİN ŞAHİN (Devamla) - Peki Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, ayrıca şunları söylemek istiyorum: Tabiî, daha sonra görevden değişiklikle, usulsüz olarak göreve getirilen Genel Müdür, Bakana “bunun iptali gerekir” diye bu raporu da sunduktan sonra -arada ne olduğu pek bilinmemekle beraber- 7 Şubatta Yönetim Kurulu yeniden toplanmış ve herkesin iptal edilmesini beklediği bir olay, Yönetim Kurulunda kabul edilmiştir; ancak, sonradan, bunun karar yetersayısı oluşmadığı görülmüş ve 29 Şubatta yeniden Yönetim Kuruluna gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şahin, size 1 dakika süre veriyorum; fazla uzatmayacağım.

METİN ŞAHİN (Devamla) - Peki Sayın Başkan.

Burada şunu söylemek istiyorum: Sayın Bakan, bu konuda görevi kendisinde olmadığı şekliyle, Yönetim Kurulunu tekrar toplantıya çağırmış ve sözde, bunun çaresini aramış; acaba benim bunda yetkim var mı; iptal yetkim var mı diye sormuştur. Ben, o zaman, komisyonda da söyledim, burada da söylüyorum; Yönetim Kurulunda, bunu iptal yetkim var mı diye aramasına gerek yok; görevi Sayın Bakan kendisi vermiştir, rapor önüne gelmiştir; bu raporun gereğini yapmak durumundaydı. Bu bakımdan, ben, Sayın Altıner'i, görevini yeterince yerine getiremediği, belirli bir dirayetsizlik ve ihmal gösterdiği konusu nedeniyle kusurlu ve suçlu buluyorum.

Değerli arkadaşlar, sözlerimi şöyle tamamlamak istiyorum: Bu soruşturmayla, Türkiye Büyük Millet Meclisi, millet adına denetim yetkisini kullanmaktadır. Usulsüzlük, yolsuzluk ve haksızlıkların üzerine kararlılıkla gidilmesi halinde halkın, temiz toplum ve temiz siyaset beklentilerine cevap verilmiş olacağı gibi, başta Parlamento olmak üzere, devlete güven duygusunun artacağı kuşkusuzdur; takdir Yüce Meclisindir.

Saygıyla sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.

Sayın Selahattin Beyribey, buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum; ayrıca, ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımızın geçmiş Ramazan Bayramını kutluyorum.

Zonguldak Milletvekili Sayın Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının önergesiyle, Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ'nin bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner hakkında açılan Meclis soruşturmasının komisyon çalışmalarının sonuçlandırılmasından sonra, konu hakkında görüşlerimi açıklamak üzere şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Soruşturma komisyonları, Anayasa ve İçtüzükte belirtildiği üzere, bakanlık, başbakanlık yapmış olan kişilerin bu görevleri sırasında yaptıkları veya yapmadıkları işlemlerden, suç isnadı ve o suçu içeren ceza maddesi belirtilerek yapılan iddiayı inceler, soruşturur, suçlu veya suçsuz diyerek sonuçlandırırlar. Genel Kurul da, bu soruşturma komisyonunun çalışma raporunu takdir eder, değerlendirir, konu hakkkında nihaî karara varır.

Sayın milletvekilleri, soruşturma komisyonları, Türkiye Büyük Millet Meclisinin diğer komisyonları gibi, yani, Sağlık, Bayındırlık ve Tarım Komisyonları gibi kalıcı ve sürekli komisyonlar değillerdir; soruşturmaya neden olan iddia konularını araştırırlar.

İddia: TEDAŞ'ta 32 ihale olmuş; bunun usulsüzlüğünü Teftiş Kurulu tespit etmiş, Sayın Bakan bunu iptal etmemiş ve devleti zarara uğratmış; dolayısıyla, 240 ıncı maddeye göre, görevini kötüye kullanma fiilini işlemiştir.

Komisyon, incelemesinde, Sayın Bakanın Teftiş Kurulunu anında görevlendirmiş olduğuna ilişkin yazılı talimatı olduğunu; Sayın Bakanın ihaleyi iptal yetkisinin KİT'ler üzerinde mümkün olmadığını belirtmiştir.

233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesinde belirtildiği gibi, ilgili bakanlık; teşebbüs, müessese ve bağlı ortaklık faaliyetlerinin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak yürütülmesini gözetlemekle görevlidir.

Birinci fıkrada belirtilen amaçla, ilgili bakanlık, gerekli hallerde teşebbüslerin hesaplarını ve işlemlerini teftiş ve tahkike tabi tutmaya ve bunların iktisadî ve malî durumlarını tespit ettirmeye yetkilidir. Bu yetki, kuruluşlarının görev ve yetkilerini daraltmayacak, normal faaliyetlerini aksatmayacak şekilde kullanılır.

Sayın Bakan bu maddeye göre, Bakanlığının görevlerini aynen yerine getirmiştir.

Sayın Mümtaz Soysal ve arkadaşlarının hazırladığı soruşturma önergesinin son sayfasındaki bir cümlede, devleti milyarlarca lira zarara uğrattığı ifade edilmektedir.

Sayın milletvekilleri, zarar matematiksel bir kavramdır, tespiti de kolaydır. Bir suç için yeterli kanıtı ortaya koyamayabilirsiniz; ama, şunu diyebilirsiniz: “Şurada bir zarar var; ama, tespit edemedik.”

KİT'ler, tek düzen muhasebe sistemiyle çalışır, hatta, geleceğe dönük tahminî zarar bile çıkarabilirler; proforma bilanço isterseniz, size tahminî zararı bile söyleyebilirler. Peki, o halde, şimdi ben soruyorum: Nerededir TEDAŞ ihalesinden doğan zarar; zarar marar yok arkadaşlar. Bu, Teftiş Kurulu raporlarında da derc edilmiştir. Eğer, tek bir liralık zarar olsaydı, komisyon, bu rapora bunu yazardı; yazamadığına göre, zararsızlığa sükût ederek ikrar etmiştir. Komisyon “zarar yok” diye yazsaydı, iddia sahibi olan Sayın Soysal ve arkadaşlarının iddialarını belki de çok fazla hafifletecek, buna karşılık da, Sayın Bakan haklı duruma çıkacaktı. Herhalde, bunu yapmamak için de, zarar konusuna temas etmemeyi, sükût etmeyi yeğlemişlerdir; ama, görülüyor ki, Sayın Soysal ve arkadaşları da, başlangıçta çok kolay tespit edilebilecek bir zarar konusunu hiç incelemeden “milyarlarca zarar var” diyerek, kamuoyu oluşturmak istemişlerdir.

Sayın milletvekilleri, 53 üncü Hükümetin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı, TEDAŞ yönetimini tamamen değiştirmiş olmasına rağmen, Bakanlık Teftiş Kurulu raporunda 32 ihalenin tamamen iptalini öngörmesine rağmen ve de bu karara Sayın Bakan uyduğu halde, TEDAŞ Yönetim Kurulu, ihaleleri iptal etmemiştir ve bu kurumu zarara sokacağız endişesiyle Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine başvurmuşlar ve hukukî görüş istemişlerdir. Hukuk Fakültesi profesörlerinin verdiği raporun bir özeti, soruşturma komisyonu raporunda da mevcuttur. Bu raporda, TEDAŞ Teftiş Kurulu ve Bakanlık Teftiş Kurulunun 32 ihalenin iptalini içeren görüşünü reddederek, 5 müteahhitin -sahte belge vererek kurumu yanıltan müteahhitlerdir bunlar- ihalelerin feshini öngörmüştür. Tamamen iptali halinde “kamu zararı olur” diye rapor verilmemiştir. Şu andaki TEDAŞ Yönetimi ve Sayın Bakan Recai Kutan da, bu ihaleleri aynen onaylamıştır.

Burada, Genel Müdürün görevden alınmasıyla ilgili de birkaç söz söylemek istiyorum. Sayın Genel Müdürün atanmasıyla ilgili Ekonomik İşler Yüksek Koordinasyon Kurulunun 162 sayılı kararıyla kamu iktisadî ticarî teşebbüslerinin genel müdürlerinin ayrılmaları halinde -hastalık, vefat, istifa, görevden alınma ve bunun gibi- yerlerine yeni genel müdür atanıncaya kadar ilgili bakanın uygun göreceği kişinin vekâlet etmesi şeklindedir.

Ayrıca, bununla ilgili yine, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi gereğince, görevden uzaklaştırılan genel müdür veya yönetim kurulu başkanının yerine, kurum içerisinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabileceğinden, genel müdür ve yönetim kurulu başkanlığına vekâlet edecek personelin 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ncı maddesi gereğince, dördüncü fıkrada belirtilen kişilerden olmasının zorunlu bulunmadığı, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasında, genel müdürün yönetim kurulu başkanı olduğu hükme bağlandığından, genel müdürlük ve yönetim kurulu başkanlığına ayrı ayrı kişilerin vekâlet edemeyeceği; genel müdür ve yönetim kurulu başkanlığına aynı kuruluşun genel müdür yardımcısı olup, yönetim kurulu üyesi olmayan birinin vekâlet edebileceği; sözkonusu vekâletten atama işleminin ilgili bakanın yetkisinde bulunduğu mütalaa edilmektedir.

Görüldüğü gibi, buradaki tasarrufta da, yasaya aykırı hiçbir işlem söz konusu değildir. Bugünkü Hükümetin, bu kanuna dayalı çok sayıda uygulamaları vardır.

Sonuç olarak, ben de, Sayın Şinasi Altıner'in devleti zarara uğratmadığı ve görevini kötüye kullanmadığı kanaati oluşmuştur. Meclis Soruşturması Komisyonunun kararına aynen katılıyorum.

Saygılarımla.

Teşekkür ederim. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Beyribey.

Sayın Mehmet Gözlükaya; buyurun efendim.

Sayın Gözlükaya, süreniz 10 dakika efendim.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz üzere, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner'in dört beş aylık bakanlığı sırasında görevini kötüye kullandığı iddiasıyla Sayın Soysal ve arkadaşlarınca verilen soruşturma önergesinin komisyonca vaki incelemesi sonucunda verilen rapor üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; rapor üzerindeki sözlerime geçmeden önce, gene hepinizin bildiği gibi, TEDAŞ'ın hukukî durumu hakkında birkaç cümle söylemek istiyorum. Bildiğiniz üzere TEDAŞ, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince kurulmuş bir KİT'tir. Bu kararnameye göre, KİT'ler özerktir. İşlemlerinde, tamamen, özel hukuk hükümlerine tabidir. KİT'lerde, ne idare hukuku ne de idarî yargı herhangi bir şekilde mevzubahis değildir. Ayrıca, TEDAŞ'ta yetkili bir tek organ vardır; bu organ, Yönetim Kuruludur. Bildiğiniz üzere -gene söylüyorum; çok konuşulduğu için bu sözleri söylemek durumundayım- TEDAŞ, elektrik dağıtımıyla ilgili her türlü faaliyetleri icra eden ve her türlü tedbiri alan bir kuruluş. Bu kuruluşun tek ve en etkili, yetkili organı Yönetim Kuruludur. Sadece genel müdürün, Yönetim Kurulunun almış olduğu kararları onaylama yetkisi var.

Bir de, bakanın özel durumu var. Yine, bu kanun hükmünde kararnameye göre, bakan, burada, ilgili bakandır; yani, sorumluluğu olmayan, işlem ve faaliyetleriyle ilgili yetkisi ve etkisi olmayan, sadece denetim ve gözetim göreviyle görevlendirilmiş, yetkili kılınmış; ayrıca, gerektiğinde hesap ve işlemlerini, iktisadî ve malî gidişatını tetkik ve tahkik etmekle görevli, yetkili kılınmış; ayrıca, kendisine vaki şikâyet vesaire olursa, denetim görevi gereği, bunu ilgili kurumlara havale etmek; yani, Bakanlık müfettişleri kanalıyla, kuruluşun -TEDAŞ'ın- ilgili teftiş kurullarına havale etmek, onları uyarmak gibi yetkileri var.

Şimdi, olayımızda, Sayın Şinasi Altıner'in, TEDAŞ'ın hukukî durumu, kendisinin hukukî durumu ve yetkileri açısından gereğini yapıp yapmadığını çok kısa olarak belirtmek istiyorum.

Sayın Altıner 5 Ekim 1995 tarihinde göreve gelmiş, 27 Ekim 1995 tarihinde bu ihaleler yapılmaya başlanmış -yine herkesin bildiği gibi, ihale işlemleri uzun süre devam ediyor- ve 27 Ekimde de; yani göreve geldiğinden 20 gün sonra da bu ihale yapılmış ve arkasından, 7 gün sonra da ilgili genel müdür tarafından onaylanmış; yalnız, ihale kesinleştikten sonra birtakım şikâyetler vuku bulmuş. Bu şikâyetler üzerine, Sayın Altıner, Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı kanalıyla TEDAŞ Genel Müdürünü uyarmış ve gerekli tahkikatın yapılması için kendisine direktif vermiş. Ondan sonra -raporda uzun uzun izah edildiği üzere- birtakım yasal işlemler yerine getirilmiş, basın toplantıları olmuş; ben, o konulara girmiyorum. Bana göre olay şu: Sayın Altıner, 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname hükümlerinin kendisine verdiği yetki ve görevleri yerine getirmiştir; kanaatim budur. Bu işlemler açısından, kendisine herhangi bir şekilde atfedilecek bir kusur mümkün değildir. Bu, benim şahsî kanaatimdir.

Ayrıca, Metin Şahin kardeşim her ne kadar, bakan, kanun hükmündeki kararnamede yetkim yok diyorsa da, benim şahsî kanaatime göre, ihale soruşturmasını başlattığı için, ihaleyi fesih ve iptal etme gibi bir yetkiye de sahiptir” şeklinde bir düşünce arz ettiler. Bu düşüncelerine saygı duyuyorum; ama, ortada açık ve kesin hüküm bulunmasına rağmen ve kanun hükmündeki kararnamede ve bugüne kadar yapılan uygulamalarda yetkisinin bulunmadığı görülmüş olmasına rağmen, olmayan bir yetkiyle “efendim, şu işi yapıyorsunuz, ama arkasını da getirin, iptal edin” gibi bir hükme varmak, kanaatimizce mümkün değildir. Bu görüşe katılmadığımızı ifade ediyoruz. Yetkisi bulunmadığı için, ihale ve fesih yetkisine de girememiştir. Niçin; raporda güzelce izah edilmiş -bu vesileyle bu komisyonun sayın üyelerini saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum- güzel bir inceleme yapmışlar ve ilgili yerlere de danışmışlar. Orada da uzun anlatılmış; işlemler, tamamen özel hukuka tabi; yani, TEDAŞ'ın yaptığı faaliyetler özel hukuk hükümlerine tabidir. Hal böyle olunca, kesinleşen bir ihalenin sonradan iptal edilmiş olması, birtakım özel hukuk prensiplerini harekete geçirir. Ne olur; o ihaleyi alanların kâr mahrumiyetlerinden doğan tazminat hakları olur veya ihale arasındaki farklarla ilgili birtakım meseleler çıkabilir.

Biliyorsunuz, bu ihalede aslında TEDAŞ kârlı; 3,4 trilyon liralık bir ihaleyi 2,2 trilyon liraya, yüzde 37 gibi bir kırımla vermişler, orada da bir kâr durumu var. Nitekim, 53 üncü Hükümette Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı olan Sayın Hüsnü Doğan da bu ihaleyi iptal edememiş veya etmemişler. Bugünkü mevcut Sayın Bakanımız da bu yönde bir düşünce içerisinde değiller. O bakımdan, şunu söylüyorum özet olarak: Sayın Bakanın burada bir görevi yok.

Ayrıca şunu söyleyeyim -bazı arkadaşlar gülüyorlar- Sayın Altıner Doğru Yol Partisinden ayrılmış olabilir; ama, biz, Doğru Yol Partisi olarak ve şahsım olarak -bizim partililer güldüğü için söylüyorum- eskiden bizde iken, şimdi ayrılmıştır diye de bir art düşünce ve kin duymuşluğumuz yoktur. Doğru neyse burada, ben ve sanıyorum tebessümleriyle iştirak eden arkadaşlarımız da gerekli oyu vereceğiz. (DYP sıralarından alkışlar) Bunu da bu vesileyle belirtmek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Gözlükaya, 1 dakikanız var efendim.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sonuç olarak şunu söylüyorum: Sayın Altıner hakkında isnat edilen suç nedeniyle Komisyona sevk edilen ve verilen rapora ve delillere göre, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesinin maddî ve manevî unsurları gerçekleşmiş değildir. Kanaatimizi bir daha tekrar ediyoruz.

Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, bu araştırmalarla ilgili çok kısa bir matematiksel bilgi vermek istiyorum: Bugüne kadar, yani, 20 nci Dönemde, bir yıllık bir dönemde, 145 civarında araştırma ve genel görüşme önergesi verilmiş; bunlardan 19'u görüşülmüş, diğerleri gündeme girmiştir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, size son 1 dakika süre daha veriyorum. Konu dışına çıkmazsanız, memnun olurum.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) - Tabiî.

Keza, 9 tane soruşturma önergesi verilmiş; bunlardan 3'ü reddedilmiş, bir kısmı da görüşülmektedir. 20 nci Dönemde, 9 tane gensoru önergesi verilmiş...

Şimdi, şunu söylüyorum: 200'e yakın tasarı, Meclisimize verilmiştir; beklemektedir, gündeme girememiştir; ancak, biz, bu dönemde, irili ufaklı 91 tane kanun çıkarabilmişiz, 99 tane tasarı da Meclis komisyonlarında görüşülmektedir.

Şunu arz etmek istiyorum: Milletimiz, Yüce Meclisimizden, kendisiyle ilgili, toplumla ilgili tasarıların kanunlaşmasını beklemektedir; keza, Hükümetimizden icraat beklemektedir. Bu araştırma ve soruşturma önergeleri üzerinde siyasî düşüncelerimizi açıklarken veya denetim görevimizi yaparken, biraz daha dikkatli olmamız gerektiğini ifade ediyorum; çünkü, bu Meclis, gerçekten çok güzel işler yapabilecek bir Meclistir. Toplumun çok büyük sorunları vardır.

Bu vesileyle bunu da hatırlatıyor, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gözlükaya.

Sayın Esat Bütün; konuşacak mısınız?

ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) - Hayır Sayın Başkan.

BAŞKAN - Söz isteyen başka sayın milletvekili de olmadığına göre, son söz, Sayın eski Bakana ait; buyurun efendim.

ŞİNASİ ALTINER (Karabük) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin yeteri kadar aydınlandığı kanaati oluştuğu için, söz talep etmiyorum.

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, hakkında soruşturma açılması istenilen Sayın eski Bakan da konuşmak istememektedir.

Böylece, soruşturma komisyonu raporu üzerindeki görüşmeler sona ermiştir.

Bilindiği üzere, İçtüzüğümüzün 112 nci maddesine göre düzenlenen soruşturma komisyonu raporu, soruşturmanın açılmaması yönünde, verilen önergenin reddi yönündedir. Bu durumda, 112 nci maddeye göre, bu raporun reddedilebilmesi, aksine verilmiş bir önergenin bulunması halinde mümkündür.

Bu konuda, Sayın Metin Şahin'in verdiği bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın, ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara sokarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin de Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında, Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergeleri üzerine kurulan (9/2) sayılı Meclis Soruşturma Komisyonu raporunda yeterli delil elde edilemediği ve suçun unsurlarının olmadığı kanaatine varılarak eski Bakan Şinası Altıner'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığına oy çokluğuyla karar verilmiştir; ancak, elde edilen bulgular ile tanık ifadeleri, rapora ekli karşı oy yazımızda da belirtildiği üzere Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner'in usulsüzlük ve yolsuzluk yapılan ihalelerde Teftiş Kurulu raporunda yapılacak işlemlerin belirtilmiş olmasına karşın, görevini gereğince yerine getirmediği ve devletin zararını engellemediği dolayısıyla, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesinde ifadesini bulan görevi ihmal suçunu işlediğini ortaya koymaktadır.

Bu nedenle, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner'in yukarıda belirtilen fiili nedeniyle, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine karar verilmesi için gereğini Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesi uyarınca arz ederim.

Metin Şahin

Antalya

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, bu önergeyi oylarınıza sunacağım. Biliyorsunuz, İçtüzüğümüzün 112 nci maddesine göre soruşturma komisyonunun ret yönündeki; yani, soruşturmaya gerek olmadığı yolunda verilen kararlarının reddi, ancak, aksi yönde verilen ve ilgilinin hangi ceza maddesine göre sorumlu tutulacağını belirten bir önergenin Türkiye Büyük Millet Meclisinin salt çoğunluğuyla kabulü halinde mümkündür.

Şimdi, bu önergeyi açık oylarınıza sunacağım. Yapılan bu açık oylamada, toplantı yetersayısı olan 184 milletvekili Genel Kurul salonunda olmakla birlikte, kabul oyu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin salt çoğunluğu olan 276 sayısına ulaşmaz ise, soruşturma açılması istemi reddedilmiş olur ve rapor kabul edilmiş olur. Verilen bu önerge, 276 veya daha fazla oyla kabul edildiği takdirde, o zaman da soruşturma açılması kabul edilmiş ve Bakanın Yüce Divana sevk edilme işlemi teşekkül etmiş olur.

Şimdi, bu önerge üzerinde yapacağımız oylamanın şeklini belirlemek üzere Yüce Genel Kurulun oylarına başvuracağım.

Biliyorsunuz, açık oylama üç şekilde yapılmaktadır; bunu, zaten, bütün milletvekili arkadaşlarımız biliyor.

Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Efendim, çok iddialı bir şey de değil zaten... Kabul etmeyenler... Açık oylamanın kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılması hususu kabul edilmiştir.

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Önergenin oylaması değil mi Sayın Başkan?

BAŞKAN - Efendim, verilen bu önergeyi oyluyoruz tabiî...

Sayın arkadaşlar, biliyorsunuz, önergenin kabulü için beyaz oy kullanmak lazım, reddi için kırmızı oy kullanmak lazım.

Biliyorsunuz, burada açık oylamaya sunduğumuz husus, önergedir. Önergede istenen şudur: Deniliyor ki, soruşturma komisyonu raporu gerçeği ifade etmiyor, bu raporu reddedin, bunun yerine bu önergeyi kabul ederek, Sayın Şinasi Altıner'i Yüce Divana sevk edin.

Önergeye katılıyorsanız beyaz oy vereceksiniz, katılmıyorsanız ret oyu vereceksiniz. Yani, burada oyladığımız, önergedir, rapor değil. Onun için, önergeyi kabul ediyorsanız beyaz oy vereceksiniz, komisyon kararını benimsiyorsanız kırmızı oy vereceksiniz.

Arkadaşlar, yanlış anlaşılmasın; isterseniz, bir daha açıklama yapabilirim...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, bir daha açıklar mısınız...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, burada oyladığımız, önergedir. Önergede, Sayın eski Bakanın görevini ihmal veya suiistimal ettiği, bu nedenle Yüce Divana sevk edilmesi gerektiği hususunun karara bağlanması istenilmektedir. Bu itibarla, bu önergeyi kabul ederseniz, Sayın Şinasi Altıner Yüce Divana gider; bunun için de, kabul oyu vermeniz lazım; kabul etmezseniz, ret oyu vermeniz lazım. Olay bu; yanlış anlaşılmasın efendim.

Yanında basılı oy pusulası olmayan sayın milletvekilleri, beyaz bir kâğıda, adını, soyadını, seçim çevresini ve oyunun rengini yazmak suretiyle oylarını kupaya atabilirler; ama, bazı arkadaşlarımızın yanında kâğıt yokmuş; cebinizde takvim varsa, onun boş bir sayfasını koparıp, oyunuzu kullanabilirsiniz; ama, basılı beyaz kâğıtlar var; arkadaşlarımız dağıtsınlar efendim bunları. Her ihtimale karşı yanınızda beyaz bir kâğıt taşıyın, zarar görmezsiniz...

Sayın milletvekilleri, beyaz kâğıda oyunu kullanan arkadaşlarımızın -biliyorsunuz, geçen gün, Yüce Kurulun aldığı bir karar gereğince- seçim çevresi yazılı olmadığı takdirde, oyu geçersizdir; onu da bir hatırlatayım. Beyaz kâğıda oyunu yazan arkadaşlarımızın, adını, soyadını, seçim çevresini ve oyunun rengini yazıp, imza atması lazım, imzanın da olmaması oyu geçersiz kılar; bunu, özellikle vurgulayalım ve arkadaşlarımız yanlış yapmasınlar.

Kupalar dolaştırılsın.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN - Salonda bulunup da oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oylama işlemi bitmiştir.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımına başlandı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylama işlemi devam ederken, isterseniz, çalışmalarımıza devam edelim.

2. - Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 173) (1)

BAŞKAN - Şimdi, 2 nci sırada yer alan, Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle deveti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.

Komisyon?.. Hazır.

Meclis Soruşturması Komisyonunun 173 sıra sayılı raporu daha önce sayın üyelere dağıtılmış ve ilgili eski Başbakana da gönderilmiştir.

Rapor üzerinde, komisyona, 6 sayın milletvekiline ve hakkında soruşturma istenen eski Başbakana söz verilecektir.

Komisyonun konuşma süresi 20 dakika, şahısları adına söz alan milletvekillerinin konuşma süresi 10'ar dakikadır.

(1) 173 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Son söz, hakkında soruşturma istenen eski Başbakanındır ve konuşma süresi sınırsızdır, hiçbir süreye tabi değildir. Biliyorsunuz, savunma hakkı kutsal olduğu için bir sınırlamaya tabi tutulamaz.

Sayın millevekilleri, rapor üzerinde söz alan üyelerin isimlerini okuyorum: Sayın Recep Mızrak, Sayın Abdullah Akarsu, Sayın Şamil Ayrım, Sayın Saffet Arıkan Bedük, Sayın Bahri Kibar, Sayın Nuri Yabuz, Sayın Halit Dumankaya, Sayın Refik Aras, Sayın Hüsnü Sıvalıoğlu, Sayın Mehmet Gözlükaya.

Tabiî, malumunuz olduğu üzere, 10 arkadaşımız söz istemiş, bunlardan yalnız 6 arkadaşımıza söz vereceğiz.

İlk söz, Kırıkkale Milletvekili Sayın Mızrak'a ait.

Buyurun Sayın Mızrak. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

RECEP MIZRAK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kocaeli Milletvekili Sayın Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, TEDAŞ'ta yolsuzluk yapıldığına dair iddiaları üzerine kurulan komisyon tarafından düzenlenen rapora ilişkin söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Refah Partisi Kocaeli Milletvekili Sayın Şevket Kazan ve 75 arkadaşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 2 Nisan 1996 tarihinde yaptıkları başvuruyla, yaptıkları inceleme ve araştırmalar sonucunda şu hususların vaki olduğu iddiasında bulunmuşlardır: İfadelerinde “önerge konusu olay, yalı çetesi olarak adlandırılan bir ekibin, Sayın Tansu Çiller vasıtasıyla, ülkenin en büyük yatırımlarını yürüten TEK ile ilgili 10 trilyon Türk Liralık bir ihalenin, önceden belirlenen firmalara çok kârlı fiyatlarla verilmesini sağlamak ve bu maksada ulaşmak için Başbakanın etkisiyle her türlü kanunî icapları hiçe sayarak, gerektiğinde bakanları, umum müdürleri değiştirerek, usullere, nizamlara aykırı olarak, devletin bir çiftlik gibi kullanılması olayıdır” şeklinde izah edilmiş, ihalenin safhaları anlatıldıktan sonra, sonuç olarak, sabık Başbakan Sayın Tansu Çiller'in;

1. Devletin en büyük yatırımcı kuruluşlarına, büyük, kârlı ihaleler tanzim ettirip, bunların, her türlü kanunsuz davranışlar pahasına da olsa, belli firmalara verilmesini sağlamak,

2. Bu yolsuzlukları önlemek isteyen umum müdürü görevden uzaklaştırmak,

3. Kendisine vaki yolsuzluk ihbarlarının Başbakanlık Teftiş Kurulunca incelenmesini engellemek,

4. TEDAŞ Teftiş Kurulu raporlarındaki açık tespitlere rağmen, yanlış ihaleleri, ne pahasına olursa olsun yürürlüğe koydurmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve devleti büyük zarara uğrattığı, bu görüş ve ileri sürdükleri iddiaların sundukları belge ve delillerle sabit olduğu kesin bir dille ifade edilmiştir.

Diğer taraftan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan önergenin görüşülmesi sırasında, ilk imza sahibi olarak Sayın Şevket Kazan tarafından yapılan konuşmada, hadisenin kesin olduğu yönünde benzer ifadeler kullanılmış ve önergenin kabulü yönünde oy kullanılması talebinde bulunulmuştur.

Şahsı adına söz alan Refah Partisi Kütahya Milletvekili arkadaşımız ise, Sayın Çiller'in sorumluluğunu daha da pekiştirici mahiyette ifadeler kullanmış ve teftiş raporlarıyla sabit hale getirilen bu usulsüzlük ve yolsuzluklara, Anayasanın 112 nci maddesi uyarınca, Başbakanın müdahalesi gerekirken müdahale etmediği gibi, bu usulsüzlük ve yolsuzlukların etkileyicisi ve bu senaryonun düzenleyicisi olduğu ve kendisinde 500 adet dosyanın olduğu ifadesinde bulunmuştur.

Değerli arkadaşlar, yaptığımız incelemeler sonucunda, TEDAŞ'daki hadiselerin şu şekilde cereyan ettiği görülmüştür: TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi) tarafından, değişik bölgelerde 32 şehir şebekesi tesis inşaatı düşünülmüş ve bu düşünce, ilgili daire başkanlığı tarafından 9 Ağustos 1995 tarihli yazıyla makama, yani Genel Müdüre sunulmuş, makam tarafından uygun görülerek, 10 Ağustos 1995 tarihinde de onaylanmıştır.

Genel Müdür tarafından ihaleye çıkarılması uygun görülen 3 344 692 000 000 Türk Lirası keşif bedelli ihale kararı, 18 Ağustos 1995 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır.

Resmî Gazetede yapılan ilanlar ve diğer duyurmalar sonucunda 850 adet teklif gelmiş, verilen teklifler 6 Eylül 1995 tarihinde alt komisyon tarafından açılmış, yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu ise, 10 Ekim 1995 tarihinde İhale ve Satın Alma Komisyonuna sunulmuştur.

32 şehir şebekesi için verilen tekliflerdeki tenzilatların ortalaması, keşif bedelinin yaklaşık olarak yüzde 32,3 oranına tekabül etmiştir.

Alt komisyon tarafından İhale ve Satın Alma Komisyonuna sunulan rapor, bu komisyon tarafından da aynen benimsenerek, 27 Ekim 1995 tarihinde karar altına alınmış ve TEDAŞ Genel Müdürlük makamı tarafından ise, 15 Kasım 1995 tarihinde onaylanmıştır.

Bu arada, Enerji Bakanlığına gelen çeşitli şikâyetler üzerine, Enerji Bakanlığı tarafından, 22 Kasım 1995 tarihinde TEDAŞ Genel Müdürlüğüne bir yazı yazılarak, şikâyetlerden bahsedilmek suretiyle, konunun incelenmesi ve soruşturulması talep edilmiş; gelen yazı, 23 Kasım 1995 tarihinde Genel Müdür tarafından Teftiş Kuruluna intikal ettirilip, konunun incelenmesi ve soruşturulması başlatılmıştır.

Teftiş Kurulu, raporun -bazı sebeplerden dolayı- kısa sürede sonuçlanma ihtiyacı ve bunun da kısa süre içerisinde sonuçlanabilmesinin mümkün olamaması üzerine bir ararapor düzenlemiş; 29.12.1995 tarihli bu araraporda, ihalelerde usulsüzlüğün ve yolsuzluğun tespit edildiğinden bahsederek, altı ana noktadan mezkûr ihalenin iptalinin gerekli olduğu görüşünü belirtmiş ve bu görüşü taşıyan rapor, aynı gün -yani, 29 Aralık 1995 tarihinde- Genel Müdür tarafından onaylanarak, resmîleştirilmiştir. Bilahara, rapor üzerine, 5 Ocak 1996 tarihinde, 22 Kasım 1995 tarihinde talepte bulunan Enerji Bakanlığının bu tarihli yazısı ilgi gösterilmek suretiyle, ihalelerin iptal edildiği bildirilmiştir.

Değerli arkadaşlar, yanlışlıklar bu şekilde devam etmiş; 3 defa karar verilip, 2 defa iptal edilen bu ihalelerin, bilahara, üçüncü defa kabulü üzerine, bu sefer, Enerji Bakanlığının, daha önceden TEDAŞ'ın Teftiş Kurulu tarafından yaptırılan soruşturmanın kendi Teftiş Kurulu marifetiyle yapılması konusundaki kararı üzerine, 9.2.1996 tarihinde, bu, TEDAŞ'a talimat olarak verilmiş ve Enerji Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından da konu incelenmiştir.

İnceleme ve yapılan soruşturma sonucunda, TEDAŞ Teftiş Kurulu tarafından tespit edilen hususlar aynen kabul edilmiş; hatta, bunlardan 8 firmayla yapılan ihalenin iptali, başta Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısı olmak üzere, 15 civarındaki kamu görevlisinin de işten el çektirilmesi, memuriyetlerine son verilmesi ve zararın da bunlardan tazmini, Sayın Bakanın da onayıyla raporda hüküm altına alınmıştır.

Değerli arkadaşlar, durum bu iken, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesi uyarınca, ilgili Bakan, gereğini yapmıştır. Ancak, diğer taraftan, zamanın Sayın Başbakanından, soruşturma önergesi sahibi Şevket Kazan ve 75 arkadaşının ileri sürdükleri ve “bilgi ve belgelerle sabit” dedikleri, soruşturma komisyonu çalışmaları sırasında elde edilen bilgi ve belgelere göre, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesiyle tecziyesini icap ettirecek, eyleme yönelik herhangi bir bulguya da rastlanamamıştır.

Sayın Çiller'in, çığlıklara ve silah seslerine rağmen kulak tıkadığı en büyük suiistimali, sağır sultanın duyduğu bu yolsuzluk olaylarından “benim haberim yok” diyerek sıyrılmaya çalışmasıdır. Bütün milletin haberdar olduğu bu yolsuzluk olayından, asıl sorumlu olanın haberdar olmaması mümkün müdür?!.

BAŞKAN - Sayın Mızrak, 1 dakikanız var efendim.

RECEP MIZRAK (Devamla) - “Sayın Çiller'in en büyük hatası, eşinin, devlet işlerine, özellikle tayin ve ihalelere müdahale hırsını engelleyememesi olmuştur. Bu zafiyet bugünkü sonuçları doğurmuştur. Eski Başbakan Sayın Çiller'in bu olaydan haberi vardır ve bu ihaleler yukarıdaki konuttan yönlendirilmiştir. Bundan en ufak bir şüphemiz yoktur” şeklinde, Sayın Kazan'ın Meclis konuşmalarında ileri sürdüğü iddialara rağmen, elbette ki, bu ağır iddia ve ithamları, elde belge olmadan kabul etmek mümkün değildir ve buna da katılınamamıştır.

Ancak, bir taraftan, eski Genel Müdürün burada bir sıkıntı olduğu sinyalini veren şikâyet mektupları, diğer taraftan da 23.11.1995; 9.12.1995; 15.1.1996; 19.1.1996 ve takip eden muhtelif tarihlerde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Mızrak, size 1 dakika eksüre veriyorum, fazla vermiyorum.

Buyurun.

RECEP MIZRAK (Devamla) - Peki efendim.

...Hürriyet Gazetesinde yayımlanan haberler üzerine, Başbakanlığın, ne inceleme ne soruşturma talimatı vermemiş olması ve ne de ilgili bakanlıklardan bu konuda ne olup bittiğini sormamış olması, burada, bir ihmali gündeme getirmektedir.

Sayın Çiller'in, Anayasanın 112 nci maddesinin kendisine verdiği yetki ve üstlendiği sorumluluğun gereğini yerine getirmede hassasiyet gösterdiğini söylemek, maalesef mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, burada icraî değil; bir ihmalî sorumluluk söz konusudur.

Diğer taraftan, kavga sebepleri kesin olarak tespit edilememekle beraber, iki genel müdürün görevden alınma kararnamelerinin 9 Şubat 1996 tarihinde sevk edilmesine rağmen, yirmi-yirmibeş gün içerisinde bunların çıkarılmamasını, bu arada başka kararnameleri çıkmasına rağmen bunların çıkarılmamasını, yine, ihmalin diğer bir ayağı olarak ifade ediyorum.

Sonuç olarak, eski Başbakan Sayın Çiller'in, TEDAŞ'ta cereyan eden ve basın ve yayın organları vasıtasıyla kamuoyunun gündemine sürekli olarak getirilen ihalelerde, eski Genel Müdürün iki defa da şikâyetine rağmen, gerekli hassasiyeti göstermediği, bu hadiselerde aktif rol oynayan iki genel müdür yardımcısını görevden almadığı, Anayasanın 112 nci maddesinin kendisine tanıdığı yetki ve sorumluluğun gereğini yerine getirmediği; yani, icraî bir mesuliyetinin olmamasına rağmen, ihmalî bir mesuliyetinin söz konusu olduğu kanaatine ulaşıldığını ifade ediyor; takdiri vicdanlarınıza terk edip; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Mızrak.

1. - Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 149) (Devam)

BAŞKAN - Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner'in, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine dair önergenin biraz önce yapılan açık oylamasına 501 sayın milletvekili katılmış, 107 kabul, 391 ret, 2 çekimser, 1 geçersiz oy kullanılmıştır. Bu duruma göre, soruşturma açılması yönünde verilen önerge reddedilerek, bu konudaki komisyon raporu benimsenmiştir.

Yalnız, oylama sırasında, İzmir Milletvekili Sayın Rüşdü Saracoğlu “oylama bittikten sonra, tasnif halindeki oy pusulalarının arasına sonradan oy atılmıştır” diye bir pusula gönderdi. Biz araştırdık, bu hususun doğru olduğunu tespit ettik ve o oyu geçersiz saydık; buradaki geçersiz oyu, o şekilde kabul ettik.

Böylece, soruşturma açılması istemi reddedilmiştir.

2. - Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 173) (Devam)

BAŞKAN - Sayın Abdullah Akarsu, buyurun efendim.

Sayın Akarsu, süreniz 10 dakikadır.

ABDULLAH AKARSU (Manisa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kocaeli Milletvekili Sayın Kazan ve 75 arkadaşının, TEDAŞ ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Sayın Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesinin kabulü sonucunda (9/1) esas numarasıyla kurulan soruşturma komisyonu raporu hakkındaki şahsî kanaatlerimi belirtmek üzere kürsüye çıkmış bulunuyorum. Gerçi, benden önce konuşan Anavatan Partili Sayın Recep Mızrak Bey -herhalde aynı perspektiften bakmışız- benim söyleyeceklerimin hemen hemen aynısını söylediler; onun için, lafı pek uzatmak istemiyorum ve sonuca gelmek istiyorum. Sonuçta, bazı şeyleri vicdanlarımıza danışarak karar vermemiz gerektiğini bildiğimiz için, niçin bu yola tevessül edildi noktasında birkaç fikrim var, onları arz etmek istiyorum.

Şimdi, bakar mısınız, insan haysiyet ve şerefinin defo kabul etmeyecek tek unsur olduğu dünyamızda, insanlara defo yüklemenin, sonunda ne gibi sıkıntılara sebep olduğuna... Sayın Kazan (Sayın Bakanım) lütfen dinlerlerse... Çünkü, kendileri şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Adalet Bakanıdırlar. Beni rahatsız eden; vicdanen rahatsız eden, bu kürsüde -geçen, Genel Kurul salonunda da- Mercümek Komisyonuyla ilgili söylediğim birkaç söz vardı. Yani, vicdanen insanların rahat olduğu bir noktada karar vermek durumundayken, insanları şaibe altında bırakıcı, kamuoyunun vicdanında teessüs etmiş bazı şeyleri aydınlığa götürücü faaliyetler içerisinde bulunmamız lazım gelirken...

Sayın Kazan'ın iddialarını okumuyorum. Yani, sahifelerce dolu; ama, çok çarpıcı bir bölümü var -Sayın Recep Mızrak Bey de okudu- beni özellikle rahatsız eden; araştırma ve soruşturma komisyonlarında en çok rahatsız eden nokta burası ve bu noktada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde büyük bir bühtan olduğunu düşünüyorum; vicdanen bu konuda hepimizin rahatsız olması lazım geldiğine inanıyorum.

Bakın, Sayın Bakanım, ne diyorsunuz: “Değerli milletvekilleri, Sayın Çiller'in en büyük görev suiistimali, sağır sultanın duyduğu bu yolsuzluk olaylarından 'benim haberim yok' diyerek sıyrılmaya çalışmasıdır.” Böyle devam ediyor 6 ncı madde, gerekçenizde...

BAŞKAN - Efendim, Genel Kurula hitap edin, lütfen... Genel Kurula hitap edin.

ABDULLAH AKARSU (Devamla) - Efendim, Genel Kurula hitap ediyorum. Benim meramımı anlatmak istediğim, Türkiye'de adaleti temsil eden Sayın Bakana birkaç sorum var, onun için...

BAŞKAN - Hayır, soru soramazsınız efendim.

ABDULLAH AKARSU (Devamla) - Efendim, kürsüde ben istediğim gibi konuşabilirim; o hakkım var benim.

BAŞKAN - Konuşamazsınız; konuya bağlı konuşacaksınız.

ABDULLAH AKARSU (Devamla) - Lütfeder misiniz...

BAŞKAN - Rica ediyorum konuya bağlı konuşun.

ABDULLAH AKARSU (Devamla) - Sayın Başkanım, lütfeder misiniz... (RP sıralarından gürültüler) Konuya bağlı konuşuyorum sayın milletvekilleri, konuya bağlı konuşuyorum. Altında bir konu daha var. Bakın, onu geçtim; madem rahatsız oldunuz...

“Değerli milletvekilleri, eski Başbakan Sayın Çiller'in en büyük hatası, eşinin, devlet işlerine, özellikle tayin ve ihalelere müdahale hırsını engelleyememesi olmuştur; ama, bu zafiyet, bugünkü sonuçları doğurmuştur” diyor Sayın Kazan ve devam ediyor: “...bu hususta bize müracaat eden insanlar var, bize başvuran insanlar var, bu ihaleleri adım adım takip eden insanlar var 'eğer soruşturma açılırsa, şahitlik yaparız' diyen insanlar var. Bize anlattıklarını, bizim dinlemeye veya onlardan belge almaya bir yetkimiz yok; ama, soruşturma komisyonunu kurarsanız, soruşturma komisyonunun buna yetkisi var” diyor ve ilave ediyorlar. Gerekçede, Sayın Ahmet Derin de, aynı şekilde “komisyon kurulursa, yedekte, elimizde bulunan bilgi ve belgeleri komisyona vereceğiz” diyor.

Komisyon çalışma raporu önümüzde. Bu noktada, suç isnat eden insanların belge ve bilgi akışı sağlamamaları nedeniyle, onların, tekrar bir vicdan muhasebesi yapmaları gerektiğine inanıyorum.

Bakınız, muhterem milletvekilleri, aynı dönemlerde, kamuoyu, bizden şeffaflık bekliyor. Aynı dönemlerde ve aynı raporun içinde, Sayın Çiller'in de bir konuşması var; onu da buraya not ettim. Aynen şöyle diyor; oturumda konuştuğu, ifadesi şu: “Sayın Erbakan ve Refah Partisi 'bizimle koalisyon yapacak olan, sütten çıkmış ak kaşıktır' dedi mi demedi mi?! Ben o teklifi kabul etseydim, bu tertipler yapılır mıydı yapılmaz mıydı?!” diyor. “Bu soruları sormak, yalnız benim değil, Meclisin de, milletin de hakkıdır” diye Sayın Çiller ifade ediyor.

Ben, buradan, tekrar başa dönmek istiyorum. Ben, bu noktada, benim ve kamuoyunun vicdanını aydınlatmak zorundasınız diye ifadede bulunuyorum. Merak ettiğimiz husus, dünden bugüne değişenin ne olduğudur. O kadar ağır ithamlarla ortaya çıkılan bir yoldan, şimdi, bu kadar yumuşak iltifatlarla vazgeçilmesi, beni ve kamuoyunu rahatsız etmektedir.

Süremi doldurmak için konuşmamı uzatmak falan istemiyorum; ama, bir şeyi söylüyorum: Ben, şahsım adına söz aldım, şuna inanıyorum, bu Parlamentoda bulunan insanların tümü vicdanlarına danışacaklar ve vicdanî kanaatlerine göre bu çalışmaların sonucunda rey vereceklerdir. Bu kararın, inşallah millet ve memleket yararına olacağını ümit ediyor; hepinize, Yüce Parlamentoya saygılar sunuyorum efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akarsu.

Üçüncü konuşmacı, Sayın Şamil Ayrım.

Buyurun efendim.

Süreniz 10 dakikadır.

ŞAMİL AYRIM (Iğdır) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller ile ilgili (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporuyla ilgili kişisel görüşlerimi Yüce Heyetinize arz edeceğim.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, TEDAŞ'ın, vekâleten yönetildiği 18 Ağustos 1995 tarihinde, ihale bedeli 3,5 trilyon olan yaklaşık 32 yerleşim biriminde, yıpranan, tevsie ihtiyaç duyan elektrik şebekesi ihaleye çıkarılmıştır. Teklif verme süresinin son gününde, 6 Eylül 1995'te, ihaleye 167 firma iştirak etmiş, yaklaşık 850 teklif vermişlerdir. Firma teklifleri, TEDAŞ Yönetim Kurulu tarafından çıkarılan ihale yönetmeliği kapsamında ilgili birimler tarafından değerlendirilerek, keşif bedeli 3,4 trilyon olan işler yüzde 32,3 indirimle 2,2 trilyon liraya ihale edilmiştir. Kurumun yaptığı bu işlemden dolayı, dönemin Başbakanı Sayın Tansu Çiller hakkında, Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca, işlemin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Meclis soruşturması açılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, ben, bu noktada, TEDAŞ'ın hukukî yapısını sizlere açıklamak istiyorum. Benden önceki konuşmacılar da bu konuda detaylı açıklamada bulundular ve Komisyon raporunda da... Gerçekten, ben, burada, Komisyonda görev alan arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.

Şimdi, TEDAŞ, bilindiği gibi, 233 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi bir kamu iktisadî teşebbüsüdür. Değerli arkadaşlarım, biz, nedense, bugüne kadar ya bunu anlamadık veya anlamak istemiyoruz. Teşekkülün hukukî yapısı, amacı, faaliyet konuları, organları ve teşkilat ile müessese, bağlı ve iştirak ve işletmeleriyle ilgili diğer hususlar ana statüsünde düzenlenmiştir. Buna göre, TEDAŞ, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadî alanda ticarî esaslara göre faaliyet göstermek üzere kanun hükmünde kararnameyle kurulan iktisadî devlet teşekkülü yapısında kamu iktisadî teşebbüsüdür. TEDAŞ, bu niteliğiyle tüzelkişiliğe sahiptir; faaliyetlerinde özerk, sermayesi sorumluluğuyla sınırlıdır. Kanun hükmünde kararname ve ana statü hükümleri saklı kalmak kaydı üzere, özel hukuk hükümlerine tabidir. Bundan başka Şirket, Genel Muhasebe Kanunu ile Devlet İhale Kanununa ve Sayıştay denetimine tabi değildir. 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinde, TEDAŞ organları; Yönetim Kurulu ve Genel Müdürlüktür. Yönetim Kurulu, kuruluşun en yüksek organı ve en yüksek düzeydeki karar organıdır. Genel Müdürlük, en yüksek düzeydeki yürütme organıdır. TEDAŞ, tüzelkişiliğe sahip bir kuruluş olarak hak ve fiil ehliyetine sahiptir; diğer bir deyişle, ehliyeti tamdır. Bütün bunları tek tek neden saydım ve bilgilerinize arz ettim; şundan değerli arkadaşlarım: Bu yasal düzenlemenin sonucu, hukukî, malî ve cezaî sorumluluk, hükmî şahsiyete sahip bir kurum genel müdürüne ve yönetim kuruluna aittir. Siz, bu yasal gerçeği hangi hakla bir kenara atıp, Bakanı, Başbakanı, Genel Müdür ve Yönetim Kurulunun yerine koyup, kendilerini sorumlu tutabiliyorsunuz?!

TEDAŞ, idarî düzen içerisinde bağlı kuruluş değil, ilgili bir kuruluştur. Bu niteliğinden dolayı, ilgilendirildiği bakanlığın, TEDAŞ üzerinde sadece bir gözetleme ve hak yetkisi bulunmaktadır. Bakanın sorumluluğu budur. Bunun dışında hiyerarşik hak ve yetkisi bulunmamaktadır.

TEDAŞ, dış yazışmalarını, ilgili bakanlık olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı aracılığıyla yapmaktadır. Buradan, TEDAŞ'ın Başbakanlıkla olan ilgisine gelmek istiyorum: TEDAŞ, ne Başbakanlık teşkilatı içerisinde yer alan bir kuruluş ne de Başbakanlığın bağlı ve ilgili bir kuruluşudur. Bana söyler misiniz, Başbakanlığın sorumluluğu nerededir değerli arkadaşlarım?! Yukarıda belirttiğim gibi, TEDAŞ, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının ilgili bir kuruluşudur. Başbakan ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı arasındaki ilişki, Anayasanın 112 nci maddesinde ifadesini bulan bir hükümden ibarettir. Bu demektir ki, Başbakan ile TEDAŞ Genel Müdürü arasında, idarî hukukun tanıdığı herhangi bir görev bağlantısı yoktur. Bu görevin bulunmadığı yerde, doğal olarak, bir yetkiden söz edilemez. Böyle olunca, Başbakanın görevini kötüye kullanması, görevinin yokluğundan ötürü hükmen mümkün olmamaktadır. Burada olsa olsa, Başbakanın hukuka uygun ricası yerine getirilebilir; kuşkusuz, bu, ne Başbakan ne de başkaları tarafından hukuka aykırılık oluşturur. Başbakanın hukuka aykırı ricasını yerine getirmek, yerine getiren memur bakımından suç sayılır.

Sayın Başbakanın TEDAŞ ihaleleriyle ilgili olarak herhangi bir ricada bulunmadığı, gerek Enerji Bakanı Sayın Şinasi Altıner gerekse Genel Müdür Sayın Mehmet Bozdemir'in Komisyondaki beyanlarından, kuşkuya yer vermeyecek şekilde kanıtlanmıştır. Ayrıca, TEDAŞ'ın karar organı olan Yönetim Kurulunun üyeleri de, kendilerine ne Sayın Başbakandan ne Sayın Bakandan herhangi bir görüş ve telkin gelmediğini açıklıkla ifade etmişlerdir.

Ayrıca, Soruşturma Komisyonunda, Sayın Tansu Çiller'in ve yakınlarının bir müdahalesinin olduğuna ilişkin herhangi bir somut delil ve ifadeye rastlanmamıştır. Ayrıca, devleti zarara uğratarak, görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğuna dair herhangi bir somut ifade ve delile Komisyon tarafından rastlanmamıştır; rastlanmadığı, Komisyon tutanak ve raporlarında açıkça belirtilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bu nedenle, Komisyonun almış olduğu karara katıldığımı ve önergede yer alan iddiaların sabit olmadığını arz eder, Yüce Heyetinize saygılarımı sunar; ellerinizi vicdanlarınıza götürmenizi diler, en derin hürmetlerimi sunarım. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayrım.

Sayın Saffet Arıkan Bedük, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Bedük, süreniz 10 dakika efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TEDAŞ'taki usulsüzlük ve yolsuzlukla ilgili, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller hakkında açılmış olan soruşturma sonucunda, Komisyon raporu üzerinde kişisel görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; TEDAŞ'taki bazı ihalelerde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle, Sayın Çiller hakkında, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesiyle ilgili olarak 76 milletvekili tarafından verilmiş olan önerge, Meclisimizce 24.4.1996 tarihinde kabul edilmiş ve soruşturma açılmasına karar verilmiştir.

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Ortağınız... Ortağınız...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Kurulan soruşturma komisyonunda, dinlenen tanıklar ve toplanan delillerin değerlendirilmesi sonucunda, TEDAŞ ihalelerinde, eski Başbakan Sayın Çiller'in, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanmadığına, 13 kabul, 2 çekimser oyla karar verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen ve kabul edilen söz konusu önerge, Sayın Çiller'in, münhasıran Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanması iddiasıyla Meclis soruşturması açılmasıyla ilgilidir; ancak, soruşturma komisyonunda bulunan bazı milletvekilleri, eski Başbakanın, gözetim ve denetim, teftiş ve yetkilerini kullanmadığından dolayı görevini ihmal ettiği gerekçesiyle iddiada bulunmuşlardır. Bu konuyla ilgili olarak yapılan oylamada da, 7 oya karşılık 8 oyla, Sayın Çiller'in görevi ihmal etmediği kararlaştırılmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tekrardan mümkün olduğu kadar kaçınmaya çalışacağım. Devlet teşkilatındaki işleyişi ve mevzuatı bilen herkesin takdir edeceği ve değerlendireceği üzere, TEDAŞ'taki ihale ve sonraki gelişmelerinde eski Başbakanı sorumlu tutacak, ne akla ne de vicdana sığacak hiçbir nokta bulmak mümkün değildir. Bu iddiaların hepsinin asılsız, mesnetsiz ve özellikle, Sayın Çiller'in yıpratılması ve Doğru Yol Partisinin yok edilmesine yönelik olduğu artık açık olarak ortaya çıkmıştır. Ancak, bilinmelidir ki, Doğru Yol Partisi, demokrasinin ürünü köklü bir partidir; yolsuzlukların, yasakların karşısında olmuş ve bu konuda mücadele vermiş tertemiz bir maziye sahiptir; liderler, bu anlayışı her zaman takip etmişlerdir. Birtakım dedikodular ve asılsız iddialar üzerine, bir eski Başbakanı her ne pahasına olursa olsun Yüce Divana sevk etme arzusuna, kin ve nefret duygusuna, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyelerinin itibar ve iltifat etmeyeceklerine inanıyorum. Kime, ne kazandıracaktır?! Devlete ve millete ne yarar sağlayacaktır?!

Ülkemizde, siyaseti çamur ve iftira kampanyasına dönüştürmek isteyenler, ne kendilerinin ve ne de şu mukaddes çatı altında hizmet veren milletvekillerinin yeminlerine uygun bir davranış sergilemelerine imkân vermemektedirler. Doğru Yol Partisinde ve Sayın Genel Başkanında takip edilen ana felsefe, kavga değil, hoşgörü; iftira ve çamur değil, millete hizmet etmektir. Adalet, doğruluk ve hakikatten; mutluluk ise ancak adaletten doğar. Gelin, adaletlice hareket edelim; gelin, hepimiz mutluluğu yakalamak için kavga etmeyelim; adil olalım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; TEDAŞ, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde, bir kamu iktisadî teşebbüsüdür. Buna göre, TEDAŞ tüzelkişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabidir ve bu nedenle de, Genel Muhasebe Kanununa, Devlet İhale Kanununa tabi değildir ve Sayıştayın denetiminin de dışındadır. 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre, TEDAŞ'ın yetkili organları, Yönetim Kurulu ve Genel Müdürlüktür. Kamusal niteliğinden ötürü, TEDAŞ üzerinde, idarenin sadece bir vesayet yetkisi vardır; ilgili bakanlığın gözetim ve denetimi altındadır. Burada ilgili bakanlık, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığıdır; bunun dışında başka bir bakanlık veya Başbakanlık değildir. 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilat Kanununa göre, Başbakanlık teşkilatı içerisinde de TEDAŞ'ın yeri yoktur; ilgili ve bağlı kuruluşu da değildir. Görev bağlantısı olmayan bir Başbakanın, TEDAŞ'taki işlemleri sebebiyle, görevi kötüye kullanmasından ve ihmalinden bahsetmek mümkün müdür?! Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı, Anayasanın 112 nci maddesine göre, idarî hiyerarşi içerisinde değildir; hükümet ilişkisi çerçevesinde başbakana karşı sorumludur. Başbakan, bakanların görevlerini Anayasa ve kanunlara göre yapıp yapmadıklarını gözetlemek ve denetlemekle yükümlüdür.

Soruşturma önergesinde, Sayın Çiller ve ailesiyle ilgili iddia edilen hiçbir suç delillendirilememiştir. Ayrıca, Sayın Çiller'in, hiç kimseye, eski Bakana, Genel Müdüre ve yönetimde görev alan kişilere, ihalenin belli kişilere verilmesi veya benzeri yazılı veya sözlü hiçbir talimatının olmadığı, Soruşturma Komisyonundaki ifadelerden de kesin olarak anlaşılmıştır.

18.8.1995 tarihinde ihaleye çıkarılan 3,2 trilyonluk 32 elektrik şebekesi tevsi ve yenileme ihalesine -ki, bu Anadolu'nun her tarafındadır- 167 firma katılmış ve 850 teklif verilmiştir. Ben, yıllarca idarecilik yaptım. Eğer, bir ihaleye 167 firma katılmışsa ve 850 teklif verilmişse, burada suiistimalden bahsedemezsiniz; eğer, 3 firma, 4 firma, 5 firma, bilemediniz 10 firma olursa, burada bir soru işareti koyabilirsiniz.

Değerli milletvekilleri, yüzde 32 kırım olmuştur. Eğer, bir ihalede yüzde 3, yüzde 5, yüzde 10-15 kırım olmuş olsa, burada da, bir soru işareti koyabilirsiniz; ama, yüzde 32 kırım olmuş, kırım... Yüzde 32 kırım olmuş bir ihalede, siz, suiistimalden bahsedebilir misiniz?!.

TEDAŞ'ta, ihaleler yetkili organlarca yapılmıştır. Yetkili organ, genel müdür ve yönetim kuruludur. Genel müdür ve yönetim kurulunun dışında başka bir birim, bakan veya başbakan yetkili değildir. Tekrar ediyorum, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, ilgili kuruluşların kararları ve tasarrufları bakanların veya başbakanların onayına tabi değildir; onaylarına tabi olmayan bir tasarrufun da geri alınmasını sağlayacak bir yetkileri, idare hukukunun tabiî prensipleri çerçevesinde de mümkün değildir.

Onun içindir ki, her zaman dürüstlüğüne inandığım ve gerçekten doğru konuştuğuna da inandığım Sayın Hüsnü Doğan, daha sonraki Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı sırasında, Bakanı veya Başbakanı ilzam edecek bir nokta bulamadığını, bulunmadığını ifade etmekle birlikte, bu ihaleyi feshedecek bir tasarrufa da girememiştir, girmemiştir.

Değerli arkadaşlarım, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının, ilgili kuruluşu olması sebebiyle, sadece gözetim, denetim ve teftiş etme yetkisi vardır; bunu da, eski Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Şinasi Altıner yapmıştır ve bunda da sonuçlar ortaya çıkmıştır. Nitekim, biraz evvel Yüce Heyetiniz, onu, ne görevi kötüye kullanma ne de görevi ihmalden dolayı Yüce Divana sevk etmeyi uygun bulmamıştır.

BAŞKAN - Sayın Bedük, 1 dakikanız var efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; TEDAŞ' la ilgili eski Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Şinasi Altıner'i suçlu bulmayacaksınız, buna karşılık ilgili ve bağlı kuruluşu olmamasına rağmen, bir Başbakanı sorumlu tutacaksınız!.. Bu, ne akla ne de mantığa sığar ve yine, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı doğrudan doğruya sorumlu olmasına rağmen, eski Başbakanı suçlamak mümkün değildir.

Bu çelişkili tutuma bir örnek daha vermek istiyorum. Emlâk Bankası, Başbakanın doğrudan ilgili kuruluşudur. Engin Civan olayıyla ilgili olarak eski Başbakan hakkında, yani Yılmaz hakkında verilmiş olan önergede de, görevi ihmal etmediğini ifade edeceksiniz ve bununla ilgili olarak oy vereceksiniz; ama, TEDAŞ, Başbakanlığın ne ilgili kuruluşu ne de bağlı kuruluşu... O halde, şöyle bir şey sormak lazım: Eğer Çiller olursa görevi ihmal etmiştir; eğer Yılmaz olursa görevi ihmal etmemiştir şeklinde bir anlayış doğru değildir.

Meclis Soruşturması Komisyonunun bu değerlendirmesi sonucunda, şöyle seslenmek istiyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bedük, size, son 1 dakika veriyorum.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) - Kamuoyunun önünde cereyan eden bu olay, ibretle takip edilmekte, hakikati araştırma yerine, nasıl siyasal yargılama yapıldığı ortaya çıkmaktadır. Bizler, bu tip olayların Türkiye Büyük Millet Meclisinde siyasî maksatlarla kullanıldığını aylarca iddia ve ifade etmiştik, hatta “Türkiye Büyük Millet Meclisinde bakan, başbakan ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıralım, doğrudan doğruya yargıya gidelim, mahkemeler bizler hakkında dava açsın” demiştik ve nitekim, Sayın Çiller, o tarihte, 18 Nisan 1996 tarihinde liderleri ziyaret etmek suretiyle, bunu dile getirmişti. Genel müdür yardımcılarıyla ilgili tasarruf konusunda da, özellikle o zaman müstafi hükümet olması sebebiyle bir işlem yapılamamış, Ramazan Bayramına denk gelmiştir ve yine teftiş kurulu başkanlığına müracaat etmiş, eski genel müdürün soruşturma evrakı da Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına intikal ettirilmiş ve gereği yapılmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gelin, dedikoduyla insanları lekelemeyelim. Dedikodu kötü bir şeydir. Başkasını kötülemek için yapılan dedikodudan duyulan zevk, başkalarını düşürdüğümüz ölçüde kendimizi yükselttiğimizi sanmaktır. Dedikodudan kaçınalım, gerçeklere yönelelim. Unutmamak gerekir ki, barışçı yollar demokrasimizin yerleşmesini ve gelişmesini temin eden temel unsurdur. Bir düşünür ne diyor: “Barışı sevin; kini ve kavgayı bir tarafa atın; çünkü bunlar bütün kötülüklerin anasıdır.”

Bu duygular içerisinde, Sayın Çiller'in, ne Türk Ceza Kanununun 240 ne de 230 uncu maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanma ve ihmalinin söz konusu olmadığını Yüce Heyetinizin takdirlerine sunuyor, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bedük.

Sayın Bahri Kibar, buyurun efendim.

Sayın Kibar, süreniz 10 dakika efendim.

MUSTAFA BAHRİ KİBAR (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, bu Yüce Meclis çatısı altında Meclis soruşturması açılması konusundaki imza sahiplerinin “yalı çetesi”, “eski, sabık Başbakan” ve “ekip” diye adlandırdıkları Sayın Tansu Çiller hakkında vermiş oldukları Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergedeki iddialarını ve bu iddialarını dile getirirken neler söylediklerini, daha sonra, komisyonlardaki tutumlarını; kısacası, çifte standartlarını ve bu konulardaki kişisel görüşlerimi sizlere arz etmek üzere, huzurlarınızda söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sağır sultanın bile duyduğu malum olayları, burada, zaman darlığı nedeniyle, tekrarlamak istemiyorum; ancak, TEDAŞ Teftiş Kurulunun bu konuyla ilgili hazırlamış olduğu 25.12.1995 tarihindeki gizli raporuna değinmek istiyorum. Sözü edilen bu raporda, aşağıdaki hususlar açık bir şekilde belirtilmiştir: Komisyonlarda yolsuzluk yapılmıştır; bazı firmalar sahte belge kullanmışlardır; bazı firmalar da özellikle korunmuşlardır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, önerge sahiplerinden birinci imza sahibi olan bugünkü Adalet Bakanı Sayın Kazan, bu önergenin Meclis Genel Kurulunda tartışılması sırasında bakın neler söylemiştir: “Yalı çetesi olarak adlandırılan bir ekibin, Sayın Tansu Çiller vasıtasıyla, ülkenin en büyük yatırımlarını yürüten TEK ile ilgili 10 trilyon liralık bir ihalenin önceden belirlenen firmalara, çok kârlı fiyatlarla verilmesini sağlamak ve bu maksada ulaşabilmek için, Başbakanın etkisiyle, her türlü kanunî icapları hiçe sayarak, gerektiğinde bakanları, genel müdürleri değiştirerek, usullere, nizamlara aykırı olarak, devleti bir çiftlik gibi kullanması olayıdır.”

Yine, iddia sahiplerinin önergelerinde şöyle denilmektedir: “Böylece, olayların meydana getirdiği her türlü zorluğa rağmen, ekip, eski Başbakan Sayın Çiller'in her kademedeki müdahalesi, takibi, sevk ve idaresi sayesinde planını uygulama imkânını bulmuştur. Eldeki delil ve vesikalarıyla, her türlü kanun ve nizamın çiğnenmesi suretiyle gerçekleştirilen bu misal, ekibin, yalı çetesinin, Başbakan Sayın Tansu Çiller'in himayesiyle, geçtiğimiz dönemde gerçekleştirdikleri pek çok uygulamasından sadece birini göstermektedir.

Yukarıdaki özet açıklamalarımızdan da açıkça görüldüğü gibi, Sayın Başbakan, Sayın Tansu Çiller, devletin en büyük yatırımcı kuruluşlarına büyük kârlı ihaleler tanzim ettirip, bunların, her türlü kanunsuz davranışlar pahasına da olsa, belli firmalara verilmesini sağlamak; bu yolsuzlukları önlemek isteyen genel müdürü görevden uzaklaştırmak; kendisine vaki yolsuzluk ihbarlarının Başbakanlık Teftiş Kurulunca incelenmesini engellemek; TEDAŞ Teftiş Kurulu raporlarındaki açık tespitlere rağmen, ihaleleri, ne pahasına olursa olsun, yürürlüğe koydurtmak suretiyle görevini kötüye kullanmış ve devleti büyük zarara sokmuş” denilmektedir.

Değerli milletvekilleri, Sayın Kazan'ın, önergedeki ve Genel Kuruldaki “yalı çetesi”, “ekip” ve “sabık Başbakan” diye isimlendirdiği Sayın Tansu Çiller ve ailesi hakkındaki sözlerine bakınız: “Önce, sadece biz Refah Partili milletvekilleri değil, tüm kamuoyu, bu tür devlet ihalelerinde, kontrolün, konutta, Özer Çiller tarafından yapıldığına ve yönlendirildiğine kani olur hale gelmişizdir. Eski Başbakan Çiller'in en büyük hatası, eşinin, devlet işlerine, özellikle tayin ve ihalelere müdahale hırsını engelleyememesi olmuştur; ama, bu zafiyet, bugünkü sonuçları doğurmuştur ve bu hususta tanıklar da var, hep Özer Beyi konuşuyorlar. Eski Başbakan Sayın Çiller'in bu olaydan tamamen haberi vardır ve bu ihaleler, yukarıdan, konuttan yönlendirilmiştir.” Burası çok önemlidir değerli arkadaşlarım. Sayın Kazan “bunda en ufak bir şühpemiz olsaydı, verdiğimiz bu önergeyi 20 gün geciktikten sonra geri alırdık. Bu hususta tanıklar da var, hep Özer Beyi konuşuyorlar. Bunlar, isimlerini ancak Komisyona verebileceğimiz tanıklardır” dedikten sonra, önergelerinin isabetli ve haklı olduğuna inanıyorlar ve Yüce Meclisten, bu önergenin kabulü lehinde oy istiyorlar.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, burada, bir hususu da parantez içinde vermek istiyorum. Bakınız, Sayın Kazan, bu önergeyi hazırlarken hukukçu milletvekilleriyle olayın detaylarını tartışıyorlar ve bu konuda önerge hazırlıyorlar ve nihayet oylama gerçekleşiyor ve o zaman istedikleri oluyor.

Değerli arkadaşlarım, gelin görün ki, muhalefette iken farklı düşüncede, iktidarda iken farklı eylemlerde olan önerge sahiplerinin bu davranışları ve ellerinde belge, bilgi ve kesin kanıtlar olduğunu iddia eden şimdiki Sayın Bakanın, ellerindeki belge ve bilgileri Meclis Başkanlığına ve TEDAŞ Komisyonuna vermeyişleri, bizleri, Meclisi yanıltarak soruşturma açtırdıkları veya Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi ortak hükümet kurduktan sonra belgeleri sakladığı yönünde düşünceye sevk etmiştir. Hal gerçekten böyle ise, birinci durumda siyasî, ikinci durumda ise cezaî sorumlulukları söz konusudur.

Değerli arkadaşlarım, üstüne üstlük, bir de, bu önerge hazırlanırken, hukukçu milletvekillerinden özel bir komisyon kurarak her şeyi incelediklerini beyan eden, Sayın Kazan ve önerge sahipleri.

Değerli arkadaşlarım, hukukun tükendiği yerde, hukuk dışı usuller rağbet görür. “Siyaset bunu gerektiriyor” diyerek, hukuku, ahlakı ve din kurallarını bir tarafa itenler, yolsuzluğa ve birtakım olaylara bizzat öncülük etmiş olurlar.

Değerli milletvekilleri, bir millet kendi meclisine güvenmez, kendi üniversitesine inanmazsa, hâkimine, öğretmenine itimadı kalmazsa, ayakta kalabilir mi?! Oysa, bazı çevreler, kendi zihniyetini hâkim kılabilmenin gayretine düşmüşlerdir, yüce dinimizi kendi inandıkları gibi kullanma eğilimleri vardır ve bunların, vermiş oldukları önergelerindeki iddiaları hiçe sayan, iftiracı, yalancı şahitlikçi ve Makyavelci özel bir propaganda usulleri vardır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün ve gelecek oylamalarda şunu unutmayınız ki, milletimiz, bütün partilerin faaliyetlerini dikkatle takip etmektedir. Millet huzurunda, millet iradesi önünde her kötülük, her yolsuzluk ve her yolsuzluğa karşı kurulan yolsuzlukları örtbas etme ittifakı, er veya geç ortaya çıkacaktır. Aslında, sizler, burada, olması gereken, yapılması icap eden en doğru hareketin ne olduğunu biliyorsunuz da, kötü olduğunu bildiğiniz bazı davranışlardan, nedense, iktidar uğruna, koltuk uğruna, yakanızı kurtaramıyorsunuz. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, TEDAŞ Soruşturma Komisyonunun oylanması sırasında yaşadığım şu anımı sizlere anlatmak istiyorum: Malum olayı kamuoyu hayret ve şaşkınlıkla izlerken, komisyon oylamasında, Refah Partili bir milletvekili, oylama sonuçlandıktan sonra, şöyle bir ifade kullanmıştır: “Görev başarılmıştır.” Ne görevi; yolsuzluğu örtme görevi, temeli yolsuzlukların kapatılması üzerine kurulu olan Hükümetin devamı için hayatî önemi haiz bir kutsal görev.

Değerli milletvekilleri, bugünkü Hükümet ve Meclis komisyonlarınca, devleti ve milleti soyanlara ödün verilmektedir; hatta, daha da vahim olanı, Yüce Meclise olan güven bu nedenlerden dolayı sarsılmaktadır. Hukuk, devlet imkânlarından büyük paylarla yararlanan imtiyazlı bir zümre tanımamıştır; ama, bir iktidar kendi yakınlarını ve destekçi çevrelerini kayırma politikası güdüyorsa, hukuk ihmal edilerek politikanın üstünlüğü işler hale geliyor demektir.

BAŞKAN - Sayın Kibar, 1 dakikanız var efendim.

MUSTAFA BAHRİ KİBAR (Devamla) - Bağlıyorum.

Bunun anlamı, hukukçu olan birçok arkadaşımızın da kabul edeceği gibi, hukukun yerine politikanın geçmesidir ki, bu da, ülkemiz ve geleceği için en tehlikeli bir gelişmedir.

Değerli arkadaşlarım, bir siyasî topluluğun iktidar olma isteği hukuka uygundur; ancak, görüyoruz ki, 20 nci Dönemin farklı bir dönem olmasını isteyen ve bir yandan geçmiş dönemin soruşturulamayan konularının soruşturmasını yapmak, diğer yandan da, ülkemizde şeffaf, dürüst ve adil düzeni “glu glu” danslarıyla sağlamak isteyenler bunu savunamazlar ve iddia edemezler.

Değerli milletvekilleri, toplumlar, kendi işlerini yöneticilerine emanet etmişlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kibar, 1 dakika süre veriyorum; lütfen tamamlar mısınız.

MUSTAFA BAHRİ KİBAR (Devamla) - Soygunu önlemek için soyguncunun, anarşiyi önlemek için anarşistin merhametine sığınan bir yönetimin, asıl kendisi merhamete muhtaç hale gelir. Çaresizlik ile iktidar kavramı yan yana gelemez; gelirse de, bir millet için en büyük tehlike başgösterir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, hukukun ve ahlakın etkisini yitirdiği, kaygı, tereddüt ve ümitsizliğin yaygın hale geldiği şu andaki ortamda, nizam saygısını içinde yaşatan kimseler mağdur, her türlü kuralı hiçe sayan marifet erbabı muteber hale gelir; ilim, servet ve şöhret, onlara müstahak ve layık olanların değil, kapanın elinde kalır ve her şey tersine döner. Bir atasözümüzde ifade edildiği gibi, sürü tersine dönerse, uyuz keçi öne geçer.

Şimdi karar sizlerindir sayın milletvekilleri. Bizler, bu Yüce Meclisin çatısı altında, bugün, burada, sadece, önerge sahiplerinin “yalı çetesi”, “sabık eski Başbakan”, “ekip” ve benzeri türden itham ettiği Sayın Tansu Çiller hakkında karar vermiyoruz; bizler, aynı zamanda, yüce dinimizi Makyavel mantığıyla kullananların aynadaki görüntüsünün ne olduğunun kararını da vereceğiz. Bizler, burada “temiz siyaset, eşittir, temiz toplum ve dürüst politika”nın memleketimizde barınacak bir ortamının olmasını arzuladığımız içindir ki, üzerinde mütalaa ettiğimiz bu önergenin oylanması sırasında, ilahî adaleti unutmadan, aklı olan, vicdanı olan herkesi bu önergenin kabulü lehinde oy vermeye davet ediyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kibar.

Son konuşma Sayın Nuri Yabuz'un.

Buyurun Sayın Yabuz.

Süreniz 10 dakikadır.

NURİ YABUZ (Afyon) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin çok değerli üyeleri; kamuoyunda TEDAŞ yolsuzluğu diye geçen, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce 18.8.1995 tarihli Resmî Gazetede ilan edilerek 32 yerleşim biriminin elektrifikasyon tesis ve tevsi işi ihalesiyle ilgili olarak yapılan ihaleler ve bu ihalelere yolsuzluk ve fesat karıştırıldığının iddia edilmesi sonunda kurulan bir soruşturma komisyonunun raporu hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Ben, müsaade ederseniz, önce, bu Komisyonun kurulmasına sebebiyet veren önergeden bahsetmek istiyorum. Adı geçen önerge, Sayın Şevket Kazan ve 75 arkadaşı tarafından Meclis Genel Kuruluna getirilmiştir. İddia: Bu ihalelerde yolsuzluk vardır; fesat karıştırılmıştır; karıştıran, zamanın Başbakanıdır ve -bunu “yalı çetesi” olarak nitelendirmiştir ve sözümün hemen burasında bu ibarenin çok ağır bir siyasî ibare olduğunu da zikretmeden geçemeyeceğim- bu çete, devleti bu yolla zarara sokmuştur. İddia budur. Peki, bu iddianın delilleri nedir; medyada çıkan birtakım iddialardan ibarettir; bu, yazılı medyadır ve görsel medyadır ve bir kişinin, gelip, Sayın Şevket Kazan'a bu hususta bilgi vermesi neticesidir. Bilgi veren kişinin ismini burada zikretmeyeceğim. Kendisi Ödemişlidir; siyaseten de -benim de mensup olduğum- Doğru Yol Partisinin geçmişte üyesi olduğunu Sayın Kazan'a ifade etmiştir. Kendisinin komisyonda alınan ifadesinde, elinde herhangi bir belge ve delil olmadığını söylemiştir. Sayın Şevket Kazan da bu Komisyonda ifade verdiği zaman, iddia ettiği belgenin ne olduğu Komisyon üyeleri tarafından kendisine sorulduğunda “bana böyle bir adam geldi 'elimde belgeler var; bu hususta eğer biz gerekli işlemleri yapabilseydik, ihalelerin büyük bir bölümünü kazanacaktık, bir siyasî itibarı kullanacaktık' şeklinde iddialarda bulundu. Ben, kendisinin kılık kıyafetine ve davranışlarına baktığım zaman itibar edilmemesi gereken bir kişi olduğunu da anladım” şeklinde ifade vermiştir ve bu tutanaklarda yazılıdır.

Burada, huzurunuzda, bir şeyi daha beyan etmekten şeref duyacağım. Adı geçen bu kişi, şahsî itibarı, ticarî itibarı ve siyasî itibarı olmadığından dolayıdır ki, benim partimden ihraç edilmiş bir kişidir ve o anda da benim partimin üyesi değildir, ihraç edilmiş bir kişidir.

Peki, diğer deliller nedir; gazetede yazılanlardır ve birtakım görsel medyada, programlarda, çıkıp iddia edilenlerdir. Bu yayınları yapanlar, Komisyon tarafından huzura davet edilmiş ve yemin ettirilerek ifadelerine başvurulmuştur. Kendilerine sorulan sorular şunlardır: “Size, iddiada adı geçen zamanın Başbakanı Tansu Çiller veya onun birinci derecedeki bir yakını veya ikinci derecedeki bir yakını veya onunla irtibat halindeki bir siyasî kişilik, bu hususta yazılı bir talimatta bulundu mu?” Cevap: “Hayır.” “Size sözlü bir telkinde bulundu mu?”, “hayır”; “bunu, hısım akrabası yaptı mı?”, “hayır.” Cevapların tamamı hayır olmuştur. Bu sorular, adı geçen kuruluşun yönetim kurulu üyelerine, genel müdürlerine, genel müdür muavinlerine, tamamına sorulmuştur ve aynı sorulara karşı alınan cevaplar, hayırdır. Yani, eğer, dosyayı iyice tetkik edersek, ne Sayın Tansu Çiller tarafından ne hısım akrabası tarafından ne de Doğru Yol Partisinin yetkili siyasî kişileri tarafından, bu ihalelerin birilerine verilip birilerine verilmemesi hususunda herhangi bir telkine rastlanmamıştır.

Sayın milletvekilleri, ben, bir de bu işin hukukî yönünü size arz etmeye çalışacağım. TEDAŞ, bağlı bulunduğu 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye göre, bakanlık, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak yürütülmesini gözetmekle görevlendirilmiştir. Bu kavram genişletilerek, TEDAŞ, bağlı bir kuruluş haline getirilemez; 3046 sayılı Kanunun bir maddesinin onbirinci fıkrasına göre, ilgili bir kuruluştur. Bu sebeple, Başbakanın, hiyerarşik düzene, yani kanuna dayalı bir hak ve yetkisi yoktur. Anayasanın 123 üncü maddesi uyarınca “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.” Kanunda açıkça yer almayan görev ve yetki kullanılamaz ve kullandırılamaz. Kanundan doğan yetki ve sorumluluğu -Başbakanın- olmayacağı gibi, Başbakan da, bu konuda görevi ihmal etmiş veya savsaklamıştır diye suçlanamaz.

TEDAŞ, Başbakanlığa bağlı bir kuruluş değildir, ilgili bir kuruluş değildir veya Başbakanlıkla en küçük bir ilgisi olan bir kuruluş da değildir. Başbakan, bakanların hiyerarşik amiri de değildir.

Anayasanın 112 nci maddesi, Başbakanın görev ve siyasî sorumluluğunu düzenlemektedir. “Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.” Bu temel kural, bakanlar arasında işbirliğini sağlamak ve hükümetin genel siyasetini gözetmektir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden müteselsilen sorumludur. Bunun içindir ki, Başbakanın Yüce Divana sevki halinde, bütün bakanlar düşmüş duruma gelir. Başbakanın bakanların Anayasaya ve kanunlara uygun olarak görevlerini yapmalarını gözetmesi ve düzeltici önlemleri alma yükümlülüğü, onu, kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan bir kimse durumuna, diğer bir deyişle, bakanların hiyerarşik amiri olarak kabulüne yol açmaz; bu sebeple, siyasî sorumluluğunun kapsamını genişleterek -veya başka bir yorumla- görevini kötüye kullanan bir kamu hizmetlisi ya da görevlisi durumuna getiremez.

TEDAŞ, bütün konuşmacılar da ifade etti, 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye bağlı bir kuruluştur demiştik. Ben, hemen bu kararnamedeki bazı şeylerden ve TEDAŞ'taki birtakım düzenlemelerden bahsetmek istiyorum.

TEDAŞ, bir KİT kuruluşudur. KİT kuruluşlarında yönetim, yetki ve sorumluluk taşır ve bu hiyerarşi şöyle işler: Bu tip kuruluşlarda 6 yönetici bulunur; genel müdür, yönetim kurulu başkanlığını yapar; iki genel müdür yardımcısı da yönetim kurulunun asil üyesidir.

BAŞKAN - Sayın Yabuz, 1 dakikanız var efendim.

NURİ YABUZ (Devamla) - Diğer üyeler ise, birisi ilgili bakanlığa, birisi de maliyeye ait görevlidir. İşte, bu 6 kişiden teşekkül eden yönetim kurulu, her türlü yetkiye sahiptir. Bu kurul, ihaleleri iptal etmeye, yönetim kurulu kararlarını iptal edip yeni kararlar almaya yetkilidir ve aldıkları bu kararları hiçbir mercie onaylatma lüzumunu görmezler. Bu, kanun gereğidir. Yani, bu kararları değiştirmek, ilgili bakanın görevi olmadığı gibi, yetkisi içerisinde olmadığı gibi, Başbakanın da görev ve yetkileri içerisinde yer almaz. O zaman akla şöyle bir sual geliyor: Eğer böyle bir yetkiniz yoksa, bu kuruluşun yaptığı icraatlardan hukuken hangi sorumluluğu, nasıl taşırsınız? Bu sorunun cevabını, hukuken, bütün milletvekilleri, kendi vicdanlarında ve kamuoyu önünde vermek zorundadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yabuz, son 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen toparlar mısınız efendim.

NURİ YABUZ (Devamla) - Eğer işin siyasî boyutuna gelecek olursak... Benden önceki konuşmacı arkadaşlarım, diğer siyasî partiler mensubu olan bazı arkadaşlarımızın, değerli bakanlarımızın beyanlarından bahsettiler; ben de, bir diğer arkadaşımızın, Sayın Pakdemirli'nin bu husustaki bir mütalaasından bahsetmek istiyorum. Bu soruşturma komisyonlarının siyasî amaçla kurulduğunu, kendisi, bu komisyonda verdiği bir şerhle, yazılı olarak ifade etmiştir; “Komisyona gönderilenler siyasî bir amaçla gönderilir. Filanca bakan soruşturuldu, Yüce Divana sevk edildi” diye, ileride siyasî istismar konusu yapabilmek için gönderildiğini, kendisi, bizatihi, ifadesinde, yazılı olarak ifadesinde beyan etmiştir. Çok değer verdiğim Sayın Bakanın bu ifadesine katılmamak mümkün değil. Kendisini, bu ifadesinden dolayı da tebrik ediyorum.

Huzurlarınızda sözlerime son verirken, parlamenter siyasî hayatımızın başlamasından bu yana kadar soruşturmaya tabi tutulan, komisyonda aklanan veya komisyonların sonunda vermiş olduğu raporun Meclis müzakereleri sırasında aklanan veya bu oylamalar sırasında Yüce Divana sevk edilen, Anayasa Mahkemesi huzurunda aklanan bakan ve başbakanlara, siyaset, bir özür borçludur. Bundan böyle, bu konuların istismar edilmemesi dileğini taşıyor; bu özrü, ben, burada, sözlü olarak şahsım adına yerine getiriyorum, kendi adıma tamamından özür diliyorum. Bundan sonra, böyle siyasî konuların, milletin ve bu Yüce Meclisin huzurunu işgal etmemesini diliyor; hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yabuz.

Sayın milletvekilleri, Kocaeli Milletvekili Sayın Şevket Kazan, Başkanlığımıza gönderdiği bir pusulada “ANAP Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu, konuşmasında, adımdan bahsederek, bazı imalı ifadelerle ithamda bulunmuşlardır. İçtüzüğe göre açıklama hakkım doğmuştur” diyor; Genel Kurulun vaktini fazla almamak için, kısa bir açıklama göndermiş. Bu açıklamayı ben de yerinde gördüğüm için okuyorum:

“Eski Başbakan Tansu Çiller hakkında, TEDAŞ'taki ihaleler nedeniyle arkadaşlarımla vermiş olduğum soruşturma önergesi, adından da anlaşılacağı üzere, önergede belirtilen hususların Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından soruşturulması talebinden ibarettir.

Soruşturma açılmış, Komisyon, ilgililerin, bu arada benim de ifademi almıştır. 21 Haziran 1996 tarihinde, Komisyonda, bildiklerimiz zabıtlara geçmiştir. Ayrıca, tanık isimleri ve bütün belgeler, Komisyona, soruşturma için verilmiştir. Komisyon, tanıkları dinlemiş, belgeleri incelemiştir.

Komisyona bilgi ve belge verilmediği iddiaları tamamen hilâfı hakikattir. Takdiri Komisyona bırakılmıştır. Bu açıklamayı yapma ihtiyacını duydum.”

Kendisinin açıklamalarını burada tutanaklara geçirdim.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Kesin deliller nerede?

BAŞKAN - Soruşturma raporu üzerindeki konuşmalar...

(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan Komisyon adına...

BAŞKAN - Aslında, Komisyonun başta konuşması lazım.

(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - İçtüzükte böyle bir hüküm yok efendim.

BAŞKAN - İçtüzüğü açarsanız, komisyon başta bu sözü alır, ondan sonra milletvekilleri konuşur; çünkü, bunun bir mantığı da var, komisyon çıkar, komisyon raporunun özünü açıklar ve bunun üzerine de Genel Kuruldan...

(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Önce demiyor.

BAŞKAN - Ama, İçtüzüğü bilmek zorundasınız.

(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, İçtüzükte soruşturma Komisyonuna...

BAŞKAN - Efendim, önce komisyona diyor. Açarsanız... Ancak, şöyle bir durum da var...

(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - İzin verirseniz... Öyle demiyor “Komisyona ve 6 milletvekiline söz verilir” diyor.

BAŞKAN - Tamam; ama, sıralama orada yapılmıştır.

(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Efendim, oradaki sıralama...

BAŞKAN - Neyse... Siz, Komisyon raporuna da muhalifsiniz?.. O zaman...

(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Evet... Kısa...

BAŞKAN - Yani, şahsî düşüncelerinizi mi söyleyeceksiniz, Komisyon adına mı konuşacaksınız?

(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Komisyon adına konuşacağım.

BAŞKAN - Buyurun o zaman. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Anayasamızın 87 nci maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri tek tek sayılmıştır. Burada sayılan görevlerin başında, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak ile Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek gelir.

Bakanlar Kurulu ve bakanları denetleme yolları ise, bilindiği gibi, soru, genel görüşme, gensoru ve Meclis soruşturmasıdır. Yüce Meclisimiz, 20 nci Dönemde, bir yandan, kanun koyma görevini yerine getirirken, bir yandan da, yürütmeyi denetleme görevini yapmaktadır. Bu dönem, yürütmeyle ilgili birtakım iddiaların açığa çıkarılması, aydınlatılması bakımından diğer dönemlere kıyasla özellik arz etmektedir.

Cumhuriyetimizin 50 nci Hükümeti döneminde, o dönemin anamuhalefet partisi mensubu milletvekili Sayın Şevket Kazan ve arkadaşları, TEDAŞ'taki ihale yolsuzluklarında dönemin Başbakanı Sayın Tansu Çiller'in görevini kötüye kullandığı iddiasıyla Meclis soruşturması açılmasını bir önergeyle istemiş idi.

Sayın milletvekilleri, kanun yaparken veya hükümeti denetlerken ya da yargısal nitelikli Meclis soruşturmasından önce ayrıntılı bilgiye ulaşmak amacıyla Meclis araştırması komisyonları kurulur. Oysa ki, Meclis soruşturması komisyonları, Bakanlar Kurulu üyelerinin cezaî sorumluluklarına ilişkin yargısal nitelikli bir inceleme görevi yapar, yargılama yapmaz. Meclis soruşturma komisyonu üyeleri, savcı olmadığı gibi, yargıç da değildir. Meclis soruşturma komisyonunun görevi, Anayasanın 100 üncü maddesine göre bir Bakan veya Başbakanın eylem veya işlemlerinden dolayı cezaî sorumluluğunun olup olmadığı konusunda, Meclis Genel Kuruluna sunulmak üzere, soruşturma yapmak ve bu soruşturma sonunda hazırlayacağı raporu Yüce Divana sevk etme veya etmeme şeklindeki nihaî görüşünü de açıklamak suretiyle Genel Kurula sunmaktan ibarettir.

Başkanı bulunduğum (9/1) nolu Meclis Soruşturma Komisyonu da Anayasanın ve İçtüzüğün ilgili maddelerine göre çalışarak Anayasal süre içinde görevini tamamlamış ve bugün müzakeresi yapılan raporu takdirlerinize sunmuştur.

Gerek dönemin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Şinasi Altıner ile ilgili (9/2) nolu Soruşturma Komisyonu raporunun görüşülmesi sırasında gerekse bizim raporumuz ile ilgili olarak biraz önce konuşan sayın milletvekilleri, TEDAŞ'ın bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığı iddasıyla ilgili bilgileri sundular. Rapor, dağıtılıp, bütün milletvekilleri tarafından okunduğu için, ben, tekrardan kaçınarak, raporu, Komisyon Başkanı sıfatıyla, takdirlerinize sunuyorum; ancak, raporda olmayan bir bilgiyi de, ayrıca, bilgilerinize sunmayı görev addediyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmaya başladığımız andan itibaren müzakeresini yaptığımız TEDAŞ'taki ihale yolsuzlukları hakkında, o dönemin genel müdür yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri ve ihale komisyonu üyeleri, memuriyetten çıkarılmışlar, görevi kötüye kullanmaktan dolayı da hâlen Ankara Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmaktadırlar. Hiç kimse, TEDAŞ ihalelerinde yolsuzluk olmadığını iddia etmemiştir şu ana kadar.

Sayın milletvekilleri, soruşturma bitene kadar, bu konuda, görevim gereği, hiç konuşmadım; ancak, rapor hazırlanıp, karşı oy yazılarıyla birlikte Meclis Başkanlığına sunulduktan sonra, elbette görüşlerimi açıklama hakkım doğdu. Halkımızın, temiz toplum, şeffaf bir yönetim ve aydınlık bir Türkiye istemiyle sesini daha gür duyurmaya çalıştığı şu günlerde, onların temsilcisi olan bizler, bu güzel istemin dışına çıkamayız, kulaklarımızı da tıkayamayız. Sinop Milletvekili Metin Bostancıoğlu olarak da ben, temiz toplum, şeffaf bir yönetim ve aydınlık bir Türkiye isteği için, TEDAŞ olaylarıyla ilgili kişisel görüşlerimi, karşı oy yazımla bilgilerinize sundum.

Sayın milletvekilleri, rapor ve karşı oy yazılarını tekrar etmiyorum. Görevi ihmal yönünde 8'e 7 karar oluşmuştur; asıl karar, Sayın Kurulunuzun vereceği karardır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP, CHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bostancıoğlu.

Sayın milletvekilleri, hakkında Meclis soruşturması istenen sayın eski Başbakan herhangi bir söz talebinde bulunmamıştır. Böylece, soruşturma komisyonu raporu üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Bilindiği üzere, rapor, ret istemini havidir, soruşturma açılmaması konusunda bir rapordur. İçtüzüğümüzün 112 nci maddesine göre, biraz önce yaptığımız uygulamalar, burada da aynen geçerlidir. Bu itibarla, bu raporun reddi yönünde verilmiş 2 tane önerge vardır, bu önergeleri okutup işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında, Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergeleri üzerine kurulan (9/1) sayılı Meclis Soruşturması Komisyonu raporunda, iddia edenler tarafından verilen delillerin yeterli görülmediği ve Komisyonca da yeterli delil elde edilemediği için, eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığına oy çokluğuyla karar verilmiştir.

Ancak, rapora ekli karşı oy yazımda da belirtildiği üzere, eski Başbakan Tansu Çiller'in, usulsüzlük ve yolsuzluk yapılan ihalelerle ilgili TEDAŞ Teftiş Kurulunun raporunda ortaya çıkan iddiaların, kurum içi ve dışında, Başbakanlığa intikal ettirilmesine karşın hiçbir işlemin yapılmaması ve usulsüzlüklere adı karışanların görevden alınması için düzenlenen kararnamenin uzun süre Cumhurbaşkanlığına gönderilmemesi suretiyle, 3056 sayılı Kanunun ilgili maddelerinin kendisine verdiği yetkiler çerçevesinde hareket etmeyerek, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesinde ifadesini bulan görevi ihmal suçunu işlediği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, eski Başbakan Tansu Çiller'in, yukarıda belirtilen fiili nedeniyle, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine karar verilmesi için, gereğini, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesi uyarınca, arz ederim.

Mahmut Erdir

Eskişehir

BAŞKAN - Aynı mahiyette bir önerge daha vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TEDAŞ ihaleleriyle ilgili olarak eski Başbakan Tansu Çiller hakkında açılmış bulunan Meclis soruşturması sonucunda, 173 sıra sayılı ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporuyla, eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığına karar verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesinin beşinci fıkrası hükmü gereğince, Yüce Divana sevk etmeme yönündeki raporun reddinin ve Tansu Çiller'in görevi ihmal suçunu işlemesi nedeniyle Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca Yüce Divana sevkinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca karara bağlanmasını saygılarımla dilerim.

Haydar Oymak

Amasya

Gerekçe:

Önergede ifade edildiği gibi (9/1) esas numaralı ve 173 sıra sayılı Meclis Soruşturması Komisyonunun raporunda, eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığına oy çokluğuyla karar verilmiştir.

Ancak, raporun muhalefet şerhinden, Tansu Çiller'in görevini ihmal suçunu işlediğine ilişkin kuşkuların yapılan soruşturma sonucunda giderilemediği anlaşılmaktadır.

Bu nedenle, Soruşturma Komisyonunun raporunun reddi ve eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine karar verilmesi gereği duyulmuş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesinin beşinci fıkrası gereğince, bu önerge Sayın Başkanlığa verilmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, iki önerge de aynı mahiyette olduğu için, iki önergeyi birleştirerek işleme koyacağım.

Biraz önce de söylediğim gibi, Soruşturma Komisyonunun raporu, soruşturmanın açılmaması yönündedir. Bu raporun reddi, ancak, İçtüzüğün 112 nci maddesine göre verilen ve hakkında soruşturma istenen kişinin Türk Ceza Kanununun hangi maddesine göre cezalandırılması gerektiğini belirten bir önergenin Yüce Genel Kurulda kabulüyle mümkündür.

Bu önergelerin ikisi birleştirilerek açık oya sunulacaktır. Eğer, açık oylamada, bu önerge, 276 kabul oyu alırsa, o zaman, hakkında soruşturma açılması istenen eski Başbakan Yüce Divana sevk edilmiş olur. Eğer 276 kabul oyu çıkmazsa -ama, 184 sayın milletvekilimiz toplantıya katılmışsa- o zaman, eski Başbakanın Yüce Divana sevk edilmesi reddedilmiş sayılır.

Bu itibarla, şimdi, açık oylamanın biçimini oylarınıza sunacağım. Biliyorsunuz, açık oylama, kupaların sıralar arasında dolaştırılması veya adı okunan sayın milletvekilinin “ret”, “çekimser” veya “kabul” olarak oyunu belirtmesi veyahut da kupaların Başkanlık Divanının önüne konularak, adı okunan milletvekilinin burada oyunu kullanması suretiyle olur. Şimdi, açık oylamanın şeklini belirleyeceğiz.

Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılması kabul edilmiştir.

Arkadaşlar, burada bir açıklama yapayım: Burada oylanan, önergedir; yani, Komisyon raporu değil. Komisyon raporunu kabul ediyorsanız, kırmızı oy vereceksiniz, önergeyi -yani, Yüce Divana sevk kararını- kabul ediyorsanız, beyaz oy vereceksiniz. Yani, önergeye ret oyu vermek, Yüce Divana sevk etmemek demektir; önergeye kabul oyu vermek, Yüce Divana sevk yönünde oy vermektir. Bu hususu açıklamak istiyorum. Oylanan, önergedir efendim.

Yanında basılı oy pusulası olmayan sayın milletvekilleri, beyaz bir kağıda adını, soyadını, seçim çevresini, oyunun rengini yazıp, imzalayarak kutulara atabilirler.

Kupalar dolaştırılsın.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN - Salonda bulunup da oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oy verme işlemi sona ermiştir.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımına başlandı)

3. - Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 56 arkadaşının, Türk Otomobil Fabrikaları A.Ş. (TOFAŞ) ile TOFAŞ Oto Ticaret A.Ş.'ndeki devlete ait hissenin satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında nüfuzunu kullanmak ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 196) (1)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi de, üçüncü sırada yer alan, Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 56 arkadaşının, Türk Otomobil Fabrikaları AŞ. (TOFAŞ) ile TOFAŞ Oto Ticaret A.Ş.'ndeki devlete ait hissenin satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında nüfuzunu kullanmak ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/3) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.

Komisyon Başkanı yerlerini aldılar.

Meclis Soruşturması Komisyonunun 196 sıra sayılı raporu daha önce sayın üyelere dağıtılmış ve ilgili eski Başbakana da gönderilmiştir. Rapor üzerindeki görüşmelerde, Komisyona ve 6 milletvekiline söz verilecektir; ayrıca, hakkında soruşturma istenilen eski Başbakana da söz verilecektir.

Komisyonun söz süresi 20 dakika, milletvekillerinin söz süresi 10'ar dakikadır; eğer, hakkında soruşturma istenilen eski Başbakan konuşmak isterse, söz süresi sınırsızdır.

Şimdi, rapor üzerinde söz alan sayın üyeleri okuyorum: Sayın Abdulkadir Baş, Sayın Metin Öney, Sayın Turhan Güven, Sayın Ahmet İyimaya, Sayın Ali Rıza Gönül, Sayın Refik Aras, Sayın Orhan Veli Yıldırım, Sayın Zeki Çakan, Sayın Halit Dumankaya, Sayın Yüksel Yalova, Sayın Saffet Arıkan Bedük. İlk 6 kişiye söz vereceğiz; eğer, ilk 6 sırada olan arkadaşlardan konuşmayanlar olursa, sonraki arkadaşlara da söz veririz.

Sayın Komisyon, bu safhada bir açıklama yapmak istiyor musunuz efendim?

(9/3) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU BAŞKANI HAYRETTİN UZUN (Kocaeli) - Hayır. Teşekkür ederiz.

BAŞKAN - Konuşmak istemiyorsunuz.

Sayın Abdulkadir Baş, buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

ABDULKADİR BAŞ (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli üyeler; 196 sıra sayılı, (9/3) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Sayın Şevket Kazan ve 56 arkadaşı tarafından, eski Başbakan Sayın Çiller hakkında, TOFAŞ'taki devlet hisselerinin satılması esnasında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla Meclis soruşturması açılması talebiyle verilen bu önergede, sonuç olarak, Sayın Çiller'in, makam nüfuzunu kullanmak suretiyle, dostlarına ve kendisine menfaat temin etmek peşinde ısrarla koştuğu, ihale zarflarını konuta isteyerek, ihale komisyonu olmadan bizzat açtığı, böylece, ihaleye fesat karıştırdığı, devleti 1 trilyondan fazla zarara soktuğu, denetleme kurulu raporlarını işleme koymadığı ve görevini kötüye kullandığı iddia edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, önergede dile getirilen bu iddialar, Yüksek Denetleme Kurulu ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunca da rapora bağlanan hususlardır. Soruşturma komisyonu raporu ve eklerinden de anlaşılacağı gibi, bu önergenin Yüce Mecliste tartışıldığı esnada göz önün-

(1) 196 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

de bulundurulan belge ve delillerin dışında yeni bir belge de komisyona intikal etmemiştir. Komisyona mensup 15 sayın üyeden 7'si, yukarıdaki olaylar sebebiyle, Sayın Çiller'in Yüce Divanda yargılanmasına gerek olduğuna karar vermiştir; ama, olaya uygulanacak kanun maddesinde farklı görüşler üzerinde durulmuştur; ancak, calibi dikkat husus, komisyonun Refah Partili üyelerinin, önergede savunulan görüşleri değiştirecek hiçbir yeni delil elde edilemediği halde, farklı sonuca varmalarıdır.

Sayın milletvekilleri, komisyonun görevi, önergede iddia edilen maddî olayların doğru olup olmadığını tespit etmektir. Bu olayların doğruluğu tespit edildikten sonra, suç vasfının tayini ve olayın suça konu olup olmadığının tespit yeri yargıdır. Doğru olan, Kamu Ortaklığı İdaresi üzerinde vesayet hakkı olduğunu, yetki ve sorumluluğu bulunduğunu iddia eden Sayın Çiller'in bunların hesabını yargı önünde vermesidir. Bunu engellemek, Sayın Çiller'e iyilik etmek değildir. Yargı yolunu iktidarın devamı için parmak hesabıyla kapatırsak, doğru yapmış olmayız. Sayın Çiller, bu soruşturma konusu olaylarla kamuoyunda büyük zan altında kalmıştır. Maalesef, siyasî tercihlerin ağır bastığını gördüğümüz ve kamuoyunca da böyle değerlendirilen bu raporlarla Sayın Çiller'i kamu vicdanında aklayamazsınız; bunun yolu bağımsız yargıdır.

Değerli milletvekilleri, Refah Partili arkadaşlarımın önergelerindeki görüşlerine sahip çıkmamalarını anlamak mümkün değildir. Bunu, kamuoyu da anlayamamıştır. Bakın, önergenin Yüce Mecliste görüşülmesinde, Adalet Bakanı Sayın Kazan, önergeyi vermekteki maksatlarını nasıl açıklıyor: “Tedirginlik içinde olan kamu vicdanını huzura kavuşturmak, rahatlatmak ve devlet yönetiminde kaybedilen güvenin yeniden kazanılmasına yardımcı olmak.” Şimdi soruyorum, TOFAŞ dosyasının kapanması lehinde oy kullanılırsa, bu sefer, neye yardımcı olmuş olacak ve kamunun tedirgin vicdanı nasıl huzur bulacak?

Sayın Kazan, bu kürsüdeki konuşmasında, Sayın Çiller'in, perde arkası güçlerin isteğiyle, ihalenin, aile yakını firmaya verilmesi için, ihaleye müdahale ettiğinden bahsediyor. Firmalarla, perde arkası görüşmeler yapıldığından, zarftan çıktı diye, beklemede olan komisyona hazırlanan metinlerin gönderildiğinden bahsediyor. Yapılan işin özelleştirme değil, Özerleştirme olduğundan bahsediyor. Sayın Çiller'in, ihaleye giren ve özel himayesine her zaman mazhar olan bir aile dostunun firmasını himaye ettiğinden bahsediyor. Eyleminin, Türk Ceza Kanununun 366 ncı maddesinde unsurları sayılan ihaleye fesat karıştırmak suçunun tipik bir örneğini oluşturduğundan bahsediyor ve kendisinden sonra söz alan Sayın Lütfü Esengün, evde, konutta zarf açmanın, başlıbaşına ihaleye fesat karıştırma suçunun bütün unsurlarını oluşturduğunu; bu olayın, hukuk fakültesindeki öğrencilere Türk Ceza Kanununun 366 ncı maddesinin örneği olarak gösterilecek bir olay olduğunu ifade ediyor.

AHMET NEİDİM (Sakarya) - Abdulkadir Bey, hangi partiden Lütfü Bey?

ABDULKADİR BAŞ (Devamla) - Hukukçu olan Sayın Kazan ve Sayın Esengün, Refah Partisi mensuplarıdır.

Bu görüşlerini değiştirecek hiçbir yeni delil, dosyaya girmemiştir. Biraz sonra, Sayın Kazan'ın, Sayın Esengün'ün ve onları “bravo” sesleriyle alkışlayan Refah Partili sayın üyelerin oylarının rengine bakacağız, kamuoyu da bakacak; adil düzen ile koltuk arasındaki, hak ile ikbal arasındaki tercihlerini hep birlikte göreceğiz.

Değerli milletvekilleri, yalnız, önerge görüşülürken söz alan Sayın Esengün'ün, Sayın İyimaya'nın ve Sayın Çiller'in biraz sonra aktaracağım konuşmalarındaki bazı sözlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu görüşme, Anayol Hükümeti döneminde yapıldı; ancak, bu görüşmelerde, Refahyol pazarlığının izlerini görmekteyiz. Biraz sonra oylarınıza sunulacak rapora, maalesef, bu pazarlığın gölgesi düşmüştür.

Önce, Sayın İyimaya, önerge üzerindeki konuşmasında, önergenin siyasî maksatla verildiğini söylüyor ve “DYP-Refah Partisi koalisyonu olsaydı, bu önergeyi vermezdiniz” diyor ve ekliyor: “Bizim de misliyle mukabelede bulunma hakkımız doğmuştur.” Ve Refah Partisi aleyhine araştırma önergesi vereceklerini ima ediyor. Peşinden söz alan Sayın Esengün, kendi önergelerinin delile dayandığını, ortak hükümet kursalar da bundan vazgeçmeyeceklerini söylüyor; ama, Sayın Hasan Ekinci, Refah Partili bir hükümet için “haşa, Allah korusun” diyor; fakat, Sayın Esengün'ün cevabı çok anlamlı: “Siz, öyle bir partisiniz ki, kuracağınız koalisyonun birinci şartı olarak, hakkınızda yapılan soruşturmaların geri çekilmesini istiyorsunuz.” Bakın sayın üyeler “istersiniz” demiyor “istiyorsunuz” diyor; bu kelime, bir tekliften sonra söylenir. Bu konuşma geçtiğinde, halen, Anayol İktidarı vardı. Her ne kadar, Sayın Esengün, DYP'lilere “siz bu halinizle ortak bulamazsınız” diyorsa da, Sayın Erbakan aynı kanaatte değildir; yirmiyedi yıllık koltuk özlemi vardır. Sonra, Sayın İyimaya, bu önergelere misliyle karşılık verme haklarından bahsetmiştir. Zaten, Sayın Erbakan da “bizimle ortak olan sütten çıkmış ak kaşıktır” diyerek, Sayın Çiller'e mesajı çoktan göndermiştir.

Hakkındaki TOFAŞ soruşturma önergesinin görüşülmesinde söz alan Sayın Çiller, Sayın Erbakan'ın bu mesajından bahsediyor. Bakın, zabıtlardan aynen aktarıyorum: “Sayın Erbakan 'bizimle koalisyon yapacak olan sütten çıkmış ak kaşıktır' dedi mi demedi mi? Ben o teklifi kabul etseydim, bu tertipler yapılır mıydı? İşte, benim önlemeye çalıştığım iktidar buydu. Meydanlarda, daha birkaç gün önce, bize oy vermeyenleri evliyalar çarpar diyen samimiyetsiz siyasetin iktidarını önledim.”

BAŞKAN - Sayın Baş, 1 dakikanız var efendim.

ABDULKADİR BAŞ (Devamla) - Bu sözler, bugünkü Refahyol'un ortağı Sayın Çiller'e aittir.

Sayın milletvekilleri, Sayın Çiller böyle diyordu; ama, Sayın Erbakan'ın “bizimle ortak olan sütten çıkmış ak kaşıktır” sözüne de takılmıştı. Bir tarafta, samimiyetsiz dediği, ülkeyi karanlığa götürür dediği Refah'la ortaklık, diğer tarafta, yolsuzluk dosyaları ve Yüce Divan korkusu; Sayın Çiller birini tercih edecekti; ancak, kendisi için, Yüce Divandan kurtulmak ve yolsuzluk dosyalarını kapatmak için kurtuluşu -kendi tabiriyle- samimiyetsiz siyasetin iktidarıyla ülkeyi karanlığa götürmekte buldu ve Sayın Erbakan, yirmiyedi yıllık iktidar özlemi uğruna, Doğru Yol Partisinin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Baş, 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen, bağlar mısınız efendim.

ABDULKADİR BAŞ (Devamla) - Bağlayacağım efendim.

... kendisiyle ilgili yolsuzluk önergeleri vereceği tehditi karşısında, Sayın Çiller'i sütten çıkmış ak kaşık gibi aklamaya karar verdi. İşte, Refahyol bu anlaşmanın ürünüdür; biraz sonra oylanacak rapor da, bu anlaşmanın gölgesi altındadır.

Bu itibarla ve muhalefet şerhinde ileri sürdüğümüz gerekçelerle bu rapora ret oyu vereceğim. Eğer, sizler de, iktidar ortakları olarak, bu oylamada iktidar pazarlığının tesiri yok diyorsanız, işte, önünüzde bir fırsat, bunu iyi değerlendirin. Unutmayın ki, tüm Türkiye'nin gözü üzerinizde; yine, unutmayın ki, bu oylarımızdan dolayı, yarın, huzuru ilahide hesap vereceğiz; orada karar, Erbakan Hocanın iktidar pazarlığının gölgesi altında verilmiyor; takdir sizlerindir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baş.

2. - Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 173) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller'in Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine dair önergelerin yapılan açık oylamasına 505 sayın milletvekili katılmış; 171 kabul, 327 ret, 5 çekimser, 1mükerrek, 1 geçersiz oy çıkmıştır.

Böylece, eski Başbakan hakkında soruşturma komisyonunca düzenlenen rapor kabul edilmiştir; aksine, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesine göre, kendisinin Yüce Divana sevki yolunda verilen ve birleştirilen 2 önerge de Yüce Kurulca kabul edilmemiştir.

3. - Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 56 arkadaşının, Türk Otomobil Fabrikaları A.Ş. (TOFAŞ) ile TOFAŞ Oto Ticaret A.Ş.'ndeki devlete ait hissenin satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında nüfuzunu kullanmak ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 196) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, söz sırası Sayın Metin Öney'in.

Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Öney, süreniz 10 dakikadır.

METİN ÖNEY (İzmir) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Kocaeli Milletvekili Sayın Şevket Kazan ve arkadaşlarının TOFAŞ'la ilgili verdiği soruşturma önergesi sonucu kurulan Soruşturma Komisyonunun raporu üzerinde, kişisel görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; hoşgörünüze sığınarak, birkaç cümleyle, önce kendimle ilgili bir hususu arz etmek, ondan sonra da konuya girmek istiyorum.

Ben, bu dönem seçilmiş; ama, siyasette, Partimin il başkanlığı dahil her kademesinde görev yapmış bir arkadaşınızım. Şimdi bunu niye söylüyorum; seçildiğimden bu yana, gazeteci Metin Göktepe, bu TOFAŞ Komisyonu ve şimdi de, Susurluk Komisyonunda görev yapıyorum. Gerek seçim bölgemde gerekse dolaştığım her yerde, herkes “komisyonlardan ne haber” dedikten sonra “oradan da bir şey çıkmaz; mutlaka, 8'e 7 sonuçlanır” diye bir ifadeyle karşılaşıyorum.

Halkın bu düşünceye kapılmasının sebebi acaba nedir? İşte, bu komisyonların verdiği kararlar fevkalade önemlidir. Halk niçin böyle düşünüyor; çünkü, adaleti sadece mahkemelerde ararsak, ama, çalıştığımız komisyonda, kurullarda, kurumlarda adaletten pek söz etmezsek, işte oradan bir şey çıkmaz ya da 8'e 7 sonuçlanır gibi bir cevapla karşılaşmamız mukadderdir.

Şimdi, bu konuyla ilgili hafıza-i beşer nisyan ile malul değildir; olmadığı içindir ki, ben, önce iddia, sonra soruşturma, daha sonra sonuçla ilgili görüşlerimi arz etmek istiyorum.

İddia neydi; iddia, şimdi Adalet Bakanımız olan Sayın Şevket Kazan ve arkadaşları tarafından ortaya konulmuştu. Ben, tutanaklardan birkaç cümle okumak istiyorum. Sayın Kazan bu Meclis kürsüsünde 9.5.1996 tarihinde şöyle diyor: “Sayın Çiller, özel etkileriyle ihaleye fesat karıştırmış, görevini kötüye kullanmıştır. Sayın Çiller, ihaleye hangi eylemleriyle nasıl fesat karıştırmıştır; zarfları talimatla celp etmiş, ihale komisyonlarından, komisyon üyelerinden bir tek kişinin içeriye alınmadığı kendi evinde zarfları açmış ve açık zarfları ihale komisyonuna tekrar iade ederek, gerekli talimatı vermiştir. Bu eylem, bir ihale fesadıdır.” Bunu, 9.5.1996 tarihinde söyleyen, şimdi Adalet Bakanı olan Sayın Kazan'dır. Mesele bu kadarla da bitmiyor.

Bakınız, aynı görüşmede söz alan, şimdi Devlet Bakanı olan Sayın Lütfü Esengün de, bu önergelerle ilgili, DYP'ye yönelik iddialı konuşmasında -arkadaşım da ifade etmişti- neler diyor: “Siz, öyle bir partisiniz ki, kuracağınız koalisyonun birinci şartı olarak hakkınızda yapılan soruşturmaların geri çekilmesini istiyorsunuz.”

Yine, Esengün diyor ki: “Biz, bu Meclis kürsüsünden hangi iddiayı ileri sürersek, bilin ki, kaynağında muhakkak belge vardır, delil vardır; Yüksek Denetleme Kurulunun, Başbakanlık Teftiş Kurulunun veya Devlet Denetleme Kurulunun raporları vardır.” Gerçekten de, daha sonra Komisyona gelen, yukarıda bahsi geçen kurullara ait raporlar, Sayın Çiller'in suçluluğunu ortaya koymaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte, özetlediğim bu iddialar üzerine soruşturma komisyonu kurulmuştur. Komisyon, başta, KOİ Başkanı Can Yeşilada olmak üzere tüm ihale komisyonu üyelerini, yeminli ifadeleriyle dinlemiştir. Yine, Can Yeşilada başta olmak üzere, bir hususu net bir biçimde vurgulamışlardır: İhale zarfları, o zamanki Başbakan Sayın Çiller'in talimatlarıyla ihale komisyonunun önünden alınmış, konuta götürülmüş ve orada açılmıştır; yarım saat veya bir saat sonra da zarflar komisyona iade edilmiştir.

Şimdi, burada, bir noktanın altını çizmek istiyorum: Komisyon üyeleri hemen bir tutanak tutmuşlardır. Tutanağı niye tutuyorlar; çünkü, eylemin suç olduğunu, Türk Ceza Kanunun 366 ncı maddesinin ihlal edildiğini biliyorlar. O tutanaktır ki, mahkemedeki beraat kararına da mesnet teşkil etmiştir, temyiz edilmeyen beraat kararına. Şimdi, bu tutanakla birlikte görülüyor ki, bu zarf açılmıştır. Değerli milletvekilleri, açılan zarf, milyonlarca dolar karşılığındaki ihale teklifleridir, gurbetteki oğlundan gelen bir mektup değildir; bunun için, fevkalade önemlidir. Şimdi, bu konuda, zarf açıldı; ama, hiçbir zarar gelmedi gibi hukukî olmayan bir yol açarsak, o zaman, şekil de esasa takaddüm eder kuralını ihlal etmiş oluruz. Her önüne gelen, nasıl olsa bir zarar olmayacak, ben de bu vatanı çok iyi düşünüyorum, gelin, zarfları açalım der ve bu, yol olur.

Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; işte, bu suretle, iddia ortadadır. İddiayı doğrulayan bir husus daha var -ki üç defa komisyon değiştirilmiştir, bunun değişme sebepleri de açıklanamamıştır- soruşturma sonunda yeminli ifadelerle de bu mektupların Konutta açıldığı sabit olmuştur. Hal böyle olunca, sonucun ne olması gerekir; işte, burada dürüstlük üzerine benim getirdiğim bir yorumu arz etmek istiyorum: Dürüstlükle çalma çırpmayı karıştırmamak gerekir. Hazreti Adem'den beri çalma çırpma suç sayılmıştır; ama, dürüstlük farklı bir kavramdır; dürüstlük, ya ağzına ya da ağzından çıkana sahip olmaktır. (ANAP sıralarından alkışlar) Eğer, şimdi, iddia bu araştırmayla sonuçlanınca verilecek kararın iddiaya uygun olması gerekir; müddei iddiasını ıspatla mükelleftir, komisyon ıspat etmiştir; ama, öyle olmamış, bildiğiniz 8/7 sonuç ortaya çıkmıştır.

Şimdi, biz, burada, bu mesele üzerinde müzakerelerimizi sürdürürken, artık öyle bir karar vermeliyiz ki, halkımız “bu komisyonlardan bir şey çıkmaz” kanaatinden mutlaka vazgeçsin. Bu sebepledir ki, biz adaleti, her zaman ve herkese ve her yerde gerekli ve önemli bir unsur olarak görüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte, burada benim arzım şudur: Hukuk, siyasetin emrinde değil, siyaset hukukun emrinde olmalıdır. Hatta, bana göre, siyaset hukuka, siyaset dine, siyaset eğitime, siyaset kışlaya karışmamalıdır. Bunların tersini yaparsak, Türkiye çok ciddî sıkıntılarla karşı karşıya kalır.

Netice olarak bu komisyon raporuna, muhalefet şerhimizde de belirttiğimiz gibi, biz muhalif kalıyoruz. Bu meselede kişisel görüşüm, Türk Ceza Kanununun 366 ve 240 ıncı maddelerinin ihlal edildiği doğrultusundadır. Bu sebepledir ki, muhalefet şerhine de arkadaşlarımla birlikte iştirak ettim. Bu iştiraki yaparken, hukukçu olmak, adaletli olmakla birlikte, bir kutsal söze de inandığımı belirtmek istiyorum: Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.

Sizleri saygıyla selamlıyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öney.

Sayın Turhan Güven, buyurun efendim.

Süreniz 10 dakika.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Huzurunuzda, kamuoyunda TOFAŞ dosyası diye adlandırılan ve Sayın Çiller'in, Başbakanlık yaptığı dönemde, devlete ait TOFAŞ hisse senetlerinin dünya pazarlarında ve özellikle Amerika'da satışı ve özelleştirilmesinde nüfuzunu kötüye kullandığı ve ihaleye fesat karıştırdığı iddiasıyla, hakkında Meclis soruşturması açılması talep edilmiştir. Bu konuda, Yüce Meclisin belirli bir kararı ve Anayasanın 100 üncü maddesine göre, siyasî partilerin mevcut sandalye sayısı istikametinde bir komisyon oluşturulmuş ve bu komisyon, süresi içerisinde çalışmalarını tamamlayarak, huzurunuza bir rapor hazırlamış ve göndermiştir.

Bugün, bu rapor ve bu rapora karşı hazırlanan muhalefet şerhleri üzerinde ve tamamen ceza hukuku çerçevesinde, şahsî görüşlerimi, size, Yüce Meclise aktarmayı düşünüyordum; ama, ne var ki, biraz önce, gerek TEDAŞ ve şimdi de TOFAŞ dosyaları üzerinde konuşan bazı değerli milletvekili arkadaşlarım kişisel görüşlerini açıklarken, hukukun en basit ilkelerini ya bilmediklerinden yahut da bilmezlikten gelmenin üzüntüsü içerisinde bazı beyanlarda bulunmuşlardır. Bunları yadırgadığımı ifade etmek isterim.

Sayın milletvekilleri, ceza hukukunda bir aslî fail vardır, bir de ferî fail vardır. Biraz evvel, zamanın Enerji Bakanı hakkında, siz, büyük bir oy çoğunluğuyla -ve doğru olanı yaptınız- aslî fail hakkında Yüce Divana göndermeme kararı aldınız. Peki, aslî fail hakkında bu kararı verirken, ferî fail halinde bulunan Sayın Çiller hakkında niye 170'e yakın bir oyla Yüce Divana gönderme istemini tekrarladınız? Bu mümkün değil... (ANAP sıralarından gürültüler)

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Önergeyi verenlere söyle...

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) - Arıtma tesisi gibisin, arıtma...

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyelim...

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Sayın Başkan, bu sataşmaları süreden düşüyorsunuz değil mi efendim?

BAŞKAN - Tamam, efendim. Siz devam devam edin; buyurun.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sataşma yok; arkadaşlarımız yerlerinde biraz rahatsız da onun için konuşuyorlar.

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) - Sen rahatsız olmadıktan sonra, biz niye rahatsız olalım.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Yine bir olayı huzurlarınızda ifade etmek isterim. Suç ve cezanın şahsîliği prensibi vardır. Bir başkasının yaptığını iddia ettiğiniz bir olaydan ötürü bir başkasına ceza tertibini istemeniz mümkün değildir...

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Oraya... Oraya söyle.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Eğer, bu konuda ısrarlıysanız, yetkili yargı merciilerine gidersiniz, gerekli bilgileri ve belgeleri verirsiniz, takdim edersiniz ve her gün de “bende belge var” demezsiniz ve ona göre de kanunî işlem başlamış ve yürütülmüş olur.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Oraya söyle, oraya...

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) - Arıtma tesisi gibisin, arıtma...

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Şimdi, biraz evvel arkadaşlarımızın değindiği konuya gelelim.

Değerli milletvekilleri, ceza hukuku içerisinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu uygulamasında -avukat arkadaşlarım ve daha evvel hâkimlik yapan arkadaşlarım bu konuyu bilirler- cumhuriyet savcısı yeter belge ve delil olduğu kanaatinde bulunduğu takdirde iddianamesini tanzim eder, dava açar; fakat, aynı cumhuriyet savcısı son tahkikat içinde bu belge ve delillerin mahkûmiyete yeter derecede olmadığı takdirde hangi talepte bulunur; beraat talebinde bulunur; yani, bu kadar basit bir şeyi, şimdi, Refahlı bir milletvekili ve Bakan olan Sayın Kazan ve arkadaşlarının, bir savcı gibi bir düzenleme içerisinde Türkiye'nin gündemine, Yüce Meclisin gündemine bu konuyu getirmesinden sonra, şimdi, sizin, neden burada ille de mahkûmiyet talep etmiyorsunuz diye söylemenizi hukukî mantık içerisinde çözmek mümkün değildir.

ABDULKADİR BAŞ (Nevşehir) - Sayın Güven teftiş kurulu başkanı olarak niye raporu işleme koymamış?

BAŞKAN - Efendim, müsaade edin... Rica ediyorum... Sayın Baş, oturur musunuz efendim.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Burada, söz konusu edilen herhalde ben değilim. Eğer, benimle ilgili bir konunuz varsa, ileride sizinle her zaman tartışmaya hazırım ve her konuda tartışmaya hazır olduğumu da burada ifade etmek isterim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, buradan çıkan sonucu sizlere aktarmak isterim. Burada, olayın bir ceza usul hukuku olduğunu varsaymak varken, tamemen siyasî bir hava ve zemin içerisinde olayı çözmeye götürmek hukuken mümkün değildir. Bu bir iktidar muhalefet çatışmasıdır; bu boyut içerisinde, ne zamana kadar Türkiye gündemini bu işlerle meşgul edecek ve -daha doğrusu- niye edeceksiniz?.. Bırakınız siyasî görüş niteliğindeki unsurlardan vazgeçelim; işi, hukukî zemine oturtalım...

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Sayın Güven, biraz da o tarafa baksana hep bu tarafa bakıyorsun. Önergeyi onlar verdi...

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Şimdi, benim görüş açımı değiştirmem mümkün değil. Müsaade ederseniz sizlere doğru bakayım; ne olacak?..

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Oraya, oraya...

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Yani, kimsenin bundan alınmasına gerek yoktur.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Yani, kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla mı diyorsunuz?!..

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Bu nedenle bir yıldan beri, Türkiye'nin gündemine bir olayı getirmeye çalışıyoruz; bir anayasa değişikliğini Yüce Meclisin huzuruna getirmeye çalışıyoruz. Diyoruz ki: Bu tip soruşturmaları, siyasî zeminden çıkaralım, yargının eline tevdi edelim. Anayasanın 100 üncü maddesinde gerekli değişikliği birlikte yapalım değerli arkadaşlarım; çünkü, varacağınız sonuç ne olursa olsun, siyasî nitelik taşıdığı sürece, doğru ve hukukî bir karar olma vasfını bazen yitirecektir.

Aslında, şunu söylemek lazım: Hiç kimse, siyasî geleceğini, bir başka siyasetçinin yaptığı hatalar üzerine inşa etmesin; çünkü, Türkiye, artık bu yolu terk etmektedir ve terk edilmesi lazımdır. Bu şekilde yapılan siyasetin, ne yapana ne başkasına ne de yapılana bir yarar getirmediği elbette sabittir ve mevcuttur.

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) - Çalana çırpana da getirmeyecek Allah'ın izniyle!

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyelim. Rica ediyorum...

Bakın, soruşturma önergesi gibi ciddî bir konu görüşülüyor burada. Müdahale etmeyin... Herkes fikrini açıkça söylesin efendim.

Buyurun efendim.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; rapor, bir ceza hukuku ve usul hukuku uygulamasından kaynaklanmaktadır. Aslında, daha önceden iki meclisli dönemde hazırlanmış olan Meclis müşterek İçtüzüğünden esinlenerek Millet Meclisi İçtüzüğünde bir değişiklik yapılmıştır. Ancak, yapılan değişiklikte sorgu hâkimliği varmışcasına bir değişiklik yapılmış ve bu nedenle, bugün, komisyonların bir hazırlık soruşturması yapması yerine, bir ilk soruşturma, ilk tahkikat soruşturması yapmışcasına bir evrak düzenlenmiştir. Bu itibarla, en kısa süre içerisinde İçtüzükte gerekli değişiklik yapılmalıdır. Bugün Türkiye'de sorgu hâkimliği müessesesi bulunmadığına göre, hazırlık tahkikatı şeklinde bir tahkikatın yapılması ve ona göre de müşterek İçtüzük yerine, bugünkü Türkiye'nin ihtiyacı olan bir İçtüzük değişikliği yapılması söz konusu olmalıdır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; işin adlî mercilere tevdi edilmesinden hiç kimsenin bir tedirginliği olmayacağı düşüncesindeyim. Çünkü, yargıç önüne götürülmüş olan bir olayda öncelikle işin hukukiliği tartışılır ve bir ceza hukuku uygulaması içerisinde gerekiyorsa burada iddianame düzenlenir; bu iddianame kimin hakkında düzenlenmişse o gider Yüce Divanda yargılanır ve gerekiyorsa ceza görür. Kimsenin bundan şüphesi olmasın, kimsenin bundan kaçtığı falan da yok; ama, mevcut değerlerle siz bir noktaya varamayacağınıza göre, ille de böyle yapılmalıdır diye birtakım ifadelerde bulunmanız da hukuk açısından üzüntü vericidir.

BAŞKAN - 1 dakika süreniz kaldı Sayın Güven.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Sayın Başkan, bu ihale komisyonunun -aslında anlatacak çok şey var da- vermiş olduğu karar kesin değildir. Bugüne kadar gözardı edilen bir başka husus var. Yani, işi, bir zarfın açılmasına bağlamanın ne derece hukukî olduğunu tartışa durun; ama, daha evvel Kamu Ortaklığı Yüksek Kurulu vardı, bu kime bağlı idi; Başbakana bağlı idi. Bugün, Özelleştirme Yüksek Kurulu var, bunun başkanı kim; yine Başbakan. Yani, özelleştirme kararı alsanız, satışını yapsanız bile, bu kurul Başbakanın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Güven, size 1 dakika daha süre veriyorum, lütfen, toparlayın.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Bu kurul, nihaî mercidir; karar bu kurul tarafından verilecektir, bu kurulun verdiği kararlar geçerlidir.

Bu itibarla, komisyonun, üç defa, dört defa, beş defa değiştirdiğini iddia etmek yerine, komisyonun 5 üyesinden 3'ünün devamlı olarak yerinde kaldığını niye düşünmüyorsunuz? Değişen iki kişi, bunlar değişmiş;onu da düşünün.

ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) - Bu, ne biçim soru sayın üye? Yani, mantık var mı ?

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Sayın Başkan, özel hukuk hükümlerine tabi olduğu ifade edilen Kamu Ortaklığı İdaresinde yapılan işlemlerin pazarlık usulüyle yapıldığını hiçbir zaman gözardı etmeyeceksiniz. Bu, zarf usulüyle bir ihale değildir. Bunun böyle bilindiği çerçevede, yönetmeliğinin 42 ve 43 üncü maddesinin açık hükmü karşısında bunu bir olay haline getirmenin hukukî olduğunu ifade etmek de fevkalade yanlış olur.

MEHMET BATALLI (Gaziantep) - Sen kendin buna inanıyor musun? (Gürültüler)

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı))

BAŞKAN - Sayın Güven, süreniz bitti efendim.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Sayın Başkan, bari saygı sunayım efendim.

BAŞKAN - Peki; ancak, lütfen son cümlenizi söyleyin.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dinlemeye bazı arkadaşlarımızın tahammülü olmadığını görüyorum; ama, yine de beni dinleme lütfunda bulunduğunuz için hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güven.

Sayın Ahmet İyimaya, buyurun.

Sayın milletvekilleri, bakın, soruşturma raporu gibi çok önemli bir konuyu tartışıyoruz. Birçok arkadaşımız belki raporu okumuşlardır; ama, raporun lehinde ve aleyhindeki düşünceleri de lütfen dinleyin, rica ediyorum Herkes vicdanına göre rey verecek; hiç kimsenin müdahale etmemesi lazım. Kürsüde konuşan arkadaşa müdahale edilmemesi lazım ki, herkes bildiği bazı doğruları söylesin efendim; vicdanımıza göre karar veriyoruz.

Buyurun efendim.

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

TOFAŞ soruşturması, her yönüyle başarılı bir özelleştirmenin siyaset istediğinde nasıl çarpıtılabileceğinin klasik bir kürsü örneği olarak Parlamento tarihine geçmeye adaydır. Sorunun teknik yönüne kısaca değindikten sonra, TOFAŞ örneğinde siyaset patolojisinin sistemi kemiren, hepimizi etkileyen boyutunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Özelleştirme sürecinin Prof. Tansu Çiller'in başbakan olmadan önceki bölümünde oluşan eylem ve işlemler, vazife sırasındaki fiiller olmadığından, herhangi bir sorumluluğa vücut vermezler. Özelleştirme kararı, müşavir firmaların tespiti, ihale komisyonunun teşekkülü ve ihalenin pazarlık usulüyle icrası, hep bu dönemlerin işlemleridir. Tam yüklenim ve müşavirlik karma sözleşmesinin kurulmasında, iki karşı akitin seçiminde, arzın nevi ne olursa olsun sabit oranlı komisyon ücreti ve götürü masraf belirlenmesinde, basiretli bir tacirin azamî ihtimamını müşahede etmekteyiz.

Soruşturma komisyonunun ANAP'lı değerli Başkanının, TOFAŞ'a ait hisse senetlerinin satışında bir zarar doğmadığı şeklindeki düşünceye katılınmaktadır. İhale, dünya standartlarına yakın bir fiyattan gerçekleştirilmiştir biçimindeki kanaat izharı, ekonometrinin ve mukayeseli verilerin ortaya koyduğu inkâr olunmaz bir gerçektir.

Değerli arkadaşlar, tartışmanın odağı, zarfların Başbakanın çalışma ofisinde açılması hadisesidir. Dilsiz şeytanlık veya hakikati ifade zarureti veya çelişen iddiaları da, esasen bu noktada mesnet veya gayri mesnet bulmaktadır. Olayın hukukî boyutu, bilerek veya bilmeyerek aşılmakta, etik ve hukuk ötesi gerekçelerden sorumluluk elde edilmeye çalışılmaktadır.

İhalenin, Tansu Çiller'den önce belirlenen nevi, pazarlık usulü ihaledir. Bu ihalede, şekil serbestisi istisnası olmayan temel bir ilkedir. Komisyonun şekil serbestisine rağmen kapalı zarf usulünü benimsemesi, ihaleyi pazarlık usulü olmaktan çıkarmaz. Bunun anlamı, ofiste zarf açmanın şekil serbestisi kuralına uygun olduğu, hukuka aykırılık teşkil etmeyeceğidir. Fazladan işlem, ihale ilgililerine, ihalenin bağlı olduğu rejimin üstünde bir mükellefiyet ve mesuliyet yükleyemez. Başbakan, hükmî şahsiyeti olan Kamu Ortaklığı İdaresinin, kurumsal Yasanın 7 nci maddesi çerçevesinde vesayet makamıdır. Vesayet, vesayet altındaki makamın, fiilleri, işlemleri, görevlileri üzerinde denetimi ve gerekirse işlemleri bozmayı kapsayan, içeren bir idare hukuku kurumudur.

Kaldı ki, bütün bu fiiller, eylemlerin suç oluşturmadığı, iştirak hükümleri çerçevesinde yargılanmayan ortak için de bağlayıcı olan yargı kararıyla sabittir. İşin bu tarafı hukuk tarafı, patolojik tarafı ne?..

MEHMET BATALLI (Gaziantep) - Pazarlığı kim yapmış, sen onu söyle kardeşim.

AHMET İYİMAYA (Devamla) - Değerli Başkan, değerli arkadaşlar; bugünkü yapısı ve uygulama seyri içerisinde, Meclis soruşturması hukuk ve adalete hizmet etmekten çıkmış, siyasî mücadelenin acımasız silahı haline gelmiştir. Meclis soruşturması sistemi, siyaset için kullanılmaktadır. Parlamento tarihinde, salt amacı, yalnız suçu araştırma ve siyasî hiçbir hedef gütmeme olan soruşturma örneklerine hemen hemen rastlanmamaktadır. Siyasal rakipleri yıpratma, örseleme; bir partiyi, suç veya koruma odağı kılma, iktidardan uzaklaştırma, giderek siyasal linç, Meclis soruşturmasından beklenen temel hedefler olmaktadır.

TOFAŞ'la ilgilili iddiaların Anamuhalefet Partisi Liderince gündeme getirilmesi, bunun üzerine adlî yargıya intikali; soruşturma önergesinin, o dönemdeki iktidar ortağıyla Anamuhalefet Partisinin oluşturduğu fiilî koalisyonla kabulü; raporda gözlenen iktidar-muhalefet ayrışmaları, müzakerede şu anda söz alan -bir değerli arkadaşımız hariç- milletvekillerinin mensup oldukları partiler, yahut orta sağın anlamsız kavgası, bu gerçeği ortaya koyan çarpıcı manzaralardır.

1924-1957 yılları arasında, 33 yılda, Parlamentoya verilen soruşturma önergesi sayısı yalnızca 10'dur. 1961-1978 yılları arasında, 17 yılda, verilen soruşturma önergesi sayısı ise -dikkatlerinize arz ediyorum arkadaşlar- 284'dür. Bu ürkütücü sayısal veriler, Meclis soruşturmasının dönetim aracı olmaktan çıktığının ve siyaset giyotinine dönüştüğünün, rakamların diliyle ilanından başka bir şey değildir.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) - Dosyaya gel, dosyaya...

AHMET İYİMAYA (Devamla) - Dosyayı fevkalade arz ettim arkadaşlar.

Bu tarzın, siyasete, Meclis itibarına ve medeniyet yolculuğuna, yozlaşmadan başka katabileceği bir şey yoktur. İşaret olunan patolojiden kurtulmanın yolu, rasyonel ve pragmatik siyasete dönmektir.

Merhum Özal'ın büyük gayretleri sonunda bütün soruşturmaların, bir genel Parlamento kararıyla tasfiyesi, kısmen de olsa anmaya mecbur olduğunuz rasyonelliğin ve refleksin nadir örneklerindendir.

Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğümüzün 113 üncü maddeleri, soruşturmanın siyasî müzakere ve karar konusu kılınamayacağı yasağını pek yerinde olarak düzenlemiş ve fakat, proteini yanlızca buhran ve ihtiras olan kısır siyaset, işine gelmediği için, her gün kutsadığı Anayasayı kulakardı edebilmiştir.

Değerli arkadaşlar, soruşturma muhatabının siyasî temelde suçlama veya koruma yönündeki Parlamentoda meydana gelen çatışan tavır, üyeleri koyu bir sübjektivizmin içine itmektedir. Hukuk adına siyasî taraf tutma, objektiflikten ve tarafsızlıktan uzaklaşma, hâkim motif olarak ortaya çıkmaktadır. Böyle bir özellik, esasen siyasetin mahiyetinde de vardır. Siyasî rekabet içinde adaleti gerçekleştirebilecek melek politikacıya pek az rastlanabilmektedir. Tansu Çiller denilince tüyleri diken diken olan, Mesut Yılmaz anılınca kaşlarını çatan siyasî parmaklardan, tarafsız olmalarını herhalde pek bekleyemeyiz. Muhalefet şerhinde yer alan “filmi biraz daha başa alarak izlediğimiz takdirde, işin daha ilk ihale safhasından itibaren, Sayın Çiller'in idaresine göre programlandığını görebiliriz” yönündeki, soruşturmanın ciddiyetiyle sinema sanatını birbirine karıştıran ifadede, sübjektivizmin ve suç yaratma gayretinin ayak seslerini duyuyor değil miyiz?

BAŞKAN - Sayın İyimaya, 1 dakikanız var.

AHMET İYİMAYA (Devamla) - Tamamlamaya çalışacağım.

Bu görüntüsüyle Meclis soruşturması, bir tür siyasal engizisyondur.

Değerli arkadaşlar, siyaset, içinde yaşadığı problemleri, büyük Türk Ulusunun müstahak olmadığı gerilimleri ve yıpranan kurumları, evrimin ve tarihin aklıyla yeniden okumak zorundadır. Günlük bakışların, kısa hesapların yanıltıcı doğrularından kurtulmak, gelecek nesilleri kucaklayacak bilgi toplumuna yönelmek, hepimizin kolektif görevidir. Bu yapı içerisinde, soruşturma sistemini siyasetin ipoteğinden kurtaracak, hukuk ve adalet ilkeleri içerisinde suçlananı yargılayacak, koruma ve linç saiklerini bertaraf edecek bir yapılanmaya süratle gidilmelidir. Tabiî hâkim gibi sürekli ve tabiî soruşturma komisyonu sistemine geçilerek, Parlamentonun onuru ve ceza hukukundan beklenen kamu yararı korunmalı, bu çerçevede Anayasanın 100 üncü maddesi değiştirilmelidir.

Bir başka bakış açısı, Anayasanın 112 nci maddesinin açık hükmü çerçevesinde, Başbakanı, koordinasyon ve politika yürütme işlevine çekmeli, Anayasanın bu hükmüne aykırı olan devlet bakanlığı yapılanmasından vazgeçilmelidir. Böyle bir çözüm, günlük icranın içerisinde olmayan Başbakan örneğinde, sunî soruşturma ithamlarını da kaynağında kurutacaktır.

Sayın Başkanım, zannediyorum 1 dakikada tamamlayacağım.

BAŞKAN - Peki efendim; buyurun .

AHMET İYİMAYA (Devamla) - Soruşturmaya en fazla muhatap olmuş büyük devlet adamı Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in -üniversite öğreciliğim sırasında, bizzat dinleme mazhariyetine ulaştığım- bu kürsüden 12.1.1971 tarihinde sabaha karşı irad ettiği şu nutuk, halen taze şekilde hafızamdadır: “Hesaplaşma, burada bitmeyecektir; tarih ve millet önünde devam edecektir. Hizmet edenlere musallat olan isnat ve iftiralardan, Türk siyasî tarihi, elbette, bir gün geniş ölçüde kurtulacaktır.” (DYP sıralarından alkışlar)

Başta TOFAŞ olmak üzere, muhatabı kim olursa olsun -Ecevit olsun, Yılmaz olsun, Çiller olsun, Baykal olsun, Erbakan olsun- çoğu soruşturma ve Yüce Divana sevk gayretleri “hasmı ben, savcısı ben, hâkimi ben, celladı ben; yok olsun onlar, kalayım ben” dizelerine nakşetmiş zihniyetin, Parlamento edebiyatına intikal eden talihsiz teşebbüsleri olarak kalmaya mahkûmdur.

Saygılar sunuyorum efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İyimaya.

Sayın Ali Rıza Gönül, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bundan sekiz-on ay öncesini düşünüyorum, o günlerde bu kürsüden söylenilen sözlerin nasıl daha değişik, bugün ise, ifade edilen beyanların ne kadar gerçeğe ve bizim söylediğimiz gerçeğe uygun olduğunu görmekten mutluluk duyduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum.

Bugün, Sayın Kazan'ın ismi birçok kere kaynak teşkil etti. Ben, Sayın Kazan'ın ismini tekrar etmeyeceğim. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Et... Et...” sesleri)

BAŞKAN - Efendim, müsaade edin...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - O gün, kimlerin, hukukî bağlantının sonunda fiilî olarak kol kola girdiğini, bu Meclisin değerli milletvekilleri gördükleri ve yaşadıkları gibi, halkımız ve milletimiz de görmüş ve yaşamıştı. (ANAP sıralarından “Hayırdır?!” sesleri, CHP sıralarından “Ayıp... Ayıp...” sesleri)

Tabiî ki hayırdır, bizim zaten şerle falan bir ilgimiz yok. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

Bugün, bir değerli milletvekili arkadaşım, bu kürsüden, sanki geçmişte söylenilen sözler unutulmuş gibi, bu millet ve milletvekilleri hatırlamazlarmış gibi diyor ki “TEDAŞ Komisyonu titiz, dürüst ve özverili çalışma yapmıştır.” Katılıyorum; elbette, Komisyonu oluşturan bütün arkadaşlarım dürüst ve özverili bir çalışma sergilemişler ve bu komisyonlarda görüşülen konular, rapor halinde Yüce Heyetinizin huzuruna getirilmiştir. Değerli milletvekili arkadaşım devam ediyor “Sayın Bakanın sorumluluğunun olmadığı, konunun hukukî statüsünün anlaşılamamış olmasından kaynaklandığını görüyoruz.” Değerli arkadaşım, biz, o hukukî statüyü, 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 1 inci, 4 üncü, 6 ncı, 11 inci, 39 uncu ve 40 ıncı maddelerini, burada müteaddit kereler ifade ettik, her zeminde ifade ettik. O gün “yalnış” diyordunuz; ama, bugün, o gün söylediğimiz doğruya geldiğiniz için, sizlere teşekkür ediyorum ve o arkadaşımı da kutluyorum.

Şüphesiz, insanların kamuoyunda ve vicdanlarda aklanması asıldır; ama, kamuoyunda aklanmanın karşıtı, bu dünyada, öncelikle yargıda aklanmaktır.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Yüce Divanda aklansın o zaman...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - İşinize geldiği zaman, bağımsız yargı diyorsunuz; işinize geldiği zaman, işte burada, Ankara Onüçüncü Asliye Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararını görmezlikten geliyorsunuz. Evvela, bu ikilem, bu çifte standart sizin vicdanınızı sızlatmıyor mu?

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Sizin vicdanınız var mı?!.

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Oraya sor!..

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) - Senin vicdanın var mı?

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, demek ki, yine geçmişi hatırlarsak, siz ve sizin gibi arkadaşlara, her zeminde, Mecliste, Meclis dışında “bu, bir spekülasyonun ötesinde bir siyasî komplodur... (ANAP ve DSP sıralarından “ayıp, ayıp” sesleri) Bu, bir Çiller'in ipini çekme operasyonudur... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler) Bu haksızlıktır” dediğimiz zaman, bize gülüp geçiyordunuz; ama, bu kararı gösterdiğim zaman da, vicdanlardan bahsediyorsunuz...

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - O tarafa söyle!..

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Refaha söyle!..

BAŞKAN - Arkadaşlar, müdahale etmeyelim...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sizin, benim konuşmama bu kadar tepki göstermenizi yadırgıyorum. Ben, burada, doğrunun ve gerçeğin dışında bir söz mü ediyorum?!.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Refaha söyleyeceksin.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Tabiî, bakın bu önergede ne deniliyor. Bu önergede, Sayın Çiller'e yüklenen iki tane suç var, iddia var: İhaleye fesat karıştırmak ve devleti zarara uğratmak.

Şimdi, bu kararın hüküm kısmında aynen diyor ki hâkim, bağımsız hâkim, bağımsız yargının hâkimi diyor ki... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - O tarafa söyle!..

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim arkadaşlar... Rica ediyorum...

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - O tarafa göster.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - O tarafa bak, o tarafa!..

BAŞKAN - Canım, kime bakacağını bilir; size mi soracak?!. Allah, Allah...

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Ortağına söyle.

ŞADAN TUZCU (İstanbul) - Önerge sahibine söyle.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - O tarafa konuş, bize niye konuşuyorsun?!.

BAŞKAN - Buyurun efendim, siz mahkeme kararını okuyun. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Toplanan delillere göre, ihaleye fesat karıştırma suçunun unsurları oluşmamıştır. Oluşmayan nedir; fiildir, fiil... (DSP sıralarından “öbür tarafa bak” sesleri) Benim gönlümden size bakmak geçiyor.

Şimdi siz, kalkıp, bu karara rağmen, hâlâ, kamuoyunun vicdanının tatmini için Sayın Çiller'e bir suç atfında bulunup “yargılanıp, mahkûm edilmesi gerekir” diyorsanız, bağışlayın, o zaman, ya hukuku bilmiyorsunuz yahut da hukuku bilenlerden bunu yeterince öğrenmemişsiniz.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Öbür tarafa bak!..

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Hayır Sayın Okuyan, ben size bakacağım.

Peki, suç olan neymiş: Zarflar, Sayın Çiller'in önünde açılmış...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Hayır, hayır; Özer Çiller'in önünde açılmış.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu nihaî bir işlem midir; ara işlem midir? Evvela, hukuken bunun tartışmasını yapalım. Bu bir ara işlemdir. Zarfların, orada burada açılması, ihaleyi sonuçlandıran bir işlem değildir. (ANAP ve DSP sıralarından “ne alakası var” sesleri, gürültüler) Hayır efendim, izin verin... İzin verin de, siz de beni dinleyin, bu televizyonlardan bizi seyreden değerli vatandaşlarımız da doğruyu öğrensin.

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) - Rezaletinizi seyrediyorlar.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Zaten, siz, yeteri kadar kafaları bulandırdınız; dilinize, aklınıza geldiği gibi, Çiller'e, hem suç isnadında bulundunuz hem de haksızca yargılayıp mahkûm ettiniz. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Orası yaptı, orası...

BAŞKAN - Arkadaşlar, rica ediyorum... Meclis salonunda oturduğunuzu unutmayın.

Sayın Gönül, 1 dakikanız var efendim.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Açıldıktan sonra, bu zarflar... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, bir dakika...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan “siz” diye kimi muhatap alıyor; lütfen belirtsin...

BAŞKAN - Lütfen... Siz oturur musunuz... Bir dakika...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, izin verin de, ben konuşmamı bitireyim.

Eğer, bu nihaî işlem değilse -ki, öyledir- sonuçta, daha, Kamu Ortaklığı İdaresinde, pazarlık usulüyle, iki üç defa, hem devlet yetkililerinin hem de ihaleye katılanların huzurunda ihale devam etmiş.

AHMET NEİDİM (Sakarya) - Konutta mı?!. Konutta mı?!.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Demek ki, bu bir suç değildir, bu bir kusur değildir... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gönül, süreniz bitti; son 1 dakika süre veriyorum size.

Buyurun.

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Bu, ihaleye hiçbir fesat karıştırma değildir. (ANAP sıralarından gürültüler)

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) - Melek, melek... Maşallah...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Peki, zarara uğratmak derseniz, sizler de çok iyi biliyorsunuz, ihaleyle, TOFAŞ'ın devlete ait hisseleri 330 milyon dolara satılmış, 15 gün sonra bu değer 180 milyon dolara düşmüş; bugün ise, 70-80 milyon dolara düşmüştür.

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) - İşte, onların müsebbibi Çiller!..

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Açıktan kazandırılan, bu devletin kasasına konulan, artı gelir getiren 200 milyon dolar mı zarardır; bu mudur zarar vermek?!. (ANAP sıralarından gürültüler)

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Onu ortağına söyle...

ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, gelin, aklın yolu birdir... Ben, yine de, sizlerin, bu hukukî kurallara, gerçeklere ve toplanan delillere göre, kendi vicdanınızda öncelikle aklayacağınıza inanıyorum.

En derin sevgilerle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gönül.

Son konuşmacı, Sayın Refik Aras; buyurun efendim.

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) - Son verdiğin rakamlarla Çiller'in ipini sen çektin, sen!..

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) - Kar gibi temiz, maşallah...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Onun içinde sen varsın evvela... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) - 80 milyon dolara düştü Türkiye'de bir fabrikanın değeri; bu, Çiller'in idaresinden dolayı...

BAŞKAN - Efendim, Meclis salonunda oturduğunuzu unutmayın... Burada, dağda bağırır gibi bağıramazsınız...

Buyurun Sayın Aras.

Süreniz 10 dakikadır.

REFİK ARAS (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; huzurlarınıza, (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu hakkındaki şahsî görüşlerimi arz etmek için çıkmış bulunuyorum; hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; benden önce konuşan milletvekilleri, 600 milyon dolarlık TOFAŞ hisselerinin satışıyla ilgili bütün bilgileri gözler önüne serdiler. Olayın çok özeti şöyle: Sayın Tansu Çiller, özelleştirme yoluyla yapılacak bu satış için, önce, Kamu Ortaklığı Başkanını değiştirmiş; sonra, ilgili beş kişilik komisyonu üç defa değiştirmiş; sonra, 18 Mart 1993 günü, komisyona, ihale teklif zarflarının, komisyon tarafından açılmadan kendisine gönderilmesini emretmiş ve zarflar, açılmadan, tutulan bir tutanakla Sayın Tansu Çiller'in konutuna gönderilmiş. Sonra ne mi olmuş?! Bir de bakmışlar ki, Sayın Tansu Çiller'in açarak komisyona gönderdiği teklifler, hem komisyona ilk gönderilen tekliften daha yüksek hem de ihaleyi en uygun firmaya vermek yerine, Sayın Tansu Çiller, her iki firma arasında taksim edilmesi talimatını vermiş. Velhasıl, satış biçiminin belirsizliğinden 575 bin dolar, reklam bedeli ödemelerinden 250 bin dolar, İstanbul Borsasındaki bedelden daha düşük bir bedelle Londra Borsasında satıldığı için 1,1 trilyon lira, devlet, zarara uğratılmış.

Biraz evvel, Doğru Yol Partisinin sayın sözcüsünün gösterdiği mahkeme kararı, görevli memurlarla ilgili mahkeme kararıdır. O kişilerin beraat etmelerinin nedeni de, zaten, Sayın Tansu Çiller'in kendisinin vermiş olduğu talimattan kaynaklanmıştır. İşte, bu talimattır ki, şu anda, Sayın Tansu Çiller'i mahkûm edecek veya bu soruşturmaya esas teşkil eden konudur. Bu nedenle, belki de, benden önce konuşan Doğru Yol Partisinin sayın milletvekilleri, bu önergeyi veren Sayın Refah Partisi Grubuna dönük konuşmaktan özellikle kaçındılar, çekindiler; bunun ne anlama geldiğini takdirlerinize sunuyorum.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Yok canım...

REFİK ARAS (Devamla) - Sayın milletvekilleri, Refah Partisi tarafından verilen soruşturma önergesinin sonunda aynen şöyle deniliyor “ ...makam nüfuzunu kullanmak suretiyle dostlarına ihale, kendisine menfaat sağlamak peşinde ısrarla koştuğu ve böylece ihaleye fesat karıştırdığı; devleti 1 trilyondan fazla zarara soktuğu nedeniyle, Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince, Sayın Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.” Tarih 11 Nisan 1996 ve Refah Partisi muhalefette.

Bu iddiaları kimler mi söylüyor; hatırları kalmasın, bu 57 sayın Refah Partili milletvekillerinin isimlerini Türk Milletine bir kez daha duyurmak istiyorum: Sayın Şevket Kazan, Sayın Temel Karamollaoğlu, Sayın Mehmet Emin Aydın, Sayın Abdullah Arslan, Sayın Hanifi Demirkol, Sayın Şevki Yılmaz, Sayın Osman Hazer, Sayın Ahmet Derin, Sayın İsmail Özgün, Sayın Ahmet Doğan, Sayın Hasan Hüseyin Ceylan, Sayın Salih Kapusuz, Sayın Azmi Ateş, Sayın Mustafa Kemal Ateş, Sayın Kâzım Arslan, Sayın İsmail Coşar, Sayın Tevhit Karakaya, Sayın Ömer Vehbi Hatipoğlu, Sayın Sabahattin Yıldız, Sayın Necati Çelik, Sayın Cemal Külahlı, Sayın Ömer Ekinci, Sayın Mehmet Bedri İncetahtacı, Sayın Kahraman Emmioğlu, Sayın Cafer Güneş, Sayın Sait Açba, Sayın Metin Perli, Sayın Ahmet Dökülmez, Sayın Nurettin Aktaş, Sayın Kemalettin Göktaş, Sayın Bekir Sobacı, Sayın Mikail Korkmaz, Sayın İsmail İlhan Sungur, Sayın Zeki Karabayır, Sayın Necmettin Aydın, Sayın Necati Terzi, Sayın Hüsamettin Korkutata (DYP sıralarından “Burada” sesleri.) Sayın Ömer Özyılmaz (DYP sıralarından “Burada” sesleri.) Sayın Abdullah Örnek (DYP sıralarından “Burada” sesleri.) Sayın Latif Öztek (DYP sıralarından “Burada” sesleri.) Sayın Ömer Naimi Barım (DYP sıralarından “burada” sesleri) Sayın Avni Doğan (DYP sıralarından “yok” sesleri) Sayın Nezir Aydın, Sayın Hüseyin Olgun Akın, Sayın Mehmet Salih Katırcıoğlu (DYP sıralarından “burada” sesleri) Sayın Recai Kutan, Sayın Yaşar Canbay, Sayın Ramazan Yenidede (DYP sıralarından “burada” sesleri) Sayın Zülfikar Gazi, Sayın Fethullah Erbaş, Sayın Mustafa Kamalak (DYP sıralarından “yok” sesleri) Sayın Mustafa Hasan Öz (DYP sıralarından “yok” sesleri) Sayın Hayrettin Dilekcan (DYP sıralarından “burada”) Sayın Ali Oğuz (DYP sıralarından “yok” sesleri) Sayın Fikret Karabekmez, Sayın Bülent Arınç ve Sayın Ahmet Çelik. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, ben zamanımı harcamak için bu isimleri arz etmedim size; Yüce Türk Milletine sizi bir kez daha tanıtmak istedim, onun için isimlerinizi okudum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Daha bitmedi... Bu okuduğum isimlerden 25 sayın Refah milletvekili, Sayın Lütfü Esengün ve 62 arkadaşının, aynen, kanuna ve genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı iddiasıyla bir Meclis soruşturması açılması hakkındaki önergesine de imza koymuşlardır. Tarih 26 Nisan 1996, Refah Partisi yine muhalefette...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Refahmatik...

REFİK ARAS (Devamla) - Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde tartıştığımız (9/3) esas numaralı Soruşturma Komisyonu, 18 Aralık 1996 tarihinde düzenlediği raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuşlardır.

Bilindiği üzere, komisyonun 15 sayın üyesi şu isimlerden oluşmuştur: Refah Partisinden Sayın Memduh Büyükkılıç, Sayın Mehmet Emin Aydınbaş, Sayın Kemal Albayrak, Sayın Mustafa Köylü, Sayın Hasan Hüseyin Öz, 5 kişi; Doğru Yol Partisinden Sayın Ahmet Uyanık, Sayın Hasan Denizkurdu, Sayın Mahmut Yılbaş, 3 kişi; etti mi 8 kişi. Anavatan Partisinden Sayın Hayrettin Uzun, Sayın Metin Öney, Sayın Abdulkadir Baş, Sayın Şükrü Yürür; toplam 4. Demokratik Sol Partiden Sayın Nami Çağan, Sayın Bülent Tanla; Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Orhan Veli Yıldırım. (DYP sıralarından “yavaş yavaş” sesleri) Genel toplam 15 sayın üye.

Değerli milletvekilleri, doğaldır ki, bu komisyonun çalışması sırasında, her sayın milletvekili, kendi vicdanî kanaatine göre oy kullanmıştır. Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyup uymadığı konusundaki oylama, 7 kabul oyuna karşı 8 oyla reddedilmiştir. Herhangi bir komisyonda böyle bir sonuç çıkması anormal mi; hayır. Tabiî, Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplandığı birinci günde, Türk Milleti önünde, namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin ettikten sonra, kullanılan oylarda da elbette ki bir anormallik olamaz. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Burada ortaya çıkan anormallik, bu soruşturmanın açılmasını isteyen Refah Partisinden 5 sayın milletvekili ile Doğru Yol Partisinden 3 sayın milletvekilinin, aynı zamanda iktidarın ortağı bulunmalarından (Başbakan Necmettin Erbakan Genel Kurul salonuna geldi; ANAP, CHP ve DSP sıralarından “Oo” sesleri, alkışlar[!] RP sıralarından ayakta alkışlar) ve bu iki partimizin toplam 8 sayın milletvekilinin, bu nasıl iş ise, aynı şekilde bir kanaate sahip olarak, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığı yolunda oy kullanmış bulunmalarıdır.

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Şaibe hanım nerede hocam, şaibe hanım?!.

BAŞKAN - Arkadaşlar, rica ediyorum... Niye kürsüde konuşulanlar sizi rahatsız...

REFİK ARAS (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, diyeceksiniz ki,

BAŞKAN - Sayın Aras, bir dakika efendim... Ben, sürenizi durdurdum.

Sayın milletvekilleri, bakın, soruşturma raporu gibi ciddî bir konuda arkadaşımız konuşuyor, niye gürültü yapıyorsunuz?.. Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok yüce bir salonudur. Bu salonda, herkes, bu salonun ciddiyetini kavramalı ve ona göre hareketlerini ayarlamalı. Burada bir kahvehanede oturur gibi “Oo, mo” ile konuşulmaz. Burada bir ciddiyet var. Lütfen... Rica ediyorum... (DYP sıralarından alkışlar)

Buyurun Efendim.

REFİK ARAS (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, ister misiniz, TOFAŞ önergesine imza koyan Refah Partili 57 sayın milletvekili ile kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinildiği iddiasıyla verilen önergeye imza koyan 63 Refah Partili sayın milletvekili, yukarıda, komisyon raporu örneğinde olduğu gibi, yine İktidar Partisi ortağı olduğu için, Anayasa gereği olarak, Türk Milletinin önünde yaptığı yemini ikinci dereceye bırakarak birlikte oy kullansınlar...

BAŞKAN - Efendim, 1 dakika süreniz kaldı.

REFİK ARAS (Devamla) - Eğer, gerçekten, böyle oy kullanırsanız, şimdi sizi televizyondan izlemekte olan temiz Türk Halkı, inanınız ki, sizi affetmeyecek ve bir daha da size güvenmeyecektir. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Oylama böyle sonuçlanırsa, bu işte bir gariplik var demektir; ya Refahlı 120 sayın milletvekili muhalefetteyken bu iki önergeyi vererek hata etmişlerdir ya da şimdi, İktidardan düşmemek için bu önergelerin aleyhine oy kullanarak yine hata etmiş olacaklardır. Sonuç: Türk Halkının mutluluğu için hepimizin üzerine...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aras, 1 dakika veriyorum; lütfen, son cümlenizi söyler misiniz efendim.

REFİK ARAS (Devamla) - ...titrememiz gereken demokrasi açısından bu iki davranıştan biri onur kırıcı olacaktır. Allahaşkına, bu işe sizin aklınız yetiyor mu?!.

Siz, şimdi, milletvekili değil de sade bir partili olarak televizyonda şu oturumu izleseydiniz, acaba ne derdiniz?! Acaba, Sayın Tansu Çiller, Hükümet ortağı Refah Partisinin devlet kadrolarını yağmalamasının, peş peşe gelen şeriatçı taleplerinin, sırf Yüce Divandan kurtulmak umuduyla, kendi kişisel faturasını, sizlere, ülkeye ve millete ödetmeye daha ne kadar devam edecek?!

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) - Saçmalama!.. Saçmalama!.. Çok konuştun...

REFİK ARAS (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bir de şunu anlamakta zorluk çekiyorum: Şimdi, hangi sayın milletvekiline, Türk yargı sistemine güveniyor musun diye sorsam, eminim ki, hepiniz, tabiî güveniyorum diyeceksiniz. O halde -başta Sayın Çiller- yargı önüne çıkmaktan niçin bu kadar korkuyorsunuz?!

NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) - Oku!.. Oku!..

REFİK ARAS (Devamla) - Sizler, niçin bu kadar korkup, ille de Sayın Çiller'i yargı önüne çıkmaktan kurtarmaya çalışıyorsunuz?!

NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) - Kim yazdı onu?!.

REFİK ARAS (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aras, süreniz bitti; lütfen efendim...

REFİK ARAS (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Son cümle ama...

Buyurun.

NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) - Kim yazdı onu?!. Oku!.. Oku!..

REFİK ARAS (Devamla) - Sözlerimi şöyle bitirmek istiyorum: İnsanlık onuru olmadan, haysiyet olmadan, dürüstlük olmadan demokrasi olmayacağını, parti farkı gözetmeksizin hepimizin kabul etmesi gerekiyor. İktidarlar gelir, iktidarlar gider; önemli olan, yüzyıllardan süzülüp gelen, insanı insan yapan değerlere sahip olmak, sahip çıkabilmektir. Yüce Allah, hepimizin sonunu hayır etsin.

Hepinizi sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aras.

Sayın milletvekilleri Meclis soruşturması komisyonu...

VI. - SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, İstanbul Milletvekili Refik Aras'ın partisine sataşması nedeniyle konuşması

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Sözcü, milletvekillerimiz ve Refah Partisiyle ilgili sataşmada bulundu. Dolayısıyla, bir hususu açıklamak için söz istiyorum Sayın Başkan. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sataşma yok Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki efendim; çok kısa ve yeni bir sataşmaya meydan vermemek üzere, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Yüce Parlamentonun çok önemli bir konudaki oturumunda, değerli milletvekili arkadaşlarımız şahsî görüşlerini serdediyorlar; milletimiz ve Parlamentomuz da, bunu dikkatle takip ediyor.

Özellikle biz, Refah Partili milletvekilleri olarak, bu iddia konularının Mecliste görüşülmesi için, Genel Kurulda ifadelerimizi açık ve net olarak orta yere koyarken şu sözleri söyledik: Bu iddialar, Parlamento tarafından araştırılsın ve sonuca bağlansın. (ANAP ve CHP sıralarından gürültüler)

NECDET MENZİR (İstanbul) - Ayıp be!..

BAŞKAN - Bir dakika... Bir dakika... Olur mu canım...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Elbette, bu önergelerin kabulünden sonra, bütün siyasî parti gruplarının milletvekilleri, kendi güçleri oranında temsil edildikleri Komisyonda görev aldılar; almış oldukları bu görevlere göre bir de rapor hazırladılar, hazırlanan raporlar orta yerdedir.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Taklacı Refah!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Rakamların 4'e 5, 8'e 7 olması önemli değil. Bakın, sadece bir misal verip, bununla sözlerimi bitireceğim.

EMİN KUL (İstanbul) - Sataşmaya devam ediyor bu...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın Şinasi Altıner ile ilgili önerge verildiğinde burada oylama yapıldı. Bu oylamada, biraz önce konuşma yapan Sayın Refik Aras Beyefendi oylarını nasıl kullandı...

MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) - Çiller, sütten çıkan şaibeli kaşık!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - ...bu konu görüşülsün diye oy kullandı. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

ATİLÂ SAV (Hatay) - Sayın Başkan, niye izin veriyorsun?

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Peki, aynı arkadaşımız, aynı sözcü beyefendi Komisyon üyeliği yaptı...

ATİLÂ SAV (Hatay) - Sayın Başkan, bu ne konuşması? (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Bir dakika efendim...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - ...Komisyon üyeliğinde “suçsuzdur” diye oy kullandı. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) - Sütten çıkmış şaibeli kaşık!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bakınız, ben burada, bu konuşmacı arkadaşımı... (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) - Ne konuşması bu?..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Ben, burada, bu oyundan dolayı bu konuşmacı arkadaşımı kınamıyorum, doğrusunu yaptığına inanıyorum.

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) - Hangi yetkiyle veriyorsun bu konuşma hakkını?

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Elbette, iddia araştırılsın dedi; Komisyonda, bütün meseleleri yukarıdan aşağıya takip etti, gördü ve bunun soruşturma konusu olmamasına karar kıldı, oy kullandı. (CHP sıralarından gürültüler) İşte, Refah Partisinin yapmış olduğu, uygulamış olduğu tavır budur. İddialar araştırılmıştır. Bu araştırmaların tabiî sonucu olarak, herkes, vicdanının sesini duyup oy kullanmaktadır. Doğru olanı budur. (CHP sıralarından gürültüler)

Arz eder, teşekkür ederim. (RP sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) - Sayın Başkan...

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) - Sayın Başkan, hangi sataşmaya söz verdiniz?

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Yakışmıyorsun oraya...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hiç sinirlenmeye gerek yok. Burada, müzakereleri, hiç tırmandırmadan...

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) - Sayın Başkan, İçtüzük gereğince 6 kişiye söz verme hakkınız var; ben yedinci sıradayım. Eğer, İçtüzüğü ihlal ediyorsanız, benim de söz hakkım var. Burada, sataşmadan bahsedilmedi, komisyon raporu üzerinde konuşma yapıldı. Bu takdirde, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, bakınız, biz ikimiz, aynı ilin milletvekiliyiz; fakat, dikkat ediyorum, ben bu kürsüyü yönettiğim zaman, ikide bir oradan fırlayıp geliyorsunuz buraya. (Gülüşmeler)

Sizden rica ediyorum; beni, İçtüzük ihlaline zorlamayın. (CHP sıralarından “söz ver” sesleri)

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) - Söz istiyorum.

BAŞKAN - Bakınız, Refah Partisine bir sataşmada bulunuldu. Ben, sabahtan beri dinliyorum; siz, zatıâliniz zaman zaman dışarı çıktınız. Burada, sataşmadan dolayı arkadaşımız söz istedi ve bana göre...

Sayın Aras “bakın, Refah Partisinden şu kadar milletvekili...” (ANAP sıralarından “yalan mı” sesleri)

ATİLÂ SAV (Hatay) - Sataşma mı bu?

FATİH ATAY (Aydın) - Yakışmıyorsun oraya...

BAŞKAN - Efendim, bir dakika... Ben açıklayayım...

“... bu soruşturma önergelerini verdiler; şimdi de aleyhine oy kullanacaklar” dedi. (ANAP sıralarından “Doğru” sesleri)

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Gayet tabiî... Doğru...

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) - Sen neye göre söz verdin?

BAŞKAN - Sayın Grup Başkanvekili de çıktı ve “Sayın Refik Aras da, Şinasi Altıner hakkında verilen soruşturma önergesine kabul oyu verdi; biraz önce ret oyunu kullandı” dedi. Bundan daha iyi bir savunma olur mu?

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Ne alakası var...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun efendim.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan, olayları saptırma çabası içerisindesiniz. Bu, bize üzüntü veriyor.

Yani, şimdi, iddia eden ile olayları değerlendirenler aynı olur mu? Bu olayları gündeme getiren, bu iddiaları ileri süren, bu suçlamaları yapan, tabiî ki, Refah Partisine mensup milletvekilleri...

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... Arkadaşımız sataşmaya cevap verdi...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Aynı şey değildir...

Sayın Başkan, saptırıyorsunuz...

BAŞKAN - Oturur musunuz Sayın Ersümer.

V. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

3. - Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 56 arkadaşının, Türk Otomobil Fabrikaları A.Ş. (TOFAŞ) ile TOFAŞ Oto Ticaret A.Ş.'ndeki devlete ait hissenin satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında nüfuzunu kullanmak ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 196) (Devam)

BAŞKAN - Meclis Soruşturması Komisyonu raporu üzerindeki kişisel konuşmalar bitmiştir.

Hakkında soruşturma istenilen Sayın eski Başbakanın konuşma konusunda bize bir talebi gelmediği için (ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Nerede” sesleri) konuşmayacak demektir.

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Nerede bu şaibe hanım?!

BAŞKAN - Şimdi, Meclis Soruşturma Komisyonu raporu üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Rapor ret istemiyle gelmiştir; yani, soruşturmanın açılmaması yönünde bir sonuca ulaşılmıştır.

Yine, İçtüzüğümüzün 112 nci maddesine göre, bu raporun reddi yönünde verilen iki önerge var.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TOFAŞ'taki devlete ait hissenin satış yoluyla özelleştirilmesi sırasında nüfuzunu kullandığı iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önerge üzerine, 196 sıra sayılı ve (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu hazırlanmıştır. Anılan rapor ile eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığına karar verilmiştir. Komisyonun, Yüce Divana sevk etmeme yönündeki raporunun reddine, eski Başbakan Tansu Çiller'in... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Duyamıyoruz” sesleri, gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, arkadaşımız okuyor; niye bağırıyorsunuz?... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Duyamıyoruz” sesleri, gürültüler)

Efendim, siz gürültü yapmazsanız başkası yapmaz... Sabahtan beri bağırıyorsunuz... Rica ediyorum... Susun bakalım...

Buyurun efendim.

...ihaleye fesat karıştırması nedeniyle Türk Ceza Kanununun 366 ncı maddesini, görevini kötüye kullanması nedeniyle de Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesini çiğnediği gerekçesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesinin beşinci fıkrasına göre Yüce Divana sevkinin Genel Kurulca karara bağlanmasını saygılarımla dilerim.

Orhan Veli Yıldırım

Tunceli

Gerekçe: Önergede de ifade edildiği gibi (9/3) esas numaralı ve 196 sıra sayılı Meclis Soruşturması Komisyonunun raporunda, eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığına oy çokluğuyla karar verilmiştir; ancak, raporun muhalefet şerhinden, Tansu Çiller'in görevini kötüye kullanma ve ihaleye fesat karıştırma suçlarını işlediğine ilişkin kuşkuların, yapılan soruşturma sonunda giderilemediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, soruşturma komisyonunun raporunun reddi ve eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine karar verilmesi gereği duyulmuş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesinin beşinci fıkrası gereğince bu önergemiz Sayın Başkanlığa verilmiştir.

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum efendim:

Biraz yüksek sesle okuyun da, arkadaşlarımız...

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

196 sıra sayılı ve (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporunda eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığına oy çokluğuyla karar verildiği belirtilmiştir.

Komisyon raporunda yer alan muhalefet şerhinde de ifade edildiği üzere:

a) Yetkisi olmadığı halde, ihale süresince müdahale ederek, ihalenin, en uygun fiyat veren firma yerine, iki firma arasında paylaştırılmasını sağlayarak, ihaleye fesat karıştırdığı; böylece, Türk Ceza Kanununun 366 ncı maddesini ihlal ettiği;

b) Yetkisi olmadığı halde, ihale zarfını yönetmelik hükümlerine aykırı olarak açtığı ve müfettiş raporlarını uygulamaya koymayarak, görevini kötüye kullandığı; bu nedenle, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesini ihlal ettiği gerekçeleriyle eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine karar verilmesi hususunda Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesi gereğince, Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.

1. Şerif Bedirhanoğlu (Van)

2. Süleyman Hatinoğlu (Artvin)

3. Murat Başesgioğlu (Kastamonu)

4. Salih Yıldırım (Şırnak)

5. Metin Öney (İzmir)

6. Zeki Çakan (Bartın)

7. Yaşar Okuyan (Yalova)

8. Aslan Ali Hatipoğlu (Amasya)

9. Emin Kul (İstanbul)

10. Eyyüp Cenap Gülpınar (Şanlıurfa)

11. Yusuf Pamuk (İstanbul)

12. Recep Mızrak (Kırıkkale)

13. İrfan Demiralp (Samsun)

14. Sami Küçükbaşkan (Antalya)

15. Ahmet Kabil (Rize)

16. Yusuf Ekinci (Burdur)

17. Enis Sülün (Tekirdağ)

18. Nabi Poyraz (Ordu)

19. Halit Dumankaya (İstanbul)

20. Yaşar Eryılmaz (Ağrı)

21. İlker Tuncay (Ankara)

22. Avni Kabaoğlu (Rize)

23. Mahmut Bozkurt (Adıyaman)

24. Muzaffer Arslan (Diyarbakır)

25. Şinasi Altıner (Karabük)

26. Yücel Seçkiner (Ankara)

27. Veysel Atasoy (Zonguldak)

28. Süleyman Çelebi (Mardin)

29. Yavuz Köymen (Giresun)

30. Rüştü Kâzım Yücelen (İçel)

31. Tevfik Diker (Manisa)

32. Cavit Kavak (İstanbul)

33. Burhan Kara (Giresun)

34. Adil Aşırım (Iğdır)

35. Ömer Ertaş (Mardin)

36. Abbas İnceayan   (Bolu)

37. Biltekin Özdemir (Samsun)

38. Şükrü Yürür (Ordu)

39. Mehmet Sağdıç (Ankara)

40-Necati Güllülü (Erzurum)

41-Hüsnü Doğan (İstanbul)

42. Levent Mıstıkoğlu (Hatay)

43. Mehmet Keçeciler (Konya)

44. İrfan Köksalan (Ankara)

45. İbrahim Özsoy (Afyon)

46. Ülkü Güney (Bayburt)

47. İbrahim Çebi (Trabzon)

48. Safder Gaydalı (Bitlis)

49. Ali Talip Özdemir (İstanbul)

50. Ahat Andican (İstanbul)

51. Yıldırım Aktürk (Uşak)

52. Ali Doğan (Kahramanmaraş)

53. Eyüp Aşık (Trabzon)

54. Miraç Akdoğan (Malatya)

55. Akın Gönen (Niğde)

56. Yılmaz Karakoyunlu (İstanbul)

57. İbrahim Gürdal (Antalya)

58. Sümer Oral (Manisa)

59. Nejat Arseven (Ankara)

60. Abdulkadir Baş (Nevşehir)

61. Agâh Oktay Güner (Ankara)

Gerekçe:

Önergede de ifade edildiği gibi, (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporunda, eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığına oyçokluğuyla karar verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesinin beşinci fıkrası, komisyonun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki raporlarının reddi, ancak Yüce Divana sevke dair verilen ve sevk kararının hangi ceza hükmüne dayanacağını gösteren bir önergenin kabulüyle mümkün olur” hükmünü amirdir. Bu hüküm gereğince, Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkini öneren bu önergemiz Sayın Başkanlığa verilmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, iki önerge aynı mahiyettedir ve ikisini de birleştirerek işleme kayacağaz. Dolayısıyla, son önergenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, soruşturma komisyonu raporunun reddedilmesi; yani, soruşturma açılmamasını isteyen bir bu raporun reddedilebilmesi, Genel Kuruldaki soruşturma önergelerinin müzakeresi sırasında verilen gerekçeli önergelerin kabulüyle mümkün olur. Bu önergelerde de, Ceza Kanununun hangi maddesine aykırı bir fiil işlediğinin de belirtilmesi lazım. Önergeler işleme uygun olduğu için, ikisini birleştirerek işleme koyacağım.

Önergeler açık oylamaya tabidir. Açık oylamada şu sonuca varılacaktır: Eğer bu önergeler 276 veya daha fazla oyla kabul edilirse, o zaman, komisyon raporu reddedilmiş olur ve eski Başbakan hakkında soruşturma açılması isteği kabul edilmiş olur. Eğer önergelerin kabul oyu 276'yı bulmaz ve oylamaya katılan sayın milletvekillerinin sayısı toplantı yetersayısına; yani, 184'e ulaşırsa, o zaman soruşturma açılmasına ilişkin önerge reddedilmiş olur. Bunu belirtmek istiyorum.

Ancak, oylamaya geçmeden önce, ANAP Grup Başkanvekili Sayın Murat Başesgioğlu, gönderdiği bir tezkerede “Meclis soruşturması bir yargılama sürecinin başlaması veya sona erdirilmesi hususunda, milletvekillerinin bu yargılama kararına katılmalarıdır. Millevekilleri, Meclis soruşturmalarına tamamen kişisel ve vicdanî kanaatlerine göre oy kullanırlar. Nitekim, Anayasamız, siyasî parti gruplarınca Meclis soruşturmasıyla ilgili görüşme yapılamayacağını ve karar alınamayacağını hüküm altına almıştır. Bu nedenle, tamamen kişisel beyanın açıklanması mahiyetinde olan Meclis soruşturması oylamalarında Bakanlar Kurulu üyelerinin vekaleten oy kullanmaları, Anayasa ve İçtüzük hükümlerine aykırıdır. (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporuna ilişkin önergenin oylanması sırasında, Yüksek Başkanlıkça bu hususun dikkate alınması konusunu arz ve talep ederim” demişlerdir.

Bu konuda çok uygulamalarımız var. Anayasanın 96 ncı maddesinde, oylama sırasında Genel Kurulda olmayan bir bakan, bir başka bakana oy kullanmak için yetki verebilir deniliyor. Bir bakan, diğer bir bakana, ancak oy kullanma hakkını verebilir; yani, bir bakan, yalnız kendisi ve bir başka bakan için oy kullanabilir.

Ayrıca, Sayın Başesgioğlu, sizin eski bakan arkadaşlarınızdan Sayın Cengiz Altınkaya ile Safa Giray beyefendilerin Anayasa Mahkemesine sevkleri sırasında, Anayasa Mahkemesine Grubunuzca açılan davada bu husus da öne sürüldü ve Anayasa Mahkemesi, 96 ncı maddedeki bu yolla oy kullanılmasını yasaklamadı.

Geçen gün, Başkanlık Divanında -işte arkadaşlarımız da vardı- bu konuyu da tartıştık; yani, bir soruşturma önergesiyle ilgili yapılan oylamada bakanların Genel Kurulda olmayan bakanların yerine oy kullanmaması gerektiği konusunda bir iddia öne sürüldü ve bu husus da, Başkanlık Divanınca kabul edilmedi. Biz, yaptığımız işlemde bir hata yok diyoruz efendim.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkanım, bu husus, sık sık Meclis gündemine gelecek. Sayın bakanların ortak sorumluluk duyduğu konularda vekâleten oy kullanması doğaldır; ancak, önergede de izah ettiğim gibi, tamamen vicdanî kanaate dayalı bir hususta, yargılama keyfiyetinde, özellikle de burada savunması dinlenilmeyen bir bakan için, görüşmeleri dinlemeyen herhangi bir sayın bakanın kendisine vekâlet vererek oy kullanması mümkün değil.

BAŞKAN - Sayın Başesgioğlu, düşünceniz haklı olabilir; ama, Anayasa bu konuda bir istisna tanımamış; Anayasa Mahkemesi karar vermiş; uygulamalarımız hep bu yönde. Yeni bir şey icat...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Usul tartışması açalım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, yok... Açmıyorum, açamıyorum; yani, o konuda Anayasa Mahkemesi kararı da var.

Teşekkür ediyorum.

Şimdi, önergeleri birleştirdim ve açık oylamaya sunacağım.

Önce, açık oylamanın biçimini oylarınıza sunacağım. Biliyorsunuz, üç şekilde açık oylama yapılıyor; bugün, zaten üç uygulama yaptık.

Şimdi, açık oylamanın kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... (ANAP sıralarından “say, say” sesleri) Kabul etmeyenler...Efendim kabul edilmiştir; açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılması kabul edilmiştir. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

Biliyorsunuz, bu oylamada da önerge oylanıyor; yani, Sayın Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkini isteyenler beyaz oy kullanacaklar, reddini isteyenler kırmızı oy kullanacaklar. Raporu değil, önergeyi oyluyoruz.

Bir daha söyleyeyim; yanında oy pusulası olmayan sayın milletvekilleri adını, soyadını, oyunun rengini ve seçim çevresini beyaz bir kâğıda yazıp imzalamak suretiyle oyunu kullanabilir. Aynı mahiyette 2 oylama yaptığımız için tekrarlamaya gerek yok.

Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.

(Oyların toplandı)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oy verme işlemi bitmiştir.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, eski Başbakan Tansu Çiller'in, Türk Ceza Kanununun 366 ve 240 ıncı maddeleri uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine dair önergelerin yapılan açık oylamasına 529 sayın milletvekili katılmış; 257 kabul, 270 ret, 1 çekimser, 1 geçersiz oy çıkmıştır.

Böylece, soruşturma açılmasına ilişkin önerge reddedilmiş, Meclis Soruşturma Komisyonu raporu kabul edilmiştir; ilgilinin Yüce Divana sevkine mahal kalmamıştır.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz sona ermiştir. Türkiye tarafından (Hebron'a) El-Halil'e askerî personel gönderilmesine dair Başbakanlık tezkeresi ile gündemdeki diğer konuları sırasıyla görüşmek için, 19 Şubat 1997 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 20.11

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, çiftçilerin Ziraat Bankasına olan borçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Sabri Tekir'in yazılı cevabı (7/1820)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı saygılarımla arz ederim. 24.12.1996

Nezir Büyükcengiz

Konya

Başkanı bulunduğunuz hükümetin kurulması aşamasında hükümet çalışmalarına başladıktan sonra çiftçilerimizin T.C. Ziraat Bankası'na olan borçlarının affedileceği şeklinde bir açıklamanız oldu.

Sorular :

1. Bu konuda çalışmalar hangi aşamadadır?

2. Çiftçilerimizin borçlarının tümü yani anapara ve faizi affedilecek midir?

3. Tümü affedilmeyecekse faizleri kaldırılacak mıdır?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.006/00598 18.2.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) T.B.M.M. Başkanlığı'nın 10.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1820-4765/13271 sayılı yazınız.

b) Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü'nün 15.1.1997 gün ve B.02.0. KKG/106-442-2/338 sayılı yazınız.

c) Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün'ün 20.1.1997 gün ve B.02.0.0010/01682 sayılı yazınız.

d) T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'nün 13.2.1997 gün ve TZB.0.06.00.00-13/31187-192 sayılı yazısı.

İlgi yazınızla Bakanlığıma intikal eden, Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve cevaplandırılmasını istediği soru önergesine ait cevap ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Sabri Tekir

Devlet Bakanı

T.C.

Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü

Sermaye : 20 000 000 000 000 Türk Lirası

Sayı : TZB.0.06.00.00-13 13.2.1997

Konu : Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in

soru önergesi hk.

T.C.

Devlet Bakanlığı'na

(Sayın Prof. Dr. Sabri Tekir)

İlgi : 2.2.1997 tarih, B.02.0.006/00269 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Sayın Nezir Büyükcengiz'in Başbakana tevcih ettiği ve cevaplandırılmasını istediği soru önergesi ile ilgili yazınız ve ekleri incelenmiştir.

Çiftçilerin borçlarının affedilmesi Kanun ve Kararname konusu olup, kullandırılan kredilerin ana para ve faizlerinin affedilmesi Bankamız mevzuatına göre mümkün bulunmamaktadır. Konu ile ilgili olarak Kanun veya Kararname çıkarılması, Bankamız gelir kayıplarının Hazinece karşılanması halinde çiftçilerin borçlarının affedilmesi mümkün olabilecektir.

Diğer taraftan; 13.10.1996 tarih 22786 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 1.10.1996 tarihinde yürürlüğe giren 1996/8575 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile, 1996 yılında tabii afetlerden ekiliş ve ürünleri ile mevcut hayvan varlığı en az % 40 oranında zarar gören ve durumları İl Hasar Tespit ve İhtiyaç Komisyonlarınca belirlenen çiftçilerin T.C. Ziraat Bankası, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan 1996 vadeli zirai kredi borçlarının vade tarihinden itibaren bir yıl süre ile faizsiz ertelenmesi öngörülmüştür.

Bu Kararname kapsamında 2766 üretici üzerinde 443 089 866 488 lira 1996 vadeli alacağımız bir yıl süreyle faizsiz olarak ertelenmiş olup, erteleme işlemlerine devam edilmektedir.

Durumu bilgilerinize arz ederiz.

Türkiye Cumhuriyeti

Ziraat Bankası

Ekrem Aydemir Salih Şevki Doruk

Genel Müdür Yönetim Kurulu Başkanı

Yardımcısı Genel Müdür Vekili

2. - Konya Milletvekili NezirBüyükcengiz'in, hayvan sigortası bedellerinin geç ödendiğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sabri Tekir'in yazılı cevabı (7/1822)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Sabri Tekir tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı saygılarımla arz ederim.

24.12.1996

Nezir Büyükcengiz

Konya

Bilindiği gibi; Yurt dışından ithal edilerek üreticilerimize verilen damızlık inekler hastalık ve ölümlere karşı sigorta edilmektedir. Çeşitli hastalıklar sonucu ölen inek bedelleri ilgili sigorta kuruluşu tarafından (Başak Sigorta) üreticilerimize 4-5 ay gecikmeli ödenmektedir.

Sorular :

1. Bu ödemelerin ölüm raporlarının düzenlenmesinden hemen sonra yapılması hususunda herhangi bir çalışmanız var mıdır?

2. Gecikmeden dolayı vatandaşın devlete ödediği gecikme faizi biçiminde üreticilere farklı ödeme yapmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.006/00597 18.2.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı

İlgi : a) T.B.M.M. Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı'nın 10.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1822-4767/13273 sayılı yazınız.

b) T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'nün 12.2.1997 gün ve TZB.0.06.00.00-21/30685-179 sayılı yazısı.

İlgi yazınızla Bakanlığıma intikal eden, Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na verdiği ve cevaplandırılmasını istediği soru önergesine ait cevap ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederem.

Prof. Dr. Sabri Tekir

Devlet Bakanı

T.C.

Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü

Sermaye : 20 000 000 000 000 Türk Lirası

Sayı : TZB.0.06.00.00-21 12.2.1997

Konu : Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in

soru önergesi hk.

T.C.

Devlet Bakanlığı'na

(Sayın Prof. Dr. Sabri Tekir)

İlgi : 3.2.1997 tarih, B.02.0.006/00180 sayılı yazınız.

Yazınız ekinde yer alan Konya Milletvekili Sayın Nezir Büyükcengiz'in imzasını taşıyan 24.12.1996 tarih ve 7/1822-4767 sayılı soru önergesinde yer alan hususlara aşağıda belirtilen açıklamalar yapılmış bulunmaktadır.

Yurt dışından ithal edilerek üreticilerimize verilen ithal ineklerin hastalık ve ölümlerine karşı 2 yıl süre ile zorunlu olarak hayat sigortaları yaptırılması ve bu süre içerisinde ölen, yavru atan ve mecburi kesime tabi tutulan hayvanlarla ilgili tazminat tutarlarının sigorta şirketince üreticiye zamanında ödenmemesi nedeniyle üreticilerin fazla faiz ödemelerini ve mağduriyetlerini önlemek amacıyla sigorta şirketiyle yapılan görüşmeler sonucunda; 1.11.1996 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yeni bir uygulama başlatılarak, sigortalı hayvanın ölümü veya yavru atmasıyla ilgili belgelerin (veteriner hekim raporu, hayvan mecburi kesime tabi tutulmuş ise buna imha tutanağı ve poliçe sureti) üretici tarafından şubelerimize ibraz edildiği gün hasarın türüne göre;

- Ölen veya mecburi kesime tabi tutulan hayvanın sigorta poliçesinde belirtilen sigorta bedelinin % 60'ı,

- Sigortalı hayvan yavru atmış ise sigorta bedelinin % 20'si,

- Sigorta poliçesi vadesi içinde yavru atmadan dolayı yavrusu için tazminat ödenen hayvanın ölmesi halinde, hayvanın sigorta bedelinin % 50'si,

Sigorta şirketinin hesabından çekilerek geçici hesaplara alınmaktadır.

Böylece sigorta tazminat tutarına sigorta bedelinin geçici hesaplara alındığı tarih ile sigorta şirketinin tazminat ödemesini bildirdiği tarih arasındaki günler için faiz yürütülmemiş olmaktadır.

Ayrıca, damızlık hayanlarda meydana gelen ölüm, yavru atma ve mecburi kesim vb. gibi nedenlerle sigorta tazminat talebinde bulunulmuş ve sigorta tazminatları zamanında ödenmemiş üreticilerin mağduriyetini önlenmesini teminen, vadesi gelen ödemesiz dönem faizi ve taksit borçları, sigorta tazminatlarının şubelerimize intikal edeceği tarihe kadar Kanuni Takip Hesaplarına aktarılmayarak takip edildiği hesaplara (normal, idari takip) bekletilmektedir.

Bankamızca başlatılan yukarıda arz edilen yeni uygulamalarla, üreticilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi esas alınmıştır.

Durumu bilgilerinize arz ederiz.

Türkiye Cumhuriyeti

Ziraat Bankası

Ekrem Aydemir Salih Şevki Doruk

Genel Müdür Yönetim Kurulu Başkanı

Yardımcısı Genel Müdür Vekili

3. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, belediyelerin sosyal yardım zammı borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1823)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı saygılarımla arz ederim.

24.12.1996

Nezir Büyükcengiz

Konya

3395 Sayılı Kanunla 506 Sayılı Kanunun ek 24. maddesinin 1 inci bendine göre Sosyal Yardım Zammı adı altında Belediyelerimezce SSK'ya ödnemesi gerekirken, bugüne kadar ödenmeyen ve çok yüksek faizler eklenerek binlerce Belediyemizin icra yoluyla hisselerine el konularak başlatılan uygulama; Belediyelerimizi büyük ölçüde mağdur ederek hizmetleri yürütemeyecek duruma düşürmüştür.

Sorular :

1. Bu bağlada borcu olan belediyeler arasında ayrım yapmadan tümüne aynı işlem yapılmakta mıdır?

2. Bu borçları geçmişte olduğu gibi bir tahkim yasası uygulamasıyla affetmeyi düşünüyor musunuz?

3. Sayın Başbakanın bir süre önce açıkladığı biçimde bu borçların ana paraları yatırıldığı takdirde faizlerinin kaldırılacağı şeklinde bir çalışmanız var mıdır?

4. Belediyelerin borç ve faizleri affedilmeyecekse bu uygulama hükümetinizin kaynak yaratma girişimlerinin bir parçası olarak eski defterleri karıştırma uygulaması mıdır?

T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü

Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/1102.003795 17.2.1997

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4934-13269 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz tarafından hazırlanan “Belediyelerin sosyal yardım zammı borçlarına ilişkin” 7/1823 Esas No'lu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Bilindiği üzere, Anayasa'mızın 60 ıncı maddesinde; “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmü yer almıştır.

Sosyal Sigortalar Kurumunun amacı ve işlevi ülkemiz çalışanlarının büyük bir bölümünün sosyal güvenliklerini sağlamaktır. Sosyal güvenliğin sağlanması ise herşeyden önce bir finansman sorunudur. Kurumun sosyal sigortalar alanında kendisine verilen bu görevleri yerine getirebilmesi, büyük oranda prim ve diğer alacaklarının zamanında ve eksiksiz tahsil edilmesine bağlıdır.

Bu nedenle, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile prim ve diğer alacaklarının tahsil edilebilmesinin güvence altına alınmasına ve yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında çeşitli yaptırımlar uygulanmasına ilişkin kurallar getirilmiş ve Kurumun süresi içinde ödenmeyen alacaklarının takibinde 1.10.1994 tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına başlanılmıştır.

Ancak buna rağmen kamu kurum ve kuruluşlarının Sosyal Sigortalar Kurumu'na önemli miktarda prim ve sosyal yardım zammı borçlarının bulunduğu da bir gerçektir. Yılların birikimi şeklinde oluşan prim, sosyal yardım zammı ve gecikme zamlarının tahsiline imkân sağlamak üzere Hükümetimizce Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Kanun Tasarısında genel ve katma bütçeli idareler, özel idareler ve belediyeler, döner sermayeli kuruluşlar ile kanunla veya kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan kamu kuruluşları ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerinin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşına kadarki tahakkuk etmiş bulunan prim, idarî para cezası ve sosyal yardım zammı ile bunların gecikme zammı ve faiz borçları ile 1997 yılı sonuna kadar doğacak sosyal yardım zammı ve bunlara ait gecikme zammı 1997 Malî Yılı Hazine Müsteşarlığı Bütçesinin (940.01.3.406.900.4792 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi gereğince Sosyal Sigortalar Kurumuna yapılacak yardımlar) tertibindeki ödenekten Sosyal Sigortalar Kurumu'na yapılan ödemeler karşılığında bu kurum ve kuruluşlar adına tahsil edilmiş sayılarak borç kayıtları kapatılması öngörülmüştür.

Diğer taraftan, Sosyal Sigortalar Kurumuna olan yükümlülüklerini yerine getirmede tüm işverenler aynı konumda olup, hiç bir işverene Kurum alacaklarının ödenmesi hususunda ayrıcalık tanınmamıştır.

Bu bakımdan Anayasa gereğince sosyal güvenliği sağlama görevini üstlenen Sosyal Sigortalar Kurumunca borçlarını kanunî süresi içinde ödemeyenler hakkında işverenlere veya belediyelere göre bir ayırım yapılmamış olup böyle bir beklentinin de doğru olmayacağı açıktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Necati Çelik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanı

4. - Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli'nin, TEAŞ'ın açtığı bir ihaleye ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1841)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Recai Kutan tarafından, yazılı olarak yanıtlanmasını İçtüzüğün 99 ve 100 üncü maddeleri gereğince arz ederim. Saygılarımla.

Ali Rahmi Beyreli

Bursa

TEAŞ'ın 1996 Temmuz ayında açtığı elektrik ithalatı ihalesinde, davet edilen 9 firma'dan 6'sı teklif vermiş ancak bunlardan 3'ü belgeleri eksik olduğu gerekçesiyle elenmişlerdir. Daha sonra 2 firma daha, yine eksik belge gerekçe gösterilerek, ihale dışı bırakılmış ve nihayet bir ingiliz firması ile yerli partneri. RP ile yakın ilişkili olduğu iddia edilen, bir firka, tek başına ihale değerlendirmesine alınmıştır.

1. Refah-Yol'un TEAŞ Genel Müdürlüğü görevine getirdiği kişinin, bu firmanın içinde bulunduğu şirketler grubunun hissedarı ve eski genel müdürü olduğu iddiaları vardır. Yine RP Ankara İl Başkanının da, bu grubun ortağı olduğu iddia edilmektedir. Bu iddialar ne denli doğrudur?

2. Bu grubun ihalede tek başına kalması için yapılan tüm bu operasyonların ardından 12 trilyonluk uluslararası ihalede kalan tek teklif değerlendirmeye alınacak mıdır? Kıyaslama nasıl yapılacaktır?

3. TEAŞ'ın kw saat başına üretim maliyeti 3.90 sent, ihalede en son kalan, İngiliz-Türk ortak grubunun önerdiği maliyet ise 3.65 sent/kw saattir. Oysa Dünya Bankası raporlarında da belirtildiği gibi TEAŞ'ın elektrik üretim maliyetleri oldukça yüksektir. Bu durumda TEAŞ üretim maliyetleri ile kıyaslanarak değerlendirme yapmak yanlış olmayacak mıdır?

4. Son günlerde, bu ve bunun gibi birçok ihale de ortaya çıkan parti-ortaklık ilişkileri, Refah Partisinin adil düzeni ile bağdaşmakta mıdır?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-240-2400 14.2.1997

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 10.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4942/13623 sayılı yazısı.

Bursa Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli'nin tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/1841 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Bursa Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli'nin Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

(7/1841-4842)

TEAŞ'ın 1996 Temmuz ayında açtığı elektrik ithalatı ihalesinde, davet edilen 9 firma'dan 6'sı teklif vermiş ancak bunlardan 3'ü belgeleri eksik olduğu gerekçesiyle elenmişlerdir. Daha sonra 2 firma daha, yine eksik belge gerekçe gösterilerek, ihale dışı bırakılmış ve nihayet bir ingiliz firması ile yerli partneri. RP ile yakın ilişkili olduğu iddia edilen, bir firma, tek başına ihale değerlendirmesine alınmıştır.

Soru 1. Refah-Yol'un TEAŞ Genel Müdürlüğü görevine getirdiği kişinin, bu firmanın içinde bulunduğu şirketler grubunun hissedarı ve eski genel müdürü olduğu iddiaları vardır. Yine RP Ankara İl Başkanının da, bu grubun ortağı olduğu iddia edilmektedir. Bu iddialar ne denli doğrudur?

Cevap 1. Enerji ithali için 20.8.1996 tarihinde kapalı zarf usulü ile açılan ihaleye 9 firma davet edilmiştir. Ancak teklif verme tarihi olan 26.9.1996'da teklifler açıldığında, davet edilen 9 firmadan 4'ünün ihaleye katıldığı görülmüştür. Konu ihaleye;

- Astrom Energy Fınance/İsviçre (Bulgaristan üzerinden),

- Multıgroup Bulgarıa Ag Holdıng/Bulgaristan (Bulgaristan üzerinden),

- Catego-Kalyon Joint Venture (Gürcistan üzerinden),

- Energo Mercur Ag/Zurıh (Teşekkür mektubu göndererek teklif vermemiştir.)

firmaları katılmış olmakla birlikte, Bulgaristan üzerinden satış teklifi veren Astrom Energy firması TEAŞ Genel Müdürlüğü şartname hükümlerine aykırı olarak geçici teminat mektubu ibraz etmediğinden, Multigroup firmasının ise teminat mektubunun kontrgarantisi olmadığından, TEAŞ Genel Müdürlüğü'nün Satınalma Yönetmeliği gereği teklifleri geçerli sayılmamıştır.

TEAŞ Genel Müdürü Sayın Afif Demirkıran Ana-Yol Hükümeti döneminde atanmıştır ve Kalyon grubunun ortağı değildir. RP İl Başkanı da bu grubun ortağı değildir.

Soru 2. Bu grubun ihalede tek başına kalması için yapılan tüm bu operasyonların ardından 12 trilyonluk uluslararası ihalede kalan tek teklif değerlendirmeye alınacak mıdır? Kıyaslama nasıl yapılacaktır?

Cevap 2. Daha önceki paragraflarda da belirtildiği üzere, bu grubun ihalede tek başına kalması için herhangi bir operasyon yapılmamış olup, Gürcistan'dan enerji ithalatının malî portesi 12 Trilyon TL. değil 3 Trilyon Tl. civarındadır.

Gürcistan üzerinden enerji satışı için gelen bu teklif;

- Kuzeydoğu ve Doğu Anadolu bölgelirimizde yaşanmakta olan fabrikalarımızın çalışmasını dahi engelleyen olumsuz teknik koşullar (154 kV yerine 110 kV olan gerilim seviyeleri, büyük hat kayıpları gibi),

- Bu koşulların iyileştirilmesine katlı sağlayan üretim maliyetleri yüksek Hopa Termik Santralının (6.75 cent/Kwh) çalıştırılması zorunluluğu,

- Benzer şekilde üretim maliyeti yüksek Ambarlı Fuel-Oil (4.32 cent/Kwh), Aliağa Motorin (17.2 cent/Kwh) santrallarının çalıştırılması zorunluluğu,

- Önümüzdeki yıllarda muhtemel enerji darboğazının aşılmasına yardımcı olunması,

durumları dolayısıyla konunun acilen çözülmesi gerektiğinden değerlendirmeye alınmıştır.

Kıyaslama, teklif fiyatının TEAŞ Genel Müdürlüğü termik santrallarının ticarî üretim maliyetleri ile diğer komşu ülkelerin TEAŞ karşıtı resmî kuruluşları ile yapılmış ve halen yürütülmekte olan enerji alım anlaşmalarının karşılaştırılması suretiyle yapılmaktadır.

Soru 3. TEAŞ'ın kw saat başına üretim maliyeti 3.90 sent, ihalede en son kalan, İngiliz-Türk ortak grubunun önerdiği maliyet ise 3.65 sent/kw saattir. Oysa Dünya Bankası raporlarında da belirtildiği gibi TEAŞ'ın elektrik üretim maliyetleri oldukça yüksektir. Bu durumda TEAŞ üretim maliyetleri ile kıyaslanarak değerlendirme yapmak yanlış olmayacak mıdır?

Cevap 3. TEAŞ Termik Santrallarının ticarî maliyet ortalaması 3.98 cent/Kwh'tir. Kıyaslamanın Türkiye'nin gerçeği olan bu değerle karşılaştırılarak yapılmasının yanlış olmadığı görüşündeyiz. Ayrıca yukarıda belirtildiği üzere yürürlükteki enerji alım anlaşmaları fiyatları da dikkate alınmaktadır.

Bu fiyatın üstünde hatta bir kaç katı üzerinde üretim maliyeti olan termik santrallarımızın bu alım gerçekleştiğinde durdurulması da ülkemizin ekonomik menfaatleri açısıdan önem arz etmektedir.

Bu çerçevede; TEAŞ Yönetim Kurulu'nun 23.1.1997 tarih ve 4-29 no.lu kararı ile, Hopa-Batum (Gürcistan) 220 kV EİH üzerinden, aylık 70 Gwh (± %20), yıllık yaklaşık 840 Gwh (+ % 20) elektrik enerjisi, 3.45 cent/Kwh birim bedeli üzerinden Catego Energy-Kalyon İnşaat Tic. Koll. Şti. ortak girişimine sipariş edilmiş ve 3.2.1997 tarihinde sözleşme imzalanmıştır.

Soru 4. Son günlerde, bu ve bunun gibi birçok ihalede ortaya çıkan Parti-Ortaklık ilişkileri, Refah Partisinin adil düzeni ile bağdaşmakta mıdır?

Cevap 4. TEAŞ Genel Müdürlüğü ihaleleri yasal çerçeve içerisinde yürütülmektedir. İhalelerde Devletin menfaatleri ön planda tutulmaktadır.

5. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, RTÜK tarafından verilen TV kapatma cezalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1846)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yazılı soruların, Başbakan Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim.

Hakan Tartan

İzmir

1. RTÜK kuruluşundan bu yana yıllar itibarı ile kaç televizyon kanalının yayınını durdurdu? Kaç radyoya kapatma cezası verildi?

2. Demokrasilerin önemli oluşumlarından medya içinde yer tutan televizyonların bu kadar sık kapatılmasından rahatsızlık duyuyor musunuz? Bunu önlemek için çağdaş ve demokratik ülkelerdeki gibi yeni düzenlemeler yapmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.0010/01935 17.2.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 10.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1846-4840/13678 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Md.'nün 15.1.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-444-8/341 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Hakan Tartan'ın; Sayın Başbakanımıza tecih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

T.C.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu

Sayı : A.01.1.RTÜ.0.02.01.97/0063/565 3.2.1997

T.C.

Devlet Bakanlığına

(Sayın Lütfü Esengün)

İlgi : 20.1.1997 tarih B.02.0.0010/01/685 sayılı yazınız.

3984 sayılı Kanun Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna yurt içine ve dışına yapılan radyo televizyon yayınlarının Kanunun 4 üncü Maddesinde belirtilen yayın ilkelerine ve bu alanda Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara uygunluğu yönünden değerlendirilmesi görevini vermiştir.

Aynı Kanunun 33 üncü maddesine göre yayın ihlalinin tekrarlanması halinde, ihlalin ağırlığına göre izin uygulamasının bir yıla kadar geçici olarak durdurulması veya yayın izninin iptali söz konusudur. Üst Kurul, kuruluşların yayınlarında, yayın ilkelerine uygunluğunu titizlikle değerlendirmektedir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu göreve başladığı günden bu güne kadar televizyon kanallarında 41, radyolara ise 14 yayın durdurma cezası vermiştir.

Televizyon ve radyolara verilen yayın durdurma cezalarının yıllara göre dağılımı şu şekildedir.

Televizyonlar Radyolar

1995 14 2

1996 25 10

1997 2 2

Bilgilerinize arz ederim.

Güneş Müftüoğlu

Radyo ve Televizyon

Üst Kurulu Başkanı

6. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin köy yollarının yapımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Bekir Aksoy'un yazılı cevabı (7/1852)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun ilgili Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Mehmet Sıddık Altay

Ağrı

Soru : 1. 5 Nisan ekonomik paketinden sonra Ağrı merkez ve ilçelerindeki devam eden köy yolları yapımı durmuş, mevcutların bakımı ihmal edilmiştir. Yeni sezonda yarım kalmış yol yapım faaliyetlerine başlanacak mı? Yeni yol projeleriniz var mı? Mevcut yolların bakımı için ne kadar bütçe ayrılmıştır?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.014/315 7.2.1997

Konu : Soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Sekreterliğine

İlgi : a) 15.5.1996 tarih ve 125-1624/4425 sayılı yazınız.

b) 20.5.1996 tarih ve 1696 sayılı yazı.

c) 10.1.1997 tarih ve 1852-1624/4425 sayılı yazınız.

İlgi (a) yazınız ekinde Başkanlığıma intikal ettirilen Ağrı Milletvekili Sayın Mehmet Sıddık Altay'ın 6/125-1624 sayılı soru önergesine ilgi (b) sayılı yazıyla Bakanlığıma bağlı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından süresi içerisinde cevap verilmiştir.

Yazılı soru önergesine çevrilen sözlü soru önergesinde 5 Nisan Ekonomik paketinden sonra Ağrı Merkez ve ilçelerindeki devam eden köyyolları yapımının durduğu, mevcutların bakımının ihmal edildiği belirtilerek, yeni sezonda yarım kalmış yol yapım faaliyetlerine başlanıp başlanamayacağı, yeni yol projelerinin olup olmadığı ve mevcut yolların bakımı için ne kadar bütçe ayrıldığı sorulmaktadır.

Bugünkü durumda, 5 Nisan Ekonomik paket programlarından diğer bütün kuruluşlarda olduğu gibi Teşkilatımızda etkilenmiştir. Ancak, köye ve köylüye götürülen hizmetlerimizde herhangi bir kısıntıya gidilmemiş, Ağrı İl Müdürlüğümüzün kendi iş makinaları ile ayrılan ödeneklerle orantılı olarak çalışmalarımız sürdürülmüştür. Çalışmalarımız 5 Nisan kararlarından dolayı hiç bir zaman durdurulmamıştır. Aynı zamanda 1994 yılında 85 km. köyyolları malzemeli bakım, 1500 km. greyderli bakım, 46 km. tesviyeli yol yapımı, 45 km. stabilize köyyolu yapımı 93 km. köyyolları onarımı yapılmıştır.

1995 yılında 60 km. malzemeli bakım, 1 900 km. greyderli bakım, 50 km. tesviyeli yol yapımı, 326 km. stabilize köyyolu yapımı, 278 km. köyyolları onarımı yapılmıştır.

1996 yılında 78 km. malzemeli bakım, 2 400 km. greyderli bakım, 69 km. tesviyeli yol yapımı 109 km. stabilizeli yol yapımı, 38 km. köy yolları onarımı yapılarak hizmete açılmıştır.

1997 yılı yeni yol yapım programlarında yarım kalmış yol yapım programlarına öncelik verilerek program hazırlanmış olup, devam eden ve yeni iş toplamı olarak 32 km. tesviyeli yol yapımı, 100 km. stabilizeli köyyolu yapımı, 100 km. köyyolu onarımı, 20 km. asfalt kaplamalı köyyolu yapımı ve 2 adet köprü yapımı ve köyyolları bakımları gerçekleştirilecek olup, bu işlerin yapımı için 65 000 000 000 TL. ödenek ayrılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Bekir Aksoy

Devlet Bakanı

7. - Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ ve Çorlu civarındaki elektrik şebekesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1866)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan tarafından yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

Dr. B. Fırat Dayanıklı

Tekirdağ

Tekirdağ, Çorlu ve civarında, elektrik şebekesinin alt yapısının yetersiz kalması nedeniyle, sürekli elektrik kesintileri ve voltaj düşüklüğü olmaktadır. Bu nedenle elektrikli cihazlar sık sık arızalanmakta, trafolar patlamaktadır. Elektrik kesintileri sanayi üretiminin aksamasına neden olmakta, elektrikli cihazların arızalanması halkımızı ekonomik olarak yıpratmaktadır.

1. TREDAŞ'ın sorumluluğu altındaki bu bölgede alt yapı, çalışmaları hangi aşamadadır?

2. Çorlu ve Çerkezköydeki gerilim sistemlerindeki yetersizlikler için TREDAŞ hangi çalışmaları yapmıştır, yapmayı planlamaktadır?

3. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı TREDAŞ'ın çalışmalarını hangi ölçüde denetlemektedir?

4. Halkımıza kaliteli ve sürekli hizmetin devamı için bu konuda, bakanlık ne gibi çalışmalar yapmaktadır?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-243-2433 17.2.1997

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 20 Ocak 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1866-4877/13811 sayılı yazınız.

Tekirdağ Milletvekili Sayın Bayram Fırat Dayanıklı'nın tarafıma tevcih etmiş olduğu 7/1866-4877 esas no.lu yazılı soru önergesine ait bilgiler TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Tekirdağ Milletvekili Sayın Dr. B. Fırat Dayanıklı'nın Soru ve Cevapları

(7/1866-4877 Esas No.lu)

Tekirdağ, Çorlu ve civarında, elektrik şebekesinin alt yapısının yetersiz kalması nedeniyle, sürekli elektrik kesintileri ve voltaj düşüklüğü olmaktadır. Bu nedenle elektrikli cihazlar sık sık arızalanmakta, trafolar patlamaktadır. Elektrik kesintileri sanayi üretiminin aksamasına neden olmakta, elektrikli cihazların arızalanması halkımızı ekonomik olarak yıpratmaktadır.

Soru 1. TREDAŞ'ın sorumluluğu altındaki bu bölgede alt yapı, çalışmaları hangi aşamadadır?

Cevap 1. Çorlu elektrik şebekesi tevsii İller Bankası tarafından 1966 yılında ihale edilerek 1976 yılında tesisi bitirilmiş ve hizmete sunulmuştur. Çorlu İlçemizde sanayi kesiminin yoğunlaşması ve buna bağlı olarak göçe dayalı nüfus artışı nedeni ile mevcut elektrik şebekesi yetersiz hale gelmiştir. TREDAŞ Genel Müdürlüğünce 1992 yılında şebeke tevsii proje ihalesi yapılmış, 1994 yılında da orta gerilim şebekesinin birinci kısmı ihale edilerek 1994 yılının Aralık ayında tesis çalışmaları başlamıştır. Tesisin bitiş süresi beş yıl olup 1999 yılında bitmesi gerekmekte iken TREDAŞ Genel Müdürlüğünün kurulması ile beş yıl olan bitiş süresi yeniden değerlendirilerek, 1997 yılı sonuna kadar bitirilmesi için yüklenici firma ile gerekli önlemler alınmıştır. Ancak orta gerilim elektrik şebekesinin bir parçasını teşkil eden trafo merkezi ve dağıtım merkezi yerlerinin tespit ve kamulaştırılmalarında enerji nakil hatlarının devlet karayolları atlamalarında belediye, millî eğitim müdürlükleri ve karayolları bölge müdürlüğünden gerekli yardım ve kolaylıklar sağlanamamakta ve bu da işin gecikmesine sebep olmaktadır. Bunlara rağmen 1996 yılı sonu itibariyle işin gerçekleşme oranı % 70'tir.

Mevcut olan elemanların yetersiz olması, emekli olan veya başka nedenlerle ayrılan elemanların yerine yeni elemanlar alınamaması nedeniyle aksayan arıza, bakım ve onarım hizmetlerinin daha iyi yapılarak halkın ve sanayi kesiminin şikâyetlerinin asgariye indirilmesi amacıyla arıza, bakım ve onarım hizmetleri ihale edilmiş ve yüklenici firma 1996 yılı Kasım ayı sonunda işe başlamıştır.

Soru 2 :

Çorlu ve Çerkezköy'deki gerilim sistemlerindeki yetersizlikler için TREDAŞ hangi çalışmaları yapmıştır, yapmayı planlamaktadır?

Cevap 2 :

TREDAŞ Genel Müdürlüğünce yapılan ihalenin sadece orta gerilim şebekesinin belli bir bölümünü kapsaması, bu orta gerilim şebekesinin besleyeceği alçak gerilim şebekesinin bu ihale kapsamına alınmamış olması nedeni ile bitirilerek gerilim altına alınan orta gerilim elektrik şebekesinden beslenmeye devam edilen mevcut alçak gerilim şebekesi yetersiz kalmaktadır. TREDAŞ Genel Müdürlüğünce orta gerilim ikinci kısım ve alçak gerilim elektrik şebekeleri tevsii işleri birleştirilerek ihale aşamasına gelinmiş olup, 1997 yılı Mart ayı sonu itibariyle tamamlanmış olacaktır.

Çorlu İlçesini beslemekte olan 50 MVA'lık 154/31,5 kV'luk güç trafosunun gücünün yetersiz kalması nedeniyle TREAŞ Genel Müdürlüğünden bu trafonun gücünün 100 MVA'ya çıkarılması için girişimde bulunulmuştur.

Soru 3, 4 :

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı TEDAŞ'ın çalışmalarını hangi ölçüde denetlemektedir?

Halkımıza kaliteli ve sürekli hizmetin devamı için bu konuda, bakanlık ne gibi çalışmalar yapmaktadır?

Cevap 3, 4 :

Bakanlığımca Türkiye'nin enterkonnekte sisteminde, tüketicilere kaliteli enerji verilmesi amacıyla kompanzasyon tebliği ve diğer yönetmeliklerde gerekli değişikliğin yapılması için yapılan çalışmalar son aşamaya getirilmiş olup, kompanzasyon tebliği ve diğer yönetmeliklerde enerji sistemlerinde güç faktörünün ideal noktası olarak kabul edilen 0,96'ya ve zamanla en ideal nokta olan 1.00'a kademeli olarak yaklaştırılması ülke geneli için amaçlanmaktadır.

Diğer taraftan sözkonusu bölgede yer alan gerek sanayi abonelerinin, gerekse ev abonelerinin şikâyetleri anında ilgili enerji kuruluşları nezdinde incelettirilmekte ve takibi yapılmaktadır. Bölgedeki enerji talepleri doğrultusunda İkitelli ve Çerkezköy'de indirici trafo merkezlerinde, tevsiat yapılması daha önce gündeme alınmış olup, çalışmalar sürdürülmektedir.

Ayrıca elektrik kesintileri ve gerilim düşümlerinin bir kısmı bölgesel olmaktan çok, ulusal enterkonnekte sistemimizle ilgili olup, Türkiye'nin enerji üretiminin artırılması için, nispeten düşük kapasite ile üretim yapan mevcut santralların daha verimli çalıştırılması ve üretim kapasitelerinin artırılmasının yanısıra, çevresel nedenlerle yargı organları kararı ile faaliyetleri durdurulan ve yıllık üretim kapasiteleri Türkiye toplam üretiminin % 12'sine tekabül eden Orhaneli, Yeniköy, Yatağan ve Kemerköy Termik Santrallarının, çevre ve insan sağlığını tehlikeye sokmayacak şekilde tedbirler alınarak, üretime devam edebilmeleri sağlanmıştır.

Ülkemiz elektrik enerjisi talebinin 2000 yılında 134 milyar kwh, 2010 yılında 290 milyar kwh ve 2020 yılında da 546 milyar kwh seviyesinde olması beklenmektedir.

Bu talebin karşılanması için, 2010 yılı sonuna kadar yaklaşık 40 000 MW'lık kapasitenin sisteme ilave edilmesi ihtiyacı vardır. Bu da mevcut sisteme yılda ortalama 2500-3000 MW kurulu güç ilavesi, başka bir ifadeyle, her yıl ortalama 3 milyar $'lık bir yatırım ihtiyacını zorunlu kılmaktadır. İletim ve dağıtım sistemlerinin yatırımları da dikkate alındığında, bu miktar yılda 4 milyar $'a ulaşmaktadır.

Yeni yatırımların yanısıra, mevcut tesislerin günün ihtiyaçlarını karşılar seviyeye getirilmesi, sınırlı olan kamu finansal kaynaklarımızı zorlamış, tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de özel sektörün enerji sektörüne girmesini gündeme getirmiştir. Bunu sağlamak amacıyla on senedir sürdürülen işletme devri esasını getiren, kamuoyunda Yap-İşlet-Devret (YİD) olarak bilinen model, beklenilen katkıyı sağlayamamıştır.

Bugüne kadar bu modelle toplam kurulu gücü 297 MW olan beş üretim tesisi gerçekleştirilebilmiştir. İşletme Hakkı Devri esasına göre 30 MW'lık Hazar HES ile dört dağıtım tesisi özel sektöre devredilmiştir. Halen bu modele göre toplam 770 MW'lık hidrolik (Birecik, Sütçüler, Çamlıca I, Lamas-Gökler ve Gönen) ile toplam 960 MW'lık iki termik santral (Marmara Ereğlisi Doğal Gaz Santralları) inşaatları başlamış bulunmaktadır.

Ayrıca, bu model kapsamında, özel sektörün rekabet ve şeffaflık ortamında hidroelektrik santral projelerine katılmasını teminen, 24 Eylül, 11 Ekim ve 23 Kasım 1996 tarihlerinde toplam kurulu gücü 7201 MW olan 56 adet hidrolik santral projesi için ilana çıkılmıştır. Bu projelerin teklifleri Haziran 1997 tarihine kadar alınacaktır.

Yeni projelerin dışında, halen DSİ Genel Müdürlüğü yatırım programında yer alan ve inşaatları devam eden 1533 MW gücünde 19 adet HES projesinin, belirlenen bedelin ödenmesi ve geri kalan kısmının da finanse edilmesi koşuluyla YİD modeline göre tamamlattırılmaları ve işletmeye alınması 14 Kasım 1996 tarihli Resmî Gazete'de duyurulmuştur. Bu şekilde belirli aşamalara getirilmiş, kurulu gücü 15 MW ile 200 MW arasında olan 19 projenin özel sektör aracılığı ile yapımına imkân sağlanmıştır.

Teklifler 31 Ocak 1996 tarihinde alınmıştır.

YİD kapsamındaki projelerde kazanılan tecrübeler doğrultusunda, sistemdeki tıkanıklığı bir ölçüde azaltabilmek, hukukî sorunlara çözüm getirebilmek ve rekabet ortamının sağlanması amacıyla, bu modelin yanısıra, Yap-İşlet modeli geliştirilmiş ve uygulamasına geçilmiştir.

Mevcut mevzuatın yatırımları hızlandırıcı yönde iyileştirilmesi için yapılan bu yeni düzenleme ile hidroelektrik, jeotermal ve nükleer santrallar dışındaki termik santralların üretim şirketleri tarafından kurulması, işletilmesi ve bu tesislerin mülkiyetine sahip olunması esası getirilmiştir. Bu sistem ile Yap-İşlet-Devret modelinin çalıştırılmasında en önemli sorun olan imtiyaz tartışmalarının ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.

Bu model kapsamında, 1996-2010 yılları arasında yaptırılması gerekli 13 adet termik santral projesi bölgeler itibariyle tespit edilerek, Bu projelerin 29 Ağustos 1996 tarihinde Resmî Gazete'de ilanları yapılmıştır. Böylece, 2010 yılına kadar 7700 MW'ı doğalgaza dayalı, toplam gücü 10 700 MW olan termik üretim tesislerinin yapımı özel sektöre açılmıştır. Bu yatırımların toplamı yaklaşık 10 milyar $ mertebesindedir. İlk aşamada yapılması planlanan ve 2005 yılına kadar gerçekleştirilmesi hedeflenen, Adapazarı, Gebze, Ankara ve İzmir'de doğalgaza, İskenderun'da ithal kömüre dayalı toplam 6 adet Termik Santral için 183 başvuru olmuş, bunlardan 158 tanesi önyeterlilik almıştır. Projelere ilişkin fizibilite raporlarının son teslim tarihi 28 Şubat 1997'ye kadar uzatılmış olup, değerlendirme 28 Nisan 1997 tarihinde tamamlanmış olacaktır.

Mevcut termik santrallarımızın daha iyi işletme koşullarına kavuşturulması amacıyla, TEAŞ bünyesinde bulunan toplam 6723 MW gücünde, tahmini İşletme Hakkı Devir bedeli yaklaşık 1,7 milyar $ olarak belirlenen 12 termik santralın, (kömürle çalışanlar maden sahalarıyla birlikte) işletme haklarının 20 yıl süre ile devri için ilana çıkılmıştır. Bu yolla kömürle çalışmakta olan Yeniköy, Kemerköy, Soma, Orhaneli,Yatağan, Kangal, Çatalağzı B, Tunçbilek ve Çayırhan kömür santralları ile Hamitabat ve Ambarlı doğalgaz santrallarının işletmeleri özelleştirilecektir. Teklifler Şubat 1997'de alınacaktır.

Sektörde özelleştirme faaliyetlerinin yanısıra muhtemel enerji darboğazının aşılmasında önemli katkılar sağlayacak otoprodüktör sisteminin uygulanmasına kolaylıklar getirilmiş ve sanayicilerin kendi santralını kurması teşvik edilmiştir. Halen otoprodüktör santral gücü 380 MW olup, toplam 609 MW'lık tesis için sözleşmeler imzalanmış, 1351 MW'lık 43 tesisin ise değerlendirilme çalışmaları sürdürülmektedir.

Ülke enerji talebinin güvenilir olarak karşılanmasını sağlamak üzere, özel sektör yatırımlarının yanısıra kamu yatırımlarına da gereken önem ve hız verilmektedir. Bu amaçla, TEAŞ'ca inşaatı sürdürülen 1900 MW'lık termik santrala ilave olarak 1996 programına toplam 2510 MW kurulu gücünde 4 adet yeni termik santral projesi, 2002 yılına kadar devreye girecek şekilde dahil edilmiştir. 1997 programına da toplam 1650 MW'lık yeni tesis alınmıştır.

TEAŞ yatırım programında yer alan, Türkiye'nin ilk nükleer santralının kurulması ile ilgili çalışmalarımızda mesafe alınmış ve Akkuyu Nükleer Santralı için 19 Aralık 1996 tarihinde % 100 kredili olarak ihaleye çıkılmıştır. Teklifler 30 Haziran 1997 tarihine kadar alınacaktır.

Üretim tesislerinin Ulusal Elektrik Sistemine irtibatını sağlayacak iletim hattı ve trafo merkezleri ile şehirlerimizin ilave enerji ihtiyaçlarının karşılanmasını ve emniyetli beslenmelerine imkân verecek iletim tesislerinin yapımına TEAŞ'ca süratle devam edilmektedir. Diğer taraftan komşu ülkelerle elektrik alışverişi alanında önemli mesafeler kaydedilmiş, bu çerçevede güneydoğu komşularımızla gerçekleştirilecek beşli enterkonneksiyon projesi kapsamında Genel Enterkonneksiyon Anlaşması Kasım başında imzalanmıştır.

Ekonomik ömrünü dolduran, kapasite bakımından yetersiz durumda kalan, kayıpları % 17'lere varan dağıtım şebekelerinin çok büyük bir kısmının yenilenmesi veya yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. Bu yenilenme ve yeni şebekeler yapımının önümüzdeki 20 yıl içinde projelendirilmesi amacıyla, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce çalışmaları tamamlanan İstanbul'un Avrupa Yakası ile Ankara'nın yanısıra, Bursa, Eskişehir, Gaziantep illeri master planlamaları 1997 yılı başında bitirilecektir.

Dağıtım faaliyetlerinin etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla dağıtım tesislerinin özelleştirilmesi çalışmalarına başlanmıştır. Bu çerçevede ülke çapında 29 adet görev bölgesi belirlenmiş, mevcut dört bölgenin (Aktaş, Kayseri, ÇEAŞ, Kepez) dışında ilave 25 görev bölgesinin işletme haklarının devri için 24 Kasım 1996 tarihinde ilana çıkılmıştır. Teklifler 2 Ocak 1997 tarihinden itibaren alınmaya başlanmış olup, fizibilitelerin son teslim tarihi 3 Mart 1997'dir.

8. - Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, leblebi üretimine uygulanan KDV oranlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1889)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla.

Hilmi Develi

Denizli

Konu : Leblebi üretimine uygulanan KDV oranları

Soru 1. Sarı ve beyaz leblebinin toptan alım satımlarında uygulanan % 15'lik KDV oranlarının indirilmesine yönelik bir çalışmanız var mıdır?

Soru 2. Benzer ürünlerde (antep fıstığı, kabak çekirdeği, fındık vb.) % 1 olarak uygulanan KDV oranı başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkeye satışı yapılarak Türkiye'nin önemli bir kaynağını oluşturan leblebide neden hâlâ % 15 oranında tutulmaktadır.

Soru 3. Bu oranın % 15 olarak uygulanıyor olması, belgesiz düzeni teşvik edip beraberinde de haksız rekabeti getirdiği, Bakanlığınıza, birçok kez iletildiği halde neden hâlâ bu konuya kayıtsız kalınmaktadır?

Soru 4. İhracatçıları güç duruma düşüren, haksız rekabeti getirip vergi kayıplarının oluşmasına neden olan bu yanlış uygulamanın düzeltilmesi için çalışmalar ne zaman hayata geçirilecek ve leblebi üreticileri uğradıkları büyük zarardan ne zaman kurtarılacaklardır?

T.C.

Maliye Bakanlığı

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.BMK.011-013/600-2131 17.2.1997

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 20.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02-5048-13843 sayılı yazıları.

Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi'nin 7/1889 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Katma değer vergisi; bir mal veya hizmetin üretim veya ithalinden, tüketiciye intikaline kadar geçen her safhada yaratılan değeri vergileyen dolaylı bir vergi olup, diğer dolaylı vergilerden ayrılan en önemli özelliği indirim mekanizmasına sahip olmasıdır. Verginin teknik özelliğinden bir firma kendi satışları nedeniyle katma değer vergisi hesaplayan, faaliyetle ilgili alışları itibarıyla da vergi ödeyen konumunda bulunmaktadır. İndirim mekanizması sayesinde bir işletmenin faaliyetiyle ilgili olarak yaptığı alımlar sırasında ödediği (yüklendiği) katma değer vergisi, firmanın kendi teslim veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan vergiden indirilmekte, kalan kısım vergi dairesine ödenmektedir. Dolayısıyla firmanın faaliyetinin devamı için satın aldığı mal ve hizmetlerin alımı sırasında yüklendiği katma değer vergisi mükellef için bir yük oluşturmamaktadır.

Yüklenilen katma değer vergisi tutarının hesaplanan katma değer vergisinden fazla olması halinde, indirilemeyen katma değer vergisi gelecek dönemlerde indirilmek üzere sonraki dönemlerde devredilmektedir. Devreden katma değer vergisinden temel gıda maddeleri imal ve satışına isabet eden kısım ise iade edilmektedir.

Kanunun 28'inci maddesi mal teslimi ve hizmet ifalarında uygulanması gereken katma değer vergisi oranlarının tespiti konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki tanımakta, bu yetki çerçevesinde çeşitli tarihlerde yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararları ile katma değer vergisi oranları tespit edilmiş bulunmaktadır.

Oran belirlenmesi sırasında; firmanın faaliyetinin devamı için kullanılan girdiler nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin, mükellefin üzerinde yük olarak kalmamasına dikkat edilmekte, malın ekonomideki yeri de gözönünde tutulmak suretiyle, indirime imkân sağlayan oranlar tespit edilmektedir. Mükellefin satışını yaptığı mal veya verdiği hizmetin düşük oranda vergilenmesine karşılık, bu mal veya hizmetin meydana getirilmesi ile ilgili mal veya hizmet alımları yüksek oranda vergilendiği takdirde, yüklenilen katma değer vergisi indirilememekte ve mükellefin üzerinde bir finans sıkıntısı yaratarak sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarının artmasına neden olmaktadır.

İndirilemeyen bu vergilerin, mükellef üzerinde yarattığı finans sıkıntısı arttıkça indirilmiş oranların yükseltilmesi veya sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarlarının iadesi yolundaki talepler yoğunlaşmaktadır. Çünkü katma değer vergisi sisteminin teknik özelliğinden dolayı sistemin bir halkasındaki oranı indirmek, bu halkanın işleyişi sırasında yüklenilen katma değer vergisinin indirilememesi sonucunu doğurmakta ve sıkıntılara neden olmaktadır.

Geçmişte tarım traktörleri, gübre, ilaç ve kitapların tesliminde de oran indirimine gidilmiş, ancak yüklenilen vergilerin indirilememesi nedeniyle ortaya çıkan şikâyetler, oranların eski seviyelerine yükseltilmesi ile çözüme kavuşturulmuştur.

İndirilemeyen katma değer vergisi sorunu ortaya çıktığında, olay sadece indirime imkân sağlayan yeni bir oran tespiti suretiyle çözülebilmektedir. Çünkü indirilemeyen katma değer vergisinin iadesi sadece temel gıda maddeleri imal ve satışı ile uğraşan mükellefler açısından geçerlidir. Teslimi % 1 oranında katma değer vergisine tabi olan malların yurt içi teslimleri nedeniyle yüklenilen vergilerin (ekmekler ve buğday unu dışında) iadesi söz konusu değildir.

Leblebi ile aynı evsafta olduğu iddia edilen ve perakende safha dışındaki teslimleri % 1 oranında katma değer vergisine tabi olan ürünler genellikle ihraç potansiyeli yüksek mallar olup, bu malların perakende aşamadaki teslimleri genel oranda (%15) katma değer vergisine tabi bulunmaktadır.

Dolayısıyla, antep fıstığı, fındık, kabak çekirdeği vb. ürünlerin tüketicilere tesliminde katma değer vergisi oranı % 1 olarak değil leblebide olduğu gibi % 15 olarak uygulanmakta ve nihai tüketici açısından bu mallar ile leblebi arasında bir fark bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, sadece toptan teslimleri % 1 oranında katma değer vergisine tabi tutulan ve ihraç potansiyeli yüksek olan bu mallarla ilgili olarak yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan katma değer vergisi, ihracatın gerçekleştiği dönemde kendilerine iade edilmektedir. Dolayısıyla bu ürünlerin üretim ve imali ile ilgili olarak yüklenilen vergilerin mükelleflerin üzerinde yük olarak kalması işletme açısından sözkonusu olmamaktadır.

Leblebinin toptan teslimlerinde vergi oranının % 1'e indirilmesi konusundaki talepler üzerine konu değerlendirmeye alınmış ve Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan leblebinin ihraç potansiyeli konusunda bilgi istenmiştir. Alınan cevabî yazıda yer alan söz konusu ürünün ihraç potansiyeli gözönünde bulundurulduğunda, vergi oranının % 1'e indirilebileceği şeklinde görüş bildirilmiştir.

Buna göre, leblebinin toptan teslimlerinde vergi oranının % 1'e indirilmesi hususu Bakanlığımızca da uygun mütalaa edilmektedir.

Bu çerçevede, çeşitli mal ve hizmetler ile bu mal ve hizmetler için uygulanacak katma değer vergisi oranlarının yeniden belirlenmesine yönelik olarak yapılacak olan kapsamlı çalışmalar sırasında, leblebinin toptan tesliminde vergi oranının % 1'e indirilmesi hususunda gerekli değişikliğin yapılması düşünülmektedir.

Bilgilerinize arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

9. - Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, sağlık personeline ek zam verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1890)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Süleyman Hatinoğlu

Artvin

Türk Silahlı Kuvvetleri personeline yapılan % 70 civarındaki zammın Emniyet Teşkilatına, Savcı, Hâkim ve öğretmenlere de verileceği hükümet tarafından ifade edilmektedir.

Bu durum başta büyük özveri ile çalışan tüm sağlık personeli olmak üzere diğer kamu personeli arasında haklı olarak huzursuzluk yaratmaktadır.

Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetler personeli de hak ettiği bir zam karşısında zor durumda bırakılmıştır.

Enflasyondan bütün memurlarımız aynı ölçüde etkilenmektedir. Bu nedenle bütün kamu personeline ayrım yapılmadan, özellikle sağlık personeline ve diğer memurlarımıza, yaptıkları, görev risk ve mesuliyetlerine göre kademeli bir şekilde % 50'nin altında olmamak üzere zam yapılması zorunlu hale gelmiştir.

Sorularım :

1. Özellikle büyük risk taşıyan ve özveri ile çalışan sağlık personeline, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline olduğu gibi, onlara yakın oranda zam vermeyi düşünüyor musunuz?

2. Ek zamdan bütün kamu personelini yararlandıracak teklifi, Bakanlar Kuruluna ne zaman sunacaksınız?

TC

Maliye Bakanlığı 17.2.1997

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600-2128

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 20.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1890-4916/13874 sayılı yazıları

Artvin Milletvekili Sayın Süleyman Hatinoğlu'nun 7/1890 esas No. lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Hükümetimizin göreve başladığı tarihten bugüne kadar, memurlarımıza kümülatif toplam yüzde 95 oranında maaş artışı sağlanmıştır. Ancak Hükümetimiz enflasyonun oldukça üzerinde bulunan maaş artışlarını yeterli görmemekte ve ilave iyileştirmeler yapılması için çalışılmaktadır.

Nitekim askerî personel ile emniyet mensuplarımıza ek zamlar yapılmıştır. Diğer kamu görevlilerimize de ek zamlar yapılması için gerekli çalışmalara devam edilmektedir.

Bu çalışmalar sırasında memurlarımızın geçmiş yıllarda uğradığı kayıplar, personel temininde ve görevde tutulmasında karşılaşılan güçlükler gibi farklı kriterler dikkate alınarak ek zam oranları belirlenmektedir. Bu çerçevede Hükümetimiz, kamu çalışanlarına tüm malî imkânları zorlayarak verilebilecek olanın en yükseğini verme gayreti içerisinde bulunmaktadır.

Bilgilerinize arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

10. - Denizli Milletvekili Hilmi Develi'nin, Denizli-Kale-Kayabaşı Köyü İlköğretim Okulu Müdürünün başka bir yere tayin edildiğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim BakanıMehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1904)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Millî Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla.

Hilmi Develi

Denizli

Konu : Denizli İli Kale İlçesi Kayabaşı Köyü İlköğretim Okulu Müdürü'nün Konya Karakaya Köyüne Sürgünü Hakkında.

Soru 1. Denizli İli Kale İlçesi Kayabaşı Köyü İlkokulu Müdürü Ali Karlık Atatürkçü, Çağdaş ve Laik bir anlayışla meslek yaşamı boyunca öğrenciler ve velilerce hep sevilmiş halende çok sevilen ve saygı duyulan bir kişidir.

Denizli İlinde meslektaşları ve sivil toplum örgütlerince yılın öğretmeni seçilen bu kişi hakkında Bakanlığınız hangi gerekçe ile soruşturma açmıştır.

Soru 2. Bugüne dek Türk Milli Eğitim sisteminde Atatürkçü, laik ve çağdaş anlayışla bir çok olumlu faaliyette bulunduğu, elde ettiği geliri okula ve bunun yanı sıra yeni bir okulun yapımında harcadığı, dört yıl içerisinde tüm baskı ve açılan soruşturmalara karşın öğrenci ve velilerle örnek bir çalışkanlık sergilediği bilinen Ali Karlık hakkında, bakanlığınız hangi yersiz iddialara dayanarak sakıncalı bulmuş ve Konya'nın Karakaya Köyüne sürgün edilmiştir?

Soru 3. Türkiye'nin herşeyden daha çok gereksinim duyduğu Atatürkçü, laik ve çağdaş gençlerin yetiştirilebilmesi için, birey olarak çaba gösteren bu kişinin bölgesinde sevilen bir öğretmen olmasına ve bölge halkından gelen tüm isteklere karşın yine de Ali Karlık'ın görev yeri değiştirilmiştir. Bu konuda DYP'li yöneticilerin ve Süleymancıların baskılarının yoğun olduğu doğru mudur? Bu uygulamaları Atatürkçü, çağdaş ve tarafsız bakanlık yönetimi anlayışınızla nasıl bağdaştırıyorsunuz?

Soru 4. 21. yy Türkiye'sinde, artık çağdışı uygulamalara yer olmadığı gözönüne alınarak haksızlık ve hataların giderilmesi için bakanlıkça ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/455 18.2.1997

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 14.1.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/1904-4947/13897 sayılı yazısı.

Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi'nin “Denizli-Kale-Kuyubaşı Köyü İlköğretim Okulu Müdürünün başka bir yere tayin edildiğine ilişkin yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Adı geçen köydeki okul yapımında, mahalleler arasındaki anlaşmazlığı körüklediği, bir kısım köy halkını kışkırttığı, mahalleler arasında taraf tutarak okulun kenar mahalleye yapılabileceğini söyleyip halk arasında ayrımcılık yaptığı, köyün huzurunu bozduğu ve 31.5.1996 günü okula gelmediği iddialarıyla Ali Karlık hakkında Valilikçe soruşturma açılmıştır.

2. Yapılan soruşturma sonunda düzenlenen 23.8.1996 tarih ve B.08.4.MEM.4.20-15.01-410/8 sayılı rapor ve Valiliğin 4.11.1996 tarih ve 28965 sayılı yazısında getirilen teklif gereğince ilgili öğretmen Konya İli emrine atanmıştır.

3. Ali Karlık, geçirdiği soruşturma sonucunda sübut bulunan fiillerinden dolayı kamu yararı ve hizmetin gereği dikkate alınarak il dışına atanmış olup bu atama işleminde hukuk dışı herhangi bir etken söz konusu değildir.

4. Bakanlığımız, eğitim ve öğretim faaliyetlerini 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununda yer alan amaç ve ilkeler doğrultusunda yürütmektedir.

Arz ederim.

Prof. Dr. Mehmet Sağlam

Millî Eğitim Bakanı

11. - Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy'un, Afyon-Bolvadin-Özburundaki sigortalıların sağlık ocağından yararlanıp yararlanamayacağına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1907)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

Dr. H. İbrahim Özsoy

Afyon

SSK'ya tabi kişilerin sağlık sorunları Sağlık Bakanlığına bağlı bazı sağlık ocaklarında çözümlenirken Afyon İli Bolvadin İlçesi Özburun Belediyesinde yaşayan SSK'lılar Özburun Sağlık Ocağından faydalanamamaktadırlar ve Bolvadin'e gitmek zorunda kalmaktadırlar.

1. SSK sağlık kuruluşlarına aynı uzaklıkta olan yerleşim birimlerinde SSK'lılar arasındaki bu ayrıcalık nedendir?

2. Özburun sağlık ocağında SSK'lılara hizmet sunması için emir verilecek midir?

T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü

Sayı : B.13.0.SGK-0-13-00-01/1038-003-615 13.2.1997

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1907-4950/13913 sayılı yazınız.

Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy tarafından hazırlanan “Afyon İli Bolvadin İlçesi Özburun beldesinde yaşayan sigortalıların Özburun'daki sağlık ocağından yararlanıp yararlanamayacaklarına ilişkin” yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık hizmetlerini kendisinin kurup işletmekte olduğu sağlık tesisleriyle sağlamaktadır. Bununla beraber Kurumca sağlık hizmeti götürülemeyen bölgelerde oturan sigortalılara bu hizmetin sağlanması için Sağlık Bakanlığı ile 12.3.1984 günlü protokol imzalanmış ve adıgeçen Bakanlığa bağlı sağlık ocakları aracılığıyla sigortalıların muayene, tedavi ve sevkleri gerçekleştirilmiştir.

Protokolun ana amacı, Kurumca sağlık hizmeti götürülemeyen yörelerde bulunan sigortalıların mağdur edilmemeleri, bu hizmetin Kurum adına Sağlık Bakanlığı'na bağlı kuruluşlar aracılığıyla verilmesidir.

Bu konuda gerek Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerinden, gerekse valiliklerden, kaymakamlıklardan, belediye başkanlıklarından ve sigortalılardan gelen talepler, sözkonusu sağlık ocağının bulunduğu yerlerdeki hastane baştabiplikleri ile sigorta müdürlüklerinin görüşleri alınarak değerlendirilmektedir.

Ancak, daha sonra sözüedilen protokola dahil edilmesi gereken yerleşim birimleri konusunda yapılan değerlendirme sırasında protokolun temel amacının gözönünde bulundurulmaması sonucu Kurum sağlık tesisi bulunan mahallerde veya Kurum sağlık tesislerine yakın yerlerde ikâmet edensigortalıların ve hak sahiplerinin de mahallin sağlık ocağından yararlandırılmaları yoluna gidildiği, ayrıca sağlık ocakları tabiblerince; yurtdışı sigortalılarına istirahat raporu düzenlenmesi, kurum ilaç listesine ve ilaç kullanım esaslarına uyulması gibi konularda Sosyal Sigortalar Kurumunca belirlenen esaslara uyulmadığı, bu yanlış uygulamanın ise Kurumun ve sigortalıların büyük kayıplara uğramasına yol açtığı belirlenmiştir.

Bunun üzerine gerek kurum mevzuatı gerekse anılan protokolun ruhu ile bağdaşmayan bu uygulamalara son verilmesi ve bu yolla sigortalıların ve Kurumun çıkarlarını korumak bakımından Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık tesislerine yakın olması sebebiyle hastalara önemli bir katkı sağlamayan Sağlık Bakanlığı'na ait sağlık ocakları ile diğer sağlık tesislerinin anılan protokol kapsamından çıkartılması konusunda Kurum ünitelerinden gelen görüşler de dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler sonucunda bir kısım sağlık ocakları anılan protokol kapsamı dışına çıkartılmıştır.

Bolvadin İlçesi Özburun Sağlık Ocağı'da Kurumun en yakın sağlık kuruluşuna 13 km. mesafede bulunması nedeniyle protokol kapsamından çıkartılan sağlık ocakları arasında bulunmaktadır.

Daha sonra Afyon İli Bolvadin İlçesi Özburun Sağlık Ocağı'nın tekrar 12.3.1984 günlü protokol kapsamına alınması konusundaki yoğun talepler üzerine Bakanlığımızca adıgeçen sağlık ocağının yeniden protokol kapsamına alınması yönünde çalışmalar başlatılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Necati Çelik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

12. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Konya'nın bazı ilçelerinin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1908)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı saygılarımla arz ederim.

10.1.1997

Nezir Büyükcengiz

Konya

Konu : Konya'da kalkınmada öncelikli yöreler.

Sorular :

1. Konya'nın Yunak-Sarayönü-Bozkır ve Hadim ilçelerinin ekonomik, sosyal ve kültürel yönden acilen devlet desteğine gereksinim duyduğu bilginiz dahilinde midir?

2. Her dört ilçenin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınarak bir an önce hizmet götürülüp verim alınabilir hale getirilmesi için gereken çalışmalarınız var mıdır? Var ise ne zaman hayata geçirilecektir?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.0010/01973 17.2.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1908-4953/13936 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.'nün 29.1.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-452-7/501 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Sayın Nezir Büyükcengiz'in; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevvaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

T.C.

Başbakanlık

Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı

(Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum

Genel Müdürlüğü)

Sayı : B.02.1.DPT.0.10.02-6-43/403 12.2.1997

Konu : Soru Önergesi.

Devlet Bakanlığına

(Sayın Lütfü Esengün)

İlgi : 3.2.1997 tarih ve B.02.0.0010/01854 sayılı yazınız.

İlgi yazınızda; Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği Konya İlinin Yunak, Sarayönü, Bozkır ve Hadim ilçelerinin Kalkınmada Öncelikli Yöreler kapsamına alınması ile ilgili yazılı soru önergesi Müsteşarlığımızca incelenmiştir.

Kalkınmada Öncelikli Yöreler; ada konumunda olan Çanakkale İlinin Gökçeada ve Bozcaada ilçeleri hariç olmak üzere il bazında tespit edilerek Bakanlar Kurul Kararı ile liste halinde ilan edilmektedir. Ancak, sözkonusu liste'de yıl içerisinde yapılacak değişiklikler Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile mümkün olmaktadır.

Kalkınmada Öncelikli Yöreler il bazında tespit edilmesi sebebiyle Konya İline bağlı Yunak Sarayönü, Bozkır ve Hadim ilçelerinin bu kapsama alınması imkân dahilinde bulunmamaktadır.

Ancak; 8 Aralık 1996 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 96/8639 sayılı “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar'da Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar” la Konya İlinin de içerisinde yeraldığı normal yöreler sanayi kuşağı kapsamına alınmıştır.

Bu uygulama ile Konya İlinde yapılacak teşvik belgeli yatırımlara devlet yardımları yönünden önemli avantajlar sağlanmıştır.

Sözkonusu karar'dan önce Konya İlinde (Organize Sanayi Bölgeleri hariç) yapılacak teşvik belgeli yatırımlar yüzde 30 oranında yatırım indiriminden yararlanırken, bu oran yüzde 100'e yükseltilmiştir.

Sonuç olarak; yürürlüğe konulan bu uygulama ile devlet yardımları yönünden normal yöre ile kalkınmada öncelikli yöreler arasında önemli ölçüde bir ayrıcalık kalmamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Müsteşar Adına Timuçin Sanalan

Müsteşar Yardımcısı

13. - İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, Metin Göktepe davasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın yazılı cevabı (7/1913)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Ercan Karakaş

İstanbul

Gazeteci Metin Göktepe'nin polisler tarafından dövülerek öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçti. İlgililer önce olayı örtbas etmeye çalıştı, ancak kamuoyunun ilgisi ve baskısı sonucunda gerçek ortaya çıktı. Katil sanıkları belirlendi, ama yargılama bir türlü başlamadı. Dava “güvenlik” gerekçe gösterilerek önce Aydın'a, sonra da Afyon'a havale edildi.

Sorular 1. Gazeteci Metin Göktepe'yi döverek öldüren polislerin suçunun örtbas edilemez bir biçimde ortaya çıkmış olmasına rağmen bir yıldır yargılamanın başlamamış olması, adaletin tecelli etmemiş olması, sizi rahatsız etmiyor mu?

2. Davanın olay yeri olan İstanbul'da görüşülmesi gerekirken “güvenlik” gerekçesiyle Aydın'a havale edilmesi oradan da Afyon'a alınması doğal karşılanabilir mi? Yargılamanın güvenliğini sağlamak, bunun için gerekli tedbirleri almak devletin görevleri arasında değil midir?

3. İstanbul'da ve Aydın'da mahkemenin güvenliğini sağlayamayan devlet, Afyon'da nasıl sağlayacak? Bu nasıl bir anlayıştır?

4. En basit davalarda tanıklık için bile sıradan yurttaşlarımızın kapılarına dayanılırken, sanık polislerin şimdiye kadar mahkemeye çağrılıp ifade vermelerinin sağlanamamış olmasını nasıl karşılıyorsunuz?

Bu çifte standart değil midir? Bu hukuk devletinde yasaların herkese eşit biçimde uygulanması gerekmez mi?

5. Ağır cezayı gerektiren, adam öldürme suçunun sanıklarının halen toplumun huzur ve güvenini sağlamakla yükümlü polislik görevini sürdürmelerini doğal karşılıyor musunuz?

6. Göreve geldiğinizden bu yana gazeteci Metin Göktepe cinayetinde adaletin gerçekleşmesi için neler yaptınız?

T.C.

Adalet Bakanlığı 6.2.1997

Bakan : 918

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 24.1.1997 tarihli ve A.01.0.GNS.0. 10.00.02-7/1913-4959/13943 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş tarafından verilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenen 7/1913 Esas No.lu soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Şevket Kazan

Adalet Bakanı

Sayın Ercan Karakaş

İstanbul Milletvekili

T.B.M.M.

Bakanlığıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz 7/1913 Esas No.lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan olayla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda;

- Gazeteci Metin Göktepe'nin ölümüyle ilgili olarak soruşturmanın 4 Şubat 1329 tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat hükümleri gereğince yapıldığı, olayda kusurlu görülenler hakkında İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/114 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığı,

- Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 14 üncü maddesinde yer alan, kamunun güvenliği açısından soruşturmanın orada yürütülmesi tehlikeli olursa Adalet Bakanının talebi üzerine yüksek görevli mahkemenin davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar verebileceği hükmüne dayanılarak, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davanın bir kısım sanık vekillerinin isteği, İstanbul Valiliği ve Cumhuriyet Başsavcılığının uygun mütalaaları doğrultusunda Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 5.7.1996 gün ve 1996/9035-8320 sayılı ilamıyla Aydın Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar verildiği,

- Aydın Adliye Sarayının, fizikî yapısı ve yerleşik alanının müsait olmaması sebebiyle 18.10.1996 günlü duruşmanın kapalı spor salonunda yapılması, bu durumun yargılamanın emniyet ve selameti yönünden sakıncalı olması ve Aydın Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan başka bir dava nedeniyle bazı örgütlerin olaylara sebebiyet verecekleri duyumlarının alınmış olması nedeniyle yine bir kısım sanık vekillerinin talebi, Aydın Valiliği ile Cumhuriyet Başsavcılığının uygun mütalaaları sonucu Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 14 üncü maddesi gereğince Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 4.11.1996 gün ve 1996/11906-11536 sayılı ilamıyla Aydın Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/312 Esas no.lu dosyasında görülmekte olan davanın Afyon Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar verildiği,

- Bu davanın halen Afyon Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/270 Esas sayılı dosyasında devam etmekte olduğu,

anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Şevket Kazan

Adalet Bakanı

14. - İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'in Orman Bakanının kardeşinin orman suçundan yargılandığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı'nın yazılı cevabı (7/1916)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Mehmet Sevigen

İstanbul

1. Orman Bakanı olduktan sonra helikopterlere binerek kamuoyuna “buraların bekçisi benim” diyen, Sayın Orman Bakanı Halit Dağlı'nın kardeşi Mehmet Dağlı'nın orman kesme suçundan hakkında dava açıldığı doğru mudur?

2. Doğru ise bu kaçak ağaç kesimleriye devlet ne kadar zarara uğratılmıştır?

3. Halit Dağlı'nın kardeşi Mehmet Dağlı'nın daha önce orman kesme suçundan sabıkası var mı?

4. Mehmet Dağlı ve diğer sanıkların davasına bakan Hâkim, İhsan Coşkun mudur?

5. Halit Dağlı bakan olduktan sonra mı kardeşi Mehmet Dağlı suçsuz bulunmuştur?

6. Mehmet Dağlı'nın davasına bakan Hâkim İhsan Coşkun'un kardeşi Halit Dağlı'nın restaurantında şef olarak çalışmış mıdır?

7. Hâkim İhsan Coşkun'un kardeşi Ankara'da olduğu sürede Bakan Halit Dağlı'nın lojmanlardaki evinde misafir olarak kaldığı doğru mudur?

8. Yaşar Kuy ve Durmuş Erol adlı müfettişlerin fezlekesinde bilirkişi Ömer Özsoy'un raporu yer almış mıdır?

9. Eğer iddialar doğru ise “Hâkim İhsan Coşkun Bakanın kardeşini kurtarıyor, Bakan da hâkimin kardeşine iş veriyor”. Bu konuyu araştırmayı ve haklarında herhangi bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

10. Kesimin yapıldığı bölgeden sorumlu olan Orman Mühendisi Mehmet Sağlam Halit Dağlı'nın yakınları tarafından Kozan İlçe meydanında dövüldü mü? Orman Mühendisi Mehmet Sağlam'ın bir yılda kaç kez yeri değiştirildi?

11. Bu olaya müdahale eden güvenlik güçlerinden bir başkomiser Halit Dağlı'nın yakınları tarafından dövülmüş müdür?

12. Bodrum ve Antalya'da bulunan yanık orman sahalarının kesimi ihaleye çıkarılmış mıdır?

13. Bu kesim sahalarını Halit Dağlı'nın akrabası Fatin Dağlı ve DYP Kozan İlçe yönetim kurulu üyesi Cezmi Kandemir'in işlettiği ve kesim yaptıkları doğru mudur?

14. Kozan orman şefliğinin araçları, benzin ve mazotlarını işletmeye çok yakın yerde benzin istasyonları olmasına rağmen buradan almayıp şehir dışında bulunan ve işletmeye 8-10 km. uzaklıktaki Mehmet Dağlı'nın istasyonundan kaç yıl süreyle akaryakıt almışlardır?

T.C.

Orman Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Koordinasyo ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı

Sayı : KM.1.SOR./95-412 14.2.1997

Konu : Sayın Mehmet Sevigen'in

Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : Devlet Bakanlığının 3.2.1997 tarih ve B.02.0.0010/01847 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru önergesi Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabî yazımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

M. Halit Dağlı

Orman Bakanı

İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Sevigen'in Yazılı Soru Önergesine

Orman Bakanlığı'nın Cevabı

1. a) Ülkemizin % 26'sını kaplayan 20.2 Milyon Ha. alana tekabül eden ormanlarımızın korunması, genişletilmesi ve işletilmesinden birinci derecede sorumlu bulunan Orman Bakanı'nın zaman tasarrufunu da dikkate alarak hareket etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Kaldı ki, bu kabil seyahatler zaman ve malî yönden de amacın gereğidir.

b) 20.3.1996 tarihinde Mehmet Dağlı aleyhine 6831 sayılı Orman Kanununa muhalefetten Kozan Sulh Ceza Mahkemesinin 1996/263 esasında kamu davası açıldığı doğrudur. Ancak, yargılama sonucunda suç sabit görülmemiş ve mezkûr mahkeme 10.5.1996 tarih ve 1996/537 K. Sayılı kararı ile sanığın beraatine hükmetmiştir.

2. Yukarıda bahsedilen ve Mehmet Dağlı'nın beraati ile sonuçlanan bu davaya Orman İdaresi 18 539 970 TL.si idare zararı olduğu iddiası ile müdahil olarak katılmış, ancak dava beraat ile sonuçlandığı için Orman İdaresinin tazminat talebi konusunda mahkemece herhangi bir hüküm verilmemiştir.

3. Mehmet Dağlı'nın 6831 sayılı Orman Kanununa muhalefetten herhangi bir sabıkası yoktur.

4. Mehmet Dağlı'nın (yukarıda belirtilen) yargılandığı ve beraat ettiği Kozan Sulh Ceza Mahkemesinin Hâkimi iddia edildiği gibi İhsan Coşkun olmayıp 20280 sicil numaralı Hâkim Şeref Çaylı'dır.

5. Mehmet Dağlı'nın mahkeme kararına göre suçsuz bulunması Sayın Halit Dağlı ile irtibatlı değildir. Mahkeme, kararı Sayın Halit Dağlı'nın Orman Bakanı olmasından çok önce verilmiştir.

6. Mehmet Dağlı'nın yargılandığı Mahkeme Hâkimi yukarıda da belirtildiği gibi İhsan Coşkun değildir ve İhsan Coşkun'un kardeşi de Halit Dağlı'ya ait restoranda şef olarak çalışmamıştır.

7. Hâkim İhsan Coşkun'un ne kendisi ne de kardeşi Bakanlığımıza ait lojmanda kalmamıştır.

8. Orman Genel Müdürlüğü Başmüfettişleri Durmuş Erol ve Yaşar Kuy tarafından düzenlenen fezleke ve eklerinde Ömer Özsoy adlı bir şahsın bilirkişi olarak tensip edildiğine dair herhangi bir kayıt olmadığı gibi adı geçen şahıs tarafından düzenlenmiş bilirkişi raporuda yoktur.

9. Hâkim İhsan Coşkun'un Sayın Halit Dağlı'nın kardeşi Mehmet Dağlı'nın yargılanmasına katılmadığı yukarıda etraflıca açıklanmış idi. Dolayısıyla Hâkim İhsan Coşkun'un, Bakanın kardeşini kurtarması ve bunun karşılığında da Sayın Halit Dağlı'nın Hâkim İhsan Coşkun'un kardeşine iş verdiği iddiası tamamen hilafı hakikattır.

10. Usulsüz kesim yapıldığı iddia edilen Kozan Orman İşletmesinde görev ifa eden Mehmet Sağlam önce 1996 yılında Pos Orman İşletme Müdürlüğüne atanmış, ancak kendi isteği ve Adana Orman Bölge Müdürlüğünün teklifi ile bu atama işlemi iptal edilerek adı geçenin tayini Mersin Orman İşletme Müdürlüğü emrine yapılmıştır. Mehmet Sağlam halen Mersin Orman İşletme Müdürlüğüne bağlı Arslanköy Orman İşletme Şefi olarak görev yapmaktadır. Mehmet Sağlam'ın Kozan İlçe Meydanında Sayın Halit Dağlı'nın yakınları tarafından dövüldüğü iddiası da doğru değildir.

11. Yukarıdaki soru ile bağlantılı olmak üzere Sayın Halit Dağlı'nın yakınları Mehmet Sağlam'ı dövmemişlerdir. Dolayısıyla varolmayan bu olaya müdahale ederken bir Başkomiserin yine Sayın Halit Dağlı'nın yakınları tarafından dövüldüğü iddiasıda doğru değildir.

12.-13. Bodrum ve Antalya'da yanık orman sahalarında değerlendirebilecek envalin üretim işi ihaleye çıkarılmamıştır. Dolayısıyla Fatin Dağlı ve DYP Kozan İlçe Yönetim Kurulu Üyesi olduğu iddia edilen Cezmi Kandemir'in bu sahalarda herhangi bir kesim yapması veya faaliyet göstermesi mümkün değildir. Bu iddia da gerçek dışıdır. Kaldı ki DYP Kozan İlçe Yönetim Kurulunda Cezmi Kandemir isimli bir üyede yoktur.

14. Kozan Orman İşletme Müdürlüğü vasıtaları, İşletme Müdürlüğü sınırları dahilinde yer alan dört bayiden akaryakıt ve diğer petrol ürünlerini satın almaktadır. Bu satın alımda dikkat edilen husus araçların görev gereği gidiş veya dönüş güzergâhında yer alan bayilerden alınması şeklindedir. İşletme sınırları içerisinde yer alan dört bayiden biride Mehmet Dağlı'ya aittir ve kendisinden de zaman zaman yukarıdaki esaslara uyularak akaryakıt alınmıştır. Ancak; tümüyle yasal olan bu işlem, Sayın Bakan Halit Dağlı tarafından bu konunun bir siyasi istismar malzemesi olarak kullanılabileceği gerekçesiyle 29.11.1996 tarih ve 2415 sayılı talimatları ile söz konusu bayiden hiç bir şartla petrol satın alınmaması emriyle son bulmuştur.

15. - Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın, güvenlik personeline verilen ek zamma ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1919)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak yanıtlandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Fatih Atay

Aydın

1. Denk olduğunu iddia ettiğiniz 1997 yılı bütçemizde, askerlerimize maaşlarının iyileştirilmesi yönünde ek zam yaptığınızı memnuniyetle gördük.

Kamu görevlilerinin güvenlikle ilgili birimlerinin maaşına zam yapmak ve diğer birimleri mahrum bırakmak kamu sektörünü bölmek olmaz mı?

2. Eğitim sağlık gibi konuları aşarak güvenliğe yapılan bu zamlar kamunun öncelikli kesimi olarak mı gösterilmeye çalışılıyor?

T.C.

Maliye Bakanlığı

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 17.2.1997

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600-2130

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1919-4909/13862 sayılı yazıları.

Aydın Milletvekili Sayın Fatih Atay'ın 7/1919 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Hükümetimiz göreve başladığı tarihten bugüne kadar memurlarımıza kümütalif toplam yüzde 95 oranında maaş artışı sağlamıştır. Ancak Hükümetimiz memurlarımıza ödenen maaşları yeterli görmemekte ve bu nedenle ilave iyileştirmeler yapılması için çalışılmaktadır. Nitekim öncelikle askerî personel ile emniyet mensuplarımıza ek zamlar yapılmıştır. Diğer kamu görevlilerinin maaşlarında ilave iyileştirmeler için yapılan çalışmalar ise halen devam etmektedir.

Öte yandan 1997 yılı bütçesinde Devletin temel hizmetleri olan, eğitim, sağlık ve adalet gibi hizmetlere özel bir önem verilmiş ve bu hizmetlere ayrılan kaynaklarda büyük tartışmalar yapılmıştır. 1997 yılı bütçesinde, toplam bütçe ödeneklerinde bir önceki yılın bütçesine göre yüzde 78 oranında artış yapılırken, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinde bu oran yüzde 98, Sağlık Bakanlığı bütçesinde ise yüzde 108 olmuştur. Ayrıca savunma hizmetlerimizin ihtiyaçlarının da eksiksiz karşılanmasına özen gösterilmiştir.

Bu göstergeler, Devletin aslî hizmetleri olan eğitim, sağlık ve savunma hizmetleri arasında bir ayrım yapılmadığını, aksine bu hizmetlerin tümüne daha fazla kaynak tahsis edildiğini göstermektedir. Bu itibarla, eğitim ve sağlığın geri planda bırakılması ve güvenliğin kamunun öncelikli sektörü olarak gösterilmesi gibi bir yaklaşım bulunmamaktadır ve bu yöndeki iddialar da gerçeklerle bağdaşmamaktadır.

Bilgilerinize arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

16. - İzmir Milletvekili Birgen Keleş'in, Yunanistan'ın Ege Denizindeki kayalık ve adacıkları iskana açtığı iddialarına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in yazılı cevabı (7/1921)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istiyorum.

Gereğini arz ederim.

Birgen Keleş

İzmir

1. Yunanistan'ın fiili durum yaratarak Ege Denizindeki kayalık ve adacıkları iskana açtığı doğru mudur?

2. Yunanistan'ın söz konusu kayalık ve adacıkları iskana açması doğru ise ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

T.C.

Dışişleri Bakanlığı

Kıbrıs-Yunanistan

Denizcilik-Havacılık Genel Müdürlüğü 14.2.1997

Sayı : DHGY/II-308-121

Konu : Ege'deki adacık ve kayalıkların iskana açılması

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4974/13994-7/1921 sayılı yazıları.

İzmir Milletvekili Sayın Birgen Keleş tarafından TBMM Başkanlığına verilen yazılı soru önergesi hakkında hazırlanan cevap ilişikte sunulmuştur.

Saygılarımla arz ederim.

Prof. Dr. Tansu Çiller

Dışişleri Bakanı ve

Başbakan Yardımcısı

Soru : Yunanistan'ın fiili durum yaratacak Ege Denizindeki kayalık ve adacıkları iskana açtığı doğru mudur?

Cevap : Yunanistan basını zaman zaman Ege Denizindeki bazı adalardaki yaşamın kolaylaştırılması ve bu adalardan göçü önlemek amacıyla teşvik önlemleri alınacağına ilişkin haberleri yaymıştır.

Bilindiği üzere, Ege Denizindeki adalarda başlıca ekonomik faaliyet turizm alanında olmaktadır. Adalara muntazam su ve gıda dağıtımı yapılması oldukça masraflıdır. Bu bölgede yaşayan halk mütevazi bir ekonomik faaliyet gösterebilmekte ve Yunan hükümetlerinin adaları ekonomik ve malî yönden desteklemediğinden şikâyet etmektedir. Ekonomik sorunlar adalardan ciddî bir göç olgusunu yaratmıştır. Öte yandan, bu adalara ulaşım masraflı bir sorun oluşturmakta ve devlet desteği ile idame ettirilebilmektedir.

Yunan Hükümeti adalardaki yaşayanların sorunlarına çözümler oluşturabilmek amacıyla, ekonomik ve malî teşvik tedbirleri üzerinde çalışmaktadır. Öngörülen teşvik tedbirleri arasında gelir muafiyeti miktarının yükseltilmesi, gayrimenkul devir ve kurumlar vergisi indirimleri olduğu ifade edilmekte, bazı alanlarda subvansiyona gidilmesi düşünülmektedir.

Turizm dışında bir ekonomik faaliyeti bulunmayan ve esasen yıllardır meskun adalarda karşı karşıya kalınan ekonomik ve ulaştırma zorluklarının mevcudiyeti ortada iken, bugüne kadar kendiliğinden hiçbir yerleşimin veya ekonomik hayatın bulunmadığı Yunan ana kıtasından çok uzaklardaki kayalık ve adacıkların Yunanistan tarafından ne denli teşvik edilirse edilsin halkın doğal tercihleri doğrultusunda iskana açılamayacağı açıktır.

Bununla beraber, konu tarafımızdan hassasiyetle takip edilmektedir. Yunanistan'ın sözkonusu ıssız kayacıklara ve adacıklara göçmenler yerleştirdiğine ilişkin somut bir emareye rastlanmamıştır.

Bu tür haberlerin yayılmasının ardındaki amaç Yunanistan'ın, uluslararası andlaşmalarla Ege'de açıkça kendine bırakılmamış coğrafî formasyonlar üzerinde sözde egemenlik tasarrufları olduğunu ima etmek endişesinden kaynaklanabileceği değerlendirilmektedir.

Soru : Yunanistan'ın söz konusu kayalık ve adacıkları iskana açması doğru ise ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

Cevap : Yunanistan'ın söz konusu ıssız kayalıkları ve adacıkları iskana açacağına dair yayılan haberlerin, bu ülkenin sözde egemenlik tasarruflarında bulunmakta olduğu şayialarını yaratabilmek amacıyla ortaya atılmış olması mümkündür. Nitekim Yunan basınında zaman zaman bu anlama gelebilecek haberlere rastlanmaktadır.

Ege Denizinde Lozan ve Paris Barış Andlaşmaları ile belirlenmiş bir hukukî statüko vardır. Yunanistan ile aramızda bir deniz sınırı mevcut değildir. Bununla beraber, sözkonusu andlaşmalarda adları sayılmak suretiyle açıkça Yunanistan'a verilmiş veya bu andlaşmaların düzenlediği hükümlerle Yunanistan'a bırakılmış ada, adacık veya kayalıklara herhangi bir itirazımız yoktur. Ancak, bunların haricindeki coğrafî formasyonlar üzerinde Yunanistan'ın egemenlik iddiasında bulunamayacağı, Ege'de statüsü tartışmalı coğrafî formasyonlar üzerinde bunun hilafına faaliyetlerin hukukî statükonun ihlali ve değiştirilmesi anlamını taşıyacağı, bu anlama gelebilecek oldu-bittilere ve iskan dahil hiçbir tasarrufa müsaade edilmeyeceği, tarafımızdan çeşitli vesilelerle Yunanistan'ın ve uluslararası kamuoyunun dikkatine getirilmiş, diplomatik temaslarımızda ortaya konmuş ve Yunanistan yetkililerine en üst düzeyde de bildirilmiş bulunmaktadır.

17. - Adıyaman Milletvekili Celal Topkan'ın, TEDAŞ'ta çalışan bazı personelin geçici görevle değişik illere atanacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1922)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Celal Topkan

Adıyaman

1. TEDAŞ'ta çalışmakta olan Daire Başkanları, Şube Müdürleri ve onların Müşavirleri ile diğer üst düzey personelden oluşan 100'ün üzerinde görevliyi Diyarbakır, Van ve Erzurum'a 3 aylık geçici görevle atayacağınız doğru mudur?

2. Bu insanları belirlerken ve tayin ederken, uyguladığınız ölçü nedir? Hangi kriterler sizin için geçerlidir?

3. Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde, bu insanları mağdur etmek, aile yaşam düzenlerini değiştirmek sizleri rahatsız ediyor mu?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 12.2.1997

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-219-2231

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 24.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1922-4975/13995 sayılı yazısı.

Adıyaman Milletvekili Sayın Celal Topkan'ın şahsıma tevcih ettiği 7/1922 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Adıyaman Milletvekili Sayın Celal Topkan'ın yazılı soru önergesi ve cevabı (7/1922-4975)

Soru 1 : TEDAŞ'ta çalışmakta olan Daire Başkanları, Şube Müdürleri ve onların Müşavirleri ile diğer üst düzey personelden oluşan 100'ün üzerinde görevliyi Diyarbakır, Van ve Erzurum'a 3 aylık geçici görevle atayacağınız doğru mudur?

Soru 2 : Bu insanları belirlerken ve tayin ederken, uyguladığınız ölçü nedir? Hangi kriterler sizin için geçerlidir?

Soru 3 : Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde, bu insanları mağdur etmek, aile yaşam düzenlerini değiştirmek sizleri rahatsız ediyor mu?

Cevap 1,2,3 : 3096 sayılı Kanunun 3 ve 5 inci maddelerine istinaden ve 7.1.1993 tarih, 21458 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Görev Bölgeleri Yönetmeliği gereğince; Bakanlığımız TEDAŞ Genel Müdürlüğüne bağlı müesseselerin işletme haklarının devri sırasında yararlanmak ve oluşturulacak devir kurullarının yapacağı çalışmalara örnek teşkil etmesi açısından, gerekli çalışmaları yapmak üzere, TEDAŞ Genel Müdürlüğü emrinde organigram dışı uzun süre pasif olarak görev yapan Müşavir, Fen Tetkik Kurulu Üyesi, Müdür, Başuzman ve Uzman unvanlı personeli merkezi Erzurum, Van ve Diyarbakır Elektrik Dağıtım Müesseseleri olmak üzere, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer alan elektrik dağıtım müesseselerinde 3 ay süre ile geçici olarak görevlendirilmesi düşünülmektedir.

Bu itibarla illerde yapılacak görevlendirmelerde; bilgi ve deneyimi olan ve daha önceleri üst düzeyde yöneticilik yapıp, şu anda pasif olarak çalışan personel seçilecektir. Bu personelin aktif bir hale getirilerek 3 ay gibi bir süre görevlendirilmeleri mer'i mevzuat hükümleri dahilinde ve hizmetin bir gereğidir.

18. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan depreminde zarar gören vatandaşlara yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit Günbey'in yazılı cevabı (7/1926)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Sacit Günbey tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygıyla arz ederim. 14.1.1997

Tevhit Karakaya

Erzincan

13 Mart 1992 tarihinde meydana gelen Erzincan depremi Erzincan'da büyük ölçüde can ve mal kaybına neden olmuştur.

1. Deprem nedeniyle zarar gören vatandaşlarımızdan

a) Vefat edenlere

b) Yaralananlara

c) Binaları hafif, orta ve ağır biçimde hasar görenlere bugüne kadar ayrı ayrı ne kadar tazminat ödenmiştir?

2. Ödenmeyen tazminat var mıdır? Varsa bu tazminatlar ne zaman ödenecektir?

3. 13 Mart 1992'den bugüne deprem tazminatı dışında Erzincan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına (Fak-Fuk Fon'a) ne kadar para gönderilmiştir? Bu fasıldan toplam kaç kişiye ne kadar yardım yapılmıştır? Gönderilen miktardan ne kadarı, hangi kurum ve kuruluşlara yardım olarak verilmiş ya da nerelere harcanmıştır?

T.C.

Devlet Bakanlığı

(Sn. Prof. Dr. Sacit Günbey) 17.2.1997

Sayı : B.02.0.018/01273

Konu : Erzincan Milletvekili Sn. Tevhit Karakaya'nın

soru önergesine cevap

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına)

İlgi : 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1926-49989/14044 sayılı yazınız.

13 Mart 1992 tarihinde Erzincan'da meydana gelen depremde zarar görenlere, 3838 sayılı Kanun gereği yardım amacıyla bugüne kadar Fondan 390 706 000 000.- TL. tahsis edilmiş ve 370 206 000 000.- TL.'lık kısmı talep doğrultusunda adı geçen Vakfa peyderpey aktarılmıştır.

Erzincan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından, Merkez İlçede hayatını kaybedenlere 24 840 582 169.- TL., sakat kalanlara 415 000 000.- TL., konutları hasar görenlere 231 604 773 118.- TL., işyerleri hasar görenlere 35 495 187 000.- TL. ödeme yapılmıştır.

Afetzedelere yardım için, bu çerçevede ilçelere yapılan aktarma miktarı ise 42 527 500 000.- TL.'dır.

Buna göre Vakıfça yapılan toplam ödeme 334 883 042 287.- TL. olmaktadır.

Ödenmeyen tazminat miktarı 28 448 350 000.- TL. olup, Erzincan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının ödeme planı doğrultusunda en kısa sürede tamamlanacaktır.

1992 yılından bugüne kadar deprem tazminatı dışında Fondan Erzincan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına muhtelif yardımlar için (periyodik, aktarma, terör, yakacak, eğitim yardımı, halıcılık kursu vb. konularda) toplam 29 027 455 000.- TL. aktarılmıştır.

Fondan gönderilen paralar ve mahallî imkânlar ile Vakıf 1922 yılından bugüne kadar yardıma muhtaç 33 740 kişiye 32 787 392 000.- TL.'lik aynî ve nakdî yardım (yiyecek, giyecek, yakacak, sağlık, eğitim, öğrenim, terör, iş kurma vb yardımlar) yapmıştır.

Bilgi ve takdirlerinize arz ederim.

Sacit Günbey

Devlet Bakanı

19. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün kamu çalışanlarına yapılan zammın yetersizliğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1928)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini dilerim.

Saygılarımla.

Sabri Ergül

İzmir

Kamu çalışanları memurların, işçilerin ve emeklilerin yıllık % 90'na varan enflasyon karşısında, son olarak genelde % 30 maaş artışına layık görülmeleri, memura, emekliye, işçiye enflasyon üzerinde zam yapacağız vaadiyle hükümet olan RP+DYP Koalisyon Hükümetinin yeni bir insafsızlığı değil midir?

Memur ve emekliyi hergün bir yenisini yaptığınız zamlarla hayat pahalılığına ezdiren hükümetinizin şimdi de kamu görevlileri memurlar arasında eşitsizlik ve ayırım yapan, “üniformalı” olanlara “üniformasız” olanlardan 2 misli daha fazla maaş zammı veren kararların, 2 misli zam alan “üniformalı” kamu görevlileri tarafından bile üniformasızlara da bu oranda zam yapılmamış olması nedeniyle uygun görülmediğini; tüm kamuoyunun, zor koşullar altında görev yapan “üniformalı” kamu görevlilerinin aldıkları % 70-80 zammın “üniformasız” kamu görevlilerine de verilmesi gerektiği görüşünde olduğunu ne zaman takdir edecek ve gereğini yapacaksınız?

“Üniformalı” kamu görevlilerine hayat pahalılığı karşısında ezilmekten bir nebze olsun kurtaran % 70-80 zam uygulamasının “üniformasız” kamu görevlilerine de yansıtılmasının Silahlı Kuvvetlerimiz dahil tüm kamuoyu vicdanını rahatlatacağını ne zaman görecek ve kabul edeceksiniz?

Aksi tutumun kamuoyunda, “üniformalı olanların, gücü yetenlerin” haklarını az da olsa aldığı izlenim ve kanaatini yaratabileceğini ve bunun da sosyal barışı olumsuz yönde etkileyeceğini düşünüyor musunuz?

T.C.

Maliye Bakanlığı

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 17.2.1997

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1928-4973-13993 sayılı yazıları.

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül'ün 7/1928 esas no.lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Hükümetimizin göreve başladığı tarihten bugüne kadar, memurlarımıza kümülatif toplam yüzde 95 oranında maaş artışı sağlanmıştır. Fiyat artışları ise, 1996 yılının ikinci altı ayında yüzde 31.5 olarak gerçekleşmiş olup 1997 yılının ilk yarısında da yüzde 26 olarak tahmin edilmektedir. Buna göre bir yıllık dönem itibariyle memurlarımıza enflasyonun oldukça üzerinde bir maaş artışı sağlanmıştır.

Ancak Hükümetimiz memurlarımıza ödenen maaşları yeterli görmemekte ve bu nedenle çalışanlarımızın maaşlarında ilave iyileştirmeler yapılması için çalışılmaktadır. Nitekim öncelikle askerî personel ile emniyet mensuplarımıza ek zamlar yapılmıştır. Diğer tüm çalışanlarımızın maaşlarında da ilave iyileştirmeler yapılması amacıyla yapılan çalışmalara devam edilmektedir.

Memurlarımızın maaşlarında yapılacak ilave iyileştirmeler sırasında ise, geçmiş yıllarda uğranılan kayıplar, personel temininde ve görevde tutulmasında karşılaşılan güçlükler gibi farklı kriterler dikkate alınmakta ve ek zam oranları buna göre belirlenmektedir. Bu çerçevede, ilave iyileştirmeler sırasında farklı zam oranlarının belirlenmesi tabiidir.

Hükümetimizin kamu görevlilerinin maaşlarında yaptığı tüm bu artışları ve ilave iyileştirmeler için yapılan çalışmaları dikkate almadan, bu düzenlemeleri insafsızlık olarak nitelemek ve ayrıca kamu görevlilerimizi üniformalı ve üniformasız olarak ayırmak doğru bir yaklaşım tarzı değildir ve aynı zamanda gerçeklerle de bağdaşmamaktadır. Hükümetimizin icraatları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm çalışanlarımızın ve ayrıca emeklilerimizin, işçilerimizin, çiftçilerimizin, özetle ülkedeki tüm insanlarımın refah seviyelerinin artırılması yönünde olacaktır.

Bilgilerinize arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

20. - Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Çay Kurumunun borcuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Demircan'ın yazılı cevabı (7/1935)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çay Kurumundan sorumlu Sayın Devlet Bakanı Ahmet Demircan tarafından yazılı cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. 14.1.1997

Ahmet Kabil

Rize

Çay Kurumunun 1992'den 1996 yılına kadar Genel Müdürlüğünü yapan ve bu dönem zarfından Çay Kurumunun borcunu akıl almaz sorumsuz bir yönetimle 200 milyondan 27 trilyona çıkaran eski Genel Müdür, Çay Kurumunun 1995 yılı sonu itibarı ile Başbakanlık Denetleme Kurulu raporlarına göre borcun 27 trilyon değil, 8.5 trilyon olduğunu iddia eden yazılar dağıtarak kamuoyunu yanıltmaktadır.

İlk Genel Müdürlüğe atandığı tarihte Türkiye'nin trajı en yüksek gazetesi bile “Pes Doğrusu” çay sahtekârlığı yapan Tuncer Ergüven Genel Müdür oldu diye 1 inci sayfada, büyük puntolarla başlık attıracak bir geçmişe sahip eski genel müdürün bu iddiaları karşısında öğrenmek istediğim,

Soru 1 : 31.7.1996 tarih 7/1082-7840 sayı ile Sayın Devlet Bakanı tarafından cevaplandırılmasını istediğim soru önergeme verilen cevapta, toplam borç miktarı ve bankaların isimleri belirtilerek, bankaların taleplerinin 36 trilyon 787 milyar olduğu, 10.6.1996 günü Hazine Müsteşarlığının koordinatörlüğünde alacaklı bankaların üst düzey yetkililerinin iştiraki ile genelde Devlet bankalarına olan borçların faizlerinin büyük bir bölümü af edilmiş neticede 16 trilyon 736 milyar borcun kesinleştiği tarafıma bildirilmiştir.

a) Bu miktar doğru değil midir?

b) Bu miktar doğru ise Başbakanlık Denetleme Kurumunun böyle bir tesbiti yok mudur?

c) Başbakanlık Denetleme Kurumunun böyle bir tesbiti varsa 1995 yılı sonu itibariyle 8.5 trilyon borcu nasıl tespit etmişlerdir? Aradaki % 100 çelişkinin esası nedir?

T.C.

Devlet Bakanlığı 6.2.1997

Sayı : B.02.0.020/117

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başk. Genel Sekr. Kan. Kar. Daire Başk.lığı 24.1.1997 tarih ve Kan. Kar. Md.'nün A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1935-5006/14094 sayılı yazınız.

Tarafımdan cevaplandırılmak üzere ilgi yazınız ekinde alınan Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil'in Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile ilgili soru önergesinin cevabı ilişiktedir.

Bilgilerinizi arz ederim.

Dr. Ahmet Demircan

Devlet Bakanı

Rize Milletvekili, Sayın Ahmet Kabil tarafından; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, cevaplandırılması koşuluyla verilen 14 Ocak 1997 günlü soru önergesinde mealen;

Çay Kurumunun 1992'den 1996 yılına kadar Genel Müdürlüğünü yapan, eski Genel Müdürün, Çay Kurumunun 1995 yılı sonu itibariyle Başbakanlık Denetleme Kurulu Raporlarına göre, bankalara olan borcun 27 trilyon değil, 8.5 trilyon olduğunu iddia ettiğini ve kamuoyunu yanılttığını, halbukî, 31.7.1996 tarih ve 7/1082-7840 sayı ile Sayın Devlet Bakanı tarafından cevaplandırılmasını istediği soru önergesine verilen cevabî yazıda, toplam borç miktarı ve bankaların isimleri belirtilerek, bankaların taleplerinin 36 trilyon 787 milyar TL. olduğunun belirtilmiş olduğu; 10.5.1996 günü Hazine Müsteşarlığının koordinatörlüğünde alacaklı bankaların üst düzey yetkililerinin iştiraki ile genel olarak Devlet bankalarına olan borçların faizlerinin büyük bir bölümünün af edilmesi sonucu, toplam borcun 16 trilyon 736 milyar TL. olarak kesinleşmiş olduğu belirtilerek;

a) Bu miktarın doğru olup olmadığı?

b) Bu miktar doğru ise, Başbakanlık Denetleme Kurulunun böyle bir tesbitinin olup olmadığı?

c) Başbakanlık Denetleme Kurulunun böyle bir tesbiti var ise, 1995 yılı sonu itibariyle 8,5 trilyon TL. borcun nasıl tespit edilmiş olduğu? Aradaki % 100 çelişkinin esasının ne olduğu?

Sorulmakta olup, bu sorulara cevaplarımız aşağıya çıkarılmış bulunmaktadır :

Bilindiği gibi, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün iştigal konusunun özelliği sebebiyle, üretim altı ay sürmekte, üretim sonucu oluşan kuru çay bir yıldan fazla bir süreç içerisinde satılabilmekte olup, stok devir hızı daima 1 (bir)'in altında seyretmektedir. Üretimin altı ayda, satışların bir yıldan fazla bir zaman içerisinde gerçekleşmiş olması teşekkülün sermayesinin bir bölümünün stoka bağlı kalmasına neden olmakta ve bunun bir sonucu olarak da yabancı kaynak kullanma ihtiyacı hâsıl olmaktadır. Paketli çay satış fiyatlarının doğru zamanda ve doğru oranda ayarlanamamış olması buna eklenince yabancı kaynak kullanma ihtiyacı daha da artmaktadır.

Öteden beri kaynak yetmezliğini; bankalardan kredi, Hazineden tahvil ya da nakit almak suretiyle telafi cihetine gidilmiştir.

Kaynak yetmezliği bu biçimde giderilmeye çalışılırken, 1994 yılının birinci yarısında para ve sermaye piyasalarında meydana gelen olumsuz gelişmeleri neden gösteren alacaklı bankalar, kredi faizlerini tek taraflı olarak yukarı çekmek istemişlerse de, her defa taleplerine menfi cevap verilmiş, bankaların bu talepleri kabul edilmemiş, defter kayıtlarımızda bankalara olan borç, ilk mukavele faiz oranı ile kaydedilmeye devam edilmiştir. Bunun üzerine Tütünbank, Demirbank ve Esbank yasal yollara başvurmuşlar, icra takibatı yaparak teşekkülün gayri menkullerine, banka hesaplarına, müşterilerden alacaklarına ve stok çaylarına ihtiyati haciz uygulamışlardır. Bankaların bu eylem ve işlemlerine, teşekkülümüz tespit davası açmak suretiyle mukabil eylem ve işlemlerde bulunmuştur. Bankaların icra takibinde bulunmuş olmaları, Teşekkülümüzün 60 adet, bilanço çıkaran ünitelerini ve üniteler arasındaki para akışını kısıtlamış, para akışının sağlanamaz noktasına gelmeye ramak kalmış iken kıyı ötesi bankacılık sistemi içerisinde off-shore hesabı açılmış ve böylece üniteler arası para transferi hiçbir engele takılmadan sağlanabilmiştir.

Bilahare ilgili bankanın off-shore hesabının daha fazla çalıştırılamayacağını bildirmesi üzerine, ünitelerin bankalar nezdindeki cari hesapları, ünite personeli adına açılmış ve daha sonra da borçlu cari şekline dönüştürülmüştür.

Bu arada, bankalara olan borçların makul bir faiz haddi kabul edilerek tasfiyesi için 1994 ve 1995 yıllarında bankalarla yazışma, görüşme ve toplantılar düzenlenerek konu görüşülmüş ancak, Mayıs 1996 ayına kadar herhangi bir sonuç alınamamıştır. İşte bu nedenlerle 1994 ve 1995 yıllarına ait Teşekkül bilançoları, hesapların talep etmiş oldukları ve her defasında Teşekkül tarafından, ilgili bankalara kabul edilmeyeceği bildirilmiş olan faiz oranlarına göre değil de ilk mukavele faiz oranları üzerinden çıkarılmıştır.

Sonuç olarak :

a) 10 Mayıs 1996 günü Hazine Müsteşarlığının koordinatörlüğünde alacaklı bankaların üst düzey yetkililerinin iştirakleri ile Hazine Müsteşarlığı idare binasında yapılan toplantıda; başlangıçta, bankaların taleplerine göre 36 787 Milyar TL.'ye ulaşan banka borçları bilhassa Devlet Bankalarının yoğun pazarlıklar neticesi, faiz oranlarını aşağıya çekmeleri sonucu 36 787 Milyar TL.'lik borç 16 736 Milyar TL.'ye çekilmiş ve dolayısıyla 16 736 Milyar TL.'lik borç kesinleşmiştir.

b) 1994 ve 1995 yılı bilançoları, bankaların talep ettikleri faiz oranları dikkate alınmadan, mukaveledeki faiz oranları dikkate alınarak çıkarılmış olduğundan, Yüksek Denetleme Kurulu, Teşekkülün kayıtlarında gözüken borç miktarlarını dikkate almış ve tesbitlerini defter kayıtlarına göre yapmışlardır.

c) Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tesbitlerini, yukarıda da değinildiği üzere, Teşekkülün defter kayıtlarına göre yapmışlardır. 1994 ve 1995 yıllarında bankalarla hesap mutabakatı, faiz oranlarında ve dolayısıyla borç ya da alacaklarda mutabakat sağlanamamış, bu sebeple de anılan yıllara ait bilançolar mukavele de belirtilmiş olan faiz oranları dikkate alınarak çıkarılmış ve bu nedenle de 1995 yılı konsolide bilançoda bankalara borç 8,2 Trilyon TL. olarak kaydedilmiştir.

Arz ederim.

Dr. Ahmet Demircan

Devlet Bakanı

21. - Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin'in, Tekirdağ Belediye Meclisinin bir kararına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1937)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Cevat Ayhan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını müsaadelerinize arz ederim.

Saygılarımla. 16.1.1997

Fevzi Aytekin

Tekirdağ

1. Tekirdağ Belediye Meclis Karar Numarası 202, Karar tarihi 1.11.1995 ve 29 numaralı kanalizasyon ücret tarifesi yasal mıdır?

2. İnkişaf alanlarında İmar Kanununun 23 üncü maddesine göre ruhsat alınırken % 25 vatandaşların belediyeye ödediği kaldırım ve kanal paraları alınmışken yeniden kanal adı altında bir ücret alınması mükerrer olmuyor mu?

3. Genelde inkişaf alanlarında eğer belediyece kanalizasyonlar yapılmış ise vatandaşların verdiği taahhütler gereği % 75 Kanun gereği alınması gerekmiyor mu?

4. Foseptik çukurlarına bağlı olan inkişaf alanlarındaki binalardan bu ücretin alınması mümkün müdür?

5. İmar Kanununun 23 üncü maddesi gereği inkişaf alanlarındaki bu uygulama yapılması gerekirken yeni bir belediye kanalizasyon tarifesi bu bölgeler için geçerli midir?

6. Belediye Meclisi bu kararı 1995 sonunda, 1996 yılında uygulamak için almıştı ama son aylara kadar alınmayan bu ücret yıl sonunda vatandaşların sıkıştırılarak ödemelerinin istenmesi Tekirdağ halkını zor durumda bırakmıştır. Bundan böyle 1997'de ödemeler cezalı olacaktır, gecikmelerden dolayı Tekirdağ halkı suçlu mudur?

7. Yine Belediye Meclis Karar numarası 202, Karar tarihi 1.11.1995 olan kararın 29 uncu maddesinde kanalizasyon ücreti ile ilgili bir ücret belirtilmiş, aynı maddenin devamında kanalizasyon bağlama ücretinin 1 metrelik kazı maliyet ücreti çıkarılmış bunların hangisi uygulanacaktır?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 18.2.1997

Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/322

Konu : Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin'in

yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM'nin 28.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1937-5169-14174 sayılı yazısı

İlgi yazı ilişiğinde alınan, Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin'in Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru 1 : Tekirdağ Belediye Meclis Karar Numarası 202, Karar tarihi 1.11.1995 ve 29 numaralı kanalizasyon ücret tarifesi yasal mıdır?

Cevap 1 : Bilindiği üzere, gerek 3194 sayılı İmar Kanunu, gerekse 180 ve 209 sayılı Bakanlığımız Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnameler, Belediyelerin iş ve işlemlerinin denetlenmesi konusunda Bakanlığımıza herhangi bir yetki ve sorumluluk vermemiş, bu görev 3152 sayılı Kanun ile İçişleri Bakanlığına verilmiştir.

Bu sebeple, Tekirdağ Belediye Meclisinin 1.11.1995 tarih ve 202 numaralı kararına ilişkin 29 numaralı kanalizasyon ücret tarifesi hakkında herhangi bir bilgi Bakanlığımıza ulaşmamıştır.

Soru 2 :İnkişaf alanlarında İmar Kanununun 23 üncü maddesine göre ruhsat alınırken % 25 vatandaşların belediyeye ödediği kaldırım ve kanal paraları alınmışken yeniden kanal adı altında bir ücret alınması mükerrer olmuyor mu?

Soru 3 : Genelde inkişaf alanların da eğer belediyece kanalizasyonlar yapılmış ise vatandaşların verdiği taahhütler gereği % 75 Kanun gereği alınması gerekmiyor mu?

Soru 4 : Foseptik çukurlarına bağlı olan inkişaf alanlarındaki binalardan bu ücretin alınması mümkün müdür?

Soru 5 : İmar Kanununun 23 üncü maddesi gereği inkişaf alanlarındaki bu uygulama yapılması gerekirken yeni bir belediye kanalizasyon tarifesi bu bölgeler için geçerli midir?

Soru 6 : Belediye Meclisi bu kararı 1995 sonunda, 1996 yılında uygulamak için almıştı ama son aylara kadar alınmayan bu ücret yıl sonunda vatandaşların sıkıştırılarak ödemelerinin istenmesi Tekirdağ halkını zor durumda bırakmıştır. Bundan böyle 1997'de ödemeler cezalı olacaktır, gecikmelerden dolayı Tekirdağ halkı suçlu mudur?

Cevap 2, 3, 4, 5, 6 : Gelişme alanlarında yapı ruhsatı verilebilmesi için gerekli olan hususlar 3194 sayılı İmar Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, iskân hudutları içinde olup da imar planında beldenin inkişafına ayrılmış bulunan sahalarda her ne olursa olsun yapı izni verilebilmesi için,

- Bu sahaların imar planı esaslarına ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak parselasyon planlarının Belediye Encümeni veya İl İdare Kurulunca tasdik edilmiş bulunması,

- Plana ve bulunduğu bölgenin şartlarına göre yolların pis ve içme suyu şebekeleri gibi teknik alt yapısının yapılmış olması şartı getirilmiştir.

Ancak bunlardan parselasyon planları tasdik edilmiş olmakla beraber yolu, pis ve içme suyu şebekeleri gibi teknik alt yapısı henüz yapılmamış olan yerlerde, ilgili idarelerin izni halinde ve ilgili idarelerce hazırlanacak projeye uygun olarak yaptırılanlara veya parselleri hizasına rastlayan ve yönetmelikte belirtildiği şekilde hissesine düşen teknik alt yapı bedelini % 25 peşin ödeyip geri kalan % 75'ini alt yapı hizmetlerinin ilgili idaresince tamamlanacağı tarihten en geç altı ay içinde ödemeyi taahhüt edenlere de yapı ruhsatı verilir. Kanalizasyon tesisinin yapı bitirilip kullanılmaya başlanacağı tarihe kadar yapılmaması halinde fosseptik veya benzeri geçici bir tesis yaptırılması yoluna gidilir. Bu yapılmadığı takdirde yapıya kullanma izni verilmez şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Soru 7 : Yine Belediye Meclis Karar numarası 202, Karar tarihi 1.11.1995 olan kararın 29 uncu maddesinde kanalizasyon ücreti ile ilgili bir ücret belirtilmiş, aynı maddenin devamında kanalizasyon bağlama ücretinin 1 metrelik kazı maliyet ücreti çıkarılmış bunların hangisi uygulanacaktır?

Cevap 7 : Belediyeler Kanununda öngörülen vergi, resim harçları 2464/2589 sayılı Kanun uyarınca ilgililerden tahsil edilmektedir. Bu Kanunda kanalizasyon harcamalarına katılma paylarının hesaplanması, tahakkuk şekli ve zamanı, bu payların ilanı ve tahsil şekli gibi hususlar açıklanmıştır. Anılan Kanuna ilişkin Yönetmeliğin uygulanması hususunda İçişleri Bakanlığı yetkilidir.

Bilgilerinize arz ederim.

Cevat Ayhan

Bayındırlık ve İskân Bakanı

22. - Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'nun, Metin Göktepe'nin öldürülmesi olayına karışan polislerin görevlerine iade edilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1941)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

Ersin Taranoğlu

Sakarya

Gazeteci Metin Göktepe'nin öldürülmesi olayına karışan ve itirafları müfettiş raporunda yer alan polis memurlarının göreve iade edilmeleriyle ilgili olarak;

1. Açığa alınan polislere maaşları hangi oranda ödenmiştir?

2. Göreve iade edilen bu polislere yapılan kesintiler ödenmiş midir?

3. Ödenmişse ödenen miktarlar nedir? Faiz ödenmiş midir?

4. Mahkeme bitinceye kadar bu polisler bir kere daha göreve iade edilecekler midir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041272

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 28.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1941-5026/14130 sayılı yazısı.

Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünde Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli iken, Gazeteci Metin Göktepe'nin öldürülmesi olayı ile ilgili olarak, açığa alınan polislere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 141 inci maddesinde belirtilen 2/3 oranında (Açık Memur Maaşı) ödenmiştir.

Göreve iade edilen polis memurlarına ise, yine 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 143 üncü maddesindeki hükümler gerçekleşmediği için (Yargılamanın devam etmesi sebebi ile) açıkta kaldıkları tarihler arasında alamadıkları 1/3 maaşları da ödenmemiştir.

Sözkonusu polisler 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 137.138/b ve 140 ıncı maddeleri gereğince 14.1.1997 tarihli Bakanlık onayı ile görevden uzaklaştırılmışlardır.

Adı geçen görevliler hakkında yasal işlemler yapılmaktadır. Yargılama neticelerine göre durum yeniden değerlendirilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

23. - İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, 1978'de İstanbul Üniversitesinde yaşanan bombalama olayına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1946)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Ercan Karakaş

İstanbul

16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesinde sol görüşlü öğrenciler üzerine atılan bomba sonucu 7 gencin ölmesi ve 41 kişinin yaralanmasına ilişkin olarak 4.12.1996 tarihli soru önergemize 23.12.1996 tarihli yanıtınızı tatmin edici bulmamaktayım.

Aşağıdaki sorularımın ciddî olarak incelendikten sonra yanıtlanmasını diliyorum.

Sorular :

1. Mahkeme zabıtlarından öğrencilerin olay günü zorla ön kapıdan çıkarıldıklarına ilişkin tanık ve mağdur ifadeleri bulunmaktadır. Kaldı ki; öğrencilerin üzerine bomba atılacağı ihbarı üzerine önlemlerin artırıldığı ve gerekli tedbirlerin alındığı iddia edildiğine göre, neden öğrencilerin çıkışı için üniversitelerin diğer kapıları değil de, ülkücülerin kontrolündeki yüzlerce kişinin aynı anda gelip geçtiği Beyazıt Meydanına açılan kapı tercih edilmiştir?

2. Söylendiği gibi öğrencilerin ön kapıdan çıkarılmaları yönünde bir emir yoksa, son derece ciddî ihbara rağmen bu önemli husus keyfiyete bırakılmış demek değil midir?

3. Hergün üniversitede görevi başında olduğu belirtilen Toplum Zabıtası Müdür Muavini Vural Beşcan ihbara rağmen olay günü niçin görevinin başında bulunmamıştır?

4. Olay günü görev yapan polis memuru Yahya Gergin'in bombayı attıktan sonra kaçan faillerin peşinden koşmak isteyen polisleri komiser muavini Reşat Altay'ın engellediği yolunda bir beyanı oluşmuş mudur?

5. Davanın görüldüğü ilk mahkemenin olay tarihinde görev yapan emniyet güçlerinin görevi ihmal ettikleri yönünde bir kararı olduğunu ve bu görevlilerin saptanarak haklarında suç duyurusunda bulunulması için sıkıyönetim komutanlığına yazı yazıldığını biliyor musunuz?

İçişleri Bakanlığınca bugüne kadar haklarında suç duyurusunda bulunulan görevliler hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Yapılmadıysa nedeni, yapıldıysa sonucu nedir?

6. Yeniden açılan davada yargının; olay tarihinde polis olan sanık Mustafa Doğan'ın kimliğine ve görevine ilişkin yazısına neden ancak bir yıl sonra (müdahil vekillerinin sanıkla ilgili hariçten topladıkları ayrıntılı bilgileri savcılığa vermelerinden sonra) tatmin edici bir yanıt verilmiştir?

Bu kadar kolay bir işlemin bir yıl sürmesi doğal karşılanabilir mi?

7. Emniyetin CMUK, 154/9 uyarınca suç teşkil eden bu keyfiyeti karşısında bakanlık bir işlem yapmayı düşünüyor mu?

8. Sol görüşlü öğrencilerin üzerine ülkücüler tarafından bomba atılacağı olaydan 9 gün önce ayrıntılı biçimde ihbar edilmişti. İhbara ilişkin resmi belgenin 18 yıl boyunca yargıya intikal ettirilmemiş olması nasıl açıklanabilir? Bu tutum yargıya yardımcı olması gerekenlerin görevlerini yerine getirmedikleri anlamına gelmez mi?

Bakanlığınız bu konuda nasıl bir işlem yapmayı düşünmektedir?

9. Emniyet bugüne kadar bomba ihbarında adı geçen Özgün Koç'u neden sorgulamamıştır?

10. Yargının, 1996 yılı itibarıyla olayla ilgili bir soruşturma yapıp yapılmadığına ilişkin sorusuna Bakanlık neden Emniyet Genel Müdürlüğü aracılığıyla yanıt vermiştir? Ayrıca bu yanıtın sorulan soruyla ilgisi olmamasını nasıl açıklıyorsunuz?

11. 16 Mart katliamının faillerinin, (örneğin, Mustafa Doğan ve Sıddık Polat'ın) Abdullah Çatlı ve benzerleri gibi devlet tarafından (özel kimlik ve belgeler sağlanarak) kullanılma ihtimali araştırılmış mıdır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041276

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 28.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1946-5039/14175 sayılı yazısı.

b) 23.12.1996 gün ve B.05.1.EGM.0.12.01.01.285262 sayılı yazımız.

İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesi incelenmiş, adı geçen milletvekilinin aynı konu ile ilgili olarak 4.12.1996 tarihli soru önergesine ilgi (b)'de kayıtlı yazımız ile vermiş olduğumuz cevap aynen geçerli olup, ilave olarak hazırlanan cevap aşağıya çıkarılmıştır.

Olay günü üniversiteden sorumlu Toplum Zabıta Müdür Yardımcısı F. Vural Beşcan'ın olay dosyasında mevcut görev listesi ve Savcının tutanağına göre görevde olduğu tespit edilmiştir.

Davanın görüldüğü ilk mahkeme tarafından, olay tarihinde görev yapan Emniyet Güçlerinin görevi ihmal ettikleri için Sıkıyönetim Komutanlığına suç duyurusunda bulunduğuna dair bir yazı mevcut değildir. Kayıtlarımızda Özgün Koç ismine rastlanılmamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

24. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Bartın-Amasra Belediyesine yardım yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1950)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep ederim. 7.1.1997

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

Bartın

Soru : Bartın İli Amasra İlçesi Belediyesi işçilerinin bir yıldır ücret alamadığı belirtilmektedir. Bakanlığınız Bütçesinin Mahallî idarelere yapılacak yardım ve ödemeler tertibinden bu Belediyeye işçilerin mağduriyetini gidermek için bir yardım yapılabilir mi?

T.C.

Maliye Bakanlığı

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 17.2.1997

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013-600/2133

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 20.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1862-4871/13787 sayılı yazıları.

Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun 7/1950 esas no.lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Bilindiği üzere mahallî idarelere yardım yapılması amacıyla Bakanlığım bütçesinde “Mahallî İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler” adı altında bir tertip açılmakta ve bu tertipten belediyelere yardım yapılmaktadır.

Ancak bu tertipte sınırlı bir miktarda ödenek yer almakta olup, bu ödenek belediyelerin çok zorunlu ve acil bazı ihtiyaçları için kullanılmaktadır. Bu itibarla, ülkemizdeki tüm belediyelerin çok çeşitli ihtiyaçlarının bu sınırlı kaynaktan karşılanma imkânı bulunmamaktadır. Ancak sözkonusu belediyenin Bakanlığımıza müracaatı halinde, bu talebin ayrıca değerlendirmeye alınacağı tabiidir.

1996 yılında ise Amasra İlçesi belediyesine Bakanlığım bütçesinden yılın ilk yarısında 2.5 milyar lira ve ayrıca 30.9.1996 tarihinde de 2 milyar lira olmak üzere toplam 4,5 milyar lira yardım yapılmıştır.

Bilgilerinize arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

25. - İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'in, özel tim görevlilerinin Gazi Mahallesi olaylarına katılıp katılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1954)

18.1.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gerekli işlemin yapılmasını arz ederim.

Mehmet Sevigen

İstanbul

1. Haklarında çete kurarak cinayete karıştıkları ve tehditle para aldıkları iddiası bulunan iki özel tim görevlisi Ayhan Çarkın ve Ercan Ersoy'un, 12 Mart 1995 tarihinde Gazi Mahallesinde üç kahvenin taranmasından sonra meydana gelen ve 17 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarda aktif görev aldıkları doğru mu?

2. Özel tim görevlileri Ayhan Çarkın ve Ercan Ersoy'un, Gazi Mahallesi olaylarında aktif görev aldıkları doğruysa, bu durum, olayların bilinen vahim boyutlara ulaşmasında etkili bir unsur olmuş mudur?

3. Gazi Mahallesinde 17 kişinin yaşamını yitirmesi ile sonuçlanan olaylardan sonra yapılan balistik inceleme sonucunda, ölümlere, çevik kuvvette görevli 20 polisin silahından çıkan kurşunların neden olduğu saptanmıştı. Adı geçen özel tim görevlilerinin silahları, olaylardan sonra balistik incelemeye alınmış mıdır?

4. Şu an cezaevinde olan 5 özel tim görevlisi, son 5 yılda, benzer olaylarda aktif görev almışlar mıdır?

5. Bu gibi özel tim görevlileri hakkında cezaî işlem neden başlatılmıyor?

6. Çeşitli yasa dışı olaylara karıştıkları bilinen bu özel tim görevlileri üst yöneticilerin talimatıyla mı Gazi Mahallesine gitmişlerdir? Yoksa orada bulunmalarını gerektirecek özel görevleri mi vardı?

7. Olayların provoke edilmesinde bu özel tim görevlilerinin etkin rol aldıkları yönünde şüpheler oluşmuştur. Bu konuda bilginiz var mı? Konuyu bu yönoyle de araştırdınız mı?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041273

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 29.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1954-5051/14188 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Polis memuru Ercan Ersoy'un İstanbul Emniyet Müdürlüğü emrinde görev yapmadığı, polis memuru Ayhan Çarkın'ın ise 12 Mart 1995 tarihinde İstanbul Gaziosmanpaşa İlçesinde meydana gelen olaylarda görevlendirilmediği, zira, adı geçen polis memurunun İstanbul Emniyet Müdürlüğüne 29.6.1995 tarihinde atamasının yapıldığı anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

26. - Adana Milletvekili Erol Çevikçe'nin, bakanlıkların eczanelere olan ilaç borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1960)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bilindiği gibi kamu çalışanlarının ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin hastalanmaları durumunda, kullandıkları ilaçlar 1996 yılına kadar, anlaşmalı eczaneler tarafından her kamu görevlisine, eczanelerce her başvuruda veriliyordu.

Bir süreden beri ve halen hemen tüm kamu kuruluşlarının eczanelere olan borçları, ödenmez hale geldiğinden, gene hemen tüm eczaneler kamu personeline reçeteleri karşılığı ilaç verilmemektedirler. Bu nedenle; aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygı ile arz ederim.

Erol Çevikçe

Adana

Sorular :

1. Bugün itibariyle bakanlıkların eczanelere ödemesi gereken toplam ilaç borcu tutarı ne kadardır?

2. Eczanelerin toplam alacakları ne zaman ödenecektir?

3. Bundan böyle ödemelerin zamanında yapılması konusunda ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz?

4. Hangi tarihten itibaren Kamu Personeli başvuru halinde hemen ilaç alabilecektir?

T.C.

Maliye Bakanlığı

Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 17.2.1997

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600-2132

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 29.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-5186-14230 sayılı yazıları.

Adana Milletvekili Sayın Erol Çevikçe'nin 7/1960 esas no.lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Bilindiği üzere ilaç giderleriyle ilgili harcamalar “100-Personel Giderleri” harcama kaleminden karşılanmakta ve bu kalem içerisinde yer alan “180-Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri” ayrıntı koduna gider kaydedilmektedir.

1996 yılında personel giderleriyle ilgili olarak tüm kuruluşların ilave ihtiyaçları karşılanmış bulunmaktadır. Bu nedenle, personel giderleri tertibinden karşılanan ilaç paralarının ödenmesi konusunda bir problem bulunmamaktadır.

1997 yılında ise, 30 Ocak 1997 tarih ve 1370 sayılı Tel emri ile kuruluşların ilaç ödemelerine ait ödeneklerinin yüzde 15'i serbest bırakılmıştır.

Bu itibarla Bakanlığımızca, ilaç ödemelerinin zamanında yapılabilmesi ve gerek çalışanlarımızın gerekse eczanelerin zor durumda kalmamaları için azamî hassasiyet gösterilmiştir.

Bilgilerine arz olunur.

Doç. Dr. Abdüllatif Şener

Maliye Bakanı

27. - Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Yeni Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner'in günlük bir gazetede yayımlanan konuşmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2013) 21.5.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMM İçtüzüğü 94 üncü maddesine göre aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından sözlü olarak cevaplandırmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Tevfik Diker

Manisa

Soru : 17.5.1996 tarihli Hürriyet Gazetesinde çıkan Yeni Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner'in yapmış olduğu konuşma Emniyet makamları tarafından anında tespit edildi mi? Tespit edildi ise, ne gibi işlem yapıldı? Bu talihsiz ve yanlış beyanın verilmesine fırsat veren ve zemin hazırlayan kişiler hakkında yasal işlem yapıldı mı?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041275

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 25.5.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2013 sayılı yazısı.

Manisa Milletvekili Tevfik Diker tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

15.5.1996 tarihinde Manisa İli Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdarî Bilimler Fakültesi İşletme Kulübünce tertiplenen “Ekonomi ve İş Hayatı” konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Yeni Demokrasi Hareketi Eski Genel Başkanı Cem Boyner'in konuşması ile ilgili tutanak 17.5.1996 tarihinde Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

28. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, günlük bir gazetede yayımlanan “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu” başlıklı haberde yeralan iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2017)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

Ersönmez Yarbay

Ankara

Sorular :

1. Bir günlük gazetede “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu” başlıklı haber yer almıştır. Bu habere göre; İsrail Gizli Servisi Mossad'ın başvurusu üzerine Karadeniz Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi olan üç Filistinli havaalanında yakalanmıştır. Bu haber doğru mudur? Doğru ise yakalanan Filistinli öğrencilerin adları ve soyadları nedir? Okudukları fakültelerdeki kaçıncı sınıfa devam etmektedirler?

2. Sözkonusu öğrenciler Türkiye'ye sahte pasaportla mı giriş yapmışlardır? Türkiye'de kaç senedir sahte pasaportla dolaşmaktadırlar; sahte pasaportları kimler temin etmiştir?

3. Sözkonusu Filistinliler Emniyet'te kaç gün sorgulanmışlardır? Bu sorgulamada Mossad yetkilileri bulunmuşlar mıdır?

4. Sözkonusu Filistinliler İsrail'li yetkililere teslim edilmiş midir? Edilmişse T.C. Kanunları veya uluslararası sözleşmelerde bu olayın dayanağı nedir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041274

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 23.5.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2017 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Önergede ileri sürüldüğü gibi İstanbul Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesinde öğrenci olan üç Filistinlinin Atatürk Hava Limanında yakalanarak İsrailli yetkililere teslim edilmesi sözkonusu değildir.

Ancak 20.5.1996 tarihinde önceden yapılan bir ihbar üzerine Atatürk Hava Limanından çıkış yapacakları sırada; aslen Filistin soy ve uyruklu olan 4 şahıs yakalanmış, adı geçen yabancıların yapılan pasaport tetkiklerinde Filistin makamlarınca tanzim edilmiş yasal ve geçerli pasaport sahibi oldukları ve İsrail temsilciliğince kendilerine İsrail'e giriş vizesi verildiği tespit edilmiştir. Kendilerinin Türkiye'de öğrencilik durumları bulunmamaktadır.

Sözkonusu yabancıların sorgulamalarında Mossad yetkileri bulunmamıştır. Sorgulamalarını müteakip kendi isteklerine binaen 21.5.1996 günü saat 09.55'de Türk Hava Yollarının TK-770 sefer sayılı uçağı ile İsrail'in Tel-Aviv kentine gitmek üzere çıkışları sağlanmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

29. - Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in, özel giysili korumalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/2038)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Av. Nejat Arseven

Ankara

Başbakan Sayın Necmettin Erbakan'ın Kayseri gezisi sırasında Refah Partisi tarafından oluşturulan özel bir koruma grubu tarafından korunduğu ve bu grubun çevrede güvenliği sağlamaya çalıştığı çeşitli basın ve yayın organlarında yer almıştır. (28.1.1997 Milliyet, 27.1.1997 Sabah, 28.1.1997 Hürriyet, 28.1.1997 Radikal, 28.1.1997 Ateş gazeteleri)

Sorular :

1. Kollarında ve göğüslerinde Türk Bayrağı ve Refah Partisi amblemi bulunan siyah giysiler ile üzerinde Türk Bayrağı olan siyah bereler takan bu koruma grubunun herhangi bir resmi sıfatı olmadığı halde T.C. Başbakanını korumasını ve çevrede güvenliği sağlamaya çalışmasını doğru buluyor musunuz?

2. Siyasi Partiler Kanununun 94 üncü maddesinde yer alan “Üniforma giydirme ve güvenlik kuvvetlerinin görevlerini üstlendirme yasağı” hükmüne açıkça aykırı bu durumlar karşısında güvenlik güçleri ne tür bir işlem yapmışlardır?

3. Dünyayı felakete götüren Nasyonal Sosyalist ve Faşist Partilerin Almanya ve İtalya'da yıllar önce kurmuş oldukları Örgüt yapısı ve şekline benzer görüntü ve yapıda, Türk Hukuk Sistemi ve Anayasasında yeri olmayan ve çok partili siyasî hayatımızda ilk defa karşılaşılan, “Refah Partisi”nin yasaları açıkça ihlal eden ve devamı halinde ileride telafisi imkânsız bu tür eylemleri hakkında İçişleri Bakanlığı olarak herhangi bir tahkikat başlatılmış mıdır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041271

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 5.2.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2038-5215/14699 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Nejat Arseven tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

26.1.1997 günü Başbakan Sayın Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın Kayseri İline yapmış olduğu gezi esnasında; Melikgazi Belediye Hizmet Binasının açılış töreninde birbirine benzer olarak bot, kot pantolon, meşin mont ve bereler ile tektip elbise giymiş görüntüsü veren, giydikleri montun sol göğsünde ve berelerin yan cephesinde Refah Partisi amblemi ile birleştirilmiş arma şeklinde Türk Bayrağı taşıyan 20 kişilik bir grubun miting alanında cadde kenarında kordon şeklinde tertip aldıkları görülmesi üzerine Emniyet görevlilerince derhal müdahalede bulunularak, bulundukları yer ve aldıkları tertibi terk etmeleri sağlanmış, güvenlik kuvvetlerinin görevini üstlenmelerine fırsat verilmemiştir.

Olaya Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı el koymuş olup, soruşturma Savcılıkça yürütülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner'in Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine ilişkin önergeye verilen oyların sonucu :

Kabul edilmemiştir .

Üye Sayısı : 549

Kullanılan Oylar : 501

Kabul Edenler : 107

Reddedenler : 391

Çekimserler : 2

Mükerrer Oylar : 0

Geçersiz Oylar : 1

Oya Katılmayanlar : 48

Açık Üyelikler : 1

(Kabul Edenler)

ADANA

İbrahim Yavuz Bildik

Mehmet Büyükyılmaz

Tuncay Karaytuğ

Orhan Kavuncu

ADIYAMAN

Celal Topkan

AMASYA

Haydar Oymak

ANKARA

Yılmaz Ateş

Ali Dinçer

Mehmet Ekici

Eşref Erdem

Halis Uluç Gürkan

Şaban Karataş

M. Seyfi Oktay

Aydın Tümen

Hikmet Uluğbay

ANTALYA

Yusuf Öztop

Metin Şahin

ARDAHAN

İsmet Atalay

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

AYDIN

M. Fatih Atay

Sema Pişkinsüt

BALIKESİR

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

BİLECİK

Şerif Çim

BOLU

Mustafa Karslıoğlu

BURDUR

Kazım Üstüner

BURSA

Ali Rahmi Beyreli

Hayati Korkmaz

ÇANAKKALE

Ahmet Küçük

ÇORUM

Hasan Çağlayan

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

Hilmi Develi

Adnan Keskin

EDİRNE

Mustafa İlimen

Erdal Kesebir

ERZİNCAN

Mustafa Yıldız

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Ali Ilıksoy

HATAY

Ali Günay

Nihat Matkap

Atilla Sav

İÇEL

Oya Araslı

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay

İSTANBUL

Ziya Aktaş

Mehmet Aydın

Nami Çağan

Bülent Ecevit

Algan Hacaloğlu

Ercan Karakaş

Osman Kılıç

Mehmet Moğultay

Altan Öymen

H. Hüsammettin Özkan

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Ahmet Tan

Bülent Tanla

Zekeriya Temizel

Erdoğan Toprak

Ali Topuz

İZMİR

Veli Aksoy

Ali Rıza Bodur

Sabri Ergül

Şükrü Sina Gürel

Aydın Güven Gürkan

Birgen Keleş

Atilla Mutman

Ahmet Piriştina

KARABÜK

Erol Karan

KARAMAN

Fikret Ünlü

KARS

Çetin Bilgir

KAYSERİ

İsmail Cem

Recep Kırış

KIRKLARELİ

Necdet Tekin

KOCAELİ

Halil Çalık

Osman Pepe

Bekir Yurdagül

KONYA

Abdullah Turan Bilge

Nezir Büyükcengiz

KÜTAHYA

Emin Karaa

MALATYA

Ayhan Fırat

MANİSA

Hasan Gülay

Cihan Yazar

MUĞLA

Zeki Çakıroğlu

Fikret Uzunhasan

ORDU

İhsan Çabuk

Müjdat Koç

SAKARYA

Teoman Akgür

SAMSUN

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

SİVAS

Mahmut Işık

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

TOKAT

Hanefi Çelik

Şahin Ulusoy

TRABZON

Hikmet Sami Türk

TUNCELİ

Orhan Veli Yıldırım

UŞAK

Mehmet Yaşar Ünal

ZONGULDAK

Hasan Gemici

Osman Mümtaz Soysal

(Reddedenler)

ADANA

Cevdet Akçalı

Uğur Aksöz

İmren Akyut

M. Ali Bilici

Yakup Budak

Sıtkı Cengil

İ. Cevher Cevheri

Erol Çevikçe

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Mustafa Küpeli

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Mahmut Bozkurt

AFYON

Sait Açba

Osman Hazer

H. İbrahim Özsoy

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

Nuri Yabuz

AĞRI

M. Sıddık Altay

Cemil Erhan

Yaşar Eryılmaz

Celal Esin

M. Ziyattin Tokar

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Nevzat Köse

Murtaza Özkanlı

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

Ahmet İyimaya

Cemalettin Lafcı

ANKARA

İlhan Aküzüm

Nejat Arseven

Saffet Arıkan Bedük

Ahmet Bilge

Gökhan Çapoğlu

Ömer Ekinci

Ünal Erkan

Mehmet Gölhan

Agâh Oktay Güner

İrfan Köksalan

Mehmet Sağdıç

Yücel Seçkiner

Ahmet Tekdal

İlker Tuncay

Rıza Ulucak

Ersönmez Yarbay

ANTALYA

Osman Berberoğlu

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

İbrahim Gürdal

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

ARDAHAN

Saffet Kaya

ARTVİN

Hasan Ekinci

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

Muhammet Polat

İsmet Sezgin

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

Ahmet Bilgiç

Safa Giray

İsmail Özgün

Hüsnü Sıvalıoğlu

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Zeki Çakan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Ataullah Hamidi

Musa Okçu

Faris Özdemir

BAYBURT

Ülkü Güney

Suat Pamukçu

BİLECİK

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kazım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Zeki Ergezen

Edip Safder Gaydalı

Kamran İnan

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Avni Akyol

Feti Görür

Necmi Hoşver

Abbas İnceayan

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

Yusuf Ekinci

BURSA

Yüksel Aksu

Abdülkadir Cenkçiler

Cemal Külahlı

Feridun Pehlivan

Ali Osman Sönmez

Turhan Tayan

Ertuğrul Yalçınbayır

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Mustafa Cumhur Ersümer

Nevfel Şahin

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

Mete Bülgün

İsmail Coşar

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Zülfikar Gazi

Yasin Hatiboğlu

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Mehmet Gözlükaya

Hasan Korkmazcan

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Muzaffer Arslan

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Sebgetullah Seydaoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Evren Bulut

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfü Esengün

İsmail Köse

Ömer Özyılmaz

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Mustafa Balcılar

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Mehmet Batallı

Kahraman Emmioğlu

Mehmet Bedri İncetahtacı

Mustafa R. Taşar

Ünal Yaşar

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Turhan Alçelik

Burhan Kara

Yavuz Köymen

Ergun Özdemir

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HAKKÂRİ

Naim Geylani

Mustafa Zeydan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Süleyman Metin Kalkan

Levent Mıstıkoğlu

Mehmet Sılay

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

Şamil Ayrım

ISPARTA

Ömer Bilgin

A. Aykon Doğan

Mustafa Köylü

Erkan Mumcu

Halil Yıldız

İÇEL

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Halil Cin

Ali Er

Turhan Güven

Ayfer Yılmaz

Rüştü Kazım Yücelen

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Meral Akşener

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Tayyar Altıkulaç

Ahat Andican

Refik Aras

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Ali Coşkun

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Süleyman Arif Emre

Hasan Tekin Enerem

Ekrem Erdem

Mehmet Fuat Fırat

Metin Işık

İsmail Kahraman

Cefi Jozef Kamhi

Hüseyin Kansu

Yılmaz Karakoyunlu

M. Cavit Kavak

Hayri Kozakçıoğlu

Emin Kul

Göksal Küçüali

Necdet Menzir

Yusuf Namoğlu

Ali Oğuz

Korkut Özal

Mehmet Ali Şahin

Güneş Taner

Şadan Tuzcu

Osman Yumakoğulları

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Turhan Arınç

Işın Çelebi

Hasan Denizkurdu

İ. Kaya Erdem

Rüşdü Saracoglu

Işılay Saygın

Ufuk Söylemez

Süha Tanık

Sabri Tekir

Zerrin Yeniceli

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Hasan Dikici

Ali Doğan

Avni Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

KARABÜK

Şinasi Altıner

Hayrettin Dilekcan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Murat Başesgioğlu

Nurhan Tekinel

Haluk Yıldız

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Osman Çilsal

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Salih Kapusuz

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Hacı Filiz

Mikail Korkmaz

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

Cemal Özbilen

KIRŞEHİR

Ömer Demir

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

Doğan Güreş

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Necati Çelik

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Hayrettin Uzun

KONYA

Ahmet Alkan

Hüseyin Arı

Veysel Candan

Remzi Çetin

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Abdullah Gencer

Ali Günaydın

Teoman Rıza Güneri

Mehmet Keçeciler

Hasan Hüseyin Öz

Lütfi Yalman

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Ahmet Derin

İsmail Karakuyu

Metin Perli

MALATYA

Miraç Akdoğan

Oğuzhan Asiltürk

Yaşar Canbay

Metin Emiroğlu

Fikret Karabekmez

MANİSA

Abdullah Akarsu

Rıza Akçalı

Tevfik Diker

Ayseli Göksoy

Sümer Oral

Ekrem Pakdemirli

Yahya Uslu

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Süleyman Çelebi

Mahmut Duyan

Ömer Ertaş

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

İrfettin Akar

Lale Aytaman

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez

MUŞ

Necmettin Dede

Nedim İlci

Erkan Kemaloğlu

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Akın Gönen

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

Mustafa Bahri Kibar

Mustafa Hasan Öz

Nabi Poyraz

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

Ahmet Mesut Yılmaz

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Cevat Ayhan

Nevzat Ercan

Ertuğrul Eryılmaz

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

Cemal Alişan

İrfan Demiralp

Ahmet Demircan

Nafiz Kurt

Biltekin Özdemir

Latif Öztek

Adem Yıldız

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Kadir Bozkurt

Yaşar Topçu

SİVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Temel Karamollaoğlu

Abdüllatif Şener

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

İbrahim Halil Çelik

Seyit Eyyüpoğlu

Eyyüp Cenap Gülpınar

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

Abdülkadir Öncel

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Tatar

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Nihan İlgün

Enis Sülün

TOKAT

Abdullah Arslan

Ali Şevki Erek

Metin Gürdere

Ahmet Fevzi İnceöz

Bekir Sobacı

TRABZON

Eyüp Aşık

Yusuf Bahadır

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

Şeref Malkoç

İsmail İlhan Sungur

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Hasan Karakaya

VAN

Maliki Ejder Arvas

Mustafa Bayram

Şerif Bedirhanoğlu

Fethullah Erbaş

Şaban Şevli

Mahmut Yılbaş

YALOVA

Cevdet Aydın

Yaşar Okuyan

YOZGAT

İlyas Arslan

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

Lutfullah Kayalar

Abdullah Örnek

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

(Çekimserler)

BURSA

Yahya Şimşek

KAHRAMANMARAŞ

Ali Şahin

(Geçersiz Oy)

HATAY

Fuat Çay (Kabul Geçersiz Oy)

(Oya Katılmayanlar)

ADANA

Arif Sezer

ADIYAMAN

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

AFYON

İsmet Attila

AKSARAY

Sadi Somuncuoğlu

ANKARA

Hasan Hüseyin Ceylan

Cemil Çiçek

Önder Sav

ANTALYA

Deniz Baykal

Emre Gönensay

BARTIN

Köksal Toptan

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BİNGÖL

Mahmut Sönmez

BURSA

Cavit Çağlar

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

İlhan Kesici

İbrahim Yazıcı

ÇANKIRI

Ahmet Uyanık

ERZİNCAN

Mustafa Kul

ERZURUM

Abdulilah Fırat

Necati Güllülü

GAZİANTEP

Hikmet Çetin

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

İSTANBUL

Ahmet Güryüz Ketenci

Mehmet Tahir Köse

Aydın Menderes

Ali Talip Özdemir

Yusuf Pamuk

İZMİR

Gencay Gürün

Mehmet Köstepen

Metin Öney

Rıfat Serdaroğlu

Hakan Tartan

KASTAMONU

Hadi Dilekçi

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

KOCAELİ

Onur Kumbaracıbaşı

KONYA

Mustafa Ünaldı

KÜTAHYA

Mustafa Kalemli (Bşk.)

Mehmet Korkmaz

MALATYA

M. Recai Kutan (B.)

MANİSA

Bülent Arınç

MUŞ

Sabahattin Yıldız

SAMSUN

Murat Karayalçın

Musa Uzunkaya

TEKİRDAĞ

Hasan Peker

TRABZON

Kemalettin Göktaş

TUNCELİ

Kamer Genç (Bşk. V.)

ZONGULDAK

Tahsin Boray Baycık

(Açık Üyelik)

KIRŞEHİR : 1

Eski Başbakan Tansu Çiller'in Türk Ceza Kanununun 230 uncu Maddesi Uyarınca Yargılanmak Üzere Yüce Divana Sevkine İlişkin Önergeye Verilen Oyların Sonucu :

Kabul edilmemiştir.

Üye Sayısı : 549

Kullanılan Oylar : 505

Kabul Edenler : 171

Reddedenler : 327

Çekimserler : 5

Mükerrer Oylar : 1

Geçersiz Oylar : 1

Oya Katılmayanlar : 45

Açık Üyelikler : 1

(Kabul Edenler)

ADANA

Uğur Aksöz

İmren Aykut

İbrahim Yavuz Bildik

Mehmet Büyükyılmaz

Erol Çevikçe

Tuncay Karaytuğ

Orhan Kavuncu

Arif Sezer

ADIYAMAN

Celal Topkan

AFYON

H. İbrahim Özsoy

AMASYA

Haydar Oymak

ANKARA

Yılmaz Ateş

Gökhan Çapoğlu

Ali Dinçer

Eşref Erdem

Halis Uluç Gürkan

Şaban Karataş

İrfan Köksalan

M. Seyfi Oktay

Önder Sav

Aydın Tümen

Hikmet Uluğbay

ANTALYA

Deniz Baykal

İbrahim Gürdal

Bekir Kumbul

Yusuf Öztop

Metin Şahin

ARDAHAN

İsmet Atalay

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

M. Fatih Atay

Sema Pişkinsüt

İsmet Sezgin

BALIKESİR

Safa Giray

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

Hüsnü Sıvalıoğlu

BARTIN

CaferTufan Yazıcıoğlu

BATMAN

Ataullah Hamidi

BİLECİK

Şerif Çim

BOLU

Mustafa Karslıoğlu

BURDUR

Yusuf Ekinci

Kazım Üstüner

BURSA

Yüksel Aksu

Ali Rahmi Beyreli

Hayati Korkmaz

Yahya Şimşek

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Ahmet Küçük

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇORUM

Hasan Çağlayan

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

Hilmi Develi

Adnan Keskin

DİYARBAKIR

Sebgetullah Seydaoğlu

EDİRNE

Mustafa İlimen

Erdal Kesebir

ERZİNCAN

Mustafa Kul

Mustafa Yıldız

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Mehmet Batallı

Hikmet Çetin

Ali Ilıksoy

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Burhan Kara

HAKKÂRİ

Naim Geylani

HATAY

Fuat Çay

Ali Günay

Nihat Matkap

Atilla Sav

İÇEL

Oya Araslı

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Ziya Aktaş

Refik Aras

Mehmet Aydın

Ali Coşkun

Nami Çağan

Bülent Ecevit

Algan Hacaloğlu

Ercan Karakaş

Ahmet Güryüz Ketenci

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Necdet Menzir

Mehmet Moğultay

Altan Öymen

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Ahmet Tan

Güneş Taner

Bülent Tanla

Zekeriya Temizel

Erdoğan Toprak

Ali Topuz

İZMİR

Veli Aksoy

Ali Rıza Bodur

Sabri Ergül

Şükrü Sina Gürel

Aydın Güven Gürkan

Birgen Keleş

Atilla Mutman

Metin Öney

Ahmet Piriştina

Süha Tanık

Hakan Tartan

Zerrin Yeniceli

KAHRAMANMARAŞ

Ali Şahin

KARABÜK

Erol Karan

KARAMAN

Fikret Ünlü

KARS

Çetin Bilgir

KASTAMONU

Hadi Dilekçi

KAYSERİ

İsmail Cem

Recep Kırış

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

Cemal Özbilen

Necdet Tekin

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Halil Çalık

Onur Kumbaracıbaşı

Bekir Yurdagül

KONYA

Abdullah Turan Bilge

Nezir Büyükcengiz

KÜTAHYA

Emin Karaa

MALATYA

Miraç Akdoğan

Metin Emiroğlu

Ayhan Fırat

MANİSA

Hasan Gülay

Cihan Yazar

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Ömer Ertaş

MUĞLA

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Fikret Uzunhasan

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

ORDU

İhsan Çabuk

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

Nabi Poyraz

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Ahmet Kabil

SAKARYA

Teoman Akgür

Ahmet Neidim

SAMSUN

Cemal Alişan

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Biltekin Özdemir

Adem Yıldız

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

Yaşar Topçu

SIVAS

Mahmut Işık

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

TOKAT

Metin Gürdere

Şahin Ulusoy

TRABZON

Ali Kemal Başaran

TUNCELİ

Orhan Veli Yıldırım

UŞAK

Mehmet Yaşar Ünal

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

Osman Mümtaz Soysal

(Reddedenler)

ADANA

Cevdet Akçalı

Yakup Budak

Sıtkı Cengil

İ. Cevher Cevheri

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Mustafa Küpeli

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

AFYON

Sait Açba

İsmet Attila

Osman Hazer

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

Nuri Yabuz

AĞRI

M. Sıddık Altay

Cemil Erhan

Yaşar Eryılmaz

Celal Esin

M. Ziyattin Tokar

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Nevzat Köse

Murtaza Özkanlı

AMASYA

Ahmet İyimaya

Cemalettin Lafcı

ANKARA

İlhan Aküzüm

Nejat Arseven

Saffet Arıkan Bedük

Ahmet Bilge

Hasan Hüseyin Ceylan

Ömer Ekinci

Ünal Erkan

Mehmet Gölhan

Agâh Oktay Güner

Mehmet Sağdıç

Yücel Seçkiner

Ahmet Tekdal

İlker Tuncay

Rıza Ulucak

Ersönmez Yarbay

ANTALYA

Osman Berberoğlu

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

Sami Küçükbaşkan

ARDAHAN

Saffet Kaya

ARTVİN

Hasan Ekinci

AYDIN

Cengiz Altınkaya

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

Muhammet Polat

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

Ahmet Bilgiç

İsmail Özgün

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Zeki Çakan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Musa Okçu

Faris Özdemir

BAYBURT

Ülkü Güney

Suat Pamukçu

BİLECİK

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kazım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Zeki Ergezen

Kamran İnan

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Feti Görür

Necmi Hoşver

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

BURSA

Abdülkadir Cenkçiler

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

İlhan Kesici

Cemal Külahlı

Ali Osman Sönmez

Turhan Tayan

Ertuğrul Yalçınbayır

ÇANAKKALE

Mustafa Cumhur Ersümer

Nevfel Şahin

ÇANKIRI

Mete Bülgün

İsmail Coşar

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Zülfikar Gazi

Yasin Hatiboğlu

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Mehmet Gözlükaya

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Muzaffer Arslan

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Evren Bulut

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfü Esengün

Abdulilah Fırat

Necati Güllülü

İsmail Köse

Ömer Özyılmaz

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Kahraman Emmioğlu

Mehmet Bedri İncetahtacı

Mustafa R. Taşar

GİRESUN

Turhan Alçelik

Yavuz Köymen

Ergun Özdemir

HAKKÂRİ

Mustafa Zeydan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Süleyman Metin Kalkan

Mehmet Sılay

Ali Uyar

IĞDIR

Adil Aşırım

Şamil Ayrım

ISPARTA

Ömer Bilgin

A. Aykon Doğan

Mustafa Köylü

Halil Yıldız

İÇEL

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Ali Er

Turhan Güven

Ayfer Yılmaz

İSTANBUL

Meral Akşener

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Tayyar Altıkulaç

Ahat Andican

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Süleyman Arif Emre

Hasan Tekin Enerem

Ekrem Erdem

Mehmet Fuat Fırat

Metin Işık

İsmail Kahraman

Cefi Jozef Kamhi

Hüzeyin Kansu

M. Cavit Kavak

Hayri Kozakçıoğlu

Göksal Küçükali

Ali Oğuz

Korkut Özal

Ali Talip Özdemir

Mehmet Ali Şahin

Şadan Tuzcu

Osman Yumakoğulları

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Turhan Arınç

Işın Çelebi

Hasan Denizkurdu

İ. Kaya Erdem

Rüşdü Saraçoglu

Işılay Saygın

Ufuk Söylemez

Sabri Tekir

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Ali Doğan

Avni Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

KARABÜK

Hayrettin Dilekcan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Murat Başesgioğlu

Nurhan Tekinel

Haluk Yıldız

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Osman Çilsal

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Salih Kapusuz

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Hacı Filiz

Mikail Korkmaz

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

KIRŞEHİR

Ömer Demir

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

Doğan Güreş

KOCAELİ

Necati Çelik

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Osman Pepe

Hayrettin Uzun

KONYA

Ahmet Alkan

Hüseyin Arı

Veysel Candan

Remzi Çetin

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Abdullah Gencer

Ali Günaydın

Teoman Rıza Güneri

Mehmet Keçeciler

Hasan Hüseyin Öz

Lütfi Yalman

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Ahmet Derin

İsmail Karakuyu

Metin Perli

MALATYA

Oğuzhan Asiltürk

Yaşar Canbay

Fikret Karabekmez

M. Recai Kutan

MANİSA

Abdullah Akarsu

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Tevfik Diker

Ekrem Pakdemirli

Yahya Uslu

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Süleyman Çelebi

Mahmut Duyan

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

İrfettin Akar

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez

MUŞ

Necmettin Dede

Nedim İlci

Erkan Kemaloğlu

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

Mustafa Hasan Öz

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Mesut Yılmaz

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Cevat Ayhan

Nevzat Ercan

Ertuğrul Eryılmaz

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

Ahmet Demircan

Nafiz Kurt

Latif Öztek

Musa Uzunkaya

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Kadir Bozkurt

SIVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Temel Karamollaoğlu

Abdüllatif Şener

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

İbrahim Halil Çelik

Seyit Eyyüpoğlu

Eyyüp Cenap Gülpınar

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

Abdülkadir Öncel

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Tatar

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Nihan İlgün

TOKAT

Abdullah Arslan

Ali Şevki Erek

Ahmet Feyzi İnceöz

Bekir Sobacı

TRABZON

Eyüp Aşık

Yusuf Bahadır

İbrahim Çebi

Kemalettin Göktaş

Şeref Malkoç

İsmail İlhan Sungur

Hikmet Sami Türk

UŞAK

Hasan Karakaya

VAN

Maliki Ejder Arvas

Mustafa Bayram

Şerif Bedirhanoğlu

Fethullah Erbaş

Şaban Şevli

Mahmut Yılbaş

YALOVA

Cevdet Aydın

YOZGAT

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

Lütfullah Kayalar

Abdullah Örnek

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

(Çekimserler)

İSTANBUL

Emin Kul

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

MANİSA

Ayseli Göksoy

UŞAK

Yıldırım Aktürk

YALOVA

Yaşar Okuyan

(Mükerrer Oy)


TEKİRDAĞ

Bayram Fırat Dayanıklı

(Kabul)


(Geçersiz Oy)


AKSARAY

Sadi Somuncuoğlu (BOŞ OY GEÇERSİZ OY)


(Oya Katılmayanlar)

ADANA

M. Ali Bilici

ADIYAMAN

Mahmut Bozkurt

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

ANKARA

Cemil Çiçek

Mehmet Ekici

ANTALYA

Emre Gönensay

BARTIN

Köksal Toptan

BİNGÖL

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

BOLU

Avni Akyol

Abbas İnceayan

BURSA

Cavit Çağlar

Feridun Pehlivan

İbrahim Yazıcı

DENİZLİ

Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)

DİYARBAKIR

Yakup Hatipoğlu

GAZİANTEP

Ünal Yaşar

GİRESUN

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

Mahmut Oltan Sungurlu

HATAY

Levent Mıstıkoğlu

Hüseyin Yayla

ISPARTA

Erkan Mumcu

İÇEL

Halil Cin

Rüştü Kazım Yücelen

İSTANBUL

Yılmaz Karakoyunlu

Aydın Menderes

Yusuf Namoğlu

İZMİR

Gencay Gürün

Mehmet Köstepen

Rıfat Serdaroğlu

KARABÜK

Şinasi Altıner

KONYA

Mustafa Ünaldı

KÜTAHYA

Mustafa Kalemli (Başkan)

Mehmet Korkmaz

MANİSA

Sümer Oral

NİĞDE

Akın Gönen

SAMSUN

İrfan Demiralp

Murat Karayalçın

TEKİRDAĞ

Hasan Peker

Enis Sülün

TOKAT

Hanefi Çelik

TUNCELİ

Kamer Genç (Bşk. V.)

YOZGAT

İlyas Arslan

ZONGULDAK

Hasan Gemici

(Açık Üyelik)

KIRŞEHİR : 1

Eski Başbakan Tansu Çiller'in Türk Ceza Kanununun 366 ve 240 ıncı maddeleri uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine dair önergelere verilen oyların sonucu :

Kabul edilmemiştir

Üye Sayısı : 549

Kullanılan Oylar : 529

Kabul Edenler : 257

Reddedenler : 270

Çekimserler : 1

Mükerrer Oylar : 0

Geçersiz Oylar : 1

Oya Katılmayanlar : 20

Açık Üyelikler : 1

(Kabul Edenler)

ADANA

Uğur Aksöz

İmren Aykut

İbrahim Yavuz Bildik

M. Ali Bilici

Mehmet Büyükyılmaz

Erol Çevikçi

Tuncay Karaytuğ

Orhan Kavuncu

Mustafa Küpeli

Arif Sezer

ADIYAMAN

Mahmut Bozkurt

Celal Topkan

AFYON

H. İbrahim Özsoy

AĞRI

Yaşar Eryılmaz

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

Haydar Oymak

ANKARA

Nejat Arseven

Yılmaz Ateş

Gökhan Çapoğlu

Cemil Çiçek

Ali Dinçer

Mehmet Ekici

Eşref Erdem

Agâh Oktay Güner

Halis Uluç Gürkan

Şaban Karataş

İrfan Köksalan

M. Seyfi Oktay

Mehmet Sağdıç

Önder Sav

Yücel Seçkiner

İlker Tuncay

Aydın Tümen

Hikmet Uluğbay

ANTALYA

Deniz Baykal

İbrahim Gürdal

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

Yusuf Öztop

Metin Şahin

ARDAHAN

İsmet Atalay

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

M. Fatih Atay

Sema Pişkinsüt

İsmet Sezgin

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Safa Giray

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

Hüsnü Sıvalıoğlu

BARTIN

Zeki Çakan

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BATMAN

Ataullah Hamidi

BAYBURT

Ülkü Güney

BİLECİK

Şerif Çim

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

Kamran İnan

BOLU

Avni Akyol

Abbas İnceayan

Mustafa Karslıoğlu

BURDUR

Yusuf Ekinci

Kazım Üstüner

BURSA

Yüksel Aksu

Ali Rahmi Beyreli

İlhan Kesici

Hayati Korkmaz

Feridun Pehlivan

Yahya Şimşek

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Mustafa Cumhur Ersümer

Ahmet Küçük

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

Mete Bülgün

ÇORUM

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

Hilmi Develi

Adnan Keskin

DİYARBAKIR

Muzaffer Arslan

EDİRNE

Mustafa İlimen

Erdal Kesebir

ERZİNCAN

Mustafa Kul

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Necati Güllülü

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

İbrahim Yaşar Dedelek

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Mehmet Batallı

Hikmet Çetin

Ali Ilıksoy

Mustafa R. Taşar

Ünal Yaşar

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Burhan Kara

Yavuz Köymen

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HAKKÂRİ

Naim Geylani

HATAY

Fuat Çay

Ali Günay

Nihat Matkap

Levent Mıstıkoğlu

Atilla Sav

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

ISPARTA

Erkan Mumcu

İÇEL

Oya Araslı

Halil Cin

Ali Er

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay

Rüştü Kazım Yücelen

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Ziya Aktaş

Ahad Andican

Refik Aras

Mehmet Aydın

Ali Coşkun

Nami Çağan

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Algan Hacaloğlu

Ercan Karakaş

Yılmaz Karakoyunlu

M. Cavit Kavak

Ahmet Güryüz Ketenci

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Emin Kul

Necdet Menzir

Mehmet Moğultay

Yusuf Namoğlu

Altan Öymen

Korkut Özal

Ali Talip Özdemir

H. Hüsammettin Özkan

Yusuf Pamuk

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Ahmet Tan

Güneş Taner

Bülent Tanla

Zekeriya Temizel

Erdoğan Toprak

Ali Topuz

Şadan Tuzcu

İZMİR

Veli Aksoy

Ali Rıza Bodur

Işın Çelebi

İ. Kaya Erdem

Sabri Ergül

Şükrü Sina Gürel

Aydın Güven Gürkan

Birgen Keleş

Atilla Mutman

Metin Öney

Ahmet Piriştina

Süha Tanık

Hakan Tartan

Zerrin Yeniceli

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Ali Doğan

Ali Şahin

KARABÜK

Şinasi Altıner

Erol Karan

KARAMAN

Fikret Ünlü

KARS

Y.Selahattin Beyribey

Çetin Bilgir

KASTAMONU

Murat Başesgioğlu

Hadi Dilekçi

KAYSERİ

İsmail Cem

Recep Kırış

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

Cemal Özbilen

Necdet Tekin

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Halil Çalık

Onur Kumbaracıbaşı

Hayrettin Uzun

Bekir Yurdagül

KONYA

Ahmet Alkan

Abdullah Turan Bilge

Nezir Büyükcengiz

Mehmet Keçeciler

KÜTAHYA

Emin Karaa

MALATYA

Miraç Akdoğan

Metin Emiroğlu

Ayhan Fırat

MANİSA

Abdullah Akarsu

Tevfik Diker

Hasan Gülay

Sümer Oral

Ekrem Pakdemirli

Cihan Yazar

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Süleyman Çelebi

Ömer Ertaş

MUĞLA

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Fikret Uzunhasan

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

NİĞDE

Akın Gönen

ORDU

İhsan Çabuk

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

Nabi Poyraz

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

Ahmet Mesut Yılmaz

SAKARYA

Teoman Akgür

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

Cemal Alişan

İrfan Demiralp

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Biltekin Özdemir

Adem Yıldız

SİİRT

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

Yaşar Topçu

SİVAS

Mahmut Işık

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Seyit Eyyüpoğlu

Eyyüp Cenap Gülpınar

ŞIRNAK

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

Enis Sülün

TOKAT

Hanefi Çelik

Metin Gürdere

Şahin Ulusoy

TRABZON

Eyüp Aşık

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

Hikmet Sami Türk

TUNCELİ

Orhan Veli Yıldırım

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Şerif Bedirhanoğlu

YALOVA

Yaşar Okuyan

YOZGAT

Lütfullah Kayalar

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

Hasan Gemici

Osman Mümtaz Soysal

(Reddedenler)

ADANA

Cevdet Akçalı

Yakup Budak

Sıtkı Cengil

İ. Cevher Cevheri

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

AFYON

Sait Açba

İsmet Attila

Osman Hazer

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

Nuri Yabuz

AĞRI

M. Sıddık Altay

Cemil Erhan

Celal Esin

M. Ziyattin Tokar

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Nevzat Köse

Murtaza Özkanlı

AMASYA

Ahmet İyimaya

Cemalettin Lafcı

ANKARA

İlhan Aküzüm

Saffet Arıkan Bedük

Ahmet Bilge

Hasan Hüseyin Ceylan

Ömer Ekinci

Ünal Erkan

Mehmet Gölhan

Ahmet Tekdal

Rıza Ulucak

Ersönmez Yarbay

ANTALYA

Osman Berberoğlu

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

ARDAHAN

Saffet Kaya

ARTVİN

Hasan Ekinci

AYDIN

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

Muhammet Polat

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

Ahmet Bilgiç

İsmail Özgün

İlyas Yılmazyıldız

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Musa Okçu

Faris Özdemir

BAYBURT

Suat Pamukçu

BİLECİK

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kazım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Zeki Ergezen

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Feti Görür

Necmi Hoşver

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

BURSA

Abdülkadir Cenkçiler

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

Cemal Külahlı

Ali Osman Sönmez

Turhan Tayan

ÇANAKKALE

Nevfel Şahin

ÇANKIRI

İsmail Coşar

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Zülfikar Gazi

Yasin Hatiboğlu

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Mehmet Gözlükaya

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Evren Bulut

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Ömer Naimi Barın

Hasan Belhan

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfü Esengün

Abdulilah Fırat

İsmail Köse

Ömer Özyılmaz

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Demir Berberoğlu

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Kahraman Emmioğlu

Mehmet Bedri İncetahtacı

GİRESUN

Turhan Alçelik

Ergun Özdemir

HAKKÂRİ

Mustafa Zeydan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Süleyman Metin Kalkan

Mehmet Sılay

Ali Uyar

IĞDIR

Şamil Ayrım

ISPARTA

Ömer Bilgin

A. Aykon Doğan

Mustafa Köylü

Halil Yıldız

İÇEL

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Turhan Güven

Ayfer Yılmaz

İSTANBUL

Meral Akşener

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Tayyar Altıkulaç

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

Süleyman Arif Emre

Hasan Tekin Enerem

Ekrem Erdem

Mehmet Fuat Fırat

Metin Işık

İsmail Kahraman

Cefi Jozef Kamhi

Hüseyin Kansu

Hayri Kozakçıoğlu

Göksal Küçüali

Ali Oğuz

Mehmet Ali Şahin

Osman Yumakoğulları

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Turhan Arınç

Hasan Denizkurdu

Işılay Saygın

Ufuk Söylemez

Sabri Tekir

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Avni Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

KARABÜK

Hayrettin Dilekcan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

KARS

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Nurhan Tekinel

Haluk Yıldız

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Osman Çilsal

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Salih Kapusuz

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Hacı Filiz

Mikail Korkmaz

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

KIRŞEHİR

Ömer Demir

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

Doğan Güreş

KOCAELİ

Necati Çelik

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Osman Pepe

KONYA

Hüseyin Arı

Veysel Candan

Remzi Çetin

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Abdullah Gencer

Ali Günaydın

Teoman Rıza Güneri

Hasan Hüseyin Öz

Lütfi Yalman

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Ahmet Derin

İsmail Karakuyu

Metin Perli

MALATYA

Oğuzhan Asiltürk

Yaşar Canbay

Fikret Karabekmez

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Yahya Uslu

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Mahmut Duyan

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

İrfettin Akar

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez

MUŞ

Necmettin Dede

Nedim İlci

Erkan Kemaloğlu

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

Mustafa Hasan Öz

RİZE

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Cevat Ayhan

Nevzat Ercan

Ertuğrul Eryılmaz

SAMSUN

Ahmet Demircan

Nafiz Kurt

Latif Öztek

Musa Uzunkaya

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

SİNOP

Kadir Bozkurt

SİVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Temel Karamollaoğlu

Abdüllatif Şener

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

İbrahim Halil Çelik

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

Abdülkadir Öncel

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Tatar

TEKİRDAĞ

Nihan İlgün

TOKAT

Abdullah Arslan

Ali Şevki Erek

Ahmet Fevzi İnceöz

Bekir Sobacı

TRABZON

Yusuf Bahadır

Kemalettin Göktaş

Şeref Malkoç

İsmail İlhan Sungur

UŞAK

Hasan Karakaya

VAN

Maliki Ejder Arvas

Mustafa Bayram

Fethullah Erbaş

Şaban Şevli

Mahmut Yılbaş

YALOVA

Cevdet Aydın

YOZGAT

İlyas Arslan

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

Abdullah Örnek

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

(Çekimser)

MANİSA

Ayseli Göksoy

(Geçersiz Oy)


AKSARAY

Sadi Somuncuoğlu (BOŞ OY GEÇERSİZ OY)


(Oya Katılmayanlar)

ANTALYA

Emre Gönensay

BARTIN

Köksal Toptan

BİNGÖL

Mahmut Sönmez

BURSA

Cavit Çağlar

Ertuğrul Yalçınbayır

ÇORUM

Hasan Çağlayan

DENİZLİ

Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)

DİYARBAKIR

Sebgetullah Seydaoğlu

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

İSTANBUL

Aydın Menderes

İZMİR

Gencay Gürün

Mehmet Köstepen

Rüşdü Saracoglu

Rıfat Serdaroğlu

KONYA

Mustafa Ünaldı

KÜTAHYA

Mustafa Kalemli (Başkan)

Mehmet Korkmaz

SAMSUN

Murat Karayalçın

TEKİRDAĞ

Hasan Peker

TUNCELİ

Kamer Genç (Bşk. V.)



(Açık üyelik)

KIRŞEHİR : 1

TUTANAĞIN SONU
Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.