Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 18 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

43 üncü Birleşim

8 . 1 . 1997 Çarşamba


İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, çay üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

2. - İzmir Milletvekili Atilla Mutman'ın, İzmir'de yaşanan sel felaketine ilişkin gündemdışı konuşması

3. -Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir'in, kamu çalışanlarının ücret durumlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in cevabı

B)TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. -Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Kazakistan'a yaptığı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/638)

2. -Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek'in, Gürcistan'a yaptığı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/639)

3. -Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Özbekistan'a yapacağı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/640)

4. -Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın, Azerbaycan'a yapacağı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/641)

5. -Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in, Ürdün'e yapacağı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/642)

IV. -ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ

1.-Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V. -SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.-Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop Boyabat SSK Hastanesinin ne zaman faaliyete geçeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/135)

2. -Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'ta nükleer santral kurulması ile ilgili bir projenin olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/136)

3. -Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Tümosan Motor Fabrikasının özelleştirme kapsamında bulunup bulunmadığına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/139)

4. -Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, kamu bankalarınca yapılan reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/141)

B)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Başbakanlık genelgesiyle kurulan Stratejik Araştırma ve Geliştirme ve Teknolojik Değerlendirme Başmüşavirliğine atanan şahsa ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1665)

2. -Niğde Milletvekili Akın Gönen'in, bazı kamu kuruluşlarının korunmaya muhtaç çocukların istihdamıyla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmedikleri iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1717)

3. -Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün, Ankara Büyükşehir Belediye-spor -Karamanspor karşılaşmasında meydana gelen olaylara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1764)

4. -Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Afyon-Hocalar'da tapu sicil müdürlüğü ihdasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Işılay Saygın'in yazılı cevabı (7/1788)

5. -Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Vakıflar Genel Müdürlüğünce camilere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un yazılı cevabı (7/1790)

6. -Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, şeker pancarı üreticisine yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'in yazılı cevabı (7/1811)

VI.-KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. -926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı :23)

2. -Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/496, 3/444) (S. Sayısı :133)

3.-Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu raporu (1/217) (S. Sayısı :132)

4. -Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/218) (S. Sayısı :164)

5. -625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı :168)

6.-Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 Tarih ve 4190 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/526, 3/520) (S. Sayısı : 166)

7.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay ve 8 Arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/334) (S. Sayısı :147)

8. -3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4 üncü Fıkralarının Değiştirilmesi ile 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/512) (S. Sayısı :130)

I. -GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açıldı.

Kültür Bakanı İsmail Kahraman, İstiklal Marşımızın Yazarı Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 60 ıncı yıldönümü münasebetiyle gündemdışı açıklamada bulundu; CHP Aydın Milletvekili Fatih Atay, DSP Kütahya Milletvekili Emin Karaa, ANAP Ankara Milletvekili Agâh Oktay Güner, DYPİstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ve RPKahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan da aynı konuda grupları adına görüşlerini belirttiler.

Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül'ün, Hükümetin, kamu çalışanları ve emeklilere 1997 yılı ilk altı ayı için öngördüğü maaş artışları konusuna ilişkin gündemdışı konuşmasına Maliye Bakanı Abdüllatif Şener,

Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu'nun, Diyarbakır ve çevresinde son günlerde yaşanan olaylar konusuna ilişkin gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı Lütfü Esengün,

Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç'ın, ilköğretim müfettişlerinin sorunları konusuna ilişkin gündemdışı konuşmasına da Kültür Bakanı İsmail Kahraman,

Cevap verdi.

Fransa'ya gidecek olan Devlet Bakanı Nafiz Kurt'a, dönüşüne kadar, Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu'nun,

İran'a gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Recai Kutan'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fehim Adak'ın,

İngiltere'ye gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın,

Vekillik etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri ile;

İl İdaresi Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının, yeniden incelenmek üzere geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Başkanlıkça, tasarının geri verildiği açıklandı.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun 3.12.1996 tarihli ve 2 sayılı Raporunun, 3686 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi gereğince gündeme alınarak Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Erzincan Milletvekili Mustafa Kul'un, Erzincan, Tunceli, Kars, Ağrı, Van, Muş, Hakkâri, Bitlis, Siirt, Mardin, Sıvas, Adıyaman Diyarbakır, Batman, Şırnak ve Bingölİllerinde Terör Nedeniyle Boşaltılan Köylerden Başka Yerlere Gönderilen Yurttaşlara Yardım Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/340) ile,

Gümüşhane Milletvekili Mahmut Oltan Sungurlu'nun, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/5),

İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergeleri,

Yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, Diyarbakır Cezaevinde 24.9.1996 tarihinde meydana gelen olaylarla ilgili çalışmalar ve yerinde incelemeler yaparak hazırladığı raporu Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçilerek;

Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın;

1 inci sırada bulunan, Ordu İl Kültür Merkezi ihalesine ve kütüphane hizmet binalarına ilişkin Kültür Bakanından (6/128),

32 nci sırada bulunan, Ordu Denizcilik Meslek Yüksekokulunun kapanış nedenine ilişkin Millî Eğitim Bakanından (6/194),

Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay'ın;

18 inci sırada bulunan, Ağrı'nın Hamur İlçesine endüstri meslek lisesi açılmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından (6/144),

19 uncu sırada bulunan, doğu ve güneydoğu illerinden üniversitede okuyan öğrenciler için öğrenim kredisi miktarının artırılıp artırılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından (6/146),

40 ıncı sırada bulunan, Ağrı'nın Taşlıçay ilçesinde kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından (6/204),

Sözlü sorularına Kültür Bakanı İsmail Kahraman,

7 nci sırada bulunan, İstanbul Milletvekili Bahattin Yücel'in, T. C. Merkez Bankası Meclisi üyelerinin yenileneceği iddiasına ilişkin Başbakandan (6/124),

Ağrı Milletvekili MehmetSıddık Altay'ın;

20 nci sırada bulunan, hayvancılıkla uğraşan çiftçilere ne gibi ek destekler sağlanacağına ilişkin Başbakandan (6/147),

24 üncü sırada bulunan, Boğaz Köprüsüne bariyer veya koruyucu bir sistemin yapılmasına ilişkin Başbakandan (6/185),

34 üncü sırada bulunan, Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı olarak çalışan kamu görevlilerinin fazla çalışma ücretlerine ilişkin Başbakandan (6/196),

Sözlü sorularına da Devlet Bakanı Lütfü Esengün,

Cevap verdiler.

2 nci sırada bulunan, Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun (6/119),

3 üncü sırada bulunan, Çankırı Milletvekili Ahmet Uyanık'ın (6/120),

Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay'ın;

4 üncü sırada bulunan (6/121),

5 inci sırada bulunan (6/122),

6 ncı sırada bulunan (6/123),

8 inci sırada bulunan (6/125),

9 uncu sırada bulunan (6/126),

10 uncu sırada bulunan (6/127),

11 inci sırada bulunan, İstanbul Milletvekili Meral Akşener'in (6/131),

Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un;

12 nci sırada bulunan (6/132),

13 üncü sırada bulunan (6/133),

Esas numaralı sözlü sorularının, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadıklarından, yazılı soruya çevrildikleri ve gündemden çıkarıldıkları bildirildi.

Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un;

14 üncü sırada bulunan (6/135),

15 inci sırada bulunan (6/136),

16 ncı sırada bulunan, Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz (6/139),

17 nci sırada bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in (6/141),

Esas numaralı sözlü soruları, cevap verecek bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ikinci defa,

Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay'ın;

21 inci sırada bulunan (6/148),

25 inci sırada bulunan (6/186),

38 inci sırada bulunan (6/202),

39 uncu sırada bulunan (6/203),

22 nci sırada bulunan, Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın (6/149),

23 üncü sırada bulunan, Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun (6/184),

Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un;

26 ncı sırada bulunan (6/187),

28 inci sırada bulanan (6/189),

27 nci sırada bulunan, Manisa Milletvekili Hasan Gülay'ın (6/188),

29 uncu sırada bulunan, Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in (6/190),

Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın;

30 uncu sırada bulunan (6/192),

31 inci sırada bulunan (6/193),

33 üncü sırada bulunan (6/195),

35 inci sırada bulunan, Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun (6/197),

36 ncı sırada bulunan, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın (6/199),

37 nci sırada bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in (6/200),

Esas numaralı sözlü soruları da, cevap verecek bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından birinci defa,

Ertelendiler.

Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 8 Ocak 1997 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 18.58'de son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Fatih Atay Ünal Yaşar

Aydın Gaziantep

Kâtip Üye Kâtip Üye

II. -GELEN KÂĞITLAR

8.1.1997 ÇARŞAMBA

Sözlü Soru Önergeleri

1.-Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, ev hekimliği projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/398) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

2. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Uşak Kültür Sitesi projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/399) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

3. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Bağ-Kur'a tabi tarım kesiminde çalışanların sağlık sigortası kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/400) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

4. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Tıp Fakültelerine bağlı olmayan sağlık kurumlarında çalışan uzman hekimlerin doçentlik sınavına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/401) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

5.-Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, sağlık kurulu raporlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/402) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

6. -Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Yüksek Hemşire Okulu mezunlarına ek gösterge verilip verilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/403) (Başkanlığa geliş tarihi:3.1.1997)

7.-Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, hekimlerin ayrı bir ücret sistemiyle maaş almaları için çalışma olup olmadığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/404) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

8.-Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Devlet Hastanelerinde çalışan hekimlerin nöbetlerinin ücretlendirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/405) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

9.-Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, tıpta uzmanlık sınavının kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/406) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

10.-Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, yeşil kart uygulamasının kapsamına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/407) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1.-Malatya Milletvekili Ayhan Fırat'ın, sahte döviz belgeleri düzenlendiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1838) (Başkanlığa geliş tarihi :2.1.1997)

2. -Hatay Milletvekili Nihat Matkap'ın, Hatay'a bağlı bazı köylerin elektrik şebekesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1839) (Başkanlığa geliş tarihi :2.1.1997)

3. -İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, ruhsatlı silahlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1840) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

4. -Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli'nin, TEAŞ'ın açtığı bir ihaleye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1841) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

5. -İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İran Cumhurbaşkanının Türkiye ziyaretine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1842) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

6. -Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın, Adalet Bakanının bir toplantıda yaptığı açıklamaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1843) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

7.-Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın, Aydın-Kuşadası Asliye Hukuk Hâkiminin Edirne'ye tayin edilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1844) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

8.-İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Susurluk olaylarıyla ilgili olarak MİT listesinde yer aldığı iddia edilen bir kişiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1845) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

9.-İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, RTÜK tarafından verilen TV kapatma cezalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1846) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

8 Ocak 1997 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Kadir BOZKURT (Sinop)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, çay üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN - Gündemdışı birinci söz, Sayın Ahmet Kabil'in.

Buyurun Sayın Kabil. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Kabil, süreniz 5 dakikadır.

AHMET KABİL (Rize) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin çay ihtiyacını karşılayan çay bölgesinin temel sorunlarını Yüce Meclise arz etmek için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve bütün milletimize hayırlı ve faydalı yıllar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Doğu Karadeniz'de, 210 bin ailenin 800 bin dekar alanda yaptığı çay tarımı, bölgenin tek geçim kaynağıdır, bölgenin alternatif başkaca geçim kaynağı yoktur. Bölgede kuru çay üreten, gerek kamuya ve gerekse özel sektöre ait 300'e yakın küçüklü büyüklü işletme vardır. Yaş çay üretimi, yıllık, 650 bin ton ile 800 bin ton arasındadır; kuru çay üretimi ise, yılda 160-180 bin tondur. Ülkemizin iklim şartları itibariyle, kısıtlı zamanlarda kuru çay üretimi yapılmaktadır.

Dünyada çay üretimi yapan ülkeler, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerdir. Bu ülkelerde, kampanya süresi uzun, birim alandan alınan verim yüksek, hammadde ve işçilik maliyetleri düşüktür. Bu nedenle, ihraç etmede zorlanıyoruz.

Artan enflasyon oranlarına göre çaya verilen düşük fiyatlar nedeniyle çaydan elde edilen gelir, yıldan yıla katlanarak azalmış ve bölgeden göç, durmadan devam etmiştir. Rize, Türkiye'de en çok göç veren 3 ilden biridir.

Çaya, tarihinde ilk defa, bir yıl, 1996 kampanyasında, 53 üncü Hükümet zamanında, enflasyonun üzerinde fiyat verilmiş, son beş yılda uygulanan yanlış politikalar ve akıl almaz hatalar nedeniyle 27 trilyon lira borçlandırılan Çay Kurumunun borcu ödenmiş, gelir-gider dengesi sağlanmış, ürün bedellerinin peşin ödenmesi esası getirilmiştir.

Devlet Planlama Teşkilatı raporlarına göre, 1991-1996 yılları arasındaki yatırımlarda da çay bölgesinin mağduriyeti devam etmiştir. Son beş yıldır bölgede kişi başına kamu yatırımının Türkiye ortalamasından 6 kat daha az olması, bölgeyi işsizlik ve çaresizliğe itmiştir. Bu nedenle, artık 1,5 milyon insanın ümidi haline gelen çayda, kalite, fiyat ve üretim politikalarındaki iyileştirmelere devam etmek gerekir; ancak, çay fiyat politikasında, yaş çay fiyatı ile kuru çay fiyatı arasındaki mutlak bir bağlantıyı gözden kaçırmamak gerekir.

Türkiye'de, kişi başına çay tüketimi, yılda, ortalama 2,2 kilogramdır; bugünkü fiyatlarla, yılda 600 bin lira ve ayda, sadece ve sadece 50 bin liradır. Bu miktar, mutfaktaki tuz ve karabiberden bile fazla değildir; ama, günün her saatinde çayla beraberiz. 1997 yılı çay kampanyası yaklaşmaktadır; çaya verilecek taban fiyata şimdiden hazırlıklı olmak gerekir. Aylık enflasyonun yüzde 10'lara yaklaştığı bir ortamda, fiyat tespitinde vatandaşı yine mağdur edecek veya Çay Kurumunu yine bir yıl sonra batma noktasına getirecek fiyat politikalarından kaçınarak, kuru çay maliyeti dikkate alınarak, piyasa fiyatının tespiti yapılmalıdır. Bu hususta, 54 üncü Hükümetçe çok yanlış yapıldığı kanaatindeyim. Sonra, yaş çaya düşük fiyat vererek, bu yanlışlığın faturasını müstahsile ödetmeyelim. Yazıktır, günahtır bu insanlara...

Çayın geleceği için, çay borsası kurulması ve borsaya bazı yetkilerin verilmesi şarttır. Çay borsası, özel sektörün denetimini yapacak, özel sektör ile mühtahsil ilişkilerini tanzim edecek ve ayrıca, piyasaya sahte, sağlığa zararlı ithal çayların girmesine mani olacak bir denetim kurumudur.

BAŞKAN - Sayın Kabil, son dakikanız...

AHMET KABİL (Devamla) - Yaş yaprak kalitesinin artırılmasını ve arz-talep dengesini sağlayacak olan çay tarlalarını yenileme ve budama projeleri, eksiksiz uygulanmalıdır. Başlattığımız bu çalışmaların devam ettiğini Sayın Bakandan öğrendim, memnun oldum. Bunlara ilaveten, ihtiyaç fazlası çayın ihracı için teşvik getirilmelidir. 1997 çay kampanyasının 1996 kampanyasını aratmayacağını ümit ve temenni ediyorum.

Ayrıca, bütün milletimizin merak ettiği ve günümüzde kamuoyunu meşgul eden, memura, polise ve öğretmene verilecek ekzam vaatleri ne oldu? Bu vaatleri yapanlar nerede? Maaşlar enflasyonun üzerinde diyenler nerede?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika Sayın Kabil.

Sayın milletvekilleri, sayın hatip sözlerini tamamlayacak; ancak, gerçekten, uğultudan, buradan dahi kendisini takip etmekte zorlanıyorum. Lütfen, biraz daha sayın hatibe imkân tanıyalım.

Buyurun.

Eksüreniz 1 dakikadır efendim.

AHMET KABİL (Devamla) - Maaşlar enflasyonun üzerinde olacak diyenler nerede? Maaşları dolar bazında ödeyeceğim diyenler nerede? Rol icabı “ben sizin ananızım” diye bağıran oyuncular nerede? “Ananızım” diyenlerin milletin anasını ağlattığını, artık, herkes biliyor. Çocukları kendisi gibi Amerikan vatandaşı olsun diye her doğum zamanı Amerika'ya giden birisinin, kendisini kahraman polisimizin şerefli anasının yerine koyup, evladını, malını, canını vatan için feda eden Türk anasıyla bir tutmasını yadırgıyor, tahrik yönelten bu sözlerini kınıyor ve bu ifadeyi Türk anasına hakaret sayıyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kabil.

Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Hükümet adına söz talebi?.. Yok.

2. - İzmir Milletvekili Atilla Mutman'ın, İzmir'de yaşanan sel felaketine ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN - Gündemdışı ikinci konuşma, Sayın Atilla Mutman'ın.

Sayın Mutman, İzmir'de bugün yaşanan sel felaketiyle ilgili konuşacak.

Buyurun Sayın Mutman. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

ATİLLA MUTMAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle, birkaç gündür devam eden yağmurlar, her zamanki gibi, yine İzmir'i vuruyor; çünkü, altyapı yetersizliği mevcut İzmirimizde ve gereken önem, geçmiş iktidar tarafından da mevcut iktidar tarafından da İzmir'e gösterilmemektedir. Bu konuda, bu felaket olaylarında hasarın daha fazla olmaması için, biraz daha duyarlı davranılmasını özellikle arz ediyorum ve Hükümetimizin, bu bağlamda, verimli çalışmalar, sorunu ortadan kaldırıcı çalışmalar yapacağını umut ediyorum.

Son aldığımız bilgilere göre, devam eden yağmurlar, özellikle Bornova ve Konak'ın belli semtlerinde sel felaketine yol açarak kötü bir şekilde çarpmış görünüyor. Sevindirici nokta, can kaybı yok; ancak, yıkılan duvardan yaralanan 2 vatandaşımız mevcut. Kriz masası kurulmuş durumda. Vali Muavini Hüseyin Poray'la yaptığımız konuşmada, özellikle, hasar tespit çalışmalarının yağmur durduğu andan itibaren başlatılacağını söylediler.

Biliyorsunuz, geçtiğimiz yıllarda, İzmir'de, ağır bir sel felaketi yaşanmıştı; 60'ın üzerinde vatandaşımız, bu sel felaketinde vefat etmişti ve çok sayıda yaralı vatandaşımız mevcuttu.

Ben, bugün, sel felaketinden dolayı mağdur olmuş vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileğinde bulunuyorum ve geçmişte canlarını yitirmiş olan vatandaşlarımızın yakınlarına, tekrar, başsağlığı diliyorum.

Demokratik Sol Parti olarak, beş altı ay öncesine dayanan, vermiş olduğumuz bir Meclis araştırma önergemiz vardır. Bu, sadece İzmir'e yönelik değildir; Türkiye'de çeşitli doğal afetlerde mağdur olmuş yörelere yöneliktir. Bu yörelerde, genelde, yerel hizmet noksanlıkları vardır, altyapı noksanlıkları vardır ve genel idarenin noksanlıkları vardır. Bunların enine boyuna tartışılması, acil bir konudur. Biliyorsunuz, Meclis araştırma önergeleri, özellikle, gündemde oldukça kalabalıktır. Bizim -sanıyorum- gündemin 40 ıncı sırasında olan bu Meclis araştırma önergemiz, herhalde, iki veya üç sene sonra Mecliste tartışılma fırsatı bulacaktır.

Bu konu, çok ciddî bir konudur. Dinar'da ciddî bir deprem olmuştur; mağdurlar olmuştur, vefat eden vatandaşlarımız olmuştur. Senirkent'te toprak kayması olmuştur, yine faciayla neticelenmiştir. Onun için, bunun üzerine gidilmesini çok zorunlu görüyoruz ve ben, özellikle, bütün partilerin grup başkanvekillerinden, Başkanlık Divanı üyesi arkadaşlarımızdan, bu önemli maddenin, önemli Meclis araştırma olayının öncelikle ön sıralara alınmasını arz ediyorum.

Bu meydana gelen şiddetli yağışlar, tabiî ki, doğal olaylar; ancak, açtıkları facia, felaket, normalin, olması gerekenin çok ötesinde oluyor. Bunun da, tabiî, çeşitli sebepleri, nedenleri var. İç göçler neticesinde, özellikle, arazi ve doğa yağmalanması, erozyon, çarpık yapılaşma, altyapı eksiklikleri -maalesef- dere yataklarının ıslah edilmemesi, malzeme kalitesizliği gibi nedenler, ön sıralarda yer alıyor.

Ayrıca, İzmir'de, geçtiğimiz yıl yaşanmış olan sel felaketinde aşırı kayıpların olması nedeniyle, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünden bir grup bilim adamı, bu konu hakkında bilimsel bir çalışma yaptı. Sanıyorum, çoğu milletvekiline, çalışmalarını kitapçık halinde gönderdiler. Bu raporda “belli zaman birimi içerisinde, gerekli önlemler yerel ve merkezî yönetimlerce alınmadığı takdirde, benzeri felaketlerde daha büyük kayıpların olması yaşanılabilir” deniliyor ve bunun için, yetkililer, özellikle, göreve çağırılıyor. Raporda, ayrıca, geçen seneki selden sonra, dere içlerindeki evlerin, sahipleri tarafından tekrar onarılmaya başlanmış olmasına...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Mutman, eksüreniz 1 dakikadır.

ATİLLA MUTMAN (Devamla) - ...değiniliyor ve “hiçbir yetkilinin bu durumu engellememesi çok anlamlı ve ümit kırıcı bulunmuştur” diye rapor bitiriliyor.

İşte, bu örnek de gösteriyor ki, bu yanlışlıkların, acı kayıpların kaynağında kültür ve eğitim eksikliği yatmakla birlikte, öntedbirlerini alarak bu felaketleri hafifletmemiz mümkün olacaktır.

Beni dinlediğiniz için, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Mutman.

Aracılığınızla, İzmir'de, sel felaketi nedeniyle mağdur olan vatandaşlarımıza, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen bütün siyasî partiler adına da, geçmiş olsun dileklerini iletme fırsatını bize verdiniz.

Sayın Mutman, bu arada, konuşmanızda değindiğiniz bir konuya açıklık getireyim: Danışma Kurulumuz, biraz önce yaptığı toplantıda, söz konusu araştırma önergenizin 21 Ocak Salı günü öncelikle görüşülmesi konusunda mutabakat sağladı. Sanıyorum, yarın Genel Kurulda oylanacak ve Genel Kurulun da kabulü halinde, öne alınmış olacak. (DSP sıralarından alkışlar)

Gündemdışı konuşmaya, Hükümet adına?..

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Hayır Sayın Başkanım.

BAŞKAN - “Yok” diyorsunuz ve siz de, Hükümet adına, geçmiş olsun dileklerinizi iletiyorsunuz Sayın Bakanım.

3. -Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir'in, kamu çalışanlarının ücret durumlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in cevabı

BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü konuşma, Sayın Biltekin Özdemir'in.

Sayın Özdemir, kamu çalışanlarının ücret durumlarıyla ilgili konuşacaklar.

Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Özdemir, süreniz 5 dakikadır.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Hakikaten, bugün, üzerinde önemle durulması gereken konuların başında geleni, belki en önemlisi, kamu personeliyle ilgili olarak Hükümetin sergilediği yanlış tablonun Büyük Millet Meclisinde huzurunuza getirilmesidir.

Sayın Maliye Bakanı, dün, sadece, son yaptıkları zammı dikkate alarak, kamu çalışanlarının enflasyon karşısında ezdirilmediği iddiasında bulunmuştur. Oysa, Sayın Bakanın, şu andaki Hükümet ortağının, geriye doğru -fazla değil- üç yıllık geçmişine bakarak, 1994 yılı başından bugüne kadar enflasyonun 7 kat artmasına rağmen kamu çalışanlarının ücretlerinde sadece 4,7 kat artış olduğunu değerlendirir ve geçen temmuzda yapılan zammı da çalışanlara müjde olarak takdim ettiklerini hatırlarlarsa, bu suretle verdikleri zammı, bir övünç payı olarak değil, şu anda geri alma unsuru olarak değil, bundan sonraki düzenlemeler için bir dayanak olarak sunması çok daha doğru olur.

Biz, bu mülahazalarla, yüzde 90'lar dolayında cereyan eden enflasyon önünde kamu çalışanlarımızın ve kamu emeklilerinin aylıklarının, hiç olmazsa malî yılın başında, yüzde 50 düzeyine yükseltilmesi için, gerek Plan ve Bütçe Komiyonunda gerek Genel Kurulda önergeler verdik; ama, bu önergelerimize, Hükümet ve dolayısıyla iktidar milletvekili arkadaşlarımız katılmadı. Bir yetki kanununda ısrar edildi; biz de “bu yetki kanununu iyi uygulayamazsınız, ısrar etmeyin” değerlendirmesini, burada, huzurlarınızda sunduk. Şimdi, yetki kanununun ne kadar kötü uygulandığı, hemen, ilk örneğinde ortaya çıkmıştır. Bir defa, askerlerin kendi dönemlerinde bile yapmadıkları bir uygulamayı, Hükümet, sadece Silahlı Kuvvetler mensuplarını kapsama alarak -ilk uygulamalarında- diğerlerini gelecekte yapacağız mülahazasıyla başlatmış, bir yanlış uygulamaya girmiştir; bu birinci hatadır. İkinci hata, Silahlı Kuvvetlerin kendi içinde de vardır; çünkü, yapılan düzenlemede, subay emeklilerine bu düzenlemelerden otomatik olarak bazı iyileştirmeler yansıdığı halde, assubay emeklileri için bu düzenlemede tek kuruşluk bir otomatik yansıma söz konusu olmamıştır ve bugün, bütün diğer kamu personeli, âdeta infial içindedir. Sayın Bakan, ileriki düzenlemelerle bunu telafi edeceklerini ifade ediyorlar; edemezler; çünkü, kanun hükmünde kararnameler, en erken, yayımlandıkları tarihte yürürlüğe girer; halbuki silahlı kuvvetlerle ilgili düzenleme, zaten yürürlüğe girmiştir 1 Ocaktan geçerli olmak üzere. 1 Ocak ile bundan sonraki tarih arasındaki farkı nasıl telafi edecekler ve Silahlı Kuvvetlerle bütün diğer çalışanlar nezdinde bozmuş oldukları yatay ve dikey dengeleri nasıl telafi edecekler? Bu mümkün değildir değerli arkadaşlarım. Diğer taraftan, bu düzenleme, bu şekilde, kendi içinde -ve gelecekte- birçok huzursuzluğu ve dengesizliği getirdiği halde -üstüne üstlük bütçede bundan böyle kaynak da kalmamıştır- bütçede aktarmalarla yapılan personel ödeneklerindeki artışlar, Silahlı Kuvvetlerle emeklileri için gerekli olan 75-80 trilyon liraya ancak yetebilecektir. Bundan sonra, diğer kamu çalışanları için, gelecek tarihler için bir düzenleme yapılsa bile, bütçede bu yoktur ve açık olarak yansıyacaktır. Bu itibarla da, burada, Hükümet, fevkalade basiretsiz davranmıştır; kamu çalışanları arasında eşitliği gözetmemiştir, bütçenin imkânlarını gözetmemiştir ve muhalefetin bütçenin hazırlığı ve görüşülmesi sırasındaki çok yapıcı, çok dikkatli uyarılarını dikkate almamıştır. Böylece, şu anda, bundan sonra yapılabilecek iyileştirmelerle yaklaşık yüzde 20 dolaylarında diğer kamu çalışanlarına ortalama bir artış sağlanırsa, bunun bütçeye getireceği -çünkü, bundan sonra yapılacak her düzenleme yeni bir açık unsuru olacaktır- takriben 300 trilyon lira dolaylarında bir ilave açık olacaktır. Böylece de, bütçenin açığı... Zaten, bu bütçenin -içine ciddî bakıldığı zaman- açığı 2,5 katrilyon liradır. Siz ne kadar “ben açık vermedim, denk verdim” derseniz deyiniz, söylemekle olmaz bu iş; bu işin gerçeği vardır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdemir, eksüreniz 1 dakikadır.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) - Uygulamanın sonunda göreceğiz ki, bu açık 2,5 katrilyonla başlamıştır, 3 katrilyon liraya kadar ulaşabilecektir.

Değerli arkadaşlarım, şöyle özetliyorum: Hükümet, yetki kanununu yanlış kullanmaktadır, tehlikeli kullanmaktadır. Hükümet üyeleri, her birisi, kendi bakanlığının maliye bakanı gibi davranmaktadırlar; akşam söz vermektedirler, ertesi gün caymaktadırlar. Sayın Maliye Bakanının bu konulara dikkatlerini çekiyorum.

Diğer taraftan, yetki kanununun yanlış uygulanmasının telafisi, kamu yönetiminde 10 milyon kişiyi ilgilendirmektedir; çalışanlar, emekliler ve bunların aile efradıyla birlikte 10 milyon kişiyi ilgilendirmektedir. Adil düzen işte bu düzendir diye, lütfen, buradan, bize, halkın yararına olmayan, gerçekleri yansıtmayan unsurları savunmayalım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.

Sayın Bakan, yanıt vereceksiniz...

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Evet efendim.

BAŞKAN - Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Maliye Bakanı Sayın Abdüllatif Şener; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Biltekin Özdemir'in gündemdışı yapmış olduğu konuşmaya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önce şunu belirtmek isterim: 1997 konsolide bütçemiz, denk bir bütçedir; 6,2 katrilyon geliri ve aynı miktarda gideri bulunan bir bütçedir ve yıl sonunda da denk çıkacak şekilde hazırlıkları yapılmıştır, hesapları yapılmıştır. Bu bütçede, personel ödemelerine de gerekli ve -duyulacak bütün ihtiyaçlar ayarlanmak suretiyle- yeterli para konulmuş bulunmaktadır.

1997 konsolide bütçemizde, 1 katrilyon 730 trilyon civarında personel ödeneği vardır. Bu ödenekle, enflasyon artı büyüme oranı kadar, kamu çalışanlarına ve emeklilere ilave ücret artışı sağlamak mümkündür. Hesaplarımızı bütçe hazırlıkları sırasında yaptık. Daha sonra ek iyileştirmeler yapmayı da, Hükümet olarak, zaten başından beri söylüyorduk, düşünüyorduk; kamu gelirlerinde artışlar meydana geldikçe, kamu personelinin ücretlerinde ek iyileştirmeler yapacağımızı belirtiyorduk. Bunun ilk belirtisi olarak da, 1997 bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, personel ödeneklerinde belli bir artırma sağlanmıştır. Plan ve Bütçe Komisyonunda sağlanan bu artışla birlikte, ocak ayından itibaren, kamu personeli arasında, özellikle, yapmış olduğu işler özellik arz eden kamu personelinde ek iyileştirmeler yapılmasına karar verilmiştir.

Ancak, önce şunu belirtmek istiyorum: 54 üncü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak, şu ana kadar, verdiğimiz sözleri tutuyoruz; hem memurlarımız için hem de emeklilerimiz için vermiş olduğumuz sözlere sadığız, bağlıyız ve bu söz çerçevesinde ücret artışları sağlıyoruz. “Enflasyona ezdirmeyeceğiz” dedik, “enflasyon üzerinde, refah payını da eklemek suretiyle, emeklilerimize ve memurlarımıza ücret artışı sağlayacağız” dedik; bunu, fiilen, şu ana kadar da gerçekleştiriyoruz. Temmuz ayında yüzde 50 ücret artışı sağladık; ocak ayında, genel anlamda, yüzde 30'luk bir zam verdik. Dolayısıyla, haziran ayında, Hükümet kurulmadan önce, 100 lira olan bir kamu personelinin maaşı, ocak ayında 195 lira olmuştur. Yani, yüzde 95'lik net, fiilî ücret artışı vardır, hem emeklilerimiz için hem de memurlarımız için. Bu altı aylık sürede Hükümetin ortaya koyduğu tavır, fiilî durum budur. Bu altı aylık dönemde tüketici fiyatları ile enflasyon oranı yüzde 31,5 iken, eğer Hükümet, reel anlamda, gerçek anlamda yüzde 95'lik bir ücret artışı sağlamışsa, o halde, burada, bu Hükümetin, memurlara ve emeklilere vermiş olduğu ücret artışından dolayı tenkit edilmeye hakkı yoktur. Bunu, muhalefet partilerine mensup milletvekillerimizin de bu şekilde görmeleri ve değerlendirmeleri gerekmektedir.

Ancak, biz, aynı zamanda, bu ücret artışının yeterli olduğunu da söylemiyoruz. Gerçekten, kamu çalışanlarına daha fazla ücret vermek gerekir, emeklilerimize daha fazla ücret vermek gerekir. Bunu, Hükümet olarak da biliyoruz; daha fazla ücret verebilmek için kaynaklar ve imkânlar geliştikçe değerlendireceğimizi de ifade ediyoruz. Bu çerçeve içerisinde, daha önce çıkarılmış olan Yetki Kanununa dayanarak bir kanun hükmünde kararname hazırlanmış, askerî personelin maaşlarında bir iyileştirme meydana getirilmiştir. Meydana gelen sonuç şudur: Bu iyileştirme, bütçeye 40 trilyon liralık bir yük getirmiştir; ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda personel ödeneklerine aktarılan miktar, 55 trilyon liradır. Dolayısıyla, sadece komisyonda aktarılan ilave ödenek dahi, askerî personele verilen ücret artışlarıyla bitirilmiş değildir, limitine gelinmiş değildir. Önümüzdeki günlerde, kaynak paketleri çerçevesinde, biz, ilave gelir artışları bekliyoruz. Nitekim, faiz gelirlerinden yapılan stopajları yüzde 5'ten yüzde 12'ye çıkardığımızı, bütün değerli arkadaşlarım bilmektedir. Buradan, en az 70-80 trilyon lira civarında, bütçede öngörülenin üzerinde ilave gelir gelmektedir, artı -hazine ihalelerini değerli milletvekilleri takip ediyorlar- faiz oranları yüzde 98'e düşmüştür. Faiz oranları yüzde 140'lık faiz seviyesinden yüzde 100'ün altına düşmüş ve üstelik, ihalelerdeki vade de -son üç ihalede- 13 ay olarak belirlenmeye başlanmıştır. Muhalefet, sürekli, bütçede öngörülen bu faiz ödemeleri 1997 yılı için yeterli değil diyordu; halbuki, bu seyir içerisinde, bu tempo içerisinde gidersek, bütçeye koymuş olduğumuz faiz ödeneklerinin fazla geleceği, daha az gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bütçede, hem faiz ödemelerine ayrılan giderlerde azalmalar meydana gelmektedir hem de bütçe gelirlerinde öngörülenin üzerinde artışlar gerçekleşmektedir. Bu seyir, bu gelişmeler devam ettikçe, Hükümetin kararlılığı devam ettikçe, biz, bütün kamu personelini de kapsayacak şekilde, önümüzdeki günlerde, aylarda, gelirlerdeki artış seyriyle bağlantılı olarak iyileştirmeler yapacağız. Bu konulardaki çalışmalarımız devam etmektedir.

Bütün arkadaşlarıma saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündeme geçiyoruz.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

B)TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. -Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Kazakistan'a yaptığı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/638)

7.1.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

15-17 Aralık 1996 tarihlerinde Kazakistan'a resmî bir ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'e refakat eden heyete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmeleri uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararı ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Başbakan

Liste

Cavit Çağlar (Bursa)

Hikmet Çetin (Gaziantep)

Ayvaz Gökdemir (Kayseri)

BAŞKAN - Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

İkinci tezkereyi okutuyorum:

2. -Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek'in, Gürcistan'a yaptığı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/639)

7.1.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek'in, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenterler Asamblesinin (KEİPA) 10-12 Aralık 1996 tarihlerinde Tiflis'te yapılan 8 inci Genel Kurul toplantısına katılmak üzere, 9-13 Aralık 1996 tarihleri arasında Gürcistan'a yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmeleri uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararı ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Başbakan

Liste

Hasan Ekinci (Artvin)

Nurhan Tekinel (Kastamonu)

Ayvaz Gökdemir (Kayseri)

BAŞKAN - Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Üçüncü tezkereyi okutuyorum:

3. -Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Özbekistan'a yapacağı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/640)

18.10.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Taşkent'te yapılacak 4 üncü Türkçe Konuşan Ülkeler Zirvesi münasebetiyle, 20-22 Ekim 1996 tarihlerinde Özbekistan'a resmî ziyarette bulunacak olan Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'e refakat edecek heyete, Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir'in de iştirak etmesi uygun görülmüştür.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Başbakan

BAŞKAN - Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Dördüncü tezkereyi okutuyorum:

4. -Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın, Azerbaycan'a yapacağı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/641)

5.11.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın, Türk Dili Konuşan Ülkeler Kültür Bakanları Daimî Konseyinin 6-10 Kasım 1996 tarihlerinde Bakü'de yapılacak 8 inci dönem toplantısı ile Türk Şairi Fuzuli'yi anma etkinliklerine katılmak ve Azerbaycan yetkilileriyle kültürel ilişkiler konusunda ikili görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte adıgeçen ülkeye yapacağı resmî ziyarete Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir Aksu'nun da iştirak etmesi uygun görülmüştür.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Başbakan

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Beşinci tezkereyi okutuyorum:

5. -Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in, Ürdün'e yapacağı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/642)

11.11.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Tansu Çiller'in, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 11-12 Kasım 1996 tarihlerinde Ürdün'e yapacağı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de katılmaları uygun görülmüştür.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Başbakan

Liste:

Yaman Törüner (Afyon)

Faris Özdemir (Batman)

Zeki Ergezen (Bitlis)

Salih Sümer (Diyarbakır)

Hasan Belhan (Elazığ)

Tevhit Karakaya (Erzincan)

Zeki Ertugay (Erzurum)

Şamil Ayrım (Iğdır)

Haluk Yıldız (Kastamonu)

Ahmet Sezal Özbek (Kırklareli)

Necati Çetinkaya (Konya)

Doğan Baran (Niğde)

Ergun Özkan (Niğde)

Abdullah Arslan (Tokat)

Mahmut Yılbaş (Van)

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

IV. -ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ

1.-Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No : 45 Tarih : 8.1.1997

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 64 üncü sırasında yer alan 175 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına, 63 üncü sırasında yer alan 163 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Uluç Gürkan

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı Vekili

Salih Kapusuz Mustafa Cumhur Ersümer

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Saffet Arıkan Bedük Hasan Hüsamettin Özkan

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Önder Sav

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

V. -SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.-Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop Boyabat SSK Hastanesinin ne zaman faaliyete geçeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/135)

BAŞKAN - 1 inci sırada, Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop Boyabat SSK Hastanesinin ne zaman faaliyete geçeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bozkurt?.. Buradalar.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

2. -Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'ta nükleer santral kurulması ile ilgili bir projenin olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/136)

BAŞKAN - 2 nci sırada, Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'ta nükleer santral kurulmasıyla ilgili bir projenin olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bozkurt?.. Buradalar.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

3. -Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Tümosan Motor Fabrikasının özelleştirme kapsamında bulunup bulunmaığına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/139)

BAŞKAN - 3 üncü sırada, Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, TÜMOSAN Motor Fabrikasının özelleştirme kapsamında bulunup bulunmadığına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sorusu vardır.

Sayın Nezir Büyükcengiz?.. Buradalar.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 nci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

4. -Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, kamu bankalarınca yapılan reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/141)

BAŞKAN - 4 üncü sırada, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, kamu bankalarınca yapılan reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Öncel?.. Buradalar.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

Sayın milletvekilleri, sanıyorum, Bakanlar Kurulunun bugün Ağrı'da toplanması nedeniyle, sözlü soruları cevaplandıracak sayın bakanları bulmakta zorluk çekeceğiz. Bu nedenle, eğer grupların bir itirazı yoksa, sözlü soruların cevaplanması işlemini, boşa bir eylem olmak yerine, burada kesip “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçmek istiyorum.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, Sayın Maliye Bakanı burada; eğer cevaplandıracağı soru yoksa, tabiî, haklısınız.

BAŞKAN - Sayın Bakan, cevaplandıracağınız soru var mı?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Yok.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Yok Sayın Başkan.

BAŞKAN - “Yok” diyorlar.

Grupların mutabakatını aldım. Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, önce, sırasıyla, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

VI.-KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. -926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı :23)

BAŞKAN - 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2. -Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/496, 3/444) (S. Sayısı :133)

BAŞKAN - Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3.-Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu raporu (1/217) (S. Sayısı :132)

BAŞKAN - Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4. -Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/218) (S. Sayısı :164)

BAŞKAN - Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5. -625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı :168)

BAŞKAN - 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

6.-Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 Tarih ve 4190 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/526, 3/520) (S. Sayısı : 166)

BAŞKAN - Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 Tarih ve 4190 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

7.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay ve 8 Arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/334) (S. Sayısı :147)

BAŞKAN - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay ve 8 Arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesini görüşeceğiz.

Hükümet?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

8. -3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4 üncü Fıkralarının Değiştirilmesi ile 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/512) (S. Sayısı :130) (1)

BAŞKAN - 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4 üncü Fıkralarının Değiştirilmesi ile 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun müzakerelerine başlıyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Müzakerelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..

ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Demokratik Sol Parti Grubu adına söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Demokratik Sol Parti Grubu adına, Zekeriya Temizel.

Buyurun Sayın Temizel. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Temizel, süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilen bazı düzenlemelerin neden yapılmaya çalışıldığı konusunda, gerçekten anlayış kıtlığına düşüyoruz; kısacası, konuları anlamakta zorluk çekiyoruz. Görüşmekte olduğumuz yasa tasarısı da bunlardan bir tanesi.

Bu yasa tasarısıyla ne yapılmak istenmektedir; yasa tasarısına baktığınız takdirde, bununla iki grup düzenleme yapıldığını görüyorsunuz. Bunlardan bir tanesiyle, beyanname verme süreleri, yani, Türk vergi sisteminde beyana dayanan vergilerle ilgili olarak, beyanname verme süreleri öne alınmaya çalışılmaktadır. Örneğin, her ayın 25'inde verilen Katma Değer Vergisi beyannameleri 5 gün öne alınmaktadır; yine, her ayın 20'sinde verilen muhtasar beyannamelerin 10 gün öne alınarak verilmesi istenilmektedir. İkinci düzenlemede ise, ek verginin bandrol usulüyle önceden tahsiline olanak sağlanmak istenilmektedir.

Değerli milletvekilleri, öncelikle bu konu üzerinde durmak istiyorum. Katma Değer Vergisi kapsamındaki ek vergilerin bandrol usulüyle tahsilini sağlamak bir yöntemdir ve bundan da yarar umuluyorsa -gerçekleştirilmemesinde herhangi bir sakınca da bulunmamaktadır- gerçekleştirilebilir; ancak, böyle bir uygulamanın elbette ki bir maliyeti vardır. Bandrollerin taklit edilemeyecek şekilde, kaliteli olarak bastırılması, baskı makinelerinin temini bile, başlıbaşına bir maliyet unsurudur; ancak, bütün bu çalışmalar ve düzenlemelere karşın, ülkemizde eksik olan başka bir sahtekârlık, bandrol sahtekârlığının da, gündeme gelmesi, her zaman söz konusu olacaktır.

Değerli arkadaşlar, yalnız, burada bir konunun açıklığa kavuşturulması gerekir: Şu anda ülkemizde, ek verginin yaklaşık 2/3'ünü, yani yüzde 75'ini Tekel ödemektedir. Tekel, şu anda normal ödemesi gereken vergi borçları nedeniyle devlete 60 trilyon lira borçlu bulunmaktadır. Tekelin normal olarak ödemesi gereken vergilerini bile ödeyememesinin nedeni; hepinizin çok yakından bildiği gibi, destekleme alımları nedeniyle Hazineden alması gereken kaynağı alamaması, bu nedenle de, vergi borçlarını bu alanlarda kullanıp, bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirememesidir. Normal vergi yükümlülüklerini bile yerine getiremeyen bir kuruma, siz diyeceksiniz ki “sattığınız zaman tahsil edeceğiniz ek vergiyi, daha satmadan, bir plan dahilinde bana öde, ben de, böylece, finansman giderlerimi karşılayayım.” Bunun, bir tutarlılığı yoktur. 2/3'ünün Tekel tarafından ödeneceği bir düzenlemeyi bu beklenti içerisinde yapmak, bu Meclise boşa vakit kaybettirmekten öte bir anlam taşımaz. Tekelin, eğer, destekleme alımları nedeniyle ihtiyaç duyduğu finansmanı Hazineye karşılattırır, Tekeli, Hazineden alacaklı durumdan kurtarırsanız, Tekel de bu yükümlülüklerini yerine getirir; ama, bu kadar finansman sıkıntısı içerisinde olan bir kuruma böyle bir düzenleme yapmadan ek yükümlülük getirmek, zannediyorum hakkaniyetle de bağdaşmaz.

Değerli milletvekilleri, yasayla yapılan ikinci düzenlemeye gelince: Yasayla yapılan ikinci düzenlemeyle, beyanname verme sürelerini öne alıyoruz. Öncelikle, bu düzenlemenin neden getirildiğine ilişkin, yasanın çok kısa gerekçesine göz atmakta yarar var. Gerekçeye göre, ekonomik istikrar politikalarının etkili bir unsuru olan kamu finansman dengesinin sağlanmasında, vergi gelirlerinin bir an önce Hazineye intikal etmesi büyük önem taşımaktadır; bu amaçla, beyan ve ödeme süreleri öne çekilmektedir. Gerekçe bundan ibaret.

Değerli milletvekilleri, bu gerekçedeki tutarsızlık dışında, çok önemli bir mantık hatası vardır. Kamu finansman dengesinin sağlanmasında, vergi gelirlerinin bir an önce Hazineye intikal etmesi büyük önem taşımaz; büyük önem taşıyan konu, vergi gelirlerinin, yasalarda yazılmış olan vadelerinde Hazineye intikal etmesidir. Kamu finansman dengesi, vergi gelirleri vadesinde tahsil edilecekmiş gibi kurulur. Mantık yanlış olunca, elbette ki çıkarılan sonuç da yanlış olmaktadır. Zannedilmektedir ki, vadeler 5-10 gün öne alınınca, kamu finansman dengesi her ödeme döneminde 5-10 gün önce kurulacak ve devlet de 5-10 günlük vade ve faiz farkından kurtulacak. Bu değerlendirme bir defalık için doğrudur. Birinci ayda, doğru, 5 gün veya 10 gün daha önceden tahsilat yapılır ve bu süre içerisinde de devlet faiz gideri ödemez. Yalnız, değerli arkadaşlar, beyannameler bir defa 5 veya 10 gün öne alındığı takdirde, ondan sonraki dönem yine 1 aylıktır. Dolayısıyla, kamu finansman dengesi yine 1 aylık olarak kurulacaktır; bundan sonra da 1 aylık devam ettiği için, herhangi bir şekilde faiz dengesine etkisi olmayacaktır.

Değerli arkadaşlar, vergi yükümlülerinin ödemelerini bir defalık öne almak için yapılan bu düzenleme, bir defaya mahsus olmak üzere beş veya on günlük faiz ödemesinin dışında, Hazineye hiçbir şey getirmemektedir; yalnız, vergi mükellefine çok büyük yükler getirmektedir. Belki, vergi mükellefine getireceği bu yükleri göz önüne aldığımızda, bu konuyu, bir defa daha düşünmemiz gerektiğini tüm değerli arkadaşlarımın anlayacağını zannediyorum.

Değerli arkadaşlar, öncelikle, hepiniz, ya vergi mükellefisiniz ya da çok yakınınızda bir vergi mükellefi var. Hepiniz gayet iyi bilirsiniz ki, bizim vergi mükellefimiz, mal veya hizmeti sunup, faturayı kesip, tahsil ettiği Katma Değer Vergisini cebine atmaz; bunun böyle olmadığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Yasal düzenlemesi ne olursa olsun, vergi sorumlusu sıfatıyla muhtasar beyanname veren ya da Katma Değer Vergisi beyannamesi veren vergi mükelleflerinin neredeyse tamamına yakın bir kısmı, vergisinin gerçek ödeyicisidir, yani, sorumlusu değildir sadece.

Yine, hepimiz gayet iyi biliyoruz ki, vergi mükellefleri, faturalarını kestikleri gün, hem malın bedelini hem de Katma Değer Vergisini peşin olarak tahsil etmezler, alıp, onu cebine koymazlar. Faturayı kesip de, günlerce tahsilat yapamayan vergi mükelleflerinin sayısı hiç de az değildir. Büyük bir kısmı taksitle satış yapmakta, vergilerini de, bırakın tahsil etmeyi, bankalardan kredi kullanarak karşılamaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, bu, dürüst vergi mükellefinin, yani, vergilerini kredi sağlayarak ödeyen, bankalardan kredi alarak ödeyen dürüst vergi mükellefinin, her türlü fedakârlığa katlanan vergi mükellefinin, bir defa daha cezalandırılması anlamına gelmektedir. Vergi kaçakçısını, stokçuyu affederken, bu insanlara ek yükümlülükler getirmek, yükümlülük üstüne yükümlülük yüklemek, Meclisimizi, gerçekten saygın kılmaz.

Değerli arkadaşlar, olayın bir de iş yükü boyutu vardır. Bugün, bir vergi mükellefi, mart ayında Gelir Vergisi beyannamesini verir; arkasından, mart, haziran ve eylül aylarında, gider, bunlarla ilgili taksitlerini öder; her ayın 20'sinde, gider, geçici vergisini yatırır; yine, her ayın 20'sinde muhtasar beyannamesini verir; yine, her ayın 25'inde Katma Değer Vergisi beyannamesini verir; yine, her ayın 20'sinde Damga Vergisi beyannamesini verir; her ayın 15'inde Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi beyannamesini verir; yani, kısacası, her ay 1 milyon 685 bin Katma Değer Vergisi mükellefi; yine, her ay 1 milyon 483 bin muhtasar beyanname mükellefi; 13 bin Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi mükellefi, 59 bin Damga Vergisi mükellefi, vergi dairelerine taşınıp bu yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışır.

Değerli milletvekilleri, vergi mükelleflerimizin bu kadar karmaşık işlemleri bizzat yerine getirmeleri olanaklı değildir; çünkü, vergi işlemleri o kadar karmaşık hale gelmiştir ki, bunun artık ihtisas sahibi elemanlar tarafından yerine getirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Bugün ülkemizde 2 milyon mükellefin -kaba bir hesapla- 16 milyon muhtasar, 19 milyon Katma Değer Vergisi beyannamesi olmak üzere, diğer beyannamelerle beraber, toplam olarak her yıl 37 milyon beyanname vermesi gerekmektedir. Düşünün, Türkiye'de değişik zamanlarda vergi dairelerine 37 milyon beyanname verilmektedir. 37 milyon beyanname, Türkiye'de yaklaşık 40 bin dolayında serbest muhasebeci ve malî müşavir tarafından verilmekte ve bu yükümlülük onlar tarafından yerine getirilmektedir; çünkü, biraz önce belirttim, bu kadar karmaşık işlemlerin altından kalkmanın başka bir yolu yoktur. Mükelleflerin cezalı duruma düşmemesi için, çok güç koşullarda ve zaman baskısı altında, bu insanlar, vergi kanunlarına uygun işlemleri yapmak için çırpınmaktadırlar; çünkü, bu konudaki bir aksama, vergi mükelleflerini çok zor durumda bırakır. Örneğin, Katma Değer Vergisi indirimleri, ancak fatura ve belgelerin defterlere kaydıyla kabul edilmektedir. Eğer fatura ve belgeler defterlere kaydedilmezse, daha önce ödediği Katma Değer Vergisinin indirimleri yapılamamaktadır. Dolayısıyla, serbest muhasebeci ve malî müşavirlerin, bu kayıtları, zamanında, günü gününe tutmasında, beyanname dönemlerine sığdırmasında büyük bir zorunluluk bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlar, sonuç olarak, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için, Türk vergi sisteminde, mükellefiyle, idarecisiyle, muhasebecisiyle, serbest malî müşaviriyle, zorla, şerle bir sistem kurulmuştur ve beyanname verme süreleri de bunlara göre ayarlanmıştır. Yine, buna uygun olarak, vergi kanunlarında belirli süreler getirilmiştir. Örneğin, Vergi Usul Kanununun 231 inci maddesi, fatura düzenleme süresinin 10 gün olması, 219 uncu maddesi de, faturaların 10 günde defterlere kaydı hükümlerini getirmiştir. Vergi Usul Kanunu bu hükümleri getirince, beyanname verme sürelerini de doğal olarak buna uygun getirmek zorundasınız; faturayı kesmek için 10 gün, defterlere işlemek için 10 gün, beyannameleri vermek için de ondan sonra belirli bir sürenin kalması gerekir. Sadece Katma Değer Vergisi açısından aldığınız zaman, faturayı ayın sonunda kesen bir muhasebecinin veya mükellefin, 10 gün içerisinde faturasını kesmesi, 10 gün içerisinde defterlere işlemesiyle ayın 20'sine gelinir; 5 gün içerisinde de, izin verin de beyannamesini düzenlesin ve götürüp vergi dairesine versin.

Bu beyanname verme süresini 5 gün öne aldığınız takdirde ne olur; Vergi Usul Kanunuyla mükelleflere tanıdığınız bu hakları ortadan kaldırmış olursunuz. Artık, bu insanların, 10 gün içerisinde fatura kesme, 10 gün içerisinde de defterlerine kaydetme hakkı ortadan kalkar. İşte bu olay, Türk vergi sisteminde gerçek bir kaosa yol açar. Bu kaos da, mükellefleri cezalı duruma düşürür.

Değerli milletvekilleri, bizim belirttiğimiz dürüst vergi mükellefleri bu cezaları da öderler; ama, eğer amacınız, bu yasayı getirenlerin amacı, dürüst vergi mükelleflerini bu duruma düşürüp de vergi cezası tahsil etmek suretiyle vergi gelirlerini artırmak ise, işte bu yasanın sağlayacağı amaç budur ve bunda da gerçekten başarılı olursunuz. (DSP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Demokratik Sol Parti olarak bizim somut bir önerimiz var; o da, sessiz çoğunluğun, dürüst vergi mükellefinin sabrını fazla zorlamayın; dürüst vergi yükümlüsüne daha fazla yükümlülük getirmek ve kaçakçıya af getirmek, bir defa daha tekrar ediyorum, Meclisin saygınlığını artırmaz ve kesin olarak herhangi bir yarar getirmez; bu nedenle, hiçbir yarar getirmeyeceğine inandığımız bu yasa tasarısının, beyanname verme sürelerinin öne alınmasıyla ilgili maddelerinin geri çekilmesini öneriyoruz.

Bu önerimizin değerlendirileceği umuduyla, sabrının sonuna gelmiş dürüst vergi mükellefi, muhasebeci ve malî müşavirlere sabırlar dileyerek, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Temizel.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Ali Topuz; buyurun efendim.

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyeleri; Katma Değer Vergisi Kanununda yapılması öngörülen bazı değişiklerle ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun düşüncelerini ve önerilerini sunmak üzere huzurunuzda bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın üyeler; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, esas itibariyle, iki maddeden oluşuyor: Birincisi, Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında yer alan süreyi öne çekmek; ikincisi, yine, Katma Değer Vergisi Kanununun 60 ıncı maddesine bir fıkra eklemekten ibarettir.

Hükümet, bu kanun tasarısını sunarken, hazırladığı genel gerekçe -biraz evvel Sayın Zekeriya Temizel'in de bu kürsüden ifade ettiği gibi- “ekonomik istikrar politikalarının etkili bir unsuru olan kamu finansman dengesinin sağlanmasında, vergi gelirlerinin bir an önce Hazineye intikal etmesi büyük önem taşımaktadır” cümlesiyle başlıyor.

BAŞKAN - Sayın Topuz, bir dakikanızı rica edeceğim.

Sayın milletvekilleri, lütfen, Meclis çalışmalarında biraz daha çalışma usulüne uygun bir konum içerisinde olalım. Sayın hatibin konuşmasını yapabilmesi dahi, herhalde bir hayli güç oluyor. Lütfen... Özellikle, dikkat ediyorum.

Buyurun Sayın Topuz.

ALİ TOPUZ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Temizel, bu, birinci satırda ifade edilen konuyu burada çok güzel değerlendirdi. Önem taşıdığı iddia edilen şeyin, haddizatında, hiçbir önem taşımadığını ifade etti. Süreyi beş gün öne çekmenin dengeleri kurmada hiçbir önemli değer taşımadığını çok güzel ifade etti, ben de katılıyorum; ama, bir şey daha eklemek istiyorum. Sanki, bu ülkede, ekonomik istikrar politikaları uygulanıyormuş da, bu istikrar politikalarının gereği olan birtakım başka vecibelerden, başka görevlerden söz ediliyor. Var mı böyle bir istikrar politikası?! Ben, Hükümet üyelerine, Hükümetin bakanlarına soruyorum: Hükümet sözcüleri, gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda gerek Genel Kurulda istikrar politikasına gerek yoktur diye, konuşmadılar mı?! “Ne istikrar programından, politikasından bahsediyorsunuz; böyle bir şeye gerek yoktur” dediler. Siz, şimdi, olmayan bir şeye göre bazı şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Bize göre, bir istikrar politikasına gereksinim vardır; hem de orta vadeli bir istikrar politikasına ve ona dayalı olarak, gerçek bir vergi reformuna gereksinim vardır. Siz, Türkiye'nin vergi meselesiyle ilgili, ekonomi politikasıyla ilgili asıl meselelerle uğraşacağınıza, ufak tefek meseleleri buraya getirerek, onunla, sanki bir iş yapıyormuş gibi bir görüntü vermeye çalışıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, meseleleri ciddiye alalım. Hükümet etme işi ciddî bir iştir ve ciddiyetle yürütülmesi gereken bir iştir. İşi böyle ele almazsanız, önünüze gelen ilk sıkıntı da “hadi bunu değiştirecek bir kanun teklifi, tasarısı hazırlayalım” derseniz, hem sistemi deforme edersiniz hem dengeleri bozarsınız hem de sanki iş yapacakmış gibi bir görüntü verip, umut yaratıp, ondan sonra da, hiçbir şey yapamadan hiçbir sonuç alamadan umutları karartırsınız. Bu kanun tasarısı da böyle bir anlam taşıyor. Önce, bunu ifade etmek istedim. Daha sonra bir şey daha söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, biraz evvel, burada, yine Sayın Temizel, gayet açık bir şekilde ifade etti. Hükümet olarak, beyanname verme süresini 25'inden 15'ine almak istediniz; on gün öne çekmek istediniz; Komisyondaki müzakereler sırasında, bunun yarattığı sıkıntıyı siz de fark ettiniz ve ondan sonra, bunu, 20'sine çektiniz; beş gün; yani, on gün için yapacağınız tasarrufun yahut da finansman imkânının yarısını bıraktınız Komisyonda. Eğer buradan çok önemli bir şey bekliyorsanız, yarısını orada bıraktınız. Öbür yarısını kullanmak -eğer, bu maddeyi geri çekmezseniz- istiyorsunuz. Ben merak ediyorum ve Maliye Bakanından soruyorum, lütfen, Sayın Bakan bize söylesin: Bu beş gün öne çekme, ne kadar bir ferahlık sağlayacakmış ve bununla, biz, neleri kurtaracağız; nasıl bir ferahlık yaratacağız; onu, lütfen, burada teknik olarak anlatsın. Neyi konuşuyoruz; neyin üzerinde tartışıyoruz; bu at mıdır deve midir; nedir bu, görelim bunu... Beş gün öne çekmenin sağlayacağı yararı, Sayın Bakanın, somut olarak buradan açıklamasını istiyorum.

Kaldı ki, yine, Sayın Temizel ifade etti. Beş gün öne çektiğiniz zaman, ilk ay, beş günlük bir ferahlama sağlayacaksınız, ne sağlıyorsanız bir defa. İkinci ay ne olacak; ikinci ay, yine, bir ay sonra gelecek, yine bir ay sonra gelecek. Lütfen, bu hesapları bir daha yapın. Maliyenin çok ciddî bürokratları, teknik adamları var. Onlar bunun hesabını bir yapsınlar, Sayın Maliye Bakanına versinler, Sayın Maliye Bakanı da gelsin, buradan, bu Meclise bir anlatsın. Fuzulî bir işle uğraştığınızı anlayacaksınız ve belki de, bu maddeyi, ya kendiliğinizden veya Sayın Nihat Matkap arkadaşımızın metinden çıkarılmasına ilişkin olarak verdiğini bildiğim bir önergeye uyarak çekeceksiniz.

Değerli arkadaşlarım, Hükümet, bu maddeyi geri çekeceğini düşünüyorsa, keşke, Maliye Bakanı, bu müzakereler başlamadan, çıkıp, burada “bu 1 inci maddeyi geri çekeceğiz; konuşmalarınızı ona göre yapın” deseydi. Biz, şimdi, çekilmeyeceğini varsayarak konuşma yapmak mecburiyetindeyiz.

Değerli arkadaşlarım, bu taraflarını anlattıktan sonra, 1 inci maddedeki esas mesele nedir; onu anlatmak istiyorum. Katma Değer Vergisiyle ilgili olarak verilen beyannamelerin nasıl bir süreç geçirdiğini ve kimlerin bu işle uğraştığını kısaca gözümüzün önüne getirirsek, şunları görüyoruz: Bu işle ilgili olan vergi mükellefleri var; o vergi mükelleflerinin, bu işleri yapan, meslek mensubu teknik elemanları, muhasebecileri, malî müşavirleri, danışmanları var ve bir de, bu mesele, Hazineyi ilgilendiriyor. Vergi Usul Kanununda, fatura kesme süresi on gün olarak belirlendiğine göre, işlemlerle ilgili bir on günlük süre daha olduğuna göre, siz, onlarda bu süreleri aşağı çekmediğiniz; yani, Vergi Usul Kanunundaki bu süreleri -on günü beş güne, öteki on günü beş güne-indirecek bir tedbir almadığınız takdirde, o zaman, bir kanunla verdiğiniz bir hakkı, bir başka kanunla ondan almak suretiyle, farklı ve hukukî bakımdan çapraşık bir durum yaratıyorsunuz.

Kaldı ki, biz, Türkiye'nin koşullarını biliyoruz. Bir malı satan kişi, o malı, alıcısına -diyelim, İstanbul'dan, Türkiye'nin öbür ucuna- gönderiyor ve 10 gün sonra da faturasını kesiyor. O fatura gittikten sonra kayda geçiriliyor, mizanlar tutturuluyor; ona göre yapılması gereken işlemler yapılacak ve ondan sonra beyanname hazırlanacak ve bütün bunlar da, üç beş gün gibi bir süre içerisinde mutlaka yapılacak. Bunları buraya sıkıştırmaya çalışıyorsunuz; ne gerek var?

Bizim Parti Grubumuza, bu konuyla ilgili, muhasebecilerden, mükelleflerden bini aşkın faks geldi. Öyle tahmin ediyorum ki, Refah Partisi Grubuna da, Doğru Yol Partisi Grubuna da, Anavatan Partisi Grubuna da, DSP Grubuna da bu fakslar çekilmiştir. Mükellef itiraz ediyor, bu işleri yapan teknik elemanlar, muhasebeciler, bu işin tekniğini bilenler, onlar itiraz ediyor, yanlıştır bu diyor; siz, hâlâ, bunda ısrar ediyorsunuz.

Bir de, Refah Partisi gücenmesin değerli arkadaşlarım, siz, Hükümet olmadan önce çeşitli vaatlerde bulundunuz; götürü vergiyi kaldıracaktınız, vergileri aşağı çekecektiniz, bir sürü vergiyle ilgili çok önemli taahhütlerde bulundunuz. Daha onları yapmaya sıra gelmeden, şimdi, mükellefi de, işlemleri yapanları da zor duruma düşürecek tedbirler getiriyorsunuz; bu size yakışmıyor, herhalde bunun farkındasınız.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Maliye Bakanımıza -şu anda başka işle meşgul galiba; ama, nasıl olsa, konuları biliyor- bu konunun bütün ayrıntıları, bundan bir süre önce, Grup Başkanvekilimiz Sayın Nihat Matkap tarafından detaylı olarak anlatıldı, niye; biz, bu meseleyi bir siyasî tartışma konusu olarak görmüyoruz; biz, bu meseleyi bir teknik mesele olarak görüp bunu çözmeye çalışıyoruz, yardımcı olmaya çalışıyoruz. Sayın Maliye Bakanına bunun yanlışlıkları üzerine ikna edici telkinlerde bulunuldu; ama, her nedense, hâlâ, bu madde, tasarıda muhafaza ediliyor.

Değerli arkadaşlarım, aslında, Katma Değer Vergisi beyannamesi ve muhtasar beyannamenin ayrı ayrı verilmesi de, gerçekten, bir bürokrasi yaratıyor. Yine, demin Sayın Temizel burada söyledi; mükellef, her ay birkaç tane beyanname veriyor, pek çok işleme tabi tutuluyor; bunları hafifletmek, sadeleştirmek gerekir. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak öneriyoruz, Katma Değer Vergisi beyannamesi ile muhtasar beyanname bir arada verilebilir, tek beyannameyle olabilir; birkaç hane daha eklenerek, ikisi bir araya getirilerek hem mükellefin işi kolaylaşır hem muhasebe elemanlarının işi kolaylaşır hem de bunu tetkik eden maliyecilerin işi kolaylaşmış olur.

Son olarak, sözlerimi tamamlarken, Türkiye'nin orta vadeli bir ekonomik istikrar programına şiddetle ihtiyacı vardır, böyle bir programa dayalı olarak yeni bir vergi reformuna ihtiyaç vardır. Bu ufak tefek işleri bir tarafa bırakınız ve Hükümet olarak bu konulara yoğunlaşın ve biz de, muhalefet olarak, bu konularda size katkı yapmaya çalışalım. Türkiye'nin temel sorunu, devletin sağlıklı gelirlere kavuşturulması sorunudur. Türkiye'nin temel sorunu, kayıtdışına çıkmış olan ekonominin, gerçek ekonominin yarısından fazlasını kayıt içine almaktır. Türkiye'nin temel sorunu, kayıt içine alınmış ekonomideki verginin adaletli olarak uygulanmasını sağlamaktır ve böylece, gelir dağılımını düzeltmeye dönük yeni politikaların sağlıklı bir platform üzerine oturtulması mümkündür. Biz, Hükümetten bunları bekliyoruz.

Birkaç milyarlık veya birkaç trilyonluk, bir defaya mahsus olmak üzere, bir yarar sağlama uğruna büyük bir karışıklık yaratmaya gerek yoktur. O nedenle, bu tasarının 1 inci maddesinin mutlaka geri çekilmesi gerekir. 2 nci madde için ısrarınızı sürdürüyorsanız; onun da bazı mahzurları olmakla beraber, onu bir ölçüde mazur görebileceğimizi buradan ifade ederek sözlerimi tamamlamış oluyorum.

Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum sayın Topuz.

İRFAN GÜRPINAR (Kırklareli) - Sayın Başkan, ara verin; Sayın Maliye Bakanı konuyu, hiç dinlemedi, herhalde müzakere ediyor, olayı değerlendiriyor. Bana göre, kendilerine bir zaman verin; bu maddeyi geriye çekerler.

BAŞKAN - Zaman talep ederlerse düşünürüz; şu an öyle bir talepleri yok.

Anavatan Partisi Grubu adına Sayın Refik Aras; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Aras, süreniz 20 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA REFİK ARAS (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; huzurlarınıza, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunuyla ilgili değişiklikler hakkında Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere çıkmış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hükümetçe Meclise sunulan tasarı, KDV Kanununda iki değişiklik yapmaktadır. Bunlardan ilkiyle, yasanın 41 inci maddesindeki verginin beyan ve ödeme süresi on gün öne çekilmek istenilmekte, ikincisiyle de, yasanın 60 ıncı maddesine bir fıkra eklenerek ekverginin bandrol usulüyle erken tahsili konusunda Maliye Bakanlığına yetki istenilmektedir.

Sayın milletvekilleri, getirilen tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonunda eleştirilere uğrayarak, neticede, tasarıda aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır.

1. KDV Kanununun 41 inci maddesindeki ödeme süresi, sunulan ilk tasarıda talep olunan on gün yerine, beş gün öne alınması şeklinde kararlaştırılmıştır.

Değerli milletvekilleri, size şu arada, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunuyla devlet ne sağlıyor; kabaca bir bilgi vermek istiyorum. Devlet, Katma Değer Vergisinden 1993 yılında 82 trilyon, 1994'te 185 trilyon, 1995'te 372 trilyon, 1996'da da 438 trilyonluk -1996 yılı Ağustosu itibariyle- bir meblağ sağlamıştır.

Şimdi, bu tasarıyla yapılmak istenilen şey, yukarıda verdiğim yıllık KDV gelirlerinin bir aylık tutarlarının ödeme süresinin, sadece, beş gün öne çekilmesinden ibarettir.

Tasarının, yine, Gelir Vergisi stopajlarının on gün erken ödenmesi konusunda Plan ve Bütçe Komisyonunda bir metin kararlaştırılmıştır -Hükümetin tasarısında yoktur, dikkatinizi çekiyorum, Plan ve Bütçe Komisyonunda tartışılmış- bu da 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunuyla devletin normal beyan ve stopajla sağlanan Gelir Vergisinin sürelerinin on gün öne alınması olayıdır. Devlet, 1993 yılında Gelir Vergisinden 107 trilyon, 1994'te 182, 1995'te 330, 1996 Ağustos itibariyle de 406 trilyon sağlamış. Şimdi bu tasarıyla yapılmak istenen, yukarıda belirttiğim yıllık Gelir Vergisi tutarlarının içerisinde yer alan ve muhtasar beyannameyle her ay ya da üç ayda bir bildirilen vergi stopajlarının on gün öne alınmasından ibarettir.

Keza, üçüncü değişiklik de; Kurumlar Vergisi stopajlarının on gün erkene alınması konusudur. Bu tasarıyla yapılmak istenen, tevkifat yoluyla alınan Kurumlar Vergisinin on gün önce teslimini sağlayabilmektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvel Sayın Zekeriya Temizel ve Sayın Ali Topuz Beyefendiler, konuyu çok samimi bir şekilde dile getirdiler. Şu hususa dikkatinizi çekiyorum: Genel Kurula gelen bu tasarı, Hükümetin malî ve ekonomik konularda politika ve uygulamalarının ne denli uçuk ve dengesiz olduğunu ve her olayın günübirlik elyordamıyla bulunmuş sözde tedbirlerden medet umar hale geldiğini göstermektedir. Hükümetin büyük bir çoğunlukla temsil edildiği Plan ve Bütçe Komisyonunda tasarının değiştirilmiş olması da zaten bunu ispatlıyor.

Daha yakın zamanda, erken vergi ödemelerine indirim sağlayan bir yasayı bu Meclisten çıkarmadık mı sayın milletvekilleri? Erken ödeyen mükelleflere bir indirim sağladık; ama, görüldü ki, bunun tatbikatında pratikte bir şey sağlanmadı, şimdi bunu nerede ise yasa zoruyla yapmaya çalışıyoruz. Bunun önemli bir tenakuz olduğunu özellikle, İktidar partisi milletvekillerinin dikkatlerine sunuyorum. Yani, evvela yasa yoluyla kolaylıklar sağlayarak vatandaştan vergisini erken almak için burada yasa çıkardık, tatbikatından bir şey çıkmadı. Şimdi gelmişsiniz, efendim, şu vergiyi beş gün öne alalım, bu vergiyi on gün öne alalım... Bunun, Yirminci Dönem Parlamentosunun, bugünkü Hükümetin uğraşacağı çapta bir olay olmadığını tekrar dikkatlerinize sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarı bu haliyle yasalaşırsa ne olur; tekrar olacak; ama, kısaca arz ediyorum: Biliyorsunuz, mükelleflerin muhasebe ve kayıtlarını düzenlemeleri için, Vergi Usul Yasasına göre on günlük bir süre var; bu yasayı katletmiş oluyorsunuz. Yani, on gün öne alınca, vatandaş, falanca ayın 31'inde kestiği faturanın, on gün sonra, muhtasarla ilgili beyannamesini vermek zorunda. Vergi Usul Kanunu diyor ki, 10 gün sana kayıt nizamı tanıdım. Yani, böyle, düğmeye basmış gibi... Pratiği düşünelim lütfen; mümkün olmayan bir olay.

Ayrıca, böyle bir zorlama, zaten yeterinden fazla var olan kayıtdışına kayma eğilimini çoğaltacaktır.

Değerli arkadaşlar, çok kısa aralarla vergi ödeme zorunda kalan mükelleflerin vergi ödeme takvim alışkanlıkları bozulacak ve finansman sorunuyla karşılaşacaklardır; alışılmış ve yerleşmiş bir düzen bozulmuş olacak, serbest piyasa düzeni etkilenecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; izninizle, size, tarafıma gelen bir faksı okumak istiyorum. Faksın tarihi 12 Kasım.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunun vergi ödeme süresini öne çeken yasa tasarısını kabul ederek, Genel Kurulda görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sevkettiğini öğrenmiş bulunuyoruz.

Tasarıda, KDV beyannamelerinin verilmesi, her ayın 25'inden 20'sine, Gelir ve Kurumlar Vergisi beyannamelerinin verilmesi ise, her ayın 20'sinden 10'una çekilmesi öngörülmektedir. Bu şekilde bir düzenlemenin, kamu maliyesi açısından hiçbir menfaat sağlayamayacağı açıktır. Üstelik, yerleşmiş bir sistemin yerinden oynatılmasına sebep olur ki, sonucunda, mükellefler açısından büyük bir kargaşa yaşanması kaçınılmazdır. Bu sebeple, kanun tasarısının, Genel Kurulda görüşülmesi esnasında, tasarının eski şekliyle kalması için gayretlerinizi bekler; saygılar sunarız.”

Değerli milletvekilleri, bu faks, bana, Konya Ticaret Odasından gelmiş. İsimleri okuyorum: Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Üzülmez, Genel Sekreter Avukat Tahir Akyürek. Konya Ticaret Odasından, benim konuşmacı olduğumu öğrenince, faks çekmişler. Yani, böyle bir zorlamanın vatandaşlar üzerinde ne kadar rahatsızlık yarattığını göstermesi bakımından enteresan buldum.

Değerli milletvekilleri, ekvergiyle ilgili bandrol uygulaması, biliyorsunuz, daha önce Türkiye'de tatbik edilmiş bir olaydır ve ciddî bir sonuç alınamamıştır. Hükümetin, Refah Partisinin adil düzenle ilgisi bulunmadığını basından öğrendiğimiz kaynak uzmanlarının bu görüşleriyle hareket etmeleri yerine, eğer, varsa, kendi orijinal, Türkiye'de denenmemiş yeni fikirlerle, yeni teklifler getirmelerinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Şirketlerin, tüccarın, esnafın alışılmış ödeme planını bozmanızın, Türkiye'ye, Türk insanına, Türk tüccarına bir fayda sağlamayacağını, tekrar dikkatlerinize sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi vaktinizi daha çok almadan sözlerimi, bazı önerilerde bulunarak bitirmek istiyorum.

1. Elinizdeki yasa tasarısının 1 inci maddesinde -Hükümetten gelen teklifte- 3065 sayılı KDV Kanununun 41 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen ve her ayın 25'inde verilen beyannamelerin ödeme sürelerinin on gün öne çekilmesi istenilmiştir. Bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda beş güne indirilmiştir. 2 nci maddede, aynı yasanın 60 ıncı maddesine bir fıkra eklenerek, tütün mamulleri ve alkollü içkilere ait ekvergi tahsilatının bandrol uygulaması suretiyle yapılması için Maliye Bakanlığına yetki verilmesi istenilmektedir.

Muhterem milletvekilleri, hepimiz ya da büyük çoğunluğumuz, tüccarın ve esnafın içerisinden geliyoruz; getirilen tasarıyı lütfen iyi değerlendirelim. Bu bandrol ile tahsilat meselesi, biraz evvel arz ettiğim gibi, Türkiye'de vaktiyle uygulanmış bir sistemdir ve pek de başarılı bir sonuç alınamamıştır; ancak, şimdi, Hükümetimiz eğer tütün mamullerinden ve alkollü içkilerden alacağı ekvergileri -bandrol uygulaması yaparak- erken tahsil edeceğim diyorsa, buyursun etsin. Yani, buna da, benim şahsen ve grup olarak fazla bir itirazımız yoktur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gerek Hükümetin yasa tasarısında bulunan ve Plan ve Bütçe Komisyonunun KDV tahsilatının beş gün öne çekilmesi yolundaki kararı, gerekse Plan ve Bütçe Komisyonunca hemen oracıkta ortaya atılan ve benimsenmiş olarak huzurlarınıza getirilmiş bulunan Gelir ve Kurumlar Vergisi stopajlarının beyanname ve ödeme tarihlerinin bir defa olarak on gün öne çekilmesi istemlerini, bu memleketin gerçeklerini bilen insanlar olarak, lütfen ve lütfen bir kez daha düşününüz.

Konuşmamın başında belirttim, Gelir Vergisi tahsilatının büyük bir bölümü, yıllık Gelir Vergisi beyannemelerine dayalı olarak ödenen vergiler ile büyük çoğunluğunu devlete ait resmî kuruluşların aylık muhtasar beyannemelerle ödediği vergi stopajlarından teşekkül etmektedir. Geriye kalan mükelleflerin bir bölümü, her ay verilen beyannamelere dayalı olarak ödenen vergi stopajlarını, bir bölümü de -dikkatinizi çekiyorum- 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 98 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtildiği üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı on ve daha az olan vergi mükelleflerinin, her ay yerine şubat, mayıs, ağustos ve kasım aylarının 20nci günü akşamına kadar yaptığı ödemelerden oluşmaktadır.

Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi, bu küçük iş sahiplerine devletimiz diyor ki, siz, stopajları her ay ödemeyin, üç ayda bir ödeyin; yeter ki işyerlerinizi ve faaliyetlerinizi Maliyeye bildirin ve dürüst vatandaşlar olarak görevlerinizi yerine getirin. Peki, biz, şimdi neyle uğraşıyoruz?! Vaktiyle, yasanın her ay bile istemediği muhtasar beyannameyi, senede dört defada verilmesini istediği beyannameyi beş gün, on gün öne çekmek için uğraşıyoruz. Bunu, insafınıza sığınarak soruyorum, bir anlamı var mı?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir şey daha arz etmek istiyorum: Hükümetimiz, bu tasarıyı Sayın Başbakanımızın imzasıyla 14 Kasımda Meclise sevk etmiş. Tabiî, aradan yaklaşık dört ay geçti. Bütçe müzakereleri sırasında, Başbakanımız Sayın Necmettin Erbakan ve İktidarın diğer sözcüleri, Hükümetin, nakit olarak, gelir olarak fazla bir sıkıntıları olmadığını, söyledikleri üç kaynak paketinden sadece birincisinden 10 milyar dolarlık gelirin sağlandığını söylediler ve hergün söylüyorsunuz. Ee kardeşim, dört ay evvel, hadi diyelim ki, Hükümete yeni gelmiştiniz, sıkıntılarınız vardı; işte, böyle, vergi stopajını on gün öne alarak bir yarayı kapatmaya çalışıyor olmanızı anlayışla karşılamamız mümkün olabilir.

ÖMER EKİNCİ (Ankara)- Sizin yaralarınızı kapatıyoruz!..

REFİK ARAS (Devamla) - Ama, şimdi, lütfediniz, hergün diyorsunuz ki “kaynak paketinden akan paraları koyacak yer bulamıyoruz” Allah aşkına rica ediyorum ki, gelin, beş günlük, on günlük işlerle uğraşmayın.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) - Daha çok olsun...

REFİK ARAS (Devamla) - Olsun, hayhay efendim.

Değerli milletvekilleri, gelin, şimdi biz, Maliyeye kaydını yaptırmış, belli bir düzen içerisinde vergilerini ödemekte olan tüccarın ve esnafın bu ödeme düzenlerini bozmayalım. Bir işyerinde senelerden beri patronu bilir, muhasebecisi bilir, muhtasar beyannamesini vergi dairesine götüren işçi bilir ki, her ayın 20'sinde bu muhtasar beyanname verilir; yani, bunu, şimdi tersyüz etmenin çıkaracağı sonuçları söyleyeyim: Bu yüzden ne olacak biliyor musunuz değerli milletvekilleri; binlerce ve binlerce insan yanlışlık yapacak. Otuz seneden beri alıştığı ayın 20'sinde muhtasar beyanname verilme meselesini unutacak, beyanname vermeyecek. Beyanname vermeyince, vergi dairesiyle, Maliyeyle durduk yerde yeniden yüz göz olacak; hatta, adama, muhtasar beyannameyle ödeyeceği vergiden daha çok usulsüzlük cezası keseceksiniz; yani, Maliyeye kaydını yaptırmış olan -hepiniz esnafın içinden geliyorsunuz- birtakım dürüst, vergisini ödeyen insanları bu kadar sıkıntıya koymanın bir âlemi var mı?

Değerli milletvekilleri, geliniz, bu tedirginlik yaratacak küçük konularla uğraşmak yerine, biraz evvel Sayın Temizel de söyledi, Maliyeye kaydını bile yaptırmamış olan yüzbinlerce vergi kaçakçısının peşine düşelim, onlarla uğraşalım. Türkiye'de kayıtdışı ekonomi, “yasal bölümün üçte biri” diyorlar “yarı yarıya diyorlar” ama, ben, iddia ediyorum ki, neredeyse başabaş geldi. Bu gerçekler bilinirken, iyi niyetlerle Maliyeye kaydolmuş adamın muhtasar beyannamesini beş gün öne çekmek, şu Parlamantonun bu ciddî işlerinin yanında yakışan bir olay mı Allah aşkına? Yani, izanınıza sığınıyorum.

Bir şey daha söyleyerek sözlerimi tamamlamak istiyorum. Hep tenkitçi olduk gibi görünüyor. Mensubu olduğum Anavatan Partisi, Türkiye'de Katma Değer Vergisi Kanununu tasarı olarak Meclise getiren ve o günkü Parlamentodan onay alarak Türk ekonomi hayatına yerleştiren bir partidir. Bir Katma Değer Vergisi Yasasını Parlamentodan geçirip ekonomik hayata uygulanır hale dönüştürmek ciddî bir meseledir. Anavatan Partisi şimdi, bu on günlük süre için herhangi bir sızlanma içerisinde değildir; ama, değmeyeceğini iddia ediyorum. Sayın Hükümet, Türkiye'deki vergi meselelerine, Türk ekonomisine ciddî ölçüde etken olabilecek tasarıları buraya getirirse, inanıyorum ki, Anavatan Partisinin Türkiye'nin gerçeklerini bilen bütün saygıdeğer milletvekillerini yanlarında bulacaklardır. Olay bu kadar kolaydır.

Biz de Anavatan Partisi olarak bu üç maddenin yasa tasarısından çıkarılması için önerge verdik. Arz ettiğim bu konular çerçevesinde esnafın, tüccarın içerisinden gelmiş bir milletvekili olarak, Sayın Hükümetin Refah kanadına, Sayın Doğru Yol Partisine, Partime, DSP ve CHP milletvekillerine tekrar yürekten seslenerek, diyorum ki, bu üç maddeyi tasarıdan çıkaralım ve de Maliyeye kayıtlı olan insanları durduk yerde Maliye ile tekrar dosya savaşı içerisine, karşılıklı tartışma içerisine sokmayalım.

Bu duygu ve düşüncelerle, beni, dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aras.

Gruplar adına başka söz talebi var mı?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Grubumuz adına Sayın İsmail Özgün konuşacak.

BAŞKAN - Refah Partisi Grubu adına Sayın İsmail Özgün; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

RP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Refah Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, söz konusu kanun tasarısına baktığımız zaman, Hükümetin teklif ettiği metinde iki ana esas söz konusudur: Birisi, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin bir ve dördüncü fıkralarında yer alan “25 inci günü” ibarelerinin “15 inci günü” olarak değiştirilmesi; diğeri de, ek vergiyle ilgili olarak -genellikle Tekel maddelerinden alınmakta olan ek vergiyle ilgili olarak- bandrol uygulamasına geçilmesiyle ilgili husus, ana madde olarak önümüze geliyor. Ancak, kanun tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken -benden önce konuşan arkadaşların da zikrettiği gibi- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin bir ve dördüncü fıkralarında yer alan “25 inci günü” ibareleri “20 nci günü” olarak değiştirilmiş, ilaveten, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 98 inci maddesinin bir ve üçüncü fıkralarında yer alan “20 nci günü” ibareleri “10 uncu günü” olarak değiştirilmiştir.

Bu kanun tasarısı buraya gelmeden evvel, tabiatıyla bu tasarıyla ilgili olarak, mükelleflerimizden ve işin teknik yönüyle ilgili serbest muhasebeci ve malî müşavir arkadaşlardan, bizlere de birtakım talepler geldi. Bendeniz, milletvekilliğimden önce, seçim bölgem olan Balıkesir'de, aşağı yukarı onbeş yıl kadar serbest muhasebeci ve malî müşavir olarak bu hizmette bulundum. Gerçekten, Katma Değer Vergisiyle ilgili hususta, muhalefet partileri adına konuşan arkadaşlarıma ben de katılıyorum. Gerek fatura düzenlenmesindeki süre gerekse kayıt nizamındaki yasal süreler dikkate alındığında, bu beyannamenin sıhhatli bir şekilde hazırlanması, verilmesi sıkıntı yaratacaktır. Bu bakımdan, Refah Partisi Grubu olarak, şahsım olarak ifade ediyorum ki, maddenin, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen 1 inci maddenin, buradan çıkarılması ve Katma Değer Vergisi Kanunundaki beyanname verme ve ödeme süresinin, yine eskiden olduğu gibi, her ayın 25'inde gerçekleşmesi gerektiği düşüncesindeyim; Grubumuz da, aşağı yukarı bu fikre katılıyor...

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Yani, sinekten yağ çıkmayacağını anladınız!..

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Ancak, stopajla ilgili olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen, her ayın 20'sinde beyannamesi verilip ödenen stopajın, yine her ayın 10'una alınması hususunda, gerek TÜRMOB'daki arkadaşlarımızla gerekse Ankara Malî Müşavirler ve Muhasebeciler Odasının Başkanı ve yöneticisi arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmelerimizde, bu konuda tepkilerinin olmadığını öğrendik. Esasen, 10 günlük öne çekmeyle stopajdan elde edilecek olan gelirin, Katma Değer Vergisinin 10 gün öne çekilmesinden sağlanacak olan faydanan daha fazla olduğunu hesaben biliyoruz, onu gördük. O bakımdan, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen stopajla ilgili hususun, Plan ve Bütçe Komisyonundaki kabul edildiği şekliyle geçmesinde bir sakınca yoktur düşüncesindeyim.

Diğer taraftan, tabiî, burada, tevkifat suretiyle ödenen bu verginin tevkifatı, bir önceki ay içerisinde yapılıyor. Mükellefler, tevkifatı bir önceki ay içerisinde yapıp bu vergiyi tahsil ediyor, ertesi ayın -stopaj için söylüyorum- 20'sini kadar beyannamesini verip ödüyorlar; yani, vergi mükellefleri, ilave bir malî yüke katlanmamış oluyorlar, böyle bir malî yük altına girmemiş oluyorlar; bir önceki ay tevkif ettikleri vergiyi bir sonraki ay ödüyorlar.

Ekvergi ile ilgili hususa gelecek olursak; tasarıdaki diğer bir düzenleme, mevzuata göre yüksek oranda vergilendirilen ekvergiye tabi malların vergilerinin erken tahsilini sağlamaya yönelik olarak, bandrol usulü ile tahsil edilebilmesi konusunda, yine, Maliye Bakanlığına yetki verilmesine ilişkin bir konudur. Bandrol uygulaması, bir taraftan ekverginin düzenli şekilde tahsili ve bir an önce Hazineye intikalini sağlayacak, diğer taraftan ekvergi kaçağını önleyecektir.

Değerli milletvekilleri, gelen teklif üzerinde ve Plan ve Bütçe Komisyonunda müzakere edildiği şekliyle, kanun tasarısı üzerindeki görüşlerimizi, bu şekilde, sizlere arz etmiş oluyorum.

Tekrar, netice olarak şunu ifade ediyorum: Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen kanun tasarısının 1 inci maddesinin tasarıdan çıkarılmasını, diğer maddelerinin aynen kabul edilmesini, Yüce Heyetinizden, şahsım ve Grubum adına talep ediyorum.

Meclis çalışmalarımızın -yeni bir yıla girdik- inşallah, hayırlı bir şekilde, başarılı bir şekilde geçmesini temenni ediyor; saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

Doğru Yol Partisi Grubu adına söz talebi var mı efendim? Yok.

Sayın Hükümet söz talebiniz var mı efendim?

MALİYE BAKANI ABDULLATİF ŞENER (Sıvas) - Yok.

BAŞKAN - Yok.

Şahsı adına Sayın Hasan Denizkurdu.

Sayın Denizkurdu, süreniz 10 dakikadır.

Buyurun.

HASAN DENİZKURDU (İzmir) - Sayın Başkan, Parlamentonun değerli üyeleri; yeni yılın ülkemize, tüm dünya insanlığına hayır getirmesini dileyerek sözlerime başlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, şu an görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bunun sebebini izah edeceğim. Çünkü, yıllardan beri, ülkemizde, her ortamda tartıştığımız konu, Türkiye'de vergi veren kesim ile vergi vermeyen kesim arasındaki haksız rekabetin alabildiğine arttığı ve hatta vergi vermeyen yeraltı ekonomisi dediğimiz kesim ile vergi veren kesimin, birtakım hesaplara göre, neredeyse, birebir noktasına yaklaştığını her ortamda ifade ediyoruz. Dolayısıyla vergiyle ilgili bir konu gündeme geldiği zaman, gerek enflasyon oranları nedeniyle haksız hale gelen vergi oranlarının indirilmesi, gerekse verginin yaygınlaştırılması konusunda hemen hemen her parti aynı görüşte.

Biraz evvel Refah Partisi sözcüsü arkadaşımızın söylediği gibi -kendisi bu işlerden gelmiş- ben de ticaret âleminden, İzmir Ticaret Odası Başkanı olarak bu tasarıyla ilgili bütün odaların görüşlerini aldım. Tabiî diyeceksiniz ki, yani, netice itibariyle bir kesim, bu tasarıya karşı olabilir; ama, Türkiye'nin yüce çıkarlarını gözeterek, burada, Parlamento doğru kararı verecektir. Bu görüşe katılırım; ancak, pratikte, eğer bu yasa tasarısını kabul edersek, işlemez, diğer kanun hükümleriyle çelişir ve hayatın gerçeklerine uymayan birtakım sorunları kendi kendimize yaratmış oluruz; hem de ne pahasına; KDV tahsilatını 10 gün geriye çekme pahasına. Bu nedir; bütün vergi mükelleflerinden -tabiri mazur görün ve o anlamda anlamayın ama- kafese alınmış kazlardan, mümkün olduğunca daha fazla tüy yolmaktır; yani, dışarıda özgürce dolaşıyorlar, hesap soran yok, yediğinden hesap soran yok; ama, kafesin içine soktuğunuzun her gün yemini kesiyorsunuz. Ee, sonunda bunlar ölür, kafes de boş kalır.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Partinizden geldi...

HASAN DENİZKURDU (İzmir) - Efendim, partimden gelebilir; ben, milletvekili olarak şahsî görüşümü söylüyorum Sayın Yalova. Ben, ticarî hayatın içerisinden gelen bir insan olarak kendi görüşlerimi burada ifade etmekle muhtarım; yani, parti konusu başka konu, olabilir. Nitekim parti de, biraz sonra, tahmin ediyorum, bu konuda her gruptan gelen görüşleri nazarı dikkate alarak, umuyorum ki, bu kanun tasarısını geri çekecektir, öyle bir umudum var. Dolayısıyla, ben kanaatimi söylüyorum ve bu kanun tasarısının kabul edilmesi halinde sıkıntılar doğuracağını, özellikle KDV'nin 10 gün geriye alınmasının işlemesinin mümkün olmadığını ve dürüst mükelleflerin, sırf KDV'yi gününde ödememelerinden dolayı da, ağır birtakım cezalara maruz kalacakları gerçeğini ifade ediyorum.

Dolayısıyla, Yüce Parlamento, eğer bu kanun tasarısını bu geliş şekliyle kabul ederse, bakın göreceksiniz, mükelleflerden, esnaf-sanatkârdan, odalardan gelen tepkiyle, burada, üç ay sonra, bu kanunu tekrar değiştirmek zorunda kalırız ki, bu da Parlamentoya yarar değil, zarar getirecektir.

Onun için, değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısı Hükümetin yeni kurulduğu günde bütçe kaynaklarını ve gelirleri artırmak için bu amaçla gelmiş olabilir; yani, 10 günlük bir tahsilat süresini bütçeye bir ek gelir olarak düşünmüş...

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Ek faiz...

HASAN DENİZKURDU (Devamla) - Ek faiz... Ek gelir, ek faiz olarak düşünmüş olabilirsiniz; ama, tatbikatta yaratacağı sıkıntılar bir hayli fazla olacaktır.

Dolayısıyla, ben, şahsım adına, ikinci kısım, bandrolle ilgili konunun, netice itibariyle tekel ürünlerinden tahsil edilen bir konu olduğu için, ne getirip ne götüreceği konusunda pek tartışmaya girmek istemiyorum; ama, şahıs olarak, kanun tasarısının 1 inci maddesine karşı olduğumu ifade ederek, Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Denizkurdu.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, şahsım adına söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kapusuz. (RP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 130 sıra sayılı kanun tasarısıyla ilgili şahsî görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, tasarılarla ilgili siyasî partilerimizin farklı düşünmeleri kadar doğal olan bir şey söz konusu değil.

54 üncü Hükümetimiz, birtakım sıkıntıları aşabilmek için arayış içerisindedir. Katrilyonlarca liralık faiz ödemek konumuna düşmüş olan bir ülke ekonomisinin Hazinesinin çıkış ararken, elbette, esnafımızı, tüccarımızı, sanayicimizi, vatandaşımızı, çalışanımızı, bütün kesimleri ilgilendiren birtakım yükümlülükleri de söz konusu olacaktır. Ancak, burada, kesinlikle bir mağduriyet söz konusu değildir.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Sana göre öyle!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bakınız, ben, sadece, global seviyede bir açıklama yapmak istiyorum. Ortalama olarak bir yılda 1,2 katrilyon liralık KDV toplanıyor; yuvarlak bir rakam. Şimdi, bu tasarı gelirken, normalinde on gün önce ödenecekmiş gibi bir hazırlık yapıldı. Şayet on gün olursa, bir yılda yüzyirmi gün eder. Komisyondaki arkadaşlarımız bu on günlük süreyi çok uzun buldukları için, süreyi beş güne düşürmek talebini Hükümete de kabul ettirmişler, beş güne düştü. Dolayısıyla, bu da, yılda altmış gün eder.

Değerli arkadaşlar, ödemek durumunda olduğunuz katrilyonlarca liralık faiz yükünde birazcık katkı temini noktai nazarından olaya bakarsanız, asgarî beş gün öne alınmasıyla, Hazinenin rahatlatılacağı rakam 150 ilâ 200 trilyon arasındadır.

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Yanlış söylüyorsun.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Hiçbir zaman yanlış değil. Bunu, global seviyede bir rakam olarak söylüyorum; hesaplanmış, kesin rakam olarak söylemiyorum. Dolayısıyla, sırf faiz ödemelerinde -ki, gelir olarak söylemiyorum, dikkat edin- ne kadar faiz ödendiğini de düşünecek olursanız, bu rakamların doğruluğunu kabul edersiniz.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Yanlış... Yanlış...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Buna rağmen, buradaki Komisyon üyesi arkadaşlarımızın ve özellikle siyasî partilerimizin yaklaşımlarını da göz önünde tutarak, 1 inci maddenin tasarıdan çıkarılması konusunda bir mutabakat temin ettik.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Niye geldi o halde?..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla, arkadaşlarımızın, burada, çıkıp da, bunu başka mecralara çekmek gibi bir anlayışta olmamaları doğaldır; böyle yapmaları lazım.

Bu konuda, söylemek istediğim son söz şu: Hükümetin, dönem itibariyle büyük bir sıkıntıya girildiği kabul edilen bir dönemde, böyle bir arayış içerisinde olması kadar tabiî olan bir şey yok; bu, memleketin de faydasınadır. Hükümetin bu kararı, normal bir karardır, uygun bir karardır; fakat, genel manadaki yaklaşım böyle tasvip gördüğü için biz de buna katkı sağlayacağımızı ifade ettik, bir önerge verdik -belki, bu doğrultuda verilmiş diğer önergeler de sözkonusudur- bu önerge doğrultusunda, bu 1 inci maddeyi tasarıdan çıkaracığız.

Arz eder, teşekkür ederim. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kapusuz.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelere geçilmesini...

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN - Arayacağım efendim.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.47

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 17.00

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Kadir BOZKURT (Sinop)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

VI. -KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8. -3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4 üncü Fıkralarının Değiştirilmesi ile 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/512) (S. Sayısı :130)

BAŞKAN - Görüşmekte olduğumuz tasarının tümü üzerindeki müzakereleri tamamlamış, maddelerine geçilmesini oylamıştık ve karar yetersayısı bulamadığımız için birleşime ara vermiştik; şimdi yeniden oylayacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Mutabakat var Sayın Başkan.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı

MADDE 1. - 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin 1 ve 4 üncü fıkralarında yer alan “... 25 inci günü...” ibareleri “... 20 nci günü...” olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Biltekin Özdemir; buyurun.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Maddeyi geri mi çekmişler Sayın Başkan?

BAŞKAN - Efendim, geri çekilmesi konusunda Başkanlık Divanında bir işlem yok; madde üzerinde önergeler var; ancak, önergelerin işleme konulması sırasında görüşebiliriz onu.

Sayın Özdemir, süreniz 10 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Maddenin içeriği hakkında, geneli üzerinde görüşler beyan edilirken, gruplar adına konuşan değerli milletvekili arkadaşlarımız, genel olarak bir konsensüsün, bir fikir birliğinin oluştuğuna ilişkin mütalaalar serdettiler. Öyle görülüyor ki, Hükümet de, bu maddenin yanlışlığı üzerinde Plan ve Bütçe Komisyonunda ileri sürülen görüşlerimizi dikkate alarak, ya değişiklik yapma veya maddenin tümüyle geri çekilmesi hususunda bir önerge hazırlamaktadır.

Değerli arkadaşlarım, madde vesilesiyle milletvekili arkadaşlarıma şunu sunmak istiyorum: Birçok düzenlemede müşahede ettiğimiz üzere, Hükümet ve Hükümetin özellikle maliye kanadı yanlışlıklarla meşgul ediliyor. Maliye Bakanlığınca hazırlandığı ifade edilen, ileri sürülen düzenlemelerin çoğunun Maliye Bakanlığınca hazırlanmadığı, daha metnin içeriği okunur okunmaz anlaşılıyor ve Maliye Bakanı da, zorunlu olarak, Hükümetin bir üyesi olması sıfatıyla, bu yanlış düzenlemeleri savunma mevkiinde bırakılıyor.

Ben, şimdi, Hükümetten rica ediyorum; Hükümetin -başta Sayın Başbakan olmak üzere- konuya yeterince vâkıf olmayan bazı üyeleri bir fikir öneriyorlar ve bu fikir Maliye Bakanlığına gönderiliyor, oradan da Maliye Bakanlığının savunmasına imkân sağlanıyor. Bunu şunun için söylüyorum: Bırakınız, Maliye Bakanlığı, sizin genel politikalarınız çerçevesinde size teklifler hazırlasın, kanun teklifleri, tasarıları hazırlasın; dört başı mamur, kapsamlı, Maliye Bakanlığının geçmişine de biçimine de yaraşır düzenlemeler getirsin; ama, fırsat verilmiyor Maliye Bakanlığına bu konuda. Bu yüzden, Hükümetten istirham ediyorum, Maliye Bakanımıza, kendi konularını kendilerinin hazırlaması konusunda biraz zaman tanısınlar.

Şimdi, bu maddenin değiştirilmesine ilişkin izlenim aldığım için daha fazla, uzun süre konuşmak istemiyorum. Yalnız, Vergi Usul Kanunumuzun 219 ve 231 inci maddelerinde, gerek belgelerin düzenlenmesi gerek kayda geçmesi için, onardan en az yirmi güne zaten ihtiyacı vardır mükelleflerimizin ve işleme taraf olanların. Bu yüzden, bir defa, Katma Değer Vergisi beyannamelerinin verilme zamanının ayın 20'sinden önceye çekilmesi gerçekten anlamsız olur; Sayın Aras bunu çok veciz bir şekilde belirttiler. Ondan sonra da, mükelleflere ve bunların işlemlerini yürüten serbest muhasebeci, malî müşavir meslektaşlarıma dört beş gün süre tanınması gerekir; o da ayın 25'i eder. Bu itibarla, bu Katma Değer Vergisiyle ilgili düzenlemenin mutlak surette geri alınması gerekir.

Diğer taraftan, değerli arkadaşlarım, muhtasar beyannameyle ilgili olarak herhangi bir itiraz gelmediği ifade ediliyor; itiraz gelmez; çünkü, muhtasar beyannamelere taraf olan temel kurum kamu kurumlarıdır; bir defa onu ifade edeyim. Sayın Kapusuz, onu arz ediyorum; yani, muhtasar beyannamelerin asıl sorumlusu mükelleflerin kendileridir; serbest muhasebeci ve malî müşavir arkadaşlarımız, meslektaşlarımız değildir. Bu sebeple, onlardan size itiraz gelmemiş olabilir; ama, şunu arz etmek isterim Yüce Meclise: Muhtasar beyannamenin verilme zamanının da ayın 20'sinden 10'una çekilmesi yanlıştır.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Onu da düzeltiyoruz.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) - Bunu da düzeltiyorsanız mesele yoktur.

Bakın, şunu arz ediyorum: Biz, Anavatan Partisi olarak, Plan ve Bütçe Komisyonunda da burada da, Hükümetin başarısız olması için değil, bir yanlışa girmemesi, daha iyi düzenlemenin nasıl olması konusunda davranıyoruz. Bunun dışında bir davranışımız yoktur. İktidara mensup arkadaşlarımıza ve Hükümete, tekrar, dikkatlerine sunarak arz ediyorum. Bizim önerilerimize dikkat buyursunlar, titizlik göstersinler; burada, gelsinler, destekleyelim; çünkü, biz, onlara, tecrübelerimizin de ışığında, doğrunun ne olduğunu anlatıyoruz.

Hepinize bu vesileyle saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.

Gruplar adına...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - DSP Grubu adına Sayın Osman Kılıç konuşacaklar.

BAŞKAN - Demokratik Sol Parti Grubu adına, buyurun Sayın Kılıç. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA OSMAN KILIÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 130 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesi hakkında Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; sizleri ve şu anda bu tasarıyı büyük bir ilgiyle izleyen 4,5 milyon civarındaki vergi mükellefimizi ve 45 bin civarındaki malî müşavir, muhasebeci meslek arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının sahipleri dışında, şu ana kadar, lehte, olumlu tek görüş kamuoyuna yansımamıştır. Örneğin, Türkiye Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler Odası, Yeminli Malî Müşavirler Odası Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası ve bu konuda görüş açıklayan tüm ilgili çevreler, bu düzenlemeyi, isabetli, yerinde, olumlu bulmamışlar ve mahzurlarını açıklamışlardır. Demokratik Sol Parti olarak biz de uygulamanın içinde olan çevreleri haklı buluyoruz. Gerçekten, KDV beyannamelerinin ertesi ayın 20'sine yetiştirilmesi ve verginin ödenmesi neredeyse olanaksızdır; çünkü, alınan, satılan, iade edilen mal ve hizmetlerin kayıtlarının sağlıklı bir şekilde tamamlanması, uygulanan değişik oranlar da dikkate alınırsa, bazı işletmeler için imkânsız denilecek kadar zordur.

Alış ve satışlarını uzak illere yapan işletmeler, yurdun çeşitli bölgelerinde şubeleri bulunan merkez işletmeler yönünden konu daha da vahim bir hal alacaktır. Fatura ve irsaliyelerin ilgili evrak ve belgelerin muhasebe servisine ve muhasebe bürosuna intikal ettirilmesindeki süreler, ayrıca postalardaki gecikmeler dikkate alındığında, ayın 20'sine sağlıklı beyanname yetiştirmek imkânsız hale gelecektir.

Vergi Usul Kanununun 231 inci maddesine göre fatura düzenlemeyle ilgili on günlük, yine Vergi Usul Kanununun 219 uncu maddesine göre işlemlerin resmî defterlere işlenmesiyle ilgili on günlük süreler dikkate alınarak bakıldığında, ayın 20'sine beyanname yetiştirilmesi son derece zordur. Zaten, mevcut vadelerde vergilerini toparlayıp ödeyebilmek için büyük sıkıntılar çeken, zorluklar içinde olan ve çoğu zaman sattığı malın bedelini dahi tahsil edemeyen mükellefler, sattıkları malın KDV'sini kendileri ödemek durumunda kalmaktadır. İşin içinde, uygulamaların içinde olanlar iyi bilirler, mükelleflerimiz, hele küçük esnaf, sanatkâr, orta ölçekli işletmecilerimiz, günübirlik yaşamakta, çoğu kez devlete vergilerini zamanında ödeyebilmek için kredi kullanmakta, borç harç ipin ucunu bir araya getirebilmektedir. Tasarıdaki düzenleme gerçekleşirse, bu kesimlerin tüm finansman programları, iş programları altüst olacaktır. Özellikle, bu düzenlemeden bağlı ve serbest meslek muhasebe mensupları çok olumsuz etkilenecektir; zamanında, sağlıklı bir şekilde beyannamelerini yetiştirememekten dolayı cezaî müeyyidelere muhatap olabilecekler ve mükellefle vergi dairesi arasındaki alanda her türlü sorunu onlar yüklenecektir.

Değerli milletvekilleri, bir kereye mahsus, kamu finansmanı açısından yarar sağlanacağı görüşü doğrudur; ancak, sonraki aydan başlayarak vade oturacak; vade aralığı yine bir ay olarak devam edecektir. Bu yararının dışında, bu düzenlemenin, başkaca yararı da gerekliliği de yoktur. Bu faydaya karşın, insanlarımız son derece incitilmektedir.

Burada, mükelleflerin, vergi karşılıklarını vadelerinden çok önce tahsil edip aktifinde bulundurmakta ve kullanmakta olduğu zannından yola çıkılmaktadır. “Bu kaynakları işletmenizde tutmakla, bunların beş on günlük rantından yararlanmaktasınız. Oysa, bu kaynaklara ve beş on günlük rantlara benim ihtiyacım var. Bu düzenlemeyle, bundan böyle hakkınız olmadan elde ettiğiniz bu ranttan sizi mahrum ediyorum” demektedir Hükümet. İşin özü budur.

Değerli milletvekilleri, Hükümeti bu düzenlemeyi yapmaya sevk eden bir diğer amil, denk bütçe yapma idealidir. Hükümet, denk bütçe yapmayı programına almış ve uygulamak istemektedir. Bu, gayet doğaldır. Ancak, bunun yolu iktisat bilimince, iktisat uzmanlarınca ortaya konmuştur. Bir kere bütçe disiplinini sağlamak şarttır. Harcamaları kontrol altına alıp kısmak gereklidir. Bunu yapamıyorsanız, sağlam, somut bütçe kaynakları bulacaksınız veya mevcutları artıracaksınız. Aksi takdirde, bütçeniz açık vermekten kurtulamayacaktır.

Değerli milletvekilleri, 1997 bütçemiz de, maalesef, izah etmeye çalıştığım normlara uygun bir bütçedir. Bütçe açığı kâğıt üzerinde gösterilmemek için, yeni kaynaklar icat edilmeye, yeni kavramlar yaratılmaya çalışılmaktadır. Özellikle faizler gibi bazı gider kalemleri düşük öngörülmektedir. Bu tür kalem ve makyaj düzenlemelerine karşın, kâğıt üzerinde denk bu bütçe, uygulama sonunda görüleceği gibi, önemli açık vermekten kurtulamayacaktır; çünkü, sorun yapısaldır; bilimsel, köklü önlemler alınıp kararlılıkla uygulanmadıkça sorun çözülemeyecektir.

Değerli milletvekilleri, vurgulamaya çalıştığım, temelinde haklı; ancak, bu düzenlemeyle asla gerçekleştirilemeyecek olan denk bütçe sevdası nedeniyle, bu kanun tasarısı, 1 inci maddesi gündeme gelmiştir; aslında, tek başına kaynak yaratıcı özelliği de yoktur. Esasen, Hükümetin, artık, kaynağa da ihtiyacı yoktur. Sayın Başbakanca açıklanan kaynak paketleri ve hazırlığı yapılan paketlerden neredeyse bütçe toplam geliri kadar ek yeni gelir elde edilecektir.

Değerli milletvekilleri, bu durumda, bırakınız pansuman tedbirini, üfürük tedbiri kadar bile bütçeye faydası olmayacak; ama, pek çok insanımızı olumsuz etkileyecek bu tasarıya da, böyle başka düzenlemelere de gerek yoktur. Bunlara gerek olmadığı gibi, yüzde 30 gibi çok yetersiz bir ücret zammı öngörülen memurlarımıza ve emeklilerimize de, bu yeni kaynaklardan yüzde 100'lere varan bir ücret zammı yapmak da mümkündür.

Değerli milletvekilleri, 54 üncü Hükümetten önce nice cumhuriyet hükümetleri bütçeler düzenlediler; denk bütçe yapabilmek, inanıyorum ki, onların da özlemi ve ideali idi. Buna rağmen, ülkemiz gerçekleri, şartları nedeniyle, açıklar öngören bütçeler yapmak zorunda kaldılar. Tüm bu hükümetlerin aklına, kâğıt üzerinde bütçeyi denkleştirmek gelmedi; ne halkımızın alınteri, yılların birikimi olan hazır değerleri bir tacir gibi elden çıkarıp, bütçe açıklarının kapatılmasında kullanmak akıllarına geldi ne de onlarca yıldır uygulanarak yerleşik hale gelmiş vergi beyanı ve ödeme takvimlerini beş on gün öne çekerek, bundan elde edilecek faydadan medet ummak akıllarına geldi... Maalesef, açık bütçeler düzenleyenler tarafından bile tenezzül edilmeyen bu düzenlemelere, bugün, bütçesinin denkliğiyle övünen Refahyol Hükümetince gereksinim duyulmaktadır.

Değerli milletvekilleri, doğrudur; verginin, vadesinden olabildiğince erken ödenmesi, kamu finansmanı için devede kulak tabiri bir fayda sağlayabilir. Erken ödemeyi sağlamanın yolu, vatandaşa güven vermektir. İçinde bulunulan zor koşullar anlatılarak, Hükümetin ekonomik politikalarına vatandaşın gönüllü katılımını, desteğini sağlamak için, vergilerini olabildiğince erken ödemesi istenebilir. Sizin samimiyetinize, içtenliğinize mükellefler inandığında ve size güvendiğinde bu katkıyı esirgemeyecektir.

Hükümet bunu yapmadığı gibi, halka ve kendine güvensizliğin bir örneği olarak erken ödemeye indirim yoluna gitmiştir; bir nevi elmaşekeri vaat etmiştir. Bunu da layıkıyla yapmamıştır. Piyasa şartlarının çok altında indirim oranları belirleyerek, çıkardığı yasanın işlevini engellemektedir. Oysa, bu indirim uygulaması olumlu bir fonksiyon icra edebilir ve rantiyeden mükelleflere kaynak transferi sağlamada bir ölçüde rol oynayabilirdi. Şöyle ki: Hükümet, kamu finansmanı için, borçlanma yoluyla rantiyelere kamu kaynağını faiz olarak vermektedir. Burada uyguladığı faiz oranını erken ödeme indirimine de uygularsa, rantiyeye faiz olarak akıtacağı belli bir kamu kaynağını, mükellefe indirim olarak transfer etmiş olacaktır. Piyasa oyununun kuralı budur. Aksi halde, bu indirim yasası, şu anda olduğu gibi, işlemeyecektir. Hükümet bu yolu deneyeceği yerde, bu alanda yaptıklarının üstüne tüy dikercesine, âdeta yaptıklarını tekzip edercesine, cebrî yolla, vatandaşların vergilerini beş on gün önce ve zorla tahsil etme yoluna gitmektedir; hem de ilgili çevrelerin ve muhalefetin karşı çıkmasına rağmen... Hükümete önerimiz, toplumsal uzlaşma ve barış için, diyalogla sorunları aşma yollarını denemesidir. Bu, hepimizin ve ülkemizin selameti için gereklidir. Yoksa, “benim dediğim doğrudur”, “ya olacak ya olacak”, “çoğunluğum var, geçiririm” yaklaşımları, bu tasarıda olduğu gibi, milyonlarca insanımızı çok zor durumda bırakacaktır ve bu uygulamalar geri tepecektir.

BAŞKAN - Sayın Kılıç, son dakikanız...

OSMAN KILIÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla getirilen düzenlemeyle sağlanan kamu yararı, kamuyu oluşturan kesimlere getirdiği külfetle kıyaslandığında çok hafif kalır. Bir halk deyişiyle, atılan taş ürkütülen kurbağaya değmemektedir. Bu bakımdan, bu tasarının Hükümetçe geri çekilmesinin, bunun yerine, vergi reformu kapsamında KDV'yle ilgili düzenlemeler yapılmasının yararlı olacağını düşünüyor ve bekliyoruz. Böyle bir düzenlemede KDV oranlarının düşürülerek tek oranlı hale getirilmesinin, mevcut genel vergi yükünün hafifletilerek tabanda yaygınlaştırılmasının yararlı olacağına inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, mevcut Hükümet hepimizin hükümetidir ve şeklen, hukuken, cumhuriyet hükümetidir. Bu bakımdan, hukuka uygun, ihtiyaca uygun, bilime ve çağa uygun icraat ve düzenlemeleri tarafımızdan da anlayışla karşılanacaktır.

Bu düşünce ve dileklerle, şahsım ve Demokratik Sol Parti Grubu adına, sizleri saygıyla selamlarken, her şeye rağmen, Hükümete çalışmalarında başarılar, esenlikler diliyor ve milletimizin, tüm İslam âleminin mübarek ramazanını kutluyor, hayırlara vesile olmasını Allah'tan diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.

Sayın Bakan, konuşma talebiniz var; hemen mi konuşmak istiyorsunuz?

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Hemen...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan. (RP sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı hakkında muhalefete mensup milletvekillerimiz değişik yorumlar yaptılar. Tasarının, özellikle, Katma Değer Vergisi beyanname verme ve ödeme süresinin beş gün, muhtasar beyan ve ödeme süresinin de on gün erkene alınmasını eleştirdiler; bu konuda işlemlerin yetişmeyeceği, muhasebeciler üzerinde bir yük oluşturacağı şeklinde görüşler beyan ettiler, dermeyan ettiler.

Aslında, bu tasarıda temel bir mantık var; bu mantık da şudur: Bildiğiniz gibi, son yıllarda, bütçenin en önemli açmazlarından biri faiz ödemeleridir. Kamunun nakit sıkıntısına düşmesi halinde yüzde 140'lara varan faiz ödemeleriyle borçlanılmakta, bu borçlar da, bütçeye, büyük bir faiz ödeme yükü getirmektedir. Nitekim, geçen yıl bütçemizde, faiz ödemelerinin bütçe giderlerine oranı yüzde 39 olmuştur.

Denk bütçe yapma, kamu dengelerini yeniden kurma ve faiz yükünü bütçe üzerinde azaltma niyetinde ve düşüncesinde olan Hükümetimiz, mümkün olan kamu gelirlerini erken tahsil etmeyi bir prensip olarak ve uygun bir durum olarak belirlemiştir. Biz, bu konuda gerek muhasebeciler nezdinde gerek mükellefler nezdinde uzun araştırmalar yapıtık. Hatırlayacaktır burada bulunan bazı değerli arkadaşlarım; Plan ve Bütçe Komisyonunda bu tasarı görüşülürken Katma Değer Vergisini ödeme zamanını on gün erkene çekiyorduk ve muhtasar beyannamenin erkene alınmasıyla ilgili de herhangi bir madde yoktu. O arada, komisyonda görüşünü beyan eden Değerli Arkadaşım Sayın Biltekin Özdemir Bey “Katma Değer Vergisini ödeme zamanını böyle on gün erkene çekmeniz doğru olmaz. Bir şey tavsiye edeyim, Katma Değer Vergisini beş gün erkene çekin, muhtasarı da beş gün çekin” dedi. Biz, değerli milletvekilimin görüşüne uygun olarak, Katma Değer Vergisindeki erkene almayı beş gün; ama, muhtasarı -söylediğinden farklı- on gün yaptık.

Şimdi, bu konuda, aslında, şunu da ifade etmek isterim: Plan ve Bütçe Komisyonuna, Katma Değer Vergisinin on gün erkene çekilmesiyle ilgili tasarı geldiği zaman, biz, değişik muhasebeci ve malî müşavirlerimizin odalarıyla temaslar kurduk; ben de, her gittiğim ilde, ilgili oda mensuplarını ziyaret ettim, ticaret, sanayi odalarını ziyaret ettim, her seferinde bana “siz bir tasarı hazırlamışsınız, bu tasarı hazırlığında Katma Değer Vergisini ödeme zamanını on gün erkene çekiyormuşsunuz. Bu, bize yük getirir, bunu yetiştiremeyebiliriz; beş gün yeterlidir, bu on günden vazgeçin. Katma Değer Vergisini beş gün erkene çekerseniz hiçbir sorun oluşmaz; ama, muhtasarın zaten formalitesi yoktur, bunu çok rahatlıkla yürütebiliriz, muhtasarı on gün çekseniz de olur” dediler.

Biz, bu tasarıyı, böylece kamuoyunda ve ilgili taraflarda kabul gören bir zemin içerisinde belirledik, oluşturduk ve Genel Kurulun onayına kadar geldi; ama, şimdi, burada görüyorum ki, bazı değerli arkadaşlarım endişe içerisindeler; endişelerinin, samimî bir endişeden kaynaklandığına da inanıyorum; çünkü, beyan süresini erkene çekerseniz, gerçekten o süre içerisinde de evraklar ve belgeler yetişemezse, bu sefer rasgele hazırlıklar ortaya çıkar, vergi zıyaı meydana gelir... Bundan dolayı endişe duyuyorlar.

Buradaki, aslında, nakdin erken akması açısından faydalı bir düzenlemedir; bu kadar fazla tepki göstermeye gerek yoktur; ama, bununla birlikte, Genel Kurulda, değerli muhalefet milletvekillerimizin de görüşlerine uygun olarak, bunu on gün veya beş gün gibi erkene çekmenin de, çok büyük bir getirisi değil, aslında makul bir getirisi olduğunu bilen birisi olarak, ben, Hükümetim adına, bu eski beyan ve ödeme sürelerinin korunabileceği şeklindeki görüşlerimi beyan ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Hasan Denizkurdu.

Buyurun Sayın Denizkurdu.

DYP GRUBU ADINA HASAN DENİZKURDU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sanıyorum ki, 1997 yılının ilk haftasında, Meclis olarak, fevkalade güzel bir toplantı yaşıyoruz. Uzlaşma çağrılarının yapıldığı, özellikle Parlamentonun görevinin tartışıldığı bir ortamda, bu anlayıştan dolayı, ben, Parlamentonun sesine kulak verip belli bir ölçüde tasarıyı çektiği için başta Sayın Bakana, çok değerli partilere ve milletvekillerine, kamuoyu adına teşekkür etmek istiyorum ve umarım ki, yıl içerisinde, her konuda, bu uzlaşma zemininde doğruları tartışırız.

Şu an, ben, şunu ifade etmek istiyorum: Sanıyorum, milyonlarca mükellef -çünkü, ben gelmeden evvel, bana da büyük baskı oldu- bu yasa tasarısının çıkması halindeki sıkıntılardan, inanın, çok mustarip bizi izliyordur. Temelde, belki, Hükümetin kurulduğu gün, on günlük bir erken tahsil süresinin, yaklaşık 100 trilyon kadar eksik bir faiz ödemesi sonucuna müncer olacağı görüşüyle hazırlanmıştı bu tasarı; ama, biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, bu tasarı Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği günden beri -kendi içimizde de görüştük, Grup olarak da görüştük; nitekim, Doğru Yol Partisi Grubu olarak da, biraz evvel, diğer parti gruplarıyla birlikte- Sayın Maliye Bakanına, bu tasarının bu hükmünün çıkması halinde sıkıntılar doğacağını ifade ettik ve Doğru Yol Partisi Grubu olarak da bu çaba içerisinde bulunduk; ama, açıkça ifade edeyim, bütün partiler aynı görüşte birleştik.

Ben, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Bakana, Plan ve Bütçe Komisyonunun sayın üyelerine ve Hükümete, Meclise gösterdikleri bu saygıdan ve doğruyu yaptıklarından dolayı takdir ifadelerimi sunuyorum ve Meclis adına da, böyle bir karar aldığımız için, doğrusu, çok mutlu olduğumu ifade ederek sözlerime son veriyor; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Denizkurdu.

Başka söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde üç önerge vardır, geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

3065 Sayılı KDV Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4 üncü fıkralarının Değiştirilmesi ile 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair 130 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Birgen Keleş Önder Sav

İzmir Ankara

Nihat Matkap Orhan Veli Yıldırım

Hatay Tunceli

Ali Şahin Ali Rıza Bodur

Kahramanmaraş İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi, 193 sayılı Gelir Vergisi ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunlarının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısından; madde-1'in tümüyle tasarıdan çıkarılmasını teklif ve arz ederiz.

Saygılarımızla.

Hasan Hüsamettin Özkan Refik Aras

İstanbul İstanbul

Zekeriya Temizel Biltekin Özdemir

İstanbul Samsun

İbrahim Çebi Ali Coşkun

Trabzon İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 130 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını ve müteakip maddelerin buna göre numaralandırılmasını arz ve teklif ederiz.

Salih Kapusuz Muhammet Polat

Kayseri Aydın

Ekrem Erdem Mustafa Yünlüoğlu

İstanbul Bolu

Ömer Özyılmaz

Erzurum

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, her üç önerge de birbirinin aynısıdır; dolayısıyla, birleştirerek işleme koyacağım. Oylarınıza sunmadan önce, Divana ilk gelen önergeyi yeniden, öbür önergelerle birleştirilmiş olarak okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

3065 sayılı KDV Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4 üncü Fıkralarının Değiştirilmesi ile 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair 130 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Birgen Keleş

(İzmir)

ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MUSTAFA ÇİLOĞLU (Burdur) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeye, Komisyon ve Hükümet katıldılar.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, tasarının 2 nci maddesini okutuyorum:

MADDE 2. - 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 60 ıncı maddesine aşağıdaki 9 uncu fıkra eklenmiştir.

“9. Maliye Bakanlığı, topluca veya ayrı ayrı olmak üzere bu madde kapsamındaki mallara ait ek vergilerin tamamının veya bir kısmının bandrol usulü ile tahsiline ve bu uygulamanın usul ve esaslarını tespit etmeye yetkilidir.”

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, okunan 2 nci maddeyi 1 inci madde olarak görüşmeye açıyorum.

Gruplar adına ilk söz, Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Eyüp Aşık'ın.

Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Aşık, süreniz 10 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA EYÜP AŞIK (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının eski 2 nci yeni şekliyle 1 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanın biraz evvel yaptığı açıklamasından da anladığımıza göre, tasarının 1 inci maddesinden sonra 3 üncü maddesi de çekilmiş olacak; böylece tasarı, sadece, Maliye Bakanlığına, bazı mallardan, bandrolla vergi toplanması şeklinde yetki veren bir kanun haline gelmiş olacak. Doğrusunu ararsanız, bundan sonrasının ne işe yarayacağını anlamak da pek mümkün değil. Çünkü, bu madde, Devlet Bakanlığım sırasında üzerinde çalıştığım bir madde idi. Sonradan, Sayın Başbakan tarafından, kaynak paketi içerisinde, yeni bir buluş olarak, büyük bir müjdeyle halkımıza sunulması sırasında hayrete düşmüştüm. Sayın Kapusuz, burada, biraz evvel 1 inci madde üzerinde konuşurken 100 trilyondan bahsetti. 1 inci maddeyle öyle 100 trilyon falan geleceği yok. Hesapları, tabiî, yanlış yapıyorlar. 1,2 katrilyonun sadece 5 günlüğünü ancak hesap edebilirsiniz. O da, zannederim 15-20 trilyon civarında bir para eder.

Şimdi, bunun için, kalkıp, halka “müjde... müjde... Kaynak paketinde 100 trilyonumuz var...” derseniz, ee şimdi gitti 100 trilyon; ne diyeceksiniz?!. Yarın, halka “birinci kaynak peketinden 1 milyar dolar gitti, kusura bakmayın” mı diyeceksiniz; bilmiyorum...

Gelelim 2 nci maddeye: Bu bandrol da, hatırladığım kadarıyla o gün, “sadece özel sektörden 40 trilyon, Tekelden de 70 trilyon gelecek” diye Sayın Başbakan tarafından açıklanmıştı. Nasıl olacak; Tekel maddeleri üzerine bandrol koyacağız, bandrolün parasını peşin alacağız... Doğrusunu ararsanız, -Devlet Bakanlığım sırasında üzerinde çalıştığım bir husustu- böyle zannettiğiniz gibi, uygulama kabiliyeti olan bir şey değildir; 1 inci maddedeki mahzurlar aynen burada da vardır.

Size, evvela şunu söyleyeyim: Eğer, Tekelde bir para varsa, onu saklamak Tekel Genel Müdürünün haddine değil, onu zaten tutar alırsınız, onun için kanun çıkarmaya lüzum yok. Tekel, daha geçen seneki Gelir Vergisini, geçen seneki topladığı vergileri devlete yatıramamış. Ha, yatıramamasının haklı sebepleri de var. O günlerde, Tekelden sorumlu Sayın Bakan Nafiz Bey açıklamasını yaptı, ben de biliyorum, Tekel, tütün alımı yapmış, tütün alımı yaptığı için Maliyeden alacağı var. Maliye, o destekleme alımının parasını Tekele ödeyemiyor, Tekel de elindeki bu ek vergileri, Katma Değer Vergisinden topladığı paraları mecbur kalmış vermiş oraya.

Şimdi, devlet Tekele “ver parayı” diyor. O da diyor ki “sen de desteklemeden olan zararımı ver.” Ama, elde para mara yok, Tekelde para olsa, zaten, telefon edersiniz Tekel Genel Müdürüne, ertesi gün gelir parayı yatırır. Geçen seneki borcunu yatıramayan Tekelden, şimdi, siz, burada, güya, bir kanun çıkaracaksınız, onu yatırmak mecburiyetine sokacaksınız.

Tekel, elindeki parayı zaten yatırmak mecburiyetinde. Kaldı ki, şimdi, bir de havuz kurmuşsunuz. Tekelin bir parası olsa, zaten o havuzda olur, oradan da yakalarsınız. Yani, bunun için ayrıca bir kanun çıkarmaya, Tekeli, o kanunla para yatırmaya mecbur etmeye lüzum yok. Bunun için, millete verilen o müjde de hepten havadır -fasa fiso mu, ne diyorsunuz böyle hava olan şeylere- fasa fisodur. Yani, öyle 70 trilyon, 1 milyar dolar 1 inci maddeden gitti; 1 milyar dolar, 3 üncü maddeden gitti; 1 milyar dolar da bu maddeden gidecek... Herhalde, Sayın Başbakan Ağrı'dan döndüğünde, Ankara'da birinci kaynak paketinin 3 trilyonunu bulamayacak, yazık olacak!..

Şimdi, gelelim, bandrol uygulaması olur mu olmaz mı meselesine: Ben, bunun araştırmasını yaptırdım, Avrupa ülkelerinin bazılarında hâlâ yok, Hollanda'da var. Bandrol uygulamasında şu mahzur çıkıyor: Sigara üreten bir fabrikaya, Tekele veya diyelim ki, Phılıp Morrıs'e, -Marlboro'ya- siz önceden diyorsunuz ki, bana kırk gün sonra beyannameyle vereceğin vergi yerine, peşin olarak benden bandrol al, benden aldığın bandrolü sigaraya yapıştır, ben hesabımı oradan bileyim. Yani, burada, gerekçede açıklandığı gibi, hem kaçağı önlemiş olursunuz -kaçak olduğunu zannetmiyorum onlarda, bilgisayarla çalışan bir sistem- hem de paranızı istediğiniz zaman peşin alırsınız.

Tabiî, satmadığı bir maldan vergi almak mümkün değil, Anayasaya zaten aykırıdır bu. Sen, adama bandrol vereceksin “al bandrolü, yirmibeş gün sonra satacağın malın vergisini ver” diyeceksin... Adamın oraya yeni bir sermaye koyması lazım. O, ayrı bir mesele; teknik tarafı da mümkün olmuyor. Niçin olmuyor; bugün sigaralara yapıştırılan bir bandrol var. O bandrol, parasız bir şeydir. Yani, puldur, önemli bir masrafı yoktur. Dakikada bilmem kaç bin adet basan sigara fabrikası, o bandrolden yüzde 5 ilâ yüzde 10 civarında bir zayiatta bulunuyor; ama, parasız bir şey olduğu için önemli değil, zayiatı atıyorlar. Şimdi, siz bunlara tanesi 50 bin lira olan bir bandrol verdiğiniz zaman, adamın o makineleri durdurması lazım. Onun yerine, elle yapıştırılan gibi, her birini kontrol eden; yani, zayiat vermeyen bir makina icat etmesi lazım.

Uygulanan yerlerde bu nasıl oluyor diye sordum; şu anda Avrupa'da sadece Hollanda'da uygulanıyor; çok daha düşük devirli makineler kullanıyorlar. Ayrıca, oradaki zayiatları da, yirmi gün sonra, bir beyannameyle bildiriyor “Bizim şu kadar bandrolümüz zayi olmuş, bunun parasını iade edin” diyorlar. Yani, gene orada başka zorluklar çıkacaktır. Gerçi, burada bir şart koşmuyoruz, bir kanun çıkarıp da, şöyle, şöyle verilecek demiyoruz; sadece bu konuyu düzenlemek üzere Maliye Bakanlığına yetki veriyoruz; ama, bu yetki hiçbir işe yaramayacaktır. Eğer, bu yetkiyi uygularsanız, Maliye Bakanlığı bandrol yapıştırmayı şart koşarsa; birincisi, Tekelin bunu ödeyecek parası yoktur, Tekelin böyle bir para ödemesi mümkün değildir. Bu vesileyle, kaynak paketinin zaten dörtte üçü elde edilmemiş olacak. Yani, o kaynak paketine koyduğunuz 1 milyar doların 700 milyon doları böylece boşa gitmiş olacak.

İkincisi; teknik olarak uygulama imkânı yoktur. Bu bandrollerin yapıştırılabilmesi için bütün makinelerin değiştirilmesi lazım. Bugünkü sigara fabrikalarının ve içki fabrikalarının bütün makinelerinin değiştirilmesi lazım.

Üçüncüsü, bu yolla zayiat her halukârda olacaktır. O zayiatı nasıl tespit edeceksiniz? O, zayi olan pulların parasını geriye nasıl vereceksiniz? Aşağı yukarı, bu da mümkün görülmemektedir. Yani, bu madde uygulanamayacak bir maddedir. Sayın Başbakan, buraya geldiği zaman, birinci paketinden çıkacak 3 milyar doların nasıl fasa fiso olduğunu görünce inşallah, hayal kırıklığına uğramaz.

Bunun bir işe yaramayacağını düşünüyorum. Hazır 1 inci maddeyi geri çekmişken, ben tavsiye ediyorum, Sayın Bakan, tasarının tümünü geri çeksin. 1 inci maddeyi çektiniz, 3 üncü maddeyi çekeceksiniz, 2 nci madde de zaten hiçbir şey yok!.. Yani, hiç değilse, “Meclisten bir kanun çıkardık” diye konuşmayalım. Ben, tekrar tavsiye ediyorum tümünü geri çekin; ama, çekmeseniz de, uygulanmayacak fuzulî bir yetki almış olacaksınız.

Hayırlı, uğurlu olması dileğiyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aşık.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Zekeriya Temizel; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; huzurunuza, yasa tasarısının 2 nci maddesiyle ilgili olarak -şu anda 1 inci maddesi olan 2 nci maddesiyle ilgili olarak- bir defa daha gelmek zorunda kaldım; ama, fazla vaktinizi almayacağım. Bu konuda, Sayın Bakana ve özellikle vergi uygulayıcılarına yönelik birkaç öneride bulunarak, böyle bir madde yerine, çok daha az masraflı, hatta masrafsız olarak, aynı gelirin sağlanma olanağının olduğunu belirtmek için geldim buraya.

Bildiğiniz gibi, tasarının 2 nci maddesiyle “Maliye Bakanlığı, topluca veya ayrı ayrı olmak üzere bu madde kapsamındaki mallara ait ek vergilerin tamamının veya bir kısmının bandrol usulü ile tahsiline ve bu uygulamanın usul ve esaslarını tespit etmeye yetkilidir” şeklinde bir yetki isteniyor. Aynı maddenin, yani 60 ıncı maddenin üçüncü fıkrasında, ek vergiyle ilgili olarak tarh, tahakkuk ve ödemeyle ilişkin diğer hususların, 3065 sayılı Yasanın diğer hükümlerine tabi olacağına dair bir hüküm var. Bu iki hüküm birbiriyle çelişkilidir. Yani, bir taraftan, bu verginin tarh ve tahsiliyle ilgili olarak genel hükümlere gidiyorsunuz, altına, sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere, dokuzuncu fıkrayı koyuyorsunuz; diyorsunuz ki, “bandrolle ilgili olarak usul ve esas tespit edelim” Bu, olmaz. Onun yerine, aynı yasanın 46 ncı maddesinin son fıkrasında çok net bir yetki var, o da diyor ki “Maliye Bakanlığı, işlemlerin mahiyetini göz önünde tutarak, Katma Değer Vergisinin işlemden önce ödenmiş olması şartını koymaya yetkilidir.” Yani, Maliye Bakanlığı, isterse, ekvergiyi, işlem yapılmadan önce tahsil edebilir. Ekvergiyle Tekelden herhangi bir şey alamayacağımızı varsaymamız gerekiyor, bu bir gerçek. Hazinenin, destekleme alımları nedeniyle alacağını vermemesi halinde, 60 trilyon lira borcu olan Tekelden bir kuruş alamazsınız, isteseniz de alamazsınız. Geriye, özel sigara fabrikaları, bira fabrikaları gibi dört beş mükellef kalır. 46 ncı maddeye dayanılarak, bunların, bu ürünlerinin, işlemden önce, yani, piyasaya çıkmasından önce, satışından önce, Maliye Bakanlığı olarak, Katma Değer Vergisini, daha doğrusu ekvergisini almaya ilişkin bir düzenleme yaparsanız, bu vergileri alırsınız.

Biraz önce Sayın Denizkurdu belirttiler, zaten “aylar öncesinden bu bandrollerin bedelini bana ödeyin” diye bir yükümlülük getiremezsiniz, kesin olarak getiremezsiniz. Her halükârda, bandrol de koysanız, işlemden önce, yani, tam piyasaya çıktığı aşamada bandrolü yapıştırarak piyasaya çıkarma zorunluluğu getirirsiniz. Yoksa “iki ay önce öde”, “geçen sene ödediğin miktar kadar benden bandrol almak zorundasın” gibi bir yükümlülüğü veya düzenlemeyi zaten getiremez Maliye Bakanlığı; yaparsa, Anayasaya aykırı olur, böyle bir şey olmaz. Satacağını veya satmayacağını, ne kadar satacağını bilmeden, oturup “mutlaka bandrol alacaksınız” deme yükümlülüğümüz yok; getiremezsiniz böyle bir olayı.

Bu bandrol olayı, birtakım taklitlere, sahtekârlıklara, vesairelere de neden olacak; çünkü, bandrol miktarları, özellikle, belirli sigaralarda ve içkilerde bayağı yüksek olacak. Bu durum karşısında, bunun özel makinalarını getireceksiniz, bandrolleri taklit edilmeyecek şekilde basacaksınız ve başlı başına bir masraf unsuru olacak. O nedenle, bu maddenin getirilmesine karşı değiliz. Gerçekten, bandrol usulüyle tahsilat, birçok Avrupa ülkesinde yapılıyor, Hollanda'da yapılıyor, Almanya'da yapılıyor. Birtakım mahzurları falan var, doğru; ama, yürütülüyor. Türkiye'de de yapılabilir, eğer, böyle bir ön tahsilat veya önceden gelir elde etmek amacı güdülüyorsa; ama, bizim yetkimiz var; 46 ncı maddenin, belirttiğim, okuduğum fıkrasında, Maliye Bakanının, işlemden önce, ek vergiyi, Katma Değer Vergisini tahsil etme olanağı var. Maddenin çıkarılmasına karşı değiliz, o nedenle çıkarabiliriz; ancak, benim önerim, bu madde çıkmış olsa bile, Maliye Bakanlığının, bu tür ek vergileri önceden tahsil etmek istiyorsa, 46 ncı maddeye dayanarak düzenleme yapması ve ona göre bu tahsilatı sağlaması; onun yerine, bandroldü, makineydi, bandrol makinesiydi gibi birtakım masraflarla devleti karşı karşıya bırakmaması gerekir.

Teşekkür eder, hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Temizel.

Başka söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının 3 üncü maddesini 2 nci madde olarak okutuyorum:

MADDE 2. - 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 98 inci maddesinin 1 ve 3 üncü fıkralarında yer alan “... 20 nci günü...” ibareleri “... 10 uncu günü...” olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş iki önerge vardır; geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunlarının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısından; madde 2'nin tümüyle çıkarılmasını teklif ve arz ederiz.

Saygılarımızla.

Hüsamettin Özkan Refik Aras

İstanbul İstanbul

Biltekin Özdemir Zekeriya Temizel

Samsun İstanbul

Ali Coşkun İbrahim Çebi

İstanbul Trabzon

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 130 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Salih Kapusuz Saffet Arıkan Bedük

RP Grup Başkanvekili DYP Grup Başkanvekili

Ahmet Feyzi İnceöz Mustafa Köylü

Tokat Isparta

Muhammet Polat

Aydın

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, her iki önerge birbirinin aynısıdır; dolayısıyla, birleştirerek işleme koyacağım.

Bu çerçevede, oylarınıza sunmadan önce, geliş sırasına göre, ilk önergeyi yeniden okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz; 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısından; madde 2'nin tümüyle tasarıdan çıkarılmasını teklif ve arz ederiz.

Saygılarımızla.

Hüsamettin Özkan

(İstanbul)

ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MUSTAFA ÇİLOĞLU (Burdur) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmıştır.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, bir şey hatırlatabilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bu önergeler iki maddeyi de kapsamaktadır; dikkatinize sunuyorum. O nedenle, hem şimdiki 2 nci madde hem de 3 üncü madde...

BAŞKAN - Kapsamıyor efendim; onu, ayrıca görüşeceğiz. Yalnız 2 nci maddeyi kapsıyor.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Önergelerden bir tanesi kapsıyor efendim. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu...

BAŞKAN - Efendim, o, başlık olarak kullanılmış. 3 üncü madde için ayrıca önergeler var, onu konuşacağız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, tasarının 4 üncü maddesini 2 nci madde olarak okutuyorum:

MADDE 2. - 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin 8 inci fıkrasında yer alan “... yirminci günü...” ibaresi” ... onuncu günü...” olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde iki önerge vardır, geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz; 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunlarının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısından; madde 2'nin tümüyle çıkarılmasını teklif ve arz ederiz.

Saygılarımızla.

Hasan Hüsamettin Özkan Refik Aras

İstanbul İstanbul

Zekeriya Temizel Biltekin Özdemir

İstanbul Samsun

Ali Coşkun İbrahim Çebi

İstanbul Trabzon

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 130 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Salih Kapusuz Saffet Arıkan Bedük

RP Grup Başkanvekili DYP Grup Başkanvekili

Mehmet Gözlükaya Muhammet Polat

DYP Grup Başkanvekili Aydın

Ahmet Feyzi İnceöz

Tokat

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, her iki önerge de birbirinin aynıdır; dolayısıyla, birleştirerek işleme koyuyor ve geliş sırasına göre birinci önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunlarının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısından; madde 2'nin tümüyle çıkarılmasını teklif ve arz ederiz.

Refik Aras

(İstanbul)

ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MUSTAFA ÇİLOĞLU (Burdur) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet, önergelere katılıyor musunuz?

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon önergelere katılmıştır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bir önerge daha var; önergenin şekli konusunda, önerge sahipleriyle bir görüşme yapma ihtiyacımız vardır. Lütfen, bütün partilerin grup başkanvekilleri görüşmeye katılsınlar.

Bunun için, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.55

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.18

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Kadir BOZKURT (Sinop)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

VI. -KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8. - 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4 üncü Fıkralarının Değiştirilmesi ile 60 ıncı maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/512) (S. Sayısı : 130) (Devam)

BAŞKAN - Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Tasarının 5 inci maddesini 2 nci madde olarak okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanunun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri yayımlandığı ayın başından itibaren, 2 nci maddesi ise yayımı tarihinden yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

ÖNDER SAV (Ankara) - Sayın Başkan, maddeler kalmadı ki, burada bir sürü madde sayılıyor!..

BAŞKAN - Önerge var Sayın Sav.

Madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 130 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Salih Kapusuz İsmail Özgün

RP Grubu Başkanvekili Balıkesir

Saffet Arıkan Bedük Sıtkı Cengil

DYP Grubu Başkanvekili Adana

Mustafa Köylü Muhammet Polat

Isparta Aydın

Abdulkadir Öncel

Şanlıurfa

“Madde 2.- Bu Kanun hükümleri, 1.1.1997 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.”

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MUSTAFA ÇİLOĞLU (Burdur) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon önergeye katılıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, 2 nci maddeyi, önergeyle değişen şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi 3 üncü madde olarak okutuyorum:

Madde 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bazı maddelerin çıkarılması nedeniyle tasarının başlığı değişmiştir.

Başlığı, tasarının tümünü oylarınıza sunmadan önce okuyorum:

“3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı”

İsmi bu şekilde olmuştur.

Bu isim değişikliğiyle birlikte tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı, kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, eğer, yeni bir tasarının görüşülmesine başlarsak, bir, bilemediniz en fazla iki grubun konuşmasına imkân sağlayabileceğiz. Buna devam edelim mi, gerek yok mu; grupların işarî mutabakatını arayacağım. (“Yarın devam edelim” sesleri)

Grupların genel talebi doğrultusunda çalışmalarımıza devam etmiyoruz.

Gündemimizdeki kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek üzere, 9 Ocak 1997 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

İyi akşamlar.

Kapanma Saati : 18.23

V. - SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Başbakanlık genelgesiyle kurulan Stratejik Araştırma ve Geliştirme ve Teknolojik Değerlendirme Başmüşavirliğine atanan şahsa ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1665)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

1. 19.9.1996 tarihinde Başbakanlık genelgesiyle kurulan Stratejik Araştırma Geliştirme ve Teknolojik Değerlendirme Başmüşavirliği'ne atanan Sayın Sedat Çelikdoğan'ın yetkileri ne olacaktır?

2. Endonezya ile imzalanan Bilim ve Teknolojik İşbirliği Anlaşması çerçevesinde Sayın Çelikdoğan'a düşen görev ne olacaktır?

3. Endonezya ile ortaklaşa uçak üretme projemiz var mıdır?

4. Sayın Çelikdoğan, Endonezya Uçak Fabrikası'nın şirketi olan IPNT'nin Türkiye Temsilciliği'ni yapmış mıdır?

5. Bu temsilcilik, şimdi Sayın Çelikdoğan'ın oğluna devredilmiş midir?

6. Kuleli Havacılık Şirketi ile IPNT ve Sayın Çelikdoğan arasında ne gibi bir bağlantı vardır?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.0010/01366 7.10.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 6.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1665-4300/11903 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.'nün 9.12.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-414/4742 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı'nın; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

1. 19.9.1996 tarihli ve 1996/58 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nde bahsekonu Başmüşavirliğin görevleri tespit edilmiş olup, bu belirtilen görevlerin öngördüğü sınırlar dahilinde yetkilidir.

2. Yukarıda açıklanan çerçeve içerisinde Endonezya, Malezya, Singapur ve diğer İslam ve gelişmiş batı ülkeleri arasında ihracatı artırmak, müşterek projeler geliştirmek, konsorsiyumlar teşkil etmek, AR-GE çalışmalarında işbirliği yapmak gayesi ile, bilgi alışverişi, iş seyahatleri, uzman ve personel değişimi, teknoloji transferi koordinasyonu hazırlamak ve ilgili kuruluşlar vasıtası ile gerçekleştirmektir.

3. Yoktur.

4. Sözkonusu şirketin Yönetim Kurulu üyesi olarak deruhte edilen görevlerin dışında, kişisel olarak bu yönde özel bir faaliyet gösterilmemiştir.

5. Hayır.

6. Bağlantı yoktur.

2. - Niğde Milletvekili Akın Gönen'in, bazı kamu kuruluşlarının korunmaya muhtaç çocukların istihdamıyla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmedikleri iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1717) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Korunmaya muhtaç çocukların istihdamına ilişkin aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

4.12.1996

Akın Gönen

Niğde

1. 3413 sayılı Yasanın amir hükümleri ve 2.3.1995 gün ve 22218 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan “Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin 95/6531 Sayılı Tüzük” gereğince, hangi statüde olursa olsun, tüm Kamu Kurum ve Kuruluşlarının her yıl kendilerine tahsis edilen serbest kadrolarının binde birini -diğer atamalarda olduğu gibi Başbakanlık izni almaya dahi gerek duyulmadan (1996 yılı Bütçe Kanunu, Kadroların Kullanımı-Madde : 48)- korunmaya muhtaç çocuklar için kullanmaları gerektiği halde, ilişik listede yer alan Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Başbakanlık (SHÇEK) tarafından defalarca yapılan yazılı uyarılara rağmen, yasadan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediklerini ve 1996 yılında sınav açmadıklarını biliyor musunuz? Biliyorsanız sınav açılmamasının gerekçeleri nedir?

2. 3413 sayılı Yasadan ve 95/6531 sayılı Tüzükten kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyen ya da ihmal eden Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yöneticilerine bu konuda bir talimat vermeyi düşünüyor musunuz?

3. Başta ilişik listede yer alanlar olmak üzere, tüm Kamu Kurum ve Kuruluşlarının teftiş rehberlerinde, söz konusu yasa ve tüzüğün uygulanıp uygulanmadığının denetimi ile ilgili bir hüküm var mıdır? Şayet yoksa, böyle bir hükmün koydurulması yönünde bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?

Korunmaya Muhtaç Çocukların İstihdamı Amacıyla 1996 Yılında Sınav Açmayan Kamu Kurum ve Kuruluşları

- Adalet Bakanlığı

Adlî Tıp Kurumu

- Maliye ve Gümrük Bakanlığı

- Orman Bakanlığı

Orman Genel Müdürlüğü

- Çevre Bakanlığı

- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Karayolları Genel Müdürlüğü

- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

- Sağlık Bakanlığı

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi

- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

İş ve İşçi Bulma Kurumu

. Sayıştay Başkanlığı

. Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı

. Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı

. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü

. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Not : Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü'nün 20.11.1996

gün ve B.02.1.SÇE.0.11.00.03.Ç-10-96/2089 sayılı yazıları ekindeki listedir.

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Personel Dairesi Başkanlığı

Sayı : B.03.0.PER.0.00.00.31/275-4 6.1.1997

Konu : 3413 sayılı Kanun

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Devlet Bakanlığının (Sayın Lütfü Esengün) 23.12.1996 tarih ve B.02.0.0010/01426 sayılı yazısı.

Niğde Milletvekili Akın Gönen'in; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Devlet Bakanlığının (Sayın Lütfü Esengün) koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgide kayıtlı yazısı ve eki yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Bakanlığımızca, 3413 sayılı Kanun uyarınca korunmaya muhtaç çocukları işe yerleştirmek amacıyla 3.7.1996 tarihinde yapılması planlanan sınav, Başbakanlığın 2.7.1996 tarih ve B.02.0.PPG.0.12-383-11861 (1996/35) sayılı genelgesi uyarınca iptal edilmiş ve Başbakanlığın 22.7.1996 tarih ve B.02.0.PPG.0.12-383-12943 (1996/37) sayılı genelgesine göre yapılacak sınav için 1995 yılı için eksik kalan 17, 1996 yılı için 21 olmak üzere toplam 38 kişilik kontenjan için merkez ve taşra teşkilatımızın ihtiyaçları tespit edilerek Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünden 4.11.1996 tarih ve 11949 sayılı yazımızla sözü edilen çocukların isim ve adresleri istenilmiş, ancak sınav için gerekli zamanın az olması nedeniyle 1997 yılı için tespit edilen 21 kişilik kontenjan da dikkate alınarak 1997 yılı Ocak ayı içerisinde 59 kişilik kontenjan için sınav yapılması çalışmalarına devam edilmektedir.

2. 3413 sayılı Yasadan ve 95/6531 sayılı Tüzükten kaynaklanan yükümlülüklerle ilgili bilgiler yazımız ekinde sunulmuştur.

3. Bakanlığımız Başmüfettiş, Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları; yürürlükteki mevzuat hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığı konusunda denetim yapmak yetkisine sahiptirler.

Bilgilerinize arz ederim.

Cevat Ayhan

Bakan

3413 Sayılı Kanun Gereğince Kimsesiz Çocuklarla İlgili Bilgiler

Serbest Serbest Serbest Alınması Alınan

Yıllar Mem. Kad. İşçi Kad. Mem+İşçi Gerek. % 01 Personel Eksik

1988 11950 12905 24855 24 14 10

1989 11950 12905 24855 24 24

1990 11950 12905 24895 24 12 12

1991 11990 12905 24945 24 24

1992 12040 12905 24945 24 24

1993 12053 12905 24958 24 24

1994 12053 12905 24958 25 25

1995 12053 12905 24958 25 8 17

1996 11519 10380 21899 21 21

1997 11519 10155 21674 21 21

TOPLAM 236 83 153

3. - Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün, Ankara Büyükşehir Belediyespor-Karamanspor karşılaşmasında meydana gelen olaylara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1764)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

8.12.1996 Pazar günü Ankara-Aktepe Stadyumunda (Keçiören), Karamanspor ve Büyükşehir Belediyespor takımları arasında oynanan futbol maçı öncesinde spor adına çok vahim olaylar yaşanmıştır.

Karşılaşma başlamadan önce Belediyesporlu bir grup militan seyirci, Karamansporlu futbolcuların soyunma odasını basarak antrenör ve yöneticilere saldırmışlar, kapı ve pencereleri taş ve sopalarla kırıp dökmüşlerdir. Bu arada bıçaklı saldırıya uğrayan Karamanspor teknik direktörü Arif Çetinkaya elinden yaralanmış, yardımcı antrenör Adem Güler dövülmüş, kaleci antrenörü Muzaffer Evren de tartaklanmıştır. Olay esnasında stadda yönetici ve sporcuların can güvenliğini sağlamaktan sorumlu bir tek emniyet görevlisinin dahi bulunmayışı saldırganları cesaretlendirmiştir. Olaylar, Karamansporlu yönetici, sporcu ve taraftarların sabır ve olgunluğu sayesinde daha üzücü boyutlara ulaşmadan önlenebilmiştir.

Maç başlamadan önce bizzat tarafımdan tespit edilen saldırganların elebaşları ise, Belediyesporlu birkaç yöneticinin engellemeleri yüzünden polisler tarafından stad dışına çıkarılamamıştır. Bu arada seyirci tahrik edilerek, “Fikret Ünlü dışarı” diye slogan attırılmıştır. Daha sonra yanıma gelen bir komiser, tansiyonu yükseltmemek için salgırganların maç bittikten sonra alınacağını belirtmiştir.

Bu şartlar altında başlayan karşılaşma, futbol hakeminin cesur ve başarılı yönetimi sayesinde sonuçlanabilmiştir. Ancak, yalnız Karamanspor'a değil, başka takımların seyirci ve sporcularına karşı da, maç öncesinde, spora ve centilmenliğe yakışmayan tavır ve saldırıların alışkanlık halini alması üzücüdür. Taciz, tahrik ve saldırılarla sporcuların maneviyatını kırıp zorla maç kazanma hırsına kapılan Ankara Büyükşehir Belediyesporlu yönetici ve taraftarların bu anlayışları, ileride daha büyük olayların çıkabileceği sinyallerini vermektedir.

Bu tür olayların önlenerek toplumsal barışın sağlanmasına katkı yapabileceği düşüncesiyle, aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

12.12.1996

Fikret Ünlü

Karaman

Sorular :

1. Keçiören Aktepe Stadyumunda yapılan Ankara Büyükşehir Belediyespor-Karamanspor karşılaşmasında çıkabilecek olaylara karşı neden zamanında önlem alınmamıştır?

2. Bu stadda, Petrolofisi ve Kütahya Seramiksporlu yönetici ve futbolculara da aynı şahısların saldırdığı doğru mudur?

3. Saldırganların bazı kişi ve çevrelerce kullanılmakta olduğu konusunda herhangi bir istihbaratınız var mıdır?

4. Karamanspor'lulara saldıranların Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in koruma görevlileri ile ilişkileri var mıdır?

5. Tespit edilen saldırganlardan emniyet güçlerine gösterilenler hakkında herhangi bir yasal işlem yapılmakta mıdır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-014144 8.1.1997

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 21.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1764-4625/12757 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Fikri Ünlü tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

8.12.1996 günü Ankara Büyükşehir Belediyespor ile Karamanspor takımları arasındaki futbol karşılaşmasından önce Keçiören-Aktepe Stadyumunun içinde ve çevresinde gerekli güvenlik tedbirleri alınmıştır. Soyunma odalarında iki takımın yetkilileri arasında münferit bir sözlü sataşma olayı meydana gelmesi üzerine görevlilerce anında müdahale edilmiş ve maç boyunca başka olay meydana gelmemiştir.

Bu stadyumda Petrolofisi-Kütahya Seramik Spor maçında herhangi bir olay olmamıştır.

Önergede ileri sürüldüğü gibi saldırı olayı sözkonusu olmadığı gibi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'nın korumalarının yada başka kişilerin bu olayla bir ilişkileri yoktur.

Maçtan sonra Karakola intikal ettirilen iki spor takımının yöneticileri, karşılıklı olarak davacı ve şikâyetçi olmadıklarını beyan etmeleri üzerine şahıslar serbest bırakılmışlardır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

4. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in Afyon-Hocalar'da tapu sicil müdürlüğü ihdasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Işılay Saygın'ın yazılı cevabı (7/1788)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Işılay Saygın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygı ile arz ederim. 12.12.1996

Osman Hazer

Afyon

1. Afyon İline bağlı Hocalar İlçemizde tapu Sicil Müdürlüğü ve hizmet binası olmadığı görülmektedir. 1997 yılında bu ilçemizde Tapu Sicil Müdürlüğü ve hizmet binası açılacak mı?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.005/00037 8.1.1997

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 26.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1788-4692/12992 sayılı yazınız.

İlgi yazınız eki Afyon Milletvekili Osman Hazer tarafından verildiği bildirilen Bakanlığım ile ilgili yazılı soru önergesi aşağıda cevaplandırılmıştır.

Soru : Afyon İline bağlı Hocalar İlçemizde Tapu Sicil Müdürlüğü ve hizmet binası olmadığı görülmektedir. 1997 yılında bu ilçemizde Tapu Sicil Müdürlüğü ve hizmet binası açılacak mı?

Cevap : Hocalar İlçesinde Tapu İşlemleri halen Sandıklı İlçesi Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından yetki ile aksatılmadan yürütülmekte olup, çok az sayıda işlem gerçekleştirilmektedir.

Bütçe ve personel imkânları çerçevesinde ve hizmet binası temin edilmesi halinde Tapu Sicil Müdürlüğü kurulacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Işılay Saygın

Devlet Bakanı

5. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Vakıflar Genel Müdürlüğünce camilere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un yazılı cevabı (7/1790)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımı Devlet Bakanı Sayın A. Cemil Tunç tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim.

12.12.1996

Osman Hazer

Afyon

1. Dinar merkezindeki Ulu Camiin bakım ve tamiri Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılmaktadır. Tahsis edilen ödenek yetersiz kaldığından ve tamamı gönderilmediğinden bakım ve onarımı durmuştur. Bakım ve tamiri hızlandırılması yönünde çalışmalarınız var mı?

2. Her yıl olduğu gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü uhdesinde yurt genelinde yapılan camiilere yardım olarak ne düşünüyorsunuz?

3. Afyon'un İhsaniye İlçesine bağlı Döğer Kasabasındaki tarihî kervansaray bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak daha önce tamir ve bakımı yapılmış fakat tadilat tamamlanmamıştır. Bu tarihî kervansarayın tamiratının tamamlanması konusunda bir çalışmanız olacak mı?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.012/04.01-024 7.1.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 26.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4794/12994 sayılı yazınız.

Bakanlığımıza ilgi yazıda intikal ettirilen, Afyon Milletvekili Osman Hazer'in 7/1790-4694 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

Devlet Bakanı

Afyon Milletvekili Sayın Osman Hazer'in 7/1790-4694 Sayılı Yazılı Soru Önergesine Verilen Cevaptır.

Soru 1. Dinar merkezindeki Ulu Camiin bakım ve tamiri Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılmaktadır. Tahsis edilen ödenek yetersiz kaldığından ve tamamı gönderilmediğinden bakım ve onarımı durmuştur. Bakım ve tamiri hızlandırılması yönünde çalışmalarınız var mı?

Cevap 1. Bakanlığım bağlı kuruluşu Vakıflar Genel Müdürlüğünce, Afyon İli Dinar İlçesi'nde bulunan Ulu Camii onarımına 1997 yılında yeni bir ihale yapılarak devam edilecek ve eksik olan işler tamamlanacaktır.

Soru 2. Her yıl olduğu gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü uhdesinde yurt genelinde yapılan camiilere yardım edilmektedir. Bu yılki yardımlarda yarım kalan camilere yardım olarak ne düşünüyorsunuz?

Cevap 2. 1997 Malî Yılı Bütçesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesine; Köy Muhtarlıklarına dağıtılmak üzere 95 000 000 000 TL., Cami derneklerine dağıtılmak üzere 40 000 000 000 TL. ödenek konulmuştur. Bakanlığım bağlı kuruluşu Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne intikal eden camii yardımı taleplerinin fazlalığı göz önünde bulundurularak, azami ölçüde müracaata yardım yapılması prensibi doğrultusunda hareket edilecektir.

Soru 3. Afyon'un İhsaniye İlçesine bağlı Döğer Kasabasındaki tarihî kervansaray bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak daha önce tamir ve bakımı yapılmış fakat tadilat tamamlanmamıştır. Bu tarihî kervansarayın tamiratının tamamlanması konusunda bir çalışmanız olacak mı?

Cevap 3. Afyon İli, İhsaniye İlçesi'nde bulunan Döğer Kervansarayı'nın onarımının ise ödenekler elverdiği ölçüde 1997 yılında tekrar başlatılmasına çalışılacaktır.

6. - Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, şeker pancarı üreticisine yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'in yazılı cevabı (7/1811)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından yazılı cevaplandırılması için delaletinizi arz ederim.

Dr. Yusuf Ekinci

Burdur

1. 1997 yılında, şekerpancarı ekicisinin yüzünü güldürecek tedbirler alacak mısınız?

2. Şayet tedbir alacaksınız bunların neler olduğunu açıklar mısınız?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.140.BHİ.01-6 3.1.1997

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 26.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1811-4734/13126 sayılı yazınız.

Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, Şeker pancarı üreticisine yapılacak yardımlara ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/1811) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yalım Erez

Sanayi ve Ticaret Bakanı

Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin Yazılı Sorularına Cevaplarımız

Ülkemizde pancar üretimi Devlet tarafından teşvik edilmektedir. Bu kapsamda üretici aynî ve nakdî olarak desteklenmektedir.

1996 yılında çiftçiden bedeli ödenen 11 Milyon 410 bin 395 ton pancar tesellüm edilmiştir. 1996 yılı pancar fiyatları 4 400 TL./kg olarak zamanında (Mart ayı) açıklanmıştır. Prim ve tazminatlarla birlikte ortalama fiyat 4 850 TL./kg.'ı bulacaktır. Fiyatların zamanında ve yeterli düzeyde açıklanmış olması çiftçi tarafından memnunlukla karşılanmış ve pancar üretimi bir önceki yıla göre % 35 oranında artış göstermiştir. Buna bağlı olarak ülke şeker üretimi talebi karşılayacak düzeyde gerçekleşerek 1 Milyon 850 bin tona ulaşmıştır.

İki yıldır etkinbir şekilde çiftçiye yönelik sürdürülen destekler 1997 yılı taahhütlerini de bir önceki yıla göre % 20 artışla rekor düzeye yükseltmiştir. 1997 yılı taahhütlerinin ekime dönüşmesi için çiftçi destekleri 1997 yılında da etkin bir şekilde sürdürülecek fiyatlar üreticiyi tatmin edecek yeterli düzeyde ve programlanan zamanda açıklanacaktır. Aynî ve nakdî avanslar geçen yıllarda olduğu gibi düzenli olarak ve zamanında ödenecektir.

Buna bağlı olarak rekor düzeyde şeker üretimi beklenmektedir. Yıl içinde ithalata gerek kalmayacaktır. İhracat için çalışmalar sürdürülmektedir.

1997 ürünü için bedeli 5 Trilyon TL.'yi aşan 260 bin azotlu ve fosforlu gübre mübayaa edilmiş, üreticilere dağıtılmaya başlanmıştır. Gübre bedelleri 1998 Mart ayında ödenecek pancar bedellerinden mahsup edilecektir.

Ayrıca yüksek vasıflı genetik monogerm tohumluk tedarik edilmiş olup üretim bölgelerine sevkedilmeye başlanmıştır. Zirai mücadele için de gerekli tedbirler alınmakta ve düzenlemeler yapılmaktadır.

1997 yılı ürünü için başlatılan bu destekler programlanan şekilde sürdürülecek ve üreteci mağdur edilmeyecektir.

TUTANAĞIN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.