Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 17 YASAMA YILI : 1

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

36 ncı Birleşim

17. 12. 1996 Salı

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KAĞITLAR

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - 1997 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1994 ve 1995 Malî Yılları Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu tasarıları (1/518; 1/519; 1/282, 3/414; 1/283, 3/415; 1/492, 3/516; 1/493, 3/517) (S. Sayıları : 134, 135, 103, 102, 151, 150)

A) MALİYE BAKANLIĞI

1.- Maliye Bakanlığı 1997 Malî Yılı Bütçesi

2.- Maliye Bakanlığı 1994 Malî Yılı Kesinhesabı

3.- Maliye Bakanlığı 1995 Malî Yılı Kesinhesabı

B) GELİR BÜTÇESİ

2.- 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/518) (S. Sayısı : 134)

3.- 1994 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/282, 3/414) (S. Sayısı : 103)

4.- 1995 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/492, 3/516) (S. Sayısı : 151)

5.- Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/519) (S. Sayısı : 135)

6.- 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/283, 3/415) (S. Sayısı : 102)

7.- 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/493, 3/517) (S. Sayısı : 150)

IV. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, ahlâk dışı hizmetler nedeniyle turistik beş yıldızlı otellerle, tatil köylerinin kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Turizm Bakanı Bahattin Yücel'in yazılı cevabı (7/1599)

2.- Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu'nun, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1625)

3.- Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı'nın, SSK'ya alınacak personel için uygulanan başvuru şekline ve yapılacak sınava ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1654)

4.- Sıvas Milletvekili Mahmut Işık'ın, SSK'nın memuriyet sınavına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1675)

5.- Diyarbakır Milletvekili Yakup Hatipoğlu'nun, Diyarbakır'daki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1687)







I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 10.00'da açılarak iki oturum yaptı.

1997 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1994 ve 1995 Malî Yılları Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarılarının (1/518, 1/519; 1/282, 3/414; 1/283, 3/415; 1/492, 3/516; 1/493, 3/517) (S. Sayıları : 134, 135, 103, 102, 151, 150) görüşmelerine devam olunarak;

Millî Eğitim Bakanlığı,

Yüksek Öğretim Kurulu,

50 Üniversite,

2 Yüksek Teknoloji Enstitüsü,

Galatasaray Eğitim-Öğretim Kurumu,

Kültür Bakanlığı,

1997 Malî Yılı bütçeleri ile 1994 ve 1995 Malî yılları kesinhesapları kabul edildi.

Programda yer alan kuruluşların bütçe ve kesinhesaplarını görüşmek ve 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarılarıyla 1994 ve 1995 Malî Yılları Kesinhesap Kanunu Tasarılarının oylanmamış maddelerini oylamak için, 17 Aralık 1996 Salı günü saat 10.00'da toplanmak üzere, birleşime 18.20'de son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Ahmet Dökülmez Kadir Bozkurt

Kahramanmaraş Sinop

Kâtip Üye Kâtip Üye

Mustafa Baş Ali Günaydın

İstanbul Konya

Kâtip Üye Kâtip Üye


II.- GELEN KAĞITLAR

17.12.1996 SALI

Raporlar

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Nisan, Mayıs ve Haziran 1996 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/11) (S. Sayısı : 169) (Dağıtma tarihi : 17.12.1996) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Temmuz, Ağustos ve Eylül 1996 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/12) (S. Sayısı : 170) (Dağıtma tarihi : 17.12.1996) (GÜNDEME)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 10.00

17 Aralık 1996 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Kâzım ÜSTÜNER (Burdur), Zeki ERGEZEN (Bitlis)


BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 36 ncı Birleşimini açıyorum.

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- 1997 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1994 ve 1995 Malî Yılları Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu tasarıları (1/518; 1/519; 1/282, 3/414; 1/283, 3/415; 1/492, 3/516; 1/493, 3/517) (S. Sayıları: 134, 135, 103, 102, 151, 150) (1)

A) MALİYE BAKANLIĞI

1.- Maliye Bakanlığı 1997 Malî Yılı Bütçesi

2.- Maliye Bakanlığı 1994 Malî Yılı Kesinhesabı

3.- Maliye Bakanlığı 1995 Malî Yılı Kesinhesabı

B) GELİR BÜTÇESİ

2.- 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/518) (S. Sayısı : 134)

3.- 1994 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/282, 3/414) (S. Sayısı : 103)

4.- 1995 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/492, 3/516) (S. Sayısı : 151)

5.- Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/519) (S. Sayısı : 135)

6.- 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan Bütçe Komisyonu Raporu (1/283, 3/415) (S. Sayısı : 102)

7.- 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan Bütçe Komisyonu Raporu (1/493, 3/517) (S. Sayısı :150)

(1) 134, 135, 103, 102, 151, 150, S. Sayılı Basma yazılar 9.12.1996 tarihli 28 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 1997 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1994 ve 1995 Malî Yılları Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarıları üzerindeki görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Şimdi, 14 üncü turda, gelir bütçesi ve Maliye Bakanlığı bütçesi üzerinde görüşmeler yapacağız.

Değerli milletvekilleri, bugün de aşağı yukarı 17-18 milletvekili arkadaşımız konuşacak; ayrıca, 100 küsur madde üzerinde müzakere yapacağız. Bunun için, sayın milletvekillerinden rica ediyorum... Herkes süresine riayet edecek; hiç kimsenin süresini uzatmayacağım. O bakımdan...

HASAN GÜLAY (Manisa) - Hiç uzatmayacak mısınız?

BAŞKAN - Efendim, hiç uzatmayacağım.

100 küsur madde var; bir de, onun dışında, konuşacak 17 arkadaşımız var. Arkadaşlarımız çok güzel fikirler söylüyorlar; o fikirlerin güzellerini başında söylesinler, ayrıntılarını sona getirsinler, yarısı kalsın.

ALİ DİNÇER (Ankara) - 1 dakika dahi vermeyecek misiniz?!.

BAŞKAN - 1 dakika dahi vermeyeceğim.

EMİN KARAA (Kütahya) - Sayın Başkan, vermiş olduğumuz sorular var; onlara, lütfen, teselsül numarası verin.

BAŞKAN - Efendim, o benim işim değil; onları kâtip arkadaşlar sıraya koyuyorlar.

Şimdi, gelir bütçesiyle ilgili 2 nci maddeyi okutuyorum:

Gelir Bütçesi

MADDE 2.- Genel Bütçenin gelirleri bağlı (B) işaretli cetvelde gösterildiği üzere

(6 237 920 926 000 000) lira olarak tahmin edilmiştir.

BAŞKAN - Şimdi, ondördüncü turda söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum:

Gruplar adına: DSP Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Tuncay Karaytuğ, Antalya Milletvekili Sayın Metin Şahin; Refah Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün, Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan, Tokat Milletvekili Sayın Bekir Sobacı, Erzincan Milletvekili Sayın Naci Terzi; CHP Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Algan Hacaloğlu, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Topuz; ANAP Grubu adına, Yozgat Milletvekili Sayın Lutfullah Kayalar, Manisa Milletvekili Sayın Sümer Oral; DYP Grubu adına, Afyon Milletvekili Sayın İsmet Attila.

Şahısları adına: lehinde, Erzurum Milletvekili Necati Güllülü, Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Sülün.

METİN ŞAHİN (Antalya) - Sayın Başkan, Demokratik Sol Parti adına bir değişikliğimiz var.

BAŞKAN - Siz sonra mı konuşmak istiyorsunuz?

METİN ŞAHİN (Antalya) - Hayır. Şöyle: Benim yerime Sayın Zekeriya Temizel konuşacaklar.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Peki, DSP Grubu adına Sayın Zekeriya Temizel...

DSP Grubu adına, Sayın Tuncay Karaytuğ; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

20'şer dakika mı paylaştınız?

TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) - 10 dakika kullanmak istiyorum; uzarsa, Zekeriya Beyin süresinden konuşacağım.

BAŞKAN - Peki...

Süreniz 10 dakika; buyurun efendim.

DSP GRUBU ADINA TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Maliye Bakanlığının bütçesi üzerinde, Demokratik Sol Partinin görüşlerini açıklamak üzere, Grubum adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, sizleri ve bizi televizyonları başında izleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, aslında, Maliye Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşmak, bütçenin tamamı üzerinde konuşmaktan pek farklı değildir; çünkü, bu bütçenin, hem hazırlanması hem de uygulanmasının sorumluluğu Maliye Bakanlığındadır. Maliye Bakanlığı bu sorumluluğu gereğince yerine getirebilmiş midir; cumhuriyet tarihimizin en çok açık veren bütçesinin denk bütçe olarak bizzat Sayın Başbakan tarafından açıklanması, Maliye Bakanlığının bu sorumluluğunu gereğince yerine getiremediğinin en açık kanıtıdır. Maliye Bakanlığı, bu bütçeyi hazırlarken, samimiyet ve doğruluk ilkelerine riayet etmemiş, giderlerini gerçeğin çok çok altında göstererek gelirlerini de abartarak denk bütçe savında olmuştur. Bu savın geçerli olmadığını sadece bizler değil, uluslararası kuruluşlar da büyük bir tutarlılıkla ortaya koymuşlardır. Gerçi, Sayın Başbakan da, bizzat, bazı cümlelerinin arasında, bütçenin denk olmayacağını, gelir hedeflerinin gerçekleştirilmemesi halinde ücret kalemleri dışında kalan harcama kalemlerinde yüzde 15 oranında kısıntı yapabileceğini ifade etmektedir. İşte, bu ifade, bütçenin denk olmadığını göstermeye de yetmektedir. Üstelik, bu kısıntı, yatırım harcamalarında yapılacaktır. Hiç değilse, yatırım harcamalarında artış var diye umut uyandıran bu bütçenin uyandırdığı umut da ortadan kalkmış olacaktır. Halbuki, 1980'lerin başında, bütçenin yüzde 22'si yatırım harcamalarına aktarılırdı. Bu oran 1995'te yüzde 5'lere düşmüş, bunun sonucu olarak da, işsizlik çığ gibi büyümüştür.

Değerli milletvekilleri, hükümetlerin hesap bilmezliğinin faturası sürekli olarak yatırım harcamalarına kesilmemelidir. Türkiye, hem ekonomik hem de sosyal sorunlarını çözecek yatırımlarını ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmelidir. Gerekiyorsa, devlet, bu tür verimli yatırımlar için borçlanmaktan da korkmamalıdır. Verimli alanlarda kullanıldığı sürece, devlet borcu, bütçelerde korkulacak bir unsur değildir. O nedenle, keşke, denk bütçe diye bir hayale sarılıp da ısrar edeceğinize, samimî ve gerçekçi bir bütçe yapsaydınız da, gerekirse borçlanmaktan da korkmasaydınız.

Aslında, denk olmayan bu bütçe, sadece yatırımları tehdit etmemekte, özellikle ortadireği ve Türkiye ekonomisinin belkemiği olan KOBİ'leri de tehdit etmektedir. Hükümet, denk olarak ilan ettiği bu bütçeye borç bulabilmek için bedelsiz ithalat yolunu açmış, bu yetmiyormuş gibi, üçüncü dünya ülkelerinden otomotiv aramalı ithalatında Gümrük Vergisi indirimi kapısını da aralamıştır. Gümrük Birliği çerçevesinde, zaten, Avrupa'dan gelecek olan bu tür parçalar, gümrük korumasının dışındaydı. Şimdi, üçüncü dünya ülkelerine de, yani, ortak gümrük tarifelerimizin dışında kalanlara da bu olanak açıldığı zaman, artık, otomotiv sanayiine değil, otomotiv sanayiine aramalı üreten KOBİ'lere de son darbeyi indirmiş olacaksınız. 1996'yı KOBİ yılı ilan edip bu darbeyi vuranlar, bu konuya bir açıklık getirir sanırım.

Değerli milletvekilleri, Türkiyemiz, temiz toplum tartışmalarını yoğun bir biçimde yaşıyor. Temiz toplum yolunda atılacak en önemli adımlardan bir tanesi de, diğerlerinin yanında, kayıt dışı ekonomiyi kayıt içine alacak önlemlerin süratle uygulamaya konulmasıdır. Ancak, bugüne kadar alınmakta olan önlemlerin sergilediği görünüm, kayıt dışını süratle kayıt altına almaktan ziyade, kayıtdışı faaliyetleri ödüllendiren nitelikte görünüyor. Bu nedenle, temiz toplum, temiz siyaset yönünde atacağımız adımları atmadığımız takdirde, kayıtsız ekonomi ve onun yarattığı kirli ilişkiler, toplumu, bütün beklentilerini allak bullak edecek noktaya doğru götürecektir.

Değerli arkadaşlar, Maliye Bakanlığı bütçesi görüşülürken Maliye Bakanlığı transfer ödeneklerine değinmemek, bir eksiklik olur. Özellikle yerel yönetimlere yapılan transferlerde partizanlık ve yanlı davranışların ulaştığı boyutlar, bizi, bu konuda dikkat çekmeye zorlamaktadır. 1995 yılı Sayıştay genel uygunluk bildirimine göre, Maliye Bakanlığından belediyelere yapılan proje tahsisli transferlerin tutarı 1,4 trilyon lira olmuş; bu 1,4 trilyon liranın 470 milyar lirası ise, Afyon Belediyesine gönderilmiş; bunun yanında, aynı sorunlara ve aynı potansiyele sahip Tokat Belediyesine yapılan transfer ise, 150 milyon lirada kalmıştır. Yine, aynı yıl, kentleşme sorunlarının çözümüne ilişkin, en çok göç alan ve çarpık kentleşme sorunu yaşayan Adana Belediyesine 25 milyar lira yardım yapılırken, Afyon Belediyesine yapılan yardım miktarı 110 milyar 600 milyon liradır.

Refah Partisi, İktidar ortağı olduktan sonra, Koalisyon Protokolünden dolayı, söylemleriyle tam bir çelişki içerisine düşünce “siz bizi Hükümette değil, asıl, yerel yönetimlerde değerlendirin; bakın, biz, asıl oralarda İktidarız” demeye başlamıştır.

Hani, acaba diyorum, Refah Partisi, Maliye Bakanlığını kullanarak, özellikle Ankara ve İstanbul Belediyelerine bunun için mi sınırsız kaynaklar aktarıyor?!. Değerli milletvekilleri, bunu, hakkaniyet ve tarafsızlıkla açıklamak mümkün müdür? Bu arada, Maliye Bakanlığı, bütçe hazırlığı konusundaki işlevlerini yerine getirebilmekte midir?

Maliye Bakanlığının, kamu mallarının yönetimi ve değerlendirilmesi gibi çok önemli bir işlevi daha vardır. Bu işlevin, bugüne kadar, hakkıyla yerine getirildiğini söylemek güçtür; ancak, bu Hükümet, bu işlevi, tüm kamu mallarını paraya tahvil ederek yerine getirmeye çalışmaktadır. Kamunun taşınmaz malları, bu Hükümetin gözünde, sanki, büyük bir kâğıt paradır. Halbuki, kamu taşınmaz malları, bu ülke yurttaşlarının “ben, bu ülkeye mensubum” ya da “bu ülke benim” demelerine neden olacak ve tüm nesillerin ortak olarak kullanabileceği alanları da kapsamaktadır. Bu alanlar, hiçbir zaman paraya tahvil edilemez. Yeşil alan olarak, okul alanı olarak, hastane alanı olarak, bugün gereksinme olmasa bile gelecekte gereksinme olacağı varsayılarak korunmalıdır. Düzgün bir planlamadan sonra bu alanlar ayrılmalı, kalan kısımların satılarak değerlendirilmesi düşünülmelidir.

Konu buraya gelmişken, şunu da Sayın Bakanın dikkatine sunmak istiyorum: Kamu görevlilerine normal bir ücret verilerek, aynî ödemeden vazgeçilmesi gerekliliğini kabul ediyoruz; ancak, personelle ilgili gerekli düzenlemeler yapılmadan, bu insanların elinden aynî ödemeleri, yani lojmanlarını, kamplarını almak, bu insanları ne yapacağını bilemez bir konuma sokacaktır.

BAŞKAN - Sayın Karaytuğ, 2 dakikanız var efendim.

TUNCAY KARAYTUĞ (Devamla) - Bu ise, insanların devlet eliyle bazı gayrimeşru işlere bulaşmasına neden olacaktır. Allahtan, Anayasa Mahkemesi, şimdilik, bunun önüne geçti. Umuyoruz ki, siz de, yeniden bu tür hatalara girmezsiniz.

Değerli milletvekilleri, Maliye Bakanlığı bütçesi görüşülürken, tüm yurttaşlarımız, gözünü kulağını Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkacak olan memur maaş katsayısına diker. Hükümet, bütçe yasa tasarısında, memur maaşlarında birinci yarı yıl için yüzde 30 artış sağlayacak bir düzenleme getirdi. Personel yedek ödeneğine konulan miktarlarla birlikte, memurlara verilebilecek artışın, yılın tamamı için yüzde 60'ı geçemeyeceği anlaşılmaktadır. Halbuki, tüm hesaplar, 1996 yılı enflasyonunun yüzde 90'lara yaklaştığını, 1997 yılında da yüzde 85'in altına inmeyeceğini göstermektedir. Kamu çalışanları, bu enflasyon rakamları karşısında, zaten, 1996 yılından alacaklıdır. Bu durumda, 1997 yılında da ücretlerinde reel olarak azalma ve kayıp olacaktır.

Ayrıca, son yıllardaki maaş düzenlemeleri, tüm çalışanlara aynı oranda artış yapılmak suretiyle gerçekleştirilmekte; böylece, üst derecelerdeki kamu çalışanlarının maaşları biraz olsun anlamlı bir seviyeye ulaşırken, alt derecelerdeki kamu çalışanları için ise, maaş artışı çok anlamsız bir seviyede kalmaktadır.

BAŞKAN - Sayın Karaytuğ, arkadaşınızın kaç dakikasını kullanacaksınız?

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Bitirene kadar kullansın Sayın Başkan.

TUNCAY KARAYTUĞ (Devamla) - Ben, bitirinceye kadar süre talep ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - O zaman 5 dakika versem yeter mi?

TUNCAY KARAYTUĞ (Devamla) - 3 dakika talep ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - 3 dakika veriyorum, ondan sonra uzatmıyorum.

Buyurun.

TUNCAY KARAYTUĞ (Devamla) - Örneğin, 70 milyon lira ücret alan bir üst düzey kamu görevlisinin maaşındaki yüzde 30'luk artış, 21 milyon lira getirirken, 20 milyon lira maaş alan bir kamu görevlisine de, sadece 6 milyon liralık bir artış sağlamaktadır. Yoksulluk sınırının altında gelir elde eden bir kişinin bu maaş artışını uygun kabul etmesi, hepinizin de kabul edebileceği gibi olanaksızdır.

İşte, bu nedenle, Demokratik Sol Parti, Plan ve Bütçe Komisyonunda, düşük derecedeki kamu görevlilerine kabul edilebilir bir artış sağlamak için bir önerge vermiş ve taban aylığı katsayısının yüzde 70 oranında artırılmasını önermiştir. Biz, bu önergemizi, bugün, Genel Kurula da sunacağız; üstelik, kaynağını da gösterecek, gider artırıcı nitelikte olmamasını sağlayacağız. Umuyoruz ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Demokratik Sol Partinin bu duyarlılığına katılır ve düşük derecedeki yüzbinlerce kamu çalışanının rahat bir nefes almasına olanak tanır.

Demokratik Sol Parti olarak, bizim amacımız, kamu çalışanlarının, ücretlerini toplusözleşmelerle belirleyebilecekleri sendikal haklara kavuşmalarını sağlamaktır.

Bu arada, kendi hazırladığı bütçeye, iktidar partilerinden kaç kişinin katıldığını ve bu bütçeye ne kadar inandıklarını göstermek için, sayın milletvekillerinin sayısını söylemek istiyorum: İktidar partilerinin milletvekili sayısı toplam 20'yi bulmuyor. Halkımız bunu da değerlendirecektir diyorum.

Kamu çalışanlarının bu haklara kavuşacağı umuduyla, Maliye Bakanlığı bütçesinin ülkeye yararlı olmasını diler, hepinizi, saygıyla selamlarım. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karaytuğ.

DSP Grubu adına, ikinci konuşmayı yapmak üzere, Sayın Zekeriya Temizel; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Temizel, konuşma süreniz 27 dakikadır efendim.

DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1997 malî yılı gelir bütçesi üzerinde, Demokratik Sol Parti Grubu adına görüşlerimizi bildirmek üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, sizlere ve bizi izleyen tüm yurttaşlarımıza, Demokratik Sol Parti Grubu adına, saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, yaklaşık on gündür 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının gider yönünü, yani, harcamalarını konuşuyoruz. Bu konuşmalarımızda, bütçenin bu harcama yapısıyla topluma yeterli ve kaliteli hizmet sunulamayacağını, toplumun çok daha iyi hizmetlere layık olduğunu, ülke kaynaklarının hakça ve bilinçli kullanımıyla hizmet kalite ve düzeyinin çok daha artırılabileceğini anlatmaya çalışıyoruz. Anlatılanlar, Hükümetin tavrında bir değişiklik sağlar mı; onu da zannetmiyoruz; ama, Türk Ulusu, sahip olduğu kumaştan kendisine giydirilmeye çalışılan elbiseden çok daha iyi bir elbise dikilebileceğini artık görüyor. Zorla içine sokulmaya çalışıldığı elbisenin dikişlerininin bile doğru dürüst olmadığını, daha giymeden elbisenin dağılacağını biliyor. Kısacası, bu devlet yönetimi ve anlayışıyla, bu Hükümetten daha fazla bir şey beklemenin gereğine de artık inanmıyor.

Değerli milletvekilleri, harcama yönü ülke gereksinmelerine ve sorunlarına yanıt vermeyen bu bütçenin, gelir yönünün de aslında pek bir farkı yok.1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 1 inci maddesine 6,2 katrilyon lira gider, gelir kısmına da 6,2 katrilyon lira gelir rakamı yazılmak suretiyle bu bütçe denkleştirilmiş. Hatta, Sayın Başbakan, bütçe kanunu tasarısının geneli üzerinde yapılan konuşmaları yanıtlarken, bütçenin denk bütçe olduğunu birkaç kez belirttikten sonra “bu bütçenin denkliğini Maliye Bakanımız, Plan ve Bütçe Komisyonunda kuruşu kuruşuna kaç defa ispat etti. Komisyonun ilk başlangıcında hep bütçenin denkliği konuşuluyordu; ama, müzakerelerin sonunda kimse bütçenin denkliğine itiraz edemez hale geldi” dediler.

Değerli arkadaşlar, biz, bütçenin ilk gününde de, son gününde de bütçenin denk olmayacağını “denk bütçe” diyenlerin samimi olmadıklarını, hem söyleyerek hem de örnekleriyle kanıtladık. Aslında, bütçenin denk olmadığını kanıtlamak için bizim pek fazla çaba harcamamıza da gerek kalmadı. Hükümete mensup partilerin milletvekilleri, verdikleri önergelerle -kabul edilenler ve reddedilenler dahil- bütçenin denk olmayacağını zaten ortaya koydular. Sadece bütçe yasa tasarısının 30 uncu maddesinin birinci fıkrasıyla, Anayasaya aykırı bir şekilde, hazineden sorumlu bakana, bütçe ödeneklerinin 1/3'ü oranında, yani 2 katrilyon lira borçlanma yetkisinin verilmesi, bu bütçenin denk olmadığının en açık kanıtıdır. (DSP sıralarından alkışlar) Kaldı ki, biz, bu denk bütçe konusundaki iddialarımızı sözde de bırakmadık; neden denk olmayacağını -hem giderlerin kısılması hem de gelirlerin aşırı olarak abartılması suretiyle, ne şekilde olduğunu- örnekleriyle ortaya koyduk; sadece borç faizleri nedeniyle 800 trilyon lira açık verdiğini kanıtladık; zaman kalırsa bugün de kanıtlayacağız, yarın da kanıtlayacağız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; inandırıcılığını kaybedecek derecede azalmış, samimiyetten uzak bu giderler, bütçede nasıl karşılanacak? Doğal olarak, bizi izleyenlerin tümü, bu soruya yanıt olarak “kaynak paketleriyle gerekli kaynak yaratıldı ya, neden kaynak arıyorsunuz” sorusunu sorabilirler. Onun için, ben de, gelir bütçesinin kalemlerine geçmeden önce, kaynak paketleriyle ilgili kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Sayın Başbakan üçüncü kaynak paketini açıklarken, “kaynak” kavramına nihayet bir açıklık getirdi; kaynağın, kamu geliri anlamında kullanılmadığını, bunun imkân ve gelir olarak iki grup içerisinde değerlendirileceğini, bazılarının gelir, bazılarının da imkân olduğunu söyledi. Gelirin kamu finansmanında nasıl kullanılabileceği anlaşılabilmektedir ve bilinmektedir; ancak, imkânların ne şekilde değerlendirileceği konusu, pek açık bir konu değildir. Bu konuyu açıklığa kavuşturmak için, kaynak paketlerindeki örneklere bakmak gerek değerli arkadaşlar.

Devlet tarafından özendirilmek suretiyle, kamu kâğıtlarına dövizlerin yatırılmasının sağlanması, bankaların yurtdışındaki döviz varlıklarının bu özendirmeyle kamu kağıtlarına çekilmesi, bu imkânlardan birisi olarak konulmuştur; üstelik de bu olay, iki tebliğ değişikliğiyle sağlanmıştır. İki tebliğ değişikliğiyle yaratılan ve milyarlarca dolar olduğu iddia edilen bu kaynak, aslında, Hükümetin bir kanadı açısından, gerçekten övünülemeyecek, kısacası, utanılacak bir durumdur; çünkü, eğer böyle bir kaynak iki tebliğ değişikliğiyle yaratılabiliyorsa, ekonominin 1991'lerde -hatta 1993'te- krize sürüklenirken, o zaman başbakanlık yapan şu andaki Başbakan Yardımcısı ekonomi profesörünün bunu düşünmemesini anlamak mümkün değildir. Eğer bu olay, o zaman doğru değil ise, bugün de, bu başarıya Hükümetin bir kanadının katılma olanağı veya katılma hakkı olamaz.

Değerli arkadaşlar, bu durum karşısında aklımıza gelen tek şey, bu tür kararlar veya tedbirler alırken, aslında, ekonomik sonuçlarının pek iyi değerlendirilmediğidir. Topluma açıkça söylemekten kaçınılan gerçek şudur: Hükümet, maliyeti ne olursa olsun, kamu bankalarına çektiği dövizlerle oluşturduğu fonlara, borçlanmak suretiyle el koymaktadır ve Hükümet, bunca çaba, bunca tantanayla, devletin borç yapısının değiştirilmesinden başka bir şey yapmamaktadır. Kısacası, Türk Lirası borçlarımız dövize çevrilmeye çalışılmaktadır.

Borç alacağı fonları oluşturmak için de, hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamaktadır. Örneğin; bedelsiz otomobil olayında olduğu gibi, otomobil sektörü feda edilmekte, üçüncü kaynak paketinde olduğu gibi, zaten çökmekte olan sosyal güvenlik sistemine bir darbe daha indirilmektedir. Kısacası, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal hangi değerleri varsa, satışa hazır görülmekte, borç alacağı döviz fonunu yaratmak için, her türlü yolu denemekte, ekonomiye verilecek zararlar da umursanmamaktadır.

Nitekim, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulunun, bedelsiz ithalat uygulamasının zararlarını anlatmak için Başbakanlığa yaptığı ziyaret sırasında, Sayın Başbakan “yüzde 10 faizle bana 2 milyar mark kredi bulun, ben de bedelsiz ithalat olayını kaldırırım” diyebilmiştir. Bu, bu olayın en açık kanıtıdır, başka bir delil göstermeye de gerek yoktur diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, Türk Lirası borçlarının döviz cinsinden borca çevrilmesinin sonucu ne olur? Hemen belirtelim ki, borçlarımızda reel olarak herhangi bir değişiklik zaten olmuyor; ancak, Türkiye gibi sürekli enflasyon yaşayan, hatta, kriz riski taşıyan bir ülkenin dövizle borçlanması demek, devletin gelecekte dövizzede olması tehlikesini sürekli gündemde tutar. İşte, tehlike buradadır. Enflasyonun kontrol edilememesi halinde, devletin döviz cinsi borçlarının altından kalkamaması tehlikesi önümüzde durmaktadır.

Değerli arkadaşlar, kaynak paketlerinin en önemli kalemlerinden birisi olarak da, kamutek hesabının oluşturulması sunulmuştur. Açık söylemek gerekirse, Demokratik Sol Parti olarak, biz, en olumlu bu önleme bakmıştık; ancak, bu hesabın, bir hazine hesabı olarak kullanılmaması ve denetim amaçlı kullanılması koşuluyla bunun uygun olacağını söylemiştik; ancak, son gördüğümüz olaylar, son açıklamalar, bunun, artık, bir hazine hesabı gibi, kullanılacağı kısacası, Hazinenin, kendi kasası gibi bunu kullanacağı anlamını vermektedir.

Bizim burada yadırgadımız olay şu: Kamutek hesabı kapsamına alınan kamu iktisadî teşebbüslerinin veya diğer kurumların paraları, zaten, belirli yerlerde duruyordu; varsayalım ki, İş Bankasında duruyordu. Herhangi bir kamu iktisadî teşebbüsünün İş Bankasında bulunan parasını Ziraat Bankasına yatırmakla nasıl kaynak yaratıyorsunuz? Hem de bu kaynak 5,1 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Eğer, bu hesabın denetim amacıyla kullanılacağını... Dolayısıyla, kurumlar kendi varlıklarını saklarken ya da değişik amaçlı değerlendirirken, devlet, “yine aynı kurumların bazı gereksinimlerini karşılamak için yüksek faizlerle borçlanmasını önleyeceğiz; dolayısıyla, bu faiz ödemeleri nedeniyle bu kadar tasarruf sağlayacağız” derse, bunu herkes anlayabilir; ama, bu kaynağın tutarı, hiçbir zaman, böyle, 5,1 milyar dolar olmaz. Halbuki, Sayın Başbakan, bir bankadaki parayı alıp başka bir bankaya aktarmak suretiyle “510 trilyon lirayı tek hesapta topladık; 5,1 milyar dolar kaynak yarattık” diyebilmiştir. Böyle bir kaynağın yaratılması olası da değildir, inandırıcı da değildir.

Aynı mantıkla yaratıldığı iddia edilen bir diğer kaynak da, vergi tahsilatının hızlandırılması için erken ödemeyi teşvik uygulamasından sağlandığı ileri sürülen kaynaktır. Bu uygulamayla, 7 trilyon liralık tahsilat yapıldığı, 90 milyar lira indirim sağlandığı ve 70 milyon dolar kaynak yaratıldığı açıklandı.

Değerli arkadaşlar, bu tahsilat, vadesi geldiği zaman zaten yapılacaktı; yani, bütçeye gelir olarak girecekti. Burada, tahsilatı erken yaparak, hazine, borçlanmaktan kurtuldu ve bir miktar faiz ödemedi; böylece, kaynak yaratıldı denilse, bunu da anlarız; ama, faiz ödemedi, bu arada, kendisi indirim yaptı. Dolayısıyla, kaynak hesabını yaparken, ödenmeyen faiz ile ödenen primin de birbirinden mahsup edilmesi gerekirdi. Bunlar birbirinden mahsup edildiği zaman, görülecektir ki, yaratılan bir kuruş, bir metelik bile kaynak yoktur ortalıkta; dolayısıyla, 5,1 milyar dolarlık kaynak gibi, 70 milyon dolarlık kaynak da hayalîdir.

Değerli arkadaşlar, kaynak paketinin bütün kalemlerini burada değerlendirmeye kalkarsam, zannediyorum, sürem yetmeyecek. O nedenle, konuyu burada kesiyor ve bu bütçe yasasındaki gelir kalemlerinin değerlendirmesine geçmek istiyorum.

1997 yılı gelir bütçesinin en çarpıcı kalemi, kuşkusuz, vergidışı normal gelirlerdir. Bir önceki yıla göre yüzde 2 300 -rakam hatası yapmıyorum yüzde 2 300- yüzde 1 300 oranlarında artışlar öngörülerek, vergidışı normal gelirler, 1 katrilyon 445 trilyon lira olarak tahmin edilmiştir. Bu gelirlerin içerisinde, nasıl sağlanacağı belli olmayan, 135 trilyon lira, yurtdışı hizmetler karşılığı sağlanacak gelir; 115 trilyon lira, lojman ve sosyal tesisler satış geliri; 200 trilyon lira, yarım kalmış elektrik santrallarının satış geliri; 75 trilyon lira, hazine arsa ve arazilerinin satış geliri; 50 trilyon lira, KİT arsa ve arazilerinin satış gelirleri...

Değerli arkadaşlar, sanki, gelir bütçesi değil, bir emlak komisyoncusunun ilanı. (DSP sıralarından alkışlar)

Bu rakamlara bakılınca akla gelen tek şey, devletin, tüm umudunu kamuya ait taşınmaz malların satışına bağladığıdır; ancak, hepinizin bildiği gibi, biraz önce arkadaşımın da belirttiği gibi, Anayasa Mahkemesi, kamu taşınmaz mallarının satışıyla ilgili düzenlemeyi değiştirdi. Dolayısıyla, devlet patrimuan gelirlerindeki yüzde 1 300 dolayındaki artış da hayal oldu.

Biz, bunu, gözümüz aydın olsun diye söylemiyoruz değerli arkadaşlar. Biz, bu uyarıyı, bu yasa burada konuşulurken de yaptık. Eğer sizin amacınız kamu mallarının değişik ekonomik şekillerde değerlendirilmesini sağlamaksa, bunu yapmanın yolu, 1 inci maddede “bu kanunun amacı, kamu mallarını satmaktır” 2 nci maddede de “bütün yetkilerin hepsi Bakanlar Kurulundadır” demek değildir dedik, bunu Anayasa Mahkemesine götürürsek, bozar dedik, eğer bunu yapmak istiyorsanız, sorun neredeyse onları çözelim dedik, dinlemediniz; ama, bu şekilde yasadışı yollarla herhangi bir yere varılamayacağını, hele bunlara güvenerek denk bütçe hayallerinin kurulamayacağını, birazcık acı da olsa, anlamış oldunuz.

Değerli milletvekilleri, bu durumda, bütçenin umudu, 4,3 katrilyon liralık vergi gelirlerinin tahsilatına kaldı. Sayın Başbakan da, zaten “bütçede diğer gelir kalemlerini konuşmaya gerek yok, 1996 yılı bütçesinin normal gelirleri yüzde 103 artmıştır, biz 1997 bütçesinde yüzde 98'lik artış öngördük” dediler.

Özellikle şunu belirtelim; 1997 yılı bütçesi hazırlanırken, 1997 programında öngörülen makro ekonomik büyüklükler, yani yüzde 4 büyüme hızı, yüzde 65 gayri safî millî hâsıla deflatörü, yüzde 57,7 toptan eşya fiyatları endeksi şeklindeki veriler doğru ise, bu bütçenin gelirleri yüzde 98 artamaz, mümkün değil. Eğer bu bütçenin gelirleri yüzde 98 artacaksa, bu takdirde de verdiğiniz makroekonomik göstergeler yanlıştır; yani, biri doğruysa biri yanlıştır, diğeri doğruysa bunun gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu nedenle, bu gelir hedefinin bu ekonomik göstergelerle tutma olasılığı kesinlikle yoktur ve bu rakam gerçekçi değildir. Kaldı ki, bu yıl, bütçe gelirlerinin gayri safî millî hâsılaya oranı 7 puan birden artacak.

Değerli arkadaşlar, büyük bir kısmınız kamu yönetiminden, devlet yönetiminden geldiniz; diğer arkadaşlarımız da ekonominin içerisinden geldiler. Bir yıl içerisinde gayri safî millî hâsılanın yüzde 7'si oranındaki bir rakamı, genel bütçe gelirlerinin içerisine aldığınız takdirde, ekonominin dengeleri altüst olur, neyle karşılaşacağınızı da kesin olarak bilemezsiniz. Zaten böyle bir rakam gerçekleşmez. Bu, bu rakamın, gelir bütçesinin gerçekleşmeyeceğinin diğer bir kanıtıdır.

Şimdi, gelelim, bu yüzde 98 artış sağlanırsa -olmaz ya, varsayalım ki oldu- bunun yükü kimin üzerinedir; bu bütçeyle, siz, aslında kimlere ne getiriyorsunuz? Bir önceki yıla göre artması öngörülen -yüzde 111 artıyor üstelik de- Gelir Vergisinin yüzde 50'si ücretliler tarafından ödeniyor. Geçtiğimiz yıllarda yüzde 54, yüzde 56'lara kadar yükseliyordu ama, şu anda yüzde 50'ler dolayında. Yani, 1997 yılında tahsil etmeyi öngördüğünüz 1,4 katrilyon liralık Gelir Vergisinin 700 trilyon lirasını ücretliler ödeyecek.

Değerli arkadaşlar, bu Hükümet “maaş ve ücretlilerin gelirlerinde artış sağlıyoruz” diye, sürekli övünmekte, asgarî ücretin de yüzde 100'ün üzerinde artırılmasını çalışanlara müjde olarak vermektedir. Doğrudur; asgarî ücret 8 milyon 460 bin liradan 17 milyon 10 bin liraya yükselmiştir. Aslında, asgarî. ücretin işverene maliyeti de 17 milyon değil, 21 milyon liradır. Peki, bu 21 milyon liradan işçinin eline ne kadar geçmektedir; 9 milyon 800 bin lira; evet, 9 milyon 800 bin lira. Geriye kalan nerede; geriye kalan, işte o övündüğünüz vergi gelirleri tarafından yutulmuştur.

Kaşıkla verilen kepçeyle geri alınmış. Bundan da, hem ücretleri artırıyoruz hem de vergi gelirlerini artırıyoruz diye, çift taraflı övünç payı çıkarılmıştır. Bununla mı övünüyorsunuz değerli arkadaşlar?! Övündüğünüz şey, asgarî ücretlinin gelirinin yarısından fazlasına el koymak mı?! Eğer bunda övünülecek bir şey varsa, bizim de söyleyecek bir şeyimiz yok.

Yıllardır, asgarî ücretin vergidışı bırakılacağı, böylece, ücretlilerin vergi yükü altında ezilmemesi gerektiği savunuldu. İşte fırsat. Üstelik, bunun için de, bir vergi yasası, bir vergi düzenlemesi yapmanıza gerek yok; çünkü, Gelir Vergisi Yasasının 31 inci maddesinde, Bakanlar Kuruluna, özel indirim tutarlarını asgarî ücret tutarına kadar artırma yetkisi tanınmaktadır. Böylece, asgarî ücret, bir Bakanlar Kurulu kararıyla vergidışı bırakılabilmektedir. Eğer asgarî ücret vergidışı tutulsaydı, asgarî ücretle çalışan bir işçinin eline topu topu 13 milyon lira geçecek idi. Bu da, zaten, bir ailenin geçinmesi için yeterli bir rakam olmazdı; ama, hiç değilse, 13 milyon lira kazanan bir işçiden 3 milyon 200 bin lira vergi kesmemiş olurdunuz. Ama, bu yapılmaz; eğer yapılırsa, biraz önce belirttiğim gibi, vergi gelirlerini artırdık diye övünme olanağınız ortadan kalkar.

Asgarî ücretin vergidışı bırakılmasının bütçeye maliyeti ne olur; kaba bir hesaplamayla, 144 trilyon lira oluyor değerli arkadaşlar, 150 trilyon lira diyelim buna. Sözlerimin bu noktasında, bu Mecliste bulunan birçok arkadaşımıza çok tanıdık gelecek bir cümle söylemek istiyorum: Rantiyecilere 1,8 katrilyon lira borç faizi ödenen bu bütçeden, milyonlarca çalışana 144 trilyon liranın çok görülmesi hangi adalet anlayışıyla bağdaştırılabilir?!. (DSP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Gelir Vergisinin yüzde 25'ini de, beyannameli mükellefler beyan esasına göre ödemektedirler; yani, 1997 yılında, 300-350 trilyon lira tutarında bir Gelir Vergisi, beyannameli mükellef tarafından ödenecek. Ancak değerli arkadaşlar, bu Mecliste, kimse, beyan edilen gelirlerle gerçek gelir arasında bir tutarlılık olduğunu söyleyebilir mi; söyleyemez; çünkü, bizim sistemimizin adı her ne kadar beyan esası olsa da, gerçek gelirlerin beyanı esasına değil, salma esasına dayanır.

Gelir Vergisi mükelleflerinin neredeyse yüzde 90'ı, hayat standardı esasına göre vergilendirilir; yani, devlet, vergi mükellefine, sen potansiyel vergi kaçakçısısın; bu nedenle, ben, senin defterlerinde oluşan kazancına inanmıyorum, güvenmiyorum ve benim, asgarî ücretin katları olarak belirlediğim hayat standardı üzerinden vergi ödeyeceksin, demektedir.

Değerli arkadaşlar, bu, yetmemekte, ayrıca, aynı kişilerden bir yıl önce ödediği verginin yüzde 50'si kadar da geçici vergi alınmaktadır. 1997 yılının mart ayında, 1996 yılı kazançları için devlet tarafından uygun görülen vergi matrahları ne kadar olmuştur biliyor musunuz; normal yörelerde birinci sınıf tacirler için, 664 milyon lira; büyükşehir belediye sınırları içerisinde, 830 milyon lira; işletme hesabına göre defter tutan mükelleflerde de, 385 milyon lira veya 481 milyon lira.

Değerli arkadaşlar, bu, ne anlama gelmektedir biliyor musunuz; bu, 1997 yılında, Ümraniye'de, Samandıra'da, Mamak'ta, bilemediniz, büyükşehir olarak, şu anda oturduğunuz yerlerin ta kenar semtlerinde bile, mütevazı bir bakkal, 170 milyon lira civarında Gelir Vergisi ödeyecek demektir; daha henüz ödemeye başlamadılar; sesleri çıkmadı. Bu dükkân sahibi, ayrıca, dükkân kirası, elektrik parası ödeyecek, enflasyon altında yok olan stoklarını korumaya çalışacak.

Değerli arkadaşlar, övündüğünüz vergi geliri artışı bu mu? Eğer, bununla övünülüyorsa, bu vergi sistemiyle sağlayacağınız yüzde 98'lik gelir artışıyla övünülüyorsa, buyurun övünün!..

Beyana dayanan vergilerin gerçek kazançlar üzerinden değil de, hayat standardı denilen bir sistemle alınmasının yarattığı adaletsizliği sizlere daha fazla anlatacak değilim. Devlet, yurttaşına istihdam olanağı sağlayamıyor; yurttaşı da, bari ben de kendime bir iş kurarak hayatımı kazanayım diyor; para kazanıp kazanamayacağı da henüz belli değil; belki de bir şey kazanamayacak; ama, işyerini açar açmaz, hayat standardının yüzde 50'si oranında matrah beyan etmek ve vergi ödemek zorundasın diyoruz; bu durumda insaflı davranmışız; hayat standardının yarısını ödettiriyoruz!..

Etrafınızda birçok tanıdığınız vardır; belki de avukatlık stajını bitirmiş bir yakınınız, belki de dişçilik okulunu bitirmiş bir çocuğunuz vardır. Avukat oldun, dişçi oldun; git, kendine bir büro aç, hayatını kazan diyebiliyor musunuz?!.. Tamam, gideyim, açayım da, ya bir de vergiyi ödeyecek kadar para kazanamazsam ne olacak derse, ne yanıt veriyorsunuz; veremiyorsunuz değerli arkadaşlar. Hayatını kazanıp kazanamayacağı bile belli olmayan ve bu nedenle de, korkutularak, girişimcilikten alıkonulan ve devlet kapılarına yığılan bir sürü gencimizi bu duruma düşüren vergi sistemiyle mi övüneceğiz?!.. Eğer övünmek istiyorsanız yüzde 98 artışınızla buyurun öğünün!..

Değerli arkadaşlar, beyana dayalı mükelleflerin durumu böyle de, götürü mükelleflerin durumu farklı mıdır; kesinlikle değildir. Büyükşehir belediyeleri sınırları içerisinde bu sene -bakın, yılbaşı gelir gelmez o insanlar kapılarınıza yığılmaya başlayacaktır- 510 milyon liraya yükselmektedir birinci dereceye intibak ettirilmiş bir götürü mükellefin matrahı. 510 milyon lira!.. Ödeyeceği vergi de 201 milyon lira; aylık 18 milyon 767 bin lira. Değerli arkadaşlar, en düşük dereceden, yani, devletin kapısına gitmeyip, kendisine mütevazı bir iş kurmuş ve götürü şekilde vergilendirilen bir mükellefe devletin verdiği armağan “sen bana gelmedin, kendi işini kurdun” diye, 56 milyon liralık yıllık vergidir. Eğer, bu sistemle övünmek istiyorsanız değerli arkadaşlar, buyurun, bununla da övünün!..

Uluslararası standartlar, üç yıl üst üste enflasyonun kümülatif toplamının yüzde 100'ü aşması halinde ve özellikle de, alışverişlerin, işlemlerin, kendi öz para birimiyle değil de yabancı para birimleriyle yapılması halinde; varlıkların, kendi öz para birimi değil de yabancı paralarla saklanmaya başlanması halinde enflasyon muhasebesi uygulanmasını bir standart olarak aşağı yukarı öngörmüştür. Ülkemiz, bırakın üç yıl üst üste kümülatif olarak enflasyon yaşamayı, yıllık yüzde 150'lik enflasyonlar yaşamaktadır. Buna karşılık, enflasyon muhasebesinin adı bile anılmamaktadır. Dolayısıyla da, stokları üzerinden vergi vermemeye çalışan insanlar, ya stoklarını eritmek ya da vergi kaçırmak tercihiyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Bunu, iktidar partileri, altın stok affıyla ilgili getirdikleri yasa tasarısında öne sürdüler. Biz de dedik ki, bu durumda olan insanlar, sadece altıncılar değil, işte, görüyorsunuz, bütün mükelleflerin hepsi. getirdiğiniz olay adaletsizdir; kaldı ki, altıncıların sorunlarını da çözmüyorsunuz; sadece ve sadece, elindeki stokları bir defaya mahsus olmak üzere satıp, sektörden çıkacak insanlara af getiriyorsunuz. Nitekim, adaletsizliğini şimdi çok net olarak görüyorsunuz. Anayasaya da aykırı ve olay, Anayasa Mahkemesine de götürülmektedir.

Değerli arkadaşlar, vergi gelirlerinin yüzde 60'larına ulaşmış adaletsiz dolaylı vergilere zaman darlığı nedeniyle değinemiyorum; ancak, Katma Değer Vergisi oranlarının artırılarak, gelirlerin artırılabileceğini düşünenlere -ki, bu konuda düşüncelerinin olduğunu duyuyoruz- şu konuyu hatırlatmak istiyorum: Katma Değer Vergisi oranları, verginin psikolojik sınırına gelip dayanmıştır. Zaten, hiç vergi alınmaması gereken ekmek, süt, eğitim, kitap gibi alanlardan vergi alınmaktadır; ama, artık, oran artırarak, Katma Değer Vergisi hâsılatını artırma olanağınız yoktur; oran artırırsanız, Katma Değeri değil, ama, kaçakçılığı artırırsınız.

İşte, 1997 yılında yüzde 98 artacak diye övündüğünüz vergi gelirlerinin kaynakları bunlar; asgarî ücretlinin sırtına binmiş vergiler, salma usulüyle salınan ve sermayeyi tükettiren vergiler, dargelirlinin sırtına binen adaletsiz tüketim vergileri. Gerçek gelirle bağlantılı olmaksızın, salma sistemiyle alınan bu adaletsiz vergiler altında ezilen, çırpınan insanların sıkıntıları gözardı edilerek “vergi gelirlerimizi artırıyoruz” diye övünme hakkı, kimsenin yoktur. Artan, vergiler değil, bir şekilde yakasını malî idareye kaptırmış dürüst vergi mükellefinin sıkıntısıdır, ıstırabıdır.

Değerli arkadaşlar, şimdi de, dürüst vergi mükellefleri, af yasalarıyla bir defa daha rencide edilmek istenmektedir. Nedense, ülkemizde, af yasaları, açıkça “af yasası” adıyla çıkmaz. Her zaman “tahsilatın hızlandırılması”, “borcunu ödemeyene kolaylık getirilmesi” gibi örtülü isimlerle çıkarılmaya çalışılır; çünkü, açıkça “ben vergi kaçakçısını affediyorum” demekten utanılır. Türkiye ve Türk Milleti, vergi mükellefleri, artık bu filmi görmekten bıktı. Artık herkes bilmektedir ki, gecikme faizleri, vadesinde ödenmeyen kamu alacağının enflasyon karşısında erimesinin karşılığıdır. Eğer, bir kamu alacağı, vadesi olan 1994 yılı yerine, 1996 yılında ödenirse, 3 yıllık enflasyon da kümülatif yüzde 140 olmuş ise, bundan faiz almadığınız takdirde, devlet geliri elde etmiş sayılmazsınız.

BAŞKAN - Sayın Temizel, 2 dakikanız var efendim.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım.

Bu nedenle, affedilen, alacağın faizi değil, kamu alacağının aslıdır. Bunu yapan bir yönetimin de “vergi aslını tahsil ediyorum, gecikme faizini affediyorum” deme hakkı yoktur; doğruyu söylemiyordur.

Sayın Başbakanın, böyle bir affı haklı kılmak için ileri sürdüğü savların hiçbir haklılığı bulunmamaktadır. Sayın Başbakan, af yasasını savunurken, “bilindiği gibi, devlet, ekonomik sistem içerisinde gerçek ve tüzelkişilerle borç-alacak ilişkisi içerisindedir” demektedir.

Değerli arkadaşlarım, vergi alınırken, devlet, özel ve tüzelkişilerle borç-alacak ilişkisi içerisinde değildir. Vergi, bir zoralımdır, yurttaşların bir yükümlülüğüdür; asgarî ücretliden, küçük esnaftan zorla alıyorsunuz; ama, bazı vergi mükelleflerine sıra geldiğinde, bu, borç-alacak ilişkisine dönüşüyor.

Başbakanın, vergiyi bu şekilde tanımlamasının bir yanlışlık olduğunu düşünmüyoruz, bu düşüncede, vergi sistemini bozmak, vergisiz bir toplum yaratmak için yürütülen sistemli çalışmaların izlerini görüyoruz. Bu Hükümet, devletin sağlıklı gelir kaynaklarına kavuşturulması konusunda bir çaba göstermemektedir, kısacası, vergiye gereksinim olmadığı düşüncesini yaratmaya çalışmaktadır. Halbuki, ülkemizin ihtiyacı olan, verimli, adil, yaygın bir vergi sistemiyle sağlıklı kamu gelirlerini yaratmaktır. Kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınması, vergi oranlarının azaltılarak vergiye karşı direncin azaltılması, sermaye ve stokların enflasyona karşı korunması ile her türlü harcamanın, vergi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmesi, yapılacak bu çalışmanın ilkelerini oluşturmalıdır.

Ülkenin geleceği, iki üç milyar, beş milyar gibi havada uçuşan hayalî arsa satışları üzerine kurulamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temizel, arkadaşınızın 40 saniye süresi kalmıştı, onu da size veriyorum ve söz süresini uzatmayacağım.

Buyurun efendim.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Ülkenin sermaye birikimi, gelecekte rant sağlayacak diye istihdam yaratmayan alanlara bağlanmaya teşvik edilemez. Bu arsa ve araziler, gelir amacıyla değil, yatırımların teşviki amacıyla, istihdam yaratsın diye, gerekirse bedelsiz olarak verilir. Bugün, İngiltere bile, yatırım yapacaklara, sanayi arsalarını bedelsiz dağıtmaktadır. Türkiye ise, kendi sermaye birikimini, üretken yatırımlar yerine, arsa ve arazilere bağlatıp, sonra da, dünya sermaye çevrelerine “Türkiye'de 80 milyar dolarlık çok verimli yatırım alanları var, buyurun gelin” diye çağrı yapmaktadır.

Umuyoruz ki, Türkiye yönetimi, arsa ve arazi satmaktan başka bir şey düşünmeyen insanların elinde uzun süre kalmaz. (DSP sıralarından alkışlar) Çünkü, bu gelir yapısına sahip bütçelerle çağdaş devlet olunamaz, çağdaş devlet yönetilemez.

Bu düşüncelerle, 1997 yılı bütçesinin Türk ekonomisini çöküşe sürüklememesini diliyor ve hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Temizel.

Refah Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Özgün, süreniz 10 dakika; süreyi uzatmayacağım.

Buyurun.

RP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Muhterem Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Maliye Bakanlığı bütçemiz üzerinde Refah Partisinin görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım.

Sözlerime, Sayın Hükümete öncelikle teşekkür ederek başlamak istiyorum; çünkü, artık, tamamen unuttuğumuz, sadece kitaplardan okuduğumuz denk bütçe kavramının uygulanmaya konulma imkânı ortaya çıkmıştır. Hatırlanacağı üzere, bundan önceki bütçelerin ortak özellikleri, daha ziyade başlangıçta açık vereceklerinin kabullenilmesiyle gündeme geliyordu; bütçe giderlerinin bütçe gelirlerini aşması, âdeta yadırganmayan ve alışkanlık haline gelmiş kötü bir bütçeleme tekniğiyle gerçekleştiriliyordu. Artık, bütçe politikalarının makroekonomik ve sosyal dengeleri nasıl bozduğunu buradan anlatmayacağım; ancak, enflasyon başta olmak üzere, yaşadığımız ekonomik problemlerin birçoğunun kamu finansman açığından kaynaklandığı hepimizin kabul ettiği bir gerçektir. Uzun yıllardan sonra bütçe giderlerinin bütçe gelirlerine eşitliğinin hedeflenmiş olması, muhalefet milletvekillerinin bu konuda olumsuz konuşmalarına rağmen, takdire şayan önemli bir gelişmedir.

Şu ana kadar yapılan konuşmalarda, genelde hep, denk bütçenin gerçekleşmeyeceği, bir hayalden ibaret olduğu, muhalefete mensup milletvekilleri tarafından, biraz önce de Sayın Temizel tarafından ifade edildi. Hedefin gerçekleştirilmesi için Hükümetimizin azamî gayret içerisinde olacağına inancımız tamdır ve inşallah, bu hedeften de önemli bir sapma olmadan, 1997 yılı bütçemiz denk olarak realize edilecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son yıllarda kamu finansman açığının önemli nedenlerinden birisi, bütçe üzerindeki faiz ödemelerinin büyük boyutlara ulaşmış olmasıdır. 1996 yılı bütçesi içerisinde faiz ödemeleri, vergi gelirlerinin yüzde 60'ını aşmış durumdadır. Bu tablonun iç açıcı olduğunu söylemek, elbette mümkün değildir. Hiç kuşkusuz, gelinen bu noktada, Refahyol Hükümetinin de bir sorumluluğu bulunmamaktadır; ancak, inşallah, bütçe içerisindeki faiz yükünün azaltılması da, bu Hükümete nasip olacaktır.

Faiz ödemelerinin millî gelir içerisindeki payı, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, ortaya çıkan tablonun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Meseleye faiz yükü açısından baktığımızda, içborç faizleri toplamının millî gelire oranı, İngiltere'de yüzde 3,28, Almanya'da yüzde 2,13, İsveç'te yüzde 7,02, Belçika'da yüzde 4,83 ve Türkiye'de yüzde 22,5 dolayındadır. Türkiye'de içborç faiz yükü, İsveç'in 3 katı, Almanya'nın 10 katı, İngiltere'nin 7 katı büyüklüğündedir. Bu rakamlar, içborç faizlerinin bütçe üzerindeki yükünün azaltılması konusunda, çok ciddî ve acil tedbirlerin alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu açıdan da denk bütçe yaklaşımı, ülkemizi içborç girdabından kurtaracak önemli bir araç olacaktır.

Elbette, yılların birikimi olan ve vergi gelirlerinin yüzde 60'ını aşmış bulunan faiz yükünün, çok kısa süre içerisinde ya da 1997 yılı bütçesiyle ortadan kaldırılmasını beklemiyoruz. Böyle bir beklenti, insaf ölçüleriyle de ekonomi biliminin temel kurallarıyla da bağdaşmaz; ancak, içborç faiz yükündeki artış trendinin, bu bütçeyle azalış eğilimine gireceğine inanıyoruz. Hükümetimizin bunu kararlılıkla ifade etmesi, bizleri de son derece memnun etmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dikkatle incelenmesi gereken bir konu da, dışticaret dengesidir. Maalesef, son yıllarda bu denge ülkemiz aleyhine bozulmuş, ithalattaki artış oranı, ihracattaki artış oranını geçmiş bulunmaktadır. Bunun sonucunda da, 1995 yılında dışticaret açığımız 16 milyar doları aşmış ve 1996 yılı sonu itibariyle de 20 milyar doları aşacağı tahmin edilmektedir. Bu trendin aynı şekilde devam etmesi halinde dışborç stoku artmaya devam edecek ve bu durum, ülkemizin bağımsızlığını tehdit eder noktaya gelecektir. Hükümetimizin bu konuda da gerekli her türlü tedbiri alacağına inancımız tamdır.

Dışticaret dengemizdeki dengesizliğin giderek büyümesinin nedenlerinden en önemlisi, gerçekçi olmayan kur politikalarıdır. Enflasyonu artırmamak gerekçesiyle, Türk Lirasının yabancı paralar karşısında aşırı değerlenmiş olması, geçmişte sıkça uygulanan bir politika olmuştur. Bunun sonucunda, ithalatımızdaki artış oranı, ihracattaki artış oranından daha fazla olmuştur. Bu eğilimin de en kısa zamanda tersine çevrilmesi kaçınılmazdır. Hükümetimizin gerçekçi kur politikaları uygulayacağını açıklaması, gelecekte bu problemin de önemli ölçüde aşılacağını göstermektedir. Gerçekçi kur politikalarından taviz verilmemesi gerekmektedir. Hükümetimizin göreve geldiğinden bugüne kadarki döviz politikası, ileriye ümitle bakabilmeyi sağlamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe harcamalarında azamî tasarrufun sağlanması, denk bütçe hedefine ulaşılmasına yardımcı olacaktır. Eski savurganlık dönemleri artık geride kalmalıdır. Hükümetimizin, israfın engellenmesi için gerekli her türlü tedbiri almakta olduğuna ve alacağına yürekten inanıyoruz.

Üzerinde titizlikle durulması gereken hususlardan birisi de vergi gelirleridir. Ülkemizde vergi kayıp ve kaçağının büyük boyutlarda olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Ne yazık ki, şu ana kadar görev yapan hükümetler bu konuda etkili önlemler geliştirememişlerdir ve kayıtdışı ekonomi, hepimizin kabul ettiği bir noktadadır. Bize göre kayıtdışı ekonominin en önemli sebeplerinden birisi, vergi oranlarının bugün yüksek olmasıdır. Gelir vergisinde, vergi mükellefleri için nominal vergi yükü yüzde 60 - 65'e kadar çıkabiliyor. Kurumlar Vergisinde de aynı şekilde vergi oranları yüksek. Katma Değer Vergisinde de aynı şeyi söylememiz mümkün. O bakımdan, vergi oranlarını, özellikle ilk dilim içerisinde bulunan vergi oranlarını bir miktar geriye çekmekte fayda mülahaza ediyorum.

Tabiî, vergi toplamanın en temel şartı, bir makul vergi oranından geçiyor, bunu kabul ediyoruz; diğer taraftan, özellikle enflasyondan kaynaklanan kârların da vergilendirildiği göz önünde tutulduğu zaman, vergi oranlarının geriye çekilmesi zarureti açıkça ortaya çıkmaktadır.

BAŞKAN - Sayın Özgün, 2 dakikanız var efendim.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Elbette, yeterli vergi toplayamamanın nedeni sadece vergi oranlarının yüksek olması değildir, bunun yanında kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması da önemli bir husustur. Bu konuda, serbest muhasebeci ve malî müşavirlerin vergi denetimi hususunda fonksiyonlarının artırılması önemli bir konudur.

Ben, netice olarak şunu söylemek istiyorum. 1997 yılı bütçesi gerçekçi bir bütçedir; toplumumuzun atıl üretim imkânlarını harekete geçirecek, kaynakları harekete geçirecek gerçekçi bir bütçedir; bütçe üzerindeki faiz yükünün azaltılması, dışticaret açığının asgarîye indirilmesi, kamu harcamalarında azamî tasarrufun sağlanması, kayıtdışı ekonominin kayda alınarak vergi gelirlerinin artırılması, memur ve işçi maaşlarında, emekli maaşlarında reel artışların sağlanmasını hedefleyen adil bir bütçedir diyorum.

Benden önce konuşan Sayın Temizel, vergi affını burada eleştirdi; ama benim hatırladığım kadarıyla, Sayın Temizel'in de genel müdürlük yaptığı bir zamanda vergi affı sağlanmış idi, yanlış hatırlıyorsam, Sayın Temizel beni düzeltsinler.

MUSTAFA YILDIZ (Erzincan) - İstifasına neden olundu.

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) - O, memurdu o zaman.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Evet. Ama gelirler genel müdürü noktasında idi.

REFİK ARAS (İstanbul) - Siyasî irade... Siyasî irade...

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) -Yanlış hatırlıyorsam tabiî...

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Siyasîler aldı o kararı zaten!..

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Diğer taraftan, bir sayın konuşmacımız belediyelerle ilgili hususa değindiler. Refah Partili belediyeler bu Hükümetten önce de icraatın başındaydılar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özgün, süreniz bitti efendim. Süre uzatmayacağım; çünkü, 100 küsur madde var ayrıca. Rica ediyorum...

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Bütçenin hayırlı olmasını temenni ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Kusura bakmayın, aslında, ben, süre vermek isterim arkadaşlarıma; ama...

İkinci konuşmayı yapmak üzere, Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın İlyas Arslan, süreniz 10 dakika.

REFAH PARTİSİ GRUBU ADINA İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı bütçesi hakkında Refah Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, şahsım ve Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin bugününü ve geleceğini ipotek altına alan borç ve faiz kıskacını kıracak, gelir dağılımındaki bozuklukları giderecek, fiyat istikrarıyla, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat artışı sağlayacak, refah seviyesini yükseltecek olan denk bir bütçenin Yüce Meclise sunulması nedeniyle, 54 üncü Hükümet üyelerini ve Maliye Bakanını tebrik ediyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; günümüzde devlet, ekonomik faaliyetlerin çok önemli bir bölümüne doğrudan veya dolaylı olarak katılmaktadır. Devletin ekonomiye müdahalesi doğrudan olduğu gibi, gelirleri toplayıp bunları dağıtarak ve dağıtımında da belirli esaslar uygulayarak olabilmektedir. Bu politikaların uygulanmasındaki en önemli araçsa bütçedir.

Devletin maliye politikaları, genel ekonomik ilişkiler bakımından olduğu gibi, millî gelir ve gelir dağılımı açısından da çok büyük önem arz etmektedir. Devletin bu önemli fonksiyonlarının icra edilmesinde, öteden beri Maliye Bakanlığı çok önemli bir yer tutmaktadır. Maliye politikaları da tüm vatandaşlarımızı şu ya da bu şekilde etkilemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; müzakeresini yaptığımız 1997 yılı bütçesi Hükümet tasarısıysa da, milletimizin parasının nerelere harcandığına ilişkin olarak teknik çalışmaların yapıldığı, taksimatların ve tahsislerin yapıldığı kurum Maliye Bakanlığıdır. Bu itibarla, Maliye Bakanı da çok büyük sorumluluk yüklenmiştir. 1997 yılı içerisinde aç ve açık olanın sorumluluğu da, Hazineden yapılan topluiğne büyüklüğünde israf ve lüzumsuz harcamaların sorumluluğu da Maliye Bakanlığımızdadır. Maliye Bakanlığına, milletin her kör kuruşunun hesabının, tüyü bitmedik yetimin hakkının sorumluluğu yüklenmiştir. Biz de, Bakanlığın böyle hareket edeceğine gönülden inanıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığının vergi gelirlerini toplamada büyük bir gayret içerisinde olduğunu görüyor ve bu konuda yaptıkları çalışmaları destekliyoruz. 1996 yılı vergi gelirlerinin 1995 yılına göre yüzde 103 artışı, başarının en büyük göstergesidir.

Ayrıca, mükelleflere tek vergi numarası uygulanmasını, erken ödeme yapan mükelleflere indirim uygulanmasını, karapara aklanmasının önlenmesini, rantiye kesiminin en önemli gelir kalemini oluşturan faiz gelirlerinden vergi alınmasını, kayıtdışı kalmış kıymetli maden ve ziynet eşyası stoklarının kayıt içerisine alınarak Hazineye gelir sağlanmasını takdirle karşılıyoruz.

Önceleri, her paketten zam ve hayat pahalılığı çıkarken, artık, her paketin, milletimiz için bir ümit, devletimiz için de çok ciddî gelirler sağlamasını, Maliye Bakanlığının ve 54 üncü Hükümetimizin bir başarısı olarak görüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, devletin en büyük sorunu kısa vadeli ve yüksek faizle içborçlanmalardır. Hükümetçe hazırlanan kaynak paketlerinden iki önemli sonuç beklenmektedir. Bunlar, devletin gelirlerinin artırılması suretiyle borçlanma ihtiyacının azaltılması, borçlanma ve maliyetin düşürülmesi ve vadesinin uzatılması suretiyle de giderlerin azaltılmasıdır. Yüksek faizle kısa vadeli borçlanma yoluyla devleti soyan bir avuç rantiyecinin hortumlarının kesilmesi karşısında yapılan baskı ve kampanyalara karşı, Hükümetin yanında olduğumuzu ve alınan tedbirleri desteklediğimizi belirtmek istiyorum.

Kamu maliyesinin son yıllardaki en önemli sorunu, kamu kesimi açıklarının ekonomiyi olumsuz yönde etkilemesidir. Kamu açıklarının kapatılması ise, bir yandan gelirlerin artırılmasına, diğer yandan da giderlerde tasarruf edilmesine bağlıdır.

Maliye Bakanlığımızın gelirler ve imkânların artırılmasıyla ilgili olarak kısa zamanda gösterdiği olumlu çalışmaları ve gayretleri takdirle karşılıyoruz. Bütçe genelinde, harcamalarda önemli bir tasarruf sağlandığı görülmektedir. Harcamaların azaltılmasının en önemli nedeni olan faiz ödemeleri hariç tutulduğunda, 1997 yılı bütçesinden ayrılan 4 katrilyon 391 trilyon liranın, 1996 yılına göre artış oranının düşük olması, bunun bir göstergesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; faiz dışı harcamalar içerisinde en büyük pay yatırımlara ayrılmış olup, bu hususu takdirle karşılıyoruz. İşsizlikle mücadelenin, devlet kapısında çalışanların sayılarının artırılması yerine, yatırımların artırılması olduğunun altını dikkatle çiziyorum.

Yatırımların arzu edilen düzeylere çıkarılması, her şeyden önce kaynak meselesinin çözülmesine bağlıdır. Ülke kaynaklarının ekonomiye kazandırılması, Hükümetimizin en önemli ve öncelikli hedefidir. Kaynakların geliştirilmesi ve üretim seferberliğinin oluşturacağı gelir artışları yanında, kamu maliyesinde israfın önlenmesi ve malî disiplinin sağlanması yoluyla elde edilecek ilave kaynaklarla kamu yatırımları tamamlanmalıdır. Verimliliği yüksek, tamamlanmaya en yakın yatırımlar belirlenerek, bir an önce ekonomiye kazandırılmalıdır. Böylece, işsizlik azaltılarak, göçün önlenmesinde, ülke refahının artırılmasında, üretim ve ihracatın artırılmasında önemli bir adım daha atılmış olacaktır.

Ülke sanayiinin rekabet edebilir boyutlara ulaştırılmasında, yatırım hamlesinin gerçekleştirilmesinde, özel teşebbüsümüze önem verilmelidir.

Diğer taraftan, özel kesimin eğitim ve sağlık sektöründeki yatırımları özendirilirken, enerji, ulaştırma ve haberleşme gibi büyük altyapı projelerinin gerçekleştirilmesinde, Yap-İşlet-Devret ve benzerî modeller çerçevesinde desteklenmesini arzuluyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik ve sosyal yönden sayısız olumsuzlukların kaynağı olan enflasyonla mücadele, ekonomik programımızın öncelikleri arasında yer almalıdır. Kaynak ve üretim seferberliğinin gerçekleştirilmesine yönelik makroekonomik politikaların uygulanmasıyla, hem istikrarlı bir büyüme sağlanacak hem de enflasyonla ciddî bir şekilde mücadele edilecektir.

Ülkemizde, üretim ve ihracatın artırılmasında, işsizliğin azaltılmasında, enflasyonun düşürülmesinde en önemli faktör, yatırım yapılması ve buna ayrılan kaynakların önemli şekilde kullanılmasıdır. 1996 yılına göre, 1997 yılında yatırıma ayrılan ödeneğin yüzde 118 oranında artırılması yeterli değildir; ancak, sevindirici bir gelişme olmuştur.

Ülke sorunları aşılırken, büyük bir çoğunluğu dar ve sabit gelirli memur, işçi, emekli, küçük esnaf, köylü ve çiftçimizin refah seviyesini artıracak iyileştirici önlemler alınmasını, bundan önceki bütçelerde olduğu gibi halkımıza acı reçeteler sunulmamasını, biraz daha fazla fedakârlık istenmemesini olumlu bir gelişme olarak görüyoruz.

Bütçe gelirlerinin, ülkemize yeterli hizmet yapacak düzeyde olmadığını, bu gelirlerin giderek büyüyen faiz ödemelerine gittiğini, bunun neticesinde devlet hizmetlerinin aksadığını biliyoruz.

BAŞKAN - Sayın Arslan, 2 dakikanız var.

İLYAS ARSLAN (Devamla) - Bu olumsuzlukları gidermek için, kaynak bulma çalışmalarının hızlandırılmasını, mevcut kaynakların harekete geçirilmesi gayretlerini destekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halka, daha fazla hizmetin, iyi hesaplanmış bir denk bütçeyle yapılabileceğine tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum; ancak denk bir bütçeyle ekonomik kaynaklar harekete geçirilebilir; ekonomik dengeler kurulabilir; borç ve faiz çıkmazı aşılabilir; enflasyon frenlenebilir; memur, işçi, emekli, çiftçi ve esnaf ezilmekten kurtarılabilir; yatırım ve istihdamda istikrar sağlanabilir; bu sayede, ülke insanının refah seviyesi yükseltilerek, borç para bulmak için ne rantiyecilere yüksek faiz ödenir ne de millî olmayan banka ve Ecnebi milletlerin kapısı aşındırılır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ifade etmeye çalıştığım tüm bu hususlarla ilgili olarak, Maliye Bakanlığımızın, gelir ve kaynak politikaları alanındaki çalışmaların daha fazlasını, harcamaların kontrol altına alınması yönünde yapmasını beklediğimizi; Bütçe Genel Müdürlüğünün, bu amaçla, bir proje üretim merkezi haline getirilmesini ümit ettiğimizi, özellikle vurgulamak istiyorum.

Bir kez daha, 1997 yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arslan.

Refah Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Bekir Sobacı; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika Sayın Sobacı.

RP GRUBU ADINA BEKİR SOBACI (Tokat) - Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ekonomi, dondurulmuş bir fotoğraf karesi, bir enstantane olarak anlatılamaz. Ekonomi canlı bir süreçtir; bu sürecin bir tezahürü ve ifadesi olan bütçeleri de rakamların cetveli olarak algılamak yanlıştır.

Ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda ve burada, partilerimizin bütün sözcülerinin ve temsilcilerinin konuşmalarını, ifadelerini dikkatle inceledim; hepsi, dondurulmuş bir fotoğraf karesi gibi, denk bütçe üzerine yoğunlaşarak eleştirilerini dile getirmişler.

Burada, grup içi, parti içi liderlik niyetiyle çok haşin konuşmalar yapan arkadaşlar da oldu, iyi niyetli yaklaşımlar da oldu; hepsine teşekkür ediyorum; ama, bir ülkenin kalkınmışlık derecesi, onun bütçelerine de aynı zamanda en büyük etkendir.

Bizde yüz senelik firmaları bulamıyoruz; bir Hacı Şakir sabunları ile Hacı Bekir lokumları var. İşte, burada, bu toplumun müteşebbislik ruhunun niye gelişmediğine kısaca değinmek istiyorum.

1930'lu, 1940'lı yıllarda Avrupa'da çokuluslu şirketlerin, dünya şirketlerinin oluştuğu tarihte, bu ülkede devlet, bu milletin harmanındaki buğdayını sayarak teslim alıyordu, el koyuyordu. Burada, Halk Fırkasının veraset ilamı hanginizin elinde bilmem; ama, bu konuya dikkatinizi çekiyorum. Bu ülkede, geri kalmışlığın ve bıraktırılmışlığın temelinde, bu ülke insanının teşebbüs gücününün köreltilmesinde en büyük pay bu partilere aittir.

Şimdi, burada, sözcüleri Sayın Zekeriya Temizel Bey “gelirleri nasıl artıracaksınız, bu gelirler artmaz” diye ifade ettiler. Biz, bu gelirleri artıracağız, reel manada artıracağız. Vergi psikolojisi diye bir olay var; bütün konuşmacıların dikkatinden kaçan bir olaydır. Vergi artışında, halkın, hükümetin ve devletin uyguladığı politikalara bakarak vergi tahsilatının arttığını, biz, belediyelerde ispat etmişizdir. (RP sıralarından alkışlar)

AYHAN GÜREL (Samsun) - Ankara'da da yapın.

BEKİR SOBACI (Devamla) - İstanbul Belediyesinde, iflas etmiş İSKİ'yi 200 milyar borçlu aldık; bugün, ayda 1,5 trilyonluk kaynak oluşturan ve yatırım yapan kuruluş haline getirdik. Fazla su faturasını göre göre, bu millet, gidip ödüyor; almayı bilirseniz bu millet verir. Biz de, reel manada, vergi artışlarını sağlayacağız arkadaşlar; bundan şüpheniz olmasın.

Bu Hükümetimiz işbaşına geldiği zaman, bütün gerçekleriyle ülke ekonomisini masaya yatırmıştır. Gayri safî millî hâsıla ve millî gelirdeki artışlar açısından, dışticaret dengesi ve cari açıklar açısından, istihdam, yatırım ve verimlilik açısından, ayrıca, kamu finansman açıkları açısından ekonomiyi masaya yatırdı ve bunun tedbirlerini aldı. Bütçelerin bir arka planı olmalıdır, bir mutfağı olmalıdır. Hükümetimiz, bu mutfakta çalışmayı yaparken, muhalefet partileri, maalesef, üç tane gazetecinin ajitasyonlarına, dolduruşuna gelerek bu Hükümetin yaptığı dış gezileri alaya almıştır; ama, sonunda, gazeteler tarafından nasıl ofsayta düşürüldüklerini de, maalesef, kendileri en acı şekilde yaşamıştır.

Burada, ben, grup başkanlarının, genel başkanların konuşmalarından da notlar aldım. Sayın Deniz Baykal diyor ki: “Bu ülkede Başbakanın yaptığı şaşaalı gezilerle ihracat artmaz; Almanya Başbakanı Helmut Kohl İran'a gider, 1 milyar dolarlık anlaşma yapar, döner, onların ihracatı artar; ama, bizimki artmaz.” Ben, bu ifadeleri bir şuuraltı tezahürü ifadeleri olarak kabul ediyorum. Deniz Baykal, siyasî hayatında böyle bir Başbakanla çalışamamanın ezikliği içerisindedir. (RP sıralarından alkışlar)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Öyle bir şey yok. Sayın Deniz Baykal Erbakan'ın teklifini reddetti.

BAŞKAN - Sayın Sobacı, yalnız, diğer gruplara sataşmadan...

BEKİR SOBACI (Devamla) - Sayın Başkan, bir meselenin cüzünü müzakere etmek küllünü müzakereye engel değildir, belki elzemdir.

HASAN GÜLAY (Manisa) - Sayın Sobacı, bağırmadan konuş da anlayalım.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Şimdi, aynı şekilde, burada ANAP sözcüsü de çok hızlı, ateşli nutuklar attı; 1976 yıllarındaki o sanayileşme hamlesini hayal olarak değerlendirdi, aynen şöyle diyor “Biz, Güney Kore gibi ölçekli ekonomilerden vazgeçmeyip de TÜMOSAN gibi talihsiz yatırımlara başvurmasaydık, bugün, farklı noktalarda olacaktık.” Ben teessüf ediyorum ve burada şunu ifade etmek istiyorum, TÜMOSAN gibi kuruluşları ANAP İktidarında büyütmek istediniz de biz engel mi olduk? Burada kalkıp, bu ülkenin yatırımcı kuruluşlarının, iş makine parkı hurda haline gelmişse -dörtte üçü- biz, iş makineleri fabrikasının temellerini yükseltmeyle, binalarını bitirmeyle, tezgâhlarını fabrika içerisine yerleştirmeyle hata mı ettik? Bu manada, 100 bin tane tankı, iş makinesini, evet 100 bin tane dozeri sizin aklınız almıyor, Güney Kore'den bahsediyorsunuz “hayal ve temenni” diyorsunuz. Bugün, Güney Kore, 2 milyon otomobil ihraç ediyor; Japonya 10 milyon otomobil ihraç ediyor, imal ediyor. Şimdi, 100 bin tane iş makinesini hayaline sığdıramayanlar, acaba, 10 milyonlarca otomobili nasıl hayaline sığdıracaktı, mümkün değildi.

Şimdi ve yine...

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayal, bir şey getirmiyor.

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) - Onlar hayallerle uğraşmıyor.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Yine, burada, ANAP sözcüsü “bu milletin, verdiği vergilerin nereye harcandığını görmek gibi bir arzusu vardır, şeffaflığın daha önemli olduğuna inanıyorum” dedi. Evet, katılıyorum; ama, bu millet, sizlerin topladığınız KDV'leri ve iktidar döneminizde aldığınız 40 milyar net dışborcu nerelere harcadığınızı çok iyi gördü ve sizi iktidardan uzaklaştırdı. Şimdi, bu manada, bugün, Hazineye, bana 10 milyar dolarlık tahvil ve bono ver diye teklif götürecek kadar cesaretlenen, büyüyen, bir kanser tümörü gibi oluşan bu para gücünü, aldığınız dış kredileri - 40 milyar doları- “hayalî ihracat” adı altında, çok süper primler ödeyerek sizler oluşturdunuz; Anavatan İktidarı döneminde oluştu bu büyük güç. Bugün de bu memleketin başına bela olmuştur.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Siz hiç dış borç almadınız mı?

BEKİR SOBACI (Devamla) - İşte, bu noktada yapılacak eleştirilerin biraz insaf mesabesinde olmasını ben arkadaşlarımızdan istirham ediyorum.

Burada “orta vadeli istikrar programını bekliyoruz” dedi Sayın Deniz Baykal. Merak etmeyin, biz öyle orta vadeli istikrar programlarının falan müşterisi değiliz. Biz, bu siyasî mücadeleye uzun soluklu olarak yola çıktık, bu Hükümet bu mücadeleye siyasî hayatını ortaya koymuştur ve kimse de bunu engelleyemeyecektir. (RP sıralarından alkışlar) Arkadaşlar, burada kalkıp da IMF ağzıyla konuşmanın hiçbir manası yok.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Konuyu anlamamışsın.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Sizin söylediklerinizi, IMF, Office Memorandum raporunda tekrar ediyor. “Türkiye bütçesi 1998'de 20 katrilyon olacak, 10 katrilyon açık verecek” diyor. Peki, siz ne öneriyorsunuz?

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) - Ortağına sor, ortağına.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Sayın Zekeriya Temizel Beye bir ricam, istirhamım var; Genel Başkanları hâlâ köy-kentte takılıp kalmış; eğer bir çözümünüz varsa -şurada ayları geçmiş bir müddet içerisinde bütçeyi tartışıyoruz- lütfen, önce kendi yönetiminize bu çözümleri bir aktarın, ondan sonra da biz, samimiyetle sizin görüşlerinizden faydalanmaya hazırız...

ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Biz, Mecliste çözüm getirmek için geldik...

BAŞKAN - Sayın Sobacı, 2 dakikanız var.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Burada, kalktılar, tek havuz sistemini tenkit ettiler. Bu memlekette devlet bir gecelik borçlanma için dünyanın faizini aktarırken, bunu kalkıp tenkit etmek, bilimsel değildir; ekonomi bilmemektir. Bu, paranın akıllı kullanımıdır akıllı; günlük kullanımıdır. Bundan da devlet maliyesi gerekli kazancı elde etmiştir ve edecektir. Şimdi, bu noktada...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Neden rahatsız oluyorsunuz?

BEKİR SOBACI (Devamla) - Rahatsız olmanın manası yok. Siz, müspet davranışları burada tenkit ediyorsunuz.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Bizim arkadaşlarımızın hiçbiri böyle bir iddiada bulunmadı, hiçbiri böyle bir söz söylemedi.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Çözümünüzü göremedik; hep şikâyet ediyorsunuz.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Söyledikleri çözümdür.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Ben, sizin karşı oy yazılarınızı da okudum, Plan ve Bütçe Komisyonundaki açıklamalarınızı teker teker okudum; bir tane çözüm getiremiyorsunuz.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Öğreneceğiniz çok şey var.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Sizin daha 1994'te sözcünüz, kendi hükümetinizde, kalkıp fiilî envanteri savunmuş.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Meclise hitap edin, buraya değil.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Biz, fiilî envanteri gerçekleştirecek kararları alıyoruz, kanunları çıkarıyoruz; siz, gelip burada tenkit ediyorsunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu arkadaşlar!..

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Karıştırma, karıştırma!

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - O hükümetin kim olduğunu öğrenip, ondan sonra konuş!

BEKİR SOBACI (Devamla) - Onun için, burada, bu milletin moralini bozmaya hakkınız yok.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) - Burası ağlama duvarı değil!..

BEKİR SOBACI (Devamla) - Bu Hükümet, bu milletin son ümididir...

TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) - Yazıklar olsun bu Hükümete...

BEKİR SOBACI (Devamla) - Bu millet, geçmişte denediği bütün siyasî partilerden sonra, bu Hükümete büyük oranda desteğini vermiştir. Onun için, burada yıkıcılığın hiçbir manası yok...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Gerçekler sizi korkutmasın.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Denk bütçeye tekeşekkür etmeniz lazım. Niye?..

REFİK ARAS (İstabul) - Bütçe denk değildir!..

HASAN GÜLAY (Manisa) - Bizim hayallerle işimiz yok...

BEKİR SOBACI (Devamla) - Yatırım ve istihdam açısından Hükümetin aleyhine bir unsurdur; siz nasıl bir siyaset anlayışına sahipsiniz ki, denk bütçeyi faydanız için destekleyeceğinize, kalkıp tenkit ediyorsunuz...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Bu telaş niçin?!.

BEKİR SOBACI (Devamla) - Onun için, ben bunları yapıcılıkla, ülke menfaatıyla bağdaştıramıyorum.

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) - Ülke menfaatını bilmiyorsunuz ki...

BEKİR SOBACI (Devamla) - Şimdi, burada çok rakamlar var, hepsini açıklamak mümkün değil, zaman yetmiyor...

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) - Bağırmanın ne faydası var? Niye bağırıp duruyorsunuz?!

BEKİR SOBACI (Devamla) - Ama...

BAŞKAN - Bitti süreniz Sayın Sobacı.

BEKİR SOBACI (Devamla) - 1997 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diler, saygılar sunarım. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, Refah Partisi Grubu adına, son konuşmayı yapmak üzere, Erzincan Milletvekili Sayın Naci Terzi.

ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Bir dakika... Arkadaşımızı çağırdım, ondan sonra...

Buyurun Sayın Terzi. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

HASAN GÜLAY (Manisa) - Sayın Terzi, bağırmayın; yavaş yavaş... Anlamak istiyorum.

RP GRUBU ADINA NACİ TERZİ (Erzincan) - Bağırmayacağım...

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelir bütçesiyle ilgili görüşlerimi belirtmek üzere, Refah Partisi Grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vatandaşlarına, sağlık, eğitim, altyapı gibi temel hizmetleri götürebilmesi için, devletin sağlam gelirlere ihtiyacı vardır. 1997 yılı bütçe gelirleri içerisinde bulunan ana kaynak, vergi gelirleridir. Vergi gelirlerinin yeterli düzeyde olması, harcamaların sağlam finansman kaynağına sahip olması bakımından önem arz etmektedir. Vergi, hem ülke ekonomisinde istikrarın sağlanmasında en önemli unsurlardan birisidir hem de toplumda gelir dağılımını etkileyen ciddî bir müdahale aracıdır. Bu nedenle, bir yandan yeterli vergi hâsılatı hedeflenirken, bir yandan da vatandaşın ödeme kudreti göz önünde tutularak, kamu hizmetlerinin bedelini karşılama mükellefiyetinin toplumun tüm kesimlerine adil olarak paylaştırılması önemlidir. Vatandaşımız bu şerefli görevi yerine getirirken, vergi ödemenin kendisi için bir eziyet haline getirilmemesi, piyasa mekanizmasının işleyişinin aksatılmaması, mevzuatın basit, kolay, uygulanır nitelikte olması gereklidir. Bu nedenle, vergi mevzuatının ekonomik gelişmeleri yakından takip eder halde bulunması önem arz etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanı bütçe sunuş konuşmalarında “1996 yılında vergi gelirleri tahsilatı bütçe hedeflerinin üzerinde seyretmektedir. Maliye Bakanlığımızın yaptığı son tahminlere göre vergi gelirlerinin 1996 yılı sonunda bütçe hedefini büyük ölçüde aşarak, yaklaşık 2 katrilyon 200 trilyon Türk Lirasına ulaşması mümkün gözükmektedir. 1997 yılı için öngörülen bu sonuçlar, Hükümetin bütçe disiplinine verdiği önemin açık bir tezahürüdür” dedi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 1997 yılında vergi gelirlerinin 4 katrilyon 368 trilyon lira olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Öngörülen bu tahminin, geçmiş yıllardaki uygulama sonuçları ve bu yılın ilk dokuz aylık dönemine ait gerçekleşme neticeleri ile 1997 yılı için öngörülen ekonomik hedefler dikkate alınarak, titizlikle ve gerçekçi bir yaklaşımla yapıldığı görülmektedir. 1996 yılında vergi gelirlerinin gayri safî millî hâsılaya oranı yüzde 14,9 iken, bu oran 1997 yılında yüzde 17,2'ye yükselmektedir. Bu vergi performansıyla, 1996 yılında yüzde 55,7 olan vergi gelirlerinin konsolide bütçe giderlerini karşılama oranı, 1997 yılında yüzde 69,8'e çıkarılmaktadır. Ayrıca, faiz hariç tutulduğunda, 1997 yılında, vergi gelirleriyle konsolide bütçe giderlerinin yüzde 99,5'inin karşılanacağı görülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tablonun anlamı şudur: 1997 yılında gerçekleştirilecek olan denk bütçeyle, sadece, borç-faiz sarmalından çıkmakla kalınmayacak, aynı zamanda, ertesi yıllara da en sağlıklı gelir kaynağı olan vergilerle, harcamalarını karşılayabilen ve böylelikle de ülkemiz için denge ve istikrar kaynağı teşkil eden bütçelere kavuşma imkânı ortaya çıkmış olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vergilendirmeyle ilgili diğer bir konu da, dolaylı vergilerin, adaletsiz, ödeme gücü ayırımı yapmaksızın, bütün mükelleflere yönelik genel vergiler niteliğinde olması nedeniyle vergi adaletini bozucu bir niteliğe sahip olmasıdır. Bilindiği gibi, ülkemizde, son yıllarda dolaylı vergilerin vergi gelirleri içesindeki payı sürekli olarak artmaktadır ve yine son yıllarda, gelir dağılımı üzerinde olumsuz etkileri olduğu bilinen dolaylı vergilerin, vergi gelirleri içerisindeki payı yüzde 60'lara yükselmiş, buna mukabil dolaysız vergilerin payı da yüzde 40'lara inmiştir. 1997 yılı içerisinde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payının yüzde 58,5 seviyelerine indirilmesinin hedeflenmiş olduğu görülmektedir. Yeterli olmamakla beraber, bu hedefi, daha adil bir vergi sistemine doğru adım adım gidileceğinin sağlam bir göstergesi olarak kabul ediyoruz. Hükümetimizin, bu hedefler doğrultusunda attığı ve atacağı adımları, Refah Partisi Grubu olarak canı gönülden destekliyoruz. Bu doğrultuda, tüketim vergi sisteminin basitleştirilmesi amacıyla hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş olan Özel Tüketim Vergisi Kanun Tasarısının, bir an önce yürürlüğe girmesi gerekmektedir. Özel Tüketim Vergisi Kanun Tasarısının yasalaşmasının, özelleştirme kapsamındaki kuruluşların, özellikle Tüpraş ve Petrol Ofisinin özelleştirilmesinden de önemli kaynaklar sağlayacağını ayrıca belirtmek isterim.

Getirilecek düzenlemeyle, ÖTV kapsamına giren mallar üzerindeki vergi yükünde önemli bir değişiklik yapılmamakta; dolayısıyla, bu verginin, yatırım ve üretime olumsuz bir yansıması olmamaktadır. Yalnızca, değişik adlarla tahsil edilen, on dolayındaki vergi, fon ve paylar, tek bir vergi altında birleştirilmek suretiyle, uygulama ve kontrol kolaylığının sağlanmasının amaçlanmakta olması, Hükümet Programıyla da uyumludur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelir idaresini, orta ve uzun vadede daha iyi planlayan, uygulayan, denetleyen ve yaptığını kontrol eden etkin bir yönetim yapısına kavuşturmak üzere, Maliye Bakanlığı bünyesinde başlatılan yeniden yapılandırma projesine de özel bir önem verilmektedir. Böylelikle, gelir idaremiz, yasalarıyla ve idaresiyle, vergi sisteminde izlenen ekonomik ve sosyal politikalara uyum sağlayan ve ortaya çıkacak yeni ihtiyaçlara süratle cevap veren bir yapıya kavuşturulacaktır.

Vergidışı normal gelirlerle ilgili öngörülen 1 katrilyon 445 trilyon liralık gelir hedefi de, büyük ölçüde, Hükümetimizin büyük bir kararlılıkla üzerinde durduğu, özelleştirme hamlesinden sağlanacak gelirlere dayanmaktadır. Devletimizin, içerisinde bulunduğu borç ve faiz batağından çıkarılabilmesi için, ülkemizin mevcut kaynakları, ne yazık ki, bugüne kadar harekete geçirilememiştir.

BAŞKAN - Sayın Terzi, 2 dakikanız var efendim...

NACİ TERZİ (Devamla) - Hükümetimizin, ülkemizi bu çıkmazdan kurtarabilmek için denk bütçeyi hedeflemesi, devlet yönetiminde köklü bir anlayış değişikliğinin uygulanmaya konulduğunu göstermektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1996 yılı içerisinde, Hükümetimiz tarafından yürürlüğe konulmuş olan, aşağıda sayacağım bazı uygulamaları, olumlu gelişmeler olarak görüyoruz.

Kamu kâğıtlarından elde edilen faiz gelirlerine uygulanmasına başlanan yüzde 10 tevkifat suretiyle, rant gelirleri üzerine önemli bir vergi yükü getirilmiştir. Bu düzenlemenin, vergi adaletinin sağlanması yönünde son zamanlarda atılan önemli bir adım olduğuna dair Maliye Bakanımızın görüşüne canı gönülden katılıyoruz.

Keza, yine Hükümetimiz döneminde, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmiş ve yasadışı yollardan sağlanan karaparanın aklanmasını önleme yönünde çok önemli bir adım atılmıştır. Böyle, ulvî bir amaca yönelik bir yasanın Meclisten geçirilmesini ve bu Hükümet döneminde gerçekleştirilmiş olmasını büyük bir başarı vesilesi olarak kabul ediyoruz.

Keza, amme alacaklarının kanunî süresinden önce ödenmesini teşvik amacıyla, erken ödemede indirim uygulanmasını öngören 4179 sayılı kanun da yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Bu yasanın uygulamaya girişiyle birlikte, mükelleflerimize, vergi ödemede önemli bir kolaylık sağlanmış ve diledikleri takdirde, vergilerini, indirimli olarak erken ödeyebilme imkânı sağlanmıştır.

Ayrıca, vergi tahsilatının, bir an önce Hazineye nakit olarak aktarılmasını sağlayan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Terzi, süreniz bitti.

Teşekkür ederim efendim.

NACİ TERZİ (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle, bütçemizin hayırlı olmasını diliyor; hepinizi hürmetle selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Refah Partisi Grubu adına konuşmalar bitti.

ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Temizel, zatı âliniz, konunun uzmanı olarak, çok verimli, üretken bir konuşma yaptınız; hepimiz de zevkle dinledik.

Arkadaşımızın, size karşı bir sataşması olmadı; biraz heyecanlı bir konuşma yaptı; hatta, Güney Kore'de 2 trilyon araba üretiliyor gibi bir söz sarf etti; yani, bir sataşma konusu göremedim.

İRFAN GÜRPINAR (Kırklareli) - Değmez diyor yani...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Sayın Başkan, yerinden...

BAŞKAN - Peki; yerinizden, iki cümleyle söyleyin.

ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Yani, sayın sözcülere yönelik herhangi bir şey söylemeyeceğim.

BEKİR SOBACI (Tokat) - 2 milyon dedim Sayın Başkan.

BAŞKAN - 2 trilyon dediniz.

BEKİR SOBACI (Tokat) - Hayır, 2 milyon dedim.

BAŞKAN - Neyse efendim, önemli değil.

ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Üç konu yanlış anlaşıldı, sadece düzeltmek istiyorum.

Bir defa, Demokratik Sol Partinin çözüm üretmediği şeklindeki sav gerçekten doğru değil; Demokratik Sol Partinin çözüm ürettiğini herkes bilir.

İkincisi, Demokratik Sol Parti 1994 yılında iktidarda değildi; ama, Allah söyletiyor; inşallah, 1997'de iktidarda olacak. (DSP sıralarından alkışlar)

Üçüncüsü de bana yönelik bir belirlemeydi. 3787 sayılı Af Yasası çıktığı zaman, ben, Gelirler Genel Müdürü değildim. Bu konuyu da düzeltmek istedim.

Teşekkür ederim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Peki efendim, teşekkür ederim. Sağ olun...

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Algan Hacaloğlu; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Hacaloğlu, süreyi 20'şer dakika olarak mı kullanacaksınız?

ALGAN HACALOĞLU (istanbul) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki. Süreyi uzatmıyorum biliyorsunuz.

Buyurun efendim.

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi adına, Maliye Bakanlığı bütçesi üzerinde, Grubumuzun görüşlerini dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, öncelikle, biraz evvel, burada söz alan Refah Partisi temsilcisinin bir sözünü hemen yanıtlamak istiyorum. Sayın Refah Partisi sözcüsü, Sayın Deniz Baykal'ın, genel görüşmelerde yaptığı eleştirileri, Refahyol Hükümeti içerisinde yer alamamış olmanın hırçınlığıyla dile getirdiğini ifade etti. (RP sıralarından “Doğru” sesleri)

Değerli arkadaşlarım, şunu açıkça bilmenizi istiyorum. Refahyol, laik, demokratik cumhuriyetin temellerine, değerlerine sahip çıkmadığı sürece, rant ekonomisinin sahipliğini sürdürdüğü sürece, Cumhuriyet Halk Partisi, hiçbir zaman, sizinle hiçbir hükümete ortak olmayacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) - Olmazsanız olmayın...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım...

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) - Laiklik, laiklik... Açıklayın biz de öğrenelim şu laikliği.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Onu, öğreneceksiniz... Burada bulunduğunuz sürece, bunu öğreneceksiniz.

BAŞKAN - Sayın Güneş...

Müdahale etmeyelim... Rica ediyorum...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, son onaltı yıldır, ülkemizde, sömürü, kolay kazanç ve rant ekonomisini temel alan, emeği faize ezdirten, fabrika ve ileri teknoloji yatırımlarını ve üretimi, sanayileşmeyi dışlayan bir çarpık ekonomi anlayışı, ekonomi politikası uygulanmaktadır. Bu uygulama, 24 Ocakla başladı, Özal'la şekillendi, Çiller'le sahiplenildi, şimdi de, Erbakan tarafından sürdürülmekte.

KÂZIM ARSLAN (Yozgat) - Siz yok musunuz...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Onüç yıldır ekonominin direksiyonunu elinde tutan ANAP ve DYP ile son altı aydır kaptan köşkünde oturan Refah'ın, tümü, aynı çarpık düzenin savunucuları olduğu artık ortaya çıkmıştır. Yurttaşlarımız, ANAP ve Doğru Yol Partisini tanımaktaydılar; ancak, galiba kimse, iktidar oluncaya kadar “faize haram” diyen “rant ekonomisine karşıyım” diyen Refah'tan bu kadar çabuk bir dönüş yapmasını beklemiyordu.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) - Faiz yine haram.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Sayın Erbakan'ın, bu kadar kısa sürede başfaizci kesilmesini, rant ekonomisini baştacı etmesini yurttaşlarımız beklemiyorlardı; ama, ne yazık ki olan bu oldu.

Bu bütçenin ardında “ben insanın zenginini severim” diyen Turgut Özal anlayışı vardır, bu bütçenin ardında “Türkiye'nin kanını işçiler emmektedir. Ben işçileri defterden sildim” diyen Sayın Çiller anlayışı vardır. Hepsinin ötesinde, bu bütçenin ardında, muhalefetteyken “faize haramdır” diyen, iktidarda ise, faizin ve rantiye kesiminin en keskin savunucusu kesilen Sayın Necmettin Erbakan'ın takıyye anlayışı vardır.

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) - İlk seçimde görüşürüz.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Sayın Erbakan'ın aksine sözlerine rağmen, bu bütçenin temelinde sürekli zam, sürekli içborçlanma ve kamusal birikimi tüketerek günü kurtarma anlayışı vardır. Devletin, vergi alması gereken kesimlerden vergi almak yerine, yüksek faizle borçlanması, ekonomiyi sıcak paraya tutsak etmesi anlayışı vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “Türkiye'de bir rant ekonomisi var, rantiyeciler var; rantiyecilere devletten pompayla para basılıyor. İşbaşına geldiğimiz zaman bu pompanın şeklini değiştireceğiz...” Kim dedi bunu; bundan altı ay evvelki bütçe görüşmelerinde, Sayın Necmettin Erbakan söyledi. Peki ne oldu; Refah altı aydır iktidarda; ama “adil düzen” in foyası çok çabuk ortaya çıktı.

Yıllar öncesi Sayın Necmettin Erbakan'ın pancar motoru fos çıkmıştı; ancak, bu kez Sayın Erbakan'ın faiz pompası güçlü çıktı, şimdi faiz pompası her zamankinden daha hızlı çalışmakta. Refahyol sayesinde devletin parası, işçinin, memurun, emeklinin, köylünün, esnafın alınteri, oluk gibi bir avuç sıcak para vurguncusuna akıtılmakta.

Değerli milletvekilleri, sağ siyasetçilerin ve iktisatçıların elinde ülkemiz, karapara ve sıcak para cennetine dönüştü; istikrarsızlık, verimsizlik, işsizlik ve eşitsizlik, ekonomimizin rekabet gücünü kırdı, toplumsal barışımızı kanattı; emekçilerin, çiftçinin, dar gelirlinin, hatta gerçek sanayicilerin yaşamını kararttı. Türkiye toz duman, her gün toplumumuzu şaşırtan yeni bir olgu ortaya çıkıyor, Hükümet çıkar lobilerinin, tarikatçıların, ırkçıların ve cinayet şebekelerinin kuşatması altında. (CHP sıralarından alkışlar) Her geçen gün devlet, servet, şiddet ilişkisi kendisine yeni kurbanlar seçiyor; sağ siyaset dünyamız her geçen gün, kirlilik, yozlaşma ve yolsuzluk batağına daha çok saplanıyor ve böyle bir ortamda enflasyon, yıllardır işçileri, memurları, emeklileri, kısaca tüm sabit gelirlileri ve küçük üreticileri kasıp kavuruyor. 1996'da enflasyon, sene sonu itibariyle ortalama yüzde 88,5'a fırladı, Refahyol Hükümeti döneminde enflasyon, son 15 yılın en yüksek ikinci rekor düzeyine tırmandı. Yıllardır sağ siyasetçilerin yönetiminde yozlaştırılan piyasa ekonomisi koşullarında, enflasyon âdeta bir devlet politikasına dönüştü; rant ekonomisiyle beslenen enflasyon lobisi oluştu. Enflasyon...

ALİ ER (İçel) - Dört yıldır da iktidarda siz vardınız?

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Bizim nasıl olduğumuzu siz iyi biliyorsunuz; sizle başladı bütün bunlar.

Enflasyon lobisinin Refahyol Hükümetini ahtapot gibi kuşatan kolları kopartılmadan, çıkar ağları çözülmeden, sıcak ve karapara çeteleri çökertilmeden doğru maliye ve iktisat politikaları izlense dahi, enflasyonun indirilemeyeceği bilinmelidir. Daha önemlisi, Erbakan-Çiller önderliğinde Refahyol yönetiminde, ne yazık ki, enflasyon inmez değerli arkadaşlarım. Bu Hükümet döneminde enflasyonun inmeyeceği, indirilmeyeceği gün gibi açık; çünkü, ne yazık ki, bu Hükümette, ne rant ekonomisine karşı koyabilme iradesi var ne de enflasyon lobisine ve karanlık çetelere karşı çıkacak cesaret görülmekte.

Değerli arkadaşlarım, ekonomide zaman zaman rekorlar kırılır; bu rekorların bir bölümü gerçek rekordur, bu rekorlar ekonomiyi üstün performansa taşır; bazı rekorlar da ayıplı rekorlardır, bu tür rekorlar ekonomiyi gerilemeye ve çöküntüye taşır. Gerçek rekorlar, ülkeyi gelişmeye, esenliğe ve barışa taşır, ayıplı rekorlar ise, ülkeyi eşitsizliğe, yoksulluğa ve işsizliğe taşır.

Refahyol'un son altı aydır damgasını vurduğu 1996 yılı, bir ayıplı rekorlar yılına dönüşmüştür. Erbakan'lı, Çiller'li 1996 yılı, ülkemiz için bir batak yıldır, bir kayıp yıldır, ne yazık ki, bir yitik yıldır. 1996'da bütçe açığının gayri safî millî hâsılaya oranı yüzde 8,8 olmuştur; dışticaret açığının gayri safî millî hâsılaya oranı rekora tırmanmış ve 20,5 milyar dolar açık verilmiştir; cari işlemler açığı ise, 6,9 milyar dolara tırmanmıştır. Bu her üç açık, bu üç boyutlu kanama da, elli yıllık cumhuriyet tarihinin rekorlarıdır, bunlar ayıplı rekorlardır değerli arkadaşlarım.

Yine, 1996'da faiz harcamalarının gayri safî milî hâsıla içerisindeki payı yüzde 12'ye tırmanmıştır. Faizin bütçe içerisindeki payı yüzde 38.2'ye tırmanmıştır. Faizin vergi gelirlerine oranı yüzde 68,5'a tırmanmıştır. Bu, her üç oran da “faize haram” diyen Refah döneminde, elli yıllık cumhuriyet döneminin ayıplı rekorlarıdır.

Yine, 1996'da içborç stokunun gayri safî millî hâsılaya oranı yüzde 23.7 olmuştur. İçborç faizlerinin içborç stokuna oranı yüzde 45'e tırmanmıştır. Dışborçlar ise, bildiğiniz gibi, 76 milyar dolar düzeyine gelmiştir. Bütün bunlar, sıcak para ekonomisi ve vurgun ekonomisi koşullarında, Türkiye Cumhuriyetinin elli yıldır yaşamadığı ayıplı rekorlardır.

Değerli arkadaşlarım, bununla bitmiyor; 1996 yılında kamu kesimi borçlanma gereğinin, gayri safî millî hasılaya oranı, belli ki, yüzde 11'ler 12'ler düzeyinde olacaktır. Anımsarsanız, 1993 yılında yüzde 12'lik bir kamu kesimi borçlanma gereğinin, gayri safî millî hâsılaya oranının yüzde 12'ye tırmandığı bir dönem yaşadık ve akabinde 1994'te bunalım geldi. 1995'te yüzde 6,5'tan bir yıl içerisinde yüzde 11-12'ye tırmanan bu şok açık, biliniz ki, hepimizi uyarmalı, 1997 yılındaki muhtemel bir bunalımın üzerinde politika üretmeye özendirmeli; ancak, şu da bilinsin: Bu açık, 1997'de bir bunalıma açık çek demektir; bunalım kapıda demektir. Ne yazık ki, Refahyol Hükümetinin, ne bu bunalımı kucaklama, göğüsleme ne de bunu aşacak politikalar üretme kararlılığı, birikimi ve iradesi var; bunu, ülkemiz için ciddî bir kayıp olarak saptadığımızı burada belirtmek istiyorum.

Geçenlerde, Standard and Poor's (S ve P) denilen kredi kuruluşu, not kırdı. Biliyorsunuz, bazı dış kuruluşlar, finans kesimine ekonomi hakkında yön göstermek, referans vermek için not verirler ve S ve P, İlk defa, “B” notuyla Türkiye'yi riskli ülke konumuna soktu; ilk defa en düşük notu verdi. Bunu ne zaman verdi; altı aylık Refahyol'un İktidarı döneminde verdi.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) - Versin, ne yazar!..

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Refahyol, altı ay gibi kısa bir dönemde, cumhuriyet hükümetlerinin yıllardır belirli boyutlarda koruduğu ekonominin itibarını, en düşük noktaya taşıdı; bunu, bu Hükümetin en büyük ayıbı olarak burada belirtiyorum.

1997 yılı bütçesi, 1996 yılındaki bu ayıplı rekorlar üzerinde, Refahyol'un zaaf ve defoları temelinde yapılmıştır. Bu bütçenin temelleri çürüktür. Bu bütçenin belirlenmesinde temel alınan büyüklükler de şimdiden sapmıştır. Bu bütçede gayri safî millî hâsıla katsayısı yüzde 65'tir; ama, herkes biliyor ki, 1997 yılında, ortalama enflasyon yüzde 75'in altına inmeyecektir; şimdiden, bu alanda yüzde 15 sapma vardır.

Yine, doların ortalama kur değeri bütçede 135 bin liradır; daha, bugün 105 bin lirayı aştı. Herkes biliyor ki, Merkez Bankası biliyor ki, dış dünya biliyor ki, 1997 yılında doların kur değeri, ortalama, 150 bin liranın üzerine çıkacaktır; asgarî yüzde 11-12'lik bir sapma da burada vardır. Hayalî kaynak paketleri ve abartılı vergi gelir tahminlerine dayalı 1997 yılı bütçesi, asgarî 2,5 katrilyon açık verecektir. Biraz evvel bahsettiğim sapmalar nedeniyle, bu açığın 3 katrilyonu aşması kaçınılmaz görülmektedir. Kısaca, Refahyolun 1997 bütçesi bir denk bütçe değil, dibi delik bir bütçedir değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

Zamanım kısaldığı için bir konuyu hızla geçeceğim. Geçen, bütçe görüşmelerinde Sayın Erbakan bir aysberk hikâyesi anlatmıştı. Renkli şemalarla, burada, karşımıza, bütçenin görünen kısmı olan 46,8 milyar dolarlık bütçesiyle, görünmeyen içborç, dışborç, dışborç faizlerini de kapsayan, elmayla armudu bir araya koyan bir büyüklükten söz etmişti. “Böylelikle, 75 milyar dolarlık bir görünmeyen bütçe var, bir de, buna, 73 milyar dolarlık dışborcu eklerseniz, ortada bir aysberk” demişti. Peki, şimdi nedir?.. Ben, bunu, rakam rakam döktüm, Sayın Erbakan'ın mantığıyla döktüm; ben de, elma ile armudu topladım ve ortaya çıkan gerçek şudur: Bütçenin görünen kısmı, Sayın Erbakan'ın deyimiyle “küçülmüştür” 41,6'ya düşmüştür 150 bin TL'lik kur üzerinden. 135 bin TL'lik kur üzerinden de küçülmüştür; yani, bu, daha küçük bir hizmet bütçesidir, daha az maaş öngören bir bütçedir, daha az yatırım öngören bir bütçedir; ama, sonuç, ne bulduk 1997'yle ilgili?

Değerli arkaşlarımız, bu rakamları topladığımız zaman, karşımıza, Erbakan'ın aysberki çıkmakta. Rakam katlanmış, 11,6 trilyonluk 1996 aysberki 22 katrilyona katlanmış.

Şimdi, yurttaşlarımız neye inansın; altı ay evvel söylediklerine mi yoksa şu anda ortada durmakta olan Refahyolun aysberkine mi inansın?!

“1997 bütçesi gerçekçi değil” diyoruz. Bence, asıl gerçekçi olmayan, bu bütçenin dümenini elinde tutan değerli yöneticilerin, Sayın Başbakanın, Sayın Çiller'in izlediği politikalardaki gerçekdışılık, inandırıcılığın olmamasıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, maliye, ülkenin malî kaynaklarına sahip çıkmak demektir; beytülmale el sürmemek ve sürdürmemek demektir; oysa, bugün devletin kasası soyuluyor, kaynakları kurutuluyor. Maliye, kamu çalışanlarının onurunu korumak demektir; oysa, bugün, devlet, memurlarını eziyor, hak arayan kamu çalışanları acımasızca coplanıyor, özlük hakları çiğneniyor, devleti kuşatan şeriatçı ve ırkçı yapılanmanın kıyımına uğruyor.

BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, 2 dakikanız var efendim.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Refahyol Hükümetinin kamu çalışanlarına acımasız tavrının son örneğini, geçtiğimiz cumartesi yaşadık. KESK'in önderliğinde yürüyen, onbinlere kalkan eller, kamu çalışanlarına kalkan eller, başlarına inen coplar, Refahyol Hükümetinin yüzkarasıdır. CHP olarak, Refahyol şiddetini, şiddetle kınıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Erbakan'ın, Sayın Refahyol Hükümetinin bu bütçeyle, memurlarımızı 1996 yılında olduğu gibi, ezeceği gün gibi açık, zamanım kalmadığı için belirtmiyorum; ama, yüzde 30 düzeyinde getirilen zam, emeğin faize ezdirilmesi demektir.

Ülkemizin, ekonomide, iki yıllık bir onarıma ve programa ihtiyacı vardır. Refahyol sözcüsü konuyu bile anlamamış; bir onarımı, bugün gerçekten uygulamadan, ekonomiyi onarmadan yeni atılım yapmak mümkün değildir. Bu çerçevede, adil, kapsamlı bir vergi reformunun yaşama geçirilmesi temel zorunluluktur.

Bu kapsamda, bir banka reformunun yaşama geçirilmesi, Emlak Bankası ve benzeri bankaların özelleştirilmesi; ancak, Ziraat ve Halk Bankasının ihtisas bankasına dönüştürülerek etkinliğe kavuşturulması zorunludur. Kamu girişimleri reformu yapılması zorunludur. Sanayide teknolojik yapılanma reformu, ekonomi yönetimi reformu, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi, dürüst yönetim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, süreniz bitti efendim; teşekkür ederim...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - ... açık toplum reformu, çoğulcu yerinden yönetim reformu ve iç barışın sağlanması temel sorunumuzdur.

BAŞKAN - Tutanaklara geçmiyor Sayın Hacaloğlu... Teşekkür ederim ...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Selamlıyorum.

BAŞKAN - Efendim, tamam; zaten eksüre vermiyorum...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Ancak, bunun, sosyal demokrat bir iktidarda yapılabileceği gün gibi açıktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu. Kusura bakmayın, başlangıçta, hiç kimsenin süresini uzatmayacağımı söyledim.

İkinci konuşmayı yapmak üzere, Sayın Ali Topuz; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1997 malî yılı bütçesi çerçevesinde, Gelir Bütçesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına huzurunuzda bulunuyorum; hepinizi en içten duygularımla saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bütçe görüşmelerinin çok büyük bir anlamı vardır. Anayasamız, 4 maddeyle, bütçeyle ilgili düzenlemeler getirmiştir. Bütçe hakkını kullanmak temel görevlerden birisidir; ama, ne yazıktır ki, bütçeyle ilgili olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri ya da o üyelerden oluşan Plan ve Bütçe Komisyonunun bütçelere katkısı, son yıllarda büyük ölçüde azaltılmıştır. İktidar partileri öylesine bir tutum içerisinde davranmaktadırlar ki, muhalefetten gelen önerilerin hiçbirisini dikkate almamaktadırlar; ama, ondan sonra, buraya çıkıp -Refah Partisinin üçüncü sözcüsünün yaptığı gibi- “ne önerdiniz, ne düşünüyorsunuz” gibi suçlamalara da yönelebilmektedirler.

Değerli arkadaşlarım, muhalefetin sesine, milletvekilinin sesine kulak tıkayan iktidarların, kendilerini kötürümlüğe terk etmiş olduklarının farkına varmaları gerekir. Bir sayın sözcü -bana göre- kendi boyundan daha büyük işlere karışarak, Cumhuriyet Halk Partisi tarihini de, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanını da suçlayacak biçimde, burada haksız eleştirilerde bulunmuştur (CHP sıralarından alkışlar) ve Sayın Erbakan'a özenmekle suçlamıştır. Bu sevgili arkadaşıma buradan ifade ediyorum: Sayın Baykal ve Cumhuriyet Halk Partililerin pek çoğu, o sayın arkadaşımızdan daha önceki yıllardan beri Sayın Erbakan'ı yakından tanır...

ALİ DİNÇER (Ankara) - Ne olduğunu bilir...

ALİ TOPUZ (Devamla) - Üstelik, sayın sözcü gibi, Erbakan'a tabi olarak değil, Erbakan'ı objektif olarak değerlendirecek bir pozisyonda onu tanır; 1974'ten beri tanır; özenilir mi, özenilmez mi, onu, biz biliriz. Bir saygısızlık yapmak istemiyorum; herkes kendine göre politikacıdır; ama, Sayın Erbakan, hükümet kurma girişimlerine başladığı zaman, Sayın Baykal'ı ve Cumhuriyet Halk Partisini, o hükümetin içerisine çekmek için çok çaba sarf etti, adamakıllı çaba sarf etti; ama -biraz evvel konuşan arkadaşımın söylediği gibi- bizim böyle bir hükümet içerisinde görev almamız söz konusu olamazdı.

O nedenle, böyle, özenmek gibi birtakım sözlerle partiyi küçük düşürmeye çalışmak -demin de söylediğim gibi- kimsenin haddi değildir; herkes boyu kadar konuşsun diyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Eğer, muhalefetin söylediklerine dudak bükecekseniz; orta vadeli bir istikrar programı yapılması gereklidir diyen, vergi reformu yapılması gereklidir diyen, şöyle şöyle tedbirler almalısınız diyen muhalefeti buradan suçlayacaksanız, biz burada niçin tartışıyoruz, neyi tartışıyoruz. Bize, nasıl, katkıda bulunmadınız diyebilirsiniz. Konuşmamın sonuç bölümünde nasıl katkıda bulunmak istediğimizi birkaç örnekle ortaya koymaya çalışacağım; ama, izin verirseniz değerli milletvekilleri, gelir bütçesinin tartışmasıyla ilgili olarak düşüncelerimi anlatmadan önce, Sayın Hacaloğlu arkadaşımın belirttiği, bütçenin genel dengeleriyle ilgili bir iki noktaya da ben işaret etmek istiyorum. Onun söylediklerini tekrarlamayacağım; onlara ben işaret etmek istiyorum.

Bir kere, ekonomimizin en önemli sorunlarından birisi, herkesin söylediği gibi, iç ve dışborç stokunun yüksek düzeylere varmış olmasıdır ve borç stokunun, giderek azalması değil, bir yükselme trendi göstermiş olmasıdır. Peki, nasıl olmuş bu: 1995 yılı sonu itibariyle içborç stokumuz 1,3 katrilyon civarındayken ve bu, bu yılın ilk altı ayı sonunda 2,2 katrilyon liraya yükselmişken, altı aylık Refahyol Hükümeti döneminde 1,3 katrilyon daha borçlanılarak, borç stoku, aşağı yukarı 3,5 katrilyon düzeyine çıkarılmıştır. Refahyol Hükümeti yapmıştır bu borcu; yani, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi Hükümeti yapmıştır. Biz, Refah Partisini, geçmiş dönemin politikalarıyla ilgili suçlamak istemiyoruz, eleştirmek istemiyoruz; ama, siz, o kötü ekonomi politikasının yeni uygulayıcıları olarak, hem de çok hevesli uygulayıcıları olarak ortaya çıkarsanız, siz de, o politikalarla ilgili eleştiriye hak kazanırsınız. (CHP sıralarından alkışlar)

Borçlanmaya karşıydınız, niye borçlandınız?.. Şimdi “borçlanmayacağız” diyorsunuz, onu da göreceğiz. Saç kesilecek, kel görülecek; üç ay sonra görülecek, beş ay sonra görülecek, Eğer, Hükümet olarak ömrünüz yeterse, gelecek sene bütçe görüşmeleri sırasında göreceğiz.

MUSTAFA YILDIZ (Erzincan) - Şimdiden görüldü... Şimdiden...

ALİ DİNÇER (Ankara) - Saç olmadığına göre şimdiden görüldü.

ALİ TOPUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu genel göstergelerin içerisinde en önemlilerinden biri de, izlenen politikaların sosyal yansımalarıdır. Türkiye'nin en üst düzey gelir dilimi içerisinde olan yüzde 20'nin millî gelirden aldığı pay yüzde 54, en düşük düzeydeki yüzde 20'nin millî gelirden aldığı pay yüzde 4,9'dur; gelir dağılımı ne hale gelmiş; bölgelerarası adaletsizlik ne hale gelmiş; Marmara Bölgesi, millî gelirden yüzde 37 pay alırken, Güneydoğu Anadolu yüzde 4 pay alabiliyor. Tabiî, bunun, çok büyük olumsuz yansımaları var.

Türkiye bu noktaya nasıl geldi: Arkadaşlarımın söylediği gibi, yıllardır izlenen aynı çerçevedeki bir ekonomi politikasıyla. Özellikle, son onbeş yılda da, vergi yerine borçlanma tercih edildi; üretim ekonomisi yerine rant ekonomisi tercih edilidi; kayıtdışı ekonomi âdeta teşvik edildi; yüksek enflasyon bir politika haline getirildi ve yürütme, onun arkasına sığınarak, ondan yararlanarak görevini yapmaya çalıştı. Şimdi, Refah Partisi aynı politikaları uyguluyor.

Değerli arkadaşlarım, bütün bunlardan sonra çıkıyorsunuz ve diyorsunuz ki “biz, denk bütçe yaptık.” Sayın Çiller, bir ekonomi profesörü ve son beş yılın ekonomiden sorumlu önemli bir yöneticisi. Göreve başladığı zaman, UDİDEM diye bir iddiayla başlamıştı: Ulusal Dinamik Denge... O nasılsa, hem dinamik hem denge, onu bilemiyorum; ama, böyle bir modelle ortaya çıkmıştı. Bu, o modelin sonucu mudur; onu öğrenmek istiyorum.

Bir başka şey daha öğrenmek istiyorum. Doğru Yol Partisi, kırkaltı yıllık bir geçmişi olduğunu söyleyerek, Demokrat Parti ile arasında bir bağ kurmaya çalışır. Kırkaltı yıldan bu yana, hem bu Türk demokrasisi içerisinde önemli yer tutmuş olan siyasî hareket hem de ekonomi profesörü Sayın Çiller -son beş yılında- kağıt üzerinde denk bütçe yapma fikrini aklına getirememişler, böyle bir buluş sahibi olamamışlar; şimdi, Hükümet ortağı oldukları Refah Partisinin Sayın Genel Başkanının hayallerine ses çıkaramadıkları için, sırf iktidarda kalabilmek için “biz, denk bütçe yaptık” demekten sıkılmamaktadır. (CHP sıralarından alkışlar) Sayın Çiller'in, bundan sıkılması gerekir; bunu söylerken, yüzünün kızarması gerekir. Ben, zaten, konuşmalarından görüyorum; bu sözler söylenildiği zaman nasıl davrandığını görüyorum, hangi kaygı içinde olduğunu hissediyorum. Onun için, kendi Bakanlığının bütçesinin görüşülmesi sırasında bile, bunlar kendisine söylenecek diye, ne Mecliste ne Komisyonda bulunmuyor. Ama, yarın, burada olacak... Ama, hepimizden sonra konuşacağı için, kendisini, orada kurtaracağını zannediyor.

A. TURAN BİLGE (Konya) - Belli olmaz, yine de gelmeyebilir...

ALİ TOPUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, denk bütçe nedir?

Değerli arkadaşlarım, evvela, bir şeyin altını çizelim. Ben ve bizim gibi konuşanlar, muhalefetteki milletvekili arkadaşlarımız, denk bütçe fikrine karşı değiller ki, siz, bize “niye denk bütçeye karşısınız” diyorsunuz. Denk bütçe kavramı, çok saygıdeğer bir kavramdır. Denk bütçe kavramı, bütçenin samimiyetliği ilkesine dayandırılan, gerçek gelirler ve gerçek giderler anlamında bir kavramdır. Biz, denk bütçe olmadığını bile bile, bizi kandıracağınızı zannederek “bu, denk bütçedir” demiş olmanızdan dolayı, sizin bu eyleminize karşı tavır koyuyoruz. Biz, denk bütçe kavramına değil, siz, gerçekleri saptırarak...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Enayi yerine koyuyorlar.

ALİ TOPUZ (Devamla) - ...hayallerinizi bize kabul ettirmek istediğiniz için, size karşı uyarı görevimizi yapıyoruz.

ALİ DİNÇER (Ankara) - Milleti enayi sanıyorlar.

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) - Masalcı hocanın hayallerine onlar da inanıyorlar.

ALİ TOPUZ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, eğer, ekonomisi 75 milyar dolar dışborç, aşağı yukarı 35 milyar dolar içborç ve toplam 110 milyar dolarlık bir borç stoku ile karşı karşıya ise ve bu borç stoku azalmıyor, giderek artıyorsa, o ülkede, denk bütçe yapmak, hangi sihirbaz maliyecinin işidir; ben, bunu, 25 günlük Plan ve Bütçe Komisyonu tartışmalarında göremedim.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Sihirbaz değil, marifetli...

ALİ TOPUZ (Devamla) - Efendim, marifetli diyelim.

Değerli arkadaşlarım, 1997 malî yılı bütçesi, arkadaşlarımın da söylediği gibi, bir tarafı şişirilmiş bir tarafı bastırılmış bir bütçedir; yani, gelirlerde yüzde 136'lık bir artış öngörüyorsunuz -deflatör yüzde 65- ama, giderlerde yüzde 58,5'lik bir artış... Sizin, marifetiniz bu mudur, Refah Partisinin sayın maliyecileri veya bütçe uzmanları?!.. Yani, bunun böyle olamayacağını, bunun mümkün olmadığını, bunun yanlış olduğunu hiç kimse söylemedi mi size?.. Vergi gelirlerinde yüzde 98,5 artış öngörüyorsunuz; peki, vergi toplamayla ilgili hangi girişiminiz var sizin?.. Vergi geliri, bugün karar verdim, yarın kasaya girecek bir gelir değildir. Vergi geliri bir düzenleme ister; vergi kanunu yapacaksın, bir düzenleme yapacaksın, bir model koyacaksın ortaya; onu, yürürlüğe sokacaksın, ona göre ekonomi harekete geçecek, bir sene sonra, iki sene sonra, üç sene sonra onun gelirleri bütçeye akmaya başlayacak. Siz, hiçbir değişiklik yapmadan, üstelik vergi almayacağım diyerek, bu vergi gelirlerini nasıl yüzde 98,5 artıracaksınız?!..

ALİ DİNÇER (Ankara) - Sülün Osman gibi, Parsadan gibi...

ALİ TOPUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, vergidışı normal gelirler yüzde 416 artırılmış...

ALİ DİNÇERLER (Ankara) - Borçları Mercümek ödeyecek...

ALİ TOPUZ (Devamla) - Ama ne deniyor: “Telekom'u satacağım, Telekom'un lisansını satacağım, arsa satacağım, lojman satacağım, bu parayı temin edeceğim...” Canım, siz, eğer, giderler bölümünü 1 katrilyon daha fazla yapmak zorunda kalsaydınız, o zaman, bu vergidışı normal gelirleri 1,4 katrilyon değil 2,4 katrilyon diye yazacaktınız. Ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sayın Maliye Bakanından sordum, şu hesapların ayrıntısını bir versenize, neye göre bunları tespit ettiniz diye; yuvarlak cevaplar birkaç gün sonra geldi; hiçbir anlam taşımayan cevaplar; yani, cevapsız kaldı bu sorular. Şimdi, burada soruyorum: Siz, bu rakamları nasıl buldunuz; ayrıntısını verebilir misiniz?

Gelir kısmı böyleyken, gider kısmında, faiz ödemelerine genel faiz ödemeleri içerisinde 1,8 katrilyonluk bir ödenek koymuşsunuz; 1,5 katrilyonu içborç faizleri için konulmuş. İçborç stoku, yıl sonunda 3,5 katrilyon. Yeniden borçlanmadığınızı düşünelim, stoku aynen muhafaza ettiğinizi düşünelim; 3,5 katrilyonluk içborç stokunu 1,5 katrilyonluk faizle nasıl çevireceksiniz? Buradaki marifetiniz nedir Sayın Refah Partisinin değerli düşünürleri?

REFİK ARAS (İstanbul) - Çevirmeyecekler.

ALİ TOPUZ (Devamla) - Ne yapacaksınız, nasıl çevireceksiniz; bir sihirli değnek mi var elinizde?!.

Peki, bu böyledir de, denk bütçedir de, geliri gideri denktir, faizler düşük olacaktır, gelirler yüksek olacaktır da, niçin, bütçenin son günü Plan ve Bütçe Komisyonunda, bütçenin üçte biri kadar borçlanma yetkisini ısrarla istediniz ve aldınız?!.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Okuyup üflemek için...

ALİ TOPUZ (Devamla) - Peki, bu böyledir, denk bütçedir, bunları istiyorsunuz ve yeni kaynak paketleri ortaya koyuyorsunuz; bununla ne demek istiyorsunuz? Sizin iddianıza göre, kaynak paketlerinden gelir gelirse ekbütçe yapacağız, yatırım yapacağız. Hayır... Ben, buradan ilan ediyorum, sizin kaynak paketi hikâyenizin ne kadar hayalci olduğunu biraz sonra söyleyeceğim; ama, gerçek bile olsa, o, bütçenin gelirlerindeki eksikliği gidermeye dönük, yedek bir hareket olarak orada duruyor. Yani, bütçenin başlangıcında oraya koyduğunuz rakamlar samimî değil, gerçekçi değil, bunu biliyorsunuz; onu kurtarabilmek için de “ne satarım, ne savarım, ne elde ederim, yıl içinde belki bunları karşılarım” diye can simidi olarak oraya sarılmış bulunuyorsunuz.

ALİ DİNÇER (Ankara) - Yaza arpa bitecek.

ALİ TOPUZ (Devamla) - Bu bütçe, gelirleriyle ve giderleriyle en az 1'er katrilyon, belki de daha fazlası, eksik gerçekleşecektir. Dolayısıyla, bu bütçe, 2 katrilyonun üzerinde, 2,5 katrilyonun üzerinde açık vermeye mahkûmdur.

Sayın Refah Partililere sesleniyorum: Siz mecbur muydunuz bu gerçekleri saklamaya? Geçmişe ait bir sorumluluğunuz mu vardı? Niye saklıyorsunuz? Sizden, ille denk bütçe iddiasıyla gelin diye bir beklenti mi vardı; hayır, yok. Niye getiriyorsunuz; dikkatleri başka yere çekmeye çalışıyorsunuz. Biraz sonra niye getirdiğinizi ayrıca söyleyeceğim.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Yalnız, vakit kalmadı.

ALİ TOPUZ (Devamla) - Öyle mi efendim?

BAŞKAN - 4 dakikanız var efendim. Süre uzatmıyorum.

ALİ TOPUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, kaynak paketlerinin hayal paketleri olduğunu ve çok balonlar içerdiğini gördük. Sayın Genel Başkanımız, bütçenin açılışında yaptığı konuşmada, o balonları sıraladı burada.

Kaynak paketleriyle ilgili olarak gerçeği topluma söylemiyorsunuz; ortak havuzda topladığınız paralarla ilgili, zaten var olan bazı şeyleri bir daha söylüyorsunuz; alacağınız borçları kaynak diye gösteriyorsunuz. Bütçe kaynağı, güvenilir kaynaktır; yani, bir defa için değil, sürekliliği olan bir kaynaktır; yani, geri iade etmek için değil, kullanılmak için alınan kaynaktır. Bunun dışındaki her şey; ister borç alarak, ister şu veya bu şeyi haraç mezat satarak elde edilen gelirler bütçenin gerçek gelirleri olarak sayılamaz. Bunların birkısmı zaman içerisinde gelip giden gelirlerdir; borçlar ise ekonomiye sürekli yük getiren gelirlerdir; onlara gelir demek doğru değildir.

Değerli arkadaşlarım, paketlerle ilgili söyleyecek fazla bir lafım yok; fakat bir şeyi söyleyip geçmek istiyorum. Eğer, siz, gerçek bir paket oluşturmak istiyorsanız, bir tanesini size söyleyeyim: -22 yıldır ben bunu söylüyorum. 1974 yılında hükümet ortaklığı yaptığımız Refah Partililer de bunu bilirler- Türkiye'nin kullanabileceği ve sürekliliği olan en önemli kaynaklarından bir tanesi, ahlaklı ve rasyonel kaynağı, kentleşmede oluşan ranta el koyabilmektir. Öyle, sizin, büyükşehir belediyelerine birtakım yetkiler vererek, Arsa Ofisine birtakım yetkiler vererek, hazine arazilerini, sözde, değerlendirme politikanız palyatif bir politikadır; Erbakan'ın tabiriyle bir pansuman tedavisidir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Topuz, 2 dakika süreniz kaldı.

ALİ TOPUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sonuç olarak şunları söylemek istiyorum:

Türkiye'nin temel sorunu, enflasyondur.

Türkiye'nin temel sorunu, borçların, uygun ve üretken alanlarda kullanılmamış olması nedeniyle giderek artmış olmasıdır.

Türkiye'nin temel sorunu, kayıtdışı ekonomiyi -ki, normal ekonomi kadar büyümüştür- kayıt içine almaktır; vergi reformudur; Algan Hacaloğlu'nun söylediği gibi, çeşitli diğer reformlardır.

Ben, şunları söyleyerek sözlerimi bitirmek istiyorum. Bütçe rakamlarıyla oynanarak ne denklik kurulabilir ne vergi gelirleri artırılabilir. Bunlar ciddî iştir, plan işidir, program işidir, yeni düzenleme işidir, kurum kurma işidir ve uygulamaya koyma işidir.

Ben, Refah Partisinin iş yapma niyetinde olduğu kanısında değilim. Refah Partisi, kendi ideolojik tercihi doğrultusunda sistemi çürütmek için, bütün bunlara sebep olmayı bir sorumluluk olarak görmemektedir...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Yok; bu bir iftira oldu... Olmadı.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) - Onu siz yeterince yapıyorsunuz, bizim çürütmemize gerek yok.

ALİ TOPUZ (Devamla) - Efendim, benim kanaatim budur; sistemi çürütmek istiyorsunuz siz; bu şekilde de çürütmek istiyorsunuz. Ben, buna DYP'nin nasıl kandığına şaşırıyorum; iktidar uğruna bu kadar şeylere katlanılır mı diye, onlar adına hayıflanıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, toplumda büyük beklentiler yaratmaya çalışıyorsunuz, kendi tabirinizle çıtayı yükseğe çıkarıyorsunuz. Yükseğe çıtayı koyuyorsunuz, onu aşacaksınız; ama, ben size söylüyorum; ne Sayın Erbakan ne Sayın Çiller aşacak o çıtayı, o çıtaya ayakları takılacak. Onu bildikleri için, çıtanın altından geçmeyi uygun görecekler; ama, çıtanın altından geçmek de zordur...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Topuz, konuşma süreniz bitti efendim.

ALİ TOPUZ (Devamla) - Ben öneriyorum: Sayın Erbakan'la Sayın Çiller, limbo dansını öğrensinler, çıtanın altından ancak öyle geçebilirler. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Topuz.

Efendim, CHP Grubu adına yapılan konuşmalar bitti.

Şimdi, söz sırası ANAP Grubu adına Sayın Sümer Oral'da; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Oral, süreniz 20 dakikadır; süreyi uzatmıyoruz biliyorsunuz; teşekkür ederim.

ANAP GRUBU ADINA SÜMER ORAL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1997 yılı gelir bütçesi üzerinde, Grubum adına görüşlerimi sunmak üzere huzurunuzda bulunuyorum. Bu vesileyle, size ve değerli milletvekili arkadaşlarıma saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, bütçenin gider büyüklükleri, harcama hedefleri üzerinde Meclisimizce yapılan değerlendirmeler tamamlanmıştır. Bütçelerin harcama hedeflerinin gerçekleşmesi, büyük ölçüde, gelir bütçesinin yapısına, sağlığına ve öngörülen gelir hedeflerinin tahakkukuna bağlıdır. Gelir bütçesi, esasında, bütçenin finansmanıdır. Eğer bir projenin, bir bütçenin, bir programın, bir planın finansmanı yoksa, o projenin hedefleri ve ilkeleri ne kadar fevkalade parlak olursa olsun gerçekleşmesi mümkün değildir. Onun için, bir bütçenin en önemli can alıcı noktası, gelir bütçesidir. Bu, bütçenin, esasında ekonomik politikanın bir aracı olarak etkinliğinin de can damarıdır. Ama, ne yazık ki, günlerce bütçenin harcama kalemleri, gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda gerek Genel Kurulda uzun uzun görüşüldükten sonra onu karşılayacak, finanse edecek gelirlere sadece 20 dakikalık bir sürenin yeterli olduğunu söylemek mümkün değil; o, bütçenin önemine uygun bir süre de değil; ama, bu sene artık geçti, inşallah önümüzdeki sene kısmet olursa gelir bütçesine, gelir bütçesinin önemine uygun bir süre verilerek tartışılması lazım; çünkü, bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerinin -Avrupa Birliği ülkeleri de dahil- en önde gelen problemi, birinci önceliği haiz problemi gelir açıklarıdır, bütçe açıklarıdır, kamu açıklarıdır. Bu kadar önemli bir konuyu uzun uzun tartışmakta herhalde ülke bakımından da fevkalade büyük yarar vardır.

Bir ekonomik politika aracı olarak bütçeden beklenen etkilerin ağırlığı ve yönü, büyük ölçüde, bütçenin finansman performansına bağlıdır. Bütçede, gerekli ödenek var mıdır gelir olarak, yeterli gelir var mıdır; eğer, yeterli gelir varsa, bunlar hangi kaynaklardan elde ediliyor; eğer, yeterli kaynak yoksa bu nereden karşılanıyor; bunların, uzun uzun tartışılması lazım.

Bugün, Avrupa Birliği ülkeleri dahil birçok gelişmiş ülkelerin birinci önceliğe sahip sorununun kamu açıkları olduğunu söylemiştim. Avrupa Birliğinin anayasası mesabesinde olan Maastricht Anlaşması dahi, önemli bir ilke koyarak, bu Birliğe dahil üyeler için, bütçe açıklarının gayri safî millî hâsıla karşısında yüzde 3-4 oranında bir büyüklüğe sahip olabileceğini, bunun dışındaki bir açığın uygun olmayacağını ortaya koymuştur.

Kamu açıkları, kabul edilecek ki, bizde de fevkalade önemli bir meseledir. Kamu açıklarını makul düzeyde tutabilmenin yolu ve tedbiri, kamu kesimi finansman modelini sağlıklı bir yapıya kavuşturmakla mümkündür. Gerçekte, Türk ekonomisinin bugün içinde bulunduğu sorunların kaynağında kamu kesimi vardır. Ekonomimizin sıkıntısı özel kesimden değildir, özel kesimin fevkalade dinamizmi vardır: fevkalade yetişmiştir; ama kamu, kamu kesiminin finansmanında yarattığı darboğazlarla özel kesimin önünde de bir ayak bağı olmaktadır. Türkiye'nin bunu aşması lazım ve kamu kesimi meselesini aşması da zor değil; ama, şunu altını çizerek söylüyorum: Bunları sadece Türkiye'nin imkânlarıyla bağdaştırmamak lazım. Türkiye'nin imkânlarının yanında, Türkiye'nin yönetiminin kalitesi ve yönetiminin biçiminin de fevkalade önemi vardır. Kaynaklar yeterli olsa dahi, eğer yönetiminiz iyi değilse Türkiye, bu kamu kesimi finansman modelindeki tıkanıklığı aşamaz. Onun için meseleye bu açıdan da bakmak lazım.

Bugün, şu noktada, 1996 yılı sonu itibariyle Türkiye, bir yılda topladığı bütün vergilerin yüzde 69'unu sadece faiz ödemelerine ayırıyor ve faiz ödemeleriyle personel giderlerinin ağırlığı da vergi gelirlerinin yüzde 112'sini buluyor. Bu ne demek, sadece faiz ve personel giderlerini ödemek için, devlet, hem vergileri toplayacak, hem de vergilerin yüzde 12'si kadar ilave bir borç alma durumunda kalacaktır. Sayın Başkan, işte, aşılacak olan nokta budur.

1997 bütçesi, 1996 yılı üzerine inşa edilecek. Haliyle 1996 zemini, 1997 yılı bütçesinin performansında büyük etkiye sahip olacaktır. 1996 yılına baktığımız zaman, bütçe, bütçe büyüklüğünün üçte biri bir açıkla kapanmıştır. Bu, son yıllarda görülmemiş fevkalade yüksek bir açık büyüklüğüdür.

Bütçe açığı, gayri safî millî hâsıla karşısında yüzde 10'luk bir büyüklüğe sahiptir. 1995 sonunda 1,3 katrilyon düzeyinde olan içborç stoğu, 1996 yılı sonunda 3,2 katrilyonu bulmuştur. Yüzde 90'lara ulaşan bir enflasyon, ciddî boyutta işsizlik, 20,5 milyar dolarlık dışticaret açığı, 5,6 milyar dolarlık cari işlemler açığı... 1994 yılında, büyük krizin yaşandığı yılda dışticaret açığı 14,6'ydı, 1996'daysa 20,5'tir. İşte, gümrük birliğine girdiğimiz fevkalade önemli bir yılın sonunda karşı karşıya kaldığımız tablo, olumlu beklentileri korkutan, olumsuzluklarla karşı karşıya getiren bir tablodur.

Değerli milletvekilleri, işte, 1994, 1993'ten iyi olacak, 1995, 1994'ten iyi olacak, 1996, 1995'ten iyi olacak diye diye geldiğimiz tablo budur. İşte, böyle bir konjonktürle 1997'ye giriyoruz.

Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; bütçenin vergi gelirlerinde bütçe hedefleri aşırı bir iyimserlik içerisinde tespit edilmiştir. 1996 yılına göre harcamalarda yüzde 58 oranında; yani, 1997 yılının enflasyon oranının altında bir büyüme öngörüldüğü halde, gelirlerde rekor seviyede sayılabilecek bir yükseklik hedef alınmıştır. Vergi gelirlerinde artış oranı yüzde 98 olarak tespit edilmiş, hatta yüzde 98'in biraz üzerinde tespit edilmiş. Bu oran, bütçe ve programla tespit edilen makroekonomik hedeflerle karşılaştırıldığında aşırı bir yüksekliği göstermektedir. Bu makrohedefler tahakkuk ederse, bu vergiyi sağlamak mümkün değildir; bu vergiyi sağlayacağım diyorsanız, o makro hedefleri gerçekleştirmek mümkün değildir; yani, ikisinin bir arada doğru olması mümkün değil. Tespit edilen yüzde 4'lük büyüme, yüzde 65'lik deflatör ve yüzde 57 civarındaki yılsonu fiyat artışlarıyla ancak sağlanabilecek olan vergi yüzde 80'ler düzeyinde olur. “Efendim, biz, bunu, vergi idaresinin etkinliğiyle karşılarız” gibi iddialar gerçekçi iddialar olmaz; onlar zaten bu hesapların içerisinde vardır. Eğer “1996 yılının on aylık döneminde yüzde 103'lük artış vardı” denirse, bu yüzde 103'lük artışın nerelerden kaynaklandığını çok iyi değerlendirmek lazım. Bunda da 1996 yılındaki ithalat patlaması, yüzde 90'lara ulaşan enflasyon ve ekbütçeyi zorunlu kılan bütçe üstü harcamaların katkısı vardır. 1997 yılında bunların gerçekleşeceğini düşünmediğimize göre veya asgariden düşünülmediğine göre, bu hedeflere ulaşmak fevkalade zordur.

Gelir vergisinde artış yüzde 111,2 olarak öngörülmüştür. Oysa, son beş yılın ortamalası yüzde 78'dir. Sadece, son yıllardaki artışa bakarak ve onun da üzerinde bir tahmin yapmak fevkalade yanıltıcı olur. Kaldı ki, bu artışı olumsuz etkileyecek, özellikle, Refah Partisinin birtakım taahhütleri var: Asgari ücretten vergi almamak, hayat standardını kaldırmak, peşin vergiyi sınırlandırmak... Peki, o zaman, bu 1997 yılı bütçe tahmininde, bunları, yine göz önünde tutmuyor musunuz; yani, bu söylediklerinizi 1997 yılında gerçekleştirmeyeceğinizi esas alarak mı bir tahmin yapıldı; bunun da, burada açıklanması lazım.

Bütün bunlar gösteriyor ki, vergi gelir tahsilat beklentileri ulaşılabilir büyüklüklerin çok üzerinde tahmin olunmuştur. Burada, akla hemen şu geliyor: Enflasyon, kalkınma hızı ve ithalat artışı gibi fevkalade önemli olan makroekonomik hedefler, bütçe denkliği iddiasında olduğu gibi, yapay bir sağlamlığa mı sahip? Çünkü, bu rakamlarla, biraz evvel de söylediğimiz gibi, vergi gelirlerini sağlamanız mümkün değildir.

Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; 1997 yılı gelir bütçesinde dikkati çeken bir nokta da vergidışı normal gelirlerdir. Vergidışı normal gelirler, bu sene, bütçede yüzde 25'lik -yani bütçenin finansmanının yüzde 25'i büyüklüğünde- bir bölümü ifade etmektedir; bütçe harcamalarının yüzde 25'i buradan karşılanacaktır. Vergidışı normal gelirler, bu büyüklükte olduğuna göre, buradaki gelirlerin bir tahsil takviminin olması lazım veya bu Parlamentonun bileceği, bütçe gerekçesinde yer alabilecek bir tahsil takviminin olması lazım; çünkü, bu sene, fevkalade önemli bir gelir kalemi olarak yer almıştır. Ayrıca, bu gelirlerin de tahsil edilebilme imkânlarının olması gerekir. Biraz sonra bazı kalemleri de arza çalışacağım. Bu ihtimaller de büyük ölçüde ortada yoktur; yani, 1997 yılı bütçesinde, böylece, vergidışı normal gelirler, bir bakıma, âdeta, vergidışı normal olmayan gelirler haline dönüştürülmüştür.

Şimdi, burada, sosyal tesisler ve lojman satışları öngörülmüş; bütçe ödeneği olarak da 115 trilyon lira öngörülüyor.

Değerli arkadaşlarım, bütün lojmanlar, hepsi 300 bin civarındadır. Millî savunma, güvenlik kuvvetleri, kalkınmada öncelikli yöreler ve yargıyı çıkardığınız zaman, aşağı yukarı satılacak 65 bin lojman kalıyor. Bir yıl içerisinde 65 bin lojmanı satmak da o kadar kolay bir şey değildir; hem tamamını satacaksınız hem gelir elde edeceksiniz.

Lojman, ücret politikasının bir unsurudur. Lojmanda oturan bir kişiyi, sen çık, ben satacağım diye ortada bırakamazsınız. Ücret politikasında bir düzenleme yaptıktan sonra bunu gerçekleştirebilirsiniz, ki, bırakın bu 115 trilyon lirayı, bunun yüzde 10'unu tahsil etmek mümkün değildir. Yüzde 10'unun tahsil edilmeyeceğini, bütçeyi yaparken de bütçeyi yapanlar biliyor; ama, buna rağmen konulmuş olmasını, devlet anlayışı yönünden fevkalade calib-i dikkat bulurum.

Devlet arazileriyle ilgili, bütçede 75 trilyon lira öngörülmüş. Burada da bir kafa karıştırma var. Esasında, devletin özel mülkiyetindeki arazi miktarı, Türkiye yüzölçümünün ancak yüzde 8'lik bir miktarına tekabül eder, 66 bin kilometrekaredir. Bunun da bir miktarı zaten Hazineye, kamu hizmetine tahsis edilmiştir, satılamaz; ama, sanki, kamunun, daha doğrusu Hazinenin hüküm ve tasarrufunda olup, ekonomik değeri olmayan gayrimenkuller de, Hazinenin elinde satılabilirmiş gibi gösterilmektedir. Bu, fevkalade yanlıştır; çünkü, bu hüküm ve tasarrufun içerisine dağlar girer, nehirler girer, Ağrı Dağı da vardır. Ee, herhalde, Ağrı Dağını satma gibi bir düşüncesi de yoktur bu Hükümetin.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) - Kimbilir, belki de vardır.

SÜMER ORAL (Devamla) - Esasen, son üç dört yıldır, kamu taşınmazları üzerinde, hızlandırılmış satış programı uygulanıyor. Ee, bunun sonunda elde edilen gelir 1994'te 2,7 trilyon lira, 1995'te 3,5 trilyon lira, 1996'da, bu sene -ki, beş, beşbuçuk ayında da Bu Hükümet var- 3,6 trilyon lira. Peki, şimdi, buradan, nasıl 75 trilyon lira gelir elde edilir ve bunlarla bütçe denk hale getirilir?!. Bunları kabul etmek mümkün değildir.

Özelleştirme gelirlerinde öngörülen 585 trilyon liralık Telekom satışını burada tartışmak istemiyorum; bu, uzun uzun konuşuldu. Bunun, 1997 yılında tahsil edilmlesi fevkalade güçtür. Sonra, Telekomun özelleştirilmesinden elde edilecek gelirlerin tamamını bütçeye de koyamazsınız; kaldı ki, 1997 yılında, bunu tahsil etmeniz de mümkün değildir. Bu arada, Telekom konusunda, pazarda 51 ülke var; Avrupa Birliğinin liberasyon kararından sonra, bu 51 ülke ortaya çıkmıştır. Bu, o kadar kolay bir şey değildir.

Bu salonun duvarları değil; ama, yanımızdaki Meclis Genel Kurul salonunun duvarları bunların hepsine şahittir. Bu Kanun çıkmadan evvel, sık sık kürsüye çıkılıp “günde 250 milyar lira zarar ediyoruz; bu özelleştirme kanununu çıkarmıyorsunuz; Türkiye, her gün 250 milyar lira zarar ediyor” denildi; buna, duvarlar şahittir. Özelleştirme Kanunu çıkalı iki yıl oldu; ama, nerede, ciddî bir özelleştirme!.. (ANAP sıralarından alkışlar) Acaba, bu Kanun çıkınca, o 250 milyar liralık zarar kendiliğinden mi kayboldu, bunu mu kastediyorlardı; anlamakta bir miktar müşkülat çekmemek mümkün değil.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bütçe, denk bir bütçe değildir; bu bütçe, rakamların denkleştirdiği bir bütçedir. Bu bütçenin denk olmadığını, gelir rakamlarında ortaya koymak mümkündür, harcama kalemlerinde ortaya koymak mümkündür. Gerçekte, önemli olan “bütçeyi denk yaptık, denk hazırladık” demek değil; çünkü, zihniyet, yaklaşım müsaitse, bütçeyi denk değil, fazla da yapabilirsiniz. Nitekim, bu Hükümet, bu bütçeyi fazla da yapabilirdi bu anlayışla. Niye yapmadı, onu anlamadım; o da olabilirdi. Önemli olan “bütçeyi denk yaptım ve denk gerçekleştirdim” diyebilmektir. Onun için de, daha, bu Hükümetin önünde, oniki aydan fazla bir süre var. Ömrünüz buna yeter mi onu bilmem; ama, o iddiayı, ancak oniki ay sonra ortaya koyabilirsiniz. Bütçe açığının yüzde 10, kamu kesimi açığının yüzde 13, enflasyonun yüzde 90, içborç stokunun 3,2 katrilyon olduğu bir yıldan sonra, denk bütçe iddiasını ciddiye almak herhalde mümkün değildir. Nitekim, son günlerde çok sık temasta olduğunuz IMF'nin de, bu bütçenin açığını 3 katrilyonun üzerinde tespit ettiğini herhalde biliyorsunuz; bu da, bu denk bütçe hakkında, bizim dışımızda, başkalarının da ne düşündüğünü açıkça ortaya koymaktadır.

Netice olarak, karşımızda, bugün, denk bir yapıya sahip bütçe tasarısı yoktur. Samimiyet ilkesinden uzak, tutarlı ve sağlam dengelerden yoksun, sadece, bir bütçe dokümanı vardır; ama, bunun yanında şu vardır: Bunun yanında, ortada, Temmuz 1996'daki 860 trilyonluk 1996 yılı bütçe açık hedefini yıl sonunda 1,3 katrilyona çıkaran; Temmuz 1996'daki -yani, Hükümetin kurulduğunda- 2,2 katrilyon Türk Lirası büyüklüğündeki içborç stokunu 3,2 katrilyona yükselten bir icraatınız var; işte, bir karneniz var. Bırakın denk bütçeyi, bu karneyle, siz, 1997'yi geçirirseniz çok çok sevinin ve dua edin.

RECEP MIZRAK (Kırıkkale) - Sömestr zor geçer!..

SÜMER ORAL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bütçenin klasik prensiplerinden biri olan samimiyet prensibi, gerçekte bir kültür sorunudur, bir demokrasi sorunudur. Bütçe usulleri, teknikleri, prensipleri ne kadar gelişip değişirse değişsin, samimîlik prensibi hepsinin üzerinde geçerlidir. Samimî olmayan bir bütçenin topluma güven vermesi mümkün değildir. Bütçelerin samimiyetten uzak olması, beraberinde, hükümetlere güvensizliği de getirmektedir. Samimî olmayan bir bütçenin disiplin içerisinde uygulanması da mümkün değildir. Denk bütçe gibi sadece ve sadece siyasî bir slogan uğruna, samimîlik, güvenilirlik ve disiplin keşke feda edilmeseydi.

Art arda açıklanan kaynak paketleriyle, Hükümet 30 milyar dolar civarında kaynak beklediğini açıklıyor.

BAŞKAN - Sayın Oral, 2 dakikanız var efendim.

SÜMER ORAL (Devamla) - Peki efendim...

Ekonomik açıdan kaynak, iade edilmemek üzere sağlanan ve ülkenin varlıklarına eklenen bir değerdir. Açıklanan paketlerde yer alan unsurların büyük bölümü, bu nitelikte kaynak değildir. Sadece bir finans tekniği olan döviz borçlanması dahi kaynak sayılmıştır; sonra, işin içerisine bir “imkân” telaffuzu konulmuştur, imkân kelimesi getirilmiştir. Kaynak paketleri, günü kurtarmak, sadece bütçe açığını kapatmak için değil, ülkenin kamu finansman yapısını, sürdürülebilir ve kalıcı bir tarzda bir ekonomik programın unsuru olarak ele alabilmeliydi, yapısal değişiklikleri de beraberinde getirebilmeliydi. Ciddî bir kaynak paketinin mutlaka bir takvimi olmalıdır; nerede bu takvim? Takvimi olmayan bir kaynak paketi sadece temenniler listesi olur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan, sık sık “bu kaynak paketlerinden 10 milyar dolar civarında gelir elde ettik” diyor. Şimdi, devlet, eğer, 10 milyar dolar gelir elde ettiyse, bu, 1 katrilyon olur; herhalde bunlar bir not defterine kaydedilmez; eğer, Hazineye girdiyse Hazine hesapları vardır, kamu hesapları bülteninde yer alır; yok, Merkez Bankasına girdiyse Merkez Bankası bilançosunda yer alır. Şimdi, ben, soruyorum: Bu 10 milyar dolar, 1 katrilyon, Hazinenin hangi hesabına, hangi tarihte ve hangi sayıyla girmiştir; Merkez Bankasında yer aldıysa hangi bilançonun hangi kaleminde yer almıştır? Eğer, bunlar ortaya konulmuyorsa, bu iddialar, sadece ve sadece açıkta kalır ve devlet ciddiyetine yakışmaz. Bunların açıklanmasını da Sayın Maliye Bakanından bekliyorum.

Yapılması gereken, esas itibariyle, biraz evvel de söylediğim gibi, kamu kesimi finansman modelini düzeltmektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Oral, süreniz bitti efendim.

SÜMER ORAL (Devamla) - Sayın Başkan, bütçenin ülkemize ve milletimize hayırlı olması dileğiyle size ve değerli arkadaşlarıma saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

ANAP Grubu adına, son konuşmayı yapmak üzere, Yozgat Milletvekili Sayın Lutfullah Kayalar; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim; süreyi uzatmıyoruz.

ANAP GRUBU ADINA LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; 1997 yılı bütçe tasarımızın Meclisimizde görüşülmesi münasebetiyle Anavatan Partimizin grup görüşlerini ifade etmeye devam etmek üzere huzurunuzdayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bütçemizi görüştüğümüz bu oturumumuzda, çok kısa olarak, Türkiye'deki genel ekonomik tabloyu satırbaşlarıyla değerlendirmekte fayda olduğu görüşündeyim. Şu anda, bir durum tespiti yaptığımız zaman, enflasyonun fevkalade yüksek ve yükselme eğiliminde olduğu, kamu açıklarının büyüdüğü, reel faizlerin giderek yükseldiği, içborç stokunun büyüdüğü, dışarıdan kaynak bulamayan bir ortama doğru hızla gidildiği, reformların yapılamadığı, kamunun kendi sorunlarından dolayı diğer sorunlara eğilemediği bir ortamı üzülerek görmekteyiz.

İfade etmek gerekir ki, böyle bir ortamda, 1997 yılı bütçemizin, daha gerçekçi, daha samimî, daha, Türkiye şartlarını yansıtan, içeride ve dışarıda güven duyulan bir bütçe olması gerekirdi; bu şekilde bir bütçeyi görüşmeyi arzu ederdik..

Bütçe rakamlarını incelediğimiz zaman, değerli Hükümetimiz, 1997 konsolide bütçemizi, çok uzun yıllardan sonra ilk defa denk bir bütçe olarak, hazırladığını iddia etmiş ve bunu Meclise arz etmiş bulunmaktadır. Bütçemizin denk bir bütçe olmasını, canı gönülden inanıyorum ki, 550 milletvekilimiz de arzu eder; Anavatan Partisi olarak biz de arzu ediyoruz; ancak, arzularla gerçekleri karıştırma gibi bir lüksümüzün olmadığını; ayrıca, bu şekildeki davranışların, özellikle parlamenterlik görevinin temelinde yatan ve yatması gereken sorumluluk ve vebal duygularıyla ne derece uyum gösterdiğini de, kendi vicdan muhasebemizde öncelikle yargılamak mecburiyetindeyiz.

Burada, diğer siyasî partilere mensup olan değerli sözcüler ve Anavatan Partisi Grubumuzun değerli sözcüsü de ifade ettiler; denk bütçeye inanmak istiyoruz ve inanınız, kendimizi çok zorluyoruz; ama, inanmamız mümkün değil. Özellikle gelir kalemleri içerisinde yer alan ve vergidışı normal gelirler içerisinde öngörülen, takriben 11 milyar dolar civarındaki gelirlerin çok büyük bir kısmının gerçekleşme ihtimali -en azından 1997 bütçe takvim yılı içerisinde gerçekleşme ihtimali- fevkalade düşük görülmektedir.

Şu anda, Telekom'dan aşağı yukarı 3,5-4 milyar dolarlık bir gelir beklenmektedir. Bilindiği gibi, üçbuçuk aylık Hükümet dönemimizde, bu kürsülerde, daha mart ayında 1996 yılının bütçesi görüşülürken, bizden önceki değerli hükümetimiz döneminde Telekom gelirleriyle ilgili öngörülmüş olan kalemi, biz büyük bir ciddiyet içerisinde çıkarmıştık. Neden, bugün ne değişiklik var da Telekom gelirlerini, bütçeye, üstelik de 4,5-5 milyar dolar olarak koyuyoruz? Bugünkü durumla bundan yedi sekiz ay önceki durum arasında hiçbir değişiklik yok. Şöyle değişiklik yok: Telekom'un henüz daha kanunu çıkmamış, henüz daha Meclise sevk edilmemiş. Meclise sevk edilecek, kanun çıkacak, peşinden Telekom'la ilgili, pazarlamayla ilgili işlemler yapılacak; daha da ötesinde, bunlar, bütçe takvim yılı içerisinde bütçeye veya Hazineye intikal edecek.

Buradaki, geleceğe matuf iyimserliğe biz de katılalım; ama, iyimserlikle -tekrar ifade ediyorum- gerçekçiliği karıştırmamamız gerekir. Bütçeler, mevcut duruma göre yapılır. Bütçeler, mevcut yasal imkânlara göre yapılır. Daha henüz yasası çıkmayan konulara göre bütçe yapmamız mümkün değildir.

İkinci bir örnek -üzülerek ifade ediyorum- şu anda, sosyal güvenlik kuruluşları, Türkiye'de, fevkalade önemli sıkıntı içerisindedir. Her türlü siyasal kaygının üzerinde, bu konunun çözümü için, hepimizin, elbirliğiyle, Meclis olarak bu konuya el koymamız gerekmektedir. Yatırımlardan daha fazla, sosyal güvenlik kuruluşlarına bütçeden aktarmalar yapılmaktadır; ama, burada asıl üzerinde durduğumuz, böyle bir sıkıntı gündemdeyken ve ortadayken, Hükümetimizin, yurtdışında çalışan işçilerden 12 500 dolar ödeme yapanlar için, üç yıl sonra yeni bir emeklilik sistemini ihdas etmeleridir. Bu emeklilik sistemiyle ilgili, şu anda bir yasa yoktur, henüz bir mevzuat yoktur; nasıl emekli olacakları belli değildir, hangi kriterlere göre nereye başvuracakları belli değildir; ama, buradan, gelecek gelirlerden, devlet, ayrıca, Türkiye Cumhuriyetinde ilk defa, bir komisyon almayı öngörmekte ve o komisyonun da 1 milyar dolar civarında olacağını ifade etmektedir. Bu kadar hayalî, bu kadar gerçekdışı ve bu kadar afakî bir bütçeyle, Türkiye Cumhuriyetinin, 65 milyonluk ülkenin kaderinin nasıl ve ne şekilde tecelli edeceğini burada düşünmek mecburiyetimiz var -tekrar ifade ediyorum- her türlü siyasal kaygının dışında.

Bu kalemleri artırmak mümkün. Bu kalemleri artırırken, inanınız ki, üzülüyoruz. Türkiye, çok büyük bir ülke; Türkiye'nin ufku var, Türkiye'nin geleceği var, Türkiye'nin potansiyelleri var; ama, bu şekilde afakî birtakım görüşlerle içeride ve dışarıda inandırıcılığımızı yitiriyoruz.

O sebeple, ifade ediyorum ki, bütçemizin gelir kalemlerindeki bu zayıflığı... Ki, yüzde 136, gelir kalemlerinin artırıldığı; buna karşın, bütçe giderlerinin yüzde 58 oranında artırıldığı ifade edilmekte. Bütçe giderlerine baktığımız zaman, bütçe giderlerinde, personel giderleriyle ilgili, yüzde 77 oranında bir artış öngörülmekte; ancak, burada, bir önemli husus var; Personel giderleriyle ilgili şöyle bir hatırlatma yapmakta fayda görüyorum: 1991 yılında konsolide bütçemizden personel giderlerimize ayrılan payların millî gelire oranı yüzde 7,8 iken, 1991'den itibaren, bugüne kadar bu rakam sürekli gerilemiş ve şu anda 6,8'e düşmüş bulunmaktadır. 1997 yılı için öngörülen de 6,8'dir; yani, hâlâ 1991 seviyesine gelinememiştir.

Ayrıca, yatırımların artırıldığı ifade edilmektedir. Yine, 1991'de, bütçeden yatırımlara ayrılan payın millî gelire oranına baktığımız zaman yüzde 2,7; 1995'te bu oran 2,7'den 1,1'e düşüyor. 1996'da, üçbuçuk aylık hükümetimiz dönemindeki artışlarla 1,6'ya çıkarılma imkânı bulunmuş. Şu anda 2 olması hedeflenmiş bulunmaktadır. Hâlâ, 1991 hedeflerine ulaşılamamış, Türkiye, hâlâ, yatırım açlığına devam etmektedir.

Aynı şekilde, bir başka göstergeyi ifade etmek istiyorum; Türkiye'de üzerinde çok konuşulan, bu bütçe tartışmalarında üzerinde çok konuşulan ve maalesef, Türkiye'de siyasal sömürü konusu yapılan faizler konusuna değinmek istiyorum: 1991 yılında konsolide bütçemizden ödenen faiz rakamları... Faiz oranının millî gelire oranı 3,8. Bu oran, yatırımlarda ve personel giderlerindeki düşmelere karşın 3,8'den, 1995'te 7,5'e; yani, 2 katından fazlaya; 1996'da da, maalesef, neredeyse 3 katına çıkmış bulunmaktadır. Bunlar, Türkiyemizin gerçekleridir.

Şimdi, bu ortam içerisinde yapılmış olan bu bütçeyi hâlâ denk bir bütçedir şeklinde acaba nitelendirebilir miyiz? Kâğıt üzerinde denk olduğu iddia edilen bütçe, 1997 yılındaki uygulamaları sırasında acaba gerçekten denk olarak uygulanabilecek midir; buna bakmak lazım.

Giderlerle gelirler arasındaki en önemli konu bizce şudur: Bu bütçenin gelir kalemlerindeki yüzde 136'lık artışın takvimi bugüne kadar verilmemiştir. Bu takvim fevkalade önemlidir. Öngörülen, başta özelleştirme gelirleri, birtakım gayrimenkullerin satışlarıyla ilgili olan gelirler, ifade edilen santrallarla ilgili kiralama veya satışlarla ilgili olan gelirler, acaba ne zaman bütçeye girecektir? Özellikle bu konunun, bu takvimin bu kürsüden verilmesi lazım, Yüce Meclisimize verilmesi lazım; ama, daha da önemlisi, inandırıcılığı açısından, halkımıza verilmesi gerekir diye düşünmekteyim.

Değerli milletvekilleri, acaba, bu sıkıntılar içerisindeki bütçemizde, daha iyi rakamlara ulaşabilme imkânı yok mudur; uygulamasında yok mudur; acaba, sürekli tenkit mi etmemiz lazım; hayır. 1983'ten 1991'e kadar, gerçekten, Türkiye'ye çağ atlatmış olan; Türkiye'de, biraz önce verdiğim rakamlardan da anlaşılacağı üzere büyük yatırımlar yapmış olan; Türkiye'yi, 70 sente muhtaç bir ülke konumundan çıkarıp, 15 milyar dolarlık, Merkez Bankası döviz rezervleriyle, 1991'de, demokrasinin gereği olarak bizden sonraki iktidarlara devreden bir siyasal partinin mensubu olarak ifade etmek istemekteyim ki, sadece tenkitler değil; bizim işimiz, bu tenkitlerimizi, bu tespitlerimizi ortaya koyarken, bu sıkıntılı ortamdan çıkış önerilerimizi de ortaya koymaktır; bu sorumluluk duygusu içerisindeyiz. Bu sebeple, bu kürsüde, fevkalade memnun olduğumu ifade etmek istiyorum.

Diğer siyasî partilerimizden de bazı sözcüler, partilerinin görüşleri olarak ortaya koydular; öncelikle, Türkiye'nin denk bütçe yaptığını söyleyerek, kendisini aldatması, kendisini kandırması gibi bir lüksünün olmadığını, tekrar ifade ediyorum. Hükümetimiz, çoğu hayalî olan birtakım tedbirlerle, ekkaynak sağlayacağına inanılmasını istemektedir. Bu tedbirlerle, bir miktar kaynak sağlansa bile eğer kaynak denilirse!.. Şu anda, üzülerek ifade ediyorum, bankalara yapılan birtakım baskılar var; hepimiz, dövizle tahvil satışlarında bankalara yapılan baskıların hepsini biliyoruz. Bunlar, serbest pazar piyasa ekonomisine, biraz sonra vakit olursa değineceğim, birtakım müdahalelerdir. Hastalığın temeline inilmediği için, gelecek yıllarda da, aynı problemlerle karşı karşıya kalınacağı aşikârdır.

Bu nedenle, Türkiye'nin, geçerli ve tutarlı bir orta dönem programı uygulamasına ihtiyacı vardır. Teknik yönden, böyle bir programın hazırlanması güç değildir. Bugünkü ortamda olmayan, böyle bir programın arkasında bulunması gereken, siyasî iradedir. Gereken özverinin, toplumun bütün katlarınca, adil bir şekilde paylaşılacağı bir programa destek bulmak mümkündür. Yeter ki, Hükümet, bu güveni topluma verebilsin. Aslında, başka bir seçenek de kalmamıştır.

Türkiye'nin, bir an önce, bu dengesiz ve istikrarsız gidişe son vermesi gerekiyor. Aksi halde, bırakınız, toplumca istenen, Avrupa Topluluğu üyeliğine hazır olma bir yana, uluslararası ekonomik düzende bugünkü konumumuzu bile yavaş yavaş kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktayız.

Nitekim, bunun üzücü bir örneğini, şu anda, Standard and Poor's'un açıkladığı, Türkiye'yi değerlendirme raporunda görmekteyiz. 1991'deki kredi notu 3B olan, yatırım yapılabilen, güvenilen, dünya içerisinde, IMF tarafından diğer ülkelere örnek gösterilen konumundan, 1991'den sonraki bu konumundan, Türkiye, şu anda, riskli bir ülke konumuna gelmiştir. Riskli ülke konumunu, ben, bu televizyonlardan, değerli esnafımıza, değerli tüccarımıza ve değerli işadamımıza özellikle ifade etmek istiyorum: Türkiye, 1996'da, esnafsanız, toptancıya gittiğiniz zaman “size mal veremeyiz” denilen esnafın durumu neyse, o konumuna geldi. Aynı şekilde, işadamı olarak bir bankaya gittiğiniz zaman “size kredi veremeyiz” denilen bir işadamının durumu neyse, Türkiye de, aynen, şimdi, o duruma düştü.

Bunun başka tesirleri var. Bakınız, bu, Türkiye'nin, zaten yüksek olan dışborçlarında da, özellikle, eğer bundan sonra, bir kredi bulabilirsek, libor+faizlerin; yani, risk faktörünün devreye girmesi nedeniyle bu faizlerdeki artışlardan dolayı da, vergi olarak topladığımız, kaynak olarak topladığımız paraları, dış ülkelere transfer etmek mecburiyetindeyiz; yatırıma dönüştürmek mecburiyetinde değiliz.

Peki, bunun bir sorumlusu olmayacak mı? Bunun bir vebali olmayacak mı? Acaba, bu 3B'den, güvenilen ülke olma konumundan, riskli ülke konumuna düşmenin, bu Mecliste ve kamuoyunda hiç tartışması yapılmayacak mı? Hükümetimiz, şu anda, bu konuyu önemsiz bir konu gibi göstermeye çalışmakta. Bu konu fevkalade önemlidir ve bu konunun sıkıntılarını, önümüzdeki yıllarda daha fazla çekeceğiz. Türkiye, gerçekten, uluslararası arenada yalnız olmaya, yalnızlığa doğru itilmektedir ve bu süreç hızla da aleyhimize genişlemektedir. İşte bunun için, bu sıkıntılı ortamın üstesinden gelmek için, günlük içpolitikanın sınırlarını aşıp, el ele verme mecburiyetimiz vardır.

Burada açıklıkla ifade ediyorum; Hükümetin, biraz önce ifade ettiğimiz konularla ilgili, bu sıkıntıdan çıkılmasıyla ilgili bu Meclise getireceği bütün tasarılara, bütün tekliflere, önce memleket menfaati noktasından bakacağımızı ve sorumluluk duygusu içerisinde köstek değil -birçok örneklerini gördüğümüz gibi- destek olacağımızı, buradan, Grubum adına, Yüce Meclise ve kamuoyuna saygıyla ifade ve arz etmek istiyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bir önemli konu: ifade ettiğimiz çözümleri, piyasa ekonomisinin kural ve kurumları içinde aramak zorunda olduğumuzu, bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum... Ekonomik problemleri, alınacak idarî tedbirlerle çözmek mümkün değildir. Son haftalarda, maalesef bu yönde gelişen eğilimlerden endişe duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Hükümetin faiz oranlarıyla ilgili baskıcı tutumu... Bir küçük örnek: Fakir fukara edebiyatı olarak “ekmek 18 bin liraya değil, 15 bin liraya satılacaktır” diyerek, ekmek fiyatlarıyla oynama şeklinde ortaya çıkan -ama, daha da devam eden- “doların fiyatı 104 bin lira olacaktır” diyerek, döviz kurlarına müdahaleye kadar varan bir müdahaleci tutumla karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz.

Buradan Sayın Başbakana soruyorum: Doların fiyatı yıl sonunda 104 bin lira olacaktır; bugün ayın kaçı değerli milletvekilleri?.. (ANAP sıralarından “17'si...” sesleri) Dolar kaç para?.. (ANAP ve DSP sıralarından “105 bin lira” sesleri) Dolar, 105 bin liranın üzerinde... Şimdi, buradan değerli milletimize sesleniyorum: Daha ongün, onbeş gün önce döviz fiyatıyla ilgili bir açıklama yapan Sayın Başbakanın, öngördüğü hedefler on günde şaşarsa ve on günde o hedefler uygulanabilir olmaktan çıkarsa, bir yıl içerisinde uygulanacak olan bu bütçenin “denktir” şeklinde ifade edilen hedefine ulaşılacağına inanmamızı bizden bekleyebilir misiniz? Bu Sayın Başbakana, insanlarımızın inanmasını bekleyebilir misiniz?..(ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kayalar, 2 dakikanız var efendim.

LUTFULLAH KAYALAR (Devamla) - Keşke vaktimiz olsa da bunları ifade edebilsek...

Değerli milletvekilleri, hem iç hem de dışkaynakları artırmak zorunluğumuz vardır. Bu nedenle bütçe harcamalarının enflasyonist baskısını önlemek ve harcamaları güvenilir kaynaklara dayandırmak için, kapsamlı bir vergi reformuna ihtiyacımız vardır. İfade ediyorum, bu vergi reformunu getirsin. Hükümetimiz. Bu vergi reformunda, vergi oranlarının düşürülmesi şarttır, Türkiye'de vergi oranları yüksektir; vergi oranlarının düşürülmesi ve vergi sisteminin basitleştirilmesi şeklinde getirilecek her türlü teklife, gerçekçiliği oranında, Anavatan kadroları ve Grubu olarak destek vereceğimizi, buradan açıklıkla ifade etmek istemekteyim.

Bugün Türkiye için giderek kıtlaşan dışkaynakları mobilize etmek zorundayız. Bunun için, ifade ettiğimiz bu yapısal programı, acilen Meclis gündemine getirerek, Türkiye'nin 1994 yılından beri bir büyük sıkıntısı olan “net ödemeci ülke” olma konumundan kurtarılması gerekmektedir. Ne demektir net ödemeci ülke; bunu buradan değerli vatandaşlarımıza ifade etmek istiyorum: Türkiye'de toplanan vergilerimiz ve gelirlerimiz, maalesef, dışborç ödemeleri için dışarıya aktarılmaktadır; dışarıdan bundan daha fazla kredi almamız gerekirken, o kredileri alamadığımız için, o itibarımız olmadığı için, Türkiye kendi kanını, adeta şişe şişe doldurmakta ve dışarıya yollamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kayalar, süreniz bitti efendim; teşekkür ederim. Süreyi uzatmıyoruz.

LUTFULLAH KAYALAR (Devamla) - Saygılar sunayımSayın Başkan.

BAŞKAN - Peki efendim.

LUTFULLAH KAYALAR (Devamla) - Vaktin yetersizliği nedeniyle diğer görüşlerimizi dile getiremedik.

Bu bütçenin hazırlanmasında emeği geçen, başta Maliye Bakanlığımızın gerçekten her biri değer olan değerli bürokratlarına, Komisyon üyelerimize, Sayın Bakan ve Bakanlık mensuplarına teşekkürlerimi, Grubum adına, arz ediyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Kayalar, düşüncelerinizi bu salondaki milletvekillerine izah edin, vatandaşlara değil; çünkü, bu arkadaşlarımız, vatandaşların temsilcisidir. Bu salonda da, vatandaşlara değil, milletvekillerine hitap edilir; yani, bu usulü bozmayalım...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, siz Tunceli'ye çok selam gönderdiniz...

BAŞKAN - Efendim, ben Tunceli'ye selam göndermiyorum, ben Tunceli'nin sorunlarını dile getiriyorum; ama, burada Tunceli'nin sorunlarını dile getirmekle, vatandaşlara... (ANAP sıralarından gürültüler)

LUTFULLAH KAYALAR (Devamla) - Sayın Başkan, saygılar sunarım.

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın İsmet Attila; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Attila, süreniz 40 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA İSMET ATTİLA (Afyon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Maliye Bakanlığı bütçesi ile gelir bütçesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini Yüce Meclise arz etmek üzere huzurunuzda bulunuyorum; bu vesileyle, Sayın Başkanımızı ve Meclisimizin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

Bütçe görüşmeleri, ülkenin siyasî ve ekonomik politikalarının tartışılarak, en doğrularının tespitine imkân sağlar; ancak, bu tartışmalar yapılırken çok dikkatli olmamız gerekir. Her geçen gün yeni, siyasî ve ekonomik dengelerin oluştuğu bir süreç yaşamaktayız. Bu sürecin doğru değerlendirilmesi ve ülke çıkarlarının en iyi şekilde korunması için, yeni politikalar oluşturulması gerekiyor. Oysa, 1997 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler Kanun Tasarılarının tümü üzerindeki görüşmelerde, bütçeden çok, Susurluk olayı üzerinde duruldu.

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu aziz vatan toprakları üzerinde yaşayan herkes, cumhuriyetin temel ilkelerine ve Türk Milletinin ait olduğu uygar dünyanın, yazılı olan veya olmayan hukuk kurallarına içten bağlı olmakla yükümlüdür. Bu bağlamda, Doğru Yol Partisi, devleti yıpratacak her türlü çabanın ve devlet içerisinde, varsa, yanlış yapanların amansız takipçisi olmuştur ve olacaktır.

Demokrasi, en kısa anlatımıyla, bir hoşgörü rejimidir. Bu sistemde, karşı olunsa dahi, başkalarının düşüncelerini açıklama hürriyetinin savunulması, her demokrat kişinin vazgeçilmez görevidir. Demokrasiyi, yaşam tarzı haline dönüştürmek ne kadar zor ise, demokrat kişi olmak da o ölçüde zordur. Bu zoru başarmak toplumumuzun vazgeçilmez görevidir.

Doğru Yol Partisi, hukuk devleti anlayışı içerisinde, demokrasiye yakışır açıklıkta, karanlık hiçbir nokta bırakılmadan, adlî, idarî soruşturma ve Meclis araştırmaları yapılması hususuna inanmış, bunun gereğini ivedilikle yerine getirme çalışmalarını başlatmış ve desteklemiştir.

Susurluk olayıyla ilgili olarak siyaset yapanlara ders vermek benim görevim değil, demokrasi anlayışımla da bağdaşmaz; söz konusu davranış, herhangi bir suç içeriyorsa, görev, cumhuriyet savcılarına düşer ve onların görevleri içerisindedir.

Diğer taraftan, vatanseverlik, kimsenin tekelinde değildir. Toplumda karşıt düşünceleri ve davranışları sergileyen insanları vatan haini olarak suçlamak da, antidemokratik bir yaklaşımdır. Demokrasinin sıkıntıları, hataları varsa, onu gidermenin yolu yine demokrasidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Refah Partisi- Doğru Yol Partisi Koalisyon Hükümeti, siyasî ve ekonomik istikrarı sağlamak, ülkenin tüm ekonomik potansiyelini harekete geçirmek için kurulmuştur. Bu bağlamda, Maliye Bakanlığına çok önemli görevler düşmektedir. Bütçeler, önceliklerin, titizlikle tespiti yoluyla hazırlanır. Böyle yapmak zorunludur; çünkü, kaynaklar sınırlıdır. Ancak, bu şekilde denk bir bütçe hazırlanabilir.

1997 yılı bütçesinde, ekonomik önceliklerin dikkate alındığını ve dengelerin bir bir yerine oturtulduğunu görüyoruz. Bilindiği gibi, Hükümetin 6 katrilyon 255 trilyon lira olarak teklif ettiği konsolide bütçe, 6 katrilyon 254 trilyon 920 milyar 926 milyon lira olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda benimsenmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1997 yılı bütçesinde gelir ve giderin aynı olması, muhalefeti korkutmaktadır. Muhalefetin “bu bütçe topluma güven vermiyor” sözü, doğru değildir. Son yirmi yılın icraatının hesabını da 54 üncü Hükümetten sormak haksızlıktır.

Bütçe açıklarının yıllar itibariyle gösterdiği gelişim incelendiğinde, konsolide bütçe açığının, gayri safî millî hâsılaya oranının, 1994 yılında, izlenen istikrar politikalarının etkisiyle yüzde 6,7'den yüzde 3,9'a gerilediği, 1995 yılında yüzde 4 seviyesinde kaldığı görülecektir. Bu oranın, 1996 yılında ise, yüzde 8,8 düzeyinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Bu oranın, yüzde 8,8 düzeyine yükseltilmesinin sorumluları ortadadır. Seçim öncesi ve sonrası yaşanan yapay siyasî istikrarsızlık ve Hükümetin uzun süre kurulamaması, ülkeyi bu noktaya getirmiştir.

ANAP hükümetlerinin, Meclis aritmetiğinde büyük çoğunluğu elinde bulundurarak tek başına iktidar oldukları dönemde, dışborçları, sekiz yılda üç kat artırarak 50,5 milyar dolara çıkardığı bir gerçektir.

DYP-SHP koalisyonları döneminde ise, dışborç stoku, koalisyon olmasına rağmen, sadece yüzde 45 oranında artarak, 50,5 milyar dolardan 73,3 milyar dolara yükselmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde, 4 Kasım 1996 tarihinden bu yana, bu bütçeyle, rantiyeci ve sıcakpara vurguncularına fırsat yaratılacağı iddia edildi, tutarsız iddilar öne sürüldü. Soruyorum: Bu bütçe, hangi rantiyeci ve sıcakpara vurguncusuna fırsat vermektedir?

BAŞKAN - Sayın Attila, bir dakikanızı rica ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Sayın Attila'nın konuşmasının bitimine kadar, öğleden önceki çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun efendim.

İSMET ATTİLA (Devamla) - Bu bütçeyle ülkede sorunların çözüleceğine inanmak zorundasınız; olumsuz sonuçları doğuracağını iddia ederken de dikkatli olmalısınız. Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda sert ve haksız eleştiriler yapıldı. Acaba, Türkiye'nin, içeride ve dışarıda borç bulamayan bir ülke durumuna düşeceğini öne sürmek ne derece doğrudur.

Bütçeler, hükümetlerin icraat programlarıdır. Kesin hesaplar da, icra olunan bütçe sonuçlarının ortaya konulmasıdır. Tabiî ki, bütçenin hesabını, bir yıl sonra bu Hükümet verecektir; ancak, 1997 yılı sonunda, bütçenin denk bağlanmasında, bu Hükümetin olduğu kadar, muhalefet olarak sizlerin de payı olmalıdır; bunun için, hep birlikte çaba göstermeliyiz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; devlet bütçelerini yapma ve uygulama görevi, Maliye Bakanlığının en temel görevidir. Bakanlık bütçesinin yüzde 46'sı, devlet gelirlerinin toplanmasına ilişkin hizmetler için ayrılmıştır. Bunun karşılığında, Gelir İdaresi, 4 katrilyon 368 trilyon lira, bütçeye vergi toplayacak ve aktaracaktır. Yaklaşık 500 trilyon lirada,belediye ve özel idarelere, toplanan vergi gelirlerinden pay aktarmaktadır. OECD ülkelerinde, vergi toplama maliyeti yüzde 2,5 seviyesindedir. Türkiye'de bu oran yüzde 1 dolayındadır. Bu da göstermektedir ki, ülkede, vergi, düşük maliyetle toplanmaktadır. Maliye Bakanlığı bütçesinin yüzde 44'ü ise, genel yönetim, devlet muhasebe ve devlet mallarına ilişkin hizmetler için teklif edilmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kamu finansman açıklarının disiplin altına alınmasında, dikkatlerin, sadece vergiler üzerinde değil, aynı zamanda, harcamalar üzerinde de yoğunlaştırılması ve bu konuda uzun vadeli malî politikaların oluşturulması gerekmektedir. Bu amaçla, daha önce Bakanlık bünyesinde “Kamu Harcamaları Yönetiminin Kurumsal ve Teknik Yapısının Modernizasyonu” adı altında bir proje başlatılmıştır. Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu projenin beş yıl içerisinde tamamlanacağı ifade edilmiştir; bu konuda geç kalınmamalı ve proje, titizlikle, bir an önce uygulanmalıdır.

Bütçe ve hazine birliği ilkesinin tam olarak sağlanmasına yönelik gerekli koordinasyon için, bütçenin hazırlanması ve uygulanması süreçleri gözden geçirilmelidir. Bütçe hazırlık çalışmalarına daha fazla önem verilmelidir. Bütçe uygulamaları sırasında, harcamacı kuruluşlara müdahale asgarî seviyelere indirilmelidir. Bütçe uygulamasında, harcamacı kuruluşlara daha fazla yetki verilmeli, bunun karşılığında da, kamunun kaynaklarını kullanan ve kuruluşların halka sundukları hizmetlerin kalite ve miktarlarından doğrudan doğruya sorumlu tutulmalıdır. Mevcut bütçe ve muhasebe, kod sayısı içinde değiştirilmeli ve kamuda, tahakkuk ve muhasebe sistemine geçilmelidir. Harcama yönetiminin teknik yapısı gözden geçirilmeli ve bu çerçevede, merkezî malî idareyle, yerel malî idarelerin tamamını kapsayan ve tam olarak bilgisayarla donatılmış bir malî yönetim enformasyon sistemi; yani, malî bilgi bankası kurulmalıdır.

Proje kapsamında yapılması gereken diğer düzenlemeleri ise kısaca şöyle sıralamak mümkündür: Hazırlanan cari yıl bütçe kanun tasarılarına yatırımlarla ilgili mevcut ödeneklere ilaveten, ayrıca, gelecek yıllarda, toplam yatırım taahhütlerinin de eklenmesi temin edilecektir. Böylece, her harcamacı kuruluşun bütçesinde, yeni programa alınan taahhütler ve yatırım ödenekleriyle birlikte, söz konusu yatırımlar için, yıllar itibariyle, sonraki yıllarda ayrılması gereken ödenekleri ve geçmiş yıllardan gelen yatırım taahhütlerinin cari fiyatlarla değişen değerleri yer almış olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarruf önlemlerine titizlikle uyulmalı, bütçe disiplininin sağlanmasında taviz verilmemelidir. Devletin her kuruşunun yerli yerinde kullanılmasının takipçisi olmalıyız. İnsanımız, vergi olarak ödediği her kuruşun kendisine daha fazla hizmet ve iş olarak ödendiğinden emin olmalıdır. Temel amacımız, ülke imkânlarıyla ihtiyaçlar arasında denge kurarak, kamunun finansman açığını azaltmak olmalıdır. Her koşulda savurganlığa karşı mücadele etmeliyiz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hazine davalarının bir çığ gibi büyüdüğü görülmektedir. Toplam 308 429 davanın, bir an önce hazine lehine sonuçlandırılması için çalışmalara hız verilmesi gerekmektedir. Bu davaların parasal tutarı 11,5 trilyon liradır.

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığının 1 milyon 876 bin emekli, dul ve yetim ile bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerine dönük çalışmalarını takdirle karşılıyoruz. Öte yandan, sosyal güvenlik sistemindeki açık her geçen gün büyüyor. Sosyal güvenlik kuruluşlarının açıklarının, bu yıl, 345 trilyon lirayı bulacağı tahmin edilmektedir. Sosyal güvenlik sisteminde kapsamlı bir reformun acil olarak yapılması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Emlak faaliyetlerinde, 1996 yılının on aylık döneminde, yaklaşık 10,5 trilyon lira gelir sağlandığını görüyoruz. Bu hizmetlere daha da devam edilmelidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1997 yılı hedeflerini özetlemek gerekirse, 1997 yılı yatırımında, ülkede yüzde 4 oranında bir büyüme hedeflenmiştir. Konsolide bütçe giderleri, 6 katrilyon 255 trilyon lira, bütçe gelirleri ise, 6 katrilyon 255 trilyon lira olarak saptanmıştır.

1997 yılı bütçesi denk bir bütçedir. Bu denk bütçeyle, bir yandan ülkemiz kaynakları harekete geçirilerek kamunun borçlanma ihtiyacı azaltılıp bütçeler üzerindeki faizin ağır yükü hafifletilirken, diğer yandan, yaratılacak ek kaynaklarla çalışan ve üreten kesimlere de imkân sağlanacaktır.

Konuşmamın bu bölümünde, arsa ofisi, konut, küçük sanayi, organize sanayi, turizm ve eğitim sektörleri hizmeti için arsa üretimlerine hız verildiğini ifade etmem gerekir. Bu yıl, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce, kentsel arsa üretim projesi kapsamında 500 hektarın üzerinde planlanan çalışma yapılmıştır; 380 hektar üzerinde 22 bin konut arsası ve 381 hektar üzerinde 3 700 sanayi arsası üretilerek satılmıştır. Geçen yıl 2 165 hektarı hazineden devir, 335 hektarı da kamulaştırma olmak üzere 2 500 hektar alanın kentsel arsa olarak kullanıma sunulduğunu hatırlatmak isterim.

Arsa Ofisi, 1991-1995 yılları arasında 105 064 konut yapılacak 18 322 192 metrekare alan üretmiştir. Bu dönemde, konut dışı arsa üretimiyle birlikte toplam arsa üretimi 35 547 779 metrekareyi bulmuştur. Bu çalışmalarından dolayı, Arsa Ofisinin yetkililerini kutlamak gerekiyor.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlere dönük işgal, tecavüz veya müdahaleleri etkin bir biçimde izlemek ve önlemek zorundayız. Bütün izinsiz yapıların, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın yıkılması gerekmektedir. İşgal, tecavüz ve müdahaleler etkin bir biçimde giderilemediği takdirde, işgal veya tecavüzler artmakta ve zamanla, önlenmesi büyük sorunlar yaratmaktadır. Bu işgal ve tecavüzlerin giderilmesi için bugüne kadar çeşitli yasalar çıkarılmış, işgal ve tecavüz edenlerin cezalandırılması için bazı yaptırımlar getirilmiştir. Bunun gereği mutlaka yapılmalıdır. Anayasanın 43 üncü maddesi “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir” hükmünü içermektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1997 yılı hedeflerini özetlemek gerekirse, biraz evvel ifade ettiğim gibi, bu 1997 yılı programında yüzde 4 oranında bir büyüme hedeflenmiştir. Yapılan hesaplamalara göre, bütçe gelirlerinin gayri safî millî hâsılaya oranı, gelecek yıl, 1996'ya oranla, yüzde 17,91'den yüzde 24,66'ya çıkarken, giderlerin payı yüzde 26,71'den yüzde 24,66'ya inecektir. Konsolide bütçe gelirleri 2 katrilyon 646 trilyon 700 milyar liradan 6 katrilyon 255 trilyon liraya; dolar cinsinde de, 32 milyar 575 milyon dolardan 46 milyar 333 milyon dolara çıkacaktır.

Bu tasarıya göre, bütçe gelirlerinin en sağlam ve büyük bölümünü oluşturan vergi gelirlerinin gayri safî millî hâsıla içerisindeki payı yüzde 14,89'dan yüzde 17,22'ye çıkarken, konsolide bütçe gelirleri içerisindeki payı yüzde 83,12'den yüzde 69,83'e inmiştir.

Vergi gelirlerinin, bu anlamda, bütün gelirlerin toplamı olan gayri safî millî hâsıla içerisindeki oranı, 1997 yılında yüzde 4,53'ten yüzde 5,58'e yükselecektir. Vergi gelirleri tahmininin konsolide bütçe gelirleri içerisindeki payının azalmasına, özelleştirme gelirlerinin bütçeye eklenmesinin neden olduğunu söyleyebiliriz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun, devletlerin, günümüzde, giderek artan gelir ihtiyacıyla karşı karşıya kaldıkları bir gerçektir. Kayıtdışı ekonominin bütçe içerisine alınması, üretim ve ihracat seferberliği, işsizliğe de çözüm getirecektir. Devletin, üstlendiği temel fonksiyonları yerine getirebilmesi, vergi gelirlerinin yeterli olmasına bağlıdır.

Türk vergi sisteminde yapılan düzenlemeler tabiî ki yeterli değildir; ancak “reform yapıyorum” diye bazı kesimler gözardı edilmemelidir. Birkısım kollanıp, diğeri lehine vergi düzenlemesi yapılmamalıdır. Verginin, ödeme gücüne göre alınması, üzerinde önemle durulması gereken bir husustur. Bu nedenle, “verginin, toplumun tüm kesimlerine adil olarak dağıtılması” ilkesi benimsenmelidir, sistem bozulmamalıdır.

Konuya, vergi mükellefi açısından bakıldığında da, verginin, haksız rekabete yol açmaması, basit ve kolay uygulanabilir nitelikte olması gerekir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizin temel sorunlarından biri, kamu finansman dengesinin sağlanmasıdır. Hatırlayacaksınız, bu amaçla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yoğun bir çalışma sonucunda şekillenen vergi kanunlarıyla, ekonomik istikrarın sağlanması ve adil bir vergi sisteminin gerçekleştirilmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır.

Vergi mevzuatında reform niteliğinde yeni düzenlemelere gitmek sanıldığı kadar kolay da değildir; hassas bir konudur ve hükümetler, bu soruna el atmak istemezler. Oysa, Doğru Yol Partisi, konuya, her zaman, cesaretle yaklaşmıştır.

Doğru Yol Partisi-SHP Koalisyonu döneminde, dört önemli vergi tasarısı hazırlanmış ve bunlardan üçü kanunlaşarak yürürlüğe girmiştir. Yapılan bu düzenlemelerle, vergi adaletini sağlamak ve kamu açıklarını mümkün olduğu kadar azaltmak hedeflenmiştir. Bugün yapılması gereken “kayıtdışı ekonomi” olarak adlandırılan vergilendirilemeyen alanların sınırlarının daha da daraltılmasıdır. Bütün ekonomik faaliyetlerin belgelendirilmesi ve kayıtlara geçirilmesinin sağlanması zorunludur. Bir ekonomide başarılı kararlar almak ve uygulamak, o ekonomideki kayıt sisteminin ve verilerin doğru olmasıyla mümkündür. Bu, bir zorunluluktur ve mal ve hizmet akımı ile bu konuda yapılan ödemeler için de geçerlidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kayıtdışı ekonominin kayda alınmasında denetim de önemli rol oynamaktadır. Bu konuda, serbest muhasebecilik, malî müşavirlik ve yeminli malî müşavirlik meslek mensuplarına da önemli görevler düşmektedir. Bu cümleden hareketle, söz konusu dönemde çıkarılan vergi kanunlarında, meslek mensuplarının yetkilerini artıran, onlara yeni görevler veren hükümlere yer verilmiştir. Meslek mensupları daha etkin görevler yüklendikçe, bir taraftan tüm ekonomik faaliyetler kayda alınabilecektir, diğer taraftan, devletin denetim gücünün daha verimli alanlara kullanılması ve sonuçların kısa sürede alınması sağlanacaktır; vergi kayıp ve kaçağında azalma olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1997 yılında yapılacak düzenlemelerle, vergi adaletinin sağlanması, kamu vicdanının tatmin edilmesi, dürüst mükelleflerin korunması, sistemin daha da basitleştirilmesi gerekir. Bu çalışmalar, Doğru Yol Partisi İktidarları döneminde başlatılmıştır. Bunun için, tüm Maliye Bakanlığı çalışanlarına, huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum; geceli gündüzlü yapılan çalışmaların olumlu sonuçlarıyla bugüne gelinmiştir. Bu gerçek, hiçbir zaman, gözardı edilmemelidir.

Vergi kayıp ve kaçağının önlenmesinde en büyük etkenlerden birisi olan ve zamanımızda, teşebbüs edilerek tesis edilen sabit denetim merkezlerinin ülke çapında yaygınlaştırılması gerekmektedir; Doğru Yol Partisi Grubu olarak, bu husus, tarafımızdan dikkatle takip edilecektir.

Geçmişte yapılanları, yarın yapılması düşünülen düzenlemelere ışık tutması ve bugünkü Hükümetin daha iyi bulması için, kısaca sıralamak istiyorum: Ücretlilerde vergi yükünü hafifletmek için özel gider indirim tutarları önemli oranda artırılmıştır; sermayenin tabana yayılması amacıyla, halka açık şirketlerin geliştirilmesine uygun ortamı sağlayacak vergi kolaylıkları getirilmiştir; Kurumlar Vergisinde, günün şartlarına göre, ekonomik ve sosyal görevini tamamlayan istisnalar önemli ölçüde daraltılmıştır; ekonomide yaşanan sürekli fiyat artışlarının işletmeler üzerindeki etkilerini gidermek amacıyla, mükelleflerin emtia maliyet bedellerinin, son giren ilk çıkar yöntemiyle tespiti yoluna gidilmiştir. Veraset ve İntikal Vergisinde istisnalar ve vergi oranları, mükellefler lehine değiştirilmiştir; yüksek harcama ve tasarrufların vergilendirilmesine önem verilmiştir; vergi mevzuatında yapılan düzenlemelerle, bu amaca yönelik hukukî zemin hazırlanmıştır; vergilerini zamanında ödemeyen mükelleflerin teşhirine imkân sağlanmış ve vergi borçluları, ilk kez, Doğru Yol Partisi İktidarlarında açıklanmıştır. (DYP sıralarından alkışlar)

NECATİ GÜLLÜLÜ (Erzurum) - Affedilmiştir!..

İSMET ATTİLA (Devamla) - Vergi kaçakçılığı suçunun tanımı yeniden yapılmış, kapsamı daraltılmış; ancak, bu suçu işleyenlerin hafifletici unsurlardan yararlanma imkânı kaldırılmıştır.

Mükelleflerin haklı şikâyetlerine yol açan katlamalı zam uygulamasına son verilmiştir; ancak, kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezalarını ödemede, gecikilen süreler için zam uygulaması esası getirilmiştir.

Herkese, her vatandaşa bir vergi hesap numarası verilmesi imkânı da, yine, Doğru Yol Partisi İktidarları zamanında sağlanmıştır. Bu bağlamda, İçişleri Bakanlığının, Merkezî Nüfus İşlemleri Sistemi (MERNİS) ile entegresi mutlaka sağlanmalıdır.

Vadesi geldiği halde ödenmeyen kamu alacakları takibe alınmıştır. 6183 sayılı Kanunun cebrî icraya ilişkin hükümleri istisnasız uygulanmıştır. Kamu alacağının süratle tahsilini sağlamak amacıyla, borçlu mükelleflerin kamu kurum ve kuruluşlarından hak ve alacağı bulunup bulunmadığı hususunda, alacaklı vergi daireleriyle saymanlıklar arasında işbirliğine gidilmiştir.

Vergi idaresinin merkezî yapıdan kısmen uzaklaştırılarak fonksiyonel hale getirilmesi ve merkez ile taşra arasındaki bilgi ve iş akımının hızlandırılması amacıyla köklü düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede, üç büyük ilimizde toplam 8 adet vergi dairesi başkanlığı ile 1 eğitim merkez müdürlüğü faaliyete geçirilmiştir. 1997 yılı, Gelir İdaresinin yenileştirilmesi yönünden fevkalade önemli bir yıl olmalıdır. Devlet, bu konuda hiçbir fedakârlıktan kaçınmamalıdır.

Bu çalışmaların yanında “vergi idaresinin otomasyonu” uygulamalarının yurt çapında genişletilmesine 1997 yılında da devam edilmelidir. Gelir İdaresi çalışanlarının, çağdaş, teknoloji destekli eğitimini de vazgeçilmez bir unsur olarak gördüğümüzü bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şüphe yok ki, bir devletin varlığı ve gücü, topladığı vergilere bağlıdır. Vergi, devlet hayatında en önemli müesseselerden biri olduğu kadar, toplumda barış ve güvenliğin de temelidir. Devlet gücü, beyan edilmeyen kazançların ve vergisini ödememekte ısrar edenlerin peşinde olacak ve böylece vergi adaletini sağlayacaktır.

Vergi bilincini yerleştirmek, kayıp ve kaçağı önlemek ve tahsilatın en üst seviyeye çıkarılması için Maliye Bakanlığınca alınan her türlü özel ve genel tedbirler, ödün verilmeksizin sürdürülmelidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün ise vergi oranları düşürülmeli, vergi, daha da tabana yayılmalıdır. Gelir politikasına ilişkin olarak vergi uygulamalarının basitleştirilmesi şarttır. Yapılacak her yeni düzenlemede vergi adaletinin sağlanması ve verginin yaygınlaştırılması hedef olmalıdır.

KDV uygulamasının basitleştirilmesi gerekmektedir. Mükelleflerin, mal ve hizmet hareketlerinin izlenmesi yanında, nakit hareketlerin de takibini sağlayacak idarî ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Vergi tabanını genişletmek için, kentsel rantın vergilendirilmesi de diğer bir tedbirdir. Bu husus, geciktirilmeden, mutlaka, kanun değişikliği yapılarak yerine getirilmelidir. 54 üncü Hükümetin, bu konudaki çalışmalarını da memnuniyetle karşılıyor ve destekliyoruz. Gelir ve Kurumlar Vergilerinde enflasyondan kaynaklanan farkların, vergileme kapsamından çıkarılması, enflasyon muhasebesi sistemine geçilmesi gerekmektedir. Menkul sermaye iratlarının adil ve dengeli bir vergilendirme yapısına kavuşturulması şarttır. Orta düzeyde bir ücretli, bir doktor, lokanta sahibi, otel işletmecisi ya da avukatlardan daha çok vergi vermemelidir. Götürü vergilendirmenin ve istisnaların kapsamı gözden geçirilmelidir. Vergi oranlarının kademeli olarak yeniden düzenlenmesine ilişkin çalışmalara da aralıksız devam edilmelidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yabancı değerli kâğıtlarda fiktif değer artışı vergilendirilmelidir. Kısa vadeli içborç kâğıtlarının aksine, vergiden kaçırma aracı olarak yabancı tahvillerle ilgili bu uygulamanın, Vergi Usul Kanununda yapılacak değişiklikle ortadan kaldırılması durumunda bütçeye 200 milyon dolar tutarında bir ekgelir sağlanabilecektir ve böylece, vergideki haksız uygulama ortadan kaldırılmış olacak ve adalet tesis edilmiş olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye'de istihdam ve üretimin artırılması, altyapı sorunlarının çözümü, gelir dağılımının düzeltilmesi ve bölgelerarası kalkınmışlık farklarının giderilmesiyle hedeflenen büyümenin sağlanabilmesinde, yatırımların özel bir fonksiyonu vardır. Yatırımların arzu edilen düzeylere çıkarılması, her şeyden önce, kaynak meselesinin çözümüne bağlıdır. Ülke kaynaklarının ekonomiye kazandırılması Hükümetin en önemli ve öncelikli hedefi olmalıdır. Nitekim, sabit sermaye yatırımlarının 1997 yılında 3 katrilyon 543 trilyon 800 milyar liradan 6 katrilyon 282 trilyon 559 milyar liraya, stok değişimlerini de kapsayan toplam yatırımlar 3 katrilyon 711 trilyon 471 milyar liradan 6 katrilyon 402 trilyon 29 milyar liraya çıkarılması hedeflenmiştir. Toplam yatırımların 1 katrilyon 323 trilyon 642 milyar lirası kamu, 5 katrilyon 78 trilyon 387 milyar lirası özel sektör tarafından gerçekleştirilecektir. Yatırım içinde kamunun payı yüzde 20,7; özel sektörün payı ise yüzde 79,3 olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yarım kalmış birçok yatırım, küçük harcamalarla işler hale getirilmeli ve istihdam yaratılmalıdır. Söz konusu tesisler, teşvik için de verilmelidir.

Nitekim, bütçede Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yarım kalmış 134 yatırım için 100 trilyon lira üst limit olarak bir kaynak öngörülmüştür. Bunu, DYP olarak, önceki icraatlarımızdan da örnek olarak, memnuniyetle karşılıyoruz. Böylece, toplam yatırımların gayri safî millî hâsıla içindeki payı, 1996'ya göre 1997'de, yüzde 25,1'den yüzde 25,2'ye; kamunun yatırımları payı da yüzde 4,5'ten yüzde 5,2'ye yükselecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; fiyat istikrarının temini, ekonomik birimlerin yatırım, tasarruf, tüketim kararlarını sağlıklı ve uzun vadeli düşünerek vermelerini sağlayacak gelir dağılımını da olumlu yönde etkileyecektir. Sabit ve dargelirli kesimler üzerinde ilave ve adaletsiz bir vergi niteliğinde olan enflasyonla mücadele, Hükümetin önceliklerindendir. Makroekonomik politikaların uygulanmasıyla hem istikrarlı bir büyüme sağlanacak hem de enflasyonla ciddî bir şekilde mücadele edilecektir. Öte yandan, 1997 bütçesinin temel dayanağı olan özelleştirmenin gecikmesi, enflasyona karşı mücadelede Hükümetin başarısını engelleyecektir. Temel amaç, ülke imkânları ile ihtiyaçları arasında denge kurarak, kamunun finansman açığını azaltmaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; uygulanan ekonomik politikalar, ilk yansımalarını, büyüme üzerinde gösterirler. İstikrarlı bir ortamda oluşan, sağlam kaynaklarla finanse edilen bir büyüme, her zaman arzu edilen bir durumdur. Sanayileşmelerini tamamlayarak refah toplumu seviyesine ulaşmış ülkeler, düşük seviyelerde istikrarlı bir büyüme gösterirlerken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde büyüme, ortalama olarak daha hızlı; fakat, çoğu kez, inişli çıkışlı bir seyir izlemektedir.

Gerçekçi temellere oturtulmuş sağlıklı bir büyümenin sağlanması, ödemeler dengesinin orta ve uzun vadede istikrarlı gelişmesine bağlıdır. Millî gelir dağılımı ve büyümedeki iniş çıkışların düzeltilmesi, ekonomimizin istikrarlı ve dengeli bir büyüme sürdürmesi için bazı yapısal reformlara ihtiyaç olduğu ortadadır. Sürdürülebilir, hızlı bir büyümenin sağlanması, toplumun refah seviyesinin yükseltilmesi, gelir dağılımının iyileştirilmesi, ekonomideki kaynakların etkin bir şekilde kullanımıyla mümkündür.

BAŞKAN - Sayın Attila, 2 dakikanız var efendim.

İSMET ATTİLA (Devamla) - Dünya ekonomisinin, 1996 yılında ortalama yüzde 3,8 büyüyeceği tahmin edilmektedir. Sanayileşmiş ülkeler, ortalama yüzde 2 civarında bir hızla büyürken, gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızı ise ortalama yüzde 6,3'tür. Türkiye ekonomisinde, büyümede, dışticaret hacminde önemli artışlar sağlanmıştır. Örneğin; Türkiye'de sanayi üretimi, bu yılın on ayında yüzde 5,5; Ekim ayında ise yüzde 15,5 oranında artış göstermiştir. Toplam sanayi üretimi, geçen yılın on ayında yüzde 7,6; ekim ayında ise yüzde 2,2 oranında artmıştır. On ayda sektörel bazda üretim artışı ise, imalat sanayiinde yüzde 5,9; enerji sektöründe yüzde 10,5; madencilik sektöründe ise yüzde 7,8 olmuştur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarımsal destekleme sistemi daha rasyonel bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bu amaçla, ürün borsalarının çeşitlendirilerek geliştirilmesi sağlanmalıdır. DYP olarak, bu konuya, her zaman olduğu gibi büyük önem vermekteyiz.

DYP Grubu olarak, 1997 yılı bütçesinin, bütçe tahminleri ve varsayımlarının gerçekçi olması için Hükümetin her türlü girişimde bulunacağına inanıyoruz. Türkiye, çağa damgasını vuracaktır; buna inancımız sonsuzdur. Türk Milleti, Atatürk'ün çizdiği aydınlık yolda ilerlemesini sürdürecektir.

DYP Grubu adına, 1997 yılı Maliye Bakanlığı ve gelir bütçesinin devletimize ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diler; Yüce Meclisimizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Attila.

Sayın milletvekilleri, birleşime yarım saat ara veriyorum efendim.

Kapanma Saati: 13.31

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.04

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Kâzım ÜSTÜNER (Burdur), Zeki ERGEZEN (Bitlis)


BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 36 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

1. - 1997 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1994 ve 1995 Malî Yılları Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/518; 1/519; 1/282, 3/414; 1/283, 3/415; 1/492, 3/516; 1/493, 3/517) (S. Sayıları : 134, 135, 103, 102, 151, 150) (Devam)

A) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1. - Maliye Bakanlığı 1997 Malî Yılı Bütçesi

2. - Maliye Bakanlığı 1994 Malî Yılı Kesinhesabı

3. - Maliye Bakanlığı 1995 Malî Yılı Kesinhesabı

B) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

2. - 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/518) (S. Sayısı : 134) (Devam)

3. - 1994 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/282, 3/414) (S. Sayısı : 103) (Devam)

4. - 1995 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/492, 3/516) (S. Sayısı : 151) (Devam)

5. - Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/519) (S. Sayısı : 135) (Devam)

6. - 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/283, 3/415) (S. Sayısı : 102) (Devam)

7. - 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/493, 3/517) (S. Sayısı : 150) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bütçe görüşmeleri üzerindeki çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

İlk turda, gruplar adına yapılan konuşmalar ile soru sorma işlemi bitmişti.

Şimdi, bütçenin lehinde konuşmak üzere, Erzurum Milletvekili Sayın Necati Güllülü; buyurun.

Süreniz 10 dakikadır.

NECATİ GÜLLÜLÜ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli miletvekilleri; Maliye Bakanlığımızın 1997 yılı bütçesinin lehinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisin muhterem milletvekillerini ve televizyonları başında bizleri izleyen aziz milletimi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, hepimizin malumlarıdır ki, Maliye Bakanlığımız, devletin kalbi mesabesinde hizmet veren bir bakanlıktır. Tarihî geçmişi Tanzimat öncesine kadar uzanan ve Türkiye Cumhuriyetinde ilk bakanlıklardan biridir.

Kuruluşundan itibaren milletimize yılmadan, yorulmadan hizmet vermekte olan Maliye Bakanlığımızın verimli çalışması, Bakanlığın işlerinin ahenkli olması, tüm devlet organlarının ve toplumumuzun sıhhatine delalettir.

Maliye Bakanlığı, maliye politikalarının hazırlanmasında, uygulanmasında ve bu uygulamaların takibi ile denetlenmesinde müessir fonksiyona sahiptir. Ayrıca, devlet bütçesinin hazırlanması ve yürütülmesi gibi çok mutena bir görevi de ifa etmiş bulunması, Bakanlığın mana ve ehemmiyeti bakımından çok önemlidir.

Bu yoğun hizmetlerinden dolayı, başta Sayın Bakanımıza, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun üyelerine, Maliye Bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatlarında hizmet veren 72 138 personeline teşekkürlerimi arz ediyorum.

Sayın Bakandan, hizmetlerin asrın ihtiyacına daha uygun, daha süratli ve daha şeffaf bilgilerin temini bakımından ve de devlet bütçesinin sıhhat ve güvenliği bakımından malî sistemi daha da geliştirmesini temenni ediyorum.

Özellikle, taşra teşkilatları bakımından bir yeniliğin ve sistemin geliştirilmesine zaruret olduğunu görüyorum. Ayrıca, taşra teşkilatlarında merkezden görevlendirilen malî kontrolörlerin de, mükelleflere, alışılmışın dışında sert ve zaman zaman acımasız davranışlarından dolayı, bu şikâyetimi Sayın Bakana ve yetkililere belirtmek istiyorum; arz ediyorum; yani, taşra teşkilatlarında görevlendirdikleri elemanların, orada, mükelleflere daha müşfik davranmalarını rica ediyorum.

Sayın Bakanım, Maliye Bakanlığınızın bütçesine ihtimam gösterdiğiniz muhakkak. Bir söz vardır, “mescidin içerisi dururken, dışarısına hizmet etmek günahtır.” Elhak, bu söz, belli ki, çok doğru. Zira, devlet bütçesini de Maliye Bakanlığımız yaptığına göre, maliye politikasının hazırlanmasını ve uygulanmasını takiple görevli bir bakanlık olmasına rağmen, acaba, bu işlevi yerine getirirken, mescidin dışarısı gözüyle mi baktınız Türkiye'nin bu genel bütçesine?

Sayın Bakanım “kaynak paketlerimizdeki hedef ve tedbirlerin gerçekleşmesinin ısrarlı takipçisiz” diyorsunuz ve de “bu çerçevede, ilk bütçemizi de denk bütçe olarak milletimize sunuyoruz” sözleri de yine sizlere ait ve onun altında, kısaca, tarifinizde, denk bütçe gerekçesi şu şekilde yer almaktadır: “Denk bütçe, gelirler kadar harcama yapılacak demektir.” Tabiî, bu da size ait.

Şimdi, bu denk bütçenin gelir ve gider kalemleri üzerinde kısaca durmak gerekirse, hemen hemen tüm partilerimizin sözcülerinin de izah buyurdukları gibi, bütçemizin gider bölümünde; yani, faizlerle ilgili 3 katrilyon 330 trilyon civarındaki transfer giderlerimize baktığımızda, bunun ödenmesiyle ilgili, bütçeye asgarî yüzde 50 nispetinde bir faiz yükü geleceğini nazarı itibara alırsak, bu, takriben 1 katrilyon 500 trilyon civarında bütçemize bir yük teşkil etmektedir. Yani, bütçemizin gider kalemleri toplamı olan 6 katrilyon 255 trilyonluk meblağın 7 katrilyon 755 trilyona iblağ olacağı durumuyla karşı karşıya kalıyoruz.

Yine, bütçemizin, gelir kaynaklarına, gelir bölümüne de baktığımız takdirde, bu vergidışı gelirlerden kaynaklanan 1 katrilyon 440 trilyonluk bütçenin de dengesiz bir bütçe olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Şöyle ki: Bu karşılıksız gelirler; yani, kamu kurum ve kuruluşlarının taşınmazlarının satışları, malumunuz, Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş durumdadır. Telekomun hisse satışları ve lisans satışlarının da, bir bütçe yılı içerisinde paraya dönüştürülmesi zaman bakımından mümkün olamayacağına göre, geriye kalıyor termik santrallar ile diğer satışlar; ki, bu gecikme onlar için de varit sayıldığında, gelir bütçemizin 1 katrilyon 445 trilyonluk kısmında da, takriben 1 katrilyonluk açık göze çarpmaktadır; yani, 6 katrilyon 255 trilyonluk gelir bütçemizden bu 1 katrilyonluk rakamı da tenkis edecek olursak, gelir bütçemizin rakamı da 5 katrilyon 255 trilyon nispetine düşmektedir.

BAŞKAN - Sayın Güllülü, 2 dakikanız var efendim

NECATİ GÜLLÜLÜ (Devamla) - Her iki rakamı birleştirdiğimiz takdirde, ortada 2,5 katrilyonluk bir bütçe açığıyla karşı karşıyayız.

Sayın Başkanım, tabiî ki, devleti ilgilendiren, toplumu ilgilendiren bu bütçemizin meziyetlerini anlatmaya 10 dikakalık zamanımızın kifayet etmeyeceği muhakkaktır. Yalnız, burada, peşinen şunu arz etmek istiyorum: Halkımıza, seçim sathı mailinde, faize karşı olunacağı vaatleri verilmiştir. İşsizliğin ortadan kaldırılacağı vaatleri verilmiştir ve de enflasyonla amansız bir şekilde mücadele edileceği sözleri verilmiştir.

1997 yılı bütçemize bakıldığında, enflasyonun, daha şimdiden üçlü rakamlara iblağ olacağı, aşsız 12 milyon işsizimizin, bütçenin yüzde 8,4'ü gibi bir yatırımla işsizliğine çare de bulunamayacağını, bu bütçe içerisinde görmüş olmanın üzüntüsünü hep birlikte yaşıyoruz.

Ayrıca, geçmişte, pahalılıkla mücadele edeceğini söyleyen bu Koalisyon ortaklarının, daha dört ay içerisinde akaryakıta dört kez yapmış oldukları zamlarla, işsizin, fakirin, dargelirlinin, köylünün ve küçük esnafın nasıl belinin kırıldığını bu bütçenin yapımında görmezlikten gelemeyiz ve yine şunu arz etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Güllülü, süreniz bitti efendim.

NECATİ GÜLLÜLÜ (Devamla) - Sayın Başkan, sözlerimi toparlıyorum.

BAŞKAN - Toparlamak için süre vermiyoruz, rica ediyorum...

Sizden önceki arkadaşlara da eksüre vermedim; yani, istisna yapmak mümkün değil.

Teşekkür ederim efendim.

NECATİ GÜLLÜLÜ (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum.

Yine de, bu bütçemizin, aziz milletimize hayırlara ve uğurlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güllülü.Hükümet adına, Maliye Bakanı Sayın Abdüllatif Şener; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 40 dakika efendim.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, Maliye Bakanlığı gider bütçesi ile 1997 yılı konsolide gelir bütçesi üzerinde görüşmelerimiz devam etmektedir; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, Maliye Bakanlığımız bütçesi üzerinde sürdürdüğümüz bu görüşmeler vesilesiyle, kısaca, Bakanlığımız hakkında bilgi vermek istiyorum.

Bildiğiniz gibi, Maliye Bakanlığı, Türkiye'de, bakanlık geleneğinin en eski olduğu bir bakanlıktır; kuruluş yılları, cumhuriyet öncesine kadar uzanmaktadır ve 1838 yılında kurulan ilk üç nezaretten biri olarak teşekkül etmiştir.

Maliye Bakanlığı, 1984 yılına kadar, bir iktisat bakanlığı niteliğindeydi; hem maliye politikalarının hem de para ve dışticaret politikalarının yürütüldüğü bir bakanlık niteliğindeydi. Daha sonraki yıllarda yapılan düzenlemelerle, para, kredi, nakit haraketleri, dışticaret, kambiyo ve devlet borçlanmasına ilişkin yetkiler ve birimler devredilmiştir.

Bugün, halen, en etkili bakanlıklardan biri olarak, maliye politikalarının hazırlanmasına yardımcı olan ve bu politikaları uygulayan Bakanlığımızın en önemli görevi, devlet bütçesini hazırlamak, uygulamak, uygulamayı takip etmek ve yönlendirmektir. Bu görevin dışında, devlet hukuk danışmanlığı ve muhakemat hizmetleri, devlet mallarının yönetimi ve saymanlık hizmetleri de Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir. Son olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçen ve yasalaşan ilgili kanun gereğince de, karaparanın aklanmasının önlenmesine ilişkin düzenlemeleri ve işlemleri de Bakanlığımız yürütecektir.

Maliye Bakanlığı, merkez ve taşra teşkilatı olarak örgütlenmiştir ve bugün, 72 bin civarında personeli bulunmaktadır. Merkez teşkilatımızda 5 900 civarında personel çalışmakta olup, taşra teşkilatımızda 65 600 personel bulunmaktadır. Dolayısıyla, Maliye Bakanlığı personelinin yüzde 90 civarında büyük bir bölümü taşrada çalışmaktadır ve aynı zamanda, en önemli personel ağırlığı Gelir İdaremizdedir; toplam personelin yüzde 63,4'ü Gelir İdaremizde görev yapmaktadır.

Merkez teşkilatımızda, daha çok, politikalar, hedefler, ilkeler ve prensipler belirlenirken, taşra teşkilatımız uygulamayı yürütmektedir; bu bakımdan, uygulama ile hedeflerin, ilkelerin ve politikaların belirlendiği merkez teşkilatı arasındakı diyalog son derecede önemlidir. Biz, bu diyalogun geliştirilerek sürdürülmesi, vergi uygulamalarının ve diğer malî uygulamaların etkin bir şekilde sürdürülebilmesi için bölge toplantıları başlattık ve ikisini daha önce yaptığımız bölge toplantılarına bütün Türkiye düzeyinde devam edeceğiz ve 80 ilimizde bulunan bütün Maliye görevlileriyle, bölge toplantıları münasebetiyle bir araya geleceğiz.

Bu yapı içerisinde, Bakanlığımızın gider bütçesi, elbette, önemlidir. Nitelikleri itibariyle Maliye Bakanlığının gider bütçesi incelendiğinde üç ana bölüme ayrıldığı görülmektedir.

Bu üç ana bölümden birincisi, Bakanlığımızın kendine ait gider bütçesidir, kendi hizmetlerimizi yürütmek için ayrılmış olan bütçedir.

Maliye Bakanlığı bütçesi içerisinde gördüğümüz diğer önemli bir kalem ise transferlerdir. Bütün devlet kuruluşları ve kamu kurumlarına bütçeden aktarılacak ödeneklerin görüldüğü bu transferler, Maliye bütçesinin en önemli bölümünü oluşturmaktadır.

Diğer bir ana bölüm ise, gelir bütçesidir.

Maliye Bakanlığımızın gider bütçesi, Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan ilavelerle, değişikliklerle birlikte 1 katrilyon 469 trilyon 435 milyar lira olarak belirlenmiştir. Bu büyüklüğün sadece yüzde 4,3'ü olan 63 trilyon 61 milyar lirası Maliye Bakanlığımızın kendi gider bütçesidir.

Bir fonksiyonel tasnife tabi tuttuğumuzda, kendi gider bütçemizin dağılımının da şu şekilde oluştuğunu görmekteyiz: Yüzde 73'ü personel giderlerine, yüzde 17,9'luk bölümü diğer cari giderlere, yüzde 3,9'luk bölümü yatırımlara, yüzde 5,1'i de kendi iç transferlerimize aittir.

Bir başka tasnif biçimiyle, Maliye Bakanlığımızın kendisine ait gider kalemleri değerlendirildiğinde de şu sonuca ulaşabiliriz: Gelir idaresiyle ilgili harcamalara yüzde 46, genel yönetim ve destek hizmetlerine yüzde 24, devlet muhasebe hizmetlerine yüzde 13, devlet mallarının yönetimiyle ilgili hizmetlere de yüzde 6,7'lik pay ayrılmıştır.

1997 yılı ödeneğimizin yüzde 95,7'si, yani yüzde 96 civarındaki büyük bir bölümü transfer giderlerine ayrılmıştır. Bu transfer ödeneği 1 katrilyon 406 trilyon liradır. Bu tutarın, 483 trilyon lirası katma bütçeli kuruluşlara yapılacak Hazine yardımlarına, 133 trilyon lirası da yükseköğretim kuruluşlarına yapılacak devlet katkılarına ayrılmıştır. Bunun dışında, ayrıca, Emekli Sandığı için 133 trilyon, emeklilere vergi iadesi için 30 trilyon, ihracatta katma değer vergisi iadeleri için 105 trilyon, Kredi ve Yurtlar Kurumu için 23 trilyon lira tutarında ödenekler ayrılmıştır.

Bu yapı içerisinde, Maliye Bakanlığı bütçesinin, büyük ağırlığıyla, doğrudan doğruya bir transfer bütçesi niteliğinde olduğunu söylemek mümkündür.

Devletin malî idaresinin iyi çalışması, bugünün ve geleceğin ihtiyaçlarına cevap verebilmesi elbette önemlidir. Bu bakımdan, malî idarenin etkin ve verimli çalışması için, devlet teşkilatının da aynı şekilde yapılandırılmasına ihtiyaç vardır. Maliye Bakanlığımız bünyesinde de, kamu maliyesinin disiplin altına alınabilmesi ve harcama politikalarının yeniden düzenlenebilmesi, gözden geçirilebilmesi amacıyla, kamu harcamaları yönetiminin kurumsal ve teknik yapısının modernizasyonuyla ilgili proje, öteden beri sürdürülmektedir ve bu projeye hız verilmiştir. Bakanlığımız bünyesinde yaklaşık iki yıldır sürdürülmekte olan bu projeyle, harcama ve bütçe reformu kapsamında bütçe ve hazine birliği ilkesi ve bütçe disiplininin tam olarak sağlanmasına yönelik çok önemli değişikliklere gidilmektedir.

Kamu malî yönetiminin kurumsal ve teknik yapısının modernizasyonu, sağlıklı bilgilere zamanında ulaşılmasının sağlanması, bütçenin hazırlanmasında ve uygulanmasında etkinlik ve güvenilirliğin sağlanması, harcama yönetimine şeffaflığın getirilmesi, devlet muhasebe sisteminin yeniden oluşturulması, bu proje kapsamında bulunmaktadır.

Kamu malî yönetim projesi kapsamında devlet muhasebe sisteminin yeniden oluşturulması çalışmaları da, akademik çevrelerin katkılarıyla sürdürülmüş ve yeni bir devlet muhasebesi hesap plan taslağı hazırlanmış bulunmaktadır.

Ayrıca, Bakanlığımız bünyesinde daha etkin işlemlerin sürdürülebilmesi için otomasyon faaliyetlerine hız verilmiştir. Devlete ait taşınmaz mallarla ilgili olarak gerekli işlemleri yürütmek, haksız kullanımları engellemek, Hazinenin sahip olduğu taşınmazların durumunu yakından izlemek, kira bedellerinin günün rayiçlerine göre saptanmasını ve toplanmasını temin etmek, tecavüzleri önlemek, satış işlemlerinin sağlıklı şekilde sürdürülmesini sağlamak amacıyla başlatılmış olan Millî Emlak Otomasyon Projesi çalışmaları da hızlandırılmış olarak sürdürülmektedir.

Aynı şekilde, mevzuatın, kanunları, kanun hükmünde kararnameleri, tüzükleri, yönetmelikleri ve içtihatları kapsayacak şekilde bilgisayar ortamına aktarılacak olan hukuk bileşim sistemi projesi ise, 1997 yılından itibaren faaliyete geçirilecektir.

Bunun dışında, döner sermaye işletmelerinin mali disiplin altına alınmasıyla ilgili çalışmalarımız da devam etmektedir.

Bügün, üzerinde görüşmelerimizi sürdürdüğümüz en önemli husus olan bütçenin büyüklüğü, gelir bütçesiyle ilgilidir. Gelir bütçesi üzerinde arkadaşlarımız değişik yorumlar yaptılar; bütçe dengesi açısından olayı değerlendirdiler; ben, önce, genel rakamları vermek istiyorum.

1997 konsolide bütçe gelirleri 6 katrilyon 255 trilyon lira olarak belirlenmiştir. Konsolide bütçe gelirleri içerisinde vergi gelirlerinin payı 4 katrilyon 368 trilyon liradır; vergidışı normal gelirler 1 katrilyon 445 trilyon, özel gelirler ve fonlar 425 trilyon, katma bütçe gelirleri ise 17 trilyon lira civarındadır.

Bütçe gelirlerinin türleri itibariyle dağılımı da şöyledir: Vergi gelirlerinin payı yüzde 69,8; vergidışı normal gelirlerin payı yüzde 23,1; özel gelirler ve fonların payı yüzde 6,8; katma bütçe gelirlerinin payı ise binde 3 düzeyindedir.

Bütçeyi sunuş konuşmamda ayrıntılı olarak belirttiğim üzere, 1997 yılına ait vergi gelirleri tahminlerimizi, geçmiş yıllardaki uygulama sonuçları, bu yılın ilk 9 aylık dönemine ait gerçekleşme neticeleri, 1997 yılı için öngörülen ekonomik hedefler, mevzuatın öngördüğü hususlar yanında, kaynak paketleri çerçevesinde alınacak ve alınmış olan tedbirlerin etkisi dikkate alınmak suretiyle belirledik.

1997 yılı vergi gelirleri hedefimiz, 1996 yılı gerçekleşme tahminlerine göre, yüzde 98,5 artış göstermektedir. 1996 yılı vergi gelirleri tahsilatımız, temmuz ayından itibaren, geçen yılın aynı ayına göre, yüzde 100'den fazla artış göstermektedir. Vergi gelirleri tahsilatımızdaki artış trendi incelenecek olursa, her sonraki ayda ortaya çıkan tahsilat artışının, bir önceki aydan daha fazla olduğu görülecektir. 1996 yılı temmuz ayında tahsilatımız, önceki yıla göre, yüzde 100,7 artış göstermişken, bu oran, her ay gittikçe armıştır ve eylül ayında yüzde 103,8'e ulaşmış, kasım ayında ise, bir önceki yıla göre tahsilatımız, yüzde 105,8'lik bir artış düzeyine ulaşmıştır.

Bu gelişme ve tahmin esaslarımız topluca değerlendirildiğinde, 1997 yılı vergi gelirleri hedefimize ulaşacağımıza inanıyoruz. Gelir politikası uygulamalarımıza yeni bir anlayış, yeni bir yön verirken, amacımız, yalnızca daha fazla vergi toplamak değildir. Öncelikli hedefimiz, hem vergi yükünün vatandaşlar arasında adil bir şekilde dağıtılması hem de verginin, ekonomik kalkınmanın bir aracı olarak kullanılmasıdır.

Bu değerlendirme içerisinde, yıllar itibariyle, dolaylı vergilerin, adaletsiz niteliğine rağmen, vergi içinde oluşturduğu payın sürekli arttığı görülmektedir. Bu, sürekli dolaylı vergiler lehine değişen dengenin tersine çevrilmesi, vergi adaletinin sağlanması açısından bir gereklilik olduğu için, 1997 bütçesi hazırlanırken bu hususa dikkat edilmiştir. Yıllardır, dolaylı vergilerin vergi gelirleri içerisindeki payı sürekli artma eğilimindedir. Nitekim, 1993 yılında, dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 51 iken, 1995 yılında yüzde 59'a yükselmiştir, 1996 yılında ise, bu payın yüzde 60 olacağı beklenilmektedir. 1997 yılı içerisinde bu eğilimi tersine çevirerek, dolaylı vergilerin payını azaltıp, yüzde 58,5'e çekmeyi öngörmekteyiz.

1997 yılı konsolide bütçe gelirleri arasında yer alan vergi gelirlerinin, başlıca vergiler itibariyle dağılımı şu şekildedir: Gelir Vergisinin payı yüzde 32,4, Kurumlar Vergisinin payı yüzde 8,3, ithalde alınan Katma Değer Vergisinin payı yüzde 14.4, dahilde alınan katma değer vergisinin payı yüzde 18.3, Akaryakıt Tüketim Vergisi yüzde 12,4, diğer vergiler ise yüzde 14,2'lik paya sahiptir.

Vergidışı normal gelirlerimiz arasında, özelleştirme gelirleri önemli bir yer tutmaktadır. Daha önce, bütçenin geneli üzerinde yaptığımız konuşmalarda da belirttiğimiz gibi, Telekom lisans satış gelirleri, Telekom hisse satış gelirleri, yarım kalmış elektrik santrallarının kiralanmasından elde edilecek gelirler, bu gelir kalemleri içerisinde en önemlileridir. Bunun dışında, kamu gayrimenkullerinin satışından sağlanacak gelirler ve yurtdışı hizmetler karşılığı sağlanacak gelirler de vergidışı normal gelirler içerisinde önemli bir yer tutmaktadır.

Bu gelir yapısı ve dağılımı içerisinde, elbette, gelir İdaresi ve gelir politikaları önemlidir. 1997 yılı içerisinde gelir idaresinin etkinliğinin artırılması ve gelir politikalarının daha etkili bir şekilde uygulanması temel hedeflerimiz arasındadır. Vergi gelirlerinin tahsili gelir idaresi ve gelir politikalarıyla yakından ilgilidir. Bu bakımdan, gelir idaremiz hakkında, kısaca bilgi vermek istiyorum.

Üç büyük ilimizde 13 adet vergi dairesi başkanlığımız vardır, 426 bağımsız vergi dairesi müdürlüğü, 575 adet mal müdürlüğü bünyesine bağlı vergi dairesi olmak üzere, toplam 1 014 birimle vergi tahsilatı yapmaktayız. Bu yapı içerisinde Gelirler Genel Müdürlüğü taşra teşkilatında halen 41 500 civarında personel çalışmaktadır.

Taşrada nitelikli eleman ihtiyacı önemli olduğu için gelir uzman yardımcıları, vergi istihbarat uzman yardımcıları, vergi denetmen yardımcılarının sayılarının artırılması için gerekli sınavlar yapılmıştır ve bu yapının, bu sayının güçlendirilmesi için önümüzdeki dönemlerde de eleman alımına devam edeceğiz.

Gelir İdaresinin kendisinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilmesi açısından, hizmet binaları, fizikî şartlar önemli olduğu için, aynı şekilde, yeterli hizmet sunabilecek hizmet binalarına kavuşturulması için de programlarımız hazırlanmıştır.

Daha önce belirtildiği üzere, kamu malî yönetim projesinin diğer önemli unsurlarından biri de, gelir idaresinin yeniden yapılandırılması ve modernizasyonudur. Bu proje kapsamında, gelir idaresinin yeniden yapılandırılması, mevcut otomasyonun yaygınlaştırılması ve modernize edilmesi, istihbarat kaynaklarının kullanımının artırılması, gelir politikası analiz birimi oluşturulması, mükellef hizmetlerinin iyileştirilmesi ve personel yapısının güçlendirilmesi hedeflenmektedir.

1997 yılı içerisinde, vergi tahsilatında beklediğimiz düzeyi sağlayabilmek için, her türlü önlem alınmıştır ve bu çerçeve içerisinde, vergi tahsilat beklentilerimiz realize edilecektir.

Bu çerçeve içerisinde, tek vergi numarası uygulamasına önem vermekteyiz. Türkiye genelinde, vergi mükelleflerinin tamamının sicil bilgileri bilgisayar ortamına aktarılmıştır ve 13 Aralık 1996 tarihine kadar 777 bin mükellefe yeni numara verilerek, tek vergi numarası bulunan mükelllef sayısı 5 632 440 olmuştur.

Hükümetimiz döneminde tesis edilen yeni mükellefiyet sayısı 165 bin civarındadır. Geliştirilen tek vergi numarası projesinde, tüm mükelleflerin vergi numaraları tek merkezden verilmekte olup, mükelleflerin faaliyet durumlarında ve kimlik bilgilerinde oluşabilecek değişiklikler, yine, bu merkezden yapılmaktadır.

Mükelleflere verilen tek vergi numarasıyla, mükelleflerin, banka hesapları ve kredi kartlarıyla ilgili işlemleri, menkul kıymet taşınmaz mal ve nakil vasıtaları alım satımları, ithalat ve ihracat işlemleri ile inşaat ve diğer faaliyetlerinin izlenmesi de hedeflenmektedir.

1996 yılında ithalat ve ihracat işlemlerinde tek vergi numarası kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca, bu işlemlerin yapıldığı kurum ve kuruluşların, vergi numarasıyla işlem yapmaları ve bilgi vermeleri sağlanacaktır. Böylece, istihbarat amaçlı bilgiler, tek vergi numarası esas alınmak suretiyle değerlendirilerek, bilgisayar destekli etkin bir denetim sistemi kurulmuş olacaktır.

Bunun dışında, denetim faaliyetleri de vergi uygulamalarının temel unsurlarından biridir. Denetim ve incelemeler, maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleriyle, vergi denetmenleri tarafından yürütülmektedir. Bunların yanında, vergi dairelerinde bulunan, yoklama yetkisi verilmiş memurlar da yaygın ve yoğun denetim faaliyetlerine destek sağlamaktadır.

1996 yılı Ekim ayı sonu itibariyle, merkezî ve mahallî denetim elemanları tarafından yapılan toplam 51 bin vergi incelemesinde, yaklaşık 302 trilyon lira matrah incelenmiş ve 68 trilyon lira civarında matrah farkı saptanmıştır. Bakanlığımızca, vergiyi doğuran olayın takip ve tespitiyle, olayların belgelere bağlanarak kayıtlara geçirilmesinin sağlanması, bu suretle, kısa dönemde, Katma Değer Vergisinin tahakkuk ve tahsilatının, uzun dönemdeyse, Gelir ve Kurumlar Vergilerinin tahakkukunun artırılması amacıyla, yaygın ve yoğun vergi denetimleri sürdürülmektedir.

Bu denetimlerde, belirli ağırlığı olan sektör ve işkollarında kayıt nizamı ve belge kontrolüyle, çapraz denetim hâsılat tespiti, fiili ve kaydı envanter çalışmaları, emtia sevkiyatının fiilî kontrolü yöntemleri kullanılmaktadır. Bu suretle, tespit edilen kayıtdışı işlemlerin kayda alınması da sağlanmaktadır. Bu amaçla, ekim ayı sonu itibariyle vergi denetmenleri ve yoklama yetkisi belgesine sahip memurlar tarafından yapılan yaygın ve yoğun vergi denetimlerinde 3 856 169 mükellef denetlenmiş, 42 021 mükellefiyet tesis ettirilmiş, 3 157 işyerinde fiilî envanter yapılmış, 9 704 işyerinde hâsılat tespiti yapılmış, yaklaşık 2,2 trilyon lira usulsüzlük cezası kesilmiştir.

Diğer taraftan, amme alacaklarının kanunî süresinden önce ödenmesini teşvik etmek amacıyla çıkarılan 4197 sayılı kanun, 3 Eylül 1996 günü yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Böylece, vergisini erken ödeyen mükellefler, söz konusu vergilerini, ödemenin yapıldığını takip eden gün ve kanunî ödeme süresinin son günü arasında geçen her gün için dikkate almak suretiyle hesaplanan tutardan daha az ödemektedirler. Buna karşılık, Hazine de, piyasaya, faiz hadlerinin daha altında bir tutarla nakit temin etmiş olmaktadır. İlk yetmişbeş günlük uygulamada, yaklaşık 160 bin mükellefin sistemden yararlandığı, 15 trilyon lira tahsilat yapıldığı, buna mukabil, 200 milyar lira erken ödeme indirimi uygulandığı tespit edilmiştir.

Bilindiği gibi, kullanılmamış yerli ve ithal otomobillerin Ek Taşıt Alım Vergisinde yüzde 20 indirim yapılmasına ait Bakanlar Kurulu kararı yayımlanmıştır. Bu suretle, bedelsiz ithal hakkından yararlanacak yurtdışında yerleşik vatandaşlarımızın tasarruflarının Türkiye'de değerlendirilmesi ve Hazineye ek kaynak sağlanması imkânı getirilmiştir. Ek Taşıt Alım Vergisinde yapılan bu indirimle, otomobil talebinde meydana gelecek artış nedeniyle, Ek Taşıt Alım Vergisi hâsılatında, Katma Değer Vergisi ve Taşıt Alım Vergisinde artışlar meydana gelecektir.

Diğer bir konu, karaparanın aklanmasının önlenmesidir. Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin 4208 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemeyle, başta uyuşturucu ve silah kaçakçılığı olmak üzere, uluslararası çevrelerce ülkemize yönelik eleştiri ve kara listeye alma uygulamaları önlenmiştir. Ayrıca, son zamanlarda yoğunlaşan ve uluslararası boyutta gelişen organize suçlara karşı etkili tekniklerle daha etkin mücadele imkânı sağlanacaktır.

Diğer bir konu da, kamu kâğıtları gelirlerinden yüzde 10 tevkifat yapılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararıdır. Bu uygulama çerçevesinde, artık, kamu kâğıtları faizlerinden yüzde 10 tevkifat yapılacaktır; daha önceki uygulamalarda böyle bir tevkifat ve vergi tahsili mevcut değildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen Kıymetli Maden ve Ziynet Eşyası Beyanına İlişkin Kanunla da, kuyumculuk ve sarraflık faaliyetinde bulunan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine, bir defaya mahsus olmak üzere, kayıtlarında yer almayan kıymetli madenler ile bunlardan mamul emtia stoklarını beyan etme imkânı sağlanmıştır. Bununla ilgili süreç de başlatılmıştır.

Beyanname verme süresinin öne alınması diğer bir konumuzdur. Muhtasar Beyannameler ile Katma Değer Vergisi Beyanname Verme Sürelerinin Öne Alınmasına İlişkin Kanun Tasarısı, halen Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde olup, bu düzenlemelerle vergi tahsilatının daha erkene alınması sağlanacaktır.

Vergicilik prensiplerimizden biri de, vergi sistemimizin basit ve kolay anlaşılır hale getirilmesidir. Bugün, özellikle tüketim vergileri sistemimizde çok çeşitlilik gözlenmektedir. Bu duruma son vermek amacıyla hazırlanan özel tüketim vergisi kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Özel tüketim vergisiyle, değişik adlarla anılan 10 dolayındaki vergi, resim, fon ve paylar kaldırılarak, tek bir vergi çatısı altında birleştirilmektedir. Bu vergiyle kapsama girecek mallar üzerindeki vergi yükünde önemli bir değişiklik yapılmamaktadır. Bu tasarıyla, tüketim vergileri sistemimiz basitleştirilecek, Avrupa Birliği ülkelerine uyumlu hale getirilecektir. Bu bakımdan, bir an önce çıkmasında ve sistemin basitleştirilmesinde fayda görmekteyiz.

Ayrıca, kentsel rantların vergilendirilmesi, diğer önemli bir konumuzdur. Kentsel rantları vergilendirmeye yönelik hazırladığımız bir tasarıyla da, vergi tabanı genişletilecek, mahallî idarelerimizin gelir kaynakları artırılmaya çalışılacaktır.

1997 yılı, vergi denetimlerinin yaygınlaştırıldığı, etkinliğin artırıldığı ve nakit denetimine geçildiği bir yıl olacaktır. 1997 yılı, vergidışı ekonominin vergilendirildiği, belge düzeninin yerleştirildiği bir yıl olacaktır. Aynı zamanda, malî dengelerin sağlanması süreci içerisinde, 1997 yılı, vergi adaletini sağlamaya yönelik ciddî düzenlemelerin yapılacağı yıl olacaktır.

Bu esas açıklamalardan sonra, özellikle bazı arkadaşlarımızın eleştirilerine yönelik olarak, konuşmalarımı sürdürmek istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarımız, özellikle, muhalefet kanadına mensup milletvekillerimiz, 1997 yılı konsolide bütçesi üzerinde görüşlerini ve düşüncelerini beyan ettiler; kendilerine teşekkür ediyoruz; ancak, bu değerlendirmeler esnasında, özellikle bütçenin denkliği üzerinde durulduğunu müşahede ettik ve söz alan değişik arkadaşlarımız değişik bütçe açıklarından bahsettiler. Bazı arkadaşlarımız “bu bütçe 2,5 katrilyon açık verir” dedi; bazı arkadaşlarımız “bu bütçe, aslında 3,5 katrilyon açıklı bir bütçedir” gibi yaklaşımlarda bulundu.

Doğrusu, ben, bu tip değerlendirmeleri ve yorumları şu şekilde değerlendiriyorum. Anavatan Partisine mensup arkadaşlarımız veya Demokratik Sol Partiye mensup ya da Cumhuriyet Halk Partisine mensup arkadaşlarımız, bu bütçenin, bu düzeyde 2-3 katrilyon açıklı bir bütçe olması gerektiğini ifade ediyorlar; yani, biz, hükümette olsaydık, bu bütçeyi biz hazırlasaydık, bu bütçeyi biz takdim etseydik, bu bütçeyi denk yapmazdık; 2,5 katrilyon, 3,5 katrilyon açıkla getirirdik demek istiyorlar.

NİHAT MATKAP (Hatay) - “Gerçekçi yapardık” diyorlar.

MUSTAFA YILDIZ (Erzincan) - Hayır, yanlış anladınız; doğru değil...

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Evet... Yani, bu ilgili arkadaşlarımızın partilerinin iktidarda olduğu dönemlerde de birtakım bütçeler geldi, Mecliste tartışıldı ve bütçe açıklarının yıllar itibariyle arttığını da hep birlikte gördük, müşahede ettik; ama, uzun süredir devam eden bu süreç içerisinde ve takdim edilen bütçe açıklarının dahi tutturulamayarak iki katına çıkarıldığı bir ortamda, artık bu gidişe dur demek, malî dengeleri sağlamak ve kurmak, işbaşında bulunan, sorumluluk hisseden hükümetin temel görevi, temel amacı ve temel hedefi olmalıydı.

İşte, Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi arasında oluşturulan 54 üncü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, ekonominin içinde bulunduğu bu durumu tespit etmiştir; malî dengelerin hassas bir noktada olduğunu tespit etmiştir ve böylesine bir tespit ortamından sonra, bu malî dengelerin nasıl sağlanması gerektiği konusunda bir karara varmıştır. Bunu oluştururken, bu kararı ortaya koyarken, aslında, bütçe çalışmaları da yoktu. Hükümet müzakereleri sırasında Türkiye'nin tablosu bu şekilde görülmüştür ve bu şekilde tespit edilen durum, tablo karşısında, 28 Haziran 1996 tarihinde kurulan 54 üncü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, ilk iş olarak, ilk faaliyetlerinden biri olarak kaynak paketlerini hazırlamıştır. Ülkede malî dengeler bozulmuştur; devlet, gelirleriyle giderlerini karşılayamaz hale gelmiştir; bütçenin, her geçen yıl daha büyük bir bölümü faiz ödemelerine gitmektedir; devlet bütçeleri, hizmet yapılamaz bütçeler haline gelmiştir, yatırım yapılamaz bütçeler haline gelmiştir; o halde, bu gidişe dur demek lazımdır demiştir Hükümetimiz. Bunun çözümü nedir, yolu nedir, çaresi nedir? Kime sorarsak soralım “evet, yeni kaynaklara ihtiyaç var. Yeni birtakım kaynaklar ortaya çıkarıp, devleti bu açmazdan, malî dengeleri bu bozukluktan kurtarmak lazım”der; bunu herkes diyor, hepimiz diyoruz ve bu Hükümet kurulurken de bu noktaya gelinmiştir. Kaynak paketleri hazırlanmıştır, geceli gündüzlü çalışılmıştır; üniversitelerdeki ilim adamlarıyla konular tartışılmıştır; devletin değişik birimlerinde çalışan değerli bürokrat arkadaşlarımızla bu konular tartışılmıştır, müzakere edilmiştir; hatta, kaynak sorunu, birinci sorun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmiş, bir genel görüşme önergesiyle Mecliste tartışılması sağlanmıştır, muhalefette bulunan partilerimize, görüşleriniz, düşünceleriniz, önerileriniz varsa söyleyin, onlardan da yararlanacağız demişizdir ve bunun neticesinde, Hükümet, bir kaynak seferberliğiyle birlikte Hükümeti oluşturmuş ve bu süreç içerisinde bütçe çalışmalarına geçmiştir. Dolayısıyla, denk bütçe, bütçe çalışmalarıyla birlikte ortaya çıkmış bir sonuç değil, Hükümetin, ilk günden beri sarf etmiş olduğu gayretler ve arayışların bir uzantısı ve bir devamı olarak malî dengeleri sağlamayı, kurmayı, temel bir hedef, temel bir ilke, temel bir prensip olarak ortaya koymuşuz ve denk bütçeyle gelmişiz.

1972 yılından beri, Türkiye'de, bütçelerin denk olmayışı ve yıllardır Türkiye'de denk bütçeye rastlanmayışı, elbette ki, muhalefetteki arkadaşlarımızda bir yadırgama meydana getirmiş olabilir; ama, konuşmalar sırasında kendileri de belirttiler, ifade ettiler “evet, keşke bütçelerimiz denk olsa, dengesizlikten kurtulsak” dediler.

AHMET KABİL (Rize) - Denk gerçekleşirse...

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Biz, şunu ifade ediyoruz: 1997 konsolide bütçesini, uzun, yoğun, yorucu ve yaygın çalışmaların sonucunda denk bütçe olarak hazırladık ve getirdik. Asıl hedefimiz, asıl gayemiz, asıl çabamız, yıl sonunda da bu bütçeyi denk olarak çıkarmaktır; ama, şunu hemen belirtmek isterim. Elbette, her hazırladığı bütçe dengeleri bozuk olan ve bütçede öngörülen açıkları dahi tutturamayıp yıl sonuna iki kat daha büyük açıklarla çıkan siyasî iktidarların, bu hedefi, bu niyeti ve bu ciddiyeti takdir etmesi gerekir.

AHMET KABİL (Rize) - Yıl sonunda, inşallah, denklik olursa takdir ederiz.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Diğer taraftan, özellikle, fiyat artışları üzerinde yorumlar yapıldı. Kürsüde söz alan bazı arkadaşlarımız tarafından -rakamları dikkatlice incelemeden, istatistikleri dikkatle incelemeden konuştukları için- 54 üncü Hükümet dönemindeki fiyat artışlarının, sanki, Cumhuriyet tarihinin en yüksek fiyat artışlarıymışçasına takdim edildiğini gördük. Ben, hemen şunu belirtmek istiyorum: Özellikle, petrole dayalı ürünlerdeki fiyat artışları, dış piyasalardaki petrol fiyatlarından kaynaklanmaktadır.

HİKMET AYDIN (Çanakkale) - Aritmetik kurallarını sarsmayın.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Hükümeti kurduğunuzda varili 17 dolar olan petrol, eğer 25 dolara çıkmışsa, burada, doğrudan doğruya içpolitikalar dışında dış dünyadaki değişkenlerin belirlediği bir durum var demektir; ama, bunun da ötesinde, ben, şunu da söylemek istiyorum: Enflasyon düzeyi, evet, İktidarımız döneminde, devraldığımız düzeyde seyretmektedir; belirgin bir şekilde aşağıya çekilememiştir; çünkü, 1996 bütçesi, hazırlanmış olarak takdim edildi. Temmuz ayında 1996 bütçesini devralırken gördüğümüz, tabloda, 1,3 katrilyon açıktı. 1,3 katrilyon açıkla devraldığımız 1996 bütçesini, yıl sonuna, aynı düzeyde getirdik; yani, bizim son altı aylık bütçemiz, zaten denk bütçedir; onu belirtmek istiyorum. (RP sıralarından alkışlar)

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) - Sayın Başbakan öyle demiyor ama, “2,5 milyar dolar tasarruf yapıldı” diyor.

HİKMET AYDIN (Çanakkale) - Söylediklerinize inanıyor musunuz?

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Son altı aydır açığımız yok. Devraldığımız 1,3 katrilyon açık, yıl sonuna gidiyor; dolayısıyla, biz, denk bütçeye, 1997 yılında değil, 1996 yılında ulaştık; onu belirteyim.

METİN ŞAHİN (Antalya) - Gelecek senenin yıl sonunda da aynı şeyi söyleyeceksin o zaman; bir sene sonra da aynı şeyi söyleyeceksin.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Fakat, fiyat artışlarıyla ilgili olarak, bazı arkadaşlarımız, rakamlara bakmadan ifadelerde bulundular. Hemen belirteyim, bizim Hükümetimiz döneminde açıklanan enflasyon oranları, temmuz, ağustos, eylül, ekim ve kasım aylarına aittir; yani, bu beş aya aittir. 1995 yılında, bu beş ayın, tüketici fiyatlarıyla enflasyon oranı yüzde 31,3'tür. 1996 yılında; yani, Hükümetin kuruluşundan sonraki bu beş ayın toplam enflasyon rakamı da, yine tüketici fiyatlarına göre, yüzde 27,2'dir. Dolayısıyla, bu Hükümetin enflasyon oranında, bir önceki yıla göre düşüş vardır; bunu belirtmek istiyorum.

METİN ŞAHİN (Antalya) - Geçen yıl seçim vardı; bu sene seçim yapmadık biz.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Osmaniye seçim değil miydi yani?!

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - DSP sözcüsü arkadaşımız “bütçe ödeneklerinden kısıntı yapılması, yatırımları olumsuz etkileyecektir” diye belirttiler. “Yatırımlar gerçekte artmamaktadır” diye ifadede bulundular.

Ben, hemen belirteyim: Bütçe ödeneklerinde -bazı arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi- yıl içerisinde, böyle, yatırımlara yönelik bir kısıtlama yoktur; ancak, bu bütçede, yatırım ödenekleri artmıştır. 1996 yılında 226,5 trilyon lira olarak gerçekleşeceği tahmin edilen yatırımlar için, 1997 yılı bütçesinde 525 trilyon liralık ödenek ayrılmıştır. Böylece, yatırımların bütçedeki payı, yüzde 5,7'den yüzde 8,4'e çıkmıştır ve yatırımların gayri safî millî hâsıla içindeki payı da yüzde 1,5'ten yüzde 2,1'e çıkmıştır.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Yüzde 5 kesildi...

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Komisyondaki kesintiyi dikkate alırsak, gayri safî millî hâsıla içerisindeki payı itibariyle, yüzde 1,5'ten yüzde 2'ye çıkmıştır; yani, bizim 1997 bütçemizde, yatırımlarda artış vardır. Daha önceki yıllar itibariyle, yatırım harcamaları sürekli düşmekteyken, 1997 bütçesinde artış meydana gelmiştir.

Sayın Temizel “borç faizleri nedeniyle, bütçe açığı en az 800 trilyon lira olacaktır” diye belirttiler; ancak, hemen ifade etmek isterim, bu borç faizleriyle ilgili hesaplamaların sağlıklı olduğu kanaatinde değilim. Bu hesapları, Hazinemiz, ayrıntılı bir şekilde çıkarmıştır ve bunun neticesinde, 1996 yılında 1,5 katrilyon lira olarak gerçekleşecek olan borç faizi ödemeleri, 1997 bütçesinde 1 katrilyon 864 trilyon olarak belirlenmiştir; bu, gerçekçi bir hesaptır.

BAŞKAN - Sayın Bakan, 2 dakikanız var efendim.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bu miktarın 1,1 katrilyon lirası bir önceki yılın, yani, 1996 yılındaki borçların 1997 yılına devreden faizleridir; ayrıca, 1996 yılından 1997 yılına devreden dış faizler de vardır; dolayısıyla, 1,4-1,5 katrilyon civarında, 1996 yılından 1997 yılına devreden faiz giderleri vardır. Bütçede yer alan 1,8 katrilyon liralık faiz ödemeleri, bizim programımıza göre, 1997 bütçesinden ödenecek olan faizlerdir. Bu miktar üzerinde herhangi bir artış beklemediğimizi, hemen belirtmek istiyorum ve görüldüğü gibi, ihalelerdeki vade oranları da sürekli olarak uzamaktadır. Bugün de, aynı şekilde, onüç ay olarak ihaleye çıkıldı ve dolayısıyla, onüç aylık ihalenin anlamı şudur: Artık, vadelerin uzaması sebebiyle, yeni borçlanmaların, borç yükünün, faiz yükünün, önemli ölçüde 1997 yılı bütçesine yansımayacağı şeklinde yorumlanabilir. Dolayısıyla, bütçemizde yer alan faiz ödemeleriyle ilgili hesaplar gerçekçi ve realist hesaplardır.

Evet, bu bütçe, bir değişim bütçesidir, bir atılım bütçesidir, bir hizmet bütçesidir, bir yatırım bütçesidir ve denk bir bütçedir.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Niye gülüyorsun Sayın Bakan, denk deyince?!

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bu denk bütçenin ülkemize, Maliye Bakanlığı bütçesi üzerinde görüştüğümüz için de, Maliye Bakanlığı bütçemizin teşkilatımıza hayırlı olmasını diliyorum.

Bu bütçe çalışmalarına katkısı olan bütün değerli bürokrat arkadaşlarımıza, fikirleriyle katkıda bulunan -iktidarda olsun, muhalefette olsun- milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

14 üncü turda, bütçenin aleyhinde, son konuşmayı yapmak üzere, Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Sülün; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sizin de süreniz 10 dakika, biliyorsunuz süre...

ENİS SÜLÜN (Tekirdağ) - Biraz torpil geç Sayın Başkan.

BAŞKAN - Torpil yok.

ENİS SÜLÜN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve televizyonlarının başında bütçe müzakerelerini takip eden muhterem vatandaşlarıma saygılarımı sunarım.

Sözlerime başlamadan önce, bir hususu belirtmeden geçemeyeceğim. Az önce, Sayın Başbakan Yardımcısı ve Doğru Yol Partisi Genel Başkanı, kendi eski Maliye Bakanı ve DYP sözcüsü burada konuşurken, kendisi, yarım saat kuliste sohbet etti; ama, ne yazık ki, kendi sözcüsünün konuşmasına itibar edip, bu salona gelip, onu dinleme lüzumunu hissetmedi.

Değerli milletvekilleri, 1992 yılından itibaren, koalisyon hükümetlerinin popülist politikalarıyla, Türkiye, adım adım ekonomik krize sürüklenmiştir. Bugün gelinen nokta, 1,5 katrilyon TL bütçe açığı, 3,6 katrilyona ulaşması beklenen içborç stoku, 76 milyar dolar dışborç stoku, 1,2 katrilyon faiz ödemeleri, 6 milyar dolar cari işlemler açığı, 20 milyar dolar dışticaret açığı, 106 bin TL dolar kuru, yüzde 90 enflasyon oranı. Bu rakamlar, Türkiye ekonomisinin yapısını göstermek için sanıyorum yeterlidir.

Az önce, DYP Grubu sözcüsü arkadaşımız İsmet Bey, buradan, Anavatan Partisi döneminde 18 milyar dolar olan dışborcun 50 milyar dolara ulaştığını söyledi. Ne yazık ki, 50 milyar dolar değil; 18 milyar dolardan 48 milyar dolara ulaşmıştır; ama, sekiz yılda bu rakama ulaşmıştır; yani, dış açık, 30 milyar dolar. Fakat, kendilerinin beş yıllık döneminde, bu açık, 48 milyar dolardan 76 milyar dolara çıkmış; yani, 28 milyar dolar açık verdiler. Yalnız, Anavatan Partisi döneminde, sekiz yılda, Türkiye, Edirne'den Ardahan'a kadar şantiyeye çevrildi. Bu sekiz yılda binlerce kilometre otoyol yapıldı, barajlar yapıldı, üniversiteler yapıldı, spor tesisleri yapıldı. DYP'lilere soruyorum: Beş yılda bu 28 milyar dolar açığı verirken siz ne yaptınız; onu bir açıklayın?! (DYP sıralarından “borç ödedik” sesleri)

Değerli arkadaşlar, müzakere etmekte olduğumuz bu bütçe, halkın dertlerine cevap verebilecek bir bütçe olmaktan uzaktır, hayalî bir bütçedir. İşsizlik alabildiğine yükselmiş, enflasyon kronik hale gelmiş, yatırımlar durmuş, gelir dağılımı iyice bozulmuş; köylü, ektiğinin parasını alamıyor; hayvancılık bitme noktasında, esnafımızın kapısında haciz memurları; dolara endeksli zamlar, ülkemizin çıkmazı olmuştur.

Benden önce konuşan arkadaşlarım, bütçe konusunda rakamlarla bilgiler verdiler, çarpıcı örnekler verdiler; ama, bir örnek var ki, onu zikretmeden geçemeyeceğim. Uluslararası finans piyasaları, Refahyol Hükümetinin peş peşe açıkladığı kaynak paketlerini ciddî bulmadı. Uluslararası yatırımcılara dağıtılan finans bülteninde, IMF ile görüşmelerde mesafe alamayan Hükümetin, borç ertelemesine gidebileceği uyarısı yapıldı. Gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında inandırıcı bulunmayan bu paket için -müsaade ederseniz- ben, kaynak paketi değil “kaynak paniği” ifadesini kullanmak istiyorum.

Sayın milletvekilleri, 1997 yılı bütçesinin ekonomik gelişmeye katkısı çok az bir düzeyde kalacaktır. Harcamalar, yatırımlar ve hizmetler için olursa, ülke kalkınmasından ve millî gelir artışından söz edilebilir. Millî gelir artmadan ülkenin zenginliğinden ve gelir dağılımının düzeltilmesinden bahsedilemez. Adil düzen kuracağını vaat eden Başbakanın, 1997 yılı bütçesiyle, üretimi artırıcı ve gelir dağılımındaki dengesizliği azaltıcı hedeflere yönelmesi daha doğru olurdu. Nitekim, Türkiye'nin fakir nüfusunun yüzde 20'lik bölümü, millî gelirden ancak 5,4 pay almaktadır; zengin nüfusun millî gelirden aldığı pay ise yüzde 54,9 civarındadır, yani, 10 kat fazlasıdır. Şimdi, hal böyleyken, Koalisyon Hükümeti, denk bütçe uydurmaları yerine gerçeklere dayanan bir bütçe yaparak, ülkemizi, içinde bulunduğu ekonomik çıkmazdan kurtarmanın yollarını aramalıydı.

Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde, dargelirliler, memurlar, ücretliler ve köylümüz, cumhuriyet tarihinde görülmemiş fiyat artışları sonucunda büyük sıkıntılarla karşı karşıya gelmişlerdir. Refah Partisi Grubu adına konuşan arkadaşımız, geçen yılın bütçesini eleştirirken, yüzde 80'lerde seyreden enflasyona karşın memur maaşlarına yapılan yüzde 57'lik zammı az bularak “samimiyetten uzak” diyor ve ekliyordu: “Yılbaşından bugüne, petrol ürünlerine yüzde 40, elektriğe yüzde 50 zam yapan bir hükümetle, Türkiye'yi 2000'li yıllara nasıl taşıyacağız?”

Şimdi, her iki parti, birlikte iktidardalar. Evet, şimdi ben sizlere soruyorum: Gerçekten, 2000'li yıllar uzak; siz Türkiye'yi bu bütçeyle 1997'ye nasıl taşıyacaksınız?

Adil düzen diyenler, enflasyonun belini kıracağını vaat edenler, cumhuriyet tarihimizin en hızlı zamlarını yapmışlardır. Ne hazindir ki, Türkiye, dünyadaki enflasyon sıralamasında Bulgaristan ve Venezüella'dan sonra üçüncü sırada gelmektedir. “Zam yok, kaynak var” diyenler, Hükümet kurulduğundan bu yana sadece gıda maddelerine yansıyan yüzde 50'yi geçen oranda zammı görmemezlikten gelemezler. Övündükleri büyükşehir belediyelerinin de katkılarıyla dolara endeksleyerek, doğalgazdaki, elektrikteki ve özellikle akaryakıttaki zamlarla vatandaşın belini kırmakla kalmamış, ezip geçmişlerdir.

Bizim toplum anlayışımızda ekmek, nimettir, halkımızın temel gıdasıdır. 9 bin liralık ekmek, görülmemiş şekilde artarak lüks sınıfına dahil olmuştur. 18 bin liralık ekmeği 15 bin liraya indirmekle övünenler, Ankara'daki sandviç ekmeğine benzeyen gramı düşük ekmeği alırken hiç mi sıkılmıyorlar? Yoksa, pasta mı yiyorlar? Yüzyıllar boyunca halkımızın geleneksel temel gıda maddesi olan ekmek -bu işle iştigal edenlerin ifadesiyle söylüyorum- yıl sonunda 25 bin liradan satılacaktır. Sahip çıkmakla övündüğünüz günde 10 ekmek tüketen gecekondudaki vatandaşa nasıl hesap vereceksiniz?

Halkın ekmeğiyle oynamayınız. Sizler, servetinize servet katarken, dargelirli insanlarımızı bir dilim ekmekle geçinmeye mahkûm etme yolundasınız. Korkuyorum ki, bu Hükümeti, yakın bir gelecekte ekmek çarpacak.

BAŞKAN - Sayın Sülün, 2 dakikanız var efendim.

ENİS SÜLÜN (Devamla) - Kamu çalışanlarını muhatap kabul etmeyenler, kurdele kesmeye, şube açmaya, yurtdışına gidiyorlar. Milyonlarca kamu çalışanlarına üç beş dakikayı çok görenler, hindi ve tavuk kesme tesislerinin açılışına saatler ayırıyorlar.

Bakınız, hangi paketi gündeme getirirseniz getirin, ekonomik şartlar ne olursa olsun, önemli olan, insanlarımıza güven vermektir, yaşama sevinci vermektir. İnsanların kafasında olumsuz düşünceler, soru işaretleri var; kalplerinde güvensizlik var. Gelin, huzuru ve sosyal barışı sağlayacak adımlar atalım.

Değerli milletvekilleri, konuşmamı, geçen yılın bütçesi üzerinde söz alan Refah Partili Nezir Aydın arkadaşımın sözleriyle bitiriyorum. “Holdinglerin istisnalarından esnafı da yararlandırılam; vergiyi adaletli hale getirelim; günlük geçimini çıkaramayan insandan vergi almayalım; işçiye, memura, köylüye, çiftçiye, vergi almak için değil, rahat geçinmesi için vergisiz bir hayat standarı uygulayalım; ekmek almaya çalışan zavallı insandan, KDV dahi olsa, ekmeğinden vergi almayalım.”

Ayrıca, tüm memurlar dahil, buradan seslenmek istiyorum. İktidarsınız, elinizi kolunuzu bağlayan mı var? Muhalefette ayrı, iktidarda ayrı konuşmak mesleğiniz mi?! Madem böyle düşünüyordunuz, Hükümetsiniz, uygulamıyorsunuz. Alışkanlık; dün söylediğinizi ya inkâr ediyorsunuz ya unutuyorsunuz. Rantçılığın prim yaptığı, diyet borçlarının ödendiği, fakir fukaranın ezildiği, hayalî kaynak ve hayalî paketlerle insanlarımızın kandırıldığı, zamdan başka icraatı olmayan sizlerin yapabileceği bütçe, bu olmalıydı.

Basında iddia edildiği gibi, Sayın Tansu Hanım, 1991'de ev kirasını ödeyemiyormuş; şimdi, katları var, yalıları var, Amerika'da otelleri var, çiftlikleri var. İşte, Tansu Hanımın bu memlekete icraatı da buradan belli oluyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sülün, süreniz bitti. Teşekkür ederim efendim. (ANAP sıralarından “bitirsin, bitirsin” sesleri)

Efendim, bir dakika... Vermiyoruz... Sabahtan beri buradayız...

ENİS SÜLÜN (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen...

BAŞKAN - Hayır, hayır; vermiyorum efendim. Rica ediyorum...

ENİS SÜLÜN (Devamla) - Sözlerime son verirken, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun Sayın Sülün.

Efendim, arkadaşlarımız yeni geldiler, hemen tepki gösteriyorlar. Sabahtan...

MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Geçen toplantıda...

BAŞKAN - Sayın Keçeciler, siz daha yeni geldiniz; ama, sabahtan beri burayı takip eden insanlar, biliyorlar ki, hiçbir arkadaşımızın, çok değerli konuşmalar yapmalarına rağmen, konuşmalarını bir dakika uzatmadım. O bakımdan, kimseye eksüre vermedim.

MEHMET ALİ BİLCİ (Adana) - Bu konuşma değersiz mi?!

BAŞKAN - Efendim, neyse... Artık, fazla konuşmayalım.

Sayın milletvekilleri, ondördüncü turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.

Bütçeyle ilgili sorular vardır. Malumunuz, daha önce alınan karar gereğince, sorulara ve cevaplara 20 dakika süre verilmiştir.

Ondördüncü turda soru soran arkadaşlarım isimlerini okuyorum: Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel, Trabzon Milletvekili Sayın İbrahim Çebi, Balıkesir Milletvekili Sayın Mustafa Güven Karahan, Hatay Milletvekili Atilâ Sav, Kütahya Milletvekili Emin Karaa, Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu, Bolu Milletvekili Mustafa Karslıoğlu, Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu, Amasya Milletvekili Aslan Ali Hatipoğlu, Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan, Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal, Samsun Milletvekili Yalçın Gürtan, Rize Milletvekili Ahmet Kabil, İzmir Milletvekili Metin Öney.

Sayın Bakan, sorulara başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, divan üyesi arkadaşımızın oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Soruları okutuyorum:

REFİK ARAS (İstanbul) - Maliye Bakanı yerinde yok.

BAŞKAN - Bir dakika... Bir dakika efendim...

Sayın Ayhan Gürel burada mı efendim? Burada

REFİK ARAS (İstanbul) - Maliye Bakanı yok efendim.

BAŞKAN - Efendim, Sayın Bakan yok mu?

Sayın Bakan, siz cevap verecek misiniz?

DEVLET BAKANI SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) - Evet efendim.

BAŞKAN - Peki...

REFİK ARAS (İstanbul) - Böyle ciddiyetsiz tutum olur mu? Bu kadar ciddiyetsizlik olur mu yani? Niçin yok Maliye Bakanı?

BAŞKAN - Efendim, rica ederim... Hükümet bir küldür. Sayın Bakan cevap vereceğim diyor işte.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sayın Başkanım, sorularımın, aracılığınızla Sayın Maliye Bakanımız tarafından cevaplandırılmasını arz ederim.

Ayhan Gürel

Samsun

1. Hükümetiniz, Meclisten almış olduğu yetkiye dayanarak düzenleyeceği kanun hükmünde kararname ile bütçeye sunuş kitapçığınızın “Halen Çalışanların Aylıkları” (65 inci sayfa, ek 5) başlığı altında, net aylıkları belirtmiş. Memurlar içinde en az maaş alan öğretmenlerimizin ekonomik durumlarını, diğer memurların seviyesine çıkararak, iyileştirecek misiniz?

2. Öğretmenlerin ücretlerini artıracak mısınız? Ne miktarda..

BAŞKAN - Evet Sayın Bakan...

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, bildiğiniz gibi, yetki kanunu çerçevesinde, ücret iyileştirilmesiyle ilgili çalışmalarımız devam etmektedir. Bu çalışmalar henüz neticelenmemiştir. İlerideki günlerde, hangi kamu görevlisinin maaşında hangi oranda iyileştirme yapılacağı açıklanacaktır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Soru cevaplandırılmıştır.

İkinci sırada, Sayın İbrahim Çebi; burada mı efendim? Burada.

Sorusunu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, aracılığınızla, Maliye Bakanı Sayın Abdüllatif Şener tarafından cevaplandırılmasını arz ederim.

İbrahim Çebi

Trabzon

Trabzon İli, Şalpazarı İlçesinde, mülkiyeti Millî Emlak Genel Müdürlüğüne ait eski karakol binasının, özel idareye devri için her türlü yazışmaları yapılmış olan bu yerin, özel idareye devredilerek hükümet binası sorununun ortadan kaldırılması için, bu mülkiyetin özel idareye devrini yapacak mısınız?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Konu incelenecektir ve yazılı cevap verilecektir.

3 üncü sırada, Sayın Mustafa Güven Karahan'ın sorusu var.

Sayın Karahan?.. Buradalar.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Maliye Bakanlığıyla ilgili sorularımın, aracılığınızla, Maliye Bakanı Sayın Abdüllatif Şener tarafından yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

Dr. Mustafa Güven Karahan

Balıkesir

1. Toplumumuzu oluşturan insanların, hayatta en büyük dilekleri, bir konut sahibi olabilmektir. Bunun en büyük nedeni, sosyal güvenlik kurumlarımızın, emeklilikte, yeteri güvenceyi sağlayamamasıdır. Bir ev sahibi olabilmek için, siyasî otoriteye güvenerek dövize endeksli ev kredisi kullananlar, bugün, siyasî otoriteye inanmalarının cezasını çekmektedirler. 5 Nisan kararlarına kadar, zor da olsa, geri ödemeleri yapan dövizzedeler, bu tarihten sonra ödeme güçlüğü içine düşmüşlerdir. Emlakbank'tan kredi kullanan dövizzedelere 8 kere iyileştirme yapılmış olmasına karşın, özel bankalardan bu şekilde kredi kullananlar cezalandırılmıştır. Dövizzedeler arasında hiçbir ayrım yapmadan, af değil ödeme kolaylığı getiren bir çözüm düşünüyor musunuz?

Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu konuda, bekleyen 3 kanun teklifi vardır. Bu tekliflerin birleştirilerek yasalaştırılması için herhangi bir çaba içerisinde olacak mısınız?

2. Kamu çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi kapsamında hakim ve savcılar, üniversiteler ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları bulunmasına karşın, sağlık çalışanları, öğretmenler ve mühendisler ayrı olarak tutulmaktadır. Bu meslek gruplarının özlük hakları için herhangi bir çalışmanız var mıdır? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Saygılarımla.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sorular için ayrılan süreyi durduruyorum.

Sayın Karahan, böyle soru olmaz. Sorunun, kısa, öz ve mütalaa içermeyen bir şekilde sorulması lazım. Siz, destan yazıyorsunuz ve dolayısıyla öteki arkadaşlarımızın sorularının cevaplandırılmasına engel oluyorsunuz. Rica ediyorum...

Herkes burada görevini yaparsa, öteki arkadaşlarımızın hakkına da saygı göstermiş oluruz. Böyle, bir satırlık soruyu bir sayfa yazıp gönderirseniz, başkalarının hakkını yemiş olursunuz.

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, birinci soruyla ilgili olarak... Elbette, bu kesimin sorunlarını ve sıkıntılarını biliyoruz. Diğer taraftan, bütçe imkânları nedeniyle bu maliyetlerin karşılanabilme sorunu da var. Bütçe imkânları içerisinde durum değerlendirilecektir.

İkinci olarak “sağlık çalışanları ve mühendislerin, ücret iyileştirmesi içerisinde durumu nedir” diye soruyorlar. Bu konuda da çalışmalarımız devam etmektedir. Çok kısa bir zaman sonra, bu konudaki iyileştirme oranları ve miktarları açıklanacaktır.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

Dördüncü sırada, Sayın Atilâ Sav?.. Buradalar.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanlığına

Maliye Bakanlığı bütçesinin görüşülmesi sırasında, Sayın Maliye Bakanının aşağıdaki sorularıma cevap vermesinin sağlanmasını arz ve rica ederim.

Saygılarımla.

Atilâ Sav

Hatay

Kamu adına ve yararına hizmet veren kamu kurumu avukatları, başka meslek gruplarından ve özellikle aynı sistem içinde yer alan yargıç ve savcılar sınıfına göre, uzun zamandan bu yana, akçalı konularda alt düzeyde kaldığından, bu meslek mensupları mağdur olmuşlardır.

1994 ve 1995 yıllarında, 527 ve 562 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde ekgöstergeler hâkim ve savcılar için 4 800 iken, avukatlık hizmetleri sınıfı çok düşük kalmıştır. Bu durum, teknik hizmetler, denetim hizmetleri ve sağlık hizmetleri personeline göre de çok düşüklük göstermektedir. Bu eşitsizlik, ek göstergelerde, özel hizmet tazminatlarında da gözükmektedir.

Kamu avukatlarına yapılan bir ek ödeme olan vekâlet ücretlerinden avukatın eline geçen miktar ise çok düşüktür. Bir kamu avukatı, idare lehine hükmedilen vekâlet ücretlerinin çok altında bir pay almaktadır. Böylece, idare, avukatın çalışmalarından çıkar sağlamaktadır. Bu da, bir tür emek ve bilgi sömürüsüne dönüşmekte değil midir?

Kamu avukatlarının bu durumu, kamu yönetiminin savunma ve danışma işlerinde yararlı, nitelikli elemanların kaybına yol açmaktadır. Bakanlığın, yeni bütçe döneminde bu alandaki eşitsizliği gidermek için aldığı veya almayı düşündüğü önlemler nelerdir? Bunların, kanun hükmünde kararname veya kanunla düzenlenmesi düşünülmekte midir?

BAŞKAN - Sayın Sav, sizin de soru önergeniz aynı mahiyette; çok uzun bir gerekçe ihtiva ediyor.

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, aynı şekilde, ücret iyileştirmeleriyle ilgili kanun hükmünde kararname çalışması devam etmektedir. Önümüzdeki günlerde, hangi grupların bu iyileştirme kapsamında olacağı açıklanacaktır.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Emin Karaa?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Başkanlığınız aracılığıyla Sayın Maliye Bakanına sorulmasını saygılarımla arz ederim.

Emin Karaa

Kütahya

213 sayılı Vergi Usul Kanununa 4008 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle eklenen mükerrer 227 nci madde gereğince, yaklaşık 35 bin avukat, gelir vergisi beyanname düzenlenmesi konusunda muhasebecilerle sözleşme imzalama mecburiyetine itilmişlerdir.

1. Vergi mahkemelerinde dava açabilen, vergi uyuşmazlıklarında kişilerin haklarını savunan avukatların, kendi beyannamelerindeki imzalarının yetersizliğini kabul etmek gibi büyük bir hukukî çelişkiye sebebiyet veren tebliğleri yürürlükten kaldıracak mısınız?

Hayat standardı uygulaması, gelir vergisinin gerçek gelir üzerinden alınması kuralını dışlayan bir tür baş vergisidir. Hayat standardı esasına göre, avukat, birinci sınıf tacir görülmektedir. Oysa, Avukatlık Yasasında, avukat, kamu hizmeti gören serbest meslek mensubudur. Başbakan Yardımcısı Sayın Tansu Çiller, 5 Nisan 1995'te, avukatlara uygulanan hayat standardını kaldıracağına söz verdiği halde sözünü yerine getirmemiştir. Sayın Maliye Bakanı da hayat standardına karşı olduğunu beyan etmektedir.

2. Bu cümleden olmak üzere, yargının bir unsuru olan avukatları hayat standardı kapsamından ne zaman çıkaracaksınız?

Türkiye'de yaklaşık 3 bin kamu avukatı vardır. Kamu avukatları, devlet hazinesinin çıkarını korumak için çalışırlar. Bu açıdan bakınca, devletin savcısından bir farkları yoktur; ancak, ne hikmetse, aynı süre hizmeti olan bir hâkim ve savcının aldığı maaşın neredeyse üçte birini alırlar. Bu eşitsizlik karşısında,

3. Kamu avukatlarının durumlarının iyileştirilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, vergi sisteminde yapacağımız reformlarla ilgili çalışmalar devam etmektedir. Bu bakımdan, başta hayat standardı olmak üzere, bütün kurumlar ve müesseseler gözden geçirilmektedir. Bu konularda, önümüzdeki günlerde açıklık sağlanacaktır.

Kamu avukatlarıyla ilgili soru, aynı şekilde daha önce vermiş olduğum cevaplarla zaten cevaplandırılmıştı.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Bakan, biraz yüksek sesle konuşun, ben anlamıyorum.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Ben de sesi iyi alamıyorum Sayın Başkan, gürültü var.

EMİN KARAA (Kütahya) - 2 nci sorumun cevabı kaldı; muhasebecilerle sözleşme imzalanması konusunda...

BAŞKAN - İşte, o yeni bir vergi kanunu düzenlemesini gerektiriyor efendim.

EMİN KARAA (Kütahya) - Sorumun cevabını alamadım, bari yazılı olarak alayım.

BAŞKAN - Muğla Milletvekili Sayın Zeki Çakıroğlu, burada mı? Burada.

Sorusunu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sayın Başkan, delaletinizle aşağıdaki sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Abdüllatif Şener tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ve rica ederim.

Saygılarımla.

Zeki Çakıroğlu

Muğla

1. Muğla İlinde 50 kilometre çaplı alanda, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik santralları yapılmıştır.

2. Bu santralların hiçbirisinde desülfürizasyon sistemi kurulmamıştır. Bu nedenle, halk sağlığı ve çevre dokusu büyük tehlike içindedir.

3. Yargı kararı ile, bu santrallardan Yatağan Termik Santralının kapatılma kararı vardır.

4. Hukuk devleti ve Anayasa hükümleri gereği yürütme, yargı kararlarına uymak zorundadır.

Soru: Bakanlar Kurulu üyesi olarak, hukuk devleti ve Anayasanın amir düzenlemesine karşı yargı kararına uymamakta ısrarlı mısınız? Yargı kararına uyulmamasının suç teşkil ettiği konusundaki düşünceniz nedir? Yargı kararına karşı kamu görevlilerinin cezaî sorumluluğu konusunda ne düşünüyorsunuz? Desülfürizasyon konusunda, genel bütçe hazırlanması sırasında hangi ilkeyle hareket edilmiş ve yeterli ödenek ayrılmış mıdır?

BAŞKAN - Sayın Bakan?..

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - İdare her zaman yargı kararlarına uyar Sayın Başkan. O bakımdan, idarenin her türlü eylem ve işlemleri de yargıya açıktır. Buna istinaden, yargının vermiş olduğu kararlara da idare uyar; Hükümetimiz de yargı kararlarına karşı saygılıdır.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Mustafa Karslıoğlu, burada mı? Burada.

Sorusunu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Maliye Bakanlığı bütçesiyle ilgili sorularımın gereği için bilgilerinize arz olunur.

Saygılarımla.

Dr. Mustafa Karslıoğlu

Bolu

Büyük kentlerdeki nüfus artışı, trafik yoğunluğu, hava kirliliği, sağlıksız yapılaşma, insanların sağlıklı yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Çağımızda hizmet sektörü öne çıkmıştır. Büyük kentlerdeki hizmet sektörlerinin yakın kentlere yönlendirilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bolu İli, ilçeleri bu yönde her türlü olanağa sahiptir. Şu anda ilçe olan, en kısa zamanda il olacak, Düzce Abant İzzet Baysal Üniversitesine bağlı fakültelerin yapıldığı kampus dünyada eşine az rastlanır özelliklere sahip bir kampustur; fakat, bu kampusa yeterli para ayrılmamaktadır. Burası, ülkemizin bir bilim merkezi haline dönüşmesi için her türlü koşullara sahiptir.

Bu kampus, bir pilot bölge olarak seçilemez mi? Başta tıp fakültesi olmak üzere, fakültelere uluslararası kaynaklardan kredi veya yardım sağlanamaz mı?

BAŞKAN - Evet, Sayın Bakan...

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, 1997 bütçesinde en yüksek artışı üniversite ödeneklerinde yapmış bulunmaktayız. Yükseköğretime ve üniversitelerimize Hükümetimizin özel bir ilgisi vardır. Yüzde 111'lik bir artışla, zaten 1997 bütçesindeki rakamlar bunu göstermektedir.

Abant İzzet Baysal Üniversitesinin de taleplerini karşılamaya çalışmaktayız.

Arz ediyorum.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Zeki Çakıroğlu'nun başka soruları var; ama, benim prensibim, her birleşimde bir soruyu cevaplandırıyorum. Ama, sorular az...

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) - Sayın Başkan, sabahtan beri bekledik ama...

BAŞKAN - Eğer biterse tekrar size döneceğim efendim.

Onikinci sırada, Amasya Milletvekili Aslan Ali Hatipoğlu?.. Burada. Sorusunu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sayın Başkanım, delaletinizle, aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı tarafından cevaplandırılmasını arz ederim.

1. Hamamözü İlçemizde, adliye dahil olmak üzere, birçok kuruluş henüz teşkilatlanmamıştır. Maliye Bakanlığınca 1996 yılına teklif edilen hükümet konağı yapımının 1997 programına alınıp alınmadığını;

2. Sayın Başbakan tarafından müteaddit defalar yinelenen çiftçilerimizin borç ve faizlerinin affedilmesi henüz gerçekleşmemiştir. Çiftçilerimizin borç ve faizleri 1997 yılı içinde affedilecek mi? Affedilecekse, hangi fasıllardan sağlanacaktır?

3. Daha önceleri il özel İdaresince işletilen kum ocakları işletmeleri Milî Emlak Genel Müdürlüğünce işletilmeye başlanmıştır. Mahallî idareler açısından son derece önemli bir gelir kaynağı olan kum ocakları işletmelerinin idaresi tekrar il özel idarelerine verilecek mi?

4. 1997 malî yılı bütçenizde belediyelere yapılacak yardımlar, sadece Refah Partili beldiyelere mi olacak; değilse, Amasya merkez belediyesine 20 milyar, Hamamözü'ne 7 milyar, Alpaslan, Eraslan, Ezinepazar belde belediyelerine 5'er milyar yardım verebilir misiniz? Çünkü, saydığım belediyeler çok zor durumda.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, birbirinden değişik beş altı soru var.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) - Sayın Başkan, ses yavaş geliyor; cevapları alamıyoruz.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Okunan soruları da ben tam alamıyorum, salonda büyük bir gürültü var; dolayısıyla, benim cevaplarımı da siz iyi alamıyorsunuz, Sayın Başkan da iyi duyamıyor galiba.

Bu soruları yazılı cevaplandıracağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki, efendim.

Sorular yazılı cevaplandırılacaktır.

Sayın Fikret Uzunhasan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorunun Maliye Bakanı Sayın Abdüllatif Şener tarafından cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Fikret Uzunhasan

Muğla

1. Bilindiği gibi, Muğla İlimiz, tek başına, yurdumuz toplam turizm girdilerinin yaklaşık 1/4'ünü temin etmektedir. Ancak, turizm yatırımcıları, genelde il dışından olduğu için, maliye mükellefiyetleri de ilimiz dışındadır. Dolayısıyla, Muğla İlimiz, hizmetin geriye dönüşünden hak ettiği payı alamamaktadır. Bu durumu izale için Bakanlığınız herhangi bir çalışma yapmakta mıdır?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, mükelleflerin bağlı olduğu vergi daireleri, kanunî iş merkezlerinin bulunduğu yerdir. Dolayısıyla, bazı illerdeki faaliyetler sebebiyle, o faaliyeti yapanların iş merkezleri, başka iller, özellikle İstanbul olabilmektedir. Muğla İli ile ilgili soru da bunu ifade etmektedir. Bu, vergi hukukunun temel kurallarından biridir.

Ancak, şunu belirteyim : Büyükşehir belediyesi olmayan yerlerde, vergi tahsilatıyla oraya gelen hizmet arasında bağlantı olmadığı için, bu mükellefiyet biçiminden Muğla İlinin olumsuz etkilenmesi söz konusu değildir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Yılmaz Ateş?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, aracılığınızla, Maliye Bakanı tarafından yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Yılmaz Ateş

Ankara

1. Dövizle borçlanarak konut alanlar ve kamuoyunda dövizzedeler olarak adlandırılan vatandaşlarımız bugüne kadar ne kadar konut aldılar ve ne kadar para ödediler?

2. Borcunu ödeyemeyen dövizzedeler için yeni bir düzenleme düşünüyor musunuz; düşünüyorsanız nelerdir?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Yazılı olarak cevap vereceğiz.

BAŞKAN - Yazılı olarak cevap verilecektir.

Sayın Mehmet Yaşar Ünal?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı Sayın Abdüllatif Şener tarafından cevaplandırılmasını dilerim.

Saygılarımla.

Mehmet Yaşar Ünal

Uşak

Maliye memurlarının Gelir İdaresi Geliştirme Fonundan aldıkları ücretlerin kesilmesi halinde, bunu telafi edecek bir ücret artırımına gidecek çalışmalarınız olacak mıdır?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Kesilmesi söz konusu değildir Sayın Başkan.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Yalçın Gürtan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanlığınca sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Yalçın Gürtan

Samsun

1. Esnafımızın sırtında ağır bir yük olan peşin vergi ve hayat standardı esasını kaldırmayı düşünüyor musunuz?

2. Vergide adaleti sağlama yolunda üniter vergi sistemine geçmeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Bu konudaki çalışmalarımız devam etmektedir Sayın Başkan.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Ahmet Kabil?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı tarafından cevaplandırılmasının gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Ahmet Kabil

Rize

Denk bütçe bir temenni midir yoksa inanarak ifade ettiğiniz bir slogan mıdır? Öyle ise, muhalefetin bütçenin yıl sonunda en az 2 katrilyon açık vereceği iddialarına ne diyorsunuz?

1997 yılı bütçesinde 1,4 katrilyon lira vergidışı gelir kalemi mevcut olup, bu hedefin gerçekleşmesi, Sayın Başbakanın da ifade ettiği gibi, öngörülen özelleştirmelerin, 1997 Mart ayına kadar yapılmasıyla mümkün olacaktır. Siz, buna inanıyor musunuz?

BAŞKAN - Evet Sayın Bakan. Aslında pek soruya benzememiş ama... Yuvarlak ifadeler...

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, denk bütçe, gerçekçi bir bütçedir; realize edeceğimize inandığımız bir bütçedir. Vergidışı normal gelirler arasında yer alan 1,4 katrilyon liralık gelir de, önceki yıllara bağlı olan bir gelir türü değildir. Hükümetin, denk bütçeyi sağlamak, daha fazla hizmet daha fazla yatırım yapabilmek için almış olduğu kararların ve kararlılığın bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır.

Arz ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, soru sorma işlemi için ayrılan süre bitmiştir ve böylece, ondördüncü turdaki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, ondördüncü turda yer alan Maliye Bakanlığı bütçesinin bölümlerine geçilmesini ve bölümlerini ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Maliye Bakanlığı 1997 malî yılı bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum :

A) MALİYE BAKANLIĞI

1. - Maliye Bakanlığı 1997 Malî Yılı Bütçesi

A - CETVELİ

Program

Kodu Açıklama Lira

101 Genel yönetim ve Destek Hizmetleri 15 263 260 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

111 Devlet Bütçesinin Düzenlenmesi, Uygulanması ve Denetimi 3 043 257 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

112 Devlet Gelirlerine İlişkin Hizmetler 29 016 408 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

113 Devlet Muhasebe Hizmetleri 8 256 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

114 Devlet Mallarına İlişkin Hizmetler 4 219 550 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

116 Devlet Hukuk Danışmanlığı ve Muhakemat Hizmetleri 1 284 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

119 Devlet Taşınır Mallarının Tasfiye Hizmetleri 78 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

910 Kurumlara Katılma Payları ve Sermaye Teşkilleri 30 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

920 İktisadî Transferler ve Yardımlar 23 000 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

930 Malî Transferler 1 061 437 361 000 000

BAŞKAN - Bununla ilgili bir önerge var, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Maliye Bakanlığı 1997 Bütçe Yasası Tasarısının 930-08-3-356-900 tertibindeki 50 trilyon lira ödeneğin, aynı bütçenin 930-08-3-351-900 tertibine aktarılmasını arz ve teklif ederiz.

Zekeriya Temizel Metin Şahin

İstanbul Antalya

Kâzım Üstüner Ahmet Tan

Burdur İstanbul

Emin Karaa

Kütahya

Gerekçe:

Bütçe yasalarıyla memur maaşlarında sağlanan artışlar, yıllardan beri, maaşların reel olarak azalmasını önleyememiştir. 1996 yılında sağlanan artışların da 1996 yılı enflasyonunun altında kalması, kamu çalışanlarının ücretlerinin bu yılda da gerilemesi sonucunu doğurmuştur.

Kaldı ki, maaş artışları, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da, hem taban aylıklarına hem de gösterge rakamlarına uygulanacak katsayılar aynı oranda artırılmak suretiyle sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu durum, özellikle ekgöstergeleri olmayan düşük dereceli kamu görevlileri ile emeklilerin maaşlarını göreceli olarak düşük tutmakta, bu kesimlerin enflasyon nedeniyle doğan mağduriyetlerini ortadan kaldırmamaktadır. Bu uygulama, ücret yelpazesini düşük dereceli memurlar ve emekliler aleyhine gittikçe bozmakta, seyyanen sağlanan artışlar, üst derecede ve ekgöstergeli kamu görevlilerinin maaşlarında kabul edilebilir bir artış sağlasa da, düşük dereceli memurlar ile emeklilerde -bu emekli kavramına işçi emeklileri de dahildir- kabul edilebilirlik sınırlarının çok altında kalmaktadır.

Düşük dereceli memurlar ile emeklilerin bu mağduriyetlerinin giderilmesi, enflasyon altında ezilen bu kesimlerin biraz da olsa rahatlatılması amacıyla, bütçe tasarısının 42 nci maddesinin görüşülmesi sırasında Demokratik Sol Parti tarafından önerge verilecektir. Bu önergenin öngördüğü harcamayı karşılamak için, Plan ve Bütçe Komisyonunda yedek ödeneğe konulan 55 trilyon lira ödeneğin 50 trilyon lirasının personel yedek ödeneğine aktarılması önerilmektedir.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Gerekli ödenekler ayrılmıştır; katılmıyoruz Sayın Başkan.

METİN ŞAHİN (Antalya) - Önerge üzerinde söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, bütçeyle ilgili olarak verilen önergeler üzerinde, görüşmesiz işaret oylaması... Lütfen, Tüzüğü okuyun... Rica ediyorum... Daha ne istiyorsunuz... Tüzüğü okuyarak buraya gelin...

Önergeye, Hükümet ve Komisyon katılmıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Burayı saymıyorsun Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, baktım sizlere...

Bölüm 930'u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölüm 940'ı okutuyorum:

A - CETVELİ

Program

Kodu Açıklama Lira

940 Sosyal Transferler 143 057 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

950 Borç Ödemeleri 180 100 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

999 Dış Borç Kredileri 650 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

TOPLAM 1 469 434 836 000 000

Maliye Bakanlığı 1997 malî yılı bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

2. - Maliye Bakanlığı 1994 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN - Maliye Bakanlığı 1994 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Genel toplamı okutuyorum :

Maliye Bakanlığı 1994 Malî Yılı Kesinhesabı

A - CETVELİ

1050 S.K. 83. Madde

Genel Ödenek Toplam İptal Edilen Ödenek Dışı Ertesi Yıla Gereğince Saklı

Toplamı Harcama Ödenek Harcama Devreden Ödenek Tutulan Ödenek

TOPLAM 176 376 041 552 000 163 853 075 512 000 17 038 591 989 000 4 692 004 145 000 176 378 196 000 34 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 1994 malî yılı kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir; hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederim.

3. - Maliye Bakanlığı 1995 Malî Yılı Kesinhesabı

BAŞKAN - Maliye Bakanlığı 1995 malî yılı kesinhesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Genel toplamı okutuyorum :

Maliye Bakanlığı 1995 Malî Yılı Kesinhesabı

A - CETVELİ

Akreditif, Taahhüt

Art. ve Dış Proje

Genel Ödenek Toplam İptal Edilen Ödenek Dışı Ertesi Yıla Kred. Saklı Tut.

Toplamı Harcama Ödenek Harcama Devreden Ödenek Ödenek

TOPLAM 350 587 736 594 000 322 784 121 597 000 29 008 775 762 000 1 450 519 999 000 245 359 234 000 47 019 076 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 1995 malî yılı kesinhesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 1997 malî yılı bütçesi ile 1994 ve 1995 malî yılları kesinhesaplarının bölümleri kabul edilmiştir; hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederim.

B) GELİR BÜTÇESİ

2. - 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/518) (S. Sayısı : 134)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 1997 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1994 ve 1995 Malî Yılları Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarılarının 1 inci maddeleri kapsamına giren bakanlık ve kuruluşların bütçe ve kesinhesapları ile gelir bütçesiyle ilgili 2 nci maddenin görüşülmesi tamamlanmıştır.

Şimdi, 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının gider bütçesiyle ilgili 1 inci maddesini tekrar okutuyorum :

1997 MALÎ YILI BÜTÇE KANUNU TASARISI

BİRİNCİ KISIM

Genel Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Gider ve Gelir

Gider Bütçesi

MADDE 1. - Genel bütçeye giren dairelerin harcamaları için bağlı (A) işaretli cetvelde gösterildiği üzere (6 344 685 500 000 000) Liralık ödenek verilmiştir.

Bütçe Kanunlarına bağlı (A) işaretli cetvellerdeki ödeneklerin (1), (2) ve (3) ödenek türü altında yer alan personel giderleri ödenekleri; Maliye Bakanlığı bütçesinin 930.08.3.351.900 tertibinde yer alan personel giderleri ödeneği, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Ödeneği, Mahalli İdarelere yapılacak yardım ve ödemeler, 2983 Sayılı Kanun gereğince yapılacak ödemeler, İhbar ve Kıdem Tazminatlarını Karşılama Ödeneği, Siyasî Partilere Devlet Yardımı Ödeneği, İlama bağlı borçlar, Emekli Sandığına yapılacak ödemeler, Hazine Müsteşarlığı Bütçesinde yer alan Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kura yardım amaçlı ödenekler, Konsolide iç borçlar faizi ve genel giderleri, konsolide dış borçlar faizi ve genel giderleri, faiz, acyo ve kur farkları, Hazine Bonoları Genel Giderleri ile Hazine Yardımı almayan Katma Bütçeli İdarelerin Ödenekleri hariç olmak üzere Genel ve Katma Bütçeli Daire ve İdarelerin ödeneklerinin % 5'i karşılığı olan (106 764 574 000 000) lira ödenek iptal edilmiştir.

Bu iptal ile ilgili bütçe işlemlerini gerçekleştirmeye ve bu işlemler sonucu doğacak Hazine yardımı fazlalarını iptal etmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - 1 inci maddeyi daha evvel kabul edilmiş bulunan cetvellerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gelir bütçesine ilişkin 2 nci maddeyi tekrar okutuyorum:

Gelir Bütçesi

MADDE 2. - Genel Bütçenin gelirleri bağlı (B) işaretli cetvelde gösterildiği üzere (6 237 920 926 000 000) lira olarak tahmin edilmiştir.

BAŞKAN - 2 nci maddeye bağlı cetvelin bölümlerini okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

(2) SAYILI CETVEL

(Genel Bütçenin Gelirleri)

B - CETVELİ

Gelir

Türü Açıklama Lira

1 Vergi Gelirleri 4 368 000 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 Vergi Dışı Normal Gelirler 1 445 000 000 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 Özel Gelirler ve Fonlar 424 920 926 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir

TOPLAM 6 237 920 926 000 000

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maddeyi cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Malî Politikaya İlişkin Hükümler

Bütçe Politikası ve Malî Kontrol

MADDE 3. - Maliye Bakanı, harcamalarda tasarrufu sağlamak, tutarlı, dengeli ve etkili bir bütçe politikası yürütmek amacıyla kamu istihdam politikası ve giderlerle ilgili ödeneklerin dağıtım ve kullanımını, gelir ve giderlere ilişkin kanun, yönetmelik ve kararnamelerin uygulamalarını düzenlemek üzere standartları tespit etmeye ve sınırlamalar koymaya, bu hususlarda tüm kamu kurum ve kuruluşları için uyulması zorunlu düzenlemeleri yapmaya ve tedbirleri almaya yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Grubumuz adına Sayın Biltekin Özdemir konuşacaklar efendim.

BAŞKAN - Efendim, yalnız, rica ediyorum, kürsüye çıkan arkadaşımız, maddeye bağlı olarak konuşacak -zaten, bu, gelenek halinde de değil- çünkü, biliyorsunuz, bugün, 100 küsur maddeyi müzakere edeceğiz.

Buyurun Sayın Özdemir.

ANAP GRUBU ADINA BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, bir hususu bilgi ve dikkatlerinize sunmak gereksinimini duydum. Bildiğiniz gibi, Genel Muhasebe Kanunumuzun ilgili maddesinde, bütçenin gelirleriyle giderleri arasında olumsuz bir fark olursa, onun, ne şekilde karşılanacağının bütçe kanununda 3 üncü madde olarak öngörülmesi gerekir idi; ancak, Hükümet, bütçenin denk olduğu düşüncesiyle, söz konusu amir hüküm gereği, konulması gereken denge maddesini, bütçe kanunu metninde öngörmemiştir. Aynı zamanda, bu, şu demektir : “Ben, 1997 yılı içerisinde konsolide bütçe ihtiyaçları için borçlanmayacağım, borca ihtiyacım yoktur” çünkü, Genel Muhasebe Kanunu, arz ettiğim gibi, bütçe için borçlanma yapılacaksa, gelirlerle giderler arasındaki farkın ne şekilde karşılanacağının bütçede öngörülmesini emretmektedir.

Burada, ben, Büyük Millet Meclisinin huzurunda, Hazineden sorumlu Devlet Bakanımıza ve Maliye Bakanımıza şu hususu hatırlatmak istiyorum: Mademki, bütçe denk olarak önerilmiştir ve gelirler ile giderler arasında herhangi bir borçlanmaya ihtiyaç olmayacağı düşünülmüştür; 1997 yılı içerisinde Hükümetin konsolide bütçe ihtiyaçları için borçlanma imkânı da bulunmamaktadır.

Bu hususu, zabıtlara geçirilmesi ve bilgilenmeniz açısından Sayın Genel Kurulun bilgilerine arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özdemir.

Madde üzerinde başka söz isteyen?.. Yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Ayrıntılı Harcama Programları ve Ödeneklerin Kullanımı

MADDE 4. - Bütçe Kanunlarına ekli (A) işaretli cetvellerdeki ödenekler, Maliye Bakanlığınca belirlenecek ilkeler, serbest bırakma oranları ve ayrıntılı harcama programları dahilinde kullanılır. Bu oranlar üzerinde ve harcama programları dışında harcama yapılamaz.

İdareler bütçelerinde yer alan ödenekleri belirlenecek ilkeler ve serbest bırakma oranları dahilinde Kalkınma Planı ve Yıllık Programda öngörülen hedefleri ve hizmet önceliklerini gözönünde bulundurarak, tasarruf anlayışı içinde kullanmakla yükümlüdürler.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Kamu Kuruluşlarının Gelir ve Giderlerinin İzlenmesi

MADDE 5. - 1997 Malî Yılında, genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idareler, döner sermayeli kuruluşlar, bütçenin transfer tertibinden yardım alan kuruluşlar, belediyeler, belediyelere bağlı kuruluşlar, özel idareler, kamu iktisadî teşebbüsleri ile benzeri kuruluşlar, fonlar ve fonlara tasarruf eden kuruluşlar, Maliye Bakanlığınca tespit edilecek esaslar ve sürelerde,

a) Gelir tahminlerini,

b) Gider tahminlerini,

c) Malî tabloları,

d) Birbirleriyle borç ve alacak durumlarını,

e) Personele ilişkin bilgileri,

Vermek zorundadırlar.

Maliye Bakanı madde kapsamına giren kurum ve kuruluşlardan, her türlü malî işlemleri ile ilgili bilgi, belge ve hesap durumlarını almaya; bu belge ve hesap durumları ile borçlanma ve borç ödeme imkânları üzerinde inceleme yaptırmaya, programlarına uygun harcama yapmayan, bilgi, belge ve hesap durumlarını ibraz etmeyen idare, kurum ve kuruluşların bütçe ödenekleri ile ilgili gerekli önlemleri almaya, bu maksatla gerektiğinde ilgili kurum ve kuruluşlardan alınan önlemlerin uygulanmasını istemeye yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde bir önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının “Kamu Kuruluşlarının Gelir ve Giderlerinin İzlenmesi” başlıklı 5 inci maddenin son fıkrasının Anayasaya aykırılığı nedeniyle metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mustafa Yıldız Oya Araslı Önder Sav

Erzincan İçel Ankara

Ahmet Güryüz Ketenci Yusuf Öztop Bekir Kumbul

İstanbul Antalya Antalya

Nihat Matkap

Hatay

Gerekçe:

1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin son fıkrasında, Maliye Bakanına kurumların bütçe ödeneklerini kesme ve diğer imkânlarını durdurmaya kadar uzanan yetkiler verilmekte ve bunun bir şartlı yetki olduğu anlatılmaktadır.

Bilindiği gibi, devletin bütün gelir ve giderleri bütçede gösterilir ve her kurum, bütçede kendisine tahsis edilen ödenekleri kullanır. Bu ödenekler, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ilgili idare, kuruluş, teşebbüs veya kuruma verilmiştir ve kimse tarafından geri alınamaz. Bu açık anayasal duruma karşın, idare, kuruluş, teşebbüs ve kurumların bütçeyle kendilerine tahsis edilen ödenekleriyle ilgili, kesme gibi bir yetkiyi de içerecek biçimde Maliye Bakanına yetki vermek, Anayasanın 161 ve 162 nci maddelerine aykırıdır.

Bu nedenle, söz konusu kanunun son fıkrasının madde metninden çıkarılması, önerge gereği doğmuştur.

ÖNDER SAV (Ankara) - Sayın Başkan, bir uygulama yanlışlığı var.

BAŞKAN - Sayın Sav, hangi uygulama yanlışlığı var?

ÖNDER SAV (Ankara) - Sayın Başkan, hem maddeyi hem gerekçeyi birlikte okudu.

BAŞKAN - Bütçede öyle yapıyoruz efendim. Bütçe müzakerelerinde önerge sahibinin konuşma hakkı olmadığı için, gerekçeyi de okutuyoruz.

ÖNDER SAV (Ankara) - Peki efendim.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Gerektiğinde Kullanılabilecek Ödenekler

MADDE 6. - Maliye Bakanlığı bütçesinde yer alan ve gerektiğinde kullanılabilecek ödeneklere ilişkin hükümler aşağıda gösterilmiştir.

a) Personel Giderleri Ödeneği :

Malî yılın ilk 6 aylık döneminde kullanılan ödeme emirlerine dayanılarak yapılan hesaplamalar sonucunda, bütçelerine konulan ödeneklerin yetmeyeceği anlaşıldığı takdirde; ilgili mevzuatının gerektirdiği harcamalar için 100- Personel Giderleri ile ilgili tertiplere, Maliye Bakanlığı bütçesinin (930-08-3-351-900) tertibindeki ödenekten aktarma yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

b) Yatırımları Hızlandırma Ödeneği :

Maliye Bakanlığı bütçesinin (930-08-3-353-900) tertibindeki ödenekten, 1997 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar hükümlerine uyularak, 1997 yılı yatırım programının uygulama durumuna göre gerektiğinde öncelikli sektörlerde yer alan yatırımların hızlandırılması veya yılı içinde gelişen şartlara göre öncelikli sektör ve alt sektörlerde yer alan ve programa yeni alınması gereken projelere ödenek tahsisi veya ödeneklerinin artırılmasında kullanılmak üzere söz konusu projelere ilişkin mevcut veya yeniden açılacak tertiplere ve Hazine Müsteşarlığı bütçesinin kamu iktisadî teşebbüsleri ile ilgili faaliyetlerine aktarma yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

c) Kur Farklarını Karşılama Ödeneği :

Yurt dışında kuruluşu olan genel bütçeye dahil dairelerin (3) ödenek türünde olup, 610, 620 ve 710 ayrıntı kodlarına gider kaydedilecekler hariç, (1) ve (3) ödenek türü altındaki tertiplerde yer alan ve yurt dışındaki kuruluşlar için döviz olarak kullanılması gereken ödenekleriyle, genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin uluslararası kuruluşlara yapacakları ödemelere dönük ödeneklerin yabancı para karşılıklarını sabit tutmak ve 31 Aralık 1996 tarihindeki kurlar ile transfer anındaki kurlar arasındaki farkı karşılamak amacıyla Maliye Bakanlığı bütçesinin (930-08-3-352-900) tertibindeki ödeneği ilgili kuruluşların hizmet programlarında mevcut ilgili tertiplere aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

d) Yedek Ödenek :

Maliye Bakanı;

1. Maliye Bakanlığı bütçesinin (930-08-3-356-900) tertibindeki ödenekten, bütçelerin Maliye Bakanlığınca belirlenecek veya yeniden açılacak tertiplerine aktarma yapmaya,

2. Hizmetin gerektirdiği hallerde Hazine Müsteşarlığı bütçesinin 910, 920 ve 940 kod numaralı programlarından, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın teklifi ile yedek ödenek tertibine aktarma yapmaya,

Yetkilidir.

e) İhbar ve Kıdem Tazminatını Karşılama Ödeneği :

Genel ve katma bütçeli daireler ile transfer tertibinden yardım alan kuruluşlarda işçi statüsünde çalışan personel için kuruluş bütçelerinde yer alan ödeneğin yetersiz kalması halinde eksik kalan ödeneği Maliye Bakanlığı bütçesinin (930-08-3-369-900) tertibinde yer alan ödenekten kuruluş bütçelerindeki mevcut veya yeniden açılacak tertiplere aktarma yapmak sureti ile karşılamaya Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Söz isteyen?.. Yok.

Bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1997 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı metninin 6 ncı maddesinin “(d) Yedek Ödenek” başlıklı fıkrasının sonuna aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Biltekin Özdemir Yusuf Ekinci Halit Dumankaya

Samsun Burdur İstanbul

Yusuf Pamuk Cemal Özbilen

İstanbul Kırklareli

Ancak, yukarıdaki tertiplerden Başbakanlık bütçesinin 101 programının 1050 sayılı Kanunun 77 nci maddesine tabi hizmet ödemeleri harcama kalemlerine aktarılacak miktar, bu tertiplerde yer alan bütçe başlangıç ödeneğinin on katından fazla olamaz.

Gerekçe:

Örtülü hizmetlerin asıl icra yerleri Genelkurmay, MİT, Jandarma ve Emniyet Kuruluşlarımız olduğu için, bu konudaki muhtemel spekülasyon ve tereddütleri bertaraf etmek açısından Başbakanlık bütçesinden çok büyük miktarlarda harcama yapılmasına mahal olmadığı düşünülmektedir.

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

DPT Etüt ve Proje Ödenekleri

MADDE 7. - Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Bütçesinin;

a) (111-01-2-001-300) tertibindeki ödenekten bir kısmını Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca gerekli görülen hallerde harcama ilkelerine uygun çalışmaların yaptırılması amacıyla, bütçelerin ilgili tertibine aktarmaya ve bununla ilgili diğer işleri yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı aynı amaçlarla il özel idarelerine, iktisadî devlet teşekküllerine ve diğer kamu teşebbüslerine yaptıracağı hizmetlerin bedellerini peşin ödeyebilir.

b) (111-01-3-301-900) tertibinde yer alan ödeneği, kalkınmada öncelikli yörelere ilişkin program ve projeleri desteklemek amacıyla, bütçelerin ilgili harcama kalemlerine aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir. Aynı amaçlarla diğer kamu kuruluşlarına yapılacak ödemeler de bu tertipten karşılanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Yatırım Harcamaları

MADDE 8. - a) Yıllık programlara ek yatırım cetvellerinde yer alan projeler dışında herhangi bir projeye yatırım harcaması yapılamaz.

Ancak Silahlı Kuvvetler Bütçesinin programlarında (1) ödenek türü içinde yer alan savunma sektörü, altyapı, inşa, iskân ve tesisleriyle, NATO enfrastrüktürün gerektirdiği inşa ve tesisler ve bunlara ilişkin kamulaştırmalar ile stratejik hedef planı içinde yer alan alım ve hizmetler Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının vizesine bağlı olmayıp, yıllık programlara ek yatırım çizelgelerinde yer almaz.

b) Genel ve katma bütçeli kuruluşların yatırım programında ödenekleri toplu olarak verilmiş yıllık projelerinden makine-teçhizat, büyük onarım, idame-yenileme ve tamamlama projelerinin detay programları ile alt harcama kalemleri itibariyle tadat edilen ve edilmeyen toplulaştırılmış projelerinin alt harcama kalemleriyle ilgili işlemlerde “1997 yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar”ın 6 ncı maddesi hükümleri uygulanır.

c) Yıllık Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerden ilgili Bakanın onayı ile il özel idarelerince valinin yetki ve sorumluluğunda gerçekleştirilmesi uygun görülenlerin bedelleri, münhasıran proje ile ilgili harcamalarda kullanılmak üzere hizmetin ait olduğu il özel idaresine ödenir. Mahallî hizmet niteliği taşıyan işler, bu fıkrada belirtilen esaslar çerçevesinde program ve proje safhasında da valilerin yetki ve sorumluluğuna devredilebilir.

Bu şekilde yürütülecek projelerin, etüd, keşif ve kontrollük hizmetleri ilgili bakanlık ve genel müdürlüğün il teşkilatlarınca; ihale veya emanet suretiyle yaptırılması ve bedellerinin ödenmesi il özel idarelerince valinin onayı ile gerçekleştirilir.

d) Yıllık programa ek yatırım cetvellerinde yıl içinde yapılması zorunlu değişiklikler için “1997 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar”da yer alan usullere uyulur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Katma Bütçeli İdarelere Hazine Yardımı

MADDE 9. - a) Katma bütçeli idarelerin bütçelerini denkleştirmek amacıyla Maliye Bakanlığı bütçesinin hazine yardımı (Yükseköğretim kurumlarının carî hizmet maliyetlerine yapılacak Devlet katkısı dahil) tertiplerine ödenek ve karşılığı ilgili katma bütçenin (B) cetveline gelir yazılan miktarlardan, bu amaca göre fazla olduğu tespit edilen kısımlar, malî yıl sonunda Hazine Müsteşarlığı ile mutabakat kurulmak suretiyle ilgili idarelere ödenmeyerek Maliye Bakanınca iptal edilir.

Ayrıca, Vakıflar Genel Müdürlüğü dışındaki katma bütçeli idarelerin malî yıl sonuna göre Maliye Bakanlığınca tespit olunacak bütçe fazlaları genel bütçeye gelir yazılır.

b) Hazine yardımı alan katma bütçeli idarelerin bütçelerinde, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 48 inci maddesinin (C) ve (D) bendleri ile 59 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, yılı içinde gerçekleştirilecek ödenek artışları, Maliye Bakanlığınca hazine yardımı ile ilişkilendirilerek yapılabilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

Yatırım ve Transfer Tertiplerinden Yardım Alan Kuruluşlar

MADDE 10. - Bütçelerin yatırım ve transfer tertiplerinden yardım alan bağımsız bütçeli kuruluşlar ile sosyal güvenlik kuruluşları, hizmetleri ile ilgili aylık harcama programlarını vize edilmek üzere en geç 31 Ocak 1997 tarihine kadar Maliye Bakanlığına gönderirler. Bu programlar Maliye Bakanlığınca vize edilmeden bütçenin yatırım ve transfer tertibindeki ödenekler kullanılamaz.

Kuruluşlar aylık uygulama sonuçlarını her ay Maliye Bakanlığına bildirirler.

Maliye Bakanlığı, yapılan yardımın amacı doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını aylık harcama programını göz önünde bulundurarak kontrol eder.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

Resmî Taşıtlar

MADDE 11. - Genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların, yıl içinde her ne şekilde olursa olsun edinecekleri taşıtların cinsi, adedi ve hangi hizmette kullanılacağı “T” işaretli cetvelde gösterilmiştir. Bu cetvelde gösterilenler dışında taşıt edinilemez.

237 sayılı Taşıt Kanununa ekli (1) sayılı cetvelde belirtilenlerin (Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı hariç) emir ve zatlarına verilenler, (2) sayılı cetvelin 1 ve 2 nci sırasında yer alanlar, güvenlik önlemli (zırhlı) araçlar ve koruma altına alınanlarla ilgili yönetmelik hükümlerine göre tahsis olunan araçlar dışında her ne suretle olursa olsun yabancı menşeli binek ve station-wagon cinsi taşıt edinilemez.

Yerli muhteva oranı % 40'ın altında olan taşıtlar yabancı menşeli sayılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

Hastane ve Tedavi Ücretleri

MADDE 12. - Devlet memurları, diğer kamu görevlileri ve bunların emekli, dul ve yetimlerinin (Bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri dahil) genel ve katma bütçeli daire ve idarelerle, döner sermayeli kuruluşlara ait tedavi kurumlarında yapılan tedavilerine ilişkin ücretler, Sağlık Bakanlığının görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca tespit edilecek miktar ve esaslar çerçevesinde ödenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

Dernek ve Benzerî Kuruluşlara Yapılacak Yardımlar

MADDE 13. - Genel ve katma bütçeli kuruluşlar bütçelerindeki “Dernek, Birlik, Kurum, Kuruluş, Sandık, Vakıf ve Benzerî Teşekküllere Yapılacak Ödemeler” faaliyetinde yer alan ödeneklerden yapacakları yardımlarda; anılan kurumların bütçeden alacakları yardımlarla gerçekleştirecekleri hizmet ve faaliyetlerini gösteren plan ve iş programlarını istemek, bunlar üzerinde gerekli incelemeyi yapmak, plan ile iş programlarının gerçekleştirme durumlarını izlemekle yükümlüdürler. Yardımlar yukarıdaki incelemelere bağlı olarak gerektiğinde taksitler halinde yapılabilir.

Harcamaların yukarıdaki esaslar doğrultusunda amacına uygun olarak yapılıp yapılmadığını incelemeye, yapılacak yardımların yönlendirilmesine ilişkin yeni ilkeleri tespite Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili bir Anayasaya aykırılık önergesi vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin son fıkrasının Anayasaya aykırılığı nedeniyle madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Önder Sav Oya Araslı Nihat Matkap

Ankara İçel Hatay

Yusuf Öztop Atilâ Sav Bekir Kumbul

Antalya Hatay Antalya

Ahmet Güryüz Ketenci Mustafa Yıldız

İstanbul Erzincan

Gerekçe:

1997 Malî Yılı Bütçe Kanununun 10 uncu maddesinin son paragrafında, Maliye Bakanına, yapılacak yardımın yönlendirilmesinde yeni ilkeler belirleme yetkisi verilmiştir. Böyle bir yetki, yasanın, dolayısıyla yasa koyucunun bile öngörmediği ve düzenlemediği bir kuralı koyma yetkisinin devri anlamına gelir ki, bu da, Anayasanın 7 nci maddesine ve ilgili yasalarda öngörülmemiş bir kuralın bütçe yasasıyla getirilmesi açısından da Anayasanın 161 inci maddesine aykırıdır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyorlar.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Başka bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1997 Malî Yılı Bütçe Kanun Tasarısının 13 üncü maddesine aşağıdaki fıkranın ilavesi için gereği arz olunur.

Algan Hacaloğlu Mustafa Yıldız Oya Araslı

İstanbul Erzincan İçel

Nihat Matkap Nezir Büyükcengiz Mahmut Işık

Hatay Konya Sıvas

Atilâ Sav

Hatay

Ek Fıkra:

Maliye Bakanlığı bütçesinin bu kapsamda 1940-03-3-424-900 tertibine 93008-3-356-900 tertibinden 8 trilyon 620 milyar TL aktarılacak; bu miktar aşağıdaki dernek ve kuruluşlara destek olarak verilecektir:

Hacı Bektaş Vakfı, Cem Vakfı, Pir Sultan Abdal Derneği ve diğer cem evlerine ortak kullanılmak üzere 8 trilyon 500 milyar TL,

Atatürkçü Düşünce Derneğine 60 milyar,

Çağdaş Yaşam Derneğine 60 milyar TL.

Gerekçe:

1995 yılı döneminin Başbakanı Sayın Tansu Çiller, Alevî cemaatine 3 trilyon TL yardım yapılacağına söz vermişti. Ancak, bugüne kadar gereğini yapmadı; bu konuyu olumlu sonuçlandıracak somut adımlar atmadı.

Diyanet işleri sivil topluma devredilmelidir. Ancak, bu yapılmadığı sürece, devletin, din hizmetlerine yönelik desteği, tüm inanç gruplarını eşitlik anlayışı çerçevesinde kucaklamalıdır.

Hacı Bektaş Vakfı, Cem Vakfı, Pir Sultan Abdal Derneği ve diğer cem evlerine, ortak olarak kullanılmak kaydıyla 8,5 trilyon TL eködenek önerilmektedir.

Benzeri şekilde, laik, demokratik cumhuriyet ve çağdaş Türkiye değerlerini etkin olarak savunmakta olan Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşam Derneğinin çalışmalarını yaygınlaştırabilmeleri amacıyla 60'ar milyar TL eködenek verilmesi önerilmektedir.

Arz olunur.

BAŞKAN - Maliye Bakanlığının 93008-3-356-900 tertibinden buraya aktarma yapıyor.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Eködenek faslıdır o.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Katılmıyorsunuz.

Aslında, katılsaydınız iyi olurdu; ama, peki. (CHP sıralarından alkışlar)

BEKİR SOBACI (Tokat) - Bu işin sonu gelmez.

BAŞKAN - Gerçekten söz verildi efendim; bu konuda bütün parti liderleriyle yapılan konuşmalarda, özellikle cem vakfına ve bazı derneklere söz verildi; yani, bu Alevî derneklerine bir yardım yapılacağına, bütün parti başkanları söz verdiler.

Ben, aslında, bu konuda açıklama yapma hakkına sahip değilim; ama, hatırlatmak bakımından söyledim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum efendim: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

MAHMUT IŞIK (Sıvas) - İyi sayılmadı, kabul edenler fazlaydı.

BAŞKAN - Efendim saydık. Ben, sizden daha fazla istiyorum kabul edilmesini. Rica ediyorum...

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Bütçe Uygulamasına İlişkin Hükümler

Bölüm Düzeni ve Deyimler

MADDE 14. - Gider cetvelinin bölümleri, program bütçe uygulamasında programlar şeklinde düzenlenir. Programlar altprogramlara, altprogramlar da hizmetlerin veya harcamaların niteliğine uygun ödenek türlerine göre faaliyet veya projelere ayrılır. Her faaliyet veya proje gerekli sayıda harcama kaleminden oluşur.

1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile diğer kanunlarda ve bu Kanunda yer alan;

a) “Fasıl ve bölüm” deyimleri bütçe sınıflandırmasında, “Program”ı,

b) “Kesim” deyimi “Altprogram”ı,

c) “Madde” deyimi, harcama kalemlerini de kapsayacak şekilde “Faaliyet” veya “proje”yi,

d) “Tertip” deyimi, hizmet veya harcamanın yapılacağı program, altprogram, ödenek türü, faaliyet-proje ve harcama kalemi bileşimini,

e) “Harcama kalemi” deyimi, (A) işaretli cetvelde yer alan ödeneklerin 100, 200...900 düzeyindeki ayrımını,

f) “Ayrıntı kodu” deyimi, harcama kaleminde yer alan ödenekler esas alınarak tahakkuk ettirilecek giderlerin (R) işaretli cetvelde belirtildiği üzere Devlet Muhasebesi kayıtlarında gösterileceği alt ayırımı (bu ayrıma Kesinhesap Kanunu tasarılarında da yer verilir.)

g) Borç ödemeleri yönünden “ilgili hizmet tertibi” deyimi, (Personel giderlerine ait harcama kalemlerindeki ödenek bakiyeleri yalnızca personel giderleri borçlarına karşılık gösterilmek şartıyla) hizmet veya harcamanın ait olduğu programı,

ifade eder.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

Bağlı Cetveller

MADDE 15. - a) 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun değişik 29 uncu maddesine göre;

1. 1 inci madde ile verilen ödeneğin dağılımı “A” işaretli,

2. Özel hükümlerine göre 1997 Malî Yılında tahsiline devam olunacak Devlet gelirleri “B” işaretli,

3. Devlet gelirlerinin dayandığı temel hükümler “C” işaretli,

4. Kanunlar ve kararnamelerle bağlanmış vatanî hizmet aylıkları “Ç” işaretli,

5. Bütçe kapsamına alınan fonlar “F” işaretli,

6. Gelecek yıllara geçici yüklenmelere girişmeye yetki veren kanunlar “G” işaretli,

7. Harcamalara ilişkin formül “R” işaretli

8. Kurumların mevcut lojman, sosyal tesis, telefon, faks ve kadro sayıları “L” işaretli,

b) 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca her yıl bütçe kanunu ile tespiti gereken miktarlar “H” işaretli

c) Çeşitli kanunlara göre bütçe kanunlarında gösterilmesi gereken parasal sınırlar “İ” işaretli,

d) Ek ders, konferans ve fazla çalışma ücretleri ile diğer ücret ödemelerinin miktarı “K” işaretli,

e) 11.8.1982 tarih ve 2698 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Okul Pansiyonları Kanununun üçüncü maddesi gereğince Millî Eğitim Bakanlığı tarafından idare edilecek okul pansiyonları ile Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık okulları öğrencilerinden alınacak pansiyon ücretleri “M” işaretli,

f) 7.6.1939 tarih ve 3634 sayılı Millî Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun;

1. 36 ncı maddesine göre millî müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak hayvanların alım değerleri “O” işaretli,

2. 38 inci maddesine göre alınacak motorlu taşıtların alım değerleri “P” işaretli,

g) Kurumların sahip oldukları taşıtlar ve 1997 yılında Taşıt Kanunu uyarınca satın alacakları taşıtların cinsi, adedi ve hangi hizmetlerde kullanılacağı ile asgarî ve azamî satın alma bedelleri “T” işaretli,

Cetvellerde gösterilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili bir önerge var; ancak, biz Başkanlık olarak bunu gider artırıcı bir önerge niteliğinde görüyor ve Anayasanın 162 nci maddesine aykırı buluyoruz. Ancak, Sayın Komisyonun da aynı düşüncede olup olmadığını öğrenmek için okutup görüşünü soracağım; Komisyon da önergeyi, bu nitelikte görüyorsa işleme koymayacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1997 Yılı Bütçe Kanun Tasarısının, genel bütçeli dairelerce 237 sayılı Taşıt Kanununa göre 1997 yılında satın alınacak taşıtları gösterir cetvelin Dışişleri Bakanlığına ait bölümüne aşağıdaki ilavelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mahmut Nedim Bilgiç Ali Rıza Gönül Mehmet Gözlükaya

Adıyaman Aydın Denizli

Veli Andaç Durak Nahit Menteşe Yahya Uslu

Adana Aydın Manisa

Kuruluşun Adı: Dışişleri Bakanlığı; Sıra No:T-21/a; Taşıdın Cinsi: Güvenlik Önlemli Binek Otomobil; Difransiyel; Adet: 8; Nerede Kullanılacağı: Almaata, Aşkabat, Bişkek, Bratislava, Kahire, Kiev,Kişinev,Ulanbatur.

Kuruluşun Adı: Dışişleri Bakanlığı; Sıra No: T-21/b; Taşıdın Cinsi: Güvenlik Önlemli Servis taşıtı; Adet :9; Nerede Kullanılacağı : Adissababa, Wellington, Opandat, Frankfurt, İskenderiye, Kazan, Milano, Münster, Starzburg.

Gerekçe:

Dış temsilciliklerimizde görevli, devletimizi yurtdışında temsil eden memurlarımıza karşı terörist saldırı tehdidinin sürmekte olması ve eskiyen araçların yenilenmesinin gerektiği göz önüne alınarak, öngörülen ödenek miktarında bir değişiklik yapılmadan bütçeye ilave yük getirmemek ve gider artırmamak kaydıyla, 1997 yılında satın alınacak taşıt cetveline söz konusu ilavelerin yapılmasının kabulü uygun olacaktır.

BAŞKAN - Sayın Komisyon?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ.ERTAN YÜLEK (Adana) - Sayın Başkan, herhangi bir aracın alınması nasıl gider artırmaz olur? Mutlaka gideri artırır. Bunlar, hibe değildir ve oldukça da pahalı araçlardır. Çıkarılması hususunda Komisyonumuza bu şekilde bir önerge gelmişti; sadece Dışişleri Bakanlığından değil, Başbakanlığın da 40 talebinden 30'u çıkarıldı ve tabiî bu suretle bütçede belli bir düşüş sağladı. Şimdi, burada her alınacak yeni bir vasıta mutlaka gider artırıcıdır.

Dolayısıyla, Anayasanın 162 nci maddesi gereğince, bunun da gider artırıcı mütalaa edilerek işleme konulmamasını istiyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Peki, efendim; biz de zaten işleme koymuyoruz. Bu, gayet açık; 17 tane araba alımı gider artırıcıdır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler...Etmeyenler...Madde kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

Yeni Tertip, Harcama ve Gelir Kalemleri Açılması

MADDE 16. - Maliye Bakanı;

a) İlgili mevzuatına göre, yılı içinde 1997 Yılı Programına alınan projeler için (2) ödenek türü altında, hizmetin gerektirdiği hallerde de (3) ödenek türü altında yeni tertipler veya (A) işaretli cetvelin bütünü içinde yeni faaliyet ve harcama kalemleri açmaya,

b) Gerektiğinde (B) işaretli cetvelde yeni bölüm, kesim ve madde kalemleri açmaya,

c) 25.6.1992 tarih ve 3824 sayılı Kanunla kaldırılan vergi ve resimler nedeniyle Toplu Konut Fonu adına gümrüklerce ithal sırasında tahsil edilecek miktarlardan gelir kaydedilecek oranı tespite ve bu tutarı tahsilatı yapan gümrük saymanlarına (B) cetvelinde açılan tertibe gelir kaydettirmeye ve Toplu Konut Fonuna aktarılacak tutarlar ile gelir kaydedilecek tutarlara ilişkin uygulama ile ilgili usul ve esasları belirlemeye,

Yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

Aktarma

MADDE 17. - Maliye Bakanı;

a) Münhasıran “100-Personel giderleri” harcama kalemindeki ödeneklerle ilgili olarak, aynı kuruluş bütçesi içinde programlar arası aktarma yapmaya,

b) Kuruluş bütçelerinin “100-Personel giderleri” harcama kalemindeki ödenekler ile Maliye Bakanlığı bütçesinin (930-08-3-351-900) tertibindeki ödeneklerden gerekli görülen tutarları Maliye Bakanlığı bütçesinde yer alan yedek ödenek tertibine aktarmaya,

c) Hizmeti yaptıracak olan kuruluşun isteği üzerine bütçesinden, malî yıl içinde hizmeti yürütecek olan daire veya idarenin bütçesine, gerektiğinde Hazine yardımı ile ilişkilendirilmek suretiyle ödenek aktarmaya ve bu konuda gerekli işlemleri yapmaya,

d) Millî Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı arasında cari yıl içinde yapılan hizmetlerin bedellerini karşılamak amacı ile varılacak mutabakat üzerine, ilgili bütçelerin program, altprogram, faaliyet ve projeleri arasında karşılıklı aktarma yapmaya,

e) “1997 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar”a uygun olarak yıllık programda yapılacak değişiklikler gereği, değişiklik konusu projelere ait ödenekleri ilgili kuruluşların bütçeleri arasında aktarmaya,

f) Yukarıda (d) bendinde belirtilen bütçelerde yer alan Silahlı Kuvvetlerin tek merkezden yönetilmesi gereken ikmal ve tedarik hizmetleri ile bir programa ait bir hizmetin diğer bir program tarafından yürütülmesi halinde ödeneği ilgili program, altprogram, faaliyet veya projeler arasında karşılıklı olarak aktarmaya,

g) Mevcut üniversitelerden yeni açılacak üniversitelere intikal eden enstitü, fakülte ve yüksekokulların bütçelerinde yer alan ödenekleri, bu enstitü, fakülte ve yüksekokulların bağlandığı üniversite bütçelerine aktarmaya,

h) Kamu kurum ve kuruluşlarının yeniden teşkilatlanması sonucu, bütçe kanunlarının uygulanması ve kesinhesapların hazırlanması ile ilgili olarak gerekli görülen her türlü bütçe işlemlerini ve düzenlemeleri yapmaya,

Yetkilidir.

Malî yıl içinde diğer bir daireye veya idareye aktarılan ödeneklerle ilgili hizmetin yürütülmesinden bütçesine aktarma yapılan daire veya idare görevlidir.

Genel ve katma bütçeli kuruluşların kamulaştırma ve bina satın alımları ile ilgili tertiplerine aktarma yapılamaz. Ancak; liman, hava meydanı, demiryolu, tünel ve köprü projeleri nedeniyle yapılacak kamulaştırmalar ile üniversitelerin eğitim-öğretim projeleri için kuruluş bütçesinde tefrik edilmiş olan toplam kamulaştırma ödeneklerinin % 50'sine, diğer kamulaştırma ve satın almalar için de % 25'ine kadar olan ödenek eksiklikleri Maliye Bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibinden karşılanabilir.

İdarelerin kamulaştırma ve bina satın almak amacıyla bütçelerinde yer alan ödenekler kamu iktisadî teşebbüslerinden gayrimenkul satın alınmasında kullanılamaz. Ancak bu hüküm doğrudan eğitim ve öğretime tahsis edilmesi şartıyla üniversiteler bakımından uygulanmaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Bir önerge var efendim; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1997 Malî Yılı Bütçe Kanun Tasarısının 17 nci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere, aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Oğuzhan Asiltürk Saffet Arıkan Bedük Salih Kapusuz

Malatya Ankara Kayseri

Mehmet Gözlükaya Temel Karamollaoğlu

Denizli Sıvas

Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin 102-03-1-002-400 tertibinde yer alan ödenekten 50 trilyon lira, münhasıran, askerî amaçlı araştırma ve geliştirme (ARGE) harcamalarında kullanılmak üzere, Millî Savunma Bakanlığının görüşüyle, Başbakanlık bütçesinin 101 - 02 - 1 - 001 - 300 tertibine aktarılabilir. Bu amaçla yapılacak harcamaların başka tertibe gider yazılmasının gerekmesi halinde, Başbakanın uygun görüşü üzerine, mevcut veya yeniden açılacak tertiplere aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

Gerekçe: Askerî amaçlı araştırma ve geliştirme (ARGE) hizmetlerinin yapılması ve bunun gerektirdiği harcamaların Başbakanlık vasıtasıyla gerçekleştirilmesi için, Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin, savunma araç gereç ve hizmet alımlarıyla ilgili ödeneklerinden aktarma yapılabilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SÜMER ORAL (Manisa) - Millî Savunma Bakanlığının mutabakatı var mı?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Sayın Başkan, çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz.

Esasında, metinde “Millî Savunma Bakanlığının görüşü” tabiriyle, Millî Savunma Bakanlığının, bir nevi mutabakatı da alındığından, Hükümetin kendi iç meselesidir; ancak, çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

SÜMER ORAL (Manisa) - Sayın Başkanım “bir nevi mutabakat” ne demek efendim; bir de onu açıklasınlar. Mutabakat, ya vardır ya yoktur...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Efendim, burada “Millî Savunma Bakanlığının görüşüyle” tabiri kullanılmamış olsaydı, bu bir emrivaki niteliğindeydi; ama, burada “Millî Savunma Bakanlığının görüşüyle” denilmesi, Hükümet, kendi içerisinde mutabakat sağlayacak anlamındadır. Bu manada “bir nevi” tabirini kullandım.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Sayın Başkan, komisyonda, bu teknik mesele niçin gündeme getirilmedi?

BAŞKAN - Efendim, önergeye Hükümet katılıyor, Komisyon çoğunluğu olmadığı için katılamıyor; ama, benimsediğini ifade ediyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde, kabul edilen önerge doğrultusunda kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

İl Özel İdarelerine Aktarılacak Yatırım ve İşçilik Ödenekleri

MADDE 18. - a) Genel ve katma bütçeli kuruluşlarca yürütülen hizmetlerin il özel idarelerince yerine getirilmesi halinde, bu işlerle ilgili kuruluş bütçelerinde yer alan yatırım ve işçilik ödeneklerinin, il özel idarelerine ödenmek üzere bu kuruluş bütçelerinde mevcut veya yeniden açılacak mahallî idarelere yapılacak ödemeler tertibine aktarmaya kuruluşların teklifi üzerine Maliye Bakanı yetkilidir.

b) Genel ve katma bütçeli kuruluşların bütçelerinde yer alan işçilik ödeneklerinden yıl sonu itibariyle tasarruf yapılması halinde, tasarruf edilen miktarı, kuruluşun devam etmekte olan projelerinde kullanılmak üzere yatırım tertiplerine aktarmaya ilgili kuruluşun talebi üzerine Maliye Bakanı yetkilidir.

Bu takdirde, ödenek aktarılan projeler ilgili kuruluşlarca Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına bildirilerek revize işlemi yaptırılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

Geçen Yıllar Borçları

MADDE 19. - Malî yılın sonuna kadar ödenemediği gibi emanet hesabına da alınamayan ve 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 93 üncü maddesine göre zamanaşımına uğramamış bulunan geçen yıllar borçlarına ait ödemeler aşağıdaki ilkelere göre yapılır.

a) Yılları bütçelerinin (1) ödenek türü itibariyle, “100-Personel Giderleri”ne ait harcama kalemlerinden doğan borçlar, “Personel Giderleri Geçen Yıllar Borçları” faaliyetinden ödenir.

b) (a) fıkrasında yazılı olanlar dışındaki harcama kalemlerinden doğan borçlar, borcun doğduğu tertibin ödenek türü dikkate alınarak;

1. Diğer cari giderlerden doğan borçlar, “Diğer Cari Giderler Geçen Yıllar Borçları”,

2. Yatırım hizmetlerinden doğan borçlar, “Yatırım Giderleri Geçen Yıllar Borçları”,

3. Transfer tertipleri ile ilgili olarak doğan borçlar, “Transfer Giderleri Geçen Yıllar Borçları”,

Faaliyetlerinden ödenir.

Bu faaliyetlerdeki ödeneklerin yetmemesi halinde (100-Personel giderleri dışında kalan) aynı veya diğer hizmet tertiplerindeki ödeneklerden bu faaliyetlere aktarma yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum:

Teminat Olarak Kabul Edilecek Değerler

MADDE 20. - 1) 2983 sayılı Kanun gereğince çıkarılan anapara iadeli gelir ortaklığı senetleri ve diğer menkul kıymetler ile Devlet iç borçlanma tahvilleri ve hazine bonoları,

a) Kamu kurumlarının yapacakları ihale ve sözleşmeler ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin uygulanmasında teminat olarak,

b) Hazinece satılacak millî emlak bedellerinin ödenmesinde nominal değerleri üzerinden ödeme vasıtası olarak,

Kabul edilir.

Tahvil ve bonolar nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır.

2) Özel Finans Kurumlarının Kurulması, Faaliyetleri ve Tasfiyelerine İlişkin Esas ve Usullere Dair 83/7506 sayılı Karar hükümlerine göre faaliyette bulunan özel finans kurumları tarafından verilen süresiz teminat mektupları kamu kurumlarının yapacakları ihale ve sözleşmeler ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin uygulanmasında teminat olarak kabul edilir. Ancak, bu teminat mektuplarının Maliye Bakanlığınca belirlenen kapsam ve şekle uygun olmaları zorunludur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum:

Savunma Sanayii Destekleme Fonu

MADDE 21. - a) Türk Silahlı Kuvvetlerine stratejik hedef planı uyarınca temini gerekli modern silah, araç ve gereçler ile gerçekleştirilecek savunma ve NATO altyapı yatırımları için malî yıl içinde yapılacak harcamalar, 7.11.1985 tarih ve 3238 sayılı Kanunla kurulan Savunma Sanayii Destekleme Fonunun kaynakları, bu amaçla bütçeye konulan ödenekler ve diğer aynî ve nakdî imkânlar birlikte değerlendirilmek suretiyle Savunma Sanayii İcra Komitesince tespit edilecek esaslar dairesinde karşılanır.

b) Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerinde mevcut ödeneklerden yukarıdaki fıkra gereğince tespit edilecek miktarlarını Savunma Sanayii Destekleme Fonuna ödemeye Millî Savunma Bakanı yetkilidir.

c) Savunma Sanayii Destekleme Fonundan Hazineye yatırılacak paraları bir yandan bütçeye gelir, diğer yandan Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine ödenek kaydetmeye ve geçen yıllar ödenek bakiyelerini devretmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum:

Transferi Mümkün Olmayan Konsolosluk Gelirleri

MADDE 22. - Konvertibl olmayan konsolosluk gelirlerinden transferi mümkün olmayan ve 1996 yılı sonu itibariyle kullanılmayan miktarları, Dışişleri Bakanlığı bütçesinde açılacak özel bir tertibe, bu Bakanlığın gerekli gördüğü mal ve hizmet alımlarında kullanılmak üzere, yılı bütçesine ödenek ve gerektiğinde gelir kaydetmeye ve yılı içinde kullanılmayan miktarı gelecek yıla devren ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

Yapılacak harcamaların esas ve usulleri Dışişleri Bakanı ile Maliye Bakanınca müştereken tespit edilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Aslında, biraz önce Dışişlerinde alınacak arabalar bu tertipten alınabilirdi yani; çünkü, mesela Bulgaristan Elçiliğinde çok para var.

23 nci maddeyi okutuyorum:

Yabancı Ülkelere Yapılacak Hizmet Karşılıkları

MADDE 23. - Maliye Bakanı;

a) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca yabancı ülkelere ve uluslararası kuruluşlara kiraya verilen veya bir hizmetin yerine getirilmesinde kullanılan kara, deniz ve hava taşıtlarından alınan kira veya ücret tutarlarını,

b) Türk Silahlı Kuvvetlerinin öğrenim ve eğitim müesseselerinde okutulan ve eğitim gören yabancı uyruklu subay, astsubay veya erlere yapılan masraflar karşılığında ilgili devletlerce ödenen miktarları,

c) NATO makamlarınca yapılan anlaşma gereğince yedek havaalanlarının bakım ve onarımları için verilecek paraları,

Aynı amaçla kullanılmak üzere bir yandan bütçeye gelir, diğer yandan yukarıda yazılı kuruluş bütçelerinin sonunda açılacak özel tertiplere ödenek kaydetmeye ve bu suretle ödenek kaydedilen miktarlardan yılı içinde harcanmayan kısımları ertesi yıla devretmeye yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum:

Bağış, Hibe ve Yardımlar

MADDE 24. - a) Yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan hibe olarak malî yıl içinde elde edilecek imkânların Türk lirası karşılıklarını gereğine göre bütçeye gelir veya gelir-ödenek-gider kaydetmeye Hazine Müsteşarlığının teklifi üzerine Maliye Bakanı yetkilidir.

b) Dış kaynaklardan veya uluslararası antlaşmalarla bağış ve kredi yolu ile gelecek her çeşit malzemenin navlun ve dışalımla ilgili vergi ve resimlerinin ödenmesi amacı ile bunların karşılığını, ilgili bütçelerinde mevcut veya yeniden açılacak harcama kalemlerine ödenek kaydetmeye ve gereken işlemleri yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

c) 1997 Malî yılı içerisinde Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ihtiyaçları için yabancı devletlerden askerî yardım yolu ile veya diğer yollardan fiilen sağlanacak malzeme ve eşya bedellerini, bağlı (B) cetvelinde bu adlarda açılacak tertiplere gelir ve karşılıklarını da bu bütçelerde açılacak özel tertiplere ödenek ve gider kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum:

Eğitim ve Öğretim Ödenekleri

MADDE 25. - Genel bütçe dışındaki kamu kuruluşlarının bütçelerine, genel bütçeye dahil dairelerce yönetilen her derecedeki yatılı okullarda veya yurt dışında kendi hesaplarına okutturacakları öğrenciler için konulmuş olan ödeneklerden gerekli miktarlarını, bu Kanunun (B) işaretli cetveline gelir ve bu öğrencilerin her çeşit giderlerini karşılamak üzere, (A) işaretli cetvelinde ilgili kurumun bütçesinde mevcut veya yeniden açılacak tertiplere aktarma yapmaya veya ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi okutuyorum:

Özel Ödenek ve Gelirlerin İptali

MADDE 26. - Bağışlara ilişkin özel ödenek ve özel gelirlerle diğer özel ödenek ve özel gelirlerden;

a) Tahsis amacı gerçekleştirilmiş ödenek artıkları ile tahsis amacının gerçekleştirilmesi bakımından yetersiz olanları,

b) (a) fıkrasında yazılı olanlar dışında kalıp da (300 000 000) lirayı aşmayan ve iki yıl devrettiği halde harcanamayanları,

İptal etmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum:

Kurumların Hâsılatından Pay

MADDE 27. - Aylık Gayri Safî hâsılat tahakkukunu (Katma Değer Vergisi ve Ek Vergi hariç) kapsamak kaydıyla,

- Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin hisselerinin satışından elde edilecek gelir payına mahsup edilmek üzere mal ve hizmet satışları gayri safî hâsılatının % 10'u,

- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilen hidroelektrik santralleri ile bunlarla bağlantılı tesislerin, Türkiye Elektrik Üretim, İletim Anonim Şirketine (TEAŞ) devrine ilişkin gerekli yasal düzenleme yapılıncaya kadar kullanım ve işletim bedellerine karşılık olmak üzere Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin (TEDAŞ) mal ve hizmet satışları (Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi ve TRT payı dahil) gayri safî hâsılatının % 8'i,

- Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün mal ve hizmet satışları gayri safî hâsılatının % 20'si,

- Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (Tekel) mal ve hizmet satışları aylık gayri safî hâsılatının % 10'u,

- Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğünün (DMO) mal ve hizmet satışları ürün nevileri itibariyle gayri safî hâsılatının % 10'una kadarı,

En geç takip eden ayın 20'sine kadar Maliye Bakanlığı Merkez Saymanlığına ödenir. Ödenen bu tutarlar bütçeye gelir yazılır.

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Uluğbay, söz mü istiyorsunuz efendim?

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Evet efendim.

BAŞKAN - Peki...

DSP Grubu adına, Sayın Hikmet Uluğbay; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

DSP GRUBU ADINA HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli üyeler, hatırlayacağınız üzere, 1996 bütçesini görüşürken, bu madde üzerinde yoğun tartışmalar yapmıştık. Bu madde, bütçe kanunlarına girmeden, 1994 yılından bu yana, Bakanlar Kurulu kararıyla uygulanagelmiştir. O tarihte de, hatırlayacağınız üzere, bu kürsüden bir hususun altını çizmiştik. Bakanlar Kurulu kararıyla böyle bir şeyi uygulama şansı yoktur; yani, bu kuruluşların gelirlerine el koyma; hukuk dışıydı, kanun dışıydı ve 1996 bütçesi kanunuyla, bunu, kanunî çerçeveye çekme çabası gösterildi, bu yapılan şeyin Anayasaya aykırı olduğu iddia edildi burada ve nitekim, Anayasa Mahkemesi, bu maddenin iptaline karar verdi. Daha sonra yapılan bir yasal düzenlemeyle, bunların bütçe kanunlarında yer alabileceği ifadesi getirildi.

Değerli arkadaşlar, ancak, burada yaptığımız şey, kurumların gelirlerine el koymak ve üstelik de, bu ciro üzerinde almak suretiyle bir ciro vergisi getiriyoruz biz, ismini koymasak dahi. Bu kuruluşların, bu ciro vergisini ödeyebilmesi için -Örneğin, Devlet Hava Meydanları İşletmesinde, yüzde 20'sine el koyuyorsunuz. Yüzde 20'yi karşılayabilmesi için, eğer bu kuruluş zaten kârda değilse, bunların tarifelerine ve hizmet fiyatlarına ona göre zam yapılıyor- biz, hükümet olarak istediğimiz kadar zam yapmıyoruz diyelim; bu kuruluşların normal faaliyetlerine ekonominin gerektirdiği boyutta zam yapmaları için, biz, bütçe kanunlarına, bu şekilde hükümler getirmek suretiyle zemin hazırlıyoruz. Artı, bu kuruluşların ekonomide bir ticarî faaliyette bulunurken, özel kuruluşlar gibi faaliyette bununmasını da bizden önceki Meclisler, kanunlarına yazdı; aynen, özel şahsa ait bir fabrika veya tesis gibi bunların da piyasa koşullarında çalışılması öngörüldü.

Şimdi, piyasa koşullarıyla çalışan şahısların firmalarına ait gelirlerine el nasıl koyamazsak -vergi kanunları dışında- yaptığımız bu tür uygulamalar da, aslında, ne pazar ekonomisiyle ne hukuk devletiyle ne de yasa yapma tekniğiyle uyuşması mümkün değildir. Sadece, yaptıklarımız bundan ibaret değil; bu kuruluşları bir taraftan da özelleştireceğiz diyoruz.

Şimdi, kendinizi bu kuruluşları satın almaya hazır bir kişi olarak düşünün. Devletin gelirine el koyduğu bir kuruluşu hangi anlayışla satın almak istersiniz -unutmayın ki, bu kuruluşların gelirine 1994'ten beri el konuyor; yani, şu anda dördüncü yıl olarak el konuluyor- bir anlamda, bu satmayı düşündüğünüz şeylerin içi boşaltılmakta, hurda haline getirilip, piyasa değeri sıfıra indirildikten sonra bunları satma noktasına gideceksiniz. Yani, akılcılık dışı ve irrasyonal davranışlar var.

Artı, bu Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi, âdeta yediveren gülü. Niçin; bir taraftan, her sene gelirlerine el koyuyoruz; diğer taraftan, bu yıl -yani 1996 yılı- içinde bir operasyon yapıldı, Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketiyle ilgili olarak. Yapılan operasyon aynen şudur: Bu kuruluşa ait, Hazineden devraldığı borç vardı; 2002 yılına kadar giden bir borç; Hazine borçlanmıştı ve Türk Telekoma devretmişti. Şimdi, Hazine, bu borcu geri aldı, bu yıl, bir ay kadar önce ve ondan sonra, Türk Telekom da, 2002 yılına kadar ödeyeceği borç bütün taksitlerini toptan Hazineye ödedi. Şimdi, Bakanlarımız kalkıyor diyor ki “son aylarda bütçe gelirleri fazla veriyor; geçen ay fazla verdi.” Fazla vermesinin gerisinde yatan, bu operasyondan sağlanan 300 küsur milyar liralık paranın da katkısı var.

Şimdi, bu kuruluşları irrasyonel kullandığımız sürece, biz, devlet yönetmiyoruz; biz, bütçe hazırlamıyoruz; biz, âdeta, bir kabile tarzı, günün ihtiyaçlarına göre, “bugün elimizin altında bu var, bunu koyalım, yarın elimizin altına bu denk geliyor, onu alalım” diyoruz. Bu, çağdaş devlet yönetimi değil, çağdaş kamu finansmanı değil, çağdaş ekonomi yöntemleri değil.

Zannediyorum, hepimiz, bir şey de mutabıkız : Türkiye'nin bir an evvel, insanlarına iş yaratan, yatırım yapılan ve refahı, varsıllığı yükselen bir ülke olmasını istiyoruz; bunu yapmanın yolları da bu değil. Sorunlara gerçekçi çözümler bulacağız, ait olduğu yerde sorunları çözeceğiz. Yolda yürürken, elimize denk gelenleri toparlayarak, bir malî disiplin, bütçe disiplini, hazine disiplinini sağlayamayız ve biz, Türkiye'yi bu hale getirirken, bir yandan da içimizden bazı arkadaşlar çıkıyor “devlet çökmüştür” diyor. Buna hakkımız yok; çünkü, bu davranışlarla biz, devleti, el yordamıyla yönelterek çökertiyoruz ve buna hakkımız yok. Biz, buralara, bunun için gönderilmedik; kalıcı, tutarlı çözümler üretmek için gönderildik. Bakın, geçen sene, Anayasa Mahkemesi iptal ettikten sonra, tekrar buraya koyuyoruz. Devletin, temel kurumları arasında, kavgayı biz başlatıyoruz; niye?..

Bize söylenilen şu: Hukuk devletiyiz diyoruz; Anayasa Mahkemesi, bu hukuk devletinin, hukuk devleti içerisinde kalmasını sağlayan bir uyarı müessesesidir. Anayasa Mahkemesi, bize, arkadaşlar, kanun yapıyorsunuz; fakat, yaparken, Anayasayı gözardı ediyorsunuz; Meclissiniz, yetkiniz var, istiyorsanız, Anayasayı değiştirin; ama, Anayasayı değiştirmiyorsanız veya değiştiremiyorsanız, o zaman, hukuk devletinin Meclisi olarak, o Anayasaya riayet etmek, her şeyden önce, sizin yükümlülüğünüz diyor ve biz, bu mesajı algılamıyoruz; yasa tasarımızı, tekrar bu şekilde getiriyoruz. Yarın, Anayasa Mahkemesiyle tekrar karşı karşıya geleceğiz.

Meclis olarak, biz, topluma, devletin temel kurumları arasında çatışma yoktur; devletin temel kurumları, elbirliğiyle Türkiye'yi yüceltmeye çalışıyor mesajını verecek miyiz, vermeyecek miyiz? İşte, bu maddelerde sergileyeceğimiz tavır, buna yönelik tavırdır. Gönlüm arzu ediyor ki, Meclis, bu maddeyi reddetsin ve bugünden itibaren, doğru yolda ilk adımımızı atmış olalım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP, ANAP, DYP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uluğbay.

Maddeyle ilgili bir önerge vardır; okutuyorum efendim...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan, madde üzerinde, Grubumuz adına, Sayın Algan Hacaloğlu konuşacaklar.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Algan Hacaloğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 27 nci maddesi üzerinde, Grubumuzun görüşünü kısaca arz etmek istiyorum; hepinize saygılar sunuyorum.

1996 Yılı Bütçe Yasasında da benzeri bir madde vardı. Gerek Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerde gerekse Genel Kurulumuzda yapılan görüşmelerde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, önümüze getirilen yasa tasarısının bu maddesi konusunda Genel Kurulumuzu uyarmıştık; bu maddenin, bütçe tasarısından çıkarılması için bir değişiklik önergesi vermiştik. 1997 bütçesinde, bu ikazımız sonuç vermedi ve Refahyol Hükümeti, aynı çerçevede bir maddeyle önümüze geldi. Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu konuda görüşlerimizi dile getirdik, orada reddedildi; şimdi, önümüzde, Genel Kurulun dikkatine ve tensibine sunulmuş vaziyette.

Burada, aksak olan şey nedir? Birkaç boyutlu aksaklık var. Birincisi, rekabetçi, örgütlü, açık, pazar ekonomisi, bir gün şöyle bir gün böyle; Hükümetin, bir gün, ekonomide, bütçede kaynak ihtiyacının kendisine açtığı sıkıntılar çerçevesinde olaya bakışıyla değişen, bir başka gün, bir başka şekilde ele alınan bir kavram değildir. Pazar ekonomisinde, siz, eğer, özellikle KİT'lerin, pazar koşullarında diğer kurumlarla rekabet edebilmesini zayıflatacak, rekabet gücünü kıracak önerilerle gelirseniz, zaten, son birkaç yılın uygulamalarıyla bilinçli olarak çökertilmekte olan bu kuruluşlara bir başka haksızlık yapmış olursunuz ve tekelci yapılanma içerisinde topal, aksak yürümekte olan pazar ekonomisinin gelişmesinin önüne de engeller çıkarmış olursunuz. Bu genel kural, nedense, piyasa ekonomisi olarak tanımladığınız; çerçevesini, bir türlü, hukukuyla, yapısıyla savunamadığınız bir düzenin, bu tür maddelerle zayıflatıldığını, Genel Kurulda, özellikle sağ partilerimizin sahip çıkmaları gereken bir kavramda, bu boyutta, bunca duyarsız kalmalarını anlamak gerçekten zor; işin bir bu tarafı var.

İkinci tarafı -bu, biraz evvel belirttiğim gibi, söylediğim sözün içerisinde saklıydı- KİT'lere, kamu girişimlerine karşı bir haksızlık; yani, onların, özel kesim ve diğer KİT'ler karşısında ve uluslararası piyasada rekabet gücünü kırmakta ve işletme performansının değerlendirilmesini olanaksız kılmaktadır.

Üçüncü konu: Bu maddeyle örtülü bir zam getirilmektedir. KİT'ler ne yapacaktır; kendilerine getirilmekte olan bu yükü, bu kesintiyi, doğrudan doğruya, maliyetlerine ve fiyatlarına yansıtacaklardır ve böyle yapmaktalar; bunun bedelini de, doğrudan doğruya, Tekel ürünlerine zam olarak, elektriğe zam olarak, diğer alanlarda zam olarak tüketiciye yansıtmaktadırlar. Bu da, sizin, yüzde 65 olarak tanımladığınız 1997 yılı ortalama enflasyon oranını, gayri safî millî hâsıla deflatörünü o düzeyde tutamamanızın bir gerekçesini oluşturacak. Zaten, enflasyon yüzde 75'i aşacak; ama, gelin, KİT kuruluşlarının, bir de, böyle bir maddeyle, kendi ihtiyaçları dışında, örtülü vergi, örtülü zam uygulaması içerisinde ek bir enflasyonist baskı yaratmalarının önüne geçin.

Nihayet, bu madde Anayasaya aykırıdır. Bu madde, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır; bu madde, bütçe kanunu çerçevesinde, bu tasarıda yer almaması gereken bir düzenlemeyi buraya getirerek, Anayasanın temel kuralına aykırı düşmektedir.

Bu nedenlerle, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu maddenin yasa tasarısından çıkarılması için bir önerge verdik. Bu önergenin, Kurulumuzca desteklenmesi dileğiyle, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Algan Hacaloğlu.

Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Maddeyle ilgili verilmiş önerge vardır; okutuyorum efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 27 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılması hususunda gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu Ali Topuz Mahmut Işık

İstanbul İstanbul Sıvas

Oya Araslı Mustafa Yıldız Zeki Çakıroğlu

İçel Erzincan Muğla

Ercan Karakaş

İstanbul

Gerekçe: Türk Telekom AŞ, DSİ, DHMİ, Tekel, DMO'nun gayri safî hâsılatının yüzde 10 ile yüzde 20 arasında bir bölümünün (KDV ve Ek vergi hariç) Maliye Bakanlığına aktarılmasını öngören bu madde, pazar ekonomisi ilkesine aykırıdır, örtülü zam niteliğindedir, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Sayın Başkan, çok kısa bir izahat vereyim.

Efendim, bu maddenin, geçen yıl belki kanunî bir mesnedi yok idi; ancak, 1.8.1996 tarih ve 4160 sayılı Kanunun -ki, bu sene çıkan bir kanun- ek 11 inci maddesinde şu hususlar yer almaktadır:

“Baraj, liman, havalimanı, enerji santralı, tesis gibi taşınmaz mal ve sair varlıkları kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının gayri safî hâsılatlarından bu kullanım karşılığı olarak belirli bir oran dahilinde bir bedel tahsil edilerek genel bütçeye irat kaydedilebilir.”

Hemen başka bir hüküm: “Hangi kurum ve kuruluşlardan ne oranda pay alınacağı her yıl bütçe kanunlarıyla tespit edilir. Bu payların takip, tahsil ve denetimine ilişkin esas ve usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı yetkilidir.” Bu maddeye istinaden konulmuş bir maddedir, dolayısıyla bir eşitlik ilkesi veya kanunî mesnedi olmama gibi bir hadise değil, kanunî mesnedi olan bir maddedir.

Arz ediyorum.

Tabiî, önergeye katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon önergeye katılmıyor.

Zaten bir önergenin pazar ekonomisi ilkelerine aykırı olması, onun metinden çıkarılmasını gerektirmez.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - O yasada yer alması, yasaya aykırı değildir.

BAŞKAN - Gerekçenizde o var efendim.

Kabul edilmemiştir efendim.

Gerekçenizde “pazar ekonomisine aykırı olduğu için çıkarılmalıdır” diyorsunuz.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Etmeyenler...Madde kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi okutuyorum:

Fonların Ödenek ve Gelirleri

MADDE 28. - 1. Çeşitli mevzuatla kurulmuş fonların her türlü gelirleri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde Hazine Müsteşarlığı adına açılan müşterek fon hesabına yatırılır. Bu hesaba yatırılan gelirlerden ilgili mevzuatında öngörülen fonlararası pay ve kesintiler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yapılır.

Bütçe kapsamına alınan fonlar bu Kanuna ekli (F) işaretli cetvelde gösterilmiştir. Bunların gelirleri, yapılan kesintilerden sonra kalan tutarlar üzerinden genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir yazılır. Bu fonlar hizmetlerini bütçenin (A) cetveline konulan ödeneklerle yerine getirirler.

Kapsam dışında bırakılan fonların gelirlerinden Maliye Bakanı ile Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın müşterek teklifi ve Başbakanın onayı ile belirlenecek oran ve miktarlarda kesinti yapılarak genel bütçeye gelir kaydedilebilir.

Fonlar, hizmet ve harcamalarını kendi mevzuatlarında yer alan esas ve usullere göre yaparlar.

2. a) Maliye Bakanı ile Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın müşterek teklifi ve Başbakanın onayı üzerine, kuruluş bütçelerindeki fon ödeneklerini diğer kuruluş bütçelerinin fonlara ilişkin tertiplerine,

b) İlgili Bakanın teklifi üzerine, Fonlar tarafından yürütülmek amacıyla kuruluş bütçesinin diğer tertiplerinde yer alan ödenekleri, “77-Fonlara Ait Hizmetler” alt programına,

Aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

3. a) Fonların borçlanma yoluyla elde ettikleri kaynakları gerektiğinde bir yandan bütçenin (B) işaretli cetveline gelir, karşılığında (A) işaretli cetveline ödenek kaydetmeye,

b) Fonlar tarafından hizmetin başka bir kuruluşa gördürülmesi halinde hizmetin karşılığı olan miktarı doğrudan hizmeti yapacak olan kuruluş bütçesine gelir ve ödenek kaydetmeye,

Maliye Bakanı yetkilidir.

4. a) Başbakanlık onayı çerçevesinde fonların gider hesaplarından yapılacak aktarmalar, kendisine aktarma yapılan fonun gelir hesabı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasındaki müşterek fon hesabına, buradan da tamamı gider hesabına aktarılır.

b) Bütçe kapsamı dışındaki fonlardan kendi mevzuatlarına göre yapılan kesinti ile fonlararası aktarmalardan sonra kalan tutar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından ilgili fonun gider hesabına aktarılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ KISIM

Hazine ve Kamu Kuruluşlarına İlişkin Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Devlet Borçları

Devlet Borçlarının Yönetimi

MADDE 29. - a) Devlet borçlarının yönetimi 9.12.1994 tarih ve 4059 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığınca yürütülür.

b) Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan, malî yıl içerisinde ödenecek iç ve dış borç anaparaları ile iç ve dış borçlanma tutarlarını bütçe dışında özel hesaplarda izletmeye, malî yıl zarfında iç ve dış borç anapara geri ödemelerini bütçe ile ilgilendirmeksizin yapmaya yetkilidir.

Bu hüküm Dış Krediler Kur Farkı Fonu uygulamasından doğan ve fon tarafından karşılanamayan tutarlar ile garantili borçlardan doğan geri ödemelerin tamamı için de uygulanır.

c) Devlet iç ve dış borç faizleri ve genel giderleri bu amaçla bütçeyle konulacak ödeneklerle karşılanır.

d) Katma bütçeli idarelerin dış borçları Hazine Müsteşarlığınca bu madde esaslarına göre ödenir.

e) Devlet borçlarının uygulama sonuçları Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlıkça hazırlanarak ilgili yıl kesinhesap cetveli ile birlikte Hazine Genel Hesabına dahil edilmek üzere Maliye Bakanlığına gönderilir.

f) Devlet borçlarının yönetimi ve muhasebesi ile ilgili esas ve usuller Maliye Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı tarafından birlikte düzenlenir.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Sayın Başkan, madde üzerinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Özdemir, siz grup adına mı konuşacaksınız efendim?

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Evet efendim.

BAŞKAN - Yalnız, Grup yöneticileriniz yok; isterseniz, önce, Sayın Uluğbay'a söz vereyim, ondan sonra size söz vereyim; yalnız, Grup yöneticilerinizden yetki belgesini de alırsanız memnun olurum.

Buyurun Sayın Uluğbay, süreniz 10 dakika.

DSP GRUBU ADINA HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, 29 uncu maddenin (b) fıkrasının ikinci bendi, aslında, uygulanmakta olan garip bir politikadır. Merkez Bankası Kanununa, kur farklarının ödenmesine yönelik 61 inci madde konulduğunda, Türkiye Cumhuriyetinde dövizlerin fiyatları hükümet tarafından belirlenmekteydi. Bunun doğal sonucu olarak da, Merkez Bankasının, döviz operasyonlarından uğradığı zararlar da, bir şekilde, bütçelerden, Hazine tarafından karşılanmaktaydı. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, bir tarihte politik bir karar aldılar, dediler ki : “Türk Lirasının değeri piyasada oluşur.” Bu andan itibaren Türk Lirasının değerinin oluşmasında, siyasî iktidarların müdahalesi kalkmıştır. En azından, yasal olarak kalkmıştır. Bu durumda, Hazinenin, hiçbir şekilde Merkez Bankasına 61 inci madde uyarınca kur farkı ödememesi gerekir; çünkü, Merkez Bankasının rezervlerinde bulunan dövizler, Merkez Bankasının piyasada belirlenen koşullarla alımını ve satımını yapması suretiyle oluşur. Bunun sonucu olarak, yıllardır, Merkez Bankasına, kur farkı hesabı adı altında para ödenir, bu da, bütçe açıklarının artmasına neden olur ve üstelik, son yıllarda, hükümetler, buradan kaynaklanan bütçe açıklarını ait olduğu yıla yansıtmamak için, bu kur farkı ödemelerini, izleyen yılın ilk günü, yaparlar. Dolayısıyla, 1996 yılında görülmesi gereken şey, 1997 yılının 1 Ocak günü hesaplara girer, dolayısıyla, izleyen yıla gider; enflasyona yedirildiği için de, o kadar azalmış olur ve müteakip yıl açığında da o boyutta yansır.

Olay, sadece bununla da bitmiyor, burada oynanan başka bir oyun var: Bu kur farkları karşılığında, Hazine, Merkez Bankasına piyasa faizinden bir tahvil vermiyor; burada, 5 yıllık, 10 yıllık, 15 yıllık tahvilleri, yüzde 30, yüzde 35, yüzde 50 gibi faizlerle veriyor. Bu noktada diyebilirsiniz ki, Hazine, dışarıdan borçlanma yerine, bir anlamda, Merkez Bankasından yüzde 50 ile borçlanıyor; ama, ödememesi gereken bir para için borç almış oluyor. Olay burada da bitmiyor -biraz sonra, bir başka madde vesilesiyle tekrar huzurlarınıza çıkacağım- yıl sonunda verilen kâğıdın yüzde 50'lik faizi ile piyasa faizi veya Merkez Bankasının kaynak kullanımındaki değer neyse -ki, bu, yüzde 85, yüzde 90- arasındaki fark, yeniden nakit olarak ödenmiyor; yine, Hazinenin çıkardığı 5 yıllık, 10 yıllık kâğıtlarla ödeniyor. Yani, kâğıdı kâğıtla ödemek suretiyle, bunlara 5 yıllık ve 10 yıllık vadeler vermek suretiyle, olmaması gereken, doğmaması gereken devlet borçları bir taraftan çığ gibi büyütülüyor. Bu, rasyonel bir yaklaşım değildir.

Bu maddeyi uyguladığınız sürece, kamuoyuna ve dünya piyasalarına şunu söylüyorsunuz: Biz, her ne kadar, IMF'e, şuraya buraya, Türkiye Cumhuriyetinde, Türk Lirasının değeri, piyasa koşullarında belirlenir dediysek de inanmayın; çünkü, bu fiyat, hükümetin müdahalesiyle belirleniyor; Hükümetin müdahalesiyle belirlendiği için de, bir zarar doğuyor; bu zararı da, Hazine, Merkez Bankasına ödüyor. Bu uygulama, aynı zamanda, Merkez Bankasını; hukukî statüsünde, kamu iktisadî teşebbüsü haline getiriyor. Niye; çünkü, kamu iktisadî teşebbüslerinin tabi olduğu rejimde, temel mal ve hizmetlerin fiyatlarına ve tarifelerine hükümet, müdahale etme kararı alırsa bir kararname çıkarır, der ki: “Gübrenin fiyatını şundan tespit ettim, bundan doğacak zararı da, ben, Hükümet olarak üstleniyorum, siyasî tercihimdir.”

Şimdi, bu durumda, bir kararname çıkarmadan, bir kanun çıkarmadan, paranızın konvertibl olduğu bir ortamda, hukukta hiçbir şekilde yeri olmayan bir görev vermiş oluyorsunuz ve bundan dolayı, Merkez Bankası, size, 31 Aralıkta bir rapor gönderiyor “işte, ben, bu sene şu kadar zarar ettim.” Niçin zarar ettin? Türk Lirasının değerini, piyasa değerlerine göre oluşturacaktın; eğer, zarar ettiysen, vazifeni yapmadın; onun neticesine katlanman gerekir. Dolayısıyla, birden fazla hukukî hatayı, uygulama hatasını içeren ve aynı zamanda gereksiz yere devlet borçlarını büyüten bir uygulamadır. Bu uygulamaya son verilmesi gerekir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uluğbay.

ANAP Grubu adına, Sayın Biltekin Özdemir; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Özdemir, süreniz 10 dakika.

ANAP GRUBU ADINA BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1997 yılı bütçe tasarısının Hazine ve kamu kuruluşlarına ilişkin bölümünün, devlet borçlarıyla ilgili maddelerini görüşmeye başladık.

Sayın milletvekilleri, öteden beri izlendiği ve değerlendirildiği üzere, ülkede, kamu malî yönetiminde, Hazine politikaları ne zaman ki, maliye politikalarının önüne geçmiş ve günlük uygulamalarda Hazine politikalarının sonuçlarıyla, kur politikalarının sonuçlarıyla ne kadar borçlanma yaptığımız ve ne kadar faizle borçlanma yaptığımız politikalarının, diğer maliye politikalarının önüne geçtiği dönemlerde, ülkede görülmüştür ki, bilinmektedir ki, işler iyiye gitmemektedir; çünkü, devlet, esas itibariyle, niçin borçlanır; devletin temel borçlanma nedeni, gelirleri ile harcamaları arasındaki olumsuz farkın giderilmesi içindir. Hele hele, yapmış olduğunuz borçlanmayı, ülkenin geleceğine ilişkin üretimini artıracak, ülkenin gelecekteki ekonomik gücünü ve stokunu büyültecek yerlere harcamazsanız, o zaman, borçlanma politikalarının ülke ekonomilerindeki olumsuz etkileri çok daha yüksek olur. Bu bağlamda, devletimizin, aşağı yukarı, geçen onbeş yıllık borçlanma periyodunu değerlendirdiğimizde, şu kısa tespitleri bilgilerinize sunmak ihtiyacını duyuyorum.

Devletimiz, 1983'te 18 milyar dolar dolayında dışborç stokuyla işe başlamıştır. Borç stokunun 1991 yılı sonundaki tutarı, hepinizin de yakından bildiği gibi, 50,5 milyar dolar düzeylerine yükselmiştir. Başka bir ifadeyle, bu dönemde, devlet -döviz paritelerinin de etkisini içine almak üzere- 30-32 milyar dolar dolayında bir dışborç stoku artışı yaşamıştır.

Elbette, bu borç stokunun Türkiye ekonomisindeki etkilerini bu dönemde hepimiz yakından izledik. Ne kadar olumsuzluklarına değinirseniz değininiz, ne kadar eleştireceğiniz yönlerinden bakarsanız bakınız, 1983-1991 döneminde, Anavatan Partisinin yönetimde olduğu dönemde, Türkiye'de devletin dışborçları 30 milyar dolar artmış, buna mukabil, devletin ekonomik gücü 100 milyar dolar büyümüştür. Bunu, hiçbir suretle inkâr etmek mümkün değildir. Devlet idaresinde gösterilen zafiyetleri, eğer bu zafiyetlerin arkasında siyasî birtakım tertipler yoksa, o dönemin başarısını gölgeleyecek unsur olarak takdim etmek de hiç hakça olmaz; aksi takdirde, o devlete iyi niyetlerle, canı gönülden hizmet sunan siyasetçilere ve onların emrinde çalışan kamu görevlilerine haksızlık edilmiş olur.

Aynı dönemde, 50,5 milyar dolar düzeyinde devredilen borç stoku, geçen beşbuçuk, altı yıllık dönemde de, yine neredeyse 30 milyar dolar düzeyinde bir büyümeyle, bugün, 80 milyar dolarlar düzeyine yükselmiştir. 1996 yılının birinci yarısı sonunda, devlet borçlarının 75 küsur milyar dolara yükseldiğini görüyoruz. Üstelik de bu kadar kısa dönemde devletin dışborcunun bu kadar yüksek artmış olmasına rağmen, üzülerek, şu iki tespiti yapmak ve bilgilerinize sunmak ihtiyacındayım:

Bunlardan birincisi, bu dönemde, bu borç karşılığında, devletin arz ettiğim ekonomik stokuna ve üretim kapasitesine gözle görülür büyük bir ilave yapılamamıştır. Başka bir ifadeyle, bu dönemde sağlanan borçlar, daha verimli kullanılması mümkün olabildiği halde, mevcut ekonomik gücün muhafazasını sağlayabilecek kadar verimli kullanılabilmiştir.

İkinci bir olumsuz gelişme, bu geçen beş yıllık dönemde dışborçlarımızın vadelerinde bozulma olmuştur. Uzun vadeli dışborçlarımızın oranı azalmış, buna mukabil, kısa vadeli dışborçlarımızın oranı yükselmiştir. İçborçlarda da benzeri tahlilleri yapmamız mümkündür. Bugün itibariyle içborçlarımızın miktarı, aşağı yukarı 3 katrilyon liraya gelmiştir; 1996 yılının şu günlerinde devletin içborç stoku 3 katrilyon liraya gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bu yılın başında borç stokumuz 1,4 katrilyon liraydı; daha yılın bitimine bir ay olmasına rağmen, içborç stokumuz 1,6 katrilyon lira artmıştır; bu aralık ayı içerisinde de bu miktar, muhtemelen 3,4 katrilyon liraya kadar yükselebilecektir. Haddizatında, bu borç neyi göstermektedir; o dönemde, kamu yönetiminin, genelde gelirleriyle harcamaları arasındaki farkın başka bir yönden ifadesidir; bu rakamı kamu açığı olarak da tanımlayabilirsiniz.

Buradan şuraya varmak istiyorum: Bu kadar büyük artışlara rağmen, bu dönemde alınmış olan ciddî bir önlemi, ciddî nitelikte bir düzenlemeyi göremiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Özdemir, 2 dakikanız kaldı.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) - Şimdi, Hükümetimiz, bize, 1997 yılında sunmuş olduğu bütçenin denk olduğunu ifade ediyor. Tabiî, bütçenin denk olup olmaması ayrı bir konu; fakat, sayın milletvekilleri, önemli olan, bütçenin başlangıçta, kâğıt üzerinde denk olarak bağlanması değildir tabiî; amaç, yıl sonunda, acaba, bu ifade edilen büyüklüğe ulaşmak mümkün müdür?

Sayın milletvekilleri, bunu değerlendirirken, şu hususun da gözden ırak tutulmaması gerekir: 1997 yılı sonu geldiği zaman, biz, devletin dışborç stokunda ve içborç stokunda meydana gelen artışlara bakacağız. Bu artışların, esas itibariyle, devletin o dönemdeki açığı olduğunu da değerlendireceğiz. İşte, o zaman, biraz sonra görüşülecek olan maddede de belirtildiği gibi, devletin, gerçekten, 1997 yılında kamu ekonomisinin genelde denk olup olmadığı kararına varacağız.

Üzülerek ifade ediyorum, devlet, bir yandan, harcamalarını zorlayarak ve özellikle yatırımlar alanında kısmakta, öbür taraftan da, esas gelir kaynağı olan vergi politikalarında, şu ana kadar ciddî hiçbir düzenlemeyle önümüze gelmemiş bulunmaktadır. Bu düzenlemeler, bütçenin ekonomimize hayır getirmeyeceğini bize ifade ediyor.

Bu değerlendirmelerle huzurunuza geldim, hepinize saygılar sunarım. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.

Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

30 uncu maddeyi okutuyorum:

İç Borçlanma

MADDE 30. - a) Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan bu Kanunun 1 inci madesindeki ödenekler toplamının 1/3 üne kadar 1 yıl ve daha uzun vadeli iç borçlanma aktine yetkilidir. Aksine bir hüküm bulunmadığı sürece bu Kanunun ilgili maddeleri uyarınca ihraç edilen Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Tahvilleri bu limit kapsamında değerlendirilir.

b) Çıkarılacak Devlet tahvillerinin çeşitleri ile bunların faiz oranı, ihraç fiyatı, ödeme süresi, basım ve satış yöntemleri ile ödemelerine ilişkin her türlü esaslar ve bunlara müteallik diğer şartları belirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Bu tahvillerin basım giderleri ve satışa katılacak bankalara ödenecek komisyon ve banka muameleleri vergileri ile satışa katılan bankaların satış işlemleri dolayısı ile yapacak ları her türlü gider, vergi, resim ve harçların Hazinece bankalara geri ödenmesinde ve tahvillerin basımında uygulanacak şekil ve esaslar Hazine Müsteşarlığı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası arasında 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaksızın aktedilecek malî servis anlaşması ile tespit edilir.

Cari yıl içinde çıkarılacak veya daha önceki yıllarda çıkarılmış tahviller, işlemiş faizleri ödenmek suretiyle erken itfaya tabi tutulabilir veya piyasa koşullarından geri alınabilir.

Çıkarılacak tahvillerin faiz ve anapara ödemeleri ile yukarıda sözü geçen malî servis anlaşmasında yer alacak ödemeler ve bunların dışında kalan diğer konsolide devlet borçları ile ilgili gider ve işlemler her türlü vergi (Gelir ve Kurumlar Vergisi hariç), resim ve harçtan müstesnadır.

Bu fıkralardaki hükümler hazine bonoları ile daha önceki yıllarda ihraç olunan devlet tahvili, hazine bonoları ve konsolide devlet borçları ile ilgili işlemlerde de geçerlidir.

1997 yılında çıkarılacak tahvil ve bonoların vergi istisnalarını kaldırmaya veya uygulanacak oranları, yürürlükteki oranlar içinde kalmak üzere tespit etmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

c) Devlet iç borçlanma senetlerinin dövize endeksli olarak ihracı halinde, anaparadaki kur artışları her faiz ödeme tarihi itibariyle yeniden hesaplanıp, anapara değerine ilave edilerek iç borç kaydı yapılır.

d) Konsolide Bütçenin finansmanı amacıyla nakit karşılığı ihraç edilecek Devlet İç Borçlanma Senetleri hariç, tüm Devlet İç Borçlanma Senetleri geçmiş valörlü olarak ihraç edilemez. Daha önce ihraç edilmiş Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Senetlerinin faiz oranları yükseltilemez.

BAŞKAN - Madde üzerinde, DSP Grubu adına Sayın Zekeriya Temizel.

Buyurun Sayın Temizel. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu bütçe tartışmalarına başlarken, bütçe denkliği konusundaki iddiamızın, aslında, sadece bir kör inattan ibaret olmadığını; aslında, böyle bir kavramla yola çıkanların, bütçe yasası içerisinde, bazı ilkelere de uyması, riayet etmesi gerekliliğini dile getirmiş idik. Bütçemiz denk; 1 inci maddesine gelirlerini yazdık, 2 nci maddesine giderlerini yazdık ve arada bir fark olmadığı için de, devlete, borçlanma yetkisi istemedik; bu, gayet doğal. Sonra geldik 30 uncu maddeye. Ne diyorsunuz 30 uncu maddenin hemen (a) bendiyle: “Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan, bu Kanunun 1 inci maddesindeki ödenekler toplamının 1/3'üne kadar 1 yıl ve daha uzun vadeli borçlanma aktine yetkilidir.”

Değerli arkadaşlar, bu ne kadar yapar biliyor musunuz; 2 katrilyon lira... Hazinenin bağlı olduğu, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakana, 2 katrilyon lira borçlanma yetkisi veriyorsunuz. Peki, 2 katrilyon lira borçlanma yetkisini, Hazine Müsteşarının bağlı olduğu Bakan niye kullanacak; keyfi için mi kullanacak? Ne için kullanılır bir borç? Kamu finansmanında mı kullanacaksınız, bütçe açığının finansmanında mı kullanacaksınız, yoksa, kısa vadeli işlemler yapmakta mı kullanacaksınız? Kısa vadeli işlemler yapmakta kullanamazsınız; neden?.. Çünkü “1 yıl ve daha uzun vadeli” deniliyor. O halde, bu maddeyle, Hazinenin zaman itibariyle denkleştirme işlemini amaçlamıyorsunuz. Değerli arkadaşlar, bununla, çok net bir şekilde, bütçe açığını finanse etmeye çalışıyorsunuz.

İşte, bunu yapamayacağınızı, bu maddeyle, bütçe açığını finanse etmek için Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Sayın Bakana yetki vermekle borçlanamayacağınızı size kanıtlamak için buraya geldim.

Anayasamızın 161 inci maddesi, bütçeyle ilgili hükümlerinde, bütçeye ilişkin hükümlerin kanunla belirleneceği hükmünü amir bulunmaktadır. 1924 Anayasasında bununla ilgili olarak çok daha ayrıntılı hükümler vardı; ama, 1961 Anayasası, bu kadar ayrıntıya girmemiş; bunun bir uygulama yasasıyla yapılması gereğini belirtmiş ve “ne şekilde hazırlanacağı, uygulanacağı kanunla belirlenir” demiştir.

Peki, bu kanun hangisidir; 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunudur. 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun 30 uncu maddesi de, eğer, kamu giderleriyle kamu gelirleri arasında bir fark varsa; yani, kamu giderleri, normal kamu gelirleriyle karşılanamıyorsa, bu halde, açığın, borçlanmayla karşılanacağı konusunda, hükümetlere, bütçe yasasının 3 üncü maddesiyle bir denge kurmasının ve yetki almasının gerekli olduğunu bildirmektedir. Aynen okuyorum: “Harcama tutarı, gelir tutarı, bütçe açığı varsa, ne suretle kapatılacağı...”

Şimdi, değerli arkadaşlar, yine 1050 sayılı Yasanın 34 üncü maddesine göre, devletin yıllık bütçe tasarısından bahsedilmektedir; yani, bütçe, devletin bütçesidir. Devletin bütçesi konusunda, bu açığın ne şekilde finanse edileceği ve ne şekilde kapatılacağı konusunda, hükümete, açık bir yetki verme zorunluluğu vardır; çünkü, yine 1050 sayılı Yasanın 33 üncü maddesinde çok net bir şekilde “özel yasasında ya da 1050 sayılı Genel Muhasebe Yasasında açık bir izin olmadıkça, kısa vadeli bile olsa, hiçbir borçlanma aktedilemeyeceği gibi, Hazine adına da kefalet verilemez” denilmektedir. Anayasanın 161 inci maddesi 1050 sayılı Yasaya atıfta bulunuyor; 1050 sayılı Yasa da, bütçenin, bu şekilde yapılması gerektiğini söylüyor.

Değerli arkadaşlar, bütçenin denk olması konusuna bizim bir itirazımızın olamayacağını, keşke olması gerektiğini defalarca dile getirdik. Güzel; eğer, denk ise, o takdirde, bu 30 uncu maddeyle aldığınız yetkiyle, kesin olarak, bir bakana 2 katrilyon lira borçlanma yetkisi veremezsiniz, bu, Anayasaya aykırı olur; çünkü, siz, hükümete, denge maddesiyle borçlanma yetkisi almamışsınız. Bu konuyu Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. Bunun için gelip, sizlere anlatıyorum; yani, niye kimse bir şey söylemedi de, arkasından, biz uyarılmadık, sonra da Anayasa Mahkemesine götürüldü denilmesin diye...

Bütçeyle, hükümete açık bir yetki verilmediği sürece, borçlanılma yetkisinin bir bakana verilmesi olayı Anayasaya aykırıdır; kullanılırsa ne olur; varsayın ki, hatta, 2 katrilyon sınırında da tutamadı, borçlandı; aldı başını gidiyor, 3 katrilyon lira borçlandı... Değerli arkadaşlar, bunun Türk Ceza Kanunundaki tanımı, görevin suiistimalidir; yetkili olmadığı halde, kamu yetkisini, yetkisiz bir alanda kullanması anlamına gelir. O nedenle de, böyle bir sorumluluğun, birtakım insanlar tarafından, deneylerle tadılmaması gerektiğini, öğrenilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. (DSP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, size, eski bir bütçeden, 1969 yılı Bütçe Kanunundan bir madde okumak istiyorum; yani, bütçe kanunları nasıl yapılır, aslında, niye böyle yapılır diye. Bütçe Kanununun 1 inci maddesine, gerçekten, giderler, 2 nci maddesine ödenekler konulmuş, 3 üncü maddesi de “ödenekler toplamıyla tahmin edilen gelir arasındaki şu kadar liralık farkın 600 milyon lirası borçlanmayla -çok açıkça- geri kalan kısmı da özel kaynaklardan olmak üzere, bir sonraki bütçeden; geri kalan kısmı da personelden tasarruf edilmek suretiyle” şeklinde.

Bütçe yapmak ciddî bir iştir. İşte, o nedenle, yıllardan beri bütçelerimiz, böyle hazırlana hazırlana gelmiş. Şimdi de olabilir, denk bütçeye itirazımız yok, inşallah gerçekleşir diyoruz; ama, gerçekleşmezse, bu yasayla borçlanma imkânınız yok. Borçlandığınız takdirde de, Türk Ceza Yasası karşınızda duruyor.

Bizden hatırlatması; ben, niye bu, böyle birdenbire ortaya çıktı demedim. Aslında, bu Hükümet, bu bütçe, her fırsatta, bu bütçenin denk olmayacağını, değişik şekillerde kendisine olanaklar yaratmaya çalıştığını gözler önüne sermeye çalışıyor.

Plan ve Bütçe Komisyonunda, özellikle, bütçe tasarısının 31 inci ve 36 ncı maddeleriyle ilgili olarak verilen önergelerin niteliğini, belki, bütçe tasarısının görüşülmesi sırasında Komisyon tutanaklarından okumadınız; ama, basından izlediniz. Yani, gelirlerin giderlere yetmeyeceğini, bir şekilde devletin finansman olanağı peşinde koştuğunu, her fırsatta bunu değerlendirmeye çalıştığını söyledik.

Değerli arkadaşlar, biraz sonra, bundan sonraki maddede tartışmaya açılacak olan bir önerge, biraz önce bize dağıtıldı. Ne yapılıyor biliyor musunuz -sizin de önünüzde vardır büyük bir ihtimalle- yine, Merkez Bankası Yasasının 50 nci maddesinde belirtilen avans hesabının, 1996 yılı sonu itibariyle yeniden tahkim edilmesi...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Çekildi o.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Şimdi geldi!..

BAŞKAN - Geri çekmişler...

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, alay mı ediyorsunuz, dalga mı geçiyorsunuz?!. Birileri bu önergeleri dolaştırıyor, imzalıyor, bizim önümüze geliyor; sonra, sessiz sedasız çekildi... Ben de bu gayretleri sergilemeye çalışıyorum işte sonuç olarak. Demek ki...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Milletvekillerinin önerge verme hakkı var.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Yani, sonuç olarak ne yaparsanız yapın...

REFİK ARAS (İstanbul) - Ne yapacaklarını bilmiyorlar.

METİN ŞAHİN (Antalya) - Şaşkınlar Sayın Başkan.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) - Önerge vermek hakkımız değil mi?..

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyelim, rica ediyorum. Niye müdahale ediyorsunuz?..

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, benim söylemeye çalıştığım olay da o zaten.

Bakın, bu beni sevindirir.

BAŞKAN - Sayın Temizel, 2 dakikanız var.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Çünkü, gelecek yıllara taşıyacağınız krizin, hemen aralık ayı içerisinde yaşanmasını istemiyorsanız, bu tür yöntemlere kesin olarak tevessül etmeyin.

Sayın Başkan, son olarak, sözlerimi şu cümleyle bitirmek istiyorum : Bütçe yasasının denk bağlanması hepimizin arzusu, denk sonuçlandırılması da arzusu; ama, bu bütçe yasasıyla, Hükümet, 1997 yılı içerisinde kesinlikle borçlanamaz. Uzun vadeli borçlanacak da, faizlerini 1998 yılına atacak; 13 ay vadeli tahvil ihalelerine çıkılacak! Bunların hepsini göreceğiz; inşallah, bunlar da olabilir; ama, yükün hepsini...

DEVLET BAKANI H.UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Bugün yaptık.

ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Bugün yaptığınız 13 ay vadeli ihaleye 480 trilyon lira teklif geldiğini de öğrendik. Bunların hepsi ne demektir biliyor musunuz; 1998'in ocak ayına, 1997 yılında ödenmeyen faizlerin hepsinin yığılması demektir. Bu devlet devamlıdır. Sadece 1997 yılının birkaç ayında, eğer, bu işler böyle gidiyor diye, haziran ayı sonuna doğru kaçmayı düşünüyorsanız, yapılan işlemler doğrudur; ama, 1998 yılında hâlâ bu işlere devam etmeyi düşünüyorsanız, yaptığınız şeyler hatalıdır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Temizel.

Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

31 inci maddeyi okutuyorum:

2974, 3836 ve 1211 Sayılı Kanun Hükümlerinin Uygulanması

MADDE 31. - a) 2974 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşları Borçlarının Tahkimi Hakkında Kanun ile 3836 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Birbirlerine Olan Borçlarının Tahkimi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanması sonucu Hazinece üstlenilerek tahkim olunan borçlar için 1997 yılında yapılacak faiz ve anapara ödemelerinin gerektirdiği tutarda alacaklı kuruluşlara özel tertip Devlet İç Borçlanma tahvili vermeye,

b) 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 61 inci maddesi gereğince yeniden değerleme farkından doğan borçlar karşılığında geçmiş yıllarda verilen Devlet İç Borçlanma senetleri ile bunların Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca açık piyasa işlemlerinde kullanılması sonucu senetlerin orijinal faizleri ile piyasa faizleri arasında oluşan menkul kıymet zararları karşılığında bankaya verilmiş olan Devlet İç Borçlanma senetlerinin 1997 yılında yapılacak faiz ödemelerinin gerektiği tutarda özel tertip Devlet İç Borçlanma Senedi vermeye,

c) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 21.4.1994 tarih ve 3985 sayılı Kanunun Geçici 9 uncu maddesi uyarınca Kısa Vadeli Avans hesabında biriken tutarların tasfiyesi amacıyla ihraç edilmiş olan Devlet İç Borçlanma Tahvillerinin 1997 yılında yapılacak faiz ödemelerinin gerektiği tutarda Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Senedi vermeye,

d) Yukarıda sözü edilen faiz ödemelerini “Bütçeden Mahsup Edilecek Ödemeler Hesabı”ndan yaptırmaya, hesabın yılı içinde mahsup edilemeyen artıklarını ertesi yıla devretmeye veya bütçe ile ilgilendirmeksizin özel hesaplarda izlemeye,

Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan,

e) 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 61 inci maddesi gereğince yeniden değerleme farklarından doğan ve doğacak borçların 1997 yılında yapılacak ödemeleri için özel tertip Devlet İç Borçlanma Senedi ihraç etmeye ve bu tahvillerin vade, faiz ve sair şartlarını belirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın teklifi ile Başbakan,

Yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde Sayın Hikmet Uluğbay'ın söz istemi vardır; buyurun efendim.(DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır Sayın Uluğbay.

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Sayın Başkan, değerli üyeler; tekrar huzurunuza çıkmak zorunda kaldığım için özür diliyorum.

Size açıklayacağım hususlardan bir tanesi, 29 uncu maddenin devamıdır, diğeri de, bu maddenin içeriğindeki kısa vadeli avansa yöneliktir. Biraz önce, 29 uncu maddeyi açıklarken, bu amaçla, yani, kur farkları için Merkez Bankasına verilen tahvillerin, piyasa faizlerinin altında verildiğini -yüzde 50'ler dolayında- yıl sonunda çıkan faiz farklarının da, yeniden kâğıt verilmek suretiyle kapatıldığını ve böylece, kâğıt vermek suretiyle, borçların kendi içinde büyüdüğünü ifade etmiştim.

İşte, burada, 31 inci maddenin (b) fıkrası aynen bunu yazıyor. Diyor ki, arada fark olacaktır, biz bunu peşinen kabul ediyoruz, zaten, bu oyunu biz böyle oynuyoruz; tamamen bu bir oyundur. Aradaki, farkları da, para basar gibi, Merkez Bankası banknot cinsinden basıyor, biz borçlanma kâğıdı cinsinden basıyoruz onar yıllık, Merkez Bankasının bastığı paranın bir kısmını da böyle ödüyoruz. Ortada olmayan konvertibiliteye geçmiş bir paranın kur farklarını, biz Merkez Bankasına atıyoruz. Niye; çünkü, Merkez Bankasına başka yerlerde zarar ettiriyoruz, zararın bir kısmını da oradan finanse edeceğimize buradan kapatıyoruz ve tabiatıyla konvertibilitemiz de biraz gerçek olmaktan çok, güdümlü bir konvertibilite, güdümlü bir Türk Lirası piyasa değerinin oluşmasıdır. Bu, iki farklı maddede tanzim edildiğinden resmi tamalayabilmek için açıklama ihtiyacını hissettim.

İkinci husus, kısa vadeli avans meselesidir. Türkiye Cumhuriyetinde 1940 yılına kadar, Merkez Bankasından, hükümetler para almamıştır. Harbin olağanüstü koşulları altında, harbin, Türk ekonomisini etkilemesi nedeniyle, bütçelerin geçici olarak finansmanı için, Merkez Bankasından, kısa vadeli bir avans alınma yoluna gidilmiştir. Ancak, 1940 yılında bu Mecliste bizim yerlerimizde oturanlar, şu şartı koşmuşlar : Evet, bu avans Merkez Bankasından verilecektir; ancak, o tarihte İngiltere'den alınmış olan 10 milyon Sterlinin karşılığı altın, Merkez Bankasına depo edilmek kaydıyla.

Ertesi yıl, Meclis uyanmış; demiş ki “Depo ettik; ama, bu yeterli değil...” Muhtemelen Merkez Bankası Başkanı da o tarihte uyarmıştır; “Terhin edilmesi, yani, rehin verilmesi kaydıyla “ demiş ve bu Meclis, o tarihte, bütçe açığı için, bütçe finansmanı için para basmayı, altın rehinine dayandırmış.

Ondan sonra,1950'li yıllarda gelen siyasî iktidarlar, bütçe ödeneklerinin yüzde 10'u kadar, Merkez Bankasının avans vereceğini, Hazineye yazmışlar. Ancak, bir hüküm daha koymuşlar; demişler ki, verilen bu avans yıl sonunda kapatılır; 1 ocakta avans almaya başlarsınız, hesabınızı, kitabınızı o şekilde oluşturursunuz ki, 31 aralık tarihinde bu avans kapatılır. Yani, 1950'lerin Meclisi, “ben, para basarak bütçe finanse ettirmem” demiş .

Daha sonra, 1960 İhtilali olduğunda, devlet maliyesinin durumu malum; o tarihte, askerî idare, birikmiş kısa vadeli avansların konsolide edilmesi için bir kanun çıkarıyor. Merkez Bankasından kullanılan kısa vadeli avansların ilk konsolidasyonu, 1960 askerî yönetim dönemidir.

Aradan zaman geçiyor; konsolide edildikten sonra, bir anda, yine kısa vadeli avansa saldırış oluyor ve yüzde 10'luk limit doluyor. 1940 Meclisiyle, zaman içinde değişen Meclisin, kamu maliyesine bakışındaki değişikliği- evre diyorsanız, evreyi; tersine evre diyorsanız, tersine evreyi- burada görüyoruz. Kısa sürede tüketildiği için, bir kanun daha; kısa vadeli avans, yüzde 15'e çıkarılmıştır. Yani, biz, malî disiplini sağlamak değil, disiplinsizliği özendirecek her türlü tedbiri almaya hazırız...

Olay, burada da bitmiyor; yüzde 15 üzerinden devam ediyor, geliyor. Ne zamana kadar; 1992 yılına kadar. 1992 yılında, hepiniz gayet iyi hatırlayacaksınız, çoğunuz bu sıralardaydınız, bir konsolidasyon kanunu çıkarıldı ve o kanunla bir yetki verildi...

BAŞKAN - Sayın Uluğbay, maddeyle ilgili konuşun; tarihçeden bahsetmeye gerek yok. Rica ediyorum... Bütçenin maddeleri üzerinde, gruplar, mümkün olduğu kadar az konuşur. Siz, Bütçe ve Plan Komisyonunun da üyesisiniz değil mi efendim; orada da gerekli...

HİKMET ULUĞBAY (Devamla) - Sayın Başkan, bu gerçekleri bilmeden, biraz sonraki maddeleri anlamak mümkün değil.

BAŞKAN - Efendim, bu gerçekleri özel olarak yazıp, arkadaşlara bir kitap olarak dağıtabilirsiniz; biz de yararlanırız. (RP sıralarından gülüşmeler) Tabiî, bu kürsü, ders verme kürsüsü değil.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Öğrensinler Sayın Başkan!..

HİKMET ULUĞBAY (Devamla) - Sayın Başkan, bu kürsü, gerçeklerin konuşulduğu kürsüdür. Ben, burayı, ders kürsüsü olarak kullanmıyorum...

BAŞKAN - Efendim, söyledikleriniz tümüyle ilgili konular...

HİKMET ULUĞBAY (Devamla) - Süremden aldığınız kısmı da, bana iade edin lütfen.

O tarihte, 13 trilyon civarında bir avans konsolide edilmiştir. Yani, basılan paranın karşılığında, devlet, kâğıt vermiştir; fakat, bu yapılan da, yine gerçekçi bir yaklaşımdır, bir kanunla yapılmıştır.

Arkasından, 1995 yılında, 25 trilyonluk kâğıt, hiçbir yerde yazılı olmaksızın, Hazine tarafından uzun vadeli kâğıt olarak, kısa vadeli avansın ödenmesi için Merkez Bankasına verilmiştir. Bu da yetmemiştir; 1996 yılında -içinde bulunduğumuz yıl- Hazine, Merkez Bankasına 50 trilyonluk kâğıt vermiştir kısa vadeli avansın miktarını düşürmek için. Yani, bir taraftan para bastırılıyor, arkasından, onu, âdeta kullanılmamış göstermek için, bir kâğıt veriliyor ve Merkez Bankası bilançosundan 50 trilyon siliniyor, Hazinenin kâğıtları bölümüne aktarılıyor. Bu, samimiyetsizliktir arkadaşlar.

Basılan para ekonomide kaldığı sürece, siz isterseniz tamamı için kâğıt verin, ekonomideki tahribat devam eder. Merkez Bankası Kanununa, kısa vadeli avansların ödenmesi için konulan 50 nci maddedeki hüküm “Ben sana banknot para verdim, banknot olarak iade edersin” şeklindedir. Banknot olarak iade etmemek, kanuna karşı hiledir ve istediğiniz kadar hile yapın, ekonomideki tahribatı durdurmanız mümkün değildir. İşte, bu hileler yapıldığı için, enflasyon yüzde 80'lerden aşağıya inmiyor, yüzde 90'larda dolaşıyor.

Biraz evvel, bir önerge olduğu söylendi ve arkadaşlarımız dediler ki: “Geri çektik.” Keşke geri çekmeseydiniz. Neden biliyor musunuz; geri çekmeseydiniz, kanunda yazılı bir yöntemle konsolidasyon yapmış olacaktınız. Bu sefer dayanamayacaksınız, 1997 yılında da, bu yıl ödendiği gibi, 50 trilyon yerine belki 100 trilyonluk kâğıt vereceksiniz. Yasayı, bir kere de sizler çiğnemiş olacaksınız ve hukukî dayanağı olmadan yapacaksınız bu işleri. İşte, yazık olan bu.

BAŞKAN - Sayın Uluğbay, 2 dakikanız var efendim.

HİKMET ULUĞBAY (Devamla) - Biliyorum Sayın Başkan.

Bakın, biz bunları niye dile getiriyoruz: Biz, Türkiye'nin, artık, tahammüllerinin sınırına geldiğini, halkımızın enflasyonun altında ezilmekten bıktığını, ciddî çözümler olduğunu, bu yaptıklarınızın da ciddî çözümler olmadığını ve “Gelin, ciddî çözümleri birlikte üretelim” mesajını vermek için söylüyoruz. Yapılanlar doğru değil arkadaşlar. Doğru yolda değilsiniz. Bu yolda gittiğiniz takdirde, halka ıstırap vereceğiz ve bunun için gönderilmedik biz buraya. Diyeceksiniz ki “dört sene sonraki veya beş sene sonraki seçimde Allah kerim.” Oraya bırakmayalım arkadaşlar; hizmet günü bugündür; yanlışları düzeltmenin başladığı gün, bugündür. (DSP sıralarından alkışlar) Yanlışlardan ıslah edilecek gün de bugündür. Tercih sizlerin.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uluğbay.

Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Madde üzerinde önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

32 nci maddeyi okutuyorum:

Dış Borçlanma

MADDE 32. - a) Yabancı ülke, banka ve kurumlarla veya uluslararası kuruluşlarla yapılmış ve yapılacak anlaşmalara göre proje kredisi olarak malî yıl içinde elde edilen imkânların;

1. Türk Lirası karşılıkları, dış borç kayıtları yapılarak Hazine Müsteşarlığı tarafından,

2. Malzeme ve hizmet bedelleri, taahhüt evrakı ve sözleşme tasarıları ile birlikte ilgili kuruluşlar tarafından,

Maliye Bakanlığına bildirilir.

Söz konusu miktarları gerektiğinde ilgili kuruluşlara ait bütçelerde açılacak özel tertiplere;

1. Ödenek kaydederek,

2. Mevcut ödeneklerden aktarma yaparak,

Bütçeleştirmeye, bunlardan yılı içinde harcanmayan miktarları ertesi yıl bütçesine devren ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

Daha önceki yıllarda benzer şekilde sağlanan imkânların Türk Lirası karşılıkları ile malzeme ve hizmet bedelleri için de yukarıdaki esaslara göre işlem yapılır.

b) Dış borçlanma imkânları ile satın alınacak malzeme ve hizmetlere ait taahhüt evrakı veya sözleşme tasarıları, Maliye Bakanlığınca vize edilmeden satın alma işlemi gerçekleştirilemez ve ilgili miktarların dış borç kayıtları yapılamaz. Maliye Bakanlığı gerektiğinde dış borçlanma ile ilgili bütçeleştirme işlemleri yapılmadan önce (ilgili miktarların ödenek, gider ve dış borç kayıtları daha sonra yapılmak üzere) taahhüt evrakı ve sözleşme tasarısını vize etmeye yetkilidir.

c) Dış devlet borçlarıyla ilgili kredi anlaşmalarının yürürlüğe girmesini sağlayacak kanunî düzenlemelerin tamamlanmasına kadar kredi anlaşmaları gereği peşin ödenmesi gereken komisyon, ücret, garanti ücreti ve benzerî giderler ile gerektiğinde faiz ödemelerini de “Bütçeden Mahsup Edilecek Ödemeler Hesabı”ndan yaptırmaya, hesabın yılı içinde mahsup edilemeyen artıklarını ertesi malî yıla devretmeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir.

d) Konsolide dış devlet borçlarıyla ilgili kredi anlaşmalarında öngörülen bütün ödeme ve işlemler (dış proje kredileri çerçevesinde yapılacak ödemeler dahil) 1997 yılında her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır.

e) Finansmanı Avrupa Birliği, yabancı devlet veya uluslararası kuruluşlarla yapılan anlaşmalara göre sağlanarak gerçekleştirilecek olan işler, antlaşma hükümlerinde özel ihale ve satınalma usullerinin öngörülmesi halinde, özel kanun, kararname veya antlaşma hükümlerine göre yürütülür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

33 üncü maddeyi okutuyorum:

Dış Borçların İkraz, Devir ve Garanti Edilmesi

MADDE 33. - a) Yabancı ülkeler, uluslararası kuruluşlar, yabancı bankalar ve yabancı ülkelerde yerleşik diğer finans kurumlarından her türlü amaçla ve uluslararası sermaye piyasasında kullanılan finansman araçları ile yapılacak borçlanmalarla ilgili temas ve müzakereleri yürütmeye ve bu borçlanmalarla ilgili işlemleri sonuçlandırmaya,

b) Yukarıdaki (a) fıkrasına göre sağlanan finansman imkânlarını, ekonominin çeşitli sektörlerinde gelişmeyi sağlamak amacıyla ve anlaşmalar hükümleri uyarınca kamu ve özel sektör kurumlarına ikraz, devir veya kullandırmaya ve bu kredilerden yapılması gereken geri ödemeleri aynı kuruluşlar için hesaben ikraz veya krediye dönüştürmeye,

c) Yukarıda belirtilen imkânların doğrudan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası veya Türkiye'de yerleşik kurumlar ile Türk Bankaları tarafından sağlanması halinde, bu kredileri kısmen veya tamamen devralmaya, devralınan bu kredileri kısmen veya tamamen kamu kurumlarına ikraz, devir veya kullandırmaya ve bu kredilerden yapılması gereken geri ödemeleri aynı kuruluşlar için hesaben ikraz veya krediye dönüştürmeye, Türkiye'de yerleşik bankaların döviz varlıkları üzerinden borçlanmaya,

d) Yabancı ülkelerin kredi kuruluşları, uluslararası kurumlar veya yabancı ülkelerde yerleşik banka ve kurumlar ile bu finansman işlemlerine katılan Türk Bankaları tarafından kamu kurumlarına (özel hukuk hükümlerine tabi olmakla beraber sermayelerinin % 50'sinden fazlası kamuya ait olanlar dahil) ve yatırım bankalarına verilecek kredileri, borçlanacak kuruluşun Hazine garantili mevcut dış borçlarını geri ödeme performansı ve borç ödeme kabiliyeti ile sınırlı kalmak kaydıyla ve anlaşmalarındaki şartlarıyla garanti etmeye,

e) Ulusal banka ve kamu kuruluşlarınca yabancı ülkelere açılacak kredilerin geri ödenmesini garanti etmeye, yabancı ülkelerde doğrudan teminat mektubu vermeye, yetkili ulusal bankalar lehine garanti vermeye,

f) Türkiye Cumhuriyeti adına Hazine Müsteşarlığı tarafından yabancı ülkeler resmî kuruluşları veya uluslararası kuruluşlardan sağlanan kredilerin teknik yardım ve eğitim amaçları kapsamındaki bölümlerini anlaşma hükümlerine istinaden gerektiğinde özel ve özerk bütçeli kamu kuruluşları ile kamu kuruluşu sayılan kurumlara karşılıksız olarak kullandırmaya,

g) Avrupa Konseyi Sosyal Kalkınma Fonu tarafından Bosna-Hersek'de finanse edilecek projeler için bu fona üye diğer ülkelerle birlikte sağlanacak ortak bir garanti çerçevesinde garanti verilmesine,

h) Avrupa Birliği, yabancı ülkeler ve bu ülkelerin banka ve kredi kuruluşları ve uluslararası malî kuruluşlardan ülkemizde faaliyet gösteren Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına risk sermayesi şeklinde köprü krediler (subordinated Ioans), koşullu krediler (conditional Ioans) sağlamaya veya yukarıda belirtilen yabancı ülke ve kuruluşların adı geçen Yatırım Ortaklıklarına doğrudan veya aracı malî kuruluşlar vasıtasıyla risk sermayesi şeklinde katkı sağlamaya yönelik anlaşmalar yapmaya, sağlanan bu imkânların devredilmesine, kullandırılmasına ve geri ödenmesine,

Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir.

i) Daha önceki yıllarda yapılan işlemler için de bu esaslar geçerlidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..

Buyurun Sayın Esat Bütün.

Süreniz 10 dakika.

ANAP GRUBU ADINA ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birkaç konu üzerinde Meclisin ve kamuoyunun dikkatini çekmek istedim. Bu düşüncelerle saygılar sunuyorum.

Birincisi, bundan önceki borçlanma dönemlerinde, özellikle dışborçların büyük bir kesiminin gerekli belge ve bilgilerinin eksik olduğunu, 1993 yılında, 1994 yılında, 1995 yılında, yaklaşık 600 trilyonluk, bugünkü hesapla 6 milyar dolarlık borcun, ne Hazine Saymanlığında, merkez saymanlığında ne de Sayıştay da belgelerinin ve bilgilerinin olmadığına Genel Kurulun bir kere daha dikkatini çekmek istiyorum. Hazine garantili bu borçlarda, gerçekten; eğer, iyi araştırılırsa, inanıyorum ki, çok büyük usulsüzlükler ve yolsuzluklar vardır.

Diğer bir önemli husus : Yine, Hazine garantili borçlarda birtakım haksız ve adaletsiz uygulamalar yapılmaktadır. Siyasî amaçla, geçmiş dönemlerde birtakım belediyeler -mesela üç büyükşehir belediyemiz- almış olduğu Hazine garantili borçlarını ödememiş. 1995 yılında, Hazinenin ödediği borç, yaklaşık 16 trilyon liradır. Bu, diğer belediyelerimize yapılan büyük bir haksızlıktır.

Birtakım işleri yapmak için, bazı belediyelerimiz, dışarıdan birtakım kuruluşlarla anlaşma yaparak -ki, bu anlaşmalarla ilgili, geçmişte birçok yolsuzluklar ve usulsüzlükler olmuştur- malzemeleri almadan peşin ödemeler yapmıştır. Bu şekilde bulunan krediler, belediyelerce “nasıl olsa bunu biz ödemeyeceğiz, Hazine garantilidir, hangi şartlarda olursa olsun alalım” şeklinde alınıyor ve bu borç, devletin üstüne yıkılıyor. Bugün, Türkiye'nin dışborçlarının yaklaşık yüzde 20'sinin üstündeki bir kısım, bu tür belediyelerin veya birtakım kamu kuruluşlarının borçlarıdır; direkt Hazinenin borçları değildir. Burada haksız bir şekilde birtakım yerlere kaynak aktarılmaktadır. Bu konuya dikkat çekmek istedim.

Diğer önemli husus : Yine, 1994 yılında benzer bir olay oldu. Biliyorsunuz, 1994 yılındaki depremle beraber birtakım bankalar battı. Bu bankaların dışarıdan almış oldukları yaklaşık 150 milyon dolar da, yine, Türkiye'yi, dünya ekonomik piyasalarında zor durumda bıraktı ve bu parayı da zannedersem Türkiye ödemek zorunda kaldı. Bu paraların nerede kullanıldığının, nasıl kullanıldığının -o bankalar, o kişiler yaptılar- ve aynı şekilde, bu Hazine garantileriyle ilgili olayların, bana göre, sağlam bir yasaya, hatta ekonomik bir yasaya bağlanması gerektiğine inanıyorum. Bugün de, yine, yap-işlet-devret modeli çerçevesinde böyle birtakım Hazine garantileri getirilmeye çalışılmaktadır; bir de önerge vardır.

Geçmişte, devletin, iyiniyetle, yasalarla ve başka şeylerle desteklediği uygulamalarla ilgili olarak, bu olaylarda da gerçekten çok hassas davranılması gerektiğine inanıyorum; çünkü, birtakım kredilerin yerinde ve gerçekçi olmadığına inanıyorum. Alınan kredinin Türkiye'nin ihtiyaçları doğrultusunda, Türkiye'nin beklentileri doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığı araştırılmadan, sırf birtakım altyapı yatırımları için belediyelerimizin aldıklarını görüyoruz. Yine, aynı şekilde birtakım uyanık kişilerin...

BEKİR SOBACI (Tokat) - ANAP döneminde Dalan aldı onu Sayın Esat Bütün.

ESAT BÜTÜN (Devamla) - Şimdi, kimin alıp, kimin almadığı önemli değil; önemli olan, bu işin yanlış olup olmadığı; şimdi onu tartışmaya çalışıyorum. ANAP döneminde alınmış veya 1995 yılında ödenmemiş; onu değil, kimin yaptığını değil; fakat, burada, birtakım haksızlıkların, adaletsizliklerin olduğunu söylemeye çalışıyorum ve bundan sonra olacak olaylara da dikkat çekmeye çalışıyorum.

Yarın, birtakım insanlar, faiz oranlarının dünya piyasalarının üzerinde olduğuna bakmadan, biz, birtakım işler yapacağız, yap-işlet-devret veya devam et modeli içinde işler yapacağız diyerek dışarıdan Hazine garantili para alıp, bu kaynakları heder ederlerse veya amaçları dışında kullanırlarsa -ki, bunlar olmuştur Türkiye'de- bunun hesabını neticede, devlet olarak, biz, veriyoruz ve zararını da milletimiz görüyor. Bu konulara dikkat çekmek istedim.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bütün.

Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 33 üncü maddesine aşağıdaki (j) fıkrasının eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saffet Arıkan Bedük Lütfi Yalman Temel Karamollaoğlu

Ankara Konya Sıvas

Mehmet Gölhan Abdulkadir Öncel

Ankara Şanlıurfa

Madde 33.-

j) Yap-işlet modeline göre gerçekleştirilecek projeler çerçevesinde ilgili kamu kuruluşunun bu projeleri gerçekleştirecek yerli ve yabancı, yerli ve/veya yabancı sermaye şirketlerinden almayı taahhüt ettiği enerji bedellerine münhasıran olarak ilgili satış sözleşmesi hükümleri çerçevesinde ödeme garantisi vermeye ve bu garantinin koşullarını belirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakan yetkilidir.

Gerekçe: Fıkranın bütçe kanununa alınması, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı tarafından uygulanmasına geçilen yap-işlet-devret modeli kapsamında verilmesi öngörülen Hazine garantisine yasal dayanak teşkil etmesi açısından önem arz etmektedir.

Yap-işlet modeli, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca tasarlanarak uygulanmasına geçilen bir modeldir. Model kapsamında verilmesi öngörülen Hazine garantisi, Hazine, yap-işlet-devret modelinde verilen garantilerden kapsam olarak daha dar, dolayısıyla da, Hazine Müsteşarlığınca tercih edilecek bir garantidir. Üstelik, garanti konusu meblağın, azalan oranlarda garantiye konu olması öngörülmektedir. Buna göre, yap-işlet modeli çerçevesinde verilmesi öngörülen Hazine garantisinin, modelin bu garanti olmadan da işleyebileceği sabitlenmediği sürece, yasal dayanağa kavuşturulması gereği ortadadır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Sayın Başkanım, bilindiği gibi, yap-işlet-devret modeline Hazine garanti verebiliyor; ancak, yeni bir finans modeli olan yap-işlet modeli şu anda açık bulunmaktadır. Çoğunluğumuz olmadığı için, katılamıyoruz; ancak...

ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) - Bütçe kanunuyla yapılacak bir şey mi bu Sayın Başkan?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Efendim, bundan evvelki seneler hep bütçe kanununda geçmiş; ancak, bütçe kanununda hep, yap-işlet-devret modeli olarak geçmiş ve ona göre de garantiler verilmiş veya veriliyor; ama, yap-işlet modeli yeni bir model olarak günümüze geldi ve bununla ilgili çalışmalar da var. O bakımdan, bizim, burada, çoğunluğumuz olmadığı için katılma imkânımız yoktur; ancak, bu izahı da vermek mecburiyetindeydim; izahatı bilgilerinize arz ediyorum.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Hükümet katılıyor efendim.

BAŞKAN - Komisyonu dinlediniz, Hükümet katılıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi, kabul edilen bu önerge doğrultusunda, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde, önerge doğrultusunda kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

244 Sayılı Kanun Kapsamı Dışında Borçlanma

MADDE 34. - a) Yıllık programlarla belirlenen dış finansman ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 31.5.1963 tarih ve 244 sayılı Kanunun kapsamı dışında kalan kuruluşlarla kredi anlaşmaları yapmaya ve projelerin yapılabilirlik çalışmalarının dış finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere Dünya Bankası ile üzerinde anlaşılacak şartlarla (10 000 000) ABD Dolarına kadar olan borçlanmaların yapılmasına Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir.

b) Bu gibi anlaşmalar ve savunma borçlanmalarına ilişkin kredi anlaşmaları bütçe kanunları hükümlerine dayanılarak yapılmış olup, Bakanlar Kurulunca uygun görülen diğer kredi anlaşmaları gibi Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe girer. Bu kararnameler 31.5.1963 tarih ve 244 sayılı Kanun ve 23.5.1928 tarih ve 1322 sayılı Kanun hükümlerine tabi değildir.

c) Türkiye Cumhuriyetinin bu madde ile “Dış Borçların İkraz, Devir ve Garanti Edilmesi” başlığını taşıyan maddeleri ve bu madde hükümlerine dayanarak, sırasıyla borçlu veya garantör sıfatı ile taraf olduğu kredi anlaşmalarından doğan borçlarının dünya sermaye piyasalarında mevcut muhtelif finansman araçları vasıtasıyla yönetimi amacıyla anlaşma yapmaya Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Söz konusu anlaşmalar imzalandıkları tarihte yürürlüğe girer.

d) Daha önceki bütçe yıllarında aktedilmiş benzeri anlaşmalar hakkında da bu hüküm uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

35 inci maddeyi okutuyorum:

Borç Verme ve Hibe Anlaşmaları

MADDE 35. - a) Avrupa Birliği, yabancı ülkeler, uluslararası kuruluşlar ve yabancı ülke kredi kuruluşlarından sağlanacak hibelerle ilgili temas, müzakere ve anlaşmaları yapmaya ve bu yolla sağlanan finansman imkânlarını kamu ve özel sektör kuruluşlarına kullandırmaya Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Söz konusu anlaşmalar imzalandıkları tarihte yürürlüğe girer.

b) Yabancı ülke ve kuruluşlara borç ve hibe şeklinde finansman sağlamak amacıyla anlaşmalar yapmaya ve anlaşmaların esas ve şartlarını belirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Yabancı ülke ve kuruluşlara verilecek olan borç ve hibeler Hazine Müsteşarlığı bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanır.

Söz konusu anlaşmalar Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe girer.

c) Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş. tarafından yabancı ülkelere ve bu ülkelerdeki kuruluşlara açılacak iki yıl veya daha uzun vadeli mal ve/veya hizmet satış sözleşmeleri veya bu tür sözleşmelerle eşdeğer finansal kiralama işlemleri ile ilgili Resmî Destekli ihracat kredilerinin esaslarını ve finansal hükümlerini düzenlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 35 inci madde (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Gözlükaya Necmettin Cevheri Yahya Uslu

Denizli Şanlıurfa Manisa

Salih Kapusuz Temel Karamollaoğlu Oğuzhan Asiltürk

Kayseri Sıvas Malatya

Madde 35 (b) Yabancı ülke ve kuruluşlara borç veya hibe şeklinde finansman sağlamak amacıyla anlaşmalar yapmaya ve anlaşmaların esas ve şartlarını belirlemeye, verilen borçların ertelenmesine ve yeniden yapılandırılması işlemlerini yapmaya, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Yabancı ülke ve kuruluşlara verilecek olan borç ve hibeler Hazine Müsteşarlığı bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanır. Söz konusu anlaşmalar Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe girer.

Gerekçe:

Ülkemiz tarafından, yabancı ülke ve kuruluşlara sağlanacak borçların şartlarının müteakiben yeniden düzenlenmesi gerekebilmektedir. Yukarıdaki değişiklik bu imkânı sağlayacaktır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Sayın Başkanım, yine, çoğunluğumuz olmadığı için, katılmamız mümkün değil; ama, müsaadenizle kısa bir izahat vermek istiyorum: Bilindiği gibi, 1990'da eski Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ortaya çıkan bir sürü cumhuriyetlere ve bu arada Balkanlarda ortaya çıkan cumhuriyetlere, Türkiye belli şartlarda krediler verdi, belli şartlarda yardımlar yaptı. Ancak, bu cumhuriyetlerin henüz kendilerini toparlayamaması sebebiyle, bunların vadesi gelmiş olan taksitlerinin ödenmesinde güçlük çıkarılıyor ve dışpolitikamızda bu menfi birtakım etkiler yapıyor. Eğer, bu yetki verilirse, dış münasebetlerimizin tesisi bakımından, ihyası bakımından faydalı olur kanaatindeyim.

Arz ederim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu efendim?

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir ) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor, Komisyon da aslında benimsiyor; ama, çoğunluğu olmadığı için katılamıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi, kabul edilen bu önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler.. Madde, önerge doğrultusunda kabul edilmiştir.

Müteakip madeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Hazine İşlemleri

Hazine Bonoları ve Avans İşlemleri

MADDE 36. - Genel bütçe ödemelerini zamanında yapabilmek ve ödemelerin tahsilatın göstereceği mevsimlik dalgalanmalardan olumsuz yönde etkilenmesini önlemek, uygulanmakta olan para politikasını yönlendirmek amaçları ile malî yıl içinde gerçek ve tüzelkişilere, genel bütçeden Hazine yardımı yapılan kamu kurum ve kuruluşlarına, kanunla kurulmuş fonlara en çok bir yıl vadeli Hazine bonoları satmaya, gerektiğinde bu bonoları satın almaya, satılacak Hazine bonolarının çeşitlerini, miktarını, satış usul ve esasları ile şartlarını tespite, 14.1.1970 tarih ve 1211 sayılı Kanunun 50 nci maddesi esaslarına göre Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından kısa vadeli avans almaya Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir.

Hazine bonolarının faizleri ve genel giderleri bu amaçla bütçeye konulacak ödeneklerle karşılanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Bu madde üzerinde önerge var mı Sayın Başkan?

BAŞKAN - Hayır, önerge yok.

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Söz istemiyorum.

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

37 nci maddeyi okutuyorum:

Çeşitli Saymanlıklardaki Değerlerin Hazineye Geçişi

MADDE 37. - Maliye Bakanı, bütün saymanlıkların çeşitli nedenlerle hazine hesapları dışında kalan mal varlıkları ve emanetler de dahil olmak üzere her çeşit paralarını Hazine hesaplarına kaydettirmeye, bu hesaplara tasarruf etmeye ve bu amaçla gerekli önlemleri almaya yetkilidir.

1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun tanımladığı bir saymanın yönetim ve sorumluluğunda olmayan kamu fonları hakkında da bu hüküm uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

38 inci maddeyi okutuyorum:

Geri Verilecek Paralar

MADDE 38. - 27.6.1963 tarih ve 261 sayılı Kanun uyarınca, geri verilecek paraların kesin olarak veya avans suretiyle ödenmesinin şekil ve usulleri Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlıkla Maliye Bakanlığı tarafından müştereken tespit olunur.

Yapılacak inceleme sonunda fazla ödendiği tespit olunan veya zamanında mahsup olunmayan tutarlar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre geri alınır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

39 uncu maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kamu İktisadî Teşebbüsleri

Kamu İktisadî Teşebbüslerinin Kârları

MADDE 39. - 1. 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kuruluşların, 1996 yılı kârlarından Hazineye isabet eden tutarları;

a) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen kısıtlamalara tabi olmaksızın, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın teklifi üzerine bütçeye gelir kaydetmeye,

b) Kuruluşların ödenmemiş sermayelerine veya tahakkuk etmiş görev zararları alacaklarına mahsup edilmek üzere Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın teklifi üzerine bütçeye gelir, ödenek ve gider kaydetmeye,

2. Birinci fıkra kapsamına giren kuruluşların 1995 ve önceki yıllara ait kâr paylarından Hazineye isabet eden tutarları Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın talebi üzerine bütçenin gelir ve giderleri ile ilgilendirmeksizin kuruluşların görev zararları alacakları veya ödenmemiş sermayelerine mahsup etmeye ilişkin işlemleri yapmaya,

Maliye bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

40 ıncı maddeyi okutuyorum:

Kamu Ortaklıkları ve İştiraklerinde Sermaye Değişikliği

MADDE 40. - 1. Kamu ortaklıkları ve iştiraklerinin yeniden düzenlenmesi tedbirlerini uygulamak, sermaye artırımlarına katılma, kamu iktisadî teşebbüslerinin yatırım ve finansman programlarının gereklerini yerine getirmek ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini uygulamak amacıyla;

a) Hazinece her türlü sermaye artırımlarına katılınması ve her türlü sermaye paylarının satın alınmasına,

b) Hazinenin ve kamu iktisadî teşebbüslerinin sermaye paylarını diğer kamu iktisadî teşebbüslerine, kamu ortaklığı idaresine veya katma bütçeli idarelere devretmeye veya onlar tarafından devraldırmaya,

c) Kamu iktisadî teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının Hazineye veya çeşitli fonlara olan borçlarını yıllık yatırım ve finansman programlarına uygun olarak Hazineden olan alacaklarına veya ödenmemiş sermayelerine mahsup etmeye veya teşebbüslerin borçlarının ödenme zamanı ve şartlarını belirlemeye,

Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan,

d) Bu işlemlerin gerektirdiği tutarları, Hazine Müsteşarlığının teklifi üzerine, mahiyetine göre, bütçede açılacak özel tertiplere gelir ve ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı,

Yetkilidir.

2. a) Kamu iktisadî teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının 1996 yılı sonu itibariyle;

aa) Hazineye, fonlara, Sosyal Sigortalar Kurumuna olan vadesi geçmiş borçlarını, hazineden ve fonlardan olan alacaklarına veya ödenmemiş sermayelerine mahsup etmeye,

ab) Türkiye İhracat Kredi Bankasına olan borçlarının ödeme zaman ve şartlarını tespite, gerektiğinde ödenmemiş sermayelerine mahsuben bu borçlarla, Bankanın Sosyal Sigortalar Kurumuna olan borçlarının Hazine tarafından devralınarak mahsup ve tasfiyesini sağlamaya,

Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan,

b) Bu işlemleri, Hazine Müsteşarlığının teklifi üzerine, gelir ve gider hesapları ile ilgilendirilmeksizin mahiyetlerine göre ilgili devlet hesaplarına kaydettirmeye Maliye Bakanı,

Yetkilidir.

3) İkinci fıkra uygulaması çerçevesinde işleme tabi tutulan kamu iktisadî teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının Hazine devirli dış kredilerinin Türk Lirası karşılıkları ve bu fıkraya göre devralınabilecek borçların miktarı ile sınırlı kalmak kaydıyla Hazine tarafından Özel Tertip Devlet Tahvilleri ihraç edilebilir. Bu tahvillerin, vade, faiz ve sair şartları Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın teklifi üzerine Başbakan tarafından belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

41 inci maddeyi okutuyorum:

Hazine Kefaleti

MADDE 41. - a) Kamu iktisadî teşebbüslerinin destekleme alımları ve diğer faaliyetleri ile ilgili finansman ihtiyaçları için yapacakları borçlanmalara Hazine kefaleti vermeye,

b) Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş.'nin kredi, sigorta ve garanti faaliyetleri nedeni ile yüklendiği işlemlerden doğabilecek politik riskleri garanti etmeye ve bu risklerden doğabilecek zararları ödemeye,

c) Özelleştirme İdaresince, özelleştirme programı çerçevesinde yapılacak borçlanmalara Hazine garantisi vermeye,

Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

42 nci maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ KISIM

Kamu Personeline İlişkin Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Özlük Hakları

Katsayılar, Yurt Dışı Aylıklar, Ücret, Sözleşme Ücreti, Ek

Tazminat Tavanları

MADDE 42. - a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 154 üncü maddesi uyarınca, aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayısı 1.1.1997-30.6.1997 döneminde (3.315), memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylığı katsayısı 1.1.1997-30.6.1997 döneminde (20.450), olarak uygulanır.

b) Kurumların yurt dışı kuruluşlarına dahil kadrolarında görev alan Devlet Memurlarının yurt dışı aylıkları, yeni kurlar ve yeni emsaller tespit edilinceye kadar, 27.4.1996 tarih ve 96/8129 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ek ve değişikliklerinde yer alan hükümlere göre ödenir.

c) 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin (c) bendi uyarınca çalıştırılan sözleşmeli personelin sözleşme ücret tavanı 1.1.1997-30.6.1997 döneminde (126 000 000) lira olarak uygulanır.

d) İlgili Kanununda gerekli düzenleme yapılıncaya kadar 26.10.1990 gün ve 3671 sayılı Kanunun değişik geçici 2 nci maddesinde yer alan (14 000) rakamı 1997 malî yılında (24 000), aynı Kanunun 5 inci maddesinin 1 inci fıkrası son tümcesindeki % 5 oranı % 7 olarak uygulanır.

e) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2.12.1993 tarih ve 3920 sayılı Kanunla değişik 28 inci maddesinin (B) fıkrası uyarınca ödenecek ek tazminatın tavanı (20 000 000) lira olarak uygulanır.

Aynı maddenin (A) fıkrası uyarınca ödenecek ek tazminatın aylık tutarı da; 1.1.1997-30.6.1997 tarihleri arasındaki sürede erbaş ve erler için (12 500 000) lirayı, diğer personel için (22 750 000) lirayı, 1.7.1997 tarihinden itibaren ise erbaş ve erler için (15 000 000) lirayı, diğer personel için (28 000 000) lirayı geçemez.

f) İçişleri Bakanlığınca tespit edilecek asgarî ve azamî sınırlar dahilinde belediye başkanlarının aylık ödemeleri, belediye meclislerince kararlaştırılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Algan Hacaloğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 42 nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekiller, 15-20 yıldır ülkemizde sürmekte olan ve hemen her yıl yüzde 70'ler düzeyinde devam eden yüksek enflasyon, ülkemizde toplumsal ve sosyal barışı kanatırken, aynı zamanda özellikle emekçiler, çalışanlar, emekliler ve sabit gelirliler üzerinde acımasız bir baskı ve yaşamlarını karartan bir ortam yaratmıştır.

Enflasyon, en acımasız vergidir; bu süreçte 15 yıldır uygulanmakta olan neoliberal iktisat politikalarının, rant ekonomisini öne çıkartan anlayışların sonucu olan, bir hükümet politikasına dönüşmüş bulunan enflasyonun faturasını, ne yazık ki, biraz evvel belirttiğim kesimlere kesiyoruz; ama, bu kesimler arasında bir bölümü var ki -yani kamu çalışanları- onlar enflasyondan en derinine ve acımasız şekilde etkilenenlerdir. Kıymaktayız kamu çalışanlarına, onları sakınmıyoruz. Refahyol Hükümeti altı aylık iktidar döneminde, iktidara gelirken söylediklerini unutarak, memuru ezmek, haklarını arayan memurlara copla, şiddetle gitmek uygulamasını ilke edinmiş ve önümüze gelen bütçeyle de bu anlayışını, memurlara karşı ne kadar acımasız olduğunun bir göstergesi olarak bize sunmuştur.

Değerli arkadaşlarım, öncelikle, memurlar, tüm emekçiler gibi, adil, hakça, emeklerinin gerçek karşılığı olan ücretleri alabilmeleri için, tüm Batılı ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de özgürce örgütlenme, özgürce toplusözleşme yapabilme ve özgürce grev yapma haklarına kavuşmalıdırlar; ancak, 1995 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19 uncu Döneminde; o dönemin ortamında, koşullarında 1982 Anayasasında, o Anayasanın yasakçı bazı hükümlerini kaldırabilmek ve çalışma yaşamını demokratikleştirebilmek amacıyla; diğer boyutlarıyla demokrasimize derinlik kazandırmak amacıyla yapma çabasına girdiğimiz değişikler arasında önemli bir madde de, kamu çalışanlarına grevli toplusözleşme hakkının verilmesiydi. Ne yazık ki, o çabalarımız, o aşamada, Refah Partisinin bütününün, anayasa değişikliklerinin tümüne karşı çıkması nedeniyle ve diğer sağ partilere mensup milletvekili arkadaşlarımızın yeterince destek vermemeleri nedeniyle...

EMİN KUL (İstanbul) - Biz destekledik...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Siz desteklediniz değerli eski Çalışma Bakanım; ama, diğer sağ parti milletvekillerinin yeterince destek vermemeleri nedeniyle, ne yazık ki, o ortam, o şans yeterince değerlendirilemedi ve anayasa değişikliği, bu konuda güdük çıktı, sınırlı çıktı. Şimdi, buna rağmen CHP-DYP Hükümeti döneminde yıllardır onaylanmamış olan 87 ve 151 sayılı ILO Sözleşmelerinin, yani dış hukukun, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmesine rağmen iç hukukumuza yansıtılmamış olması, bu konudaki gerekli düzenlemelerin, Anayasanın öngördüğü düzenlemelerin yapılmamış olması, bugün, hâlâ, önümüzde, memurlarımızın bu alandaki haklarının kullanmasında ciddî bir engel olarak durmaktadır.

Cumhuriyet Halk Partisi, Mart 1996'da, bu konudaki gerekli yasa önerisini vermiştir. Bu öneri, memurlarımızın ücretlerinin beraberce tespit edilebileceği bir süreç öngörmüştür. Anayasada yasak olduğu için grev hakkını kullanamamakla beraber, örgütlenme ve toplusözleşme yapma hakkını getiren böyle bir düzenleme, memurlarımızın, şu andaki hükümetlerin politikalarına bağlı, onların arzu ettikleri düzeyde ücretle, maaşla yetinme konumunda bırakan ortamı değiştirmek ve diğer tüm emekçiler gibi, masa başında haklarını aramalarına fırsat verecektir. Böyle bir yasa önerimiz vardır. Öncelikle, bunu, tüm Türkiye Büyük Millet Meclisinin, her kesimden milletvekillerinin dikkatine sunuyor ve Cumhuriyet Halk Partisinin bu önerisinin sırası gelince, burada, desteklenmesi konusunu bilgilerinize sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, Hükümetimiz, önümüze bir bütçe getirdi. Bu bütçeyi hazırlarken, Sayın Erbakan “eşelmobil sistemini getireceğim” dedi; ertesi gün “hayır; ücretleri, maaşları dolara endeksleyeceğim” dedi; bir sonraki gün de “hayır, enflasyon artışının üzerinde artı 4 getireceğim” dedi; sonra ne oldu; önümüze bir tasarı geldi.Bu tasarı neyi öngörüyor; memurlara, flat (düz) en üst memura da en alttaki memura da, ilk altı ayda yüzde 30 artış öngören bir öneri var önümüzde. 1997 yılı bütçesinin

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Yüzde 50...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Geleceğim o yüzde 50'ye de...

1997 yılı bütçesinin personel harcamalarının, bütçe büyüklüğüne oranı yüzde 26,7'dir. 1992 yılında, yani, Doğru Yol Partisi-CHP, SHP döneminde bu oran yüzde 47 idi. Kimse, bana “o dönemde daha çok personel vardı” demesin; devlet büyümüştür; kişi azalmamıştır.

BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, 2 dakikanız var.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Tamam efendim.

Buna rağmen, aradan geçen beş yıl zarfında, Refahyol'un, o adil düzen zihniyetinin, bugün, emeğe ve memura bakışını, memur ve emeği nasıl ezmek istediğini bu rakamlar ortaya koymaktadır.

Değerli arkadaşlarım, 1996 yılında, ortalama yüzde 76,3 enflasyon vardı; getirilen zam nedir; yüzde 50'dir... Düz yüzde 50'dir.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - 50 artı 30; toplam 80 eder...

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... Müdahale etmeyin...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Belli ki, geçen yıl, memurları enflasyona ezdirdiniz, emeği, faize ezdirdiniz; bu yıl da aynı şeyi tekrar edeceğiniz anlaşılıyor. İnanıyorum ki, bu Meclis, size geçit vermeyecektir. Eğer, bu Meclis geçit verirse, inanıyorum ki, emekçiler, işçiler ve memurlar, ilk genel seçimde size geçit vermeyecektir değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu bu eksikliği düzeltmek, için huzurunuza bir önergeyle gelmektedir. Biraz sonra, bu önerge burada okunacaktır. Bu önergeyle, biz, katsayıları, memurlarımızın üst gelir grubunda olanların maaşlarını yüzde 55; alt gelir grubunda olanlarını; ise yüzde 70 artıran, bütçeye toplam 55 trilyon liralık bir aktarmayı gündeme getirmiş bulunuyoruz.

Önergemizin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde genel destek göreceği umuduyla, sağduyu umuduyla, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Algan Hacaloğlu.

DSP Grubu adına Sayın Metin Şahin; buyurun. (DSP sıralarından akışlar)

Sayın Şahin, süreniz 10 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA METİN ŞAHİN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; şu anda, üzerinde görüştüğümüz 42 nci madde, sadece, muhalefet partileri açısından öneminin vurgulanacağı bir madde değil. Öyle sanıyorum ki, bu sıralarda oturan bütün arkadaşlarımızın, bu maddede önerilen yüzde 30'luk bir maaş artışını -çok samimî bir vicdan muhasebesi yaptıklarında- yeterli bulamayacaklarına inanıyorum.

Gerçekten, şu anda, Türkiye'deki milyonlarca kamu çalışanının -emekliler ile dul ve yetimleriyle- gözleri Parlamentonun üzerinde. Biz, şu ana kadar, kimisinde itiraz ettiğimiz kimisinde uygun gördüğümüz birçok maddeyi geçirdik. Bu maddeler, elbette, bütçenin bütünü itibariyle toplumumuzu ilgilendiriyor; ama, emin olun, çalışanlar ve onların yakınları, Parlamentodan -şu anda görüşülen ve üzerinde bir mutabakat aranan- yaşam düzeyini, gerçekten ihtiyaç duyulan ölçüde bir yere getirebilecek maaş artışını bekliyorlar.

Arkadaşlar, bu görev, hepinizin görevi. Bu görevi, bir muhalefet partisinin sözcüsü olarak, Demokratik Sol Partinin bir sözcüsü olarak benim dile getirmiş olmam çok önemli değil. Ben, öyle inanıyorum ki, bütün partilerin temsilcileri şuraya çıksalar, bu duygularımı söylemek zorundalar; çünkü, yüzde 90'lara varan enflasyonun çalışanlar üzerine ne derece ağır yük getirdiğini hepimiz kabul etmek durumundayız arkadaşlar.

Kirada oturan bir kişinin durumunu düşününüz; 4 milyon, 6 milyon hatta 10 milyon liraya varan aylık yakıt gideri ödemek zorunda olduğunu düşününüz; su ve elektrik giderlerini düşününüz; ulaştırma giderlerini düşününüz... Bütün bunları bir kenara bırakalım değerli arkadaşlar, son derece samimî, objektif değerlendirmelerde, bugün, 4 kişilik bir ailenin mutfak masrafının 20 milyon lira olduğunu herkes biliyor. Bütün parlamenter arkadaşlarımız bu gerçeği görüyor ve biliyorlar. Şimdi, getirilmek istenen yüzde 30'luk ücret artışı, maaş artışı, bu insanlarımıza gerçekten yetmez.

Bakın, samimî olalım ve bir özeleştiride bulunalım; biz, insanlardan devlete güven istiyoruz, İktidarımıza, Hükümetimize güven istiyoruz. Türkiye'de, son yaşadığımız birbuçuk aylık sıkıntılar üzerine toplumun değer yargılarının ne kadar olumsuzlaştığını hepimiz görüyoruz. Gelin, güven artırıcı bir yola gidelim. Biz, her türlü sıkıntılara rağmen, çalışanlarımızı gözettiğimizi gösterelim.

Değerli arkadaşlar, bugün, Sayın Maliye Bakanımızın sunuş konuşmasıyla ilgili kitapçık içinde -hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de Genel Kurulda- kamu çalışanları arasında düşük gelirli olan bir görevlinin maaşının 18 milyon 375 bin lira olduğunu söylüyorlar. Şimdi, hepimiz elimizi vicdanımıza koyalım, 18 milyon 375 bin lira maaş alan bir kişi, Hükümetin önerisi karşısında, yüzde 30'luk bir artışla, bu toplumdan ve bu Parlamentonun davranışlarından mutluluk duyabilir mi arkadaşlar, güven duyabilir mi, bize inanabilir mi; şevkle, arzuyla ülkesine, insanlarına bağlı olabilir mi?!

Yaşam kavgası veren insanların eline geçen para son derece önemlidir. Bir de, yüzde 90'lık bir enflasyon artışını devraldığımızı düşünürsek ve -görünen işaret odur ki, bundan aşağı düşmeyecek ve demin verdiğim bir örneği de yineleyerek- 4 kişilik bir ailenin mutfak masrafınında 20 milyon lira dolayında olduğunu düşünürsek, yeni dönemde, yıl sonunda bu rakamın 40 milyon liraya ulaşacağını görmemiz lazım. Halbuki, şimdi, getirdiğimiz ücret artışı, yüzde 30'la yaklaşık 4 milyon lira dolayındadır.

Değerli arkadaşlar, özeleştiriyi doğru yapalım; kimse darılmasın, kırılmasın. Bakın, birçoğumuz, parlamenterlere ayrılmış özel konutlarda oturuyoruz. Bu konutlara harcanan yakıt giderleri kadar, çalışanlarımıza maaş vermiyoruz. Bu gerçeği görelim arkadaşlar... (DSP sıralarından alkışlar) Bırakın bunun siyasî bir platformunu, sağ sol çekişmesini; gerçekçi olalım. Biz, çalışanlara, kendi oturduğumuz konutlarda yapılan zarurî masraflar kadar maaş vermiyoruz; işin gerçeği budur.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Yanlış örnek veriyorsunuz. Parlamentonun itibarını bu şekilde düşürüyorsunuz...

METİN ŞAHİN (Devamla) - Dinleyin... Lütfen... Sayın Gözlükaya; gerçekleri aktarıyoruz. Lüften...

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyin...

METİN ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, giderilmesi gereken bir başka yanlışlık, eksiklik; seyyanen yapılması gereken, seyyanen yapılması arzulanan bir ödeme var.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) - Yetki yasası...

METİN ŞAHİN (Devamla) - Hay hay sayın arkadaşım... Ben, eksik; söylediysem, hatalı söylediysem, gelin, yardımcı olun. Sorun, çalışanların sorunlarına destek olmaktır. Lüften... (DSP sıralarından alkışlar)

MEHMET AYKAÇ (Çorum) - Ayarlayacağız...

METİN ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, çalışanlarla ilgili iki gösterge uygulanıyor: Bir, taban aylığı şeklinde, bir de katsayıyla ilgili... Biliyorsunuz ki, katsayılar, ilaveler, yüksek düzeydeki kamu çalışanlarını ilgilendiriyor ve onlara bir katkı getiriyor; ama, düşük gelirlilere, emekli, dul ve yetimlere bu yansımıyor. Dolayısıyla, yüzde 30 gibi önerilen bir rakamın seyyanen uygulanması, gerçekten, dargelirliler için giderek arayı açıyor; yani, yukarı kesimden ücret alanların maaşlarındaki 30 milyon, 40 milyon, 50 milyon lira dolaylarındaki artışların bir anlamı oluyor; ama, aşağıdaki kesimlere getirdiğiniz 3 milyon liralık, 4 milyon liralık artışlar, hiçbir önem kazanmıyor arkadaşlar. Bunları gerçekten gözetmek durumundayız, bu sistemi değiştirmek durumundayız. Bunu, yıllardan beri, şu anda iktidar olan arkadaşlarımızın söylediğini ben de biliyorum. Bundan altı ay evvel, Plan ve Bütçe Komisyonunda beraber görev yaptığımız, şimdi iktidara gelen; ama, o zaman muhalefet kesiminde olan arkadaşların söylediklerini biliyoruz. Şimdi iktidar olunca bu gerçekleri unutmuş olamazsınız, mümkün değil... Onun için, gelin, Demokratik Sol Partinin önerdiği olabilir, diğer partilerin önerdiği olabilir, bu işte topluca bir uzlaşmaya varalım, bir sonuca gidelim ve yüzde 30 olan maaş artırımını değiştirelim.

Değerli arkadaşlar, bu konuda verdiğimiz önergenin, kaynak aktarımı yoluyla değişikliğini daha evvelki maddelerde uygun görmediniz; ancak, ben de yıllardan beri dikkatle izliyorum ki, parlamentolar, son gün, bütçe çalışmalarıyla, topluma bu anlamda önemli değişiklikleri yapıp, bir müjdeyse, o müjdeyi her zaman verebilmiştir. Bunun, bir kaynak eksikliği veya bütçenin denk olup olmamasıyla ilgili bir yanı yoktur; kaynak da yaratılır, kaynak da aktarılır ve çalışanlara bu kaynak yaratılır.

BAŞKAN - Sayın Şahin, 2 dakikanız var efendim.

METİN ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, özetlemem gerekirse, şu anda Hükümetin önerisi yüzde 30'dur; bu, yetersizdir, gerçekten yetersizdir. Sağduyu sahibi bütün parlamenterlerimizin bunu yüreklerinde hissettiğini biliyorum. Gelin, bu konuda, bir an için İktidarı sıkıştırın, bir an için Hükümeti, bakanı zorlayın; bu işi değiştirelim ve çalışanlarımızın maaş artışlarını yükseltelim; onların bize, Parlamentoya, Hükümete, İktidara, devletimize güvenini artıralım ve hak ettikleri bir yaşam düzeyine ulaşabilmeleri için yardımcı olalım diyorum.

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (DSP, DYP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.

ANAP Grubu adına, Sayın Murat Başesgioğlu; buyurun efendim.

Süreniz 10 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; bütçe kanunu tasarısının 42 nci maddesi hakkında Grubumuzun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri -benden önceki değerli konuşmacıların da ifade ettikleri gibi- tartıştığımız madde, kamu personeline, emeklilerine, onların özlük haklarına düzenleme getiren, özellikle maaşlarındaki artışı öngören bir maddedir. Her yıl olduğu gibi, bütçe kanunu tasarıları içerisinde, kamu çalışanlarımızın özlük hakları belli bir artışa tabi tutulur. 42 nci maddeyi incelediğimiz zaman, tetkik ettiğimiz zaman, Hükümetimizin bu yılki artış oranının yüzde 30 civarında olduğu görülmektedir. Hükümet, tasarıyı bu şekilde sunmuştur; ama, üzülerek ifade edeyim ki, Komisyonda bu yüzde 30 rakamı yarım puan dahi artmamıştır. Şimdi, şu günün şartları içerisinde, kamu çalışanlarına yüzde 30'luk bir maaş artışını bu Parlamentodan gönül huzuruyla çıkarmak, herhalde hiçbirimizi memnun etmez. Bu ülkede enflasyonun yüzde 90'lar seviyesinde seyrettiği bir ortamda, hayat şartlarının çok acımasız bir şekilde, kamu çalışanlarını, emekçileri ezdiği bir ortamda, 20 nci Dönem Parlamento, yüzde 30 maaş artışıyla bu halkın karşısına çıkamaz.

Evet, denk bütçe laflarına, yeni kaynak paketlerine, tozpembe hayallere rağmen, ülkemizin gerçekleri vardır.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Kaynaklar başka yere akıyor galiba!

MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Ülkemizin bu gerçeklerini gözardı edemeyiz. Evet, bir düzlüğe çıkabilmemiz için, herkesin, gücü oranında belli bir bedeli ödemesi gerekir; ama, demokratik ve uygar toplumlarda bedel, güçsüz insanlara, demokratik mekanizmalardan istifade hakkı olmayan insanlara en son ödetilir.

Bugün, kamu çalışanları, örgütlenme hakkından mahrumdur, yoksundur. Anayasayı değiştirdiğimiz halde, maalesef, bugüne kadar, kamu sendikalarının yasal düzenlemesini yapamadık. Burada, biraz evvel Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan değerli arkadaşımız o gün hükümetteydi. Burada fazla bir şey söylemeye hakları yok. Kendi hazırladıkları tasarı o şekilde çıktı. Herkesin, geçmişteki hesabını, geçmişteki tavrını iyi bilmesi lazım diye düşünüyorum.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Hayır; anayasa değişikliğidir o konu.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, yasama ile yürütme, anayasal ayrı ayrı organlardır. Demek istediğim şudur ki, bugün, İktidar Partileri sıralarında oturan değerli arkadaşlarım, evet, Hükümet, belli hesaplar içerisinde bu maaş artışını yüzde 30 seviyelerinde tutabilir; ama, bu Parlamento, Hükümetin her tasarısına, her teklifine boyun eğmek zorunda değildir. İşte, boyun eğmeyeceğimiz, kamu çalışanları adına isyan edeceğimiz maddelerden biri de bu maddedir.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Emekliler adına da...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Emekliler adına, dullar adına, yetimler adına, Hükümetin bu yüzde 30'luk artışını, bugün, burada, daha yükseğe çıkarmak zorundayız. Ama, maalesef, yıllardır, meydanlarda, muhalefet sıralarında, bu enflasyonu, maaş artışlarını dile getiren değerli Refah Partili arkadaşlarımız, bugün, büyük bir sessizlik içerisindeler. Ben, çeşitli konuşmalarımda da ifade ettiğim gibi, Hükümetin her teklifine, burada “evet” demeyeceğiz.

BEKİR SOBACI (Tokat) - Saygı duyarız.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Yeri geldiği zaman bütün Parlamento olarak, bu teklife de karşı çıkacağız. Karşı çıkacağımız günlerden biri de bugündür.

Değerli arkadaşlarım, bir de, belki bu artış, bir gider artırıcı teklif olarak görülebilse de -benden önce konuşan arkadaşlarımızda ifade ettiler- bu konuda yeterli ödenek vardır. Personel için ayrılan 50 trilyon liralık yedek ödenekten karşılanma imkânı vardır. Maliye Bakanlığının bu konuda yeterli personel ödeneği vardır. Bu, herhangi bir İçtüzük meselesi değildir. Dolayısıyla, bu konuya da takılıp, kamu çalışanlarımızın beklentilerini boşa çıkarmamamız lazım.

Bu konuya ilişkin olarak, Grubumuza mensup değerli arkadaşlarımız bir önerge verdiler. Bu önergemiz, 1997 yılı ilk 6 ayı için (3.315) olan aylık katsayı rakamının (3.825) olarak; yine, taban aylığı katsayı rakamının (23.600) olarak ve (126 000 000) olan ücret tavanının (145 000 000) olarak değiştirilmesini içeriyor. Bu önergede, artışlar hesaplandığı zaman, en az yüzde 50 mesabesinde bir artış öngörülmektedir. Bu da, ayrılan ödenekler içerisinde karşılanamayacak bir miktar değildir.

Değerli arkadaşlarım, yine, sözlerimin başına dönüyorum. 20 nci Dönem Parlamento olarak, kamu çalışanlarının hayatını zor idame ettirdiği, ev hanımlarımızın, analarımızın, her gün, mutfakta ne pişireceğini şaşırdığı, okula giden çocuklarının büyük bir mağduriyet içerisinde, olduğu, büyük bir boynu büküklük içerisinde okullarına gidip geldikleri bir ortamda, kamu çalışanlarına, bu yüzde 30 artışı reva göremeyiz. Geliniz, başka yerlerden kısıntı yapalım, başka kesimler üzerlerine düşen bedelleri ödesin; ama, ev hanımlarımıza, kamu çalışanlarına, onların çocuklarına, bu bedeli ödettirmeyelim.

Hepinize saygılar sunarım. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Başesgioğlu.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapmak ihtiyacı içindeyim.

BAŞKAN - Ne konuda?..

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Değerli ANAP Grubu sözcüsü, benim yapmış olduğum açıklamaya ilişkin...

BAŞKAN - Hayır, ne söyleyecekseniz, yerinizden söyleyin; buyurun.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - 1982 Anayasası, kamu çalışanlarına, sendikalaşma, toplusözleşme yapma ve grev hakkını yasaklamıştır. O nedenle, 19 uncu Dönemde, bu konuda yapılan düzenleme, anayasa değişikliği çerçevesinde ele alınabilmiştir. O dönemde, hükümetin, ayrı bir yasa sunma konumu yoktu ve 19 uncu Dönemde anayasa değişikliği için yapılan müzakerelerde ve süreçte, burada belirttiğim gibi, o zamanın iktidar grubunun sosyal demokrat kesimi olayı bütünüyle sahiplenmiş; ama, o günkü ANAP Grubunun önemli bir bölümü karşı oy kullanmıştır.

BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, arkadaşlar, geçen sene anayasa değişikliği yapılırken, ben kürsüdeydim; yine, ben yönetiyordum. Biliyorsunuz, anayasa değişikliğini hükümet teklif etmiyor, tasarı olarak gelmiyor. Bu, milletvekillerinin yaptığı bir tekliftir ve bunun, grupla ilgisi yok; bunu, gizli oylamayla yapıyoruz ve gizli oylamada da, hangi partinin, hangi milletvekilinin ret oyu verdiği, kabul oyu verdiği de belli olmuyor. Gerçi, bunu, kerametle biraz sezmek mümkün; ama, kerametle konuşmak da mümkün değil. O bakımdan, bu, Meclisin bir tasarrufudur. (ANAP sıralarından alkışlar)

Efendim, şahsı adına Sayın Biltekin Özdemir; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, bir defa, şu hususu, hemen sözümün birinci cümlesinde, Büyük Millet Meclisinin dikkatine sunmak isterim. Anavatan Partisi dokümanları incelendiği zaman, kamu çalışanlarına, gereğinde Anayasada değişiklikler yapılmak suretiyle her türlü sendikal hakkın verileceğinin kamuoyuna açıklandığı görülecektir. Bu itibarla, bu konuda, hangi partiye mensup olursa olsun, hiçbir partili arkadaşımın, Anavatan Partisi Grubu ve Partimizin görüşü hakkında başka bir yorum geliştirmeye hakkı olmadığını düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada, biz, şu anda, kamu çalışanlarının ve onların emekli dul ve yetimlerinin aylıklarının belirlenmesini ilgilendiren maddeyi konuşuyoruz. Hükümetin önünde iki imkân vardır. Bunlardan birisi, bu maddede yer alan katsayıları artırmak; öbürü de, almış olduğu Yetki Kanununa dayanılarak, Bakanlar Kuruluyla, yeni belirlemelerde bulunmak. Hükümet, Bakanlar Kuruluna aldığı yetkiyle, bazı üst düzey kamu görevlilerinin aylıklarının yükseltileceğini ifade etmiş; ama, geriye kalan bir birbuçuk milyon memurun aylıklarının artırılması konusunda, huzunuza, yüzde 30'luk bir artış getirmiştir.

Değerli arkadaşlarım, Plan ve Bütçe Komisyonunda da arz ettik, burada da bir önergemiz vardır; Grup Başkanvekilim ifade ettiler; biz diyoruz ki: Yüzde 90'lar düzeyinde yaşadığımız bir enflasyon var. Önümüzdeki yıl, Hükümet, gerçekleşmesi -inşallah mümkün olur- bir bakıma hayal olan yüzde 65'lik bir fiyat artışını öngörmüştür. Hiç olmazsa, ortalama yüzde 65'lik bir fiyat artışını sağlayacak bir öneriyle Hükümet buraya gelmeliydi.

AHMET DERİN (Kütahya) - Olur mu?!..

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) - Getirdikleri teklifin ağırlıklı ortalaması, yüzde 55 dolaylarındadır; ödenekleri yüzde 53'ü mümkün kılmaktadır. Bunun, ayrıntısını, ayrıca getirir, daha detaylı olarak size sunarım.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, önümüzde 500 bini aşkın öğretmen vardır, 100 bini aşkın teknik eleman vardır, 100 bini aşkın emniyet görevlisi vardır, 150 bin dolayında din görevlimiz vardır, 100 bini aşkın sağlık personelimiz vardır; yani, Hükümetin, aldığı Yetki Kanunuyla bunların meselelerine çözüm getirmesi mümkün değildir.

Bütçenin kendi içinde aktarma imkânı vardır. Personel yedek ödeneğinde 55 trilyon vardır, Maliye Bakanlığının emrinde yedek ödenekte 127 trilyon vardır. Geliniz, buradan, uygun bir miktar karşılık gösterilmek suretiyle, kamu çalışanlarımızın -hiç olmazsa önümüzdeki altı aylık dönem için- gelir düzeylerini, yaşadığımız enflasyonun ve hedeflediğiniz büyümenin yarısı kadar artıralım, bunda ne var?..

Hani, Hükümete geldiğinizde, hiç ortada bütçe filan yokken “biz, yüzde 30'u yüzde 50'ye artırdık” diye övünüyordunuz ya; çok da güzel yaptınız, ona da teşekkür ediyorum; ama, gelin, ondan daha kötü enflasyonun yaşandığı şu günlerde, bu yüzde 50'yi, çalışanlarımızdan, emeklilerimizden esirgemeyelim.

Biz, Anavatan Partisi Grubu olarak bir önerge verdik. Önergede, Hükümetin yüzde 30 düzeyinde önerdiği aylık fiyat artışlarını, hem çalışanlarımız hem emeklilerimiz için mütevazı bir miktar daha artıralım ve yüzde 50'ye yükseltelim diyoruz.

Malî yılın ikinci yarısında, Hükümet oturur; eğer, hakikaten, dedikleri gibi, fiyat artışları daha alt düzeylerde teşekkül ederse, o zaman, ona göre tavrını belirler; ama, siz, enflasyonu, kamu çalışanlarının ücret artışlarının önünde götüreceksiniz; yani, kamu çalışanlarını ezdireceksiniz, ondan sonra da ölmüş insanlara maaş artışı yaptım diye övüneceksiniz!..

BAŞKAN - Sayın Özdemir, 1 dakikanız var efendim.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) - Bu, hakça bir yaklaşım değildir diye düşünüyorum ve Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri, sizlerden, kamu çalışanları ve onların emeklileri adına, Anavatan Partisi mensubu bir milletvekili arkadaşınız olarak, vermiş olduğumuz, aylık artışları yüzde 50'ye yükselten önergenin kabulünü bilgilerinize ve tasviplerinize arz ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Biltekin Özdemir.

Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Sayın milletvekilleri, biraz önce bütçenin rakamlarını bağladık, bütün bakanlık bütçelerinin bölümlerini ayrı ayrı kabul ettik. Sayın Özdemir, zatı âliniz de çok iyi bir maliyecidir; Yüce Meclisimizin, bölümlerini tek tek kabul ettiği, tümünü bağladığı bir konuyu, yeni bir tekriri müzakere yoluyla tekrar müzakere sistemimiz yok.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Değerli Başkanım, meslektaşımız olmanız itibariyle sizinle gurur duyuyoruz.

Şunu ifade edeyim: Siz de biliyorsunuz ki, -biraz öncede izah ettim- Maliye Bakanlığı bütçesinde, personel yedek ihtiyaçları için 55 trilyon, Maliye Bakanlığı yedek ödenekler bütçesinin içerisinde de 127 trilyon olduğunu ve buradan ayrılacak uygun bir miktarın buraya aktarılabileceğini arz ettim.

BAŞKAN - Neyse efendim... Siz, zaten, burada onu söylediniz.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Kaynak gösteriyorum size.

Önergemiz, Anayasanın ruhuna da lafzına da uygundur.

BAŞKAN - Sayın Özdemir, tamam efendim.

Biraz önce, Maliye Bakanlığı bütçesini müzakere ederken, konunun uzmanı Sayın Zekeriya Temizel arkadaşımız, 930'da bir önerge vererek ödenek aktarılmasını istedi ve Genel Kurulda bu reddedildi. Burada, aktarma istenecek... Neyse, önergeleri okutalım da...

Efendim, yani, bizi, Başkanlık olarak zor duruma düşürmeyin. Yarın öbür gün, efendim, personelin maaşı artacaktı da Başkanlık bunu engelledi demeyin yani...

Önergeler vardır; geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 1997 Malî Yılı Bütçe Yasa Tasarısının 42 nci maddesinin (a) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Zekeriya Temizel Metin Şahin Kâzım Üstüner

İstanbul Antalya Burdur

Ahmet Tan Emin Karaa

İstanbul Kütahya

MADDE 42.- a) 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 154 üncü maddesi uyarınca, aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ekgösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayısı 1.1.1997 ve 30.6.1997 döneminde (3 825), memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylığı katsayısı 1.1.1997 - 30.6.1997 döneminde (26 750) olarak uygulanır.

Gerekçe:

Bütçe yasalarıyla memur maaşlarında sağlanan artışlar, yıllardan beri, maaşların reel olarak azalmasını önleyememiştir. 1996 yılında sağlanan artışların da 1997 yılı enflasyonunun altında kalması, kamu çalışanlarının ücretlerinin bu yılda da gerilemesi sonucunu doğurmuştur. Kaldı ki, maaş artışları, geçen yıllarda olduğu gibi, bu yıl da, hem taban aylıklarına hem de gösterge rakamlarına uygulanacak katsayılar aynı oranda artırılmak suretiyle sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu durum, özellikle, ekgöstergeleri olmayan düşük dereceli kamu görevlileri ile emeklilerin maaşlarını göreceli olarak düşük tutmakta, bu kesimlerin enflasyon nedeniyle doğan mağduriyetlerini ortadan kaldırmamaktadır. Bu uygulama, ücret yelpazesini düşük dereceli memurlar ve emekliler aleyhine gittikçe bozmakta, seyyanen sağlanan artışlar, üst dereceli ve ekgöstergeli kamu görevlilerinin maaşlarında kabul edilebilir bir artış sağlasa da, düşük dereceli memurlar ile emeklilerde -bu emeklilik kavramına işçi emeklileri de dahildır- kabul edilebilirlik sınırlarının çok altında kalmaktadır.

Düşük dereceli memurlar ile emeklilerin bu mağduriyetlerinin giderilmesi, enflasyonun altında ezilen bu kesimlerin biraz da olsa rahatlatılması amacıyla, gösterge için ayrı, düşük dereceli memurlar ve emeklilerin maaşlarını artıracak olan taban aylığı için farklı oranlarda artış sağlayan katsayılar önerilmektedir.

Önergemiz, ekgöstergelerde yüzde 50 artış sağlarken, taban aylıklarında yüzde 70 artış sağlamaktadır. Önergemizde öngörülen artışların kaynağı ise Maliye Bakanlığı bütçe tasarısının görüşülmesi sırasında verilen önergeyle, personel yedek ödeneğine aktarılan 50 trilyon liralık ödenekle sağlanmıştır. Bu nedenle, önergemiz bütçe büyüklüğü içerisinde gerçekleştirilebilecektir.

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kamu personelinin özlük haklarında yüzde 30 artış düşünülerek Hükümetçe önerilmiş bulunan katsayılar ve ücretlerle ilgili 1997 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı metninin 42 nci maddesinde yer alan tutarların; (3 315) katsayı rakamının (3 825) olarak, (20 450) katsayı rakamının (23 600) olarak, 126 000 000 Türk Lirası ücret tavanının 145 000 000 Türk Lirası olarak, 20 000 000 Türk Lirası ek tazminat tavanının 23 000 000 Türk Lirası olarak değitirilmesini arz ve teklif ederiz.

Biltekin Özdemir İsmail Durak Ünlü Halit Dumankaya

Samsun Yozgat İstanbul

Yusuf Pamuk Cemal Özbilen Yusuf Ekinci

İstanbul Kırklareli Burdur

Gerekçe:

Halen yaşanmakta olan yüzde 90'lar düzeyindeki enflasyon nedeniyle sıkıntı çeken kamu çalışanları ve emeklilerinin aylıklarında, hiç olmazsa mevcut durumlarını korumak amacıyla, gelecek altı ay için yüzde 50 artırım sağlayacak bir düzenleme kaçınılmaz görünmektedir. Eğer, enflasyon gerçekten düşürülebilirse, Hükümet ikinci yarı yıl için yapacağı artışlarda bu hususu dikkate alabilir.

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 42 nci maddesinin (a) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

Ahmet Küçük Nezir Büyükcengiz Algan Hacaloğlu

Çanakkale Konya İstanbul

Atilâ Sav Yılmaz Ateş Mustafa Yıldız

Hatay Ankara Erzincan

Mehmet Seyfi Oktay Haydar Oymak Zeki Çakıroğlu

Ankara Amasya Muğla

Oya Araslı Nihat Matkap Mahmut Işık

İçel Hatay Sıvas

Ahmet Güryüz Ketenci

İstanbul

Madde 42- a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 154 üncü maddesi uyarınca, aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayısı 1.1.1997 -30.6.1997 döneminde (3 900), memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak tavan aylığı katsayısı 1.1.1997-30.6.1997 döneminde 25 000 olarak uygulanır. Bu değişiklik nedeniyle doğacak 55 trilyon liralık ödenek ihtiyacı, Maliye Bakanlığı, 930 Program, 08 Alt Program, 3 Ödenek tevzii, 356 Faaliylet Proje ve 900 Harcama kalem No'lu ek ödeneğinden 930-08-3-351-9 No'lu personel ek ödeneğine aktarma yapılarak karşılanacaktır.

Gerekçe :

Böylelikle, Refahyol Hükümetinin Bütçe Kanunu Tasarısında yüzde 30 olarak belirlenmiş olan maaş artış oranı, 1997 yılında yüzde 75'in üzerinde gerçekleşmesi beklenen enflasyon karşısında çok yetersiz kalacaktır. Kamu çalışanlarına, enflasyon kayıpları üzerinde bir maaş artışı sağlamak amacıyla bu önerge sunulmaktadır. Böylelikle, grevli toplusözleşme hakkı kendilerine verilmeyen kamu çalışanları, bir ölçüde rahatlatılmış olacaktır.

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 42 nci maddesinin (e) fıkrasının ikinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ömer Özyılmaz Lütfi Yalman Sıtkı Cengil

Erzurum Konya Adana

Memduh Büyükkılıç Mikail Korkmaz

Kayseri Kırıkkale

“Aynı maddenin (a) fıkrası uyarınca ödenecek ek tazminatın aylık tutarı da erbaş ve erler için, 1.1.1997 - 30.6.1997 tarihleri arasındaki sürede 12 500 000 bin lirayı, 1.7.1997 tarihinden itibaren ise 15 000 000 lirayı geçemez.”

Gerekçe:

Terörle mücadele amacıyla operasyonlara katılan personel için getirilen sınırlama kaldırılmaktadır. Fıkrada yer alan er ve erbaşlara ilişkin sınırlamanın ise, bunların harçlıklarına Aralık 1996'dan itibaren zam yapıldığı göz önünde bulundurarak sürdürülmesi önerilmektedir. Kimlere ne miktarda ödeme yapılacağı Başbakan onayıyla belirlendiğinden, mevcut bütçe ödeneklerinin daha adil dağıtılması suretiyle, bütçede tertiplenen ödenekler içerisinde kalınması mümkün bulunmaktadır. Bu nedenle, önerimizin gider artırıcı yönü bulunmamaktadır.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Önerge ile maddenin o fıkrası aynı; işleme almayın Sayın Başkan.

BAŞKAN - Aradan çıkarılan şeyler var.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Aynı zaten, ne gerek var!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, DSP'li arkadaşlarımızın, Sayın Zekeriya Temizel ve arkadaşlarının verdiği önerge; ANAP Grubunun, Sayın Biltekin Özdemir ve arkadaşlarının verdiği önerge ve Cumhuriyet Halk Partisi adına Algan Hacaloğlu ve arkadaşlarının verdiği katsayı ve taban aylığının artırılmasına ilişkin önergeler, aşağı yukarı aynı mahiyettedir.

Sayın Temizel ve arkadaşlarının verdikleri, Maliye Bakanlığının 930 transferler bölümünden, aktarma yapılmasına ilişkin önergeleri işleme konuldu ve reddedildi. Bu durumda, Maliye Bakanlığının 930 transferler bölümündeki o ödeneklerin hepsi kesinleşti.

Biliyorsunuz, Anayasamızın 162 nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bütçelerin müzakeresi sırasında, milletvekilleri, gider artırıcı veya gelir azaltıcı önerilerde bulunamaz deniliyor. Böyle olunca, ben, bu konuda Komisyon ve Hükümetin de görüşünü alacağım. Benim şahsî kanaatim şu : Ben istiyorum aslında, keşke, memurlara bugünün üç misli maaş verebilsek; ama, bir hukuka... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, bakın, burası bir hukuk devletidir. Ben de Türkiye Büyük Millet Meclisini hukuk kurallarına göre yönetmek zorundayım. Ama, Anayasa...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Refah Partisi de olumlu...

BAŞKAN - Efendim, bir dakika... Rica ediyorum.

Anayasada bağlayıcı bir hüküm var. Biz, burada, Anayasaya sadakat için yemin ettik.

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Özdemir, bir dakika... Ben, şimdi Komisyona soracağım.

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Açıklamanızda hata var Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, ben size söz vermedim.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Önergeleri işleme koyun.

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... Anayasanın hükmü açık; bütçenin bütün bölümleri kabul edilmiş...

Sayın Komisyon, düşüncenizi söyler misiniz efendim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Sayın Başkanım arz edeyim.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri...

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Sayın Başkanım, bir hususun altını çizmemiz gerekir. Yanlış bir açıklamanız oldu.

BAŞKAN - Efendim, ben, önergeyle ilgili, sizin...

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Bu bütçe kanununun maddelerinde, bölümler arasında aktarmaya Hükümete yetki veren maddeler var.

BAŞKAN - Hayır, yok efendim; yok öyle bir şey.

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Dolayısıyla, kesinleşmiş değildir.

BAŞKAN - Rica ediyorum, oturur musunuz.

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Oradaki madde, burada da uygulanabilir.

BAŞKAN - Ben size söz vermedim.

Peki, buyurun efendim, siz açıklar mısınız.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Sayın Başkanım, şimdi, çok kısa bir hesap yaptırdık. ANAP'lı arkadaşların vermiş oldukları önerge kabul edildiği takdirde, bunun, bütçeye ek yükü 205 trilyon liradır.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Fazla bir şey değil.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Arz edeceğim efendim.

İkincisi, DSP Grubunun vermiş olduğu önergenin bütçeye getireceği yükün yekûnu 288 trilyon lira, CHP'ninki 259 trilyon lira. Dolayısıyla, bu üç grubun birbiriyle yarışa çıkmış gibi bir halleri var. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Lütfen efendim!.. Böyle değerlendirmeye hakkı yok.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Müsaade edin, bilgi vereceğim.

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum, Komisyonu dinleyelim...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Efendim, arkadaşların birkısmı aktarma teklif etmelerine rağmen, şurada, aktarmaların çok üzerinde rakamlar görülmekte.

Bir programdan diğer programa aktarma dahi olsa, burada iki mahzur ortaya çıkar: Birincisi, bütçenin kendi içerisinde birtakım dengeleri var; bu dengeler bozulur. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

İkincisi, aktarılacak dahi olsa, aktarılacak miktarların, 205, 288, 259 trilyon liraları karşılaması mümkün değildir.

Ayrıca, Anayasanın 162 nci maddesi çok sarih: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, bütçe kanunu tasarılarının Genel Kurulda görüşülmesi sırasında, gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar.” Dolayısıyla, buna aykırı... (DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

METİN ŞAHİN (Antalya) - Hükümet artırsın.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Bir hususu daha belirteceğim arkadaşlar. Zannediyorum...

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Çoğunluğunuz var mı Başkan?..

BAŞKAN - Efendim, bir dakika!.. Niye müdahale ediyorsunuz!.. (DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Komisyonun çoğunluğu var mı?..

BAŞKAN - Sayın Ergül, siz hangi komisyonun çoğunluğunu soruyorsunuz?

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Komisyonun çoğunluğu var mı; onu soruyorum.

BAŞKAN - Sayın Ergül, siz, Mecliste mi bulunuyorsunuz, yoksa, başka bir yerde mi bulunuyorsunuz?!

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Muhterem arkadaşlar, herhalde, CHP'li arkadaşım şunu söylemek istiyor: Siz, katılsanız dahi, çoğunluğunuz yok, katılamazsınız. Bunu demek istiyorsunuz; yani, çoğunluğunuz olmadığı için, katılsanız bile katılamazsınız demek istiyorsunuz. (DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Siz onlarla muhatap olmayın Sayın Komisyon.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Sayın Başkan, dolayısıyla, bizim buna katılmamız mümkün değil.

Bu ve buna benzer önergeler Komisyonda da verilmiştir; hemen hemen, kelimesi kelimesine aynı olan bu önergeler, Komisyonda da reddedilmiştir; dolayısıyla, katılmamız mümkün değildir.

BAŞKAN - Efendim, Hükümet bu konuda bir açıklama yapacak mı?

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Efendim, gider artırıcı olması ve bütçenin denkliğini bozması nedeniyle, Hükümet katılmamaktadır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

Bir dakika arkadaşlar...

Ben, bir idare hukukçusu olarak, hukuka çok saygılı ve Meclise çok saygılı bir insan olarak, bu önergeler Anayasaya aykırı olduğu için, bölümler...

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Sayın Başkan, aykırı değil...

BAŞKAN - Bir dakika... Sayın Biltekin Özdemir, rica ediyorum sizden...

Bu bütçenin bütün rakamları Meclisimizce kabul edilmiş, bütün bakanlıkların bölümleri tek tek oylanmış, kabul edilmiş. Şimdi, tekriri müzakereyle bu bölümlere geçerek yeniden müzakere yapma olanağı olmadığı için, sizlerin affınıza sığınarak, memurlardan da özür dileyerek, bu önergeleri işleme koymuyorum... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Tarafsız ol!..

BAŞKAN - Çünkü, yasal olarak koymam mümkün değil. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Anayasa kürsüye yeni mi geldi Başkan!..

BAŞKAN - Arkadaşlar, aslında, Plan ve Bütçe Komisyonunun, burada, Hükümetin getirdiği öneriye bağlı kalmadan, hiç olmazsa bir 5 puan vermeleri gerekirdi; ama, ne yapalım, Anayasamıza göre, Plan ve Bütçe Komisyonunun ödenek artırma yetkisi vardır, Genel Kurulun yoktur.

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Yorum yapma!.. Tarafsız ol!..

BAŞKAN - Benim yaptığım, Anayasayı ve İçtüzüğü uygulamak. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Yansız ol!..

BAŞKAN - Efendim, işleme koymuyorum... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Tarafsız ol!..

BAŞKAN - Arkadaşlar, politika yapmayalım; ucuz politika da yapmayalım. (DYP ve RP sıralarından alkışlar; ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Politikayı sen yapıyorsun!..

BAŞKAN - Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleriyiz, rica ediyorum...

SABRİ ERGÜL (İzmir) - Senin Başkanlığından gurur duyuyorum !

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 42 nci maddesinin (e) fıkrasının ikinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ömer Özyılmaz

(Erzurum)

ve Arkadaşları

“Aynı maddenin (a) fıkrası uyarınca ödenecek ek tazminatın aylık tutarı da, erbaş ve erler için, 1.1.1997-30.6.1997 tarihleri arasındaki sürede 12 500 000 lirayı, 1.7.1997 tarihinden itibaren ise 15 000 000 lirayı geçemez.”

BAŞKAN - Bu önergede gider artırıcı ve gelir azaltıcı bir yön olmadığı için bunu işleme koyuyoruz.

Buyurun Sayın Komisyon.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Efendim, hayır... Bu da, zannediyorum, Sayın Başkanım, şöyledir: Komisyonumuzdan geçen metne bakılırsa “er ve erbaşlar için 12 milyon 500 bin, diğer personel için 22 milyon 750 bin” deniliyor. Şimdi, bu önergeyle, diğer personelin 22 milyon 750 bin lira limiti kaldırılmış; dolayısıyla, bu 30 da verilebilir, 40 da verilebilir, 50 de verilebilir; dolayısıyla, gider artırıcıdır. Bunun da, biraz evvel belirtildiği gibi, Anayasaya aykırı olması sebebiyle işleme konmamasını takdirlerinize arz ederim; çünkü, aynı mealdedir. Yalnız, orada, 30 milyon lira çıkarır; yani, burada çıkarılıyor; 30'un yerine 50 verilirse yarın Hükümet, ne olur; O zaman, fevkalede büyük bir gider artırıcı hadise olur ki, Anayasaya aykırı olur.

Arz ediyorum.

BAŞKAN - Şimdi, efendim, önerge sahibinin açıklama hakkı yok; Hükümet bu konuda açıklayıcı bir bilgi verebilir mi?

DEVLET BAKANI H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Bu da, gider artırıcı özelliği nedeniyle, Anayasaya aykırılık teşkil etmektedir. O nedenle, Hükümet katılmıyor efendim.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon bunu gider artırıcı bir önerge niteliğinde gördüğü için, bunu da işleme koymuyorum.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Anayasa gitti mi, duruyor mu?!

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Say” sesleri)

Peki efendim, sayalım.

Kabul edenler... Sayalım arkadaşlar. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. (RP sıralarından alkışlar)

43 üncü maddeyi okutuyorum:

İkramiye Ödemeleri

MADDE 43. - 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun ile ek ve değişikliklerine göre verilen ve aynı Kanunla belirtilen oran ve tutarlar uygulanmak suretiyle bulunacak ikramiyenin ödenmesine devam olunur. Anılan Kanunun 26.7.1983 tarih ve 2867 sayılı Kanunla değişik 60 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrasında bütçe kanunu ile belirleneceği ifade edilen ikramiye katsayısı olarak 1997 yılında Devlet memurları aylıkları için tespit olunan katsayı uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

44 üncü maddeyi okutuyorum:

Tayın Bedeli

MADDE 44. - Bazı Kamu Personeline Tayın Bedeli Verilmesi Hakkında 22.6.1978 tarih ve 2155 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ödenecek aylık tayın bedeli, günlük er istihkakının bir aylık tutarı esas alınarak hesaplanır. Ancak bu şekilde ödenecek tayın bedelinin aylık tutarı (1000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpılması sonucu bulunacak miktarı geçemez.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime yarım saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.03

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 19.33

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Kadir BOZKURT (Sinop)


BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 36 ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız noktadan devam edeceğiz.

III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

1. - 1997 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1994 ve 1995 Malî Yılları Genel ve Katma Bütçeli İdareler ve Kuruluşlar Kesinhesap Kanunu Tasarıları (1/518; 1/519; 1/282, 3/414; 1/283, 3/415; 1/492, 3/516; 1/493, 3/517) (S. Sayıları : 134, 135, 103, 102, 151, 150) (Devam)

B) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

2. - 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/518) (S. Sayısı : 134) (Devam)

3. - 1994 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/282, 3/414) (S. Sayısı : 103) (Devam)

4. - 1995 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/492, 3/516) (S. Sayısı : 151) (Devam)

5. - Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/519) (S. Sayısı : 135) (Devam)

6. - 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/283, 3/415) (S. Sayısı : 102) (Devam)

7. - 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/493, 3/517) (S. Sayısı : 150) (Devam)

BAŞKAN - Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet yerlerini almışlardır.

Bildiğiniz gibi, İkinci oturumda, 44 üncü madde okunmuş ve oylanmıştı.

Şimdi, 45 inci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

İstihdam Esasları

Kadroların Kullanımı

MADDE 45. - a) Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlara, kanunla kurulan fonlara, kefalet sandıklarına, sosyal güvenlik kuruluşlarına, genel ve katma bütçelerin transfer tertiplerinden yardım alan kuruluşlara tahsis edilmiş bulunan serbest memur kadroları ile sürekli işçi kadrolarından boş olanların açıktan atama amacıyla kullanılması ve bu kurumların boş memur kadrolarına 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre açıktan vekil atanması Maliye Bakanlığının iznine tabidir. Açıktan atama izni, personel ödeneğinin yeterli olması şartıyla verilebilir. Ancak, hâkimlik ve savcılık mesleklerinde bulunanlar ile bu meslekten sayılan görevlerde olanlar, yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri, 24.5.1983 tarih ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun Ek 1 inci maddesi uyarınca yapılacak atamalar ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59 uncu maddesi uyarınca istisnaî memuriyetlere atanacak olanlar için izin aranmaz.

İzne tabi olsun veya olmasın, yukarıdaki fıkraya göre her ay içinde yapılan atamaların unvan hizmet sınıfı ve dereceler itibariyle sayıları ilgili kurum tarafından Maliye Bakanlığına bildirilir.

b) Yukarıda sayılan kurumların boş sürekli işçi kadrolarından Maliye Bakanınca uygun görülenler Başbakanın izniyle iptal edilir.

c) İl özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birlik ve müesseselere tahsis edilmiş bulunan serbest memur kadroları ile sürekli işçi kadrolarından 31.12.1996 tarihi itibariyle boş olanlar ile bu tarihten sonra boşalacak olanların açıktan atama amacıyla kullanılması İçişleri Bakanlığının iznine tabidir.

d) Genel ve katma bütçeli idarelerin döner sermaye ve fon saymanı kadroları ile memur kadrolarından Maliye Bakanlığınca uygun görülenler bu Bakanlığın kadro cetvellerine eklenebilir.

e) Vakıflar Genel Müdürlüğünün sayman ve saymanlıklarda görevli her unvandaki memur kadrolarından, Maliye Bakanlığınca uygun görülenler kurulacak Bütçe Dairesi Başkanlığı (saymanlık yetkilerini haiz) ile saymanlık müdürlüklerine tahsis edilmek üzere bu bakanlığın kadro cetvellerine eklenebilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Atilâ Sav söz istemiştir.

Buyurun Sayın Sav. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ATİLÂ SAV (Hatay) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; bu yılın bütçesinin 45 inci maddesini oluşturan “kadroların kullanımı” düzenlemesi, geçen yılın bütçesinin 48 inci maddesiydi. Geçen yıl, bu madde altı bentten oluşuyordu. Arkadaşlarımız anımsayacaklardır, geçen yıl, bu altı bentten üç tanesiyle ilgili, (c), (e) ve (f) bentleriyle ilgili yoğun tartışmalar yaptık ve bu bentlerin Anayasaya aykırı olduğu konusundaki muhalefet görüşleri, o dönemde, iktidarın kabul etmemesi nedeniyle bütçede kaldı, sonradan Anayasa Mahkemesinin de belirlemesiyle, bu bentlerin Anayasaya aykırılığı ortaya çıktı; bu hükümler, bütçe yasasından çıkmış oldu. Memnuniyetle görüyoruz ki, bu yılki bütçede, 45 inci maddede bu tür fıkralar yok. Daha doğrusu var olan bentlerden üçü, (a), (b) ve (c) bentleri Hükümetten Komisyona sevk edilirken, daha önce, Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarıyla incelemeden geçmiş ve Anayasaya uygunluğu belirlenmiş kurallar olarak düzenlenmiş; ancak, Komisyonda buna iki bent eklenmiş; (d) ve (e) bentleri. (d) bendi “Genel ve katma bütçeli idarelerin döner sermaye ve fon saymanı kadroları ile memur kadrolarından Maliye Bakanlığınca uygun görülenler bu Bakanlığın kadro cetvellerine eklenebilir” diyor. Korkarız, bu düzenleme de Anayasaya aykırı; çünkü, Anayasamızın 128 inci maddesi “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” diyor. Yani, bu bentte belirtilen, zikri geçen memurlar, Anayasanın 128 inci maddesine göre, kanunla belirlenmiş kadrolarda çalışmaktadırlar. Anayasının 161 inci maddesi ise, bütçe esaslarını düzenlemektedir.

Bilindiği üzere, daha önce, Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadı ve görüşüne göre, Anayasamızın 87, 88 ve 89 uncu maddelerine dayanan Anayasa Mahkemesi, bütçenin teknik anlamda bir kanun olmadığını, her ne kadar bütçe kanunu adına taşıyor, Anayasada da böyle anılıyor ise de, 87, 88 ve 89 uncu maddelerdeki farklılıkları nedeniyle bir yasa olmadığını kabul etmiştir ve bu kabulünü, yasalarla yapılması gereken düzenlemelerin bütçe kanunlarıyla değiştirilemeyeceğini veya bir başka şekilde düzenlenmesinin kabul edilemeyeceğini öngörmüş bulunmaktadır. Bu itibarla, (d) bendi, Anayasamızın 128 inci maddesinde belirtilen esaslara ve 161 delaletiyle 87,88 ve 89 uncu maddelerdeki esaslara göre Anayasaya aykırıdır. Böyle bir hükmün, bütçe kanununda bulunması uygun değildir. Bu itibarla, biz, (d) bendinin ve aynı esaslarla, aynı gerekçelerle “Vakıflar Genel Müdürlüğünün sayman ve saymanlıklarda görevli her unvandaki memur kadroları, Maliye Bakanlığınca uygun görülenler kurulacak Bütçe Dairesi Başkanlığı (saymanlık yetkilerine haiz) ile saymanlık müdürlüklerine tahsis edilmek üzere bu bakanlığın kadro cetvellerine eklenebilir” hükmünün, Anayasaya aykırı olduğunu ve tasarıdan çıkarılmasını öneriyoruz, öngörüyoruz. Bu konudaki önerimizi, Başkanlığa sunduk; oylanması sırasında, Yüce Meclisin, Anayasaya bir aykırılığı gidermek bakımından önerimize destek olmasını arz ve teklif ediyoruz.

Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Sayın Atilâ Sav'a teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde başka söz istemi?.. Yok.

Maddeyle ilgili bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1997 yılı Bütçe Kanunu Tasarısının “Kadroların Kullanımı” başlıklı 45 inci baddesinin (d) ve (e) bentleri, hükümleri, Anayasaya aykırı olduğundan, madde metninden çıkarılmasını arz ile öneririz.

Önder Sav Oya Araslı

Ankara İçel

Yusuf Öztop Ahmet Güryüz Ketenci

Antalya İstanbul

Bekir Kumbul Mustafa Yıldız

Antalya Erzincan

Atilâ Sav Nihat Matkap

Hatay Hatay

Gerekçe: Anayasanın 128 inci maddesinin ikinci fıkrası “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin görev ve yetkileri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” hükmünü koymaktadır. Metinden çıkarılması önerilen hükümleri, bu esasa göre, kanunla öngörülmüş kadrolarda çalışan kamu görevlilerinin çalıştırılma esasları ve yerleri Maliye Bakanlığına bırakılmaktadır.

Anayasanın 161 inci maddesinin son fıkrasına göre: “Bütçe Kanununa, bütçeyle ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz.” Kanunla düzenlenmiş konular, bütçe kanunuyla değiştirilemez. Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararları da bu yoldadır “yasada düzenlenmiş kurallar, bütçe kanunuyla değiştirilemez” denilmekte ve 1996 yılı bütçesine yönelik son davada da, bu amaçla yürürlüğün durdurulması kabul edilmiştir.

BAŞKAN - Komisyon, önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Kısa bir izahat vermek istiyorum. Komisyonumuzda, bu iki fıkranın, yani, (d) ve (e) fıkralarının eklenmesinin sebebi, 1994 ve 1995 Vakıflar Genel Müdürlüğü katihesap kanun tasarıları görüşülürken, orada, ödenek dışı büyük harcamaların olduğu tespit edildi. 1995'i arz edeyim: 245 milyar lira ödenek dışı harcamanın, 205 milyar lirası, sadece Vakıflar Genel Müdürlüğünden geliyordu. Bunun sebebini araştırdığımızda, Vakıflar Genel Müdürlüğünde çalışan saymanların, Maliye Bakanlığı saymanları olmadığı, bu sebeple de çok uzun sürelerden beri, aynı şekilde bunun devam ettiği hususu ortaya çıktı.

Dolayısıyla, bu ödenek dışı harcamaların kontrol altına alınabilmesini teminen, bu şahısların, Maliye Bakanlığı kadro cetvellerinde gösterilmesinin uygun olacağı mütalaa edildi. Dolayısıyla, burada, herhangi bir şekilde, ek kadro alma hadisesi mevcut değil. Sadece, döner sermayede ve bu saymanlıklarda çalışan kimselere -daha ehliyetli ve Maliye Bakanının kontrolü olması suretiyle- bir seçim hakkı verildi. Bu kadrolar oradan alınıyor...

BAŞKAN - Sayın Komisyon Başkanı...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Tabiî, önerge bir zaruretti; sayı değişmiyor. Dolayısıyla, önergeye katılmamız mümkün değil. Zannediyorum, bu ilaveler de, Komisyonda, bütün partilerin ittifakıyla alınmış bir karardır; onun için, önergeye katılmıyoruz. Anayasaya aykırılığı varit değildir; bilakis, harcamaları kontrol altında tutabilmek için daha disiplinli bir yönetimi getirmeyi amaçlamaktadır.

Arz ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Komisyon Başkanı, katılamıyorsunuz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Evet.

BAŞKAN - Ben, zaten, önergeye katılıp katılmadığınızı soruyorum; burada, önerge üzerinde bir müzakere yapabilmemiz mümkün değil.

Hükümet katılıyor mu efendim?

DEVLET BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

46 ncı maddeyi okutuyorum:

Sözleşmeli Personel

MADDE 46. - Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeli kuruluşlar, belediyeler, il özel idareleri, kanunla kurulan fonlar, sosyal güvenlik kuruluşları, genel ve katma bütçelerin transfer tertiplerinden yardım alan kuruluşlar ile 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamı dışında kalan kuruluşlarda sözleşme ile çalıştırılacak personel hakkında 6.6.1978 tarih ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ek ve değişikliklerinin uygulanmasına devam olunur.

Birinci fıkrada sayılan kuruluşlar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu dışında diğer kanun hükümlerine göre çalıştırdıkları sözleşmeli personelin unvan, sayı ve ücretlerini belirten cetvelleri ve tip sözleşme örneklerini, 1997 yılı Ocak ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına vize ettirmek zorundadırlar.

Özel kanunlar uyarınca kadro karşılık gösterilmek suretiyele çalıştırılan sözleşmeli personelin unvan, sayı ve ücretleri vizeye tabi değildir. Ancak kuruluşlar bunlara ait tip sözleşme örneklerini 1997 yılı Ocak ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına vize ettirmek ve her ay bu şekilde çalıştırdıkları sözleşmeli personelin isim, unvan, kadro derecesi ve sözleşme ücretlerini gösterir cetvelleri ertesi ayın sonuna kadar Maliye Bakanlığına bilgi için göndermek zorundadırlar.

Bütçe yılı içinde ilgili mevzuat hükümlerine dayanılarak sonradan görevlendirilecek yeni sözleşmeli personel (kadro karşılığı çalıştırılan sözleşmeli personel hariç) için de kuruluşlarca ayrıca düzenlenecek ek cetvellerin ve farklı hükümler kapsaması halinde tip sözleşme örneklerinin Maliye Bakanlığına vize ettirilmesi gereklidir. Yukarıdaki fıkralara göre vize işlemleri yapılmadan sözleşme yapılamaz ve herhangi bir ödemede bulunulamaz.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası ile ek geçici 16 ncı maddesi ve özel kanunları uyarınca 1996 malî yılında sözleşme ile çalıştırılanlardan 1997 malî yılında görevlerine devam etmeleri ilgili bakanlık veya kuruluşlarca uygun görülenlerin Ocak-Şubat ve Mart aylarına ait sözleşme ücretleri, sözleşme ile çalıştırılmaları konusundaki kanunî işlemleri tamamlanıncaya kadar 1996 malî yılında vize edilmiş sözleşmelerine göre, yeni sözleşmeleri esas alınarak gerekli düzeltmeler daha sonra yapılmak üzere, Maliye Bakanlığı vizesi aranmaksızın ödenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

47 nci maddeyi okutuyorum:

İşçilik Ödenekleri ve Geçici İş Pozisyonları

MADDE 47. - a) Genel bütçeye dahil dairelerle, katma bütçeli idareler, sürekli işçileri ile 30 iş gününden fazla süre ile çalıştıracakları geçici işçileri, bütçelerinin (55) ve (66) alt programlarında yer alan 100-Personel giderleri harcama kalemindeki ödenekleri aşmayacak sayıda ve süre ile istihdam edebilirler. Sürekli ve geçici işçilere bütçede tertiplenen ödeneği aşacak şekilde fazla çalışma yaptırılamaz. Belirtilen alt programlara hiç bir şekilde ödenek aktarması yapılamaz ve bütçenin başka tertiplerinden işçi ücreti ve fazla çalışma ücreti ödenemez. Ancak, toplu iş sözleşmelerinden doğacak yükümlülükler ile ihbar ve kıdem tazminatları ödemeleri nedeniyle meydana gelecek ödenek eksiklikleri Maliye Bakanlığı bütçesindeki yedek ödenek tertiplerinden karşılanabilir.

Kurumlar, bütçelerinin (66) alt programına tertip edilen ödenek ile sınırlı olmak üzere yıl içinde aylar itibariyle çalıştıracakları geçici işçilerin sayılarını, bunların çalıştırılacakları birimlere göre dağılımını (merkez teşkilatında birimler, taşra teşkilatında ise bölge ve il müdürlüğü olarak) gösteren cetvelleri, yapılan hesaplamalarla birlikte Ocak ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına vize ettirmek zorundadır. Yıl içinde meydana gelen değişiklikler de aynı usul ile vizeye tabidir. Bu vize işlemi yapılmaksızın geçici işçi istihdam edilemez ve ödeme yapılamaz. Memurlar eliyle görülmesi gereken işlerde istihdam edilmek amacıyla işçi alınamaz.

Yukarıdaki hükümlere aykırı uygulamalardan ita amirleri ve tahakkuk memurları ile ödenek üstü harcama yapan saymanlar sorumludur.

b) Genel ve katma bütçeli idarelere bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan fonlar ve hizmetlerini ve genel veya katma bütçelerin transfer tertiplerinden aldıkları ödeneklerle yürüten kuruluşlar ile 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamı dışında kalan kuruluşların 1.1.1997 tarihinden itibaren 30 iş gününden fazla süre ile çalıştıracakları geçici işçilere ait geçici iş pozisyonları, ilgili bakanlığın onayı alınmak suretiyle 31.1.1997 tarihine kadar Maliye Bakanlığına vize ettirilir.

c) (a) ve (b) fıkrası kapsamındaki kurum, kuruluş ve fonların kanunla, uluslararası antlaşmalarla veya 1997 yılı programı ile kurulması veya genişletilmesi öngörülen birimleri için yapılacak yeni vizeler dışında, 1996 malî yılında vize edilmiş miktarları aşacak şekilde vize yapılamaz. Vize edilmiş bulunan geçici iş pozisyonları Maliye Malanlığının uygun görüşü ile başka unvanlı geçici iş pozisyonları ile değiştirilebilir veya iptal edilebilir. Maliye Bakanlığınca vize edilen cetvellerin bir örneği, ilgisine göre Sayıştay Başkanlığına veya Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna gönderilir. Bu vize işlemi yapılmaksızın ödeme yapılamaz.

d) Kamu İktisadî Teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının 1.1.1997 tarihinden itibaren 30 iş gününden fazla süre ile çalıştıracakları geçici işçilere ait geçici iş pozisyonları, ilgili bakanlığın onayı alınmak suretiyle 31.1.1997 tarihine kadar Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığına vize ettirilir. Vize ettirilen cetvellerin bir örneği Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna gönderilir. Bu vize işlemi yapılmaksızın ödeme yapılamaz.

e) İl özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birlik ve müesseselerde çalıştırılacak geçici işçilere ait geçici iş pozisyonları her yıl İçişleri Bakanlığına vize ettirilir. Vize edilmiş bulunan geçici iş pozisyonları İçişleri Bakanlığı tarafından başka unvanlı geçici iş pozisyonları ile değiştirilebilir veya iptal edilebilir. İçişleri Bakanlığı tarafından vize edilen gezici işi pozisyonlarına ait vize cetvellerinin bir örneği Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığına gönderilir. Bu vize işlemi yapılmadan geçici işçi çalıştırılamaz ve herhangi bir ödeme yapılamaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz istemi?..

Anavatan Partisi Grubu adına Sayın Özdemir; buyurun.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Anavatan Partisi Grubu olarak, sorumluluk duygusu içinde, gerekli her türlü hazırlıkları yaptıktan sonra, bütçenin bütünlüğü ile malî yönetimi hiçbir surette olumsuz şekilde etkilemeyecek ve hedeflediği düzenlemelerde de doğru uygulamalara yardımcı olacak bir maddenin üzerinde tartışıyoruz. Bu madde, bildiğiniz gibi, kamu kesiminde çalışan sürekli işçilerimizin pozisyonlarının Maliye Bakanlığınca vize edilmesini, ayrıca mevsimlik işçi veya geçici işçi diye tanımladığımız önemli bir çalışan grubun da, malî yıl içerisinde ne şekilde işlem göreceğini anlatan hükümlerle ilgilidir.

Maddeyi izleyen değerli milletvekili arkadaşlarım da görmüşlerdir ki, hakikaten son derece karmaşık, anlaşılması güç, uygulaması belirsiz ve mevsimlik işçilerimizin statülerini de ortalıkta koyan bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Bu düzenleme yeni değil, eski yıllardan da geliyor; fakat tüm milletvekili arkadaşlarım da kabul edeceklerdir ki, bu bir kanayan yaradır. Şimdi oturup, bunu, bütçeye herhangi bir yeni külfet getirmeden, hizmetlere de bir terslik getirmeden düzeltmemiz gerekir.

Burada ne yapılması gerektiğini arz etmek istiyorum: Mevsimlik işçilerimizin kıdemleri dikkate alınarak ve hiçbir siyasî tefrik ve tercih yapılmadan -yani, siyaseten istismar edilmeden- ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca bir düzen, bir sistem içerisinde, hizmetlerin gerekleri ve kamuda verimlilik ilkesi de dikkate alınarak çalıştırılmalarını düzenlemek gerekir. Bu düzen, şu anda yoktur.

Bu itibarla, Anavatan Partisi Grubu olarak diyoruz ki, mevsimlik işçilerimizin, belli bir kıdem dikkate alınarak -daha doğrusu kıdem süreleri dikkate alınarak- 1996 ve önceki yıllarda kamuda çalıştırılmış olan geçici işçilerimizin veya mevsimlik işçilerimizin, ne kadar süreyle, hangi koşullarda ve nerelerde çalıştırılacağını belirleyen bir düzenleme getirelim ve bu düzenlemeyi getirirken de kazanılmış hakları koruyalım. Şu ana kadar, kamunun kaldıramayacağı sayıda mevsimlik işçi istihdamı kapısı açıldıysa, işçilerimiz emekli oldukça, istifaen veya başka nedenlerle ayrıldıkça sayılarını da, yine tedrici bir şekilde azaltalım. Böylece, bu insanlarımız, geleceklerinden emin olsunlar ve bunları, yine, yılın oniki ayında çalıştırmayalım; işin gereklerine göre altı ayla başlasın çalışmaları, daha kıdemliler yedi ay çalıştırılsın, daha da kıdemliler sekiz ay çalıştırılsın; eğer, kurumların bütçeleri müsait ve hizmetleri de zorunlu kılıyorsa, kurumların tercihine bağlı olmak üzere daha uzun süre de çalıştırılabilsin ve kurumlar da, bunları, hizmetleri nerede gerektiriyor ise, orada çalıştırabilsin.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Ama, üç ay, dört ay çalıştırmasınlar!..

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) - Ama, böyle “seni işe aldım, hele sen bir adamını bul da gel”, “filancadan üç tane daha göndert”, “bizim bölgeye yedi işçi daha göndertelim” gibi uygulamaları, üzülerek ifade edeyim, hepimizin şahit olduğu yanlışlıkları bertaraf etmemiz gerekir; Büyük Millet Meclisine yakışanı, yaraşanı budur.

Değerli arkadaşlarım, konsolide bütçeye dahil olan mevsimlik işçiler için bu uygulamayı sürdürürken -yine, konsolide bütçe haricindeki kamu iktisadî teşebbüsleri, yerel idareler ve diğer kamu kurumlarında da koyabileceğimiz bu ilkelere paralel olarak- diğer kurumlarda da uygulamaların yapılabilmesini yönlendiren düzenlemeleri -buradan diğer maddelerde de çeşitli konularda benzeri hükümlere yer vermişizdir- yapabiliriz.

Bütün bunları sağlayacak biçimde, Anavatan Partisi Grubunca yapmış olduğumuz çalışma, üzülerek ifade ediyorum; Plan ve Bütçe Komisyonunda -bu konuda Hükümetin daha çalışacağı gibi, varit olmayan bir gerekçeyle, Hükümet altı aydır çalışmamış, daha ileride çalışacağı gibi bir gerekçeyle- uygun karşılanmamıştır. Ben buradan, Hükümeti, mikrofonlar marifetiyle ilgililere şikâyet ediyorum, aynı zamanda da milletvekillerimize şikâyet ediyorum; özellikle de İktidar milletvekillerime şikâyet ediyorum. Lütfen, bu konuda Grubumuz tarafından biraz sonra huzurunuza getirilecek önergeye olumlu bakmanızı istirham ediyorum.

Buradan açıklıkla ifade ediyorum: Yeniden malî külfeti gerektiren ve bütçe imkânlarıyla karşılanamayacak bir düzenleme gelmemektedir; bir düzenli statü gelmektedir. Bu çalışanlarımız, aile efradıdır, aile sorumlusudur. Bunların hizmetle bağlantılı olarak, durumlarını, hizmetin gereklerine uygun, sağlıklı çözümlere getiren bir yaklaşım söz konusudur. Sürekli işçilerimiz için olsun, geçici veya mevsimlik işçilerimiz ki, yeni önereceğimiz şekilde bu “part-time veya kısmî zamanlı işçi” diye huzurunuza getirilmiştir. Bunlar için, eğer, mevcut sayıları, hakikaten, ihtiyacın üstünde ise, bunları, tabiî, kaldırıp atmamız hiçbir şekilde hakça olmaz; o yüzden bunların da yine zaman içerisinde önümüzdeki yıllarda emekli, istifaen emekli olmak suretiyle veya kendi dilekleriyle bu görevlerden ayrılmaları halinde, o kurumda çalışan toplam sayıyı azaltacak şekilde, Maliye Bakanlığına da mutlak düzenleme yapma konusunda bir yetki önerdik.

Kamu çalışanlarımızın ve emeklilerimizin -demin arz ettiğim gibi- aylıklarının artış oranını yüzde 30'dan yüzde 50'ye çekmeyi -ki, Hükümetin yılı içerisinde yaptığı- Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun yapamayacağını iddia etmek ve bunun Anayasaya aykırı olduğunu söylemek, takdir edersiniz, varit değildir; çünkü, bütçenin toplam harcamalarını etkilemeyecek bir öneri, burada her zaman görüşülebilir. Anayasada öngörülen husus, şudur : Milletvekilleri, bütçenin o harcama kalemindeki toplam ödeneklerini artırmaya yol açacak bir önergeyle, Büyük Millet Meclisinde, gider artırıcı öneride bulunamazlar.

Bu itibarla, kamu çalışanlarımızın aylıklarını, emekli, dul ve yetimlerimizin aylıklarını -yüzde 30'dan yüzde 50'ye- artırmayı İktidara mensup milletvekillerimizin ve Hükümetimizin uygun karşılamamasını üzüntüyle karşılıyorum; ama, hiç olmazsa, şu mevsimlik işçilerimizin şu statülerini şurada sağlama bağlayalım ve onların hayır dualarını alalım.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Sayın Biltekin Özdemir'e teşekkür ediyorum.

Maddeyle ilgili başka söz istemi?.. Yok.

Maddeyle ilgili bir önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1997 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 47 nci maddesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Biltekin Özdemir Cemal Özbilen

Samsun Kırklareli

Halit Dumankaya Yusuf Pamuk

İstanbul İstanbul

Yusuf Ekinci

Burdur

Madde 47. - a) Konsolide bütçeye dahil kurum ve kuruluşlarda geçici isçi istihdamına son verilmiştir.

b) 1996 ve daha önceki yıllarda geçici işçi olarak çalıştırılmış olanlar, aşağıdaki fıkralarda öngörülen şartlar dahilinde, kıst zamanla (part-tıme) sürekli işçi statüsüne geçirilirler.

1. Bunlardan 1996 ve daha önceki yıllarda sosyal güvenlik kurumlarına prim ödemek suretiyle geçirdikleri süreleri: 1 000 günden az olanların en az 6 ay; 1 000-2 000 gün arasında olanların en az 7 ay; 2 000 günden fazla olanların en az 8 ay süre ile kıst zamanlı olarak her yıl kurumlarınca istihdamı zorunludur.

2. Bunların bu sürelerden daha uzun süre çalıştırılmaları, bütçe imkânları ve hizmet gerekleri dikkate alınarak, kurumlarının değerlendirmesine bağlıdır.

3. Kurumlar, ilgilileri hizmetin gerekli kıldığı mahallere gönderebilirler.

4. İlgililer, boşta geçen sürelerinin, en son ücretleri üzerinden hesap edilecek, işçi ve işveren primlerini sosyal güvenlik kurumlarına kendileri ödemeleri kaydıyla, çalışma sürelerinden sayılmasını isteyebilirler.

5. Yerel idareler, çalıştırdıkları geçici işçiler hakkında yukarıdaki düzenlemeler paralelinde uygulama yapabilirler. Konsolide bütçeye dahil olmayan diğer kamu kuruluşlarıyla ilgili düzenlemeler Maliye Bakanlığınca yapılır.

6. Kendi istekleriyle görevden çekilenlerle ölenlerin ve aylık bağlanmak suretiyle ayrılanların yerine, Maliye Bakanlığınca her kurum veya kuruluş için belirlenecek “çalıştırılabilecek azamî tam zamanlı ve kıst zamanlı işçi sayısı” rakamının altına inilmedikçe yeni işçi alınamaz.

7. Uygulamaya ve işçilik ödeneklerine ilişkin esas ve usullerle, sair işlemler ve düzenlemeler Maliye Bakanlığınca belirlenir.

Gerekçe:

Bu düzenlemeyle bütçe kanunlarımızda öteden beri yer almakta olan işçilik ödeneklerinin kullanılması ve işçilerin çalıştırılmasıyla ilgili maddeye, bilhassa, geçici işçilerimizin uygulamada, siyasî unsurların da etkisiyle, çalıştırılmalarındaki düzensizliği ve hizmetlerindeki verimsizliği gidermek için yeni bir anlayış içerisinde ve zaman içerisinde toplam çalıştırılan işçi sayısının hizmetin gerekleri düzeyine indirilmesini hedefleyen; ama, 1996 ve daha önceki yıllarda çalışmış olanların haklarını koruyan, hem onların geleceğini belirli ölçüde güvenceye alan hem de bundan böyle hem sürekli işçilerin hem de artık o statüye geçirilmesi önerilen ve kıst zamanlı sürekli işçi diye tanımlayabileceğimiz daha önceki yıllarda geçici işçi diye tanımlanan çalışanlarımızın durumlarının yeniden düzenlenmesi hedeflenmiştir. Bu düzenlemeyle, Maliye Bakanlığı, ilgili kuruluşlarda çalıştırılacak part-tıme kıst zamanlı ve sürekli işçilerin sayısını belirleyecektir. Mevcut sayı, eğer bugünkü sayının üzerinde ise, gerekli düzenlemeler yapılacak ve sürekli işçilerin şimdiye kadarki sayısının artırılmasına müsaade etmeyen ve bu amaçla ayrılan ödeneklerin şişirilmesine fırsat vermeyen düzenlemelerin Maliye Bakanlığınca yapılması konusunda bu Bakanlık yetkili kılınmıştır.

Konsolide bütçeye dahil olmayan kuruluşların, yerel idarelerin, KİT'lerin ve diğer kamu kuruluşlarının işçi istihdamı konusundaki yaklaşımları ve uygulamaları da, yine Maliye Bakanlığınca belirlenecek ilkeler ışığında yürütülecektir.

Bu düzenleme, özünde, başında da belirtildiği gibi, bütçeye esas itibariyle ek yük getirmeden; ama, çalışanlarımızın düzenli, verimli, güvenli ve hizmetin gereklerine uygun şekilde istihdamını hedefleyen bir iyileştirme düzenlemesi olarak düşünülmüştür.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkan; çünkü, daha evvel de Komisyonda aynı önerge verilmişti ve orada reddedilmişti. Tabiî, ben Komisyonu temsilen konuşuyorum.

NİHAT MATKAP (Hatay) - İşçi lehine bir düzenleme, Refah Partisi katılır.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Nerede bu işçi dostları?!.. (RP sıralarından “işçi dostu sizsiniz” sesleri)

BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

47 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

48 inci maddeyi okutuyorum:

DÖRDÜNCÜ KISIM

Çeşitli Hükümler

Petrolden Devlet Hakkı ve Petrol Kanunu Gereğince Ödenecek Kur Farkları

MADDE 48. - a) 5.4.1973 tarih ve 1702 sayılı Kanuna göre petrolden alınacak Devlet hakkı, Bütçenin (B) işaretli cetvelindeki “Petrolden Devlet Hakkı” tertibine gelir kaydolunur.

b) 6326 sayılı Petrol Kanununun 116/3 üncü maddesi uyarınca yapılan transferler nedeniyle oluşacak kur farkları Bütçeye konulacak ödeneklerle karşılanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz istemi?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul etilmiştir.

49 uncu maddeyi okutuyorum:

Kişi Borçları

MADDE 49. - Saymanlık hesaplarında kayıtlı olup, zarurî veya mücbir sebeplerle takip ve tahsil imkânı kalmayan, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca silinmesi Malî Danışma Kurulu tarafından uygun görülen kişi borçlarından; tutarı (500 000 000) liraya kadar olanların kayıtlardan çıkarılmasına Maliye Bakanı yetkilidir. Bu miktarı aşan kişi borçlarının terkini Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına bağlıdır.

178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye 543 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen Ek Madde 7 uyarınca, mal ve nakit saymanları ile gelir ve gider memurlarının zimmetlerinin silinmesi konusundaki talepler Malî Danışma Kurulunca incelenerek karara bağlanır ve Maliye Bakanına sunulur. Bu karar çerçevesinde terkin edilen mal ve nakit saymanları ile gelir ve gider memurlarının zimmetlerinden (500 000 000) lirayı aşanların terkin listesi bütçe uygulama sonuçları ile birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine arz edilir.

1969 ve 1988 yılları arasında yurt dışından yapılacak alımlar için 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 83 üncü maddesine dayanılarak açılan kredilerden ve mülga 1601 sayılı Kanuna göre verilen ateşe avanslarından mahsubu yapılmamış olanlar ilgilileri adına kişi borçları hesabına alınarak mahsubu yapılır.

Kişi borçları hesabına alınan tutarlardan tahsiline imkân bulunmadığı ilgili Bakanlıkça bildirilenlerin miktarına bakılmaksızın 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 133 üncü maddesi çerçevesinde Malî Danışma Kurulunun görüşü alınmak suretiyle terkin edilmesine Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

50 nci maddeyi okutuyorum:

Devlet Hesaplarında Yer Verilmeyecek ve Terkin Edilecek Tutarlar

MADDE 50. - Devletin mahkemelerce hükme bağlanan para cezaları da dahil olmak üzere her türlü gelir ve giderlerinin, tarh, tahakkuk, tahsil ve tediyesi ile emanetlerin alınıp geri verilmesinde ve Devlet kayıtlarında, kanunlarında ve diğer mevzuatında belirtilmiş tutar ve oranlar değişmemek şartıyla (1 000) liranın altındaki tutarlar dikkate alınmaz.

Maliye Bakanı; yukarıda belirtilen hususlarla ilgili olarak doğacak aksaklıkları gidermeye, vergi dairelerinin müfredat ve mutabakat hesapları arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi amacıyla denetim raporlarına dayanılarak tespit edilecek kesin farkları terkine yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

51 inci maddeyi okutuyorum:

Su ve Doğalgaz Tarife Bedelleri

MADDE 51. - Genel ve katma bütçeli dairelerin kullandıkları su (atıksu dahil) ve doğalgaz için mahallî idareler tarafından belirlenecek tarife bedelleri, konutlar için uygulanacak tarife bedellerinin % 30 fazlasını aşamaz.

Okul ve hastanelerde kullanılan su ve doğalgaza konutlar için tespit edilmiş olan tarife bedelleri uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

52 nci maddeyi okutuyorum:

Uluslararası Kuruluşlara Üyelik

MADDE 52. - a) Genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile kamu iktisadî teşebbüsleri, sosyal güvenlik kuruluşları, fonlar ve diğer kamu kurumu ve kuruluşları; uluslararası kuruluşlara üye olabilmek ve kanun, kararname ve uluslararası anlaşmalar gereği halen üyesi bulunulan uluslararası kuruluşlar dışındaki kuruluşlara her yıl katılma paylarını ödeyebilmek için, mevzuatın gerektirdiği diğer işlemlerin yanısıra ayrıca bağlı veya ilgili bulunulan Bakanlığın teklifi ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine Dışişleri Bakanlığından önceden izin alacaklardır.

b) Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıklarının uluslararası anlaşmalar, kanun ve kararnamelerle Türkiye Cumhuriyeti adına üye olduğu uluslararası kuruluşlara ilişkin işlemlerine (katılma payı ödemeleri dahil) bu madde hükmü uygulanmaz.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

53 üncü maddeyi okutuyorum:

Takibi İzine Bağlı Amme Alacakları

MADDE 53. - 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici 15 inci maddesi hükmü 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren Devlete ait olan amme alacakları hakkında uygulanmaz. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren ve Devlete ait olan amme alacakları hakkında uygulanmaz. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca yapılacak takip işlemlerine izin vermeye Maliye Bakanı yetkilidir. Bu hüküm özelleştirilen kuruluşların başka kamu kuruluşlarına devredilen borçları hakkında da uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz istemi?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

54 üncü maddeyi okutuyorum :

Vatanî Hizmet Tertibinden Aylık Bağlananlar ile 1005 ve 2022 Sayılı Kanunlar Uyarınca Aylık Bağlananların Gösterge Rakamları

MADDE 54. - a) Vatanî Hizmet Tertibinden bağlanmış aylıkların gösterge rakamları; kendileri için (2000), dul eşleri için (1600), diğer yakınları için (1100),

b) 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun uyarınca aylık ödemelerine esas alınan gösterge rakamı 1997 yılında (350),

c) 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatanî Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun uyarınca aylık ödemelerine esas alınan gösterge rakamı 1997 yılında (2000),

Olarak uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili bir önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1997 Malî Yılı Bütçe Kanun Tasarısının 54 üncü maddesine, aşağıdaki (d) fıkrasının eklenmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Durak Ünlü Miraç Akdoğan

Yozgat Malatya

Biltekin Özdemir Cemal Özbilen

Samsun Kırklareli

Halit Dumankaya Yusuf Pamuk

İstanbul İstanbul

Yusuf Ekinci

Burdur

d) 29.8.1977 tarihli ve 2108 sayılı kanunda yer alan, muhtar ödeneklerinin hesaplanmasına esas olan (2000) gösterge rakamı, 1997 yılında (3000).

Gerekçe : Muhtar ödeneklerine esas göstergelerin artırılması önerilmektedir. Böylece, muhtar aylıkları, 6 milyon 350 bin liradan 9,5 milyon lira dolayına çıkarılmaktadır.

BAŞKAN - Bu önerge gider artırıcı mahiyette olduğu için işleme koyamıyorum.

54 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

55 inci maddeyi okutuyorum :

Kamu Kuruluşlarınca İşletilen Sosyal Tesisler

MADDE 55. - Kamu kurum ve kuruluşlarınca işletilen eğitim ve dinlenme tesisi, misafirhane, kreş, spor tesisi ve benzeri sosyal tesislerin giderlerine bütçeden katkıda bulunulmaz.

Bu tür yerlerde, genel ve katma bütçeden, döner sermaye ve fonlardan ücret ödenmek üzere 1997 yılında ilk defa istihdam edilecek yeni personel görevlendirilemez.

Söz konusu tesislerden yararlanacak olanlardan alınacak asgarî bedelleri belirlemeye veya belirlenen tarifeleri tasdik etmeye ve bu yerlerin hesaplarının bir düzen içinde tutulması için kullanılacak defter ve belgeleri tespit etmeye, diğer gerekli düzenlemeleri yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

56 ncı maddeyi okutuyorum:

Yurt Dışı Eğitimi

MADDE 56. - 1997 Malî yılında ilgili mevzuatları gereğince kamu kurum ve kuruluşlarınca, yetiştirilmek maksadıyla lisansüstü (master, doktora) eğitimi için yurt dışına gönderilecek öğrenci, araştırma görevlisi ile kamu görevlilerinin sayıları, kurum ve kuruluş bütçelerine bu amaç için konulan ödenek miktarını aşmayacak şekilde tespit edilir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

57 nci maddeyi okutuyorum :

Geçici Hizmet Karşılığı Yapılacak Ödemeler

MADDE 57. - Kurumlar;

a) Arızî nitelikteki işleriyle sınırlı kalmak koşuluyla, yıl içinde bir ayı aşmayan sürelerle hizmet alımı yoluyla çalıştırılan kişilere yapılacak ödemeleri,

b) Kısmî zamanlı hizmet satın alınan kişilere yapılacak ödemeleri,

c) 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununun 25 inci maddesi gereğince aday, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere yapılan ödemeleri,

d) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/C maddesi gereğince sayım, propaganda, anket ve benzeri işlerde çalıştırılan geçici personele yapılan ödemeleri,

Bütçelerin (101-02-1-085) “Geçici Hizmet Karşılığı Yapılacak Ödemeleri” faaliyetinde gösterilen 300 harcama kaleminden yaparlar. Bu faaliyete bütçelerin başka tertiplerinden ödenek aktarılamaz; ödenek üstü harcama yapılamaz.

Yukarıdaki hükümlere aykırı uygulamalardan ita amirleri, tahakkuk memurları ve saymanlar ile bu kişileri çalıştıranlar sorumludur.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

58 inci maddeyi okutuyorum:

Vakıf ve Derneklerin Denetimi

MADDE 58. - Kamu kurum ve kuruluşlarına üstlendikleri görevleri yerine getirmede maddî katkı sağlayan vakıf ve derneklerin denetimi; mevcut mevzuatları çerçevesinde tabi oldukları denetimin yanı sıra bağlı veya ilgili kurum ve kuruluşlarca da yapılır.

Maliye Bakanlığı, gerekli gördüğünde bu vakıf ve dernekleri denetler, malî tablolarını ve bilançolarını inceler.

ATİLÂ SAV (Hatay) - Sayın Başkan, yerimden bir soru sorabilir miyim? Söz almadan bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili olmak üzere, buyurun efendim.

ATİLÂ SAV (Hatay) - Efendim, 58 inci maddenin yazılışında tereddüte düştük. 58 inci maddede gösterilen dernek türü, Dernekler Kanununda gösterilmiş olan dernek türlerinden hiçbirisine uymuyor. Yani, genel olarak, kamu yararına çalışan dernekler var, diğer tür dernekler var. Onun dışında, öğrenci dernekleri, spor dernekleri var. Bu tür bir derneğin tanımı, Dernekler Yasasında ve dernekler hukukumuzda yok. Üstelik de, bazı kamu kurum ve kuruluşlarına yardım eden dernek ve vakıfların denetlenmesinden söz ediliyor. Acaba, bunun amacı nedir; Komisyon, bu maddeyi niçin koymuş?

Gerçi, geçen yılki bütçede de var; ama, yine de, bir açıklama yapılırsa, iyi olur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Komisyon Başkanı, arkadaşlarımızın, 58 inci maddenin birinci fıkrasında yer alan dernek tanımıyla ilgili bir tereddütü var. Bir açıklama yapabilir misiniz.

ÖNDER SAV (Ankara) - Kamu kurumu mu derneğe yardım ediyor, dernek mi kamu kurumuna yardım ediyor?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Efendim, şimdi, şöyle: Bilindiği gibi, son zamanlarda, yani, belli bir süreden beri, bazı kamu kurum ve kuruluşlarında dernekler kuruluyor, vakıflar kuruluyor. Mesela, Adaleti Güçlendirme Vakfı gibi veya Emniyet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, Okullara Yardım Vakfı gibi... Bunlar, devlete yardım ediyorlar; ama, devletin bazı imkânları da, daha doğrusu, devletçe gelecek bazı imkânlar da bunlara verilmiş. Bunlar, şu ana kadar, belli bir süreye gelinceye kadar, denetim altında değildi. Dolayısıyla, bunlar, belli yerlerden para topluyorlar; ama, o paralarını denetleyen bir kurum veya kuruluş yoktu. Şimdi, bu maddeyle, bu dernekler ve bu mahiyetteki vakıfların harcamaları kontrol altına alınıyor ve dolayısıyla, bunlar, disipline ediliyor. Yoksa, normal dernekler, yani, kamu kurum ve kuruluşlarına hizmet etmeyen normal dernekler, elbette, bu madde kapsamı dışındadır; vakıflar da bunun dışındadır. Zaten, dernekler, Dernekler Kanunu çerçevesinde kontrol altındalar, vakıflar da, Vakıflar Genel Müdürlüğünün belli kontrolü altındadır...

HİKMET AYDIN (Çanakkale) - Acaba kontrol altındalar mı?!..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - ...ama, bunlar, onların dışında kalan vakıf ve derneklerdir; daha çok malî hususlardır.

Bilgilerinize arz ediyorum.

HİKMET AYDIN (Çanakkale) - Ne olduğu belli değil. Ne yaptıklarını bir bilseniz!..

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Komisyon Başkanı.

Değerli arkadaşlarım, buradaki tanımdan, Komisyon Başkanımızın yaptığı açıklamaya göre, kamu yararına çalışan dernekler statüsündeki dernekleri anlamıyoruz. Onlar, Bakanlar Kurulu kararıyla, özel statüdeki derneklerdir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını da anlamıyoruz. Farklı bir dernek türü; kamu kuruluşlarının adıyla, o kamu kuruluşlarındaki hizmetleri desteklemek amacıyla oluşturulmuş dernekler, zaman zaman, kamudan da yardım aldıkları için, malî bakımdan, Dernekler Kanununun tabi olduğu denetimin dışında, ilave bir denetime ihtiyaç gösteriyorlar. O ihtiyacı gidermek için madde yazılmıştır.

ATİLÂ SAV (Hatay) - Bir kamu hizmetinin, bir çeşit özelleştirilmesi...

BAŞKAN - Kısmen... Kısmen...

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

59 uncu maddeyi okutuyorum:

Amme Alacağına Karşılık Kabul Edilebilecek Gayrimenkuller

MADDE 59. - Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil 233 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi iktisadî devlet teşekkülleri, kamu iktisadî kuruluşları, bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları, iştirakleri ile büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri, bunlara ait tüzelkişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzelkişiliğini haiz kuruluşların, Devlete ait olan ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren borçlarına karşılık olarak, mülkiyeti bu idarelere ait olan ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan gayrimenkullerinden Maliye Bakanlığınca ihtiyaç duyulanlar, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 13 üncü maddesine göre oluşturulacak komisyon tarafından takdir edilecek değeri üzerinden, borçlu kurumun da uygun görüşü alınarak, bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilgilendirilmeksizin Maliye Bakanlığınca satın alınabilir.

Bu idarelerin satın alınan gayrimenkullerinin tapu işlemlerine esas olan ve yukarıda belirtilen şekilde belirlenen değeri miktarındaki Devlete ait olan ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren borçları terkin edilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz istemi?.. Yok.

Maddeyle ilgili bir önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1997 Malî Yılı Bütçe Kanun Tasarısının 59 uncu maddesinin, metinden, Anayasaya aykırılığı nedeniyle çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Önder Sav Oya Araslı

Ankara İçel

Nihat Matkap Atilâ Sav

Hatay Hatay

Yusuf Öztop Mustafa Yıldız

Antalya Erzincan

Ahmet Güryüz Ketenci Bekir Kumbul

İstanbul Antalya

Gerekçe:

Anayasanın 161 inci maddesi, Devletin ve kamu iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzelkişilerinin harcamalarının, yıllık bütçelerle yapılacağını emretmektedir.

Söz konusu 59 uncu madde, malum Bakanlığımız, amme alacağına karşılık kabul edilecek gayrimenkullerden ihtiyaç duyduklarını, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre oluşturulacak komisyonlar tarafından takdir edilecek değer üzerinden, borçlu kurumun da uygun görüşü alınarak, bütçenin gelir ve gider hesaplarıyla ilgilendirilmeksiniz satın alma yetkisi vermektedir.

Devletin giderlerinin, Anayasanın 161 inci maddesine göre bütçe çerçevesinde yapılması gerektiğinden, Maliye Bakanlığına verilen bu yetki, Anayasanın 161 inci maddesine aykırı bir nitelik kazanmaktadır.

Bu nedenle, 59 uncu maddesinin metinden çıkarılmasını istemek gereği doğmuştur.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz efendim?

ÖNDER SAV (Ankara) - Dinlemedi.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Komisyon meşgul.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Önerge önümüze daha evvel geldi sayın milletvekilleri ve biz, önergeyi okuduk.

Önergeye katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

59 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

60 ıncı maddeyi okutuyorum:

Kira ve Satış Bedelleri

MADDE 60. -a) İrtifak hakkı verilen özel iskelelerden alınan nispi kira bedelleri, bir yandan bütçeye özel gelir, bir yandan yarısı liman başkanlıkları hizmetlerini geliştirmek üzere; Denizcilik Müsteşarlığı bütçesine, yarısı da millî emlak hizmetlerini geliştirmek amacıyla Maliye Bakanlığı bütçesine, özel ödenek kaydolunur. Önceki yılda kullanılmayan ödenek cari yıl bütçesine devredilir.

b) Hazinece adalet hizmetleri ile Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri için tahsis edilen bina ve arsaların, tahsis amaçlarına uygun olarak kullanılma niteliklerini kaybetmeleri veya yeni cezaevi yapımı nedeniyle kullanılmalarından vazgeçilmesi halinde; bunların satışına, satış bedellerinin, adalet hizmet binaları ile cezaevleri binalarının yapımı ve onarımlarında kullanılmak üzere, Adalet Bakanlığı bütçesine özel ödenek olarak kaydına Maliye Bakanı yetkilidir. Önceki yılda kullanılmayan ödenek cari yıl bütçesine devredilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

61 inci maddeyi okutuyorum:

İl Özel İdarelerince Gerçekleştirilen Yatırımlar

MADDE 61. - İllerin ulaşım, sanayi, tarım, köy hizmetleri ve benzeri işlerinin mahallî düzeyde gerçekleştirilmesi amacıyla il özel idarelerinin programında olan projeler ile Yüksek Planlama Kurulu kararı ile yıl içinde yatırım programına dahil edilen projelerin bedelleri, münhasıran belirtilen projelerde valinin yetki ve sorumluluğunda kullanılmak üzere Maliye Bakanlığı bütçesinin (930-02-3-301-900) tertibinden il özel idarelerine ödenir.

Belirtilen projelerin yürütülmesi ile ilgili etüt, keşif ve kontrollük hizmetleri proje ile bağlantılı Bakanlık ve Genel Müdürlüğün il teşkilatlarınca yerine getirilir. İhale veya emanet suretiyle yaptırılması ve bedellerinin ödenmesi ise il özel idarelerince valinin onayı ile gerçekleştirilir.

Bu şekilde yürütülen projeler için gerekli olan iş makineleri valinin talebi halinde ilgili yatırımcı kuruluşlarca sağlanır. Kamu kurum ve kuruluşlarından sağlanan iş makineleri için bu projelerde kullanıldıkları sürece hiçbir bedel ödenmez.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

62 nci maddeyi okutuyorum:

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

63 üncü maddeyi okutuyorum:

Kısmen veya Tamamen Uygulanmayacak Hükümler

MADDE 62. - a) (1.) 9.6.1958 tarihli ve 7126 sayılı Sivil Müdafaa Kanununun 21.10.1960 tarih ve 107 sayılı Kanunla değişik 37 nci maddesinin (a) bendi;

(2.) 6831 sayılı Orman Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Üç Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair 20.6.1973 tarih ve 1744 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesinin (d) bendi,

(3.) 18.2.1963 tarih ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin Trafik Hizmetleri Geliştirme Fonuna pay verilmesine ilişkin,

Hükümleri, 1997 malî yılında, bu kanuna bağlı (A) işaretli cetvelinin ilgili tertiplerine konulmuş ödenek tutarları düzeyinde uygulanır.

b) (1) Uluslararası kurumlarca, yabancı ülkelerin kredi kuruluşlarınca ve diğer her türlü dış kaynaklarca kamu kurumlarına, yatırım bankalarına ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına Hazine tarafından garanti edilenler de dahil olmak üzere verilecek krediler ve bu kredilerin söz konusu kuruluşlara geri ödenmesi dolayısıyla düzenlenecek kâğıtlar için 1.7.1964 tarih ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu,

(2) 9.5.1985 tarih ve 3202 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin birinci bendi,

(3) 3234 sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 35 inci maddesinin son fıkrası,

(4) 3.7.1968 tarih ve 1053 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin 2 nci fıkrası ile aynı kanunun 3 üncü maddesi,

(5) Genel Bütçeye dahil dairelerle, katma bütçeli idareler bütçelerinden kamu iktisadî teşebbüslerine yapılacak “İktisadî Transferler ve Yardımlar Hakkında” 8.6.1959 tarihli ve 7338 sayılı Kanun hükümleri,

(6) 22.9.1994 tarih ve 4033 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi.

1997 Malî Yılında uygulanmaz.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

63 üncü maddeyi okutuyorum :

Yürürlük

MADDE 63. - Bu Kanun 1.1.1997 tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

64 üncü maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 64. - Bu Kanunun;

a) Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ilgili hükümlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,

b) Cumhurbaşkanlığı ile ilgili hükümlerini Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri,

c) Sayıştay Başkanlığı ile ilgili hükümlerini Sayıştay Birinci Başkanı,

d) Diğer hükümlerini Maliye Bakanı,

Yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde Anavatan Partisi Grubu söz talebinde bulunmuştur.

Sayın Biltekin Özdemir, buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Özdemir, konuşma süreniz 10 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, sık sık huzurunuza çıkarak sizleri rahatsız ettiğim için Büyük Millet Meclisi üyesi bütün değerli arkadaşlarımdan özür diliyorum. (RP sıralarından “Estağfurullah” sesleri)

Ancak, gerçekten ülkemizin 1997 yılına özellikle ekonomik ve sosyal yönden en önemli etkiyi yapacak, yön verecek devlet bütçesinin uygulanmasından sorumlu tutulan Maliye Bakanımıza bazı konulardaki temennilerimi, tekrar şeklinde de olsa, sunmayı huzurunuzda bir görev telâkki ettiğim için söz almış bulunuyorum.

Sözlerimin başında bir defa şunu ifade etmek isterim. Bu bütçenin ülkemizin esenliği ve mutluluğu için yardımcı olmasını en içten dileklerimle arzu ediyorum. Büyük Millet Meclisi üyesi bütün arkadaşlarımızın da buradaki temennileri, eleştirileri, görüşleri hiç kuşku yok, bu bütçenin, ülkemize halkımıza hizmetlerin en iyi biçimde götürülmesi amacına yöneliktir. Bunun dışında hiçbir arkadaşımızın farklı bir yaklaşım içerisinde olduğunu düşünmek mümkün değildir. Bunu, bütün arkadaşlarımın huzurunda içtenlikle -televizyonlarımız kanalıyla da bütün yurttaşlarımıza- duyurmak isterim.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bütçenin ülkemizin geleceğinde olumlu etkiler yapabilmesi için -çeşitli konuşmacıların da çok veciz bir şekilde değindikleri üzere- kaynaklarıyla harcamaları arasında dengenin sağlıklı ve kalıcı olması gerekir. Bizim, şu anda, bir bakıma Sayın Başbakanın vaktiyle ifade ettiği pansuman tedavisi cinsinden kaynak politikalarıyla ilânihaye ülkeyi yönetemeyeceğimiz, izahtan varestedir.

Ülkemizde, Büyük Millet Meclisinin, sakınmadan, çekinmeden, Türkiye ekonomisinden yararlananların, malî güçleri oranında Türkiye bütçesine katkı sağlamalarına yardımcı olacak; kayıtdışı ekonomiyi kavrayan; çalışanları, orta ve alt gelir gruplarını koruyan; bölgesel gelişmişlik farklarını gideren bir anlayış içerisinde, sadece vergi kanunlarında değil, Ticaret Kanununda -özellikle, Ticaret Kanununun kıymetli evrak hukukuna ilişkin hükümlerinde- Noterlik Kanununda, Tapu Kanununda, bilhassa Bankalar Kanununda ve finansal hareketlere yön veren diğer yasal düzenlemelerde, tümüyle eşgüdümlü olarak düzenlemeler yapma zorunluluğu vardır. Bu düzenlemeler yapılmadığı sürece, Türkiye'de sağlıklı bir vergi ve gelir politikasına ulaşmamız ve dolayısıyla, bütçeleri de sağlıklı bir biçimde finanse etmemiz mümkün değildir.

Borca ilânihaye bel bağlamanın sonunda, külfetini, karşılığını, enflasyon yoluyla, alt ve orta gelir grupları, yani fakir halk kitleleri öder; çünkü, en kötü vergi, en ağır vergi, hiçbirinizin kabul edemeyeceği vergi, enflasyon vergisidir. Fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapan ve bugün, ülkemizde, âdeta kemikleşmiş olan bu vergiden, bu insafsız vergiden, Büyük Millet Meclisi olarak el ele vererek kurtulmamız zorunluluğu vardır. Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli milletvekilleri biraz da bu iş için vardır. Hükümetimizden, bu konuda, gelir politikaları açısından -bu arz ettiğim kapsamda- hazırlayacakları sağlıklı düzenlemeleri Büyük Millet Meclisine getirmelerini temenni ediyorum. Bu bütçeyi yürütmekten Maliye Bakanı sorumlu ve yetkili olduğu için, o nedenle bunlara değindim.

Diğer taraftan, Sayın milletvekilleri, bakınız, kalkınmakta ve gelişmekte olan ülkelerde, işsizliğin bu kadar yüksek olduğu ülkelerde, devletin, ne kadar serbest piyasa ekonomisinden yana olursa olsun, ne kadar altyapı yatırımlarıyla sınırlı davranma tercihinde bulunursa bulunsun, belirli bir düzeyde yatırım yapma zorunluluğu kaçınılmazdır ve devletin, yatırımları kadar borçlanma ihtiyacı içerisinde bulunmasını da ekonomik yönden, malî yönden, sosyal yönden kesinlikle yadırgamamak gerekir. Geçmişte hükümetler “denk bütçe hedefimizdir” gibi içeriği olmayan, bugünkü Hükümet de “ben denk bütçe yaptım” demek suretiyle, hakikaten gerçeği yansıtmayan bir yanlış yaklaşımın esiri olmuşlardır. Bunun doğrusu:

Bir, yeterince yatırım yapılmalıdır bir ülkede. Yatırımları kısarak “benim bütçem denktir” diye halkımızın, toplumumuzun, işsizimizin önüne çıkamayız.

İkincisi, bütçenin finansmanının sağlıklı kaynaklardan olması gerekir. Bunun için de iyi bir vergi düzenlemesine ülkemizin ihtiyacı vardır. Burada, sonuç olarak şunu arz etmek istiyorum ve Sayın Maliye Bakanına arz ediyorum:

Bizim kaynak politikalarımız, gelir getirici ve kalıcı içerikte düzenlemelere muhtaçtır. Bugünkü yaklaşımlar yeterli değildir. Bizim bütçelerimizdeki harcama politikalarımız özellikle yatırımlar açısından hakikaten yetersizdir. Arkadaşlarımız, Hükümet temsilcisi arkadaşlarımız da arz etti, gayri safî millî hasılanın yüzde 2'sinin altına düşmüş yatırımlarla Türk toplumuna hizmet sunacağımıza ihtimal veremeyiz, mümkün değildir, bununla yetinmemiz mümkün değildir. Değerli arkadaşlarım, bunu kabul etmek zorundayız.

Son olarak da, Hükümetimizin, kamu çalışanlarımıza ve emeklilerimize yüzde 30'luk maaş artışı önerisi kabul edildi. Hükümetin, ekonomik imkânları dikkate alarak ve yılı içindeki ekonomik gelişmeleri de değerlendirerek malî yılın ikinci yarısında düzenleme yapabilme yetkisi vardır. Buradan, birinci yarı yılda sağlayamadıkları -enflasyondaki gelişmeleri de dikkate alarak- imkânları, fırsatları ve gelir artışını ikinci yarı yılda kamu çalışanlarımızdan esirgememeleri ve yetki kanunuyla aldıkları yetki gereğince de çalışanlarımızın ücret düzeylerinde gerek yatay adaleti gerek dikey gerekliliği birlikte sağlayabilecek çalışmalar yürütmelerini temenni ediyorum.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Sayın Özdemir'e teşekkür ediyorum.

64 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, böylece, 1997 Mali Yılı Bütçe Kanunu tasarısının bütün maddeleri kabul edilmiş bulunmaktadır.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylama, yarınki birleşimde son konuşmalardan sonra yapılacaktır.

3. - 1994 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/282, 3/414) (S. Sayısı : 103)

BAŞKAN - Şimdi, 1994 Malî Yılı Genel Bütçe Kesinhesap Kanun Tasarısının 1 inci maddesini tekrar okutup, oylarınıza sunacağım.

1994 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı

Gider Bütçesi

MADDE 1. - Genel bütçeli idarelerin 1994 malî yılı giderleri, bağlı (A) işaretli cetvelde gösterildiği üzere, (890 425 204 016 000) lira olarak gerçekleşmiştir.

BAŞKAN - 1 inci maddeyi daha önce kabul edilen cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi ve maddeye bağlı (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Gelir Bütçesi

MADDE 2. - Genel bütçenin gelirleri, bağlı (B) işaretli cetvelde gösterildiği üzere, (742 499 135 024 000) lira olarak gerçekleşmiştir.

BAŞKAN - (B) cetvelini okutuyorum:

B - CETVELİ

Gelir Tahmin Tahsilat

Türü Gelirin Çeşidi Lira Lira

1 Vergi Gelirleri 573 000 000 000 000 587 760 247 715 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 Vergi Dışı Normal Gelirler 57 500 000 000 000 48 365 287 979 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 Özel Gelirler ve Fonlar 93 500 000 000 000 101 398 388 622 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Özel Kanun Gelirleri 4 975 210 708 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM : 724 000 000 000 000 742 499 135 024 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

NAZIM GELİR 101 348 973 073 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3836 Sayılı Tahkim Kanununa

Göre Tahsil Edilen Gelirler 14 516 169 577 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi (B) işaretli cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde, (B) işaretli cetvelle birlikte kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - İkinci maddede yazılı tutarın dışında, 3836 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Birbirlerine Olan Borçlarının Tahkimi Hakkında Kanun uyarınca (14 516 169 577 000) lira gelir tahsil edilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Nazım Gelir ve Gider

MADDE 4. - (101 348 973 073 000) lira nazım gelir tahsil edilmiş ve aynı miktar gider yapılmıştır.

BAŞKAN - Kabul edenler.. Kabul etmeyenler.. Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Denge

MADDE 5. - Birinci maddede yazılı giderler ile ikinci maddede yazılı gelirler arasında (147 926 068 992 000) liralık gider fazlası meydana gelmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Tamamlayıcı Ödenek

MADDE 6. - Bağlı (A) işaretli cetvelin ilgili sütununda kayıtlı (7 431 717 908 000) liralık ödenek üstü gideri karşılamak üzere aynı tutarda tamamlayıcı ödenek kabul edilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Devredilen Ödenek

MADDE 7. - 1994 malî yılı içinde harcanmayan ve özel kanunlarla devrine izin verilen (1 272 320 121 000) liralık özel ödenek, ertesi yıla ödenek kaydedilmek üzere devredilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

İptal Edilen Ödenek

MADDE 8. - Bağlı (A) işaretli cetvelin ilgili sütununda kayıtlı bulunan ve yılı içinde kullanılan ve devredilenler dışında kalan (62 395 560 145 000) liralık ödenek iptal edilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Devlet Borçları

MADDE 9. - Bağlı Devlet borçları uygulama sonuçları kesinhesap cetvellerinde ayrıntısı gösterildiği üzere, 31.12.1994 tarihi itibariyle :

a) (372 801 625 000 000) lira orta ve uzun vadeli (425 956 851 000 000) lira kısa vadeli olmak üzere, toplam (798 758 476 000 000) lira iç borç,

b) (1 158 424 802 500 000) lira genel ve katma bütçeli kuruluşlara ait, (326 407 966 668 000) lira hazine garantili olmak üzere, toplam (1 484 832 769 168 000) lira dış borç,

Mevcuttur.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 10.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 11.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1994 Malî Yılı Genel Bütçe Kesinhesap Kanunu Tasarısının bütün maddeleri bu suretle kabul edilmiştir.

Tasarının tümü, açık oylamaya tabidir.

Açık oylama, yarınki birleşimde, son konuşmalardan sonra yapılacaktır.

4. - 1995 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/492, 3/516) (S. Sayısı : 151)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 1995 Malî Yılı Genel Bütçe Kesinhesap Kanunu Tasarısının 1 inci maddesini tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

1995 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı

Gider Bütçesi

MADDE 1. - Genel bütçeli idarelerin 1995 malî yılı giderleri, bağlı (A) işaretli cetvelde gösterildiği üzere (1 704 845 121 341 000) lira olarak gerçekleşmiştir.

BAŞKAN - 1 inci maddeyi daha önce kabul edilen cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi ve maddeye bağlı (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Gelir Bütçesi

MADDE 2. - Genel bütçenin gelirleri, bağlı (B) işaretli cetvelde gösterildiği üzere, (1 387 759 990 286 000) lira olarak gerçekleşmiştir.

BAŞKAN - (B) cetvelini okutuyorum :

B - CETVELİ

Gelir Tahmin Tahsilat

Türü Gelirin Çeşidi Lira Lira

1 Vergi Gelirleri 1 090 000 000 000 000 1 084 350 504 039 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 Vergi Dışı Normal Gelirler 113 000 000 000 000 86 043 515 514 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 Özel Gelirler ve Fonlar 200 000 000 000 000 207 010 003 362 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Özel Kanun Gelirleri 10 355 967 371 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM : 1 403 000 000 000 000 1 387 759 990 286 000

Gelir Tahmin Tahsilat

Türü Gelirin Çeşidi Lira Lira

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

NAZIM GELİR 228 482 213 655 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi, (B) işaretli cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde, (B) işaretli cetvelle birlikte kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Nazım Gelir ve Gider

MADDE 3. - (228 482 213 655 000) lira nazım gelir tahsil edilmiş ve aynı miktar gider yapılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz istemi?.. Yok.

Değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Denge

MADDE 4. - Birinci maddede yazılı giderler ile ikinci maddede yazılı gelirler arasında (317 085 131 055 000) liralık gider fazlası meydana gelmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Tamamlayıcı Ödenek

MADDE 5. - Bağlı (A) işaretli cetvelin ilgili sütununda kayıtlı (7 791 963 971 000) liralık ödenek üstü gideri karşılamak üzere, aynı tutarda tamamlayıcı ödenek kabul edilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Devredilen Ödenek

MADDE 6. - 1995 malî yılı içinde harcanmayan ve özel kanunlarla devrine izin verilen (1 198 910 802 000) liralık özel ödenek, ertesi yıla ödenek kaydedilmek üzere devredilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

İptal Edilen Ödenek

MADDE 7. - Bağlı (A) işaretli cetvelin ilgili sütununda kayıtlı bulunan ve yılı içinde kullanılan ve devredilenler dışında kalan (86 697 719 008 000) liralık ödenek iptal edilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Devlet Borçları

MADDE 8. - Bağlı, Devlet borçları uygulama sonuçları kesinhesap cetvellerinde ayrıntısı gösterildiği üzere, 31.12.1995 tarihi itibariyle;

(537 709 421 346 000) lira orta ve uzun vadeli, (823 572 637 936 000) lira kısa vadeli olmak üzere, toplam (1 361 282 059 282 000) lira iç borç mevcuttur.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 9. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 10. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, böylece, 1995 Malî Yılı Genel Bütçe Kesinhesap Kanunu Tasarısının bütün maddeleri kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir; açık oylama yarınki birleşimde son konuşmalardan sonra yapılacaktır.

5. - Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/519) (S. Sayısı : 135)

BAŞKAN - Şimdi, katma bütçeli idareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 1 nci maddesini tekrar okutup, oylarınıza sunacağım.

1 nci maddeyi okutuyorum:

Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı

BİRİNCİ KISIM

Genel Hükümler

Ödenekler, Öz Gelirler Hazine Yardımı

MADDE 1. - a) Katma bütçeli idarelerin 1997 yılında yapacakları hizmetler için (632 327 361 000 000) lira ödenek verilmiştir.

b) Katma bütçeli idarelerin 1997 yılı gelirleri (17 000 000 000 000) lirası öz gelir, (482 759 261 000 000) lirası Hazine yardımı, (132 568 100 000 000) lirası yükseköğretim kurumlarının cari hizmet giderlerine yapılacak Devlet katkısı olmak üzere toplam (632 327 361 000 000) lira olarak tahmin edilmiştir.

BAŞKAN - 1 inci maddeyi, daha evvel kabul edilen cetvellerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Bağlı Cetveller

MADDE 2. - Katma bütçeli idarelerin,

1. Ödenek dağılımı (A) işaretli,

2. Gelirleri, herbir idarenin bütçesine ekli (B) işaretli,

3. Özel hükümlerine göre 1997 yılında tarh, tahakkuk ve tahsiline devam olunacak gelir çeşitlerinin dayandığı hükümler, her bir idarenin bütçesine ekli (C) işaretli,

4. Harcamalara ilişkin formül, her bir idarenin bütçesine ekli (R) işaretli,

cetvellerde gösterilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ KISIM

İdarelere İlişkin Özel Hükümler

Tarım Reformu Uygulaması ile İlgili Davaların Takibi

MADDE 3. - Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün toprak ve tarım reformu uygulaması ile ilgili uyuşmazlık ve davaları bu Genel Müdürlük adına gerektiğinden Hazine avukatları tarafından da takip edilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz istemi?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Özel Ödeneklere İlişkin İşlemler

MADDE 4. - a) Karayolları, Köy Hizmetleri ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlükleri; Genel ve Katma Bütçeli Kuruluşlar hariç diğer kamu kurum ve kuruluşları gerçek ve tüzel kişilerden vaki olacak hizmet taleplerini kendi imkânları nispetinde, yapılacak anlaşmalar esasları dahilinde ve bedeli mukabilinde yerine getirmeye yetkilidirler. Bu amaçla yatırılacak paralar, bir taraftan adı geçen kuruluşlar bütçelerinin (B) işaretli cetveline gelir, diğer taraftan (A) işaretli cetvelde mevcut veya yeniden açılacak tertiplere Maliye Bakanlığınca ödenek kaydolunur. Ayrıca, 11.2.1950 tarih ve 5539 sayılı Kanunun 1737 sayılı Kanunla değişik 20 nci maddesi gereğince, geçişi ücretli olan yol, köprü ve tünellerden elde edilen her çeşit gelirleri de aynı mahiyetteki yol, köprü ve tünellerin yapım, bakım, onarım ve işletmesinde kullanılmak üzere, Maliye Bakanlığınca bir taraftan Karayolları Genel Müdürlüğü bütçesinin (B) işaretli cetvelinde açılacak özel bir tertibe gelir, diğer taraftan (A) işaretli cetvelde açılacak ilgili tertibe ödenek kaydolunur.

Bu özel tertiplerdeki ödeneklerden önceki yılda harcanmayan kısımları cari yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

Yapılan harcama tutarı kadar ödeneği, özel tertipten önceden harcama yapılan tertibe aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

b) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 3.7.1968 tarih ve 1053 sayılı Kanun gereğince yürütülen içme suyu tesisleri ile ilgili olarak kendi usullerine göre borçlandırılan bedeller taksitlerinin ilgili belediyelerce süresinde ödenmemesi halinde, ödenmeyen taksitler, 2.2.1981 tarih ve 2380 sayılı Kanun uyarınca belediyelere ayrılan paylardan İller Bankasınca kesilerek Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ödenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Karayolları Genel Müdürlüğü Yol Bakım İşleri İçin Gelecek Yıla Geçici Yüklenmelere Girişilmesi

MADDE 5. - Karayolları Genel Müdürlüğünce, yol bakım işleri için yılları bütçelerinde yer alan ödeneklerin yarısını geçmemek üzere ilgili Bakan onayıyla gelecek yıla geçici yüklenmelere girişilmesi caizdir.

BAŞKAN - Madde ile ilgili söz istemi?.. Yok.

Madde üzerinde değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Bütçesinden Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Bütçesine Yapılacak Aktarmalar

MADDE 6. - 29.4.1959 tarih ve 7258 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi gereğince her çeşit spor, saha ve tesisleri vücuda getirmek amacı ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Bütçesinin (A) işaretli cetvelinde yer alan projelerin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce 21.5.1986 tarih ve 3289 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılabilecek işler dışında kalanlara ait ödenekleri, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Bütçesine aynı amaçla aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Bütçesinden İl Müdürlüklerine Yardım Olarak Yapılacak Yatırım Ödenekleri

MADDE 7. - Yıllık yatırım programlarına ek yatırım cetvellerinde büyük onarım projeleri arasında yer alan ve Genel Müdürlük onayı ile İl Müdürlüklerince emaneten yaptırılması uygun görülen işlerin karşılıkları Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bütçesinin ilgili yatırım tertibindeki ödenekten il müdürlüklerine yardım yolu ile ödenebilir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Futbol Müsabakaları Müşterek Bahis Hasılatından Sağlanacak Gelirler ile Çeşitli Kaynaklardan Sağlanacak Gelirler

MADDE 8. - Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bütçesine ekli (B) işaretli cetvelin “Futbol Müsabakaları Müşterek Bahis Hasılatından Elde Edilecek Gelir” tertibinde kayıtlı kaynaktan sağlanacak gelir fazlalarını sportif hizmetler ve spor tesislerinin yapım, bakım ve büyük onarımlarında kullanılmak üzere Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bütçesine bir yandan özel gelir, diğer yandan açılacak özel tertibe ödenek kaydetmeye,

Çeşitli kurum ve kuruluşlar ile şahıslar tarafından Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı Spor Federasyonları ile Dairelere yapılan nakdî yardım ve bağışlarla kendi faaliyet ve hizmetlerinden sağladıkları gelirleri, bu yardım ve geliri sağlayan Federasyon ve Dairelerin gençlik ve sportif hizmetleri ile mal ve hizmet alımlarında kullanılmak üzere Genel Müdürlük bütçesine bir yandan özel gelir, diğer yandan açılacak özel tertiplere ödenek kaydetmeye,

Maliye Bakanı yetkilidir.

Bu ödeneklerden yılı içinde sarf edilmeyen kısımları ertesi yıl bütçesinin ilgili tertiplerine devren gelir ve ödenek kaydolunur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz istemi?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Telsiz Genel Müdürlüğü Bütçesi ile İlgili İşlemler

MADDE 9. - a) 3293 sayılı Kanunla değişik 2813 sayılı Telsiz Kanununda yer alan telsiz ve monitör hizmetlerinin yürütülmesini teminen, Telsiz Genel Müdürlüğü bütçesine ekli (B) işaretli cetvelde yer alan “Ücret Gelirleri” tertiplerinde kayıtlı kaynaktan sağlanan gelir fazlalarını, Telsiz Genel Müdürlüğü 1997 Malî Yılı Bütçesinde açılacak özel bir tertibe bir taraftan gelir, diğer taraftan açılacak özel tertiplere ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

Bu ödeneklerin yılı içinde sarf edilmeyen kısımları ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydolunur.

b) 3293 sayılı Kanunla değişik 2813 sayılı Kanunda gerekli değişiklik yapılıncaya kadar aynı Kanunun 27 nci maddesinin birinci paragrafında yer alan “10 katına” ibaresi “20 katına” olarak uygulanır.

c) 3293 sayılı Kanunla değişik 2813 sayılı Kanunda gerekli değişiklik yapılıncaya kadar telsiz ücretleri ve bu ücretlerden doğan gecikme cezalarıyla ilgili olarak Telsiz Genel Müdürlüğünce yapılan yasal takibatla tahsili mümkün olamayacağı belirlenen ve aslı 2 500 000 liraya kadar olan telsiz ücretleriyle bunların ferilerinin terkinine Ulaştırma Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz istemi?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Oylamaya geçmeden önce, Komisyonla bir hususta mutabık kalmak istiyorum.

Sayın Komisyon, 9 uncu maddenin 4 üncü satırında “tertiplerinde kayıtla” şeklinde geçiyor; bunu, “Ücret Gelirleri tertiplerine kayıtlı” olarak düzeltiyoruz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Evet, Sayın Başkanım.

BAŞKAN - 9 uncu maddeyi düzeltilmiş şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü Bütçesi ile İlgili İşlemler

MADDE 10. - Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü Bütçesine ekli (B) işaretli cetvelde yıl içinde meydana gelebilecek gelir fazlalarını “1997 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar” hükümlerine göre 1997 yılında yatırım programına alınacak projeleri gerçekleştirmek üzere anılan Genel Müdürlük bütçesine bir yandan özel gelir, diğer yandan açılacak özel tertibe ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

Bu ödeneklerin yılı içinde sarf edilemeyen kısımları ertesi yıl bütçesinin ilgili tertibine devren gelir ve ödenek kaydolunur.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz istemi?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmişktir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 11. - a) Yükseköğretim kurumlarınca önceki yıllarda bastırılan ders kitapları ve teksirlerin satış bedelleri Devlet İstatistik Enstitüsü toptan eşya fiyatları endeksine göre, yükseköğretim kurumları tarafından her yıl yeniden tespit edilir.

b) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 46 ncı maddesine göre özel ödenek kaydolunan miktarlar üniversite adına millî bankalardan birinde açılacak hesaba yatırılır ve harcamalar bu hesaptan yapılır.

c) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 46 ncı maddesine göre kısmî zamanlı olarak çalıştırılacak öğrenciler hakkında 1475 sayılı İş Kanununun işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili hükümleri ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası ile ilgili hükümleri hariç diğer hükümleri uygulanmaz.

d) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa tabi yükseköğretim kurumlarında kayıtlı yükseköğrenim öğrencilerinin her türlü tedavi giderlerinin karşılanması için, bu kurumların bütçelerinde tertiplenen transfer ödeneklerinin karşılıkları Yükseköğretim Kurulunca tespit edilecek esas ve usuller çerçevesinde kullanılmak üzere kurumlar adına millî bankalardan birinde açılacak hesaba yatırılır.

e) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 46 ncı maddesi uyarınca; elde edilen gelirlerin özel gelir ve özel ödenek kaydedilen tutarlarının yüzde 10'una kadar olan kısmı, üniversite yönetim kurulunun tespit edeceği başarılı, gelir düzeyi düşük öğrencilerin burs, kitap ve kırtasiye ile beslenme yardımı ödemelerinde kullanılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz istemi?.. Yok.

Maddeyle ilgili bir önerge bulunmaktadır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinin (e) fıkrasında yer alan “yüzde 10'una” ifadesinin “yüzde 20'ye” şeklinde değiştirilmesini arz ederim.

Algan Hacaloğlu Mustafa Yıldız

İstanbul Erzincan

Oya Araslı Atilâ Sav

İçel Hatay

Mehmet Seyfi Oktay Zeki Çakıroğlu

Ankara Muğla

Mahmut Işık Ahmet Güryüz Ketenci

Sıvas İstanbul

Yılmaz Ateş

Ankara

Gerekçe:

Gelir düzeyi düşük üniversite öğrencilerine daha çok burs ve malî destek sağlayabilmek, mevcut eşitsizlik ortamının bir ölçüde iyileştirilebilmesi amacıyla arz edilmiştir.

BAŞKAN - Önergeye, Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

Vakıflar Genel Müdürlüğü Bütçesi ile İlgili İşlemler

MADDE 12. - Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesinin (B) işaretli cetvelinde yıl içinde meydana gelebilecek gelir fazlalarını bu Genel Müdürlüğün cari hizmetlerinde, ve “1997 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar” hükümlerine göre yatırım hizmetlerinde, personel ve yolluk giderlerinde, hizmet, tüketim malları ve malzeme alımlarında, demirbaş giderleri ile ödemelerinde kullanılmak üzere, bir yandan özel gelir, diğer yandan açılacak özel tertibe ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ KISIM

Diğer Hükümler

Genel Bütçe Kanununun Uygulanması

MADDE 13. - Bu Kanunda yer alan hükümler saklı kalmak üzere, Genel Bütçe Kanunu hükümleri katma bütçeli idareler hakkında da uygulanır.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 14. - Bu Kanun 1.1.1997 tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 15. - Bu Kanunun;

a) Vakıflar Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile ilgili hükümlerini Başbakan ve Maliye Bakanı,

b) Yükseköğretim Kurulu ve Üniversiteler ile ilgili hükümlerini Maliye ve Millî Eğitim Bakanları,

c) Karayolları Genel Müdürlüğü ile ilgili hükümlerini Maliye ve Bayındırlık ve İskân Bakanları,

d) Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü ile ilgili hükümlerini Maliye ve Sağlık Bakanları,

e) Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ile ilgili hükümlerini Maliye ve Tarım ve Köyişleri Bakanları,

f) Orman Genel Müdürlüğü ile ilgili hükümlerini Maliye ve Orman Bakanları,

g) Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile ilgili hükümlerini Maliye ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanları,

h) Telsiz Genel Müdürlüğü ile ilgili hükümlerini Maliye ve Ulaştırma Bakanları,

Yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, böylece, Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının bütün maddeleri kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylama, yarınki birleşimde, son konuşmalardan sonra yapılacaktır.

6. - 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/283, 3/415) (S. Sayısı : 192)

BAŞKAN - Şimdi, 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısının 1 inci maddesini tekrar okutup, oylarınıza sunacağım :

1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı

Gider Bütçesi

MADDE 1. - Katma bütçeli idarelerin 1994 Malî Yılı giderleri, bağlı (A) işaretli cetvelde gösterildiği üzere (106 746 433 886 000) lira olarak gerçekleşmiştir.

BAŞKAN - 1 inci maddeyi, daha önce kabul edilen cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi ve maddeye bağlı (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum :

Gelir Bütçesi

MADDE 2. - Katma bütçeli idarelerin gelirleri bağlı (B) işaretli cetvelde gösterildiği üzere, (100 619 489 344 000) lira olarak gerçekleşmiştir.

BAŞKAN - (B) cetvelini okutuyorum :

B - CETVELİ

Gelir Tahmin Tahsilat

Türü Gelirin Çeşidi Lira Lira

1 Vergi Gelirleri 55 383 000 000 297 498 650 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 Vergi Dışı Normal Gelirler 2 476 757 000 000 2 173 850 841 000

Gelir Tahmin Tahsilat

Türü Gelirin Çeşidi Lira Lira

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 Özel Gelirler ve Hazine Yardımı 105 384 741 000 000 91 642 516 173 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Özel Kanun Gelirleri 6 505 623 680 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM 107 916 881 000 000 100 619 489 344 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Mazbut ve Mülhak 19 158 038 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi, (B) işaretli cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde, (B) işaretli cetvelle birlikte kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Denge

MADDE 3. - Birinci maddede yazılı giderler ile ikinci maddede yazılı gelirler arasında (6 126 944 542 000) liralık gider fazlası meydana gelmiştir.

BAŞKAN - 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum :

Tamamlayıcı ödenek

MADDE 4. - Bağlı (A) işaretli cetvelin ilgili sütununda kayıtlı (223 695 856 000) liralık ödenek üstü gideri karşılamak üzere aynı tutarda tamamlayıcı ödenek kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Devredilen Ödenek

MADDE 5. - 1994 malî yılı içinde harcanmayan ve özel kanunlarla devrine izin verilen (491 193 975 000) liralık özel ödenek, ertesi yıla ödenek kaydedilmek üzere devredilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

6 nci maddeyi okutuyorum:

İptal Edilen Ödenek

MADDE 6. - Bağlı (A) işaretli cetvelin ilgili sütununda kayıtlı bulunan ve yılı içinde kullanılan ve devredilenler dışında kalan (8 156 503 250 000) liralık ödenek iptal edilmiştir.

BAŞKAN - Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 7.- Bu Kunun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 8.- Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısının bütün maddeleri böylece kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylama yarınki birleşimde, son konuşmalardan sonra yapılacaktır.

7. - 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygun Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/493, 3/517) (S. Sayısı : 150)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanun Tasarısının 1 inci maddesini tekrar okutup oylarınıza sunacağım.

1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı

Gider Bütçesi

MADDE 1. - Katma bütçeli idarelerin 1995 malî yılı giderleri, bağlı (A) işaretli cetvelde gösterildiği üzere, (199 074 199 280 000) lira olarak gerçekleşmiştir.

BAŞKAN - 1 inci maddeyi, daha önce kabul edilen cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi ve maddeye bağlı (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Gelir Bütçesi

MADDE 2. - Katma bütçeli idarelerin gelirleri, bağlı (B) işaretli cetvelde gösterildiği üzere, (192 379 979 224 000) lira olarak gerçekleşmiştir.

BAŞKAN - (B) cetvelini okutuyorum:

B - CETVELİ

Gelir Tahmin Tahsilat

Türü Gelirin Çeşidi Lira Lira

1 Vergi Gelirleri 121 621 000 000 591 401 322 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 Vergi Dışı Normal Gelirler 4 858 893 000 000 4 953 650 475 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 Özel Gelirler ve Hazine Yardımı 140 626 253 000 000 171 173 249 346 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Özel Kanun Gelirleri 15 661 678 081 000

Gelir Tahmin Tahsilat

Türü Gelirin Çeşidi Lira Lira

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

GENEL TOPLAM 145 606 767 000 000 192 379 979 224 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Mazbut ve Mülhak

Vakıflar Gelirleri 76 343 126 000

BAŞKAN - Kabul edenler...

Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi, (B) işaretli cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde, (B) işaretli cetvelle birlikte kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Denge

MADDE 3. - Birinci maddede yazılı giderler ile ikinci maddede yazılı gelirler arasında (6 694 220 056 000) liralık gider fazlası meydana gelmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Tamamlayıcı Ödenek

MADDE 4. - Bağlı (A) işaretli cetvelin ilgili sütununda kayıtlı (245 612 466 000) liralık ödenek üstü gideri karşılamak üzere, aynı tutarda tamamlayıcı ödenek kabul edilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Devredilen Ödenek

MADDE 5. - 1995 malî yılı içinde harcanmayan ve özel kanunlarla devrine izin verilen (1 071 656 569 000) liralık özel ödenek, ertesi yıla ödenek kaydedilmek üzere devredilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

İptal Edilen Ödenek

MADDE 6. - Bağlı (A) işaretli cetvelin ilgili sütununda kayıtlı bulunan ve yılı içinde kullanılan ve devredilenler dışında kalan (10 374 016 400 000) liralık ödenek iptal edilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 7. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 8. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısının bütün maddeleri kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylama yarınki birleşimde, son konuşmalardan sonra yapılacaktır.

Bu suretle, bugünkü program tamamlanmıştır.

Bütçenin tümü üzerindeki son konuşmaları ve 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1994 ve 1995 Malî Yılları Kesinhesap Kanunu Tasarılarının açık oylamalarını yapmak için, 18 Aralık 1996 Çarşamba günü saat 10.00'da toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 21.25

SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, ahlak dışı hizmetler nedeniyle turistik beş yıldızlı otellerle, tatil köylerinin kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Turizm Bakanı Bahattin Yücel'in yazılı cevabı (7/1599)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Mustafa Taşar

Gaziantep

T. C.

Turizm Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 17.12.1996

Sayı : B.170.APKO.1811-38326

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 14.11.1996 tarih A.01.0.GNS.0.10.00.02/7/1599-4059/11229 sayılı yazınız.

Gaziantep Milletvekili Sayın Mustafa R. Taşar'ın Bakanlığımla ilgili olarak Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru önergesi ile ilgili cevap ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Bahattin Yücel

Turizm Bakanı

Sayın Mustafa R. Taşar Gaziantep Milletvekili

Soru : Turistik 5 yıldızlı otellerle, tatil köylerinin ahlaksızlık yuvası oldukları doğru mudur?

Cevap : Ülkemizin 5 yıldızlı otel ve tatil köyleri, hizmet, nitelik ve yönetim açısından, dünyanın her yanındaki benzer kuruluşlar ölçüsünde hizmet vermektedirler. Türkiye, içinde bulunduğumuz 1996 yılında turistik hizmet karşılığı elde ettiği döviz gelirini bu türden tesisleri aracılığıyla arttırmıştır.

Ancak, bu tesisler hakkında yasa dışı ve/veya yönetmeliklere aykırı davranışlar söz konusu olduğunda yasal işlem yapılacağı tabiîdir.

2. - Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu'nun, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1625)

7.11.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafınadan yazılı olarak cevaplandırılması hususunu delaletlerinize saygılarımla arz ederim.

Refah Partisi ve Doğruyol Partisi tarafından Hükümet kurulduğundan bu yana, belediyeler arasında parti değiştirme işlemlerinin yaygınlaştığı malumlarınızdır. Bu çerçevede;

1. Son dört ayda bütün belediyelere, bağımlı olduğu parti önemli olmaksızın ne kadar yardım yapılmıştır?

2. Özellikle başka partilerden Refah Partisi ve Doğruyol Partisi'ne iltihakeden belediyelere Maliye Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı gibi bakanlıklar veya yatırımları hızlandırma fonlarından ne miktarda yardım yapılmıştır?

T. C.

İçişleri Bakanlığı

Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü 17.12.1996

Sayı : B050MAH0650002(80-84)96-80960

Konu : Manisa Milletvekili Sayın Abdullah Akarsu'nun Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 14.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1625-4133/11371 sayılı yazısı.

b) Devlet Bakanlığının 28.11.1996 tarih ve B.02.0.0010/01190 sayılı yazısı.

Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu'nun Sayın Başbakana tevcih ettiği, Sayın Başbakanın da kendileri adına Devlet Bakanlığı (Lütfü Esengün) koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını tensip buyurdukları “Son dört ayda tüm belediyelere ne kadar yardım yapıldığına ilişkin” yazılı soru önergesi ilgi (b) sayılı yazı ile Bakanlığıma intikal etmiş olup, önergede yer alan ve Bakanlığımı ilgilendiren konulara cevap teşkil edecek bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.

Bakanlığım bünyesinde bulunan Fonlardan :

Mahallî İdareler Fonu'ndan proje karşılığında yapılan yardımların il içindeki belediyelere dağıtım yetkisi 6.6.1994 tarihli ve 21952 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile valilere devredildiğinden, son dört ayda belediyelere dağıtılmak üzere valilikler emrine toplam 176 000 000 000 TL. gönderilmiştir.

Muhtaç Asker Ailelerine Yardım Fonu'ndan aynı dönemde belediyelere toplam 750 000 000 TL. yardım yapılmıştır.

Trafik Hizmetleri Geliştirme Fonu'nda yeterli gelir olmadığından yardım yapılmamıştır.

Ayrıca Başkanlığım aracılığı ile kullanılan Acil Destek Programı çerçevesinde belediyelere son dört ayda toplam 5 000 000 000 TL. yardım yapılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

3. - Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı'nın, SSK'ya alınacak personel için uygulanan başvuru şekline ve yapılacak sınava ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1654)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygıyla dilerim.

19.11.1996

İ. Önder Kırlı

Balıkesir

1. SSK'na alınacak memurlar için, sınav yerinin Ankara olması yanında, sınav başvurularının da mutlaka Ankara'ya yapılması şartı nedeniyle onbinlerce insanımızı güç mevsim koşulları içinde Ankara'ya koşturtmanın amacı nedir? Bu uygulama, amacınızın yetkiyi merkezde toplayarak memuriyet görevlerini yandaşlarınıza peşkeş çekmek olduğu yolundaki söylentilere haklılık kazandırmıyor mu?

2. Sınavı Ankara'da yapmakla beraber, sınav başvurularının herkesin oturduğu ilden alınmasında ne mahzur bulunmuştur?

3. Sınavların, Ankara yerine, memur alınacak illerde yapılması suretiyle, zaten işsiz ve güç ekonomik koşullar içinde bulunan vatandaşlarımızı bunca zahmete sokmadan çözüm yoluna niçin gidilmemiştir? Taşra teşkilatınıza güveniniz yok mudur?

4. Sınava başvurmak için Anadolu'dan Ankara'ya gelen ve biran önce memleketlerine dönmek zorunda bulunan insanlarımıza, saat 12.00'de SSK'nun kapılarını kapatıp sokaklarda süründürmenin sebebi nedir? Sendikacılığınız döneminde insanlarımıza saygısızlıktan, eziyet ve işkenceden yakınan bir kişi olarak, bu yaptığınız eziyet, işkence ve saygısızlık değil midir? Bu uygulama emrinizle yapılmıyorsa, yapanlar hakkında herhangibir işlem yapılmış mıdır?

5. Sınavlarda bilenin hakkını teslim etmek, çok savunduğunuz adil düzenin bir parçası olarak, kayırmayı ortadan kaldırmak, Türkiye'ye sınav güveni verebilmek için, sınavları ÖSYM düzenlemesi altında, mülakatsız bir merkezi sınavla yapmayı düşünüyor musunuz?

T. C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü 16.12.1996

Sayı : B.13.0.SGK-0-13-00-01/7735-32994

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 25 Kasım 1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1654-4266/11811 sayılı yazınız.

Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı tarafından hazırlanan “SSK'na alınacak personel için uygulanan başvuru şekline ve yapılacak sınava ilişkin” yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Sosyal Sigortalar Kurumu memuriyet sınavının merkezi mi, yoksa bölgesel mi yapılmasının doğru olacağı üzerinde, Kurum yetkilileri tarafından sınav düzenlenmeden önce titizlikle durulmuştur. Ancak, sınavın bölgelerde yapılmasının pek çok sakıncası bulunduğu göz önüne alınarak, merkezi sınav düzenlenmesine karar verilmiştir.

Bu çerçevede, bölgesel sınavlarda başvuru sayısının çok daha fazla olacağı, bu sayının 300 binleri bulabileceği tahmin edilmiştir. Çünkü, ülkemizde son 3-4 yıldır kamu kuruluşlarınca bu boyutlarda sınav açılmamıştır. Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından 1993 yılında bölgesel olarak yapılan sınava 130 bin kişinin başvurmuş bulunması, bu tahminleri güçlendirmektedir.

Kurum teşkilatının bütün illerde yeterli olmaması nedeniyle sınavın tüm illerde düzenlenmesi mümkün değildir. Sınav bölgesel yapılsaydı dahi, en fazla 10 veya 12 merkezde yapılacaktı ve başvurmak isteyen kişilerin büyük bölümü yine bulundukları illerden sınavın yapılacağı illere gitmek zorunda kalacaklardı. Ayrıca, sınavın merkezi olarak düzenlenmesinin, taşra teşkilatına güven duymamakla hiç bir ilgisi yoktur.

Sınava çok kişinin başvurması ülkemizdeki işsizliğin boyutlarını ortaya koymaktadır. Ancak, Sosyal Sigortalar Kurumunun eleman ihtiyacı had safhaya ulaşmıştır ve hizmetin gereğince yerine getirilebilmesi için bu ihtiyacın biran önce karşılanması gerekmektedir. Dolayısıyla, bu kalabalıkların oluşmasının sorumlusu bu yönetim değildir. Sorumlu, ülkeyi bu duruma düşürenler ve ekonomiyi üretim değil, rant ekonomisi haline getirenlerdir.

Devlette her işlem belli kurallara bağlanmıştır. Bu çerçevede, Sosyal Sigortalar Kurumunda da personel işlemlerini düzenlemek üzere, 1987 yılında yürürlüğe konulmuş bulunan Personel Yönetmeliği uygulanmaktadır. Açılan memuriyet sınavı da, bu Yönetmeliğin ilgili hükümlerine göre gerçekleştirilmiştir.

Sözkonusu Yönetmelik, sınavların Kurumca oluşturulacak “Sınav Kurulu”nca yapılacağını, sınavların düzenli bir şekilde yürütülmesinden sınav kurulu başkan ve üyelerinin sorumlu olduğunu, değerlendirmelerin sınav kurulu tarafından gerçekleştirileceğini ve yine itirazların sınav kurulu tarafından inceleneceğini öngörmüştür. Buna göre, Sosyal Sigortalar Kurumu Personel Yönetmeliği sınavların ÖSYM tarafından yapılmasına izin vermemektedir.

Yönetmeliğin değiştirilerek, sınavın ÖSYM tarafından yapılmasına imkân sağlanabileceği düşünülebilir. Ancak, alınan atama izninin 1996 yılında kullanılması gerekmektedir. Aksi takdirde, uzun zaman gerektiren Başbakanlık, Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığından izin alınma işlemlerinin yenilenmesi gerekmektedir. İzin alma süresi, ÖSYM'nin hazırlık süresi, sınavların yapılıp değerlendirilmesi ve atamaların yapılması suretiyle geçecek zamanla Kurum en az 6 ay daha kaybedecektir.

Bu itibarla; bugüne kadar Sosyal Sigortalar Kurumunun açtığı memur ve hizmetli sınavları, 1995 yılındaki icra memurları sınavı dışında hiç bir zaman ÖSYM'ye yaptırılmamıştır. Ayrıca, mülakat yapılmadan sınav yapılması hukuken mümkün değildir.

Örneğin, 1989 yılında Kurum tarafından açılan memuriyet sınavına 30 binin üzerinde başvuru olmuş, 834 kişi alınmıştır. Değerlendirme sınav kurulunca yapılmıştır. 1993 yılında açılan memuriyet sınavına ise, 34 bini Ankara'da olmak üzere 130 bin başvuru yapılmış, 1788 kişi alınmıştır. Değerlendirme yine sınav kurulunca yapılmıştır.

Bugüne kadar Sosyal sigortalar Kurumunda sınavlar hangi Yönetmeliğe göre ve hangi yöntemle yapılmışsa, bu defa da aynı yönetmeliğe uygun olarak ve aynı yöntemle yapılmaktadır. Daha önceki sınavlar hakkınada hiçbir itirazı olmayanların, şimdi güven bunalımı yaratmaya çalışmalarının iyi niyet ölçüleri ile bağdaşmadığı düşünülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Necati Çelik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

4. - Sıvas Milletvekili Mahmut Işık'ın, SSK'nın memuriyet sınavına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1675)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı saygıyla arz ederim.

Mahmut Işık

Sıvas

Son günlerde kamuoyumuz, SSK'daki sınav skandalı ile çalkalanmaktadır.

2 500 kişinin alınacağı sınavda, 60-70 bin kişinin müracaatı ve binlerce lira masraf ederek bu insanlar Ankara'ya gelmişler ve gelmeye de devam etmektedirler. Bu nedenlerle;

1. 60-70 bin kişinin müracaat ettiği bu sınavın, ÖSYM kanalı ile mi, yoksa SSK'nın olanakları ile mi yapılacaktır?

2. Bu kadar insanı mağdur edecek olan bu sınavda, RP teşkilatlarının liste verdiği doğru mudur?

T. C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü 16.12.1996

Sayı : B.13.0.SGK-0-13-00-01/7734-32993

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 2.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1675-4347/12018 sayılı yazınız.

Sıvas Milletvekili Mahmut Işık tarafından Sayın Başbakanımıza tevcih edilen ve Sayın Başbakan tarafından Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün'ün koordinatörlüğünde cevap verilmesi tensip olunan, Sosyal Sigortalar Kurumu personel ihtiyacının karşılanması için açılan sınava ilişkin yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Sosyal Sigortalar Kurumu merkez ve taşra teşkilatının personel ihtiyacının karşılanmasını teminen açılan sınava ilişkin işlemler, 13.8.1987 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan “Sosyal Sigortalar Kurumu Personel Yönetmeliği” hükümlerine göre yürütülmektedir.

Sözkonusu Yönetmelik, sınavların Kurumca oluşturulacak sınav komisyonu tarafından yapılacağını, sınavların düzenli bir şekilde yürütülmesinden bu komisyonun sorumlu olduğunu, değerlendirmelerin bu komisyonca yapılacağını ve itirazların da aynı komisyon tarafından incelenerek karara bağlanacağını hükme bağlamıştır. Dolayısıyla Kurum Personel Yönetmeliği sınavların ÖSYM tarafınadan yapılmasına imkân vermemektedir.

Yönetmeliğin değiştirilerek, sınavın ÖSYM tarafından yapılmasına imkân sağlanabileceği düşünülebilir. Ancak, alınan atama izninin 1996 yılında kullanılması gerekmektedir. Aksi takdirde, uzun zaman gerektiren Başbakanlık, Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığı'ndan izin alınması işlemlerinin yenilenmesi gerekmektedir. İzin alma süresi, ÖSYM'nin hazırlık süresi, sınavların yapılıp değerlendirilmesi ve atamaların yapılması suretiyle geçecek zamanla kurum en az 6 ay daha kaybedecektir. Ancak, Sosyal Sigortalar Kurumunun personel ihtiyacı had safhaya ulaşmıştır ve hizmetin gereğince yerine getirilebilmesi için bu ihtiyacın bir an önce karşılanması zorunluluk arz etmektedir.

Diğer taraftan; Sosyal Sigortalar Kurumu memuriyet sınavının merkezi ya da bölgesel yapılması konusu Kurum yetkilileri tarafından titizlikle incelenmiştir. Ancak sınavın bölgelerde yapılmasının pek çok sakıncası bulunduğu göz önüne alınarak merkezi bir sınav düzenlenmesine karar verilmiştir.

Bu çerçevede, bölgesel sınavlarda müracaat sayısının çok daha fazla olacağı ve başvuruların 300 bin dolaylarına ulaşacağı tahmin edilmektedir. Çünkü ülkemizde son 3-4 yıldır kamu kuruluşlarınca bu boyutta bir sınav açılmamıştır ve bu konuda büyük bir beklenti bulunmaktadır.

Kurum teşkilatının bütün illerde yeterli olmaması nedeniyle sınavın tüm illerde düzenlenmesi imkânı bulunmamaktadır. Bu takdirde de sınav en fazla 10-12 merkezde yapılabilecekti ve başvuruda bulunacakların büyük bölümü yine bulundukları illerden sınavın yapılacağı illere gitmek zorunda kalacaklardı.

Sonuç olarak, bugüne kadar Sosyal Sigortalar Kurumunda sınavlar hangi yönetmeliğe göre ve hangi yöntemle yapılmış ise, bu defa da aynı yönetmeliğe uygun olarak ve aynı yöntemle gerçekleştirilmektedir.

Ayrıca, sınavda Refah Partisi teşkilatlarının liste vermesi gibi bir durum sözkonusu olmayıp, değerlendirmeler objektif ölçülerle, sınav komisyonunca yapılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Necati Çelik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

5. - Diyarbakır Milletvekili Yakup Hatipoğlu'nun, Diyarbakır'daki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1687)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ve rica ederim. 9.4.1996

Yakup Hatipoğlu

Diyarbakır

Soru 1. İlimizde birkaç seneden beri bilhassa kış aylarında yoğun bir şekilde elektrik kesintileri gündelik yaşamı felç etmekte, telafisi mümkün olmayan zararlara yol açmakta tüm insanlar özellikle sanayiciler ve iş adamları büyük ölçüde bundan mağdur olmaktadır. Diyarbakır'da bu sıkıntının giderilmesi için şimdiye kadar ne gibi bir çalışma yapılmış? Bu mağduriyetin önlenmesi için bundan sonra hangi tedbirler alınacaktır?

T. C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 17.12.1996

Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-1750-19961

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 16 Nisan 1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/47-1212/3186 sayılı yazısı.

b) TBMM Başkanlığının 2 Aralık 1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1687-1212/3186 sayılı yazısı.

Diyarbakır Milletvekili Sayın Yakup Hatipoğlu'nun Bakanlığıma tevcih ettiği ve ilgi a'da kayıtlı yazı ile de Bakanlığıma intikal eden 6/47-1212 esas sayılı sözlü soru önergesi; 6 Mayıs 1996 tarih ve B.15.0.APK.0.23.300-481-6883 sayılı, 1 Kasım 1996 tarih ve B.15.0.APK.0.23.300-1565-17889 sayılı yazılarımız ile Parlamento ile İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanlıklarına iletilmiştir.

İlgi b'de kayıtlı yazı ile ise, TBMM İçtüzüğünün 98 inci maddesi uyarınca üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı gerekçesiyle sözkonusu sözlü soru önergesinin, 7/1687-1212 esas no.lu yazılı soru önergesine çevrildiği Bakanlığıma bildirilmiştir.

Bahse konu soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Diyarbakır Milletvekili Sayın Yakup Hatipoğlu'nun Sözlü Soru Önergesi Cevabı (7/1687/1212)

Soru :

İlimizde birkaç seneden beri bilhassa kış aylarında yoğun bir şekilde elektrik kesintileri gündelik yaşamı felç etmekte, telafisi mümkün olmayan zararlara yol açmakta tüm insanlar özellikle sanayiciler ve iş adamları büyük ölçüde bundan mağdur olmaktadır. Diyarbakır'da bu sıkıntının giderilmesi için şimdiye kadar ne gibi bir çalışma yapılmış? Bu mağduriyetin önlenmesi için bundan sonra hangi tedbirler alınacaktır?

Cevap :

Diyarbakır il merkezine kırsal kesimden yoğun göç olmaktadır. Bunun sonucu olarak, artan elektrik ihtiyacını, şehrin mevcut elektrik şebekesiyle karşılamakta sıkıntıya düşülmektedir. Bu nedenle, mevcut şebekenin yenilenmesi ve yeni oluşan yerleşim yerlerine elektrik şebekesi yapılması için gerekli projeler hazırlanmış, 27.2.1996 tarihli sözleşme ile de bu projelerde öngörülen tesislerin yapımı işi ihale edilmiştir. İhale kapsamında yapılacak olan tesisler tamamlandıkça elektrik arızaları ve kesintileri peyderpey azalacaktır.

Ancak, ihale edilen elektrik şebekesi projelerinin, uzun zaman alabileceği göz önünde buludurularak, elektrik ihtiyacını karşılayacak acil tesislerin biran önce yapılması için Diyarbakır Elektrik Dağıtım Müessesesine yetki verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi

GÜNDEMİ

36 NCI BİRLEŞİM

17 . 12 . 1996 SALI

Saat : 10.00

1

BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

2

ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER

X 1. - 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/518) (S. Sayısı : 134) (Dağıtma tarihi : 6.12.1996)

X 2. - 1994 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/282, 3/414) (S. Sayısı : 103) (Dağıtma tarihi : 6.12.1996)

X 3. - 1995 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/492, 3/516) (S. Sayısı : 151) (Dağıtma tarihi : 6.12.1996)

X 4. - Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/519) (S. Sayısı : 135) (Dağıtma tarihi : 6.12.1996)

X 5. - 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1994 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/283, 3/415) (S. Sayısı : 102) (Dağıtma tarihi : 6.12.1996)

X 6. - 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 1995 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/493, 3/517) (S. Sayısı : 150) (Dağıtma tarihi : 6.12.1996)

3

SEÇİM

4

OYLAMASI YAPILACAK İŞLER

5

MECLİS SORUŞTURMASI RAPORLARI

6

GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI

YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER

7

SÖZLÜ SORULAR

8

KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE

KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER





TUTANAĞIN SONU
Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.