Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 12 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

10 uncu Birleşim

22 . 10 . 1996 Salı

İ Ç İ N D E K İ L E R

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Kars Milletvekili Çetin Bilgir'in, Doğu Anadolu'daki ticarî faaliyetlere ve Türkiye-Ermenistan arasındaki Doğu Kapı'nın açılmasına ilişkin gündemdışı konuşması

2. - Niğde Milletvekili Doğan Baran'ın, okul çağındaki gençler üzerinde giderek artan uyuşturucu bağımlılığı ve alınması gerekli tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Işılay Saygın'ın cevabı

3. - Hakkâri Milletvekili Naim Geylani'nin, Hakkâri'nin Yüksekova İlçesinde ortaya çıkarılan silahlı çeteye ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 tarih ve 4190 sayılı Kanunun, bir defa daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/520)

2. - Özbekistan'a gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e, dönüşüne kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kalemli'nin vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/521)

3. - Almanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/522)

4. - İran'a gidecek olan Kültür Bakanı İsmail Kahraman'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Sabri Tekir'in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/523)

5. - Kazakistan Cumhuriyetine gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fehim Adak'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/524)

6. - Pakistan Meclis Başkanının davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/525)

7. - Niğde Milletvekili M. Salih Katırcıoğlu'nun, (6/180) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/75)

8. - İstanbul Milletvekili Osman Kılıç'ın, Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/76)

9. - Adana Milletvekili Mehmet Büyükyılmaz'ın, Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/77)

10. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/78)

11. - Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Sağlık, Aile ve Sosyal İşler Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/79)

12. - Kars Milletvekili Çetin Bilgir'in, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/80)

13. - İçel Milletvekili M. İstemihan Talay'ın, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/81)

14. - Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül'ün, Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/82)

15. - Ordu Milletvekili İhsan Çabuk'un, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/83)

16. - Balıkesir Milletvekili Tamer Kanber'in, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/84)

17. - İstanbul Milletvekili Mehmet Aydın'ın, İçişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/85)

18. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'in, (10/5) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/86)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - İzmir Milletvekili Veli Aksoy ve 20 arkadaşının, altın işletmeciliğinde kullanılan yöntemler incelenerek bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/113)

2. - İstanbul Milletvekili Yusuf Namoğlu ve 47 arkadaşının, spor yapma olanakları ile spor kulüpleri ve sporcuların sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/114)

3. - İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 21 arkadaşının, milletvekilleri ve bakmakla yükümlü olduklarına ödenen sağlık harcamalarını araştırarak varsa usulsüzlükleri tespit etmek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/115)

4. - İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 25 arkadaşının, Halk Bankası tarafından usulsüz kredi verildiği iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/116)

V. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - (10/5) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

2. - Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VI. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. - Çanakkale Milletvekili Hamdi Üçpınarlar ve 53 arkadaşının, haksız ve keyfi işlemleriyle devleti zarara uğrattığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı ve ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Sağlık Eski Bakanı Halil Şıvgın hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/11) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 337)

2. - Bursa Milletvekili Turhan Tayan ve 50 arkadaşının, hayalî ihracat iddialarının üzerine gitmeyerek devletin zarara uğramasına sebebiyet verdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, Devlet Eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük Eski Bakanları Ekrem Pakdemirli ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ile Devlet Eski Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/22) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 779)

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in, Ankara Büyükşehir Belediyesince yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın yazılı cevabı (7/1059)

2. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1076)

3. - Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar'ın, İsrail'e yapılan siyasî, eğitim, istihbarat ve ekonomik anlaşmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in yazılı cevabı (7/1182)

4. - Adana Milletvekili Orhan Kavuncu'nun, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünce gerçekleştirilen bazı ihalelere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlım'ın yazılı cevabı (7/1231)

5. - Antalya Milletvekili Bekir Kumbul'un, Eğirdir Gölüne ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın yazılı ek cevabı (7/1239)

6. - Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı'nın, Bakanlığa alınan personele ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recaî Kutan'ın yazılı cevabı (7/1248)

7. - Niğde Milletvekili Akın Gönen'in, Niğde-Altınhisar İlçesindeki derenin ıslahına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recaî Kutan'ın yazılı cevabı (7/1335)

8. - Niğde Milletvekili Akın Gönen'in, Niğde Üniversitesi ile çevresinin ağaçlandırılmasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı'nın yazılı cevabı (7/1336)

9. - Niğde Milletvekili Akın Gönen'in, Adana Bölge Teşkilatına, ORKÖY Kalkındırma Fonundan gönderilen ödenek miktarına ve bu ödenekten Niğde İline yapılan desteklere ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı'nın yazılı cevabı (7/1337)

10. - Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın, Devlet Sanatçısı Zeki Müren'e ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın yazılı cevabı (7/1379)

11. - Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, Sakarya Belediye Başkanlığınca işten çıkarılan işçilere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1405)

12. - Edirne Milletvekili Mustafa İlimen'in, Edirne'deki Ali Paşa Çarşısındaki dükkânlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un yazılı cevabı (7/1410)

13. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Rumeli Hisarında verilen konserlerin iptaline ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın yazılı cevabı (7/1415)

14. - Erzincan Milletvekili Mustafa Yıldız'ın, Sosyal Sigortalar Kurumu eski genel müdürüne ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1431)

15. - Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin'in, Tekirdağ ve dahilindeki belediyelere yapılan tahsislere ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın yazılı cevabı (7/1437)

16. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN
Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu'nun yazılı cevabı (7/1498)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak dört oturum yaptı.

Samsun Milletvekili Ayhan Gürel, öğretmenlerin, içinde bulundukları ekonomik sorunlar ile çözüm yollarına,

Manisa Milletvekili M. Cihan Yazar, Ege Linyitleri İşletmesinin sorunlarına ve alınması gereken önlemlere,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Ankara Milletvekili Mehmet Ekici'nin, konut edinmek amacıyla gerek Türk Lirası karşılığı gerekse döviz karşılığı kredi alan insanların problemlerine ilişkin gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı T. Rıza Güneri cevap verdi.

Arnavutluk Meclis Başkanının vaki daveti üzerine TBMM'yi temsilen Arnavutluk'a gidecek Parlamento heyetinde yer alacağı bildirilen İstanbul Milletvekili Mustafa Baş'ın, mazereti nedeniyle bu davete katılamayacağından yerine, RP Grubunca Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç'ın adının bildirildiğine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Genel Kurulun 16.10.1996 tarihli 8 inci Birleşiminde, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre Komisyonca geri alınan 99 sıra sayılı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ile bu Tasarıya ek olarak bastırılıp dağıtılan ve 17.10.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan 99'a 1 inci Ek sıra sayılı Komisyon raporunun 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının ikinci sırasına alınmasına ve birinci ve ikinci sıradaki tasarıların görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun görüşmesi (1/215) (S. Sayısı : 23), Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.

Karayolları Trafik Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi; Emniyet Teşkilatı Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Ek Maddeler Eklenmesi; 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının kabul edilmiş olan 19 uncu maddesinin, tarım sektöründe kullanılan makinelerin sürücülerinin eğitimlerini düzenlemek ve konuyu açıkta bırakmamak; 20 nci maddesinin ise suça orantılı ceza ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle İçtüzüğün 89 uncu maddesi gereğince yeniden görüşülmesine ilişkin İçişleri Bakanı isteminin, Danışma Kurulunun da görüşü alındıktan sonra Genel Kurulca kabulü üzerine, 19 ve 20 nci maddeleri yeniden görüşülerek kabul edildi.

Adı geçen kanun tasarısının tümünün, yapılan görüşmelerden sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

22 Ekim 1996 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.50'de son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Zeki Ergezen Mustafa Baş

Bitlis İstanbul

Kâtip Üye Kâtip Üye

Kadir Bozkurt Kâzım Üstüner

Sinop Burdur

Kâtip Üye Kâtip Üye

II. - GELEN KÂĞITLAR

18 . 10 . 1996 CUMA

Tasarılar

1. - Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında İmzalanan Ebedi Dostluk ve İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/514) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)

2. - Cebri veya Mecburi Çalıştırma Hakkında 29 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/515) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)

3. - İstihdama Kabulde Asgari Yaşa İlişkin 138 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/516) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)

4. - Uydular Aracılığı ile Haberleşme Uluslararası Teşkilatı İşletme anlaşmasında Yapılan Değişikliklerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/517) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)

5. - 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı (1/518) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarih :17.10.1996)

6. - Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı (1/519) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarih :17.10.1996)

21 . 10 . 1996 PAZARTESİ

Tasarılar

1. -Türk Bayrağı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/520) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

2. - Kooperatifler Kanununun 92 nci Maddesi ile Ek 2 nci Maddesinin Birinci Fıkrasının 4 No.lu Bendi Hükümlerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/521) (Anayasa ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

3. -Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 17 nci Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/522) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

4. -Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/523) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

5. -Türk Ceza Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/524) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

6. -Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/525) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

Teklifler

1.-İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; 4071 Sayılı 3 Mart 1340 (1924) Tarihli ve 431 Sayılı Kanunla Hazineye Kalan Taşınmaz Mallardan Bazılarının Zilyedlerine Devri Hakkında Kanunun Bir Maddesinin Bir Bendinin Yürürlükten Kaldırılması ve Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/477) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

2. -Hatay Milletvekili Hüseyin Yayla'nın; Üç İlçe ve Bir İl Kurulması İle İlgili Kanun Teklifi (2/478) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

3. -Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; Şereflikoçhisar Adı İle Bir İl Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/479) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

4. -Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; Polatlı Adı İle Bir İl ve İki İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/480) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

5. -Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/481) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

6. -Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/482) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

7.-Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; 22 Haziran 1978 Tarihli ve 2155 Sayılı Bazı Kamu Personeline Tayın Bedeli Verilmesine Dair Kanunun 1 inci Maddesinin Birinci Fıkrasının Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/483) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

8.-Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; 5434 Sayılı T. C. Emekli Sandığı Kanununa 2.3.1970 Tarih ve 1239 Sayılı Kanunla Eklenen Ek 13 üncü Maddenin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/484) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

9.-Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; Spor Kulüplerinin Vergi, Zam ve Cezaları ile Sigorta Primi Cezalarının Affına İlişkin Yasa Teklifi (2/485) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

10. -Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; 4.1.1961 Tarih ve 211 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 98 inci Maddesinin İkinci Fıkrasının Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/486) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

11.-Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; Türkiye Emekli Subaylar, Emekli Astsubaylar, Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri ile Muharip Gaziler Dernekleri Hakkında 2847 Sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/487) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

12. -Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun; 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 235 inci Maddesine Bir Bent Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/488) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

13. -Malatya Milletvekili Ayhan Fırat'ın; Yedi İlde Büyükşehir Belediyesi Kurulması Hakkında 9 Eylül 1993 Tarih ve 504 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci Maddesinin 1 inci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/489) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

14. -Hatay Milletvekili Atila Sav'ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Ekli I ve II Sayılı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/490) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

15.-Giresun Milletvekili Turhan Alçelik ve 20 Arkadaşının; Karabulduk Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/491) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

Raporlar

1.-Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, Er ve Erbaş Harçlıkları Kanunu ve Kıbrıs'a Gönderilecek Türk Askerî Birliği Mensuplarının Aylık ve Ücretleriyle Çeşitli İstihkakları ve Birliğin Başka Giderleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Aynı Mahiyetteki 467 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/435, 1/201) (S. Sayısı :106) (Dağıtma tarihi :21.10.1996) (GÜNDEME)

2. -Refah Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ile Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya'nın, 5680 Sayılı Basın Kanununa İki Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/469) (S. Sayısı :107) (Dağıtma tarihi :21.10.1996) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.-Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün, Karaman-Ermenek arasındaki yol yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/340) (Başkanlığa geliş tarihi :14.10.1996)

2.-Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün, Karaman ile Ermenek İlçesi Afet Evlerinin yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/341) (Başkanlığa geliş tarihi :14.10.1996)

3.-Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün, bulgur ihracatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/342) (Başkanlığa geliş tarihi :14.10.1996)

Yazılı Soru Önergeleri

1. -Samsun Milletvekili Yalçın Gürtan'ın, limanların özelleştirme kapsamına alınma nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1511) (Başkanlığa geliş tarihi :14.10.1996)

2.-Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, Artvin-Şavşat-Meydancık Beldesinde çürümeye terkedildiği iddia edilen orman ürünlerine ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1512) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

3. -Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, Artvin SSKve Bağ-Kur İl Müdürlüklerinde boş bulunan eczacı kadrolarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1513) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

4. -Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, Artvin'de ziraî mücadele için alınan tedbirlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1514) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

5. -Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, Artvil il, ilçe ve köylerindeki öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1515) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

6.-Hatay Milletvekili Atila Sav'ın, özel korumalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1516) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

7.-Hatay Milletvekili Atila Sav'ın, özel tiyatrolara destek için ayrılan ödeneğe ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/1517) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

8.-Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, tütün kotasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1518) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

9.-İzmir Milletvekili Zerrin Yeniceli'nin, Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkındaki Yönetmeliğe ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1519) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

10.-Afyon Milletvekili İbrahim Özsoy'un, DSİ Genel Müdürlüğünde çalışan geçici işçilere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1520) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)

11.-Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, hükümeti döneminde yapılan zamlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1521) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)

12.-Amasya Milletvekili Haydar Oymak'ın, Tuta Turizm ve Taşımacılık A.Ş. ile Tuta Petrol Ürünleri A.Ş.'ye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1522) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)

13. -Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan'ın, Armutalan Belediye sınırları içindeki orman alanının tahsis edildiği derneğe ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1523) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)

14. -Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan'ın, Armutalan Belediye sınırları içindeki orman alanının tahsis edildiği derneğin özelliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1524) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)

15.-Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan'ın, Armutalan Belediye sınırları içindeki ormanlık alanın bir derneğe tahsis edildiğine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1525) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)

16. -İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, Halk Bankasının bazı şirketlere usulsüz kredi verdiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1526) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)

17.-Giresun Milletvekili Burhan Kara'nın, Türkiye Halk Bankasının verdiği kredilere ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1527) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)

18.-Giresun Milletvekili Burhan Kara'nın, Cıngıllıoğlu Şirketler Topluluğuna verildiği iddia edilen usulsüz kredilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1528) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)

19.-Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy'un, hükümeti döneminde yapılan bono ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1529) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)

22 . 10 . 1996 SALI

Cumhurbaşkanınca Geri Gönderilen Kanun

1. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 Tarih ve 4190 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/526, 3/520) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.10.1996)

Teklifler

1. - Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 81 Arkadaşının; Bir İl ve İki İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/492) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.1996)

2. - İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi'nin; Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/493) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.1996)

3. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un; Sinop İlinde Güzelkent Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/494) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.1996)

4. - Hatay Milletvekili Ali Günay'ın; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun Bir Maddesine Cümle Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/495) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.1996)

5. - Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan'ın; Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/496) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)

6. - Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Akyurt'un; Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/497)(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)

7. - Sıvas Milletvekili Nevzat Yanmaz ve 3 Arkadaşının; Sızır Beldesinin İlçe Olması Hakkında Kanun Teklifi (2/498) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)

8. - Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın; Türk Ceza Kanununa Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/499) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)

9. - İzmir Milletvekili Metin Öney'in; Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/500) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)

10. - Denizli Milletvekili Ramazan Yenidede ve 2 Arkadaşının; Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/501) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)

11. - Zonguldak Milletvekili Ömer Barutçu'nun; Kilimli Bucağının İlçe Olması Hakkında Kanun Teklifi (2/502) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)

12. - Zonguldak Milletvekili Ömer Barutçu'nun; Kollu Bucağının İlçe Olması Hakkında Kanun Teklifi (2/503) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)

13. - Bolu Milletvekili Avni Akyol'un; Bir İlçe ve Düzce İlinin Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/504) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.10.1996)

14. - Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu ve 13 Arkadaşının; Bir İlçe Kurulması HakkındaKanun Teklifi (2/505) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.10.1996)

15. - Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in; Bayburt İlinde Konursu ve Gökçedere Adıyla İki İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/506) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.10.1996)

16. - Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen'in; Bir İl ve Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/507) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.10.1996)

17. - Kayseri Milletvekili Recep Kırış'ın; Kayseri İlinde Özlüce Adında Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/508) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.10.1996)

Raporlar

1. - 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/498) (S. Sayısı : 104) (Dağıtma tarihi : 22.10.1996) (GÜNDEME)

2. - Muhtaç Çiftçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/475) (S. Sayısı : 105) (Dağıtma tarihi : 22.10.1996) (GÜNDEME)

3. - Adana Milletvekili Halit Dağlı ve 7 Arkadaşı ile Refah Partisi Grup Başkanvekili Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu ve 4 Arkadaşının; Toprakkale Adıyla Bir İlçe ve Osmaniye Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifleri; Sıvas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu ve 6 Arkadaşının; Adana İli Osmaniye İlçesinin İl Olması Hakkında Kanun Teklifi; Adana Milletvekili Erol Çevikçe'nin; Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi ile Adana Milletvekili Uğur Aksöz ve 6 Arkadaşının; Bir İlçe ve Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (2/446, 2/457, 2/401, 2/439, 2/447) (S. Sayısı : 108) (Dağıtma tarihi : 22.10.1996) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Ordu Milletvekili Müjdat Koç'un, Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkındaki Yönetmelik değişikliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1530) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.1996)

2. - Bursa Milletvekili Yüksel Aksu'nun, buğday, tütün ve et ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1531) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.10.1996)

3. - Bursa Milletvekili Yüksel Aksu'nun, buğday üreticilerinin sorunları için alınacak tedbirlere ve buğday ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1532) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.10.1996)

4. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Erzincan İli Sosyal Yardımlaşma Vakfı tarafından okul ve yurtlara yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1533) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.10.1996)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. - İzmir Milletvekili Veli Aksoy ve 20 arkadaşının, altın işletmeciliğinde kullanılan yöntemler incelenerek bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/113)(Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)

2. - İstanbul Milletvekili Yusuf Namoğlu ve 47 arkadaşının, spor yapma olanakları ile spor kulüpleri ve sporcuların sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/114)(Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)

3. - İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 21 arkadaşının, milletvekilleri ve bakmakla yükümlü olduklarına ödenen sağlık harcamalarını araştırarak varsa usulsüzlükleri tespit etmek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/115)(Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.1996)

4. - İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 25 arkadaşının, Halk Bankası tarafından usulsüz kredi verildiği iddialarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/116)(Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.1996)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

22 Ekim 1996 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Ünal YAŞAR (Gaziantep), Mustafa BAŞ (İstanbul)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10 uncu Birleşimini açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Denizli Milletvekili M. Halûk Müftüler'e kadar yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Sayın milletvekilleri, ses düzenimizin, bir de, milletvekillerinin salonda dolu olduğu haliyle kontrol etmek üzere, şu anda teknik elamanlar grubu dışarıda beklemektedir. Onlar salonun belirli yerlerinde ses düzenini kontrol edecekler.

Teknik elemanlar salona girebilir.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Kars Milletvekili Çetin Bilgir'in, Doğu Anadolu'daki ticarî faaliyetlere ve Türkiye-Ermenistan arasındaki Doğu Kapı'nın açılmasına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN - İlk sözü, Doğu Anadolu'daki ticarî faaliyetler ve Doğu Kapı konusunda gündemdışı konuşma yapmak isteyen Kars Milletvekili Sayın Çetin Bilgir'e veriyorum.

Buyurun Sayın Bilgir. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

ÇETİN BİLGİR (Kars) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, hepinize saygılar sunuyorum.

Doğu, bilindiği gibi, ihmal edilmiş bir bölge; devletin, üretime dönük en az yatırım yaptığı, millî gelirden en az pay alan, buna karşın en çok göç veren bir bölge. Bölgenin çok zayıf olan ekonomisi, tarım ve hayvancılık ağırlıklı.

Tarımsal üretimin çağdaş usullerle yapılmayışı, sulamanın olmayışı, tarımsal girdi fiyatlarının yüksekliği gibi nedenlerle tarımsal üretim sürekli gerilemekte.

Hayvancılıksa, girdilerin, yani, ot, saman ve yem fiyatlarının pahalılığı; süt fabrikasının, et kombinasının satılarak özelleştirilmesi ve özelleştirme sonrası bunların hayvancılığa hiçbir katkısının olmaması ve de özellikle et ithali nedeniyle yok olmaya yüz tutmuş durumda. Öyle ki, son birkaç yılda hayvan sayısı üçte bire düşmüş durumdadır. Ayrıca, devletin et ve süt üretimine dönük temel politikasının olmayışı, bunun nedenlerindendir. Örneğin, her türlü ürünün taban fiyatının olmasına rağmen, etin ve sütün taban fiyatı yoktur. Şu anda, Kars'ta bir inek ortalama 15-20 milyon lira fiyatla satılmaktadır; ancak, bakım giderleri 20 milyon liranın üzerindedir.

Yine, evrak üzerinde teşvikler pratik bir değer taşımamakta, kalkınmada birinci derecede öncelikli yöre olmasına rağmen, bu hal, işletilememektedir. Örneğin, batıda yatırım yapan bir yatırımcıya verilen KDV + 10 oranındaki teşvik primi, bu yöreye uygulanmamakta, krediler ise hemen hemen hiç verilmemektedir. Yaklaşık yirmi yıl önce yapımına başlanılan organize sanayi bölgesi dahi şu anda yapılmamaktadır; hatta, betonları bile çürümüş durumdadır. Yine, yapılmakta olan devlet hastanesine gönderilen ödenek komik düzeydedir. Yani, doğudaki mevcut ekonomi çökmüş durumdadır.

Devlet, herhangi bir yatırım yapmadığına göre, çözüm nasıl olacaktır? Şu sırada sağlanacak çözümlerden birisi, Doğu ülkelerine dönük ticarî faaliyettir. Türkiye'nin Orta Asya'ya dönük tek demiryolu kapısı, Kars'ta bulunmaktadır; bu da, Doğu Kapı'dır; iyi yapılmış bir karayolu da mevcuttur. Bu kapı, Ermenistan'a açılmaktadır. 1993 yılına kadar açık olan bu kapı, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ sorunu nedeniyle kapalı durumdadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; doğunun tek çıkış noktası, Orta Asya cumhuriyetleriyle yapılacak olan ticarettir. Bu, aynı zamanda, ulusal ekonominin de yararınadır. Geçmişte yapılan ticaret, yöre halkının yüzünü güldürmüştür; ancak, siyasî otorite, ekonomik yatırım yapmamakta, ticareti engellemekte ve böylelikle, doğu da ülkenin bir köşesinde sıkışıp kalmaktadır.

Öte yandan, kapının kapalı tutulması, Ermenistan üzerinde hiçbir siyasî baskı unsuru da olamamıştır; çünkü, insanî yardımlar için geçiş açık tutulmakta, Ermenistan'a enerji satılmakta, ticarî faaliyetler ise, gerek İran ve gerekse Gürcistan üzerinden yapılabilmektedir. Türk mallarının satışı, Gürcistan ve İran'daki tüccarlar aracılığıyla yine de yapılmakta; yasak, sadece doğuya, özellikle Kars'a uygulanmaktadır.

Devletlerin ilişkileri, çıkara bağlı olmak durumundadır. İran'da 25 milyon Azerî yaşamakta; ancak, ticarî faaliyet, yine de, Ermenistan'la yoğun şekilde yapılabilmektedir. Türkiye'de ise, demiryolu bağlantısı olmasına rağmen, bu ticarî faaliyet yasaktır. Oysaki, Azerbaycan ile Ermenistan dahi kendi aralarında ticaret yapmakta, Türkiye yapmamaktadır; bunun da mantığı yoktur. Düşünün ki, devlet, bölgeye, özellikle Kars'a yatırım yapmamakta, ticarî faaliyeti de yasaklamaktadır; bunun nedeni belli değildir.

Sonuçta, devlet, Kars halkına yasak koymaktadır; gelişimini kösteklemektedir; yöredeki göçü de, bu bağlamda, dolaylı olarak destekler hale gelmektedir. Nüfus azalışı da hızla sürmektedir; 1985-1990 yılları arasında, nüfus, yüzde 9 oranında düşmüş durumdadır; neden, göçtür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğu Kapı mutlaka açılmalıdır. Türkiye Cumhuriyetinin esasen kendi halkına koymuş olduğu ambargo kaldırılmalıdır.

Dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bilgir.

Gündemdışı konuşmaya cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

2. - Niğde Milletvekili Doğan Baran'ın, okul çağındaki gençler üzerinde giderek artan uyuşturucu bağımlılığı ve alınması gerekli tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Işılay Saygın'ın cevabı

BAŞKAN - İkinci gündemdışı konuşma, son günlerde, okul çağındaki gençler üzerinde yaygınlaşma istidadı gösteren ve giderek artan uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili ne gibi tedbirler alındığı konusunda gündemdışı söz isteyen, Niğde Milletvekili Doktor Sayın Doğan Baran'a verilmiştir.

Buyurun Sayın Baran.

Sayın Baran, süreniz 5 dakikadır efendim.

DOĞAN BARAN (Niğde) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizde giderek yayılma istidadı gösteren uyuşturucu madde bağımlılığıyla ilgili görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerin kullanımı insanlık tarihi kadar eskidir. Sigara kullananlar alkole, alkol kullananlar ise uyuşturucu maddelere daha duyarlıdır. Bu nedenle, sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımının bir bütün olarak ele alınması icap eder. Her üç maddede de, üretim ve satış düzeyinde çok büyük parasal kâr sağlandığından, denetimi oldukça zorlaşmaktadır.

Sigara tüketimi, gelişmiş ülkelerde 1960'lı yıllara kadar hızla artmış; ancak, daha sonra, yürütülen kampanyalarla toplumsal bilincin artması sonucu sigara tüketiminde azalma eğilimi görülmüştür; gelişmekte olan ülkelerde ve Türkiye'de ise, 1970'li yıllardan başlayarak bir artış gözlenmiştir.

Yapılan bir araştırmaya göre, sigara içenlerin yüzde 30'u, sigaraya 15-18 yaşları arasında; yüzde 20'si ise, 11-14 yaşları arasında başladıklarını ifade etmişlerdir.

Alkol tüketimi, ülkemizde, giderek artan bir hızla, maalesef çoğalmaktadır. Son beş yılda, gençlerde, düzenli alkol kullanımı yüzde 20 olarak saptanmıştır.

Uyuşturucu maddeler ise, dar anlamda, fiziksel ya da ruhsal bir sıkıntıyı ortadan kaldırmaya, kullanılması güç olan bedensel ya da zihinsel bir durumu değiştirmeye yönelik maddelerdir. 20 nci Yüzyılın başında, tıp alanında, özellikle ağrı kesici olarak kullanılmış; ancak, bağımlılık yaptığı anlaşılınca kullanımı da son derece kısıtlanmıştır.

İkinci Dünya Savaşından sonra, özellikle genç kuşaklarda yaygın kullanım patlaması olmuş; ancak, getirilen yasaklamalar, uyuşturucu pazarını yasadışı bir sektöre dönüştürmüştür. Bugün, dünyada 100 milyon, Avrupa ve ABD'de yaklaşık 50 milyon insan uyuşturucu kullanmakta olup, en yüksek risk grubu da 13-20 arası, yani ergenlik ve üniversite çağıdır.

Türkiye, geleneksel haşhaş üreten bir ülkedir ve haşhaş üretiminde, bilindiği gibi, kapsüller çizilmemektedir. Kapsüllerin çizilmesi halinde, afyon sakızı oluştuğundan kaçakçılığa fırsat verilmiş olur; o nedenle Türkiye'de, haşhaş kapsülleri çizilmemektedir ve bu kapsüllerden Bolvadin'deki alkoloit fabrikasında morfin, kodein ve türevleri imal edilmektedir.

Ayrıca, ülkemizde, kaçakçıları ihbar eden ya da yakalayanlar mükâfatlandırılmakta, uyuşturucu ilaçlar da kırmızı reçeteyle satılmaktadır. Anayasamızın 58 inci maddesi de, devletin, gençlerimizi alkol ve uyuşturucu alışkanlıklardan korumasını ve bu yolda gerekli tedbirleri almasını amirdir; ancak, ne var ki, ülkemiz, eroin imal eden Asya ülkeleriyle, bunu tüketen Avrupa ülkeleri arasında bir köprüdür ve bu köprü de, özellikle uyuşturucu trafiğini idare eden PKK'dir.

Türkiye'nin taşıyıcı ülke konumunda olması, uyuşturucu maddelerin, ülkemiz için tehlike boyutunu her geçen gün artırmaktadır. Batı ülkelerindeki kadar olmamakla beraber, Türkiye'de de uyuşturucudan hayatını kaybedenler vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, size, eksüre veriyorum, lütfen, konuşmanızı bitirin.

DOĞAN BARAN (Devamla) - Hayhay Sayın Başkan.

1995'te yapılan bir araştırmaya göre özellikle lise ve dengi okul öğrencilerinde ve gençler arasında, esrar, psikotrop ilaç, yapıştırıcı ve uçucu madde kullanımının giderek arttığı teslim edilmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; uyuşturucu maddelerin ülkemiz için tehlike boyutu giderek artmaktadır, okullarımız uyuşturucu tehdidi altındadır; okulların civarında yuvalanan uyuşturucu tacirlerinin sayısı her geçen gün çığ gibi büyümektedir; her 100 lise öğrencisinden 9'u uyuşturucu madde bağımlısıdır. İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine bağlı AMETEM'de, sadece 1995 yılında, uyuşturucu bağımlılığı teşhisiyle 3 617 kişi tedavi edilmiş olup, bunun yüzde 65'i 20 yaşın altındadır.

Yüce Meclisin değerli üyeleri, gençlik, bir toplumun geleceğidir. Gençlerine sahip çıkmayan bir toplumun, elbette ki geleceği de olmaz. Bir ülkenin kalkınması; sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasî biçimlenmesi; insan hak ve onuruna yaraşır bir hayat standardını yakalayabilmesi ve insan hak ve hürriyetlerini hayata geçirebilmesi, ancak ve ancak bedenen ve ruhen sağlıklı bir gençlikle olur. Yarının Türkiyesini, büyük, güçlü ve mutlu Türkiyesini şekillendirecek, yaşatacak ve yüceltecek olan gençlerimizin, uyuşturucu batağına saplanmaması için gerekli önlemlerin bir an önce alınmasını ilgililerden diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baran.

Efendim, gündemdışı konuşmaya, Devlet Bakanı Sayın Işılay Saygın cevap verecekler.

SAĞLIK BAKANI YILDIRIM AKTUNA (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Hayır efendim, tek Bakana söz veriyorum.

SAĞLIK BAKANI YILDIRIM AKTUNA (İstanbul) - Ben de söz istiyorum.

BAŞKAN - Hayır efendim, bir tek Bakana... Hükümet tektir çünkü, onun için, şimdiye kadar, gündemdışı konuşmalarda iki bakana söz vermedik.

Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 20 dakikadır.

DEVLET BAKANI IŞILAY SAYGIN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Niğde Milletvekilimiz Sayın Doğan Baran'a, Bakanlığımızla ilgili bu güzel çalışmasından dolayı ve bana da açıklama fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum.

Sayın Milletvekilimizin söylediği konulara değinmeden, sadece Bakanlık olarak yaptıklarımızı açıklamak istiyorum. Ülkemiz, uyuşturucu madde kaçakçılığı bakımından, doğusunda bulunan uyuşturucu üretim bölgeleri ve batısında yer alan tüketim alanları arasında köprü konumundadır; yoğun bir uyuşturucu trafiğine sahne olmaktadır. Bu arada, uyuşturucu madde kaçakçılığına karşı Emniyet Genel Müdürlüğümüzce verilen yoğun ve etkin mücadele sonucunda dikkat çekici bir başarı elde edilmiştir. Her yıl ele geçirilen uyuşturucu madde miktarları, tüm Avrupa ülkelerinde ele geçirilen miktar ile kıyaslandığında, Emniyet Genel Müdürlüğünün bu konudaki başarısı açıkça ortadadır. Bu yönden, tüm dünyadan, çeşitli ülkelerden takdir mesajları alınmaktadır.

Uyuşturucu ile mücadele, yalnız İçişleri Bakanlığının değil, Millî Eğitim Bakanlığının, Sağlık Bakanlığının da görevleri içerisindedir; ancak, tabiî ki, en başta aile, önemli bir rol oynamaktadır. Bunun yanında, kamuoyunun aydınlatılması açısından medyaya da büyük görevler düşmektedir.

Uyuşturucuyla mücadelede, ancak, tüm toplumun, gönüllü kuruluşların, vatandaşların, herkesin duyarlı olması ve görev alması gerekmektedir. Bunun bilincinde olan Devlet Bakanlığımız, Aile Araştırma Kurumu aracılığıyla, toplumun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi amacıyla, geçen ay, uyuşturucuyla mücadele için bir kampanya ile bu çalışmayı başlatmış bulunmaktadır. Bu kampanyada "gençlik ve uyuşturucu" konulu bir slogan yarışması düzenlemiş bulunuyoruz.

Slogan yarışmasıyla, gençliğin sesiyle, gençliğe ulaşmayı hedefledik. Bu yarışmaya, Türkiye çapında, 3 bini aşkın sloganla, gençlerimiz, duyarlılık göstererek katıldılar. Bu yarışmada, 23 slogana ödüller verildi. Birincilik ödülü "Katilinle tanışma, uyuşturucuya alışma" sloganıyla İzmir'den; ikincilik ödülü "Uyuşturucu merakla başlar ölümle biter" sloganıyla Zonguldak'tan; üçüncülük ödülü "Hayallerin, gökkuşağı; hedefin, buluttu, ya şimdi?" sloganıyla Trabzon'dan öğrecilere verilmiş, ayrıca 20 tane de mansiyon verilmiştir.

Böylelikle, slogan yarışması, ülkemizde, umulanın üzerinde ilgi çekmiştir. Gençlerimiz tarafından üretilen sloganlar, 14 bin broşür, 9 bin afiş, 10 bin çıkartmada kullanılmıştır. 79 ilimizde, bizzat benim de bulunacağım toplantılarla gençlerimiz aydınlatılacaktır. 79 vilayetimizde, valiliklerimize genelge gönderilerek, bu sloganların, bez pankartlarla, kamuoyuna duyurulması sağlanmış bulunmaktadır.

Genel Kurulun bilgilerine saygıyla arz olunur. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

3. - Hakkâri Milletvekili Naim Geylani'nin, Hakkâri'nin Yüksekova İlçesinde ortaya çıkarılan silahlı çeteye ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın cevabı

BAŞKAN - Gündemdışı son konuşma, Hakkâri'ye bağlı Yüksekova İlçesinde ortaya çıkarılan silahlı çete hakkında, Yüce Meclisi bilgilendirmek üzere söz isteyen Hakkâri Milletvekili Sayın Naim Geylani'ye verilmiştir. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Geylani, aynı konuda bir mahkemede dava da açılmıştır. Bildiğiniz gibi, Anayasanın 138 inci maddesine göre, görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili görüşme yapılamaz. Konuşmanızın muhtevasının yargı yetkisinin kullanılmasına etki edecek biçimde olmamasını diliyorum ve size 5 dakikalık süre veriyorum.

Buyurun efendim.

NAİM GEYLANİ (Hakkâri) - Ona dikkat edeceğim efendim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüksekova'da ortaya çıkarılan cinayet şebekesi hakkında Yüce Meclisi bilgilendirmek üzere huzurunuza çıkmış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu olay, hemen hemen 1 ay kadar önce olmuştu ve o günden bugüne bütün çabalarıma rağmen, ancak, bugün konuşma imkânı buldum ve bu imkânı veren Sayın Başkana da teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, Türkiye bir Ortadoğu ülkesidir; ama, Türkiye'yi diğer Ortadoğu ülkelerinden ayıran önemli bir değeri, önemli bir hasleti var; o da, sadece Türkiye'de mevcut olan demokrasidir, anayasal devlet sistemidir ve devletin hukuk ilkeleridir. Bu konuda, Büyük Atatürk'e ne kadar şükran duysak, ne kadar minnet duysak azdır; çünkü, Büyük Atatürk, bu ilkeleri, ta 1923'lerde bize kazandırmış ve bu ilkeler, 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarına da aynen geçmiştir.

Fakat, bu geçirdiğimiz beş yıl içerisinde, memleketi yöneten iktidarların basiretsizliği neticesinde, ne yazık ki, bu devletin hukuk ilkeleri büyük ölçüde zaafa ve erozyona uğramıştır, devletin çivisi çıkmıştır. Neticede, memleket, şebekeler, mafyalar cenneti haline gelmiştir. Bunlardan birkaç tane örnek vermek istiyorum:

Hepinizin bildiği gibi, Türkiye'de çek ve senet çeteleri bulunmaktadır. Geçenlerde, Batman'da yakalanan bir şebekenin bir üyesi, ne yazık ki, bir assubaydı. Yine, İstanbul'da bir vatandaştan fidye isteyen bir çete yakalandı; bunun da, ne yazık ki, bir üyesi bir polis memuruydu ve hepinizin bildiği gibi, Parsadan dolandırıcı çetesi, üniformalı Söylemezler çetesi ve en sonunda, bir ay önce Yüksekova'da yakalanan cinayet çetesi...

Yüksekova'da yakalanan cinayet çetesinin sadece köy korucusu ve polis olan kanadı yakalanmış. Bunlar, 3 polis, 1 PKK itirafçısı ve 12 de köy korucusu olmak üzere, 16 kişiden oluşmaktaydı; yani, yakalanan kesim bu kadar olmaktaydı.

Şimdi, bu çetenin nasıl yakalandığı konusunda sizin zamanınızı almak istemiyorum; fakat, şunu ifade edeyim: Bu çetenin yakalanmasında, benim büyük gayretlerim oldu,Hakkâri Valisinin ve özellikle Yüksekova Jandarma Tabur Komutanı ile Alay Komutanının büyük gayretleri oldu; sizlerin huzurunda onlara teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, benim, esas üzerinde durmak istediğim konu şudur: Bu çete, çok dallı budaklı, önemli bir çete olmasına rağmen, ne yazık ki, olduğu gibi araştırılıp ortaya çıkarılmamıştır. Ne yazık ki, âdeta, bu çete üyelerinin örtbas edilmesi hususunda için büyük bir gayret gösterildiği kanaatindeyim. Eğer, bir ay önce, bu çete ilk ortaya çıktığında benim konuşma imkânım olsaydı, ben, bu kürsüden, size şu şekilde hitap edecektim ve "değerli milletvekilleri, önemli bir çete ortaya çıkarılmış; fakat, ne yazık ki, bu çetenin gereği gibi araştırılmadığı konusunda benim endişelerim var" diyecektim. Nitekim, o günlerde, Hakkâri Emniyet Müdürüyle görüşerek ondan bilgi almak istedim "ne var" dedim. Kendisi, bana, aynen şunları söyledi: "Sayın milletvekilim, bu olay, basına intikal ettiği büyüklükte, bu boyutlarda olan bir mesele değildir. Bu, küçük bir meseledir. Nitekim, İçişleri Bakanlığı, iki müfettiş göndermiş ve bu müfettişlerin yaptığı araştırma neticesinde çok ufak bir mesele olduğu ortaya çıkmıştır."

Değerli milletvekilleri, ben, Emniyet Müdürünün bu söylediklerinden, oraya giden müfettişlerin, bu olayı gereği gibi tahkik için değil, ne yazık ki, örtbas etmek için gittiklerini anladım.

Nitekim, bu çete, 1983 yılından bu yana, yaklaşık yirmiye yakın insanı faili meçhul bir şekilde öldürmüş ve yüze yakın insandan da fidye almıştır. Bu çete, ne yazık ki, emniyet ve askeriye teşkilatının içerisinde bulunmaktaydıl.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, size, eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı bitirin.

NAİM GEYLANİ (Devamla) - Devletin askerini, devletin polisini, devletin panzerini ve devletin resmî dairelerini kullanmışlar ve bu kadar faailiyet göstermişler. Bu faaliyetleri gösterdikleri halde, oranın yetkilileri, amirleri, "bizim haberimiz yok" diyecekler!.. Buna inanmak mümkün değildir. Öyle zannediyorum ki, siz de inanmadınız.

Yargılama neticesinde, bu 16 kişiden sadece 6'sı tutuklanmıştır.

Değerli milletvekilleri, bu çete, başlangıçta, verilen emirleri yerine getirmiş; fakat, bilahara, raydan çıkmış ve kendi hesabına çalışmaya başlamıştır; yani, para toplamaya başlamıştır. Zengin insanları yakalamışlar, para istemişler, veren insanlar canını kurtarmış, vermeyenler ise kaybolmuş ve aradan bir süre geçtikten sonra, cesetleri parçalanmış bir şekilde bulunmuştur.

Değerli milletvekilleri, bu çetenin Hakkâri'de gösterdiği çirkin faaliyetlerinden ötürü en az yüzlerce insan PKK'ya kaçmıştır. Bunu, Türkiye geneli için düşündüğümüz takdirde, bu şekilde ve bu sebeplerle binlerce insan PKK'ya kaçmış demektir. Böylelikle, biz, devlet olarak, ne yazık ki, PKK'ya kendimiz kaynak temin etmiş bulunmaktayız.

Bir hukuk devleti, terörist yöntemlerle terörün üzerine gitmemelidir; gittiği takdirde, terörü bitirmez, azdırır. Nitekim, gerçek de budur, bu yapılmıştır.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Geylani.

Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, İçişleri Bakanı Sayın Mehmet Ağar; buyurun efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI MEHMET AĞAR (Elazığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizin de ikazınız ve Anayasanın amir hükümleri gereği, konunun yargıya intikali dolayısıyla, belli ölçüler içerisinde sayın milletvekilinin konuşmasına cevap vermeye gayret edeceğim.

Şimdi, olaya böyle peşin hükümle veya peşin fikirle yaklaşmak mümkün değildir. Efendim burada bir çete olmuş da, bu çete sayesinde yüzlerce, binlerce adam PKK'ya katılmış gibi bir mantıkla meseleye bakmanın doğru olmadığı açık seçik ortadadır. Sayın milletvekili bir yandan "bu çeteler 1983'ten beri var" derken, diğer yandan da "bu iş beş seneden beri olmaktadır" demektedir; yani, çelişkilerle dolu bir beyan.

Her zaman ifade etmiş olduğumuz gibi, terörle mücadele konusunda, olayların başlangıcı olan 1984'ten bu yana görev yapmış bütün hükümetler, bu konunun üzerine, aynı kararlılıkla, aynı azimle, inançla ve -belki uygulama farklılıkları olabilir- aynı temel politikalarla devam edip gitmişlerdir.

Bütün bu süre boyunca, gerek asker gerek polis, bütün güvenlik kuvvetlerinin her türlü ihtiyaçları giderilmeye çalışılmış; disiplin sağlanmış ve bu mücadele sırasında ihtiyaç görülen geçici köy koruculuğu sistemi ihdas edilmiş ve bu sistem de, bugüne kadar, son derece büyük ve önemli başarılar kazanarak devam edegelmiştir. Ancak, bunların arasında, kendisine verilen yetkiyi, görevi ve silahı yanlış kullanan, burada sıkıntı yaratan insanlar, zaman zaman koruculardan çıktığı gibi, güvenlik kuvvetlerinin içerisinden de çıkmış ve yine güvenlik kuvvetleri tarafından yapılan operasyonlarla bunların hepsi gerekli adlî mercilere teslim edilmiştir.

Son Hakkâri olayında da görüldüğü gibi, konu, Hakkâri Valisi tarafından tarafıma intikal ettirildiğinde, süratle, gereğinin yapılması emredilmiş, Jandarma Genel Komutanlığınca da aynı emir verilmiş ve olayın içerisinde bazı polis memurlarının olduğunun söylenmesi üzerine de, Emniyet Genel Müdürüne verilen talimat gereği, müfettişler gönderilmiştir. Müfettişlerin yaptığı tahkikat sonucunda da, evrak, adliyeye intikal ettirilmiş ve sonuçta, 1 polis memuru, korucular, 1 itirafçı şahıs -ki, olayın, şebekenin esas dirijan elemanının bu olduğu anlaşılıyor- tevkif edilmiştir.

Bunun haricinde, askerî kesimle olan iddialar konusunda da lazım gelen tahkikat yapılmıştır. Bu konuda da, eğer, cumhuriyet savcısının bir talebi olmuş olsa idi, bununla ilgili de ne lazımsa yapılacaktı.

Türkiye'nin hiçbir tarafında, bu tür olayların kapatılması mümkün değildir. Bugün, Türkiye'de, her şey, herkesin gözlerinin önünde cereyan etmektedir. Bunlar adlî olaylardır ve doğrudan doğruya, resen cumhuriyet savcıları el koyarlar. Cumhuriyet savcıları tahkikatı yaparken, zabıtaya da -polis olsun, jandarma olsun- her türlü talimatı verme yetkisine sahiptir.

Bugüne kadar görev yapan bakanların hepsi de -ben, görevim gereği yakinen biliyorum- bu konuda hassas olmuşlardır ve lazım gelen talimatları vermişlerdir; ama, olayı dejenere etmek suretiyle, PKK'nın yayın organı MED-TV'de, kalkıp, bu ülkenin bir parlamenteri beyanat veremez; kalkıp, MED-TV'nin, bu tür olayları bahane etmek suretiyle, PKK'nın -ki, çok açık bir stratejisidir; işi gücü bırakacaksınız, bütün yayın organlarında bu çete meselelerinin üzerine gideceksiniz, devletin bu mücadelesini küçük düşüreceksiniz- stratejisine alet olma hakkına da hiç kimse sahip değildir.

Bu bakımdan, bu konularda da hepimizin son derece dikkatli adım atması gerekir. Hangi konum ve görevde olursa olsun, hiç kimsenin, yaptığının yanına kâr kalmayacağı da açıktır.

İşte, gerek bizden evvelki dönemde bu tür olaylar intikal ettiğinde daha önceki bakanlar; bizim dönemimizde intikal ettiğinde biz, her türlü emri açık ve net olarak vermişiz. Konu adliyeye intikal ettiğinde zaten cumhuriyet savcıları el koymuş ve onlara da, tahkikat konusunda, yine Anayasanın amir hükmü gereğince hiç kimsenin emir verebilme yetkisinin olmadığı da hepimizin bildiği bir gerçektir.

Herkes emin olmalıdır ki, Türkiye'de bu tür olaylardan, en fazla, güvenlik güçleri -askeri de. polisi de- üzüntü duymaktadır. Hele, özellikle, belli bir maksadı matuf olarak "üniformalı çete" deyiminin kullanılması son derece yanlıştır.

Üniforma, şerefli insanların giydiği bir kisvedir. Bu haysiyete, bu şerefe ve bu sorumluluğa layık olmayan kimselere de, bu üniforma hiçbir zaman giydirilmemiştir, bundan sonra da giydirilmeyecektir. Herkes, bunu açık ve net olarak bilmelidir. Bütün bu meselelerin de, gerek gelen ihbarlar vasıtasıyla gerek yapılan istihbarat vasıtasıyla, hiçbir şikâyet gelmeksizin, doğrudan, güvenlik güçlerinin yaptığı tahkikat sonucu, kamu görevlilerinin bu ve buna benzer karışmış olduğu bütün olaylar aydınlatılmıştır, aydınlatılmaktadır ve bu tür görevlerde üstün başarı gösteren kamu personeli de, özellikle, örnek olay olabilmesi bakımından himaye ve taltif görmektedir.

Bu tür olaylara rastlamamak hepimizin ümididir, arzusudur, temennisidir; fakat, bu tür olayların olmasından da hiç kimse endişe ve tereddüte kapılmamalıdır. Çok sayıda görev yapan insanların arasında yolunu şaşırmış, devlete, hepimize sıkıntı veren bu tür insanların olabilmesi tabiîdir, çıkabilmektedir; fakat, biz, bunların çıkmaması konusunda, güvenlik teşkilatının her kesiminde de, yeni, çeşitli disiplin tedbirleri ile otokontrol sistemleri ve buna benzer birtakım, gizli sayılabilecek tedbirler de, yoğun bir şekilde alınmıştır, alınmaya devam etmektedir. Bu tür olayları, hiç olmayacak noktalara getirmek en önemli hedefimizdir ve bu noktaya da gelecektir. Hiçbir milletvekilimizin, hiçbir vatandaşımızın en ufak bir tereddütü olmasın ki, hiçbir olayın üstü kapalı kalmayacaktır. Elbette ki, biz, bu tür olayların, örgütün kendi propogandasını yapabilme bakımından önemli bir zemin hazırladığının bilincindeyiz. Bu zemini örgüte vermemek hepimizin temel görevi olmalıdır.

Bir olaydan münbais; bundan hareketle, bundan ileri giderek, olayı bir propoganda haline getirmenin de yanlışlığı ortadadır. Yüce Meclisimize, bu konuda müsterih olmasını... Bu konuda alınan en ufak bilgiler bile net olarak, bütün makamlarımıza intikal ettirildiğinde, Bakanlığımıza intikal ettirildiğinde, en ince ayrıntılarına kadar üzerine gidileceği ve sonucundan da, Yüce Meclisimize veya şahsen arzu ettiklerinde, bütün milletvekillerimize de bilgi verileceği tabiîdir; ama, bütün bu mücadele sırasında olan birkaç yanlışlık yüzünden, lütfen, bilerek veya bilmeyerek, güvenlik güçlerimizin tamamını demoralize edici bir durumda bir sıkıntının içerisinde olmalarına neden olmamamız konusunda herkesin azamî dikkat göstermesini arzu etmekteyiz.

Bir diğer önemli konumuz da şudur; organize suçlarla mücadele kanun tasarısını bu dönem getiriyoruz. Bakanlık olarak, Başbakanlığa gönderdik, oradan da Meclise geliyor. Çok iyi kurumlar var içerisinde, çok iyi noktalar hazırlamış durumdayız. Bu tür suçlara, mafya özentisi birtakım suç şebekelerine karşı en tesirli ve hepimizin mutlak içinde olmamız gereken; hukuk yolu içerisinde sonuçlandıracak ve netice alacak bir yapıyı, bir yasa tasarısını getiriyoruz .

Bu fırsattan istifade ederek, Yace Meclisin bu tasarıya sahip çıkmasını ve hep birlikte bunu desteklemek suretiyle, oluşabilecek bu tür yasadışı suç şebekelerinin önüne şiddetle ve güçlü bir şekilde geçebilmemizin altyapısı olacağını arz etmek istiyorum. Buna destek vermenizi istirham ediyor, derin saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

Sayın milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı tarafından geri gönderilen Kanuna ilişkin bir tezkere vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 tarih ve 4190 sayılı Kanunun, bir defa daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/520)

18 Ekim 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 11 Ekim 1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-11199-42025 sayılı yazınız.

İlgideki yazınıza ekli olarak gönderilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca, 9.10.1996 tarihinde kabul edilen 4190 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararmenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun, aşağıda açıklanan gerekçelerle bir defa daha görüşülmek üzere iade edilmiştir.

Kabul edilen Kanunla, Kadir Has Üniversitesinin kuruluşuna ilişkin 5.3.1992 tarih ve 3785 sayılı Kanunla, Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanununa ilave edilen ek 3 üncü madde yürürlükten kaldırılmaktadır.

Anayasanın 42 nci maddesinde açıklandığı üzere; eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

Eğitim, geciktirilmeden verilmesi gereken ve faydaları uzun dönemde görülen bir hizmettir. Kişilerin ilgi, yetenek ve özelliklerine uygun alanlarda eğitim ve istihdamlarının sağlanması esastır.

Kimse, eğitim ve öğretim haklarından yoksun bırakılamaz.

Bilindiği gibi, ülkemizde, eğitim düzeyindeki yetersizlik devam etmektedir. Hayırsever vatandaşlarımızın katkılarıyla son eğitim yılında 4-6 yaş grubundaki okulöncesi eğitimde yüzde 5,1; ilkokullarda yüzde 100, ortaokullarda yüzde 65,6; genel ve meslekî teknik liseleri kapsayan ortaöğretimde yüzde 53, yükseköğretimde -yüzde 12,5'i örgün öğretimde olmak üzere- yüzde 26,7 seviyesine ulaşmıştır.

Eğitimde sağlanan sayısal gelişmelere rağmen, nüfus artışı ve iç göçler nedeniyle, başta büyük kentler olmak üzere, ikili öğretim devam etmektedir. Bunu yanında, eğitime ayrılan kaynakların yetersizliği, gelişmeleri sınırlandırmaktadır.

Unutmamak gerekir ki, asıl hedef, yükseköğretimi bürokratik ve merkeziyetçi yapıdan kurtarmak ve sistemde rekabeti geliştirici düzenlemeler yapmak; üniversitelere bilimsel özerklik kazandırmaktır. Eğitim, öğretim sistem ve programları, uluslararası eğitim sistem ve standartlarına uygun hale getirilmeli, bilimsel içerikli yayınların üniversitelerin kütüphanelerine kazandırılmasına imkân sağlanmalıdır.

Öteden beri, devlet gözetiminde özel kesimin eğitim hizmeti sunma faaliyetleri teşvik edilmektedir. Ülkemizde, haklı olarak dünya çapında ün yapmış vakıfların kurduğu ortaöğretim ve üniversite kuruluşları, hepimizin iftihar kaynağıdır.

Bu ortamda, devletin kendisine düşen görevleri yıllarca yerine getirememesi üzerine, başlangıçta Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyetinin aldığı kararın araştırılması bile yapılmadan, ömrünü ve imkânlarını sonuna kadar Yüce Türk Milletinin emrine tahsis etmiş olan vatandaşımıza bir imkân daha sağlamak, memleketimizin hayrına olacaktır.

Bu düşüncelerle, Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince, 9.10.1996 tarih ve 4190 sayılı Kanun, bir defa daha görüşülmek üzere, ilişikte iade edilmiştir.

Arz ederim.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bundan sonra epey sunuş vardır. Sunuşların, Divan Üyesi arkadaşımız tarafından oturarak okunması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığının 4 adet tezkeresi vardır; okutuyorum:

2. - Özbekistan'a gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e, dönüşüne kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kalemli'nin vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/521)

18 Ekim 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov'un davetlisi olarak, 20-22 Ekim 1996 tarihlerinde Taşkent'te düzenlenecek olan Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirve Toplantısına Türkiye'yi temsilen katılmak üzere Özbekistan'ı ziyaret edeceğimden, dönüşüme kadar; Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Doç.Dr. Mustafa Kalemli vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. - Almanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/522)

17 Ekim 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

18 Ekim 1996 tarihinde Almanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı H.Ufuk Söylemez'in dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. - İran'a gidecek olan Kültür Bakanı İsmail Kahraman'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Sabri Tekir'in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/523)

18 Ekim 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO) Kültür Enstitüsü Mütevelli Heyeti Toplantısına katılmak üzere, 21 Ekim 1996 tarihinde İran'a gidecek olan Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın dönüşüne kadar, Kültür Bakanlığına, Devlet Bakanı Prof. Dr. Sabri Tekir'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN -Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

5. - Kazakistan Cumhuriyetine gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fehim Adak'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/524)

18 Ekim 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 20 Ekim 1996 tarihinde Kazakistan Cumhuriyetine gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın dönüşüne kadar, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına, Devlet Bakanı Fehim Adak'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine uygun görülmüş olduğu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN -Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

6. - Pakistan Meclis Başkanının davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/525)

17 Ekim 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Pakistan Meclis Başkanının vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik bir Parlamento Heyetinin, 24-29 Ekim 1996 tarihlerinde söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 10.10.1996 tarih ve 6 ncı Birleşiminde kabul edilmiştir.

Heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Doç.Dr.Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Yasin Hatiboğlu TBMM Başkanvekili

İbrahim Gürdal Antalya Milletvekili

Ali Rahmi Beyreli Bursa Milletvekili

Süleyman Arif Emre İstanbul Milletvekili

Rıza Akçalı Manisa Milletvekili

Mahmut Işık Sıvas Milletvekili

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergeleri vardır, okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - İzmir Milletvekili Veli Aksoy ve 20 arkadaşının, altın işletmeciliğinde kullanılan yöntemler incelenerek bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/113)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Maden çeşitliliği açısından dünyada ilk on ülke arasında yer alan ve oldukça yüksek maden potansiyeline sahip olan ülkemizde, kısa ve uzun dönemde ulusal çıkarları gözeten ulusal maden politikası bulunduğu söylenemez. Ulusal maden kaynaklarımızın belirlenmesine yönelik ilginin gösterilmemesi ve buna bağlı olarak gerekli altyapının oluşturulamaması nedeniyle ülkemizdeki altın yatakları yıllardır belirlenememiş olmasına karşın, uluslararası şirketlerin arama çalışmaları sonucunda ülkemizde önemli altın yatakları bulunduğu tespit edilmiştir.

15 bin kişiden fazla insanın yaşadığı, İzmir-Çanakkale karayolu üzerinde bulunan eşsiz tarihî ve kültürel zenginliklerle kaplı Bergama-Ovacık yöresindeki tüm köylerin ve Bergama halkının endişelerine yanıt verecek hiçbir ciddî çalışma yapılmadan, 8 yıl boyunca siyanür kullanılarak işlenecek topraktan tonlarca siyanür ve diğer zehirli maddeler açığa çıkaracak bir madene işletme izni verilmiştir. Yöre toprağının geçirimli karakterde bulunması; bölgenin birinci derece deprem bölgesi olması ve her yıl defalarca 4-5 şiddetinde depremle sarsılması; bölgenin dağlardan Bakırçay Ovasına ve Ege Denizine ulaşan yeraltı su yolları üzerinde bulunması; siyanür ve diğer zehirli maddelerin bırakılacağı atık barajının tabanının kil ve sentetik maddeyle kaplanarak geçirimsizlik sağlanacağı iddia edilmesine karşın, bu yöntemin 50 yıl boyunca tümüyle garantili olamayacağı, zamanla sızdırma yaratabileceği ve bu zehirli maddelerin yeraltı sularına karışabileceği gibi çok önemli gerçekler; madenin işletme süresi ve atık barajındaki zehirli maddelerin etkinliğinin sürdüğü sürece yöre halkı için büyük bir tehlike kaynağı oluşturacağını ortaya koymaktadır.

Siyanürlü yöntemlerle altın üretimindeki tehlike, yalnızca siyanür tehlikesi değildir. Siyanürle yıkama yöntemi sonucu kanser yapıcı ağır metaller olan arsenik, cıva, kurşun gibi zehirli maddeler açığa çıkarılacak ve bu maddeler atık barajında sızıntı olması durumunda yöre halkına uzun yıllar boyunca yeraltı sularıyla ulaştırılarak insanlar ve diğer canlılar ile ekolojik denge üzerinde olumsuz etkiler yaratılabilecektir. Bu durumda, 10-15 yıl içinde kanser olaylarının ortaya çıkması gibi vahim sonuçlar yaşanabilecektir.

Maden işletmesi 8 yıl süreceği halde, siyanür havuzundaki sızıntıların izleme sisteminin 50 yıl çalışması ve yeraltı sularının 10-15 yıl izlenmesi gerekmektedir. Maden çıkarma faaliyeti biten şirketin madeni terk etmesinden sonra bu izleme faaliyetini kim yapacaktır? Bu belirsizliğe ek olarak, şirket, çalışmayacağını belirterek ya da iflas ettiğini açıklayarak işletmeyi terk edebilmekte ve ortaya çıkacak olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması sorumluluğundan kaçabilmektedir.

Ülkemizin 560 yerinde siyanürlü yöntemlerle çalışmak üzere ve işletmecileri yabancı şirketler olacak altın madenleri izin beklemektedir. Bergama-Ovacık yöresindeki altın madeni konusunda verilen kararın diğerlerine örnek olacağı düşünüldüğünde, ülkemizin siyanürlü yöntemlerle işletilecek altın madenleri konusunda vereceği her karar büyük önem taşımaktadır.

Ülkemizde zehirli ve tehlikeli maddelerin kullanılması ve depolanması konusunda yaşanan boşluklar, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin uygulanmasında karşılaşılan aksaklıklar ve ilgili bakanlıklararası koordinasyonun oluşturulamaması nedeniyle altın madenciliği konusu yıllardan beri tartışılmakta, bu konuda halk ve devlet arasında güvensizlik oluşmakta ve devletin yıpranmasına neden olan bir ortam yaratılmaktadır.

Bütün bu nedenlerle, özellikle siyanürlü yöntemlerle altın madeni işletilmesi konusundaki düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve ülkemizdeki altın işletmeciliği konusunun incelenerek, çıkarlarımıza uygun hale getirilmesi için Anayasamızın 98 inci ve İçtüzüğümüzün 104 üncü maddesi gereğince bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1- Veli Aksoy (İzmir)

2- Zerrin Yeniceli (İzmir)

3- Şükrü Sina Gürel (İzmir)

4- Ahmet Piriştina (İzmir)

5- M. İstemihan Talay (İçel)

6- Hakan Tartan (İzmir)

7- Cihan Yazar (Manisa)

8- Çetin Bilgir (Kars)

9- Şerif Çim (Bilecik)

10- Arif Sezer (Adana)

11- Mahmut Erdir (Eskişehir)

12- Necati Albay (Eskişehir)

13- Erol Karan (Karabük)

14- Tamer Kanber (Balıkesir)

15- Ali Günay (Hatay)

16- Hikmet Sami Türk (Trabzon)

17- Mehmet Yaşar Ünal (Uşak)

18- Mustafa Güven Karahan (Balıkesir)

19- Halil Çalık (Kocaeli)

20- Nami Çağan (İstanbul)

21- Fikret Uzunhasan (Muğla)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler sırasında karara bağlanacaktır.

2. - İstanbul Milletvekili Yusuf Namoğlu ve 47 arkadaşının, spor yapma olanakları ile spor kulüpleri ve sporcuların sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/114)

BAŞKAN - Öteki araştırma önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasamızın 58 ve 59 uncu maddeleri, cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin ve Türk vatandaşlarının bedenen ve ruhen sağlıklı yetişmeleri için devletin gerekli tedbirleri almasını emretmektedir.

Spor, dostluk ve barışın simgesidir. Ülkemizdeki gençlerin spor yapma olanaklarının, spor kulüplerinin ekonomik ve sosyal durumları, amatör sporcuların sorunları, sporcu yetiştirme merkezlerinin yetersizliğinin, lisanslı sporcu sayısının nüfusu benzer ülkelere göre az oluşunun nedenleri, sporcu yetiştirme merkezlerinin neden okullar olamadığı; ülkemizde tesis dağılımı, Yerel Yönetimler Yasasının eksiklikleri; 2004 yılı olimpiyatlarına talip olan ülkemizin hazırlıklarının ilerlememesinin tespiti, gerçeklerin ortaya çıkarılması amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Gerekçe:

Fertlerin ve toplumların refahı, bir bakıma beden ve ruh sağlığının tam ve sürekli olmasına bağlıdır. İnsanların günlük hayatlarını devam ettirmeleri, fizikî ve ruhî yönden gelişmeleri için zarurî ihtiyaçları yanında, bedenen ve devamlı hareket halinde bulunmaları gerekmektedir.

Artık, modern eğitim anlayışı, eğitim ve öğretim faaliyetlerinde okuliçi ve okuldışı gençlerin zihin gelişmesi olduğu kadar, beden ve ruhî gelişmelerini de sağlayacak metotlar araştırılmalıdır.

Anayasanın 58 ve 59 uncu maddeleri, devletin gerekli tedbirleri almasını emretmektedir.

Ülke nüfusunun yüzde 60'ı gençtir, bu genç nüfusa spor yapma olanaklarını sunmak zorundayız.

1938 yılında kabul edilen 3530 sayılı Kanunla, Başbakanlığa bağlı olarak kurulan ve katma bütçeli tüzelkişiliği haiz bir genel müdürlük olan Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü, 1942 yılında Millî Eğitim Bakanlığına, 1960 yılında Başbakanlığa, 1970 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlanmıştır.

3530 sayılı Kanun, günün şartlarına ve ihtiyaçlarını karşılayamaz olması, 1986 yılında, kanunla, Başbakanlığa bağlanmıştır.

Yerel yönetimlerle ilgili mevcut 3030 ve 1580 sayılı Yasalar, spordan kopuk ve devletin spor politikasının olmaması, kargaşayı da beraberinde getirmektedir.

Ülkemizde spor kulüpleri, Dernekler Yasasına göre kurulmaktadır. Bu anlamda acil bir spor kulüpleri yasasına ihtiyaç vardır.

Amatör sporcular perişan haldedir. Ülkemizde 4 500'ün üzerinde spor kulübü var, bu kulüplerde spor yapan gençler perişandır. Kulüpler ekonomik darboğaz içindedir.

Tesislerimiz yetersizdir; bunların geliştirilme olanakları araştırılmalıdır.

Toplam 350 bin lisanslı sporcu mevcuttur; oysa, benzer nüfusa sahip ülkelerde bu rakam 10 milyonun üzerindedir. Bunun nedenlerini araştırıp, çözüm önerileri geliştirilmelidir.

Her yıl şike dedikoduları yapılmaktadır; bu konuda araştırma yapılıp, gerekiyorsa, yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

2004 yılı olimpiyatlarına talip olan ülkemizin, olimpiyatları alabilmenin yolu tesislerin yapımına bağlıdır. Bu konudaki çalışmaların araştırılması gerekmektedir.

Spor, ülkeleri ve insanları barıştıran önemli bir olgudur. Spor olanaklarımızın ne olduğu, neler olabileceğini araştırıp geliştirici metotların tayini için Meclis araştırması açılması zorunluluk olmuştur.

1- Yusuf Namoğlu (İstanbul)

2- Yücel Seçkiner (Ankara)

3- Murat Başesgioğlu (Kastamonu)

4- Mehmet Cavit Kavak (İstanbul)

5- Edip Safder Gaydalı (Bitlis)

6- Mehmet Batallı (Gaziantep)

7- İsmail Durak Ünlü (Yozgat)

8- Halit Dumankaya (İstanbul)

9- Ülkü Güney (Bayburt)

10- Hüsnü Sıvalıoğlu (Balıkesir)

11- Şükrü Yürür (Ordu)

12- Nejat Arseven (Ankara)

13- A. Ahat Andican (İstanbul)

14- Zeki Çakan (Bartın)

15- Tevfik Diker (Manisa)

16- Uğur Aksöz (Adana)

17- Sadi Somuncuoğlu (Aksaray)

18- İlker Tuncay (Ankara)

19- Necdet Menzir (İstanbul)

20- Yaşar Eryılmaz (Ağrı)

21- İbrahim Yaşar Dedelek (Eskişehir)

22- Şinasi Altıner (Karabük)

23- Sebgetullah Seydaoğlu (Diyarbakır)

24- Ali Doğan (Kahramanmaraş)

25- İbrahim Yılmaz (Kayseri)

26- Eyyüp Cenap Gülpınar (Şanlıurfa)

27- Halil İbrahim Özsoy (Afyon)

28- Metin Öney (İzmir)

29- Necati Güllülü (Erzurum)

30- İlhan Kesici (Bursa)

31- Halil Cin (İçel)

32- Mahmut Oltan Sungurlu (Gümüşhane)

33- Süleyman Hatinoğlu (Artvin)

34- Enis Sülün (Tekirdağ)

35- Muzaffer Arslan (Diyarbakır)

36- Seyit Eyyüpoğlu (Şanlıurfa)

37- Mehmet Salih Yıldırım (Şırnak)

38- Ahmet Alkan (Konya)

39- Naim Geylani (Hakkari)

40- Sümer Oral (Manisa)

41- Yaşar Topçu (Sinop)

42- Şerif Bedirhanoğlu (Van)

43- Ahmet Kabil (Rize)

44- Rüştü Kâzım Yücelen (İçel)

45- Abbas İnceayan (Bolu)

46- Hayrettin Uzun (Kocaeli)

47- İbrahim Yazıcı (Bursa)

48- Yusuf Selahattin Beyribey (Kars)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler sırasında karara bağlanacaktır.

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

3. - İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 21 arkadaşının, milletvekilleri ve bakmakla yükümlü olduklarına ödenen sağlık harcamalarını araştırarak varsa usulsüzlükleri tespit etmek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/115)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Mevcut yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde yeni, eski milletvekilleri ile onların bakmakla yükümlü oldukları yakınları için, son on yıllık dönemde (1.1.1986- günümüze) kadar yurtiçi ve yurtdışındaki her türlü sağlık giderleri için, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan ödemeler konusundaki uygulamaların incelenmesi, varsa usulsüzlüklerin açığa çıkarılması ile Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını talep ediyoruz.

Gereğini saygılarımızla arz ederiz.

1- Algan Hacaloğlu (İstanbul)

2- Metin Arifağaoğlu (Artvin)

3- Mustafa Yıldız (Erzincan)

4- Eşref Erdem (Ankara)

5- Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)

6- Celal Topkan (Adıyaman)

7- Nezir Büyükcengiz (Konya)

8- İsmet Atalay (Ardahan)

9- Bekir Kumbul (Antalya)

10- Ali Şahin (Kahramanmaraş)

11- Yılmaz Ateş (Ankara)

12- Zeki Çakıroğlu (Muğla)

13- Ahmet Güryüz Ketenci (istanbul)

14- Yahya Şimşek (Bursa)

15- Atilâ Sav (Hatay)

16- Haydar Oymak (Amasya)

17- Yusuf Öztop (Antalya)

18- Ayhan Fırat (Malatya)

19- Birgen Keleş (İzmir)

20- Mehmet Sevigen (İstanbul)

21- Mahmut Işık (Sıvas)

22- Ercan Karakaş (İstanbul)

Gerekçe:

Geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisindeki görevinden istifa eden bir doktor, istifa gerekçesi olarak eski ve yeni milletvekilleri ile bakmakla yükümlü oldukları yakınları için, Türkiye Büyük Millet Meclisince ödenmekte olan sağlık giderlerinde türlü usulsüzlük ve yolsuzluklar yapıldığına ilişkin iddialar ileri sürmüştür.

Gerek bu iddiaların, geçen on yıl süre için geçerliliklerini incelemek, gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinin sağlık giderlerinde tasarruf sağlayıcı önlemler geliştirmek ve gerekse yeni ve eski milletvekilleri ile onların bakmakla yükümlü oldukları yakınlarına sağlanan sağlık hizmetleri desteğini Anayasada öngörülen eşitlik ilkesi çerçevesinde yeni kurallara bağlayarak, kurallar için öneriler oluşturmak amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisince bu konuların ele alınabilmesi için, konuyla ilgili bir Meclis araştırması açılmasında yarar görülmektedir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler sırasında karara bağlanacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

4. - İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 25 arkadaşının, Halk Bankası tarafından usulsüz kredi verildiği iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/116)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ana statüsünde amacı "esnaf, sanatkâr, küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşlarını kredilendirme" olarak belirlenmiş olan, 5 trilyon TL'lik sermayesinin tümü kamu kesimine ait Halk Bankasının kredilendirme işlemlerinin yaygın piyasa kurallarına uymadığı; son beş yıldır bu Bankadan sorumlu devlet bakanlarının, partisinden bazı milletvekillerinin ve bu partiye yakın olduğu bilinen bazı işadamlarının şirketlerine, bankacılık teamüllerine göre makul sayılabilecek teminatlar alınmadan, Bankalar Kanununda "bir şirkete veya şirketler grubuna açılabilecek krediler toplamının sermayeye oranına ilişkin öngörülen oranlar" gözetilmeden, genellikle Bankanın şubelerine gerekli ekspertiz ve risk değerlendirmesi yaptırılmadan, doğrudan doğruya Banka Genel Müdürlüğünün otorizasyonuyla çok yüksek miktarlarda krediler verildiği; rasyonel olarak yönetilen hiçbir bankanın söz konusu kredileri vermesinin mümkün olmadığı dikkate alınarak, kamu kaynaklarının partizanca talan edilmesinin önüne geçilebilmesini sağlayacak önlemlerin saptanabilmesi; Halk Bankasının kredi olanaklarının Bankanın genel statüsünde öngörülen alanlara kanalize edilebilmesi; Halk Bankasının, rasyonel bankacılık kuralları ile kamu yararını ve toplum çıkarlarını gözeten bir çerçevede yönetilmesinin sağlanabilmesi koşullarının belirlenebilmesi, Halk Bankasının kredi kaynaklarından siyasî konumları nedeniyle ayrıcalıkla yararlanmakta olanların belirlenebilmesi amaçlarıyla; Anayasanın 98 inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün ilgili maddeleri çerçevesinde, Halk Bankasının son beş yıllık kredi uygulamaları hakkındaki bu önergemizin işleme konularak Meclis araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz.

1. Algan Hacaloğlu (İstanbul)

2. Mustafa Kul (Erzincan)

3. İrfan Gürpınar (Kırklareli)

4. Önder Sav (Ankara)

5. Ali Rıza Bodur (İzmir)

6. Celal Topkan (Adıyaman)

7. Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

8. Zeki Çakıroğlu (Muğla)

9. Şahin Ulusoy (Tokat)

10. Erol Çevikçe (Adana)

11. Nezir Büyükcengiz (Konya)

12. Fuat Çay (Hatay)

13. Haydar Oymak (Amasya)

14. Yahya Şimşek (Bursa)

15. Mehmet Sevigen (İstanbul)

16. Ali Topuz (İstanbul)

17. Yusuf Öztop (Antalya)

18. Mustafa Yıldız (Erzincan)

19. Yılmaz Ateş (Ankara)

20. Eşref Erdem (Ankara)

21. Atilâ Sav (Hatay)

22. Ali Haydar Şahin (Çorum)

23. Ercan Karakaş (İstanbul)

24. Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)

25. İsmet Atalay (Ardahan)

26. Metin Arifağaoğlu (Artvin)

Gerekçe:

Halk Bankasının amaç ve faaliyet alanı, 233 sayılı Kararnameyle "esnaf, sanatkâr, küçük ve orta boy sanayi kuruluşlarını kredilendirmek" olarak belirlendiği halde, son yıllarda bu amacından saptığı gözlenmektedir. Özellikle, esnaf, sanatkâr ve küçük boy işletmelerin kredi bulmada çok zorlandığı, derin finans sıkıntıları içine girdikleri bir dönemde, bu kesimlere kamu desteğini selektif olarak sağlamak amacıyla iki yıl içinde özelleştirmesi öngörülen kamu bankaları dışında tutulan Halk Bankasının, ana statüsünde öngörülen işlevini yerine getirmek yerine, kredi kaynaklarını, bazı siyasilerin veya bir siyasî partiye çok yakın oldukları bilinen bazı kişilerin şirketlerine kuraldışı yöntem ve tercihlerle yönlendirdiği görülmektedir.

Eskiden Halk Bankası Genel Müdürlüğü görevini üstlenmiş olup, şimdi Halk Bankasından da sorumlu Devlet Bakanı olan Sayın Ufuk Söylemez'in partisine mensup bazı milletvekillerinin şirketlerine, bu banka tarafından büyük miktarlarda kredi olanağı sağlandığı; bu kredilendirme işlemlerinde rasyonel olarak yönetilen bankaların yapmayacağı yöntemler uygulanarak Bankanın malî riske sokulduğu; kamu kaynaklarının talanına zemin açıldığı hususu, son günlerde ayrıntılarıyla basınımızda da yer almaktadır.

Bu hususlar da dikkate alınarak; son yıllarda ileri derecede yaygınlaşan "bazı devlet bankaları kaynaklarının belirli kesimlerce sömürülmesi" uygulamasının ve milletvekillerinin siyasî nüfuzlarını kullanarak devlet bankalarının kredi kaynaklarına el koymalarının önüne geçilebilmesi için alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi; Halk Bankasının kredi kaynaklarını, sadece, esnaf ve sanatkâr ile küçük ve orta boy sanayicilere yönlendiren bir ihtisas bankasına dönüşebilmesi için atılması gerekli adımların saptanması; Halk Bankasının siyasî müdahalelerden uzak, rasyonel bir banka olarak işlevini sürdürebilmesinin koşullarını değerlendirebilmesi amaçlarıyla bu önergemizin işleme konularak, Halk Bankasının son beş yıllık kredi uygulamaları hakkında Meclis araştırması açılmasını, kamu ile geniş toplum kesimlerinin yararları açısından gerekli ve yararlı görmekteyiz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşmeler sırasında karara bağlanacaktır.

Ancak, sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzün 105 inci maddesinin son fıkrasında, "devlet sırları ile ticarî sırlar, Meclis araştırması kapsamının dışında kalır" şeklinde bir hüküm var. Tabiî, ben, bunu, sadece bilgilerinize sunuyorum. Herhalde, öngörüşmeler sırasında, bu hususlar da müzakere konusu yapılacaktır.

Bir sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair önerge vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

7. - Niğde Milletvekili M. Salih Katırcıoğlu'nun, (6/180) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/75)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(6/180) esas numaralı ve gündemin 8 inci sırasında yer alan soru önergemi geri çekiyorum.

Gereğini arz ederim. 15.10.1996

M.Salih Katırcıoğlu

Niğde

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Komisyonlardan istifa önergeleri vardır; okutuyorum:

8. - İstanbul Milletvekili Osman Kılıç'ın, Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/76)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunnduğum TBMM Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret Komisyonu üyeliğinden çekildiğimi bilgilerinize sunarım.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 17.10.1996

Osman Kılıç

İstanbul

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

9. - Adana Milletvekili Mehmet Büyükyılmaz'ın, Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/77)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum TBMM Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğimi bilgilerinize sunarım.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 17.10.1996

Mehmet Büyükyılmaz

Adana

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

10. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/78)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

Bartın

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

11. - Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal'ın, Sağlık, Aile ve Sosyal İşler Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/79)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sağlık, Aile ve Sosyal İşler Komisyonu üyeliğinden istifamın kabulünü arz ederim.

Saygılarımla.

Mehmet Yaşar Ünal

Uşak

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

12. - Kars Milletvekili Çetin Bilgir'in, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/80)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi, bulunduğum Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden gördüğüm lüzum üzerine istifa ediyorum.

Gereğini arz ederim. 16.10.1996

Çetin Bilgir

Kars

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

13. - İçel Milletvekili M. İstemihan Talay'ın, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/81)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum TBMM Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğimi bilgilerinize sunarım.

Saygılarımla. 16.10.1996

M. İstemihan Talay

İçel

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

14. - Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül'ün, Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/82)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum TBMM Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden çekildiğimi bilgilerinize sunarım.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 17.10.1996

Bekir Yurdagül

Kocaeli

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

15. - Ordu Milletvekili İhsan Çabuk'un, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/83)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasa Komisyonu üyeliği görevimden istifa ediyorum.

Bilgilerinize saygılarımla arz ederim. 17.10.1996

İhsan Çabuk

Ordu

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

16. - Balıkesir Milletvekili Tamer Kanber'in, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/84)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğumu TBMM Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğimi bilgilerinize sunarım.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 17.10.1996

Tamer Kanber

Balıkesir

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

17. - İstanbul Milletvekili Mehmet Aydın'ın, İçişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/85)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum TBMM İçişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğimi bilgilerinize sunarım.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 17.10.1996

Mehmet Aydın

İstanbul

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

18. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'in, (10/5) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/86)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Petrol Ofisindeki yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum..

Gereğini saygılarımla arz ederim. 15.10.1996

Ahmet Derin

Kütahya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

V. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - (10/5) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - Petrol Ofisi Genel Müdürlüğünde Meydana Gelen Yolsuzluk ve Usulsüzlük İddialarını Araştırmak ve Alınması Gereken Tedbirleri Belirlemek Amacıyla Kurulan (10/5) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonunda boş bulunan ve Refah Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Konya Milletvekili Veysel Candan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2. - Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Afyon Milletvekili Yaman Törüner aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, zorunlu tasarruf kesintilerinin değerlendirilmesi konusunda kurulan (10/17) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu, geçen toplantısında görev bölümünü yapmamıştır.

Bu nedenle, bu Komisyon üyelerinin, 24.10.1996 Perşembe günü saat 14.00'te, Ana Bina 1 inci Bodrum Genel Evrak karşısındaki 475 No'lu Meclis Araştırma Komisyonları Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun toplantı yer ve saati ayrıca ilan tahtasına da asılmıştır.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Meclis Soruşturması Raporları" kısmına geçiyoruz.

VI. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. - Çanakkale Milletvekili Hamdi Üçpınarlar ve 53 arkadaşının, haksız ve keyfi işlemleriyle devleti zarara uğrattığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı ve ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Sağlık Eski Bakanı Halil Şıvgın hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/11) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 337) (1)

BAŞKAN - Bu kısımda, 19 uncu Dönemden intikal etmiş 2 adet Meclis soruşturması komisyonu raporu yer almaktadır.

Genel Kurulun 10.10.1996 tarihli 6 ncı Birleşiminde alınan karar uyarınca, her iki rapor da bugün görüşülecektir.

Şimdi, 1 inci sırada yer alan, Çanakkale Milletvekili Hamdi Üçpınarlar ve 53 arkadaşının, haksız ve keyfi işlemleriyle devleti zarara uğrattığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı ve ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Sağlık eski Bakanı Halil Şıvgın hakkında Anayasanın

(1) 19 uncu Dönem 337 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/11) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.

Meclis Soruşturması Komisyonunun 337 sıra sayısı alan raporu, daha önce sayın üyelere dağıtılmış ve ilgili eski Bakana da gönderilmiştir.

Sayın Milletvekilleri, raporun başlığında sehven yer alan "Devlet eski Bakanı Halil Şıvgın" ibaresi, "Sağlık eski Bakanı Halil Şıvgın" olarak düzeltilmiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahısları adına 6 üyeye ve hakkında soruşturma istenen eski Bakana söz verilecektir.

Son söz hakkı, hakkında soruşturma istenen eski bakana aittir.

Eski bakanın konuşma süresi sınırsız olup, şahısları adına konuşma süreleri 10'ar dakikadır.

Şimdi, (9/11) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu üzerinde söz alan milletvekillerinin isimlerini okuyorum:

l. Memduh Büyükkılıç Kayseri Milletvekili

2. Ahmet İyimaya Amasya Milletvekili

3. Enis Sülün Tekirdağ Milletvekili

4. A. Hamdi Üçpınarlar Çanakkale Milletvekili

5. Ömer Ekinci Ankara Milletvekili

6. Abdulkadir Öncel Şanlıurfa Milletvekili

7. Veysel Candan Konya Milletvekili

8. Süleyman Hatinoğlu Artvin Milletvekili

9. M. Sıddık Altay Ağrı Milletvekili

10.Saffet Arıkan Bedük Ankara Milletvekili

Şimdi, Sayın Memduh Büyükkılıç'a söz veriyorum.

Sayın Büyükkılıç, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Büyükkılıç, süreniz 10 dakikadır; rica ediyorum, süreyi aşmayın; çünkü, çok yoğun bir çalışma programımız var.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) - Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; Çanakkale Milletvekili Hamdi Üçpınarlar ve 53 arkadaşının, haksız ve keyfî işlemleriyle devleti zarara uğrattığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı ve ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Sağlık eski Bakanı Halil Şıvgın hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/11) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi, tekrar saygıyla selamlıyorum.

Daha önce kamuoyunu çok meşgul eden ve rapordan da takip edileceği üzere, yaklaşık üç senedir üzerinde görüşülmeyen ve âdeta gözardı edilmeye çalışılan bir rapor üzerinde söz almış bulunuyorum.

1990 yılında, BMC Firmasından, her biri 98 milyon 613 bin 750 lira değerinde, Devlet Malzeme Ofisi aracılığıyla satın alınması gereken 300 adet 4x2 standart Van tipi ambulansın, Sağlık Bakanlığının yersiz müdahalesiyle alınmasından vazgeçildiği; aradan altı ay gibi uzun bir süre geçtikten sonra, Sağlık eski Bakanı Halil Şıvgın'ın, bakanlıktan ayrılmasına -dikkatinizi çekiyorum- tam üç gün kala "çok acele" kaydıyla, söz konusu ambulansların alınması için tekrar girişimde bulunduğu... Sağlık eski Bakanı Halil Şıvgın'ın, bu satın alma işleminde hiçbir mevzuatın uygulanmadığını, satın almanın özel amaçlı ve keyfî olarak yapıldığını bile bile ambulans satın alınması için, kendisine sunulan onayı "mevzuata uygun olmak kaydıyla" -bu ibareyi, söz konusu raporda sık sık göreceğiz- onaylamak suretiyle, sanki, ileride doğacak birtakım sorumlulukları böylece aşmış olmayı ifade eden cümleleriyle, alınmasına karar verilmiştir.

Sağlık Bakanlığının 1.6.1990 tarih ve İdarî Malî İşler Dairesi Başkanlığının 2106 sayılı Müsteşar Prof. Ferhan Özmen'in imzasını taşıyan yazıları Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğüne intikal ettirilerek, 100 adet 4x2 Reanimobil, 890 adet T-15 4x2 ambulans, 235 adet T-16 4x4 temel arazi tipi olmak üzere, toplam 1 225 adet ambulansın teknik şartnamesinin ilişik bulunduğundan bahisle, söz konusu ambulansların piyasadan satın alınması talebinde bulunulduğu görülmektedir; ancak, rapordan anlaşılacağı üzere, söz konusu görev İdarî ve Malî İşler Dairesi Başkanlığına verilmesi gerekirken, her nedense, daha sonra bu söz konusu görev APK Başkanlığına; yani, Filiz Güngör Hanımefendiye verilmiş ve yetki tamamen burada toplanmıştır. Daha sonra da, Devlet Malzeme Ofisinin şartnameyle ilgili ve teknik şartlarla ilgili bilgileri âdeta gözardı edilmek üzere, nereden türediği bilinmeyen; ancak, apar topar yapılan bu ihale çalışmaları sırasında gözümüze çarpan, APK Kurul Başkanı Filiz Güngör'ün teklifi ve Bakanın oluruyla, söz konusu teklifte Müsteşarın imzası bulunmadan, Boğaziçi Üniversitesi Bölgesel Biomedikal Mühendislik Merkezi ile Amerikan ECRİ Mühendislik Firmasının Ambulans Mühendisliği danışmanlıklarından faydalanılması ve bu hizmet karşılığında da, hiç yeri değilken, 46 bin Amerikan Dolarının ödenmesinin kabul edilmesi de, ayrıca ülkemizi maddî yönden lüzumsuz yere sıkıntıya sokacak bir şart olarak gözümüze çarpmaktadır.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu 600 ambulansın 300'ünün apar topar tekrar alınmak istenmesi üzerine, şartnameler yeniden oluşturulurken, her nedense, daha önceki, ülkemiz şartlarına uyan ve ülkemiz şartlarında kullanılması gereken ambulans tipi yerine, Land Rower dediğimiz, hantal ve ülkemiz şartları itibariyle ekonomik olmayan, benzin tüketimi oldukça fazla olan ambulans tipi, çoğu zaman, belki de şoförlerinin dahi bulunmadığı sağlık ocaklarına verilmek suretiyle, ülke insanı mağdur edilmiş ve ülke ekonomisi de sıkıntıya sokulmuştur.

Bu rapor incelendiğinde görülecektir ki, APK Başkanlığı tarafından apar topar sağlık ocaklarına birer talimat gönderilmiş; sorulan sorulara aynı gün cevap istenmiş -1990 ve 1991 yıllarını hatırlarsanız; faksın da o kadar yaygın olmadığı bir ortamda, aynı gün, sorulan sorulara cevaplar aranmış- ve bir oldubittiye getirilmek suretiyle, APK Başkanı ve yetkililer tarafından, söz konusu bu ambulansların teknik şartlarıyla ilgili, kendi koşullarına uygun olup olmadığı ya da hangi koşullarda bir ambulans tipinin istendiği şeklinde bilgiler edinilmeye çalışılmıştır.

Dosyayı incelediğimizde, Sağlık Bakanlığı APK Başkanı Gani Sınık'ın 17.8.1989 tarihinde görevden alınmış olduğu ve başkanlık yaptığı kurumda uzman olarak çalıştırıldığı gözlenmektedir. Filiz Güngör hanımefendi, daha önce Kız Teknik Öğretmen Genel Müdür Yardımcısıyken bu görevin, yani APK'nın başına getirilmiş, eski başkan Gani Sınık Danıştay'a dava açıp kazandığı halde, söz konusu göreve döndürülmemiştir. Eski başkan, üç ay süreyle, Güneydoğu Anadolu Projesinde çalıştırılmak üzere göreve gönderilmiş; yani, bir bakıma sürgün edilmiş, daha sonra, APK Başkanı Filiz Güngör, 30.4.1991 tarihinde müsteşar yardımcılığına getirilmiştir. APK Başkanlığına ise, yine kurum dışından Faruk Bilge'nin getirildiği gözlenmektedir. Bu durumda, Sağlık eski Bakanı Sayın Halil Şıvgın, 3418 sayılı Yasaya göre yapılacak harcamalar için, neden Bakanlık dışından, apar topar, birilerini, ekip halinde getiriyor, insan merak etmektedir.

ECRİ Firması tarafından hazırlanan şartnamede "tekliflerin değerlendirilmesinde bu şartlara uygunluk ve en düşük fiyat esastır" denilmiş olması sebebiyle, Devlet Malzeme Ofisinin, teklif veren firmalar arasından, şartnameye uygun olup, en düşük teklifi veren firmayı tercih etmesi gerekirken, ECRİ Firması tarafından, yüksek fiyatlarda teklif veren firmalar tercih edilmiş ve önceki ihalenin iptal edilmesi ve 300 ambulans alımının da geciktirildiği gözlenmiştir.

Sağlık Bakanlığında, hastane, dispanser, halk sağlığı laboratuvarı, sağlık evleri, tıbbî cihazlar, yeterli ilaç ve aşı sıkıntısı çekilirken, bu kadar ambulans alınıp, şoförü dahi bulunmayan sağlık ocaklarına verilmek suretiyle, bir bakıma çürütülmeye terk edilmesi de düşündürücüdür.

Sağlık Bakanlığının, DPT kanalıyla, toplam 307 milyar lira onarım ve bakım çalışmaları için para istediği dönemde, 300 adet ambulans alımı için 60 milyar lira gibi bir rakamın ayrıca harcanmış olması da gözardı edilemez.

3418 sayılı Kanun, bakana, harcama yetkisini istediği birime verme hakkını vermiş olsa bile, Bakanın, bunu, büyük bir yatırımla ilgili olarak, kurum dışından gelmiş, Bakanlığın işleyişini bilmeyen, teknik konulardan anlamadığı söylenen acemilerin eline vermesi, harcama yetkisinin, İdarî ve Malî İşler Daire Başkanlığından alınıp, APK gibi, sorumluluk alanları farklı bir birime verilmesi hangi mantıkla bağdaşır, merak etmekteyiz.

İhaleyle ilgili avansların da, söz konusu tarihlerden önce ödendiği, söz konusu rapor incelendiğinde görülmektedir.

Acilen ambulansa ihtiyaç olduğu gerekçesiyle, sözleşme taraflarınca, teşvik ve yatırım için Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığına hemen başvurulması gerekirken, bu başvurunun üç ay geciktirilmesi nedeniyle, ambulans teslimi 10.7.1992 tarihine kadar uzatılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Büyükkılıç, size, 1 dakika eksüre veriyorum; çünkü sizden sonra da konuşacak arkadaşlar var. Rica ediyorum... Bir daha uzatmayacağım.

Buyurun efendim.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Bu nedenle, avans olarak kullanılan 40 milyar liranın Ormak AŞ tarafından uzun süre kullanılmasına da neden olunmuştur.

1991 yılı programının uygulanması, koordinasyonun izlenmesi, Yüksek Planlama Kurulundan uygun görüş alınması gerekli olmasına rağmen, ihale 14.6.1991 tarihinde yapılmış, Yüksek Planlamadan uygun görüş verilmesi talebi ile DPT'ye ancak 18.6.1991 tarihinde başvurularak yapılan ihale bir oldubittiye getirilmiştir.

Söz konusu raporda, değerli eski Bakanın, her ne kadar Soruşturma Komisyonu tarafından ifadesinin alınmadığı ya da bilgisine başvurulmadığı söylenmekte ise de, zaman zaman, bu konuyla ilgili, Meclis Başkanlığı vasıtasıyla bilgi verdiği de gözlenmektedir.

Sonuç itibariyle, eski Bakanımızın yapmış olduğu bu icraatları -Meclisin üyelerinin görüşlerine ve bilgilerine, vakit nispetinde sunduğum kadarıyla- muhasebenize bırakıyor, bu konuda vereceğiniz kararları şimdiden saygıyla karşılıyor; ancak, kişisel kanaatimi belirtmek suretiyle sözlerimi bitiriyorum.

Benim kişisel kanaatim, bu rapor incelendiğinde görülmektedir ki, söz konusu Bakanın yargılanması gerekmektedir.

Saygılar sunarım. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Büyükkılıç.

İkinci söz, Amasya Milletvekili Sayın Ahmet İyimaya'ya ait.

Buyurun efendim.

Süreniz 10 dakika.

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Görüşülmekte olan Şıvgın olayı, Meclis soruşturma sisteminin sakıncalarını, yetersizliğini ve adalete hizmet etmediğini açıkça, çarpıcı bir biçimde ortaya koymaktadır. Yüce Meclisin, soruna, Parlamento kurumu açısından yaklaşması ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin fonksiyonuyla bağdaşmayan soruşturma sistemini ıslaha yönelmesi gerektiğini düşünüyorum.

54 milletvekili arkadaşımız tarafından, yolsuzluk ithamıyla Bakan hakkında verilen önerge üzerine, Meclisimiz, 1.7.1992 tarihinde soruşturmanın açılması kararını vermiş; Soruşturma Komisyonu, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesi hükmünde düzenlenen suçun Bakan tarafından işlendiği kanaatini içeren raporunu 19.3.1993 tarihinde düzenlemiştir. Raporun Genel Kurula intikali ise Ekim 1996; yani, bugün gerçekleşebilmiştir. Olayın, bizleri ilgilendiren yanı, sadece maddî ceza hukuku değil, bundan daha önemlisi, rasyonel parlamento ve parlamento hukukudur.

Parlamento hukuku açısı:

1. Soruşturma önergelerinin ancak milletvekilleri tarafından verilebilmesi ilkesinin yansımaları:

Soruşturma önergelerinin maddî konusu, bakanın görev suçudur. Başbakan veya bakan, siyasî yarışın doruğunda kişilerdir. Anayasa koyucu, diğer denetim yollarının aksine, siyasal partilerin soruşturma talebinde bulunmalarını önlemiştir. Amaç, soruşturma sisteminin, siyasetin aracı kılınmasına mâni olmaktır. Bu ilke, soruşturma önergelerinin, tamamı bir partiye mensup milletvekillerince verilmesini önler. Böyle bir davranış, önergelerin partilerce verilemeyeceği kuralının dolanlı ve muvazaalı bir biçimde aşımıdır. Bir suç iddiası karşısında aynı parti milletvekillerinin içtimaı, ancak, siyasî bir amaç beraberliğiyle olabilir.

Şıvgın olayında da gerçekleşen bu gibi hallerde, Divanın önergeyi gündeme almaması gerekir. Anayasanın 100 üncü ve diğer maddeleri içerisinde yatan bu anlam doğrultusunda, uygulama yaklaşımı, soruşturma kurumuna yüklenen ve siyaset pratiğinde gözlemlediğimiz kavga, zıtlaşma, gerilim siyaseti patolojisine de bir reçete sunulmuş olur.

2. Anayasal sürelere titizlikle uyma ilkesinden yansımalar:

Soruşturma, devletin doruğunda görev yapan kişilerce işlendikleri iddia olunan suçların bir ölçüde araştırılma sürecidir.

Suçlama, şuurlu her varlığı belli yoğunlukta etki altına alır. Suç ithamını ayakta tutan ve gündemden düşürmeyen soruşturmayı, Anayasada belirtilen sürelerde tamamlamak bu Parlamentonun onurudur.

Her gün hukuk devletinin kutsandığı bu çatı altında, bir soruşturma dosyasının Genel Kurulumuza beş yılda ancak intikal edebilmesi, hafif tabiriyle, bir denetim ve adalet ayıbıdır. Anayasamızda soruşturma komisyonlarının tahkikatı tamamlama süreleri en fazla dört ay olarak öngörülmüştür. Komisyonca hazırlanan raporun Genel Kurulda öncelikle sonuca bağlanması amir bir Anayasa hükmüdür. Bir görevin, hele itham olunana her gün azap çektiren bir durumun, senelerce uzatılarak veya suçu zaman aşımına uğratacak şekilde ihmalinin kurumsallaşma açısından ifade ettiği değer, yasama, taknin uygarlığımızın seviye diploması olmamalıdır.

Suçlandırmalar, düşünceler:

Sağlık Bakanlığı adına yapılan 300 adet ambulans alımında, Bakanın, oluşturduğu özel kadro ve Koç Holding'e bağlı tek satıcı Ormak A.Ş. ile irade birliği kurarak, devleti zarara uğrattığı, özel çıkar sağladığı ve Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesinde tanımını bulan suçu işlediği iddia olunmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisince oluşturulan ve ANAP Grubumuzun üye vermediği Komisyon, yaptığı tahkikat sonunda, suçun işlendiği ve Sayın Bakan Halil Şıvgın'ın Yüce Divana sevki gerektiği yönünde bir rapor tanzim etmiştir.

Suç, alımda Malî İşler Daire Başkanlığı yerine APK Daire Başkanlığının yetkilendirilmesi, ihale öncesi gerekli piyasa etüdünün yapılmaması, komisyonun oluşturulmaması, ilandan kaçınılması gibi rekabeti sağlayıcı önlemlerin alınmaması; Bakanlığın daha ivedi toplu işleri dururken, Bakanın, görevinin sona ermesine üç gün kala bu alıma öncelik vermesi ve benzeri yapma ve yapmama icraî ve selbî fiillere oturtulmuştur.

Bürokratlar, aynı olay sebebiyle, ağır ceza mahkemesinde yargılanmış ve beraat etmişlerdir. Beraat, sanıkların suç kastının yokluğu, fiillerinin, Bakan talimatı sebebiyle, hukuka aykırılık oluşturmadığı, yani, yazılı emre müstenit olduğu sebeplerine, gerekçelerine dayalıdır.

3418 sayılı Yasanın 39/b hükmü, bu Yasa çerçevesinde yer alan kaynaktan yapılacak harcamaların, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gibi malî ve ekonomik mevzuattaki usullere tabi olmadığını öngörmüştür. Harcama için, bakan veya bakanlık talimatı gerekli ve yeterlidir. Burada, idarî takdir hakkı ve yetkisi tanınmıştır; ancak, bu takdirin objektif, hizmet gereklerine uygun ve kişisel çıkarlara bulaştırılmadan kullanılması genel idare hukukunun temel prensibidir.

Değerli Genel Kurulun muhterem üyeleri, bir hukukçu parlamenter olarak, benim dikkat nazarlarımı celp eden iki nokta vardır. Bunlardan birincisi, Bakanın, ihale onayını "mevzuata uygun olmak" kaydını koyarak imzalaması; ikincisi ise müstafi hükümet sıfatıyla ihaleye girişmesidir.

Bakan, yetkili kılındığı idarî işlemin hukuka uygunluğunu gözetecek, değerlendirecek ve gerekirse aykırı işlemi geri çevirecek son kamu süjesidir. Bakanın, geleneklere aykırı ihtirazî kayıt mekanizmaları geliştirerek, işlem üzerine şüphe bulutları estirme imtiyazına sahip olmadığını düşünmekteyim. Müstafi Hükümet ve onun üyesi bakanlar; ancak,

1. Kararlaştırılmış önceki işler,

2. Günübirlik,

3. Gecikmesi ivedi işler,

Hakkında işlem kurabilirler, kararlar alabilirler, icraata girişebilirler. Bu kural, yazılı olmayan anayasa hukuku ilkesidir.

Hükümetin istifasının, parti içi değişime dayalı olması, izleyen hükümetin aynı partiden teşekkül etmesi, bu örfî kuralın anlam ve bağlayıcı değerini etkilemez.

Sonuçlar, dersler:

Değerli arkadaşlarım, mevcut soruşturma sistemi, kimi zaman maddî gerçeği; yani, suçu örtücü, kimi zaman sunî hakikat; yani, uydurma suç üretici bir yapı özelliği taşımaktadır. Meclisin yürüttüğü ve kesin yargı kararına götüren tek adlî görev olan soruşturmanın açılması, Yüce Divana sevk ve takipsizlik kararlarının kusursuz ve hukukî olmalarının vazgeçilmez şartları vardır.

Yargısal ve Parlamentonun yargısal kararları, karara katılan kişilerin öz bilgilerine ve şahsî mesailerine dayalı olmak gerekir. Hâkim, savcı ve bu konumlarda olan her milletvekili, olayın tüm delillerini, diyalektiğini incelemek, kavramak ve vardığı sonuçlar doğrultusunda vicdanî kanaat oluşturmak zorundadır.

Şıvgın Dosyasını, raporu dinlemek -ki, okunmadı- veya okumak dışında kaç milletvekili arkadaşım inceleyebilmiştir? Bu suale müspet cevap veremeyeceğimize göre, Parlamentoyu böyle bir yükle karşı karşıya bırakmanın rasyonalitesi var mıdır? Tahkikat komisyonu raporunun ve olayın kümülatif bilgi elde etmeden, gereği gibi takdiri, değerlendirilmesi mümkün müdür? O halde, bilgiden mesaj almayan parmakların, bir hakikat karşıtlığı içerisinde olmaları kaçınılmazdır. Bu hengâme içerisinde, suçsuzu suçlandırmak, gerçek suçluyu ise, muallel bir Parlamento kararıyla beraat ettirmek daima mukadderdir ve beklenmelidir. Parlamentoyu, bu vebalden ve cüretkâr işten kurtaracak bir iyileştirme faaliyetine girmek, bu Parlamentonun önünde, ivedi ve millî bir görev olarak beklemektedir.

Sağlıklı sonuç için, olay bilgisi yetmez; soruşturulan suçun, siyasî, teknik ve hukukî bünyesini bilecek deneyimli ve objektif kişilere ihtiyaç vardır. Kurumsal bilgi birikimi ve ihtisas, saniyelik veya günlük tartışmaların değil, asırlardan ve acı deneylerden süzülen uygulama ve çabaların ürünüdür. Böyle bir yükün, en ufak ihtisas kaygısı duyulmadan Parlamentoya yüklenmesi, yeniden ve ciddî bir biçimde sorgulanmalıdır.

Soruşturma rejiminin, çağdaş parlamentolarda işletilmesiyle ilgili istatistikî bir bilginin Meclis Başkanlığımızca derlenmesi, ilginç sosyopolitik gerçekler ortaya çıkaracaktır. Çağdaş parlamentolarda, soruşturma yolunun işletildiği örnekler çok azdır; orada, soruşturma rejimi, gerçek suç temeli üzerine oturtulmuştur.

Ülkemizde, maalesef, soruşturma, siyasî amaçların acımasız silahı ve parmak çokluğuna dayandırılan haysiyet cellatlığıyla donatılmıştır. Bu gerçeğin, Türk siyaset hafızası şeridine işlenmiş acı örnekleri çoktur: Merhum Menderes'in, Yassıada'da, siyasî idam mahkûmiyetinde; Değerli Cumhurbaşkanımız merhum Özal ve Muhterem Cumhurbaşkanımız Demirel kavgalarında; nihayet, orta sağın, en talihsiz ve siyasal mantıktan yoksun Çiller - Yılmaz geriliminde, hep bu soruşturma silahı, Avrupa Ortaçağının giyotini olarak kullanılmış değil midir?!

Siyaseti ve parlamentoyu tabiî hudutları içerisine alamayan; onlardan ders alarak kurumsallaşmayı sağlamak yerine, onların tekrarına arena görevi yapan bir sistem, çökmüş sayılmasa bile -adı "demokratik parlamenterizm" de olsa- refleksini yitirmiş demektir.

Ülke koşullarımız ve siyasî tecrübeler de gözetilerek, ya soruşturma rejimine son verilmeli ve yeniden düzenlenecek dokunulmazlık içerisinde değerlendirilmeli veya tabiî hâkim gibi, tabiî soruşturma komisyonu sistemine geçilerek Parlamentonun onuru korunmalı; kimi zaman suçluyu himaye, kimi zaman sunî suçlu yaratma talihsizliğine dönüşen bu sonuçlardan, Türk siyasî hayatı behemehal arındırılmalıdır.

Saygılar sunuyorum efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İyimaya.

Üçüncü konuşma Sayın Enis Sülün'ün.

Sayın Sülün?.. Yok.

Dördüncü konuşma Sayın Üçpınarlar'ın.

Buyurun Sayın Üçpınarlar.

Süreniz 10 dakika.

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 1.7.1992 tarihinde, 91 inci Birleşimde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin soruşturma komisyonu kurma kararı verdiği Sağlık Eski Bakanı Halil Şıvgın hakkında vermiş olduğum önergeyle ilgili, önerge sahibi olarak, kişisel hakkımı kullanmak suretiyle meseleyi özetlemeye çalışacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, öncelikle bir şeyi ifade etmek isterim: Ben, bu soruşturma önergesini 53 arkadaşımla birlikte imzalayıp verdiğim zaman, önerge sahibi olarak da, bu kürsüden bir konuşma yapmıştım. O konuşmamda, yapmış olduğum araştırmalar neticesinde, bu arkadaşımızın, gerçekten, bir suç işlediği kanaatine hâsıl olduğumu; o gerekçeyle de, vicdanımın sesini dinlemek suretiyle, alışılagelmiş, laf olsun espirisi içerisinde bir soruşturma önergesi vermediğimi; bu meselenin, Yüce Meclis tarafından değerlendirilmek suretiyle hakkında karar icra edilmesi gerektiğini ifade etmiştim. Bu sözlerimi, bu görüşlerimi, yine, burada tekrar ederek laflarımı tamamlamaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlarım, 10 dakikalık süre içerisinde bu meseleyi özetlemek mümkün değil. Yalnız, vicdanî kanaatim odur ki, nitekim, soruşturma komisyonunun vermiş olduğu raporun sonunda da, bu arkadaşımızın Yüce Divana sevki konusunda karar verilmiştir. Bu meseleyi, çok öz noktalarına değinmek suretiyle sizlere aktarmaya çalışacağım. Benden evvel konuşan arkadaşlarım, bilhassa ilk konuşmacı arkadaşım, mevzua biraz detayıyla girme imkânına sahip oldu; fakat, ikinci konuşmacı arkadaşım Sayın İyimaya, değişik bir haletiruhiye içerisinde konuşmasını tamamladı. Ona da cümlemin sonunda geleceğim.

Şimdi, buradaki esas konu şudur: Değerli arkadaşlarım, 1990 yılında, Devlet Malzeme Ofisine, Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından, İdarî ve Malî İşler Dairesi Başkanlığının müracaatı suretiyle ihale açılması istenmiş; ama, ne hikmetse, bu, 1990 yılı içerisinde, Devlet Malzeme Ofisinin açmış olduğu bu ihaleyle ilgili, Bakanlığın sekiz tane değişiklik ve tekit yazısı var ve en sonunda, bu yapılacak olan ihalenin Resmî Gazeteye şartnamesi, vesairesi her şeyi hazırlanmış verilmiş; ama, Sağlık Bakanlığı, her ne hikmetse sonradan uyanmış, Sağlık Bakanının bizzat kendi imzasıyla, Amerikan ECRİ Firması ve İstanbul Teknik Üniversitesinde, Prof. Dr. Necmi Tanyolaç'ın temsilcisi olduğu bir firma tarafından yeniden şartname hazırlanması teklifi yapılmış ve bunun karşılığında da bu firmaya 46 bin dolar ücret ödenmiş. 46 bin dolar...

Peki, bunu, siz, Devlet Malzeme Ofisine teklif ettiğiniz zaman, Devlet Malzeme Ofisi bu şartnameleri hazırlarken aklınız neredeydi?!.

Bir mektup geliyor; işin aslı da budur. Sayın Bakan biraz sonra cevap verecek, gelsin buradan cevap versin. Kendisine, Necmi Tanyolaç ve ECRİ Firmasının bir temsilcisinin imzasını havi bir mektup geliyor; böyle bir talepte bulunuluyor, Sayın Bakan da, yeni keşfedilmiş bir şey gibi, derhal bunun üzerine atlıyor ve 46 bin dolarlık sözleşme yapmak suretiyle, Devlet Malzeme Ofisinin hazırladığı şartnamenin yenilenmesine karar veriyor. Yazıktır, günahtır beyler!..

Netice?.. Netice, her ne hikmetse, 1991 yılına kadar, bu ihale, türlü mazeretlerle, türlü yazışmalarla savsaklanıyor. Neticede, 1 225 olan bu ambulans ihalesinin 600 tanesi, bir ayırım yapılmak suretiyle, 1991 yılına kadar savsaklanması başarısı gösteriliyor ve 1991 yılında, bu 600 ambulansın 300'ünün ihalesi, Devlet Malzeme Ofisine iptal ettiriliyor.

1991 yılında, bu 300 ambulanslık ihale iptal edildikten sonra -dikkatlerinizi buraya çekmek istiyorum ve Körfez Krizi mazereti vardır arada, onu da belirtmek istiyorum ama- 1991 yılının üçüncü ayında, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından, bakanlıklara, bu Körfez Krizinden doğan alarm noktasının ortadan kalktığı da ifade ediliyor.

Ona rağmen -şimdi, tarihlere çok dikkat etmenizi istirham ediyorum. Sayın Bakanın son günleri- 10 Haziran 1991 tarihinde 1788 sayı ile Müsteşar Muavini -bulunmaz Hint kumaşı- Filiz Güngör imzasıyla Ormak Şirketine mektup yazılıyor; deniliyor ki: "Biz, 4x4, bilmem ne evsafları belirtilen, bir ambulansı almak istiyoruz, Bakanlığımıza şartnamenizi ve teklifinizi gönderiniz." Peki, Sayın Bakan biraz sonra cevap verecek, orada, soruyorum: Bu satın alma komisyonu nerede, ihale ilanı nerede? Hiçbir şey yok. Ticaret odasından emsal ücret tespiti yapılmış mı; hayır. Hiçbir şey yok. Sadece, Ormak Şirketine, direkt "300 tane ambulansı alacağız, bize şartlarınızı ve teklifinizi belirtiniz" diyor 10 Haziran 1991. 12 Haziran 1991'de Ormak'tan teklif geliyor, şartnameyi de hazırlıyorlar. 13 Haziranda, Filiz Güngör Hanımefendi, Sayın Bakanın onayına sunuyor ve Sayın Bakan orada, kendi vicdanı yönünden herhalde, rahat etsin diye -bana göre, bir devlet adamının hiçbir zaman için yapmaması gereken şey- "usulüne uygunsa" ifadesini kullanıyor. Böyle şey olmaz... Bakansınız, talimat veriyorsunuz...

Evet, netice, 14 Haziran -birer gün arayla- 1991'de şartname kabul ediliyor. 18 Haziranda Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığından, Kanuna göre, 3418 sayılı Fon Yönetmeliğine ait harcamanın yapılabilmesi için müsaade alınıyor ve ayın 20'sinde sözleşme imzalanıyor. Sözleşmede dikkatinizi çekmek istediğim bir konu var. Sözleşmede, "sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 10 gün içerisinde paranın üçte biri -yani, 20 milyar olarak orada değerlendiriyor- haziran ayının son gününe kadar da -aynı ay- ikinci 20 milyarlık dilimin ödenmesi, 15 Kasım 1991'de de son diliminin ödenmesi" şartı var. 20 Haziranda sözleşme imzalanıyor, 21 Haziranda ilk taksit olan 20 milyar gönderiliyor, 28 Haziranda ikinci taksit 20 milyar lira gönderiliyor; 15.11.1991'deki taksit, Halil Şıvgın'ın ayrılmış olması, Hükümetin düşmüş olması nedeniyle geç ödeniyor ve ambulanslar da ancak sonraki görüşmeler neticesinde teslim edilmeye başlanıyor. Sayın Şıvgın diyor ki: "Benden sonra almasaydılar." Nasıl almasınlar?! Senin hazırlattığın veya kabul ettiğin şartnamenin içerisinde cezaî hükümler var; astarı yüzünden pahalıya mal olacak.

Değerli arkadaşlarım, bu kadar açık ve sarih meseleler, burada, ortada dururken ve yapılacak tek şeyin de -Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kurulan bir soruşturma komisyonunun verecek olduğu rapor neticesinde- bu Meclisin karar vermesi olduğu bir günde, Sayın İyimaya, nasıl oluyor da, kalkıp, burada, bunları tenkit ediyor; ona hayret ediyorum ben. Gelin, bunları değiştirelim Sayın İyimaya.

Bakın, o zaman Doğru Yol Partisinin bir mensubuydum, şerefli bir mensubuydum. Herkesi o göreve davet ediyorum. O gün o imzayı atan Doğru Yol Partili arkadaşlarıma burada...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Üçpınarlar, size de eksüre veriyorum. Lütfen, konuşmanızı toparlayın efendim.

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) - 53 tane daha arkadaşım var burada oturan. Bu 53 arkadaşımın 28'i şu anda milletvekili.

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Parti görevi değil, vicdanî görevdir.

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) - Buraya imza atan kişi vicdanının sesini dinleyecek; yoksa, sizin karşılaştığınız gibi, Doğru Yol Partisi yöneticilerinin, Mercümek olayıyla ilgili önergeyi verip de, ondan sonra "gazetelerin haricinde bir bilgimiz yok" diyerek es geçmesine benzemez bu iş. Bu Meclis kürsüsünü iyi kullanmak lazım Sayın İyimaya. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) Öyle, laf olsun diye soruşturma önergesi verilmez; onları siz yaptınız, sizin yöneticileriniz yaptı. İşte, onun için biz bu partiden istifa ettik.

HASAN DENİZKURDU (İzmir) - Başka sebeple istifa ettiniz!

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) - Onun için istifa ettik.

BAŞKAN - Sayın Üçpınarlar, lütfen, önergeyle ilgili konuşursanız memnun olurum efendim.

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, burada, herkes, kendi vicdanının sesini dinlemek mecburiyetindedir. Ben, buradan, siyasî atraksiyonlar içerisinde verilen her türlü soruşturma önergelerine, araştırma önergelerine isyan ettim; açın Meclis zabıtlarını, iki yıl evvelki konuşmalarımın hepsinde bunlar vakidir. Ama, lütfen, gelin... Bu millet, "yapanın yanına kâr kalıyor" sözünü teyit etmek istemiyor.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Doğrudur.

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) - Evet. "Yapanın yanına kâr kalsın" sözünün teyit edilmesini istemiyor. Onun için, hepinizin vicdanlarına sesleniyorum: Suçluyu adlî makamlara sevk edelim, gerekli cezayı görsün; suçsuz olanlar da bundan sonra olmadık şeylerle, mahkûmiyet veya tahakküm altında bırakılmasın.

Değerli arkadaşlarım, tekrar, Komisyonun da vermiş olduğu rapor çerçevesi içerisinde, şahsım olarak, oy kullanacağımı ve bu yönde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün değerli üyelerinin vicdanî kanaatlerini...

YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Bu açıklanmaz...

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) - ...bu çerçeve içerisinde ortaya koymalarını istirham ediyor; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Üçpınarlar.

Beşinci konuşma, Sayın Ömer Ekinci'nin.

ÖMER EKİNCİ (Ankara) - Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki efendim.

Altıncı konuşma, Sayın Abdulkadir Öncel'in.

Sayın Öncel?.. Yok.

Yedinci konuşma, Sayın Veysel Candan'ın.

Buyurun Sayın Candan. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (9/11) esas sayılı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu hakkında söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Benden önce konuşan arkadaşlarımız, genelde, meselenin özünü izah etmeye çalıştılar.

İşin esası şu: Sağlık Bakanlığı 600 adet ambulans ihaleye çıkarmıştır; Devlet Malzeme Ofisi, aracıdır. Bu ihaleye çıkarılan, Devlet Malzeme Ofisinin ihale ettiği araçlar, beheri 97 milyon lira civarından alınmıştır ve bedelleri de ödenmiştir; ancak, Sağlık Bakanlığının daha sonra yazdığı yazıyla, bu ihalenin bakiyesi, yani, 300 tanesi iptal edilmiştir.

Burada, konu iyi incelendiği zaman, ortaya çıkan husus şudur: Birincisi, Sayın Hamdi Üçpınarlar ve 53 arkadaşının verdiği soruşturma önergesi Genel Kurulda kabul edilmiş; komisyon iki ay çalışma yapmış, daha sonra süre istemiş, dört ayı tamamlamış ve dört ay sonunda, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesini talep ederek, burada devlet malına zarar ve ihmal olduğu kanaatiyle yargılanması istenmiştir.

Burada, dosyayı ince takip ettiğimiz zaman, dikkatli takip ettiğimiz zaman, olay şu: Müsteşar Yardımcısı ve APK Daire Başkanı, Ankara 9 uncu Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmış, beraat etmişler; ancak, Bakan olması sıfatıyla, Meclisten çıkacak kararla ancak Bakanın yargılanabileceği dikkate alınmıştır. Tabiî, o arkadaşlarımızın yargılanması ve beraatı, kendisine, bakan olurunun "mevzuata uygun haliyle" diye imza atması dolayısıyla, bütün mesele Sayın Bakanın üzerinde toplanmış bulunmaktadır.

Burada, esas dikkati çeken konulardan bir tanesi de, 3418 sayılı Kanunun 39/b maddesine göre "biriken kaynakların nasıl kullanılacağı" noktasında sıkıntı vardır. Sayın Bakan, bunun fon olmadığı, istediği gibi, bir araştırmayla alabileceği, bu parayı harcayabileceği istikametindedir. Tabiî, böyle olunca, konu 60 milyar lirayken, bugünkü birim fiyatlarla 500 milyar liralık bir parayı konuşuyoruz; burada konuştuğumuz rakam, bugünkü birim fiyatlarıyla 500 milyar liradır.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Daha fazla...

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Eğer, bir ihmal varsa, bir sıkıntı varsa, tabiî ki, bu konu, çok büyük boyutlardadır ve tehlikelidir. Devlet görevi yapan herkes bilir ki, fon da olsa, devletin parasını harcarken yapılacak bir araştırma vardır; yani, bir satın alma dairesi vardır; onlar bir araştırma yapar, inceler ve fiyat teklifleri alır.

Dosyayı dikkatle incelediğimiz zaman, Müsteşar Yardımcısının ifadesi çok enteresandır: "Devlet bize böyle bir görev yüklemiyor" diyor, bu bir. İki; "niye müsteşarın imzası burada bulunmuyor" denildiği zaman, soruya cevabı da enteresan: "Müsteşar, Bakanlığa uğramamaktadır, o sebeple imzası alınamamıştır." Bu da çok enteresan ve garip.

Garip olan diğer bir konu da, Müsteşar Yardımcısının, kendisine para çekme yetkisini bankaya talimat olarak yazmasıdır; bu da, yanlış bir olaydır.

Komisyon raporunu dikkatle takip ettiğimiz zaman, iddialara cevap verilmemiştir... Yani, gerek Müsteşar Yardımcısının gerekse APK Daire Başkanı ve Vekilinin verdikleri ifadelerde soruların birçoğu cevapsız kalmıştır; dosyanın en mühim taraflarından bir tanesi de budur.

Ayrıca, mahkemelere sorulan, Maliye Bakanlığından sorulan soru da enteresandır; sanki, istenilen cevabı almak üzere bir soru sorulmuştur; bu da dikkat çekmektedir.

Şimdi, acaba, hakikaten, ambulans almak, ikinci bir 300 ambulansı almak gerekli miydi?! Bu çok mühim. Aynı tarihlerde, Devlet Malzeme Ofisinin bahçesinde, bir önceki ihaleden, çekilmeyen ambulanslar var; burası çok mühim; yani, Bakanlığın ihtiyacı olup olmadığı konusundan mühim. 300 tanelik ilk ihale yapılıyor; ancak, bu ihaleden, 139 tanesini Bakanlık ödenek olmadığı için alamıyor ve bunlar Devlet Malzeme Ofisinin bahçesinde beklemektedir. Yani, daha ilk 300 alınmadan, tekrar 300 tane -ihale açmadan, sadece, sözleşmeyle- ambulans alınması da tabiî ki düşündürücüdür.

Şimdi, yeni alınan ambulansların fiyatına bakıyoruz -ben, buraya gelmeden önce, kürsüye çıkmadan önce tekrar araştırma yaptım- 96 milyon liraya alınan ambulanslar, KDV hariç, 199 milyon liradan... Yani, 59,7 milyarlık bir ödeme yapılmış, peşin ödeme yapılmış; bugün bile, bu fiyatların uygun olmadığı yapılan incelemede ortaya çıkmaktadır. Yani, iki gün önce sorduğum, araştırdığım fiyatlarda bile, buradaki alımlarda bir dengesizlik olduğunu yetkililer ifade etmişlerdir.

Ayrıca, yine, gerek Bakan gerek Müsteşar Yardımcısı ifadelerinde, raporlarda, "bu aldığımız ambulans tipi Türkiye'nin tek tipidir" diyorlar; bu da çok yanlış. Türkiye'de bu tip ambulans üreten iki firma daha mevcuttur.

Acaba, şimdi, burada, Bakanlığın yapacağı, Müsteşarın yapacağı veya ilgili APK daire başkanının yapması gereken bu üç firmaya teklif götürüp, bir muhammen bedel tespit edip, bundan ne kadar indirim yapılacağının sorulması değil miydi? Böyle yapılmıyor ve 14 Haziranda sözleşme yapılıyor, 18 Haziranda DPT'ye bildiriliyor, 26 Haziranda her şey tamamlanıyor ve bedelin ödenmesine başlanıyor. Ancak, olay bununla da kalmıyor devam eden teşvik meselesi DPT'ye bildirilmediği için üç ay gecikme oluyor ve yedi ay önce 40 milyar lira ödeme yapılmış oluyor. Paranın aylık değerini yüzde olarak hesap ettiğiniz zaman, aslında o günkü bedelle, 60-70 milyarlık Ormak A.Ş. Koç Grubuna -amiyane tabiriyle- kıyak geçildiği açıkça gözlenmektedir.

Ben bunları ifade ederken Sayın Bakanı suçlamak için söylemiyorum; ama, yapılan uygulamalarda ve yapılan soruşturmalarda, verilen cevaplarda birçok açık konu var. Bunu, her okuyan insan, gayet rahatlıkla izleme imkânına sahiptir.

Şartname iki günde hazırlanmıştır. Çok önemli bir husus. Sanki, Ormak A.Ş. bu malları satacağını bildiği için, hemen şartname hazırlamış; ayrıca, gönderilenler, proforma fatura değil, normal bir kâğıda yazılmış. Dolayısıyla, Sağlık Bakanlığı, ne tür, hangi özelliğe sahip bir ambulans alacağını da bilemeden alışverişe girmiştir.

Sayın Bakan "soruşturma tam yapılmadı" diye iddia ediyor; yani, komisyonla da bir sürtüşmesi var. Ayrıca, komisyonun müteaddit defalar yazı yazdığı ve kendisinden cevap alınamadığı açıkça ortadadır.

Şimdi, kanaatimiz o ki, burada, cevap arayan sorulara, Sayın Bakanın cevap vermesi lazım. Konuşmamın başında da ifade ettim; yargıya gitmiş, beraat etmiş. O zaman Sayın Bakan da yargıya gider -bu o kadar kolaysa- orada beraat edebilir.

Bu yolu açmadığımız zaman -herkesin yaptığı yanına kâr kalacaksa, uygulamalar bu şekilde yapılacaksa, bundan sonra gelecek bakan arkadaşlarımız da o 3418 sayılı Yasanın 39/ b maddesi için "efendim, burası özel kaynaktır; ben, bunu, bildiğim gibi harcarım" derse- daha sonra işbaşına geleceklere de birçok yol açılmış olacaktır. (RP sıralarından alkışlar)

Şimdi, konuyu toparladığımız ve neticelendirdiğimiz zaman, birçok şey ortaya çıkmaktadır. Sadece Ormak firmasına yönelik bir sözleşme yapmak, sadece onun ürettiği ambülansı almak, diğerinden vaz geçmek, Devlet Malzeme Ofisini devre dışı bırakmak... Devlet Malzeme Ofisinin bahçesinde bedeli ödenmiş ambulansları terkederken, Sağlık Bakanlığının ilgili birimlerinden günlük ihtiyaçların faksı alınırken, orada, ambülansın tipi bile sorulmadan ihtiyaç belgeleri toplanmıştır. Bütün bu verileri topladığımız zaman -sanki, alelacele, Satınalma Dairesi bir tarafa bırakılmış; konuyla APK Daire Başkanı ve Müsteşar Yardımcısı ilgileniyor- bütün bunları bir araya getirdiğimiz zaman, bu konunun, vicdanî kanaat noktasında çok iyi değerlendirilmesi lazım.

Ben tespitlerimi netice itibariyle açık olarak ifade ediyorum: Müsteşar Yardımcısı ve APK Daire Başkanı, satınalmanın yerine geçmiştir ve bu konunun ehil insanları değildir.

İkinci olarak: Yüksek Planlama Kuruluna, DPT'ye ancak bilgi olarak, sözleşmeden sonra verilmiştir.

3418 sayılı Kanun, yorum ve harcama şekilleri, tartışmaya açılmaktadır.

"Müsteşarın niye imzası yok" sorusu da çok enteresan bir cevaptır. Yani, hangi müsteşarın bakanlığa ne zaman uğradığı veya uğrayacağı bilinmemektedir.

Ambulans tipi hemen değiştirilmiştir ve Ormak A.Ş'ye göre planlanmıştır.

Ayrıca, Sayın Bakan da, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına müteaddit defalar müracaatta bulunmuş "dosyamı oylayın veya kaldırın, iptal edin veya Genel kurulda oylayarak yargıya gönderecekseniz, biran önce gideyim" demiştir ve hakikaten, beş yıllık bir gecikme, Meclis çalışmalarında ve Meclis aritmetiğinde çok uzun bir süredir. O bakımdan kendisine katıldığımı ifade etmek istiyorum.

Netice itibariyle: Bu kadar çok, net ve açık iddiaların yapıldığı ve sorgulamalarda gerek Müsteşar Yardımcısının gerekse APK uzmanının verdiği ifadelerin yeterli olmadığı, Bakanın da, 3418 sayılı Kanuna, kendine göre, değişik bir yorum getirerek harcama yaptığı kanaati, şahsen bende hasıl olmuştur. Özetle söylemek gerekirse, Komisyon raporuna katılıyorum ve bu yolun açılarak -mademki daha önce bu konuda yargıdan beraat edenler vardır- yargı yolunun açılarak yargılamanın yapılmasını ve neticenin, inşallah, doğru olanın tecelli etmesi yönünde olmasını düşünüyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Candan.

Sayın Süleyman Hatinoğlu?..

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, konuşmalar beni tatmin etmiştir.

BAŞKAN - Öyle mi efendim. Peki... Konuşmayacaksınız...

Sayın Mehmet Sıddık Altay?..

MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) - Söz hakkımı verdim, konuşmayacağım.

BAŞKAN - Peki, siz de konuşmuyorsunuz.

Sayın Saffet Arıkan Bedük?.. Yok.

Sayın Cengiz Altınkaya?..

CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) - Vazgeçtim efendim.

BAŞKAN - Peki, takdir sizin.

Efendim, kişisel konuşmalar bitmiştir.

Şimdi, Sağlık eski Bakanı Sayın Halil Şıvgın, kendisini savunacaklardır.

Sayın Şıvgın, buyurun efendim.

Sayın Şıvgın, süresiz konuşacaksınız; yeterli süre içinde konuşmanızı toparlarsanız iyi olur efendim.

HALİL ŞIVGIN - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; huzurunuza, geçen dönemde aleyhime verilen bir önergenin kabul edilip,bir soruşturma komisyonunun kurulması dolayısıyla başlayan bir macera dolayısıyla gelmiş bulunuyorum. Bir macera diyorum; maceranın nedenlerini teker teker anlatacağım.

Sayın Başkana da, bana, burada, süresiz konuşma imkânı verdiği için, teşekkür ediyorum.

Bu macera, bizim, merhum Özal'la, halka hizmet maceramızdır. Halka hizmet eden kişilerin, çokpartili siyasî hayatımızda uğradıkları akıbetleri biliyoruz; çünkü, siyasete karar verenler, hele, bu siyasetî, tepe noktalarda, zirve noktalarda yapmayı kabul edenler, iki gömlekten birini giymeyi veya her ikisini zaman içerisinde giymeyi kabul edenlerdir. Bunlardan birisi bayramlıktır, birisi de idamlıktır. Ben, siyasete karar verirken, ikisini de düşündüm, ikisini de giyebileceğimi düşündüm ve karar verdim. Onun için, Allah'a şükür, rahatım, vicdanen huzur içerisindeyim. Nedenlerini de şimdi izah edeceğim.

Bahse konu olay nedir? Bahse konu olay, benim Sağlık Bakanlığı dönemimde almış olduğum ambulanstır. Ben, Sağlık Bakanlığı dönemimde 300 ambulans almadım; 1 500'ün üzerinde ambulans aldım ve ben Sağlık Bakanı olduğum zaman, Sağlık Bakanlığının elinde -bugün seksene varan ilimiz, bini aşan ilçemiz, ikibini aşan beldemizi değerlendirecek olursak- 570 tane ambulans vardı. Bu 570 ambulansın da yüzde 50'den fazlası -bana verilen rapora göre söylüyorum, aynen yazılı- HEK'e ayrılacak -yani görev yapamayacak durumda- ambulans...

Benden önceki Bakan Sayın Kitapçı, Dünya Sağlık Teşkilatının verilerine göre, Türkiye'nin 5 000 ambulansa ihtiyacı olduğundan bahisle konuyu irdelemiş, gündeme getirmiş ve bir çalışma yapmış; benim zamanımda da bu çalışma devam etti. Bu çalışma devam ederken, yaptığımız bir sürü icraat var. Burada, tabiî, ben, ambulans dolayısıyla gündeme geldim; ama, olay, sadece ambulans değil. Sağlık Bakanlığım zamanında yaptığım bütün hizmetler dolayısıyla, Türkiye'de, sağlık, önplana çıktı.

Sağlık sigortasından bahsettim. Sağlık meslek liseleri sıkıntısı vardı; ebe hemşire sayımız yeterli değildi. Bakan olduğum zaman, bana verilen rapora göre, 52 bin doktor, 28 bin ebe hemşire vardı. 28 bin ebe hemşireyle sağlık hizmeti vereceksiniz. Avrupa standartlarında, 1 doktora 5 hemşire düşüyor; biz de ise, 2 doktora 1 hemşire düşüyordu; yani, 1 doktora 1 hemşire düşmüyor. Onun için, 84 olan sağlık meslek lisesi sayısını artırdım. Bugün, gittiğiniz zaman, Anadolu'nun her yerinde sizlere sağlık hizmeti sunabilen çok değerli gençlerin yetişmesine vesile oldum, kapıyı açtım. Daha başka alanlarda da çalışmalarımız oldu.

Şimdi, asıl konuya ambulansa gelelim. Ambulansı alırken bir hukukî dayanağım var, kanun var. Ne kanunu; Türkiye Büyük Millet Meclisimizden çıkmış ve milletvekillerimizin oylarıyla kabul edilmiş olan bir 3418 sayılı Yasa var. Ben, bu yasaya göre işlem yaptım. Yasa bu; yani, Meclisten çıkan kanun; milletvekillerimiz çıkarmış. Bu kanunun çıkış tarihini okuyorum: Kanun sırası 3418, kabul tarihi 24.3.1988, yayımlandığı tarih 31.3.1988. Yani, benim bakan olmamdan tam bir yıl önce çıkmış. Peki, bu kanun ne diyor; 39 uncu maddenin (a) fıkrasını okuyorum: "Bu kaynaktan yapılacak harcamalar 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa ve 832 sayılı Sayıştay Kanununun 30-37 nci maddelerinde yer alan vize hükümlerine tabi değildir. Bu ödeneklerden yılı içinde harcanmayan miktarlar ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydolunur." 39 uncu maddenin (b) fıkrasında da "Bu suretle Fona aktarılacak miktarlar, Başbakanlık, Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı talimatlarına göre kullanılır" deniliyor. Yani, bir ihale söz konusu değil, Sayıştay vizesi söz konusu değil, Muhasebei Umumiye Kanununa tabi değil, bakanın talimatına göre harcanır. Şimdi, bu yaptığım işlemin, kanuna, hukuka aykırı hangi tarafı var? Diyebilirsiniz ki, "Sayın Bakan, fahiş fiyatla mal almışsan..." Şimdi, onlara geleceğim, fahiş fiyatla mal almadığım ortaya çıkacak.

Biz, bu kanunu uygulamışız; ancak, bunu irdeleyen müfettişler "buna göre ihale yapılması lazımdı, ihale yapılmamış; duyuru yapılması lazımdı, duyuru yapılmamış ve bu mukavelenin feshedilmesi lazım; çünkü, devlet zarara uğratılmış" demişler ve bakanın önüne bir dosya koymuşlar. Sayın Bakan da bunu almış "ben mukaveleyi feshetmek istiyorum" demiş, haklı; çünkü, müfettiş raporlarına göre hareket edecekse, bu mukaveleyi feshetmesi lazım. Bunun için Bakan, Maliye Bakanlığına müracaat etmiş. Maliye Bakanlığı, 27.2.1992 tarihli 11991 sayılı "çok acele ve gizli" damgalı -belge bu- bir yazıyla Sayın Bakanın talebine cevap veriyor. Şimdi okuyorum:

"Bu konu, 3418 sayılı Kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında dile getirilmiş; ancak, Kanun, ilgili bakanın sadece talimatını harcama yöntemi olarak belirlemiştir. Toplanan paraların, Geliştirme ve Destekleme Fonunda ayrı bir hesapta kaydedilmesi, yapılacak harcamaların, bu Fonun tabi olduğu kurallara tabi olacağı sonucuna götürmemektedir; çünkü, Geliştirme ve Destekleme Fonunun toplanan paralarla ilgisi, muhafaza fonksiyonundan ibaret olduğu görülmektedir, Fonun kullanılma, amaç ve yöntemiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Bakanlık müfettişlerince düzenlenen raporda kabul edildiği üzere, mezkûr tahsisat, Geliştirme ve Destekleme Fonu olarak mütalaa edilip, bu Fonun İhale Yönetmeliğine tabi olduğu varsayıldığında dahi, idarenin İhale Yönetmeliği hükümlerine uygun hareket etmiş olmasının, Ormak A.Ş. ile yapılan sözleşmenin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı düşünülmektedir" diye devam ediyor ve şu şekilde tamamlıyor: "Açıklanan nedenlerle sözleşmenin devamının sağlanması, hukukî açıdan hazine yararına olacağından -öbür tarafta hazinenin zararından bahsediliyordu- satıcı firma lehine verilen banka teminat mektuplarının nakde çevrilmemesi ve ambülansların alımı işinin süratle sonuçlandırılabilmesi için, idarenin, yukarıda değinilen kendi yükümlülüklerini yerine getirmesinin uygun olacağı düşünülmüştür." Bunu söyleyen kim; Hazinenin Baş Hukuk Müşaviri ve Muhakemat Genel Müdürü.

İşte, bunun üzerine, aslında bütün laflar, sözler burada bitmesi gerekirken bitmedi ve devam etti. Devamında ne oldu; devamında, ambülansları aldılar. Devamında ne oldu; Bakanlık görevlisi iki arkadaşım, uzun süren bir muhakeme sonunda, 9 uncu Ağır Ceza Mahkemesinde beraat etti. Beraat kararı Yargıtayca tasdik edildi. Kesin hüküm, muhkem kaziye var; Yargıtay tasdik etti. Konu neydi; benden aldıkları bir yetkiyle, 300 adet ambulansı almalarıydı. Yani, yetkimi ben onlara devrediyorum, o devrettiğim yetkideki arkadaşlarım mahkemeye gidiyorlar, mahkeme beraat ettiriyor, Yargıtayca da tasdik ediliyor; dolayısıya, bu mesele kökünden çözüme kavuşuyor. Peki, bunu tekrar devam ettirirsek ne olur; ettirebilirsiniz... Yani, benim, bundan hiçbir endişem yok. Açık söylüyorum. Hiçbir endişem yok Allah'a şükür; en ufak bir yanlışım yok, hatam yok. Eğer burada söylenmek istenen şuysa... "Sayın Bakan, burada, usulsüzlük, yolsuzluk vesaire deniliyorsa, bunun adını koyalım; "bir rüşvet aldın mı" sorusunu soralım. O zaman, bunun maddî delilini ortaya koyalım. Maddî delili, ispattır. Getirsinler... Bana kim verecekmiş rüşveti? Karşımdaki firma Ormak... O zaman Ormak herkese rüşvet dağıtarak mı iş yapıyor? Ben size soruyorum. Öyleyse, Ormak'tan her alışveriş yapan rüşvet alıyor. Öyleyse odur; yani, o gelir oradan, o hüküm odur. Ama, biz böyle bir şey almadık Allah'a şükür. Allah, böyle bir şeyi nasip etmedi, etmesin, etmeyecek. Benim buramdan haram lokma geçmedi, geçmeyecek. Onu söyleyeyim. Geçmeyecek!.. geçmeyecek... Benim aldığım terbiye de, aldığım eğitim de, içerisinde bulunduğum siyaset de bunu emreder. Bu emre uydum, uyacağım, devam edeceğim. Onu söyleyeyim.

Değerli arkadaşlarım, burada, tabiî, konu çok tartışıldı; ama, ben memnunum. Neden memnunum; temiz toplumdan bahsediyoruz, temiz yönetimden bahsediyoruz, temiz idareden bahsediyoruz; onun arayışı dolayısıyla, sorduğunuz her soruya, bu açıklıkta cevap vermeye çalışıyorum. Bütün arkadaşlarımın kafasında bir problem kalmasın; "ya şu şöyle olmuş, bu böyle olmuş; bu böyle miydi, o öyle miydi; bu böyle mi gelecekti, böyle mi gidecekti" denmesin; çünkü, bu mesele burada çözüme kavuşsun; çünkü, benim yargılanacağım yer burasıdır, bu Yüce Makamdır, değerli arkadaşlarımın vicdanıdır. Ben, sizin vicdanınızda aklanamıyorsam, o zaman, Türkiye'de dolaşmam. Sizin vicdanlarınızda aklanmak istiyorum. Onun için, ben, bu meseleyi takip ettim. Ben, hiçbir zaman soruşturmadan kaçmadım, mahkemeye gitmekten kaçmadım; aksine, ben, bir an önce mahkemenin karşısına çıkayım diye gayret ettim. Böyle bir şeyim yok...

Hadise şöyle oluyor; iki veçhesi var: Bir, bakanlık boyutu, bir de benimle ilgili boyutu. Eğer, Anayasa, beni, bakanlık icraatlarım dolayısıyla korumasaydı, ben de yanımdaki personelimle beraber gidecektim, Ankara 9 uncu Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanacaktım; konu, siyasî bir malzeme teşkil etmeyecekti. Orada, arkadaşlarım gibi, ben de beraat edecektim; çünkü, mahkeme, somut delillere göre karar verir, somut olaya göre karar verir; kararını vermiş; ama, benimle ilgili bölümüne gelince, benimle ilgili bölümünde enteresan gelişmeler oldu. Komisyon kuruldu. Birinci ay -ilk iki aylık çalışmasını yapacak; fakat- bu çalışmayı yaparken, komisyon 15 kişiyle kurulmasına rağmen 11 kişiyle göreve başladı; 4 noksan üyesi var. 4 noksan üyeyle komisyon çalışma yapamaz. Savcılıktan, hâkimlikten ve avukatlıktan gelen arkadaşlarımız bilirler; şeklî ve usulî bazı hususlar vardır; buradaki komisyon üye sayısının 15 kişi olması da bu hususlardan birisidir. Üye sayısı 15'in altında olan bir komisyon, toplanıp karar veremez değerli arkadaşlarım; verdi...

İkinci bir hatası: Komisyon, birinci iki aylık çalışmayı yaptı, süresi yetmedi, beni çağırmadı, ikinci bir iki aylık süre daha istedi. O ikinci iki aylık süre de birinci ayını geçti, ikinci ayına girerken, ben, bir yurtdışı seyahatim olduğundan bahisle, komisyona müracaatta bulundum; dedim ki: Sayın komisyon, birinci iki ayı geçirdiniz, beni çağırmadınız; ikinci iki ayı da geçirmek üzeresiniz, henüz daha çağırmadınız. Ben, şu tarihler arasında yurtdışında olacağım. Bu arada, mart ayının 18'inde de döneceğimi söylüyorum. Aynı zamanda, Meclis Başkanlığına bir dilekçeyle müracaat ediyorum ve bu arada, komisyon üyelerine de -benim bilgime başvurmadan önce- size bazı notlar gönderiyorum, bunları değerlendirir ve sorularınızı da buna göre sorarsanız memnun olurum diye bir dosya gönderiyorum. Bu dosyaları, geçen dönem çalışan bütün arkadaşlarım bilir, herkese gönderdim; bu müzakere dolayısıyla da, istisnasız, 550 arkadaşıma hazırlık yaparak birer dosya gönderdim. Zannediyorum, hepinizin eline ulaşmıştır. Ancak, beni çağırmayan komisyon, yurtdışına çıkışımın ertesi günü çağırıyor ve benim sekreterim de "yurtdışında, ben bu davetiyeyi alamam" diyor. Bunun üzerine, ben hemen haberdar oldum, komisyon başkanıyla görüştüm, arkadaşlarla görüştüm, yeterli bulmadım; bunun üzerine, avukatımı, özel olarak komisyona gönderdim. Ayın 18'inde geleceğimi söyledim. Ayın 18'inde geldikten sonra, komisyonun görev süresinin bitmesi için daha onbeş günden fazla süre var; ama, buna rağmen, ayın 18'inde döndüğümde öğrendim ki, komisyon benim gıyabımda karar vermiş. Ben, ifademi alacaklar diye bekliyorum... Bunun üzerine, Sayın Meclis Başkanı Cindoruk'a müracaat ettim. Sayın Cindoruk, benim müracaatımı haklı buldu ve komisyona hitaben bir müracaatta bulundu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Cindoruk'un, benim müracaatım üzerine komisyona yaptığı müracaatı tamamen okumak istiyorum; benim yaptığım müracaatı ayrıca okuyarak vaktinizi almak istemiyorum.

"Tarih: 3.4.1993.

(9/11) Esas Numaralı Soruşturma Komisyonu Sayın Başkanlığına

Ankara Milletvekili Sayın Halil Şıvgın, 31.3.1993 günü bir dilekçeyle, Başkanlığımıza başvurmuştur. Bu dilekçede ileri sürülen bir bölüm isteklerin incelenmesi, Başkanlığımızın görev alanı dışındadır; ancak, Komisyonun, sayın üyenin ifadesini almaksızın soruşturma açılmasına ilişkin karara vardığı yolundaki iddiası, Başkanlıkça incelenmiştir. Bu iddianın doğru olduğu, dosyanın içeriğinden anlaşılmaktadır.

Bilindiği gibi, Anayasanın 100 üncü maddesinde yer alan soruşturma komisyonu faaliyetinin hukukî niteliği, bir yargılama işlevidir. Prof. Dr. Nurullah Kunter, Komisyonun, bir ön soruşturma gerçekleştirdiğini, soruşturmanın açılması kararının, savcının talepnamesi niteliğinde olduğunu belirtmektedir. Prof. Dr. Faruk Eren de, bu faaliyetin, bir iddia faaliyeti olduğu yolundaki görüşünü keskinleştirmektedir. Doktrinde, Meclis soruşturma komisyonunun, bir ilk soruşturma organı olduğu yolunda ittifak vardır; uygulama da bu yoldadır.

Bu nedenle, Anayasa, 100 üncü maddesiyle, bu faaliyetin tam bir yargısal tarafsızlık içerisinde gerçekleştirilmesi için özel yasaklar ve düzenlemeler getirmiş, işlemi, parti gruplarının kararları dışına çıkarmıştır. Konuya açıklık getirmek için 100 üncü maddenin gerekçesinin son bölümünden bir alıntı yapmak yeterli olacaktır: 'Bu esaslar göz önünde tutulmak suretiyle, Meclis soruşturmasının sade ve salim, tartışmasız bir şekilde sonuçlandırılması amacı güdülmüştür.'

Hakkında suçlama yapılan sayın üyenin dinlenilmeden varılan kararın tartışmayı getireceği ise kuşkusuzdur. Nitekim, tartışmayı ve beraberinde itirazı getirmiştir.

Savunma hakkı, aynı zamanda, suçlanan kişinin delillerini ve soruşturmanın genişletilmesine ilişkin isteklerini de güvence altına alır. Suçlanan kişi dinlenmedikçe, soruşturma eksik kalır. Savunmanın kanıtları toplanmadan karara varma sonucunu doğurur.

Yüce Meclis, bu dönem, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasında yaptığı olumlu değişikliklerle bütün yurttaşlarımızın savunma haklarına teminat ve genişlik sağlamıştır. Bu demokratik yorumun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yargısal faaliyetlerinde kendi üyesinden esirgenmesi, kanun yapıcının yürürlüğe koyduğu yasaları ihmal etmesi sonucunu doğuracaktır. Savunma için çağrıda bulunulan sayın milletvekilinin davete uymadığı geçerli belgeyle kanıtlanmadıkça, soruşturma bitmiş sayılamaz."

Değerli arkadaşlarım, Sayın Meclis Başkanının bu görüşüne göre, benim soruşturmam bitmiş değildir. Bitmiş olmayan bir soruşturmayı da, bence, Meclis Başkanı Sayın Cindoruk'un, o zaman, yok sayması lazımdı, sayamadı. Onun için, geçen dönem, çok ısrarlı çalışmalarıma rağmen, bu komisyon raporu, Meclis gündemine gelemedi. Bu defa da, Meclis Başkanı Sayın Kalemli'nin bunu ortadan kaldırması lazımdı, kalkmadı. Kalkamadığına göre, bu dosya, iki yoldan biriyle kalkacak; ya Meclis Başkanları -buradaki hükme göre- soruşturmanın bitmiş sayılamayacağı gerekçesiyle bu dosyayı işlemden kaldıracak ya da Genel Kurula gelecek, sizlerin oylarıyla ortadan kaldırılacak. Bu olayın buraya gelişi şeklîdir, şeklen gelmiştir; dolayısıyla, bitmiş bir soruşturma yoktur, tamamlanmış bir soruşturma yoktur. Tamamlanmış, bitmiş bir soruşturma olmadığına göre, bu meselenin gündemde kalmasını ve bizim başımızın üzerinde, sürekli, Demokles'in kılıcı gibi sallanmasını önlemek isteme irademizden kaynaklanmaktadır. Bunun için de, ben, değerli arkadaşlarımın bu konuyu değerlendireceklerine ve vicdanlarındaki karar istikametinde oy kullanacaklarına inanıyorum. Onun için de, açık söyleyeyim, ben, fevkalade müsterihim; yaptığım icraat dolayısıyla da müsterihim, yaptığım işler dolayısıyla da müsterihim; hiçbir sıkıntım yoktur.

Şimdi, bazı arkadaşlarımdan gelen bazı sorular oldu, o sorulara cevap vermek istiyorum.

Bunlardan birisi; dediler ki: "Neden 'mevzuata uygun olmak kaydıyla' diye bir şerh düştün?"

Şimdi, bunun hikâyesini anlatayım: Ben hukukçuyum, avukatım; ama, avukatlık yapmadım, hukukçuyum. Bir gün, Bakanlığımdan talepte bulunan arkadaşlarım -iki milletvekili arkadaşım, personel atamasıyla ilgili- oldu. Ben de, ilgili personel genel müdürü arkadaşıma sordum, olumsuz cevap aldım, arkadaşlarıma bildirdim. Dediler ki: "Bu yapılıyor." "Yahu, olur mu; bunun yapılması mümkün değil; bu işin başındaki, dairenin başındaki arkadaşa sordum" dedim. Bir anlam çıkaramadım. Daha sonra baktım, öğrendim ki, Personel Atama Yönetmeliğinin 1/c maddesi varmış; bu maddeye "makamın takdirine göre" diye bir hüküm koymuşlar. Bu "makamın takdiri" ibaresi, zaman zaman Bakanlık makamı olarak anlaşılmış, zaman zaman müsteşarlık makamı olarak anlaşılmış, zaman zaman da personel genel müdürlüğü makamı olarak anlaşılmış. Bu konuyu, Bakanlar Kurulunda bir arkadaşımızla tartıştım. Sayın Şükrü Yürür dedi ki: "Bu tip işlerden kurtulman ve sana herhangi bir şey gelmemesi için yapacağın en doğru iş "mevzuata uygun olmak kaydıyla" ibaresini koymandır. Ben bütün icraatlarımı öyle yaparım. " Buradaysa, teyit eder... Benim de, o tarihten itibaren, ister paralı bir konu olsun ister personel ataması ister personel tayini olsun -Bakanlık yetkilileri, Sayın Bakan Aktuna buradaysa açabilirler- yaptığım bütün tasarruflarda "mevzuata uygun olmak kaydıyla" şerhim vardır. Bu suçsa, ben, bu suçu işledim. Bu suçsa, buna suç diyorsanız; yani, bu böyledir diyorsanız... Bu şudur: Benim bir zorlamam yok; siz, iş yaparken kanundan ayrılmayın; kanun, nizam, örf, âdet ne gerektiriyorsa onu yapın, doğru değilse yapmayın demektir. Bu, ileride bir sorumluluk doğarsa, bakanın sorumluluktan kaçması değildir; çünkü, ben, sorumluluktan kaçmıyorum; sorumluluktan kaçsam bu olayı bu kadar takip etmem, bu işi bu kadar kovalamam. Bu olayın bir tarafı...

Bir diğer tarafı, şimdi arkadaşlarımız dediler ki: "Niye bir tek Ormak; niye bir tek Ormak'tan alınmış?"

Değerli arkadaşlarım, ben, Bakan olmadan önce, Sağlık Bakanlığında ambulansla ilgili bir şartname yok -getirdim onları- şurada iki ayrı şartname var; ambulans şartnameleri bunlar; bunları da Devlet Malzeme Ofisine Sağlık Bakanlığı gönderiyor, Devlet Malzeme Ofisi şartname hazırlamıyor; onu söyleyeyim -konuşan arkadaşlarıma cevap için söylüyorum- şimdi, bunun üzerine ne yaptık biz: Bunun üzerine, rahmetli Adnan Kahveciyle oturduk, "ambulans tanımı nedir, şartnamesi nasıl hazırlanır" diye bir çalışma yaptık. ECRİ Firması ve İstanbul Boğaziçi Üniversitesinden Profesör Sayın Necmi Tanyolaç'ın -ki, öldüğünü öğrendim, Allah rahmet eylesin- bu işin ustası olduğunu öğrendik. Teklifte bulunmuşlar Sayın Kahveci'ye, ben de kabul ettim ve şurada gördüğünüz dosyaların içerisindeki şartnameleri hazırladık; dört ayrı tip ambulans için hazırlandı. Doğrudur, buna belli bir bedel ödedik, ödediğimiz bedelin üç katını şartnameleri satmak suretiyle geri aldık, tahsil ettik. Bakanlığımız zarar görmemiştir; yani, Bakanlığın parası dışarıya verilmemiştir. Şartname hazırladık, ihaleye girmek isteyenlerden bu, üç katı bedelle tahsil edilmiştir, Bakanlık kasalarına girmiştir.

Bir diğer husus, dört ayrı tipte ambulans alımlarını yapmak üzere Devlet Malzeme Ofisine müracaat eden Sağlık Bakanlığıdır ve burada sürekli tartıştığımız APK'dır. O müracaatı da yapan Müsteşar Yardımcısı Filiz Güngör Hanımdı; çünkü, ben, ona yetkiyi vermişim, o yetki çerçevesinde, Devlet Malzeme Ofisine gitmiş, alımı da aynı şekilde gerçekleştirmiştir. Daha evvel Devlet Malzeme Ofisinin alımını da gerçekleştiren odur, işlem de aynı şekildedir. Dört ayrı tipte yaptığımız alımda, Devlet Malzeme Ofisinin bu arazi tipi ambulans alımı ihalesine, sadece ve sadece Ormak girmiştir. Ormak'tan başka, bu şartnameye uygun teklif veren de yok, ihaleye giren de yok.

Peki, bu arazi tipi dediğimiz 4x4 ambulans tipi nereden çıktı, şimdi onu anlatayım:

Değerli arkadaşlarım, Körfez krizi oldu, Kuzey Irak'tan 700 bine yakın sığınmacı geldi. 2 500-2 600 metre yükseklikteki dağlarda onlara hizmet vermek zorundayız. Ambulans aradık, arkadaşlar, aldığımız ambulansların o dağlara çıkamadığını, 4x4 tipi diye tarif ettikleri arazi tipi ambulansların bu dağlara çıktığını söylediler. Bunun üzerine, Edirne'den, Balıkesir'den, Bursa'dan, Aydın'dan, Samsun'dan, Erzurum'dan, Rize'den, Trabzon'dan, yurdun değişik yerlerinden, mevcut olan bu tip arazi ambulanslarını topladık ve o görev bölgesine gönderdik. 10 gün sonra -geçti geçmedi- her ilin milletvekili arkadaşlarımız, teşkilatlarını almışlar yanımıza geldiler "Bizim ambulansı geri ver... Bizim ambulansı geri ver" dediler ve biz, yoğun bir baskıyla karşı karşıya kaldık. O Körfez krizi sırasında yaşadığımız gerçek bize şunu gösterdi ki, Türkiye'nin şartlarına uygun ambulans alınmıyor. Onun üzerine, arazi tipi dediğimiz 4x4 ambulans tipi alındı ve bu ambulans tipini o sırada Türkiye'de üreten Ormak'tan başkası yoktu. Bu da, mahkeme belgeleriyle kanıtlanmıştır; mahkemelerce, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bilgileriyle kanıtlanmıştır, ispat edilmiştir. Mahkeme, onun üzerine, Filiz Güngör'le yardımcısına beraat kararı vermiş ve Yargıtay da tasdik etmiştir. Bu konu da oradan çıkmıştır.

Değerli arkadaşlarım, daha önce, Devlet Malzeme Ofisinden bu ambulansları alırken, biz, aynı şekilde avans verdik. Bizim verdiğimiz avans çizelgesi, tarifleri, tipi, şartnamesi, Devlet Malzeme Ofisinde yapılan anlaşmanın aynısıdır, tıpkısıdır, arada bir fark yoktur. Yani, biz, yeni bir olay meydana getirmedik. Devlet Malzeme Ofisinin aldığı şartlarda, aynı şekilde avanslarını ödemek suretiyle aldık.

"Fiyatı pahalı mı değil mi" diye bir tartışma çıktı, bir yıl evvel alınan ambulans fiyatının yüzde 17 artırılması suretiyledir, bizim tespit ettiğimiz fiyat. Enflasyonun yüzde 60 olduğu o sene, yüzde 17 fiyat artışıyla bu ambulanslar alınmıştır. Bu da, yine mahkeme kararlarıyla tespit ve tescil edilmişti; burada da bizim bir problemimiz söz konusu değildir.

Bir başka husus: Bu ambulans alımları, bizim kendiliğimizden karar verdiğimiz konular da değildir; milletvekilleri tarafından 1991 bütçesine teklif edilmek suretiyle Sağlık Bakanının önüne getirilmiştir. İşte, karar buradadır; bütçeye yapılan teklif budur; bütçede yapılan çalışmanın sonucu da buradadır.

Önemli bir başka husus: "Sayın bakan istifa ettikten sonra aldı" diye bir iddia var. Buna, önergeyi veren Sayın Hamdi Üçpınarlar'ın ağzından cevap veriyorum; " 10 Haziran 1991'de Ormak'a yazı yazıldı; 12 Haziranda Ormak teklifini getirdi; 13 Haziranda Filiz Güngör, bakana onay hazırladı; bakan da 14 Haziranda bunu imzaladı "dedi. Benim görevim 14 Haziranda bitmiş; iş,10 Haziranda başlamış. 14 Haziranda bana göre bitmiş; ondan sonrası, idarenin kendi içinde olayı tekemmül ettirmesi, tamamlamasıdır.

Şimdi, bu tarihte Anavatan Partisi tek başına iktidardır; ben de Sağlık Bakanıyım. 18 Haziranda Anavatan Partisinin bir kongresi vardır; 18 Hazirandan evvel bitmiş. Anavatan Partisinin 18 Hazirandaki kongresinde Mesut Yılmaz'ın ya da Yıldırım Akbulut'un kazanacağını kim biliyordu ki? Ben, Yıldırım Akbulut'un kabinesindeydim, Mesut Yılmaz da benim arkadaşımdı. Mesut Yılmaz, kongreyi kazanmış, ben bakan olmamışım; ama, genel başkan yardımcısı olmuşum. Bu, bizim iç sorunumuzdur; bir başkasının problemi değildir.

Efendim, öyle yapmasaydı, şöyle yapsaydı... Ama, şu olabilir: Bir iktidar değişmiş, başka bir iktidar geliyorsa; yani, diyelim ki, Doğru Yol Partisi iktidarı var, o gidiyor, yerine Anavatan Partisi iktidarı geliyorsa veya Anavatan Partisi iktidarı gidiyor, yerine, Doğru Yol veya Refah iktidarı geliyor veya SHP, CHP iktidarlarından birisi geliyorsa, o zaman, böyle büyük alım yapamazsınız, yapmazsınız; bunu ben de biliyorum; ama, benim buradaki işim, burada başlayan bir iş değil; bu, bir yıldan bu yana devam eden bir periyodun sonucudur. Devlet Malzeme Ofisine göndermişiz ve bu iş, belli bir noktaya gelmiş ve sonuçlandırıyoruz; biz, yarım bir iş bırakmamışız. Yarım bir iş bırakmamanın sonucu... Arkadaşlar tartıştıkları için, konuyu dile getirdikleri için söylüyorum.

Şimdi, o zaman, şunu söylemek lazım; 24 Aralıkta seçim oldu, iktidar tablosu değişti, yeni hükümet kurulamadı; o zaman, yeni hükümet kuruluncaya kadar arkadaşlarımızın -bakan arkadaşlar için söylüyorum- yaptıkları bütün tasarruf bu Meclise gelir; eğer, bu iddiayı aynı şekilde göreceksek; o zaman, iş yürümez Türkiye'de, o zaman bütün işler kilitlenir; personeli de tayin edemeyin, paraya da imza atmayın; peki, ne yapacağız biz!? Tabiî, bunun takdirini bakanlar yaparlar, idare yapar, Başbakan yapar, belli bir solüsyon oluşturur. Bu, tabiî, tartışmalarımızın dışında; ama, iddia edildiği için söylüyorum bunu. Yani, benim bu işlemleri yaptığım sırada, müstafi bir hükümet söz konusu değildir, benim bakan olup olmayacağım da belli değildir; ben, yeniden aynı göreve de gelebilirdim. O zaman bu iddiada bulunanlar, müneccimlik yapıyorlar biraz ve yapmışlar...

Değerli arkadaşlarım, tabiî, bir başka husus, ben, aslında, huzurunuza çok dolu dolu geldim; ama, vaktinizi fazla almak istemiyorum. Şimdi, burada, Yargıtay ilamları, bilirkişi raporları, mahkeme kararları, dosyalarıyla tamamlanmış vaziyettedir bizim açımızdan; bizim bir noksanımız yok Allah'a şükür. Şunu ayrıca ifade etmek isterim ki: Benim Sağlık Bakanlığında görev yaptığım dönemle ilgili yirminin üzerinde soruşturma açıldı, kişiler mahkemeye gitti; hepsi Allah'a şükür beraat etti, Yargıtay tasdikinden de geçti -herhalde bir kısmının, üç beş tanesinin Yargıtay süreci devam ediyor- yani, ben, yaptığım hizmetler dolayısıyla, bakanlık olarak aklanmış durumdayım. Bu olay, Yargıda aklanmış, bitmiştir. Burada, Meclis komisyonunca getirilen konunun gündemden çıkarılması -biraz önce söylediğim gibi- sizlerin vicdanlarınızla başbaşa kalarak vereceğiniz karar sonunda gerçeklecektir. Ben, bu konuda, hepinizin, en doğru ve salim kararı vereceğinize inanıyorum, sizlere güveniyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum; teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şıvgın.

Sayın milletvekilleri, Sayın Şıvgın "benim savunmam alınmadı" dedi; doğru. Kendisine bir tabligat yapılmıştır. Kendisinin müracaatı üzerine, konu, Meclis Başkanlığınca Soruşturma Komisyonuna intikal ettirilmiştir. Soruşturma Komisyonu, konuyu incelemiş ve Anayasanın 100 üncü maddesine göre, malumunuz, soruşturma komisyonunun, önce iki ay içerisinde soruşturma konusunu tamamlaması ve iki ay içerisinde tamamlamadığı takdirde de, son iki ay içerisinde kesin tamamlaması gibi bir zarureti vardır.

Yüce Meclisin, hakkında soruşturma gibi çok önemli bir takip yaptığı bir sayın kişinin de, bu süre zarfında, bu soruşturmanın sağlıkla yürütülmesi için, gerekli gayreti gösterip yurtdışına gitmemesi gerekir. Aksi takdirde, soruşturmayı yapmak mümkün değil; çünkü, Anayasanın verdiği süre kesin bir süre. O bakımdan, bu yönde bir usulsüzlük yok. Zaten, Komisyon da bu konuyu görüşmüş ve kesin karara bağlamıştır.

Sayın milletvekilleri, soruşturma raporu üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Biliyorsunuz, rapor, Sayın Bakanın Yüce Divana sevk edilmesi yönündedir.

Şimdi, ben, bu raporu oylarınıza sunacağım. Oylama sonucunda, eğer, rapor, Meclisimizin salt çoğunluğu olan 276 oyla kabul edilirse, kendisinin Yüce Divana sevki kararlaştırılmış olur; eğer, rapor, 276 ve daha fazla oyla kabul görmezse, o zaman, Yüce Divana sevki mümkün değildir. Ancak, bu 276 veya daha fazla oy alınacak oylama, Türkiye Büyük Millet Meclisi salonunda en azından 184 üyenin bulunması halinde mümkündür; çünkü, toplantı yetersayısı, malumunuz olduğu üzere 184'tür; üçte birle toplanmadıktan sonra, o zaman toplantı yetersayısı olmayınca karar da verilmez.

Bu nedenle, oylama, açık oylama şeklinde yapılacaktır.

Şimdi, bu açık oylamanın biçimini oylarınıza sunacağım. Biliyorsunuz, açık oylamanın üç biçimi vardır: Birincisi, adı okunan sayın üyenin yerinden kalkarak "kabul", "ret", "çekimser" şeklinde oyunu ifade etmesi; ikincisi, kürsüye konulan kupalara adı okunan üyenin oyunu atması; üçüncüsü ise, kupaların sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılmasıdır.

Şimdi, oylamanın şeklini Yüce Kurulun takdirine sunacağım.

Oylamanın, adı okunan üyenin ayağa kalkarak "kabul", "ret", "çekimser" demesi şeklinde yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Bu oylama biçimi kabul edilmemiştir.

Şimdi, açık oylamanın, kupaların kürsü önüne konularak ve adı okunan üyenin oyunu kullanması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Bu oylama biçimi de kabul edilmemiştir.

Zorunlu olarak, açık oylama, kupalar sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılacaktır.

Bu oylamada, Sayın Bakanın Yüce Divana sevkini isteyenler Komisyon raporuna "kabul" oyu vereceklerdir -çünkü, Komisyon raporunun kabulü yönünde olacaktır- Yüce Divana gitmesini kabul etmeyenler "ret" veya "çekimser" oy vereceklerdir.

Basılı oy pusulası kullanılırsa beyaz "kabul", kırmızı "ret" ve yeşil de "çekimser" anlama geliyor.

Aslında, basılı oy pusulaları kullanılırsa daha isabetli olur. Biliyorsunuz, açık oylamada isimlendirme bilgisayarla yapılmaktadır. Bastırılan oy pusulalarında her sayın milletvekilinin bir numarası vardır; bunlar, bilgisayarda çok seri şekilde tasnif edildiği için, bu oy pusulaları kullanılırsa daha iyi olur efendim.

Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.

(Oyların toplanmasına başlandı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylama işlemi devam ediyor. Uygun görürseniz, oylama işlemi devam ederken, müteakip soruşturma komisyonu raporu üzerindeki görüşmelere başlayalım.

2. - Bursa Milletvekili Turhan Tayan ve 50 arkadaşının, hayalî ihracat iddialarının üzerine gitmeyerek devletin zarara uğramasına sebebiyet verdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, Devlet Eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ismet Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük Eski Bakanları Ekrem Pakdemirli ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ile Devlet Eski Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/22) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 779) (1)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bursa Milletvekili Turhan Tayan ve 50 arkadaşının, hayalî ihracat iddialarının üzerine gitmeyerek devletin zarara uğramasına sebebiyet verdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, Devlet Eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük Eski Bakanları Ekrem Pakdemirli ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ile Devlet Eski Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında, Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/22) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.

Biliyorsunuz, 779 sıra sayılı Meclis Soruşturma Komisyonunun raporu, sayın üyelere dağıtılmış ve ilgili eski bakanlara da gönderilmişti.

(1) 19 uncu Dönem 779 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahıslar adına, 6 üyeye ve haklarında soruşturma istenen eski bakanlara söz verilecektir.

Son söz, haklarında soruşturma istenen eski bakanlara ait olup, süresizdir.

Şahıslar adına söz alan milletvekillerinin konuşma süreleri de 10'ar dakikadır.

Bu raporda da, komisyon aranmadan görüşmeler yapılacaktır.

Rapor üzerinde söz alan sayın üyelerin ismini okuyorum.

Kastamonu Milletvekili Murat Başesgioğlu, Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç, Aydın Milletvekili Yüksel Yalova, Ankara Milletvekili Nejat Arseven, Van Milletvekili Fethullah Erbaş, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay, Ankara Milletvekili Ömer Ekinci, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel, Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu, Bartın Milletvekili Zeki Çakan.

Evet, ilk sözü, Sayın Murat Başesgioğlu'na veriyorum; Sayın Başesgioğlu, buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Başesgioğlu, süreniz 10 dakikadır; sürenize riayet ederseniz memnun olurum efendim.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; (9/22) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, soruşturmaya konu Sayın İsmet Kaya Erdem, Sayın Ekrem Pakdemirli, Sayın Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ve Sayın Yusuf Bozkurt Özal hakkında verilen soruşturma önergesindeki iddia, hayali ihracat iddialarının üzerine gitmeyerek, devletin zarara uğramasına sebebiyet vermek ve bu eylemlerinin, Türk Ceza Yasasının 240 ncı maddesine girdiğinden bahisle tecziyelerini istemekten ibarettir.

Bu önerge, geçen dönem Parlamentoda bulunan arkadaşlarımızın da hatırlayacağı üzere, Mecliste kabul edilmiş ve bir soruşturma komisyonu kurulmuştur. Komisyon Başkanlığını, Doğru Yol Partisi Grubundan değerli bir hukukçu arkadaşımız yapmış ve bu Komisyon, uzun bir çalışma sonucu, sayın bakanlar hakkındaki bütün iddiaları bir yargıç titizliği ve inceliği içerisinde incelemiş, tüm bilgi ve belgeleri celbetmiş, tanıkları dinlemiş, bilirkişi dinlemiş ve netice olarak, hakkında isnatta bulunulan 4 sayın bakanın, hayali ihracat konusuyla ilgili sorumlu olmadıklarına ve Yüce Divana sevklerine gerek olmadığına karar vermiş bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Komisyon raporunun bu haklı ve açık kararı karşısında, soruşturmanın safahatına girmeyi lüzumsuz addediyorum. Sadece Yüce Meclise bilgi sunmak açısından bir iki noktanın altını çizmek istiyorum. Tüm iddiaların aksine, ilk hayali ihracat olayını 1985 yılında tespit eden, o günkü, görev başında ki Hükümettir ve bu hayali ihracat olayının ortaya çıkmasından sonra, bir dizi idarî ve ekonomik tedbirler alınmıştır.

Bunların arasında, yüzde 20 civarında bulunan vergi iadelerinin, kademeli olarak, 1988 yılı sonuna kadar sıfırlanması öngörülmüştür. Yine, Eximbank süratle kurularak, ihracat kredisi, bu banka vasıtasıyla kullandırılmıştır. Yine, geniş bir soruşturma başlatılmış, hayali ihracat olaylarına karışan firmaların, ihracat yapması engellenmiş ve vergi iadelerinin geri tahsil edilmesi yoluna gidilmiştir. Bu komisyon raporunda, bu konular çok açık ve net olduğu için, daha fazla detaya girmek istemiyorum.

Değerli milletvekilleri, dikkatlerinizi bir başka noktaya çekmek istiyorum: Haklarında isnatta bulunulan bu değerli bakanlar, Cumhuriyet Hükümetlerinde, çeşitli dönemlerde görev yapmışlardır. Bazıları, Başbakan yardımcılığı, bazısı Maliye ve Gümrük Bakanlığı, bazısı da devlet bakanlığı gibi onurlu ve önemli bakanlıklarda görev yapmışlardır ve neticeten, bu ülkeye hizmet etmişlerdir.

Bu hizmetlerinin karşılığı, ödüllendirilmek ve alkışlanmak olması gerekirdi; ancak, ne gariptir ki, bu dört Sayın Bakan, tam 4 yıl süreyle bir itham altında tutulmuşlardır; kendilerine, devamlı olarak bir isnatta bulunulmuştur. Bu Sayın Bakanların onurları incinmiş, gönülleri kırılmıştır; ama, alınları açık, başları dik, bugüne kadar sabırla gelmişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, bir toplumsal zafiyetimiz var; ülkeye hizmet etmiş siyaset ve devlet adamlarını ödüllendirmeyi ve itibarlarını iade etmeyi, nedense, hep öldükten sonra hatırlıyoruz. Bu görevimizi, nedense, bu değerli insanlar öldükten sonra hatırlıyoruz. Önyargılarımızdan ve korkularımızdan kurtularak gerçekleri, hakkı ve hakikati zamanında tespit ve teslim etmek bizim borcumuzdur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; inancım odur ki, bugün, Yüce Meclis ittifakla, komisyon raporunu kabul edecek ve bu anlamsız soruşturmaya bir nokta koyacaktır. Yüce Meclisin bu kararı, bir manada, hakkı, hakikati tescil edecek ve dört yıllık süre içerisinde itham altında tutulan değerli bakanların bir nebze de olsa incinmiş olan onurlarını yerine getirecektir. Onları, bu Yüce Meclisin kararıyla bir nebze olsun ferahlatmış olacağız.

Bu duygularla, şahsım adına komisyon raporuna olumlu oy vereceğimi ifade ediyor; Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Başesgioğlu.

Sayın Memduh Büyükkılıç; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakika.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; (9/22) esas numaralı hayalî ihracat diye kamuoyunda bilinen, Meclis Soruşturması Komisyonu raporuyla ilgili söz almış bulunuyorum.

Hayalî ihracat, geçmişe şöyle bakacak olursak, bizim üniversite yıllarında Yahya Demirel'lerle başlayan ve daha sonra 1984-1990 yılları arasında kamuoyunu oldukça meşgul eden bir konu haline gelmiştir. Bunun üzerine daha sonra -iyi hatırlıyoruz ve biliyoruz ki- 1991 yılındaki seçimler sırasında, ülkenin âdeta en önemli konusu olarak hayalî ihracat takdim edilmiş, seçim malzemesi yapılmış ve meydanlarda, elbette ki, kamuoyunun duyguları, düşünceleri sandığa sürüklenmek suretiyle oya çevrilmeye çalışılmıştır. Elbette, bunun haklı yönleri vardır; belki, duyguların istismarı da söz konusudur.

O açıdan, daha sonra, Mecliste bu konu gündeme getirilmeye çalışılmış; ancak, 1991 yılı öncesindeki dönemde, Anavatan Partisinin yaklaşık 292 civarında milletvekili bulunduğu için, denetleme mekanizmalarının işletilmesi söz konusu olmamıştır. Özellikle, şu anda Genel Kurulu yöneten Değerli Başkanın da o dönemde vermiş olduğu gerek soru önergeleriyle gerekse diğer denetim yollarıyla ilgili söz konusu mekanizmalar çalıştırılmamış ve oy çokluğuyla reddedilmiştir. Tabiî ki, oy çokluğuyla reddedilince değişmeyebilir. Kamuoyunda -benim kanaatim- hayalî ihracat söz konusu olmuş ve kamu vicdanında, söz konusu yönetim, Anavatan Partisi dönemi iktidarı, mahkûm olmuştur; çünkü, basınımız, bu konunun üzerine gitmiş ve kamuoyunu oldukça meşgul etmiştir.

Daha sonra, Doğru Yol Partisi ile SHP beraber iktidar olunca, bu konu tekrar gündeme getirilmiş ve bunun üzerine, bir araştırma komisyonu kurulmuştur. Araştırma komisyonu, yaklaşık iki sene, yine kamuoyunu meşgul etmek suretiyle, bu söz konusu tutanakta yüzlerce sayfayla yer alan raporunu ortaya koymuş ve bunun üzerine, söz konusu komisyonun kanaati, soruşturma komisyonunun kurulması yönünde olmuştur. Daha sonra, soruşturma komisyonu kurulmuş, soruşturma komisyonunun yaklaşık dört aylık çalışması sonucunda, 15 tane görüşme yapılmış, yaklaşık 12 saat bu konunun üzerinde çalışmalar yapılmış ve görüşler belirlenmiştir. Bu komisyon çalışmalarını incelediğimizde, kimi zaman toplantı yetersayısı elde edilememiş, kimi zaman eksik üyeyle toplanmış; ama, sonuç itibariyle dört aylık süre sonunda ortaya bir rapor konulmuştur. Bu raporda kimi üyeler söz konusu komisyonun görüşlerine -tespit ettiği görüşlere- katılmış, kimi üyeler katılmamış veya çekimser kanaatlerini belirtmişlerdir.

Değerli milletvekilleri, iki sene araştırma komisyonunu, yaklaşık dört ay soruşturma komisyonunu meşgul eden bu konu, elbetteki kamunun vicdanında iyi yanıyla da kötü yanıyla da yer almıştır. Bu komisyonlarda 58 kişinin bilgisine başvurulmuş ve araştırma komisyonu döneminde 41 tane birleşim yapılmıştır. 1970'li yıllardan beri, sürekli bu konular gündeme gelirken, 1984 ilâ 1990 arasındaki yaklaşık altı yıllık dönemde yapılan ihracatların araştırılması komisyonu başkanlığını yapan Mahmut Öztürk tarafından, ihracatın yaklaşık yüzde 48'i "hayalî ihracat" olarak nitelendirilmiştir. Gerçekten, bu, ülkemiz için kara bir tablo, ülkemiz için bence karanlık bir rakamdır. (RP sıralarından alkışlar) Çünkü, bu dönem içerisindeki yaklaşık 90 milyar dolarlık ihracat hacmini gözönüne getirecek olursak, bunun 45 milyar dolarlık kısmının hayalî olduğunu herhalde tahmin etmemek için hiçbir sebep yoktur; ama, ne yazıktır ki soruşturma komisyonu, bu hayalî ihracatla ilgili bu kanaate katılmamış ve soruşturma komisyonunda bu konu desteklenmemiştir. Bunun üzerine, komisyon üyesi olan Doğru Yol Partili milletvekillerinin bir kısmı, soruşturma komisyonunun yazmış olduğu raporun lehinde yer alırken, bir kısmı, aleyhinde yer almak suretiyle kendi kanaatini belirtmişlerdir.

Yine, bu Komisyonun üyelerinden, Refah Partisine mensup olan 2 üye Komisyonun kanaatine katılmamıştır. O dönem SHP bünyesinde bulunan ve daha sonra CHP olan partinin üyesi de, yine, bu Komisyonun kanaatine katılmamış ve görüşlerini belirtmişlerdir.

Değerli milletvekilleri, elbette ki, yaklaşık altı yıllık dönemde yapılan ihracatların hayalî ya da gerçek olduklarını irdelemek, takdir edersiniz ki, burada, 10 dakikalık bir konuşmaya sığdırılacak konu değildir. Ancak, benim gördüğüm kadarıyla, Meclisimiz, nedense, bu konulara, denetim konularına fazla ilgi duymamakta gibi gelmektedir.

Yine, benim bir başka kanaatim; eğer, bu araştırma komisyonu raporu ve diğer soruşturma komisyonunun raporu incelenseydi de, herkes kanaatini serd edip kendi vicdanına göre oy kullansaydı, çok daha yerinde olurdu; ama, gördüğüm kadarıyla, Meclis, bu ilerleyen saatlerde, değil 276'yı, ilgili bakanları Yüce Divan'a gönderecek sayıyı bulmak -benim kanaatim- belki toplantı yetersayısı ya da karar yetersayısı dahi elde edilemeyecek bir durumdadır.

Bu açıdan, bu konuyla ilgili daha fazla görüş belirtmek istemiyorum; konuyu herhalde incelemişsinizdir. Herkesin kanaatine saygı duyuyor, tekrar, Meclisimizi ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Memduh Büyükkılıç.

Şimdi, söz sırası Yüksel Yalova'da.

Buyurun Sayın Yalova. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; 9/22 esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi şahsım adına en üstün saygılarımla selamlıyorum.

Biraz önce, görüşlerini dinleme imkânı bulduğumuz Refah Partili arkadaşıma hemen bir hususu hatırlatmak istiyorum: Soruşturma komisyonunun geçen dönemki çalışmalarına ilişkin "ne yazık ki" tabirini kullandınız; 12 saatten ibaret olmadığını hemen burada söylemek zorundayım. O dört aylık süre içerisinde, basılı evrakın arka sayfasında göreceksiniz, bin küsur tane eki vardır. Ben, kendi adıma arz edeyim ki, yaklaşık 30 bin sayfadır incelediğimiz sayfa sayısı ve biz, bu 30 bine yakın sayfayı incelerken de -yine kendi adıma arz etmeyi bir görev sayıyorum- soruşturması istenilen kişilerin siyasal kimliklerini bir yana bırakarak ve belki de o değerli eski bakanlarla aynı partiden olmanın gerektirdiği ayrı bir titizliği de, o komisyonda görev yapmanın bilinciyle birleştirerek -belki daha da titiz- o konuda çalışma, araştırma yaptık; ama ne komisyon çalışmalarına başlarken, ne komisyon çalışmaları sırasında ve ne sonrasında "acaba... Ne yazık ki..." ya da "iyi ki" gibi kelimeleri kullanır mıyız diye de kendimizi bir tutkuya kaptırmadık. Orada, size acizane bir tavsiyem olacak; yeni olduğunuz için doğaldır...

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) - Raporu okursanız, orada var.

YÜKSEL YALOVA (Devamla) - Ben, raporun hazırlanmasında görev yapmış insanlardan biriyim; tartışmak amacıyla söylemedim.

Sadece bir şeyi hatırlatacağım, muhakkak ki "hükmedenler adaletle hükmetmelidir" ayeti kerimesini belki kullanırız.

Değerli milletvekilleri, ben konunun başka boyutuna dikkat çekeceğim. Konuşmamı hazırlarken de iyi ki böyle yapmışım düşüncesine, bugün, benden önceki konuşmacıları izlediğim vakit kapıldım; hem bu dört eski sayın bakanla ilgili hem de Sayın Halil Şıvgın'la ilgili soruşturma komisyonlarının raporları üzerine konuşan konuşmacıları dinlediğim de, konuya başka bir açıdan bakmanın zarurî olduğuna inandım; izin verirseniz, o yöntemi burada uygulayacağım. Yani, şimdi soruşturma komisyonunda adı geçen dört eski sayın bakanın ismini, sayın bakanın mensubu bulunduğu partiyi unutarak ya da dilerseniz, bu Mecliste bulunan herhangi bir partinin, ANAP dışında herhangi bir partinin üyesi gibi kabul ederek, sadece, ortaya konulan, Yüce Heyetin huzurlarına getirilen iddialarla, o kişiler hakkında verilen savunmalar ve belgelerle karar verecek şekilde konuya yaklaşacağım.

Bakınız değerli milletvekilleri, ben bir araştırma yaptım; 1965 yılından bu yana -hemen söyleyeyim eksik bu liste, 1994, bir tane de 1995 yılına ilişkin bir bilgi var; yani, 1996'nın bilgileri tam gelmemiş- 1965'ten itibaren -1996 sayarsak, 1995 sayalım- 30 yıllık süre içerisinde, haklarında soruşturma önergesi bulunan eski bakanlar ve başbakanların sayısı 198. Bunların 8'i başbakan, 190'ı bakan; yani, yıllık ortalama dosya sayısı 24, aylık yaklaşık 3. Bakan sayısıyla kıyaslarsanız -6 yıl olduğuna göre, daha doğrusu 1965-1995 arası 30 yıl olduğuna göre, 190 bakan olduğuna göre- yılda ortalama 6 bakan hakkında soruşturma önergesi... Şöyle düşünebilirsiniz: Her kabineyi ortalama 30 kişi sayarsanız, her kabinenin beşte biri, yüzde 20'si, gene Meclisin kendi mensupları tarafından bir töhmet altında...

Ben, size arz edeyim: Bu 198 eski bakan ve başbakan hakkındaki dosya sayısı 730; son bir iki tanesini kaçırmış olabilirim, Meclis evraklarına işlenmediği için. Bakınız sayın milletvekilleri, 730 tane soruşturma önergesi; yani, bu 730 kişiden başbakan olanlara baktım; Sayın Akbulut, Sayın Demirel, Sayın Ecevit... Hemen söyleyeyim, bugün, demokrasinin teminatı olarak hemen herkesin görme eğiliminde olduğu Cumhurbaşkanı Sayın Demirel hakkında tam 91 tane dosya, Sayın Ecevit hakkında da 42 tane dosya. Sayın Erbakan var, Sayın Özal var -Rahmetli Özal var- Sayın Naim Talu, Sayın Mesut Yılmaz, Sayın Tansu Çiller... 8 tanesi başbakan olarak görev yapmış. Bu 730 dosyadaki 198 şahıstan Eski Meclis Başkanları Sayın Sabit Osman Avcı, Sayın Kaya Erdem, Sayın İsmet Sezgin; bu üç kişi de Meclis Başkanı olarak görev yapmış Meclisimizde.

Parti genel başkanlarının isimleri: Bu kişilerden parti genel başkanı olanlar Sayın Erdal İnönü, Sayın Deniz Baykal, Sayın Süleyman Demirel, Sayın Bülent Ecevit, Sayın Yıldırım Akbulut, rahmetli Turgut Özal, Sayın Alparslan Türkeş, Sayın Mesut Yılmaz, Sayın Mehmet Yazar, Sayın Tansu Çiller.

Bu 730 dosya muhatabı 198 kişinin ikisinden biri rahmetli Turgut Özal, biri Sayın Süleyman Demirel ve her ikisi de Cumhurbaşkanı.

Yani, bu otuz yıllık süreç içerisinde, 730 dosya içerisinden bir Sayın Hilmi İşgüzar, bir Sayın Tuncay Mataracı, bir de Sayın İsmail Özdağlar ceza almış.

Bu üç kişiden ceza alan ikisinin cezalarının, askerî müdahale dönemi sonrasında olduğunu, o felsefenin hâkim olduğu bir dönemi kapsadığını düşünürsek; -yani, Sayın Kenan Evren'e, İstanbul Üniversitesi Senatosunca, fakültelerde Anayasa konusunda yaptıkları konuşmalar nedeniyle, anayasa hukuku fahrî doktor unvanı verme konusunda fakültelerin birbirlerini çiğnedikleri için işin suyu çıkmasın diye yine senato kararıyla unvanın teke indirilmeye çalışıldığı bir dönemde- o iki kişi hakkında ceza verilmiş; birine de Anavatan Partisi, kendi üyesi bir bakan hakkında, Sayın Özdağlar hakkında vermiş.

Yüce Divana sevk edilmiş toplam beş karar var; bunların içerisinden de Sayın Altınkaya ve Sayın Giray beraat etmiş, Yüce Divanın kararıyla.

Şimdi, ben, buna, Meclis içi siyasî ceza adını verdim. Meclis dışı siyasî ceza diyorsanız, bunun bir hukukîleştirilmişi var; Rahmetli Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu için siyasî cezanın hukukîleştirilmiş kısmı...

Yine Sayın Demirel'in, Sayın Erbakan'ın, Sayın Ecevit'in, Sayın Baykal'ın ve ismini burada sayamadığım birçok eski siyasinin, Hamzakoylardaki mücadelesi, başka başka yerlerde bir dergiye sığınma mecburiyeti yüklenmesi...

Şimdi, bu açıdan baktığınız vakit, bugün, bir başka belgeyi daha, bilgiyi daha bunun yanına koymak mecburiyetindesiniz. Bugün, o dün, fahrî doktor unvanı verilmesi nedeniyle yarışa giren üniversitelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kredibilitesiyle ilgili olarak yaptığı araştırmalara baktığınız vakit görüyorsunuz; hep sonlarda yer veriyorlar Türkiye Büyük Millet Meclisine; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bu ülkede, güvenilirlik açısından en sonlarda yer aldığını söylüyorlar. Ha, o zaman, biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan insanlar olarak, kendi haysiyetimizi, kendi şerefimizi düşündüğümüz kadar rakiplerimizin haysiyet ve şereflerini de düşünmek zorundayız diyorum.

Biraz önce bir konuşmacı, bir Osmanlı sadrazamının "iki gömlek; biri bayramlık, biri idamlık" diye bir sözünü söylemişti. Bir siyasetçi düşüneceksiniz ki, milletvekili olduktan sonra bakan olmayı, başbakan olmayı hayal edecek; ama, karşısında hep biri bayramlık biri idamlık iki gömlek!.. Bayramlık gömlek için bu kadar mücadele eden insanlar, o "idamlık gömlek" sözü karşısında, acaba, her zaman sağlıklı olabilirler mi? Yani, hakında 91 tane dosya hazırlanmış bir kişi -bu nasıl bir zihniyettir ki- o çizgilerden geçecek ve sonra da, demokrasinin teminatı görülecek. Peki, bugün demokrasinin teminatı gibi görme eğilimimiz doğruysa -ki katılıyorum- o zaman, bu kişinin, günün birinde, böyle bir şekilde bir yere gelebileceğini hesaplamak, biz siyasetçilere düşen bir görev değil midir diye düşünüyorum.

"Hakim olan kimesne, bir saat,

Emr-i Hak üzre kim adalet ide;

Ola mı bu sevaba adl-i adil,

Ki, o yetmiş sene ibadet ide" Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in sözü bu; yani, Peygamberimiz "bir saatlik adalet, yetmiş senelik ibadete bedel" diyor.

Ben, şahsen -ilk başta söylediğim gibi- sırf kendi partimize mensup bir insan olduğu için, elli sene sonra, şu ya da bu artniyet tarafından, milyarda 1 ihtimalle de olsa, bir soru işaretine muhatap kalır mıyız acaba titizliğiyle -endişesiyle demiyorum; titizliğiyle-...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yalova, eksüre veriyorum; lütfen toparlayın efendim.

YÜKSEL YALOVA (Devamla) - ... daha bir araştırmacı gözüyle ve soruşturma komisyonunda aylarca görev yapmış, bu komisyon raporuna imza atmış bir milletvekili sıfatıyla, bir arkadaşınız sıfatıyla, açık alınla diyorum ki, bu kişilere biz zaten zulmü yapmışız.

Bir tek şeyi hatırlatacağım: Sayın Tansu Çiller'in mal varlığını soruşturma komisyonunda görev yapıyoruz; Sayın Ekrem Pakdemirli... Komisyonun görevinin hangi döneme ilişkin olacağına ilişkin bir tartışma var; Bakanlık ve Başbakanlığıyla sınırlı mı kalsın; yoksa, daha öteye mi gitsin. Düşünebilir misiniz ki, bir soruşturma komisyonu tarafından, öncesinde de bir araştırma komisyonu tarafından üç yıl, dört yıl boyunca, hep, kamuoyunda haksız bir zulme muhatap olmuş bir kişi, orada, aynı benim gibi savunma yaptı. Yani, dün siz bize yapmıştınız; şimdi, bizim elimize bu yetki geldi, bu oy, bu imkân geldi; ben böyle kullanayım, siyaset bunu gerektirir demedi.

Bir Kaya Erdem, -işte, orada var- 1980 yılında, dönemin Başbakanı Sayın Süleyman Demirel'in arzusu üzerine, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün tezkeresiyle Sanayi ve Ticaret Bakanlığından Devlet Planlama Teşkilatına getirilmiş.

Bir Ahmet Alptemoçin'le ilgili, nedir "siz böyle duyumlar aldınız mı" diyor Bakanlığınız döneminde; iddianamede böyle yer vermiş. "Hiçbir ihbar aldınız mı, duyum aldınız mı?.." Yani, şahit olarak aslında çağırmış -sanık olarak değil- o da bilgisini sunmuş, "şu kadar dosyayı gönderdik" demiş.

Sayın Pakdemirli "13 ay bu dosyaları tuttun" diye suçlanmış, Maliye ve Gümrük Bakanlığının süresi 13 ay değil. Gelmiş evrak Bakanlık makamına, tam iki gün sonra -iki gün- imzası atılmış, gereken işlem yapılmış.

Sayın Yusuf Bozkurt Özal'la ilgili de, yine "dosyaları savsaklamak" deniliyor; oysa, 1989'da ayrılmış. Ayrılmadan önceki döneminde de Müsteşar olarak görev yaptığı için Başbakanlık Teftiş Kurulunu ilgilendiren bir husus... Bakanlığı döneminde de 350 küsur dosyayı göndermiş, oraya da imzasını atmış.

Ben, bir hususu, adalet kararınıza güvenim tabiî ki tam; ama, daha bir güçlü olsun diye arz ediyorum: Bu dosya sonuna kadar incelenmiş, araştırılmış bir dosyadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına görev yapan bir komisyonun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetini güçlendirici, itibarını artırıcı bir çalışmasıdır. O nedenle, bu şekilde hareket edeceğimi belirterek; hepinizi teker teker saygıyla selamlıyorum, Sayın Başkanıma da gösterdiği hoşgörü nedeniyle teşekkür ediyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yalova.

Sayın Nejat Arseven; buyurun.

Süreniz 10 dakikadır.

NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, bir önceki dönemde; yani, 19 uncu dönemde, Bursa Milletvekili Sayın Turhan Tayan ve 50 arkadaşının, hayali ihracat iddialarının üzerine gitmeyerek, devletin zarara uğratılmasına sebebiyet verdikleri ve bu eylemlerinden dolayı Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Devlet eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük eski Bakanları Ekrem Pakdemirli ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ile Devlet eski Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında, Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca açılan Meclis soruşturmasıyla ilgili; yani, (9/22) sıra numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu Raporu üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle en içten duygularımla Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, hayalî ihracat denilen olay, bu işi yapmaya azmetmiş kişi, kişiler veya kuruluşların organize ettiği ve bu yolla haksız kazanç temin etmeye çalıştığı bir fiildir. 1985 yılından itibaren, özellikle, iki üç yıl, hayalî ihracat konusu Türk kamuoyunun gündeminde ağırlıklı bir şekilde yer almıştır. Sonra da, 1992 yılına kadar bu tartışmalar devam edegelmiştir.

Malumunuz olduğu üzere, hayalî ihracat yapmaya karar veren kişiler, gerçekle ilgisi olmayan beyanlarda bulunup belge tanzim ederek, olmayan bir ihracat fiilini gerçekleştirmiş gibi göstermeye veya ihraç edilen malın kalitesini, fiyatını ve miktarını değiştirererek devleti yanıltmaya çalışırlar. Bu kişiler, bu işlemleri, yalnız başlarına yapmaya uğraştıkları gibi, gümrük teşkilatı, gümrük muhafaza teşkilatı ve hatta bazen emniyet mensuplarının bazılarıyla anlaşıp, onlarla işbirliği yaparak da gerçekleştirmeye çalışabilirler.

Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, hayalî ihracatın olabilmesi için, baştan ihracatçı böyle bir suistimali yapmaya niyetli olacak ve gümrüğe beyan edilen mal yerine başka bir malın gönderilmesini temin için de gümrük muayene memuru ve kolcuyu, gözetme şirketinin temsilcisini, nakliye acentasının temsilcisini, kaptan veya şoförünü, malı alacak ithalatçıyı, bir menfaat karşılığı suça iştirak ettirerek hayali ihracatı gerçekleştirebilecektir.

Değerli arkadaşlarım, bakanların görevi kötüye kullanma ve ihmal suçları ile hayalî ihracat fiili arasındaki irtibata da biraz değinmek istiyorum. Hayalî ihracat yapma fiilleriyle görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma suçlarına vücut veren fiilleri irtibatlandırmanın mümkün olmaması gerekir. Hayalî ihracat diye bir suç kategorisi, bir fiil kategorisi mevcut değildir. Hayalî ihracat denilen olay, gerçekte ihracat yapılmadığı halde, evrakta sahtecilik yapılmak suretiyle bir ihracat yapılmış gibi gösterilerek ihracatı teşvik kolaylıklarından ve imkânlarından yararlanma olayıdır. Hayalî ihracat denilen olay, yerine göre evrakta sahtekârlık, dolandırıcılık suretiyle ihracattan haksız kazanç sağlama fiileridir. Bu halde de, Türk Ceza Kanununun evrakta sahtekârlık ve dolandırıcılığa ilişkin hükümleri uygulanır veya yerine göre sahte evrak tanzimi suretiyle kaçakçılık mevzuatına aykırı davranarak, ihracattan haksız kazanç sağlamak fiileridir ki, bu takdirde de, Türk Ceza Kanununun evrakta sahtekârlık hükümleri yanında, kaçakçılığın men ve takibine ilişkin mevzuat hükümleri uygulanır.

Bu münferit cürmî fiillerle, bakanların görevlerine ilişkin fiillerinin ilişkilendirilmesi mümkün değildir. Bakanların, başkalarının hayalî ihracat adıyla nitelendirilen cürmî fiillerine katılmak şeklinde bir kasıtlarının bulunmadığı da çok açık bir şekilde ortadadır. Bu fiil, yani, hayalî ihracat, yanlış vergi beyannamesi tanzim ederek vergi kaçırmak, yanlış beyan ve belgelerle düşük değerli taşınmazları çok yüksek değerlerle gösterip, hak etmediği bir krediyi almak gibi fiillere de benzer. Bu fiiller, ilgili merciler tarafından takip edilir, yapanlar yakalanır ve adalete teslim edilir. Bir firma, yanlış beyanda bulunduğu ve vergi kaçırdığı için veya başka bir kişi, tapuyla ilgili işlemlerde yanlış beyanda bulunup, haksız yere bazı imkânlara kavuştuğu için, hiç kimsenin aklına, vergi idaresiyle ilgili Maliye ve Gümrük Bakanını veya Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Devlet Bakanını suçlamak gelmez. İhracat ve ithalat işleriyle ilgili suçlarda da, alakalı olaylarda da bunlar böyledir.

Değerli milletvekilleri, bu fiillerle ilgili olarak herhangi bir olay, illiyet ve netice ilişkisi kurulamadığından, bırakınız bakanları suçlamayı, üst düzey bürokratlarını dahi suçlamak mümkün değildir. Nitekim, Hayalî İhracat Araştırma Komisyonunun müracaatı sonunda, dönemlerinde çok başarılı görevler yapmış olan birçok bürokratımız hakkında suç duyurusunda bulunulmuş olup, bu bürokratlar yargı önüne çıkmış ve her biri aklanmıştır.

Değerli milletvekilleri, söz konusu soruşturma önergesi verileli dört yıl olmuştur. Bu önergeyle, her bakımdan ve özellikle ihracat ve döviz girdileri açısından, hemen her partinin, her siyasînin çok başarılı bulduğu, bu dönemde görev yapan ve hatta içlerinden biri şimdi üyesi olmakla onur duyduğumuz Yüce Parlamentonun Başkanlığını da yapmış olan dört bakan arkadaşımız haksız yere suçlanmış bulunmaktadırlar.

Bu arada, bu konuya gelmişken, benden önce konuşan Kayseri Milletvekili Sayın Memduh Büyükkılıç arkadaşımın -benden önceki değerli konuşmacı arkadaşımın da ifade etmiş olduğu gibi- soruşturma komisyonu raporuyla ilgili olarak "ne yazıktır" şeklindeki beyanını büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum ve tabiî, aslında, daha önemlisi, bir diğer ifadesi olan ve bu hayalî ihracatla ilgili bir dönemi, yani, Anavatan Partisi dönemini suçlamasını da şiddetle reddediyorum. Eğer, bugün, bu Koalisyon, yani, değerli arkadaşımın mensubu bulunduğu, İktidarda bulunduğu Koalisyon, memleketi idare edebiliyorsa, eğer, bugün, işte, o döviz rezervlerinden bahsedip, kasaların, Merkez Bankasının dövizle dolu olduğunu ifade edebiliyorsanız, bu dahi, işte, o dönemde, bu değerli arkadaşlarımın bakanlık görevini yüklendikleri dönemde yapmış oldukları başarılı icraatların ve faaliyetlerin neticesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; netice olarak, haklarında hiçbir somut suçlama bulunmayan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma Komisyonunun raporunda da açık bir şekilde ifadesi bulunan, adı geçen eski bakanlar hakkında herhangi bir eylem yapılmasına gerek olmadığı gerçeği apaçık önümüzde bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, Soruşturma Komisyonu, ismi geçen dört bakan hakkında, bakanlık sıfatıyla, eylemleriyle hayalî ihracat olayları arasında illiyet bağı temin edilemediğinden, sorumlu bulunmadıkları sonuç ve kanaatine varmıştır.

Yüce Heyetinizin, Komisyon raporunu kabul ederek, kamuoyu vicdanını da rahatsız eden bu konunun kapatılması husususunu takdirlerinize arz eder, bu vesileyle, Yüce Heyetinizi bir kere daha en içten saygı ve sevgilerimle selamlarım. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arseven.

Sayın milletvekilleri, salonda olup da (9/11) Esas Numaralı Soruşturma Komisyonu raporu hakkında oy kullanmayan sayın milletvekili var mı efendim? Yok.

(9/11) Esas Numaralı Soruşturma Komisyonu raporu üzerindeki oylama işlemi bitmiştir.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımına başlandı)

BAŞKAN - Söz sırası, Sayın Fethullah Erbaş'ta.

Sayın Fethullah Erbaş?.. Yok.

Sayın Mehmet Sıddık Altay?.. Yok.

Sayın Ömer Ekinci?.. Yok.

Sayın Abdulkadir Öncel?.. Yok.

Sayın Süleyman Hatinoğlu?.. Yok.

Sayın Zeki Çakan?

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Konuşmayacağım efendim.

BAŞKAN - Evet.

Soruşturma Komisyonu raporu hakkında konuşma yapmak isteyen arkadaşımız yok.

Şimdi, sırasıyla, hakkında soruşturma istenen eski bakanlara söz veriyorum efendim.

Sayın Kaya Erdem?

İ. KAYA ERDEM (İzmir) - Konuşmayacağım efendim.

BAŞKAN - Peki efendim.

Sayın Kaya Erdem konuşmayacaklardır.

Maliye ve Gümrük eski Bakanı Sayın Ekrem Pakdemirli?

EKREM PAKDEMİRLİ (Manisa) - Konuşmayacağım efendim.

BAŞKAN - Peki efendim.

Sayın Pakdemirli de konuşmuyorlar.

Eski bakanlardan Sayın Ahmet Kurtcebe Alptemoçin?..

AHMET KURTCEBE ALPTEMOÇİN - Konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

Sayın Alptemoçin, istediğiniz kadar konuşabilirsiniz; savunma hakkı sonsuzdur.

AHMET KURTCEBE ALPTEMOÇİN - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, çok değerli üyeler; biraz önce, konuşmacıları büyük bir dikkatle izledim. Çok değerli konuşmacıların hemen hepsi Soruşturma Komisyonunun aldığı karar istikametinde konuşma yaptılar; ancak, yanılmıyorsam bir arkadaşımız, hayalî ihracat ve hayalî ihracatla ilgili olarak birtakım bilgiler verdikten sonra, Komisyon kararının tersine, o dönemde görev yapmış, şanla şerefle görev yapmış, gücünü Yüce Meclisten almış bakanlar hakkında eyleme devam edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Tabiî, bunu söyleyebilmek için, ortada birtakım gerçeklerin olması lazım; her şeyden önce, bir suç olması lazım; bu suç ile suçlanan kişiler arasında bir illiyet münasebetinin olması lazım; bunun açık ve seçik bir şekilde tespit edilmiş olması lazım; delillere bağlanması lazım; olayda bir kasıt olması lazım ve bu kastın açık bir şekilde ortaya konulmuş olması lazım; böyle şeyler yok. Çok değerli bakan arkadaşlarım ve benimle ilgili, hiçbir raporda, ne araştırma komisyonu raporunda ne soruşturma komisyonu raporunda böylesi şeyler yok. İddia ise fevkalade afakî; "hayalî ihracatla ilgili bazı belgeler, bilgiler geciktirilmiş ve devletin zarara uğramasına sebebiyet verilmiştir..." Biraz önce ifade ettiğim nedenlerle, aslında bir usulsüzlük var; esasa yönelik de, herhangi bir somut hadise yok ortada.

Çok değerli arkadaşlarım, sevgili milletvekilleri; biraz önce, konuşmacı arkadaşımız ifade etti; hayalî ihracatla, Yahya Demirel'den bu yana tanışığız. Zaman zaman, bu olay, bir seçim malzemesi ve bir politika unsuru olarak kullanılmıştır; katılıyorum. Bugün tartıştığımız konu da, bir politika malzemesi olarak kullanılmaktadır ve kullanılagelmiştir; kamu vicdanı fevkalade rahatsızdır.

Çok değerli milletvekilleri, bu meseleyi, artık, burada noktalamak lazım; bu olayı burada noktalamak lazım. Kamu vicdanını fevkalade rahatsız eden bu olay, Komisyon tarafından enine boyuna, en ince teferruatına kadar incelenmiş ve herhangi bir suç unsuru olmadığı tespit edilmiştir.

Değerli bakan arkadaşlarım hakkında bir şey söylemem mümkün değil; ama, şahsımla ilgili olarak Soruşturma Komisyonunun tespit ettiği şey, benim, bahsi geçen dönemde bakanlık yapmış olduğumdur. Benimle ilgili bir suçlama yoktur; ama, Komisyon benim şahitliğime başvurmuş ve "sizin bu istikamette herhangi bir duyum alıp almadığınızı sormak için sizi buraya davet ettik" demişlerdir.

Değerli arkadaşlar, bu, benim için böyledir; diğer bakan arkadaşlar için de aynen böyledir.

Huzurlarınıza, konuyu dikkatle inceleyip, vicdanınızın sesine uyarak hareket etmenizi bir kere daha istirham etmek için çıktım. Suçlama olmadığına göre müdafaa etmenin de gereği yok; müdafaa etmek için değil; ama, artık bu konuya bir son vermek için, gerekeni yapmanızı istirham etmek için çıktım. Bu Yüce Mecliste bulunan bütün arkadaşlarımın en doğrusunu yapacaklarına inancım tamdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Alptemoçin.

Efendim, Sayın Yusuf Bozkurt Özal, merdiven çıkamadığından dolayı yerinden konuşmak için bizden müsaade istemişlerdir; bu nedenle, kendilerine milletvekili sıralarından konuşma imkânı tanıdık.

Konuşacak mısınız Sayın Özal?

YUSUF BOZKURT ÖZAL - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; esasen, konuşma niyetinde değilim; ancak, buraya gelmişken Yüce Meclisi bir selamlayayım, sizleri bir selamlayayım dedim.

BAŞKAN - Buyurun... Biz eski arkadaşız... Teşekkür ederiz.

YUSUF BOZKURT ÖZAL - Sizleri selamlıyor ve hepinize işlerinizde başarılar diliyorum.

Komisyon raporu, bildiğiniz gibi, bizim lehimize çıkmış bir rapordur; burada görüşülüp oylanacaktır; bundan ibarettir; o bakımdan, konuşmak istemiyorum. Aksi takdirde, burada, tersine bir konuşma olmuş olsaydı, o bakımdan söz almak isterdik; ama, durum vuzuha kavuşmuştur bizim anladığımız kadarıyla. Zaten bu konu, senelerdir Türkiye'de devam edip gitmektedir . Zannediyorum, bugün Meclisin vereceği kararla da noktalanacaktır inşallah.

Teşekkür ediyorum, hepinize hürmetlerimi sunuyorum. (ANAP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ederiz Sayın Özal.

Biz de, size, geçmiş olsun diyoruz efendim.

Sayın milletvekilleri, (9/22) Esas Numaralı Soruşturma Komisyonu Raporu üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Malumunuz, komisyon, bu raporda, Devlet eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük eski Bakanları Sayın Ekrem Pakdemirli ve Sayın Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ile Devlet eski Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında, soruşturma açılmaması yönünde karar almıştır; yani Yüce Divana sevk etmeme kararı almıştır. Bu itibarla, raporu oylarınıza sunacağım. Bu raporun oylanılması sırasında, bu rapor, Meclis üye sayısının saltçoğunluğu olan 276 oyla veya daha çok sayıda oyla kabul edilirse, bu eski bakanlarımızın Yüce Divana sevklerine gerek kalmayacaktır...(ANAP sıralarından "Tersine" sesleri)

Efendim olay şöyle: Soruşturma komisyonu raporu, soruşturma yapılmasına gerek görmemiş, Yüce Divana sevkine gerek görmemiştir. Dolayısıyla, bu raporu açık oya sunacağım.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - İşarî oyla, genel hükümlere tabidir Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, özür dilerim, burada yanıldım.

Devlet eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük eski Bakanları Ekrem Pakdemirli ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ile Devlet eski Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında, bakanlık sıfatıyla, eylemleriyle hayalî ihracat olayları arasında illiyet bağı temin edilemediğinden ve dava açılmasını gerektirecek yeterli delil temin edilemediği için sorumlu bulunmadıkları sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmektedir; yani, rapor, Yüce Divana sevk etmeme yönündedir. İçtüzüğümüzün 112 nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "Komisyonun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki raporlarının reddi, ancak, Yüce Divana sevke dair verilen ve sevk kararının hangi ceza hükmüne dayanacağını gösteren bir önergenin kabulüyle mümkün olur" hükmüne göre, Yüce Divana sevke dair bir önerge de bulunmamaktadır. Bu nedenle, raporun oylaması işaret oyuyla yapılacaktır.

Özür dilerim, yanıldım.

Peki, bu itibarla, raporu işaret oyunuza sunacağım: Raporu kabul edenler... Kabul etmeyenler... Evet, rapor kabul edilmiştir; hayırlı uğurlu olsun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

1. - Çanakkale Milletvekili Hamdi Üçpınarlar ve 53 arkadaşının, haksız ve keyfi işlemleriyle devleti zarara uğrattığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı ve ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Sağlık Eski Bakanı Halil Şıvgın hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/11) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 337) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, (9/11) esas numaralı ve 337 sıra sayılı Meclis Soruşturması Komisyonu raporunun yapılan açıkoylamasına 235 sayın milletvekili katılmış; 156 kabul, 63 ret, 16 çekimser oy kullanılmıştır.

Bu sonuca göre, yani, 276 kabul oyu kullanılmaması nedeniyle Meclis Soruşturması Komisyonu raporu kabul edilmemiş; Sağlık eski Bakanı Sayın Halil Şıvgın'ın Yüce Divana sevkine mahal kalmadığına karar verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 23 Ekim 1996 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.42

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in, Ankara Büyükşehir Belediyesince yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın yazılı cevabı (7/1059)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Mehmet Ağar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Yücel Seçkiner

Ankara

Sorular :

1. Ocak 1996 tarihinden bugüne kadar Ankara Büyükşehir belediyesince hangi ihaleler yapılmıştır?

2. İhaleyi alan firmaların isimlerini açıklar mısınız?

3. Devam eden ihalelerden hangi firmalara ne kadar ödeme yapılmıştır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 22.10.1996

Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü

Sayı : B050MAH0650002/(80-84) 96/80345

Konu :Ankara Milletvekili Sayın Yücel Seçkiner'in Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMBaşkanlığının 25.7.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/1059-2759/7524 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Sayın Yücel Seçkiner'in ilgi yazı ekinde alınan "Ankara Büyükşehir Belediyesince yapılan ihalelere ilişkin" yazılı soru önergesiyle ilgili olarak;

- Ocak 1996 tarihinden itibaren yapılan ihaleler,

- İhaleyi alan firmaların isimleri,

- Devam eden ihalelerden hangi firmalara ne kadar ödeme yapıldığı,

Hakkında adı geçen Belediyeden derlenen bilgiler ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mehmet Ağar

İçişleri Bakanı

1 Ocak 1996 tarihinden bugüne kadar Belediyemizce yapılan miktarı büyük ihaleler aşağıya çıkartılmıştır.

Altındağ Başpınar Mah. 3. Cad. İst. Duvarı

Yenimahalle Gayret Mah. Arif Hikmet Bey. Üst Geçiti

Etimesgut İstasyon Mah. Sincan Müc. Alt. Yol Ayd.

Basın Cad. Gülhane İlkokulu önü Üst Geçidi

Balgat 5. Cad. İst. duvarı İkmal İnş.

Kızlarpınarı Cad. And. Bordür ve Tret. Kap.

Nuri Pamir Cad. And. Bordür ve Tret. Kapl.

Fatih. Cad. And. Bordür ve Tret. Kapl.

Andazit Bordür ve Plaktaş Alımı

Konya Yolu Bahriye Üçok Cad. Yol ve Fisk. Havuz

Yeni Kıbrıs Taşocağı Trafo Merk. ve Çevre Ayd.

Vedat Dalokay Parkı İkmal İnş.

Giresun Cad. Yol Kaldırım Aydınlatma

Sıhhiye Kızılay Arası Geçiş Köprüsü

Mamak Sondurak İhata Duvarı

500 000 Ton Asfalt Serme Sık. ve Nakli

Yeni Etlik Cad. Orta Refüj Ayd.

Etimesgut 3. Cad. Etiler Cad. Doğu ve İst. Cad. Kald.

Mamak Altıağaç Mah. 36. Sok. Ankrajlı İst. Duv.

2. İhaleyi alan firmaların isimleri aşağıya çıkartılmıştır.

HELTAŞ İNŞ.

AKTİF İNŞ.

KEMALETTİN UÇKAN

AKTİF İNŞ.

AKHAŞ İNŞ.

CAMIZCI İNŞ.

SOYSAL İNŞ.

ÖZTEK İNŞ.

AKGEN İNŞ.

Y.P.M.

SOSYAL İNŞ.

RİTİM İNŞ.

AYHAS İNŞ.

Y.P.M.

BİRİM İNŞ.

ÖZDEMİRLER İNŞ.

SİSKA İNŞ.

G.M. İNŞ.

3. Devam eden ihaleler ve firmalara yapılan ödemeler aşağıya çıkartılmıştır.

İşin Adı Müteahhit Ödenen

Altındağ Başpınar Mah. 3. Cad. İst. Duv. Heltaş İnş. 10 363 026 000

Y. Mah. Gayret Mah. Arif. Hikmet Bey Sok. Üst. Geçit Aktif İnş. 21 845 974 000

Etimesgut İstasyon Mah. Sincan M. Alt. Orta Refuj Ayd. Kemalettin Uçkan 16 598 399 000

Basın Cad. Gülhane İlkokulu önü üst geçit Aktif İnş. 16 308 555 000

İşin Adı Müteahhit Ödenen

Balgat 5. Cad. İst. Duv. İkmal İnş. Akhaş İnş. 10 000 299 000

Nuri Pamir Cad. Andezit Bordür ve Yaya Kald. Sosyal Müh. 12 958 348 000

Kızlar Pınarı Cad. And. Bordür ve Yaya Kald. Camızcı İnş. 30 000 999 000

Fatih Cad. And. Bordür ve Yaya Kald. Döş. Öztek Müh. 8 000 864 000

Andezit Bordür ve Plaktaş alınması Akgen İnş. 21 092 272 000

Konya Yolu -Bah. Üçok Cad. Fiskiyeli Havuz Yapı Proje Merk. 18 915 018 000

Vedat Dalokay Parkı İkmal İnş. Ritim İnş. Ödenmedi

1 Ad. 400 Kap. Asfalt Plenti alımı Aydın Mak. 1 178 164 000

Gölbaşı 2 Ad. Trafo Merk. İzalasyonu - Trafo yapımı Anadolu Elk. San. Ödenmedi

Batıkent İlkyerleşimMah. 359-360 Sok. ile Özekiciler 21 010 549 000

451-438 Sok. İst. Duvarı

Natoyolu Elk. Deplaze Altınkaya İnş. 43 925 934 000

Akay Hacıyolu Sok. Alt. Geçit Mapa İnş. A.Ş. Ödenmedi

Sincan F. Çakmak Mah. Bordür ve Yaya Kald. Döş. Saturn İnş. 500 691 000

Natoyolu Tretuvar İkmal İnş. Altınkaya İnş. 38 688 102 000

Beton ve Beton Elemanları temini işi Bel-Beton A.Ş. 51 430 224 000

Çankaya Yıldız - Çukurca arası yol inş. Ceylan İnş. Ödenmedi

2. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, KİTürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1076)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Tansu Çiller tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu arz ederim.

Saygılarımla.

Halit Dumankaya

İstanbul

24 Aralık 1995 Milletvekili Genel Seçimlerinin ertesi günü hemen hemen bütün KİTürünlerine büyük oranda zam yapılmıştır.

Sorular :

1. Zam yapılan KİTürünlerine en son olarak ne zaman zam yapılmıştır?Bir daha zam yapılmaması için gerekli tedbirler neden alınmamıştır?Bu zamlar, seçimlerde kullanılan Devlet imkânlarının bir sonucu mudur?

2. Bu zamlar gerekli miydi gerekli ise, neden seçimlerden sonraya bırakılmıştır?Bu gecikmeden dolayı Devletimizin kaybı ne kadardır?

3. İğneden ipliğe kadar bütün KİT ürünlerine yapılan zamlar devam edecek midir?Hükümeti devraldığınız Kasım 1991 tarihinden, 3 Ocak 1996 tarihine kadar; petrol ürünlerine, (benzin,. mazot vs.) tekel ürünlerinde, tarım ürünlerinden (ekmek, un, yağ, peynir, zeytin vb.), tarım girdilerinde (gübre, traktör vb.) ulaşım hizmetlerindeki ve elektrik, şeker gibi zam gören diğer maddelerin artış oranları % olarak ne kadar olmuştur?

T.C.

Devlet Bakanlığı 2.10.1996

Sayı : B.02.0.0010/00814

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a)TBMMBaşkanlığının 15.2.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2-18/68 sayılı, 14.10.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/3731 sayılı yazıları.

b) Başbakanlığın 19.3.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-98/1008 sayılı 15.10.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-98, 352-3, 353-2, 356-5/4177 sayılı yazıları.

İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın dönemin Başbakanı Saynı Tansu Çiller'e tevcih ettiği 7/1076 sayılı yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

T.C.

Başbakanlık 3.4.1996

Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı

Yıllık Programlar ve Konjonktür Değerlendirme Genel Müdürlüğü

Sayı : FDB-32/4.5.8-1-96-1137

Konu : Soru Önergesi.

Başbakanlığa

İlgi : 19.3.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-98/1008 sayılı yazınız ve ekleri.

İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru önergesi için hazırlanan cevap notu ekte sunulmaktadır.

Gereğini arz ederim.

H. Ufuk Söylemez

Devlet Bakanı

KİTFiyat Ayarlamaları Hakkında Not

KİT'lerin üretmiş oldukları bazı mal ve hizmetlerin fiyatları Aralık 1995 tarihinde yüzde 10-100 arasında değişen oranlarda artırılmıştır. Bu fiyat ayarlamaları 1996 yılı KİTYatırım Finansman çalışmalarında 1996 yılı içerisinde yapılması öngörülen fiyat ayarlamalarıdır.

Fiyat ayarlamaları, yurt dışı fiyat ve döviz kuru gelişmeleri, girdi maliyetlerindeki artış ve kuruluşların finansman durumları dikkate alınarak yapılmaktadır.

1996 yılında yapılması programlanan fiyat ayarlamalarının yılbaşından hemen önce yapılması bazı kuruluşlar için önem arz etmektedir. Örneğin Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğünün hâsılatları içerisinde en fazla paya sahip olan mektup postalama hizmeti yılbaşı nedeniyle büyük artış göstermektedir. Kuruluşun içinde bulunduğu finansman dar boğazı zaten bu fiyat ayarlamasını zorunlu kılmaktadır. Ayrıca, Türk Telekom A.Ş.'nin bütün yıl için uygulamış olduğu abonman ücreti uygulaması, yılbaşı itibariyle yürürlüğe girmektedir. Bu uygulama kontör fiyatı ve sayısı ile doğrudan ilgilidir.

Aralık ayı sonunda fiyat ayarlaması yapılan KİTürünlerindeki bir önceki fiyat ayarlaması miktar ve oranları ile Aralık ayından bu yana yapılan fiyat ayarlaması miktar ve oranları Tablo 1'de verilmektedir.

Diğer taraftan, Kasım 1991-Aralık 1995 döneminde bazı KİTürünlerindeki fiyat artış oranları da Tablo 2'de yer almaktadır. Tabloda da görüldüğü gibi sözkonusu dönemde elektrik, mektup ve kristal şekerde fiyat artış oranlarının Tüketici Fiyatları Endeksi ile $ kurundaki artış oranlarının üzerinde olduğu, diğer ürünlerde ise bu oranların gerisinde kalındığı anlaşılmaktadır.

Tablo 1 - KİTÜrünleri Fiyat Ayarlamaları

Fiyat Ayarlama

Tarihi Oranı Tarihi Oranı Tarihi Oranı Tarihi Oranı

TEDAŞ

- Elektrik 1.12.95 5,5 25.12.95 19,0 1.2.96 8,4 1.3.96 5,5

TCDD 22.7.95 50,0 30.12.95 25,0 1.4.96 34,0

POSTA

- Mektup 21.7.95 43,0 27.12.95 100,0 - -

TELEKOM

- Kontör (*) 31.12.94 23,0 28.12.95 25,0 - -

T. ŞEKER FAB. A.Ş.

- Kristal 18.10.95 24,0 28.12.95 12,0 15.3.96 30,0

TEKEL

- Tekel 2000 7.10.95 14,0 28.12.95 12,5 11.3.96 33,0

- K. Maltepe 16,7 11,4 28,0

- Yeni Rakı 70 cc. 16,7 14,0 46,0

ÇAYKUR 22.11.95 5,6 29.12.95 9,5 29.1.96 9,5 11.3.96 25,0

PETROL ÜRÜNLERİ 7.11.95 28.12.95 8.2.96 14.3.96

- Süper Benzin 9,8 24,0 7,8 10,2

- Normal Benzin 9,8 24,0 7,8 10,0

- Gazyağı 6,6 25,0 6,8 15,5

- Motorin 6,6 25,0 6,0 20,2

- Kalorifer Yakıtı 5,0 20,0 7,5 15,1

- Fuel Oil 6 5,0 20,0 7,9 16,1

(*) Temmuz 1995'te kontör süresi metropollerde 3 dakikadan 2 dakikaya indirilmiştir.

Tablo 2 - KİTÜrünleri Fiyat Seviyeleri ve Fiyat Artışları

Kasım 1991 Aralık 1995 % Artış

TEDAŞ

- Elektrik (TL./Kwh) 340 3 932 1 058

POSTA

- Mektup (TL./Adet) 500 10 000 1 900

TELEKOM

- Kontör (TL./Adet) 250 2 000 700

T. ŞEKER FAB. A.Ş.

- Kristal (TL./Kg.) 3 040 38 100 1 153

TEKEL (TL./Paket)

- Tekel 2000 2 500 19 500 680

- K. Maltepe 5 000 45 000 800

- Yeni Rakı 70 cc. 24 500 205 000 737

ÇAY

Rize Turist (TL./Kg.) 26 600 145 900 448

PETROL ÜRÜNLERİ

- Normal Benzin (TL./Lt.) 3 070 33 182 981

- Motorin (TL./Lt.) 2 710 21 955 710

TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ 917,0 10 962,3 1 095

$/TL. KURU 4 946,4 56 614,7 1 045

3. - Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar'ın, İsrail'le yapılan siyasî, eğitim, istihbarat ve ekonomik anlaşmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in yazılı cevabı (7/1182)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Ünal Yaşar

Gaziantep

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığının İsrail ile yaptığı, Askerî (Siyasî, eğitim), istihbarat veya ekonomik konularda yaptığı hangi anlaşmalar vardır? Bunların hangilerini iptal etmeyi düşünüyorsunuz?

T.C.

Dışişleri Bakanlığı 18.10.1996

Orta Doğu, Afrika ve Uluslararası Siyasî Kuruluşlar

Genel Müdürlüğü

Sayı : OAGY-I 2746-12017

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) Devlet Bakanlığının ... Ağustos 1996 tarihli ve B.0.0010/00294 sayılı yazıları,

b) TBMMBaşkanlığının 13.8.1996 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1182-3016/8051 sayılı yazıları.

Gaziantep Milletvekili Sayın Ünal Yaşar'ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği soru önergesine verilen yanıt ekte takdim kılınmaktadır.

Saygılarımla arz ederim.

Prof. Dr. Tansu Çiller

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

Gaziantep Milletvekili Sayın Ünal Yaşar'ın Sayın Başbakanımıza Tevcih Ettiği

Soru Önergesinin Yanıtı

Soru : Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığının İsrail'le askerî (siyasî, eğitim), istihbarat veya ekonomik konularda yaptığı hangi anlaşmalar vardır? Bunların hangilerini iptal etmeyi düşünüyorsunuz?

Yanıt :Türkiye'nin İsrail'le yapmış olduğu anlaşmalar aşağıda sunulmuştur :

- Kültür Eğitim ve Bilim Alanlarında İşbirliği Anlaşması (14 Kasım 1993)

- Karşılıklı Anlayış ve İşbirliği İlkeleri Muhtırası (14 Kasım 1993)

- Çevre Sorunları ve Doğa Korunmasında İşbirliği Anlaşması (11 Nisan 1994)

- Telekomünikasyon ve Posta Hizmetleri Alanlarında İşbirliği (3 Kasım 1994)

- Uyuşturucu ve Psikotrop Madde Kaçakçılığı ve Kullanımı (4 Kasım 1994)

- Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliği Anlaşması (14 Mart 1995)

- Tarım Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptı (27 Haziran 1995)

- Askerî Eğitim İşbirliği Anlaşması (22 Şubat 1996)

- Serbest Ticaret Anlaşması (14 Mart 1996)

- Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması (14 Mart 1996)

- Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması (14 Mart 1996)

- Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Anlaşması (14 Mart 1996)

- Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşması (28 Ağustos 1996)

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler Orta Doğu Barış Sürecinin başlamasıyla birlikte birçok alanda geliştirilip çeşitlendirilmiştir. Hiçbir üçüncü ülkeyi hedef almayan Türkiye-İsrail işbirliğinin bölge barışına, istikrarına, Orta Doğu Barış Sürecinin gelişmesine ve bu sürecin tamamlanmasından sonra doğması beklenen işbirliği ortamına katkıda bulunacağına inanıyoruz. Dolayısıyla, Türkiye ile İsrail arasında akdedilmiş bulunan anlaşmaların iptali sözkonusu değildir.

4. - Adana Milletvekili Orhan Kavuncu'nun, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünce gerçekleştirilen bazı ihalelere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1231)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bir süredir, yazılı basında ve televizyonlarda İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda ile ilgili yolsuzluk iddiaları yer almaktadır.

Bu iddialar sebebiyle aşağıdaki soruların Millî Eğitim Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Sağlam tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına izinlerinizi saygılarımla arz ederim.

Prof. Dr. Orhan Kavuncu

Adana

1. Su Ürünleri Fakültesi niçin Yassı Ada'dan Lalelideki Fen Fakültesi Binalarına taşınmıştır?İki yıldır bekçi de bulundurulmamak suretiyle niçin deniz korsanlarına terk edilmiştir?

Bu taşınma sonunda harap olan binalar, alet-edevat, su ürünleri müzesi vs... sebebiyle Hazine ne kadar zarar etmiştir?Bu zararın müsebbipleri hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

2. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Fizik Tedavi Anabilim Dalı binasında ilan verilmeden, ihale açılmadan ve sözleşme yapılmadan, Fuat Ensari adında birine havuz inşa ettirilmiş ve tedavi alet edavatı monte ettirilmiştir. Buraya harcanan 38 Milyar TL. Fuat Ensariye ne suretle ödenecektir?

3. Gene Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde yapılan bir yiyecek ihalesinde Fuat Ensari ile ilişkili olan bazı kişiler ihaleyi kazanan kişiyi ihale komisyonu önünde silahla yaralamışlardır. Bu olay sebebiyle ne gibi işlem yapılmıştır?

4. Bu olaylar gazetelerde yer aldığı, televizyonlarda yayınlandığına göre, Prof. Dr. Bülent Berkarda hakkında YÖKBaşkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz tarafından disiplin veya ceza soruşturması açılmış mıdır?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı 21.10.1996

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/2754

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 13.8.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-3199 sayılı yazısı.

Adana Milletvekili Sayın Prof. Dr. Orhan Kavuncu'nun "İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünce gerçekleştirilen bazı ihalelere ilişkin" yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Su Ürünleri Fakültesi sağlık, doğa şartları ve güvenlik açısından sakıncalı bulunan, ayrıca her gün 500 kişinin vapurla götürülüp getirilmesi gereken, ulaşımı güç ve çok masraflı olan Yassıada'dan Lâleli'deki Fen Fakültesine taşınmıştır.

1996 Haziran ayına kadar Ada'da bekçi bulundurulmuştur.

Taşınabilecek herşey usulünce taşınıp yeni yerlerine yerleştirilmiştir. Binalar taşınma sonrasında Millî Emlâk'a iade edilerek hazine zarara uğratılmamıştır.

2. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fizik Tedavi Anabilim Dalı Binasındaki havuz yapımı Cerrahpaşa Yardım Vakfı tarafından Müteahhit Fuat Ensari'ye verilmiştir. Ancak, Sayıştay'ca ihalenin usule uymadığının bildirilmesi üzerine, iyi niyetle başlanan inşaat için, Bütçeden bir ödeme yapılmamış ve Devlet zarara uğratılmamıştır.

3. Yiyecek ihalesi esnasında bahçede cereyan eden silahlı olaya adlî makamlarca el konulmuştur.

4. Prof. Dr. Bülent Berkarda hakkında soruşturma açılmamıştır.

Arz ederim.

Prof. Dr. Mehmet Sağlam

Millî Eğitim Bakanı

5. - Antalya Milletvekili Bekir Kumbul'un, Eğirdir Gölüne ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın yazılı ek cevabı (7/1239)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı saygılarımla arz ederim.

Bekir Kumbul

Antalya

Doğal kaynaklar Türk Ulusunun ortak değerleridir. Türk Ulusu adına korunması gerekir ve gerektiğinde Türk Ulusunun hizmetine sunulma gibi bir görevi sözkonusudur.

Çevre Bakanlığı tarafından birinci sınıf içme suyu olarak kabul edilen Eğridir Gölü yine Çevre Bakanlığı tarafından koruma projesi yatırım programına alınmıştır.

Ancak Eğridir Belediyesince Sivri Dağı ve etekleri Belediye Meclisi kararıyla imar değişikliği yapılarak iskâna açılmıştır. Kaldıki burada heyelan tehlikesi de vardır. Oluşacak yapılaşma sonrasında birinci sınıf içme suyu kaynağı olan Eğridir Gölü bu özelliğini kaybetmekle karşı karşıyadır.

Ulusumuzun doğal kaynağı olan Eğridir Gölünün bu tehlikeden korumak amacıyla gerekli tedbirleri alarak Eğridir Belediyesinin imar değişikliğini iptal etmeyi düşünüyor musunuz?

T.C.

Çevre Bakanlığı 18.10.1996

Çevre Koruma Genel Müdürlüğü

Sayı : B.19.0.ÇKG.0.11.00.00-03-1432/6885

Konu : Eğirdir Gölü.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a)Devlet Bakanlığının 22.8.1996 tarih ve B.02.0.00.10/00313 sayılı yazısı.

b) 18.9.1996 tarih ve 1197-6139 sayılı Devlet Bakanlığına muhatap yazımız.

İlgi (a) yazıda, Antalya Milletvekili Bekir Kumbul tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen soru önergesinde, Eğirdir Belediyesince Eğirdir İlçesi Sivri Dağı ve eteklerinin Belediye Meclisi kararıyla imar değişikliği yapılarak iskâna açıldığı bildirilerek, imar planı değişikliğinin iptal edilip edilmeyeceği sorulmaktadır.

Isparta Çevre İl Müdürlüğünden sözkonusu durumun incelenerek gereğinin yapılması ve sonucundan Bakanlığımıza bilgi verilmesi hususunu içeren 4.9.1996 tarih ve 1100-5809 sayılı yazımız ilgi (b) de kayıtlı yazımız ile intikal ettirilmiştir (Ek 1).

Bu defa, Çevre İl Müdürlüğünden alınan cevabî yazıda; Eğirdir İlçe Merkezinin tamamına yakın kısmının Mutlak Koruma Alanı içerisinde kaldığı, bu nedenle Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16-20 nci maddelerinin uygulanamadığı, sorunun çözümü için Çevre Düzeni Planı ve Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16 ncı maddesinde belirtilen özel hükümlerin belirlenmesi gerektiği ifade olunmaktadır (Ek 2).

Bilahare, Bakanlığımızca Çevre İl Müdürlüğüne gönderilen 10.10.1996 tarih ve 1363-6688 sayılı yazı ile (Ek 3); Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16 ncı maddesinde belirtilen her kaynak için özel hüküm belirlenmesi hükmünden hareketle "İçmesuyu Kaynağı Olarak Eğirdir Gölü'nün Korunması Projesi'nin 1996 yılı Yatırım Programına alındığı, ancak ödenek yeterli olmadığından projenin ihalesi 1997 yılına kaldığı, bu nedenle Eğirdir Gölü su toplama havzası içinde kalan alanlarda proje sonuçlanıncaya kadar Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği hükümlerine uyulması zorunluluğu bildirilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Ziyattin Tokar

Çevre Bakanı

T.C.

Çevre Bakanlığı 14.9.1996

Çevre Koruma Genel Müdürlüğü

Sayı : B.19.0.ÇKG.0.11.00.00-03-1100/5809

Konu : Eğirdir Gölü.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bir örneği ekte gönderilen, Antalya Milletvekili Bekir Kumbul tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen soru önergesinde, Eğirdir Belediyesince Eğirdir İlçesi Sivri Dağı ve eteklerinin Belediye Meclisi kararıyla imar değişikliği yapılarak iskâna açıldığı, bunun içmesuyu kaynağı olarak kullanılan Eğirdir Gölünü etkileyeceği belirtilerek, imar planı değişikliğinin iptal edilip edilmeyeceği sorulmaktadır.

Bilindiği gibi, 4.9.1988 tarih ve 19919 sayılı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 4 üncü Bölümünde, içme ve kullanma suyu rezervuarları içinde ve civarında suların kirlenmesine neden olacak faaliyetlerin yapılamayacağı hükmü getirilerek 16-20 nci maddelerinde de Yönetmelik gereği oluşturulan koruma alanları içindeki yasaklar belirtilmiştir. Bu nedenle yapılan ve yapılacak olan her ölçekteki planlama çalışmalarında meri mevzuat hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Bu çerçevede, ilgi yazıda Eğirdir Belediyesince imar değişikliği yapılarak iskâna açıldığı belirtilen alanın, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğine göre belirlenen koruma alanlarına göre hangi alanda kaldığının belirlenerek yönetmelik hükümlerine göre gereğinin yapılması ve sonucunun Başbakanlığa bilgi verilmek üzere Bakanlığımıza ivedilikle gönderilmesini arz ve rica ederim.

Ali Çakı

Bakan Adına Genel Müdür

T.C.

Isparta Valiliği 16.9.1996

İl Çevre Müdürlüğü

Sayı : B.19.4.İÇM.4 32 00.01/370

Konu : Eğirdir Gölü.

Çevre Bakanlığına

(Çevre Koruma Genel Müdürlüğü)

İlgi : 4 Eylül 1996 tarih ve B.19.0.ÇKG.0.11.00.00-3-1100/5809 sayılı yazınız.

4 Eylül 1988 tarih ve 19919 sayılı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 4 üncü Bölümünde, içme ve kullanma suyu rezervuarları içinde ve civarında suların kirlenmesine neden olacak faaliyetlerin yapılmayacağı ve 16-20 nci maddelerinde de koruma alanları içindeki yasaklar belirlenmiştir. Ancak;

Anılan Yönetmelik aynen uygulandığı takdirde 1990 nüfus sayımına göre 15 528 nüfusa sahip ve şu anda bunun bir haylî üzerinde nüfusa sahip Eğirdir İlçesi merkezinin tamamına yakın kısmı mutlak koruma alanı içerisinde kalmaktadır. İlçenin mevcut yerleşimi bir vakıa olması ve yer değiştirilmesi mümkün olmaması nedeni ile Yönetmeliğin 16 ncı maddesinde belirtilen özel hükümler getiren düzenlemenin acilen yapılması gerekmektedir.

Bu düzenlemenin ise, 20 Ağustos 1993 tarih ve B.19.0.ÇKG.0.1100-4-183/5579 sayılı yazıya göre de Bakanlığımızca yapılacağı anlaşılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Rifat Çalışır

Vali Adına Vali Yardımcısı

T.C.

Isparta Valiliği 16.9.1996

İl Çevre Müdürlüğü

Sayı : B.19.4.İÇM.4 32 00.01/3073/369

Konu : Eğirdir Gölü.

Çevre Bakanlığına

(Çevre Koruma Genel Müdürlüğü)

İlgi : 12 Temmuz 1996 tarih ve 777-4505 sayılı yazınız.

İlgi yazınızda Eğirdir Belediye Başkanlığınca Eğirdir Gölü etrafında Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16-20 nci maddelerini ihlal eden yapılaşma ve imar faaliyetlerinde bulunulduğu ve bunun önlenmesi istenmektedir.

1990 yılı nüfus sayımına göre 15 000 nüfusa sahip Eğirdir İlçesi Merkezinin tamamı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde belirtilen mutlak ve kısa mesafeli koruma alanı içersinde kalmaktadır. Bu nedenle, ilgili Belediye Başkanlığının imar planı kapsamında ve Sivri Dağı eteklerinde yapmış olduğu çalışmaların yerinde incelenmesi ve inceleme neticesinde sorunların çözümü ile ilgili önerilerin ortaya konulması amacıyla Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörlüğünün koordinatörlüğünde Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü, DSİ 18 inci Bölge Müdürlüğü ve İl Çevre Müdürlüğünden birer elemanın katılımıyla teknik bir ekip oluşturulması Mahallî Çevre Kurulunun 31.7.1996 tarihli toplantısında karar verilmiştir.

Oluşturulan ekip çalışmalarına başlamış olup varılacak sonuç Mahallî Çevre kurulunda detaylı olarak yeniden görüşülerek neticeden Bakanlığımıza bilgi verilecektir.

Eğirdir İlçe Merkezinin tamamına yakın bölümünün yönetmeliğin öngördüğü mutlak koruma alanı içinde kalması nedeniyle kesin çözümün Eğirdir Gölü çevre düzeni planının bir an önce yapılması ile sağlanabileceği düşünülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Rıfat Çalışır

Vali Adına Vali Yardımcısı

T.C.

Çevre Bakanlığı 18.10.1996

Çevre Koruma Genel Müdürlüğü

Sayı : B.19.4.ÇKG.0.11 00.00-03/1363/6688

Konu : Eğirdir Gölü.

Isparta Valiliğine

İlgi : a) 16.9.1996 tarih ve 369 sayılı yazınız.

b) 16.9.1996 tarih ve 370 sayılı yazınız.

İlgi (a) ve (b) yazılarda; Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16-20 nci maddelerinde koruma alanlarında belirlenen yasaklar uygulandığı takdirde tamamına yakın kısmı Mutlak Koruma Alanı içerisinde kalan Eğirdir İlçe Merkezinin kaldırılması gerektiği belirtilerek, çözümün Çevre Düzeni Planı ve Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16 nci maddesinde belirtilen özel hükümlerin acilen getirilmesi ile olabileceği ifade edilmektedir.

Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16 ncı maddesinde belirtilen her kaynak için özel hüküm belirlenmesi hükmünden hareketle Eğirdir Gölü için özel hüküm belirlenmesi için "İçmesuyu Kaynağı Olarak Eğirdir Gölünün Korunması Projesi" 1996 yılı Yatırım Programına alınmıştır. Ancak ödenek yeterli olmadığından projenin ihalesi 1997 yılına kalmıştır.

Bu proje ile yapılacak olan koruma plan hükümleri belirlenmeden, Çevre Düzeni Planı yapılması bu aşamada yararlı olmayacaktır. Bu nedenle sözkonusu proje sonuçlanıncaya kadar, yerleşim talepleri ve havzayı etkileyecek benzeri konularda tamamiyle ve kesinlikle Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği hükümlerine uyulmasının sağlanması gerekli ve zorunlu görülmektedir.

Diğer taraftan Sapanca Gölü için yaptırmış olduğumuz aynı kapsamdaki proje sonucunda gölü etkileyen kirletici kaynakların kontrolü için orta ve uzun vadede havza içinde tüm atıksuların kollektör ile toplanması ve arıtılması için arıtma sistemlerinin kurularak havzadan uzaklaştırılması önerilmiştir.

Bu çerçevede Eğirdir Gölü için de yukarıda adı geçen proje kapsamında özel hükümler belirleninceye kadar atıksuların kollektör vasıtasıyla toplanması ve arıtılarak havzadan uzaklaştırılması için Valilik ve ilgili Belediyeler ile bir fizibilite çalışmasının başlatılmasında yarar görülmektedir.

Bilgilerinize ve gereğini arz ederim.

A. Tekin Gökçek

Bakan Adına Genel Müdür V.

6. - Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı'nın, Bakanlığa alınan personele ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recaî Kutan'ın yazılı cevabı (7/1248)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Recaî Kutan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Prof. Dr. Mustafa Ünaldı

Konya

Sorular :

1. 1 Eylül 1995'ten 53 üncü Hükümet kuruluncaya kadar Bakanlığınıza bağlı kuruluşlara personel alınmış mıdır?

2. 53 üncü Hükümet kurulduktan sonra Bakanlığınıza bağlı kuruluşlara, özellikle TPAO ve BOTAŞ Genel Müdürlüklerine ne kadar personel alınmıştır?

3, Alınmışsa, alınan personel hangi şartlarda (sınav, açıktan atama, kadrolu, geçici, sözleşmeli personel vs.) istihdam edilmiştir.

4. İstihdam edilen personel kimlerdir?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 21.10.1996

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-1436/16747

Konu :Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 2 Eylül 1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1248-3210/8555 sayılı yazıları.

Konya Milletvekili Sayın Mustafa Ünaldı'nın şahsıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç tüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/1248 esas sayılı yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recaî Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Konya Milletvekili Sayın Prof. Dr. Mustafa Ünaldı'nın Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/1248-3210)

Soru 1. 1 Eylül 1995'ten 53 üncü Hükümet kuruluncaya kadar Bakanlığınıza bağlı kuruluşlara personel alınmış mıdır?

Cevap 1. 1 Eylül 1995'ten 53 üncü Hükümet kuruluncaya kadar Bakanlığımız bağlı ve ilgili kuruluşlarına 1475 sayılı İş Kanununun 25/A (Sakat ve Hükümlü) Maddesine istinaden 51, askerlik dönüşü 47, Mahkeme kararlarıyla 6, Yüksek Seçim Kurulu kararıyla 3, 4046 sayılı Özelleştirme Kanununa istinaden 29, 548 sayılı Kanununa istinaden 6, Başbakanlıktan alınan açıktan atama izniyle 2, naklen 6, 3413 sayılı Bakılan ve Korunan Çocuklar Kanununa istinaden 10, 1416 sayılı Eğitim Kanununa istinaden yurt içi ve yurt dışı burslu 2, 2821 sayılı Sendikalar Kanununa istinaden toplu iş sözleşmesi gereği 21, 657 4/b'ye göre 1, 2495 sayılı Koruma ve Güvenlik Görevlisi Kanununa istinaden 1 olmak üzere toplam 185 eleman atanmıştır.

Soru 2. 53 üncü Hükümet kurulduktan sonra Bakanlığınıza bağlı kuruluşlara, özellikle TPAOve BOTAŞGenel Müdürlüklerine ne kadar personel alınmıştır?

Cevap 2. 53 üncü Hükümet kurulduktan sonra Bakanlığımıza bağlı ve ilgili kuruluşlarına; 1475 sayılı İş Kanununun 25/A (Sakat ve Hükümlü) Maddesine istinaden 27, askerlik dönüşü 11, Mahkeme kararlarıyla 2, 4046 sayılı Özelleştirme Kanununa istinaden 9, 548 sayılı Kanununa istinaden 9, Başbakanlıktan alınan açıktan atama izniyle 74, diğer kurum ve kuruluşlardan naklen 17, 3413 sayılı Bakılan ve Korunan Çocuklar Kanununa istinaden 5, 2495 sayılı Koruma ve Güvenlik Görevlisi Kanununa istinaden 22, 1416 sayılı Eğitim Kanununa istinaden yurt içi ve yurt dışı burslu 12 olmak üzere toplam 186 eleman atanmıştır.

Özellikle sorulan TPAO'ya; 1475 sayılı İş Kanunu 25/A (Sakat ve Hükümlü) Maddesine istinaden 3, 4046 sayılı Özelleştirme Kanununa istinaden 2, 1416 sayılı Eğitim Kanununa istinaden yurt içi ve yurt dışı burslu 12 olmak üzere toplam 17 personel alınmıştır.

BOTAŞ'a; askerlik dönüşü 6, 4046 sayılı Özelleştirme Kanununa istinaden 6, olmak üzere toplam 12 personel alınmıştır.

Soru 3. Alınmışsa alınan personel hangi şartlarda (Sınav, açıktan atama, kadrolu, geçici, sözleşmeli personel v.s.) istihdam edilmiştir?

Soru 4. İstihdam edilen personel kimlerdir?

Cevap 3, 4. Bakanlığımıza bağlı ve ilgili kuruluşlara alınan personelin sayısı, hangi şartlarda hangi kuruluşa ve isimleri ile ilgili bilgiler ekteki tablolarda sunulmuştur.

Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.

7. - Niğde Milletvekili Akın Gönen'in, Niğde-Altınhisar İlçesindeki derenin ıslahına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1335)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Niğde İli ile ilgili aşağıdaki sorumun Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla. 13.9.1996

Akın Gönen

Niğde

Niğde İli Altınhisar İlçesi içerisinden geçen ve her an taşkın tehdidi yaratan derenin ıslahı yönünde yapılan bir etüt ve proje çalışması var mıdır? Varsa 1997 yılı bütçe imkânları ile bu konunun halli düşünülmekte midir?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-1433/16744 21.10.1996

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 7 Ekim 1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1335-3409/9412 sayılı yazısı.

Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen'in tarafıma tevcih ettiği ve TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen, 7/1335 esas nolu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen'in Yazılı soru önergesi ve cevabı (7/1335-3409)

Soru : Niğde İli Altınhisar İlçesi içerisinden geçen ve her an taşkın tehdidi yaratan derenin ıslahı yönünde yapılan bir etüt ve proje çalışması var mıdır? Varsa 1997 yılı bütçe imkânları ile bu konunun halli düşünülmekte midir?

Cevap : Taşkın tehdidi yaratan, Altınhisar İlçesine ait arazilerin içinden geçen Ömerli deresi; Niğde Valiliğinin 25.6.1996 tarih ve 1266 sayılı yazısı gereğince daha önce mahallinde incelenmiştir. İncelemeler sırasında, rüsubi karakterde olan Ömerli deresinin özellikle ilçenin kuzeydoğusunda bulunan tarım arazilerinde yatak kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle yer yer taşkına sebebiyet verdiği tespit edilmiştir. Rüsubat ve taşkın kontrolü yönünden probleme çözüm getirecek tedbirlerin belirlenmesi, DSİ Genel Müdürlüğünün 1997 yılı etüt programına alınmıştır. Etüt çalışmalarının sonuçları müspet bulunduğu takdirde proje, uygulama programına alınacaktır.

8. - Niğde Milletvekili Akın Gönen'in, Niğde Üniversitesi ile çevresinin ağaçlandırımasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı'nın yazılı cevabı (7/1336)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Niğde İli ile ilgili aşağıdaki sorumun Sayın Orman Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla. 13.9.1996

Akın Gönen

Niğde

Ülkemizin erozyondan en fazla etkilenen illerinden olan İlimizde Niğde Üniversitesi ile çevresinin ağaçlandırılması konusunda, Niğde'deki ilgili biriminizin bir çalışması var mıdır? Bu konu ile ilgili olarak Niğde İlindeki biriminizce Bakanlığınız üst birimlerinden bir ödenek talep edilmiş midir?

1997 Yılı projeleri arasında Niğde ile ilgili kaç ağaçlandırma projesi vardır? Bu projelerle ilgili isteklerin karşılanması için ödenek tespit ve tahsisi konusunda bir çalışma yapılmış mıdır?

T.C.

Orman Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı

Sayı : KM.1.MÜR/718-3073 22.10.1996

Konu : Sayın Akın Gönen'in yazılı soru önergeleri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığı)

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 7.10.1996 tarih ve A.01.0.GNS. 0.10.00.10.00.02-3640 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen'in 7/1336 Esas Nolu "Niğde Üniversitesi ile çevresinin ağaçlandırılmasına ilişkin yazılı soru önergesi" ve 7/1337 esas nolu "Adana Bölge Teşkilatına ORKÖY Kalkındırma Fonu'ndan gönderilen ödenek miktarına ve bu ödenekten Niğde iline yapılan desteklere ilişkin yazılı soru önergesi" Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabı yazımız ilişikte gönderilmiştir.

Arz ederim.

M. Halit Dağlı

Orman Bakanı

Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen'in 7/1336 Esas nolu "Niğde Üniversitesi ile çevresinin ağaçlandırılmasına ilişkin yazılı soru önergesi" hakkında Orman Bakanlığının cevabı

Soru önergesinde belirtildiği gibi Niğde ili erozyondan en fazla etkilenen illerimizdendir. Niğde ilimizin erozyondan olumsuz etkilenmesini önlemek amacıyla Bakanlığımızın 1991 yılında kurulmasından sonra Niğde ili ve çevresinde hizmet görmek üzere Niğde Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü (AGM) Başmühendisliği kurularak faaliyete başlamıştır.

Yine bilindiği gibi, Niğde Üniversitesi de yakın zamanda kurulmuş olup, henüz yapılaşmasını tamamlayamamıştır. Bu nedenle, kampus alanında ağaçlandırma ve yeşillendirme çalışmalarına gidilememektedir. Kampus alanının mülkiyeti Niğde Üniversitesine ait olduğundan 4122 sayılı Millî Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu uyarınca ağaçlandırma, bakım ve koruma işlerinin Üniversite tarafından yapılması gerekmektedir. Ancak Niğde AGM Başmühendisliğimiz Üniversitenin kuruluşundan bu yana teknik yardım, zaman zaman da fidan yardımı yaparak elindeki tüm imkânlarla Üniversitenin ağaçlandırma çalışmalarına yardımcı olmuş ve olmaya da devam etmektedir.

Niğde AGM Başmühendisliğinin 1997 yılı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü programının projelere göre dağıtımı aşağıda belirtilmiş olup, talep edilen ödenek miktarı Ağaçlandırma Fonundan tahsis edilmiştir.

Niğde A.G.M. Başmühendisliği 1997 yılı programı

Program Ödenek

Projenin Adı Faaliyet Türü (Hektar) (Milyon TL.)

Çakıtçayı Eroz. Kont. Eroz. Kont. Tes. 1 300 67 500

Çakıtçayı Eroz. Kont. Eroz. Kont. Bak. 1 800 18 000

Çakıtçayı Eroz. Kont. Ağaç. Tesisi 200 8 000

Çakıtçayı Eroz. Kont. Ağaç. Bakımı 250 2 500

Niğde Yeşil Kuşak ve Gökbez Ağaçlandırma Bakımı 368 3 680

Toplam 99 680

9. - Niğde Milletvekili Akın Gönen'in, Adana Bölge Teşkilatına, ORKÖY Kalkındırma Fonundan gönderilen ödenek miktarına ve bu ödenekten Niğde İline yapılan desteklere ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı'nın yazılı cevabı (7/1337)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

ORKÖY'le ilgili aşağıdaki sorularımın Sayın Orman Bakanı tarafından cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla. 13.9.1996

Akın Gönen

Niğde

1. Bakanlığınız Adana Bölge Teşkilatına 1991-1996 yıllarında ORKÖY (Orman Köylerini Kalkındarma Fonu) tertibinden yıllar itibarıiyle ne kadar ödenek gönderilmiştir?

2. Bu ödenekle kaç köyde ve kaç vatandaşa, hangi konularda, ne gibi yardımlar yapılmıştır?

3. Bu kapsamda, bu yıllarda Niğde ilinden kaç talep olmuştur ve kaç köyde, kaç vatandaşa, ne gibi destekler sağlanmıştır?

4. 1997 yılı için ilgili birimlerinize Niğde İlinden kaç talep intikal etmiştir ve bu birimlerinizce kaç köyde, kaç şahsa, ne gibi yardımlar tasarlanmaktadır?

T.C.

Orman Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı

Sayı : KM.1.MÜR/718-3073 22.10.1996

Konu : Sayın Akın Gönen'in yazılı soru önergeleri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığı)

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 7.10.1996 tarih ve A.01.0.GNS. 0.10.00.10.00.02-3640 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen'in 7/1336 Esas Nolu "Niğde Üniversitesi ile çevresinin ağaçlandırılmasına ilişkin yazılı soru önergesi" ve 7/1337 esas nolu "Adana Bölge Teşkilatına ORKÖY Kalkındırma Fonu'ndan gönderilen ödenek miktarına ve bu ödenekten Niğde iline yapılan desteklere ilişkin yazılı soru önergesi" Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabı yazımız ilişikte gönderilmiştir.

Arz ederim.

M. Halit Dağlı

Orman Bakanı

Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen'in 7/1337 Esas nolu "Adana Bölge Teşkilatına ORKÖY Kalkındırma Fonundan gönderilen ödenek miktarına ve bu ödenekten Niğde iline yapılan Desteklere ilişkin yazılı soru önergesi" hakkında Orman Bakanlığının cevabı

1, 2. Bakanlığımız Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğüne bağlı 8 il'e 1991-1996 yılları arasında yapılan kredi yardımı;

Tahsis Edilen Krediden Faydalanan

Yıl Kredi Miktarı (Mil. TL.) Köy Sayısı Kişi Sayısı İşletme Konuları

1991 4 819 91 426 F. arıcılık-Süt-Sığ.-Süt koy.-

Dam ört.-Seracılık-Dokumacılık

1992 5 133 41 311 F. arıcılık-Süt-Sığ.-Süt koy.

1993 16 579 61 243 F. arıcılık-Süt-Sığ.-Süt koy.

Dam. ört.

1994 11 963 31 139 F. arıcılık-Süt sığ.-Süt köy.-

Seracılık

1995 15 660 28 93 F. arıcılık-Süt.-Sığ.-Süt koy.

1996 67 660 43 146 F. arıcılık-Süt Sığ.-Süt koy.-

Seracılık

Toplam 117 004 295 1 338

Orman Köylüleri Kalkınma Fonundan illere yapılan ödenek tahsisleri o ilin orman varlığı, orman köyü sayısı, ormancılık problemleri vb. kriterlere göre yapılmaktadır.

3. 1991-1996 yıllardında Niğde ilindeki 5 köyden 5 kişi Bakanlığımıza müracaat ederek kredi talebinde bulunmuştur. Niğde ilinin orman varlığı ve köy sayısının az olmasından dolayı 1991-1996 yıllarında bu vilayetin 15 köyünden 69 aile reisine 1 750 milyon tutarında Fenni Arıcılık ve Süt Koyunculuğu işletme türlerinden ferdi kredi yardımı yapılabilmiştir.

4. 1997 yılı için henüz kredi talebi olmamıştır. Bakanlığımızın 1997 yılı Bütçesi kesinleşince kredi verilecek köy ve kişiler de kesinleştirilerek, 1997 yılı programı belli olacaktır.

10. - Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın, Devlet Sanatçısı Zeki Müren'e ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın yazılı cevabı (7/1379)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür Bakanı Sayın İsmail Kahraman tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını tensiplerinize arz ederim. 26.9.1996

Saygılarımla.

Dr. Yüksel Yalova

Aydın

45 yıl boyunca Türk Sanat Musikisindeki hizmetleri yalnız ülkemizde değil yurt dışındaki müzik otoritelerince de takdir gören Devlet Sanatçımız Sayın Zeki Müren'i yitirmiş bulunmaktayız. Buna göre :

1. Bakanlığınız bünyesindeki konservatuvarlardan birine rahmetli sanatçımızın adını ölümsüzleştirmek amacıyla vermeyi düşünür müsünüz?

2. Türk Sanat Müziği alanında köklü reformlar yapan değerli sanatçı Zeki Müren'in özgün çalışmalarının ve özel eşyalarının yer aldığı ve aynı zamanda bir Türk Sanat Müziği Müzesine de temel teşkil edebilecek bir Zeki Müren Müzesi kurmayı düşünür müsünüz?

T.C.

Kültür Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-471 22.10.1996

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 7 Ekim 1996 tarih ve KAN. KAR. MÜD. 7/1373-3499/9851 sayılı yazısı.

Aydın Milletvekili Sayın Yüksel Yalova'nın "Devlet Sanatçısı Zeki Müren'e ilişkin" Bakanlığımıza yöneltilen yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

İsmail Kahraman

Kültür Bakanı

Cevap : 1. Konservatuvarlar YÖK Başkanlığına bağlı olduğundan rahmetli sanatçımızın adının herhangi bir Konservatuara verilmesi Bakanlığımızca mümkün olamamaktadır.

Cevap : 2. Zeki Müren'i yeni kaybetmiş bulunuyoruz. Vasiyetnamesi ve varislerin bu vasiyetnameye göre nasıl bir yol izleyecekleri henüz kesinleşmemiştir. Konu izlenmekte olup, Bakanlığımıza bu konuda görev düştüğünde gereği yerine getirilecektir.

11. - Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, Sakarya Belediye Başkanlığınca işten çıkarılan işçilere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1405)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yazılı soru önergemin Bayındırlık ve İskân Bakanınca cevaplanmasını istiyorum. İçtüzük hükümlerine göre işleme konulmasını arz ederim.

Saygılarımla. 30.9.1996

Zeki Çakıroğlu

Muğla

Bilginiz dahilinde Sakarya İl Belediye Başkanı Sayın Aziz Duran tarafından belediye işçilerinden 500'ü aşkın partiler halinde 400'ü toplu olarak işten atılmıştır.

Basına çıkan demeçleriniz ve yurttaşlar arasında yaygın söylentiye göre;

"İşten atılanların rızkını Allan verir" diye demeç verdiğinin, işten atılan işçilere ödenecek 1 460 000 000 000 (Bir trilyon 460 milyar) lirayı karşılamayı taahhüt etmişsiniz.

Sorular :

1. Söylenenler doğru mudur?

2. İşçileri işinden, aşından, ekmeğinden, rızkından edip, Allahütaalayı siyasetinize alet etme hakkını nasıl buluyorsunuz?

3. Bir trilyon 460 milyar lirayı nasıl ve hangi fasıldan karşılayacaksınız?

4. Bu paranın karşılığı aslî hizmet ve yatırım görevi olan Bayındırlık ve İskân Bakanlığının hangi hizmetlerinden vazgeçeceksiniz?

5. Bu tavrınızla devletin aslî işlerini yatırım hizmetini aksattığınızı düşünüyor musunuz?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/7496 18.10.1996

Konu : Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M.'nin 10.10.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-3697 sayılı yazısı.. (7/1405)

İlgi yazı ekinde alınan, Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesinde, tarafımdan cevaplandırılması istenen soruların ne şahsımla ne de Bakanlığımızın görev alanıyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Cevat Ayhan

Bayındırlık ve İskân Bakanı

12. - Edirne Milletvekili Mustafa İlimen'in, Edirne'deki Ali Paşa Çarşısındaki dükkanlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un yazılı cevabı (7/1410)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Ahmet Cemil Tunç tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.

Mustafa İlimen

Edirne

1569 yılında yapılan ve Eylül-1992'deki yangına kadar Edirne'mizin en faal ticaret merkezlerinden biri olan Ali Paşa Çarşısının, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen onarım çalışmaları son aşamasına gelmiş, büyük ihtimalle Edirne'nin kurtuluş yıldönümü olan 25 Kasım 1996 tarihinde tekrar hizmete açılacaktır.

Gerek yangın sonrası ve gerekse onarım aşamasında çarşıyı ziyarete gelen devlet yetkilileri, başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere dükkânların eski sahiplerine verileceğini beyan etmişlerdir. Zira yangın çarşı esnafını büyük ekonomik darboğaza sokmuş ve dükkân sahipleri ya ticaret yapamaz duruma gelmiş, ya da işportacılık veya kenarda köşede ticarete devam etmek zorunda kalmıştır. Bu durum karşısında :

1. Onarım büyük ölçüde tamamlanmasına rağmen henüz dükkânların, sahiplerine verilmemiş olması büyük bir belirsizlik yaratmıştır. Bakanlığınızca bu konuda yapılan çalışmalar hangi aşamadadır?

2. Dükkân sahipleri kira tespitinin Belediye-Esnaf-Maliye-Vakıf yetkililerinden oluşacak bir komisyonca yapılmasını talep etmektedirler. Kira tespiti ne şekilde olacaktır?

3. Bakanlığınız bünyesinde veya diğer Bakanlarla; büyük bir ekonomik sıkıntı içinde olan Ali Paşa Esnafının yeni dükkânlara geçerken biraz olsun nefes almaları için kredi verilmesi konusunda herhangi bir çalışma var mıdır?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.012/04.01-821 18.10.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 10.10.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1410-3583/10116 sayılı yazısı.

İlgi yazınızla Bakanlığımıza intikal ettirilen, Edirne Milletvekili Mustafa İlimen'in vermiş olduğu yazılı soru önergesine verilen cevap ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

Devlet Bakanı

Edirne Milletvekili Sayın Mustafa İlimen'in 7/1410-3583 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevaptır.

1969 yılında yapılan ve Eylül-1992'deki yangına kadar Edirne'mizin en faal ticaret merkezlerinden biri olan Ali Paşa Çarşısının, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen onarım çalışmaları son aşamasına gelmiş, büyük ihtimalle Edirne'nin kurtuluş yıldönümü olan 25 Kasım 1996 tarihinde tekrar hizmete açılacaktır.

Gerek yangın sonrası ve gerekse onarım aşamasında çarşıyı ziyarete gelen devlet yetkilileri, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere dükkânların eski sahiplerine verileceğini beyan etmişlerdir. Zira yangın çarşı esnafını büyük ekonomik darboğaza sokmuş ve dükkân sahipleri ya ticaret yapamaz duruma gelmiş, ya da işportacılık veya kenarda köşede ticarete devam etmek zorunda kalmıştır. Bu durum karşısında :

Soru 1. Onarım büyük ölçüde tamamlanmasına rağmen henüz dükkânların, sahiplerine verilmemiş olması büyük bir belirsizlik yaratmıştır. Bakanlığınızca bu konuda yapılan çalışmalar hangi aşamadadır?

Cevap : 1. 1993 malî yılı başından itibaren Vakıflar Genel Müdürlüğünce hazırlanan restorasyon projesi doğrultusunda yapının tümü ele alınarak, onarıma başlanmıştır. Yangından 118 adet vakıf işyeri tamamen, 11 adet vakıf işyeri ise az hasar görmüştür. Yangından sonra az hasar gören 11 adet işyerinin kiracıları tarihî yapının sağlıklı bir şekilde onarımının yapılabilmesi için mahkeme kararıyla tahliye edilmişlerdir.

Bu bakımdan, 6570 sayılı Kira Yasasının 7/C ve 15 inci maddesine göre rüçhan hakkı tanınacaktır. Vakıf Ali Paşa Çarşısının restorasyonu iki ay içerisinde tamamlanarak, 2886 sayılı Devlet İhale Yasası gereğince muhammen bedel takdiri yapılarak kiraya verilecektir.

Eski dükkân kiracılarının tamamına rüçhan hakkı verilmesi 6570 sayılı Kanun ile Borçlar Kanunu hükümlerine göre mümkün bulunmamaktadır.

Soru : 2. Dükkân sahipleri kira tespitinin Belediye-Esnaf-Maliye-Vakıf yetkililerinden oluşacak bir komisyonca yapılmasını talep etmektedirler. Kira tespiti ne şekilde olacaktır?

Vakıf işyerlerinin kira takdir ve tespiti 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri gereğince Vakıflarca oluşturulan komisyonlarca yapılması yasa gereği olduğundan, önerildiği şekilde tespitinin Karma Komisyonca yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Soru : 3. Bakanlığınız bünyesinde veya diğer Bakanlarla; büyük bir ekonomik sıkıntı içinde olan Ali Paşa Esnafının yeni dükkânlara geçerken biraz olsun nefes almaları için kredi verilmesi konusunda herhangi bir çalışma var mıdır?

Vakıf Ali Paşa Çarşısı kiracılarına kredi verilmesinin, Vakıflar Genel Müdürlüğü görevleri arasında yeralmamakta olup, konunun yetkili merciler kanalıyla çözümlenmesi gerekmektedir.

Arz ederim.

13. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Rumeli Hisarı'nda verilen konserlerin iptaline ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın yazılı cevabı (7/1415)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür Bakanı Sayın İsmail Kahraman tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

1. Rumeli Hisarı'nda verilen konserleri iptal gerekçeniz için ilmî bir araştırmanız var mı?

2. Taş duvarları hangi desibel'deki ses tahrip edebilmektedir.

T.C.

Kültür Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-472 22.10.1996

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 10 Ekim 1996 tarih ve KAN. KAR. MÜD. 7/1415-3589/10123 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı'nın, "Rumeli Hisarı'nda verilen konserlerin iptaline ilişkin" yazılı soru önergesinin cevabı aşağıdadır;

Rumeli Hisarı 1996 yılında yapılan tahsislerin bitimi olan 20.9.1996 tarihinden sonra etkinliklere kapatılmıştır.

Rumeli Hisarında gerekli onarım çalışmaları yapılacak ve bu arada ses düzeninin Hisar'a ve Hisar içerisindeki yapılara zarar verip vermediği de araştırılacaktır.

Bu işlemlerin yapılmasından sonra Hisar'da etkinlik yapılıp yapılmayacağına karar verilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

İsmail Kahraman

Kültür Bakanı

14. - Erzincan Milletvekili Mustafa Yıldız'ın, Sosyal Sigortalar Kurumu eski genel müdürüne ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1431)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 4.10.1996

Mustafa Yıldız

Erzincan

Refahyol Hükümetinin işbaşına geldiğinden bu yana, özellikle Bakanlığınız bünyesinde İmam-Hatip kökenli kadrolaşmanın sağlanması için, Sosyaldemokrat olarak tanınan üst düzey bürokratların görevlerinden uzaklaştırıldığı, tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir. Bu yetmiyormuş gibi; bazı köktendinci Sivil Toplum Örgütü temsilcilerinin Bakanlığınız bünyesinde gayri resmî olarak görevlendirildiği ve birinci derecede yetki sahibi oldukları gözlenmektedir.

Sorular :

1. Sosyal Güvenlik kuruluşları eski Genel Müdürü Zahit Gönencan'ın Bakanlığınızla ilişkisi nedir?

2. Adı geçen kişinin Bakanlığınızda resmî bir görevi var mıdır? Eğer resmi bir görevi yoksa, bu kişiye hangi yasal gerekçelerle Bakanlığınızda yer verip, telefon bağlıyorsunuz? Bu kişinin yapmış olduğu telefon görüşmelerinin bedellerini siz mi? yoksa Bakanlık mı ödüyor?

3. Adı geçen kişi Hak-İş ve Tüm İşçi Emeklileri Cemiyetinin danışmanlığını yapmakta mıdır?

4. Türk-İş, DİSK ve diğer Tüm İşçi Emeklileri Cemiyeti danışmanlarına da aynı olanakları sağlıyor musunuz?

T.C

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü

Sayı : B.13.0.SGK-0-13-00-01/6303-26851 21.10.1996

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 10.10.1996 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02.3698 sayılı yazınız.

Erzincan Milletvekili Mustafa Yıldız tarafından hazırlanan 7/1431 Esas nolu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Sayın Yıldız'ın soru önergesinde iddia edildiği gibi Bakanlığımda herhangi bir kadrolaşma hareketi söz konusu değildir. Yapılan atamalarda kimsenin hangi kökenden olduğuna, hangi görüş ve düşünceye sahip bulunduğuna değil, bilgi, birikim ve liyakat sahibi olup olmadığına, görevin gerektirdiği şartları taşıyıp taşımadığına bakılmaktadır.

Bakanlığım, sürdürdüğü hizmet ve faaliyetlerin gereği olarak ve çalışma hayatının işçi-işveren-hükümet olmak üzere üçlü bir yapı üzerine kurulduğunu gözönünde bulundurarak, yapılması planlanan bütün düzenlemeleri, işçi ve işveren kuruluşlarıyla istişare halinde hazırlamaktadır. Bu çerçevede işçi ve işveren konfederasyonlarımızın ve emekli kuruluşlarımızın temsilcileriyle sık sık toplantılar düzenlenmektedir. Bunun dışında, iddia edildiği gibi, sivil toplum örgütü temsilcisi olarak Bakanlığım bünyesinde "gayri resmî" görev yapan herhangi bir kimse yoktur.

Bakanlığımızda daha önce Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdür Yardımcılığı, Genel Müdürlüğü ve Bakanlık Müşavirliği yapmış bulunan Zahit Gönencan, 20.4.1996-13.9.1996 tarihleri arasında Bağ-Kur Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulunmuştur.

Zahit Gönencan, Bağ-Kur Yönetim Kurulu üyeliği yaptığı dönemde, Bakanlığımda çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasıyla ilgili hazırlıkları sürdüren Teknik Komisyonda Bakanlık temsilcisi olarak görevlendirilmiştir. Bu görevinden ayrıldıktan sonra Zahit Gönencan'a, Bakanlığımda yer ve telefon tahsis edilmiş değildir.

Halen Bakanlığımda görevi bulunmayan adı geçen kişinin, hangi kuruluşlara danışmanlık yaptığı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Esasen bu durum, Bakanlığımı ilgilendiren bir husus da değildir.

Bilgilerinize arz ederim.

Necati Çelik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

15. - Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin'in, Tekirdağ ve dahilindeki belediyelere yapılan tahsislere ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın yazılı cevabı (7/1437)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

7.8.1996 tarihinde Çevre Bakanlığına gönderdiğim yazıda Tekirdağ Merkez kaza ve belde belediyeleri çıkarılan araç alımları ile ilgili paranın geri alındığını biliyoruz. Yeniden tahsis edilip edilmeyeceği konusundaki yazıma bugüne kadar cevap alamadım. Bunun için aşağıdaki soruların yazılı olarak Çevre Bakanının cevaplandırmasını saygılarımla arz ederim. 7.10.1996

Fevzi Aytekin

Tekirdağ

1. Belediyelere tahsis edilen paralar neden geri alındı?

2. Tahsisler yeniden düşünülüyor mu?

T.C.

Çevre Bakanlığı

Sayı : B.19.0.FDB.0.15.00.04-8821/1980-6857 16.10.1996

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 10.10.1996 tarih ve KAN. KAR. MD. A. 01.0.GNS.0.10.00.02-7/1437-3647-10251 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınızla cevaplandırılmak üzere Bakanlığımıza gönderilen Tekirdağ Milletvekili Sayın Fevzi Aytekin'in tarafıma tevcih etmiş olduğu soru önergesine ilişkin olarak;

Soru : 7.8.1996 tarihinde Çevre Bakanlığına gönderdiğim yazıda Tekirdağ merkez, kaza ve belde belediyelerine çıkarılan araç alımları ile ilgili paranın geri alındığını biliyorum. Yeniden tahsis edilip edilemeyeceği konusundaki yazıma bugüne kadar cevap alamadım. Bunun için aşağıdaki soruların yazılı olarak Çevre Bakanının cevaplandırmasını saygılarımla arz ederim.

1. Belediyelere tahsis edilen paralar neden geri alındı?

2. Tahsisler yeniden düşünülüyor mu?

Cevap : 53 üncü hükümet döneminde; Belediyelere tahsis edilen aynî ve nakti yardımlarda Belediye Başkanlıklarının siyasal partilere göre dağılımında adaletsizlikler yapılmış, iktidara mensup Belediye Başkanlıklarına objektif kriterler dahilinde değerlendirilmesi mümkün olmayacak derecede geniş imkânlar sağlanmıştır.

1994 mahallî seçimlerine göre siyasî partilerin belediye başkanlığı sayısına göre tahsis miktarları :

ANAP 758 Belediye Başk. 1 981 760 000 000

DYP 983 Belediye Başk. 132 555 000 000

CHP 505 Belediye Başk. 59 500 000 000

RP 327 Belediye Başk. 22 400 000 000

MHP 120 Belediye Başk. 26 900 000 000

DSP 20 Belediye Başk. 27 500 000 000

BAĞIMSIZ 37 Belediye Başk. 10 500 000 000

Yukarıdaki tablo incelendiğinde 758 belediye başkanlığı bulunan ANAP'a toplam harcama tutarı olan 2 281 615 000 000 TL.'sından 1 981 760 000 000 TL. ödemede bulunulmuştur. Diğer partilere ait belediye başkanlıklarına ise toplam 299 855 000 000 TL. nakit yardımı yapılmıştır.

2. Hükümetimizin göreve atandığı gün acilen ödenek temin edilerek 700 milyar civarında bir miktar siyasî nezakete aykırı olarak ANAP'lı belediye başkanlıklarına tahsisler yapılmış ve ödenmek üzere Bankaya talimat verilmiştir.

3. Yeni kurulan ve daha önceki yıllar kurulmuş olmakla birlikte talepleri mevcut olduğu halde bir çok belediye başkanlığına ise hiç tahsis yapılmamıştır.

4. Bakanlığımız Fon'una ayrılan ve 1996 Malî Yılı içerisinde harcanması gereken ödeneğin büyük bir kısmı 53 üncü Hükümet dönemi içerisinde bitirilmiş ve Bakanlık diğer çevre amaçlı harcamalar için kaynak sıkıntısına düşürülmüştür.

Sonuç olarak Fon imkânlarından bugüne kadar hiç katkı sağlanmamış olan belediyelere nakti yardımda bulunulması 53 üncü Hükümet uygulamalarındaki taraflı tutumların değerlendirilmesi, Bakanlığımız katkılarındaki dengesizliklerin ortadan kaldırılması gibi nedenlerle Sayın 53 üncü Hükümet dönemindeki tahsislerden Belediyelerce kullanılamayan miktarlar ile özellikle Hükümetimizin göreve başladığı tarihten sonra Banka tarafından yürütülen işlemler durdurulmuştur.

Bundan sonra Çevre Kirliliğini Önleme Fonu'ndan belediyelere yapılacak yardımlar, hiç yardım alamamış olanlardan başlamak üzere adaletli bir dağıtım ve tahsis sistemi kurulacak hakça bir değerlendirme üzerine tesis edilecektir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

M. Ziyattin Tokar

Çevre Bakanı

16. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu'nun yazılı cevabı (7/1498)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

Halit Dumankaya

İstanbul

Sorular :

1. Turban Genel Müdürlüğüne ait olan, 4194061, 4257115, 4256992, 4174192, 4184049, 4185279, 4192875, 4182836 nolu telefonların 1995 Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayı konuşma ücretleri ayrı ayrı ne kadardır?

2. Bu konuşma ücretlerinin ne kadarı şehirlerarası, ne kadarı şehiriçidir.

3. Konuşmaların adedi nedir, konuşmalar hangi vilayetlere yapılmıştır.

4. Turban Isparta ilinde bulunan İrtibat Bürosu (Ajansı)'na ait telefonların 1995 Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları konuşma ücretleri ne kadardır?

5. Soru 1'deki numaraları verilen telefonların 1994 yılı Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları konuşma adedi ile 1995 yılları arasındaki aynı ayların konuşma adedi nedir?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21/EA-1367-24120 21.10.1996

Konu : İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın sözlü soru önergesi Hk.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 15.2.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.6/1-21/85

b) 16.10.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/1498-021/85 sayılı yazılarınız.

İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'ya ait ve üç birleşim içinde cevaplandırılma imkânı olmadığından yazılı soruya çevrilen sözlü soru önergesinin cevabı hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Ömer Barutçu

Ulaştırma Bakanı

İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın 6/1-21 sayılı sözlü soru önergesi ve cevabı

Sorular :

1. Turban Genel Müdürlüğüne ait olan, 4194061, 4257115, 4256992, 4174192, 4184049, 4185279, 4192875, 4182836 nolu telefonların 1995 Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayı konuşma ücretleri ayrı ayrı ne kadardır?

2. Bu konuşma ücretlerinin ne kadarı şehirlerarası, ne kadarı şehiriçidir.

3. Konuşmaların adedi nedir, konuşmalar hangi vilayetlere yapılmıştır.

4. Turban Isparta ilinde bulunan İrtibat Bürosu (Ajansı)'na ait telefonların 1995 Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları konuşma ücretleri ne kadardır?

5. Soru 1'deki numaraları verilen telefonların 1994 yılı Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları konuşma adedi ile 1995 yılları arasındaki aynı ayların konuşma adedi nedir?

Cevap : Turban Genel Müdürlüğü telefonlarına ait istemiş olduğunuz bilgiler üç tablo halinde ekte verilmiştir.

Turban Genel Müdürlüğüne ait telefonların 1995 konuşma ücretleri

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1995 18 125 000

418 28 36 Ekim 1995 20 915 000

Kasım 1995 23 890 000

Aralık 1995 37 870 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1995 7 100 000

419 28 75 Ekim 1995 5 910 000

Kasım 1995 5 870 000

Aralık 1995 18 075 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1995 125 000

417 41 92 Ekim 1995 6 100 000

Kasım 1995 220 000

Aralık 1995 180 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1995 2 745 000

425 69 92 Ekim 1995 3 730 000

Kasım 1995 3 445 000

Aralık 1995 21 795 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1995 4 335 000

418 52 79 Ekim 1995 4 800 000

Kasım 1995 8 380 000

Aralık 1995 10 645 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1995 11 970 000

418 40 49 Ekim 1995 14 270 000

Kasım 1995 11 075 000

Aralık 1995 24 025 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1995 275 000

425 71 15 Ekim 1995 345 000

Kasım 1995 220 000

Aralık 1995 220 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1995 5 255 000

419 40 61 Ekim 1995 4 955 000

Kasım 1995 7 845 000

Aralık 1995 14 850 000

Turban Genel Müdürlüğüne ait telefonların 1994 konuşma ücretleri

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1994 13 396 000

418 28 36 Ekim 1994 16 011 000

Kasım 1994 19 610 000

Aralık 1994 16 670 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1994 3 267 000

419 28 75 Ekim 1994 2 715 000

Kasım 1994 3 508 000

Aralık 1994 3 950 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1994 7 316 000

417 41 92 Ekim 1994 7 418 000

Kasım 1994 8 164 000

Aralık 1994 6 430 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1994 3 175 000

425 69 92 Ekim 1994 2 452 000

Kasım 1994 3 214 000

Aralık 1994 2 860 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1994 1 979 000

418 52 79 Ekim 1994 2 226 000

Kasım 1994 2 665 000

Aralık 1994 2 330 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1994 11 103 000

418 40 49 Ekim 1994 8 625 000

Kasım 1994 9 225 000

Aralık 1994 8 130 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1994 375 000

425 71 15 Ekim 1994 234 000

Kasım 1994 378 000

Aralık 1994 195 000

Telefon No. Dönemi Toplam

Eylül 1994 6 501 000

419 40 61 Ekim 1994 6 636 000

Kasım 1994 6 123 000

Aralık 1994 5 895 000

TURBAN Isparta İli irtibat bürosuna ait telefonların Eylül-Aralık dönemlerindeki konuşma ücretleri

Telefon No. Eylül 1995 Ekim 1995 Kasım 1995 Aralık 1995

232 21 94 12 230 000 10 745 000 23 820 500 26 105 000

232 73 17 1 745 000 1 105 000 6 510 000 2 890 000

232 82 21 1 765 000 1 255 000 7 165 000 10 300 000

Sağlık Eski Bakanı Halil Şıvgın Hakkında Bir Meclis Soruşturması Açılmasına İlişkin Önergeye Verilen Oyların Sonucu :

Kabul edilmiştir.

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oy : 235

Kabul Edenler : 156

Reddedenler : 63

Çekinserler : 16

Mükerrer : -

Geçersiz Oylar : -

Oya Katılmayanlar : 315

Açık Üyelikler : -

(Kabul Edenler)

ADANA

Yakup Budak

Mehmet Büyükyılmaz

Sıtkı Cengil

Mustafa Küpeli

Arif Sezer

ADIYAMAN

Ahmet Çelik

Celal Topkan

AFYON

Sait Açba

H. İbrahim Özsoy

AĞRI

Yaşar Eryılmaz

AKSARAY

Nevzat Köse

AMASYA

Haydar Oymak

ANKARA

Yılmaz Ateş

Ahmet Bilge

Gökhan Çapoğlu

Ersönmez Yarbay

ANTALYA

Bekir Kumbul

ARDAHAN

İsmet Atalay

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Muhammet Polat

BALIKESİR

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

İsmail Özgün

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BATMAN

Musa Okçu

BAYBURT

Ülkü Güney

Suat Pamukçu

BİNGÖL

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Kamran İnan

BOLU

Feti Görür

Abbas İnceayan

BURSA

Cemal Külahlı

Feridun Pehlivan

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Mustafa Cumhur Ersümer

Ahmet Küçük

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

Mete Bülgün

ÇORUM

Mehmet Aykaç

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

Hilmi Develi

DİYARBAKIR

Salih Sümer

EDİRNE

Mustafa İlimen

ELAZIĞ

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

ERZURUM

Abdulilah Fırat

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Mustafa Balcılar

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Kahraman Emmioğlu

HAKKARİ

Naim Geylani

Mustafa Zeydan

HATAY

Nihat Matkap

Levent Mıstıkoğlu

Atila Sav

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

ISPARTA

Mustafa Köylü

Erkan Mumcu

İÇEL

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Turhan Güven

İSTANBUL

Ahat Andican

Mehmet Aydın

Yılmaz Karakoyunlu

M. Cavit Kavak

Ahmet Güryüz Ketenci

Emin Kul

Bülent Tanla

Şadan Tuzcu

İZMİR

Sabri Ergül

Suha Tanık

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Avni Doğan

KARABÜK

Hayrettin Dilekcan

Erol Karan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

Fikret Ünlü

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Çetin Bilgir

KASTAMONU

Fethi Acar

Hadi Dilekçi

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Salih Kapusuz

KIRIKKALE

Mikail Korkmaz

KIRKLARELİ

Necdet Tekin

KIRŞEHİR

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

KOCAELİ

Halil Çalık

Bekir Yurdagül

KONYA

Abdullah Turan Bilge

Nezir Büyükcengiz

Veysel Candan

Abdulah Gencer

Ali Günaydın

Mehmet Keçeciler

Hasan Hüseyin Öz

Mustafa Ünaldı

Lütfi Yalman

KÜTAHYA

Emin Karaa

Metin Perli

MALATYA

Yaşar Canbay

Ayhan Fırat

Fikret Karabekmez

MANİSA

Bülent Arınç

Hasan Gülay

MARDİN

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Fikret Uzunhasan

MUŞ

Nedim İlci

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Alkatmış

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

ORDU

Müjdat Koç

Nabi Poyraz

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

Ahmet Mesut Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

SAMSUN

Cemal Alişan

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Latif Öztek

SİNOP

Yaşar Topçu

SIVAS

Tahsin Irmak

Mahmut Işık

ŞANLIURFA

Necmettin Cevheri

İbrahim Halil Çelik

Seyit Eyyüpoğlu

Zülfükar İzol

ŞIRNAK

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Bayram Fırat Dayanıklı

Enis Sülün

TOKAT

Abdullah Arslan

Ali Şevki Erek

Bekir Sobacı

TRABZON

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

Kemalettin Göktaş

UŞAK

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Şerif Bedirhanoğlu

Şaban Şevli

Mahmut Yılbaş

YALOVA

Yaşar Okuyan

YOZGAT

Abdullah Örnek

ZONGULDAK

Tahsin Boray Baycık

Hasan Gemici

ADANA

İmren Aykut

İ. Cevher Cevheri

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

ANKARA

İlhan Aküzüm

Nejat Arseven

Cemil Çiçek

Mehmet Ekici

Agah Oktay Güner

Şaban Karataş

Mehmet Sağdıç

ARTVİN

Hasan Ekinci

AYDIN

Cengiz Altınkaya

Yüksel Yalova

BİNGÖL

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

BOLU

Avni Akyol

Necmi Hoşver

BURSA

İlhan Kesici

ÇANKIRI

Ahmet Uyanık

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

(Reddedenler)

GAZİANTEP

Ünal Yaşar

GİRESUN

Burhan Kara

İÇEL

Ali Er

Rüştü Kazım Yücelen

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Tayyar Altıkulaç

Ali Coşkun

H. Hüsnü Doğan

Hasan Tekin Enerem

Metin Işık

Korkut Özal

Ali Talip Özdemir

İZMİR

Işın Çelebi

İ. Kaya Erdem

Metin Öney

Rüştü Saraçoğlu

KAHRAMANMARAŞ

Ali Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

KAYSERİ

Recep Kırış

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

Cemal Özbilen

KIRŞEHİR

Ömer Demir

KOCAELİ

Hayrettin Uzun

KONYA

Hüseyin Arı

KÜTAHYA

İsmail Karakuyu

MALATYA

Miraç Akdoğan

MANİSA

Abdullah Akarsu

Ekrem Pakdemirli

MARDİN

Muzaffer Arıkan

Süleyman Çelebi

Ömer Ertaş

MUŞ

Erkan Kemaloğlu

SAKARYA

Ertuğrul Eryılmaz

SİİRT

Nizamettin Sevgili

SIVAS

Nevzat Yanmaz

ŞANLIURFA

Eyyüp Cenap Gülpınar

TEKİRDAĞ

Nihan İlgün

TOKAT

Hanefi Çelik

UŞAK

Yıldırım Aktürk

YOZGAT

Lütfullah Kayalar

BOLU

Mustafa Karslıoğlu

ÇANKIRI

İsmail Coşar

GAZİANTEP

Mehmet Bedri İncetahtacı

HATAY

Ali Günay

IĞDIR

Adil Aşırım

(Çekinserler)

İÇEL

Halil Cin

Abdülbaki Gökçel

İZMİR

Birgen Keleş

KOCAELİ

Bülent Atasayan

MANİSA

Cihan Yazar

NİĞDE

Akın Gönen

ORDU

İhsan Çabuk

Refaiddin Şahin

SAKARYA

Teoman Akgür

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

TRABZON

Hikmet Sami Türk

ADANA

Cevdet Akçalı

Uğur Aksöz

İbrahim Yavuz Bildik

M. Ali Bilici

Erol Çevikçe

M. Halit Dağlı (B.)

Veli Andaç Durak (İd. Amr.)

Tuncay Karaytuğ

Orhan Kavuncu

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Bozkurt

Ahmet Doğan

AFYON

İsmet Attila

Osman Hazer

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

Nuri Yabuz

AĞRI

M. Sıddık Altay

Cemil Erhan

Celal Esin

M. Ziyattin Tokar (B.)

AKSARAY

Mehmet Altınsoy (B.)

Murtaza Özkanlı

Sadi Somuncuoğlu

AMASYA

Ahmet İyimaya

Cemalettin Lafcı

ANKARA

Saffet Arıkan Bedük

Hasan Hüseyin Ceylan

Ali Dinçer

(Oya Katılmayanlar)

Ömer Ekinci

Eşref Erdem

Ünal Erkan

Mehmet Gölhan

Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)

İrfan Köksalan

M. Seyfi Oktay

Önder Sav

Yücel Seçkiner (İd. Amr.)

Ahmet Tekdal

İlker Tuncay

Aydın Tümen

Rıza Ulucak

Hikmet Uluğbay

ANTALYA

Deniz Baykal

Osman Berberoğlu

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

Emre Gönensay

İbrahim Gürdal

Sami Küçükbaşkan

Yusuf Öztop

Metin Şahin

ARDAHAN

Saffet Kaya

AYDIN

M. Fatih Atay

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

Sema Pişkinsüt

İsmet Sezgin

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

Ahmet Bilgiç

Safa Giray

Tamer Kanber

Hüsnü Sıvalıoğlu

BARTIN

Zeki Çakan

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Ataullah Hamidi

Faris Özdemir

BİLECİK

Şerif Çim

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kazım Ataoğlu

BİTLİS

Zeki Ergezen

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

Yusuf Ekinci

Kasım Üstüner (K. Üye)

BURSA

Yüksel Aksu

Ali Rahmi Beyreli

Abdülkadir Cenkçiler

Cavit Çağlar

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

Hayati Korkmaz

Ali Osman Sönmez

Yahya Şimşek

Turhan Tayan (B.)

Ertuğrul Yalçınbayır

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Nevfel Şahin

ÇORUM

Bekir Aksoy (B.)

Hasan Çağlayan

Zülfikar Gazi

Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Mehmet Gözlükaya

Adnan Keskin

Hasan Korkmazcan (Bşk.V.)

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Muzaffer Arslan

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu (B.)

Sacit Günbey (B.)

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Sebgetullah Seydaoğlu

EDİRNE

Ümran Akkan

Evren Bulut

Erdal Kesebir

ELAZIĞ

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç (B.)

ERZİNCAN

Mustafa Kul

Naci Terzi

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfü Esengün (B.)

Necati Güllülü

İsmail Köse

Ömer Özyılmaz

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Mehmet Batallı

Hikmet Çetin

Ali Ilıksoy

Mustafa R. Taşar

Mustafa Yılmaz (İd. Amir.)

GİRESUN

Turhan Alçelik

Yavuz Köymen

Ergun Özdemir

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

Mahmut Oltan Sungurlu

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Fuat Çay

Süleyman Metin Kalkan

Mehmet Sılay

IĞDIR

Şamil Ayrım

ISPARTA

Ömer Bilgin

A. Aykon Doğan

Halil Yıldız

İÇEL

Oya Araslı

Fevzi Arıcı

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay

Ayfer Yılmaz (B.)

İSTANBUL

Meral Akşener

Ziya Aktaş

Yıldırım Aktuna (B.)

Sedat Aloğlu

Refik Aras

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Nami Çağan

Tansu Çiller (B.)

Gürcan Dağdaş (B.)

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Süleyman Arif Emre

Ekrem Erdem

Mehmet Fuat Fırat

Algan Hacaloğlu

İsmail Kahraman (B.)

Cefi Jozef Kamhi

Hüseyin Kansu

Ercan Karakaş

Osman Kılıç

Hayri Kozakçıoğlu

Mehmet Tahir Köse

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Necdet Menzir

Mehmet Moğultay

Yusuf Namoğlu

Ali Oğuz

Altan Öymen

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Mehmet Ali Şahin

Ahmet Tan

Güneş Taner

Zekeriya Temizel

Erdoğan Toprak

Ali Topuz

Osman Yumakoğulları

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek (B.)

İZMİR

Veli Aksoy

Turhan Arınç

Ali Rıza Bodur

Hasan Denizkurdu

Şükrü Sina Gürel

Aydın Güven Gürkan

Gencay Gürün

Mehmet Köstepen

Atilla Mutman

Ahmet Piriştina

Işılay Saygın (B.)

Rıfat Serdaroğlu

Ufuk Söylemez (B.)

Hakan Tartan

Sabri Tekir (B.)

Zerrin Yeniceli

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Mehmet Sağlam (B.)

Ali Şahin

KARABÜK

Şinasi Altıner

KARS

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Murat Başesgioğlu

Nurhan Tekinel

Haluk Yıldız

KAYSERİ

İsmail Cem

Osman Çilsal

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül (B.)

Nurettin Kaldırımcı

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Hacı Filiz

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

A. Sezal Özbek

KIRŞEHİR

Mehmet Ali Altın

KİLİS

Doğan Güreş

KOCAELİ

Necati Çelik (B.)

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan (B.)

Onur Kumbaracıbaşı

Osman Pepe

KONYA

Ahmet Alkan

Remzi Çetin

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan (Başbakan)

Teoman Rıza Güneri

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Ahmet Derin

Mustafa Kalemli (Başkan)

Mehmet Korkmaz

MALATYA

Oğuzhan Asiltürk

Metin Emiroğlu

M. Recai Kutan (B.)

MANİSA

Rıza Akçalı

Tevfik Diker

Ayseli Göksoy

Sümer Oral

Yahya Uslu

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak (B.)

Mahmut Duyan

MUĞLA

İrfettin Akar

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez (B.)

MUŞ

Necmettin Dede

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Ergun Özkan

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

Mustafa Bahri Kibar

Mustafa Hasan Öz

RİZE

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Cevat Ayhan (B.)

Nevzat Ercan (B.)

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

İrfan Demiralp

Ahmet Demircan (B.)

Murat Karayalçın

Nafiz Kurt (B.)

Biltekin Özdemir

Musa Uzunkaya

Adem Yıldız

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

SİNOP

Kadir Bozkurt (K. Üye)

SIVAS

Musa Demirci (B.)

Temel Karamollaoğlu

Abdüllatif Şener (B.)

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Ahmet Karavar

Abdülkadir Öncel

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Tatar

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Hasan Peker

TOKAT

Metin Gürdere

Ahmet Feyzi İnceöz

Şahin Ulusoy

TRABZON

Eyüp Aşık

Yusuf Bahadır

Şeref Malkoç

İsmail İlhan Sungur

TUNCELİ

Kamer Genç (Bşk. V.)

Orhan Veli Yıldırım

UŞAK

Hasan Karakaya

VAN

Maliki Ejder Arvas

Mustafa Bayram

Fethullah Erbaş

YALOVA

Cevdet Aydın

YOZGAT

İlyas Arslan

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu (B.)

Osman Mümtaz Soysal

TUTANAĞIN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.