Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular
DÖNEM : 20 CİLT : 9 YASAMA YILI : 1


T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ

87 nci Birleşim
2. 8 . 1996 Cuma



İ Ç İ N D E K İ L E R

I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. — BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ
III. — GELEN KÂĞITLAR
IV. — YOKLAMALAR
V. —BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.—Bartın Milletvekili Köksal Toptan ve 22 arkadaşının, kumarhanelerin yarattığı maddî ve ahlakî tahribatların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/104)
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.—Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay’ın, (6/213) numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/70)
2. — Arnavutluk Parlamento Başkanının resmî davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin icabet
etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/426)
3. —Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, TBMM Kâtip Üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/71)
VI. —SEÇİMLER
A)KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1. —İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
2. —Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
B)BAŞKANLIK DİVANINDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1.—Başkanlık Divanında açık bulunan üyeliğe seçim
VII. —KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.—926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı :23)
2. —Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı
ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/494) (S. Sayısı :87)
3. —İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/364) (S.Sayısı :71)
VIII.—SORULAR VE CEVAPLAR
A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.—Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan’ın, Bandırma -Tekirdağ Ro-Ro hattının açılması için yapılan çalışmalara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş’ın yazılı cevabı (7/1061)


I. —GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak üç oturum yaptı.
Ankara Milletvekili Hikmet Uluğbay, 18 Temmuz 1996 tarihinde yağan dolunun, Ankara’nın Gölbaşı ve Haymana ilçelerindeki
hububat tarımına verdiği zarara,
Iğdır Milletvekili Adil Aşırım da, Iğdır Dilucu Sınır Kapısındaki mazot ticaretine,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
(10/67) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığının; 5 -11 Ağustos 1996 tarihleri arasında İstanbul’da
çalışmalarda bulunacağından, Komisyonun, Meclisin tatilde olduğu dönemde de 9 gün süreyle çalışma yapmasına; bu çalışmanın
hitamında, çalışmalara tatilden sonra devam edilmesine ilişkin tezkeresi ile,
1.8.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan 87 Sıra Sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının, 48 saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2 nci sırasına alınmasına; Genel Kurulun 1.8.1996 Perşembe ve 2.8.1996 Cuma
günleri saat 24.00’e kadar çalışmasına; 5 inci sıraya kadar olan tasarıların görüşmelerinin Cuma günü saat 24.00’e kadar
tamamlanamaması halinde, 2.8.1996 Cuma günü saat 24.00’ten sonra da çalışmalara devam olunmasına ve bitimine kadar çalışma
süresinin uzatılmasına ilişkin RP Grubu önerisi,
Kabul edildi.
31.7.1996 tarihli 85 inci Birleşimde görüşmeleri tamamlanan ve yapılan açık oylamasında toplantı yetersayısı bulunmadığı
anlaşılan, Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanunlarında Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının
(1/491) (S. Sayısı :86) yapılan açık oylama sonucunda kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı.
926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Millî Savunma (1/215) (S. Sayısı :23),
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve
Plan ve Bütçe (1/494) (S.Sayısı :87),
Komisyonları raporlarının görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/469) (S. Sayısı :85)
görüşmeleri müteakip istem üzerine yapılan açık oylama sonucunda kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı.
Tasarının müzakereleri sırasında :
Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu, Sinop Milletvekili Yaşar Topçu’nun,
Sinop Milletvekili Yaşar Topçu da Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun,
Şahıslarına;
Kastamonu Milletvekili Murat Başesgioğlu da, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, Grubuna,
Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Alınan karar gereğince, 2 Ağustos 1996 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere Birleşime 00.02’de son verildi.
Kamer Genç
Başkanvekili
Ünal Yaşar Zeki Ergezen
Gaziantep Bitlis
Kâtip Üye Kâtip Üye


II. —BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak beş oturum yaptı.
Bartın Milletvekili Köksal Toptan ve 22 arkadaşının, kumarhanelerin yarattığı maddî ve ahlakî tahribatların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/104) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin sırasında yapılacağı açıklandı.
Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay’ın (6/213) numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü
sorunun geri verildiği bildirildi.
Arnavutluk Parlamento Başkanının resmî davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin icabet etmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, TBMM Kâtip Üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan ve DSP Grubuna düşen bir üyeliğe, Grubunca aday gösterilen İçel
Milletvekili Abdulbaki Gökçel,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan ve DSP Grubuna düşen bir üyeliğe,
Grubunca aday gösterilen Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın,
Başkanlık Divanında açık bulunan ve RP Grubuna düşen bir üyeliğe de, Grubunca aday gösterilen Kahramanmaraş Milletvekili
Ahmet Dökülmez,
Seçildiler.
926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun (1/215) (S.Sayısı :23) görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından, ertelendi.
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı
(1/494) (S. Sayısı :87) ile,
İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/364) (S. Sayısı :71)
Görüşmelerinden sonra yapılan açık oylamaları sonucunda kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.
Anayasa ve İçtüzük gereği, 1 Ekim 1996 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, Birleşime 01.15’te son verildi.
Kamer Genç
Başkanvekili
Ünal Yaşar Zeki Ergezen
Gaziantep Bitlis
Kâtip Üye Kâtip Üye


III.—GELEN KÂĞITLAR
2.8.1996 CUMA
Tasarı
1.—Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/495) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
Teklifler
1.—Hatay Milletvekili Atila Sav ve 2 Arkadaşının; 2876 Sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine ve Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/416) (Anayasa ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
2. —Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Kastamonu
Milletvekili Murat Başesgioğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Önder Sav’ın; 657 Sayılı Devlet
Memurları Kanununun Bazı Maddeleri ile 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/417) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
3. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın; Gelir Vergisi Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/418) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
4.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın; Belediyelerin ve Belediyelere Bağlı Müessese ve İşletmelerin Borçlarının Hazinece
Terkin ve Tahkimi Hakkında Kanun Teklifi (2/419) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
5.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın; Organize ve Küçük Sanayi Sitelerine Vergi, Resim ve Harç İstisna ve Muafiyetler
Tanınması Hakkında Kanun Teklifi (2/420) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
6. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın; 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 3826 Sayılı Kanunla Değiştirilen 13 üncü
Maddesinin (A) Fıkrasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/421) (Millî Eğitim,Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
7.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay ve 16 Arkadaşının; 29.8.1977 Tarihli ve 2108 Sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal
Güvenlik Yasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/422) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
8. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay ve 13 Arkadaşının; Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanununun Birer Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/423) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
9.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın; Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca VerilenÖğrenim Kredilerinin Aylık
Miktarının Asgarî Ücretin Yarısı Olmasına Dair Kanun Teklifi (2/424) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
10.—İstanbul Milletvekili Tahir Köse’nin; 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/425) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
11.—Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın ve 6 Arkadaşının; Mahallî İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri
Seçimi Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/426) (Anayasa ve İçişleri
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
12.—Adıyaman Milletvekili Celal Topkan ve 8 Arkadaşının; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/427) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :2.8.1996)
Sözlü Soru Önergesi
1. —Tekirdağ Milletvekili EnisSülün’ün, Topkapı Sarayında bulunan tarihî eserlerin envanterine ilişkin Kültür Bakanından
sözlü soru önergesi (6/320) (Başkanlığa geliş tarihi :2.8.1996)
Yazılı Soru Önergeleri
1.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Sıvas İl, İlçe ve Belde Belediye Başkanlıklarına yapılan yardımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1164) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
2. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Türk Cumhuriyetlerine yapılan matbaa yardımı ihalesinde yolsuzluk
yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1165) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
3. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Avrupa Birliğince Türkiye’ye yapılacak malî yardımlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1166) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
4. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, akaryakıt zamlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1167)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
5. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, askerî birliklere gönderildiği iddia edilen bir genelgeye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1168) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
6. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, 560 Sayılı K.H.K.’ye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1169)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
7. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, yurt dışında ilahiyat dalında öğrenim görenlerin 4 yıllık lisans denkliklerinin
sağlanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1170) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
8. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Dış borç miktarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1171)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
9.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, istimlak ve istihkak bedeli borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1172) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
10. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, genelevlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1173) (Başkanlığa
geliş tarihi :30.7.1996)
11. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Irak’a uygulanan ambargoya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1174) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
12. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Harran Üniversitesinde istihdamın artırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1175) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
13. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, kadro verilecek cami ve Kur’an Kursları kadrolarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1176) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
14. —Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, örtülü ödeneğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1177) (Başkanlığa
geliş tarihi :30.7.1996)
15. —Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, Özelleştirilen kurumlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1178)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
16. —Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1179)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
17. —Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, Kamu Bankalarınca ödenen reklam ücretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1180) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
18. —Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, lojman tazminatı miktarının artırılmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1181) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
19. —Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, İsrail’e yapılan siyasî, eğitim, istihbarat ve ekonomik anlaşmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1182) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
20. —Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, İsrail uçaklarının Konya’da eğitim yaptığı iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1183) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
21. —Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, satışa sunulan tahvil ve bonolara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1184) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
22. —Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, özelleştirme uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1185)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
23. — Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu’nun, Malezya’daki 2 nci ULuslararası Müslüman Kadın Parlamenterler
Toplantısına katılanlara ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1186) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
24. —Tekirdağ Milletvekili Enis Sülün’ün, hastalıklı buğday ithal edildiği iddialarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1187) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
25. —Tekirdağ Milletvekili Enis Sülün’ün, ayçiçeği üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1188) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
26. —Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, emeklilere verilen yakacak kömür bedellerinden faiz alınmamasına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1189) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
27.—Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, SSK’ya bağlı sigortalıların Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık
ocaklarında tedavi ve muayene olmalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1190)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
28.—Edirne Milletvekili Mustafa İlimen’in, Edirne’ye bağlı köy yollarının asfaltlanmasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1191) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
29. —İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, bakanlıkların eczanelere ödemesi gereken toplam ilaç tutarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1192) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
30. —Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu’nun, kaynak yaratılması çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1193) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
31. —Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu’nun, şehit ve gazi aileleri için yapılması düşünülen yardımlara ilişkin Millî
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1194) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
32. —Aydın Milletvekili Yüksek Yalova’nın, orman yangınlarında kullanılan arazözlerin illere yapılan tahsislerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1195) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
33.—Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, mülkî idare amirlerine ücret zammı verilmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1196) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
34.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ Merkeze bağlı Naib Köyü etrafındaki çimento fabrikalarına
ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/1197) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
35.—Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının artırılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1198) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
36.—Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, yeni bazı Bakanlıkların kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1199) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
37.—Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, kredilerin teminata bağlı olmaktan çıkarılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1200) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
38.—Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, müteşebbislere hazırlanmış proje albümünden proje tatbik imkânı sağlanıp
sağlanmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1201) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
39.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, kimyevî gübrede sübvansiyonunun devam edip etmeyeceğine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1202) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
40.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, 1996 yılında et ithalatı yapılıp yapılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1203) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
41. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, 1991 -1996 yılları itibariyle tüketilen et miktarına ve yapılan ithalata ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1204) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
42.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine branş öğretmeni gönderilmesine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1205) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
43.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, ortaöğretimdeki dışarıdan bitirme uygulamasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1206) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
44.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, otoyollara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1207) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
45.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, E-23 Karayolunun otoyol haline getirilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1208) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
46.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, emekli aylıklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1209) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
47.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, vergi sisteminde yapılması düşünülen yeniliklere ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1210) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
48.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Çevre Kirliliği Fonundan belediyelere gönderilen şartlı yardımların geri
çekilmesinin nedenine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/1211) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
49. —Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Vakıf yurtlarına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1212)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
50.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, Sağlık Meslek Liselerinden mezun olanların atamalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1213) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
51.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, şeker açığının kapatılması için alınacak tedbirlere ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1214) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
52. —İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, İzmir -Güzelbahçe, Balçova, Narlıdere ve Urla ilçelerinde sel felaketine karşı
alınacak önlemlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanınadan yazılı soru önergesi (7/1215) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
53.—Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, hayvancılık kredisi almaya hak kazananların Adana Tufanbeyli Tarım İlçe
Müdürlüğü tarafınadan işlemlerinin sonuçlandırılmadığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1216)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
54.—Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, LokmanHekim Sulama Birliğine bağlı çiftçilerin enerji borçlarına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1217) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
55.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, İzmir -Selçuk İlçesine bir SSK Dispanseri açılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1218) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
56. —Muğla Milletvekili Lâle Aytaman’ın, Bakanlıkça AİDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili olarak alınan
önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1219) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
57. —Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, cezaevlerinde ölen veya öldürülenlerin yakınlarına tazminat ödeneceği
iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1220) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
58.—Adana Milletvekili Oran Kavuncu’nun, görev yaparken hayatını kaybeden askerlerimizin şehit sayılmasına ilişkin Millî
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1221) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
59.—Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, ödenmeyen istimlak bedellerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanınadan
yazılı soru önergesi (7/1222) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
60.—Tokat Milletvekili Hanifi Çelik’in, şehit ailelerine yapılacak yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1223) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
61. —Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu’nun, orman yangınlarını önleyebilmek için yapılması planlanan çalışmalara ilişkin
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1224) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
62.—İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, yangınlarda kullanılacak araç-gereçlerin durumuna ilişkin Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1225) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
63. —İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Kitapta uygulanan KDV oranına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1226) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
64.—İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, 53 üncü Hükümet döneminde bakanlık tarafınadan bazı vakıf, dernek ve kuruluşlara
para dağıtıldığı iddialarına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/1227) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
65. —İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, 53 üncü Hükümet döneminde bakanlık bünyesinde yapılan atama, nakil ve görevden
almalara ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/1228) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
66.—İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, Galatasaray Lisesi önündeki rölyefin kaldırılmasına ilişkin Kültür Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1229) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
67.—Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, Başbakanlık ve bakanlıklardaki Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı ve Genel Müdür
maaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1230) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
68.—Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünce gerçekleştirilen bazı ihalelere ilişkin Millî
Eğitim Bakanınadan yazılı soru önergesi (7/1231) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
69.—Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, Yassıada’daki Su Ürünleri Fakültesi binalarının harap olması nedeniyle ilgililer
hakkında yapılan işlemlere ilişkin Maliye Bakanınadan yazılı soru önergesi (7/1232) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
70. —Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, Yassıada’daki Su ürünleri Fakültesi ile ilgili olarak yapılan işlemlere ilişkin
Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1233) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
71.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Tutak -Aşağı Karahalit ve Atabindi Barajlarının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1234) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
72. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Tutak -Çalabaş Köyünün Sağlık Ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1235) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
73. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Tutak İlçesine bağlı köy ve mezra yollarının bakım ve onarımına ilişkin Devlet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1236) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
74.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Tutak İlçesini Erzurum’a bağlayacak yolun bakım ve onarım çalışmalarına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanınadan yazılı soru önergesi (7/1237) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
75.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Tutak -Karayazı yolunun asfaltlanmasına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1238) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
76.—Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, Eğirdir Gölüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1239) (Başkanlığa
geliş tarihi :2.8.1996)
77.—Tekirdağ Milletvekili Enis Sülün’ün, Kültür ve Tabiat varlıkalarını koruma mevzuatının uygulamalarına ilişkin Kültür
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1240) (Başkanlığa geliş tarihi :2.8.1996)
78.—Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, talih oyunlarının kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1241) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
Meclis Araştırması Önergesi
1. — Bartın Milletvekili Köksal Toptan ve 22 arkadaşının, kumarhanelerin yarattığı maddî ve ahlakî tahribatların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyala Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/104) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)



BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 14.00
2 Ağustos 1996 Cuma
BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)


BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 87 nci Birleşimini açıyorum.
IV. — YOKLAMA
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; yoklama sırasında ismi okunan üyenin, salonda
bulunduğunu yüksek sesle belirtmesini rica ediyorum.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız yoktur.
Grup Başkanvekillerine soruyorum; ne kadar ara verelim? Çünkü, ikinci defa çoğunluk sağlayamazsak, birleşimi kapatmak
zorundayız, biliyorsunuz; ona göre bir süre verin. En çok da 1 saat ara verebiliriz.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Yarım saat ara verelim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki efendim.
Saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 14.30

İKİNCİ OTURUM
Açılma Saat : 15.00
BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)



BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisini 87 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
IV. — YOKLAMA
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, daha önceki oturumda yapılan yoklamada toplantı yetersayısı bulunamadığından toplantıya
yarım saat ara verilmişti.
Şimdi, yeniden yoklama yapacağız; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmesini rica ediyorum.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır, çalışmalarımıza başlıyoruz.
Bugün gündemdışı söz veremiyoruz.
Şimdi, gündemin "Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" kısmına geçiyoruz.
Bir Meclis araştırması önergesi vardır, okutuyorum:
V. —BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.—Bartın Milletvekili Köksal Toptan ve 22 arkadaşının, kumarhanelerin yarattığı maddî ve ahlakî tahribatların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/104)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yazılı ve sözlü basında, İstanbul'da işlenen bir cinayet vesilesiyle Türkiye'deki kumarhanelerle ilgili ve geniş ölçüde devletin
itibarını kıran, toplumun ve fertlerin ahlakını olumsuz yönde etkileyen büyük bir illetin içyüzü sergilenmektedir.
Bu konudaki yazılarda, masaya devlet ihalesi süren bakanların görüldüğü, kumarhane mafyasının arkasında bazı
politikacıların ve milletvekillerinin bulunduğu, yüksek düzey bürokratların kumar masalarında borçlandırılarak iş bitirildiği ileri
sürülmektedir.
Yine, bu yazılar arasında, devletin kumarla başedemeyeceği, yılda 350 trilyon liranın kumar sektöründe döndüğü, yeni
cinayetlerin süreceği ifade edilmektedir.
Bu iddialar, herşeyden önce değerli bakanları, milletvekillerini ve topyekûn Parlamentomuzu itham altında bırakmakta ve
vatandaş nezdinde devletin itibarı kırılmakta, bu büyük ahlakî felaketin önlenemeyeceği izlenimini yaratmaktadır.
Bu nedenlerle, konunun araştırılması, gerekli ve kaçınılmaz önlemlerin bir an önce alınabilmesine yardımcı olması
bakımından, Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 üncü maddeleri gereğince, bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla. 1.8.1996
1. Köksal Toptan (Bartın)
2. İsmet Sezgin (Aydın)
3. Cavit Çağlar (Bursa)
4. Mehmet Batallı (Gaziantep)
5. A. Hamdi Üçpınarlar (Çanakkale)
6. Rifat Serdaroğlu (İzmir)
7. Emre Gönensay (Antalya)
8. Mehmet Köstepen (İzmir)
9. Refaiddin Şahin (Ordu)
10. Necdet Menzir (İstanbul)
11. Cemal Alişan (Samsun)
12. Yusuf Bacanlı (Yozgat)
13. Esat Bütün (Kahramanmaraş)
14. Hasan Tekin Enerem (İstanbul)
15. Ahmet Neidim (Sakarya)
16. Adil Aşırım (Iğdır)
17. İrfan Köksalan (Ankara)
18. Bülent H. Tanla (İstanbul)
19. Halit Dumankaya (İstanbul)
20. Fikret Ünlü (Karaman)
21. Aydın Tümen (Ankara)
22. İbrahim Yaşar Dedelek (Eskişehir)
23. Uğur Aksöz (Adana)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak, Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.
Sözlü sorunun geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.—Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay’ın, (6/213) numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/70)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin 160 ıncı sırasındaki 6/213 esas numaralı soru önergemi geri alıyorum.
Gereğinin yapılmasını rica ederim.
Mehmet Sıddık Altay
Ağrı
BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:
2.—Arnavutluk Parlamento Başkanının resmî davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin icabet
etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/426)
2 Ağustos 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Arnavutluk Parlamento Başkanından alınan resmî bir davette, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin, 20
Ekim 1996'da Arnavutluk'ta yapılacak olan yerel seçimleri izlemek üzere Arnavukluk'a davet edildiği belirtilmektedir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Başkanlık Divanı Kâtip Üyeliğinden bir istifa önergesi vardır; okutuyorum:
3.—Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, TBMM Kâtip Üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/71)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Refah Partisi Grup Başkanvekilliğine seçilmem nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Kâtip Üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Salih Kapusuz
Kayseri
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
VI.— SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1. —İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN – İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna düşen 1 üyelik için, İçel
Milletvekili Abdulbaki Gökçel aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. —Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna
düşen 1 üyelik için, Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
B)BAŞKANLIK DİVANINDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1.—Başkanlık Divanında açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN – Başkanlık Divanında boş bulunan ve Refah Partisi Grubuna düşen 1 Kâtip Üyelik için Kahramanmaraş Milletvekili
Ahmet Dökülmez aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Seçilen tüm arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriye Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" bölümüne geçiyoruz.
VII. —KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.—926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı :23)
BAŞKAN – 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye ilişkin kanun tasarısının müzakeresine başlayacağız.
Komisyon var mı?
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Yok.
BAŞKAN – Komisyon var mı, Millî Savunma Komisyonu?..
Sonra, arkadaşlarımız bize itiraz ediyorlar; bir daha sorayım: Komisyon var mı? Yok; olmadığına göre, ertelenmiştir.
2. —Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı
ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/494) (S. Sayısı :87) (1)
BAŞKAN – Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun müzakeresine başlıyoruz.
Komisyon ve Hükümet?..
Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.
Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.
Tasarının tümü üzerinde gruplar adına söz isteyenler: CHP Grubu adına Sayın Yusuf Öztop ve ANAP Grubu adına Sayın
Biltekin Özdemir.
Gruplar adına söz isteyenler varsa, bildirsinler.
Sayın Yusuf Öztop; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Öztop, süreniz 20 dakikadır efendim.
CHP GRUBU ADINA YUSUF ÖZTOP (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kamu Personeli ile
Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı hakkında, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Meclisin değerli üyelerini, şahsım ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yetki yasalarına dayanılarak, hükümete, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi,
hukukumuza, olağanüstü bir dönem sırasında, 12 Marttan sonra girmiştir. Demokratik esaslara dayalı 1961 Anayasasının ilk
şeklinde, böyle bir hüküm yoktu. Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi getirilirken, bunun, olağanüstü dönemin koşulları
içerisinde, çağdaş devlet anlayışının doğal bir sonucu olduğu söylenebilmiştir. Aynı anlayış doğrultusunda, 1982 Anayasasında da
demokratik hukuk devletinin sınırları zorlanarak, daha geniş çerçevelerde, hükümete, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
tanınmıştır. Hatta, o derece ileri boyutlara vardırılmıştır ki, olağanüstü hal ve sıkıyönetim dönemlerinde, Anayasanın 121 inci ve
122 nci maddelerine uygun olarak, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak kanun
hükmünde kararnamelerin Anayasaya aykırılığının ileri sürülemeyeceği, hükme bağlanmıştır. Demokratik hukuk devletinde, asıl
olan, Parlamentonun üstünlüğüdür; tüm yasal düzenlemelerin, Parlamento tarafından yapılması esastır. Yetki yasalarına dayanılarak
bile olsa, hükümete, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilerek, yasal düzenlemelerde bulunabilmesine olanak sağlanması
istisnai bir durumdur. 1982 Anayasası, yukarıda vurgulamaya çalıştığımız antidemokratik düzenlemelere karşın, kanun hükmünde
kararname çıkarma esaslarını belirlerken, bu durumu vurgulamış, kanun hükmünde kararname çıkarılmasının istisnai bir durum
olduğu açıkça hükme bağlanmıştır.
Gerek 1982 Anayasası gerekse daha sonra Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar çerçevesinde; ancak, önemli, zorunlu ve ivedi
durumlarda, hükümete, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilebilir. Bu yetki, yasama yetkisinin devri anlamına gelecek
biçimde genelleştirilemez, güncelleştirilip sık sık kullanılamaz. Personel konusu, uzun süreli ve çok yönlü çalışmaları zorunlu
kılan bir alandır; bu yüzden, genelde, ivedi düzenlemeleri gerektiren bir konu olarak değerlendirilemez. Personelin idarî, malî ve
sosyal haklarında iyileştirmeye dönük düzenlemelerin kanun hükmünde kararnamelerle yapılması, yasama yetkisinin bu konularda
işlerliğini yitirmesi ve yürütmeye devri sonucunu doğuracaktır.
Değerli milletvekilleri, hukuk devleti ilkeleri ile Anayasa ve yasalarımız karşısında kanun hükmünde kararname
çıkarılmasının dayanak noktaları, ana hatlarıyla böyle özetlenebilir. Şimdi soruyorum; şu anda Yüce Meclisin gündeminde,
görüşülmekte olan yetki tasarısı, bu ilke ve esaslarla hangi ölçüde bağdaşmaktadır? Tasarı, alelacele, Meclis tatile sokulurken
Parlamentoya getirilmiş, yangından mal kaçırırcasına, konu kamuoyu önünde enine boyuna tartışılmadan, âdeta, millet iradesi by-
pass edilerek Hükümete yetki verilmesi, önceden planlanan bir senaryo sonucu vizyona sokulmuştur. Bu, açıkçası, Meclise
saygısızlıktır, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine saygısızlıktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; takiyye, bugünkü iktidar ortaklarının siyaset tarzı ve yönetim anlayışı haline gelmiştir.
Bu yetki yasa tasarısıyla başta Sayın Başbakan Necmettin Erbakan olmak üzere, bu Hükümet, suçüstü yakalanmıştır. Bakınız,
işlerine geldiğinde, dün kara dediklerine bugün ak demek zorunda kaldıklarını görünce, Hükümetin yetkisindeki bir konuyu, Çekiç
Güç ve olağanüstü halde olduğu gibi, sözde, Meclisin ağırlığını ve saygınlığını artıracaklarını beyan ederek, topu Parlamentoya
atıp, sorumluluktan kaçmayı, seçmen tabanlarına şirin gözükme oyunu içinde planlayanlar; yani, siz kamuoyunda bilinen adınızla
"Örtülü Koalisyon Ortakları", siz Refah Partililer, şimdi tutup Meclisi devre dışı bırakacak manevra içine giriyorsunuz. Allah'tan
korkun. Sizin, bu tutarsız, iki yüzlü politikalarınız, her geçen gün tüm çıplaklığıyla, artık herkes tarafından görülmeye
başlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, bu Hükümet güven vermiyor. Olağanüstü hale, Refah Partisi, muhalefette 26 kez "hayır" dedi, iktidar oldu
"evet" dedi. Yine, Refah Partisi, Çekiç Güç'ü, Ermenistan'a hizmet etmekle suçladı "işgal gücü" dedi, iktidar oldu, 10 kez "hayır"
dediği Çekiç Güç'e bu kez "evet" oyu verdi. Muhaliflerini uşaklık etmekle suçladığı Amerika karşısında ise, kendisi iktidara
gelince, şeyhine biat eden mürit gibi saygıyla eğilen Refah Partisini, halkımız, hayretle, ibretle izliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanın ve çalışanların gözardı edildiği, yıllardır uygulanan çarpık sağ politikalar
sonucu, kamu çalışanları ve emekliler, bir lokma ekmeğe muhtaç duruma düşürülmüştür.
Çocuklarımızı, geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin pazarcılık yapmak zorunda kaldığı, memurumuzun
taksicilikle ek gelir kapısı aradığı, emeklilerimizin pazar yerlerinde çürük sebze ve meyve toplamak zorunda bırakıldığı bugünlere,
inatla sürdürülen sağ politikalar sonucu gelinmiştir. İşte, bu politikalar sonucu, kamu personel rejimi tıkanmış, bu da devlet
yönetiminde yeni yeni sorunlara yol açmıştır. O nedenle, devlet personel rejiminin yeni baştan ele alınıp, çalışanların ve
emeklilerin yaşam düzeylerini yükseltecek bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Ancak, böyle bir düzenleme, hukuka aykırı olarak
çıkarılacak yetki yasası aracılığıyla kanun hükmünde kararnameyle değil, Meclisten çıkarılacak yasayla yapılmalıdır. Oysa, siz,
kanun hükmünde kararname çıkarmak istiyorsunuz; çıkaracağınız kanun hükmünde kararnamelerle, kamu personelinin geleceğiyle
oynamak istiyorsunuz.
Evvelki gece, burada, geç saatlere kadar, basını baskı altına alma çabalarınıza yenisini mi eklemek istiyorsunuz, doğrusu merak
ediyoruz!..
Bu kanun tasarısını getirmekteki gayretiniz, sel önünden kütük kapma ya da yangından mal kaçırma gibi oluyor. Bu şekilde,
bir tasarıyı getirme hususunda gayret gösterirsiniz; ama, inandırıcı olamazsınız; çünkü, bu, bir ihtiyacın ve bir zaruretin neticesi
olarak huzurlarınıza gelmiş bir tasarı değildir. Ne kadar, esbabı mucibesini, inandırıcı sebeplerini kendi ölçülerinize göre ifade
ederseniz edin, bizi inandıramazsınız; mümkün değil.
"Hikâye malum; adamın birisi oruç yiyormuş da sormuşlar 'Yahu, orucu niye yiyorsun, utanmıyor musun?' Adam, 'Oruç
yiyişimizin 60 tane sebebi var' demiş. Sual soran demiş ki, 'Bir oruç yemeye 60 sebep uydurduğuna göre, hiç bunları yukarıdan
aşağıya sayma, biriyle belki bizi kandırırsın.' Sizin durumunuz buna benziyor sevgili arkadaşlarım; buna lüzum yok."
Evet, bu sözlere biz de aynen katılıyoruz. Refah Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz'un 23 Haziran 1993 günkü Meclis
birleşiminde görüşülmekte olan Yetki Yasa Tasarısı hakkında partisinin görüşlerini açıklarken söylediği bu sözlere bilmem
eklenecek bir şey var mı...
"Değerli milletvekilleri, biraz tarihi araştırın, yetkileri bu kadar toplayan yetkililer felah bulmamıştır. Zaman zaman
söylüyorum, 'Bütün yetkiler bendedir; devlet, benim' diyenlerin akıbeti çok feci olmuştur. Bu yetkileri bir araya toplayarak 'hepsi
bende toplansın, Meclisin yetkilerine de el koyayım, ambargo koyayım, hepsini ben halledeyim' derseniz, bir yerde tıkanırsınız,
bunları yürütemezsiniz ve akıbetiniz de hayırlı olmaz. Onun için, ben diyorum ki, gelin, Mecliste uyumlu bir şekilde bunları
müzakere ederek hayırlarda birleşelim; çünkü, hayırlarda yardımlaşma, bizim inancımızın gereğidir; ama, şerlerde yardımlaşma,
bizim inancımızın gereği değildir." Tabiî ki, kolayca anlaşılmıştır ki, bu sözler de, Refah Partili Sayın Ali Oğuz'a aittir.
Şimdi, Sayın Refah Partili milletvekillerine soruyorum: Hükümete aynı konuda yetki veren bir tasarıya ilişkin olarak bu
söyledikleriniz mi, yoksa, şimdi, aynı yönde Meclis gündemine getirdiğiniz bu tasarıyla mı yapmak istedikleriniz doğru? Yoksa,
Anadolu'daki bir türküde olduğu gibi karakolda doğru söyleyip, mahkemede yanıldınız mı?
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – O türkü öyle değil...
YUSUF ÖZTOP (Devamla) – O türkü öyledir, o türkü öyledir; biliyorum ben...
ZÜLFİKAR GAZİ (Çorum) – O türkü öyle değil; tam olarak söylemiyorsun...
YUSUF ÖZTOP (Devamla) – Hayır, o türkü öyledir... Araştırırız, bir daha bakarız.
Değerli milletvekilleri, işin özüne bakarsanız, getirilmiş olan yetki kanunu tasarısı, Anayasaya da aykırıdır. Anayasanın 128
inci maddesinin ikinci fıkrası "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir" der. O halde, kanunla düzenlenecek konularda, kanun
hükmünde kararname çıkarılması Anayasanın 128 inci maddesinin ikinci fıkrasına açıkça aykırıdır. Nitekim, Anayasa
Mahkemesinin bu konuda verilmiş olan bir kararı da vardır; 19.4.1988 tarih 1987/16 esas 1988/8 karar sayılı Kararı da, açıkça
bunu göstermektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında, Sayın Maliye Bakanını
dikkatle dinledim. Yetki yasa tasarısında çerçevenin geniş çizildiğini, kamu çalışanlarının ve emeklilerin özlük haklarının
iyileştirilmesine yönelik düzenlemeler yapılacağını ve Personel Yasasının sadeleştirileceğini söyleyen Sayın Maliye Bakanının
yaklaşımını iyi niyetle karşılamak isterdim; ne var ki, Meclisi by-pass ederek, böylesine köklü düzenlemeleri gerçekleştirmek
mümkün değildir.
Nitekim, geçmişte benzer düzenlemeler yapılmış, personel yasaları kanun hükmünde kararnamelerle 57 kez değiştirilmiş;
ancak, 657 sayılı Yasa yamalı bohçaya dönüştürülmüştür; hiçbir sonuç alınamamış, içinden çıkılmaz bir duruma düşülmüştür.
Meclis, yine, aynı hataya düşmemelidir. Eğer, devlet yapılanmasının temel direğini oluşturan kamu çalışanlarının özlük
haklarını çağdaş yönetim anlayışı doğrultusunda düzenlemek istiyorsak, Parlamentoda konuyu enine boyuna tartışarak yasal bir
çerçeveye oturtmalıyız. Aksi halde, yetki yasalarıyla çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler, Personel Yasasına yama üstüne
yeni bir yama eklemekten başka hiçbir sonuç doğurmayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çalışanların sorunları çözümlenmeden, devletin, demokratik, laik, hukuk devleti ilkeleri
çerçevesinde yeniden yapılandırılması da mümkün değildir. Çalışanların sorunlarıysa, günübirlik, palyatif önlemlerle
çözümlenemez. Sorun, ancak köklü bir reform anlayışıyla çözümlenebilir. Kamu çalışanlarına, öncelikle uygar dünyanın
benimsediği ölçülerde özlük haklarıyla birlikte, demokratik haklarının, bu arada, grevli, toplusözleşmeli sendikal haklarının
tanınması gerekmektedir. Eğer Hükümet samimiyse, öncelikle kamu çalışanlarının bu haklarını verecek, Anayasa hükmüne işlerlik
kazandıracak uyum yasalarını çıkaralım; kamu çalışanlarının halen faaliyet gösteren sendikalarına yasal geçerlilik kazandıralım.
Eğer samimiyseniz, Anayasayı değiştirerek, kamu çalışanlarına grevli, toplusözleşmeli sendikal hak tanıyalım. Geliniz "zam
yapacağız, iyileştirme yapacağız" diyeceğinize, Anayasayı birlikte değiştirelim. Öğretmenlere, sağlıkçılara, teknik personele ve tüm
kamu çalışanlarına, grevli, toplusözleşmeli sendika hakkı verelim. Kamuda, istihdamı da, verimliliği de, kamu çalışanlarıyla
birlikte gerçekleştirelim. Kamu çalışanlarına ulufe dağıtma anlayışıyla verilecek ücret artışları yerine, onların insanca
yaşamalarına olanak sağlayacak bir güvence sistemi yaratalım; var mısınız?..
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisi devre dışı bırakan, yasamanın devredilmezlik kuralını zedeleyen, Anayasaya
aykırı olan bu yetki tasarısı, Parlamentonun saygınlığına gölge düşürecektir. Hükümetin bu yanlışına ortak olmamak için,
tasarıya, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, ret oyu vereceğimizi bildiriyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztop. Süreye riayet ettiğiniz için de , ayrıca teşekkür ediyorum.
ANAP Grubu adına Sayın Biltekin Özdemir; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)
Sayın Özdemir, süreniz 20 dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, sözlerime, sizleri ve televizyonlarının başında bizleri izleyen yurttaşlarımızı, şahsım ve Anavatan
Partisi Grubu adına en içten dileklerimle ve saygılarımla selamlıyarak başlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün, gerçekten, Hükümetin gelecek aylarda uygulamaya koymayı hedeflediği düzenlemelerin çok
önemlilerinden birini tartışıyoruz ve bu konuda Hükümet, kamu çalışanlarıyla, bunların emekli, dul ve yetimlerini ilgilendiren, çok
geniş bir kitlenin göreve başlayışından yükselişine ve her türlü özlük haklarına ilişkin konularda çok iddialı bir yaklaşımla
düzenlemeler yapacağını söylüyor ve Büyük Millet Meclisinden yetki talep ediyor. Gerçi, Anayasamızın 128 inci maddesinde, bu
konuda kanunla düzenlenmesi gereken hususların yetki verilmek suretiyle düzenlenmesini önleyen bir hüküm yoktur; ancak, şunu
ifade edeyim ki, kamu personelinin özlük haklarına, kamu personelinin istihdamına ilişkin düzenlemelerin özelliği vardır.
Geçmişte yapılan bütün düzenlemeleri değerlendirdiğimizde, kamu personeliyle ilgili sorunların çözümlendiğini değil, bilakis
artırıldığını müşahede ediyoruz. Bugün, Hükümet getirmiş olduğu tasarıda neyi ileri sürüyor? İfade ettiği hususlar meydanda;
tasarının genel gerekçesinde diyorlar ki "kamu personeline sağlanan malî haklar yeterli değildir." Birinci gerekçeleri bu,
gerekçelerinin başında bu geliyor. Şimdi soruyorum, yeterli değil idiyse, dün yaptığınız zamları niçin daha fazla yapmadınız? Size
engel bir husus mu vardı, hukukî bir engel mi vardı? Demek ki, bu gerekçeleri gerçeği yansıtmıyor.
İkincisi; "sosyal ve diğer haklar yeterli değildir" deniyor. Kanunen, bu konularda Hükümetin her türlü yetkisi vardır; bu
yetkisini kullanmayıp, burada sanki yeni bir düzenleme yapacakmış gibi yetki talep etmesi de gerçeği yansıtmamaktadır.
Onun dışında, gerekçe olarak "reform çalışması yapacağız" deniyor. İşte şimdi bu noktaya değinelim Sayın milletvekilleri.
Bugün, Türkiye'de, gerçekten Personel Kanunu, personel rejimi üzerinde reform niteliğinde bir düzenleme yapılması gereği vardır;
bu gereğe itiraz etmek mümkün değildir; fakat bu gerek nereden çıkmıştır?
Bu gerek, genel olarak, son yıllarda uygulanan ve bu ihtiyacı, her yıl birbirinden daha büyük oranda ağırlaştıran ve yanlışları
artıran uygulamalardan çıkmıştır.
Geçtiğimiz dört beş yıl içerisinde, koalisyon hükümetleri, bütçe üzerinden, kamuya, kamu personeline ayrılan kaynakları önemli
ölçüde geriletmiştir. Hatırlayınız, daha 1994 yılında, kamu personelinin gelir düzeyi, enflasyon karşısında, reel olarak, yarı yarıya
geriletilmiştir; yüzde 150'ler dolayında enflasyon cereyan etmiştir, ancak, bunun yarısı kadar bir artırım yapılabilmiştir. 1994 yılı
sonunda, kamu çalışanlarının -emekliler dahil- beli kırılmıştır; doğrudur. Kamu çalışanlarının, bu şekildeki olumsuzluklar
dışında, sayıları da, yapay olarak, gereksiz olarak şişirilmiş, toplam kaynak artırılmadığı halde, paylaşanlar çoğaltılmış, kamu
çalışanlarına bir de bu suretle darbe indirilmiştir.
Hükümetler, geçmiş koalisyonlar dönemlerinde çalışmışlar, çalışmışlar, beş senede, personel reformu ilkeleri çıkardık diye,
herkesin, cümle âlemin bildiği ilkeleri, bir Bakanlar Kurulu kararı haline getirmişler, ondan başka, işe yarar hiçbir çalışmayı da
maalesef yapamamışlardır.
Sayın milletvekilleri, personel mevzuatı işi, anayasa düzenlemek kadar önemli bir iştir, anayasayı yazmak kadar zor bir iştir;
çünkü, türlü kamu istihdam yöntemlerine göre çalışan, ehliyetiyle, uzmanlığıyla, çalışma yöresiyle, işgal ettiği mevkinin
sorumluluğuyla, devlet için taşıdığı özellik ve önemle büyük değişiklikleri içeren hususları düzenlemek ihtiyacı vardır. Bu kadar
zor bir işin, tümüyle hükümetlerin yetki alanına bırakılması, geçmişte görülmüştür ki, yanlış olmaktadır.
Şimdi, Hükümet, bu düzenlemesinde de, kamu personel reformunu önümüze getireceğini ifade ediyor. Bu yanlıştır
arkadaşlarım. Özellikle, istihdam usulleri, Meclisin kendi tasarrufu içinde olması gereken bir keyfiyettir. Bunu, hükümetlerin
inisiyatifine bırakmak yanlış olur ve hükümetler de bundan yarar sağlamazlar, eğer, hükümetler iyi niyetliyse.
Benim endişem, bu yasal düzenlemede, bu yetki tasarısında, Hükümet, bir de, uzun yıllardır ilk kez, istihdam usullerini de
düzenleyeceğine dair yetki talep ediyor. Maliye Bakanı çıksın, burada ifade etsin, hangi istihdam usullerini, niçin
düzenleyeceklermiş; yani, devlet memuriyetine giriş koşullarını, bugünkünden daha değişik bir şekilde, ne amaçla düzenleyecekler?
Yoksa, devlet memuriyetine girebilme ehliyet ve liyakatinde olmayanların, tahsil ve eğitiminde olmayanların veya o sınav
koşullarını yerine getiremeyecek olanların kamu görevlerine girmesini mi hedefliyorlar?!. Hedeflemiyorlarsa, gelip burada niye, neyi
hedeflediklerini de açıklamak durumundadırlar.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bizim, 15 dolayında hizmet sınıfımız vardır. Bakın, bunların içinde öğretmenlerimiz vardır,
sağlık personelimiz vardır, teknik personelimiz vardır, üniversite personelimiz, yargı personelimiz, din görevlilerimiz vardır, genel
idare hizmetlerinde olan görevlilerimiz vardır ve bunların, ülkenin çeşitli yörelerinde ve kamunun çeşitli görevlerinde, gerek yatay
olarak gerek dikey olarak, çok değişik özellikleri ve sorumlulukları vardır. Bu kadar değişik bir düzenlemeyi, tutup "ben istihdam
rejimini sadeleştireceğim" diye ortaya çıkmak, belli ki, bu işi bilmemek demektir. Ben, samimiyetle söylüyorum, buraya, bunu yazan
ve getiren Hükümet, bu konunun önemini ve derinliğini kavrayamamıştır.
Değerli arkadaşlarım, olayın bir başka boyutuna daha değinmek istiyorum. Şimdi, açınız Anayasamızın 163 üncü maddesini.
Anayasamızın 163 üncü maddesinin son cümlesi bakınız ne diyor: "Carî yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik
tasarılarında ve carî ve ileriki yıl bütçelerine malî yük getirecek nitelikteki kanun tasarı ve tekliflerinde, belirtilen giderleri
karşılayabilecek malî kaynak gösterilmesi zorunludur." Anayasamız, burada, kanun hükmünde kararnameler bir tarafa, kanunlarda
bile, eğer, gider artırıcı bir husus varsa, bunun kaynağını göster diyor.
Şimdi, Hükümete soruyorum: Daha, şimdiye kadar, buraya, kaynak getirici hiçbir düzenlemeyle gelmemiştir. Nerededir bu
düzenlemeler? Hükümet, sürekli surette, yok harcamaya ve bütçe açıklarını alabildiğince artırmaya yönelik tavır ve uygulamalara
doğru yönelmiştir. Hükümetin bu konudaki tavrının, Türkiye ekonomisine, Türk toplumuna, Türkiye kalkınmasına ve Türkiye'deki
işsizlere -özellikle işsizlere- büyük, olumsuz etkiler yapacağından, çok ciddî kaygılar duymaktayım.
Sayın Başbakanımız, bazı kaynaklardan bahsettiler. Bu kaynaklarla ilgili bilgiler, Türk kamuoyuna yansıdı. Bunların bir
kısmının, kaynakla zaten ilgisi yok. Örneğin, Hükümet, bu tavrında "ben, dövizle borçlanacağım" diyor. Arkadaşlar, dövizle
borçlanmak ne demektir? Siz, gelirlerinizi Türk Lirası olarak toplayacaksınız, sonra, dövizle borçlanacaksınız; ondan sonra, devleti,
yeni kaynaklar yaratmadığınız takdirde, dövizzedelerin durumuna düşüreceksiniz. Başka ne yapacaksınız? Türkiye'de, faizler, Türk
Lirası üzerinden, bugün, yüzde 100'ler dolayındadır. Faizin kendisini, götürüp, dövizin anaparası olarak gizleyeceksiniz; belki de
"faizleri kaldırdım" diye anlatacaksınız; faiz giderleri, görüntüde bütçenizde azalmış görünecek; muhtemelen "faizleri azalttım,
öyleyse kaynakları artırdım" diye geleceksiniz; bu sefer de, tutup, harcamaları körükleyeceksiniz; yine kaynak yaratmamış
olacaksınız.
Hükümetin diğer kaynak unsurlarına bakıyorum: Önemli bir kaynak unsuru, dün, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edildi;
Telekom'u özelleştireceğiz. Telekom'dan sağlanacak kaynak, Türkiye'de konsolide bütçenin harcamaları için kullanılamaz arkadaşlar.
Türkiye'de, özelleştirme, gerekli bir uygulamadır. Bu, Anavatan Partisinin -dün de ifade ettim- Türk toplumuna kabul ettirmek için
onbeş sene uğraş verdiği ve kabul ettirmiş olmakla da iftihar duyduğu bir uygulamadır. Bugün, bu konunun, hiçbiriniz tarafından
tartışılmamasının sebebi, Anavatan Partisinin bu konuda gösterdiği cehdin sonucudur; halkımız, bunu, takdirle izlemektedir.
Şimdi, buradan sağladığınız kaynakları, özelleştirmeden sağladığınız kaynakları, gelin, cari harcamalar için çarçur edin diye,
kimse, size "devletin emvalini satın" demez. İşsizlerimiz için yeni istihdam alanlarına yatırım yapmak için bu kaynağı kullanmak
zorundasınız. Özelleştirmenin gerektirdiği, çalışanlarımızın istihdam üzüntülerini, sorunlarını, sıkıntılarını çözmek için
kullanmak zorundasınız. Yani, bu, munzam bir kaynak değildir değerli arkadaşlarım. Lütfen, buna, kaynak olarak bel bağlamayınız.
Ha, geriye bir kaynağınız daha kalıyor: Baktım, yukarıdan aşağıya hepsini tek tek değerlendirdim; küçük ve sonucu etkileyen
büyüklükte olmayanları bir kenara itersek, devletin nesi var nesi yok -arazisi, lojmanı, kampı, tesisi- satarsak, eh, 500 trilyon lira
daha gelir elde edeceğiz diye bir değerlendirme yapılmış. Arkadaşlar, bir an için bunun mümkün olduğunu kabul ediniz -değil ya-
bunun bir sıfırını atarsanız, geriye kalan kısmı hakikaten mümkün olabilir. Sayın Maliye Bakanlığının veznelerine, bir 50 trilyon
belki konulabilir. Onun pratikteki uygulamasını, kendileri, altı ay sonra, üç ay sonra göreceklerdir. Eğer, inşallah, o kadar ömürleri
sürerse tabiî ki.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Devam eder, devam eder...
E. YALIM EREZ (Muğla) – Dört sene...
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) – Ama, şunu ifade edeyim: Buralara bel bağlamakla Maliye Bakanlığı yapılmaz. Bu
kaynaklara bel bağlamakla devlet idare edilmez. Bu kaynaklara bel bağlanarak, Hükümetin, gelecekte, Türk toplumundaki kamu iç
malî dengesini kurması imkânı yoktur.
Sayın milletvekili arkadaşlarım, bu sebeple, şu ana kadarki uygulamalarıyla Hükümet, kaynak yaratmadan, mevcut mal
varlıklarını satarak ve döviz olarak borçlanarak bir politika götürmeye ve buna mukabil, geniş toplum kesimlerine, bu kaynakları
yaratmadan kaynak aktarmayı, sanki, gerçek bir kaynak aktarımıymış gibi sunmayı tercih etmektedir. Bunun, tabiatıyla sonuçları
bellidir. Bu şekilde, Türkiye'de, toplumun kaynak harcama dengesini sağlıklı bir şekilde kurmanız bir yana, mevcut dengeleri daha
da bozacak yaklaşımları benimsediğiniz takdirde, devletin, Hükümetin, borçlanma gereksinimi, hem miktar olarak hem içerik olarak -
yapısal olarak- daha da olumsuz biçimde oluşacak ve üstelik, borçlanmanın vadesi de bozulacaktır, kısalacaktır; faiz yükü -ister
anapara şekline döviz borçlanarak dönüştürün, ister Türk Lirası olarak borçlanın- yükselecektir ve ekonomi, daha olumsuz koşullara
gelecektir.
Şimdi, ben, Hükümete öneriyorum: Bu yetki yasa tasarısıyla bir düzenleme yapma gereği duyuyorsa eğer Hükümet, hakikaten,
kamu çalışanlarının, emekli, dul ve yetimlerin özlük haklarını iyileştirmeyi arzu ediyorsa, bu işte, cidden içtenlikliyse, bu takdirde,
-kendilerine öneriyorum ve çalışmalarımız sırasında yardımcı olmayı da vaat ediyorum- gelsinler, önce, şu işte ciddî bir çalışma
göstersinler, çalışmalarını tamamlasınlar, tasarılarını tamamlasınlar. Bu iş, öyle, akşamdan sabaha bitecek bir iş değildir; bu, en
az iki aylık bir çalışmayı gerektirir, belki de daha uzun bir süre çalışmayı gerektirir. Bu çalışmalarını tamamlasınlar ve kanun
tasarısı olarak Büyük Millet Meclisine getirsinler. Plan ve Bütçe Komisyonunda, Genel Kurulda, yine buradaki tempoda olduğu gibi
hızla çalışalım ve kanunla düzenlenmesi gereken bu hakların -bazı konularda, Hükümetin yetkisi olmayan alanlar da vardır, o
alanlar da dahil- tümünü kapsayacak şekilde, ciddî bir çalışma yapalım ve Türk toplumunun hizmetine sunalım. Benim önerim
budur.
Bu yapılmadığı takdirde, Hükümetin belli bazı kesimlere yapacağı iyileştirmelerin, diğer kesimler üzerindeki olumsuz etkileri,
en çok kendilerini rahatsız edecektir. Buna da, dikkatle değinmek istiyorum ve sözlerimi şöyle tamamlıyorum değerli arkadaşlarım:
Hükümet, gelir gelmez, hazırlıkları da bulunmadığı için, hazırlıklı olduğu izlenimini vermek amacıyla, daha çok, harcamalar
alanına yönelmiştir. Şu ana kadar çıkan, gerek yasal düzenlemeler gerek icraî düzenlemeler gerekse idarî düzenlemeler; yani, devlet
idaresine ilişkin düzenlemelerin tamamı harcamaya yönelik olmuştur. Ne yazık ki, daha, devletin kasasına sağlıklı gelir getirici ve
devletin varlıklarını artırıcı bir tek kuruşluk düzenleme ve işlem yapılmamıştır. Tabiî, bunun etkilerini, başta Hükümet olmak
üzere, halkımız, çok kısa zamanda, olumsuz olarak görecektir.
Ben, şimdi, buradan söylüyorum, Plan ve Bütçe Komisyonunda da, burada da, geçen tartışma ve görüşmelerimiz sırasında uzun
uzun anlattık, Türkiye'ye, bu yıl, 1996 yılında, 850 trilyon lira açık verecek bir bütçe sunduk, bütçenin harcamaları, orada, çok
şeffaf bir şekilde anlatıldı, gelirleri net bir şekilde anlatıldı. Şimdi, şu duruma göre, eğer, bu yıl bütçesi 850 trilyonun...
BAŞKAN – Sayın Özdemir 1 dakikanız var efendim.
BİLTEKİN ÖZDEMİR(Devamla) – ...üzerinde, muhtemelen birbuçuk katrilyonları aşan bir büyüklükle kapanır ve enflasyon
oranları da yüzde 100'ü aşacak şekilde, halkı dolaylı ve en acımasız enflasyon vergisiyle cezalandırırsanız, buna şaşmamak
gerekir diyor ve Hükümetin, bu yanlış yaklaşımlarını tekrar masaya getirmesi gerekir diye düşünüyorum.
Grubum adına hepinize saygılarımı sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Biltekin Özdemir.
DSP Grubu adına Sayın Mümtaz Soysal...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Grup adına, Sayın Zekeriya Temizel konuşacaklar Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki efendim.
DSP Grubu adına, Sayın Zekeriya Temizel; buyurun efendim.
Sayın Temizel, süreniz 20 dakikadır. (DSP sıralarından alkışlar)
DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kamu Personeliyle Emeklilerinin Malî Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı üzerinde, Demokratik Sol Partinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum;
sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinden beklenilen işlevlerle hiç
bağdaşmayan bir çalışma düzenine girmiş bulunmaktadır. Bir ülkede, Parlamentonun yasa yapma işlevi, öncelikle, düzenlenecek
konunun çok iyi araştırılması, toplumun gereksinmelerinin tüm ayrıntılarıyla belirlenmesi, daha sonra da, sorunu giderecek yasa
önerisinin hazırlanmasıyla başlar.
Toplumsal gereksinmelerin belirlenmesi ve bunlara uygun çözümlerin oluşturulması ise, toplumun ilgili tüm kesimleriyle çok
yakın bir işbirliğini gerektirir. Toplumun tüm ilgili kesimleriyle gerekli işbirliğini gerçekleştirmeden, bu kesimlerin gereksinmelerini
giderecek ve herkesin bu düzenmeleye uyumunu sağlayacak bir yasa yapmak olanaksızdır. İşte, bu nedenle, Demokratik Sol Parti,
toplumsal uzlaşmanın sağlanmasında çok önemli bir işlev görecek, ekonomik ve sosyal konseyin kurulmasına ve bu konseyin
göstermelik bir organ olmaktan öte, gerçekten çalışacak bir organ olmasına büyük önem vermektedir.
Yasa yapma sürecinde, bundan sonra gelen aşama ise, konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi ihtisas komisyonlarında
ayrıntısıyla değerlendirilmesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ihtisas komisyonları, bu çalışmaları sırasında ilgili kurum ve
kuruluşların bilgi birikimi ve deneyimlerinden yararlanmak zorundadır. Bir yasa tasarısı ancak böyle olgunlaşır; ancak bu sayede
kişi ve kuruluşların sorunları, hakkaniyet esaslarına göre ve eşitlik ilkesi de gözetilerek çözülecek bir nitelik kazanır.
Yasanın ilgilendirdiği tüm kesimlerin durumlarının, yasa yapımında göz önünde bulundurulmaması, yasa ile bazı kişi ve
gruplara çok daha fazla avantajlar sağlanırken, bazı kişilerin de hak kaybına uğraması sonucunu doğurur. Bu durumda, yasa
uygulayıcıları da "ne yapalım yasa böyle" diye bazı kişilerin haklarının kaybına göz yummak zorunda kalırlar.
Değerli milletvekilleri, yasaların yapımında, parlamentolarda gerekli sürece uyulmamasının birinci sonucu budur; yani, yasa
yaparsınız; ama, hakkaniyetli bir yasa yapamazsınız. Bunun bir diğer sonucu daha vardır, o da, yasa yaparsınız; ama, o yasanın
uygulanma olanağı olmaz. Hepiniz çok iyi bilirsiniz ki, Türkiye, bu tür yasaların çokluğu nedeniyle, uygulanmayan yasalar çöplüğüne
dönüşmüştür.
Bir konuda yasa yokluğu, o konuda uygulanmayan bir yasanın bulunmasından çok daha iyi bir durumdur; çünkü, bazı yasalar
uygulanma olanağı bulmazlar; ama, bir kişiyi cezalandırmak gerektiğinde, o düzenleme derhal akla gelir. Örneğin, Türkiye'de, 237
sayılı Taşıt Yasası vardır. Bu yasanın çiğnendiğini herkes bilir. Her gün dışarı çıktığınızda, bu yasanın çiğnendiğini sizler de
gözlerinizle görürsünüz sayın milletvekilleri. Çünkü, o yasada, kimlerin taşıt kullanacağı, kimlere taşıt tahsis edileceği ayrıntısıyla
yazılmıştır; bunun dışında taşıt kullanılması da suçtur; ama, Parlamentonun kapısından çıktığınız andan itibaren, bu yasanın
çiğnendiğini, dolayısıyla, suç işlendiğini görürsünüz. İşte, bir memur hakkında da, başka herhangi bir neden bulunmazsa, en
azından, bu yasanın ilgili hükmünü çiğnedi diye, çok rahatça soruşturma yaptırabilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, bugün, gelişmiş, çağdaş ülkelerde bir yasanın yasalaşma süreci ortalama birbuçuk yıldır. Bazı ülkelerde
de, örneğin, Hollanda'da, bu sürenin altı yıla kadar uzadığı ileri sürülmektedir, söylenmektedir. Yasa bu şekilde yapılınca, o ülkede,
o yasa uygulanır, herkes de yasaya uyar, saygı duyar. Kabul ediyoruz, biz, bir yasa için altıbuçuk yıl zaman harcamayalım; ama, bir
yasanın yapılmasına altıbuçuk ayda mı harcayamayız; altıbuçuk aydan da vazgeçtik, altıbuçuk günde mi harcayamayız?
Değerli milletvekilleri, şu anda önümüzde bulunan yasa tasarısı, Plan ve Bütçe Komisyonunda üç saat, belki Genel Kurulda da
üç saat olmak üzere altı saatte çıkarılacak olan bir yasa tasarısıdır. Bazı ülkelerde yasalar altı yılda, toplumun tüm kesimlerinde,
bütün ayrıntısıyla tartışıla tartışıla çıkarılırken, Türkiye Büyük Millet Meclisinin altı saatte yasa çıkarmasını, çağdaş ülke
düzeyiyle, çağdaş demokratik sistemlerle bağdaştırmak mümkün müdür? Böyle bir yasa yaptıktan sonra, bu Parlamento "ben yasama
görevini yerine getirdim" diyerek huzur içinde olabilir mi?
Bizim, bugün, karşı karşıya bulunduğumuz yasa tasarısı, daha doğrusu, birkaç saat sonra çıkaracağımız yasa, kamu personeli
ile emeklilerin, malî, sosyal ve diğer haklarında düzenlemeler yapılmasına ilişkindir. Demokratik Sol Parti, elbette ki, bu konularda
yapılacak, hele, çalışanların çalışma yaşamını, sosyal haklarını, emekliliklerini düzenleyecek yasalara karşı çıkmaz Ancak,
burada yapılan bir düzenleme değildir; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi, çıkarılacak olan bu yasayla, çalışanların -yani, kamu
personelinin- ve emeklilerin, malî, sosyal ve diğer hakları konusunda bir düzenleme yapmamaktadır. Peki ne yapmaktadır? Sadece,
yasa yapma yetkisini devretmektedir; yasal düzenleme yapmak yerine, Meclisin, bu konudaki devredilmez yetkisini devretme çabası
içerisindedir.
Bu yasa tasarısının içerisinde -özellikle, amaç maddesinin görüşülmesi sırasında arkadaşlarım tarafından dile getirilecek- çok
önemli konular vardır. Kamu personelinin istihdam esaslarının düzenlenmesi, bırakın, bir kanun hükmünde kararname konusunu,
neredeyse tek başına bir yasa konusunu aşar. Bugün, sosyal güvenlik sistemi konusunda; yani, çalışanların, emeklilerin konusunda,
bırakın, kanun hükmünde tek kararnameyle olayı düzenlemeyi, birden fazla yasa yapma zorunluluğu vardır.
Bu tasarının görüşülmesi sırasında, öncelikle değerlendirilmesi gereken bir diğer konu da, böyle bir düzenlemenin yetki kanunu
içerisinde yapılıp yapılmayacağı konusudur. Biraz önce belirttim, bu kapsam içerisinde, böyle bir yetki kanunuyla düzenleme
yapılma olasılığı yoktur. Tüm çalışanların hayatını etkileyecek temel yasalarda değişiklik yapılmasına yönelik ve çok uzun ve
ayrıntılı çalışmaları gerektiren bir kanunun, Bakanlar Kurulunun yetkisine bırakılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, yasa
yapma işlevinden vazgeçtiği anlamına gelir; ki, bu durum, Anayasanın 2 nci maddesine de, 7 nci maddesine de çok açık bir
aykırılık taşır. Çünkü, Parlamentonun bu konulardaki işlevlerini kaybetmesi ve yürütmeye devri sonucunu doğurur ki, bu,
Anayasamızın 7 nci maddesi açısından kabul edilmez bir uygulamadır.
Bunun yanında, bazı hakların, ilgililerin gereken katılım ve mücadelesi olmadan edinilmesi, o hakların yeterince
anlaşılamaması ve korunamaması sonucunu da doğurmaktadır. Çalışanların sendikal hak ve toplugörüşme hakları elde etmeleri,
özlük haklarını da bu ilkeler çerçevesinde oluşturmaları, demokratik sistemlerde, çalışanların doğal hakkıdır. Böyle bir hak, kanun
hükmünde kararnameyle, çalışanlara verilebilir mi? Çalışanların çığ gibi büyümüş sorunları, yangından mal kaçırır gibi yapılan
düzenlemelerle çözülebilir mi?
Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki kamu personel rejiminin neredeyse işlerliğini yitirdiği, emeklilik sisteminin çöktüğü,
çalışanların ne bugünlerini ne de geleceklerini güvencede görmedikleri bir gerçektir. Kamu personel rejiminde liyakat ve kariyer
ilkesi terk edilmiş, kamu yönetimi, siyasî istikrarsızlıktan her boyutta etkilenir bir hale gelmiştir. Halbuki, gelişmiş demokratik
rejimlerde, kamu yönetimi ve kamu örgütü tam bir güvenceye kavuşmuş, kamu yöneticilerinin de, siyasî iktidarlara karşı
korunmasına ilişkin çok ayrıntılı yasal düzenlemeler yapılmıştır. Evet, değerli milletvekilleri, kamu yöneticilerinin siyasî iktidara
karşı korunması için çok ayrıntılı yasal düzenlemeler yapılmıştır. İşte, bu nedenle, kamu yönetimi, siyasal istikrarsızlıklardan
etkilenmez. Bu ülkelerde de hükümet bunalımları olur; ama, kamu yönetimi işler, bürokrasi görevini yerine getirir. Şimdi işlemez
hale gelen kamu yönetimini etkin ve verimli bir hale getirmek için düzenlemeler yapmak üzere yetki istenilmektedir.
Değerli milletvekilleri, kamu yönetimini etkin ve verimli bir hale getirmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi bir işlev
üstlenmeyecekse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, hangi konuda işlev üstlenecektir? Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu kadar önemli bir
yetkisinden vazgeçebilir mi? Bu konularda toplumsal uzlaşma sağlama olanağı aramazsa, sorunları bulunan kesimlere ulaşmaz ve
onlarla uzlaşma zeminleri aramazsa, hangi konu için, Türkiye Büyük Millet Meclisi, uzlaşma arama çabasına girecektir.
Sosyal güvenlik sisteminin durumunu hepiniz biliyorsunuz. İşçisi de, işvereni de bu konuda çok tedirgindir. Sorun, ülkenin en
önemli sorunudur. Soruna, çözümün, bu Parlamento çatısı altında aranılması gerekmektedir. Yoksa, Parlamentonun yetkilerini
Hükümete devrederek sorunun çüzülmesine olanak tanımak gerçekten olanaksızdır.
Ülkemizdeki personel ve emeklilik rejimi, 657 sayılı Yasanın çıkarılmasından bu yana, birçok kanun hükmünde kararname ve
bunlara dayanılarak yapılan düzenlemelerle içinden çıkılamaz bir hale gelmiştir. Kanun hükmünde kararnameyle, personel rejimi
düzenlemesinin sonucu ortadayken, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir defa daha bu riski göze alabilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu kadar geniş bir kitleyi ilgilendiren ve devlet yapısıyla bu kadar yakın ilgisi olan bir konu, ancak
Türkiye Büyük Millet Meclisinde çözülür. Zaten, tüm çalışanların haklarıyla ilgili bu düzenlemenin de kanun hükmünde
kararnameyle yapılması Anayasamıza aykırıdır. Hükümet, bu konuda, kanun hükmünde kararname yaparak zaman kazanamaz.
Yıllardır kanun hükmünde kararname düzenlemeleriyle karmakarışık olmuş bir konunun, ivedilikle de herhangi bir ilgisi olamaz;
yani, bu konunun ivediliğinden bahsedilemez. Aksine, bu şekildeki bir düzenleme için ısrar edilirse, kaybedilen zamanın üzerine bir
zaman daha eklenir.
Değerli milletvekilleri, personel düzenlemeleri, kişi haklarını, çalışanların haklarını ilgilendiren; dolayısıyla, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin, yasa ile düzenlemesi gereken bir konudur. Üstelik de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde, Anayasaya uyum
yasalarını çıkarma gibi çok acil bir görev durmaktadır. Bu görev, Demokratik Sol Parti dışında hiçbir parti yetkilisi veya parti
tarafından hatırlatılmamakta, unutulmuş gibi gözükmektedir.
Bu düzenlemeler yapılmadan, Anayasaya uyum yasaları çıkarılmadan, eğer, kanun hükmünde kararname çıkararak düzenleme
yapma yetkisine ilişkin bu yasa çıkarılırsa, bunun, Anayasa aykırılığı nedeniyle, Demokratik Sol Parti, Anayasa Mahkemesinde
iptalini mutlaka sağlayacaktır. Bunun sağlanacağı konusunu anlamak için, daha önceki yetki yasalarıyla ilgili olarak Anayasa
Mahkemesinin vermiş olduğu kararlara bakmak yeter.
Demokratik Sol Parti, tüm çalışanları ilgilendiren bir konuda, çalışanların sorunlarının çözümü için gece gündüz çalışmaya
hazırdır; yeter ki, konular Parlamentonun önüne getirilsin ve bu Parlamentoya çalışma konusunda zaman tanınsın; yani, kısacası,
Parlamentonun çalışması istenilsin.
Bu nedenlerle, İktidarın, bu yetki yasa tasarısı konusundaki yaklaşımını bir daha gözden geçirmesini, konunun, Parlamentoda
yasal çözümü isteniyorsa, Demokratik Sol Parti olarak buna hazır olduğumuzu, aksi halde, yasa tasarısına, Demokratik Sol Parti
Grubu olarak ret oyu vermek yanında, konuyu Anayasa Mahkemesine de götüreceğimizi bildiriyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(DSP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Temizel.
Şahısları adına söz isteyen sayın üyelerin adlarını okuyorum: Sayın Hikmet Sami Türk, Sayın Fikret Karabekmez, Sayın Halit
Dumankaya, Sayın Algan Hacaloğlu.
Sayın Hikmet Sami Türk, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika Sayın Türk.
HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, ilk
yetki kanunu tasarısını görüşmektedir.
19 uncu Dönem, yetki kanunlarının çokça çıkarıldığı ve o ölçüde, Anayasa Mahkemesince iptal edildiği bir dönem olmuştur.
20 inci Dönemin de, aynı durumla karşılaşmaması beklenir. Bu bakımdan, parlamenter rejimlerde, yasama yetkisinin, kural olarak,
yasama organına ait olduğunu ve yürütme organının görevinin, yine, kural olarak, bu yasaları uygulamak olduğunu hatırlamak
yerinde olur.
Çağın gereksinmelerini karşılamak üzere, bazı ülkelerde, yürütme organına da, yasaların uygulanmasını gösteren
düzenlemeler yapmanın yanında, aslında yasa konusu olan hususlarda da düzenleme yapma yetkisinin verildiğini görmekteyiz. Bu,
parlamenter rejimin biraz dışına çıkan ülkelerde, örneğin, Fransa'da, 1958 Anayasasından sonra daha geniş bir biçimde
uygulanmaktadır. O kadar ki, Fransa'da, yasa konuları, anayasada tek tek gösterilmiş, bunun dışında kalan konularda, yürütme
organının -bakanlar kurulunun- düzenleme yapma yetkisine sahip olduğu belirtilmiştir; ancak, Fransa, yarıbaşkanlık sistemini
uygulamaktadır. Türkiye'de ise parlamenter rejim geçerlidir, kuvvetler ayrılığı geçerlidir ve Türk hukukunda da, yasama yetkisi,
kural olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir ve devredilemez. Anayasamızın 7 nci maddesi de bunu belirtmektedir.
Türkiye'de, öteden beri, yürütme organına, aslında yasa konusu olan hususlarda düzenleme yapma yetkisinin verildiğini
görüyoruz. Örneğin, 1876 Kanunî Esasisinde, 1908'de yapılan değişikliklerle, hükümete, kanun-u muvakkatlar; yani, geçici kanunlar
çıkarma yetkisinin verildiğini biliyoruz. 1961 Anayasasında, 12 Mart döneminde, 1971 yılında yapılan değişikliklerle de kanun
hükmünde kararname kurumu, Türk hukukunda benimsenmiştir. 1982 Anayasası da, bazı yeni kayıtlarla bu kurumu sürdürmektedir.
Aslında, yasama yetkisi, kural olarak Yasama Organına -Türkiye Büyük Millet Meclisine- ait olunca ve bu yetki, kural olarak
devredilemez nitelikte olunca, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi; yani, hükümet tarafından yasa konularında düzenleme
yapma yetkisi de, istisnaî nitelikte bir yetki olarak değerlendirilmelidir. Nitekim, Anayasa Mahkememizin görüşü de bu merkezdedir.
Anayasa Mahkemesinin son yıllarda verdiği iptal kararları, bir bakıma, yetki kanunları ve onlara dayanarak çıkarılan kanun
hükmünde kararnamelerin iptali üzerinde yoğunlaşmış bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi, çeşitli kararlarında, kanun hükmünde
kararnamenin niteliğini ve hangi koşullarda çıkarılacağını somutlaştırmış bulunmaktadır.
İzin verirseniz, Anayasa Mahkememizin bu konudaki görüşünü özetlemeyi yerinde görüyorum. Anayasa Mahkememize göre,
Anayasamızın yasama yetkisiyle ilgili 7 nci, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkileriyle ilgili 87 nci ve kanun hükmünde
kararnamelerle ilgili 91 inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi, kendine özgü ve
ayrık bir yetki niteliğindedir; istisnaî bir yetki niteliğindedir. Bu yetki, ancak ivedilik gerektiren belli konularda, kısa süreli yetki
yasalarına dayalı olarak kullanılmalıdır ve bu yetkinin amacı da, etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler yapmaktır. Anayasa
Mahkemesi, Anayasamızın 87 nci maddesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisini ifade eden hükmünü, bunun, ancak, sınırlı konular için kullanılabileceği biçiminde
değerlendirmektedir.
Bunun yanında, Anayasa Mahkemesi, kanun hükmünde kararnamelerin konuları gibi, amaç, kapsam ve ilkelerinin de geniş
içerikli, her yöne çekilebilecek, yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemesi gerektiği düşüncesindedir. Yine, Anayasa
Mahkemesine göre, Bakanlar Kuruluna verilen bu yetkinin kullanılma süresi kısa olmalıdır; çünkü, bu yetki, istisnaî bir yetki
niteliğindedir.
Durumun böyle olduğunu, Anayasamızın 91 inci maddesinin bazı hükümlerini dikkate aldığımızda da açıklıkla görebiliriz.
Bildiğiniz gibi, Anayasanın 91 inci maddesine göre, Meclisin yapacağı yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin
amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını
göstermelidir. Ancak, Anayasa koyucu, bu konuda öylesine titiz davranmıştır ki, hükümetin çıkaracağı kanun hükmünde
kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmak zorundadır. Bu yetki kanunları ve
bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülecektir. Yetki kanunları, çoğu zaman, öncelik ve ivedilikle görüşülüyor; ama, Türkiye'de, kanun hükmünde
kararname kurumunun uygulandığı dönemde, maalesef, bu kanun hükmünde kararnamelerin de, Türkiye Büyük Millet Meclisi
komisyonları ve Genel Kurulunda, öncelikle ve ivedilikle görüşülmesi ilkesine uyulmadığını görmekteyiz ve böylece, şu anda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarının gündeminde görüşülmeyi bekleyen pek çok kanun hükmünde kararname
bulunmaktadır; işte, şimdi, bunlara bir yenisi eklenecektir.
Geçmiş yıllardaki kanun hükmünde kararname uygulaması, Anayasa Mahkemesinin sürekli iptalleriyle, âdeta, o kurumdan
beklenen yararı hemen hemen hiçe indirgeyen ve hukukî alanda bir keşmekeş yaratan; kazanılmış olan hakların, daha sonra, kanun
hükmünde kararnamelerin iptaliyle ne olduğu, ne olacağı konusunda geniş tartışmaları birlikte getiren bir konu olmuştur. Ayrıca,
kanun hükmünde kararname kurumunun Türkiye'de uygulandığı dönemde, aynen veya değiştirilerek kabul edilen kanun hükmünde
kararnameler yanında, reddedilen kanun hükmünde kararname sayısının da oldukça fazla olduğunu görüyoruz.
BAŞKAN - Sayın Türk, 1 dakikanız var efendim; süreyi uzatmıyoruz.
HİKMET SAMİ TÜRK (Devamla) – Bu da, kanun hükmünde kararname kurumunun, her zaman, yasama organının iradesine
uygun biçimde kullanılmadığını göstermektedir.
Şimdi, hazırlanan yetki kanunu tasarısı bu ölçüler içerisinde değerlendirildiğinde, şu noktaların belirtilmesini yararlı
görüyorum: Bu yetki tasarısı, amacı ve kapsamı itibariyle çok geniştir ve ilkeler, amaçta olduğu gibi çok genel ifadelerle
belirtilmiştir. Öngörülen kullanma süresi, altı ay gibi oldukça uzun bir süredir. Bu durumda, hazırlanmış olan yetki kanunu
tasarısının, Anayasa Mahkemesi içtihadıyla somutlaştırılmış olan kanun hükmünde kararname ve yetki kanunu kurumunun anlam
ve niteliğine uygun düşmeyeceğini ve yeni bir iptalle karşılaşabileceğimizi anlamak için çok fazla düşünmeye gerek yoktur.
Yüce Meclisin bu noktaları dikkate alacağını ve kamu personeli alanında gerekli olan reformu partilerarası bir uzlaşmayla
sağlayabileceğini, bu arada, Anayasamızda yapılan değişikliklere paralel olarak kamu personeli sendikaları ve Anayasada öngörülen
toplugörüşme süreciyle ilgili uyum yasalarını bir an önce çıkaracağını umut etmek istiyorum. Meclisin asıl yapması gereken budur.
Bu düşüncelerle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP,CHP ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türk.
Şahsı adına ikinci konuşma Sayın Fikret Karabekmez'in; buyurun efendim.
Sayın Karabekmez, sizin de süreniz 10 dakika efendim.
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Yasa
Tasarısının tümü üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhterem arkadaşlar, muhalefet parti sözcülerini ve şahsı adına konuşan arkadaşımızı dinledik. Yapılan eleştirilerin birçoğu
Anayasaya aykırı olduğu yönünde idi. Anayasamızın 91 inci maddesi, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini açıkça
düzenlemiştir. Bundan dolayı, bu tasarının Anayasaya aykırı olduğunu iddia etmek, mücerret, dayanaksız iddiadan başka bir şey
değildir.
Birkısım sözcü kardeşlerimiz de, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin istisnaî olduğunu söylemişlerdi. Evet, kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi istisnaîdir; Meclis tarafından Bakanlar Kuruluna istisnaî olarak verilen bir yetkidir. Gönül
isterdi ki, Meclisimiz çok hızlı çalışsın, tüm yasalarımız hızla çıksın ve böyle, kanun hükmünde kararname çıkarmaya ihtiyaç
duymayalım. Bir aydır Meclisi çalıştırıyoruz, muhalefet partili arkadaşları görüyoruz; kapıda bekliyorlar, yoklama istiyorlar,
yoklama yapılsın da çoğunluk sağlanmasın, Meclis o gün çalışmasın... Arkasından yapılan işler; gecenin geç saatlerine kadar
tekrar tekrar yoklama isteniyor ve İktidar tarafından getirilen bütün teklifler, incelenmeden reddedilmeye çalışılıyor. Bunun neticesi
nedir? Meclisimiz yapması gereken görevi yapamıyor arkadaşlar.
Eğer muhalefetteki arkadaşlarımız, bu, gelen kanun teklifleriyle ilgili konuyu inceleyip, sadece daha güzel yasalar çıkması
yönünde teklifler getirselerdi, Meclisimiz çok daha başarılı olurdu, biz de muhalefetin tekliflerinden çok daha fazla istifade ederdik.
Muhalefet, tüm doğruları da eleştirme psikolojisine girdiği için, muhalefetin yaptığı haklı eleştiriler de, maalesef, bu kalabalık
eleştirilerin içinde kaybolup gidiyor, Meclis tarafından nazarı dikkate alınamıyor.
Arkadaşlar, önümüzdeki kanun hükmündeki kararname neyi getiriyor? Hep beraber, çok yakın bir zamanda, seçim
çevrelerimizden geldik. Hepimiz, kamu personeli arasında adaletsizliğin olduğunu bizzat ilgililerden dinledik, bu adaletsizliğin en
kısa zamanda giderilmesi için çalışmaya söz verdik, fakat görülüyor ki, Meclisimizin bu çalışma temposu içinde bu adaletsizliği
düzeltmemiz çok uzun zaman alacaktır. Bu nedenle, Hükümete, kanun hükmünde kararname ile yetki verilerek, ileride yapılması
düşünülen kamu personel rejimindeki reform için ön hazırlıklar yapılacaktır. Bu nedenle, kanun hükmünde kararname çıkarma yetki
tasarısını uygun buluyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karabekmez.
Aslında, burada müzakere edilen; kanun hükmünde kararname değil, kanun hükmünde kararname çıkarma konusunda Hükümete
yetki verilmesidir.(DSP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki müzakeler bitmiştir.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
Kamu Personeli ile Emeklilerin Mali, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı
Amaç
MADDE l. – Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelin çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu
hizmetlerinin düzenli, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesini, maaş unsurlarının azaltılarak sadeleştirilmesini ve maaş
hesabının basitleştirilmesini sağlamak üzere bunların ve emeklilerin malî, sosyal ve diğer hakları ile istihdam esas ve usullerinde
daha adaletli düzenlemeler ve değişiklikler yapmak amacıyla Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi
vermektir.
BAŞKAN – Efendim, madde üzerinde ANAP Grubu adına, Sayın Mehmet Keçeciler. Şahısları adına, Sayın Fikret
Karabekmez, Sayın Lütfi Yalman, Sayın Suat Pamukçu, Sayın Mehmet Aykaç, Sayın Hikmet Uluğbay söz istemişlerdir.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, Grubumuz adına Sayın Recep Mızrak konuşacaklar efendim.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, DSP Grubu adına Sayın Hikmet Uluğbay konuşacak efendim.
NİHAT MATKAP (Hatay) – CHP Grubu adına Sayın Önder Sav konuşacaklar efendim.
BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Recep Mızrak, buyurun efendim.
Sayın Mızrak, süreniz 10 dakika efendim.
ANAP GRUBU ADINA RECEP MIZRAK (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Kamu Personeli ile Emeklilerin
Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı hakkında Anavatan Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Şahsım ve Grubum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, mevcut memurlarımız, gerek genel bütçeli kuruluşlarda çalışan, gerekse kamu iktisadî teşebbüsleri, yani 233
sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye tabi olarak çalışan, bunun dışında, belediyeler ve sair yerlerdeki kamu personeli
niteliğindeki elemanlara ödenecek olan ücretler, yani malî haklar, bunların sair sosyal hakları, disiplin ve buna benzer, tüm bunları
ilgilendiren hususlarda bir düzenleme yapma yetkisini, Hükümet, Meclisten talep etmektedir; bunu, kendisinin yapacağını ifade
etmekte ve bu konuda yetki almak istemektedir.
Elbette ki memurlarımızın malî durumlarının düzgün olduğunu ifade etmek mümkün değil. 1991 yılından bugüne gelindiği
zaman -rakamlarla ifade edilmeye çalışılacak olursa- şunu görmekteyiz: 1991 yılındaki enflasyon yüzde 0 civarındayken,
memurlara, sadece ve sadece, o sene yüzde 121 mertebesinde bir zam yapılmış; ondan sonraki yıllarda, sürekli olarak enflasyonun
altında ve özellikle, 1994 yılında, yüzde 149,6 seviyesindeki bir enflasyona rağmen, yüzde 111,93'lük bir zam ile o tarihlere kadar
enflasyona ezdirilen memurlarımız, daha da ezdirilmiş ve mağdur duruma düşürülmüştür.
Bu bakımdan, yüzde 0 mertebesinde brüt olarak verilen bu zamlar- esasen, vergi dilimlerindeki yükselmeden dolayı net olarak
yüzde 50 mertebesinde olmayan bu zamlar- elbette, tarafımızdan sevindirici bulunmakla beraber yetersiz ve bu yetersizlik
karşısında, kamu personelinin durumlarının daha da iyileştirilmesi yönünde, hükümetler tarafından ve üzerine görev düşmesi
halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından birtakım düzenlemeler yapılması, bir ihtiyaç olarak, tarafımızdan da
düşünülmektedir.
Değerli arkadaşlarım, memurların durumları elbette düzeltilmeye muhtaç olmakla beraber, son derece önemlidir. Yaklaşık 1
milyon mertebesinde çalışan ve 1,5 milyon mertebesinde de emekli olmak üzere 2,5 milyon insanımızı çok yakından ilgilendiren,
onların çoluğunun çocuğunun iaşesini, geçimini yakından ilgilendiren böyle bir kanun, bize göre, neredeyse, kaynak bulma,
olağanüstü hal, Çekiç Güç kadar önemlidir. Bu kanunun da çıkarılabilmesi için, bu kanunun da en olgun bir biçimde
oluşturulabilmesi için, mutlaka ve mutlaka, Meclise getirilmesi gerekmektedir diye düşünmekteyiz.
Onun ötesinde, birine veya birilerine veya Hükümete yetki verilebilmesi için, elbette, yetkiyi iyi kullanabileceği ve kendisinin
yaptığı icraatlardan dolayı -yanlış anlaşılmasın- neredeyse en iyi biçimde düzenleme yapma ve sair hususlarda yetkiye layık
olacağı konusunda da sarsılmaz bir kanaat oluşması gerekir diye düşünmekteyiz.
Bu zamana kadar, mevcut Hükümetimizin, geçmişte, özelleştirme konusunda -Telekom bunun içerisinde- yine, geçen hafta
görüştüğümüz Çekiç Güç konusunda, maalesef, daha önce söylediklerinden farklı bir biçimde davranış göstermiş ve bunu, gerek 65
milyon insanımız gerekse Yüce Meclis ibretle izlemiştir.
Onun ötesinde, yine, kaynak tedariki, kaynak bulunması ve ihtiyaçlarımızın karşılanması maksadıyla daha çok yeni, iki gün
önce,ineredeyse "On Emir" gibi, 10 tane husus gündeme getirilmiştir. Bunlardan bir tanesi, tahsilatların hızlandırılmasıdır; 1992
yılında tahsilatların hızlandırılmasıyla ilgili 3773 sayılı Kanun gündeme geldiği zaman, özellikle Refah Partisi kanadının neler
söylediği hepimizin hafızasındadır. 673 kişi mertebesindeki insanlar için; unu kuru, tuzu kuru insanların, unun ve tuzunun biraz
daha kurutulması maksadıyla bu Kanunun çıkarıldığını ifade edenlerin, bugün, yeniden, bir kaynak yaratmak maksadıyla, bir
kurtarıcı gibi buna sarılmaları da, yine ibretle izlenecek ve kendilerine duyulacak olan güvenin, maalesef, sarsılmasına sebep olacak
bir uygulamadır.
Aynı şekilde, çalışanların tasarrufa teşvik kesintilerinde 400 trilyon lira mertebesinde bir paranın bulunduğu, bunun 120 trilyon
mertebesindeki anaparasının taksitler halinde, nemasının ise verilip verilemeyeceği konusunda da yine herhangi bir açıklama
olmayan böyle bir uygulamayla; çalışanların, emekli oldukları zaman, emekli maaşlarının yüzde 40'ı mertebesinde bir para alarak
kendilerinin durumlarının birazcık daha düzeltilmesine sebep olabilecek bir ödemenin, yine bu Hükümet tarafından kesilmesinin
düşünülmesi de, ayrıca ibret verici, hepimizin ibretle izlediğimiz başka bir uygulama olacaktır. Kaldı ki, Refah Partisi tarafından,
çok değil, bundan bir ay, birbuçuk ay kadar önce, "Zorunlu Tasarruf" adı altında kesilen ve burada biriken paraların hükümetler
tarafından isabetli bir biçimde kullanılmadığına dair bir araştırma önergesi verilmiş ve bu araştırma önergesi de Yüce
Meclisimizde tartışıldıktan sonra, konunun araştırılmasına karar verilmiştir.
Kaynak temini konusunda şunu demek istiyorum: Yetki verebilmek için, en azından, düzenlemeler konusunda itimat telkin
edebilecek birtakım mahareti göstermek lazımdır. Bunlardan kaynak temini konusunda lojmanlar gündeme getirilmiştir. Ülkemizde,
Maliye Bakanlığının 1993 kayıtlarına göre 298 bin adet civarında lojman vardır. Bu lojmanlardan, mesela, 57 bin adedi Millî
Eğitim Bakanlığına aittir ki, bu 57 binden asgarî 50 bin tanesi, köy ilkokullarında 'öğretmen evi' dediğimiz okulların bahçesinde
veya üst katındaki lojmanlardır.
Diğer taraftan, Milli Savunma Bakanlığına ait lojmanlar; bir diğeri, kalkınmada öncelikli yörelerdeki lojmanlar; bir diğeri,
KİT'ler de dahil olmak üzere, kampuslarda bulunan lojmanlardır. Bunları da dikkate aldığınız zaman, nakde dönüştürülebilecek,
nakit kabiliyeti olabilecek lojman sayısını 20 bin civarında tahmin etmek mümkündür. Bunları, bugünün parasıyla -ki, yaklaşık
olarak sekiz on senedir, kamu, lojman almamaktadır ve tabiî bunlar eskimiştir- takribi olarak her birinin değerini 1 ila 1,5 milyar lira
arasında tahmin edecek olursanız, buradan sağlanacak olan kaynak 20-30 trilyon lirayı geçmemektedir.
KİT havuzları, yine, bu Hükümetimizin harcamalarına, bütçe açıklarına çare olarak düşündüğü başka bir formül olarak
gündeme getirilmiştir. 12 Temmuz itibariyle tüm KİT'lerin-ki, 40 civarında ana KİT vardır ve bunları müesseseleri ve iştirakleriyle
beraber 130 civarındadır- tüm mevduatlarının toplamı 161 trilyon lira mertebesindedir. Ancak, tortu olarak kullanılan bu
mevduatların karşılığında, üzerinde çek kesilen bu mevduatların karşılığında bunların borcu, 800 trilyon lira iç, 460 trilyon lira da
dış olmak üzere 1 katrilyon 260 trilyon lira mertebesindedir. Kaldı ki, mevduatı artı verebilen, hesapları kırmızı bakiye vermeyen
KİT sayısı bir elin parmakları kadar bile değildir. Bunlara, belki, Devlet Hava Meydanlarını, TÜPRAŞ'ı, zaman zaman da Toprak
Mahsulleri Ofisini örnek olarak gösterebilirsiniz.
10 tane kaynak aracı bulduğunu ifade eden Hükümetimiz, bugün, buğday üreticisinin parasını ödeyememektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu ülkede en mağdur kesim buğday üretici olan kesimdir. Buğday üreticisinin alternatif başka bir üretimi,
ikinci bir gelir kaynağı da yoktur. Dün akşam itibariyle, Hükümetin Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday üreticilerine yaklaşık olarak
7,2 trilyon lira mertebesinde borcu bulunmaktadır ve 20 gün rötarla gitmektedir; ne zaman ödeneceği de belli değildir.
BAŞKAN – Sayın Mızrak, biraz da maddeyle ilgili konuşursanız memnun olurum.
RECEP MIZRAK (Devamla) – Elbette maddeyle ilgili Sayın Başkan. Ben neyle ilgili konuştuğumu biliyorum.
BAŞKAN – Maddeyle ne ilgisi var canım; buğday fiyatlarının bununla ne ilgisi var?!..
RECEP MIZRAK (Devamla) – Elbette maddeyle ilgili...
BAŞKAN – Olur mu canım...
RECEP MIZRAK (Devamla) – Sonunda anlarsınız Sayın Başkan.
Bu bakımdan, 15 bin lira, 16 bin lira, bizim tarafımızdan 18 bin lira civarında fiyat verilen buğday, tüccar tarafından, bugün, 15
bin liraya, 16 bin liraya alınmaktadır.
Buradan söylemek istediğim şudur: Yaptığı düzenlemelerle itimat ve isabetlilik kaydetmeyen bir hükümete, böyle son derece
önemli ve araştırılması gereken, Mecliste görüşülmesi gereken bir konuda yetki vermenin, son derece isabetsiz sonuçlar, 2,5 milyon
insanı son derece rahatsız edici sonuçlar verebileceğini ifade etmek istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – 1 dakikanız var efendim.
RECEP MIZRAK (Devamla) – Böyle bir konunun Mecliste tartışılması son derece önemlidir. Tartışmaktan korkmamak
lazımdır. Kaldı ki, daha, Hükümetin yeni kurulduğu sıralarda, değil midir ki bu Hükümet, "Meclisi Hükümetin üzerine çıkaracağız;
Meclisi Hükümetin üzerinde, denetimin ötesinde icraatına karıştıracağız; en isabetli kararların alınmasını sağlayacağız; Meclisten
azamî derecede istifade edeceğiz..."
Bunu derken, daha onbeş yirmi gün geçmeden, yetki almak suretiyle, son on onbeş gün içinde sadece iki kanunun
görüşülmesiyle bu Meclisi meşgul eden bu Hükümet, son bir gün içerisine birkaç tane kanun ile son derece önemli başka bir kanunu
da sıkıştırmaya çalışmıştır.
Değerli arkadaşlarım, bir diğer husus da, bu konunun burada tartışılmasının, Meclisin fikirlerinden istifade edilmesinin
önünde, burada tartışılan hususlar 65 milyonun huzurunda cereyan ettiği için, milletimizin denetimi, milletimizin bu konuda bilgi
sahibi olmasına da bir vesile teşkil etmektedir.
Bu bakımdan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Mızrak, süreniz bitti efendim. Kusura bakmayın, süreyi uzatmıyoruz.
RECEP MIZRAK (Devamla) – ...gerek milletin denetiminden korkmamak lazım diyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum ve ret oyu vereceğimizi ifade ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Önder Sav; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) –Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; yetki kanunu tasarısının, amaca
ilişkin maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Amaca ilişkin bu madde, aslında, ne tür bir düzenleme yapılacağını belirtir. Bu tasarının 1 inci maddesi, daha önce çıkarılan
yetki kanunlarının amaç maddesinden farklı bir biçimde düzenlenmiş ve bir ölçüde sadeleştirilmiş gibi görülmekteyse de, amaç ile
ilke birbirine karıştırılmış, madde karma karışık, belirsiz bir hale sokulmuştur.
Görülüyor ki, Hükümet ve sevk edilen tasarının metnine rapor dışında bir tek sözcük bile eklemeyen Plan ve Bütçe Komisyonu,
geçmişi hiç incelememiş, hiç de ders almamıştır.
Yetki yasasının iptali, buna dayanılarak çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin iptali sonucunu da doğurmaktadır. 3911
sayılı Yetki Yasasının iptali üzerine, pek çok kanun hükmünde kararname, yasal dayanaktan, hukukî dayanaktan yoksun kalıp,
arkası arkasına iptal edilmiştir. Saymak istemiyorum... 493, 501, 502, 503 vesaire... Bu kanun hükmünde kararnemeler, yetki yasası
iptal edildiği için, hukuksal dayanaklarını kaybetmiş ve onlar da iptal edilmiştir.
Bir yetki yasasına dayanmadan çıkarılan ya da dayandığı yetki yasası, Anayasa aykırı olan bir kanun hükmünde kararnamenin
kuralları, içerikleri yönünden Anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile, Anayasaya uygunluğu söz konusu olamamaktadır.
Buna göre, yetki yasası düzenlenirken, Anayasaya aykırı olmamasına özen gösterilmesi gerekir. Biz, bu tasarıda, bu özenin,
maalesef, hiç gösterilmediğini görüyoruz, bunun da altını çizmek istiyoruz.
Yetki yasasına dayanılarak çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler, yapısal bakımdan yürütme organı işlemi, işlevsel
bakımdan da yasama işlemi niteliğindedir. Bu nitelikteki kanun hükmünde kararnamelerin ve bunlara vücut verecek yetki yasasının
amacının da çok iyi belirlenmesi, çok iyi sınırlanması gerekir.
Tasarının genel gerekçesinde "yetki kanununa dayanılarak çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerle yapılacak düzenlemeler
ve değişiklikler, kamu personel rejimi reformunun daha rahat gerçekleştirilebilmesini, geçiş döneminin daha sağlıklı olmasını
sağlayacaktır" denilmekte ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda da, bugüne kadar kamu personelinin özlük haklarıyla ilgili 20
civarında yetki kanunu çıkarıldığı, Anayasanın 128 inci maddesine aykırılıktan hiç iptal bulunmadığı, Anayasa Mahkemesince
verilen iptal kararlarının incelendiği ve bunlara sebep olacak bir düzenlemeye gidilmediği, özenle vurgulanmaktadır.
En sonundan başlayalım. Şimdiye kadar çıkarılıp iptal edilen yetki yasalarında o kadar çok ve önemli iptal maddesi ve nedeni
ileri sürülmüş ve Anayasa Mahkemesi tarafından benimsenmiştir ki, Anayasanın 128 inci maddesinin incelenmesine, onun
ayrıntılarına girilmesine gerek bile kalmamıştır.
Bu tasarı hazırlanırken, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarında yazılı pekçok iptal nedenlerinin de hiç göz önüne
alınmadığı görülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 1991 yılında verdiği bir karardan bir alıntıyı taşımak istiyorum buraya. Anayasa Mahkemesi
"Anayasaya aykırılığı Anayasa Mahkemesince saptanmış kuralların aynı amaç doğrultusunda yeniden yasalaştırılması, kararı
etkisiz duruma düşürmek anlamına gelir. Bağlayıcılık, kararların sonucu kadar gerekçeleri yönünden de geçerlidir. Bu nedenle, yasa
koyucunun, aynı konuda çıkaracağı yeni yasada, Anayasa Mahkemesi kararının sonucuyla birlikte gerekçesini de göz önünde
bulundurması gerekmektedir. Teknik, içerik ve kapsam bakımından benzerlik, iptal edilen yasayla yeniden çıkarılan yasanın
sözcüğü sözcüğüne aynı olması anlamına gelmez; çünkü, böyle bir anlayış, 153 üncü maddenin son fıkrasındaki kuralı anlamsız
ve uygulamasız kılar. Konu ve kapsam bakımından sözcüklerde farklılık da olsa, ikinci yasanın, aynı amaç doğrultusunda,
Anayasa Mahkemesi kararına karşı, onu, etkisiz kılmak amacıyla çıkarıldığının saptanması, aranan koşulun gerçekleşmesi
amacını taşır" diyor.
Önümüzde incelediğimiz, üzerinde konuştuğumuz bu tasarıyla bir husus kısmen yerine getirilmiş; amaç maddesinde sözcükler
gerçekten farklı kullanılmış, yerleri de değiştirilmiş; fakat, bu madde, Anayasa Mahkemesinin kararına karşın, onu etkisiz kılmak
amacına yönelmiştir.
Yetki yasalarının amaç maddesi, geniş içerikli, her tarafa çekilebilecek elastikiyette olmamalı; yuvarlak, genel anlatımlar, esnek
anlamlar taşımamalı; bu nedenle de, değişik yorumlara elverişli olmamalıdır.
Bu tasarıdaki amaç maddesi de, daha önce talihsizliğe uğrayarak iptal edilen 3755 ve 3911 sayılı Yetki Kanunlarındaki amaç
maddelerinden, mahiyet itibariyle, hiç farklı değildir. Madde, sözcüğü sözcüğüne aynı değildir; ama, bu madde yasalaşırsa, Bakanlar
Kurulu, memurlar ve diğer kamu görevlileriyle emeklilerin haklarında, genel ve yaygın biçimde, kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisini elde edecektir. Oysa, Bakanlar Kuruluna verilecek yetki, yasada öngörülen, konu, amaç, kapsam, ilke ve süreyle
sınırlıdır. Yetki yasası, Anayasanın belirlediği öğeleri belli bir içeriğe kavuşturmak, somutlaştırmak ve böylece, yetkiyi açıkça
sınırlayarak, Bakanlar Kuruluna önemli bir çerçeve çizmek durumundır. Bu tasarıda, yürütmenin kullanacağı yetki, yasama
yetkisinin devralınması anlamına gelmektedir. Nedense, yetki kanunlarının, bir gizemi, bir sihri, bir çekiciliği var. İktidarlar, bu
yetki yasasının yörüngesinden, her nedense, bir türlü çıkamıyorlar, cazibesinden de kurtulamıyorlar. Galiba, yetki yasası
çıkarılmazsa, iktidarlar, kendilerinde bir eksiklik olduğunu sanıyorlar. Şimdiki İktidar da, yolsuzluk soruşturmalarından kaçmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisini devre dışı bırakmak için yeni yollara sapıyor, yeni yollar deniyor.
Genel görüşmeyi yüzüne gözüne bulaştıran, Çekiç Güç, olağanüstü hal ve dün görüştüğümüz bütçeyle ilgili yasalar, PTT'nin
T'sinin satışıyla ilgili kanunla iyice köşeye sıkışan İktidar, biraz ferahlamak istiyor galiba. Bunun içindir ki, kurtuluşu, Anayasanın
"Başlangıç" bölümünde ve 2, 7, 87, 91 ve 153 üncü maddelerinde sayılan ilkelere aykırı bir yetki yasası çıkarmakta buluyor.
BAŞKAN –1 dakikanız var efendim.
ÖNDER SAV (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Yağma yok; size, Anayasanın özüne, ruhuna aykırı yetki vermek istemiyoruz. İçtüzük oyunlarıyla bugüne kadar getirdiğiniz bu
tasarıyla, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda sonuna kadar mücadele edeceğiz; sizi, hukuka saygı ve bağlılık
sınırları içine çekene kadar da mücadelemiz sürecektir.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sav.
DSP Grubu adına, Sayın Hikmet Uluğbay; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Uluğbay, süreniz 10 dakika efendim.
DSP GRUBU ADINA HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bir de kişisel başvurum vardı, birleştirecek misiniz?
Sayın Başkan, değerli üyeler; görüşmekte olduğumuz tasarı ve 1 inci maddesi, aslında, devletimizin temel organlarından birisi
konusunda siyasî tavır alma müzakeresidir. Devlet denilen organizmanın omurgasını kamu personeli oluşturur. Bu omurganın
yapısındaki güç ve bilgi birikimi, devletin devamlılığının güvencesi olduğu gibi, iç ve dış itibarı sağlamada da önemli bir rol
oynar. Bu nedenle de, kamu personelinin oluşturduğu bürokrasi, bu işlevini sağlıklı bir biçimde yerine getirebilmek için istikrarlı bir
yapıda olmak durumundadır. Bürokraside istikrarı sağlayacak temel mekanizma da personel rejimidir.
Çağdaş devletler, personel rejimine yönelik düzenlemelerini uzun çalışmalar sonucunda tamamlar ve oluşan rejimi değiştirmek
gerektiğinde de aynı titizlikle bir çalışma sonucu bu değişiklikleri yaparlar. Bu çalışmaların da meclislerin çatısı altında
yapılmasına özel bir önem atfedilir ve bu amaçla, gerektiğinde özel ihtisas komisyonları dahi kurulur. Bu özel ihtisas
komisyonlarında, gerek bürokrasinin gerekse devletin diğer kademeleri olduğu gibi, toplumun çeşitli kesimlerinin temsilcilerinin de
görüşü alınır. Niçin toplumun çeşitli kesimlerinin görüşü alınır; çünkü, bürokrasi dediğimiz mekanizma, devletle yurttaş arasındaki
ilişki köprüsünü oluşturur ve bürokrasinin uygulamalarından, eğer yanlışsa, devlet de zarar görür, yurttaş da zarar görür. O nedenle,
toplumun reaksiyonlarının da bu düzenlemelerde göz önünde bulundurulması gerekir.
Önümüzde bulunan yasa tasarısı, böyle bir yöntemle Mecliste yapılmak yerine, İktidar tarafından Meclisten yetki devri
istenmektedir. Bu gibi yetki talepleri ülkemizde ilk defa olmuyor. 657 sayılı Kanunun çıkmasından bu yana, Türkiye Büyük Millet
Meclisi 20 yetki yasası çıkararak, çeşitli hükümetlere, devlet personel hukukunun tanzimi, düzenlenmesi ve değiştirilmesi imkânını
vermiştir ve bu imkân, 57 kanun hükmünde kararnameyle kullanılmış ve sonuçta, bugün, bürokrasinin de, Meclisin de, yurttaşların
da şikâyetçi olduğu bürokratik yapı ortaya çıkmıştır. Bu da açıkça gösteriyor ki, yetki devri suretiyle devletin omurgasıyla
oynayarak personel rejimlerine şekil vermek, sağlıklı sonuçlar vermemektedir.
Bizim bugüne kadar izlediğimiz personel yaklaşımları, yıllarca önce, asırlarca önce Amerika Birleşik Devletlerinde
uygulanmış, siyasî iktidarlarla gelen ve siyasî iktidarların geniş ölçüde bürokraside atamalar yaptığı "spoil" sistem denilen bir
uygulama olmuş, Amerika toplumu ve devleti bunun bedelini ödediği için, bundan vazgeçmiştir. Çağdaş devlet olmak için tarihten
ders almak gerekirse, sadece kendi tarihimizden değil, diğer ülkelerin bedelini ödediği uygulamalardan da ders almak gerekir.
Bu yetki kanununu kabul ettiğimiz takdirde, mevcut yapı, çok daha çarpık hale gelecektir. Neden; çünkü, bir siyasî iktidar daha
kendi görüşlerini bu rejime yansıtmak isteyecektir.
Şunu kabul etmemiz lazım: Doğrudur, mevcut personel rejimimiz ülkemizin gereksinimlerine cevap vermemektedir. Bu doğru
üzerinde birleştiğimize göre, gelin, bir diğer doğru üzerinde daha birleşelim; Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, devlet
personel rejimini, emekli rejimini, tümüyle toplumumuzun ve çağdaş devletin gereksinimlerine cevap verecek bir yapıya
kavuşturacak şekilde, elbirliğiyle, uzmanları da, toplumun çeşitli kesimlerini de davet ederek yapalım.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – İnşallah...
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – "İnşallah" diyorsunuz; bu, inşallahla, maşallahla olacak bir iş değildir; kararlılık ister ve
Meclis çatısı altında yapılmak ister. (RP sıralarından"kararlıyız"seleri)
Sizin neye kararlı olduğunuz, yetki isteyiş tarzınızdan bellidir. Neler yaptığınızı hep beraber göreceğiz, toplum da görecek ve
sizin hakkınızda da çok iyi notlar verecektir. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Müdahale etmeyelim arkadaşlar.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Kanun hükmünde kararnameyle bu rejimin düzenlenmesi, diğer bir yanlışlığı içerir.
Neden?.. Kanunun metni iyi incelendiğinde görülür ki, bu yetki, birden fazla kullanılacaktır. Bir yetkiyi birden fazla kullanıyorsanız,
bunun, halk deyimiyle anlamı, yanılma ve düzeltme yöntemidir. Devletin omurgasıyla yanılma ve düzeltme yöntemiyle oynanması,
devletlerin itibarı ve kamu düzeni bakımından sağlıklı bir yaklaşım değildir; bugüne değin yapageldiklerimiz de bunu
kanıtlamıştır. Gözümüze bata bata ortaya çıkan bu sorunlara rağmen; biz, yeniden, devletin temel mekanizmasını mıncıklamaya
devam ediyoruz.
Plan ve Bütçe Komisyonunda, yetki tasarısı üzerinde görüşmelerimizi yürütürken, Hükümete çeşitli sorular yönelttik. Hükümete
sorduğumuz sorulara net bir cevap alamadık; çoğu kez, cevap verilen yerlerde de, geçiştirme cevaplar verildi. Bu yetki kanunuyla
neler yapılmak istendiği sorulduğunda, niyetlerini açıkça dile getirmemişlerdir. Oysa, Anayasamıza göre, yetki istenirken, bu
yetkinin hangi amaçla, hangi hedefe hizmet edeceğinin Yüce Parlamentoya açıklanması gerekir; yasa teklifinin gerekçesinde ve diğer
yerlerinde açıklanması gerekir.
Komisyonda, Hükümete, bu yetkiyle bir personel reformu girişiminde mi bulunacaksınız dediğimizde "Hayır" cevabını aldık.
Net verilen tek cevap budur. Reform yapılmayacaksa, 1 inci maddede belirtilen, personelin çalışmalarında etkinlik nasıl
artırılacaktır? Etkinliği geliştirecek bir reform yapılmayacağına göre, Hükümet, amaç maddesinde sayılan unsurları, mevcut
yasalarda neyin engellediğini, gelip bu kürsüde açıklamak durumundadır.
Amaç maddesinde belirtilen, istihdam esas ve usullerinde daha adaletli düzenlemeler için, Hükümet neler yapacağını, bu
kürsüden, yine açıklamak zorundadır.
Diğer taraftan, bu tür yasaları düzenlerken, kamu personel rejiminin etkin ve verimli çalışabilmesi ve adaletli olabilmesi için, en
üst gelir düzeyi ile en alt gelir düzeyi arasındaki makasın belirli boyutun ötesinde olmaması gerekir. Çağdaş devletlerde bu makas
beş kattır.
Yasa tasarısına ilişkin kamuoyundaki söylentilerde, üst kademe bürokratlara ve bazı görevlilere daha yüksek maaş ödenmesine
yönelik düzenlemeler yapılacağı ifade ediliyor. Eğer bu böyleyse, makasın çok daha açılması demektir ve mevcut rejimin daha da
adaletsiz hale gelmesi anlamını taşır.
Personel rejimlerinde sağlıklı bir yapıyı sağlayan üç temel unsur vardır.
BAŞKAN – Sayın Uluğbay, 1 dakikanız var efendim.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – 5 dakikamı da verecek misiniz?
BAŞKAN – Hayır; siz, beşinci sırada söz istemişsiniz, söz veremem; sizden önce dört arkadaşımız var.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Peki efendim.
Meslek memuriyeti, masa görevi tanımı, bu uygulamaların bir parçası olacak mıdır? Meslek memuru, büro personeli ve destek
personeli gibi, personel sisteminin temelini oluşturan unsurlar yer alacak mıdır? Bu konuda, Hükümetin bir tercihi ve bir düşüncesi
olduğu, Komisyonda açıklanmamıştır.
Ülkemizde kentsel işsizliğin yüzde 35'i lise ve üniversite mezunlarından oluşmaktadır. Bu alınacak yetkiyle, bir personel
tasfiyesi yoluna mı gidilecektir; bu konuda da netlik yoktur.
Halen, kamu personelinin yüzde 12'si 4 yıl ve üzeri üniversite öğrenimi görmüş kişilerdir. Kaliteyi geliştirmek üzere, bu konuda
ne yapılacaktır; bu da açık değildir.
Sürem dolduğu için, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uluğbay.
DYP Grubu adına, Sayın İsmail Köse; buyurun efendim. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)
Sayın Köse, süreniz 10 dakikadır.
DYP GRUBU ADINA İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum; Yüce
Heyetinizi, Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Hükümetimiz, gerçekten çok hayırlı bir işe daha imzasını atmak üzere, Yüce Heyetimizin önüne, güzel
bir tasarıyla gelmiş bulunmaktadır.
Tabiî, değerli muhalefet sözcüleri, haklı olarak, personel rejiminde çok önemli reformların yapılması gerektiğini ifade ettiler.
Yıllardan bu yana birikmiş olan, otuz yıldan bu yana da, her gelen iktidarın, personel rejiminde çok önemli reformlar yapacağına
dair söylemleri vardır; programlarında da hükümleri vardır. 54 üncü Hükümet de, aynı görüş içerisinde hareket ederek, yine,
programına, Türk personel rejiminde köklü değişiklikler yapılacağına dair hükümler koymuştur; ama, bu, zaman alacaktır; çünkü,
bütün personeli alakadar eden, onların sosyal ve ekonomik haklarını ve yetki kuralları içerisinde tayin, terfi ve yükselme konularını
içeren tasarıların hazırlanması, herkesçe malumdur ki, zaman alacaktır.
İşte, Hükümetin, burada, bu zamanı değerlendirmek açısından, orta sınıfın bir parçası olan ve partimizce de çok önemli
addedilen, çalışan kesimlerin, özellikle kamuda çalışan insanlarımızın, memurların, emeklilerin, dul ve yetimlerin haklarını, bu
reform tasarıları gelinceye kadar, hiç olmazsa enflasyona ezdirmemek ve bundan on onbeş gün önce memurlara yapılmış olan
zamlardan kaynaklanmak suretiyle, diğer yapılmayan kesimleri de bu haklardan istifade ettirmek amacı vardır.
Tabiî, yalnız memurlarımızın sosyal ve ekonomik yönüyle iyileştirilmeleri meselesiyle olay halledilmiş olmayacaktır.
Memurlarla ilgili, personel rejimiyle ilgili çok önemli çalışmalarımız vardır. İnşallah, bunlar, muhalefetin önüne, ekimde
başlayacak olan yeni yasama döneminde getirilecektir ve o gün, burada, beraberce bu konulara şahit olunacaktır.
Değerli milletvekilleri, Hükümet, Anayasanın 91 inci maddesinde kendisine verilen bir yetkiyi kullanmaktadır. Anayasada,
belirli ilkeler çerçevesinde, yetki kanununun nasıl çıkarılacağına dair prensipler konulmuştur ve bu prensipler de ilke olarak
benisenmiş ve tasarının 1 inci maddesine konulmuştur. Süre olarak da 6 aylık bir süre konulmuştur. Bu 6 aylık süreyi -Yüce Meclis
tarafından yetki verildiği takdirde-Hükümetin en iyi bir şekilde kullanacağına da inanıyoruz.
Anayasaya aykırılık konusundaki iddialara gelince: Tabiî, Hükümet, bu tasarıyı hazırlayıp önümüze getirirken, Anayasa
Mahkemesinin bugüne kadarki iptal kararlarını içeren hükümlerini ve Anayasaya aykırılık konularını incelemiş, irdelemiş ve
tasarıyı, Anayasaya aykırı olmayacak şekilde düzenleyerek huzura getirmiştir. Anayasaya aykırıdır şekliyle düşünülmesi de şu
anda mümkün değildir.
Muhalefet partilerinin, çalışanlara, tarım kesimindeki insanlara ve emeğini alınteriyle, göznuruyla kazanan insanlara
Hükümetlerin yardımcı olmasından yana olmaları gerektiği halde; muhalefetin, burada, bir haftadan bu yana çıkarmış olduğumuz
yasaların görüşülmesindeki tutum ve davranışını Yüce Milletimiz ibretle görmektedir. Muhalefet, bir taraftan, kaynakların
artırılması konusunda -özelleştirmeye karşı çıkmak suretiyle- kaynağın yaratılmasına, kaynağın ortaya çıkarılmasına karşı
çıkmakta; bir taraftan da, bu kaynağın çalışan insanlarımıza adaletli bir şekilde dağıtılması konusunda, Hükümetin, iktidar
partilerinin -Doğru Yol ve Refah Grubunun- getirmiş olduğu bu adaletli sisteme karşı çıkmaktadır.
Tabiî, sol partilerin böyle bir karşı çıkış düşüncesini anlamak mümkün değildir. Zaten, konuşmalara dikkat ettiğimizde,
kamuda çalışan insanların sanki bir tek hakları vardır; o da sendika hakkıdır; yani, sol düşünceye mensup arkadaşlarımızın,
sendika düşüncesi dışında, şu tasarının yasalaşmasıyla getirilecek olan ve çalışan insanları ekonomik ve sosyal yönden
iyileştirecek olan, bu şekildeki bir desteğe yardımcı olmaları beklenirken, maalesef karşı çıkmaktadırlar. Anavatan Partisi de,
komşuları solla yan yana gelince, maalesef, sağın serbest piyasa ekonomisi düşüncesinden uzaklaşmakta ve sol düşünceye yakın bir
düşünceye yaklaşmaktadır.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Beş sene ortaklık yaptın onlarla.
Başkan, ikaz et onu; size hakaret ediyor.
BAŞKAN – Sayın Köse, maddeyle ilgili olarak konuşur musunuz efendim...
İSMAİL KÖSE (Devamla) – Konuşuyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Rica ediyorum...
İSMAİL KÖSE (Devamla) – Şimdi, Anavatan Partisi Sözcüsü arkadaşımız, burada, yetki kanununa istinaden kanun
hükmünde kararname çıkarmak suretiyle personele verilecek olan hakların yanlış olabileceğini ifade ettiler.
Değerli milletvekilleri, Anavatan Partisi hükümetleri zamanında, Bakanlar Kurulu, yetki kanununa istinaden 11 adet kararname
çıkarmıştır, memurlarla ilgili 11 adet yetki kullanmıştır.
O itibarla, burada, Anayasadan desteğini alan bir hak kullanılmaktadır ve geçen hükümetler döneminde bu haklar nasıl
kullanılmışsa, şu anda da, mevcut Hükümet bu hakkını kullanmaktadır.
Bu yetki verildiği takdirde ne yapılacaktır?.. Memurların almış oldukları ücretlerde dengesizlikler vardır; sözleşmeli personel
vardır, çeşitli ölçüler içerisinde çalışan personel vardır, bunlar arasındaki adaletsizlik önlenecektir.
Bir şey daha yapılacaktır... Gene, çok üzülerek ifade ediyorum, bu kürsüden ifade edildi, "bu, bir tasfiye yetkisi olacak" şeklinde
düşünüldü, "personel tasfiye edilecektir, başkaları tayin edilecektir, atamalar yapılacaktır" şeklinle söylendi.
Kesinlikle böyle bir şeyin düşünülmesi mümkün değildir; burada, düşünceler, daima böyle düşünülerek ortaya konulmuştur;
ama, böyle bir düşüncenin olması mümkün değildir.
Tabiî, Hükümetin, kendi prosedürü içerisinde yapacağı atamaların dışında, personelin tümüyle alakalı herhangi bir tasfiye
işleminin olması mümkün değildir. Burada yapılacak iş, tamamen ekonomik ve sosyal iyileştirmelerdir. Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin, Türk güvenlik kuvvetlerimizin, canını, milletimizin huzur ve güvenliği için ortaya koyan bu insanlarımızın sosyal
ve ekonomik yönden daha iyi desteklenmesi için, Hükümet, bu yetkisini kullanacaktır.
Bu yetkiye karşı çıkmak, dağların başında terörle mücadele eden insanlara, ekonomik yönden biraz daha yardımcı olmaya
karşı çıkmak demektir...(DYP sıralarından alkışlar)
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sömürüyorsun; yapma!
İSMAİL KÖSE (Devamla) – Buna karşı çıkmak demek...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Meclisi çalıştır, çıkaralım.
İSMAİL KÖSE (Devamla) – Buna karşı çıkmak demek, şu anda...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Çalıştır Meclisi, çıkaralım; boş ver bu işlere.
BAŞKAN – Sayın Köse, maddeyle ilgili konuşun, rica ediyorum.
İSMAİL KÖSE (Devamla) – Maddeyle ilgili konuşuyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Evet; ama, dağın başındakilerle ilgili maddede bir şey yok ki...
İSMAİL KÖSE (Devamla) –Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükümet kime yardımcı olacaktır?..
METİN ŞAHİN (Antalya) – Ulusal bütünlüğe karşı tavırlar koyma!
İSMAİL KÖSE (Devamla) – Hükümet, bu yetkiyi aldığı anda, emekli olan,üç aydan bu yana emekli ikramiyelerini alıp
sıkıntı içerisinde olan vatandaşlarımıza yardımcı olacaktır.
Bakın, yapılan zamlarda, alt derece ile üst derece arasındaki makasın kapatılması konusunda, Hükümet fevkalade adaletli bir
zam ölçüsü getirmiştir. Şimdi, bunda da aynı düşünceden hareket edilecektir.
BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Tam tersi_
İSMAİL KÖSE (Devamla) – Burada, en önemli olan, insanın canıdır, hayatıdır. Hayat bir risktir. Bu risk birinci derecede öne
alınacaktır. Eğer canıyla, meselenin önünde görev yapan insanlar varsa; bu risk muhakkak suretle göz önünde bulundurulacak,
aradaki fark bu şekilde düşünülecektir.
Bir başka konu da, yine, bugüne kadar -imkânsızlıktan olsun ya da enflasyon şartlarıyla olsun- yapılamayan, özellikle
emeklilere, yetim ve dullarımıza yapılamayanlar yapıylacak -yine, dengesiz bir gelir ortamı doğmuştur- bunlar da giderilecektir.
Mesele hangi yönüyle ele alınırsa alınsın, aslında bu konuyu en fazla müdafaa etmesi gereken sözcülerin, muhalefet sözcüleri
olması gerekiyor; ama, bu, iktidar partisi grupları için bir şanstır. Demek ki, hakkın, hukukun, doğrunun yanında olan siyasî
düşüncelerle, meseleyi tamamen ideolojik açıdan değerlendirmek suretiyle ya da popülist düşüncelerle, günübirlik düşünme
konusunda olan siyasî düşüncelerin ortaya çıktığını, bu son haftalarda çıkan kanunlar dolayısıyla, milletimiz bir daha görmüş
bulunmaktadır.
Bu yetkinin Hükümete verilmesi konusunda, Doğru Yol Partisi Grubunun Hükümetin yanında olduğunu ve Hükümetin getirmiş
olduğu bu yasa tasarısını destekleyeceğini, Grubum adına ifade ediyorum. Kaldı ki, modern devlet dediğimiz, çağın devleti
dediğimiz devlette, bürokrasiyi, muhakkak surette, çağdaş, demokratik devletlerin bürokratik yapısına da oturtmak mecburiyetimiz
vardır.
Bugün, devletin küçültülmesi, ekonomiden çekilmesi, devletin aslî fonksiyonlarını yerine getirmesi konusundaki reform
tasarıları da hazırlanmıştır ve inşallah, bunlar da önümüze getirilecektir. Asıl olan, devletin kendisine ait olan, güvenlik, hürriyet ve
insanımızın rızkını temin edeceği koşulları ortaya çıkarmasıdır.
Onun dışında özelleştirme, işte, devletin, ekonomiden uzaklaştırılması demektir; bu da, çok önemli bir meseledir, bunu da
gerçekleştirmiş oluyoruz.
Telekom, çok önemli bir olaydı ve oradaki kaynağın, hiçbir şekilde israf edilmeden_
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Köse, süreniz bitti efendim.
İSMAİL KÖSE (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.
_çok iyi bir şekilde değerlendirmek suretiyle, kamuya veya kamuda çalışan insanlarımıza aktarılacağını ifade ediyorum; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Hükümet söz istedi; buyurun Sayın Hükümet.
Sayın Bakan, süreniz 10 dakikadır efendim.
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üzerinde görüşmelerimizi
sürdürmüş olduğumuz yetki kanunu tasarısının 1 inci maddesi, amacı belirlemektedir.
Bu amaç, kamu görevlilerimizin ve emeklilerimizin malî, sosyal ve diğer haklarında iyileştirme ve düzenlemeler yapmaktır;
ikinci bir nokta, yine, kamu görevlilerinin ve emeklilerimizin istihdam usulleriyle ilgili düzenlemeler yapmaktır. Dolayısıyla, kamu
görevlilerimizin, bir yandan, malî, sosyal ve diğer haklarında düzenleme yapmak amaçlanırken, diğer taraftan da, istihdam
usullerinde bir iyileştirme ve rasyonalite meydana getirebilmek için, Hükümetimiz, yetki istemektedir.
Bildiğiniz gibi, özellikle yüksek bir enflasyon ortamının yaşandığı Türkiye'de, sabit gelirliler, enflasyon karşısında reel gelir
kaybına uğramaktadırlar. Bu reel gelir kayıplarını telafi etmek de, Hükümetimizce bir görev olarak üstlenilmiştir. Nitekim, 1996
Temmuz ayında memur ve emeklilere yapılan ücret zammında yüzde 50'lik net bir artış sağlanmış ve böylece, enflasyon karşısında
eriyen reel gelirlerini düzeltme amaçlanmıştır. Aslına bakarsanız, bu yüzde 50'lik zam, memurlarımız ve emeklilerimiz için yeterli
değildir; hatta, 1994 ve 1995 yıllarında meydana gelen reel ücret azalmalarını telafi edecek düzeyde bile bir artış değildir. Bunu
dikkate alan Hükümetimiz, bu amaca da yönelmek üzere, biraz daha geniş, kamu personel rejiminde ileride yapılacak reformlara
altyapı oluşturabilecek değişiklikleri de öngörmek suretiyle bir yetki istemektedir.
Değerli milletvekili arkadaşlarımız, burada yapılan müzakerelerde, bir yetkiyle, kanun hükmünde kararname çıkarmakla,
personel rejimi hakkında, kamu personelinin ve emeklilerinin ücretleri hakkında düzenleme yapmanın Anayasaya uygun olmayacağı
şeklinde görüşler beyan ettiler. Ancak, yapmış olduğumuz bir incelemeye göre, 1972 yılından bugüne kadar 465 adet kanun
hükmünde kararname çıkarılmıştır ve bunlardan 57 adedi, 657 sayılı Yasayla ilgilidir. Hatta, kamu personelinin malî ve sosyal
haklarıyla ilgili olarak, bugüne kadar çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin sayısı 101'dir. Yani, böyle bir yetkiyi ilk kez
isteyen hükümet, 54 üncü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti değildir. Şu ana kadar, kamu personelinin malî ve sosyal haklarıyla ilgili
olarak, 101 adet kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır. Hatta, 1974 yılındaki Ecevit Hükümetinde, 11 ve 12 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameler çıkarılmıştır; bunlar, doğrudan doğruya 657 sayılı Kanunla ilgilidir; 1978 ve 1979 yıllarındaki Ecevit
Hükümetinde de, aynı konuya ilişkin 5 adet kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır.
Konuşmaları sırasında, Sayın Temizel, "istihdam esas ve usulleri hakkında kanun hükmünde kararname çıkarılamaz" dediler;
ancak, 1589 ve 2999 sayılı Yetki Kanunlarıyla, istihdam esas ve usullerine ilişkin olarak değişiklik yapma yetkisi verilmiştir ve bu
yetkiler, kanun hükmünde kararnamelerle kullanılmıştır. Sayın Ecevit'in Başbakan olduğu 1974 yılında çıkarılan 12 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname de, aynı şekilde, istihdam esas ve usullerini düzenler nitelikte bir kanun hükmünde kararnamedir. Bu konuda,
değişik hükümetler döneminde, çok sayıda kanun hükmünde kararname çıkarıldığını belirtmiştim. Anavatan Partisi döneminde de
aynı şekilde, kamu personelinin özlük haklarıyla ilgili kanun hükmünde kararnameler çıkarılmıştır, yetki kanunları çıkarılmıştır.
Sayın Özal'ın Başbakanlığı döneminde 5 adet yetki kanunu, 23 adet de kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır. Sayın
Akbulut'un Başbakanlığı döneminde 3 adet kanun hükmünde kararname, Sayın Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı döneminde de 1
adet yetki kanunu ve 5 adet kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır.
Burada, özellikle, Anayasanın 128 inci maddesine atıfta bulunularak, kamu personelinin özlük hakları konusunda kanun
hükmünde kararname çıkarılamayacağını bazı arkadaşlarımız ifade ediyorlar. Halbuki, Anayasa Mahkemesinin 1988/64 esas
sayılı ve 1990/2 karar sayılı 1990 yılına ait bir kararında bu konuya açıklık getirilmektedir.
Bu kararı aynen okuyorum: "Anayasanın, memurlar ve kamu görevlileriyle ilgili genel ilkeleri belirleyen 128 inci maddesinin
ikinci fıkrasında 'memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri,
aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir' denilmektedir. Burada, çözümlenmesi gereken husus, Anayasanın birçok
maddesinde yer alan 'kanunla düzenlenir' veya 'kanunla sınırlanır' yahut 'kanunla gösterilir' ibaresinden ne anlaşılması gerektiğidir"
diyor ve şöyle devam ediyor Anayasa Mahkemesi kararı: "Kanunla düzenlenir deyiminden, ilk bakışta, lafzî bir yorumla, Anayasanın
kanunla düzenlenmesini istediği konularda mutlaka bir yasa yapılması anlamı çıkabilir; ancak, Anayasanın 91 inci maddesinin
birinci fıkrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği
kuralı getirildikten sonra 'ancak, sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı olmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci
bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez' denilerek, kanun hükmünde kararname çıkarılamayacak alanın belirlenmesi ve anayasa koyucunun 91
inci maddede Anayasanın yasayla düzenleneceğini öngördüğü konuların da kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğini
söylememesi karşısında, bu konularda da kanun hükmünde kararname çıkarılabileceği sonucuna varılmalıdır" denilmektedir.
Dolayısıyla, kamu personelinin özlük hakları konusunda da kanun hükmünde kararname çıkarılacağını, Anayasa Mahkemesinin
1.2.1990 tarihli kararı belirlemektedir ve yorumlamaktadır.
Nitekim, şu ana kadar iptal edilen kanun hükmünde kararnameler var, yetki kanunları var; kamu personelinin özlük hakkıyla
ilgili olan bu yetki kanunlarının hiçbiri, bu maddeye istinaden, Anayasa Mahkemesince iptal edilmemiştir; yetki, süre, konu ve
kapsam gibi hususlardan dolayı iptal edilmiştir. Bu tasarı hazırlanırken de, eski iptal kararlarının gerekçeleri dikkatlice
incelenmiştir ve o gerekçelerde ifade edilen hususların yer almadığı bir metin ortaya çıkarılmıştır, huzurlarınıza getirilmiştir.
Arz ediyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şahsı adına, Sayın Fikret Karabekmez; buyurun efendim. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika efendim.
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 87 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci maddesinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yasa tasarısının 1 inci maddesi, Anayasamızın 91 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere, amacı düzenlemiştir. Bu
maddemizde, kanunun amacı; "kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelin çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu
hizmetlerinin düzenli, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesini, sağlamak üzere, personelin ve emeklilerin malî, sosyal ve diğer
hakları ile istihdam esas ve usullerinde daha adaletli düzenlemeler ve değişiklikler yapmak" olarak belirlenmiştir.
Yasa tasarısında gayet net bir şekilde belirlenen bu hususun, amaç kısmının, yoruma müsait, yuvarlak bir şekilde belirtildiğini
iddia etmek, bence, biraz insafsızlık oluyor, biraz aşırı gitmek oluyor.
Bunu belirtiyorum ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karabekmez.
İkinci olarak konuşma sırası Sayın Lütfi Yalman'da.
Buyurun efendim.
Sayın Yalman, sizin de süreniz 5 dakika efendim.
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 87 sıra sayılı Yasa Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde,
şahsım adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
54 üncü Hükümetin güvenoyu almasından bu tarafa, gerçekten gece gündüz demeden yoğun bir çalışma var. Bu vesileyle de
Yüce Meclisin değerli üyelerini tebrik ediyorum ve bu yasa tasarısının, kamu personeline rahatlık getirmesini, huzur getirmesini
temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalman.
Sayın milletvekilleri, tasarının 1 inci maddesi üzerindeki konuşmalar sona ermiştir.
Maddeyle ilgili olarak 6 önerge var, malumunuz olduğu üzere, her fıkrayla ilgili 4 önerge okutuyoruz; maddenin bir fıkra olması
sebebiyle, geliş sırasına göre 4 önergeyi okutuyorum efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 1 inci maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Hikmet Uluğbay Bekir Yurdagül
Ankara Kocaeli
M.Cevdet Selvi Bayram Fırat Dayanıklı
İstanbul Tekirdağ
Mustafa Yılmaz
Gaziantep
Teklif: Madde metnindeki "maaş unsurlarının azaltılarak sadeleştirilmesini" ifadesi çıkarılmış, yerine "maaşın tespitinde yer
alan çeşitli yan ödeme unsurlarının, gelirleri azaltmadan, birleştirilerek sadeleştirilmesi" cümleciği konulmuştur.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 1
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini öneririz.
Madde 1:
Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personel ile emeklilerinin özlük haklarında iyileştirme amacıyla
kanun yoluyla düzenleme yapılıncaya kadar, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir.
Metih Şahin M. Cevdet Selvi
Antalya İstanbul
Bekir Yurdagül Mustafa Yılmaz
Kocaeli Gaziantep
Hayati Korkmaz
Bursa
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 1
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini öneririz.
Ali Rahmi Beyreli M. Cevdet Selvi
Bursa İstanbul
Metin Şahin Bekir Yurdagül
Antalya Kocaeli
Mustafa Yılmaz
Gaziantep
Madde 1:
Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelin çalışmalarında hiyerarşik düzen içinde özgür ve verimli
olabilmek üzere, halen çalışanların ve emeklilerin malî ve sosyal haklarında yeni düzenlemeler ve değişiklikler yapmak amacıyla
Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir.
BAŞKAN – Şimdiki önerge, Anayasaya aykırılık önergesidir; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 1 inci maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci maddeleriyle, 2 nci maddesine, ayrıca 153 üncü maddesine
aykırıdır.
Tuncay Karaytuğ Fevzi Aytekin
Adana Tekirdağ
Mustafa Güven Karahan Mümtaz Soysal
Balıkesir Zonguldak
İbrahim Yavuz Bildik İhsan Çabuk
Ordu Adana
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, bu önergeleri, aykırılık derecesine göre işleme koyacağım.
Son okunan Anayasaya aykırılık önergesinin öncelikle işleme konulması gerektiğinden, bu önergeden başlıyoruz.
Sayın Komisyon Anayasaya aykırılık önergesine katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Önerge sahiplerine soruyorum; gerekçeyi mi okutalım, yoksa söz mü alacaksınız efendim?
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Gerekçeyi okuyalım efendim.
BAŞKAN – Peki.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeliyle Emeklilerin, Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının "amaç" başlıklı 1 inci maddesi, daha önceki yetki yasalarının Anayasa
Mahkemesinden dönmesine neden olan aykırılıkların birçoğunu taşımaktadır.
Anayasamızın 91 inci maddesine ve bu konuda, Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre "amaç" maddesi, kanun hükmünde
kararname çıkarmak için Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin amacını göstermek; ama, bu sırada, sınırlı ve belirli olmak
zorundadır. Oysa, "amaç" başlıklı 1 inci madde, kamu kurum ve kuruluşlarında görevli tüm personelin çalışmalarındaki etkinliği
artırmak, kamu hizmetlerinin sürekli, düzenli ve süratli bir şekilde yürütülmesini sağlamaya yöneliktir.
Bu konuda, 1993 yılında, şimdiki İktidarın ortağı olan partinin ve şimdi Başbakan Yardımcısı olan Sayın Liderin, Türkiye'yi
kurtarma hülyaları içinde de çıkarılmış; ancak, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Şimdiki düzenlemenin iptal edilen bu metinden farkı yoktur ve bu nedenle Anayasanın 91 inci maddesine aykırıdır.
MEHMET KEÇECİLER (Konya) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN – Peki, ararım efendim.
Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmamıştı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.
Öteki önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 1
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini öneririz.
Ali Rahmi Beyreli
(Bursa)
ve arkadaşları
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelin çalışmalarında hiyerarşik düzen içinde
özgür ve verimli olabilmek üzere, halen çalışanların ve emeklilerin malî ve sosyal haklarında yeni düzenlemeler ve değişiklikler
yapmak amacıyla Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
Efendim, önergenin gerekçesini mi okutalım; önerge sahibi konuşma mı yapacak?
METİN ŞAHİN (Antalya) – Gerekçesini okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki efendim, önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe: Tasarı, konuyu geniş boyutlu ele almıştır. Önerimizde, yetki sınırlandırılmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Öteki önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 1
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini öneririz.
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personel ile emeklilerin özlük haklarında iyileştirme
amacıyla, kanun yoluyla düzenleme yapılıncaya kadar, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir.
Metin Şahin
(Antalya)
ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Sayın Şahin, gerekçeyi mi okuyalım?
METİN ŞAHİN (Antalya) – Gerekçeyi okuyalım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu denli geniş tasarı, ancak kanunla düzenlenirse sıhhatli olabilir. O nedenle, sınırlı bir yetkinin verilmesi uygun olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Öteki önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 1 inci maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Yılmaz
(Gaziantep)
ve arkadaşları
Teklif:
Madde metnindeki "maaş unsurlarının azaltılarak sadeleştirilmesini" ifadesi çıkarılmış, yerine "maaşın tespitinde yer alan
çeşitli yan ödeme unsurlarının gelirleri azaltmadan birleştirilerek sadeleştirilmesi" cümleciği konulmuştur.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Sayın Yılmaz, gerekçeyi mi okuyalım; yoksa, konuşacak mısınız?
MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Gerekçeyi okuyalım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okuyalım. Peki efendim.
Gerekçe:
Madde metninde muğlak olan "sadeleştirme" ifadesine açıklık getirilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.
İkinci maddeyi okutuyorum:
Kapsam
MADDE 2 – Bu Kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler; Genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler, il
özel idareleri, belediyeler ile il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları birlikler, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunla
kurulan fonlar, kefalet sandıkları ile bunlara bağlı kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen memurlar, diğer kamu görevlileri ve her
türlü sözleşmeli personel, Kamu İktisadi Teşebbüsleri, bunların müesseseleri ve bağlı ortaklıkları ile 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun geçici ve ek geçici maddelerine göre aylık ödeyen kuruluşlarda çalışanlar ile emeklilerin malî, sosyal ve diğer hakları ile
istihdam esas ve usullerine ilişkin hükümleriyle özel kanunlarında veya teşkilat kanunlarında mevcut malî, sosyal ve diğer haklara
dair hükümlerde yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, matbaa hatası olmuş; üçüncü
satırın son kısmındaki "ile" yerine "il özel idareleri" ifadesi olacak.
BAŞKAN – Zaten düzeltilmiş efendim; arkadaşımız da " il özel idareleri" diye okudu.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Estağfurullah.
Madde üzerinde, ANAP Grubu adına Sayın Yüksel Yalova, DSP Grubu adına Sayın Mümtaz Soysal; şahısıları adına ise,
Sayın Ali Dinçer, Sayın Fikret Karabekmez, Sayın Lütfi Yalman, Sayın Suat Pamukçu, Sayın Mehmet Aykaç ve Sayın Önder
Sav,.söz istemişlerdir.
ANAP Grubu adına, Sayın Yalova; buyurun.
Süreniz 10 dakika efendim.
ANAP GRUBU ADINA YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 87 sıra sayılı yetki kanunu
tasarısıyla ilgili olarak, Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum; hepinizi şahsım
ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Yetki kanunu tasarısının, bugüne kadar kaç kez Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna getirildiğini, bu huzura getirilişler
sırasında, iktidar ve muhalefet pozisyonlarına göre nelerin söylenildiğini hep dinledik; izledik. Ben, yetki kanunu tasarısının, bir
bakıma mantığı, kendi mantık içi tutarlılığı; eğer, deyim yerindeyse, daha gerideki felsefesi üzerine değinmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi, kanun hükmünde kararnameler, kanun adına hüküm doğurabilsin diye hukuk platformuna
getirilmiş uygulamalar; ancak, bugüne kadarki yetki kanunu tasarısına ilişkin eleştirilerde dikkat ettiğimiz husus, bunun sadece kendi
ülkemiz uygulamasındaki değerlendirmeleriyle kendimizi sınırlı tutmamız.
Ben, geriye giderek, kanun hükmünde kararnamenin icadıyla ilgili, ortaya getirilmesiyle ilgili mehaza giderek başka bir boyuta
işaret etmek istiyorum. Elimde, siyasî terimler lexique'i var, Lexique de Termes Politiques. Kaynak, Fransız hukuku olduğuna göre,
orada "decret" ve "decret-loi" olarak ikiye ayrıldığına göre, sanıyorum, kanun hükmünde kararnameye müracaat eden bir siyasal
iktidarın, her şeyden önce böylesi bir hukuk normunun ne için ortaya konduğunu, hangi amaçla, hangi kapsamı içine alabildiğini
açıklıkla ortaya koyması gerekiyor.
Bizim, kanun hükmünde kararname olarak çevirdiğimiz bu decret- loi'lara baktığımız vakit, bir kere, 1914-1918 yılları
arasında, bunun ilk kez hukuk platformuna getirildiğini; ama, özellikle de 1934'ten itibaren uygulamaya konulduğunu tespit etmemiz
lazım. Çok açıkça söylemiş: "Belirli bir süre için." O "belirli" sözcüğünü Türkçede kullandığımız vakit, altı ay da belirlidir, belirli
bir süreyi ifade eder, sekiz ay da belirli bir süreyi ifade eder gibi bir savunma getirebiliriz; ama, oradaki "determine" sözü, son derece
sınırlı, kısa bir süreyi kapsamaktadır sayın milletvekilleri. Parlamentonun mutlak yetkisi içerisine giren sıradan işler, normal işler
konusunda yasamaya bir yetki devri; adı bu. Ben, hiç, öyle, 54 üncü Hükümet Programında, dördüncü ve onbirinci sayfalarda iki kez
"memur" sözcüğünün geçmiş olmasını, otuzyedinci sayfasındaki, sadece, "kamu personeli rejimine ilişkin yeni bir düzenleme
yürürlüğe girecektir" gibi yuvarlak geçiştirmeyi filan ele almayacağım; ama, bakın, getirilen yetki kanunu tasarısında, Hükümet
tarafından öyle bir mazeret ileri sürülmüş ki; Anayasaya aykırı bir durumun bulunmadığı, bugüne kadar verildiği gibi, var olan
uygulamaya ilişkin, ama, teorik olmayan, ama, kendine özgü yeni bir gerekçesi olmayan, yıllardan beri uygulanagelen bir yöntem
oldu denmekte, Anayasanın 128 inci maddesine aykırılıktan hiçbir iptal bulunmadı denmekte, Plan ve Bütçe Komisyonu
raporundaki görüşmeleri sırasında.
Ben, şimdi, arz edeyim: 2 nci maddede, kapsam bölümünde "bu Kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler" demiş,
saymış,saymış -basılı evrak önümüzde- "... özel kanunlarında veya teşkilat kanunlarında mevcut malî, sosyal ve diğer haklara dair
hükümlerde yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar" demiş. Yani, hem kanunlarda değişiklik yapacak hem de yeni
düzenlemeleri kapsayacak. Oysa, kanun yerine, pratik bir araç olarak, anayasa hukuku bünyesine girmiş olan kanun hükmünde
kararname, kanunun değiştirebileceği, kanunun getirebileceği düzenlemelerden daha dar bir kapsam ihtiva etmek mecburiyetinde;
yani, o kanunun genel çerçevesini aşmama yükümlülüğü altında. Oysa, çok açıkça, samimî olarak yazılıp, huzura getirilen 2 nci
maddeye bakıyoruz ki -belki de, cüretkâr bir ifade olduğunu söylemek mümkün- hem özel kanunlarında hem de malî, sosyal diğer
haklara ilişkin değişiklik ve yeni düzenleme...
Peki, bu yeni düzenleme sınırı ne olacak, neleri ihtiva edecek? Tamam, katma bütçeli idareler demişiz, genel bütçeli daireler
demişiz, saymışız... Oradaki sayılan birimlerin çok fazla olmasını yadırgamıyorum; olabilir. Geçmişte de yapılmıştır; doğrudur.
Onun, üç, beş, on, yirmi daireyi veya idareyi -ister katma bütçeli olsun, ister genel bütçeli olsun- kapsaması sorun değil; ama, siz, "var
olan kanunlarda değişiklik" derseniz, alacağınız bu yetki kanunuyla -ki, özü, kanun hükmünde kararname- sonuçta, kanun hükmünde
kararnameyle, var olan kanunlarda değişiklik yapma yetkisini, siyasal iktidara vermiş oluyorsunuz. Oysa, Anayasanın hemen en
baştaki bölümlerinde, özellikle 6 ncı maddedeki egemenlik hakkını dikkatlice okursak, karşımıza bir Anayasa engeli çıkıyor.
Anayasanın "egemenlik" başlıklı 6 ncı maddesinde, "egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa
bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz" deniyor. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, yani, Yasama Organının, kendi alanına giren bu yetkinin kullanımında siyasal iktidarlara, sıradan işler için, süresi
belirli bir şekilde, belirli alanlarda yetki devrini yapabilmeye muktedir olduğu doğrudur. Bunun, Türk hukuk sisteminde kullanıldığı,
fiiliyatta örneklerinin olduğu doğrudur; ama, bizi, burada, sınırlayan, Anayasa hükmü var. Bu Anayasa hükmü bu kadar açıkken,
bizim, en azından, "kanunlarda değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar" ifademiz, kanaatim odur ki, Anayasayla çelişmektedir.
Ben, siyasal iktidarın, özellikle kamu personeli rejimine ilişkin -ister malî haklarda olsun ister sosyal haklarda olsun- iyileştirme
yapması dileğine itiraz etmiyorum; hatta bunun bir mecburiyet olduğunu, hatta aciliyeti olduğunu da söylüyorum. Anayasanın 128
inci maddesindeki, "memurlara ilişkin haklar ancak kanunla düzenlenebilir" ifadesini kabul ediyorum; o, yasayla olabilir. O, yasayla
çelişmeyecek şekilde, Anayasanın o maddesine ters düşmeyecek şekilde, yine kanun hükmünde kararnameyle de yapılabilir; ona da
itirazım yok; ama, kanun hükmünde kararnameyle, var olan mevcut yasalarda değişiklik yetkisini, var olan yasaların dışında yeni
düzenleme getirebilme yetkisini siyasal iktidara tanımanın adı, Türkiye Büyük Millet Meclisi yetkilerinin, kapsam itibariyle nerelerde
kullanılacağı belirli olmayan bir şekilde, Hükümete teslimidir.
BAŞKAN – Sayın Yalova, 1 dakikanız var efendim...
YÜKSEL YALOVA (Devamla) – Teşekkür ederim.
Bunun, Anayasa Mahkemesinden geri döneceği inancını ciddî olarak taşıdığımı, özellikle belirtmek isterim. Yapılabilecek bu
düzenleme, eğer, sayısal çoğunlukla geçer ise, o zaman bir uyarım olacak iktidar mensuplarına: Bir zamanlar "Aşağıdakiler ve
Yukarıdakiler" isimli bir İngiliz dizisi vardı. Getirilmek istenilen düzenlemede, alttakilere, aşağıdakilere ilişkin tek bir şey yok; hep
üst taraftakilere... Ama, emeklisine, 12 nci, 13 üncü derecelerden başlayan memurlara ilişkin... Eğer, bu Anayasaya aykırılığı içinize
sindirebilecekseniz, göze alabilecekseniz, sayısal demokrasinin kuralını işletecekseniz, o düzenlemeler sırasında, hiç değilse, altta
kalanları düşünmenizi, aşağıdakileri düşünmenizi tavsiye ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalova.
DSP Grubu adına, Sayın Soysal; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Soysal, süreniz 10 dakikadır efendim.
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, alttakiler, üsttekiler üzerine değil, bütün insanlar üzerine bir şeyler söylemeye çalışacağım; çünkü, ister altta, ister üstte
olsunlar, ister zekâ dereceleri çok yüksek, ister çok düşük olsun -Sayın Başkan, siz de insanlarla çok teması olan bir kişi olarak
biliyorsunuz ki insanları en çok yaralayan şey, aptal yerine konmaktır.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Estağfurullah...
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Bazen, Sayın Başkan, siz, bazı usulsüzlükler yapıyorsunuz; fakat, biz de biliyoruz, siz de
biliyorsunuz ki, bu, bizi aptal yerine koymak değil, durumun gereğidir. Bazen "yani" diyorsunuz; siz de onu çok hoş söylediğiniz için,
biz, onu, aptal yerine konmak biçiminde almıyoruz ve hoşgörüyle karşılıyoruz; ama, bazı şeyler var ki, usulle ilgili değil. Mesele,
bu gibi ayrıntıların ötesinde, devlet yaşamını ve özellikle de, 62-63 milyonluk bir toplumun yaşamını ve onun içinde de -çok kesin
çizgilerle değil, çok geniş çizgilerle-aşağı yukarı, milyonlarca kamu görevlisini ilgilendiren bir mesele olunca, onda biraz daha ciddî
davranmak zorundayız.
Şimdi, bu tasarı -biz yorulduk Anayasaya aykırılık konusunu vurgulamaktan; onun için, uzun uzun konuşmuyoruz- açıkça,
birçok bakımdan Anayasaya aykırılıklarla dolu; görünürde hiç değilmiş gibi; çünkü, Anayasa ne istemişse -görünürde- sırayla
söylenmiş; amaç denmiş, kapsam denmiş, ilkeler denmiş, yetki süresi denmiş. Gerçekten de, Anayasanın bununla ilgili maddesi,
bunların yetki yasasında belirtmesini istiyor.
Ben, kapsam üzerinde konuştuğum için, örnek olarak onu alalım, Kapsam maddesine baktığınız zaman, kapsam dışında
bırakılmış bir şey kalmamış oluyor. Yani, kapsam, dışında bir şey bırakmayan şey değil; kapsam, bilakis, içine alınabilecek olan
şeylerden hangilerini aldığını belirten bir kavramdır. Nasıl, amaç "bu yetki yasasıyla hükümet ne yapmak istiyor" sorusunun yanıtı
ise, kapsam da "bu yapacağını nerelerde yapmak istiyor" o sorusunun yanıtıdır; dolayısıyla, belirli olması gerekir; ama -ben, uzun
boylu okuyacak değilim- bu kapsam maddesinde sayılmayan şey yok. Yani, devlet yaşamına, hatta devlet değil, il özel idareleri,
belediyeler, KİT'ler vesaire... Yani, şöyle ya da böyle, kamudan para alan insanların -emeklisiyle, şusuyla, busuyla hepsinin-
çalıştığı yerleri ve çalışmış oldukları yerleri, emekli oldukları yerleri kapsıyor. Bu, kapsam değil. Kapsamın, Anayasa
Mahkemesinin çeşitli hükümlerinde açıkça yazıldığı gibi, çok belirgin olması gerekir. Hele böyle bir tasarıda, kapsam maddesi- ki,
aşağı yukarı her biri de çok geniş olmak koşuluyla- yirmi küsur kategoriyi kapsıyor. Kategorilerden bir tanesi, diyelim ki, genel
bütçeli ve katma bütçeli daireler; ama, onun dışında KİT'ler, onlara bağlı müesseseler vesaire gibi çok belirsiz, çok geniş kategoriler
var; her biri çok geniş.
Şimdi, böyle bir tasarıda, amaç maddesi, hiç olmazsa belirgin olsaydı, orada sadece belirli bir amaç belirtilmiş olsaydı, o zaman
bir ölçüde hoşgörüyle karşılayabilirdik; ama, amaç maddesi de o kadar çok amacı kapsıyor ki ve birbirinden farklı amacı kapsıyor
ki, orada da, en azından sekiz amaç kategorisi -ki, bunlardan bazısı, örneğin görevli personelin çalışmalarında etkinliği artırmak
gibi rasyonellik arayan- sayabildim. Diyelim ki, Meclis stenograflarının daha iyi çalışabilmeleri için, yurtdışında da staj görmeleri.
Bu etkinliği artırır. "O konuda da kararname çıksın, bununla Meclis uğraşmasın" diyebilirsiniz. Bu bir amaçtır. Ama, sonuna doğru
geliyorsunuz "sosyal haklar" diyor; yani, bütün bu kategorideki insanların sosyal hakları... Bu da çok farklı. Yani, rasyonelliği
sağlamakla, yine "Meclis stenografları çok çalışıyorlar, işte ek ödentileri şöyle artırılsın" dediğiniz zaman, o da bir amaçtır; ama,
bunlar birbirinden nitelik bakımından çok değişik amaçlardır.
Dolayısıyla, Sayın Başkan, eğer Anayasaya uygun yetki yasaları çıkarmak gerekirse, bu konularda, 8 ile 20'yi çarpsanız, en
azından 160 yetki yasası çıkarmak gerekiyor Anayasaya uygun olarak; ama, siz bir yasayla bunu halletmeye çalışıyorsunuz. Bir kere
bu yanlış ve Anayasa Mahkemesi aptal yerine konulacak bir kuruluş değil. Onlar, bakınca, bu şekil görüntüsü gerisinde "amaç
belirtilmiş, kapsam sayılmış ama, pek Anayasanın istediği bir kanun hükmünde kararname tipi değildir" diye bunu iptal edecektir;
açıkça, belli.
Ama niye çıkıyor?...Niye çıktığı konusunda bu gibi teşebbüslere cevap olarak, şimdi Komisyon sıralarında oturmakta olan,
çok sevgili, çok değerli üyemiz Abdüllatif Şener'in, geçen yıl, 25 Ocak 1995 tarihinde, buna benzer bir yetki yasası geldiğinde
söylediklerini birlikte dinleyelim.
Sayın Şener "Kapsamda açıkça belirtildiği gibi, Hükümet, memurların, çalışanların ve emeklilerin malî ve sosyal haklarını
düzenleyen kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapma yetkisi istemektedir. Tabiî burada yetki isteniyor. Yetki
verildiği takdirde, bu yetkiyi hükümetin nasıl kullanacağı konusunda artık Meclisin hiçbir inisiyatifi kalmayacaktır. Yani, hangi
memura ne kadar ücret artışı sağlayacaktır, gelir düzeyi düşük olan aşağı derecedeki memurlara ne verecektir; ücret düzeyi göreli
olarak daha yüksek olan memurlara ne verecektir, bunu, bu tasarıyla tespit edebilmemiz mümkün değildir. Bu tasarıyla ve kapsamda
belirtildiği gibi, yetki istenmekte, bu yetkiyi kullanma inisiyatifi de tamamen hükümete devredilmiş olmaktadır. Bu noktada önemli
kaygılarımız ve endişelerimiz vardır" diyor.
Sayın Şener, bizim de önemli kaygılarımız ve endişelerimiz var. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar) Önemli kaygılarımız
ve endişelerimiz var; çünkü, bunun içinde malî haklardan da söz etmişsiniz.
Bakın, zorunlu tasarruf, malî haklarımızdandır; kamudan maaş alanlarımızın bu zorunlu tasarrufu belli bir süre sonra geri
istemesi, malî haklarımızdandır.
Şimdi, bu yasaya dayanarak, siz, bir kararnameyle, "zorunlu tasarrufların nemalarını ve hatta geri ödenmesini bir süre askıya
alıyoruz" dediğinizde, bunu kararnameyle yaptığınızda, Hükümete, 400 trilyonluk bir kaynak sağlamış olabilirsiniz ve bugünlerin
de ilginç ve güncel konusu kaynak arayışıdır. Durup dururken böyle yetki yasaları çıkarmıyormuşsunuz gibi geliyor bize. O
bakımdan, ciddî kaygılarımız ve endişelerimiz var ve Sayın Maliye Bakanından soruyoruz: Burada, Meclisin kürsüsünden, en
azından kamuda çalışanlara, "biz, bu yasalarla, kendi iktidarımız zamanında, sizin zorunlu tasarruflarınıza dokunmayacağız"
diyebilirler mi?
Teşekkür ederiz efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Sayın Soysal, çok büyük saygı duyduğum, üstün nitelikli, yüce bir kişiliğe sahip bir arkadaşımızdır. Bana bir taş attı...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Taş atmadım, bilakis...
BAŞKAN – Yani, benim, kendilerini aptal yerine koymak gibi bir davranışım olduğu konusunda bir söz sarf ettiler. Bu, benim
için çok ağır bir laf.
Sayın Hocam, müsaade ederseniz, bu konuda iki cümle söyleyeyim. Yani, inanabilirsiniz, bütün bilgi hazinemi kullanarak, bütün
kişiliğimi kullanarak, irademi ve kabiliyetimi kullanarak ve tarafsızlığımı kullanarak, şu Meclisi iyi yönetmeye çalışıyorum; ama,
kişi olarak yetmezliklerim olabilir, onu kabul ediyorum; fakat, inanabilirsiniz ki, Grubunuzda, başta zatı âliniz olmak üzere, bütün
arkadaşlarla, onun dışında da, bu yüce çatı altında görev yapan bütün milletvekili arkdaşlara karşı büyük bir saygı besliyorum ve
ben, bu Meclisi yönetirken, mümkün olduğu kadar, İçtüzüğün ve Anayasanın verdiği hakların milletvekillerinden saklanmaması;
ama, Meclisin zamanının da boş geçirilmemesi, Meclisin itibarını artıracak çalışmaların gösterilmesi konusunda bir gayret sarf
ediyorum. Eğer, bu konuda bir yetmezliğim varsa, sizden özür diliyorum. Sizlere, kesinlikle büyük saygım vardır. Hiçbir zaman
kimseyi aptal yerine koymak aklımdan geçmez.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Tamamen değişik anlamda söyledim. Siz, bunu, başka... Yani, bu niyetle yapmadığınız
için, latife olarak yaptığınız için... Hatta, yaparken gülüyorsunuz; biz de gülüyoruz, öyle geçiştiriyoruz.
BAŞKAN – Yani, gülmek, güzel bir gelenek, güzel bir itiyat.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Tabiî... Tabiî...
Biz de gülüyoruz, niyetinizin öyle olmadığını bildiğimiz için.
BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Soysal. (DSP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Önder Sav.
Buyurun.
Sayın Sav, süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Kamu Personeli ile Emeklilerin
Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenleme Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının kapsam maddesini konuşuyoruz.
Kapsam maddesi, yetkiye dayanılarak çıkarılacak kanun hükmündeki kararnamelerin neler olacağı, neleri içereceğine ilişkindir.
Maddede, genel bütçeli daireler, katma bütçeli idarelerden KİT'lere, fonlardan kefalet sandıklarına kadar her kurum, her kuruluş ve
buralarda istihdam edilen kamu görevlileri, her türlü sözleşmeli personel sayılmış; bunlar ve ayrıca, emeklilerin -demin Sayın
Soysal'ın üzerinde durduğu gibi- malî, sosyal ve diğer haklarında değişiklik ve yeni düzenleme yetkisi istenilmiştir.
Tasarının "Amaç" başlıklı 1 inci maddesinin niçin Anayasaya aykırı olduğunu, biraz önce, Grubumuz adına açıklamıştık. 1
inci maddenin aykırılığı, hiç kuşku duyulmasın ki, peşinden gelen kapsam maddesini de aynı akıbete taşıyacaktır.
Yetki, önemli, ivedi, zorunlu durumlarla sınırlıdır. Bu sınırı kim çizecektir? İşin hassas noktası da buradadır. Bunun takdiri,
Bakanlar Kuruluna bırakılmamıştır. Yetkinin, amaç, kapsam ve ilkelerinin içeriği yönünden kanun koyucu tarafından ivedi ve
zorunlu olduğunun saptanması gerekir. Kapsam maddesinde sayılan pek çok husus, hangi nedenle önemli, ivedi, zorunludur? Bu
tasarıdaki kapsam maddesinde, önemlilik, ivedilik, zorunluluk derecesini anlamak gerçekten güçtür.
Önümüze getirilen kapsam maddesi, daha önce iptal edilen 3755 ve 3911 sayılı yetki kanunlarında belirtilenlerden mahiyet
itibariyle farklı olmadığı gibi, madde, onlara göre kısa görülmekle birlikte, kapsam itibariyle -Sayın Soysal'ın da değindiği gibi-
fevkalade geniştir.
Anayasa Mahkemesinin, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini, kimi anayasal sınırlar içinde bulmadığı takdirde iptal
ettiği de bilinen bir gerçektir. Bir yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, aynı biçimde ve içerikte yeniden yetki yasası
çıkarmamalı, çıkarmaya yeltenmemelidir. Şimdi, biz, yeltenme aşamasındayız, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak. Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak, bu konunun altını özellikle çizmek istiyorum. Bir yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu
hassasiyeti gösterecek midir göstermeyecek midir; onu kısa bir süre sonra göreceğiz.
İktidar partilerinin bu kürsüde dile getirilen bir yanlışlığına, bir saptırmasına da kısaca değinmek istiyorum. Kapsam
maddesiyle kamu çalışanlarına -güya- yeni haklar getiriliyor, karşıdaki tüm partiler de bu haklara karşı çıkıyor. Böyle ucuz politika
olmaz. Bir defa, bu ucuz politikalardan, muhalefetteki alışkanlıklarınızdan vazgeçiniz; iktidar olduğunuzun bilincinde ve ayırdında
olarak davranınız. Biz, kapsam maddesiyle yeni haklar verilmesinden ziyade, bu kapsamla yeni mahrumiyetlerin, yeni
haksızlıkların, yeni hukuksuzlukların kokusunu aldığımız için hassasiyet gösteriyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Anayasanın 7, 87 ve 91 inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, yasama yetkisinin genel, aslî bir yetki olması, bunun da
Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bulunması ve devredilemez özelliği taşıması anlamı ortaya çıkar. Kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi, yasama yetkisinin devri anlamına gelmemeli; kapsam, bu devri sergileyecek genişlik ve genellikte olmamalıdır.
Görüşmekte olduğumuz tasarının kapsam maddesi, daha önce Anayasa Mahkemesince iptal edilen 3479, 3755 ve 3911 sayılı
yetki yasalarında belirtilen kapsam maddelerindeki gibi, onlara benzer ve eşdeğer nitelikler taşımaktadır. Bu tasarıyla, Anayasa
Mahkemesinin daha önce iptal ettiği yasalar unutularak, Bakanlar Kuruluna verilen kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
genişletilmekte, kuruluşlar ve personel yönünden benzer kapsam getirilmektedir.
Kapsam yetkisinin sınırsız ve Anayasaya aykırı biçimde geniş tutulup olur olmaz kanun hükmünde kararnameler çıkarılınca,
hukuksuzluk bugünde kalmıyor, maalesef gelecek günlere, gelecek yıllara da bulaşıyor. Çok değil, daha üç yıl önce, 24 Haziran
1993 tarihinde çıkarılan 3911 sayılı Yetki Yasasının iptali üzerine pek çok kanun hükmünde kararname iptal edildi, kibrit
kutularından kuleler gibi devrilip gitti. Kimine o zamanki başvuru sahipleri itiraz etmediği için, onlar, bitkisel yaşamlarını
sürdürmeye devam ettiler.
Çok çarpıcı, çok somut bir örneği, bütün üyelerimizin gözü önünde olan gündeme çekerek belirtmek istiyorum. Bu örnek,
önünüzdeki gündemde, günlerdir oylamasını yapamadığımız, çeşitli nedenlerle komisyonun niçin oturmadığını, Hükümetin niçin
yerini almadığını kestiremediğimiz, 23 sıra sayılı, 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde
Eklenmesine İlişkin 488 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamedir. Bu, bugün konuştuğumuz türden hastalıkların, uyarılara kulak
tıkamanın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde vurdumduymaz davranmanın, hukuku nereye getirdiğinin somut bir örneği olduğu için
altını çizerek vurgulamak istiyorum ve maalesef, bu kanun hükmünde kararname hükmünü çoktan icra ettiği halde, kişi ordudaki
görevini tamamlayıp bu yüce çatının altına üye olarak geldiği halde, hâlâ -kimi özlük hakları bakımından- bu kanun hükmündeki
kararnamenin kanunlaşmasına çaba sarf ediyoruz. Bu kapsam maddesinin de 488 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ve diğer
örneklerdeki gibi sıkıntı yaratmaması, ileride olası iptal akıbetiyle karşılaşmaması için, Hükümeti, Plan ve Bütçe Komisyonu
üyelerini ve Yüce Meclisin değerli üyelerini bir kez daha uyarmakta, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak yarar gördüğümüzü ifade
ediyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sav.
Şahısları adına Sayın Ali Dinçer; buyurun efendim.
Süreniz 5 dakikadır.
ALİ DİNÇER (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; adı kulağa hoş geliyor; Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî,
Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve onun kapsamı.
Kamu personelinin malî, sosyal ve diğer haklar konusunda çok mağdur olduğunu hepimiz biliyoruz; kamu personelinin bu
haklarının elde edilmesinin, tümüyle, yönetime, iktidara bağlı olduğunu da biliyoruz. Burada, Mecliste, biz, bundan önce, defalarca
tartıştık; işçiler gibi kamu personeli de, memurlar da, ekonomik, demokratik haklarına sahip olmalılar, buna benzer kanun
hükmünde kararname çıkarma yetki tasarıları gerekmeden, hatta, yeni yasalar gerekmeden, onlar da kendi haklarını -malî olsun,
idarî olsun, sosyal olsun- kendileri alabilmeliler. Hemen hemen bütün partiler, bu yönde, sendikal hakların kamu personeline de,
memurlara da tanınması gerektiği konusunda, seçim öncesi söz verdiler; fakat, hiç kimse yetkiyi elinden bırakmak istemiyor.
Burada, bu Hükümet de, Anayasaya aykırılığı açık seçik belli olan bir yetki kanunu tasarısıyla önümüze geliyor. Bu tasarının,
Anayasanın 6 ncı, 91 inci, 128 inci maddelerine ve Anayasanın ruhuna aykırı olduğu, bu işin uzmanı arkadaşlar tarafından, daha
önce tekrar edildi. Peki, neden bunu bile bile, Meclisin huzuruna getiriyor bu Hükümet?.. Yani, bu tasarı, buradan geçse dahi,
sonunda, Anayasa Mahkemesinden dönecek; biz de, burada, saatlerce havanda su dövmüş olacağız.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir günlük çalışmasının milyarlarca liraya mal olduğunu biliyoruz. Bu milyarlarca lira da,
vergi veren vatandaşımızın sırtından çıkıyor ve biz, burada, gereksiz yere vakit kaybediyoruz. Yani, hukuk devleti anlayışını bir
türlü benimsemeyecek bu iktidar, sürekli, hukuk devleti anlayışına aykırı buna benzer yasalarla mı önümüze gelecek? Türkiye
Büyük Millet Meclisini by-pass ederek, hukuk devleti anlayışına aykırı davranarak ne kazanılacak? Biz, merkezî idare olarak, devlet
olarak, kamu personelini kapıkulu gibi görmekten ne zaman kendimizi alıkoyacağız? Bu vakti, kamu personelinin de grevli,
toplusözleşmeli sendikal haklara kavuşması için harcamamız gerekirken, Anayasa Mahkemesinden döneceğini bile bile, niye
böylesine bir tasarıyla vakit kaybediyoruz?
Şimdi, biz, geniş kapsamlı bir şekilde, tüm kamu personelini içerecek, kamu personelinin malî, sosyal durumlarını, haklarını
genişletecek bir tasarıyı görüşüyoruz diye, bir ölçüde, bu ana kadar kapıkulu gibi gördüğümüz memurlarımızı, kamu personelimizi
kandırma durumundayız. Yani, giderek, kamu personeline, belediyelerde, özellikle Refah Partili belediyelerde, yaygın olan
aşevleriyle, tam anlamıyla kapıkulu muamelesi yapmak, çağdaş Türkiye Cumhuriyetine yakışır mı?
İnsanlar kendi haklarını alabilmeliler; memurlar, kendi haklarını, grevli, toplusözleşmeli sendikal haklarıyla, kendileri
alabilmeliler. Hiç kimse, onlara kapıkulu gibi bakıp, ihsanda bulunmamalı... (RP sıralarından gürültüler) Doğru dürüst gelir elde
edemeyecekler, kendi haklarını alma imkânını bulamayacaklar, sendikal haklarına kavuşamayacaklar; siz, onlara aşevi açıp, çorba
dağıtacaksınız, onlara kapıkulu gibi bakacaksınız... Buna benzer kanun tasarılarıyla bu kapıyı açmayın. (RP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dinçer, süreniz bitti efendim, uzatmıyoruz. Teşekkür ederim.
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Onları bu hale getirenler utansın.
ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Biz, aşevinden kurtarmaya çalışıyoruz.
ALİ DİNÇER (Devamla) – Saygılar sunuyorum Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Dinçer, bu çatı altında görev yapan hiçbir arkadaşımız, memurlara kapıkulu gözüyle bakmaz.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Siz aç bıraktınız, biz doyuruyoruz; daha ne istiyorsunuz?!
BAŞKAN – Şahsı adına, Sayın Fikret Karabekmez.
Buyurun efendim; süreniz 5 dakikadır.
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 87 sıra sayılı yasa tasarısının 2 inci maddesi
üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, şahsım adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasamızın "Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme" başlığı altındaki 91 inci maddesinin birinci paragrafında
"Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir" denilmektedir; ikinci
paragrafta ise "Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve
süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir" denilmektedir. Anayasanın bu hükmü doğrultusunda
getirilen yetki tasarısının 2 nci maddesinde, verilen yetkinin kapsamı sıralanmaktadır.
Muhalefet partisinin bazı yetkilileri, kapsamın geniş olduğundan bahsetmektedirler. Bizim, bazı kamu kurum ve kuruluşlarında
görev yapan personelin emeklilik, malî, sosyal ve diğer haklarında iyileştirme yaparken bazılarını bundan muaf tutmamız,
sanıyorum ki, hiçbir adalet anlayışıyla bağdaşmaz. Bu nedenle, bu kapsamı geniş tutmak, bütün kamu personelinin -kamu kurum ve
kuruluşlarındaki personelin- bu haklardan istifade etmesini istememek anlamına geliyor.
Memurlarımızın sosyal, malî ve diğer haklarında iyileştirme yapmaya yönelik bir yetkiyi Hükümete vermekten sakınan
kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, çıkıp kürsüden "memurlarımızın, bu Meclis tarafından kapıkulu olarak kabul edildiği" gibi çok
ağır, Meclisimize yakışmayan, bu kürsüye yakışmayan sözler sarf ediyorlar.
Bunu da, şahsen, kınıyorum ve bu vesileyle, Meclisi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Kulaklarınızı yıkatın!..
BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.
ALİ DİNÇER (Ankara) – Sayın Başkan, sataşma var. Benim ne söylediğimi anlamamış. Ben, Meclise demiyorum; bu tasarıyı
getiren...
Söz almak istiyorum.
BAŞKAN – Hayır efendim, sataşma yok.
ALİ DİNÇER (Ankara) – Nasıl olur Sayın Başkan!
BAŞKAN – Efendim, konuşmanızı öyle anlamış arkadaş. Yani, siz, dediniz ki...
ALİ DİNÇER (Ankara) – İstediği gibi anlama hakkı var mı?! Yanlış anlaşılıyor söylediklerim. İstediği gibi yorumlama
hakkı var mı?!
BAŞKAN – Hayır efendim... Siz "memurlara kapıkulu gözüyle bakılıyor" dediniz.
ALİ DİNÇER (Ankara) – "Meclis" diyor, ben Meclis demedim. Yanlış anlaşılıyor söylediklerim.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Konuyu çarpıtıyor.
BAŞKAN – Tamam, siz "Meclis" demedinizse, açıklama getirdiniz. Tamam efendim.
ALİ DİNÇER (Ankara) – Bu tasarıyı getiren Hükümet öyle bakıyor, İktidar öyle bakıyor...
BAŞKAN – Tamam efendim, açıklandı; teşekkür ederim.
ALİ DİNÇER (Ankara) – O zaman kulaklarıyla dinlesin, doğru anlasın benim söylediklemi, ona göre konuşsun.
BAŞKAN – Peki efendim... Anlaşıldı. Rica ediyorum... Herkes kulağıyla dinliyor. Herhalde başka bir dinleme cihazı yok insan
vücudunda! Var mı?! (RP sıralarından gülüşmeler, alkışlar [!])
ALİ DİNÇER (Ankara) – Kulaklarıyla dinlese, doğru duyardı!..
BAŞKAN – Peki efendim, teşekkür ederim.
ALİ DİNÇER (Ankara) – Sayın Başkan, biliyorsunuz, Allah insan vücudunda kulaklarla birlikte çeşitli...
BAŞKAN – Neyse... Teşekkür ederim efendim. Allah'ın yarattığı varlıklar üzerinde tartışmayalım.
Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.
Maddeyle ilgili önergeler var; önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre okutup işleme koyacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 2
nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini öneririz.
Madde 2.— Bu Kanunla çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler, genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile il özel
idareleri, belediyeler ile il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları birlikler, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunla
kurulan fonlar, kefalet sandıkları ile bunlara bağlı kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen memurlar, diğer kamu görevlileri ve her
türlü sözleşmeli personel, KİT'ler ve bunların müesseseleri ve bağlı ortaklıkları ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun geçici
ve ek geçici maddelerine göre aylık ödeyen kuruluşlarda çalışanlar ile emeklilerin malî, sosyal haklarına dair düzenlemeleri kapsar.
Metin Şahin Fırat Dayanıklı
Antalya Tekirdağ
Hayati Korkmaz Bekir Yurdagül
Bursa Kocaeli
Ali Günay
Hatay
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 2 nci maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül Bülent Tanla
Kocaeli İstanbul
Fikret Ünlü Tuncay Karaytuğ
Karaman Adana
Zekeriya Temizel
İstanbul
Teklif: Madde metninden "diğer hakları" sözcükleri çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının "Kapsam" başlıklı 2 nci maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci maddeleriyle 2 nci maddesine, ayrıca
153 üncü maddesine aykırıdır.
Çetin Bilgir Sema Pişkinsüt
Kars Aydın
Teoman Akgür Mustafa Güven Karahan
Sakarya Balıkesir
Turan Bilge Yalçın Gürtan
Konya Samsun
Mümtaz Soysal
Zonguldak
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Yetki Yasasının "Kapsam" başlıklı madde 2'nin sonunda yer alan "kapsar" kelimesinden
önce gelmek üzere aşağıdaki ibarelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"ve Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında öngörüldüğü şekilde üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla özel ve
özerk bütçeli kamu araştırma ve geliştirme kuruluşlarında çalışan araştırmacı personelin mevzuatını yeniden düzenlemek ve
üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek üzere kamu araştırma kurumlarının görev, yetki ve teşkilatlarında yapılacak yeni
düzenlemeleri"
Salih Kapusuz Ali Rıza Gönül
RP Grubu Başkanvekili DYP Grubu Başkanvekili
Faruk Ekinci Hasan Hüseyin Ceylan
Ankara Ankara
Şinasi Yavuz
Erzurum
BAŞKAN – Şimdi, önergeleri aykırılık sırasına göre..
ÖNDER SAV(Ankara) – Sayın Başkan, Anayasaya aykırılık önergemiz var.
BAŞKAN – Efendim, Anayasaya aykırılıkla ilgili olarak verilen birçok önerge var; ancak, biliyorsunuz, biz, her konuda aynı
fıkra hakkında 4 önergeyi işleme koyabiliriz. Şimdi, 10 tane Anayasaya aykırılık önergesini verirseniz hepsini işleme koyacak
halimiz yok.
ÖNDER SAV (Ankara) – O konu ayrı, bu konu ayrı; 84 üncü maddeye göre...
BAŞKAN – 84 üncü maddeye göre, belli bir kanunun belli bir maddesinin Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin önergeler öncelikle
işleme konulur. Yani, Anayasaya aykırı ise, bir tek defa işlem görmesi lazım. Yoksa, 10 defa, bu madde Anayasaya aykırı mıdır
değil midir konusunu tartışıp da ayrı ayrı oylama olanağına sahip olmadığımızı zatı aliniz de takdir ederler.
ÖNDER SAV(Ankara) – Ama, bizim gerekçemiz farklı.
BAŞKAN – Sayın Sav, bakın; aynı konuda verilmiş 20 tane önerge; hepsinin de gerekçeleri ayrı; ama, konusu ne? Konusu,
Anayasaya aykırılık meselesi. Biz, o 20 gerekçeyi ayrı ayrı okutamayız.
ÖNDER SAV (Ankara) – Anayasaya aykırılık konusunda kaç tane önerge var Sayın Başkan?
BAŞKAN – 2 tane var efendim.
ÖNDER SAV(Ankara) – Ee, o halde ?..
BAŞKAN – Efendim, olur mu? 2 tane olur, 20 tane olur. Yani, aynı şeyi iki defa müzakere etmekle yirmi defa müzakere etmek
arasında bir fark yok ki... Önemli olan, bir şeyin bir defa müzakere edilmesidir.
ÖNDER SAV (Ankara) – Efendim, biraz önceki düşüncelerinizle tezat teşkil ediyorsunuz.
BAŞKAN – Tatbikat bu efendim.
Anayasaya aykırılık önergesini okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının "Kapsam" başlıklı 2 nci maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci maddeleriyle 2 nci maddesine, ayrıca
153 üncü maddesine aykırıdır.
Mümtaz Soysal (Zonguldak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon, Anayasaya aykırılık önergesine katılıyor musunuz ?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –Sayın Hükümet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA DEMİRCİ (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet Anayasaya aykırılık önergesine katılmıyor.
Önerge sahipleri konuşacak mı; yoksa, gerekçeyi mi okuyacağız?..
YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Komisyon sıralarındaki konuşmaları biz duyamıyoruz.
BAŞKAN – Efendim, Komisyon mikrofona konuştu, katılmadıklarını ben duydum; belki siz duymamış olabilirsiniz...
YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Orada konuşuyorlar, anlaşılmıyor.
BAŞKAN – Ama, ben burada ifade ettim katılmadıklarını.
Sayın Soysal, konuşacak mısınız?..
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Hayır, konuşmayacağım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının "Kapsam" başlıklı 2 nci maddesi; özetle, bu yasaya göre çıkarılacak yasa gücünde kararnamelerin kapsamını
belirlemek amacına yöneliktir; ama, kapsam maddesi, yetki yasası tasarısının en uzun maddesidir. Oysa, yetki yasalarında
kapsamın belirlenmesinin amacı, herkesi kapsaması istenmemesidir. Bu yetki yasası, genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler,
özel idareler, belediyeler, il özel idareleriyle, belediyelerin birlikte kurdukları birlikler, bunların döner sermayeli kuruluşları, yasayla
kurulan fonlar, kefalet sandıklarıyla bunlara bağlı kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen memurları, hâlâ kalmışsa bunun dışında
kalan diğer kamu görevlilerini ve her türlü sözleşmeli personeli; bunların dışında, KİT'ler, bunların müesseseleri, bağlı
ortaklıklarıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının geçici ve ek geçici maddelerine göre aylık ödeyen kuruluşlarda çalışanları,
bunların emeklilerini kapsamaktadır ve tüm bunların malî, sosyal ve diğer haklarıyla, istihdam, ilke ve yöntemlerini düzenleyen
teşkilat kanunu dahil, her türlü kanunda değişiklik yapma yetkisi vermektedir. Bu kapsamdaki yasaları bir gözünüzün önüne
getirirseniz, tüm bunların ilgili maddelerinde değişiklik yapılabilecektir; üstelik, yeni düzenleme de yapılabilecektir. Örneğin: 657
sayılı Yasanın maddelerinin tamamı değiştirilebilecektir. Sözleşmeli personelin tümü işten çıkarılabilecek ya da 1,5 milyon yeni
kadro ihdas edilebilecektir.
Böyle bir kapsam Anayasaya uygun deniyorsa, kimsenin söyleyebileceği bir söz yoktur; ama, kapsam maddesi, yetki yasalarına
her şeyi kapsamına alsın diye değil, kapsamına her şeyi almasın diye konur. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre, kapsam, çok
geniş ve genel anlatımlarla belirtilmemelidir; çünkü, konu ve kapsam sınırsızlığa vardığında, yürütme organı, sınırsız yetkilerle,
Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan yasama yetkisini kullanarak, yasama organının işlevini üstlenmiş olur. Bu nedenle, kapsam
sınırlı olmalıdır. Yukarıda kısaca özetlenmesi bile birkaç dakikayı bulan bu kapsam maddesinin sınırı nedir? Bütün kamu
personel yönetimidir. Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin bugüne kadar onlarca yasayla düzenlediği bir alanda tüm
yetkiyi Bakanlar Kuruluna vermesi, Anayasanın 7 nci maddesindeki yasama yetkisinin devredilemeyeceği hükmüne aykırıdır.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Önerge okundu; işleme koyalım da...
NİHAT MATKAP (Hatay) – Yerimden kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, dün de Anayasaya aykırılık konusunda iki önerge vardı; dünkü uygulamanızda
ikisini de okuttunuz. 84 üncü maddeye bir daha bakın, lütfen.
BAŞKAN – Efendim, ben çok dikkatli baktım.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Bakınız ne diyor: "... Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler, diğer
önergelerden önce oylanır." Dünkü uygulamanız da bu yöndeydi. Mümkünse, bizim önergemizin de gerekçesini okutun.
BAŞKAN – Hayır... Benim dünkü uygulamam bir emsal teşkil etmemektedir.
Sayın Matkap, insanlarda bir mantık var, bir izan var; anlatayım size: Herhangi bir kanun maddesinin Anayasaya aykırı olduğu
konusunda 20 önerge verilmiş, 20 önerge verildi. Biz, şimdi, hepsini ayrı ayrı işleme koyup da, bu madde Anayasaya aykırı mıdır
değil midir, Anayasaya aykırı mıdır değil midir, Anayasaya aykırı mıdır değil midir, şeklinde mükerreren müzakere ederek...
YUSUF ÖZTOP (Antalya) – Gerekçeleri farklı olabilir.
BAŞKAN – Gerekçeleri ne kadar farklı olursa olsun, konusu aynıdır. O bakımdan, rica ediyorum...
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, dünkü uygulamanız böyle.
BAŞKAN – Sayın Matkap, bakın, uygulamamız da böyle; yani, onun için, rica ediyorum... (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
NİHAT MATKAP (Hatay) – Ama, çok önemli bir tasarı görüşülmektedir.
BAŞKAN – Hayır, hayır... Çok önemli de; zaten bütün tasarılar önemlidir.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, tekrar rica ediyorum, takdirinize bırakıyorum.
BAŞKAN – Ben, takdirimi o şekilde kullandığımı zatı âlinize arz ettim efendim, Sayın Sav'a da arz ettim.
Önerge, Anayasaya aykırılık önergesidir; Hükümet ve Komisyon katılmamıştır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli İle Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini öneririz.
Madde 2. — Bu kanunla çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler, genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile il özel
idareleri, belediyeler ile il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları birlikler, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunla
kurulan fonlar, kefalet sandıkları ile bunlara bağlı kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen memurlar, diğer kamu görevlileri ve her
türlü sözleşmeli personel, KİT'ler ve bunların müesseseleri ve bağlı ortaklıkları ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun geçici
ve ek geçici maddelerine göre aylık ödeyen kuruluşlarda çalışanlar ile emeklilerin malî, sosyal haklarına dair düzenlemeleri kapsar.
Fırat Dayanıklı
(Tekirdağ)
ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Anayasaya aykırı olduğundan
katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hayır efendim...
NİHAT MATKAP (Hatay) – Müdahale etmeyin Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hayır, hayır... Arkadaşımız "Anayasaya aykırı" dedi canım; yani, öyle bir şey yok. Yani, siz "önerge, Anayasaya
aykırı" diyorsunuz...
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Evet; önerge Anayasaya aykırı
olduğundan katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükümet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA DEMİRCİ (Sıvas) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükümet ve Komisyon önergeye katılmıyor.
Önergenin gerekçesini mi okuyalım; yoksa, önerge sahipleri açıklama mı yapacak?
BAYRAM FIRAT DAYANIKLI (Tekirdağ) – Gerekçeyi okuyalım.
BAŞKAN – Peki, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu tür hakların, kararnameyle değil, kanunla düzenlenmesi doğru olacaktır. Bu nedenle, kapsamlı değil, kısıtlı yetki verilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı yetki yasasının "Kapsam" başlıklı madde 2'nin sonunda yer alan "kapsar" kelimesinden önce
gelmek üzere, aşağıdaki ibarelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"ve Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında öngörüldüğü şekilde, üniversite -sanayi işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla özel ve
özerk bütçeli kamu araştırma ve geliştirme kuruluşlarında çalışan araştırmacı personelin mevzuatını yeniden düzenlemek ve
üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek üzere kamu araştırma kurumlarının görev, yetki ve teşkilatlarında yapılacak yeni
düzenlemeleri"
Salih Kapusuz
(RP Grubu Başkanvekili)
ve arkadaşları
BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA DEMİRCİ (Sıvas) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılıyor.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN – Peki efendim, karar yetersayısını arayacağız.
Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir, karar yetersayısı vardır.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 2 nci maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül
(Kocaeli)
ve arkadaşları
Teklif: Madde metninden "diğer hakları" sözcükleri çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükümet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA DEMİRCİ (Sıvas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir efendim.
Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde, kabul edilen
önerge doğrultusunda kabul edilmiştir.
AYHAN FIRAT (Malatya) – Sayın Başkan, bir şey sorabilir miyim?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Fırat.
AYHAN FIRAT (Malatya) – Efendim, Bütçe Komisyonunun katılıp katılmadığını soruyorsunuz...
BAŞKAN – Hayır, katılmadılar bu önergeye.
AYHAN FIRAT (Malatya) – Tamam... Komisyonun ekseriyeti burada mı, saydınız mı?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Buradadır beyefendi, müsterih
olunuz, buradadır.
BAŞKAN – Belki acil bir konuda karar vermek gerekiyorsa, Komisyonun çoğunluğunu orada bulundurma zorunluluğunu
hissediyorlar.
AYHAN FIRAT (Malatya) – Vardır efendim. Saydınız mı?
BAŞKAN – 14 kişi efendim, 14 kişi.
AYHAN FIRAT (Malatya) – Şimdiye kadar 15 kişiydi.
BAŞKAN – 14 kişi asgarîsi; asgarî 14 kişi olacak da, ondan sonrasını, üstünü "fazla mal göz çıkarmaz" hesabıyla
bulunduruyorlar.
AYHAN FIRAT (Malatya) – Kaç kişi oturuyor?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Öğreneceksiniz zaman içerisinde.
BAŞKAN – Sayın Fırat "fazla mal göz çıkarmaz" diye bir atasözü var ya, fazlası zarar vermiyor.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
İlkeler
MADDE 3.– Bakanlar Kurulu l inci madde ile verilen yetkiyi kullanırken, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak;
ücret sistemini adil bir şekilde düzenlemeyi, kamu hizmetlerinin verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesini, memurlar ve diğer
personel ile bunların emeklilerinin malî, sosyal ve diğer haklarında hizmetin özellik ve gereklerine uygun biçimde düzenlemeler ve
iyileştirmeler yapmayı, maaş unsurlarının azaltılmasını, maaş hesabının basitleştirilmesini ve istihdam esas ve usullerinin eşitliği
sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesini gözönünde bulundurur.
BAŞKAN – Efendim, bize intikal eden duruma göre, ANAP Grubu adına Sayın Mehmet Keçeciler, CHP Grubu adına Sayın
Algan Hacaloğlu; şahısları adına, Sayın Ali Dinçer, Sayın Fikret Karabekmez, Sayın Lütfi Yalman, Sayın Suat Pamukçu, Sayın
Mehmet Aykaç söz isteminde bulunmuşlardır.
ANAP Grubu adına, Sayın Mehmet Keçeciler, buyurun efendim.
Sayın Keçeciler, süreniz 10 dakika.
ANAP GRUBU ADINA MEHMET KEÇECİLER (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte bulunan
kanun tasarısının "ilkeler" maddesi hakkında Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini arz ve ifade etmek üzere söz aldım; bu
vesileyle, Yüce Heyetinizi şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, aslında, personel rejimiyle ilgili yetki kanunu meselesinde, yasama organıyla, daha doğrusu iktidarlarla
Anayasa Mahkemesi arasında, âdeta, bir nevi kan davası oluşmuştur. Hemen hemen, son onüç yılda, yirmiye yakın, personelle ilgili
yetki kanunu çıkarılmış, hele, şu son dört yılda, çıkarılan dört yetki kanununun, dördü birden iptal olmuştur. Anayasa Mahkemesi
iptal etmekten, hükümetler de bu yetki kanunu tasarılarını buraya getirip Meclisten geçirmekten, bir ölçüde bıkıp usanmamışlardır.
Bu getirilen yetki kanunu tasarısı da, maalesef, iptal edilen kanunlarla büyük benzerlik göstermektedir, hemen hemen ifadeleri
aynıdır.
İşte, konumuzla ilgili "ilkeler" maddesini, biraz evvel arkadaşlarımız okudu. Müsaade ederseniz, en son iptal edilen –Anayasa
Mahkemesi kararının iptal ettiği- kanunun "ilkeler" bölümünü size okumak istiyorum. Okuyalım ki, dikkat edelim -Partiler "Anayasa
Mahkemesine götüreceğiz" diyor; tabiî götüreceğiz- ve bu ilkelerle, bu amaçla, bu kapsamla, daha evvelki kanunlarla bir irtibat var
mı, ikisi de aynı mı değil mi, bakalım.
En son iptal ettiği kanunun "ilkeler" maddesi diyor ki: "Bakanlar Kurulu, ivedi ve zorunlu durumlara münhasır olmak kaydıyla -
bakın, orada güzel de bir ifade var, Anayasanın istediği bir ifade de var- 1 inci maddeyle verdiği yetkileri kullanırken,
a) kamu hizmetlerinin verimliliği ve etkin bir şekilde yürütülmesini, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak, yeterli
ve adil bir ücret seviyesini sağlamayı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî, sosyal ve diğer haklarında hizmetin özellik ve
gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı..." Bu, ilke olarak, daha evvelki kanuna yazılmış; Anayasa Mahkemesi demiş ki: "Bu
maddenin yazılış tarzı, yeterli değil." Niye yeterli değil? Çünkü, yetki devriyle, kanun hükmünde kararname çıkarmak için Meclisin
yetki vermesi arasında çok ince bir hususiyet var, çok ince bir ayırım var. Anayasa Mahkemesi, ısrarla, dört kararında da ifade
ediyor, "Meclisin yetkisi devredilemez" diyor. Anayasanın 7 nci maddesinin hükmü gayet açık; diyor ki: Eğer siz, kanun hükmünde
kararname çıkarmak istiyorsanız, bir kere, konu acil olacak, ivedi olacak. İki: Belli bir amaca yöneleceksiniz. (RP sıralarından "Bu
da acil" sesleri) Burada, bir evvel iptal edilen kanundaki amacı, getirip buraya aynen yazmışsınız.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Aynı değil canım, değişik.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Aynı, aynı... Madde aynı; açın bakın.
Efendim, dört kanun iptal edilmiş; dördünün de amacı aynı; isterseniz okuyayım. Anayasa Mahkemesinin, yetki kanunlarının
iptaline ilişkin bütün kararları, Resmî Gazete halinde elimde mevcut.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Oku, oku...
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, vaktim yok... İlkeleri aynı, okudum biraz evvel. Yani, iptal ettiği
son kanunun ilkeleriyle, bu tasarıya yazdığınız ilkeler, hemen hemen aynı; sadece, buraya, şunu ilave etmişsiniz: "Maaş
unsurlarının azaltılmasını, maaş hesaplarının basitleştirilmesini ve istihdam esas ve usullerini" demişsiniz, bunları ilave
etmişsiniz. Onun ötesinde, memurların durumunu iyileştirmek, ekonomik ve sosyal şartlarına göre memurlara bir miktar yardım
yapmak vesaire gibi ilkeler, hemen hemen, bir evvelki iptal edilen kanunla aynı.
Halbuki, Anayasanın 153 üncü maddesinde "Anayasa Mahkemesinin kararları, yürütmeyi, yargıyı ve yasama organını -yani
Büyük Millet Meclisini- bağlar" deniliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi, kanunları çıkarırken, daha önce verilmiş Anayasa
Mahkemesi kararlarına dikkat etmek, uymak zorundadır. Anayasa Mahkemesi kararından aynen okuyorum; bakın ne diyor:
"Anayasanın 153 üncü maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesinin kararlarının, yasama, yürütme ve yargı organları ile
yönetim makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, yasama organı, yapacağı yeni
düzenlemelerde, daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak, bu kararları etkisiz
kılacak biçimde yeni yasa çıkarmamak, Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak
yükümlülüğündedir."
Demek ki, Meclise düşen görev, eğer bu konuda, Anayasa Mahkemesi daha evvel bir karar verdiyse, kanun hazırlayıcılar
bakacak, okuyacak ve diyecek ki "Anayasa Mahkemesi, daha evvel şu ilkeleri benimsemiş; bu ilkelere uygun kanun çıkaracağım."
Siz, ifadeleri bile aynı, cümleleri bile aynı, kelimeleri bile aynı kanunu tekrar getiriyorsunuz ve bu Meclisten, sayısal çoğunluğunuza
dayanarak, çıkarmaya çalışıyorsunuz. Sonra da, sözcüleriniz buraya çıkıp diyor ki: "Efendim, ne istiyorsunuz ey muhalefet?! Biz,
memurlara zam yapacağız, maaş vereceğiz, onların malî haklarında iyileştirmeler yapacağız, aynı hakları emeklilere de getireceğiz;
siz buna karşı mısınız?" Ee, şimdi, bunun, insafla kabili telif tarafı var mı?! Siz, memura maaş zammı yapmak istediniz, emekliye
maaş zammı yapmak istediniz de, elinizi tutan mı oldu?! Varsa kaynağınız, bundan bir hafta evvel yüzde 50 dediniz; yüzde 70
deseydiniz, yüzde 100 deseydiniz!.. İtiraz eden nâmerttir... Onu söyleseydiniz... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar) Demek
ki, yani sizin, memura ve emekliye maaş artışı yapabilmeniz için, yetki kanununa ihtiyacınız yok.
MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) – Var, var..
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Yetki kanunu çıkarmaya ihtiyacınız yok; ama, buraya tehlikeli bir madde yazmışsınız,
bir ibare yazmışsınız; diyorsunuz ki "İstihdam usullerini de belirleyeceğiz." İşte, orası çok muğlak. Öyle bir kapsam genişliği
içerisinde ki, ne yapacağınız belli değil. Biz, size güvenmiyoruz. Sizin İktidarınızı teşkil eden her iki parti de, personel rejimi
konusunda sabıkalı.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Biz, sizin gibi yapmayız.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Bir kere, siz, Sayın Bedük, Genelkurmay Başkanını seçim otobüsünün üzerine
çıkararak, bu memleketteki yerleşmiş gelenekleri yıkan partisiniz. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar) Siz nasıl
konuşursunuz?!.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Biz, sizin gibi yapmayız; merak etme.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Siz, devletin valilerini seçim otobüsünün üzerine çıkaran, belediyelerde hanım
memurları, bayan memurları, tarlalarda, bahçelerde çalıştırmaya zorlayan partisiniz. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
Size güvenip de, böyle, istihdam usullerini dilediğiniz gibi, keyfe mâyeşa değiştireceksiniz; sınırı belli değil. "Bütün istihdam
usullerini değiştireceğim..." Bunu, diyemezsiniz beyler...
BAŞKAN – Sayın Keçeciler, 1 dakikanız var.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Tamam, biliyorum Sayın Başkan, takip ediyorum.
BAŞKAN – Yalnız, biraz da maddeye gelirseniz iyi olur.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Bunu diyemezsiniz... Yani "bütün istihdam usullerini değiştireceğim ve netice itibariyle
de adaletli düzenlemeler getireceğim" diyorsunuz.(ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, RP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Müdahale etmeyin efendim.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Sizin adil düzen anlayışınızın, sizin adalet anlayışınızın ne olduğunu biz iyi biliriz,
millet çok iyi bilir.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Sırf atıyorsun ya!..
BAŞKAN – Sayın Ceylan, oturur musunuz...
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Millet çok iyi bilir, millet... Adil düzen deyip de...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Kendine gel!.. Kendine gel!..
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyin, rica ediyorum.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Sayın Başkan, lütfen...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Atıyorsun!..
BAŞKAN – Müdahale etmeyin, rica ediyorum.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Sayın Başkan, lütfen, bu arkadaşa...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Hangi tarlada çalıştırmışız, söyler misin bana?
BAŞKAN – Rica ediyorum, oturur musunuz...
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Bütün Türkiye biliyor Sayın Ceylan, sen bilmiyorsan öğren!
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Uykudan uyandın galiba, uykudan!..
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Sen bilmiyorsan öğren!..
BAŞKAN – Sayın Ceylan, oturur musunuz... Burada...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Allahtan kork sen ya!..
BAŞKAN – Tarlada kim çalışmış, kim çalıştırmış, belli değil.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Siz çalıştırdınız.
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Atıyor kardeşim...
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) – Hayır, bahçelerde çalıştırdınız, belediye memurlarını.
Değerli arkadaşlarım, ben, size, son olarak şunu söylüyorum: Aldığınız bu yetki, Anayasa Mahkemesinden döner.
Hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Keçeciler.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – ANAP, Konya'da yüzde 6'ya düştü...
BAŞKAN – Sayın Ceylan, siz hâlâ kendinizi muhalefet partisi milletvekili zannediyorsunuz.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Efendim, tarlada çalıştırmak filan yok...
BAŞKAN – Arkadaşımızın sinirleri çok gerildi... Onu, lütfen...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – İftira atıyor!..
BAŞKAN – Olur mu canım!.. Burası Meclis... Burada, kürsüde konuşan her hatibe saldırılır mı!..
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Konya'ya zor gidersin sen!..
BAŞKAN – Rica ediyorum... Allah Allah... Burada, İktidar Partisinin milletvekili olduğunuzun sorumluluğunu taşıyarak
bulunacaksınız.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – İftira atıyor!.. Atıyor yahu!..
BAŞKAN – Rica ediyorum efendim... Sayın Ceylan, susar mısınız...
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Algan Hacaloğlu; buyurun efendim.
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 87 sıra sayılı Kamu
Personeliyle Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanun Tasarısının 3 üncü
maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz evvel Sayın Keçeciler'i dinlerken, keşke birinci konuşmacı ben olsaydım diye düşündüm; çünkü, Sayın Keçeciler, benim
biraz sonra arz etmeye, sunmaya çalışacağım mantığı, özü, burada gayet güzel ifade ettiler; çünkü, bu konuda zaten söylenebilecek
çok fazla şey yok; çok net.
Bu kadar açık, bu kadar bariz, herkesin rahatlıkla anlayabileceği, Anayasa Mahkemesinin kesinlikle iptal edebileceği bir
çerçevede hazırlanmış olan bu yetki kanunu tasarısını, burada, bu boyutuyla, her birimiz, eğer bu kürsüye çıkıp vurguluyorsak,
yasa tasarısının Anayasaya aykırılığını dile getiriyorsak, bunu yapmamızın amacı, bunu kayıtlara düşmek, zabıtlara geçirmek ve
yarın, bu yasa geçerse, Anayasa Mahkemesinden döndükten sonra, sizlere "bakınız, biz size ihtar etmiştik; kalkıp (U) dönüşü
yapıyorsunuz ve itibar kaybediyorsunuz ve bunu yapmamanız için sizi ikaz etmiştik" diyebilmek için, doğruyu size gösterebilmek
için burada söz aldık ve devam ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz, Anayasanın 91 inci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir, ne var ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu yetkisini, ancak, anayasal sınırlar
içerisinde kullanabilir ve Anayasanın 153 üncü maddesi de bu sınırlar kapsamında değerlendirilen konulardan birisidir.
Diğer bir deyimiyle, Anayasa Mahkemesi, yetki yasasını anayasal sınırlar içerisinde bulmazsa, artık, yasama organının, aynı
biçim ve özde, yeni bir yetki yasası çıkarmaması gerekir; aklıselim onu öngörür, sağduyu onu öngörür. Tersine bir tutum izlenirse -
aynen, şu anda, İktidarın buradan geçirmeye çalıştığı bu tasarıda olduğu gibi- aksine, tersine bir tutum olursa, Anayasanın 153
üncü maddesindeki, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesine aykırı bir durum doğar.
Değerli arkadaşlarım, bunları ben söylemiyorum; ben hukukçu değilim, ben, 3990 sayılı Yetki Yasasını iptal eden 1994/50
esas ve 1994/44-2 karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararını özetledim. Şimdi, 3990 sayılı Yasanın; yani, Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilmiş olan yasanın 3/a maddesi aynen şöyle diyor: "Kamu hizmetlerinin verimli, etkin bir şekilde yürütülmesini,
ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak, memurlar ve diğer kamu görevlileriyle emekli, dul emekli, dul ve yetimlerinin
haklarında, hizmetin özelliği ve gereklerine uygun düzenlemeler yapmayı öngörüyor." Bu ifade, bu çerçeve, şu anda, halen
tartışmakta olduğumuz tasarının 3 üncü maddesinde, aynen geçerlidir. Buna kısa bir ilave vardır; ancak, biraz evvel belirttiğim
Anayasa Mahkemesi kararı çerçevesinde iptal edilmiş olan 3990 sayılı Yasanın 3 üncü maddesindeki ifadeyle, halen, tartışmakta
olduğumuz tasarının 3 üncü maddesinin ifadesinin özde, içerikte, çerçevede benzerliği, amaçta beraberliği, ilkelerin aynı olması, bu
tasarının, Anayasa Mahkemesine götürüldüğü zaman iptal edilmesini kaçınılmaz kılacaktır.
Peki, bu kadar açık olan hususu, içlerinde çok saygın hukukçuların, anayasa hukukçularının da bulunduğu DYP-Refah
Koalisyon Hükümetinin Meclis Grupları bilmiyor mu; bunu bilmeden, bu tahlili yapmadan buraya getirebilmeleri mümkün mü?!. Bu
eksikliği biz kabul etmiyoruz. Pekâlâ, Refah ve Doğru Yol Partileri, bu tasarının Anayasa Mahkemesince iptal edileceğini biliyorlar.
Değerli arkaşlarım, onbeş yıldır, tekelci sermayeye tutsak sağ partilerin emeği faize ezdirten politikaları altında ezilen,
yıpranan işçi, memur ve emeklilerin özlük haklarına yönelik, demokratik haklarına yönelik düzenlemeler yapmak kaçınılmazdır;
bu, Meclisin en güncel, en öncelikli görevidir. Bu eksiklik, yıllardır devam etmektedir.
İşçilerimizin, memurlarımızın örgütlenme, sendikalaşma ve grevli toplu sözleşme haklarına yönelik olarak, geçen yıl,
Anayasa değişikliği sürecinde yaptığımız, ortaya koyduğumuz uğraşlarda, o uğraşa destek vermeyen Refah Partisinin, şimdi, bu
alanda, Türkiye Büyük Millet Meclisine, düzenlemeler yapmaya yönelik öneriler getirmek yerine; yani, memurlarımıza grevli
toplusözleşme yapma hakkı, işçilerimize iş güvencesi hakkı, çalışma yaşamındaki yasakları kaldırmaya yönelik düzenlemeler ve
tabiatıyla, yılların yüksek enflasyonu altında ezilen, yıpranan özlük haklarının eksikliğini gidermeye yönelik anlamlı, gerçekten
reel anlamda artışlar öngören düzenlemeleri buraya getirmek yerine, Anayasa Mahkemesince iptal edileceği açık olan bu tasarıyla
halkı oyalamasının, memurlarımızın gözünü boyamasının anlamı nedir? Bunu izah edebilmeleri mümkün mü? Acaba,
memurlarımız bunun farkında değil mi? Bu popülizmle bu kolaycılıkla hiçbir yere gidemeyeceğinizi bilmeniz lazım.
Değerli Refah Partili arkadaşlarım, eğer bu yolda devam ederseniz, biliniz ki, yapmaya başladığınız, alıştığınız (U)
dönüşlerini çok sık yapacaksınız...
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Sizin yaptığınız gibi.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – ...ve biliniz ki, bizi, bu görüşmeleri izlemekte olan değerli milletimiz, yurttaşlarımız, sizin
bu tavrınızı, zamanı gelince çok iyi değerlendirecektir.
BAŞKAN – 1 dakikanız var Sayın Algan Hacaloğlu.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, eğer gerçekten samimiyseniz, eğer gerçekten memurlara yardımcı
olmak istiyorsanız, önümüzde, Meclisin açılışına kadar iki aylık bir dönem var -benden evvel, çok değerli ANAP Grup Sözcüsü de
söylediler- biz de size destek verelim...
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Destek böyle olmaz.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Geliniz, personel rejimindeki bütün aksaklıkları giderecek düzenlemeleri;
memurlarımızın özlük haklarına yönelik ihtiyaç ve taleplerini kapatacak düzenlemeleri ve özellikle, memurlarımıza, grevli
toplusözleşme haklarını vermeye yönelik düzenlemeleri getiriniz, bu Meclis çatısı altında bir arayla gelelim ve demokrasimizin, iç
barışımızın yoluna yeni yollar döşeyelim.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Nami Çağan; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Çağan, süreniz 10 dakikadır.
DSP GRUBU ADINA NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yetki Yasa Tasarısının 3 üncü
maddesiyle ilgili olarak, Demokratik Sol Partinin görüşlerini sunacağım; sizleri, Demokratik Sol Parti Grubu ve şahsım adına
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin temel sorunlarının başında, kamu personeli rejiminde reform yapılması zorunluluğu vardır. 1960'larda ve
1970'lerde Fransa, İtalya gibi Avrupa ülkelerinde, pek çok reform, yasama organı tarafından yürütme organına devredilen yetkilerle
gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde de, hükümete, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi, 1961 Anayasasının 1971 değişikliğiyle
verilmiştir. Bu yetki, günümüze kadar, çok yoğun olarak kullanılmıştır ve çok sayıda kanun hükmünde kararname de, yetki yasası
da, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir; ama, edilmeyenler de vardır.
Ülkemizde, 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının çıkarılmasından bu yana, 20 yetki yasası çerçevesinde çıkarılan çok
sayıdaki kanun hükmünde kararnameyle, reform yapılmak bir yana, kamu personeli ve emeklilik rejimi, içerinden çıkılamaz bir
noktaya getirilmiştir; kamu personeli rejimi çok karmaşık bir duruma gelmiştir.
Tasarının incelemekte olduğumuz 3 üncü maddesi, amaç ve kapsam maddeleri olan 1 inci ve 2 nci maddelerde olduğu gibi, çok
geniş ve genel ifadeler içeren düzenleme getirmektedir. Bakanlar Kurulu, yetkisini kullanırken, ülkenin ekonomik ve sosyal
durumunu dikkate alacaktır. Ücret sistemini adil bir şekilde düzenlemeyi, kamu hizmetlerinde verimliliği ve etkinliği sağlamayı,
maaş unsurlarını azaltmayı ve maaş hesabını basitleştirmeyi, istihdam esas ve usullerini, eşitlik sağlayacak şekilde yeniden
düzenlemeyi ilkeler olarak öngörmektedir.
3 üncü maddede ilkelerle ilgili olarak getirilen bu düzenleme, aynı kapsam düzenlemesinde olduğu gibi, Anayasanın 91 inci ve
128 inci maddesi açısından tartışmalı bir durumdadır. Anayasa Mahkemesi, bunu, eğer başvuru olursa değerlendirecektir; çünkü, 3
üncü madde teknik açıdan çok geniş ve genel ifadeler içeren bir düzenlemedir.
Anayasal itirazımızın yanı sıra, siyasal itirazlarımız da var Demokratik Sol Parti olarak bu düzenlemeye ve özel olarak da 3
üncü madde düzenlemesine. Demokratik Sol Parti olarak, Hükümetin ne yapmak için, hangi amaçla ve ilkelerle bu denli geniş
kapsamlı yetki istediğini anlayabilmiş değiliz. Böyle bir yetki devri işlemini haklı bulmuyoruz; anayasal yetki devri koşullarına da
uygun bulmuyoruz.
Bilemediğimiz konular, biraz da ürktüğümüz konular, istihdam esas ve usullerinde eşitliği sağlayacak yeni düzenlemeler ne
olacaktır? Benden önce konuşan bazı sözcüler, bir tasfiye kuşkusunu dile getirdiler. Hangi kamu görevlilerinin maaşları
artırılacaktır, en yüksek ücretli kamu görevlisiyle en düşük ücretli kamu görevlisi arasındaki makas açılacak mıdır, yoksa
daraltılacak mıdır? Bu konularda da çok işaret almış durumda değiliz. Yoksa, ücretler arasındaki denge büsbütün bozulacak mıdır?
Bütün bu soruları kuşkuyla, biz, kendi kendimize soruyoruz.
Demokratik Sol Parti olarak, kamu personeli ve emeklilik rejimindeki iyileştirmenin, reformun, bırakınız yetki devrini, Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki uzlaşmayı da aşan geniş bir toplumsal uzlaşmayla gerçekleştirilebileceği görüşündeyiz. Demokratik Sol
Partinin diğer sözcülerinin de ifade ettiği gibi, konu, bir an önce, henüz kurulmamış olan ekonomik ve sosyal konseyce ele
alınmalıdır. Önce, ekonomik ve sosyal konsey kurulmalıdır, konu burada ele alınmalıdır ve yasal düzenlemeye bağlanmalıdır.
İlke maddesinde belirtilen ücret adaleti, maaş unsurlarında değişiklik, istihdam esas ve usulleri gibi konular, önce, ekonomik ve
sosyal konseyde ele alınmalıdır, ardından yasal düzenlemeye bağlanmalıdır; yoksa, anayasal yetki devri koşullarına aykırı olduğu
kuşkusunu içeren düzenlemelerle bu yoldan kamu personeli reformunun belli yönlerini gerçekleştirme olanağı bulunduğu kanısında
değiliz.
Hepinizi Demokratik Sol Parti Grubu adına saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çağan.
Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahsı adına, Sayın Ali Dinçer; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır Sayın Dinçer.
ALİ DİNÇER (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli milletvekilleri; kamu personeliyle ilgili, emekli
yurttaşlarımızla ilgili bu Yetki Kanunu Tasarısı, Mecliste bütün vecheleriyle tartışılıyor. Değinilmeyen bir konu var, o konuya
değinmek istiyorum.
Şimdi, 3 üncü maddede "bu madde ile kanun hükmünde kararnamelerin hazırlanması esnasında göz önünde bulundurulacak
ilkeler sayılmaktadır" deniliyor. Bizim ülkemizin yönetimi açısından, bizim demokrasimizin gelişmesi açısından, bu tasarıda son
derece önemli bir ilke tamamıyla gözardı ediliyor. İktidar partilerinden, özellikle Refah Partisi, şimdi bile, yerel yönetimlerin
özerkleşmesinden, güçlendirilmesinden, katılımcı, demokratik yapılarının sağlamlaştırılmasından bahsediyor. Belediye
başkanları "belediyeleri, yerel yönetimleri kapıkulu gibi görmeyin, onları, bağımsız, özerk, yerinden yönetimler olarak görün" diye
sürekli açıklama yapıyor; ama, şimdi, Refah Partisinin birinci ortak olduğu bu Hükümet, önümüze nasıl bir tasarı getiriyor.
HÜSAMATTİN KORKUTATA (Bingöl) – İyi ve güzel tasarı...
ALİ DİNÇER (Devamla) – Bu tasarıyla, il özel idareleri ve belediyeler ve geniş anlamda pek çok kuruluş bağlanıyor; yani,
belediyelerin de yerel yönetimlerin de personeliyle ilgili kararlar, bu tasarıyla birlikte alınacak. Hani, özerk belediyeler hedefi nerede
kaldı? Hani, katılımcı, özerk, yerinden yönetim anlayışı uygulanacak, hayata geçirilecekti? Bu anlayışla, belediyeler, merkezî
yönetimin şubeleri gibi görülüyorlar; sanki, bir dağıtım şirketinin Anadolu'daki acenteleri, bayileri gibi görülüyorlar. Sözde, biz,
yerel yönetimleri özerk hale getirecektik, hatta, yerel yönetimleri, eğitimde, sağlıkta, pek çok alanda yetkili hale getirip, kendi
vergisini kendisi koyan, kendi gelirini kendisi toplayan, kendi bütçesini kendisi yapan hale getirecektik; böyle bir iddiası vardı Refah
Partisinin. Nerede kaldı bu iddia?
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Olacak... Olacak... Tahammül edin.
ALİ DİNÇER (Devamla) – Bu tasarıyla, tümüyle bu iddia, havada kalıyor. Yerel ihtiyaçları, aslında, yerinden yönetimler, en
geniş ölçüde kendileri saptamak durumundadırlar. Eğitimde olsun, sağlıkta olsun, en geniş anlamda, hemşerilerinin ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde, en iyi elemanları, ücretleri kendileri belirleyip, kendileri istihdam etmelidirler. Bunu yapabilmeleri için, buna
benzer tasarılarla ellerinin, kollarının bağlanmaması gerekir.
Burada, ayrıca, şu konu var: Şimdi, bu tasarı belediyeleri de bağlayacak. Hükümet, belediyelerdeki personelle ilgili malî, sosyal
konularda karar verecek; ama, belediyelerin, özellikle muhalefet partilerine bağlı olan belediyelerin, bu tasarıdan gelen yükü
karşılamaları nasıl mümkün olacak?
Böylesine partizanca, devletin kaynaklarını sadece kendilerine bağlı belediyelere aktaran bir İktidar, muhalefet belediyelerini,
memurları karşısında zor duruma sokma hakkına sahip mi; ama, bu yasayla, maalesef, o olacak. Kendi belediyelerine verdikleri
parayla ne oluyor; nasıl, belediyeleri acente, şube gibi görüyorlar, kamu personelini de, daha önce söylediğim gibi, kapıkulu gibi
gördüklerinden, kendi belediyelerine verdikleri paralarla, aşevleriyle, insanları, muhtaç insanlar olarak görüyorlar. İnsanlar, parasını
kazansın, iş güç sahibi olsun, memur da olsa grevli toplusözleşmeli, ekonomik, demokratik haklarına kavuşsun. Alınteriyle, kendi
bileğinin gücüyle hayatını kazansın, onunla ekmeğini, aşını alsın, yesin, çocuklarını beslesin, geçimini sürdürsün. Bu anlayışla
olacak iş değil bu. Kendi işlerini, kendi programlarını yapma durumunda olan belediyelere, siz, yukarıdan bir düzenlemeyle onları
merkezî idarenin acentesi gibi, şubesi gibi görme anlayışıyla bağlıyorsunuz. Onlar, kendi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dinçer. Süreniz bitti efendim.
Nasıl olsa başka maddeler var, orada konuşursunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ DİNÇER (Devamla) – Peki, Sayın Başkan.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Efendim, bakın, eğer ben bu süreye riayet etmeseydim, bu Meclisin en azından 85 dakika fazla çalışması gerekirdi.
Onun için, kusura bakmasın arkadaşlarımız...
METİN ŞAHİN (Antalya) – Ama, Sayın Başkan, Refahlılar "siz niye çalışmıyorsunuz" diyorlar; biz de çalışalım...
BAŞKAN – Ama, 85 dakika israf olurdu.
METİN ŞAHİN (Antalya) – Başkan, bizim katkılarımızı israf sayamazsınız!..
BAŞKAN – Hayır... Hayır... İsraf saymıyorum. Fazla katkılar israf olur.
Sayın Fikret Karabekmez, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 87 sıra sayılı yasa tasarısının 3 üncü maddesinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Anayasanın 91 inci maddesinin ikinci paragrafında, yetki kanunuyla çıkarılacak olan kanun hükmünde kararnamenin ilkelerinin
de belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. 3 üncü madde bunu düzenlemiştir. Bu nedenle, bu maddeyi, Anayasaya ve hukuka uygun
buluyorum.
Muhalefet tarafından sık sık Anayasaya aykırılık iddiları o kadar gündeme getirildi ki, Meclise gelen tüm yasa tasarılarının
tamamına, ilgili muhalefet sözcüleri "Anayasaya aykırıdır" diye ithamda bulundular; hatta, o kadar ileri gittiler ki bazı muhalefet
sözcüleri, "bu yasa tasarısı yasalaşırsa, Anayasa Mahkemesi mutlaka iptal edecek" gibi, Anayasa Mahkemesini de itham altında
bırakacak, Anayasa Mahkemesine saygısızlık taşıyan ifadeler kullandılar. Bunu, şahsen, kuvvetler ayrılığına ve bizim hukuk
sistemimize aykırı buluyorum. Şurada, hiçbir sözcümüzün, hiçbir parti adına "biz, bunu, Anayasaya aykırı buluyoruz; Anayasa
Mahkemesi de iptal edecektir" diye bir ibareyi kullanma hakkı yoktur.
METİN ŞAHİN (Antalya) – Geçtiğimiz yıllarda siz de söylüyordunuz; unutma!..
FİKRET KARABEKMEZ (Devamla) – Sayın Keçeciler "acil konularda yetki tasarısı getirilir" demişti; yani, şu anda, kamu
kurum ve kuruluşlarındaki personelle ilgili konu acil değil de, hangi konu acil?!
Ayrıca, Sayın Keçeciler "siz, memurların maaşını yüzde 50 değil, daha fazla arttırsaydınız; karşı çıkan namertti" diyor. Evet,
o hususta gereken zam yapıldı; fakat, şu görülüyor ki, Sayın Keçeciler, bizim bu Yetki Tasarısıyla yapmak istediğimiz şeyi, henüz
kavramış değil. Bununla, kamu kurumu personeli arasındaki dengesizlikler giderilmeye çalışılıyor. Kamu kurumunda çalışan bir
pilotumuz, özel sektörde çalışan bir pilotun beşte biri maaş alıyor; onu, buna mahkûm etmeye hangimizin hakkı var; bunun
durumunu niçin düzeltmeyelim? (RP sıralarından alkışlar)
Ayrıca, Sayın Keçeciler, belediyelerimizin, park ve bahçeler memurlarını tarlada çalıştırdığını söyledi. Hodri meydan
diyoruz; bir tane örnek göstersin; şu park ve bahçeler memurluğundaki kişiyi, tarlada çalıştırıyor diye bir örnek istiyoruz.
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Ankara Belediyesi!..
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Ankara Belediyesi, Ankara Belediyesi!..
FİKRET KARABEKMEZ (Devamla) – Örnek istiyoruz, örnek!.. Hangi tarlada, kim çalıştı; çalışan memur muydu, işçi miydi;
ona örnek istiyoruz.
Arkadaşlar, bir de, aşevlerini memurlar için açtığımız gibi bir ithamla karşı karşıyayız.
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Refah Partisi belediyelerinde çok gördük...
FİKRET KARABEKMEZ (Devamla) – Doğu Anadolu'da, çöplüklerde ekmek toplayan babaları hep beraber izledik. Bunlar için
aşevi kurmayacağız da, ne yapacağız? Bu aşevlerinin eleştirilmesini de bir türlü anlayamıyorum.
Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Karabekmez.
Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.
Madde üzerinde verilmiş beş önerge var; ama, madde, bir fıkra olduğu için, ancak dört önergeyi işleme koyuyoruz.
Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Hikmet Uluğbay Bekir Yurdagül
Ankara Kocaeli
Tuncay Karaytuğ Mustafa Güven
Adana Balıkesir
KarahanAli Ilıksoy
Gaziantep
Teklif: Madde metninden "1 inci madde ile" ibaresi çıkarılmış ve yerine "bu Kanunla" cümleciği konulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül M. İstemihan Talay
Kocaeli İçel
Zekeriya Temizel Hayati Korkmaz
İstanbul Bursa
Aydın Tümen
Ankara
Teklif: Madde metninden "eşitliği sağlayacak şekilde" ifadesi çıkarılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının "İlkeler" başlıklı 3 üncü maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci maddelerine, 2 nci maddesine, ayrıca
153 üncü maddesine aykırıdır.
Mehmet Yaşar Ünal Çetin Bilgir
Uşak Kars
Fevzi Aytekin Fikret Uzunhasan
Tekirdağ Muğla
Mümtaz Soysal Hasan Gülay
Zonguldak Manisa
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
87 sıra sayılı Tasarının 3 üncü maddesinde yer alan "Bakanlar Kurulu 1 inci madde ile verilen yetkiyi kullanırken" ibaresinin
"Bakanlar Kurulu 1 inci madde ile tevdi edilen yetkiyi kullanırken" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Lütfi Yalman İlyas Arslan
Konya Yozgat
Tevhit Karakaya Fikret Karabekmez
Erzincan Malatya
Yakup Budak
Adana
BAŞKAN – Şimdi, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme koyacağım.
Biliyorsunuz Anayasaya aykırılık önergesi önceliğe sahiptir; onu tekrar okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli İle Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının "İlkeler" başlıklı 3 üncü maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci maddelerine, 2 nci
maddesine, ayrıca 153 üncü maddesine aykırıdır.
Mehmet Yaşar Ünal
(Uşak)
ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
AYHAN FIRAT (Malatya) –Komisyonun çoğunluğu yok Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim katılmıyor zaten, katılmıyor...
AYHAN FIRAT (Malatya) – Katılmıyor...
BAŞKAN – Allah Allah!.. Sayın Fırat, siz İçtüzüğü daha incelememişsiniz.
AYHAN FIRAT (Malatya) – Lütfen, çoğunluk tamamlansın, ondan sonra.
BAŞKAN – Efendim, orada komisyon, komisyon temsilcisi sıfatıyla bulunur...
AYHAN FIRAT (Malatya) – O zaman çoğunluğu arayın efendim; niye sormuyorsunuz; gereğini yerine getirin.
BAŞKAN – Bakın Sayın Fırat, rica ediyorum... Yakın arkadaşımsınız, evvela İçtüzüğün bu konudaki hükmünü okuyun.
Komisyonlar Genel Kurulda, başkan, başkanvekili ve sözcüleri kanalıyla temsil edilir, bütün üyeleriyle temsil edilmez; yani onun
için.
AYHAN FIRAT (Malatya) – Peki, peki!
BAŞKAN – Yani "peki, peki" değil, doğrusunu öğrenelim.
Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım, yoksa konuşacak mısınız efendim?
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli İle Emeklilerin Malî Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının "İlkeler" başlıklı 3 üncü maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci maddeleriyle, 2 nci
maddesine, ayrıca 153 üncü maddesine aykırıdır.
Bilindiği gibi, ilke, yapılacak bir işte amaca ulaşabilmek için uyulması gereken temel yöntemleri ifade eder. Bir yetki yasasında
bulunması zorunlu unsurlardan biri olarak, Anayasaya aykırı bu yasa tasarısında ilkelerin neler olduğu araştırıldığında, yöntemler
değil, amaçlar karşımıza çıkmaktadır. Tasarının bu maddesine göre, Bakanlar Kurulu kendisine verilen yetkiyi kullanırken, ülkenin
ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alacak, ücret sistemini adil bir şekilde düzenlemeyi, kamu hizmetlerinin verimli ve etkin
yürütülmesini, memurlar ve diğer personel ile bunların emeklilerinin malî, sosyal ve diğer haklarında, hizmetin özellik ve gereklerine
uygun biçimde düzenlemeler ve iyileştirmeler yapmayı, maaş unsurlarının azaltılmasını, maaş hesabının basitleştirilmesini ve
istihdam esas ve usullerini, eşitliği sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesini göz önünde bulunduracaktır ve eğer, tüm bunları göz
önünde bulundurursa, hiçbir şey yapamayacaktır. Sırf, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate almaya kalksa, bu yüzden
memurlara, işçilere sıfır zam öneren Başbakan, bu Hükümetin Başbakan Yardımcısı değil midir? Daha önce kendi isteğiyle kime ne
vermiştir ki, bundan sonra verecektir? Kaldı ki, yukarıdaki sözde ilkelerin hepsi amaç, hatta temennidir. Ancak, bu maddenin en
ilginç özelliklerinden biri, Refah Partisinin, artık, ülkemizdeki her alana imzasını atmaya başlamış olduğunu göstermesidir. Çünkü,
yasa tasarısının bu maddesinde hiç olmazsa ücret sisteminin adil bir biçimde düzenleneceği belirtilmektedir. Tabiî, yıllardır "adil
düzen, adil düzen" diyenlerin ücretliler için nasıl bir adil düzen kuracağını, eğer, bu yasa tasarısı kabul edilir ve o kanun hükmünde
kararnameler çıkarılabilirse, göreceğiz.
Ancak, kuşkusuz herkes, çalışanların adil bir ücretli sisteme kavuşturulmasını ister. Bunun yolu da Anayasaya aykırı
düzenlemelerin yapılmamasıdır. Bu nedenle Anayasaya aykırı "ilkeler" bölümünün yeniden düzenlenmesi ve amaç ve hedef içeren
unsurlar yerine kullanılacak yöntemlerin konulmasıyla olur. Yoksa, bu yetki yasası da, 1993 yılında şu anda Başbakan
Yardımcılığı görevini sürdürmekte olan Sayın Liderin, büyük umutlarla yapıştığı, yetki yasasının, akibetinden kurtulamayacak ve
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilecektir. Çünkü, Anayasa Mahkemesinin, bugüne kadar iptal etmediği yetki yasası neredeyse
yoktur.
Türkiye'de hükümetler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile girmesinden önce, sabahlara kadar çalışarak, yetki yasası
çıkarmayı âdet haline getirmeye başlamışlardır. Bu, aynı hükümetlerin, yasama organını, nasıl bir ayakbağı olarak gördüklerini ve
olabildiğince yürütme erkini kanun hükmünde kararnameler ile yürütmeye çalıştıklarını göstermektedir ve Anayasadaki hukuk
devleti ilkesini ve üçlü erk yapısını inkâr eden Anayasaya karşı kabul edilemeyecek bir tavırdır.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, gerekçeyi dinlediniz...
AHMET UYANIK (Çankırı) – Yani, bu gerekçe mi şimdi?!
BAŞKAN – Efendim, tabiî, bazen, adil düzenle Anayasaya aykırılık karıştırılıyor ama, yine de gerekçedir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül
(Kocaeli)
ve arkadaşları.
Teklif: madde metninden "eşitliği sağlayacak şekilde" ifadesi çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDULLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmıyor.
Gerekçeyi okutalım değil mi efendim?
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Evet.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Personel Kanunu düzenlemeleri, eğitim, görev, sorumluluk, makam boyutları itibariyle ücretlerde farklılık getirmek zorundadır.
Anlam, ifade metinde kalırsa, bu farklılıklar yaratılamaz.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Hikmet Uluğbay
(Ankara)
ve arkadaşları.
Teklif: Madde metninden, "1 inci madde ile" ibaresi çıkarılmış ve yerine "bu kanunla" cümleciği konulmuştur.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDULLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Sayın önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım, yoksa konuşacak mısınız?
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki efendim, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler tasarının tüm maddelerinde yer almaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
87 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesinde yer alan "Bakanlar Kurulu, 1 inci maddeyle verilen yetkiyi kullanırken" ibaresinin
"Bakanlar Kurulu 1 inci maddeyle tevdi edilen yetkiyi kullanırken" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Lütfi Yalman
(Konya)
ve arkadaşları.
BAŞKAN – Önergeyi geri çekiyorsunuz değil mi efendim?
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki efendim, önerge geri çekilmiştir.
Maddeyi okunan şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime 1 saat ara veriyorum.

Kapanma Saati : 19.36



ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.40
BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER: Ünal YAŞAR (Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 87 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VII. – KANUN TASARI VE TEKİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2. – Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve
Plan ve Bütçe Komisyon Raporu (1/494) (S. Sayısı : 87) (Devam)
BAŞKAN – Görüşmekte olduğumuz, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesini kabul etmiş, 4 üncü maddeye gelmiştik.
Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?..
NİHAT MATKAP (Hatay) – İsterseniz diğer tasarıya geçelim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Birbirimize karşı biraz toleranslı davranacağız...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Buradalar efendim.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Burada değiller...
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – 30 saniye bekleyebiliyorsunuz, değil mi Başkan?..
BAŞKAN – Hayır...
Şimdi, Meclisin tatile girmesine rağmen uzatma kararını almasının temel amacı, 2 tane yasayı çıkarmaktı; birisi buydu, birisi de
müteakip bir anlaşma...
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Sayın Başkan, Hükümet, gönderdiği kanuna saygılı olsun, zamanında gelsin...
AYHAN FIRAT (Malatya) – Yoksa, ne yapacaksınız Sayın Başkan?!. (RP sıralarından "sabaha kadar bekleriz" sesleri)
BAŞKAN – Efendim, bekleme olmaz da...
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Kimseyi bekletmeye hakkınız yok...
BAŞKAN – Efendim, durumu müzakere etmek üzere, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.43


DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.50
BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 87 nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
VII. – KANUN TASARI VE TEKİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2. – Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/494) (S. Sayısı : 87) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bir önceki oturumda Hükümet temsilcisi bulunmadığı için birleşime ara verdim. Biliyorsunuz,
İçtüzüğümüze göre, müzakerenin başından sonuna kadar Hükümet temsilcisinin bulunma zorunluluğu vardır.
Tabiî, aslında, bugün, bu çalışmalarımızı bu kadar uzatmamızın temel nedeni, bu yasa tasarısının çıkarılmasıdır. Olabilir ki,
Hükümet çıkarılmasını istemiyor veya istiyor gibi bir müzakereye girmeden önce, biz, geldiğimizde, Hükümet temsilcisi yoktu;
bunun bir mücbir sebepten mi kaynaklandığı veya bir istekten mi kaynaklandığı konusunda bir karara varmak için, 10 dakika ara
verdim.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Siz çıktınız, hemen geldi.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Siz Hükümetle görüştünüz mü?
BAŞKAN – Efendim, Hükümet geldiğine göre, iradesini izhar etmiştir. O bakımdan, artık görüşmeye gerek görmedim.
Şimdi, çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
Yetki Süresi
MADDE 4.– Bu Kanunla Bakanlar Kuruluna verilen yetki, Kanunun yayımından itibaren altı ay süre ile geçerlidir. Bu süre içinde
Bakanlar Kurulu birden fazla Kanun Hükmünde Kararname çıkartabilir.
BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Nihat Matkap; şahısları adına, Sayın Fikret Karabekmez,
Sayın Lütfi Yalman, Sayın Suat Pamukçu, Sayın Mehmet Aykaç.
Diğer gruplar isterlerse, söz veririz.
METİN ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – DSP Grubu adına Sayın Metin Şahin'i yazıyoruz.
Sayın Matkap, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika efendim.
CHP GRUBU ADINA NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 87 sıra sayılı, Kamu Personeli ile
Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının "Yetki Süresi" başlığını
taşıyan 4 üncü maddesi Anayasaya aykırıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Sayın Hükümete yeniden değerlendirme şansı vermek için, yanlıştan dönme konusunda
katkı vermek için bu açıklamayı yapmakta yarar görmekteyiz.
Sayın Bakan biraz önce yaptığı açıklamada, her ne kadar "bu tasarıyı hazırlarken, daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmiş yetki kanunlarıyla ilgili iptal gerekçelerini yeterince inceledik" dediyse de, ben, Sayın Bakanın bu görüşüne katılmadığımı
ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, geçmiş dönemlerde Parlamento tarafından kabul edilip dava konusu yapılan yetki kanunlarında sürenin uzun
tutulmuş olması, aşağıdaki gerekçelerle iptale konu olmuştur: Anayasanın 91 inci maddesiyle kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisine ilişkin sürenin yetki yasasında belirtilmesinin öngörülmesi, bu yetkinin, ivedi çözüm gerektiren konularda, durumun
gerektirdiği ölçüde kısa olması amacına yöneliktir.
Yasama yetkisinin devri ile kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi arasında duyarlı bir denge vardır. Bu konuda, sık
sık kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilmesi ve böylece, uygulamanın yaygınlaştırılarak sürekli duruma
getirilmesi, bu kurumun Anayasaya getiriliş amacını aşarak, yasama yetkisinin yürütme organına devri sonucunu doğurur.
Personel ve örgütlenme konularında sık sık kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilerek, bu konudaki uygulamaya
süreklilik ve yaygınlık kazandırılmıştır. Bu durum ise, istisnanın olağana dönüşmesi, dolayısıyla, yasama yetkisinin yürütme
organına devri anlamına gelir.
Bu açıklamalarımın ışığı altında, sürenin altı ay gibi uzun tutulması, Anayasamızın "Yasama Yetkisi" başlığını taşıyan ve
"yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez" hükmünü ihtiva eden 7 nci maddesine
aykırıdır.
Değerli milletvekilleri, ülkenin yaşamsal derecede önemli konularıyla ilgili olarak, ivedi durumlarda, hükümetlerin, parlamentodan
yetki istemesi doğaldır. Genelde, yetki süresi kısa tutulur. Kısa tutulması, hükümetin, bu yetki talebindeki içtenliğini de tarif eder,
kanıtlar; ama, bu söylediklerim, bugüne kadar gelmiş geçmiş 53 değişim değil normal hükümet için geçerlidir. "54 üncü Değişim
Hükümeti" diye takdim edilen Hükümetin Parlamentodan yetki istemesi çok gariptir, anlaşılmazdır; çünkü, mevcut Değişim
Hükümeti, gelmiş geçmiş diğer hükümetlerden farklı olduğunu, henüz kuruluş aşamasında açıklamış, halen de açıklamaya devam
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, 54 üncü Hükümet, Parlamentoya saygı konusunda iddialıdır, Parlamentoyu emrivakilerle muhatap etmeme
konusunda iddialıdır, Parlamentonun içine sinmeyen, Parlamentonun asgarî ölçüde mutabakatı olmayan bir düzenlemeye taraf
olmayacağı konusunda iddialıdır; şu ana kadar böyle biliyoruz. Bu iddialarla, 2 milyon kamu çalışanıyla, 1,5 milyon emeklisinin
kaderini ilgilendiren konularda, Meclisi devre dışı bırakmak ne kadar bağdaşmaktadır, takdiri, siz Meclisin değerli üyelerine ve
kamuoyuna bırakıyorum.
Sözlerimi bitirmeden önce, Sayın Hükümete bir telkinim olacak: Meclis Başkanvekilimiz Sayın Kamer Genç, bu Hükümet için bir
nimettir. Bunun değerinin çok iyi anlaşılmasını özellikle rica ediyorum. (RP sıralarından alkışlar) Çünkü, bugüne kadarki
uygulamalarda, tasarıları görüşürken, eğer, hükümet yoksa, sayın başkanvekilleri, ya oturumu tatil ettiler ya da bir başka tasarıya
geçtiler.
Bu nedenle, özellikle, Sayın Maliye Bakanından ve diğer bakanlardan, değerli Başkanvekilimizin herhangi bir talebi olursa, çok
duyarlı davranmalarını rica ediyorum.
Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Efendim, sayın arkadaşımızın dediğini hakikaten çok üzülerek dinledim.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Ben, birşey demedim ki!
BAŞKAN – Önemli olan, yönetici insanın, birtakım şeyleri sezmesi ve yönetim kabiliyetini göstermesidir. (RP ve DYP sıralarından
alkışlar)
Bu Yüce Meclisin bu saatlere kadar çalışmasının tek nedeni, iki tane kanun çıkarılmasıdır. Daha önceden, Sayın Bakan
arkadaşımız, daha doğrusu, Hükümet mensupları, bize rica ettiler "bugün çok acil bir toplantımız var, belli bir saatte bulunmak için
bize bir tolerans tanıyın" dediler.
Sayın Nihat Matkap, siz de bizim arkadaşımızsınız, siz, bir Grup Başkanvekilisiniz; acaba, Meclisin toplanması konusunda, bize,
biraz larj bir ricada bulunsanız; yani, "davranışınızda biraz larj davranın, çok sert davranmayın" deseniz, ben sizi kırarsam, o
zaman arkadaşlığımızın bir değeri olur mu? Rica ediyorum... İnsanları bu kadar acımasız tenkit etmeyin. (DYP sıralarından
alkışlar)
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, Meclisi, arkadaşlık ilişkileriyle mi yönetiyorsunuz?
NİHAT MATKAP (Hatay) – Peki Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hepimiz, bu çatı altında bir görev yapıyoruz. Burada, birbirimize daha anlayışlı davranırsak daha iyi olur. Çok önemli
bir kanun tasarısını...
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – İçtüzüğün hangi maddesinde yazıyor bu?
BAŞKAN – Efendim, bakın, her şey kanunlarda yazmaz.
M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya) – Bravo Başkan.
BAŞKAN – Önemli olan, insanların düşüncesinde, vicdanında ve içinde yazılan şeylerdir. Tamam, kanunları uygulayan insanlardır.
Sevgili arkadaşım da bir zamanlar bakan olmuştu. Ben, dört sene, Cumhuriyet Halk Partisinde, onların bakanlık yaptığı
dönemlerde, kendilerine güvenoyu verdim. Bana herhangi bir şey yaptılar mı? Ben, onun için, bu Hükümetten de bir şey
beklemiyorum; ama, ben, bu Meclisin sağlıklı çalışması için gerekli olan yöneticilik kabiliyetimi göstererek, gerekli davranış
biçimlerini gösteriyorum; ama, siz, beni iyice takip edin, benden iyi şeyler öğrenirsiniz. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, şu anda Meclisi 10 dakika işgal ettin.
BAŞKAN – DSP Grubu adına, Sayın Metin Şahin, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika efendim.
DSP GRUBU ADINA METİN ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî,
Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı üzerinde Demokratik Sol Partinin görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tasarının 4 üncü maddesinde istenen süre altı ay. Tasarının "Kapsam" maddesine bakıyoruz, gerçekten, oldukça
geniş boyutlu birtakım işler öneriliyor, yapılması hedeflenen işler var ve bir anlamda personel reformu olabilecek iddialar da
taşıyor. Tabiî, böyle bakınca, daha önce söz alan arkadaşlarımızın çok halisane duygular içinde söyledikleriyle bağdaşmıyor. Nedir
bu? Bu kadar geniş bir yaklaşım içinde, bu kadar geniş bir tasarı halinde bu sorunu çözmeye yönelmekle, Anayasanın ilgili
maddeleriyle oldukça bir çelişki var.
Bunun yanında, gerek Refah Partisi ve gerekse Doğru Yol Partisi sözcüleri "muhalefet partileri, bu tasarıya, sadece Anayasayı engel
göstererek niçin bu kadar karşı çıkıyorlar? Böyle yapmalarını yadırgıyoruz; çünkü, bunun burasında ne var? Zaten geçim zorluğu
çeken kamu görevlilerinin ücretlerinde düzenleme yapacağız" gibi farklı bir yaklaşım da getiriyorlar. Yani, bu iki partinin
sözcülerinin tutumuyla, tasarının içeriği arasında gerçekten dikkat çekici bir çelişki var. İkisinden birini tercih etmek
durumundayız; ya Hükümetin getirdiği tasarı gerçekten bu kadar büyük boyutluysa -ki, kapsam, bunu açıkça gösteriyor- o zaman bu,
altı ay içerisinde zaten yapılamaz. Yani, gerçekçi olmak lazım.
Anayasanın 128 inci maddesi, bu kadar önemli bir konuyu, kanun hükmünde kararname çıkarma yoluyla, 91 inci maddede bazı
yetkileri vermiş olmakla beraber, bunu açık bir biçimde, 128 inci maddede, bu tip düzenlemenin kanunla yapılması gerektiğini
ortaya koyması, bunu emredici hüküm haline getirmesi, zaten bu işin önemini gösteriyor.
Değerli arkadaşlar, kamuda çalışan personel, siyasî partilerin, iktidarların personeli değil, devletin personeli; dolayısıyla, sürekli
görev yapan kesimler. Ancak, daha önce sözcülerin açıkladığı gibi, çok değişik zamanlarda çıkarılmış bulunan yetki
kararnameleri, 57 kadar da yapılmış tasarruf, ne yazık ki, Türk bürokrasisine yeterli bir huzur getirememiş, yeterli bir çalışma
ortamı sağlayamamış, bir güven de kazandıramamıştır.
Öyle ise, iktidarlar, hep kendi günlük çıkarları, kısa vadeli çıkarlarını çözebilmek, bürokraside birtakım kendi duygularına,
düşüncelerine, hatta yandaşlarına olanak sağlamak için bu yetkileri alıp, haksız ve yanlış bir biçimde kullanmasının sonucu hep
buraya kadar gelmiştir.
Bu söz, şu parti veya bu parti için değil, Türkiye'de görev almış bütün partiler için geçerli bir sözdür. Neden? Eğer, bugüne kadar
yapılmış olanlar başarılı olsaydı, isabetli olsaydı, şimdi yeniden bu tip kararname isteklerine, bu tip düzenleme isteklerine gerek
kalmazdı.
Öyle ise, arkadaşlar, bu kadar önemli sayılabilecek, gerçekten milyonlarca çalışanımıza huzur, güven verecek bir çözüm arıyorsak,
bunu bir millî mutabakatla yapmak durumundayız. Yani, Parlamentonun genel kabulüyle, burada uzun uzun tartışarak, çalışarak
bunu sonuçlandırmak durumundayız. Aksi takdirde, bu yetki yasa tasarısı yasalaştığında yapılması istenenler, ne personele huzur
getirecektir ne de iktidarlar arzuladığına kavuşacaktır; çünkü, arkadaşlarımız, çok somut olarak, açıkça söylüyorlar;
hukukçularımız dile getiriyor; bu yasa tasarısı Anayasaya aykırı olarak hazırlanmış ve yeniden bir iptalle karşı karşıya.
Şimdi, söylediğim gibi, kapsamıyla, yapılması istenen süre arasında büyük çelişki var. Tabiî, bunu, bir başka yaklaşımla
değerlendirmeye çalışabiliriz; örneğin, Doğru Yol Partisi sözcüsü Sayın Köse, diyorlar ki, "aslında, bunda birşey yok, hemencecik
sonuçlanacak. Biz, aslında, bu tip yasayla ilgili çok geniş bir çalışma yaptık; bunu ekim ayında Parlamentoya getireceğiz." Madem
bu kadar geniş çalışma yaptınız, ekim ayında bunu Parlamentoya getirecekseniz, altı aylık süreyi niye istiyorsunuz? İki aylık süre
buna yeter. Yani, siz, gerçek anlamda, çalışanların, mağdur insanların maaşlarını düzenleme gibi bir olanağı kullanmak
istiyorsanız, bu olanak, onbeş gün önce de elinizde vardı, temmuz ayının başında da vardı; şimdi de, bunu, yine kullanabilirsiniz.
O bakımdan, süreler konusunda gerek tasarı gerekse sözcüler, gerçekten büyük bir çelişki içerisindeler. Bunun, iki ay içinde
sonuçlanmasına hiçbir mani hal yoktur.
Diğer bir yandan, şunu da gözden kaçırıyoruz; biz, bunu, Komisyonda da arkadaşlarımıza söyledik: Değerli arkadaşlar, 1997
bütçesi, ekim ayında görüşülecek; o zaman, personelle ilgili gelir-gider dengesi açısından birtakım değerlendirmeleri bu bütçe içinde
yapmayacak mıyız?.. Tabiî ki, yapacağız. O zaman, aldığınız altı aylık yetkiyle, düzenlemeleri, 1997'nin Aralık ayının ötesine
taşırdığınız zaman ne olacak peki bizim 1997 bütçemiz? Nasıl çözeceğiz, nasıl kalkacağız bu işin altından?.. Gerçekçi ve samimî
olmak lazım. Biz, 1997 bütçesini, ekim ayında, kasım ayında komisyonlarda görüşeceğiz, burada görüşeceğiz; yapacağınız
düzenlemelerin gelir-gider dengesi itibariyle bu bütçede yer alması gerekir. Siz, bunun yer almadığı, bu dengeyi kuramadığınız bir
şeyi, bu ülkeye başka sorunlar yaratmadan nasıl çözeceksiniz?.. Gerçekçi olmak lazım. Bu konuda, Komisyon ve Hükümet tutarlı bir
yaklaşım içinde değildir; hatalı bir yaklaşımdır, altı ay uzatırsa da hatalıdır. Kendi iddialarına göre üç aylık bir süreyi
kullanırlarsa, o da hatalıdır. Onun için, bunu düzeltmelerinde yarar var.
Değerli arkadaşlar, arkadaşlarımızın halisane sözler içinde "bunda ne var; işte, askerlerimizin, emniyet güçlerimizin de bazı
sorunları var, bunları çözeceğiz" gibi yaklaşımları doğru değil; bu tip yaklaşımları kabul etmiyorum, kişisel olarak da söylüyorum.
Toplumda çalışan kamu görevlileri, devlet karşısında eşittir. Elbette, yetki ve sorumlulukları farklı olabilir; ama, devletin
yaklaşımı ayırımcı olamaz, çalışan hiçbir grubu ayıramaz, hepsinin önceliği olur, hizmet alanlarındaki yaklaşımları farklı olur;
ama, gerekçeleri doğru değildir.
Bakın, siz samimiyseniz, eğer istiyorsanız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanınız, Demokratik Sol Partinin söylediği işçi
emeklilerinin yıllardır çözümlenemeyen gösterge tablolarındaki düzeltmeyi yapın.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Onu da yapacağız.
METİN ŞAHİN (Devamla) – On küsur yıldır, iki milyon işçi emeklisi, dul ve yetimi, haksız bir biçimde farklı ücret alıyorlar.
Gelin, dosdoğru tavır koyun, Parlamentoya getirin, yardımcı olalım, komisyonlara verdiklerimizi komisyonlardan geçirin.
Dolayısıyla, işte, onlar şöyle bunlar böyle gibi yaklaşımlar doğru değil. Hele, bir arkadaşımız, pilotu örnek gösterdi. Bu tip
yaklaşımlar, bu Parlamento için uygun yaklaşımlar değil tabiî; yani, arkadaşlarımızın, örnekleri doğru seçmesi gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, sözlerimi şöyle toparlamaya çalışıyorum: Bürokrasimiz, sanmayın ki, bu yaklaşımdan, bu söylediklerinizden,
maaş artıracağım gibi sözlerinizden mutlu. Bürokrasi, şu anda büyük bir endişe içinde; çünkü, her gelen iktidar, bu tip
kararnamelerle, ya aileleri parçalamış ya gözyaşına sebep olmuştur. Kendi özel çıkarları için yetki kararnemesiyle, özel
düzenlemelerle kimilerine makam verme, kimilerini de makamlarından almanın peşine düşmüştür. Umarız, bu yasa bu tip şeylere
fırsat vermez, böyle bir yaklaşım göstermez.
Yine, sözümü toparlamaya çalışırsam; Hükümet altı aylık bir süre isteminde hatalı davranmaktadır. En azından, kendisi çok zor bir
duruma düşecektir. Bütçeyle uyumunun sağlanması gerekir. Bu bakımdan, kullanılacak sürenin, azamî iki-üç ayı geçmemesi gerekir.
Partim adına görüşlerimizi açıklamaya çalıştım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şahin.
Refah Partisi Grubu adına, Sayın Temel Karamollaoğlu; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
RP GRUBU ADINA TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kıymetli arkadaşlarım, biz, dikkat ederseniz, birkaç gündür, Meclisimiz çok yoğun bir çalışma içerisindeyken, mümkün olduğu
kadar söz almamaya çalıştık; muhalefet sözcüsü arkadaşlarımıza imkân tanıdık...
METİN ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan, o imkân zaten var.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – ... daha yapıcı, daha güzel tekliflerle gelirler diye; ancak, üzülerek ifade ediyorum ki,
genelde, arkadaşlarımız, sadece, süreyi uzatmaya matuf bir çalışmanın içerisine girdiler; biz de sabrettik; her şeye rağmen, son
birkaç gündür, beraberce birtakım verimli çalışmalar yaptık.
Şunu hemen ifade etmek istiyorum: Kanun kuvvetinde kararname çıkarma yetkisi, Anayasa ile, Meclisimize verilen ve Meclisimizin
de, geçici bir süre için hükümete tanıdığı bir haktır. Anayasanın 91 inci maddesi çok açık "Yetki kanunu, çıkarılacak kanun
hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp
çıkarılmayacağını gösterir." Bu kanun tasarısına baktığınız zaman, bu kanun tasarısında bunların hepsi bihakkın yerine
getiriliyor; tarifler yapılmış vaziyette. Bazılarında tarifleri biraz geniş bulabilirsiniz; ancak, bu Hükümetle ilgili olarak bir iki
hususu, bununla ilgili olduğu için belirtmekte fayda görüyorum. Bu Hükümet kurulalı, güvenoyu alalı, takriben üç hafta oldu. Bu üç
hafta zarfında Hükümetimiz, çok ciddî adımlar attı. Bunlardan bir tanesi, memurumuzun, emeklimizin, dul ve yetimlerimizin, Bağ-
Kur emeklilerinin hakikaten mağdur olan durumlarını düzeltmekle alakalıydı. İkincisi dün açıklandı; asgarî ücret, perişan durumda
bulunan insanlarımızın yüreğine su serpti.
Bunun yanında, Meclisimiz ciddî olarak devreye sokuldu. Burada, hem iktidardaki hem de muhalefetteki arkadaşlarımızla birlikte,
daha sonra Meclise getirilecek olan, gerek olağanüstü hal konusunda gerek Çekiç Güç konusunda gerekse herkesin diline doladığı
"siz bu paraları veriyorsunuz; ama, kaynak nerede" dediği konularda, bilgilerinize müracaat edildi; ama, üzülerek söylüyorum; bilgi
istendiği zaman muhalefetteki arkadaşlarımız ortalıkta hiç gözükmedi, bir kelimeyle bile katkıda bulunma ihtiyacını duymadılar;
"biz muhalefetiz, sadece tenkit etmekle mükellefiz" dediler.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Özkaynaklarda bulunduk. Doğruları anlatın; birçok insan bizi dinliyor.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Tabiî... Tabiî...
Biz, diğer konularda da, hatta, kapalı oturum yaptığımız zaman... Enteresandır, şu televizyonlar kapatılsa, bizi geç vakitlere kadar
meşgul edeceğinizi hiç tahmin etmiyorum; ama, televizyonlar açık olunca, ne olursa olsun, bir selam verme ihtiyacı duyuluyor.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Televizyonları kapatın, bir de öyle deneyin.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Ona da saygı duyuyoruz, o da güzel bir şey, ona da teşekkür ediyoruz; ancak "bu
Hükümet, hiçbir şey yapmadı" derken nasıl bir mantık yürütülüyor, hakikaten bunu anlamak...
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, madde üzerinde görüşür müsünüz efendim.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Geliyorum Sayın Başkan, ilgili olduğu için belirtiyorum.
Bu Hükümetin güvenoyu alması bile, normal şartlarda Meclisin tatilde olduğu bir zamana rastladı. Biz, bir aydır normal tatil süresini
kullanıyoruz, Meclisimiz yarından itibaren tatile girecek. Eğer, bir Hükümet, tatil aylarını kullanmak ve değerlendirmek istiyorsa,
Meclisin...
A. TURAN BİLGE (Konya) – Haydi gelin, çalışalım.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Elbette, bizim hiç tereddüdümüz yok. Biz, siz tatile girdiğiniz zaman...
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Sayın Başkan, mevzuya gelsin.
BAŞKAN – İkaz ettim efendim.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) –Tabiî, süreyle ilgili, süreyle ilgili konuşuyorum.
Siz, tatile girdiğiniz zaman, Meclisten yetki alan Hükümet, bu çalışmalarına devam edecek ve arkasından da, sizin arzu ettiğiniz o
kanunlar, muhakkak, tekrar Meclise gelecek ve elbette, sizlerin fikirleri alınacak; ama, şu iki aylık zaman zarfında, hiç olmazsa şu
meseleler değerlendirilsin.
Efendim, neden 6 ay denildi: Elbette, bu çalışmalar yapılırken, süre, bir miktar rahat tutulur. Eğer, bu istenen süre, Anayasaya aykırı
değilse "neden bunu 6 ay istedin" demenin, bana göre, pek geçerli bir tarafı yoktur.
Ben, bu kanun tasarısıyla getirilmek istenen mantığı sizlerin ve bütün üyelerimizin çok iyi anladığı kanaatindeyim. Hükümet, hızlı
çalışıyor, verimli çalışıyor, güzel çalışıyor ve inşallah bunlara, bu yaz döneminde yapacağı çalışmalarla da büyük katkılar
sağlayacak.
Biz, hiçbir zaman, burada, hemen bir iki kelimeyle...Sayın Başkan, müsamahanıza sığınarak, sadece süreyle ilgili birkısım
konuları, elbette dile getiriyoruz; ama, dikkat ederseniz, son üç gündür, görüşmeler üzerinde, Grup adına, ciddî olarak söz almadık;
Meclisin zamanını da israf etmedik, değerlendirmeye çalıştık.
A.ZİYA AKTAŞ (İstanbul) –Hızdan başımız döndü!..
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Muhalefet sözcüsü arkadaşlarımıza, kendi fikirlerini rahatlıkla ifade edebilmeleri için,
kendi imkânlarımızı kullanmayarak, imkân tanıdık.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, müdahale eder misiniz?
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) –Onun için, bir iki kelimeyi burada söylemekte fayda görüyorum.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Hayır efendim; Sayın Başkan, müdahale edin lütfen.
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, siz yanlış konuşuyorsunuz. Bir defa, her grubun burada konuşma hakkı var.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Elbette.
BAŞKAN – Ama, iktidar grubunun konuşmama hakkı var; çünkü, o iktidar grubu, iş yapacak, zamandan tasarruf sağlayacak ve
Mecliste konuşmayacak.(ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
Siz, bunları konuşacağınıza, getirin bu işleri Meclise, Genel Kurulun huzuruna...Rica ediyorum, hep muhalefeti tenkit etmeyin.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Elbette, muhalefet bizi tenkit ediyor, biz de muhalefeti tenkit etme hakkına sahibiz
Sayın Başkan.
A.TURAN BİLGE (Konya) – Tahrik ediyor... Tahrik ediyor...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) –Şimdi, burada, arkadaşlarımız cümleleri, fıkraları, maddeleri, eğer çok iyi okur, onların
ne kadar değiştiğini görürlerse memnuniyet duyarız. Burada, her maddenin üzerinde hassasiyetle durulmuştur; her madde hassasiyetle
kaleme alınmıştır ve hakkikaten de büyük bir değişiklik getirilmiştir.
AHMET TAN (İstanbul) – Anayasayı delmek için.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Hiç tereddüt etmeyin, Meclisimiz devreye sokulmuştur. Onun için, bizim yaptığımız
değişikliklerde arkadaşlarımız laf atıyorlar, efendim (U) dönüşü yapıldı falan, bunların hiçbir tanesinde dönüş yapıldığı yok.
Sadece maddeler, hakikaten, ülkemize ve milletimize yararlı hale getirilmiştir; ancak, elbette, icraatlarını rahat yapabilmeleri için
Hükümetimize zaman verilmiştir; Hükümetimize birtakım konularda da yetki verilmiştir.
Ben, bundan dolayı, aslında büyük memnuniyet duyuyorum. Muhalefetteki arkadaşlarımız elbette konuları dile getirecekler, tenkit
yapacaklar; biz, bundan dolayı da hiçbir zaman gücenmeyiz. Sizin tenkitleriniz, yerine göre, bize ışık tutar; yerine göre, fikirlerimize
katkı yapar; biz, hata gördüğümüz yerde mutlaka değiştirir, doğruyu da sizinle beraber kabul ederiz; ama, ille de, muhalefetteki
arkadaşlarımızın fikirlerine uyma diye bir mecburiyetimiz yok.
Şunu belirtmek istiyorum: Milletimiz, mutlaka, bu çalışmaları, bu fikirleri_
BAŞKAN – Sayın sözcü, madde ile ilgili konuşun; çok genel konuşuyorsunuz. İktidar Partisi sözcüsüsünüz, rica ediyorum, maddeye
bağlı konuşun.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, maddeye bağlı olarak_ Ben, bundan sonra, arkadaşlarımız
konuştuğu zaman, maddeye bağlı kalmalarını, her defasında istirham edeceğim o zaman.
BAŞKAN – E, tabiî, ben, burada niye bulunuyorum?..
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Burada, ilk defa söz aldım, ilk defa konuşuyorum; onun için de bir dakikalık bir
zamanım var; sizlerin de biraz tahammül göstermenizi bekliyorum. Biz, burada üç gündür tahammül gösteriyoruz.
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Şimdiye kadar konuşabilirdiniz.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Hiç tereddüt göstermeyin. Milletimiz yapılan çalışmaları çok yakından takip ediyor;
katkıları da, tenkitleri de yakından takip ediyor ve bu yetki kanun tasarısıyla kendilerine gelecek olan faydayı da şimdiden idrak
ediyor.
Ben, bu sözlerle, elbette, bu maddenin kabulü yönünde oy kullanacağımızı, çıkacak olan kanun kuvvetindeki kararnamelerin de,
milletimize ve memleketimize hayırlar getireceğini ümit ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Aslında, Sayın Karamollaoğlu, yeni parlamenter olduğu için, bu Meclisin çalışma usullerini pek fazla bilmiyor.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, ben, yeni parlamenter değilim.
BAŞKAN – Efendim, bakın, o zaman, size söyleyeyim... Rica ediyorum...
Burada, iktidar partisi, bundan önceki çalışmalarda konuşmuyordu. Refah Partisi, şurada otururken, müddetlerini, hep son saniyesine
kadar kullanıyordu -bakın, ben Meclis Başkanvekiliyim ve tarafsız olmak zorundayım- ve muhalefette, iktidara her türlü sözü
söylüyordu. Siz, buna tahammül edeceksiniz ve alışacaksınız. Eğer, konuşursanız, o zaman, buradan, bir kanun çıkmaz. Siz,
çıkıyorsunuz, konuyla ilgisi olmayan konularda konuşuyorsunuz. (DSP sıralarından "Bravo" sesleri) Siz, böyle konuşursanız, biz
de size müdahale etmezsek, o zaman, muhalefet çıkar, burada, konuyla ilgili olmayan her şeyi dile getirir ve bu Meclis çalışamaz
duruma düşer. Bakın, Meclisin bu ilk çalışma yıllarında, size, ciddî olarak tavsiyede bulunuyorum: Bir daha, sakın, çıkıp böyle
konuşmalar yapmayın... (DSP sıralarından alkışlar) Biz, burada, iktidar partisinin...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Nasıl konuşacağımızı biz biliriz. Siz, nasıl konuşacağımız konusunda böyle talimat verir
gibi konuşamazsınız.
BAŞKAN – Efendim rica ediyorum...
Bir fikir söyleyeyim. Bakın, iktidarın görevi, halka hizmet etmektir. İktidar büyük bir güçtür. İktidarı elinde bulunduran güce,
sataşma da olacaktır, hakkında birtakım ithamlar da olacaktır; ama, siz, tahammül edeceksiniz ve ondan sonra da "böyle iktidar
yapılır memlekette" dedirteceksiniz. Yoksa, her muhalefet sözcüsünün çıkıp konuştuğu her şeye cevap verirseniz, bu Meclis
çalışmaz.
Teşekkür ediyorum.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, rica ediyorum, bir noktada... Biz, üç gündür hiç ses çıkarmadan çalıştık...
BAŞKAN – Çıkarmayacaksınız tabiî canım... Buna tahammül edeceksiniz...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, yani el insaf...
BAŞKAN – Rica ederim efendim... Buyurun oturun...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Eğer, benim hakkım yoktur diyorsanız, böyle bir çalışma olmaz...
BAŞKAN – ANAP Grubu adına, Sayın Halit Dumankaya; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)
Sayın Dumankaya, süreniz 10 dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; şahsım ve Anavatan Partisi
Grubu adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Akşam üzeri aldığımız üzücü bir habere göre, Hakkâri'nin Şemdinli İlçesinde, 6'sı asker olmak üzere, 11 güvenlik görevlisi şehit
olmuştur. Ölenlere, Allah'tan rahmet diliyorum. Cuma annelerine, 11 yeni anne daha katılmıştır; bu annelere, başsağlığı, metanet
ve sabır diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, kanun tasarısının maddesine geçmeden önce, burada, İktidar partilerinin sözcülerine birer kelimeyle cevap
vermek istiyorum: Sayın Karamollaoğlu "biz, Meclisi çalıştırıyoruz, muhalefeti konuşturuyoruz" dedi; ama, bu kanun tasarısı,
komisyona geldi, aynı gün Genel Kurula indi; yani, gümrükten mal kaçırır gibi davranıp, muhalefetin, kanun tasarısını
incelemesine imkân vermediniz. Bunu belirtmek istiyorum. Diğer konulara, Başkan değindi.
İkinci bir konuya değinmek istiyorum: Sayın Köse, burada "işte, Anavatan Partisi var ya, o, solcularla işbirliği yapıyor" dedi. Ey!
Sayın Köse, siz, dört sene solcularla beraber çalışmadınız mı?.. Sayın Birleşim Başkanı size kızdı... Hafızai beşer nisyan ile
maluldür.
Değerli arkadaşlarım, yine "niye karşı çıkıyorsunuz? Biz, bu kanun tasarısını getirdik; bundan, polisler, askerler istifade edecektir"
dedi...
İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Bütün kamu personeli...
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Tabiî, biz, bundan mutluluk duyarız. Gece gündüz demeden, canla başla çalışan bu insanlara
hak verilmesinden yanayız; ama, o silahlı güçlerin dışında da, üniversite hocalarımız, öğretmenlerimiz, sağlık memurlarımız niye
düşünülmedi?
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, maddeyle ilgili niye konuşmuyor?
BAŞKAN – O yolu siz açtınız.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – El insaf Başkan, el insaf...
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Yine, Sayın Köse dedi ki, "biz, bu personele para vereceğiz, bundan niye gocunuyorsunuz?"
Ey! Sayın Köse kardeşim, siz değil miydiniz "işçilere sıfır zam vereceğiz" diyen, işçileri sokağa döken? Siz değil miydiniz,
memurları enflasyona ezdirip, memur göstericilerinin üzerine köpekleri saldırtan?..
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, biraz da maddeye gelirseniz memnun olurum efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Bunu belirttikten sonra, tasarıya geçiyorum değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN – Maddeye gelin,tasarıya değil.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Kanun tasarısının 4 üncü maddesi, süreyle ilgili. Şimdi, aşağıda belirteceğim nedenlerle, bu
süre, bu kanun tasarısı, Anayasaya aykırıdır.
Değerli arkadaşlarım, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi, Anayasamızın 87, 91 ve 163 üncü maddelerinde yer almaktadır.
Bu maddeler, her istendiği zaman, keyfi olarak, kanun hükmünde kararname çıkarmaya cevaz vermez. Anayasamızın yukarıda
bahsettiğim maddeleri, kanun hükmünde kararnamenin çıkarılmasına ait kuralları koymuştur. Çıkarılacak kanun hükmünde
kararnameler bir çerçevede ele alınmalıdır. Olmasa ne olur, alınmasa ne olur? Muhalefet olarak, olayı, Anayasa Mahkemesine
götürürüz ve orada, Anayasa Mahkemesine başınız çarpar. Anayasamızın 87 nci maddesi, belli konularda ve belli koşullarda kanun
hükmünde kararname çıkarılabileceğini emretmiştir.
Anayasamızda, yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu yetkisini
devredemeyeceği de Anayasamızın 7 nci maddesinde açıkça vurgulanmıştır.
Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi, olağanüstü durumlarda başvurulan istisnaî bir yetkidir. Kanun hükmünde kararnamenin
çıkarılması konusunda, yetki verilen konunun belirgin olması gereği vardır. Belirgin olmayan, çerçevesi çizilmeden verilen yetki,
yetki devri anlamına gelir ki, bu durum, Anayasamıza aykırı olur. Bunu, parmak çoğunluğuyla yapamazsınız. Parmak çoğunluğuna
güvenip "biz yaptık, oldu" derseniz, yine, başınızı Anayasa duvarına çarparsınız.
Anayasamızın 91 inci maddesine göre, yetki yasasında, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacı, kapsamı, ilkeleri, yetki
süresi, bu süre içerisinde birden fazla kanun hükmünde kararname çıkarılıp çıkarılmayacağı gösterilmelidir.
Görüştüğümüz bu yasa tasarısına baktığımızda, Anayasamızın 91 inci maddesinde belirtilen hususlara dikkat edilmemiştir. Bu
açıdan, Anayasamıza aykırıdır.
Anayasamıza göre, çıkarılacak bu gibi yasalarda göz önünde bulundurulacak ilkeler şunlardır:
Birincisi, yetki yasasında, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin amacının, kapsamının, ilkelerinin gösterilmesi lazımdır.
İkincisi, yetki verilen her konunun amacı, kapsamı ve ilkeleri somut olarak yetki yasasında belirtilmelidir.
Bu yetki yasasında, bu konuya riayet edilmediğinden, Anayasaya aykırıdır.
Amaç ve kapsam maddeleri, kanunun amaç ve kapsamının birbirinden ayrılabilmesine elverir nitelikte bulunmalıdır. Bu tasarıda, bu
konuya da dikkat edilmemiştir. İlkeler, genel kavramlarla geçiştirilmemelidir. Yine, Anayasamızın 91 inci maddesinde, hangileri
için kanun hükmünde kararname çıkarılmayacağı konuları, açıkça, orada derpiş edilmiştir. Bu yetki yasa tasarısıyla da bu madde
ihlal edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin devredemeyeceği yetkisini parmak çoğunluğuyla devralmaya çalışırsanız, buradan
geçirseniz dahi, başınızı, yine, Anayasa duvarına çarparsınız.
Bu konuda, Hükümetin küçük ortağı DYP için bir şey söylemiyorum. Onlar, birçok kez, başlarını bu duvara çarpmaya alışıklardır.
Ancak, Refah Partisinin muhalefetteyken karşı olduğu konularda, İktidara geleli 25 gün gibi kısa bir zamanda bu kadar değişmesine
bir mana vermekte güçlük çektiğimi ifade etmek istiyorum.
Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisinden, kanun hükmünde kararname çıkarmasını, ancak, önemli, zorunlu ve ivedi durumlarda
isteyebilir.
BAŞKAN – Sayın Dumankaya 1 dakikanız var efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Bu durumun dışında verilen yetki, yasama yetkisinin devri anlamına gelir ki, bu durum,
düpedüz Anayasaya aykırıdır. Geliniz, Meclisi tatil etmeyin, oturalım, birlikte çalışalım. Bu Mecliste, emeklilere, dula, yetime,
çalışana, hep beraber çalışarak, birlikte kanun çıkaralım. Eğer, kanun çıkaramazsanız, bu şekilde yapacağınız yanlışlarla daima
Anayasa duvarına çarpacaksınız.
Bakınız değerli arkadaşlarım, siz, muhalefetteyken... Yenilere bir şey demiyorum; ama, eskiler burayı çok iyi kullanırlardı... Şimdi,
sabırlı olacaksınız, burada konuştuklarınızı her zaman Refah Partisinin önüne koyacağız; yani...
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, efendim, süreniz bitti Sayın Dumankaya.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – ...kiracıyken başka, muhalefetken başka, iktidarken başka durumda kalmayacaksınız.
BAŞKAN – Süreniz bitti Sayın Dumankaya; buyurun, teşekkür edin ve inin.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Diğer maddede konuşmama devam edeceğim.
BAŞKAN – Tabiî, devam edin, zaten sabaha kadar zamanımız var.
Yalnız, Sayın Dumankaya, eğer Meclisin çalışmasını istiyorsanız, Danışma Kurulunu toplantıya çağırırsınız, kabul edilmezse,
grup önerisi olarak getirirsiniz, Genel Kurula sunarsınız.
Sayın Hükümet, söz istediniz; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, süreniz 10 dakikadır. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 87 sıra sayılı
Yetki Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesi süreyle ilgilidir; bu bakımdan, süreyi fazla uzatmamaya gayret sarf edeceğim.
Bu maddede iki nokta var. Bu iki noktadan biri, Hükümetin yetkiyi altı ay süreyle kullanacağıyla ilgilidir. İkincisi ise, birden fazla
kanun hükmünde kararname çıkarılmasına ilişkindir.
Muhalefet partilerine mensup sözcüler, bu açılardan Anayasaya aykırılık iddiasında bulundular. Aslında, her iki husus da
Anayasaya aykırı değildir; çünkü, Anayasada süreyle ilgili bir sınırlama söz konusu değildir. Üstelik, birden fazla kanun hükmünde
kararname çıkarılacaksa, bunun, yetki kanununda belirtilmesini de ifade etmektedir ki, bu, birden fazla kanun hükmünde kararname
çıkarılabileceğini göstermektedir. Anayasanın yorumu budur.
Fiilî duruma baktığımız zaman, Cumhuriyet Halk Partisinin, SHP'nin hükümet ortağı olduğu dönemler ve bütün partilerin iktidar
dönemlerinde, bu söylediğimiz çerçeve içerisinde yetki kanunları alınmıştır. Ben, somut birer örnek vermek istiyorum:
Örneğin; SHP'nin (bugünkü CHP'nin) Hükümet ortağı olduğu tarihte 25.1.1995 tarihli ve 4066 No'lu Yetki Kanununun 4 üncü
maddesinde süre altı aydır ve buna istinaden de 5 adet kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır.
Sayın Ecevit'in Başbakan olduğu 1978 yılında, 2171 No'lu Yetki Kanununun 4 üncü maddesinde yetki süresi bir yıldır ve buna
istinaden de 5 adet kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır.
Bir de ANAP döneminden örnek vermek istiyorum: 1986 yılında 3268 No'lu Yetki Kanununun 4 üncü maddesinde yetki süresi iki
yıldır ve buna istinaden de 53 kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır.
Saygılar sunuyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şahısları adına Sayın Fikret Karabekmez, buyurun efendim.
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) – Vazgeçiyorum efendim.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Lütfi Yalman, buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 87 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Hakkâri Şemdinli'deki 11 şehidimize de Cenab-ı Hak'tan rahmet temenni ediyor, yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu yasa tasarısı tüm kamu personelini ve tüm kamu personelinin haklarını kapsıyor. Yüce Meclisin çatısı
altında bulunan hiçbir milletvekili arkadaşımızın, kamu personelinin sosyal haklarının düzeltilmesini yahut da durumlarının
iyileştirilmesine karşı çıkmalarını düşünmek mümkün değildir. Elbette ki, herkes, kamu personelinin her kesiminde çalışan
insanlarımızın durumunun iyileştirilmesini ister.
Ancak, şunu ifade etmek istiyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi yarından itibaren, tabiî ki tatile girecektir. Dolayısıyla,
Hükümet, aşk ve şevkle kamu personelinin, kamu çalışanlarının durumlarının iyileştirilmesini istemekte ve son günlerdeki
kararlarıyla, ataklarıyla ve çalışmalarıyla da bunu ispat etmektedir.
Muhalefete düşen de, zannedersem, böyle bir çalışmaya ve gayrete destek olmaktır. Göreceksiniz ki, bu kanun tasarısı çerçevesinde
alınan kararlardan, neticede, muhalefet de çok mutlu olacak ve hatta, hayranlık duyacaktır.
Böyle olması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalman.
Sayın Suat Pamukçu, buyurun efendim.
Süreniz 5 dakikadır.
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının süreye ilişkin
maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hükümet, bir yetki istiyor ve bu yetkiyi de altı ay süreyle kullanmak niyetiyle önümüze bir tasarı getirmiştir.
Bu süreyi niçin kullanacaktır? Cümle âlem bilmektedir ki, bugün, devlet dairelerinde işler, hantal bir şekilde yürümektedir,
verimsizdir. Önümüze getirilen tasarıyla, Hükümet, kamu hizmetlerinin, verimli, süratli ve herkesin memnun kalacağı bir şekilde
yürütülmesini amaçlamaktadır. Hükümet, karşımıza, ne güzel bir amaçla gelmiştir.
Bu bakımdan, bu süreyi, bu amaç doğrultusunda kullanacağı ümidiyle, hepinize saygılar sunuyor, Hükümetimize başarılar
diliyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Pamukçu.
Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.
Madde üzerinde 10 adet önerge verilmiştir; madde, bir fıkra olduğu için, yalnız 4 tanesini okutup, işleme koyacağım.
Önergeleri, geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerinin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 4
üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
"Madde 4.- Bu Kanunla, Bakanlar Kuruluna verilen yetki, Kanunun yayımından itibaren üç ay süreyle geçerlidir. Bu süre içinde
Bakanlar Kurulu birden fazla kanun hükmünde kararname çıkartabilir."
Metin Şahin Fırat Dayanıklı Hayati Korkmaz
Antalya Tekirdağ Bursa
Aydın Tümen Bekir Yurdagül
Ankara Kocaeli
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerinin Malî Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül Nami Çağan Hayati Korkmaz
Kocaeli İstanbul Bursa
Tuncay Karaytuğ Metin Şahin
Adana Antalya
Teklif:
Madde metnindeki "birden fazla" ifadesi çıkarılmış ve yerine "bir tanesi 657 sayılı Kanun çerçevesi ve diğeri de kamu iktisadî
teşebbüsleri hakkında olmak üzere 2 adet" cümleciği konulmuştur.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül Metin Şahin Aydın Tümen
Kocaeli Antalya Ankara
Cafer Tufan Yazıcıoğlu Hayati Korkmaz Nami Çağan
Bartın Bursa İstanbul
Teklif:
Madde metnindeki "altı ay süre" ifadesi "yetmişbeş gün" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının "Yetki Süresi" başlıklı 4 üncü maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci maddeleri ile 2 nci maddesine,
ayrıca 153 üncü maddesine aykırıdır.
Mümtaz Soysal Tuncay Karaytuğ İbrahim Yavuz Bildik
Zonguldak Adana Adana
Teoman Akgür Hasan Gülay Sema Pişkinsüt
Sakarya Manisa Aydın
Fevzi Aytekin Ali Ilıksoy
Tekirdağ Gaziantep
BAŞKAN – Son okuduğumuz önerge, Anayasaya aykırılık önergesidir.
Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım?
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının "Yetki Süresi" başlıklı maddesiyle Bakanlar Kuruluna 6 ay süreyle bir yetki verilmiş ve bu süre
içinde Bakanlar Kurulunun birden çok kanun hükmünde kararname ya da yasa gücünde kararname çıkarılması olanaklı hale
getirilmiştir.
Bilindiği gibi, yetki yasalarının belirli sürelerle verilmesi zorunludur. Anayasamızın ve Anayasa Mahkemememizin süre sınırı
aramasının nedenleri bellidir. Sürenin sınırlanmaması yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir ve bu,
Anayasamızın 7 nci maddesindeki yasama yetkisinin millet adına Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kullanılacağı ve
devredilemeyeceğine ilişkin hükme aykırı olur. Bu nedenle, yetki yasaları belirli sürelerle çıkarılır. Nitekim, Anayasamızın 91 inci
maddesinin ikinci fıkrasında "yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma
süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir" denilmiştir. Ancak, yetki yasaları
çerçevesinde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler yönünden sorun, bunların Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmasında ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından görüşülüp onaylanmasında yaşanmakta ve her seferinde Anayasaya aykırı durumlar
yaşanmaktadır. Örneğin, daha önce bir yetki yasasına dayanılarak, şimdi aramızda görev yapan eski bir Genelkurmay Başkanının
görev süresinin uzatılmasına dair kanun hükmünde kararname, ne acıdır ki, kendisi emekli olduktan ve milletvekili seçildikten sonra
Yüce Meclisin gündemine gelmiş; böylece, Sayın Güreş, kendisi hakkında bir kanun hükmünde kararnamenin görüşmelerine
katılan bir parlamenter olarak belki de dünya tarihine geçmiştir.
Bu nedenle, bir yetki yasasının süresinin sınırlı olması doğaldır ve doğrudur; ancak, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin
sayısı konusunda hiçbir sınırlama getirilmemiştir. Birden çok olduğu belirtilmiştir ama, bu Hükümet, hergün bir kararname
imzalayıp, 6 ay boyunca 180 kanun hükmünde kararname çıkarırsa, bu, Anayasaya uygun mu olur?
Bu nedenle, Bakanlar Kurulunun çıkarabileceği kanun hükmünde kararname sayısının bir üst sayıyla sınırlanarak belirtilmesi daha
uygundur.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül
Kocaeli
ve arkadaşları
Teklif:
Madde metnindeki "altı ay süre" ifadesi "yetmişbeş gün" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Gerekçeyi okuyalım mı sayın önerge sahipleri, yoksa konuşacak mısınız?
NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
1997 yılı konsolide bütçesi 15 Ekim 1996 günü Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlanacaktır. Değişikliklerin ortaya
çıkaracağı malî yükün gerçekçi bir şekilde bütçeye yansıtılabilmesi için düzenlemelerin 15 Ekime değin tamamlanması gerekir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 4
üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 4.- Bu Kanunla Bakanlar Kurulana verilen yetki, Kanunun yayımından itibaren üç ay süre ile geçerlidir. Bu süre içinde
Bakanlar Kurulu birden fazla kanun hükmünde kararname çıkarabilir.
Metin Şahin
Antalya
ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Şahin, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutalım?
METİN ŞAHİN (Antalya) – Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Personele verilmesi düşünülen haklar, 1997 bütçesiyle birlikte değerlendirilmesi gerçekçi olacaktır. Üç aylık süre bu nedenle
yeterlidir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Öteki önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeliyle Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül
Kocaeli
ve arkadaşları
Teklif:
Madde metnindeki "birden fazla" ifadesi çıkarılmış ve yerine "bir tanesi 657 sayılı Kanun çerçevesi ve diğeri de kamu iktisadî
teşebbüsleri hakkında olmak üzere 2 adet" cümleciği konulmuştur.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz.
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet katılmadığı için önerge sahiplerinin konuşma hakları vardır. Gerekçenin okunmasını mı
istiyorsunuz, konuşmak mı istiyorsunuz?
NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Birden fazla kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi şimdiye değin yarar sağlamamıştır; çünkü, hükümetler, hatamız olursa
düzeltilir düşüncesiyle hazırlıkların yetersiz tutulmasını özendirmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, televizyonlar çekiyor.
BAŞKAN – Televizyon nereyi çekiyor?
ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Sayın Bakanımızı çekiyor.
BAŞKAN – Efendim, Bakan orada fuzulî işlerle uğraşıyor. Siz niye Bakanla kafanızı yoruyorsunuz... Siz kendi işinize bakın.
ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Bizim işimiz onlara bakmak. Oy pusulalarını toparlıyor.
BAŞKAN – Efendim, herkes önündeki kâğıtlarla uğraşırsa, ben, Başkan olarak, Genel Kurulda herkesin uğraştığı kâğıtlarla mı
uğraşayım... Rica ediyorum...
ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Kâğıt mı o; oy pusulası... Görmüyor musunuz... Meclisin itibarı var... Orada, Başkan olarak,
Meclisin itibarını göstermeniz lazım. Televizyonlar çekiyor.
BAŞKAN – Televizyon yok orada. Herhalde, siz, başka bir şey görüyorsunuz. Orada bir kuru makine var; başında adam yok. O
makinenin başında adam olmayınca işlemiyor!..
Müteakip maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 5. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?..
CHP Grubu adına, Sayın Önder Sav; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; aslında, kürsüye gelirken, herhalde,
gecenin bu saatinde, bir süre kullanmak istediğimi sanan değerli üyeler, konuşmamı bitirdikten sonra yanıldıklarını anlayacaklardır.
Tasarının yürürlük maddesi üzerinde konuşmamın yadırganacağını bilerek, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Daha önce görüşülerek kabul edilen 1, 2, 3 ve 4'üncü maddeler, Anayasaya aykırıdır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, geride
bıraktığımız dönemlerde, benzer maddeler, Anayasa Mahkemesince iptal edilmişti. Anayasanın 153 üncü maddesinin
bağlayıcılığı unutularak, yetki yasasının geçmiştekiler gibi benimsenmesi, hukuken yanlıştır.
Anayasa Mahkemesi, yürürlük maddesi konusunda iptal isteği olmamasına karşın, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve
Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 29 uncu maddesine göre, kendisi, resen iptal kararı vermektedir.
Görüşmekte olduğumuz madde için de, Anayasaya aykırılık önergesi vermiş bulunmaktayız. Daha önceki 1, 2, 3 ve 4 üncü
maddelerle ilgili önergelerimiz okutulup işleme konulmadığı için, bu maddeye ilişkin önergemizin de işleme konulup
konulmayacağını bilmemekteyiz.
Bugün oturumu yöneten Sayın Başkan, birbiriyle çelişen tutum ve uygulamalarıyla bizi şaşırtmıştır. Konuyla ilgili olarak, yeri ve
sırası gelmişken, Sayın Başkanın, çalışma usullerine uymayan tutumuna değinmek zorunda kalacağım için üzgünüm.
Sayın Başkan, dün, Anayasaya aykırılık önergelerinin tümünü, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 84 üncü maddesinin
ruhuna ve özüne uygun olarak yorumlayıp uygulamış; bugün ise, tam tersi bir uygulama sergilemiş, Anayasaya aykırılık
önergelerimizin hiçbirini işleme koymamıştır. Bu, yasanın, usulen de sakat doğmasına, Anayasa Mahkemesinde, usul yönünden de
tartışılmasına neden olacaktır.
Bu Yüce Meclisin Başkanlık kürsüsünde, yönetici yerinde oturan Başkanların, eşit, adil, tarafsız ve hepsinden de önemlisi, istikrarlı
yönetim göstermeleri gerekir.
Sayın Başkanın daha önceki oturumlardaki benzer tutumları nedeniyle, bugün, kendilerine, İçtüzüğün 63 üncü maddesini
anımsatmakta yarar görmedik. Nasıl olsa, Sayın Başkan, kendince hukuk dışı bir bahane bulup, böyle bir isteği de reddedecekti.
Sayın Başkanın, özellikle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna karşı tutumunu ve -dilim varmıyor; ama- kimi zaman, husumete varan
davranışını, anlamakta güçlük çekmekteyiz. Umarım, Türkiye Büyük Millet Meclisini yönetmediği sakin bir anında, şikâyetimizi
değerlendirme olanağını bulur!..
Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar, RP sıralarından "Madde nerede kaldı?!" sesleri)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sav.
Sayın Sav, tabiî, değerli arkadaşlarımın mensubu olduğu Cumhuriyet Halk Partisine hayatiyet veren SHP'nin uzun zaman hizmetini
yaptım. Sayın Önder Sav, bizim oraya yaptığımız katkılarla bugün milletvekilidir. Ben, oraya fazla cevap vermek istemiyorum.
ÖNDER SAV (Ankara) – Sizden çok önce geldim ben bu Parlamentoya beyefendi!..
BAŞKAN – Eğer, biz, o SHP'yi CHP ile birleştirme gayretini göstermeseydik, o sıralar şimdi bomboştu.
Yalnız, bir şey daha söylemek istiyorum... Sayın Sav...
ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir dakika... Ama, beni itham ettiniz... Beni itham ettiniz...
ÖNDER SAV (Ankara) – Siyaseten şefaat dilediğiniz günleri unutmayın!
BAŞKAN – Efendim, bakın, beni itham ettiniz. Cumhuriyet Halk Partisinde, bana siyaset yasağını getirdiniz. Beni, siyasî
hayatımda, bir, 12 Eylül İhtilalini yapan generaller, 1983 yılında yapılan seçimde veto ettiler; bir de SHP ile CHP birleştikten
sonra, Sayın Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri veto ettiler. Tamam mı?!. (CHP sıralarından alkışlar)
ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) – İsabet etmişler!..
BAŞKAN – Alkışlamakta da haklısınız!...
Ayrıca, ben, Başkan olarak, burada çok eşit davranıyorum, hukuku uyguluyorum. Danıştayda 18 sene şerefli bir görev yapan ve
1966'larda Danıştayda yazdığı kararlar, hâlâ, bugün, Danıştayda içtihat olarak herkesin nazara aldığı bir hâkim sıfatıyla burada
İçtüzüğü uyguluyorum ve maalesef, sizin benimle ilgili olarak söylediğiniz sözler, sizde husumet duygusuyla teşekkül etmiş bir
düşüncenin ürünü olarak dışarıya aksediyor. Yoksa, ben, kimseye karşı bir husumet beslemiyorum.
Dün yaptığımız uygulamada, iki tane Anayasaya aykırılık önergesi vardı. Biz, bu iki Anayasaya aykırılık önergesini birleştirdik -
çok ahenk içinde süren bir Meclis çalışmasında- bir ihtilaf doğmasın dedik ve her iki önergenin de gerekçesini okuduk; ama, bugün,
beş tane Anayasaya aykırılık önergesi var. Şimdi, beş tane Anayasaya aykırılık önergesinin gerekçesini ayrı ayrı okutursak
Meclisin ciddiyeti kaybolur. Dolayısıyla, Divan olarak şöyle bir karar aldık: Anayasaya aykırılık konusunda verilen bütün önergeler
aynı amaca yöneliktir, bunlardan hangisi daha önce verilmişse -Kanunlar Müdürlüğündeki arkadaşlarımız üzerine saat tespit
ediyorlar- onu uygulayalım dedik. Yani, bunda bir terslik yok, size karşı bir husumetim yok. Gelip, eski bir partimin koltuklarına
oturmuşsunuz, size hayırlı olsun... Daha benden ne istiyorsunuz?!. (RP ve DYP sıralarından gülüşmeler, alkışlar)
Rica ediyorum efendim!.. Rica ediyorum!..
Beni seçime sokmadınız, ben de, son gün, partiden istifa ettim. Sayın Genel Başkanınıza dedim ki "Sayın Baykal, önseçim yaptırın
bu partide ve insanları parti değiştirmeye zorlamayın. Parti değiştirmek, din değiştirmek kadar zordur; ama, insanların parti
değiştirmemesi için de, Tanrı'nın da Tanrı olması lazım."
Bunları anlayanlar bilir, bunları anlayanlar bilir. Burada çıkıp da bizi tenkit ederken...
Benim kimseye karşı bir husumetim yok. Ben, bu kürsüye çıktığım zaman -daha önce de ifade ettiğim gibi- Tanrı karşısında
ibadet eden bir insanın sorumluluk duygusu içinde bu Meclisi yönetmeye çalışıyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
Eksiklerim olabilir, bir insanım; ama, burada mümkün olduğu kadar tarafsız, bütün bilgimi, bütün kabiliyetimi, bütün tarafsızlığımı
kullanarak Meclisi yönetmeye çalışıyorum. Eksiklerim olabilir; eğer eksiklerim varsa, hepinizden özür dilerim, ama siz de, bu
Meclisi çalıştırdığım için bana kin duymayın efendim.
Peki efendim...
Madde üzerinde başka söz isteyen ?..
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Grup adına söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
Süreniz 10 dakikadır.(DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yetki kanunu tasarısının 5 inci
maddesiyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ancak, sözlerime başlamadan önce, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü için mücadele veren ve biraz evvel haberini
almış olduğumuz, güvenlik kuvvetlerimizden 11'inin şehit olmasından dolayı büyük üzüntü duyduğumuzu ve bu vesileyle, büyük
milletimize başsağlığı dileklerimizi, ailelerine başsağlığı dileklerimizi, Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı dileklerimizi sunuyor;
hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz. Türk Milleti olarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü konusundaki hassasiyetimizi
bir kez daha vurguluyor ve tüm millet olarak -bu konudaki hassasiyetimizle birlikte- her zaman şehit olmaya hazır olduğumuzu
bilhassa açıklıyoruz ve hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, kamu personeli konusunda fazla bir şey söylemeyeceğim. Aslında, benim, dört yıl gibi bir süreyle Personel
Genel Müdürlüğüm vardır. Kanunun, özellikle yetki bakımından, kamu personelinin daha iyi çalışmasını, daha etkin, daha süratli
ve verimli çalışmasını; hem özlük haklarının düzenlenmesi, hem ekonomik şartlarının en iyi seviyeye çıkarılması, hem de sosyal
haklar vermek suretiyle, onların, ülkenin meselelerine daha iyi yaklaşım içerisinde olmalarını, daha süratli ve verimli bir şekilde
çalışmalarını sağlayacağı ümidini taşıyorum. Hükümetimizin bu konuda yapacağı çalışmalara inanıyor ve güveniyoruz. Bu
sebeple, bu tasarının kabulü vesilesiyle yapmış olduğu güzel çalışmadan dolayı bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyor;
Hükümetimize başarılar diliyor; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bedük.
Ben, sayın arkadaşlarımdan ayrıca da rica ediyorum; Meclis kürsüsünden kendilerine cevap vermek istemiyorum; eğer uygun
görürlerse, bir televizyon kanalına çıkalım, bizim oradaki çalışmalarımızı, birbirimize karşı olan şeylerimizi anlatalım.
MUSTAFA YILDIZ (Erzincan) – Yeter be kardeşim!
BAŞKAN – Tamam, ben şimdi kapattım sözümü efendim...
Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.
Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum...
MUSTAFA YILDIZ (Erzincan) – Bunlar, sen ve senin gibi kişiler yüzünden böyle oluyor. Bunların yeri ve zamanı mı?!
BAŞKAN – Sayın Yıldız, siz konuşmayın; biz, sizinle aynı ilin insanlarıyız; birbirimize karşı hiç konuşma hakkımız yok.
Neyse...
MUSTAFA YILDIZ (Erzincan) – Olmamalı; ama, yapıyorsun kardeşim! Yeter be kardeşim! Niye uzatıyorsunuz o kadar?
BAŞKAN – Sen, Grup Başkanvekili çıkıp da bizi itham ettiği zaman niye ona müdahale etmedin?
MUSTAFA YILDIZ (Erzincan) – Bakın, sesimizi çıkarıyor muyuz?..
ALİ DİNÇER (Ankara) – Sayın Başkan, DYP'de sana önseçim hakkı mı verdiler?..
BAŞKAN – Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli İle Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül Metin Şahin Aydın Tümen
Kocaeli Antalya Ankara
Hayati Korkmaz Çetin Bilgir
Bursa Kars
Yürürlük
Madde 5.– Bu Kanun 1.8.1997 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Şahin Bekir Yurdagül Hayati Korkmaz
Antalya Kocaeli Bursa
Aydın Tümen Çetin Bilgir
Ankara Kars
Yürürlük
Madde 5. - Bu Kanun 1.7.1997 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül Metin Şahin Aydın Tümen
Kocaeli Antalya Ankara
Hayati Korkmaz Çetin Bilgir
Bursa Kars
Yürürlük
MADDE 5. - Bu Kanun 1.1.1997 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Şahin Bekir Yurdagül Hayati Korkmaz
Antalya Kocaeli Bursa
Aydın Tümen Çetin Bilgin
Ankara Kars
Yürürlük
Madde 5. - Bu Kanun 1.10.1997 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Anayasaya aykırılık önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının "Yürürlük" başlıklı 5 inci maddesi, Anayasanın "Başlangıç" bölümünün 3 ve 4 üncü paragraflarına, 2,
7, 87, 91, 128 ve 153 üncü maddelerine aykırıdır.
Aykırılığa ilişkin gerekçe ilişiktedir.
Önergemizin, İçtüzüğün 84 üncü maddesine göre işleme konulmasını saygılarımızla dileriz.
Önder Sav Nihat Matkap Metin Arifağaoğlu
Ankara Hatay Artvin
Yusuf Öztop Mahmut Işık Birgen Keleş
Antalya Sıvas İzmir
Ali Rıza Bodur Bekir Kumbul Algan Hacaloğlu
İzmir Antalya İstanbul
Yılmaz Ateş
Ankara
BAŞKAN – Bu önerge en aykırı önerge olduğu için, önce bunu işleme koyuyorum.
Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmıyor.
Önerge sahipleri açıklama yapmak istiyor mu efendim?
ÖNDER SAV (Ankara) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Peki efendim; gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 1, 2 ve 3 üncü maddeleri Anayasaya aykırıdır.
Bu maddelerin yürürlüğüne ilişkin 5 inci maddesi de dolayısıyla Anayasaya aykırıdır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Öteki önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Şahin
Antalya
ve arkadaşları
Yürürlük
MADDE 5.- Bu Kanun 1.10.1997 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge sahipleri açıklama mı yapmak istiyor, gerekçeyi mi okutalım?
METİN ŞAHİN (Antalya) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Peki; gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeni yıl bütçe kanunu 1.1.1997 tarihinde yürürlüğe gireceğinden, kamu personeli ile emeklilerin malî, sosyal ve diğer haklarında
yapılacak düzenlemeler malî yılbaşına kadar yetiştirilemez ise, ekim ayının başında yeni yasama yılının başlamasıyla, bu
konuyla ilgili çalışmalar tamamlanarak, gerekli düzenlemelerin yapılması mümkün olabilecektir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir efendim.
Öteki önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül
Kocaeli
ve arkadaşları
Yürürlük
MADDE 5. - Bu Kanun 1.8.1997 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Önerge sahibi konuşmak mı istiyor, gerekçeyi mi okutalım?
METİN ŞAHİN (Antalya) – Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN – Peki efendim; gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeni yıl bütçe kanunu 1.1.1997 tarihinde yürürlüğe gireceğinden, kamu personeli ile emeklilerin malî, sosyal ve diğer haklarında
yapılacak düzenlemeler malî yılbaşına kadar yetiştirilemez ise, ağustos ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi olağanüstü toplantıya
çağrılarak, bu konuyla ilgili çalışmalar tamamlanarak gerekli düzenlemelerin yapılması mümkün olabilecektir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Öteki önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Şahin
Antalya
ve arkadaşları
Yürürlük
MADDE 5. - Bu Kanun 1.7.1997 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge sahibi Sayın Şahin, gerekçeyi mi okutalım, konuşacak mısınız?
METİN ŞAHİN (Antalya) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum efendim:
Gerekçe:
Yeni yıl bütçe kanunu 1.1.1997 tarihinde yürürlüğe gireceğinden, kamu personeli ile emeklilerin malî, sosyal ve diğer haklarında
yapılacak düzenlemeler malî yılbaşına kadar yetiştirilemez ise, tüm çalışanların maaşlarında yapılan ve temmuz ayından geçerli
olan ikinci yarıyıl ücret artışlarına yetiştirilmesi mümkün olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir efendim.
Son önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Şahin
Antalya
ve arkadaşları
Yürürlük
MADDE 5.- Bu Kanun 1.1.1997 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Önergenin gerekçesini mi okutalım efendim?
METİN ŞAHİN (Antalya) – Gerekçesi okunsun efendim.
BAŞKAN – Peki; gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeni yıl bütçe kanunu 1.1.1997 tarihinde yürürlüğe gireceğinden, kamu personeli ile emeklilerin malî, sosyal ve diğer haklarında
yapılacak düzenlemeler ile tanınacak haklarla ilgili çalışmaların, ancak yeni yıl bütçe kanununda tamamlanması mümkün olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum efendim:
Yürütme
MADDE 6. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Anayasaya aykırılık önergesi vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının "Yürütme" başlıklı 6 ncı maddesi, Anayasanın "Başlangıç" bölümünün 3 ve 4 üncü paragraflarına, 2, 7,
87, 91, 128 ve 153 üncü maddelerine aykırıdır.
Aykırılığa ilişkin gerekçe ilişiktedir.
Önergemizin, İçtüzüğün 84 üncü maddesine göre işleme konulmasını saygılarımızla dileriz.
Önder Sav Nihat Matkap Birgen Keleş
Ankara Hatay İzmir
Yusuf Öztop Mahmut Işık Metin Arifağaoğlu
Antalya Sıvas Artvin
Ali Rıza Bodur Bekir Kumbul Yılmaz Ateş
İzmir Antalya Ankara
Algan Hacaloğlu
İstanbul
BAŞKAN – Efendim, tek önerge olduğu için bir daha okumadan işleme koyuyorum.
Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Sav, konuşacak mısınız, yoksa gerekçeyi mi okutalım?
ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, gerekçeyi okutun.
BAŞKAN – Peki, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki
Kanunu Tasarısının 1, 2 ve 3 üncü maddeleri Anayasa aykırıdır.
Bu maddelerdeki hükümlerin Bakanlar Kurulunca yürütülmesine ilişkin 6 ncı madde de Anayasaya aykırıdır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerinde yapılan müzakereler tamamlanmıştır.
Tasarı açık oylama tabidir.
Açık oylamanın şeklini, Genel Kurulun oyuyla belirleyeceğiz:
Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Açık oylama, kupalar sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılacaktır.
Yanında basılı oy pusulası olmayan sayın milletvekilleri, Başkanlıkça hazırlanan basılı beyaz kağıtlarla da oylarını
kullanabilirler.
Kupalar dolaştırılsın.
(Oyların toplanmasına başlandı)
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, zatı âliniz, gönderdiğiniz bir pusulada, "Şu anda Genel Kurulda sadece 7 adet Bakanlar Kurulu üyesi
mevcuttur. Yanlış uygulamalara yol açmaması açısından, Sayın Bakanların açık oylamalarda vekâletle oy kullanma durumlarının,
Başkanlıkça açıklanmasını arz ederim" demişsiniz.
Efendim, bana soracağınıza Sayın Sungurlu'ya sorun. Geçmişte, Sayın Sungurlu, Hükümetin açık oylamalarda oy kullanma
yönteminin nasıl olduğunu kendileri bilirler.
ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Siz açıklayın...
BAŞKAN – Genellikle, Bakanlar Kurulu, oy pusulalarını toplu olarak kullanabilirler. Hepsinin de vekâleti var.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Bir bakan kaç bakana vekâlet edebilir Sayın Başkan?
BAŞKAN – Efendim, bir bakan bir bakana vekâlet eder.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Ha, siz onu söyleyin...
BAŞKAN – Hayır, hayır; şu şekilde vekâlet eder: İşaretle oylamalarda. Açık oylamalarda ise...
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) –Bir bakan hepsini verebiliyor mu?
BAŞKAN – Sayın arkadaşım, bakın, açık oylama ayrı bir şey; Bakanlar Kurulu açık oylamalarda toplu olarak oy kullanılabiliyor;
bugüne kadar uygulama böyle...
Sayın Sungurlu, saygı duyduğum büyük bir üstadımızdır; ona da sorabilirsiniz efendim. Hepsinin de vekâleti var.
ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Zabıtlara geçti; onu göstereceğiz.
BAŞKAN – Zabıtlara zaten her şey geçiyor.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama işlemi bitmiştir.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bugün, programımız gereği, "İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu
Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısını da görüşeceğiz; yalnız, buna geçmeden önce,
bu oylamanın sonucunu aldıktan sonra; bu anlaşmadaki bir hüküm nedeniyle görüşme yapmamız lazım; ara vereceğim ve bütün
grup başkanvekillerini Başkanlık Divanına bir 10 dakika davet edeceğim.
Bütün arkadaşlarımızın haberi olması bakımından arz edeyim; Anlaşmanın 38 inci sayfasındaki 57 nci maddede şöyle bir hüküm
var: "Kurumun Şer'i hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir değişiklik yapılamaz."
Hükümet buna muhalefet şerhini koymamış; bu da, bizim anayasal düzenimize ve cumhuriyetimizin temel ilkelerine aykırı olduğu
için, bütün grup başkanvekillerini, bu konuyu görüşmeye davet edeceğim.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, sözleşmede o yolda çekince yok mu?
BAŞKAN – Çekince yok efendim.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, o zaman, Hükümet ve Komisyon oturmasın.
BAŞKAN – Bir konuşalım efendim.
MEHMET EMİN AYDINBAŞ (İçel) – 1 inci madde içinde var o çekince.
BAŞKAN – Efendim, Meclisin çekince koyması başka, Hükümetin çekince koyması başka. Bakalım; bir 10 dakikalık zamanımızı
alacak.
(Oyların ayırımına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlenmeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının yapılan açık oylamasına 269 sayın milletvekili katılmış; 224 kabul, 41 ret oyu verilmiş olup, 4 oy
da mükerrer çıkmıştır. Böylece, tasarı yasalaşmıştır.
Hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah, Hükümetimiz, kamu personelini ve sıkıntı içinde olan emeklileri rahatlatacak bir
düzenleme yapacaktır.
Müteakip gündem maddesindeki anlaşmayla ilgili bir görüşme yapmak üzere, birleşime 10 dakika ara veriyorum ve grup
başkanvekillerini, bir istişare yapmak üzere çağırıyorum.
Kapanma Saati :22.30

BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.08
BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER: Ünal YAŞAR (Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 87 nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3. – İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/364) (S. Sayısı : 71) (1)
BAŞKAN – İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.
Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun
okunması kabul edilmemiştir.
Tasarının tümü üzerinde, DSP Grubu adına, Sayın Mümtaz Soysal; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, sayın üyeler; biraz önce, grup başkanvekilleriyle, Sayın
Başkanın da katkısıyla düzenlenmiş olan bir –gayri resmî toplantı diyelim– toplantıda konuyu da tartıştık.
Yalnız, o tartışma sırasında da dikkatimi çeken bir olay, böylesine hassas bir konuyu tartışırken, ne yaptığımızı; yani,
önümüzdeki sorunun ne olduğunu iyi saptama gereğidir. Başlıktan da gördüğünüz gibi, İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat
Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair bir kanun tasarısıyla karşı karşıyayız.
Eğer, müsaade ederseniz, birçoğunuz için tekrar niteliğinde olduğunu bilmekle birlikte, süreci bir defa daha gözden geçirelim. Bir
uluslararası anlaşma, hangi süreçten geçiyor?.. Önce, diplomatlar arası ya da teknisyenler arası pazarlık oluyor, müzakere oluyor;
sonra, parafe ediliyor. Parafe edildikten sonra da, teknisyenlerin bu üzerinde anlaştıkları metin, resmî olarak imzalanıyor; bir devlet
başkanı, dışişleri bakanı, falanca toplantıda, törenle imzalıyor; ama, imzalama safhası, daha henüz, o anlaşmayı, söz konusu
devletler bakımından ve uluslararası camia bakımından geçerli kılmıyor. Ondan sonra, bu imzalanmış olan metnin -ki önümüze ek
olarak gelen antlaşma, imzalanmış olan bir metindir- birçok ülke bakımından, o ülkenin yasama organınca uygun bulunması
gerekiyor; ama, bu uygun bulunma, yine, o antlaşmayı kesinleştirmiş olmuyor; çünkü, uygun bulduğumuz şey, bunun
onaylanmasıdır; yani, biz onaylamıyoruz, onaylanmasını uygun buluyoruz.
O zaman, onaylama ne demektir? Bunu da, kısaca -tekrar olduğunu bile bile, sırf tartışmamız açıklık kazansın diye- söyleyeyim.
Onaylama, yabancı dillerde "ratification" denilen olaydır. Yani, bir devlet başkanı "bu antlaşma Meclis tarafından da uygun
bulunmuştur, ben bunu imzalıyorum" diyor. Bizim sistemimizde, Devlet Başkanı, Meclis uygun bulduğu halde, bu imzayı Bakanlar
Kurulu kararnamesi olmadan atamaz; çünkü, Meclis uygun bulmuş olabilir; fakat, hükümet, Meclisin uygun bulmuş olduğu bu
antlaşmanın devletimizi bağlamasını, bağlar hale gelmesini uygun bulmayabilir. Ne bakımdan? Diplomatik bakımdan. Belki hâlâ
öbür devletle ya da devletlerle bir başka konuyu müzakere etmek istiyordur, oradan bir ödün almak istiyordur ve onun için bunun
onaylanmasını geciktirebilir ve öbür devletler de "niçin onaylamıyorsunuz" filan derler. Halbuki, Meclisten geçmiştir. Bizim
devletimiz de "siz de öbür antlaşmayı onaylayın ya da onun müzakeresinde bir ödün verin; ben ondan sonra onaylayayım" der.
Şimdi, yaptığımız işlem, şu sırada yapacağımız işlem, bunun bizim sistemimizi bağlar hale gelmesi işlemi değildir ya da
uluslararası sistemde, öbür devletleri, bizim devletimizi bağlar hale gelmesi işlemi değildir; biz şimdi, bunun uygun bulunmasını
yapıyoruz. Ondan sonra, arkasından onaylama işlemi gelecektir.
Burada tartışma konusu olan bir antlaşma, İslam ülkeleri arasında bir antlaşma. İslam ülkeleri arasında yapıldığı için ve İslam
ülkelerinin büyükçe bir kısmı da şeriat hükümlerini -hukuk sistemleri olarak- temel aldıkları için, bizim sistemimiz bunu almadığı
için, bu çeşit antlaşmalarda bizim devletimizin bir güçlüğü oluyor. Tabiî, kendi Anayasa sistemimize göre, biz, hem kendi iç
hukukumuzu hem dışarıda da devletimizi şeriat hükümlerine göre bağlamak istemediğimiz için ya da istememiz mümkün olmadığı
için, bunlara ihtirazî kayıt koyuyoruz. O ihtirazî kayıt, burada, tırnak içinde ifade edilmiş oluyor ya da burada tırnak içinde ifade
edilen kayıttır. Nedir o, okuyayım: "Anayasal hükümlerimiz ve bağlı olduğumuz anlaşma hükümleri saklıdır."
Bu, bağlı olduğumuz anlaşmalar, bu anlaşma değil, başka çok taraflı, diyelim, Birleşmiş Milletler, Bretton Woods vesaire, neyse,
malî bir anlaşma ise, ona da bağlı olduğumuzu söylüyoruz.
Bununla ne demek istiyoruz?.. Bunun içinde, dikkat ederseniz, buna ilişkin şeriat hükümlerinin, şeriata dayalı hükümlerin
değiştirilemeyeceğine ilişkin hükümler var. Diyoruz ki, onlar bizi bağlamaz.
Şimdiye kadar olan, geçmiş olan anlaşmalar, çok genel nitelikte olduğu için, bu, anlaşmanın metnine dercedildiğinde, çok büyük
sorun çıkmıyordu; çünkü, bunu yapan başka ülkeler de var. Yalnız, bizim tereddütümüz, bu, oldukça ayrıntılı bir anlaşmadır ve
teknik bir anlaşmadır; dolayısıyla, bundan sorunlar çıkabilir, uluslararası sorunlar çıkabilir.
Yani, biz, burada, kendimiz bunun uygun bulunmasını kararlaştırırken, kendimiz, bu kayıtla bunu burada kabul etmiş olabiliriz;
ama, tereddütümüz, acaba, 1 inci maddedeki ifade, bunu, öbür devletlere de duyurmaya yeterli mi? Burada, 1 inci maddenin sondan
ikinci satırına bakarsanız "saklı olduğu şeklinde ihtirazî kayıt derpiş olunmak üzere" sözü geçiyor. Yani, biz, burada mı bunu
derpiş ediyoruz, ileri sürüyoruz ya da o onaylama aşamasında Hükümetimiz ve dolayısıyla Devlet Başkanımız, bu ihtirazî kaydı da
ileri sürsün mü demek istiyoruz? İfadede tereddüt uyandırıcı bir yön var. Onun için, biz, onaylama aşamasında böyle bir ihtirazî
kayıt konsun diyoruz; çünkü, bizim burada "bu koşulla, biz bunu uygun buluyoruz" dememiz başka "böyle bir ihtirazî kayıt konsun"
diyerek uygun bulmamız başka.
Onun için, buradaki metni, Komisyondan ricamız, biraz daha açık hale getirmek_ "Anlaşma hükümleri saklıdır" ibaresinden sonra
"şeklinde ihtirazî kayıt konmak kaydıyla -dermeyan edilmek değil; konmak kaydıyla- onaylanması uygun bulunmuştur" diyoruz;
çünkü, biz burada, sanki, bunu uygun bulurken, dermeyan etmişiz ya da son Komisyonun ifadesine göre derpiş etmişiz gibi değil,
anlaşma metnine, onaylanan metne, böyle bir ihtirazî kayıt konması koşuluyla uygun bulmuş oluyoruz; ricamız odur. Bu konuda da
bir önerge hazırlayıp sunacağız. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Cumhuriye Halk Partisi Grubu adına, Sayın Ali Dinçer; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ DİNÇER (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan İslam
Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının onaylanmasına olanak verecek bu yasa
tasarısına ekli olan anlaşma metnindeki şu cümleleri bilgilerinize sunmak istiyorum:
“İslamî ilkeler ve idealler temeline dayalı”, “şer’î hükümlere uygun olarak”, “şer’î hükümlere uygun bir mekanizma”, “şer’î
hükümlere uygun olarak ihracat kredi sigortası”, “şer’î hükümlere uygun yatırım sigortası” sözleriyle, bu anlaşmanın 57 nci
maddesinin 4 üncü bölümünde yazılı olan şu cümle ilginçtir: “Kurumun, şer’î hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek
hiçbir değişiklik yapılamaz.”
Şimdi, biz, bu sözleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının değişmez hükmü olan, 2 nci maddesinde yazılı, demokratik, laik, hukuk
devleti ilkelerine, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözüne aykırı gördüğümüz ve bu kürsüde ettiğimiz yemine uygun
görmediğimiz için, CHP Grubu olarak, görüşmelere katılmayacağız. (CHP sıralarından alkışlar, RP sıralarından gürültüler)
Burada, arkamızda “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye yazıyor ve biz, ona göre yemin ettik. Bu Anayasaya göre yemin
ettik. Biz, Büyük Atatürk’ün ve laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin kurucularının kemiklerini sızlatmayız. Bu görüşlere
katılmayacağız, bu tartışmalara katılmayacağız. (RP sıralarından gürültüler)
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dinçer.
(CHP Grubu milletvekilleri, Genel Kurul salonunu terk ettiler)
BAŞKAN – ANAP Grubu adına, Sayın Başesgioğlu; buyurun efendim.
ANAP GRUBU ADINA MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; gecenin bu ilerlemiş saatinde,
bu uluslararası sözleşmenin onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısı hakkında hiçbir polemiğe girmeye niyetimiz
yok. Şimdi, biraz evvel, Sayın Ali Dinçer, bu kürsüden görüşlerini ifade ettiler. Bu sözleşmenin, hangi hükümet zamanında
onaylandığı, imzalandığı açıkça bellidir... (RP sıralarından alkışlar) Ama, şu saatte, bu konuda, siyasî parti gruplarımızın,
birbiriyle polemiğe girmesinin yeri olduğu kanaatinde değilim.
Ancak, Sayın Mümtaz Soysal’ın görüşlerine, ben de katılıyorum. Biz, Meclis olarak, bu uluslararası sözleşmenin uygun
bulunduğuna dair kanun tasarısını onaylamak veya onaylamamak durumundayız. Bu uluslararası sözleşmeye ihtirazî kayıt koyacak,
çekince koyacak konumda olan, Bakanlar Kuruludur. Ülkemizi, devletimizi, uluslararası sözleşmelerde temsil eden Bakanlar
Kuruludur. Dolayısıyla, bu kanun tasarısını, burada uygun bulurken, ihtirazî kayıt koyma konusunu, onaylama aşamasında,
Bakanlar Kuruluna vermek kaydıyla, bu kanun tasarısının onaylanması gerektiği kanaatindeyim.
Yüce Meclise saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
DYP Grubu adına, Sayın Gözlükaya; buyurun efendim.
DYP GRUBU ADINA MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İslam Ülkeleri Arası Yatırım
ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısını
görüşüyoruz.
Şimdi, biraz önce konuşan Sayın Ali Dinçer, olayı saptırdı. Tamamen politik amaçla, sanki, bu anlaşmaya onay verecek veya uygun
bulacak partilerin laikliğe aykırı düşünce içinde olduklarını ve Türkiye’nin mevcut anayasal sistemi ve hukuk sisteminin bertaraf
edileceği gibi bir polemiğe girdi. Bunu, şiddetle reddediyoruz.
Bakınız, bu, ticarî bir anlaşma.
NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Kendi imzaları var.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Kendi imzaları var.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Bir dakika, onu söyleyeceğiz.
Başkanlığını Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptıkları İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticarî İşbirliği Daimî Komitesi
tarafından alınan karar uyarınca, İslam ülkeleri arasındaki ihracat işlemlerini ve birbirlerinin ülkelerinde yapacakları yatırımları
sigorta etmek üzere, İslam Kalkınma Bankası bünyesinde oluşturulan, İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası
Kurumu Kuruluş Anlaşmasıdır bu. Bizim, onayını uygun göreceğimiz anlaşma bu. Bunun, başka türlü bir anlamı yok; tamamen
ticarî.
Şimdi, tereddüt şurada: Biraz önce de konuştuk, Hükümetten gelen tasarı ile Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen ve Meclise
indirilen tasarı arasında bir kelime farklılığı var; o da şu: Deniyor ki... Onaylanma, Sayın Hocamızın da belirttiği gibi, iki türlü:
Bir, Bakanlar Kurulunda; iki, Cumhurbaşkanında; Meclis uygun bulduğu takdirde.
Onaylanma... Hükümetin getirdiği tasarı şöyle denmiş: “Anayasal hükümlerimiz ve bağlı olduğumuz anlaşma hükümleri saklıdır
şeklinde ihtirazî kayıt dermeyan olunmak kaydıyla onaylanması uygun bulunmuştur.”
Plan ve Bütçe Komisyonundan gelen tasarı ise, onaylanması; yani, bu anlaşmanın onaylanması “Anayasamız ve bağlı olduğumuz
anlaşmalar hükümlerinin saklı olduğu şeklinde ihtirazî kayıt derpiş olunmak üzere, uygun bulunmuştur” şeklinde.
Bize göre, arada, pek büyük fark yoktur; ama, bazı tereddütleri izale bakımından, Hükümetin getirdiği tasarı şeklinde onaylanmaya
uygun bulunması gerektiği kanaatimi ifade ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, grup adına söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Kapusuz, buyurun efendim.
RP GRUBU ADINA SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu Meclis, kurulduğu günden bugüne kadar, birçok, uluslararası anlaşmaların uygun bulunduğuna dair, buradan, ilgili mercilere
yetki vermiş, onaylanmış ve bu ölçüler içerisinde, şu anda, Yüce Meclisin huzuruna da, yine, İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve
İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Yasa Tasarısı gelmiştir.
İlginçtir, ilk defa, bu özelliklere sahip bir onay için de gelmemiştir. Buna benzer, geçmişte, bu Meclisten -kaç tane olduğunu tam net
söyleyemeyeceğim- aynı mahiyette, uygun bulunduğuna dair onaylar çıkmış; ama, her nedense, anlayamadığım bir mantaliteyle,
arkadaşlarımız, burada, çok kuru kuruya bir muhalefet anlayışına girdiler; bunu hakikaten anlayamıyorum.
Değerli sözcüler de biraz önce söylediler; bu tasarı, 26.6.1995’te, o günün Hükümeti tarafından hazırlanmış, Meclise sevk edilmiş,
Meclisin gündemine girmiş...
İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Sayın İnönü’nün de imzası var.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Efendim, arz edeceğim.
Bakınız, arz edeceğim isimlere de dikkat ediniz lütfen: Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Hikmet
Çetin...
Ali Bey, Hikmet Çetin’in imzasıyla getirilmiş olan bir meseleyi hangi mantıkla protesto edip çıkma cesaretini gösteriyor, anlamış
değilim. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
Daha başka isimler de takdim edeceğim: Dışişleri Bakanı Erdal İnönü...
Biliyorsunuz ki, uluslararası bir anlaşmada, en etkin bakanlıkların, ilgili bakanlıkların başında -ne gelir- Dışişleri Bakanlığı gelir,
İçişleri Bakanlığı gelir, ekonomiyle ilgili bakanlıklar... Çünkü, bu anlaşma, hedef itibariyle neyi ihtiva etmektedir? İsmi de
üzerinde; yatırım, ihracat kredisi... Bunu hedeflemiştir.
Bakınız, şimdi, Onur Kumbaracıbaşı var, sayın bakan; Ziya Halis var, sayın bakan; Sayın Hacaloğlu var, bakan; İrfan Gürpınar
Bey, bakan; Sayın Moğultay Adalet Bakanı... Sözü uzatmak istemiyorum arkadaşlar.
Sonra, bakınız, başka tarihî rakamları da vermek istiyorum. Yine bu Meclisten onay alarak geçmiş; zabıtlara da geçsin diye
söylüyorum: Kanun numarası 2668, yayım tarihi 30.4.1992, kabul tarihi 28.4.1992, Resmî Gazete sayısı 17 680.
Sonra, biz, Türkiye olarak, İslam Bankasına 20 yıl öncesi ortak olmuşuz, oranın en büyük üç ortağından biriyiz. Sonra, bu banka,
57 tane İslam ülkesini kendisinin bünyesine taşımış; bu ülkelerin de kendi içlerinde hukukî farklılıkları var, uygulama
farklılıkları var. Bütün bunlara rağmen, ortaya çıkarılmak istenen sonuç anlaşılır gibi değil.
Sözleşme metni ortada, ana sözleşme metni burada var. Arkadaşlarımızın tereddüt ettiği konuda, bu ülkelerin beraber kabul etmiş
olduğu ana sözleşmede, yedinci bölümün 55 inci maddesinde, bakınız, ne deniliyor: “Her üye ülke, kendi hukukî sistemi uyarınca,
bu bölümde belirtilen hükümlerin kendi topraklarında yürürlüğe girmesi için gerekli girişimlerde bulunacaktır ve konu üzerinde
yaptığı girişimden kurumu haberdar edecektir.” Bunu da bünyesine koymuş; yetmemiş; uygun bulunduğuna dair ihtirazî kaydın
konulacağına dair teklif de, zaten, onayınıza getirilmiş; Hükümetin tasarısı böyle gelmiş. Buna rağmen, bir husus var ki, özellikle,
Sayın Dinçer dışarı çıkmamış olsaydı -gıyabında konuşmak istemiyorum ama- bazı şeyler söylemek isterdim.
Arkadaşlar, gecenin bu saatinde zamanı daha fazla uzatmanın da faydası yok. Onun için, biz Refah Partisi Grubu olarak, Hükümetten
gelen tasarının uygun bulunduğuna dair oyumuzu kullanacağız.
Saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kapusuz.
Sayın Hükümet, söz istemiştiniz, buyurun.
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz İslam Ülkeleri
Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı, 54 üncü Hükümetimizin Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş olduğu bir kanun tasarısı değildir.
Bu kanun tasarısı, 24 Aralık seçimlerinden önce, Başbakan Sayın Tansu Çiller tarafından, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına, 26.6.1995 tarihinde sunulmuştur ve Bakanlar Kurulunda bu tasarıya imza atan isimler arasında -biraz önce konuşan
arkadaşımızın da belirttiği gibi- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Hikmet Çetin vardır, Dışişleri Bakanı Sayın
Erdal İnönü -başka bir vesileyle- vardır, Çalışma Bakanı Sayın Mehmet Moğultay vardır.
Daha sonra, yasama dönemi değiştiği zaman, bildiğiniz gibi, önceki yasama dönemindeki kanunları müzakere mümkün
olmadığından, Sayın Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde, bu tasarı, tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisine 26.4.1996
tarihinde sunulmuştur. Yani, bu tasarının altında CHP’yi temsil eden isimlerin imzası vardır, Anavatan Partisi Genel Başkanının,
yine aynı şekilde imzası vardır.
Bu bakımdan, olayın sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi lazım, Türkiye’nin hukuk düzeni açısından değerlendirilmesi lazım;
ama, aynı zamanda Türkiye’nin menfaatları ve çıkarları açısından değerlendirilmesi lazım.
Bilindiği gibi, İslam Ülkeleri Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu, Başkanlığını Sayın Cumhurbaşkanımızın yapmakta
olduğu İSEDAK’ın 1984 yılında yapılan ilk toplantısında Türkiye tarafından önerilen İslam ülkeleri arasında ticareti artırıcı
finansal önlemler kapsamında kabul edilmiş olan üç projeden biridir; yani, Türkiye tarafından önerilmiş üç projeden biridir. Bu
kurum -yani, Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu- zaten kurulmuş, şu an işleyen bir kurumdur. Bu anlaşma onaylandığı
takdirde, bu işleyen kuruma Türkiye girmiş olacaktır. Böylece iki şey elde edeceğiz. Birincisi ihracat kredi sigortası hizmetlerinden
yararlanacağız. İslam ülkelerine yapılan ihracatlarda Türk ihracatçılarının alacaklarının tehlikeye girmesi halinde, bu kurum, Türk
ihracatçılarının sermayelerini sigorta edecektir; alacaklarının tahsilini mümkün kılacaktır; risk faktörünü ortadan kaldıracaktır.
İkincisi ise, İslâm ülkeleri arasındaki yatırımların çeşitli risklere karşı sigorta edilmesidir. Türk yatırımcılarının, yurt dışında,
İslam ülkelerinde yapmış oldukları birtakım yatırımlar sebebiyle ortaya çıkan risk, bu kurum tarafından, bu sandık tarafından
sigorta ettirilmiş olacaktır.
Dikkat edilirse, bu mekanizma, doğrudan doğruya, Türkiye’nin ihracat kapasitesinin artırılmasına yöneliktir; dışticarette, özellikle,
son yıllarda, sürekli eksi veren Türkiye’nin ihracat imkânlarının artırılmasına yönelik bir mekanizmadır.
Dolayısıyla, bu anlaşmanın onaylanmasından dolayı, Türkiye’nin, büyük yararları olacaktır, menfaatları olacaktır. Bu yararlar,
menfaatlar dikkate alındığı içindir ki, zaten, Anavatan Partisi Sayın Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde,
tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisine ikinci kez sunulmuştur ve altında, değişik siyasî partilerin sayın genel başkanlarının ve
bakanlarının imzası bulunmaktadır.
Konuşan arkadaşlarımızın ifade ettikleri gibi, bu kurumun ana sözleşmesinin değişik maddelerinde şerî hükümlerle ilgili ifadeler
vardır; ancak, bu ifadelerin bulunması, burada dile getirilen kaygıların haklı olduğunu göstermez; çünkü, bu anlaşma, bu safhaya
gelinceye kadar, gerek Dışişleri gerek Hazine Müsteşarlığı ve diğer birimlerimizin uzmanları tarafından değişik safhalarda tetkik
edilmiş, incelenmiş ve Meclisimize bu aşamalardan geçtikten sonra gelmiştir. Nitekim, Başbakanlık Dışticaret Müsteşarlığı, bu
şerî ifadelerden dolayı, anlaşmanın niteliğiyle ilgili olarak, Dışişleri Bakanlığından, 17 Şubat 1993 tarihinde açıklama yapmasını
istemiştir. Dışişleri Bakanlığımızın yapmış olduğu açıklama gayet net ve açıktır. Deniliyor ki: “Anlaşmanın çeşitli hükümlerinde
söz konusu edilen şeriata atıflar, doğrudan hukuk sistemimizi etkilememektedir.” Dışişleri Bakanlığının bu konudaki görüşü ve
mütalaası da açıktır.
Ancak, ihtiyaten, anlaşmanın onaylanmasıyla ilgili tasarı metnini okuyan arkadaşlarımızın tespit edeceği gibi, Anayasamız ve
bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin saklı olduğu şeklinde bir ihtirazî kayıt, zaten, şimdi müzakere etmekte olduğumuz
tasarının 1 inci maddesine eklenmiştir; 1 inci maddesi bu ihtirazî kayıtla düzenlenmiştir, tanzim edilmiştir. Dolayısıyla, Türkiye’nin
büyük çıkarlarının bulunduğu, menfaatlarının bulunduğu ve bu konuda büyük hassasiyeti olan, olması gereken, başta Dışişlerimiz
olmak üzere, değişik kurumların görüşlerinin ve düşüncelerinin de müspet bulunduğu bir ortamda, bu anlaşmanın Meclisimizde
kabul görmesi, onaylanması, Türkiye menfaatları açısından önemlidir.
Bunu belirtir, saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şahısları adına, Sayın Fikret Karabekmez...
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) – Vazgeçtim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Suat Pamukçu, buyurun efendim.
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Karşınızda, İslam ülkelerine ihracat yapmak isteyip de, sırf, böyle bir anlaşma olmadığı için yapamayan bir firmanın eski bir
yöneticisi olarak konuşuyorum ve sanıyorum, şu anda, benim gibi, benim durumumda olan yüzlerce ihracatçı, böyle bir tasarının
kanunlaşmasını dört gözle beklemektedir. Bir misal olarak söyleyeyim. Milyonlarca dolarlık anlaşma yapmış olmamıza rağmen,
böyle bir sigorta sistemi olmadığı için Sudan’a ihracat yapamamıştık. Hatta, Suriye’ye ihracat yapmak için anlaşma yapmıştık,
Eximbank böyle bir anlaşma olmadığı için sigorta etmemiş ve biz de riski göze alamadığımız için, ihracattan vazgeçmek zorunda
kalmıştık. İnşallah, bu kanun tasarısından sonra, ihracatımız artacaktır. Zira, bizim bıraktığımız ihracatı diğer ülkeler
yapmaktadır. Böylece, ülkemiz büyük kayıplara uğramaktaydı. Bundan sonra, inşallah, bu kayıplar telafi edilecek ve ihracatımız
gelişecektir.
Bu vesileyle söz aldım; heyetinizi saygıyla selamlıyorum; hayırlı olmasını diliyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Pamukçu.
Şahsı adına, Sayın Lütfi Yalman; buyurun.
Süreniz 10 dakikadır.
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. 71 sıra
sayılı kanun tasarısı üzerinde şahsî görüşlerimi açıklamak üzere huzurlarınıza geldim.
Bu anlaşmanın yaklaşık 57 civarındaki İslam ülkesine hayırlı olmasını temenni ediyorum. Böyle bir anlaşmadan dolayı, herhangi
bir kaygının bulunmasını, belli vesilelere dayalı olarak bir kaygının bulunmasını da yadırgadığımı belirtmek istiyorum. Zira,
biraz önce konuşan Suat Pamukçu arkadaşımızın ifade ettiği gibi, çok sayıda müteahhidimizin ve ihracatçımızın, böyle bir kanun
olmadığından dolayı, İslam ülkeleriyle ticarî işbirliğine gidemediğini ve yatırım yapamadığını görüyoruz. Bu vesileyle, bu kanun
böyle bir kolaylığı ortaya çıkaracak ve bu yolu açacaktır. Hayırlı olsun diyor, saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.
ŞÜKRÜ SİNA GÜREL (İzmir) – Sayın Başkanım, bir sorum var.
BAŞKAN – Peki efendim.
Tasarının tümü üzerinde yapılan konuşmalar bitmiştir. Bu itibarla soru sorabilirsiniz.
Hükümete mi soruyorsunuz, komisyona mı?
ŞÜKRÜ SİNA GÜREL (İzmir) – Hükümete soruyoruz.
BAŞKAN – Hükümete... Peki...
ŞÜKRÜ SİNA GÜREL (İzmir) – Bu anlaşmada şerî hükümlerden söz ediliyor ve şerî hükümlere uygun olması ve bu anlaşmanın,
bu hükümlerin değiştirilemeyeceği öngörülüyor. Acaba, bu anlaşmanın hukuksal içeriği, Anayasa hukukumuz açısından, Anayasal
düzenimiz açısından incelenmiş midir ve bir hukukî mütalaalar alınmış mıdır; bunun sonuçları nedir?
BAŞKAN – Evet, buyurun Sayın Hükümet.
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Evet, incelenmiştir ve bu konuda gerekli mütalalar alınmıştır. O ifadelerin
hukuk düzenimizi etkiler niteliği yoktur.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Efendim?..
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Bir sorum var.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Çapoğlu.
MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Bizim de var.
BAŞKAN – Efendim, soru soranları bir tespit edelim: Sayın Soysal, Sayın Sungurlu, Sayın Karaytuğ, Sayın Türk.
Evet, soru soranları tespit işlemi bitmiştir.
Buyurun Sayın Çapoğlu.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, birinci sorum: İhtirazî kayıt neden anlaşmanın imzalanması safhasında
konulmamıştır?
İkinci sorum: Bu aşamada koyacağımız ihtirazî kaydın herhangi bir hukuksal geçerliliği var mıdır?
Bu kanun tasarısının 1 inci maddesiyle getirdiğimiz ihtirazî kayıt anlaşmanın 57’ye 4 üncü maddesini bizim açımızdan geçersiz
kılar mı?
BAŞKAN – Peki, Sayın Hükümet, şimdi mi cevap vereceksiniz.
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Hepsine birlikte yazılı cevap vereceğim Sayın Başkan. (DSP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Hepsini birlikte ele alacaksınız.
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Yazılı cevap vereceğim Sayın Başkan. (DSP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Peki...
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Yazılı cevap olur mu, ben ona göre oyumu kullanacağım.
NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Olur... Olur...
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Öyle şey mi olur canım!
BAŞKAN – Arkadaşlar bir dakika... Efendim, bir dakika rica ediyorum, gürültü etmeyelim. Hakikaten çok kritik bir konu da o
bakımdan, yani, anlaşılsın.
Sayın Bakan, siz, bütün soruları alıp, hepsine birden mi cevap vermeyi düşünüyorsunuz?
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Bütün soruları alabiliriz; ama, hepsine yazılı cevap vermeyi düşünüyoruz.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Yazılı cevap olur mu... Cevapları aldıktan sonra oy vereceğiz.
BAŞKAN – Efendim, Hükümetin takdiri var; bir şey diyemem.
Sayın Soysal, buyurun efendim.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Daha önce sorulmuş olan soruyu daha açık olarak soruyorum: Anlaşmanın 57 nci maddesinin
dört sayılı bendinde şöyle bir ifade var: “Kurumun şerî hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir değişiklik
yapılamaz.” Tekrar ediyorum: “Kurumun şerî hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir değişiklik yapılamaz.”
Bizim, şimdi, kanunun 1 inci maddesine bizim kendi hukukumuz bakımından koyduğumuz ya da koyulması istenen ihtirazî kayıt,
bu hükmü işler halde tutmaya engel olabilir mi?
BAŞKAN – Türkiye bakımından işlerliğine ne derece etkili olacaktır, değil mi efendim?
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Türkiye bakımından ve Türkiye’nin öbür devletlerle olan ilişkileri bakımından, kendi iç
hukuku bakımından engel olur mu olmaz mı?
BAŞKAN – Hükümet soruyu tespit etmiş.
Sayın Sungurlu, buyurun.
MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, delaletinizle, Sayın Bakana şu suali soruyorum: Bu sözleşme,
bütün ihtirazî kayıtların dışında, değiştirilmesi icap ederse, Türkiye Cumhuriyetinin imzasına ihtiyaç var mıdır yok mudur; yani,
bu sözleşmeyi, bu metni değiştirmek için Türkiye Cumhuriyetinin imzasına ihtiyaç var mıdır yok mudur?
BAŞKAN – Sayın Bakan?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sorulara yazılı cevap vereceğim.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Karaytuğ, buyurun.
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Türkiye ile kurum arasında gelişecek olan ilişkilerde, muhtemelen bir ihracat ilişkisinde,
ihracatçı ile banka -yani, kurum- arasındaki herhangi bir çekişme, herhangi bir niza sonucunda, ihtilaf sonucunda şeriat hükümleri mi
Türk vatandaşlarına uygulanacaktır; yoksa, hukuk sistemi mi, medenî hukuk sistemi mi, ticaret hukuku mu uygulanacaktır?
BAŞKAN – Sayın Hükümet, buna da mı yazılı cevap vereceksiniz?
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, yazılı cevap vereceğiz.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Türk, buyurun efendim.
HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – İzin verirseniz iki soru sormak istiyorum.
Kurulacak olan yatırım ve ihracat kredi sigortası kurumunun şerî hükümlere göre çalışacağı ve bu kurumun, şerî hükümlere göre
sigorta ve reasürans sözleşmesi yapılması öngörülmüş.
Birinci sorum şu: 1 inci maddede koymayı öngördüğümüz çekince, yani, Anayasa hükümlerimizin ve anlaşma hükümlerimizin,
Türkiye’nin taraf olduğu anlaşma hükümlerinin saklı olduğu yolundaki çekince, ileride, kurumla Türkiye arasındaki ilişkilerde ve
kurumla sigorta sözleşmesi ve reasürans sözleşmesi yapmış olan vatandaşlar arasındaki ilişkilerde şerî hükümlerin uygulanmasını
önlemeye yeterli midir; yoksa, bu ilişkilerde, yine şerî hükümler mi uygulanacaktır?
İkinci sorum: Sayın Kapusuz, bu anlaşmada, her üyenin kendi hukukî sisteminin 55 inci maddede saklı tutulduğunu ifade ettiler.
Acaba, Hükümet, bu yoruma katılıyor mu; yoksa, bu maddede saklı tutulan yahut bu maddede her ülkenin kendi hukukî sistemi
uyarınca gereğini yapması istenen husus, anlaşmanın bu bölümünde -yani, yedinci bölümünde- kuruma tanınan muafiyet, istisnalar
ve imtiyazların gereğini, her ülkenin kendi hukukuna göre iç hukukunda yapması zorunlu mudur?
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Yazılı cevap vereceğim Sayın Başkanım.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Usul hakkında söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
VELİ ANDAÇ DURAK (Adana) – Sayın Başkan, çok konuştular...
BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Rica ediyorum... Çok önemli bir... (RP ve DYP sıralarından gürültüler) Efendim, rica ediyorum...
Sayın arkadaşlar, bakın, biz, hepimiz, bu Meclisin çatısı altında, laik Türkiye Cumhuriyeti üzerine yemin ettik. Yani, çok önemli bir
şey... (RP ve DYP sıralarından “ne ilgisi var” sesleri)
DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Laiklikle ne ilgisi var Sayın Başkan?..
BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Rica ediyorum efendim...
Buyurun efendim.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sizin de biraz önce ifade buyurduğunuz gibi, hassas bir konuyu tartışıyoruz; çünkü, bu konuda,
gerçek, hatta, izlenim çok önemlidir. Bu izlenim, bir gece yarısı, yasama yılının son gününde, böyle getirilmiş bir yasayla, bir uygun
bulma yasasıyla, Türkiye’deki laik devlet-şeriat devlet tartışmasını alevlendirecekse, bundan uzak durmamız gerekir. Onun için,
alacağımız karar önemlidir; en azından, izlenim bakımından önemlidir.
Onun için, usul noktası şu: Sayın Bakana sorduğumuz sorular, bizim, bu konuda “evet” ya da “hayır” dememizi, cevaplarıyla
etkileyecek olan sorulardır. Bunları, yazılı olarak, gelecek hafta ya da bir ay sonra cevaplandırması, buradaki oylamaya bir açıklık
getirmeyecektir. İçtüzükte öyle diyor olabilir; fakat, sizin, genellikle takdir ettiğimiz geniş bir yorum yaklaşımınız var; o geniş
yorumun ışığında, bu çeşit soruların, söz konusu olan tartışmadan önce cevaplandırılması gerekir. Eğer, cevaplandırılmıyorsa,
önerimiz, bu konu, daha ciddî olarak komisyonlarda görüşülsün, Hükümetin görüşü daha açık olarak Meclisin önüne gelsin, ondan
sonra oylarımızı kullanalım biçimindedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Efendim, teşekkür ederim.
Sayın Bakan, görüşlerinizde herhangi bir değişiklik yok herhalde...
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, ben, süreyi fazla uzatmama düşüncesiyle yazılı cevap
vereceğimizi belirttim; ama, arkadaşlarımızın endişeleri, tereddütleri bir noktada düğümleniyor. Dolayısıyla, bu, şerî kurallarla
ilgili bölümü, cevap sadedinde biraz açmak istiyorum.
Türkiye’nin katılması konusundaki kanun tasarısı üzerinde dikkatlice inceleme yapılırsa, şerî hükümlere altı yerde atıfta
bulunulmaktadır. Bu ana sözleşmenin giriş paragrafındaki atıflar dahil 5 inci maddenin 2 ve 3 üncü fıkralarıyla 57 nci maddenin 4
üncü fıkrasında şerî kurallara yapılan atıfların tümü kurum tarafından uygulanmakta olan sigorta ve finansman işlemlerine
yöneliktir.
Ana sözleşmede şeriata yapılan atıflar, sigorta edilen risklerin gerçekleşmesinden doğacak zararların ve kurumun faaliyetleri
sırasında oluşacak kârların poliçe sahipleri arasında sermaye katılım payları oranında İslamî kurallara uygun olarak dağıtılması
esasına yöneliktir. Bu atıflarla ayrıca finansman işlemleri sırasında faiz uygulanmaması, poliçelerin kırdırılmaması ve alkol,
uyuşturucu, domuz eti gibi İslam dinince yasaklanmış ürünlerin ticarete konu olmaması hususları kapsam dahilinde bulunmaktadır.
Dolayısıyla, bu hususlar iç hukuk düzenimize de bir aykırılık teşkil etmemektedir ve Türkiye’de de, anayasal düzen içerisinde,
faizsiz çalışan finans kurumları vardır. Dolayısıyla, bu yapısı içerisinde bu anlaşmaya esas olan kurumun ana sözleşmesinde geçen
“şerî hükümler” ifadelerinin iç hukuk düzenimizi etkilemediği, biraz önce kürsüden yapmış olduğum konuşmada, Dışişleri
Bakanlığının Dışticaret Müsteşarlığına yazmış olduğu 20 Şubat 1995 tarih ve 96.1871 sayılı yazısında da açıkça ifade
edilmiştir. Dışişleri Bakanlığının yazısında “şeriata atıflar doğrudan hukuk sistemimizi etkilememektedir” denilmektedir.
Dolayısıyla, bu konuda Genel Kurulun bir tereddüde düşmesine mahal olmadığı görüşündeyiz. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Efendim, uygun görürseniz şunu bağlayalım. Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti hudutları
içinde şeriat kurallarının uygulanması kesinlikle söz konusu değildir. Bunu herkesin bilmesi lazım. Dolayısıyla, Türkiye
Cumhuriyeti devleti içinde uygulanacak hukuk sistemi Anayasamızda belirtilmiştir; uluslararası anlaşmaların, Anayasanın üzerine
çıkarak bir hüküm ifade etmesi söz konusu değildir; buna aykırı anlaşma da yapılsa, Türkiye kanunları bakımından bu geçersizdir.
Bu durumu da nazara alıyoruz ve şeriatla ilgili hükümlerin Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde uygulanmasının mümkün
olmadığını belirtmek istiyoruz. Bu şekliyle bu işi bağlıyoruz.
Tasarının tümü üzerindeki müzakereler bitmiştir.
IV. – YOKLAMA
(DSP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Oylamaya geçmeden önce yoklama istiyoruz. (DYP ve RP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Peki efendim. Maddelere geçilmesini oylayacağım; ama, arkadaşlarımız yoklama istediler. (RP ve DYP sıralarından
gürültüler)
Rica ediyorum ... Sayalım, tespit edelim efendim...
Evet, ayağa kalkan milletvekillerinin sayısı yeterlidir. İsimleri tespit edelim.
Efendim, Sayın Soysal, Sayın Tan, Sayın Gürel, Sayın Temizel, Sayın Çapoğlu, Sayın Karaytuğ, Sayın Koç, Sayın Aydın, Sayın
Bilge, Sayın Türk, Sayın Kılıçoğlu, Sayın Karaa, Sayın Erdir, Sayın Uzunhasan, Sayın Çağan, Sayın Bilgir, Sayın Aktaş, Sayın
Büyükyılmaz, Sayın Aytekin, Sayın Karahan, Sayın Yazıcıoğlu.
Efendim, yirmi kişi yoklama istedi.
NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – 300 kişi var efendim.
BAŞKAN – Efendim, isterse 400 kişi olsun; arkadaşlarımız yoklama istediler. Biz de yapalım, bu saatten sonra çok fazla ihtilaf
çıkarmayalım.
Neyse, yoklama yapalım efendim, bir yarım saatimizi alır; ama...
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Tamam efendim.
BAŞKAN – Arkadaşlar, benim şimdi yapacağım bir şey yok. Rica ediyorum...
Yoklamaya başlıyoruz.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza devam ediyoruz.
VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3. – İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/364) (Devam)
BAŞKAN – Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
MADDE 1. – İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticarî İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) tarafından alınan karar
uyarınca İslam Kalkınma Bankası (İKB) bünyesinde oluşturulan ve Türkiye tarafından 4/7/1992 tarihinde Cidde’de imzalanan
“İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşması”nın onaylanması; Anlaşma’nın giriş
bölümünün iki, dört ve beşinci paragrafları ile 5 inci maddesinin 2 ve 3 numaralı fıkralarına ve 57 nci maddesinin 4 numaralı
fıkrasına “Anayasamız ve bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin saklı olduğu” şeklinde ihtirazi kayıt derpiş olunmak üzere,
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz isteyen var mı?..
ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Ben söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – DSP Grubu adına, Zekeriya Temizel; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken, özellikle,
Türkiye Büyük Millet Meclisini, bu oturumunda bazı polemiklerin içerisine çekme amacında olmadığımızı, sizlere büyük bir
açıkyüreklilikle ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, sizlere, Anayasamızın hem “Başlangıç” hükümlerinden hem de 2 nci maddesinden iki paragraf okumak
istiyorum: Anayasamızın başlangıcında “...bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk
düzeni dışına çıkılmayacağı...” belirtilmiş, 2 nci maddesinde de “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve
adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” denilmektedir.
Anayasamızın bu hükümlerine aykırı bir düzenleme yapmaya, bu Parlamento çatısı altında ne kimse kalkışır ne de böyle bir
düzenleme önermeye cesaret eder; ancak, değerli arkadaşlar, hiç kimsenin böyle bir niyeti olmasa da, yapılan düzenlemelerin iyi
incelenmemesi, düzenlemeler sırasında konunun ayrıntısıyla tartışılmaması nedeniyle, böyle bir sonuç doğurması; yani,
anlaşmanın istenmeyen bir sonuç doğurması söz konusu olabilir. İşte, önümüzdeki yasa tasarısı, böyle sonuçlar doğurabilecek
nitelikteki bir yasa tasarısıdır; nedenini açıklamaya çalışalım.
Değerli milletvekilleri, anlaşmanın onaylanmasıyla ilgili yasa tasarısında da açıkça belirtildiği üzere, bu anlaşmanın bazı
hükümleri şerî hükümlere uygun olarak kurulup çalışacak bir kurumu tanımlamaktadır. Anlaşmanın giriş bölümünün iki, dört ve
beşinci fıkralarında açıkça, İslamî ilkeler ve idealler temeline dayalı, yine, dördüncü fıkrasında, bu anlaşmayı imzalayan ülkelerin
topraklarındaki sigorta ve yatırımlara ilişkin hükümleri de ele almak üzere şer‘î hükümlere uygun olarak yatırım garantisi; beşinci
fıkrasında da, ihracat kredisi sigortası için şer‘î hükümlere uygun bir mekanizma oluşturulması...
MEHMET AYKAÇ (Çorum) – Kaç kere izah edildi!..
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Değerli milletvekili, bir defa daha dinleyin lütfen. Ben, polemik yapmamak için buraya
çıktığımı söyledim. Lütfen, oradan, sürekli olarak da böyle laf atmayın; ne dediğimi dinleyin ondan sonra... Eğer inanmazsanız,
zaten, oy vereceksiniz...
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum siz, Genel Kurula hitap edin Sayın Temizel.
Arkadaşlar, müdahale etmeyelim rica ediyorum.
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Yine, beşinci maddede, hedeflerine ulaşmak için kurum, şer‘i ilkelere uygun olarak ihracat
kredi sigortası ve reasürans sağlayacak ve özellikle de 57 inci maddesinin dördüncü fıkrasında –hepiniz duydunuz; ama, bir defa
daha tekrar ediyorum– “Kurumun Şer‘î hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir değişiklik yapılamaz”
denilmektedir.
Değerli milletvekilleri, getirilen yasa tasarısı bu hükümleri belirtiyor; ancak, bu hükümlerin, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde
uygulanmasını önlemek için de, buna bir şerh koyuyor. Şerhinde “anayasal hükümlerimiz ve bağlı olduğumuz anlaşma hükümleri
saklıdır” diye bir ibare koymuş; Anayasamız ve bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin saklı olduğu şeklinde ihtirazî bir kayıt
derpiş olunacak. Kim, derpiş edecek bu hükümleri? Bu hükümlerin, anlaşmanın imzalanması sırasında, çok net olarak ilgili
maddelerde belirtilmesi gerekir; şu madde, şu madde, şu madde, Türkiye sınırları içerisinde, Anayasasına aykırı olduğundan
dolayı uygulanamaz denilmesi gerekir. Yoksa, bu onaylandıktan sonra, Devlet Planlama Teşkilatı mı derpiş edecek bu hükümlerin
uygulanmasını?
Dolayısıyla, böyle bir çekince, bu, Anayasaya aykırılık hükümlerini ortadan kaldırmamaktadır; kaldıramamaktadır daha doğrusu.
Doğal olarak, anlaşmanın imzalanması sırasında ilgili hükümlere, Hükümet tarafından çekince konulabilirdi. Bizim anayasal
sistemimiz ve bağlı olduğumuz anlaşmalar gereği, bu maddelerin uygulanma olasılığı yoktur denilirdi; bu konulmamış. Bu
konulmadığı için, bu eksikliğin, bu anlaşmanın onaylanması sırasında bu Parlamentoda giderilmesi gerekir.
Değerli milletvekilleri, bu tür bir anlaşma, bu ayrıntıda bir anlaşma, yaptığımız araştırmalara göre Türkiye Büyük Millet
Meclisinde ilk defa tartışılıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisine ilk defa gelen ve ilk defa tartışılan bu anlaşmanın, bu kadar kısa
süre içerisinde, gerçekten Meclisin tatile gireceği son günde apar topar çıkarılmasına gerek var mıydı? Biz, Plan ve Bütçe
Komisyonunda çok net olarak uyardık. Dedik ki “bu anlaşma hükümlerinin, bu şekildeki bir çekinceyle onaylanması halinde, bu
anlaşmanın uygulanma olasılığı var mıdır yok mudur? Bunlar ortadan kaldırıldığı takdirde bu anlaşmanın onaylanması bir
anlam ifade eder mi etmez mi?” Bunların bilinmesi gerekir.
Bunun için, konu üzerinde ayrıntısıyla duralım. Eğer, bütün bunların hepsi, bu şekildeki bir çekinceyle anlaşmanın imzalanması
içhukukumuz açısından da herhangi bir sorun yaratmıyorsa, elbette ki bizim de Demokratik Sol Parti olarak, dünyanın bütün
ülkeleriyle olduğu gibi İslam ülkeleriyle de her türlü ticarî ve ekonomik ilişkimizin geliştirilmesi konusundaki bu tür bir anlaşmaya
katkımızın aleyhte olması düşünülemez. Biz de bundan yanayız; ama, oturalım, bunu içhukumuz açısından iyice bir tartışalım.
Yarın önümüze geldiği zaman bu antlaşmayı kim yorumlayacak; anlaşmanın son kısımlarında, konuyla ilgili olarak, bizim
içhukukumuzda, bunun yorumlanması konusunda herhangi bir hüküm yok, hâkeme gidilecek. Bir hâkem oturup da, Türk hukukuyla
ilgili, özellikle Anayasasıyla ilgili bir olayı yorumlayabilir mi? Dolayısıyla, böyle bir uygulamaya kalktığınız zaman ve
Anayasanın yorumunu hâkeme götürdüğünüz takdirde, olayın garabeti kendiliğinden ortaya çıkar.
Bütün bu sorunların hepsinin bu Parlamentoda çözülmesi, anlaşmanın ondan sonra onaylanması konusunda ısrarcı olduk ve hâlâ da
bu ısrarımızı sürdürüyoruz. Bu anlaşmanın ilgili çekince hükümlerinin çok net bir şekilde ortaya konularak onaylanmaması
halinde, ortaya çıkacak olan sorunların gerçekten büyük olacağına inanıyoruz. Bizim bütün telaşımızın ve Parlamentoyu uyarma
konusundaki çabamızın kaynağı da budur.
Değerli milletvekilleri, bir defa daha tekrar ediyorum. Anayasal sistemimizi gerçekten çok yakından ilgilendirecek bir anlaşmayla,
bundan sonra da ilişkilerimizin geliştirilmesini istiyorsak, o ilişkilerimizde örnek olacak bir anlaşmanın onaylanması söz konusu. Bu
anlaşmanın onaylanması noktasında, bu konunun ayrıntısıyla tartışılması gerekir.
O nedenle, bizim Hükümete önerimiz; bu anlaşmayı yeniden komisyona çekerek, bu konuların çözümlenmesine kadar -ki, en fazla iki
günümüzü daha alır, bilemediniz bir haftamızı alır- bir hafta daha, bütün ayrıntısıyla, bu konuların, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
gerekirse Anayasa Komisyonunda tartışılmasını sağlamak ve arkasından da, bu tür anlaşmalardan laik Türkiye Cumhuriyetine
herhangi bir zararın gelmesi söz konusu değildir diye, gönül rahatlığıyla, bu anlaşmaların onaylanmasını sağlamaktır.
Kaldı ki, böyle bir anlaşmayı imzaladıktan sonra, iç hukukumuzdaki uygulama imkânsızlıkları nedeniyle uygulayamazsanız,
burada, zor duruma düşecek olan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin kendisidir. Hem anlaşmayı yapıp hem de arkasından
anlaşmayı uygulayamama sorunuyla karşı karşıya kalacak olan da bu devlettir.
O nedenle, devletin bu duruma düşmemesi için, bu uyarımızın gözardı edilmeyeceğine inanarak ve bu gerekliliğin gerçekten dikkate
alınacağını umuyor, hepinize saygılar sunuyoruz.( DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekür ederim Sayın Temizel.
ANAP Grubu adına, Sayın Esat Bütün; buyurun.
Sayın Bütün, konuşma süreniz 10 dakika efendim.
ANAP GRUBU ADINA ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, gecenin bu geç
saatinde, tamamen yersiz bir tartışmayla karşı karşıyayız.
Bu anlaşma, iki yıl önce imzalanmış. İki yıl önceki hükümet de zaten DYP-SHP hükümeti veya bugünkü CHP hükümeti. İki yıl
boyunca da bu, uygulanmış, hiç de böyle problem çıkmamış; ama, sadece, sırf siyasî amaçlarla veya birtakım şov amaçlarıyla,
zaman zaman ülkenin birlik ve beraberliğinin temel taşları olan değerlerimizi istismar meselesi yaparak, âdeta, ülkede çeşitli kamplar
oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, bugün yürürlüktedir. Bu Anayasa yürürlükte olduğu müddetçe, din ve vicdan hürriyetinin teminatı
olan laiklik meselesi de tartışılamaz, yüce İslam dini de tartışılmamalıdır; çünkü, bu değerler, ülkemizin birlik ve beraberliğini
sağlayan değerlerdir. Bu değerlerin istismar meselesi yapılması, ülkenin birlik ve beraberliğine zarar vermektedir. Atatürk’ün bir
sözü vardır “millî birlik ve beraberlik, takdirî ilahiden başka, herşeyi yener” diyor. Ülkemizin, birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğu
günlerde, hiçbir sakıncası olmayan, bu zamana kadar da hiçbir problem yaratmayan bir anlaşmada, bir bardak suda fırtına
koparmanın bir anlamı yoktur.
Bu anlaşmanın ilk benzeri, 1974 yılında, o zamanın Hükümeti ve Başbakanı olan Sayın Ecevit’in döneminde imzalanmış ve
imzalayan Bakan Sayın Deniz Baykal; daha sonraki bütün genel başkanların, bu anlaşmanın altında imzası var. Şimdi, kalkıp da,
Dışişlerimizin, bu anlaşmaları, Türkiye’deki anayasal hukuk düzenini bilmeden imzaladığını iddia edebilir miyiz? İki yıl olmuş,
orada, işte çekinceleri, her türlü şeyleri almış. Ha bir ibare “derpiş edilmiş” kaydı ve şartıyla veyahut da buradaki “dermeyan”
kelimesiyle, böyle bir tartışma meydana getirmenin anlamı olmadığı kanaatindeyim.
Bu hususların tartışma konusu olmaması gerektiği kanaatindeyim; çünkü, zaman zaman, ülkemizin gerçekleri olan, değerleri olan
birtakım moral değerlerimizi tartışarak veya ifrat noktasında sahiplenerek, ülkenin birlik ve beraberliğine zarar verdiğimiz
kanaatindeyim.
Bu anlaşmaların benzerleri Kenan Evren döneminde de imzalanmıştır. Onun için, bu tartışmaların, bu karşılıklı çekişmelerin
yersiz olduğu kanaatindeyim. Burada, hiçbir şey olamaz, Türkiye bir hukuk devletidir, ortada Anayasa vardır. Birçok ülkelerle
anlaşmalar yapılmıştır; anlaşmalar, gerekli görüldüğünde bozulabilir de; yani, illa anlaşma, kayıtsız şartsız bağlandık anlamına
gelmez, yarın Meclis kaldırabilir, böyle bir sakınca olduğu zaman, onu da kaldırabilir; kaldı ki, Anayasamız yürürlüktedir.
Bu duygu ve düşüncelerle, daha fazla zamanınızı almamak için, saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (ANAP ve RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bütün.
Gruplar adına konuşmalar bitmiştir.
Şahsı adına Sayın İbrahim Halil Çelik, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Çelik, süreniz 5 dakikadır.
İBRAHİM HALİL ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesi
üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan, hepinizi hürmetle selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısı, İslam ülkeleri arasındaki yatırım ve ihracat işlemlerini geliştirmek amacıyla, ihracat kredi
sigortası ve reasürans işlemlerini yürütmek üzere, İslam Kalkınma Bankası ile üye ülkelerin, birlikte, şer’î hükümlere göre
çalışacak bir kurum kurmalarını hedefleyen anlaşmanın, Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmasını hedeflemektedir.
Ülkemizin dışticaret ve yatırım ilişkilerinin, tüm dünya ülkeleriyle olduğu gibi, İslam ülkeleriyle de geliştirilmesi, arzu edilen ve
özendirilmesi gereken bir husustur. Anlaşmanın imzası aşamasında, ihtirazî kayıt konulmamıştır; ama, şimdi, biz, DYP-SHP
döneminde imzalanan anlaşmanın ihtirazî kaydını koyuyoruz. Bu ihtirazî kaydın çıkarılmasını ve anlaşmanın olduğu gibi
onaylanmasını, şahsım olarak istiyor ve arzu ediyorum; çünkü, uluslararası anlaşmalar, cihanşümul düşüncelerle ve asgarî
müştereklerle hazırlanır. Bu anlaşmanın hazırlanmasında da, bu prensipler göz önüne alınmıştır. Üstelik, halkımız, örfî manada,
İslamı hayatında yaşamaktadır. Şimdi, bunu inkâr mı edeceksiniz? Şeriatın İslam olduğunu, kanunun Kur’an’ın hükümleri
olduğunu bilmeyen kardeşimiz var mı? Şeriat, İslamdır ve Kur’an hükümleridir. Her dinin hükümlerini kabul ediyor ama, güzellik,
İslamda ve Kur’an’da olunca, karşı çıkıyor; üstelik de altında imzası bulunanlar... 1974 yılında, Sayın Ecevit’in Başbakan,
şimdiki Sayın Başbakanımız Necmettin Erbakan’ın da Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde, İSEDAK’a girmişiz. 1992’de de
kabul etmişiz.
Batı’ya çok özen gösterdiğimiz, özenti içerisinde olduğumuz Tanzimattan bu yana, Batı’yı kendimize rehber edindiğimiz Demir
Leydi’nin “Anılar” kitabının 343 üncü sayfasında yazdığını aynen okuyorum: “Yahudi, Hıristiyan değerlerine inanırım.”
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Bize ne?!.
İBRAHİM HALİL ÇELİK (Devamla) – Kim diyor bunu? (RP sıralarından “Demir Leydi” sesleri) Demir Leydi söylüyor. Politik
felsefenin temelini, bu değerler oluşturmaktadır. Ben de söylüyorum, İbrahim Halil Çelik olarak söylüyorum, benim de politik
felsefemin temelini, İslam oluşturmaktadır. (RP sıralarından alkışlar) Avrupa’da kesimi yapılmış olan etler üzerinde “İslamî
usullere göre kesimi yapılmıştır” diye yazıyor. Yani, şimdi, bu ticaret anlaşmasında “İslamî hükümlere uyulur” ihtirazî kaydını
koymanızı, ben, şahsen yadırgıyor ve bu konuda, hür irademin bana vermiş olduğu, inandığım düşünceyi savunabilmek için, beni
Meclise gönderen Şanlıurfa’nın o yiğit insanlarına şunu söylüyorum... (RP sıralarından “Uyumuşlardır” sesleri)
Uyusalar bile, onların kalp gözleri açık; rüyada bile beni görürler.
Ben, 1 inci maddeye, İbrahim Halil Çelik olarak, ret oyu veriyorum; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Şahsı adına ikinci konuşmayı, Fikret Karabekmez yapacaklar.
Buyurun.
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 71 sıra sayılı Yasa Tasarısının 1 inci maddesi
üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhterem arkadaşlar, Meclisimizde, 85 hukukçu var; tüm arkadaşlar bu işi çok iyi biliyor; bilhassa, hukukçu kardeşlerimiz çok iyi
biliyorlar. Meclisimiz, şov yapma yeri değil. “Hâkimiyet, kayıtsız şartız milletindir” levhasını gösterip de, Amerika ile yapılan
anlaşmaları veto mu ediyoruz? Amerika ile yapılan anlaşmalar görüşüldüğünde Meclisi mi terk ediyoruz? Kimi kandırıyoruz?
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Çekiç Güç’e evet dediğiniz gibi!..
BAŞKAN – Rica ederim, müdahale etmeyin arkadaşlar.
FİKRET KARABEKMEZ (Devamla) – Bu egemenlik kayıtsız şartsız milletin de, İsrail’le yaptığın zaman milletin değil mi?..
Bütün hukukçular biliyor ki, anlaşmalarda, hiçbir ulusun hukuku tek başına uygulanmaz. Kendi kendimizi kandırmayalım.
Evet, Orta Asya’daki devletler, Ortadoğu’daki devletler bizim hukukumuzu kabul etmezse, biz de onlarla ticaret yapmayız(!) Bu
mantıkla, dünyanın en geri kalmış ülkesi olmaya mahkûm olursun ve bir türlü kalkınamazsın. (RP sıralarından alkışlar)
Bu nedenle, bu sözleşmenin bu maddesini uygun buluyorum ve onaylanmasını talep ediyorum.
Saygıyla hepinizi selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karabekmez.
Madde üzerindeki konuşmalar sona ermiştir.
Maddeyle ilgili bir önerge var; okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 71 sıra sayılı İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesi Anayasaya aykırıdır.
Hikmet Uluğbay Şükrü Sina Gürel Cafer Tufan Yazıcıoğlu
Ankara İzmir Bartın
Hayati Korkmaz Hilmi Develi Mehmet Aydın
Bursa Denizli İstanbul
Metin Şahin
Antalya
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Söz istiyorum.
BAŞKAN – Önerge sahibi; Sayın Uluğbay, buyurun . (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika efendim.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli üyeler; maddenin tedvin ediliş şekli, anlaşmanın belirli maddelerine referans vermek suretiyle, o maddelerin
Anayasamıza aykırı olduğuna dair çekince koyuyor bir anlamda.
Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Anayasa aykırı olduğunu açık seçik ifade eden -dolaylı da olsa referans vermek
suretiyle- bir maddeyi onaylayabilme yetkisi yoktur. O nedenle Anayasaya aykırıdır. Meclisin onu onaylamış olması, Anayasaya
aykırılığını ortadan kaldırmaz ve ayrıca, işin acı tarafı, Anayasamızın 90 ıncı maddesinin son fıkrasında “Usulüne göre
yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa
Mahkemesine başvurulamaz” deniliyor. Dolayısıyla, bugün vereceğiniz kararı, Anayasaya aykırı olduğunu bile bile verdiğiniz
takdirde, millî hukukumuza büyük bir zarar vermiş olursunuz.
CELAL ESİN (Ağrı) – İhtirazî kayıt?..
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – İhtirazî kaydı açıklayayım efendim: İmzalanan anlaşmaya... Biz, burada bekledik ki, bu
anlaşmayı imzalayan Doğru Yol Partisi ve SHP yetkilileri gelsin, anlaşmaya niçin çekince koymadıklarını açıklasınlar; ancak, hiç
kimse gelip buraya açıklamadı; bir tanesi terk etti, diğeri burada, gelip açıklama getirmiyor.
Bakınız ne deniliyor 57 nci maddenin dördüncü fıkrasında: “Kurumun şer’î hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek
hiçbir değişiklik yapılamaz.”
Dolayısıyla, iki hukuk birbirine çakışır durumda. Çakışmayı, bu noktada, sizin koyacağınız husus ortadan kaldırıyor mu?.. O
nedenle, biz, Komisyonda, bütün bunlar, aceleye getirilmeden, Anayasa Komisyonunda tetkik edilsin, Meclis bu konuda kararı
alırken, Anayasa Komisyonun da değerlendirmeleriyle birlikte karar alınsın dedik; ancak, Komisyonda, yine, aceleyle, bu istekler
reddedilmiştir ve önünüze bu sorunlu şekliyle gelmiştir.
Biraz evvel arkadaşlarımız ifade ettiler, evet, ülkeler ve ülkelerin vatandaşları, tabi olacakları hukuku anayasalarıyla belirlerler,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından, tabi olacakları hukuku belirlemiştir. O hukuk, laik
devlet düzenine ait hukuktur. Dolayısıyla, biz, ülke olarak, millet olarak laik hukuk rejimini tercih etmiş durumdayız. İnançları
siyasete karıştırmayalım, Allah’la kul arasına kimseyi sokmayalım... (RP sıralarından “Ne alakası var” sesleri)
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Şu anda sen bunu yapıyorsun.
BAŞKAN – Arkadaşlar, niye itiraz ediyorsunuz... Rica ederim.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – ...sizin yaptığınız budur. O nedenle, yapılacak şudur... (RP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Arkadaşımız düşüncesini söylüyor arkadaşlar.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Bakınız, siz getirmediniz bu kanun tasarısını buraya, siz getirmediniz. Getirmediğinize göre,
geceyarısı bu kanun tasarısını kaçırıyor pozisyonuna bu Hükümet düşmemeli. O nedenle, Hükümete geldiğiniz 15 gün içerisinde,
bunu, geceyarısı kaçırır noktada, şaibe altına girmeyiniz, Komisyona iade ediniz. Arkadaşım burada önerdi, tartışalım, Anayasa
hukukçularının görüşünü alalım ve bu Meclisten her boyutu incelenmiş olarak bu yasa tasarısı değerlendirilsin. Kendinize gölge
düşürmeyin. Biz, sizi aklın ve mantığın yoluna davet ediyoruz.
KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Aklını kendine sakla!..
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Bu akıllara ihtiyacınız var...
KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Aklı yok ki!..
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – O nedenle, Yüce Meclisin üyelerini ve özellikle, Koalisyonun bir tarafını sağlıklı düşünceye
davet ediyorum; çünkü, diğer taraf sağlıklı düşünmek eğiliminde değil.
O nedenle, aldığınız kararla Türk hukukuna çok önemli bir adım atıyorsunuz. Bunun vebali sizlerin üzerine olacaktır. Biz, eğer bu
kafada giderseniz, bu kanun tasarısına ret oyu kullanacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmadı.
Önerge sahibi önergesini açıkladı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. – İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu’na Türkiye Cumhuriyeti’nin 2 500 000 İslam
Dinarı ile katılması kararlaştırılmıştır.
Katılma paylarının karşılanmasına ait ödenekler, Hazine Müsteşarlığı’nın ilgili yıl bütçesine konulur. Bakanlar Kurulu, bu
miktarı gerektiğinde beş katına kadar artırmaya yetkilidir.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?... Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Müteakip maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Grup adına söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
DSP GRUBU ADINA GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, zaman zaman, burada neyi
tartıştığımızı şaşırıyoruz ve belirli noktalarda odaklanıyoruz.
Bakın, buraya bir konu getireceğim. Bu, dinimizin tartışması değildir. Dinimizi, kimse tartışamayacağı gibi...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Bravo!..
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – ... Türkiye Cumhuriyetinin laik devlet olduğunu da kimse tartışamaz. (DSP sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Efendim, alkışlarınızı sonraya saklayın da arkadaşımız konuşsun.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – Bakın, benim, burada tartışmak istediğim çok önemli bir nokta var.
Uluslararası anlaşmalar, ülkenin...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Yürürlük maddesi üzerinde...
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla)- “Bakanlar Kurulu yürütür” hükmü üzerinde, ona geleceğim çünkü.
...çıkarlarını korumak için yapılır. Bu antlaşma, Amerika Birleşik Devletleriyle de yapılsa, Avrupa Birliğiyle Gümrük Birliği
Antlaşması da olsa, İslam ülkeleriyle sigorta antlaşması da olsa, Mısır’la da olsa, ülke çıkarlarını korumak için yapılması gerekir.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Ondan şüphen mi var?!.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – Bakın, buradaki konu, Türkiye’nin bürokratik devlet mi olduğu, demokratik devlet mi olduğu
konusudur. Hepinizin gözlerinden kaçtı. Bakın, bu antlaşma 1992 yılında imzalanmış.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Maalesef...
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – Bunu imzalayan Bakanlar Kurulu okumamış bile. Bürokratlar imzalamış. Çünkü, ne zaman
okudular; arkadaşlar şimdi okudular, okuyunca anladılar ve çıktılar. (DSP sıralarından alkışlar, RP sıralarından gürültüler)
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Sosyal demokratlar hep öyle yapıyor.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – Bakın, burada, önemli olan, eğer ülkemizin çıkarlarını bürokratlar gerçek anlamda korusalardı,
bizim burada koyduğumuz ihtirazî kayıt, antlaşma imzalanırken konulurdu. Tabiî, uluslararası hukuk açısından fazla bir şey
farketmiyor; antlaşma imzalanırken de konulabilir, burada, onaylanması aşamasında da konulabilir; ama, burada, dikkatinizi çekmek
istediğim bir nokta var.
Değerli milletvekilleri, bu, sadece bu antlaşmada yapılmıyor; bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bütçe tasarısı Meclise geldiğinde de
yapılıyor, bürokratlar bütçeyi yapıyor, biz onaylıyoruz ve Gümrük Birliği Antlaşmasında da oldu. Gümrük Birliği Antlaşması bu
Meclise geldi mi? Gelmedi. Bürokratlar, o antlaşmayı 6 Marta kadar kimseye göstermediler bile. Hangi antlaşmaydı Gümrük Birliği;
Gümrük Birliği, Türkiye’nin çıkarlarını çok yakından ilgilendiren bir antlaşmaydı.
Demokratik bir devlette, halkın seçtiği insanlar bir antlaşmayı tartışır, bürokratlar tartışmaz. Bürokratlar, siyasîlerin verdiği
direktifler doğrultusunda, antlaşmanın teknik yönünü hazırlarlar; ama, Türkiye’de yapılan şu: Bürokratlar bütçeyi hazırlıyorlar;
Meclisi, bir onay kurumu haline getiriyorlar. Türkiye’de, anlaşmayı bürokratlar imzalıyorlar; Meclisi, burada olduğu gibi, gereksiz
tartışmalara sokuyorlar.
Bizim, hepimizin, burada, düşünmemiz, birleşmemiz gereken nokta, Türkiye Cumhuriyetini, bürokratik bir devlet olarak mı
koruyacağız; yoksa, gerçek anlamda bir demokratik devlet yapacak mıyız noktasıdır. Ne zaman ki, biz, Türkiye Cumhuriyetini,
demokratik bir devlet haline getireceğiz, işte o zaman, gerçek anlamda bu ülkenin çıkarlarını koruyan anlaşmalar ortaya çıkacaktır.
Bakın, buradaki anlaşmanın birçok boyutu vardır. Burada, dediğimiz, bizim hukuk devleti anlayışımız ve sistemimiz, anlaşma
imza ettiğimiz örgütün anlayışından farklı. Amacımız, biz, kendi çıkarlarımızı nasıl koruruz; eğer, bir anlaşmazlık çıkarsa,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını nasıl koruruz olmalı; bizim tartıştığımız nokta budur. Eğer, Türkiye Cumhuriyetinin bir
vatandaşıyla, Suudî Arabistan Cumhuriyetinin bir vatandaşı arasında bir anlaşmazlık çıkarsa, biz, kendi vatandaşımızın
çıkarlarını, hangi kurallar içerisinde, nasıl koruyacağız? Bunları, açık bir şekilde belirtmemiz gerekir; bunların açık olması
gerekir.
Ama, burada, çok önemli bir kural: Türkiye Cumhuriyetinde, ne zaman ki, milletin seçtiği insanlar, Türkiye’nin çıkarlarını koruyacak
şekilde anlaşma yaparlarsa, işte o zaman, Türkiye’nin sesi çok daha güçlü çıkacak.
Bizim buradaki önerimiz, Bakanlar Kurulunun, anlaşmayı yürürlüğe koyarken, bu ihtirazî kaydı, açık bir şekilde, İslâm Örgütüne
bildirmesidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çapoğlu.
Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şeklini belirleyeceğiz.
Açık oylamanın, kupalaların sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Açık oylama, kupalar sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılacaktır.
Kupalar dolaştırılsın.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Bu oylama sonucu alınıncaya kadar, tatile girerken, arkadaşlarımıza bir temenni konuşması yapmak isterim. 20 nci
Dönem Birinci Yasama Yılının son gününün son saatine gelmiş bulunuyoruz.
Sayın milletvekilleri, gerçekten bu son hafta, tüketiciyi koruma kanunu, PTT’in T’sinin satılmasına ilişkin kanun, bütçe kanununda
yer alan bazı maddelerin müstakil bir kanunda yer alması, yetki kanunu ve bir de bu anlaşma olmak üzere, çok önemli ve geçmişte
yalnız bir tanesinin çıkmasının haftalar hatta aylar aldığı kanunları, bir haftada, çok yoğun bir çalışma göstermek suretiyle kabul
ettik.
İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayenizde.
BAŞKAN – Bu büyük çalışmayı, bu özverili çalışmayı, bu kaliteli çalışmayı gösteren sayın milletvekillerine, bütün gruplara
teşekkür ediyorum.
İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Biz de Başkana teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN – Benim izlenimim şu: 20 nci Dönem milletvekili arkadaşlarımız, gerçekten, gerek nitelik gerek kişilik bakımından çok
olgun, çok seviyeli bir Meclis. Bu Meclisin bu kişiliğiyle, bu olanaklarıyla ülkemizin, özellikle temel unsurları olan, bir laik Türkiye
Cumhuriyeti mensubu olmakla büyük bir onur duyduğumuz, laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin laikliğini korumak, devletimizin
bütünlüğünü korumak ve ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sorunları en iyi şekilde çözmek için bu enerjimizi bu güzelliğimizi
seferber etmemiz lazımdır. Bunun için de, tatile giderken, bütün milletvekilleri -gerçekten, ülkemizde büyük sıkıntılar var; özellikle
güneydoğuda, birçok yerlerde büyük sıkıntılar var- arkadaşlarımız, seçim bölgelerine giderken, yine, 1 Ekimde bu salona geldiğimiz
zaman, ülkemizin bu temel sorunları konusunda çok yoğun bir çalışma yaparak, inşallah, bu hızla, aynı şevkle, aynı istekle, aynı
sağlıklı çalışmayla, ülkemizin önünde duran bu sorunları çözeceğimizi temenni ediyorum.
Ben inanıyorum ki, 20 inci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, İstiklal Savaşında, istiklal mücadelesi yapan Meclisin, Türkiye
Cumhuriyetine yaptığı katkı seviyesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çağdaş bir ülke, bir bilgi çağı olma yolundaki 21 inci Asrı
yakalayacak çalışmaları gösterecektir. Bu vesileyle de, bütün arkadaşlarıma iyi tatiller diliyorum. Hepsine, tatillerini çok sağlıklı,
çok mutlu geçirmelerini ve tekrar tatilden sonra da yine 550 kişinin eksiksiz olarak, kazasız belasız olarak tekrar bu salona
gelmelerini, Yüce Tanrı’dan en derin duygularla niyaz ediyorum. (Alkışlar)
Ayrıca, inşallah, burada önemli olan -çeşitli partilere sahip olabiliriz, ama- hepimizin gayreti, ülkemizin refahı, vatandaşımızın
refahı ve ülkemizin bütünlüğü içindir. Bu enerjimizi, bu düşüncemizi, birbirimize barış, kardeşlik, birlik ve beraberlik içinde
gücümüzü birleştirirsek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulaşamayacağı bir başarı yoktur. Benim sizlerden istediğim, birbirimize
karşı hoşgörülü olalım -düşüncelerimiz farklı olabilir- hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız ve aynı geminin içindeyiz. Bu
gemi içinde yürürken, daima birbirimize dost olalım, birbirimize kardeşlik duygularıyla hareket edelim. Biz, bu vasfımızı
koruduğumuz sürece Türkiye Cumhuriyet Devleti de, ben inanıyorum ki, dünyanın en büyük devleti haline gelecektir. Temennimiz,
dünyanın en büyük devletinin vatandaşları olarak dünyada gezmek sıfatını Tanrı bize nasip etsin.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, biz de size teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN – Bütün arkadaşlara iyi tatiller diliyorum. Biz, ayrıca, oylama sonucunu açıklar, tatil kararını da ilan ederiz.
AZMİ ATEŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu, tarihî bir konuşma oldu.
BAŞKAN – Bu kadar yorgunlukla tarihî konuşma yapamam. Hakikaten, biliyorsunuz, salı, çarşamba, perşembe, cuma günü olmak
üzere dört gündür çok yoğun ve yorucu bir çalışma gösterdik. İnsanların bedenleri yorgun olunca hafızaları da biraz yorgun oluyor.
AZMİ ATEŞ (istanbul) – Sayın Başkan, bu temennilerinizle, 21 nci yüzyılın önünden koşacak Türkiye’yi, inşallah, 54 üncü
Hükümetle yakalayacağız.
BAŞKAN – İnşallah.
Salonda olup da oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama işlemi bitmiştir; kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
3. – İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/364) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının yapılan açık oylamasına 270 sayın milletvekili katılmış; 226
kabul, 26 ret kullanılmış; 18 oy da mükerrer çıkmıştır. Bu suretle, yasa tasarısı kanunlaşmıştır; hayırlı ve uğurlu olmasını
diliyorum.
Bu arada, dört gündür çok büyük özveriyle bizlere yardımcı olan Divandaki bürokrat arkadaşlarıma teşekkür ediyorum; Divan Üyesi
Sayın Ünal Yaşar’a, Sayın Zeki Ergezen’e, gerçekten, içten teşekkürlerimi ve şükranlarımı belirtiyorum. Çalışmalarımız, çok
ahenkli ve başarılı geçmiştir. Bu saate kadar kalan stenograf ve bürokrat arkadaşlarımızın hepsine teşekkür ediyorum ve Yüce
Meclisimize, çok güzel, sağlıklı bir tatil diliyorum.
Bu itibarla, gündemde bulunan konuları sırasıyla görüşmek için, Anayasa ve İçtüzük gereği, 1 Ekim 1996 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.15
VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan’ın, Bandırma-Tekirdağ Ro-Ro hattının açılması için yapılan çalışmalara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş’ın yazılı cevabı (7/1061)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Gürcan Dağdaş tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini
saygılarımla arz ederim.
Dr.Mustafa Güven Karahan
Balıkesir
1. Bilindiği üzere Bandırma Limanı Ülkemizin büyük limanlarından olup, Bandırma İlçesi Ülkemiz açısından önemli kamu ve
özel sektör sanayi kuruluşlarının bulunduğu bir sanayi merkezi konumundadır.
Önceki yıllarda yapılan ve rantbl olan Bandırma-Tekirdağ Ro-Ro hattının tekrar açılması Bandırma Limanı’nın fonksiyonlarını
artırmasının yanı sıra İstanbul Limanı ve İstanbul trafiğinide rahatlatacaktır.
2. Bandırma-Tekirdağ Ro-Ro hattının tekrar açılması hususunda çalışmalar yapılmakta mıdır?
Varsa bu çalışmalar hangi aşamadadır?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.9.02.5/
Konu : Yazılı Soru Önergesi Hk.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliği
Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı
İlgi : 26 Temmuz 1996 tarih ve 7/1061-2773/7545 sayılı yazınız.
(Balıkesir Milletvekili Sayın Mustafa Güven Karahan’ın yazılı soru önergesine verilen cevaptır.)
Bilindiği gibi, ülkemizde denizcilik hizmetleri özel ve kamu kuruluşlarınca gerçekleştirilmektedir. Kamu kesminde bu konuda hizmet
veren kuruluşlar TDİ (Türkiye Denizcilik İşletmeleri) ve Deniz Nakliyat Genel Müdürlüğü’dür. Özelleştirme kapsamında birer
Kamu İktisadi Teşekkülü olan bu kuruluşlarla Müsteşarlığımızın herhangi bir organik bağı bulunmamaktadır. Bu nedenle
Müsteşarlığımızın tavsiye etmenin ötesinde, bu kuruluşlar üzerinde herhangi bir tasarruf yetkisi bulunmamaktadır.
Bandırma-Tekirdağ arasında 1982 yılında 1 yıl süreyle Deniz Nakliyata ait gemilerle Ro-Ro seferleri yapılmış ancak ekonomik
olmadığı gerekçesiyle daha sonra iptal edilmiştir.
Konuya ilişkin talep tekrar kamu ve özel sertör yetkililerine iletilecek olup, yukarıda arz edildiği gibi, karar verme yetkisi söz konusu
kuruluşlara ait bulunnmaktadır.
Bilgilerinize rica ederim.
Saygılarımla.
Gürcan Dağdaş
Devlet Bakanı

Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısına verilen
oyların sonucu :

Üye Sayısı : 550 Kanunlaşmıştır.
Kullanılan Oy : 269
Kabul Edenler : 224
Reddedenler : 41
Çekinserler : —
Geçersiz Oylar : —
Oya Katılmayanlar : 285
Açık Üyelikler : —
Mükerrer Oylar : 4

(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
ANKARA
İlhan Aküzüm
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Ömer Ekinci
Mehmet Gölhan
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
İlyas Yılmazyıldız
BATMAN
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Zeki Ergezen
BOLU
Feti Görür
Mustafa Yünlüoğlu
BURSA
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Nevfel Şahin
ÇANKIRI
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
M. Salim Ensarioğlu
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
EDİRNE
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
İÇEL
Fevzi Arıcı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Oğuz
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Işılay Saygın
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Zeki Ünal
KARS
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
KIRKLARELİ
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Necati Çelik
Şevket Kazan
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Doğan Baran
Mehmet Salih Katırcıoğlu
Ergun Özkan
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
RİZE
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Nezir Aydın
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
İbrahim Halil Çelik
Zülfükar İzol
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
ANKARA
Yılmaz Ateş
Gökhan Çapoğlu
Ali Dinçer
Halis Uluç Gürkan
Önder Sav
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Yusuf Öztop
Metin Şahin
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
BALIKESİR
Mustafa Güven Karahan
BARTIN
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BOLU
Mustafa Karslıoğlu
BURSA
Hayati Korkmaz
ERZİNCAN
Mustafa Yıldız
ESKİŞEHİR
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Ünal Yaşar
HATAY
Nihat Matkap
İÇEL
Abdülbaki Gökçel
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Halit Dumankaya
Algan Hacaloğlu
H. Hüsamettin Özkan
Ahmet Tan
Zekeriya Temizel
İZMİR
Şükrü Sina Gürel
Birgen Keleş
KARS
Çetin Bilgin
KONYA
Abdullah Turan Bilge
MALATYA
Ayhan Fırat
MANİSA
Hasan Günbay
MUĞLA
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
ORDU
Mustafa Koç
SAKARYA
Teoman Akgür
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
TRABZON
Hikmet Sami Türk
ZONGULDAK
Mümtaz Soysal
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Uğur Aksöz
İmren Aykut
İbrahim Yavuz Bildik
M. Ali Bilici
Erol Çevikçe
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Cemalettin Lafcı
Haydar Oymak
ANKARA
Nejat Arseven
Cemil Çiçek
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Ünal Erkan
Agah Oktay Güner
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Yücel Seçkiner (İ. A.)
İlker Tuncay
Aydın Tümen
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Ahmet Denizolgun
Emre Gönensay
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Sami Küçükbaşkan
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Tamer Kanber
İ. Önder Kırlı (İ. A.)
Hüsnü Sıvalıoğlu
BARTIN
Zeki Çakan
Köksal Toptan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Şerif Çim
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Avni Akyol
Necmi Hoşver
Abbas İnceayan
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Abdülkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Yahya Şimşek
Ertuğrul Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Mustafa Cumhur Ersümer
Ahmet Küçük
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
İsmail Coşar
ÇORUM
Hasan Çağlayan
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)
Haluk Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
Yakup Hatipoğlu
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Kul
ERZURUM
Necati Güllülü
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mustafa Balcılar
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar Dedelek
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa R. Taşar
Mustafa Yılmaz
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Ergun Özdemir
Rasim Zaimoğlu
GÜMAŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Ali Günay
Süleyman Metin Kalkan
Levent Mıstıkoğlu
Atila Sav
Mehmet Sılay
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
Halil Yıldız
İÇEL
Oya Araslı
Halil Cin
Ali Er
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Sedat Aloğlu
Ahat Andican
Refik Aras
Mustafa Baş
Ali Coşkun
Gürcan Dağdaş (B.)
Hüsnü Doğan
Bülent Ecevit
Hasan Tekin Enerem
Hüseyin Kansu
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Göksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Altan Öymen
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Güneş Taner
Bülent Tanla
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
Bahri Zengin
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Sabri Ergül
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Rüşdü Saracoglu
Rıfat Serdaroğlu
Süha Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Ali Doğan
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Fikret Ünlü
KARS
Y. Selahattin Beyribey
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Ayvaz Gökdemir
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
İsmail Kalkandelen
Onur Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Nezir Büyükcengiz
Necmettin Erbakan (Başbakan)
Mehmet Keçeciler
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MALATYA
Miraç Akdoğan
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
MANİSA
Abdullah Akarsu
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Erbaş
MUĞLA
Lale Aytaman
Mustafa Dedeoğlu
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Akın Gönen
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
SAKARYA
Cevat Ayhan (B.)
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
Biltekin Özdemir
Adem Yıldız
SİİRT
Mehmet Emin Aydın
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Yaşar Topçu
SIVAS
Tahsin Irmak
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
Ahmet Karavar
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Kemalettin Göktaş
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici



(Mükerrer Oylar)

AĞRI İSTANBUL
Celal Esin Metin Işık
ISPARTA İZMİR
A. Aykon Doğan Hasan Denizkurdu


İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısına verilen oyların sonucu :

Üye Sayısı : 550 Kanunlaşmıştır.
Kullanılan Oy : 270
Kabul Edenler : 226
Reddedenler : 26
Çekinserler : —
Geçersiz Oylar : —
Oya Katılmayanlar : 298
Açık Üyelikler : —
Mükerrer Oylar : 18

(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
ANKARA
İlhan Aküzüm
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Ömer Ekinci
Mehmet Gölhan
Şaban Karataş
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Arif Ahmet Denizolgun
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
İlyas Yılmazyıldız
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Zeki Ergezen
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Mustafa Yünlüoğlu
BURSA
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Turhan Tayan
ÇANKIRI
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
Mehmet Gözlükaya
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
M. Salim Ensarioğlu
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
EDİRNE
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Şinasi Yavuz
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
İÇEL
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mukadder Başeğmez
Gürcan Dağdaş
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Hüseyin Kansu
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Oğuz
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Işılay Saygın
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Zeki Ünal
KARS
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Miraç Akdoğan
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Mehmet Salih Katırcıoğlu
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
Şükrü Yürür
SAKARYA
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
Zülfükar İzol
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Feyzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
Arif Sezer
ANKARA
Gökhan Çapoğlu
Halis Uluç Gürkan
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Metin Şahin
BALIKESİR
Mustafa Güven Karahan
BARTIN
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BURSA
Hayati Korkmaz
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
ESKİŞEHİR
Mahmut Erdir
İSTANBUL
Mehmet Aydın
Ahmet Tan
Zekeriya Temizel
İZMİR
Şükrü Sina Gürel
KARS
Çetin Bilgir
KIRKLARELİ
Necdet Tekin
KONYA
Abdullah Turan Bilge
KÜTAHYA
Emin Karaa
MANİSA
Hasan Gülay
MUĞLA
Fikret Uzunhasan
ORDU
Müjdat Koç
SAKARYA
Teoman Akgür
TEKİRDAĞ ZONGULDAK
Fevzi Aytekin Mümtaz Soysal
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Uğur Aksöz
İmren Aykut
İbrahim Yavuz Bildik
M. Ali Bilici
Erol Çevikçe
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Haydar Oymak
ANKARA
Nejat Arseven
Yılmaz Ateş
Cemil Çiçek
Ali Dinçer
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Ünal Erkan
Agah Oktay Güner
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Önder Sav
Yücel Seçkiner (İ. A.)
İlker Tuncay
Aydın Tümen
ANTALYA
Deniz Baykal
Emre Gönensay
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Sami Küçükbaşkan
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Tamer Kanber
İ. Önder Kırlı
Hüsnü Sıvalıoğlu
BARTIN
Zeki Çakan
Köksal Toptan
BATMAN
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Şerif Çim
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
BOLU
Avni Akyol
Necmi Hoşver
Abbas İnceayan
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Abdülkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Yahya Şimşek
Ertuğrul Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
Ahmet Küçük
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Hasan Çağlayan
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Hilmi Develi
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)
Haluk Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ELAZIĞ
Cihan Paçacı
ERZİNCAN
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Necati Güllülü
Aslan Polat
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mustafa Balcılar
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar Dedelek
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
Mustafa Yılmaz
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Ergun Özdemir
Rasim Zaimoğlu
GÜMAŞHANE
Lütfi Doğan
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Ali Günay
Süleyman Metin Kalkan
Nihat Matkap
Levent Mıstıkoğlu
Atila Sav
Mehmet Sılay
Ali Uyar
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
Halil Yıldız
İÇEL
Oya Araslı
Fevzi Arıcı
Halil Cin
Ali Er
Abdülbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Ziya Aktaş
Ahat Andican
Refik Aras
Mustafa Baş
Ali Coşkun
Nami Çağan
Tansu Çiller (B.)
Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Bülent Ecevit
Hasan Tekin Enerem
Algan Hacaloğlu
Cefi Jozef Kamhi
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Göksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Altan Öymen
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
H. Hüsamettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Güneş Taner
Bülent Tanla
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
Bahattin Yücel (B.)
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Sabri Ergül
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Rüşdü Saracoglu
Rıfat Serdaroğlu
Süha Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
Avni Doğan
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Fikret Ünlü
KARS
Y. Selahattin Beyribey
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Ayvaz Gökdemir
Recep Kırış
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
Cemal Özbilen
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
Onur Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Nezir Büyükcengiz
Necmettin Erbakan (Başbakan)
Mehmet Keçeciler
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
Ayhan Fırat
MANİSA
Abdullah Akarsu
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUĞLA
Lale Aytaman
Zeki Çakıroğlu
MUŞ
Necmettin Dede
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Akın Gönen
Ergun Özkan
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
Biltekin Özdemir
Adem Yıldız
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Yaşar Topçu
SIVAS
Tahsin Irmak
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
İbrahim Halil Çelik (İ.A.)
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
Ahmet Karavar
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
(Mükerrer Oylar)
AFYON
İsmet Attila
AĞRI
M. Sıddık Altay
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
ANKARA
Ahmet Bilge
BALIKESİR
Ahmet Bilgiç
EDİRNE
Evren Bulut
ISPARTA
A. Aykon Doğan
İSTANBUL
Metin Işık
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Hasan Denizkurdu
Sabri Tekir
MUĞLA
Mustafa Dedeoğlu
SAKARYA
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan (2)
YOZGAT
Yusuf Bacanlı



TUTANAĞIN SONU
Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.