Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular
DÖNEM : 20 CİLT : 6 YASAMA YILI : 1


T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ

56 ncı Birleşim (Olağanüstü)
3 . 6 . 1996 Pazartesi



İ Ç İ N D E K İ L E R
I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. — GELEN KÂĞITLAR
III. — YOKLAMA
IV. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. — Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 118 arkadaşının, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesinin görüşülmesi için olağanüstü toplantı çağrı önergesi (4/26)
2. —TBMM Başkanlığının olağanüstü toplantıya çağrı tezkeresi (3/293)
B)GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. —Refah Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
ile güvenoyu almadığı ortaya çıkmasına karşın hukuk ve siyasî nezaket kurallarına aykırı olarak görevini iade etmediği iddiasıyla
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/1)
V. —ÖNERİLER
A)DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. —Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin görüşülme günü ile gündeme
alınmasının kabul edilmesi halinde gündemdeki yeri ve görüşülme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI. —GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. —Refah Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
ile güvenoyu almadığı ortaya çıkmasına karşın hukuk ve siyasî nezaket kurallarına aykırı olarak görevini iade etmediği iddiasıyla
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/1)
VII. —SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. —Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, kamulaştırma bedellerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/476)
2. —Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, özelleştirilen kurumlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü
Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/485)
3. —Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Dokuz Eylül Üniversitesine, İmam-Hatip mezunlarının personel olarak
alınmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/492)
4. —Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya’daki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/496)
5. —Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı’nın, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin ehliyetsiz öğretmenler tarafından
verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/505)
6. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, katkı payı olarak velilerden alınan paraya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/510)
7. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Hacettepe Üniversitesinin Beytepe Kampusü için kamulaştırılan araziye ilişkin
Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/511)
8. —Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, bakanlıkça belediyelere yapılan ödenek tahsislerine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı
Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/517)
9. — Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’daki belediyelere çevre kirliliği fonundan sağlanan kaynaklara ilişkin sorusu ve
Çevre Bakanı Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/524)
10.—Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, Çekiş Güç’e ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın yazılı
cevabı (7/526)
11. —İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/548)
12. —Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, iç ve dış borçlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk
Söylemez’in yazılı cevabı (7/553)
13. —Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın;
Kamu Bankalarının kanunî ve idarî takipte olan alacaklarına
Kamu Bankalarının Bull-Note işlemlerine
İlişkin Başbakandan soruları ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/554, 555)
14. —Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, et ithalatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet
Attila’nın yazılı cevabı (7/567)
15. —İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul-Boğaziçinin imar durumuna ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/571)
16. —İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, büyük kentlerdeki kaçak yapılaşmaya ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/572)
17. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Bandırma Peroksit Fabrikasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/587)
18. —Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, İstanbul-Tüp Geçit Projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/596)
19.—Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Çelik’in, Kahire Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliğine yapılan atamaya ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/597)
20. —Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, PETKİM (Petrokimya) Holding A.Ş.’nin ürünlerinin satışına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/601)
21. —İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in;
— İthal edilen ete,
—İthal edilen hayvan yemi ve mamullerinin miktarına,
— Hayvan ölümlerinin sebebine,
— Firmalar bazında et ithalatına,
— Bazı tebliğlere,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/606, 607, 608, 609, 610)
22.—Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Açık Öğretim Fakültesi sınavlarının her il merkezinde yapılmasına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/611)
23. —Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun; ithal edilen etlerin denetlenmesine,
Gübreye yapılan sübvansiyon ödemelerine,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/612, 613)
24. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, ilkokul ve ilköğretimin 1. kademesindekilere tavsiye edilen dergilere ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/617)
25. —Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, İngiltere’den ithal edildiği iddia edilen canlı hayvan ve sığır etine ilişkin
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/619)
26.—İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İstanbul Çantaköy Büyükçavuşlu Sulama Göleti Kooperatifi üyelerine
hayvan verilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/620)
27. —Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin, Seyit Ömer Termik Santralı işletme hakkının devrine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/621)
28. —Tekirdağ Milletvekili BayramFırat Dayanıklı’nın, karayollarında meydana gelen bozulmalara ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/623)
29. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ-Saray’da bir termik santralın kurulacağı iddiasına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hüsnü Doğan’ın, yazılı cevabı (7/624)
30. —Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, akaryakıt zamlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü
Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/625)
31. —Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın, orta öğretimdeki “dışardan bitirme’’ sınavlarının uygulanmasına ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/629)
32. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, bozulan otoyollar için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/632)
33. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, belediye zabıtalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı
cevabı (7/638)
34. —Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana-Karaisalı İlçesinde bazı kişilerin orman alanlarını tarlaya dönüştürdükleri
iddiasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nevzat Ercan’ın yazılı cevabı (7/641)
35. —Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın;
Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait gayrimenkullere,
Münhal bulunan diyanet görevlileri kadrolarına,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/647, 649)
36. —Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce Ankara’da yürütülen projelerin
müteahhitlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/648)
37. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale’nin ilçelerine bağlı köylerin camii ve din görevlisi ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/655)
38. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale’nin ilçelerine bağlı köylerin öğretmen ve okul ihtiyacına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/656)
39. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale’de bulunan Tugay Komutanlığının başka bir ile nakli iddiasına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/659)
40.—Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Bursa-İsmail Hakkı Bursevi arazisi üzerinde bulunan bir yapıya ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/669)
41. —Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya’ya bir sivil havaalanının yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/686)
42. —Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya ve ilçelerinde yapımı devam eden okul, lojman ve pansiyon
inşaatlarına ayrılan ödenek miktarlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/690)
43. —Tokat Milletvekili Şahin Ulusoy’un, Tokat-Niksar-Arıpınarı Köyündeki bazı kişilere verilen silahlara ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/703)
44. —Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Bakanlık Özel Kaleminde veya herhangi bir biriminde bir şahsın çalışıp
çalışmadığına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/715)
45. —Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Sandıklı Hüzai kaplıcasındaki hemzemin geçidine ilişkin sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/729)
46. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı
Emre Gönensay’ın yazılı cevabı (7/735)
47. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/739)
48. —Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas İline 1996 yılında ayrılan yatırım ödenek miktarlarına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin yazılı cevabı (7/757)
49. —Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas İline 1996 yılında ayrılan yatırım ödenek miktarlarına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Halit Dağlı’nın yazılı cevabı (7/770)
50. —Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen’in, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün arsa stokuna ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah
Kayalar’ın yazılı cevabı (7/817)
51.—Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun, İller Bankasınca belediyelere verilen kredilere ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/675)

I. —GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.
Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, Meclis yaşamı ve personelin mağduriyetine;
Erzurum Milletvekili Aslan Polat, Çoruh Vadisi üzerinde yapılması planlanan hidroelektrik santrallara;
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul Milletvekili Sedat Aloğlu’nun, 1 Mayıs 1996’da Kadıköy’de yaşanan olaylar sırasında zarar gören esnafın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına İçişleri Bakanı Ülkü Güney cevap verdi.
Ağrı Milletvekili Cemil Erhan’ın, Anayasa ve Adalet Komisyonu,
Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Türkiye Taşkömürü Müessesesinin İçinde Bulunduğu Durumun Araştırılması Amacıyla
Oluşturulan (10/13) numaralı Meclis Araştırma Komisyonu,
Üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri, Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Genel Kurulun 22.5.1996 Çarşamba günkü Birleşiminde Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boşalan üyelikler için yapılacak
seçimden sonra sözlü soruların görüşülmemesine; kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine geçilerek, Başbakanlıktan
TBMMBaşkanlığına gönderilen yazıyla öncelikle görüşülmesi istenilen ve gündemin birinci sırasında yer alan 14 Sıra Sayılı
Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar çalışma
süresinin uzatılmasına ilişkin Doğru Yol ve Anavatan Partisi Gruplarının müşterek önerisi ile,
TBMM Genel Kurul çalışmalarına, 2 Haziran 1996’da yapılacak kısmî mahallî seçimler dolayısıyla siyasî partilerin resmî
propaganda çalışmalarına kolaylık sağlamak amacıyla, 23 Mayıs 1996 Perşembe gününden başlamak üzere 4 Haziran 1996 Salı
gününe kadar ara verilmesine ilişkin Doğru Yol ve Refah Partisi Gruplarının önerileri,
Yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Refah Partisi Grubuna ait olup açık bulunan (10/13, 10/53) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğine, Karabük
Milletvekili Hayrettin Dilekcan seçildi.
Radyo Televizyon Üst Kurulunda iktidar partileri kontenjanından boşalan bir üyelik ile muhalefet partileri kontenjanından
boşalan iki üyelik için 3984 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi gereğince yapılan gizli oylama sonucunda, adaylardan Güneş Müftüoğlu,
Mehmet Emin Başer ve Mehmet Doğan’ın seçildikleri açıklandı.
Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/300) (S. Sayısı :14) Kanun Tasarısının, yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
Alınan karar gereğince, 4 Haziran 1996 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere Birleşime, 22.02’de son verildi.
Hasan Korkmazcan
Başkanvekili
Kâzım Üstüner Mustafa Baş
Burdur İstanbul
Kâtip Üye Kâtip Üye

II. —GELEN KÂĞITLAR
3.6.1996 PAZARTESİ
Teklifler
1. —Zonguldak Milletvekili Veysel Atasoy’un; Zonguldak İli Merkezinde Karaelmas ve Soğuksu Adlarıyla İki İlçe
Kurulması ve Kilimli ve Kozlu Bucaklarının İlçe Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/300) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :16.5.1996)
2. —Niğde Milletvekili Akın Gönen’in; Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu ile TürkCeza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/301) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :17.5.1996)
3. —Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın; Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında
Kanun Teklifi (2/302) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :20.5.1996)
Raporlar
1. —Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek Şehrinde
Kırgızistan -Türkiye ManasÜniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri komisyonları raporları (1/290) (S. Sayısı :18) (Dağıtma tarihi
:3.6.1996) (GÜNDEME)
2.—Türkiye Cumhuriyeti ile Moldova Cumhuriyeti Arasınada Dostluk ve İşbirliği Antlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/325) (S. Sayısı :19) (Dağıtma tarihi :3.6.1996)(GÜNDEME)
3. —Bursa Milletvekili Turhan Tayan ile Erzurum Milletvekili İsmail Köse ve 18 Arkadaşının Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Ek Maddeler Eklenmesine
İlişkin Kanun Teklifleri ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; İstanbul Milletvekili BülentAkarcalı ile Bursa Milletvekili Turhan
Tayan’ın Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair
Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifleri ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; Bursa Milletvekili Turhan
Tayan’ın Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair
Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (2/198, 2/202, 1/415; 2/112, 2/199, 1/422; 2/200, 1/391) (S. Sayısı :20) (Dağıtma
tarihi :3.6.1996) (GÜNDEME)
4. —Milletletarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/309) (S. Sayısı :21) (Dağıtma tarihi
:3.6.1996) (GÜNDEME)
5. —Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Hatay Milletvekili Atila
Sav’ın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/441, 2/78) (S. Sayısı :22) (Dağıtma tarihi :3.6.1996)
(GÜNDEME)
Gensoru Önergesi
1. —Refah Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
ile güvenoyu almadığı ortaya çıkmasına karşın hukuk ve siyasî nezaket kurallarına aykırı olarak görevini iade etmediği iddiasıyla
Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 99 uncu, İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/1) (Başkanlığa geliş tarihi :27.5.1996) (Dağıtma tarihi :3.6.1996)

BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
BAŞKAN : Mustafa KALEMLİ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Mustafa BAŞ (İstanbul)



BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasanın 93 üncü, İçtüzüğün 7 nci maddelerine göre, Kocaeli Milletvekili Sayın Şevket
Kazan ve 118 milletvekili tarafından Başkanlığımıza verilen önerge üzerine olağanüstü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin
56 ncı Birleşimini açıyorum.
III. — YOKLAMA
BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır. Sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle
belirtmelerini rica ediyorum.
(İçel Milletvekili Mehmet Emin Aydınbaş'a kadar yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yetersayısı vardır.
Gündeme geçiyorum.
Gündemimizin "Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" kısmında yer alan olağanüstü toplantı çağrı önergesini ve Başkanlığın
çağrı yazısını okutuyorum:
IV. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. — Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 118 arkadaşının, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesinin görüşülmesi için olağanüstü toplantı çağrı önerisi (4/26)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesini görüşmek
üzere, Anayasanın 93 üncü, İçtüzüğün 7 nci maddesi gereğince, 30 Mayıs 1996 Perşembe günü saat 15.00'te olağanüstü toplantıya
çağrılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz. 26.5.1996
1. Şevket Kazan (Kocaeli)
2. Yakup Budak (Adana)
3. Sıtkı Cengil (Adana)
4. İ. Ertan Yülek (Adana)
5. Sait Açba (Afyon)
6. Osman Hazer (Afyon)
7. Mehmet Sıddık Altay (Ağrı)
8. Celal Esin (Ağrı)
9. M. Ziyattin Tokar (Ağrı)
10. Mehmet Altınsoy (Aksaray)
11. Murtaza Özkanlı (Aksaray)
12. Cemalettin Lafçı (Amasya)
13. Ahmet Bilge (Ankara)
14. Hasan Hüseyin Ceylan (Ankara)
15. Ömer Ekinci (Ankara)
16. Şaban Karataş (Ankara)
17. Ahmet Tekdal (Ankara)
18. Rıza Ulucak (Ankara)
19. Muhammet Polat (Aydın)
20. İsmail Özgün (Balıkesir)
21. Alaattin Sever Aydın (Batman)
22. Musa Okçu (Batman)
23. Suat Pamukçu (Bayburt)
24. Kâzım Ataoğlu (Bingöl)
25. Zeki Ergezen (Bitlis)
26. Abdulhaluk Mutlu (Bitlis)
27. Feti Görür (Bolu)
28. Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)
29. Cemal Külahlı (Bursa)
30. Ertuğrul Yalçınbayır (Bursa)
31. İsmail Coşar (Çankırı)
32. Mehmet Aykaç (Çorum)
33. Zülfikar Gazi (Çorum)
34. Yasin Hatiboğlu (Çorum)
35. Ferit Bora (Diyarbakır)
36. Sacit Günbey (Diyarbakır)
37. Seyyit Haşim Haşimi (Diyarbakır)
38. Yakup Hatipoğlu (Diyarbakır)
39. Ömer Naimi Barım (Elazığ)
40. Hasan Belhan (Elazığ)
41. Ahmet Cemil Tunç (Elazığ)
42. Tevhit Karakaya (Erzincan)
43. Naci Terzi (Erzincan)
44. Lütfü Esengün (Erzurum)
45. Abdulilah Fırat (Erzurum)
46. Ömer Özyılmaz (Erzurum)
47. Aslan Polat (Erzurum)
48. Şinasi Yavuz (Erzurum)
49. Hanifi Demirkol (Eskişehir)
50. Nurettin Aktaş (Gaziantep)
51. Turhan Alçelik (Giresun)
52. Lütfi Doğan (Gümüşhane)
53. Mustafa Köylü (Isparta)
54. Azmi Ateş (İstanbul)
55. Mustafa Baş (İstanbul)
56. Mukadder Başeğmez (İstanbul)
57. Gürcan Dağdaş (İstanbul)
58. Ekrem Erdem (İstanbul)
59. Metin Işık (İstanbul)
60. İsmail Kahraman (İstanbul)
61. Hüseyin Kansu (İstanbul)
62. Göksal Küçükali (İstanbul)
63. Ali Oğuz (İstanbul)
64. Mehmet Ali Şahin (İstanbul)
65. Osman Yumakoğulları (İstanbul)
66. Sabri Tekir (İzmir)
67. Hasan Dikici (Kahramanmaraş)
68. Ahmet Dökülmez (Kahramanmaraş)
69. Mustafa Kamalak (Kahramanmaraş)
70. Hayrettin Dilekcan (Karabük)
71. Abdullah Özbey (Karaman)
72. Zeki Ünal (Karaman)
73. Fethi Acar (Kastamonu)
74. Memduh Büyükkılıç (Kayseri)
75. Abdullah Gül (Kayseri)
76. Nurettin Kaldırımcı (Kayseri)
77. Salih Kapusuz (Kayseri)
78. Kemal Albayrak (Kırıkkale)
79. Cafer Güneş (Kırşehir)
80. Mustafa Kemal Ateş (Kilis)
81. Osman Pepe (Kocaeli)
82. Veysel Candan (Konya)
83. Remzi Çetin (Konya)
84. Abdullah Gencer (Konya)
85. Mustafa Ünaldı (Konya)
86. Lütfi Yalman (Konya)
87. Ahmet Derin (Kütahya)
88. Metin Perli (Kütahya)
89. Bülent Arınç (Manisa)
90. Hüseyin Yıldız (Mardin)
91. Nedim İlci (Muş)
92. Sabahattin Yıldız (Muş)
93. Mehmet Elkatmış (Nevşehir)
94. M. Salih Katırcıoğlu (Niğde)
95. Hüseyin Olgun Akın (Ordu)
96. Mustafa Hasan Öz (Ordu)
97. Şevki Yılmaz (Rize)
98. Nezir Aydın (Sakarya)
99. Cevat Ayhan (Sakarya)
100. Ahmet Demircan (Samsun)
101. Latif Öztek (Samsun)
102. Musa Uzunkaya (Samsun)
103. Ahmet Nurettin Aydın (Siirt)
104. Memet Emin Aydın (Siirt)
105. Musa Demirci (Sıvas)
106. Temel Karamollaoğlu (Sıvas)
107. Abdüllatif Şener (Sıvas)
108. İbrahim Halil Çelik (Şanlıurfa)
109. Zülfükar İzol (Şanlıurfa)
110. Ahmet Karavar (Şanlıurfa)
111. Abdullah Arslan (Tokat)
112. Ahmet Feyzi İnceöz (Tokat)
113 . Kemalettin Göktaş (Trabzon)
114. İsmail İlhan Sungur (Trabzon)
115. Maliki Ejder Arvas (Van)
116 . Fethullah Erbaş (Van)
117. Şaban Şevli (Van)
118. Kâzım Arslan (Yozgat)
119. Abdullah Örnek (Yozgat)
Olağanüstü Toplantı Çağrısının Gerekçesi
Refah Partisi Grup Başkanvekili Şevket Kazan tarafından verilmiş olan gensoru önergesi, halen işbaşında bulunan ve Anayasa
Mahkemesi kararıyla güvenoyu almadığı kabul edilen ve ayrıca koalisyon ortaklarından DYP'nin Sayın Genel Başkanı ve
muhalefet partilerinden CHP'nin Sayın Genel Başkanı tarafından da, Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda güvenoyu almadığı
ve görevi iade edilmesinin gerektiği ısrarla vurgulanan A. Mesut Yılmaz Hükümetinin işbaşında kalmakta direnmesi karşısında,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeniden çalışmaya başlayacağı 4 Haziran 1996 tarihine kadar beklenilmesi, yetkisiz bir hükümetin
bir gün dahi icraatına devam etmesi, telafisi imkânsız büyük karışıklıklara ve buhranlara sebebiyet vereceğinden, ara tatil kararına
rağmen, Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılması zorunludur.
BAŞKAN – Başkanlığın olağanüstü toplantıya çağrı yazısını okutuyorum:
2. —TBMM Başkanlığının olağanüstü toplantıya çağrı tezkeresi (3/293)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığından Bildirilmiştir
119 milletvekili, Anayasanın 93 üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 7 nci maddeleri gereğince, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılmasını Başkanlığımızdan istemişlerdir.
Başvuru incelenmiş; istem, dayanılan Anayasa ve İçtüzük hükümlerine uygun bulunmuştur.
Bu nedenle; çağrı önergesinde istenen Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesini görüşmek üzere,
Türkiye Büyük Millet Meclisini 3 Haziran 1996 Pazartesi günü saat 15.00'te olağanüstü toplantıya çağırıyorum.
Sayın milletvekillerinin belirtilen gün ve saatte Genel Kurul toplantılarına katılmalarını rica ederim.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Anayasanın 93 üncü ve İçtüzüğün 7 nci maddelerine uygun olarak verilen bu önerge uyarınca, görüşülmesi
gereken gensoru önergesinin tam metni bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır. Gensoru önergesi 500 kelimeden fazla olduğu için,
önerge sahiplerince verilmiş olan özeti okutuyorum:
B)GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. —Refah Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
ile güvenoyu almadığı ortaya çıkmasına karşın hukuk ve siyasî nezaket kurallarına aykırı olarak görevini iade etmediği iddiasıyla
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/1) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
12.3.1996 tarih ve 398 sayılı Meclis kararıyla güvenoyu aldığı ilan edilen ve fakat Anamuhalefet Partisi olan Refah Partisinin
açtığı iptal davası sonunda Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafından açıklanan iptal kararıyla güvenoyu almadığı sabit olan; buna
rağmen, Anayasaya, hukuk prensiplerine, Anayasa Mahkamesi kararlarına ve siyasî nezaket kurallarına aykırı olarak görevi iade
etmeyen Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında, Anayasanın 99 uncu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 106 ncı maddesi
gereğince gensoru açılmasına dair önergemizin gereğinin ifasını saygılarımızla arz ederiz.
Şevket Kazan
RP Grup Başkanvekili
Gensoru gerekçesi:
A. Mesut Yılmaz başkanlığındaki 53 üncü Hükümet, güvenoylaması için, 12 Mart 1996 tarihinde Meclis huzuruna çıkmıştır.
Yapılan güvenoylamasına 544 milletvekili katılmış, 257 üye kabul, 207 üye ret, 80 üye de çekimser oy kullanmıştır.
Bu oy sonuçlarına göre, A. Mesut Yılmaz başkanlığındaki Hükümet, toplantıya katılanların salt çoğunluğunun -ki, salt
çoğunluk 273 oydur- oyunu alamadığından, güvenoyu almadığı halde, Meclis Başkanı tarafından güvenoyu almış gibi gösterilmiş
ve Meclis Başkanının bu açıklaması, 12.3.1996 tarihli Resmî Gazetenin mükerrer nüshasında, 398 sayılı TBMM kararı olarak ilan
edilmiştir.
Refah Partisi, sorumlu bir Anamuhalefet Partisi olarak, hatayı tespit ederek, durumu 10 Nisan 1996 tarihinde birer mektupla
Sayın Başbakana, Sayın Meclis Başkanına, Sayın Cumhurbaşkanına arz etmiş ve hatalı kararın düzeltilmesini istemiştir.
Bu müracaatlarımızın neticesiz kalması üzerine, Refah Partisi, 12.4.1996 tarihinde, Anayasa Mahkemesinde iptal davası
açmıştır. Yapılan başvuru haklı görülerek, Yüksek Mahkemenin iptal kararı, bizzat Sayın Başkan tarafından, medya huzurunda,
14.5.1996 tarihinde ilan edilmiş ve A. Mesut Yılmaz Hükümetinin Meclisten güvenoyu veya yürütme yetkisi almadığı sabit ve
herkesin malumu olmuştur.
Bu durumda, Sayın Mesut Yılmaz'ın, hemen gidip, Cumhurbaşkanına görevi iade etmesi gerekirken, 2 haftadır görevi iade
etmemekte direnmekte, yürütme yetkisini haiz olmadığı hukukî bir gerçek olarak ortada iken, birtakım tevillerle bu gerçeği örtbas
etmeye ve Meclis Başkanının hatasından kaynaklanan ve şimdi Yüksek Mahkemenin yok saydığı bir yetkiyi kullanmaya devam
ederek, Anayasayı ihlal ve cezaî tabiriyle yetki gaspı suçlarını işlemektedir.
Bu suçlar işlenirken, suçu örtbas etmek için Sayın Yılmaz ve yandaşlarının başvurdukları teviller üç noktada toplanmaktadır:
1. Anayasa Mahkemesinin iptal kararları geriye yürümediğine göre, güvenoylaması geçerli sayılır.
2. Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararına göre hareket edilir, gerekirse yeniden güvenoylamasına gidilir.
3. Anayasa Mahkemesi kararı ilan edilinceye kadar yapılacak bir şey yoktur, yetki kullanılmasına devam edilir.
Bu görüşlerinin hiçbirisine itibar etmek mümkün değildir.
Şöyle ki:
1. Anayasanın 153 üncü maddesi, açıkça, kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya
da bunların hükümlerinin iptal edilmekle yürürlükten kalkacağını amirdir. 12.3.1996 tarihli Resmî Gazetede ilan edilen ve Hükümete
yürütme yetkisi veren güvenoylamasıyla ilgili 398 sayılı Meclis kararı bir hükümdür ve bu hüküm iptal edilmiştir. Bu hukukî gerçek
nasıl yok kabul edilebilir?
2. "Gerekirse yeniden güvenoylamasına gidilir" sözü de geçersizdir. Zira, Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruda, oylama
işleminin iptali değil, ilan edilen hatalı kararın iptali istenmiştir. Mahkeme kararları, neticei taleple bağlıdır. Bu tür davalarda
neticei talebe aykırı bir karar ittihazı mümkün değildir.
Bu sebeple de iptal kararı yok farz edilemez.
3. Kararın ancak Resmî Gazetede ilan edildikten sonra geçerli sayılması, yine, kazanılmış hakların korunması, üçüncü
şahısların himayesi gayesine matuftur. Bu iptal kararından sonra, kararın Resmî Gazetede ilanına kadar geçecek süre içinde
haksızlığa devam etmek için bir hile sebebi değildir.
Kaldı ki, Anamuhalefet Partisi olan Refah Partisinden başka, koalisyon ortağı olan DYP'nin Sayın Genel Başkanı ile
muhalefetteki CHP'nin Sayın Genel Başkanı da, açıklanan Anayasa Mahkemesi kararı karşısında, Hükümetin yetkisiz olduğunu,
görevin derhal iadesinin gerektiğini 15 günden beri ısrarla ve tekrar tekrar vurgulamaktadırlar. Ne var ki, Sayın Mesut Yılmaz hiç
oralı olmamakta "çok istiyorsanız beni gensoruyla düşürün" demektedir. Bir hukuk devletinde böyle bir davranışa seyirci kalınamaz.
İşte, Anayasanın koyduğu kuralları, hukukun temel prensiplerini, Anayasa Mahkemesi kararlarını, millî iradeyi ve siyasî
nezaket kurallarını hiçe sayarak zorla hükümet etme cüretini ve suçunu devam ettiren A.Mesut Yılmaz hakkında, Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk devleti olduğunu ispat amacıyla bu gensoru önergesini vermek zarureti hâsıl olmuştur.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensoru önergesinin tam metni de tutanağa eklenecektir.
Gensoru önergesinin görüşme gününe dair Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:
V. —ÖNERİLER
A)DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. —Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin görüşülme günü ile gündeme
alınmasının kabul edilmesi halinde gündemdeki yeri ve görüşülme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No:13 Tarih: 3.6.1996
Danışma Kurulunun 3.6.1996 Pazartesi günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun
görülmüştür.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
İsmail Kahraman Ali Rıza Gönül
RP Grubu Başkanvekili DYP Grubu Başkanvekili
Cumhur Ersümer Hasan Hüsamettin Özkan
ANAP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili
Nihat Matkap
CHP Grubu Başkanvekili
Öneri:
3.6.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve okunmuş bulunan Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki (11/1) esas
numaralı gensoru önergesinin, Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmaması hususundaki görüşmelerinin
Genel Kurulun 3.6.1996 Pazartesi günkü (bugünkü) birleşiminde yapılması; gensoru önergesinin gündeme alınmasının kabul
edilmesi halinde, gensorunun, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve görüşmelerinin 6.6.1996
Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
VI. —GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI
VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. —Refah Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
ile güvenoyu almadığı ortaya çıkmasına karşın hukuk ve siyasî nezaket kurallarına aykırı olarak görevini iade etmediği iddiasıyla
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/1)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, alınan karar gereğince, olağanüstü toplantı çağrı önergesinin konusu olan gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelere başlıyoruz.
Hükümet?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, bu görüşmede, Anayasanın 99 uncu maddesine göre, önerge sahiplerinden birine, siyasî parti grupları
adına birer milletvekiline ve Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya bir bakana söz verilecektir.
Konuşma süreleri, önerge sahibi için 10 dakika, gruplar ve Başbakan için 20'şer dakikadır.
Anavatan Partisi Grubu adına Sayın Murat Başesgioğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Önder Sav, Demokratik
Sol Parti Grubu adına Sayın Mümtaz Soysal, Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Ali Rıza Gönül, Refah Partisi Grubu adına
Sayın Mustafa Kamalak; önerge sahipleri adına da Sayın Şevket Kazan söz almışlardır.
Şimdi, önce, önerge sahipleri adına, Sayın Şevket Kazan; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika Sayın Kazan.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; gensoru önergesi üzerinde, şahsım adına
görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu söz alma münasebetiyle, 2 Haziranda yapılmış olan kısmî mahallî idareler seçiminde, belediye başkanlığını ve belediye
meclis üyeliklerini kazanan bütün arkadaşlarımı tebrik ediyorum ve çalışmalarında başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, her şeyden önce, bu gensoru önergesini neden vermiş olduğumuzu kısaca ifade etmek istiyorum.
Bilindiği gibi, Refah Partisi olarak biz, 10 Nisan 1996 tarihinden bu yana ve özellikle 14 Mayıs 1996 tarihinden bu yana,
Hükümetin güvenoyu almamış sayılması gerçeği karşısında, Sayın Başbakan Mesut Yılmaz'ın, kendisinin, görevi iade etmek
üzere Köşke çıkacağını veyahut Sayın Cumhurbaşkanının, görevi iade etmesi için, kendisini Köşke davet edeceğini bekleye
durduk; ama, bu beklentilerimiz, maalesef, netice vermedi. Ne zaman ki -24 Mayıs tarihli demeçlerinde- Sayın Cumhurbaşkanı ve
Sayın Mesut Yılmaz, ortada, güvenoyu almış bir hükümetin varlığını kabul eden ve böyle bir hükümetin görevden ayrılması için
istifa etmesi veya 276 oyla, gensoruyla, düşürülmesi lazım geldiği hususunda, kamuoyuna yansıyan demeçler verdiler, işte o tarihten
sonra, bir Anamuhalefet Partisi olarak, hükümetler için pek de hoş olmayan gensoru önergesini Yüce Meclise takdim etmek
mecburiyetinde kaldık. Burada, bir çelişki yoktur; güvenoyu almadığını kabul ettiğimiz bir Hükümet hakkında gensoru önergesi
vermiş olmamız, bir hukukî zorunluluktan kaynaklanmıştır.
Değerli milletvekilleri, 24 Aralıktan bugüne kadar olan beş aylık dönem içerisinde, eğer, millî iradeye hürmet, Anayasanın ve
İçtüzüğün vazetmiş olduğu hükümlere riayet ve bu arada, yıllardan beri itibar gören teamüllere icabet edilebilmiş olsaydı, bugün, bu
noktaya gelinmezdi.
Sayın Cumhurbaşkanımız, iki gün önce yapmış olduğu bir konuşmada "bütün meselelerin çözümlenebilmesi, devlet adına
ortaya konulan kurallara riayet edilmesiyle mümkündür. Eğer, bu kurallara riayet edilmezse, o takdirde bir kaos ortaya çıkar"
demiştir; bu doğrudur. İşte, bütün mesele, bu kurallara riayet edilmemesinden kaynaklanmakta ve dolayısıyla, işler, bugün
bulunduğumuz noktaya gelmektedir.
Bugüne gelişin üç safhası vardır: 12 Mart güven oylamasından 10 Nisan tarihine kadar olan safha. Bu safha içerisinde gerek
güvenoylamasının gerek Çekiç Güç ve gerekse olağanüstü hal oylamalarının, Anayasa hükümleri muvacehesince, özellikle
Anayasanın geçici 6 ncı maddesi muvacehesince, geçersiz olduğu konusunda Refah Partisi Grubunun hukukçuları tarafından
yapılan bir araştırma, ancak 10 Nisan tarihinde neticelenmiştir. 10 Nisan tarihinde bu hukukî kanaate vardıktan sonra, Sayın
Cumhurbaşkanına, Sayın Meclis Başkanına ve Sayın Başbakana bu durum birer tezkere ile iletilmişti.
Ne var ki, Sayın Meclis Başkanı, İçtüzüğün gerekli hükümlerini, o gün, her nedense uygulamamıştır. Sayın Başbakana
yapılan müracaata karşılık hiçbir cevap verilmemiştir. Sayın Cumhurbaşkanına yapılan başvuruya verilen şifahi cevaplarda da
"beni bu işe karıştırmayın" tarzında bir tavır sergilenmiştir.
Oysa, 10 Nisan tarihinde yapılan bu müracaatlar üzerine, Sayın Meclis Başkanı, İçtüzüğün 13 üncü maddesi gereği, konuyu
Başkanlık Divanına götürüp, orada müzakere ettirebilmiş olsaydı, Sayın Başbakan hatayı fark edip, o akşam görevi iade etme
zaruretini hissetmiş olsaydı veya Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasanın 8 inci ve yine Anayasanın 104 üncü maddelerinde kendilerine
yüklenen sorumluluğun gereğini yerine getirmiş olsalardı; biz, bugün, burada, bu gensoru önergesini müzakereye gerek
duymayacaktık; ama, maalesef, bu gerekler yerine getirilmedi; yani Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi, kurallara uyulmadı;
kurallara uyulmadığı için de bugün bu sıkıntıların içine geldik ve yuvarlandık. Tabiî, bu durum karşısında, Refah Partisi olarak,
Anamuhalefet Partisi olarak, Anayasa Mahkemesine gidildi; Anayasa Mahkemesi, 14 Mayısta iptal kararını verdi. Bu iptal kararı,
bizzat Yüksek Mahkeme Başkanı tarafından açıklandı. Ne var ki, gerekçeli karar yirmi gündür yazılmış değil, yirmi gündür Resmî
Gazetede ilan edilmiş değil. Bu da, ayrıca, görevlerin ifası açısından -eğer zaruretler bunun gecikmesini temin etmemişse- bize göre
bir eksiklik.
Tabiî, bu açıklamanın arkasından, hemen, yorumlar başlamıştır. Her üç oylama hakkında, özellikle, güvenoylaması hakkında,
kamuoyunda, özellikle medyada birtakım yorumlar başlamıştır. Bu yorumlar nelerdir; biraz önce gensoru önergesinde, bunlar, üç
madde halinde sayıldı ve Grubumuz adına konuşacak arkadaşımız da bunları ayrıca ifade edecekler.
Tabiî, Anayasa Mahkemesinin almış olduğu bu kararın arkasından, elbette, Sayın Meclis Başkanı, Sayın Başbakan, Sayın
Cumhurbaşkanı, hukuk danışmanlarına başvuracak, otoritelere başvuracak, onların görüşlerini alacaklardı. Nitekim, bu istikamette
birtakım çalışmalar yapıldığını da basından öğreniyoruz; ama, ne var ki, bu yapılan çalışmalar neticesinde, alınan mütalaalar
değerlendirilirken, gerçek bilim adamlarının görüşlerine itibar edilmemekte, siyasî hesaplara cevaz verecek sözlere itibar
edilmektedir.
Bakınız, bundan üç gün önce, bir köşe yazarımız "Ya Refah Duyarsa" başlığı altında bir yazı kaleme almışlar ve bu yazıda,
Prof.Dr.Erdoğan Teziç'in, hem Cumhurbaşkanının hem Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının, bir bakıma, hukuk danışmanı
olduğunu ifade etmişler ve bu hukuk danışmanının, kendilerine verdiği cevabî yazılarda veya mütalaalarda, Hükümetin derhal
görevi iade etmesi lazım geldiği konusundaki kanaatlere yer verdiğini belirtmişler.
Ayrıca, 30 Mayısta İstanbul Barosunun öncülüğünde, İstanbul'da bir hukukçular toplantısı yapılmış, yapılan bu hukukçular
toplantısında da, ağırlıkla, bu görüş istikametinde görüşler dermeyan edilmiş; yalnız, bu değerli bilim adamlarından bir tanesi Doç.
Dr. Fazıl Sağlam "Anayasanın 153 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, Anayasa Mahkemesi kendisinin Meclis iradesini
kullanacağı bir karar ittihaz edemez" şeklinde bir ifadeyle "görev iadesine zaruret yoktur" demiş. "Anayasa Mahkemesinin almış
olduğu karar, güvenoyu alınmasının hukuka uymadığının, bir diğer deyişle, güvenoyu değil güvensizlik oyu verildiğinin tespitine
dair bir karardır. Burada, Anayasa Mahkemesi, kendisini Meclis iradesi yerine koyuyor değildir..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kazan, devam edin efendim.
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – O nedenle, tabiî, böyle bir tartışma ortamında bizler olmadığımız için, bu değerli bilim
adamının görüşünü neye dayandırdığını anlamak, bizler için pek mümkün olmamıştır.
Bunun arkasından, yine, özellikle bizim gensoruyu vermemizden sonra, birtakım mütalaalar devam ediyor. "Gensoru, hükümetin
belli bir icraatı üzerinde verilirmiş; oysa, bu gensoru hükümetin icraatı üzerinde değil, Anayasa Mahkemesi kararı üzerine
verilmişmiş" tarzında bir mütalaa ileri sürülüyor. Hemen ifade edelim: Bu gensoru, yetkisiz olan bir hükümetin "ille, icraatta kalmak
istiyorum, icraat yapmak istiyorum" demesi üzerine verilmiş, icraatıyla ilgili olarak verilmiş bir gensorudur. Dolayısıyla, bu
mütalaanın hukukî bir mesnedi, ortada yoktur.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi kararı, iptal mahiyetindeyse de, geriye işlemezmiş!.. Evet, kazanılmış haklar bakımından...
Kanun olsun, İçtüzük olsun, bunların yürürlüğe konulduğu tarihten itibaren iptal tarihine kadar geçen süre içinde yapılan bütün
icraatlar geçerlidir; bunlar iptal edilemez. Bu hukukî gerçeği biz de kabul ediyoruz; ama, iptal kararı alındıktan sonra aynı gerekçeye
sarılmak elbette mümkün değildir; çünkü, bu, işleri çok daha vahim bir yola götürür. Mesela, şimdi, bugün, burada yapacağımız
görüşme neticesinde Hükümetin düşürülmesi için 276 oy verilse, Hükümetin düşmesi gerekse; ama, Sayın Meclis Başkanı -zühulen
kelimesiyle ifade etmek istiyorum- zühulen, "güvenoyu almıştır Hükümet" dese ve bu şekilde Meclis kararı Resmî Gazetede ilan
edilse, şimdi, bu hata, bu açık hata karşısında, Hükümetin güvenoyu almış olduğunu kabul etmek mümkün müdür? Elbette,
mümkün değildir. Bu, işi tehlikeye götürür. O bakımdan, biz, bu konuda, Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümeyeceği
konusundaki tezi çok iyi yorumlamak gerektiğine inanıyoruz.
Resmî Gazetede ilan zorunluluğu. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanımız, 1993 yılında, 3911 sayılı Yetki Kanununun, 15.9.1993
tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi, bu iptal kararının açıklanması ve aynı akşam TRT ve özel televizyonlarda
yayınlanması, ertesi gün de gazetelerde bu haberlere geniş ölçüde yer verilmesi üzerine, o tarihten sonra, bu Yetki Kanununa
dayanılarak gönderilmiş olan Başbakanlık kararnamelerini, Hükümet kararnamelerini iade etmiştir; yani, Anayasa Mahkemesi
kararını beklemeden iade etmiştir; çünkü, artık, Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafından yapılan bu açıklamayla her şey malum
olmuştur diye, iade etmiştir.
Şimdi, o gün bu uygulamayı yapan Sayın Cumhurbaşkanının, bugün benzer bir olayda aynı yola tevessül etmemesini elbette
büyük bir garipsemeyle karşılıyoruz, başka bir kelime kullanmak istemiyorum.
Değerli milletvekilleri, Yüce Meclise takdim edilen bu gensoru önergesi, bu Meclisten güvenoyu almadığı halde, güvenoyu
almış gibi icraatına devam etmek isteyen Hükümetin görevden alınması zarureti dolayısıyla verilmiştir. Bu nedenle, Yüce Meclisin
gensoru önergemize itibar edeceğine ve kabul oyu vereceğine olan inancımı belirtiyor, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kazan.
Değerli milletvekilleri, şimdi, söz talep sırasına göre gruplara söz vereceğim.
Birinci sırada, Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Murat Başesgioğlu; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika Sayın Başesgioğlu.
ANAP GRUBU ADINA MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Refah Partisi Grup
Başkanvekili Sayın Şevket Kazan tarafından, Anayasa Mahkemesi kararıyla güvenoyu almadığı sabit olduğu, buna rağmen görevini
iade etmediği iddiasıyla Başbakan Sayın Mesut Yılmaz hakkında verilen bir gensoru önergesi üzerinde, Anavatan Partisi Grubunun
görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi, Partim ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
2 Haziran günü yapılan kısmî mahallî idareler seçimi neticesinin, Türk siyasî hayatında hayırlara vesile olmasını da Cenabı
Allah'tan niyaz ediyorum.
Sayın milletvekilleri, aslında buraya bir savunma yapmaya çıkmadım. Bu anlamsız ve hukukî dayanaktan yoksun önerge
karşısında, ne Hükümetin ne de Sayın Başbakanın bir savunmaya ihtiyacı var. Bu önerge incelendiğinde, Sayın Başbakana izafe
edilebilecek tek bir kelime bile yok. Tabiri caizse, Uganda'daki fiyat artışlarından veyahut da Arjantin'in dışticaret açığından Sayın
Mesut Yılmaz ne kadar sorumluysa, bu önergeden de ancak o kadar sorumlu olabilir. Hükümeti yıkma konusunda gizlice
anlaşanların, Yüce Meclisin karşısına, hiçbir anayasal dayanağı olmayan, geçersiz bir önergeyle çıkmalarını hayretle karşılıyoruz.
Değerli milletvekilleri, parlamenter rejimlerde gensoru, siyasî sorumluluğun denetlenmesi amacına yönelik olarak verilen ve
sonuç doğuran bir kurumdur. Parlamentomuzda, 1961 yılından bu tarafa, ikiyüzelliyi aşkın gensoru önergesi verilmiştir. Bu
ikiyüzelliyi aşkın gensoru önergesinden sadece iki tanesi -birisi, Sayın Süleyman Demirel Hükümetinin düşürülmesine ilişkin olarak,
diğeri de, yine, MSP'nin, 5 Eylül 1980 tarihinde, Adalet Partisi Azınlık Hükümeti Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen hakkında
verdiği gensoru önergesidir- güvensizlik oyuyla neticelenmiştir. Dolayısıyla, gensoru önergelerinin görüşülmesi heyecanlıdır.
Gensoru önergesi neticesinde güvensizlik oylarının verilmesi önemlidir; ama, Türkiye'nin ve Parlamentomuzun yaşadığı şu siyasî
konjonktür içerisinde, inşallah Yüce Meclis ve siyasî parti gruplarımız, bu konuyu enine boyuna değerlendireceklerdir.
Anayasanın 99 uncu maddesinde yazılı gensorunun muhatabı hükümet veya bakanlardır. Bir gensorunun kabul edilebilir
olabilmesi için, bu konuda hükümetin görevli ve yetkili olması gerekir. Refah Partimiz, baştan beri, 53 üncü Cumhuriyet
Hükümetinin güvenoyu almadığı iddiasında ısrar etmektedir; oysa, gensoru, işbaşında, meşru hükümetler için başvurulabilecek bir
denetim yoludur. Demek ki, Refah Partisi, bu Hükümetin, baştan beri, güvenoyu aldığını, zımnî de olsa, kabul etmektedir; bu
çelişkiyi, inşallah, gelip bu kürsüden izah edeceklerdir.
Muhterem milletvekilleri, Refah Partisi Grup Başkanvekili Sayın Kazan'ın verdiği gensoru önergesini incelediğimizde iki
önemli iddianın yer aldığını görmekteyiz. Önergede, "Anasaya Mahkemesi tarafından açıklanan iptal kararıyla güvenoyu almadığı
sabit olan"; "buna rağmen, Anayasa, hukuk prensiplerine ve siyasî nezaket kurallarına aykırı olarak görevi iade etmeyen Sayın
Başbakan hakkında" diye, iki iddianın altı önemle çizilmektedir.
Şimdi, hep birlikte düşünelim veyahut da önerge sahiplerine hep birlikte soralım: Gerçekten, birinci iddianızda olduğu gibi,
Anayasa Mahkemesinin bir iptal kararı var mıdır? Bu soruya hemen, anında verebileceğimiz cevap: Elbette yoktur...
Anayasa Mahkemesi kararlarının, hukuk âleminde bir kıymet ifade edebilmesi için, Anayasanın 153 üncü maddesine göre,
gerekçeleri yazılmak suretiyle ilan edilmesi gerekir. Yine, 153 üncü maddeye göre, Anayasa Mahkemesi kararları, ancak Resmî
Gazetede yayımlandıktan sonra hüküm icra ederler. Bu olayda, Anayasa Mahkemesinin, ne gerekçeli kararı vardır ne de bu karar
Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Yüce Meclisin malumu olduğu üzere, gerekçeli karar Anayasa Mahkemesi üyeleri tarafından henüz
yazılmaktadır.
Şayet, önerge sahipleri, Anayasa Mahkemesi Başkanının 14.5.1996 tarihinde yaptığı bir açıklamayı önergelerine dayanak
yapıyorlarsa, bu, son derece yanlış ve hukukî mesnedi olmayan bir durumdur. Anayasa Mahkemesi Başkanı, 14 Mayıs 1996
tarihinde basına sözlü bir açıklamada bulunmuştur; ama, dikkatinizi çekerim, Sayın Başkan, bu açıklamayı yaparken tasrih etmiştir;
demiştir ki "karar açıklamıyorum, sonuç bildiriyorum." Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi Başkanının sözlü bir açıklamasına
dayanılarak bir gensoru inşa edilmesi, gensorudaki bütün iddiaların, bu sözlü beyan üzerine oturtulması, anayasal sistemimiz
açısından son derece sakıncalıdır. Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Anayasa Mahkemesinin kuruluşunun 33 üncü
yıldönümü nedeniyle yaptığı bir konuşmada "mademki, karar, Resmî Gazetede yayımlanmakla yürürlüğe giriyor, o halde, bu karar
duyulsa bile, hukuk alanında hiçbir hüküm icra etmez" demiştir. Ne zaman söylemiş; Anayasa Mahkemesinin kuruluşunun 33 üncü
yıldönümü nedeniyle yapılan sempozyumda söylemiş ve "Anayasa Yargısı" adlı kitabın da 248 inci sayfasında bu beyanlar yer
alıyor; merak eden, dileyen, bu kitabı açıp, rahatlıkla, bu söylediğimiz konunun teyidini görebilir.
Değerli milletvekilleri, Anayasanın 153 üncü maddesinin bu açık hükmüne rağmen, yani "Anayasa Mahkemesi kararları
gerekçesiyle birlikte açıklanır" hükmüne rağmen ve Resmî Gazetede yayımlanma mükellefiyeti olmasına rağmen, Refah Partisinin,
ortada Anayasa Mahkemesinin geçerli bir kararı varmışçasına gensoru önergesi vermesi, bugüne kadar verilmiş ve görüşmeleri
tamamlanmış gensoru önergelerine hiç benzememektedir. Şu gensoru önergesinin, bugüne kadar verilmiş gensoru önergeleriyle
karşılaştırdığımızda, ikinci bir emsali yoktur.
Keza, Refah Partisi, iptal dava dilekçesinde, Yüksek Mahkemeden yürürlüğü durdurma isteminde bulunmuştur. Yüksek
Mahkeme, şartları oluşmadığı için, Refah Partisinin bu davaya ilişkin yürürlüğü durdurma istemini de reddetmiştir. Dolayısıyla,
Sayın Kazan'ın biraz evvel buradan ifade ettiği hususlar, Anayasamızın bu açık gerçekleri karşısında, maalesef, mesnetsiz
kalmaktadır.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bütün bu anayasal gerekçelerden sonra, gensorunun verildiği tarihte, ilgili tarafları bağlayıcı,
Anayasa Mahkemesinin geçerli bir iptal kararı yoktur. Bu yüzden de gensorunun dayanağı yapılan iptal kararı, hayalîdir. Bu
nedenle, Yüce Meclisin, evvelemirde, konusu bulunmayan bir gensoru önergesini görüşmesi mümkün değildir. Diğer taraftan,
açıklanacak gerekçeli kararda, Anayasa Mahkemesinin, güvenoyunun geçerliliği ve tarihi konusunda bir hüküm fıkrası tesis etmesi
de her zaman mümkündür. Bu da, güvenoylaması üzerindeki bütün tartışmaları sona erdirecektir.
Şimdi, Yüce Meclise düşen, siyasî parti gruplarımıza düşen gerçek şudur: Hepimiz, aklıselim düşünerek, Anayasa
Mahkemesinin gerekçeli kararının açıklanmasını beklemek zorundayız; çünkü, Anayasa Mahkemesi yolunu açan Refah Partisidir.
398 sayılı Meclis Kararının iptali için Yüksek Mahkemeye başvuran Refah Partisidir. Hem de Meclis tatil kararı almışken ve tatil
kararının gerekçeleri ortadan kalkmamışken, alelacele -iki günlük süre içerisinde şartlarda ne değişiklik olduysa- Meclisi gensoruyu
görüşmek üzere toplantıya çağıran Refah Partisidir.
Şimdi, Refah Partisi, mademki, Anayasa Mahkemesi yolunu açmıştır, yani, konuyu hukukî bir platforma taşımıştır, o halde
bunun sonuçlarına katlanmak zorundadır; yani, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının yayımlanmasını beklemek zorundadır.
Yoksa, Anayasa Mahkemesinin merdivenlerine kadar çıkıp, Sayın Başkanın sözlü açıklamasıyla yetinip, sonradan, yargı
denetimini terk ederek, yasama denetimini devreye sokmak, parlamenter rejimlerin benimsediği kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen
aykırıdır. Refah Partisi olarak, ya yargı denetimini seçeceksiniz ya yasama denetimini seçeceksiniz; iki denetim hakkını birden
seçme lüksünü, hakkını, anayasal sistemimiz size vermemektedir. Dolayısıyla, mademki, konuyu yargıya getirmiş bulunmaktasınız,
konu, bu platforma taşınmıştır, o halde bu yolun neticelerini, bu yolun sonuçlarını beklemek zorundayız; siyaseten de beklemek
zorundayız, anayasal zorunluluk gereği olarak da beklemek zorundayız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclis konusu ve muhatabı yönünden görüşülmesi mümkün olmayan bu gensoruyu
görüşmeye açarsa, iki önemli hukukî sonuçla, sakıncayla karşı karşıya kalacağız. Bunlardan birincisi şudur: Yüce Meclis, henüz
yürürlüğe girmemiş bir Anayasa Mahkemesi kararını infaz edecektir. Başka bir ifadeyle, Anayasa Mahkemesi kararını, hiçbir
hukukî geçerliliği olmayan sözlü bir beyana dayanarak, siyasî gerekçelerle, yetkisiz bir şekilde, Yüce Meclis, yeniden düzenleyecektir.
Yani, Yüce Meclis, Anayasa Mahkemesinin yerine geçerek bir karar verecektir. Böylesine bir karar, Anayasamızın 6 ncı maddesinin
son fıkrasına, 9 uncu ve 11 inci maddelerine açıkça aykırılık teşkil edecektir. Bu karar, aynı zamanda, bir içtüzük değişikliği
niteliğinde olacaktır. Nasıl ki, Refah Partisi, daha önce, dava konusu yaptığı hususu bir içtüzük değişikliği mahiyetinde görerek
anayasal yargının denetimine sokmuştur; aynı gerekçelerle, Yüce Meclisin bu konuda alacağı ikinci bir karar, bir içtüzük değişikliği
mahiyetinde olacak ve anayasal yargının denetimi altına girecektir; ki, muhtemelen de, bu karar, büyük ihtimalle, iptal edilecektir.
Sayın milletvekilleri, önemli diğer bir hukukî sakınca da, bu konuda Sayın Başbakan hakkında gensoru önergesi verilmeyeceği
keyfiyetidir. Gensorunun muhatabını, hangi konuda sorgulayacağımızı ve kendisine nasıl sorumluluk izafe edeceğimizi düşünmek
zorundayız. Meclisimizin geçmiş teamüllerine baktığımızda görüyoruz ki, gensoru önergeleri, yüzde yüz olarak, hükümetin veyahut
başbakanın veyahut da bir bakanın uyguladığı politikaya ilişkin olarak verilmiştir; dış politikaya ilişkin olarak verilmiştir,
ekonomik politikaya ilişkin olarak verilmiştir; dolayısıyla, icraatlarına ilişkin olarak verilmiştir. Şimdi görüştüğümüz şu gensoru
önergesi, geçmişte görüşülen önergelerin hiçbirine benzememektedir. Bakanların ve başbakanın gensoru konusu yapılabilecek siyasî
sorumlulukları, ancak uygulamaya ve görevlerinden doğan politikalara ilişkindir. Bu gensorunun, demin de ifade ettiğim gibi, Meclis
geleneğimizde, ikinci bir örneği yoktur.
Bakanların veyahut da başbakanların siyasî sorumluluklarında da iki ana unsur vardır: Bunlardan birisi şahsî sorumluluktur;
diğeri de kolektif sorumluluktur. Refah Partisi önergesinde, Sayın Başbakanın şahsî sorumluluğu ileri sürülmektedir. Doktrinde ve
uygulamada, başbakanların şahsî sorumluluğu, ancak başbakanlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında almış olduğu kararlarda
aksaklık veya yanlışlık olarak gösterilmiştir; ancak bu hal ortaya çıktığı zaman başbakanların şahsî sorumluluğu söz konusu
olabilir. Oysa, olayımızda, dava konusu yapılan hadisede, yapıldığı varsayılan yanlışı yapan, Meclis Genel Kuruludur. Yani,
yasama organına siyasî sorumluluk izafe edilmeyeceğine göre ve Meclis hakkında da gensoru verilmeyeceğine göre, Sayın
Başbakanı bu konuda sorumlu tutmak, anayasal sistemimiz açısından mümkün değildir. Yani, şimdi, Sayın Mesut Yılmaz'ı, Sayın
Başbakanı sorumlu tutarken ne diyeceğiz? Güvenoylamasında çekinser oyların kullanılmasını Sayın Mesut Yılmaz mı yapmıştır
veyahut da salt çoğunlukla ilgili Meclis tasarrufunu Sayın Mesut Yılmaz mı yapmıştır? Yani, tamamıyla Meclis işlemi, Meclis
tasarrufu olan konularda Sayın Başbakanı nasıl sorumlu tutabilirsiniz; bu sorumluluğuna istinaden hakkında nasıl güvensizlik
önergesi verebilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, yasama organının bir kararından dolayı, Başbakana şahsî sorumluluk izafe edilemez; bu kararın sahibi
de muhatabı da Yüce Meclistir. Parlamento, kendi yasama tasarrufu nedeniyle, başbakan hakkında bir gensoru açılmasına karar
veremez; aksine karar, bir içtüzük değişikliği niteliğindedir ve Anayasanın 99 uncu maddesine aykırılık teşkil eder. Görüldüğü gibi,
hem konusu itibariyle hem de muhatabı itibariyle görüşülmesi asla mümkün olmayan bir gensoruyla, Yüce Meclis, karşı karşıya
bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bunca hukuksal sakıncalarına rağmen, Refah Partisi tarafından verilmiş olan bu gensoru
önergesi gündeme alınırsa, o zaman, bu işleyecek süreç sonunda, yani, cumartesi gününden itibaren, Türkiye'de yaşanacak
kargaşayı, yaşanacak kaosu, şimdiden, hep birlikte görmek zorundayız. Sorumlu siyasetçiler ve rejimin kurallarının sarsılmamasını
isteyenler, bu gerçeği görmek zorundadırlar.
Şimdi, bu hususu, altını çizerek, Yüce Meclisin dikkatine sunmak istiyorum.
Meclis, Anayasa Mahkemesi kararına bağlı olmadan, 12 Mart 1996 tarihinde verdiği güvenoyu kararını kaldırmış olur; yani,
ikinci bir karar alırsa, bu gensorunun görüşülmesini gündeme alırsa, 12 Mart 1996 tarihinde vermiş olduğu kararı geri almış olur.
Geri alırsa ne olur; çünkü, gensoru önergesinin konusu olan 12 Mart 1996 tarih ve 398 sayılı güvenoyu kararının yenilenmesi yolu
açılınca, Parlamento, ilk kararından vazgeçmiş olur. Bu vazgeçme, Anayasa Mahkemesi kararını aştığı için, yeniden bir güvenoyu
verilse bile, 12 Mart 1996 tarihli güvenoyunun geçersizliği, bir yasama kararına bağlı olacaktır. Bu gerekçeyle, Sayın
Cumhurbaşkanına -Anayasanın 116 ncı maddesinde yazılı- seçimleri yenileme hakkı doğacaktır. Anayasanın 110 uncu
maddesinde yazıldığı gibi, güvenoyu almamış bir hükümetin yerine kırkbeş gün içinde bir başka hükümet kurulmadığı, Meclis
kararıyla sabit olacaktır. Anayasa Mahkemesinin henüz kesinleşmemiş ve gerekçeleri, uygulama biçimi belirsiz kararını -siyasal
nedenlerle- 12 Mart 1996 tarihine taşımanın kesin sonucu budur. Değerli önerge sahipleri, bu gerçeği görmek durumundadırlar.
Netice itibariyle, gensorunun gündeme alınması, seçim tarihi ve hükümeti oluşturma hakkını, Sayın Cumhurbaşkanına ve
Anayasa Mahkemesine kendi elimizle devretmek demek olacaktır. Değerli Refah Partili kardeşlerime de saygıyla arz ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Bunlar, modası geçmiş yöntemler Sayın Başesgioğlu.
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, sürenizi uzatıyorum.
Buyurun, devam edin.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Sayın Kazan, cumartesi gününden sonra bunları hep birlikte göreceğiz. İnşallah biz
mahcup oluruz, siz haklı çıkarsınız; ama, Refah Partisi, gensoru konusunda deneyimli bir partimiz; iki gensoru önergesinden netice
alınmış ve ikisinde de Refah Partisinin, daha doğrusu Millî Selamet Partisinin parmak izleri var. Bu konuda, zayıf bir gerekçeyle
Yüce Meclisin huzuruna niye geldiniz, hayret ediyorum.
Böyle bir durumu, Meclis olarak içimize sindiririz veya sindiremeyiz. Bu, başta önerge sahipleri olmak üzere, bu önergeye
destek verecek değerli üyelerimizin takdirlerine ve vicdanlarına bırakılmış bir konudur.
Anayasaya aykırılığı bu kadar açık olan gensoru önergesinin, alelacele görüşülmesine bir anlam veremiyoruz. Aslında,
yapılacak iş, gensoru önergesini verenlerin, kararlarını yeniden gözden geçirip, bu önergeyi geri çekmeleridir.
Bunu söylerken hiçbir siyasî mülahaza taşımıyorum. Biz, bu kürsüde, hiçbir zaman polemik yapmadık; doğrular neyse, o
doğruları, Yüce Meclise ve milletimize anlatmaya çalıştık.
Bu gelişmeler karşısında Parlamento, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararını beklemek zorundadır. Karar açıklandıktan
sonra, ya Sayın Başbakan, zorunlu görürse, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının gereklerini yerine getirecektir veyahut da -
Meclis olarak yine önümüzde bir imkân var. Nedir o imkân- Anayasanın 98 inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre, bu konuda
genel görüşme açılabilir ve konuyu daha detaylarıyla burada bir Meclis kararına bağlamak mümkün olur; ama, bu konuda,
yukarıdan beri izah etmeye çalıştığım gibi, kesinlikle gensoru yolu kapalıdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Refah Partisinin bu gensoru yoluyla Hükümeti düşürme konusundaki istekleri, kendi
açılarından haklı olabilir; ama, biz, Anavatan Partisi olarak, konuyu bu kadar basit görmüyoruz, bu gensoruyu sıradan bir gensoru
görüşmesi olarak görmüyoruz, bu Hükümetin düşürülmesini sıradan bir hükümet düşürme hadisesi olarak görmüyoruz. Bizim, Yüce
Meclisin dikkatini çekmek istediğimiz husus şudur: Bu konuda yapılacak güvensizlik oylamasından sonra bu ülkede yaşanacak
kargaşalara meydan vermemek için, bir hassasiyet içerisindeyiz ve bu nedenle de üzerine basa basa Yüce Meclisin dikkatini çekmek
istiyoruz.
Yüce Meclis ve değerli üyeler hatırlayacaklar ki, 2 Haziran seçimlerinden önce Yüce Meclisin tatile sokulması için, Refah Partisi
ve Doğru Yol Partisi, bir önerge verdiler. Refah Partili arkadaşlarımızın gerekçesi şuydu: Milletvekilleri seçim bölgelerine
dağılmışlardır, yoğun seçim çalışmaları vardır. Bu nedenle, Meclisin toplanmasında zorluk çekilecektir. Dolayısıyla, Meclisin
tatile girmesi gerekir. Bu önergeyi, burada, değerli kardeşimiz şiddetle ve hararetle savundu; ama, bir baktık ki, Refah Partisi,
pazartesi günü alelacele Meclisi olağanüstü toplantıya çağırıyor. Perşembeden cumartesiye kadar aradan iki gün geçti. Bu iki gün
içerisinde siyasî hayatımızda ne değişti? Meclis tatile girmeden, veyahut da bu şekilde karar istemeden evvel bu gerekçe yok muydu?
12 Mart tarihinden itibaren bu gerekçeyi, sizler de bizler de, bütün Meclis ve bütün kamuoyu biliyor. Demek ki, iki günlük süre
içerisinde gizli bir anlaşma oldu ve Refah Partisi, bu konuda gensoru önergesi verme kararı aldı.
Değerli milletvekilleri, hükümet düşmez diye bir hadise yok. Bu Parlamentoda çok hükümetler düşmüştür, istifa etmiştir; ama,
şu yaşadığımız konjonktür gereği, bu hükümet yıkılır yıkılmaz yerine koyabileceğimiz sağlıklı bir hükümet alternatifi yoktur.
(RP sıralarından "Neden yoktur?" sesleri)
Eğer Sayın Çiller'le Sayın Erbakan anlaştılarsa, bizim bir diyeceğimiz yok ve ben, bu konuşmayı keser, hemen buradan inerim;
Sayın Başbakan da, gider, görevi, Sayın Cumhurbaşkanına iade eder. (ANAP sıralarından alkışlar)
Hocam, var mı böyle bir anlaşma? Var mı Hocam?..
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, Sayın Kazan'a tanıdığım süreyi size de tanıdım; toparlayabilirseniz sevinirim efendim.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Hay hay Sayın Başkan...
Değerli milletvekilleri, anayasal dayanaktan yoksun bu gensorunun gündeme alınmasıyla birlikte, belki de Parlamento
tarihimizde ilk defa, bir hükümet mahkemelik olacak ve Anayasanın 116 ncı maddesi devreye girecektir. Anavatan Partisi olarak,
parlamenter sisteme inancımız gereği, başta Refah Partisi yetkilileri olmak üzere, tüm ilgilileri ikaz ediyoruz. Bu yolda ısrar
etmelerinin ateşle oynamakla eşdeğer olduğuna inanıyoruz ve bu Hükümet yıkılsa bile, Refah Partisi için güllük gülistanlık
olmadığını da biliyoruz. Cumartesi gününden sonra yaşanacak, katedilecek yollar o kadar virajlı ki, korkarım, Refah Partisi, ilk
virajda yine şarampolda kalacaktır. (ANAP sıralarından alkışlar, RP sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, Doğru Yol Partisi, birlikte ve büyük umutlarla kurduğumuz Koalisyon Hükümetinin ortağıdır. Merkez
sağın birlikteliğini sağlayacak bu oluşuma, toplumumuzun büyük bir kesimi umutla sarılmıştır. Anavatan Partisinde ve Doğru Yol
Partisinde, hâlâ bu inancın muhafaza edildiğini biliyoruz ve görüyoruz; ancak, ne var ki, Sayın Çiller, yolsuzluk iddialarıyla ilgili
konuda hesap verememekten ve örtülü ödenek konusundaki sıkıntısından dolayı o kadar bunalmıştır ki, bir zamanlar "ülkenin
geleceğini satmam" dediği partiyle gizli olarak anlaşmış ve gensoruya destek vereceğini açıklamıştır.
BAŞKAN – Sayın hatip, toparlar mısınız efendim; süreyi oldukça aştık.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Sayın Çiller, koalisyon ortağı DYP'nin Genel Başkanı değil, sanki anamuhalefet
partisi genel başkanı durumuna geçmiş ve her fırsatta "Sayın Başbakanı indireceğim, bu Hükümeti yıkacağım, bu koltukta
oturtmayacağım, bir daha onu başbakan yapmayacağım" gibi ifadelerde bulunmuştur. Şimdi, Sayın Çiller'in, acaba, bizim bildiğimiz
demokratik usuller dışında, demokratik teamüller dışında başka bir güç kaynağı mı var; bu gücü nereden alıyor, kimden alıyor;
doğrusu, bunu merak ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, Sayın Çiller, Sayın Başbakanı ve Hükümeti icraat yapmamakla suçlamaktadır. Kendileri -Başbakan
oldukları dönemde- 5 Temmuz 1993 tarihinde güvenoyu almışlardır. Sayın Çiller'in iki aylık Başbakanlığı döneminde, Bakanlar
Kurulundan Meclise sevk edilen tek kanun tasarısı yoktur; ama "icraat yapmadı" dedikleri bu Hükümet, 47 adet kanun tasarısını
Meclise sevk etmiştir. Sayın Çiller'in iki aylık Başbakanlığı döneminde 14 adet kanun hükmünde kararname çıkarılmasına rağmen;
"icraat yapılmadı" denilen Hükümet döneminde tam 334 adet kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır. Yine, "icraat yapılmadı"
denilen bu Hükümet, olağanüstü halin ve Çekiç Güç'ün yeniden düzenlenmesine ilişkin yoğun çaba içerisindedir; mahallî idareler
reformunun hukukî altyapısını gerçekleştirmiştir. Şikâyet ettiğiniz bu Hükümet, sizin iflas ettirdiğiniz sosyal güvenlik kurumlarını
bataktan kurtaracak, binlerce SSK'lının, Bağ-Kur'lunun, emekli, dul ve yetimin dertlerine çare olacak kanun tasarılarını
hazırlamıştır; 35 bin polisimizin askerlik meselesine çözüm bulmuş, trafik yasa tasarısını Meclise sevk etmiştir.
Sayın Başkan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, lütfen, son cümlelerinizi alayım efendim. İstirham ediyorum...
Buyurun.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, Kabinenin iç uyumunda bir problem
yoktur; Meclis çalışmalarında, bu manada bir tıkanıklık yoktur. 23 yıldır değiştirilemeyen Meclis İçtüzüğü, bu Parlamentoda,
siyasî partilerimizin uzlaşması neticesi değiştirilmiştir ve Kabinede, ister Doğru Yol kanadından olsun isterse Anavatan kanadından
olsun, sayın bakanlarımız, büyük biz uzlaşı içerisinde çalışmaktadırlar; ama, bütün bu uzlaşıyı, Hükümetin bütün bu icraatlarına
yönelik gayretlerini etkileyen, engelleyen tek faktör vardır; o da, Sayın Çiller'in tutum ve davranışıdır. Sayın Çiller, kendisi
hakkında yapılan yolsuzluk iddiaları konusunda "benim verilemeyecek hiçbir hesabım yoktur, istediğiniz gibi araştırın"
diyebilseydi, sadece bu cümleyi söyleyebilseydi, bugün, yaşadığımız hükümet krizini yaşamayacaktık.
Bugün geldiğimiz nokta ne Hükümetin icraat yapamamasından ne de Meclisin çalışamamasından ileri gelmektedir.
Değerli milletvekilleri...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, iki defa uzattım, daha fazla uzatmak mümkün değil. İstirham ediyorum, son cümlenizi alayım
efendim.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkanın ikazı üzerine konuşmamı
toparlayıp bitirmek istiyorum.
Şimdi, bir cümle de değerli CHP Grubu için söylemek istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda, gerçekten, hukuk deneyimi,
tecrübesi çok zengin olan Anayasa profösörlerimiz, baro başkanlarımız, değerli hukukçularımız var. Gensoru konusunda,
zannediyorum, beni, en iyi onlar anlayacaklardır. Kader, Cumhuriyet Halk Partisini öyle bir noktaya getirdi ki, bundan tam 16 yıl
önce -demin arz ettiğim- Dışişleri Bakanı Sayın Hayrettin Erkmen hakkında verilen gensoru önergesinde de yine böyle zor bir
tercihle karşı karşıya kalmışlardı; o gün de, gensoru önergesini veren Millî Selamet Partisiydi. Önergenin içeriği, muhtevası
içlerine sinmemelerine rağmen, hükümetin yıkılması uğruna, o gün, Cumhuriyet Halk Partililer, bu gensorunun lehinde oy
kullandılar. Dilerim, bugün, aradan geçen 16 yıldan sonra, iyi bir muhasebe yapıp, ülkemizin yaşayabileceği kaosa meydan
vermemek için, oylarını ve tercihlerini daha düzgün yapacaklardır.
Değerli milletvekilleri, bu gensoru önergesi, hem konusu hem muhatabı itibariyle, Yüce Meclisimizde görüşülmesine imkân
olmayan bir önergedir. Bu önergenin gündeme alınıp görüşülmesi, Anayasaya ve İçtüzüğe aykırılığı bir yana, ülkeyi kaosa
sürükleyecektir. Önerge sahiplerini, bir kez daha kararlarını gözden geçirmeye davet ediyorum. Anavatan Partisi olarak, ille de
hükümet olmak uğruna koltukta oturmak gibi bir iddiamız yok. Biz, temiz siyaset adına, temiz yönetim adına, üç ay süreyle, bu
Hükümetin icraatlarına kefil olduk. Hiç kimsenin şaibesini örtbas etmek için veyahut da pazarlıklarla bu Hükümetin üç yıl daha
sürmesini istemeyiz, Anavatanlılar istemez. Bu şekilde üç yıllık bir Hükümet yönetimi olacağına, bizim için, üç aylık bu şekilde
yürüttüğümüz bir Hükümet, daha onurludur.
Bu gerekçelerle, Anavatan Partisi olarak, bir Anayasa ihlaline ortak olmamak için ve Yüce Meclisi bu yanlıştan korumak için,
sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz, Anayasamızın ve hukukun tanıdığı bütün imkânları kullanacağız.
Bu gerekçelerle, Anavatan Partisi olarak, bu gensorunun gündeme alınmasına ret oyu vereceğimizi ifade ediyor; Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyor, Sayın Başkana, müsamahası için, teşekkür ediyor; saygılarımı sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Başesgioğlu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Önder Sav; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Refah Partili 119 milletvekili
arkadaşımız tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılması nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Sayın Başkanının bu isteği yerine getirmesi üzerine, ara vermenin son günü olan bugün, bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Refah Partisinin olağanüstü toplantı çağrısında, aynen Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda, güvenoyu almadığı ve görevi
iade etmesinin gerektiği ısrarla vurgulanan Mesut Yılmaz Hükümetinin işbaşında kalmakta direnmesi karşısında, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yeniden çalışmaya başlayacağı 4 Haziran 1996 tarihine kadar beklenilmesinin, yetkisiz bir hükümetin bir gün daha
icraatına devam etmesinin telafisi imkânsız büyük karışıklıklara ve buhranlara sebebiyet vereceği şeklinde ibareler bulunmaktadır.
Aynı gün Refah Partisi Grubu tarafından verilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyelerine dağıtılan gensoru açılmasına
ilişkin önerge, ara verme süresi içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılma nedenini açığa
çıkarmıştır.
Gensoru önergesinin son cümlesinde "Anayasa Mahkemesinin kararlarını, millî iradeyi ve siyasî nezaket kurallarını hiçe
sayarak zorla hükümet etme cüretini ve suçunu devam ettiren Mesut Yılmaz hakkında, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk
devleti olduğunu ispat amacıyla, bu gensoru önergesini vermek zarureti hâsıl olmuştur" deniliyor.
Olağanüstü toplantı isteyen 119 Refah Partili arkadaşımıza sormak istiyorum. Böyle önemli, ötelenemez gerçeği, Meclis
çalışmalarına ara vermede mi keşfettiniz; daha önce, bunlar malumunuz değil miydi? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Refah Partisinin sözleriyle, cüretkâr ve suçlu bir Başbakanın başında bulunduğu bu Hükümet, öneri ve oylarınızla çalışmalara ara
verdiğiniz 22 Mayıs tarihinde ortada değil miydi? (CHP sıralarından alkışlar) O zaman, yangından mal kaçırır gibi, Türkiye Büyük
Millet Meclisini tatile sokmaktaki aceleniz, telaşınız neydi? Madem, bir gün bile önemliydi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve
ülkenin çok değerli onüç gününü niçin heba ettiniz? Hükümetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde asıl denetlenmesi gereken
günlerde, neden Meclisten kaçtınız? (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)
Telaşınızı anlıyorum. Mercümek milyonlarının, trilyonlarının üzerindeki giz örtüsü kaldırılacaktı. Kanuna ve genel ahlaka
aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullanan, mal bildiriminde bulunmayan, rüşvet ve yolsuzluk yaptığı iddia
edilen Refah Partisinin Sayın Genel Başkanı Erbakan ile ilgili Meclis soruşturması görüşülecekti. (RP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler; CHP ve DSP sıralarından alkışlar) Lütfen... Sükûnetle dinlerseniz, herhalde daha kolay
anlayacaksınız. (RP sıralarından gürültüler)
1969'da -daha gerisi var- milletvekili maaşı 3 200 Türk Lirası olan, İstanbul Fatih'te bir kat ve binek otosundan başka mal
varlığı olmayan Sayın Erbakan'ın pek çok apartman dairesinin, binlerce metrekare arsasının, kilolarca altınının, yüzbinlerce
Amerikan Dolarının, Alman Markının ve Fransız Frangının hesabı sorulacaktı bu kürsüden. (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, onunla ne alakası var?!.
ÖNDER SAV (Devamla) – Onüç günlük engelleme, küçük, kısmî yerel yönetim seçimlerinden önce bunların konuşulmasını
geciktirebilir; ama, öteleyemez; hepsinin bir bir hesabı sorulacaktır. Kimse Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminden
kaçamamıştır, siz de kaçamayacaksınız. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Şimdi, önümüzde bir gensoru önergesi duruyor. Gensoru önergesinin hukukî dayanağı olmadığı, siyasî amaç taşıdığı,
gerekçesinin doğru ve tutarlı olmadığı söylenip iddia ediliyor. Benden önce konuşan Anavatan Partisinin çok değerli sayın grup
başkanvekili de bu noktalara değindi. Gensoru önergesini devlet ve hükümet faaliyetine, icraata indirgemek, biçimsel düşünmek
olanaksızdır. Ne Anayasada ne de İçtüzükte gensoru önergesinin hangi durumlarda, hangi ölçüler kullanılarak verileceği yazılı
değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi-hükümet ilişkisi, siyasal iktidarın, siyasal desteği sürekli arkasında görmesiyle sağlıklı yürür.
Yürütme, gücünü yasama meclisinden aldığı ölçüde, parlamenter rejim işler.
Anayasa Mahkemesi, güven oylamasını, bir İçtüzük değişikliği niteliğinde gördüğünden incelemiştir. Anayasa Mahkemesi,
Meclis kararlarını doğrudan incelemez. Onun, konuyla ilgili yürürlüğü durdurma kararı vermemiş olmasına da sığınmak yanlıştır;
konuyla ilgili yürürlüğü durdurma kararı vermemiş olması, Türkiye Büyük Millet Meclisine saygının, bir hukukî inceliğin, zarafetin
ifadesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümet, yüksek yargı organının bu mesajını iyi algılamalı, gereğini de geciktirmeden
yapmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Anayasa Mahkemesinin gerekçeli iptal kararının Resmî Gazetede yayımlanmasını beklemek, haksız zaman kazanmakla
eşdeğerdir. Hükümet, kendisinin hukuken var olup olmadığı tartışmasını önlemek için, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye
yürümezliği ilkesine sığınacağına, parlamenter rejimin geleneklerine, güvenoyu tazelemesine yönelmeliydi.
Gensoru verilmesiyle, bir garip durum daha ortaya çıktı. Gensorudan önce, Hükümetten desteğini çektiğini, protokol
hükümlerine uymayacağını belirten Doğru Yol Partisi gensoruya destek vereceğini açıkladı. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu iç
ve dış siyasî, sosyal ve ekonomik sorunların çözümü için program sunan, bazı siyasî partilerimizin böyle bir hükümetin kurulmasını
anlayışla karşılayacaklarına ve kolaylık göstereceklerine ilişkin beyanlarını dikkate alarak hükümet kuran Anavatan Partisi ve
Doğru Yol Partisi, çok kısa bir süre sonra anlaşmazlığa düşüp, birbirlerini suçlamaya başladılar. Hükümet ortakları, birbirlerine
komplolar hazırlayıp, tuzaklar kuruyorlar; ama, aslında farkında değiller, rejim yıpranıyor; bilmeden, demokratik rejime tuzak
kuruluyor.
Başbakan için "kavga ve çamur üretmek", "mertçe davranmamak", "arkadan hançerlemek", "hayalet başbakanlık yapmak"
deyimlerini kullanan ve "gördük ki yalan dolan, üç yıllık başbakan" diyen; "bu Hükümet aceleye getirilerek kuruldu, Meclis
çoğunluğuna dayanması gerekirdi" diye hayıflanan; "Hükümet, hukuken de, siyasî olarak da malul. Çiller'e karşı senaryoları Mesut
Yılmaz el altından yönlendiriyor" diye ortağını suçlayan; "Hükümetin, bu haliyle, IMF ile bir stand-by anlaşması yapması doğru
değil, mümkün değil" diye değerlendiren Doğru Yol Partisinin, Hükümeti niçin sürdürdüğünü anlamak olanaksızdır.
Hükümetten destek çektiğini söylemek yetmez; bunu, hukukîleştirmek, gereğini yapmak lazımdır. "Hükümet, problemleri
çözmek için kurulur; ama, bu Hükümet, ülkenin başına kendisi problem olmuştur; bu Hükümetin çözeceği tek problem kalmıştır, o
da çekip gitmek" deyip durmak olmaz. Refah Partisinin gensoru önergesini beklemek, onun arkasına saklanarak ortağını
sıkıştırmak, siyasal dürüstlükle bağdaşmaz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Hükümetin diğer ortağı Anavatan Partisinin de, protokol ile kendisini bağlı saymadığını ilan etmesi, Sayın Başbakanın, 1991
yılında gösterdiği siyasî olgunluğu göstermeyeceğini, istifa etmeyeceğini söyleyip, siyaseten doğru olanı yapmayışı şaşırtıcıdır,
gerçekten, siyaset adına hüzün vericidir.
Koalisyon protokolünün hükümlerine uymayarak, ortaklaşa hükümet nasıl sürdürülecektir? "Ben istifa etmem, Hükümet gideceği
yere kadar gider" mantığı, fevkalade sakat ve tehlikelidir. Hem ortağınızın Genel Başkanı için "Çiller denince akla hep yalan
geliyor", "Türkiye'yi ikibuçuk yıldır Marcos Ailesi zihniyeti yönetti", "esasen, Çiller, Doğru Yol Partisinin de, Türkiye'nin de sorunu
olmuştur", "bir ayağı Amerika Birleşik Devletlerinde, bir ayağı Türkiye'de; bir ayağı devletin, bir ayağı mafyanın içinde; böyle
yolsuzluğa, pisliğe bulaşmış", "ya ortaklık yap ya da git emlakçılık yap", "Çiller kamu vicdanında suçludur, kamuya hesap vermek
zorundadır" diyeceksiniz hem de hiçbir şey olmamış gibi, büyük bir pişkinlikle, Hükümete devam edeceksiniz; olmaz öyle şey!..
(CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Şimdi, böyle düşünenlere seslenmek istiyorum: Beyler, istifa diye önemli bir kavram olduğunu unuttunuz mu? Yoksa, iktidar
hırsı, basiretinizin, aklınızın önüne mi geçti? İstifa, gensoru veya güvensizlik oylarıyla hükümete veda etmekten daha anlamlı bir
siyasal davranıştır; zamanı geçmeden, düşünmeyenlere, denemelerini tavsiye etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Hükümetin perişan hali ortadayken, kimi siyaset adamları da, hem bu Hükümetin varlığıyla yokluğunun belli olmadığını ifade
edip, Hükümetin hiçbir icraatına engel olmadıklarını övünerek söylemekte; "Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi, bu yıl içerisinde
yapılacak erken seçime kadar mütareke ilan etmelidir" diyerek, çekingenliklerini bırakıp siyasî arabuluculuğa soyunmakta; azınlık
hükümeti kurmaya cesaretlendirdiği hükümet ortaklarını ve ülkeyi, âdeta, yeni ve tehlikeli bir maceraya itmektedir.
Bu Hükümet gitsin, ondan sonra ne olursa olsun diye düşünemeyiz. "Refah Partili hükümeti içimize sindiremeyiz" diyenler,
içlerine sinecek modeli söylerler; çekinerek değil, cesaretle, kararlılıkla, sorumluluk üstlenip gerekeni yaparlar. İlelebet çekinerek,
kaçınarak, temel hedef olan siyasal iktidar olmaktan ürkerek siyaset yapılamaz; meşhur bir sözdür: "Korkak bezirgân, ne kâr eder ne
ziyan." (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşmamızın başından beri anlattığımız olaylar, çizdiğimiz tablo, hiç de iç açıcı değildir. 53 üncü Hükümet, kurulduğu
günden bu yana, kuruluş amaçlarına, protokolündeki hükümlere uygun davranmıyor, davranamıyor. Hükümet ortakları arasındaki
çirkin söz düellosu ve yakışıksız sataşmalar, halkımızın siyasetten soğumasına, siyaset adamlarına güvensizlik duyulmasına neden
olacak boyutlara geldi dayandı.
Hükümetin bugüne kadar çıkarabildiği iki kanun da -ki, biri, zorunlu olan bütçe kanunu ve diğeri, Hâkimler ve Savcılar
Kanununda değişiklik yapan kanun- Anayasa Mahkemesi kararına ve Anayasaya aykırı kanunlardır. Bu Hükümetin, hukuka,
hukukun üstünlüğüne de saygısı kalmamıştır. Uyumsuz ve birbirleriyle kavgalı, birbirlerine güvenmeyen ortakların yer aldığı
böyle bir hükümetle, ülke, daha ne kadar süre idare edilebilir!
İşçimiz, memurumuz, esnafımız, çiftçimiz, emeklimiz, artık, kavga istemiyor, dağ gibi büyüyen sorunlarına çözüm bekliyor,
insanca yaşamak istiyor. Halkımız, siyasal, sosyal ve ekonomik hayatı sağlıklı bir düzeye ulaştıran, yurtdışından gelen heyetlerin,
malî, ekonomik ve diplomatik sorunlarda hükümet dışı kuruluşları değil, siyasal iktidarı muhatap alacakları sorumlu bir hükümet
istiyor. İnsanlarımızı, milyonlarca oyun sahibi halkımızı, daha fazla umutsuzluğa, karamsarlığa itmeye kimsenin hakkı yoktur.
Demokrasinin vazgeçilmez unsuru siyasî partilerimizin ve kimi liderlerin daha fazla aşınması, ülkemizde, sadece buna neden olanları
değil, demokratik rejimi tartışılır duruma sokmaktadır. Yolsuzluk, hırsızlık, usulsüz ve hukuksuz mal edinme gibi karşılıklı
suçlama ve tartışmalarla, siyaset, yeteri derecede kirletilmiştir; geliniz, daha fazla kirletmeyiniz; gensoruyu gündeme alalım, temiz
toplumu, temiz siyaseti konuşalım, sorunları tartışıp doğruları elbirliğiyle bulalım.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sav.
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Prof. Dr. Mümtaz Soysal; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bu konuda, Partimin, Demokratik Sol Partinin görüşünü ve tutumunu açıklamak üzere
karşınızdayım. Bu tutumun ne olacağını hemen başlangıçta söyleyeyim. Biz, bu konuda oylama olurken çıkıp gideceğiz. (RP
sıralarından gürültüler; CHP sıralarından alkışlar[!]) Çünkü, bir oyunun içerisinde olmak istemiyoruz. (DSP sıralarından alkışlar)
Çok taraflı bir oyun oynanmaktadır. Bu çok taraflı oyunun içerisinde olmak, bu Meclisin, halkın gözünde taşıması gereken değerle
bağdaşmaz, adıyla da bağdaşmaz. Bu Meclis, ciddî işlerin konuşulması gereken bir yerdir, halkın beklentisi budur; bu Meclis, oyun
yeri değildir. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu davranışımız, Hükümete destek vermek de değildir. Biz, Hükümete, başından beri
destek vermiş değiliz. Biz, Hükümetin kurulmasına engel olmadık; bununla, engel olmamakla destek vermek arasında, herhalde, çok
büyük bir fark vardır. Bu farkın ne olduğunu, biz, şimdiye kadar, şu kadarcık bir süre içerisinde bile defalarca ispat ettik. Doğru bir
durum varsa destekledik, yanlış varsa, hiç çekinmeden karşısına çıktık; TEDAŞ konusunda soruşturma önergesini veren biziz; 5,5
milyarlık dolandırıcılık konusunda soruşturma önergesini veren biziz ve buna benzer durumlarda çeşitli araştırma önergelerini
veren, hazırlayan ve verecek olan da biziz. (DSP sıralarından alkışlar)
Diyebilirsiniz ki, madem öyle, destek vermiyorsunuz, niçin, bugünkü oturumda oylamaya katılıp da önergeye destek vermekten
çekiniyorsunuz? Çünkü, önergeye destek vermek demek, bu Hükümetin, bizim gözümüzde zaten bitmiş olan siyasal ömrüne, bir de,
Meclisteki çok önemli bir kurumun, gensoru kurumunun katkısını getirmek demektir. Çünkü, bizce, bu Hükümetin siyasal ömrü
tükenmiştir; ama, siyasal ömrü tükenmiş olan bir koalisyon hükümetinin, o ömrünün tükenmişliğini tescil etmenin yolu, herhalde, bu
çeşit bir gensoru önergesi vermek değildir. (RP sıralarından "Nedir" sesleri)
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Çelişiyorsunuz... Çelişiyorsunuz...
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Bu, ne biçim bir Hükümettir ki, şimdiye kadar koalisyonun iki tarafı da ve özellikle bir tarafı,
öbürü hakkında, ağza, dile alınmayacak sözler söylemiştir. Bunları burada tekrarlamaya, aile terbiyemiz değilse bile, devlet
terbiyemiz müsait değildir. (DSP sıralarından alkışlar)
Böyle bir Hükümet, hem işbaşında kalmaktadır hem de böyle bir Hükümetin bir kanadı, şimdi, Anayasa Mahkemesinin bir
kararı vesile edilerek, o Hükümeti düşürmek üzere verilmiş olan bir gensoruya zımnî destek vermektedir. Şimdi, biraz önce okunmuş
olan gensoru önergesinin şu paragrafını tekrar ediyorum: "Kaldı ki, anamuhalefet partisi olan Refah Partisinden başka, koalisyon
ortağı olan DYP'nin Sayın Genel Başkanı ile muhalefetteki CHP'nin Sayın Genel Başkanı da, açıklanan Anayasa Mahkemesi
kararı karşısında, Hükümetin yetkisiz olduğunu, görevin derhal iadesinin gerektiğini onbeş günden beri ısrarla ve tekrar tekrar
vurgulamaktadırlar." Bu, zımnî desteğin kâğıda dökülmüş biçimidir; ama, zımnî desteğin ne kadar açık olduğunu kaç gündür
kamuoyu dikkatle izlemektedir. Koalisyonun bir kanadı, mensubu olduğu Koalisyon Hükümetini düşürmek üzere verilmiş olan
gensoru önergesini Mecliste destekleyeceğini açıkça söylemiştir.
Daha önce söylendi, ben de tekrar edeyim: Niçin istifa edilmiyor? Bir koalisyon, bütün bunlardan sonra, özellikle de, o
koalisyonun bütün bunları söylemiş olan kanadı, herhalde, bu koalisyonu sona erdirmek için başka bir partinin verdiği gensoru
önergesine muhtaç durumda olmamalıydı; istifa denilen bir kurum vardı, onun işletilmesi gerekirdi; ama, oynanan oyun -onun için,
biz bu oyunun içinde olmak istemiyoruz- şudur ki, taraflar, böyle bir Hükümetin, yani, siyasal ömrü dolmuş olan bir Hükümetin
yıkıcısı olmak rolünü, açıkça -tiyatro programlarında bu rol buna verilmiştir dedirtircesine- üstlerine almamak için, bu rolü başka
bir partiye, hatta, o partiden önce de başka bir mahkemenin yüklenmesine razı olmuşlardır.
Bu ne biçim bir siyasal flörttür ki, bu koalisyonun bir kanadındaki bir partiyle koalisyonun dışındaki bir parti arasında,
anamuhalefet partisi durumunda olan bir parti arasında, flörtün tarafları, flört ettiklerini ya da ileride nasıl bir yuva kurmayı
düşündüklerini söylememekte ve daha önceki bir birleşmenin sona ermesi için bir mahkemeden medet ummaktadırlar. Bizim
anlayamadığımız, bu oyundur; bizim, devletin kuralları içinde akıl erdiremediğimiz, bu oyundur. Onun için, bu oyunun içinde
olmak istemiyoruz.
Bir başka nokta daha var. Bir başka nokta, işin hukukî yönüdür ve bu konuda en rahat konuşabilecek durumda olan da biziz.
Çünkü, Partimiz, Anayasa Mahkemesi kararı, Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafından bir karar bildirimi biçiminde kamuoyuna
açıklandığı zaman, hiç süre geçirmeksizin şunu söylemiştir: Bu karar, henüz Resmî Gazetede gerekçesiyle açıklanmış değildir;
dolayısıyla, ortada, Anayasa Mahkemesi kararı denebilecek bir hukuk metni yoktur; ama, bu noktadan itibaren, Hükümet, siyaseten
tartışmalı duruma gelmiştir, Hükümetin alabileceği önemli kararlar tartışmalı duruma gelmiştir; onun için, tavsiyemiz, Anayasa
Mahkemesi kararının gerekçesiyle birlikte yayımlanmasını beklemeden, Hükümetin kendisi, Meclisten güvenoyu istemelidir,
demiştir Partimiz.
Bu tavsiyemiz tutulmadı ve arkasından, o sözünü ettiğim flört de gelişti ve nihayet, gensoru gibi, başka durumlarda
kullanılması gereken bir anayasa kurumu, böyle bir oyuna alet edilmek istendi.
Sayın Başkan, değerli üyeler; gensoru ne demektir, eski Anayasamızda "istizah" diye sözü geçen gensoru ne demektir: İstizah
sözünden de anlaşılacağı gibi, bir konuda açıklama istemektir, izahat istemektir ve o izahatın sonunda -öbür sorulardan farkı
gensorunun- siyasal sorumluluk söz konusudur. Şimdi, burada, hukuken -tekrar ediyorum, hukuken- bu izahatı isteyebilmek için,
ortada, geçerli bir Anayasa Mahkemesi kararının olması gerekir. Şimdi, gensoruyla istenen izahat, bir siyasetin açıklanmasıdır;
yani, diyor ki gensoru, bu tartışma ne olursa olsun, Anayasa Mahkemesi kararı bildirildikten sonra, böyle bir kararın alındığı
bilindikten sonra, Hükümet, niçin kalmakta devam etmiştir; sorulmak istenen soru budur. Ama, biz, asıl bir şeyi sormak istiyoruz; bu
gensorunun ötesinde, halk adına bir şeyi sormak istiyoruz ve zannediyorum, bunu, bütün millet de bizden beklemektedir. Böylesine
bir tartışmalı konu varken, bunu gensoruya alet etmek yerine, niçin bunun siyasî gerekleri yerine getirilmemiştir ve asıl önemlisi,
bunun siyasî gereğini yerine getirirken, siyasî partilerimiz -Hükümetin içinde olsunlar ya da dışında olsunlar, bu gensoruyu verenler
en önde olmak üzere- niçin, halkın önüne, bundan sonra ne yapmak istediklerini açıkça koymamaktadırlar? Bu belirsizliği devam
ettirmeye; belirsizlikten bezmiş olan, sorunları bunca büyük bir ülkede siyasal kadroların aldırmazlığına tepki gösteren bir halka,
bundan sonra Türkiye'yi nereye götürmek istediğiniz, niçin, açıkça söylenmemektedir?! Bir flört söz konusuysa, koalisyonun bir
parçasıyla koalisyon dışındaki bir parti ya da partilerarasında bir flört söz konusuysa, bunun, açıkça "biz bu Hükümeti devireceğiz,
arkasından da şöyle bir hükümet kuracağız" diye halkın önüne konulması gerekir ki, belirsizlikten bezmiş olan Türk Halkı
geleceğini biraz görebilsin. Bu, rejim bakımından çok önemli bir noktadır; çünkü, hükümetlerin düşürülmesi kolaydır ve bazen
gereklidir, hatta zorunludur; ama, bu, arkasından ne geleceği ortaya konularak yapılırsa, siyasal sorumluluk çok daha kesin bir
biçimde yerine getirilmiş olur.
Bu, dünyada o kadar önemli bir noktadır ki, siyasal belirsizliğin zamanla bunalımlara dönüştüğünü, arkasından ülkelerin
diktatörlüklere düştüğünü, olağanüstü rejimlerin pençesi altında ezilmeye başladığını bilenler, anayasalara, bu gibi durumları
önlemek üzere birtakım hükümler koymuşlardır; anayasa hukuku bunun için çalışmıştır, bunun için birtakım araçlar geliştirmiştir.
Örneğin, Fransız Anayasasında bile, şimdi uygulanmakta olan Fransız Anayasasında bile, 1958 tarihli Anayasada bile,
hükümetlerin, böyle, olur olmaz, tekrar bakan olmak, hükümet içine girmek hevesiyle düşürülmesini önlemek için, bakan olan
milletvekillerinin milletvekilliğinin düşmesi, yani, bakan olmakla milletvekilliği arasında bir tercihin yapılması kuralı getirilmiştir.
Bu, hükümetleri düşürme hevesi yüzünden ülkelerin belirsizliğe sürüklenmesini önlemek için düşünülmüş çarelerden biridir; ama,
örneğin, yine yürürlükte olan bir Alman Anayasasının, Federal Almanya Anayasasının, 1949'da yapılmış olan temel yasanın bir 67
nci maddesi vardır ki, çok önemlidir; biraz bizim gensoruya benzer, ama, orada iki gensoru tipi arasında bir ayırım güdülür; bakanlar
hakkında verilen gensorular başkadır; ama, bir başbakanın düşürülmesini amaçlayan gensoru verilmek istendiği zaman, onun adına
gensoru denmez, olumlu güvensizlik oyu önergesi denir.
Olumlu güvensizlik oyu ne demektir; Mecliste bir grup milletvekili -bir parti ya da birkaç parti- başbakanın değiştirilmesini
istemektedir, onun, federal devlet başkanı tarafından görevden alınmasını istemektedir; ama, bunu isterken, o, önerge biçiminde
olmaz; mecliste, devrilecek olan başbakanın yerine kimin başbakan olacağı meclisin oylarıyla belirlenir. Böyle bir belirleme olduğu
zamandır ki, federal şansölyenin, yani başbakanın görevden uzaklaştırılması istenebilir.
Bizim Anayasamızda bu usul yok. Biz de bu yola gidilsin demiyoruz, şimdiden başbakanı belirleyin demiyoruz; ama, dediğimiz
şu: Eğer, bu Hükümeti bu yollarla devirmek istiyorsanız, yerine nasıl bir hükümet kuracağınızı lütfen şu millete söyleyin -bu millet,
uzun süren belirsizliklerden artık bezdi- ve bunu açıkça söyleyin, bunu partiler olarak açıkça söyleyin "biz anlaştık, şöyle bir
hükümet kuracağız" deyin, "başbakanımız şu olacak" deyin; ama, lütfen, bir partinin öbür partiyle girişmiş olduğu ilişkiyi bir oyuna
dönüştürmeyin.
Sayın Başkan ve değerli üyeler; onun için, böyle bir açıklık beklediğimiz için, açıklık olmayan bir durumun içinde yer almak
istemediğimiz için bu oylamaya da katılmayacağız. Çünkü, açık olmayan bir işin içine DSP'yi sokmak, onun Genel Başkanını ya da
herhangi birimizi sokmak mümkün değildir. Biz, açıklığın partisiyiz. (DSP sıralarından alkışlar)
Açıklığın partisiyiz ve istiyoruz ki, Türkiye'de de bütün siyasal kadrolar, bütün bu oyunlardan bezmiş, bıkmış olan ülkenin
karşısına, açık programlarla, açık hedeflerle ve açık hesaplarla çıksınlar; böyle, ne olduğu bilinmeyen, niçin yapıldığı bilinmeyen
hesapların içinde olmak istemiyoruz. Nedir bu hesabın amacı; acaba, soruşturma önergeleri, karşılıklı olarak paranteze mi
alınacak? Bunun oyunu mu oynanıyor? (DSP sıralarından alkışlar) Yoksa, Türkiye'ye sağlam bir hükümet sunmanın hesabı mı
yapılıyor; bunun açıkça söylenmesi gerekir. Bu, açıkça söylenmediği sürece, biz, Meclisin de, gensoru gibi ciddî bir kurumun da,
Anayasanın da, bu işlere alet edilmesinden yana değiliz. Onun için, bu oylamanın içinde olmayacağız.
Teşekkür ederiz. (DSP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Ali Rıza Gönül'ün. (DYP sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
DYP GRUBU ADINA ALI RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Grubum adına sizleri
saygıyla selamlıyorum.
İnanıyorum ki, Parlamentomuz, kuruluşundan bu yana, tarihinde ilk kez, yeni bir oluşum nedeniyle verilmiş gensoru önergesini
görüşmektedir. 12 Mart 1996 tarihinde Heyetiniz huzuruna güvenoyu için gelen 53 üncü Hükümetin Başbakanı Sayın Yılmaz'ın,
bildiğiniz ve tekrarlanmış bulunan oy dağılımı ile güvenoyu aldığı ilan edilmiştir. Evet, almıştır; ama, demokrasimizde de ilk
defa, güvenoyu olarak kullanıldığı tespit ve ilan edilen 257 kabul oyunun, Anayasanın 96 ncı maddesinde belirtilen ve aranması
gereken salt çoğunluk sayısına ulaşamadığı için, Anayasa Mahkemesinde dava açılmış ve yapılan inceleme sonucunda, Anayasa
Mahkemesi iptal başvurusunu kabul etmiştir. Her ne kadar, Anayasa Mahkemesi kararı, Resmî Gazetede yayımlanmamış olsa da,
gerçekten, önergede detaylı olarak belirtildiği gibi, bizzat, Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafından, 14.5.1996 günü, yazılı ve görsel
medya huzurunda yapılan inceleme sonucu, 53 üncü Sayın Yılmaz Hükümetinin güvenoyu almadığı ve başvurunun kabul edildiği,
kamuoyuna beyanla duyurulmuş ve açıklanmıştır.
Değerli milletvekilleri, burada, değerli hukukçularımız, bu kararı, fevkalade güzel bir biçimde yorumladılar; aydınlandık.
Kendilerine teşekkür ediyorum; ancak, Anayasanın 153 üncü maddesinin birinci ve altıncı fıkralarını birlikte değerlendirir ve
yorumlarsak, gerekçeli iptal kararının Resmî Gazetede bugüne kadar yayımlanmamış olmasının, kamuoyu vicdanında
tartışılmakta olduğunu da görmekteyiz; bunu da ifade etmek istiyorum. Zira "iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz" ve
"Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır..." hükmünün gereğine, bugüne kadar uyulmamasını da,
fevkalade yanlış bulduğumuzu belirtmek istiyorum. Her ne kadar, bir kasıt unsurunun olmadığını biliyor ve inanıyorsak da,
demokrasimizin gelişmesi açısından, gerek kamuoyunda ve gerekse siyasal çevrelerde, birtakım olumlu olumsuz yorumlar
yapılmasına zemin hazırlaması yönüyle, uygun ve uyumlu olmayan bir gelişme olarak algıladığımızı da belirtmek isteriz.
Burada, Anavatan Partisi sayın sözcüsünün ifade ettiği anayasal gerekçelere katılmamız mümkün değildir. Gensorunun mutlaka
hükümet faaliyetine ait olması zorunluğu yoktur; gensoru ve güvensizlik, bir faaliyete veya ihmale taalluk edebileceği gibi,
Başbakanın kişiliğine, ehliyet derecesine de taalluk edebilir. Hatta, mutlak güvensizlik beyanı dahi yeterlidir. Sorunları bu noktaya
getirenlerin, pozitif hukukumuzda olmayan mesnet ve meşruiyet aramaları, üzülerek ifade edeyim ki, ibret vericidir.
İnandığımız, en zor gün ve koşullarda savunduğumuz üzere, Doğru Yol Partisi ve Genel Başkanı Sayın Çiller ve yetkili
kurulları, iptal kararını ülke ve gelişen demokrasimiz açısından değerlendirmiş; güvenoyu almadığı, bizzat Anayasa Mahkemesi
Başkanının beyanıyla sabit olmuş 53 üncü Koalisyon Hükümetinin büyük ortağının sorumluluğu içerisinde, Sayın Başbakana
öneride bulunmuştur, çağrıda bulunmuştur. Doğru Yol Partisi ve Genel Başkanı, güvenoyu isteminde bulunmayı önermiştir. Eğer,
bunu yapmıyor veya yapamıyorsa, istifa müessesesini işleterek, emaneti teslim etmeye davet etmiştir. Çünkü, çağdaş demokrasileri
tanımlayan ve diğer yönetim şekillerinden kesin çizgilerle ayıran ve herkesçe bilinen birtakım kıstaslar, ilkeler vardır. Bunlar,
kuvvetler ayrılığı ilkesidir, kamuoyu ilkesidir, çoğulculuk ilkesidir, eşitlik ilkesidir ve çoğunluk ilkesidir. Bu ilkeyi, parlamenter
demokrasilerde, meşruluk ilkesi olarak da niteleyebiliriz; çünkü, bir devlette hükümet, geçerli kararları alabilmek ve bunları etkin bir
şekilde uygulayabilmek için, kendisine bu yetkiyi sağlayabilecek yeterli bir kuvvet ve oy çoğunluğuna sahip olmalıdır.
Demokrasilerde bu kuvvet, çoğunluğa dayanır. Burada kullanılan "çoğunluk" kelimesi ve aranılan çoğunluk, hükümet
icraatlarında haksızlık ve tahakküm için değil, hükümetlerin belirlenmesinde rol oynayan bir unsur olarak ifade edilmektedir. Bu,
demokrasinin bir geleneği ve demokratik rejimin tabiî bir sonucudur.
Değerli arkadaşlarım, demokrasilerde bir diğer kıstas daha vardır; o da, temsil ilkesidir. Bu ilke, demokrasinin ve demokrat
düşüncenin temelidir. Temsili demokraside, her milletvekili, halkın tümünü temsil ederken, burada oluşunun hikmeti ve sebebi
gereği, halkının güvenini parlamentoya taşır ve millî iradeyi yansıtır.
Değerli milletvekilleri, bu ilkeleri, elli yılı aşkın süredir inançla savunan, uygulayan görüş ve misyonun temsilcisi ve devamı
Doğru Yol Partisinin, Sayın Yılmaz'a önerdiği demokratik davranış biçimlerine karşı kendisinden aldığı cevap -üzülerek ifade
edeyim ki- hüsran olmuş ve hayal kırıklığı yaratmıştır; çünkü, Sayın Yılmaz'ın cevabı, demokrasimiz açısından fevkalade
düşündürücü ve üzücüydü.
Halbuki, 10 Mart 1996 günlü Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümet Programı görüşmelerinde "Türk demokrasisinin bugüne
kadar en önemli eksikliği uzlaşmadır. Bugün, bu uzlaşmayı gerçekleştirmekle, aynı zamanda, Türk demokrasisinin bu en önemli
eksikliğini de aşma yolunda önemli mesafe aldığımıza inanıyoruz" diyen bizzat Sayın Yılmaz'ın kendisiydi ve Sayın Yılmaz, yine
devam ediyordu "bu azınlık Hükümeti, sadece kendi içerisinde uzlaşmak zorunda değildir; bu azınlık Hükümeti, aynı zamanda her
konuda bu Mecliste uzlaşmak zorundadır, bütün siyasî partilerle uzlaşmak zorundadır ve burada, sayın hatiplerin dile getirdiği gibi,
bu Meclisin dışındaki toplum kesitleriyle de uzlaşmak zorundadır" diyordu.
Değerli milletvekilleri, Sayın Yılmaz böyle diyordu; ama, peki ya basın yoluyla yaptığı açıklamalar neydi, bir de ona bakalım.
Diyordu ki "güvenoyu isteminde bulunmuyorum" ve devamla "Hükümet istifa etmiyor ve etmiyorum" diyerek tamamlıyordu sözlerini,
yine devamla "bulun 276'yı, beni düşürünüz" diyordu Sayın Yılmaz. Herhalde, böyle destek alıyor ve böyle öğretiliyordu Sayın
Yılmaz'a.
Peki, Hükümet Programı görüşmeleri sırasında söylediği ve yukarıda arz ettiğim beyanları ne olacaktı ve nerede kalacaktı;
herhalde bu çatının altındaydı; ama, maalesef, dünde kalmıştı.
AHMET KABİL (Rize) – Kim öğretiyor?..
CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Sayın Başbakana bir öğreten varsa biz de öğrenelim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kabil... Sayın Altınkaya... Rica ediyorum... Lütfen...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Doğru Yol Partisi, inandığı ve savunduğu ilke ve inançlardan
kopamazdı ve taviz de veremezdi. Doğru Yol Partisi, Parlamentoya akseden halk iradesinden kaçınan ve ona gitmeyi, güven alma
veya tazelemeyi düşünmeyen, meşruiyetinin ve hukukiliğinin kaynağını Parlamentoda değil, kendi inat ve dayatmasında bulan
Başbakanın, bu hukuk dışı, Anayasa dışı ve hâkimiyet kayıtsız şartsız millete aittir düsturuna ters kararının sorumluluğuna ortak
olamaz ve desteğini devam ettiremezdi. (DYP sıralarından alkışlar) Onun içindir ki, Sayın Yılmaz'dan desteğini çekti ve geri aldı...
AHMET KABİL (Rize) – Bakanlar ne oldu?..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – ...almalıydı ve desteğini geri çekmeliydi; demokrasiye saygı, millî hâkimiyet fikrine saygı ve
inancın tabiî gereği, bu olmalıydı ve öyle oldu.
Bunun dışında başka nedenler de vardı; hizmet yerine dedikodularıyla uğraşmak, halkın çözüm bekleyen dert ve sorunlarını
gözardı edip, ileriye dönük siyasî hesaplaşmaya kapılmak ve kapı aralamak, Sayın Yılmaz'ı ve Hükümetini, maalesef, üretken
olmaktan alıkoyuyordu. Ekonomik dengeler bozulmaya yüz tutmuş, kitleler zor ekonomik koşulların içerisinde çare ve çözüm bekler
hale gelmiş, işsizlik ve yokluk toplumun bütün kesimlerini sarmıştı...
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Üç ayda mı?!.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – ... terör tırmanıyordu; devlet ve millet düşmanı illegal örgütler, 1 Mayısta, İstanbul'un
göbeği bir bölgeyi teslim alıyorlardı.
"Bu hükümet programı, on aylık değil, beş yıllık bir hükümet programıdır" diyerek devamla "Türkiye'nin sorunları, bugün o
noktaya gelmiştir ki, kaybedecek hiç zamanımız yoktur. Önümde dokuzbuçuk ayım var; bu dokuzbuçuk ayın her gününü, her saatini
değerlendirmeye mecburum" diyen Sayın Başbakan, bu sözlerini unutmuştu. Göreve başlamasının üzerinden üç ay geçmiştir; ama,
ortaya hiçbir olumlu icraat konulmadan, siyasî hesaplaşmayla zaman geçirilmiştir. Belki bu eksikler giderilebilir, hatalar affedilir ve
gerekirse tamir de edilebilir; ama, giderilemeyecek ve hatta tamir edilemeyecek bir tahribat var ki, o da şudur...
SAMİ KÜÇÜKBAŞKAN (Antalya) – Mal varlığı...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bakınız değerli milletvekilleri, arkamda, Başkanlık Divanı üzerinde yazılı olan "egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir" ilkesinin aldığı yaradır; çünkü, bu ilke, milletin bölünmezliğinin ifadesidir, hâkimiyetin
bölünmezliğinin ifadesidir. Egemenliğin tek meşru kaynağı ve sahibi, millettir; onun içindir ki, demokrasinin en büyük güvencesi
halktır, millettir. Hükümetler, kuruluşlarında parlamentonun güvenoyuna mazhar olduklarında -temsili parlamenter sistemin gereği-
halkın, milletin güvenine mazhar olmuşlardır demektir. Desteği kalmayan hükümet başkanı, emaneti teslim eder. Güveni olmayan
hükümet, böylece çekilir; yoksa, inatla, beni düşürün diyerek, sandalyeye sımsıkı sarılıp kalkmıyorum demek, halka karşı, millî
iradeye karşı, demokrasinin ilkelerine karşı güç gösterisine kalkışmaktır...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Örtemedik...
SAMİ KÜÇÜKBAŞKAN (Antalya) – Kuşadası...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – ...ki, bu halde, Yüce Meclis gereğini yapar ve Sayın Yılmaz, sizi, o sandalyeden, bu Meclis,
kaldırmasını da bilir.
Değerli milletvekilleri, hiçbir ülke yoktur ki, her şeyi yazılı metin haline getirsin. Yazılı metin haline getirmediği halde, özde
gelenek ve değerleri yaşatmayı ve geleceğe taşımayı amaçlayan demokratik rejimler, demokrasi inancı ve demokrat kafalar, böyle
bir mecburiyeti de duymazlar. Onun içindir ki, parlamenter demokrasilerde siyasal partilerin ortak amacı, sadece, Anayasada
belirlenen esaslara saygı ve riayette kalmamakta, yazılı olmayan ortak ilke ve değerlere de sahip çıkarak, onları geliştirmek ve
yüceltmek de bir o kadar önem taşımaktadır.
Onun içindir ki, özde ifadesini Medeni Kanunun 7 nci maddesinde bulan demokratik örf ve teamüller bağlayıcı olmalıdır
inancındayız. Demokratik teamüller, bu anlayışla yeşertilmeli ve kalıcı kurallar olarak yaşatılmalıdır. Demokrasimizin sağlıklı
işlemesi için buna ihtiyacımız vardır. Bunun güzel örneklerini geçmişte iki başbakan vermiştir -ki, kendilerini kutlamayı görev
kabul ediyorum- 1979 yılındaki ara seçimlerde milletvekili çıkaramayan Sayın Ecevit, hiçbir yazılı metin olmadığı ve anayasal
zorunluluğu da bulunmadığı halde, millet iradesine duyduğu saygının gereği, istifa etmişti. Yine, bunun değişik bir örneğini de,
Sayın Çiller, SHP-CHP birleşmesi nedeniyle, hukukî zorunluluğu olmadığı halde, istifasını, Sayın Cumhurbaşkanına tevdi ederek
göstermişti. Bu davranış biçimleri, yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Parlamentoya, millî iradeye ve demokrasinin yazılı olmayan
gelenek ve teamüllerine saygının ifadesiydi.
Neydi o; protokol yürürlükten kalkmıştır beyanı. Değerli milletvekilleri, bu protokol, dışarılarda bir yerlerde imzalanmadı.
Hükümet protokolü, bu çatı altında imzalandı ve Sayın Yılmaz'ı, Sayın Çiller başbakanlığa taşıdı. Bu çatı ve Parlamento, o
imzaların hem kefili hem de tanığıdır. Sayın Yılmaz, sizi, buraya o protokol taşıdı. Yoksa, onu yok sayıp yolunuza devam
edemezsiniz; devam edeceğinizi beyan etmeniz, sadece size zarar verse önemli değil; hükümetin meşruluğunu ve hukukîliğini
zedeletmek uğruna, demokrasimize zarar vermesi önemlidir. Bizim için, halkımız için bu önemli. Biz, böyle düşünüyoruz; ama,
üzülerek ifade etmeliyim ki, siz, bizim gibi düşünmüyorsunuz; düşünmemekte de haklı olabilirsiniz; zira, bizi sizden ayıran önemli
özelliktir bu; çünkü, demokrasi için, onu yaşatmak için, yıllarca, ara rejimlerine başkaldıran, milletin sinesinde kurulup, sevgisiyle
buraya gelmeyi şiar edinen bir anlayışın, bir misyonun temsilcileriyiz biz ve Doğru Yol Partisi. (DYP sıralarından alkışlar)
Demokratik olmayan bir dönemin imtiyazları içerisinde olmayı, hiçbir zaman içimize sindiremedik ve baş eğmedik. O dönemin
imkânlarından faydalanmayı, hiçbir zaman içimize sindiremedik.
SAMİ KÜÇÜKBAŞKAN (Antalya) – Kuşadasını?..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bizim için, zaten, önemli olan buydu.
Değerli milletvekilleri, Refah Partisinin, şeklî hukuka dayalı önergesindeki gerekçeye katılmakla birlikte, bizim, arkasında
durduğumuz, buraya taşımaya çalıştığımız ve var olmasını istediğimiz, yazılı olanlar kadar, demokrasinin yazılı olmayan
değerlerini, teamüllerini de inançla geliştirmek ve yaşatmaktır.
Bugüne kadar hiç görülmemiştir ki, bir başbakan kendi hükümetinin önünü tıkamış olsun; bugüne kadar hiç görülmemiştir ki,
bir başbakan hükümetini oluşturan koalisyon ortağı aleyhine dışarıya bilgi ve belge sızdırmış olsun ve bugüne kadar hiç
görülmemiştir ki, bir başbakan hizmet yerine siyasî nitelikli karar ve oluşumların içinde olsun. İşte, Sayın Başbakan, koalisyonu
getirdiğiniz nokta burası.
Bunun sonucunu da, dün yapılan mahallî ara seçimlerinde hep birlikte aldık. (ANAP sıralarından "Aaa" sesleri)
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Doğru doğru!
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Onu hiç konuşma.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Evet, biz ve siz birlikte aldık sonucunu.
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Yok!.. Siz, kendiniz boyunuzun olçüsünü aldınız.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – 3 puana karşı, 4 puan da sizden gitti; onu gözardı edemezsiniz.
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Siz, aynaya bakın yeter.
BAŞKAN – Sayın Akarcalı, lütfen... Lütfen efendim... Lütfen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika efendim... Sürenizi uzatıyorum.
Devam edin efendim.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bunun sonucunu da dün yapılan mahallî ara seçimlerde hep birlikte yaşadık. Milletimizin, oy
kullanan vatandaşlarımızın sandığa yansıyan iradelerine saygı duyuyor ve takdirle karşılıyoruz; ama, bunun, sizin,
Başbakanlığınızdaki tutumunuzdan, icraat hükümetinin önünü tıkayan tavrınızdan kaynaklandığını açıkca belirtmek istiyorum.
Basında, kamuoyunda bilgi ve belgeleri dışarıya sızdırdığınız iddiaları yer almaktadır. Bu doğruysa, bir Başbakan taşıdığı
sorumluluğun bilinci içinde hareket eder ve olayın gereğini yapar. Yoksa, dışarıya bilgi ve belge sızdırmak suretiyle ortağının
altını oymaz.
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Para sızdırmayla belge sızdırmayı karıştırıyorsunuz.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Efendim, o konuda sizin tecrübeniz çoktur.
Sayın Yılmaz, en az bizim kadar, belki bizden fazla düşünmeli ve bir hükümetin ömrünü nasıl üç ayda bitirdiğinizi ve nereye
getirdiğinizin muhakemesini yapmalısınız ve halkımıza da bunu anlatmalısınız. Çünkü, siz, geçen sefer de, zaten, üç aydan fazla
Başbakanlık yapamadınız.
Değerli milletvekilleri, sözlerime bir pasaj okuyarak devam etmek istiyorum. Ancak, şunu ifade edeyim ki, Anavatan Partisi Grup
Sözcüsünün birtakım beyanlarını, üzülerek ifade edeyim...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Anlayamamışsın...
BAŞKAN – Lütfen efendim... İstirham ediyorum, müdahale etmeyin.
Siz devam edin Sayın Gönül.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Efendim, aylardır size birşey anlatmaya çalışıyoruz; ama... Milletimizin gözünün önünde
devam ediyor; halkımız, kimin anladığının, kimin anlamadığının kararını verecektir mutlaka... (DYP sıralarından alkışlar)
AHMET KABİL (Rize) – Verecektir, vermiştir.
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Dün de verdi; Bakırköy'de verdi!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Şimdi, şunu iyi biliniz ki, basında, birkaç günden beri, birtakım yazılar çıkıyor. Eğer, Sayın
Yılmaz, o kadar cesursa, iki aydır kullandığı örtülü ödeneğin hesabını versin... (ANAP sıralarından "Hayda" sesleri) Evet; çünkü,
sizi, buraya taşımanın sorumluluğu içerisinde söylüyorum. Eğer, siz, yolsuzluk...
CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Çİftlik!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bir arkadaşımız oradan laf atıyor, o arkadaşımın, herhalde, laf atacakların en arkasında
olması lazım. Onu, memlekette, çok çok tartışırız. Onun yeri ve zemini orasıdır. Ben, zamanında, çok sözler söyledim; ama,
onların hâlâ cevabını alamamanın da, üzüntüsü içerisindeyim.
Eğer, siz, hâlâ, bunları, sakız gibi ağzınıza koyuyorsanız, çiğniyorsanız ve siz "çamur at izi kalsın" politikasından umut
besliyorsanız, yanılıyorsunuz; çünkü, bunlar, yarın da sizin için söylenecektir. Kimseye faydası olmadı bunların. Onun için, siz,
gelin -aklın yolu birdir- temiz siyaset, dürüst politika, çıkar beklemeden, devlet-millet uğruna mücadele etmede birlik olalım, beraber
olalım; ama, başkalarının ağzıyla konuşmayınız, belge ve delillerle ispat etmediğiniz iddialarla, kanıtlanmamış olan
dedikoduların arkasına sığınıp gitmeyiniz. Bugün yaptığınız, yarın sizin için kullanılacaktır.
Herhalde, değerli arkadaşlarım beni çok ciddî dinlediklerine göre, inanıyorum ki, bu sözlerime katılıyorlar.
Eğer, siz, hâlâ, buradan gitmeyeceğiz; Sayın Çiller, bizi, buradan kaldıramaz diyorsanız, tabiî ki Sayın Çiller, sizi buradan
kaldıramaz; ama, sizi, o sandalyeden bu Yüce Meclis, halkın ve milletin egemenliğinin, iradesinin tezahür ettiği bu Meclis
kaldıracaktır. (DYP sıralarından alkışlar)
Eğer, siz, cumartesi günü yapılacak oylama öncesinde "bu ülkede kaos olur" diyerek aba altından sopa gösteriyorsanız; bunu,
demokratik bir düşünceyle izah edemezsiniz. Her problemin çözümü, işte bu çatının altında, bu Mecliste olacaktır. Biz, sizlere,
bunu anlatmaya çalışıyoruz değerli milletvekilleri. Bu Meclis, bu ülkenin bir kaosa sürüklenmesine fırsat vermeyecektir. Bu Meclis,
mutlaka, kaosa meydan bırakmadan, kendisini yönetecek koalisyon iktidarlarını çıkaracaktır; onun için endişe etmeyiniz.
Sayın Çiller, Sayın Yılmaz'a "bir daha seni Başbakan yapmayacağım" diyor ve Anavatan Partisi sözcüsü "bu gücü kimden
alıyor" diye soruyorsa... Sordunuz, ben cevap vereyim: Sayın Çiller, bunu, dışarıdaki güçlerden, holdinglerden, çetelerden değil,
milletten alıyor, milletten!.. (DYP sıralarından alkışlar)
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Bu gücü yüzde kaç oyla alıyor?
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli miletvekilleri, sizlere, bir pasaj okumak suretiyle sözlerime son vereceğim.
“Burada söylenen her sözü, eleştiri babında hoşgörüyle karşılayabilirsiniz; zaten, hoşgörü senesindeyiz, üstelik Hükümetteyiz;
ama, bir söz var ki, o, bana biraz ağır geldi, yadırgadım. Sayın Menderes, bu Hükümetin bir demokrasi ayıbı olarak tarihe
geçeceğini söyledi. Bu Hükümet, daha yeni bir hükümettir, icraatı daha belli değil. Bu Hükümetin nasıl tarihe geçeceği daha belli
değil; ama, korkarım ki, Sayın Menderes'in o sözleri, bir kürsü ayıbı olarak zapta geçti" diyordu Sayın Yılmaz.
Evet, bu sözlerin kime ait olduğu belli. Peki, Sayın Yılmaz, bütün bu beyanlarınız, ısrarlı tutum ve davranışlarınızdan sonra,
siyasî tarihimize, acaba, siz nasıl geçeceksiniz? (DYP sıralarından alkışlar) Bunun da cevabını siz vermelisiniz, siz!
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Dürüst lider olarak geçecek; siz kendi liderinize bakın.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerlendirmeyi, Yüce Genel Kurulunuza ve aziz milletimize bırakıyorum; saygıyla Yüce
Kurulunuzu selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gönül.
Gruplar adına son konuşma, Refah Partisi Grubu adına Sayın Profesör Doktor Mustafa Kamalak'ın.
Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
RP GRUBU ADINA MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Refah Partisinin
gensoru önergesi hakkındaki görüşlerini aktarmak üzere huzurunuza gelmiş bulunmaktayım.
Anlatımda kolaylık sağlamak için konuşmamı iki bölüm halinde sunmak istiyorum. Önce fiilî durum, mevcut durum nedir;
ikinci olarak da, bu fiilî durumun karşısında yer alan anayasal durum nedir? Kısaca; bir, fiilî durum; iki, anayasal durum.
Bilindiği gibi, 53 üncü Hükümet, 12 Mart 1996 tarihinde huzurunuza gelerek sizlerden güven istedi. Reddettiniz; fakat, her
nasılsa, Meclis Başkanı "Hükümet güvenoyu almıştır" şeklinde beyanda bulundular. Daha sonra, Refah Partisi, Hükümetin
güvenoyu almadığını dile getirdi; bu durumu bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurduğu gibi, birer yazıyla Sayın
Cumhurbaşkanına, Sayın Meclis Başkanına ve Sayın Başbakana da iletti. Her nedense; her nedense diyorum ama, asıl itibariyle -
kanaatimce- bu iddia Refah Partisinden geldiği için ciddiye alınmadı. Sayın Meclis Başkanı, Başkanlık Divanını dahi toplamadan
"ben hukukçularıma danıştım, oylama geçerlidir, olağanüstü hal yürürlüktedir, Çekiç Güç yürürlüktedir" şeklinde derhal açıklama
yaptılar. Bu açıklamalar üzerine, bazı medya kuruluşları, gazeteler, Partimizi küçültücü manşetler attılar. Bakın, bir gazetemiz
"Sayın Erbakan'ın iddiası fos çıktı" diyordu; fakat, Sayın Erbakan'ın iddiası ciddî idi, doğru idi; ama, muhatapları kanaatimce
bunu hazmedemiyordu. Derken, Refah Partisi -haklı olarak- iddiasını Anayasa Mahkemesine götürdü. Neticede, Anayasa
Mahkemesi, Refah Partisinin iddiasını haklı ve yerinde bularak beyanları iptal etti, oylamaları değil; yanlış beyanları iptal etti.
Aradan yaklaşık yirmi gün geçmesine rağmen "oylama geçerlidir" diyen hukuk müşavirleri -görebildiğim kadarıyla- hâlâ görev
başındadır, Hükümet Başkanı hâlâ görev başındadır ve hatta, evet ve hatta...
Değerli arkadaşlarım, bu nasıl demokrasi; bu nasıl hukuk anlayışı... Demokrasi bir terbiye işidir; bir güven işidir; millete
saygı işidir. (RP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir. Anayasanın 6 ncı maddesine göre de,
hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Peki, soruyorum şimdi, bu Hükümet, bu
Başbakan, devlet yetkisi kullanıyor mu; hem de üst seviyede, ileri seviyede. Peki, bu devlet yetkisinin kaynağı nedir; kullandığınız
devlet yetkisinin kaynağını nereden alıyorsunuz; Anayasadan mı; hayır...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Sizden mi alacağız?..
MUSTAFA KAMALAK ( Devamla) – Milletten mi; hayır
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Milletten aldık da buradayız.
MUSTAFA KAMALAK ( Devamla) – Meclisten mi; hayır.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Evet, Meclisten.
MUSTAFA KAMALAK ( Devamla) – Ya nereden alıyor: Meclis Başkanının yanlış beyanından.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Mercümek'ten!..
MUSTAFA KAMALAK ( Devamla) – Sayın Başesgioğlu, hukukçusunuz siz; hata ve hileden hak doğar mı? (RP sıralarından
alkışlar)
Sayın Meclis Başkanı yanlış beyanda bulundu, hatada bulundu diye bundan size anayasal hak doğar mı? (RP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Tansiyonunuz yükseldi galiba!..
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakın, kendinize yazık ediyorsunuz, ülkeye yazık ediyorsunuz,
millete yazık ediyorsunuz. Gerçekten, bu Hükümet, bu devasa problemlerin altından kalkar mı? Buna inanıyor musunuz? Bakın,
bugün, Türk Lirası pula dönmüştür; insanımız, Avrupa kapılarında kula dönmüştür; bütçe tam takır; borç gırtlakta; işsizler ordusu
perişan. Gerçekten, siz, bu Hükümetin bu kadar problemlerin altından kalkacağına inanıyor musunuz? Hayır... Kaldı ki, Sayın
Başbakanımız, 1991 yılında, arkasında 450 üzerinden tam 290 milletvekili varken, o zamanki problemlerin altından
kalkamayacağını gerekçe göstererek erken seçime gitmedi mi? Şu an, bir azınlık koalisyonu ile -ki, diğer ortağı "ben, sana
güvenmiyorum; sen, beni arkamdan hançerledin" diyor- 125 milletvekiliyle bu problemlerin altından kalkabilecek mi; sanmıyorum.
Öbür yandan, Sayın Başbakan "ben, bu Hükümet protokolüyle bağlı değilim" diyor; kuruluşu da, zaten Anayasaya aykırı.
Hukuk müşavirlerinin mütalaası da Sayın Başbakanı etkilemiyor, bağlamıyor. O zaman, müsaadenizle sormak istiyorum; Sayın
Başbakan, sen neyle bağlısın, neyle amel edeceksin, devlet işlerini hangi kurala göre yürüteceksin?
Değerli arkadaşlarım, ülkenin, bir saatlik bile kaybedecek vakti yoktur. Sayın Başbakan "Cumhurbaşkanı -Çankaya- bize destek
veriyor" diyor. Eğer öyle ise, kanaatimce, hukuk danışmanları, yine, Çankaya'yı yanıltıyor demektir.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Çankaya yanılıyor, Meclis Başkanı yanılıyor, Anayasa Mahkemesi yanılıyor, hepsi
yanılıyor!..
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Hepsi yanıldı daha önce efendim, hepsi yanıldı... (ANAP sıralarından "Bir tek siz
yanılmadınız!" sesleri) Evet, sadece Refah Partisi yanılmadı. Anayasa Mahkemesinin kararı ortada; öyle değil mi? Anayasa
Mahkemesinin kararı ortada...
Efendim, Çankaya'nın, bu Hükümete destek vermesi düşünülemez. Zira, Anayasanın 104 üncü maddesi gayet açıktır.
Anayasanın 104 üncü maddesinde deniliyor ki: "Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Anayasanın uygulanmasını, Devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir." Buradaki "gözetir" kelimesi "sağlar, denetler, uygular" anlamına gelir. Peki,
bu Hükümet, Anayasaya uygun mu; hayır; düzenli çalışıyor mu, ahenkli çalışıyor mu; hayır. Peki, eğer, iddialar doğru ise,
Cumhurbaşkanı, bu Hükümeti nasıl destekler! Kaldı ki, Hükümetin göreve devam edebilmesi için, Çankaya'nın desteği değil, bu
Meclisin desteği lazımdır; öyle değil mi. Bu Meclis, güvenoyu verdi mi size; hayır. Tekrar ediyorum; Çankaya'nın desteği gerekli ise
de, asıl itibariyle, Meclisin desteği lazımdır; güvenoyu almamış bir Hükümet yoluna devam edemez. Daha önce de belirttim bu
kürsüden; Hükümetin tüm işlemleri yetki yönünden sakattır; çünkü, kullandığı yetkinin kaynağı, Anayasa değildir; kullandığı
yetkinin kaynağı, Sayın Meclis Başkanının hatasıdır, yanlış beyanıdır.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Size göre!..
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Hata ve hileden de, hiç kimseye, ama hiç kimseye hak doğmaz. Aranızda hukukçular var,
sorabilirsiniz onlara.
AVNİ AKYOL (Bolu) – Meclis Başkanı hile yapmaz.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Hükümetin yasallığını bir tarafa bıraksak bile -tekrar ediyorum-
siz, gerçekten, bu Hükümete güveniyor musunuz?! Basın feryat ediyor; bakın, ne diyor: "Hükümet komedisi." Dış basın, buna "Türk
komedisi" diyor. İzliyorsanız şayet, bunun dış basındaki adı: "Türk komedisi." Bakın, diğer gazeteler: "Eyvah! Yandık! Kriz
kapıda!.." Ne varmış orada; bakıyoruz: "Koalisyon ortaklarının kavgası sürerken Ankara'ya gelen IMF heyeti, 'kriz kapınızda,
haberiniz olsun' diye bir mektup bırakarak, Türkiye'den ayrıldı" diyor ve daha devam ediyor...
Değerli arkadaşlarım, milletin vaktini çalmaya, zamanını almaya hiç kimsenin, ama hiç kimsenin hakkı yoktur. Eğer Mesut Bey,
hükümet olarak bu ülkenin problemlerini çözemesem bile bazı partilerin, bu arada Refah'ın yolunu keserim diyorsa; burada da
yanılıyor. Şunu peşinen söyleyelim: Refah Partisi iktidar tutkunu değildir.
HALİL CİN (İçel) – Tutuşuyor... Tutuşuyor...
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – O, problemleri çözmek için bu göreve taliptir.
Öbür taraftan, Refah Partisi halktır; Refah Partisi millettir; Refah Partisi Anadolu'dur. (RP sıralarından alkışlar) Onun yolunu
kesmeye hiç kimsenin, ama hiç kimsenin gücü yetmez.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Biz Avrupa'dan mı geldik hoca; biz de Anadolu'dan geldik.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – O zaman Anadolu'nun sesini dinleyin, Anadolu'ya kulak verin.Tabiî, aksini savunmuyoruz
zaten; biz diyoruz ki: Hepimiz bu ülkenin çocuğuyuz, hepimiz bu ülkenin evladıyız...
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Tamam; şimdi oldu.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, "iptal kararları geriye yürümez" deniliyor Anayasanın153 üncü
maddesinde.Doğrudur, geriye yürümez; fakat, buradaki durum farklı. 153 üncü maddenin düzenlediği biçimde, Anayasa
Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümemesinin başlıca iki sebebi vardır; nedir onlar:
Birincisi, Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanununun 53 üncü maddesi, asıl itibariyle, kanunların, kanun hükmünde
kararnamelerin ve Meclis İçtüzüğünün iptali hali için öngörülmüştür. Bildiğiniz gibi, bu metinlerin gerisinde, yani, iptal edilen
kanunun, iptal edilen kanun hükmünde kararnamenin ve iptal edilen Meclis İçtüzüğünün gerisinde, Meclis iradesi vardır, millî irade
vardır; yani, meşru bir irade, sizin iradeniz vardır. Anayasa koyucu, orada, bu millî irade -her ne kadar Anayasaya aykırı olarak
cereyan etmiş ise de- meşru bir iradedir; buna saygı duymak lazım; Anayasa Mahkemesinin kararı geriye yürümesin, devreye girdiği
andan itibaren yürürlüğe girsin demiştir.
İkinci olarak, ikinci sebep de, iptal edilen metnin hangi sebeplerden dolayı iptal edildiğini, kanun koyucu, yani, Yüce Meclis
bilmek durumundadır; bilsin ki, yeni düzenlemeyi ona göre yapsın.
Şimdi, gelelim bizim somut olayımıza; güvenoylamasına. Şunu hemen belirtelim -dikkatlerinizi tekrar çekmek istiyorum- iptal
edilen, güvenoylaması değildir; Refah Partisinin iptal talebinde bulunduğu şey, oylama değil, beyandır. Oylamaya saygımız var, ona
hiçbir itirazımız yok. Refah Partisi de zaten mahkemeye bu hususu götürdü; Meclisin kararı ortadadır; ancak, beyan yanlış
olmuştur; bu yanlışın düzeltilmesi lazım denildi. Değerli arkadaşlarım, Anayasa Mahkemesinin kararını orada tutacak olursanız, o
gerideki boşluğu hangi meşruiyet çizgisiyle doldurucaksınız? Bir kanunda, bir kanun hükmünde kararnamede veya bir Meclis
İçtüzüğünde olduğu gibi, ortada, bir meşru irade, bir millî irade var mı; yok. O münasebetle, burada, gerekçeli kararı beklemeye
lüzum yoktur. Gerekçeli karar, asıl itibariyle, bellidir zaten. Nedir o; Meclisin, toplantıya katılanların ekseriyeti, Hükümete
güvenoyu vermemiştir.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Anayasa Mahkemesi mi verdi o kararı?
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Bekleyin bekleyebildiğiniz kadar; özü budur. Anayasa Mahkemesi Sayın Başkanı da
"gerekçeli karara lüzum yoktur" şeklinde açıklama yaptı; durum ortada.
Kaldı ki, yolunuza devam ettiğinizi kabul edelim; gerçekten, bu ülkenin hangi problemini çözeceksiniz? Siz, gerçekten, kendi
Hükümetinize güveniyor musunuz?
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Ortağa bağlı...
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Ortağa bağlı... Şöyle bağlı, böyle bağlı...
Değerli arkadaşlarım, yapılması gereken şey, bu Hükümetten, bir an önce...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika, Sayın Kamalak...
Sürenizi uzatıyorum efendim; buyurun devam edin.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce, bu Hükümetin tüm işlemlerinin, yetki yönünden sakat olduğunu söyledim; işin hukukî cephesi
böyledir. Buna karşılık, olağanüstü hal görevlileri ile Çekiç Güç görevlilerinin -dikkat edin, yetkililerinin demiyorum; yetki yoktur
çünkü ortada- tüm işlemleri, mutlak butlan ile maluldür.
Şu sorulabilir burada: Güvenoyu almamış hükümetlerin işlemleri geçerli değil mi? Evet; ama, bir şartla; nedir o: Güvenoyu
alamamış hükümetin başı, emaneti götürür, Cumhurbaşkanına iade eder; Milletin temsilcisi, Devletin başı ve egemenliğin
savunucusu olan Cumhurbaşkanı da "Kabul; ama, yeni hükümet kuruluncaya kadar göreve devam et" der, böylece yetki verir;
güvenoyu almamış hükümetlerin işlemleri de, Devlet Başkanının, Cumhurbaşkanının, bu yetki vermesinden dolayı meşruluk
kazanır, geçerlilik kazanır. Bugünkü Hükümetin elinde böyle bir göreve devam yetkisi var mı; yoksa var da, biz mi bilmiyoruz?..
(DSP sıralarından "Var var" sesleri)
Değerli arkadaşlarım, ANAP sözcüsü "Bu Hükümetin alternatifi yoktur, biz gidersek kriz doğar" diyor; bir bakıma aba altından
sopa gösteriyor, Meclisi tehdit ediyor. Değerli arkadaşlarım, bu Meclis, yedi düvele karşı gelen bir Meclistir, İstiklal Savaşını
başaran Meclistir; bu Meclisin çözemeyeceği problem yoktur...(RP sıralarından alkışlar)
"Bu Hükümet giderse" deniliyor... Değerli arkadaşlarım, böyle bir konuşma yaptığım için, gerçekten üzgünüm. Hükümeti
alkışlamak isterdim, ülkemizin problemlerini çözdükçe onlara destek olmak isterdim; fakat, bu zamana kadar söyleyin Allah aşkına,
bu Hükümet, bu ülkenin hangi problemini çözdü? "Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur" derler; bu zamana kadar yapılan
icraat, bundan sonrasının da bir bakıma göstergesidir; o da maalesef hiçtir. Milletin yolunu tıkamayalım, emaneti sahibine verelim.
Öbür taraftan, değerli hocam Mümtaz Bey "oylamaya geçilince biz, Meclisten çıkıp gideceğiz" buyurdular. Sayın hocam, ben,
sizin Siyasaldan öğrencinizim, fikirlerinizden istifade ettim.
NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Yanlış öğrenmişsin.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Eğer, o gün deseydiniz, böyle bir durum olduğu takdirde, ben, Meclisten çıkar giderim
diye konuşsaydınız, şöyle sorardım: Sayın hocam, siz, milletten onların problemlerini çözmek için oy istemiyor musunuz; ülkenin
problemlerini çözmek için Meclise gitmiyor musunuz; en önemli bir problem karşısında Meclisi niçin terk ediyorsununuz; bu doğru
mudur? (RP sıralarından alkışlar) Saygılar sunuyorum Sayın hocam.
AYHAN GÜREL (Samsun) – Mustafa Bey "Hoca ne yapıyor" diye, siz sorun siz!
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Öbür taraftan, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü, değerli hukukçumuz, gelişmeleri takip
etmemiş gibi "Meclisi niçin tatile soktunuz" diye bir soru yönelttiler.
YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Doğru.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Doğru da, zaten, Mecliste Refah Partisinden başka kimse yoktu ki (RP sıralarından
alkışlar)
Hatırlayın, Meclisi tatile soktuğumuz gün, iki sefer yoklama yapıldı. Hatırlayacaksınız "yeterli çoğunluk yoktur" denildi;
Mecliste, sadece ve sadece Refah Partisinin üyeleriyle ve iktidar partisine mensup bazı arkadaşların da desteğiyle, yeterli üyenin
olduğu anlaşıldı.
Şimdi, siz, Meclisi fiilen tatil edeceksiniz, Refah Partisine de "burada otur, bekle" diyeceksiniz. (ANAP sıralarından "doğru"
sesleri)
Bu doğru mu?!.
HASAN GÜLAY (Manisa) – Demagoji yok, demagoji yok.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Öbür taraftan "hayır efendim, siz, Meclisi, Sayın Erbakan'ın, mal varlığı soruşturmaya
tabi tutulmasın diye tatile soktunuz" deniliyor. (DSP sıralarından "doğru, doğru" sesleri)
HASAN GÜLAY (Manisa) – Yukarıda Allah var; doğru söyle.
MUSTAFA KAMALAK ( Devamla) – Değerli arkadaşlarım, dürüst politika yapalım. Bakınız, Sayın Erbakan'ın, benim
savunmama kati surette ihtiyacı yoktur; ama, savunulacak bir hususu da yoktur. (RP sıralarından alkışlar)
AYHAN GÜREL (Samsun) – Sizin için yok.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Bakınız, Sayın Erbakan, yaklaşık yirmi yıldan beri devlet yönetiminin dışındadır.
Kaldı ki, eğer, o dönemi yargılayacak olursanız "şanlı mazimiz" diye övündüğünüz Sayın Demirel dönemini yargılarsınız; bir...
İkinci olarak: Sayın Erbakan, 12 Eylül rejimi döneminde yargılanıp, beraat eden tek partinin lideridir; bu da iki...
NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Neden yargılandı?
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Üçüncü olarak: hukuka saygınız varsa...
NECATİ ALBAY (Eskişehir)– Neden yargılandı?..
BAŞKAN – Bir dakika efendim... Müdahale etmeyin. Bir dakika... Anlatıyor Sayın Hatip.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Hukuka saygınız varsa, hukukta zamanaşımı denilen bir kavram vardır... O da öyle...
Değerli arkadaşlarım, öbür taraftan, Meclisi toplantıya çağırmamızın temel sebeplerinden biri de şudur: Sayın Başbakan "ben
istifa etmeyeceğim" diyor; ondan sonra söyledi. Sayın Başbakanın istifa etmeye hakkı yoktur; (RP sıralarından alkışlar) çünkü,
istifa bir haktır, hakkın gerisinde de yetki vardır. Hukukun bahşettiğine yetki denir; Sayın Başbakan, Meclisten yetki aldı mı ki,
istifa etme hakkını kendisinde görüyor! (RP sıralarından alkışlar) Görevi götürüp iade edecektir; hukuken yapılması gereken
budur.
Ha, şu söyleniyor: "Efendim, gayri meşru diye ilan ettiğiniz, güvenoyu almadığını söylediğiniz bir Hükümete karşı niçin
gensoru veriyorsunuz; böylece, Hükümetin meşruluğunu kabul etmiş olmuyor musunuz?" Hayır...
Değerli arkadaşlarım, yapılması gereken ilk şey, gasıbın elinden gaspettiği şeyi almaktır. (RP sıralarından alkışlar) Birisi
sizin çantanızı, kaleminizi veya herhangi bir şeyinizi gaspetse; yapacağınız ilk şey, onun elinden gaspettiği şeyi almaktır. Peki,
elindeki gaspettiği şeyi almak yeterli mi; hayır, onun başka şeyle desteklenmesi lazım; o da, kanaatimizce, Meclis soruşturması
yoluyla Yüce Divan olmalıdır; eğer, Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir hukuk devleti ise.
Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kamalak.
Değerli milletvekilleri, gensoru önergesi üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, devam etmeden önce, bir münakaşaya meydan vermek açısından değil, sadece, zabıtlara geçmesi açısından bir iki cümle
söylemek istiyorum; Sayın Prof. Kamalak'a bir teşekkür borcum var, bunu yerine getirmek istiyorum.
Sayın Kamalak konuşmalarında şu ifadeyi kullandılar: "Bizim itirazımız oylamaya değildir, beyanadır" dediler -zabıtlarda
var- ondan bir önce de "Sayın Meclis Başkanı, Başkanlık Divanını toplayıp bu hatalı oylamayı düzeltmeliydi" dediler. Eğer,
itirazınız beyana ise, benim, hatalı bir oylama yapmadığımı zımnen kabul ediyorsunuz demektir; teşekkür ediyorum. (ANAP
sıralarından alkışlar)
İkincisi, Sayın Kamalak'a küçük bir sitemim var, bunu, lütfen kabul buyursunlar; belki, heyecanlı konuşmasının akışı
içerisinde maksadını aşan bir "hile" kelimesini kullandılar bana atfen. Benim lügatımda ve yaşantımda "hile" kelimesi yok "hile"
yok; kimin varsa, o, onun sorumluluğundadır; zabıtlara geçmesi açısından arz ediyorum efendim.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir dakika efendim...
Sayın Başbakan, şimdi, konuşma sırası zatı âlinizin. Konuşacak mısınız efendim?
BAŞBAKAN A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan, verilen gensoru önergesi, Anayasanın kuvvetler ayrılığı ilkesine
aykırı olduğu için, bu hususta görüşmüyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Başbakanım.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir dakika efendim, müsaade buyurun, işlemi tamamlayayım.
Değerli milletvekilleri, Başbakan Mesut Yılmaz hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususunu oylarınıza sunacağım.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Müsaade buyurun, işlemi tamamlayayım; işaretinizi görüyorum, söz vereceğim.
Oylamaya geçmeden önce, oylamanın şekliyle ilgili iki önerge var; geliş sırasına göre, önce Refah Partisinin önergesini, sonra,
Anavatan Partisinin önergesini okutuyorum:
Sayın Başkan,
Görüşülmekte olan gensoru önergesi oylamasının açık oylama yoluyla yapılmasını saygılarımızla arz ederiz.
Şevket Kazan Ahmet Cemil Tunç
Kocaeli Elazığ
Recai Kutan Mehmet Aykaç
Malatya Çorum
Yakup Budak Sıtkı Cengil
Adana Adana
Osman Hazer Ahmet Çelik
Afyon Adıyaman
Ahmet Doğan Sait Açba
Adıyaman Afyon
M. Sıddık Altay Ziyattin Tokar
Ağrı Ağrı
Murtaza Özkanlı Cafer Güneş
Aksaray Kırşehir
H.Hüseyin Ceylan Ahmet Bilge
Ankara Ankara
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Kâtip Üye önergedeki imza sahiplerini okurken takip ettim, imza sahiplerinin hepsi şu
anda salondalar.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulun 3 Haziran 1996 Pazartesi günkü birleşiminde görüşülecek olan (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmamasına ilişkin oylamanın, İçtüzüğün 143 üncü maddesi gereğince, açık oylama şeklinde; açık oylamanın
da ad cetvelinin okunması üzerine, adı okunan milletvekilinin ayağa kalkarak "Kabul" , "Çekimser" veya "Ret" kelimelerinden birini
yüksek sesle söylemesi şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla. 3 Haziran 1996
Murat Başesgioğlu Zeki Çakan
Kastamonu Bartın
Cumhur Ersümer A.Ali Hatipoğlu
Çanakkale Amasya
Cemal Özbilen İbrahim Özsoy
Kırklareli Afyon
Abdulkadir Baş Enis Sülün
Nevşehir Tekirdağ
Nabi Poyraz Nejat Arseven
Ordu Ankara
Suha Tanık Yusuf Ekinci
İzmir Burdur
İbrahim Gürdal Abbas İnceayan
Antalya Bolu
Recep Mızrak Hüsnü Sıvalıoğlu
Kırıkkale Balıkesir
Mete Bülgün İlker Tuncay
Çankırı Ankara
Metin Gürdere
Tokat
BAŞKAN – Bu önergedeki imza sahibi sayın milletvekilleri de salonda bulunmaktadırlar.
Her iki önergeyi birlikte işleme koyacağım; sadece, ikinci önergede tavsiye edilen oylamının şekli konusunda Genel Kurulun
kararını alacağım için, önergenin o kısmına uymuyorum.
Şimdi, iki önergeyi birlikte işleme alıyorum; açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım:
Açık oylamanın, adı okunan sayın milletvekilinin, kürsüye konulacak oy kutusuna oy pusulasını atması suretiyle yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Açık oylamanın, adı okunan sayın milletvekilinin ayağa kalkarak "Kabul", "Ret" veya "Çekimser" şeklinde oyunu belirtmesi
suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
SAĞLIK BAKANI YILDIRIM AKTUNA (İstanbul) – Nerede kabul edildi...
BAŞKAN – Efendim, arka tarafı görmediniz galiba, arka tarafın tümü oy verdi. (RP ve DYP sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, oylamaya bir itirazınız varsa, 5 arkadaş ayağa kalkar, oylamaya itarazı olduğunu söyler ve ben de tekrar
oylarım; usul bellidir.
(RP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Oylamaya itirazımız var Sayın Başkan.
BAŞKAN – İtirazınız mı var... Oturun...
O zaman, dikkatli olun ki, yanlış bir karar vermeyin...
Şimdi, bu ikinci öneriyi tekrar oylayacağım.
CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Niye öğretiyorsun canım...
BAŞKAN – Hakları... İsterler...
Açık oylamanın, adı okunan sayın milletvekilinin, ayağa kalkarak "Kabul", "Ret" veya "Çekimser" şeklinde oyunu belirtmesi
suretiyle yapılmasını oylarınıza tekrar sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir; açık oylama, oy
kupaları sıralar arasında dolaştırılarak yapılacaktır.
Beyaz oylar önergenin kabulü istikametinde, kırmızı oylar önergenin reddi istikametindedir.
Yanında oy pusulası bulunmayan sayın milletvekilleri, bir beyaz kâğıda, adını, soyadını, bugünkü tarihi, seçim bölgesini,
oyunun rengini belli eden ifadeleri dercettikten sonra, imzasını atsın ve oyunu öyle kullansın lütfen.
Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.
Oy verme işlemi tamamlanmıştır; kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Başbakan Sayın Mesut Yılmaz hakkında verilen (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin
gündeme alınıp alınmamasına ilişkin açık oylamanın neticesi:
İştirak sayısı : 442
Kabul : 316
Ret : 122
Çekimser : Yok
Geçersiz : 4
Böylece, gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmiştir.
Daha önce alınan karar gereğince, gensoru önergesinin görüşülmesi, 6 Haziran 1996 Perşembe günü yapılacaktır.
Denetim konularını görüşmek için, 4 Haziran 1996 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 18.22



VII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, kamulaştırma bedellerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/476)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim. 20.3.1996
Mehmet Elkatmış
Nevşehir

Sorular :
1. T.C. Devletinin çeşitli Bakanlıklar ve Katma Bütçeli İdareler de dahil olmak üzere ne miktar kesinleşmiş istimlâk bedeli
borcu bulunmaktadır?
2. İstimlâk borçları ödenmediğinden vatandaş büyük zarar görmektedir. Bu bakımdan biriken istimlâk bedelleri ne zaman
ödenecektir?
3. T.C. Devletinin müteahhitlere kesinleşmiş istimlâk bedelleri olarak ne miktar borcu bulunmaktadır?

T.C.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 27.5.1996
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Ankara
Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1374
Konu :Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a)T.B.M.M.’nin 1.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/476-918/2298 sayılı yazısı.
b) Başbakanlığın 5.4.1996 gün ve B.02.0.295-5/1340 sayılı yazısı.
c) Devlet Bakanlığının 17.4.1996 gün ve B.02.0.012/2.02.396 sayılı yazısı.
İlgi (a) ve (b) yazılar gereğince; ilgi (c) yazı ilişiğinde alınan, Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın “İstimlâk bedeli
borçları”na dair, Başbakana yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.
2.5.1996 tarihi itibariyle yapımı Yapı İşleri Genel Müdürlüğümüzce yürütülen çeşitli Kurum ve Kuruluşlara ait 1995 ve daha
önceki yıllarda tamamlanıp, hizmete açılan inşaatların kesin hesabı neticesinde duyun tertibinde 108 777 000 000 TL., 1996 Malî
Yılına ait ödenek yetersizliğinden ödenemeyen hakediş bakiyeleri için ise 24 010 776 000 TL. olmak üzere toplam 132 787 776 000
TL. borcumuz bulunmakta iken;
1996 yılı ilk dört aylık geçici bütçe ile duyun tertibinden 78 777 000 000 TL. ödenebilmiştir.
Halen duyundan 30 000 000 000 TL., hakediş bakiyelerinden 24 010 776 000 TL. olmak üzere toplam 54 010 776 000 TL.
borcumuz bulunmaktadır.
Karayolları Genel Müdürlüğü projeleri kapsamında bulunan, finansmanı Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel
Müdürlüğünce karşılanan ve otoyol güzergâhına rastlayan taşınmaz mallar için;
2 Mayıs 1996 tarihi itibariyle 2 692 104 709 000 TL. kamulaştırma ana parası, 5 559 756 721 000 TL. tezyid-i bedel, 5 292 995 683
000 TL. tahakkuk tarihindeki faiz farkı olmak üzere toplam 13 544 857 113 000 TL. ödenek ihtiyacı bulunmaktadır.
Karayolları Genel Müdürlüğü projeleri kapsamında bulunan ve finansmanı bütçeden karşılanan Devlet ve İl yolları
güzergâhına rastlayan taşınmaz mallar için ise;
2 Mayıs 1996 tarihi itibariyle 1 977 029 556 000 TL. kamulaştırma ana parası, ve 1 400 000 000 000 TL. tezyid-i bedel olmak üzere
toplam 3 377 029 556 000 TL. ödenek ihtiyacı bulunmaktadır.
Otoyollar kamulaştırma ana para ödemelerinde Bölge Müdürlüklerince yapılan kamulaştırma bedeli talepleri büro kayıt tarih
sırasına göre ödeme listesine alınıp, Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünce nakit karşılanması durumunda,
Bölgelerden alınan aciliyet listelerinin Genel Müdürlükçe değerlendirilmesi neticesinde, Devlet ve İl yolları kamulaştırma ana para
ödemelerinde ise Maliye Bakanlığınca serbest bırakılan kamulaştırma ödenek oranına göre Bölgelerin aciliyetinin Genel
Müdürlükçe değerlendirilmesi sonucunda ödemeler yapılmaktadır.
Otoyollar Tezyid-i Bedel ödemelerinde; otoyolların kamulaştırma sahasına rastlayan taşınmaz mallar için açılan bedel artırım
davalarında mahkemelerce kesinleşen bedel artırım farkları ile ilgili Bölge Müdürlüklerince yapılan talepler, büro kayıt tarih
sırasına göre ödeme listesine alınmakta ve Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünce nakit karşılanması
halinde büro kayıt tarih ve Karayolları Genel Müdürlüğü sıra numarasına göre ödeme yapılmaktadır.
Devlet ve İl yılları Tezyid-i Bedel ödemelerinde ise; kamulaştırma sahasına rastlayan taşınmaz mallar için açılan bedel
artırım davalarında mahkemelerce kesinleşen bedel artırım farkları ile ilgili Bölge Müdürlüklerince yapılan talepler, büro kayıt
tarih ve sırasına göre ödeme listesine alınmakta ve Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğüne bildirilmekte, nakit
karşılanması halinde de büro kayıt tarih ve sırasına göre ödenmektedir.
Tezyid-i Bedellere, 3095 sayılı Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin kanuna göre % 30 gecikme faizi uygulanmaktadır. Gerek
kamulaştırma ve gerekse Tezyid-i Bedel ödemelerinde ilgili kuruluşlarca yeterli ödenek aktarılmadıkça, Karayolları Genel
Müdürlüğünce yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır.
Yapımı devam etmekte olan Otoyol Projelerinin ödenmeyen hakediş bedelleri ise 6.5.1996 günü itibariyle şöyledir :
Müteahhit Hakedişleri : 63 940 976 $
6 302 172 000 TL.
Kontrolluk Hizmetleri : 67 015 910 000 TL.
26 539 Sterlin
214 358 $
Bağlantı Yolları : 1 945 536 000 TL.’dir.
İller Bankası Genel Müdürlüğünün istimlâk bedeli borcu :İzmit (Kocaeli) doğusu 5 inci kısım arıtma tesisi için
kamulaştırılan araziye, mahkemece 13.1.1994 tarihinden itibaren 60 480 742 969 TL. tezyid-i bedel farkı ve kanunî faiz ödenmesine
karar verilmiştir. 5.5.1995 tarihinde bedel farkı, faiz, mahkeme masrafı ve harçlarla birlikte 88 781 240 926 TL. olan bedelin 32 000
000 000 TL.’sı 1995 yılında ödenmiştir. Bakiye ödenecek bedel yaklaşık 80 000 000 000 TL. civarında olacaktır. Bu miktarın
finansman durumuna göre 1996 yılında ödenmesine çalışılacaktır.
Ayrıca; 6.5.1996 tarihi itibariyle İller Bankasının toplam istihkak borcu 222 777 000 000 TL.’dır.
Bilgi ve gereğini arz ederim. Mehmet Keçeciler
Bayındırlık ve İskân Bakanı
2. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, özelleştirilen kurumlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü
Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/485)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
20.3.1996
Fethi Acar
Kastamonu
1. 1994, 1995 yılları ve 15 Mart 1996 tarihine kadar yapılan özelleştirme kurumları hangileridir?
2. Özelleştirilen bu kurumlar ne şartlarda özelleştirilmiştir? Devletin bu suretle kazancı ne olmuştur?
3. Özelleşen kurumlar hizmetlerini halen gayesine uygun biçimde sürdürmekte midir?
4. Bu özelleşen kurumlar hangi bedelle devredilmiştir?
5. Devir işlemlerinden sonra işçi çıkaran kurumlar var mıdır?

T.C.
Devlet Bakanlığı 23.5.1996
Sayı : B.02.0.002/15-706
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının 1.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/485-927-2307 sayılı yazısı.
Kastamonu Milletvekili Sayın Fethi Acar’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi yazı ekinde alınan yazılı soru
önergesinde yer alan sorularla ilgili olarak hazırlanan cevap ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Dr. Rüşdü Saracoglu
Devlet Bakanı
T.C.
Başbakanlık 20.5.1996
Sayı : B.02.1.ÖİB.0.65.00.00/3436
Konu :Önerge
Devlet Bakanlığına
(Sayın Dr. Rüşdü Saracoglu)
İlgi : Devlet Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğünün 19.4.1996 gün ve 351 sayılı yazısı.
Kastamonu Milletvekili Sayın Fethi Acar tarafından Sayın Başbakana tevcih edilen 7/485-927 esas sayılı yazılı soru
önergesine verilen cevap aşağıdadır.
Soru 1. 1994, 1995 yılları ve 15 Mart 1996 tarihine kadar yapılan özelleştirme kurumları hangileridir?
Cevap 1. İdaremizce 1994, 1995 yılları ve 15 Mart 1996 tarihine kadar yapılan özelleştirmelerin listesi Ek’de sunulmuştur.
Soru 2. Özelleştirilen bu kurumlar ne şartlarda özelleştirilmiştir?Devletin bu suretle kazancı ne olmuştur?
Cevap 2. Soruya cevap teşkil edecek bilgiler Ek’de sunulmuştur.
Soru 3. Özelleştirme kurumları hizmetlerini halen gayesine uygun biçimde sürdürmekte midir?
Cevap 3. Özelleştirilen kuruluşların kârlılık ve verimlilik açısından özelleştirme öncesi ve sonrası durumlarını araştırmak,
değişimlerini ortaya çıkarmak, bu değişimlerin olası nedenlerini ele alınan çalışma modeline ve bu modeli destekleyen diğer
performans kriterlerine göre belirlemek ve sonuçlarını bir rapor halinde hazırlayarak İdaremize sunmak amacıyla Millî Prodüktivite
Merkezi ile İdaremiz arasında 18.12.1995 tarihinde çerçeve sözleşme ve ek protokoller imzalanmış ve Millî Prodüktivite Merkezi
seçilen kurumlardaki çalışmalarına fiilen başlamıştır.
Soru 4. Bu özelleşen kurumlar hangi bedelle devredilmiştir?
Cevap 4. Soruya cevap teşkil edecek bilgiler Ek’de sunulmuştur.
Soru 5. Devir işlemlerinden sonra işçi çıkaran kurumlar var mıdır?
Cevap 5. Devir işlemlerinden sonra işini kaybeden işçilere iş kaybı tazminatı ödenmiştir. Diğer yandan, işten çıkarıldıktan
sonra, bir süre iş kaybı tazminatından yararlanıp daha sonra yeniden eski işlerine dönenler de aşağıdaki sayılara dahil olduğundan,
bu rakamlar özelleştirme sonucu işsiz kalanlar olarak yorumlanmamalıdır.
İş ve İşçi Bulma Kurumundan intikal eden iş kaybı tazminatı çizelgelerinden yararlanılarak hazırlanan, iş kaybı
tazminatından yararlananların kuruluşlar itibariyle dökümü aşağıda sunulmuştur.
Kuruluşlar İşçi Sayısı
Yem San. Tic. A.Ş. 106
Karabük Demir Çelik Sa. Tic. A.Ş. 78
SEK 663
HAVAŞ 1 126
TURBAN 280
Adıyaman Çimento 102
Et ve Balık 93
KÜMAŞ 20
TESTAŞ 2
ORÜS 278
Sümer Holding 1 935
Genel Toplam 4 683

Bilgilerinize arz ederim
Uğur Bayar
Başkan V.
Not :Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.

3. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Dokuz Eylül Üniversitesine, İmam-Hatip mezunlarının personel olarak
alınmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/492)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.
21.3.1996
İsmail Özgün
Balıkesir
Sorular : İmam-Hatip Lisesi çıkışlı kişilerin, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğünce, personel alımıyla ilgili
müracaatlarının reddedildiği iddia edilmektedir. Bu iddia doğru mudur?
T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı 28.5.1996
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1349
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) T.B.M.M. Başkanlığının 1.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/492-938/2318 sayılı yazısı.
b) Devlet Bakanlığının 5.4.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-295-21/1351 sayılı yazısı.
Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün’ün Sayın Başbakanımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğünün 16.2.1996 tarihli Yeni Asır Gazetesinde yayınlanan idarî kadro ilanında Genel İdare
Hizmetleri sınıfındaki kadrolarda aranan nitelikler kısmında yükseköğrenim görmüş olanlar için fakülte, yüksekokul (teknik ve
eğitim programları hariç), lise ve dengi okullar mezunları için lise veya ticaret lisesi mezunu olmak (diğer meslek liseleri hariç)
gerektiği belirtilmiştir.
Lise ve dengi okullar mezunları için konulan bu şartlar alınacakları kadrolarda kendilerinden beklenen hizmetlerin gereği olarak
düşünülmüştür. Bu şartları sağlamadıkları için İmam Hatip Liseleri ile diğer tüm meslek liselerinden mezun olanların başvuruları
kabul edilmemiştir.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
4. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya’daki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü
Güney’in yazılı cevabı (7/496)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz
ederim.
Saygılarımla. Prof. Dr. Mustafa Ünaldı
Konya
Sorular :
1. 20 Ekim 1991 - 24 Aralık 1995 tarihleri arasında Konya İli dahilindeki Belediyelere Bakanlığınızca ödeme yapılmış
mıdır?
2. Yapılmış ise hangi Belediyeye ne kadar yapılmıştır?
3. Bu ödemelerin mesnetleri nelerdir?
4. Bu ödemelerden yararlanamayan Belediyelerin ayrılmasının gerekçeleri nelerdir?

T.C.
İçişleri Bakanlığı 24.5.1996
Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü
Sayı : B.050.MAH.065.00.02/80-84/96-360-80420
Konu : Konya Milletvekili Sayın Mustafa Ünaldı’nın Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının 1.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/496-952/2359 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen, Konya Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Ünaldı’nın “Mahallî
İdareler Fonundan Konya İli dahilindeki belediyelere, 24 Aralık 1995 Milletvekili Genel Seçimlerinden 15 Mart 1996 tarihine
kadar yapılan yardımlara ilişkin” yazılı soru önergesine cevap teşkil edecek bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.
Bakanlığım bünyesinde bulunan “Mahallî İdareler Fonu”ndan; önergede sözü edilen tarihler arasında Konya İline Fon
hesabında yeterli ödenek bulunmaması nedeniyle yardım yapılamamıştır.
Bakanlığımca belediyelere yapılan yardımların yasal dayanağı, 2.2.1981 tarihli ve 2380 sayılı “Belediyelere ve İl Özel
İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun”un 3004 sayılı Kanunla değişik 1 inci maddesi
uyarınca hazırlanan ve 19 Eylül 1984 tarihli, 18520 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Mahallî İdareler Fon Yönetmeliği”dir. Söz
konusu Yönetmelikte yapılan ve 6 Haziran 1994 tarih ve 21952 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan değişiklikle, yardımların il
içindeki belediyelere dağıtım yetkisi valiliklere devredilmiştir.
Bu yardımlardan, Yönetmelikte belirtilen esas ve usuller çerçevesinde başvuruda bulunan nüfusu 50 000’in altındaki tüm
belediyeler, proje keşif tutarının 150 milyonluk kısmını geçmeyen hizmet ve yatırımlarının % 70’ine kadar yardım
alabilmektedir.
Tahsiste öncelik;
a) Yeni kurulan belediyeler,
b) Kalkınma plan ve programlarına göre, kalkınmada öncelikli iller kapsamına giren belediyeler,
c) Turistik bölgelerdeki belediyeler,
ç) Daha önce hiç yardım almamış belediyeler,
d) Kendi imkânları ile başlamış ve keşifine göre yarısı tamamlanmış bir işin tamamlanması için başvuran belediyeler,
e) Fon yardımı ile başlattığı projeyi planlanan süre içerisinde başarı ile bitirip bir başka hizmet için başvuran belediyeler,
Şeklinde Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde gösterilmiştir.
Bu yardımlar yapılırken, yukarıda sayılan öncelik sırası dışında belediyeler arasında hiç bir ayırım gözetilmemektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Doç. Dr. Ülkü Güney
İçişleri Bakanı
5. – Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı’nın, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinin ehliyetsiz öğretmenler tarafından
verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/505)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen konunun Sayın Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan tarafından yazılı olarak açıklanmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim.
Cemalettin Lafçı
Amasya
Eğitim her ülkenin üzerinde hassasiyetle durduğu konuların başında gelmektedir. Bir ülkenin Eğitim düzeyi, o ülkenin
gelişmişlik seviyesi ile orantılıdır. Ülkemizde eğitimle ilgili hiç kuşkusuz titiz çalışmalar yapılmaktadır. Fakat istenilen düzeyde
değildir.
Ülkenin sosyal şartları göz önünde bulundurulmadan etraflıca tartışılmadan alelacele hazırlanan yönetmeliklerin
uygulanmasında istenilen başarının elde edilmediği kanaatindeyim. Bu düşünceden olarak.
1. İlköğretim 1 inci kademesinde ilgili yönetmelikte 1, 2, 3, 4 ve 5 inci sınıflarda sınıf öğretmenliği esastır ilkesi
bulunmaktadır. Müstakil sınıflı ilkokullarda 4 üncü ve 5 inci sınıfların Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Derslerini genelde sınıf
öğretmenleri okutmaktadır. Bilindiği gibi Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi konulan başlı başına bir öğretimi gerektirir. Ehliyetsiz ve bu
konuda yeteri kadar yetişmemiş öğretmenlerin ne derece faydalı olacağını takdirlerinize sunuyorum.
Birleştirilmiş sınıfların dışındaki müstakil sınıflı ilkokulların 4 üncü ve 5 inci sınıflarında okutulmakta olan Din Kültürü ve
Ahlâk Bilgisi Derslerini ortaöğretim kurumlarındaki Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenlerinin maaş karşılığı veya ücret
karşılığı okutulması daha faydalı olmaz mı?Yönetmelikte bu yönde bir değişiklik yapılamaz mı?

T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı 24.5.1996
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1308
Konu :Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının 5.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1145/2971 sayılı yazısı. (Önerge 7/505-986)
Amasya Milletvekili Sayın Cemalettin Lafçı’nın “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinin ehliyetsiz öğretmenler tarafından
verildiği iddiasına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.
“Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği”nin 75 inci maddesinde, ilkokullarda sınıf öğretmenliği, 6, 7, 8
inci sınıflarda branş öğretmenliğinin esas olduğu, özel bilgi, beceri ve yetenek isteyen derslerin hizmetiçi eğitim kurslarıyla
yetiştirilen ilkokul öğretmenleri tarafından verilebileceği, hususu yer almıştır.
1986 yılından itibaren ilkokul öğretmenlerine özel bilgi ve beceri isteyen müzik, resim-iş, beden eğitimi ve din kültürü ve ahlâk
bilgisi dersleri ile ilgili hizmetiçi eğitim kursları düzenlenmektedir.
Zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması ve XV. Millî Eğitim Şûrasında yer alan ilköğretimde yapılanma ve yönlendirme
konusunda alınacak karar doğrultusunda ilkokulların 4 ve 5 inci sınıflarına branş öğretmenlerinin kademeli olarak ders
okutmalarına ilişkin düzenleme mümkün olabilecektir.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
6. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, katkı payı olarak velilerden alınan paraya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/510)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim. 26.3.1996
Mustafa Baş
İstanbul
1. 1993-1994, 1994-1995 ve 1995-1996 öğretim yıllarında “katkı payı” adı altında, başta Ankara ve İstanbul olmak üzere,
velilerden toplanan paranın miktarı bilinmekte midir?
2. Söz konusu paranın tahsilinde hangi yasal ölçüler uygulanmaktadır?
3. Paranın tahsili öğretmenlerimizin aslî görevi midir.
4. Toplanan paraların nerelere harcandığı, harcamada uygulanan kanunî esaslar nelerdir?
5. Ankara Millî Eğitim Müdürü Hakkı Güngör’ün bu para ile hususî bir araba satın aldığı ve bir lüks otelde zaman zaman
ziyafetler verdiği doğru mudur?Doğru ise bu kişi hakkında yasal işlem yapılmış mıdır?
6. Ankara, İstanbul ve öteki şehirlerde elektrik ve su paralarını ödemedikleri için su ve elektriği kesilen kaç okul
bulunmaktadır?

T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı 28.5.1996
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1346
Konu :Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının 5.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1145/2971 sayılı yazısı. (Önerge 7/510-991)
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş’ın “katkı payı olarak velilerden alınan paraya ilişkin” soru önergesi incelenmiştir.
1. Millî Eğitim Vakfı Resmî Senedi ve Millî Eğitim Vakfı Yönetmeliği esaslarına göre bazı illerimizde, öğrenci velilerinin
gönüllü bağışlarıyla toplanan yardımlar “İl Millî Eğitim Vakfı Şubesi” adıyla açılan bir hesapta toplanmaktadır.
Millî Eğitim Vakfı tarafından toplanan yardımlar izlenmekte ve değerlendirilmektedir.
2. Öğrenci velilerinin gönüllü olarak yaptıkları yardımlar, “Millî Eğitim Vakfı Resmî Senedi” çerçevesinde alınmaktadır.
3. Öğrenci velilerinden alınan bu bağışlar, öğretmenlerimizin büyük bir özverisi ile gerçekleşmektedir.
4. Toplanan bu paraların bir miktarı okul ve kurumların bakım, onarım, ısınma, aydınlatma, su telefon, baskı ve kırtasiye,
temizlik gibi ihtiyaçları için sarf edilmekte ve bir bölümü “Millî Eğitim Vakfı Genel Merkezi”nin hesabına aktarılmaktadır. Bu para
da eğitim hizmetlerinde kullanılmaktadır.
5. Ankara Millî Eğitim Müdürü Hakkı Güngör’ün bu paralarla hususî bir araba satın aldığı doğru olmayıp, Millî Eğitim
Müdürlüğü, Millî Eğitim Vakfı Ankara İl Şubesi hizmetlerinde kullanılmak üzere kişisel gayretleri ile Türkiye Vakıflar Bankası
Genel Müdürlüğü ile 25.5.1995 tarihinde yapılan protokol ile bankaya ait 34 MDS24 plakalı 91 model araç kaskosu, sigortası, her
türlü vergisi bankaya ait olmak üzere Millî Eğitim Vakfının kullanımına tahsis edilmiştir. Protokole göre kullanım hakkı Millî
Eğitim Müdürlüğünde olup, bankanın talebi durumunda araç bankaya iade edilecektir.
Eğitime Katkı Payı bağışlarından elde edilen gelirin harcanması Ankara Millî Eğitim Müdürü Hakkı Güngör’ün tekelinde
olmayıp yukarıda belirtilen Vakıf Komisyonunca (İl Komisyonu) yapıldığından söz konusu ziyafetler doğru değildir. Böyle bir
uygulama yapılmamıştır.
6. Elektrik ve su paraları ödenmediğinden dolayı hiç bir okul ve kurumun elektriği ve suyu kesilmemiştir.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
7. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Hacettepe Üniversitesinin Beytepe Kampusu için kamulaştırılan araziye ilişkin
Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/511)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim. 26.3.1996
Mustafa Baş
İstanbul
1. Hacettepe Üniversitesinin Beytepe kampusu için ne kadar arazi kamulaştırılmıştır?
2. Kamulaştırılan bu araziden ne kadarı halen Hacettepe ve YÖK’e aittir?
3. Bilkent Üniversitesinin elinde bulunan araziyi Hacettepe ve YÖK’ten hangi yollarla elde etmiştir?
4. Öteki üniversitelere tanınan haklardan farklı olarak Bilkent Üniversitesine tanınan devlet ayrıcalıkları nelerdir? Bu
ayrıcalıkların yasal dayanağı nedir?
T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı 24.5.1996
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1300
Konu :Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının 5.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/511-992/2538 sayılı yazısı.
b) Devlet Bakanlığının 9.4.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-297-7/14 sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş’ın Sayın Başbakanımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampusu için Hazine arazisi dahil 12 156 809 m2 arazi kamulaştırılmıştır.
2. Bu arazinin;
a) 145 612 m2’si, Altındağ Belediyesine, Hacettepe Üniversitesi merkez kampusundaki hisselerine karşılık takas yoluyla intikal
etmiştir.
b) 1 256 517 m2’si, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının ihtiyacı için Maliye Hazinesine satılmıştır.
c) 369 300 m2+107 100 m2=476 400 m2 üzerinde ihtiyacı nedeniyle Millî Savunma Bakanlığı lehine irtifak hakkı tesis
edilmiştir.
d) 81 m2’si TEK’e ENHdirek yeri için satılmıştır.
e) İntikal yolu aşağıda açıklanan 3 583 658 m2 arazi de Bilkent Üniversitesi mülkiyetine geçmiştir.
Satış yoluyla mülkiyeti nakledilen araziler dışında Hazine arazisi ve henüz bu Üniversite adına tescil yapılamamış olanlarla
birlikte, bu kamulaştırılma kapsamında kalan arazi miktarı toplam, takribi olarak 7 170 941 m2’dir. (Millî Savunma Bakanlığına ve
TEK’e tanınan irtifak hakları bu miktara dahildir.)
3. Bilindiği üzere 3708 sayılı Kanunla Bilkent Üniversitesine kamu tüzelkişiliği verilmiştir. Bunun üzerine 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanununun 30’uncu maddesine göre Hacettepe Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi arasında 510 milyon TL. bedel
üzerinde anlaşmaya varılarak daha önce üzerinde irtifak hakkı tesis edilen 3 394 300 m2 arazi ile birlikte toplam 3 583 658 m2
arazinin Bilkent Üniversitesine satışı yapılmıştır.
Ayrıca, 1990-1991 yılları içinde Hazine tarafından 49 yıl süreyle 208 470 m2’lik alan Bilkent Üniversitesine kiralanmıştır.
Bunun dışında YÖK’ten Bilkent Üniversitesine herhangibir arazi intikal etmemiştir.
4. Bilkent Üniversitesine yasalara göre tanınan haklardan başka herhangi bir ayrıcalık tanınmamıştır.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
8. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, bakanlıkça belediyelere yapılan ödenek tahsislerine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı
Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/517)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Çevre Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinize arz ederim.
27.3.1996
Veysel Candan
Konya
1994-1995 yılları arasında Çevre Bakanlığı tarafından belediyelere yapılan ödenek tahsisinde yanlı davranıldığı iddiaları
vardır.
1. 1994-1995 yılları arasında Bakanlığınız hangi belediyelere ödenek göndermiştir?
2. Bu belediyelere verilen ödenek miktarları ve harcamaları ne kadardır açıklar mısınız?

T.C.
Çevre Bakanlığı 24.5.1996
Sayı :B.19.0.FDB.0.15.00.04-8821/475-3/69
Konu :Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 8 Nisan 1996 tarih ve Kan. Kar. Md. A.010.GNS.0.10.00.02-1194/3158 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınızla, Bakanlığımıza intikal ettirilen ve yazılı olarak cevaplandırılmak üzere, tarafıma tevcih edilen
Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’ın soru önergesiyle talep edilen bilgilere ilişkin liste tanzim edilerek yazımız ekinde
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa Taşar
Çevre Bakanı
Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.

9. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’daki belediyelere Çevre Kirliliği Fonundan sağlanan kaynaklara ilişkin sorusu ve
Çevre Bakanı Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/524)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Çevre Bakanı Sayın Mustafa Taşar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile
arz ederim. 27.3.1996
Osman Hazer
Afyon
Soru : Çevre Bakanlığı Çevre Kirlenme Fonundan geçmiş yıllarda partizanlık yapılarak iktidar partisine mensup Belediyelere
kaynak sağladığı bir kısım Belediyelere ise hiç bir destek verilmediği kamuoyunda yaygın şekilde iddia olunmaktadır. Refah
Partisine mensup Belediyelere bu fondan hiç bir yardım yapılmadığı da bilinen bir gerçektir.
Bu durum karşısında 1993-1994-1995 yıllarında Afyon İline ait tüm Belediyelere Çevre Kirliliği Fonundan sağlanan nakit
makine, teçhizat ve benzeri kaynaklar neden ibarettir? Fon kaynaklara hangi kıstaslar göz önünde alınarak dağıtılmıştır?
T.C.
Çevre Bakanlığı 24.5.1996
Sayı :B.19.0.FDB.0.15.00.04-8821/474-3168
Konu :Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 8 Nisan 1996 tarih ve Kan. Kar. Md. A.010.GNS.0.10.00.02-1194/3158 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınızla, Bakanlığımıza intikal ettirilen ve yazılı olarak cevaplandırılmak üzere, tarafıma tevcih edilen Afyon
Milletvekili Sayın Osman Hazer’in soru önergesi ile talep edilen bilgilere ilişkin olarak;
Soru :Çevre Bakanlığı Çevre Kirlenme Fonundan geçmiş yıllarda partizanlık yapılarak iktidar partisine mensup belediyelere
kaynak sağlandığı bir kısım belediyelere ise hiçbir destek verilmediği kamuoyunda yaygın şekilde iddia olunmaktadır. Refah
Partisine mensup belediyelere bu fondan hiçbir yardım yapılmadığı da bilinen bir gerçektir.
Bu durum karşısında 1993-1994-1995 yıllarında Afyon İline ait tüm belediyelere Çevre Kirliliği Fonundan sağlanan nakit
makine, teçhizat ve benzeri kaynaklar neden ibarettir?Fon kaynakları hangi kıstaslar göz önüne alınarak dağıtılmıştır?
Cevap :Bakanlığımız Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan 1993-1994-1995 yıllarında Afyon İline tahsis edilen ayni ve nakti
yardımlara ilişkin listeler yazımız ekinde sunulmuştur.
Bakanlığımız Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan Belediye Başkanlıklarına yapılan aynî ve nakti yardımlar; 2872 sayılı
Çevre Kanununun 19 uncu maddesi ile belirlenmiş olan hükümler dahilinde yapılmaktadır. Kanunun 19 uncu maddesinde Fonun
aşağıdaki maksatlar için kullanılacağı hükmü yer almıştır.
a)Çevre kirliliğini önleyici araştırma faaliyetleri,
b) Çevrenin temizlenmesi,
c) Çevre kirliliğini önleyici eğitim faaliyetleri,
d) Personel yetiştirilmesi,
e) Teknoloji ve proje satın alınması,
f) Proje yarışmaları düzenlenmesi,
g) Arıtma tesisi yapacak gerçek ve tüzelkişilere kredi yardımı,
h) Çevre kirliliğini önleyici ve çevreyi iyileştirici faaliyetlerde kullanılacak olan her türlü araç, gereç alımı; bu araçların bakımı
onarımı ile bu tür araç gerecin yapımı için kurulacak tesis işletmeler,
ı) Ağaçlandırma,
j)Hayvan ve bitki nesillerinin ıslahı için yapılacak çalışmalar.
Fon kaynaklarının dağıtımında kullanılan kriterler, 2872 sayılı Kanun ve bu kanuna bağlı olarak yürürlükte bulunan Çevre
Kirliliğini Önleme Fonu yönetmeliği esas alınmak suretiyle.
a)Beldenin nüfusu,
b) İlgili Malî Yıl Fon Bütçe imkânları,
c) Fondan daha önce sağlanmış yardımların toplamı,
d) Beldenin gelişme seviyesi,
e) Beldenin çevre amaçlı ihtiyaçlarının neler olduğuna ilişkin istatistiki verilerin değerlendirilmesi,
f) Beldenin çevre temizlik hizmetlerinde halen kullandığı araç parkı,
g) Kirliliğin seviyesi ve önceliklerin belirlenmesi,
h) Beldelerin ihtiyaçlarına ilişkin talepleri,
ı) Valilik, İl Çevre Müdürlükleri, Vakıflar vb. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının talep ve değerlendirmeleri,
i) Belediyelerin Çevre Temizlik Vergisi Fon paylarını ödeyip ödemedikleri,
j) Beldenin Turizm açısından öncelikleri,
k) Belediye bütçe imkânlarının değerlendirilmesi,
l)Fon İta Amirinin takdir yetkisi, gibi değerlendirilmeler ışığında tahsislerin yapılması gerektiği halde, geçmiş yıllarda
Belediye Başkanlıklarına yapılan aynî ve nakti yardım tahsislerinde ağırlıklı olarak Fon Bütçe imkânları ve İta Amiri yetkisinin
kullanıldığı müşahede edilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa Taşar
Çevre Bakanı
Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.

10. – Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, Çekiç Güç’e ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın yazılı
cevabı (7/526)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep
ederim.
Feti Görür
Bolu
19 Mart 1996 tarihli Hürriyet Gazetesinde çıkan bir habere göre, görev süresi 31 Mart 1996’da dolan Çekiç Güç için :
“Çekiç Güç konusunda mutlaka yeni bir düzenleme yapmamız gerekiyor. Ancak bu düzenlemenin ne çapta olacağını devlet
bilgilerini görmeden söyleyemem.” diyorsunuz.
Sorularım :
1. Şu an Başbakan olarak, devletin tüm bilgileri elinizdedir. Bu bilgilere göre düzenlemeye gerek olan rahatsızlık sebepleri
nelerdir?
2. Bu düzenlemenin çapı ve muhteviyatı ne olacaktır?
3. Ana Muhalefet lideri iken Çekiç Güç’ün gönderilmesi gerektiği hususunda yapmış olduğunuz beyanlar, muhalefet gereği
miydi?
4. Muhalefet iken Çekiç Güç’ün gitmesinin gerektiğini söylerken devlete ait bilgileriniz mi yoktu?
5. Yoksa iktidar olduğunuzda, Çekiç Güç’ün kalması yolunda ABD tarafından bir baskıya mı maruz kaldınız?

T.C.
Dışişleri Bakanlığı 24.5.1996
Amerika, Pasifik ve Uzakdoğu Genel Müdürlüğü
Sayı :KAGY-I/7000/96-1035-6275
Konu :Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :Devlet Bakanlığının, 25 Nisan 1996 tarih ve B.01.0012/2.02.492 sayılı yazısı.
Devlet Bakanlığının ilgide kayıtlı yazısı ile Bolu Milletvekili Sayın Fethi Görür’ün, Sayın Başbakana tevcih ettiği ve Devlet
Bakanı Sayın Ali Talip Özdemir tarafından cevaplandırılması öngörülen 7/526 esas nolu yazılı soru önergesine ilişkin olarak
hazırlanan cevap taslağı ilişikte sunulmaktadır.
Saygılarımla arz ederim.
Prof. Dr. Emre Gönensay
Dışişleri Bakanı

Sayın Başbakana Huzur Harekatı (PC-Provıde Comfort) Harekatı ile İlgili Olarak Yöneltilen Soru Önergesine Verilebilecek
Yanıt
Huzur Harekatı, 1991 yılında ülkemize yarım milyonun üzerinde Iraklı mültecinin sığınması ile ortaya çıkan sorunların
çözümlenmesi amacıyla başlatılmıştır ve bu durumun tekrarlanmasına yol açacak koşulların tekrar ortaya çıkmasının önlenmesi
için devam etmektedir. Başta ülkemize gelmiş bulunan Çokuluslu Güç’ün kara unsuru ülkemizden ayrılmıştır. Huzur Harekatı,
halen ABD, Fransa, İngiltere ve ülkemizin sadece hava unsurlarının katılımıyla, sürdürülmektedir. Bu harekata katılan kuvvetlerin
hareket prensipleri, Genelkurmay Başkanlığımızca hazırlanan bir yönetmelik ile belirlenmiştir. Bu yönetmelikte, harekatın gerekleri
ve millî çıkarlarımız doğrultusunda gerekli değişikliklerin yapılması amacıyla, ABD, Fransa ve İngilterenin askeri temsilcileri ile
Genelkurmay Başkanlığımız arasında teknik düzeyde görüşmeler yapılmaktadır.
Huzur Harekatı kapsamında yapılan bütün uçuşların planlaması, Genelkurmay Başkanlığımızın bilgisi dahilinde
yapılmaktadır. Harekatın eşkomutanı Türk’tür. Bütün helikopter uçuşlarında ise bir Türk subayının gözlemci olarak
bulundurulması şartı vardır.
Huzur Harekatının, Güneydoğu Anadolu bölgemizde ekonomik ve sosyal sıkıntılara sebep olduğu, Kuzey Irak’da PKK’nın
serbestçe hareketini ve üslenmesini sağlayan bir otorite boşluğu yarattığı ve Irak’ın toprak bütünlüğü için bir tehdit teşkil ettiği
yönünde yaygın şikâyetler mevcuttur.
Bu şikâyetlere tarafımızdan da katılmaktadır. TBMM’nin 28 Mart 1996 tarihli son uzatma kararında, bilindiği üzere, söz
konusu şikâyetler makes bulmuştur. Hükümetimiz 30 Haziran 1996 tarihinde yapılacak TBMM oylamasına değin bahse konu
problemlerin ortadan kaldırılması için gerekli çabaları harcamaktadır.
Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması ve bölgede PKK faaliyetlerinin son bulması, Türkiye için vazgeçilmeyecek bir
prensiptir. Bu husus, Huzur Harekatının uzatma kararlarında yer almasının yanında, müttefiklerimize de her fırsatta vurgulaya
geldiğimiz bir husustur. Arzumuz Iraklı gruplar ile Bağdat Yönetimi arasında, görüşmeler yoluyla, Kuzey Irak halkının bir güvenlik
endişesi taşımadan yaşıyabileceği ve Irak’ın toprak bütünlüğü prensibi çerçevesinde bir çözüme ulaşılmasıdır.
11. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/548)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı soruların Başbakan Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün 94 üncü
maddesince gereğini arz ederim.
Hakan Tartan
İzmir

1. Son günlerde, halk arasında “deli dana” olarak nitelenen BSE virüsünden kaynaklanan hastalık gündemde en ön sıraya
çıkmıştır. Bu hastalığın olumsuz etkileri de basınımıza yansımaktadır. Ağustos 1995 tarihinden sonra İngiltere, İrlanda ve
İskoçya’dan Türkiye’ye et ve canlı hayvan ithalatı yapılmış mıdır?Yapılmışsa miktarı nedir? Hangi firmalar tarafından ithalat
gerçekleşmiştir?
2. İthalatta “menşei şehadetnamesi” konusunda ne gibi önlemler alınmaktadır? Bazı firmaların İngiltere, İrlanda ve İskoçya
menşei taşıyan et ve canlı hayvanları başka ülkelerin menşei altında getirdiklerine ilişkin söylentiler vardır. Bunu engelleyici ne
gibi çalışmalar yapılmaktadır?
3. Hastalıklı hayvanların bazı organlarının kozmetik sanayiinde kullanıldığı ileri sürülmektedir. Bu nedenle bazı Avrupa
ülkeleri İngiltere’den kozmetik alımını durdurmuştur. Türkiye’de bu konuda ne tür önlemler alındı?İngiltere’den belli bir süre
için, kozmetik ithalatının durdurulması düşünülüyor mu?
4. Bu arada canlı hayvan ithalatındaki özensizlik veba hastalığında yeniden ortaya çıkmasına neden oldu?Kaç veba vakasına
rastlandı?Bu konuda ne tür önlemler alındı?

T.C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 28.5.1996
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı :AİD/BŞV-3/1096/32038
Konu :Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :8.4.1996 tarih ve 548-1089/2822 sayılı yazınız.
Devlet Bakanlığının 25.4.1996 tarih ve 012/2.02.491 sayılı yazısı ile Bakanlığımıza intikal ettirilen ilgide kayıtlı yazınız
ekindeki İzmir Milletvekili Sayın Hakan Tartan’a ait yazılı soru önergesi incelenmiş olup Bakanlığımızca hazırlanan görüşümüz
ekte gönderilmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
İsmet Attila
Tarım ve Köyişleri Bakanı
Bilgi Notu
7/548-1089 esas nolu İzmir Milletvekili Sayın Hakan Tartan’ın “deli dana” hastalığına ilişkin yazılı soru önergesine
hazırlanan Bakanlık görüşümüz.
1. 9.8.1995 tarihli Bakanlığımız tebliği ile Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının verdiği ithal izni çerçevesinde
Bakanlığımızdan kontrol belgesi alan Adana Güneş Tarım Ürünleri Firması tarafından 1995 yılı Aralık ayında 20 ton ve 1996
yılı Ocak ayında 20 ton olmak üzere toplam 40 ton Lenf ve sinir dokularından arındırılmış kemiksiz et İngiltere’den ithal edilmiş
olup, ithal edilen bu etler kesinlikle herhangi bir risk taşımamaktadır. Bakanlığımızca canlı hayvan ithalat müsaadesi verilmemiştir.
2. Ülkemize ithal edilecek canlı hayvan ve hayvansal ürünler daha ithal edilmeden evvel Bakanlığımızdan “Kontrol Belgesi”
alınması aşamasında ihracatçı ülkenin gerek hayvan sağlığı ve gerekse insan sağlığı açısından potansiyel bir risk teşkil edip
etmediğine bakılmakta ve uluslararası salgın hastalıklar ofisinin (OİE) hastalık bültenlerine girip girmediği incelendikten sonra
uygun görüldüğü takdirde kontrol belgesi verilmektedir. Bu suretle kontrol belgesi alma aşamasından menşe araştırması yapılmakta
olup ayrıca yasaklı ülkeler orjinli hayvanların 3 üncü ülkelerden ülkemize girişinin engellenmesi içinde hayvanların ithal edileceği
ülkede doğup büyüdüğünü teyid eden resmî bir belge ile bu belgenin Dışişleri Bakanlığımızın yurt dışı temsilciliklerimizden
onaylanması şartı getirilmiştir. Bütün bunlara ilaveten 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca fiili ithalat
sırasında menşe şahadetnamesi aranmakta ve incelenmektedir.
3. BSE hastalığı nedeniyle İngiltere, İrlanda, İskoçya’dan memeli hayvanlardan elde edilen her türlü ürünün ithalatı
yasaklanmıştır. Kozmatik ithalat müsaadesi Sağlık Bakanlığınca verilmektedir.
4. Ülkemize ithal edilen bütün hayvanların sağlık muayene ve kontrolleri çok sıkı bir şekilde yapılmakta olup, ülkemize insan
ve hayvan sağlığına olumsuz etki yapacak bir ülkeden ithalata izin verilmemektedir.
Yurt dışından ithal edilen damızlık hayvanlar ihracatçı ülke topraklarında Bakanlığımızca görevlendirilen Veteriner Hekim
ve Zooteknistler tarafından kontrol edilmekte ve ayrıca ülkemize ithal edilen tüm hayvanlar gümrük kapılarında görevli veteriner
hekimler tarafından da sağlık muayene ve kontrolünden geçirilmektedir. Kasaplık ve besilik hayvanlardan aynı şekilde gümrük giriş
kapılarında oluşturulan seçim ve muayene heyetleri tarafından kontrole tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla ithal edilen hayvanların
vebalı olması mümkün değildir. Ancak ithal edilen hayvanlarda zaman zaman uzun yol şartlarına bağlı olarak yaralanmalar
olabilmektedir.
12. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, iç ve dış borçlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk
Söylemez’in yazılı cevabı (7/553)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim. 1.4.1996
Mehmet Elkatmış
Nevşehir

Sorular :
1. 1 Ocak 1996 - 31 Mart 1996 tarihleri arasında, hangi tarihlerde ne miktar iç borçlanma yapılmıştır?
2. Bu borçlanmaların faiz hadleri ve süreleri nedir?
3. Yine belirtilen süre içerisinde hangi ülkelerden ve kuruluşlardan ne miktar ve süreli, dış borçlanma yapılmıştır?

T.C.
Başbakanlık 20.5.1996
Hazine Müsteşarlığı
Sayı :B.02.1-HM.0.KAF.01.02/54555-10/19892
Konu :Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın Başbakana tevcih ettiği 1.4.1996 tarih ve 7/553-1095 sayılı yazılı soru
önergesi.
Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın İlgide kayıtlı yazılı soru önergesi ile talep etmiş olduğu bilgileri içeren tablolar
ilişikte sunulmaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
H. Ufuk Söylemez
Devlet Bakanı
Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
13. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın;
Kamu Bankalarının kanunî ve idarî takipte olan alacaklarına,
Kamu Bankalarının Bull-Note işlemlerine,
İlişkin Başbakandan soruları ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/554, 555)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim. 1.4.1996
Mehmet Elkatmış
Nevşehir
Sorular :
1. Kamu Bankalarının verdiği krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı kanunî takipte olan alacaklarının miktarı ne
kadardır?
2. Yine kamu Bankalarının verdiği krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı idarî takipte olan alacaklarının miktarı
ne kadardır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim. 1.4.1996
Mehmet Elkatmış
Nevşehir
Sorular :
1. Kamu Bankaları tarafından şimdiye kadar Bull-Note tabir edilen yolla uluslararası Banka ve finans kuruluşları, vs.’den ne
miktar işlem yapılmıştır?
2. Bull-Note işlemlerini hangi kamu bankası ne miktar ve hangi kuruluşlardan yapmıştır?
3. Yapılan bu Bull-Note işlemlerinden ne miktar gelir elde edilmiştir?
4. Yapılan Bull-Note işlemlerinden dolayı kamu bankalarının halen uluslararası piyasadan ne kadar alacakları vardır?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.002/15-772 29.5.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 9.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/554-1096/2843 ve 7/555-1097/2844 sayılı yazıları
Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi yazı ekinde alınan yazılı soru
önergelerinde yer alan sorularla ilgili olarak Bakanlığıma bağlı kamu bankalarından alınan cevaplar ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Dr. Rüşdü Saracoglu
Devlet Bakanı
Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü
Önerge Numarası : 7/554
Soru 2. Kamu Bankalarının verdiği krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı idarî takipte olan alacaklarının miktarı
ne kadardır?
Cevap : 2. Aralık 1995 itibariyle idarî takip hesaplarında; nakit kredilerden 735 355 577 000 TL., tazmin edilen Türk Parası
teminat mektuplarından 300 826 000 TL. olmak üzere toplam 735 656 403 000 TL. alacağımız bulunmaktadır.
Önerge Numarası 7/555 :
Sorular :
1. Kamu Bankaları tarafından şimdiye kadar Bull-Note tabir edilen yolla uluslararası Banka ve finans kuruluşları, vs.’den ne
miktar işlem yapılmıştır?
2. Bull-Note işlemlerini hangi kamu bankası ne miktar ve hangi kuruluşlardan yapmıştır?
3. Yapılan bu Bull-Note işlemlerinden ne miktar gelir elde edilmiştir?
4. Yapılan Bull-Note işlemlerinden dolayı kamu bankalarının halen uluslararası piyasadan ne kadar alacakları vardır?
Cevap :
Bankamızca sözkonusu yöntemle herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Devlet Bakanlığı
Sn. Dr. Rüşdü Saracoglu
İlgi 26.4.1996 tarih ve B.02.0.002/421 sayılı yazınız.
1993 yılında yapılan kontratlara dayalı olarak, Bankers Trust İnternatıonal London, Morgan Stanley London ve Merill Lynch
London adlı uluslararası finans kuruluşlarından USD 110 milyon tutarında türev kâğıt (bull note) alınmış idi.
Söz konusu menkul kıymet port föyündeki değer azalışını önlemek için Yönetim Kurulumuzun 27.10.1994 tarih ve 16 sayılı
oturumunda alınan kararla, mevcut portföyde değişim yapılmış, USD 53 427 000 Amerikan, GBP 17 711 750 İngiliz ve DEM 253
050 000 Alman Hükümet tahvillerinden oluşan ana para garantili ortalama 20 yıl vadeli yeni bir portföy oluşturulmuştur.
Bu yeni portföyün ana para garantili olarak sağlanmasına rağmen uzun vadeli olması ve Bankamız aktif yapısı içinde olumsuz
bir görünüm arz etmesi dikkate alınarak yeniden muhabir bankalar ve yabancı finans kuruluşları ile yapılan görüşmeler sonucu
yabancı menkul kıymetler portföyü Kasım/1995 ayı itibariyle uluslararası piyasalarda tedavülde bulunan ve % 100 garantili, ancak
vadesi 10 yılın altındaki yeni menkul kıymetlerle değiştirilmiştir.
Bu konuda alınan karar, USD/DEM paritesi Bankamız lehine en uygun olduğu noktada yürürlüğe konarak portföyün nominal
değeri 240 000 000 $’dan banka lehine 23 000 000 $ artış sağlanarak 263 000 000 $’a çıkarılmıştır.
Mevcut portföyde zaman içinde bankamız lehine oluşabilecek gelişmeler sürekli izlenmekte ve değerlendirilmektedir.
Saygılarımızla.
Türkiye Halk Bankası A.Ş.
Genel Müdürlüğü
H. Barbaros Olcay Yenal Ansen
Genel Müdür Yrd. Genel Müdür
Türkiye Halk Bankası Genel Müdürlüğü
Soru : 1. Kamu Bankalarının verdiği krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı kanunî takipte olan alacaklarının
miktarı ne kadardır?
Cevap : 1. Bankamızın kullandırmış olduğu nakdî ve gayrinakdî kredilerden doğan ve kanunî takibe intikal eden net risk
bakiyemiz 31.12.1995 tarihi itibariyle 1 323 milyar liradır.
Soru : 2. Yine Kamu Bankalarının verdiği krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı idarî takipte olan alacaklarının
miktarı ne kadardır?
Cevap : 2. Bankamızın kullandırmış olduğu nakdî ve gayrinakdi kredilerden doğan ve idarî takibe intikal eden net risk
bakiyemiz 31.12.1995 tarihi itibariyle 85 milyar liradır.
T.C.
Devlet Bakanlığına
Ankara
İlgi : 26.4.1996 Tarih ve B.02.0.002/421 sayılı emirleriniz.
İlgi emirleriniz ekinde gönderilen konu ile ilgili Bankamızca herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Arz ederiz.
Saygılarımızla.
T. Vakıflar Bankası T.A.O.
Genel Müdürlüğü
Fehmi Gültekin Altan Koçer
Genel Müdür Genel Müdür Yrd.
Sayın
Dr. Rüşdü Saracoglu
Devlet Bakanı
Bakanlıklar/Ankara
İlgi : 26.4.1996 tarih, B.02.0.002/421 sayılı emirleriniz,
1. Kanunî takipteki alacaklar;
31.12.1995 tarihi itibariyle Bankamızda kanunî takibe intikal etmiş riskler toplamı 2 554 793 000 000 TL.’dır.
1995 yılı sonu itibariyle kanunî takip hesaplarında izlenen risklerin tamamına karşılık ayrılmıştır.
Kanunî takipteki firmalardan 558 adedinin riski ödeme planına bağlanmış gerek kanunî takip gerekse idarî yoldan yapılan
toplam tahsilat 932 235 000 000 TL.’dır.
1995 yılı içerisinde 391 firmadan olan alacağımız tahsil ve tasfiye edilerek dosyaları kapatılmıştır.
2. İdarî takipteki alacaklar;
31.12.1995 tarihi itibariyle idarî takip hesaplarında izlenen riskler toplamı 352 763 000 000 TL.’dır.
1995 yılı sonu itibariyle idarî takip risklerinin tamamına karşılık ayrılmıştır.
İdarî takip hesaplarında izlenen firmalardan 1995 yılında 20 702 000 000 TL. tahsilat sağlanmıştır.
Riskleri ödeme planına bağlanan ve kanunî takipteki firmalardan tahsilatlar devam etmekte olup 1996 yılı içerisinde yapılan
tahsilat 286 064 000 000 TL.’ya ulaşmıştır.
Bilgilerinize arz ederiz.
Derin Saygılarımızla.
Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O.
Genel Müdürlüğü
Altan Koçer Fehmi Gültekin
Gen. Müd. Yrd. Genel Müdür
Türkiye Emlak Bankası Genel Müdürlüğü
Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış tarafından cevaplandırılması istenen sorularla ilgili açıklamalar aşağıdadır.
Soru : 1. Kamu Bankaları tarafından şimdiye kadar Bull-Note tabir edilen yolla uluslararası Banka ve finans kuruluşları,
vs.’den ne miktar işlem yapılmıştır?
Cevap : 1. Türkiye Emlak Bankası A.Ş. şimdiye kadar uluslararası Banka ve finans kuruluşları vb.’den hiç bir Bull-Note işlemi
yapmamıştır.
Soru : 2. Bull-Note işlemlerini hangi kamu bankası ne miktar ve hangi kuruluşlardan yapmıştır?
Cevap : 2. Hangi kamu bankalarının Bull-Note işlemi yaptığı tarafımızca bilinmemektedir.
Soru : 3. Yapılan bu Bull-Note işlemlerinden ne miktar gelir elde edilmiştir?
Cevap : 3. Hiçbir Bull-Note işlemi yapılmadığından herhangi bir gelir elde edilmemiştir.
Soru : 4. Yapılan Bull-Note işlemlerinden dolayı kamu bankalarının halen uluslararası piyasadan ne kadar alacakları vardır?
Cevap : 4. Bugüne kadar herhangi bir Bull-Note işlemi yapılmadığından Türkiye Emlak Bankasının uluslararası piyasadan
hiçbir alacağı yoktur.
Soru : 5. Kamu Bankalarının verdiği krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı kanunî takipte olan alacaklarının
miktarı ne kadardır? Yine Kamu Bankalarının verdiği krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı idarî takipte olan
alacaklarının miktarı ne kadardır?
Cevap : 5. Bankamızın 30.4.1996 tarihi itibariyle Tahsili Gecikmiş Alacakları;
İdarî Takip 202 644 714 448 TL.
Özel Takip 638 535 697 TL.
Kanunî Takip 3 102 850 969 552 TL.
olmak üzere toplam 3 306 134 219 697 TL.’dır. Bu toplam içinde 748 802 883 796 TL. yuva kredilerinden kaynaklanmakta olup,
toplam Tahsili Gecikmiş Alacaklarımızın, toplam plasmanlarımıza oranı % 1.73’tür.
14. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, et ithalatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet
Attila’nın yazılı cevabı (7/567)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla
arz ederim. 3.4.1996
Tevhit Karakaya
Erzincan
1. 1995 yılında ve 1996 yılının ilk üç ayında, hangi kurum ve kuruluşlar, ne kadar et ithal etmişlerdir?
2. İthal edilen etler;
a) Hıfzısıhha Kurumunda tahlil edilmiş midir?
b) Bu kurum, 1995 yılında bu çerçevede kaç tahlil yapmıştır?
c) Hangi ithalatçı firmaların etleri Hıfzısıhha kurumunda tahlil edilmiştir?
d) İthal etlerin tahlilleri, kaç ton et için geçerlidir?
3. Kamu kurum ve kuruluşlar;
a) 1995 yılında et ithal eden hangi firmalardan, ne kadar et almışlardır?
b) Bu kurumların stoklarında halen ithal et bulunmakta mıdır?
c) Bu Kurumlar, et ithal eden firmalardan et alırken Hıfzısıhha’dan tahlil raporu istemişler midir?
4. Et ithali, halen devam etmekte midir?

T.C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Araştırma Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
Sayı : AİD/BŞV-3/1095-32037 28.5.1996
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.4.1996 tarih ve 567-1123/2897 sayılı yazınız.
Devlet Bakanlığının 25.4.1996 tarih ve 012/2.02.490 sayılı yazısı ile Bakanlığımıza intikal ettirilen ilgide kayıtlı yazınız
ekinde Erzincan Milletvekili Sayın Tevhit Karakaya’ya ait yazılı soru önergesi incelenmiş olup Bakanlığımızca hazırlanan
görüşümüz ekte gönderilmektedir.
Bilgilerinizi arz ederim.
İsmet Attila
Tarım ve Köyişleri Bakanı
Bilgi Notu
7/567-1123 Esas Nolu Erzincan Milletvekili Sayın Tevhit Karakaya’nın et ithalatına ilişkin yazılı soru önergesine hazırlanan
Bakanlık görüşümüz.
1. 1995 yılı içerisinde ekte isimleri liste halinde verilen firmalar tarafından 45102 ton et ithalatı yapılmıştır. 1996 yılı fiilî
ithalatı 8448 tondur.
2. İthal edilen etler :
a) İthal edilen etlerin analizleri (Hormon analizleri, fiziksel, kimyasal ve Mikrobiyolojik analizleri) Bakanlığımız
laboratuvarlarında yapılmaktadır. Hıfzısıhha Laboratuvarı Sağlık Bakanlığına aittir.
b) ithal edilen etlerde numune alma metodları esaslarına göre her partiyi temsil edecek şekilde numune alınarak analiz
yapılmaktadır.
c) Yapılan tüm et ithalatlarında firma gözetmeksizin analizler yapılmaktadır..
d) Numune alma metodları esasları dahilinde ithal edilen etleri temsil edecek şekilde numune alınarak analiz yapılmaktadır.
3. İthalatçı firmaların etleri hangi kuruluşlara sattığı Bakanlığımızca bilinmemektedir.
4. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yürürlükteki ithalat rejimine göre ithalat devam etmektedir.
1995 Yılında Et İthal Eden Firmalar
– Aytaç Dış Tic. – Pınar Deniz
– Iboral Tic. – Pınar Yem
– ECHO Gıda – Assan Gıda
– Eteks – AS-Sac
– Etçiler – Bozbeyoğlu Et
– Melita – Fırat Et
– Van-Et – Maret
– Gençler
– Tusuteks – Devir Deri
– Yaşar Dış Tic. – Ettat Gençoğlu
– İnter Gıda – Pınar Su
– İmeks – Pınar Un
– Tepetaş – Balet
– Pınar Et – Tempo
– Denen – İlhan Pehlivan Et
– Oral Et – Gandez Dış Tic.
– Başyazıcıoğlu – Florya Tic.
– G. C. Gıda – Gambe Tic.
– Tamet – Flora Tic.
– Entaş – Başbil Tic.
– Sartraog – Et-Tav
– Elif Et – Erhan Balta
– Kipa Pazarlama – Başkent Et
– Maş Tarımsal – Ege Can Et
– İsmer – Attoğlu Dış Tic.
– Tark Tarımsal – Ekim Dış Tic.
– Etsan Gıda – Özdanacı
– Dörtler – Özsu
– Aret – Çetin Gıda
– Tansaş – İstek Turizm
– Karatar Turizm – Bulut Besicilik
– Öngel Et – Odabaşı Tic.
– Anadolu Et – Mete Dış Tic.
– Maç Tarımsal
– Melita Gıda – Aksaray Duygu Gıda
– Berka İnş. – Halikarnas Turizm
– Bulata Deri – Tidaş Tic.
– Başaran Tic. – Harmancı Et
– Özdanacı Et – Orel Domda Tic.
– Boral Et – Naç Dış Tic.
– Besler Et – Hasan Tahsin
– Özçakır Gıda – Berma Tic.
– Üç Nokta Tic. – Betan Gıda

15. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul-Boğaziçinin imar durumuna ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/571)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Bülent Akarcalı
İstanbul
İstanbul ili Boğaziçi imar mevzuatı tamamen yetersiz hale gelmiş ve kaçak inşaatı destekler bir durum ortaya çıkmıştır.
1. Boğaziçinin imar durumu netleştirmek ve kaçak yapılaşmayı durdurmak için ne gibi mevzuat değişikliği planlamaktasınız?
T.C.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1328 23.5.1996
Konu : İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın yazılı soru önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 11.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1288/3391 sayılı yazısı. (7/571)
İlgi yazı ilişiğinde alınan, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın “Boğaziçi’nin imar durumunu netleştirme ve kaçak
yapılaşmayı durdurmak için ne gibi bir mevzuat değişikliği planlanmakta olduğu”na dair Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru
önergesi incelenmiştir.
İstanbul megapolünün, dolayısıyla Boğaziçi’nin imar sorunlarının büyük boyutlara ulaşmasındaki temel nedenlerden birisi
göç olayıdır. İstanbul’a her yıl göç dolayasıyla 500 000 kişi gelmektedir.
Göç olgusunun neden olduğu temel imar sorunu ise konut, gecekondu ve kaçak yapılaşma sorunudur. İstanbul’da halen mevcut
1 milyon 300 bir konutun 138 binini gecekondular, 112 binini imara aykırı yapılar oluşturmaktadır.
Bu yapılar yoğun olarak hazinenin, belediyelerin, ormanın, vakıfların arazileri gasp edilerek inşa edilmekte olup; sık sık
gündeme gelen “İmar Aflarının” da teşviki ile arazi mafyasının eline geçmiştir.
Gecekondu ve kaçak yapılaşma sorunundan İstanbul’un tarihî, kültürel ve doğal güzelliklere sahip Boğaziçi de nasibini almış,
ilgili idarelerin kanunlar ile verilen yetki ve görevleri zamanında kullanmaması da sorunların katlanarak büyümesine neden
olmuştur.
İstanbul’un imar sorunlarının diğer bir nedeni de yasal ve yönetsel sorunlardır. Ülke bütününde Bölge Planlama pratiği
olmadığı gibi, İstanbul ve bazı çevre illeri içine alan bir bölge belirleyen ve bu bölgeyi planlayan çalışmalar yoktur.
Boğaziçinin sorunlarını tek başına ele alıp çözüm üretmek oldukça zordur. İstanbul’un güncelliği olan Çevre Düzeni Planı ve
Nazım Planının bulunmaması, Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında plan onama konusunda çatışmalar yaşanması, ilçe
belediyelerini ıslah imar planları ile parçacı çözümler üretmeye itmiş; çevreye olumsuz etkileri olan kentsel gelişmeye ivme
kazandıran bu planlardan Boğaziçi için de üretilmiştir.
İstanbul genelinde ve Boğaziçi özelinde yaşanan yönetsel sorunlar, yasaların ve mevcut örgütsel yapının yetersizliğinden çok
işbirliği ve denetim eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Yaşanan yönetsel ve yapısal sorunlar, Türkiye genelinde planlama ve imar
uygulamalarında yaşanan sorunlardır. İmar mevzuatının çok parçalı yapısı, İstanbul ve Boğaziçi yetki karmaşasına neden
olmaktadır.
1985 yılında yapılan düzenleme ile yerel yönetimlere verilen planlama yetkileri daha sonra yapılan yasal düzenlemelerle farklı
merkezi yönetimlere devredilmiş, imar mevzuatında yetki karmaşası yaratılmıştır. (Turizm Teşvik Kanunu, Çevre Kanunu vb.)
Bakanlığımız; Türkiye genelinde planlamanın ve imar mevzuatının yapısal sorunlarının çözümünü, yaptırım gücü olan genel
bir yasal düzenleme kimliğine kavuşturulacak “İmar Kanununda” aramak gerektiğini düşünmektedir.
Bu amaçla 3194 Sayılı İmar Kanununun revize edilmesi için çalışmalara başlanmış, yerinden yönetim ilkesinden ödün
vermeyen, yetki karmaşasını gidermeye yönelik ve merkezi/yerel kurumlararası işbirliği ve eşgüdümü sağlayan bir tasarı
hazırlanmıştır.
Bakanlığımız; imara ilişkin her türül yasal düzenlemede, yukarıda belirtilen yasal ilkelerin yanısıra kesinlikle İmar Affına yer
verilmemesi, mevcut örgütsel yapıların dışında yeni yapılar oluşturulmaması konusunda kesin bir tutum izlemektedir.
Boğazici özelinde ise :
Başbakanlık tarafından hazırlanan “İstanbul İçme ve Kullanma Suyu Havzaları ve Boğaziçi Koruma ve İmar İdaresi
Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” tasarısının Bakanlığımızca uygun görülmemesi üzerine;
1. Yerel yönetimler ile merkezi yönetimin işbirliğini sağlayıcı, yerel yönetimlere planlama, uygulama yönünde yetki veren,
ancak bu yetkiyi yönlendiren ve gerektiğinde etkin bir biçimde denetleyen yeni bir biçimde denetleyen yeni bir kuruluş şeması
getiren,
2. Planlama konusunda Bakanlığımıza bağlı bir idare oluşturan,
3. Planlama, koruma, uygulama ve denetim konusunda ayrıntılı hükümlere yer veren,
4. Aykırı uygulamaları caydırıcı önlemleri artıran,
yeni bir tasarı Bakanlığımızca hazırlanmış; ancak bu çalışmalar tamamlandığı sırada “İstanbul İçme ve Kullanma Suyu
Havzaları ve Boğaziçi Koruma ve İmar İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” bir kararname ekinde
Bakanlığımıza intikal etmiştir.
Tasarı, yukarıda değinilen ve Bakanlığımızın benimsediği genel ilkeler çerçevesinde incelendiğinde;
1. Tasarı ile yetki karmaşası yaratıldığı, yetki devri açısından Anayasaya aykırılık gündeme geldiği, belediye yönetimlerinin
tamemen devre dışı bırakıldığı,
Ayrıca; yetkileri alınan 73 belediyenin planlama ve uygulama sorunlarının çözümü için gerekli donanım (teknik eleman,
finansman) ihtiyacının karşılanmasında önemli sorunlar yaşanacağı, kaldı ki bu yetkinin imar konusunda deneyimi, bilgi birikimi,
teknik kadro uzmanlığı olmayan İl Özel İdaresine bağlı bir Başkanlığa verildiği,
2. Başbakanlık bünyesinde bulunacak teknik personelin gerek nitelik gerekse nicelik açısından imar konusunda her türlü yetkiye
sahip böyle bir kurumun ihtiyacını karşılamktan uzak olduğu,
3. Yerel yönetimlerin elindeki ruhsat verme yetkisinin Başkanlığa devredildiği, toplam 73 belediyeyi kapsayan bir tasarıda, tüm
ruhsat işlemlerinin tek bir merkez eliyle yürütülmesini öngörmenin tıkanıklığa yol açacağı,
4. Tasarıda “İmar Affı” anlamına gelen yasal düzenleme yapıldığı saptanmıştır.
Koruma amacıyla hazırlanan bir tasarıda, imar affını gündeme getiren hükümlere yer verilemsinin uygun olmadığı
Bakanlığımızca belirtilerek, bu hükümlerin tasarı metninden çıkartılması,
Ayrıca; 3194 Sayılı İmar Kanununun 48 inci maddesi ile Bakanlığımıza verilen Yüksek Koordinasyon Kurulunun sekreterya
hizmetini yürütme görevinin, bu konudaki bilgi birikimi ve deneyimi gözönüne alınarak yine Bakanlığımıza verilmesi sağlanmıştır.
İhdas edilen kadrodaki teknik elemanların sayısal olarak artırılması ve uzmanlık dallarının çeşitlendirilmesi, Kanun
kapsamında kalan alanlarda fen ve imar konusunda Bakanlığımıza yetki verilmesine paralel olarak, Bakanlık içinde yeni kadrolar
oluşturulması temin edilmiştir.
Ancak tasarının, yerel yönetimlerin yetkilerini il Özel İdaresine devreden böyle geniş bir alanda tüm planlama ve uygulama
işlemlerinin tek bir merkez eliyle yürütülmesini öngören, imar sorunlarına parçacı bir yaklaşım göstererek yeni bir yetki karmaşası
yaratan hükümleri konusunda, Bakanlığımızın endişeleri devam etmektedir.
Bilgi ve gereğini arz ederim.
Mehmet Keçeciler
Bayındırlık ve İskân Bakanı

Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.

16. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, büyük kentlerdeki kaçak yapılaşmaya ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/572)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Bülent Akarcalı
İstanbul
1. Büyük kentlerimizi saran kaçak yapılaşmayı önlemek için özel ne gibi tedbir düşünmektesiniz?
2. Bu kaçak yapılaşmaya yol açan karmaşık imar mevzuatını yeniden düzenlemek ve basitleştirmek için ne gibi
hazırlıklarınız vardır?
T.C.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1326 23.5.1996
Konu : İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın yazılı soru önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 11.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1288/3391 sayılı yazısı. (7/572)
İlgi yazı ilişiğinde alınan, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın “Büyük kentlerimizi saran kaçak yapılaşmayı önlemek
için düşünülen tedbirler ve bu doğrultuda imar mevzuatını yeniden düzenleme hususundaki çalışmalar”a dair Bakanlığımıza
yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.
İstanbul başta olmak üzere, bütün büyük kentlerimizi saran gecekonduların ve imar mevzuatına aykırı yapıların temel nedeni
yoğun iç göçtür.
Büyük kentlere göç edenler, yoğun olarak hazinenin, belediyelerin, ormanın, vakıfların arazilerini gasp ederek inşaat yapmakta;
sık sık gündeme gelen “İmar Afları” ile bu tür yapılaşma teşvik edilmekte, hatta bu alanlar arazi mafyasının eline geçmektedir.
İlgili İdarelerin kanunlar ile verilen yetki ve görevleri zamanında kullanmaması da sorunların katlanarak büyümesine neden
olmaktadır.
Gecekondu ve kaçak yapılaşma sorunu nedeni ile imar planı yapmanın yararı kalmamakta ve plan disiplini ortadan
kalkmaktadır. Oluşan sağlıksız yerleşim bölgeleri çevre sorunları yaratmaktadır.
Büyük kentlerin aldığı iç göçü engellemenin en temel yolu, kırsal nüfusu büyük kentlere göçe zorlayan ekonomik, sosyal ve
kültürel sorunları çözmektir. Bu doğrultuda öncelikle, ülke bütününde genel fiziksel, ekonomik, sosyal, kültürel, sektörel faaliyetlere
ilişkin mevcut kullanım ve gelişme kararlarının ülkesel dağılımına göre planlama amaç ve ihtiyaçları doğrultusunda bölgeler
belirlenmeli, bu bölgelerde yapılacak çalışmalar ile alt ölçekli planlara veri oluşturacak politikalar belirlenmelidir.
Büyük kentlerin yaşadığı en önemli yönetsel sorun ise Büyükşehir ve ilçe belediyeler arasında plan, onama konusunda çatışma
yaşanmasıdır. Bu nedenle ilçe belediyeler, ıslah imar planları ile parçacı çözümler üretmeye yönelmişlerdir.
Bilindiği üzere; 1985 yılında yapılan yasal düzenleme ile planlama ve uygulama konusundaki yetkiler yerel yönetimlere
devredilmiştir. Ancak; bu düzenlemeyi takiben, bazı yetkiler yerel yönetimlerden alınarak çok farklı kurum ve kuruluşlara (Özel
Çevre Koruma Kurulu, Turizm Bakanlığı, Çevre Bakanlığı vb.) dağıtılmış, planlama ve imar hizmetlerinde çok başlı ve karmaşık
bir yapının oluşmasına neden olunmuştur. Diğer taraftan, Büyükşehir Belediyelerinin henüz metropoliten alan yönetimi statüsünde
örgütlenmelerinin sağlanamayışı, ilçe belediyeler arasında ve Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeler arasında yaşanan
koordinasyon sorunları, imar hizmetlerinde aksamalara yol açmış; denetim ve koordinasyonu sağlanamayan gelişmeler gözlenmiştir.
Gecekondulaşma ile imar mevzuatına aykırı yapılaşmaya neden olan bu sorunlar, sadece Bakanlığımız çalışmaları
kapsamında kalan mevzuatın yeniden düzenlenmesi ile çözümlenebilecek nitelikte olmayıp, bunların çözümü için temel ve istikrarlı
hükümet politikalarına gereksinim vardır.
1985 yılında yapılan yasal düzenleme ile Belediyeler sadece imar konularında yetkilendirilmiş, ancak bu yetkiyi kullanma
araçları sağlanmamış ve bu yetkilerinin kötüye kullanılması halinde devreye girebilecek örgütsel yapılar oluşturulmamıştır.
Yukarıda saydığımız ve bunu takip eden bir seri sorunun çözümü amacı ile Bakanlığımız, “İmar Kanunu”nda gerekli
revizyonu yapmak üzere çalışmalarını tamamlama aşamasına gelmiştir.
Bu revizyon çalışmasında yeniden düzenlenen en önemli hususlar şunlardır :
– Yerinden yönetim ilkesinden ödün vermeden, yetki karmaşasının giderilmesi, alt ölçekli planlama ve uygulamaların mutlaka
yerel yönetimlerce yürütülmesi,
– Merkezi yönetim seviyesinde planlama konularında Bayındırlık ve İskân Bakanlığının birikimi ve tecrübesi gözönünde
bulundurularak tek yetkili ve etkin kurum olması,
– Yerel yönetimlerin ürettiği planların üst ölçekli planlara ve uygulamaların imar mevzuatına uygunluğunun
denetlenmesi konusunda Bayındırlık ve İskân Bakanlığının yetkili kılınması,
– Yerinden yönetim ilkesi doğrultusunda imar planlarının yine yerel örgütlerce denetlenmesini sağlamak üzere belediyelerde ve
valiliklerde imar komisyonları oluşturulması,
– Yerel yönetimlerin planlama ve uygulama konusunda yaşadıkları teknik eleman sıkıntısını giderebilmek, etkin ve ehil
kişilerce planların yürütülmesini sağlamak amacı ile nüfus grupları itibariyle beledeyelerin belli netilikte ve sayıda teknik eleman
istihdam etmelerini zorunlu hale getirmek,
– Büyükşehir ve ilçe belediyeler arasında plan onama konularında anlaşmazlığa düşülmesi halinde, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının hakem rolü üstlenmesi,
– Halkın ve meslek odalarının planlama sürecine etkin katılımını sağlamak (Bu bağlamda, planların askı sürecinden sonra
onaylanmasının ve halkın bu konuda gerçek anlamda bilgilendirilmesini, meslek odalarının imar komisyonunda yer almasını ve
plan-projelerin ilgili meslek odası denetiminden geçirilmesini sağlamak üzere bazı düzenlemeler yapılmıştır),
– Vatandaşın plana olan inancının sarsılmaması için umumî hizmet alanlarının kamu eline geçişini hızlandıracak önlemlerin
alınmasını, 5 yıllık imar programlarının gerçekçi hızlanmasını ve mutlaka süresi içinde uygulanmasını sağlamak,
– Cezaların caydırıcı hale getirilmesi, imar mevzuatına aykırı yapılaşmaya neden olan ve görevini suistimal eden mahallî
yöneticilere de hapis ve para cezası verilmesi,
– İnşaatın yerel yönetim dışında da oto kontrol yöntemi ile denetlenmesini sağlamak amacıyla “Yapı Sigortası” zorunluluğu
getirilmesi.
Bakanlığımızca yürütülen bu çalışmaların hayata geçirilebilmesi ve etkinliğinin sağlanması; bundan böyle “İmar Affına”
kesinlikle yer verilmemesi, mevcut örgütsel yapıların dışında ve onları dışlayacak örgütsel yapılar oluşturulmaması halinde
mümkün olabilecektir.
Ayrıca; 11.11.1993 tarih ve 93/5, 23.6.1994 tarih ve 1994/1, 10.11.1995 tarih ve 95/2 sayılı genelgelerimiz ile de gecekondulara
ve imar mevzuatına aykırı yapılara göz yumulmaması, yasal işlemlerin yasal süreler içerisinde prosedürüne uygun olarak yerine
getirilmesi, bu yapıları yasalaştıracak işlemlerden kaçınılması hususu, ilgili idarelere hatırlatılmış olup; Bakanlığımıza intikal
eden ve bu tür konuları içeren yakınmalar da takip edilmektedir.
Bilgi ve gereğini arz ederim.

Mehmet Keçeciler
Bayındırlık ve İskân Bakanı
17. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Bandırma Peroksit Fabrikasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/587)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim. 2.4.1996
Mustafa Baş
İstanbul

1. Etibanka bağlı Bandırma’daki Peroksit fabrikası hangi tarihte yapımı bitirilmiş, hangi tarihte kabulü yapılmış ve hangi
tarihte işletmeye açılmıştır?
2. İşletmeye açıldıktan ne kadar sonra tesis yanmıştır?
3. Tesisin yanma sebebi tespit edilmiş midir? Ne gibi işlem yapılmıştır?
4. Tesisin bugünkü TL. bazında maliyeti ne kadardır?
5. Bu yangındaki hasar o günkü ve bugünkü TL. bazından ne kadardır?
6. Tesisin ihale ve yapım safhasında Sovyet firmasının teklifinde örnek gösterdiği İsveç’teki Sovyet Lisansı ile çalışan fabrika
Etibank Teknik heyeti ve yetkililerce yerinde gezilmiş ve görülmüş müdür? Görülmüş ise geziye kimler katılmıştır? Bunlar rapor
hazırlamış mıdır? Görülmemiş ise firmanın güvenilirliği nasıl test edilmiştir?
7. Sovyet firmasıyla yapılan sözleşmede, işin süresi, gecikme cezası, ihtilafların çözüm şekli, taahhüde uyulmaması, problemin
nasıl çözüleceği, garanti süresi ve kapsamı gibi hususlara ilişkin maddelere niçin yer verilmemiştir? Sözleşmeyi hazırlayan,
imzalayan ve onaylayan Etibank yetkilileri kimlerdir? Bunların haklarında herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Yapılmamış ise
niçin yapılmamıştır?
8. Tesisin kontrollük hizmetini yürüten bir firma var mıdır? Yoksa kontrollük hizmeti nasıl yürütülmüştür? Etibank Personeli
böyle bir tesisin kontrollük hizmetini yürütecek nitelikte midir? Kontrollük hizmeti bir firmaya verilmiş ise dizayn ve proses
hatalarından dolayı firmaya rucu edilmiş midir? Etibank personeli tarafından yürütülmüş ise bunlar hakkında işlem yapılmış
mıdır?
9. Tesis Sovyet firmanın ve müteahhit firmanın sorumluluğunda olduğu halde niçin Etibank tarafından sigorta ettirilmiştir?
1991 yılında Etibank Ankara sigortaya daha fazla prim ödeyerek hasarı kendisi karşılamıştır. Bu hususta herhangi bir soruşturma
yapılmış mıdır?
10. Bu günkü (Mart 96) değerlerle 7 trilyon liraya malolmuş tesis küçük bir yangınla hurdaya ayrılırken Etibank yönetimi yeni
bir Hidrojen Peroskit tesisi için çalışmalara başlamış ve 1994 yılı rakamlarıyla 11 599 999 415 TL. masraf yapılmıştır. Bu meblağ
nerelere sarfedilmiştir?
11. Etibank Yönetim Kurulunun 29.2.1996 tarihli ve 4530/33 sayılı kararıyla, yeni tesisin kurulması için Hidrojen Peroksit
Sanayii ve Ticaret A.Ş. (HPSTAŞ) firmasına ortak olunması hususunda Genel Müdürlüğe yetki verilmiştir. Bu firma nasıl tespit
edilmiştir? Yeni tesis için ihale yapılmış mıdır?
12. Hükümetiniz, Bakanlığınız, milletin 7 trilyon lirasını toprağa gömenlerden hesap soracak mıdır? Yoksa hesap vermeyi mi
tercih etmektedir?
13. HPO yatırımı için yapılan harcamalarla ilgili olarak müessese kayıtlarındaki Ek sözleşme No. 1 için yapılan ödemeler ne
kadardır? Bu ödemeler nereye, neler için yapılmıştır?
T.C.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-654/9016 31.5.1996
Konu : Yazılı Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) T.B.M.M. Başkanlığının 16.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/587-1200/3126 sayılı yazısı.
b) Devlet Bakanlığının 25.4.1996 tarih ve B.02.0.012/2.02.495 sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş’ın Başbakana tevcih ettiği ve Millet Meclisi İçtüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince
cevaplandırılması istenen, 7/587 esas no.’lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Hüsnü Doğan
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş’ın yazılı soru önergesi ve cevapları (7/587-1200)
Soru : 1. Etibanka bağlı Bandırma’daki Peroksit fabrikası hangi tarihte yapımı bitirilmiş, hangi tarihte kabulü yapılmış ve
hangi tarihte işletmeye açılmıştır?
Cevap : Tesisin inşaat ve montaj müteahhidi Atilla Doğan firmasının taahhüt kapsamındaki işler Aralık 1986’da tamamlanmış
ancak, lisansör Rus firmasının sorumluluğundaki muhtelif proje tadilatı sebebiyle tesisin tamamlanması 1990 yılına kalmıştır.
Tesiste 25 Temmuz 1990 tarihinde işletmeye alma çalışmalarına başlanmış, ancak 5 Ağustos 1990 tarihinde çıkan yangın
sebebiyle bu çalışma yarıda kalmıştır.
Soru : 2. İşletmeye açıldıktan ne kadar sonra tesis yanmıştır?
Cevap : Yangın, deneme mahiyetindeki işletmeye alma çalışmalarına başlandıktan 11 gün sonra çıkmıştır. Dolayısıyla tesis
işletmeye alınmamıştır.
Soru : 3. Tesisin yanma sebebi tespit edilmiş midir? Ne gibi işlem yapılmıştır?
Cevap : Tesisin yanma sebebi, Etibank’a bağlı Bandırma Müessesesi tarafından oluşturulan bir heyet, İ.T.Ü. Uygulamalı
Araştırma Merkezi, Alman Degussa ve Norveç Nyro Bjerck firmaları tarafından ayrı ayrı zamanlarda incelenerek, bu konuda
değişik raporlar hazırlanmıştır. Bu tür tesislerde yangın riski yüksek olduğundan, yangın sebebi ile ilgili birbirinden farklı çok
sayıda görüş bulunmaktadır. İTÜ Uygulamalı Araştırma Merkezi raporunun sonuç kısmında “Patlama nedeni kesinlikle
saptanamamakla birlikte, borularda birikmiş oksitlenmiş çalışma çözeltisinin herhangi bir katalitik etkiyle içten patlayarak boruları
eritmiş olduğu ve erimiş noktadan dışarı çıkan oksijenle çalışma çözeltisinin tutuştuğu” ifadesi yeralmaktadır. Bandırma
Müessesesi ve diğer firmaların ortak görüşü ise yangının genel anlamda proses hatasından kaynaklandığı şeklindedir.
Soru : 4. Tesisin bugünkü TL. bazında maliyeti ne kadardır?
Cevap : Tesisin, 1995 yılı sonu itibariyle güncelleştirilmiş toplam proje harcaması 9.5 trilyon TL. civarındadır.
Soru : 5. Bu yangındaki hasar o günkü ve bugünkü TL. bazından ne kadardır?
Bandırma Müessesesinin raporlarına göre 1990 yılı rakamları ile yangında hasar gören malzeme, teçhizat ve emtia toplam
tutarı 6 001 961 476 TL.’dir. Bugünün rakamlarıyla bu değer yaklaşık 119 milyar TL.’ye tekabül etmektedir.
Soru : 6. Tesisin ihale ve yapım safhasında Sovyet firmasının teklifinde örnek gösterdiği İsveç’teki Sovyet Lisansı ile çalışan
fabrika Etibank Teknik heyeti ve yetkililerce yerinde gezilmiş ve görülmüş müdür? Görülmüş ise geziye kimler katılmıştır? Bunlar
rapor hazırlamış mıdır? Görülmemiş ise firmanın güvenilirliği nasıl test edilmiştir?
Cevap : Tesisin yapımı ile ilgili olarak, Lisansör firma tespitinde herhangi bir ihale sözkonusu değildir. Ayrıca karar
aşamasında bir tesis incelemesi de, yapılmamıştır. Ancak, tesiste üretilecek % 30 konsantrasyonlu hidrojen peroksitin % 70’e
çıkarılması amacıyla Ocak 1989’da bir Etibank heyeti yurt dışına gönderilmiş, bu kapsamda, Müessese Müdür Yardımcısı Ateş
Taneri ve Proje Müdürü Vedat Altınok, Norveç’te benzer teknoloji ile çalışan bir tesiste 1 günlük bir inceleme yapmış ve Ateş
Taneri tarafından bir izlenim raporu hazırlanmıştır.
Soru : 7. Sovyet firmasıyla yapılan sözleşmede, işin süresi, gecikme cezası, ihtilafların çözüm şekli, taahhüde uyulmaması,
problemin nasıl çözüleceği, garanti süresi ve kapsamı gibi hususlara ilişkin maddelere niçin yer verilmemiştir? Sözleşmeyi
hazırlayan, imzalayan ve onaylayan Etibank yetkilileri kimlerdir? Bunların haklarında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?
Yapılmamış ise niçin yapılmamıştır?
Cevap : Anılan hususların sözleşmede yeralmama sebepleri bilinmemektedir. Sözleşme 16.3.1977 tarihinde Genel Müdür Orhan
Sorguç ile Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özozan tarafından imza edilmiştir. Tesisin inşa edildiği 1980’li yıllardaki uygulamaları
yürüten kişiler ise Proje Tesis Dairesi Başkanları ile Müessese Müdürü Taşkın Akdeniz’dir.
Genel Müdürlükçe bu işte kusurlu bulunan lisansör Rus firması aleyhine dava açmak üzere tahkime başvurulmuş olup, tahkim
prosedürü devam etmektedir. Bu sebeple, sözleşmeyi hazırlayan, imzalayan ve onaylayan yetkililer ile ilgili herhangi bir işlem
yapılmamıştır.
Soru : 8. Tesisin kontrollük hizmetini yürüten bir firma var mıdır? Yoksa kontrollük hizmeti nasıl yürütülmüştür? Etibank
Personeli böyle bir tesisin kontrollük hizmetini yürütecek nitelikte midir? Kontrollük hizmeti bir firmaya verilmiş ise dizayn ve proses
hatalarından dolayı firmaya rucu edilmiş midir? Etibank personeli tarafından yürütülmüş ise bunlar hakkında işlem yapılmış
mıdır?
Cevap : Tesisin kontrollük işleri, Etibank tarafından yürütülmüştür. Kontrollük hizmeti, yapılan inşaat-montaj işinin projelerine
uygunluğunun denetimi olarak değerlendirildiğinde, Etibank personeli bu hizmeti yapabilecek niteliktedir. Bu husus Rus uzmanlarca
yangın öncesinede yapılan incelemelerde de teyid edilmiştir. Teknolojisi belirli tekeller altında ve yaygınlaşmamış olan bu tür
projelerde, teknolojik kontrol sadece lisans ve know-how sahibi firmanın yapabileceği bir iş olduğundan ve montaj Etibank ekibiyle
birlikte Rus uzmanların nezaretinde yapıldığından, kontrollük teşkilatı hakkında herhangi bir işleme gerek duyulmamıştır.
Soru : 9. Tesis Sovyet firmanın ve müteahhit firmanın sorumluluğunda olduğu halde niçin Etibank tarafından sigorta
ettirilmiştir? 1991 yılında Etibank Ankara sigortaya daha fazla prim ödeyerek hasarı kendisi karşılamıştır. Bu hususta herhangi bir
soruşturma yapılmış mıdır?
Cevap : Rus firmasının, mühendislik ve makine teçhizat satıcısı olarak, herhangi bir sigorta yükümlülüğü bulunmamaktadır.
İnşaat ve montaj müteahhidi Attila Doğan firması kendi kapsamındaki işlerle ilgili all-risks sigortasını, Etibank ise kendi
kapsamında bulunan donanım ile ilgili sigortayı yaptırmıştır. Yangın sonrasında sigortadan 9 milyar TL. civarında bir miktar
tahsil edilmiş olup, sigortaya daha sonra ödenen primdeki artış, sadece yanan tesisle ilgili değil, bütün Müesseseyi kapsayan rutin
güncelleştirme işlemi nedeniyledir. Dolayısıyla, soruşturmayı gerektiren herhangi bir husus bulunmamaktadır.
Soru : 10. Bu günkü (Mart 96) değerlerle 7 trilyon liraya malolmuş tesis küçük bir yangınla hurdaya ayrılırken Etibank yönetimi
yeni bir Hidrojen Peroskit tesisi için çalışmalara başlamış ve 1994 yılı rakamlarıyla 11 599 999 415 TL. masraf yapılmıştır. Bu
meblağ nerelere sarfedilmiştir?
Cevap : Yeni Hidrojen Peroksit projesi, yanan tesisi çalışır hale getirebilmek, bu mümkün olmuyorsa, Türkiye’de bir hidrojen
peroksit tesisi kurdurmak amacıyla yatırım programına alınmış bir proje olup, bu çerçevede 1992 yılından bugüne geniş kapsamlı
bir çalışma yürütülmüştür. Tesiste meydana gelen yangın nedeniyle, teknolojileri nisbeten daha güvenli olan, kartel üyesi, batılı 6
büyük firma ile yazışma ve görüşmeler yapılmış ve bu görüşmelerde, Bandırma’daki tesisin teknik, ekonomik ve emniyet
açılarından çalıştırılmasının mümkün olmadığı belirlenmiştir. Bunun üzerine, bu konularda tecrübeli bir kuruluş olan, Dünya
Bankasının alt kuruluşu IFC (International Finance Corperation) ile 9 Haziran 1993 tarihinde bir müşavirlik anlaşması imzalanmış
ve bu kuruluşun aracılığı ile bağımsız bir üretici olan ve Bandırma’dakine benzer küçük bir tesisi çalıştırmakta olduğu bildirilen
Çek CHZ firması ile temasa geçilmiş, ancak yapılan görüşmeler sonucunda, yaklaşık 30 milyon $ ilave yatırımla, emniyet ve
ekonomi açılarından batılı üreticilerle rekabet şansı bulunmamakla birlikte, tesisin rehabilite edilebileceği tespit edilmiştir. Ayrıca
uluslararası emniyet standartlarına uygunluğu konusunda tereddütler bulunan bu tür bir yatırım sigortalanmasında da güçlükler
çıkacağı düşüncesinden hareketle, bu alternatif terkedilmiş, yerine Etibank’ın cüz’i bir hisse ile katılacağı, modern, emniyetli ve
rekabet edebilir bir tesisin Ülkemizde kurulması için yerli ve yabancı firmalarla fizibilite çalışmaları ve müzakereler
yapılmıştır. Anılan 11 599 999 415 TL. harcamanın detayları aşağıda sunulmuş olup, büyük bir kısmını gerek mevcut tesisin
rehabilitasyonu ve gerekse kartel üyesi ve diğer firmalarla yapılan müzakerelerde Etibank’a müşavirlik hizmeti veren IFC’ye ödenen
hizmet bedeli teşkil etmektedir.
– IFC’ye açılan hizmet akreditifi 6 450
– Küşat gideri 167
– Kurumlar Vergisi 1 290
– Fon giderleri 90
– Komisyon gideri 75
– Sair Giderleri 2
– Finansman gideri 3 421
– Personel yolluk gideri 104
Toplam 11 599 Milyon TL.
Ayrıca, müşavirlik hizmetleri kapsamında IFC’ye ödenen miktar karşılığında, Etibank’ın ortak olarak katılacağı Hidrojen
Peroksit Sanayii ve Ticaret A.Ş.’de (HPSTAŞ) bedelsiz hisse alması şirket ortaklarınca kabul edilmiş olduğundan, bu masrafın
önemli bir kısmı HPSTAŞ tarafından karşılanmış olacaktır.
Soru : 11. Etibank Yönetim Kurulunun 29.2.1996 tarihli ve 4530/33 sayılı kararıyla, yeni tesisin kurulması için Hidrojen
Peroksit Sanayii ve Ticaret A.Ş. (HPSTAŞ) firmasına ortak olunması hususunda Genel Müdürlüğe yetki verilmiştir. Bu firma nasıl
tespit edilmiştir? Yeni tesis için ihale yapılmış mıdır?
Cevap : Yukarıda özetlenen çalışmalar sonucunda, ortaklık müzakeresi yapılan batılı firmaların tamamı Türkiye’de şu
aşamada yatırım yapmayı uygun görmediği için ve bunlardan bağımsız olarak, emniyetli ve rekabet edebilir bir teknoloji geliştirmiş
olan Alman Uhde firması ile bir lisans anlaşması yapıp mühendislik çalışmalarını başlatan HPSTAŞ firması, kredi için IFC’ye
müracaat etmiş ve Etibank’ın danışmanı olan IFC’nin girişimleri sonucu bu firma ile müzakerelere başlanmıştır. Müzakereler
sonunda bir mutabakat sağlanmış ve bu mutabakat çerçevesinde Etibank’ın hiçbir nakdî harcama yapmadan, tamamı arsa, bir miktar
kimyasal madde, daha önce yapılan müşavirlik masrafları ve uzun vadeli anlaşma bedeli kalemlerinden oluşan aynî sermaye katkısı
karşılığı % 28,2 hisse ile HPSTAŞ’ine ortak olması Etibank Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunca tasvip edilmiş ve konu ile ilgili
YPK kararı için müracaat edilmiştir. Bu tür bir ortaklığın ihale yoluyla temini mümkün olmadığından ve ispatlanmış bir
teknolojiye sahip bütün firmalarla müzakere yapıldığı ve bunlardan hiçbirinin Türkiye’de yatırım yapmaya istekli olmadığı
anlaşıldığı için herhangi bir ihale yapılması imkânı bulunmamaktadır. Esasen, batılı büyük hidrojen peroksit üreticileri aynı
zamanda en büyük sodyum perborat üreticileri olduklarından, Etibank’ın ve dolayısıyla Ülkemizin, uygun fiyatlı hidrojen peroksit
temini sonucu sodyum perborat üretiminde rekabet gücünü artırmasından çekindikleri için, bu firmaların Türkiye’de yatırım yapmak
yerine buraya kendi belirledikleri fiyattan (Avrupa’daki fiyatın yaklaşık iki katı) mal satmayı tercih edecekleri ve Türkiye’de bir
tesis kurulmasını engellemek isteyecekleri aşikardır.
Soru : 12. Hükümetiniz, Bakanlığınız, milletin 7 trilyon lirasını toprağa gömenlerden hesap soracak mıdır? Yoksa hesap
vermeyi mi tercih etmektedir?
Cevap : 1993 yılında zamanın Etibank Genel Müdürü Taşkın Akdeniz hakkında Bakanlığımız müfettişlerince yapılan
inceleme sonucu, düzenlenen inceleme raporunda sözkonusu kişinin kusurlu olmadığı tespit edildiğinden, herhangi bir işlem
yapılmamıştır. Olayın bir proses hatasından kaynaklandığı gerekçesi ile 1993 yılında Etibank, kusurlu olan Rus Firması aleyhine
dava açmak üzere tahkime başvurmuştur.
Soru : 13. HPO yatırımı için yapılan harcamalarla ilgili olarak müessese kayıtlarındaki Ek sözleşme No 1 için yapılan
ödemeler ne kadardır? Bu ödemeler nereye, neler için yapılmıştır?
Cevap : Ek sözleşme konusu işlerin bedeli 15 636 276 $ dış, cari yıllar fiyatlarıyla 2 459 450 654 TL. iç para olup, bu para
proje tadilatı nedeniyle ortaya çıkan ilave işler için harcanmıştır.
18. – Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, İstanbul-Tüp Geçit Projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/596)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun yazılı olarak Başbakan tarafından cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Doç. Dr. Kahraman Emmioğlu
Gaziantep
İstanbul Tüp Geçit Projesinin son durumu nedir?

T.C.
Ulaştırma Bakanlığ
Araştırma Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı 22.5.1996
APK : B.11.0.APK.010.00.00.A-7/674-13706
Konu : Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun yazılı soru önergesi hakkında.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 17.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7596-1239/3287 sayılı yazınız.
Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun Sayın Başbakan’a yönelttiği 7/596-1239 sayılı soru önergesinin cevabı ekte
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Ömer Barutçu
Ulaştırma Bakanı
Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun 7/596-1239 sayılı soru önergesi ve cevabı
Soru : İstanbul Tüp Geçit Projesinin son durumu nedir?
Cevap : Boğaz Tüp Geçişi projesi, Bakanlığımızca, 1985 yılında hazırlanan “Marmara Bölgesel Ulaşım Etüdü, İstanbul
Kentiçi Ulaşım Etüdü, İstanbul Metrosu ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi Fizibilite Etüdü Avan Projeleri” çalışması kapsamında
yer almıştır.
İstanbul Kentiçi Ulaşım sorununu uzun vadeli çözecek iki ana omurgadan birini oluşturan saatte tek yön 75 bin kişi
taşıyabilecek Kuzey-Güney doğrultusundaki 16 km.’lik Topkapı-4 üncü Levent Metrosu’nun inşaatı, bugün İstanbul Büyükşehir
Belediyesince sürdürülmektedir.
Doğu-Batı istikameti 12,5 km. Uzunluğundaki Demiryolu Boğaz Tüp Geçişini de kapsayan Gebze-Söğütlüçeşme ve Yenikapı-
Halkalı arasındaki mevcut çift hat demiryolu 3 hatta çıkartılacak, ilave edilen hat, şehirlerarası yük ve yolcu trenlerine ayrılacak,
diğer iki hat için gerekli iyileştirmeler yapılarak yüzeysel metroya dönüştürülecektir. Mevcut saatlik tek yön 10 000 olan kapasite 75
000 kişiye çıkacaktır.
Banliyö trenleri Gebze-Söğütlüçeşme-Üsküdar-Sirkeci-Yenikapı-Halkalı arasında 2 dakika aralıkla çalışacak ve Demiryolu
Boğaz Tüp Geçişini kullanacaktır. Yenikapı’da büyük bir transfer istasyonu yapılacak, metro, banliyö treni, otobüs, hafif raylı
sistem ve deniz otobüsü için dağıtan ve toplayan bir aktarma noktası olacaktır.
Banliyö hatlarının yüzeysel metroya dönüştürülmesine ait avan ve uygulama projelerinin hazırlanması ve Demiryolu Boğaz Tüp
Geçişi ile birlikte Yap-İşlet-Devret modeline göre ihale dosyalarının düzenlenmesi işi, 25.1.1996 tarihinde Amerikan, Alman ve
Türk firmalar grubuna ihale edilmiş olup, 16 ayda tamamlanmak üzere 4.3.1996 tarihinde işe başlanılmıştır.
1997 yılı ikinci yarısında, sözkonusu projenin inşaat ihalesine çıkılacaktır.
19. – Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Çelik’in, Kahire Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliğine yapılan atamaya ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/597)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygı ile arz
ederim. 10.4.1996
İ. Halil Çelik
Şanlıurfa
Sorular :
1. Kahire Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Abdülhadi Güzel’in yurt dışında kamu görevlilerinin görevlendirilmesiyle ilgili
Yönetmelik hükümlerine göre KPYDS belgesinin bulunup bulunmadığı,
2. Bağdat’ta ilkokul öğretmenliği yaptığı esas alınarak tayin edilip edilmediği, edildiyse hangi yasaya göre tayin edildiği,
3. Kahire Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Abdülhadi Güzel’in 3 yıllık görev süresinin Nisan 1996 tarihinde dolması beklenirken,
bu sürenin 28 Aralık 1995 tarihinde 1 yıl daha uzatılıp uzatılmadığı, uzatıydıysa neye göre uzatıldığı,
4. Atama usulsüz ise işlemi gerçekleştirenler hakkında işlem yapılıp yapılmayacağı.
T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı
Araştırma Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı 24.5.1996
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1307-7/597-1240
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 17.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1370 sayılı yazısı.
Şanlıurfa Milletvekili Sayın İbrahim Halil Çelik’in “Kahire Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliğine yapılan atamaya ilişkin”
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. Kahire Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Abdülhadi Güzel’in KPDS belgesi bulunmamaktadır.
2. Eğitim Müşaviri Abdülhadi Güzel; Bağdat’ta Diplomatik statüye haiz “Irak Bölgesi Öğrenci Müfettişliği ve Kültür Ateşeliği
Katibi” olarak görev yapmıştır. Bu görevini 30.4.1980 tarihinde tamamlayan Abdülhadi Güzel ortaöğretime öğretmen yetiştiren
yüksek öğretim kurumu mezunu olduğundan 1.5.1980 tarih ve 31580 sayılı Bakanlık Kararnamesi ile dağıtım için Ankara Cebeci
Ortaokulu Öğretmenliğine, daha sonra İzmir Konak Cumhuriyet Kız Teknik Anadolu Kız Meslek Lisesi Öğretmenliğine atanmıştır.
Yurt dışında Görevlendirilecek Memurların Seçim Esaslarına dair Başbakanlık Yönetmeliğinin değişik 5 inci maddesindeki
hükümlerine göre “yurt dışı görevlerde iki yıl çalışmış memurlar müteakip yurt dışı sürekli görevlerle atanmalarında imtihana tabi
tutulmazlar” hükmü esas alınarak; 14.2.1993 tarih ve 93/41387 sayılı Müşterek Kararla adı geçen şahıs T.C. Kahire Büyükelçiliği
Eğitim Müşavirliğine Eğitim Ateşesi olarak atanmıştır. Bu görevini başarılı bir şekilde sürdürdüğü Dışişleri Bakanlığının
yazısıyla da bildirilmiş olması nedeniyle 8.3.1995 tarih ve 95-44113 sayılı Müşterek Kararla görev süresinin kalan kısmını
kararname tarihinden başlamak üzere Eğitim Müşaviri olarak sürdürmesi kararlaştırılmıştır.
3. T.C. Kahire Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Abdülhadi Güzel’in görev süresi 28.12.1995 tarih ve 19730 sayılı Makam Onayı
ile 3 yıllık görev süresinin bitiş tarihinden itibaren; görevini liyakatla yürütmesi ve Dışişleri Bakanlığının olumlu mütalâası
dikkate alınarak 1 yıl uzatılmıştır.
4. Abdülhadi Güzel’in atanmasında ve görev süresinin uzatılmasında herhangi bir usulsüzlük olmadığından atamayı yapanlar
hakkında işlem yapılmasına gerek görülmemeştir.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
20. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, PETKİM (Petrokimya) Holding A.Ş.’nin ürünlerinin satışına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/601)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini saygılarımla
arz ederim. 9.4.1996
Ahmet Derin
Kütahya
Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin üretimi Türkiye ihtiyacını karşılamadığı halde :
1. Kontratlı sisteme geçişin nedenleri nelerdir? Bu sistem karaborsa oluşturmuyor mu? 1993 yılından sonra kota verilen firmalar
hangileridir?
2. Aralık-1995 yılında MH-418 mamülüne cari fiyattan para yatıranlara mal verilmediği halde, bazı firmalara binlerce ton
verildiği doğru mudur? Bu firmalar hangileridir?
3. İhraç kaydıyla ucuz mal satılan firmalar var mıdır? Bu tür satış, kurumun aleyhine değil midir?
4. İhraç kaydıyla satılan malların tekrar yurt içinde satıldığı şayiaları doğru mudur?
5. Bu tür uygulamalar belli bir kesime çıkar ve menfaat sağlamak değil midir?
6. DYP İl Başkanlığı yapmış, politik bir şahsın böyle bir kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanı olması sizce bir sakınca teşkil
etmiyor mu?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.002/15-730 24.5.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 17.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/601-1244 3292 sayılı yazısı.
Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin’in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi yazı ekinde alınan yazılı soru önergesinde
yer alan sorularla ilgili olarak hazırlanan cevap ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Dr. Rüşdü Saracoglu
Devlet Bakanı
T.C.
Başbakanlık
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
Sayı : B.02.1 ÖİB.0.65.00.00-3490 22.5.1996
Konu : Önerge
Devlet Bakanlığına
(Sayın Dr. Rüşdü Saracoglu)
İlgi : Devlet Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğünün 26.4.1996 gün ve 422 sayılı yazısı.
Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin tarafından Sayın Başbakan’a tevcih edilen 7/601-1244 esas sayılı yazılı soru
önergesine verilen cevap aşağıdadır.
Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin üretimi Türkiye ihtiyacını karşılamadığı halde :
Sorular :
1. Kontratlı sisteme geçişin nedenleri nelerdir? Bu sistem karaborsa oluşturmuyor mu? 1993 yılından sonra kota verilen firmalar
hangileridir?
2. Aralık 1995 yılında MH-418 mamülüne cari fiyattan para yatıranlara mal verilmediği halde, bazı firmalara binlerce ton
verilidği doğru mudur? Bu firmalar hangileridir?
3. İhraç kaydıyla ucuz mal satılan firmalar var mıdır? Bu tür satış, kurumun aleyhine değil midir?
4. İhraç kaydıyla satılan malların tekrar yurt içinde satıldığı şayiaları doğru mudur?
5. Bu tür uygulamalar belli bir kesime çıkar ve menfaat sağlamak değil midir?
Cevaplar : Önergede yer alan sorulara cevap teşkil edecek olan bilgiler, ilgili kuruluştan alınarak ekte sunulmuştur.
6. DYP İl Başkanlığı yapmış, politik bir şahsın böyle bir kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanı olması sizce bir sakınca teşkil
etmiyor mu?
Cevap : 6. Özelleştirme kapsamındaki kuruluşların yönetim ve denetim kurullarına yapılan atamalar 4046 sayılı kanunun, 4
üncü maddesi (i) fıkrası gereğince yapılmaktadır. Söz konusu kanun bu göreve atanacaklarda 4 yıllık yüksek öğrenim görmüş olma
şartının aranması dışında başka bir kısıtlama getirmemektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Uğur Bayar
Başkan Vekili
Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin tarafından, 9.4.1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığın, Başbakan
Sayın Mesut Yılmaz’ın yazılı olarak cevaplandırması isteği ile verdiği soru önergesi, sırasıyla madde madde aşağıda
cevaplanmıştır :
Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin üretimi Türkiye ihtiyacını karşılayamadığı halde :
1. Kontratlı Sisteme geçişin nedenleri nelerdir? Bu sistem karaborsa oluşturmuyor mu? 1993 yılından sonra kota verilen
firmalar hangileridir?
Petkim üretiminin Petrokimya sanayimizin yurt içi tüketimini karşılayamadığı doğrudur. Aliağa Kompleksinin faaliyete geçtiği
1985 yılında bir iki ürün haricinde bütün petrokimyasal ürünlerde yurt içi tüketiminin tamamı Petkim tarafından karşılanabilirken,
bugün bazı ürünlerde yurt içi tüketimini karşılama oranı % 32’ye kadar düşmüştür. Genel olarak düşünüldüğünde Petkim’in yurt içi
taleplerini halen karşılama oranı % 57’dir.
Ancak aşağıda izah edildiği üzere Kontratlı Satış Sistemi, 1993 yılına kadar üç yıldır zarar eden Petkim’i zarardan kurtaran
nedenlerden biri olup, sanayicilerimize de hammadde temininde üç aylık bir termin programı imkânı sağlayarak yurt sathında
topyekün sanayicilerimizin çalışma randımanlarını yükseltmiştir.
Kontratlı sisteme geçişin nedenleri nelerdir?
Kontratlı satış sistemine geçme talebi, yurt içi sanayicilerimizden gelmiş olup; sanayicilerimizin, ithalat yaptığı Avrupa
şirketlerindeki usullere benzer şekilde aylık ve üç aylık mal ihtiyaçlarını dolar bazında aylık sabit fiyatla Petkim’den karşılama
amacıyla yoğun istekleri olmuştur.
Cari fiyatlı satış sistemi ile satışlarımızın sürdürüldüğü dönemlerde yurt içi satışlarının zaman zaman istikrarsızlığı ile ilgili
olarak ortaya çıkan yüksek maliyetli stoklardan dolayı; Petkim, sanayicilerimizden gelen bu önerileri ciddiye almış, yurt içinde ve
dışında kontratlı satış sistemleri ile ilgili inceleme ve araştırmalar yapmıştır.
Bu cümleden olarak 1993 yılında İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Bursa, Gaziantep, Denizli, Konya Bölge Sanayi Odalarına
gidilmiş buralarda yapılan yaygın katılımlı toplantılarda getirilen öneriler doğrultusunda Kontratlı Satış Sistemi uygulamasının
faydaları sanayicilerimizle tartışılmıştır.
Daha sonra bütün sanayicilerimiz, sektörler bazında Petkim’e davet edilerek yapılan bir seri çalışma toplantısında
sanayicilerimizin Petkim’den şikayetleri dinlenmiş, Satış sistemimizde yapılması gerekli değişiklikler için kanaatleri alınmıştır.
Yapılan böyle geniş kapsamlı çalışmaların ışığında, yurt içi satışlarında uygulanan, “TL bazında afişe fiyatla satış”
sistemine ilave olarak,
Üç aylık dönemler halinde
– Mal teslimat önceliğine,
– Mal teslimat güvencesine
Bir aylık dönemler halinde
– Fiyat sabitliği güvencesine (döviz bazında sabit, kur değişmesine bağlı)
dayalı, Avrupa’daki kontratlı satışlarla ilgili uygulamalar doğrultusunda, ithalatı caydıran, Petkim ve müşterinin menfaatlerini
koruyan “Dolar’a endeksli kontratlı satış” sistemi 17 Temmuz 1993 tarihinde yürürlüğe konulmuştur.
Kontratlı Satış sisteminde, ithalatçı firmaların uygulamalarına benzer şekilde dolar bazında bir aylık sabit fiyatla, Petkim ile
müşteri arasında karşılıklı mutabakat sağlanmak suretiyle bağlantı yapılmaktadır. Bu sistemde müşteri, en önemli unsur olarak mal
temin etme güvencesine sahip olmakta, bu suretle malın bulunmadığı sıkıntılı zamanlarda fabrikalarını durdurmadan imalatlarına
devem etmek ve ihracat taahhütlerini yerine getirmekte hiç bir sıkıntıya düşmemektedir.
Kontratlı satşı sistemi, müşterilerimize mal temin etme garintisi vermesinin yanı sıra dolar bazında aylık sabit fiyat garantisi de
getirdiğinden, mal temin etme ve sabit fiyat garantisi ile sanayicilerimiz mamullerinin ihracatı için dünya pazarlarında daha
kolaylıkla fiyat teklifi vererek yarışmaktadırlar.
Diğer yandan Kontratlı satışların Petkim Mamul Madde Stoklarını kontrol etmekte fevkalade yararları olmuştur. Üç aylık bir
peryotta yurt içinde talep edilen ürün miktarı koordine edilerek, yurt içi talebi karşılandıktan sonra üretim stok planlaması yapılarak
malların optimal zamanlama ile yurt dışına ihraç edilmesi sağlanmıştır. Böylece Petkim stok finans maliyetleri minumuma
düşürülerek Petkim’in karlılığı artırılmıştır.
Bu sistem karaborsa oluşturmuyor mu?
Kontratlı Satış Sistemi karaborsa yaratmadığı gibi aksine karaborsayı önleyici bir özellik arz etmektedir. Sanayicilerimize,
kapasiteleri ve Petkim’den sürekli aldıkları mal miktarı oranında mal tahsis edilmektedir.
Kontratlı satış sistemi nedeniyle sanayiciler Petkim’den aldığı miktar güvencesine dayanarak üç aylık üretim ve satış
planlamasını yapabilmekte ve gerektiğinde ithalat ihtiyacını önceden görüp tedbirini almaktadır. Diğer bir ifade ile yurt içindeki
sıkıntılı zamanlarda Petkim’in talebi karşılayamadığı ürün cinslerinde gerekli ithalatları yaparak karaborsa önlenmektedir.
Kontratlı sistemimizde daima sanayicilere öncelik sağlanmaktadır. Sanayiciler için ürünlerimizin asgarî % 80 ayrıldıktan sonra
geri kalan ürünler, tüccara ve cari satışlara tahsis edilir. Ürünün arz talep ve stok durumuna bağlı olarak bazı ürünlerimizde, tüccar
firmalara kontratlı mal verilmeyerek, tamamı sanayicilerimize tahsis edilir.
Nitekim sanayicilerimizin mal sıkıntısı çekmemeleri için Nisan Mayıs ve Haziran 96 aylarında Polipropilen Elyaf ve Ftalik
Anhidrid ürünlerinde tüccara hiç kontratlı satşı payı ayrılmamış tamamı sanayicilere tahsis edilmiştir.
1993 yılından sonra kota verilen firmalar hangileridir?
1993 yılında 20-30 firma ile başlatılan kontratlı satışlarımızda müşteri portföyü halen 600 firmayı aşmıştır. Ayda 20 ton
mal alma taahhütünde bulunan bütün firmalar kontratlı satışlarımız için başvurabilmektedir.
Aliağa’dan Kontratlı mal alan 625 müşterinin listesi ekte verilmektedir. (Bkz. Ek : 1)
Petkim’in yapmış olduğu köklü değişikliklerden biri olan satış sistemindeki bu yapısal değişiklikle, satış sistemimize 17
Temmuz 1993 tarihinde, Petkim ve müşteri menfaatlerini koruyan, Kontratlı Satış sistemi getirilmiş ve böylece Petkim’in 1990
yılında başlayan üç yıllık zararlı döneminden sonra 1994, yılında tekrar kâra geçilmiştir.
1995 yılında ise vergi sonrası 22.7 trilyon net kârı ile Petkim Türkiye’nin en çok kâr eden firması olmuştur.
2. Aralık 1995 yılında MH-418 mamulüne cari fiyattan para yatıranlara mal verilmediği halde bazı firmalara binlerce ton mal
verildiği doğru mudur? Bu firmalar hangileridir?
Öncelikle Petkim Kontrat Fiyatı ve cari fiyatının nasıl tespit edildiğini hususunu özetlemekte yarar vardır.
Petkim yurt içi ve yurt dışı fiyatları, maliyet artı kâr prensibinden hareketle değil; ICIS, DEWIT, PLATTS, TECNON, CMAI
gibi peryodik yayınlardan ve piyasa araştırmalarından elde edilen bilgilerle, daima dünya fiyatları paralelinde tespit edilir.
Kontratlı satışlarımızda fiyatlarımız bir aylık sabit olarak ilân edilir. Cari satış fiyatımızın, kontratlı satış fiyatımızdan TL.
bazında % 3-5 daha yüksek olması amaçlanır. Kontratlı satış fiyatının düşük olmasının nedeni, Petkim’in satış güvencesine sahip
olmasıdır. Cari fiyatlı satışlarımızda satış güvencesi yoktur. Cari fiyatlı satışlarda müşteri, Petkim’in hiç bir taahhütünü almadan
kendi iradesi ile canı istediği zaman para yatırmakta veya hiç para yatırmamaktadır. Bu nedenle Petkim stok maliyetleri karşılığı
olarak, cari fiyatlı satışlarımızda fiyatımız kontratlı satışlara göre bir miktar yüksek tutulmaktadır. TL. Bazındaki cari
fiyatlarımız ile kontratlı dolar fiyatların TL. karşılığı arasındaki fiyat dengesini sağlamak amacıyla kur arttıkça cari fiyatlara zam
yapılır.
Petrokimyasal ürünlerin dünya fiyatları bazan 5-30 USDT/Ton/Hafta hızında değişmekte, özellikle kriz anında bu değişiklik
bazı ürünlerde bir haftada 150 USD/Ton düzeyinde olabilmektedir. Dünya fiyatlarını takip eden firmaların Petkim Kontrat
fiyatlarının bir ay nasıl değişebileceğini tahmin etmeleri mümkün olabilmektedir.
Böyle zamanlarda bir sonraki ay kontratlı satış fiyatlarının % 10-20 artacağını tahmin eden bazı firmalar (ne kontratlı ne de
cari daha önce hiç mal almamış olsalar bile) cari fiyatlı satışlarımızda paranın yatırıldığı günkü fiyatın sabitleneceğini, yapılan
zamlardan etkilenmeyeceğini bildikleri için, bir vurgun vurmak amacıyla Petkim hesaplarına bloklar halinde cari fiyat ile milyarlarca
para yatırarak Petkim ürünlerini kapatmak istemektedirler. Böylece piyasada mal darlığı yaratarak karaborsaya neden
olabilmektedirler.
Nitekim MH 418 kontratlı satşı fiyatının Ocak 1996 yılında % 10-15 artacağını tahmin eden firmalar, Aralık 1995 son 10
günü içerisinde bir vurgun vurma amacıyla bu ürüne 2 800 ton’a yakın cari fiyatla para yatırmışlardır.
Bahse konu Polipropilen MH 418’in, şikâyete konu olan Aralık 95 ayı öncesi ve sonrası Kontratlı Satış fiyatları ve cari satış
fiyatları değişim tarihleri aşağıdaki tablolarda verilmiştir.
Aylar Kontratlı Satış Fiyatları (Vergisiz)
Eylül 95 1050 USD/TON
Ekim 95 925 USD/TON
Kasım 95 800 USD/TON
Aralık 95 800 USD/TON
Ocak 96 875 USD/TON
Şubat 96 950 USD/TON
Mart 96 950 USD/TON
Cari Fiy. Değiş. Tarihleri Birim Fiy. TL./Ton (Vergisiz) Zam %’si
21.11.1995 44 729 000 5
6.12.1995 46 518 000 4
25.12.1995 53 031 000 14
27.12.1995 56 213 000 6
28.12.1995 59 024 000 5
22. 1.1996 61 975 000 5

Yukarıda verilen fiyat tablolarının incelenmesi ile görülmektedir ki 6-28 Aralık 1995 tarihlerindeki MH 418 cari satış fiyatı %
26.9 oranında zam görmüştür. Bir kaç gün sonra uygulanacak Ocak 96 kontrat fiyatının da yükseleceğini tahmin eden firmalar, bu
farkı kendi lehlerine kâr olarak transfer etmek amacıyla cari fiyatlar ile bloklar halinde Petkim hesaplarına milyarlarca lira yatırmaya
başlamışlardır. Bu şekilde para yatıran firmalara, daha önceki aylarda cari fiyatlı mal teslimat miktarları kadar mal verilebileceği
beyan edilmiş olmasına rağmen firmalar mallarının çok uzun vadede teslim edileceğini bile bile para yatırmakta ısrarlı olmuşlardır.
Cari fiyatlı satışta günde ne kadar mal teslim edileceğini bilmelerine rağmen bazı müşteriler, konjonktürel olarak fiyatların %
15-20 artacağını tahmin ederek, fiyat artışlarından yararlanmak amacıyla kontratlı satış fiyatından % 3-5 daha fazla olan cari
fiyattan yatırdıkları paralarının, karşılığında kendilerine mal verilmeyerek Petkim’in kontratlı müşterileri tercih etmesini,
Petkim’in zararına gibi taraflı yorum yaparak zihinleri bulandırmakta ve haksız olarak şikâyet konusu yapmak istemektedirler.
Durum ise tam aksi olup Petkim; cari fiyatlı satışları için makul bir miktarda mal ayırdıktan sonra müteakip ayın yüksek
kontrat fiyatı ile almayı talep eden müşterilerine ürününü satarak, ikili fiyat oluşturarak karaborsa yapmak isteyenlere fırsat
vermemekte ayrıca Petkim menfaatini koruyarak ürünlerimizi eder fiyatına satmaktadır.
MH 418 ürününde örnek olarak geriye doğru aylar incelenerek, serbestçe cari fiyatla mal talep edildiği ve firmaların isteklerinin
aynıyla karşılandığı aylar ve teslim edilen MH 418 miktarları aşağıya çıkarılmıştır.

Aylar Kontratlı Miktar Cari Miktar
Temmuz 95 3 645 Ton 152 Ton
Ağustos 95 3 362 Ton 145 Ton
Eylül 95 4 687 Ton 135 Ton
Ekim 95 5 759 Ton 152 Ton
Kasım 95 5 189 Ton 108 Ton
Yukarıda görülen tabloda cari fiyatlı olarak talep edilen miktarlardan az olmamak kaydıyla Aralık 1995 yılında yatırılan cari
fiyatlı paraları karşılığı müşterilerimize aşağıdaki tabloda görüleceği üzere cari satışlarımız sürdürülmüş herhangi bir kısıtlama
yapılmamıştır.
Aylar Kontratlı Miktar Cari Miktar
Aralık 95 5 137 Ton 344 Ton
Ocak 96 3 629 Ton 167 Ton
Şubat 96 3 690 Ton 256 Ton
Mart 96 3 398 Ton 783 Ton
Nisan 96 2 625 Ton 648 Ton
Bazı firmalara binlerce ton mal verildiği doğru mudur? Bu firmalar hangileridir?
Firmaların kapasitelerine ve Petkim’den aldıkları ürün miktarlarına bakılarak ürün tahsisatları yapılmaktadır. Ocak-Şubat-
Mart 96 aylarında her ay takriben 4 800 ton MH 418 ürünü 155 firmaya verilmiştir. Firmalara binlerce ton mal verildiği doğru
olmayıp en yüksek mal alan Gülsan firmasına ayda 400 ton, ikinci yüksek mal alan Polinas firmasına ayda 300 ton mal tahsis
edilmiştir.
3. İhraç kaydıyla ucuz mal satılan firmalar var mıdır? Bu tür satış kurumun aleyhine değil midir?”
Soruların cevaplarına geçmeden önce Petkim’in satış politikaları hakkında özet bilgi verilmesinde fayda görülmektedir.
A) Petkim’in satışlarında öncelik her zaman iç piyasaya verilmektedir. Bazı ürünlerimizde üretim yurt içi talebini karşılayamaz
durumdadır. Bu gibi ürünlerde Kıbrıs Türk Cumhuriyeti haricinde prensip olarak ihracat düşünülmemektedir. Fakat bazan
üretimimizin bir bölümünün ihracata yönlendirilmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Nedenleri;
– İşletme/Üretim maliyetlerini asgariye indirmek için talep ve mevsimsel değişimlere bakılmaksızın yüksek kapasitede sürekli
üretim yapılmaktadır.
– İthalat rekabetine açık çalışılmaktadır. Türkiye çevresinde ve dünyada kurulu yüksek kapasitelerden kolay ve ucuza ithalat
mümkündür. Petkim dünyanın her yerinden ithal edilen ürünlerle devamlı rekabet içindedir.
– Ekonomik gelişmelere paralel olarak zaman zaman iç piyasada talep gerilemeleri yaşandığında stokların yükselmesi
karşısında ihracat yapılmaktadır.
– Mevsimsel talep daralmaları nedeniyle oluşabilen yüksek stok maliyetlerine katlanmamak için ihracat yapılmaktadır.
– Türkiye’de tüketilmeyen ürünler ihraç edilmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden biri veya birkaçı sebebiyle bazen üretimi Türkiye talebine yetmeyen ürünlerimizde de belli bir
dönem stok artmasına neden olabilmekte ve ihracat zorunluluğu doğmaktadır.
B) İhracat satışlarımız Doğrudan İhracat ve İraç kayıtlı satışlar olmak üzere iki ayrı kategoride yapılmaktadır. Doğrudan
ihracat satışlarında akreditif Petkim’e açılmaktadır. ihraç kaydıyla yapılan satışlar ise hammaddenin ihracı veya mamulun ihracı
kaydıyla olmak üzere iki ayrı kapsamda yapılmaktadır.
– Daha önce de zikredildiği gibi yurt içi satışlara öncelik verilmekte ve ancak üretimin fazlası ihracata yöneltilmektedir. Bunun
yanında talebin düşük olduğu dönemlerde, yine de yurt içi alıcılara stok durumumuz duyurulmak suretiyle ilave yurt içi satış
imkânları araştırılmakta ve bu mümkün olmaz ise ihracat yapılmaktadır.
– Hammaddenin ihracı kaydıyla yapılan satışlar yurt içi satış ve şirketimizin doğrudan ihracıtının yanısıra stok fazlasını
değerlendirmekte ve doğrudan ihracat yoluyla ulaşılamayan bazı pazarlara ürünlerimizin ihracı sağlanmaktadır.
– Mamul ihracı kaydıyla yapılan satışlarımız, ihraç mamulun girdisi olan petrokimyasal ürünün teşviki kapsamında,
gümrükten muaf olarak ithalini önlemekte, katma değerin yurt içinde kalmasını ve hammadde ihracatına kıyasla daha fazla döviz
girmesini sağlamaktadır.
– İhracat ve ihracat kayıtlı satışlarımız, dünya fiyatları yakından izlenerek ve bağlantı zamanında geçerli dünya fiyatları
paralelinde yapılmaktadır. ihraç kayıtlı satışlarda şirketimizin ihraç fiyatları baz alınmakta, ihracatçı firmaya döviz hakları devrine
karşılık % 3 civarında fiyata ilave yapılmaktadır.
– 1993/1994/1995 yıllarında yapılan ihraç kayıtlı satışların firmalara göre dağılımı ek tablolarda gösterilmektedir. (bkz. Ek :
2 - Ek : 3 - Ek : 4)
– İhraç kaydıyla satışımız toptan satışımızın ton olarak
1993’te % 0.9
1994’te % 0.2
1995’te % 0.5’ini
oluşturmaktadır.
İhraç kaydıyla ucuz mal satılan firmalar var mıdır?
İhraç kaydıyla ucuz mal satılan firma söz konusu değildir. Bütün firmalara aynı dönemde aynı fiyat uygulanmaktadı.
Bu tür satış kurumun aleyhine değil midir?
Bu tür satış Petkim ve ülke yararına olup teşvik kanalıyla zaten gümrüksüz hammadde getirme hakkına sahip olan
sanayicimize, katma edğer katarak ihracat imkânı tanınmaktadır. Petkim de doğrudan ihracata nazaran biraz daha yüksek fiyatla mal
satma imkânına kavuşmaktadır. Böylece ithalat yapılmadan yurt içinden karşılanan ürünlerden dolayı ülkeye döviz tasarrufu
sağlanmaktadır.
4. ihraç kaydıyla satılan malların tekrar yurt içinde satıldığı şayiaları doğru mudur?
– İhracı doğrudan şirketimizce gerçekleştirilen satışlarda malların gümrüklenmesi bizzat şirketimiz yetkilileri nezaretinde
yapılmakta ve Gümrük Çıkış Beyannameleri ile tescillenmektedir.
– İhraç kaydıyla yapılan satışlarda yurt içi fiyat ile ihraç kayıtlı fiyat arasındaki fark için müşteriden banka teminat mektubu
(fark teminatı) alınır. Hammaddenin ihracı kaydıyla yapılan satışlarda ayrıca tahsil edilmeyen KDV için müşteriden banka teminat
mektubu (KDV teminatı) alınır.
– İhraç Kayıtlı Satışlarda, ihracat süresi olarak müşteriye Gümrük Çıkış Beyannamesi ibrazı için azamî dört ay, Döviz alım
belgesini ibrazı için kanunen geçerli süreler tanınır. Bu sürelerde adı geçen belgeleri ibraz edip ihracatını tevsik edemeyen
müşterinin teminatları gelir kaydedilir. Bu şekilde yurt içi fiyatına göre daha düşük fiyatla ihraç kaydıyla satışı yapılan malın; yurt
içine satışı engellenir.
– İhracı tevsik edilen malın tekrar yurt içine dönmesi, yasal olarak gümrüklerden girişi ile mümkün olabilir. Bu durumun, -
gümrüklerde torbalar üzerinde Petkim amblemi olan malın tekrar yurda girişinin- gözden kaçırılması mümkün görülmemektedir. Bu
tür bir ihbar bugüne kadar Gümrük mercilerinden alınmış değildir.
– Petkim yurt içi ve yurt dışına sattığı malı Petkim amblemli kağıt veya polietilen torbalara paketlemektedir Amblemsiz, düz
(nötür) torbalara mal torbalanmamaktadır. Bu durumda, yurt dışı edilen malı, firma bu şekilde tekrar yurda sokamayacağı için,
malın silolara aktarılması ve tekrar paketlenmesi gerekir ki, iki yönlü navlun da dikkate alınarak bütün bu masraflarla birlikte malın
yurt içinde satılması mümkün görülmemektedir.
5. Bu tür uygulamalar belli bir kesime çıkar ve menfaat sağlamak değil midir?
Bu tür uygulamalar şirkette yıllarca uygulanan satış sistemidir Şirket ve ülke menfaatleri doğrultusunda yürütülmekte olup belli
bir kesime menfaat sağlamak asla söz konusu değildir.
6. DYP İl Başkanlığı yapmış, politik bir şahsın böyle bir kuruluşun yönetim kurulu başkanı olması sizce bir sakınca teşkil
etmiyor mu?
Petkim Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Maral Öztekin ile ilgili özgeçmiş ekte sunulmaktadır. (Bkz. Ek : 5) 13.5.1996
PETKİM
Petrokimya Holding A.Ş.
Genel Müdürlüğü
Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
21. – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in;
- İthal edilen ete,
- İthal edilen hayvan yemi ve mamullerinin miktarına,
- Hayvan ölümlerinin sebebine,
- Firmalar bazında et ithalatına,
- Bazı tebliğlere,
- İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/606, 607, 608, 609, 610)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla. Dr. Azmi Ateş
İstanbul
1. Ülkemizin 1991 yılı itibariyle yıllara göre et tüketim ihtiyacı ne miktardadır?
2. 1991 yılından itibaren ithal edilen etin, tüketilen toplam etin içerisindeki yüzde payı, miktar ve bedel olarak nedir?
3. 1991 yılı itibariyle ithal edilen etin, tüketilen etin içerisindeki yüzde payı yıllara göre artmışsa, neden?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla. Dr. Azmi Ateş
İstanbul
1. Yıllara göre 1991 yılından itibaren hangi ülkelerden ne miktar hayvan yemi ve mamulleri (süt, insülin, serum vs.) ithal edildi.
Amerikan Doları cinsinden bedeli nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla. Dr. Azmi Ateş
İstanbul
1. Son zamanlarda Mersin’in Mut ilçesine bağlı Güme köyünde adı konulamayan hastalık sonucu 1 500 koyun, Gebze ilçesine
bağlı Mudarlı köyünde 35 sığır, Hatay’ın karlıca beldesinde birçok sığır, Ocak 1996’da Malatya’da 20’nin üzerinde sığır telef
oldu; Vede Türkiye’nin birçok yerinde hayvan ölümlerine rastlandı.
Bu sık rastlanan ölüm olaylarının sebebi nedir?Bunun İngiltere’deki Delidana hastalığıyla ilgisi var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla. Dr. Azmi Ateş
İstanbul
Resmî Gazete karar sayısı 93/5132 Bakanlar Kurulu kararlarıyla (Sayfa 6’da)Damızlık olan sığır ve Koyunların
dışındakilerde 800$/TON olan konut fonu 2 Aralık 1994 tarih ve 22129 sayı ile İthalat Rejimi kararına ek kararla yukarıdaki
fonlar 500$/TON’a 6 Mayıs 1995 tarih 22279 sayı ile İthalat Rejimi kararına ek bir kararla 100$/TON’a düşürülmüştür.
1. Neden?
2. 31 Aralık 1993 tarihinden itibaren bugüne kadar yıllara göre hangi firmalar, hangi ülkelerden, ne miktarda, ne cins hayvan ve
et ithal etmiştir? Bunlara ödenen meblağ ABD Doları cinsinden nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla. Dr. Azmi Ateş
İstanbul
1. 24 Haziran 1995 tarih, 22323 sayılı ve 13. sayfada yayınlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Kontrol Belgesi alınabilmesine
ilişkin 9 Eylül 1992 tarih ve 21334 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Bakanlığınızın tebliğinin 1 inci, 4 ncü ve 6 ncı
maddelerindeki ithal edilecek hayvanların cinsi, menşei ve sağlığı ile ilgili hükümler neden dört ay süreyle kaldırılmıştır.
2. Soru 1 deki Kontrol Belgesi alınabilmesi ile ilgili süre (17 Kasım 1995 tarih, 22466 Sayılı Resmî Gazete) 30 Ocak 1996
tarihine kadar neden uzatılmıştır?
3. 24 Haziran 1995 tarihinden, 30 Ocak 1996 tarihine kadar aylar itibariyle hangi ülkelerden, hangi cins hayvanlar ve etler, hangi
firmalar tarafından ne miktarda ithal edilmiştir; vede bu miktarlar için ABD Doları cinsinden ödenen meblağ nedir?
4. 1 Kasım 1995 tarih ve 22450 sayılı Resmî Gazetenin tebliğler bölümündeki 1 inci maddede; 22 Haziran 1993 tarih ve 21615
sayılı Resmî Gazetede yayınlanan “Kasaplık canlı sığır, koyun ve keçiler ile bunların etlerinin ithalinde aranacak şartlara ilişkin
Bakanlığınızın Tebliğinin ikinci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Neden?
T.C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 28.5.1996
Sayı : AİD/BŞV-3-1088/32030
Konu : Soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 19.4.1996 tarih ve 1412 sayılı yazınız.
İlgi de kayıtlı yazınız ekindeki İstanbul Milletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş, Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan
Yazıcıoğlu, Tokat Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz ve İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güryüz Ketenci’ye ait yazılı
soru önergeleri incelenmiş olup, Bakanlık görüşlerimiz ekte sunulmuştur.
Gereğini arz ederim. İsmet Attila
Tarım ve Köyişleri Bakanı
Bilgi Notu
7/610-1296 Esas nolu İstanbul Milletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş’in bazı tebliğlere ilişkin yazılı soru önergesine Bakanlık
görüşümüz.
1. Et sanayiinde hammadde girdisi olarak kullanılan ete sanayide duyulan ihtiyaç ve turizm sezonunda turistik otellerin kırmızı
et ihtiyaçlarının iç piyasadan karşılanmaması sonucu Bakanlığımıza ve Başbakanlığa yapılan talepler doğrultusunda kemiksiz et
ithalatına Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının verdiği kontenjan dahilinde geçici bir süre izin verilmiştir.
2. Ülkemizde et üretim ve tüketimleri üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde et arzındaki açığın kısa vadede kapatılması
amacıyla uzatma yönüne gidilmiştir.
3. Canlı hayvan ve et ithalinde ithalatın yapılacağı ülkeler kontrol belgesi verilmesi aşamasında, ülkemiz insan ve hayvan
sağlığı yönünden araştırılmakta olup, herhangi bir risk sözkonusu olmadığında ithalata izin verilmektedir. Belirtilen tarihler
arasında Almanya, Fransa, Romanya, Hollanda, Moldavya, İngiltere, İtalya, Avusturya, Rusya, Kazakistan gibi ülkelerden et ve
canlı hayvan ithalatı yapılmıştır.
İthalatçı firmalara ait liste ektedir.
4. İthal edilecek kasaplık hayvanlar ile ilgili olarak Uluslararası kayıtlar nezdinde yapılan araştırmalar ile ihracatçı ülkenin
ülkemize vermiş olduğu devlet garantileri yeterli görüldüğünden ihracatçı ülke topraklarındaki seçim işlemi 1.11.1995 tarihinde
kaldırılarak seçim heyeti çalışmaları gümrük kapılarına alınmıştır.
Canlı Hayvan İthal Eden Firmalar
- Acar Pazarlama - As Hayvancılık
- Albayrak Dış Ticaret Paz. - Ak İthalat
- Altın Et Kombinası A.Ş. - Alka Pazarlama
- Anadolu Gıda - Aker Gıda Sanayi
- Anadolu Et - Akka Gıda Sanayi
- Astrans Gemi Nakliye - Balkan Kimya
- Aygül Otomotiv San. - Balcılar Dayanıklı Tüketim Malları
- Akabe - Batı Dış Ticaret
- Ak-As - Beta Et
- Ak-Et - Beta Gıda
- Antik Turizm San. - Bozbeyoğlu Et
- Aras Tarım Ürünleri - Bulut Besicilik
- Anet Antalya Entegre Tesisleri - Besler
- Arimpo - Birlik İth-İrh.
- Arvad - Bessüt Besi
- Aydoğanlar Demir - Beritan
- Aytaç Dış Ticaret - Birleşik İthalat
- Assan Gıda Sanayi - Bihet Gıda İth. İhr. San.
- Assan Demir Saç - Boğaziçi Et ve Gıda
- Aksal Dış Ticaret - Besan Besicilik
- Akyıl Tarım Ürünleri - Bolvadin Elektrik
- Aco Dış Ticaret - Belis Gıda Sanayi
- Assaç İth-İhr. - Başaran Et
- Başyazıcıoğlu Entegre - Filora Dış Tic.
- Cevher - Fırat Et ve Gıda San.
- Cahit Tataroğlu - Global Uluslararası İth. İhr.
- Cansan San. Gıda - Güven Gıda San.
- Çakar Turizm - Güneş Nakliyat
- Cerman İnşaat Taah. - Gintes Gıda
- Çankaya Nakliyat - Güller
- Çan Çiftliği - Gündoğdu Süt Mamülleri
- Çalışkan Canlı Hayvan Tarım Ürünleri - Gümrükçüoğlu Koll. Şti.
- Çamlı Besicilik - Hadi Doğan Mersin Et Entegre Tes.
- Cezin Gıda San. ve Tic. - Haliç Gıda ve Tic. Tesisleri
- Çekmece Et - Hakan Gıda
- Can-Ka İth. İhr. - Hanoğlu
- Demirci Maden Ltd. Şti. - Has-Et Gıda San.
- Daştanlar - Hayat Besicilik
- Denge Hayvancılık - Hilal İnşaat
- Denen Gıda ve Tarım Ürünleri - Hane Dış Tic.
- Dörtler Gıda San. ve Tic. - Hacı Yazıcı İnş.
- Doğu Et - Halil Gıda
- Dana Deri - Hak Yağ A.Ş.
- S. S. Döğer T. K. Koop. - İstanbul Et ve Gıda
- Dost-El Ltd. Şti. - İnso Dış Tic.
- Erzurum Et ve Et Ürünleri - İnter Gıda
- Ekip Taşımacılık - İnzer Tarım
- Efeks Et ve Taşımacılık - İnter İnş. San. A.Ş.
- Efeks Gıda - İmpeks Et Entegre Tes.
- Ege Canet - Tezgi Besi Çiftliği
- Etciler Et Mamülleri - Teather Man Deri
- Emek Hafriyat İth. İhr. - Koza Et ve Gıda
- Erat Gıda - Kayarlar Et San.
- Ergin Besicilik Ltd. Şti. - Kürşat Canlı Hayvan Ltd. Şti.
- Erdoğanlar - Kaptanoğlu Dış Tic.
- Eletronal Elektrik Aletler San. ve Tic. - Kocaman Tarım
- Entaş Et San. - Kazaduman Besicilik
- Entaş Gıda San. - Kar-Et Entegre Tesisleri
- Erter Gıda San. - Kartaran Dış Tic. Ltd. Şti.
- Etsan Gıda San. - Kasımoğulları Tarım Ürünleri
- Foodaks Gıda San. - Kesimoğulları İtl. İhr.
- Kızılırmak Et ve Gıda - Samuko Dış Tic. Ltd. Şti.
- Kocalar Hayvancılık San. - Safa Dış Tic.
- Külekardeşler Et Kom. San. Tic. Ltd. Şti. - Seley Entegre Et San.
- Mahmutoğlu İnşaat - Şahrani Et Mamülleri
- M. B. Yapı ve Dış Tic. - Serhat Tarım Ürünleri
- Mukesa - Tikveşli
- Maç Tarımsal San. ve Tic. - Tansaş A.Ş.
- NCS Dış Tic. - Tar-Mak San.
- Nur Vizon - Tam Et ve Et Mamülleri
- Meka Ltd. Şti. - Tur-Et Gıda Ltd. Şti.
- Özsoylar Besicilik - Türken Gıda
- Özçakır Gıda San. - Tanerler Ltd. Şti.
- Özbaşlar Dış Tic. - Tuğrul Tic.
- Öner Yaş Seb. Mey. - Tareks
- Özaktay İth. İhr. - Topçuğlu Et
- Özel Fatoş Abla Koleji - Tayip Besicilik Gıda San.
- Öngel - Tansaç
- Öz Anadolu Gıda - Trakya Tarım
- Odaksan Gıda ve Tarım - Titaş Mak. San.
- Op. TAŞ. - Tamga Gıda San.
- Özbey Mobilya - Vak-Bir A.Ş.
- Orşan Dış Tic. - Vektör Gıda
- R. C. S. - Vardar Dış Tic. Ltd. Şti
- Pınar Et - Yurtsever İnşaat
- Pınar Un - Yaldızlı Sigorta
- Pınar Su - Yaşıklar Gıda Ltd. Şti.
- Pınar Yem - Yaşar Dış Tic.
- Pınar Gıda San. - Yaylacık Et San.
- Pınar Tarım Ürünleri - Yıldız Gıda
- Pınar Entegre Tesisleri - Yıldız Taş.
- Pınar Süt - Yıldırım İth. İhr.
- Randıman Gıda San. - Ziraat Dış Tic.
- Riski Denen - Zeki Soner Tic.
- Sametal Dış Tic. - Uluslararası Gıda Hiz.
- Sun İnşaat Ltd. Şti. - Uzunoğlu Tekstil
- Süleymanoğulları İth. İhr. - Uğur İş İnşaat
- Sotaş A.Ş.
Bilgi Notu
7/609-1295 esas nolu İstanbul Milletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş’in firmalar bazında et ithalatına ilişkin yazılı soru önergesine
Bakanlık görüşümüz.
1. Bilindiği üzere yutdışından ülkemize ithal edilecek hayvan ve hayvansal ürünlerin kalite ve sağlık yönünden kontrolleri gerek
ithalattan önce gerekse ithalat sırasında Bakanlığımızca yapılmaktadır. Ayrıca Bakanlığımızca ülkemizdeki hayvansal, bitkisel ve
gıda üretim ve tüketim durumları devamlı takip edilmekte ve değerlendirilmektedir. Geçmiş yıllarda yapılan değerlendirmelerde
tüketimin üretimden daha fazla olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla ihtiyaç duyulan açığın kısa vadede ithalat yoluyla kapatılmasında
zaruret görülmüştür.
Şüphesiz ki açığın üretimin artırılması yoluyla giderilmesi esastır. Bu nedenle de üretimin artırılması için Bakanlığımızca
gerekli projeler geliştirilmekte ve yürütülmektedir. Diğer taraftan bilindiği üzere ülkemize ithal edilecek mallara, ithalatta uygulanacak
fon ve vergileri belirleme yetkisi Bakanlar Kurulunda bulunmakta olup ülkenin tüm ekonomik dengeleri gözönünde bulundurularak
alınan ithalat rejimi kararları Dış Ticaret Müsteşarlığınca yayımlanmaktadır.
2. Ülkemize 31.12.1993 tarihinden itibaren ithal edilen kasaplık hayvan miktarları 1994 yılında 14 393 baş, 6 897 000 $, 1995
yılında 349 769 baş 222 098 000 $, sığır eti miktarları 1994 yılında 9 918 ton, 9 735 000 $, 1995 yılında 45 102 ton 76 259 000 $
değerinde olup, ithalatçı firmalara ait listeler ektedir.
1995 Yılında Et İthal Eden Firmalar
- Aytaç Dış Tic. - Pınar Deniz
- Iboral Tic. - Pınar Yem
- Echo Gıda - Assan Gıda
- Eteks - As-Sac
- Etçiler - Bozbeyoğlu Et
- Melita - Fırat Et
- Van-Et - Maret
- Gençler
- Tesuteks - Devir Deri
- Yaşar Dış Tic. - Ettat Gençoğlu
- İnter Gıda - Pınar Su
- İmeks - Pınar Un
- Tepetaş - Balet
- Pınar Et - Tempo
- Denen - İlhan Pehlivan Et
- Oral Et - Gandez Dış Tic.
- Başyazıcoğlu - Florya Tic.
- G. C. Gıda - Gambe Tic.
- Tamet - Flora Tic.
- Entaş - Başbil Tic.
- Sartaog - Et-Tav
- Elif Et - Erhan Balta
- Kipa Pazarlama - Başkent Et
- Maç Tarımsal - Ege Can Et
- İsmer - Attoğlu Dış Tic.
- Tark Tarımsal - Ekim Dış Tic.
- Etsan Gıda - Özdanacı
- Dörtler - Özsu
- Aret - Çetin Gıda
- Tansaş - İstek Turizm
- Karatar Turizm - Bulut Besicilik
- Öngel Et - Odabaşı Tic.
- Anadolu Et - Mete Dış Tic.
- Maç Tarımsal
- Melita Gıda - Aksaray Duygu Gıda
- Merka İnş. - Halikarnas Turizm
- Buluta Deri - Tidaş Tic.
- Başaran Tic. - Harmancı Et
- Özdanacı Et - Orel Domda Tic.
- Boral Et - Naç Dış Tic.
- Besler Et - Hasan Tahsin
- Özçakır Gıda - BermaTic.
- Üç Nokta Tic. - Betan Gıda
- Ak Otomotiv Tic. - Temse İnşaat
- İntermed Tic. - Özdabak Tic.
- İstanbul Et - Elkolit Tic.
- Ekşi Gemrökleme - Torkistan Tic.
- RCS Dış Tic. - Kartaran Tic.
-Nur Koll. Şti. - Anetsan Tic.
- Mehmet Pamukçu - Borak Tic.
- Areks Tic. - Set-İş
- Södaş Tic. - Sametal
-Er-Met - ETP Et
- Pamukçuoğlu Tic. - Kesimoğlu
- Mukesa - Özkuyumculuk Tic.
- Çoşkun Et - Tipaş Turizm
- Ege Deri - GCHO Gıda
- Yadaş Tic. - Zeki Sonal
- Beril Metal Tic. - TRGDOLİ
- Denka Tic. - Marmara Tic.
- DSNKA Dericilik - Hayri Durmaz
- Birleşik Dericilik - Geka Tic.
- Farko - Özsu Gıda
- Nur-Vizyon - Özçakır Gıda
- Kocalar Tic. - Süleymanoğlu Tic.
- Teksim Tic. - Nam İç Dış Tic.
- Şark Et - Vilmeks Tic.
- Samuko Tic. - Tarla Tarımsal
- Demir Hali Tekstil - Demircioğlu Tic.
- Kule Kardeşler - Vak-Bir Tic.
- Yavuz Gıda - Akyıl Dış Tic.
- Kökle İth. - Glomar Tic.
- Nuta Et - Dastanlar Tic.
- Bilgin Bulutoğlu - Çekmece Et
- Can-Ka - Hakan Gıda
- Almer - Bonfilet Tic.
- Mehmet Akın - Grluks Deri San.
- Davge Hayvancılık - Filmotok
- Grant Tic. - Kayak Sucukları
- Demtur Dış Tic. - Boğaziçi Et
Bilgi Notu
7/608-1294 Esas nolu İstanbul Milletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş’in hayvan ölümlerinin sebebine ilişkin yazılı soru önergesine
Bakanlık görüşümüz.
Mersin İli Mut ilçesi Güme köyü koyun ve keçilerinde 26.2.1996 tarihinde (o tipi şap hastalığı tespit edilmiştir. Kocaeli İli
Gebze ilçesi Mudarlı köyünde sığırlarda 13.2.1995 tarihinde sığır vebası çıkmış hastalık 7.4.1995 tarihinde söndürülmüştür.
Hastalığın çıkışından sönüşüne kadar 2 baş sığır ölmüş, 37 baş sığır itlaf edilmiştir.
Malatya İli Dilek köyünde, Doğanşehir ilçesi Polat köyünde ve Çavuşlu köyünde 1996 Ocak ve Nisan ayları arasında 3
mihrakta sığır vebası hastalığı tespit edilmiş, toplam 18 baş sığır ölmüş, 11 baş sığır ise itlaf edilmiştir. Hatay İli ve ilçesinde
1996 yılında hayvan hastalığı tespit edilmemiştir.
Yukarıda bahsedilen hastalıklarla ilgili olarak 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu ile Yönetmeliğinin hastalıklara
ait amir hükümleri doğrultusunda idari ve fenni tedbirler alınarak söndürülmüştür.
Belirtilen hastalıkların Deli Dana hastalığı ile ilgisi bulunmamaktadır.
İstanbul Milletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş tarafından Bakanlığımıza cevaplanmak üzere verilen soru önergesi incelenmiştir.
Buna göre;
Yıllar itibariyle ithal edilen hayvan yemi ve süt ürünlerinin listesi aşağıya çıkarılmıştır.
Hayvan Yemi
Yıllık Ülke Miktar (Kg.) Değer $
1992 Almanya 11 500 21 742
1992 Danimarka 32 195 36 889
1992 İsviçre 10 000 9 133
1992 Bulgaristan 78 250 6 973
TOPLAM 131 945 74 737
1993 Danimarka 10 800 63 766
1993 Fransa 4 000 28 182
TOPLAM 14 800 91 948
1994 Belçika-Luksenburg 20 000 4 796
1994 Danimarka 257 336 190 226
1994 Hollanda 20 640 10 255
1994 Bulgaristan 40 000 4 871
TOPLAM 337 957 210 148
1995 Belçika-Lüksenburg 40 000 10 530
1995 Danimarka 428 438 267 154
1995 Hollanda 57 659 30 333
1995 Tayvan 1 927 1 339
TOPLAM 528 024 309 456
Süt ve Süt ürünleri :
Yılı Miktarı (Ton) Değeri (Bin $)
1991 18 832 17 602
1992 22 400 27 078
1993 18 166 26 090
1994 11 773 18 060
1995 14 238 27 727
TOPLAM 85 409 116 557

FOTOKOPİ VA

Bilgi Notu
7/606-1292 Esas nolu İstanbul Milletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş’in ithal edilen ete ilişkin yazılı soru önergesine Bakanlık
görüşümüz.
Ülkemizin 1991 yılından bu yana et tüketim miktarı (bin ton)
Yıllar Sığır Eti Koyun Eti Tavuk Eti
1991 479 259 275
1992 500 296 326
1993 508 281 415
1994 455 222 461
1995 495 240 485
1991 Yılından bu yana ithal ettiğimiz et miktarı (bin ton)
Yıllar Sığır Eti Koyun Eti Tavuk Eti
1991 63 0 1
1992 68 0 3
1993 60 0 0
1994 12 0 0
1995 60 0 0
Koyun ve sığır eti ithalatında kasaplık canlı hayvan ithalatının et eşdeğerine çevrilmiş miktarı dahildir (% 55)
1991 yılından bu yana ithal edilen et miktarının tüketilen et miktarı içindeki payı (%)
Yıllar Sığır Eti Koyun Eti Tavuk Eti
1991 13 0 0.4
1992 14 0 0.9
1993 12 0 0
1994 3 0 0
1995 12 0 0
İthal edilen etin tüketilen et içerisindeki payı yıllara göre artış göstermemiştir.
22. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Açık Öğretim Fakültesi sınavlarının her il merkezinde yapılmasına
ilişkin sorusu ve Mlilî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/611)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu emirlerinize arz ederim.
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
Açık Öğretim Fakültesi sınavları illerde yapılmaktadır. Ancak yeni il olan birçok merkezde bu sınav yapılmamaktadır. Bu
sınavların sınava girenlerin mali sıkıntıya düşmemesini önlemek için her il merkezinde yapılması mümkün değil midir?
T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı 24.5.1996
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1302-7/611-1312
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 19.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1411 sayılı yazısı.
Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun “Açık Öğretim Fakültesi sınavlarının her il merkezinde yapılmasına
ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Açık Öğretim Fakültesi sınavları yurt çapında 63 il merkezinde yapılmakta ve mevcut bürolar yeterli hizmeti vermektedir. Açık
Öğretim Fakültesi sınavlarının her il merkezinde yapılabilmesi için, belirli sayıda öğrenci ve öğretim elemanının bulunması
gerekmektedir.
Arz ederim. Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
23. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun;
İthal edilen etlerin denetlenmesine,
Gübreye yapılan sübvansiyon ödemelerine,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/612, 613)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu emirlerinize arz ederim.
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
Türkiye ithal ettiği etleri nasıl denetlemiştir? Bu konuda 1935 yılında Cenevre’de Birleşmiş Milletlere üye ülkelerce imzalanan
ve hayvansal ürünlerin evrenselliğini yasal zemine oturtan uluslararası anlaşmaya uyulmuşmudur? Anlaşma gereği ithal edilen etlerin
denetimi veteriner hekimleri kuruluşlarınca mı yapılmıştır?Yapılmadı ise bu anlaşma çiğnenmiş olmamakta mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu emirlerinize arz ederim.
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
Devlet gübreye subvansiyon uygulamaktadır. Bunu fatura karşılığı yapmaktadır. 1995 yılında subvansiyon almak için faturası
kesilen gübre miktarı ne kadardır? Ne kadar subvansiyon ödemesi yapılmıştır. Buna göre gübre tüketimi ne kadar olmuştur?
T.C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 28.5.1996
Sayı : AİD/BŞV-3-1088/32030
Konu : Soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 19.4.1996 tarih ve 1412 sayılı yazınız.
İlgi de kayıtlı yazınız ekindeki İstanbul Miletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş, Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu,
Tokat Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz ve İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güryüz Ketenci’ye ait yazılı soru
önergeleri incelenmiş olup, Bakanlık görüşlerimiz ekte sunulmuştur.
Gereğini arz ederim. İsmet Attila
Tarım ve Köyişleri Bakanı
BİLGİ NOTU
7/613-1314 esas nolu Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun gübreye yapılan subvansiyon ödemelerine ilişkin
yazılı soru önergesine Bakanlık görüşümüz.
1995 yılında 4.3 milyon ton fiziki kimyevi gübre tüketilmiş olup bu gübreler için çiftçiye 16.5 Trilyon TL. destekleme ödemesi
yapılmış bulunmaktadır.
BİLGİ NOTU
7/612-1313 Esas nolu Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu’na ait ithal edilen etlerin denetlenmesine ilişkin yazılı
soru önergesine Bakanlık görüşümüz.
Yürürlükteki ithalat rejimine göre ithal edilecek etler fiili ithalattan önce müracaat aşamasında, fiili ithalat sırasında da 3285
sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununa göre hayvan hastalıkları yönünden ve laboratuvar kontrolleri ile de kalite kontrolü
(Fiziksel, Kimyasal, Mikrobiyolojik analizler ile Hormon analizleri yönünden) ne tabi tutulmaktadır. Müracaat aşamasında
mevzuatımıza uygun olmayan etlere kontrol belgesi verilmemekte fiili ithalat sırasında ise laboratuvar kontrolleri uygun olmayan
etlerin yurda girişine müsaade edilmemektedir. Analizler İl Kontrol Müdürlükleri ile Veteriner Kontrol Araştırma Enstitülerinde
yapılmaktadır.
24. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, ilkokul ve ilköğretimin 1. kademesindekilere tavsiye edilen dergilere ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/617)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim.
9.4.1996
Mustafa Baş
İstanbul
1. 1995-1996 öğretim yılında ilkokul ve ilköğretimin 1. kademesine Bakanlıkça hangi ünite dergileri tavsiye edilmiştir?
2. Bu dergiler tavsiye edilirken hangi ölçüler baz alınmıştır?
3. Aynı sınıfta hem ders kitapları hem de dergilerin öğrencilere satın aldırıldığı, ders kitaplarının bir kenara bırakılıp
dergilerin okutulduğu doğru mudur?
4. Dergi paraları ile ilgili olarak velilerden gelen şikâyetler doğrultusunda şimdiye kadar hangi işlemler yapılmıştır?
5. Ünite dergilerinin pazarlanmasında okul müdürü ve öğretmenlere Bakanlığınızca tanınan kar marjı ne kadardır? Bu marjın
1995-1996 öğretim yılında toplam miktarı ne kadar olmuştur?
6. Dergilerle ilgili olarak 1996-1997 öğretim yılında yeni bir düzenlemeye gitmeyi veya ders kitabı veya dergi arasında bir
tercih yaparak dergileri kaldırmayı düşünüyor musunuz?
T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı 24.5.1996
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1304
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 19.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1411 sayılı yazısı. (Önerge 7/617-1319)
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş’ın “ilkokul ve ilköğretimin I. kademesinde tavsiye edilen dergilere ilişkin” soru
önergesi incelenmiştir.
1. 1995-1996 öğretim yılında ilkokul ve ilköğretim I. kademe öğrencilerine aşağıda belirtilen ünite dergileri tavsiye edilmiştir.
a)Koza Ünite Dergisi
b) Tekışık Ünite Dergisi
c) Üner Ünite Dergisi
d) Başarı Ünite Dergisi
e) Ünitelerle Beşyıl Ünite Dergisi
f) Serhat Basamak Ünite Dergisi
g) İlke Ünite Dergisi
h) Çağdaş Ünite Dergisi
ı) İlkaşama Ünite Dergisi
i) Özgün Ünite Dergisi
j) Uzman Ünite Dergisi
k) Temel Eğitim Ünite Dergisi
2. Ünite dergileri, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 54. maddesine istinaden hazırlanan ve 16.6.1993 tarih ve 21609
sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Araçları İnceleme Yönetmeliği esaslarına göre
değerlendirilmektedir.
3. Ünite dergileri ders kitabı dışında tavsiye eser niteliğinde olup öğrencilere aldırılma zorunluluğu bulunmamaktadır.
4. Dergi paraları ile ilgili olarak Bakanlığımıza intikal eden herhangi bir şikâyet yoktur.
5. Ünite dergilerinin pazarlanmasında okul müdürü veya öğretmenlerine Bakanlığımızca tanınmış hiçbir kâr marjı
bulunmamaktadır.
6. Ders kitapları eğitim öğretim için esas unsur kabul edilmekte ve öğrencilere aldırılmaktadır. Ünite dergilerinin öğrencilere
aldırılması için herhangi bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
25. – Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, İngiltere’den ithal edildiği iddia edilen canlı hayvan ve sığır etine ilişkin
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Atilla’nın yazılı cevabı (7/619)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Atilla tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını
delaletlerinize arz ederim.
1.4.1996
Dr. Ahmet Feyzi İnceöz
Tokat
Kamuoyunda Deli Dana hastalığı olarak bilinen hayvanlardan insanlara bulaşabilen hastalıkla ilgili kamuoyunda bir takım soru
işaretlerinin giderilmesi lazımdır.
Söz konusu hastalığın kamuoyunca yeterince bilinmediği ve dünya kamuoyunun şu anda üzerinde ilgilendiği konulardan birisi
olan bu hastalık, ülkemizi ilgilendirdiği kanaatındayım. Bu itibarla;
1. İngiltere’den son 1 yıl içinde ne kadar canlı hayvan ve sığır eti ithal edilmiştir.
2. Bu ithalat hangi firmalar aracılığıyla gerçekleştirilmiştir ve bunların ne kadarı tüketime sunulmuştur.
3. Bu hastalık bakımından risk taşıyan ülkeler hangisidir? Bu ülkelerden gerçekleştirilen ithalatın boyutu ne noktadadır?
4. Halk sağlığı açısından çok önemli olan bu hastalık için acilen almayı düşündüğünüz tedbirler nelerdir?
T.C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 28.5.1996
Sayı : AİD/BŞV-3-1088/32030
Konu : Soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 19.4.1996 tarih ve 1412 sayılı yazınız.
İlgi de kayıtlı yazınız ekindeki İstanbul Milletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş, Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan
Yazıcıoğlu, Tokat Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz ve İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güryüz Ketenci’ye ait yazılı
soru önergeleri incelenmiş olup, Bakanlık görüşlerimiz ekte sunulmuştur.
Gereğini arz ederim. İsmet Attila
Tarım ve Köyişleri Bakanı
BİLGİ NOTU
7/619-1321 esas nolu Tokat Milletvekili Sayın Ahmet Feyzi İnceöz’ün İngiltere’den ithal edilen canlı hayvan ve sığır etine
ilişkin yazılı soru önergesine Bakanlık görüşümüz.
1. İngilere’den 1990 yılından beri canlı hayvan ithalatı yapılmamıştır. Ancak Aralık 1995’de 20 ton Ocak 1996’da 20 ton
olmak üzere toplam 40 ton taze veya soğutulmuş kemiksiz et ithalatı gerçekleşmiştir.
2. 9 Ağustos 1995 tarihli Bakanlığımız tebliği çerçevesinde Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının verdiği ithal
izni çerçevesinde Bakanlığımızdan Kontrol Belgesi alan Adana Güneş Tarım Ürünleri firması tarafından 40 ton kemiksiz et ithalatı
yapılmış ve tüketime sunulmuştur. Miktarın küçük olması nedeniyle söz konusu etlerin tamamı tüketilmiş olabilir.
3. BSE hastalığı bakımından İngiltere, İskoçya, İrlanda, K. İrlanda, Fransa, Portekiz ve İsviçre risk taşımaktadır. Bu
ülkelerden bulaşmaya sebep olabilecek hayvan ve hayvansal ürün ithalatı 27.3.1996 tarihinden itibaren durdurulmuş olup, bu
ülkelerden İngiltere, İrlanda, K. İrlanda ve İskoçya dan bulaşmaya vasıta olabilecek riskli ürünlerin ithalatı 1990 yılından beri
yasak konulmuştur. Ancak, taraf olduğumuz Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde Sağlık ve Bitki sağlığı Anlaşmasına göre
Uluslararası Salgın Hayvan Hastalıkları Ofisinin belirlediği şartlar doğrultusunda bu ülkelere konulan yasaklama 19.7.1995
tarihinde daraltılmıştır. Bu tarihten itibaren tekrar yasakladığımız 27.3.1996 tarihine kadar İngiltere den toplam 40 ton taze veya
soğutulmuş et ithal edilmiş olup, bunun dışında bir ithalat yapılmamıştır.
4. Halk sağlığı ve hayvan sağlığı açısından önemli olan bu hastalık ile ilgili olarak Bakanlığımızca hastalık görülen
ülkelerden bulaşmaya sebep olabilecek bütün hayvan ve hayvansal ürün ithalatı 27.3.1996 tarihinden itibaren yasaklanmıştır.
Yasaklanan mallar listesi ekte sunulmuştur. Hastalık nedeniyle yasaklanan ülkeler, A.B. Veteriner Komitesi ve Uluslararası Salgın
Hayvan Hastalıkları Ofisi nezdinde takip edilmektedir.
26. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İstanbul Çantaköy Büyükçavuşlu Sulama Göleti Kooperatifi üyelerine
hayvan verilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Atilla’nın yazılı cevabı (7/620)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yazılı olarak cevaplandırılmasını diliyorum.
Saygılarımla. Ahmet Güryüz Ketenci
İstanbul
1. “İstanbul-Silivri, Değirmenköy, Çantaköy Büyükçavuşlu Sulama Göleti Kooperatifi” ne üye 100 aileye 200 büyükbaş hayvan
verilmesi için, 1.4.1996 tarihinde Bakanlıkça yapılması öngörülen ihale yapılmış mıdır?
2. Değirmenköy’de kendilerine hayvan verilmesi gereken köylüler, ahırlarını hazırlayıp bekledikleri halde, sadece Afyon’da
hayvan dağıtımı yapıldığı şeklindeki söylentiler doğru mudur? Doğru ise Sayın Bakanın seçmeni olmayan vatandaşların
mağduriyeti ne zaman giderilecektir?

T.C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 28.5.1996
Sayı : AİD/BŞV-3-1088/32030
Konu : Soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 19.4.1996 tarih ve 1412 sayılı yazınız.
İlgi de kayıtlı yazınız ekindeki İstanbul Miletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş, Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu,
Tokat Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz ve İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güryüz Ketenci’ye ait yazılı soru
önergeleri incelenmiş olup, Bakanlık görüşlerimiz ekte sunulmuştur.
Gereğini arz ederim. İsmet Attila
Tarım ve Köyişleri Bakanı
Bilgi Notu
7/620-1326 esas nolu İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Güryüz Ketenci’nin“İstanbul-Çantaköy Büyükçavuşlu Sulama Göleti
Kooperatifi” üyelerine hayvan verilmesine ilişkin yazılı soru önergesine hazırlanan Bakanlık görüşümüz.
Bakanlığımız gerek ülkemiz hayvancılığını geliştirmek ve gerekse dar gelirli küçük çiftçi ailelerinin gelir düzeylerini
yükseltmek amacıyla hazırlamış olduğu “Ortaklar Mülkiyetinde Süt ve Besi Sığırcılığı” projelerini 1991 yılından itibaren
kooperatiflere uygulamaktadır. Bu projeler için her yılın bütçe imkânları dahilinde Bakanlığımıza sağlanan ödeneklerle şimdiye
kadar 85 kooperatif projesine kredi tahsisi yapılarak, 8 500 kooperatif ortağının ithalat yoluyla 17 000 adet kültür ırkı gebe düve
sağlanmış olup, 1995 yılı yatırım programında yer alan İstanbul-Çatalca-Çiftlikköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifine gerekli
ödenek tahsis edilerek 100 kooperatif ortağına 200 baş ithal gebe düve teslim edilmiştir.
Hayvancılığın geliştirilmesine ilişkin 95/7418 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 9. maddesine göre Tarımsal Kalkınma
Kooperatiflerinin uygulayacağı “Ortaklar Mülkiyetinde Süt ve Besi Sığırcılığı” projelerine 2 yıl içerisinde kullandırmak üzere
Bakanlığımıza 9 Trilyon TL. ödenek ayrılmış olup, bu ödenekle 771 kooperatif projesi programa alınmıştır. Bu ödenekten
öncelikle sağlanacak kaynak miktarı gözönüne alınarak 98 kooperatif canlı demirbaş alımı için ihaleye çıkarılmıştır. İhaleye
çıkarılan kooperatifler arasında İstanbul-Silivri-Değirmenköy kooperatifi de yer almıştır. Kaynağın sağlanamaması sebebiyle
ihaleler iptal edilmiştir.
Daha sonra T.C. Ziraat Bankası kaynaklarından 2.5 Trilyon TL. ödenek sağlanmış ve kooperatif ihaleye çıkarılmıştır.
Bakanlığımız öncelikle kredilendirilecek 75 kooperatifin seçimini bölgenin geri kalmışlığı, öncelikli yöre olup olmadığı,
kooperatif ortaklarının gelir düzeyleri, tüm ortakların geçimlerini hayvancılıktan sağlayıp sağlamadığı ve göç durumları v.s. gibi
kıstasları gözönüne alarak yapmıştır.
T.C. Ziraat Bankasından ödenek aktarılması için Bakanlığımız gereken çalışmaları yapmakta olup ödenek aktarılması
sağlandığı takdirde ilk etapta İstanbul-Silivri-Değirmenköy kooperatifi kredilendirilecektir.
27. – Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin, Seyit Ömer Termik Santralı işletme hakkının devrine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/621)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hüsnü Doğan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.
Metin Perli
Kütahya
Sorular : Seyit Ömer Termik Santralı işletme hakkının devriyle, yap-işlet-devret modeli esas alınarak 2x75’lik ünite ilavesi
teklif alma son günü 24 Nisan 1996 günüdür. Bu açıdan;
1. Fizibilite yapma yetkisi almak için ilan yapılmış mıdır?
2. Hangi firmalar, hangi tarihlerde yetki talebinde bulunmuşlardır?
3. İlk yetki belgesi olan ABD menşe’li NRG ve Egem Enerji ortaklığı mıdır? Hangi Bakan, hangi tarihte bu yetkiyi vermiştir?
4. SLI ve Seyit Ömer TEAŞ kârlı bir işletmeler olup ilave üniteyi 2-2,5 yılda kendi kârları ile (4. ünitede olduğu gibi) kendisi
kurabilecek iken niçin başka firmalara verilmektedir?
5. Gerekli kömür rezerv araştırmaları yapılmış mıdır? Ne kadar rezerv vardır?
6. Termik Santrallerin ömürleri kaç yıldır?
7. Bu bir imtiyaz hakkı doğurmuyor mu? Afşin-Elbistan örneği ortada iken, Anayasal engel kaldırılmadan niçin işletmeler
tedirgin hale getirilmiştir?
8. Yap-işlet-devret modeli otoyollar, Barajlar, liman ve Marinalar için uygulanabileceği halde, çalışan, üreten, kâr eden ve
kendisi bu yatırımı yapabilecek işletmeler için bu modelin kullanılmasının gerekçesi nedir?
T.C.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 31.5.1996
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başknanlığı
Sayı : B.15.0.APK.0.23-300.651
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığı’nın 19.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/621-1327/3433 sayılı yazısı.
Kütahya Milletvekili Sayın Metin Perli’nin tarafıma tevcih ettiği ve Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 96 ncı maddesi gereğince
cevaplandırılması istenen, 7/621 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim. Hüsnü Doğan
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Kütahya Milletvekili Sayın Metin Perli’nin
Yazılı Soru Önergesi ve Cevapları
(7/621-1327)
Seyitömer Termik Santralı işletme hakkının devriyle, Yap-İşlet-Devret modeli esas alınarak 2x75 MW’lık ünite ilavesi teklif
alma son günü 24 Nisan 1996 günüdür. Bu açıdan;
Soru 1 :
Fizibilite yapma yetkisi almak için ilan yapılmış mıdır?
Cevap :
“TEK Dışındaki Kuruluşların Elektrik üretimi, iletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi” hakkındaki 3096 sayılı
Kanunun esaslarını belirleyen “TEK Dışındaki Kuruluşlara Elektrik Enerjisi Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti Konusunda
Görev Verilmesi” hakkındaki 11488 sayılı yönetmeliğin 5. maddesinde, görev almak üzere şirketlerce Bakanlığa yapılacak
müracaatların şekli belirlenmektedir.
Söz konusu maddenin incelenmesinden de görüleceği üzere, Bakanlığın işletme hakkı devri için ilana çıkma mecburiyeti
yoktur.
Nitekim Egem Enerji-Lurgi Energie Und umwelt GmbH konsorsiyumu 29.9.1995 tarihinde 11488 sayılı yönetmeliğin 5.
maddesine göre Seyitömer Termik Santralının işletme hakkını devir almak ve aynı zamanda 2x75 MW’lık yeni bir santral inşa
etmek üzere ön başvuruda bulunmuşlardır. Bu talep üzerine 22.11.1995 tarih ve 4444 sayılı Bakan Olur’u ile 26.4.1996 tarihine
kadar firmalardan fizibilite raporu isteme süreci başlatılmıştır.
Soru 2 :
Hangi firmalar, hangi tarihte yetki talebinde bulunmuşlardır?
Cevap :
Egem Enerji-Lurgi Energie Und umwelt GmbH konsorsiyumundan başka, isimleri ve başvuru tarihleri ekli listede yazılı 8 firma
daha işletme hakkı devri ile birlikte 2x75 MW’lık ek tesis yapımı için başvuruda bulunmuş ve söz konusu firmalardan da 26.4.1996
tarihine kadar fizibilite raporlarını teslim etmeleri istenmiştir.
Esasen 22.11.1995 tarih ve 4444 sayılı Makam Olur’u ile başlatılan fizibilite raporu isteme sürecine bağlı kalınarak yapılan
başvurular bir yetki talebi niteliğinde değildir.
Soru 3:
İlk yetki belgesi olan ABD menşe’li NRG ve Egem Eneji ortaklığı mıdır? Hangi Bakan, hangi tarihte bu yetkiyi vermiştir?
Cevap 3 :
Sözkonusu santralın işletme hakkının devir alınması için ilk başvuran firma Egem Enerji-NRG; Türk, Amerikan, Alman
konsorsiyumudur. Bu firmanın ön başvurusu üzerine fizibilite süreci başlatılmıştır. Bu bir yetki belgesi değildir. Firmalardan
fizibilite raporu isteme sürecini başlatan 22.11.1995 tarih ve 4444 sayılı Makam Olur’u, dönemin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Sayın Şinasi Altıner tarafından onaylanmıştır. Bu süreç içerisinde ekli listede isimleri yazılı 8 firma daha başvuruda bulunmuş
olup, 26.4.1996 tarihinde bu firmalardan yalnızca 4’ü (Egem Enerji-Lurgie Energie Und Umwelt GmbH, Rumeli Elektrik Yatırım
A.Ş., Sartes Mühendislik Müşavirlik Sanayi Ticaret Ltd. Şti., Park Teknik-Saar Tech GmbH Sqarbergwerke AG) fizibilite raporu
teslim etmiştir. Sözkonusu raporlar Bakanlığımız TEAŞ ve TKİ Genel Müdürlükleri uzmanlarından oluşan bir alt komisyon
tarafından değerlendirilecektir.
Alt komisyon tarafından değerlendirilen ve belli bir baza getirilen teklifler Genel Müdür, Müsteşar Yardımcısı ve Müsteşarın
uygun görüşü ile Bakan onayına arz edilecektir. Bakan onayından sonra Bakanlar Kuruluna sunulacaktır. Bakanlar Kurulu Kararı
olumlu ise, uygulama sözleşmesi ve diğer alt sözleşmeler imzalanacaktır.
Soru 4 :
SLI ve Seyit Ömer TEAŞ kârlı işletmeler olup ilave üniteyi 2-2,5 yılda kendi kârları ile (4. ünitede olduğu gibi) kendisi
kurabilecek iken niçin başka firmalara verilmektedir?
Cevap 4 :
Seyitömer Termik Santralı 17 yıldır çalışan bir santraldır. Termik santralların ömrünün 25-30 yıl olduğu düşünüldüğünde
santralın ömrünün 3/4’ünü kullandığı görülmektedir. Bu nedenle rehabilitasyona ihtiyaç duyulmaktadır. Mevcut ünitelerin
rehabilitasyonu, yeni ünitenin yapımı ve Seyitömer linyitleri rehabilitasyonunun 650 milyon $ civarında olacağı tahmin
edilmektedir. Ülkemizin mevcut durumu düşünüldüğünde, devletin kısıtlı imkânları ile bu boyutta bir yatırımın günümüz
koşullarında devlet eliyle yapılması mümkün görülememektedir.
Soru 5 :
Gerekli kömür rezerv araştırmaları yapılmış mıdır? Ne kadar rezerv vardır?
Cevap 5 :
Yapılan arama faaliyetleri sonucu, Seyitömer kömür havzasında 168 850 000 tonu görünür, 20 115 000 tonu hazır olmak üzere,
toplam 188 965 000 ton rezerv olduğu belirlenmiştir. Bu rezerv mevcut üniteler ve 2x75 MW’lık santral için yeterlidir.
Soru 6 :
Termik Santralların ömürleri kaç yıldır?
Cevap 6 :
Termik santralların ömürleri 25 ila 30 yıl arasında değişmektedir.
Soru 7 :
Bu bir imtiyaz hakkı doğurmuyor mu? Afşin-Elbistan örneği ortada iken, Anayasal engel kaldırılmadan niçin işletmeler tedirgin
hale getirilmektedir?
Cevap 7 :
Bunun imtiyaz hakkı olduğuna ilişkin Anayasa Mahkemesi yorumu bulunmaktadır. Bu doğrultuda firmalarla imzalanan bütün
sözleşmeler Danıştay denetimine gönderilmektedir. İmtiyaz ile ilgili durumun çözümlenebilmesi için Bakanlığımızca çalışmalar
sürdürülmektedir.
Soru 8 :
Yap-işlet-devret modeli otoyollar, Barajlar, liman ve Marinalar için uygulanabileceği halde, çalışan, üretip, kâr eden ve kendisi
bu yatırımı yapabilecek işletmeler için bu model’in kullanılmasının gerekçesi nedir?
Cevap 8 :
1984 yılında yürürlüğe giren “Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve
Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında” ki 3096 sayılı kanun ve ilgili yönetmelikleri ile TEK dışındaki özel sektörün nasıl
yatırım yapacağı belirlenmiştir. Söz konusu Kanun Bakanlığımıza bu konuda gerekli düzenlemeleri yapmak üzere yetki vermiştir.
Bu Kanunun 3. ve 5. maddelerine göre mevcut tesislere rehabilitasyon yapılarak işletme hakkı devri verilir veya işletme hakkı devri
ile birlikte tevsii yaptırılabilir yada Kanunun 4. maddesine göre yeni bir tesis yaptırılabilir. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz
otoyollar, limanlar ve marinalar gibi enerji dışındaki projelere 3996 sayılı kanunla YİD Modeli uygulanmaktadır. Bu santralda
uygulanacak olan yöntem Yap-İşlet-Devret modeli olmayıp, yalnızca İşletme Hakkı devri ve tevsii yöntemidir. Bu yöntem 3096
sayılı Kanun ve ilgili Yönetmeliğinin (11488) 5. maddesine göre, işletme hakkının devir alınması ile birlikte ek ünite inşaasını da
kapsamaktadır.
Firma Adı Başvurduğu Tarih
Nurol Yatırım Holding A.Ş. 15.1.1996
Park Teknik-Saar Tech GmbH
Saarbergwerke AG 8.1.1996
Community Energy Alternatives 12.12.1996
Egem Enerji-Lurgi Energie Und
Umwelt GmbH 29.9.1995
Rumeli Elektrik Yatırım A.Ş. 24.1.1996
Korona Mühendislik Elektrik
Sanayi Ticaret A.Ş. 22.1.1996
Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası 23.1.1996
Sartes Mühendislik Müşavirlik
Sanayi Ticaret Ltd. Şti. 26.1.1996
ARCO Coal Company 11.2.1996
28. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, karayollarında meydana gelen bozulmalara ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/623)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler tarafından yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Dr. B. Fırat Dayanıklı
Tekirdağ
1. Tekirdağ-Hayrabolu arasındaki 50 kilometrelik karayolunda meydana gelen bozulma vatandaşları çileden çıkarmaktadır.
Bütün şikâyetlere rağmen Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de konuya ilgisiz kalmasına bir anlam veremiyorum. Bu yolun
asfaltlanması düşünülmekte midir? Düşünülüyorsa ne zaman için planlanmıştır?
2. Çorlu-Şerefli arasında bulunan 18 kilometrelik karayolu bir çok araca milyonlarca lira zarar vermektedir. İlgili makamlara
yapılan bütün şikâyetler yanıtsız kalmaktadır. Bu yolun bakım, onarım ve asfaltlanması düşünülmekte midir? Düşünülüyorsa ne
zaman için planlanmıştır?
3. Tekirdağ-Muratlı Karayolu da son derece bozulmuştur. Bu yolun bakım, onarım ve asfaltlanması düşünülmekte midir?
Düşünülüyorsa ne zaman için planlanmıştır?
4. Bunların dışında 1996 yılında Tekirdağ İlinde,Karayolları Genel Müdürlüğü hangi devlet yollarının yapımını,
onarımını, güvenle kullanılmasını sağlayacak şekilde bakım altına almayı planlamıştır?
5. Bir yıl önce bölgede yazılı ve görsel medyayı günlerce meşgul eden “Hayrabolu Köprüsü” unutulmaya terk edildi. Yirmi yıl
önce karayollarının ve yerel yöneticilerinin hatası ve sorumsuzluğu sonucu diri diri toprağa gömülen tarihî köprü tekrar yeryüzüne
çıkarılmayı bekliyor. Bir yıl önce Kültür Bakanlığı’nca kazı ruhsatı verilmiş olmasına karşın, gerekli paranın çıkarılmaması
nedeniyle açılamayan köprü için bu yıl Bakanlık olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz?
T.C.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 23.5.1996
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1330
Konu : Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 22.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/623-1331/3452 sayılı yazısı.
İlgi yazı ilişiğinde alınan, Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın “Karayollarında meydana gelen bozulmalar”a
dair Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. 555-04 Kontrol Kesim numaralı 62 km. uzunluğundaki yolun 50 km. lik Tekirdağ-Hayrabolu bölümü eski yıllarda inşa
edilmiş blokaj bir şose olup; sonradan iki yandan genişletilerek, üzerine muhtelif teras malzemeleri çekilmiş ve yer yer penetrasyon,
makadam ve sathi kaplama yapılmış zayıf üstyapılı bir yoldur. Yolun fiziki standartlarının yanında geometrik standartları da
düşüktür.
Gerekli onarım için 220 000 ton kırmataş (110 Milyar TL.) üzerine 350 000 m2 çift kat sathi kaplama (35 Milyar TL.) olmak
üzere toplam 145 Milyar TL. ye ihtiyaç vardır.
Ancak; Karayolları Genel Müdürlüğüne ayrılan kaynakların kısıtlı olması ve DPT Müsteşarlığının yeni iş alınmaması
konusundaki direktifleri gereği; son yıllarda yatırım programlarına yeni iş alınmamakta, kapasite artıran yeni yatırımlara
girilememektedir.
Bu nedenle, Tekirdağ-Hayrabolu yolu da Yatırım Programına alınamamıştır.
2. Yatırım Programında 1 Milyon TL. sı ile yer alan Şerefli Ayr.-Çorlu yolunda 1996 yılında herhangi bir çalışma
yapılmayacak ve rutin bakım hizmetlerine yıl boyunca devam edilecektir.
Şerefli Ayr.-Çorlu yolunun muhtelif kesimlerinde yıl içinde 15 km. de astarsız sathi kaplama onarımı yapılması planlanmıştır.
3. Tekirdağ-Muratlı yolu, 1996 yılı Yatırım Programında yer almamaktadır. Periyodik olarak normal bakım hizmetleri yıl
boyunca devam edecektir.
Tekirdağ-Muratlı yolunun 15 km. lik muhtelif kesimlerinde astarsız sathi kaplama onarımı yapılması planlanmıştır.
4. Tekirdağ ilinde 1996 yılında Yatırım Programında bulunan diğer yollar :
-Kınalı-Çorlu-Edirne yolu, 1996 yılı Yatırım Programında 1 Milyon TL. ödenekle yer almaktadır.
Lüleburgaz-Çorlu arasında banket ıslahı püremanet olarak yapılacak olup; çalışmalara Mayıs ayı içerisinde başlanacaktır.
-Tekirdağ Şehir Geçişi, 1996 yılı Yatırım Programında 1 Milyon TL. ödenekle yer almakta olup; doğu bölümü için proje
çalışmaları devam etmektedir.
- (Çorlu-Seymen) Ayr.-Marmara Ereğlisi yolu, 1996 yılı Yatırım Programında 40 Milyar TL. ödenekle yer almaktadır.
Ek kamulaştırma işlemleri devam etmekte olup; sezon içerisinde sanat yapıları ve toprak işleri çalışmalarına başlanacaktır.
-Hayrabolu-Malkara yolu, Asflat Programında yer almakta ve muhtelif kesimlerde 15 km. de astarsız sathi kaplama onarımı
yapılması planlanmıştır.
5. Hayrabolu Köprüsü, halen Hayrabolu girişinde anayol güzergâhı altında bulunmaktadır. Köprü bugünkü duruma, yıllar önce
Devlet Su İşlerinin dere yatağını derive etmesi sonucunda gelmiştir. Yeni bir varyant yapılmadan, şu aşamada köprünün ortaya
çıkartılması mümkün görülmemektedir.
Bilgi ve gereğini arz ederim. Mehmet Keçeciler
Bayındırlık ve İskân Bakanı
29. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ-Saray’da bir termik santralın kurulacağı iddiasına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/624)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hüsnü Doğan tarafından yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Dr. B. Fırat Dayanaklı
Tekirdağ
Tekirdağ-Saray’da çıkarılan 160 milyon ton kötü kalite linyiti işlemek üzere termik santral kurulması son zamanlarda yerel
basında ve bölge halkında tepki uyandırmaktadır. Santraldan çıkabilecek kükürtdioksit ve sülfirik asitin Edirne’den Tekirdağ’a
kadar çok geniş bir alanı etkileyeceği söylenmektedir.
1. Bu söylentiler doğru mudur?
2. Böyle bir santralın yapılması planlanmış mıdır?
3. Planlanmış ise hangi aşamadadır?
4. Yatırım kaynağı nereden sağlanacaktır?
5. Bölge halkının ve çevrenin sağlığı açısından ne gibi önlemler alınması düşünülmektedir?
T.C.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 31.5.1996
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-650
Konu :Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :T.B.M.M. Başkanlığının 22.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/624-1332/3453 sayılı yazısı.
Tekirdağ Milletvekili Sayın Dr. Bayram Fırat Dayanıklı’nın tarafıma tevcih ettiği ve Millet Meclisi İç Tüzüğünün 96 ncı
maddesi gereğince cevaplandırılması istenen, 7/624 esas nolu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Hüsnü Doğan
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Tekirdağ Milletvekili Sayın Dr. Bayram Fırat Dayanıklı’nın Yazılı Soru Önergesi ve
Cevapları (7/624-1332)
Tekirdağ-Saray’da çıkarılan 160 milyon ton kötü kalite linyiti işlemek üzere termik santral kurulması son zamanlarda yerel
basında ve bölge halkında tepki uyandırmaktadır. Santraldan çıkabilecek kükürtdioksit ve sülfirik asitin Edirne’den Tekirdağ’a
kadar çok geniş bir alanı etkileyeceği söylenmektedir.
Soru 1. Bu söylentiler doğru mudur?
Soru 2. Böyle bir santralın yapılması planlanmış mıdır?
Soru 3. Planlanmış ise hangi aşamadadır?
Cevap 1, 2, 3. Tekirdağ-Saray yöresinde bulunan düşük kaliteli linyit rezervine dayalı olarak akışkan yatak teknolojisi ile 300
MW kurulu gücünde bir termik santralın 3096 sayılı Kanun çerçevesinde YİDmodeli ile yapılması için 6.1.1995 tarihinde 22163
sayılı Resmî Gazete ile ilana çıkılmış ve 15.3.1995 tarihinde ön başvurular kabul edilmiştir. Başvuran firmalardan 2.4.1996
tarihine kadar fizibilite raporlarını teslim etmeleri istenmesine rağmen henüz hiç bir firmadan fizibilite raporu iletilmemiştir. Söz
konusu santralın YİD kapsamında gerçekleştirilmemesi durumunda, ülke kaynaklarının gerekli tedbirlerin alınarak
değerlendirmesini ve ülke enerji ihtiyacının öncelikle bu kaynakların harekete geçirilerek karşılanmasını sağlamak üzere, söz
konusu santral yapımı TEAŞ Genel Müdürlüğünün uzun dönem elektrik enerjisi üretim planlarında da yeralmakta olup, 2010
yıllarından sonra işletmeye alınması öngörülmektedir.
Soru 4. Yatırım kaynağı nereden sağlanacaktır.
Cevap 4. Halen, 3096 sayılı Kanun çerçevesinde YİD kapsamında ihaleye çıkılan termik santralın finansmanı santralı inşa
edecek firma veya firmalarca sağlanacaktır.
Soru 5. Bölge halkının ve çevrenin sağlığı açısından ne gibi önlemler alınması düşünülmektedir.
Cevap 5. Çevre sağlığını korumak amacıyla, linyite dayalı olarak planlanan bütün santralların, yürürlükte olan mevzuatta
öngörülen belirli emisyon değerlerinin altında kurulmasını temin etmek üzere, bacagazı kükürt arıtma tesisi ile birlikte inşa edilmesi
veya uygun teknolojilerle kurulması gerekmektedir. Bilindiği üzere yeni kurulacak olan tüm tesisler için yürürlükteki, çevre
mevzuatına uygun olarak ÇEDsürecinde çevresel etki değerlendirilmesi ve alınması gerekli tedbirler detaylı bir şekilde irdelenmekte
ve bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi koşuluyla diğer bir deyişle ÇEDOlumlu Belgesinin alınmasını müteakip tesis yapımlarına
geçilmektedir. Ayrıca, bu santralda kullanılması düşünülmekte olan akışkan yatak teknolojisinde kükürtdioksit ve sülfürik asit
absorbe edildiğinden santralın çevreye herhangi bir zarar vermesi söz konusu değildir.
30. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, akaryakıt zamlarına ilişkin Başbakandan soorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü
Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/625)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki akaryakıt zamları ile ilgili sorularımın Başbakan Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla,
Naci Terzi
Erzincan
Soru 1 : TÜPRAŞ’ı denetleyen yeminli mali müşavirlik şirketinin raporlarının açıklaması nedir? Nakit sıkıntısı yüzünden
sık sık zam yapıldığı doğru mudur?
Soru 2 : 1994 yılında kapatılan üç bankada TÜPRAŞ’ın 27.6 milyon dolar batırdığı ve bu zararı zamlarla kapatmaya
çalışması doğru mudur? Bu bankaların adları nelerdir?
Soru 3 : Geçmiş yılların zararı 3 trilyon 999 milyar, 1995 dönem zararı 4 trilyon 977 milyar olduğu doğru mudur?
T.C.
Devlet Bakanlığı 30.5.1996
Sayı : B.02.0.002/15-791
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının 22.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/625-1340/3481 sayılı yazısı.
Erzincan Milletvekili Sayın Naci Terzi’nin Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi yazı ekinde alınan yazılı soru önergesinde
yer alan sorularla ilgili olarak hazırlanan cevap ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Dr. Rüşdü Saracoglu
Devlet Bakanı
T.C.
Başbakanlık
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
Sayı : B.02.1.ÖİB.0.65.00.00.3639 8.5.1996
Konu : Önerge
Devlet Bakanlığına
(Sayın Dr. Rüşdü Saracoglu)
İlgi : Devlet Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğünün 14.5.1996 gün ve 15-548 sayılı yazısı.
Erzincan Milletvekili Sayın Naci Terzi tarafından Sayın Başbakana tevcih edilen 7/625-1340 esas sayılı yazılı soru önergesine
verilen cevap aşağıdadır.
Soru 1 : TÜPRAŞ’ı denetleyen yeminli mali müşavirlik şirketinin raporlarının açıklaması nedir? Nakit sıkıntısı yüzünden
sık sık zam yapıldığı doğru mudur?
Cevap 1 : Tüpraş’ın hesapları 31.12.1995 tarihi itibariyle DRT Denetim Televizyon Tasdik Yeminli Müşavirlik A.Ş. tarafından
denetlenmiştir. (Genel Denetim Raporu EK-1’de sunulmuştur.) Şirket özelleştirme kapsamında olup, hisseleri İMKB’da işlem gören
Bilanço ve Gelir Tabloları, Bilanço Dip Notları, Bağımsız Denetim Raporu yasal süresi içinde İMKB’na gönderilmekte ve kuruluş
bülteninde yayımlanarak TÜPRAŞ tarafından ulusal basında yayımlatılmaktadır.
Bağımsız Denetim Raporunun 3 üncü maddesinde, Tüpraş’ın 31.12.1995 tarihi itibariyle cari pasiflerinin aynı tarihteki cari
aktiflerinden 3.2 Trilyon TL. daha yüksek olması sebebiyle Şirketin önemli ölçüde nakit ihtiyacı içinde olduğu belirtilmektedir.
Tüpraş, nakit sıkıntısını satışlardan sağlanan vergi ve fonları ödeme vadelerine kadar kullanarak veya kısmen ödemesini
erteleyerek aşmaya çalışmıştır. Bu gayretler neticesinde ithalatta, dolayısıyla ülkenin ihtiyacı olan akaryakıtın temelinde bir
aksama olmamıştır.
Diğer taraftan nakit sıkıntısı yüzünden sık sık ürün fiyat zammı yapılması sözkonusu değildir. Tüpraş, ithal edilen hampetrol
ve ürün fiyatları ile döviz kurlarında meydana gelen yükselmelerden kaynaklanan maliyet artışlarını zamanında ve yeterince ürün
satış fiyatlarına yansıtmadığından 1994 ve 1995 yılları faaliyet dönemlerinde zarar etmiştir.
1995 yılı başından bugüne kadar ürün fiyatlarına yapılan zamlar dış piyasa hampetrol ve ürün fiyatları ile dolar kuru
değişmelerini karşılayacak seviyede olmamıştır. (EK-2)
Soru 2 : 1994 yılında kapatılan üç bankada TÜPRAŞ’ın 27.6 milyon dolar batırdığı ve bu zararı zamlarla kapatmaya
çalışması doğru mudur? Bu bankaların adları nelerdir?
Cevap 2 : Tüpraş’ın, 1994 yılında faaliyetleri Bakanlar Kurulu kararıyla durdurulan bankalardan TYT Bank (Türkiye Turizm
Yatırım ve Dış Ticaret Bankası A.Ş.) ile hiçbir ilişkisi olmamıştır. Faaliyeti durdurulan ikinci banka Impexbank, 13 434 839.21
Dolarlık telegrafik transfer ihalesinin 6 934 839.21 Dolarlık kısmını kazanmış ve gereği yapılmak üzere bankaya ihale neticesi
Şirket tarafından bildirilmiştir. Ödeme vadesinde Impexbank’a transfer bedeli ve banka masrafları karşılığı Türk Lirası ödenmiş ve
akabinde transferin yapıldığına ilişkin tüm belgeler Şirkete intikal etmiştir. Ancak, Impexbank’ın bahsi geçen dövizi lehdar
hesabına evrak üzerinde gönderilmiş gibi gösterdiği halde aslında göndermeyerek uhdesinde bıraktığı anlaşılmıştır.
Şirkette, bu transferlere ilişkin Türk Lirası karşılığı vecibe yerine getirildiğinden ve tüm belgeler normal resmi kayıtlara
alındığından ayrıca ödenmemişliğe ilişkin karşılık dahil herhangi bir resmi kayıt bulunmamaktadır.
Üçüncü kapatılan banka olan Marmarabank, konuları itibariyle yapılan ihaleleri kazanan bankalardan biri olduğu için nezdinde
DTH (Döviz Tevdiat Hesabı) ve Atıl Fon (Özel Faizli Mevduat Hesabı) hesapları açılarak çalıştırılmıştır. Bu bankada,
faaliyetlerin durdurulduğu tarih itibariyle 20.7 Milyon Dolarlık DTH bakiyesi ile 23.2 Milyar TL. tutarında Atıl Fon bakiyesi
kalmıştır.
Konuya ilişkin olarak T.C. Başbakanlık Teftiş Kurulu, Şirkette inceleme yapmış ve bu konudaki çalışmalarını
tamamlamıştır.
Impexbank ve Marmarabank’a yönelik hukuki girişimler, Tüpraş Yönetimince yapılmış olup gelişmeler de takip edilmektedir.
Soru 3 : Geçmiş yılların zararı 3 trilyon 999 milyar, 1995 dönem zararı 4 trilyon 977 milyar olduğu doğru mudur?
Cevap 3 : Tüpraş’ın 1994 yılı zararı 3 999 Milyar TL., 1995 yılı zararı ise 4 997 Milyar TL. olarak gerçekleşmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Uğur Bayar
Başkan V.
Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
31. – Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın, orta öğretimdeki “dışardan bitirme” sınavlarının uygulanmasına ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/629)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Millî Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Şevki Yılmaz
Rize
1. Eğitim seferberliği anlayışı içinde ortaokul ve liselerde daha önceden varolan dışardan bitirme uygulamasının devam
ettirilmesi düşünülüyor mu?
2. Meslek liseleri ve özellikle imam hatip liselerini dışardan bitirmek için müracaat etmiş fakat uygulama kalktığı için bu
konudan yararlanamayan vatandaşlarımızın bu mağduriyetlerini gidermek için tedbir almayı düşünüyor musunuz?
3. Bugüne kadar müracaat etmemiş fakat dışardan bitirmek isteyenlere eğitim hakkını yaygınlaştırmak için yeniden bir hak
tanınacak mı?
T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı 24.5.1996
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1309
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 22.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/629-1358/3580 sayılı yazısı.
Rize Milletvekili Sayın Şevki Yılmaz’ın “Dışardan Bitirme Sınavlarına İlişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. Ortaokullarda okul dışı bitirme sınavları halen devam etmektedir.
2. Meslek liselerinde okul dışı bitirme sınavlarına 1994-1995 öğretim yılı güz döneminden itibaren son verilmiştir. Ortaokul
mezunu öğrenciler, Açıköğretim Lisesinin “Mesleki Açıköğretim Uygulamasına” kayıt yaptırarak, yönetmeliğin öngördüğü
derslerden başarılı olmaları durumunda Meslek Lisesi mezunu olmaya hak kazanacaklardır.
3. Okul dışı bitirme sınavlarına müracaat etmemişlere yeni bir hakkın tanınması mümkün değildir.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
32. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, bozulan otoyollar için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/632)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının
teminini arz ederim. 18.4.1994
Kemal Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Otobanlarda fazla tonajlı kamyonların yük taşımaları sonucu otoyolların bozulduğu, bilinmektedir. Bu konuda
başkanlığınızca ne gibi tedbirler alınmıştır.
T.C.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 29.5.1996
Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1492
Konu : Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın
Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM’nin 26.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/632-1402/3709 sayılı yazısı.
İlgi yazı ilişiğinde alınan, Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın “Bozulan otoyollar için alınacak tedbirler”e dair
Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Türkiye’de işletmeye açıs ve 5 bölgeye dağılmış olan otoyollardaki araç dağılımı, yüzdelerine göre aşağıdaki tabloda
gösterilmiştir.

Otoyol Adı 1. Sınıf 2. Sınıf 3. Sınıf 4. Sınıf 5. Sınıf
1. Avrupa Otoyolu 74 10 11 4 1
2. Anadolu ” (Çamlıca-Kaynaşlı) 66 14 15 3 2
3. Anadolu ” (Bolu-Mürted) 70 17 9 3 1
4. İzmir Çeşme 95 3 1 1 0
5. T.A.G. Otoyolu 50 17 28 4 1
Bu tablodan da görüldüğü gibi; otoyolları kullanan araçların çoğunlukla 1 inci sınıf (yani motosiklet, otomobil, pikap ve
minibüs araç tipleri) olduğu, ağır taşıtların nadiren otoyolları tercih ettiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte son 3 yıl içinde
otoyolların bakım, onarım ve işletilmesi için gerekli ödeneğin sağlanamaması nedeniyle yeterli bakım ve onarım çalışmaları
yapılamamıştır. Bunun sonucunda, sadece yüzeyde küçük boyutta bozulmalar meydana gelmiştir. Otoyolların bakım-onarım ve
işletilmesi için belirlenen pay, geçmiş yıllarda % 10 olmasına rağmen; 1993 yılında % 5.1, 1994 yılında % 4.2 ve 1995 yılında ise
% 9.2 olarak gerçekleşmiştir.
Olağan bakım çalışmalarının rutin olarak yapılamaması sonucu, özellikle Gebze-İzmit ve Pozantı-Tekir kesimlerinde
bozulmalar meydana gelmiştir. Bu kesimlerde Karayolları Genel Müdürlüğünün emanet ekiplerince, mevsim şartlarının elverdiği
ölçülerde yamalar yapılmıştır. Belirtilen kesimlerin üstyapı iyileştirilmesi konusundaki çalışmalar devam etmektedir.
Ağır taşıt trafiği daha çok devlet ve il yollarını kullanmaktadır. Devlet ve il yollarında ise fazla tonajlı kamyonların tespiti, bu
yollar üzerinde kurulan ağırlık kontrol istasyonlarında yapılmaktadır.
Bilgi ve gereğini arz ederim.
Mehmet Keçeciler
Bayındırlık ve İskân Bakanı

33. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, belediye zabıtalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı
cevabı (7/638)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
18.4.1996
Kemal Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Belediye zabıtası ile ilgili meslekî bir okul açılması konusunda herhangi bir çalışmanız var mıdır?
Soru 2 : 1608 sayılı Kanunda “Belediye zabıtası zor kullanır” demektedir. Bu zor kullanma yetkisi neyle ve nasıl
kullanılacaktır?
Soru 3 : Belediye zabıtasına caydırıcı olması nedeniyle silah taşıma izni verilmesi konusunda herhangi bir çalışma
yapılmakta mıdır?
T.C.
İçişleri Bakanlığı 30.5.1996
Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü
Sayı : B050MAH650002/(80-84) 96-542-80445
Konu : Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak’ın
yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 26.4.1996 tarih ve A.0.01.GNS.0.10.00.02-7/638-1408-1563 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen, Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın “Belediye zabıta
memurlarına ilişkin” yazılı soru önergesine cevap teşkil edecek bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.
1. Bakanlığımca halen üzerinde çalışılmakta olan mahallî idarelerin yeniden yapılandırılması ve bu idarelerle ilgili reform
çalışmalarında; sadece belediye zabıtası ile ilgili olarak değil, mahallî idarelerin etkin ve verimli çalışmalarını sağlamak üzere
araştırmalar yapmak, veri toplamak, bilgi bankası oluşturmak, bunları ilgililerin istifadesine sunmak, hizmet içi eğitim faaliyetlerinde
bulunmak, mahallî idarelere personel yetiştirecek okullar ve meslek kursları açmak ve benzeri hizmetleri yürütmek üzere “Mahalli
İdareler Araştırma, Eğitim ve Geliştirme Enstitüsü” kurulması öngörülmektedir.
2. 1580 sayılı Belediye Kanununun 104-109 uncu maddelerinde sözü edilen belediye zabıtası; belediye sınırları içinde
beldenin düzenini, halkın sağlığını ve huzurunu sağlamakla ve korumakla yükümlü olup bu sıfatla Belediye Kanununun ve diğer
yasal hükümlerle yasakların ve bunlara dayanılarak verilen emirlerin ve hükmedilen cezaların gereklerini yerine getirmekle
görevlidir.
1608 sayılı Kanunun 3/3 üncü maddesinde belediye zabıtasının zor kullanabileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu zor kullanma, kendiliğinden gitmek istemeyenlerin zorla götürülmesi şeklinde olacaktır.
3. Belediye zabıtasına silah taşıma izni verilmesi hususunda herhangi bir çalışma yapılmamaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Doç. Dr. Ülkü Güney
İçişleri Bakanı
34. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana-Karaisalı İlçesinde bazı kişilerin orman alanlarını tarlaya dönüştürdükleri
iddiasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nevzat Ercan’ın yazılı cevabı (7/641)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yer alan sorularımın Orman Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygı ile arz ederim.
Erol Çevikçe
Adana
Türkiye’nin ciğerleri olan orman bölgeleri hızla katledilirken, Adana’nın Karaisalı bölgesi de bundan fazlası ile nasibini
almaktadır.
Adana’yı kelaynak kuşuna çevirmek isteyen bu insanlar ve görevliler hakkındaki sorularımın yanıtlanması gerekir,
düşüncesindeyim.
Sorular :
1. Adana’nın Karaisalı İlçesinde bazı kişiler ormanı talan ederken, buna göz yuman, izin veren, hatta işbirliği yapan (menfaat
karşılığı) ormancılar hakkında ne gibi işlem yapıldı? Sorumlular hakkında tahkikat açıldı mı?
2. Adana’nın Karaisalı İlçesi Büyük Sofulu Köyü Muhtarı, Sarı Mehmet, Paletli kepçesi ile Orman İşletme Şefi Mustafa
Akyol ile işbirliği yaparak, orman köylerinde, tarla açmak için orman katleden ve katletmeye devam eden bu kişiler haklarında,
şimdiye kadar ne gibi işlem yapıldı? Tahkikat açıldı mı?
3. 1995 yılı içerisinde muhtelif yerlerden en az 500 dönümlük orman alanı 3 ay içerisinde tarla haline dönüştürülmüştür.
Örnek; Tatık Köyünde Kemal Kuşçu 20 dönüm, Fikret Kaya 15 dönüm, Fahrettin Çağ 18 dönüm, Tümenli Köyünde; Eyüp
Öztürk 15 dönüm, Hüseyin Demir 25 dönüm, Ahmet Aldemir 20 dönüm, Ali Kozacıoğlu 10 dönüm, orman alanını para
karşılığında tarla yapmışlardır.
Tüm bunlar; Orman Bölge Müdürü Ali Karaman, Yardımcısı Natik Poyraz, Karaisalı Orman İşletme Müdürü Bilal Buldu,
Müdür Yardımcısı Kenan Kara Süleymanoğlu, Çatalan Orman İşletme Şefi Mustafa Akyol’un bilgisi ve işbirliği ile yapıldığı
söylenmektedir. Bunlar hakkında tahkikat açtırdınız mı? Bunlara işten el çektirdiniz mi? Müfettiş gönderdiniz mi? Yoksa başka
orman alanlarını katletmeleri için görevlerine devam mı dediniz?
T.C.
Orman Bakanlığı 29.5.1996
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı
Sayı : KM.1.SOR/343-1345
Konu : Sn. Erol Çevikçe’nin
Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 9.5.1995 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/641-1417/3749 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan Adana Milletvekili Sn. Erol Çevikçe’nin “Adana-Karaisalı İlçesinde bazı kişilerin orman alanlarını
tarlaya dönüştürdükleri iddiasına ilişkin yazılı soru önergesi “Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabi yazımız ilişikte
gönderilmiştir.
Arz ederim.
Nevzat Ercan
Orman Bakanı
Adana Milletvekili Sayın Erol Çevikçe’nin 7/641 Esas No.lu Adana Karaisalı İlçesinde bazı kişilerin orman alanlarını tarlaya
dönüştürdükleri iddiasına ilişkin yazılı soru önergesi hakkında Orman Bakanlığının cevabı
1. Adana Karaisalı İlçesinde orman talanına göz yuman, izin veren veya işbirliği yapan orman teşkilatı mensubu
bulunmamaktadır.
2. Adana’nın Karaisalı İlçesi Büyüksofulu Köyü Muhtarının Orman İşletme Şefi ile işbirliği yaparak paletli kepçesi ile
orman köylerinde tarla açarak ormanı katlettikleri iddiası doğru olmadığından herhangi bir tahkikat açılmamıştır.
3. Karaisalı İlçesi Tümenli ve Tatık köylerinde 1982 yılında orman kadastrosu çalışması yapılarak Devlet ormanı sınırları
belirlenmiş olup, yapılan kadastro çalışması kesinleşmiştir.
1982 yılında kesinleşen orman sınırlarına göre muhtelif yerlerde en az 500 dönümlük orman alanının tarla haline getirildiği
iddiaları doğru değildir. Muhtelif yerlerde 25 dekarlık orman alanına tarla açma gayesiyle tecavüz edilmiş olup, failleri olan 18 kişi
hakkında suç zaptı tanzim edilerek kamu davası açılmıştır.
Tatık Köyünden Kemal Kuşçu, Fikret Kaya, Fahrettin Dağ, Tümenli Köyünden, Hüseyin Demir ve Ali Kozacıoğlu’nun açma
yaptıkları iddia edilen yerlerin kesinleşen orman sınırlarına göre orman arazisi olmadığı tespit edilmiştir. Tümenli Köyünden
Ahmet Aldemir’in 1776 m2, Eyüp Öztürk’ün 1000 m2 ormandan açma yaptığı tespit edilmiş olup, haklarında suç zaptı düzenlenerek
kamu davası açılmıştır.
Devlet ormanı arazilerine yapılan her türlü işgal ve usulsüzlüklere karşı görevli elemanlarımızca anında gerekli müdahaleler
yapılarak ilgili mercilere intikal ettirilmektedir. Önergede adı geçen teşkilat mensuplarımızın herhangi bir usulsüzlük ve
suistimaline rastlanmadığından haklarında tahkikat açılması veya görevden alınmaları sözkonusu değildir.
35. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın;
Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait gayrimenkullere,
Münhal bulunan diyanet görevlileri kadrolarına,
ilişkin soruları ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/647, 649)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize
saygılarımla arz ederim.
Ersönmez Yarbay
Ankara
Sorular :
1. Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait halen işgal altında bulunan gayrimenkullerin miktarı ve bunların bugünkü rayiç bedelleri ne
kadardır?
2. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından işgal sebebiyle açılan dava sayısı kaçtır? 10 yılı aşkın süredir devam eden dava var
mıdır? Varsa sayısı nedir?
3. Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olup da 1983 yılından günümüze kadar turizm amaçlı olarak arsa tahsisi yapılmış mıdır?
Yapılmışsa bu arsa tahsisleri hangi kişi ve kuruluşlara kalmıştır? Bu arsalar üzerinde gerçekleşen turizm yatırım sayısı kaçtır.
Arsa tahsisi alıp yönetimle mahkemelik olan kaç kişi ve kuruluş vardır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Diyanet İşleri Başkanlığından sorumlu Devlet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.
Ersönmez Yarbay
Ankara
Sorular :
1. Din görevlilerinin askere gitmeleri sebebi ile boşalan Türkiye’de ve özellikle Ankara civarında kaç adet camide din görevlisi
yoktur? Askerlik sebebiyle boşalan camilere niçin görevli tayin edilmemektedir?
2. Türkiye’de ve özellikle Ankara ilinde münhal bulunan vaiz kadrosu kaçtır? Diyanet İşlerinin ideal bir hizmet verme
noktasında ne kadar vaize ihtiyacı bulunmaktadır?
3. 1995 yılında partizanlık yaptığı gerekçesiyle kaç diyanet görevlisi hakkında soruşturma açılmıştır? Kaçı hakkında ne gibi
işlemler yapılmıştır? Hakkında soruşturma açılanların ve işlem yapılanların yüzde kaçı o dönemin iktidar partileri lehine bu fiili
işlemişlerdir?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.010.0.00.00.00/0399 30.5.1996
Konu 7/647-1423, 7/649-1425
7/655-1436 ve 7/669-1452
Esas nolu yazılı soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1724 sayılı yazınız.
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak ve Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın
Başkanlığınıza vermiş olduğu ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/647-1423, 7/649-1425, 7/655-1436 ve 7/669-1452 Esas
No.lu Yazılı Soru Önergelerine ait cevaplar ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Cemil Çiçek
Devlet Bakanı
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait gayrimenkullere ilişkin 7/647-1423 Esas No.lu
yazılı soru önergesine verilen cevaplarımız :
1. Vakfa ait, arsa ve arazilerde eski yıllardan beri ve özellikle gecekondu yapılmak suretiyle işgaller ve tecavüzler meydana
gelmiş olup, idaremizin mülkiyet ve tasarruf hakları büyük ölçüde kayba uğratılmıştır. Söz konusu işgallerin önlenmesi ve yapılan
gecekonduların yıkılması konularında 3091 ve 775 sayılı kanunlar ile umumî hükümlere göre, gerekli yasal yollara başvurulmuş
ise de gerek işgallerin gecekondu veya benzeri bina şeklinde olması, gerekse mahallî belediyelerin işgal edilen bölgelere belediye
hizmetlerini süratle götürülmesi nedeniyle tecavüzcülerin men’i ve binaların yıkımı konusunda istenilen olumlu sonuçlar
alınamamıştır. Halen, yürürlükte bulunan imar affı kanunlarının uygulanması ve belediyelere bir kısım işgalli vakıf arazilerinin
bedeli mukabilinde satışı suretiyle birçok arsa ve arazinin mülkiyet devirleri ilgililerine yapılmıştır.
İdaremizce yapılan tespit ve değerlendirmelere göre, İstanbul, Antalya, Diyarbakır ve Eskişehir illeri başta olmak üzere diğer
bölgelerle birlikte 13 827 adet işgalli vakıf parseli bulunmaktadır. Bunların toplam yüzgölçümü ise 98 142 288 m2’dir. Bugünkü
rayiç değerlerinin tesbitine ilişkin herhangi bir çalışma yapılamadığı için bu hususta kesin bir bilgi verilmesi mümkün olamamıştır.
2. Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olup da 1983 yılından bu yana turizm amaçlı olarak tahsis edilen arsalar şunlardır :
a) Muğla İli, Milas İlçesi, Güllük Kasabası, 1410, 1411, 1412, 1413 no.lu parseller NAT-ARK Turizm Girişimleri A.Ş.’ne
kiralandı, halen çeşitli nedenlerle açılan davası devam ediyor.
b) Giresun-Merkez, 241 ada, 2-4 no.lu parseller KIR Turizm Pazarlama ve Sanayii A.Ş.’ne kiralandı, yatırıma ait inşaat devam
etmektedir.
c) İstanbul- Beyoğlu İlçesi, Meşrutiyet Caddesi 423 ada, 2-3 no.lu parseller EMPERYAL Otelcilik Turizm A.Ş.’ne kiralandı.
Tesis hizmete açılmıştır.
d) İstanbul-Beşiktaş İlçesi, Bebek Mahallesi, Yoğurtçu Zülfü Sokağı, 147 ada’da bulunan 17 adet parsel Ferru Dış Ticaret ve
Sanayii A.Ş.’ne kiralandı. Mülkiyet davası devam ettiğinden yatırıma başlanamadı.
e) İstanbul-Eminönü İlçesi, 60 pafta, 84 no.lu taşınmaz ARMADA Uluslararası Otelcilik ve İşletme A.Ş.’ne kiralandı, tesis
hizmete açıldı.
3. İşgal sebebiyle açılan ve halen devam etmekte olan 3305 adet dava bulunmaktadır. Bu davalardan 284 adedi 10 yılı aşkın
süredir devam etmektedir.
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, münhal bulunan diyanet görevlileri kadrolarına ilişkin 7/649-1425 Esas No.lu yazılı
soru önergesine verilen cevaplarımız :
1. Türkiye genelinde 1996 yılı itibariyle askere gitme sebebi ile 511 imam-hatip kadrosu boşalmış olup, bunların yerlerine
vekaleten tayin yapılmamıştır. Ankara il genelinde ise halen 92 imam-hatibin askerliği sebebiyle aylıksız izinli sayıldığı tespit
edilmiştir. Bunların yerine de vekil imam-hatip ataması yapılarak hizmet yürütülmektedir. Askerliği süresince aylıksız izinli sayılan
görevliler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 108 inci maddesi gereğince görev yerleri saklı kalmak üzere aylıksız izinli
sayıldığından yerlerine asil görevli ataması mümkün olmadığından, 657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi gereğince vekaleten atama
yapılarak hizmet yürütülmektedir.
2. Türkiye genelinde 498 dolu, 903 boş olmak üzere toplam 1 401 vaiz kadrosu bulunmaktadır. Ankara İli genelinde ise 41
dolu, 42 boş olmak üzere toplam 83 vaiz kadrosu bulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığının ideal bir hizmet verebilmesi için her
50 000 nüfusa bir vaiz ataması gerekmektedir.
3. 1995 yılında siyaset yaptığı iddiası ile 134 din görevlisi hakkında tahkikat yapıldığı kayıtlarımızın incelenmesinden
anlaşılmaktadır. Ancak, yapılan tahkikat sonucunda; ileri sürülen iddialar varit olmamakla beraber 21 personel yanlış
yorumlanabilecek tutum ve davranışlardan uzak durmaları konusunda ikaz edilmiş olup, 113 görevlimiz hakkında yapılan
soruşturmada iddialar sabit görülmediğinden dosyaları hıfzedilmiştir.
Siyasî faaliyette bulunma iddiaları sabit görülmediğinden, hakkında soruşturma yapılanlardan kaçının iktidar partisi lehine
hareket ettiği tespit edilememiştir.
36. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce Ankara’da yürütülen projelerin
müteahhitlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/648)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünden sorumlu Bakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.
Ersönmez Yarbay
Ankara
Sorular :
1. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Ankara İlinde devam eden proje sayısı kaçtır? Bu projelerin şu andaki durumları ve
hizmete geçişleri ne zaman olacaktır?
2. Ankara’da halen yürütülen projelerin müteahhitleri hangi kişi ve kuruluşlardır?
T.C.
Devlet Bakanlığı 29.5.1996
Sayı : B.02.0.014/00931
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 9.5.1996 gün ve KAN.KAR.MD.A.01.0. GNS.0.10.00.02-7/648-1424/3758
sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay tarafından verilen Bakanlığım ile ilgili yazılı soru önergesi hakkında
hazırlanan cevap aşağıda arzedilmiştir.
Soru : Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Ankara İlinde devam eden proje sayısı kaçtır? Bu projelerin şu andaki durumları
ve hizmete geçişleri ne zaman olacaktır?
Ankara’da halen yürütülen projelerin müteahhitleri hangi kişi ve kuruluşlardır?
Cevap : 1. Ankara Antrenman Spor Salonu (Batıkent)
Keşif bedeli 4 000 000 000.- TL.’dir. Kısmen karkası bitmiş olup, gerekli ödenek temin edildiğinde 25.9.1996 tarihinde iş
bitirilecektir.
Yüklenici firma Dekora İnşaat Limited Şirketidir.
2. Ankara Elmadağ Antrenman Spor Salonu ve Sahası Tribün İnşaatı.
Keşif bedeli 8 000 000 000.- TL.’dir. Sıvası bitmiş, çatısı kapatılmıştır. Gerekli ödenek temin edildiğinde 24.7.1996 günü iş
bitirilecektir.
Yüklenici firma Nurettin Aydın’dır.
3. Ankara Güreş Eğitim Merkezi;
Keşif bedeli 4 000 000 000.- TL.’dır. Sıvası bitmiş, çatı kapatılmıştır. Ödenek mevcut olup, 24.6.1996 günü iş bitirilecektir.
Yüklenici firma Nurettin Aydın’dır.
4. Ankara Kızılcahamam St. Tribün İkmali;
Keşif Bedeli 2 500 000 00.- TL.’dır. Betonarmesi ve tuğlası bitmiştir. Ödeneği mevcut olup, 25.10.1996 günü iş bitirilecektir.
Yüklenici firma Serkan İnş. Ltd. Şti.’dir.
5. Ankara Genel Müdürlük Hizmet Binası;
Keşif bedeli 249 960 000 000.- TL.’dır. İksa kazıkları bitmiş kazı ankrajları yapılmaktadır. Gerekli ödenek temin edildiğinde
10.11.1996 günü iş bitirilecektir.
Yüklenici firma Alke İnş. A.Ş.’dir.
6. Ankara, Haymana 1 500 kişilik spor salonu;
Keşif bedeli 10 600 000 000.- TL.’dir. Çatı, dış cephe doğramalar bitmiştir. Tesisat ve ince işler yapılmaktadır. Gerekli ödenek
temin edildiğinde 15.8.1996 günü iş bitirilecektir.
Yüklenici M. Salih Şirin’dir.
7. Ankara, Çayırhan Ant. Spor Salonu;
Keşif bedeli 8 500 000 000.- TL.’dir. Ayaş Futbol sahası ve Çayırhan Antrenman Spor Salonu beraber ihale edilmiş olup, futbol
sahası bitmiştir. Salon subasmandadır. Gerekli ödenek temin edildiğinde 2.9.1996 günü iş bitirilecektir.
Yüklenici firma Alke İnş. A.Ş.’dir.
8. Ankara 50 mt. Kapalı Yüzme Havuzu,
İhalesi yapılmamıştır.
9. Ankara, Nallıhan 50 mt. Açık Yüzme Havuzu,
İhalesi yapılmamıştır.
10. Ankara, Lalahan Antrenman Spor Salonu,
İhalesi yapılmamıştır.
Bilgilerinize ve gereğini arz ederim.
Ersin Taranoğlu
Devlet Bakanı
37. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale’nin ilçelerine bağlı köylerin cami ve din görevlisi ihtiyacına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/655)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Cemil Çiçek tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
10.4.1996
Kemal Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Kırıkkale İli Sulakyurt İlçesi Yeşilli Köyünde yer tespit edilmiş olmasına rağmen cami yoktur. Bu konuda
Bakanlığınızca 1996 yılında herhangi çalışma var mıdır?
Soru 2 : Kırıkkale İli Balışeyh İlçesi Akçakavak Köyüne cami yapılması ile ilgili Bakanlığınızca yapılan herhangi bir
çalışma var mıdır?
Soru 3 : Kırıkkale İli Keskin İlçesi Ceritlikale Köy Camisinin bakım-onarımı için Bakanlığınızca 1996 yılında gerekli
girişimlerde bulunulması mümkün müdür?
Soru 4 : Kırıkkale İli Delice İlçesi Halitli Köyü camisinin bakım onarımı için Bakanlığınızca 1996 yılında gerekli
girişimlerde bulunulması mümkün müdür?
Soru 5 : Kırıkkale İli Yahşihan İlçesi Keçili Köyüne cami imamı tayin edilip, edilmeyeceği.
Soru 6 : Kırıkkale İli Keskin İlçesi Göçbeyli Köyü camiinin bakım-onarım ve eksiklerinin giderilmesi için 1996 yılında
gerekli girişimlerde bulunulması mümkün müdür?
T.C.
Devlet Bakanlığı 30.5.1996
Sayı : B.02.0.010.0.00.00.00/0399
Konu : 7/647-1423, 7/649-1425,
7/655-1436 ve 7/669-1452
Esas No.lu Yazılı Soru Önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1724 sayılı yazınız.

Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak ve Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın
Başkanlığınıza vermiş olduğu ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/647-1423, 7/649-1425, 7/655-1436 ve 7/669-1452 Esas
No.lu Yazılı Soru Önergelerine ait cevaplar ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Cemil Çiçek
Devlet Bakanı
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkalenin ilçelerine bağlı köylerin cami ve din görevlisi ihtiyacına ilişkin 7/655-
1436 Esas No.lu yazılı soru önergesine verilen cevaplarımız :
1. 9.8.1981 tarih ve 17423 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Diyanet İşleri Başkanlığı Bütçesinin Dernek, Vakıf ve Benzeri
Teşekküllere Yardım Ödeneğini Dağıtım Esaslarını Gösterir Yönetmelik” hükümleri uyarınca kamu yararına çalıştığı Bakanlar
Kurulu Kararı ile tespit edilen dernekler ve vergi muafiyeti bulunan vakıflara ait arsalar üzerinde yapımına başlanıp bitirilemeyen
cami ve kur’an kursu binası inşaatlarına Diyanet İşleri Başkanlığınca yardım yapılmaktadır.
Bu yardımlar için Diyanet İşleri Başkanlığı 1996 Malî Yılı Bütçesine sözkonusu yönetmelik hükümlerine göre harcanmak
üzere 15 milyar TL. ödenek konulmuştur.
Adıgeçen camilere Diyanet İşleri Başkanlığınca herhangi bir yardım yapılmamıştır.
2. Kırıkkale ili Yahşihan İlçesi Keçeli Köyünde İmam-Hatip kadrosu mevcut olup halen boş bulunmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Taşra Teşkilatında halen boş bulunan din hizmetleri sınıfında toplam (9 628) adet kadroya açıktan
atama yapılabilmesi için Bütçe Kanunu gereğince Maliye Bakanlığından izin istenmiştir. İzin verildiği takdirde atamalar
yapılabilecektir.

38. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale’nin ilçelerine bağlı köylerin öğretmen ve okul ihtiyacına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/656)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı SayınTurhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini arz
ederim. 19.4.1996
Kemal Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Kırıkkale Keskin İlçesi Çamura Batmaz Köyüne öğretmen tayin edilmesi 1996 yılında mümkün müdür?
Soru 2 : Kırıkkale İli Sulakyurt İlçesi Ambardere köy ilkokulunun bakım ve onarımı ile ilgili 1996 yılında Bakanlığınızca
herhangi bir çalışma yapılıp, yapılmayacağını,
Soru 3 : Kırıkkale İli Sulakyurt İlçesi Yeşilli köy yeri değiştiğinden yeni yerleşim yerine, okul yapılıp yapılmayacağı
hususunda Bakanlığınızca yapılan herhangi bir çalışma var mıdır?
Soru 4 : Kırıkkale İli Delice İlçesi Halitli Köyüne öğretmen ataması 1996 yılında mümkün müdür?
Soru 5 : Kırıkkale İli Sulakyurt İlçesi Sarıkızlı Köy okulunda taşımalı olarak eğitim ve öğretim yapılmaktadır. Bölgedeki
köylerin de yararlanabileceği yatılı bir okulun açılması uygun olacağından, bu konuda Bakanlığınızca yapılan herhangi bir
çalışma var mıdır?
T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 28.5.1996
Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1348
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 9.6.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/656-1437/3820 sayılı yazısı
Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak’ın “Kırıkkale ilçelerine bağlı köylerin öğretmen ve okul ihtiyacına ilişkin”
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. Kırıkkale İli Keskin İlçesi, Çamura Batmaz Köyü ilkokulunda 13 öğrencinin bulunması nedeniyle, taşımalı sistemden
faydalanılarak, bu öğrenciler 9 km. mesafedeki Hacıömer Solaklısı Köyü ilkokuluna taşımaya alındığından adı geçen köye 1996
yılında öğretmen ataması yapılmayacaktır.
2. Kırıkkale İli Sulakyurt İlçesi Ambardere Köyü ilkokulunun bakım ve onarımı 1996 yılı İl İlköğretim Kurumları Yapım
Programı planlamasında yer almaktadır. Program uygulamaya başlanıldığında gereği yapılacaktır.
3. Sulakyurt İlçesi, Yeşilli Köyünün yeni yerleşim yerinin eski yerleşim yerine çok yakın olması ve öğrenci sayısının az
olması nedeniyle müfettişler tarafından incelenerek hazırlanan rapor sonucunda yeni yerleşim yerine okul yapılması uygun
bulunmamaktadır. Mevcut öğrencilerin eğitim-öğretim ihtiyacı taşımalı sistemle giderilecektir.
4. 1996 yılında yapılacak öğretmen alımlarında, Kırıkkale İline atanacak öğretmenlerden Delice İlçesi, Halitli Köyüne
öğretmen verilecektir.
5. Kırıkkale İli ve ilçelerindeki öğrencilerin yararlanabilmesi maksadıyla Yahşiyan İlçesinde yapımı tamamlanan yatılı
ilköğretim bölge okulu hizmete verilmiştir. Ayrıca Kırıkkale Valiliğince İl İlköğretim Programı çerçevesinde merkeze yeni bir
yatılı ilköğretim bölge okulunun yapımı planlanmaktadır.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
39. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale’de bulunan Tugay Komutanlığının başka bir ile nakli iddiasına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/659)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Savunma Bakanı Sayın M. Oltan Sungurlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini
arz ederim. 19.4.1996
Kemal Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Kırıkkale’de bulunan Tugay Komutanlığının başka bir ile nakli konusunda bazı iddialar duyulmaktadır. Şayet bu
iddialar doğru ise, Kırıkkale’den Tugayın kaldırılmasının nedenleri nedir?
T.C.
Millî Savunma Bakanlığı 23.5.1996
Kanun : 1996/413-AÖ
Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 9 Mayıs 1996 tarihli ve KAN.KAR.MD:A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/659-1440/3823 sayılı yazısı.
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak tarafından verilen ve İlgi Ekinde gönderilerek cevaplandırılması istenilen
“Kırıkkale’de bulunan Tugay Komutanlığının başka bir ile nakli iddiasına ilişkin” yazılı soru önergesinin cevabı Ek’te
sunlmuştur.
Arz ederim.
M. Oltan Sungurlu
Millî Savunma Bakanı
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak tarafından verilen 7/659 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı.
1. Kırıkkale’de konuşlu bulunan 9 uncu Zh. Tugay Komutanlığının bir kısım unsurları, bu Garnizondaki iskân durumunun
yetersiz oluşu nedeniyle Çubuk/Ankara’da iskân edilmektedir.
2. Ankara Garnizonundaki birliklerin iskân imkânlarını genişletmek amacıyla; anılan garnizondaki bir kısım birliklerin
Çubuk’a nakli ve buna bağlı olarak Çubuk’da konuşlu bulunan Tugay Komutanlığı unsurlarının da Çankırı Astsubay Hazırlama
Okuluna nakledilmesi ile ilgili olarak bir çalışma başlatılmış olup, konu halen inceleme safhasında bulunmaktadır.
3. Söz konusu bu çalışma kapsamında, halen büyük unsurları ile (Tugay Karargâhı dahil) Kırıkkale’de konuşlu bulunan
Tugay Komutanlığının yer değiştirilmesi öngörülmektedir.
Arz ederim.
M. Oltan Sungurlu
Millî Savunma Bakanı
40. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Bursa-İsmail Hakkı Bursevi arazisi üzerinde bulunan bir yapıya ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/669)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın CemilÇiçek tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.
20.4.1996
Lütfi Yalman
Konya
Bursa’da vatandaşlarımızın da yoğun şikâyet ve rahatsızlığına sebep olan; İsmailHakkı Bursevi Vakfı arazisi üzerindeki
genelevinin kaldırılmasını düşünüyor musunuz? Bu vakıf arazisi; vakfın vakfiyesine ve ruhuna uygun bir şekilde ne zaman
değerlendirilecek?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.010..0.00.00.00-10399 30.5.1996
Konu : 7/647-1423, 7/649-1425, 7/655-1436 ve
7/669-1452 Esas No.lu yazılı soru önergeleri.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1724 sayılı yazınız.
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak ve Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın
Başkanlığınıza vermiş olduğu ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/642-1423, 7/649-1425, 7/655-1436 ve 7/669-1452 Esas
No.lu yazılı soru önergelerine ait cevaplar ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Cemil Çiçek
Devlet Bakanı
Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Bursa-İsmail Hakkı Bursevi Vakfı arazisi üzerinde bulnan bir yapıya ilişkin, yapılan
inceleme ve araştırma sonucunda, 7/669-1452 EsasNo.lu yazılı soru önergesine verilen cevabımız :
– Anılan taşınmazmal İsmail Hakkı Tekkesi Dergâhı Vakfına ait 17 Cemaziyelahır 1263 tarihli vakfiyede öngörülen mal
varlığı dahilinde iken, 1956 yılında yapılan tapulama çalışmaları sonucunda, mer’a vasfı ile 79 parsel numarası altında
Küçakbalıklı Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilerek tescil harici bırakıldığı,
– Vakfiye kapsamına giren arazilerin bir bölümü 1928 yılında ve bir bölümü de 1947 ve müteakip yıllarda, Bakanlar Kurulu
Kararına istinaden muhtelif özel şahıslara satılmıştır. Vakfiye kapsamında bulunan 537 600 m2 yüzölçümlü mer’a vasfındaki 79
parsel sayılı taşınmazmal, 1956 yılında yapılan tapulama çalışmalarında Köy Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiştir. 1981 yılında
Küçkbalıklı Köyü, Bursa Belediyesi sınırları içerisine girdiğinden 3194 sayılı Kanun gereğince Bursa Belediyesi adına malik ve
vasıf değişikliği yapılarak tescil edilmiştir. 1987 yılında ise, Belediye malik olduğu 79 no.lu arsa vasıflı parseli 3 parçaya ifraz
ederek, bunlardan 5460 no.lu arsa vasıflı parselini 49 yıllığına Yap-İşlet-Devret modeline uygun olarak özel şahıslara vermiş ve
genelev binası inşaa edilmiştir.
– Yürürlükteki kanun ve mevzuata göre, tapulama tescilinden sonra 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Taşınmazla ilgili
olarak Hazine tarafından Bursa Belediyesi aleyhine açılmış bulunan 1960/908 E, sayılı davaya idaremiz 20.3.1991 tarihli dilekçe ile
asli müdahil olarak katılmış ancak dava reddedilmiş ve taşınmaz Bursa Büyükşehir Belediyesi adına tescil edilmiştir.
– Vakfiyede yer alan söz konusu eski 70, yeni 5460 parsel sayılı taşınmaz Bursa Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde olup,
1988 yılından itibaren genelev olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
41. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya’ya bir sivil havaalanının yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/686)
Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Ömer Barutçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususundaki
gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 24.4.1996
Mehmet Korkmaz
Kütahya
1. Bakanlığınızca kaç ilde yeni havaalanı yapılması programlanmıştır?
2. Kütahya İlinde bir sivil havaalanı yapmayı, düşünüyor musunuz? Ve bu konuda çalışmalarınız hangi safhadadır?
3. Merkez Kırgıllı Köyü civarında havaalanı yerinin tespit edildiği doğru mudur? Yer tespiti yapılmış ise, yapımına ne zaman
başlanacaktır?
T.C.
Ulaştırma Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
APK : B.11.0.APK.0.10.00.00.A-7/680-13762 23.5.1996
Konu :Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın
Soru Önergesi Hk.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/686-1486-3961 sayılı yazınız.
Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın Bakanlığıma yönelttiği 7/686-1486 sayılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
ÖmerBarutçu
Ulaştırma Bakanı
Kütahya Milletvekili Mehmet Kormaz’ın
7/686-1486 Sayılı Soru Önergesi ve Cevabı
Sorular :
1. Bakanlığınızca kaç ilde yeni havaalanı yapılması programlanmıştır?
2. Kütahya İlinde bir sivil havaalanı yapmayı, düşünüyor musunuz? Ve bu konuda çalışmalarınız hangi safhadadır?
3. Merkez Kırgıllı Köyü civarında havaalanı yerinin tespit edildiği doğru mudur? Yer tespiti yapılmış ise, yapımına ne zaman
başlanacaktır?
Cevaplar :
Bakanlığımızca ülkenin hava ulaşım ihtiyacının karşılanabilmesi için 20 ilde besleyici nitelikli havaalanı yapımı
planlanmaktadır.
Kütahya İli ve çevresinin hava ulaşım ihtiyacının karşılanması amacıyla THY kullanımındaki 99 kişilik RJ-100 tipi
uçakların operasyonuna uygun havaalanı yapılabilmesi için, Kütahya-Eskişehir karayolunun doğusunda Kütahya İl merkezine 18
km. uzaklıkta, Kırkıllı Köy yerleşiminin 1,5 km. batısında bulunan büyük çoğunluğu hazine arazisi olduğu belirtilen Kuzeybatı-
Güneydoğu istikametinde 1100 m. kotuna yerleştirilmiştir.
Yapımı planlanan havalanında; 2525x30.00 metre pist, 125.00x18.00 metre taksirut, 80.00x50.00 metre apron’dan oluşan uçuş
üniteleri planlanmıştır.
Sözkonusu arazide zemin etüd çalışmaları başlatılmış olup, Valilikçe; Araziye ait 1/2000 ölçekli plankote (halihazır harita)
hazırlanarak Bakanlığımıza intikali ve kamulaştırmanın da yapılması halinde proje çalışmalarına başlanabilecektir.

42. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya ve ilçelerinde yapımı devam eden okul, lojman ve pansiyon
inşaatlarına ayrılan ödenek miktarlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/690)
Türkiye BüyükMillet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yazılı sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda
gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 24.4.1996
Mehmet Korkmaz
Kütahya
1. İlimizin kendi imkânlarıyla inşaatına başlanılan, Kütahya Öğretmenevi binasının yapımı için 1996 yılı yatırım
programına ödenek konulmuş mudur?
2. İlimiz ve ilçelerimizde yapımı devam eden Millî Eğitime ait okul, lojman ve pansiyon gibi inşaatlarımız için 1996 yılı
yatırım programına konulan ödenek miktarları her inşaat için TL. olarak ne kadardır?
T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1301-7/690-1490 24.5.1996
Konu : Soru Önergesi
Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1732 sayılı yazısı.
Kütahya Milletvekili Sayın Mehmet Korkmaz’ın “Kütahya ve ilçelerinde yapımı devam eden okul, lojman ve pansiyon
inşaatlarına ayrılan ödenek miktarlarına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. İlin kendi imkânlarıyla inşaatına başlanılan Kütahya Öğretmenevi binasının yapımı için 1996 yılı yatırım programında
ödenek bulunmamaktadır.
2. Kütahya İlinde yapımı devam eden Bakanlığımıza ait okul, lojman ve pansiyon gibi inşaatlar için 1996 yılı yatırım
programına konulan ödenek miktarlarını gösteren liste ektedir.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
Not : Ek liste dosyasında eklidir.
43. – Tokat Milletvekili Şahin Ulusoy’un, Tokat-Niksar-Arıpınarı Köyündeki bazı kişilere verilen silahlara ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/703)
Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
24.4.1996
Şahin Ulusoy
Tokat
Tokat İlinin Niksar İlçesi Arıpınar Köyü ile Almus İlçesi Ataköy arasında 1957 yılından beri devam eden mera davası var.
Bunun 250 dekârlık kısmı Niksar Asliye Hukuk mahkemesince yayla yapmaları için Arıpınar Köyüne verilmiştir. Meranın tamamı
2500-3000 dekar civarındadır. 1957 yılından buyana iki köy arasında devamlı gerginlik yaşanmış olup, bunların bir kısmında
ölenler, yaralananlar olmuş, insanlar maddî ve manevî zararlar görmüştür.
Durum böyle iken Arıpınarı köyüne Niksar İlçe Jandarma Bölük Komutanlığınca 21 adet silah verilmiştir.
Ayrıca silah verilen kişilere, birde Niksar Kaymakamı tarafından “Bekçi Kimlikleri” verilmiştir. Yasalara göre bekçi; meskun
mahal içinde asayiş elemanı gibi görev yapan kişidir. Arazide silahlı gezemez ve mera koruma işi yapamaz.
Ayrıca terörist eylemlerin görülmediği Arıpınarı Köyünde bu silahlı kişiler korucu da olamazlar, zaten bu bölgede koruculuk
sistemi uygulanmamaktadır.
Bugüne kadar bir çözüm getirilemeyen iki köy arasındaki ihtilafa, son olarak da 5.4.1996 tarihindeki ağır yaralama olayı
eklenmiştir. Selahattin Durmuş adındaki Ataköylü bir vatandaşımız, yanında birkaç bayan olduğu halde, Ataköy sınırları içindeki
ve köye 200 metre mesafedeki çeşmeye koyunlarını sulamaya götürmüş, koyunları sularken Jandarmanın silah verdiği Arıpınarlı
üç kişinin saldırısına uğrayarak ağır yaralanmıştır.
Soru 1. Niksar İlçesi, Arıpınarı Köyüne bu silahlar niçin verilmiştir?
Soru 2. Bir köyün silahlandırılması sonucu Devletin vatandaşları arasında ayırım yaptığı kanısını yaygınlaştırmaktadır.
Bu kanıyı ortadan kaldırmak ve Devletin tarafsızlığını ispat etmek için verilen bu silahlar geri alınacak mı?
Soru 3. Geri alınması düşünülüyorsa ne zaman alınacak?
Soru 4. İki köy arasındaki ihtilafı giderebilmek için, yerel yöneticilerin iki köy halkını veya temsilcilerini mahallinde
toplayarak idarî bir çözüm getirilmesini düşünüyor musunuz?
T.C.
İçişleri Bakanlığı
Jandarma Genel Komutanlığı
GN.PL.P.VE KOOR. : 3050-2-96/İÇ.GÜV.ARŞ.
VE DEĞ. Ş. (39125) 29.6.1996
Konu : Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığı Kan.Kar. D. Bşk. lığının 9 Mayıs 1996 gün ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/703-1503/3983 sayılı
yazısı.
İlgi yazı ile gönderilen Tokat Milletvekili Şahin Ulusoy’un Tokat İli Niksar ve Almus ilçelerine bağlı (2) köy arasındaki yayla
ihtilafına yönelik soru önergesindeki konulara ilişkin cevaplar müteakip maddelere çıkarılmıştır.
1. Tokat İli ve kırsalında faaliyet gösteren bazı yasadışı terör örgütleri, özellikle silahlı terör eylemlerini Almus, Niksar, İl
Merkez ve Reşadiye ilçe sorunluluk bölgelerinde yoğunlaştırmıştır. Teröristlerin geçiş güzergâhı üzerinde bulunan Niksar İlçesi
Arıpınar Köyünün terör olaylarına karşı hassas duruma gelmesi üzerine, 442 Sayılı Köy Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde
ilave tedbir olarak anılan köye, köy koruması için 1995’te (21) adet bekçi tüfeği verilmiş, ayrıca aynı hassasiyetteki Almus İlçesi
Ataköy’üne de 1992’de (4) adet bekçi tüfeği verilmiştir.
2. 5 Nisan 1996 günü, iki köy arasında 1957 yılından beri devam eden yayla ihtilafından dolayı, Ataköy’den bir vatandaşın,
Arıpınar köylüleri tarafından köy koruması için verilen silahlardan birisi ile yaralanması üzerine; Arıpınar Köyüne verilen (21) adet
silahtan (16)’sı geri alınmış, diğer (5) silah ise, köy koruması için bırakılmıştır.
3. İki köy arasındaki yayla ihtilafının çözülmesi maksadıyla; İl Valiliği, İlçe Kaymakamları ile Jandarma Komutanları, her
iki köyün muhtar ve taraftarlarını uzlaştırmak üzere, 1996 yılı Nisan ve Mayıs aylarında her iki ilçede olmak üzere (4) toplantı
gerçekleştirmiştir. Ayrıca, Jandarma İç Güvenlik Birliklerinin yaylada almış oldukları emniyet-asayiş tedbirleri devam etmektedir.
Arz ederim.
Doç. Dr. Ülkü Güney
İçişleri Bakanı
44. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Bakanlık Özel Kaleminde veya herhangi bir biriminde bir şahsın çalışıp
çalışmadığına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/715)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sayın Ulaştırma Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim.
22.4.1996
Mehmet Elkatmış
Nevşehir
Soru : Ulaştırma Bakanlığında 1990 yılından bugüne kadar Faruk Akdemir isimli bir kişi Bakanlık Özel Kaleminde veya
Bakanlığın herhangi bir biriminde çalıştı mı?
T.C.
Ulaştırma Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
APK : B.11.0.APK.0.10.00.00.A-7/681-13763 23.6.1996
Konu :Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın
Yazılı Soru Önergesi Hk.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 15 Mayıs 1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.1811 sayılı yazınız.
Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın Bakanlığıma yönelttiği 7/715-1523 sayılı yazılı soru önergesine ilişkin cevap
formu ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Ömer Barutçu
Ulaştırma Bakanı

Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın 7/715-1523 Sayılı Soru Önergesi veCevabı
Soru : Ulaştırma Bakanlığında 1990 yılından bugüne kadar Faruk Akdemir isimli bir kişi Bakanlık Özel Kaleminde veya
Bakanlığın herhangi bir biriminde çalıştı mı?
Cevap : Bakanlığımızda, 1990 yılından bugüne kadar Faruk Akdemir isimli bir şahsın Özel Kalem ve Bakanlığın diğer
birimlerinde çalışmadığı kayıtlarımızın incelenmesinden anlaşılmıştır.

45. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Sandıklı Hüzai kaplıcasındaki hemzemin geçidine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı
Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/729)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Sayın Ömer Barutçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı
ile arz ederim.
24.4.1996
Osman Hazer
Afyon
Soru : 1. Sandıklı Hüzai kaplıcası Devlet Demir Yolları hemzemin geçidinde sık sık kaza olmaktadır. Bu olumsuz durumun
ortadan kaldırılması için herhangi bir tedbir düşünülmekte midir?
T.C.
Ulaştırma Bakanlığı
Araştırma,Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
APK :B.11.0.APK.0.10.00.00.A-7/722-14513 30.5.1996
Konu : Afyon Milletvekili Osman Hazer’in
yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 15 Mayıs 1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.1811 sayılı yazınız.
Afyon Milletvekili Osman Hazer’in Bakanlığıma yönelttiği 7/729-1551 sayılı Soru Önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
ÖmerBarutçu
Ulaştırma Bakanı
Afyon Milletvekili Osman Hazer’in 7/729-1551 sayılı Soru Önergesi ve cevabı
Soru : Sandıklı Hüzai kaplıcası Devlet Demir Yolları hemzemin geçidinde sık sık kaza olmaktadır. Bu olumsuz durumun
ortadan kaldırılması için herhangi bir tedbir düşünülmekte midir?
Cevap : TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünce işletilmekte olan Demiryolu şebekesinde 5 000 adete yakın hemzemin geçit
bulunmaktadır. Bu geçitlerin TCDD’ce alt ve üst geçit haline dönüştürülmesine maddeten imkân bulunmamaktadır.
Ayrıca, Yüksek Planlama Kurulu 24.4.1992 tarih ve 92/T-29 sayılı Ek-2. Maddesinde; “Demiryolunun karayolu, köy yolu ve
benzeri yollar ile yaptığı kesişmelerde demiryolu ana yol sayılır. Bu kesişmelerde yapılan yeni yolun bağlı olduğu kurum ve
kuruluş alt ve üst geçit yapmak ve diğer emniyet tedbirlerini almakla yükümlüdür. Demiryolu trafik düzeninin gerektirdiği hallerde
sözkonusu yollara ait geçitler ile görüşe engel teşkil eden tesisler kime ait olursa olsun kaldırtılır. Demiryolu üstünde seyreden
araçların karayolu, köy yolu ve benzeri yollardaki araçlara göre geçiş üstünlüğü vardır.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle,
demiryolunu kesen yerlerde karayolunun bağlı bulunduğu kurum ve kuruluş tarafından alt ve üst geçit yapılması gerekmektedir.
Öte yandan; bedeli ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından karşılanması kaydıyla hemzemin geçitlerin alt ve üst geçit haline
dönüştürülmesi veya korumalı hale getirilmesi hususunda TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünce gerekli işlemler yapılmaktadır.

46. – Elazığ Milletvekili Ahmet CemilTunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı
Emre Gönensay’ın yazılı cevabı (7/735)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın Emre Gönensay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.
Ahmet Cemil Tunç
Elazığ
Sorular : 1. Bakanlığınız bünyesinde her mesai günü kaç kişi veya makam için makam otosu trafiğe çıkmaktadır?
2. Bakanlık ve bağlı kuruluşlar bünyesince toplam ne kadar hizmet aracı mevcuttur?
T.C.
Dışişleri Bakanlığı
İdarî ve Malî İşler Dairesi Başkanlığı
Sayı : İMAD-700. 000/2911-345 20.5.1996
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliğine
(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)
İlgi : 15 Mayıs 1996 tarih ve A.010.GNS.0.10.00.02-1812 sayılı yazıları.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet CemilTunç’un Bakanlığım bünyesindeki araçlara ilişkin soru önergesinin cevabı aşağıda
sunulmuştur:
1. Bakanlığım merkez teşkilatı bünyesinde mesai günleri 33 adet makam taşıtı trafiğe çıkmaktadır.
2. İkisi hizmet binası olmak üzere 3 ayrı mahalde bulunan Bakanlığım merkez teşkilatında, makam taşıtları da dahil olmak
üzere, toplam 76 araç bulunmaktadır.
Öte yandan, 164 temsilcilikten oluşan Bakanlığım yurtdışı teşkilatında 404 araç hizmet vermektedir. Türk İşbirliği ve
Kalkınma Bankası (TİKA) bünyesinde ise 10 araç mevcuttur.
Saygılarımla arz ederim.
Prof. Dr. Emre Gönensay
Dışişleri Bakanı
47. – Elazığ Milletvekili Ahmet CemilTunç’un, bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/739)
Türkiye BüyükMillet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî EğitimBakanı Sayın Turhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.
Ahmet Cemil Tunç
Elazığ
Sorular : 1. Bakanlığınız bünyesinde her mesai günü kaç kişi veya makam için makam otusu trafiğe çıkmaktadır?
2. Bakanlık ve bağlı kuruluşlar bünyesinde toplam ne kadar hizmet aracı mevcuttur?
T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1347 28.5.1996
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 15.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/739-1570/4178 sayılı yazısı.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç’un “Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin” yazılı soru önergesi
incelenmiştir.
1. Bakanlığımız bünyesinde her mesai günü 35 araç daimi olarak, 23 araç da ihtiyaç duyuldukça trafiğe çıkmaktadır.
2. Bakanlığımız MerkezTeşkilatı bünyesinde çeşitli tip ve markalarda 115 araç; bağlı kuruluş olan Kredi ve YurtlarKurumu
Genel Müdürlüğünde de 24 araç bulunmakta olup, toplam 139 hizmet aracı mevcuttur.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
48. – SıvasMilletvekili AbdullatifŞener’in, Sıvas İline 1996 yılında ayrılan yatırım ödenek miktarlarına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin yazılı cevabı (7/757)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Nahit Menteşe tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz ederim.
Doç. Dr. Abdullatif Şener
Sıvas
Sorular :
1. Bakanlığınızın 1996 Mali Yılı Bütçe Yatırım ödenekleri ne kadardır?
2. 1996 yılında Sıvas İline ayrılan yatırım ödenekleri, Genel, Katma ve Bakanlığınızla ilgili özerk bütçeli daireler ve
yatırımlar -projeler itibariyle- ne kadardır?
3. Ayrılan ödenekler çerçevesinde Sıvas’taki mevcut yatırımların ne zaman tamamlanması öngörülmektedir?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Başbakan Yardımcısı
Sayı : B.02.0.001.0.00.00.00/003/02381 28.5.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 23 Mayıs 1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.0.0.02-7/757-1640/4485 sayılı yazısı.
Sıvas Milletvekili Sayın Abdullatif Şener’in; tarafıma tevcih ettiği ilgi yazı eki yazılı soru önergesinde yer alan sorular,
Bakanlığım bağlı ve ilgili kuruluşu bulunmadığından cevaplandırılamamıştır.
Bilgilerinize ve gereğini arz ve rica ederim.
Nahit Menteşe
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
49. – SıvasMilletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas İline 1996 yılında ayrılan yatırım ödenek miktarlarına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı HalitDağlı’nın yazılı cevabı (7/770)
Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Halit Dağlı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz
ederim.
Doç. Dr. Abdullatif Şener
Sıvas
Sorular :
1. Bakanlığınızın 1996 Mali Yılı Bütçe Yatırım ödenekleri ne kadardır?
2. 1996 yılında Sıvas İline ayrılan yatırım ödenekleri, Genel, Katma ve Bakanlığınızla ilgili özerk bütçeli daireler ve
yatırımlar -projeler itibariyle- ne kadardır?
3. Ayrılan ödenekler çerçevesinde Sıvas’taki mevcut yatırımların ne zaman tamamlanması öngörülmektedir?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.015/01034 28.5.1996
Türkiye BüyükMillet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 23.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/770-1655/4500 sayılı yazınız.
Sivas Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener’in tarafımdan cevaplandırılmasını istediği yazılı soru önergesine ilişkin cevabımız,
MilletMeclisi İçtüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince aşağıda sunulmuştur.
Saygılarımla arz ederim.
M. Halit Dağlı
Devlet Bakanı
Soru : Bakanlığınızın 1996 Mali Yılı Bütçe Yatırım ödenekleri ne kadardır?
Cevap : Bakanlığımızın ve bağlı kuruluşların 1996 Mali Yılı Bütçe Yatırım ödenekleri yoktur.
50. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen’in, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün arsa stokuna ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
LutfullahKayalar’ın yazılı cevabı (7/817)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Lutfullah Kayalar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim.
Zeki Ergezen
Bitlis
1. Arsa Ofisi GenelMüdürlüğü’nün elinde ne kadar arsa stoku vardır?
2. Devletin gelire ihtiyacı olduğu halde bunlar neden bekletiliyor?
T.C.
Maliye Bakanlığı
Arsa Ofisi GenelMüdürlüğü
APK Şube Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.A0G.0.65.652/51-2830 31.5.1996
Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliği
(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı’na)
İlgi : 23 Mayıs 1996 tarih, A.01.0.GNS.0.10.00.02/1960 sayılı yazınız.
BitlisMilletvekili Sayın Zeki Ergezen’in soru önergesinde bahsettiği; Arsa Ofisi GenelMüdürlüğü, arsa politikaları yoluyla
kentleşmenin yönlendirilmesi ve düzenli bir kentleşmenin oluşması için konut, sanayi, turizm, eğitim, sağlık ve kamu hizmet
alanları için arazi sağlamak amacıyla 1164 sayılı Kanunun verdiği yetki çerçevesinde hizmetlerini sürdürmektedir.
Genel Müdürlüğün mülkiyetinde bulunan araziler sektörler itibariyle aşağıda belirtilmiştir.
Sektör Alan (Ha)
Konut 2964.94
Sanayi(Org. San. Küçük San.) 1195.77
Turizm 5.13
Sektör Alan (Ha)
Eğitim 39.60
Kamu Hizmeti yeri 129.58
Plansız 108.37
Toplam 4443.39
Bu araziler kamulaştırma, satınalma ve hazineden devir alma suretiyle elde edilmektedir. Yukarıda cetvelde gösterilen konut
yapımına uygun ve plansız araziler aylık satış planına uygun olarak ihtiyaç duyan kamu kuruluşları ve kooperatiflere satılmakta
olup, sanayi ve diğer amaçlı araziler ise ilgili, kurum ve kooperatiflerin talebi üzerine 1164 Sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca
kamulaştırma yoluyla elde edilmekte ve devredilmektedir.
Arsa Ofisinin çalışmaları giderek artan bir şekilde devam etmekte olup, çalışmalarını gösterir cetvel eklidir.
Kurum yasaya uygun olarak öncelikle imar planlı arsa üretmeyi hedeflediğinden, hazırlanan imar planlarının ilgili kurumlarca
tasdiki veya düzeltilmesi belli bir süreyi gerekli kılmaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Lutfullah Kayalar
Maliye Bakanı
51. – Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun, İller Bankasınca belediyelere verilen kredilere ilişkin sorusu ve Bayındırlık
ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/675) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
hususunda delaletlerinizi saygılarımla arz ve talep ederim.
22.4.1996
Temel Karamollaoğlu
Sıvas
Soru : İller Bankası belediyeleri desteklemek üzere kurulmuş ve son yıllara kadar ciddi ve adil çalışan bir kurum olarak
gelmiştir.
Ancak son uygulamalarda durum değişmiş, İller Bankası kıstasları belli olmayan bir tutumla, çok uzun vadeli krediler
vermiştir.
1993-1994-1995 yıllarında kısa, orta ve uzun vadeli kredilerin hangi belediyelere ne miktar verildiğinin; büyükşehir, il, ilçe ve
belde belediyeleri bazında tasnif yapılarak bildirilmesini saygılarımla arz ederim.

(1) Soru cevabındaki ekte yer alan “Belediyelere kullandırılan kredilerin listesi” hacimli olduğundan, soru dosyasında muhafaza
edilmiştir.

T.C.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1494 29.5.1996
Konu : Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun
yazılı soru önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 9.5.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1730 sayılı yazısı (7/675)
İlgi yazı ilişiğinde alınan, Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun “İller Bankasınca Belediyelere verilen krediler”e dair
Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.
İller Bankası Genel Müdürlüğünce, belediyelere 4759 sayılı Banka Kanunu ve bu kanuna dayalı olarak hazırlanıp yürürlüğe
konulan“İller Bankası Uygulama Yönetmeliği” hükümlerine göre kredi kullandırılmaktadır.
1993-1994 ve 1995 yıllarında, Belediyelere kullandırılan kredilerin listesi de ekte gönderilmektedir.
Bilgi ve gereğini arz ederim.
Mehmet Keçeciler
Bayındırlık ve İskân Bakanı


Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ile 118 milletvekilinin, Anayasanın 93 üncü, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 7 nci maddesi uyarınca, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen
gensoru önergesine verilen oyların sonucu
(Kabul edilmiştir.)
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 442
Kabul Edenler : 316
Reddedenler : 122
Çekimserler : —
Geçersiz Oylar : 4
Oya Katılmayanlar : 108
Açık Üyelikler : —

(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
Erol Çevikçe
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
Mustafa Küpeli
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
Celal Topkan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Yaman Törüner
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Nevzat Köse
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
Haydar Oymak
ANKARA
İlhan Aküzüm
Yılmaz Ateş
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Ömer Ekinci
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Şaban Karataş
Önder Sav
Ahmet Tekdal
Rıza Ulıcak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Osman Berberoğlu
Arif Ahmet Denizolgun
Hayri Doğan
Bekir Kumbul
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
M. Fatih Atay
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
İlyas Yılmazyıldız
BARTIN
Köksal Toptan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Zeki Ergezen
Edip Safder Gaydalı
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Necmi Hoşver
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Abdulkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Ali Osman Sönmez
Yahya Şimşek
Turhan Tayan
Ertuğrul Yalçınbayır
ÇANAKKALE
Ahmet Küçük
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Adnan Keskin
Haluk Müftüler
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Ferit Bora
M. Salim Ensarioğlu
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Demir Berberoğlu
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Mehmet Batallı
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
Ergun Özdemir
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Süleyman Metin Kalkan
Nihat Matkap
Atila Sav
Mehmet Sılay
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Oya Araslı
Fevzi Arıcı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
D. Fikri Sağlar
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Gürcan Dağdaş
Süleyman Arif Emre
Hasan Tekin Enerem
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Algan Hacaloğlu
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hüseyin Kansu
Ercan Karakaş
Ahmet Güryüz Ketenci
Hayri Kozakçıoğlu
Göksel Küçükali
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Ali Oğuz
Altan Öymen
Mehmet Sevigen
Mehmet Ali Şahin
Ali Topuz
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
İZMİR
Turhan Arınç
Ali Rıza Bodur
Hasan Denizkurdu
Sabri Ergül
Aydın Güven Gürkan
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Rıfat Serdaroğlu
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Hasan Dikici
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Karabayır
KARS
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
Onur Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
KONYA
Hüseyin Arı
Nezir Büyükcengiz
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Yaşar Canbay
Ayhan Fırat
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Tevfik Diker
Yahya Uslu
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Zeki Çakıroğlu
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Mehmet Salih Katırcıoğlu
Ergun Özkan
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
RİZE
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Mahmut Işık
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Necmettin Cevheri
İbrahim Halil Çelik
Zülfikar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Feyzi İnceöz
Bekir Sobacı
Şahin Ulusoy
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
TUNCELİ
Kamer Genç
Orhan Veli Yıldırım
VAN
Maliki Ejder Arvas
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
Uğur Aksöz
M. Ali Bilici
Orhan Kavuncu
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
AFYON
H. İbrahim Özsoy
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
ANKARA
Cemil Çiçek
Mehmet Ekici
Agah Oktay Güner
İrfan Köksalan
Mehmet Sağdıç
Yücel Seçkiner
İlker Tuncay
ANTALYA
İbrahim Gürdal
Sami Küçükbaşkan
ARTVİN
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Hüsnü Sıvalıoğlu
BARTIN
Zeki Çakan
BATMAN
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİTLİS
Kâmran İnan
BOLU
Avni Akyol
Abbas İnceayan
BURDUR
Yusuf Ekinci
BURSA
İlhan Kesici
Feridun Pehlivan
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Hasan Çağlayan
DENİZLİ
Hasan Korkmazcan
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Sebgetullah Seydaoğlu
ERZURUM
Necati Güllülü
ESKİŞEHİR
Mustafa Balcılar
GAZİANTEP
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Levent Mıstıkoğlu
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Halil Cin
Ali Er
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Ahat Andican
Refik Aras
Ali Coşkun
Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Emin Kul
Yusuf Namoğlu
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
Yusuf Pamuk
Güneş Taner
Şadan Tuzcu
İZMİR
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Metin Öney
Rüşdü Saracoglu
Süha Tanık
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
KARS
Y. Selahattin Beyribey
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
KAYSERİ
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
Cemal Özbilen
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Hayrettin Uzun
KONYA
Ahmet Alkan
Mehmet Keçeciler
MALATYA
Miraç Akdoğan
Metin Emiroğlu
MANİSA
Abdullah Akarsu
Sümer Oral
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUĞLA
Lale Aytaman
MUŞ
Erkan Kemaloğlu
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
NİĞDE
Akın Gönen
ORDU
Mustafa Bahri Kibar
Nabi Poyraz
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
SAKARYA
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
Biltekin Özdemir
Adem Yıldız
SİİRT
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Yaşar Topçu
ŞANLIURFA
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
ŞIRNAK
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
UŞAK
Yıldırım Aktürk
VAN
Mustafa Bayram
Şerif Bedirhanoğlu
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
(Oya katılmayanlar)
ADANA
İmren Aykut (B.)
İbrahim Yavuz Bildik
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
Arif Sezer
AFYON
Kubilay Uygun
ANKARA
Gökhan Çapoğlu
Ali Dinçer
Eşref Erdem
Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)
M. Seyfi Oktay
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Emre Gönensay (B.)
Metin Şahin
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
AYDIN
Sema Pişkinsüt
İsmet Sezgin
BALIKESİR
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı (İ.A.)
BARTIN
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BİLECİK
Şerif Çim
BOLU
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Hayati Korkmaz
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
DENİZLİ
Hilmi Develi
EDİRNE
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Zeki Ertugay
ESKİŞEHİR
Necati Albay
İbrahim Yaşar Dedelek (B.)
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa Yılmaz (İ.A.)
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Ali Günay
İÇEL
Abdülbaki Gökçel
Mustafa İstemihan Talay
Ayfer Yılmaz (B.)
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Bülent Ecevit
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Aydın Menderes
H. Hüsamettin Özkan
Mehmet Cevdet Selvi
Ahmet Tan
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Veli Aksoy
Şükrü Sina Gürel
Gencay Gürün
Atilla Mutman
Ahmet Piriştina
Işılay Saygın (B.)
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KARABÜK
Erol Karan
KARAMAN
Fikret Ünlü
KARS
Çetin Bilgir
KASTAMONU
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
KIRKLARELİ
Necdet Tekin
KİLİS
Doğan Güreş
KOCAELİ
Halil Çalık
Bekir Yurdagül
KONYA
Abdullah Turan Bilge
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MANİSA
Ayseli Göksoy
Hasan Gülay
Cihan Yazar
MUĞLA
Fikret Uzunhasan
ORDU
İhsan Çabuk
Müjdat Koç
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
SAKARYA
Teoman Akgür
SAMSUN
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
SIVAS
Nevzat Yanmaz
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat Dayanıklı
TRABZON
Hikmet Sami Türk
UŞAK
Hasan Karakaya
Mehmet Yaşar Ünal
ZONGULDAK
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Geçersiz oylar)
NKARA
Nejat Arseven
MANİSA
Ekrem Pakdemirli
İSTANBUL
Sedat Aloğlu


KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
Türkiye Büyük Millet Meclisi
GÜNDEMİ
56 NCI BİRLEŞİM (Olağanüstü)
3 . 6 . 1996 PAZARTESİ
Saat : 15.00
1
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
1. – Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ile 118 milletvekilinin, Anayasanın 93 üncü, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 7 nci maddesi uyarınca, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen
Gensoru önergesini görüşmek üzere olağanüstü toplantı çağrı önergesi (4/26)
2
ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER
3
SEÇİM
4
OYLAMASI YAPILACAK İŞLER
5
MECLİS SORUŞTURMASI RAPORLARI
6
GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI
YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER
7
SÖZLÜ SORULAR
8
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER


TUTANAĞIN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.