DÖNEM : 20 CİLT : 5 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 54 üncü Birleşim 21 . 5 . 1996 Salı İ Ç İ N D E K İ L E R I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. – YOKLAMA IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’in, Özbekistan ziyaretine ilişkin gündemdışı açıklaması ve DYP Kayseri Milletvekili Osman Çilsal, RP Ankara Milletvekili Şaban Karataş, ANAP Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey, CHP Ankara Milletvekili Ali Dinçer ve DSP Kars Milletvekili Çetin Bilgir’in grupları adına konuşmaları 2. – Adana Milletvekili İ. Ertan Yülek’in, Orta Asya ve Azerbaycan petrol boru hatlarına ilişkin gündemdışı konuşması 3. – Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Türkiye’ye göçmen olarak Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımızla, Rusya’dan gelen Ahıska Türklerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’in cevabı B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – İsviçre’ye gidecek olan Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna’ya, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/286) 2. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/287) 3. – Fransa’ya gidecek olan Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Yaman Törenir’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/288) 4. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, (6/175) esas numaralı sözlü soru önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/22) 5. – Niğde Milletvekili M. Salih Katırcıoğlu’nun, (6/179) esas numaralı sözlü soru önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/23) 6. – Brüksel’de yapılacak olan “Barışa Bir Şans-Balkanlarda Sesini Yükselten Kadınlar” konulu toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen katılacak Parlamento heyetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/289) 7. – Moldova Parlamentosunun resmî davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/290) 8. – Türkiye-Arjantin, Türkiye-Arnavutluk, Türkiye-Azerbaycan, Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye-Fransa, Türkiye-Gürcistan, Türkiye-Güney Kore, Türkiye-Japonya, Türkiye-Kazakistan, Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye-Kırgızistan, Türkiye-Kuveyt, Türkiye- Makedonya, Türkiye-Meksika, Türkiye-Moldova, Türkiye-Pakistan, Türkiye-Romanya, Türkiye- Rusya Federasyonu, Türkiye-Şili, Türkiye-Tacikistan, Türkiye-Türkmenistan Dostluk Gruplarının kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/291) 9. – Macaristan Parlamento Başkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/292) C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi ve 14 arkadaşının, esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75) 2. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen ve 24 arkadaşının, tütün üreticilerinin içinde bulundukları sorunların ve tütün politikamızın tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/76) V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının 1994 Malî Yılı Kesinhesabına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/1) (S. Sayısı : 11) VI. – SEÇİMLER A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ 1. – (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi 2. – (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi VII. – SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/58) 2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1) 3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2) 4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60) 5. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/63) 6. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan personele ve SSK’ya bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/64) 7. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65) B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, milletvekillerinin bazı şirketlerin yönetim kurullarında görev aldıkları iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in yazılı cevabı (7/464) 2. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, kamu kuruluşlarına alınan personele ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in yazılı cevabı (7/484) 3. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Dışişleri Konutuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın yazılı cevabı (7/519) 4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, vakıflara ait binaların kiralanma ve satışlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/560) 5. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bürokrat işlemlerinin azaltılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in yazılı cevabı (7/575) 6. – Sıvas Milletvekili Abdüllatif Şener’in, Sıvas Yıldızeli Çobansaray Köyünde boş tutulan bir binaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/600) 7. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, kendilerini mafya olarak ilan edip suçlarını açıklayanlar hakkında yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/614) 8. – İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz’ın, İzmir-Konak Belediye Başkanı ve bazı müdürlerin görevlerinden uzaklaştırılıp uzaklaştırılmayacaklarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/618) 9. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, bekçilerin ekonomik ve sosyal durumlarının iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/631) 10. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, polislerin çalışma saatlerine ve ücretlerinin iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/634) 11. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Mersin’de kurulu bir şirkette çalışan işçilerin tasarruf kesintilerinin Ziraat Bankasına yatırılmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Emin Kul’un yazılı cevabı (7/643) 12. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütanya’da bir çevre il müdürlüğünün kurulmasına ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/684) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak iki oturum yaptı. Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı. Aydın Milletvekili Fatih Atay’ın, Gökova Termik Santralının açılması halinde çevreye ve insan sağlığına vereceği muhtemel zararlara; Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın, yapımı devam etmekte olan Yozgat-Sorgun Şeker Fabrikası için ayrılan ödeneklerin yetersiz olduğu ve bu nedenle fabrika inşaatının süresi içerisinde bitirilemeyeceğine; İlişkin gündem dışı konuşmalarına, Devlet Bakanı Mehmet Halit Dağlı cevap verdi. Almanya’ya gidecek olan : Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin, Çevre Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın, Devlet Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun, Devlet Bakanı Ersin Taranoğlu’na, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in, Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri ile; İstanbul Milletvekili Güneş Taner’in, Plan ve Bütçe Komisyonu, Isparta Milletvekili Halil Yıldız’ın, Petrol Ofisi Genel Müdürlüğünde Meydana Gelen Yolsuzluk ve Usulsüzlük İddialarını Araştırmak ve Alınması Gereken Tedbirleri Belirlemek Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri; Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler’in, 2/95 Esas Numaralı Kanun Teklifini ve 2/86, 2/69, 2/87, 2/80, 2/83, 2/81, 2/82 esas numaralı kanun tekliflerindeki imzasını geri çektiğine ilişkin önergesi okundu; 2/95 esas numaralı kanun teklifinin geri verildiği bildirildi. Genel Kurulun 16.5.1996 Perşembe günkü Birleşiminde gündemin birinci sırasında yer alan İçtüzük Değişiklik Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına; Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boşalan üyelikler için 3984 sayılı Kanun gereğince yapılacak seçimin Genel Kurulun 22.5.1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi. Millet Meclisi İçtüzüğünün Başlığı ile Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifinin (S. Sayısı : 13) görüşmelerine devam edilerek, kabul edildiği açıklandı. TBMM Başkanı Mustafa Kalemli, teklifin kabul edilmesi nedeniyle bir teşekkür konuşması yaptı. Sözlü sorular ile denetim konularını görüşmek için, 21 Mayıs 1996 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, Birleşime 19.55’te son verildi. Yasin Hatiboğlu Başkanvekili Salih Kapusuz Kâzım Üstüner Kayseri Burdur Kâtip Üye Kâtip Üye Fatih Atay Aydın Kâtip Üye II. – GELEN KÂĞITLAR 17 . 5 . 1996 CUMA Tasarılar 1. – Türk Ceza Kanununun ve Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun Birer Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/439) (Adalet ve İçişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 2. – Türkiye Cumhuriyeti ve Makedonya Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/440) (Dışişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 3. – Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/441) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 4. – Gümrük Giriş Tarife Cetveli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/442) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) Teklifler 1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 Arkadaşının; Emlak Vergisi Kanunu ile Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/287) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.5.1996) 2. – Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın; İmrenler, İsmil ve Yeniceoba Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/288) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.1996) 3. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununun Ek 1 inci Maddesinin Birinci Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/289) (Plan ve Bütçe komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.1996) Rapor 1. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının 1994 Malî Yılı Kesinhesabına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/1) (S. Sayısı : 11) (Dağıtma tarihi : 17.5.1996) (GÜNDEME) Sözlü Soru Önergeleri 1. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Doğu ve Güneydoğu illerinden üniversitede okuyan öğrenciler için öğrenim kredisi miktarının arttırılıp arttırılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/146) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 2. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, hayvancılıkla uğraşan çiftçilere ne gibi ek destekler sağlanacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/147) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 3. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın ilçelerine vakıf yurtları açılmasının planlanıp planlanmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/148) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 4. – Van Milletvekili Fethullah Erbaş’ın, Emlakbank hesaplarının yabancı bir şirkete inceletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/149) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) Yazılı Soru Önergeleri 1. – Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu’nun, Diyarbakır’da bir gencin emniyet tarafından gözaltına alındıktan sonra öldürüldüğü iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/834) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 2. – Yozgat Milletvekili Kazım Arslan’ın, DYP Yozgat İl Başkanlığının kiraladığı özel idare müdürlüğüne ait binaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/835) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 3. – Yozgat Milletvekili Kazım Arslan’ın, Ö.S.Y.M. Sınavının Yozgat’ta da yapılmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/836) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 4. – Yozgat Milletvekili Kazım Arslan’ın, ömer boyu makam otosu ve koruma tahsis edilen eski bakan ve bürokratlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/837) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 5. – Yozgat Milletvekili Kazım Arslan’ın, Lojmanlarda hizmet verdiği iddia edilen Sağlık Müdürlüğünün asıl hizmet binasının durumuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/838) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 6. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, Türk Silahlı Kuvvetleri Tümleşik Haberleşme sistemi (TAFICS) projesinin ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/839) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 7. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, bir sanatçının motiflerini içeren halıların Sümer Halı tezgâhlarında dokunması için herhangi bir emir verilip verilmediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/840) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 8. – Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, ilk ve orta öğretimdeki ders ücretlerinin ne zaman arttırılacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/841) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 9. – Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in Adana-Sofulu köyündeki çöplüğün kaldırılmasına ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/842) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 10. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, İstanbul polisinin 17 yaşındaki bir genci öldürdüğü iddiasına ilşikin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/843) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 11.– Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, Kamuda çalışan teknik personele verilen özel hizmet tazminatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/844) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 12. – Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, KİT’lerde çalışan sözleşmeli memurlar arasındaki ücret farklılığının giderilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/845) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 13. – Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, Memurlara verilen kira yardımının yeterli düzeye çıkarılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/846) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 14. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, ödenek yetersizliği nedeniyle kapalı tutulan okullara ve öğretmenlerin ders ücretlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/847) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 15. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Bartın iline DLHAŞ Bölge Müdürlüğü kurulmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/848) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 16. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Zonguldak-Çaycuma-Filyos’da kömüre dayalı bir termik santralın kurulmasının kararlaştırılıp kararlaştırılmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/849) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 17. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, tarımda destek amacıyla yapılan harcamalar ile tarım sektörünün GSYİH içindeki payına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/850) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 18. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, bir tarikat grubunun icraatları ve kıyafetleri için savcılıklarca soruşturma veya dava açılıp açılmadığına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/851) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996) 20 . 5 . 1996 PAZARTESİ Tasarılar 1. – Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/443) (Adalet ve İçişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.5.1996) 2. – İskân Kanunu Tasarısı (1/444) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.5.1996) Teklifler 1. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/290) (Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.1996) 2. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 40 Arkadaşının; Özürlüler Kanunu Teklifi (2/291) (Adalet ve Sağlık ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)(Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.1996) 3. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın; Sağlık Hizmetlerinden Dolayı Sağlık Kurumlarına Borçlu Şahısların Bu Borçlarının Kaldırılması Hakkında Kanun Teklifi (2/292) (Sağlık ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.1996) 4. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın; Organize ve Küçük Sanayi Sitelerine Vergi, Resim ve Harç İstisna ve Muaflıkları Tanınması Hakkında Kanun Teklifi (2/293) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.1996) 5. – Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir’in; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/294) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.1996) 21 . 5 . 1996 SALI Tasarı 1. – Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/445) (Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.5.1996) Meclis Araştırması Önergeleri 1. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi ve 14 arkadaşının, esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.5.1996) 2. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen ve 24 arkadaşının, tütün üreticilerinin içinde bulundukları sorunların ve tütün politikamızın tespiti amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/76) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.5.1996) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.00 BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN KÂTİP ÜYELER : Kâzım ÜSTÜNER (Burdur), Mustafa BAŞ (İstanbul) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54 üncü Birleşimini açıyorum. III. – YOKLAMA BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum. (Eskişehir Milletvekili Mustafa Balcılar’a kadar yoklama yapıldı) BAŞKAN – Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç değerli arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’in, Özbekistan ziyaretine ilişkin gündemdışı açıklaması ve DYP Kayseri Milletvekili Osman Çilsal, RP Ankara Milletvekili Şaban Karataş, ANAP Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey, CHP Ankara Milletvekili Ali Dinçer ve DSP Kars Milletvekili Çetin Bilgir’in grupları adına konuşmaları BAŞKAN – İlk sırada, 7-9 Mayıs 1996 tarihlerinde Sayın Cumhurbaşkanıyla birlikte Özbekistan ziyaretine katılan Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’in, bu ziyaretle ilgili Yüce Meclise bilgi sunma talebi var, gündemdışı konuşmayla bunu yerine getireceğiz. Buyurun Sayın Gökdemir. (DYP sıralarından alkışlar) DEVLET BAKANI AYVAZ GÖKDEMİR (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın 7-9 Mayıs 1996 tarihlerinde gerçekleştirdikleri ve Kültür Bakanı Sayın Güner, Çevre Bakanı Sayın Taşar ile birlikte benim de şahsen iştirak ettiğim, Parlamentoda grubu bulunan partilerimizin temsil edildiği resmî Özbekistan ziyaretiyle ilgili olarak Yüce Meclise bilgi vermek amacıyla huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum. Sovyetler Birliğinin 1991 yılı sonunda dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazanan Türk cumhuriyetleri başta olmak üzere, bütün eski Sovyet cumhuriyetleriyle iyi ve dostane ilişkiler geliştirmek, Türkiye’nin dış politikasının önemli bir boyutunu teşkil etmektedir. Gerçekten de Türkiye, bütün Türk cumhuriyetlerini ilk tanıyan ve buralarda ilk büyükelçilik açan ülke olmuştur; öyle olması gerekiyordu, Türkiye de bu gereği hiç gecikmeden yerine getirmiştir. Evvelce, Orta Asya gerçeği karşısında süratle politika belirleyen ve bu politikasını etkinlikle uygulayan ülkemizin 5 Orta Asya cumhuriyetiyle ilişkilerinde -1 Kafkasya, 4 Orta Asya cumhuriyetiyle- bugün, ulaşmış olduğu noktayı ifade etmek amacıyla, bazı hususları burada zikretmek istiyorum. Türkiye’nin Orta Asya cumhuriyetleriyle ticareti dörtbuçuk yıl öncesinin sıfır noktasından, 1995 yılı sonu itibariyle 662 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır. 5 kardeş ülkede, sayıları yüzlerle ifade edilen Türk firması faaliyettedir. Bu firmalarımızın üstlendikleri veya yürütmekte oldukları yatırım ve müteahhitlik projelerinin toplam bedeli 4,5 milyar dolardan fazladır. Kardeş cumhuriyetlere 1992 yılından bu yana, 1 milyar dolarlık Eximbank kredisi açılmıştır. Bu kredilerin kullanılması sürmektedir. Bir örnek olsun diye arz ediyorum; Özbekistan ve Kırgızistan’a hibe olarak, yaklaşık 150 milyon dolarlık gıda maddesi sevk edilmiş ve başka kalemlerde karşılaştığımız talepleri de, Türkiye’nin imkânları ölçüsünde ve azamî seviyede karşılanmıştır. 7 bini aşkın Orta Asyalı öğrenci, Hükümetimizin burslusu olarak halen Türkiye’de eğitim görmektedir. 200 civarında Türk öğrenci de, Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetlerde öğrenimlerini sürdürmektedirler. Aynı şekilde, yüzlerce öğrencimiz ve Orta Asyalı genç, özel öğrenci statüsünde eğitimlerine devam etmektedirler. Türkiye’nin bu âlemle münasebetlerinde en hayatî projesi, bu öğrenci projesidir. Millî Eğitim Bakanlığımız, Orta Asya bölgesinde 11 okul, 2 Türkiye Türkçesi eğitim merkezi ve 2 Türk sınıfı açmıştır. Türk özel kuruluşlarınca da, bölgede, 80’in üzerinde okul açılmıştır. Devletimiz ve özel sektörümüzce açılan bu okullarda 5 bin civarında genç, kendi anadillerini, Türkiye Türkçesini, İngilizceyi öğrenerek, yüksek seviyede bir eğitim görmektedirler. Bütün bu rakamların ifade ettiği gibi, Türkiye’nin Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetlerle ilişkileri son derece yüksek bir düzeyde seyretmektedir. Kardeş ülkeler, her geçen gün daha kuvvetli ve kendilerine daha yeterli hale gelmektedirler. Türkiye, bu ülkelerin milletlerarası zeminlere çıkmaları, milletlerarası süreçlerde yer almalar hususunda, kendine düşeni yapmıştır. Bu âlemin dünyayla muhaberesini, Türkiye, hibe olarak temin etmiştir. Yakın bağlara sahip olduğumuz ülkelerle ilişkilerimizi her alanda daha ileriye götürmek için her türlü gayret sarf edilmektedir. Bu devletlerle aramızdaki ziyaret ve temas trafiğinin kesafeti ve seviyesi, varılmış olan tatminkâr seviyenin önemli bir göstergesidir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son ziyaret, zor dünya ve bölge şartları altında, hem bir dayanışmaya hem yeni bir işbirliği hamlesinin hazırlanmasına imkân vermiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın İslam Kerimov tarafından, ziyaret esnasında, 8 Mayıs 1996 günü imzalanan Türkiye ile Özbekistan arasında Ebedî Dostluk ve İşbirliği Anlaşması, ruhu itibariyle, iki ülke arasındaki ilişkilerin ve işbirliğinin hukukî temelini ve çerçevesini çizmektedir. Anlaşma, iki ülke arasında, 1991 yılında Özbekistan’ın bağımsızlığını kazandığı günlerde imzalanan ve bugün için güncelliğini yitirmiş sayabileceğimiz Türkiye ile Özbekistan arasındaki ilişkilerin ilke ve amaçları hakkındaki anlaşmanın yerini almıştır. Önemi dolayısıyla bir model oluşturmasını arzuladığımız yeni anlaşmada yer alan hususlardan bazılarını zikretmek istiyorum: İki ülke, ilişkilerini, işbirliği ve karşılıklı güven temellerine dayandıracaklar; birbirlerinin bağımsızlığına, egemenliğine, toprak bütünlüğüne, içişlerine saygı, hak eşitliği ve ortak yarar ilkelerine dayalı olarak her alanda ilişkilerini geliştireceklerdir. Taraflar, topraklarının, diğerine karşı düşmanca amaçlarla kullanılmasına izin vermeyecekler; aralarındaki işbirliğini, özellikle, bağımsızlık ve egemenliklerine yönelebilecek tehditlerin önlenmesi ve bağımsız siyasetlerinin yürütülmesi ve toprak bütünlüğünün korunmasına çok yönlü destek vermek suretiyle gerçekleştireceklerdir. İki ülke, aralarındaki ekonomik, ticarî, ilmî, teknolojik ve çevre alanlarındaki işbirliklerini uzun vadeli bir perspektifle geliştirme kararı almışlardır. Bu amaçla, mal, hizmetler ve sermayenin iki ülke arasında geniş ve etkin dolaşımına tedricen geçiş için imkânları araştıracaklar; ayrıca, ikili ve çok taraflı ortak yatırım projelerini destekleyeceklerdir. Türkiye ve Özbekistan, diplomatlarının ve işadamlarının seyahatleri için vize işlemlerini karşılıklı olarak basitleştireceklerdir. İki kardeş ülke, başta Parlamentoları olmak üzere, bölgeleri, kentleri, yerel organları ve yerel yönetimleri arasındaki temasları ve işbirliğini teşvik edeceklerdir. Her türlü teröre kesinlikle karşı olan taraflar, örgütlenmiş suçlara ve kaçakçılığa karşı mücadelede samimi işbirliği yapacaklardır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ziyaret esnasında, bu anlaşmanın dışında, Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması, Çevre Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşma ile ulaştırma konularında bir teknik heyet oluşturulması hususundaki niyet protokülü de imzalanmıştır. İmza edilen bu belgelerle, Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin hukukî temeli ve çerçevesi tamamlanmıştır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretleri esnasında, bu ülkede iş yapan Türk firmalarının karşılaştıkları sorunlar da karşı tarafa iletilmiş ve bunların çözümü için ortak çaba sarf edilmesi hususunda mutabakata varılmış ve hatta bir kısım problemler, anında çözüme kavuşturulmuştur. Ziyaretin amacına ulaştığını ve son derece başarılı olduğunu, huzurunuzda memnuniyetle ifade etmek istiyorum. Bu ziyaret, gerçekten tarihî bir ziyaret olmuştur. Bir cumhurbaşkanının ziyareti, her zaman tarihî diye nitelenebilecek bir ziyarettir; ama, bu, sıradan bir tarihî ziyaret değil, zamanlaması, muhtevası ve sonuçları itibariyle gerçekten de tarihî bir ziyaret olmuştur. Öncelikle, içinde bulunduğu zor dönemde, kardeş Özbekistan’ın her zaman yanında olduğumuz, aramızdaki dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin daha da ileriye götürülmesi hususundaki kararlılığımız ve Türkiye’nin kendisine düşeni yapmaya hazır olduğunun vurgulanması çok önemli olmuş ve bu husus, en üst düzeyde dile getirilmiştir. Özbekistan’da faaliyet gösteren 900 firmanın 200’den fazlası Türk firmasıdır. Türk ortaklı 180 şirket Özbekistan’da faaliyettedir, 21 Türk firması da, temsilcilik veya doğrudan yatırım yoluyla ticarî faaliyetlerini sürdürmektedir. Türk firmalarının üstlendikleri projelerin toplam değeri 700 milyon doları aşmaktadır. Ayrıca, firmalarımız, 1 milyar dolarlık bir proje paketini de takip etmektedirler. Türk yatırımları, ağırlıklı olarak, bankacılık, tekstil, konfeksiyon, otomotiv, gıda, temizlik malzemeleri ve ilaç gibi sektörlerdedir. Bu tablo gerçekten gurur vericidir. Özbekistan ile ilişkimiz, bütün diğer kardeş cumhuriyetlerle olduğu gibi, öncelikle hasbîdir, bir kardeşlik ilişkisidir, bir menfaat ilişkisi değildir; ama, işin, böylesine muhteşem bir ekonomik boyutunun olması da münasebetlerimizi güçlendiren bir unsurdur. Bu faaliyetlerinde her türlü yardım ve desteğin sağlanacağının vurgulanması yoluyla, bu kuruluşlarımıza da, yani, Özbekistan’da, gurur duyacağımız büyük işler başarmış işadamlarımıza da moral verilmiştir, destek verilmiştir, birçok güçlükleri halledilmiş veya halledilmek yoluna girmiştir. Bu meselelerin müşahhas, somut çözümlerinin de önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi ümitle beklenmektedir. Son olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ziyaretinin, Özbek Halkı tarafından şimdiye kadar hiçbir yabancı devlet başkanına gösterilmemiş bir samimî dostluk ve kardeşlik gösterisine dönüştürüldüğünü belirtmek isterim. İmam Buhârî Türbesinin ziyaretini de içine alan Semerkant ziyaretimiz, gerek manevî bakımdan gerekse halkın sevinç gözyaşları içindeki rağbeti bakımından, bizi unutulmaz derecede etkilemiştir. Sayın milletvekilleri, Türkiye ile Türk cumhuriyetleri münasebetlerinde, gerçek, hayali aşmıştır. Ben, bu süreci yakından takip eden bir insanım, bu sürecin içinde yer alan bir insanım. Gerçekten de, şu dört yıllık, dörtbuçuk yıllık münasebetlerin seviyesi, bu süreye sığdırılan işler, yarım asra zor sığacak cinsten işlerdir ve önemli bir başarıdır. Başta Özbekistan olmak üzere, bütün kardeş cumhuriyetlerle, her alanda ilişki ve işbirliği, bizim, fevkalade ağırlık ve öncelik tanıdığımız bir dış politika olmaya devam edecektir. Saygılar sunarım. (DYP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Ayvaz Gökdemir’e teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanın gündemdışı açıklamaları üzerine, İçtüzüğümüzün 60 ıncı maddesine göre, gruplara birer konuşma hakkı doğmuş bulunmaktadır. Bu konuda ilk söz talebi, Doğru Yol Partisi Meclis Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Osman Çilsal’dan gelmiştir. Buyurun Sayın Çilsal. (DYP sıralarından alkışlar) Sayın Çilsal, konuşma süreniz 10 dakikadır. DYP GRUBU ADINA OSMAN ÇİLSAL (Kayseri) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Heyetinizi, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına saygılarımla selamlıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Devlet Bakanımız Sayın Ayvaz Gökdemir, Kültür Bakanımız Sayın Agâh Oktay Güner, Çevre Bakanımız Sayın Mustafa Taşar ve Parlamentomuzun değerli üyeleriyle birlikte, kardeş Türk cumhuriyeti Özbekistan’a yaptıkları ziyaret, Türk dünyasının umudu olan ülkemizin, büyük Türkiye misyonunun bir göstergesi, bir kardeş hasretinin en üst düzeyde, iyi ve kötü gününü paylaşma duygusuyla kucaklaşmasıdır; önemi, bu noktada başlamaktadır. Özbekistan’da, Türk Ulusunun duygularını ve şefkatini Özbek kardeşlerimize ulaştıran Sayın Cumhurbaşkanımız ve Türk heyetinin kıymetli mensuplarına teşekkürlerimizi sunarken, Sayın Cumhurbaşkanımıza, uğradıkları çirkin saldırıdan dolayı, bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, yaralanan sayın koruma müdürü ve basınımızın değerli üyesine geçmiş olsun dileklerimizle acil şifalar diliyoruz. Türkiye’nin dünya devleti olduğunun göstergelerinin yaşandığı bir dönemde, ülkemizde yaratılmaya çalışılan siyasî belirsizlik ortamı ve çirkin saldırılar düşündürücüdür. Ancak, ülkemizde, bu olumsuzluklara rağmen, güzel hadiseler de olmaktadır. İşte, Özbekistan’a yapılan bu ziyaret de, büyük Türkiye’nin göstergelerinden birisi olması hasebiyle önem arz etmektedir; bunun önemi ve sonuçları sevindiricidir. Özbekistan, 16 Aralık 1991’de bağımsızlığını ilan ettiğinde, kardeş cumhuriyetimizi tanıyan ilk ülke olmanın şerefi -o dönemin kararını veren bütün yetkililere teşekkürlerimizle- milletimize aittir. Türkiye, Özbekistan’ı tanıyan ilk ülke olarak, Türk dünyasındaki cumhuriyetlere verdiği önemi en güzel şekilde göstermiş, oralardaki hadiselere, kardeşlerimizin meselelerine sahip çıkmadaki hassasiyetini ve kendisine ihtiyaç duyulduğu noktada da, bu hassasiyetini daima göstermeye ve ilgilenmeye devam etmektedir, edecektir. Özbekistan’la aramızda kurulan öğrenci mübadelesi yoluyla geliştirilmek istenen ilişkiler de, Gençlik Haftasını kutladığımız bu dönemde ayrı bir önem arz etmektedir. Şöyle ki: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk cumhuriyetlerinden gelecek genç öğrencilerimizin, ülkemizde görecekleri eğitim ve öğretimle kardeş ülkeler arasında iletişimi sağlayacak, ileride, devlet kademelerinde görev aldıklarında, bizim ülkemizde veyahut bizim ülkemizden gidip, kardeş cumhuriyetlerde yetişmiş, oraların millî örf ve âdetlerini, Türk insanının, Türk unsurunun örf ve âdetlerini kaynaştırmış, bir hamur haline getirmiş kişilerin birbirleriyle daha ciddî, daha samimi ilişkiler kurmasıyla, daha güzel, koordineli çalışmalar sağlanacaktır. Bu seyahatin, üzerinde en çok düşünülmesi gereken hususlardan birisi şudur: Medyamızın gündem tayin ettiği bir dönemde, Türkiye’nin, Türk Devletinin dünya devleti olduğunu, Türkiye’nin, büyük Türkiye misyonunun devamı olduğunu ve globalleşen dünyadaş, büyük Türkiye’nin yer almasını savunduğumuz bir dönemde, medyamızda, bu büyük ziyaretin, önemli ziyaretin yeterince yer almaması düşündürücüdür. Yüce Meclisimiz, üzerine düşen görevini yaparak, Türk dünyasındaki meselelere ve değişimlere gereken hassasiyeti gösterecektir, göstermelidir. Bağımsız Devletler Topluluğunun oluşumundan sonra, yeniden, Türk dünyasında, en son dönemde ortaya çıkarılmak istenen hadise, eski Sovyetlerin yeniden canlandırılması arzusundan öte bir şey değildir. Bu konuda, Sayın Bakanımızın da, kürsüden, gezi hakkında verdiği bilgilerden anlaşıldığı üzere, o bölgede, Türk âlemini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini ilgilendiren konularda daha hassas olunması gerektiği kanaatindeyiz. Türkiye gündeminden, bazı önemli meseleler, iç çekişmeler yaratılmak, medyanın farklı mecralara çekeceği gündem yaratma sevdasıyla uzaklaştırılmak istenmektedir. Malum olduğu üzere, Kazakistan petrolleri ve Azerbaycan petrollerinde yaşadığımız benzer sıkıntının, Türk cumhuriyetlerinde, yarın Özbekistan’da, bugün Kazakistan ve Kırgızistan’ın, Rusya ile yaptıkları anlaşmalar şeklinde -aynı şekilde- karşımıza gelmemesi için, Yüce Meclisimizin ve Hükümetimizin hassasiyeti, en büyük beklentimizdir. Bu ziyaret sonucunda, Sayın Bakanımızın aktardığı hadiselerden bir diğeri -Özbekistan’la yapılan görüşmeler olmasına rağmen- Özbekistan’la Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, vize muafiyeti anlaşmasının yapılması, ümidimizdir. Bu konuda da gelişme kaydedilirse, ülkemiz menfaatına olacak ve iki kardeş devletin ziyaretlerinin ve ilişkilerinin daha sağlıklı yürümesine katkıda bulunacaktır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis İçtüzüğünün usulü de olsa, böylesi önemli bir meselenin ve gezinin sonuçlarının, Meclisimizde “gündemdışı” başlığıyla yer alması, biraz önce, medyanın, gündem tayin ettiğini belirttiğim hususa enteresan bir yaklaşım yolu açmaktadır. Burada dikkati çeken en önemli mesaj, evet, Meclis İçtüzüğüne göre usul böyledir; ancak, medyanın, gündemimizi tayin ettiği ülkemizde, medyamızda, böylesine önemli bir ziyaret, görüşmeler ve fikir alışverişi, ümit ediyoruz ki, gündemdışı da olsa, yer alır; medyamız, milletimizi, Türk dünyasında olan hadiseler konusunda da ikaz eder, uyarır, yön verir, yön gösterir. Ülkemizin ve milletimizin aydınlık istikbaline, karanlık perde çekilmek istendiği bir dönemde, buna engel olmamız, Türk dünyası ile kuracağımız ilişkilerimizin “millî devlet” ve “büyük Türkiye Devleti” politikasının daimi kılınmasıyla olacaktır. Ülkemizin belirsizliğe çekilmek istendiği; Türk gücü ve Türk Milleti gücü bilincinden uzaklaştırılmak istendiği bir dönemde ve bu senaryoların yazıldığı günümüzde, Yüce Meclisimiz, millî silkiniş ve meselelerimizin hallinin en büyük kapısı olduğunu milletimize ispat edecektir; bu konuda hiçbir tereddütümüz yoktur. Parti Grubumuzca, en büyük teminat olarak gördüğümüz Meclisimizde, üzerimize düşen bütün çalışmaları yapacağımızı, tüm milletimiz bilmelidir. Büyük Türkiyemizin ve Türk âleminin umudu ve çaresi, Mustafa Kemal’in temellerini attığı Türkiye Cumhuriyeti ve Yüce Meclisidir. Gençliğimizin bayramını ve Gençlik Haftasını kutladığımız, zaferlerle dolu, zaferler ayı mayıs ayının, gençliğimiz, ülkemiz ve Türk dünyasına hayırlı olması dileğiyle, yapılan seyahatin başarılı sonuçlarının görülmesi ümidiyle, şahsınızı ve Yüce Heyetinizi, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına saygılarımla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Kayseri Milletvekili Sayın Osman Çilsal’a teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlarım, bu konunun bugün Yüce Mecliste ele alınması, Sayın Bakanımızın, seyahatin önemine binaen Genel Kurulu bilgilendirmek istemesi sonucu olmuştur. Zaten, gruplara da söz hakkı doğduğu için, konu, bir genel görüşme çerçevesi içerisinde değerlendirilmektedir. Konunun Meclise gündemdışı gelmiş olması, aciliyetine binaen olmuştur. Yüce Meclis ve Hükümetimiz, konuya önem verdiğini bu bilgilendirmeyle de ortaya koymuştur. Söz sırası, Refah Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Şaban Karataş’tadır. Buyurun Sayın Karataş. (RP sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 10 dakikadır. RP GRUBU ADINA ŞABAN KARATAŞ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli Devlet Bakanımız Sayın Ayvaz Gökdemir’in, Özbekistan seyahatiyle ilgili açıklamalarını, müşahedelerini ve değerlendirmelerini dinledik, istifade ettik; sağ olsun. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu seyahati, elbette, Türk dünyası için hem faydalı hem de verimli olmuştur. Bu vesileyle, Sayın Cumhurbaşkanımıza, maruz kaldığı suikasti kazasız belasız atlatmasından dolayı, geçmiş olsun diyorum ve Cenabı Hakkın bundan sonra, kendisini, her türlü kazadan ve beladan korumasını diliyorum; Refah Partisi Grubu adına ve şahsen, saygılarımı arz ederek sözlerime başlıyorum. Değerli milletvekilleri, burada imzalanan anlaşmanın adı Ebedî Barış ve Dostluk Anlaşmasıdır. Elbette, bu isimlendirmenin, taşıdığı iddia kadar, verimli olmasını ve hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Aslında, bugüne kadar, Türk dünyasında taşıdığımız ortak kültür, mensup olduğumuz medeniyet ve tahakkuk ettirmeye çalıştığımız mefkûre bakımından değerlendirirsek, bu anlaşmanın adını, ezelî barış ve dostluk anlaşması olarak da koyabilirdik. Bu anlaşmayı yürütenler ve tahakkuk ettirenler, milletimizin şanına, devletimizin ciddiyet ve ferasetine yakışanı yapmışlardır; kendilerini, bu bakımdan, tebrik ederim. Türk dünyasıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, devlet olarak ve Türk Milletinin, millet olarak, bütün kesimleriyle, daha yakın, daha sıcak ve daha ileri münasebetler geliştirmesi, aynı şekilde, bizim şanımıza, tarihimize ve bugüne kadar getirdiğimiz mefkûreye yakışan bir olaydır. Değerli milletvekilleri, bir de, olayın diğer tarafına bakarsanız, görürsünüz ki, hem bizim, Türk Milleti olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak hem de Türkistan’daki cumhuriyetlerin işleri, zannedildiği kadar kolay değildir. Bazı gelişmelere çok kısa atıfta bulunarak fikrimi tespit etmek istiyorum: Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, Rusya Federasyonunun ilk yaptığı iş, İngilizlerin yaptığı gibi, bir commonwealth, bir camia meydana getirmek olmuştur. Bağımsız Devletler Topluluğu adını verdikleri bu camiaya, Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla istiklalini ilan etmiş olan devletler katılmışlardır ve bunlar arasındaki siyasî münasebetler kadar, iktisadî münasebetler de rol oynamıştır. Çünkü, daha önce tesis edilen altyapı devam etmektedir ve bu altyapıyı, Rusya Federasyonu asla değiştirmek istememektedir; bu, bir tespit. İkinci bir tespit; geçen mart ayında, Duma, Rusya Federasyonunun alt Meclisi, Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla ilgili ne kadar vesika ve anlaşma varsa hepsini yürürlükten kaldırmıştır. Gerçi, bu, bugün Dumaya hâkim olan eski Bolşeviklerin, Bolşevik kalıntılarının, komünistlerin hâkimiyeti dolayısıyla verilmiş bir karardır; ama, Rusya Federasyonu da bu karara müstağni değildir, kararın sahibidir. Neden böyledir; bugünkü Rusya Federasyonunu, Sovyetler Birliğiyle mukayese ederek inceleyen bilim adamları ve siyasetçiler, bunun cevabını geniş bir şekilde vermiş bulunuyorlar. Bir defa, Sovyetler Birliğinin dağılmasını geçersiz ilan etmek, geçersiz kılmak, parlamento kararına bağlamak, işi, aslına irca etmektir. Yani, Bolşevik nizamının tahakkuk ettirmek istediği ülküler ne ise, dış siyaset ne ise, varmak istediği hedefler ne ise, bugün üç aşağı beş yukarı ona sahip çıkılmaktadır ve çıkan da, Rusya Federasyonudur. Yani, Rusya Federasyonu, bir açıdan bakarsanız, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin bir bakıma devamıdır. Bu olaylar bunu açıkça göstermektedir ve tabiî, bu gidişatın aletleri de, vasıtaları da vardır; o da Rusya Federasyonunda olduğu kadar, bu camiada yani, Bağımsız Devletler Topuluğunda ortak dış siyaset gütmek, ortak savunma siyaseti gütmek, ortak dili yaşatmak ve ortak para sistemine geri dönmektir. Bunlar, devletlerin hükümranlık haklarını tarif eden ölçülerdir ve bu ölçüler bakımından, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile Rusya Federasyonu ayniyet arz etmektedir. Muhterem milletvekilleri, Türk dünyasının karşısındaki zorluk işte buradadır. Rusya Federasyonu, eski haşmet ve itibarını tekrar kazanmak isterken, bunu sadece, Batı dünyasına karşı geliştirmemektedir. Ayrıca, kendisinden ayrılan, istiklal ve hürriyetlerini ilan eden Türk topluluklarına, Türk dünyasına karşı da, İslam dünyasına karşı da geliştirmektedir. Bugün, Türk ve İslam dünyası, doğudan batıya, kuzeyden güneye, nerede bulunuyorsa, bir istiklal ve hürriyet zemini üzerindedir; esas meselemiz budur. İktisadî bakımdan güçlüklere yardımcı olmak, elbette lazımdır; diplomaside yardımcı olmak, dünya diplomatik çevrelerinde sahip çıkmak elbette lazımdır; demokrasiye geçişte, hür iktisat nizamına geçişte yardımcı olmak elbette lazımdır; fakat, bunları bir paket, bir umumî felsefe içerisinde yürütmek mecburiyetindeyiz. O da, Türk dünyasının, Türk-İslam dünyasının üzerinde bulunduğu hürriyet ve istiklal zeminidir. Bizim tecrübemiz de göstermiştir ki, hürriyetten ve istiklalden mahrum olan milletlerin hiçbir şeyi yoktur. O bakımdan, Türk dünyasına, devletimizin ve hükümetlerin bu açıdan bakması son derece önemlidir. Hadiseye böyle bakıyoruz. Her ne kadar, devlet reisleri, devlet başkanları arasındaki yüksek seviyede münasebetleri geliştirmiş isek de, hükümetler - yalnız bu Hükümet için söylemiyorum- maalesef, bu misyonun biraz gerisinde kalmışlardır ve yavaş işlemişlerdir, yavaş gitmektedirler. Bu işi üstlenenler, bu vazifeyi üstlenenler elbette iyi niyet ve ihlas ile bir şeyler yapmaya çalışıyor; fakat, Hükümetlerin umumi politikası, maalesef, bu davanın ağırlığıyla mütenasip değildir. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi tekrar hürmetle selamlarım. (RP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Sayın Şaban Karataş’a teşekkür ediyorum. Şimdi, söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına, Kars Milletvekili Selahattin Beyribey’in. Buyurun Sayın Beyribey (ANAP sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın Beyribey. ANAP GRUBU ADINA YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; sözlerime başlamadan önce Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Agâh Oktay Güner, Sayın Ayvaz Gökdemir, Sayın Mustafa Taşar Bey ile birlikte 7-9 Mayıs 1996 tarihlerinde yapılan Özbekistan ziyaretimizle ilgili, şahsım ve Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu konudaki görüşlerimi Yüce Heyetinize arz edeceğim. 53 üncü Hükümet döneminde, Türk dış politikası, Orta Asya’ya yönelik bir ivme kazanmıştır. Kafkaslar ve Orta Asya’da Türkiye’nin yapmış olduğu mücadele, önce Azerbaycan, daha sonra Özbekistan gezisiyle büyük bir önem taşımaktaydı. Kafkaslar’da, Rusya’nın AKKA Antlaşmasını ihlal ediyor olması, İran–Ermenistan Ortak Anlaşmasıyla iki ülke arasında organik bir blok oluşması pozisyonlarından dolayı ülkemiz zor duruma düşmüştür. Sayın Başbakanımız Mesut Yılmaz’ın girişimleriyle, bölgede, önemli bir konuma gelmiş bulunmaktayız. 7-9 Mayıs tarihlerinde, Sayın Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel ile birlikte yaptığımız Özbekistan ziyareti, iç basında yer almamasına karşılık, özellikle, Ebedî Dostluk Anlaşması ile dış basında çok büyük yankılar uyandırmıştır. Anavatan Partisi, geçmişte olduğu gibi, şimdi de, Kafkasya’daki Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerini geliştirmeyi ilk hedef olarak seçmiş ve bu vesileyle, ilk defa, Azerbaycan ziyaretini yapmıştır. Küreselleşen dünya içerisinde, Türkiye’nin, Asya ve Avrupa arasındaki köprü konumuyla, Kafkasya ile hava, kara, deniz yollarını geliştirmek, sınır ticaretini artırmak, ata yurdu olan Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle, kültür birlikteliğini daha da geliştirmek en büyük hayali olmuş; bu amaca ulaşmak için, Türk cumhuriyetleriyle, sosyoekonomik ve kültürel bağlar kurma zorunluluğu oluşmuştur. Özbekistan, tarih ve kültür olarak, ülkemize en yakın ülkelerden birisidir. Ziyaretimiz sırasında; altyapısını tamamlamış, ulaşım sorunu olmayan, merkezî ısıtma sistemine sahip olan, tarım alanlarıyla dünyada pamuk üretiminde dördüncü sırayı alan, doğal kaynakları olan, genç ve eğitimli nüfusa sahip bir ülke olduğunu gördük. Ancak, yeni kurulan bu ülkede, hukuk ve devlet teşkilatlanması konusunda eksiklik olduğunu ve model arayışında bulunduklarını tespit ettik. Demokrasi yeni yeni oturmaktadır. Bölgede, Özbekistan, Türk kültür kuşağının en önemli mihenk taşıdır. Çok sayıda, yetişmiş şair, yazar ve zengin kültür hayatı vardır. Halen, kendi Kiril Alfabelerini kullanmaktadırlar. Bölgede, 5 resmî Türk okulu (devletin açmış olduğu okul) 17 de özel okul bulunmaktadır. Bu okullarımız çok büyük rağbet görmektedir. 50 öğrencinin alınacağı bu okulların sınavlarına 2 000 kişi girmiştir. Bunu, biz, oradayken tespit ettik. Turizm ve otelcilik okulumuz var; okulu ziyaretimiz sırasında, oradaki öğretmenlerimizin, gerçekten, candan ve yetenekli kişiler olduklarını ve Türkiyemizi en iyi şekilde tanıtmakta olduklarını tespit ettik. Ayrıca, oradaki öğrencilerimizin göstermiş oldukları gayretler, bizi çok çok mutlu etti. Özbekistan, tarihî Türk eserleriyle süslenmiştir. Türk mimarisinin en güzel eserleri, Taşkent’te, Semerkant’ta ve Buhara’da mevcuttur. Müstakillik Meydanı, görmeye değerdi; çok güzel bir konser verdiler. Ayrıca, Emir Timur’un mezarını ve oradaki şahane eseri, İmam Buhari’nin türbesinin olduğu yerleri görmeyi herkese tavsiye ederim, mutlaka görülmelidir. Ali Şir Nevaî’yi, her mekânda rahatlıkla görebilirsiniz. Âdetlerinin ve törelerinin, bizim törelerimizinden hiçbir farkı yoktur. Çay ikramları, Erzurum yöresindeki gibidir. Erzurum’a gittiğiniz zaman görürsünüz -Erzurum’a gidenler bilirler- bardağı yarıya kadar doldururlar, fazlasını koymak, hakaret olarak kabul edilir; aynı usul orada da vardır. Ayrıca, ekmekleri, halen, Kars yöremizde, Erzurum’da tandırda pişirilen ekmek türündedir; aynı ekmekler vardır. Tüketim maddeleri, gıda maddeleri, âdetleri aynıdır. Şehirler ve köyler arasında dil açısından farklılık var. Semerkant’ta köylülerle konuştuğumuz zaman, yüzde 70 civarında, çok rahatlıkla anlaşabiliyor ve anlayabiliyorsunuz; dilleri çok sade. Şehirlerde, daha çok Rusçanın ve diğer dillerin etkisinde kalmışlar. Semerkant ziyaretimiz sırasında, rehberin bize İngilizce anlatması, tabiî ki, beni üzmüştür. Bu konuda, Kültür Bakanlığımızın veya Türk cumhuriyetlerinden sorumlu Devlet Bakanımızın gerekli girişimlerde bulunacağı kanaatindeyim. Türk girişimcilerinin yapmış olduğu oteller, parklar, tekstille ilgili mağazalar bizi gururlandırmıştır. Bir süpermarkette, günde, dört TIR dolusu gıda maddesi tüketilmektedir; bunlar, bizi, gerçekten çok gururlandırmıştır. Cumhurbaşkanı Sayın İslam Kerimov’un Meclis konuşmasını herkesin dinlemesini, hatta ve hatta, basında tam olarak yayımlanmasını gönülden arzu ederdim; çok güzel ve duygulu bir konuşma yapmıştı -orada bulunan arkadaşlar bilirler- gerçekten, neredeyse gözlerimizden dolu dolu yaşlar gelecekti ve anlattığı, konuştuğu kelimelerde tercümana da gerek yoktu; netti ve bizim lisanımızla anlatıyordu. Tabiî, orada, Mecliste özellikle “Ebedî Türk Özbekistan Anlaşması” denildiği zaman, bütün Meclis ayağa kalktı ve dakikalarca alkışladılar, doyasıya alkışladılar... Netice olarak şunu ifade etmek istiyorum: Önümüzdeki yüzyıl, bir küreselleşme çağıdır. Bu süreç içerisinde, kültürel entegrasyon için gidebileceğimiz tabiî hayat alanlarımız Orta Asya olmalıdır. Türkiye, ekonomik küreselleşme içerisinde Avrupa Birliğini tercih ederken, ekonomik ve kültürel küreselleşme için de bu bölgeye gitmelidir. Yukarıda söylediğim gibi, entegrasyon için, koşullar, yeterince elverişlidir. Saygılarımı sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Kars Milletvekili Sayın Selahattin Beyribey’e teşekkür ediyorum. Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Ali Dinçer’e söz veriyorum. Buyurun Sayın Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar) Sayın Dinçer, konuşma süreniz 10 dakikadır. CHP GRUBU ADINA ALİ DİNÇER (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, sevgilerimi, saygılarımı sunmakla başlıyorum. Cumhurbaşkanımızın Özbekistan gezisi vesilesiyle Sayın Devlet Bakanının verdiği bilgiler, çok önemli bir konuya değinme fırsatını ortaya çıkardı. Değerli milletvekilleri, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra, Türkiye, Orta Asya cumhuriyetlerindeki akrabalarıyla yakından kucaklaşma fırsatını buldu. Bu, Türkiye için de, kardeş cumhuriyetler için de çok önemli tarihî bir fırsattı. Bu fırsatı etkin bir şekilde, verimli bir şekilde değerlendirebilmek, hem bize hem de bu kardeş cumhuriyetlere bağlı. Bu değerlendirme sırasında son derece dikkatli davranmak gerekiyor. Özellikle, bu bölgede çıkarları olan büyük güçleri tedirgin etmeyen, bu bölgenin barışına, istikrarına, dünya barışına katkıda bulunan politikalar geliştirmek gerekiyor. Bunların başında, bu kardeş cumhuriyetlerin, Türk modelini örnek alıp, demokratik, laik, özgürlükçü, çoğulcu sistemlerini kurmaları projesi geliyor. Bu alanda en istikbal vaat eden kardeş cumhuriyet, şimdi hakkında konuştuğumuz Özbekistandır. Özbekistan, hem bu bölgedeki kardeş cumhuriyetlerin en büyüğü, en kalabalığı, en güçlüsü hem de eski Altınordu Devletinin çekirdeği olan Tataristan ile birlikte kültür düzeyi en yüksek olan bir ülkedir. Özbekistan’ın yönetimi, daha önceki yönetimlerden gelen bir nomenklaturanın elinde güçlü, nitelikli bir kadro ve bu kadronun başında Atatürk’ü kendisine önder alan İslam Kerimov bulunuyor. Biz özellikle kardeş cumhuriyetlerde, laik, demokratik, özgürlükçü, çoğulcu Türk modelinin gelişmesi için, Özbekistan ile çok yakın ilişkileri sürdürmek durumundayız. Değerli milletvekilleri, bunları verirken, dikkat etmemiz gerekiyor. Biz, sürekli olarak, verdiklerimizden bahsediyoruz; şu kadar yüz milyon dolar, yardım ettik, şu kadar bin öğrenci ülkemize geldi, onları okutuyoruz; şu kadar bin öğreciye, o ülkelerdeki okullarda eğitim imkânları tanıyoruz gibi. Bu, biraz eksik.. “Almadan vermek Tanrıya mahsustur” derler; bir başka atasözümüz de “yardım, yardım alanı mağdur etmemeli” der. Bu ülkelerde yaşayan insanlar da, bizimle benzer kültüre sahipler; onlar da, bizim gibi onurlarına düşkün. Sürekli olarak, Türkiye’nin onlara verdiklerinden bahsederek, bir ölçüde, onların onurlarını rahatsız etmemeliyiz. Kaldı ki, bizim, Türkiye olarak, bu kardeş ülkelerden alabileceğimiz çok şey var. Onların, yıllarca, yönetimi altında kaldıkları sistemde, belki, ekonomik bakımdan ciddî başarısızlıklar söz konusu oldu; ama, kültür, sanat ve temel bilim dallarında çok büyük gelişmeler oldu. Türkiye, çağdaş, demokratik, laik bir cumhuriyet olabilmek için, eğitimini geliştirebilmek amacıyla, bu ülkelerden, Özbekistan’dan ve diğerlerinden rahatlıkla insan gücü getirebilir. Bizim, çok sayıda üniversitemizde öğretim üyesi noksanlığı var, nitelikli öğretim üyesi bulmak sıkıntı yaratıyor. Halbuki, bu kardeş cumhuriyetlerde, temel bilimlerde, fizikte, kimyada, matematikte, mühendislik dallarında, tıpta, çok sayıda bilim adamı var; hem de nitelikli, iyi yetişmiş. Bizim, onları, buraya çağırmakla ilgili programlar geliştirmemiz gerekiyor. Üniversitelerimizin kalitesi, bu kardeş cumhuriyetlerden gelecek bilim adamlarıyla, akademisyenlerle yükselecektir. Başta, müzik, resim , heykel olmak üzere, bütün güzel sanat dallarında, kültürel alanlarda çok zengin birikimleri var bu ülkelerin, bu kardeş cumhuriyetlerin; hem de, bizden daha fazla. Bizim nüfusumuza oranla, yeni açılan Devlet Anadolu Güzel Sanatlar Liselerinin sayısına bakarsak, onların yanında çok yaya kaldığımız görülür. Bizim de, 65 milyonluk ülkede, şu anda üç beş tane olan Devlet Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi sayısını en az 100’e çıkarmamız gerekir ve bu okullarda ihtiyaç duyduğumuz güzel sanatlarla ilgili eğitmenleri, sanatçıları, bu kardeş ülkelerden rahatlıkla temin edebiliriz; yani, hem onlardan almış hem onlara vermiş durumda olursak, yapacağımız karşılıklı işbirliği, hem onların hem bizim açımızdan daha olumlu, daha verimli sonuçlar yaratır. Değerli arkadaşlarım, Orta Asya cumhuriyetleriyle ilgili, kardeş cumhuriyetlerle ilgili yapacağımız çalışmaları belli alanlara teksif etmemiz gerekiyor. Yakın gelecekte, Orta Asya cumhuriyetlerinde, Türkiye’de olduğu gibi, ciddî bir enerji sıkıntısı ortaya çıkacak; çünkü, orada da, kalkınmayla birlikte, yeni yeni kurulan sınaî birimlerle birlikte enerji tüketimi artıyor. Orta Asya cumhuriyetlerinin bu konuda en avantajlı olanı Kırgızistan’dır. Kırgızistan, dünyanın en yüksek hidroelektrik enerji potansiyellerinden birisine sahip. Kırgızistan’da, Türkiye’nin, Türk firmalarının yapacağı çalışmalarla, hem Türkiye’nin hem de Orta Asya cumhuriyetlerinin, doğal kaynaklardan enerji ihtiyacını karşılamak mümkündür. Biz, firmalarımızı bu yönde teşvik etmeliyiz. Televizyon yayınlarıyla, özellikle Avrasya ile Orta Asyaya, kardeş cumhuriyetlere ulaşmamız mümkün oldu. Yalnız, bu yayınları da gözden geçirmemiz gerekiyor. Bu ülkelerin ilgilileriyle görüştüğümüz zaman, onların bizden daha üstün olan kültür- sanat ortamlarına uygun yayınlar bekliyorlar bizden. Örneğin -belki TRT-2’yi izleyenleriniz vardır- TRT-2’de, daha yoğun, daha üstün, daha kaliteli kültür-sanat yayınları yapılabiliyor. TRT-2’deki yayın kalitesine benzer, hatta daha yüksek kalitede, üst düzey kültür ve sanat birikimine hitap edecek programlarla o ülkelere gitmemiz çok daha etkili olacaktır. Ülkemizde yaygın olan ve daha çok arabesk kültüre dayalı programlar, maalesef -maalesef değil, mutlu bir tesadüf- orada kabul görmüyor. Bizim, bunu, dikkate almamız lazım, hem kendi medyamızın program kalitesini ve kültür düzeyini yükseltmemiz ve hem de onlara yayın yapan kanallarımızın program kalitesini yükseltmemiz gerekir. Bu ülkelerdeki geniş imkânları bizim özel sektörümüz iyi değerlendiriyor. Örneğin; Özbekistan’da, Türkiye’nin en büyük sanayi devi Koç Holding çok önemli yatarımlar yapmış vaziyette; başarılı inşaat şirketlerimizden Yüksel İnşaat ve Demir İnşaat çok etkin, büyük projelerin altına girmiş durumda. Hatta, Demir İnşaat, Özbek borsasını kurmuş olup, Özbekistan, Orta Asya cumhuriyetleri arasında borsaya kavuşan ilk cumhuriyet olabilmiştir. Bütün bunların desteklenmesi gerekiyor. Bizim, özellikle KOBİ’leri desteklememiz gerekiyor; çünkü KOBİ’ler, riskleri daha kolay, daha rahat göze alarak bu ülkelere girebilir ve bu küçük işletmelerle yerel girişimciler ortaklık yapıp, o ülkelerdeki, kardeş cumhuriyetlerdeki girişimcilerin palazlanmasına, sınaî, ticarî veya servisle ilgili işletme sahibi olmalarına katkıda bulunabilirler. Bunun için, bu KOBİ yılını iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Özbekistan’ın, özellikle, o muazzam pamuk rekoltesini, pamuk üretimini, bizim küçük, orta ve büyük boy işletmelerimiz değerlendirerek, tekstil endüstrisi alanında çok önemli işler yapabilirler. Bunları ciddî anlamda planlayıp, programlayıp yönlendirmek bizim elimizdedir. Biz, bu kardeş cumhuriyetlerle; örneğin, Almanya’da olduğu gibi, çifte vatandaşlık işlemlerini de desteklemek durumundayız. BAŞKAN – Sayın Dinçer, sürenizin son dakikası içindesiniz; toparlar mısınız efendim. ALİ DİNÇER (Devamla) – O cumhuriyetlerden gelip Türkiye’ye yerleşen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, geldikleri ülkenin vatandaşlığını da almaları yolunda teşvik edilmelidir. Gene, oralarda iş tutan yurttaşlarımızın, o ülkelerin de vatandaşı olmasıyla ilgili teşvik uygulamaları gerekiyor. Özbekistan’ın, bağımsızlığına son derece düşkün olduğunu bilelim. Sovyetler Birliğinin, bağımsızlık hareketini en son kırabildiği ülkelerden birisidir Özbekistan. Bu konuda, Özbekistan, şu anda sıkıntılı durumda. Dost, sıkıntılı zamanda yardımcı olmak durumundadır. Özbekistan’a bu konuda yardımcı olmamız gerekiyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Dinçer, tamamlayın lütfen. ALİ DİNÇER (Devamla) – Kısa bir süre rica ediyorum Sayın Başkan. Değerli milletvekilleri, Özbekistan, üzerinde uzun uzun konuşmaya değer önemli bir ülke. Bölgesinde, Tacikistan’da olsun, Afganistan’da olsun, barışı getirecek, istikrarı getirecek ciddî politika önerilerini geliştirebilen bir ülke. Örneğin, Özbekistan’ın, Afganistan’daki kardeş kavgasını sona erdirmek için bir önerisi var: “Afganistan’a karşı silah ambargosu uygulayalım, onları barış yapmaya zorlayalım ve kardeşlerimizin, Afganistan’da, barış içinde, istikrar içinde yaşamalarını biz sağlayalım” diyor. Böylesine önemli bir dışpolitika önerisini, Türkiye olarak, biz de -Özbekistan’ı desteklemek açısından- ciddiye almalıyız ve Özbekistan’la birlikte, bölgede, barışın ve istikrarın sağlanabilmesi için aktif politikalar uygulayabilmeliyiz. Değerli milletvekilleri, Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetlerde yaşayanların, biraz bize benzediklerini, onurlarına düşkün olduklarını bilelim. Elbette, onlar, bizim kardeşlerimizdir; fakat, her biri, kendi sınırları içinde, kendi toprak bütünlükleriyle, kendi devletinin sahibidir. Özellikle, onların bu duygularını zedelemeden, onların bu hassasiyetlerini dikkate alarak, onlarla ilişkilerimizi sürdürmeliyiz. Bizim “TİKA” adlı bir kuruluşumuz var. Orta Asya cumhuriyetlerinde, çevre sorunları önemli ölçüde kendini gösteriyor; atom denemeleri nedeniyle, yanlış sulama politikaları nedeniyle Aral ile Baykal Gölleri civarında çok ciddî çevre sorunu var. TİKA, bu sorunların çözümü için, bu ülkelerle ve başta Özbekistan’la, çok ciddî işbirliği modelleri kurmuş vaziyette; ama, bunun da, sadece TİKA’ya bırakılmaması gerekiyor. Bizim, diğer kamu kuruluşlarıyla, özel kuruluşlarla, çevre duyarlılığı olan sivil toplum kurumlarıyla, bu kardeş cumhuriyetlerle bu konuda da, bu alanda da ilgilenmemiz gerekiyor, işbirliği yapmamız gerekiyor. İnşallah, yakın gelecekte, kardeş cumhuriyetlerle, çok daha verimli, etkin işbirliği modelleri kuracağız; böylece, hem onların hem Türkiye’nin hem de dünyanın yararına sonuçlar üreteceğiz. Sayın Başkana, bana verdiği süreden dolayı çok teşekkür ediyorum. Beni dinleme zahmeti gösteren siz değerli milletvekillerine de, Cumhuriyet Halk Partisi adına, tekrar, sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Sayın Ali Dinçer’e teşekkür ediyorum. Grupları adına son konuşma, DSP Grubu adına yapılacaktır. DSP Grubu sözcüsü Kars Milletvekili Sayın Çetin Bilgir; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar) Sayın Bilgir, konuşma süreniz 10 dakikadır. DSP GRUBU ADINA ÇETİN BİLGİR (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, hepinize saygılar sunuyorum; Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılan saldırıdan ötürü geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Bu vesileyle, Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber Özbekistan’da katıldığımız geziye dair gözlemlerimizi de, burada sunmak istiyorum. Özbekistan’da gördüğümüz ve öncelikle belirtilmesi gereken konu, Türkiye Cumhuriyetine karşı duyulan çok büyük yakınlık idi. Halkın, gerek Taşkent’te gerekse Semerkant’ta, Türk heyetine gösterdikleri yakınlık, görülmeye değer bir olguydu. Hele, oradaki yaşam tarzı ve düşünce biçimi yakınlığı, ayrı bir inceleme konusu olarak önümüzde durmaktadır. Oradaki benzerlik, gerçekten, hayretler uyandırıcı bir pozisyondur. Devletimizin, Özbekistan’a yakınlaşması ve yakın ilişkiler kurması gerekmektedir; bunu, hepimiz söylüyoruz; bu, pratik olarak da olması gereken bir olgudur. Demokratik sisteme yeni geçişin sıkıntılarını yaşayan bu devlete, Türkiye Cumhuriyeti, iyi bir örnek olacaktır. Demokratik geleneği henüz yeterince oluşmayan Özbekistan’ın -Parlamentosunun gerek yapısı gerek biçimi ve eksiklikleri açısından- toplumsal dinamizmi ve yakaladığı çağdaş düşünce biçimiyle bunu aşabileceğini gözlemlemekten memnuniyet duymaktayız. Yeraltı ve yerüstü kaynakları açısından oldukça zengin durumda olan Özbekistan’ın, yabancı sermayeye duyduğu gereksinim, Türk işadamları tarafından doldurulmaya çalışılmakla birlikte, devletin bu işadamlarına yeterince sahip çıkmadığını görmek, yeterince ilgilenmediğini görmek, bizi üzmüştür. Bütün Orta Asya Türkî Cumhuriyetlerinde var olan mafya olgusu, Türk işadamlarını sıkıntıya sokabilmekte; ancak, kararlı ve işini bilen basiretli işadamları, bu güçlükleri aşmak çabası içerisindedir. Bu, bir Türk vatandaşı olarak, hepimiz açısından gurur verici bir olgudur. İşadamlarımızın sağladığı en büyük olgu, gelişen Özbekistan’da, kültürel olarak -tabiî, bunların içerisinde giyimden yemeğe, şarkı türkü dinlemekten her çeşit üstyapı kurumlarına kadar- ayrı bir yaşam biçimi yaratmakta olduklarıdır; özellikle vurgulanması gereken olgu budur. Türk işadamları, buralarda, ayrı bir damak tadı, ayrı bir giyim tarzı oluşturmaktadır. Yine, işadamlarımızın yaptıkları her işe, oluşturdukları her yapıta Türk damgasını vurmaları da en büyük övünç kaynağımızdır. Buradaki gözlemlerimizden edindiğimiz bir husus da, eğitim olgusunun, eksiklikleriyle beraber, Türk desteğiyle yürütülmekte olduğudur. Kurulan otelcilik okulu iyi bir başlangıçtır. Önemle vurgulanması gereken bir diğer husus da, gezi sırasında yapılmış olan ebedî dostluk antlaşmasıdır. Bu, Türkî cumhuriyetlerin üzerinde Rusya tarafından oluşturulmak istenen baskının engellenebilmesi yolunda önemli bir adımdır. Yine, özellikle belirtilmesi gereken bir konu da şudur: Türkiye’den matbaa istenmesine rağmen bugüne değin gönderilmeyişi, bu ülkede, Kiril alfabesinden ayrılamayışın gerekçesi olarak gösterilmektedir. Türkiye’nin, acilen, Türk alfabesinden oluşan bir matbaa göndermesi gerekmektedir. Bunu, gerek devlet başkanı ve gerek diğer parlamenterler bizlere izah ettiler ve bu eksiklik Türkiye tarafından mutlaka doldurulması gereken bir olgudur. Bu arada, bazı istatistikî bilgileri vermek gerekirse; tespit olunan 21 milyonluk nüfusun çoğunluğu kadın olmakla beraber, genç nüfus yoğun olup genellikle bağımsız evlerde oturmaktalar. Aile hane halkı ortalaması 4,5 kişiliktir. Anne baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile biçimi egemendir. Eğitim düzeyi diğer Türkî cumhuriyetlerine göre düşüktür; ancak, çarpıcı olanı 11 yıllık temel eğitimin mecburî oluşudur. Özbekistan’ın etnik yapısının yüzde 66’sı Özbek, yüzde 17’si Rus, yüzde 6’sı Karakalpak ve yüzde 4’ü de Tatar’dır; fakat, Özbekistan’da etnik gruplar arasında ilişkiler son derece iyi ve mantıklı biçimde yürütülmektedir. Türkçe bilen insan sayısı yüzde 10 civarında olmakla birlikte, konuşmalarının yüzde 30’u Türkler tarafından anlaşılabilir haldedir; yani, bizler, oraya gittiğimizde, konuşmakta veya anlamakta pek sıkıntı çekmedik, konuşulanların yüzde 30’unu anladık. Öncelikle ve özellikle belirtilmesi gereken bir başka olgu da şudur; Özbekistan’ın, Türkiye Cumhuriyetine, uluslar arasında duyduğu güven oranı yüzde 61,7’dir; halkın yüzde 31’i pek güvenmemekte, yüzde 5’i ise hiç güvenmemektedir. Bu güven eksikliğini giderici davranışlarda bulunulması, kamu ve özel sektör ve devletimiz açısından gereklidir. Yine, belirtilmesi gereken bir başka olgu, 200 milyon dolarlık ihracatın 70 milyonunu yapan bir firmaya, devletin, yeterince destek olmadığıdır. Orada, sadece Türk malları satılmakta; ancak, bizim devlet yetkililerimiz olayla pek ilgilenmemektedir. Bu konuyla ilgilenilmesini talep ediyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özbekistan’ın, Türkiye Cumhuriyetinden en önemli beklentisi insanî yardım, maddî destek, serbest piyasa ekonomisine geçişte önderlik ve uluslararası kuruluşlarda siyasî destektir. Ayrıca, demokrasimizin gelişkin örneğinin orada örnek olarak alınması muhtemeldir. Bunun için de, gerekli girişimler yapılmalıdır. Saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan Kars Milletvekili Sayın Çetin Bilgir’e teşekkür ediyorum. Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalara devam ediyoruz. 2. – Adana Milletvekili İ. Ertan Yülek’in, Orta Asya ve Azerbaycan petrol boru hatlarına ilişkin gündemdışı konuşması BAŞKAN – İkinci sırada, Adana Milletvekili Sayın Ertan Yülek’in, Azerbaycan-Türkiye petrol boru hatlarıyla ilgili gündemdışı söz talebi vardır. Buyurun Sayın Yülek. (RP sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakikadır. İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; huzurunuza, Azerbaycan ve Orta Asya petrol boru hatlarıyla alakalı olarak çıkmış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. Petrolün ehemmiyetini hepimiz biliyoruz. Bugün, evimizde, arabamızda, yolda, hemen her yerde, her zaman, petrol ve onun ürünleriyle karşılaşmak mümkün ve petrol, çağımızın en önemli enerji kaynağıdır. Petrol, tahtlar devirmiş, başlar almış, imparatorluklar yıkmış ve neticede petrolün ehemmiyeti şu dört kelime ile ifade edilmiş “bir damla petrol, bir damla kan.” Bu kadar ehemmiyetli bir madde olan petrolün tarihte iki büyük paylaşımı bahis konusudur. Birisi, bu asrın başında, ilk çeyreğinde bizim imparatorluğumuzu da yıkan Ortadoğu petrolleridir ve Türkiye, bunu çok pahalı ödemiş, Osmanlı Devletini, imparatorluğunu kaybetmiş ve Ortadoğu da bütün dünyanın çıban başı haline gelmiştir; sebep, petrol. Petrolün ikinci paylaşımı, Orta Asya, Kafkasya, Azerbaycan petrolleridir. O petrol rezervlerinin de, yapılan son araştırmalara göre, Ortadoğu petrolleri kadar bol olduğu ve daha da kaliteli olduğu ortaya çıkmıştır. Türkiye, bu ikinci petrol paylaşımını da, maalesef, kaybetmiş durumdadır. Birincisini, baş vererek, imparatorluğumuzu kaybederek kaybettik, ikincisini ise, zafer naraları ve kahramanlık edaları içerisinde, iç politikaya alet ederek bu büyük kaynağı masa başında kaybettik. Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; 500 milyar liralık örtülü ödeneğin hesabını sormak için bütün Türkiye ayağa kalkmış durumda; ama milyar değil, trilyon değil, katrilyonlarla ölçülebilecek olan bir petrol hadisesinde, Türkiye, maalesef, kaybettiğinin farkında bile değildir. Gelecekte, biz, nasıl geçmişe yanıyor isek; evlâtlarımız da bize yanacaklar, bu kahramanlık nidalarıyla ve zafer naralarıyla etrafı inletenler, herhalde tarih huzurunda büyük hesap vereceklerdir. Nedir bu Orta Asya petrollerinin veya Azerbaycan petrollerinin durumu? Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; biliyoruz ki, tarihte, ilk petrol, 1830’larda, Azerbaycan’da çıkmıştır ve bilahara, Azerbaycan’da, Hazar Denizinde ve Orta Asya’da, dünyanın kalitesi en yüksek, en büyük kaynakları bulunmuştur. Bu petrollerin dünya piyasalarına ulaştırılabilmesi için bir limana akıtılması lazımdı. Elimdeki haritadan da görebileceğiniz gibi, bu limanın en müsait yeri Akdeniz’di. 1992 ve 1993 yıllarında Başbakan Başdanışmanıydım ve Türkiye’deki Azerbaycan petrollerinin ve daha kuzeyde, Mangışlak Yarımadasındaki Tengiz petrollerinin Ceyhan’a akıtılması meselesi gündemdeydi. Bunun için iki alternatif vardı: Birisi, petrolü Tengiz–Bakü-İran üzerinden, bizim, şu andaki mevcut boru hattına, Silopi’ye getirmek, ikincisi, Azerbaycan-Ermenistan üzerinden, yine, Mardin tarafına, mevcut hatta getirmek veya Ceyhan’a getirmek. Birincisinden, Türkiye, Amerika kabul etmedi diye vazgeçti ve “İran’dan geçmez” dedi. İkinci hat, Azerbaycan-Ermenistan’dı ve Ermenistan’ı da Azerbaycan kabul etmedi. Bunun üzerine, bizzat, bana, o zamanın Nahcivan Cumhurbaşkanı olan, şimdiki Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, çok daha makul bir teklifle, petrolü, Azerbaycan-Gürcistan üzerinden Sıvas’a oradan da Ceyhan’a getirmenin en iyi yol olabileceğini belirtti. Biz, bunun üzerinde çalışırken, başka hatlar da ortaya çıktı tabiî ve bunlardan birisi, daha doğrusu Amerika’nın... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Yülek, süreniz tamamlandı efendim. Benim eksüre verme hakkım yok; çünkü, süreyi İçtüzük belirliyor. Değerli arkadaşlarımdan, süreyi daha kısa olarak değerlendirmelerini rica ediyorum. Bu gösterdiğiniz çizelgeyi, eğer, 550 adet yapmış olsaydınız, biz, milletvekili arkadaşlarımıza dağıtırdık; ama, kürsüden bunu izleyebilme imkânı yok. Lütfen, konuşmanızı tamamlayın efendim. İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Tabiî, bu meselede “petrolde zafer Türkiye’nin”, “petrolde istediğimiz oldu”, “petrolde umut hattı”, “petrolde büyük zafer” derken, hemen arkadan ne oldu?.. Bakın “politikasızlık petrolü kaybettiriyor”, “yeni petrol politikasızlığı”, “Bakü-Supsa bitti, Ceyhan’a bakalım”, “Azeri petrolünü elimizden kaçırdık” ve “Türkiye’de petrol darbesi...” Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; iki hadiseyi önünüze koyuyorum. Bu petrol boru hatlarının kaçırılmasında Türkiye’nin büyük vebali vardır, Başbakanlığın büyük vebali vardır. Elimde bir vesika var. Rusya, Novorossisk’den Samsun- Ceyhan hattını talep ederken, Türkiye “hayır; bu olmaz” demiş ve biraz evvel söylediğim iki hattı belirtmiştir. Tam bu sırada - dikkat buyurun- 1994 yılında, Türkiye’de, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü, Samsun- İskenderun boru hattı için teşvik belgesi verdi. Teşvik belgesi burada. Türkiye ile Rusya masaya oturduğu zaman, hemen önümüze bunu koydular ve elbirliğiyle, bizim elimizden Ceyhan boru hattını aldılar. Tabiî, Supsa’nın sahibi yoktu. Şimdi,Supsa’dan kalktı Novorossisk’e gitti. Karadeniz, bir içdenizdir; Karadeniz mutlaka kirletilir, oraya gitmemesi lazımdır. Boğazlardan geçirmediğiniz takdirde -ki, geçirilmeyecektir- hattı söyleyeyim size: Novorossisk’ten Burgaz’a, Burgaz’dan Saros Körfezine girecek ve Türkiye de, bu işi, maalesef, masa başında, şu kahramanlık nidaları, naraları içerisinde kaybedecektir. Şimdi soruyorum arkadaşlar: Bu,kahramanlık naraları atanlar nerelerde ve bunun hesabını kim verecek? (RP sıralarından alkışlar) Biz, 5 milyarın hesabını sorarken, bunun hesabını kim soracak ve çocuklarımıza ne diyeceğiz; millete yalan söyleyenler, bunu millete yutturanlar, şimdi, hangi yüzle milletin huzuruna çıkacaklar? Bunu, bir politik mülahazayla söylemiyorum; ama, bizim, bunun hesabını sormamız lazım. Dünyadaki ikinci petrol dağılımını bu şekilde masa başında kaybedenlerden, hem de kahramanlık naralarıyla kaybedenlerden, Türkiye’nin, bu Meclisin bunun hesabını sorması lazımdır. Bunun için, herhalde genel görüşme veya Meclis araştırması, gerekiyorsa Meclis soruşturması önergesi vermek lazımdır. Yapılacak en önemli iş de, bu işin müsebbibi olan, şimdiki Dışişleri Bakanının derhal istifa etmesidir. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Hepinize saygılar sunuyorum ve diyorum ki, propaganda, ne sihirli değnektir ki, vatan hainlerini kahraman, kahramanları vatan haini yapar. Yarabbi, sen, bizim içimizdeki akılsızlar yüzünden bizi helak etme. Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Adana Milletvekili Sayın Ertan Yülek’e teşekkür ediyorum. 3. – Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Türkiye’ye göçmen olarak Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımızla, Rusya’dan gelen Ahıska Türklerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’in cevabı BAŞKAN – Bugünkü gündemdışı son söz talebi, Bursa Milletvekili Sayın Hayati Korkmaz’ın. Sayın Korkmaz, Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımızın ve Ahıska Türklerinin yaşadıkları sorunlarla ilgili konuşacaktır. Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakikadır. HAYATİ KORKMAZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bulgaristan’dan anayurda göç olgusu, 1893 Osmanlı- Rus Harbiyle başlamış ve muhtelif aralıklarla devam etmiştir. Nedenleri değişkenlik göstermekle birlikte, göç, kanayan bir yara gibi günümüze kadar sürmüştür. Türkiye ile Bulgaristan arasında varılan anlaşma sonucu, son büyük göç 1968-1978 yılları arasında gerçekleşmiştir. Bu anlaşma çerçevesinde, Türkiye’ye göç eden göçmen vatandaşlarımızın sosyal haklarını elde etmeleri için 1968 yılında Bulgaristan ile yapılan Sosyal Haklar Anlaşması, aradan yirmisekiz yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ yürürlüğe konulamamış ve vatandaşlarımız, bu antlaşmayla kendilerine sağlanması gereken haklardan yararlanamamışlardır. 1989 yılında, Bulgaristan’daki Jivkov yönetimi yaklaşık 350 bin soydaşımızı zorunlu göçe zorlayarak veya âdeta kovarak, Türkiye’ye gelmelerine neden olmuştur. Bu soydaşlarımız da, Bulgaristan’da kazanılmış sosyal haklarını alamamışlardır. Kendilerine, Türk Devletinin, Birleşmiş Milletlerin ve belli oranlarda kendi katkılarıyla konut sorunlarının çözüleceği sözü verilmiş; ancak, sadece bir kısmı konut sahibi olabilmiştir. Diğerleri ise, kendilerine verilen bu sözün yerine getirilmesini ve bu haksızlığın ortadan kaldırılmasını beklemektedirler. Bulgaristan’ın genel ekonomik durumunun kötüleşmesi, orada yaşayan Türklerin zaten kötü olan ekonomik durumlarının daha da kötüye gitmesine neden olmuştur. Bulgaristan’ın Türklere karşı takındığı olumsuz tavır ve ekonomik etkenler, turist vizesiyle ve kaçak olarak Türkiye’ye göçün bugüne kadar devam etmesine neden olmuştur. Ancak, bu şartlarda ülkemize gelen soydaşlarımızın yaşam şartları içler acısıdır. Çünkü, oturma ve çalışma izinleri olmadığı için, sosyal güvenlik kapsamındaki işlerde çalışamamakta; kendi mesleklerini icra edememekte; çocukları, okudukları halde, mezun olma durumunda diploma alamamakta ve mal-mülk edinememektedirler. Bulgaristan’a dönmeleri halinde daha zor şartların onları bekliyor olması nedeniyle, geri dönmeyi de düşünememektedirler. Soydaşlarımızı temsil eden dernek ve federasyon yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde, bu olayın bir noktada kesilmesi ve belirlenecek tarihten önce gelenler ile bunların 18 yaşından küçük ve evli olmayan çocuklarının Türkiye’ye getirilerek vatandaşlık haklarını kazanmalarının doğru olacağı, ortak görüş olarak benimsenmiştir. Bu doğrultuda, 31.12.1995 tarihine kadar gelenlere en kısa sürede oturma ve çalışma izni verilmesi, ardından da vatandaşlık haklarının verilmesi, büyük önem taşımaktadır. Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; diğer taraftan, bu soydaşlarımızın Bulgaristan’da çalışmalarından doğan haklarının Türkiye’ye aktarılması için girişimlerin hızlandırılması veya mağduriyetlerini az da olsa önlemek açısından, geriye dönük olarak, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna en az on yıl borçlanma olanağı, göç, turist vizesi alarak veya kaçak olarak gelen soydaşlarımıza sağlanmalıdır. Bulgaristan’dan gelen birkısım vatandaşımız oradan emekli olarak gelmişlerdir. Mevcut şartlarda, emekli maaşlarını alabilmek için belli aralıklarla Bulgaristan’a gitmek zorundadırlar. Bu gidiş gelişlerde, aldıkları emekli maaşının büyük bir kısmını harcamak zorunda kalmaktadırlar. Bu vatandaşlarımızın maaşlarını ülkemizdeki bir banka veya benzeri kuruluştan almaları sağlandığı takdirde, geçimleri kolaylaşacağı gibi, ülkemize daha fazla kaynak girdisi sağlamış olacaklardır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın son kısmında, 1944 yılından beri, Sovyetler Birliğinin değişik bölgelerine sürgün edilerek çok zor şartlarda yaşamaya mahkûm edilen ve kendilerine yönelik saldırıların artması sonucu Türkiye’ye göç eden yaklaşık 2 bin Ahıskalı Türk ailenin sorunlarına değinmek istiyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Korkmaz, konuşmanızı tamamlayın lütfen. HAYATİ KORKMAZ (Devamla) – 1 dakika içerisinde tamamlayacağım efendim. Dağılan Sovyetler Birliğinde, toplulukların yaşadıkları sıkıntılardan en çok Ahıskalı Türkler etkilenmiştir. Zor durumdaki bu insanlara sahip çıkacağımıza dair, Sayın Cumhurbaşkanımız ve zamanın Başbakanı söz vermişlerdir. Hatta, 2.7.1992 tarihinde, Ahıskalı Türklere yardım esaslarını belirleyen, 3835 sayılı, Ahıskalı Türklerin Türkiye’ye Kabulü ve İskânına Dair Kanun, Parlamentomuz tarafından kabul edilmiştir; ancak, verilen sözler ve hazırlanan kanuna rağmen, bu ailelerin sorunları çözülememiştir. Dört yılı aşkın bir süredir vatandaşlığa kabul edilmeyen bu insanlar, sosyal güvenlik kapsamındaki işlerde çalışamadıkları için, güvenceden yoksun ve çok düşük ücretlerle çalışmak zorundadırlar. Bu nedenle, ivedi olarak, oturma ve çalışma izni için gerekli belgelerin kendilerine verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, kanunda belirtilen yardımların, öncelikle zor durumdaki ailelerden başlayarak verilmesine başlanmalıdır. Sözlerime son verirken, Yüce Meclisi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Bursa Milletvekili Sayın Hayati Korkmaz’a teşekkür ediyorum. Sayın Hayati Korkmaz’ın konuşması üzerine, Hükümet adına, Devlet Bakanı Sayın Ayvaz Gökdemir cevap konuşması yapacaklar. Buyurun efendim. DEVLET BAKANI AYVAZ GÖKDEMİR (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa Milletvekilimiz Sayın Hayati Korkmaz’ın, Bulgaristan’dan göç eden soydaşlarımız ve Ahıskalı soydaşlarımızla ilgili konuşması vesilesiyle Yüce Meclise ve kendilerine bilgi arz etmek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum. Bulgaristan’dan, 1989’da başlayan zorunlu göç sebebiyle, 1991 yılı sonuna kadar, Türkiye’ye, 340 bin dolayında soydaş gelmiştir ve bunların 240 bini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmiştir. Bunlar vatandaş olmuşlardır. Kendileri için mesken yapma sorumluluğunu devletimiz üstlenmiş; Avrupa İskân Fonu ve İslam Bankasından sağlanan kaynaklarla, bu konutlar süratle yapılmaya başlanmış ve şu anda da, yüzde 98 seviyesinde bitmiştir. Ümit ediyorum ki, bu yıl sonuna kadar, sosyal tesisleriyle birlikte (camii, okulu, sağlık evi) bütün bu tesisler tamamlanmış olacaktır. Bunlar, soydaşlarımıza, 70, 80, 100, 180, 200 milyona, yani yapılış ve bitiş tarihlerindeki fiyatlara göre ve 20 yıl vadeyle satılmış bulunuyor ki, âdeta, karşılıksız verilmiş seviyesindedir veyahut kendilerini zorlamayacak bir seviyededir. Bu 240 bin sayısı, az bir sayı değildir. Bunların içinden de -240 bin kişi yerleştirilmiş, işe, aşa ve vatandaşlık haklarına kavuşturulmuş- 23 bin civarında insana mesken yapılmış ve verilmiştir. Her birimiz şahsî durumumuzu göz önüne getirdiğimizde, ben, otuz küsur yıldan beri devlete hizmet ederim, bir daire sahibiyim. Bir zaruret sebebiyle, zorda kalmış ve bize iltihak etmiş vatandaşlarımıza da, bunu derhal takdim ediyoruz. Bunu herhangi bir mukayese için söylemiyorum. O konutların yapıldığı yerlerdeki vatandaşlarımız, kendi konutları ve durumlarıyla bunu mukayese ettikleri zaman, biz, sürekli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olana, âdeta borçlu durumda kalıyoruz. Yani, vatandaşlarımızın durumu yürekler acısıdır... Aziz kardeşim, Türkiye Cumhuriyetinin, tarih boyunca olduğu gibi, bu dönemde de yüklendiği yükü, bütünüyle bir görmek lazım, bir “Allah razı olsun” demek lazım. Hiç kimsenin durumu içler acısı filan değildir. Cumhuriyet hükümetleri de, bu hususu münakaşa etmemişlerdir; bir bayrak yarışı gibi, birbirine devrederek yapmışlardır. Hepsi Marmara ve Ege Bölgesindedir. Şimdi, bu göçle gelen, durumları bir kanunla belirlenen, nizam altına alınan insanlar dışında, kaçak gelenlere, yine, bir şefkat eseri olarak -hepsini resmî bir muameleye tabi tutmak mümkünken- Türkiye müsamaha ediyor. Sayısı kaçtır, ne kadardır; bu göç, bu geliş ne zaman durur, bunu bir devlet nasıl planlar ve nasıl hizmete arz eder; bunu, burada konuşma yapan değerli kardeşimiz de - duygularına katılıyorum, şefkat hislerine katılıyorum- müşahhas olarak ifade edemeyecektir. Kaldı ki, devletimizin kuruluşundan beri bir politikası vardır; bulundukları yerlerde, asıl vatanlarında oturan Türkleri yerinde tutmak. Bu siyasetin ne kadar doğru bir siyaset olduğu 1990’dan bu yana belli olmuştur. 1989’da, hepimizin içini sızlatan bir tablo halinde Türkiye’ye yönelen soydaşlarımız, bugün, dünkünden tamamen farklı bir vasat içindedirler; partileri vardır, Bugaristan Parlamentosunda temsil edilmektedirler; Türk soyundan 15 parlamenter vardır. Biz, onları, bulundukları ülkeler ile ülkemiz arasında, dostluğun sağlam bir mesnedi ve köprüsü olarak görmek ve değerlendirmek istiyoruz. Şimdi, kaçak gelen soydaşlara hep birlikte nasihat etmeliyiz. Onların çocuklarının eğitim meselesini vesairesini halletmek, mesele değildir; Bulgaristan vatandaşı olarak da, Türkiye’de eğitimlerini sağlamak mümkün olabilecektir; ama, mümkünse Bulgaristan’a dönmelidirler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanların sosyal hakları konusu, takibimizdedir; Dışişlerimiz takip etmektedir, ben takip ediyorum; ama, takdir buyurulur ki, bu, bize bağlı bir iş değildir; yani, Bulgaristan Hükümetiyle birlikte karar verip sonuçlandıracağımız bir iştir ve bu süreci hızlandırmak için, Türkiye, elinden geleni yapıyor. Biraz sabırla, o hususta da, can dinlendirici, değerli arkadaşımızı ve bu hususta kendisini mağdur hisseden kardeşlerimizi tatmin edecek sonuçlar alacağımızı tahmin ediyorum. Ahıskalılara gelince... Ahıska Türkleri, Türk dünyasının en mağdur insanlarıdır. Herkes, rahat bir nizamda veya zulüm altında vatanında oturur; ama, Ahıskalılar, Asya’nın, Avrupa’nın her tarafına saçılmışlar, dağıtılmışlardır ve bunlar kendi vatanlarında oturmamaktadırlar. Bunlardan arzu edenlerin Gürcistan’a dönüşleri hususunda, Gürcistan Devleti nezdinde teşebbüslerimiz oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın, doğrudan doğruya, Sayın Şevardnadze nezdinde teşebbüsleri oldu; oradan olumlu tavır gördük. Oraya dönerlerse, oraya yerleşmelerini, iskânlarını kolaylaştırmak üzere, Türkiye, kendisine düşeni yapacaktır. Bunun yanı sıra, en mağdur olanlarından başlayarak, Türkiye’ye -kanunu var, o kanun çerçevesinde- 180 aile getirdik. Bunlar 770 kişidir ve geçici barınaklarındadır. Geçici barınakları, geçici barınak şartlarında olabildiğince iyidir. Sürekli meskenleri de bitirilmek üzeredir. Nevruz dolayısıyla gittiğimizde -Iğdır’a çok yakın, 5-6 kilometre mesafededirler- ziyaret ettik. İnşallah, bu yıl sonuna kadar asıl meskenlerine intikal edeceklerdir. Ondan sonra da, bunların sayısı kadar yenilerinin getirilmesi bahis konusu olabilecektir. Bunların geçimleri, Nisan 1994’e kadar Kızılay tarafından sağlanıyordu. Nisan 1994’ten itibaren, her aileye, kişi başına 770 bin Türk Lirası olmak üzere tahsisat ayrıldı ve sonra, üst sınır, 5 milyon 390 bin lirada donduruldu. Bunların çocuklarının okutulması için, çocukların okullara taşınıp, getirilip götürülmesi için özel tedbirler alındı. Bunlara iş bulunması için, mahallî idaremiz ve merkezî idaremiz gayret sarf ediyor. Bunlardan, aynı vasıfta veya benzer vasıfta 96 kişiden 25’i resmî dairelerde istihdam edildi. Yapabilecekleri, kilimcilik gibi -Karabağ kilimciliği cinsinden- işlerinde de kendilerine kaynak temin ediliyor, destek temin ediliyor. Yapılan 9 blokta 180 daire var ve bu aileler, rahatlıkla dairelerine geçebileceklerdir. Bunlardan da, turist pasaportuyla gelip, Türkiye’de kalanlar var. Bunların bir kısmı demektedir ki, bize sadece göç hakkı verin, vatandaşlık hakkı verin, biz kendi hayatımızı temin ederiz, devletimize bir yük olmasın. Bu, makul bir yaklaşımdır ve benim gözlediğim insanlar da işe yarar insanlardır, gerek üniversitelerde gerek diğer resmî ve özel sektörde işe yarayacak, iş yapabilecek, kendi hayatını götürebilecek vasıfta insanlardır. Şu an için, şahsî fikrim olarak beyan edebilirim ki, özel durumlarından dolayı, dünyanın her tarafına dağıtılmış bulunduklarından dolayı ve kendi vatanlarında yaşamadıkları için bir kısmını iskânlı olarak Türkiye’ye getirdiğimiz bu Ahıskalıların, belli kriterlerle, kendi hayatını temin edebilecek olanlarına vatandaşlık hakkı tanımalıyız. Bu hususu, ilgili bütün kuruluşlarla görüşmekteyiz. Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun, mağdur kardeşlerine karşı şefkatlidir. Türk Milleti, hamiyetlidir ve Türkiye’nin, şu müşahede ettiğimiz dört beş sene içerisinde yüklendiği yükü, bizden çok daha zengin devletler, inanın ki, yüklenmezlerdi, yüklenemezlerdi. Bundan, Türkiye, şeref duyuyor; büyük bir tarihten geliyor, büyük bir millet; elbette mükellefiyetleri de büyük olacaktır. Hadiseleri değerlendirirken, değerli milletvekillerinden benim istirhamım, sanki kendileri sorumluymuş gibi değerlendirmeleridir; ben sorumlu olsam ne yapardım, devletim acaba neyi eksik yaptı demek lazım. Bir de, her vesileyle, Türk Milletine, Türk Devletine Allah zeval vermesin diye dua etmeyi, şükran duygusunu ihmal etmemeliyiz. Saygılar sunuyorum. (DYP, ANAP ve RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Ayvaz Gökdemir’e teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlarım, böylece, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutuyorum: B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – İsviçre’ye gidecek olan Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna’ya, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/286) 15 Mayıs 1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Dünya Sağlık Örgütünün 49 uncu Genel Kurul Toplantısına katılmak üzere, 19 Mayıs 1996 tarihinde İsviçre’ye gidecek olan Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna’nın dönüşüne kadar; Sağlık Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım. Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Diğer tezkereyi okutuyorum: 2. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/287) 17 Mayıs 1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşmelerde bulunmak üzere, 19 Mayıs 1996 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım. Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Diğer tezkereyi okutuyorum: 3. – Fransa’ya gidecek olan Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Yaman Törenir’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/288) 17 Mayıs 1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İktisadî İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) Bakanlar Konseyi Toplantısına katılmak üzere, 20 Mayıs 1996 tarihinde Fransa’ya gidecek olan Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Yaman Törüner’in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım. Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Meclis araştırması önergeleri vardır; okutuyorum: C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi ve 14 arkadaşının, esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Ülke sosyoekonomik yapımız bakımından gözardı edilemeyecek sosyoekonomik potansiyeli haiz esnaf ve sanatkârların desteklenmesinde, gelişmelerinin sağlanması ve sorunlarının çözümünde gerekli yasal düzenlemelerin tespiti ile araştırılarak ortaya konması için, Anayasanın 98 inci maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 102 nci maddesi gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz. 1. Hilmi Develi (Denizli) 2. Yalçın Gürtan (Samsun) 3. Hayati Korkmaz (Bursa) 4. Necdet Tekin (Kırklareli) 5. Emin Karaa (Kütahya) 6. Hikmet Sami Türk (Trabzon) 7. Mustafa Güven Karahan (Balıkesir) 8. Uluç Gürkan (Ankara) 9. Metin Şahin (Antalya) 10. Ayhan Gürel (Samsun) 11. Bekir Yurdagül (Kocaeli) 12. Hasan Gülay (Manisa) 13. Fikret Uzunhasan (Muğla) 14. İhsan Çabuk (Ordu) 15. Mehmet Yaşar Ünal (Uşak) Gerekçe: Günümüzde, içinde bulunduğumuz çağın gereği, dünya ekonomik konjonktürü, artık daha hızlı hareket eden, daha hızlı karar veren, daha hızlı entegre olan ve daha hızlı değişimi yaşayan birimlere doğru yönelmektedir. Bu tanımlamayla ifade edilen kavram, esnaf ve sanatkâr işletmesi kavramıdır. Globalleşme konsepti ve ülkelerin güçlerini bir araya getirerek bütün olarak ortak hareket etme düşüncesi, esnaf ve sanatkâr işletmesi ve küçük işletme tanımını daha güçlü bir konuma taşımaktadır. Ülke nüfusumuzun yaklaşık üçte birini teşkil eden esnaf ve sanatkârlar, ulusal ekonomik kompozisyon içinde başarının destekleyici unsuru ve kalkınmanın da dinamosu durumundadırlar. Bugün, esnaf ve sanatkârların ekonomik yapımız içindeki rakamsal yerinin altı çizilecek olursa, karşılaşılan tablo, yaklaşık olarak; toplam işyerlerinin tamamına yakın (yüzde 98), toplam istihdamın yarıya yakın (yüzde 45), toplam üretimin üçte biri olan (yüzde 26) ve toplam ihracatın da (yüzde 8) gibi bir potansiyele tekabül eder. Buna karşın, paradoksal bir durum arz eden bir nokta mevcuttur ki, o da, esnaf ve sanatkârların toplam kredilerden sadece yüzde 4 gibi bir pay almasıdır. Kökeni tamamen tarihsel bağlara dayalı, meslekî dayanışma ve yardımlaşma üzerine bina edilmiş ilişkiler zincirinin günümüze uzanmış halkalarını teşkil eden esnaf ve sanatkârlar, Ahilik ve Lonca sistemi zeminine de tutunarak, günümüze yüzümüzü çevirdiğimizde, sosyal adaletin ve toplumsal barışın tesisinde, esnaf ve sanatkâr kesiminin toplumun diğer katmanlarından farklı olarak, önemli ve zor bir misyon yüklendiğini görürüz. Laik ve demokratik bir toplum düzeni, liberal ve rekabetçi ekonomik düzenin yaşamasına en uygun olan ortamı hazırlar. Bugün, ekonomik ve toplumsal bilimlerin temel ilkesi, rekabetçi bir pazar ortamının oluşturulması ve sağlıklı yaşaması için, ülke içinde demokrasi ve sosyal barışın varlığını önkoşul olarak kabul eder. Toplumun tüm ihtiyaçlarının temini ve arzu edilen hizmet kalitesinin tesisi için, esnaf ve sanatkâr kesimi, toplumsal çekişmelerin olmadığı, demokratik ve laik çağdaş toplum düzeninin kurulduğu, hukuk ve refah devleti mekanizmalarının bütün alt ve üst kollarıyla tesis edildiği, toplumsal barışın yine toplum güçlerince korunduğu bir ortam arzu eder; çünkü, bu ortam, ekonomik olarak yaşamını sürdürmesi için yegâne uygun ortamdır. Ülke çapında kırsal bölgelere yayılarak, bu bölgelerde yaratacağı istihdam kapasitesiyile, henüz yeterli altyapısı olmayan büyük şehirlere işgücü akışını durduran esnaf ve sanatkârlar, kontrolsuz nüfus artışına engel olarak, bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarını asgarî düzeye indirmektedir. Türkiye’de ekonomik dengeyi sağlayabilmek için yürütülen kısa vadeli politikalar, büyük işletmeler lehine olan reel kur politikası ve teşvik sistemi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının para politikası sonucu, kredilerin kısılması, ihracat yapmayı engelleyen yasal düzenlemeler, esnaf ve sanatkârı zor durumda bırakmakta ve işini tasfiye eden ya da iflas eden esnaf sayısı artmaktadır. Gerek nicelik gerek nitelik olarak Batı standartlarının çok altında kalan esnaf ve sanatkâr işletmesinin, gümrük birliğine girme sürecinde, modern, cesur ve çağdaş ekonomik düzenlemelerle yeniden yapılanması şarttır. Avrupa Birliğinde, esnaf ve sanatkâr kesiminin de mensubu olduğu KOBİ’lere büyük önem verilmektedir. KOBİ’lerin desteklenmesi, uygun koşullarla kredi verilmesi, sosyal masrafların ve bürokratik engellerin azaltılması yönünde düzenlemeler yapılmaktadır. Ülkenin ekonomik yapısına göre KOBİ’lerin çalışmalarına uygun ortam yaratabilmek için, ya gerekli yasal düzenlemeler yapılmakta ya da finansal destek verilerek, KOBİ’lerde büyüme, istihdam ve rekabet teşvikini sağlamak yoluna gidilmektedir. Avrupa Birliği ile Türkiye’deki KOBİ’ler karşılaştırıldığında, yaşanması muhtemel olan yoğun rekabet ortamında, durumun, kesimin aleyhine olduğu görülür. Küçük işletmelerin Avrupa pazarında yer edinebilmesi, rekabet gücü kazanabilmesi ve gümrük birliğine girildiğinde hem bu işletmelerde hem de genel olarak ekonomide olumsuz sonuçlar doğurmaması için, benzer düzenlemelerin ilgili kurum ve kuruluşların işbirliğiyle ve bu kesimi gözeten ve koruyan bir yaklaşımla bir an önce yapılması gerekmektedir. Kesimin fotoğrafını arz eden bu durum, Türk esnaf ve sanatkâr için, Yüce Meclis nezdinde, özellikle bu amaca yönelik çalışmalar yürüten, yasal düzenlemeler için gerekli teknik çalışmayı yaparak, Yasama Organını kesim ile ilgili konularda brife eden bir kurumlaşmanın tercih edilmesi, sonsuz faydalar temin edecektir. Sosyoekonomik bakımdan önemli bir potansiyeli teşkil eden esnaf ve sanatkâr kesiminin, hukukî, malî ve yapısal konularda sorunlarını tespit edecek, Anayasamızın 173 üncü maddesindeki “devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır” amir hükmü doğrultusundaki çalışmalara yön verecek, gerekli hukukî zeminin oluşturulmasına katkı sağlayacak, ülke kalkınmamıza destek vermek üzere, bir çalışma başlatılarak, bu konuda bir Meclis araştırması açılması, ülke menfaatlarımız bakımından faydalı olacaktır. BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge gündemde ki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda öngörüşme, sırasında yapılacaktır. Diğer Meclis araştırması önergesini okutuyorum: 2. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen ve 24 arkadaşının, tütün üreticilerinin içinde bulundukları sorunların ve tütün politikamızın tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/76) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulması için kendi insanımızın emeğinin, alınterinin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekir. Bunun için, mağdur edilen ve Türk ekonomisine katkısı yıllar itibariyle negatifleşen tütün üretiminin en verimli şekilde değerlendirilmesi için, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 102 ve 103 üncü maddeleri gereğince, tütün politikamızın tespiti bakımından ilişikteki Meclis araştırması önergemizin kabulüne delaletinizi saygılarımızla arz ve talep ederiz. 1. Zeki Ergezen (Bitlis) 2. Şevket Kazan (Kocaeli) 3. Cevat Ayhan (Sakarya) 4. Salih Kapusuz (Kayseri) 5. Hüsamettin Korkutata (Bingöl) 6. Latif Öztek (Samsun) 7. Nurettin Aktaş (Gaziantep) 8. Zülfükar İzol (Şanlıurfa) 9. Musa Demirci (Sıvas) 10. Mehmet Emin Aydın (Siirt) 11. Ferit Bora (Diyarbakır) 12. Bülent Arınç (Manisa) 13. Sabahattin Yıldız (Muş) 14. Kahraman Emmioğlu (Gaziantep) 15. Alaattin Sever Aydın (Batman) 16. Necati Çelik (Kocaeli) 17. Gürcan Dağdaş (İstanbul) 18. Hasan Belhan (Elazığ) 19. Yakup Budak (Adana) 20. Sacit Günbey (Diyarbakır) 21. Muhammet Polat (Aydın) 22. Ahmet Çelik (Adıyaman) 23. Ahmet Doğan (Adıyaman) 24. İbrahim Ertan Yülek (Adana) 25. İbrahim Halil Çelik (Şanlıurfa) 1. Ülkemiz nüfusunun önemli bir kesimi kazancını tütünden temin etmektedir. Yaklaşık 2,5 milyon tütün üreticisinin alınteri olan tütün üretimi, yanlış politikalar sonucu yakılıyor, çürütülüyor veya gömülerek heba ediliyor. 2. Geçmiş yıllarda atılan yanlış adımların bir sonucu olarak; yürütülen mevcut politikalar devam ettiği müddetçe, gerek yurtiçinde gerekse alternatif ihracatçı ülkelerde Türk tütünlerinin rekabet etme imkânı kalmamıştır. 3. Blended tipi sigaralara olan talep, bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de artmıştır. 1988 yılında, Türk tütün ihracatında sağlanan 225 milyon dolarlık döviz gelirinin yüzde 60’ı sigara ithali için harcanırken, 1993 yılında başabaş, şimdi ise aradaki fark önemli ölçüde negatif olmuştur. 4. ABD, 1980’li yıllarda kendi ülkelerindeki tütün tüketimi azalınca, tüketimindeki daralmadan dolayı ürettiği tütünlerine pazar arama çabalarına girdi. Bunun için de, en müsait olan Türkiye yönetimleriyle anlaşıp, devlette tütün tekelini kırarak, öncelikle halkı, ABD tipi tütün içicisi olarak alıştırdı, bağımlı kıldı. Bunun sonucu olarak da, Tekel, çıkardığı sigaralarda büyük oranda ABD tütünü kullanmaktadır. 5. Türkiye’de Virginia ve burley tütünlerini yetiştiren şirketler, her yıl, ilgili bakanlıktan ekim izni ve buna bağlı tohum ithal izni alması gerekiyor. Ayrıca, ABD tütünü üretme imkânı binde 5. Bunun sebebi, Virginia tütününün kurutulması için bir fırının maliyeti 50 bin dolar, bir hangarın maliyeti 25 bin dolardır. Bu maliyet ve teknik imkânsızlık, tütün ekicilerinin ve şirketlerin imkânlarını aştığı gibi, ekicilerimizin evleri bu tür tütünlerin muhafazası ve bakımı için yeterli değildir. Sulak alanda yetişen, fırında kurutulan ABD tütününe karşı, şark tütünü kırsal alanda yetişir, güneşte kurutulur, evde muhafaza edilir. 6. Buna karşılık, halen tütün üretiminde açık bulunan sahaların yaklaşık olarak binde 8’inde tütün üretimi yapılmakta iken, bu oranın iç piyasadaki tüketimi de önemli ölçüde azalmakta, iharacatta nispî olarak gerçekleşmektedir. 7. DPT, 1993’te hazırladığı raporda, hiç tütün ekilmeden, tütün üreticilerine 18 trilyon para ödenmesi halinde, devletin zararı daha az olacaktır. 8. Çünkü, yanlış politikalar, Türk tütün üreticisinin alınterini ABD Tabakko tütün kampanyalarına satmıştır. Bunun neticesi olarak, bu durum, tütün üreticisi köylüler tarafından 1992 yılında protesto edilmiştir. Manisa ve çevresinde binlerce köylü İzmir’e yürümüştür. 9. Dünyada tütün mücadeleleri ABD ve şark tütünü arasında geçmektedir. Bu mücadele, Virginia tütününe teslim olan ülkemiz, yakılmak çürümek ve gömülmek üzere tütün üretmeye devam etmektedir. 10. Türkiye üretmediği tütünü tüketmekte, tükettiği tütünü ise üretmemektedir. Başka bir ifadeyle, Türk tütünü tiryakisi, ABD tipi tütün bağımlısı yapılmıştır. 11. Yabancı tütün şirketleri tütün alımında eksper bulundurmuyorlar. Temsilcileri keyfî olarak tütüne grad (kalite) takdir ediyorlar. Bu, üreticiyi mağdur etmektedir. 1 grad tütün fiatı 140 000 TL/Kg iken 5 grad tütün 26 000 TL/Kg olmaktadır. 12. Tütün borsası kurulmalı. 13. Bağ-Kur kesintileri çiftçinin bulunduğu ile yatırılmayıp, şirket merkezinin bulunduğu yere yatırılmaktadır. 14. Tekelin, yabancı firmaların tütüncüsünden alım yapmaması, çiftçiyi satışta yabancı firmalara mahkûm etmektedir. 15. Tütünümüzü işleyecek makine sanayii ihmal edilmiştir. 16. Bu çarpıklıkların önüne geçmek için; a) İç tüketim ve dışsatım için nitelik ve nicelik bakımından talebe cevap verecek ve yabancı sigaralarla rekabet edecek seviyeye getirmek. b) İç ve dış pazarlara yönelik etkili bir pazarlama sistemi kurmak. c) Türk tütününün ve tütüncülüğümüzün uzun vadeli çıkarlarına zarar verilmemesini göz önünde bulundurmak. BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının bir raporu vardır; okutup bilgilerinize sunacağım: V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının 1994 Malî Yılı Kesinhesabına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/1) (S. Sayısı : 11) (1) Yüksek Başkanlığa Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Sayıştay Başkanlığı 1994 malî yılı kesin hesaplarını ihtiva eden bu cetvel içerisindekiler incelenerek kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 156 ncı maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur. Başkan Süleyman Hatinoğlu (Artvin) ve Komisyon üyeleri BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair önergeler vardır, okutuyorum. IV . – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam) 4. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, (6/175) esas numaralı sözlü soru önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/22) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 75 inci sırasında yer alan (6/175) esas numaralı sözlü soru önergeme yazılı cevap aldığımdan, soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. 21.5.1996 Kâzım Arslan Yozgat BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir. İkinci bir sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair önerge vardır; okutuyorum: 5. – Niğde Milletvekili M. Salih Katırcıoğlu’nun, (6/179) esas numaralı sözlü soru önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/23) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 92 nci sırasında yer alan (6/179) esas numaralı sözlü soru önergeme yazılı cevap aldığımdan, soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Mehmet Salih Katırcıoğlu Niğde BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım. 6. – Brüksel’de yapılacak olan “Barışa Bir Şans-Balkanlarda Sesini Yükselten Kadınlar” konulu toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen katılacak Parlamento heyetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/289) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Belçika Hükümetinin himayesinde Brüksel’de 30-31 Mayıs 1996 tarihleri arasında düzenlenecek “Barışa Bir Şans-Balkanlarda Sesini Yükselten Kadınlar” konulu toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bir Parlamento heyetinin icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun 8 Mayıs 1996 tarihindeki 49 uncu Birleşiminde kabul edilmiştir. Heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgisine sunulur. Doç. Dr. Mustafa Kalemli Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Adı Soyadı: Seçim İli: H. Ayseli Göksoy Manisa Lale Aytaman Muğla Sema Pişkinsüt Aydın Birgen Keleş İzmir BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 3 tezkeresi daha vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım: 7. – Moldova Parlamentosunun resmî davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/290) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Moldova Parlamentosundan alınan resmî bir davette, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyeti Moldova’ya davet edilmektedir. Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur. Mustafa Kalemli Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. İkinci tezkereyi okutuyorum: 8. – Türkiye-Arjantin, Türkiye-Arnavutluk, Türkiye-Azerbaycan, Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye-Fransa, Türkiye- Gürcistan, Türkiye-Güney Kore, Türkiye-Japonya, Türkiye-Kazakistan, Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye- Kırgızistan, Türkiye-Kuveyt, Türkiye-Makedonya, Türkiye-Meksika, Türkiye-Moldova, Türkiye-Pakistan, Türkiye-Romanya, Türkiye- Rusya Federasyonu, Türkiye-Şili, Türkiye-Tacikistan, Türkiye-Türkmenistan Dostluk Gruplarının kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/291) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 16 Mayıs 1996 tarih ve 13 sayılı Kararıyla, Türkiye ile aşağıda belirtilen ülkeler arasında Parlamentolararası Dostluk Grupları kurulması uygun görülmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca anılan dostluk gruplarının kurulması Genel Kurulun tasvibine sunulur. Mustafa Kalemli Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Türkiye-Arjantin Türkiye-Arnavutluk Türkiye-Azerbaycan Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti Türkiye-Fransa Türkiye-Gürcistan Türkiye-Güney Kore Türkiye-Japonya Türkiye-Kazakistan Türkiye-KKTC Türkiye-Kırgızistan Türkiye-Kuveyt Türkiye-Makedonya Türkiye-Meksika Türkiye-Moldova Türkiye-Pakistan Türkiye-Romanya Türkiye-Rusya Federasyonu Türkiye-Şili Türkiye-Tacikistan Türkiye-Türkmenistan BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Üçüncü tezkereyi okutuyorum: 9. – Macaristan Parlamento Başkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/292) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Macaristan Parlamento Başkanından alınan resmî bir davette, TBMM Başkanı 7-9 Haziran 1996 tarihleri arasında Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yapılacak olan Avrupa Parlamento Başkanları Toplantısına davet edilmektedir. Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur. Mustafa Kalemli Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz. VI. – SEÇİMLER A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ 1. – (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi BAŞKAN – Bu kısımda (9/1) ve (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonlarına üye seçimi yapacağız. Meclis soruşturmasını yürütecek komisyonların üyeleri, Anayasanın 100 üncü maddesine göre, siyasî partilerin güçleri oranında verecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterdikleri adaylar arasından, adçekme suretiyle tespit edilecektir. Bu soruşturma komisyonlarında, Refah Partisi, Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi 4’er, Demokratik Sol Parti 2 ve Cumhuriyet Halk Partisi 1 üyelikle temsil edilecektir. Şimdi, Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında, Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde kurulması kabul edilen (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonuna üye seçimine başlıyoruz. Siyasî partilerin, kendilerine düşen üyelikler için, üç kat olarak gösterdikleri adayların adlarını okutuyorum: RP (12) M. Ziyattin Tokar (Ağrı) Suat Pamukçu (Bayburt) Ömer Vehbi Hatipoğlu (Diyarbakır) Ahmet Cemil Tunç (Elazığ) Lütfü Esengün (Erzurum) Mustafa Köylü (Isparta) İsmail Yılmaz (İzmir) Veysel Candan (Konya) Fikret Karabekmez (Malatya) Mehmet Elkatmış (Nevşehir) Şeref Malkoç (Trabzon) İlyas Arslan (Yozgat) DYP (12) Nuri Yabuz (Afyon) Ahmet İyimaya (Amasya) Abdulkadir Cenkçiler (Bursa) Ahmet Uyanık (Çankırı) Bekir Aksoy (Çorum) Mustafa Kemal Aykurt (Denizli) Turhan Güven (İçel) M. Bahattin Yücel (İstanbul) Hasan Denizkurdu (İzmir) Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş) Necmettin Dede (Muş) Mahmut Yılbaş (Van) ANAP (12) Aslan Ali Hatipoğlu (Amasya) Nejat Arseven (Ankara) Yüksel Yalova (Aydın) Ataullah Hamidi (Batman) Yavuz Köymen (Giresun) Rasim Zaimoğlu (Giresun) Naim Geylani (Hakkâri) Recep Mızrak (Kırıkkale) Ekrem Pakdemirli (Manisa) Abdulkadir Baş (Nevşehir) Mustafa Bahri Kibar (Ordu) Ahmet Kabil (Rize) DSP (6) Tuncay Karaytuğ (Adana) Mustafa İlimen (Edirne) Mahmut Erdir (Eskişehir) Çetin Bilgir (Kars) Ayhan Gürel (Samsun) Metin Bostancıoğlu (Sinop) CHP (3) Haydar Oymak (Amasya) Atila Sav (Hatay) Ercan Karakaş (İstanbul) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, siyasî parti gruplarının gösterdikleri adayların ismi 5 ayrı torbaya konulmuştur. Refah Partisinden başlayarak, sırasıyla, üye sayısı kadar kura çekeceğiz. Kura sonucu, Refah Partisi Grubundan 4 üye tespit edilecektir: Mehmet Elkatmış (Nevşehir) İsmail Yılmaz (İzmir) Ömer Vehbi Hatipoğlu (Diyarbakır) İlyas Arslan (Yozgat) Doğru Yol Partisi Grubunun Komisyondaki temsilcilerini belirliyoruz: Nuri Yabuz (Afyon) Bekir Aksoy (Çorum) Hasan Denizkurdu (İzmir) Ahmet Uyanık (Çankırı) Anavatan Partisi Grubunun temsilcilerini belirliyoruz: Ahmet Kabil (Rize) Mustafa Bahri Kibar (Ordu) Recep Mızrak (Kırıkkale) Naim Geylani (Hakkâri) Demokratik Sol Parti Grubu temsilcilerini belirliyoruz: Metin Bostancıoğlu (Sinop) Mahmut Erdir (Eskişehir) Cumhuriyet Halk Partisi 1 üye ile komisyonda temsil edilmektedir; şimdi onu belirleyeceğiz: Haydar Oymak (Amasya) Değerli arkadaşlarım, kura sonucu Komisyona seçilen milletvekillerimizin isimlerini tekrar okuyorum: RP (4) Ömer Vehbi Hatipoğlu (Diyarbakır) İsmail Yılmaz (izmir) Mehmet Elkatmış (Nevşehir) İlyas Arslan (Yozgat) DYP (4) Nuri Yabuz (Afyon) Ahmet Uyanık (Çankırı) Bekir Aksoy (Çorum) Hasan Denizkurdu (İzmir) ANAP (4) Naim Geylani (Hakkâri) Recep Mızrak (Kırıkkale) Mustafa Bahri Kibar (Ordu) Ahmet Kabil (Rize) DSP (2) Mahmut Erdir (Eskişehir) Metin Bostancıoğlu (Sinop) CHP (1) Haydar Oymak (Amasya) (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonunun üye seçimi böylece tamamlanmıştır. Bu komisyona seçilen sayın üyelerin, 23.5.1996 Perşembe günü saat 11.30’da, Ana Bina zemin kat PTT karşısındaki 172 numaralı Meclis Soruşturması toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum. 2. – (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi de, Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında, Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde kurulması kabul edilen (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturma Komiyonuna üye seçimine başlıyoruz. Siyasî partilerin kendilerine düşen üyelikler için üç katı olarak gösterdikleri adayların adlarını okutuyorum: RP (12) Sait Açba (Afyon) Ersönmez Yarbay (Ankara) Ertuğrul Yalçınbayır (Bursa) Aslan Polat (Erzurum) Hanifi Demirkol (Eskişehir) Süleyman Metin Kalkan (Hatay) Fethi Acar (Kastamonu) Nurettin Kaldırımcı (Kayseri) Osman Pepe (Kocaeli) Teoman Rıza Güneri (Konya) Sabahattin Yıldız (Muş) Fethullah Erbaş (Van) DYP (12) Nuri Yabuz (Afyon) Ahmet İyimaya (Amasya) Abdulkadir Cenkçiler (Bursa) Ahmet Uyanık (Çankırı) Kemal Aykurt (Denizli) İsmail Köse (Erzurum) Turhan Güven (İçel) Rıfat Serdaroğlu (İzmir) Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş) Tevfik Diker (Manisa) İrfan Demiralp (Samsun) Mahmut Yılbaş (Van) ANAP (12) Halil İbrahim Özsoy (Afyon) Mehmet Sağdıç (Ankara) Levent Mıstıkoğlu (Hatay) Halil Cin (İçel) Refik Aras (İstanbul) Yusuf Namoğlu (İstanbul) Metin Öney (İzmir) Ali Doğan (Kahramanmaraş) Bülent Atasayan (Kocaeli) Nabi Poyraz (Ordu) Metin Gürdere (Tokat) İsmail Durak Ünlü (Yozgat) DSP (6) Hikmet Uluğbay (Ankara) Metin Şahin (Antalya) Ali Ilıksoy (Gaziantep) Emin Karaa (Kütahya) M.Cihan Yazar (Manisa) Bayram Fırat Dayanıklı (Tekirdağ) CHP(3) Yusuf Öztop (Antalya) Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul) Ali Şahin (Kahramanmaraş) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, siyasî partilerin gösterdikleri adayların adları, 5 ayrı torbada toplanmıştır. Şimdi, bunların üçte birini kura ile belirleyeceğiz. Önce Refah Partisinden başlıyoruz: Sabahattin Yıldız (Muş) Ertuğrul Yalçınbayır (Bursa) Süleyman Metin Kalkan (Hatay) Aslan Polat (Erzurum) Şimdi, Doğru Yol Partisi Grubunun Komisyondaki üyelerini kura ile belirleyeceğiz: İrfan Demiralp (Samsun) Ahmet İyimaya (Amasya) İsmail Köse (Erzurum) Ahmet Uyanık (Çankırı) Anavatan Partisi Grubunun Komisyondaki temsilcilerini belirliyoruz: İsmail Durak Ünlü (Yozgat) Refik Aras (İstanbul) Halil İbrahim Özsoy (Afyon) Mehmet Sağdıç (Ankara) Böylece, Anavatan Partisi Grubunun temsilcileri de belirlenmiş oldu. Demokratik Sol Parti Grubunun 2 temsilcisini belirliyoruz: Bayram Fırat Dayanıklı (Tekirdağ) Metin Şahin (Antalya) Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun temsilcisini belirliyoruz: Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul) Değerli arkadaşlarım, (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun üyelerini tekrar okuyorum: RP (4) Ertuğrul Yalçınbayır (Bursa) Aslan Polat (Erzurum) Süleyman Metin Kalkan (Hatay) Sabahattin Yıldız (Muş) DYP (4) Ahmet İyimaya (Amasya) Ahmet Uyanık (Çankırı) İsmail Köse (Erzurum) İrfan Demiralp (Samsun) ANAP (4) Halil İbrahim Özsoy (Afyon) Mehmet Sağdıç (Ankara) Refik Aras (İstanbul) İsmail Durak Ünlü (Yozgat) DSP (2) Metin Şahin (Antalya) Bayram Fırat Dayanıklı (Tekirdağ) CHP (1) Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul) Değerli arkadaşlarım, böylece (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun üye seçimi tamamlanmıştır. Bu Komisyona seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 23.5.1996 Perşembe günü saat 14.00’te, Ana Bina zemin kat PTT karşısındaki 172 numaralı Meclis soruşturması toplantı salonunda toplanarak başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum. Meclis soruşturma komisyonlarına seçilen üyelerin listesi ile toplantı gün ve saatleri ilan tahtalarına da ayrıca asılacaktır. Değerli milletvekilleri, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz. VII. – SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/58) BAŞKAN – 1 inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin, Başbakandan sorusu vardır. Soru sahibi Sayın Halit Dumankaya?.. Yok. Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok. Soru ertelenmiştir. 2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1) BAŞKAN – 2 nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin, Ulaştırma Bakanından sorusu vardır. Sayın Halit Dumankaya?.. Yok. Sayın Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2) BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın 1995 yılında, iller itibariyle kaç kişiye ve hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin, Başbakandan sorusu vardır. Sayın Halit Dumankaya?.. Yok. Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok. Soru ertelenmiştir. 4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60) BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın Seyranbağları Kreşi ücretlerine yapılan zamma ilişkin Başbakandan sorusu vardır. Sayın Akarcalı?..Burada. Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan ?..Yok. Soru ertelenmiştir. 5. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/63) BAŞKAN – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından sorusu vardır. Sayın Yücel Seçkiner?..Yok. Sayın Bakan?..Yok. Soru ertelenmiştir. 6. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan personele ve SSK’ya bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/64) BAŞKAN – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan personele ve Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu vardır. Sayın Mahmut Işık?..Yok. Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan ?..Yok. Soru ertelenmiştir. 7. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65) BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sorusu vardır Sayın Dumankaya?..Yok. Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok. Soru ertelenmiştir. Değerli arkadaşlarım, anlaşıldığı kadarıyla sorulara cevap verecek bakan Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır. Yani, bundan sonraki gündemdeki sorulara sayın bakanın cevap vereceği madde varsa onları okuyarak işleme koyalım, yoksa, gündemin diğer maddesine geçeceğiz. Sayın Bakan, cevaplandırabileceğiniz sorular var mı? DEVLET BAKANI YAMAN TÖRÜNER (Afyon) – Yok, Sayın Başkan. BAŞKAN – Hükümet soruları cevaplandırmaya hazır değil. Soru sahibi arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu da, şu anda, salonda bulunmuyorlar. Bu sebeple, gündemin “Sözlü Sorular” bölümünü tamamlamış oluyoruz. Gündemin, “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz... MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, saat 17.30 oldu; Meclis araştırmasını görüşmeye başlarsak, yetişmeyebilir; bizce, ertelenmesinde fayda var; diğer gruplar da razı olursa... BAŞKAN – Gruplar olarak görüş belirtirseniz, ben de ona uyarım. Mutabakat sağladınız mı değerli grup temsilcileri?.. Değerli arkadaşlarım, araştırma önergesi, birinci toplantıda, Hükümet hazır bulunmadığı için ertelenmiştir, bugün Hükümet bulunmasa dahi görüşülecektir; ancak, zaman yetersizliği dolayısıyla, grupların ertelenme istemleri olursa, onu dikkate alacağım. ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Peki, Sayın Başkan. BAŞKAN – Gruplar arasında, önergenin müteakip birleşime ertelenmesi konusunda mutabakat vardır; Başkanlıkça da istem uygun bulunmuştur. Alınan mutabakat kararı çerçevesinde, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boş bulunan 3 üyeliğe seçim yapmak ve sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 22 Mayıs 1996 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 17.33 B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, milletvekillerinin bazı şirketlerin yönetim kurullarında görev aldıkları iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in yazılı cevabı (7/464) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. Dr. Memduh Büyükkılıç Kayseri 1. Basına yansıdığı kadarıyla bazı şirketlerin yönetim kurulu üyeliklerine getirildiği söylenilen milletvekilleri kimlerdir- Hangi şirketlerde görev almışlardır? 2. Anayasanın 82 nci maddesine konumları uymakta mıdır? 3. Bu milletvekilleri Meclis çatısı altında sermayenin mi, milletin mi sözcüleri olacaktır? 4. Şayet yasal yönden sakınca yoksa kamu vicdanında kendilerini nasıl aklayacaklardır? T.C. Devlet Bakanlığı Sayı : B.02.0.012/2.02.614 17.5.1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 25.3.1996 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/464-853/2038 sayılı yazısı. Kayseri Milletvekili Sayın Memduh Büyükkılıç’ın Başbakan’a tevcih ettiği ve tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen “Basında yeralan ve bazı şirketlerin yönetim kurulu üyeliklerine getirildiği söylenilen milletvekilleri” ile ilgili 7/464 esas numaralı yazılı soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıda sunulmaktadır. Önergenin 1 inci ve 2 nci sorularına ilişkin olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 94 üncü maddesi “Soru önergelerinin kısa, gerekçesiz ve şahsî mütalaa ileri sürülmeksizin; açık ve belli konular hakkında bilgi istenilmesi3 hükmünü getirdiğinden, önergenin diğer sorularının cevaplandırılması imkânı bulunamamıştır. Bilgilerinize saygılarımla arz ederim. Ali Talip Özdemir Devlet Bakanı 2. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, kamu kuruluşlarına alınan personele ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in yazılı cevabı (7/484) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 20.3.1996 Fethi Acar Kastamonu 1. Malûm olduğu üzere bütçe imkânları özellikle personel giderleri nedeniyle her yıl daha da zorlaşmaktadır. Durum böyle olduğu halde 1992, 1993, 1994 ve 15 Mart 1996 tarihine kadar kurumlara memur ve işçi alınmış mıdır? 2. Hangi kuruma ne kadar memur ve işçi alınmıştır? 3. Bu alımlarda devlet ne miktar yük altına girerek yatırım imkânından mahrum edilmiştir? T.C. Devlet Bakanlığı Sayı : B.02.0.012/2.02.615 17.5.1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 1.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/484-926/2306 sayılı yazısı. Kastamonu Milletvekili Sayın Fethi Acar’ın Başbakana tevcih ettiği ve tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen “1992, 1993, 1994 ve 15Mart 1996 tarihine kadar kurumlara alınan memur ve işçi sayısı” ile ilgili 7/484 esas nolu yazılı soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıda sunulmaktadır. 1-2. 1992 - 15 Mart 1996 tarihleri arasında kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmek üzere verilen açıktan atama izinleri : Sözleşmeli Yılı Memur Personel İşçi Toplam 1992 25 726 — 8 911 34 637 1993 50 384 — 3 420 53 804 1994 13 375 4 231 2 008 19 614 1995 40 109 1 307 3 689 45 105 1996 48 100 589 3 062 51 751 Genel Toplam 204 911 1992 ve 1993 yıllarına ait kapsamlı bilgiler mevcut olmadığından; yalnız 1994-1995 ve 1996 yıllarında kurumlara alınan memur, işçi ve sözleşmeli personeli gösterir listeler yazımız ekinde bir dosya halinde sunulmaktadır. 3. Gerek Hükümetimizin programında, gerekse bizden önceki hükümetlerin programlarında devletin küçültülmesi benimsenmişse de, esas olan devlet hizmetlerinin yürütülmesidir. Bu nedenle, işe alınan bu personelin devlete yalnızca yük getirdiği şeklindeki bir yorumun doğru olmadığı düşünülmektedir. Bilgilerinize saygılarımla arz ederim. Ali Talip Özdemir Devlet Bakanı Not : Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır. 3. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Dışişleri Konutuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın yazılı cevabı (7/519) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 23.7.1996 Kemalettin Göktaş Trabzon 1. Dışişleri Bakanlığına ait Konutta DYP Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller oturuyor. Doğru mudur? 2. Konutta oturması gereken Dışişleri Bakanı neden konutta oturmuyor? 3. Konuta Sayın Çiller hangi sıfatla oturuyor, nereden bu izni almıştır? 4. Sayın Çiller’in Dışişleri Köşküne yerleşmesini doğru buluyor musunuz? Doğru bulmuyorsanız çıkarılması için gereğini yapacak mısınız? T.C. Dışişleri Bakanlığı İdarî ve Malî İşler Dairesi Başkanlığı Sayı : İMAD-700.000 13.5.1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : a) 25.4.1996 tarih ve B.02.0.012/2.02.487 sayılı yazıları. b) 16.4.1996 tarih ve İMAD-700.000-1749-56000 sayılı yazımız. Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’ın sorun önergesinin cevabı aşağıda sunulmuştur. 1. Dışişleri Bakanlığı Konutunda DYP Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller’in oturduğu doğru değildir. 2. Dışişleri Bakanlığı Konutu, 1992 yılından beri, Başbakanlıkça Bakanlığıma yapılan tahsis gereği amacına uygun olarak hizmet vermektedir. Konut halen tarafımdan çeşitli toplantılar için ve Dışişleri Konukevi olarak kullanılmaktadır. Saygılarımla arz ederim. Prof. Dr. Emre Gönensay Dışişleri Bakanı 4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, vakıflara ait binaların kiralanma ve satışlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/560) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Cemil Çiçek tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Bülent Akarcalı İstanbul 1. Vakıflara ait binaların kiraları rayiç fiyatların çok altında kalmıştır. Haksız kazançlara yol açan bu durumun düzeltilmesi için ne gibi tedbirler düşünmektesiniz? 2. Vakıflara ait binaların satılması, kiralanmasının kamuoyuna tam olarak duyurulması için neler yapılmaktadır? Duyurular hangi gazetede çıkmaktadır? İstisnasız tüm duyuruların resmî gazetede çıkması için bir çalışma var mıdır. Yoksa, düşünür müsünüz? T.C. Devlet Bakanlığı Sayı : B.02.0.010.0.00.00.00/0261 20.5.1996 Konu : 7/560-1103 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : 14.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/560-1103/2852 sayılı yazınız. İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın Başkanlığınıza vermiş olduğu ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/560-1103 Esas No.lu yazılı soru önergesine ait cevaplar ilişikte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Cemil Çiçek Devlet Bakanı Soru 1. Vakıflara ait binaların kiraları rayiç fiyatların çok altında kalmıştır. Haksız kazançlara yol açan bu durumun düzeltilmesi için ne gibi tedbirler düşünmektesiniz? Cevap 1. – Bilindiği üzere, gayrımenkul kiralarının belirlenmesine ve sözleşme sonunda yeni dönem kiraların tesbitinin ne şekilde yapılacağına ilişkin bir kanun bulunmamaktadır. Kira artışları Yargıtay’ın bu konudaki kiraları ve yerleşmiş içtihatlarına göre yapılmaktadır. Kira konusu kamu düzenini yakınen ilgilendiren bir husus olduğundan gerek 6570 sayılı Kira Kanunu, gerekse Yargıtayın kira artışlarına ait kararları kiracıları koruyucu bir mahiyet arzetmektedir. Yargıtay kararları çerçevesinde her yıl yapılan artışlar enflasyonun altında olduğundan, bir müddet sonra vakıf gayrımenkullerin kiraları emsal ve rayiç fiyatların altında kalmaktadır. Bu nedenle, vakıf kiracıları sürekli ve titizlikle denetlenerek, akte muhalif veya temerrüt durumu tespit edilenler tahliye edilerek, taşınmazlar ihale suretiyle yeniden ve rayiç bedelle kiraya verilmektedir. Ayrıca, temerrüt veya akte muhalif duruma düşen kiracılardan gelen davadan vazgeçme ve devir veya tadilat taleplerinde, vakıf taşınmazların kira bedelleri emsal ve rayiç seviyeye çıkarılmaktadır. Gayrımenkul kiralarının emsal ve rayiç seviyeye yükseltilmesi, bu konuda bir kanun çıkarılması ile mümkün olabilecektir. Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi kira konusu kamu düzenini yakınen ilgilendiren bir husus olduğundan, 1983 yılında çıkan ve vakıf taşınmaz kiralarını bir defaya mahsus olmak üzere emsal ve rayiç seviyeye yükseltilmesine imkân veren 2912 sayılı Kanundan buyana bu konuda yeni bir kanun çıkarılmamıştır. Vakıf gayrımenkullerin kira bedellerinin rayiç seviyeye çıkarılması ve yıllık Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenecek endeks oranına göre kira artışı yapılması hususu, hazırlanan vakıflar Genel Müdürlüğü Vazife ve Teşkilat Kanunu tasarısının geçici 5 inci maddesi ile düzenlenmiş. Ancak, kanun tasarısı, Maliye Bakanlığı ve diğer ilgili kurumların olumsuz görüşü neticesi yürürlüğe konulamamıştır. Soru 2 : Vakıflara ait binaların satılması, kiralanmasının kamuoyuna tam olarak duyurulması için neler yapılmaktadır? Duyurular hangi gazetede çıkmaktadır? İstisnasız tüm duyuruların resmî gazetede çıkması için bir çalışma var mıdır? Yoksa, düşünür müsünüz? Cevap 2 : Vakıflar Genel Müdürlüğü katma bütçeli bir kamu kuruluşu olduğundan 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabidir. Bu nedenle, vakıf gayrımenkullerin satışı ve kiralanması, 2886 sayılı Kanunun 17. maddesi uyarınca ilan edilerek kamuoyuna duyurulmaktadır. Her yıl Genel Bütçe Kanunu ile belirlenen limitler çerçevesinde 2886 sayılı Kanunun 17 nci maddesine göre yapılan gazete ilanlarına ilaveten, taşınmazın bulunduğu mahaldeki Valilik, Belediye, Vakıflar Bölge ve Şube Müdürlüklerinin ilan tahtalarına asılarak ve Belediye hoparlöründen ilan ettirilerek, ihalelerin tam olarak kamuoyuna duyurulmasına itina gösterilmektedir. Kamu kurumlarına ait ilanlar Basın İlan Kurumu aracılığıyla yapılmaktadır. Bu nedenle, ihale konusu ilan ilgili Basın İlan Kurumu Şube Müdürlüğüne gönderilmekte olup, bu kurumca tespit edilen gazetede ilanlar yayınlanmaktadır. Hangi ilanların resmî gazetede yayınlanacağı 2886 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince, her yıl Genel Bütçe Kanunu ile tespit edilmektedir. 5. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bürokrat işlemlerinin azaltılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in yazılı cevabı (7/575) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Bülent Akarcalı İstanbul 1. Bürokrasiyi azaltmak için Hükümetimiz ne gibi özel bir çalışma içine girmiştir? 2. Vatandaşın beyanına dayalı olarak “Beyan usulü” denilen sisteme geçiş olabilecek midir?3 T.C. Devlet Bakanlığı Sayı : B.02.0.012/2.02.616 17.5.1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 11.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/575-1151/2945 sayılı yazısı. İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın Başbakana tevcih ettiği ve tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen “Bürokrasiyi azaltmak için Hükümetçe yapılan çalışmalar” ile ilgili 7/575 esas numaralı yazılı soru önergesine ilişkin cevaplarımız aşağıda sunulmaktadır. 3.2.1993 tarih ve 04239 sayılı Genelge mahiyetindeki yazı ile; kamu kurum ve kuruluşlarının idareyi geliştirme çalışmalarına hız ve ağırlık vermeleri, çalışmalarda işlemlerin basitleştirilmesi ve hızlandırılması, mevzuatın sadeleştirilerek bürokrasinin azaltılması hususlarının önemle ele alınması ve bu çalışmaların sonuçları hakkında Başbakanlığa periyodik olarak bilgi verilmesi, hizmetlerde süratin ve verimliliğin esas alınması ve idarenin geliştirilmesine yönelik düzenlemelerde Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanlığı ile işbirliği ve koordinasyon sağlanarak çalışmalarda bütünlük temin edilmesi istenilmiştir. Hükümet Programımızda da Devlet İdaresinin yeniden yapılanması konusunda kararlı olduğumuz bildirilmiş olup; yeniden yapılanmada getirilecek olan düzenlemeler kişiyi, hak ve hürriyetleri ile birlikte korumaya ve geliştirmeye yönelik olacaktır. Devlet asli görevlerine dönmesi, bürokratik engellerin kaldırılması ana kuraldır. Devletin vatandaşına güvenmesi temel ilkelerimizden birisidir. Fertlerin devlet ile olan ilişkilerinde vatandaşın beyanına güven esas alınacak, beyanın doğruluğunu araştırmak ilgili kamu idaresinin görevi olacaktır. Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanlığınca, bürokrasiyi azaltma çalışmaları Hükümet Programı doğrultusunda ve kamu kurum ve kuruluşları ile gerekli koordinasyon sağlanarak yürütülmektedir. Bu bağlamda; modern yönetim standartlarına ulaşmak ve kamu yönetiminin bulunduğu noktadan daha ileri götürülmesini sağlamak amacıyla hazırlanan çeşitli proje konuları, akademik araştırmaya açılmak üzere Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına gönderilmiştir. Bu proje konularından birisi de “Vatandaşın Yoğun Olarak Hizmet Aldığı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Yürütülen İşlemlerde Vatandaş Beyanı Esas Alınarak Bürokrasinin Enaza İndirilmesi Olanağı Yaratılması ve Bu Araştırmaya Bağlı Olarak Türk Ceza Kanununun Yalan Beyanı Tecziye Eden 343, 344, 355, 527 ve 528 inci Madde Hükümlerinin İhtiyaca Uygun Bulunduğunun Araştırması” başlığını taşımaktadır. Yine, adı geçen Başkanlıkça tespit edilen ve “Devlet-Vatandaş İlişkilerinde Vatandaştan en çok istenen 17 adet belge türünün hangi mevzuat veya idarî karara dayanılarak istendiği ve sözkonusu belgelerin istenmeye devam edilmesi veya vatandaş beyanına itibar edilerek uygulamadan kaldırılması yönünde” kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri istenilmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarınca, kaldırılması uygun mütalaa edilen ya da kaldırılabileceği bildirilen belgelerle ilgili değerlendirmeler devam edilmektedir. Değerlendirme işlemleri sonuçlandığında; sözkonusu belgelerin uygulamadan kaldırılıp, işlemlerde vatandaş beyanının esas kılınmasına yönelik gerekli mevzuat değişiklikleri ve idarî düzenlemeler, kamu kurum ve kuruluşları ile gerekli koordinasyon ve işbirliği sağlanarak gerçekleştirilecektir. Bilgilerinize saygılarımla arz ederim. Ali Talip Özdemir Devlet Bakanı 6. – Sıvas Milletvekili Abdüllatif Şener’in, Sıvas Yıldızeli Çobansaray Köyünde boş tutulan bir binaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/600) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz ederim. 10.9.1996 Doç. Dr. Abdullatif Şener Sıvas Sorular : 1. Sıvas İli Yıldızeli İlçesine bağlı Çobansaray Köyünde yapımı 1990 yılında tamamlanan ve halen kullanılmayıp boş tutulan binanın ortaokul olarak planlandığı doğru mudur? Doğruysa yapılış amacına uygun olarak ne zaman faaliyete geçecektir? 2. Veya altı yıldır hiçbir kamu hizmetine tahsis edilmeden boş tutulması sebebiyle kendiliğinden yıkılmaya terkedilen bu binanın herhangi bir kamu hizmeti için kullanımı düşünülüyor mu? T.C. Millî Eğitim Bakanlığı 16.5.1996 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.02.0.APK.0.03.01.00-022/1225 Konu : Soru Önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : TBMM Başkanlığının 17.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-1370 sayılı yazısı. Sıvas Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener’in “Sıvas Yıldızeli-Çobansaray Köyünde boş tutulan bir binaya ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir. 1. Sıvas İli Yıldızeli İlçesine bağlı Çobansaray Köyünde ortaokul olarak planlanıp devlet-vatandaş işbirliğiyle yapılan bina; tuvaletlerinin bulunmaması, camlarının takılmaması, elektrik ve su tesisatı bağlantısı, badana ve boyasındaki eksiklikler nedeni ile boş tutulmaktadır. Yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra binanın 1996-1997 öğretim yılından itibaren ortaokul olarak eğitim ve öğretime açılması planlanmıştır. 2. Binanın ortaokul olarak açılamaması halinde köyün diğer kamu hizmetlerinde kullanılmak üzere (sağlık evi vb.) tahsisi yoluna gidilecektir. Arz ederim. Turhan Tayan Millî Eğitim Bakanı 7. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, kendilerini mafya olarak ilan edip suçlarını açıklayanlar hakkında yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/614) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu emirlerinize arz ederim. Cafer Tufan Yazıcıoğlu Bartın Televizyonda ve basında kendini mafya ilan edenler açık tehditlerde bulunuyorlar ve işlenen suçları açıklıyorlar, birbirlerine ölüm randevuları veriyorlar. Bunlar konusunda savcılarımız ne yapmaktadırlar? T.C. Adalet Bakanlığı Bakan : 357 20.5.1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 19.4.1996 tarihli A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/614-1315/3399 sayılı yazınız. İlgi yazınız ekinde alınan ve Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu tarafından verilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Mehmet Ağar Adalet Bakanı Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu Bartın Milletvekili T.B.M.M. Bakanlığıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir. Cumhuriyet başsavcılıklarımızca, yazılı ve sözlü basında yer alan haberlerin dikkatle izlenmesi ve takibatı gerektiren bir olayın varlığının tespiti halinde gerekli işlemlerin yapılması hususunda azamî titizlik gösterilmektedir. Soru önergesine konu olan olayla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından alınan 6.5.1996 tarihli ve C.B.S. 1996/321 sayılı yazıdan; – Mağdur Engin Cican’ın öldürmeye kalkışmak suçunu azmettirmekten sanık Tevfik Nurullah Ağansoy’un, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan duruşma sırasında öldürülmesi için sanık Alaattin Çakıcı tarafından sanık Fatih Hayata ve arkadaşlarına telefonla talimat verdiği, – Bu talimat doğrultusunda hareket eden sanık Fatih Hayata ve arkadaşlarının, Tevfik Nurullah Ağansoy’u, 3.4.1996 tarihli celsede mahkeme huzurunda bulunduğu sırada, öldürmeye kalkıştıkları ancak alınan tedbirler sonucunda yakalandıkları, – Daha sonra durumu öğrenen Tevfik Nurullan Ağansoy4un tahliyesine müteakip basın ve yayın organlarına, Alaattin Çakıcı isimli şahsı düelloya davet etip öldüreceğini beyan etmesi üzerine, Bakırköy Cumhuriyet Başkavcılığına gerekli soruşturma yapılarak sonucunda, sanık Tevfik Nurullah Ağansoy hakkında ölümle tehdit suçundan 15.4.1996 tarih ve 1996/1691 sayılı iddianame ile kamu davası açıldığı, Anlaşılmıştır. Bilgilerinize arz ederim. Mehmet Ağat Adalet Bakanı 8. – İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz’ın, İzmir-Konak Belediye Başkanı ve bazı müdürlerin görevlerinden uzaklaştırılıp uzaklaştırılmayacaklarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/618) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim. Saygılarımla. İsmail Yılmaz İzmir Sorular 1. İzmir- Konak Belediye Başkanı Sayın Ahmet Sarışın ve bazı müdürleri, Memurun Muhakematı hakkındaki yasaya göre İçişleri Bakanlığı Müfettişlerince açılan soruşturma sonucu Ağız Ceza Mahkemesinde yargılanmaktadır. Memurun Muhakematı hakkındaki yasaya göre soruşturmanın selameti açısından, adı geçen Belediye Başkanı ve Müdürlerin geçici olarak görevden uzaklaştırılmaları gerekirken halen görevleri başlarında bulunmaktadırlar. Mezkur Başkan ve Müdürlerin görevlerinden el çektirilmeleri düşünülüyor mu? 2. Eğer düşünülmüyorsa gerekçesi nedir ve soruşturmanın selameti için ne gibi tedbirler alınmıştır? Bu tedbirler uygulanmakta mıdır? 3. Adı geçen hakkında Mülkiye Müfettişlerince hazırlanan ve şu anda Ağır Ceza Mahkemesinde bulunan ilgili dosyanın yasal gerekleri takip edilmekte midir? Dosyanın ve soruşturmanın son durumu nedir? T.C. İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü 20.5.1996 Sayı : B050MAH0650002/80-84)96-490-80411 Konu : İzmir Milletvekili Sayın İsmail Yılmaz’ın yazılı soru önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : TBMM Başkanlığının 19.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/618-1320/3404 sayılı yazısı. İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz’ın “İzmir-Konak Belediye Başkanı ve bazı müdürlerin görevlerinden uzaklaştırılıp uzaklaştırılmayacaklarına ilişkin” yazılı soru önergesi ile ilgili olarak; İzmir, Konak Belediye Başkanı Ahmet Sarışın ve diğer belediye görevlileri hakkında Bakanlığıma intikal eden ihbar ve şikâyetlerde yer alan iddiaların, incelenmesi, gerekiyorsa soruşturulması için çeşitli tarihlerde mülkiye müfettişi ve kontrolör görevlendirilmiştir. Soruşturmalar neticesinde ilgililer hakkında düzenlenen rapor ve fezlekelerden bazıları adli yargıya, bazıları idari yargıya intikal ettirilmiş olup, safahatı takip edilmektedir. Anayasanın 127 nci maddesi uyarınca, haklarında soruşturma ve kovuşturma açılan mahallî idare organları veya bu organların üyeleri, soruşturmanın selameti bakımından geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılabilmektedir. Soruşturmanın herhangi bir safhasında veya yargılama esnasında görevden uzaklaştırmayı gerektiren şartların oluşması halinde Bakanlığımca görevden uzaklaştırma işlemi uygulanmaktadır. Bilgilerinize arz ederim. Doç. Dr. Ülkü Güney İçişleri Bakanı 9. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, bekçilerin ekonomik ve sosyal durumlarının iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/631) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki yazılı soruların İçişleri Bakanı Ülkü Güney tarafından yazılı olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün 94 üncü maddesince gereğini arz ederim. Hakan Tartan İzmir 1. Gerektiğinde, Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanununa göre yargılaması yapılan bekçiler, son yıllarda önemli ekonomik ve sosyal kayıplar içinde girmiştir. Bekçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır? 2. Bekçilere de polislerde olduğu gibi 20 yıla 5 yıl yıpranma uygulaması getirecek midir? 3. Ruhsatlı silahlarının emeklilik sonrası bekçilere satılması konusunda bir hazırlık var mıdır? T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü 21.5.1996 Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01 Konu : Yazılı Soru Önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : TBMM Başkanlığının 26.4.1996 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/631-1400-1563 sayılı yazısı. İzmir Milletvekili Hakan Tartan tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda Yardımcı Hizmetler Sınıfı içerisinde mütalaa edilmiş olmasına rağmen, Çarşı ve Mahalle Bekçilerine yapılan hizmet gözönünde tutularak, 15.7.1993 tarih ve 21638 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 486 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 18 Haziran 1994 tarih ve 21964 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4003 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeler neticesinde, sözkonusu personel için fazla çalışma ücreti ve Emniyet Hizmetleri Tazminatı ödenmesi sağlanmıştır. Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin Yardımcı Hizmetler Sınıfından çıkarılarak, Yardımcı Emniyet Hizmetleri Sınıfına aldırılması için “657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı” hazırlanarak Başbakanlığa gönderilmiştir. Teşkilatımızda görevli Çarşı ve Mahalle Bekçilerine, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline olduğu gibi halen demirbaş olarak verilen görev tabancalarının, bedeli mukbili zati demirbaş olarak satılmasına imkân sağlamak üzere hazırlanan “6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun Ek-8 inci Maddesinin Birinci Fıkrasının Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı Taslağı” 2.4.1996 tarihinde Başbakanlığa gönderilmiştir. Bilgilerinize arz ederim. Doç. Dr. Ülkü Güney İçişleri Bakanı 10. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, polislerin çalışma saatlerine ve ücretlerinin iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/634) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim. 18.4.1996 Kemal Albayrak Kırıkkale Soru 1 : Polislerin mesai saatlerinin çok ağır olması nedeniyle 12.00-24.00 sisteminden 12-36 sistemine geçilmesi konusunda herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Soru 2 : Polisler için daha önceden verilmekte olan elbise dikiş parasının niçin verilmediği? Soru 3 : Bakanlığınızca polis memurlarının ücret yönünden mağduriyetini giderecek bir çalışma yapılmakta mıdır? Soru 4 : Emniyet Amiri ve üstrütbedeki müdürlerin almış oldukları özel hizmet tazminatının başkomiser ve polis memurlarının da dereceleri nisbetinde bu tazminattan yararlanmaları konusunda herhangi bir çalışma yapılmış mıdır? T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü 21.5.1996 Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01 Konu : Yazılı Soru Önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : TBMM Başkanlığının 26.4.1996 gün ve KAN.KAR.MD. A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/634 1404-1563 sayılı yazısı. Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır. 29.9.1995 tarihinde “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Çalışma Saatlerine İlişkin Esaslar” hazırlanmış, Merkez ve Taşra Teşkilatına duyurulmuştur. Sadece olağanüstü durumlarda personelin 12/12 çalıştırılması öngörülmüş, diğer hallerde 12/24 veya 12/36 çalışma sisteminden hangisinin uygulanacağı taşra teşkilatında Mülkî Amirin, merkez teşkilatında ise Emniyet Genel Müdürünün onayı ile belirlenecektir. 12/36 çalışma sisteminin uygulanmasının, personelin morali ve verimliliği açısından çok olumlu etki yapacağı kesin olmakla birlikte, mevcut kadro ile tüm illerde ve birimlerde bu sistemi uygulamak şu aşamada mümkün olmamaktadır. 1994 ve 1995 yılları bütçesinin ilgili harcama kalemine konulan giyim-kuşam ödeneği yeterli olmadığından resmî pantalon dikiş bedelleri ile sivil istihkak bedelleri personele ödenememiştir. Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinden, Emniyet Amiri ve Emniyet Müdürlerine daha önce ödenmekte olan Özel Hizmet Tazminatı 15.7.1993 tarih ve 21638 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 486 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Emniyet Hizmetleri Tazminatı adı altında birleştirilmiş, Özel Hizmet Tazminatı kaldırılmıştır. Daha sonra Emniyet Hizmetleri Tazminatı 18.6.1994 tarih ve 21964 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4003 sayılı Kanunla, personelin unvan ve kadro derecelerine göre yeniden düzenlenmiş olup, sözkonusu Kanunla tespit edilen organlar 9.3.1995 tarih ve 22222 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 547 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile artırılmış, halen bu oranlar uygulanmaktadır. Bilgilerinize arz ederim. Doç. Dr. Ülkü Güney İçişleri Bakanı 11. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Mersin’de kurulu bir şirkette çalışan işçilerin tasarruf kesintilerinin Ziraat Bankasına yatırılmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Emin Kul’un yazılı cevabı (7/463) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıda yer alan sorularımın Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygı ile arz ederim. Erol Çevikçe Adana Tasarrufu Teşvik Kanunu 1988 yılından bugüne kadar yürürlüktedir. 3417 sayılı bu yasa işçilerden kesinti yapılmasının yanında işverene de yükümlülükler getirmektedir. Yasanın 7 nci maddesi, yapılan bu işlemlerin takibinde ise, Sosyal Sigortalar Kurumunu görevlendirmiştir. Ancak kanun hükümleri uygulanmadığı için 1988 yılından bugüne kadar Türk Metal Sendikası Adana Şubesine bağlı işçiler mağdur edilmiştir. Bu nedenle aşağıdaki sorularımın yanıtlanması gerekir düşüncesindeyim. Sorular : 1. Mersin’de kurulu SUMAS Su Makinaları Sanayi Kollektif Şirketi işyerinde çalışan, Türk Metal Sendikası Adana Şubesi’nin üyesi olan 16 işçiden, işverence 3417 sayılı Tasarruf Teşvik Kanunu Hükümleri gereği 1988 yılından bugüne kadar kesilen tasarruflar kesintileri ile işverence, T.C. Ziraat Bankasına yatırılmadığından işçiler mağdur olmuştur yasanın 7 nci maddesi yapılan bu işlemlerin takibinde Sosyal Sigortalar Kurumunu görevlendirdiğinden, SSK yetkilileri görevlerini bugüne kadar niçin yapmamışlardır? 2. T.C. Hukuk Devletidir. Anayasamızın 10 uncu maddesi “herkes kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanımaz” demesine rağmen SSK yetkilileri bugüne kadar işçinin hakkının teslim edilmesine niçin yardımcı olmamışlardır? Bu hakkın teslimi birileri tarafından engellenmiş midir? Bunlar kimlerdir? Türk Metal Sendikası Adana Şubesine üye işçilerin devlete olan güveni tamdır. Bu işçilerin Devlete ve SSK Kurumuna olan güvenini sarsmak isteyenler kimlerdir? Bunlar hakkında herhangi bir tahkikat yaptırıldı mı? İşçileri bugüne kadar mağdur eden bu yetkililer cezalandırıldı mı? Bugüne kadar ödenmeyen Türk Metal Sendikası üyelerinin nemaları ne zaman ödenecektir? İşçilerin Devlete ve SSKKurumuna olan güveni sarsılmadan bu nemalar ödenecek midir? T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü 21.5.1996 Sayı : B.13.0.SGK-0-13-00-01/2579 Konu : Yazılı Soru Önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : 9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/643-1419/3751 sayılı yazınız. Adana Milletvekili Erol Çevikçe tarafından hazırlanan “Mersin’de kurulu bir şirkette çalışan işçilerin tasarruf kesintilerinin Ziraat Bankasına yatırılmadığı iddiasına ilişkin” yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir. Bilindiği üzere, 1.4.1988 tarihinde yürürlüğe giren “Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair 3417 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde; işverenlerin, işçilerin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında işçileri adına açtıracakları “Tasarrufu Teşvik Hesabı”na yatıracakları, 7 nci maddesinde ise; işverenlerin, ücretlerden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını 4 üncü maddede belirtilen süreler içinde ilgililerin başka hesaplarına yatırmamaları halinde, yatırılması gereken miktarların re’sen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak, alınacak gecikme zammı ile birlikte ilgili banka hesabına yatırılacağı, hükme bağlanmış bulunmaktadır. Sözü edilen maddelerin tetkikinden de anlaşılacağı üzere, tasarruf kesintisi ve katkı tutarlarının işverenler tarafından düzenlenecek yasal belgeler ile yasal süresi içerisinde Ziraat Bankasının ilgili şubesine yatırılması, işverenlerin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi durumunda ise Sosyal Sigortalar Kurumunca tahakkuk ettirilecek borcun işverenlerden tahsil edilerek Ziraat Bankasına yatırılması gerekmektedir. Buna göre; Sigortalıların, çalıştıkları sürede işverenlerince verilmesi gereken “Tasarrufu Teşvik Kesintileri Aylık Bildirim Fonları”nın zamanında Ziraat Bankasına gönderilmediğini ve kesinti ve katkı tutarlarının da yine aynı Bankaya ödenmediğini belirterek Sosyal Sigortalar Kurumundan gereğinin yapılmasını istemeleri veya bu durumun adıgeçen bankaca Kuruma bildirilmesi halinde Kurumca gerekli işlemler yapılmaktadır. Öte yandan, yazılı soru önergesine konu “SUMAS-Su Makinaları Sanayi Kollektif Şirketinde çalışan işçilerden dolayı, Şirketin 1 547 711 905.- TL. tasarruf kesintisi ve katkı tutarı aslı ve 3 100 885 541.- TL. de gecikme zammı olmak üzere toplam 4 648 597 446.- TL. tutarında borcunun bulunduğu tespit edilmiştir. Sözkonusu borcun tahsili için Mersin Sigorta Müdürlüğünce başlatılan icra takibi sürdürülmekte olup, bunun sonucunda tahsil edilecek kesinti ve katkı tutarları ilgili bankaya yatırılacaktır. Böylece 3417 sayılı Yasanın 7 nci maddesi uyarınca tahsilat açısından yalnızca aracı konumunda bulunan Sosyal Sigortalar Kurumu verilen görevi yerine getirmiştir. Diğer taraftan, sözü edilen icra takipleri sonucunda tahsil edilecek paraların Ziraat Bankasına yatırılmasını müteakip işçilere tasarruf kesintisi ve katkı tutarlarına ilişkin nemalar ödenebilecektir. Bilgilerinize arz ederim. Emin Kul Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 12. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya’da bir çevre il müdürlüğünün kurulmasına ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/684) Aşağıda yazılı sorularımın Çevre Bakanı Sayın Mustafa Taşar tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. Saygılarımla. 24.4.1996 Mehmet Korkmaz Kütahya 1. Başta termik santralleri olmak üzere, çok sayıda çevre kirliliğine yolaçan sanayi tesisinin bulunduğu Kütahya İlinde, çevre sağlığını tehdit eden unsurların belirlenmesi ve bunların giderilmesine dönük tedbirlerin alınmasını sağlayacak olan Çevre İl Müdürlüğü ne zaman kurulacaktır? T.C. Çevre Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı 17.5.1996 Sayı : B.19.0.PDB.0.71.00.06/1531-2944 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine İlgi : 19.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/684-1484/3959 sayılı yazınız. Kütahya Milletvekili Sayın Mehmet Korkmaz’ın soru önergesi ile ilgili yazınız incelenmiştir. Bakanlığımızın Kütahya İlinin de içinde bulunduğu 46 ilde Taşra Teşkilatı Kuruluş Çalışmaları devam etmektedir. Bu maksatla Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile Devlet Personel Başkanlığına 3.4.1996 tarih ve B.19.0.HKM.0.61.00/160-1962 sayılı yazılarımız ile gerekli Kanun Tasarısı Taslağı gönderilmiş ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığından 10.4.1996 tarihinde, Devlet Personel Başkanlığından ise 16.4.1996 tarihinde uygun görüşleri alınmış, Maliye Bakanlığının ise uygun görüşü beklenmektedir. Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile birlikte gerekli Kanun Tasarı Taslağı Bakanlar Kurulunun görüşüne sunulmak üzere Başbakanlığa sevkedilecektir. Bilgilerinize arz ederim. Mustafa R. Taşar Çevre Bakanı TUTANAĞIN SONU |
|