Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular
DÖNEM : 20 CİLT : 5 YASAMA YILI : 1


T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ

49 uncu Birleşim
8 . 5 . 1996 Çarşamba



İ Ç İ N D E K İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, hububat taban fiyatlarına ilişkin gündemdışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın cevabı
2. – Karabük Milletvekili Erol Karan’ın, Orman Ürünleri Sanayii Kurumuna ilişkin gündemdışı
konuşması ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in cevabı
3. – Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in, GAP Projesinde Adıyaman ekonomisinin yerine ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun cevabı
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56 arkadışının, kanuna veya genel ahlaka aykırı
şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun
240 ve 3628 Numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele
Kanununun 13, 14 ve 15 inci Maddelerine uyduğu iddiasıyla eski bakan ve Başbakan Yardımcısı
Necmettin Erbakan Hakkında Meclis Soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/5)
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Belçika Hükümetinin himayesinde Brüksel’de düzenlenecek toplantıya, TBMM’yi temsilen
bayan parlamenterlerin icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/260)
IV. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/58)
2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı
telefonların konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1)
3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve hangi
miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)
4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul’da öğrenci servis araçlarına J plakası
verilmesi uygulamasına ve servis araçlarıyla ilgili mevzuata ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/59)
5. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine yapılan zamma
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60)
6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul TEM gişelerinde görevli personel
sayısının yetersiz olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/61)
7. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen
ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
8. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına
alınan personele ve S.S.K’ya bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının
karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/64)
9. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz
olarak kalan kişiler ve personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65)
10. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın TURBAN Marmaris Tesislerinde ücretsiz olarak
kalan kişiler ve personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/66)
11. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Belek Tesislerinde ücretsiz olarak
kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/67)
12. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Bodrum tesislerinde ücretsiz olarak
kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/68)
13. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Kemer Tesislerinde ücretsiz olarak
kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/69)
B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, M.P.M.’nin bazı harcamalarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/390)
V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. – 10.10.1984 Tarihli ve 3056 sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı : 3)
2. – Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ve 4 arkadaşının; Millet Meclisi İçtüzüğünün Başlığı
ile Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında İçtüzük
Teklifi ile İstanbul Milletvekili Emin Kul’un; Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu’nun;
Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan’ın; İzmir Milletvekili Gencay Gürün ve Bursa Milletvekili
Turhan Tayan’ın; Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin; Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve
6 Arkadaşının; Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün; Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın;
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İçel Milletvekili Oya Araslı’nın ve Hatay Milletvekili
Atila Sav’ın; Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/158, 2/30, 2/52, 2/67, 2/89, 2/161, 2/176, 2/177, 2/178, 2/183, 2/204)
(S. Sayısı : 13)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.
İçişleri Bakanı Ülkü Güney, İstanbul Kadıköy’de meydana gelen 1 Mayıs olaylarına ilişkin gündemdışı açıklamada
bulundu; CHP Grubu adına Ankara Milletvekili Önder Sav, DSP Grubu adına İstanbul Milletvekili M. Cevdet Selvi, ANAP Grubu
adına Ankara Milletvekili Nejat Arseven, DYP Grubu adına Muş Milletvekili Necmettin Dede, RP Grubu adına da İstanbul
Milletvekili Ali Şahin aynı konuda görüşlerini açıkladılar.
İçişleri Bakanı Ülkü Güney, RP Grubu adına görüş bildiren İstanbul Milletvekili Ali Şahin’in, konuşmasında, sözlerine farklı
bir nitelik atfettiği iddiasıyla bir konuşma yaptı.
Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, hayvan yetiştiricilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı
Mehmet Halit Dağlı,
Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, tüccara ve Tekel idaresine tütününü satan; ancak, henüz paralarını alamayan tütün
üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Eyüp Aşık,
Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, Kahramanmaraş ve çevresinde meydana gelen terör olayları ile üç öğretmenin
şehit edilmesine ilişkin gündemdışı konuşmasına da, İçişleri Bakanı Ülkü Güney,
Cevap verdiler.
Özbekistan’a gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in dönüşüne kadar, Cumhurbaşkanlığına, TBMM Başkanı
Mustafa Kalemli’nin vekillik edeceğine,
Romanya’ya gidecek olan :
Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’na, dönüşüne kadar, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın,
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin,
Fransa ve Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Çevre Bakanı Mustafa R. Taşar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Eyüp
Aşık’ın,
İngiltere’ye gidecek olan :
Millî Savunma Bakanı M. Oltan Sungurlu’ya, dönüşüne kadar, İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in,
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin;
Özbekistan’a gidecek olan :
Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ünal Erkan’ın,
Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in,
Çevre Bakanı Mustafa R. Taşar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın,
Vekillik etmelerinin uygun görülmüş olduğuna,
İlişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Yozgat Milletvekili İsmail Durak Ünlü’nün, (6/106, 6/107),
İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, (6/93),
Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, (6/105) ve
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Dökülmez’in, (6/62)
Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği açıklandı.
Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 44 arkadaşının, Afşin-Elbistan Termik Santralının kiralanması konusunda
(10/64),
Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu ve 31 arkadaşının, belediyelerin içinde bulundukları sorunların tespiti ve belediye
hizmetlerinin daha verimli yapılabilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla (10/65),
İstanbul Milletvekili Azmi Ateş ve 115 arkadaşının başörtülü kız öğrencilerin sorunları konusunda (10/66) ve
Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 15 arkadaşının, İstanbul Kadıköy’de 1 Mayıs günü meydana gelen olaylarda gerekli
tedbirlerin alınmadığı iddilarını araştırmak amacıyla (10/67),
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; öergelerin gündemde yerlerini alacağı ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmelerin, sırasında yapılacağı açıklandı.
Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 62 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini
kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/4), okundu; Anayasanın 100 üncü maddesine göre, en geç bir ay içinde olmak üzere,
görüşme gününün, Danışma Kurulunca tespit edilerek Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının :
Temmuz, Ağustos ve Eylül 1994, (5/2) (S. Sayısı : 4)
Ekim, Kasım ve Aralık 1994, (5/3) (S. Sayısı : 5)
Ocak, Şubat ve Mart 1995, (5/4) (S. Sayısı : 6)
Nisan, Mayıs ve Haziran 1995 (5/5) (S. Sayısı : 7)
Temmuz, Ağustos ve Eylül 1995, (5/6) (S. Sayısı : 8)
Ekim, Kasım ve Aralık 1995, (5/7) (S. Sayısı : 9)
Ocak, Şubat ve Mart 1996, (5/8) (S. Sayısı : 10)
Ayları hesaplarına ilişkin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu raporları Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
(10/1, 14) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonunun, görev süresinin, 7.5.1996 tarihinden itibaren 2 ay daha
uzatılmasına ilişkin, Komisyon Başkanlığı,
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Özbekistan’a yapacağı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık,
31 Mayıs - 1 Haziran 1996 tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak olan Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı
HABİTAT II Global Parlamenterler Forumuna, TBMM’yi temsilen 16 milletvekilinden oluşan bir heyetle katılınmasına ilişkin
Başkanlık,
Tezkereleri kabul edildi.
Genel Kurulun toplantı günlerinden Salı gününün denetim konularına (Anayasanın süreye bağladığı konular hariç), Çarşamba
ve Perşembe günlerinin de kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işlerin görüşülmesine ayrılması; Salı ve
Çarşamba günlerinde, birleşimin başında bir saat süre ile sözlü soruların görüşülmesi, sunuşlar ve işaret oyu ile yapılacak
seçimlerin her gün yapılması ve,
6.5.1996 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve okunmuş bulunan (10/67) esas numaralı ve 1 Mayıs günü meydana gelen
olaylar hakkındaki Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 14.5.1996 Salı günkü birleşiminde yapılması ve
görüşmelerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasına,
İlişkin Danışma Kurulu önerisi ile,
Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 46 ncı sırasında yer alan
(10/63) esas numaralı, Refah Partisinin, Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin araştırılarak, iddia edilen
hukuk dışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun
15.5.1996 Çarşamba günkü birleşimde, sözlü soruların görüşmelerinin bitiminden sonra yapılması ve görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin DYP Grubu önerisi,
Kabul edildi.
(10/7), (10/8, 16, 20), (10/13, 53) esas numaralı Meclis araştırma komisyonlarına, siyasî parti gruplarınca gösterilen adaylar
seçildiler.
Başkanlıkça, (10/7), (10/8, 16, 20), (10/13, 53) ve (10/5) esas numaralı Meclis araştırma komisyonlarının, başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak için toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
8 Mayıs 1996 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.47’de son verildi.
H. Uluç Gürkan
Başkanvekili
Zeki Ergezen Kadir Bozkurt
Bitlis Sinop
Kâtip Üye Kâtip Üye




II. – GELEN KÂĞITLAR

8.5.1996 ÇARŞAMBA
Sözlü Soru Önergeleri
1. – Eskişehir Milletvekili Mustafa Balcılar’ın, Boks Federasyonu Başkanının sahte belge düzenlediği iddiasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/114) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
2. – Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in, “Dört Mevsim Kadın” isimli program çekiminde başörtülü öğrencilerin dışarı
çıkarıldıkları iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/115) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
3. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın, Ordu-Sıvas-Mesudiye Dereyolu karayolunun yapımına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/116) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
4. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın, Ordu ilinde bir üniversite kurulmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/117) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
5. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın, Ordu İl Kültür Merkezi ihalesine ve kütüphane hizmet binalarına ilişkin Kültür
Bakanından sözlü soru önergelesi (6/118) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
6. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu’nun, basında çıkan bir habere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/119)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
7. – Çankırı Milletvekili Ahmet Uyanık’ın, Engin Civan’ın mahkumiyet cezasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/120) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.5.1996)
8. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’da bir kayak tesisinin yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/121) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.5.1996)
9. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı ilinin bazı ilçelerine kapalı spor salonu yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/122) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.5.1996)
10. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’da bir stadyum yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/123) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.5.1996)
11. – İstanbul Milletvekili Bahattin Yücel’in, T.C. Merkez Bankası meclisi üyelerinin yenileneceği iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/124) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.5.1996)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey’in, Ruslar tarafından esir alınan iki türk gazetecisine ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/705) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
2. – İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz’ın, TEDAŞ Elektrik Bildirim kağıdı ve faturalarına elektrik fiyatının yazılmadığına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/706) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
3. – İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz’ın, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun SİT haritaları çıkarıp çıkarmadığına
ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/707) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
4. – İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz’ın, bazı otoyolların yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/708) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
5. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kızılay Derneğinin personeline ve gelirine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/709) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
6. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, THK’nun Personeline, gelir ve giderine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/710) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
7. – Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in, Türkiye İşçi Emeklileri cemiyeti tarafından Sağlık Karnelerinin düzenlendiği
iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/711) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
8. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, bazı ilçelerin Belediye başkanları hakkında herhangi bir suç ihbarının
bulunup bulunmadığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/712) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
9. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, bazı ilçe Belediye Başkanlıklarına seçilen kişilerin sonradan parti değiştirip
değiştirmediklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/713) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
10. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakanlık Müsteşarı Birkan Erdal’ın, TEK Genel Müdürü iken yaptığı
iddia edilen bazı uygulamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/714) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
11. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Bakanlık Özel Kaleminde veya herhangi bir biriminde bir şahsın çalışıp
çalışmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/715) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
12. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, bazı firmaların var olup olmadıklarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/716) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
13. – Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata’nın, Olağanüstü Hal Bölgesinde görev yapan bazı kamu çalışanlarının
tazminatlarının kesildiğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/717) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
14. – Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata’nın, yıllar itibariyle örtülü ödenekten yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/718) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
15. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Konya Ticaret Mahkemesi Başkan ve üyelerinin atamalarının neden yapılmadığına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/719) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
16. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, müşavir kadrosunda olup işe gitmeden maaş aldıkları iddia edilen şahıslara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/720) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
17. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Orhaneli Termik Santralının faaliyete geçirilip geçirilmeyeceğine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/721) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
18. – İstanbul Milletvekili Bahattin Yücel’in, Bursa Valisinin bir gazetede çıkan beyanlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/722) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
19. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün, Sağlık Hizmetleri için yapılan ödemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/723) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
20. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün, yurt dışından ithal edilen tıbbî malzeme-ekipman ve ilaç tutarına ilişkin Devlet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/724) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
21. – Sıvas Milletvekili Abdüllatif Şener’in, Sıvas Demir Çelik Fabrikasının özelleştirilmesi ve Divriği Madenlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/725) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
22. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin Türkiye ile İsrail arasında bir savunma işbirliği anlaşmasının yapılıp
yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/726) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
23. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya’daki belediyelere 20.10.1991-24.12.1995 tarihleri arasında yapılan
ödemelere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/727) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
24. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya’daki belediyelere 24.12.1995-15.3.1996 tarihleri arasında yapılan
ödemelere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/728) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
25. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Sandıklı Hüzai kaplıcasındaki hemzemin geçidine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/729) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
26. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’a bağlı bazı ilçe ve köylerin, telefon ve santral ihtiyacına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/730) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
27. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, belediyelere yapılan malî yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/731) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
28. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, mevsimlik işçi olarak çalıştırılan Ziraat Mühendislerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/732) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
29. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Muğla ilinde bir madenin aranmasına izin verilip verilmediğine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/733) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
30. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Gümrük Birliği Anlaşmasından doğan yükümlülüklere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/734) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
31. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/735) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
32. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/736) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
33. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/737) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
34. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/738) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
35. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/739) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
36. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin Millî Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/740) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
37. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, İsrail uçaklarının, Konya’da eğitim görüp görmediğine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/741) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
38. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Türkiye ile İsrail arasında herhangi bir anlaşmanın yapılıp yapılmadığına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/742) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
39. – Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın, Bismil Jandarma Komutanlığı tarafından gözaltına alındığı iddia edilen bir
şahsın akıbetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/743) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
40. – Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, bazı ihalelerin Tedaş Satınalma Yönetmeliğine aykırı olarak yapıldığı
iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/744) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.5.1996)
Meclis Soruşturması Önergesi
1. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle
görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 Numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzlukla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin
Erbakan hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/5) (Başkanlığa
geliş tarihi : 7.5.1996)


BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkanvekili H. Uluç GÜRKAN
KÂTİP ÜYELER: Zeki ERGEZEN (Bitlis), Kadir BOZKURT (Sinop)



BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49 uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, hububat taban fiyatlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı İsmet Attila’nın cevabı
BAŞKAN – Birinci gündemdışı konuşma, hububat taban fiyatları konusunda, Cumhuriyet Halk Partisi Konya Milletvekili
Sayın Nezir Büyükcengiz'in.
Buyurun Sayın Büyükcengiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Büyükcengiz, süreniz 5 dakikadır.
NEZİR BÜYÜKCENGİZ (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bazı bölgelerimizde hububat hasadının yaklaşması
nedeniyle, taban fiyat saptaması hazırlıklarının yapılması gerektiği bugünlerde, hububat taban fiyatları konusunda gündemdışı
söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlarken, Yüce Meclisin siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, kalkınmış ülkelerdeki baş döndürücü sanayileşme hareketlerini, Türkiye, yakalayamasa bile, mutlaka
yakından izlemek zorundadır; fakat, Türkiye, aynı zamanda bir tarım ülkesi olduğu gerçeğini gözardı edemez. Plansızlık, iç siyasal
karmaşıklık ve maalesef partizan tercihler yüzünden yapılan önemli yanlışlıklar dolayısıyla, toplumumuz, kendi tarım ürünleriyle,
kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz hale düşmüştür. Türkiye, buğday satan ülke oldu diye övünürken, buğday satın alan ülke durumuna
getirilmiştir. Tarım ürünlerinin pazarlanması, hırçın rekabet yüzünden ulaşım ve dağıtım mafyalarının eline geçmekte, üreticiden
tüketiciye ulaşması esnasında yükselen fiyatlar, kolay ve haksız kazançların anormal boyutlara ulaşmasına neden olmakta ve bunun
da müsebbibi sanki üreticiymiş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Tarımın altyapısı büyük eksiklikler içerisindeyken, tarımsal üstyapı tam bir kargaşa halinde seyretmektedir. Tarım alanlarının
planlanması, tarım insanlarının hizmetine yönelik birimlerin oluşturulması ve merkezî hükümet ve idareler arasında esaslı bir
sistemin oturtulması gerekirken, görev ve yetkilerin gelişigüzel dağılması, hizmetlerde koordinasyon ilkesini bozmuştur; sorunlar
sahipsiz, birimlerin rasgele dağılması yüzünden hangi kurumun, hangi kuruluşun, hangi konuları ve hizmetleri paylaştığı
belirsizdir; tarımla ilgili, sayısı ellinin üzerinde bulunan kurum ve kuruluş, altı ayrı bakanlığa bağlı olarak, çalışmalarını tam bir
karmaşa içerisinde sürdürmektedir...
Sayın milletvekilleri, bu yapı içerisinde, artık devletten umudunu kesen Anadolu hububat üreticisi, her yıl taban fiyatların
açıklanmasını merak ve sabırsızlıkla beklemekte; ancak, açıklanan fiyatlarla sürekli hayal kırıklığına uğratılmaktadır. Geçtiğimiz
yıl, Çukurova'daki sarıpas hastalığı, Konya İlimiz ile Orta Anadolu'nun diğer kesimlerindeki süne tahribatı, Trakya'daki verim
düşüklüğü ve taban fiyatların yetersizliği, Türk çiftçisinde onulmaz yaralar açmıştır.
Değerli arkadaşlarım, hububat üreticimizin bu Hükümetten büyük beklentileri var. Hepimizin bildiği gibi, köylümüz, sessiz bir
çoğunluk, örgütsüz bir kitle; sesini duyuramadığı için hakkını alamıyor. Devletine bağlı, verilen her görevi en önde yerine getiren,
devlet tarafından kendisine uygulanan yaptırımları saygıyla kabul edip sineye çeken bu insanlarımıza, artık elimizi uzatmalıyız.
Onyıllardır, sürekli unutulan, ihmal edilen, ulusal gelirden aldığı pay devamlı azalan hububat üreticilerimizin yüzünü bir parçacık
olsun güldürmenin yolu, verilecek taban fiyatlardan geçiyor. Geçtiğimiz yıl verilen 7 200 liralık buğday taban fiyatı, daha
açıklandığı gün yetersiz ve geçersiz hale düşmüştür. Bu nedenle, Toprak Mahsulleri Ofisi, buğday alımı yapamamış, fiyatlar piyasa
koşulları içerisinde kendiliğinden oluşarak borsalarda alımlar, 10 ilâ 11 bin liradan başlatılmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçen yıldan bugüne, gübre, 14 bin liradan 21 bin liraya; mazot, 21 bin liradan 45 bin
liraya; mücadele ilaçları, 180 bin liradan 280 bin lira/litreye yükselmiştir. Dünya borsalarında buğday fiyatları, son bir yılda yüzde
100'ün üzerinde artış göstererek 260 ton/dolara yükselmiştir. Bugün, ülkemizdeki hububat borsalarında, buğday, 19 ilâ 22 bin; arpa,
17 ilâ 18 bin lira civarında işlem görmektedir. Tüm bu unsurlar dikkate alındığında, ekmeklik buğday fiyatları, 20 ilâ 22 bin; arpa
fiyatları 17 ilâ 18 bin lira olarak tespit ve ilan edilmelidir. Tekrar ediyorum, buğday fiyatları 20 ilâ 22 bin, arpa fiyatları 17 ilâ 18 bin
lira olarak tespit ve ilan edilmelidir. Bu tespitle, hububat üreticimize çok fazla bir şey vermiş olamayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Büyükcengiz, lütfen, 1 dakika içinde toparlayınız.
NEZİR BÜYÜKCENGİZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sadece, geçen yıldan bugüne kadar oluşan girdilerdeki fiyat artışlarını karşılamış olacaksınız. Kaldı ki, bugünkü piyasa
fiyatları da, yaklaşık bu düzeydedir; yani, şu anda piyasada geçerli olan fiilî fiyatları tescil etmiş olacaksınız. Daha aşağılarda bir
fiyat verdiğiniz takdirde, yine, çiftçimizin cebinden bir şeyler almış olacaksınız. Buğdaya verilen taban fiyatların yüksek oluşu,
ekmek fiyatlarını da artırmayacaktır; çünkü, buğday fiyatlarının ekmeğe yansıması, en fazla yüzde 30 civarında olmaktadır.
Vereceğiniz taban fiyatla -düşük fiyat- buğday spekülatörlerinin ucuz fiyatlarla stok yapmalarına; dolayısıyla, çiftçinin alın terinden
spekülatörlerin büyük paralar kazanmalarına neden olacaktır.
Sayın milletvekilleri -Hükümete sesleniyorum- geliniz, Anadolu'nun bozkırında, coğrafyanın, iklimin, enflasyonun ve doğanın
vurgununu yemiş, yoksulluk ve çaresizlikten bunalan ülkenin gerçek sahibi çiftçilerimize el uzatalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NEZİR BÜYÜKCENGİZ (Devamla) – Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Büyükcengiz.
2. – Karabük Milletvekili Erol Karan’ın, Orman Ürünleri Sanayii Kurumuna ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı
Cemil Çiçek’in cevabı
BAŞKAN – Gündemdışı ikinci konuşma, Orman Ürünleri Sanayii Kurumu üzerine, Demokratik Sol Parti Karabük Milletvekili
Sayın Erol Karan; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
EROL KARAN (Karabük) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman Ürünleri Sanayii, kısa adıyla ORÜS Kurumunun
kuruluş amaçları ve bugün düşürüldüğü durum hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
ORÜS, bilindiği gibi, 1970 yılında, Orman Bakanlığının oluruyla, Bakanlık bünyesinde kurulmuştur. Daha sonra, 1983
yılında, 2929 sayılı Yasayla "ORÜS Genel Müdürlüğü" adıyla KİT statüsüne dönüştürülmüştür.
ORÜS'ün kuruluş amacı, ülkemizdeki orman sanayiinin dünyadaki gelişmelere uygun olarak gelişmesine katkıda bulunmak,
özel sektöre öncülük etmek, kaynak yaratarak, gerektiğinde yeni tesisler kurmaktır.
ORÜS işletmeleri, hammadde kaynaklarına yakın geri kalmış yörelerde kurulmuş, bu yörelere ekonomik ve toplumsal canlılık
getirmiştir.
ORÜS işletmeleri, süreç içerisinde, standartlara uygun üretimini miktar ve nitelik olarak geliştirmiş, ölçek büyüklüğü ve ürün
çeşitliliği yönünden, Ortadoğu ve Balkanlarda tek, Avrupa'nın ise sayılı kuruluşlarından birisi olmuştur.
Böylesine niteliği olan bu kurum, bugün, bu duruma nasıl düşürülmüştür: Özellikle 1980'li yıllardan günümüze kadar, siyasî
iktidarlar, diğer KİT'lerde olduğu gibi, ORÜS'te de özelleştirmeyi kafalarına koymuşlar ve bunun maddî temellerini
oluşturmuşlardır; ORÜS'ün, yine, diğer KİT'lerde olduğu gibi, kapatılmasına veya satışına yol açacak şekilde zarar etmesi
sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ORÜS'ün zarar etmesinin, daha doğrusu zarar ettirilmesinin nedenlerini şöyle
sıralayabiliriz:
Birincisi; ORÜS'ün zararı, işletmeden değil, işletmenin verimli çalışmasına izin verilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bilerek
ve istenerek, özel kaynaklardan yüksek faizli borçlanmaya itilmiş ve borçlar katlanarak büyüyerek, bugün, zarar gösteren bilançolarla,
satışlarına zemin hazırlanmıştır.
İkinci bir neden; hammadde yetersizliğidir. Ülkemizde, hammadde satışında tekel konumunda olan Orman Bakanlığı ile
ORÜS arasında yapılan protokoller, her iki tarafın danışıklı dövüşü olarak uygulanmayıp, hammadde ithalatına yöneltilmiştir.
Özellikle 1992 yılı sonrasında, ORÜS Genel Müdürü Mehmet Yılmaz zamanında, Isparta'da faaliyet gösteren DEMPA adındaki
firma aracılığıyla çok büyük miktarlarda pahalı fakat kalitesiz tomruk ORÜS adına ithal edilmiş, bunun sonucunda ORÜS zarara
uğratılmış, DEMPA firmasına büyük paralar kazandırılmıştır.
ORÜS'ü zarara uğratan Genel Müdür Mehmet Yılmaz, 24 Aralık 1995 seçimlerinde Bolu'dan Doğru Yol Partisi milletvekili
adayı gösterilerek ödüllendirilmiştir. Seçilemeyince, ORÜS'ün piyasadaki en büyük rakibi olan DEMPA firmasının -astronomik
transfer ücretiyle ve yüksek maaşla- Yönetim Kuruluna alınmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ORÜS'ün toplam 23 işletmesinden 8'i olan; Antalya, Ayancık, Bafra, Devrek, Düzce,
Kalkım, Ulupınar ve Vezirköprü işletmeleri, değerinden çok düşük fiyatlarla satılmış ve toplam 1 444 işçi sokağa atılmıştır.
Fakat, her ne hikmetse, eski Orman Bakanı Sayın Hasan Ekinci'nin seçim bölgesi olan Artvin'deki 5 adet ORÜS işletmesi,
özelleştirme kapsamında değildir. Bu uygulama, Sayın Ekinci'nin, siyasî varlığının, bu işletmelere bağlı olduğunu akla
getirmektedir.
Benim de yakından tanıdığım, Yenice ve Eskipazar başta olmak üzere, satışlarını bekleyen diğer ORÜS işletmeleri,
yılbaşından beri hammadde olmaması nedeniyle çalışamamaktadır. Emek harcamadan, hak etmeden aldıkları maaşlarının vicdan
azabını çeken işçiler, şaşkın bir şekilde kurbanlık koyun gibi işten atılmayı beklemektedirler.
Sonuç olarak, bugün, ORÜS'ün içinde bulunduğu durumdan kurtulmasının tek yolu, eskiden olduğu gibi tekrar Orman
Bakanlığına bağlanmasıdır; en akılcı yolun da bu olduğunu düşünmekteyiz.
Hükümetin, ORÜS'le ilgili bu yanlıştan bir an önce dönmesini diliyoruz.
Sözlerimi bitirirken Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karan.
DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan, cevap vereceğim.
BAŞKAN – Yanıt için Devlet Bakanı Sayın Cemil Çiçek; buyurun efendim.
DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
ORÜS (Orman Ürünleri Sanayii Anonim Şirketi) ile ilgili olarak, biraz evvel, burada dile getirilen gündemdışı konuşmaya cevap
vermek üzere huzurlarınızdayım.
Bilindiği gibi, ORÜS, 1940'lı yıllarda devletleştirilen özel sektör orman sanayii işletmelerinin tek çatı altında toplanması
amacıyla, 5 Ocak 1970 tarihinde, Orman Bakanlığı tarafından kurulmuş, 22 Ekim 1983 tarihinde de, kamu iktisadî devlet teşekkülü
haline gelmiştir. Bilahara, 20.5.1992 tarihinde, çıkarılan bir Bakanlar Kurulu kararıyla, özelleştirme kapsamına alınarak, Kamu
Ortaklığı İdaresine devredilmiştir ve halen, bu kuruluş, özelleştirme kapsamı içerisindedir.
Özelleştirme nedenleri: Evvela, ORÜS'ün piyasadaki pazar payı, özel sektörün son yıllardaki hızlı yatırımlarıyla, yüzde 15'ler
düzeyine düşmüş olup, bu oran giderek azalmaktadır; dolayısıyla, şirketin, piyasa içinden kendine bir yer bulması, her geçen gün
daha da zorlaşmaktadır. Bunlara ilaveten, aşırı istihdam, yüksek işçilik maliyetleri, geri teknoloji ve buna bağlı olarak maliyetlerin
yüksek olması, özel sektörün yeni teknolojiye uygun yatırımlarını hızla gerçekleştirmesi, özel sektörün serbest piyasa şartlarına
daha kolay adapte olması ve daha rahat hareket etmesi, özelleştirmenin gerçekleştirilmesi durumunda önemli gider tasarrufunun
sağlanacak olması ve daha başka nedenlerle bu kuruluşun özelleştirilmesine karar verilmiştir. Bunun sonucu olarak, ilk defa Antalya,
Ardeşen, Bafra ve Düzce işletmelerinin pazarlık usulüyle satılabilmesi için, Ağustos 1993'te ihale açılmış; ancak, pazarlık
görüşmeleri sonucunda verilen teklifler yetersiz bulunarak, açılan ihale iptal edilmiştir.
İkinci defa, Nisan 1994'te ORÜS Anonim Şirketi hisselerinin blok olarak satışı için ihale açılmış; ancak, teklif
alınamamıştır.
Üçüncü olarak ise, Haziran 1994'te 23 işletme ve ORÜS isim hakkı için ihale açılmış ve Pazarköy işletmeleri haricinde kalan
22 işletmeye, toplam 59 adet teklif alınmıştır; bu tekliflerin 16'sı işletmelerin çalışanları tarafından verilmiştir. İhale aşamasında,
özelleştirme mevzuatının, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle, satış görüşmelerine başlanamamış ve gerekli
mevzuatın kısa sürede istihsal edilememesi nedeniyle, açılan ihale iptal edilmiştir.
Son olarak, Ekim 1995'te ilana çıkarılarak, ORÜS Anonim Şirketi isim hakkıyla, 23 işletmenin varlık bazında, açık pazarlık
yöntemiyle satışı için ihale açılmıştır. Basına ve kamuoyuna açık olarak gerçekleştirilen ihale sonucu, 23 işletmeye, toplam 57
adet teklif gelmiştir. Bu teklif sahipleriyle ikinci tur görüşme yapılmış ve 9 işletmenin satışı uygun bulunarak, 6 adedi,
Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından, 3 adedi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından onaylanmıştır. Satışı onaylanan bu 9
işletmeden 8 adedinin sözleşmesi imzalanarak, 5-29 Şubat 1996 tarihleri arasında devir işlemleri tamamlanmıştır. Bu işletmeler,
Antalya, Ayancık, Bafra, Devrek, Düzce, Vezirköprü, Ulupınar ve Pazarköy işletmeleridir. Satışı onaylanmış olmakla birlikte,
Ardanuç işletmesinin üzerinde bulunduğu arazilerin, Orman Genel Müdürlüğü tarafından ORÜS'e devredilememesi nedeniyle,
özelleştirme işlemi tamamlanamamıştır.
Özelleştirilen işletmeler, yapılan değer tespit çalışmaları sonucunda bulunan değerlerin üzerinde oluşan fiyatlarla satılmıştır.
Sadece Ayancık İşletmesini alan şirket, yöredeki kooperatifler, esnaf birlikleri, sendika, çalışanlar ve yöre müteşebbislerinden
oluştuğu için, işletme, değerinin biraz altında satılmıştır.
Özelleştirilen 8 işletmede, toplam 1 109 işçi, 244 memur ve sözleşmeli personel çalışmaktayken, memur ve sözleşmeli personel
başka kurum ve kuruluşlara nakledilmiş, işçilerin mağduriyetlerini önlemek amacıyla, işletmelere, üç yıl çalıştırma şartı getirilmiş
ve işçi kıdem tazminatları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından ödenmiştir. Kalan 15 işletmenin özelleştirilmesi çalışmaları
devam etmektedir.
ORÜS'ün, özelleştirilmesinden vazgeçilip Orman Genel Müdürlüğüne bağlanması halinde, işletmede sağlıklı bir üretim, maliyet
ve kâr analizi yapılamayacağı kanaatine varılmıştır. Ayrıca, hammaddenin tamamının yurtiçi kaynaklardan temini uygulaması,
Türkiye'deki orman varlığını tehdit eder hale gelecektir.
Durumu, bilgilerinize saygıyla arz ediyorum. Teşekkür ederim. (ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
1. – Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın, Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, hububat taban fiyatlarına ilişkin
gündemdışı konuşmasına cevabı (Devam)
BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü konuşmaya geçmeden önce, hububat taban fiyatları üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Konya
Milletvekili Sayın Nezir Büyükcengiz'in, biraz önceki gündemdışı konuşmasını yanıtlamak üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sayın İsmet Attila; buyurun efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI İSMET ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce, bir sayın
milletvekilimiz tarafından hububat taban fiyatlarıyla ilgili yapılan gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, daha doğrusu
Meclisimizi bilgilendirmek üzere huzurunuzdayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
1996 yılı ilk tahminleri, ülkemizde, bu yıl, buğday üretiminin, geçen yıldan daha iyi olacağını göstermektedir; bu konuda -
gerekli çalışmalar içerisinde- Bakanlığım taşra teşkilatından ve çiftçi kuruluşlarından alınan bilgiler de, bu görüşü teyit etmektedir.
Nitekim, ülkemiz buğdayının yaklaşık yüzde 72'sini üreten 28 ilimizin geçen yılla mukayeseli yağış miktarlarına bakıldığında, bu
üretim yılına ait yağış miktarlarının, geçen yıldan daha iyi olduğu görülebilmektedir; ancak, Çukurova'da, hasadın başlamasına az
bir zaman kalmış olması ve yağış ihtiyacının bulunmamasına karşılık, ülkemiz buğday üretiminin yüzde 50'sini veren Orta
Anadolu ile Trakya yöresinde, iyi bir mahsul istihsali için yağış ihtiyacı devam etmektedir.
Geçen yıl, ülkemiz buğdayına, hem verim ve hem de kalite açısından büyük zarar veren süne haşeresine karşı mücadele, bu
yıl, kapsamı daha da genişletilerek, buğday ekim alanlarının beşte birini oluşturan 16 milyon dekarlık bir alanda, yaklaşık 1 trilyon
liralık harcamayla, etkin bir şekilde sürdürülmektedir. Bunun için gerekli ilaç ve uçak ihaleleri, zamanında tamamlanmış olup,
Bakanlığımca, mücadele çalışmalarına, mayıs ayı başında başlanmış bulunmaktadır.
Bakanlığımda, 1996 yılı buğday alım fiyatları tespiti ve kararname çalışmaları sürmektedir. Çiftçimiz için, hububat alım
fiyatı, tatminkâr seviyede tespit ve ilan edilecektir. Özellikle, buğday hasadına onbeş gün kalmış Çukurova için fiyatların tespit ve
ilanı büyük önem taşıdığından, bu konudaki çalışmalarımız, büyük bir hızla sürmektedir.
Diğer taraftan, Toprak Mahsulleri Ofisi 1996 yılı hububat destekleme alımlarında, geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da, kademeli
alım fiyatı; alım fiyatıyla satış fiyatının aynı anda ilan edilmesi; peşin ödeme; makbuz senediyle emanet alım; depoların kiraya
verilmesi uygulamalarına devam edilecektir.
Yeni başlayacak olan hasat döneminin, çiftçilerimize, köylümüze ve ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum; Yüce Meclisi,
bu vesileyle tekrar saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
3. – Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in, GAP Projesinde Adıyaman ekonomisinin yerine ilişkin gündemdışı konuşması ve
Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun cevabı
BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü konuşma, GAP Projesinde Adıyaman ekonomisinin yeri konusunda, Refah Partisi Adıyaman
Milletvekili Sayın Ahmet Çelik'in.
Buyurun Sayın Çelik. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Çelik, süreniz 5 dakikadır.
Sayın milletvekilleri, salonda olağanüstü bir uğultu var; lütfen, hatiplere saygımız bakımından, özel konuşmalarımızı kuliste
yapalım.
AHMET ÇELİK (Adıyaman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; GAP Projesi içerisinde Adıyaman'ın ekonomik yeri
konusunda gündemdışı söz almış bulunuyorum.
GAP Projesi içerisinde yaptırılan Adıyaman Atatürk Barajının, bugüne kadar Adıyaman ekonomisine herhangi bir müspet
katkısı olmamıştır; âdeta, Adıyaman'a büyük zarar vermiştir.
Şöyle ki, birçok ilçe, 53 yerleşim birimi tamamen ortadan kalkmış; 78 yerleşim yeri, yani, köy ve mezra da kısmen etkilenmiştir.
Barajın etkilediği -ilçe merkezi, köy ve mezra olak üzere- toplam 130 yerleşim biriminde, 58 645 kişi, söz konusu barajın tamamen
ya da kısmen etkisi altında kalmıştır; bu da Adıyaman İlinde önemli derecede nüfus hareketine yol açmıştır; Ege'ye kadar uzanan
göçlere sebep olmuştur. Halen istimlak yeri gösterilemeyen nice insanımız vardır.
Değerli kardeşler, Adıyaman ekonomisi çok gerilerdedir. Adıyaman, millî gelirden ancak binde 30 pay almaktadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; GAP, sulama ve enerji amaçlı 13 projeden oluşmaktadır. Bu projelerin 7'si Fırat, 6'sı Dicle
Havzasında yer almaktadır, 2'si Adıyaman İlini kapsamaktadır: Bir; Adıyaman Kâhta Projesi, iki; Adıyaman Göksu Araban
Projesi.
Adıyaman Kâhta Projesi, 5 hidroelektrik santral ve 4 barajdan oluşmaktadır. Adıyaman Kâhta Ovasında bu faaliyete geçirildiği
takdirde, toplam 77 bin 825 hektar arazi sulanacaktır; Adıyaman Göksu Araban Projesiyle de, toplam 38 bin 320 dekar alan
sulanacaktır. Bu iki proje birçok baraj ve göletlerin yapılmasını öngörmektedir. Tümü bitirildiğinde, Adıyaman İlinin toplam 154
bin 839 hektar arazisi sulanacaktır, yılda 509 milyon kilovat enerji üretilecektir.
Samsat İlçesinde 11 pompaj, Kâhta'da 8 pompaj, Atatürk Barajında toplam 27 adet pompaj/sulama istasyonu kurulması
öngörülmüştür; ama, üzülerek belirtmek isterim ki -bu barajlar ve pompaj istasyonlarından, Çamgazi barajıyla Göksu'dan pompajla
alınarak- Çataltepe Kartalkaya Pompa terfi hattının dışında hiçbir ihale yapılmamıştır.
GAP'ın Adıyaman kısmının devreye girmesiyle, Adıyaman tarımında üretim deseninin değişeceği, sulu tarımla, tahıl
üretiminden endüstriyel tarım üretimine geçileceği; bunun da, yöreye, sanayi yan kuruluşlarını getireceği bir gerçektir.
Adıyaman halkının yüzde 70'i tarımla uğraşmaktadır; halkın geniş kısmı fakirdir, tek geliri tahıl ve tütündür. Adıyaman'da
sulu tarıma geçmeden tütün ekiminin âdeta yasaklarcasına kotaya bağlanması, Adıyaman ekonomisini altüst etmiştir, fakirlik lehine
dengeyi bozmuştur; Adıyaman halkı ve esnafı gittikçe fakirleşmektedir... Adıyaman halkının bu fakirlikten kurtulması için
alınması gereken acil tedbirler:
1. Adıyaman İlinde yapılması gereken baraj ve pompaj istasyonlarının bir an önce ihale safhasına getirilmesi ve ihalesi
yapılanların bir an önce bitirilerek hizmete sunulması,
2. Sulu tarıma geçinceye kadar, Adıyaman'da kotaya bağlanan tütün üretiminin serbest bırakılması, tütün kotasının bir an önce
kaldırılması veya bu konuda tolerans gösterilmesi,
3. Hayvancılığı yeni bir anlayışla ele alarak teşvik yollarının aranması,
4. Fırat üzerindeki köprünün bir an önce yapılarak, Adıyaman-Diyarbakır karayolunun hizmete açılması ve Adıyaman'ın
çıkmaz sokaktan kurtarılması,
5. Adıyaman organize sanayi sitesi ile küçük sanayi sitesi ödenek yetersizliğinden tamamlanamamıştır. Bu konuda gerekli
ödeneğin, bir an önce, Hükümetçe sağlanması,
6. Atatürk Barajı nedeniyle istimlak edilen birçok kişinin istimlak bedeli ödenmemiştir. Bu ödeme cihetine gidilmesi ve halen
Adıyamanlı kardeşlerimizin devlette 1 trilyona yakın alacağı vardır. Bir an önce bunun temin edilerek Adıyaman'a gönderilmesi,
7. Baraj gölünün şişmesiyle heyelan tehlikesiyle karşı karşıya olan birçok köy vardır. Bu köylerin durumları yeni baştan
incelenerek gerekli tedbirlerin alınması,
8. Millî Selamet Partisinin ortak olduğu hükümetler zamanında yapılan sanayi kuruluşları dışında, bugüne kadar, elle tutulur
bir sanayi yatırımı Adıyaman'da pek yapılmamıştır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çelik, lütfen, 1 dakika içinde toparlayınız.
AHMET ÇELİK (Devamla) – Peki efendim.
Sanayi yatırımları için, Hükümetçe yeni teşvik tedbirleri alınması ve sanayinin yeni baştan desteklenmesi. Ben, bu konuda da
Sayın Konukoğlu'na ve Sanayi ve Ticaret Odamız Başkanı Sayın Zafer Ersoy'a, katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Ayrıca, Besni İlçemizin büyük bir sorunu olan Besni fıstığının taban fiyatlarının Hükümetçe açıklanması; fıstığın daha
büyük gelirlere katkı sağlaması için fıstık endüstrisine önem verilmesi ve bu konuda ilmî tüm tedbirlerin alınması, fıstık
üreticisinin desteklenmesi.
Sayın milletvekilleri, bugünlerde dolu yağdı ve Besni fıstığına çok büyük zarar verdi. Bu konuda çalışmalar yapıldı; zarar
tespit edildi. Zararın bir an önce Hükümet tarafından ödenmesini arzu ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum; sağolun, varolun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu; buyurun efendim.
DEVLET BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Diyarbakır) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; ülkemizin son
yıllarda katettiği büyük gelişmelerden en görkemlisi olduğuna inandığım Güneydoğu Anadolu Projesi, meydana getirdiği fizikî
eserlerin yanı sıra, insanımızın ufkuna kattığı yeni boyutlarla da her geçen gün kendini biraz daha hissettirmektedir.
GAP, topyekûn kalkınma projesi olarak, doğal kaynaklarımızın geliştirilmesi hedefinin de ötesinde, doğrudan insan hayatını
etkileyerek, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşantıyı zenginleştirecek değişmeleri de hedeflemektedir. GAP, sadece barajlar, enerji
tesisleri ve sulama şebekelerinden oluşan bir proje değildir. GAP, odak noktasında insanın yer aldığı entegre bir kalkınma bölge
projesidir. Bu entegre yapısı, sürdürülebilir kalkınma felsefesi ve insana dönük hedefiyle tüm dünyada haklı bir üne kavuşmuş millî
bir projemizdir. Çok büyük oranda kendi finansmanımız, kendi teknolojimiz ve kendi işgücümüzle gerçekleştirmekte olduğumuz
GAP, ülkemizin dört bir yanındaki insanlarımız tarafından aynı inanç ve aynı heyecanla hissedilmekte ve benimsenmektedir.
Bu büyük proje kapsamında, Adıyaman İlimizin ekonomik durumuyla ilgili bilgi arz etmeden evvel hemen şunu da belirteyim
ki, biz 53 üncü Cumhuriyet Hükümeti olarak GAP'a büyük önem vermekteyiz. Sosyal barışın sağlanması konusunda GAP'ın
üzerinde durulmakta ve Hükümet Programımıza, GAP'ın hızlandırılması yönünde hüküm de konulmuş durumdadır.
Adıyaman ekonomisi bakımından, ben, müsaade ederseniz, önce Adıyaman Organize Sanayi Bölgesinden bahsederek
Adıyaman İliyle ilgili açıklamalarıma başlamak istiyorum. Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi etüdü, 1991 yılında yatırım
programına girmiştir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Adıyaman Valiliği ve diğer kuruluşların katıldığı
yer seçimi komisyonu tarafından seçilen alan, Başkanlığımız tarafından da 1993 tarihinde yapılan 1/25 000 ölçekli Adıyaman
Çevre Düzeni Planı kararları gereğince uygun görülmüştür; ancak, kentin, Atatürk Baraj Gölü tarafında, koruma kuşağı yanında yer
alması ve Başkanlığımızın "kent makro formunun baraj gölü yönünde yayılmasını önleme" genel planlama yaklaşımı nedeniyle,
ilgili kuruluşların da görüşü alınarak, daha önce seçilen alan değiştirilerek, kentin kuzeyinde, 7 No'lu alternatif alan, yeni organize
sanayi bölgesi alanı olarak belirlenmiştir.
Adıyaman kent merkezinden 6 kilometre uzaklıkta bulunan 7 No'lu organize sanayi bölgesi alanı 1 574 891 metrekare olup,
bugüne kadar, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce 633 367 metrekarelik kısmı kamulaştırılmıştır; geri kalan kısmının kamulaştırma
işlemlerinin bir an önce tamamlanması için, Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyeti, 1996 yılı için 70 milyar Türk Lirasının,
yatırım programında, ayrılmasını talep etmiştir.
Adıyaman Merkez ilçesinde son yıllarda gözlenen sınaî yapılaşma, özellikle Adıyaman-Gölbaşı yolu güzergâhı çevresinde
hızla artma eğilimi göstermiştir. Organize sanayi bölgesi alanı acilen gerçekleştirilmediği zaman, kent makro formunda düzensiz
gelişmeler hâkim olacaktır. Bu nedenle, kısa sürede, organize sanayi bölgesi alanının işletmeye açılması gereklidir ve bu konuda da
büyük gayret göstermekteyiz.
Ayrıca, yine, 1995 yılı yatırım programında 3 adet küçük sanayi sitesi -Adıyaman'la ilgili- yer almış bulunuyor. Bunlardan
350 işyeri kapasiteli Adıyaman merkez, 350 işyeri kapasiteli Besni ve 100 işyeri kapasiteli Gölbaşı küçük sanayi sitesi de programa
girmiştir; inşaatları devam edecektir inşallah.
Güneydoğu Anadolu Projesi ve Adıyaman:
Adıyaman'ın ekonomik durumuyla ilgili, Sayın Çelik de burada bahsettiler. Bu kapsamda yapılan değerlendirmelerde,
Adıyaman Kâhta Projesi ve Adıyaman-Araban-Göksu Projesi önem kazanmıştır. Ayrıca, bu iki projeden ayrı olarak, Atatürk Baraj
Gölünden yapılacak pompaj sulamaları da vardır. Devlet Su İşleri projeleri dışında, Dünya Bankası finansmanıyla yürütülmekte
olan Doğu Anadolu Havza Rehabilitasyonu Projesi kapsamında olan tek GAP ili de, Adıyaman İlimizdir.
Adıyaman Kâhta Projesi:
Master plan raporu bulunan proje, Adıyaman İlinin orta ve kuzey kısmında, Atatürk Baraj Rezervuarının sağ sahilinde uzanan
alanda, su kaynaklarının geliştirilmesine yönelik çok amaçlı bir projedir. Proje, 5 sulama projesi, 4 hidroelektrik santral ve 1 nehir
santralından oluşmaktadır. 4 sulama projesinin barajlardan yararlanması, 1'inin ise Atatürk Barajından pompajla sağlanacak suyu
kullanması planlanmıştır.
Sulanacak toplam alan 77 824 hektardır. Bunun 48 225 hektarı planlanan rezervuarlardan, 29 599 hektarı Atatürk Barajından
pompajla sağlanacaktır.
Yapımı öngörülen 6 parajdan 2'si sulama, 2'si hidroelektrik enerji üretimi, diğer 2'si ise sulama ve enerji amaçlıdır.
Bu barajlar, Gömikan, sulama; Çamgazi, sulama; Koçali, sulama ve hidroelektrik; Büyükçay, sulama ve hidroelektrik; Sırımtaş,
hidroelektrik; Kâhta, hidroelektrik; Fatopaşa -bu, bir nehir santralıdır- hidroelektrik amaçlıdır. Çamgazi Barajının 1996 yılı
içerisinde tamamlanması planlanmıştır; ayrıca, 1995 yılı kasım ayında ihalesi yapılan ve 7 430 hektarlık sahayı kapsayacak
Çamgazi Sulama Projesinin bitirilmesi ise, 1998 yılı sonu için öngörülmüştür.
Adıyaman-Göksu-Araban Projesine gelince; bu proje, Adıyaman İli Gölbaşı İlçesinden başlayıp, Gaziantep İli merkezine
kadar uzanan ovaları kapsamaktadır. Proje, Adıyaman İlinde Gölbaşı İlçesini etkilemekte olup, projeyle, 5 994 hektarlık bir alan
sulamaya açılacaktır. Bu proje çalışmaları sırasında, Besni Barajı sulama alanı ve tesisleri incelenerek, Adıyaman-Göksu-Araban
Projesi kapsamı içerisinde ele alınamayacağına ve ayrı bir proje olarak değerlendirilmesine de karar verilmiştir. Böylece, Besni
Projesiyle, müstakil bir proje olarak 3 535 hektar alanın sulanması öngörülmüştür. Bu alan, 71 598 hektarlık Adıyaman-Göksu-
Araban Ovaları toplamının dışında değerlendirilmektedir.
Bunların dışında, yani, Devlet Su İşleri tarafından GAP kapsamında yürütülen, biraz önce yukarıda bahsettiğim bu iki
projenin dışında, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından da yürütülen sulamalar vardır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
tarafından yapılan sulamalar ve halk sulamaları da ayrıca zikredilebilecek durumdadır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından
yapılan sulamalarla 14 788 hektarlık alan, Halk sulamalarıyla da 21 821 hektarlık bir alan sulanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Adıyaman İlindeki 1995 yatırımlarıyla ilgili de şu bilgileri sunmak istiyorum:
Adıyaman İline, 1995 yılı içerisinde, yaklaşık 1,62 trilyon ödenek ayrılmıştır. Bu tahsis, GAP'a 1995 yılı için ayrılan 16,3
trilyon tutarındaki ödeneğin yüzde 10'una tekabül etmektedir. Bu oranla, Adıyaman İlimiz, GAP illeri içerisinde, ödenek
bakımından dördüncü sırayı almaktadır.
Yine, 1994 yılında, Adıyaman İline verilen yatırım teşvik belgesi sayısı 3'tür. Bu belgelerin yatırım tutarı 203 milyar Türk
Lirasıdır. Söz konusu yatırımlarla öngörülen istihdam ise 130 kişidir. Diğer taraftan, teşvik belgeleriyle yapılan yatırımların
sektörler itibariyle büyüklüğü, sırasıyla, imalat sektörü için 163 milyar Türk Lirası ve maden sektörü için de 40 milyar Türk
Lirasıdır.
1992 yılında verilen teşvik belgesi adedi 6'dır; toplam yatırım tutarı 95,3 milyon Türk Lirasıdır. Bunların sektörel dağılımı
da şöyledir: 37,4 milyon Türk Lirası imalat ve 57,9 milyon Türk Lirası da hizmet sektörü içindir.
1993 yılında 8 adet teşvik belgesi verilmiştir. Bunların toplam yatırım tutarı 449 milyon Türk Lirasıdır. Bunların sektörel
dağılımı da şöyledir: 13,1 milyon Türk Lirası maden, 415,2 milyon Türk Lirası imalat ve 20,6 milyon Türk Lirası da hizmet içindir.
Ayrıca, değerli arkadaşımın da burada belirttiği gibi, 2005'i hedef alan GAP master planı gerçekleştiğinde, Adıyaman İlinde
yapılacak sulamayla, 139 537 hektarlık bir alanda ekim yapılarak, 985 085 ton bitkisel üretim gerçekleştirilecektir. Bu üretim, 1995
yılı fiyatlarıyla, 6,5 trilyon liralık bir katma değer ve 57 534 kişilik de bir istihdam yaratacaktır.
Ayrıca, yine, Adıyaman İlimizde, toplam 213 191 hektarlık bir alanda ormancılık faaliyetleri yürütülerek, 2,5 trilyon Türk
Liralık bir katma değer elde edilecektir. Merkez İlçede ise, 37 353 hektarlık bir alanda ormancılık faaliyetleriyle, 41 milyar Türk
Liralık bir katma değer sağlanacaktır.
Yine, sanayi sektöründe, tarıma dayalı sanayide, İl toplamında 4 trilyon Türk Liralık bir katma değer elde edilecektir. Merkez
İlçede, tarıma dayalı sanayilerden 1,4 trilyon liralık bir katma değer ve 2 387 kişiye de istihdam imkânı temin edilecektir.
Bunların dışında, Bakanlığıma bağlı GAP İdaresi tarafından da, Adıyaman İlinin Merkez ve çeşitli ilçe ve kasabalarına
altyapı yatırımlarında yardımcı olunmuştur.
1996 taslak programında da, daha önce başlamış olan Kâhta kanalizasyon ve arıtma tesisi projesi ile yine 1996 yılında, acil
altyapı projesinden imkân sağlanırsa, Besni kanalizasyon arıtma tesislerinin yapılması da planlanmıştır.
Bunun yanında, GAP İdaremiz tarafından, Adıyaman İli belediyelerine aynî yardımlar da yapılmıştır. Bunun, yerleşim yeri
ve işin konusu olarak durum da şöyledir: Gölbaşı'na, içmesuyu için, Sincik'e şehiriçi sanat yapıları için, Pınarbaşı'na, kanalizasyon
için, yine Pınarbaşı'na Çopur Çayı ıslahı için, Gerger'e kanalizasyon için, Çelikhan'a, kanalizasyon için, Samsat'a, yağmursuyu
drenajı için, Merkeze de kanalizasyon için, GAP İdaresi Başkanlığınca aynî yardımlar yapılmıştır; inşallah, içinde bulunduğumuz
1996 yılında da bunlar devam edecektir.
Ben, burada konuşan değerli arkadaşımın önerilerini de dikkatle izledim, not aldım; ilgili arkadaşlarıma intikal ettireceğim.
Bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (ANAP, DYP ve RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Meclis soruşturması önergesi vardır; önerge, bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.
Meclis soruşturması önergesini okutuyorum:
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56 arkadışının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle
görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 Numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci Maddelerine uyduğu iddiasıyla eski bakan ve Başbakan Yardımcısı
Necmettin Erbakan Hakkında Meclis Soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/5)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Necmettin Erbakan, 1969 yılında milletvekili olduktan sonra Türkiye Büyük Millet
Meclisine verdiği imzalı beyannamede "milletvekili maaşı olan" 3 200 net TL, başka herhangi bir geliri bulunmadığını, gayri
menkul olarak da, İstanbul'da, Fatih semtinde bir kat, ayrıca, bir binek otosunun bulunduğunu ifade etmiştir. Sayın Erbakan, yine,
bu beyannamede bankalarla kredi işlemi olmadığını, borcu bulunmadığını, herhangi bir şirkette ortaklığı olmadığını, ancak
"Gümüş Motor'da" çok az ve basit nitelikte bir miktar hisse senedine sahip olduğunu ifade etmiştir. Nitekim, bu beyanı 23 Mart 1970
tarihli Hürriyet Gazetesinde de yayımlanmıştır. Sayın Erbakan, daha sonraki yıllar içerisinde düzgün bildirimlerde bulunmamış ise
de, en son, 1995 yılında 24 Aralıkta yeniden milletvekili seçilmesinden sonra verdiği mal bildiriminde:
1. Fatih'te 147 metrekare daire,
2. Fatih'te 65 metrekare daire,
3. Ankara'da 135 metrekare daire,
4. Ankara'da 160 metrekare daire,
5. Ankara Üniversitesi Sitesinde bir hisse,
6. İzmit'te 135 metrekare arsa,
7. İzmit'te 2 140 metrekare arsa,
8. Ankara Çayyolu'nda 651 metrekare tarla,
9. Ankara'da 750 metrekare tarla,
10. Balıkesir-Altınoluk'ta 1 180 metrekare arsa,
11. Balıkesir-Altınoluk'ta 4 180 metrekare arsa,
12. Balıkesir-Altınoluk'ta 8 440 metrekare arsa,
13. Altınoluk Köyünde 215 metrekare yazlık ev,
14. Altınoluk Köyünde 250 metrekare yazlık ev,
15. Altınoluk'ta 60 metrekare bina,
16. Ankara-Balgat'ta 906 metrekare yazlık ev,
17. Ankara-Balgat'ta 828 metrekare arsa,
18- Altın ve yabancı paralar: 148 kilo külçe altın, 421 bin Amerikan Doları, 532 bin İsviçre Frangı, 611 bin Alman Markı.
Kendisine ait 200 E Mercedes, eşine ait 300 S Mercedes ve kızına ait Opel Vectra otomobiller.
Ayrıca, Sinop'ta, verasetle intikal ettiği bildirilen arsalar var.
Bunları beyan etmiştir.
Bu arada, Libya adına casusluk yaptığı iddia olunan İslama Çağrı Teşkilatının 1989 yılında Sayın Necmettin Erbakan adına
500 000 dolarlık bir çek yazdığı ve bunun mevcut serveti içerisinde yer alıp almadığının saptanmasıyla yurtdışında bazı Avrupa
şehirlerinde adına kayıtlı gayri menkuller bulunduğu, Hollanda'nın Holversuh Şehrinde ve Wassenadr Kasabasında şahsî ve aile
bireyleri adına gayri menkulleri olduğu ve bunların beyannamelerde yer almadığı ileri sürülmektedir.
1969'dan 1995'e kadar geçen süre içinde Sayın Erbakan'ın varlıklı bir aileden gelmediği, kendi ifadesiyle sabitken ve
milletvekilliği dışında herhangi bir gelir sağlayan başka bir işi de bulunmadığı "vergi kayıtları incelenmek suretiyle anlaşılacağı
üzere" bu mal varlığındaki büyük artışın nereden kaynaklandığı ve meşruluğunun tespiti gerekmektedir.
Kişilerin mülkiyet edinme hakkı anayasal bir hak olup, devletin güvencesi altındadır. Varlıklı bir aileden gelmemesine rağmen,
1969 yılından bu yana geçen süre içinde, Sayın Erbakan, emsali görülmedik biçimde zenginleşmiş ve ısrarla da mal bildiriminde
bulunmaktan da kaçınmıştır. Halbuki, 3628 sayılı Yasayla daha önceki yıllara ait yasal düzenlemeler, milletvekillerinin kanunî süre
içinde mal bildiriminde bulunmalarını mecburî kılmıştır.
1970 yılında yok denilecek servete sahip Sayın Erbakan'ın, 1.10.1994 tarihli Meclis Başkanlığına verdiği mal bildirimindeki
sahip olduğu menkul, gayri menkul, döviz ve altın miktarını gördükten sonra, bu iktisabın ne derece kanuna ve genel ahlaka uygun
olarak edinildiği konusunda şüphelerin doğması olağandır.
Sayın Erbakan, 1969 genel seçimlerinde milletvekili seçilinceye kadar bir meslek kuruluşunda ücretli memurdur.
Gerek basında çıkan gerekse 1970 ve 1994 yıllarında vermiş olduğu mal bildirimi mukayesesi sonucu beyan edilen servetler
arasındaki fahiş farklılığı anlamak mümkün olmadığı gibi, sahip olduğunu beyan ettiği dövizler ve 148 kilo altının menşei ve
iktisap sebebini haklı ve yasal kılacak gerekçeyi kamuoyu merakla beklemektedir.
Ayrıca, Sayın Necmettin Erbakan'da olduğu gibi eşi ve çocuklarıyla kardeşleri 10/198 esas sayılı Meclis Araştırma
Komisyonunun müteaddit istek ve uyarılarına rağmen mal bildiriminde bulunmamışlardır. Özellikle Necmettin Erbakan'ın kardeşi
Kemalettin Erbakan, Refah Partisi belediyelerinin bulunduğu yerlerde çok ciddî şekilde arsa ve arazi edinmişler; özellikle
komisyonun resen tespit edip tapu sicil müdürlüklerinden getirttiği tapu kayıtlarındaki hisse miktarlarının benzerliği dikkat çekicidir.
Aynı Komisyon rapor ve eklerinde Sayın Erbakan'ın eşi ve çocuklarının özellikle mal bildiriminde bulunmaktan kaçındığı da
görülmektedir.
Bu itibarla, yukarıda arz ve izah ettiğimiz gibi, temiz toplum, temiz siyaset konusundaki gibi, Türk Milletinin haklı
beklentilerine cevap verebilmek, konunun soruşturularak kamuoyunu tatmin etmek ve 1976 yılından itibaren eski Bakan ve
Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Necmettin Erbakan'ın görev yaptığı dönemde aşırı derecede servet sahibi olduğu yolundaki iddia
ve isnatları soruşturmak, özellikle 19 uncu Dönem 10/198 esas sayılı Meclis Araştırma Komisyonu raporundaki bulgular
muvacehesinde de eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptığı tarihlerdeki ve sonraki tarihlerde kendisi, eşi, çocukları
ve adı geçen kardeşinin aşırı zenginleşmesi, servet sahibi olmaları konusunda tüm mal varlıklarının kaynaklarının, iktisap
şekillerinin haksız kazanç niteliğinde olup olmadığı konularının ve ayrıca, bu aşırı mal edinmelerinin haklı, hukukî sebep ve
kaynaklarını araştırma komisyonunda dahil açıklayamamaları nedeniyle görevi kötüye kullandığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza
Kanununun 240 ve diğer ilgili maddeleri ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele
Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla, eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan hakkında
Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1. Ali Rıza Gönül (Aydın)
2. Saffet Arıkan Bedük (Ankara)
3. Abdülkadir Cenkçiler (Bursa)
4. Nurhan Tekinel (Kastamonu)
5. Esat Kıratlıoğlu (Nevşehir)
6. Mehmet Gözlükaya (Denizli)
7. İsmail Köse (Erzurum)
8. Mustafa Küpeli (Adana)
9. İsmail Karakuyu (Kütahya)
10. Haluk Yıldız (Kastamonu)
11. Tevfik Diker (Manisa)
12. Meral Akşener (İstanbul)
13. Mahmut Nedim Bilgiç (Adıyaman)
14. M. Halûk Müftüler (Denizli)
15. Bahattin Şeker (Bilecik)
16. Bekir Aksoy (Çorum)
17. Edip Safder Gaydalı (Bitlis)
18. Turhan Güven (İçel)
19. Hasan Denizkurdu (İzmir)
20. Hacı Filiz (Kırıkkale)
21. Ayfer Yılmaz (İçel)
22. Mehmet Korkmaz (Kütahya)
23. Tahsin Irmak (Sıvas)
24. İsmail Kalkandelen (Kocaeli)
25. Mahmut Duyan (Mardin)
26. Fevzi Arıcı (İçel)
27. Mehmet Gölhan (Ankara)
28. M. Kemal Aykurt (Denizli)
29. Mustafa Zeydan (Hakkâri)
30. Hasan Ekinci (Artvin)
32. Doğan Baran (Niğde)
33. Ali Şevki Erek (Tokat)
34. Ali Uyar (Hatay)
35. Mustafa Dedeoğlu (Muğla)
36. Salih Sümer (Diyarbakır)
37. İrfan Demiralp (Samsun)
38. Mahmut Yılbaş (Van)
39. Zeki Ertugay (Erzurum)
40. İrfettin Akar (Muğla)
41. Yusuf Bacanlı (Yozgat)
42. Hasan Karakaya (Uşak)
43. Faris Özdemir (Batman)
44. Şinasi Altıner (Karabük)
45. Hayri Doğan (Antalya)
46. A. Hamdi Üçpınarlar (Çanakkale)
47. Hasan Peker (Tekirdağ)
48. Necmettin Cevheri (Şanlıurfa)
49. İsmet Attila (Afyon)
50. Ertuğrul Eryılmaz (Sakarya)
51. Necmi Hoşver (Bolu)
52. Rıza Akçalı (Manisa)
53. Yahya Uslu (Manisa)
54. Mehmet Batallı (Gaziantep)
55. Ahmet Uyanık (Çankırı)
56. Necati Çetinkaya (Konya)
57. M. Fevzi Şıhanlıoğlu (Şanlıurfa)
58. Mustafa Çiloğlu (Burdur)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü maddesinde belirtilen "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca,
soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Belçika Hükümetinin himayesinde Brüksel’de düzenlenecek toplantıya, TBMM temsilen bayan parlamenterlerin icabet
etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/260)
8 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Belçika Hükümetinin himayesinde, Brüksel'de 30 Mayıs-1 Haziran 1996 tarihlerinde düzenlenecek "Barışa Bir Şans-
Balkanlarda Sesini Yükselten Kadınlar" konulu toplantıya, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bayan parlamenterlerimiz davet
edilmektedir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.
IV. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/58)
BAŞKAN – 1 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan
sorusu vardır.
Sayın Halit Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1)
BAŞKAN – 2 nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların
konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve hangi miktarlarda hayvancılık
kredisi verildiğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)
BAŞKAN – 3 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve hangi
miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul’da öğrenci servis araçlarına J plakası verilmesi uygulamasına ve
servis araçlarıyla ilgili mevzuata ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/59)
5. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/60)
6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul TEM gişelerinde görevli personel sayısının yetersiz olduğu iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/61)
BAŞKAN – 4, 5 ve 6 ncı sıralarda, İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı'ya ait sorular, Sayın Akarcalı'nın görevli
olması nedeniyle ertelenmiştir.
7. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen ödeneklere ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
BAŞKAN – 7 nci sırada, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen ödeneklere
ilişkin, Maliye Bakanından sorusu vardır.
Sayın Yücel Seçkiner?.. Yok.
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
8. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan personele ve S.S.K’ya
bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/64)
BAŞKAN – 8 inci sırada, Sıvas Milletvekili Mahmut Işık'ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan
personele ve SSK'ya bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına
ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Işık?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
9. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ve
personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65)
BAŞKAN – 9 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Antalya Kaleiçi tesislerinde ücretsiz olarak
kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
10. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın TURBAN Marmaris Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ve personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/66)
BAŞKAN – 10 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Marmaris tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
11. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Belek Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı
avanslara ilişkin başbakandan sözlü soru önergesi (6/67)
BAŞKAN – 11 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Belek tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler
ile personelin aldığı avanslara ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
12. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Bodrum tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/68)
BAŞKAN – 12 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Bodrum tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
13. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Kemer Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/69)
BAŞKAN – 13 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Kemer tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, soruları yanıtlamak üzere Hükümetten herhangi bir kimseyi göremiyoruz. (RP sıralarından "Hiç yorulma"
sesleri)
Biliyorsunuz, bu karar, Danışma Kurulunda dün alındı, dün oylandı; herhalde Hükümetin haberi yok. Burada boşuna süre
doldurma yoluna gitmemek düşüncesindeyim. Onun için, sizin de olurlarınızla, aldığımız karar uyarınca, sözlü soruların yanıtını,
gelecek hafta salı ve çarşamba günlerine bırakarak, yine, alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER

1. – 10.10.1984 Tarihli ve 3056 sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı : 3) (1)
BAŞKAN – 1 inci sırada yer alan, 10.10.1984 Tarihli ve 3056 Sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının müzakerelerine başlıyoruz.
Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Saymadınız Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayıldı, Sayın Oğuz. Arkadaşlarınız sayıca çok gibi görünebilir; ama, lütfedip el kaldırmıyorlar. (RP
sıralarından "Sayılmadı" sesleri)
Lütfen... Elinizi kaldırmadınız... Burada görüşmeleri oyalamayın. Elinizi kaldırmaya zahmet etseydiniz, sayardık.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Tasarı nedir Sayın Başkan?
BAŞKAN – Sayın Oğuz, gruplara, bütün milletvekillerine gündem dağıtıldı; sıraların üzerinde. Gruplar okuyup, ilgilenebilir.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
NİHAT MATKAP (Hatay) – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Ercan Karakaş konuşacaklar.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Ercan Karakaş; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ERCAN KARAKAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yasa tasarısı üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini bildirmek üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Hükümet kurulalı 60 gün oldu. Bugüne kadar, Büyük Millet Meclisinde herhangi bir hükümet tasarısını
görüşemedik; şimdi, ilk tasarıyı görüşüyoruz.
Doğrusu, bu ilk tasarı, bizi biraz şaşırttı, biraz da hayrete düşürdü; çünkü, toplumun beklediği, halkın beklediği, yaşamsal
öneme sahip birçok yasa tasarısı, teklifi, komisyonlarda beklerken, Hükümet, aceleyle, bazı kimselere büyükelçilik unvanı vermek
üzere bir yasa tasarısı sundu. Oysa, ülkemizdeki bütün toplum kesimleri, işçiler, kamu çalışanları, esnaf, çiftçiler, üniversitelerimiz,
yurtdışındaki yurttaşlarımız, Hükümetten, kendileriyle ilgili yasaları Meclise getirmesini ve sonuçlandırmasını beklemektedir;
ama, bu yasa tasarıları, 60 gün geçmiş olmasına rağmen, maalesef, Meclise indirilemedi; Hükümetin de bu konuda önemli bir gayreti
olduğunu görmedik.
Sayın milletvekilleri, aynı şekilde, biliyorsunuz, geçtiğimiz yıl, Anayasada değişiklikler yaptık. Bu Anayasa değişiklikleri,
henüz, yasalara yansıtılmış değil; o nedenle, Anayasa değişikliklerinin hiçbir hükmü yok; çünkü, Anayasa ile getirdiğimiz siyasî
katılım hakkını, o haktan yararlanacak olan yurttaşlarımız kullanamamaktadırlar. O zaman sormak gerekiyor: Biz, uzun tartışmalar
sonucunda, bu Anayasa maddelerini niye değiştirdik; laf olsun diye mi değiştirdik; yoksa, 12 Eylülden beri yürürlükte olan, siyasete
katılımın önündeki engelleri, yasakları kaldırmak için mi değiştirdik?!..(CHP sıralarından alkışlar)
Biliyorsunuz, Anayasa maddelerinin yasalara yansıtılması çok zaman alacak bir iş değil; Aslında, sadece, Anayasa ile sınırlı
olarak ilgili yasaları değiştireceksek, yapılacak çalışma, teknik bir çalışmadır. 22 yasada, Anayasada yapılan değişikliklere paralel
olarak, değişiklikler yapmamız gerekirdi. Tabiî, bunu, Hükümetin yapması gerekir; çünkü, Anayasa değişikliğini Meclis kabul etti;
bunun yasalara yansıtılması ve uygulanmasının sağlanması, Hükümetin öncelikli görevidir; ama, bu konuda da bugüne kadar,
henüz, kamuoyuna hiçbir şey yansımadı.
Bugün, siyasette bunalım olduğunu hepimiz söylüyoruz; gerçekten öyle. Bize göre, bu bunalımın bir nedeni de, siyasete
katılması gereken geniş toplum kesimlerinin, halen, siyasî partilere üyelik hakkından bile yoksun olması; örneğin, sendikaların,
derneklerin, sivil toplum örgütlerinin, kooperatiflerin siyaset yapamaması, siyasete katılamamasıdır. Aynı şekilde, birbuçuk milyon
yükseköğrenim öğrencisi, Anayasa değişikliğine rağmen, bugün partilere üye olamamaktadırlar; partilerde, kadın kolları, gençlik
kolları resmen kurulamamaktadır. Bütün bunlar, siyasetin, kendi sorunlarını çözmesi için, hızla düzenlenmesi, sağlanması gereken
hakları gerektiriyor; bunun için de yapılması gereken, bu 22 yasada yapılacak değişiklikleri, bir an evvel Meclise getirmektir.
Değerli milletvekilleri, bunları söyledikten sonra, bugün, burada görüştüğümüz, 3056 sayılı Yasanın 21 inci maddesinde
değişiklik yapan tasarıya ilişkin olarak görüşlerimizi iletmek istiyorum.
Biliyorsunuz, 3056 sayılı Yasa, Başbakanlıktaki başmüşavirlerle müşavirler konusundaki bir düzenlemeyi içermektedir. Bu 21
inci maddeye göre, halen, Başbakanlıkta, 15 Başbakanlık başmüşaviri, 20 de müşavir görev yapabilmektedir. Bu 15 başmüşavire
ilaveten, ayrıca, büyükelçilik unvanı da verilebilmektedir. Başbakan, gerekli gördüğü zaman, bu başmüşavirlerinden bir kısmına
yahut tamamına büyükelçi unvanı vererek, onları, uluslararası kurumlarda, kuruluşlarda temsilciler olarak; ama, büyükelçi
unvanıyla görevlendirebilmektedir.
Şimdi, Hükümet, diğer bütün tasarılar dururken, yeni bir hazırlık yapmış, az evvel söylediğim gibi, bu başmüşavirlere ilaveten,
kültür, sanat, bilim ve spor dünyasında yaratıcılığını kanıtlamış ve uluslararası alanda başarı kazanmış, ün kazanmış kimselere
de büyükelçi unvanının verilmesini öneriyor ve bu büyükelçi unvanlı kimselerin de, özel bir misyonla yurtdışında
görevlendirilebileceğini bu tasarıda belirtiyor. Tabiî, buradaki büyükelçiler, akredite edilecek büyükelçiler olarak, başmüşavirlerde
olduğu gibi düşünülmüyor.
Değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonu, bu tasarıyı enine boyuna tartışmış. Ben, orada görev yapan hem bizim
partimizden hem diğer partilerden milletvekili arkadaşlarımızla görüştüm; genelde, tasarıya çok olumlu bakılmamış. Nitekim,
burada sizlere dağıtılan belgelerde de göreceksiniz, Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda, bu görüşmeler sonucunda, bu unvanın;
yani, büyükelçilik unvanının, çok dikkatli ve istisnaî hallerde kullanılmasının zorunlu olduğu belirtilmiş, uluslararası bir unvan
olan bu unvanın, her yerde gelişigüzel kullanılmaması gerektiği de vurgulanmış. Ayrıca, bu unvanın kime verileceği konusundaki
ölçütlerin, kriterlerin yasada açık olmadığının altı çizilmiş ve kapsamının geniş tutulmasının hiçbir şekilde yararlı olmayacağı
söylenmiş. O nedenle de, Hükümetten gelen şekliyle, bu tasarı benimsenmemiş, Plan ve Bütçe Komisyonu, bir alt komisyon kurarak,
bu eleştiriler doğrultusunda, tasarıyı yeniden şekillendirmiş; ancak, maalesef, alt komisyona rağmen, tasarının özü pek değişmemiş.
Tasarıda, bizim de sakıncalı gördüğümüz hususlar, yine bir bakıma korunmuş.
Değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonu, bu çalışmalarının sonucunda şu ilaveleri yapmış: Hükümet tasarısı, kültür,
sanat, bilim ve spor alanında yeteneğini kanıtlamış, uluslararası başarı kazanmış insanlara büyükelçilik unvanı verirken; Plan ve
Bütçe Komisyonu, bunu biraz daha genişletmiş, iş hayatından gelen insanlara da bu unvanın verilmesini uygun görmüş, basın
hayatından ve siyasetten gelenlere de bu unvanın verilmesini uygun görmüş. Halbuki, raporda, bunun sınırlı tutulması ifade
ediliyordu; ama, kararda, spor, sanat, bilim ve kültürle yetinilmemiş; iş yaşamından, basın hayatından ve siyasetten de insanlar
katılmış. Basın hayatı, iş hayatı... Ama, siyaset de aynı şekilde katılmış; yani, bu tasarı yasalaşırsa, bir bakıma, kendi elimizle
kendimize bir unvan vermek gibi durumda kalacağız. Biz, bunu doğru bulmuyoruz.
Aynı şekilde, yapılan değişiklikle, görev süresinin önceden belirlenmesi de öngörülmüş. Bu iki değişiklik getirilmiş; ancak,
bize göre, bu iki noktadaki değişiklik de yeterli değildir.
Değerli milletvekilleri, buna benzer bir uygulama, Kültür Bakanlığında var. Oraya baktığımız zaman, bu konunun, ne kadar
dikkatle ele alınması gereken bir konu olduğunu bir kere daha görürüz. Kültür Bakanlığında, 1981 yılından bu yana, kültür ve sanat
alanında kendisini kanıtlamış, uluslararası çapta üretimde bulunmuş insanlara devlet sanatçısı unvanı verilmektedir, hem de, bu,
ayrıntılı bir yönetmeliğe bağlı olarak verilmektedir; yani, bir seçici kurul vardır, bu insanları öneren kurumlar vardır ve seçici
kurul, gizli oyla bu tespiti yapar; ama, buna rağmen, devlet sanatçısı konusu halen tartışmalı olmaktan çıkmamıştır. Bir alanda,
örneğin bir sanat alanında bir kişiye devlet sanatçısı unvanı verilirken, belki, onun kadar ünü olan, üretimi bulunan diğer insanlar
alınmışlardır, hatta, bazı hallerde, devlet sanatçısı unvanını kabul etmeyen, reddeden sanatçılar da çıkmıştır. Bunları
söylememin nedeni, büyükelçilik unvanının da, aynı şekilde, büyük sorunlara yol açabileceğine dikkat çekmek içindir.
Değerli milletvekilleri, komisyonda bu konu tartışılırken -yine arkadaşlardan edindiğim bilgiye göre- tasarıyı sunan partilerin
sözcüleri tarafından, bir büyük yazarımızın, Yaşar Kemal'in ismi zikredilmiş, denilmiş ki, "şimdi, Yaşar Kemal'e bu unvan verilirse
fena mı olur" böyle bir soru yöneltilmiş. Elbette, iyi olur; Yaşar Kemal gibi, eserleri, dünyanın bütün büyük dillerine çevrilmiş,
Türkiye dışında, eseri en çok satılan bir yazarımızın, böyle bir unvana kavuşmasından, biz, ancak onur duyarız. Kendisi böyle
birşey ister mi; ondan şüphem var. Ancak, bence, Hükümetin yapması gereken şey -Sayın Başbakanın, Sayın Yaşar Kemal'le
defalarca görüşmesi de var- bu insanların; yani, yazarlarımızın, çizerlerimizin, sanatçılarımızın, kültür insanlarımızın daha çok
üreteceği ortamı yaratmaktır. Yani, yasalarımızda gerekli değişiklikleri yaparak, örneğin, ifade özgürlüğünü sağlamaktır; örneğin,
kitabın daha kolay basılması, dağıtılması için gereken düzenlemeleri yapmaktır ve bu üretimi artırıcı diğer tedbirleri almaktır.
O nedenle, biz diyoruz ki, gerçekten, büyük yazarlarımız, tanınmış yazarlarımız düşünülerek bu tasarı yapıldıysa, öncelikli
görev, bu tasarının yasalaşması değildir, Türkiye'deki sınırlı, kısıtlı demokrasiyi tam ve eksiksiz hale getirmektir ve en önce de,
ifade özgürlüğünü tam olarak sağlamaktır.
Aynı şekilde, işverenlerin de bu Hükmetten çok beklentisi var, sporcuların da çok beklentisi var. Türkiye'de, bugün milyonlarca
genç, spor yapamaz durumda; çünkü, sporun altyapısı yok. Özellikle, varoşlarda, mahallelerde, ilçelerde gençlerin spor yapacağı
mekânlar, yerler yok; onlar bunu istiyor. Herhalde, profesyonel sporcuların da en büyük özlemi budur, büyükelçilik unvanı almak
değildir. O nedenle, diyoruz ki, Hükümet, 60 gün sonra, buraya, öncelikli yasaları getirecek yerde, bize göre, çok önemli olmayan ve
yanlış biçimde tasarlanmış bir düzenlemeyi getirmiştir.
Değerli milletvekilleri, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, böyle bir yasaya, bu şekliyle, bu içerikle gerek yok kanısındayız;
çünkü, yürürlükteki yasa, 15 başmüşavire, zaten büyükelçilik unvanının verilebileceğini öngörmektedir. Şimdi, yasa tasarısı, bunu
sınırsız hale getiriyor, hiçbir sayı yok; 100 de olabilir, 200 de olabilir 500 de olabilir, sınırsız sayıda insan büyükelçilik
misyonuyla görevlendirilebilir. Bunun doğru bir şey olmadığı kanısındayız. Büyükelçilik, gerçekten çok sık kullanılmayan,
uluslararası bir unvandır, saygın bir unvandır ve işlevi de, bütün uluslararası alanda bellidir.
Ayrıca, bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum: Günümüz demokrasilerinde devletler arası ilişkiler önemlidir, hükümetler
arası ilişkiler önemlidir; ama, sivil toplumun, giderek demokraside belirleyici olduğu bir dönemde, sivil toplumun üyelerinin de
resmîleştirilmesi, onlara resmî unvanlar verilmesi, burada umulan faydanın tam tersini de getirebilir. Yani, bir ünlü yazarımız,
sanatçımız, kültür adamımız bu payeyi aldığı zaman, ülke dışında, uluslararası alanda yarattığı etkiyi yaratamaz hale gelebilir;
ona da, devletin, hükümetin temsilcisi olarak bakarlar; kendi dalının üreticisi saygın insan olarak bakmaktan vazgeçerler.
Dolayısıyla, kendi tanıtım davamıza, yarar sağlayalım derken, belki de zarar vermiş oluruz.
Değerli arkadaşlar, o nedenle biz diyoruz ki, bu yasa, bu içeriğiyle gereksizdir, kargaşaya neden olacaktır, hatta keyfiliğe neden
olabilecektir.
Tüm bu nedenlerle tasarıya olumsuz baktığımızı ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karakaş.
Refah Partisi Grubu adına, Sayın Ertan Yülek; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Yülek, süreniz 20 dakikadır.
RP GRUBU ADINA İBRAHİM ERTAN YÜLEK (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekili arkadaşlarım; önümüze getirilen kanun tasarısı, Başbakanlığın çalışma esaslarını
düzenleyen ve 1984 tarihli, 3056 sayılı Kanunun bir maddesine bir fıkra ilavesini öngören bir kanun tasarısıdır.
Mesele nedir; mesele gayet basit arkadaşlar; inanın ki, bir politik mülahazayla düşüncelerimi arz etmiyorum; sadece, bir hakikati
tespit bakımından mütalaamı arz ediyorum.
21 inci madde, Başbakanın, Başbakan müşaviri atama yetkisine sahip olduğunu ve bu başmüşavirlerden, istenir ise, özel bir
misyon, özel bir görevle olmasa dahi, bir kimseye büyükelçilik unvanını verebileceğini ve bu büyükelçiliğin, o görev uhdesinde
bulunduğu sürece; yani, Başbakan başdanışmanlığı (başmüşavirliği) görevi üzerinde bulunduğu sürece, bu büyükelçilik unvanını
taşıyabileceğini amirdir ve şimdiye kadar da, bu başdanışmanlardan, zannediyorum, 13 kişi büyükelçilik unvanını almıştır.
Bunlardan ilki, zannediyorum rahmetli Adnan Kahveci idi. Şimdi, içimizde, Doğru Yol Partisinden milletvekili olan bir arkadaşımız
da bu unvanı almıştır.
Bu kanun tasarısıyla getirilmek istenen husus şudur: Tasarıda, Başbakan başmüşaviri olmasa dahi, herhangi bir kimse, Türk
toplumunun tanıtımında üstün hizmetleri bulunan, kültür, sanat, bilim, spor, iş hayatı, basın hayatı ve siyasette yetenek ve
yaratıcılığı kanıtlanmış, ülkemizi temsil niteliği olanlara da, büyükelçi gibi akredite edilmeksizin, atama ile ilgili müşterek kararda
gösterilen görev süresi ve belirlenmiş misyonla sınırlı olmak üzere, büyükelçi unvanı verilebilir" deniliyor.
Bakınız, eğer, Sayın Başbakan, bir kimseye büyükelçilik unvanı vermek istiyorsa, onu başdanışman yapabiliyor ve ona,
büyükelçilik unvanını da, bir kararnameyle tevdi edebiliyor, bu görev üzerinde kaldığı süre içerisinde de, bu büyükelçilik unvanını
taşıyor; ama, başdanışmanlıktan ayrıldığı zaman bu, üzerinden kalkıyor. Şimdi, geliyorsunuz, böyle bir görevi; yani, üzerinde
resmî devlet görevi, unvanı bulunmayan bir kimseye, çok indî olarak, sübjektif olarak "Türk toplumunun tanıtımında ... yaratıcılığı
bulunan" gibi, fevkalade indî, subjektif ve tahrip edilmeyen bir tek büyükelçilik unvanını, tahrip edecek nitelikteki bir fıkrayı
maddeye ekliyorsunuz...
Diyorum ki, eğer, hakikaten, Başbakan, birisini, özel bir görevle görevlendirecek ve onu yurtdışına bir vazifeyle gönderecekse,
bunun için illâ büyükelçilik unvanı vermeye gerek yok. Nitekim, bakınız, bunu, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller yapmış; isim
olarak veriyorum Suudî Arabistan'da vuku bulan bir hadise sebebiyle, Sayın Nevzat Yalçıntaş'ı görevlendirmiş, Nevzat Yalçıntaş da
gitmiş, bu görevi yapmış veya yapmamış... Demek ki, büyükelçilik unvanı verilmeden, bu görev verilebiliyor; görev de yerine
getirilebiliyor. Şimdi, durup dururken, siz, dışarıdaki birisine büyükelçilik unvanını verince, devleti temsil yetkisini veriyorsunuz.
Devleti temsil etmenin de bazı şartları var. Bakınız, devleti temsil etmek için, 12 sene devlet hizmeti yapmayan bir kimseyi, birinci
dereceyle genel müdürlüğe getirmiyorsunuz, müsteşar yapmıyorsunuz; ama, hiçbir hizmeti olmayan, belki vasıfları da sübjektif
olarak tespit edilecek birisini, devleti temsilen, bir yere, büyükelçi unvanıyla gönderiyorsunuz. Yani, hakikaten olacak bir iş değil!..
Arkadaşlar, bunu, politik bir mülahaza addetmeyin lütfen. İşin doğrusu, büyükelçilik unvanı verilmeden de bu görevi yerine
getirmek mümkün olduğuna göre, büyükelçilik unvanı vererek bu makamı da tahrip etmeyelim. İnanın ki, devletin tahrip edilmeyen
yeri kalmamış, her şey altüst olmuş; hiç olmazsa, böyle, bazı ciddî müesseseleri muhafaza edelim; bu muhafazadan hepimiz müstefit
oluruz arkadaşlar.
Ben geneli üzerinde duruyorum: Bakın "Türk toplumunu..." diyor; yani "Türk toplumunu" mudur "Türkiye'yi" midir; doğrusu
"Türkiye'yi" dir; çünkü, birçok yerde Türk topluluğu var. Türk toplumunu dışarıda çok iyi temsil ettiğini söylediğimiz, diyelim ki, bir
Azerbaycanlı şairi veya Kırgızistanlı bir yazarı, Türk vatandaşı olmadığı için büyükelçi yapamazsınız ki, Türkiye'yi temsilen
bunu veremezsiniz ki...
Dolayısıyla, bakın, hem geneli (umumi olarak), işin tamamı olarak doğru değildir hem de lafzı olarak doğru değildir; lütfen, bu
meseleye biraz dikkat edelim.
İkinci olarak şunu söyleyeceğim: Yani, Hükümetin bu kadar çok işi arasında başka işi yok mu ki, bunu getiriyor şimdi
arkadaşlar?!. (RP sıralarından alkışlar) O kadar çok işi var ki Hükümetin!.. Bunu, böyle, yangından mal kaçırır gibi kaçırmanın da
manası yok... Onun için, bir kere daha söylüyorum, sabrınızı da suiistimal etmek istemiyorum, bir politik mülahazayla da -üçüncü
defa söylüyorum- huzurunuza gelmedim; ancak, bir doğruyu tespit için geldim. Bu kanun tasarısı, eğer kabul edilir de kanunlaşır ise,
doğru olmayacağını beyan için huzurlarınızdayım. Grubumuzdaki ve Grubumuz dışındaki birçok arkadaşın da, bu kanun
tasarısının kanunlaşmaması için gerekli hassasiyeti göstereceklerine inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yülek.
Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Murat Başesgioğlu, buyurun efendim.
Sayın Başesgioğlu, süreniz 20 dakika.
ANAP GRUBU ADINA MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; 3056 Sayılı
Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek
üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, benden önce konuşan değerli grup konuşmacılarının da ifade ettikleri gibi, bir maddelik bir değişikliği
öngören bir tasarıyı görüşüyoruz.
Değerli konuşmacılar, burada, efendim, Hükümetin başka işi yok mu dediler; evet, Hükümetin başka işleri de var ve Hükümet,
ülkenin birikmiş sorunlarını çözmek, yasal çalışmaları yapmak üzere, bütün gücüyle ve büyük bir özveriyle çalışmaktadır. Nitekim,
önümüzdeki günlerde, İller İdaresi Kanunu, Köy Kanunu ve bu çerçevede düzenlenen yeni kanunlar, Yüce Meclisimizin gündemine
gelecek ve görüşülecektir.
Bu değişiklik tasarısı, özenle seçilmiş, öncelik verilmiş bir tasarı değildir. Bu tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçeli bir
hayli zaman olmuş, Yüce Meclisin gündeminde yerini almış ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasında da epeyce bir zamandır beklemektedir. Dolayısıyla, normal prosedürünü takip etmiş ve
görüşme sırası gelmiş bir kanun tasarısıdır.
Şimdi, ben, gerek Refah Partisinin gerekse Cumhuriyet Halk Partisinin bu değişiklik tasarısına gösterdikleri tepkiyi anlamakta
zorluk çekiyorum.
Yine, değerli konuşmacılar "efendim, mevcut 3056 sayılı Yasaya göre, Başbakan başmüşavirlerini büyükelçi yapmak, onlara
büyükelçi unvanı vermek kabil" diye ifade ettiler; o zaman, biz, Hükümeti, cumhuriyet hükümetlerini, niye, dolaylı bir yoldan gayret
göstermeye zorlayalım? Burada, madem ki, cumhuriyet hükümetlerinin, bu şekilde büyükelçi unvanı verme imkânı var; toplumda,
kültür alanında, sanat alanında, spor camiasında, iş camiasında temayüz etmiş kişilerden ve Türk toplumunu uluslararası
platformlarda en iyi şekilde temsil edecek kişilerden bu unvanı esirgemek, bu unvanı vermemek konusundaki direnci anlamak
mümkün değil.
Yine, Yüce Heyetin malumu olduğu üzere, önümüzdeki aylar ve günler, Türkiye'nin, uluslararası ilişkilerde çok yoğun geçireceği
günlerdir. Dolayısıyla, artık, klasik hale gelmiş büyükelçilik faaliyetleri ve fonksiyonları içerisinde, bu, yoğunlaşan dışilişkilerimizi
yürütmeye yardımcı olmak üzere, cumhuriyet Hükümeti bu şekilde bir tasarrufa ihtiyaç duymuştur. Burada dediler ki "nitelikleri belli
değildir, sayısı belli değildir." Elbette, bu yetkiyi isteyen Hükümet, bunu gelişigüzel kullanmayacaktır. Ki, bizim kanaatimize göre,
burada, büyükelçilik unvanı verilecek kişilerin nitelikleri çok özenle sayılmıştır ve hangi hükümet olursa olsun, bu niteliklere bağlı
kalacaktır.
Dolayısıyla, bütçe kanunundan sonra görüştüğümüz tek maddelik bu değişiklik tasarısının Yüce Meclisimizden bütün siyasî
parti gruplarımızın mutabakatıyla çıkmasında Anavatan Partisi Grubu olarak fayda mülahaza etmekteyiz.
Bu tasarının hukuk mevzuatımıza girmesinde hiç kimsenin, hiçbir kurumun zararı olmayacaktır; aksine, Türk toplumunun
uluslararası platformlarda daha iyi temsil edilmesi, daha iyi tanıtılması noktasında toplumumuza ve ülkemize faydası olacağı
kanaatindeyiz.
Bu duygular içerisinde, sabrınız için teşekkür ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Başesgioğlu.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN – Evet, adınızı yazıyoruz; üçüncü sıradasınız.
Şahsı adına, Sayın Kâmran İnan; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın İnan, süreniz 10 dakikadır.
KÂMRAN İNAN (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiyemizin
fevkalade önemli şartları içerisinde seçilmiş ve görevine başlamış bulunmaktadır. Toplumumuz, bu dönemde Meclisten büyük
vazifeler bekliyor. Bu kadar önemli iç ve dış meseleleri bulunan bir memleketin Sayın Hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
20 nci döneminde görüşeceği ilk kanun tasarısının, böyle bir ciddî devlet müessesesini yıpratma kanunu tasarısı olması büyük bir
talihsizliktir. (RP, CHP ve DSP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, hassasiyetle, yıpranmaktan kaçınmamız gereken, devletin iki büyük müessesesi vardır; birisi, valiliktir;
yurt içerisinde devleti temsil eder, diğeri, büyükelçiliktir; yurt dışında Türkiye Cumhuriyetini ve milletini temsil eder. Bu her iki
müesseseyi de, şimdiye kadar yıprata yıprata; nihayet, müessese bırakmadığımız diğerleri gibi, ucundan bucağından çok
dokunduk; ama, artık fazla yıpratmayalım.
Büyükelçilik unvanı çok önemli bir hadisedir. Türkiye'yi, 65 milyonuyla devletiyle, hükümetiyle ve bin yıllık tarihiyle temsil
edecek bir şahsa bu unvanı vereceksiniz.
Şimdi, burada belirtilen kategoriler ve burada konulan yeteneğinin tespiti... Kim tespit edecek; gayri malum... Bu ne demektir; bu,
siyasî iktidarların kendi standartlarına uygun kimselere kırmızı pasaport ve büyükelçilik unvanıyla ulufe dağıtması... Kimin
sırtından; Türk Devletinin sırtından. (RP ve CHP sıralarından alkışlar) Bu yolları açmayalım.
Değerli milletvekilleri, bakınız, devlet hayatında ciddiyet çok büyük bir hadisedir ve maalesef, demokrasimizde ciddiyeti
kaldıra kaldıra, devletten ciddiyeti kovduk; son kalan ciddî müesseseleri de yıpratmayalım. Bunlar, önemli müesseselerdir. Bir
yabancının önüne çıkıp da "ben, Türkiye Cumhuriyeti büyükelçisiyim" diyecek insanın, bu devleti omuzunda taşıyabilecek bir
insan olması lazımdır. (RP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bunu vereceksiniz "X" efendiye; o "X" efendi, büyükelçi unvanı ve pasaportuyla gidecek; ama, yabancı dil bilmeyecek,
karşısındakinin neyi ifade ettiğini veya kendisinin neyi ifade ettiğini bilmeyecek... Ne olacak; devlet küçülmeyecek mi, yazık
olmayacak mı?.. Yapmayın efendim bunu.
Sayın Hükümetten istirhamım, bunu geri almasıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi 20 nci Döneminde ilk tasarının bu olması
büyük bir talihsizlik olur. Bu talihsizliği Parlamento kabul etmez; aleyhte oy vereceğiz.
Saygı sunuyorum.(RP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnan.
Şahsı adına ikinci konuşmacı, Sayın Ali Oğuz; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Muhterem Başkan, değerli arkadaşlarım; 10.10.1984 Tarihli ve 3056 Sayılı Kanunun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde, şahsım adına görüşlerimi Yüce Meclisinize arz etmek üzere
huzurunuzdayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi hürmetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, şu içinde bulunduğumuz günleri şöyle bir tefekkür etsek, tahmin ediyorum ki, böyle bir kanun tasarısıyla
Meclis huzuruna gelmenin büyük bir talihsizlik olduğunu kabullenmek gerekir. Memleketimizin sıkıntıları var, halkımızın
sıkıntıları var; geçim sıkıntısı var, açlığı var, yoksulluğu var, işsizliği var, pahalılığı var. Siz, ne kadar nasipsizsiniz ki,
memleket halkı bu şartlar altında ıstırap çekerken, siz, böyle bir kanun tasarısıyla Meclise geliyor ve milletin huzurunda, böyle bir
kanun tasarısını müdafaa edebiliyorsunuz; ben, hayret ediyorum, şaşıyorum ve teessüflerimi arz ediyorum. (RP sıralarından
alkışlar)
Gelin, benden evvel konuşan değerli hariciyecimizin ifade ettiği gibi, hemen, bu kanun tasarısını geri çekme olgunluğunu
gösterin ve Meclisin takdirini, alkışını ve duasını alın. (RP sıralarından alkışlar)
Milletimiz bizden bir şeyler bekliyor; milletimiz, gelin, derdime deva olun; manevî sıkıntılarım var, açlığım var, işsizliğim
var; gelin, bunlara çare bulun derken, bir de bakıyoruz ki, bundan evvelki dönemlerde emsalini gördüğümüz, ondan da beter bir
kanun tasarısı huzurumuza geliyor.
Eski başbakanların danışman olarak tayini hususunda emsaller gördük, bunları geçirdik; eski bakanlar ve milletvekilleri de,
zaman zaman, danışman oldular; bunlar hakkında da, lehinde veya aleyhinde uzun uzun şeyler söylendi; ama, büyük çapta tasvip
görmedi. Sonra, hükümet kararlarıyla profesörlük payesi verdiğimiz insanlar oldu; çok güzel şarkı söylüyormuş, haydi bunu profesör
yapalım dediler; sahnede fevkalede başarılıymış, haydi bunu profesör yapalım dediler!.. Ben, o şahıslara bir şey demiyorum. Belki,
onlar da, bunu gönül huzuruyla kabul etmediler; belki, çok iyi sanatkârdılar; ama, biz biliyoruz ki, insan, profesörlük payesini, ilmî bir
kariyerle kazanır. Evvela, imtihana girer, lisan bakımından imtihan kazanır; sonra, mezun olduğu okulda, hukukçuysa, onun masteri
vardır, seminerleri vardır, doktorası vardır, doçentlik tezi vardır; iki dil bilme mecburiyeti vardır, eser verme mecburiyeti vardır;
sonra, uzun yıllar, doçentlikte bekler ve daha sonra da, onu profesör yaparsınız. Bu da ona benziyor değerli arkadaşlarım;
alıyorsunuz bir zatı -hariciyede hiçbir tecrübesi olmadığı halde- ona, bir büyükelçilik payesi vererek, onu büyükelçi olarak
gönderiyorsunuz. Nereye; Paris'e, Londra'ya, New York'a, Tokyo'ya, şuraya veya buraya... Bu arkadaşımızın, gidip, orada bizi temsil
etmesi lazım. Acaba, siyasal bilgiler fakültesini bitirmemiş, siyasî bir kariyeri olmayan, siyasette tecrübesi olmayan bir insanın, orada,
bizi nasıl temsil edeceğini hiç düşünmüyor musunuz? Bu, memleketimiz için bir iftihar vesilesi midir, yoksa -özür dileyerek arz
ediyorum- bir yüz karası mıdır? Onun için, ben diyorum ki, gelin...
YÜKSEL YALOVA (Aydın) – İftihar vesilesidir.
ALİ OĞUZ (Devamla) – Böyle iftihar vesilesi olmaz.
Esbabı mucibesinde gayet açık, yazılı, hangi vasıfları olması lazımmış: Hükümet tasarısında bunlar yazılı. Kültürde
fevkalade başarılı olmalıymış; sonra, sanatta çok başarılı olmalıymış; daha sonra, bilimde, sporda başarılı olmalıymış; sonra,
yaratıcı gücü olmalıymış. Neyi yarattınız yahu? Hanginiz neyi yarattınız kardeşim Allahaşkına? Yaratmak Allah'a mahsustur. (RP
sıralarından alkışlar) İnsanın yaratıcı gücü olmaz; insan, ortaya eser koyar ve o eseriyle iftihar eder. Bu, yaratmak değildir.
Yaratma sıfatı, Allah'ın sıfatıdır. Gelin, böyle laflarla, Meclisin huzurunda, bu Meclisi işgal etmeyin.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Ne alakası var...
ALİ OĞUZ (Devamla) – Ben diyorum ki, bu bir nasipsizliktir; eğer, bunlarda devam ederseniz, milletin huzuruna gider, sizin
ulufe dağıttığınızı, makam dağıttığınızı, birçok kimselere, sevdiğiniz insanlara, artık -her şeyiyle, maddî bakımdan
doyurduğunuz insanlara- bir de makam takdimi yaptığınızı söyleriz ve millet sizin hakkınızdan gelir. Zaten geldi, bir şeyiniz de
kalmadı... (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bir insan, Başbakanlık müşavirliğine nasıl gelir: Liyakatiyle gelir, üstün hizmetleriyle gelir, tahsiliyle
gelir, tecrübesiyle gelir; uzun yıllar ondan istifade edilmiştir, en son olarak da, ya sayın devlet başkanının veya hükümet
başkanının yanında, onun tecrübesinden, bilgisinden, ilminden, her şeyinden istifade edilmek istenir, öyle getirilir. Siz, o hükmü de
kaldırıyorsunuz. Bu, bir nasipsizliktir, basiretsizliktir; gelin, bunu yapmayın.
Biz, Grubumuz olarak, bu kanun tasarısına ret oyu vereceğiz. Bütün Meclisin de aynı kanaatte olduğunu tahmin ediyorum ve bu
vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
Süreniz 20 dakikadır.
DEVLET BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bugün, Hükümetimizce, 3056
sayılı Kanunun bir maddesinde değişiklik yapılmasıyla ilgili bir kanun tasarımızı huzurunuza getirdik.
Gruplar adına olsun, şahıslar adına olsun, yapılan konuşmaları büyük bir dikkatle dinledim. Demokrasilerde farklı görüşler
olacaktır; iktidar, iddia edecektir, muhalefet ise aksini söyleyecek ve kendi görüş zaviyesi içerisinde de fikirlerini ifade edecekir.
Şahısların görüşlerine hiçbir şey demeye hakkım yok; zaten, onlar, şahısları adına konuşmuşlardır. Bütün bunların hepsini,
siyasetin bir cilvesi ve gereği olarak kabul ettiğimi ifade etmek isterim.
Kanun, küçük hacimli bir kanun olup, komisyondan, şu ana kadar geçen tek kanun tasarısı olduğu için, gündemin 1 inci
sırasında huzurunuza gelmiştir.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Çok mu önemliydi Sayın Bakan?!.
DEVLET BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) – Bu konuda ilave polemikler yaratılmasını da siyasetin gereği ve
cilvesi olarak görüyorum.
Şu anda, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, komisyonlardan geçen tek kanun tasarısı budur; tek tasarı bu olduğu için
de, huzurunuza gelmiştir; ama, bu konuda yapılan polemiklere de, tabiî ki cevap vereceğim. Bu acımasızca iddiaların hiçbirine
katılmadığımızı da ifade etmek isterim; ne ulufe dağıtılmaktadır ne de teessüf edilecek bir tasarıdir.
Cumhuriyet Halk Partisine mensup Sayın Karakaş'ın ifadelerine de cevap vereceğim. "Türkiye'nin daha önemli meselesi yok
muydu?" Vardır tabiî ki. Cumhuriyet hükümeti yalnız bu kanunla mı uğraşmıştır? Hayır.
1991 yılında Anavatan İktidarıyla devredilen Türkiye'de, Türkiye'nin enerji ihtiyacı karşılanmış, üstelik, yurtdışına enerji
satan bir Türkiye'dir; Türkiye, silolarında 8 milyon ton buğdayı olan bir Türkiye'dir; Türkiye dünyanın tarım ürünü ihrac eden, ithal
etmeyen tek ülkesidir ve Hazineden, sosyal güvenlik kuruluşlarının hiçbir tanesine 1 kuruş dahi verilmeyen bir Türkiye'dir.
Kendilerinin de ortak olduğu Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin 1996'da bize bıraktığı Türkiye; elektrik kesintisiyle karşı
karşıya gelen Türkiye'dir, şekerpancarı ithal eden Türkiye'dir, şeker ithal eden Türkiye'dir, buğday ithal eden Türkiye'dir. Üstüne
üstlük, 1996'da 200 trilyon yatırım yapan cumhuriyet hükümeti, dünün basiretsizliği yüzünden, yalnız SSK'ya, bugün, cebinden 250
trilyon veren Türkiye'dir.
İşte, cumhuriyet hükümeti, gelecek asırda Türkiye'yi karanlıkta bırakmamak için, yeni yetişen çocuklarımızın geleceğini
karartmamak için Türkiye'nin enerji meselesiyle uğraşmaktadır. Türkiye'yi, tarım ürünü ithal eden değil, ihrac eden Türkiye haline
getirmek için hazırlık yapmaktadır ve sosyal güvenlik reformu üzerinde hazırlık yapmaktadır. Bunların hepsi teker teker, en kısa
zamanda, Türkiye'nin gündemine, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelecektir. Dolayısıyla, cumhuriyet hükümetinin en
acil meselesi bu değildir. Bu gerçekleri de ifade etmek mecburiyetindeyim.
Değerli arkadaşlarım, bu, o kadar büyültülecek, fırtına kopartılacak bir kanun değildir. Büyükelçilik unvanı, bugün, hâlâ
verilmektedir. Bizim kanunlarımıza göre iki memuriyet istisnaidir; bunlardan biri valilik, biri de büyükelçiliktir. Bunların hiçbirinde
de kriter esası yoktur. Bugün ilgili Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı yan yana gelip imzaları attığı takdirde, sokaktan geçen insanı
dahi alır, vali yapar, büyükelçi yapar. Bizim kanunlarımız buna müsaittir; ama, bugün getirdiğimiz tasarıyla, büyükelçilik payesine
bir kriter getirilmiştir. Yani, mevcut olan kritersizlik kaldırılıp, bir kriter getirilmiştir. Dolayısıyla, burada bir afakilik, burada bir
keyfilik, bir ulufe dağıtılması söz konusu değildir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, biz, bu meseleyi çözerdik, büyükelçilik ünvanını da verirdik. Aynı kanunun özünde 1992 yılında
değişiklik yapılmış ve şu andaki yasalara göre, Başbakan, başmüşavirlerine ve müşavirlerine büyükelçilik ünvanını
verebilmektedir...
İBRAHİM ERTAN YÜLEK (Adana) – Müşavirlere yok mu?..
DEVLET BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) – Başmüşavirlerine...
Ancak, bu tür talepler sıkıştıkça, idareler, buraya, bu sayının artırımı talebiyle gelmişlerdir. 1991'e kadar 15 olan
başmüşavirlik sayısı -bu tip ihtiyaçlardan dolayı Meclise bir kanun tasarısı sevk edilmiş- 25'e çıkarılmıştır. Her ihtiyaç
duyulduğunda 25'i 35'e, 35'i 45'e çıkarırsanız, devleti büyütürsünüz.
Bugünkü yasalara göre, büyükelçilerinize -başmüşavir statüsündeki büyükelçilerinize- büyükelçilik verirsiniz, maaşını da
ödersiniz; ama, 53 üncü Cumhuriyet Hükümeti -Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir hükümetin göstermediği bir kararlılığı göstererek-
Hükümet Programına şunu koymuştur: "Ben, görevim bitene kadar memur ve işçi sayısını donduracağım." 53 tane hükümet
gelmiş; ama, bir tanesi bile bu babayiğitliği gösterememiştir. Yani, şunu demiştir cumhuriyet Hükümeti: "Ben, siyasî bir kadroyla
geldim; ama, görevim müddetince hiçbir partilimi ne ulufe dağıtmak için, ne şu, ne bu paye için devlete almayacağım" Eğer,
cumhuriyet Hükümeti, bu ana felsefeyi Hükümet Programına koymasaydı, o zaman, sizin karşınıza "ben, 15 olan sayıyı 20'ye
çıkarmak istiyorum" diye gelirdi ve o sayıyı da siz verirdiniz.
Değerli arkadaşlarım, Başbakanlık Başmüşavirliği konusunda da, Refah Partili arkadaşımız bir ifade kullandı ve "devlete
hizmet etmiş, yetişmiş, tahsilli, terbiyeli, akıllı adamları, Başbakan alır, bu görevi verir, ondan sonra da büyükelçi yapar" dedi; ama,
unuttuğu bir şey vardı; başmüşavirlik görevi istisnaî görevlerdendir. Bugün, Başbakan, oturur -Cumhurbaşkanı imza atar- istediği
kişiyi, yanına, başdanışman da alır, başmüşavir de alır. Öyleyse, ifade edilen fikir doğru değildir.
Sayın Kâmran İnan, benim partimin mensubudur; kendisi çok sevdiğim, saydığım bir insandır, bugünkü konuşmasına da,
fikirleri itibarıyla saygı duyarım; ama, tavrını, siyasetin bir cilvesi olarak kabul ederim. Konuşmasının içerisinde "yabancı dil
bilmeyen insanları bu görevlere atayacaksınız" cümlesini kullandı. Kendisinde mevcut olan ciddiyetin, devlet ciddiyetinin ve devlete
ciddiyeti getirmek konusundaki kararlılığın kat kat fazlasının benim Genel Başkanımda ve 53 üncü Cumhuriyet Hükümetinin
Başbakanında olduğunu ifade ediyorum. Yabancı dil bilmeyen bir kişiyi, burada, hiç kimse göreve getirmek niyetinde değildir.
maksadımız, Türk devletinin ve Türk milletinin dünya milletler ailesi içerisinde daha saygın yere gelmesinde acaba ne yapabiliriz, ne
adımlar atabiliriz kaygısını gidermektir; temelinde vatan sevgisi vardır, millet sevgisi vardır; ama, keyfilik asla yoktur.
MUKADDER BAŞEĞMEZ (İstanbul) – Üretim yaparsınız, zengin olursunuz, ekonomiyi kuvvetlendirirsiniz...
BAŞKAN – Sayın milletvekili, lütfen...
DEVLET BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, burada, akredite edilen bir büyükelçilik söz
konusu değildir. Dolayısıyla, büyükelçilik payesiyle devleti temsil yetkisi verilmemektedir. Bu kanun tasarısı geçer veya geçmez;
siz, her fikrinizi söylersiniz, ben, onlara bir şey demiyorum; ama, kamuoyunu yanıltmamak lazım. Biz, kimseye devleti temsil yetkisi
vermiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, işin doğrusunu öğrenelim. Bugün, akredite edilmiş Almanya Büyükelçisi Volkan Vural Paris'e giderse,
orada devleti temsil edemez; onun temsil görevi, ancak, Almanya hudutları içerisindedir; Fransa'ya gittiği zaman da devleti temsil
edemez. Dolayısıyla, burada, kaçırılan; burada, ulufe dağıtılan; burada, teessüf edilen bir kanun tasarısı söz konusu değildir.
Bu duygular içerisinde saygılar sunuyor, kanun tasarısına desteğinizi bekliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Komisyon adına, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Biltekin Özdemir; buyurun efendim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gerçekten, Hükümetimizce Komisyonumuza verilen ve Komisyonumuzca da, ülkemizin
uluslararası ilişkilerinde, Türk toplumunda tanınmış, üstün niteliklere ulaşmış ve onun bu birikiminden, belirli bir görev unvanı
tevcih edilerek, belirli süreyle, belirli konularda yararlanma amacını güden bu iyi niyetli düzenlemenin, çeşitli konuşmacı
arkadaşlarım tarafından değerlendirilmesinde bazı endişelerin hâkim olduğunu müşahede etmiş bulunuyoruz.
Şunu başlangıçta ifade edelim; burada, devlet ciddiyetiyle bağdaşmayacak hiçbir unsur ve espri aramamak gerekir. Devletimizi,
burada ifade edildiği şekilde temsil etmeyecek hiçbir kişiye böyle bir unvanın tevcih edilmesini düşünmek de söz konusu değildir;
hele hele, art niyet aramak hakikaten haksızlık olur ve bu konu, Komisyonumuzda da bir alt komisyon oluşturularak, enine boyuna en
iyi şekle getirilmeye ve Hükümetçe önerilen biçimin daha da iyi hale getirilmesine gayret gösterilmiştir. Ancak, burada yapılan bütün
eleştirileri, Plan ve Bütçe Komisyonu olarak büyük bir saygıyla karşılıyoruz. Burada ileri sürülen eleştirileri giderecek biçimde,
daha iyi bir düzenlemenin yapılması konusunda da çalışmanın uygun olacağını mütalaa ediyoruz. Bu nedenle de, bilgilerinize
sunuyorum; bu tasarıyı olgunlaştırmak üzere Plan ve Bütçe Komisyonu olarak, tekrar, üzerinde çalışmak için geri çekiyor; hepinize
saygılar sunuyorum. (RP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özdemir.
Tasarı, Komisyon tarafından, bir defaya mahsus olmak üzere geri çekilmiştir.
2. – Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ve 4 arkadaşının; Millet Meclisi İçtüzüğünün Başlığı ile Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ile İstanbul Milletvekili Emin Kul’un; Gümüşhane
Milletvekili M. Oltan Sungurlu’nun; Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan’ın; İzmir Milletvekili Gencay Gürün ve Bursa
Milletvekili Turhan Tayan’ın; Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin; Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 6 Arkadaşının;
Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün; Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İçel
Milletvekili Oya Araslı’nın ve Hatay Milletvekili Atila Sav’ın; Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/158, 2/30, 2/52, 2/67, 2/89, 2/161, 2/176, 2/177, 2/178, 2/183, 2/204) (S. Sayısı : 13) (1)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasında
yer alan Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ve 4 arkadaşının; Millet Meclisi İçtüzüğünün Başlığı ile Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ile İstanbul Milletvekili Emin Kul'un;
Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu'nun; Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan'ın; İzmir Milletvekili Gencay Gürün ve
Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın; Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli'nin; Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 6 arkadaşının;
Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün'ün; Kayseri Milletvekili Recep Kırış'ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İçel
Milletvekili Oya Araslı'nın ve Hatay Milletvekili Atila Sav'ın; Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun müzakerelerine başlıyoruz.
Komisyon?.. Burada.
Başkanlık temsilcisi Sayın Genç burada.
Hükümet?..
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Tunceli) – Hükümete gerek yok Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım; ancak, daha önce,
Sayın Ömer Faruk Ekinci ve arkadaşlarının bir yoklama talebi var.
Talebinizde ısrarlı mısınız; geri alıyor musunuz?
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Geri alıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmiştir.
Komisyon raporunu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başkanlığınızca, Komisyonumuza; 28.3.1996 tarihinde gönderilen;
İstanbul Milletvekili Emin Kul’un; TBMM İçtüzüğünün 102 nci Maddesinin Sonuna Bir Fıkra Eklenmesi ile 103 üncü
Maddesinin 3 üncü Fıkrasının Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi. (2/30),
Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu’nun; Millet Meclisi İçtüzüğüne Bir Fıkra ve Bir Madde Eklenmesine Dair İçtüzük
Teklifi. (2/52),
Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan’ın; Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük
Teklifi. (2/67),
İzmir Milletvekili Gencay Gürün ve Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın; Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci Maddesine Bir
Bent Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifi. (2/89),
Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ve 4 Arkadaşının; Millet Meclisi İçtüzüğünün Başlığı ile Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifi. (2/158),
Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin; Millet Meclisi İçtüzüğünün 55 inci Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük
Teklifi. (2/161),
3.4.1996 tarihinde gönderilen;
Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 6 Arkadaşının; Millet Meclisi İçtüzüğünün Adının ve Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi. (2/176).
Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 25 inci Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine
Dair İçtüzük Teklifi. (2/177),
Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında Tüzük Teklifi. (2/178),
4.4.1996 tarihinde gönderilen,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İçel Milletvekili Oya Araslı’nın; Millet Meclisi İçtüzüğünün 9 ve 11 inci
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi. (2/183) ve
9.4.1996 tarihinde gönderilen,
Hatay Milletvekili Atila Sav’ın; Millet Meclisi İçtüzüğünün 105 inci Maddesinin Son Fıkrasının Değiştirilmesine Dair
İçtüzük Teklifi (2/204),
3.4.1996 tarihli toplantı gündemine alınmıştır.
Bu toplantıda, komisyonumuzda temsil edilen her siyasi parti grubundan birer üyenin katılması ile kurulan beş kişilik bir alt
komisyonun ilk incelemeyi yapması kararlaştırılmıştır.
Alt Komisyonun raporu, Komisyonumuzun 11 ve 16.4.1996 tarihli toplantılarında görüşülmüştür.
Anayasanın 95 inci maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarını kendi yaptığı İçtüzük hükümlerine göre
yürüteceğini hükme bağlamış, geçici 6 ncı maddesi ise “Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplantı ve çalışmaları için, kendi
İçtüzükleri yapılıncaya kadar, Millet Meclisinin 12 Eylül 1980 tarihinden önce yürürlükte olan İçtüzüğünün, Anayasaya aykırı
olmayan hükümleri uygulanır” hükmünü getirmiştir. Bu hükümler doğrultusunda hazırlanan tekliflerin tümü Komisyonumuzca
değerlendirilmiştir.
Daha sonra, Komisyonumuzun onüç üyesinin, İçtüzüğünün 44 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca istedikleri yeniden
görüşme önergesi 18.4.1996 tarihli toplantı gündemine alınmıştır. Bu toplantıda, 87 nci madde olarak düzenlenen “değişiklik
önergeleri” başlıklı madde ile, “Temel Kanunlar” başlıklı 91 inci madde, Hatay Milletvekili Atila Sav’ın 2/204 sayılı teklifinin
kabulü ile metne eklenen 105 inci maddenin son fıkrasının son cümlesinin metinden çıkartılmasına ilişkin düzenleme, önerge
doğrultusunda yeniden değerlendirilmiştir.
Komisyonumuzca yapılan düzenlemeler aşağıda sunulmuştur.
1 inci madde ile, Anayasa hükümleri ve tek meclis sisteminin gereği olarak İçtüzükte geçen ibare, ifade, kelime ve deyimler
çıkartılmış, değiştirilmiş ve eklenmiştir.
2 nci madde ile İçtüzüğün 5 inci maddesi,
3 üncü madde ile 7 nci maddesi,
4 üncü madde ile 10 uncu maddesi ve
5 inci madde ile 11 inci maddelerinin son fıkrasının ilk cümlesi Anayasaya uygun düzenlenmiştir.
6 ncı madde ile “Başkanın görevleri”ni düzenleyen 14 üncü maddenin 6 ncı bendi, uygulamalar göz önüne alınarak Meclis
Başkanının komisyonları denetlemek görevine, haklı bir neden olmaksızın işlerde birikme olması halinde komisyon başkanını ve
üyelerini uyarma hususunun eklenmesi ile kabul edilmiştir.
7 nci madde ile komisyonları belirleyen 20 nci madde düzenlenmektedir. Komisyonumuz, 2/158 sayılı teklifin metnini
benimsemekle beraber, Sanayi, Ticaret, Tabiî Kaynaklar, Enerji ve Teknoloji Komisyonuna günümüz koşullarında bilime verilen
değeri göz önüne alınarak “Bilim” konusunu da eklemiştir. Ayrıca, komisyonumuz, komisyonların görevlerinin ayrı ayrı madde
metninde sayılmasının uygulamada fayda sağlamayacağını kabul etmiş, teklifin bu maddesine ait gerekçesi benimsendiği için de
buraya aynen aktarmak yerine bu gerekçeye atıfta bulunulmasını da kararlaştırmıştır. Ayrıca, komisyon seçimlerini
tamamladığından bu maddenin ikinci devre komisyon seçimlerinde yürürlüğe girmesi kararlaştırılmış ve yürürlük maddesi de buna
göre düzenlenmiştir.
8 inci madde ile İçtüzüğün 23 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile esas ve tali komisyonlara aynı anda
havale usulü getirilmiş, 37 nci maddede tali komisyonlara on günlük süre tanınmış ve bu süre içinde cevap alınamadığından esas
komisyonun konuyu görüşmesine olanak sağlayarak uygulamada görülen aksamanın giderilmesi amaçlanmıştır.
9 uncu madde ile İçtüzüğün 25 inci maddesi 24 üncü madde olarak; yeni kurulan hükümetin güvenoyu almasından itibaren on
gün içinde iktidar grubu veya gruplarının istemi üzerine komisyonların başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimlerinin
yenilenebilmesine olanak sağlayan bir düzenleme son fıkra olarak eklenerek kabul edilmiştir.
10 uncu madde ile komisyonlarda inceleme süresini düzenleyen 38 inci madde 37 nci madde olarak, 23 üncü maddede yapılan
değişikliğe paralel ve uygulamaya açıklık getirecek şekilde düzenlenmiştir.
11 inci madde ile İçtüzüğün 60 ıncı maddesi 59 uncu madde olarak ve ikinci fıkrasının sonuna eklenen cümle ile Hükümetin
gündemdışı söz talebinde siyasi parti gruplarının yanı sıra grubu bulunmayan milletvekillerinin de konuşabilmesi için bir
milletvekiline söz verilmesi esası getirilerek düzenlenmiştir.
12 nci madde ile İçtüzüğün 79 uncu maddesi 78 inci madde olarak ve son cümlesi değiştirilerek, Bakanlar Kurulunun önceliğini
bir yazı ile açıkça bildirdiği kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülebilmesi esası getirilmiştir.
13 üncü madde ile İçtüzüğün değişiklik önergelerini düzenleyen 88 inci maddesi 87 nci madde olarak, geçmiş uygulamalar
gözönüne alınarak Genel Kurul çalışmalarına rahatlık getirecek şekilde düzenlenmiştir. Teklifin bu maddesine; gerekçesinin
okunmasını isteyen teklif sahibine önergesi hakkında söz verilmemesini düzenleyen bir cümle bu nedenle eklenmiştir.
14 madde ile tek meclis sisteminin gereği olarak “Genel Kurulda yeniden görüşme”yi düzenleyen 89 uncu madde eklenmiştir.
15 inci madde ile İçtüzükte yer almayan ve uygulamada karşılaşılan sıkıntılarını gidermeye yönelik olarak yetki kanunları ile
kanun hükmünde kararnamelerin görüşülme usulünü düzenleyen 90 ıncı madde İçtüzüğe eklenmiştir.
16 ncı madde ile “Temel kanunlar” başlığı altında Medeni Kanun, Ceza Kanunu gibi çok sayıda madde içeren kanunların
bütünüyle veya kapsamlı değişikliğinde özel görüşme usulü getirilebilmesine olanak sağlayan bir düzenleme 91 inci madde olarak
eklenmiştir.
17 nci madde ile İçtüzüğün 91 inci maddesi 93 üncü madde olarak ve son fıkrası ve
18 inci madde ile de 92 nci maddesi 94 üncü madde olarak, Anayasanın 175 inci maddesine uygun ve Anayasa değişiklikleri
sırasında uygulamada karşılaşılan sorunlara açıklık getirecek şekilde değiştirilmiştir.
19 uncu madde ile “soru”yu düzenleyen 94 üncü madde 96 ncı madde olarak düzenlenmiş, bu madde kapsamında
değerlendirilen 95 inci maddeyi İçtüzükten çıkarılmıştır.
20 nci madde ile “sözlü sorunun gündeme alınması ve cevaplandırılmasını” düzenleyen 97 nci madde 2/158 sayılı teklifteki
haliyle benimsenmiş ancak, üç birleşim cevaplandırılmayan sözlü soruların yazılı soruya çevrilmesi esası kabul edilmiştir.
21 inci madde ile “yazılı sorunun cevabı”nı düzenleyen 96 ncı madde 98 inci madde olarak, sürelerin kısaltılması ve sorunun
cevaplandırılmaması halinde durumun Gelen Kâğıtlarda ilan edilmesini öngören düzenlemenin yapılması ile uygulamada
tıkanmaları önleyecek biçimde kabul edilmiştir.
27 nci madde ile İçtüzüğün 103 üncü maddesi 104 üncü madde olarak ve ikinci fıkrasının sonuna araştırma komisyonlarının
çalışma sürelerini kesin belirleyen ve süresi içinde çalışmalarını tamamlamamaları halinde Genel Kurulda görüşme açılmasına
olanak sağlayan düzenlemenin eklenmesi ile kabul edilmiştir.
23 üncü madde ile İçtüzüğün “Gensoru”yu düzenleyen 107 nci maddesi 105 inci madde olarak Anayasanın 99 uncu maddesine
uygun biçimde kabul edilmiştir.
24 üncü madde ile çift meclis sisteminde Millet Meclisi İçtüzüğünde yer almayan “Meclis Soruşturması ve Yüce Divana Sevk”
başlığı altında BEŞİNCİ BÖLÜM olarak 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112 ve 113 üncü maddeler İçtüzüğe eklenmiştir.
25 inci madde ile yukarıda anılan nedenle İçtüzükte yer almayan “Dilekçelerin İncelenmesi ve Karara Bağlanması Esas ve
Usulleri” başlığı altında YEDİNCİ KISIM olarak 114, 115, 116, 117, 118 ve 119 uncu maddeler eklenmiştir.
26 ncı madde olarak “Cumhurbaşkanı Seçimi, Güven İstemi, Olağanüstü Yönetim Usulleri ve Silahlı Kuvvetlerle İlgili
Kararlar” başlığı altında SEKİZİNCİ KISIM olarak 120, 121, 125, 126, 127, 128 ve 129 uncu maddeler eklenmiş, bu bölümde
yer alması uygun görülen 104, 105 ve 106 ncı maddeler 122, 123 ve 124 üncü maddeler olarak eklenmiştir.
27 nci madde ile DOKUZUNCU KISIM’da “üyeliğin düşmesi” başlığı altında 112, 113 ve 114 üncü maddeler Anayasanın 84
üncü maddesinde yapılan değişikliğe uygun olarak ve 134, 135, 136 ve 137 nci maddeler olarak kabul edilmiştir.
Komisyonumuz, yapılan tüm bu değişiklikler sonucu kısım ve bölüm numaralarını da teselsül ettirmiştir.
29 ve 30 uncu maddelerde de yürürlük ve yürütme hükümleri düzenlenmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.
Başkan Başkanvekili
Metin Emiroğlu Ahmet İyimaya
Malatya Amasya
Söz hakkım saklıdır
Sözcü Üye
Nejat Arseven Uğur Aksöz
Ankara Adana
Üye Üye
Cemil Erhan Mehmet Altınsoy
Ağrı Aksaray
Söz hakkım mahfuzdur
Üye Üye
M. Seyfi Oktay Lütfü Esengün
Ankara Erzurum
İmzada bulunamadı (Karşı oyu ekli) Muhalifim
Üye Üye
Atila Sav Süleyman Arif Emre
Hatay İstanbul
Karşı oyumu verdim Muhalifim
Üye Üye
M. Ali Şahin Işın Çelebi
İstanbul İzmir
Muhalifim Söz hakkım saklı
Üye Üye
Ahmet Dökülmez Sümer Oral
K. Maraş Manisa
Muhalifim
Üye Üye
Abdülkadir Baş Ergun Özkan
Nevşehir Niğde
Söz hakkım saklıdır
Üye Üye
İhsan Çabuk Metin Bostancıoğlu
Ordu Sinop
Üye Üye
M. Fevzi Şıhanlıoğlu Hikmet Sami Türk
Şanlıurfa Trabzon
Karşı oy yazım eklidir
Üye
Mahmut Yılbaş
Van

KARŞIOY YAZISI
(İçtüzüğün 105 inci maddesi değişikliği)
İçtüzüğün 105 inci maddesinin son fıkrasının son cümlesi “güvenoyu verenlerin sayısı, güvensizlik oyu verenlerden fazla ise
Bakanlar Kurulu güven almış olur” hükmünü koymaktadır.
Bu kural Anayasanın 96 ncı maddesine aykırıdır. Çünkü Anayasanın 96 ncı maddesi “... Türkiye Büyük Millet Meclisi üye
tamsayısının üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak, karar yeter sayısı hiçbir şekilde
üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz” demektedir.
Bu bir ilke kuralıdır. Anayasada tersine bir hüküm yoksa bütün kararlarda bu yeter sayı uygulanır. Bu sayıyı sağlamayan
oylama ile karar alınmış olamaz.
Anayasada özel nitelikli çoğunluk gerektiren çeşitli maddeler vardır. Örneğin 99 ve 111 inci maddelerde güvensizlik oyu için üye
tam sayısının salt çoğunluğu aramaktadır. Ayrıca 84 üncü madede salt çoğunluk; 94 ve 102 nci maddelerde seçim için özel
çoğunluk aranmaktadır.
Anayasanın 110 uncu maddesinin son fıkrasında güvenoyu için özel bir oylama ve yetersayı öngörülmemiştir. Bu durumda
uygulanacak kural 96 ncı maddedeki hükümdür.
İçtüzüğün 105 inci maddesinin son fıkrasında “güven oylaması açık oyla genel hükümlere göre yapılır” denmektedir.
Buradaki genel hüküm Anayasanın 100 üncü maddesinin delâletiyle 96 ncı maddenin uygulanmasını gerektirir.
Bu durumda İçtüzüğün 105 inci maddesinin son fıkrasının son iki tümcesi birbiriyle çelişmektedir.
Anayasanın Geçici 6 ncı Maddesi “... yürürlükte olan İçtüzüğün Anayasaya aykırı olmayan hükümleri uygulanır” demektedir.
Bu hükme göre esasen İçtüzüğün 105 inci maddesinin son fıkrasının son tümcesi Anayasaya aykırılığı nedeniyle mülgadır,
yürürlükten kalkmıştır.
Anayasa Komisyonu önce bu yoldaki kanun teklifimizi kabul ederek, anılan cümlenin metinden çıkarılması suretiyle İçtüzüğün
değiştirilmesini benimsemiştir.
Daha sonra görüşmelerin yinelenmesi (tekrir-i müzakere) istemi üzerine İçtüzüğe uygun olmayan bir usulle komisyon yeniden
toplantıya çağrılmış ve konu yeniden görüşmeye açılmıştır. Yapılan oylamada, çağrı usulü İçtüzüğe aykırı olduğu gibi işin
esası bakımından da Komisyonun 105 inci maddeyle ilgili kararı da yukarıda belirtilen nedenlerle Anayasaya aykırı
bulunduğundan çoğunluğun görüşüne karşıyız ve Genel Kurulda söz ve oy hakkımızı saklı tutuyoruz.
18.4.1996
Atila Sav Seyfi Oktay
Hatay Ankara
KARŞIOY YAZISI
Anayasanın 68 inci maddesinde siyasî partilerin demokratik yaşamın vazgeçilmez unsurları olduğunu; 94 üncü maddesinde
siyasal parti gruplarının Başkanlık Divanına üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak yolda düzenleneceğini belirtmiştir. Bu
hükümler doğrultusunda siyasal parti gruplarına en az birer başkanvekilliği sağlayacak bir düzenleme yapılmasının İçtüzüğün
Anayasayla uyumunun gerçekleştirilmesini sağlayacaktır.
Bu nedenle 9 uncu maddeye “... Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca kabul edilecek sayıda başkanvekilliği, idare
amirliği ve kâtip üyeden kurulur” ibaresinin konmasını; 11 inci maddenin ikinci fıkrasına da “her siyasî parti grubuna en az birer
başkanvekilliği verilecek biçimde değiştirilmesi görüşündeyim. Bu nedenle çoğunluğa katılmıyor; karşı oy kullanıyorum.
Atila Sav
Hatay
KARŞIOY YAZISI
Anayasa Komisyonunun kabul ettiği İçtüzük Teklifi metninde yer alan bazı düzenlemelerin aşağıda kısaca açıklanan
nedenlerle yerinde ve/veya Anayasaya uygun olmadığı düşüncesindeyim.
1. Madde 7. – Bu madde ile değiştirilen Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci maddesiyle Dışişleri ve Millî Savunma
Komisyonlarının birleştirilmesi, her iki komisyonun asıl görev alanlarının farklılığı nedeniyle yerinde olmamıştır. Aynı biçimde
Çevre ve Turizm Komisyonu ile Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun da ayrı birer komisyon durumuna getirilmesi, konularının
önemi bakımından yararlı olacaktır.
2. Madde 15. – Bu madde ile Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen yeni 90 ıncı maddenin IV üncü fıkra 1 inci yarı cümlesinin
“Kanun hükmünde kararnameler, -varsa- sonraki değişiklikleriyle birleştirilerek bütünüyle görüşülür;...” biçiminde düzeltilmesi,
fıkranın anlamı üzerinde herhangi bir duraksamaya yer verilmemesi bakımından uygun olacaktır.
3. Madde 19. – Bu madde ile Millet Meclisi İçtüzüğünün “Sorulamayacak konular” kenar başlıklı 95 inci maddesinin
kaldırılması yerinde olmamıştır. Başkanlıkça kabul edilmeyecek soruların İçtüzükte belirtilmesinde yarar vardır. Nitekim 25 inci
madde ile eklenen yeni 115 inci maddede Dilekçe Komisyonunda görüşülemeyecek konuların Başkanlık Divanınca ayrılması
öngörülmüştür.
4. Madde 24. – Bu madde ile Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen yeni 111 inci maddenin IV üncü fıkrasının başlangıcındaki
“Komisyonun, Yüce Divana sevkedilmesi yönündeki...” ibaresi, yanlış anlamaya meydan verilmemesi için “Komisyonun Yüce
Divana sevk yönündeki...” biçiminde düzeltilmelidir.
5. Madde 26. – a) Bu madde ile Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen yeni 125 inci maddenin III üncü fıkrasında Türkiye Büyük
Millet Meclisince onaylanan olağanüstü halin kaldırılması veya süresinin kısaltılması yolunda siyasî parti grupları veya en az yirmi
milletvekilince verilecek önergeler üzerine yapılacak işlemler gösterilmektedir. Yine 26 ncı madde ile İçtüzüğe eklenen yeni 126
ncı maddenin II nci fıkrasına göre aynı düzenleme, sıkıyönetim kararları hakkında da uygulanacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısı İçtüzüğünün “Sıkıyönetimle ilgili” 26 ncı maddesinden alınan bu
düzenleme, olağanüstü hal veya sıkıyönetim kararları, sürelerinin kısaltılması veya uzatılması yönündeki önergelerle birlikte
Mecliste görüşülerek onaylandıktan sonra aynı konunun sürekli olarak tartışmaya açık tutulmasında yarar yoktur. Kaldı ki Türkiye
Büyük Millet Meclisince onaylanan olağanüstü hal veya sıkıyönetimin Bakanlar Kurulunun istemi üzerine kaldırılması veya
süresinin değiştirilmesi, yeni 126 ncı maddenin IV üncü fıkrasında düzenlenmiş bulunmaktadır.
Öte yandan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısı İçtüzüğünün 26 ncı maddesinin I inci fıkra 2 nci cümlesinde
düzenlenen uzatma istemlerinin yeni 125 inci maddenin IV üncü fıkrasında sürenin değiştirilmesi ve olağanüstü hal veya
sıkıyönetimin kaldırılması istemleriyle birlikte düzenlenmesi sonucunda II ve III üncü fıkralarda I inci fıkraya yapılan
yollamalardaki “veya istemde” ve “veya istemler” ibareleri, anlamlarını yitirmiş bulunmaktadır.
b) Yine 26 ncı madde ile Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen yeni 128 ve 129 uncu maddelerde, Anayasanın 92 nci maddesi
uyarınca savaş hali ilanı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi veya yabancı Silahlı Kuvvetlerin Türkiye’de
bulunmasına belli bir süre için izin verme kararlarının “Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğu ile”
alınacağı hükme bağlanmıştır. Oysa Anayasanın 92 nci maddesinde herhangi bir karar yetersayısı öngörülmediği için; bu
konularda Anayasanın 96 ncı maddesindeki genel toplantı ve karar yetersayıları, uygulama alanı bulacaktır. Dolayısıyla bu
yetersayıların İçtüzüğe eklenen yeni 128 ve 129 uncu maddelerle Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısı üzerinden hesaplanan
bir salt çoğunluğa yükseltilmesi, Anayasaya aykırıdır.
Kaldı ki ülke savunması için bazı durumlarda süratle alınması gerekebilecek bu kararların zorlaştırılmasında yarar yoktur.
Kayda değer ki, yeni 128 ve 129 uncu maddelere kaynaklık eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısı İçtüzüğünün 24
ve 25 inci maddelerinde de herhangi bir karar yetersayısı öngörülmemiş; konu, 1982 Anayasasının 96 ncı maddesine tekabül eden
1961 Anayasasının 86 ncı maddesine bırakılmıştır.
6. Madde 27. – Bu madde ile Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen yeni 134 üncü madde, burada sıralanan üyeliğin düşmesi
nedenleri zaten 135-137 nci maddelerinde ayrı ayrı düzenlendiği için gereksizdir. O nedenle doğrudan doğruya hiçbir hüküm
getirmeyen, sadece uygulanacak hükümler için izleyen maddelere yollama yapan böyle bir maddenin İçtüzükten çıkarılması uygun
olacaktır.
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk
Trabzon

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasa Komisyonu raporu ve karşı oy yazılarının okunması tamamlanmıştır.
Şimdi, teklifin tümü üzerinde görüşmeye başlayacağız; ancak, daha önce, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Sayın
Önder Sav'ın bir başvurusu var. Sayın Sav, "görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüyle ilgili tekliflere ilişkin
rapor ve metin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk kez bugünkü gündemine girmiştir; pek çok Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesine
yeni dağıtılmıştır; üyelerin hazırlık yapmasına olanak tanınmamıştır; İçtüzüğün 53 üncü maddesindeki süreye uyulmamış ve bir
usul hatası yapılmıştır" diyor.
Ancak, dağıtılmış olan gündemin 14 üncü sayfasına bakılırsa, bu İçtüzük teklifinin dağıtımının 6.5.1996 tarihinde
yapıldığını, dolayısıyla, bugün ayın 8'i olduğuna göre, İçtüzüğümüzün 53 üncü maddesindeki 48 saatlik sürenin tamamlanmış
olduğunu ve bu çerçevede, Başkanlığın bir usul hatasının bulunmadığını beyan ediyor ve teklifin tümü üzerindeki görüşmelere
geçiyorum...
AYDIN GÜVEN GÜRKAN (İzmir) – Sayın Başkan, yerimden, sizin sözünüzle ilgili bir cümle söyleyebilir miyim...
BAŞKAN – Buyurun.
AYDIN GÜVEN GÜRKAN (İzmir) – Maalesef, Meclisin Arşiv Bölümü; yani, bu görevi yapan, dağıtım görevini yapan Arşiv
Bölümü düzenli bir biçimde çalışmıyor. Bu, hiç kimseye ayın 6'sında gelmemiştir. Her seferinde dağıttıklarını iddia ediyorlar;
ama, hiçbir biçimde fiilî dağıtım yapmıyorlar.
Takdirlerinize arz ediyorum.
ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, ben Grup Başkanvekiliyim, ama daha önce elime geçmedi; burada dağıtıldı. Tabiî,
sizin sözünüze itibar etmek durumundayım.
BAŞKAN – Şimdi, Arşiv Bölümünün dağıtımında herhangi bir sorun varsa bunu değerlendireceğiz; ama, şu an, 48 saatlik süre
dolduğu için görüşmelere geçmek zorundayız.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Lütfen, artık tartışmayalım.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Yoklama yapalım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Bu safhada yoklama yapamayız efendim; çünkü, şu anda oylama yapmıyoruz; ancak, istenirse, oylama sırasında
yapabiliriz.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın İyimaya; buyurun.
DYP GRUBU ADINA AHMET İYİMAYA (Amasya) – Değerli Başkan, Parlamentonun değerli üyeleri; Doğru Yol Partisi
adına, İçtüzük Değişikliği Teklifi üzerindeki görüşlerimizi arz etmek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle, hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli Başkan, İçtüzük, gerçekten, Parlamentonun sağlıklı çalışmasını sağlayan temel kurallar düzenidir. Onun için,
İçtüzüğe, kimi anayasa hukukçuları, açıkça "sessiz anayasa" adını vermişlerdir. Peşinen belirtelim ki, önümüzde kurallaştırmaya
çalıştığımız, oluşturmaya çalıştığımız İçtüzük metni, bu Parlamentonun iç faaliyetlerini, iç düzenini tamamıyla radikal
parlamento (parlamenter radikalizm) ilkesini gerçekleştirecek bütünselliğe, kümülatif bir yapıya sahip değildir. Esasen, bunun böyle
olduğunu gerekçeden rahatlıkla anlıyoruz.
Bir defa, Parlamentonun tarihî gelişimi içerisinde ulaştığı seviyesine uygun mükemmel bir kodifikasyona gidebilmemiz için
yapılması zorunlu önemli çalışmalar vardır ki, bu çalışmalar, bu kuralların hazırlanması sırasında esirgenmiştir denebilir.
Gerçekten, 1876 yılından bu yana hukukî varlığını önemli değişikliklerle aşağı yukarı devam ettirmekte olan bu kurallar düzenini
sağlıklı temele oturtabilmemiz için, Parlamentonun teamüllerinin, Parlamentonun şu ana kadar yaşadığı problemlerin arşiv
deposundan çıkarılıp bir kural düzenine gidilmesi gerekirdi, mukayeseli hukuk verilerinden yararlanılması gerekirdi -azamî ölçüde
değil ama asgarî ölçüde yararlanılmıştır- parlamento hukukuyla ilgili bilimsel verilerin ortaya konması, derlenmesi, ondan sonra
kural düzenine gidilmesi gerekirdi; bu, yapılmamıştır. Anayasa Mahkememizin bu konularda cidden önemli kararları vardır;
bunların derlenip, buradaki düşüncelerin Parlamentonun süzgecinden geçirilerek kural düzenine gidilmesi gerekirdi; bu,
yapılmamıştır.
Aslında, şu anda, Yüce Heyetin, Yüce Parlamentonun, bu kural düzeniyle yapmakta olduğu faaliyetin temelinde, 1982
Anayasasının geçici 6 ncı maddesinde öngörülen geçiş hükmünün gereğini yerine getirmek ve gözlenebilen tıkanıklıkları ortadan
kaldırabilmek hususu vardır. Gerçekten, bu çalışmada, tatillerle ilgili, ara verme ve tatilde çağrıyla ilgili, başkanlık seçimiyle ilgili,
divanın oluşturulmasıyla, yetki kanunu ve kanun hükmünde kararnamelerle, cumhurbaşkanlığı seçimiyle, olağanüstü haller
rejimiyle, milletvekilliğinin sona ermesi ve Meclis soruşturmasıyla ilgili bölümler, tamamen, Anayasamızda tanzim edilmiş yatay
normların İçtüzüğe intikali, yani anayasal rehabilitasyon ve anayasaya uygunluğa yönelik bir çalışma olarak görülmektedir.
Değerli Başkanım, değerli arkadaşlar; memnuniyetle belirtmek zorundayız ki, bu İçtüzük değişikliği teklifinde, önceki
çalışmalarda gözlenen kimi tıkanıklıkları giderici; yani, yasama ekonomisi ilkesini, prensibini gözetici düzenlemeler de vardır.
Gerçekten, komisyonların çalışması, komisyonlara hep birlikte havale yapılması gibi kurallar, bir de değişiklik önergeleriyle ilgili
getirilen yeni ilkeler, bu prensibe yönelik olup, obstrüksiyonları da engellemeleri de önleyici içerik taşımaktadır.
Bence, bu İçtüzük değişikliği teklifinin en büyük iki özelliği, iki yeniliği vardır. Birincisi, başka kanunlarla yapılması gereken
düzenlemelerin ilgisiz kanunlara monte edilmesi yoluyla hukuk kuralı üretmenin, kanun yapmanın yasaklanmasıdır. Sözgelimi, bir
bütçe kanununa ilgisiz bir kanun eklenmesi, bir trafik kanununa, diyelim ki, bir gayri menkul hukukuna taalluk eden bir kanun
eklenmesi, bu düzenlemeyle açıkça yasaklanmaktadır ki, bu, yasama tekniğinin ve yasama sanatının en belirgin ilkesinin buraya
girmiş olması, çok memnuniyet vericidir, sevindiricidir.
Değerli arkadaşlarım, ikinci bir yenilik -bu, aşağı yukarı bütün çağdaş parlamentoların iç çalışma, iç düzen faaliyetlerinde
vardır- temel kanunlarla ilgili olarak, Meclisteki görüşmeler için, her kanunun niteliğine göre, özel görüşme ve özel oylama,
müzakere usullerinin benimsenebilmiş olması; yani, usul ve şekil serbestisinin tanınmış olmasıdır. Gerçekten, Parlamento dışında
bilimsel komisyonlar oluşturuluyor, medenî kanun hazırlanıyor, ceza kanunu hazırlanıyor; iki yıllık, üç yıllık, dört yıllık
faaliyet... Böylesi ciddî bir çalışmanın, Parlamentonun şu düzeni içerisinde, bir senede, iki senede buradan geçirilmesi mümkün
değil.
İşte, bu gibi temel kanunların, kapsamlı veya temelden değiştirilmesini veya yeniden inşaını öngören yasama çalışmalarında,
temel kanun inşalarında, Parlamento, Danışma Kurulunun oybirliğiyle alacağı usul içerisinde, seri şekilde bu çalışmaları
kanunlaştıracaktır ki, Parlamentonun bu yapısı içerisinde, bu kural, gerçekten bir reform kural olarak kabul edilmelidir; Alman
tüzüğünde çok önceleri benimsenmiştir; bizde, gecikmiş bir kabul olarak görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, şunu peşinen söyleyeyim -ki, Partimin görüşü de o doğrultudadır- bu Parlamento, ciddî bir İçtüzük
çalışmasına girmelidir, başlamalıdır; İçtüzüğün şu kısmî değişikliğiyle yetinilmemesi gerekir. İçtüzük hilelerini, obstrüksiyonları
(engellemeleri) önleyici, deontolojiyi, müzakere ahlakını, adabını ortaya koyucu; muhalefetin de katılmasını sağlayan, bir sanat
değerinde, hukuk kuralını inşa eden, kümülatif bir içtüzük düzenlemesi şarttır; bunun asgarî şartı, parlamento hukukundan
faydalanmaktır, onun ilmî inşaından faydalanmaktır, mukayeseli hukuk verilerinden faydalanmaktır Daimî bir komisyonun
ihdasıyla, bu dönemde böyle bir çalışmanın yapılabileceğini düşünmekteyiz. Bu çalışmanın -zannediyorum, bu yasama
döneminde, şu anda sıra itibariyle ikinci faaliyettir- memleketimize, milletimize, evvela Parlamentomuza hayırlı uğurlu olmasını
diler, hepinize gönülden saygılar sunarım efendim. (DYP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İyimaya.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Oya Araslı; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır Sayın Araslı.
CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, değerli üyeler; sizleri saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak
isterim.
İçtüzüklerin, parlamentolu rejimlerdeki yeri çok önemlidir. Parlamentoların bütün çalışmaları içtüzük hükümleri tarafından
düzenlenir ve bu nitelikleri itibariyle içtüzükler, bir tür, anayasa muamelesi ve saygısı görürler.
Bizim Anayasamız, 95 inci maddesinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını, kendi yaptığı İçtüzük hükümlerine göre
yürütür" der. Ama, bizim Parlamentomuz, 1982 Anayasası hükümlerine dayalı olarak henüz bir içtüzük ortaya çıkaramamıştır.
Anayasamızın, 1982 yılında yürürlüğe girdiğinden bugüne kadar bu konuda birtakım denemeler yapılmıştır; ama, ne yazık ki
hiçbirisi, 1982 Anayasası hükümlerine dayalı bir içtüzüğü yürürlüğe koyma noktasına gelememiştir. Bu durum, birçok sakıncaların
ve birçok sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Çünkü, Anayasamızın geçici 6 ncı maddesindeki Türkiye Büyük Millet
Meclisinin toplantı ve çalışmaları için, kendi içtüzükleri yapılıncaya kadar, Millet Meclisinin, 12 Eylül 1980 tarihinden önce
yürürlükte olan İçtüzüğünün, Anayasaya aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı doğrultusundaki düzenlemesine dayalı olarak
işlem yapılmaktadır. 1980 öncesindeki Anayasanın getirdiği hükümlere dayalı olarak yapılmış bir İçtüzüğün, ondan tamamen ayrı
bir felsefeye dayalı olarak şekillenmiş bulunan 1982 Anayasası doğrultusunda çalışmalar yapan bir Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gereksinimlerine hiçbir şekilde ve sağlıklı yolda yardımcı olamayacağı açıktır. Bu durum, bir an önce yeni bir içtüzük yapma
yükümlülüğü ve görevi ile Türkiye Büyük Millet Meclisini karşı karşıya bırakmaktadır. Dileriz ki, bundan önceki Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulları gibi, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu da, bu konuda birtakım girişimlerde bulunan,
ama, bunu son noktaya ulaştıramayan bir konuma düşmez; çünkü, 1982 Anayasası ilkelerine dayalı bir içtüzük yapmak, gerçekten
çok önemli bir görev olarak omuzlarımızdadır. Bu görev sorumluluğu içerisinde, bir İçtüzük önerisi, bir İçtüzük değişikliği önerisi
paketi hazırlanmıştır; ama, hemen söyleyelim ki, İçtüzükle ilgili sorunları gidermek için takip edilecek en uygun, en ideal yol,
olması gereken, İçtüzüğün bütünüyle ele alınıp, bütünüyle bugünün ihtiyaçlarına uygun çözümler halinde ortaya çıkarılmasıdır.
Ne yazık ki, biraz önce de söylediğim gibi, bu, çok uzun zaman alan bir faaliyettir ve bundan önceki girişimlerin, istenen çabuklukla
sonuca ulaştırılamaması, bu yolun ilk adımda denenmesinden, bu değişiklik önerisi sahiplerini alıkoymuştur.
Acilen çözümlenmesi gereken birtakım sorunlar vardır. Halen yürürlükte bulunan İçtüzük, daha doğrusu, 1982 Anayasasından
önce, 1961 Anayasasının esaslarına göre çıkarılmış olan İçtüzük, bazı hükümleri bakımından, Anayasayla çelişki halindedir. Bu
çelişkilerin giderilmesi lazımdır.
Bu İçtüzükte, tek meclis esasına dayalı olan Meclisimizin birtakım gereksinimlerini karşılayamayacak hükümler mevcuttur;
çünkü, 1980 öncesinin İçtüzüğü, çift meclis esasına dayalı olarak şekillendirilmiştir ve çift meclisten birine verilen yetkiler, bazen,
diğerinde olmamaktadır; Millet Meclisinin sahip olmadığı birtakım yetkiler Cumhuriyet Senatosundadır veya birtakım yetkileri
Cumhuriyet Senatosu, Millet Meclisiyle birlikte kullanmaktadır ve düzenlemeler bunlara dayalı olarak şekillenmiştir. Bu tür
düzenlemelerin de, 1982 Anayasası çerçevesinde, günümüzün ihtiyaçlarına cevap veremeyeceği ortadadır.
Birkısım düzenlemeler ise, ağır aksak işleyen bir Parlamento yapısının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Halbuki,
günümüzde, sorunlar süratle Parlamentonun karşısına çıkmaktadır ve bunların başarılı bir şekilde çözümlenebilmesi için, aynı
süratle hareket edilmesi gerekmektedir. Bu süratin de, ilk önce, yasa önerilerinin, yasa tekliflerinin ilk görüşüldüğü yer olan
komisyonlarda kendisini göstermesi söz konusu olmaktadır.
İşte, bütün bu ihtiyaçlar, ortaya çıkan bütün bu sakıncalı durumlar, bütünüyle olmasa bile, acilen çözümlenmesi gereken
birtakım konularda, bir İçtüzük değişikliğini gündeme getirmek ihtiyacını ortaya koymuştur. Şu anda, değerli milletvekillerimizin
karşısına çıkmış olan İçtüzük değişikliğine ilişkin öneri, bu düşüncelerle şekillendirilmiştir; ama, sözlerimin başında da
söylediğim gibi, birtakım güncel gereksinimlerimizi, bu İçtüzük değişikliği önerisi paketiyle çözümledikten sonra, İçtüzük
konusunu bir kenara atmak, çok büyük hata olacaktır. İçtüzüğün, bütünüyle yeniden ele alınması, bu Meclisin öncelikli
görevlerinden biri olmalıdır; mutlaka olmalıdır ve bu İçtüzüğe hâkim olacak felsefe doğrultusunda, Yüce Meclisimizin üzerinde
anlaştığı ilkeler doğrultusunda, İçtüzüğün bütün hükümlerinin ele alınması gerekmektedir. Önümüze gelen teklif, sadece, acilen
çözüm getiren bir tekliftir; bunun arkasından, İçtüzüğün bütünü, üzerinde ortaklaşa anlaştığımız bir anlayış çerçevesinde yeniden
ele alınmalı ve yeniden şekillendirilmelidir. Bu konuda, Yüce Meclisimizin, bundan önce yapılan, fakat, başarı noktasına
ulaşmayan çalışmaların akıbetine uğramayan ve Türkiye Büyük Millet Meclisini gerçekten ferahlatacak bir İçtüzük ortaya koymak
suretiyle çalışmalarını noktalayacağına olan güvencim içerisinde, sizleri saygıyla selamlayarak, sözlerime son veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Araslı.
Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Abdülkadir Baş; buyurun.
Sayın Baş, süreniz 20 dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA ABDÜLKADİR BAŞ (Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzük değişikliği teklifiyle
ilgili, Grubum adına görüşlerimi açıklamak üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.
Parlamento içtüzükleri, kısaca, parlamentoların çalışmalarını tanzim eden metinler şeklinde tarif edilebilir; yani,
parlamentonun toplanmasını, gündemini, gündemdeki mevzuların müzakere edilip karara bağlanma yollarını ve anayasanın
parlamentoya verdiği diğer görevleri ifa yollarını ve şekillerini gösteren metinlerdir. Anayasalar, genel kaideleri koyarlar; bunların
uygulanması kanunlarla düzenlenir. Konu parlamentoya ait ise, bunun uygulanmasını da içtüzükler gösterirler.
Anayasamızın 95 inci maddesi "Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını, kendi yaptığı İçtüzük hükümlerine göre
yürütür.
İçtüzük hükümleri, siyasî parti gruplarının, Meclisin bütün faaliyetlerine kuvvetleri oranında katılmalarını sağlayacak yolda
düzenlenir" hükmünü amirdir. İçtüzüklerin Anayasaya aykırı olmayacağı, kabul edilen bir esas olmakla birlikte, bu husus Türk
hukuk mevzuatında ayrıca tanzim edilmiştir. Özellikle, 1957 yılında değiştirilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Dahilî
Nizamnamesinin memleketimizin siyasî hayatında oynadığı roller sebebiyle, İçtüzüklerin Anayasaya aykırı olmaması için,
Anayasa Mahkemesinin kontrol yetkisi temin edilmiştir. Böylece, içtüzükler yoluyla Anayasanın müsaade etmediği sonuçlara
varılması engellenmek istenmiştir.
İçtüzüklerin, bir devletin siyasî hayatında oynadığı rol, ilk anda çok defa dikkate alınmaz ve küçümsenirse de, uygulamada
öyle olmadığı, parlamentonun, devlet ve anayasa tarafından kendisine tanınan fonksiyonlarını ifa etmesini sağlayan, garanti eden
metinler olduğu görülmektedir. Öyleki, anayasadaki hükümler, parlamento elinde bu suretle bir mana ifade etmiş olacaktır. Yasama
meclisi içtüzükleri, yalnız parlamento içi faaliyetlerde değil, o ülkenin siyasî hayatının gelişme şekil ve istikametinde de büyük rol
oynarlar.
Anayasada, meclislerin çalışmalarına ait düzenlenmiş genel hükümler, ancak içtüzükler yoluyla tatbik edilebilmektedir; çünkü,
içtüzük hükümleri, anayasa hükümlerine nazaran daha ayrıntılı ve somut hadiselere kolayca uydurulabilen hükümlerdir.
1957 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Dahilî Nizamnamesinde yapılan değişiklik, o zamanki parlamento içi ve dışı
faaliyetlere son derece etkili olmuş ve hatta 27 Mayıs 1960 hareketinin sebeplerinden biri olduğu da hukukçular tarafından ileri
sürülmüştür.
İçtüzüklerin, siyasî partiler açısından da önemleri küçümsenemez. Siyasî partiler, parlamento içi faaliyetlerini içtüzüğe göre
uyarlamak zorunda olduklarından, bu hükümlere son derece dikkat ederler ve ondan azamî istifadeyi temin etmek için gayret sarf
ederler. Bu nedenle, içtüzüklerin, siyasî partiler bakımından, hedeflerine ulaşmak için önemli bir güç olduğu, yapılan küçük bir
değişikliğin bazen çok büyük sonuçlar doğurduğu gerek ülkemizde gerekse yabancı ülkelerde görülmüştür.
İçtüzüklerin önemini ve mahiyetini kısaca belirttikten sonra, onüç yıldır Parlamentonun gündemini işgal eden ve her yasama
döneminde ele alındığı halde bir türlü sonuçlandırılamayan İçtüzük değişikliği teklifine ilişkin görüşleri şu şekilde ifade
edebiliriz:
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına hız ve etkinlik kazandıracak, Anayasaya uygun, çağdaş
bir içtüzük düzenlemesine ihtiyaç olduğu, tüm siyasî partilerin ortak görüşü olarak ortaya çıkmıştır. Buna rağmen, önceki yasama
döneminde, bu hususla ilgili yapılan çalışmalar ve hazırlanan içtüzük değişikliği teklifleri, maalesef, sonuçlandırılamamıştır.
Diğer taraftan, oniki yılı aşkın bir süredir, kendi İçtüzüğünü dahi Anayasaya uygun hale getirememiş bir Meclisin görüntüsü,
kamuoyu nezdinde müspet değerlendirilmemektedir. Bu açıdan, konunun daha gerçekçi bir yaklaşımla ele alınarak, mevcut
içtüzüğün, Anayasa ile çelişen maddeleri yanında, değiştirilmesinde zaruret görülen ve Anayasa değişikliğini gerektirmeyen bazı
maddelerinin değiştirilmesine yönelik kısmî bir değişiklik teklifinin öncelikle ele alınarak sonuçlandırılmasının daha gerçekçi bir
çözüm olacağı düşünülmüştür. Bu nedenle hazırlanan ve Anayasa Komisyonuna havale edilen tüm teklifler değerlendirilmiş,
partilerarası komisyonun kabul ettiği metin esas alınarak bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre Anayasa gereği olan değişiklikler
yapılmaktadır. Çift meclis sisteminde, birleşik toplantı içtüzüğünde yer alan meclis soruşturması ve Yüce Divana sevk,
cumhurbaşkanının seçimi ve andiçmesi, savaş hali ilanı ve Silahlı Kuvvetlerle ilgili kararlara ait hükümler Anayasaya uygun
biçimde düzenlenmiştir. Çift meclis sisteminde, karma kurulan komisyonlar ile kanunla kurulan komisyonlar ilgili maddeye
alınmıştır. Millet Meclisi İçtüzüğünün yerleşmiş, müesseseleşmiş ve alışılmış kuralları korunurken, çalışmalarda tıkanıklığa
yol açan hususlarda bazı düzenlemeler de yapılmıştır.
Meclis Başkanına, işlerde birikme olması halinde, komisyon başkan ve üyelerini uyarma ve durumu Genel Kurula bildirme
görevi verilmiştir. Esas ve tali komisyonlara aynı anda havale usulü getirilmiş, tali komisyonlara 10 günlük süre tanınmış ve bu süre
içinde cevap alınamadığında, esas komisyonun konuyu görüşmesine olanak sağlanmıştır.
Yeni kurulan bir hükümetin güvenoyu almasından itibaren 10 gün içinde iktidar grubu veya gruplarının istemi üzerine komisyon
başkanı, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçiminin yenilenmesine dair bir düzenleme yapılmıştır. Hükümetin gündemdışı söz
talebinde, siyasî parti gruplarının yanı sıra, grubu bulunmayan milletvekillerinin de konuşabilmesi için bir milletvekiline söz
verilmesi esası getirilmiştir.
Genel Kurulda yeniden görüşme, yetki kanunları ve kanun hükmünde kararnamelerin nasıl görüşüleceğine dair hükümler
getirilmiştir. Medenî Kanun, Ceza Kanunu, Ticaret Kanunu gibi çok sayıda madde içeren ve kapsamlı bir bütün oluşturan temel
kanunların sistematiğinin bozulmadan görüşülebilmesi için, Danışma Kurulunun oybirliğiyle önermesi ve Genel Kurulun kabul
etmesi koşuluyla, özel görüşme usullerinin getirilmesi düzenlenmiştir.
Anayasa değişikliklerinin görüşülmesinde, Anayasanın 175 inci maddesine uygun düzenleme yapılmıştır. Yazılı ve sözlü
sorularda tıkanmaları önleyici düzenlemeler getirilmiştir; 3 birleşim sözlü sorusu cevaplandırılmayan milletvekiline, 5 dakika
kürsüden konuşma hakkı verilmiştir.
Araştırma komisyonlarına önce 3 ay süre, çalışmalarını bitirmemeleri durumunda da, 1 aylık ek süre tanınmıştır. Bu süre
sonunda da çalışmalar tamamlanmazsa 15 gün içinde Genel Kurulda görüşme açılması usulü getirilmiştir.
"Hükümet programının görüşülmesi; göreve başlarken güvenoyu" başlıklı 105 inci maddenin son fıkrasının son cümlesi
metinden çıkarılmıştır.
"Gensoru", "Meclis Soruşturması ve Yüce Divana Sevk", "Cumhurbaşkanının Vatana İhanetle Suçlandırılması", "Dilekçe
Komisyonu", "Cumhurbaşkanı Seçimi ve Andiçme Töreni", "Olağanüstü Yönetim Usulleri", "Savaş Hali İlanı ve Silahlı
Kuvvetlerle İlgili Kararlar" ve "Üyeliğin Düşmesi" ile ilgili maddeler, Anayasa gereği olarak yeniden düzenlenmiştir.
Çerçeve 1 inci maddeyle, Anayasamızın ve tek meclis sisteminin gereği olarak, 50-60 maddede, kelime, ibare ve cümle
değişikliği yapılmıştır. Bu madde, bir paket madde niteliğindedir. Bu maddeyle, büyük ölçüde, Anayasa ve tek meclis sistemine
uyum sağlanmaktadır.
Sayın milletvekilleri, teklif, bugüne kadar yapılan en geniş kapsamlı bir değişikliği öngörmektedir. Bu teklifin bir özelliği de,
yukarıda belirttiğim gibi, partilerarası komisyonda büyük ölçüde tasvip görmesidir. Şüphesiz ki, daha kapsamlı bir değişiklik teklifi
de düşünülebilir; ancak, bunun zorluklarını, daha önceki tatbikatlardan da bahsederek, izah etmiş bulunuyorum. Bu teklifin kabulü,
hem Meclisin çalışmasını kolaylaştıracak hem de Komisyonda, kamuoyunda, Yüce Meclis lehine kanaat oluşmasını temin
edecektir. Bu itibarla, Grubumuz, bu teklife, bu değişikliğe müspet bakmaktadır.
Bu vesileyle, Yüce Heyetinize tekrar saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Baş.
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Metin Bostancıoğlu; buyurun efendim.
DSP GRUBU ADINA METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan, sayın parlamenterler; 1973 tarihli İçtüzüğümüzün
bugüne kadar değiştirilmesi gerekirken, bu, 20 nci Döneme kısmet olmuştur. Demokratik Sol Partinin, İçtüzüğün değiştirilmesi
konusundaki görüşlerini nakletmek üzere huzurlarınızdayım. Görüşlerimizi naklederken, benden önce konuşan kıymetli
parlamenter arkadaşlarımın, Anayasa Komisyonu üyeleri ve Partilerarası İçtüzük Komisyonu üyesi arkadaşlarımın söylediklerini
tekrardan kaçınacağım. Bu nedenle, konuşmam özet şeklinde ve kısa olacaktır.
Sayın parlamenterler, 1973 tarihli İçtüzük, iki meclisli parlamenter sistemi kabul eden 1961 Anayasasına paralel olarak
düzenlenmiştir. 1982 Anayasasına uyum sağlamak için bu İçtüzüğün değiştirilmesi gerekirdi; ancak, sadece Anayasaya uyum
sağlamak için, İçtüzüğün değiştirilmesi yeterli olmayacağından, çalışmalarda, hızlı çalışan, demokratik esaslara dayalı çalışan bir
içtüzüğe ihtiyaç görülmüş ve İçtüzük değişiklik teklifi, işte bu ihtiyacı karşılayacak şekilde, hızlı ve demokratik çalışan bir Meclis
oluşturabilmek için değişiklik önerileriyle huzurunuza gelmiştir. İçtüzük değişikliği hazırlanırken, hızlı çalışma arzu edilmiş;
ancak, muhalefetin sesinin de kısılmaması için, hakkaniyetli, adaletli bir İçtüzük değişikliği getirilmiştir.
Demokratik Sol Parti, hızlı çalışan, demokratik esaslara dayalı çalışan bir Meclisin, Anayasada emredilen hususların dışında,
kanunların emrettiği düzenlemelerin de İçtüzükte olmasını uygun görmüş ve görüşlerini bu İçtüzük değişiklik teklifine
geçirtmiştir.
Bu çalışmalarda, Millet Meclisi İçtüzüğünün yerleşmiş müesseselerinin ve alışılmış kurallarının korunmasına ihtiyaç vardı
ve yerleşmiş müesseselerle, alışılmış kurallar muhafaza edilmiştir. Birleşik toplantı içtüzüğüne ihtiyaç olmadığından, o da
kendiliğinden ortadan kalkmıştır. Noksanlık ve boşluk görülen hususlar hakkında daha önce konuşan arkadaşlarım görüşlerini
bildirdiler, ben, burada da tekrardan kaçınacağım. Yalnız, bir hususa dikkatinizi çekeceğim:
Kıymetli parlamenterler, dağıtılan İçtüzük teklifinde birtakım matbaa hataları vardır; onları maddeler geldikçe görüşeceğimiz
için üzerinde durmuyorum.
Meclisimizin, Anayasaya uygun, demokratik esaslara uygun hızlı çalışması, çalışmalarının engellenmemesi için hazırlanan bu
İçtüzük teklifinin Meclisimize ve ülkemize güzellikler getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bostancıoğlu.
Bu arada, Sayın Bostancıoğlu'nun uyarısı nedeniyle bir açıklama yapma ihtiyacındayım. Matbaa hataları düzeltilmiştir;
İçtüzük, tutanağa düzeltilmiş biçimiyle geçmektedir.
Refah Partisi Grubu adına, Sayın Ali Oğuz; buyurun.
Sayın Oğuz, süreniz 20 dakika.
RP GRUBU ADINA ALİ OĞUZ (İstanbul) – Muhterem Başkan, muhterem arkadaşlarım; Denizli Milletvekili Hasan
Korkmazcan ve 4 Arkadaşının; Millet Meclisi İçtüzüğünün Başlığı ile Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı
Maddeler Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ile İstanbul Milletvekili Emin Kul'un; Gümüşhane Milletvekili M.Oltan
Sungurlu'nun; Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan'ın; İzmir Milletvekili Gencay Gürün ve Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın;
Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli'nin; Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 6 Arkadaşının; Erzurum Milletvekili Lütfü
Esengün'ün; Kayseri Milletvekili Recep Kırış'ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İçel Milletvekili Oya Araslı'nın ve
Hatay Milletvekili Atila Sav'ın; Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporu üzerinde müzakere yapıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu teklifle ilgili olarak Grubum adına görüşlerimizi arz etmek üzere huzurlarınızdayım.
İçtüzüğün ehemmiyetini, benden önce konuşan birkısım arkadaşımız bir sessiz anayasa, birkısım arkadaşımız Anayasanın
rahatlıkla uygulanması ve birkısım arkadaşımız da Meclisin rahat çalışmasına, süratli çalışmasına, verimli çalışmasına vasıta
olacak ve bu çalışmayı temin edecek bir kanun olarak tavsif ettiler; doğrudur. Ancak, 1973'ten beri bu Mecliste bulunan bir
arkadaşınız sıfatıyla şunu ifade edeyim ki, bu İçtüzük tadili, yıllar yılı, hep dört başı mamur, güzel, mükemmel "efradını cami
ağyarını mani" şekilde hazırlanması hususunda gayretler sarf edilmesine rağmen, bir türlü başarılamamıştır. Bütün arkadaşlarım,
hele bu Meclisin eski üyeleri bunu çok iyi bilirler.
Değerli arkadaşlarım, özellikle geçen dönemde, yani 19 uncu Dönemde, İçtüzükle ilgili hazırlıkların bir an evvel ele alınıp,
tam ve kâmil manada bütün İçtüzük maddelerinin değiştirilmesi hususunda bir gayret içerisine girilmişti. Bunu, yine, arkadaşlarım
da hatırlayacaklar. Bir taraftan Anayasa Komisyonumuz bu hazırlıkları yaptırırken, bu hazırlıklar devam ederken, bir taraftan da
Meclis Başkanımız, bütün partilerin başkanlarını davet ederek, gelin, beraber bir İçtüzük teklifi hazırlayalım, bunu Anayasa
Komisyonuna sevk edelim, bu bir an evvel çıksın ve mevcut aksaklıkların hepsi giderilsin şeklinde bir arzu izhar etti. Bu arzuya
uyularak, parti başkanları ve onların temsilcisi olarak gönderilen arkadaşlarımız, oturup, böyle bir çalışmayı, uzun uzun, haftalarca
devam ettirdiler ve o çalışma, Anayasa Komisyonuna geldi; fakat, epeyce bir mesafe katedildiği halde, maalesef, Anayasa
Komisyonunda, bu çalışma kâmil manada değerlendirilip, ortaya bir şey koyma imkânı olmadı.
Biz, o zaman da, Anayasa Komisyonunda bu hizmetleri devam ettiriyorduk. Anayasa Komisyonu, bu gelen teklifin yeterli
olmadığı mülahazasıyla bir alt komisyona bunu havale etti; hangi metin üzerinde çalışmamızın daha doğru olacağı hususunu
tezekkür etti ve işi alt komisyona havale etti. Alt komisyonda, uzun uzun, haftalarca çalışılarak -özellikle, arkadaşlarımızın da
büyük gayretleriyle- bir alt komisyon metni hazırlandı ve Komisyonumuza geldi. Ben, gerek alt komisyonda gerekse Komisyonda
emeği geçen bir arkadaşınız olarak ifade ediyorum. Bu hazırlanan metnin rahatlıkla müzakere edileceği ve bir an evvel çıkacağı
ümit ediliyordu; fakat, beklenen olmadı, dönem sonu geldi ve bu İçtüzük teklifi de, böylece, kadük oldu.
Sonra, tekrar geldik bu Meclise. Bu sefer, arkadaşlarımız, Sayın Başkanımız Kalemli'nin 21 maddeden ibaret bir teklifini
getirdiler. Müşterek komisyonda, partilerarası komisyonda, bunun üzerinde de uzun uzun müzakereler yapıldı. Bu maddelerin
birçoğunun Anayasada yapılan değişikliğin İçtüzüğe inikasından ibaret olduğu hususunda hepimiz mutabıktık. O sebeple
müzakereler fazla uzamadı. Maddelerin birçoğunda ittifak ettik ve bunların geçmesinin tabiî olduğunu kabul ettik, bir kısmı için de
"gelin, bunlara, bugün için acil olarak kabul ettiğimiz başka maddeler de dahil edilsin; hatta ve hatta, kabilse, İçtüzüğün tamamı ele
alınarak, tamamı üzerinde müşterek bir metin hazırlanarak bu yapılsın" dedik; fakat, bunun çok zaman alacağı, belki de, öbür
hazırlıklar gibi, daha evvelki çalışmalarımız gibi netice vermeyeceği endişesiyle, arkadaşlarımız, mevcut maddeler ve metinler
üzerinde müzakere yapmamızın doğru olacağını ifade ettiler ve tahmin ediyorum, üç veya dört hafta süren bir çalışmadan sonra,
ortaya bir metin çıktı.
Değerli arkadaşlarım, bu metin üzerinde, özellikle 1 inci maddeyi bir torba madde halinde, mevcut İçtüzüğün gerek daha önceki
her iki Meclisin İçtüzüğü mahiyetinde hazırlanmış olması, Senatoya atıf yapan, Senato İçtüzüğünün müzakeresinde ve
maddelerinde getirilen kolaylıkları ve özellikleri nazara alan değişikliklerin bulunması sebebiyle gerekse müşterek toplantının da
İçtüzüğü olması hasebiyle, ilgili maddelerin çıkarılması hususunda müşterek bir madde halihnde hazırlayarak getirdiler. Bu madde,
birçok maddede mevcut olan gerek Senato İçtüzüğünün hükümlerini gerekse müşterek toplantıda tatbik edilen İçtüzük hükümlerini
kaldırıyor ve bazı maddelerde de değişiklikler getiriyordu. Biz "bunun ayıklanmasında oldukça zorluklar olur, bunun tatbikatında
da yine zorluklar ortaya çıkar; bu değişikliği her maddede, yeri geldiğince yapalım; bu daha açık olur, daha rahat olur ve tatbikatı da
daha kolay olur" diye ifade ettik; fakat, bu görüşümüz iltifat görmedi ve o madde öylece geçti.
Ondan sonraki maddelerdeyse, görüşlerimizi bildirdik, muhalefetimizi bildirdik, hatta, önergeler vererek değişiklik yapılması
hususunda tekliflerimiz oldu, tabiî, azınlıkta olduğumuz için, onlar da kabul görmedi ve böylece, yukarıya, Anayasa Komisyonuna,
İçtüzük tadiliyle ilgili tasarı çıktı.
Oradaki müzakerelerde de, yine elimizden geldiği kadar arkadaşlarımıza yardımcı olmak için, eğer tamamını çıkaramıyorsak,
hiç olmazsa, acil bir şekilde Meclisin çalışmalarını temin edecek, süratlendirecek, bir taraftan iktidarı rahat çalıştıracak hükümler
getirirken, diğer taraftan da muhalefete, rahat muhalefet yapabilecek ve muhalefetin tekliflerini gündeme getirip tatbikatta onlara da
imkân verecek maddelerin getirilmesi hususunda tekliflerimiz oldu; fakat, maalesef, onlar da kabul görmedi. Onlara ait önergelerimizi,
o maddeler geldiği zaman, burada, yine huzurlarınıza getireceğimizi ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, benden önce konuşan arkadaşlarım, hakikaten, mevcut maddeler üzerinde özellikle ve ehemmiyetle
durulması ve bu maddelerin, sıhhatli bir şekilde müzakere edilerek, işler maddeler haline getirilmesi hususuna işaret ettiler. Ben de
buna işaret etmek istiyorum. Meclisimizden kanunlar çıkarıyoruz. Bu kanunlar, Hükümet tasarısı veya arkadaşlarımızın
hazırladıkları teklifler olarak huzurunuza geliyor. Bir müddet sonra bakıyoruz ki, atladığımız hususlar olmuş; çok kısa bir
zamanda, bir tarafta bir arızanın meydana geldiğini, bir eksikliğin ortaya çıktığını müşahede ediyoruz. Beşeriz; hepimizden hata
sâdır olabilir, yanlışlık yaparız; ama, bu yanlışlıkları çoğaltacak ve bu yanlışlıkları ikide bir gündeme getirecek hususları da
nazara alıp, bunlardan kaçınmamız lazım.
Mesela, bugünkü tatbikatımız. Meclisin büyük bir kısmı, ittifakla "şu kanun tasarısı bizim elimize gelmedi" dediler; doğrudur,
benim de elime gelmedi. Haklı olarak, Grup Başkanvekili arkadaşımız da arkadaşlarımızı ikaz etti ve "kutularınıza gelmiş
olabilir, oradan arayın" dedi. Ben, oraya geldiğine de ihtimal vermiyorum; çünkü, kutularımızdaki evraklar, günü gününe bize
geliyor. Benim elime geçmedi ve ben inceleme imkânını bulamadıysam, öbür arkadaşlarım... Ben komisyon üyesiyim, bunlar
hakkında az da olsa bir bilgim var; ama, öbür arkadaşlarımın hiçbir bilgisi yok. Halbuki, bizim aramızda, sayıları elliye yaklaşan
değerli hukukçu arkadaşlarımız var; sizin aranızda da çok değerli hukukçular var. Bu arkadaşlarımız, bunu inceleme fırsatı bulup,
gelip, burada genel mahiyette dahi olsa fikirlerini söyleyemeyeceklerse, bu, bir eksikliktir.
Nasıl ki, biraz önce müzakere ettiğimiz değerli sanatçıları büyükelçi yapma hususundaki gayretlerimizde noksanlığımız veya
yanlış yaptığımız anlaşıldı ve komisyon, güzel bir örnek ortaya koyarak o tasarıyı geri çektiyse, ben, özellikle bir ihtisas
komisyonu olan Anayasa Komisyonumuzdan aynı olgunluğu bekliyorum. Arkadaşlarımız, biraz önce ancak komisyondan kalma
bilgileriyle veya bazılarının bir ön hazırlığı varsa onları burada ifade ederek, teklifin geneli üzerinde fikirlerini dile getirdiler.
Halbuki, gönül isterdi ki, arkadaşlarımızın hepsi hazırlıklı olarak gelsinler ve burada, kâmil manada fikirlerini ortaya koysunlar.
Bu, mümkün olmadı. Değerli Başkanıma bunu arz etmek istedim; o da beni dinlemedi ve "artık görüşmeye geçmiş olduk, genelini
görüşeceğiz" diyerek Ahmet İyimaya kardeşime hemen söz verdi.
Ben diyorum ki, dünyanın her yerinde kanunlar yapılmıştır; ama, hiçbiri bizde yapılan kanunlar kadar aceleye getirilmemiştir.
Mesela, biz, bir Medenî Kanunumuzla iftihar edemeyiz. Diyebilir miyiz ki, bunun üzerinde çok emeğimiz var; hayır. O günün
komisyonu rahat çalışmayınca, filan medenî kanununu, İsviçre Medenî Kanununu hemen tercüme edin getirin demişler. Burada da
aynı şeyi yapmayalım değerli kardeşlerim. Niye; İsviçre Medenî Kanunu hazırlanırken, ilmî bir heyet onu hazırladı; üniversiteler
onu gözden geçirdi, barolar onu inceledi, hukukçular görüşlerini belirtti; özellikle büyük ve değerli hukukçuların görüşleri
alındıktan sonra, Neuchâtel Kantonunda değerli bir hukukçunun -o ülke için değerli olan bir hukukçunun- önüne konuldu, o da bunu
elden geçirdi; tam on yıl süren bir müzarekereden sonra, İsviçre Medenî Kanunu ortaya çıktı; fakat, buna rağmen, bizde, tam ve
kâmil manada bize yarayan bir kanun olarak tatbik ettiğimizi söyleyemeyiz; çünkü, o, İsviçre için hazırlanmıştı, bizim için değil.
Burada da bir yanlışlık yaptığımız kanaatindeyim. Gelin, arkadaşlarımıza araştırma fırsatı verelim. Arkadaşlarımız, ellerine
gelen metinleri, gelmediyse temin ettikleri metinleri, inceleyerek huzurlarınıza gelsinler ve hiç olmazsa, geneli üzerinde, rahatlıkla,
gruplar, görüşlerini ifade etsinler.
Maddelerde lazım geleni söyleyeceğiz. Saat 19.00'a şurada az bir zaman kaldı; birkaç madde ya geçiririz yahut da geçiremeyiz;
ama, gelin, bunu aceleye getirmeyelim. Bir anayasa nasıl acele olarak görüşülmeye müstahak değilse, uygun değilse, o anayasanın
tatbikatından ibaret olan şu tadilatta -hatta, büyük bir kısmı anayasa tadilatının İçtüzüğe inikası olarak tarif ettiğimiz maddelerde-
olsun, arkadaşlarımızın görüşlerinin buraya inikasının nasıl olacağını, bir hukukçuya yakışır bir şekilde fikirlerini ifade ederek
getirmelerinin uygun olacağını düşünüyorum. Eğer, bunun hilafına hareket edersek, birçok yanlışlıkları beraber yapacağımız ve
bundan da hiçbir surette hayırlı bir netice çıkmayacağı endişesindeyim diye ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabiî ki, İçtüzük tadili yapılmalı; yapılmasın demiyor hiçbir parti. Burada, bütün partiler -muhalefet de,
iktidar da- İçtüzükten mustaribiz. Grubu olmayan partili arkadaşlarımız, İçtüzükte, kendilerine imkân ve fırsat veren maddeler
olmadığını, gelip, bizim komisyonumuzda açıkça ortaya koydular, bizden yardım istediler ve "bize fırsat verin; siz, gruplar olarak,
şu şu imkânları çok rahat kullanıyorsunuz; ama, biz, grubu olmayan milletvekilleri olarak sıkıntıdayız, bu imkânları bize verin"
dediler. Orada, arkadaşlarımızın, kısmen görüşleri dile getirildi. O madde geldiği zaman, burada, yine onu müzakere edeceğiz; ama,
ben inanıyorum ki, genelinde, Anayasanın değişikliği münasebetiyle getirdiğimiz hükümler meyanında, özellikle, Anayasanın
İçtüzüğe inikasından ibaret olmayan maddelerde, arkadaşlarımızın çok değerli fikirleri gelecektir; onları da tartışacağız.
İçtüzüğün Anayasaya aykırı olan hükümleri olduğu iddia edildi veya Anayasanın -özellikle 96 ncı maddede- İçtüzüğe atıf
yapan maddelerindeki değişikler müzakere edilirken Komisyonumuzda tartışmalarımız oldu. Hatta, ben, arkadaşlarıma sitem ettim,
haklı olarak veya haksız olarak; belki bağışlayacaklar, belki de bağışlamayacaklar; ama, görüşlerimi söyledim. Her fırsatta bunları
söylemek bizim görevimiz; ama, biz, kanun maddelerini, İçtüzük hükümlerini, Anayasa hükümlerini tatbik ederken, kanun vazıının
gayesinin o maddede murat edilenin ne olduğu hususu üzerinde özellikle ve hassasiyetle durmak mecburiyetindeyiz. Burada, bunu
yapmak mecburiyetindeyiz değerli arkadaşlarım.
Eğer uygun görürseniz -ben, teklif ediyorum- maddelere geçilmeden önce, Komisyon, bu teklifi geri çeksin. Bir gün, iki gün,
hiçbir şey kaybetmeyiz. Arkadaşlarımız hazırlıklarını yapsınlar; belki eksiklikler gördüler. Hiçbir şeyi dört başı mamur
yaptığımızı iddia etmemiz mümkün değil. İnsanız; biz, her zaman hata yaparız; ama, daha mükemmelini yapalım -güzelin daha
güzeli vardır değerli arkadaşlarım- ondan sonra huzura getirelim, bunları müzakere edelim derim.
Zaten, şu topluluğumuz, İçtüzük tadili yapan bir meclisin topluluğu değil. Biraz sonra istenecek bir karar yetersayısıyla veya bir
yoklama istemiyle Meclis çalışmaları biter. Buna mahal vermeyin. Bunları, bugünden, daha ilk günden yapmayalım. Bunlar iyi
yollar değil, hayırlı yollar da değil. Biz, buraya çalışmaya geldik, engellemeye değil; ama, bırakın, beraberce, en güzelini, en iyisini
yapma hususunda gayret gösterelim diye düşünüyorum. Yine, takdir sizindir.
Değerli arkadaşlarım, bir kanunda veya yapmış olduğumuz bir eserde -hani biraz önceki müzakere ettiğimiz kanunda, yarattık,
yaptık filan deniliyor ya- yaptığımız bir maddede, bunları yaparken, bir uzlaşma içerisinde olmamızda zaruret vardır. Eğer uzlaşma
hususunda ittifakımız, Batının "konsensüs" diye tarif ettiği, bizim de "ittifak" dediğimiz, "üzerinde anlaşma" dediğimiz hükümlerde
bir ittifakımız olursa, beraberliğimiz olursa ben inanıyorum ki, şu maddeler daha sıhhatli olarak çıkar.
Sayın Meclis Başkanımız bunu acele istiyor olabilir; haklıdır. Birkaç hafta uzamış da olabilir, araya bayramın girmesiyle
birlikte uzamış da olabilir; ama zaten gündemimizde bir şey yok değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN – Sayın Oğuz, son 2 dakikanızın içerisindesiniz.
ALİ OĞUZ (Devamla) – Hay hay Sayın Başkanım.
Gündemimizde fazla bir şey yok. O sebeple, ben diyorum ki, maddeler hususunda genel manada görüşlerimi ifade etmeyeceğim.
Sayın Komisyondan ve Başkanlık Temsilcisinden rica ediyorum. Arkadaşlarımızın önünde metin de yok. İlgili, görevli
arkadaşlarımıza "metin getirin" diyoruz, getiremiyorlar. Arkadaşların çoğu, gittiler, dolaplarına baktılar, orada da bulamadılar.
Öyleyse biz, milletvekili olarak bir hayalî icraatı işliyoruz; hayalî bir kumaş, hayalî bir elbise gibi. Gelin, yapmayalım bunu.
Arkadaşlarımız hazırlıklarını yapsınlar, gelelim, gerek tümü üzerinde gerek maddeler üzerinde görüşlerimizi söyleyelim. Kabul
edilir veya edilmez, o ayrı mesele; ama, yaptığımız işi noksansız, daha eksiksiz, daha güzel bir şekilde yapacağımızı ümit
ediyorum.
Beni dinlemek lütfunda bulunduğunuz için Yüce Heyetinizi hürmetle selamlıyorum efendim. (RP sıralarından alkışlar)
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben, bir açıklama yapmak istiyorum efendim.
BAŞKAN – Başkanlık Temsilcisi Sayın Kamer Genç, buyurun efendim.
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
20 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bütçe kanunundan sonra İçtüzüğü ele alması nedeniyle de Türkiye Büyük Millet
Meclisi 20 nci Dönem milletvekillerini ve buna katkıda bulunan tüm görevlileri kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Meclis İçtüzüğü, Meclisin süratle, verimli bir şekilde çalışmasını sağlayan bir belgedir.
Bu belgenin çıkarılmasında ve kabul edilmesinde parti yararı söz konusu değildir. Bu belge, Meclisin müşterek malıdır. Meclisin
müşterek mal olan bir konuda -herhangi bir siyasî partinin, herhangi bir siyasî iktidarın veya herhangi bir grubun kendi konumuna
göre değil, bu çatı altında faaliyette bulunan bütün siyasî partiler muhalefette de olabilirler, iktidarda da olabilirler- önemli olan bu
Meclisin sağlıklı çalışmasını sağlayacak bir sistemin yaratılmasıdır.
Ne kadar mükemmel bir içtüzük yaparsanız yapın, bu içtüzük uygulamalarında iyi niyet kuralları söz konusu olmadığı zaman,
bu içtüzüğe göre, Meclisi çalıştıramazsınız.
Şimdi, geçmişte gördük, biliyorsunuz; 19 uncu Dönemde, uzun uzadıya içtüzük müzakereleri yapıldı, geldi; ama, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmedi. Ayrıca, 1973 yılında, ilk uyguladığımız tüzük yapılmış; fakat, biliyorsunuz, 1980
yılında ciddî bir darbe oldu, Türkiye'nin anayasal rejimi kökten değişti ve bu anayasal rejime uygun olarak yeni yeni düzenlemeler
yapıldı; ama, o Anayasanın geçici 6 ncı maddesine göre -bir geçici hüküm konuldu- denildi ki "Türkiye Büyük Millet Meclisi, yeni
içtüzüğünü yapıncaya kadar, mevcut içtüzüğün Anayasaya aykırı olmayan hükümlerini uygular." Şimdi, aradan bu kadar zaman
geçmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir türlü, bir içtüzük yapamamıştır. Bu içtüzüğü değiştirmeyi ele almakla, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, bana göre, çok hayırlı bir iş yapmaktadır ve kendi prestijini de korumayı sağlayacak bir girişimde bulunmaktadır.
Biliyorsunuz, 1982 Anayasasının yapıldığı günden beri, bütün siyasî partiler "biz bu Anayasayı beğenmiyoruz, biz bu
Anayasayı değiştireceğiz" dediler; ama, maalesef, bu Anayasa değişmedi, değişmedi, değişmedi ve en son, geldi, 1995 yılında,
Meclisin bu Anayasada ciddî birtakım değişikler yapmasıyla, Türkiye'de, geniş bir demokratikleşme ve insan hakları konusunda
ciddî adımlar atıldı ve hem rejim bakımından hem rejimin dışarıdaki görüntüsü bakımından çok geniş bir iyimser hava doğdu;
insanlar rahatladı. Bu Meclisimizin bu İçtüzüğü değiştirmesinin de aynı rahatlık havasını getireceğine inanıyorum; çünkü, bu
Meclis yirmi seneden beri, yirmibeş seneden beri bir İçtüzüğü bile değiştiremiyor diye bir kamuoyu yaratılıyor. Meclis üzerindeki
bu baskıyı kaldırmak lazım.
Gerçekten, 1982 Anayasasının değişikliğiyle getirilen birtakım yeni düzenlemelerle, 1973 yılında düzenlenmiş olan mevcut
İçtüzüğümüz arasında ciddî aykırılıklar var. Bu, aşağı yukarı tümüyle giderilmiş.
Ayrıca, 1982 Anayasasında getirilen yeni birtakım müesseseler var. Mesela, kanun hükmünde kararname müessesesi var. Gerçi,
kanun hükmünde kararname, 1971 yılında anayasal düzenimize girdi, ama... 1982 Anayasası yetki kanunu konusunda yeni bir takım
düzenlemeler de getirdi. Bunu da İçtüzüğe koymak lazım.
Ayrıca, soru, gensoru, Meclis araştırması gibi denetim yollarında, soruların hazırlanmasında, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülmesi sırasında bazı aksaklıklar görüldü. Bunlar, geniş şekilde, yeni getirilen tekliflerle düzeltiliyor ve bunların
düzeltilmesi de lazım.
Demin dediğim gibi, ne kadar mükemmel bir düzenleme getirirseniz getirin, o düzenmeleyi uygulayanlar, gerçekten, o kurumda, o
düzenlemenin sağlıklı yürümesi için ciddî bir niyet içinde değillerse, bunu yürütemezsiniz. Mesela, İçtüzüğümüze göre, kanun tasarı
ve tekliflerinin Mecliste müzakeresi sırasında gruplar, tümü üzerinde 20'şer dakika, maddeler üzerinde 10'ar dakika konuşur, kişisel
konuşmalar da bunun yarısıdır. Geçmişte gördük. Arkadaşlarımız çıkıyor, bir yürürlük maddesinde, grup adına 10 dakika
konuşmak istiyor. Bu nedir; Meclisin o çalışma süresini yok etmek demektir. Evet, bir kanunun yürürlük maddesinde konuşulur;
ama, o yürürlük maddesinde veya yürürlükte ciddî birçok hata olur veyahut da o kanun tasarısı veya teklifi içerisindeki düzenlemelere
göre yeni bir sistem getirilir de çıkılır, iki cümle söylenir; ama, sırf engelleme yapmak üzere böyle bir yola gidildiği zaman, işte,
maalesef, yürütülmüyor. Yani, demin de dediğim gibi, ne kadar mükemmel içtüzük yaparsanız yapın, onu uygulayanlar, eğer iyi niyet
kuralları içerisinde, hakikaten içerisinde çalıştıkları Meclisi, verimli çalışmayı sağlayacak bir düzenlemeye götürmek
istemiyorlarsa, bunu uygulamak mümkün değildir.
Ayrıca, biliyorsunuz, geçmiş yıllarda gördük; çok mükemmel bir kanun tasarısı veya teklifi hazırlanıyor, komisyonlarda
müzakere ediliyor, Genel Kurula geliyor, o mükemmel kanun tasarısı veya teklifi üzerindeki bütün emekler, gece yarısı verilen
birtakım korsan önergelerle ortadan kaldırılıyor. Özellikle, mesela, vergi yasalarında gördük; bir bakıyorsunuz, son anda bir
maddeye öyle bir değişiklik yapılıyor ki...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Korsan önerge olur mu, Mecliste böyle şey olur mu?!.
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, biz bunları konuştuk...
Şimdi, Sayın Asiltürk, sizden konuşmayı öğrenecek değilim. Size, biraz öğüt vermek istiyorum; böyle kürsüde konuşulanlara...
Bakın...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Meclise hakaret ediyorsunuz.
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Meclise hakaret yok. Korsan önerge verildi maalesef...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Nasıl şey bu ya!..
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, geçmişte gördük. Bir bakıyorsunuz, hiç ilgisi olmayan bir
kanun tasarının veya teklifinin içerisinde başka bir kanun tasarısına veya teklifine ait bir değişiklik yapılıyor ve ondan sonra da
memleketin rejimi değişiyor; daha doğrusu, memleketin ekonomisine ciddî birtakım yükler getiriliyor...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Ama, buna korsan deme!..
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, korsan önergede bir hakaret yok, Meclise bir hakaret yok;
yani, ilgisi olmayan bir konuda önerge vermek demektir.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Öyle söyle!..
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, Sayın Asiltürk, siz bunları benim kadar biliyorsunuz; ama,
sırf müdahale etmek için yerinizden konuşuyorsunuz. Siz, müdahale etmediğiniz zaman, yerinizde, çok rahatsızlık duyuyorsunuz;
ama, isterseniz, ille benimle konuşmak istiyorsanız, gelin, odamda sizinle uzun uzadıya konuşalım; fakat, şimdi burada, niye bu
kadar rahatsız oluyorsunuz. (DSP sıralarından alkışlar)
Ben çıktım, Meclisimizin bir temsilcisi olarak konuşuyorum; İçtüzük konusunda da epey uygulamalarım var. Benim amacım,
bakın... Ben şimdi siyasî kimliğimi unutarak konuşuyorum. Buna inanmanızı istiyorum. Benim bu kuruma çok büyük saygım var.
Zaten, bütün siyasetçilerin, zaman zaman, ülke yararının gerektirdiği konularda siyasî kimliklerini unutarak, ülke yararını, içinde
çalıştıkları kurumun yararını ön safhaya çıkarır tarzda bir gayret içinde olmaları lazım.
Bir ülkede siyasetçinin kaderi belli olmaz; ülkenin çok rahat bir döneminde siyaset yapmaya kalkar, kaderi iyi olur; ama, ülkenin
çok bunalımlı bir döneminde siyasete atılır -siyasetçi olarak, risk alması lazım, görevini yapması lazım ve memleket için ciddî
tedbirler alması lazım- o zaman da, kaderi kötü olabilir.
İnsanların, ülke yararına almaları gereken ciddî kararları almaktan çekinmemeleri lazımdır. Bu, ülke insanının üzerine düşen
bir görevdir.
O bakımdan, bu İçtüzük teklifini veren bütün arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Meclis Başkanlığı olarak, bu teklifin bugün
müzakere edilmesi hususunda o kadar aceleci değiliz. Demin de söylediğim gibi, bu teklif, Meclisimizin müşterek malıdır;
Meclisimizin, müşterek bir eseridir. Arkadaşlarımız isterlerse, maddelere geçilip bırakılabilir. Bu bir yoldur; ama, isterseniz...
Sayın Ali Oğuz arkadaşımız "komisyon geri çeksin" dedi. Komisyonun geri çekmesine gerek yok; çünkü, komisyon geri çektiği
takdirde, bu teklifte birtakım değişiklikler yaparak getirmesi lazım. İçtüzüğün 89 uncu maddesinde "Esas komisyon veya Hükümet,
tasarı veya teklifinin tümünün, belli veya birkaç madesinin, komisyona geri verilmesini, bir defaya mahsus olmak üzere isteyebilir"
deniliyor; ama, bugün, bu teklifte, komisyonun değişiklik yapmasını gerektirecek herhangi bir neden yok.
Zaten çalışma süremizin bitmesine çok az bir süre kaldı. Teklifin maddelerine geçilip bırakılabilir. Tabiî, takdir Yüce
Kurulundur.
Gerçekten, Yüce Kurulun, bu İçtüzük değişikliği teklifini hazırlamakla çok ciddî bir iş yaptığına inanıyorum. Ayrıca, teklifi
inceledim, getirilen değişiklikler, çok önemli ve iyi değişikliklerdir. 1973'ten beri uygulanan ve hakikaten, artık, oturmuş bir
İçtüzüğün tümüyle değiştirilmesine de gerek yok; bu teklif, İçtüzükteki bazı aksaklıkları gideriyor.
Halen bazı aksaklıklar var: Mesela, biraz önce, komisyon raporunun okunması kabul edildi. Bence, bu, bir zaman kaybına
neden oldu. Komisyon raporu dağıtılmıştır; tutanaklarda da yer alır. Yine, Meclis araştırması önergeleri var, Meclis soruşturması
önergeleri var, gensoru önergeleri var; bunların, saatlerce, burada, Meclis Genel Kurulunda, Divan üyesi arkadaşlarımız tarafından
okunması da bu Meclis için çok ciddî bir zaman kaybıdır; bence, bunlara bu sistem getirmeli. Bu Meclisin zamanının heba
edilmemesi lazım; bu Meclisin, zamanını en iyi şekilde kullanması lazım. Çünkü, görüyorsunuz, birçok personel çalışıyor, elektrik
harcanıyor, su harcanıyor, büyük masraflar yapılıyor. Dolayısıyla, memleketimizin bu şekilde bir israfa tahammülü yok. Bu
önergeler bastırılıp arkadaşlarımıza dağıtılabilir; dolayısıyla da bu önergeler tutanaklara geçer; isteyen arkadaşlarımız da bu
önergeleri alabilir. Hele, bu komisyon raporunu böyle saatlerce okumanının da Meclis için çok ciddî bir israf olduğunu
düşünüyorum.
Ben, bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Diliyorum ki, 20 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Bütçe Kanunundan
sonra kabul edilecek ikinci kanun teklifi, İçtüzük değişikliği teklifi olacaktır ve bundan dolayı herkes Türkiye Büyük Millet
Meclisini tebrik edecektir.
Ben inanıyorum ki, bütün gruplarımız, bu İçtüzüğün, en iyi şekilde, Meclisin en iyi şekilde çalışmasını sağlayacak biçimde
değiştirilmesi konusunda, iyi niyet kuralları içinde, birlikte gayret göstereceklerdir.
Bu düşüncelerle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.
Komisyon adına, Komisyon Başkanı Sayın Metin Emiroğlu; buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI METİN EMİROĞLU (Malatya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten, İçtüzük çalışmaları, geçen yasama dönemlerinde de daima ele alınmış, fakat,
sonuçlandırılamamış çalışmalardır. Muhtelif görüşler -bu çalışmalar açısından- irdelenmiştir. Çok geniş kapsamda bir çalışmayı
yapma ve Yüce Meclisin huzuruna getirme düşüncesi; bunun yanında, anayasa değişiklikleri, pratik ihtiyaçlar, boşlukta kalan
hususların düzeltilmesine dönük, fakat, kapsamı çok geniş olmayan bir çalışmanın Yüce Meclisin huzuruna getirilmesi... Bu iki
görüşten ikincisi tercih edilmiştir; çünkü, birincisinin bugüne kadar yapılması mümkün olmamıştır. Bu çalışmalar uzun süre
almıştır ve netice itibariyle, araya diğer yasama çalışmaları da girdiği için, İçtüzük çalışmalarını ikmal etmek bir yasama dönemi
içerisinde mümkün olamamıştır. Bu bakımdan, özellikle, geçen yıl içerisinde yapılan Anayasa değişikliklerinden sonra ve birleşik
İçtüzüğün ortadan kalkmasından itibaren, mevcut İçtüzüğün, bu gelişmelerin ışığında pratik anlamda süratle değiştirilmesi
düşüncesi önemli bir hale gelmiştir ve bu düşüncenin ışığında bu çalışma tamamlanmıştır.
Çalışma yapılırken, bütün partilerin iştirak ettiği bir partilerarası komisyon, temel metin olarak, Sayın Korkmazcan ve
arkadaşlarının metnini esas almış, ayrıca, buna inzimamen, 11 adet teklif -değerli parlamenterlere ait teklifler- alt komisyonda
birleştirilmiş, büyük mesailer harcanmış ve bugünkü Anayasa Komisyonu raporu huzurunuza getirilmiştir. Bu çalışmalar esnasında,
Komisyonda -bizim müşahede ettiğimiz husus- gerçekten, Yüce Meclisi teşkil eden bütün partilerin iradesi olarak, İçtüzükte bu
değişiklikleri birlikte yapma düşüncesi hâkim olmuştur ve bütün partilerimiz, çok olumlu bir yaklaşım içerisinde, İçtüzüğü birlikte
yapma gayreti içerisine girmişlerdir; bu 11 adet teklifin telif edilmesi açısından da aynı gayret gösterilmiştir. Ben, bu çalışmaya
katılan bütün arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum.
Usul bakımından dile getirilen hususa, Komisyon Başkanı olarak ben de katılıyorum. Çok fazla aceleye gelecek bir husus
değildir. Anayasa yaparken gösterilen titizliği, İçtüzük yaparken de aynen göstermeliyiz diye düşünmekteyim. Süreler bakımından
bu derece aceleye gelmesine de gerek yoktur.
Değerli Başkanım, eğer uygun görürseniz, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler aşağı yukarı tamamlanmış bulunmaktadır,
çalışma süremizin de sonuna geldik, bu çalışmaları burada bırakabiliriz ve daha sonra maddelerden devam edebiliriz.
Çok teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şu ana kadar şahısları adına söz talebinde bulunan sayın üyemiz hiç yok.
Bu durumda, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmış oluyor. Çalışma süremizin dolmasına da 20 dakika var...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, Değerli Komisyon Başkanımızın teklifi güzel de, İçtüzük açısından şu
anda tatbik edemeyiz.
BAŞKAN – Onu söyleyecektim Sayın Asiltürk.
Bu nedenle, maddelere geçilmesini oylamak durumundayız...
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, yoklama yapılmasını istiyoruz. 10 arkadaşım da katılıyorlar.
BAŞKAN – Evet.
Yoklama isteminde bulunan milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Sayın Oya Araslı (İçel), Sayın Altan Öymen (İstanbul),
Sayın Şahin Ulusoy (Tokat), Sayın Ali Dinçer (Ankara), Sayın Yılmaz Ateş (Ankara), Sayın Seyfi Oktay (Ankara), Sayın Ercan
Karakaş (İstanbul), Sayın Aydın Güven Gürkan (İzmir), Sayın Mustafa Yıldız (Erzincan), Sayın Fatih Atay (Aydın)
Sayın milletvekilleri, yoklamaya başlamak çok anlamlı olmayacak; çünkü, salonda toplantı yetersayımızın olmadığı son
derece açık biçimde görülüyor. Ayrıca, yoklamayı tamamlamaya zaman da yok; yoklama yaklaşık yarım saatimizi alıyor.
Bu nedenle, (9/3) esas numaralı Meclis soruşturması önergesi ile kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 9 Mayıs 1996
Perşembe günü saat 15 00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

(Kapanma Saati: 18.38)




IV. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, M.P.M.’nin bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Ayfer Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/390)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.
Ahmet Cemil Tunç
Elazığ

Sorular : 1. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995 yıllarında reklam gideri olarak ne kadar harcama yapılmıştır?
2. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995 yıllarında temsil ve ağırlama gideri olarak ne kadar harcama yapılmıştır?
3. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995 yıllarında ne kadar demirbaş eşya alımı yapılmıştır?
4. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995 yıllarında binek aracı olarak ne kadar taşıt satın alınmış, ne kadar ödeme
yapılmıştır?
5. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995 yıllarında Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerine ödenen ücret ve harcırah ne
kadardır?

T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.003-0.00.00.00-08/01351 6.5.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : (a) 15.3.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/390-651-1415 sayılı yazınız.
(b) Devlet Bakanlığı (Sayın Ali Talip Özdemir)’nın 9.4.1996 tarih ve B.02.0.012/2.02.285 sayılı yazısı.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç’un, Sayın Başbakana tevcih ettiği ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen
yazılı soru önergesine verilen cevaplar ilişikte gönderilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Ayfer Yılmaz
Devlet Bakanı

Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Millî Prodüktivite
Merkezi ile ilgili soru önergesinin cevapları aşağıda sunulmaktadır.
Soru : 1. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995 yıllarında reklam gideri olarak ne kadar harcama yapılmıştır?
Cevap : 1. Millî Prodüktivite Merkezince 1994-1995 yıllarında reklam gideri yapılmamıştır.
Soru : 2. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995 yıllarında temsil ve ağırlama gideri olarak ne kadar harcama yıpılmıştır?
Cevap : 2. Millî Prodüktivite Merkezince 1994 yılında 108 424 007 TL., 1995 yılında 233 236 595 TL. temsil ve ağırlama
gideri yapılmıştır.
Soru : 3. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995 yıllarında ne kadar demirbaş eşya alımı yapılmıştır?
Cevap : 3. Millî Prodüktivite Merkezince 1994 yılında 102 421 122 TL., 1995 yılında 636 622 264 TL. demirbaş eşya alımı
yapılmıştır.
Soru : 4. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995 yıllarında binek aracı olarak ne kadar taşıt satın alınmış, ne kadar ödeme
yapılmıştır?
Cevap : 4. Millî Prodüktivite Merkezince 1994-1995 yıllarında taşıt alımı yapılmamış olup, herhangi bir harcama
olmamıştır.
Soru : 5. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995 yıllarında Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerine ödenen ücret ve harcırah ne
kadardır?
Cevap : 5. Millî Prodüktivite Merkezinde, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyeleri ücret almaksızın görev yapmaktadırlar.
1994 yılında ödenen Yönetim Kurulu harcırahı 131 982 511 TL.
1994 yılında ödenen Yönetim Kurulu harcırahı –
1995 yılında ödenen Yönetim Kurulu harcırahı 137 381 898 TL.
1995 yılında ödenen Yönetim Kurulu harcırahı 22 295 312 TL.
dir.
Bilgilerinize arz ederiz.
Saygılarımızla,
Millî Prodüktivite Merkezi

Serpil Özdamar
Genel Sekreter
Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.