Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular
DÖNEM : 20 CİLT : 4 YASAMA YILI : 1


T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ

45 inci Birleşim
24 . 4 . 1996 Çarşamba



İ Ç İ N D E K İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1. – Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, Karadenizdeki avlanma sezonunda uygulanacak yasaklara ve Samsunlu balıkçıların
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2. —Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Orhaneli Termik Santralının yeniden açılmak istenilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
3. —Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, Ereğli Demir-Çelik Fabrikaları Genel Müdürünün yönetim
uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. —Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Yaman
Törüner’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/240)
2. —Suudî Arabistan’a gidecek olan Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’ya, dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı
Mehmet Keçeciler’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/241)
3. —Suudî Arabistan’a gidecek olan Devlet Bakanı Cemil Çiçek’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/242)
4. —Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/243)
5. —İrlanda Meclis Başkanının vaki davetine, TBMM’yi temsilen icabet edecek parlamento heyetine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/244)
6. —(10/3, 4) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına ilişkin
tezkeresi (3/245)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. —Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının, Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî
ilişkilerinin araştırılarak iddia edilen hukuk dışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/63)
IV. —ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. —(9/1), (9/3) ve (9/2) esas numaralı Meclis soruşturması önergelerinin konuşma sürelerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. —Genel Kurulda görüşülecek konuların sırasına ve çalışma süresine ilişkin DYP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi
V. —SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1. —(10/2) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim
VI. —GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. —Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini
sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine
uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1)
2. —Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞTeftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti
zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin TürkCeza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve
Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2)
VII. —KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. —10.10.1984 Tarihli ve 3056 sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı :3)
VIII.—SORULAR VE CEVAPLAR
A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, DDY İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/357)
2. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, TİGEM’in bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/359)
3. — Elazığ Milletvekili AhmetCemil Tunç’un, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/393)
4. –Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, sac ithalatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yaman Törüner’in yazılı
cevabı (7/412)
5. —Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya’da bazı belediyelere partizanca yardım yapıldığı iddiasına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/443)
6. —Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah
Kayalar’ın yazılı cevabı (7/456)
7. —Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya’daki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/497)
8. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale’deki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/507)
9. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Dünya Bankasından sağlanan kredilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/512)
10. —Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, belediyelere gönderilen ödenek miktarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/520)
11. —Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’daki belediyelere Mahallî İdareler Fonundan sağlanan kaynaklara ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/523)
12. —Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel’in, GAP bölgesinde bir İsrail firmasına arazi tahsis edildiğine ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun yazılı cevabı (7/593)

I. —GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te toplandı.
İstiklal Marşı söylendi.
Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey KıbrısTürkCumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Halit
Acarkan ve beraberindeki Parlamento heyetine Başkanlıkca “Hoş Geldiniz’’ denildi.
Genel Kurulun 4.4.1996 tarihli 33 üncü Birleşiminde alınan karar uyarınca, TBMM’nin 76 ncı kuruluş yıldönümü ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem ve anlamının belirtilmesi amacıyla :
TBMM Başkanı Mustafa Kalemli’nin sunuş konuşmasından sonra;
RP Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Necmettin Erbakan,
DYP Genel Başkanı ve Meclis Grubu BaşkanıTansu Çiller,
ANAP Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı A. Mesut Yılmaz,
DSP Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Bülent Ecevit,
CHPGenel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Deniz Baykal,
BBP Genel Başkanı Vekili Recep Kırış,
Birer konuşma yaptılar.
24 Nisan 1996 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, 15.25’te Birleşime son verildi.
Mustafa Kalemli
Başkan
Ünal Yaşar Mustafa Baş
Gaziantep İstanbul
Kâtip Üye Kâtip Üye















II. —GELEN KÂĞITLAR
24.4.1996 ÇARŞAMBA
Tasarı
1. —Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/300) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :22.4.1996)
Teklifler
1. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak ve 30 Arkadaşının; Kırıkkale İline Bağlı Çerikli Adıyla Bir İlçe Kurulması
Hakkında Kanun Teklifi (2/251) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :17.4.1996)
2. —Sıvas Milletvekili Abdüllatif Şener ve 40 Arkadaşının; 28.3.1983 Tarih ve 2809 Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 26 ncı Maddesine İki Ek
Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/252) (Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi
:17.4.1996)
3. —İçel Milletvekili Mehmet Emin Aydınbaş ve 20 Arkadaşının; 8.6.1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/253) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi :17.4.1996)
4. —İçel Milletvekili Mehmet Emin Aydınbaş ve 16 Arkadaşının; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Tabi Memurlar ile
Diğer Kamu Görevlilerinin Olumsuz Sicillerinin Affı Hakkında Kanun Teklifi (2/254) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi :17.4.1996)




BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Mustafa BAŞ (İstanbul)


BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45 inci Birleşimini açıyorum.
Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır, çalışmalarımıza başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1. – Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, Karadenizdeki avlanma sezonunda uygulanacak yasaklara ve Samsunlu balıkçıların
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN – Birinci gündemdışı sözü Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel’e veriyorum.
Sayın Ayhan Gürel, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 1996-1997 yıllarına ait su ürünleriyle ilgili olarak düzenlenmiş
olan 30/1 nolu sirkülerde seçim bölgesi Samsun’da balıkçılar aleyhine getirilmiş olan yasakların kaldırılmasıyla ilgili olarak
gündemdışı söz istemiştir.
Buyurun Sayın Gürel.(DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Gürel, süreniz 5 dakika.
Rica ediyorum, 5 dakikayı geçmeyin; çünkü, programımız çok yoğun efendim.
AYHAN GÜREL (Samsun) – Sayın Başkan, Parlamentonun saygıdeğer üyeleri; öncelikle, sizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, bu gündemdışı konuşma için, bana konuşma fırsatı verdiğiniz için de size, ayrıca teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Parlamentonun saygıdeğer üyeleri; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından, 1996–1997 yılına ait avlanma
sirkülerindeki, seçim bölgem Samsun’da balıkçıların aleyhine getirilmiş olan yasakların kaldırılması ve aynı zamanda,
Parlamentonun saygıdeğer milletvekillerini bu hususta bilgilendirmek için gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu nedenle,
partim Demokratik Sol Parti ve şahsım adına sizleri içtenlikle kutluyor ve saygılarımı sunuyorum.
1996–1997 yılında, 30/1 nolu sirkülerde, Samsun balıkçılarının avlanma alanları ve avlanma süreleri, ne yazık ki, Samsun
balıkçılarının aleyhine düzenlenmiştir; bu yanlış uygulamanın kaldırılması için gündemdışı söz almak zorunda kaldım.
Örneğin, bundan önceki 29 nolu avlanma sirkülerine ait düzenleyici kurallarda, şu şekilde bir düzenleme getirilmiştir: Avlanma
alanı, Samsun İli Çaltı Burnu ile Gürcistan sınırına kadar olan karasularında yasaklama getirilmiş iken, 1996–1997 yılında,
yeni düzenlenmiş olan 30/1 nolu sirkülerdeyse, maalesef, bu avlanma alanı ve avlanma süresi, Samsun balıkçılarının aleyhine
düzenlenmiştir. Örneğin; yeni düzenlemede Samsun Fenerinden Gürcistan sınırına kadar olan karasularında avlanma, maalesef,
Samsun balıkçıları aleyhine getirilmiştir. Bu durumun, bu sirkülerle düzenlenmiş olması ne yazık ki bir şanssızlıktır,
talihsizliktir. Çünkü, Bakanlar Kurulunun olsun, bakanlıkların olsun, bu gibi düzenleyici kurallarda objektif olarak yaklaşmaları
gerekir. Bakıyorsunuz, bundan önceki; yani, 29 numaralı sirkülerde, bu avlanma alanı Çaltı Burnundan Gürcistan sınırına kadar
düzenlenmiş iken, şimdi yeni, yani bu sene uygulamaya konulan sirkülerde ise bu düzenleme, maalesef, Samsun Fenerinden
Gürcistan sınırına kadar bir alanı kapsamaktadır.
BAŞKAN – Bir dakikanızı rica ediyorum.
Arkadaşlar, salonda çok gürültü var... Rica ediyorum... Arkadaşımız kendi konusunu konuşuyor; dinleyelim efendim.
AYHAN GÜREL (Devamla) – Böyle bir bağlamda, Samsun Limanında 150 trol; yani, büyük tekne vardır; bu teknelerde 6 kişi
çalışmaktadır. Bununla birlikte, 2 500 adet karışık tekne, 340 adet de küçük tekne bulunmaktadır.
Peki, bu dar alanda, bu balıkçılar yaşamlarını, geçimlerini neyle sağlayacaklardır? Bundan önceki, Çaltı Burnundan
Gürcistan sınırına kadar olan yasak, şimdi alınmış, Samsun Feneri içerisine getirilmiştir.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; böyle bir bağlamda; yani, Samsun’un içerisinde, limanda Samsun
balıkçısı balık avlayamayacak. Kaldı ki, Samsun’un ilçeleri olmalarına ve Samsun’un idarî sınırları içerisinde kalmış
olmalarına karşın Terme, Çarşamba gibi alanlarda da, bu sirkülerle, maalesef, bu yasak getirilmiştir. Tarım İl Müdüründen almış
olduğum sirkülerler -1995 ve 1996- elimde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, 1 dakika eksüre veriyorum; rica ediyorum, lütfen, sürenizi aşmayın.
Buyurun.
AYHAN GÜREL (Devamla) – Yani, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gittiğimizde, bu sirküleri düzenleyen üst düzeydeki
bürokratlar “biz, Çaltı Burnundan Bulancak sınırına kadar avlanma yasağı koymuştuk, maalesef, saygıdeğer bir milletvekilimizin
devreye girmiş olmasıyla, bu sınır, Samsun Fenerine kadar getirilmiştir” demişlerdir. Bu, ileride, büyük olayların meydana
gelmesine neden olacaktır. Şu anda, ülkemizde birlik beraberliği sağlamaya çalışırken, böyle yanlış uygulamalara yer verilmesini
anlamlı bulmuyorum.
Balıkçıların, bu alanlarda avlamış oldukları balıkları ya da su ürünlerini, Ünye Limanından karayoluyla, tüketim
merkezlerine göndermesi de, söz konusu olamamaktadır. Bundan önce konuşan, DSP’li milletvekili arkadaşlarım, devleti
arıyorlardı; bugün, ben de devleti arıyorum: Ünye’de devlet nerede?
Yani, bu, yasal sınırlar içerisinde avlanmış olan su ürünlerinin, neden Ünye Limanından karayoluyla tahliyesi mümkün
olmamaktadır. Buna, idarî yapıda görev almış kamu görevlilerinin, bizzat, çözüm bulmalarını bekliyorum; bu nedenlerle, siz,
Meclisdeki saygıdeğer parlamenterleri, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (DSP sırlarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gürel.
Sayın Bakan, aslında, bugün programımız yoğun; uygun görürseniz, yarın veya önümüzdeki hafta cevap vermeniz mümkün
mü acaba?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI İSMET ATTİLA (Afyon) – Tamam efendim.
BAŞKAN – Cevap verme hakkınızı, yarın veya müteakip bir gün kullanabilirsiniz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI İSMET ATTİLA (Afyon) – Yazılı da cevap verebiliriz.
2. —Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yargı kararıyla kapatılan Orhaneli Termik Santralının yeniden açılmak
istenilmesine ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN – İkinci gündemdışı konuşma, Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’a verilmiştir. Sayın Yalçınbayır,
termik santrallar konusunda gündemdışı konuşacaklardır.
Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) – Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, geçen 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile içinde bulunduğumuz Kutlu Doğum haftasını ve gelecek Kurban
Bayramınızı kutluyorum.
Konuşma almamın nedeni, Bursa da, yerel gündemde, yerel basında yer alan “Büyük tehlike, asit yağmuru”, “Canavara yeşil
ışık” ve ulusal basında yer alan “Gökova’da Başbakana isyan”, “Yüce Divanlık Gökova ihmali” ve bunlar...
Bu konunun konuşma konusu yapılması hususundaki Başkanlık Divanının takdirleri nedeniyle, Sayın Başkan
Yardımcımıza teşekkürlerimi sunuyorum.
Yargı kararıyla kapatılan Orhaneli Termik Santralı açılmak isteniyor ve yine, devletin söz verdiği, açılmayacak dediği
Gökova Termik Santralı açılmak isteniyor. “Santralı açmazsak sıkıntıya gireriz”, “Enerji darboğazı”, “Termik canavar”,
“Cinayet”, “Hukuk guguk, çevre mevre, devlet mevlet.” Şimdi, basının mahşetinde bunlar var; ama, bunlar, haksız manşetler
değil.
Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devleti. Bunları, buradan hep söyleyeceğiz; ama, uygulayacağız da. Anayasa, herkesi bağlayan
temel hukuk kuralları ve egemenlik, şüphesiz ki, milletin ve millet adına yetkili organlarca kullanılıyor; hiç kimse, kaynağını
Anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz. Şimdi, Bakanlar Kurulu, mahkeme kararlarını sıfırlamak suretiyle, bu santralları
açmaya çalışıyor. Bunları, hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırabilmek mümkün değil. Devlete olan güveni ve inancı, hukuk
kurumlarına olan güveni ve inancı sarsıyorsunuz. Lütfen, bu kötü gidişe hep birlikte dur demek zamanı geldi. 20 nci Meclis, bunu
başaracak güçtedir.
Ben, beş yılını Orhaneli Termik Santralı davasına veren bir arkadaşınız olarak söylüyorum; Bursa’da yerel inisiyatif,
baronun, tabipler odasının, çeşitli mühendislik odalarının ve sivil örgütlerin çalışmasıyla termik santral konusunda hak arama
mücadelesini verdi. Beş yıl sonunda, bu hakkımıza kavuştuk ve Danıştay 6 ncı Dairesinin bu yılın başında kesinleşen
kararıyla, hele şükür dedik. Bizim haklarımız hukukun teminantı altında, güvencesi altında; biz, yargımıza güveniyoruz.
Şüphesiz ki, öyleydi; ama, idaremize güveniyor muyuz? Kuvvetler ayrılığında idarenin görevi nedir, bakanlıkların görevi nedir?
Yasamayı aşıp, dışlayıp, siz, nasıl kararlar tesis edebilirsiniz? Biz, o davada, güçlünün, kuvvetlinin, devletin, Bursa Ticaret ve
Sanayi Odasının -Sayın Sönmez de buradalar- karşısında, hatta işçilerin ve Orhaneli’de yaşayanların karşısında mücadele
vererek, sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkımızı kullandık. O dönemde, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Özalp,
bize güç verdi, destek verdi. Bursa’daki yerel inisiyatifler, Türkiye’deki yerel inisiyatifler, çevre hakkını korumak için artık
bilinçlendi. Buna, bu Parlamentonun dur demesi -buna aykırı tasarruflarla ilgili- gerekiyor. Çevre kirliliğinin yanı sıra, siyasal
kirliliğe, bizim, dur dememiz gerekiyor.
20 nci Dönem, bunların beklendiği bir dönem ve o mahkeme kararıyla, idarenin kendi iç yazışmalarında kabul ettiği ve 1991
yılında kurulması için programına aldığı; ancak, bugüne kadar her nedense kuramadığı desülfirizasyon sistemi kurulup
çalıştırılıncaya kadar santralın durdurulmasına karar verildi. Bu karar kesindir ve mutlaka uygulanması zorunlu bir kuraldır.
Eğer, bu kurala uymazsanız, malî sorumluluğunuz vardır, tazminat davalarıyla; cezaî sorumluluğunuz vardır, görevi ihmal, görevi
kötüye kullanma ve Anayasayı ihlal suçlarıyla muhatap olacaksınız ve siyasî sorumluluğunuz var, gensoruyla muhatap
olabilirsiniz ve yine sandık sorumluluğunuz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yalçınbayır, size de eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı bitirin efendim.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) – Halkımız, çevre hakkını, hakkıyla kullanacak bilince erdi; ama, siyasîlerimiz
onların gerisinde kalıyor. Bu Hükümetin, idarenin, hatta, bu yasama Meclisinin bu mahkeme kararını sıfırlamaya hakkı yok. Biz,
bunları bilmek ve uygulamak durumundayız. Hukuk devletinin gereği bu.
Bu düşüncelerle, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşayacağınızı ümit ediyor ve
temiz bir toplum, temiz bir siyaset için elbirliği diyorum.
Teşekkürlerimle. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalçınbayır.
Sayın Bakanım -biraz önce Tarım Bakanımız da cevap vermek istedi- bugün, gündemimiz biraz yoğun. Bakanlarımızın,
gündemdışı konuşmalara, ilerideki birleşimlerde cevap verme hakları var; yarın veya öbür gün, daha müteakip günlerde cevap
verirsiniz. Bugün yoğun bir gündemimiz var, o zaman cevap hakkınızı kullanmak üzere şimdi söz vermiyorum.
3. —Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, Ereğli Demir-Çelik Fabrikaları Genel Müdürünün yönetim uygulamalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN – Üçüncü gündemdışı söz, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları Anonim Şirketi Genel Kurulu yapılacağı için -24-25
Nisan tarihlerinde- bu konuyla ilgili olarak gündemdışı söz isteyen, Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’a verilmiştir.
Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Baycık, sizin de süreniz 5 dakika.
TAHSİN BORAY BAYCIK (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, bugün yapacağım gündemdışı
konuşmamla, Türkiye’nin tek yassı mamul üreten ve kamunun elinde bulunan yaklaşık yüzde 52 oranındaki hissesinin yüzde 30’u
blok olarak satılmaya çalışılan, 26 Nisan 1996 Cuma günü genel kurulu yapılacak olan Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları; yani,
Erdemir konusunda bilgilendirmek istiyorum.
Üretime başladığı 15 Mayıs 1965 tarihinden bu yana sürekli kâr eden, stratejik önemi olan bu fabrika neden satılmak
isteniyor?.. Yenisi kurulmaya kalkıldığında 5 milyar dolarlık yatırım yapmanız gerekirken, yüzde 30’undan elde edilecek tahmini
400 - 500 milyon dolar ile Türkiye ekonomisi kurtulur mu? Ülke ekonomisine, yılda 175 ilâ 200 milyon dolar katkı sağlayan bu
kuruluşun yüzde 30’luk bölümü, yönetim hakkı da devredilmek suretiyle, neden satılır? Bir yöre milletvekili olarak anlamakta
güçlük çekiyorum. Erdemir’in satılmak istenmesinin arkasında acaba başka hesaplar mı yatıyor?
Demokratik Sol Parti olarak...
(RP sıralarından ayakta alkışlar)
Sayın Başkanım ikaz edin...
BAŞKAN – Sayın hatip, sürenizi durdurdum.
Efendim, bir konuda sayın Genel Kurulun dikkatini çekmek istiyorum. Burada, arkadaşlarımız kürsüde konuşurken, bazı
Grup Başkanlarının salona girmesi nedeniyle arkadaşlarımız toplu bir alkış... (RP sıralarından “müdahale etme” sesleri) Bir
dakika efendim... Rica ediyorum... Bu, herkese karşı bir saygısızlık.
İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – O, bizi ilgilendirir.
BAŞKAN – Genel Başkanlarını alkışlıyorlar ve kürsüdeki arkadaşımızın sözü kesiliyor. Sayın Genel Başkanlardan rica
ediyorum, böyle, konuşmayı arada kesmemek için, ya başlangıçta gelip otursunlar veyahut da rica ediyorum böyle bir tezahürat
yapılmasın. (DSP sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Olağan bir şey bu.
BAŞKAN – Efendim, doğru olan şeyleri yaptığım zaman da, tepki göstermeyin, rica ediyorum. Birbirimize saygılı olacağız.
Kürsüde konuşan arkadaşın konuşmasını niye kesiyorsunuz?
Buyurun efendim devam edin.
TAHSİN BORAY BAYCIK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Demokratik Sol Parti olarak, zaten özel kanunla kurulmuş olan Erdemir’in satılmasına karşı olduğumuzu ve peşkeş
çektirmemek için mücadele edeceğimizi bir kez daha Yüce Meclis kürsüsünden açıklıyoruz. Erdemir’i durup dururken satmak
isteyenler iyi algılasınlar ve dinlesinler, Erdemir asla satılmamalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünkü konuşmamın asıl sebebi, Erdemir’in yönetimiyle ilgilidir. Özellikle son iki yıl
içinde Erdemir’de neler olmuştur? Başında yönetici bile olmasa, kendine özgü işleyişiyle kâr etmeyi yine de sürdürecek olan
ülkemizin gözbebeği Erdemir ehil ellerde midir? Buna, ne yazık ki, evet diyemeyeceğim. Ereğli’de yaşayanlar, Erdemir’in
başındaki diktatör tavırlı genel müdür ile bazı idare meclisi üyelerinden büyük rahatsızlık duymaktadırlar.
Şimdi, size, örnekleriyle sıralamak istiyorum.
Erdemir çalışanları, eski ücretleriyle tam yirmi ay çalıştılar ve bu arada ezici enflasyon karşısında bile işyerlerinde rekor
üstüne rekor kırarlarken, işverenden, toplu iş sözleşmesi imzalandığında alacaklarından kesilmek üzere, avans istediler. Genel
Müdür, işçilerin bu isteklerini hiç dikkate almadı. Bu süre içerisinde, bazı kişileri gereksiz olarak işten atarken, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin raporlarını da hiçe saydı. Nihayet, toplu iş sözleşmesi imzalandığında, yirmi aylık ekonomik
eziyet dönemi sona erdi. Şimdi, işçilerin, bu ana kadar birikmiş olan 3-3,5 trilyon lira alacaklarının bir an önce ödenmesi
gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’nin, GAP’tan sonra, ikinci büyük yatırımı olan KAP Projesi Erdemir tarafından
başarılmaktadır. 1989 yılında başlayan bu atılımın babası olarak anılan Genel Müdür Yardımcısı Sayın İlhami Acar, yapılan
yatırımları bile doğru dürüst görmeyen, dedikodu peşinde gününü geçiren, işletmeyle alakası olmayan Genel Müdür tarafından
işten atılmıştır. Şimdi, bu Sayın İlhami Acar, Kardemir’in kurtuluşuna imza atanlardan biri olup, Kardemir’de bilgi ve birikimini
kullanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ereğli’de gemi inşa edip yurtdışına satan tersaneler vardır. Ülkeye döviz kazandıran bu
tersaneler, Erdemir sacı kullanmakta ve bazı hizmetleri de, ücreti mukabilinde, Erdemir’den sağlamaktadırlar. Kaprisli ve kişisel
hırslarının tutsağı olmuş Sayın Genel Müdür, bu tersane sahiplerini cezalandırmaktadır. Tahsislerini kısıtladığı gibi, liman
başkanlığı, TTK ve Erdemir arasında yapılan protokolleri de çiğneyerek, ücretleri karşılığında vermesi gereken hizmetleri dahi
yerine getirmemektedir. Yöredeki sanayicileri de devre dışı bırakıp, sanayi çarşısı esnafımız boş dururken, başka bilinen ya da
bilinmeyen gerçeklerle, araştırılması zor mihraklarla iş yapan bir anlayış, bugün Erdemir yönetimindedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ereğli’de, Türkiye’nin en büyük vakıflarından biri vardır. Bu vakfı, Erdemir çalışanları,
otuz yıl önce, Erdemir’le birlikte kurmuşlardır. Geleceklerini, vakıftan alacakları emekli maaşına bağlamışlardır. Erdemir Genel
Müdürü, her nedense, bu vakfın yönetimini değiştirmek için, baskı politikaları uygulamış, vakfın, süresi dolmamış, Erdemir
kontenjanı yönetimini değiştirmiş ve vakıf genel kurulu tarafından seçilmiş üyeleri de istifaya zorlamıştır. İstifa etmeyenleri
işten atan Genel Müdür, aileleriyle birlikte 50 bin kişinin ve Ereğli’nin geleceği olan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Baycık, size de 1-2 dakikalık bir süre veriyorum; lütfen, konuşmanızı toparlayın efendim. Rica
ediyorum...
TAHSİN BORAY BAYCIK (Devamla) – ...Erdemir Vakfına hangi karanlık emeller için müdahale edilmekte; insanların
seçme ve seçilme hakkı engellenmektedir; buradaki esas amaç ve oynanmak istenen oyunlar nelerdir?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erdemir’in tozunun dumanının kirlettiği havayı soluyan Ereğli’de yaşayanlar,
Erdemir’de işe girememektedir. Zamanında, fabrikaya eleman yetiştirmek için kurulan endüstri meslek lisesi mezunları kahve
köşelerinde otururken, genel müdür ve bazı yönetim kurulu üyeleri, hemşerilik ilişkileriyle, dışarıdan, işe adam yerleştirmektedir.
Şu anda, Erdemir’de, bir idare meclisi üyesinin hemşerisi olmayan, ne işe girebilmekte ne de terfi edebilmektedir.
Tüm bu çarpıklıkları dile getiren yerel gazeteler de saldırıya uğramakta, gazeteciler dövülmekte ve Erdemir adı kullanılarak,
10 milyar gibi büyük rakamlarla açılan tazminat davalarıyla, basın susturulmak istenmektedir.
Sayın milletvekilleri, siz, hiç, idare meclisi kararlarını dışarıya sızdıran bir genel müdür; elinde tespihi, topuklarına bastığı
ayakkabısı, omzunda ceketi ve belinde silahıyla gezen bir idare meclisi üyesi gördünüz mü; görmedinizse, gidin bakın, Erdemir’de
bu tipleri görürsünüz.
26 Nisan tarihinde, Erdemir’in genel kurulu var. Bu büyük şirketin çağdışı yönetiminden kurtulması için, Hükümet ortağı
partilere çağrı yapıyorum. Erdemir’i, siyasîlerin ve çıkarcıların oyuncağı haline getirmeyin. Erdemir’i bilen, çelik üretiminden
anlayan kişilerin idare meclisine girmesi için, ülkenizi seviyorsanız, hassas davranın. Ereğli’de patlama noktasına gelmiş olayları
dikkatle inceleyin. 170 bin nüfusuyla, il olmaya aday ilçede, sosyal barış tümden bozulmuştur.
Sayın Başbakana, Sayın Hükümet üyelerine, Hükümet ortağı siyasî partilerin sayın milletvekillerine, Ereğli halkı adına
sesleniyorum: Erdemir’in korunup, kollanması ve stratejik önemini düşünerek, yöre halkının çektiği sıkıntıları dikkate
alacağınıza olan inancım sonsuzdur.
Türkiye’nin en büyük kuruluşuna, dengeli, iş bilen, siyasetten uzak, Erdemir ile Ereğli’yi bütünleştirecek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen, son cümlenizi söyler misiniz...
TAHSİN BORAY BAYCIK (Devamla) – Söylüyorum.
... ve sosyal huzuru sağlayacak yetenekli kişilerin atanmasını diler; hepinizi saygıyla selamlarım.
Teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baycık.
Bu gündemdışı konuşmaya da Hükümet, isterse, başka bir birleşimde cevap verebilir.
Gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutuyorum:
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. —Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Yaman
Törüner’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/240)
17 Nisan 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasının (IBRD) Olağan, Geçici ve Kalkınma Komiteleri Toplantılarına katılmak
üzere, 19 Nisan 1996 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’ne gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in dönüşüne kadar;
Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Yaman Törüner’in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu
bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2. —Suudî Arabistan’a gidecek olan Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’ya, dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet
Keçeciler’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/241)
22 Nisan 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
23 Nisan 1996 tarihinde Suudî Arabistan’a gidecek olan Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun dönüşüne kadar; Devlet
Bakanlığına, Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3. —Suudî Arabistan’a gidecek olan Devlet Bakanı Cemil Çiçek’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in vekâlet
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/242)
22 Nisan 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hac konusuyla ilgili olarak görüşmelerde bulunmak üzere, 23 Nisan 1996 tarihinde Suudî Arabistan’a gidecek olan Devlet
Bakanı Cemil Çiçek’in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in vekâlet etmesinin, Başbakanın
teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4. —Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/243)
22 Nisan 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 23 Nisan 1996 tarihinde Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın
dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin,
Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
5. —İrlanda Meclis Başkanının vaki davetine, TBMM’yi temsilen icabet edecek parlamento heyetine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/244)
22 Nisan 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
İrlanda Meclis Başkanının vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik bir Parlamento
Heyetinin, 29 Nisan-2 Mayıs 1996 tarihlerinde söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun 26.3.1996 tarih ve 28 inci
Birleşiminde kabul edilmiştir.
Adı geçen Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere, siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin
isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mustafa Kalemli TBMM Başkanı
Naci Terzi Erzincan
Cihan Yazar Manisa
Zeki Çakıroğlu Muğla
Mustafa Dedeoğlu Muğla
Musa Uzunkaya Samsun
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. —Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının, Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî
ilişkilerinin araştırılarak iddia edilen hukuk dışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/63)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Refah Partisinin, Süleyman Mercümek’le bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin aydınlatılması; Refah Partisinin, malî
kaynakları açısından ciddî kuşkular doğuran bu konunun açığa kavuşturulması için, ilişikte sunulan gerekçe çerçevesinde,
Anayasamızın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 102 ve 103 üncü maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
1. Ali Rıza Gönül (Aydın)
2. Mehmet Gözlükaya (Denizli)
3. Saffet Arıkan Bedük (Ankara)
4. Ahmet İyimaya (Amasya)
5. Veli Andaç Durak (Adana)
6. İ. Cevher Cevheri (Adana)
7. Fevzi Arıcı (İçel)
8. Cemil Erhan (Ağrı)
9. Ali Günaydın (Konya)
10. Tahsin Irmak (Sıvas)
11. İrfettin Akar (Muğla)
12. İlyas Yılmazyıldız (Balıkesir)
13. Hayri Doğan (Antalya)
14. Faris Özdemir (Batman)
15. Mustafa Küpeli (Adana)
16. Yusuf Bacanlı (Yozgat)
17. A. Sezal Özbek (Kırklareli)
18. Mehmet Batallı (Gaziantep)
19. Salih Sümer (Diyarbakır)
20. Ömer Demir (Kırşehir)
21. Bekir Aksoy (Çorum)
22. Sedat Aloğlu (İstanbul)
23. Nevzat Köse (Aksaray)
24. Nihan İlgün (Tekirdağ)
25. Mehmet Korkmaz (Kütahya)
26. Muzaffer Arıkan (Mardin)
27. Mahmut Nedim Bilgiç (Adıyaman)
28. Mahmut Yılbaş (Van)
29. Nafiz Kurt (Samsun)
30. Tevfik Diker (Manisa)
31. Haluk Yıldız (Kastamonu)
32. Hasan Karakaya (Uşak)
33. Ahmet Bilgiç (Balıkesir)
34. Nuri Yabuz (Afyon)
35. Esat Kıratlıoğlu (Nevşehir)
36. Ahmet Uyanık (Çankırı)
37. Necmettin Dede (Muş)
38. Hasan Tekin Enerem (İstanbul)
39. Halil Yıldız (Isparta)
40. Osman Çilsal (Kayseri)
41. İsmail Köse (Erzurum)
42. Cevdet Aydın (Yalova)
43. Turhan Güven (İçel)
44. Abdülkadir Cenkçiler (Bursa)
45. Gencay Gürün (İzmir)
46. Mehmet Ali Yavuz (Konya)
47. Osman Berberoğlu (Antalya)
48. Meral Akşener (İstanbul)
49. Mehmet Tatar (Şırnak)
50. M. Kemal Aykurt (Denizli)
Gerekçe: Kamuoyuna “Süleyman Mercümek olayı” olarak yansıyan hadisenin gerçek boyutlarının, uzantılarının ve
doğuracağı muhtemel sonuçlarının neler olduğunun Türkiye Büyük Millet Meclisince “araştırma konusu kılınması” hem siyasî
ve hem hukukî bir zarurettir.
Elde mevcut belge ve delillere dayanan bilgiler, önemli sonuçlar doğuracak niteliktedir. Bu itibarla araştırma talebimize derç
olunan hususların Yüce Parlamento aracılığıyla araştırılması, bir hukuk ve Anayasa görevinin icrası anlamına gelecektir.
Bilgiler, Süleyman Mercümek -bazı Arap Ülkeleri finansı- millî görüşe bağlı kuruluşlar ve şirketler, özellikle Uluslararası
İnsanî Yardım Teşkilatı (İHH)-Necmettin Erbakan-Refah Partisi unsurları arasında likit bir dolaşımın kesinlikle varlığı
yönündedir. Her ne kadar, olayın ortaya çıkmasından sonra, Süleyman Mercümek’in RP veya Necmettin Erbakan’la irtibatının
olmadığı Refah Partisi yetkililerince açıklanmış ise de, olaylar yumağının izhar ettiği hakikat, aksi doğrultudadır. Bilinmelidir
ki, legal olmayan işlerde “bağlantı” belgeyle sınırlı olmaksızın her türlü delil ve vasıtayla ispatı kabil hususlardandır.
Araştırma talebimiz, yalnızca Süleyman Mercümek’in sanık olarak yargılandığı suça bağlı fenomenleri değil, bunun dışındaki
olaylar zincirini de içermektedir. Bulgu ve gelişmelere göre bu odaktaki ana olaylar ayrı ayrı araştırma talebine konu
kılınabilecektir.
1. 1945 Bandırma doğumlu olan Süleyman Mercümek, İlim Yayma Cemiyetinin 7.2.1982 tarihli kongresinde seçilen yönetim
kurulu üyesidir. Millî Gazetenin basımını yapan Yeni Neşriyat A.Ş.’de de aynı görevde bulunmuştur. Avrupa Millî Görüş
Teşkilatının (AGMT’nin) kitap ihtiyacını karşılayan Dağıtım Pazarlama A.Ş. (YA–DA)’nın ortağıdır. Süleyman Mercümek’in,
Refah Partisinin kuruluş çalışmalarında Necmettin Erbakan’ın yanında olduğu ve İstanbul’daki kuruluş çalışmasını Necmettin
Erbakan adına üstlendiği bilinmektedir. Kuveyt’ten İstanbul’a gelen yabancı heyeti (23.6.1988 tarihinde) Necmettin Erbakan’ın
talimatıyla o karşılamıştır. Refah Partisine finansal destek sağlayan Suudi uyruklu Musli ve Yusuf’un havale ettiği paranın Faysal
Finansın İstanbul Şubesine, bu zatın hesabı yoluyla intikal gördüğü duyumu alınmıştır. Aynı kişi, muhtelif banka ve şirketler
yoluyla ve hatta Necmettin Erbakan’ın doktor kardeşinin de isminin eklendiği bir halkayla Refah Partisine aktarılan paranın ara
havuzu olmuştur. Ateş çemberindeki Bosna-Hersek’e yardım gibi yüce bir amaç için milletimizden toplanan yüksek miktardaki
paraların akıtıldığı yer de aynı havuzdur.
2. Sultanbeyli İlçesinin Refah Partili Belediye Başkanı, birtakım belediye arsalarını Avrupa’daki millî görüşçü çevrelere
pazarlamış, elde olunan 10 000 000 DM’nin büyük bir kısmı Süleyman Mercümek aracılığıyla Refah Partisine intikal etmiştir.
Aynı belediye “İslam Üniversitesi” kurulması amacıyla ucuzca kamulaştırdığı büyük bir arsayı “Adil Düzen Mahallesi” adıyla
Köln’de pazarlamıştır. Bu bölgede yukarıda adı geçen YA-DA’nın 121 dönümlük arsası vardır.
3. Süleyman Mercümek ve şirketler simgedir. Süleyman Mercümek, Refah Partisinin insan suretinde tecessüm etmiş kasasıdır.
Anayasa hükmü uyarınca Refah Partisine Hazinece yapılan 65 milyar TL’sı yardımın (RP sıralarından alkışlar) Süleyman
Mercümek hesabına aktarılmasının başka bir şekilde izahı olamaz. Bu husus, ceza mahkemesi hükmünün gerekçesine vakıa
olarak derç olunmuştur. Hükümdeki bu tespite ve Sayın Necmettin Erbakan’ın “Süleyman Mercümek ile alakasını izhar eden” ve
basına da yansıyan ikrarlarına rağmen, olayların akabinde ilişkinin inkara gidilmesi düşündürücüdür. Araştırma önergemizde
adları geçen ve tahkik ile öğrenilecek diğer şirketler, görünürde Ticaret Kanununa göre kurulmuş, Refah Partisine bağlı siyasî
teşekküllerdir.
Yukarıda maharet ve vasıfları belirtilen Süleyman Mercümek’in 22.5.1994 tarihinde, Balıkesir İli, Edremit İlçesi,
Altınoluk’ta kâin yazlık evde Necmettin Erbakan ile üçlü değil, ikili ve gizli bir görüşme yapması manidardır. İrtibatı olmayan
kişinin genel başkanla musahabesi -bu sohbetin muhtevası bir yana- nereye oturtulabilir?
Süleyman Mercümek olayının Türk siyaset hukuku çerçevesinde enine boyuna incelenmesi birçok sırları ve gerçekleri ortaya
çıkaracaktır. Refah Partisinin hukuk dışı malî kaynakları ancak böyle ciddî bir araştırmayla vuzuha kavuşabilecektir. Türkiye
Büyük Millet Meclisi ve Yüce Milletimiz, Refah Partisinin, Süleyman Mercümek perde alınarak yaptıklarını, perdenin
arkasındakileri bilmek hakkını haizdir.
Şeffaf demokraside, bu olayların, Parlamento merceğinin altına yatırılması, Refah Partisinin bu olaylar ve kökü dışarıda veya
hukuk dışında olan finanslar yumağı içindeki yerinin bilgi ve illiyet bağlamında tespiti Yüce Meclisin anayasal bir görevidir.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.
(10/3 ve10/4) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun çalışma süresinin uzatılmasına dair
bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
6. —(10/3, 4) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına
ilişkin tezkeresi (3/245)
19.04.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Metin Göktepe Cinayetinin Açıklığa Kavuşturulması ve Faillerinin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Kurulan (10/3, 4) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonumuz, çalışmalarını bir aylık çalışma süresi içinde tamamlayamamış olduğundan,
çalışmalarını bitirebilmesi amacıyla 28 Nisan 1996 tarihinden geçerli olmak üzere, Genel Kuruldan iki aylık çalışma süresi
verilmesi için talepte bulunulmasına, Komisyonumuzun 18 Nisan 1996 tarihli Birleşiminde karar verilmiştir.
Karar gereğince, Millet Meclisi İçtüzüğünün 103 üncü maddesi uyarınca, Komisyonumuza 28 Nisan 1996 tarihinden itibaren
iki aylık çalışma süresi verilmesi için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet Ali Şahin
İstanbul
Komisyon Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:
IV. —ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. —(9/1), (9/3) ve (9/2) esas numaralı Meclis soruşturması önergelerinin konuşma sürelerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No :10 Tarih : 22.4.1996
Eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin (9/1) ve (9/3) esas numaralı Meclis soruşturma
önergeleri ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında Meclis soruşturması açılmasına dair (9/2) esas
numaralı Meclis soruşturma önergesinin Genel Kurulda yapılacak görüşmelerinde konuşma sürelerinin 20’şer dakika olmasının
Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Abdullatif Şener Mehmet Gözlükaya
RP Grubu Başkanvekili DYP Grubu Başkanvekili
Murat Başesgioğlu H. Hüsamettin Özkan
ANAP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili
Oya Araslı
CHP Grubu Başkanvekili
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek bir önerisi vardır;
okutup, oylarınıza sunacağım:
B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. —Genel Kurulda görüşülecek konuların sırasına ve çalışma süresine ilişkin DYP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 22.4.1996 günü yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında görüş birliği sağlanamadığından,
aşağıdaki önerimizin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederiz.
Saygılarımızla
Mehmet Gözlükaya Murat Başesgioğlu
DYP Grup Başkanvekili ANAP Grup Başkanvekili
Öneri:
Genel Kurul gündeminde yer alan ve bugün görüşülecek olan soruşturma önergelerinin görüşmelerinin tamamlanmasından
sonra, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçilmesi ve 3 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine başlanması, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
V. —SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1. —(10/2) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim
BAŞKAN – (10/2) esas numaralı Meclis araştırma komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 2 üyelik
için, Batman Milletvekili Faris Özdemir ile Isparta Milletvekili Ömer Bilgin aday gösterilmişlerdir.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, o komisyonun ismini söyleyin; TURBAN komisyonudur.
BAŞKAN – Efendim, (10/2) esas numaralı Meclis araştırma komisyonudur. Burada, Sayın Genel Kurul, bu komisyonun ne
olduğunu biliyorlar.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayacaksınız efendim... Nasıl saymıyorsunuz?!
BAŞKAN – Elinizi kaldırmadınız.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayınız... Sayınız...
BAŞKAN – Tamam... Kabul edildi efendim.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayılmamıştır. Kabul edilmez.
BAŞKAN – Efendim, ilan ettim. Sayın Dumankaya, gördük; arkadaşlarımız gördüler.
Gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına geçiyoruz.
VI. —GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. —Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini
sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine
uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/1)
BAŞKAN – Genel Kurulun 10.4.1996 tarihli ve 35 inci Birleşiminde alınan karar gereğince, birinci sıradaki, Kocaeli
Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi TEDAŞ’ın bazı ihalelerinde usulsüzlük ve
yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak
suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu
iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergenin öngörüşmesine başlıyoruz.
Bu görüşmede, sırasıyla, ilk imza sahibine ve onun göstereceği diğer bir imza sahibine, şahısları adına iki üyeye ve son
olarak da, hakkında soruşturma istenen eski Başbakan Sayın Tansu Çiller’e söz verilecektir. Biraz önce kabul ettiğimiz Danışma
Kurulunun kararına göre de konuşma süreleri 20’şer dakika olacaktır.
Meclis soruşturması önergesi, Genel Kurulun 9.4.1996 tarihli 34 üncü Birleşiminde okunmuştur ve bastırılarak sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi, soruşturma önergesini tekrar okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Devletin yönetim esasları Anayasayla belirlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, kuvvetler ayrılığı prensibine dayanır. Bu prensibe göre, yürütme organı olan Bakanlar
Kurulu, başta Başbakan olmak üzere, her türlü icraat ve faaliyetlerinden tek tek ve topluca sorumludurlar. (Anayasa 112/2 ve 3)
Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin de Bakanlar Kurulu üyelerini denetlemeleri anayasal bir görevdir.
Geçtiğimiz yasama dönemlerinde, bu görevler, halkın beklentilerine cevap verecek şekilde gerçekleşmemiştir.
Bu yüzden, kamu vicdanında, aşağıdaki kanaat oluşmuştur.
“Sayın Çiller’in 25.6.1993 tarihinde Başbakan olmasından sonra, Sayın Özer Çiller’in, bazı iş arkadaşlarıyla beraber,
kamuoyunda “Yalı Çetesi” diye adlandırılan bir ekip teşekkül etmiş, bu ekip, Başbakan Sayın Çiller vasıtasıyla kamu
kuruluşlarını belli istikametlerde yönlendirerek ve baskı yaparak, kendilerine ve yandaşlarına gayri meşru kazançlar ve menfaatlar
sağlamışlardır.”
Bu faaliyetlerle ilgili iddialar ve haberler o derece yaygınlaşmıştır ki, ülkenin ve medyanın gündemini sürekli olarak işgal
etmiş; fakat, o dönemdeki Meclis aritmetiği yüzünden, tüm bu vahim olaylara ve ithamlara rağmen, Meclis soruşturma müessesesi
bir türlü çalıştırılamamıştır.
Bu dönem farklı olmalıdır. 20 nci Dönem, bir yandan geçmiş dönemin soruşturulamayan konularının soruşturmasını
yaparken, diğer yandan da, ülkemizde şeffaf ve dürüst yönetimi sağlamalıdır.
İşte, biz, aşağıda imzaları bulunan milletvekilleri, geçtiğimiz dönemle ilgili fevkalade önemli bir konuyu Meclis soruşması
olarak Genel Kurul gündemine getiriyoruz.
Olay nedir?
“Yalı Çetesi” olarak adlandırılan bir ekibin, Sayın Tansu Çiller vasıtasıyla, ülkenin en büyük yatırımlarını yürüten TEK ile
ilgili 10 trilyon TL’lik bir ihalenin, önceden belirlenen firmalara çok kârlı fiyatlarla verilmesini sağlamak ve bu maksada
ulaşabilmek için, Başbakanın etkisiyle, her türlü kanunî icapları hiçe sayarak, gerektiğinde bakanları, umum müdürleri
değiştirerek, usullere, nizamlara aykırı olarak, devleti bir çiftlik gibi kullanması olayıdır.
Bu, soruşturma önergemize ek olarak sunduğumuz belge ve delillerle sabit olan bir olaydır. Gerek olayın cereyan tarzı ve
gerekse ekteki belgeler, yukarıdaki gerçeği açık bir şekilde ispat etmektedir.
Olay şu şekilde cereyan etmiştir: Yukarıda sözü edilen ekip, önceden planladığı bir faaliyeti yürütebilmek için, dönemin
Başbakanı Sayın Tansu Çiller’in direktifleriyle, eskiden TEK ismiyle anılan, sonra ikiye ayrılıp biri Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş adını alan TEDAŞ’ın vekâleten yönetildiği 18 Ağustos 1995 tarihinde, ihale bedeli 3,5 trilyon ve fakat bitiş tarihi itibariyle 10
trilyon TL’yi geçecek olan 32 şehir şebekesini ihaleye çıkarmıştır.
İhalenin son günü olan 6.9.1995 tarihine kadar 850 firma teklif vermiş ve teklifler, gerekli puanlamalar yapılmak üzere, ihale alt
komisyonuna havale edilmiştir.
Ancak, gerek TEDAŞ Teftiş Kurulunun ve gerekse Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun ilişikteki raporlarında da açıkça
belirtildiği gibi, bu alt komisyon etki altında bıraktırılarak, ihaleler, haksız bir şekilde, önceden planlanan firmalara
yönlendirilmiştir.
Bu haksızlıklar karşısında, ihaleler çok kârlı ve büyük meblağlara baliğ olduğu için, işlerin kendilerine ihale edilmesi gereken
firmalar, duruma itiraz etmişlerdir.
Bu arada, hükümet düşmüş, yeni bir hükümet kurulmuş ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı da değiştirilmiştir. (5.10.1995)
Yukarıdan aldığı talimat doğrultusunda her türlü haksızlığı yaparak, ihaleleri belirli firmalara yönlendiren alt komisyon,
ihalelerin bu firmalara verilmesi için gereken resmî prosedürü tamamlayabilmek için, hazırladığı raporu, 16.10.1995 tarihinde
Satınalma ve İhale Komisyonuna sunmuş; 27.10.1995’te ihaleyi, adı geçen ekibin arzusuna uygun bir şekilde protokole bağlamış
ve bu protokol, aynı istikametten gelen baskılar sonucu, 15.11.1995’te Genel Müdüre tasdik ettirilmiştir.
Ekip, böylece, hedefine ulaşmış iken, kendi kontrolü dışında bir olay olmuş, protokolün tasdikinin ertesi günü 16.11.1995’te,
görevden alınan eski TEDAŞ Genel Müdürü, Danıştay kararıyla görevine dönmüş ve ilk iş olarak, konu ve yapılan yolsuzluklar
hakkında bilgisi olduğundan, bu ihale dosyalarını tetkik ederek, yolsuzlukları önlemek istemiştir.
Ekip tarafından duruma müdahale edilmiş, dosyalar, müessesenin en yüksek yetkilisi olmasına rağmen, göreve dönen Genel
Müdüre verilmemiş, daha da ileri gidilerek, dört gün sonra, 20.11.1995 tarihinde, Başbakan Sayın Tansu Çiller’in direktifleriyle,
Genel Müdür, kuruluşun başından uzaklaştırılmıştır.
Ne var ki, ihalelerde yolsuzluk yapıldığına kani olan Umum Müdür, oynanan oyunları fark ettiği için, durumu, bir yandan
Cumhurbaşkanlığına bir yandan da Başbakanlığa ihbar etmiştir. Cumhurbaşkanlığı, bu ihbarı, Başbakanlığa intikal ettirmiş,
Başbakan Sayın Tansu Çiller ise, bu kadar önemli bir ihbarı kendi teftiş kurullarıyla tahkik etmesi gerekirken, konuyu küçültmek ve
gözlerden saklayabilmek ve yeni tertiplerle ekibin planının aksamamasına zemin hazırlayabilmek için, gerek
Cumhurbaşkanlığınca yapılan ikazı ve gerekse kendisine yapılan ihbarı, 22.11.1995 tarihinde, tahkikatın üst makamlarca
yapılmasını talep eden Genel Müdürlük taleplerini hiçe sayarak, tahkikatın, yine aynı Genel Müdürlükçe yapılması için Bakanlık
üzerinden evrakı iade etmiştir. Böylece, tüm ihbarlar, TEDAŞ Teftiş Kuruluna intikal ettirilmiştir.
Bu noktada, dikkat çekici en önemli olay, işleri düzeltmek isteyen TEDAŞ Genel Müdürünün vazifeye döndükten sonra, devletin
en yetkili mercilerince tahkikat yapılması hususundaki müracaatlarının, çok kısa bir sürede Genel Müdürün görevden
uzaklaştırılması ve tahkikat evrakının, yeniden kontrol altına alınan Genel Müdürlüğe süratle intikal ettirilmesi olayıdır.
Bu işlemlerin dört gün gibi kısa bir sürede yapılmış olması, ekibin programını, ne pahasına olursa olsun seçimlerden önce
sonuçlandırmak istediğini göstermektedir.
Ne var ki, artık, seçim ilan edildiği için, TEDAŞ Teftiş Kurulu incemelerini rahatlıkla yapabilmiş ve bir ay süreyle yaptığı
incelemelerinin sonucunda hazırladığı raporu, seçimin ertesi günü, 25.12.1995 tarih ve 1665/57 sayılı gizli raporuyla Genel
Müdürlüğe takdim etmiştir.
TEDAŞ Teftiş Kurulunun bu raporunda, aşağıdaki hususlar açık bir şekilde, delilleriyle tespit olunmuştur.
1.- Komisyonlarda yolsuzluk yapılmıştır.
2.- İhalenin kendilerine verildiği bazı firmalar sahte belge kullanmışlardır.
3.- İhalede, bazı firmalar özellikle korunmuşlardır.
İhalelerin iptalinin gerektiğini belirten bu rapor, 29. 12.1995 tarihinde Genel Müdür tarafından onaylanmıştır.
Bu durum muvacehesinde, ihalelerin iptal edilmesi gerektiği halde, ekip yeniden baskı yaparak, TEDAŞ Yönetim Kuruluna, ilk
kademede, Genel Müdürlüğün yetki limitleri içerisindeki 19 ihalenin yürütülmesi, bu yetki dışındaki 13 ihalenin ise yürütülmesinin
durdurulması kararı aldırtmıştır.
Ancak, ne var ki, ihaleler arasında böyle bir ayırım yapılınca, 31.1.1996 tarihinde, Kurumun iki genel müdür yardımcısından
biri diğerine makamında silah çekerek, tehdit ve kavga etmişlerdir. Bu kavga, karakola ve dolayısıyla medyaya intikal etmiş ve
TEDAŞ’taki yolsuzluk iddiları böylece ayyuka çıkmış ve ekibin sessizce yürütmek istediği plan yeni bir engelle daha
karşılaşmıştır.
Bir yandan günlerce manşetleri işgal eden yolsuzluk iddiaları, bir yandan ihalelerin durdurulması, diğer yandan firmaların
şantaj tehditleri karşısında istifa etmiş bir hükümetin başbakanı olduğu halde Sayın Çiller, meseleyi örtbas edebilmek için,
TEDAŞ Teftiş Kurulunun karşı raporuna rağmen, kalan 13 ihalenin de geçerli sayılması için, 7.2.1996 tarihinde eksik üyeyle
toplanan TEDAŞ Yönetim Kuruluna baskı yaparak karar aldırtmıştır. Böylece bir hafta evvel Yönetim Kurulunun aldığı
30.1.1996 tarihli karar yeniden değiştirilmiştir.
Yine medyanın, Yönetim Kurulunun eksik toplanıp, 3’e 2 oyla karar almış olması dolayısıyla kararın geçersiz olduğunu
ortaya çıkaran yayını karşısında, bu sefer müstafi hükümetin başbakanı Tansu Çiller, 29.2.1996’da TEDAŞ Yönetim Kurulunu 6
kişiyle toplatarak bu defa 3’e 3 oyla 32 ihalenin tamamının geçerli sayılması için karar aldırtmıştır.
Böylece olayların meydana getirdiği her türlü zorluğa rağmen, ekip eski Başbakan Sayın Çiller’in her kademedeki müdahalesi,
takibi, sevk ve idaresi sayesinde planını uygulama imkânını bulmuştur.
Ekteki delil ve vesikalarıyla her türlü kanun ve nizamın çiğnenmesi suretiyle gerçekleştirilen bu misal, ekibin, yani “Yalı
Çetesi” nin, Sayın Başbakan Tansu Çiller’in himayesiyle geçtiğimiz dönemde gerçekleştirdikleri pek çok uygulamasından sadece
birini göstermektedir. Yukarıdaki özet açıklamalarımızdan da açıkça görüldüğü gibi, sabık Başbakan Sayın Tansu Çiller;
1. Devletin en büyük yatırımcı kuruluşlarına, büyük kârlı ihaleler tanzim ettirip, bunların her türlü kanunsuz davranışlar
pahasına da olsa belli firmalara verilmesini sağlamak,
2. Bu yolsuzlukları önlemek isteyen umum müdürü görevinden uzaklaştırmak,
3. Kendisine vaki yolsuzluk ihbarlarının, Başbakanlık Teftiş Kurulunca incelenmesini engellemek,
4. TEDAŞ Teftiş Kurulu raporlarındaki açık tespitlere rağmen, yolsuz ihaleleri ne pahasına olursa olsun yürürlüğe
koydurtmak suretiyle, görevini kötüye kullanmış ve devleti büyük zarara sokmuştur.
Kamu vicdanında yer alan bu kanaat karşısında, Sayın Tansu Çiller’in, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine göre
görevini kötüye kullanmak ve devleti zarara sokmaktan dolayı suçlu olup olmadığının tespiti maksadıyla, Anayasanın 100 ve
İçtüzüğün ilgili maddeleri gereğince, Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
Şevket Kazan
(Kocaeli)
ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Kazan, siz mi konuşacaksınız?..
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Evet Sayın Başkan..
BAŞKAN – Önergedeki birinci imza sahibi sıfatıyla, Sayın Şevket Kazan. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Kazan, süreniz 20 dakikadır; buyurun efendim.
AYDIN GÜVEN GÜRKAN (İzmir) – Sayın Başkan, salonda sükûneti sağlayın lütfen.
BAŞKAN – Efendim, salonda sükûnet şu anda yerindedir; şu anda tabiî...
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; bazı milletvekili arkadaşlarımız ile eski
Başbakan Sayın Tansu Çiller hakkında, TEDAŞ’ın ihaleleriyle ilgili olarak vermiş olduğumuz soruşturma önergesi üzerinde söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Kazan, sürenizi durduruyorum; Genel Kurula bir ikazda bulunacağım.
Sayın milletvekilleri, çok önemli bir soruşturma önergesini müzakere ediyoruz ve sayın milletvekilleri vicdanlarına göre karar
vereceklerdir; bütün milletvekillerinin iddiaları ve savunmayı çok dikkatli dinlemelerini ve gürültü yapılmamasını rica ediyorum.
Konuşmak isteyen arkadaşlarımız, lütfen salonun dışına çıkıp konuşsunlar. Bu ikazı yapmak zorunda kaldım; teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Kazan.
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu önerge, Meclis Başkanlığına 2 Nisan tarihinde verildi; üç haftadan
bu yana kamuoyunun en önemli gündem maddesini oluşturmakta. Bu önergenin verilmesinden sonra, birtakım polemikler
yapılıyor. “Refah Partisi, bunu, Hükümeti yıkmak için verdi” deniliyor “TEDAŞ bir KİT’tir; icraatından bakan bile sorumlu
değilken, Başbakan nasıl sorumlu olur” deniliyor “efendim, yazmışlar; ama, önergenin içi boş, içerisinde kesin delil diye bir şey
yok” deniliyor. Yine “kaldı ki, Tansu Çiller’in olaydan haberi bile yok; önerge üzerine, eski bakanı çağırmış da öğrenmiş”
deniliyor ve yine, bugünkü haberlerde görüyoruz ki “soruşturmadan önce araştırma önergesi verilmesi daha isabetli olurdu”
deniliyor.
Muhterem milletvekilleri, bu soruşturma önergesinin isabetini ortaya koymak için, önce, bazı hukukî gerçekleri hatırlamakta
zaruret vardır. Bilindiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Bu devletin bir anayasal düzeni vardır, bu düzenin
birtakım temel kuralları vardır.
Anayasanın 87 nci maddesine göre, bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek, bu Meclisin aslî görevleri arasındadır. Yine,
Anayasanın 112 nci maddesine göre, bakanlar kurulu, genel siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur; eylem ve işlemlerinden
ise, Başbakana karşı, münferiden sorumludurlar. Tabiî, bu sorumluluk başbakan için de geçerlidir. Ayrıca, başbakan, bakanların
görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve gerekiyorsa düzeltici önlemleri almakla da
yükümlüdür. Anayasanın 109 uncu maddesine göre, gerektiğinde başbakanın önerisi üzerine, bir bakan cumhurbaşkanınca
görevden alınabilir.
Yine, ceza hukukunda bir prensip var; kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. Bu, sokaktaki vatandaş için böyledir; o kanunları
yürütmekle sorumlu bir başbakan için de, öncelikle böyledir.
Ve yine -Anayasa, madde 100- Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği önergeyle,
başbakan veya bakanlar hakkında soruşturma açılması istenebilir. Soruşturma açılması önergesi, bir iddianame değildir;
Meclisten, bir hususun, yetkili bir komisyon tarafından incelenmesini istemekten ibarettir.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; 24 Aralık tarihinde bir erken seçim yapıldı. Bu seçim propagandaları esnasında,
Anavatan Partisiyle Doğru Yol Partisi, birbirlerini çok ağır ifadelerle ve yolsuzluklarla suçladılar. Seçim kampanyasında hemen
hemen başka bir şey de konuşmadılar. Bu suçlamanın etkisi altında o kadar kaldılar ki, birlikte kurulan Hükümet, programına
dahi, bu yolsuzlukların hesabının mutlaka sorulacağı istikametinde hükümler koydu, ifadeler koydu. Bu suçlamalara medya da
katıldı ve halk üzerinde, özellikle, Sayın Çiller, eşi ve çevresi hakkında hoş olmayan kanaatler oluştu. Görülüyor ki, bu
kampanya, hâlâ devam etmektedir. Bunun, bir yerde durması lazımdır. Durması için de, bu olayın incelenmesi lazımdır.
İşte bizler, Parlamentonun en büyük partisi, Anamuhalefet Partisi milletvekilleri olarak, hem anayasal görevimizi yapmak, hem
siyaseti temizlemek hem de Sayın Çiller suçsuzsa aklansın diye bu önergeleri verdik. Yoksa, biz, savcı değiliz, sorgu hâkimi hiç
değiliz.
Sayın Tansu Çiller, Sayın Yılmaz’la anlaşmış, on ay sonra tekrar Başbakan olacakmış. Bu, bizi hiç ilgilendirmez. Biz, siyaset
arenası artık dedikodulardan temizlensin istiyoruz. Onu temizlemenin yolu ve usulü de işte budur, yani, Meclis soruşturması
müessesesidir.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; TEDAŞ ihalelerindeki yolsuzluklar hakkında, seçimlerden önce ve sonra, basında
hayli şeyler yazıldı. Şu dosya içerisinde, 17 Mayıs 1995 tarihinden 15 Şubat 1996 tarihine kadar 9 aylık süreç içerisinde, TEDAŞ
yolsuzluklarıyla ilgili sayısız haber kupürleri vardır ve bazı büyük gazeteler, bu olayın takibi için özel muhabirler
görevlendirmişlerdir.
15 Ocak, Hürriyet: “TEDAŞ ihaleleri iptal edildi.” 19 Ocak, Hürriyet: “TEDAŞ ihaleleri arapsaçına döndü.” 5 Şubat, Hürriyet:
“TEDAŞ’ta bürokratlar silahla konuştu.” 9 Şubat, Hürriyet: “Usulsüz TEDAŞ ihaleleri onaylandı.” 10 Şubat, Yeni Yüzyıl:
“TEDAŞ kovboyları görevden alınıyor.” 10 Şubat, Günaydın: “TEDAŞ yolsuzluğu incelemede.” 10 Şubat, Hürriyet: “Bakan:
Rüşvet varsa bürokratlar almıştır. 15 milyar istediler.” 13 Şubat, Hürriyet: “Böyle cürete pes. Bakanın teftiş açtığı gün, evrak
sahtekârına ihale verdiler.” Hep bunlar, basında çıkan haberlerdir.
Hükümet çalışmaları sırasında, bize, resmî ve gayri resmî birtakım kişiler gelerek, birtakım hususları açık açık anlattılar,
belgeler getirdiler. Şunu açıkça ifade etmek istiyorum ki, biz, bu önergeyle ilgili belgelerimizi dosya içerisinde Meclis
Başkanlığına takdim etmiş olmamıza rağmen, dosya içerisinde yeni yeni belgeler getirilmektedir. Bu manzara karşısında, olayı
ciddî bulduk; hukukçu milletvekillerimizden bir özel komite kurarak, her şeyi inceledik ve bu önergeyle şimdi huzurunuza geldik.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; olay nedir: Olayla ilgili bazı açıklamalar, biraz önce okunan soruşturma
önergemizde anlatılmıştır; ancak, kısa kısa, bir defa daha üzerinde durmakta fayda görmekteyim.
TEDAŞ’ın başında dürüst bir Genel Müdür vardır. Bu Genel Müdür, 16 Mayıs 1995 tarihinde görevden alınmış, yerine,
vekâleten birisi getirilmiş. TEDAŞ Yönetim Kurulu, 4 Temmuz 1995 tarihinde, başlangıç itibariyle 3,5 trilyon lira, ama, neticeten
10 trilyon lira tutarında 32 şebeke ihalesi için bir şartname hazırlamış, 18 Ağustos 1995 tarihinde Resmî Gazetede bu şartname
ilan edilmiş ve 6 Eylül 1995 tarihinde bütün teklifler toplanmıştır; 167 firma, 850 teklif vermiş ve bu tekliflerin tasnifine
başlanılmıştır. İşte, bu arada, hükümet değişikliği olmuş, 5 Ekim 1995 tarihinde, Başbakan, yine, Tansu Çiller olarak, Hükümet,
göreve başlamıştır.
İhale komisyonuna, yukarıdan, konuttan, Bakanı aşan müdahaleler başlamış -tabiî, Özer Beyden- 27 Ekimde, 32 ihale, 800
teklif veren 167 firma içerisinden, 25 firmaya bağlanmak suretiyle, ihale sonuçlandırılmıştır; ancak, beklenmeyen bir durum
olmuş, 16. 11. 1994 tarihinde, eski Genel Müdür, Danıştay kararıyla geri gelmiş, göreve başlamış; hemen, ihale dosyalarını
istemiş, vermemişler; genel müdür yardımcılarını çağırmış, gelmemişler; ertesi gün de, 17. 11. 1995 tarihinde, kendisini geçici
bir görevle İstanbul’a göndermişler, cuma günü saat 16.30’da.
Bu Genel Müdür, Başbakanla görüşmek istemiş, telefonla randevular istemiş; ama, randevu verilmemiş; yazılı müracaatta
bulunmuş; ama, bu müracaat kabul edilmemiş. Pazartesi günü saat 16.00’da, İstanbul’da, özel olarak görevlendirildiği görevine
başlarken, emre uymadın diye, aynı gün, kendisini açığa almışlar. İşte bu Genel Müdür, 20.11. 1995 tarihinde, ihaleyle ilgili
yolsuzluk endişelerini ve Bakan hakkındaki şikâyetlerini, Başbakanlık Teftiş Kuruluna, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme
Kuruluna yazıyla bildirmiştir. Başbakanlık Teftiş Kurulu, şikâyet, Bakan hakkında olduğu halde ve doğrudan doğruya kendisinin
tahkikat yapması gerektiği halde, işi, Bakanlık Teftiş Kuruluna, o da, TEDAŞ Teftiş Kuruluna iletmiştir.
TEDAŞ Teftiş Kurulu olayı incelemiş ve 32 ihalenin tamamının, yetkisizlik, yolsuzluk, sahtekârlık, rüşvet ve kayırma
sebeplerinden dolayı iptali gerektiğine dair 25.12.1995 tarihli gizli raporunu hazırlamış ve Genel Müdürlüğe takdim etmiş, Genel
Müdür de, bu raporu 29 ‘unda onaylamıştır. Ancak, ihaleyi alan bazı müteahhitler, ihalenin iptal edildiğini haber alınca, yönetime
baskı yapmaya başlamışlardır; çünkü, bu ihaleyi yapan yönetimle kendileri arasında birtakım maddî ve manevî ilişkiler vardır.
İşte, bu noktada, yukarısı tekrar devreye girmiş, ihalenin tamamen iptali için Ticaret Dairesi Başkanlığınca 5.1.1996
tarihinde Yönetim Kuruluna sunulmak üzere hazırlanan raporu veya yazıyı, iki gün sonra muhtevasını değiştirmiş, kısmen kabul
kısmen iptale çeviren bir taleple Yönetim Kuruluna sunmuştur. Yönetim Kurulu, 30 Ocak 1996’da, 19 ihaleyi kabul, 13 ihaleyi
iptal etmiştir.
Bu kısmî iptalden bir gün sonra, bu ihale yüzünden, genel müdür yardımcılarından biri, diğerine silah çekmiş, tehdit etmiş ve
iş karakola kadar intikal etmiştir. Yine, yukarısı devreye girmiş, Bakan, Genel Müdür, kavga eden ve açığa alınması gereken
Yönetim Kurulu üyesi olan iki genel müdür yardımcısı, birlikte yemek yemişler, şikâyetler geri alınmış ve iş tatlıya bağlanmış.
7.2.1996’da, Yönetim Kurulu tekrar toplanarak, daha önce iptal ettiği 13 ihaleyi de geçerli saymıştır. Böylece, 7.2.1996 tarihli
bu toplantıda, 32 ihalenin 32’si de geçerli hale getirilmiştir.
9.2.1996’da, Bakan, iki genel müdür yardımcısının görevden alınması için kararnamesini imzalayıp Başbakanlığa
göndermiş -çünkü, artık ihale bağlanmıştır- ancak, bu arada, 7.2.1996 tarihli Yönetim Kurulu kararının geçersiz olduğu
anlaşılmış.
Yine, bu arada, eski Genel Müdürün açıkta kalma süresi 20 Şubatta dolmakta- o gelirse her şey ortaya çıkacak- hemen
kararname hazırlanmış, diğer genel müdür yardımcılarının tayin kararnameleri Başbakanlıkta bekletilip neticeten kadük olurken,
eski Genel Müdürün tayin kararnamesi hemen çıkarılmış. Yukarıdan gelen talimat üzere “bu genel müdür yardımcıları
görevdeyken işi bitirin; zira, yeni hükümet kurulacak, iş yatacak” denmiş.
29.2.1996’da TEDAŞ Yönetim Kurulu aynı kişilerle toplanarak, 3-3’le ve başkan oyu ağırlığıyla, tüm ihalelerin yürürlüğüne
karar vermiş; böylece iş bitirilmiş, dedikodusu ise ayyuka çıkmış. Kamu vicdanının rahatsızlığı, görüldüğü, gibi son haddinde.
Olay özetle bu ve birkısmı da soruşturma önergemizde açıklandığı gibi.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; yıllardan beri zihinlerdeki sorular hep şunlar olmuştur: Bu ülkede talan, yalan,
dolan, uğursuzluk, yolsuzluk ne zaman bitecektir? Millet haykırmaktadır; nerede bu ülkeyi yönetenler, nerede Başbakan, nerede
Meclis, nerede milletvekilleri?.. Neden hesap sorulmuyor, neden laf yapan çok da hesap soran yok, deniliyor. (RP sıralarından
alkışlar)
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; bu soruşturma önergesini neden Bakan hakkında değil de, eski Başbakan Çiller
hakkında verdiğimizin gerekçelerini de madde madde belirtmekte zaruret görüyorum:
1. Önce, sadece biz Refah Partili milletvekilleri değil, tüm kamuoyu, bu tür devlet ihalelerinde kontrolün, konuttan, Özer Çiller
tarafından yapıldığına ve yönlendirildiğine kani olur hale gelmişizdir.
Şimdi, size, iki belge okuyacağım. Sayın Mesut Yılmaz’ın, 1 Mayıs 1995 tarihinde, ANAP Grup toplantısında yaptığı
konuşmadan bir iki cümle: “Erdemir’in, şu safhada özelleştirilmesi, bize göre sakıncalıdır. Hiç kimse de, bunu, bizim özelleştirme
politikamızın bir çelişkisi olarak niteleme hakkına sahip değildir; çünkü, özelleştirme farklı şeydir, Özer’leştirme farklı şeydir”
diyor Sayın Yılmaz. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Ve yine devam ediyor: “Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir insan, ya
başbakanlık yapar ya ihale komisyonu başkanlığı yapar.” Ve devam ediyor... “Benim aldığım bilgilere göre, buna benzer altı yedi
tane daha böyle ihale olayı olmuştur. Başbakanın, zarflarını isteyip, sonra neticeyi tebliğ ettiği altı yedi tane ihale vardır benim
bildiğim” diyor. Kim diyor; o günün Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı, bugünün Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz söylüyor.
KADİR BOZKURT (Sinop) – Mercümek ne oldu?..
BAŞKAN – Müdahale etmeyelim arkadaşlar... Rica ediyorum...
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Evet, bunun yanında, yine, sizlere ikinci bir belgeyi daha okumak istiyorum. Bu belge, 10
Mayıs 1994 tarihli KİT Komisyonu toplantısında, o günün Kalkınma Bankası Genel Müdürü Özal Baysal’ın ifadeleridir;
bakınız ne diyor: “Bana, Sayın Başbakanımızın bir emrini iletmek istediklerini söyledi birisi... Emir de şu: ‘Özel bankalardan
paralarınızı çekiyormuşsunuz Kalkınma Bankası olarak; bu, halkta müthiş bir panik yaratabilir; o yüzden, o paralarınızı
çekmeyin’ şeklinde idi. Bu, Sayın Başbakanın emri mi dedim, ‘evet’ denildi. Bu görüşmemizden sonra -öğleden sonra idi- Sayın
Özer Çiller Bey tarafından arandım...” Arayan Özer Çiller! “...Kendilerinin konuşması şu: Finansbank’ta...” TOFAŞ’la ilgili
Finansbank; görüşeceğiz. “...bir mevduatımız olduğunu ve Hüsnü Özyiğen Beyle görüşmemi istediler.” Özer Çiller “Hüsnü
Özyiğen Beyle görüşeceksiniz” demiş; tabiî, görüşmüşler; Kalkınma Bankası Genel Müdürü, verilen emri dinlememiş, parayı
çekmiş; batık bankalardan paralarını topluyor diye, gece yarısı, kendisini de görevden almışlar. Bunu anlatmamın maksadı,
kimler nerelerden işe karışıyor; bunu ortaya koymak içindir.
O nedenle, bu önergeyi, inisiyatifi elinden alınmış bir Bakan hakkında değil, her şeyi kendisi tanzim eden Başbakan hakkında
vermek zarureti gerekmiştir.
2. Bu yolsuz ihalelerden dolayı, şayet Bakan suçlu idiyse, Anayasanın 109 uncu maddesine göre, Sayın Çiller’in, Bakanın
görevden alınmasını teklif etme yetkisi vardı; bu yetkisini kullanmamıştır.
3. Anayasanın 112 nci maddesine göre, Sayın Çiller’in, Bakanın işlerini denetleme, yanlışlarını düzeltme görevi vardı;
çığlıklara ve silah seslerine rağmen, nedense kulaklarını tıkamış, bu görevini yerine getirmemiştir.
4. TEDAŞ bir KİT’tir; 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabidir; Bakanlığa bağlı değil, Bakanlıkla ilgili bir
kuruluştur; kararlarını Yönetim Kurulunda alır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kazan, size, 2 dakika daha süre veriyorum; lütfen, konuşmanızı bitirin; ondan sonra uzatmayacağım.
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Sonuna geldim Sayın Başkan.
...Genel Müdürlük icra eder; bu doğrudur; buna, aynen katılıyorum; ancak, yine, aynı kararnamenin 39 ve 40 ıncı maddesine
göre, KİT’ler, hem ilgili Bakanın hem de Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabidir. Kaldı ki, başta Genel
Müdür olmak üzere, tüm Yönetim Kurulu üyelerinin atanması, görevden alınması, müşterek kararnameyledir; yani, Başbakanın
imzasıyladır. Burada, bu kadar yolsuzluk yapıldığına göre, bu kişilerin, bu yolsuzluğu yapan kişilerin, teftiş raporlarına
dayanılarak görevden alınması gerekirken, görevden alınmamıştır; kararnameyle başka yere tayini gerekirken, bu dahi
yapılmamıştır; biz, bunun için önergeyi Çiller hakkında verdik.
5. Yine, Sayın Çiller, soruşturma yapılmasını onaya sunan Başbakanlık Teftiş Kurulunun talep yazısını işleme
koymamıştır; cüretini arkadaşına silah çekecek noktaya getiren Genel Müdür yardımcılarının görevden alınmasıyla ilgili
kararnameyi rafa koyarken, bu yolsuzlukları önleyebilecek eski genel müdürün ise bir hafta içinde tayinini başka yere çıkarmıştır.
6. Değerli milletvekilleri, Sayın Çiller’in en büyük görev suiistimali, sağır sultanın duyduğu bu yolsuzluk olaylarından “benim
haberim yok” diyerek sıyrılmaya çalışmasıdır. Bütün milletin haberdar olduğu bu yolsuzluk olayından, asıl sorumlu olanın
haberdar olmaması mümkün müdür?! Buna inanmak mümkün müdür?! Bu durum dahi, Başbakanlık makamını küçültmek, o
göreve gölge düşürmek demektir. (RP sıralarından alkışlar)
7. Değerli milletvekilleri, eski Başbakan Sayın Çiller’in en büyük hatası, eşinin, devlet işlerine, özellikle tayin ve ihalelere
müdahale hırsını engelleyememesi olmuştur; ama, bu zafiyet, bugünkü sonuçları doğurmuştur.
Biz, Sayın Çiller’in aklanmasını istiyoruz. Bu önergeyi, istemeye istemeye, ama, görev yapmak için verdik. Tekrar ediyoruz;
biz, sorgu hâkimi değiliz, soruşturma açılırsa, komisyonlarda görev alacak da değiliz. Ancak, size iki belge sunarak sözlerimi
tamamlamak istiyorum.
Sayın Başbakan “haberim yok” diyor. Bakınız, burada iki tane belge var. Bunlardan bir tanesi, görevden alınan Genel Müdürün
Sayın Başbakanla görüşmek için telefondaki ısrarına rağmen kabul edilmemesi üzerine, 17.11. 1995’teki yazılı müracaatıdır.
İkincisi, Sayın Bakanın basın bildirisidir. Sayın Bakan, bu basın bildirisinde “iki genel müdür yardımcısının görevden
alınması için hazırladığım kararnameyi gönderdim” diyor; ama, Sayın Başbakan bunu imzalamıyor ve yürürlüğe koymuyor.
Bunlar da değil; “haberim yok” diyen Sayın Başbakana sesini duyurmak için, vatandaşlar, artık, gazetelere ilan veriyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kazan, bakın, size ek süre de verdim; rica ediyorum, bitiriniz efendim.
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Bitiriyorum.
Bakınız, gazetelere ilan veriyorlar, ilan; seslerini duyurmak için. Sabah Gazetesinde “Sayın Başbakana açık mektup” deniliyor.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Bunlar belge mi canım!
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu hususta bize müracaat eden insanlar var, bize başvuran insanlar var,
bu ihaleleri adım adım takip eden insanlar var, “eğer soruşturma açılırsa, şahitlik yaparız” diyen insanlar var. Bize anlattıklarını,
bizim dinlemeye veya onlardan belge almaya bir yetkimiz yok; ama, soruşturma açılırsa, soruşturma komisyonunun buna yetkisi
var.
Muhterem milletvekilleri, olayla ilgili fotoğraf parçalarını huzurunuzda ortaya koymaya çalıştım. Eski Başbakan Sayın
Çiller’in, bu olaydan tamamen haberi vardır ve bu ihaleler, yukarıdan, konuttan yönlendirilmiştir. Bunda en ufak şüphemiz
olsaydı, verdiğimiz bu önergeyi, 20 gün geçtikten sonra geriye alırdık. Bu hususta tanıklar da var; hep Özer Beyi konuşuyorlar;
bunlar, İsimlerini ancak komisyona verebileceğimiz tanıklardır.
Muhterem milletvekilleri, şimdi karar sizindir. Bizler, tüm bu nedenlerle, bu önergemizin isabetli ve haklı olduğuna inanıyoruz;
siyasetin, siyaset arenasının temizlenmesinin zaruretine de inanıyoruz, işte buna inandığımız içindir ki, vermiş olduğumuz bu
önergenin kabulü lehinde oy kullanmanızı istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kazan.
Şahısları adına söz isteyen milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Aydın Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül, Kütahya
Milletvekili Sayın Ahmet Derin, Muş Milletvekili Sayın Sabahattin Yıldız, Erzincan Milletvekili Sayın Naci Terzi.
Biliyorsunuz, şahısları adına iki arkadaşımıza söz veriyoruz.
Aydın Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
Sayın Gönül, süreniz 20 dakikadır.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz evvel, soruşturma önergesinin de ilk imza sahibi olan Sayın Kazan’ı dinledik ve Türkiye’de günlerdir yapılan bir şovu
ibretle izliyoruz. Bu şovun ne olduğunu, hangi hedefe yönelik olduğunu, biz ve inanıyorum ki Yüce Türk Milleti gayet iyi
bilmektedir.
Şuradan, açıklıkla ifade ediyorum ki, günlerdir tartışılan ve ileri sürülen iddia ve isnatların, böylesine gayri ciddî delillerle
ifade edilmiş olmasına, bu gazi Meclis, bu Türkiye Cumhuriyeti Meclisi, ilk defa şahit olmaktadır. Şurada, önerge sahibi Sayın
Kazan’ın belge olarak sunduklarını, hayretle izledim; acaba, Sayın Kazan, kendisinde var olduğuna inandığımız yazılı belgeleri
açıklamaktan ve Yüce Heyetinize sunmaktan niçin kaçınıyor? Ama, ben, biraz sonra, bu belgeleri Heyetinize göstereceğim ve
şahsı adına söz alan Sayın Refah Partili arkadaşımın götürüp Grubunda okumasını da kendisinden rica edeceğim. (DYP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Refah Partisi, böylesine gayri ciddî bir soruşturma önergesini vermekle, bir ilki, ilk olanı yapmakla ne
kadar gururlansa yeridir; kutluyorum, hayırlı olsun size!..
Soruşturma önergesinde, birtakım “miş”lerle dolu, dedikodularla dolu iddialar ortaya atılıyor; o böyle demiş, gazetelerde
böyle yazılmış; iddialar, iddialar... Ama, ciddî bir delille tevsik edilememiş, ispat edilememiş deliller; tabiî ki, buna da delil
denirse!.. Yani, Diyarbakır’ın, Elazığ’ın, Sinop’un, Adilcevaz’ın, Alanya’nın, Fethiye’nin elektrik şebekeleri eskimiş,
yıpranmış; Sayın Başbakan, bunlar üzerinden birtakım şirketler kâr etsin diye, buraları ihaleye çıkarmış; bunu mu demek
istiyorsunuz?!
Bu millet, bu televizyonu izlediği ve medyanın bu kadar etkin olduğu bu dönemde, gerçekleri böylesine çarpıtan, vatandaşını
böylesine yanılgıya düşürmek için gayret eden sizleri, inanıyorum ki, çok iyi değerlendirecektir, çok iyi... (DYP sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar)
Birtakım şovlarla, siyasette benimsenmeyecek birtakım yollarla, Doğru Yol Partisi üzerinde hesap yapmanıza, biz izin
vermeyiz. (DYP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Biz, Genel Başkanımızı da hedef alan bu oyunlarınıza, ne milletimizi getiririz ne de bu Meclisin değerli üyeleri sizin
oyununuza gelir. (RP sıralarından alkışlar [!] )
Değerli arkadaşlarım, tabiî ki, bu konuda söylenecek çok söz var. Bakınız, buraya girmek için, TEDAŞ olayını irdelemek için,
evvela, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi iyi bilmek lazım. Ben, sizin bunu çok iyi bildiğinize inanıyorum; ama, nedense,
o kısmına hiç değinmek istemiyorsunuz ve süratle geçiyorsunuz. 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 39 uncu maddesi,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun, kamu iktisadî teşebbüslerini, idarî, malî ve teknik yönden denetlemesine bağlıdır, ona
aittir yanılmıyorsam 40 ıncı madde de, gayet açık olarak “KİT yönetimiyle ilgili bakan ve bağlı bakan” kelimelerinin anlamını
ortaya koymuştur. İlgili bakan, bağlı bakan değildir; ilgili bakan, teşebbüsün iş ve faaliyetlerini gözeten kişidir; ama, asıl yetki,
özerk bir kuruluş olan, saklı hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi olan Genel Muhasebe Kanununa, Devlet Muhasebe
Kanununa, İhale Kanununa ve Sayıştay vizesine tabi olmayan KİT yönetiminindir.
Siz, incelediğiniz belgelerde, Bakanın, hiç, olur veya onayını gördünüz mü; göremezsiniz.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Esasa gel...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Sayın Asiltürk, göremezsiniz. Niçin göremezsiniz; çünkü, teşebbüsün icra organı olan
yönetim kurulu ve icracısı olan genel müdür sorumludur, yetki onundur. İhaleyi yapmak, yapmamak, iptal etmek ve onaylamak,
yönetim kuruluna ait olan bir yetkidir; bunu, bakan kullanamaz; bu yetki, bakana devredilemez; bakanın onayına ve oluruna
sunulamaz.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Evet, biliyoruz.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Evet; o halde, şimdi aynı şeyi söylüyorsunuz da, Sayın Başbakanın, Sayın Bakanın
sorumluluğunu nereden çıkarıyorsunuz? Onu cevaplayınız. (DYP sıralarından alkışlar)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yolsuzluğa müdahale etmemesinden...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Yolsuzluklara karşı çıkacağız diyen biziz, konuşan Türkiye diyen biziz; demokrat kafayı
taşıyan insanlar burada çok; onun sahibi siz olamazsınız.
Değerli milletvekilleri, teşebbüslerin yönetimi konusunda bu kadar kısa bir izahat verdikten sonra, şunu belirtmek istiyorum:
Başbakan, Anayasa hükümlerine göre, görevini yapmıştır. Bakan, 40 ıncı maddeyle kendisine yüklenen görevleri yerine
getirmiştir; kendisine yapılan ihbarları, TEDAŞ Genel Müdürlüğüne “alın bakın, bunları inceleyin, ihbar mektupları geliyor,
birtakım dedikodular var” diye iletmiş. Ne zaman; 22.11.1995 tarihinde ve derhal, Genel Müdür de kurum teftiş heyetini 23’ünde
görevlendirmiş ve tahkikat, soruşturma başlamıştır. 25 Aralıkta, bir de ara rapor verilmiş -ara raporda gayet açık olarak
görülüyor- ara raporda Genel Müdür, ihalenin feshedilmesi yolunda “olur“ vermiş; çünkü, yetki onun. Ancak, bir süre sonra,
yönetim, bu ihaleyi onaylamış; hukukî ve cezaî sorumluluk kendisine aittir; kime; Yönetim Kuruluna aittir. Siz, bu hukukî ve cezaî
sorumluluğun, Bakana veya Başbakana ait olduğunu mu iddia ediyorsunuz?!.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Şimdi sen konuş, biz iddialarımızı söyledik.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Gerçekten, hukuk adına üzüldüm.
Değerli arkadaşlarım, ben, Sayın Bakanın buna dair 22.11.1995 tarihli yazısına ve teftiş kurulunun, bir müfettişin verdiği ara
raporunun akibetini sayın bakana bilgilendirme yolundaki yazısını -bakınız efendim, üzerine basa basa söylüyorum-
bilgilendirme yoludaki yazısını, buraya değerli arkadaşlarımızın incelemesi için bırakacağım; onu incelerler.
Aslında, ellerinde var da, nedense o konuya değinmek istemiyorlar ve böylece bu meseleyi de çarpıtmanın gayreti içinde
oluyorlar.
Değerli arkadaşlar, tabiî ki, oldukça uzun bir mesele; ancak, ben satır başlıklarıyla konuyu sizlere izah etmeye gayret
ediyorum. Genel müdürü görevden alan -hafızam beni yanıltmıyorsa- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Veysel Atasoy’dur;
Veysel Bey almıştır. 18.8.1995 tarihinde ihale ilanı yapılmış, 6.9.1995 tarihine kadar müracaatların son gününün olduğu
belirlenmiş, alt komisyon, ihale komisyonu incelemelerini yapmış; burada suçlanan bizim partili bakanımız Şinasi Altıner daha
bakan değil, bakan!
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Başbakan ?..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Ona nasıl suç atfında bulunuyorsunuz? Nasıl Başbakan suçludur diyorsunuz; onu izah ettim.
Kamu İktisadî Teşekküllerinin denetimi, kuruluşu, yetkileri ve sorumluluklarını açıkladım. Hâlâ Başbakanın hukukî ve cezaî
sorumluluğunun olduğundan bahsediyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, ne olursa olsun, bu konu tamamıyla siyasidir; iktidar kavgasıdır. Amaç, üzüm yemek değil, bağcı
dövmektir. Çünkü, Doğru Yol Partisi üzerinde oynanan birtakım oyunları, biz ve asil milletimiz biliyor; bunları, mutlaka
değerlendirecektir; bundan, hiçbir şekilde şüphe ve endişemiz yoktur.
Şimdi, gerek basında belli kişiler gerekse bazı siyasî parti yetkilileri ve biraz evvel Sayın Kazan, buradan, şöyle ifade ettiler;
efendim, temizlensin, gitsin, bakan gitsin, başbakan gitsin; aklansın, gelsin; niye, yani, ortaya ciddî bir delil mi koydunuz?!
Mişlerle, mışlarla, dedikoduyla, insanların haysiyet ve onuru bu kadar ucuz mu ki, oynuyorsunuz!.. Şimdi, iddia sahipleri olarak
size soruyoruz: Bu iddiaların, önce, siz kendi vicdanınızda doğruluğundan emin misiniz?..
OSMAN HAZER (Afyon) – Emin olmasak vermeyiz...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Doğru değerlendirdiğinizden emin misiniz?
AHMET DOĞAN (Adıyaman) – Sen emin misin?
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Ama, incelensin; aklanırsa, Sayın Çiller’i ve Sayın Bakanı tebrik ederiz diyorlar; böyle şey
olur mu arkadaşlar?! Siz, insanlar hakkında ileri sürülmüş birtakım iddia ve dedikodulara dayanarak, suizanda bulunacaksınız,
kamuoyunda kendilerini yaralayacaksınız, isnat ve iftiralarla, onların üzerinde izler meydana getireceksiniz; siyasî şovunuz bitince
de, tebrik edeceksiniz. Şimdi, yine soruyorum; bu davranışınız İslamî ve ahlakî midir?.. Kutsal doğum gününü kutladığımız şu
günlerde, yine soruyoruz ki, hepimiz biliyoruz ki, mukaddes dinimizde, yalan, iftira, suizan büyük günahlar arasındadır. Nitekim,
Hucerat Suresinin 12 nci Ayetinde... (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar!) Evet... Size bir defa daha hatırlatmak
mecburiyetindeyim “Ey iman edenler, zandan çok çok sakının; çünkü, zannın bir kısmı günahtır” buyurulmuştur. Peki, siz ne
yapıyorsunuz, siz ne yaptınız; isnat, iftira, gayri ciddî delillerle insanların onur ve haysiyetiyle oynuyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, tarihin hiçbir devrinde, hatta, diyebilirim ki, engizisyon devrinden bu yana hiç kimse, maruz kaldığı
iftiranın haksızlığını ve doğru olmadığını ispata çağrılmamıştır. Hukukta kuraldır; müddei, iddiasını ispat ile hükümlüdür ve
yükümlüdür. Kısacası, ispat külfeti, iddia edene düşer; o görev size düşüyor.
Bu kürsüden önerge sahiplerine sesleniyorum, iddianızı teyit edecek delilleriniz bunlardan mı ibarettir? Eğer, bunlardan
ibaretse, adam karalamak, değerleri yemek, haysiyet ve şereflere sorumsuzca dil uzatmak, siyasî bir hırs ve iktidar olmak için
yapılıyorsa, bu ülkede en büyük haksızlık yapılmış olur; bunun üzerini vurgulayarak ifade ediyorum.
Kişiler ve siyasî partiler, hiçbir zaman, kin ve hasetin esiri haline gelmemelidir. Eğer, iktidar olmanın önünde, Doğru Yol
Partisini ve Genel Başkanını görüyorsanız, bir engel olarak kabul ediyorsanız, bunun yolu çamur atmak, karalamak değil,
meydanlarda hesaplaşıp sandığa gitmektir; orada hesaplaşılır.
Yok, siz, bütün bunların dışında, hâlâ “ne yapalım canım, biz çamurumuzu attık nasıl olsa izi kalır, nasıl olsa Doğru Yol
Partisini sıkıntıya sokarız, 1997 yılı 1 Ocak hesabını yaparak, Doğru Yol Partisini hedefleyerek bunları dağıtırız, bunların
başını, kolunu alırız ve siyaset sahnesinden sileriz” diye düşünüyorsanız, bu düşüncenizin çok yanlış olduğunu ve bunu hiçbir
zaman gerçekleştiremeyeceğinizi, bu televizyonlardan bizi izleyen milyonlarca vatandaşımızın önünde ve Yüce Meclisin önünde
ifade ediyorum, hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceksiniz. (DYP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, dünyada ve bölgemizde istikrar unsuru olan Türkiye’nin, bugün, en önemli sorunu siyasî istikrardır;
bunu, bu Hükümetle sağladık. Siyasî istikrarı sürdürmek hepimizin menfaatınadır; vatandaşın beklediği de budur. DYP olarak
fedakârlık gösterdik; bu fedakârlığın kıymetini bilmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gönül, size de ek süre veriyorum; buyurun efendim.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – İki parti Hükümeti kurdu, Hükümete dışarıdan destek veren DSP’nin de fedakârlığının
idrakî içindeyiz.
Ortada, siyasî sorumluluğu gerektiren bir husus yoktur. Zamanın Başbakanı Sayın Çiller’e, kimsenin diyeceği bir şey olamaz;
Enerji Bakanı Sayın Şinasi Altıner bakımından da durum aynıdır. Hakkı ve hukuku, parmak hesabıyla belirleyemeyiz. O halde,
yine tekrarlıyorum ve üzerinde duruyorum ki, oyun siyasîdir ve Doğru Yol Partisi üzerinde yapılmaktadır.
HASAN EKİNCİ (Artvin) – Hükümet üzerinde yapılmaktadır.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bugün, Yüce Meclisin, her milletvekilinin, olayı, kendi vicdanında değerlendirmesini rica
ediyorum. Sonuçlarını değerlendirmeyi Yüce Meclisin takdirlerine bırakıyorum ve Heyetinize en derin saygılar sunuyorum. (DYP
ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gönül.
Şahısları adına ikinci konuşmayı yapmak üzere, Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin, buyurun efendim. (RP
sıralarından alkışlar)
Sayın Derin, süreniz 20 dakika.
AHMET DERİN (Kütahya) – Saygıdeğer Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri, Şevket Kazan Bey, Başbakanlık Yüksek Denetlemenin ivedi raporu, Şinasi Altıner Beyin; yani,
Bakanın, 9 Şubatta basına deklare ettiği konuşma metni, Başbakanlık Teftiş Kurulunun, bu konudaki görüşlerini içeren raporu,
TEDAŞ Teftiş Kurulu Başkanlığının raporu, Anayasının 109 uncu maddesi ve 112 nci maddesini esas alarak, eski Başbakan
Tansu Çiller’in, yapılan ihalelerdeki usulsüzlüklerin, yolsuzlukların etkileyicisi, bu senaryonun düzenleyicisi olduğunu ve teftiş
kurullarıyla tespit edilen usulsüz ihalenin geçerliliğini sağlayan yönetim kurullarının, yönetim kurulu üyelerinin atamasında yetki
sahibi olduğunu, açık açık ifade ederek, burada, gerçekleri, hukukî delilleri arz etmiş olmasına rağmen, hatta 20 dakikaya
sığdırmak için, çok kısa olarak, bize bir şahidin geldiğini, bu şahidin ismini şu anda veremeyeceğimizi; ancak, soruşturma
komisyonu kurulduğu takdirde bu ismi vereceğimizi ve bu komisyonun, bu şahitle yüzleştirileceğini ifade etmişti. Şahit diyor ki
“ben, bu ihaleler anında Ankara’ya geldim, Doğru Yol Partisi Genel Merkezinin bulunduğu yerde, otelde 2 gün kaldım ve bu
ihalelerden birkaç tanesinin bir firmaya verilmesi için çalıştım, gerçekleştirdim; fakat, ne yazık ki -şikâyet etmesinin sebebi- bana
vermeleri gereken komisyonu dahi bu firmalardan alamadım. Ben bunu soruşturma komisyonunda, bizatihi geleceğim, ifademi
vereceğim.
AYSELİ GÖKSOY (Manisa) – Demek ki üçkâğıtçı adamın birisi...
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim, rica ederim...
AHMET DERİN (Devamla) – Üçkâğıtçılar üçkâğıtçılar muhatap olmuş zaten. (RP sıralarından alkışlar)
Bakın, biz isterdik ki, Şevket Kazan Bey, objektif olarak, kendisinden hiçbir yorum katmadan, polemiklere girmeden, hiç şov
yapmadan -şov olduğunu iddia ediyorsunuz- geldiler, Anayasadan bahsettiler, 233 sayılı KİT Yasasının 6 ncı ve 8 inci
maddesinde, Bakanın ve yönetim kurulu üyelerinin ataması veyahut yolsuzluğa alet olmuş, birbirine silah çekmiş -bunu da bizatihi
Bakanın kendi basın bülteniyle, alınması gerektiğini bir kararnameyle Başbakana takdim etmiş oldukları- iki genel müdürü,
sözleşmeler, ihaleler kesinleşmeden, önünde yirmi gün bekleterek, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller’in, onları görevden
almamaları, aslında 233 sayılı Kanun Hükmünde Karanameye aykırıdır, kanunu yerine getirmemiştir; Anayasada 112 nci
maddede başbakana yüklenen görevi yerine getirmemiştir.
Biz, ihalelerin onayını - Dört yıldır Sayın Rıza Gönül’e birlikte KİT Komisyonundayız- 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye göre inceliyoruz.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Geçen dönem..
AHMET DERİN (Devamla) – En az, Rıza Gönül kadar, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, başbakana ve bakanlara
neler yüklendiğinin idraki içindeyiz; bağlı kuruluşla ilgili kuruluşun ne mana ifade ettiğini de biliriz.
Bakın, belki 500 adet dosya -bende de mevcut- birçok basın organlarına intikal ediyor, savcılığa intikal ediyor, karakola
intikal ediyor. O dönemdeki genel müdür, hem Reisicumhura hem Başbakanlık Teftiş Kuruluna hem medyaya bu ihalelerde
yolsuzluk olduğunu söylemesine, aynı yönetim kurulunda olumlu oy kullanan genel müdür yardımcısının, olumlu oy kullanmayan
ikinci genel müdür yardımcısına silah çektiğinin zabıtlarla, savcılık zabıtlarıyla, karakol zabıtlarıyla tevsik edilmesine rağmen,
bu kadar gazetelere geçmesine rağmen, Başbakan veya Bakan “ben ilgili değilim; bağlı kuruluş değil, ilgili kuruluş” diyecek;
Başbakan, özelleştirmede istemediği özelleştirmeyi, satışları, ihaleleri iptal edebildiği halde...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Onu karıştırma; özelleştirmeyle ne alakası var.
AHMET DERİN (Devamla) – ...gelecek, yolsuzlukların bu kadar ayyuka çıkmış olduğu bir ihalenin, olumlu olarak
gerçekleşmesinde birbirine silah çeken iki genel müdür yardımcısının kararnamesini günlerce bekletecek, imzalamayacak, 25 gün
önünde duracak, kadük hale gelecek; ama, bunları şikâyet eden bir genel müdürün kararnamesini, 17’sinde tekrar geri dönüşü
mümkün olduğu için, genel müdür bu ihale zabıtlarını ele geçirip, bu ihaleyi feshetme yetkisini tekrar elde edebilir ve yönetim
kurulunda çoğunluğu sağlayabilirler diye, dört beş gün içerisinde, Başbakan imzalayacak.
Evet, biz, isterdik ki, bu kadar belgeye ve delile rağmen, Sayın Rıza Gönül, çıksın, burada, meseleleri objektif olarak ortaya
koysun; meseleyi örtbas etmek, saptırmak ve indî yorumlarla gözden kaçırmak gayretinde bulunmasın isterdik. Ben, bu
davranışını yanlış görüyorum ve yadırgıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
Türkiye’de anayasal bir düzen var ve Türkiye, bir hukuk devletidir. Biz, suçlamıyoruz; biz, diyoruz ki, basına intikal etmiş
böyle bir olay var; genel müdür yardımcıları birbirlerine silah çekmiş; eski genel müdür, Yüksek Denetlemeye müracaat etmiş,
Reisicumhura müracaat etmiş, Başbakana müracaat etmiş; ama, bir türlü inceleme sağlanamamış, ihaleler iptal edilememiş. Fakir
ve fukaranın, Hakkâri’de çöp sepetlerinden, çöplerden ekmek toplayan bu fakir milletin üç beş kuruşu değil, 10 trilyona yakın bir
ihalenin iptal edilmesi, araştırılması, sorumlularının tespit edilmesi şu Parlamentoda gerçekleştirilsin, araştırılsın için bu
önergeyi getirdik. Yoksa, araştırma komisyonu, soruşturma komisyonu, ne yargılayıcı bir hâkimdir ne de yargıçtır; sadece Refah
Partililerden, bu önergeyi veren Refah Partili milletvekillerinden oluşacak da değildir. Eğer, herkesçe, bu konular araştırılsın,
burada bir şey vardır, noktasından hareket edilir de, burada bir soruşturma komisyonu kurulur da, 15 milletvekilinden oluşan bu
komisyon, sonunda, raporu hazırlarsa, gideceği yer... Eğer, hiçbir şey yoktur derse, aklanır, Parlamento itibar kazanır,
milletvekilleri itibar kazanır, anayasal hukuk düzeni itibar kazanır, bir hukuk devleti olduğumuzu, bu Parlamento, bu millete ispat
eder.
Bakın, burada, diyor ki: “şovu ibretle izliyoruz... Gayri ciddî” diyor... KİT Yasası... 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 6 ncı maddesi, yönetim kurulu başkanın nasıl atandığıyla ilgili; genel müdür yönetim kurulu başkanıdır ve ilgili
bakanın teklifi üzerine, karar, üçlü kararnameyle alınır... Atama...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Atanmalarda...
AHMET DERİN (Devamla)– Atanma...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Yetki ve görevlerini okuyun...
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın, 8 inci maddeyi alıyorum. Kendiniz diyorsunuz ki: Atamayı, üçlü kararnameyle
başbakan yapar. Pekala, yolsuzluk yaptığı iddia edilen, birbirine silah çeken -ve savcılığa intikal eden- genel müdür veya yönetim
kurulu üyelerini kim alır; 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesinde deniliyor ki: “Atandıkları usule göre
görevlerinden alınırlar” Yani, nasıl alınırlar; üçlü kararnameyle...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Teftişe vermiş mi...
AHMET DERİN (Devamla) – Üçlü kararnameyle... (RP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Teftişe vermiş mi?.. Vermiş...
AHMET DERİN (Devamla) – Burada, başbakanın imzası gerekiyor mu; var.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Onu açıkla... Onu...
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim...
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın, aslında, Tansu Çiller’i ihbar eden, bizatihi eski, Sayın Enerji Bakanının kendisidir;
nasıl yapmıştır; basına... 9’ unda... 7’sinde ihale bitmiştir... Hazine, bunu şey yapacağı aklına gelmiyor... İkiye iki mesele bitti
zannediyor ve 9’unda, tutuyor... İş bitmiştir, ihale tamamlanmıştır; Başbakana, alınması gereken, üzerlerinde şaibe olan;
birbirine silah çektiği, zabıtlarla, karakolla, savcılıkça tespitli bu genel müdürlerin görevden alınmasının kararnamesini
imzalayıp, başbakana takdim ettiğini kendisi ifade ediyor.
Bakın, ihale bitmiyor, işte, burada oyun bozuluyor; İş bitti zannediyorlar; fakat ihale 2-2’ye; 2 kabul 2 ret ile
gerçekleşmeyince, dosya -20 gün sonra 29 unda ancak ihaleler gerçekleşebiliyor- 20 gün Başbakanın önünde bekliyor, -hatta
devam ediyor, hükümet değiştiği için de kadük olmuştur- imzalamamıştır Başbakan. Bu kadar açık bir delile rağmen, buna nasıl
şov diyebiliyorsunuz? Bu ne biçim insafsızlık, bu ne biçim hukuk tanımazlık? (RP sıralarından alkışlar, DYP sıralarından “şov,
şov” sesleri) İşte kanun.
Anayasanın 112 nci maddesinde, bakın, burada “KİT” diye ayırmamış, istisna koymamış. Diyor ki “Başbakan, bakanların,
görevlerinin, Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.”
“Yükümlüdür” ne demek; “mecburdur”, mecburdur, yapmadığı takdirde, kanun, hukuk devleti, böyle bir başbakan hakkında
sadece Meclis soruşturması açılması hakkını bu Parlamentoya, bu Meclise vermiştir. İşte biz de, 158 Refah Partili milletvekili
olarak Anayasanın yüklemiş olduğu görevi, 87 nci maddede, yasamanın ötesinde, aslî görevimiz kabul ettiğimiz ve Anayasanın
bize vermiş olduğu görevi ve yetkiyi kullanarak soruşturma açılması önergesini vermiş bulunmaktayız. (RP sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; “yazılı belgeler sunacağım” dediler. Ben aldım yazılı belgeleri.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Devamı biraz sonra gelecek oraya.
AHMET DERİN (Devamla) – Getiremezsiniz ki. Bakın, ben, size, ne belgeler sunuyorum şimdi; başka belge yok. Bakan
“teftiş istediler, ihbar ettiler, ben, bunu teftiş kuruluna arz ettim; gönderdim” diyor altında...
ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) – Teftiş boş mudur?
AHMET DERİN (Devamla) – “Bakanlık makamına gelen imzalı, imzasız yazıların, TEDAŞ Genel Müdürlüğüne havalesini
ihtiva eder” diyor; “havale ettim” diyor...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Çarpıtmayın; o yazı öyle değil...
AHMET DERİN (Devamla) – KİT’lerin denetimini, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu yapar. Bir bakan, niçin,
Başbakanlık Teftiş Kuruluna göndermemiş; oyalamış aslında.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Teftiş Kuruluna gitmiş.
AHMET DERİN (Devamla) – TEDAŞ Teftiş Kurulu Başkanlığı iptal edilmesi ve sorumlular hakkında işlem yapılmasını
açıklıyor.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Orada, o da var.
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın, yine, TEDAŞ “32” adet muhtelif şehir şebekesi, elektrik tesisi ihalesiyle ilgili
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun ivedi durum raporu, soruşturulması lazımdır” diyor...
HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Yüzde kaçını?!.
AHMET DERİN (Devamla) – Yine “belge” diyorsunuz, belge... Alışkanlık haline gelmiş Özer Çiller’den, beraberce izledik,
bu Özal Baysal Kalkınma Bankasını. Geldi, bizzat, genel müdür, ne dedi bize “ben, bunu, mahkeme önünde de bu konuda -eğer,
ibra edilmez de mahkemeye giderse ben, mahkemeye de geleceğim- Özer Çiller’in, bu batan bankalardan parayı çekmemem
hakkında talimat verdiğini, bizzat, orada da ifade edeceğim” dedi.
Ayrıca, bir şahit daha getirdik, biliyorsunuz, o günkü Hazine temsilcisini, Namık Dağalp denilen bir Hazine temsilcisini
çağırdık; Komisyonda, inanamadık eski genel müdürün bu ifadelerine. “Hakikaten, size, Başbakan tarafından, bu paraları
çekmemek için, Özal Baysal’a iletilmesi için, böyle bir talep geldi mi?” diye; aynısıyla ifade ettiler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonu Tutanak Müdürlüğü, Meclisin tutanaklarından, Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun tutanaklarından, ivedi raporundan, teftiş kurullarının raporlarından... Bizzat, TEDAŞ’tan sorumlu olan
Enerji Bakanının ifadesi; basın bildirisi... Hayır, ben, bu basın bildirisinde bunu söylemedim desin. Başbakanlık Teftiş Kurulu
raporu... Ayrıca, resmî yazı... TEDAŞ’tan (Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.) Başbakanlık özel kalem müdürlüğüne... Eski genel
müdürün imzası...
ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) – Ne onlar?.. Ne?
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Okusana, nedir o?..
AHMET DERİN (Devamla) – Ne diyor bakın:
“Sayın Başbakanıma,
TEDAŞ Genel Müdürlüğünde meydana gelen çok önemli gelişmelerle, ortaya çıkması muhtemel olan gelişmeleri aktarmak
üzere çok acele randevu talep ediyorum.”
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Bu mu yani belge?!.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Bu mu?!.
AHMET DERİN (Devamla) – Çok acele... Ne zaman; daha ihale gerçekleşmemiş; 17.11. 1995 (RP sıralırından alkışlar,
DYP sıralarından gürültüler) İkibuçuk ay sonra, ihale gerçekleşiyor.
KADİR BOZKURT (Sinop) – Ne yazmış?.. Oku...
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın ne diyor burada:
“Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığına (DYP sıralarından “Oku... Oku..” sesleri)
TEDAŞ Genel Müdürlüğünde, ihalelerde, şaibe vardır. Bizzat Bakan Şinasi Altıner ve Bakanlık Müsteşarı tarafından,
görevimden istifa etmem için yoğun bir baskı yapılmaktadır. Bu ihalelerde, birçok ihbarlar vardır; görevden alındım; ihbarları,
siz, bizzat, gidin teftiş edin.”
HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Fedainiz mi sizin?
AHMET DERİN (Devamla) – Biz, size verelim bunları.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Genel müdürün adı neydi?..
AHMET DERİN (Devamla) – Bunun ötesinde, bakın, sizin milletvekiliniz; şu anda mevcut... (DYP sıralarından “Genel
müdürün adı ne” sesleri)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim... Rica ediyorum...
KADİR BOZKURT (Sinop) – Onu bırak... Deminkini söyle...
BAŞKAN – Sayın Derin, size de ek süre veriyorum; lütfen, sözünüzü bitirin efendim.
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın, şu andaki milletvekillerinizden... 20 Nisan 1996 tarihli Hürriyet Gazetesi “Ordu
Milletvekili Refaiddin Şahin de tepki gösterdi” diyor.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Bırak şunları yahu!..
AHMET DERİN (Devamla) – “Başka bir ülkede olsa, genel başkan, anında istifa ederdi. Ben, çıkıp da genel başkanımı,
göğsümü gere gere savunamıyorum. Bu kadar çok iddianın arkasından, bir de Kuşadası’ndaki çiftlik meselesi çıktı karşımıza.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – TEDAŞ’la ne ilgisi var?
AHMET DERİN (Devamla) – “Zaten, Tansu Hanım değil; Özer Bey partiyi yönetiyor. (RP sıralarından alkışlar) Bütün
bakanlara talimat veren de, bizzat Özer Beydir.
Geçen dönemde bakanların yaptıkları bazı yolsuzluk olaylarını Gruba getirdik, orada aklamak istedik; üstünü örttürdüler”
diyor Refaiddin Şahin.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – O da mı delil?..
ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) – TEDAŞ’la ne ilgisi var?
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın Çiller ne diyor... (DYP sıralarından “şov yapıyorsun” sesleri)
Esas şov ve siyasî maksatlı eylem, bizatihi, DYP tarafından yapılmaktadır ve bizzat Ali Rıza Gönül tarafından burada
gerçekleştirilmiştir. Bakın Çiller ne diyor... (DYP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim.
AHMET DERİN (Devamla) – ...şantaj yapıyor.
Şu Refah Partisi hakkındaki Meclis araştırmasını, biz, şu soruşturma önergesini vermeden önce verseydiniz, sizi tebrik
ederdik. Şantaja başladınız şantaja!.. (RP sıralarından alkışlar) Ama, bizim alnımız ak. Hodri meydan... Burada görüşülecek
bu...
AHMET UYANIK (Çankırı) – Evet, hodri meydan.
ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) – Hırsızlar!..
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın, Çiller “Koalisyon dağılır” diyor; kime; Anavatan’a diyor. Anavatan’a diyor ki: “Eğer,
siz, TEDAŞ dosyasına veya Refah Partisinin verdiği soruşturma önergelerine ‘evet’ oyu verirseniz, biz de, Civangatein siyasî
hesabını sizden sorarız, Emlakbank’ın hesabını sorarız; Civan, bankanın başındayken, Yılmaz Başbakandı.”
Pekala, Emlakbank KİT değil mi?..
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Karıştırdın.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Karıştırma, karıştırma...
AHMET DERİN (Devamla) – Bununla ne yapıyorsunuz; hem Başbakanın KİT’lerden sorumlu tutulabileceğini
kabulleniyorsunuz, sonra da, dört senedir Civangate olayını şu Parlamentoya getirmemekle, ikinci, üçüncü büyük bir suçu daha
işlemiş oluyorsunuz. (RP sıralarından alkışlar)
Evet, biz, elhamdülillah... Zandan kaçının -bu, bizim dinimizin emri- soruşturmadan, kesin karara varmayın... Bu, bizim
inancımız. Onun için, gerek görüyoruz ki, şurada soruşturulsun. Biz suçlamıyoruz, medya böyle diyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Derin, lütfen son cümlenizi söyler misiniz.
AHMET DERİN (Devamla) – Bir cümleyle toparlıyorum Sayın Başkanım.
Biz, araştırılsın diyoruz; size imkân veriyoruz. “Başım, göğe kadar dik” diyor ya “alnı açık yürüyeceğim” diyor ya “yargı
önüne her zaman çıkmaya hazırız” diyor ya Tansu Çiller; buyursun, kendisine imkân tanıyoruz.
Hepinizi, en derin sevgi, saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Derin.
Sayın milletvekilleri, aslında, son konuşmayı, hakkında soruşturma istenen eski Başbakan Sayın Tansu Çiller’in yapması
gerekiyordu; fakat, Sayın Tansu Çiller, bize, bu konuşmayı yapmayacağını bildirmiştir ve konuyu Genel Kurulun takdirine
bırakmıştır.
Soruşturma önergesi üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır.
Oylamanın, açıkoylama suretiyle yapılmasına ilişkin 2 önerge var; onları okutup, açıkoylama talebinde bulunan sayın
milletvekillerinin salonda olup olmadıklarını kontrol edeceğim.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (9/1) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin oylamasının açıkoyla ve oylamanın da, kupaların
sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
BAŞKAN – Şimdi, önergede imzası bulunan arkadaşların Genel Kurul salonunda olup olmadıklarını arayacağım.
Mehmet Gözlükaya?.. Burada.
Necmettin Cevheri?.. Burada.
Cefi Jozef Kamhi?.. Burada.
Saffet Arıkan Bedük?.. Burada.
Bekir Aksoy?.. Burada.
Ali Osman Sönmez?.. Burada.
Cevdet Aydın?.. Burada.
Sedat Aloğlu?.. Burada.
Necmi Hoşver?.. Burada.
Evren Bulut?.. Burada.
Yusuf Bacanlı?.. Burada.
Halil Yıldız?.. Burada.
Nevzat Köse?.. Burada.
Ümran Akkan?.. Burada.
Haluk Yıldız?.. Burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Sayın Başkanlığa
Müzakeresi tamamlanan soruşturma önergemizin açık oya tabi tutulmasını ve ad okunmak biçiminde oylanmasını talep
ederiz.
BAŞKAN – Şimdi, önergede imzası bulunan sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda olup olmadıklarını arayacağım:
Şevket Kazan?.. Burada.
Ahmet Tekdal?.. Burada.
Abdulkadir Öncel?.. Burada.
Rıza Ulucak?.. Burada.
Zülfikâr Gazi?.. Burada.
Hüseyin Kansu?.. Burada.
Şeref Malkoç?.. Burada.
Ali Oğuz?.. Burada.
Mehmet Ali Şahin?.. Burada.
Osman Yumakoğulları?.. Burada.
Sabri Tekir?.. Burada.
Mehmet Altınsoy?.. Burada.
Hüseyin Olgun Akın?.. Burada.
Hayrettin Dilekcan?.. Burada.
Salih Kapusuz?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, ilk önerge Doğru Yol Partisi tarafından verilen önergedir; orada, kupaların sıralar arasında
dolaştırılarak açıkoylamanın yapılmasını istiyorlar.
Şimdi, bu önergeyi oylarınıza...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, biliyorsunuz, İçtüzük gayet sarih...
BAŞKAN – Hayır efendim... İçtüzüğü okursanız -İçtüzüğün sarih olduğunu bilen yalnız siz değilsiniz- orada deniliyor ki:
Açıkoylama yapılabilir; açıkoylama, kupalar sıralar arasında...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Dinlemeden, niye her zaman böyle reaksiyon gösteriyorsunuz?
BAŞKAN – Efendim, ben sizin ne söyleyeceğinizi bildiğim için... (RP sıralarından gürültüler) Çünkü, ben buraya daha bugün
gelmedim ki; sizinle dört senedir bu salonda çalışıyoruz.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – İçtüzük gayet sarih; bu açıkoylamaları, böyle, falanın önergesine filanın önergesine
bağlamamış; nasıl olduğu yazılı. Buna göre, aykırılığı...
BAŞKAN – Sayın Asiltürk, benim bundan önceki uygulamalarım hep böyleydi...
Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılması...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Bir dakika yahu...
BAŞKAN – Efendim, bu reddedilirse sizin önergeyi oylayacağım.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Hadise mi çıkarmak istiyorsunuz canım!.
BAŞKAN – Rica ediyorum... Oturun lütfen...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yahu, ne zaman dinleyeceksin?
BAŞKAN – Efendim, oturur musunuz yerinize... (RP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yahu, bak, bir dakika...
BAŞKAN – Otur yerine!.. Lütfen, oturur musunuz yerinize...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sen dinlemeye mecbursun...
BAŞKAN – Lütfen... Sayın Asiltürk, oturur musunuz yerinize... Söz vermedim size.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Ben sadece tutumun hakkında...
BAŞKAN – Oturur musunuz yerinize...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tutumun hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, ben, önerge oylamasına geçtim; size söz vermedim... Oturun yerinize...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yanlışlık yaptın
BAŞKAN – Ben yanlışlık yapmıyorum. Lütfen... Siz oturun yerinize.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tutumun hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, yerinize oturun diyorum size...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yanlışlık yaptın... Bunu yaptıramazsınız... Tutumun hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Asiltürk, yani, ben, şimdi, sizin emrinize göre mi hareket edeceğim... (RP sıralarından gürültüler)
Lütfen... Rica ediyorum... Oturur musunuz yerinize...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Rica ediyorsan, beni dinle!..
BAŞKAN – Efendim, sizin dediğinizi anladım.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Bir konuyu izah etmek istiyor; bunu bir zahmet dinlemeniz gerekir; Başkanın görevi de
budur...
BAŞKAN – Ben dinledim...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Hayır dinlemedin.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) –Bir dinleyin ondan sonra...
BAŞKAN – Ben dinledim “bizim önergeyi önce oylayın” diyor.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Ee, söyleyin bakalım ne söyleyecekseniz...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yani, sen, peşinfikirli olarak hareket ediyorsun...
BAŞKAN – Bir defa, ben Meclis Başkanıyım; bana “sen” deme; kibarca konuşun...Lütfen... (RP sıralarından gürültüler)
Grup Başkanvekilisin. Meclise saygının gereği olarak bana da saygı bir göstermenizi tavsiye ediyorum. (DYP ve DSP
sıralarından alkışlar) Ağzınızdan çıkanı da kulağınız duysun.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tamam. “Sen” diye, belki, samimiyet gösterdim; ama, herhalde bu samimiyeti
göstermemem lazım.
Sayın Başkan, siz, önyargılı olarak hareket ediyorsunuz. Bakın, ben, size İçtüzük maddesini söylüyorum. İçtüzük maddesine
göre “kupalar şurada olsun burada olsun” diye önerge verilmez. İçtüzük maddesinde, aykırılığına göre üç durum vardır. Bir
tanesi, adı okunan üyenin “kabul” veya “ret” olarak oyunu söylemesi; ikincisi...
BAŞKAN – İkincisi, kupalar kürsünün önüne konulacak; adı okunan üye oraya gelip_
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) –Hayır... Yahu, bir dakika...
BAŞKAN – Efendim bir dakika... Ben bunları biliyorum; yani, sizin bana öğretmenize gerek yok ki...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) –Sayın Başkan, lütfen bir dinleyiver... Beş dakika bir dinleyiver...
BAŞKAN – Efendim, siz, bildiğim konuda bana ders vermeye kalkıyorsunuz; ama, sizin ders almaya ihtiyacınız var. Rica
ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya)– Yanlışı da düzeltiyorum.
Siz, şunu oylayabilirsiniz: Bir, üyelerin “kabul”, “ret” şeklinde oyunu vermesini oylayacaksınız; aykırısı budur. Eğer, bu
kabul edilmezse kupalarla oylamaya geçilecek; o da iki türlü olacak; bir, kupalar buraya konulacak; iki, sıralar arasında
dolaştırılacak. İkincisi de, bunu oylayacaksınız. İçtüzüğe uygun hareket ederseniz böyle yapacaksınız.
BAŞKAN – Siz oturun...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Şimdi, tamam mı?
BAŞKAN – Tamam. Siz, dediğinizi dediniz. (DYP sıralarından alkışlar)
Şimdi, açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılarak yapılmasını oylarınıza...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Hayır, İçtüzüğe aykırı... Yanlış da onun için...
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Yanlıştan anlamaz o; kendine göre yapar.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – İçtüzüğe göre hareket etmelisin.
Aslında, gayet güzel bir emir almış; işte sen böyle yapacaksın!..
BAŞKAN – Emir almaya layık adam sizsiniz. Ben, özgür bir insanım. (RP sıralarından gürültüler)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Hayır, özgür değilsin.
BAŞKAN – Ben sizin gibi...
Siz, şimdi, Sayın Erbakan’ın gözüne girmek için hareket ediyorsunuz?
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Özgür insan, İçtüzüğe göre hareket eder. Ne özgürü; talimat almışsın, onu yerine
getiriyorsun.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Oylamaya geçiyor, konuşma yapıyorsun!.. Yeni icatlar sizden mi çıkar hep böyle?..
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tüzükte açık hüküm var; olmasa hadi neyse...
BAŞKAN – Şimdi, açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılması hususunu oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
KADİR BOZKURT (Sinop) – Sayın Başkan, herkes ayağa kalksın...
BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Ben sayıyorum, merak etmeyin; arkadaşlarla anlaşıyoruz...
Şimdi, değerli arkadaşlarım, şu ön sıraları tamamen doldurursanız; bir sıra 20 kişidir. Bakın, 1,2,3,4... 80 kişi önde oturuyor,
arkaları da sayıyorum, topluyorum; arkadaşlarla sağlam hesap yapıyoruz...
İSMAİL COŞAR (Çankırı) – Sayın Başkan, buralar 3 kişilik...
BAŞKAN – Arkadaşlarımız arasında mutabakat yok. Arkadaşlarımız, ön sıraları doldurmak suretiyle ve ayağa kalksınlar;
ön sıralar boş kalmasın. Herkes sıraların içine girsin. Arkadaşlar, rica ediyorum... Sıraların aralarını doldurursak çok rahat
sayarız.
Kabul edenler...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, sıralardaki bakanları bir kere daha saymazsınız inşallah.
BAŞKAN – Efendim, Bakanlar Kurulunda vekâleti olanlar var mı? (Bakanlar Kurulu sıralarından “Evet” sesleri)
Hepinizin mi?.. (Bakanlar Kurulu sıralarından “Evet” sesleri)
Peki.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan... Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir dakika efendim... Müdahale etmeyin... Sayı sayıyoruz.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sıraların arasında bakanlar var; bir orada bir burada sayarsanız mükerrer olur.
BAŞKAN – Efendim, lütfen, bakan arkadaşlarımız yerlerine geçsinler.
Kabul etmeyen arkadaşlarımız ayağa kalksınlar.
Önerge kabul edilmiştir. (DYP veANAP sıralarından alkışlar)
Oylama, kupalar, sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılacaktır.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Oylamanın nasıl olacağını izah eder misiniz.
BAŞKAN – Efendim, kırmızı rettir; beyaz kabuldür; yani, soruşturmanın açılmasını isteyenler beyaz oy verecekler,
soruşturmanın reddini isteyenler kırmızı oy verecekler.
Ayrıca, basılı oy pusulası yanında olmayan sayın milletvekilinin, oyunun rengini, adını, soyadını, bugünkü tarihi beyaz bir
kâğıda yazarak, imzalayıp kupaya atmasını istiyorum.
Arkadaşlar, beyaz kâğıda oyunu yazıp da imzalamayan arkadaşın oyunu kabul etmiyoruz; lütfen, imzalamayı unutmayın.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, bundan sonra, Bakan hakkındaki ikinci önergenin olduğunu, bunun
görüşüleceğini söyler misiniz.
BAŞKAN – Tabiî, efendim; herkes biliyor. Bundan sonra, Sayın Şinasi Altıner hakkında verilen soruşturma önergesi var, onun
müzakeresini yapacağız; yani, sayın milletvekilleri, salondan ayrılmasınlar.
Kupalar dolaştırılsın.
(Oyların toplanmasına başlanıldı)
ORHAN KAVUNCU (Adana) – Sayın Başkan, ben oyumu imzalamadan atmışım...
BAŞKAN – O zaman, bir tane de imzalayarak atın da...
ORHAN KAVUNCU (Adana) – O mu sayılsın?..
BAŞKAN – Tabiî efendim.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Niye bekliyoruz Sayın Başkan?
BAŞKAN – Salonda olup da oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı?.. (RP sıralarından gürültüler)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Neden bekliyoruz?
BAŞKAN – Bekleyelim müsaade ederseniz; niye, o kadar, oylamanın sağlıklı yapılmasından korkuyorsunuz Sayın Asiltürk?!.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Beklersen gelecekler_ Çağıralım, telefon edelim de gelsinler!..
BAŞKAN – Bekliyoruz efendim...
Salonda olup da oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı efendim?..Yok.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller hakkında verilen (9/1) esas numaralı Meclis
soruşturması açılıp açılmamasına ilişkin önerge üzerinde yapılan açık oylamaya 417 sayın milletvekili katılmış; soruşturmanın
açılmasını kabul eden milletvekili sayısı 235, ret edenler 178, çekinser 1, geçersiz 2, mükerrer 1.
Böylece, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller hakkında verilen (9/1) esas numaralı, Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önerge kabul edilmiştir.
Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince, soruşturma, siyasî partilerin güçleri oranında komisyona verecekleri üye sayısının
üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından, her parti için ayrı ayrı ad çekmek suretiyle kurulacak 15 kişilik komisyon
tarafından yapılacaktır.
Anayasaya göre, soruşturma komisyonunun görev süresi iki aydır; bu sürenin, komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip üye seçimi tarihinden itibaren başlamasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
İSMET ATALAY (Ardahan) – Sayın Başkan, anlaşılamadı...
BAŞKAN – Efendim, komisyonun çalışma süresi, biliyorsunuz iki aydır.
Anayasamızın 100 üncü maddesine göre, hakkında soruşturma açılması istenilen bakan veya başbakanla ilgili soruşturma
komisyonu, kurulduğu tarihten itibaren iki ay içinde raporunu vermek zorundadır. Bu sürenin, komisyonun, başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip üyesinin seçilmesinden sonra başlamasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
İkinci önergenin görüşmelerine geçiyoruz.
2. —Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞTeftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti
zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin TürkCeza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve
Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2)
BAŞKAN – Genel Kurulun, 10.4.1996 tarihli 35 inci Birleşiminde alınan karar gereğince, ikinci sırada, Zonguldak Milletvekili
Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın, ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini
kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski
Bakanı Şinasi Altıner hakkında, Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesinin
görüşmelerine başlıyoruz.
Bu görüşmede, sırasıyla, önergede birinci imza sahibi veya onun göstereceği diğer bir imza sahibine; iki üyeye; bir de, hakkında
soruşturma istenilen Sayın Bakana söz verilecektir.
Bugün kabul ettiğiniz Danışma Kurulu önerisiyle, konuşma süreleri 20’şer dakikadır.
Sayın milletvekilleri, daha önce, bu önergeyi bastırıp, üyelere dağıtmıştık.
Üyeler, önergenin muhtevası hakkında gerekli bilgiye sahiptirler. Uygun görürseniz, bu önergeyi tekrar okutmayarak
müzakerelere başlayalım.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Usulde eşitlik olması bakımından...
BAŞKAN – Efendim, ben, onu da okutmayabilirdim; ama... Bastırıldı, dağıtıldı, burada okundu. Rica ediyorum... Aynı şeyin
tekrarı, zaman kaybından başka bir şey değildir.
Sayın Soysal, önergede birinci imza sahibi olarak zatı âliniz konuşacaksınız.
Buyurun Sayın Soysal. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce “usulde eşitlik olsun, o önerge okunduğuna göre, bu önerge de okunsun”
deyişim, sadece bir biçimsellikten, biçim kaygısından kaynaklanmıyor; çünkü, şu anda, bugünden itibaren Türk siyasal yaşamı,
Türk demokrasisinin geleceği bakımından çok ilginç, çok kritik bir aşamaya girmiştir. O bakımdan, attığımız her adımın, burada
yapılan her işlemin, mutlak, bir usul titizliğiyle yapılması gerekir; onun içindi benim deminki ısrarım; çünkü, bu süreç, Türkiye’de
demokrasinin geleceği bakımından ilginç olan bu süreç, Parlamentoda, denetleme işleminin gerçekten yerine getirilip
getirilmediğini, Parlamentonun, halktaki beklentilere yanıt verip vermediğini ve ülkemizdeki siyasal sistemin, bir kaosa, bir
çürümeye doğru mu gittiğini, yoksa sağlıklı bir ufka mı yöneldiğini gösterecektir.
En sonda söylemeyi düşündüğüm bir şeyi, sıra değişikliği yaparak, şu aşamada söyleyeceğim: Diyecektim ki, arkadaşlar,
içimizden birini, bir bakanı ya da bir başbakanı, sonu, Yüce Divana kadar gidebilecek olan bir sürecin içerisine sokmak, onu, böyle
bir töhmet altında bırakmak ve bu uzun sürecin, en azından iki, bilemediniz dört ay, belki de daha sonra da sürüp gidecek olan bir
sürecin içerisine atmak, bu kararı vermek, vicdanen çok zor bir karardır. Çok zordur; çünkü, onlar için büyük zorluk vardır.
İçimizden birilerini, o zorluğa itmek, o zorluk karşısında bırakmak, en azından, onların katlandıkları zorluk kadar, büyük bir
vicdan sorumluluğu gerektirir; çok zordur ve onun için, kılı kırk yarmamız, gereksiz yere suçlamalardan, gereksiz yere bu süreci
başlatmaktan uzak durmamız gerekir.
Onun içindir ki, biz, bu önergeye imza atmış olan arkadaşlar, çok düşündük. Çok düşündük; ölçtük, tarttık ve ondan sonra,
böyle bir önerge vermek, eski bir Sayın Bakanı, böyle bir soruşturma konusu durumuna getirmek gereğini duyduk ve emin olun, bu
gereği duyarken, bu imzaları atarken, en azından, o Bakan kadar üzüldük. Ama, şunu söyleyeyim: Karşımızda, Meclisin
denetleme yollarından en ağırı bulunmaktadır. Sözlü ve yazılı sorular, genel görüşme, gensoru; bunlar da denetleme yolları;
ama, soruşturma, sonu, yargıya kadar gidecek olan bir yoldur. Bu bakımdan, kabul edelim ki, elimizdeki Anayasa, başka açılardan
ne kadar eleştirirsek eleştirelim, bu konuda, konunun ciddiyetine uygun bir düzenleme yapmaya çalışmıştır; çünkü, unutmayın,
1924 Anayasası uygulanırken, 27 Mayısa yol açan olay, bir tahkikat komisyonunun -yani, bugünkü adıyla soruşturma
komisyonunun, o zamanki adıyla bir tahkikat encümeninin- yargı yetkisi kullanır gibi davranmasından, elindeki yetkiyi yanlış
kullanmasından kaynaklanmıştır.
Şimdi ve o zaman -şimdikinden de farklı- muhalefet milletvekilleri, böyle bir tahkikat komisyonun karşısına çıkarılıp,
akşama hapishaneyi de boylayabiliyorlardı. Türk siyasal yaşamında bunlar yaşandı; bunlar yaşandığı içindir ki, bu düzenleme,
özenle yapılmış, bazı eleştirilebilecek yönleri olmakla birlikte özenle yapılmış bir düzenlemedir; bizim de, onu, özenle
kullanmamız gerekir.
Şimdi, unutmayalım ki, yaptığımız işlem, bir yargılama işlemi değildir. Sonu yargılamaya varacak olan bir soruşturmadır ve
bu konudaki istem, rasgele bir önergeyle de yapılmamaktadır; ikinci nokta, o.
Eski, 1924 sisteminde, bir kişinin imzasıyla bile tahkikat komisyonu kurulması istenebiliyordu, Meclisin çoğunluğu öyle karar
verirse de o tahkikat olabiliyordu. Şimdi, rasgele olmasın diye, en azından 55 imza; yani, vicdanlarında ölçüp tartan 55 kişinin
imzası istenmektedir.
Üçüncü nokta, bu başlatılan süreç, ilanihaye, sonsuza kadar sürdürülebilecek ve insanları işkence içerisinde tutacak bir süreç
de değildir. Önergenin, verilişinden itibaren bir ay içerisinde Mecliste karara bağlanması gerekir ve iki ay, bilemediniz, uzatmayla
birlikte dört ay içerisinde de bu soruşturmanın sonuçlanması gerekir.
Dördüncü önemli nokta, kurulacak olan komisyon, Meclis çoğunluğunun iradesine göre oluşmuyor. Evet, partiler, orada,
oranları ölçüsünde temsil ediliyorlar; ama, partiler, kendilerini, oraya, birer kişiyle ya da kendilerine düşen kişi sayısıyla temsil
durumunda değiller; kendilerine düşen üye sayısının üç misli aday gösterecekler ve onların içinden kura çekilecek. Dolayısıyla -
daha önceden kabul edilmiş önerge dolayısıyla da, bunu, şimdiden söylemek gereğini duyuyorum- partilerimizin, gerçekten vicdan
sahibi; gerçekten, bu konuları, vicdanlarının ölçüsünden başka ölçüye vurmayacak olan arkadaşlarımızı, bu üç kişinin ya da üç
misli adayın içerisine koymaları gerekir. Kuraya girecek olanların hepsi, aynı nitelikte, eminim, içimizde herkes aynı sorumluluğu
duyacaktır; ama, o sorumluluğu, hukuk bilgisiyle, şununla bununla biraz daha fazla duyabilecek olan arkadaşlarımızı bu
komisyonlara üye göstermemiz gerekir.
Sayın Başkan, bu komisyonun sonuçta hazırlayacağı rapor, yine, bu Mecliste aylarca savsaklanamayacaktır. Anayasanın
kullandığı bir ibareyi tekrarlıyorum “öncelikle görüşülür” diyor; yani, başka şeyleri beklemeden, o komisyonun raporunu
görüşmemiz gerekir. Daha önemlisi, bu rapora göre, Meclisin, eğer, kanaat getirirse, Yüce Divana sevk kararının da rasgele bir
çoğunluk değil, üye tamsayısının yarısından 1 fazla olması gerekir; yani, biraz önceki oylamaya benzer bir oylama yetmez,
275’ten 1 fazla oyun, bu kadar soruşturmadan sonra, Yüce Divana sevk zorunluluğu bakımından kanaat getirmesi gerekir. Onun
içindir ki, yine, bu bakımdan, Anayasa, bu sürecin hiçbir aşamasında -en önemli nokta budur- grup kararı alınmamasını
emretmiştir. Yani, hepimiz, parti disiplini vesaire, onları da aşarak, vicdanlarımızla karşı karşıya karar vermemiz gerekir.
Şimdi, bütün bunları söyledikten sonra Sayın Başkan, konunun, belki siyasal gözükebilecek olan bir yönüne geliyorum.
Böylesine önemli, titiz kullanılması gereken bir aracın, bir yöntemin, bir yolun titizlik ölçüleri neler olabilir; bir kere, temel koşul
şudur: Önümüze getirilen konu, ya çok iyi kanıtlanmış olmalıdır ya da bu aşamada, belgelerle kanıtlanmamış olsa bile, ileri
sürülen iddialar, gazete haberlerinden, dedikodulardan öteye, olgulara -vesikalara, belgelere değilse bile- durumlara dayanan ciddî
iddialar olmalıdır. Çünkü, bu ülkede meşhur olan birtakım sözler var, siyasal yaşamımızda hep kullanılan “sokaklar yürümekle
aşınmaz” vesaire gibi; ama, meşhur olmuş sözlerden biri de, küfür kısmını parantez içine alarak söylüyorum “rüşvetin de belgesi
mi olurmuş” sözüdür. Şimdi, böyle bir iddia ortadaysa, onun belgesini bir dosya içinde, elbette, aramak gerekir; ama, benim
söylemek istediğim, böyle bir belge olmasa da, durumlar ciddîyse, ortaya çıkan tablo ciddîyse, o zaman, bu konu, yine de
soruşturma ihtiyacını duyurtan bir konu olmalıdır.
Şimdi, bu açıdan bakarak, önümüzdeki ya da elimizdeki dosyada, bakanın sorumluluğunu ilgilendirir diye gördüğümüz ve bizi
böyle bir önergeye götürmüş olan durumlar nelerdir; onları, bu süre içinde, çok kısa söyleyeceğim; tekrar ediyorum, yaptığımız,
bir yargılama değildir, bir soruşturma gereğini ortaya koymaktır. Bu temel gerek -şimdi soruşturma olmadan da söyleyebilirim- şu
dosyadan çıkan kokudur.
Sayın arkadaşlarım, bu dosya kokuyor. (DSP sıralarından alkışlar) Bu dosya kokuyor; ama, kokunun kimden geldiğini,
nereden geldiğini çok kesinlikle söyleyebilmemiz için bir başlangıç noktası bulmamız gerekir. Kokunun ondan geldiğini kesinlikle
iddia edecek durumda değiliz; ama, bir başlangıç noktası bulmamız gerekir. O başlangıç noktası da -kesinlikle önyargıyla
konuşmuyorum- bakanın bu konulardaki sorumluluk ilişkisidir.
Şimdi, dosyaya baktığınız zaman -daha önce de söylendi- temel savunma, TEDAŞ bir KİT’tir ve KİT’ler de özerktir;
bakanın bu konuda yapabileceği bir şey yoktur savunmasıdır.
Şimdi, hepimiz, elimizi vicdanımıza koyarak kabul edelim ki, eğer, bakan sorgulanmalıdır iddiası ciddî değilse, bu savunma
hiç ciddî değildir. Çünkü, bugün, Türkiye’de, KİT’lerin özerk olduğunu iddia edebilecek kimse yoktur. Hatta, metinler bile bunu
söylememektedir; çünkü, KİT‘ler özerk değildir.
Biz, parti olarak, özerk olsun istiyoruz. Türkiye’de sol, KİT‘ler konusunda eskiden beri özerkleştirmeyi istiyor; bu olmuyor. Bu
konuda da tablodan, dosyadan açıkça belli ki, en azından atamalar, görevden uzaklaştırma, göreve alma vesaire bakımından -
başka bakımlardan olmasa bile- Bakanın, bir sorumluluğu vardır.
Şimdi, dosyaya baktığınız zaman, birbirlerine tabanca çekmiş olan genel müdür yardımcılarından önce, üzerinde önemle
durmamız gereken bir başka konu var; o da, başka bir bakan zamanında görevden alınmış olan ve bu konularda ciddî ilgisinin
bulunduğu; yani, konuyu deşmek, uğraşmak, onun üzerinde durmak, soruşturulmasını istemek bakımından, konuya eğilmek
eğiliminde olan bir genel müdür, mahkeme kararıyla geri döndükten beş gün sonra, tekrar, Bakan tarafından açığa alınmaktadır,
görevden uzaklaştırılmaktadır. Önce, İstanbul’a yollanıyor, vesaire... Onlar söylendi, ayrıntılarına girmiyorum; ama, Bakanda,
bu kişiyi; yani, bu konuyla, bu kokuyla ilgilenen kişiyi, yeniden Bakanlık bünyesine almama eğilimi açıkça gözükmektedir. Sonra,
birbirlerine tabanca çektirmiş olanları görevden hemen almak, bunları açığa çıkarmak, yine, Bakanın elindeyken -okundu daha
önce- Bakan, bunları barıştırmak, yatıştırmak gereğini duymaktadır. Bu da, bize, soruşturulması gereken bir nokta olarak
gözükmektedir.
Başka bir nokta, TEDAŞ Teftiş Kurulu -yani, kuruluşun kendi teftiş kurulu- “bu ihale dosyası kokuyor, 32 ihale birden iptal
edilmelidir” dediği halde, bu iptal olmuyor. Yönetim Kurulunun ayrıntılarına da girmek istemiyorum; ama, çeşitli gidip
gelmelerden sonra, 18 ihale, 12 ihale gibi bir ayırım yapılıyor ve bu konuda yapılması gerekenler, büyük bir gecikmeyle
yapılmış oluyor.
Öbür ihale sahiplerinin iddialarına hiç girmiyorum; ihaleyi kazanamamışlarsa, onların birtakım iddialar ileri sürmeleri, bütün
ihalelerde rastlanan doğal bir olaydır. Hepsi yanlıştır, dayanaksızdır demiyorum; ama, en azından, soruşturulması gerekir; fakat,
temel mesnetimiz, temel dayanağımız, bunlar değil; ama, onlar da var... İşte, bilgi sızdırılmış, şartnamede oynanmış, vesaire
gibi bu iddialar da var...
Bir başka nokta; evet, Sayın Bakan, geç de olsa, sorunlar konusunda soruşturma açmış; ama, ihale gerçekleştikten sonra, ihale
karara bağlandıktan sonra bunlar hakkında kararname hazırlamış, Başbakan onu bekletmiş. O konu, daha önceki önerge
dolayısıyla tartışıldığından, ona da fazla girmeyeceğim; yani, o konuda, belki, bütün bu soruşturmaların ucu, bakandan öteye,
başka yerlere uzayabilir; başkalarının da sorumluluğu -daha önceki önergede iddia edilen sorumluluğu- bizim iddialarımız
üzerine belki açığa çıkabilir; ama, zaten, soruşturmanın amacı budur; soruşturmayı başlatmak ve gerçek sorumlu kimdir, nereden
geliyor bu koku, onu araştırmak bakımından bir soruşturma gereklidir.
Şimdi, daha da önemlisi ve bizim bilmemiz gereken bir nokta: KİT’ler konusunda asıl soruşturma yeri Yüksek Denetleme
Kuruludur. Yüksek Denetleme Kurulunun bu konuda hazırladığı rapor elimizde yok; ama, biliyoruz ki, o kurul raporu da, yine, bu
ihalede usulsüzlükler olduğunu söylemektedir.
Şimdi, Sayın Başkan, ayrılmış olan kısa zaman içinde, benim asıl vurgulamak istediğim şu: Elimizde çok kesin; yani, iki kere
iki dört edercesine bir delil olmadan; ama, dediğim gibi, çok şüpheli -şaibeli sözünü kullanmak istemiyorum- ve soruşturmaya
gerek duyulan durumlar varken, belge yok diyerek, biz, soruşturma görevinden kaçabilir miyiz? Meclis, bu konu tartışmalıdır,
tablo çok net gözükmüyor diyerek, bunun üzerine eğilmemek sorumsuzluğunu gösterebilir mi? Biz açmazsak, kim açacaktır; hele,
dokunulmazlık zırhları varsa?
Şimdi, bu vesileyle, son günlerde sözü edilen başka bir konuya yan geçiş yapmak istiyorum: Deniliyor ki, bu yolsuzluklar
vesaireler konusunda siyasal oyunlara alet olmamak için, bunları Sayıştaya yollayalım. Öyle bir yasa tasarısı ya da önerisi gelmek
üzere; ama, demin söyledim; özellikle, yolsuzlukların, paranın söz konusu olduğu yerlerde asıl yetkili organ, bu soruşturmaları
kendi içinde yapabilecek organ Sayıştay değil,Yüksek Denetleme Kuruludur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Soysal, size de ek süre veriyorum; lütfen toparlar mısınız efendim.
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Sayıştay, ancak genel ve katma bütçeli dairelerin harcamalarını inceler, denetler ve hükme
bağlar; ama, bizim burada üzerinde durduğumuz konu bambaşka bir konu; genel ve katma bütçeli idarelerle ilgili değil. O konuya,
tabiî, yeri gelince, ayrıca değineceğiz.
Sayın Başkan, sözlerimi, demin sorduğum sorunun cevabı olarak, şununla bitirmek istiyorum: Biz, Parlamento olarak böyle bir
olay üzerine eğilmezsek, bunun siyasal sistemimiz bakımından sonuçları çok korkunç olabilir; çünkü, buna benzer dosyalar
çoğalmakta ülkemizde. Kokular var; fakat, ucundan yakalayamıyoruz. Belki, birbirimizi üzmek pahasına da olsa, içimizden bir
arkadaşımızı üzerken de çok üzülmek pahasına da olsa, bu Parlamento bu görevi yapmak zorundadır; çünkü, bu yapılmazsa,
İtalya’da olmuş olanlar olur. Ne oldu İtalya’da; siyasal kadrolar, siyasal organlar bu konular üzerine eğilmedi ve İtalyanların
“yargı darbesi” dedikleri bir darbe oldu; yani, yargı, kendisi doğrudan doğruya işi ele aldı.
Belki, içinizde, doğrudan doğruya konuşanlar da olmuştur; Di Pietro’yla, o ünlü avukatla konuştum “bunu yapmak
zorundaydık; zorladık, sistemi zorladık, çünkü, sistem kendisini zorlamıyordu ve bunu yapmak zorundaydık” dedi. O süreç -temiz
eller- başladı ve görüyorsunuz, İtalyan siyasal sistemi köküne kadar sallandı, partilerin adı değişti, ortalık karıştı ve bugün,
yepyeni iktidarlar çıkıyor. Yani, Türkiye’nin ya böyle bir sarsıntıya, dışarıdan gelecek bir sarsıntıya, kendi anayasal organları
dışından gelecek bir sarsıntıya ihtiyacı var ya da bu sarsıntıyı, Anayasa çerçevesinde, Anayasanın öngördüğü kurallar gereğince
Parlamento olarak biz yaratacağız. Bunun bedeli, kabul ediyorum, içimizden bir arkadaşımız için ağırdır bu süreçten geçmek;
bizim için de çok ağırdır, öyle bir arkadaşı suçlamak; ama, bu soruşturmanın herkes bakımından, soruşturma konusu yapılmak
istenen kişi bakımından da hayırlı sonucu, belki onun temize çıkması, başkalarının kirliliğinin ortaya çıkması biçiminde
olacağı gibi, asıl sonucu, Parlamentonun da Türkiye’yi temize çıkarması olacaktır.
Onun için önergemize oy vermenizi rica ediyorum.
Teşekkür ediyorum.(DSP sıralarından alkışlar)
AHMET UYANIK (Çankırı) – Gözlerim yaşardı...
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Sayın milletvekilleri, şahısları adına; Aydın Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül, Kayseri Milletvekili Sayın Salih Kapusuz,
Muş Milletvekili Sayın Sabahattin Yıldız ve Erzincan Milletvekili Sayın Naci Terzi söz istemişlerdir.
Şimdi, şahsı adına, Aydın Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül’ü kürsüye davet ediyorum; buyurun efendim. (DYP sıralarından
alkışlar)
Sayın Gönül, süreniz 20 dakikadır.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanımız Şinasi Altıner hakkında verilmiş olan soruşturma önergesi üzerinde kişisel
görüşlerimi Yüce Heyetinize arz edeceğim.
Değerli arkadaşlarım, biraz evvelki görüşmeler sırasında, konunun başlangıcından itibaren, sonuna kadar, tarihleri itibariyle
Yüce Kurulunuza anlatma ve izah etme imkânım, o 20 dakikalık süre içerisinde mümkün değildi. Şimdi, biraz, bu konu üzerinde
durup, Sayın Bakanın sorumluluğu var mıdır, yok mudur; bunu, Yüce Heyetinize arz etmek istiyorum.
TEDAŞ, 1995 yılı 18 Ağustosunda, 32 yerleşim biriminin, eskiyen, yıpranan veya tevsie ihtiyaç duyan yerleşim biriminin
elektrik şebekesini, Resmî Gazetede ilan etmiş ve teklif verme süresini 6 Eylül olarak ilan etmiştir.
Şüphesiz, 32 şehirde, eskiyen ve yıpranan elektrik şehir şebekesinin veya tevsie edilecek şehir şebekesinin ihalesinin ilanı,
onbeş günlük bir olay, bir günlük, bir aylık bir olay değildir. Herhalde, kurumun yatırım programına alınması ve birtakım teknik
hazırlıkların yapılmasından sonra bu safhaya gelmesi gerekir ki, teknik bir kişi olmamakla birlikte, bunun altı veya sekiz aydan
önce gerçekleşmeyeceği kanısındayım.
Resmî Gazetedeki ilanı takiben, bu işi yüklenmek isteyen birtakım şirketler 6 Eylül tarihine kadar başvuruda bulunmuşlar. 167
firma, aşağı yukarı 850 civarında teklif vermiş ve muhammen kıymeti de 3,5 trilyon lira olarak ilan edilmiş.
Biraz evvel, kamu iktisadî teşebbüslerinin hukukî yapısını kısaca Yüce Kurulunuza arz etmiştim. Sayın hocam, yasal olarak
233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye göre bunların özerk olduğunu; ancak, uygulamada, özerklik kavramına uygun bir
faaliyet içinde olamadıklarını ifade ettiler. Sayın hocam, bilmiyorum, görüşünüzü doğru ifade edebildim mi?..
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Aşağı yukarı...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – “Aşağı yukarı” diyorsunuz.
Eğer, görevli, yasayla kendilerine tanınan yetkileri kullanmıyorsa ve kendisine ait olan bu yetkiyi, kendisinden bir üstteki
kişiye devrediyorsa, ikram ediyorsa, herhalde, orada, sorumlu -bence- o yetkiyi kullanmaktan içtinap eden ve o yetkisini bir
başkasına devreden kişidir; ama, devretmiş dahi olsa, o yetkiyi yanlış kullanmaktan veya üstüne devretmiş olmaktan dolayı
sorumluluktan kurtulamaz.
Şimdi, kurum özerktir dedik, İhale Yasasına tabi değildir dedik, denetimi -yanılmıyorsam- 3346 sayılı Yasanın hükümlerine
tabi oluyor. Tabiî ki, Sayın Hocam, 3346 sayılı Yasaya göre, Kamu İktisadî Teşebbüsleri, Yüksek Denetleme Kurulunun idarî,
malî ve teknik denetimine tabidir. Zaten, bu denetim, rutin olarak, her yıl yapılmaktadır. Şüphesiz, buradaki savunmaların
doğruluk derecesi -ben de inanıyorum ki- Yüksek Denetlemenin, o rutin, bu yıla ait olan incelemesi bitip, yayımlandıktan sonra,
ortaya çıkacak ve çıkarılacaktır.
Şimdi, teklif verilmiş; alt komisyon değerlendirmesini yapmış, ihale komisyonu, tabiî ki, yine, bu kurumun, bu yasalar
çerçevesi içinde, kendisinin düzenleyip uygulamaya koyduğu bir ihale yönetmeliği var. İhale komisyonunu atayan, tespit eden,
Kurumun yetkili organları, onaylayan, Yönetim Kurulu; almışlar, değerlendirmişler ve neticede bunu sonuçlandırmışlar.
Bu, tamamiyle, siyasî iradenin dışında olan bir olay. Yasal olarak, alt komisyon, değerlendirmesini yapmış, ihale komisyonu
belirlemiş, rapora bağlamış ve 15.11.1995 tarihinde, Sayın Genel Müdürün oluruna sunmuş. Genel Müdür, satın alma
komisyonunun bu değerlendirmesini incelemiş ve kendisi olur vermiş; ama, değerlendirme başladıktan, daha bir ay sonra, Sayın
Altıner, 5.10.1995 tarihinde Enerji Bakanı olmuş. Bizim kanaatimize göre, İşin buraya kadar gelen kısmıyla hiçbir alakası,
hiçbir ilgisi yok; zaten sorumluluğu da yok.
Değerli arkadaşlarım, tabiî ki, bu arada, birtakım dedikodular dolaşmaya, basında, birtakım yazılar yer almaya başlamış ve
ihaleye -doğru veya yanlış- katılmakla birlikte, iş alamayan şirketlerin sağa sola, imzalı imzasız mektupları yağmaya başlamış.
Bunun üzerine, Sayın Bakana da ulaşan bu ihbar mektupları sonucu, Bakanı, 22.11.1995 tarihinde, “ihalenin onaylanmasında
acele edilmesin; pek çok dedikodular, ihbar mektupları geliyor, bu konu da araştırılsın” diye, Teftiş Kurulu Başkanlığı
vasıtasıyla Genel Müdürlüğe yazı yazıyor. Sayın Derin, biraz evvel “Sayın Bakan hiçbir şey yapmamıştır” gibi bir beyanda
bulundular; tamamıyla aksine, Sayın Bakan, bu konuda gerekli inceleme ve soruşturmanın yapılmasını ve işin tahkikini bizzat
emretmiş ve bu, Kuruma da bildirilmiştir. Tabiî ki, Genel Müdür, 23.11.1995 tarihinde emri veriyor ve Kurum Teftiş Kurulu
harekete geçiyor. Yapılan inceleme sonucunda, Abdülkadir Bey isimli bir başmüfettiş tarafından düzenlenmiş olan bir ara
raporuyla, bu ihalede birtakım yanlışlıkların yapıldığı ve bunların tespit edildiği bildiriliyor ve ihale raporunun onaylanması ve
ihalenin iptal edilmesi gerektiği, Genel Müdürlüğe arz ediliyor.
Değerli arkadaşlarım, Genel Müdürün Bakanlığa yazmış olduğu yazıyla da sadece bilgi verilmiştir. Niçin; çünkü, Bakan,
ilgili bakandır. Bakanın, burada yapılan işlerden doğan herhangi bir sorumluluğu yoktur. Zaten, Genel Müdür, yazmış olduğu bu
yazıyla, sadece, makama bilgi arz etmiştir. Yasal düzenleme de, zaten, bunu gerektirmektedir.
Ben, tabiî ki, bu söylediklerime ait olan belgeleri, buraya, yine, bırakacağım. Biraz evvel, Sayın Derin, sadece bir belgenin
bırakıldığını ifade ettiler, diğer görüşmede; çünkü, o görüşme içerisinde bunları izah etme fırsatı bulamadığım için, gereksiz
yere bırakmayı düşünmedim.
29.12.1995 tarihinde, Genel Müdür, teftiş raporuna olur veriyor. “İhalenin iptali; ihale şartnamesinin yenilenmesi” deniliyor
bu raporda ve 5.1.1996 tarihinde, 28 sayılı yazıyla, Genel Müdür, cevaben, biraz evvel arz ettiğim bilgiyi yazılı olarak sunuyor.
Yönetim Kurulu, ihaleyi onaylayıp onaylamamakta serbesttir; çünkü, yetki ve sorumluluk tümüyle kendisine aittir.
Genel Müdür, Yönetim Kurulunu topluyor ve Genel Müdürün yetki limitindeki 19 ihalenin yapılmasına, zannediyorum, geriye
kalan 13 ihalenin de şimdilik durdurulmasına karar veriyor.
Bu arada, iki genel müdür yardımcısı kavga etmiş ve Genel Müdürlük, bunu da, bir yazıyla, Bakana, derhal bildiriyor. Bakan,
burada, işi savsaklama veya geciktirme gibi bir duygu içerisinde değil; derhal, Teftiş Kurulu Başkanına talimat vermek suretiyle
soruşturmanın başlatılması emrini veriyor. Kişisel görüşümüz odur ki, Bakan, burada, üzerine düşeni yapmıştır. Tabiî ki, bunun
sonunda, birtakım incelemeler...
Bu arada, 7 Şubatta, Yönetim Kurulu tekrar toplanıyor, 3’e 2 oyla, geri kalan 13 de dahil olmak üzere, tüm ihalelerin kabulüne
ve onaylanmasına karar veriyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Genel Müdür, kendisini, şöyle izah etmiştir, böyle savunmuştur; Yönetim, meseleye şu açıdan
bakmıştır... Haklı veya haksızlığın ötesinde, Sayın Bakan, bunu, kendilerinden hemen sorduğunda, 3,5 trilyon muhammen
kıymette olan bu ihalelerin 2,2 trilyon liraya ihale edildiğini ve yüzde 27 ilâ yüzde 38 arasında bir kırım sonucu, bu işlerin
verildiğini Genel Müdür ifade ediyor ve diyor ki, ben bunu iptal edersem, altı ay sonra, sekiz ay sonra bu rakamları yakalamam
mümkün değil; o zaman, daha yüksek fiyatla ihale olunduğunda, bu sefer de bana, niye devleti, ihaleyi iptal edip, geciktirmek
suretiyle zarara soktun, yüksek fiyattan ihale ettin diye sorabilirler.
Şimdi, yetkisini bu şekilde kullanmış olan Genel Müdür veya Yönetim Kurulunun herbir üyesi, ihale komisyonunun herbir
üyesi, “her aşamada kendi iradeleriyle bu kararı aldıklarını” ifade ediyorlar, “ne bir siyasî baskı, ne de, dışarıdan, yetkili-yetkisiz
hiç kimsenin etkisinde kalmadıklarını ve herhangi bir baskıya da maruz kalmadıklarını” ifade ediyorlar.
Bunun üzerine, Sayın Bakan, gerekli talimatları vermiş, soruşturmayı açmış, kavga edenler hakkında kararname düzenlemiş;
ama, hükümet değişikliği safhasında, birtakım kararnameler, onaylanmadığı veya onaylanmasının uygun olmadığı gibi
nedenlerle kalmış; ama “yapanın da yanına kâr kalsın” dememiş, olayı, bir basın bülteniyle derhal açıklamış, basına dağıtmış.
Bizim kişisel görüşümüze göre, Bakan, yasadan doğan yetkilerini tümüyle kullanmıştır.
Sayın milletvekilleri, biz, bu olayın -diğeri dahil- siyasî bir yönünün olduğu, siyasî nitelikte olduğu konusunu biliyoruz.
Türkiye’de, bir siyasî bunalımın, ülkeye, faydadan çok zarar getireceğine de inanıyoruz; ama, siyasî bunalımın çıkmasını ve
bundan faydalanmak suretiyle iktidara gelmeyi isteyenler olabilir. Ben, her şeye rağmen, Yüce Genel Kurulun, Yüce Meclisin,
bunları, çok iyi değerlendireceğine kaniim.
Hiçbir zaman “yolsuzluk gözardı edilsin, yolsuzluğun üzerine gidilmesin” demedik; kapansın diye, örtbas edelim diye bir
gayretin içerisinde de olmadık; ama, eğer, ortaya bir iddia getiriyorsanız, eğer, birtakım yerlerinden koku geliyorsa, bunların da,
ciddî delillerle, inandırıcı delillerle takviye edilmesi gerekir kanısındayım.
Biraz sonra, bir değerli arkadaşımız, mutlaka, kişisel konuşmasını yapacak. Şuraya kadar bahsettiklerimin belgelerini ve
örneklerini bırakacağım; çünkü, bu belgelerde, Sayın Bakan, üzerine düşen görevi, hakikaten yapmış mı yapmamış mı, yetkisini
kullanmış mı kullanmamış mı; eğer, ortada bir yolsuzluk varsa, bir çıkar varsa, bir hırsızlık varsa, onun üzerine bir şal örtmenin
gayreti içerisinde mi olmuş; yoksa “siz ne yapıyorsunuz, nedir bunlar, yaptıklarınızı gözden geçirin veya gerekli kişiler hakkında,
ilgili kişiler hakkında gerekli araştırma, soruşturma yapılsın” diye talimat mı vermiş.
Ben, onun için, ifade ediyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gönül, size de ek süre veriyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlayın efendim.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – İnandırıcı belgelere dayanmadan kişilerin onurlarıyla oynamanın yanlışlığını
vurgulamak istiyorum. Canım, ben söyleyeyim; gitsin temizlensin, gitsin aklansın, gitsin kendisini temize çıkarsın... Neden?..
Eğer, bir şey varsa, ciddî, inandırıcı birtakım delillerle bunun takviye edilmesi gerekir.
Ben, kişisel olarak görüşlerimi arz ettim. Soruşturma komisyonu kurulmasından yana olmadığımı da Yüce Heyetinize arz
ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gönül.
Şahısları adına, ikinci konuşmayı yapmak üzere, Kayseri Milletvekili Sayın Salih Kapusuz; buyurun.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Sabahattin Yıldız ?.. Yok.
Sayın Naci Terzi?.. Yok.
Şahsı adına başka söz isteyen yok.
Hakkında önerge verilen, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika efendim.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan, bakan için belli bir süre olmaması lazım...
BAŞKAN – Var efendim, Danışma Kurulu kararında var.
ŞİNASİ ALTINER (Karabük) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlarken, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Esasen, sözlerimin sonunda vereceğim bazı cevaplar vardı; müsaadelerinizle, onlara öncelik verip şimdi cevap vereceğim.
Sayın Şevket Kazan Bey, Yüce Heyete, iki genel müdür yardımcısının benimle yemek yediği ve benim onları barıştırdığım
doğrultusunda bir bilgi sundular.
Değerli arkadaşlarım, Hürriyet Gazetesinde çıkan, “Bakan: Rüşvet varsa, bürokratlar almıştır” başlıklı yazıdan bir pasaj
okuyorum: “Bakan Altıner, dün karakolluk olan iki genel müdür yardımcısının görevden alınabilmesi amacıyla Başbakanlığa
kararname gönderdiğini söyledi. Altıner, bu konuda ‘kazık kadar adamlar; kararnameyle atanan iki üst düzey bürokrat karakolluk
oluyor; barıştırmak bir yana, görevden alınmaları için kararname sevk ettim’ dedi”
Bu varsayım üzerine, Yüce Heyetinize bu açıklamayı yapmak istiyorum: Bu iki genel müdür yardımcısı arkadaş, bugün,
şuraya gelseler; tanımıyorum; daha önce de tanımadım değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bunu, Sayın Ahmet Derin, eğer yanlış anlamışsam, teftişe havale ettiğimi; yanlış anlamışsam eğer...
(DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in salona girmesi nedeniyle DYP sıralarından ayakta alkışlar; RP sıralarından “niye ikaz
etmiyorsunuz” sesleri)
BAŞKAN – Efendim, söyledik. Her defasında ikaz edecek değiliz herhalde...
MUSTAFA BAHRİ KİBAR (Ordu) – Sayın Başkan, duymadılar; tekrar eder misiniz!..
BAŞKAN – Efendim, her defasında müdahale edemeyiz; bir defa söyledik... (RP sıralarından gürültüler) Ama, bundan sonra
bunu uygulayacağız; Refah Partililer de buna uyacak.
Buyurun.
ŞİNASİ ALTINER (Devamla) – Sayın Derin, teftiş başka, Yüksek Denetleme Kurulunun denetimi başkadır. Sizinle biz,
uzun süre, KİT Komisyonunda beraber çalıştık.
Yüksek Denetleme Kurulu teftiş yapmaz değerli arkadaşlarım; Yüksek Denetleme Kurulu, KİT’leri, Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu sıfatıyla denetler. Denetim başka şey, teftiş müessesesi ayrı bir şey. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu
elemanları, KİT’lerin, Türkiye’deki tüm KİT statüsündeki kuruluşların yerleştikleri binaların birer katına, yerleşik düzende
yerleşmişlerdir. Orada, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, KİT’leri, yıllık denetime tabi tuttuğu halde, isterse,
kamuoyundaki söylentilere istinaden, resen, otomatik olarak, ara denetimlere tabi tutabilir.
Ben, TEDAŞ’taki yolsuzluk söylentilerini o kanaldan araştırtsaydım, dört ayda o neticeyi alamazdım. Ben, direkt olarak, teftiş
mekanizmasını çalıştırarak netice almayı yeğledim. Bunun takdir edilmesi lazım.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, bir KİT’i denetlese bile, yine, o da, yazıyla teftiş mekanizmasını devreye sokar;
denetim başka bir müessese, teftiş müessesesi başka bir müessese.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, denetimlerini, doğrudan doğruya KİT Komisyonuna getirir -KİT Komisyonu, bir
ihtisas komisyonudur- orada denetler. Bunu da bir bilgi olarak arz ettim.
Sayın Soysal’ın da, yine, aynı şekilde veyahutda benzer şekilde bir ifadesi oldu; zannediyorum, bu sözlerim, aynı şekilde, ona
da cevap teşkil eder.
Değerli arkadaşlarım, sözlerime başlıyorum.
Biraz önceki konuşmacılar, değerli arkadaşlar, konulara temas ettiler; belki bazı şeyleri ben de tekrar etmek zorundayım.
Değerli arkadaşlarım, TEDAŞ konusuna girmeden önce, kamu iktisadî teşebbüslerinde yetki ve sorumluluk hiyerarşisinin nasıl
işlediğini; ilgili bakanın, bu sorumluluk zincirinin neresinde bulunduğunu veya bulunmadığını izaha çalışacağım.
KİT’ler, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulup, ticarî esaslara göre faaliyet göstermek üzere, özerk bir tarzda,
ekonominin kurallarına göre yönetilirler. Devlet İhale Kanununa ve Genel Muhasebe Kanununa tabi değillerdir, Sayıştay
denetimine tabi değillerdir. Tabiî, bunlar bu denetime tabi değil deyince, hemen bunun arkasından, layüsel hareket ederler diye bir
iddia, maksadımı aşan bir iddia olur; onu söylemiyoruz. Onun içindir ki, KİT’ler için, KİT Komisyonu vardır; Yüce Heyetinize
gelir.
KİT Komisyonu bir ihtisas komisyonudur. KİT’lerin kararları, genel ve katma bütçeli idarelerde olduğu gibi, bakana tasdike
gelmez. Çünkü, genel ve katma bütçeli idarelerde “bağlı bakan” tabiri vardır, KİT’lerde “ilgili bakan” tabiri vardır. Bağlı bakan,
yetki ve sorumluluk zincirinin son halkasıdır; halbuki, KİT’lerin bunlardan farkı ise, yönetim kurullarının oluşudur değerli
arkadaşlarım. Onun içindir ki, KİT’lerdeki yetki ve sorumluluk zincirinin son halkası ilgili bakan değil, yönetim kurullarıdır ve
nihaî karar orada teessüs eder. KİT’lerde, ilgili bakanın sadece gözetim ve denetim yetkisi vardır. Bu yetkisini teftiş
mekanizmasıyla kullanır; kesinlikle, icracı organ durumunda değildir.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce arkadaşlarım okudu; ama, tam okumadı; ben, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin,
bakanın, yani ilgili bakanın gözetim ve denetim yetkisiyle ilgili maddesini okuyacağım; bir tek maddedir zaten.
40 ıncı madde, birinci fıkra: “İlgili bakanlık, teşebbüs, müessese, bağlı ortaklık faaliyetlerini, kanun, tüzük ve yönetmelik
hükümlerine uygun olarak yürütülmesini gözetlemekle görevlidir.”
İkinci fıkra: “Birinci fıkrada belirtilen amaçla, ilgili bakanlık, gerekli hallerde teşebbüsün hesaplarını ve işlemlerini teftiş ve
tahkike tabi tutmaya ve bunların iktisadî ve malî durumlarını tespit ettirmeye yetkilidir. Bu yetki, kuruluşların görev ve yetkilerini
daraltmayacak, normal faaliyetlerini aksatmayacak şekilde kullanılır.”
Değerli arkadaşlarım, hepsi bu kadar. Şimdi, demek ki, bakanı tamamen soyutlamıyor KİT’lerden; bunu iddia eden de yok
zaten; ama, gözetim, denetim görevini veriyor; bu görev için elinize verdiği alet sadece ve sadece teftiş mekanizmasıdır; teftiş ve
tahkik mekanizmasıdır. Biraz sonra, bunların ne denli yapılabildiğini, nasıl yapıldığını arz etmeye çalışacağım.
Değerli arkadaşlarım, KİT’lerin yönetim kurulları 6 üyeden oluşur. Genel müdür aynı zamanda yönetim kurulu başkanıdır. 3
üye ise, Hazine, Maliye ve ilgili bakanlık temsilcileridir. KİT yönetim kurulu kararları kesindir. İlgili bakana onaya gelmez.
İlgili bakan, o kararları resen değiştiremez, iptal edemez; KİT yönetim kararları, gene başka bir kararla, kendileri tarafından
değiştirilir. KİT’ler, kendi satın alma yönetmeliklerini kendileri hazırlarlar ve uygularlar. Bu yönetmeliklerin hazırlanma ve
uygulanma safhaları da, ilgili bakana, ön olur veya tasdike gene gelmez; hepsi, yönetim kurulu yetkisindedir. KİT’lerin tüm hesap
ve işlemleri, yıllık bilançoları, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunca denetlenerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT
Komisyonuna gelir. İhtisas komisyonu olan KİT Komisyonunda ibra edilmezse, Yüce Genel Kurulunuza gelir, o ibra edilmeyen
hesaplar, o yılın hesapları. Eğer, Yüce Kurulunuzda da, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda da ibra edilmezse,
KİT Yönetim Kurulu üyelerinin tümü hukuk ve ceza mahkemelerine sevk edilmiş olur. Bu halde dahi, ibra edilmeyen kararlar,
iptal edilmiş olmaz, yürürlüktedir.
Şimdi, TEDAŞ olayına geçiyorum değerli arkadaşlarım.
TEDAŞ Genel Müdürlüğü, ülke sathında, birbirinden bağımsız, 32 ayrı şehir ve kasaba merkezlerinde eskiyen, yıpranan
elektrik dağıtım şebekesini yenilemek ve tevsi etmek için, kendi usullerine göre ihaleye çıkar. Bu 32 ayrı ihalenin toplam keşif
bedeli 3,5 trilyon civarındadır.
18.8.1995, Resmî Gazetede ilan ve ihaleye çıkış -kısa geçiyorum; tekrarlandı- tarihi; 6 Eylül 1995, teklif vermenin son günü,
tekliflerin açılması ve ihaleyi değerlendirecek olan alt komitenin değerlendirmeye başlaması; 5 Ekim 1995, Şinasi Altıner’in, yani
benim Enerji Bakanı olma tarihim ve 10 Ekim 1995’te ihale değerlendirmeleri alt komitede tamamlanmış ve bir üst kurul
durumunda olan ihale komisyonuna takdim edilmek üzere hazır hale getirilmiştir.
Burada, kronolojik açıdan belirtmek istediğim husus şudur ki; Bakan olmadan önce, tüm ihale fiyatları afişe edilmiş,
müteahhit değerlendirmeleri yapılmış ve bunların sıralamaları da yapılmış. Şu dosyayı -ihale dosyasıdır- geriye dönük olarak
inceledim ve durum o şekildedir.
27.10.1995’te -arkadaşlar söylediler- satın alma ve ihale komisyonu tarafından tekemmül ettirilen 32 adet ihalenin toplam ihale
bedeli de 2,2 ‘ye düşürülmüş;Ï 3,5’ten 2,2’ye düşürülmüş.
15 Kasım 1995’te bu ihaleye -kendi prosedürünü anlatıyorum- Genel Müdür onay vermiştir. Genel Müdürün onay vermesini
izleyen tarihlerden itibaren, gerek Kuruma ve gerekse Bakanlık makamına imzalı-imzasız şikâyet mektupları gelmeye
başlamıştır. Zaten, basına da ağırlıklı olarak yansıması, o tarihe rastlar.
Kurum Genel Müdürüne, bu şikâyetlerin TEDAŞ Teftiş Kurulunca incelenmesi talimatını veriyorum; çünkü, o talimatı vermek
zorundayım; biraz önceki gibi, Yüksek Denetleme Kuruluna yazarsanız, bu, aylarca sürer. Bu şikâyetlerin, TEDAŞ Teftiş
Kurulunca incelenmesi talimatını veriyorum; yoksa, değerli arkadaşlarım, DSP’nin hakkımda verdiği soruşturma önergesinin
ikinci sayfasında değinildiği gibi “yoğun söylentiler ve yakınmalar nedeniyle TEDAŞ Teftiş Kurulu konuya el atmıştır”
diyorsunuz...
Değerli arkadaşlarım, yoğun söylentiler ve yakınmalar nedeniyle, TEDAŞ Teftiş Kurulu konuya el atamaz; böyle bir
mekanizma yoktur. Teftiş kurulları talimatla görevlendirilirler; kendi bilişine, gidip “şurada bir söylenti var; ben, bunu teftiş
edeyim” deme hakları yoktur. Onları görevlendirme talimatı da, benim tarafımdan Genel Müdüre verilmiştir; 22.11.1995. Esasen,
TEDAŞ Teftiş Kurulu ön raporunda da, açıkça, bu talimatın Bakanlığımdan geldiği serdedilmektedir; ama, her nedense, DSP’nin
önergesinde, bu yazılırken, o nokta unutulmuş; yani, benim tarafımdan teftiş edildiği noktası unutulmuş.
25.12.1995’te TEDAŞ Teftiş Kurulu Başkanının, teftiş sonucu, Genel Müdüre verdiği ön raporda, değerli arkadaşlarım, bazı
firmaların korunduğu, teklif isteme şartnamesinde değişiklik gerektiği, usulsüzlük yapıldığı; ayrıca, rüşvet alındığı yolundaki -
dikkat edin- soyut suçlamaların, teşekkülümüzün boyutlarını aşarak basında yer almasının çalışanlar üzerinde olumsuz etki
yaptığı, kamuoyunda teşekkülün itibarını zedelediği ve teşekkül çalışanları hakkında, yolsuzluk yaptıkları şeklinde bir imaj
doğmasına yol açtığı, şüyuu vukuundan beter bir sonuç yaratttığı kanaatine varıldığı sebeple... “deniyor ve 32 adet ihalenin
iptali isteniyor.
29.12.1995’te, Genel Müdür, TEDAŞ Teftiş Kurulu Başkanının bu iptal istemine aynen uymuş ve olur vermiştir. Genel
Müdür, kendi Teftiş Kurulu Başkanına “sana katılıyorum; ben, bu ihaleyi iptal ediyorum” demiş, “olur” demekle iptal etmiş;
bununla da kalmamış, alt servislere de “bu işi dağıtın, bozun bu ihaleyi, tamam” demiş.
5 Ocak 1996 tarihinde, Genel Müdür ve TEDAŞ Teftiş Kurulu Başkanı, müşterek imzalı yazıyla Bakanlık Teftiş Kurulu
Başkanlığına bilgi vermiştir. Bu bilgiyi niçin veriyor biliyor musunuz arkadaşlar; normal olarak kendisi teftiş etse bu bilgiyi de
vermez, vermek zorunda değil; bana gelen imzalı-imzasız, ihaleyi kazanamayan bazı müteahhitlerin bana şikâyete gelmesi
dolayısıyla, benim kanalımdan oraya bu talimat verildiği içindir ki, bana, bilgiyi, geri besleme yapıyor. Yoksa, bana, herhangi bir
şekilde “ben bunu iptal edeyim mi etmeyeyim mi” diye sorduğu bir şey yok; “ben iptal ettim, haberin olsun” diyor; “sen böyle bir
yazı yazmıştın, iptal ettim” diyor. Yoksa, hakkımda verilen soruşturma önergesinde değinildiği gibi, değerli arkadaşlarım,
“Bakan, raporun gereğini yapacak yerde” -hayır, Bakan, raporun gereğini yapmayacak; yok böyle bir müessese; raporun gereğini
Genel Müdür yapacak ve yapmış Genel Müdür gereğini- diye başlayan ibaredeki gibi, yazı, bana, gereği için onayıma gelmiyor.
Onayıma gelmesi söz konusu değildir, mümkün de değildir. Sadece, Genel Müdürün, iptal doğrultusunda onay verdiğinin bilgisi
geliyor. Zaten, bu yazıdan anlaşılan da, ihalenin iptal edildiğidir; çünkü, müteahhitlerle o sırada bir bağlantı yapılmadığı ve
Yönetim Kurulundan tasdike gelmediği için, Genel Müdür, zaten, kardeşim -bu kuruluşlar, İhale Kanununa da tabi olmadığı için-
yapmıyorum, tamam, biz vazgeçtik deme hakkına sahip; Genel Müdür aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı çünkü.
Değerli arkadaşlarım, ihalenin iptali yönündeki bu bilgi üzerine, ayrıca izah ettiğim biraz önce, 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin, gözetim, denetim yetkim tarifi içinde, yetkim olmadığı halde, bir de benim, bilgi için bana gelen bir ihale iptal
kararını, bir de ben “hah, bir de ben bunu iptal ettim” gibi, böyle bir mantık, prosedür zaten söz konusu değil.
Değerli arkadaşlarım, 1 Şubat 1996’da, TEDAŞ Genel Müdür Yardımcısı iki kişinin aralarında kavga etmeleri ve silah çekme
iddialarını Bakanlığıma ihbar ederek, soruşturma açılmasını talep ediyor. Genel Müdür, İki genel müdür muavininin hakkında,
savcılığa suç duyurusunda bulundum, sen bunlara bir soruşturma açtır... Niçin kendi teftiş kuruluna vermiyor biliyor musunuz
değerli arkadaşlarım? Kurumların teftiş kurulları, genel müdür, genel müdür yardımcılarını ve yönetim kurulu üyelerini teftiş
edemezler; onların bir üst durumunda olan teftiş mekanizması bakanlık teftiş mekanizmasıdır. Onun için, genel müdür bana
yazmıştır; derhal olur vermişimdir teftiş heyeti başkanına, derhal soruşturma açılması... Evrakı budur.
Değerli arkadaşlarım, 7.2.1996’da, TEDAŞ Yönetim Kurulu üyesi ve Bakanlık Temsilcisi olan Müsteşar Yardımcısı bana
gelerek, akşamüstü, “bugün yönetim kurulu toplandı” dedi ve “daha önce Genel Müdürün iptal ettiği ihalenin, 3’e 2 oranında kabul
edildiğini, kendisinin muhalefet şerhi koyduğunu” söyledi. Derhal, aynı anda -akşamüstüydü, çok iyi hatırlıyorum- ilgili Genel
Müdürü, Müsteşarı, Hukuk Müşavirini ve Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanını çağırdım ve konuyu görüştüm; çünkü, bilgi
açısından, zaten -şu bilgiye göre, bana göre, Bakana göre, Bakanlığa göre- ihale iptal edilmiş; ama, gelmişler, Genel Müdür, önce,
iptal kararından vazgeçtiğini, ihalenin onaylanması doğrultusunda ısrarlı olduğunu, karar değiştirdiğini -oradaki heyet bunun
hepsini biliyor- ihalenin ortalama yüzde 33 oranında tenzilatla elde edildiğini, iptal etmesi halinde bu oranda bir tenzilat
yakalayamayacağına inandığını ve sonunda devleti zarara sokmaktan korktuğunu, sorumluluğun kendisinde olduğunu vurgulayarak
-bunu ısrarla vurgulamış ve- kararını değiştirmiş; ama bu karardan vazgeçmeyeceğini söylemiştir.
Karar, o anda önüme geldiğinde, Yönetim Kurulu karar defterine zaten olay işlenmiş. Değerli arkadaşlarım, hiçbir bakana, KİT
kuruluşunda, yönetim kurulları önceden bir gündemi belirleyerek “Bakanım, ben, işte, perşembe günü yine yönetimi toplayacağım,
şu şu kararları alacağım” diye, KİT’lerden -30 tane KİT var Enerji Bakanlığında- böyle bir gündem falan gelmez; iş olup
bittikten sonra sizin haberiniz olur; böyle bir şikâyet vukuunda olur.
Eğer, o Yönetim Kurulu kararı 3’e 2 değil de, 6 kişinin -genel olarak KİT’lerde kararlar ittifakla alınır; ekseriyetle alındığı,
muhalefet şerhiyle alındığı çok az vakıadır- ittifakıyla alınmış olsaydı, zaten benim haberim olmazdı. KİT’lerin aldığı
Yönetim Kurulu kararları, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre, yirmi gün içerisinde, bilgi için Yüksek Denetleme
Kuruluna gider; bakanlığa da gelir.
Demek ki, benim Bakanlık Müsteşar Yardımcım ve Yönetim Kurulu üyesi olan arkadaş, aynı gün, ayın 7’sinde bana gelmiş ve
şu karardan bir fotokopi getirmiş, demiş ki “burada, Genel Müdür ve iki Genel Müdür Yardımcısı, bugün, bizi çağırdı, topladı;
Yönetim Kurulu kararını aldı. Biz, zannettik ki, ihaleyi iptal kararı gelecek.” Öyle zannediyorum, bu heyet, bunu, benden sonraki
Sayın Bakan Hüsnü Doğan’a da anlatmış olmalılar.
Değerli arkadaşlarım, burada, özellikle, Bakanlığın dışından, yani, Genel Müdürlüğün dışından gelen, hariçten gelen,
Bakanlık, Maliye ve Hazine temsilcileri, bu olaya muhalefet etmişler. Yalnız, ortada bir nokta var, 3’e 2; 6 kişi gelmemiş olaya, 6
kişi yok; 5 kişi gelmiş, 3 kişi onay vermiş, 2 kişi reddetmiş. Reddedenlerden birisi, Bakanlığıma ait bir Müsteşar Yardımcısı; bu
Müsteşar Yardımcısı, aynı zamanda, Yönetim Kurulu üyesi. Benim çabuk haberdar olmamın sebebi de, oradaki Müsteşar
Yardımcısının, bana, süratle meseleyi intikal ettirmesidir.
Şimdi, oradaki heyete ve hukuk müşavirine, Yönetim Kurulunun, bu ihale kararını bakan olarak iptal etmemin mümkün olup
olmadığını sordum. Başta izah ettiğim 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamedeki, denetim, gözetim yetkim içerisinde, bunun
mümkün olmadığını; nihaî kararın Yönetim Kuruluna ait olduğunu; ancak, bu işin -tüm yönleriyle- Bakanlık Teftiş Kurulunca
tahkikini isteyebileceğimi vurguladılar; muhalefet şerhi koyanlar da böyle istedi. Zaten, muhalefet şerhinde -şurada yazıyor-
Yönetim Kurulu kararının muhalefet şerhinde “ben, ihalenin iptalini istedim; Bakanlık bunu acele teftiş ettirmelidir” diyor; yoksa,
derdi ki “Bakan bunu iptal etsin.”
Değerli arkadaşlarım, 7.2.1996’da bu karar alınıyor; 7.2.1996 akşamı, ben, Teftiş Heyeti Başkanına, aynen şu talimatı
veriyorum... Teftiş Heyeti Başkanı, bana, 7.2.1996’da, şifahî emirlerin üzerine... Bütün yönleriyle, daha önce kavga eden iki Genel
Müdür Yardımcısını da bu işin içine katarak, en geniş manada, derhal tahkikini istiyorum. İnceleme değildir, tahkik; en geniş
manada... Bu Teftiş Heyeti Başkanı, bana, 9’unda bu yazıyı hazırlayarak, onayımı da alıyor; evrak da budur.
Değerli arkadaşlarım, aynı gün, 9.2.1996’da resmî çıkışlı basın bildirisi yayınlıyorum –bu durum basına artık yansımıştır;
arkadaşlarım, basın bildirisinin tamamını burada okudular, burada tekrar etmeyeceğim– ve TEDAŞ Yönetim Kurulu üyesi olan iki
Genel Müdür Yardımcısının görevden alınma kararnamesini Başbakanlığa gönderiyorum, 9.2.1996 tarih ve 01144235 sayıyla.
Biraz önce konuşan Sayın Ali Rıza Gönül arkadaşım, o günlerde bunu anlattılar.
Değerli arkadaşlarım, müstafi bir hükümetti –tarihe bakarsanız– artık yeni hükümet kurulma aşamasındaydı. Kararnamelerin,
gerek Başbakanlıkta gerekse Cumhurbaşkanlığında tam tekemmül etmesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, size eksüre de verdim, lütfen sözlerinizi toparlayın, rica ediyorum.
ŞİNASİ ALTINER (Devamla) – Özür diliyorum efendim, bitiriyorum...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI NAHİT MENTEŞE (Aydın) – Müstafi hükümet olduğu için zaten,
Cumhurbaşkanı imzalamıyordu.
ŞİNASİ ALTINER (Devamla) – Evet, imzalama mümkün değildi!
Değerli arkadaşlarım, 14.2.1996’ da “Basın ve Arena Programında” yer alan bazı söylentiler, DSP’nin hakkımda verdiği
araştırma önergesinde de yer alıyor, firma adı olarak da var. Orada, “Genel Müdür Yardımcılarından birisi, aracı marifetiyle 15
milyar lira, eğer o ihale kazanamayan müteahhide verseymiş ihaleyi kazanırmış” Bu, basına da yansıdı, programlarda da konuştu.
Değerli arkadaşlarım, gerek Arena Programında, gerek basında, biraz önce size aktardığım, şurada da, “15 milyar lira
istediler” diyen bir müteahhit, aynen yazıyor. Ben burada isim vermiyorum. Orada bulunan arkadaşlardan, bir Genel Müdür
Yardımcısını suçlayarak, “aracı vasıtasıyla benden 15 milyar lira istedi. Eğer bunu verebilseydim ihaleyi kazanırdım” diyor,
geriye giderek, geri tarafa giderek.
Değerli arkadaşlarım, ona ne yapıyorum: Aynı anda, belki savcılık, cumhuriyet savcılığı, bu gazeteyi veya televizyondaki
programları ihbar kabul etmesi lazım ama, belki edemez diye, takviyeli olsun diye, 14’ünde cumhuriyet savcılığına suç
duyurusunda bulunmak üzere, müsteşara talimat veriyorum. Müsteşara talimatım şudur. Bunları okumuyorum. “Bakan adına”
diye imza etmiştir;TEDAŞ Genel Müdürüne talimat veriyorum bu yazı ile, “derhal cumhuriyet savcılığında, bunu ihbar kabul
ederek değerlendirilmesi” diye; çünkü, bunun tersi işlem de doğrudur. Eğer cumhuriyet savcılığı bir üst düzey yöneticisi hakkında
bir takibata gelirse, zaten ilgili bakandan onay alır; ben bu onayı önce veriyorum, önce veriyorum.
Ayrıca değerli arkadaşlarım, görüldüğü gibi -şimdi burada arkadaşlar bahsettiler- kendi aralarında, bu soruşturmayı
açtırdığımı kamuoyuna açıkladıktan sonra -ben 5 Martta Bakanlıktan ayrıldım- duyuyorum ki, geriye dönük olarak, 29 Şubatta,
yani şubat ayının sonunda, -ondan beş gün sonra da Hükümet değişiyor- bu yönetim kurulu bir daha toplanıyor. İttifakla
alınmayan kararlarda, aralarında bir ihtilaf çıkıyor, bu karar geçersiz diye; 3’e 2 kararın geçersiz olup olmadığını Hazine
Müsteşarından soruyorlar. Hazine Müsteşarına yazı yazıyorlar; bunu, geriye dönük incelemelerimden anlıyorum.
Hazine Müsteşarlığı, TEDAŞ Genel Müdürüne, bu sefer cevaben, yazı yazıyor. Sayın Genel Müdür, “hayır, 3’e 2 kararın
yanlıştır, o karar geçersizdir” diyor. Ne yapacağım?.. “Bir yönetim kurulunda, muhalefet olduğu yerde, tamsayı olacak, yarı
yarıya olacak; Tamsayı 6 kişi olacak -çünkü biri gelmemişti 7 Şubatta- 3’e 3 olduğu takdirde, Genel Müdürün oy kullandığı taraf
kazanır, aksi takdirde bu geçersizdir” diyor. 29 Şubatta aynı Genel Müdür, Yönetim Kurulunu bir daha topluyor, tekrar bu kararı
alıyor, 3’e 3 kararını alıyor. Kararında ısrarlı olduğunun en büyük delili, kanıtı budur değerli arkadaşlarım.
Ben, bunu geriye dönük öğreniyorum. Zaten, beş gün sonra da, ben, gittim oradan. Zaten teftişi, tahkikatı, ben, 7’sinde
başlattım; onu bildikleri halde, bu kararında ısrar ediyor. Demek ki, kendi yetkileri var, o kararları iptal etmek mümkün değil.
Görüldüğü gibi, hakkımdaki soruşturma önergesinde ağırlıklı konu olan, ilgili Bakan olarak benim, ihaleyi niçin iptal
etmediğim sorusu, KİT’lerin bakanlıklarla ilgisini gösteren, yasal mevzuat karşısında, açıkça cevaplanmış olmaktadır. Ayrıca,
kamuoyuna yansımış, yoğun söylentiler karşısında, duyarsız kaldığım ve görevi ihmal ettiğim iddialarının ise, denetim, gözetim
görevimi ne denli duyarlı yaptığım, tüm belgelerimle ortada olduğu, anlaşıldığında, son derece cılız kaldığını takdirlerinize
sunarım.
Sayın milletvekilleri, ilgili Bakan olarak, gözetim, denetim görevimi fazlasıyla yaptım. Benim yerimde önerge sahipleri de
olsalardı, bu kadarını yaparlardı.
Yine iddialar arasında, basında yer alan... Benim sözüme göre, ortada bir pislik olduğu muhakkak -ben gösteriyorum, ben bu
sözü söyledim- demişim; burada bir çelişki yok ki. “Ortada bir pislik olduğu muhakkak” demesem, “hiçbir şey yok” demesem, bu
teftişleri niye yaptırıyorum arkadaşlar? Savcılığa niye suç duyurusunda bulunuyorum? Bana, yasaların, denetim, gözetimde
verdiği yetkide, elimdeki yegâne aletim, teftiş mekanizması olduğuna göre, ben de onları yapmışım zaten. Savcılığa sevk
etmişim, savcılığa suç duyurusunda bulunmuşum, kararname sevk etmişim. Yani, bunlardan başka bir şey yapamazdım. Bizi,
genel müdür yerine de ikame etmemelisiniz.
Değerli arkadaşlarım, hakkımdaki soruşturma önergesi içinde, TEDAŞ Kurumu yetkilileri suçlanırken, zaman zaman, satır
aralarında, benim Bakan olduğum unutulup, kâh genel müdür yerine, kâh ihale komisyonu üyeliği yerine, kâh da KİT yönetim
kurulu üyeliği gibi pozisyonlara ikame edildiğim izlenimi açıkça belli oluyor. Halbuki, ben, o zaman, bu görev ve sorumluluğu tarif
edilmiş ilgili Bakan sıfatı taşıyordum .
Değerli arkadaşlarım, benden önceki Genel Müdürün alınması konusuna biraz temas etmek istiyorum. Bir tarih hatanız var,
burada söylediniz, her iki taraftan da arkadaşlarımız söylediler. Buradaki Genel Müdür arkadaşa biraz söyleyelim. Eğer, evvelki
Genel Müdürü alma görevi bir karineyse -ben, kesinlikle buna karine demiyorum- Sayın Atasoy’un yirmi yıllık arkadaşıdır ve
kendisini Genel Müdür yapmıştır; ihale açılmadan birbuçuk ay evvel, bu Genel Müdürü görevden aldığı, tarihlerden belli. Şimdi,
kesinlikle maksadımı aşan, tekrar ediyorum, maksadımı aşan bir söz söylemek istemiyorum. O ilgili Genel Müdürün görevden
alınışı, bu ihalenin, ilk başlangıçta, ilanından birbuçuk iki ay önceye rastlar. Şimdi, ilgili Genel Müdür, görevden kararnameyle
alındıktan sonra, bu arkadaş, idarî mahkemeyle işi kazanıyor.
Değerli arkadaşlarım, ben, bu arkadaşı 16 Kasımda göreve başlatıyorum; ama, bu arada, bu Genel Müdür, teftiş dosyaları
içerisinde, orada -benden sonraki Bakan da belki inceleme fırsatı buldu, ben de buldum- benden önceki yönetim hakkında çok ağır
ithamlarda bulunmuş -ben, burada, ona girmek istemiyorum- ve bana da bu derdi yandı ve aynen şunu dedi: “Beni bir saat oturt;
önümüzde seçim var, bir saat sonra buradan ayrılacağım, ben de aday olacağım” dedi. Ben, bu arkadaşı, gittim, oturttum; ama, bu
arkadaşın, benden evvel, bu olaylardan dolayı amirlerini bizden önceki Bakanı hakkında yazılı şikâyetleri var. Bu şikâyetleri de
gördüğüm için, ben bir Bakan olarak, -geçenlerde Sayın Başbakanımız Mesut Yılmaz da burada açıkladılar, bir başka vesileyle-
yani, benim tanımadığım bir kişi, ben, bu arkadaşla çalışmayacağımı yüzüne söyledim. Seni tanımıyorum, kusura bakma, belki,
biz, başka bir değişiklik yapacağız diye kendisine söyledim. “Ben, onu takdirlerinize sunarım; işe başlayayım, bir gün sonra
ayrılayım” dedi. Başladı, ayrılmadı; ayrılmayınca -zaten, hakkında, benden önce cezaları var, disiplin cezaları var- ben başka
bir göreve gönderdim; doğrudur; kabul edilmedi, gitmedi; sonra da, alma kararını aldım.
Yalnız, burada, dikkat edeceğiniz husus çok enteresandır: Değerli arkadaşlarım, bu arkadaşı görevden aldığım tarih 20.11.
1995, benim, ihale soruşturmasını başlattığım tarih 22.11.1995; yani, bu arkadaşı görevden aldıktan iki gün sonra soruşturma
başlattım. Biraz önce konu olan Başbakanlığa yazıyı yazdığı tarih -burada var- 29.11.1995. Yani, 29’unda, benim soruşturma
başlattığımı duyuyor ve kendisi de “bu ihalelerde bir yolsuzluk var” diyor. Ondan evvelki şikâyetlerinde hiç ihaleden bahsetmiyor;
geçmişteki yöneticilerine ve müsteşarlara “hırsız, arsız” gibi laflar ediyor; o da var burada, oraya girmek istemiyorum; sırf, tarih
zamanlamasını söylemek istiyorum. İhaleyle bağlantı kurmasının sebebi... Benim, soruşturmayı açtırdığım tarihten itibaren
tam 8 gün sonra, Başbakanlığa bir yazı yazıyor “burada ihale yolsuzluğu var, filan...” diyor; o yazı da burada. Başbakanlık Teftiş
Kurulundan bana gelen yazıda “sizin hakkınızda böyle böyle bir şeyler var” diyor. Bana da kızmış orada, bana da laflar var;
yani, öfkeler arasında, benim de ismim var, beni de içeriyor ve benim de ismim olan yazı dahil olmak üzere, Başbakanlıktan bana
5 Aralıkta gelen... 5 Aralıkta da, 15 gün sonra, zaten, benim daha evvel başlatmış olduğum teftiş bitmek üzere.
“Teftiş Kurulu Başkanlığına
Aynı konuda, daha önce başlatılan işlerle birleştirerek, bütün yönleriyle incelenmesi ve soruşturulmasını rica ederim.
9.12...
Bakan
Şinasi Altıner”
Ben, benim için şikâyetini dahi tahkik ettiriyorum. Sadece ben değil, müsteşar ve orada daha başka kim varsa -zaten hırsız
olmayan kimse kalmamış- ben bunları teftiş ettiriyorum değerli arkadaşlarım. O teftiş sonuçlandı mı, sonuçlanmadı mı
bilmiyorum; zaten ben de beş gün sonra 5 Martta ayrıldım.
BAŞKAN – Sayın Bakan, toparlarsanız memnun olurum.
ŞİNASİ ALTINER (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, görevi ihmalle, hakkımdaki soruşturma önergesinde, baştan itibaren bunlar satır aralarında söyleniyor;
şu iş şöyle olmuştur, Bakan lakayd davranmıştır; şu iş şöyle olmuştur, Bakan ilgilenmemiştir deniliyor; en sonunda da 240’la
benim hakkımda soruşturma açtırmaya kalkarken de “Bakan görevi kötüye kullanmıştır” diyor.
Değerli arkadaşlarım, görevi ihmal başka bir şey, görevi kötüye kullanmak başka bir şey. Şimdi, hiçbir şey yapmazsanız,
görevi ihmal edersiniz; ama, hiçbir şey yapmamak, görevi kötüye kullanmak demek değildir ki. Görevi kullandığınız, yani bir
karar verdiğiniz zaman, yanlış, haksız bir karar verdiğiniz zaman görevi kötüye kullanma olur.
Şimdi, DSP’nin önergesindeki çelişki nedeniyle söylüyorum: Baştan ihmal etmişim, çok fazla duyarsız kalmışım, kalmışım,
sonra da görevi kötüye kullanmışım! Yani, hiçbir şey yapma, yapma, yapma, sonunda görevi kötüye kullan; hayır, olmaz; “görevi
ihmal” de, belki de -eğer öyle diyorsanız- 233’üncü maddeye sok. Şimdi, görevi ihmal başka bir şey, görevi kötüye kullanmak
başka bir şey. Hatta, benim için, “görevinizi yapmadınız” diyorsunuz. Hatta, görevi aşırı yapıp haksız bir şey yapmış olmam
lazım ki, o zaman kötüye kullanma söz konusu olsun.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Enerji Bakanı Sayın Hüsnü Doğan’ın, konuyla ilgili yaptırdığı araştırma sonucuyla
ilgili olarak yaptıkları açıklamada da ifade ettikleri gibi, olayın bizi ilgilendiren boyutu yoktur.
Bu vesileyle, konuyu Yüce Heyetinizin takdirlerine sunuyor, iyi akşamlar diliyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Altıner.
Sayın milletvekilleri, Meclis soruşturması önergesi üzerindeki görüşmeler sona ermiştir.
Oylama biçimiyle ilgili bir önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (9/2) esas numaralı Meclis soruşturma önergesinin oylamasının açık oyla ve oylamanın da kupaların
sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
BAŞKAN – Şimdi, açık oylama talebinde bulunan arkadaşların burada bulunup bulunmadığını tespit edeceğim:
Necmettin Cevheri?.. Burada.
Mehmet Gözlükaya?.. Burada.
Saffet Arıkan Bedük?.. Burada.
Cefi Jozef Kamhi?.. Burada.
Bekir Aksoy?.. Burada.
Ali Osman Sönmez?..
TURHAN TAYAN (Bursa) – Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN – Tekabbül ediyorsunuz.
Sedat Aloğlu?.. Burada.
Cevdet Aydın?..
TURHAN GÜVEN (İçel) – Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN – Tekabbül ediyorsunuz.
Necmi Hoşver?.. Burada.
Evren Bulut?.. Burada.
Ümran Akkan?.. Burada.
Halil Yıldız?.. Burada.
Haluk Yıldız?.. Burada.
Yusuf Bacanlı?.. Burada.
Nevzat Köse?.. Burada.
Önergede 15 imza bulunduğundan ve imza sahipleri de Genel Kurul Salonunda olduğundan, oylama isteğini oylarınıza
sunacağım. Zaten önergede de, oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle yapılması hususu istenmektedir.
Açık oylamanın kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, kırmızı oy, soruşturma önergesinin reddi yolundadır; beyaz oy, soruşturma önergesinin
kabulü yolundadır; çekinser oyun rengi belli zaten.
Yanında basılı oy pusulası olmayan sayın milletvekillerinin, oyunun rengini beyaz bir kâğıda yazdıktan sonra, adını
soyadını, seçim çevresini de belirterek, imzalaması gerekiyor; imza olmadığı takdirde oy pusulası geçersiz oluyor. Rica ediyorum
bu hususa dikkat edilsin efendim.
Sayın milletvekilleri, bu oylamadan sonra, görüşeceğimiz bir maddelik kanun tasarısı var; Genel Kurulca öyle bir karar alındı.
Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oy verme işlemi bitmiştir.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner hakkında verilen (9/2) esas
numaralı soruşturma önergesi nedeniyle Meclis soruşturması açılıp açılmamasına ilişkin yapılan açık oylamaya 395 sayın
milletvekili katılmış; kabul 228, ret 157, çekinser 1, geçersiz 4, mükerrer 5 oy kullanılmıştır.
Böylece, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner hakkında verilen Meclis soruşturması önergesi de kabul
edilmiştir.
Bilindiği üzere, Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince, soruşturma, siyasî parti gruplarının güçleri oranında komisyona
verecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı ad çekmek suretiyle kurulacak
onbeş kişilik bir komisyon tarafından yürütülecektir.
Soruşturma komisyonunun görev süresi, Anayasa gereği iki aydır. Bu sürenin, komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip üyelerinin seçiminden itibaren başlamasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
VII. —KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1. —10 . 10 . 1984 Tarihli ve 3056 sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı :3)
BAŞKAN – 10.10.1984 Tarihli ve 3056 Sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlayacağız.
Komisyon?..
Hükümet?..
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı burada.
Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı, bu kanun tasarısının görüşülmesini istiyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Hayır efendim.
BAŞKAN – Hükümeti aradık, Hükümet yok; Komisyon da görüşmek istemiyor.
Gündemde yer alan işleri görüşmek için, 25 Nisan 1996 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 19.42



VIII. —SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, DDY İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/357
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.
Ahmet Cemil Tunç
Elazığ
Sorular : 1. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında reklam gideri olarak ne kadar
harcama yapılmıştır?
2. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında temsil ve ağırlama gideri olarak ne
kadar harcama yapılmıştır?
3. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında ne kadar demirbaş eşya alımı
yapılmıştır?
4. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında binek aracı olarak ne kadar taşıt satın
alınmış, ne kadar ödeme yapılmıştır?
5. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında yönetim ve denetim kurulu üyelerine
ödenen ücret ve harcırah ne kadardır?
T. C.
Ulaştırma Bakanlığı
Araştırama Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 24.4.1996
APK:B.11.0.APK.010.00.00.A-7/524-11282
Konu :Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
İlgi :15.3.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/357-618/1382 sayılı yazınız.
Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un Sayın Başbakanımıza yönelttiği 7/357-618 sayılı soru önergesinin cevabı ekte
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Ömer Barutçu
Ulaştırma Bakanı
Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un 7/357-618 Sayılı Soru Önergesi ve Cevabı
Sorular :
1. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında reklam gideri olarak ne kadar harcama
yapılmıştır?
2. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında temsil ve ağırlama gideri olarak ne
kadar harcama yapılmıştır?
3. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında ne kadar demirbaş eşya alımı
yapılmıştır?
4. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında binek aracı olarak ne kadar taşıt satın
alınmış, ne kadar ödeme yapılmıştır?
5. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında yönetim ve denetim kurulu üyelerine
ödenen ücret ve harcırah ne kadardır?
Cevaplar :
1. Reklam Gideri Olarak;
TCDD Genel Müdürlüğünde :
1994 yılında 1 279 470 840 TL.
1995 yılında 868 000 000 TL.
Bağlı Ortaklıklarda :(TÜLOMSAŞ, TÜDEMSAŞ, TÜVASAŞ)
1994 yılında 709 850 578 TL.
1995 yılında 1 053 604 803 TL.
2. Temsil ve Ağırlama Gideri Olarak;
TCDD Genel Müdürlüğünde
1994 yılında 789 021 000 TL.
1995 yılında 1 519 678 359 TL.
Bağlı Ortaklıklarda :(TÜLOMSAŞ,TÜDEMSAŞ, TÜVASAŞ)
1994 yılında 326 303 213 TL.
1995 yılında 666 394 192 TL.
3. Demirbaş Alımı Olarak;
TCDD Genel Müdürlüğünde Tasarruf Genelgesi nedeniyle 1994-1995 yıllarında demirbaş alımı yapılmamıştır.
Bağlı Ortaklıklarda;(TÜDEMSAŞ, TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ)
Alet, Edavat, Avadanlık ve makine alımı olarak;
1994 yılında 1 491 841 380 TL.
1995 yılında 2 447 271 261 TL.
4. Taşıt Alımı Olarak;
TCDD ve Bağlı Ortaklıklarında, 1994-1995 yıllarında taşıt alımı yapılmamıştır.Ancak TCDD Personeli Dayanışma ve
Yardımlaşma Vakfından 2 000 000 000 TL. bedelle 8 adet binek otosu satın alınmıştır.
5. Yönetim Kurulu Üyelerine Ödenen Ücret ve Harcırah Olarak;
TCDD Genel Müdürlüğünde:
1994 yılında 646 641 000 TL.
1995 yılında 1 041 957 055 TL.
Bağlı Ortaklıklarda :(TÜLOMSAŞ, TEDAMSAŞ, TÜVASAŞ)
1994 yılında 2 165 300 000 TL.
1995 yılında 2 196 600 000 TL. dır.
2. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, TİGEM’in bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/359)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.
Ahmet Cemil Tunç
Elazığ
Sorular :1. Tarım İşletmelerinde (TİGEM) 1994-1995 yıllarında reklam gideri olarak ne kadar harcama yapılmıştır?
2. Tarım İşletmelerinde 1994-1995 yıllarında temsil ve ağırlama gideri olarak ne kadar harcama yapılmıştır?
3. Tarım İşletmelerinde 1994-1995 yıllarında ne kadar demirbaş eşya alımı yapılmıştır?
4. Tarım İşletmelerinde 1994-1995 yıllarında binek aracı olarak ne kadar taşıt satın alınmış, ne kadar ödeme yapılmıştır?
5. Tarım İşletmelerinde 1994-1995 yıllarında Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerine ödenen ücret ve harcırah ne kadardır?
T. C.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Birim :B.12.2.TIG.0.74.00.01-2054
Sayı :446
Konu :Önerge.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :9.4.1996 gün ve B.02.0.012/2.02.308 sayılı yazı.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç’un Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile ilgili olarak, Sayın Başbakan
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması isteğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiği soru önergesine ilişkin
cevaplar yazımız ekinde sunulmuştur.
Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
İsmet Attila
Tarım ve Köyişleri Bakanı
Elazığ Milletvekili Sayın Ahemet Cemil Tunç’un TİGEM ile İlgili Sorularına Verilen Cevaplar
1. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde 1994 ve 1995 yıllarında reklam gideri yapılmamıştır. Ancak 1994 yılında 34 509
813 TL. ve 1995 yılında 288 109 795 TL. resmî ilan ve fuarlarda damızlık ve tohumlukların teşhiri için harcama yapılmıştır.
2. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde 1994 yılında 1 529 411 651 TL. ve 1995 yılında 3 574 466 328 TL. personel
eğitimi ile ilgili kurs, seminer ve diğer temsil giderine ilişkin harcama yapılmıştır.
3. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde 1994 yılında 451 848 974 TL. ve 1995 yılında 3 126 006 914 TL. tarla, bahçe,
hayvancılık demirbaşları ile büro demirbaşları satınalınmıştır.
4. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde 1994 ve 1995 yıllarında binek aracı olarak taşıt satın alınmamıştır.
5. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde Yönetim Kurulu Üyelerine 1994 yılında 721 423 000 TL.’si ücret ve 103 893 000
TL.’si harcırah olmak üzere toplam 825 316 000 TL. brüt ödemede bulunulmuştur.
1995 yılında ise Yönetim Kurulu üyelerine 877 317 000TL.’si ücret ve 322 755 000 TL.’si de harcırah olmak üzere brüt 1 210
072 000 TL. ödenmiştir. TİGEM İktisadî Devlet Teşekkülü statüsünde bir kuruluş olduğundan denetleme kurulu
bulunmamaktadır.
3. —Elazığ Milletvekili AhmetCemil Tunç’un, AtatürkOrman Çiftliği Müdürlüğünün bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/393)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.
Ahmet Cemil Tunç
Elazığ
Sorular :1. Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünde 1994 -1995 yıllarında reklam gideri olarak ne kadar harcama yapılmıştır?
2. Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünde 1994 -1995 yıllarında temsil ve ağırlama gideri olarak ne kadar harcama
yapılmıştır?
3. Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünde 1994 -1995 yıllarında ne kadar demirbaş eşya alımı yapılmıştır?
4. Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünde 1994 -1995 yıllarında binek aracı olarak ne kadar taşıt satın alınmış, ne kadar
ödeme yapılmıştır?
5. Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünde 1994 -1995 yıllarında Yönetimve Denetim Kurulu üyelerine ödenen ücret ve harcırah
ne kadardır?
T. C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 22.4.1996
Sayı :ÖKM-2/135
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :15.3.1996 Tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/393-654/1418 sayılı yazınız.
b) Başbakanlık Kan. Kar. Gen. Müd. nün 29.3.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-279-42/1176 sayılı yazısı.
c) Devlet Bakanlığının (Sayın A. Talip Özdemir) 9.4.1996 tarih ve B.02.0.012/2.02.258 sayılı yazısı.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç tarafından Başkanlığınıza sunulan ve Sayın Başbakan tarafından
cevaplandırılması istenen Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü ile ilgili bilgiler ekte sunulmaktadır.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
İsmet Attila
Tarım ve Köyişleri Bakanı
Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü ile İlgili Soru Önergesi Bilgileri
1994 1995
1. Reklam giderleri 803 000 8 250 000
2. Temsil ve ağırlama giderleri 30 291 394 19 488 817
(Kendi üretimimizden)
3. Demirbaş eşya alımı 18 573 000 19 950 000
4. Taşıt alımı — —
5. Yönetim ve Denetim Kurulu
üyelerine ödenen ücret ve
harcırah — —
4. —Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, sac ithalatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yaman Törüner’in yazılı
cevabı (7/412)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Tansu Çiller tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
14.2.1996
Zeki Ünal
Karaman
Edinebildiğim bilgilere göre, Türkiye’nin toplam sac ithalatı 1995 Ocak-Ekim döneminde 3 milyon ton civarındadır. Bunun
yaklaşık 1.3 milyon tonu Rusya ve Ukrayna’dan getirilmektedir.
Uzmanlar Rusya ve Ukrayna’dan getirilen sacın, içindeki silüsyum miktarının fazlalığından dolayı çabuk çürüme yaptığını
belirtmişler ve özellikle rutubetli iklime sahip bölgelerde bu olumsuzluğun daha da fazla dikkat çektiği konusunda ortak kanaat
bildirmişlerdir.Aynı beyanlardan Rusya ve Ukrayna sacının yeterli esnekliğe sahip olmadığı ve darbelere karşı Ereğli sacına göre
daha dayanıksız olduğu anlaşılmıştır.
Sorularım şunlardır :
1. Rusya ve Ukrayna’dan getirilen kalitesiz sac hangi dayanıklı tüketim mallarında kullanılmaktadır? Kalitesiz malzemeyle
kaliteli mal üretmek mümkün olmadığına göre kalitesiz sac ithaline niçin izin verilmektedir?
2. Sacın büyük bir bölümünün Tekfen, Koçtaş, Demay, Yücel Boru ve Yassan firmalarınca ithal edildiği doğru mudur? Doğru
ise aynı işi yapan başka firmalar da var mıdır?
3. Hangi firmalar hangi ülkelerden ne miktar sac ithal etmişlerdir?
4. AB ülkelerince, BDT ülkelerinden ithal edilen sac konusunda sıkı denetim uygulandığı halde, niçin GB’ne imza atan
Türkiye’de aynı denetim yapılmamaktadır?
T. C.
Devlet Bakanlığı 24.4.1996
Sayı :B.02.0.007/1-27.0.00260
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :18.3.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/412-599-1326 sayılı yazınız.
Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen soru
önergesine verilen cevap ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Yaman Törüner
Devlet Bakanı
7/412 Sayılı Yazılı Soru Önergesine İlişkin Not
Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal tarafından Sayın Başbakanımıza tevcih edilen 7/412 esas nolu yazılı soru önergesi
incelenmiş olup, anılan önergede sorulan soruların cevapları aşağıda sunulmuştur.
1. 72.08; 72.09; 72.10; 72.11 ve 72.12 gümrük tarife pozisyonlu yassı demir çelik mamullerinin başlıca tüketim alanları,
madencilik, inşaat ve altyapı (boru imalatı), madeni eşya imalatı ve otomotiv sanayiidir.
9 Mart 1995 tarih ve 22222 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 8 Nisan 1995 tarihinde yürürlüğe giren ve 1996 yılında
revize edilerek 1.2.1996 tarih ve Mükerrer 22541 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış bulunan “Dış Ticarette Teknik
Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi Kararı’’ uyarınca, ithalatta zorunlu kılınmış bulunan “TS 2162 Genel Yapı Çelikleri’’
standardına göre, ithal yassı demir-çelik ürünleri teste tabi tutulmakta ve sözkonusu standarda uygun bulunmayan ürünlerin ithaline
izin verilmemektedir.
Konu esasen, anılan Rejim Kararı gereğince demir-çelik ürünlerinin ithalatta denetimi ile görevlenderilmiş bulunan Türk
Standartları Enstitüsü nezdinde takip edilmekte ve gerektiğinde, anılan Enstitüden, yapılan denetimlerin daha da etkinleştirilmesi
yolunda çalışmalar yapılması istenilmektedir.
Ayrıca, demir-çelik sac kullanılarak yapılan elektrikli ev aletleri, demir-çelik borular gibi mamullerin standardı da gerek iç
piyasada, gerek ithalatta zorunlu olup; iç piyasada denetimler Tüketicinin Korunması Hakkında mevzuat çerçevesinde Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı tarafından yapılmaktadır.
2. 1995 yılı Ocak-Ekim dönemi itibariyle, 72.08; 72.09; 72.10; 72.11 ve 72.12 gümrük tarife pozisyonlu sacların, Rusya
Federasyonu ve Ukrayna’dan gerçekleşen toplam ithalatına ilişkin miktar ve değerler aşağıda gösterilmiştir.
Ülke Miktar (Kg) Değer ($)
Rusya Fed. 494 895 900 179 509 060
Ukrayna 754 184 769 239 195 322
TOPLAM 1 249 080 669 418 704 382
Rusya Federasyonu’ndan, 72.08 gümrük tarife pozisyonlu maddenin 43 firma, 72.09 G.T.P.’lu maddenin 37 firma, 72.10
G.T.P.’lu maddenin 21 firma, 72.11 ve 72.12 G.T.P.’lu maddelerin de 2’şer firma tarafından ithal edildiği,
Ukrayna’dan ise, 72.08 gümrük tarife pozisyonlu maddenin 72 firma, 72.09 G.T.P.’li maddenin 49 firma, 72.10 ve 72.11
G.T.P.’lu maddelerin 1’er firma tarafından ithal edildiği, 72.12 G.T.P.’lu maddenin de bu ülkeden ithal edilmediği,
Anılan önergede bahsi geçen firmalardan, Tekfen imalat ve Mühendislik A.Ş.’nin Almanya,Fransa, Romanya, Rusya
Federasyonu ve Ukrayna’dan; Demay Demir Çelik Mamulleri Sanayii ve Ticaret A.Ş.’nin Rusya, Ukrayna, Slovenya ve Slovak
Cumhuriyetin’den; Yücel Boru ve Profil Endüstrisi A.Ş.’nin İsviçre, İtalya, Rusya Federasyonu, Letonya ve Slovenya’dan anılan
dönem itibariyle sözkonusu maddelerin ithalatını yaptığı, Koçtaş ve Yassan isimli firmalara ilişkin ise herhangi bir kayıt
bulunmadığı,
Müsteşarlığımızda mevcut istatistiki verilerin tekkikinden anlaşılmıştır.
3. Sözkonusu gümrük tarife pozisyonlu saclar, aşağıda gösterilen miktar ve değerlerde karşılarında belirtilen ülkelerden ithal
edilmiştir.
Ülke Miktar (Kg) Değer ($)
Almanya 91 928 213 62 321 417
Arjantin 2 712 771 1 685 785
Avusturya 2 019 058 1 666 947
Belçika-Lüksemburg 60 836 054 36 100 095
ABD 14 839 195 9 429 253
Brezilya 8 257 240 4 820 086
Bulgaristan 44 704 972 20 272 128
Çin Halk Cumhuriyeti 6 084 773 3 633 358
Tayvan 4 042 11 062
Danimarka 1 636 779 1 121 354
Finlandiya 1 345 725 881 868
Fransa 116 600 136 70 776 489
Cezayir 540 476 391 839
G. Afrika Cumhuriyeti 16 887 606 7 172 351
Hollanda 30 627 569 21 445 768
İngiltere 16 939 044 10 062 826
İspanya 13 876 652 10 458 656
İsrail 23 687 23 104
İsveç 69 332 214 942
İsviçre 2 292 015 931 846
İtalya 160 379 850 87 884 275
Japonya 9 202 015 14 553 948
G. Kore Cumhuriyeti 609 267 628 675
Macaristan 11 968 683 4 923 809
Romanya 49 554 815 17 320 698
Yunanistan 19 745 744 13 744 356
Rusya Federasyonu 494 895 900 179 509 060
Beyaz Rusya 671 700 219 128
Ukrayna 754 184 769 239 195 322
Moldova 3 000 1 085
Gürcistan 520 490 92 346
Kazakistan 47 559 421 21 577 446
Kırgızistan 130 320 86 694
Letonya 2 477 520 1 112 061
Slovenya 24 949 979 9 406 613
Çek Cumhuriyeti 222 215 95 911
Slovak Cumhuriyeti 25 301 432 10 145 465
TOPLAM 2 034 602 459 863 938 066
Mezkûr maddeleri ithal eden firmaların sayısı gümrük tarife pozisyonu bazında ve ülkeler itibariyle aşağıda gösterilmektedir.
72.08 72.09 72.10 72.11 72.12
Almanya 57 39 35 54 36
Arjantin — 1 — — —
Avusturya 2 2 3 6 —
Belçika-Lüksemburg 13 25 9 4 2
ABD — 5 7 1 6
Brezilya — 1 5 2 1
Bulgaristan 16 40 27 2 10
Çin Halk Cumhuriyeti — 2 — 2 —
Tayvan — 1 — 1 —
Danimarka 2 1 1 — —
Finlandiya 5 — 1 — —
Fransa 25 17 23 11 13
Cezayir — — 1 — —
G. Afrika Cumhuriyeti 3 2 — — —
Hollanda 2 10 7 2 2
İngiltere 6 9 10 3 6
İspanya 1 3 8 2 1
İsrail — — 1 — 1
İsveç 2 — 2 3 —
İsviçre 2 4 1 4 —
İtalya 29 29 24 11 7
Japonya 1 2 4 1 3
G. Kore Cumhuriyeti — — 2 — —
Macaristan 5 1 1 1 —
Romanya 16 25 1 — —
Yunanistan 1 3 2 — —
Rusya Federasyonu 43 37 21 2 2
Beyaz Rusya — 1 — — —
Ukrayna 72 49 1 1 —
Moldova 1 — — — —
Gürcistan 2 — — — 1
Kazakistan 6 11 5 — —
Kırgızistan — — 1 1 —
Letonya — 1 — — —
Slovenya 13 7 4 1 1
Çek Cumhuriyeti 1 — 1 — —
Slovak Cumhuriyeti 8 6 2 — —
4. Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi GATT/Ticarette Teknik Engeller Anlaşması’nda öngörülen
hükümlerle uyumlu olup,Avrupa Birliğine yükümlülüklerimiz yönünden geçiş rejimidir.
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının 8 ilâ 11 inci maddeleri gereği, ülkemiz Avrupa Birliğinin teknik düzenlemeler ve
standardizasyon konusundaki mevzuatını 5 yıl içinde iç mevzuatına dahil edecektir.
Bu konudaki çalışmalar tasarı aşamasında tamamlanmış olup, uygunluk değerlendirmesi sistemimizin AB ülkelerine paralel
hale getirilmesi için hazırlanmış bulunan Türkiye Akreditasyon Konseyi Kanun Tasarısı yasalaştığında uygulamaya
geçirilebilecektir.
Arz olunur.
5. —Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya’da bazı belediyelere partizanca yardım yapıldığı iddiasına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/443)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Lutfullah Kayalar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize
arz ederim.
T. Rıza Güneri
Konya
Sorular :
1. DYP Konya Milletvekili Sayın Necati Çetinkaya tarafından 5 Mart 1996 günü yapılan ve aynı gün mahallî televizyonlarda
yayınlanan ertesi gün de yine mahallî gazetelerde yeralan basın açıklamasında, Konya’nın 43 belediyesine 11 milyar liralık
yardım yapıldığı belirtilmektedir.Aynı açıklamada yardımların yapıldığı belediyeler de zikredilmektedir. Bu belediyelerden 40
tanesinin DYP’li olduğu görülmektedir.Konya’da 166 belediye bulunmaktadır. Bu belediyelerden 43’üne yapılan yardımda
Bakanlığınız hangi ölçütü göz önünde bulundurmuştur.
2. Bu belediyelerin DYP’li olmaları bir ölçüt müdür? Bir ölçütse eşitlik ve hakkaniyete uygun mudur?
3. Sizden önceki bakanlık tarafından gerçekleştirilen bu icraatın bir milletvekili tarafından açıklanması normal midir?
4. Bundan sonra da diğer belediyelere yardım yapılacak mıdır? Yapılacaksa belediyelerin seçildiği partiler göz önünde
bulundurularak mı yapılacaktır?
5. Yardım yapılan 43 belediye dışındaki diğer belediyelere de yardım yapılacaksa, ne zaman yapılacaktır?
T. C.
Maliye Bakanlığı
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı :B.07.0.BMK.0.11.013/600-7054
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :T.B.M.M. Başkanlığı Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli 15.4.1996 tarih ve Kan. Kar.
Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-1337 sayılı yazıları.
Konya Milletvekili Sayın Teoman Rıza Güneri’nin 7/443 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ilişkin cevaplar
aşağıda sunulmuştur.
Bakanlığımız bütçesinin “Mahallî İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler’’ tertibinde yer alan ödenekten, Konya İlindeki
belediyelere 1.1.1996-31.3.1996 dönemi itibariyle 86 milyar 75 milyon TL. yardım yapılmıştır.
Bilgilerinize arz olunur.
Lutfullah Kayalar
Maliye Bakanı
6. —Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah
Kayalar’ın yazılı cevabı (7/456)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz
ederim. 13.3.1996
Kemalettin Göktaş
Trabzon
1. 1994-1995 yıllarında Maliye Bakanlığınca hangi belediyelere, hangi tarihlerde ve kaç TL. yardım yapılmıştır?
2. Yardım yapılan belediyeler daha çok zamanın iktidar partilerine ait belediyeler midir?
3. Şayet iktidar partilerine ait belediyelere daha çok yardım yapılmış ise bu bir partizanlık değil midir?
T. C.
Maliye Bakanlığı
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı :B.07.0.BMK.0.11.013/600-7058
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli 15.4.1996 tarih ve Kan. Kar. Md.
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1337 sayılı yazıları.
Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’ın 7/456 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ilişkin cevaplar
aşağıda sunulmuştur.
Bakanlığımız bütçesinin “Mahallî İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler’’ tertibinde yer alan ödenekten, 1994 yılında
1934 Belediyeye 1 trilyon 629 milyar TL. 1995 yılında ise 2354 Belediyeye 4 trilyon 437 milyar TL. yardım yapılmıştır.
Bilgilerine arz olunur.
Lutfullah Kayalar
Maliye Bakanı
7. —Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya’daki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/497)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz
ederim.
Saygılarımla.
Prof. Dr. Mustafa Ünaldı
Konya
Sorular :
1. 24 Aralık 1995 seçimlerinden 15 Mart 1996 gününe kadar Bakanlığınızdan Konya İli dahilindeki belediyelere ödeme
yapılmış mıdır?
2. Yapılmışsa hangi belediyelere ne kadar yapılmıştır?
3. Bu ödemelerin mesnetleri nelerdir?
4. Bu ödemelerden yararlanamayan Belediyelerin ayrılmasının gerekçeleri nelerdir?
T. C.
İçişleri Bakanlığı
Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı :B050MAH0650002/(80-84) 96-360-80305
Konu : Konya Milletvekili Sayın Mustafa Ünaldı’nın Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMM Başkanlığının 1.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1064-2776 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen, Konya Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Ünaldı’nın “Mahallî
İdareler Fonu’’ndan Konya İli dahilindeki belediyelere, 24 Aralık 1995 Milletvekili Genel Seçimlerinden 15 Mart 1996 tarihine
kadar yapılan yardımlara ilişkin’’ yazılı soru önergesine cevap teşkil edecek bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.
Bakanlığım bünyesinde bulunan “Mahallî İdareler Fonu’’ndan; önergede sözü edilen tarihler arasında Konya İline fon
hesabında yeterli ödenek bulunmaması nedeniyle yardım yapılamamıştır.
Bakanlığımca belediyelere yapılan yardımların yasal dayanağı, 2.2.1981 tarihli ve 2380 sayılı “Belediyelere ve İl Özel
İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’’un 3004 sayılı Kanunla değişik 1 inci maddesi
uyarınca hazırlanan ve 19 Eylül 1984 tarihli, 18520 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Mahallî İdareler Fon Yönetmeliği’’dir.
Sözkonusu yönetmelikte yapılan ve 6 Haziran 1994 tarih ve 21952 sayılı Resmî Gazete yayımlanan değişiklikle, yardımların il
içindeki belediyelere dağıtım yetkisi valiliklere devredilmiştir.
Bu yardımlardan, Yönetmelikte belirtilen esas ve usuller çerçevesinde başvuruda bulunan nüfusu 50 000’in altındaki tüm
belediyeler, proje keşif tutarının 150 milyonluk kısmını geçmeyen hizmet ve yatırımlarının %70’ine kadar yardım
alabilmektedir.
Tahsiste öncelik;
a) Yeni kurulan belediyeler,
b) Kalkınma plan ve programlarına göre, kalkınmada öncelikli iller kapsamına giren belediyeler,
c) Turistik bölgelerdeki belediyeler,
ç) Daha önce hiç yardım almamış belediyeler,
d) Kendi imkanları ile başlamış ve keşifine göre yarısı tamamlanmış bir işin tamamlanması için başvuran belediyeler,
e) Fon yardımı ile başlattığı projeyi planlanan süre içerisinde başarı ile bitirip bir başka hizmet için başvuran belediyeler,
şeklinde Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde gösterilmiştir.
Bu yardımlar yapılırken, yukarıda sayılan öncelik sırası dışında belediyeler arasında hiçbir ayırım gözetilmemektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Doç. Dr. Ülkü Güney
İçişleri Bakanı
8. —Kırıkkale Milletvekili KemalAlbayrak’ın, Kırıkkale’deki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/507)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Lutfullah Kayalar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını tensiplerinize
arz ederim.
Kemal Albayrak
Kırıkkale
Soru 1. Kırıkkale İl ve ilçe ve belde belediyelerine 27 Mart 1994 tarihinden bugüne kadar bütçeden veya fonlardan ne kadar
yardım yapılmıştır? Bu miktarların ayrı ayrı tarafıma bildirilmesini arz ederim.
T. C.
Maliye Bakanlığı
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı :B.07.0.BMK.0.11.013/600-7056
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :T.B.M.M. Başkanlığı Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli 5.4.1996 tarih ve Kan. Kar. Md.
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/597-988/2534 sayılı yazıları.
Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak’ın 7/507 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ilişkin cevaplar
aşağıda sunulmuştur.
Bakanlığımız bütçesinin “Mahallî İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler’’ tertibinde yer alan ödenekten, Kırıkkale il, ilçe
ve belde belediyelerine 27 Mart 1994 tarihinden 9 Nisan 1996 tarihine kadar olan dönemde toplam 50 milyar 975 milyon TL. yardım
yapılmıştır.
Bilgilerinize arz olunur.
Lutfullah Kayalar
Maliye Bakanı
9. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Dünya Bankasından sağlanan kredilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan
Tayan’ın yazılı cevabı (7/512)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim. 26.3.1996
Mustafa Baş
İstanbul
1. 1995 ve daha sonraki yıllarda program geliştirme ve eğitim sisteminin yenilenmesi için Dünya Bankası ile kaç antlaşma
imzalanmıştır?
2. Söz konusu antlaşmalarla ilgili olarak Dünya Bankasından hangi şartlarda, kaç dolar sağlanmıştır?
3. Dünya Bankasından alınan krediler nerelerde kullanılmıştır?
4. Kullanılan kredilerin geri ödemesi ne zaman başlamaktadır?
5. Bu kredilerin kullanılması ile elde edilen sonuç nedir?
6. Kredilerin kullanılmasından dolayı bir usulsüzlük ve bu usulsüzlüğe dayalı açılmış bir soruşturma var mıdır? Varsa
kimleri kapsamaktadır?
T. C.
Millî Eğitim Bakanlığı
Araştırma Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı 22.4.1996
Sayı :B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1035
Konu :Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMM Başkanlığının 5.4.1996 tarih ve GNS.0.10.02-1145/2971 sayılı yazısı. (7/512-993)
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş’ın “Dünya Bankasından sağlanan kredilere ilişkin’’ yazılı soru önergesinin cevabı
ekte sunulmuştur.
Arz ederim.
Turhan Tayan
Millî Eğitim Bakanı
İçinde bulunduğumuz asırda tüm dünya ülkeleri ekonomik, sosyal, kültürel ve teknolojik alanlarda bir bütünleşme içerisine
girmiş olmaları nedeniyle, rekabet ön plana çıkmış; bu durum, ülkelerin kalkınmada öncelikli planlarını buna paralel olarak
düzenlemelerini gerektirmiştir.Ülkeler kalkınmanın ve uluslararası rekabetin en önemli unsuru olan iyi eğitilmiş insan gücüne sahip
olmak için imkânlarını öncelikli olarak bu alana seferber etmektedirler. Ülkemizde de son yıllarda öncelikli kalkınma planlarında
ve Hükümet programlarında eğitime öncelik verilerek, genel bütçe içerisinde eğitime ayrılan pay giderek arttırılmaya
çalışılmıştır.Ancak, arttırılan bu kaynak, kalkınma hamlesi içerisinde olan ülkemizin insan gücünü çağın ihtiyaçlarına göre
yetiştirmek için yetmemiş, daha fazla kaynak arayışının bir sonuç olarak, uluslararası finansman temini yoluna gidilmiştir.
Uluslararası finansman temini için izlenilen yol şöyledir :Millî Eğitim Bakanlığı öncelikle ihtiyaç duyduğu alanlarla ilgili olarak
birimlerin katılımıyla proje hazırlıklarını tamamlayarak Hazine Müsteşarlığına müracaat eder.
Proje Taslağı Hazine Müsteşarlığı tarafından DPT ve Maliye Bakanlığına gönderilmekte taslak, bu kurumlar tarafından
Kalkınma Planları ve Hükümet Programları çerçevesinde incelenerek bu alanda yatırım programlarına girmesi konusunda uygun
görüş alınmaktadır. Bu çalışmaların tamamlanmasından sonra Hazine Müsteşarlığı T. C. Hükümeti adına uluslararası finans
kuruluşlarından kaynak temini yoluna gitmektedir. Bu prosedürler çerçevesinde Dünya Bankası ile görüşmeler sonucunda
anlaşmaya varılan projeler İkraz Anlaşmasına dönüştürülüp Bakanlar Kurulu Kararı ve Cumhurbaşkanının imzasından sonra
Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmektedir.
İkrazda belirlenen amaçlara ulaştırılmasında ihtiyaç duyulan mal ve hizmet alımlarının her seferinde, ihtiyaçlara göre
hazırlanan şartnameler Dünya Bankası ve Bakanlık Makamının onayından sonra ulusal ve uluslararası ihale ilanı verilerek,
ilgilenenlere şartnameler verilmektedir. Şartnamelerde belirtilen hazırlık süresinden sonra alınan teklifler aynı tarihte kamuya,
ilgililere ve basına açık olarak kurulan komisyonlar tarafından incelenmekte ve kabul edilen teklifler ilan edilmektedir. Bu aşamada
ilan edilen tekifler bilgisayarlara yüklenmekte, video çekimi yaptırılmakta ve ayrıca ihale tekliflerinin alınması ve ilan edilmesi
süreci de Bakanlık Müfettişlerinin gözetiminde yaptırılmaktadır.
Temin edilecek mal ve hizmetin özelliğine göre oluşturulan teknik komisyonlarca değerlendirilen teklifler, Dünya Bankası
satınalma uzmanlarının uygun görüşü, Bakanlık Makamının onayı, Maliye Bakanlığının ve Sayıştay Başkanlığının vizesi
alınarak sözleşmelere bağlanmaktadır.
1. Millî Eğitim Bakanlığı ilk defa 1985 yılında Hükümetimiz ile Dünya Bankası arasında imzalanan uluslararası anlaşma
çerçevesinde eğitim amaçlı kredi almaya başlamış, şu ana kadar 3 eğitim projesi imzalanarak uygulamaya konulmuştur.
Bu anlaşmalara esas olan proje hazırlık çalışmaları ve ikrazlarda belirtilen amaç; hedef ve sonuçlar için tüm mal ve hizmet
alımları ikraz hükümlerince Millî Mevzuat; Dünya Bankası, esas ve usulleri çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
Bu projelerden her amaç ve hedefin gerçekleştirilmesi anında ulusal ve uluslararası mal ve hizmet alımlarında ikraz hükümleri
uygulanmış ve uygulamaya devam etmektedir.
Gerçekleştirilen faaliyetler yılda iki kez Hükümetimiz adına Hazine Müsteşarlığı Kontrolörleri ve Dünya Bankası
yetkililerince de denetlenmektedir.
II. Endüstriyel Okullar Projesi
Anlaşma 29 Mayıs 1985 tarihinde imzalanmış, 8 Temmuz 1985 tarih ve 18805 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. Projenin kapanış tarihi 31.12.1992’dir. Ancak bu tarihe kadar proje için tahsis edilen fonların tamamı
kullanılamadığından projenin hedef ve amaçlarına ulaşmasını sağlamak için iki yıl uzatma sağlanmıştır. Proje 31.12.1994
tarihinde kapanmıştır.
II. Yaygın Meslekî Eğitim Projesi
Anlaşma 12 Ocak 1987 tarihinde imzalanmış, 21 Mart 1987 tarih ve 19407 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiş; ancak fiili uygulama Mart 1989’da yapılan projenin hedefleri ve amaçlarına ulaşmak için projede öngörülen Proje Teknik
Danışmanlık Hizmetleri İhalesinin sonuçlanmasından sonra başlamıştır. Proje 31 Aralık 1985 yılında kapanmıştır.
III. Millî Eğitimi Geliştirme Projesi
Anlaşma 18 Mayıs 1990 tarihinde imzalanmış, 10 Temmuz 1990 tarih ve 20570 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.Projenin süresi anlaşmanın başlamasından itibaren 7 yıldır.
2. Endüstriyel Okullar Projesi için 57.7 milyon ABDDoları Dünya Bankasından, 15 milyon ABDDoları Hükümetimiz katkısı
olmak üzere toplam 72.7 milyon ABD Doları harcanması öngörülmüş olup, projenin gerçekleşme oranı yaklaşık %97’dir.
Yaygın Meslekî Eğitim Projesi için 58.5 milyon ABD Doları Dünya Bankasından, 12,6 milyon ABD Doları Hükümetimiz
katkısı olmak üzere toplam 71.1 Milyon ABDDoları harcanması öngörülmüş olup, projenin gerçekleşme oranı yaklaşık %
93’dür.
Millî Eğitimi Geliştirme Projesinde Dünya Bankası katkısı 90.2 milyon ABDDolarıdır. Bu ikrazın 23.1 milyon ABD Doları
YÖKiçin, 67.1 milyon doları da Millî Eğitim Bakanlığına tahsis edilmiştir. 87 milyon ABDDoları Hükümetimizin katkısı ile
toplam 177.2 milyon ABD Doları harcanması öngörülmüş, Mart 1996 sonu itibariyle YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı harcamaları
toplamı 26.5 milyon ABD Doları olup, gerçekleşme oranı %15’tir.
3. Dünya Bankası’ndan ikraz alınarak uygulanan projelerimizden;
—Endüstriyel Okullar Projesi için alınan ikraz
* 39 Endüstriyel okuldaki mevcut 7 ve 4 yeni meslek alanının donatımını sağlayarak, eğitilmiş endüstriyel insangücü kalitesini
ve sayısını artırmak,
* Mevcut müfredat ve eğitim materyallerinin kalitesini artırmak ve yeni uzmanlık alanları için program geliştirilmesine
yardımcı olmak,
* Teknik yardım sağlayarak Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğünün planlama ve yönetim kapasitelerini artırmak amaçları
doğrultusunda projede planlandığı şekilde harcama yapılmıştır.
— Yaygın Meslekî Eğitim Projesi ile yaygın meslekî eğitim yoluyla üretim sektörünün ihtiyaç duyduğu iyi yetiştirilmiş işgücü
arzını artırmaya ve eğitimden sorumlu kurumların kapasitesini güçlendirmeye yardım etmek amacıyla;
* İlgili uzmanlık hizmetleri ve eğitim burslarının sağlanması,
*Yaygın meslekî eğitimde görevli öğretmenlerin hizmetiçi eğitimlerinin iyileştirilmesi, organizasyonu ve koordinasyonu,
* Eğitim ihtiyaçlarının düzenli olarak belirlenmesi,
* Modüler eğitim programları ve ders kitaplarının temini,
* Eğitim programları ve öğretim materyallerinin geliştirilmesi ve güncelleştirilmesi,
* Beceri ölçme ve belgelendirme usullerinin geliştirilmesi,
* Müteşebbislik beceri kurslarının geliştirilmesi,
* 200 kurumda döner sermaye işletmesinin kurulması amaçları doğrultusunda projede planlandığı şekilde harcama
yapılmıştır.
— Millî Eğitimi Geliştirme Projesinin projede belirlenen üç ana hedefi vardır:
1. İlk ve ortaöğretimde kaliteyi artırarak öğrenci başarısını OECD ülkeleri ortalamasına yaklaştırmak. (Bunun için 73.1
Milyon Dolar harcanması öngörülmüştür.)
Bu hedef doğrultusunda:
A) Program Geliştirme Çalışmaları
B) Ölçme ve Değerlendirme Çalışmaları
C)Müfredat Laboratuar Okullar Çalışmaları
D)Eğitim Araştırmaları Çalışmaları
E) Bilgisayar Deneme Okulları Çalışmaları
F) Ders Kitabı Üretiminde Kalitenin Artırılması Çalışmaları
G)Ders Kitabı Dağıtım Sisteminin Geliştirilmesi Çalışmaları
H)Ders Kitapları Dışındaki Eğitim-Öğretim Materyalleri Geliştirme Çalışmaları yapılmaktadır.
Bu alanlardaki çalışmalar Bakanlığımızın Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı, Bilgisayar Eğitim ve
Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Yayımlar Dairesi Başkanlığı, Film Radyo ve Televizyonla Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından
sürdürülmektedir. Bu birimler, belirlenen hedeflere ulaşabilmeleri için gerekli makine ve teçhizat yanısıra yerli ve yabancı uzman
desteği ile yurt içi ve yurt dışı uzman eğitimi desteği sağlanmıştır.
2. Öğretmen eğitimde kaliteyi ve geçerliliği artırarak OECD ülkelerindeki benzer standartlara ulaştırmak (Bunun için 83.9
Milyon Dolar harcanması öngörülmüştür.)
Bu hedef doğrultusunda
A) Hizmet öncesi Öğretmen Yetiştirme (Bu çalışmalar YÖKbünyesinde yapılmaktadır. Özetle, 17 Eğitim Fakültesinden seçilen
132 öğretim elemanı yurt dışına master ve doktora eğitimine gönderilecektir. Ayrıca seçilmiş bulunan fakültelerin eğitim-öğretim
araç ve gereç ihtiyacı karşılanacaktır.)
B)Hizmet-İçi Öğretmen Yetiştirme Çalışmaları
Millî Eğitim Bakanlığı Hizmetİçi Eğitim Dairesi Başkanlığına bağlı bulunan 4 Hizmet İçi Eğitim Merkezinin günümüz
teknolojisine uygun hizmetiçi eğitim-öğretim araç ve gereçleri ile donatılması, personelinin yurt içi ve yurt dışında eğitilmesi, bu
birimimizin planlama ve program geliştirme fonksiyonlarını güçlendirmek için gerekli uzman desteğinin sağlanması, personelinin
yurt içinde ve yurt dışında eğitilmesi çalışmalarının büyük kısmı tamamlanmıştır.
3. Millî Eğitim Bakanlığındaki yönetim ve işletmecilik beceri ve uygulamalarını geliştirerek kaynak kullanımında daha
ekonomik ve etkili olmayı sağlamak. (Bunun için 20.2 milyon dolar harcanması öngörülmüştür.)
Bu hedef doğrultusunda;
A) Yönetim Enformasyon Sistemi Oluşturulması için YES pilot uygulamasının başlatılması,
B) Yönetimi Değerlendirme ve Geliştirme Çalışmaları
C) Bakanlığımız Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığının araştırma ve planlama fonksiyonlarının
geliştirilmesi,
D) Meslekî ve Teknik Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Merkezinin Geliştirilmesi,
çalışmaları için Bakanlığımızın bu birimlerine yerli ve yabancı uzman desteği ile personelinin yurt içi ve dışında eğitimleri
tamamlanmıştır.
4. a) Endüstriyel Okullar Projesi;
Faiz ve diğer ödemeler 1990 tarihinde başlamak üzere 1 Şubat ve 1 Ağustos tarihlerinde 2 220 000 $ olarak 6’şar aylık
taksitlerle 2002 yılına kadar ödenecektir.
b) Yaygın Meslekî Eğitim Projesi;
Faizler ve diğer ödemeler 15 Nisan 1991’den başlamak üzere 15 Nisan ve 15 Ekim tarihlerinde 6’şar aylık taksitler halinde (2
250 000 $) Dolar olarak 2003 yılına kadar ödenecektir.
c) Millî Eğitimi Geliştirme Projesi;
İkrazdan yapılan harcamaların faiz ve diğer ödemeleri 15 Ağustos 1995’den başlayarak 15 Şubat-15 Ağustos tarihlerinde 6’şar
aylık taksitler halinde (3 760 000 $) olarak 2007 yılına kadar ödenecektir.
5. Kredilerin kullanılması ile elde edilen sonuçlar aşağıda gösterilmiştir.
1. Endüstriyel Okullar Projesi kapsamında;
* 73 Endüstri meslek lisesinin proje meslek alanlarındaki atelye ve laboratuarları modern teknoloji ile donatıldı.
* 200 Endüstri meslek lisesine bilgisayar destekli eğitim için bilgisayar laboratuarı kuruldu.
* Değişik meslek alanlarına ait 42 adet yabancı kaynaklı teknik ders kitabı tercüme ettirilerek, yardımcı ders kitabı kaynakları
çoğaltıldı.
* 14 meslek alanına ait eğitim programları geliştirildi.
* Projeden desteklenen meslek alanlarındaki öğrenci sayılarında artış oldu. (1986 -1987 öğretim yılında öğrenci sayısı 3573
iken 1993 -1994 öğretim yılında 4728 olmuştur).
* Proje yoluyla 86.94 adam/aylık uzmanlık hizmeti satın alındı.
* Projeden desteklenen meslek alanlarında görev yapan öğretmenlerin 801.24 adam/aylık yurt içi ve yurt dışı eğitimi sağlanarak
kaliteleri artırıldı.
* Proje kapsamındaki meslek alanlarından mezun olanların niteliklerinde yükselme oldu.
* Meslekî ve teknik eğitim uluslararası sempozyumu yapıldı.
2. Yaygın Meslekî Eğitim Projesi;
Bu proje kapsamında Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü, Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Ticaret ve
Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü ve Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğüne bağlı 293 okul ve merkezin 20 değişik meslek
alanında modern teknolojiye uygun donatımı yapılmıştır. Bu satınalımlar uluslararası ihale ile yapılmıştır.
* İçalımlar ile proje okullarında halıcılık, kilimcilik ve teknik resim araçları, soğutma ve havalandırma, büro makinaları ve
giyim alanlarında pilot uygulama atelyeleri oluşturmak için ekipman alımı, dört genel müdürlüğün ihtiyacı olan 75 bilgisayar satın
alınması ve çıraklık ve yaygın eğitim genel müdürlüğünün ihtiyacı olan 150 halı tezgahının satın alımı 344 294 dolar
karşılığında gerçekleştirilmiştir.
* Projede öngörülen 200 merkez döner sermayeye kavuşturulmuştur.
* Projenin teknik danışmanlık hizmetleri kapsamında 14 değişik meslek alanında 151.90 adam/aylık uzmanlık hizmeti
sağlanmıştır.
* Proje kapsamında 143 öğretmen 6 aylık yurt içi İngilizce eğitiminden sonra yurt dışı alan eğitimine gönderilmiştir.
Ayrıca 60 Bakanlık müfettişi ile METGE Projesi kapsamında bulunan 54 idareci ve öğretmen 15 günlük çalışma ve inceleme
gezisine gönderilmiştir.
* 6 meslek alanında 75 modül program hazırlanmıştır. Yaygın eğitim enstitüsü ile işbirliği sonucu hazırlanan 109 adet modül
programın uygulanabilir standart bir formata kavuşturulması çalışmaları sürdürülmektedir.
* Yurt dışı alan eğitim gören öğretmenlerden monitör öğretmen olarak yararlanılması için çeşitli meslek alanlarında Monitör
Öğretmen Eğitim Programları hazırlatılarak ilgili genel müdürlüklere gönderilmiştir.
* Proje kapsamında 32 yabancı teknik ders kitabının telif haklarının satın alımı, tercümesi ve basımı yapılarak proje
okullarına dağıtımı yapılmıştır.
* Toplam 341 meslek lisesine (10+1) veya (20+1) olmak üzere paket yazılımları ve aksesuarları ile birlikte bilgisayar
laboratuarları kurulmuştur.
Ayrıca, yaygın meslekî eğitim projesi kaynaklarından, 700 000 dolar tahsis edilerek meslekî ve teknik eğitim geliştirme
(METGE)projesinin, 981 067 dolar tahsis edilerek de anne-çocuk eğitim projesinin desteklenmesi sağlanmıştır.
3. Millî Eğitimi Geliştirme Projesi;
1. Hedef doğrultusunda;
* Program Geliştirme Modeli hazırlanmıştır.
*Matematik (İlkokul), Hayat Bilgisi, 1, 2, 3; Biyoloji (Lise 1, 2, 3); Yabancı Diller (1, 2, 3); Fen Bilgisi (İlkokul) alanlarında
program geliştirme komisyonları kurulmuş, çalışmalar devam etmektedir. Geliştirilmiş müfredat programlarından hayat bilgisi ve
biyoloji programlarının alan uygulamaları müfredat laboratuar okullarında (MLO) 1995-1996 yılında başlamıştır.
* 5 yıllık program geliştirme master planı hazırlanmıştır.
*Program geliştirme çalışmaları doğrultusunda toplam 11 kişi değişik alanlarda ABD’ye master eğitimine gönderilmiştir.
* Ölçme ve değerlendirme çalışmaları doğrultusunda ilk ve ortaöğretimde değişik yaş ve sınıf seviyeleri için “Standart Başarı
Testleri’’ hazırlanarak bütün MLO’nda uygulanmıştır.
* Türkiye genelinde 7 coğrafî bölgeden 208 müfredat laboratuar okulu seçilmiş; her okul türüne göre müfredat laboratuar okulu
modeli belirlenmiştir. Bu okulların bakım-onarım yeniden çalışmaları standartlara uygun olarak yapılmaktadır.
* Proje çerçevesinde planlanan hedeflere ve gelecekte yapılacak eğitim geliştirme çalışmalarına temel teşkil edecek 6 değişik
araştırma yapılmıştır. 6 değişik alanda yapılan çalışmalar ise devam etmektedir.
* Türkiye genelinde 7 bölgeden 53 lise ve Anadolu lisesi bilgisayar deneme okulu olarak belirlenmiş ve donatımları
yapılmıştır. Bu okullar için toplam 3 180 000 $ harcama yapılmıştır.
* Yayımlar Dairesi Başkanlığınca, kişi, kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak ders kitapları hazırlama standartları
hazırlanmıştır.
* 13 ilde bulunan Devlet Kitapları Müdürlüğü bölge şeflikleri birbirlerine ve merkeze bilgisayar ağıyla bağlanmıştır. Merkez
ve bölge şefliklerinin personel eğitimi tamamlanmıştır.
* Yayımlar Dairesi Başkanlığında kalite kontrol birimi kurulmuştur.
*Film, radyo ve televizyonla eğitim başkanlığımızın ihtiyacı olan iki adet renkli TV stüdyosu, 1 adet seyyar TV stüdyosu
kurulması için çalışmalar devam etmektedir. FRTEB personeline yabancı uzmanlardan faydalanmak sureti ile 1300 adam/ay’lık
yurt içi eğitim ile 77 adam/ay’lık yurt dışı eğitim sağlanmıştır.
Ayrıca, FRTEB’in idarî fonksiyonlarını geliştirmek, uydu aracılığı ile eğitim yayımları yapılmasını sağlamak, video-kaset
kütüphanesi kurulması, görsel-işitsel eğitim öğretim araçları üreten birimlere çağdaş teknolojiye uygun ekipman alımları ile ilgili
çalışmalar devam etmektedir.
2. Hedef doğrultusunda;
Hizmetiçi Eğitim Dairesi Başkanlığına bağlı 4 Hizmetiçi Eğitim Merkezinin Hizmetiçi Eğitim ve Öğretim Kaynakları Merkezi
olarak eğitim-öğretim araç ve gereçleri ile donatılması çalışmaları devam etmektedir.
Bu başkanlığımızın planlama ve program geliştirme fonksiyonlarını güçlendirmek için yerli ve yabancı uzman desteği
sağlanmıştır. 5 branşta 18 personelin 7 adam/aylık yurt dışı eğitimi tamamlanmıştır.
3. Hedef doğrultusunda;
Bu hedefleri gerçekleştirmek için; Bakanlığımızın dört ayrı biriminde proje doğrultusunda çalışmalar devam etmektedir.
* Bilgisayar Eğitimi ve Hizmetleri Genel Müdürlüğünde Yönetim Bilgi Sistemi oluşturulması için çalışmalar sürdürülmektedir.
Bunun için Yönetim Bilgi Sistemi pilot uygulaması yapılacaktır. Pilot olarak yazılım programları hazır olan 10 Genel Müdürlük,
bir büyük, bir küçük il (Ankara-Çankırı), iki ilçe (Çankaya-Polatlı) ve bu ilçelerden seçilen 50 okul bilgisayar ağı ile birbirine
bağlanacaktır. Daha sonra Bakanlığın diğer birimleri, tüm il ve ilçe Millî Eğitim Müdürlükleri ve 950 okul Yönetim Bilgi Sistemine
kavuşturulacaktır.
* Proje kapsamında kurulan Bakanlığımız Yönetimi Değerlendirme ve Geliştirme Başkanlığı (YÖDGEB) çalışmalarına
devam etmektedir. Bu birime 75 adam/aylık uzman desteği sağlanmıştır.
*Bakanlığımız Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ile Meslekî ve Teknik Eğitim Araştırma ve
Geliştirme Merkezinin fonksiyonlarının geliştirilmesi çalışmaları devam etmektedir. Bu birimlere 102 adam/aylık yerli ve yabancı
uzman desteği sağlanmıştır.
*Bu hedef doğrultusunda çalışmalar yapan birimlerimize 22 değişik branşta 70 personele 152 adam/aylık yurt dışı eğitim
yaptırılmıştır.
6. Kredilerin kullanılmasından dolayı bugüne kadar bir usulsüzlük tespit edilmemiş, açılmış adlî sonuç doğuracak bir
soruşturma bulunmamaktadır.
10. —Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, belediyelere gönderilen ödenek miktarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah
Kayalar’ın yazılı cevabı (7/520)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinize arz ederim.
27.3.1996
Veysel Candan
Konya
1994-1995 yılları arasında Maliye Bakanlığı tarafından belediyelere yapılan ödenek tahsisinde bazı belediyelerin kayırıldığı
iddiaları vardır.
1. 1994-1995 yılları arasında Maliye Bakanlığı tarafından hangi belediyelere ödenek gönderilmiştir?
2. Bu belediyelere hangi harcama kaleminden ne kadar ödenek miktarı aldıklarını ve harcamalarını açıklar mısınız?
T. C.
Maliye Bakanlığı
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı :B.07.0.BMK.0.11.013/600-7057
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli 8.4.1996 tarih ve Kan. Kar. Md.
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1193/3157 sayılı yazıları.
Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’ın 7/520 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ilişkin cevaplar aşağıda
sunulmuştur.
Bakanlığımız bütçesinin “Mahallî İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler’’ tertibinde yer alan ödenekten, 1994 yılında
1934 Belediyeye 1 trilyon 629 milyar TL, 1995 yılında ise 2354 Belediyeye 4 trilyon 437 milyar TL. yardım yapılmıştır.
Bilgilerine arz olunur.
Lutfullah Kayalar
Maliye Bakanı
11. —Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’daki belediyelere Mahallî İdareler Fonundan sağlanan kaynaklara ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/523)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı Sayın Lutfullah Kayalar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı
ile arz ederim. 27.3.1996
Osman Hazer
Afyon
Soru :Maliye Bakanlığı Mahallî İdarelere yapılacak yardım ödemeler fonundan geçmiş yıllarda partizanlık yapılarak iktidar
partisine mensup belediyelere kaynak sağladığı bir kısım belediyelere ise hiç bir destek verilmediği kamuoyunda yaygın şekilde
iddia olunmaktadır. Refah Partisine mensup belediyelere bu fondan hiçbir yardım yapılmadığı da bilinen bir gerçektir.
Bu durum karşısında 1993-1994-1995 ve 1996 yıllarında Afyon İline ait tüm belediyelere Mahallî İdareler Fonundan
sağlanan nakit ve benzeri kaynaklar neden ibarettir? Fon kaynaklara hangi kıstaslar göz önüne alınarak dağıtılmıştır?
T. C.
Maliye Bakanlığı
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı :B.07.0.BMK.0.11.013/600-7055
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli 8.4.1996 tarih ve Kan. Kar. Md.
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1193/3157 sayılı yazıları.
Afyon Milletvekili Sayın Osman Hazer’in 7/523 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ilişkin cevaplar aşağıda
sunulmuştur.
Bakanlığımız bütçesinin “Mahallî İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler’’ tertibinde yer alan ödenekten, Afyon iline ait
belediyelere 1993-1996 (Mart sonu) döneminde toplam 481 milyar 741 milyon TL. yardım yapılmıştır.
Bilgilerine arz olunur.
Lutfullah Kayalar
Maliye Bakanı
12.—Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel’in, GAP bölgesinde bir İsrail firmasına arazi tahsis edildiğine ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun yazılı cevabı (7/593)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu tarafından, yazılı olarak cevaplandırılması hususunu arz
ederim.
Saygılarımla.
Abdülkadir Öncel
Şanlıurfa
1. GAP Bölgesinde (Netafim) adlı İsrail firmasına 80 dönüm arazi tahsisi yapıldığı söyleniyor; bu doğru mudur, bugüne kadar
GAP Bölgesinde yabancılara ne kadar arazi satışı veya tahsisi olmuştur?
2. GAP Bölgesinin, işletme, bakım ve yönetim projesi konusunda hangi firmalara görev verildi, verilen firmalar Türk müdür,
yabancı mıdır?
T. C.
Devlet Bakanlığı 22.4.1996
Sayı :B.02.0.004/0407
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
(Genel Sekreterliğine)
İlgi :17 Nisan 1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/593-1235/3283 sayılı yazınız.
İlgi yazı ile istenen Şanlıurfa Milletvekili Sayın Abdülkadir Öncel’in yazılı soru önergesinin cevabî yazısı ekte
sunulmaktadır.
Bilgilerinize rica ederim.
Abdülkadir Aksu
Devlet Bakanı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel tarafından, yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle Bakanlığıma verilen soru
önergesi ile ilgili cevaplar aşağıda belirtilmiştir.
1. Bakanlığıma bağlı GAP İdaresi Başkanlığı, GAP’ta öncelikli konular arasında bulunan sulama konusunda yeni
teknolojilerin bölgeye getirilmesi çalışmalarını yürütmektedir. Bu çalışmalar çerçevesinde batılı birçok firma ile olduğu gibi
sulama teknolojileri konusunda çok gelişmiş olan İsrail firmaları ve bu arada Netafim firması ile de görüşmelerde bulunmuş olup,
Netafim firmasından hibe olarak temin edilen damlama sulama ekipmanlarını, Harran ovasında bulunan istekli 5 adet çiftçinin
tarlasına ücretsiz olarak tesis etmiş bulunmaktadır.
GAP Bölgesinde bugüne kadar, genellikle akrabalar arasında olmak üzere fazla bir yekun tutmayan satışlar yapılmıştır.Adı
geçen bölgede 3083 sayılı yasa uyarınca hiç kimsenin 200 hektardan fazla arazisi bulunmamaktadır.
Bunun dışında ne Netafim firmasına, ne de herhangi bir başka firmaya adı geçen bölgede arazi satışı veya tahsisi olmamıştır.
2. Bakanlığıma bağlı GAP İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan “GAP Bölgesindeki Sulama Sistemlerinin
İşletme, Bakım ve Yönetimi’’ projesi, konu ile doğrudan ilgili ve sorumlu olan Devlet Su İşleri ve Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüklerinin talebi ve işbirliği ile başlatılmış olup, proje içerisinde sulama şebekelerinin kullanıcılar tarafından işletilip,
yönetilmesi ile yatırımlara maddî olarak katılması, ayrıca mevcut suyun hazırlanarak bilgisayar modelleri ile optimum şekilde
kullanılması vb. gibi konular yer almaktadır. Bu konular Türkiye’de yaygın olarak uygulanan konular değildir.İlgili kurumlar bu
çalışmanın uluslararası danışmanlık hizmeti de alınarak yapılması konusunda görüş belirttiklerinden, çalışma uluslararası
ihaleye çıkarılmıştır.
DSİ ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlükleri, A.Ü. Ziraat Fakültesi ve GAP İdaresi Başkanlığı uzmanlarından oluşan 10
kişilik ihale komisyonu, çalışmayı yürütmek üzere Dolsar (Türk), Halcrow (İngiliz), Rural Water Corporation (Avustralya)’dan
oluşan konsorsiyumu seçmiştir.
Bilgilerinize saygılarımı sunarım.
Abdülkadir Aksu
Devlet Bakanı



Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 Arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ)
bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri
yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle Devleti zarara uğratarak
görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu
iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Anayasanın
100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesine verilen
oyların sonucu :

Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 417
Kabul Edenler : 235
Reddedenler : 178
Çekinserler : 1
Geçersiz Oylar : 2
Oya Katılmayanlar : 136
Açık Üyelikler : —
Mükerrer Oylar : 1

(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
Erol Çevikçe
Orhan Kavuncu
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
Celal Topkan
AFYON
Sait Açba
Osman Hazer
AĞRI
M. Sıddık Altay
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Cemalettin Lafcı
Haydar Oymak
ANKARA
Yılmaz Ateş
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Mehmet Ekici
Ömer Ekinci
Eşref Erdem
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Önder Sav
Yücel Seçkiner
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Arif Ahmet Denizolgun
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
M. Fatih Atay
Muhammet Polat
BALIKESİR
İ. Önder Kırlı
İsmail Özgün
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİNGÖL
Kâzım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Zeki Ergezen
Kâmran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Abbas İnceayan
Mustafa Yünlüoğlu
BURSA
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Feridun Pehlivan
Yahya Şimşek
ÇANAKKALE
Ahmet Küçük
ÇANKIRI
İsmail Coşar
ÇORUM
Mehmet Aykaç
Hasan Çağlayan
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Adnan Keskin
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Ferit Bora
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
ELAZIĞ
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Mustafa Kul
Naci Terzi
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Mustafa Balcılar
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
HATAY
Fuat Çay
Süleyman Metin Kalkan
Nihat Matkap
Atila Sav
Mehmet Sılay
Hüseyin Yayla
ISPARTA
Mustafa Köylü
İÇEL
Oya Araslı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
D. Fikri Sağlar
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Refik Aras
Azmi Ateş
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Gürcan Dağdaş
Halit Dumankaya
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Algan Hacaloğlu
Metin ışık
İsmal Kahraman
Hüseyin Kansu
Ercan Karakaş
Göksal Küçükali
Mehmet Moğultay
Ali Oğuz
Altan Öymen
Yusuf Pamuk
Mehmet Sevigen
Mehmet Ali Şahin
Ali Topuz
Osman Yumakoğulları
Bahri Zengin
İZMİR
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
Sabri Ergül
Aydın Güven Gürkan
Birgen Keleş
Metin Öney
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
KARS
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
Recep Kırış
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Mikali Korkmaz
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
Cemal Özbilen
KIRŞEHİR
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Necati Çelik
Şevket Kazan
Onur Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
KONYA
Hüseyin Arı
Nezir Büyükcengiz
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
KÜTAHYA
Ahmet Derin
Metin Perli
MALATYA
Miraç Akdoğan
Oğuzhan Asiltürk
Yaşar Canbay
Metin Emiroğlu
Ayhan Fırat
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Bülent Arınç
Ekrem Pakdemirli
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Fehim Adak
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
Zeki Çakıroğlu
MUŞ
Nedim İlci
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Akın Gönen
Mehmet Salih Katırcıoğlu
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
Nabi Poyraz
RİZE
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Ahmet Neidim
SAMSUN
Cemal Alişan
Ahmet Demircan
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Yaşar Topçu
SIVAS
Musa Demirci
Mahmut Işık
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
Nevzat Yanmaz
ŞANLIURFA
İbrahim Halil Çelik
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
TOKAT
Abdullah Arslan
Hanefi Çelik
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
Şahin Ulusoy
TRABZON
Ali Kemal Başaran
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
TUNCELİ
Orhan Veli Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
VAN
Maliki Ejder Arvas
Fethullah Erbaş
Şaban Şevki
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Abdullah Örnek
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
ADANA
İmren Aykut
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
Mustafa Küpeli
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
AFYON
İsmet Attila
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Nuri Yabuz
AĞRI
Cemil Erhan
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Ahmet İyimaya
ANKARA
İlhan Aküzüm
Nejat Arseven
Saffet Arıkan Bedük
Cemil Çiçek
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Agah Oktay Güner
İlker Tuncay
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
Emre Gönensay
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İlyas Yılmazyıldız
BARTIN
Zeki Çakan
Köksal Toptan
BATMAN
Ataullah Hamidi
Faris Özdemir
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
BOLU
Necmi Hoşver
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Abdülkadir Cenkçiler
Ali Osman Sönmez
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Haluk Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
M. Salim Ensarioğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Cihan Paçacı
ERZURUM
Zeki Ertugay
Necati Güllülü
İsmail Köse
ESKİŞEHİR
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar Dedelek
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Ergun Özdemir
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
Mustafa Zeydan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Levent Mıstıkoğlu
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Halil Yıldız
İÇEL
Fevzi Arıcı
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Hüsnü Doğan
Hasan Tekin Enerem
Cefi Jozef Kamhi
Yılmaz Karakoyunlu
Hayri Kozakçıoğlu
Emin Kul
Ali Talip Özdemir
Şadan Tuzcu
Bahattin Yücel
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Gencay Gürün
Mehmet Köstepen
Rüşdü Saracoglu
Işılay Saygın
Rıfat Serdaroğlu
Ufuk Söylemez
KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
Mehmet Sağlam
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Sabri Güner
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
KIRIKKALE
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Ömer Demir
KİLİS
Doğan Güreş
KOCAELİ
İsmail Kalkandelen
KONYA
Necati Çetinkaya
Ali Günaydın
Mehmet Keçeciler
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
MANİSA
Abdullah Akarsu
Rıza Akçalı
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Yahya Uslu
MARDİN
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Ömer Ertaş
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Erkan Kemaloğlu
NEVŞEHİR
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Ergun Özkan
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
SAKARYA
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Nafiz Kurt
Biltekin Özdemir
SİİRT
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Tahsin Irmak
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Ali Şevki Erek
TRABZON
Eyüp Aşık
Yusuf Bahadır
İbrahim Çebi
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Yusuf Bacanlı
Lutfullah Kayalar
ZONGULDAK
Ömer Barutçu
(Çekinser) (1)
BALIKESİR
İ. Safa Giray
(Geçersiz) (2)
(İsimsiz 2 oy)

(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Uğur Aksöz
İbrahim Yavuz Bildik
M. Ali Bilici
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
AFYON
Kubilay Uygun
AKSARAY
Sadi Somuncuoğlu
ANKARA
Gökhan Çapoğlu
Ali Dinçer
Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)
Mehmet Sağdıç
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Sami Küçükbaşkan
Metin Şahin
AYDIN
Cengiz Altınkaya
Sema Pişkinsüt
BALIKESİR
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
Hüsnü Sıvalıoğlu
BARTIN
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BİLECİK
Şerif Çim
BOLU
Avni Akyol
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Hayati Korkmaz
Ertuğrul Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
DENİZLİ
Hilmi Develi
Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)
DİYARBAKIR
Sebgetullah Seydaoğlu
EDİRNE
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa Yılmaz (İ.A.)
GİRESUN
Rasim Zaimoğlu
HATAY
Ali Günay
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Halil Cin
Ali Er
Abdulbaki Gökçel
Mustafa İstemihan Talay
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Ziya Aktaş
Ahat Andican
Mehmet Aydın
Ali Coşkun
Nami Çağan
Tansu Çiller
Bülent Ecevit
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Yusuf Namoğlu
Korkut Özal
H. Hüsamettin Özkan
Mehmet Cevdet Selvi
Ahmet Tan
Güneş Taner
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
İZMİR
Veli Aksoy
İ. Kaya Erdem
Şükrü Sina Gürel
Atilla Mutman
Ahmet Piriştina
Süha Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KARABÜK
Erol Karan
KARAMAN
Fikret Ünlü
KARS
Çetin Bilgir
KASTAMONU
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Halil Çelik
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Abdullah Turan Bilge
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MANİSA
Hasan Gülay
Sümer Oral
Cihan Yazar
MARDİN
Süleyman Çelebi
MUĞLA
Lale Aytaman
Fikret Uzunhasan
NEVŞEHİR
Abdulkadir Baş
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Müjdat Koç
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
SAKARYA
Teoman Akgür
SAMSUN
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
Adem Yıldız
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
SIVAS
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Metin Gürdere
TRABZON
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
UŞAK
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Mustafa Bayram
Şerif Bedirhanoğlu
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Mükerrer) (1)
TRABZON
Eyüp Aşık
Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 Arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin
(TEDAŞ) Bazı İhalelerinde Usulsüzlük ve Yolsuzluk Yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca
Tespit Edilmesine Karşın İhaleleri İptal Etmemek Suretiyle Devleti Zarara
Uğratarak Görevini Kötüye Kullandığı ve Bu Eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı
Maddesine Uyduğu İddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar Eski Bakanı Şinasi Altıner
Hakkında Anayasanın 100 üncü Maddesi Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına İlişkin
Önergesine Verilen Oyların Sonucu :
(Kabul edilmiştir.)
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 395
Kabul Edenler : 228
Reddedenler : 157
Çekinser : 1
Geçersiz Oylar : 4
Oya Katılmayanlar : 161
Açık Üyelikler : –
Mükerrer Oylar : 5

(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
İbrahim Yavuz Bildik
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
Orhan Kavuncu
Arif Sezer
ADIYAMAN
Celal Topkan
AĞRI
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Haydar Oymak
ANKARA
Yılmaz Ateş
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Gökhan Çapoğlu
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Yücel Seçkiner
İlker Tuncay
Rıza Ulucak
Hikmet Uluğbay
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
BALIKESİR
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı
BARTIN
Zeki Çakan
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BATMAN
Musa Okçu
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Zeki Ergezen
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Abbas İnceayan
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Yusuf Ekinci
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Hayati Korkmaz
Cemal Külahlı
Feridun Pehlivan
Yahya Şimşek
Ertuğrul Yalçınbayır
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Mustafa Cumhur Ersümer
Ahmet Küçük
ÇANKIRI
İsmail Coşar
ÇORUM
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
EDİRNE
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
Necati Güllülü
Ömer Özyılmaz
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mustafa Balcılar
Hanifi Demirkol
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Ali Ilıksoy
Mustafa Yılmaz
GİRESUN
Turhan Arçelik
Burhan Kara
HATAY
Fuat Çay
Ali Günay
Nihat Matkap
Levent Mıstıkoğlu
Atila Sav
Hüseyin Yayla
ISPARTA
Mustafa Köylü
İÇEL
Oya Araslı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Abdülbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Refik Aras
Azmi Ateş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Halit Dumankaya
Mehmet Fuat Fırat
Algan Hacaloğlu
Hüseyin Kansu
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
Ahmet Güryüz Ketenci
Mehmet Tahir Köse
Göksel Küçükali
Mehmet Moğultay
Altan Öymen
H. Hüsamettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Sabri Ergül
Aydın Güven Gürkan
Birgen Keleş
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Hakan Tartan
Sabri Tekir
Zerrin Yeniceli
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
Fikret Ünlü
KARS
Y. Selahattin Beyribey
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Mikail Korkmaz
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Hüseyin Arı
Nezir Büyükcengiz
Veysel Candan
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Emin Karaa
Metin Perli
MALATYA
Miraç Akdoğan
Yaşar Canbay
Ayhan Fırat
MANİSA
Abdullah Akarsu
Bülent Arınç
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUĞLA
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
MUŞ
Erkan Kemaloğlu
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Akın Gönen
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Müjdat Koç
Nabi Poyraz
RİZE
Avni Kabaoğlu
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Teoman Akgür
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Ahmet Neidim
SAMSUN
Cemal Alişan
Ahmet Demircan
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Latif Öztek
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Yaşar Topçu
SIVAS
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
ŞANLIURFA
İbrahim Hali Çelik (İ.A.)
Zülfükar İzol
ŞIRNAK
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat Dayanıklı
TOKAT
Hanefi Çelik
Bekir Sobacı
Şahin Ulusoy
TRABZON
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Kemalettin Göktaş
İsmail İlhan Sungur
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Orhan Veli Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Maliki Ejder Arvas
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
İlyas Arslan
Abdullah Örnek
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Reddedenler)
ADANA
İmren Aykut
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
Mustafa Küpeli
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bigiç
AFYON
İsmet Attila
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Nuri Yabuz
AĞRI
Cemil Erhan
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
AMASYA
Ahmet İyimaya
ANKARA
İlhan Aküzüm
Nejat Arseven
Saffet Arıkan Bedük
Cemil Çiçek
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Agah Oktay Güner
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
Emre Gönensay
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
Safa Giray
İlyas Yılmazyıldız
BARTIN
Köksal Toptan
BATMAN
Faris Özdemir
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
BOLU
Necmi Hoşver
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Abdülkadir Cenkçiler
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Haluk Müftüler
DİYARBAKIR
Abdulkadir Aksu
M. Salim Ensarioğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Cihan Paçacı
ERZURUM
Zeki Ertugay
İsmail Köse
ESKİŞEHİR
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar Delelek
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
GİRESUN
Yavuz Köymen
Ergun Özdemir
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Halil Yıldız
İÇEL
Fevzi Arıcı
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Hüsnü Doğan
Hasan Tekin Enerem
Cefi Jozef Kamhi
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Talip Özdemir
Bahattin Yücel
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Gencay Gürün
Mehmet Köstepen
Rüşdü Saracoglu
Işılay Saygın
Rıfat Serdaroğlu
Ufuk Söylemez
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
KARS
Sabri Güner
KASTAMONU
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
KIRIKKALE
Hacı Filiz
KIRKLARELİ
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Ömer Demir
KİLİS
Doğan Güreş
KOCAELİ
Onur Kumbaracıbaşı
KONYA
Necati Çetinkaya
Ali Günaydın
Mehmet Keçeciler
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
MANİSA
Rıza Akçalı
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Yahya Uslu
MARDİN
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
MUŞ
Necmettin Dede
NEVŞEHİR
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Ergun Özkan
ORDU
Refaiddin Şahin
RİZE
Ahmet Kabil
SAKARYA
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Nafiz Kurt
SİİRT
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Tahsin Irmak
ŞANLIURFA
Necmettin Cevheri
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Ali Şevki Erek
TRABZON
Eyüp Aşık
Yusuf Bahadır
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Lütfullah Kayalar
ZONGULDAK
Ömer Barutçu
(Çekinser)
İSTANBUL
Mehmet Ali Şahin

(Geçersiz Oylar)
ANKARA
Önder Sav




KIRIKKALE
Recep Mızrak

Boş kağıt

(Oya Katılmayanlar)
MUĞLA
Enis Yalım Erez
ADANA
Uğur Aksöz
M. Ali Bilici
Mehmet Büyükyılmaz
Erol Çevikçe
Tuncay Karaytuğ
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
Osman Hazer
Kubilay Uygun
AĞRI
M. Sıddık Altay
Celal Esin
AKSARAY
Murtaza Özkanlı
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Cemalettin Lafcı
ANKARA
Ali Dinçer
Ömer Ekinci
Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)
Mehmet Sağdıç
Ahmet Tekdal
Aydın Tümen
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Ahmet Denizolgun
Sami Küçükbaşkan
Metin Şahin
AYDIN
Muhammet Polat
BALIKESİR
İsmail Özgün
Hüsnü Sıvalıoğlu
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Şerif Çim
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Kâmran İnan
BOLU
Avni Akyol
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Kâzım Üstüner
BURSA
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Ali Osman Sönmez
İbrahim Yazıcı
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Mehmet Aykaç
Hasan Çağlayan
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)
DENİZLİ
Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)
DİYARBAKIR
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
Sebgetullah Seydaoğlu
ELAZIĞ
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Naci Terzi
ERZURUM
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
GAZİANTEP
Hikmet Çetin
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
GİRESUN
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHÜNE
Lütfi Doğan
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Süleyman Metin Kalkan
Mehmet Sılay
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Halil Cin
Ali Er
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Ahat Andican
Mustafa Baş
Ali Coşkun
Gürcan Dağdaş
Bülent Ecevit
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Metin Işık
İsmail Kahraman
M. Cavit Kavak
Osman Kılıç
Emin Kul (B.)
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Yusuf Namoğlu
Ali Oğuz
Korkut Özal
Güneş Taner
Osman Yumakoğulları
Bahri Zengin
İZMİR
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Şükrü Sina Gürel
Süha Tanık
KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
KARS
Çetin Bilgir
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
İsmail Cem
Salih Kapusuz
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
Osman Pepe
KONYA
Ahmet Alkan
Abdullah Turan Bilge
Remzi Çetin
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Teoman Rıza Güneri
Lütfi Yalman
KÜTAHYA
Ahmet Derin
Mustafa Kalemli (Başkan)
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Hasan Gülay
MARDİN
Fehim Adak
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
Lale Aytaman
MUŞ
Nedim İlci
Sabahattin Yıldız
NİĞDE
Mehmet Salih Katırcıoğlu
ORDU
Mustafa Hasan Öz
Şükrü Yürür
RİZE
Ahmet Mesut Yılmaz (Başbakan)
SAMSUN
İrfan Demiralp
Murat Karayalçın
Biltekin Özdemir
Musa Uzunkaya
Adem Yıldız
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
SIVAS
Musa Demirci
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Sedat edip Bucak
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
Abdülkadir Öncel
TEKİRDAĞ
Enis Sülün
TOKAT
Abdullah Arslan
Metin Gürdere
Ahmet Fevzi İnceöz
TRABZON
Şeref Malkoç
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
VAN
Mustafa Bayram
Şerif Bedirhanoğlu
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Necmettin Aydın
(Mükerrer Oylar)
ADANA
İmren Aykut
M. Halit Dağlı


ANKARA
Cemil Çiçek

İSTANBUL
Ali Talip Özdemir
AYDIN
Nahit Menteşe


Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.