Dönem : 22 Yasama Yılı : 2
T.B.M.M. (S. Sayısı : 349)
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ile İçişleri,
Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731)
T.C.
Başbakanlık
Kanunlar ve Kararlar
Genel Müdürlüğü 29.12.2003
Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-751/5767
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 30.10.2003 tarihinde
kararlaştırılan “Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte
gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Küreselleşme ve sanayi
toplumu şartlarından bilgi toplumuna geçiş şeklinde özetlenebilecek olan
dünyadaki gelişmeler ile halkımızın artan ve çeşitlenen talepleri, etkililiğin
artırılması ve katılımcılık ekseninde kamu yönetiminde kapsamlı bir yeniden
yapılanma ihtiyacını gündeme getirmiştir.
Esasen ülkemizde kamu
yönetiminde yeniden yapılanma çabaları uzun bir geçmişe sahiptir. 1930'lu
yıllarda başlayan bu yöndeki çalışmalar, 1950'li yıllarda devam etmiş, 1960
sonrası "Merkezî Hükümet Teşkilâtı Araştırma Projesi" (MEHTAP) başta
olmak üzere çeşitli çabalar ile sürdürülmüş, 1988 yılında VI. Plan hazırlıkları
kapsamında, ilk kez AB'ye uyumu ve vatandaş odaklı olmayı gündeme getiren Kamu
Yönetimi Araştırması (KAYA) projesi ile belli bir olgunluğa ulaşmıştır. Çeşitli
plan ve programlarda olduğu gibi 2001-2005 dönemini kapsayan VIII. Plan
kapsamında da yönetimde yeniden yapılanma ihtiyacı dile getirilmiş ve bu amaçla
özel ihtisas komisyonlarınca çalışmalar yapılmıştır.
Ancak, tüm bu çabalar
çeşitli nedenlerle başarısız kalmış ve kamu yönetiminde arzu edilen kaliteye
ulaşılamamıştır. Yapılan çeşitli araştırmalara, yayınlanan raporlara ve alınan
kararlara karşılık, ülkemizin 1980 sonrası ekonomi alanında gerçekleştirdiği
serbestleşmeyi ve değişimi kamu yönetimi alanında tam olarak başardığı
söylenemez. Bugün yaşadığımız sorunların temelinde bu kısmî değişimin doğurduğu
uyum sorunları önemli bir yer tutmaktadır. 1990'lı yıllarda daha belirgin hale
gelen kamuda yeniden yapılanma ihtiyacı ihmal edilmiş ve ülkemiz bu alanda
diğer ülkelerin gerçekleştirdikleri değişimin oldukça gerisine düşmüştür. Dünya
genelinde yaşanan hızlı değişim ve özellikle ülkemizin son yıllarda yaşanan
krizlerle sürdürülemez olduğu belirginleşen mevcut yönetim anlayışı ve yapısı
dikkate alındığında, kamuda yeniden yapılanmanın vaktinin çoktan gelip geçtiği,
bu alanda ihtiyacın da ötesinde bir gerekliliğin oluştuğu gözlenmektedir.
Bu genel çerçeve içinde
hazırlanan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı yeni ve kapsamlı bir perspektif
içinde kamu yönetiminde yeniden yapılanma sürecini başlatmak ve bu sürece
rehberlik etmek üzere hazırlanmıştır. Kamu yönetimi zihniyetinde, yaklaşımında
ve yöntemleri ile organizasyon yapısında köklü değişiklikler öngören Tasarı;
kapsamlı bir çerçeve ve uzun vadeli bir perspektif içinde, merkezî idare ve
mahallî idarelerde "iyi yönetişim" ilkelerini hayata geçirmeyi
hedeflemektedir.
Dünyada yaşanan hızlı ve
çok yönlü değişim özellikle yönetim anlayışında ve klasik bürokratik yapılarda
köklü bir yeniden yapılanmayı gündeme getirmiştir. Dünyada yönetim anlayışını
ve yapılarını köklü bir şekilde etkileyen veya uyaran değişim faktörleri dört
ana başlık altında özetlenebilir:
.
Ekonomi teorisinde değişim,
. Yönetim teorisinde
değişim, .
. Özel sektörün rekabetçi
yapısı ve kaydettiği ilerlemeler,
.
Toplumsal eleştiri ve değişim talebi ile sivil toplumun gelişimi.
Bütün bu teorik ve reel
değişimler doğrultusunda kamu yönetiminin toplumsal rolü ve işlevleri ile
bunları yerine getirirken uygulayacağı yöntemler ve oluşturacağı kurumsal
yapılar tartışma konusu haline gelmiştir. Genel olarak ifade edilecek olursa,
toplumun taleplerine karşı daha duyarlı, katılımcılığa önem veren, hedef ve
önceliklerini netleştirmiş, hesap veren, şeffaf, daha küçük ancak daha etkin
bir kamu talebi dile getirilmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarının üretimden
çekilmesi, düzenleyici işlevinin güçlendirilmesi, özel sektör ve toplum ile
paydaşlık ilişkisi geliştirmesi öngörülmüştür.
Yaşanan bu değişimler
kısaca küreselleşme ve bilgi toplumuna geçiş çerçevesinde açıklanabilir. İç ve
dış arasındaki ayrımın göreli olarak kolay çizilebildiği bir dünyanın yerini,
sınırların gittikçe belirsizleştiği ve etkileşimin yoğunlaştığı bir ortamda
dışarısı ile içerisinin kaynaşması almıştır. Üretim faktörleri içinde bilginin
ve teknolojik gelişmenin katkısı belirleyici hale gelmiştir. Sonuç olarak; iç
pazar ağırlıklı ve sanayi toplumuna özgü kurumlarda köklü bir değişim ihtiyacı
ortaya çıkmıştır.
Kamunun rolünün yeniden
tanımlanması ihtiyacını doğuran bu değişimler, özellikle özelleştirme,
sivilleşme ve yerelleşme şeklinde gelişen eğilimleri desteklemektedir. Kamu
kuruluşları özel sektörün daha verimli üretim yaptığı alanları terk etmekte,
eskiden "doğal tekel" olarak düşünülerek devletin kontrolüne
bırakılan alanlar dahi düzenleyici yapılar kurulmak suretiyle özel kesime
açılmakta, bazı kamu hizmetleri sivil toplum kuruluşlarına devredilmekte,
merkezî yapılar yerine yerinden yönetim anlayışı hâkim hale gelmektedir. ABD,
İngiltere, Kanada, İrlanda, Yeni Zelanda gibi birçok gelişmiş ülke küreselleşme
ve bilgi toplumu şartları tarafından ana çerçevesi çizilen bu yeniden yapılanma
sürecinde öncü bir rol oynamıştır. Eski Doğu Bloku ülkeleri ile gelişmekte olan
ülkelerden bir çoğu da bu sürece katılmış ve yönetim yapılarında köklü
reformlar yapma yönünde adımlar atmışlardır.
Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısı dünyada yaşanan bu gelişmeler ve çeşitli ülkelerde yaşanan
tecrübeler ışığında ülkemizi 21. yüzyılda çağdaş bir yönetim zihniyetine ve
yapısına kavuşturmak amacıyla hazırlanmıştır. İyi yönetişim olarak da tarif
edilebilecek bu çağdaş yönetim zihniyeti ve yapısı;
.
Katılımcı ve paylaşımcı bir anlayışa sahiptir.
.
Pro-aktif ve gelecek yönelimli bir bakışı esas alır.
.
Girdi odaklı olmaktan sonuç ve hedef odaklı olmaya yönelir.
.
Kendine odaklı olmaktan vatandaş odaklı olmaya geçişi hedefler.
Bu yeni anlayış içinde, 21. yüzyılda kamu
yönetimi;
.
Şeffaf olmak,
.
Katılımcı olmak,
.
Düşük maliyetle çalışmak,
.
Etkili olmak,
.
İnsan haklarına saygılı olmak,
.
Belirsizliği ve ayrımcılığı azaltacak şekilde hukuka dayanmak ve
.
Öngörülebilir olmak zorundadır.
Rekabete açık bir
dünyada, halkın rızasına dayalı olmayan bir yönetim; insanlarını mutsuz
kılmakta, nitelikli insan gücünü başka ülkelere kaçırabilmekte; buna karşılık,
artan yabancı sermaye yatırımlarından faydalanamamakta ve sonuçta uluslararası
rekabette ülkenin nispi konumunu kötüleştirmektedir. Yukarıda ana hatları
ortaya konan yeni yönetim zihniyetine sahip ülkeler ise insanlar, sermaye,
bilgi ve teknoloji için bir çekim merkezi oluşturmakta, hızlı bir şekilde
gelişerek halkın refahını artırabilmektedir.
Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısının temel aldığı bu yeni yönetim anlayışı ve uygulaması;
.
Piyasaya saygılıdır ve mümkün olduğu ölçüde piyasa araçlarını kullanır,
.
Hukukun güvencesi altında sivil toplum kuruluşlarına geniş bir alan tanır,
.
Yerel ve yerinden yönetim yapılarını öne çıkarır,
.
Stratejik yönetim anlayışı içinde öncelikli alanlara yoğunlaşır, performansa ve
kaliteye dayanır,
.
Bilgi teknolojilerini yönetimin bütün süreçlerine yayar ve kullanır,
.
Mevzuatta kısalıktan ve sadelikten yanadır,
.
Yatay organizasyon yapısı ve yetki devrini gerektirir,
.
Katılımın gelişmesi için gerekli güvenli ortamı ve mekanizmaları oluşturur,
.
Hesap verebilirliği artırır,
.
Herkesin bilgi edinme hakkı olduğuna inanır,
.
Her şeyin başı olan insan kaynaklarını geliştirmeye ve güçlendirmeye çalışır.
İnsanlığın ortak
tecrübesine dayanan bu olumlu hedefler ve araçlar, ülkemizde yaşayan
milyonlarca insanın özgür ve müreffeh yaşaması kadar, gelecek nesillerin
mutluluğu açısından da son derece önemlidir.
1980'li yıllarda diğer
birçok gelişmekte olan ülkeden önce başlatılan yenilikler, ülkemizin uzun
yıllara dayalı ithal ikameci ve içe dönük gelişme stratejisini değiştirmiştir.
Yeni dönemde serbest piyasa mekanizması ve rekabete dayalı bir strateji içinde
dışa açılma hedefi benimsenmiş, 1990'lı yıllara kadar başarılı bir şekilde
uygulanmıştır. Ne var ki ülkemiz 1990'lı yıllarda hızlanan değişim sürecini
1980'li yıllarda olduğu kadar zamanında ve doğru algılamakta zorlanmış, gerekli
uyumu gösterememiştir. 1980'li yıllarda uygulanan ve daha çok engelleri
kaldırma üzerine kurulu "birinci dalga" yapısal uyum politikaları,
yeniden yapılanmayı gerektiren ve daha zorlu olan "ikinci dalga"
yapısal uyum politikaları ile tamamlanamamıştır. Diğer bir ifade ile, daha çok
"engellerin kaldırılması ve serbestleşme" üzerine kurulu reformlar
yapılmış, ancak devletin rolünü yeniden tanımlayıcı ve genel olarak
"yeniden yapılanma" gerektiren ikinci dalga reformlarda tam olarak
başarıya ulaşılamamıştır.
Sağlanan serbestleşmeye
rağmen doğrudan yabancı sermaye girişlerinde son derece kısıtlı kalan
gelişmeler, ülkemizin küreselleşmenin oluşturduğu fırsatları
değerlendiremediğini, buna karşılık risklerine açık bir yapıda kaldığını göstermektedir.
Doğrudan yabancı sermaye konusunda 2001 yılındaki istisnai performans hariç,
ülkemizin bir milyar dolar sınırını bir türlü aşamadığı gözlenmektedir. 1991
yılında gelişmekte olan ülkelere yapılan toplam doğrudan yabancı sermaye
yatırımları içinde ülkemizin payı % 1,8 iken, bu pay 1999 yılına gelindiğinde
binde 3'lere gerilemiştir. Bu düşük performans ülkemizin küresel rekabet
şartlarına adapte olamadığını ve oldukça yüksek düzeylerde seyreden sermaye
hareketlerinden üretimi ve istihdamı artıracak şekilde yararlanamadığını
göstermektedir.
1991 yılında 150 milyar
dolar olan GSYİH 2000'li yıllara gelindiğinde 180 milyar dolarlara ulaşmış,
ancak aynı dönemde nüfus artışının etkisi dikkate alındığında kişi başına gelir
yıllık ortalama % 0,3 oranında gerileyerek 2681 dolardan 2607 dolara düşmüştür.
Bu sonuç halkımızı yoksullaştırırken, ülkemizi de dünya ölçeğinde gelişmişlik
sıralamasında geri noktalara götürmüştür. Aynı dönemde OECD ortalamalarına
(Slovenya, Macaristan ve Polonya hariç) bakıldığında, kişi başına gelirin
11.141 dolardan 22.100 dolara çıktığı görülmektedir. Bu rakamlar ülkemizin
1991-2002 döneminde neler kaybettiğinin, potansiyelini kullanması halinde ise
nerelerde olabileceğinin özet göstergeleri olarak değerlendirilebilir.
Kısaca, ülkemiz 1990'lı
yıllarda artan rekabet ortamı içinde yeniden yapılanmasını gerçekleştirerek
potansiyelini kullanamamış, bunun sonucunda geçmişe ve diğer ülkelere göre
konumunu iyileştirmek bir yana, koruyamamıştır. Bu çerçevede, ülkemizde kamu
yönetiminde yeniden yapılanmayı gerekli kılan dört temel açık oluştuğu
gözlemlenmektedir:
.
Stratejik açık,
.
Bütçe açığı,
.
Performans açığı,
.
Güven açığı.
Bu dört açık aynı zamanda
yönetimde değişim çabalarının temelinde yatan sorunlara kapsamlı bir çerçeve
sunmaktadır. Stratejik bir bakış açısından ve uzun vadeli planlamadan yoksun
bir çerçevede aşırı büyüyen ve merkezileşen kamu idaresi, gelirlerini aşan
harcamalara yönelmekte ve kaynakları verimli kullanamayarak bütçe açığı
oluşturmakta; halkın beklentilerini karşılamayarak performans açığı vermekte;
bu verimsiz yönetim süreci çeşitli yozlaşma ve yolsuzluk olayları ile
birleştiğinde ise halkın yönetime olan güvenini eritmektedir.
Bütün bu açıklar arasında
en fazla görünür olanı malî açıktır. Rasyonel kaynak tahsisi yapamayan ülkemiz
sonuçta gelirlerinin çok üzerinde harcama yapan bir malî yapı ile baş başa
kalmıştır. Toplumsal talepleri zamanında, sağlam kaynaklarla ve verimlilik
esasına göre çalışarak karşılayamayan kamu kurumlarının harcamaları borçlanma
ile finanse edilerek, yeniden yapılanma gereği bir süre için de olsa
ertelenebilmiştir. Ancak, artan malî açıkların beslediği güvensizlik içinde
yüksek faiz oranları ile borçlanma limitlerine gelen kamu kesimi zamanında
yapamadığı uyumun maliyetini fazlasıyla ödemeye başlamıştır. Özellikle transfer
harcamalarına bağlı olarak bütçe harcamalarında yaşanan çarpıcı artış bütçe
gelirlerindeki artış ile dengelenememiş ve 1991-2002 döneminde bütçe dengeleri
belirgin bir şekilde bozulmuştur. 1991 yılında, GSMH'ya oranla % 5,3 olarak
gerçekleşen bütçe açığı 2002 yılında % 4,6 olmuş, kamu kesimi borçlanma gereği
ise % 15 seviyelerinin üzerine çıkmıştır.
Yapılan geniş kapsamlı
kamuoyu araştırmalarının da gösterdiği gibi, vatandaşlarımız mevcut
sosyo-ekonomik koşullardan ve yönetim kalitesinden derin bir memnuniyetsizlik
içindedirler. Sadece verimsiz hizmetten değil, hizmet alırken herkese eşit
davranılması konusunda da toplumda yaygın bir şikayet hali oluşmuştur. Halkın
yönetime duyduğu güvenin azalmasında ve memnuniyetsizliğinin artmasında; ortaya
koyduğu tercihlerin kamu politikalarına yansımayışı, verim kayıpları ve menfaat
ilişkilerinin kamu kaynaklarının kullanımında genel faydanın önüne geçmesi
etkili olmuştur. Adalet hizmetleri, sağlık ve vergi gibi alanlar başta olmak
üzere bir çok alanda kamu hizmetleri yetersiz ve kalitesiz olarak
algılanmaktadır. Özellikle merkezî hükümette reform isteyenlerin oranı %
90'ların üzerine çıkmaktadır. Kamu hizmetlerinden duyulan memnuniyetsizliğin
kişisel yaşam koşullarından duyulan genel memnuniyetsizliğin üstüne çıktığı bu
ortamda; başta ekonomi olmak üzere eğitim, sağlık ve adalet hizmetlerinde
gelişme sağlanması talep edilmektedir.
Kapalı bir ekonomik yapı
içinde, yönetim hatalarının üstü örtülebilmektedir. Açık bir ekonomide ise
yönetim hatalarının bedeli çok ağır olmaktadır. Ağırlaşan ekonomik şartlar ve
birbiri peşi sıra ortaya çıkan krizler daha derinlerde bir yönetim krizi
yaşadığımızın en açık göstergesi olmuştur. 1950-1993 dönemine bakıldığında
Türkiye'nin sadece 1954 yılında % 3, 1979 yılında % 0,5 ve 1980 yılında % 2,8
küçüldüğü gözlenmektedir. 1994-2001 yılları arasında ise ekonomi üç ayrı
dönemde küçülmüş ve küçülme oranları geçmişe kıyasla çok daha yüksek boyutlarda
gerçekleşmiştir. 1994 ve 1999 yıllarında ülke ekonomisi % 6,1, 2001 yılında ise
% 9,4 küçülmüştür. Yıllar boyu sağlanan kazanımların bir anda ortadan kalkması
anlamına gelen bu olumsuz gelişmeler toplumun düşük gelirli kesimlerine
yansımaları itibariyle daha ağır sosyal sorunlara yol açmış ve istihdam
olanaklarını büyük ölçüde daraltmıştır. Dünyada enflasyon ile yaşamak zorunda
olan ender ülkeler arasında kalmayı sürdüren, kesimler ve bölgeler arası gelir
dağılımı gittikçe bozulan, işsizliğin olağanüstü boyutlara ulaştığı, sağlıklı
bir şekilde şehirleşemeyen, dış ticarette sürekli sorun yaşayan, teknoloji
üretemeyen bir ülke konumundan kurtulunamamıştır. Ekonomimiz iç ve dış şoklara
karşı kırılganlığını defalarca göstermiş, ağır borç yükü altında kamu maliyesi
halkın taleplerini karşılamaktan uzaklaşmış, insanımızın geleceğe dair umutları
kırılmıştır.
1971 yılında yüzde 17,4
ile başlayan çift haneli enflasyon oranı bugüne kadar tek haneli enflasyona
geri düşmemiştir. 30 yılı aşkın bir süredir enflasyon ile birlikte yaşamak
zorunda kalan halkımız ve iş dünyamız enflasyonu adeta bir kader olarak algılar
hale gelmiş, oluşan bu beklenti kırılamadığı için enflasyon kronik bir problem
olarak günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. 1994 yılında % 100'ün üzerine
tırmanan bu oran 1999-2001 döneminde % 50'lere gerilemiştir. 2002 yılı
itibariyle bakıldığında ise bu oranın % 30'lar düzeyine indiği ve 2003 yılında
% 20'nin altına düşeceği anlaşılmaktadır.
Yaşanan ekonomik krizler
sosyal dengeleri de bozmuştur. Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından en son
1994 yılında yapılan hesaplamalara göre hane halkları bazında en düşük % 20'lik
kesim toplam gelirin sadece % 4,9'unu alırken en yüksek gelir kesimi % 54,9'unu
almaktadır. Bu rakamlar en düşük gelir dilimi ile en yüksek gelir dilimi
arasında 11 katı aşan bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. 1994 sonrası
yaşanan krizlerin ve sosyal boyutu ihmal edilen politikaların sonucunda bu
tablonun daha da kötüleştiği tahmin edilmektedir.
1991-2002 döneminde
Türkiye ekonomisi istihdam üretememiş ve buna bağlı olarak işsizlik oranı
artmıştır. Tarım kesiminde 2 milyon civarında istihdam azalması gerçekleşirken,
sanayide sadece l milyon, hizmetler sektöründe ise 2,8 milyon istihdam olanağı
ortaya çıkmıştır. Nüfus artışına bağlı olarak istihdam edilmeye ihtiyaç duyan
insanların sayısındaki artış sonucunda işsizlik oranı % 7,8'den % 10,6'ya
yükselmiştir. Eksik istihdam da dahil edilirse işsizlik rakamları çok daha
yüksek düzeylere çıkmaktadır.
Kamu yönetiminin yeterli
performansı gösteremeyişinde özellikle 1990'lı yıllarda yaşanan siyasi
istikrarsızlıklar ve koalisyonlar da etkili olmuştur. Etkili bir koalisyon
kültürü üretemeyen bir siyasi yapılanma içinde koalisyon ortakları arasında
kamu yönetiminin rasyonel olmayan bir şekilde paylaşımı ve ortak politika
oluşturma zorlukları kamu yönetimini olumsuz etkilemiştir. Ayrıca, ülkemizde
siyaset ile kamu yönetimi arasındaki ilişki sağlıklı bir temele
oturtulamamıştır. Bir yandan siyaset kurumu bürokrasinin gündelik işleyişine
gereğinden fazla müdahil olurken, diğer yandan bürokrasi esasen siyaset kurumu
tarafından belirlenmesi gereken politika ve stratejiler konusunda siyasetten
yeterli girdi almadan çalışma alışkanlığını sürdürmüştür. Sonuçta politika ile
uygulama farklılaşmış, siyaset kurumu kendisinin ürünü olarak görüp
sahiplenmediği politikaları ihmal etmiş, bürokrasi ise gündelik çalışmalarında
sık siyasi müdahaleler nedeni ile rasyonel olmayan kararlar almaya
zorlanmıştır.
Diğer yandan, Türkiye'nin
AB'ye tam üyelik hedefi doğrultusunda yönetim yapısını katılmayı hedeflediği
topluluk standartlarına kavuşturma çabası, kamu yönetiminde yeniden yapılanma
açısından önemli bir değişim faktörü olarak gündeme gelmektedir. Coğrafî ve
tarihsel ilişkilerimiz ile ekonomik bağlarımızın yanı sıra, milyonlarca
insanımızın fiili olarak yaşadığı bu birliğe katılma hedefi 40 yılı aşkın bir
zamandır ülke olarak benimsediğimiz temel bir tercih olarak ortaya konmuştur.
Küreselleşme sürecinin de
bir parçası olarak görülebilecek olan bu bölgesel entegrasyon çabası, piyasa ve
demokratik değerler üzerine kurulu bir birliktelik ve yönetim anlayışını
yansıtmaktadır. Demokratikleşme ve gelişmiş bir piyasa düzeni kurma, ekonomik
gelişmenin nimetlerini adil bir şekilde paylaşma hedefleri ile de uyum içinde
olan AB'ye tam üyelik sürecinde, yönetim yapımızın çağdaş standartlara
kavuşturulması bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.
Kamu yönetiminde yaşanan
sorunların ve krizlerin temelinde yatan en önemli nedenlerin başında ülkemizin
çağın koşullarına ve halkımızın taleplerine yeterince cevap veremeyen yönetim
anlayışı ve yapısı gelmektedir. Bu sorunların temelindeki mevcut yönetim
anlayışının özelliklerini özetlemek gerekirse;
.
Gelecek yönelimli değil geçmiş yönelimli,
.
Amaç yönelimli değil sorun çözme yönelimli,
.
Teşhis yönelimli değil çözüm yönelimli,
.
Tek taraflı ve kapalı bir yaklaşım,
.
Ödüllendirme yerine cezalandırma yönelimli.
Bütün bu özellikler aşırı
büyüme ve merkezileşme sorunu ile pekişmektedir. 20. yüzyıl boyunca kamu
yönetiminde merkezî idare ile taşra ve mahallî idareler arasında işbölümüne
bakıldığında, ülkemizin önemli oranda merkezileştiği görülmektedir. 1950'li
yıllardan önce mahallî idarelerin toplam kamu harcamaları içindeki payı oldukça
yüksek iken, bu oran 1950 sonrası giderek düşmüştür. 1980 sonrası belediyelere
sağlanan imkânlar ve büyükşehir belediyeciliği sonucunda artan mahallî idare
katkısı bu bozulan dengenin onarılmasına ve uluslararası standartlara uyumu
sağlayamamıştır.
Toplam kamu harcamaları
içinde göreli olarak düşük paya sahip olmanın yanı sıra;
.
Merkezî idare ile mahallî idareler arasında uygun olmayan görev dağılımı,
.
Yetersiz malî kaynaklar,
.
Örgütlenme ve personel sorunları,
.
Merkezi idarenin mahallî idareler üzerinde gereksiz vesayet uygulamaları,
.
Şeffaflık ve katılım yetersizliği ile
.
Merkezî hükümete aşırı bağımlılık,
temel sorunlar olarak
ortaya çıkmaktadır.
Aşırı merkezî bir yapı
içinde bir yandan merkezi birimler kendilerinden beklenen stratejik liderliği
ve politika belirleme özelliğini yitirerek gereksiz ayrıntılara ve
kırtasiyeciliğe boğulurken, diğer yandan sağlıklı bir işbölümünden ve görev
tanımından yoksun yapılar birbirleriyle uyumsuz bir şekilde değişmiş ve
büyümüş, aynı alanda hizmet sunan kurumların sayısı artmış, kurumsal kargaşa ve
çatışmalar yoğunlaşmıştır. Koordinasyonun zayıfladığı, kaynak israfının arttığı
ve hizmet kalitesinin düştüğü bu ortamda, halkın beklentilerine ve
ihtiyaçlarına uygun kamu hizmeti üretimi nicelik ve nitelik olarak
gerilemiştir.
Aşırı büyüme ve
merkezileşme ile paralel olarak giden bir süreç ise mahalli idarelerin
sayısında optimum ölçeği dikkate almayan bir büyüme olmuştur.
Diğer yandan, aşırı
merkezi ve rasyonaliteden uzak kamu bütçesi temel olarak ücret ve faiz
ödemeleri ağırlıklı bir yapı kazanmıştır. Ücret ve faiz ödemelerinin merkezi
hükümet harcamaları içindeki payı OECD ortalaması olarak % 20,7 düzeyinde
kalırken, bu oran ülkemiz için % 59,5 gibi son derece yüksek bir seviyeye
çıkmıştır. Bu rakamlar bütçenin esas itibariyle kamu görevlilerine maaş
dağıtılan ve faiz ödemelerinin yapıldığı bir mekanizmaya dönüştürüldüğünü
belgelemektedir. Bütçe büyüklük ve kompozisyon açısından olduğu kadar şeffaflık
bakımından da sorunludur. Örneğin 1999 yılında resmi bütçe GSMH'nın % 36'sı
iken, bu oran bütçe dışı fonlar, döner sermayeli kuruluşlar, sosyal güvenlik
kuruluşları ve mahalli idareler dahil edildiğinde % 46'ya ulaşmaktadır. Yarı
malî harcamalar da eklendiğinde bu oran % 56'ya kadar çıkmaktadır. Bu durum
TBMM'ne sunulan bütçenin kamunun gerçek harcamalarının oldukça altında bir
büyüklüğü kapsadığını göstermektedir.
Kamu malî yönetiminde
ortaya çıkan sorunların kaynaklarına bakıldığında bütçelerin stratejik bir
perspektife dayanmayışı önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Geleceğe
dönük amaç ve hedeflerin belirlenmediği ve bütçelerin bu amaç ve hedefleri
gerçekleştirmeye yönelik bir şekilde hazırlanmadığı gözlenmektedir.
Yönetimde yaşanan
sorunların ana kaynakları arasında mevcut kamu personel rejimi de önemli bir
unsur olarak yer almaktadır.
.
Liyakat sisteminin kurulamayışı ve gereği gibi işletilemeyişi,
.
Performansa dayalı olmayan çalışma ve ücret sistemi,
.
Verimliliğe dayalı olmayan ve haksız ücret farklılıkları,
.
Aşırı ve dengesiz personel yapısı,
.
Hizmet içi eğitime gereken önemin verilmeyişi,
.
Personel konusunda aşırı ve karmaşık mevzuat düzenlemeleri,
kamu personel rejiminde
yaşanan bazı temel sorunlardır.
Yönetimin temel
fonksiyonları arasında denetim önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle
özelleştirme ve yerinden yönetimin gündeme geldiği bir ortamda denetimin anlamı
ve önemi daha da artmaktadır. Devletin düzenleyici ve denetleyici olarak halkın
yararını koruyacak bir işlev üstlendiği günümüz dünyasında yönetimin kalitesi
denetimin kalitesi ile yakından ilişkili hale gelmektedir.
Ne var ki ülkemizde arzu
edilen nitelikte bir denetim sistemi oluşturulamamıştır. Mevcut denetim
sistemine bakıldığında ilk akla gelenler;
.
Fazla sayıda ama etkisiz denetim,
.
Kurallara uygunluğa ve geçmişe dönük denetim,
.
Hedeflerden ve performans göstergelerinden yoksun bir denetim ve
.
Yetersiz kamuoyu denetimidir.
Çok sayıda, birbiriyle zaman
zaman örtüşen, kurallara göre çalışma üzerinde yoğunlaşan ve hata bulma mantığı
ağırlıklı denetim sonucunda yöneticiler iş yapamaz hale getirildikleri gibi,
israf ve yolsuzluklara da herhangi bir çözüm üretilmemektedir. Denetimde
keyfilik ve denetim sisteminin siyasi tercihler ile amaç dışı kullanımı da
eklendiğinde denetim sistemi son derece sorunlu bir haldedir. Aksi taktirde,
ülkemizde bu ölçüde israf ve yolsuzlukların yaşanması ve halkın ihtiyaçlarının
karşılıksız kalması gerçeği ile karşı karşıya kalınmazdı.
Sonuçları itibariyle
bakılınca, israf ve yolsuzlukları aynı kategoride düşünmek gerekmektedir. Her
iki sorun da kamu kaynaklarının rasyonel ve amaca uygun kullanımını
engellemekte, toplumun genel yararı için kullanılması gereken kaynakların
verimsiz ve haksız bir şekilde belli kesimler lehine kullanımını ifade
etmektedir. İsraf denince gereksiz yere kullanılan makam aracı, lojman, hizmet
binası ve dinlenme tesisleri ilk akla gelen kalemlerdir. Performansa dayalı,
yeterli ve dengeli bir ücret sistemi kurarak kamu görevlilerine uygun bir
ödüllendirme sağlayamayan mevcut yönetim anlayışımız ve yapımız, bu
harcamaların kaynağını teşkil etmektedir. 2003 yılı bütçesinde ortaya konan
resmi rakamlara bakıldığında sadece konsolide bütçe kapsamı içine giren
kuruluşlarda 85.000'in üzerinde taşıt, 2.645 sosyal tesis ve 224.401 lojman
bulunduğu görülmektedir. Bu harcamalar sadece yatırım maliyetleri itibariyle
değil, işletme dönemi içinde ortaya çıkan büyük giderlerle de bütçe üzerinde
olumsuz bir etkide bulunmaktadır. Ayrıca, bu varlıkların kamu çalışanları
arasında dengeli ve adil dağılımı sağlanamamakta ve bu nedenle çalışma barışı
olumsuz etkilenmektedir.
Çeşitli sektörlerde
gerçekleşen gereksiz yatırımlar da israf olarak görülmelidir. Mevcut kamu
yatırım stokunun stratejik bir perspektifle oluşmadığı, planlarda ortaya konan
önceliklerin proje bazına yeterince yansımadığı, fizibilitesi ortaya konmamış
çok sayıda projenin programa alındığı, bütün bunların sonucunda ise kamu
yatırım programının aşırı genişlediği artık genel kabul gören bir durumdur.
Yetersiz kaynakların çok sayıda proje arasında dağıtıldığı bu yapı içinde, kamu
yatırımlarının tamamlanma süreleri uzamakta, maliyetleri artmakta, toplumun
beklediği hizmetler ise gecikmektedir. Kamu yatırım programının yeterli bir
stratejik çerçeve ve önceliklendirmeden hareketle oluşturulamayışı, faiz
baskısı altında bulunan bütçeden yatırımlara yeterli kaynak ayrılamayışı ve
yıllık tahsisat fazlaca değişmezken kamu proje stokunun büyümesi sonucunda;
1994-2000 döneminde kamu projelerinin ortalama tamamlanma sürelerinin yaklaşık
iki katına çıktığı gözlenmektedir. 2001-2003 döneminde programdan birçok
projenin çıkarılması ile sonuçlanan rasyonalizasyon çabalarına karşılık, kamu
yatırım projelerinin ortalama tamamlanma süreleri henüz kabul edilebilir bir
düzeye düşmemiştir.
Kamuda rasyonel olarak
çalışmayan ve kara delik oluşturan noktalar yatırımlardan ibaret değildir.
Ayrıntılı bazda incelenmesi halinde Maliye Bakanlığı tarafından yürütülmekte
olan cari harcamalarda ve Hazine Müsteşarlığı tarafından idare edilen
borçlanmalarda ve transfer harcamalarında da benzer bir yapı ile karşılaşmak
mümkündür. Dış borçlarımızın ne miktarda olduğu konusunda bile çok farklı
rakamların telaffuz edildiği bir ortamda borçlanma stratejisinin ve
politikalarının sağlıklı yürütüldüğü düşünülemez. Tasarruf genelgeleri ve
harcamalara genel geçer kesintiler uygulanan bir yapı içinde ise sonuçlara
odaklı bir bütçe ve harcama sürecinden bahsedilemez.
İsraf ve stratejik
olmayan kararlar dışında şeffaf olmayan bir ortamda yolsuzlukların da ciddî
boyutlara ulaştığı görülmektedir. 2001 krizi sonrasında sadece bankacılık
sektöründe yaşananların maliyeti hâlâ zihinlerdeki tazeliğini korumaktadır. Bu
olay yolsuzlukların makro ekonomik dengeleri sarsacak boyutlara ulaştığını
göstermesi bakımından dikkatle incelenmelidir. Ayrıca, ihale, enerji başta
olmak üzere çeşitli alanlarda yapılan uluslararası sözleşmeler, gümrük ve vergi
alanları gibi birçok konuda yolsuzlukların önemli boyutlara ulaştığı belirlenmektedir.
Kıt kaynaklarını gelişme
ve halkın taleplerine dönük olarak kullanma durumunda olan bir ülkede israf ve
yolsuzlukların ulaştığı bu boyut devam ettiği sürece sürdürülebilir bir gelişme
ortamının oluşturulması mümkün olmadığı gibi, halk ile devlet arasındaki
güvenin de tam olarak sağlanması son derece güçtür. Şeffaflığa, hesap verme
sorumluluğuna, katılımcılığa ve kamuoyu denetimine açık olmayan bir yönetim
anlayışı ve yapılanması devam ettiği sürece de bu sorunların üstesinden kalıcı
bir şekilde gelinmesi düşünülemez.
Uzun yıllardır
tartışılan, zaman zaman bürokrasi ve siyasî otoriteler tarafından çeşitli
şekillerde gündeme getirilen yeniden yapılanma ihtiyacı, artık ihtiyaç olmanın
ötesine geçmiş ve bir gerekliliğe dönüşmüştür. Ülkemizin küresel rekabet ortamı
içinde hak ettiği yere gelmesi ve halkımızın refah düzeyinin yükselmesi bu
değişim ile birebir ilişkilidir. Uzun yıllardır tartışılan, hayata geçirilmemiş
çeşitli tasarılara konu olan yeniden yapılanmanın daha fazla geciktirilmemesi
gerekmektedir. Mevcut verimsiz yapının maliyetlerinin birikimi ve geç kalmış
bir yeniden yapılanmanın daha fazla uyum sorunu doğuracağı dikkate alındığında,
siyasi kararlılık ve toplumsal destek gösterilerek bu reformun biran önce
hayata geçirilmesi bütün kesimlerin ortak sorumluluğudur.
Ülkemiz son yıllarda
belirgin hale gelen strateji açığını, malî açığı, performans açığını ve güven
açığını kapatmak ve yaşanan olumsuz süreci tersine çevirmek zorundadır. Bu
kapsamda, özelleştirme, sivil toplumu güçlendirme ve yerelleşme yoluyla;
.
Hantal merkezi birimler daha küçük ama daha etkin bir yapıya dönüştürülecek ve
performansları artırılacak,
.
Yüklerinden arınan merkezî yapılarda stratejik düşünme boyutu güçlendirilecek,
.
Kaynak kullanımında stratejik planlar esas alınarak verimlilik sağlanacak,
.
Her şeyden önemlisi, halkın yönetime olan katılımı artırılarak, güveni
tazelenecektir.
Yeniden yapılanma süreci
mekanik bir şekilde sadece yasaların ve kurumsal yapıların değiştirilmesi
anlamına gelmemektedir. En az bunlar kadar anlayışların, düşünüş ve davranış
kalıplarının değişimini de içermektedir. Daha sistematik olarak ifade edilecek
olursa, temelde bir değişim süreci olan yeniden yapılanma üç ana aşamada ele
alınmaktadır:
.
Yönetim zihniyetinin değişmesi,
.
Stratejik tasarım,
.
Örgütsel tasarım.
Bu çerçevede, dış çevreye
açık ve rekabetçi bir ortamın ve bilgi toplumunun gereklerine uygun bir şekilde
bu Kanun ve bu Kanunu takip edecek tamamlayıcı nitelikteki diğer
düzenlemelerle;
.
Geçmiş yönelimli bir yönetimden gelecek ve amaç yönelimli bir yönetime,
.
Çözüm yönelimli bir anlayıştan, teşhis yönelimli bir anlayışa,
.
Kapalı ve tek taraflı bir yaklaşımdan, açık ve katılımcı bir yaklaşıma,
.
Ceza yönelimli bir uygulamadan ödül yönelimli bir uygulamaya,
geçilmesi
öngörülmektedir.
Bu yeni zihniyetin gereği
olarak gelecek yönelimli ve katılımcı bir anlayış içinde "stratejik
yönetim" yaklaşımına geçilmektedir. Stratejik yönetim kapsamında;
.
Ortaya konan yeni zihniyete uygun bir şekilde geleceğe dair tasarım geliştirme,
.
Misyon ve vizyon belirleme,
.
Temel amaç, politika ve öncelikleri şekillendirme,
.
Ölçülebilir başarı göstergeleri oluşturma ve önceden ilan etme,
.
İnsan kaynaklarını geliştirme,
unsurları
vurgulanmaktadır.
Örgütsel tasarımda ise
değişimin izlenmesi ve zaman geçirilmeden uyum sağlanması küçük, etkin ve esnek
yapıların önemini artırmaktadır. Bu kapsamda, dinamik ve bilgi temelli bir
anlayışın gereği olarak;
.
Merkezî yönetim yerine yerinden yönetim,
.
Esnek ve yatay organizasyon yapıları,
.
Çakışmaların ve çatışmaların engellenmesi,
.
Gereksiz hizmetlerin tasfiyesi, hizmet satın alımı,
gibi unsurlar
desteklenmektedir.
Yukarıda ortaya konan
yeniden yapılanmada aşamalandırma esas olarak "sistem" bakış açısının
ürünüdür. Değişimin parçalardan hareketle değil sistemin bütününden
başlatılması, değişime temel bir istikamet verilmesi ve değişim sürecindeki uyumsuzlukların
en aza indirilmesi hedeflenmektedir. Aksi taktirde kamuda yeniden yapılanmanın
beklenen yararları üretmesi ve kalıcı hale gelmesi mümkün olamayacaktır.
Bütün bu değişim ve
dönüşüm süreçleri sonucunda hedeflenen, etkili ve katılımcı bir devlet ve kamu
yönetimini yerleştirmektir. Etkili ve katılımcı bir kamu yönetimi halkımızın
refahına olduğu kadar ülkemizin uluslararası alanda etkinliğine ve saygınlığına
da büyük katkıda bulunacaktır.
Yeniden yapılanmada;
.
Daha katılımcı,
.
Daha saydam ve
.
İnsan hak ve özgürlüklerine saygılı,
bir kamu yönetimi ile
kamu hizmetlerinin;
.
Adil,
.
Etkili ve verimli,
.
Süratli,
.
Kaliteli
sunumu amaçlanmaktadır.
Daha kapsamlı olarak
ifade edilecek olursa, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı;
.
Kamuyu yeniden yapılandıran diğer birçok ülkede olduğu gibi değişim sürecine
rehberlik yapacak bir çerçeve oluşturmak,
.
Öngörülen kapsamlı yeniden yapılanma alanlarını bütünleştirmek,
.
Yeniden yapılanmaya sistemin bütünü içinde yaklaşmak (tüm idare, merkezî ve
mahallî idareler) ve böylece değişik alanları arasında çıkabilecek
uyumsuzlukları engellemek,
amacıyla hazırlanmıştır.
Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısı ile öncelikle kamu hizmetlerinin amacı ve temel ilkeleri ortaya
konmakta, merkezî idare ve mahallî idareler reformu için gerekli hukukî altyapı
oluşturulmakta, bu kapsamda merkezî idare ile mahallî idareler arasındaki
işbölümü netleştirilmektedir. Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile yeniden yapılanma
süreci bitmemekte, tam aksine başlamış olmaktadır. Tüm bakanlıkların, bağlı ve
ilgili kuruluşların bu Kanunda ifade edilen anlayış ve yapı çerçevesinde kendi
kuruluş kanunlarını ve kamu hizmetleri ile ilgili diğer kanunları gözden
geçirmeleri gerekecektir.
Bu Kanun Tasarısı ile;
.
Kamuda ilk kez bütün kamu kurumlarının uyması gereken temel ilkeler bir bütün
olarak ortaya konmakta,
.
Kamuda katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik, etkililik, hizmetlerin
sonucuna odaklılık, insan haklarına saygı, bürokratik işlemlerde ve mevzuatta
sadelik, bilgi teknolojilerinden yararlanma, vb. ilkeler uygulanabilir hale getirilmekte,
.
Teşkilât yapıları yatay organizasyon ve yetki devri esası uyarınca yeni ve
etkin bir çerçeveye kavuşturulmakta,
.
Bakanlıklar ve kuruluşlar arasındaki görev dağılımı netleştirilerek
mükerrerliklerin önlenmesi öngörülmekte,
.
Gereksiz hale gelmiş kuruluşların veya işlevlerin tasfiyesi veya uygun
birimlere devri gündeme getirilmekte,
.
Merkezî idare ile mahallî idareler arasında yetki ve görev paylaşımı
netleştirilerek, merkezî idarenin stratejik düzeyde etkinliği artırılırken,
mahallî idarelerin operasyonel düzeyde esneklikleri ve kaynakları
genişletilmekte,
.
Devletin aslî hizmetleri dışında bakanlıkların taşra teşkilâtı ortadan
kaldırılarak yerel ve yerinden yönetim birimleri güçlendirilmekte,
.
Kamuda stratejik yönetim anlayışı benimsenmekte ve kaynak tahsisi mekanizmaları
ile ilişkisi kurulmakta,
.
Denetim sistemi performans esaslı ve iç denetim boyutu güçlendirilmiş hale
getirilmekte,
.
Halk denetçisi (ombudsman) mekanizması dahil olmak üzere kamuoyu denetimi
güçlendirilmektedir.
Bu kapsamda, merkezî
idarenin görev ve fonksiyonları belirlenmekte, mahallî müşterek nitelikli görev
ve hizmetler mahallî idarelere bırakılmaktadır.
Bu kapsamda;
.
Merkezî birimlerin strateji geliştirme, genel koordinasyon ve yönlendirme
kapasitesi artırılırken, mahallî idarelerin inisiyatif kullanma ve operasyonel
esnekliği vurgulanmaktadır.
.
Değişen koşulların gerektirdiği farklılaşma ihtiyacını giderecek esneklikler
verilirken, bütünlük içinde uyumlu çalışmanın gerektirdiği minimum genel
standart birliği de korunmaktadır.
.
Etkililik ve ekonomiklik ilkelerinden vazgeçmeden, mahalli ihtiyaçların yerel
düzeyde karşılanması ilkesinden hareket edilmektedir.
Kamu Yönetimi Temel
Kanunu ile birlikte;
.
Büyükşehir Belediyesi,
.
Belediye ve
.
İl Özel İdaresi,
Kanunlarının yenilenmesi
kapsamlı bir yeniden yapılanmanın temelini oluşturmaktadır.
Bütün bu süreçte kamu
yönetiminde bütünlük ilkesinin korunmasına, merkezi yapılar ile mahallî
idareler arasında tamamlayıcı bir anlayış ile işbirliği ve koordinasyona azami
önem verilmektedir.
Ayrıca, idarî usul,
saydamlık ve vatandaşın bilgi edinme hakkı, e-dönüşüm Türkiye projesi ve
e-devlet, bürokrasinin azaltılması ve basitleştirilmesi, vatandaş
memnuniyetinin ölçülmesi, performans sistemine ve ödüllendirmeye geçiş, kamuda
etik kurallarının gözden geçirilmesi gibi birçok alanda yapılacak
düzenlemelerle bu Kanunda öngörülen çağdaş yönetim anlayışı hayata
geçirilecektir.
21. yüzyılın başlarında
yeniden şekillenmekte olan bir dünyada saygın bir yer edinmemiz ve halkımızın
refahını en üst noktaya taşımamız kamuda yeniden yapılanma sürecinin başarısı ile
yakından ilgilidir. "Yön duygusundan," stratejik bakış açısı ile uzun
vadeli hedefler geliştirmekten ve bunları somut programlara dönüştürerek
uygulamaya yansıtmaktan yoksun toplumlar, 21. yüzyılın yeni güç dengeleri ve
paylaşım süreçlerinde arzu edilmeyen sonuçlara maruz kalırken; bütün bunları
başaranlar, topluma ve toplumun dinamizmine dayananlar ve güvenenler hiç
kuşkusuz yeni koşullar altında uzun zamandır biriken sorunlarını en hızlı
şekilde çözme yoluna gireceklerdir.
21. yüzyılda, halkı
özgür, saygın ve müreffeh bir ülkeye layık, etkili ve katılımcı bir kamu
yönetimi için Kamu Yönetimi Temel Kanununda öngörülen yeni anlayışın ve
yapılanmanın çeşitli unsurlarıyla en kısa sürede hayata geçirilmesi şarttır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1. - Maddede Kanunun amacı
belirtilmektedir. Bu amaç belirlenirken, mevzuatımızda ilk kez kullanılan bir
çok kavrama da yer verilmektedir. Bu kavramlar, Kanunun birinci kısmının
birinci bölümündeki maddelerde sıklıkla kullanılmıştır.
Modern kamu yönetimi anlayışını yansıtan
yeni kavramlar, bir yandan Türk kamu yönetimindeki çağdaş anlayışa uygun
değişimi yansıtırken, aynı zamanda yeni kamu yönetimi anlayışının bazı temel
özelliklerini de belirtmektedir. Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte
uygulamada bir çok alanda müracaat edilecek olan aşağıdaki kavramların bu
Kanundaki anlamlarının açıklığa kavuşturulmasında yarar bulunmaktadır.
Maddede kamu yönetiminin oluşmasında esas
alınacak ilke ve kavramlar ile kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde dikkate
alınacak ilke ve kavramlar ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Bu çerçevede kamu
yönetiminin oluşmasında esas alınacak kavramlardan;
"Katılım" kavramı, kamu
hizmetleri ile ilgili kararların hazırlanması, olgunlaştırılması, alınması ve
bu kararların uygulanması aşamalarından birine, birkaçına veya bütününe, o
karardan doğrudan ya da dolaylı olarak etkileneceklerin katkıda bulunmalarını;
"Saydamlık" kavramı, kamu
yönetiminde görev, yetki ve sorumluluklar ile karar ve hizmet süreçlerinin
önceden bilinebilir ve açık olmasını; üretilen karar, belge ve bilgilere
ulaşılmasına fırsat verilmesini; faaliyet ve denetim raporlarının
yayınlanmasını;
"Hesap verebilirlik" kavramı,
yetki ve kaynakların hukuka, verimlilik ve etkililik ilkelerine uygun
kullanılmasına; belirlenmiş amaç ve hedeflere ulaşılmasına ilişkin sorumluluğu,
İfade etmektedir.
Kamu hizmetlerinin sunulmasında esas
alınacak kavramlardan;
"Adil" kavramı, kamu
hizmetlerinin onlardan yararlanan sosyal kesimlerin ihtiyaçları ve durumları
dikkate alınarak, tarafsız ve eşit olarak sunulmasını;
"Kalite" kavramı, sunulan
hizmetlerin önceden belirlenmiş ve çağdaş standartlara; hizmetten
yararlananların ihtiyaç ve beklentilerine uygun niteliklere sahip olmasını;
"Etkililik" kavramı, hedeflere
ulaşma düzeyini ve bir faaliyetin planlanan sonucu ile gerçekleşen fiili durum
arasındaki oranı;
"Verimlilik" kavramı, mallar,
hizmetler ve diğer sonuçlar (çıktılar) ile bunların üretiminde kullanılan
kaynaklar (girdiler) arasındaki ilişkiyi; aynı girdi ile en çok çıktının elde
edilmesi veya aynı çıktının en az girdi ile uygun kalite dikkate alınarak
sağlanmasını;
İfade etmektedir.
Madde 2. - Madde ile Kanunun kapsamı
belirlenmektedir. Buna göre, bu Kanun, merkezî idare ile mahallî idareleri ve
bunların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarını kapsamaktadır. Bu
anlamda, herhangi bir şekilde kamu
kaynağı veya kamu gücünü kullanan hiç bir kurum veya kuruluş bu Kanunun kapsamı
dışında bulunmamaktadır.
Madde 3. - Kanunda geçen kavramlardan
bazılarının tanımları yapılmaktadır.
Öncelikle Kanunun kapsamında yer alan
"merkezî idare" ile "mahallî idare" deyimlerinin bu Kanunda
hangi kurum ve kuruluşları ihtiva ettiğine açıklık getirilmektedir.
Başbakanlık ve bakanlıkların merkezî idare
içinde olduklarında şüphe bulunmamaktadır. Bir bakanlığın hizmet ve görev
alanına giren ana hizmetleri yürütmek üzere kurulan bağlı kuruluşlar da bu
Kanunda "merkezî idare" deyimi içinde yer almaktadır. Buna karşılık,
merkezî idare içinde yer aldığı tartışmasız olan Cumhurbaşkanlığının özel
anayasal konumu ve Anayasanın 107 nci maddesindeki Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliğinin kuruluşu, teşkilât ve çalışma esasları ile personel atama
işlemlerinin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği yönündeki kural
sebebiyle bu Tasarıda öngörülen hükümlere tâbi kılınmaması için,
Cumhurbaşkanlığına bu Kanun bakımından merkezî idare tanımı içinde yer verilmemektedir.
Mahallî idareler ise Anayasada da ifade
edildiği şekliyle il özel idareleri, belediyeler ve köylerden oluşmaktadır.
Madde 4. - Son zamanlarda devletin görev,
yetki ve sorumlulukları ile toplum ve özel sektörle olan ilişkilerinde ortaya
çıkan değişikliklere bağlı olarak onun uygulama aracı olan kamu yönetiminin de
görev, yetki ve hizmet politikalarında değişiklik yapılması kaçınılmaz hale
gelmiştir. Bu bağlamda, kamu yönetiminin hizmet sunduğu çevresine karşı daha
duyarlı olması, sivil toplumun gücünden daha çok yararlanması, bireylerin hak
ve özgürlüklerini kullanmasının önündeki engelleri kaldırması ve sivil toplumla
etkileşim içinde olması temel misyon olarak ortaya çıkmıştır. Maddede kamu
yönetiminin temel amaç ve görevi buna uygun bir şekilde düzenlenmektedir.
Kuşkusuz, madde Anayasanın 5 inci maddesinde öngörülen Devletin temel amaç ve
görevleri ile birlikte değerlendirilmelidir. Anayasanın 5 inci maddesinde
"kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel
hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmak" şeklinde hükme bağlanan Devletin temel amaç ve görevleri, bu
madde ile kamu yönetiminin temel amaç ve görevleri arasına alınarak
işlevselliği artırılmaktadır.
Madde 5. - Bu madde ile, kamu yönetimine
dahil tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamak üzere bu kurum ve kuruluşların,
kuruluşlarında ve yerine getirecekleri her türlü hizmet ve görevler ile
kullanacakları her türlü yetkide uyacakları temel ilkeler belirlenmektedir.
Maddede getirilen ilkeler ile Kanunun amaç ve kapsamına uygun olarak tümüyle
çağdaş kamu yönetimi anlayışı yansıtılmakta, kamu yönetimine yeni bir vizyon
kazandırılmaya çalışılmaktadır.
Kamu kurum ve kuruluşları, kamu
hizmetlerini yerine getirirken, durağan bir yapıda kalmayacak, aksine kamu
yönetimi anlayışında zamanla meydana gelen değişimlere uyum sağlamak için
kendilerini sürekli yenileyecektir. Bu kapsamda, ülkemizde ve dünyada meydana
gelen değişimler izlenecek, bunlara uygun bir şekilde kamu yönetimi anlayışı ve
kurumsal yapı değiştirilecektir. Mesela, zaman içerisinde artık kamusal nitelik
taşımayan fonksiyonlar terkedilecek, kamu eliyle görülmesi gereken yeni
fonksiyonların ortaya çıkması halinde buna uygun bir kurumsal yapı
oluşturulacaktır.
Kamu yönetimine halkın aktif bir şekilde
katılımını sağlamak üzere gerekli mekanizmalar oluşturulacak, katılımı önleyen
her türlü engel kaldırılacaktır.
Son yıllarda kamuoyunun gündemine çok sık
gelen yolsuzluk iddiaları karşısında, halkın kamu yönetimine olan güveninde
ciddi bir aşınma meydana gelmiştir. Bunun önüne geçebilmek ve kamuda kirlenmeyi
önleyebilmek için bütün kamu kurum ve kuruluşlarının her türlü eylem ve
işlemlerinde saydamlığın sağlanması ve bu kurum ve kuruluşlar ile kamu gücünü
kullananların hesap verebilir hale gelmesi için her türlü tedbirin alınması
gerekmektedir. Bu kapsamda kamu yönetimine dahil idarelerin görev ve yetkileri
önceden belirlenecek, kaynağını Anayasa ve kanunlardan almayan herhangi bir
yetki kullanılamayacaktır. Önceden belirlenip ilan edilmeden kamu hizmetlerinin
yerine getirilmesindeki süreçlerde bir değişikliğe gidilmeyecektir.
Kamu hizmetleri, öngörülen amaç ve
sonuçlar ile hizmetin gereklerine uygun olarak yerine getirilmek zorundadır.
Hizmetlerin ihtiyaçlara uygun olması, zamanında karşılanması ve yerel katılıma
açık olması, kamu yönetiminde önemli avantajlar ortaya çıkarmaktadır. Yerinden
yönetim ilkesi hizmetlerin yerindeliğini en iyi değerlendiren yöntemlerinden
biridir. Hizmetlerin yerindeliğinin değerlendirilmesinde merkezî organların
subjektif yargılarda bulunması mümkündür. Bu nedenle, hizmetin ihtiyaçlara ne
kadar uygun olduğu ancak o hizmete muhatap olan bireylerin değerlendirmesi ile
ortaya çıkabilir.
Kamu yönetiminin kuruluş ve işleyişinde
esas alınacak temel ilkelerden biri de beyana güvendir. Kamu kurum ve
kuruluşları kişilerin beyanını doğru kabul edecek; iş ve işlemlerini buna göre
yapacaktır. Ancak yalan beyanda bulunmayı caydırıcı gerekli önlemler de
alınacaktır.
Kamu hizmetlerinin görülmesinde amaç, kamu
kurum ve kuruluşlarının kurumsal çıkarları olmayıp, bu hizmetlerden
yararlanacak kişilerin ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu nedenle, kamu kurum
ve kuruluşları yerine getirecekleri her türlü hizmet ve görevde hizmetten
yararlananların ihtiyaçlarına odaklanacak, bu ihtiyaçların karşılanması için
yetkilerini kullanacaktır. Bunun için de bir hizmetin görülmesi sürecinde
girdilerden çok çıktılar esas alınacak, hizmetin sonucunda halkın
ihtiyaçlarının karşılanması sağlanacaktır.
Yeni düzenlemeler yapılması veya yeni bir
birim oluşturulması ihtiyacı ile karşılaşıldığında, bunların kamu yönetiminde
ve halkın hayatında meydana getireceği etkiler araştırılacaktır. İdarenin
düzenleme faaliyetinden doğacak bu etkilerin sistematik olarak incelenmesini ve
bu inceleme sonucunda ortaya çıkacak verilerin karar alıcılara iletilmesini
ihtiva eden düzenleyici etki analizi, düzenlemenin içeriğine ve türüne göre
fayda-maliyet analizi, maliyet-etki analizi, maliyet değerlendirmesi ve fayda
değerlendirmesi gibi yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Fayda-maliyet
analizinde, bu düzenleme ve yeni birimlerin sağlayacağı toplam fayda ile
bunların toplam maliyeti karşılaştırılacak ve sonuçlarına göre karar
verilecektir. Zira, kaynaklar sınırlıdır ve bu sınırlı kaynakların toplumun
yaşam seviyesini iyileştirmek veya kamu yararını en üst düzeye çıkarmak için en
uygun şekilde kullanılması gerekmektedir. Maliyet-etki analizi ise maliyeti
daha düşük düzenlemelerde farklı seçeneklerin belirlenmesinde kullanılmaktadır.
Maliyet değerlendirmesinde faydalar gözardı edilir ve maliyete odaklanılır. Bu
yöntem geniş bir rehberlik sağlamasa da düzenleme çabalarına bazı indeksler
sağlar. Fayda değerlendirmesine ise, fayda-maliyet analizinin yetersiz kaldığı
durumlarda düzenlemenin faydalarının değerlendirilmesi amacıyla başvurulur.
Özellikle sosyal devlet ilkesinin gerektirdiği düzenlemelerde düzenlemenin
sağlayacağı sosyal faydaya odaklanılması amacıyla fayda değerlendirmesi yöntemi
tercih edilebilecektir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, düzenleyici
etki analizi, yeni düzenlemeler yapılmasıyla ortaya çıkacak sosyal faydanın da
dikkate alınmasını gerektirdiğinden, bunun Anayasada öngörülen sosyal devlet
ilkesine aykırılığı da ileri sürülemez.
Kamu kurum ve kuruluşları herhangi bir
hizmeti yerine getirirken hem bu hizmetin sunulmasında hem de bu hizmetten
yararlanacaklar bakımından bir ayırım yapmayacaktır. Herkes, dil, ırk, din,
felsefi inanç, mezhep, siyasi düşünce, sosyal menşe, renk, cinsiyet gibi
sebeplerle ayırım yapılmaksızın kamu hizmetlerinden yararlandırılacaktır. Kamu
yönetiminin kuruluş ve işleyişinde esas alınacak temel ilkelerden biri olarak
maddenin (d) bendinde yer verilen bu hüküm de, esasen Anayasanın 10 uncu
maddesi ile insan haklarına ve temel özgürlüklerine ilişkin uluslararası
anlaşmaların öngördüğü bir ilkenin vurgulanmasını amaçlamaktadır. Anayasanın 10
uncu maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, kanun önünde eşitlik ilkesi
demokrasinin vazgeçilmez şartlarından birini oluşturmaktadır. Buna göre,
herhangi bir niteliğe veya ölçüye dayanılarak insanlar arasında ayırım
yapılamaz ve kanunların uygulanması açısından hiçbir fark gözetilemez.
Anayasanın 10 uncu maddesinin son fıkrasında da Devlet organları ve idare
makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak
hareket etmek zorunda oldukları hükme bağlanmakta ve madde gerekçesinde,
Devletin organları ile idare makamlarının, bütün işlemlerinde insanlar arasında
ayırım yapmadan Devlet faaliyetlerini yürütmek zorunda oldukları
belirtilmektedir.
Kamu hizmetleri, hizmetten yararlananlara
en uygun ve en yakın birimlerden sunularak yerel ihtiyaçlara duyarlılık
artırılacak ve kişilerin bir kamu hizmetini alabilmesi için ek maliyetlere
katlanması önlenecektir. Hizmetlerin en yakın birimin üstündeki başka birimler
tarafından yürütülmesinde hizmetin ekonomikliği ve etkinliği gibi faktörler
dikkate alınacaktır.
Kamu kurum ve kuruluşları, toplumsal
hayatı yakından ilgilendiren temel kararların alınmasında ilgili kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerinden
yararlanacak ve bu suretle hem katılımın sağlanması hem de toplumsal ihtiyaç ve
taleplere en uygun kararların alınması mümkün olacaktır.
Kamu kurum ve kuruluşları halkın bilgi
edinme hakkını kullanmasını sağlayacak, maksadını aşacak şekilde ve gereksiz
olarak sır kavramına sığınılması yoluyla kamuya açıklanmasında sakınca olmayan
bilgilerin öğrenilmesini engellemeyecektir. Kişiler, özellikle kendileri ile
ilgili görüş, karar ve işlemler hakkında bilgi edinebilecekler; kurum ve
kuruluşlar da bunun sağlanması için gerekli önlemleri alacaktır.
Halkın yaşamını kolaylaştırmak amacıyla
kamu hizmetlerinin sunulmasında ve kişilerin bu hizmetlere erişmesinde bilgi
teknolojilerinden azami ölçüde yararlanılacak, "e-dönüşüm"
çerçevesinde hizmetlerin sunumunda ve hizmetlere ulaşmada bilgi teknolojisinin
sağladığı araçlar kullanılacaktır. Bu çerçevede kamu kurum ve kuruluşları
gerekli altyapıyı oluşturacaklardır. Bu altyapı sadece kurumun ihtiyaçlarını
karşılamak üzere değil, esas itibariyle kurumun hizmet sunduğu kesimlerin
ihtiyaç ve taleplerine dayalı olarak geliştirilecektir.
Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde
en az maliyetle en çok hizmet üretilebilmesi için kurum ve kuruluşlar en üst
düzeyde işbirliği içinde olacaklar ve özellikle insangücü ve maddi kaynaklar
verimli bir şekilde kullanılacaktır.
Kamu hizmetlerinin kişiler bakımından
öngörülebilir kılınması için, sunulacak hizmetlerin standartları ve süreçleri
kurum ve kuruluşlar bakımından önceden belirlenecek ve ilgililer tarafından
bilinmesini sağlayıcı tedbirler alınacaktır. Yöneticiler, hizmetlerin hizmetten
yararlananların ihtiyacına uygunluğunu sağlamaktan da sorumludur. Özellikle son
dönemlerde tüm kamu ve özel kesimde dikkate alınan yönetimde kalite anlayışı
böyle bir sorumluluğu gerekli kılmaktadır. Bu sorumluluk halkın insanca yaşama
hakkını gözeten ve hayatını kolaylaştıran bir sonuç doğuracaktır. Hizmetlerin
bu standartlara uygun olarak sunulup sunulmadığı yöneticiler tarafından sürekli
kontrol edilecek, standartlara aykırı iş ve işlemlerden yöneticiler de sorumlu
tutulacaktır. Doğal olarak yöneticiler, bu sorumluluklarını yerine getirmek
için kendi kurumlarının yönetimi ve sunulan hizmetlerle ilgili olarak halkın
memnuniyetini ölçmek durumundadır. Böylece kamu hizmetlerinde nicelik yerine
nitelik öne çıkarılacaktır.
Son dönemlerde çok yakınılan konulardan
biri de kamu kurum ve kuruluşlarının adlarına kurulan vakıf ve dernek gibi
kurumlar ve bunlara kamu kaynaklarından sağlanan imkanlardır. Bir tür dolaylı
vergi etkisi doğuracak şekilde faaliyet gösteren bu gibi kuruluşlar, kamu
kaynaklarından sağlanan imkanlarla haksız rekabete yol açacak şekilde rekabeti
de bozmaktadır. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşları, kuruluş amaçları ile
bağdaşmayacak bazı işletmeler de kurmakta ve asıl amaçlarını aşacak boyutta
faaliyetler de gerçekleştirmektedirler. Hükümle, kamu kurum ve kuruluşlarının,
kanunların yetki ve görev vermediği alanlarda personel, bina, araç, gereç ve
kaynak tahsis ederek herhangi bir işletme kurmalarının, mal ve hizmet üretimi
yapmalarının önüne geçilmektedir.
Maddede geçen kavramlardan;
"Öngörülebilirlik" kavramı, kamu
yönetiminin karar, eylem ve işlemlerinin etkilerinin kişiler tarafından önceden
bilinebilirliğini;
"Düzenleyici etki analizi"
kavramı, herhangi bir kamu hizmetinin veya programın başlatılması, yönetim
biriminin kurulması veya düzenlemenin yapılmasına ilişkin kararların alınması
ya da uygulanmasından önce bunların toplum açısından getirisinin ve muhtemel
sonuçlarının hesaplanmasını, fayda ve maliyetinin değerlendirilmesini;
"Yerindelik" kavramı,
hizmetlerin ihtiyaca uygunluğunu;
"Beyana güven" kavramı, kamu
kurum ve kuruluşlarının iş ve işlemlerini kişilerin beyanını esas alarak
yapmasını,
İfade etmektedir.
Madde 6. - Bu maddede, merkezî idare ile
mahallî idareler arasındaki yetki ve sorumlulukların paylaşımı
düzenlenmektedir. Özellikle 1980'li yıllarda dünyada meydana gelen gelişmeler
devletin rolünde de önemli değişiklikler meydana getirmiştir. Devlet, doğrudan
hizmet üretmekten ziyade hizmetin üretilmesini kolaylaştırıcı önlemleri alan ve
düzenlemeleri yapan konuma çekilmiş; devlet eliyle yürütülen bazı hizmetler ise
mahallî idareler, sivil toplum örgütleri ve özel sektör tarafından yerine
getirilmeye başlanmıştır. Merkezî idare ise ulusal ölçekli olanlar hariç
doğrudan kamu hizmetini yerine getirmek yerine genel ilke, politika, amaç ve
hedefleri belirleme, koordinasyonu sağlama ve denetleme görevini
üstlenmektedir. Küreselleşme süreci ile birlikte merkezî idare kurumlarının
uluslararası ilişkiler sistemindeki artan rolünü güçlendirebilmek için günlük
uygulamaların ve işlemlerin dışına çıkarılması gerekmektedir. Böylece, merkezî
idare daha etkili hale gelecek; daha güçlü bir şekilde plan ve daha yeterli
denetim yapabilecektir.
Diğer taraftan, merkezî idare, idarenin
bütünlüğü ilkesini gerçekleştirmek amacıyla, yerinden yönetim kuruluşlarının
işlem ve eylemleri üzerinde sahip olduğu vesayet yetkisini kullanabilecektir.
Anayasanın 127 nci maddesinin beşinci fıkrasında "mahallî hizmetlerin
idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde
birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği
gibi karşılanması amacıyla" mahallî idareler için öngörülen idarî vesayet
yetkisinin, merkezî idareye daha bağımlı olan hizmet yönünden yerinden yönetim
kuruluşları üzerinde de geçerli olduğu konusunda tartışma bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, madde ile merkezî idarenin
kamu hizmetlerinin görülmesi konusundaki genel yetki ve sorumlulukları
belirlenmektedir. Buna göre 3 üncü maddede tanımlanan merkezî idare kapsamına
giren kurum ve kuruluşlar;
a) Kamu hizmetlerinin ulusal düzeyde genel
ilke ve politikalarını, amaç ve hedeflerini ve standartlarını belirleyecek,
b) Kamu hizmetlerinin hukuka, belirlenmiş
politika ve standartlara, performans hedeflerine uygun olup olmadığını
izleyecek, değerlendirecek ve denetleyecek,
c) Kamu hizmetlerinin, bu Kanunda
belirlenen temel ilkelere uyumlu olarak etkin ve verimli bir şekilde yerine
getirilmesini sağlamak için merkezî idareye dahil kurum ve kuruluşlar ile
mahallî idareler arasında koordinasyonu sağlayacak,
d) Kamu kurum ve kuruluşları ile özel
sektör, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri
arasında iletişim ve işbirliğini sağlamaya yönelik mekanizmaları oluşturacak ve
bunların hizmet ve işlev kapasitelerini geliştirecek,
e) Kamu hizmetlerini merkez ve
gerektiğinde taşra ve yurtdışı teşkilâtı kurarak doğrudan yerine getirecek,
f) mahallî idareler ve hizmet yönünden
yerinden yönetim kuruluşları üzerinde kanunlarla öngörülen idarî vesayet
yetkisini kullanacaktır.
Madde 7. - Madde, 8 inci madde ile
birlikte bu Kanunun en hayati hükümlerini oluşturmaktadır. Çünkü ilk defa
merkezî idare ile mahallî idareler arasındaki görev, yetki ve sorumluluk
dağılımı yeni kamu yönetimi anlayışına uygun olarak farklı bir yaklaşımla ele
alınmıştır. Bu görev dağılımı yapılırken kamu yönetiminin bütünlüğü ilkesi
dikkate alınmış, merkezî idare ile mahallî idareler birbirlerini ikame edecek
kurumlar olarak değil, devletin yürütmeye ilişkin ve birbirini tamamlayan
unsurları olarak değerlendirilmiştir.
Merkezî idare 6 ncı maddede sayılan yetki
ve sorumlulukları çerçevesinde, bazı görev ve hizmetleri doğrudan kendisi
yerine getirecektir. Bu hizmetler niteliği gereği doğrudan merkezî idare
tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler olup, mahallî idarelere
devredilemeyecek niteliktedir. Diğer taraftan, ülkemizin de onaylamış olduğu
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının bir gereği olarak, bunlar tadadi bir
şekilde sayılıp, bunlar dışında kalanların mahallî idareler tarafından yerine
getirilmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda maddede doğrudan merkezî idarenin
yerine getirmesi gereken görev ve hizmetler sayılmıştır.
Madde 8. - Madde ile mahallî idarelerin
görev, yetki ve sorumlulukları düzenlenmektedir. Ancak, bu düzenleme yapılırken
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartından da hareketle 7 nci maddede merkezî
idare tarafından görülecek görev ve hizmetler dışında kalan mahallî müşterek
nitelikteki tüm kamu hizmetlerinin mahallî idareler tarafından yerine
getirilmesi esası benimsenmiştir. Buna göre, mahallî müşterek ihtiyaçlara
ilişkin her türlü görev ve hizmetler mahallî idareler tarafından yerine
getirilecektir. Ancak, mahallî idareler, görev, yetki ve sorumluluk alanına
giren hizmetleri Anayasada ifadesini bulan idarenin bütünlüğü ilkesine,
kanunlara; ayrıca, kalkınma planının ilke ve hedeflerine, kendi stratejilerine,
amaç ve hedeflerine, performans ölçütlerine ve standartlara uygun olarak
göreceklerdir.
Bununla birlikte, mahallî idarelerin
kanunlarla verilen temel görev ve hizmetleri yerine getirmesinde ciddi
aksamaların meydana gelmesi ve yapılan inceleme ve araştırma sonucunda bu
durumun halkın sağlık, huzur ve esenliğini önemli ölçüde olumsuz etkilediğinin
somut olarak belirlenmesi halinde, ilgili merkezî idare kuruluşunun talebi
üzerine İçişleri Bakanlığının bu aksaklıkların giderilmesi için aksamanın
boyutu ile ölçülü ve geçici nitelikte olmak şartıyla kanunlarda öngörülen
tedbirleri alması öngörülmektedir. Bakanlık, makul bir süre içinde söz konusu
aksaklığın telafisi için ilgili idareyi uyarır ve aksaklığın giderilmesi için
fırsat tanır. Bu tedbirlerin alınmasında, bütçe imkanları elverdiği halde
ödenek ve personel tahsis edilmemesi, gerekli yatırımların yapılmaması gibi
objektif kriterler esas alınır ve tedbirler aksayan kamu hizmeti ile sınırlı
tutulur.
Madde 9. - Maddede merkezî idare ile
mahallî idareler arasındaki ilişkiler düzenlenmektedir.
7 nci maddenin gerekçesinde de ifade
edildiği gibi, kamu yönetimi bir bütün olup, kamu hizmetlerini gören kurum ve
kuruluşların birbirlerinin alternatifi veya biri diğerinin yerine ikame edilen
kuruluşlar olarak düşünülmesi söz konusu olamaz. Merkezî idarenin yanında
mahallî idareler de kamu hizmetlerinin görülmesi konusunda bu kapsamdadırlar.
Mahallî idareler, merkezî idarenin alternatifi veya onun yerine ikame edilecek
kurumlar olarak düşünülemez. Ancak, bu hizmetlerin yerine getirilmesinde
ölçekten ve görülecek hizmetin niteliğinden kaynaklanan bir görev bölüşümü ve
dağılımı söz konusudur. Bu bölüşüm yapılırken merkezî idare ile mahallî
idareler arasındaki ilişkilerin sınırları ve esasları da belirlenmelidir. Madde
ile bu ilişkilerin sınırları belirlenmektedir.
Merkezî idare tarafından yerine
getirilmesi gereken hizmetlerden illerde yapılması gerekenler özel kanunlarda
öngörülen istisnalar dışında valilikler ve kaymakamlıklar eliyle
gerçekleştirilecektir. Bu durum, daha çok taşra teşkilâtı kurabilen bakanlıklar
bakımından söz konusu olmakla birlikte, taşra teşkilâtı kuramayan bakanlıklar
tarafından da zamanla illerde hizmet görülmesi gerektiğinde prensip olarak bu
hizmetler valilikler ve kaymakamlıklar eliyle gördürülecektir.
Mahallî idarelerin görev, yetki ve
sorumluluk alanına giren konularda merkezî idare birimleri yerel düzeyde
teşkilât kuramayacaklar, bu konularda doğrudan ihale ve harcama
yapamayacaklardır. Böylece, merkezî idarenin mahallî idare alanına giren görev
ve hizmetlerin yerine getirilmesine müdahalesi önlenmiş olacaktır.
Madde ile ayrıca, merkezî idarenin görev
alanına giren bazı yatırımların ilgili bakanlığın uygun görmesi ve ilgili
mahallî idarenin de kabul etmesi halinde mahallî idareler tarafından
gerçekleştirilebilmesi öngörülmektedir. Ancak, bu durumda yatırımlara ilişkin
gerekli ödenekler ilgili mahallî idare bütçesine aktarılacak ve mahallî
idareler bu ödenekleri aktarılış amaçları dışında kullanamayacaklardır.
Merkezî idare kuruluşları, özel öncelik
verdikleri bir alandaki herhangi bir projenin hayata geçirilmesi için ilgili
mahallî idarenin de kabul etmesi halinde işbirliği içinde söz konusu projeyi
gerçekleştirebileceklerdir. Ancak, bu durumda merkezî idarenin bu projeye
ilişkin gerekli kaynakları da ilgili mahallî idareye aktarması gerekmektedir.
Merkezî idare birimlerinin kendi görev ve
yetki alanında bulunan bazı hizmetleri mahallî idarelere yaptırması mümkün
olduğu gibi, benzer şekilde mahallî idarelere ait bazı yatırım ve hizmetlerin
merkezî idare birimlerine yaptırılması da mümkündür. İlgili mahallî idare
birimi, yetkili organının kararıyla ve bedelini ödemek şartıyla bazı
yatırımlarını diğer mahallî idare birimlerine veya merkezî idare birimlerine
yaptırabilir. Aynı şekilde, mahallî idareler diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla
işbirliği içinde ortak yatırımlar da gerçekleştirebilirler.
Merkezî idare ile mahallî idareler
arasındaki ilişkiler düzenlenirken, merkezî idarenin mevzuattan kaynaklanan
ikincil düzenlemeler yapma yetkisini kullanması sırasında mahallî idarelerin
yetkilerini kısıtlayıcı, kullanılmasını önleyici veya merkezî idareye görev ve
yetki aktarmayı sağlayacak hükümler konulmasına yönelik yasaklama da
getirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede merkezî idare birimleri, mahallî
idarelerin görev, yetki ve sorumluluk alanlarına giren konularda çıkaracakları
tüzük, yönetmelik ve benzeri düzenlemelerde, mahallî idarelerin yetkilerini
kısıtlayıcı, yerel hizmetleri zayıflatıcı ve yerinden yönetim ilkesine aykırı
hükümler koyamayacaktır.
Madde 10. - Mahallî idarelere yetki
devredilmesinin ve bu çerçevede mahallî müşterek hizmetlerin tamamının mahallî
idarelerce yerine getirilmesinin ön şartlarından biri de mahallî idarelere
yeterli miktarda kaynak sağlanmasıdır. Bu amaçla, maddede, mahallî idarelere
yetki, görev ve sorumluluklarıyla orantılı gelir kaynakları sağlanması
öngörülmektedir. Buna paralel olarak, mahallî idarelere sağlanacak malî
kaynakların dağılımının objektif kriterlere göre gerçekleştirilmesini
sağlayacak mekanizmalar kurulacaktır.
Madde 11. - Yeni kamu yönetimi anlayışı
doğrultusunda, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına da uygun olarak, kamu
hizmetlerinin en yakın yerde, en uygun yöntemle ve yönetim birimi tarafından
yürütülmesi öngörülmektedir. Kamu hizmetlerinin daha etkili, verimli ve süratli
şekilde görülmesi için, merkezî idare veya mahallî idarelere ait hizmetlerden
kanunlarda öngörülenlerin gerektiğinde üniversitelere, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarına, hizmet birliklerine, özel sektöre ve
alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerine gördürülebilmesine imkan
tanınmaktadır. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, çevre, kültür, sanat, sosyal
hizmetler gibi alanlar başta olmak üzere, uygun hizmet alanlarında, sivil
toplumun katkısını ve katılımını sağlamak amacıyla, hizmetin gereklerine bağlı
olarak, maddede belirtilen kurum ve kuruluşlara hizmetlerin gördürülmesi
konusunda ek bir kapasite oluşturulması amaçlanmaktadır. Hizmetin bu
kuruluşlara gördürülmesi, idarenin görev ve sorumluluğunun bu kurum ve
kuruluşlara devri anlamına gelmemektedir. İdare, hizmet standart ve usullerini
belirler ve hizmetin yürütülmesini denetler. Bu düzenleme ile hizmetin yönetimi
ve denetimi ilgili kamu idaresinin sorumluluğundan çıkarılmamakta ve kamu
hizmetinin kapsamı daraltılmamakta; hizmetin belirtilen kurum ve kuruluşlara
gördürülmesi suretiyle, kamu hizmetlerinin yürütülüş biçimi çeşitlendirilerek
zenginleştirilmektedir.
Madde 12. - Madde ile, bakanlıklar ile
bağlı ve ilgili kuruluşların teşkilâtlanmasının ilke ve esasları
belirlenmektedir.
Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşlar
teşkilâtlanırken ve görev ve yetkileri belirlenirken idarenin bütünlüğü ilkesi
esas alınacak ve bu bütünlüğü bozacak şekilde teşkilâtlanma ile görev ve yetki
belirlemesi yapılmayacaktır.
Teşkilâtlanmada kamu hizmetlerinin etkili
ve verimli bir şekilde yerine getirilmesine uygun bir yapı kurulacaktır. Bu
amacı sağlamaya yönelik bir yapı oluşturabilmek için kurum ve kuruluşların
görev, yetki ve sorumlulukları mutlaka tanımlanacaktır. Özellikle benzer hizmet
ve görevler birden fazla kuruluşa verilmeyecektir. Böylece, kişiler bir iş için
birden fazla kurum veya kuruluşa gitmeden yetkili olan tek kuruluştan iş ve
işlemlerini tamamlayabilecek ve kurumlar arasındaki yetki çatışmaları da
önlenecektir.
Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşlar
belirlemiş oldukları stratejik planlarına, yıllık amaç ve hedeflerine
ulaşabilmek için teşkilât yapılarını ve sundukları hizmetlerin kalite
standartlarını sürekli geliştirecekler, kamu hizmetlerinin yararlananlara daha
kısa sürede ulaşması için süreçleri hızlandırıcı tedbirleri alacaklardır.
Bu maddede geçen kavramlardan;
"Sürekli geliştirme" kavramı,
kamu kurum ve kuruluşlarında yapı, kaynak, süreç ve sonuçların, bir bütün
olarak yönetimin sürekli ve sistematik olarak izlenmesini ve iyileştirilmesini;
"Strateji" kavramı, belirli
amaçları gerçekleştirmek için gerekli kararlar ve faaliyetler bütününü;
"Stratejik plan" kavramı, kamu
kurum ve kuruluşlarının uzun ve orta vadeli amaçları, temel ilke ve
politikaları, hedef ve öncelikleri, ölçülebilir performans göstergeleri ile
bunlara ulaşmak için izlenecek yol ve yöntemler ile kaynak dağılımlarını içeren
dokümanları;
"Stratejik yönetim" kavramı,
stratejik planların hazırlanması, uygulanması ve sonuçların değerlendirilmesini
ve denetimini;
"Amaç" kavramı, kurumdan
beklenen ve kurumun nihai olarak gerçekleştirmek istediği ulaşılması beklenen
arzu edilen sonuçları;
"Hedef" kavramı, belirli bir
dönem içerisinde ulaşılması gereken ve ölçülebilir sonuçları,
İfade etmektedir.
Madde 13. - Maddede Bakanlar Kurulunun
oluşumu, Başbakanın statüsü ve Başbakan Yardımcılarının görevlendirilmesi ile
Devlet Bakanlarının atanması ile ilgili hususlar düzenlenmektedir.
Anayasa gereği Bakanlar Kurulu Başbakan ve
bakanlardan oluşmaktadır. Bakanlar Anayasada belirlenen esas ve usullere göre
Başbakan tarafından seçilecek ve Cumhurbaşkanı tarafından atanacaktır. Yine
Anayasadaki esas ve usullere göre belirlenen Başbakan hem Bakanlar Kurulunun
başkanı, hem de Başbakanlık teşkilâtının en üst amiridir.
Madde ile getirilen yeniliklerden biri de
Başbakana yardımcı olmak ve Başbakan tarafından verilecek görevleri yerine
getirmek amacıyla görev yapmakta olan devlet bakanlıklarının sayısının yirmiden
sekize indirilmesidir. Böylece, kamu yönetiminin küçültülmesi, daha etkin bir
yönetim kurulması ihtiyacı ile kamuoyunun bu doğrultudaki beklentilerinin
karşılanması da amaçlanmıştır.
Başbakanın iş yükünü hafifletmek amacıyla
Başbakanlığa bağlı ve ilgili kurumlar Devlet Bakanlarına da bağlanabilir ve
ilgilendirilebilir. Ayrıca, birden çok bakanlığın görev alanına giren konularda
Başbakana yardımcı olmak ve bakanlıklar arasında koordinasyonu sağlamak üzere
en çok üç bakanın Başbakan Yardımcısı olarak görevlendirilebilmesi
öngörülmektedir. Başbakan Yardımcıları Devlet Bakanları arasından
görevlendirilebileceği gibi, hizmet bakanları arasından da
görevlendirilebilecektir.
Maddede, Başbakan Yardımcıları ile Devlet
Bakanlarının danışma ve büro hizmetlerini yürütecek personele ait kadroların
Başbakanlık kadro cetvelinde gösterilmesi hükme bağlanmaktadır. Devlet
Bakanlarının bir bakanlık teşkilâtının bulunmaması sebebiyle böyle bir
düzenlemenin yapılmasında, kanunla öngörülen görevlerin yerine getirilmesi
bakımından fayda görülmektedir.
Madde 14. - Bakanlar sadece siyasi
sorumluluk taşıyan kişiler değil, aynı zamanda bir bakanlığın da en üst
düzeydeki yöneticisi ve sorumlusudur. Bu bakımdan maddede buna vurgu yapılmış
ve bakanların bakanlıkların en üst amiri olduğu ve bakanlığın icraatından ve
bakanlık görevlilerinin yaptığı faaliyet ve işlemlerinden sorumlu oldukları
belirtilmiştir. Bu yetki ve sorumluluk doğal olarak bakanlığın bağlı ve ilgili
kuruluşlarını da kapsamaktadır.
Madde ile ayrıca bakanların görev, yetki
ve sorumlulukları düzenlenmektedir. Yeni kamu yönetimi anlayışında merkezî
idarenin uygulamaya yönelik yetkilerinin önemli bir kısmı mahallî idarelere
devredilirken, planlama, koordinasyon ve denetleme fonksiyonları artırılmakta
ve güçlendirilmektedir. Bunun yanında, yeni yönetim anlayışının temelini
oluşturan stratejik yönetim, üst düzey yöneticilerin görev ve yetki tanımında
değişiklikleri de gerektirmektedir. Bu nedenle bakanların görev ve yetkileri
tanımlanırken bu hususlar da gözönünde bulundurulmuştur.
Maddede ayrıca, bakanların, bakanlığı ile
bağlı ve ilgili kuruluşlarını Anayasaya, kanunlara, hükümet programına ve
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak
yöneteceği ve denetleyeceği hükme bağlanmaktadır.
Bakanlığının, bağlı ve ilgili
kuruluşlarının görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler
geliştirmek, bunlara uygun yıllık amaç ve hedefler oluşturmak, performans
ölçütlerini belirlemek, bakanlık bütçesini hazırlamak ve gerekli yasal ve idarî
düzenlemeleri yapmak veya yaptırmak da bakanın görev ve yetki alanına
girmektedir. Ayrıca, belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri
çerçevesinde uygulamanın koordinasyonu, izlenmesi ve değerlendirilmesi de
bakanların görevlerindendir.
Bakanların koordinasyon görevi sadece
bakanlık içi ve bağlı kuruluşları arasında değil, bakanlığın görev alanına
giren konularda diğer bakanlıklar ile tüm kamu kurum ve kuruluşlarını, hatta
sivil toplum kuruluşlarını da kapsamaktadır.
Madde 15. - Bir bakanlıkta bakandan
sonraki en yüksek hiyerarşik amir müsteşardır. Müsteşar, bakanın en yakın
yardımcısı ve danışmanı olarak bakanlık hizmetlerini bakan adına, onun emir ve
direktifleri doğrultusunda mevzuat hükümlerine, bakanlığın amaç ve
politikalarına, stratejik planına uygun olarak düzenlemekten ve yürütmekten
sorumlu kişidir. Müsteşar, bu görevini yerine getirmek için bakanlık
kuruluşlarına gerekli emirleri vermek ve bunların uygulanmasını sağlamakla
yükümlüdür. Maddede, müsteşarın bu hizmetlerin yürütülmesinden bakana karşı
sorumlu olduğu da hükme bağlanmaktadır.
Madde 16. - Bakanlıklar, yeni kamu
yönetimi anlayışına uygun olarak ikili bir ayırım içinde değerlendirilmiştir.
Merkezî idare, kamu hizmetlerinin büyük
bir çoğunluğunu hem merkezî hem de mahallî düzeyde doğrudan kendisi yerine
getirmekte ve mahallî düzeydeki hizmetleri illerde ve ilçelerde kurulan taşra
teşkilâtı eliyle yürütmektedir.
Genel gerekçede de açıklandığı üzere,
merkezî idarenin zaman içerisinde birçok görev ve yetkiyi üstlenmek suretiyle
aşırı bir şekilde büyüdüğü ve buna bağlı olarak hantallaşıp etkililiğinin
azaldığı bilinmektedir. Yapılan bu ayrım ile bir yandan mahallî idarelerin
uygulama kapasiteleri artırılırken, diğer yandan ayrıntılardan kurtulmuş ve
günlük uygulamalardan soyutlanmış merkezî idarenin, asli işlevlerine dönerek
strateji geliştirme ve denetleme alanında yoğunlaşması amaçlanmıştır.
Maddenin uygulanmasıyla, yerinden yönetim,
katılım, hizmetin vatandaşa en yakın birim tarafından yerine getirilmesi,
kamuoyu denetimi gibi ilkelerin hayata geçirilmesi; maliyetlerin düşürülmesi,
kamu hizmetlerinde etkililik ve verimliliğin sağlanması mümkün olacaktır.
Merkezî idarenin taşra teşkilâtı eliyle
yerine getirdiği bazı hizmetlerin mahallî idarelere devredilmesiyle birlikte,
artık bazı bakanlıkların taşra teşkilâtına gerek kalmamaktadır. Bu nedenle,
bakanlıklar yeni anlayışa uygun olarak taşra teşkilâtı olan ve olmayan
bakanlıklar olarak ikiye ayrılmaktadır.
Kanunun ekinde (I) sayılı cetvelde tüm
bakanlıkların sayıldığı listeye yer verilmiş; bu bakanlıklardan taşrada
teşkilât kuramayacak olanlar ise (II) sayılı cetvelde belirlenmiştir. Böylece
(II) sayılı cetvelde yer alan bakanlıklar bu Kanunun yürürlüğe girmesinden
sonra taşra teşkilâtı kuramayacaklar ve taşrada mahallî düzeyde doğrudan hizmet
yerine getiremeyeceklerdir. (I) sayılı cetvelde yer alan bakanlıklardan ise
Adalet Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı taşra
teşkilâtı kurarak, bu teşkilâtı eliyle bazı hizmetleri yerine
getirebileceklerdir.
Madde 17. - Maddede bakanlıkların merkez
teşkilâtının kurulmasında uyulması gereken esas ve usuller belirlenmektedir.
Bakanlıkların anahizmet, danışma ve
yardımcı hizmet birimlerinin kurulması, kaldırılması, görev, yetki ve
sorumlulukları kanunla düzenlenecektir. Kanunla düzenleme zorunluluğu bir
yandan Anayasanın bir gereği iken, diğer taraftan kanun dışındaki düzenlemeler
idarî tasarruflar olduğundan, merkezî idarenin üst düzey birimlerinin bu gibi
tasarruflarla mahallî idarelere veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına verilen
yetki, görev ve sorumlulukları kendilerinde toplamasının da önüne geçilmiş
olmaktadır.
Bir bakanlığın anahizmet birimlerinden
önemli görülen bazı alanlarda bağlı kuruluş statüsünde kurumlar oluşturulmasına
imkân verildiğinden, kaynak kullanımında ve hizmetlerin yerine getirilmesinde
etkinlik ve verimliliğin sağlanabilmesi ve yetki karmaşasının önlenebilmesi
için bağlı ve ilgili kuruluşlar eliyle yürütülen hizmetler nedeniyle ayrıca
bakanlık merkez teşkilâtında birimler oluşturulması engellenmektedir.
Kamu yönetiminde, hizmetlerin daha hızlı
görülmesinde olumlu katkıları olan yatay örgütlenme yerine, hantallığa ve iş ve
işlemlerin süreçlerinin uzamasına yol açan dikey örgütlenmeler yaygınlık
kazanmıştır. Bu durum, kamu yönetiminde verimliliğin önündeki en önemli
engellerden biri olan hiyerarşik kademelerin çoğalmasına yol açmaktadır. Bu
nedenle, 28 inci maddede hem hiyerarşik kademeler azaltılmış, hem de yeni
hiyerarşiler oluşmasının engellenmesi için bu maddede tadadi bir şekilde
sayılan kademeler dışında yeni kademeler oluşturulması yasaklanmıştır. Bununla
birlikte, kurum ve kuruluşların tepe noktasında bulunan yöneticilerin aynı
zamanda kurumu temsil etmeleri nedeniyle, bunların idarî görevleri yanısıra
protokole ilişkin görevleri de bulunmakta, bazı durumlarda bu görevler
yöneticilerin zamanlarının önemli bir bölümünü işgal etmektedir. Ayrıca, bu
yöneticilerin izin, görev gibi nedenlerle görevlerinin başında bulunmadığı
durumlarda, yerlerine vekil bırakılması gerekmektedir. Vekaletin kurumdaki
herhangi bir birimin başında bulunan yöneticilere bırakılması halinde bütüncül
bakış kaçırılabilmektedir. Bu gibi nedenlerden dolayı sadece en üst amir durumundaki
kişiler bakımından yardımcılık müessesesinin devamında yarar bulunmaktadır. Bu
kapsamda, birim ve personel sayısı dikkate alınarak bakanlıklardan sadece
merkez teşkilâtı bulunanlar ile müsteşarlık şeklinde kurulan bağlı kuruluşlarda
en çok üç; diğer bakanlıklarda en çok beş müsteşar yardımcılığı; başkanlık ve
genel müdürlük şeklinde kurulan bağlı ve ilgili kuruluşlarda en çok üç başkan
yardımcılığı ve genel müdür yardımcılığı kadrosu ihdas edilebilmesine imkân
tanınmaktadır.
Madde 18. - Maddede bakanlık merkez
teşkilâtının yapısı düzenlenmektedir. Bir kuruluşun teşkilât yapısı
oluşturulurken bütüncül bir yaklaşıma uygun olarak kuruluşun varlık nedenini
gerçekleştirmek için bulunması zorunlu birimler ile bu birimlerin çalışmasını
kolaylaştıran birimler birlikte düşünülmelidir. Bu nedenle, bakanlık merkez
teşkilâtında anahizmet birimleri, danışma birimleri ve yardımcı hizmet
birimleri şeklinde bir yapılanma öngörülmüştür. Buna göre; bakanlığın sorumlu
olduğu hizmetlerin yürütülmesini sağlamak üzere anahizmet birimleri, bakana ve
anahizmet birimleri ile bağlı ve ilgili kuruluşlara teknik, planlama,
araştırma-geliştirme, hukuki ve malî konularda yardımcı olmak üzere danışma
birimleri, bakanlığın insan kaynakları ve destek hizmetlerini yerine getirmek
üzere yardımcı hizmet birimlerinin kurulması öngörülmektedir.
Bazı bakanlıklarda, temel görev ve
hizmetlerinin gereği olarak, kurum dışı işyeri, mükellef veya üçüncü kişi ve
kuruluşlara yönelik olmak üzere denetim görevinin sürdürülmesinde zorunluluk
bulunmaktadır. Ayrıca, mahallî idarelere yönelik olarak Anayasa ve kanunlarda
öngörülen müdahale, onay, izin gibi hususlarda görev yapmak üzere bir birime
ihtiyaç bulunmaktadır. Bu birimler tarafından gerçekleştirilecek denetimlerde
rehberlik boyutu önem taşımaktadır. Bu nedenlerle söz konusu ihtiyaçların
karşılanması amacıyla maddede sayılan bakanlıklarda, anahizmet birimi şeklinde
rehberlik ve denetim birimleri oluşturulabilmesi öngörülmektedir. Diğer
taraftan, yargı hizmetlerinin niteliği ve Anayasal zorunluluk nedeniyle hâkim
ve savcıların denetimi için öngörülen hükümler saklı tutulmaktadır.
Madde 19. - Maddede bakanlığın anahizmet
birimlerinin kuruluş nedeni belirlenmektedir. Buna göre, bir bakanlığın sorumlu
olduğu temel hizmet ve görevler anahizmet birimleri tarafından yerine
getirilecektir. Anahizmet birimleri dışındaki bakanlık hizmet birimleri bu
nitelikteki görevleri yerine getiremeyeceklerdir.
Madde 20. - Bakanlık merkez teşkilâtında
kurulacak hizmet birimlerinden bir bölümü de danışma birimleridir. Bu birimler,
bakanlığın sorumlu olduğu temel hizmetlerin yerine getirilmesinde bakana ve
anahizmet birimleri ile bağlı ve ilgili kuruluşlara yardımcı olmak, bu
hizmetlerle ilgili politika, standart ve hedeflerin belirlenmesi, planlanması,
koordinasyonu ve denetiminin sağlanması görevlerini yapmak üzere kurulacak
Strateji Geliştirme Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği ve Basın ve Halkla İlişkiler
Müşavirliğidir.
Bu birimler dışında, gerekli görülmesi
halinde 33 üncü maddede belirlenen esaslar çerçevesinde bakanlık müşavirliği
kadrosu da ihdas edilebilecektir.
Bakanlığa bağlı kuruluşların merkez
teşkilâtında ise ihtiyaç duyulması halinde Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği ile Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
kurulabilecektir.
Madde 21. - Bakanlık merkez teşkilâtında
anahizmetlerin ve diğer hizmet birimlerinin iş ve işlemlerinin yapılabilmesine
yardımcı olmak ve bakanlıkta çalışanların özlük hakları, eğitimleri, idarî ve
malî işleri gibi görevleri yürütmek üzere yardımcı hizmet birimleri kurulması
öngörülmüştür. Bu birimler bakanlık makamının çalışma programını düzenlemek
üzere Özel Kalem Müdürlüğü, insan kaynaklarının yönetimini yürütmek üzere İnsan
Kaynakları Daire Başkanlığı (taşra teşkilâtı kurabilen bakanlıklar bakımından
Genel Müdürlük) ve bakanlığın idarî ve malî işleri ile güvenlik işlerini
yürütmek üzere Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı şeklinde belirlenmiştir.
Bağlı kuruluşların merkez teşkilâtında ise
Özel Kalem Müdürlüğü hariç diğer iki yardımcı hizmet biriminin kurulmasına
imkân tanınmıştır.
Madde 22. - Merkezî idare tarafından
yerine getirilen hizmetlerin çoğunun mahallî idarelere devredilmesinin
öngörülmesi sebebiyle, taşra teşkilâtı mahallî idarelere devredilen
bakanlıkların taşrada teşkilâtlanarak doğrudan hizmet yerine getirmelerine
gerek kalmamaktadır. Ancak, bazı bakanlıkların görev ve hizmetleri ulusal
düzeyde örgütlenmeyi de gerektirdiğinden bunların taşra teşkilâtı kurmaları da
gerekmektedir. Ayrıca, bağlı kuruluşların da taşra teşkilâtı kurabilecekleri
dikkate alındığında, teşkilâtlanma usul ve esaslarının yeni kamu yönetimi
anlayışına uygun bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Maddede taşra
teşkilâtı kurabilecek bakanlıklar bakımından kuruluşa ilişkin esaslar
belirlenmektedir.
Taşra teşkilâtı kurabilecek bakanlıklar
bunları il valisine bağlı il müdürlüğü ve ihtiyaç duyulan ilçelerde kaymakama
bağlı ilçe müdürlüğü şeklinde kurmak zorundadırlar.
Taşra teşkilâtında tek bir model
öngörülmemiş, nüfus durumu, sosyal ve ekonomik şartlar ile görev ve hizmetin
niteliğine göre farklı tip ve statüde taşra teşkilâtı kurulması mümkün hale
getirilmiştir. Bu anlamda, mesela bazı illerde sadece il düzeyinde bir müdürlük
kurulurken, bazı illerde il müdürlüğü yanında ilçe müdürlükleri de kurulabilir.
Yine, mesela bazı illerde il müdürlüğü şeklinde bir örgütlenme yapılabilirken,
bazı illerde ise sadece bölge müdürlüğüne bağlı şube müdürlüğü düzeyinde
örgütlenme gerçekleştirilebilir.
Prensip olarak, bakanlık veya bakanlıklara
bağlı kuruluşların bir il veya ilçede ayrı ayrı taşra teşkilâtı kurmaları
yerine, kurulacak tek bir taşra teşkilâtı çatısı altında birleşmeleri esası
benimsenmiştir.
Kamu hizmetlerinin zorunlu kıldığı
hallerde, birden çok ili kapsayan alanlarda, sürekli veya geçici nitelikte
olmak üzere kanunla taşra teşkilâtı kurulabilmesi de öngörülmektedir. Ancak,
bölge düzeyinde teşkilâtlanan bakanlıkların illerde, illerde teşkilâtlanan
bakanlıkların ise bölge düzeyinde teşkilâtlanmaları engellenmektedir. Bölge
kuruluşları dışındaki taşra teşkilâtı, ihtiyaç durumuna göre Bakanlar Kurulu
kararı ile kurulacak, kaldırılacak veya değiştirilecektir.
Madde 23. - Bakanlık ve diğer kamu kurum
ve kuruluşlarının yurt dışında çok sayıda teşkilât kurdukları ve bunların
rasyonel esasa dayanmadığı konularında
çeşitli eleştiriler yapılmaktadır. 1997 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yapılan bir Meclis araştırmasında da bu eleştirileri haklı gösteren sonuçlara
ulaşılmıştır.
Bu eleştiriler dikkate alındığında,
bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yurt dışında teşkilâtlanması
konusunun yeniden düzenlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.
Yapılan düzenleme ile Dışişleri Bakanlığı
ve TİKA Başkanlığı dışındaki bakanlık, kurum ve kuruluşlar yurtdışı
hizmetlerini yerine getirmek için yurtdışı teşkilâtı kuramayacaklardır. Bu
hizmetler ilgili bakanlık ve kurum personelinin Dışişleri Bakanlığı kadrolarına
belirli süreli olarak görevlendirilmesi suretiyle yürütülecektir. Bu
hizmetlerin özel uzmanlık gerektirmesi nedeniyle, bu kadrolara sadece ilgili
kurum veya kuruluş personelinin görevlendirilmesi öngörülmektedir. Böylece,
yurtdışı hizmetlerinin bütünlük içinde ve etkin bir şekilde yönetilmesi
amaçlanmaktadır.
Madde 24. - Maddede bağlı kuruluşların
tanımı yapılmaktadır. Buna göre, bağlı kuruluşlar, bir bakanlığın hizmet ve
görev alanına giren anahizmetlerden özel önemi bulunanları yürütmek üzere
kanunla kurulan kuruluşlardır. Dolayısıyla, esasında bağlı kuruluşlar bir
bakanlığın anahizmet birimi olarak da teşkilâtlanabilecek kuruluşlardır.
Madde ile, ayrıca, Başbakanlığa bağlı
olanların dışında müsteşarlık şeklinde bağlı kuruluş kurulamaması
öngörülmektedir.
Bazı hizmetlerin yerine getirilebilmesi
bakımından bağlı kuruluşların taşrada teşkilâtlanması gerekebilir. Bu nedenle,
bu kuruluşların taşra teşkilâtı kurabilmelerine imkân tanınmaktadır. Ancak,
bağlı kuruluşların tamamının değil, taşra teşkilâtı kurmaları zorunlu olanların
bunları kurmalarına imkân sağlanmış ve bu amaçla bağlı kuruluşların taşra
teşkilâtının zorunlu ve istisnai hallere münhasır olarak ancak kanunla
kurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Kamu yönetiminde teşkilâtlanma bakımından
bu zamana kadar yaşanan deneyimler, kurumların hem dikey örgütlenme, hem de
aynı kurum için gereksiz yere birden fazla örgütlenme yoluna gidildiğini göstermektedir.
Bu anlamda, mesela bağlı kuruluşlar hem bölge düzeyinde örgütlenmişler, hem de
il düzeyinde örgütlenmişlerdir. Bunun gibi yeni gereksiz örgütlenmelerin önüne
geçebilmek için bağlı kuruluşların taşra teşkilâtı bakımından bir sınırlama
daha getirilmekte ve bölge düzeyinde teşkilâtlananların il düzeyinde, il
düzeyinde teşkilâtlananların ise bölge düzeyinde teşkilâtlanmaları
önlenmektedir.
Bağlı kuruluşların anahizmet, danışma ve
yardımcı hizmet birimleri, hizmet özelliklerine göre 18 inci madde ile bakanlık
merkez teşkilâtına ilişkin diğer hükümler gözönünde bulundurularak teşkilât
kanunlarında belirlenecektir.
Madde 25. - Türk kamu yönetiminde bağlı
kuruluş kapsamında değerlendirilemeyen bir idarî birim çeşidi de ilgili kuruluş
olarak tanımlanan kurum ve kuruluşlardır. Bunlar iktisadi devlet teşekkülleri
ve kamu iktisadi kuruluşlarından oluşan kamu iktisadi teşebbüsleri ya da özel
hukukî, malî ve idarî statüye tâbi diğer kuruluşlardır.
Bu kuruluşlar, merkezî idare ile mahallî
idarelere dahil kuruluşlara benzemedikleri için ayrı bir kategori olarak
değerlendirilmekte ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile
teşkilâtlanmalarına ilişkin esaslar kuruluş kanunlarına veya statülerine
bırakılmaktadır. Ancak, ilgili kuruluşlar için, özellikleri nedeniyle
teşkilâtlanma bakımından bağlı kuruluşlardan farklı esaslar da öngörülmüştür.
Bu kuruluşların anahizmet, danışma ve
yardımcı hizmet birimleri, bu Kanunda belirlenen hiyerarşik kademeler ile
bakanlık merkez ve bağlı kuruluşlarının teşkilâtlanmalarına ilişkin diğer
hükümler gözönünde bulundurularak hizmet özelliklerine göre belirlenecektir.
Ayrıca, müsteşarlık şeklinde ilgili kuruluş kurulamayacağı öngörülmek suretiyle
24 üncü maddede bağlı kuruluşlar için getirilen sınırlama bunlar için daha
geniş bir şekilde hükme bağlanmaktadır.
Madde 26. - Türk idarî sisteminde 1980'li
yıllardan itibaren görülmeye başlayan ve özellikle 2000'li yıllarda sayıları
giderek artan bir yapılanma şekli de düzenleyici ve denetleyici kurumlar veya
özerk idarî otoriteler olmuştur. Ancak, bu kurumların merkezî idare ile olan
ilişkileri ne bağlı kuruluşlara ne de ilgili kuruluşlara benzemektedir. Bu
nedenle, bunlar üçüncü bir kategori olarak ilişkili kuruluşlar şeklinde
adlandırılmaktadır.
Bu kurumların temel özellikleri;
çalışmalarında herhangi bir merkezî kuruluşla hiyerarşik ilişkilerinin
olmaması, idarî ve malî özerkliğe sahip olmaları, belirli alanlarda düzenleme
ve denetleme yetkilerinin bulunmasıdır.
Bu kurumlar, ancak kanunla kurulabilir ve
ilişkili olduğu bakanlık kuruluş kanununda belirtilir.
Madde 27. - Bu Kanunun getirdiği sistemde,
kamu kurum ve kuruluşlarının stratejik yönetim anlayışına geçmesi
benimsenmiştir. Böylece, günlük sorunların çözülmesi ve geçmişin denetlenmesi
yaklaşımından geleceğin planlanması ve sonuç odaklı bir yönetim yaklaşımına
geçilmiş olacaktır. Bu amaçla, kurum ve kuruluşların stratejilerini ve
politikalarını geliştirmek; amaç ve hedeflerini, performans ölçütlerini ve
hizmet kalite standartlarını belirlemek; kurumun faaliyet sonuçlarını periyodik
olarak gözden geçirmek ve değerlendirmek; gerekli tedbirleri önermek üzere
Strateji Geliştirme Kurullarının kurulması öngörülmektedir.
Kurum ve kuruluşların stratejileri ve
politikaları, kurum içi ve dışı ilgili tüm tarafları kapsayacak bir yaklaşım
içinde iyi yönetişim ilkeleri doğrultusunda oluşturulacaktır. Bu nedenle, kurul
bakanlık müsteşarının başkanlığında, bakanlık birimlerinin yöneticilerinden
oluşturulurken; çalışmalarında konu ile ilgili bilim adamları, uzman kişiler,
kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri ve sivil toplum örgütlerinin
temsilcilerinden de yararlanacaktır.
Ayrıca, bu madde ile Strateji Geliştirme
Kurulu dışında, bakanlıklarda ve bağlı kuruluşlarda faaliyet alanıyla ilgili
başka sürekli kurullar oluşturulmasına da imkân tanınmaktadır.
Madde 28. - Türk kamu yönetiminin en çok
eleştirilen özelliklerinden biri de hiyerarşik kademelerin çokluğudur. Dikey
örgütlenme modelinin doğal sonucu olarak çok sayıda (bir bakanlık örgüt
yapısında dokuz basamak) hiyerarşik kademe oluşmuştur. Bu durum, kamu
yönetiminde sadece bürokrasinin artması ve iş ve işlemlerin yavaş yürümesine
değil, aynı zamanda katılaşma ve eşgüdüm sorunları çıkmasına yol açmıştır.
Modern örgütlenme modelinde ise yatay ve esnek yapılara ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu tür örgütlenmelerde hiyerarşik kademeler en aza inmekte, iş ve işlemlerin
yapılma süreci kısalmaktadır. Bu düşünceden hareketle madde ile hiyerarşik
kademelerin azaltılması yolu tercih edilmiş, farklı düzeylerdeki idarî birimler
için farklı hiyerarşik kademeler belirlenmiştir.
Bakanlık merkez teşkilâtında genel
müdürlük ve kurul başkanlıklarının altındaki daire başkanlıkları kaldırılmış,
sadece taşra teşkilâtı kurabilen bakanlıklar bakımından gereken hallerde bu
birimlerin kurulmasına izin verilmiştir.
Kurum veya kuruluşun özelliğinden dolayı
maddede öngörülen teşkilâtlanma modeli ve hiyerarşik kademelere uygun
düşmeyecek olan Dışişleri Bakanlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği,
Millî İstihbarat teşkilâtı Müsteşarlığı ve ilişkili kuruluşlar bu maddede
öngörülen hiyerarşik kademe ve unvanlara ilişkin hükümlerden istisna
tutulmuştur. Bu kurum ve kuruluşların hiyerarşik kademe ve unvanları bu
Kanundaki temel yaklaşıma uygun bir anlayışla kuruluş kanunlarında
düzenlenecektir.
Madde 29. - Bakanlıkların merkez, taşra ve
yurtdışı teşkilâtı ile bağlı ve ilgili kuruluşların kurulma işleminin ne zaman
tamamlanacağı düzenlenmektedir. Buna göre bu kuruluşlar genel hükümlere göre
kadro alma işlemini tamamladıklarında kurulma işlemleri de tamamlanmış
olacaktır.
Madde 30. - Kurum ve kuruluşlar stratejik
yönetim ilkelerine göre yönetileceği için, bu yaklaşımda ihtiyaç duyulan
çalışmaları yapmak ve Strateji Geliştirme Kurulunun sekreterya hizmetlerini
yürütmek üzere danışma birimi olarak Strateji Geliştirme Başkanlıkları
kurulması öngörülmektedir.
Maddede Strateji Geliştirme
Başkanlıklarının görevleri sayılmıştır. Halen kamu kurum ve kuruluşlarının
bilgi işlem birimlerince yerine getirilmekte olan görev ve hizmetlerden yönetim
sistemlerinin geliştirilmesine yönelik olanlar Strateji Geliştirme
Başkanlığının görev alanına alınarak satın alma, onarım ve işletim gibi
görevlerin destek hizmetleri birimine bırakılması öngörülmüştür.
Madde 31. - Bakanlıklarda danışma birimi
olarak öngörülen bir birim de hukuk müşavirlikleridir. Bakanlıkla ilgili adlî
ve idarî davalarda gerekli bilgileri hazırlamak, taraf olduğu idarî davalarda
bakanlığı temsil etmek veya hizmet satın alınması yoluyla temsil ettirilen
davalar bakımından vekalet sözleşmesi yapılan avukatları koordine etmek üzere
görevlendirilen hukuk müşavirlikleri, aynı zamanda bakanlıkla ilgili hukukî
konularda görüş ve öneriler geliştirecek ve bakanlık çıkarlarını korumak için
gerekli önleyici hukukî tedbirleri alacaktır.
Kamu kurumlarında dava sayılarının giderek
artması ve niteliklerinin uzmanlaşmayı gerekli kılması nedeniyle hizmet satın
alması yönteminin kullanılması ihtiyaç haline gelmiştir. Bu nedenle, kadrolu
avukatların yetersiz olduğu durumlarda hizmet satın alınması yöntemiyle serbest
çalışan avukatlardan yararlanılması kamuya önemli yararlar getirecektir.
Madde 32. - Bakanlıkların basınla ve
halkla ilişkilerini planlamak ve buna ilişkin faaliyetlerini yürütmek üzere
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirlikleri kurulmuştur.
Madde 33. - Bakanlıklarda önem ve öncelik
taşıyan konularda bakanlık makamına yardımcı olmak ve düşünce ve önerilerinden
yararlanılmak üzere, bakanlık makamına bağlı olarak bakanlık müşavirleri
bulunabilmesi öngörülmektedir.
Bakanlık müşavirlerinin gerekli olup
olmadığı ve yirmiyi geçmeyecek şekilde sayıları bakanlıkların kuruluş
kanunlarında belirlenecektir.
Madde 34. - Bakanlıklarda bakanın çalışma
programını; resmî ve özel yazışmalarını; protokol ve tören işlerini düzenlemek,
yürütmek ve bakanın vereceği diğer işleri yapmak üzere Özel Kalem Müdürlüğü
kurulması hükme bağlanmaktadır.
Madde 35. - Modern yönetim anlayışında
kurumlarda çalışanların sadece verili niteliklere sahip personel olmaktan
çıkarılıp, niteliklerinin sürekli olarak geliştirilebileceği ve dolayısıyla
performanslarının artırılabileceği bir insan kaynağı anlayışına geçilmesi
hedeflenmektedir. Bu nedenle, bakanlıklarda, bu işlevleri yerine getirmek üzere
personel birimi yerine İnsan Kaynakları Daire Başkanlığının kurulması
öngörülmüştür.
Maddede ayrıca insan kaynakları daire
başkanlığının görevleri sayılmıştır.
Madde 36. - Yeni kamu yönetimi anlayışına
uygun olarak yardımcı hizmet birimlerinde benzer hizmetleri yapan birimler
biraraya toplanarak Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı kurulması öngörülmüştür.
Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı
bakanlığın kuruluş amacını gerçekleştirmek üzere çalışan hizmet birimlerine
destek hizmetlerini vermekle yükümlüdür.
Maddede bu daire başkanlığının görevleri
de sayılmıştır.
Madde 37. - Bakanlık bağlı ve ilgili
kuruluşlarının danışma ve yardımcı hizmet birimlerinin görevlerinin tek tek
sayılması yerine, bakanlık merkez teşkilâtındaki benzer birimlerin görevlerinin
esas alınarak düzenleneceği öngörülmüştür. Bu kapsamda, bağlı ve ilgili
kuruluşların danışma ve yardımcı hizmet birimleri ile görevleri kuruluş
mevzuatlarında bakanlık merkez teşkilâtındakine benzer şekilde düzenlenecektir.
Madde 38. - Kanunun üçüncü kısmı kamu
yönetiminde denetime ayrılmıştır. Bu kısımda kamu yönetimindeki geleneksel
denetim uygulamaları köklü bir şekilde değiştirilmeye çalışılmaktadır.
Herşeyden önce, bu maddede denetimin amacı
yeniden belirlenmekte ve denetimde rehberlik, eğitim ve danışmanlık yaklaşımı
öne çıkarılmaktadır. Böylece kamu yönetiminde hataları bulmak değil, onları
ortaya çıkmadan önlemek, iyi uygulamaları yaygınlaştırarak kamu yönetiminin
sistem ve süreçlerinin geliştirilmesini sağlamak ve çalışanları geliştirmek
suretiyle performanslarını artırmak mümkün olacaktır.
İkinci olarak, kamu yönetiminde denetimin
kapsamı da yeniden tanımlanarak zenginleştirilmektedir. Buna göre, kamu
yönetiminde sadece iş yapma süreçleri veya çalışanların eylem ve işlemlerinin
mevzuata uygunluğu değil; aynı zamanda kurumun stratejilerine dayalı olarak
geliştirilen kurumsal ve kişisel amaç ve hedeflere, hizmetin kalite standartlarına,
kısaca faaliyet sonuçlarına göre değerlendirme hususuna da vurgu yapılmaktadır.
Bundan böyle hem kurum ve kuruluşlar, hem yöneticiler, hem de çalışanlar sadece
mevzuata uygunluk değil, aynı zamanda performanslarına göre de değerlendirmeye
tâbi tutulacaklardır. Böylece, kişileri denetleme anlayışından işi geliştirme
sürecine geçilmesi amaçlanmaktadır.
Son olarak, yönetimin önceden
belirleyeceği başarı ölçütleri ile faaliyet sonuçlarının mukayese edilerek
düzeltici tedbirlerin alınması esası getirilmektedir. Bu amaçla, periyodik
olarak faaliyet raporlarının hazırlanması, saydamlık ilkesine uygun olarak
ilgililere ulaştırılması gerekmektedir. Böylece, yöneticilerin ve yargı
organlarının yapacağı denetimin yanında kamuoyunun denetimine de işlerlik
kazandırılmış olacaktır. Ayrıca, kurum ve kuruluşların bütçelerinin oluşturulması
ve kaynak tahsisi de performanslarına ve rasyonel esaslara bağlanacaktır.
Madde 39. - 38 inci maddenin gerekçesinde
de kısmen ifade edildiği gibi, geleneksel olarak yürütülen denetimin kapsamı
yeniden ele alınmakta ve buna performans denetimi eklenmektedir. Stratejik
yönetim ve stratejik planlamanın esas olduğu bir kamu yönetimi anlayışında
doğal olarak performans denetiminin de yapılması kaçınılmazdır. Ayrıca, bu
denetimlerin tanımı yapılmaktadır. Denetim işlevi öncelikle iç ve dış denetim
olarak ikiye ayrılmıştır.
Bu maddede kullanılan kavramlardan;
"Performans" kavramı, kamu kurum
ve kuruluşlarının hizmet üretiminde ekonomiklik, verimlilik ve etkililik
düzeyini;
"Ekonomiklik" kavramı, hizmetin
gerekliliğini, yerindeliğini ve uygun kaliteyi dikkate alarak, faaliyetler için
kullanılan her türlü kaynağın (malî kaynaklar, insan kaynakları, bilgi ve
teknoloji, bina, demirbaş ve hizmetin yerine getirilmesi için kullanılan diğer
girdiler) maliyetinin en aza indirilmesini;
Daha önce de tanımlanan ve bu maddedeki
bütünlük bakımından bir kez daha vurgulanması yararlı görülen
"Etkililik" kavramı, hedeflere ulaşma düzeyini ve bir faaliyetin
planlanan sonucu ile gerçekleşen fiili durum arasındaki oranı;
"Verimlilik" kavramı, mallar,
hizmetler ve diğer sonuçlar (çıktılar) ile bunların üretiminde kullanılan
kaynaklar (girdiler) arasındaki ilişkiyi;
"Verimli bir faaliyet" aynı
girdi ile en çok çıktının elde edilmesi veya aynı çıktının en az girdi ile
uygun kalite dikkate alınarak sağlanmasını;
"Performans ölçütü" kavramı,
kurumun başarısı değerlendirilirken gözönüne alınması gereken kıstasları;
"Performans hedefi" kavramı,
ulaşılacak kabul edilebilir, ölçülebilir hedef ve standartları;
"Performans göstergesi" kavramı,
hedef ve standartlara karşı ulaşılan sonuçları,
İfade etmektedir.
Madde 40. - Denetimin amacı, kapsamı ve
yöntemi ile ilgili olarak getirilen yeniliklere bağlı olarak denetimi yapacak
kişi ve kurumlarla ilgili yeni düzenleme yapma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Genel gerekçede de belirtildiği üzere,
günümüzde yönetimin kalitesi denetimin kalitesiyle yakından ilişkili hale
gelmiş; ancak ülkemizde arzu edilen nitelikte bir denetim sistemi
oluşturulamamıştır. Halen kurallara uygunluğa ve geçmişe yönelik olarak,
hedeflerden ve performans göstergelerinden yoksun şekilde gerçekleştirilen
denetim etkili olamamaktadır. Çok sayıda olması nedeniyle kimi zaman çakışan
ve hata bulmaya yönelik olan bu denetim
anlayışı sonucunda yöneticiler iş yapamaz hale getirilirken israf ve
yolsuzluklara da engel olunamamaktadır.
Yeni denetim sistemi, kişilerin
denetlenmesi yerine iş, süreç ve sonuçların denetlenmesine dayanmaktadır.
Yapılan düzenlemeyle, denetim sistemi performans esaslı ve iç denetim boyutu
güçlendirilmiş hale getirildiğinden denetimi yapacak olanların örgütlenme
yapılarının da değişmesi gerekmektedir.
İç denetim, kurumun bütün yöneticileri
veya üst yöneticisinin görevlendireceği iç denetim elemanlarınca yapılacaktır.
Yöneticiler, kurumun hedeflerine bağlı olarak faaliyet sonuçlarını ve
başarısını izlemek ve geliştirmekle yükümlüdür. Bu kapsamda yöneticiler, her
zaman kurumlarının eylem ve işlemlerinin hukuka ve belirlenen hedeflere
uygunluğunu denetlemek için kurum içinden personel görevlendirebilecektir.
Dış denetim, malî denetim ve performans
denetimi olarak kanunla belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde Sayıştay
tarafından yapılacak veya yaptırılacaktır. Bazı kamu hizmetlerinin mahallî
idarelere devri ile beraber denetimin de mahallînde yapılması gerekmektedir. Bu
amaçla, Sayıştayın bölge düzeyinde örgütlenmesine imkan tanınarak; denetim
hizmetlerini yürütecek elemanların, denetlenecek olan kurumlara yakınlığını
sağlamak ve denetimin verimliliğini artırmak amaçlanmaktadır.
Madde 41. - Kamu yönetiminin işleyişinde
ve denetlenmesinde uyulması gereken temel ilkelerden biri de saydamlığın, hesap
verebilirliğin sağlanması ve halkın bilgi edinme hakkını kullanmasının
sağlanmasıdır.
Kamu yönetiminde saydamlık, yolsuzluk ve
usulsüzlüklerin önlenmesi, kamuoyu denetiminin daha etkili hale getirilmesi ve
çevre ile kamu kurum ve kuruluşlarının arasındaki etkileşimin güçlendirilmesi
için önemli bir araçtır. Bilindiği gibi, kamu halka ait oluşu ve halka karşı
sorumlu bir alanı ifade eder. Bu nedenle, kamu yönetimi esas itibariyle halkın
yönetimidir ve halkın ortak değerlerini, görüşlerini ve taleplerini
hizmetlerine yansıtmak durumundadır.
Kamu yönetiminde saydamlığın hayata
geçirilebilmesi için başlıca iki yöntem kullanılır. Bunlardan birincisi,
kamunun ürettiği temel nitelikteki karar ve bununla ilgili her türlü belge ve
bilgi ile faaliyet ve denetim raporlarının aleni hale getirilmesidir. İkincisi
ise alınacak kararlarla ilgili çevrelerin katılımının sağlanmasıdır. İyi
yönetişim yapan idarelerin ve toplumların yönetimde daha başarılı sonuçlar
aldığı bilinmektedir. İyi yönetişimin sağlanmasının temel ögesi de kamuoyuna
bilgi edinme hakkının tanınmasıdır.
Böylece kamu kurumları üzerinde daha
etkili ve çok yönlü denetim uygulama imkânı sağlanmış olacaktır.
Maddede bilgi edinme hakkı ve dolayısıyla
saydamlığın sağlanmasına yönelik hükümler öngörülmüştür.
Madde 42. - Daha önce de açıklandığı gibi,
yeni kamu yönetimi anlayışında denetime çok önem verilmekte ve bu denetimin de
daha çok doğrudan halk tarafından yapılmasına yönelik mekanizmalar
geliştirilmektedir. Bu çerçevede mahallî idareler bakımından bir halk denetimi
aracı olarak mahallî idareler halk denetçiliği sistemi getirilmektedir.
Ülkemizde uzun yıllardır kurulması yönünde
tartışmaların yaşandığı ombudsmanlık sistemi, bu Kanunla ilk kez mahallî
idareler bakımından öngörülmektedir.
Maddede mahallî idareler halk denetçisinin
seçimi, görev ve yetkileri, başvuru yolları, raporları ve raporlarının
sonuçları ayrıntılı bir şekilde düzenlenmektedir. Buna göre halk denetçisi,
mahallî idareler ile bunlara bağlı kuruluşların ve bu idareler tarafından
kurulan birlik ve işletmelerin kurum dışı gerçek ve tüzel kişilerle ilgili
işlem ve eylemlerden kaynaklanan anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olmak üzere
görev yapacaktır. Bu idarelerin personelinin sicil ve özlük hakkı gibi konulara
ilişkin iş ve işlemlerinin halk denetçisine başvuru konusu yapılamayacağı
açıktır. Halk denetçisi, anlaşmazlıkların çözümü çerçevesinde işlem ve
eylemlerin hukuka ve hakkaniyete uygunluğunu ve yerindeliğini inceleyerek
kararını verecektir.
Ombudsmanlık niteliği itibariyle idare ile
ihtilafa düşmüş kişi arasında, konunun yargı mercilerine intikal
ettirilmesinden önceki aşamada hakemlik yoluyla ihtilafın çözümlenmesini
amaçlayan bir müessesedir. Bu nedenle, halk denetçisine müracaat yargıya
başvuru süresini durdurmakta, kişilerin daha sonra yargıya müracaatı da
engellenmemiş olmaktadır. Ayrıca, yargıya intikal edecek ihtilafların sayısı
azaltılarak yargı organlarının iş yükü de hafifletilmektedir.
Madde ile, halk denetçilerinin denetçilik
görevine tam olarak zaman ayırabilmesi için gerekli bütçenin il özel
idaresinden verilmesi ve bu suretle denetçilerin sadece bu görevlerini yapması
amaçlanmaktadır. Kamuda görev yaparken halk denetçiliğine seçilen kişilerin,
görevleri süresince izinli sayılarak görev süreleri dolduğunda önceki
görevlerine dönme imkânı da getirilmektedir. Ayrıca, halk denetçilerinin daha
önce tâbi oldukları sosyal güvenlik kurumu ile de ilgisi kesilmeyerek sosyal
güvenceleri devam ettirilmektedir.
Madde 43. - Yeni kamu yönetimi anlayışıyla
birlikte kamu kurum ve kuruluşlarında stratejik yönetime geçilmektedir.
Dolayısıyla, klasik anlamdaki mevzuata uygunluk denetimi yerini mevzuata
uygunluk yanında stratejik plan ve programlara, performans ölçütlerine ve
hizmet kalite standartlarına uygunluğun da arandığı bir denetim anlayışına
bırakmaktadır. Böylece, yöneticilerin yapmadıkları icraattan dolayı sorumlu
tutulmadığı sistem terkedilerek performans denetimi kapsamında bunlardan da
sorumlu tutulması söz konusu olmaktadır. Böylece, kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışanlar sıralı amirlerine karşı maddede belirtilen kriterlere uygun davranıp
davranmadıklarından da sorumlu tutulacaktır.
Madde 44. - Bakanlıklar ile kamu kurum ve
kuruluşlarında kanun düzeyinin altındaki idarî düzenlemelerde adeta bir
enflasyon yaşanmaktadır. Çoğu yayınlanmadığı için hizmet alanların bilgisi
dahilinde olmayan idarî düzenlemelerle kamu hizmetleri yerine getirilmektedir.
Bunun önlenmesi bakımından bakanlıklar ile kamu tüzel kişilerinin, önceden
kanunla düzenlenmeyen konularda ve kanun hükümlerine aykırı şekilde idarî
düzenleme yapamayacakları hükme bağlanmaktadır.
Anayasa Mahkemesi de muhtelif
kararlarında, yürütmenin düzenleme yetkisinin sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı
bir yetki olduğunu; bu nedenle, yasalarla düzenlenmemiş alanlarda yürütmenin
genel nitelikte kural koyma yetkisinin bulunmadığını belirtmektedir.
Madde 45. - Merkezî ve mahallî idareye
dahil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının uyması gereken temel ilkelerden biri
de hizmetlerin vatandaşa en yakın birimlerden verilmesi ve bir işlem en alt
düzeyde hangi kademede tamamlanabiliyorsa işlemin o kademede bitirilmesidir. Bu
ilkenin gerçekleşebilmesi için kurum ve kuruluşlarda yetkilerin alt kademelere
devredilmesi gerekmektedir. Maddede bu ilkelerin hayata geçirilebilmesi için
gerekli düzenleme yapılmaktadır.
Madde 46. - Kamu yönetiminin işleyişindeki
önemli unsurlardan biri de çalışanlardır. Çalışma hayatı özel olarak
düzenlenmesi gereken bir konudur. Ancak, kamu yönetiminin temellerini
düzenleyen bir kanunda kamu yönetimi ile ilgili olarak yapılması gereken diğer
düzenlemelerin de temel yaklaşımına ilişkin hükümlerin bulunması gerekmektedir.
Bu çerçevede insan kaynaklarına ilişkin düzenlemede esas alınacak temel
yaklaşım bu maddede belirlenmektedir.
Maddede kamuda istihdam sistemine yeni bir
yaklaşım getirilmektedir. Mevcut kamu yönetiminin ciddi anlamda personel
sorunlarıyla karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Bu sorunların en başında personel
sayısının fazlalığı, dağılımındaki oransızlık ve nitelik sorunu gelmektedir.
Kamu işçileri ve sözleşmeliler de dahil olmak üzere yaklaşık olarak 2.7 milyon
civarında kamu çalışanı bulunmaktadır. Bir diğer sorun, kamu personelinin yeni
değişme ve gelişmeler karşısında ihtiyaç duyulan niteliği ile ilgilidir. Mevcut
personelin önemli bir kısmı genel idare hizmetlerinde (yaklaşık 320.000) ve
yardımcı hizmetler sınıfında (yaklaşık 150.000) görev yapmaktadır. Dikkatli bir
analizle kamu personelinin büyük bir kısmının halka hizmet üretmek yerine kamu
yöneticisine hizmet ürettiği söylenebilir. Ayrıca, kamu yönetiminde farklı
fonksiyon ve hizmetler için kendi alanında uzmanlaşmış çok sayıda insan
kaynağına ihtiyaç bulunmaktadır. Bir başka sorun ise, aşırı merkezîleşme
sonucunda Ankara'da istihdam edilen personel sayısının artmasına karşın,
değişik illerde çalışacak personelin temin edilememesidir.
Diğer taraftan, devlet memurluğu
sisteminin, ömür boyu istihdam garantisi tanıması, liyakat sisteminin
bozulması, kariyer planlamasının yapılamaması ve cezalandırma sisteminin öne
çıkması sebebiyle etkisini kaybettiği ve kamu yönetiminin ağır bir sorunu
haline geldiği söylenebilir.
Maddede kamu yönetimi sisteminin karşı
karşıya kaldığı bu sorunlarla ilgili olarak niteliksiz memurların sayısının
azaltılması, işgücü planlaması yapılması, nitelikli istihdamın sağlanabilmesi,
liyakatın ve ehliyetin öne çıktığı istihdam politikasının uygulanmasına imkân
sağlamak amacıyla yeni düzenlemeler öngörülmektedir. Sözleşmeli personelin
yaygınlaştırılması ve kısmi zamanlı istihdam uygulaması bunlara birer örnektir.
Maddede müsteşarlar ile başkanlık ve genel
müdürlük şeklinde kurulan bağlı ve ilgili kuruluşlarda kendi genel kurullarının
seçimi ile gelenler dışındaki başkan ve genel müdürlerin görev süreleri
hükümetin görev süresi ile sınırlandırılmaktadır. Bununla güdülen temel amaç,
liyakat sistemini bütünüyle değiştirmek değil; öteden beri her hükümetin
iktidara geldiğinde takım çalışmasına uyum sağlayacak bir kadro oluşturma gerekçesiyle
üst düzey kamu yöneticilerini değiştirme konusundaki uygulamaları yeniden
düzenlemek ve bunu sınırlandırmaktır. Öteden beri yapılan uygulamalarda
mağduriyetle sonuçlanan ve yargı organlarını çok meşgul eden bu tür tasarruflar
belirli bir esasa bağlanmakta ve bu kişilerin özlük hakları korunmaktadır.
Madde 47. - Mahallî idarelerde bazen
nitelikli personel bulmada güçlüklerle karşılaşılabilmektedir. Özellikle
yönetici kademesi bakımından bu güçlük daha da artmaktadır. Bu durumu aşabilmek
bakımından mahallî idarelerin merkezî idarede çalışan memurları geçici görevle
görevlendirmesine imkân tanınmaktadır. Bu şekilde görevlendirilenler
kurumlarından izinli sayılmakta ve asıl kadroları ile ilgileri de devam
etmektedir. Merkezî idare birimlerinin birbirlerinden personel görevlendirmesi
genel hükümler çerçevesinde mümkün olmakla birlikte, bakanlıklarda bakanın
talebine ve ilgili personel ile kurumunun muvafakatine bağlanarak açıklığa
kavuşturulmaktadır.
Madde 48. - Kanun kapsamında merkezî ve
mahallî idareler ile bunların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarının
bulunduğu bilinmektedir. 3 üncü maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere,
Cumhurbaşkanlığının merkezî idare içinde yer aldığı tartışmasız olmasına
rağmen, Cumhurbaşkanlığının anayasal konumu ve Anayasanın 107 nci maddesi
nedeniyle, 3 üncü maddede Cumhurbaşkanlığı bu Kanunun uygulaması bakımından
merkezî idare içinde sayılmamış; dolayısıyla Kanun kapsamı dışında
bırakılmıştır. Millî Savunma Bakanlığı ise diğer bakanlıklarla birlikte merkezî
idare içinde yer aldığından Kanun kapsamına dahildir. Bununla birlikte, Millî
Savunma Bakanlığının kuruluş ve görev özelliklerinden dolayı, maddede bu
Kanunun 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hariç olmak üzere,
ikinci kısmındaki hükümler ile 46 ncı maddesinin beşinci fıkrası dışındaki
hükümlerin ve 47 nci maddesinin bu Bakanlık hakkında uygulanmayacağına açıklık
getirilmekte ve 3046 sayılı Kanunla bu konuda öngörülen istisna korunmaktadır.
Diğer taraftan, merkezî ve mahallî
idareler ile bunların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşları arasında
sayılamayacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği ile bu Kanun
bakımından yukarıda sayılan idare ve kuruluşların tanımları içinde yer almayan
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kanunun kapsamı dışında bulunduğu açık olduğundan,
bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı kurumlar arasında bunların sayılmasına
gerek görülmemiştir.
Madde 49. - Madde ile, kaldırılan hükümler
ve kurumlar belirtilmektedir. Bu kapsamda öncelikle bakanlıkların ve mahallî
idareler hariç diğer kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilâtlanmalarının ve
görevlerinin genel esaslarının belirlendiği 3046 sayılı Kanun, 108 sayılı
Savunma Sekreterlikleri Kurulmasına Dair Kanun ve 72 sayılı Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
yürürlükten kaldırılmaktadır.
108 sayılı Kanun, savunma
sekreterliklerine ilişkin görevlerin yeni oluşturulacak destek hizmetleri
birimine devredilmesi; 72 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ise, bu Kanunla
öngörülen yeni denetim anlayışı çerçevesinde Kanun kapsamındaki bütün kurum ve
kuruluşların dış denetiminin Sayıştaya bırakılması sebebiyle yürürlükten
kaldırılmaktadır.
Ayrıca, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
tarafından yürütülen hizmetlerin mahallî müşterek nitelikli olması sebebiyle,
bu Genel Müdürlük kaldırılarak yürüttüğü görev ve hizmetler mahallî idarelere
devredilmektedir.
Dışişleri Bakanlığı ile Türk İşbirliği ve
Kalkınma İdaresi Başkanlığı dışındaki bakanlık ve kuruluşların yurtdışı
teşkilâtı da 23 üncü maddede yapılan düzenleme sebebiyle kaldırılmakta ve
bunlara ait yurtdışı kadroları iptal edilmektedir.
Diğer taraftan, merkezî idareye dahil
kurum ve kuruluşlarının teşkilâtlanması ile görev ve yetkileri bu Kanunla
yeniden belirlendiği için, bunların kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin
kanunların ve kanun hükmünde kararnamelerin bu Kanuna aykırı bulunan
hükümlerinin uygulanmayacağı açıklığa kavuşturulmaktadır.
Geçici Madde 1. - Bu Kanunun 6, 7, 8 ve 9
uncu maddelerinde düzenlenen merkezî idare ile mahallî idareler arasındaki yeni
görev, yetki ve sorumluluk dağılımına uygun olarak bazı bakanlıkların taşra
teşkilâtının görev ve yetkileri, bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz
malları, alacakları ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte
olmak üzere personeli ilgili mahallî idarelere devredilmektedir.
Bunlardan Kültür ve Turizm ile Çevre ve
Orman Bakanlıklarından ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüklerinden belediyelere devredilenlerin büyükşehir
belediyesi bulunan yerlerde paylaşımının özel kanununda belirtilen hükümlere
tâbi tutulması öngörülmektedir.
Sağlık Bakanlığının eğitim hastaneleri
dışındaki hastaneleri ile sağlık evi, sağlık ocağı, sağlık merkezî ve dispanser
gibi koruyucu sağlık hizmeti veren tesislerinin önce il özel idarelerine
devredilmesi ve daha sonra il özel idarelerince, Sağlık Bakanlığı tarafından
belirlenen esas ve usullere göre hastaneler dışında kalanların belediyelere
devredilmesine imkân sağlanmaktadır.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının ulusal ve
bölgesel düzeyde faaliyet gösteren araştırma enstitüleri ile
laboratuvarlarının, Bakanlığın ulusal ölçekte yerine getireceği hizmetler
dikkate alınarak, merkez teşkilâtında kalmasında zorunluluk görülmektedir.
Bunlar dışındaki enstitü ve laboratuvarlar ile üretme istasyonlarının il özel
idarelerine devredilmesine imkân sağlanmaktadır. Ancak bunlardan enstitü ve
laboratuvarlar il özel idarelerince Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından
belirlenen esas ve usullere göre üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarına veya belediyelere de devredilebilecektir.
Millî Eğitim Bakanlığı dışındaki
bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı sağlık, tarım, adalet, tapu
kadastro ve Anadolu meteoroloji meslek liselerinin Millî Eğitim Bakanlığına
devredilmesi hükme bağlanmaktadır. Böylece, eğitimin yönetiminde çok başlılık
kaldırılmaktadır. Bu fıkrada öngörülen devir işlemleri ile bu okulların
personelinden devredilecek olanlara ait işlemlerin Millî Eğitim Bakanlığı ile
devreden bakanlık veya kuruluşlar arasındaki protokollere göre 2003-2004
öğretim yılı sonunda tamamlanması öngörülmektedir. Buna göre, bu okulların
öğretmenleri ile idarî ve yardımcı hizmetler sınıfı personeli Millî Eğitim
Bakanlığına devredilecek, bunun dışındaki personeli ise kendi bakanlık ve
kurumlarında kalabilecektir.
Sağlık Bakanlığına ait devirler dışındaki
devir ve tasfiye işlemlerinin, Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe konulacak
esas ve usullere göre en geç bir yıl içinde tamamlanması öngörülmektedir.
Sağlık Bakanlığının taşra teşkilâtına ait devir işlemlerinin kadrolar dışında
bir yıl içinde, kadroların ve taşra teşkilâtının bunlara ilişkin görev ve
yetkilerinin devrinin de Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak esaslara göre
kademeli olarak beş yıl içinde yapılması hükme bağlanmaktadır. Bu suretle,
anılan devir işlemleri tamamlanıncaya kadar Sağlık Bakanlığının taşra
teşkilâtının görevine devam etmesi ve maddede öngörülen kadrolara ait
atamaların bu Bakanlık tarafından yapılmasına devam edilmesi mümkün kılınmaktadır.
Geçici Madde 2. - Kaldırılan Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerinin devri düzenlenmekte; bu
çerçevede Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü İstanbul dışında il özel idarelerine,
belediye sınırlarının neredeyse ilin tamamına yakın kısmını kapsaması ve köy
sayısının çok azalmış olması nedeniyle İstanbul'da Büyükşehir Belediyesine
devredilmektedir. Ayrıca, 3202 sayılı Kanunda geçen Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü ibaresinden ne anlaşılması gerektiği açıklığa kavuşturulmaktadır.
Geçici Madde 3. - Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu kaldırıldığından, Kurul personeli, araç, gereç, taşınır ve
taşınmaz malları ile bütçesinin Sayıştaya devredilmesi öngörülmektedir.
Bu hükme göre, Yüksek Denetleme Kurulu
başkan ve üyeleri başka bir işleme gerek kalmaksızın birinci sınıfa ayrılmış,
birinci sınıfa ayrıldıktan sonra altı yılını tamamlamış ve birinci sınıfa
ayrılma niteliklerini kaybetmemiş Sayıştay uzman denetçisi kadrolarına atanmış
sayılacaktır.
Madde ile ayrıca, Yüksek Denetleme Kurulu
başdenetçileri, denetçileri ve denetçi yardımcılarının Sayıştay meslek mensubu
kadrolarına atanmalarında daha önce tâbi oldukları mevzuat hükümlerine göre
kazanılmış hak aylık derecelerinin esas alınması ve kazanılmış hak aylık
dereceleri birinci derece olduğu için Sayıştay uzman denetçiliğine atanmış
sayılan başdenetçi ve denetçilerin birinci sınıfa ayrılmalarına ilişkin
hususların 832 sayılı Sayıştay Kanunu çerçevesinde Sayıştay Genel Kurulu kararı
ile belirlenmesi öngörülmektedir. Böylece, Yüksek Denetleme Kurulu başdenetçileri
ile denetçilerinden, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle kazanılmış
hak aylık derecesi olarak birinci derece aylığını almış olanların, 832 sayılı
Kanunun birinci sınıfa ayrılma şartlarını düzenleyen ek 6 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde öngörülen şartları taşımaları kaydıyla
birinci sınıfa ayrılmalarına ilgili mevzuat çerçevesinde karar verilmesine
imkân sağlanmaktadır.
Bu düzenleme ile, Yüksek Denetleme Kurulu
başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcıları Sayıştay meslek mensubu kadrolarına
atandıkları tarihten itibaren 832 sayılı Kanuna tâbi olacaklar; başdenetçi ve
denetçilerden kazanılmış hak aylık derecesi olarak birinci derece aylığını
aldıkları için Sayıştay uzman denetçiliğine atanmış sayılanların, hizmet
sürelerine bakılmadan 832 sayılı Kanunun ek 6 ncı maddesinin (4) numaralı
bendinde yer alan şartları taşımaları kaydıyla birinci sınıfa ayrılma işlemleri
yapılacak ve birinci sınıfa ayrılmalarına karar verildikten sonraki bazı özlük
haklarının kazanılması için tamamlanması gereken üç ve altı yıllık süreler için
Sayıştayda geçecek hizmet süreleri esas alınacaktır. Sayıştay meslek
mensuplarının birinci sınıfa ayrılma şart ve yöntemlerinin belirlenmesi de 832
sayılı Kanunun ek 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası ile zaten Sayıştay Genel
Kurulunun yetkisine bırakılmış bulunduğundan aynı hüküm bu madde kapsamındaki
personel hakkında da uygulanacaktır.
Geçici Madde 4. - Yurtdışı hizmetlerin
yürütülmesine ilişkin düzenleme gereği çıkarılması gereken Bakanlar Kurulu kararının
çıkarılma süresi ile halen yurtdışında görevli bulunan personelin durumu
düzenlenmektedir.
Geçici Madde 5. - Bu Kanunun yürürlüğe
girmesi ile birlikte kamu yönetiminde yeni bir sistem de başlayacağından,
önceki düzenlemeler çerçevesinde oluşmuş bulunan kamu kurum ve kuruluşlarının
yapısında da değişiklikler zorunlu hale gelmektedir. Bu nedenle, bu kurum ve
kuruluşların kuruluş mevzuatlarında bu Kanunda belirtilen ilkeler doğrultusunda
değişiklikler yapılması için bir süre verilmektedir.
Geçici Madde 6. - 5 inci maddenin (l)
bendine aykırı mal ve hizmet üretimi yapan birimlerin iki yıl içinde tasfiye
edilmesi öngörülmek suretiyle bu durumdaki kurum ve kuruluşların durumlarını
yeni düzenlemeye uygun hale getirmeleri için imkân sağlanmaktadır.
Geçici Madde 7. - Bu Kanun uyarınca
yapılacak düzenlemeler nedeniyle kadro unvanı ve derecesi değişen veya
kaldırılanların eski kadrolarına ait her türlü haklarının yeni görevlerinde
kaldıkları sürece şahıslarına bağlı olarak saklı tutulacağı hükme bağlanmaktadır.
Geçici Madde 8. - Maddede, yeni teşkilât
düzenlemeleri yapılıncaya ve bu düzenlemeler uyarınca yeni kadrolar tespit ve
ihdas edilinceye kadar mevcut kadroların kullanılmasına devam edileceği hükme
bağlanarak geçiş döneminde herhangi bir mağduriyete yol açılmaması
amaçlanmaktadır.
Geçici Madde 9. - Mevcut kadroların
sayılarında artış yapılmamak kaydıyla 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
esaslarına göre sınıf, unvan ve derece değişikliği yapılabilmesi için altı
aylık bir süre öngörülmekte ve bu suretle kadroların yeni düzenlemelerle uyumlu
hale getirilmesi amaçlanmaktadır.
Madde 50. - Yürürlük maddesidir.
Madde 51. - Yürütme maddesidir.
İçişleri Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet
Meclisi
İçişleri Komisyonu 14.1.2004
Esas No. : 1/731
Karar No. : 57
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
Bakanlar Kurulunca hazırlanarak,
29.12.2003 tarihinde Başkanlığınıza sunulan, "Kamu Yönetimi Temel Kanunu
Tasarısı", Başkanlığınızca, 5.1.2003 tarihinde, esas komisyon olarak
Anayasa Komisyonuna, tali komisyon olarak da Plan ve Bütçe Komisyonu ile
Komisyonumuza havale edilmiş ve Komisyonumuz 14.1.2004 tarihli 24 üncü
toplantısında, Tasarıyı inceleyip görüşmüştür.
Komisyon toplantısının birinci oturumunda,
çeşitli engellemeler nedeniyle, toplantı düzeni sağlanamamış ve toplantıya ara
verilmiştir. İkinci oturumdan sonra da, düzen sağlanamayınca, TBMM İdare
Amirlerinin müdahalesini sağlamak amacıyla toplantı öğleden sonra saat 14.30'a
ertelenmiştir. Bu oturumda da İdare Amirlerinin müdahalesine rağmen toplantı
düzeni sağlanamayınca, Komisyon Üyeleri tarafından, İçtüzüğün 32 nci maddesine
uygun olarak kapalı oturum yapılmasını öngören bir önerge verilmiş ve bu önerge
Komisyonumuzca kabul edilmiştir. Tasarı, sözkonusu kapalı oturumda
sonuçlandırılmıştır.
Tasarı ile ülkemizdeki merkezî idare ve
mahallî idarelerin tâbi olacakları esaslar yeniden düzenlenmekte; bu idareler
arasındaki ilişkilerin çerçevesi çizilmekte; ülkemizdeki kamu yönetimi, Avrupa
ülkelerindeki standartlar da dikkate alınarak reforma tâbi tutulmaktadır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
sırasında, Tasarı genel olarak uygun bulunmuş, ancak bazı hususların yeniden
gözden geçirilmesi gerektiği dile getirilmiştir. Tasarının uygun olduğuna
ilişkin görüşler şöyle özetlenebilir:
· Kanun Tasarısı katılımcı bir anlayışla
hazırlanmıştır. Tasarıda birçok valinin, belediye başkanının, ilçe belediye
başkanlarının, Muhtarlar Federasyonunun görüşleri alınmıştır. Yine hazırlık
aşamasında Üniversitelerden, TÜSİAD, Odalar Birliği, Ziraat Odası vb. kamu
kurumu meslek kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinden görüş alınmıştır.
Tasarı, özellikle TBMM'de grubu bulunan muhalefet partisine uzun süre önce
verilmiş ve katkı istendiği ifade edilmiştir. Tasarı ayrıca Danıştay'ın
görüşüne sunulmuştur.
· Tasarı üniter yapıya aykırı değildir; Anayasaya
ve Cumhuriyetin temel niteliklerine her yönüyle uygundur.
· Bu Kanun Tasarısıyla bütün bakanlıkların yapısı
değiştirilmektedir ve bir yıl içinde, bütün bakanlıkların teşkilat yasaları, bu
yasada çizilen çerçeveye uyarlanacaktır.
· Bu Yasa Avrupa Birliğine uygun yeni bir bakış
açısı getirmektedir. Tasarıda Avrupa Birliğindeki yönetim modeli alınmış;
süratli, verimli, şeffaf, vatandaş odaklı, sivil toplum örgütlerini yönetime
katan bir yönetim anlayışı egemen kılınmaya çalışılmıştır.
· Tasarı iktidar tarafından öngörülmüş olan 4
temel hedefin bir basamağıdır. Bu hedefler şunlardır:
1. Ekonomik kalkınmayı sağlamak.
2. Mevcut hantal yönetimi AB normlarına
uygun hale getirmek.
3. Siyasal sistemi, liberal ekonominin
gerekleri doğrultusunda yeniden düzenlemek.
4. Siyasal yapıyı istikrarlı bir hale
getirmek.
· Tasarıyla merkezî yönetimin yetkilerinin önemli
bir bölümü yerel yönetimlere devredilmektedir. Devletin temel görevlerinden
olan yönetim görevi, artık önemli ölçüde yerel yönetimlere devredilmektedir.
Komisyon üyelerimiz tarafından, Tasarının,
gözden geçirilmesi gerektiği ileri sürülen hükümleri ise şöyle özetlenebilir:
· Ülkemizde denetimsizlik ortaya çıkmaması için,
denetim işlevinin şu anda olduğu gibi yürütülmesi uygun olacaktır. Sayılan
İçişleri, Maliye, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık ve Sosyal, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlıkları teftiş kurullarının yanına Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
teftiş kurulunun da eklenmesi gerekir.
· Millî Eğitim Bakanlığının taşra teşkilatının
kaldırılması ve yerel yönetimlere devredilmesi doğru bir yaklaşımdır. Bu konuda
Tasarıda geri adım atılmış olması, yanlıştır.
· Genelkurmay ile Millî Savunma Bakanlığının da
bu Kanun Tasarısından istisna tutulmuş olması doğru değildir.
· Kanun Tasarısının 46 ncı maddesinin beşinci
fıkrasında, müsteşar ve genel müdürlerin görevleri sona ermesine rağmen, Millî
Savunma Bakanlığı müsteşarının görevde kalması yanlıştır.
· 48 inci maddede Millî Savunma Bakanlığına
getirilen istisna da yanlıştır ve kalkmalıdır.
· Emniyet Genel Müdürlüğünün 28 inci maddedeki
düzenlemeye uyarlanması güçtür. Polislik, bir disiplin mesleğidir ve hiyerarşik
bir yapılanması bulunmaktadır. Emniyet Teşkilatının, Millî Savunma Bakanlığı ve
MİT'te olduğu gibi yapılanması doğru olacaktır. Dolayısıyla istisnalar
getirilecekse, Emniyet Teşkilatının bu kendine özgü yapısının da dikkate
alınması gerekir.
· İstisnalar çoğaldıkça, Kanun Tasarısının
sorunları çözme yeteneği de azalmaktadır. Bu nedenle, istisnaları olanaklı
olduğu ölçüde az tutmakta yarar vardır. Bu nedenle Emniyet Teşkilatına da
istisna getirilmemelidir.
Komisyonumuz Tasarı üzerinde tali komisyon
olarak belirlenmiş olduğundan, İçtüzüğün 23 üncü maddesi uyarınca, belirtilen
önerilerle birlikte, Komisyonumuzun uygunluk görüşünün, esas komisyona
bildirilmesiyle yetinilmesi kararlaştırılmıştır.
Raporumuz, Anayasa Komisyonuna sunulmak
üzere arz olunur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
Tevfik
Ziyaeddin Akbulut |
Ali Sezal |
Ümmet
Kandoğan |
|
Tekirdağ |
Kahramanmaraş |
Denizli |
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
Muharrem
Tozçöken |
Ali
Küçükaydın |
Reyhan
Balandı |
|
Eskişehir |
Adana |
Afyon |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Şevket
Orhan |
Ali
Yüksel Kavuştu |
Mehmet
Sait Armağan |
|
Bursa |
Çorum |
Isparta |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Nusret
Bayraktar |
Serpil
Yıldız |
Sinan
Özkan |
|
İstanbul |
İzmir |
Kastamonu |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Selami
Uzun |
Abdullah
Veli Seyda |
Şükrü
Önder |
|
Sivas |
Şırnak |
Yalova |
Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet
Meclisi
Esas No. : 1/731 15.1.2004
Karar No. : 71
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bakanlar Kurulunca 29.12.2003 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça 6.1.2004
tarihinde esas komisyon olarak Anayasa Komisyonuna, tali komisyon olarak da
İçişleri Komisyonu ile Komisyonumuza havale edilen "Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısı", Komisyonumuzun 14.1.2004 tarihinde Hükümeti temsilen
Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ile Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Devlet
Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığı ve Devlet Personel Başkanlığı temsilcilerinin
de katılımlarıyla yapmış olduğu 27 nci birleşiminde incelenip, görüşülmüştür.
Bilindiği gibi; ülkemizde II. Mahmut
döneminden bu yana reform çalışmaları yapılagelmektedir. Cumhuriyetimizin de
son elli yılı reformlar konusunda yapılan tartışmalar ve çalışmalarla doludur.
1950'li yıllarda yabancılara raporlar hazırlatılmış, daha sonra, 1960'lı
yıllarda hazırlanan Merkezi Hükümet
Teşkilâtı Araştırma (MEHTAP) ve 1980'li
yıllarda hazırlanan Kamu Yönetimi Araştırma (KAYA) projeleriyle özellikle kamu
yönetimi alanında reform çalışmaları sürdürülmüştür. Kalkınma planlarında
da bu konulara öncelikli önem
verilmiştir. Ancak, yapılan çalışmaların uygulamaya geçirilmesi mümkün olmamış,
Devletin örgütsel yapısı gittikçe büyüyerek hantallaşmış ve hizmet sunma noktasında
yetersiz hale gelmiştir.
Türkiye 1980 sonrasında ekonomi alanında
gerçekleştirdiği serbestleşme ve değişimi, uyum sorunları nedeniyle kamu
yönetimi alanında gerçekleştirememiştir. Bu sorun 1990'lı yıllarda daha
belirgin hale gelmiş ve bu alanda diğer ülkelerin gerçekleştirdiği değişimin
gerisinde kalınmıştır. Son zamanlarda ekonomi ve yönetim teorisinde yaşanan
değişim, özel sektörün rekabetçi yapısı ve kaydettiği ilerlemeler, toplumsal
eleştiri ve değişim talebi ile sivil
toplumun gelişimi alanlarında dünyada yaşanan hızlı ve çok yönlü değişim,
özellikle yönetim anlayışında ve bürokratik yapılarda köklü bir yeniden
yapılanma ihtiyacını gündeme getirmiştir. Toplumun taleplerine karşı duyarlı,
katılımcılığa önem veren, hedef ve önceliklerini netleştirmiş, hesap veren,
şeffaf, daha küçük ancak etkin bir kamuya duyulan özlem artmıştır. Devlet
olgusunda, halen Devletin üretimden çekilmesi, düzenleyici işlevinin
güçlendirilmesi, özel sektör ve toplumla ortaklık ilişkisinin geliştirilmesi
yönünde değişim yaşanmaktadır.
1990'lı yıllarda artan rekabet ortamında
ülkemiz, yeniden yapılandırmasını gerçekleştirerek potansiyelini kullanamamış,
bunun sonucunda diğer ülkelere nazaran konumunu koruyamamıştır. Verimsiz
yönetim süreci çeşitli yozlaşma ve yolsuzluk olaylarıyla birleşerek halkın
yönetime olan güvenini aşırı bir biçimde zedelemiştir. Giderek merkezileşen
yönetim yapısı içinde, merkezi birimler kendilerinden beklenen stratejik
liderliği ve politika belirleme özelliğini yitirerek gereksiz ayrıntılara ve
kırtasiyeciliğe boğulmuş, sağlıklı bir iş bölümünden ve görev tanımından yoksun
yapılar birbiriyle uyumsuz bir şekilde değişmiş ve büyümüş, performansa dayalı
bir yönetim anlayışı yerleştirilememiş, aynı alanda hizmet sunan kurumların
sayısı artmış, hizmet tekrarları kaçınılmaz hale gelmiş, kaynak israfı ve
hizmet kalitesi düşmüş, gelirleri aşan harcamalar nedeniyle bütçe açıkları
artmış, halkın beklenti ve ihtiyaçlarına cevap verecek kamu hizmeti üretimi
nitelik ve nicelik olarak gerilemiştir.
Yönetim yapısı nedeniyle yaşanan
sorunların başlıca aktörlerinden biri
de kamu personel rejimidir. Bu çerçevede liyakat sistemi kurulamamış ve gereği
gibi işletilememiş, performansa dayalı bir ücret ve çalışma sistemi
kurulamamış, verimliliğe dayanmayan haksız ücret farklılıkları ortaya çıkmış,
dengesiz bir personel yapısı oluşmuş, hizmet içi eğitime gerekli önem
verilmemiş ve personel konusunda yapılan aşırı ve karmaşık mevzuat
düzenlemeleri sorunlar üreten bir mekanizmayı doğurmuştur.
Benzeri şekilde sayılabilecek pek çok
olumsuzluk köklü bir reform çalışması başlangıcını kaçınılmaz kılmıştır.
Sürekli bir çaba olan reformları
gerçekleştirebilmek ve kalıcı çözümler getirmek amacıyla kamu yönetimi alanında
temel değişiklikler ve düzenlemeler öngören ve Devletin örgütlenme şeklini
değiştiren bu tasarı hazırlanmıştır.
Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde;
- Pro - aktif ve gelecek yönelimli bir
bakışı esas alan, katılımcı ve paylaşımcı, girdi odaklı olmaktan, sonuç ve
hedef odaklı olmaya yönelen ve vatandaşı ön plana çıkaran bir yönetim zihniyeti
oluşturulmasının,
- Şeffaf, katılımcı, düşük maliyetle
çalışan, etkili, insan haklarına saygılı, belirsizliği ve ayrımcılığı azaltacak
biçimde hukuka dayanan bir devlet anlayışının yerleştirilmesinin,
- Piyasaya saygılı ve mümkün olduğu ölçüde
piyasa araçlarını kullanan, hukukun güvencesi altında sivil toplum
kuruluşlarına geniş bir alan tanıyan, yerel ve yerinden yönetim yapılarını öne
çıkaran, stratejik yönetim anlayışı içinde öncelikli alanlara yoğunlaşan,
performans ve kaliteye dayanan, bilgi teknolojilerini yönetimin bütün
süreçlerine yayan ve kullanan, mevzuatta açıklık ve sadelikten yana olan, yatay
organizasyon yapısı ve yetki devrini gerektiren, katılımın genişlemesi için
gerekli güvenli ortamı ve mekanizmaları oluşturan, hesap verilebilirliği
artıran, insan kaynaklarını geliştirmeye ve güçlendirmeye çalışan yönetim
yapılanması ve uygulamasının,
- Bütün kamu kurumlarının uyması gereken
temel ilkelerin bir bütün olarak ortaya konmasının,
- Bakanlıklar ve kuruluşlar arasındaki
görev dağılımının netleştirilerek mükerrerliklerin önlenmesinin,
- Gereksiz hale gelmiş kuruluşların veya
işlevlerin tasfiye edilerek uygun birimlere devredilmesinin,
- Merkezî idare ile mahallî idareler
arasında yetki ve görev paylaşımını
netleştirerek, merkezî idarenin stratejik düzeyde etkinliğinin artırılmasının
ve mahalli idarelerin uygulama düzlemindeki esneklik ve kaynaklarının
genişletilmesinin,
- Kamuda stratejik yönetim anlayışının
benimsenmesinin ve kaynak tahsisi mekanizmaları ile ilişkisinin kurulmasının,
- Denetim stratejisinin performans esaslı
hale getirilmesinin ve iç denetim boyutunun güçlendirilmesinin,
- Kamuoyu denetiminin güçlendirilmesi ve
bu olayın bir parçası olarak yerel yönetimlerde kamu denetçisi mekanizmasının kurulmasının,
öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Komisyonumuzda, İçtüzüğün 63 üncü maddesi
doğrultusunda usul üzerine görüşme açılmış ve iki milletvekiline söz
verilmiştir. Daha sonra, İçtüzüğün 23 üncü maddesi hükmü çerçevesinde, görüşmeler sonucunda Komisyonumuzun
tespitlerinin metin yapılmaksızın bir raporla Yüksek Başkanlığa sunulması, verilen önerge doğrultusunda
kararlaştırılmıştır.
Komisyonumuzda Tasarının tümü üzerinde
yapılan görüşmelerde;
- Tasarının Anayasada yer alan idarenin
bütünlüğü, kamu hizmeti, merkezden yönetim ve yerinden yönetim düzenlemeleri
ile Anayasaya uygunluğunun öncelikle ele alınması gerektiği,
- Stratejik plan anlayışının önemli
olduğu, ancak sonuçları itibarıyla değerlendirme yapılması, raporlaştırılması
ve tanımlarıyla birlikte hizmet standartlarının oluşturulmasının gerektiği,
- Denetim birimi kurabilecekleri öngörülen
bakanlıklarda, Devlet memurları ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak
inceleme ve soruşturmaların, bu konuda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip
denetim elemanları tarafından yapılmasını teminen 18 inci maddenin yeniden ele
alınması gerektiği,
- Kamu yönetiminin hantal yapısı nedeniyle
reform ihtiyacının kaçınılmaz olduğu, vatandaş odaklı hızlı, doğru ve kaliteli
hizmet sunulmasının çağdaş kamu yönetimi anlayışının bir gereği olduğu,
- Denetimle ilgili düzenlemelerin
Tasarının bütünüyle uyumlu olmadığı, getirilen iç ve dış denetim anlayışının
hukuka uygunluk denetimi alanında eksiklikler taşıdığı, hesap verme
sorumluluğuyla sınırlanan denetim anlayışının bazı sorunlara yol açacağı, dünya
örnekleri gözönünde bulundurularak, yolsuzluk ve suiistimalleri ortadan
kaldıracak bir denetim mekanizmasının kurulmasının uygun olacağı,
- Şahsa bağlı kadroların oluşturulması
nedeniyle bazı unvanlarda aşırı yığılmalar olacağı ve atıl kalacak bir kısım personele
uygun görevlerin bulunamayışı nedeniyle hukukî sorunların ortaya çıkabileceği,
- Köy hizmetleri ile ilgili görevlerin
tümüyle mahallî idarelere aktarılması nedeniyle, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı'nın adının ekli listelerde Tarım Bakanlığı olarak değiştirilmesi
gerektiği,
- Hizmetlerin illere aktarılması sonucunda
illerde bu görevlerin kimler tarafından yerine getirileceğinin açıklığa
kavuşturulmasına ihtiyaç olduğu,
- Başbakan ve Başbakanlığın görevlerinin
tadat edilmesi gerektirdiği,
- Emniyet Genel Müdürlüğünün 3201 sayılı
Kanunla düzenlenmiş rütbe ve terfi sistemine göre yapılandığı, ayrıca
uluslararası standartlar da göz önünde
bulundurulduğunda 28 inci maddede tanınan istisna içinde yer alması gerektiği,
- Kamu
denetçiliği için aranan özelliklerin eğitim alanları itibarıyla
sınırlamaya tâbi tutulmasına gerek olmadığı,
- Tasarının amacı ve hedeflerinin önemli
açılımlar sağlamakla birlikte kanun tekniği, anlatımda açıklık, kavram birliği
açılarından eksikliklerin bulunduğu, tamamlanması gerektiği, görev tanımları ve
hiyerarşik kademeler arasında bulunan bazı çelişkilerin de giderilmesi
gerektiği,
- Kamu yönetiminde e-devlet anlayışının
egemen olması gerektiği, online bir sistem yapısına ihtiyaç olduğu,
- Dürüst yönetim, açık toplum ilkelerinin
hayata geçirilmesi ve zihniyet değişiminin kaçınılmaz olduğu, ancak bunun uzun
zaman gerektiren bilinçli ve düzenli bir çabayı zorunlu kıldığı,
- Bazı görev unvanlarında müktesep
hakların korunmamasının çok sayıda dava açılmasına sebep olabileceği,
- Anayasa ile Sayıştaya verilen görev,
yetki ve sorumluluk alanları dikkate
alındığında mevcut teşkilât,
personel ve diğer özellikleri itibarıyla uygulamada ciddi eksiklikler
oluşabileceği,
- Tasarının, tıkanan merkezî idarenin
önünü açacağı, yerel inisiyatifleri ön plana çıkaran demokratik bir
yaklaşımı geçerli kılacağı,
- Çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının
görev, yetki ve sorumluluklarının il özel idarelerine devredilmesinin bir
sonucu olarak, vali atamalarının çeşitli kaynaklardan beslenmesi gerektiği,
- Türk Silâhlı Kuvvetlerinin
modernizasyonu ve millî savunma sanayiinin gelişimi amacıyla kurulmuş olan
Savunma Sanayi Müsteşarlığının, Millî
Savunma Bakanlığına bağlı bir müsteşarlık olarak mevcut yapısı ile hizmetine
devam etmesini teminen gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiği,
- Yürüttüğü tüm denetim görevlerinin % 85
- 90'a yakınının piyasaya yönelik denetimlerle ilgili olması nedeniyle, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığının da 18 inci maddede yer alan rehberlik ve denetim
kurabilme imkânı tanınan bakanlıklar arasına dahil edilmesi gerektiği,
şeklindeki görüş ve eleştirileri müteakip
Hükümet adına yapılan tamamlayıcı açıklamalarda ise;
- Kamu yönetiminde yeniden yapılanma
çalışmalarının 1930'lu yıllardan itibaren
tüm Hükümetlerce ele alındığı,
ancak konuya ilişkin ciddî adımların atılamadığı,
- Başta TESEV olmak üzere sivil toplum
kuruluşlarının, çeşitli kurum ve kuruluşların ve üniversitelerin katılımlarıyla
Tasarının hazırlandığı,
- Sadece altı bakanlığın taşra
teşkilâtının kaldığı, Devlet Bakanlıklarının sayısının sekiz olarak
sınırlandırıldığı,
- Mevcut
dikey örgütlenmenin yatay örgütlenmeye dönüştürülmesi, ayrıca unvan ve
hiyerarşik kademelerin azaltılması sonucu, bütçede personel giderlerinden ciddî
anlamda tasarruf sağlanacağı,
- Başbakanlığa bağlı bazı kuruluşların
icracı bakanlıklara devredilmesi sonucunda, Başbakanlığın koordinatör
niteliğinin ağırlık kazanacağı ve bu suretle etkin ve verimli bir yapıya
kavuşturulacağı,
- Kamu hizmetlerinde vatandaşın
memnuniyetinin esas alınması ile huzur ve güvenin artacağı,
- Kamu Malî Yönetimi Kanunu, Kamu Yönetimi
Temel Kanunu Tasarısı ve hazırlıkları devam eden mahallî idareler ve personele
yönelik çıkarılacak kanunlarla çağdaş, demokratik norm ve standartların hayata geçirileceği,
- Tasarıda yer alan düzenlemelerin
Anayasaya uygun bir şekilde hazırlandığı, herhangi bir aykırılık taşımadığı,
ifade edilmiştir.
Raporumuz, esas komisyon olan Anayasa
Komisyonu Başkanlığına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
Sait Açba |
M. Altan Karapaşaoğlu |
Sabahattin Yıldız |
|
Afyon |
Bursa |
Muş |
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
Mehmet Sekmen |
Mahmut Göksu |
Mehmet Melik Özmen |
|
İstanbul |
Adıyaman |
Ağrı |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Ruhi Açıkgöz |
Mehmet Zekai Özcan |
Yakup
Kepenek |
|
Aksaray |
Ankara |
Ankara |
|
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mehmet
Mesut Özakcan |
Ali Osman Sali |
Ali
Kemal Deveciler |
|
Aydın |
Balıkesir |
Balıkesir |
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Aziz Akgül |
Nurettin Canikli |
Mustafa Zeydan |
|
Diyarbakır |
Giresun |
Hakkâri |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
M. Emin Murat Bilgiç |
Nazım Ekren |
Birgen
Keleş |
|
Isparta |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
M. Mustafa Açıkalın |
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
(İmzada
bulunamadı) |
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Hakkı
Akalın |
Mehmet Ceylan |
Y. Selahattin Beyribey |
|
İzmir |
Karabük |
Kars |
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Taner Yıldız |
Mustafa Ünaldı |
Ali Er |
|
Kayseri |
Konya |
Mersin |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Gürol
Ergin |
Kazım
Türkmen |
Abdülkadir Kart |
|
Muğla |
Ordu |
Rize |
|
(İmzada
bulunamadı) |
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Erol Aslan Cebeci |
Musa Uzunkaya |
Faruk Nafiz Özak |
|
Sakarya |
Samsun |
Trabzon |
|
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
Osman
Coşkunoğlu |
|
|
Trabzon |
Uşak |
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
(İmzada
bulunamadı) |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Anayasa Komisyonu 16.1.2004
Esas No. : 1/731
Karar No. : 18
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca 6.1.2004 tarihinde Tali
olarak İçişleri, Plan ve Bütçe; Esas olarak Anayasa Komisyonuna havale edilen
"Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı (1/731)", Komisyonumuzun
15.1.2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Toplantımıza Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin ile
Başbakanlık, İçişleri, Millî Savunma, Maliye, Çevre-Orman, Sağlık, Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı, Sayıştay’dan
yetkililer katılmışlardır.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ;
katılımcı, saydam, hesap verebilir, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir
kamu yönetiminin oluşturulması; kamu hizmetlerinin adil, süratli, kaliteli,
etkili ve verimli bir şekilde yerine getirilmesi için merkezî idare ile mahallî
idarelerin görev, yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi; merkezî idare
teşkilatının yeniden yapılandırılması ve kamu hizmetlerine ilişkin temel ilke
ve esasları düzenlemek amacına yönelik hükümler öngörmektedir.
Küreselleşme ve sanayi toplumundan, bilgi
toplumuna geçiş ve bunun sonucu halkın artan ve çeşitlenen taleplerinin kamuda
yeni bir yapılanmayı zorunlu kıldığı, Tasarının gerekçesinde vurgulanmaktadır. Bu tasarı ile, merkezî idare ve mahallî
idareler reformu için gerekli hukukî alt yapının oluşturulmasının amaçlandığı,
bu çerçevede merkezî idare ile mahallî idareler arasında işbölümünün
netleştirildiği, ayrıca ifade edilmektedir.
Tasarının
Tali olarak havale edildiği; İçişleri, Plan ve Bütçe Komisyonlarının
raporları Komisyonumuzca değerlendirilmiştir. Her iki Komisyon Tasarının
kendilerini ilgilendiren yönleriyle ilgili olarak uygun görüşlerini Komisyonumuza
bildirmişlerdir.
Komisyon Başkanı, Tasarıyı sunuş
konuşmasında bugünkü yönetim zihniyetinin değişmesi konusunda herkesin hemfikir
olduğunu; kamuda şeffaf, hesap verebilir, etkili ve verimli bir yapılanmaya
ihtiyaç duyulduğunu belirtmiş; kamuda kırtasiyecilikten kurtulmuş, hantal
olmayan, liyakata, katılımcılığa dayanan bir yapılanmanın amaçlandığını ifade
etmiştir.
Hükümeti temsilen Başbakan Yardımcısı
Sayın Mehmet Ali Şahin Tasarı üzerinde şu görüşleri dile getirmiştir:
- 1930'lu yıllardan beri Türkiye'de
çalışılan bir konu olan Kamuda yeniden
yapılanmanın tasarılaşmış şekli şu an gündemimizdedir. Kamunun yeniden
yapılandırılması hep ülkemizin gündeminde olmuş; Cumhuriyet Hükümetlerinin
programlarında yer almıştır.Bu konudaki ihtiyaç 1990'lardan sonra en üst
düzeyde hissedilmiştir. MEHTAP ve KAYA projeleri bu çalışmaların sonucudur.
- Bu Tasarı uzun bir sürede
hazırlanmıştır. Siyasî partilerin, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin
kısaca her kesimin önerilerinden
yararlanılmıştır. Bakanlar Kurulunda imzalandıktan sonra dahi kamuoyundan gelen
eleştiriler dikkate alınmış ve önemli değişiklikler yapılmıştır.
- Dünyada hızlı bir değişim ve dönüşüm söz
konusudur. Bu durum kamu yönetimini de etkilemektedir. Liberal ekonominin
uygulanır hale gelmesinden sonra kamu yönetiminin eski anlayışla
sürdürülmesinin imkânı bulunmamaktadır. Yönetimde merkezin ağırlıkta olduğu bir
anlayışla ekonomide başarılı olunamaz. Kamu yönetiminde de liberal anlayışı
hâkim kılmak gereklidir. Bu Tasarı, merkezde toplanan görev, yetki ve
sorumlulukların belli bir bölümünün Mahallî İdarelere aktarılmasını
öngörmektedir. Bununla amaçlanan vatandaşın kendisine en yakın noktadan hizmet
almasını sağlamaktır. Vatandaşın aldığı hizmetin kalitesini yükseltmek, rahat
etmesini gerçekleştirmek hedeftir.
- Devlet Bakanlarının sayısı sekizle
sınırlandırılmaktadır. Böylece çeşitli dönemlerde Devlet Bakanı sayısının
artmasına yol açan uygulamaların önüne geçilecektir.
- Ombudsmanlık konusunda ilk adım atılmaktadır. Halk denetçisi bu alanda bir
örnek olması amacıyla getirilmektedir. Böylece yargıya intikal etmeden,
vatandaşla idare arasındaki pek çok sorun giderilebilecektir.
- Kamu yönetiminin her kesiminde mutlaka
uyulması gereken genel ilkeler belirlenmektedir.
- Bilgi edinme hakkına azami özen
gösterilerek, vatandaşın memnuniyetinin ön planda tutulması önemlidir.
- Kamu Kuruluşları sürekli değişim ve
gelişim içinde, vatandaşa hizmet konusunda sürekli yarış halinde olmalıdır.
- Bu Tasarı çerçeve bir Kanunu
getirmektedir. Tek başına bir anlamı yoktur. Bunu tamamlayacak tasarılar
önemlidir. Mahallî idarelerle ilgili tasarılar henüz taslak halindedir.
Kamuoyunun tartışmasına açılmıştır.
- Bu Tasarı Kamuda yapılanmayla ilgili
uzun bir sürecin başıdır.
Tasarıyla ilgili olarak Komisyon
üyelerimiz aleyhte şu görüşleri dile getirmişlerdir;
- Devletin laik,demokratik sosyal bir
hukuk devleti olduğu ilkeleri korunarak teknik devlet yapısı geliştirilmelidir.
Bu konuda yerleşmiş evrensel hukuk normlarından yararlanılmalıdır.
- Getirilen Tasarı ile denetim mekanizmaları
yok edilmekte ya da etkisiz hale getirilmektedir. Sistemin içinin boşaltılması
süreci, idarî, adlî, yasama denetimi kısaca her alanda başlamıştır. Kurum ve
kuralların içi boşaltılarak rejimi değiştirme amacına hizmet edilmekte, dışa
bağımlılık artırılmaktadır.
- Tasarının adından başlayarak yetki
bölüşümü Anayasanın 126 ve 127 nci maddelerine aykırılık taşımaktadır. Bu
maddelerin tartışılması ayrı bir konudur, ancak, yürürlükte olduğu sürece
bağlayıcıdır.
- Merkezî idarenin denetim gücünün
sınırlandığı ortaya çıkmaktadır. Sayıştay'ın nereye kadar denetim yapacağı, bu
denetimin Anayasaya ne kadar uyacağı tartışmalıdır. Sayıştay'a tüm idare
birimleri üzerinde denetim yetkisi vermek Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
görev yapan kuruluş aracılığıyla yasamanın yürütme üzerinde baskı kurmasına yol
açabilecektir.
- Kamu hizmetlerinin üretim ve sunumunun
özel sektöre açılmasını sağlayan düzenlemeler Anayasanın açık hükmüne (128.
Md.) ve bu konudaki Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılık içermektedir.
-Tasarı, kamu çalışanlarının iş güvencesi
açısından tehditler içermekte, kamu çalışanları bakımından siyasallaşmaya açık
bir yapı ortaya koymaktadır.
- Kamu denetçiliği hususunda yargıyla iç
içe geçmeler söz konusudur.Bunların yargıya intikalinde sıkıntılar
yaşanabilecektir.
Tasarının aleyhindeki bu görüşlere cevaben
kollektif ve katılımcı bir yaklaşımla Tasarının hazırlandığı ve buna uygun bir
yapı oluşturulduğu ifade edilmiştir.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
sırasında verilen kifayeti müzakere önergesinin kabulü ile görüşmeler
tamamlanmış ve oy çokluğu ile maddelerine geçilmesi kararlaştırılmıştır.
Verilen önergelerle;
Tasarının 28 inci maddesinin başlığı "Hiyerarşik kademeler ve birim
unvanları" şeklinde değiştirilmiş; son fıkrasına istisnalar arasına
"Emniyet Genel Müdürlüğü" ibaresi eklenmiştir. Emniyet Genel
Müdürlüğü teşkilat ve kadro unvanları açısından maddede öngörülen düzenlemeye
uygun düşmediği için istisnalar içine alınması, Komisyonumuzca uygun
görülmüştür. Madde bu çerçevede kabul edilmiştir.
Tasarının 40 ıncı maddesine ikinci
fıkradan sonra gelmek üzere yeni fıkra ilave edilmiş; Mahallî İdareler,
bunların bağlı kuruluşları, işletmeleri ile Mahallî İdare birliklerinin malî
işlemler dışında kalan diğer idarî işlemlerinin İçişleri Bakanlığı tarafından
da denetlenmesi hükmü getirilmiştir. Bu düzenleme ile Tasarının Mahallî
İdarelere yönelik olmak üzere İçişleri Bakanlığında denetim birimi
kurulabileceğini belirten 18 inci maddesine paralellik sağlamakta; belirsizlik
giderilmektedir. Madde Komisyonumuzca bu önerge doğrultusunda değiştirilerek
kabul edilmiştir.
Tasarının Mahallî İdareler halk denetçisi
kenar başlıklı 42 nci maddesi üzerinde 5 adet önerge verilmiş, bu önergeler;
Halk denetçisi olabilmek için en az dört
yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olmak, alan gözetmeksizin yeterli
görülmüş,
- İkinci fıkrasından sonra bir fıkra
eklenerek; denetçinin tarafsızlığını sağlamak amacıyla seçildikten sonra varsa
siyasî partisi ile ilişiğinin kesilmiş sayılması hükmü getirilmiş,
- Halk denetçisinin kendisi seçen Meclis
huzurunda yemin etmesinin daha doğru olacağı gerekçesiyle üçüncü fıkrasında
geçen, "Asliye Hukuk Mahkemesinde" ibaresi, "İl Genel Meclisi
önünde" şeklinde değiştirilmiş,
- Halk denetçisinin kamu görevlileri
arasından seçilmesi durumunda, kurumundan aylıksız izinli olmasının sağlanması
amacıyla beşinci fıkrasına "kurumundan" ibaresinden sonra gelmek
üzere "aylıksız" ibaresi eklenmiş,
- Özellikle meslek kıdeminin önem arz
ettiği görevlerde çalışanların, halk denetçiliği görevini tercih etmelerini
teşvik etmek ve cazip hale getirilmesini sağlamak amacıyla, beşinci fıkrasının
ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere "izinli oldukları sürece
memuriyetleri ile ilgili özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler terfi ve
emekliliklerinde hesaba katılır, terfileri başkaca bir işleme gerek kalmadan
süresinde yapılır"düzenlenmesi yapılmış,
- Yedinci fıkrasının son cümlesine,
denetçinin raporlarının Bilgi Edinme Kanununun çizdiği yasal çerçeve dahilinde
kamuoyuna açık olduğu yönünde ilave yapılmıştır.
- 42 nci madde kabul edilen önergeler
doğrultusunda değiştirilerek, Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
Tasarının geçici 1 inci maddesi üzerinde
verilen bir önergenin kabulüyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çevre ve Orman
Bakanlığının taşra teşkilatlarının bütün olarak il özel idarelerine, taşra
teşkilatları dışındaki bazı birim ve unsurlarının ise belediye sınırları içinde
belediyelere devrini sağlamak üzere (b) ve (c) bentleri değiştirilmiştir. Bu
şekilde uygulamada doğabilecek yetki karmaşalarının önlenmesi amaçlanmaktadır.
Madde bu değişiklik doğrultusunda kabul edilmiştir.
Tasarının geçici 7 nci maddesi üzerinde
verilen bir önergenin kabulüyle; kamu yönetiminde uygulama birliği sağlama
açısından Çevre ve Orman Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, SSK, Bağ-Kur
kurumlarının teşkilat kanunlarında uygulamanın aynı olması sağlanmış, bu amaca yönelik olarak personelin atama ve
malî haklarıyla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Geçici 7 nci madde bu önerge
doğrultusunda yeniden düzenlenerek kabul edilmiştir.
Ayrıca sözlü önergelerin kabulü ile;
Tasarının 36 ncı maddesinin (a) bendinin başında geçen "yapma,
yaptırma" ibaresi yerine "bakanlığın ihtiyacı olan her türlü
yapım", ibaresi getirilmiştir. Bu ifadenin Kanun tekniğine daha uygun düşeceği
belirtilmiştir. Madde bu değişiklikle, Komisyonumuzca kabul edilmiştir. Bunun
yanı sıra aynı şekilde geçici madde 1’in (a) bendine "hastaneler"
ibaresinden sonra uygulamada açıklık sağlaması amacıyla "ve donatım
müdürlükleri" eklenmiştir.
Tasarının diğer maddeleri tek tek
görüşülmüş, oya sunulmuş ve Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
Komisyonumuza redaksiyon yetkisi verilmesi
ve Tasarının tümü oya sunulmuş ve Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına arz
edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
Burhan
Kuzu |
Atilla
Koç |
Mehmet
Ali Bulut |
|
İstanbul |
Aydın |
Kahramanmaraş |
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
Ayhan
Sefer Üstün |
Uğur
Aksöz |
Abdullah
Torun |
|
Sakarya |
Adana |
Adana |
|
|
(Muhalefet şerhi eklidir) |
|
|
|
(Son oylamada bulunmadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
F. Hüsrev
Kutlu |
İbrahim
Hakkı Aşkar |
Halil
Ünlütepe |
|
Adıyaman |
Afyon |
Afyon |
|
|
|
(Muhalefet şerhi eklidir) |
|
|
|
(Son oylamada bulunmadı) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Oya
Araslı |
Haluk
İpek |
Atila
Emek |
|
Ankara |
Ankara |
Antalya |
|
(Muhalefet şerhi eklidir) |
|
(Muhalefet şerhi eklidir) |
|
(Son oylamada bulunmadı) |
|
(Son oylamada bulunmadı) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Tuncay
Ercenk |
Metin
Kaşıkoğlu |
Mustafa
Nuri Akbulut |
|
Antalya |
Düzce |
Erzurum |
|
(Muhalefet şerhi eklidir) |
|
|
|
(Son oylamada bulunmadı) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Nimet Çubukçu |
Yılmaz Kaya |
Musa Sıvacıoğlu |
|
İstanbul |
İzmir |
Kastamonu |
|
|
(Muhalefet
şerhi eklidir) |
|
|
|
(Son
oylamada bulunmadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Atilla Kart |
Süleyman Sarıbaş |
Mehmet Kurt |
|
Konya |
Malatya |
Samsun |
|
(Muhalefet
şerhi eklidir) |
|
|
|
(Son
oylamada bulunmadı) |
|
|
|
Üye |
Üye |
|
|
İlyas Sezai Önder |
Ahmet Çağlayan |
|
|
Samsun |
Uşak |
|
|
(Muhalefet
şerhi eklidir) |
|
|
|
(Son
oylamada bulunmadı) |
|
|
MUHALEFET ŞERHİ
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Anayasa Komisyonunda görüşülerek oy çokluğu ile maddelerinin
görüşülmesine geçilen, "Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı"na
aşağıdaki nedenlerle muhalif kalmış bulunmaktayız;
Söz edilen tasarı,
öncelikle yasa tekniğine ve normlar hiyerarşisine aykırıdır. Hukukumuzda
"temel yasa" kavramı yoktur. Bu yasanın, ilgili ve bağlantılı olduğu
diğer yasalar ile birlikte görüşülmesi gerekirdi. Bu idarenin bütünlüğü ilkesinin
getirdiği bir zorunluluktur.
Öte yandan bu tasarının
her maddesine yansımış olan temel felsefe de, karşı olduğumuz ve kabul
edemeyeceğimiz bir felsefedir. Denetim mekanizmaları her aşamada
etkisizleştirilerek, yönetim siyasî iktidarın denetim ve takdirine bırakılmaktadır.
Böyle bir sürecin ise beraberinde "keyfi ve otoriter" bir yönetim
anlayışını ve uygulamasını getireceği açıktır. Tasarı merkezî idarenin
yetkilerini Anayasaya aykırı bir biçimde belirlemekte, adeta yok ederken yerine
sağlıklı bir yapı koymamaktadır.
Kamu hizmetlerinin
üretiminde ve sunumunda özelleştirme olanağı getirerek Anayasanın 128 inci
maddesine aykırı bir görünüme yol açmaktadır.
Açıkladığımız
gerekçelerle hukuk sistemimizle bağdaşmayan, Anayasanın temel ilkeleriyle bariz
bir şekilde çelişen ve reform niteliğinde olmayan, kamuyu yeniden yapılandırma
ve teknik hale getirme özellikleri bulunmayan özensizce ve acele hazırlandığı
açıkça belli olan, doğrudan uygulanma kabiliyeti de bulunmayan böyle bir
tasarının geri çekilmesi ve eleştirilerimiz doğrultusunda yeni baştan
düzenlenmesi gerekirken, maddelerine geçilmiş olmasına karşı olduğumuzdan; işbu
muhalefet şerhimiz Komisyon Başkanlığına saygı ile sunulur.
|
Uğur Aksöz |
Oya Araslı |
Halil Ünlütepe |
|
Adana |
Ankara |
Afyon |
|
Tuncay Ercenk |
Atila Emek |
Yılmaz Kaya |
|
Antalya |
Antalya |
İzmir |
|
Atilla Kart |
İ. Sezai Önder |
|
|
Konya |
Samsun |
|
HÜKÜMETİN
TEKLİF ETTİĞİ METİN
KAMU YÖNETİMİ TEMEL
KANUNU
BİRİNCİ KISIM
Kamu Yönetiminin Amaç,
İlke ve Görevleri
BİRİNCİ
BÖLÜM
Amaç,
Kapsam, Tanımlar ve Temel İlkeler
Amaç
MADDE 1. - Bu Kanunun amacı, katılımcı, saydam, hesap
verebilir, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir kamu yönetiminin
oluşturulması; kamu hizmetlerinin adil, süratli, kaliteli, etkili ve verimli
bir şekilde yerine getirilmesi için merkezî idare ile mahallî idarelerin görev,
yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi; Merkezî idare teşkilatının yeniden
yapılandırılması ve kamu hizmetlerine ilişkin temel ilke ve esasları
düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2. - Bu Kanun, Merkezî idare ile mahallî idareleri ve
bunların bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarını kapsar.
Tanımlar
MADDE 3. - Bu Kanunda geçen deyimlerden;
a) Merkezî idare: Başbakanlık ve bakanlıklar ile bağlı
kuruluşları,
b) Mahallî idare: İl özel idaresi, belediye ve köyü,
c) Stratejik plan: Kamu kurum ve kuruluşlarının orta ve uzun
vadeli amaçlarını, temel ilke ve politikalarını, hedef ve önceliklerini,
performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak
dağılımlarını içeren planı,
İfade eder.
Kamu yönetiminin temel
amaç ve görevi
MADDE 4. - Kamu yönetiminin temel amaç ve görevi, halkın
hayatını kolaylaştırmak, huzur, güvenlik ve refahını sağlamak, hayat kalitesini
geliştirmek, kişilerin hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önündeki engelleri
kaldırmak ve bu amaçlarla kanunlarla verilen görev ve hizmetleri yerine
getirmektir.
Kamu yönetiminin kuruluş
ve işleyişinin temel ilkeleri
MADDE 5. - Kamu yönetiminin kuruluş ve işleyişinde esas
alınacak temel ilkeler şunlardır:
a) Kamu yönetiminin kuruluş ve işleyişinde, idarenin
bütünlüğü esastır.
b) Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde, sürekli
gelişim, katılımcılık, saydamlık, hesap verebilirlik, öngörülebilirlik, yerindelik,
beyana güven ile hizmetten yararlananların ihtiyacına ve hizmetlerin sonucuna
odaklılık esas alınır.
c) Yapılacak yeni düzenlemeler ve ihdas edilecek birimler
için düzenleyici etki analizi yapılır.
d) Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde ve bu
hizmetlerden yararlandırmada ayırımcılık; bu hizmetlerle ilgili olarak insan
hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı düzenleme ve uygulama yapılamaz.
e) Görev, yetki ve sorumluluklar, hizmetten yararlananlara
en uygun ve en yakın birime verilir.
f) Kamu hizmetlerine ilişkin temel kararların alınmasında,
ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve sivil toplum
örgütlerinin görüş ve önerilerinden yararlanılır.
g) Kamu kurum ve kuruluşları, halkın bilgi edinme hakkını
kullanması için gerekli tedbirleri alır.
h) Kamu hizmetlerinde bilgi teknolojilerinden etkili ve
yaygın şekilde yararlanılır.
i) Kamu kurum ve kuruluşları, insangücü ve maddi
kaynaklarını etkili ve verimli şekilde kullanır, bu amaçla kendi aralarında
işbirliği yapar.
j) Kamu hizmetlerinin usul ve standartları belirlenerek,
hizmetten yararlananların bunları önceden bilmesi sağlanır. Kamu kurum ve
kuruluşlarının üst yöneticileri, hizmetlerin bu standartlara uygun şekilde
yerine getirilmesinden ve hizmetten yararlananların ihtiyacına uygunluğunu
sağlamaktan sorumludur.
k) Kamu kurum ve kuruluşlarınca, gerçek ve tüzel kişilerden,
sadece hizmet usul ve standartlarında öngörülen bilgi ve belgeler istenebilir.
Bilgi ve belge istemine ilişkin usul ve standartlar; etkililiği, verimliliği ve
basitleştirmeyi sağlamak amacıyla düzenli olarak gözden geçirilir.
l) Kamu kurum ve kuruluşları, kanunlarla kendilerine açıkça
görev olarak verilmeyen ve kuruşulun amacıyla doğrudan ilgili olmayan alanlarda
işletme kuramaz, mal ve hizmet üretimi yapamaz, bu amaçla personel, bina, araç,
gereç ve kaynak tahsis edemez.
İKİNCİ
BÖLÜM
Merkezî
İdarenin ve Mahallî İdarelerin
Yetki,
Görev ve Sorumlulukları
Merkezî idarenin genel
yetkileri
MADDE 6. - Merkezî idarenin kamu hizmetleri ile ilgili yetki
ve sorumlulukları şunlardır:
a) Kamu hizmetlerine ilişkin ulusal düzeyde genel ilke ve
politikalar, amaç ve hedefler ile standartları belirlemek,
b) Kamu hizmetlerinin hukuka, belirlenen politika ve
standartlara uygunluğunu izlemek, değerlendirmek ve denetlemek,
c) Hizmetlerin verimli ve Merkezî idare ile mahallî idareler
arasında koordinasyon içerisinde yerine getirilmesini sağlamak,
d) Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri arasında iletişim ve
işbirliğini sağlayıcı mekanizmalar oluşturmak, hizmet ve işlev kapasitelerini
geliştirmek,
e) Kamu hizmetlerini uygun ölçek ve nitelikte olmak üzere
merkezde, gerekli durumlarda yetki genişliği ilkesi çerçevesinde taşrada ve
yurtdışında örgütlenerek yerine getirmek,
f) Mahallî idareler ve hizmet yönünden yerinden yönetim
kuruluşları üzerinde kanunlarla öngörülen idari vesayet yetkisini kullanmak.
Merkezî idare tarafından
yürütülecek görev ve hizmetler
MADDE 7. - Merkezî idare tarafından yürütülecek görev ve
hizmetler şunlardır:
a) Adalet, savunma, güvenlik, istihbarat, dış ilişkiler ve
dış politikaya ilişkin görev ve hizmetler,
b) Maliye, hazine, dış ticaret, gümrük hizmetleri ile
piyasalara ilişkin düzenleme görev ve hizmetleri,
c) Ulusal düzeyde ekonomik, sosyal ve fiziki planları
hazırlamaya, bölgeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarını gidermeye yönelik
program ve projelerin uygulanmasını sağlamaya ilişkin görev ve hizmetler,
d) Millî eğitimle ilgili görev ve hizmetler,
e) Diyanetle ilgili görev ve hizmetler,
f) Sosyal güvenlikle ilgili görev ve hizmetler,
g) Tapu ve kadastro, nüfus ve vatandaşlıkla ilgili görev ve
hizmetler,
h) Acil durum yönetimi ve sivil savunma ile ilgili ulusal
düzeyde yapılması gereken görev ve hizmetler,
i) Vakıflarla ilgili görev ve hizmetler,
j) Mahallî idarelere teknik ve malî yardımda bulunma,
rehberlik yapma ve eğitim desteği sağlama görev ve hizmetleri,
k) Kanunlarla münhasıran Merkezî idare tarafından yerine
getirilmesi öngörülen ulusal nitelikli veya birden çok ili kapsayan diğer görev
ve hizmetler.
Mahallî idarelerin görev,
yetki ve sorumlulukları
MADDE 8. - Mahallî müşterek
ihtiyaçlara ilişkin her türlü görev, yetki ve sorumluluklar ile hizmetler
mahallî idareler tarafından yerine getirilir.
Mahallî idareler görev, yetki ve sorumluluk alanlarına giren
hizmetleri, idarenin bütünlüğüne, kanunlarla belirlenen esas ve usullere,
kalkınma planının ilke ve hedeflerine, kendi stratejilerine, amaç ve
hedeflerine, performans ölçütlerine uygun olarak yürütür.
Mahallî idarelerin kanunlarla verilen temel görev ve
hizmetleri ciddi şekilde aksatması ve bu durumun halkın sağlık, huzur ve
esenliğini önemli ölçüde olumsuz etkilemesi durumunda, aksamanın boyutu ile
ölçülü olmak kaydıyla, ilgili Merkezî idare kuruluşunun talebi üzerine İçişleri
Bakanlığı bu aksaklıkların giderilmesi için kanunlarda öngörülen tedbirleri
alır.
Merkezî idare ile mahallî
idareler arasındaki ilişkiler
MADDE 9. - Merkezî idare tarafından yürütülmesi öngörülen
hizmetlerden illerde yapılması gerekenlerin, kanunlarda belirtilen istisnalar
dışında, valilik ve kaymakamlıklar tarafından gerçekleştirilmesi esastır.
Merkezî idare birimleri, mahallî idarelerin sorumluluk
alanlarına giren görev ve hizmetler için mahallî düzeyde teşkilat kuramaz,
doğrudan ihale ve harcama yapamaz.
Merkezî idarenin görevleri arasında sayılan hizmetlere ait
yatırımlardan ilgili bakanlıkça uygun görülenler, mahallî idareler eliyle de
gerçekleştirilebilir. Bu yatırımlara ait ödenekler, ilgili kuruluş tarafından o
mahallî idare bütçesine aktarılır. Bu ödenekler başka amaçla kullanılamaz.
Merkezî idare, desteklemek ve geliştirmek istediği
hizmetleri, proje bazında gerekli kaynaklarını ilgili mahallî idarelere
aktarmak suretiyle onlarla işbirliği içinde yürütebilir.
Mahallî idareler, yatırımlarını, yetkili organlarının
kararıyla ve bedeli mukabilinde başka mahallî idarelere veya Merkezî idare
kuruluşlarına yaptırabilir. Mahallî idareler, diğer kamu kurum ve kuruluşları
ile işbirliği içinde ortak yatırım yapabilir.
Mahallî idarelerin görev, yetki ve sorumluluk alanlarına
giren konularda çıkarılacak tüzük, yönetmelik ve benzeri düzenlemelerde,
mahallî idarelerin yetkilerini kısıtlayıcı, mahallî hizmetleri zayıflatıcı ve
yerinden yönetim ilkesine aykırı hükümler konulamaz.
Malî kaynak dağılımı
MADDE 10. - Mahallî idarelere yetki, görev ve
sorumluluklarıyla orantılı gelir kaynakları sağlanır. Mahallî idarelere genel
bütçe vergi gelirleri tahsilatından pay ayrılır. Payların ayrılmasına,
dağıtımına ve bu paylardan yapılacak kesintilere ilişkin usul ve esaslar
kanunla düzenlenir.
Kamu hizmetlerinin
gördürülmesi
MADDE 11. - Kamu hizmetlerinin daha etkili ve verimli olarak
yerine getirilebilmesi amacıyla, Merkezî idare ile mahallî idareler,
kendilerine ait hizmetlerden kanunlarda öngörülenleri, ilgileri itibariyle
üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, hizmet
birliklerine, özel sektöre ve alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerine
gördürebilir. Bu durumda idarenin sorumluluğuna ilişkin hükümler saklıdır.
İKİNCİ KISIM
Bakanlıklar ile Bağlı ve
İlgili Kuruluşların
Teşkilatlanmasına İlişkin
Esas ve Usuller
BİRİNCİ
BÖLÜM
Bakanlıklar
ile Bağlı ve İlgili Kuruluşların
Teşkilatlanması
Teşkilatlanmaya ilişkin
ilke ve esaslar
MADDE 12. - Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların
kuruluş ve teşkilatlanmasına ilişkin ilke ve esaslar şunlardır:
a) Görev ve yetkilerin tespiti ile teşkilatlanmada, idarenin
bütünlüğü ilkesi esas alınır.
b) Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların
teşkilatlanmasında etkili ve verimli bir yapı kurulması amacıyla, kurum ve
kuruluşların görev, yetki ve sorumlulukları tanımlanır. Benzer nitelikteki
hizmet ve görevler birden fazla kurum ve kuruluşa verilemez.
c) Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşlar, stratejik
planlarına, yıllık amaç ve hedeflerine bağlı olarak teşkilat yapısını, hizmet
kalite standartlarını, yönetim ve hizmet süreçlerini sürekli geliştirici
tedbirleri alır.
Bakanlar Kurulu, Başbakan
ve Başbakan Yardımcıları
MADDE 13. - Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan oluşur.
Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı ve Başbakanlık teşkilatının en üst
amiridir.
Başbakana yardımcı olmak ve Başbakan tarafından verilecek
görevleri yerine getirmek amacıyla sayıları sekizi geçmemek üzere Devlet Bakanı
atanabilir. Başbakana yardımcı olmak ve bakanlıklar arasında koordinasyonu
sağlamak üzere en çok üç bakan Başbakan Yardımcısı olarak görevlendirilebilir.
Başbakan Yardımcıları ile Devlet Bakanlarının danışma ve
büro hizmetlerini yürütecek personele ait kadrolar Başbakanlık kadro cetvelinde
gösterilir.
Bakanların görev, yetki
ve sorumluluğu
MADDE 14. - Bakan, bakanlık kuru-luşunun en üst amiri olup,
bakanlık icraatından ve emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden
sorumludur. Her bakan aşağıdaki görev, yetki ve sorumluluğa sahiptir:
a) Bakanlığını, Anayasaya, kanunlara, hükümet programına ve
Bakanlar Kurulunca belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak yönetir.
b) Bakanlığı ile bakanlığına bağlı ve ilgili kuruluşların
görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirir, bunlara
uygun olarak yıllık amaç ve hedefler oluşturur, performans ölçütleri belirler,
bakanlık bütçesini hazırlar, gerekli yasal ve idari düzenleme çalışmalarını
yapar. Belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri doğrultusunda
uygulamayı koordine eder, izler ve değerlendirir.
c) Bakanlığı ile bakanlığına bağlı ve ilgili kuruluşların
faaliyetlerini, işlemlerini denetler, yönetim sistemlerini gözden geçirir,
kurumun yapısı ve yönetim süreçlerinin etkililiğini gözetir, yönetimin
geliştirilmesini sağlar.
d) Faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklar, kamu
kurum ve kuruluşları ile işbirliği ve koordinasyonu sağlar.
Müsteşarın görev, yetki
ve sorumluluğu
MADDE 15. - Müsteşar, bakanın yardımcısı olup bakanlık
hizmetlerini, bakan adına ve onun emir ve yönlendirmesi doğrultusunda, mevzuat
hükümlerine, bakanlığın amaç ve politikalarına, stratejik planına uygun olarak
düzenler ve yürütür. Bu amaçla, bakanlık kuruluşlarına gereken emirleri verir
ve bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar.
Müsteşar yukarıda belirtilen hizmetlerin yürütülmesinden
bakana karşı sorumludur.
Bakanlıklar
MADDE 16. - Bakanlıklar merkez ve taşra teşkilatından
oluşur. Ancak, ekli (I) sayılı cetvelde sayılan bakanlıklardan ekli (II) sayılı
cetvelde gösterilenler taşra teşkilatı kuramaz.
Bakanlık merkez teşkilatı
kurulmasına ilişkin esaslar
MADDE 17. - Bakanlıkların merkez teşkilatının kurulmasında
aşağıdaki esas ve usuller uygulanır:
a) Anahizmet, danışma ve yardımcı hizmet birimlerinin
kurulması, kaldırılması, görev, yetki ve sorumlulukları kanunla düzenlenir.
b) Bağlı ve ilgili kuruluşlar eliyle yürütülen hizmetler
için bakanlık merkez teşkilatında ayrıca birim kurulamaz.
c) Bakanlık merkez teşkilatında 28 inci Maddenin birinci
fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde gösterilenler dışında hiyerarşik kademe
teşkil edilemez. Ancak, birim ve personel sayısı dikkate alınarak
bakanlıklardan sadece merkez teşkilatı bulunanlar ile müsteşarlık şeklinde
kurulan bağlı kuruluşlarda en çok üç; diğer bakanlıklarda en çok beş müsteşar
yardımcılığı; başkanlık ve genel müdürlük şeklinde kurulan bağlı kuruluşlarda
en çok üç başkan yardımcılığı ve genel müdür yardımcılığı kadrosu ihdas
edilebilir.
Bakanlık merkez teşkilatı
MADDE 18. - Bakanlık merkez teşkilatı, bakanlığın sorumlu
olduğu hizmetlerin yürütülmesi; bu hizmetlerle ilgili politika, standart ve
hedeflerin belirlenmesi; planlama, koordinasyon ve denetimin sağlanması;
eğitim, izleme ve değerlendirme görevlerinin yerine getirilmesi amacıyla
aşağıdaki birimlerden meydana gelecek şekilde düzenlenir:
a) Bakanlıkların hizmet ve görev alanlarına giren
faaliyetlerini yürüten anahizmet birimleri,
b) Bakana ve anahizmet birimleri ile bağlı ve ilgili
kuruluşlara teknik, planlama, araştırma-geliştirme, hukuki ve malî konularda
yardımcı olan danışma birimleri,
c) İnsan kaynakları ve destek hizmetlerini yerine getiren
yardımcı hizmet birimleri.
İçişleri, Maliye, Millî Eğitim, Sağlık ile Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlıklarında, temel görev ve hizmetlerin bir gereği olarak, kurum
dışı işyeri, mükellef veya üçüncü kişi ve kuruluşlar ile mahallî idarelere
yönelik olmak üzere, kuruluş kanunlarında belirtilmek şartıyla anahizmet birimi
şeklinde rehberlik ve denetim birimi oluşturulabilir. Hâkim ve savcıların
denetimi için öngörülen hükümler saklıdır.
Bakanlık anahizmet
birimleri
MADDE 19. - Bakanlıkların sorumlu oldukları temel hizmet ve
görevler, merkez teşkilatı bünyesinde kurulan anahizmet birimleri tarafından
yerine getirilir.
Bakanlık danışma
birimleri
MADDE 20. - Bakanlık merkez teşkilatında ihtiyaca göre
aşağıdaki danışma birimleri kurulabilir:
a) Strateji Geliştirme Başkanlığı,
b) Hukuk Müşavirliği,
c) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği.
Gerekli görülen hallerde 33 üncü Maddede öngörülen esaslar
dahilinde bakanlık müşavirliği kadrosu ihdas edilebilir.
Bağlı kuruluşların merkez teşkilatında ihtiyaca göre
Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği ile Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliği kurulabilir.
Bakanlık yardımcı hizmet
birimleri
MADDE 21. - Bakanlık merkez teşkilatında ihtiyaca göre
aşağıdaki yardımcı hizmet birimleri kurulur:
a) Özel Kalem Müdürlüğü,
b) İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı,
c) Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı.
Taşra teşkilatı olan bakanlıklarda insan kaynakları birimi
genel müdürlük şeklinde kurulabilir. Bağlı kuruluşların merkez teşkilatında
ihtiyaca göre İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı ile Destek Hizmetleri Daire
Başkanlığı kurulur.
Taşra teşkilatı ve
kuruluşuna ilişkin esaslar
MADDE 22. - Taşra teşkilatı olan bakanlıklar illerde ve
hizmetin niteliği ile ihtiyaçlar dikkate alınarak ilçelerde teşkilatlanır.
Bunlar, vali ve kaymakama bağlı olarak çalışır.
Taşra teşkilatının kurulmasında aşağıda belirtilen esaslara
uyulur:
a) Taşra teşkilatı, görev ve hizmetin niteliğine, sosyal ve
ekonomik şartlara ve nüfus durumuna göre farklı yapıda kurulabilir.
b) Bakanlıklar ile bağlı kuruluşların il ve ilçelerde, tek
bir taşra teşkilatı kurmaları esastır.
c) Kamu hizmetlerinin zorunlu kıldığı hallerde, birden çok
ili kapsayan alanlarda, sürekli veya geçici nitelikte, kanunla bölge teşkilatı kurulabilir.
Ancak, bölge düzeyinde teşkilatlanan bakanlıklar illerde, illerde teşkilatlanan
bakanlıklar ise bölge düzeyinde teşkilatlanamaz.
d) Bölge kuruluşları dışındaki taşra teşkilatı, Bakanlar
Kurulu kararı ile kurulur, kaldırılır veya değiştirilir.
Yurtdışı hizmetlerinin
yürütülmesi
MADDE 23. - Dışişleri Bakanlığı ile Türk İşbirliği ve
Kalkınma İdaresi Başkanlığı hariç, bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve
kuruluşları yurtdışı teşkilatı kuramazlar. Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve
kuruluşlarından hangilerinin hangi ülkelerde yurtdışı hizmeti sunacağı Bakanlar
Kurulu tarafından belirlenir. Bu suretle belirlenecek kurum ve kuruluşların
yurtdışı hizmetleri ilgili kurum veya kuruluş personelinin Dışişleri Bakanlığı
kadrolarına belirli süreli olarak görevlendirilmesi suretiyle yürütülür. Bu
görevlere Dışişleri Bakanlığı elemanları atanamaz ve görevlendirilemez.
Bağlı kuruluşlar
MADDE 24. - Bağlı kuruluşlar, bir bakanlığın hizmet ve görev
alanına giren anahizmetlerden özel önemi bulunanları yürütmek üzere, kanunla
kurulan kuruluşlardır. Başbakanlığa bağlı olanların dışında müsteşarlık
şeklinde bağlı kuruluş kurulamaz.
Bağlı kuruluşlar, merkez teşkilatı ile istisnai ve zorunlu
hallere münhasır olmak üzere ihtiyaca göre kurulan taşra teşkilatından oluşur. Ancak,
bölge düzeyinde teşkilatlanan bağlı kuruluşlar illerde, illerde teşkilatlanan
bağlı kuruluşlar bölge düzeyinde teşkilatlanamaz. Bağlı kuruluşların taşra
teşkilatı kanunla kurulur.
Bağlı kuruluşların anahizmet, danışma ve yardımcı hizmet
birimleri 18 inci madde ile bakanlık merkez teşkilatına ilişkin diğer hükümler
gözönünde bulundurularak hizmet özelliklerine göre kuruluş kanunlarında
belirlenir. Ayrıca, bağlı kuruluşlarda temel görev ve hizmetlerin bir gereği
olarak, kurum dışı işyeri, mükellef veya üçüncü kişi ve kuruluşlara yönelik
olmak üzere, kuruluş kanunlarında belirtilmek şartıyla anahizmet birimi
şeklinde rehberlik ve denetim birimi oluşturulabilir.
İlgili kuruluşlar
MADDE 25. - İlgili kuruluşlar; özel kanun veya statü ile
kurulan, iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları ile bunların
müessese, ortaklık ve iştirakleri veya özel hukuki, malî ve idari statüye tâbi,
hizmet bakımından yerinden yönetim kuruluşlarıdır.
Bu kuruluşların görev, yetki ve sorumlulukları ile
teşkilatlanmalarına ilişkin esaslar ve ilgili olduğu bakanlık, kuruluş kanunu
veya statülerinde belirlenir. Müsteşarlık şeklinde ilgili kuruluş kurulamaz.
İlgili kuruluşların anahizmet, danışma ve yardımcı hizmet
birimleri, 18 inci madde ile bakanlık merkez ve bağlı kuruluşlarının
teşkilatlanmasına ilişkin diğer hükümler gözönünde bulundurularak hizmet
özelliklerine göre kuruluş kanunlarında veya statülerinde belirlenir.
İlişkili kuruluşlar
MADDE 26. - İlişkili kuruluşlar, piyasalara ilişkin
düzenleyici ve denetleyici görev yapan, kamu tüzel kişiliği ile idari ve malî
özerkliği haiz, özel kanunla kurulan kuruluşlardır.
Bu kuruluşların ilişkili olduğu bakanlık, kuruluş kanununda
gösterilir.
Strateji Geliştirme
Kurulu ve diğer sürekli kurullar
MADDE 27. - Bakanlıklarda, bakanlık stratejilerinin, amaç ve
politikalarının belirlenmesine, bakanlık hizmet ve teşkilatının
geliştirilmesine, bakanlık faaliyetlerinin performans sonuçlarının
değerlendirilmesine yardımcı olmak üzere Strateji Geliştirme Kurulu
oluşturulur. Kurul, bakanlık müsteşarının başkanlığında, bakanlıkların kuruluş
kanunlarında belirtilen birim amirlerinden oluşur ve konu ile ilgili kişiler,
kamu veya özel kuruluş ve sivil toplum örgütü temsilcileri çağrılabilir.
Kurulun sekreterya hizmetleri Strateji Geliştirme Başkanlığınca yürütülür.
Ayrıca bakanlıklarda ve bağlı kuruluşlarda, görevleri ve
teşekkül tarzı kuruluş kanunlarında gösterilmek kaydıyla sürekli kurullar
oluşturulabilir.
Hiyerarşik kademeler ve
unvanlar
MADDE 28. - Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı ve
ilgili kuruluşların hiyerarşik kademeleri ve unvanları; hizmetin
özelliklerinden kaynaklanan farklılıklar dikkate alınmak suretiyle aşağıdaki
şekilde düzenlenir:
a) Bakanlık merkez teşkilatında:
1. Müsteşarlık,
2. Genel Müdürlük, Başkanlık, Daire Başkanlığı,
3. Müdürlük.
Taşra teşkilatı olan bakanlıklarda Genel Müdürlüklere bağlı
olarak daire başkanlığı kurulabilir.
b) Bağlı kuruluşlarda:
Müsteşarlık şeklindeki bağlı kuruluşlarda:
1. Müsteşarlık,
2. Genel Müdürlük, Daire Başkanlığı,
3. Müdürlük.
Başkanlık şeklindeki bağlı kuruluşlarda:
1. Başkanlık,
2. Daire Başkanlığı,
3. Müdürlük.
Genel Müdürlük şeklindeki bağlı kuruluşlarda:
1. Genel Müdürlük,
2. Daire Başkanlığı,
3. Müdürlük.
c) Taşra teşkilatı il kuruluşlarında:
1. Vali,
2. İl Müdürlüğü,
3. Şube Müdürlüğü.
d) Taşra teşkilatı ilçe kuruluşlarında:
1. Kaymakam,
2. İlçe Müdürlüğü,
3. İhtiyaç duyulan ilçelerde Şube Müdürlüğü.
e) Bölge kuruluşlarında:
1. Bölge Müdürlüğü,
2. Şube Müdürlüğü veya Başmühendislik.
Dışişleri Bakanlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği, Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ve ilişkili kuruluşlar,
bu maddede öngörülen hiyerarşik kademe ve unvanlara ilişkin hükümlere tâbi
değildir. Bunların hiyerarşik kademe ve unvanları kuruluş kanunlarında
düzenlenir.
Kuruluş işlemlerinin
tamamlanması
MADDE 29. - Bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatı ile
bağlı ve ilgili kuruluşların kurulma işlemleri, genel hükümlere göre kadro
ihdası ile tamamlanır.
İKİNCİ
BÖLÜM
Danışma
Birimlerinin Görev ve Yetkileri
Strateji Geliştirme
Başkanlığı
MADDE 30. - Strateji Geliştirme Başkanlığı aşağıdaki
görevleri yapar:
a) Ulusal kalkınma strateji ve politikaları, yıllık program
ve hükümet programı çerçevesinde bakanlığın orta ve uzun vadeli strateji ve
politikalarını belirlemek, amaçlarını oluşturmak üzere gerekli çalışmaları
yapmak,
b) Bakanlığın görev alanına giren konularda performans ve
kalite ölçütleri geliştirmek ve bu kapsamda verilecek diğer görevleri yerine
getirmek,
c) Bakanlık bütçesini stratejik plana ve yıllık hedeflere
göre hazırlamak; bakanlık faaliyetlerinin bunlara uygunluğunu izlemek ve
değerlendirmek,
d) Bakanlığın yönetimi ile hizmetlerin geliştirilmesi ve
performansla ilgili bilgi ve verileri toplamak, analiz etmek, yorumlamak ve
yıllık faaliyet raporlarını hazırlamak,
e) Üst yönetimin iç denetime yönelik işlevinin etkililiğini
ve verimliliğini artırmak için gerekli hazırlıkları yapmak,
f) Bakanlığın görev alanına giren konularda, hizmetleri
etkileyecek dış faktörleri incelemek, kurum içi kapasite araştırması yapmak,
hizmetlerin etkililiğini ve tatmin düzeyini analiz etmek ve genel araştırmalar
yapmak,
g) Yönetim bilgi sistemlerine ilişkin hizmetleri yerine
getirmek,
h) Strateji Geliştirme Kurulunun sekreterya hizmetlerini
yürütmek.
Hukuk Müşavirliği
MADDE 31. - Hukuk Müşavirliği aşağı-daki görevleri yapar:
a) Bakan, bakanlık birimleri ve diğer bakanlıklar tarafından
gönderilen kanun, tüzük ve yönetmelik tasarıları ile diğer hukuki konular
hakkında görüş bildirmek,
b) Bakanlığın menfaatlerini koruyucu, anlaşmazlıkları
önleyici hukuki tedbirleri zamanında almak, anlaşma ve sözleşmelerin bu
esaslara uygun olarak yapılmasına yardımcı olmak,
c) 8 Ocak 1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanun hükümlerine göre
adli ve idari davalarda gerekli bilgileri hazırlamak, taraf olduğu idari
davalarda bakanlığı temsil etmek veya bakanlıkça hizmet satınalma yoluyla
temsil ettirilen davaları takip ve koordine etmek.
Basın ve Halkla İlişkiler
Müşavirliği
MADDE 32. - Bakanlıklarda, basın ve halkla ilişkilerle
ilgili faaliyetleri planlamak ve bu faaliyetlerin belirlenecek usul ve ilkelere
göre yürütülmesini sağlamak üzere Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
kurulabilir.
Bakanlık müşavirleri
MADDE 33. - Bakanlıklarda, önem ve öncelik taşıyan konularda
bakanlık makamına yardımcı olmak üzere bakanlık müşavirleri bulunabilir.
Bakanlık müşavirleri bakanlık makamına bağlıdır.
Bakanlık müşavirlerinin gerekli olup olmadığı ve yirmiyi
geçmeyecek şekilde sayısı kuruluş kanunlarında gösterilir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Yardımcı
Hizmet Birimlerinin Görev ve
Yetkileri
Özel Kalem Müdürlüğü
MADDE 34. - Özel Kalem Müdürlüğü; bakanın çalışma
programını; resmî ve özel yazışmalarını; protokol ve tören işlerini düzenlemek,
yürütmek ve bakanın vereceği diğer işleri yapmakla görevlidir.
İnsan Kaynakları Daire
Başkanlığı
MADDE 35. - İnsan Kaynakları Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
a) Bakanlığın insan gücü politikası ve planlaması konusunda
çalışmalar yapmak ve tekliflerde bulunmak,
b) Bakanlık personelinin atama, nakil, sicil, terfi, ücret,
emeklilik ve benzeri özlük işlemlerini yürütmek,
c) Bakanlık teşkilatının eğitim planını hazırlamak,
uygulamak ve değerlendirmek,
d) Bakanlığın görev alanına giren konularda mahallî
idarelere dönük eğitim programları hazırlamak ve uygulamak,
e) Bakan ve müsteşar tarafından verilecek diğer görevleri
yapmak.
Destek Hizmetleri Daire
Başkanlığı
MADDE 36. - Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
a) Yapma, yaptırma, satınalma, kiralama, bakım ve onarım,
arşiv, sağlık ve benzeri her türlü idarî ve malî hizmetleri yürütmek,
b) Taşınır ve taşınmaz mal kayıtlarını tutmak,
c) Bakanlık sivil savunma ve seferberlik hizmetlerini
planlamak ve yürütmek,
d) Bakan ve müsteşar tarafından verilecek diğer görevleri
yapmak.
Bağlı ve ilgili
kuruluşların danışma ve yardımcı hizmet birimleri
MADDE 37. - Bakanlık bağlı ve ilgili kuruluşlarındaki
danışma ve yardımcı hizmet birimlerinin görevleri, bakanlık merkez
teşkilatındaki benzer birimlerin görevleri esas alınarak düzenlenir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Kamu Yönetiminde Denetim
Denetim
MADDE 38. - Denetim; kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyet
ve işlemlerinde hataların önlenmesine yardımcı olmak, çalışanların ve
kuruluşların gelişmesine, yönetim ve kontrol sistemlerinin geçerli, güvenilir
ve tutarlı hale gelmesine rehberlik etmek amacıyla; hizmetlerin süreç ve
sonuçlarını mevzuata, önceden belirlenmiş amaç ve hedeflere, performans
ölçütlerine ve kalite standartlarına göre; tarafsız olarak analiz etmek,
karşılaştırmak ve ölçmek; kanıtlara dayalı olarak değerlendirmek, elde edilen
sonuçları rapor haline getirerek ilgililere duyurmaktır.
Denetimin kapsamı ve
türleri
MADDE 39. - Kamu kurum ve kuruluşlarında iç ve dış denetim
yapılır. İç denetim, hataların önlenmesi, risk ve zayıflıkların belirlenmesi,
iyi uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması, yönetim sistemlerinin ve
süreçlerinin geliştirilmesi amacıyla yapılan denetimdir.
Dış denetim, kamu kurum ve kuruluşlarının hesap verme
sorumluluğu çerçevesinde bütün faaliyet, karar ve işlemlerinin, kurumsal amaç,
hedef ve planlara ve kanunlara uygunluk yönünden incelenmesi ve sonuçlarının
değerlendirilmesidir.
Kamu kurum ve kuruluşlarının iç ve dış denetimi; hukuka
uygunluk, malî denetim ve performans denetimini kapsar:
a) Hukuka uygunluk denetimi; eylem ve işlemlerin ilgili
kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuata uygunluğunun,
b) Malî denetim; gelir, gider ve mallara ilişkin hesap ve
işlemlerin doğruluğunun, malî tabloların tasdikinin ve mali sistemlerin,
c) Performans denetimi; yönetimin bütün kademelerinde
gerçekleştirilen faaliyet ve programların planlanması, uygulanması ve kontrolü
aşamalarında ekonomikliğin, verimliliğin ve etkililiğin,
Denetlenmesini ifade eder.
Denetlemeye yetkili
kurumlar
MADDE 40. - İç denetim, kamu kurum ve kuruluşlarının kendi
yöneticileri veya kurumun üst yöneticisinin görevlendireceği iç denetim
elemanları tarafından yapılır.
Merkezî idareye dahil kurum ve kuruluşlarla il özel
idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ve mahallî idare
birliklerinin dış denetimi kanunla belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde
Sayıştay tarafından yapılır veya yaptırılır, sorumluların hesap ve işlemleri
kesin hükme bağlanır. Bu amaçla Sayıştayın teşkilat yapısı içinde özel ihtisas
daireleri oluşturabileceği gibi, bölge düzeyinde birimler kurulabilir.
Köyler ile köylerin kendi aralarında kurdukları birlikler,
mülki idare amirleri eliyle denetlenir.
Bilgi edinme hakkı ve
saydamlık
MADDE 41. - Gerçek ve tüzel kişiler, kanunla belirlenen usul
ve esaslar çerçevesinde bilgi edinme hakkına sahiptir. Kamu kurum ve kuruluşları,
gerçek ve tüzel kişilerin talep etmeleri halinde, istenen bilgi ve belgeleri
kanunda belirtilen istisnalar dışında vermekle yükümlüdür.
Kamu kurum ve kuruluşları, görev ve hizmet alanlarına giren
konulardaki temel nitelikli karar ve işlemlerini, mal ve hizmet alımlarını,
satımlarını, projelerini ve yıllık faaliyet raporlarını bilgi iletişim
teknolojilerini de kullanmak suretiyle kamuoyunun bilgisine sunarlar.
Kesinleşen faaliyet ve denetim raporları uygun vasıtalarla
kamuoyunun incelemesine açık hale getirilir. Mahallî idarelerde bu raporlar
meclislerinin ilk toplantısında üyelerin bilgisine de sunulur.
Mahallî idareler halk
denetçisi
MADDE 42. - Her ilde, mahallî idareler ve bunlara bağlı
kuruluşlar ile bu idareler tarafından kurulan birlik ve işletmelerin, kurum
dışı gerçek ve tüzel kişilerle ilgili işlem ve eylemlerinden kaynaklanan
anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olmak üzere bir halk denetçisi seçilir.
Halk denetçisi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48
inci maddesinin (A) fıkrasının 1, 4, 5, 6 ve 7 nci bentlerinde belirtilen
şartları taşıyan; hukuk, iktisat, işletme, maliye, kamu yönetimi, çalışma ekonomisi
alanlarında en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun veya bu
alanlarda lisansüstü derecesi olan ve en az on yıl mesleki tecrübe sahibi,
toplumda saygınlığı bulunan kişiler arasından beş yıl süre ile görev yapmak
üzere il genel meclisinin üçte iki çoğunluğunun kararı ile seçilir. İlk iki
turda üçte iki çoğunluk sağlanamazsa, üçüncü turda salt çoğunlukla seçim
sonuçlandırılır. Halk denetçiliğine kişiler kendileri aday olabileceği gibi, il
genel meclisi üyelerinin beşte biri tarafından da aday gösterilebilir.
Halk denetçisi, asliye hukuk mahkemesinde görevinin devamı
süresince işlerini tam bir dikkat, dürüstlük ve tarafsızlık ile yürüteceğine,
kanun hükümlerine aykırı hareket etmeyeceğine dair yemin ederek görevine
başlar. Yemin için yapılan başvuru mahkemece acele işlerden sayılır.
Halk denetçisi, görevini engelleyen fiziki ve psikolojik bir
rahatsızlığı, görevi gereği edindiği kişisel bilgi ve sırları açıklaması, halk
denetçisi olma şartlarını taşımadığının anlaşılması veya sonradan kaybetmesi
sebepleriyle il genel meclisinin salt çoğunluğunun kararı ve valinin mütalaası
üzerine Danıştay kararı ile görevinden alınabilir. Bu şekilde boşalan halk
denetçiliğine, kalan süreyi tamamlamak üzere yenisi seçilir.
Halk denetçisi, görevinin devamı süresince, herhangi bir
kamu kuruluşunda veya özel kuruluşta ücretli bir işte çalışamaz. Kamu
görevlileri arasından seçilen halk denetçisi, bu süre için kurumundan izinli
sayılır. Bu şekilde seçilen halk denetçilerinin kadroları ve tâbi olduğu sosyal
güvenlik kurumu ile ilişkileri devam eder, ancak bunların ve diğer halk
denetçilerinin daha önce tâbi oldukları sosyal güvenlik kurumlarına ödenmesi
gereken primleri kendileri tarafından yatırılır.
Halk denetçisinin bürosu ve iş yükü ile orantılı sayıda
personel il özel idaresi tarafından sağlanır. Halk denetçisine, il nüfusu
500.000'e kadar olan illerde 50.000; 500.001-1.000.000 olan illerde 60.000;
1.000.001-2.000.000 olan illerde 70.000 ve 2.000.001'den fazla olan illerde
80.000 gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık katsayı ile
çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık brüt ödenek verilir. Halk denetçisi
gördüğü hizmet nedeniyle talep sahiplerinden hiçbir şekilde ücret veya başka
bir karşılık alamaz.
Halk denetçisi, birinci fıkrada sayılan kuruluşların gerçek
ve tüzel kişileri ilgilendiren işlem ve eylemlerine karşı menfaati ihlal
edilenler tarafından yapılacak başvuru üzerine, gerekli bilgi ve belgeleri
inceleyerek, gerektiğinde tarafları dinleyerek, kırkbeş gün içinde kararını
verir. Kararı, ilgili idareye ve talep sahibine bildirir. İlgili idare halk
denetçisinin verdiği karara karşı tutumunu en geç on gün içinde açıklar. İdare,
halk denetçisinin tavsiyesini uygun bulmazsa görüşünü gerekçelendirmek
zorundadır. Halk denetçisinin raporları kamuoyuna açıktır.
İlgili kurum ve kuruluşlar, halk denetçisi tarafından
istenen bilgi ve belgeler ile soruların cevaplarını en geç bir hafta içinde
vermek zorundadır.
Konusu açık olmayan, somut iddia içermeyen, halk
denetçisinin yetki alanına girmeyen veya dava konusu yapıldığı anlaşılan
başvurular işleme konulmaz. Halk denetçisi incelemesi sırasında, teknik
hususlarda bedeli il özel idare bütçesinden karşılanmak suretiyle her türlü
uzmandan yararlanabilir.
Menfaati ihlal edilen gerçek veya tüzel kişiler, işlem ve
eylemden haberdar olduktan sonra veya yaptıkları başvuruya süresi içinde cevap
verilmemesi üzerine otuz gün içerisinde halk denetçisine başvurabilirler. Halk
denetçisine başvuru süresi, eylem ve işlemin tekemmül tarihinden itibaren altı
ayı geçemez.
Dava açma süresi içinde halk denetçisine yapılan başvuru,
dava açma süresini durdurur. Halk denetçisinin tavsiye kararının verilen süre
içinde yerine getirilmemesi veya başvuru sahibini tatmin etmemesi halinde,
kararda belirtilen sürenin bitiş tarihinden itibaren, talep sahibinin dava açma
süresi yeniden işlemeye başlar. Dava konusu edilmiş veya üçüncü kişilere dönük
karar ve işlemler sebebiyle halk denetçisine başvurulamaz. Halk denetçisine
başvuru, idari yargıya müracaat hakkının önşartı değildir.
Halk denetçisi, incelemesi nedeniyle elde ettiği kişilere
ait bilgilerin gizliliğinin korunmasından sorumludur. Halk denetçisi tarafından
alınan tavsiye kararları arşivlenir. Halk denetçisi, her yıl Ocak ayında, bir
önceki yılda verdiği tavsiye kararları ile ilgili genel değerlendirme raporunu
il genel meclisinin bilgisine sunar.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Çeşitli ve Geçici
Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Çeşitli
Hükümler
Yöneticilerin
sorumlulukları
MADDE 43. - Bu Kanun kapsamındaki kurum ve kuruluşların her
kademedeki yöneticileri, görevlerini mevzuata, stratejik plan ve programlara,
performans ölçütlerine ve hizmet kalite standartlarına uygun olarak yürütmekten
üst kademelere karşı sorumludur.
İdarî düzenleme yetkisi
MADDE 44. - Bakanlıklar ile kamu tüzel kişileri, önceden
kanunla düzenlenmeyen konularda ve kanun hükümlerine aykırı şekilde idarî
düzenleme yapamazlar.
Yetki devri
MADDE 45. - Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların üst
düzey yöneticileri, valiler, kaymakamlar ve belediye başkanları, sınırlarını
açıkça belirtmek ve yazılı olmak şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına
devredebilir. Yetki devri, uygun araçlarla ilgililere duyurulur.
İnsan kaynakları yönetimi
MADDE 46. - Kamu hizmetleri memurlar, tam zamanlı veya kısmi
zamanlı çalışan diğer kamu görevlileri ve işçiler eliyle yürütülür.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin işe alınmaları ve
görevde yükselmeleri ehliyete dayalı seçme sınavı ve liyakat esasına göre
yapılır.
Diğer kamu görevlileri ile işçilerden tam zamanlı veya kısmi
zamanlı olarak ve kadro şartına bağlı olmaksızın sözleşmeli statüde istihdam
edileceklerin sözleşmelerinde, ilgili personelin görevleri, hak ve
yükümlülükleri ile performans ölçütleri yer alır.
Memurlar ve diğer kamu görevlileri, performans ölçütlerine
göre değerlendirilir ve ödüllendirilir.
Hükümetin görevi sona erdiğinde, Millî Savunma Bakanlığı
Müsteşarı hariç müsteşarlar ile başkanlık ve genel müdürlük şeklinde kurulan
bağlı ve ilgili kuruluşlarda kendi genel kurullarının seçimiyle gelenler
dışındaki başkan veya genel müdürlerin görevi kendiliğinden sona ermiş sayılır.
Ancak bu görevlere yeni bir atama ya da görevlendirme yapılıncaya kadar bu
kişiler görevlerine devam ederler. Bu şekilde görevi sona erenlerden başka bir
göreve atanmayanlar, özlük hakları saklı kalmak üzere, kadro şartı aranmaksızın
bakanlık müşaviri olarak atanırlar.
Merkezî idarede 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı
Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun hükümleri dışında kalan memurların
atamaları bakan tarafından yapılır. Bakan bu yetkisini alt kademelere
devredebilir. Bağlı ve ilgili kuruluşların kuruluş kanunlarındaki atamaya
ilişkin özel hükümler saklıdır.
Merkezî idarenin kadro ihdas, iptal ve değişikliği ile
kadrolara ilişkin diğer hususlar genel hükümlere tâbidir.
Başka kurumlarda personel
görevlendirme
MADDE 47. - Bakanlıklarda bakanın, il özel idarelerinde
valinin, belediyelerde ise belediye başkanının talebi ve ilgilinin ve kurumunun
muvafakatı üzerine, Merkezî idare personelinden memur statüsünde olanlar
mahallî idarelerin yönetici kadrolarında veya bakanlıklarda geçici olarak
görevlendirilebilir. Bu personel, kurumundan izinli sayılır ve asıl kadrosuyla
ilgisi devam eder. Bunların terfileri başkaca bir işleme gerek kalmaksızın
kurumlarınca yapılır. Bu hükme göre görevlendirilenler, görev sürelerince,
görevlendirmeye ilişkin belgede belirtilmek kaydıyla malî ve sosyal haklarını
görevlendirildikleri kurumdan alabileceği gibi, kadrolarının bulunduğu kurumdan
da alabilirler.
Saklı tutulan hükümler
MADDE 48. - Bu Kanunun, 24 üncü maddesinin birinci
fıkrasının son cümlesi hariç olmak üzere İkinci Kısmındaki hükümler, 46 ncı
maddesinin beşinci fıkrası dışındaki hükümler ile 47 nci maddesi hükümleri
Millî Savunma Bakanlığı hakkında uygulanmaz.
Kaldırılan hükümler ve
kuruluşlar
MADDE 49. - 27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanun,
24/10/1960 tarihli ve 108 sayılı Savunma Sekreterlikleri Kurulmasına Dair Kanun
ile 24/6/1983 tarihli ve 72 sayılı Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten
kaldırılmıştır.
9/5/1985 tarihli ve 3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla kurulan Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü kaldırılmıştır.
Dışişleri Bakanlığı ile Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığı hariç bakanlıkların ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yurtdışı
teşkilatı kaldırılmış ve yurtdışı kadroları iptal edilmiştir.
Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşlar ve bu Kanun
kapsamına giren diğer kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş ve görevlerine
ilişkin kanunların ve kanun hükmünde kararnamelerin bu Kanun hükümlerine aykırı
hükümleri uygulanmaz.
İKİNCİ
BÖLÜM
Geçici
ve Son Hükümler
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte;
a) Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatının görev ve yetkileri,
eğitim hastaneleri hariç, sağlık evi, sağlık ocağı, sağlık merkezi, dispanser
ile hastaneler araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları,
bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak üzere personeli il özel
idarelerine,
b) Kültür ve Turizm Bakanlığı taşra teşkilatının görev ve
yetkileri, ulusal nitelik taşımayan kütüphane ve müzeler ile halk
kütüphaneleri, kültür merkezleri bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz
malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak
üzere personeli belediye sınırları içinde belediyelere, belediye sınırları
dışında il özel idarelerine, ören yerleri ise il özel idarelerine,
c) Çevre ve Orman Bakanlığı taşra teşkilatının görev ve
yetkileri ile fidanlıklar, piknik yerleri, dinlenme ve benzeri tesisler, bina,
araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri
ve kadroları ile birlikte olmak üzere personeli belediye sınırları içinde
belediyelere; belediye sınırları dışında bulunan bu gibi tesis ve yerler ile
Millî parklar il özel idarelerine,
d) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı taşra teşkilatının görev ve
yetkileri, ulusal veya bölgesel düzeyde faaliyet gösteren araştırma enstitüleri
ve laboratuvarlar hariç enstitü ve laboratuvarları ile üretme istasyonları
bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe
ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak üzere personeli il özel idarelerine,
e) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
taşra teşkilatının görev ve yetkileri ile huzurevi, çocuk yuvası, kreş gibi
tesisler, bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları,
bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak üzere personeli belediye
sınırları içinde belediyelere, belediye sınırları dışında il özel idarelerine,
f) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü taşra teşkilatının görev
ve yetkileri ile spor sahaları, spor salonları, stadyumlar ve diğer spor
tesisleri bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları,
bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak üzere personeli belediye
sınırları içinde belediyelere, belediye sınırları dışında il özel idarelerine,
g) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı taşra teşkilatının görev ve yetkileri ile bina, araç, gereç, taşınır
ve taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile
birlikte olmak üzere personeli il özel idarelerine,
Devredilmiştir.
Birinci fıkranın (b), (c), (d) ve (f) bentlerinde
belediyelere devredilen bina, araç, gereç, personel, taşınır ve taşınmaz mallar
ile alacak ve borçların, büyükşehir belediyesi bulunan yerlerde paylaşımı özel
kanununda belirtilen hükümlere tâbidir.
Birinci fıkranın (a) bendinde il özel idarelerine devredilen
sağlık evi, sağlık ocağı, sağlık merkezi ve dispanser gibi koruyucu sağlık
hizmeti veren tesisler il özel idarelerince Sağlık Bakanlığı tarafından
belirlenen esas ve usullere göre bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz
malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak
üzere personeli belediyelere devredilebilir.
Birinci fıkranın (d) bendinde il özel idarelerine devri
öngörülen enstitü ve laboratuvarlar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından
belirlenen esas ve usullere göre bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz
malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak
üzere personeli görev alanına göre üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarına veya belediyelere devredilebilir. Kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarına devir halinde personelin devri isteklerine
bağlıdır.
Millî Eğitim Bakanlığı dışındaki bakanlıklar ile kamu kurum
ve kuruluşlarına bağlı sağlık, tarım, adalet, tapu kadastro ve Anadolu
meteoroloji meslek liseleri bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları ile
bunlara ait bütçe ödenekleri Millî Eğitim Bakanlığına devredilmiştir. Bu
fıkrada öngörülen devir işlemleri ile bu okulların personelinden devredilecek
olanlara ait işlemler Millî Eğitim Bakanlığı ile ilgili bakanlık veya
kuruluşlar arasında yapılacak protokollere göre 2003-2004 öğretim yılı sonunda
tamamlanır.
Devir ve tasfiye, Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığı ile ilgisine göre bu maddede belirtilen bakanlıklar tarafından
birlikte hazırlanarak Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe konulacak esas ve
usullere göre birinci fıkranın (a) bendi dışında en geç bir yıl içinde
gerçekleştirilir. Ancak, atanacak personel ile devredilecek taşınır ve taşınmaz
mallar, ilgili mahallî idarelerin ihtiyacı dikkate alınarak belirlenir. Birinci
fıkranın (a) bendinde belirtilen kadroların dışındaki unsurların devri bir yıl
içinde, kadroların ve taşra teşkilatının bunlara ilişkin görev ve yetkilerinin
devri ise Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı
tarafından birlikte hazırlanarak Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak
esaslara göre kademeli olarak beş yıl içinde yapılır. Bu süre içerisinde
devredilmeyen kadrolara ait atamalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmaya
devam edilir.
GEÇİCİ MADDE 2. - Kaldırılan Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğünün görev ve yetkileri; araç, gereç, her türlü taşınır ve taşınmaz
malları, bunlara ait ödeneklerle birlikte İstanbul dışında il özel idarelerine;
İstanbul ilinde ise bu hizmetleri il hudutları dahilinde yapmak üzere İstanbul
Büyükşehir Belediyesine devredilmiştir. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü merkez
teşkilatı personeli Tarım ve Köyişleri Bakanlığına, İstanbul dışındaki taşra
teşkilatı personeli bulundukları illerdeki il özel idarelerine, İstanbul'da ise
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına kadro ve pozisyonları ile birlikte
devredilmiş ve bunlar da başkaca bir işleme gerek kalmaksızın bu kadro ve
pozisyonlara atanmış sayılır.
3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda geçen "Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü"
ibareleri İstanbul ilinde "İstanbul Büyükşehir Belediyesi", İstanbul
dışında ise "il özel idaresi" olarak uygulanır.
Birinci fıkrada belirtilen tasfiye ve devir işlemleri
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek esas ve usullere göre altı ay içinde
gerçekleştirilir.
GEÇİCİ MADDE 3. - Yüksek Denetleme Kurulunun personeli,
araç, gereç, her türlü taşınır ve taşımaz malları ve bütçesi Sayıştaya
devredilmiştir.
Yüksek Denetleme Kurulunda çalışanlardan; başkan ve üyeler
başka bir işleme gerek kalmaksızın ve kadro şartı aranmaksızın, birinci sınıfa
ayrılmış, birinci sınıfa ayrıldıktan sonra altı yılını tamamlamış ve birinci
sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş Sayıştay uzman denetçisi; başdenetçi,
denetçi ve denetçi yardımcıları da kazanılmış hak aylık derecelerine uygun
Sayıştay uzman denetçisi, Sayıştay başdenetçisi, Sayıştay denetçisi ve Sayıştay
denetçi yardımcısı kadrolarına atanmış sayılır. Sayıştay uzman denetçiliğine
atanmış sayılan başdenetçi ve denetçilerin birinci sınıfa ayrılmalarına ve
uygulamaya ilişkin hususlar 832 sayılı Sayıştay Kanunu çerçevesinde Sayıştay
Genel Kurulunca belirlenir. Diğer personel ise Sayıştay Başkanınca kadro şartı
aranmaksızın durumlarına uygun kadrolara atanır. Devirle ilgili bütün işlemler
Sayıştay Başkanınca yerine getirilir.
Yapılan atamalar sonucu, kaldırılan Yüksek Denetleme
Kurulunun her statüdeki mensuplarına, devir tarihindeki kadro ve pozisyonlarına
ait aylık, ücret, ek ödeme, ikramiye ve benzeri adlar altında yapılmakta olan
ödemelerin net tutarının, Sayıştay mevzuatına göre hak edecekleri aylık ücret,
ek ödeme, ikramiye ve benzeri adlar altında yapılmakta olan ödemelerin net
tutarından fazla olması halinde aradaki fark giderilinceye kadar herhangi bir
vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.
Mülga 72 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin kapsamına giren
kuruluşların denetimleri ile halen Yüksek Denetleme Kurulu tarafından yürütülen
denetimler, Sayıştay Kanununda yapılacak düzenlemeye kadar bu Kanun Hükmünde
Kararname hükümlerine göre Sayıştay tarafından sonuçlandırılır.
8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 2/4/1987 tarihli ve 3346 sayılı Kamu
İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince
Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve diğer kanunlarda Yüksek
Denetleme Kuruluna yapılan atıflar Sayıştaya yapılmış sayılır.
GEÇİCİ MADDE 4. - 23 üncü maddede öngörülen Bakanlar Kurulu
kararı üç ay içinde çıkarılır. 23 üncü maddede sözü edilen bakanlıklar ile
diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yurtdışı teşkilatı bu kararnameye göre
yapılacak görevlendirmelerin tamamlanmasına kadar görevlerine devam ederler.
GEÇİCİ MADDE 5. - Bu Kanun kapsamına giren kamu kurum ve
kuruluşlarının kuruluş ve görevlerine ilişkin kanun, kanun hükmünde kararname
ve diğer mevzuatlarında bu Kanunda belirtilen ilkeler doğrultusunda gerekli
değişiklikler bir yıl içinde yapılır.
GEÇİCİ MADDE 6. - 5 inci maddenin (l) bendine aykırı mal ve
hizmet üretimi yapan birimler iki yıl içinde tasfiye edilir.
GEÇİCİ MADDE 7. - Bu Kanun uyarınca bakanlıklar ile bağlı ve
ilgili kuruluşların kuruluş kanunlarında yapılacak düzenlemeler nedeniyle kadro
unvanı ve derecesi değişen veya kaldırılanların eski kadrolarına ait aylık, ek
gösterge ve her türlü zam ve tazminat hakları, yeni görevlerinde kaldıkları
sürece, şahıslarına bağlı olarak saklı tutulur.
GEÇİCİ MADDE 8. - Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili
kuruluşların teşkilatı, bu Kanun esaslarına göre yeniden düzenleninceye ve bu
düzenleme uyarınca genel hükümlere göre yeni kadrolar tespit ve ihdas
edilinceye kadar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olan kadroların
kullanımına devam olunur.
GEÇİCİ MADDE 9. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren altı ay içinde Başbakanlık ve bakanlıklar ile bağlı ve ilgili
kuruluşlarda mevcut kadrolarda artış yapılmamak kaydıyla 190 sayılı Genel Kadro
ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname esaslarına göre sınıf, unvan ve
derece değişikliği yapılabilir.
Yürürlük
MADDE 50. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 51. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
Dışişleri
Bak. Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. V. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
|
A. Gül |
K. Unakıtan |
M. A. Şahin |
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı V. |
Devlet
Bakanı V. |
|
B. Atalay |
B. Atalay |
K. Tüzmen |
|
Devlet
Bakanı V. |
Devlet
Bakanı |
Adalet
Bakanı V. |
|
S. Güçlü |
K. Tüzmen |
M. A. Şahin |
|
Millî
Savunma Bakanı V. |
İçişleri
Bakanı |
Maliye
Bakanı |
|
A. Aksu |
A. Aksu |
K. Unakıtan |
|
Millî
EğitimBakanı |
Bayındırlık
ve İskân Bakanı |
Sağlık
Bakanı |
|
H. Çelik |
Z. Ergezen |
R. Akdağ |
|
Ulaştırma
Bakanı |
Tarım
ve Köyişleri Bakanı |
Çalışma
ve Sos. Güv. Bakanı V. |
|
B. Yıldırım |
S. Güçlü |
R. Akdağ |
|
Sanayi
ve Ticaret Bakanı |
En.
ve Tab. Kay. Bakanı |
Kültür
ve Turizm Bakanı |
|
A. Coşkun |
M. H. Güler |
E. Mumcu |
|
|
Çevre
ve Orman Bakanı |
|
|
|
O. Pepe |
|
ANAYASA KOMİSYONUNUN
KABUL
ETTİĞİ METİN
KAMU YÖNETİMİ TEMEL
KANUNU
TASARISI
MADDE 1.- Tasarının 1 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 2.- Tasarının 2 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen kabul
edilmiştir.
MADDE 3.- Tasarının 3 üncü Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 4.- Tasarının 4 üncü Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 5.- Tasarının 5 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 6.- Tasarının 6 ncı Maddesi Komisyonumuzca aynen kabul
edilmiştir.
MADDE 7.- Tasarının 7 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen kabul
edilmiştir.
MADDE 8.- Tasarının
8 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 9.- Tasarının 9 uncu Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 10.- Tasarının 10 uncu Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 11.- Tasarının 11 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 12.- Tasarının 12 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 13.- Tasarının 13 üncü Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 14.- Tasarının 14 üncü Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 15.- Tasarının 15 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 16.- Tasarının 16 ncı Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 17.- Tasarının 17 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 18.- Tasarının
18 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 19.- Tasarının 19 uncu Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 20.- Tasarının 20 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 21.- Tasarının 21 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 22.- Tasarının 22 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 23.- Tasarının 23 üncü Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 24.- Tasarının 24 üncü Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 25.- Tasarının 25 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 26.- Tasarının 26 ncı Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 27.- Tasarının 27 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
Hiyerarşik kademeler ve birim unvanları
MADDE 28.- Bakanlık merkez ve taşra teşkilâtı ile bağlı ve
ilgili kuruluşların hiyerarşik kademeleri ve birim unvanları; hizmetin
özelliklerinden kaynaklanan farklılıklar dikkate alınmak suretiyle aşağıdaki
şekilde düzenlenir:
a) Bakanlık merkez teşkilâtında:
1. Müsteşarlık,
2. Genel Müdürlük, Başkanlık, Daire Başkanlığı,
3. Müdürlük.
Taşra teşkilâtı olan bakanlıklarda Genel Müdürlüklere bağlı
olarak daire başkanlığı kurulabilir.
b) Bağlı kuruluşlarda:
Müsteşarlık şeklindeki bağlı kuruluşlarda:
1. Müsteşarlık,
2. Genel Müdürlük, Daire Başkanlığı,
3. Müdürlük.
Başkanlık şeklindeki bağlı kuruluşlarda:
1. Başkanlık,
2. Daire Başkanlığı,
3. Müdürlük.
Genel Müdürlük şeklindeki bağlı kuruluşlarda:
1. Genel Müdürlük,
2. Daire Başkanlığı,
3. Müdürlük.
c) Taşra teşkilâtı il kuruluşlarında:
1. Vali,
2. İl Müdürlüğü,
3. Şube Müdürlüğü.
d) Taşra teşkilâtı ilçe kuruluşlarında:
1. Kaymakam,
2. İlçe Müdürlüğü,
3. İhtiyaç duyulan ilçelerde Şube Müdürlüğü.
e) Bölge kuruluşlarında:
1. Bölge Müdürlüğü,
2. Şube Müdürlüğü veya Başmühendislik.
Dışişleri Bakanlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği, Millî İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü
ve ilişkili kuruluşlar bu maddede öngörülen hiyerarşik kademe ve birim
unvanlarına ilişkin hükümlere tabi değildir. Bunların hiyerarşik kademe ve
birim unvanları kuruluş kanunlarında düzenlenir.
MADDE 29.- Tasarının 29 uncu Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 30.- Tasarının 30 uncu Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 31.- Tasarının 31 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 32.- Tasarının 32 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 33.- Tasarının 33 üncü Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 34.- Tasarının 34 üncü Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 35.- Tasarının 35 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
Destek Hizmetleri Daire
Başkanlığı
MADDE 36.- Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
a) Bakanlığın ihtiyacı olan her türlü yapım, satınalma,
kiralama, bakım ve onarım, arşiv, sağlık ve benzeri her türlü idarî ve malî
hizmetleri yürütmek,
b) Taşınır ve taşınmaz mal kayıtlarını tutmak,
c) Bakanlık sivil savunma ve seferberlik hizmetlerini
planlamak ve yürütmek,
d) Bakan ve müsteşar tarafından verilecek diğer görevleri
yapmak.
MADDE 37.- Tasarının 37 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 38.- Tasarının
38 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 39.- Tasarının 39 uncu Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
Denetlemeye yetkili
kurumlar
MADDE 40.- İç denetim, kamu kurum ve kuruluşlarının kendi
yöneticileri veya kurumun üst yöneticisinin görevlendireceği iç denetim
elemanları tarafından yapılır.
Merkezî idareye dahil kurum ve kuruluşlarla il özel
idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ve mahallî idare
birliklerinin dış denetimi kanunla belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde
Sayıştay tarafından yapılır veya yaptırılır, sorumluların hesap ve işlemleri
kesin hükme bağlanır. Bu amaçla Sayıştayın teşkilât yapısı içinde özel ihtisas
daireleri oluşturabileceği gibi, bölge düzeyinde birimler kurulabilir.
Mahallî idareler, bunların bağlı kuruluşları, işletmeleri
ile mahallî idare birliklerinin malî işlemler dışında kalan diğer idarî
işlemleri; idarenin bütünlüğüne, kalkınma planı ve stratejilerine, merkezî
idare tarafından belirlenen standart, ilke ve politikalara uygunluğu açısından
İçişleri Bakanlığı tarafından da denetlenir.
Köyler ile köylerin kendi aralarında kurdukları birlikler,
mülkî idare amirleri eliyle denetlenir.
MADDE 41.- Tasarının 41 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
Mahallî idareler halk
denetçisi
MADDE 42.- Her ilde,
mahallî idareler ve bunlara bağlı kuruluşlar ile bu idareler tarafından kurulan
birlik ve işletmelerin, kurum dışı gerçek ve tüzel kişilerle ilgili işlem ve
eylemlerinden kaynaklanan anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olmak üzere bir
halk denetçisi seçilir.
Halk denetçisi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48
inci maddesinin (A) fıkrasının 1, 4, 5, 6 ve 7 nci bentlerinde belirtilen
şartları taşıyan; en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun veya bu
alanlarda lisansüstü derecesi olan ve en az on yıl mesleki tecrübe sahibi,
toplumda saygınlığı bulunan kişiler arasından beş yıl süre ile görev yapmak
üzere il genel meclisinin üçte iki çoğunluğunun kararı ile seçilir. İlk iki
turda üçte iki çoğunluk sağlanamazsa, üçüncü turda salt çoğunlukla seçim
sonuçlandırılır. Halk denetçiliğine kişiler kendileri aday olabileceği gibi, il
genel meclisi üyelerinin beşte biri tarafından da aday gösterilebilir.
Halk denetçisi seçildikten sonra varsa siyasî partisiyle
ilişiği kesilmiş sayılır.
Halk denetçisi, görevinin devamı süresince işlerini tam bir
dikkat, dürüstlük ve tarafsızlık ile yürüteceğine, kanun hükümlerine aykırı
hareket etmeyeceğine dair il genel meclisi önünde yemin ederek görevine başlar.
Halk denetçisi, görevini engelleyen fizikî ve psikolojik bir
rahatsızlığı, görevi gereği edindiği kişisel bilgi ve sırları açıklaması, halk
denetçisi olma şartlarını taşımadığının anlaşılması veya sonradan kaybetmesi
sebepleriyle il genel meclisinin salt çoğunluğunun kararı ve valinin mütalaası
üzerine Danıştay kararı ile görevinden alınabilir. Bu şekilde boşalan halk
denetçiliğine, kalan süreyi tamamlamak üzere yenisi seçilir.
Halk denetçisi, görevinin devamı süresince, herhangi bir
kamu kuruluşunda veya özel kuruluşta ücretli bir işte çalışamaz. Kamu
görevlileri arasından seçilen halk denetçisi, bu süre için kurumundan aylıksız
izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgili özlük hakları
devam ettiği gibi, bu süreler terfi ve emekliliklerinde hesaba katılır,
terfileri başkaca bir işleme gerek kalmadan süresinde yapılır. Bu şekilde
seçilen halk denetçilerinin kadroları ve tabi olduğu sosyal güvenlik kurumu ile
ilişkileri devam eder, ancak bunların ve diğer halk denetçilerinin daha önce
tabi oldukları sosyal güvenlik kurumlarına ödenmesi gereken primleri kendileri
tarafından yatırılır.
Halk denetçisinin bürosu ve iş yükü ile orantılı sayıda
personel il özel idaresi tarafından sağlanır. Halk denetçisine, il nüfusu
500.000'e kadar olan illerde 50.000; 500.001-1.000.000 olan illerde 60.000;
1.000.001-2.000.000 olan illerde 70.000 ve 2.000.001'den fazla olan illerde
80.000 gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık katsayı ile
çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık brüt ödenek verilir. Halk denetçisi
gördüğü hizmet nedeniyle talep sahiplerinden hiçbir şekilde ücret veya başka
bir karşılık alamaz.
Halk denetçisi, birinci fıkrada sayılan kuruluşların gerçek
ve tüzel kişileri ilgilendiren işlem ve eylemlerine karşı menfaati ihlal
edilenler tarafından yapılacak başvuru üzerine, gerekli bilgi ve belgeleri
inceleyerek, gerektiğinde tarafları dinleyerek, kırkbeş gün içinde kararını
verir. Kararı, ilgili idareye ve talep sahibine bildirir. İlgili idare halk
denetçisinin verdiği karara karşı tutumunu en geç on gün içinde açıklar. İdare,
halk denetçisinin tavsiyesini uygun bulmazsa görüşünü gerekçelendirmek
zorundadır. Halk denetçisinin raporları Bilgi Edinme Kanununun çizdiği yasal
çerçeve dahilinde kamuoyuna açıktır.
İlgili kurum ve kuruluşlar, halk denetçisi tarafından
istenen bilgi ve belgeler ile soruların cevaplarını en geç bir hafta içinde
vermek zorundadır.
Konusu açık olmayan, somut iddia içermeyen, halk
denetçisinin yetki alanına girmeyen veya dava konusu yapıldığı anlaşılan
başvurular işleme konulmaz. Halk denetçisi incelemesi sırasında, teknik
hususlarda bedeli il özel idare bütçesinden karşılanmak suretiyle her türlü
uzmandan yararlanabilir.
Menfaati ihlâl edilen gerçek veya tüzel kişiler, işlem ve
eylemden haberdar olduktan sonra veya yaptıkları başvuruya süresi içinde cevap
verilmemesi üzerine otuz gün içerisinde halk denetçisine başvurabilirler. Halk
denetçisine başvuru süresi, eylem ve işlemin tekemmül tarihinden itibaren altı
ayı geçemez.
Dava açma süresi içinde halk denetçisine yapılan başvuru,
dava açma süresini durdurur. Halk denetçisinin tavsiye kararının verilen süre
içinde yerine getirilmemesi veya başvuru sahibini tatmin etmemesi halinde,
kararda belirtilen sürenin bitiş tarihinden itibaren, talep sahibinin dava açma
süresi yeniden işlemeye başlar. Dava konusu edilmiş veya üçüncü kişilere dönük
karar ve işlemler sebebiyle halk denetçisine başvurulamaz. Halk denetçisine
başvuru, idarî yargıya müracaat hakkının önşartı değildir.
Halk denetçisi, incelemesi nedeniyle elde ettiği kişilere
ait bilgilerin gizliliğinin korunmasından sorumludur. Halk denetçisi tarafından
alınan tavsiye kararları arşivlenir. Halk denetçisi, her yıl Ocak ayında, bir
önceki yılda verdiği tavsiye kararları ile ilgili genel değerlendirme raporunu
il genel meclisinin bilgisine sunar.
MADDE 43.- Tasarının 43 üncü Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 44.- Tasarının 44 üncü Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 45.- Tasarının
45 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 46.- Tasarının 46 ncı Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 47.- Tasarının 47 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 48.- Tasarının 48 inci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 49.- Tasarının 49 uncu Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1.- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte;
a) Sağlık Bakanlığı taşra teşkilâtının görev ve yetkileri,
eğitim hastaneleri hariç, sağlık evi, sağlık ocağı, sağlık merkezi, dispanser
ile hastaneler ve donatım müdürlükleri araç, gereç, taşınır ve taşınmaz
malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak
üzere personeli il özel idarelerine,
b) Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı ve ulusal nitelik taşımayan kütüphane,
devlet güzel sanatlar galerisi ve müzeler ile halk kütüphaneleri ve kültür merkezleri bina, araç, gereç, taşınır
ve taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile
birlikte olmak üzere personeli belediye sınırları içinde belediyelere, belediye
sınırları dışında il özel idarelerine, ören yerleri ile taşra teşkilâtının görev ve yetkileri ile
bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe
ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak üzere personeli il özel idarelerine,
c) Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı 6831 sayılı Orman Kanunu
gereği orman sayılan yerler dışındaki fidanlıklar, piknik yerleri, dinlenme ve
benzeri tesisler, bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve
borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak üzere personeli
belediye sınırları içinde belediyelere, belediye sınırları dışında il özel
idarelerine; taşra teşkilâtının görev ve yetkileri ile bina, araç, gereç,
taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları
ile birlikte olmak üzere personeli il özel idarelerine,
d) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı taşra teşkilâtının görev ve
yetkileri, ulusal veya bölgesel düzeyde faaliyet gösteren araştırma enstitüleri
ve laboratuvarlar hariç enstitü ve laboratuvarları ile üretme istasyonları
bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe
ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak üzere personeli il özel idarelerine,
e) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
taşra teşkilâtının görev ve yetkileri ile huzurevi, çocuk yuvası, kreş gibi
tesisler, bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve boçları,
bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak üzere personeli belediye
sınırları içinde belediyelere, belediye sınırları dışında il özel idarelerine,
f) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü taşra teşkilâtının görev
ve yetkileri ile spor sahaları, spor salonları, stadyumlar ve diğer spor
tesisleri bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları,
bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak üzere personeli belediye
sınırları içinde belediyelere, belediye sınırları dışında il özel idarelerine,
g) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı taşra teşkilâtının görev ve yetkileri ile bina, araç, gereç, taşınır
ve taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile
birlikte olmak üzere personeli il özel idarelerine,
Devredilmiştir.
Birinci fıkranın (b), (c), (d) ve (f) bentlerinde
belediyelere devredilen bina, araç, gereç, personel, taşınır ve taşınmaz mallar
ile alacak ve borçların, büyükşehir belediyesi bulunan yerlerde paylaşımı özel
kanununda belirtilen hükümlere tabidir.
Birinci fıkranın (a) bendinde il özel idarelerine devredilen
sağlık evi, sağlık ocağı, sağlık merkezi ve dispanser gibi koruyucu sağlık
hizmeti veren tesisler il özel idarelerince Sağlık Bakanlığı tarafından
belirlenen esas ve usullere göre bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz
malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak
üzere personeli belediyelere devredilebilir.
Birinci fıkranın (d) bendinde il özel idarelerine devri
öngörülen enstitü ve laboratuvarlar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından
belirlenen esas ve usullere göre bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz
malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve kadroları ile birlikte olmak
üzere personeli görev alanına göre üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarına veya belediyelere devredilebilir. Kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarına devir halinde personelin devri isteklerine
bağlıdır.
Millî Eğitim Bakanlığı dışındaki bakanlıklar ile kamu kurum
ve kuruluşlarına bağlı sağlık, tarım, adalet, tapu kadastro ve Anadolu
meteoroloji meslek liseleri bina, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları ile
bunlara ait bütçe ödenekleri Millî Eğitim Bakanlığına devredilmiştir. Bu
fıkrada öngörülen devir işlemleri ile bu okulların personelinden devredilecek
olanlara ait işlemler Millî Eğitim Bakanlığı ile ilgili bakanlık veya
kuruluşlar arasında yapılacak protokollere göre 2003-2004 öğretim yılı sonunda
tamamlanır.
Devir ve tasfiye, Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığı ile ilgisine göre bu maddede belirtilen bakanlıklar tarafından
birlikte hazırlanarak Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe konulacak esas ve
usullere göre birinci fıkranın (a) bendi dışında en geç bir yıl içinde
gerçekleştirilir. Ancak, atanacak personel ile devredilecek taşınır ve taşınmaz
mallar, ilgili mahallî idarelerin ihtiyacı dikkate alınarak belirlenir. Birinci
fıkranın (a) bendinde belirtilen kadroların dışındaki unsurların devri bir yıl
içinde, kadroların ve taşra teşkilatının bunlara ilişkin görev ve yetkilerinin
devri ise Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı
tarafından birlikte hazırlanarak Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak
esaslara göre kademeli olarak beş yıl içinde yapılır. Bu süre içerisinde
devredilmeyen kadrolara ait atamalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmaya
devam edilir.
GEÇİCİ MADDE 2.- Tasarının geçici 2 nci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 3.- Tasarının Geçici 3 üncü Maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 4.- Tasarının Geçici 4 üncü Maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 5.- Tasarının Geçici 5 inci Maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 6.- Tasarının Geçici 6 ncı Maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 7.- Bu Kanun uyarınca bakanlıklar ile bağlı ve
ilgili kuruluşların kuruluş kanunlarında yapılacak düzenlemeler nedeniyle kadro
unvanı değişen veya kaldırılanlar durumlarına uygun boş kadrolara atanırlar.
Atama işlemi yapılıncaya kadar kurumca ihtiyaç duyulan işlerde
görevlendirilebilirler. Bunlar yeni bir kadroya atanıncaya kadar, eski
kadrolarına ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminatlar ile diğer
malî haklarını almaya devam ederler. Söz konusu personelin, atandıkları yeni
kadroların aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer malî
hakları toplamının net tutarı, eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda
almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer
malî hakları toplamı net tutarından az olması halinde, aradaki fark
giderilinceye kadar atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece her hangi bir
kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.
GEÇİCİ MADDE 8.- Tasarının Geçici 8 inci Maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 9.- Tasarının Geçici 9 uncu Maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 50.- Tasarının 50 nci Maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 51.- Tasarının 51
inci Maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
HÜKÜMETİN
TEKLİF ETTİĞİ METNE EKLİ CETVELLER
(I)
SAYILI CETVEL
BAKANLIKLAR
1. Adalet Bakanlığı,
2. Millî Savunma Bakanlığı,
3. İçişleri Bakanlığı,
4. Dışişleri Bakanlığı,
5. Maliye Bakanlığı,
6. Millî Eğitim Bakanlığı,
7. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı,
8. Sağlık Bakanlığı,
9. Ulaştırma Bakanlığı,
10. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,
11. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
12. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı,
13. Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanlığı,
14. Kültür ve Turizm Bakanlığı,
15. Çevre ve OrmanBakanlığı,
(II)
SAYILI CETVEL
TAŞRA
TEŞKİLÂTI OLMAYAN BAKANLIKLAR
1. Dışişleri Bakanlığı,
2. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı,
3. Sağlık Bakanlığı,
4. Ulaştırma Bakanlığı,
5. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,
6. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı,
7. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı,
8. Kültür ve Turizm Bakanlığı
9. Çevre ve Orman Bakanlığı
ANAYASA
KOMİSYONUNUN KABUL ETTİĞİ
METNE
EKLE CETVELLER
(Tasarıya ekli cetveller aynen kabul edilmiştir.)
Ê