Normal deneme 3 1 2007-01-24T15:38:00Z 2007-01-24T15:38:00Z 1 28775 164018 Türkiye Büyük Millet Meclisi 1366 384 192409 10.2625 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

Dö­nem: 22                                                                           Ya­sa­ma Yı­lı: 5

 

TBMM                                                        (S. Sa­yı­sı: 1324)

 

Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Ada­let Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1231)

 

                                

Not: Ta­sa­rı; Baş­kan­lık­ça Av­ru­pa Bir­li­ği Uyum, Dı­şiş­le­ri ve Ada­let ko­mis­yon­la­rı­na ha­va­le edil­miş­tir.

 

 

                                      

T.C.

 

 

 

Baş­ba­kan­lık

7/7/2006

 

Ka­nun­lar ve Ka­rar­lar

 

 

Ge­nel Mü­dür­lü­ğü

 

 

Sa­yı: B.02.0.KKG.0.10/101-1131/3537

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI­NA

Ada­let Ba­kan­lı­ğın­ca ha­zır­la­nan ve Baş­kan­lı­ğı­nı­za ar­zı Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca 5/6/2006 ta­ri­hin­de ka­rar­laş­tı­rı­lan “Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hakkında Ka­nun Ta­sa­rı­sı” ile ge­rek­çe­si ili­şik­te gön­de­ril­miş­tir.

Ge­re­ği­ni arz ede­rim.

                                                                                                         Re­cep Tay­yip Er­do­ğan

                                                                                                                   Baş­ba­kan

GE­NEL GE­REK­ÇE

1. 20/5/1982 ta­rih­li ve 2675 sa­yı­lı Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nu­nun Türk Hu­ku­kun­da­ki Ye­ri

20/5/1982 ta­ri­hin­de ka­bul edi­lip 1982 yı­lı­nın Ka­sım ayın­da yü­rür­lü­ğe gi­ren 2675 sa­yı­lı “Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nun” özel­lik­le sa­de­ce te­mel ko­nu­la­rı esas ala­rak ha­zır­lan­mış bir ka­nun­du. 2675 sa­yı­lı Ka­nun ka­nun­laş­tı­ğın­da, o dö­nem­de yü­rür­lü­ğe gi­ren Avus­tur­ya, İtal­yan ve Al­man Ka­nun­la­rıy­la he­men he­men ay­nı kap­sa­ma ve ih­ti­yaç­la­rı kar­şı­la­dı­ğı ka­bul edi­len bir dü­ze­ye sa­hip­ti.

2675 sa­yı­lı Ka­nun yü­rür­lü­ğe gi­rin­ce sa­de­ce 5 mad­de­den iba­ret ve bun­lar­dan sa­de­ce 4 ün­cü mad­de­si ka­nun­lar ih­tilâfı­na ait dü­zen­le­me ge­ti­ren 23/3/1330 ta­rih­li “Ec­ne­bi­le­rin Hak ve Va­zi­fe­le­ri Hak­kın­da Mu­vak­kat Ka­nun” yü­rür­lük­ten kal­dı­rıl­dı.

2675 sa­yı­lı Ka­nun, tek bir mad­de­si ko­nu­ya iliş­kin 5 mad­de­lik bir Ka­nun olan Ec­ne­bi­le­rin Hak ve Va­zi­fe­le­ri Hak­kın­da Mu­vak­kat Ka­nun ye­ri­ne, 46 mad­dey­le mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk iliş­ki­le­ri­ni, Türk mah­ke­me­le­ri­nin mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­si­ni ve ya­ban­cı ha­kem ve mah­ke­me ka­rar­la­rı­nın ten­fi­zi­ni dü­zen­li­yor­du. 2675 sa­yı­lı Ka­nun, İs­tan­bul Üni­ver­si­te­si Hu­kuk Fa­kül­te­sin­de Mil­let­le­ra­ra­sı Hu­kuk ve Mil­let­le­ra­ra­sı Mü­na­se­bet­ler Araş­tır­ma ve Uy­gu­la­ma Mer­ke­zin­de oluş­tu­ru­lan bir bi­lim­sel ko­mis­yo­nun ça­lış­ma­la­rı­nın 1976 yı­lın­da İs­tan­bul’da Ön­ta­sa­rı ola­rak bi­lim­sel bir sem­poz­yum­da tar­tı­şıl­ma­sı ve da­ha son­ra 1978 yı­lın­da Ada­let Ba­kan­lı­ğın­ca te­mel alı­na­rak bir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ha­zır­lan­ma­sı so­nu­cun­da ka­bul edil­miş­tir. Anı­lan Ka­nun Ta­sa­rı­sı, 1978 yı­lın­da An­ka­ra’da, An­ka­ra Üni­ver­si­te­si Hu­kuk Fa­kül­te­si, Si­ya­sal Bi­lim­ler Fa­kül­te­si ve Ada­let Ba­kan­lı­ğı­nın ha­zır­la­dı­ğı ta­sa­rı­la­rın İs­tan­bul Ön­ta­sa­rı­sı ile bir­lik­te ele alın­ma­sı­na iliş­kin ça­lış­ma­lar so­nu­cu oluş­muş­tur. Bu ça­lış­ma­lar ni­haî ola­rak İs­tan­bul Ön­ta­sa­rı­sı­nı esas alan Ada­let Ba­kan­lı­ğı Ta­sa­rı­sı­nın ge­liş­ti­ril­me­si ka­ra­rı ile so­nuç­lan­mış ve 1980 yı­lın­da ka­nun­la­şan met­nin ço­ğu hük­mü­nü içe­ren bir Ka­nun Ta­sa­rı­sı mey­da­na ge­ti­ril­miş­tir. 1981 yı­lın­da Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na sevk edi­len me­tin ba­zı kü­çük de­ği­şik­lik­ler­le 20/5/1982 ta­ri­hin­de ka­bul edil­miş­tir.

1330 ta­rih­li Ec­ne­bi­le­rin Hak ve Va­zi­fe­le­ri Hak­kın­da Mu­vak­kat Ka­nun, es­ki, ye­ter­siz, ge­liş­me­yi en­gel­le­yen ve ger­çek ka­nun­lar ih­tilâfı hâlin­de ise ko­nu­ya çö­züm ge­tir­me­yen ve Türk hu­ku­kun­da dü­zen­len­me­miş olan ka­nun­lar ih­tilâfı ku­ral­la­rı­na atıf ya­pan bir Ka­nun­du. 2675 sa­yı­lı Ka­nun, 1330 ta­rih­li Ka­nu­nun ye­ri­ni al­mış­tır.

2. 2675 Sa­yı­lı Ka­nu­nun De­ğiş­ti­ril­me­si İh­ti­ya­cı

1982 yı­lın­da ka­bul edi­len ve ay­nı yıl yü­rür­lü­ğe gi­ren 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun, 20 yı­lı aş­kın tat­bi­ka­tın­da ba­zı ih­ti­yaç­la­rı kar­şı­la­mak­ta ye­ter­siz kal­dı­ğı gö­rül­müş­tür. Söz ko­nu­su ye­ter­siz­li­ğin gi­de­ril­me­si, ar­tan mil­let­le­ra­ra­sı iliş­ki­le­rin yo­ğun­lu­ğu da gö­zö­nün­de tu­tul­du­ğun­da, zo­run­lu hâle gel­miş­tir.

2675 sa­yı­lı Ka­nun, sa­de­ce te­mel ko­nu­lar­da hü­küm ge­tir­di­ğin­den bu Ka­nun­da­ki de­ği­şik­lik ih­ti­ya­cı­nın ana kay­na­ğı­nı hü­küm ge­ti­ril­me­yen alan­lar oluş­tur­mak­ta­dır. Ye­te­rin­ce dü­zen­len­me­miş olan borç­lar hu­ku­ku­na iliş­kin hü­küm­ler ya­nın­da 2001 yı­lın­da ka­bul edi­lip, 2002 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gi­ren 4721 sa­yı­lı ye­ni Türk Me­denî Ka­nu­nu­nun ge­tir­di­ği ba­zı te­mel hu­kukî esas­lar bu ih­ti­ya­cın di­ğer bir kay­na­ğı­nı teş­kil et­mek­te­dir. Çün­kü Türk Me­denî Ka­nu­nu, 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun hü­küm­le­ri­ni, sa­de­ce kul­la­nı­lan fark­lı de­yim­ler­le de­ğil muh­te­va iti­ba­riy­le de de­ğiş­tir­miş­ti. Ka­nun ko­yu­cu ge­tir­di­ği ye­ni ba­zı mü­es­se­se­ler­le, 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da ona pa­ra­lel de­ği­şik­lik yap­ma ih­ti­ya­cı­nın art­ma­sı­na se­bep ol­muş­tur. Di­ğer yan­dan, Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­me­sin­den he­men son­ra onay­la­nan La Ha­ye Na­fa­ka Söz­leş­me­si gi­bi mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­ler, Ka­nu­nun ba­zı hü­küm­le­ri­ni, baş­tan iti­ba­ren is­tis­naî hâle sok­muş ya­ni ana ku­ral ol­mak­tan çı­kar­mış ve­ya uy­gu­lan­maz hâle ge­tir­miş­tir. Çün­kü, söz ko­nu­su söz­leş­me­ler "yek­ne­sak ka­nun" ni­te­li­ğin­de olup, onay­la­yan dev­let­ler­ce kar­şı­lık­lı­lık aran­ma­dan ko­nu­la­rıy­la il­gi­li alan­lar­da­ki her iliş­ki­ye uy­gu­lan­ma özel­li­ği gös­te­ren (er­ga om­nes) söz­leş­me­ler­den­dir.

Bun­la­ra ek ola­rak Tür­ki­ye Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­mek ve tam üye ol­mak yo­lun­da­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye dev­let­ler ara­sın­da uy­gu­lan­mak üze­re ya­pıl­mış çe­şit­li söz­leş­me­ler var­dır. Bun­lar ara­sın­da mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­ta çok önem­li bir ye­ri olan "Av­ru­pa Top­lu­lu­ğun­da Borç Söz­leş­me­le­ri­ne Uy­gu­la­na­cak Hu­kuk Hak­kın­da Söz­leş­me" ile "Mah­ke­me­le­rin Yet­ki­si ve Mah­ke­me Ka­rar­la­rı­nın Ta­nın­ma­sı ve Ten­fi­zi­ne İliş­kin Söz­leş­me" de bu­lun­mak­ta­dır. Söz­leş­me­ler­den ikin­ci­si Av­ru­pa Top­lu­lu­ğu Tü­zü­ğü hâli­ne ge­ti­ril­miş, il­ki­nin de Av­ru­pa Tü­zü­ğü hâli­ne ge­ti­ril­me­si­ne ça­lı­şıl­mak­ta­dır. Özel­lik­le borç söz­leş­me­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­ku­ka iliş­kin Ro­ma Söz­leş­me­si (Ro­ma I) di­ye de anı­lan Söz­leş­me­nin hü­küm­le­ri, üçün­cü dev­let va­tan­daş­la­rı­nın Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si olan dev­let va­tan­daş­la­rı ile iliş­ki­le­rin­de de ço­ğu kez uy­gu­lan­ma ala­nı bu­la­bil­mek­te­dir. Tür­ki­ye Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­di­ği tak­dir­de, o za­ma­na ka­dar tü­zük hâli­ne ge­ti­ri­le­cek olan söz­leş­me za­ten mük­te­se­ba­ta da­hil ola­cak­tır. Bu iti­bar­la anı­lan hü­küm­ler­le uyum­lu bir ka­nu­nun ka­bu­lü ile ona iliş­kin tat­bi­ka­tın ge­liş­me­si­nin, ba­zı zor­luk­la­rı aş­ma­da yar­dım­cı ola­ca­ğı mu­hak­kak­tır.

Bu Ka­nun Ta­sa­rı­sı yu­ka­rı­da anı­lan ih­ti­yaç­la­ra, dü­zen­le­nen ye­ni mad­de­ler­le, mad­de de­ği­şik­lik­le­riy­le ve ye­ni yak­la­şım­lar­la ce­vap ver­mek ama­cıy­la ha­zır­lan­mış­tır.

Bu Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da Ada­let Ba­kan­lı­ğın­da oluş­tu­ru­lan Ko­mis­yon­da ça­lış­ma­lar ya­pı­lır­ken, 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun sa­de­ce ba­zı mad­de­le­ri­nin de­ğiş­ti­ril­me­si ve ba­zı ye­ni mad­de­ler ilâve­si­ne iliş­kin bi­lim­sel bir ça­lış­ma ya­pan İs­tan­bul Üni­ver­si­te­si Hu­kuk Fa­kül­te­si “Mil­let­le­ra­ra­sı Hu­kuk ve Mil­let­le­ra­ra­sı Mü­na­se­bet­ler Araş­tır­ma ve Uy­gu­la­ma Mer­ke­zi” men­su­bu Dev­let­ler Özel Hu­ku­ku kür­sü­sü öğ­re­tim üye­le­ri­nin oluş­tur­du­ğu ve 1976 ta­rih­li Ön­ta­sa­rı­yı ha­zır­la­yan bi­lim­sel ko­mis­yon üye­le­ri ya­nın­da ye­ni ye­ti­şen bi­lim in­san­la­rı­nın ka­tı­lı­mıy­la mey­da­na ge­len bir ko­mis­yo­nun ha­zır­la­dı­ğı me­tin esas alın­mış­tır. Bu me­tin 2 yıl­lık bir ça­lış­may­la ha­zır­la­nıp 2002 yı­lın­da İs­tan­bul'da ge­niş ka­tı­lım­lı bir Sem­poz­yum­da tar­tı­şıl­mış ve üze­rin­de ya­pı­lan ek ça­lış­ma­lar­la bir "Ön­ta­sa­rı" met­ni ha­li­ne ge­ti­ril­miş­tir.

Bu ça­lış­ma­da, uy­gu­la­yı­cı­lar ba­kı­mın­dan ve ya­zıl­mış eser­ler­le ye­ni ya­zı­la­cak­lar açı­sın­dan Ka­nu­nun mad­de nu­ma­ra­la­rı­nın ay­nen ko­run­ma­sı ve ye­ni mad­de­le­ri­nin (a), (b), (c) gi­bi harf­ler­le ifa­de edil­me­si dü­şü­nül­müş­tür. An­cak, Ka­nu­nun bö­lüm ve kı­sım sis­te­mi de­ğiş­me­mek­le be­ra­ber, yü­rür­lük ve yü­rüt­me mad­de­le­ri ha­riç 46 mad­de­sin­den sa­de­ce 10 mad­de­si­nin ay­nen alın­ma­sı, 29 mad­de­si­nin de­ğiş­ti­ril­me­si ve Ka­nu­na 23 ye­ni mad­de ek­len­me­si kar­şı­sın­da du­yu­lan te­red­düt­ler Ta­sa­rı­nın ye­ni Ka­nun Ta­sa­rı­sı ola­rak tak­di­mi­ni zo­run­lu hâle ge­tir­miş­tir. Esas iti­ba­riy­le ek­le­nen ye­ni 23 mad­de dı­şın­da de­ği­şen 29 mad­de­de sa­de­ce atıf, soy­ba­ğı, na­fa­ka, borç söz­leş­me­le­ri gi­bi dört te­mel nok­ta­da yak­la­şım far­kı ya­pıl­ma­sı ve ek mad­de­le­rin bü­yük kıs­mı­nın borç söz­leş­me­le­riy­le il­gi­li ol­ma­sı anı­lan zo­run­lu­lu­ğu or­ta­dan kal­dır­ma­mış­tır.

2675 sa­yı­lı Ka­nun­da de­ği­şik­lik ya­pan ta­sa­rı ye­ri­ne ye­ni bir Ka­nun Ta­sa­rı­sı oluş­tu­rul­ma­sı­nın so­nu­cu ola­rak mad­de nu­ma­ra­la­rı­nın, 17 nci mad­de­den iti­ba­ren de­ğiş­me­si ka­çı­nıl­maz ol­muş­tur. An­cak böy­le­ce, ye­ni Ka­nun Ta­sa­rı­sın­da her mad­de­de fık­ra­la­ra nu­ma­ra ve­ril­me­si ve di­ğer ba­zı mad­de­ler ya­nın­da özel­lik­le borç söz­leş­me­le­ri­ne iliş­kin (a)'dan (i)'ye ka­dar harf­ler­le ifa­de edi­len ye­ni mad­de­le­rin de ba­ğım­sız ola­rak nu­ma­ra­lan­dı­rı­la­bil­me­si imkânı doğ­muş­tur.

3. Ta­sa­rı Dü­zen­le­nir­ken Esas Alı­nan Kay­nak­la­ra İliş­kin Te­mel Yak­la­şım

Bu Ta­sa­rı­da de­ği­şik­lik ça­lış­ma­la­rı ya­pı­lır­ken kay­nak­la­ra iliş­kin te­mel yak­la­şım, bir­kaç ana nok­ta­da odak­lan­mak­ta­dır. Bun­lar: 1) mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk ala­nın­da­ki ye­ni gö­rüş­le­ri, te­ori­le­ri ve uy­gu­la­ma­la­rı ele al­mak; 2) ye­ni mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk ko­nu­la­rın­da­ki ge­liş­me­le­ri araş­tır­mak; 3) Tür­ki­ye ta­ra­fın­dan onay­lan­mış ve onay­lan­ma­mış mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­le­ri dik­ka­te al­mak­tır. Bu ana nok­ta­lar ve bun­la­rın so­nuç­la­rı de­ğer­len­di­ri­lir­ken “Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nun”un ya­ban­cı un­sur­lu olay ve iliş­ki­ler­de yer alan her dev­le­te men­sup ki­şi­le­re ve ku­ru­luş­la­ra uy­gu­la­na­ca­ğı dü­şü­nül­müş­tür. Baş­ka bir ifa­de ile ya­ban­cı un­sur­lu ola­yın her­han­gi bir mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­ye ta­raf dev­let ve­ya onun va­tan­da­şı ile il­gi­li olup ol­ma­dı­ğı­na ba­kıl­ma­mış­tır. Za­ten Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de bi­le üye dev­let­ler ara­sın­da pek çok alan­da uyum­laş­tır­ma ça­ba­la­rı­na rağ­men, millî ka­nun­lar ih­tilâfı ku­ral­la­rı­nın yü­rür­lük­te ol­du­ğu ve özel­lik­le Brük­sel I ve II’de yer alan mah­ke­me­le­rin yet­ki­si­ne iliş­kin ku­ral­la­rın sa­de­ce Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si dev­let­le­re uy­gu­lan­dı­ğı bi­lin­mek­te­dir.

Bu ne­den­le mad­de­ler oluş­tu­ru­lur­ken, her­han­gi bir mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­nin ku­ral­la­rı ke­li­me ke­li­me ter­cü­me edil­me­miş­tir. 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­le­re iliş­kin olup, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin ta­raf ol­du­ğu mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me hü­küm­le­ri­ni sak­lı tu­tan 1 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı ay­nen ko­run­muş­tur. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin ta­raf ol­ma­dı­ğı söz­leş­me­ler açı­sın­dan ise, söz­leş­me­le­rin ge­nel ka­bul gö­ren il­ke­le­ri­nin ve bağ­la­ma kri­ter­le­ri­nin çe­şit­li açı­lar­dan de­ğer­len­di­ril­me­si so­nu­cun­da, özel­lik­le uy­gu­la­na­cak hu­ku­ka iliş­kin olan­la­rın Ta­sa­rı met­ni­ne alın­ma­sı yo­lu ter­cih edil­miş­tir.

4. Ka­nun Ta­sa­rı­sın­da Kul­la­nı­lan Dil Ko­nu­sun­da Türk Me­denî Ka­nu­nu­na Uyum

2002 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gi­ren 4721 sa­yı­lı Türk Me­denî Ka­nu­nu, öze iliş­kin olan­lar ya­nın­da, ba­zı kav­ram de­ği­şik­lik­le­ri de içer­mek­te­dir. Ka­nun Ta­sa­rı­sı ha­zır­la­nır­ken ge­rek­li ol­du­ğu öl­çü­de bu de­ği­şik­lik­ler de dik­ka­te alın­mış ve Türk Me­denî Ka­nu­nun­da kul­la­nı­lan ye­ni kav­ram­lar­la pa­ra­lel­lik sağ­lan­mış­tır. Bu­nun­la be­ra­ber, mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­ta yer­leş­miş bu­lu­nan ve ya­ban­cı dil­de “do­mi­ci­le” kav­ra­mı­na kar­şı­lık olan “ika­metgâh” kav­ra­mı­nın mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk ku­ral­la­rı­nın iş­le­vi gö­zö­nü­ne alı­na­rak ay­nen mu­ha­fa­za­sı ko­nu­sun­da­ki güç­lü is­tek, uzun tar­tış­ma­lar­dan son­ra ber­ta­raf edi­le­rek bu ko­nu­da da te­mel ka­nun olan Türk Me­denî Ka­nu­nun­da­ki “yer­le­şim ye­ri” kav­ra­mı­nın be­nim­sen­me­si yo­lu­na gi­dil­miş­tir. An­cak ge­nel kav­ram ola­rak “ika­metgâh” ye­ri­ne “yer­le­şim ye­ri” kav­ra­mı ge­ti­ril­di­ğin­de ve özel­lik­le Türk hu­ku­ku­nun mil­let­le­ra­ra­sı plânda de­ğer­len­di­ril­me­si söz ko­nu­su ol­du­ğun­da, yer­le­şim ye­ri ke­li­me­si­nin, İn­gi­liz­ce­de “establishment”, Fran­sız­ca­da “étab­lis­se­ment” ola­rak kul­la­nıl­ma­sı, bu­na kar­şı­lık ika­metgâhın “do­mi­ci­le” di­ye ifa­de edil­me­si kar­şı­sın­da pek çok çe­vi­ri ve yo­rum prob­lem­le­ri­nin or­ta­ya çık­ma­sı ön­le­ne­me­ye­cek­tir. Mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk araş­tı­rı­cı­la­rı­nın ve ya­zar­la­rı­nın özel­lik­le hem bu prob­le­min hem es­ki ve ye­ni me­tin­ler­de­ki ifa­de­le­rin an­la­mı açı­sın­dan çı­ka­bi­le­cek uyuş­maz­lık­la­rın bi­lin­cin­de ol­ma­sı şart­tır.

5. Ka­nun­da Kı­sım ve Bö­lüm İti­ba­riy­le Ya­pı­lan De­ği­şik­lik­ler­de­ki Ge­nel Yak­la­şım

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun "Ge­nel Hü­küm­ler" di­ye anı­lan I. Bö­lü­mün­de pek faz­la de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­mış­tır. Yal­nız­ca, Türk mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­ku­kun­da dok­trin ve uy­gu­la­ma­da te­red­düt uyan­dı­ran "atıf" mü­es­se­se­si üze­rin­de du­rul­muş ve uy­gu­la­ma ala­nı­nın da­ral­tıl­ma­sı ko­nu­sun­da çe­şit­li ge­rek­çe­le­re da­ya­nan gö­rüş­ler "Ya­ban­cı hu­ku­kun uy­gu­lan­ma­sı" baş­lık­lı 2 nci mad­de­de de­ği­şik­lik ya­pı­lır­ken dik­ka­te alın­mış­tır.

Ta­sa­rı­da ay­rı­ca mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­ta ta­raf­la­rın "uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku seç­me" imkânı­nın da­ha yay­gın uy­gu­lan­ma­sı ko­nu­sun­da da ça­ba har­can­mış­tır. Bu­nun bir ge­re­ği ola­rak mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­ta, ba­zı hu­kukî iş­lem ve iliş­ki­ler­de te­mel il­ke hâli­ne ge­len ve gi­de­rek uy­gu­la­ma ala­nı ge­niş­le­yen ta­raf­la­rın uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku seç­me imkânı­na, bu du­ru­mu açık­lı­ğa ka­vuş­tur­mak ama­cıy­la ge­nel ku­ral­lar ara­sın­da yer ve­ril­miş­tir. An­cak, söz ko­nu­su imkânın sı­nır­la­rı var­sa, bu sı­nır­lar il­gi­li özel mad­de­ler­de be­lir­til­miş­tir.

Ay­rı­ca 2 nci mad­de­ye son bir fık­ra ek­le­ne­rek böl­ge­sel hu­ku­ka sa­hip dev­let­ler açı­sın­dan uy­gu­la­na­cak hu­ku­ka iliş­kin açık­lık ge­ti­ril­miş­tir.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun I. Kıs­mı­nın II. Bö­lü­mün­de dü­zen­le­nen eh­li­yet, ai­le hu­ku­ku ve mi­ras ko­nu­sun­da da ba­zı de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­mış­tır. Bun­la­rın bir kıs­mı soy­ba­ğı, na­fa­ka ve borç söz­leş­me­le­ri ala­nın­da ol­du­ğu gi­bi il­ke­sel de­ği­şik­lik ni­te­li­ği ta­şır­ken, di­ğer kıs­mı sa­de­ce ba­zı bağ­la­ma kri­ter­le­ri­nin kal­dı­rıl­ma­sı, ba­zı fık­ra­la­rın ye­ri­nin de­ğiş­ti­ril­me­si, ba­zı tek­rar­lar­dan ka­çı­nıl­ma­sı ya­hut ba­zı ke­li­me­le­rin de­ğiş­ti­ril­me­si şek­lin­de ol­muş­tur.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun II. Bö­lü­mün­de yer alan aynî hak­lar ala­nın­da­ki te­mel ku­ral ye­ni­den ele alı­nır­ken, 23 ün­cü mad­de­si ye­ri­ne Ta­sa­rı­da 20 nci mad­de nu­ma­ra­sı al­tın­da oluş­tu­ru­lan ku­ral he­men he­men ay­nen mu­ha­fa­za edi­lir­ken, ta­şı­ma araç­la­rı üze­rin­de­ki mül­ki­yet hak­la­rı ve fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na uy­gu­la­na­cak hu­kuk ko­nu­la­rın­da uzun za­man­dan be­ri du­yu­lan ih­ti­yaç­la­rı kar­şı­la­ya­cak ye­ni mad­de­ler dü­zen­len­miş­tir.

Söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­ri hak­kın­da 2575 sa­yı­lı Ka­nu­nun II. Bö­lü­mün­de bu­lu­nan 24 ün­cü mad­de, 23 nu­ma­ra­lı mad­de ha­li­ne gel­mek ve ba­zı ilâve­ler­le mu­ha­fa­za edil­mek­le be­ra­ber söz ko­nu­su ek­le­me­le­rin bir kıs­mı es­ki me­tin­den çok fark­lı bir yak­la­şı­mın ifa­de­si­dir. Ye­ni me­tin­de açık hu­kuk se­çi­mi ya­nın­da açık ol­ma­mak­la bir­lik­te söz­leş­me­nin hü­küm­le­rin­den ve­ya hâlin şart­la­rın­dan “te­red­dü­de yer ver­me­ye­cek” şe­kil­de an­la­şı­lan ör­tü­lü, ya­ni zımnî hu­kuk se­çi­mi­ne de mil­let­le­ra­ra­sı tat­bi­ka­tın ih­ti­yaç­la­rı doğ­rul­tu­sun­da yer ve­ril­mek­te­dir. Hu­kuk se­çi­mi­nin ta­raf­lar­ca ya­pıl­ma­mış ol­ma­sı hâlin­de ise es­ki me­tin­den ta­ma­men fark­lı ola­rak, za­man za­man ye­ter­siz ka­lan “ağır­lık­lı edi­min ifa ye­ri” kri­te­ri terk edil­miş, ge­nel an­lam­da "en sı­kı iliş­ki­li hu­kuk" kri­te­ri esas alın­mış­tır. Mad­de­de en sı­kı iliş­ki­li hu­ku­ku be­lir­le­me­de yar­dım­cı ba­zı ob­jek­tif kıs­tas­lar ve­ril­mek­te­dir. An­cak, bu kıs­tas­la­rın so­mut olay ada­le­ti­ni kar­şı­la­ma­ma­sı hâlin­de uy­gu­lan­mak üze­re "da­ha sı­kı iliş­ki­li hu­kuk" di­ye isim­len­di­ri­le­bi­len bir is­tis­na ku­ra­lı­na da yer ve­ri­le­rek söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun be­lir­len­me­si için dü­zen­le­nen bağ­la­ma ku­ra­lı sis­te­mi güç­len­di­ril­mek­te­dir.

2675 sa­yı­lı Ka­nun­da­ki söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­ri ala­nın­da ta­şın­maz mül­ki­ye­ti, tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri, iş söz­leş­me­le­ri, eş­ya­nın ta­şın­ma­sı­na ve fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na iliş­kin söz­leş­me­ler gi­bi özel­li­ği olan ba­zı borç söz­leş­me­le­ri hak­kın­da­ki ye­ni bağ­la­ma ku­ral­la­rı ise, Ka­nun­da da­ha ön­ce dü­zen­len­me­miş söz­leş­me tip­le­ri­ni, mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk iliş­ki­le­ri açı­sın­dan du­yu­lan ih­ti­yaç­lar ve ge­liş­me­ler­le uyum­lu ola­rak dü­zen­le­me ama­cı­nı ger­çek­leş­tir­mek­te­dir.

Söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­rin­de iradî tem­si­le ve mü­da­ha­le­ci ni­te­lik­li em­re­di­ci ku­ral­la­ra iliş­kin hü­küm­ler de 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da da­ha ön­ce dü­zen­len­me­miş fa­kat ge­nel­lik­le ye­ni mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk ka­nun­la­rın­da ve mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­ler­de yer al­mış ku­ral­lar­dan­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun II. Bö­lü­mün­de ele alı­nan hak­sız fi­il­ler ala­nın­da mev­cut ge­nel hü­küm ni­te­li­ğin­de­ki tek bağ­la­ma ku­ra­lı dı­şın­da ih­ti­yaç du­yu­lan, ki­şi­lik hak­la­rı­nın ihlâlin­den do­ğan so­rum­lu­luk, imâlat­çı­nın so­rum­lu­lu­ğu, hak­sız re­ka­bet ve re­ka­be­tin en­gel­len­me­si ko­nu­la­rın­da uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku gös­te­ren ye­ni bağ­la­ma ku­ral­la­rı dü­zen­len­miş­tir.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun II. Kıs­mı­nı oluş­tu­ran Türk mah­ke­me­le­ri­nin mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­si ve ya­ban­cı mah­ke­me ve ha­kem ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zi ala­nın­da ise çok bü­yük de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­ma­mış­tır.

Da­ha çok ka­nun­lar ih­tilâfı kıs­mın­da ge­ti­ri­len ye­ni dü­zen­le­me­le­re pa­ra­lel ola­rak ih­ti­yaç gö­rü­len ko­nu­lar­da yet­ki­li mah­ke­me­le­re iliş­kin ye­ni hü­küm­ler ge­ti­ril­miş­tir.

Bu­nun­la be­ra­ber, tat­bi­kat­ta du­yu­lan ba­zı ih­ti­yaç­la­rı kar­şı­la­yan, açık­lık ve uy­gu­la­ma ko­lay­lı­ğı sağ­la­yan ni­te­lik­te ba­zı ye­ni mad­de­le­re (m. 43, 44, 45, 58 ve 62) ve ba­zı mad­de­ler­de de­ği­şik­lik­le­re Ta­sa­rı­nın İkin­ci Kıs­mı­nın çe­şit­li mad­de­le­rin­de yer ve­ril­miş­tir. Özel­lik­le ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ten­fi­zin­de önem­li bir de­ği­şik­lik ya­pı­la­rak, ka­ra­rın ta­raf­lar için "bağ­la­yı­cı­lık ka­zan­ma­sı"nın da ka­ra­rın ten­fi­zi için ye­ter­li ol­du­ğu mad­de met­nin­de ön­gö­rül­müş­tür. Ay­rı­ca ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı­nın da ten­fi­zi şart­la­rı­na tâbi ol­du­ğu­na iliş­kin bir hü­küm­le bu ko­nu­da da açık­lık sağ­lan­mış­tır.

 MAD­DE GE­REK­ÇE­LE­Rİ

Mad­de 1 – 2675 sa­yı­lı Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si­ni ay­nen kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de 2 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 2 nci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 2 nci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sın­da yer alan ve “atıf” “ren­voi” di­ye isim­len­di­ri­len bu hü­küm, her tür­lü hu­kukî ih­tilâf için uy­gu­la­na­cak ya­ban­cı hu­ku­kun ka­nun­lar ih­tilâfı ku­ral­la­rı­nın baş­ka bir hu­ku­ku yet­ki­li kıl­ma­sı hâlin­de bu hu­ku­kun maddî hu­kuk ku­ral­la­rı­nın uy­gu­lan­ma­sı­nı ön­gör­mek­tey­di. Tat­bi­kat­ta, mah­ke­me­le­rin ya­ban­cı hu­ku­ku uy­gu­la­ma­sın­da­ki güç­lük­ler ve özel­lik­le ya­ban­cı hu­ku­kun ka­nun­lar ih­tilâfı hü­küm­le­rin­den ha­re­ket­le, di­ğer bir ya­ban­cı hu­ku­ku araş­tı­rıp bul­ma­sın­da­ki zor­luk­lar dik­ka­te alı­na­rak, mev­cut hü­küm sa­de­ce "ki­şi­nin hu­ku­ku ve ai­le hu­ku­ku­na iliş­kin ih­tilâflar­la" sı­nır­lan­dı­rıl­mış­tır. Çün­kü, mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk ku­ral­la­rı dü­zen­le­nir­ken ki­şi­nin men­fa­atin­den ha­re­ket edi­len ki­şi­nin hu­ku­ku ve ai­le hu­ku­ku ala­nın­da, ki­şi­ye en ya­kın hu­kuk ola­rak ka­bul edi­len “millî hu­kuk” gi­bi bir hu­ku­kun mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk ku­ral­la­rı­nın da dik­ka­te alı­na­rak uy­gu­lan­ma­sı adil bir yak­la­şım­dır. Ay­rı­ca 2 nci mad­de­nin üçün­cü fık­ra­sın­da at­fın ge­nel ola­rak uy­gu­la­na­ca­ğı­na iliş­kin hü­küm ya­nın­da uy­gu­lan­ma­ya­ca­ğı hal­le­ri say­mak ye­ri­ne, ki­şi­nin hu­ku­ku ve ai­le hu­ku­ku gi­bi uy­gu­la­na­ca­ğı ko­nu­lar açık­ça hü­küm al­tı­na alı­na­rak ba­sit ve an­la­şıl­ma­sı ko­lay bir dü­zen­le­me ge­tir­mek amaç­lan­mış­tır.

Mad­de­ye ek­le­nen dör­dün­cü fık­ra ile, uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun ta­raf­lar­ca se­çi­mi­ne imkân ve­ri­len bü­tün hâller için ge­nel bir hü­küm ge­ti­ril­miş ve uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun ta­raf­lar­ca se­çi­mi hâlin­de se­çi­len hu­ku­kun ka­nun­lar ih­tilâfı ku­ral­la­rı­nın dik­ka­te alın­ma­ya­ca­ğı il­ke­si be­nim­sen­miş­tir. Ta­raf­lar­ca ak­si açık­ça ka­rar­laş­tı­rıl­ma­dık­ça, se­çi­len hu­ku­kun maddî hu­kuk hü­küm­le­ri­nin uy­gu­la­na­ca­ğı ka­bul edil­miş­tir. Dok­trin­de de ge­nel­lik­le ka­bul edi­len bu gö­rüş, bir ka­nun hük­mü hâli­ne ge­ti­ril­mek­le, do­ğa­bi­le­cek te­red­düt­ler ber­ta­raf edil­miş­tir.

Mad­de­ye ek­le­nen be­şin­ci fık­ra ile, böl­ge­sel coğ­rafî bi­rim­le­re ve bu bi­rim­le­rin her bi­rin­de di­ğe­rin­den fark­lı bir hu­kuk dü­ze­ni­ne sa­hip dev­let­le­rin hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sı ge­rek­ti­ğin­de, bu fark­lı hu­kuk­lar­dan han­gi­si­nin dik­ka­te alı­na­ca­ğı­nı gös­te­ren bir hü­küm ge­ti­ril­miş­tir. Bu­na gö­re, han­gi böl­ge hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı­nı biz­zat o böl­ge­nin hu­kuk dü­ze­ni be­lir­le­ye­cek­tir. Eğer bu hu­kuk dü­ze­nin­de bu ko­nu­da be­lir­le­yi­ci bir hü­küm yok­sa, hu­kukî ih­tilâfla "en sı­kı iliş­ki" içe­ri­sin­de bu­lu­nan böl­ge hu­ku­ku uy­gu­la­na­cak­tır. Böy­le­ce, bu tip dev­let­le­rin hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sı ge­rek­ti­ğin­de, do­ğa­bi­le­cek te­red­düt­ler gi­de­ril­miş ol­mak­ta­dır.

Mad­de 3 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 3 ün­cü mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de met­nin­de, hü­küm de­ği­şik­li­ği­ne gi­dil­mek­si­zin, “ika­metgâh” de­yi­mi ye­ri­ne Türk Me­denî Ka­nu­nu ile uyum sağ­la­mak ama­cıy­la “yer­le­şim ye­ri” de­yi­mi kul­la­nıl­mış­tır.

Mad­de 4 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Uy­gu­la­na­cak hu­kuk açı­sın­dan va­tan­sız­lar ya­nın­da, mül­te­ci­le­ri de dik­ka­te al­mak mak­sa­dıy­la yet­ki­li hu­ku­kun va­tan­daş­lık esa­sı­na gö­re ta­yi­ni­ni dü­zen­le­yen 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si­nin (a) ben­di­ne “mül­te­ci­ler” iba­re­si ek­len­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 4 ün­cü mad­de­si­nin (a) ben­di­ne “ve mül­te­ci­ler” iba­re­si­nin ek­len­me­si­nin ama­cı, sa­de­ce, Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nun uya­rın­ca millî hu­ku­kun uy­gu­lan­ma­sı ge­re­ken hal­ler­de, va­tan­daş­lık­la­rı ol­sa bi­le o ül­ke­nin dip­lo­ma­tik hi­ma­ye­sin­den çe­şit­li ne­den­ler­le ya­rar­la­na­ma­yan bu ki­şi­le­re Tür­ki­ye’de kal­dık­la­rı sü­re için­de ya­pa­cak­la­rı ve­ya mu­ha­tap ol­duk­la­rı iş­lem­ler­de, millî hu­kuk ye­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun ne ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­tir. 1951 ta­rih­li Mül­te­ci­le­rin Hu­ku­ki Du­ru­mu­na İliş­kin Ce­nev­re Söz­leş­me­si­nin 22 nci mad­de­sin­de bu ko­nu­da ay­nı me­al­de bir hü­küm bu­lun­mak­la bir­lik­te, Söz­leş­me­ye ka­tıl­ma­mış olan ül­ke­ler­den ge­len mül­te­ci­le­rin du­ru­mu­nun da dü­zen­len­me­si­nin ge­rek­li ol­du­ğu dü­şün­ce­siy­le Ta­sa­rı­nın 4 ün­cü mad­de­si­ne söz ko­nu­su ek­le­me ya­pıl­mış­tır.

Mad­de 5 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 5 in­ci mad­de­si­ni ay­nen kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de 6 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 6 ncı mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

İş­lem men­fa­ati­ni sağ­la­mak ama­cıy­la, hu­kukî iş­lem­le­rin şek­li­ne uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun tes­pi­tin­de, atıf ber­ta­raf edi­le­rek 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 6 ncı mad­de­si­ne “maddî hu­kuk hü­küm­le­ri­nin” iba­re­si ek­len­miş­tir.

Mad­de 7 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 7 nci mad­de­si­ni ay­nen kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de 8 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 8 in­ci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 8 in­ci mad­de­sin­de dü­zen­le­nen eh­li­yet mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı de­ğiş­ti­ri­le­rek çok yan­lı hâle ge­ti­ril­miş ve bu­nun­la uyum­lu ol­mak üze­re “ya­ban­cı ül­ke­de­ki” ye­ri­ne “baş­ka bir ül­ke­de­ki” de­yi­mi ko­nul­muş­tur.

Ta­sa­rı­nın üçün­cü fık­ra­sın­da, “millî ka­nun” de­yi­mi ye­ri­ne da­ha ge­niş olup yar­gı ka­rar­la­rı­nı da ifa­de eden “millî hu­kuk” de­yi­mi­ne yer ve­ril­miş­tir. Ay­rı­ca bu fık­ra­da, Türk Me­denî Ka­nu­nuy­la uyum­lu ol­mak üze­re “rüşt” ye­ri­ne "er­gin­lik" kav­ra­mı kul­la­nıl­mış­tır.

Ka­nu­nun 8 in­ci mad­de­si­ne be­şin­ci fık­ra ek­le­ne­rek tü­zel ki­şi­le­rin eh­li­ye­ti­ni sta­tü­le­rin­de­ki ida­re mer­ke­zi hu­ku­ku­na tâbi kı­lan dör­dün­cü fık­ra hük­mü ta­mam­lan­mış­tır. Çün­kü ka­nu­nen sta­tü­sü bu­lun­ma­yan tü­zel ki­şi­ler ve tü­zel ki­şi­li­ği ol­ma­yan ki­şi ve mal top­lu­luk­la­rı ko­nu­sun­da mad­de­de bir hü­küm yok­tur. Du­ru­ma açık­lık ge­tir­mek için mad­de­ye 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun dör­dün­cü fık­ra­sın­da ve Ti­ca­ret Ka­nu­nun­da da bu­lu­nan "fi­ilî ida­re mer­ke­zi" kri­te­ri­ni esas alan be­şin­ci fık­ra ek­len­miş­tir.

Mad­de 9 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 9 un­cu mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 9 un­cu mad­de­si­nin ke­nar baş­lı­ğın­da ve met­nin tü­mün­de yer alan "ha­cir" ke­li­me­si Türk Me­denî Ka­nu­nu­na uyum sağ­la­mak için "kı­sıt­lı­lık" ke­li­me­si ile de­ğiş­ti­ril­miş­tir. Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da­ki "alın­ma­sı" ke­li­me­si ye­ri­ne di­ğer fık­ra­lar­la kav­ram bir­li­ği sağ­la­yan "ve­ril­me­si" ke­li­me­si ko­nul­muş­tur.

Mad­de 10 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 10 un­cu mad­de­si­ni ay­nen kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de 11 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 11 in­ci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun ni­şan­lan­ma­ya iliş­kin 11 in­ci mad­de­si­ne Türk Me­denî Ka­nu­nuy­la uyum­lu kav­ram de­ği­şik­li­ği ge­ti­ri­le­rek ke­nar baş­lık­ta bu­lu­nan ve ikin­ci fık­ra­nın ilk ke­li­me­si olan “ni­şan­lan­ma” ye­ri­ne “ni­şan­lı­lık” de­yi­mi kul­la­nıl­mış­tır. Ta­raf­lar­dan her bi­ri­nin han­gi an­da­ki millî hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı ko­nu­sun­da da açık­lık ge­ti­ri­le­rek bi­rin­ci fık­ra­ya bu­nun "ni­şan­lan­ma anın­da­ki" millî hu­kuk ol­du­ğu ek­len­miş­tir. Böy­le­lik­le, ev­li­lik mad­de­si ile de pa­ra­lel­lik sağ­lan­mış­tır.

Mad­de 12 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 12 nci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun ev­len­me­ye iliş­kin 12 nci mad­de­si­nin “ev­len­me” olan ke­nar baş­lı­ğı, Türk Me­denî Ka­nu­nu­na uyum sağ­la­mak için, "ev­li­lik" ola­rak ve içe­rik­le uyum açı­sın­dan da "ve ge­nel hü­küm­le­ri" iba­re­si ek­le­ne­rek de­ğiş­ti­ril­miş­tir. Bu şe­kil­de 13 ün­cü mad­de­de ev­li­li­ğin ge­nel hü­küm­le­ri­ne ya­pı­lan at­fın an­la­şıl­ma­sın­da da açık­lık sağ­lan­mış­tır.

Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da­ki ikin­ci de­ği­şik­lik­le, uy­gu­la­na­cak hu­kuk be­lir­le­nir­ken her mad­de­de ilk bağ­la­ma kri­te­ri için "tâbi­dir", ikin­ci kri­ter ifa­de edi­lir­ken de "uy­gu­la­nır" de­yi­mi kul­la­nı­la­rak de­yim bir­li­ği ve ifa­de bü­tün­lü­ğü sağ­lan­mış­tır. Bu amaç­la 12 nci mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da, ilk cüm­le­de bağ­la­ma kav­ra­mı­nın iş­le­vi açık­la­nır­ken “uy­gu­la­nır” ye­ri­ne “tâbi­dir”, ikin­ci cüm­le­de ise “tâbi­dir” ye­ri­ne “uy­gu­la­nır” de­yi­mi kul­la­nıl­mış­tır.

Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da­ki di­ğer bir de­ği­şik­lik ev­len­me­nin şek­li hük­mü­nün ikin­ci fık­ra ha­li­ne ge­ti­ril­me­si­ne ve kon­so­los­luk­lar­da ya­pı­lan ev­len­me­ler­le il­gi­li ola­rak mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­le­re ya­pı­lan at­fın kal­dı­rıl­ma­sı­na iliş­kin­dir. Çün­kü kon­so­los­luk ev­li­lik­le­ri ko­nu­sun­da hem iki yan­lı hem çok yan­lı mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­ler mev­cut­tur. Bu ko­nu­da Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da­ki mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­le­ri sak­lı tu­tan ge­nel at­fın ge­rek­ti­ği gi­bi dik­ka­te alı­na­rak uy­gu­lan­ma­sı­nın ye­ter­li ol­du­ğu mu­hak­kak­tır.

Mad­de­nin 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da­ki ikin­ci fık­ra­sı üçün­cü fık­ra ha­li­ne ge­ti­ril­miş ve bu fık­ra­da, "ev­len­me­nin" ke­li­me­si ye­ri­ne "ev­li­li­ğin" ke­li­me­si ko­nul­muş ve müş­te­rek mu­tad mes­ken bir ta­ne ola­ca­ğı­na gö­re ço­ğul ta­kı­sı kal­dı­rıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın 12 nci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sın­da ev­len­me­nin ge­nel hü­küm­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku be­lir­le­yen ve müş­te­rek bağ­la­ma nok­ta­sı­nı esas alan ba­sa­mak­lı bir bağ­la­ma ku­ra­lı dü­zen­len­miş­tir. Bi­rin­ci ba­sa­ma­ğı teş­kil eden “müş­te­rek millî hu­kuk”, bağ­la­ma kri­te­ri ola­rak 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da­ki şek­liy­le ay­nen mu­ha­fa­za edil­miş­tir. De­ğiş­ti­ri­len me­tin­de, ta­raf­la­rın müş­te­rek millî hu­ku­ku bu­lun­mu­yor­sa, ha­yat iliş­ki­le­ri­nin mer­ke­zi ni­te­li­ğin­de olan ve ger­çek ve fi­ilî du­ru­ma uy­gun bu­lu­nan ve fi­ilî ika­metgâh di­ye de isim­len­di­ri­len “müş­te­rek mu­tad mes­ken” kri­te­ri ikin­ci ba­sa­mak ola­rak be­lir­len­miş­tir. Mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­ta özel­lik­le ki­şi­nin hu­ku­ku ve ai­le hu­ku­ku iliş­ki­le­rin­de dok­trin ve uy­gu­la­ma­da, tüm ye­ni mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk ka­nun­la­rın­da ve mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk söz­leş­me­le­rin­de öne çı­kan ve bu ko­nu­da “en sı­kı iliş­ki”yi teş­kil eden “mu­tad mes­ken” kav­ra­mı bu ni­te­lik­le­ri ile oran­tı­lı bir ko­nu­ma ge­ti­ril­miş­tir. Eğer ev­li ki­şi­le­rin müş­te­rek mu­tad mes­ke­ni de yok­sa Türk hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı ko­nu­sun­da 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da da yer alan son bağ­la­ma kri­te­ri ay­nen sak­lı tu­tul­muş­tur. Ço­ğu kez ger­çek ve fi­ilî du­ru­mu ak­set­tir­me­yen ve hu­kukî bir kav­ram olan “müş­te­rek ika­metgâh kri­te­ri” ku­ru­lan sis­tem için­de iş­le­vi­ni kay­bet­ti­ği için me­tin­den çı­ka­rıl­mış­tır.

Mad­de 13 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 13 ün­cü mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Bo­şan­ma ve ay­rı­lık­la il­gi­li 13 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da, bo­şan­ma ve ay­rı­lık se­bep­le­ri ve hü­küm­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­kuk, ev­li­li­ğin ge­nel hü­küm­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­kuk­la ay­nı ol­du­ğun­dan, ge­rek­siz tek­ra­rı ön­le­mek ama­cıy­la ba­sa­mak­lı bağ­la­ma kri­ter­le­ri tek tek sa­yıl­ma­mış, sa­de­ce "ev­li­li­ğin ge­nel hü­küm­le­ri"ne uy­gu­la­nan ve 12 nci mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da dü­zen­le­nen hük­me yol­la­ma ya­pıl­mış­tır. Bo­şan­ma ve ay­rı­lık se­bep­le­ri­ne ve hü­küm­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­kuk be­lir­le­nir­ken “müş­te­rek ika­metgâh kri­te­ri­nin” kal­dı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da ev­li­li­ğin ge­nel hü­küm­le­ri­ne iliş­kin ge­rek­çe­de ya­pı­lan açık­la­ma­lar ay­nen ge­çer­li­dir.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sı, mil­let­le­ra­ra­sı na­fa­ka hu­ku­ku­nu yö­ne­ten ve "loi uni­formé" "yek­ne­sak ka­nun" ni­te­lik­li bir mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me olan 2/10/1973 ta­rih­li La Ha­ye Na­fa­ka Söz­leş­me­si ile uyum­lu hâle ge­ti­ril­miş­tir. Söz ko­nu­su Söz­leş­me tüm na­fa­ka ta­lep­le­ri­ne uy­gu­lan­mak­la be­ra­ber ba­zı hâller­de eş­ler ara­sın­da­ki na­fa­ka­yı is­tis­na et­miş­tir. Bu hâller; bo­şan­ma, ay­rı­lık ve ev­len­me­nin but­la­nı hâlle­ri­dir. 13 ün­cü mad­de­de bu is­tis­na­lar açık bir şe­kil­de dü­zen­le­ne­rek bo­şan­ma sta­tü­sü­ne tâbi tu­tul­muş­tur.

Mad­de­ye üçün­cü fık­ra ek­le­ne­rek, 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da bo­şan­ma­da velâye­te iliş­kin 20 nci mad­de hük­mü sis­te­ma­tik açı­dan dü­zen­len­me­si ge­re­ken ye­re ko­nul­muş­tur.

Mad­de­ye son fık­ra ola­rak, ge­çi­ci ted­bir ta­lep­le­ri­ne Türk hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı hük­mü ek­len­miş­tir. Böy­le­ce mil­let­le­ra­ra­sı iki ve­ya çok ta­raf­lı söz­leş­me­ler­de ak­si­ne hü­küm ol­ma­yan hâller­de, ge­çi­ci ted­bir ta­lep­le­ri­ne Türk hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sın­da du­yu­lan te­red­düt­ler gi­de­ril­miş­tir.

Mad­de 14 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 14 ün­cü mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun, ev­li­lik mal­la­rı­na iliş­kin 14 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da açık­lık sağ­la­ma­ya yö­ne­lik ba­zı de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­mış­tır. Ev­li­lik mal­la­rı­na uy­gu­la­na­cak hu­kuk ko­nu­sun­da 14 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da dü­zen­len­miş bu­lu­nan, uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun ta­raf­lar­ca se­çi­le­bil­me­si imkânı­nın an­cak açık se­çim­le kul­la­nı­la­bi­le­ce­ği, mad­de­ye ko­nu­lan "açık ola­rak" de­yi­mi ile sağ­lan­mış­tır.

Ev­li­lik mal­la­rın­da hu­kuk se­çi­mi­ne iliş­kin hü­küm­de, ika­metgâh ye­ri­ne 12 nci mad­de­de ol­du­ğu gi­bi "mu­tad mes­ken" kav­ra­mı ge­ti­ril­miş­tir. Bu de­ği­şik­lik uya­rın­ca, hu­kuk se­çi­mi­nin, ev­len­me sı­ra­sın­da­ki mu­tad mes­ken ve­ya millî hu­kuk­lar­dan bi­ri­si ara­sın­da ya­pı­la­bi­le­ce­ği hu­su­su­na da açık­lık ge­ti­re­bil­mek için "ev­len­me anın­da­ki" de­yi­mi mu­tad mes­ken kav­ra­mı­nın önü­ne alı­na­rak, ta­raf­la­rın ya­pa­cak­la­rı hu­kuk se­çi­min­de söz ko­nu­su ola­bi­le­cek dört imkândan bi­ri­ni kul­la­na­bi­le­cek­le­ri or­ta­ya çı­ka­rıl­mış­tır.

Ka­nu­nun 14 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da ob­jek­tif bağ­la­ma esa­sı­nı be­lir­le­yen hü­küm­de ya­pı­lan di­ğer de­ği­şik­lik­ler ise “müş­te­rek millî hu­kuk” de­yi­mi­nin ge­rek­siz ye­re tek­ra­rı­nı ön­le­mek ve ifa­de bir­li­ği sağ­la­mak ama­cı­na yö­ne­lik­tir. Ay­rı­ca, ai­le hu­ku­ku ko­nu­sun­da di­ğer mad­de­ler­de bu­lu­nan, uy­gu­la­ma­da ya­rar sağ­la­yan ve müş­te­rek millî hu­kuk­tan son­ra “en sı­kı iliş­ki”yi teş­kil eden “müş­te­rek mu­tad mes­ken” bağ­la­ma kav­ra­mı­na da mad­dede yer ve­ri­le­rek, bu bağ­la­ma kav­ra­mı için de ev­len­me anı de­yi­mi­nin tek­rar­lan­ma­sı yo­lu­na gi­dil­miş­tir. Çün­kü an­cak bu şe­kil­de ay­nı ev­li­li­ğin de­va­mı sü­re­sin­ce, ev­len­me anın­da mev­cut olan ve­ya son­ra­dan edi­ni­len mal­la­ra iliş­kin açık­lı­ğın sağ­lan­ma­sı müm­kün olur. Bu dü­zen­le­me­nin ama­cı ev­li­lik mal­la­rı­nın, ay­nı eş­ler ara­sın­da ev­li­lik için­de de­ğiş­me­yen bir sis­te­me tâbi ol­ma­sı, ko­lay­lık ve açık­lı­ğın sağ­lan­ma­sı­dır.

Bu dü­şün­cey­le mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da dü­zen­le­nen ve hu­kuk se­çi­mi ya­pıl­ma­yan hal­ler­de uy­gu­la­nan di­ğer bağ­la­ma esas­la­rı “müş­te­rek ika­metgâh” ile "mal­la­rın bu­lun­du­ğu yer" bağ­la­ma kri­ter­le­ri kal­dı­rıl­mış­tır. Böy­le­ce mad­de­de­ki ye­ni dü­zen­le­me­ye gö­re, müş­te­rek millî hu­kuk­tan son­ra onun bu­lun­ma­ma­sı hâlin­de müş­te­rek mu­tad mes­ken hu­ku­ku, eğer o da bu­lun­mu­yor­sa Türk hu­ku­ku uy­gu­la­na­cak­tır. Müş­te­rek ika­metgâh kri­te­ri 12 nci mad­de­de açık­la­nan ge­rek­çe­ler­le, ob­jek­tif bağ­la­ma sis­te­mi açı­sın­dan da kal­dı­rıl­mış­tır. Bu­na kar­şı­lık, mal­la­rın bu­lun­du­ğu yer kri­te­rin­den vaz­ge­çi­le­rek son şık­ta uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun Türk hu­ku­ku ola­rak be­lir­len­me­sin­de tat­bi­kat­ta çı­ka­bi­le­cek so­run­lar dik­ka­te alın­mış­tır. Çün­kü ak­si hal­de, Türk hu­ku­kun­da 1.1.2002 ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­ren Türk Me­denî Ka­nunun­da­ki ye­ni hü­küm­ler ne­de­niy­le iş­ler­lik ka­za­na­bi­le­cek ev­li­lik­te mal re­jim­le­ri ko­nu­su, ya­ban­cı un­sur­lu ev­li­lik­ler­de mal­la­rın bu­lun­du­ğu yer bağ­la­ma kri­te­ri­nin uy­gu­lan­ma­sı hâlin­de her bir mal için fark­lı "bu­lun­ma ye­ri" ih­ti­ma­lin­de çö­züm­süz so­run­la­rın çık­ma­sı­na se­bep ola­bi­le­cek ni­te­lik­te gö­rül­müş­tür.

Mad­de 15 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 15, 16 ve 17 nci mad­de­le­ri­ni kar­şı­la­mak üze­re fa­kat fark­lı bir yak­la­şım­la dü­zen­len­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 15 in­ci mad­de­sin­de ilk ola­rak de­yim de­ği­şik­li­ği ya­pı­la­rak “ne­sep” ye­ri­ne Türk Me­denî Ka­nu­nu ile uyum­lu "soy­ba­ğı" de­yi­mi ko­nul­muş­tur. Ay­nı şe­kil­de Türk Me­denî Ka­nu­nuy­la uyum­lu ola­rak ev­li­lik içi ne­sep (mad­de 15), ne­se­bin dü­zel­til­me­si (mad­de 16) ve ev­li­lik dı­şı ne­sep (mad­de 17) kav­ram­la­rı kal­dı­rı­la­rak sa­de­ce soy­ba­ğı­nın ku­rul­ma­sı hak­kın­da 15 in­ci mad­de ve hü­küm­le­ri hak­kın­da 16 ncı mad­dey­le ye­ti­nil­miş­tir. Çün­kü ge­rek ne­se­bin dü­zel­til­me­si ge­rek ev­li­lik dı­şı ne­sep, soy­ba­ğı­nın ku­rul­ma­sın­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir.

Ta­sa­rı­nın 15 in­ci mad­de­siy­le, il­ke ola­rak, 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da da ol­du­ğu gi­bi soy­ba­ğı­nın ku­rul­ma­sı­nı sağ­la­ma­ya yö­ne­lik ba­sa­mak­lı bir bağ­la­ma ku­ra­lı ka­bul edil­miş­tir. An­cak, soy­ba­ğı­nın ku­ru­lu­şun­da, 2675 sa­yı­lı Ka­nun­dan ta­ma­men fark­lı bir yak­la­şım­la “ço­cu­ğun do­ğum anın­da­ki millî hu­ku­ku” bu­na gö­re soy­ba­ğı­nın ku­ru­la­ma­ma­sı hâlin­de ço­cu­ğun mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku esas alı­na­rak, ko­nu­nun ço­cuk açı­sın­dan ağır­lık­lı öne­mi vur­gu­lan­mış­tır. Mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­ta bağ­la­ma ku­ral­la­rı oluş­tu­ru­lur­ken ağır­lık­lı edim ve­ya men­fa­at her za­man göz önün­de tu­tul­mak­ta­dır ve soy­ba­ğı ko­nu­sun­da mil­let­le­ra­ra­sı yak­la­şım ço­cu­ğun üs­tün men­fa­ati­nin ve bu­na bağ­lı ola­rak da hu­ku­ku­nun esas alın­ma­sın­dan ya­na­dır. Mad­de­de, soy­ba­ğı, bi­rin­ci ve ikin­ci ba­sa­mak­ta öne­ri­len hu­kuk­la­ra gö­re ku­ru­la­mı­yor­sa “ana­nın ve­ya ba­ba­nın ço­cu­ğun do­ğu­mu anın­da­ki millî hu­kuk­la­rı­na” tâbi tu­tul­mak­ta­dır. Eğer soy­ba­ğı, ço­cu­ğun do­ğu­mu anın­da­ki millî hu­kuk­la­ra gö­re ku­ru­la­mı­yor­sa, mil­let­le­ra­ra­sı ai­le hu­ku­kun­da be­nim­se­nen “müş­te­rek mu­tad mes­ken” hu­ku­ku, eğer bu hu­ku­ka gö­re de soy­ba­ğı ku­ru­la­mı­yor­sa “do­ğum ye­ri” hu­ku­ku uy­gu­la­na­cak­tır.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sı­na gö­re, soy­ba­ğı­nın ip­ta­li de ku­ru­lu­şa uy­gu­la­nan hu­ku­ka tâbi tu­tu­la­rak, da­ha son­ra mey­da­na ge­le­bi­le­cek de­ği­şik­lik­le­rin, ku­ru­lu­şu ve ip­ta­li et­ki­le­me­si en­gel­len­mek­te­dir.

Mad­de 16 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da dü­zen­len­me­miş “soy­ba­ğı­nın hü­küm­le­ri” ke­nar baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Ta­sa­rı­nın 16 ncı mad­de­sin­de soy­ba­ğı­nın hü­küm­le­ri, soy­ba­ğı­nı ku­ran hu­ku­ka tâbi tu­tu­la­rak, uy­gu­la­na­cak hu­kuk­ta ge­rek­siz bö­lün­me­ler­den ka­çı­nıl­mış ve bü­tün­lü­ğün ko­run­ma­sı­na dik­kat edil­miş­tir. Bu­nun­la be­ra­ber soy­ba­ğı­nın ku­ru­lu­şun­dan son­ra, ku­ru­lu­şa han­gi hu­kuk uy­gu­lan­mış olur­sa ol­sun ai­le­nin, müş­te­rek millî hu­ku­ku­nun bu­lun­ma­sı hâlin­de müş­te­rek millî hu­kuk, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de, eğer müş­te­rek mu­tad mes­ken var­sa soy­ba­ğı­nın hü­küm­le­ri­ne o hu­kuk uy­gu­la­na­rak ai­le içi iliş­ki­ler­de uy­gu­la­nan hu­kuk­ta bü­tün­lü­ğün sağ­lan­ma­sı ter­cih edil­miş­tir. Söz ko­nu­su ter­cih­te özel­lik­le, soy­ba­ğı­nın do­ğum ye­ri esa­sı­na gö­re ku­rul­ma­sı hâlin­de bu ye­rin çok te­sa­düfî ol­ma­sı ih­ti­ma­li de dik­ka­te alın­mış­tır.

Velâyet ko­nu­sun­da 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da dü­zen­len­miş olan ve velâye­ti soy­ba­ğı (ne­sep) sta­tü­sü­ne tâbi tu­tan 19 un­cu mad­de kal­dı­rıl­mış­tır. Çün­kü velâyet soy­ba­ğı­nın bir hük­mü­dür ve şüp­he­siz soy­ba­ğı­na uy­gu­la­nan 16 ncı mad­de­nin kap­sa­mı için­de­dir.

Mad­de 17 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 18 in­ci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır. Mad­de­de­ki de­ği­şik­lik da­ha çok dü­zen­le­niş bi­çi­miy­le il­gi­li­dir.

Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da, mad­de­ler ara­sın­da­ki de­yim bir­li­ği­ni ve ifa­de bü­tün­lü­ğü­nü sağ­la­mak için, "tâbi"dir ke­li­me­si kul­la­nıl­mış ve bu­nun­la uyum­lu ol­mak üze­re “hak­kın­da” ke­li­me­si kal­dı­rıl­mış­tır.

Mad­de­nin üçün­cü fık­ra­sı, evlât edin­me­nin ku­ru­lu­şu­na ait ol­du­ğu için ye­ri de­ğiş­ti­ri­le­rek ikin­ci fık­ra hâli­ne ge­ti­ril­miş ve evlât edin­me ya­nın­da evlât "edi­nil­me" hâli de mad­de­nin kap­sa­mı­na dâhil edil­miş­tir.

Son fık­ra­da bir­lik­te evlât edin­me­ye ev­len­me­nin ge­nel hü­küm­le­ri­nin uy­gu­la­na­bil­me­si için bir ev­li­li­ğin var­lı­ğı­na ih­ti­yaç bu­lun­du­ğun­dan, mad­de­ye "eş­ler" ke­li­me­si ek­le­ne­rek açık­lık sağ­lan­mış­tır.

Mad­de 18 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da ge­nel an­lam­da ve açık­ça yer ve­ril­me­yen “Na­fa­ka” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

2675 sa­yı­lı Ka­nun­da ba­kım na­fa­ka­sı­na iliş­kin ge­nel bir mad­de yok­tu. 21 in­ci mad­de yar­dım na­fa­ka­sı­na iliş­kin olup na­fa­ka yü­küm­lü­sü­nün hu­ku­ku­nu esas al­mak­ta idi.

Na­fa­ka ta­lep­le­ri ai­le hu­ku­ku­nun ev­li­lik ve­ya hı­sım­lık­tan do­ğan hü­küm­le­rin­den ol­du­ğu için il­gi­li hu­kukî ku­rum­la­ra ait bağ­la­ma ku­ral­la­rı 2675 sa­yı­lı Ka­nun çer­çe­ve­sin­de­ki na­fa­ka ta­lep­le­ri­ni de kap­sa­mak­tay­dı. An­cak Ka­nun­da­ki bu an­la­yış uya­rın­ca uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun be­lir­len­me­si ne­re­dey­se hiç müm­kün ol­ma­dı. Çün­kü Ka­nun, 20/11/1982 ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gir­miş, 1973 ta­rih­li La Ha­ye Na­fa­ka Söz­leş­me­si ise 1983 yı­lın­da onay­lan­mış ve yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir. Söz­leş­me "loi uni­formé" (yek­ne­sak ka­nun) ol­du­ğun­dan iç hu­ku­ku de­ğiş­tir­mek­te ve kar­şı­lık­lı­lık aran­mak­sı­zın uy­gu­la­na­rak, üye dev­let­ler­de ya­pı­lan na­fa­ka ta­lep­le­ri­ne, ta­le­bi ya­pan ki­şi ve­ya ki­şi­ler üye dev­let va­tan­da­şı ol­ma­sa bi­le uy­gu­lan­mak­ta­dır. Ay­rı­ca Söz­leş­me ge­niş kap­sam­lı olup ai­le, hı­sım­lık ve ev­li­lik bir­li­ği ile il­gi­li tüm na­fa­ka ta­lep­le­ri­ni içi­ne al­mak­ta­dır.

1973 ta­rih­li La Ha­ye Na­fa­ka Söz­leş­me­si, Tür­ki­ye'nin koy­du­ğu iki ih­ti­razî ka­yıt dı­şın­da 1983'te­ki yü­rür­lük ta­ri­hin­den bu­gü­ne ka­dar, Ka­nu­nun sis­te­mi ye­ri­ne uy­gu­lan­mış­tır ve uy­gu­lan­ma­ya de­vam et­mek­te­dir.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 21 in­ci mad­de­sin­de dü­zen­len­miş olan yar­dım na­fa­ka­sı­na iliş­kin ku­ral da­hi tam an­la­mı ile uy­gu­la­na­ma­mış­tır. Çün­kü üst­soy ile alt­so­ya ait ba­zı na­fa­ka ta­lep­le­ri iç hu­kuk­ta yar­dım na­fa­ka­sı­nın kap­sa­mı­na gir­mek­le be­ra­ber, Na­fa­ka Söz­leş­me­sin­de­ki ih­ti­razî ka­yıt­la­ra gir­me­di­ğin­den Söz­leş­me­nin uy­gu­lan­ma ala­nı için­de­dir. Bu du­rum­da sa­de­ce ih­ti­razî ka­yıt kap­sa­mın­da olan yan­soy ve ka­yın hı­sım­lar­la il­gi­li na­fa­ka ta­lep­le­ri, 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 21 in­ci mad­de­si uy­gu­la­na­rak na­fa­ka borç­lu­su­nun hu­ku­ku­na tâbi tu­tu­la­bil­mek­te­dir.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 21 in­ci mad­de­si kal­dı­rı­lan ba­zı mad­de­ler ne­de­niy­le 18 in­ci mad­de ola­rak nu­ma­ra­lan­dı­rıl­mış ve ta­ma­men fark­lı bir yak­la­şım­la, 13 ün­cü mad­de­nin üçün­cü fık­ra­sı dı­şın­da ka­lan tüm na­fa­ka ta­lep­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku kap­sa­yan tek bir mad­de ha­li­ne ge­ti­ril­miş­tir. Bu­nu sağ­la­mak için de il­gi­li mad­de­nin ke­nar baş­lı­ğı “na­fa­ka” ola­rak de­ğiş­ti­ri­le­rek içe­ri­ği ile uyum­lu bir ifa­de­ye ka­vuş­tu­rul­muş­tur.

Ta­sa­rı­nın 18 in­ci mad­de­sin­de tüm na­fa­ka ta­lep­le­ri­ne uy­gu­lan­mak üze­re “na­fa­ka ala­cak­lı­sı­nın mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku”nu esas alan tek fık­ra­lı bir hü­küm dü­zen­len­miş­tir. Kar­şı­lık­lı­lık gö­zet­me­yen (er­ga om­nes) ve yek­ne­sak ka­nun (loi uni­formé) ni­te­li­ğin­de ol­sa bi­le bir söz­leş­me­ye ka­nun mad­de­sin­de doğ­ru­dan atıf ya­pıl­ma­ma­sı yön­te­mi­nin Ko­mis­yon­da ge­nel ka­bul gör­me­si ne­de­niy­le 1973 ta­rih­li La Ha­ye Na­fa­ka Söz­leş­me­si kap­sa­mı­na gi­ren na­fa­ka ta­lep­le­ri için de özel hü­küm ge­ti­ril­me­miş­tir. Bu an­la­yış uya­rın­ca Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da dü­zen­le­nen ve Tür­ki­ye’nin ta­raf ol­du­ğu tüm mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­le­ri sak­lı tu­tan hü­küm kap­sa­mın­da­ki La Ha­ye Söz­leş­me­si­nin uy­gu­la­ma ala­nı­na gi­ren na­fa­ka tür­le­ri için, Mil­let­le­ra­ra­sı Söz­leş­me­de­ki ba­sa­mak­lı bağ­la­ma ku­ra­lı sis­te­mi uy­gu­la­na­cak­tır. Böy­le­ce na­fa­ka ala­cak­lı­sı­nın mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­na gö­re na­fa­ka alı­na­maz­sa, müş­te­rek millî hu­kuk, ona gö­re de na­fa­ka alı­na­maz­sa mü­ra­ca­at ma­ka­mı­nın hu­ku­ku uy­gu­la­na­cak­tır. Bu­na kar­şı­lık La Ha­ye Söz­leş­me­si kap­sa­mı dı­şın­da ka­lan na­fa­ka ta­lep­le­ri ise 18 in­ci mad­de uya­rın­ca Söz­leş­me­de na­fa­ka­yı sağ­la­ma­ya yö­ne­lik ba­sa­mak­lı ku­ra­lın sa­de­ce bi­rin­ci ba­sa­ma­ğıy­la ay­nı esa­sa ya­ni “na­fa­ka ala­cak­lı­sı­nın mu­tad mes­ke­ni” hu­ku­ku­na tâbi tu­tu­la­cak­tır. Bu du­rum­da La Ha­ye Söz­leş­me­si­nin bi­rin­ci ba­sa­ma­ğın­da yer alan ve mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk adâle­ti­ni ye­ri­ne ge­tir­di­ği ko­nu­sun­da ge­nel ka­bul gö­ren kri­ter, tüm na­fa­ka ta­lep­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak­tır. Bu­na kar­şı­lık La Ha­ye Söz­leş­me­si dı­şın­da­ki na­fa­ka ta­lep­le­ri hak­kın­da, Mil­let­le­ra­ra­sı Söz­leş­me­de­ki gi­bi bi­rin­ci ba­sa­mak­ta na­fa­ka ve­ril­me­si ko­nu­sun­da olum­lu so­nu­ca ula­şı­la­maz­sa di­ğer ba­sa­mak­lar­da­ki kri­ter­le­rin uy­gu­lan­ma­sı söz ko­nu­su ol­ma­ya­cak­tır.

Mad­de 19 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 22 nci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mi­ras ko­nu­su­nu dü­zen­le­yen 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 22 nci mad­de­si ikin­ci fık­ra­sı­na bir ke­li­me ek­le­ne­rek ay­nen mu­ha­fa­za edil­miş­tir. Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da dü­zen­len­miş olan esas ku­ra­lın is­tis­na­la­rı ge­niş an­la­ma­ya mü­sa­it ol­du­ğu için, mi­ra­sın açıl­ma­sı is­tis­na­sı­nın sa­de­ce açıl­ma "se­bep­le­ri" hak­kın­da ya­pıl­dı­ğı ko­nu­sun­da açık­lık ge­ti­ril­miş­tir. Türk Me­denî Ka­nu­nun­da ce­ni­nin mi­ras­çı­lı­ğı, mi­ras­tan mah­ru­mi­yet gi­bi ba­zı ko­nu­lar açıl­ma bah­sin­de dü­zen­len­mek­te­dir. Oy­sa ki­min mi­ras­çı ola­ca­ğı ya­hut mi­ra­sa eh­li­yet so­run­la­rı mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­ta 19 un­cu mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da­ki ana ku­ra­lın kap­sa­mı­na gir­mek­te­dir. Muh­te­mel yan­lış an­la­ma­la­rın ön­len­me­si için açıl­ma is­tis­na­sı­nın açıl­ma se­bep­le­ri ile sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı ge­rek­li gö­rül­müş­tür.

Ta­sa­rı­da, 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 22 nci mad­de­si­nin dör­dün­cü fık­ra­sın­da da ifa­de bir­li­ği­ni sağ­la­ma­ya yö­ne­lik bir de­ği­şik­lik ya­pı­la­rak, “6 ncı mad­de hük­mü uy­gu­la­nır” de­nil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 19 un­cu mad­de­si ele alı­nır­ken na­fa­ka­ya iliş­kin de­ği­şik­lik ça­lış­ma­la­rı sı­ra­sın­da ile­ri sü­rü­len ge­rek­çe­ler­le yek­ne­sak ka­nun ve kar­şı­lık­lı­lık gö­zet­me­yen ni­te­lik­le bir söz­leş­me olan 1961 ta­rih­li “Va­si­yet Ta­sar­ruf­la­rı­nın Bi­çi­mi­ne İliş­kin Ka­nun Uyuş­maz­lık­la­rı Ko­nu­sun­da La Ha­ye Söz­leş­me­si”ne de atıf ya­pıl­ma­mış­tır. Bu ko­nu­da da Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da yer alan Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin ta­raf ol­du­ğu mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­le­ri sak­lı tu­tan hü­küm ye­ter­li gö­rül­müş­tür.

Mad­de 20 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 23 ün­cü mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 23 ün­cü mad­de­siy­le ta­şı­nır­lar ve ta­şın­maz­lar üze­rin­de­ki mül­ki­yet hak­kı ve di­ğer aynî hak­la­rın, mal­la­rın bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­na (Lex Rei Si­tae) tâbi ola­ca­ğı ka­bul edil­miş­tir. An­cak, mal­la­rın han­gi an­da bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı mad­de­de be­lir­til­me­miş ol­du­ğun­dan, uy­gu­la­ma­da ta­şı­nır­lar ve ta­şın­maz­lar üze­rin­de­ki mül­ki­yet ve sa­ir hak­la­ra mal­la­rın han­gi an­da bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı te­red­düt­le­re yol aç­mış­tır. Bu se­bep­le be­lir­ti­len te­red­dü­dü ön­le­mek için; Ta­sa­rı­da, mad­de­ye, “iş­lem anın­da” iba­re­si ilâve edi­le­rek, muh­te­mel de­ğiş­ken sta­tü (conf­lit mo­bilé) ih­tilâfla­rı­nın or­ta­ya çık­ma­sı ön­len­miş­tir.

Türk Me­denî Ka­nu­nu ile uyum açı­sın­dan kav­ram ola­rak ta­şı­nır mal­lar, ta­şın­maz mal­lar şek­lin­de­ki ifa­de de­ğiş­ti­ri­le­rek “mal­lar” ke­li­me­si mad­de met­nin­den çı­ka­rıl­mış­tır.                  

De­yim bir­li­ği ve ifa­de bü­tün­lü­ğü sağ­la­mak ama­cıy­la, mad­de­nin son fık­ra­sın­da “tâbi­dir” ye­ri­ne “uy­gu­la­nır” de­yi­mi kul­la­nıl­mış­tır.

Mad­de 21 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Ta­şı­ma araç­la­rı” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Ka­nun­da ta­şı­ma araç­la­rı­nın tâbi ol­du­ğu hu­kuk ko­nu­sun­da açık bir hü­küm bu­lun­ma­mak­ta­dır. Ka­nu­na ilâve edi­len 21 in­ci mad­de ile ha­va, de­niz ve ray­lı ta­şı­ma araç­la­rı üze­rin­de­ki mül­ki­yet ve di­ğer aynî hak­lar, “men­şe ül­ke hu­ku­ku”na tâbi kı­lın­mış­tır. Böy­le­ce söz ko­nu­su ta­şı­ma araç­la­rıy­la bun­la­rın mâlik­le­ri­nin en sı­kı iliş­ki­li ol­duk­la­rı ka­bul edi­len hu­ku­ka bağ­lan­ma imkânı doğ­muş­tur.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da ha­va ve de­niz ta­şı­ma araç­la­rı ba­kı­mın­dan uy­gu­la­ma­da gü­ven­li­ği sağ­la­mak için “aynî hak­la­rın tes­cil edil­di­ği si­cil ye­ri” ül­ke­si esas alın­mış­tır. De­niz ta­şı­ma araç­la­rın­da si­ci­le tes­cil edil­me­yen ta­şı­ma araç­la­rı hak­kın­da “bağ­la­ma li­ma­nı” ül­ke­si, ray­lı ta­şı­ma araç­la­rın­da ise ”ruh­sat ye­ri” ül­ke­si men­şe ül­ke ola­rak ka­bul edil­miş­tir.

Mad­de 22 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Fikrî mül­ki­ye­te iliş­kin hak­la­ra uy­gu­la­na­cak hu­kuk” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na uy­gu­la­na­cak hu­kuk, Ka­nun Ta­sa­rı­sı­na ek­le­nen 22 nci mad­de ile dü­zen­len­miş ve fikrî mül­ki­ye­te iliş­kin hak­lar, han­gi ül­ke­nin hu­ku­ku­na gö­re ko­ru­ma ta­lep edi­li­yor­sa, o ül­ke hu­ku­ku­na tâbi kı­lın­mış­tır. Böy­le­ce ka­nun­lar ih­tilâfı hu­ku­ku ba­kı­mın­dan ko­nu­ya iliş­kin mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­ler­de ve Türk hu­ku­kun­da da be­nim­se­nen “ül­ke­sel­lik pren­si­bi” ile uyum sağ­lan­mış­tır.

  Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da, ta­raf­la­ra sı­nır­lı bir hu­kuk se­çi­mi yet­ki­si ta­nın­mış­tır. Hük­me gö­re, ta­raf­lar, an­cak hak­kın ihlâlin­den son­ra, mah­ke­me­nin hu­ku­ku­nu se­çe­bi­lir­ler.

Mad­de 23 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 24 ün­cü mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 24 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da, söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­ri­ne ta­raf­la­rın “açık” ola­rak seç­tik­le­ri hu­ku­kun uy­gu­la­na­ca­ğı hük­mü sak­lı tu­tul­muş­tur. 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da, ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi­ni sa­de­ce açık ola­rak ya­pa­bi­le­cek­le­ri ön­gö­rü­lü­yor­du. Ta­sa­rı­da mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na ek­le­nen ikin­ci cüm­le ile “ör­tü­lü hu­kuk se­çi­mi” de ka­bul edil­miş­tir. Ör­tü­lü hu­kuk se­çi­min­de de ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yö­nün­de ger­çek bir ira­de­le­ri mev­cut­tur. An­cak bu ira­de açık ol­ma­yıp, ola­yın özel­lik­le­rin­den ve­ya hâl ve şart­lar­dan “te­red­dü­de yer ver­me­ye­cek şe­kil­de” an­la­şıl­mak­ta­dır.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da, ta­raf­la­rın söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku par­ça­la­ya­bi­le­cek­le­ri; ya­ni söz­leş­me­nin mu­ay­yen kı­sım­la­rı­na uy­gu­lan­mak üze­re fark­lı hu­kuk­la­rı se­çe­bi­le­cek­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Mad­de­nin üçün­cü fık­ra­sın­da ise hu­kuk se­çi­mi­nin ne za­man ya­pı­la­bi­le­ce­ği dü­zen­len­miş­tir. Bu­na gö­re, ta­raf­lar her za­man hu­kuk se­çi­mi­ni ya­pa­bi­lir­ler ve­ya yap­tık­la­rı hu­kuk se­çi­mi­ni de de­ğiş­ti­re­bi­lir­ler. An­cak ta­raf­la­rın borç söz­leş­me­si­nin ku­rul­ma­sın­dan son­ra yap­tık­la­rı hu­kuk se­çi­mi ve­ya hu­kuk se­çi­mi de­ği­şik­lik­le­ri, üçün­cü ki­şi­le­rin ka­za­nıl­mış hak­la­rı­nı ihlâl et­me­mek şar­tıy­la ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 23 ün­cü mad­de­si­nin dör­dün­cü fık­ra­sın­da, ta­raf­lar­ca açık ve­ya ör­tü­lü bir hu­kuk se­çi­mi­nin ya­pıl­ma­dı­ğı du­rum­lar­da söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­ye uy­gu­la­na­cak ob­jek­tif hu­kuk be­lir­len­miş­tir. Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sı­nın de­ği­şik­lik­ten ön­ce­ki şek­lin­de, açık bir hu­kuk se­çi­mi­nin yok­lu­ğun­da; bor­cun ifa ye­ri­ne, bor­cun ifa ye­ri­nin bir­den faz­la ol­ma­sı du­ru­mun­da ise borç iliş­ki­si­nin ağır­lı­ğı­nı teş­kil eden edi­min ifa ye­ri hu­ku­ku­na, bu ye­rin de tes­pit edi­le­me­di­ği du­rum­lar­da söz­leş­me­nin en sı­kı ir­ti­bat­lı ol­du­ğu hu­ku­ka bağ­la­nıl­mış­tı. Di­ğer bir ifa­de ile mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da, “bor­cun ifa ye­ri” hu­ku­ku, akit­le en sı­kı iliş­ki­li hu­kuk sa­yıl­mış ve bu­na bağ­la­nıl­mış­tı. Pek çok söz­leş­me­de bor­cun ifa ye­ri­nin te­sa­düfî ol­ma­sı, söz­leş­me­den do­ğan so­run­la­ra söz­leş­mey­le ve ta­raf­lar­la il­gi­si za­yıf bir hu­ku­kun uy­gu­lan­ma­sı so­nu­cu­nu do­ğur­mak­ta idi. Mad­de­nin dör­dün­cü fık­ra­sın­da­ki de­ği­şik­lik ile söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­si­ne, en sı­kı iliş­ki­li ol­du­ğu hu­ku­kun uy­gu­lan­ma­sı sağ­lan­mış­tır.

Ge­ti­ri­len de­ği­şik­li­ğe gö­re, ta­raf­la­rın açık ve­ya ör­tü­lü bir hu­kuk se­çi­mi yok­sa, söz­leş­me­ler­den do­ğan so­run­la­ra, söz­leş­mey­le “en sı­kı iliş­ki­li” hu­kuk uy­gu­la­na­cak­tır. Mad­de­de, söz­leş­me­nin ku­rul­du­ğu sı­ra­da ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­nun, ti­carî ve­ya mes­lekî fa­ali­yet­ler çer­çe­ve­sin­de ku­ru­lan akit­ler­de ise ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun iş­ye­ri, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de yer­le­şim ye­ri hu­ku­ku­nun söz­leş­mey­le “en sı­kı iliş­ki­li hu­kuk” ol­du­ğu ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 23 ün­cü mad­de­sin­de ob­jek­tif bağ­la­ma esas­la­rı be­lir­le­nir­ken tü­zel ki­şi­le­re iliş­kin eh­li­yet ku­ra­lın­da ka­bul edi­len “ida­re mer­ke­zi” bağ­la­ma kri­te­ri tek­rar­lan­ma­mış­tır. Çün­kü söz ko­nu­su 8 in­ci mad­de­nin dör­dün­cü fık­ra­sın­da­ki ida­re mer­ke­zi hu­ku­ku ku­ra­lı tüm tü­zel ki­şi­le­ri ge­nel an­lam­da il­gi­len­di­ren bir ku­ral ola­rak dü­zen­len­miş­tir. Ta­sa­rı­nın 23 ün­cü mad­de­si­nin dör­dün­cü fık­ra­sın­da ise özel ola­rak eko­no­mik ve ti­carî ha­yat­ta yer alan tü­zel ki­şi­le­re iliş­kin bir ku­ral ge­ti­ril­mek­te­dir. Hat­ta bu bağ­la­ma kri­te­ri, ti­carî ve mes­lekî fa­ali­yet­ler ge­re­ği ya­pı­lan söz­leş­me­le­ri he­def­le­di­ğin­den sa­de­ce tü­zel ki­şi­le­ri de­ğil ger­çek ki­şi­le­ri de kap­sa­yan “iş­ye­ri” kav­ra­mı ile ifa­de edil­miş­tir. Bu kav­ram kul­la­nı­la­rak fa­ali­ye­tin ni­te­li­ği or­ta­ya ko­nul­mak­ta­dır. Mad­de­de, bir­den çok iş­ye­ri bu­lun­ma­sı hâlin­de ise söz­leş­me ile en sı­kı iliş­ki için­de bu­lu­nan iş­ye­ri hu­ku­ku esas alın­mak­ta­dır. Ay­rı­ca çe­şit­li söz­leş­me tip­le­ri­ne iliş­kin di­ğer ba­zı dü­zen­le­me­ler­de yer alan “esas iş­ye­ri” kav­ra­mı ise ti­carî ve mes­lekî amaç­lar­la ya­pı­lan söz­leş­me­ler­de özel ba­zı hâller­de uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun be­lir­len­me­sin­de kul­la­nıl­mak­ta­dır (Ta­sa­rı m. 26, 28 gi­bi).

“İş­ye­ri” kav­ra­mı ba­zı mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­ler­de (Me­se­la: 11.4.1980 ta­rih­li Bir­leş­miş Mil­let­ler, Vi­ya­na Mil­let­le­ra­ra­sı Sa­tım Söz­leş­me­si, 22.12.1986 ta­rih­li Mil­let­le­ra­ra­sı Mal Sa­tı­mı Hak­kın­da Söz­leş­me­le­re Uy­gu­la­nan La Ha­ye Söz­leş­me­si, 19.6.1980 ta­rih­li Borç Söz­leş­me­le­ri­ne Uy­gu­la­na­cak Hu­kuk Hak­kın­da AT Söz­leş­me­si) kul­la­nıl­dı­ğı gi­bi, söz ko­nu­su kav­ra­mın İş Ka­nu­nun­da da yer al­dı­ğı ve Türk hu­ku­ku­na ya­ban­cı ol­ma­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir. An­cak, Ka­nun­da bu ko­nu­da bir ta­nım ver­mek­ten ka­çı­nı­la­rak dok­trin ve tat­bi­ka­tın önü açık bı­ra­kıl­mış­tır.

Bu­nun­la be­ra­ber, "hâl ve şart­la­ra gö­re" söz­leş­me, ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun mu­tad mes­ke­ni hu­ku­kun­dan ve­ya ti­carî ya da mes­lekî fa­ali­yet­ler çer­çe­ve­sin­de ya­pı­lan söz­leş­me­ler ba­kı­mın­dan, ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun iş­ye­ri, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de yer­le­şim ye­ri hu­ku­kun­dan baş­ka bir hu­kuk­la “da­ha sı­kı iliş­ki” için­de ise, söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­si­ne bu hu­kuk uy­gu­la­na­cak­tır. Bu­ra­da, na­di­ren de ol­sa, söz­leş­me­le­rin ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun mu­tad mes­ke­ni, yer­le­şim ye­ri ve­ya iş­ye­ri hu­ku­ku­na nis­pet­le so­mut olay­da baş­ka bir hu­kuk­la da­ha sı­kı iliş­ki için­de ola­bi­le­ce­ği ih­ti­ma­li dik­ka­te alın­mış­tır.

Mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­ta ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­dık­la­rı du­rum­da, han­gi ta­ra­fın edi­mi­nin ka­rak­te­ris­tik edim sa­yı­la­ca­ğı­na ba­zı söz­leş­me­ler açı­sın­dan ör­nek ver­mek müm­kün­dür. Bu­na gö­re men­kul mül­ki­ye­ti­nin dev­ri­ne iliş­kin söz­leş­me­ler­de dev­re­de­nin, sa­tım söz­leş­me­sin­de sa­tı­cı­nın, bir hak­kın ya da şe­yin kul­la­nı­mı­na iliş­kin söz­leş­me­ler­de kul­lan­dı­ra­nın, vekâlet ve di­ğer hiz­met söz­leş­me­le­rin­de hiz­met ede­nin, mu­ha­fa­za söz­leş­me­le­rin­de mu­ha­fa­za ede­nin, ga­ran­ti ya da kefâlet söz­leş­me­le­rin­de ga­ran­ti ede­nin ve­ya ke­fi­lin edi­mi ka­rak­te­ris­tik edim sa­yıl­mak­ta­dır. Bu be­lir­le­me­de, ge­nel ola­rak, söz­leş­me­ye sos­yal içe­ri­ği­ni ve ka­rak­te­ri­ni ve­ren edim borç­lu­su­nun esas alın­dı­ğı­nı söy­le­mek müm­kün­dür.

Mad­de 24 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Ta­şın­maz­la­ra iliş­kin söz­leş­me­ler” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Ta­şın­maz­la­ra iliş­kin tüm söz­leş­me­le­rin ta­şın­ma­zın bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­na (lex rei si­tae) tâbi ol­ma­sı, ge­nel ka­bul gö­ren ev­ren­sel bir il­ke­dir. Bu il­ke­nin Ta­sa­rı­ya 24 ün­cü mad­de ola­rak ak­set­ti­ril­me­sin­de ya­rar gö­rül­müş­tür.

Mad­de 25 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Dev­le­tin eko­no­mik ve sos­yal po­li­ti­ka­sı­nın önem­li bir un­su­ru olan tü­ke­ti­ci, bu söz­leş­me­nin ni­te­len­di­ril­me­si­ni ge­niş öl­çü­de et­ki­le­mek­te­dir. Bu se­bep­le, mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da dü­zen­le­nen şart­lar al­tın­da ya­pı­lan tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­rin­de, kar­şı ta­ra­fa na­za­ran da­ha za­yıf ve tec­rü­be­siz olan tü­ke­ti­ci­nin ko­run­ma­sı eko­no­mik ve sos­yal den­ge­nin sağ­lan­ma­sın­da önem­li un­sur­lar­dan bi­ri­ni teş­kil et­mek­te­dir. Tü­ke­ti­ci­nin hu­ku­ken ko­run­ma­sı ge­rek­li­li­ği­nin so­nu­cu ola­rak, ba­zı tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun di­ğer söz­leş­me­ler­den fark­lı dü­zen­len­me­si bir zo­run­lu­luk ola­rak or­ta­ya çık­mış­tır.

Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da "tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri" kav­ra­mı ta­nım­lan­mış­tır. Bu­na ih­ti­yaç du­yul­ma­sı­nın se­be­bi, han­gi tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri­nin mad­de kap­sa­mı­na alın­dı­ğı­nın ve bu­na bağ­lı ola­rak, ki­min tü­ke­ti­ci ol­du­ğu­nun te­red­dü­de yer ver­me­ye­cek şe­kil­de or­ta­ya ko­nul­ma­sı ge­re­ği­dir. Bu ko­nu­da 1980 ta­rih­li Rom I di­ye anı­lan ve ile­ri­de AT Tü­zü­ğü ha­li­ne ge­le­cek olan AT Söz­leş­me­sin­den ya­rar­la­nıl­mış­tır.

Ob­jek­tif bağ­la­ma ku­ra­lı, "tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku" ola­rak be­lir­len­miş­tir. Çün­kü bu hu­kuk, tü­ke­ti­ci­nin en iyi bil­di­ği, bu se­bep­le de tü­ke­ti­ci­yi en iyi şe­kil­de ko­ru­du­ğu ka­bul edi­len hu­kuk­tur.

Ta­sa­rı­nın, söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­ri ala­nın­da­ki ge­nel sis­te­mi­ne uy­gun ola­rak, tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­rin­de de ta­raf­la­ra hu­kuk se­çi­mi imkânı ta­nın­mış­tır. An­cak, se­çi­len hu­kuk­ta tü­ke­ti­ci­nin ko­run­ma­sı, ob­jek­tif bağ­la­ma ku­ra­lı ile sağ­la­nan­dan da­ha az el­ve­riş­li ise hu­kuk se­çi­mi bu açı­dan dik­ka­te alın­ma­ya­cak­tır. Çün­kü tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­nun sağ­la­dı­ğı ko­ru­ma, as­garî ko­ru­ma dü­ze­yi­ni teş­kil et­mek­te­dir. Mad­dey­le, bu çer­çe­ve­de sı­nır­lı bir hu­kuk se­çi­mi imkânı ge­ti­ril­miş­tir.

İkin­ci fık­ra­da (a), (b) ve (c) bent­le­rin­de, bir tü­ke­ti­ci söz­leş­me­si­nin, mad­de hü­küm­le­rin­den ya­rar­la­na­bil­me­si için han­gi şart­lar al­tın­da ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği dü­zen­len­miş­tir. An­cak bu bent­ler­de sa­yı­lan ko­şul­lar al­tın­da ku­rul­muş tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri­ne "tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku" uy­gu­la­na­cak­tır. Böy­le­ce, tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­rin­de, mu­tad mes­ken hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sı­nın sı­nır ve kap­sa­mı or­ta­ya ko­nul­muş­tur.

Tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­rin­de şe­kil ko­nu­sun­da uy­gu­la­na­cak hu­kuk da mad­de­nin üçün­cü fık­ra­sın­da özel ola­rak dü­zen­len­miş­tir. Bu­nun ge­rek­çe­si, al­ter­na­tif bir uy­gu­la­ma me­to­du ge­ti­ren ge­nel şe­kil ku­ra­lı­nın, tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri­nin ni­te­li­ği ile bağ­daş­ma­ma­sı­dır. Ay­rı­ca, tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­rin­de esa­sa ve şek­le uy­gu­la­nan hu­kuk­ta bir­lik sağ­lan­ma­sı­nın tü­ke­ti­ci için ya­rar­lı ol­du­ğu ge­nel ola­rak ka­bul edil­mek­te­dir.

Son fık­ra­da, mad­de­nin uy­gu­lan­ma­ya­ca­ğı ba­zı tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri be­lir­til­miş­tir. Bu­nun an­la­mı, o ko­nu­da, ge­nel ku­ra­lı ifa­de eden 23 ün­cü mad­de­nin ge­çer­li ol­du­ğu­dur. Ay­rı­ca ta­şı­ma söz­leş­me­le­ri de mad­de­nin kap­sa­mı dı­şın­da tu­tul­muş­tur. Çün­kü ta­şı­ma söz­leş­me­le­ri ko­nu­sun­da bir yan­dan Tür­ki­ye'nin de ta­raf ol­du­ğu çok sa­yı­da mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me bu­lun­mak­ta, di­ğer yan­dan eş­ya ta­şı­ma­ya iliş­kin ye­ni dü­zen­le­me Ta­sa­rı­nın 28 in­ci mad­de­sin­de yer al­mak­ta­dır. An­cak bu­na kar­şı­lık, 25 in­ci mad­de­ye gö­re ta­şı­ma ve ko­nak­la­ma üc­re­ti dâhil tek fi­yat uy­gu­la­nan ve “pa­ket tur” di­ye ta­nım­la­nan söz­leş­me­ler tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri kap­sa­mı için­de­dir. Bu ko­nu­da da AT mev­zu­atı ile uyum gö­ze­til­miş­tir.

Mad­de 26 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “İş söz­leş­me­le­ri” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk ala­nın­da çı­kan ih­tilâflar­da, iş söz­leş­me­le­ri­nin sos­yal içe­ri­ği­ni dik­ka­te al­ma­yan 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 24 ün­cü mad­de­si­nin uy­gu­lan­ma­sı hep ye­ter­siz kal­mak­tay­dı. Bu ne­den­le Ta­sa­rı­nın 26 ncı mad­de­siy­le ye­ni bir dü­zen­le­me ge­ti­ril­miş­tir. İş söz­leş­me­le­rin­de, hem za­yıf ta­raf olan iş­çi­nin ko­run­ma­sı ih­ti­ya­cı hem de Dev­le­tin eko­no­mik ve sos­yal po­li­ti­ka­la­rıy­la il­gi­li ola­rak yap­tı­ğı ve bi­rey­sel iş söz­leş­me­le­ri dı­şın­da ka­lan di­ğer dü­zen­le­me­ler göz önün­de tu­tul­muş­tur. İş hu­ku­ku­nun, ka­mu hu­ku­ku ka­rak­ter­li yön­le­ri­nin de bu­lun­ma­sı ve iş­çi­nin edi­mi­ni ora­da ye­ri­ne ge­tir­me­si, "iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke" hu­ku­ku­nun bu iliş­ki­de ob­jek­tif bağ­la­ma ku­ra­lı ola­rak uy­gu­lan­ma­sı­nı zo­run­lu kıl­mış­tır. Bu ge­rek­çe­ler­le mad­de­de, bi­rey­sel iş söz­leş­me­le­rin­de, en sı­kı iliş­ki­li hu­kuk ola­rak "mu­tad iş­ye­ri hu­ku­ku"nun uy­gu­la­na­ca­ğı ka­bul edil­miş­tir.

Borç söz­leş­me­le­ri ala­nın­da­ki ge­nel yak­la­şı­ma uy­gun ola­rak, bi­rey­sel iş söz­leş­me­le­ri ko­nu­sun­da da hu­kuk se­çi­mi imkânı ka­bul edil­miş ve bağ­la­ma ku­ra­lı dü­zen­le­nir­ken ilk sı­ra­yı al­mış­tır. Hu­kuk se­çi­mi, iş söz­leş­me­le­ri­nin özel ni­te­li­ği ge­re­ği, an­cak iş­çi le­hi­ne ve sı­nır­lı ola­rak ta­nın­mış­tır. Çün­kü ta­raf­lar­ca hu­kuk se­çi­mi ya­pıl­sa bi­le, ob­jek­tif bağ­la­ma ku­ra­lı­na gö­re be­lir­le­nen hu­ku­kun iş­çi­yi ko­ru­yan hü­küm­le­rin­den da­ha el­ve­riş­siz hü­küm­ler içer­me­si ha­lin­de, se­çi­len hu­kuk­ta­ki hü­küm­le­rin uy­gu­lan­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Ta­sa­rı­nın 26 ncı mad­de­sin­de, mu­tad iş­ye­ri hu­ku­ku­nun iş­çi­yi ko­ru­yan hü­küm­le­ri as­garî ko­ru­ma stan­dar­dı ola­rak ka­bul edil­mek­te ve hu­kuk se­çi­mi yo­luy­la bu stan­dar­dın al­tı­na inil­me­si en­gel­len­mek­te­dir.

Ob­jek­tif bağ­la­ma kri­te­ri ola­rak ka­bul edi­len "mu­tad iş­ye­ri"nin ge­çi­ci ola­rak de­ğiş­me­si­nin, bağ­la­ma ku­ra­lı­nın de­ğiş­me­si so­nu­cu­nu do­ğur­ma­ya­ca­ğı da mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da ön­gö­rü­le­rek bu ko­nu­da or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek te­red­düt­ler ön­len­miş­tir. Bu­na kar­şı­lık, üçün­cü fık­ra­da iş­çi işi­ni mu­ta­den fark­lı ül­ke­ler­de ifa edi­yor­sa, her iki ta­ra­fı da be­lir­siz­lik­ler ve zor­luk­lar­dan ko­ru­mak üze­re iş­ve­re­nin iş­ye­ri mer­ke­zi­nin bu­lun­du­ğu ül­ke an­la­mın­da “esas iş­ye­ri” hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sı ku­ra­lı ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 26 ncı mad­de­si­nin dör­dün­cü fık­ra­sın­da iş söz­leş­me­le­rin­de de, ob­jek­tif bağ­la­ma ku­ra­lı­nın uy­gu­lan­dı­ğı hâller­de, so­mut olay­da söz­leş­mey­le da­ha sı­kı iliş­ki­li bir hu­ku­kun bu­lun­ma­sı ha­lin­de uy­gu­lan­ma­sı imkânı, zo­run­lu ol­ma­mak şar­tı ile ka­bul edil­miş­tir. 

Mad­de 27 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na iliş­kin söz­leş­me­ler” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Ken­di­ne has özel­lik­le­re sa­hip söz­leş­me tip­le­rin­den olan fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na iliş­kin söz­leş­me­le­re uy­gu­la­na­cak hu­kuk, 27 nci mad­de­de dü­zen­len­miş­tir. Mad­de met­nin­de “fikrî mül­ki­yet” kav­ra­mı­nın be­nim­sen­me­si­nin ge­rek­çe­si, Tür­ki­ye’nin de ka­tı­lıp onay­la­dı­ğı “Dün­ya Fikrî Mül­ki­yet Ör­gü­tü” (WI­PO) ile Dün­ya Ti­ca­ret Ör­gü­tü’nün eki olan “Ti­ca­ret­le Bağ­lan­tı­lı Fikrî Mül­ki­yet Söz­leş­me­si”nin (TRIPS), fi­kir ve sa­nat eser­le­ri ile sı­nai mül­ki­yet hak­la­rı ay­rı­mı­nı kal­dı­ra­rak, bun­la­rın tü­mü­nü bün­ye­sin­de “fikrî mül­ki­yet” kav­ra­mı al­tın­da top­la­ma­sı ve bu gö­rü­şün Türk li­te­ra­tü­rün­de ol­du­ğu gi­bi Türk mev­zu­atın­da da ka­bul gör­me­si­dir.

Fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na iliş­kin söz­leş­me­ler ko­nu­sun­da, söz­leş­me­den do­ğan borç­la­ra iliş­kin hü­küm­ler dü­zen­le­nir­ken hâkim olan ge­nel yak­la­şım uya­rın­ca ta­raf­la­rın uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku seç­me imkânı kı­sıt­la­ma ge­ti­ril­mek­si­zin ta­nın­mış­tır.

Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­ma­la­rı hâlin­de ise söz­leş­me­ye uy­gu­la­na­cak hu­kuk bu söz­leş­me­de­ki ka­rak­te­ris­tik edim be­lir­le­ne­rek oluş­tu­rul­muş­tur. Fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na iliş­kin söz­leş­me­ler­de, mül­ki­yet hak­kı­nı ve­ya sa­de­ce hak­kın kul­la­nı­mı­nı dev­re­den ta­raf, ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su ola­rak be­lir­len­miş ve dev­re­de­nin söz­leş­me­nin ku­ru­lu­şu sı­ra­sın­da­ki “iş­ye­ri”, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de “mu­tad mes­ke­ni” hu­ku­ku ob­jek­tif bağ­la­ma ku­ra­lı ola­rak ka­bul edil­miş­tir.

Mad­de­nin üçün­cü fık­ra­sın­da iş­çi bu­luş­la­rı ile iş­çi­le­rin mey­da­na ge­tir­di­ği di­ğer fikrî ürün­ler ko­nu­sun­da, iş­çi ile iş­ve­ren ara­sın­da do­ğa­bi­le­cek ih­tilâflar, ta­raf­lar ara­sın­da ya­pıl­mış iş söz­leş­me­si­ne uy­gu­la­nan hu­ku­ka tâbi tu­tul­muş­tur. Mad­de­de açık­ça be­lir­ti­len şe­kil­de, fikrî ürün­le­rin iş söz­leş­me­si­nin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si çer­çe­ve­sin­de ya­pıl­mış ol­ma­sı, üçün­cü fık­ra­nın uy­gu­la­na­bil­me­si­nin te­mel şar­tı­dır. Bu­na gö­re, söz ko­nu­su fikrî ürü­nün sa­de­ce iş­çi­nin iş­ve­ren­le ara­sın­da­ki iş söz­leş­me­si­ne gö­re ya­pı­lan iş kap­sa­mın­da ve işi­nin ifa­sı sı­ra­sın­da or­ta­ya çık­ma­sı hâlin­de Ta­sa­rı­nın 26 ncı mad­de­si, ya­ni iş söz­leş­me­si sta­tü­sü uy­gu­la­na­cak­tır.

Mad­de 28 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Eş­ya­nın ta­şın­ma­sı­na iliş­kin söz­leş­me­ler” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Mil­let­le­ra­ra­sı ti­ca­ret­te en faz­la rast­la­nı­lan söz­leş­me ti­pi olan eş­ya ta­şı­ma söz­leş­me­si için onun özel­lik­le­ri­ni dik­ka­te alan bir dü­zen­le­me ya­pıl­ma­sı ih­ti­ya­cı, Ta­sa­rı­nın ye­ni dü­zen­le­nen 28 in­ci mad­de­si­nin te­mel ge­rek­çe­si­dir.

Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da, Ka­nu­nun söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­rin­de­ki ge­nel yak­la­şı­mı­na uy­gun ola­rak bu söz­leş­me­ler için de hu­kuk se­çi­mi­ne imkân ta­nın­mış­tır.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­ma­la­rı ih­timâlin­de ob­jek­tif bağ­la­ma ku­ra­lı "ta­şı­yı­cı­nın iş­ye­ri" ola­rak tes­pit edil­miş­tir. Bu iş­ye­ri, kö­tü ni­yet­li de­ği­şik­lik­le­rin ön­len­me­si ama­cıy­la sa­bit­leş­ti­ri­le­rek, söz­leş­me­nin ku­ru­lu­şu anı­na bağ­lan­mış­tır.

An­cak, eş­ya ta­şı­ma akit­le­rin­de, ta­şı­yı­cı­nın iş­ye­ri hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­bil­me­si için ba­zı ek un­sur­la­rın da bu­lun­ma­sı ge­re­kir. Bu un­sur­lar, ta­şı­yı­cı­nın esas iş­ye­ri­nin, ay­nı za­man­da gön­de­re­nin esas iş­ye­ri ve­ya eş­ya­nın yük­le­me ve­ya bo­şalt­ma ye­ri ol­ma­sı­dır. Di­ğer bir ifa­de ile, ta­şı­yı­cı­nın iş­ye­ri ile sa­yı­lan di­ğer yer­ler­den her­han­gi bi­ri­nin ay­nı ol­ma­sı ge­rek­li­dir. An­cak bu un­su­run var­lı­ğı hâlin­de, ta­şı­ma işi­nin ni­te­li­ği ge­re­ği, pek çok ül­ke ile iliş­ki­li olan eş­ya ta­şı­ma söz­leş­me­le­ri­ne, bir­den çok iş­ye­ri bu­lun­ma­sı hâlin­de “ta­şı­yı­cı­nın esas iş­ye­ri hu­ku­ku” uy­gu­la­na­rak söz­leş­me­nin fark­lı hu­kuk­la­ra tâbi ol­ma­sı en­gel­len­miş­tir. Ak­si hâlde, eş­ya ta­şı­ma söz­leş­me­le­ri 23 ün­cü mad­de­de­ki ge­nel ku­ra­la tâbi tu­tu­la­cak­tır.

Tek se­fer­lik çar­ter söz­leş­me­le­ri ile esas ko­nu­su eş­ya ta­şı­ma olan di­ğer söz­leş­me­ler de, AT hu­ku­ku ile uyum­lu ola­rak ay­nı hük­me tâbi tu­tu­la­cak­tır.

Mad­de­nin üçün­cü fık­ra­sın­da hâlin bü­tün şart­la­rı­na gö­re da­ha sı­kı iliş­ki­li bir hu­ku­kun bu­lun­ma­sı hâlin­de ta­şı­ma söz­leş­me­si­ne bu hu­ku­kun uy­gu­la­na­ca­ğı ka­bul edi­le­rek so­mut olay ada­le­ti­nin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si imkânı­na da mad­de­de yer ve­ril­miş­tir.

Mad­de 29 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Tem­sil yet­ki­si” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­ta, iradî tem­sil iliş­ki­sin­de yer alan üç­lü iliş­ki­de­ki tüm men­fa­at­le­ri den­ge­le­yen ob­jek­tif bir bağ­la­ma ku­ra­lı­na her za­man ih­ti­yaç du­yul­muş­tur. Ta­sa­rı­nın 29 un­cu mad­de­si bu ih­ti­ya­cı kar­şı­la­mak için dü­zen­len­miş­tir.

Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da, te­mel iliş­ki ve­ya te­mel söz­leş­me di­ye ad­lan­dı­rı­lan, tem­sil olu­nan­la tem­sil­ci ara­sın­da­ki tem­sil yet­ki­si­ne, ta­raf­lar ara­sın­da­ki iliş­ki­nin tâbi ol­du­ğu hu­ku­kun uy­gu­lan­ma­sı ka­bul edil­miş­tir.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da, tem­sil­ci­nin bir iş­le­mi­nin tem­sil olu­na­nı, üçün­cü ki­şi­ye kar­şı ta­ah­hüt al­tı­na so­ka­bil­me­si­nin şart­la­rı, baş­ka bir ifa­de ile doğ­ru­dan tem­sil­de, tem­sil­ciy­le üçün­cü ki­şi ara­sın­da­ki iliş­ki ele alın­mış­tır. Bu iliş­ki­de, tem­sil­ci­nin ken­di­si­ne tem­sil olu­nan ta­ra­fın­dan ve­ri­len yet­ki­yi kul­lan­ma­sı so­nu­cu üçün­cü ki­şi ile tem­sil­ci ara­sın­da söz­leş­me­den do­ğan bir borç iliş­ki­si mey­da­na gel­miş­tir. An­cak tem­sil iliş­ki­si­nin ni­te­li­ği ge­re­ği bu iliş­ki­nin so­nuç­la­rı tem­sil olu­na­nı bağ­la­mak­ta­dır. İş­te bu so­nu­cun or­ta­ya çı­ka­bil­me­si­nin te­mel şar­tı ni­te­li­ğin­de olan tem­sil yet­ki­si­ne, tem­sil­ci ile üçün­cü ki­şi ara­sın­da ku­ru­lan ve esas iliş­ki de­ni­len söz­leş­me­den ba­ğım­sız olan ve iliş­ki­de yer alan bü­tün men­fa­at­le­ri den­ge­de tu­tan bir bağ­la­ma kri­te­ri­nin uy­gu­lan­ma­sı ge­rek­li­dir. Bu ne­den­le tem­sil yet­ki­si­ne, üç­lü iliş­ki­de­ki tüm ta­raf­la­rın bi­le­bi­le­ce­ği "tem­sil­ci­nin iş­ye­ri" hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sı esa­sı ka­bul edil­miş­tir. An­cak, tem­sil­ci­nin iş­ye­ri­nin bu­lun­ma­ma­sı ve­ya bu ye­rin üçün­cü ki­şi­ler­ce bi­lin­me­me­si hâli ile tem­sil­ci­nin iş­ye­ri dı­şın­da yet­ki­si­ni kul­lan­ma­sı du­ru­mun­da "yet­ki­nin fii­len kul­la­nıl­dı­ğı yer" hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı hü­küm al­tı­na alın­mış­tır.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da­ki bağ­la­ma ku­ra­lı­nın yet­ki­siz tem­sil ve­ya yet­ki­yi aşan tem­sil iliş­ki­sin­de de, da­ha açık bir ifa­dey­le tem­sil­ci ile üçün­cü ki­şi ara­sın­da çık­ma­sı ola­sı so­run­la­ra da uy­gu­la­na­ca­ğı hü­küm al­tı­na alı­na­rak hem boş­luk bı­ra­kıl­ma­mış hem de bu ko­nu­da or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek te­red­düt­ler ön­len­miş­tir.

Mad­de­nin üçün­cü fık­ra­sın­da tem­sil­ci ile tem­sil olu­nan ara­sın­da hiz­met iliş­ki­si­nin var­lı­ğı ve bu­na ek ola­rak tem­sil­ci­nin ba­ğım­sız bir iş­ye­ri­nin bu­lun­ma­ma­sı hâli için bir is­tis­na ge­ti­ri­le­rek tem­sil olu­na­nın iş­ye­ri hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı hük­mü ön­gö­rül­müş­tür. Bu hü­küm oluş­tu­ru­lur­ken, üçün­cü ki­şi­le­rin tem­sil­ci ile tem­sil olu­nan ara­sın­da­ki hiz­met iliş­ki­si ko­nu­sun­da bil­gi edi­ne­bi­le­cek­le­ri ka­nı­sı­nı güç­len­di­re­cek ba­zı şart­la­rın var­lı­ğı­na ih­ti­yaç du­yul­muş ve mad­de­ye bu un­sur­lar ko­nu­la­rak tem­sil iliş­ki­sin­de men­fa­at­ler den­ge­si­nin bo­zul­ma­ma­sı sağ­lan­mış­tır.

Mad­de 30 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Mü­da­ha­le­ci ku­ral­lar” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Millî hu­kuk dü­zen­le­me­le­rin­de yer alan mü­da­ha­le­ci ku­ral­lar, se­çi­len hu­kuk­ta ve­ya hâki­min hu­ku­kun­da var­sa te­red­düt­süz uy­gu­la­nır­lar. Çün­kü bu ku­ral­la­rın ge­nel bir ta­nı­mı ya­pıl­ma­mak­la be­ra­ber sa­hip ol­duk­la­rı ni­te­lik ka­nun­lar ih­tilâfı ku­ral­la­rı­nın hat­ta hu­kuk se­çi­mi­nin ber­ta­raf edil­me­si so­nu­cu­nu do­ğu­rur. Bun­lar, iliş­ki­de mev­cut ya­ban­cı­lık un­su­ru dik­ka­te alın­mak­sı­zın uy­gu­la­nan "ge­nel ka­mu men­fa­ati­ne iliş­kin" ol­duk­la­rı ka­bul edi­len ku­ral­lar olup, po­li­tik, sos­yal, top­lum­sal ve eko­no­mik alan­lar­da­ki dev­let po­li­ti­ka­sı­nı ak­set­ti­rir­ler. Bu tip ku­ral­la­rın söz­leş­me ile il­gi­li üçün­cü dev­let hu­ku­kun­da yer al­ma­sı hâlin­de de söz­leş­mey­le iliş­ki­si­nin güç­lü ol­ma­sı şar­tıy­la dik­ka­te alı­na­bi­le­ce­ği ar­tık mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­ler hu­ku­kun­da ve ba­zı mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk mev­zu­atın­da, hat­ta ge­nel ge­rek­çe­de söz ko­nu­su edi­len ve AT'nin borç söz­leş­me­le­ri­ne iliş­kin olup Ro­ma I di­ye de anı­lan ve üye dev­let­ler ara­sın­da uy­gu­la­nan Söz­leş­me­sin­de de ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 30 un­cu mad­de­si, üçün­cü dev­let­le­rin mü­da­ha­le­ci ku­ral­la­rı­nın uy­gu­lan­ma­sı­nı zo­run­lu kıl­ma­mak­la bir­lik­te uy­gu­lan­ma­ma­la­rı hâlin­de or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek olum­suz­luk­la­rın ön­le­ne­bil­me­si için bu ku­ral­la­ra et­ki ta­nı­ma­yı sağ­la­yan, dik­ka­te alın­ma­sı ge­rek­li bir imkân ge­tir­mek­te­dir.

Mad­de 31 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­nin var­lı­ğı ve maddî ge­çer­li­li­ği” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Ta­sa­rı­da 23 ün­cü mad­de ile ge­nel ola­rak borç söz­leş­me­le­ri ala­nın­da ve de­va­mı mad­de­ler­de özel­li­ği olan ba­zı söz­leş­me­ler için hü­küm sta­tü­sü de­ni­len ve söz­leş­me­nin hü­küm­le­ri­ne uy­gu­la­nan ku­ral­lar dü­zen­len­miş­tir. 23 ün­cü mad­de ile söz­leş­me­nin hü­küm­le­ri­ne ve­ya di­ğer bir ifa­de ile esa­sı­na uy­gu­la­nan hu­ku­kun, eh­li­yet ve şe­kil dı­şın­da, söz­leş­me­nin ku­ru­lu­şu­na da uy­gu­lan­ma­sı hak­kın­da bir hü­küm ge­ti­ril­miş­tir. Bu hük­me gö­re 23 ün­cü mad­de­den iti­ba­ren söz­leş­me iliş­ki­si­ni dü­zen­le­yen mad­de­ler du­ru­ma gö­re söz­leş­me­nin ku­ru­luş şart­la­rı­na da uy­gu­la­na­cak­tır.

31 in­ci mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da ise, bi­rin­ci fık­ra­ya bir is­tis­na hük­mü ge­ti­ril­miş­tir. Bu­na gö­re, söz­leş­me­nin ku­ru­lu­şu kap­sa­mın­da ol­mak­la be­ra­ber, ta­raf­lar­dan bi­ri­nin bir dav­ra­nı­şı ve­ya sus­ma­sı hâlin­de, bun­la­ra hü­küm ta­nı­ma ko­nu­sun­da, rı­za­sı ol­ma­dı­ğı id­di­asın­da bu­lu­nan ta­ra­fın mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı hü­küm al­tı­na alın­mış­tır.

Mad­de 32 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “İfa­nın ger­çek­leş­ti­ril­me bi­çi­mi ve ted­bir­ler” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

İfa­nın, ger­çek­leş­ti­ril­di­ği ül­ke hu­ku­ku ile çok sı­kı ir­ti­bat için­de bu­lu­nan yön­le­ri ol­du­ğu göz önün­de tu­tu­la­rak, Ka­nu­na 32 nci mad­de ek­len­miş­tir.

İfa sı­ra­sın­da or­ta­ya çı­kan pra­tik za­ru­ret­ler ne­de­niy­le, ifa­nın ya­pı­lış bi­çi­mi, mal­la­rın de­ne­tim ve gö­ze­ti­mi ve mal­la­rın ko­run­ma­sı­na iliş­kin ted­bir­ler hak­kın­da­ki ih­ti­laf­la­rın sa­de­ce söz­leş­me­ye uy­gu­la­na­cak hu­kuk uya­rın­ca gi­de­ril­me­ye ça­lı­şıl­ma­sı hâlin­de, bu hu­ku­kun yü­rür­lük­te ol­du­ğu ül­ke ile ifa­nın fii­len ger­çek­leş­ti­ği ül­ke ara­sın­da­ki çe­şit­li fark­lı­lık­lar­dan kay­nak­la­nan çe­liş­ki­le­rin or­ta­ya çık­ma­sı müm­kün­dür. Ta­sa­rı­ya ek­le­nen 32 nci mad­de ile bu çe­liş­ki­le­rin ön­len­me­si ama­cıy­la “ifa­nın fii­len ger­çek­leş­ti­ril­di­ği yer” hu­ku­ku­nun da dik­ka­te alın­ma­sı hük­mü ge­ti­ril­miş­tir. Mad­de­de, ifa­nın fii­len ger­çek­leş­ti­ril­di­ği ül­ke hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sı ge­nel an­lam­da söz­leş­me sta­tü­sü­nü ber­ta­raf eden bir zo­run­lu­luk ola­rak ön­gö­rül­me­miş, sa­de­ce or­ta­ya çık­ma­sı muh­te­mel çe­liş­ki­le­rin gi­de­ril­me­si için söz­leş­me­ye uy­gu­la­na­cak hu­kuk ya­nın­da dik­ka­te alın­ma­sı ge­rek­li­li­ği dü­zen­len­miş­tir.

Mad­de 33 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 25 in­ci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 25 in­ci mad­de­sin­de gü­nün ih­ti­yaç­la­rı­na uy­gun ba­zı de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­mış, mad­de­nin bi­rin­ci ve ikin­ci fık­ra­la­rın­da ifa­de şek­li ba­kı­mın­dan "yer" de­yi­mi ye­ri­ne “ül­ke” de­yi­mi kul­la­nıl­mış­tır.

Mad­de­nin üçün­cü fık­ra­sın­da “ya­kın ir­ti­bat” ye­ri­ne, ifa­de bir­li­ği sağ­la­mak ama­cıy­la "sı­kı iliş­ki" kav­ra­mı kul­la­nıl­mış­tır. Ay­rı­ca ay­nı fık­ra­da uy­gu­la­na­bi­lir de­yi­mi ye­ri­ne "uy­gu­la­nır" de­yi­mi­ne yer ve­ri­le­rek "da­ha sı­kı iliş­ki"ye ve­ri­len önem vur­gu­lan­mış­tır.

33 ün­cü mad­de­ye ek­le­nen dör­dün­cü fık­ra ile ye­ni mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk ka­nun­la­rın­da ve mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me­ler­de yer alan bir imkân Ta­sa­rı­da da ka­bul edil­miş­tir. Bu hük­me gö­re za­rar gö­re­ne, so­rum­lu­nun si­gor­ta­cı­sı­na doğ­ru­dan baş­vur­ma imkânı ta­nın­mış­tır. Söz ko­nu­su baş­vu­ru imkânı hak­sız fi­ile uy­gu­la­nan hu­ku­ka gö­re ta­nın­mış­sa hak­sız fi­il sta­tü­sü, si­gor­ta söz­leş­me­si­ne uy­gu­la­nan hu­ku­ka gö­re ta­nın­mış­sa si­gor­ta sta­tü­sü uy­gu­la­na­cak­tır.

Ta­sa­rı­nın 33 ün­cü mad­de­sin­de dü­zen­le­nen be­şin­ci fık­ra ile ta­raf­la­ra, hak­sız fii­lin mey­da­na gel­me­sin­den son­ra ve açık şe­kil­de ya­pı­la­bi­le­cek kı­sıt­lı bir hu­kuk se­çi­mi imkânı da sağ­lan­mış­tır.

Mad­de 34 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Ki­şi­lik hak­la­rı­nın ihlâlin­de so­rum­lu­luk” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Ki­şi­lik hak­la­rı­nın ihlâlin­de so­rum­lu­lu­ğa uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun ay­rı bir mad­de­de dü­zen­le­nme­si­nin baş­lı­ca ge­rek­çe­si, 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da­ki ge­nel hak­sız fi­il ku­ra­lı­nın bu ko­nu­da ye­ter­siz kal­ma­sı­dır. Çün­kü bu­ra­da dü­zen­le­nen hak­sız fi­il, be­lir­siz sa­yı­da alı­cı kar­şı­sın­da tek­nik araç­lar­la çok yay­gın bil­gi­len­dir­me yo­luy­la ki­şi­lik hak­kı­nın ihlâli­dir.

Ta­sa­rı­nın 34 ün­cü mad­de­sin­de "ki­şi­lik hak­la­rı­nın" in­ter­net dâhil tüm kit­le ile­ti­şim araç­la­rı ile ihlâli hâlin­de uy­gu­la­na­cak hu­kuk dü­zen­len­miş­tir. Ki­şi­lik hak­kı bu şe­kil­de ihlâl edi­len ta­ra­fa, mad­de­de yer alan al­ter­na­tif se­çe­nek­ler­den bi­ri­ni ter­cih esa­sı­na da­ya­lı, sı­nır­lı bir hu­kuk se­çi­mi imkânı ta­nın­mış­tır.

Ay­rı­ca sa­de­ce sü­re­li ya­yın­lar­da ce­vap hak­kı ko­nu­sun­da, ki­şi­lik hak­kı­nın ihlâlin­de uy­gu­la­na­cak hu­kuk ikin­ci fık­ra­da dü­zen­len­miş­tir. Bu hu­sus­ta bi­rin­ci fık­ra hük­mü­ne bir is­tis­na ge­ti­ri­le­rek, bas­kı­nın ya­pıl­dı­ğı ve­ya prog­ra­mın ya­yın­lan­dı­ğı yer hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sı esa­sı ka­bul edil­miş­tir. Böy­le­ce, bu tür ki­şi­lik hak­la­rı­nın ihlâlin­de, za­rar ve­ren ku­ru­ma bir ko­lay­lık ta­nı­na­rak, bil­me­di­ği fark­lı hu­kuk­lar ye­ri­ne, bil­di­ği bir hu­ku­ka tâbi ol­ma imkânı sağ­lan­mış­tır.

Üçün­cü fık­ra­da ise, ki­şi­sel ve­ri­le­rin "iş­len­me­si" ve­ya "ki­şi­sel ve­ri­ler hak­kın­da bil­gi al­ma hak­kı­nın sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı" se­bep­le­ri ile ki­şi­lik hak­la­rı­nın ihlâl edil­me­si hâlin­de bi­rin­ci fık­ra hük­mü­nün uy­gu­la­na­ca­ğı ön­gö­rül­müş­tür. Bu fık­ra­da da ay­nen bi­rin­ci fık­ra­da ol­du­ğu gi­bi za­yıf du­rum­da olan ki­şi­nin 33 ün­cü mad­de ile ko­run­ma­sın­dan da­ha ge­niş bir ko­ru­ma­ya ih­ti­yaç var­dır. Çün­kü üçün­cü fık­ra­da ki­şi­sel ve­ri­le­rin el­de edil­me­si, kay­de­dil­me­si, de­ğiş­ti­ril­me­si, si­lin­me­si ve­ya yok edil­me­si, ye­ni­den dü­zen­len­me­si, üçün­cü ki­şi­le­re ak­ta­rıl­ma­sı, kul­la­nıl­ma­sı­nın sı­nır­lan­ma­sı ama­cıy­la işa­ret­len­me­si, tas­ni­fi yo­luy­la "iş­len­me­si" ve­ya bil­gi al­ma hak­kı­nın sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı so­nu­cu ihlâl edil­me­si söz ko­nu­su­dur.

Mad­de 35 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “İmalâtçı­nın söz­leş­me dı­şı so­rum­lu­lu­ğu” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

2675 sa­yı­lı Ka­nun­da imal edi­len şey­den za­rar gö­ren ile za­rar ve­ren ara­sın­da bu za­rar­dan kay­nak­la­nan ih­tilâfa uy­gu­la­na­cak hu­kuk hak­kın­da ay­rı bir dü­zen­le­me bu­lun­ma­dı­ğın­dan, so­run hak­sız fi­il­le­re uy­gu­la­na­cak hu­ku­ka gö­re çö­züm­len­me­ye ça­lı­şıl­mak­tay­dı. An­cak, imal edi­len şey­den so­rum­lu­luk ko­nu­sun­da hak­sız fi­il­le­re uy­gu­la­na­cak hu­kuk, gö­ze­til­me­si ge­re­ken men­fa­at­ler açı­sın­dan ye­ter­li bir ko­ru­ma sağ­la­ya­ma­mak­tay­dı. Ta­sa­rı­da 35 in­ci mad­de dü­zen­le­ne­rek bu ih­ti­ya­ca ce­vap ve­ril­miş­tir.

Ge­ti­ri­len hü­küm ile ge­rek za­rar gö­re­nin ge­rek za­rar ve­re­nin men­fa­at­le­ri­nin bir den­ge için­de ko­run­ma­sı amaç­lan­mış­tır.

Za­rar gö­re­nin men­fa­ati­nin ko­run­ma­sı ama­cıy­la, ken­di­si­ne sı­nır­lı bir hu­kuk se­çi­mi imkânı ta­nın­mış­tır. Bu­na gö­re, za­rar gö­ren, za­rar ve­re­nin mu­tad mes­ke­ni ve­ya iş­ye­ri ya­hut da imal edi­len şe­yin ik­ti­sap edil­di­ği ül­ke hu­kuk­la­rın­dan bi­ri­ni se­çe­bil­mek­te­dir.

Za­rar ve­re­nin mu­tad mes­ke­ni ve­ya iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku, za­rar ve­re­nin za­ten ya­kın iliş­ki için­de ol­du­ğu hu­kuk­lar­dır. Bu­nun­la be­ra­ber, imâl edi­len şe­yin ik­ti­sap edil­di­ği ül­ke ile za­rar ve­re­nin hiç­bir iliş­ki­si­nin bu­lun­ma­ma­sı müm­kün­dür. Bil­me­di­ği bir hu­ku­kun uy­gu­lan­ma­sı du­ru­mun­da, za­rar ve­re­nin el­ve­riş­siz bir ko­nu­ma dü­şe­bi­le­ce­ği göz önün­de tu­tu­la­rak, onun men­fa­ati de ko­run­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır. An­cak, za­rar ve­re­nin bu ko­ru­ma­dan ya­rar­la­na­bil­me­si için, imal edi­len şe­yin söz ko­nu­su ül­ke­ye ken­di rı­za­sı dı­şın­da ge­ti­ril­di­ği­ni is­pat et­me­si ge­rek­li gö­rül­müş­tür.

Mad­de 36 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Hak­sız re­ka­bet” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Hak­sız fii­lin özel bir tü­rü olan ve bu se­bep­le fark­lı bağ­la­ma ku­ra­lı­na ih­ti­yaç du­yu­lan hak­sız re­ka­be­te uy­gu­la­na­cak hu­ku­ka iliş­kin ye­ni bir hü­küm, 36 ncı mad­de ile dü­zen­len­miş­tir. Mad­de oluş­tu­ru­lur­ken İs­viç­re Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk Ka­nu­nun­dan esin­le­nil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 36 ncı mad­de­sin­de mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk­ta, re­ka­bet pi­ya­sa­sın­da­ki tüm ki­şi­ler­le ay­nı oran­da sı­kı iliş­ki­li ol­du­ğu ve re­ka­bet pi­ya­sa­sın­da yer alan her­ke­si, ya­ni hem ra­kip­le­ri, hem ka­mu­yu, hem tü­ke­ti­ci­yi ko­ru­du­ğu için ge­nel ka­bul gö­ren “pi­ya­sa­sı doğ­ru­dan et­ki­le­nen ül­ke hu­ku­ku” ve­ya baş­ka bir ifa­dey­le, “pa­za­rı doğ­ru­dan et­ki­le­nen ül­ke hu­ku­ku”, bağ­la­ma ku­ra­lı ola­rak ter­cih edil­miş­tir. Ku­ral, re­ka­be­te ay­kı­rı tüm fi­il­le­ri kap­sa­mak­ta­dır.

36 ncı mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da, iş­let­me­ye yö­ne­lik ol­mak­la be­ra­ber, iş­let­me­nin yer al­dı­ğı pa­za­rı et­ki­le­me­miş bir hak­sız re­ka­bet hâli dü­zen­len­miş­tir. Bu ih­ti­mal­de he­nüz hak­sız re­ka­bet­ten olum­suz bir şe­kil­de et­ki­len­miş bir pi­ya­sa ya­hut pa­zar söz ko­nu­su de­ğil­dir. Bu­na kar­şı­lık iş­let­me muh­te­mel olum­lu ge­liş­me­ler­den mah­rum kal­mış­tır. Ta­sa­rı­nın 36 ncı mad­de­si ile bu şe­kil­de or­ta­ya çı­kan hak­sız re­ka­be­te uy­gu­la­na­cak hu­kuk ola­rak söz ko­nu­su “iş­let­me­nin iş­ye­ri hu­ku­ku” ku­ra­lı ka­bul edil­miş­tir. Çün­kü anı­lan hu­kuk ihlâl edi­len men­fa­at­le en sı­kı iliş­ki için­de bu­lu­nan hu­kuk­tur.

Mad­de 37 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Re­ka­be­tin en­gel­len­me­si” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Ta­sa­rı­da oluş­tu­ru­lan 37 nci mad­de ile re­ka­be­tin ko­run­ma­sı, bo­zul­ma­dan ve dü­zen­li iş­le­til­me­si­nin sağ­lan­ma­sı ve çe­şit­li kar­tel uy­gu­la­ma­la­rı­nın ön­len­me­si ama­cıy­la "re­ka­be­tin en­gel­len­me­si"ne iliş­kin bir ku­ral ön­gö­rül­müş­tür. Söz ko­nu­su 37 nci mad­de­ye gö­re, re­ka­be­tin en­gel­len­me­sin­den do­ğan ta­lep­le­re uy­gu­la­na­cak hu­kuk be­lir­le­nir­ken 36 ncı mad­de­de ol­du­ğu gi­bi bu alan­da da en sı­kı iliş­ki­yi tem­sil eden, "en­gel­le­me­den doğ­ru­dan et­ki­le­nen pi­ya­sa" kri­te­ri bağ­la­ma ku­ra­lı­nın te­me­li­ni teş­kil et­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 37 nci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da taz­mi­nat ta­lep­le­ri­ne, ya­ban­cı hu­ku­kun uy­gu­lan­dı­ğı hal­ler­de aşı­rı taz­mi­nat ta­lep­le­ri­ni ön­le­mek ama­cı ile bir üst sı­nır ge­ti­ril­miş­tir. Böy­le­ce ba­zı mil­let­le­ra­ra­sı özel hu­kuk ka­nun­la­rın­da dü­zen­le­nen hü­küm­le­re ben­zer şe­kil­de, taz­mi­nat ta­le­bi­ne, Türk hu­ku­ku uy­gu­lan­say­dı ve­ri­le­cek taz­mi­nat­tan faz­la­sı­na hük­me­di­le­me­ye­ce­ği hük­mü ka­bul edil­miş­tir.

Mad­de 38 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 26 ncı mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nun­da­ki se­bep­siz zen­gin­leş­me ku­ra­lı, bir ki­şi­nin aley­hi­ne fa­kat bir di­ğe­ri le­hi­ne bir de­ğe­rin yer de­ğiş­tir­me­si­nin kar­şı­lı­ğın­da ku­rul­mak is­te­nen den­ge­nin han­gi hu­ku­ka gö­re ger­çek­le­şe­ce­ği­ni dü­zen­le­mek­te­dir. De­ği­şen 26 ncı mad­de hük­mü ile Ka­nun­da yer alan “ik­ti­sap” kav­ra­mı ye­ri­ne hu­kukî du­ru­mu da­ha iyi ifa­de eden "zen­gin­leş­me" kav­ra­mı ko­nul­muş­tur. Ay­rı­ca, çe­şit­li se­bep­siz zen­gin­leş­me hal­le­ri­ni, bu hal­le­rin kap­sa­mı­na uy­gun şe­kil­de ifa­de et­mek ama­cıy­la mad­de­nin ye­ni­den ka­le­me alın­ma­sı ge­rek­li gö­rül­müş­tür.

Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da, se­bep­siz zen­gin­leş­me­nin, ta­raf­lar ara­sın­da mev­cut ve­ya mev­cut ol­du­ğu id­dia edi­len bir hu­kukî iliş­ki­ye da­yan­ma­sı du­ru­mun­da, bu hu­kukî iliş­ki­le­rin tâbi ol­du­ğu hu­kuk, se­bep­siz zen­gin­leş­me­ye uy­gu­la­na­cak hu­ku­kun be­lir­len­me­sin­de en sı­kı iliş­ki­li hu­kuk ola­rak ka­bul edil­miş­tir. Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın ikin­ci cüm­le­sin­de, ta­raf­lar ara­sın­da hu­kukî bir iliş­ki­nin söz ko­nu­su ol­ma­dı­ğı hal­ler­de, ön­ce­ki me­tin­de­ki gi­bi, zen­gin­leş­me­nin ger­çek­leş­ti­ği yer hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı hük­mü sak­lı tu­tul­muş­tur.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da ise, ta­raf­la­ra, se­bep­siz zen­gin­leş­me ger­çek­leş­tik­ten son­ra uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku seç­me imkânı, açık se­çim ya­pıl­ma­sı şar­tıy­la ta­nın­mış­tır.

Mad­de 39 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 27 nci mad­de­si­ni ay­nen kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de 40 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 28 in­ci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Türk­le­rin ki­şi hal­le­ri­ne iliş­kin bir da­va­nın ya­ban­cı mah­ke­me­ler­de gö­rül­mek­te ol­ma­sı se­be­bi­ne da­ya­na­rak der­dest­lik iti­ra­zın­da bu­lun­ma hak­kı­nı ön­gö­ren 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 28 in­ci mad­de­si hük­mü,  bu iti­ra­zı Türk va­tan­da­şı­nın ika­metgâhı­nın ya­ban­cı ül­ke­de bu­lun­ma­sı ve da­va­nın da ika­metgâhın bu­lun­du­ğu bu ya­ban­cı ül­ke mah­ke­me­le­rin­de gö­rü­lü­yor ol­ma­sı şar­tı­na bağ­la­mak­tay­dı. Ya­ban­cı mah­ke­me­ler­de gö­rü­len da­va­la­rın Tür­ki­ye’de der­dest­lik iti­ra­zı se­be­bi ol­ma­sı­nın bu kı­sıt­la­yı­cı iki şar­ta bağ­lı ol­ma­sı ise ge­rek da­va eko­no­mi­si ge­rek­se de hu­kuk gü­ven­li­ği­nin ger­çek­leş­ti­ril­me­si­ni en­gel­le­mek­tey­di. Özel­lik­le yurt dı­şın­da ya­şa­yan Türk va­tan­daş­la­rı­nın sa­yı­sı­nın yük­sek olu­şu ve bu­na bağ­lı ola­rak ya­ban­cı mah­ke­me­ler­de gö­rül­mek­te olan Türk va­tan­daş­la­rı­nın ki­şi hal­le­ri­ne iliş­kin da­va­la­rın sa­yı­sı­nın çok­lu­ğu dik­ka­te alın­dı­ğın­da bu şart­la­rın do­ğur­du­ğu mah­zur­la­rın gi­de­ril­me­si için mad­de hük­mün­de ge­çen “Tür­ki­ye’de ika­metgâhı bu­lun­ma­yan” iba­re­si ile “ika­met et­tik­le­ri ül­ke” iba­re­le­ri kal­dı­rıl­mış ve “ika­metgâh” de­yi­mi ye­ri­ne "yer­le­şim ye­ri" de­yi­mi kul­la­nıl­mış­tır.

Mad­de 41 – 2675 sa­yı­lı Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nu­nun 29 un­cu mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 29 un­cu mad­de­sin­de her­han­gi bir hü­küm de­ği­şik­li­ği ya­pıl­ma­mış, Türk Me­denî Ka­nu­nu ile ifa­de bir­li­ği­nin te­mi­ni mak­sa­dıy­la, mad­de hük­mün­de ge­çen “ika­metgâh” ye­ri­ne “yer­le­şim ye­ri” ve “ha­cir” ye­ri­ne “kı­sıt­lı­lık” de­yim­le­ri ko­nul­muş­tur.

Mad­de 42 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 30 un­cu mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de met­nin­de hü­küm de­ği­şik­li­ği­ne gi­dil­mek­si­zin, Türk Me­denî Ka­nu­nu ile uyum sağ­lan­ma­sı ama­cıy­la “ika­metgâh” de­yim­le­ri ye­ri­ne “yer­le­şim ye­ri” de­yi­mi kul­la­nıl­mış­tır.

Mad­de 43 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “İş söz­leş­me­si ve iş iliş­ki­si da­va­la­rı” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

2675 sa­yı­lı Ka­nun­da iş söz­leş­me­si ve iş iliş­ki­le­rin­de Türk mah­ke­me­le­ri­nin mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­si­ni dü­zen­le­yen bir hü­küm yok­tu. İş söz­leş­me­le­ri­nin ta­şı­dı­ğı özel­lik se­be­biy­le ge­rek dok­trin ge­rek uy­gu­la­ma­da iç hu­kuk­ta­ki yet­ki hü­küm­le­rin­den ha­re­ket­le mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­nin be­lir­len­me­si ye­ter­siz kal­mak­ta idi. Ta­sa­rı­nın 26 ncı mad­de­si ile, iş söz­leş­me­le­ri ve iş iliş­ki­le­ri da­va­la­rın­da uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku dü­zen­le­yen hü­küm ya­nın­da, 43 ün­cü mad­de ile bi­rey­sel iş söz­leş­me­le­ri ve iş iliş­ki­le­ri için Türk mah­ke­me­le­ri­nin mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­si­ni dü­zen­le­yen özel bir yet­ki ku­ra­lı ge­ti­ril­miş­tir. Yar­gı­tay ka­rar­la­rın­da­ki ve dok­trin­de­ki an­la­yı­şa uy­gun ola­rak, söz ko­nu­su da­va­lar­da ge­nel ola­rak “iş­çi­nin işi­ni mu­ta­den yap­tı­ğı iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­si” mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­li mah­ke­me ola­rak ka­bul edil­miş­tir. İş­çi­nin ko­run­ma­sı­nı esas alan an­la­yış içe­ri­sin­de, iş­çi­nin iş­ve­ren aley­hi­ne aça­ca­ğı da­va­lar­da ise, iş­çi­ye se­çim­lik ola­rak iş­ve­re­nin yer­le­şim ye­ri, ken­di yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­le­rin­de de da­va aça­bil­me­si imkânı ta­nın­mış­tır.

Ay­rı­ca, Ta­sa­rı­nın yet­ki an­laş­ma­sı­na iliş­kin 46 ncı mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da ön­gö­rü­len hü­küm­le, za­yıf ta­ra­fın ko­run­ma­sı ama­cıy­la tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­rin­den do­ğan ih­ti­laf­lar­da mah­ke­me­nin yet­ki­si­nin, bu ko­nu­da söz­leş­me ya­pı­la­rak ber­ta­raf edi­le­me­ye­ce­ği esa­sı ka­bul edil­miş­tir. Ay­nı esas, ay­nı ge­rek­çe ile Ta­sa­rı­nın 44 ün­cü mad­de­sin­de dü­zen­le­nen tü­ke­ti­ci mah­ke­me­le­ri­nin ve 45 in­ci mad­de­sin­de dü­zen­le­nen si­gor­ta mah­ke­me­le­ri­nin yet­ki­si için de ge­çer­li­dir.

Mad­de 44 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Tü­ke­ti­ci söz­leş­me­si­ne iliş­kin da­va­lar” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Ta­sa­rı­ya ek­le­nen 25 in­ci mad­dey­le, tü­ke­ti­ci akit­le­ri­ne uy­gu­la­na­cak hu­kuk ko­nu­sun­da, tü­ke­ti­ci­nin ko­run­ma­sı esa­sı­na da­ya­nan bir dü­zen­le­me ge­ti­ril­miş­tir. Ay­nı an­la­yış­tan ha­re­ket­le, 25 in­ci mad­de­de ta­nım­la­nan tü­ke­ti­ci akit­le­rin­den do­ğan uyuş­maz­lık­lar için 44 ün­cü mad­de­de özel yet­ki ku­ral­la­rı ka­bul edil­miş­tir.

Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da, söz ko­nu­su tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­rin­den do­ğan uyuş­maz­lık­lar­da, tü­ke­ti­ci­nin aça­ca­ğı da­va­lar­da, onun se­çi­mi­ne gö­re, kar­şı ta­ra­fın iş­ye­ri, yer­le­şim ye­ri, mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­le­ri ya­nın­da, tü­ke­ti­ci­nin ken­di yer­le­şim ye­ri ve mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­le­ri de mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­li mah­ke­me ola­rak ka­bul edil­miş­tir.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da, tü­ke­ti­ci­ye kar­şı açı­la­cak da­va­lar­da sa­de­ce tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­le­ri­nin yet­ki­si ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 46 ncı mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı uya­rın­ca, yet­ki­li mah­ke­me­nin, yet­ki söz­leş­me­si ile ber­ta­ra­fı müm­kün de­ğil­dir.

Mad­de 45 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Si­gor­ta söz­leş­me­si­ne iliş­kin da­va­lar” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Ta­sa­rı­da dü­zen­le­nen 45 in­ci mad­dey­le si­gor­ta söz­leş­me­sin­den do­ğan ih­tilâflar­da yet­ki­li mah­ke­me­nin be­lir­len­me­si­ne iliş­kin bir dü­zen­le­me ya­pıl­mış­tır. Çok yön­lü men­fa­at­le­rin yer al­dı­ğı si­gor­ta söz­leş­me­le­rin­de, güç­lü men­fa­ati tem­sil eden si­gor­ta şir­ket­le­ri­nin söz­leş­me ser­bes­ti­sin­den ya­rar­la­na­rak ve özel­lik­le ge­nel iş­lem şart­la­rı yo­luy­la kar­şı ta­ra­fın hu­kukî ba­zı imkânla­rı kul­lan­ma­sı­nı zor­laş­tır­dı­ğı hat­ta or­ta­dan kal­dır­dı­ğı bi­lin­mek­te­dir.

45 in­ci mad­dey­le eko­no­mik ve sos­yal açı­dan za­yıf ta­ra­fı ko­ru­ma ama­cıy­la si­gor­ta söz­leş­me­sin­den do­ğan ih­tilâflar­da si­gor­ta­cı­ya kar­şı açı­la­cak da­va­lar­da onun esas iş­ye­ri mah­ke­me­si ya­nın­da si­gor­ta söz­leş­me­si­ni ya­pan şu­be­si ve­ya acen­ta­sı­nın bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­le­ri yet­ki­li iken, si­gor­ta et­ti­ren ki­şi­ye, si­gor­ta edi­le­ne ve­ya si­gor­ta­dan is­ti­fa­de ede­ne kar­şı açı­la­cak da­va­lar­da on­la­rın yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­le­ri yet­ki­li kı­lın­mış­tır. Si­gor­ta­cı­ya kar­şı açı­la­cak da­va­lar­da “esas iş­ye­ri”, si­gor­ta fa­ali­ye­ti­nin fii­len ifa edil­di­ği yer ol­ma­sı se­be­biy­le özel­lik­le ter­cih edil­miş­tir. Bu­ra­da acen­ta ve şu­be­nin de bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­le­ri­nin yet­ki­si ka­bul edi­lir­ken, bir­den faz­la şu­be ve acen­ta­nın ola­ca­ğı dü­şü­nü­le­rek si­gor­ta söz­leş­me­si­ni ya­pan şu­be ve­ya acen­ta­nın bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­si­nin yet­ki­li ola­ca­ğı ifa­de edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 46 ncı mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı uya­rın­ca yet­ki­li mah­ke­me­nin, yet­ki­si­nin an­laş­ma ile ber­ta­raf edi­le­me­ye­ce­ği de göz önün­de bu­lun­du­rul­ma­lı­dır.

Mad­de 46 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 31 in­ci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 31 in­ci mad­de­si hük­mün­de, esas iti­ba­riy­le bir de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­mış, mad­de da­ha an­la­şı­lır bir hâle ge­ti­ril­mek için ye­ni­den dü­zen­len­miş­tir. İlk cüm­le­de bu­lu­nup fonk­si­yo­nu ve ya­ra­rı be­lir­le­ne­me­yen ve açık­la­na­ma­yan “ka­mu dü­ze­ni” kav­ra­mı­nın mad­de met­nin­den çı­ka­rıl­ma­sı­nın doğ­ru ola­ca­ğı dü­şü­nü­le­rek, “ka­mu dü­ze­ni ve­ya” iba­re­si kal­dı­rıl­mış­tır.

Bi­rin­ci fık­ra­ya ilk cüm­le­yi ta­kip eden ye­ni bir cüm­le ek­le­ne­rek yet­ki an­laş­ma­sı­nın “şek­li” ko­nu­sun­da açık­la­yı­cı bir hü­küm ge­ti­ril­miş­tir. Mev­cut mad­de­de şek­le ait açık­lık yer al­ma­dı­ğın­dan, “şe­kil” ko­nu­su te­red­düt­le­re se­be­bi­yet ver­mek­te idi. Ge­ti­ri­len hü­küm­le, yet­ki an­laş­ma­sı­nın her tür­lü ya­zı­lı de­lil­le is­pat edi­le­bi­le­ce­ği, da­ha ge­nel bir ifa­dey­le içe­ri­ği­nin tes­pi­ti­ne imkân ve­re­cek her­han­gi bir ile­ti­şim ara­cı ile ya­pı­la­bi­le­ce­ği hu­su­su açık­lı­ğa ka­vuş­tu­rul­muş­tur. Böy­le­ce bu cüm­ley­le, mil­let­le­ra­ra­sı uy­gu­la­ma­da­ki mev­cut ge­liş­me­le­ri de dik­ka­te alan bir dü­zen­le­me, mad­de hük­mü­ne dâhil edil­miş­tir.

Üçün­cü cüm­le hâli­ne ge­len, 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 31 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci cüm­le­si açık bir şe­kil­de, se­çi­len ya­ban­cı mah­ke­me­nin mün­ha­sır bir yet­ki ka­za­na­ca­ğı­nı ifa­de et­mek­tey­di. Bu­na rağ­men, uy­gu­la­ma­da ta­raf­lar ara­sın­da ya­pı­lan yet­ki an­laş­ma­sıy­la se­çi­len mah­ke­me­nin mün­ha­sır bir yet­ki ka­zan­ma­sı ko­nu­sun­da fark­lı ka­rar­la­rın çık­tı­ğı gö­rül­müş­tür. Se­çi­len mah­ke­me­nin mün­ha­sır bir yet­ki te­sis ede­ce­ği hük­mü­nü da­ha net ve ke­sin ola­rak ifa­de et­mek ama­cıy­la, ikin­ci cüm­le­nin ya­pı­sı de­ğiş­ti­ril­miş­tir. Bu ye­ni ifa­de şek­liy­le, mev­cut bir yet­ki an­laş­ma­sı var­sa, se­çi­len ya­ban­cı mah­ke­me ken­di­si­ni yet­ki­siz gör­me­dik­çe ve­ya da­va­yı gör­mek­ten ka­çın­ma­dık­ça, yet­ki­li Türk mah­ke­me­sin­de da­va açı­la­ma­ya­ca­ğı, açıl­dı­ğı tak­dir­de yet­ki­siz­lik iti­ra­zı ile kar­şı­la­şı­la­bi­le­ce­ği­nin ifa­de edil­di­ği hük­mün ar­tık fark­lı bir şe­kil­de yo­rum­lan­ma­sı­nın müm­kün ol­ma­dı­ğı dü­şü­nül­mek­te­dir. Ay­rı­ca, yet­ki söz­leş­me­si­nin var­lı­ğı­na rağ­men, Türk mah­ke­me­sin­de açı­lan bir da­va­da, da­va­lı ta­ra­fın yet­ki iti­ra­zın­da bu­lun­ma­ma­sı hâlin­de Türk mah­ke­me­si­nin da­va­yı gö­re­bi­le­ce­ği de, do­ğa­bi­le­cek te­red­düt­le­ri ön­le­mek ama­cıy­la, cüm­le­ye ek­len­miş­tir.

Yet­ki an­laş­ma­la­rın­da za­yıf du­rum­da bu­lu­nan ta­ra­fın ko­run­ma­sı mak­sa­dıy­la mad­de­ye ikin­ci fık­ra ek­len­miş­tir. Bu fık­ra hük­mü ile, eko­no­mik yön­den güç­lü olan ta­raf kar­şı­sın­da za­yıf du­rum­da bu­lu­nan ta­ra­fın, iş söz­leş­me­le­rin­de iş­çi­nin, tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­rin­de tü­ke­ti­ci­nin ve si­gor­ta akit­le­rin­de si­gor­ta et­ti­ren ile si­gor­ta edi­len ve si­gor­ta­dan is­ti­fa­de ede­cek ki­şi­le­rin 43 ün­cü, 44 ün­cü ve 45 in­ci mad­de­ler­de gös­te­ri­len mah­ke­me­le­rin yet­ki­sin­den yok­sun bı­ra­kıl­ma­ma­sı için, anı­lan mah­ke­me­le­rin yet­ki­si­nin, yet­ki an­laş­ma­la­rı ile ber­ta­raf edil­me­si ön­len­miş­tir.

Mad­de 47 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 32 nci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 32 nci mad­de­sin­de, “va­tan­daş – ya­ban­cı” ayı­rı­mı ya­pı­la­rak, Türk mah­ke­me­le­rin­de da­va açan, da­va­ya ka­tı­lan ve­ya ic­ra ta­ki­bi ya­pan ger­çek ve tü­zel ki­şi­le­rin yar­gı­la­ma ve ta­kip gi­der­le­riy­le kar­şı ta­ra­fın za­rar ve zi­ya­nı­nı kar­şı­la­mak üze­re mah­ke­me­nin be­lir­le­ye­ce­ği te­mi­na­tı ya­tır­ma­la­rı ge­rek­ti­ği hük­mü ay­nen mu­ha­fa­za edil­miş, an­cak mad­de­nin 2 nci fık­ra­sı, uy­gu­la­ma­da ge­tir­di­ği güç­lük­ler göz önü­ne alı­na­rak tek­rar ka­le­me alın­mış­tır.

Ya­pı­lan de­ği­şik­lik es­ki ikin­ci fık­ra­nın açık­lan­ma­sın­dan iba­ret­tir ve es­ki hü­küm­le öz­de ay­nı dü­zen­le­me­yi ih­ti­va et­mek­te­dir. Ye­ni ikin­ci fık­ra hük­mü uya­rın­ca da mah­ke­me “kar­şı­lık­lı­lık” esa­sı­nı gö­zet­mek su­re­tiy­le, kar­şı­lık­lı­lı­ğın bu­lun­ma­sı hâlin­de, da­va aça­nı, da­va­ya ka­tı­la­nı ve ic­ra ta­ki­bi ya­pa­nı te­mi­nat­tan mu­af tu­ta­cak­tır. An­cak mah­ke­me, kar­şı­lık­lı­lık bu­lun­ma­sa da­hi da­va ve ta­ki­bin ni­te­li­ği­ne ve du­ru­ma gö­re da­va­cı­yı, da­va­ya ka­tı­la­nı ve­ya ta­kip ta­le­bin­de bu­lu­na­nı te­mi­nat gös­ter­mek­ten mu­af tu­ta­bi­le­cek­tir. Hâkim, bu ko­nu­da tak­dir hak­kı­na sa­hip­tir.

Mad­de 48 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 33 ün­cü mad­de­si­ni ay­nen kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de 49 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 34 ün­cü mad­de­si­ni ay­nen kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de 50 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 35 in­ci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de met­nin­de hü­küm de­ği­şik­li­ği­ne gi­dil­mek­si­zin, Türk Me­denî Ka­nu­nu ile uyum sağ­lan­ma­sı ama­cıy­la “ika­metgâh” ye­ri­ne “yer­le­şim ye­ri” de­yi­mi kul­la­nıl­mış­tır.

Mad­de 51 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 36 ncı mad­de­si­ni ay­nen kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de 52 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 37 nci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Ten­fiz di­lek­çe­le­ri­ne ek­le­ne­cek bel­ge­le­ri dü­zen­le­yen 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 37 nci mad­de­si­nin (a) ben­di­ne uy­gu­la­ma­da do­ğa­bi­le­cek olan zor­luk­la­rı ön­le­mek ama­cıy­la ufak ama önem­li bir ilâve ya­pıl­mış­tır. 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 37 nci mad­de­si­nin (a) ben­din­de, ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­nın o ül­ke ma­kam­la­rın­ca usu­len onan­mış as­lı ve onan­mış ter­cü­me­si­nin ten­fiz di­lek­çe­si­ne ek­len­me­si zo­run­lu­lu­ğu ge­ti­ril­miş­ti. Ye­ni dü­zen­le­me­de ise ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­nın as­lı­nın ya­nın­da, “ve­ya ilâmı ve­ren yar­gı or­ga­nı ta­ra­fın­dan onan­mış ör­ne­ği”, ve "onan­mış ter­cü­me­si" iba­re­le­ri met­ne ilâve edil­miş­tir. Böy­le­ce ilâmın as­lı­nın uy­gu­la­ma­da ba­zı ya­ban­cı dev­let mah­ke­me­le­rin­ce ve­ril­me­di­ği ger­çe­ği göz önü­ne alı­na­rak ilâmı ve­ren mah­ke­me ta­ra­fın­dan ona­nan ör­ne­ği­nin ten­fiz di­lek­çe­si­ne ko­nul­ma­sı­nın da ye­ter­li ola­ca­ğı ka­bul edil­miş­tir.

Mad­de 53 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 38 in­ci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun, ya­ban­cı mah­ke­me ilâmla­rı­nın ta­nın­ma ve ten­fiz şart­la­rı­nı dü­zen­le­yen 38 in­ci mad­de­si­nin (b) ben­din­de ta­nı­ma ve ten­fiz için, ilâmın Türk mah­ke­me­le­ri­nin mün­ha­sır yet­ki­si­ne gir­me­yen bir ko­nu­da ve­ril­miş ol­ma­sı şar­tı aran­mak­ta, bu­na mu­ka­bil ya­ban­cı mah­ke­me­nin yet­ki­si üze­rin­de du­rul­ma­mak­tay­dı. Bu du­rum­da, ken­di hu­ku­ku­na gö­re da­hi yet­ki­siz olan ve­ya hu­kuk dev­let­le­rin­de ka­bul edil­miş ge­nel yet­ki il­ke­le­ri­ne ay­kı­rı­lık ta­şı­yan aşı­rı yet­ki ku­ral­la­rı­na gö­re ken­di­le­ri­ni yet­ki­li ka­bul eden ya­ban­cı mah­ke­me­le­rin ver­dik­le­ri ilâmla­rın da Tür­ki­ye’de ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zi yo­lu açık kal­mış­tı. Böy­le­ce, ya­ban­cı mah­ke­me­le­rin, ih­tilâfla hiç­bir hu­kukî iliş­ki­si ol­ma­ma­sı­na rağ­men ve­ya bir hu­kuk dev­le­tin­de ka­bul edil­me­si müm­kün ol­ma­yan ye­ter­siz iliş­ki­le­re da­ya­nan yet­ki ku­ral­la­rın­dan is­ti­fa­de edi­le­rek ve­ri­len ya­ban­cı mah­ke­me ilâmla­rı Tür­ki­ye’de ta­nı­nıp ten­fiz edi­le­bi­lir­di. Hu­ku­ken sa­kın­ca­sı bu­lu­nan bu du­ru­mu en­gel­le­mek ama­cıy­la ilâmın “da­va ko­nu­su ve­ya ta­raf­lar­la ger­çek bir iliş­ki­si bu­lun­ma­dı­ğı hâlde ken­di­si­ne yet­ki ta­nı­yan bir dev­let mah­ke­me­sin­ce ve­ril­miş ol­ma­ma­sı” şar­tı­nın da bir ta­nı­ma ve ten­fiz şar­tı ola­rak il­gi­li ben­de ek­len­me­si ge­rek­li ve ya­rar­lı gö­rül­müş­tür. Da­va ko­nu­su ve ta­raf­lar­la hu­kukî ve fi­ilî an­lam­da ger­çek bir iliş­ki­si ol­mak­sı­zın ya­ban­cı bir mah­ke­me­nin ken­di­si­ni yet­ki­li say­ma­sı mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki hu­ku­kun­da ka­bul edil­me­yen bir “aşı­rı yet­ki” ola­rak ka­bul edil­mek­te­dir. An­cak bu ta­nı­ma ve ten­fiz şar­tı­nın, ten­fiz hâki­min­ce in­ce­len­me­si da­va­lı­nın bu ko­nu­da iti­raz et­me­si şar­tı­na bağ­lan­mış­tır. Ta­nı­ma ve ten­fiz hâki­mi, “ilâmın Türk mah­ke­me­le­ri­nin mün­ha­sır yet­ki­si­ne gir­me­yen bir ko­nu­da ve­ril­miş ol­ma­sı” şar­tı­nı re­sen in­ce­le­ye­cek, an­cak (b) ben­di­ne ek­le­nen ye­ni ta­nı­ma ve ten­fiz şar­tı­nı da­va­lı­nın iti­raz et­me­si şar­tı­na bağ­lı ola­rak in­ce­le­ye­bi­le­cek­tir. 38 in­ci mad­de­nin (b) ben­di­ne ek­le­nen ye­ni ta­nı­ma ve ten­fiz şar­tı­nın ben­zer­le­ri bir­çok Av­ru­pa ül­ke­si ka­nun­la­rın­da da bu­lun­mak­ta­dır.

Mad­de­nin (ç) ben­din­de, “gı­ya­bın­da” ke­li­me­si ya­nı­na “ve­ya yok­lu­ğun­da” iba­re­si ek­len­mek su­re­tiy­le, aley­hi­ne ta­nın­ma ve ten­fiz is­te­min­de bu­lu­nu­lan ki­şi­nin sa­vun­ma hak­la­rı, onun sa­de­ce gı­ya­bın­da alı­nan ilâmlar için de­ğil, fa­kat ay­nı za­man­da ve­ril­di­ği ül­ke ka­nun­la­rı­na ay­kı­rı şe­kil­de “yok­lu­ğun­da” ve­ri­len mah­ke­me ilâmla­rı için de te­mi­nat al­tı­na alın­mış­tır.

Mad­de 54 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 39 un­cu mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Ten­fiz da­va­la­rın­da, da­va di­lek­çe­si­nin, du­ruş­ma gü­nü ile bir­lik­te kar­şı ta­ra­fa teb­liğ edil­me­si ku­ra­lı­nı il­ke ola­rak ka­bul eden 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 39 un­cu mad­de­si hük­mü, ih­tilâfsız ka­za ka­rar­la­rı için her­han­gi bir hük­me yer ver­me­miş idi. Uy­gu­la­ma­da do­ğan te­red­düt ve zor­luk­la­rı or­ta­dan kal­dır­mak mak­sa­dıy­la, bu mad­de­ye ih­tilâfsız ka­za ka­rar­la­rı için bir hü­küm ek­len­me­si ge­rek­li gö­rül­müş­tür. Ek­le­nen bu hük­me gö­re, ih­tilâfsız ka­za ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zin­de de, ta­nı­ma ve ten­fiz is­te­mi­ne iliş­kin di­lek­çe, du­ruş­ma gü­nü ile bir­lik­te kar­şı ta­ra­fa teb­liğ edi­le­cek­tir. Bu­na mu­ka­bil, ha­sım­sız ih­tilâfsız ka­za ka­rar­la­rın­da, bir kar­şı ta­ra­fın bu­lun­ma­ma­sı se­be­biy­le, bu teb­liğ hük­mü uy­gu­lan­ma­ya­cak­tır.

Mad­de 55 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 40 ın­cı mad­de­si­ni ay­nen kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de 56 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 41 in­ci mad­de­si­ni ay­nen kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mad­de 57 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 42 nci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Ya­ban­cı mah­ke­me ilâmla­rı­nın ta­nın­ma­sın­da 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 38 in­ci mad­de­si­nin (d) ben­di­nin uy­gu­lan­ma­sı­nı ön­le­yen 42 nci mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da­ki hü­küm, aley­hi­ne ta­nın­ma ta­lep edi­len ki­şi­nin sa­vun­ma hak­la­rı­nı kul­la­na­ma­mış ol­ma­sı ih­timâli­ni ten­fiz hâki­mi­nin kon­tro­lü dı­şın­da bı­ra­ka­cak şe­kil­de yo­rum­lan­ma­ya mü­sa­it gö­rül­müş­tür. Bu ko­nu­da­ki te­red­düt­le­ri kal­dır­mak ve 38 in­ci mad­de­nin (d) ben­di­nin ya­ban­cı ilâmla­rın ta­nın­ma­sın­da da dik­ka­te alın­ma­sı­nı te­min et­mek mak­sa­dıy­la, ya­ban­cı ilâmla­rın ta­nın­ma­sı­nı dü­zen­le­yen 42 nci mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da­ki  (d) ben­di­ne ya­pı­lan at­fın kal­dı­rıl­ma­sı ya­rar­lı gö­rül­müş­tür.

Mad­de 58 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Ke­sin hü­küm ve ke­sin de­lil et­ki­si” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Türk mah­ke­me­le­rin­ce hak­kın­da ta­nı­ma ka­ra­rı ve­ri­len ya­ban­cı mah­ke­me ka­ra­rı­nın sa­hip ol­du­ğu ke­sin de­lil ve­ya ke­sin hü­küm et­ki­si­nin Türk hu­ku­ku ba­kı­mın­dan han­gi an­dan iti­ba­ren hü­küm do­ğu­ra­ca­ğı uy­gu­la­ma­da ba­zı te­red­düt­le­re yol aç­mak­tay­dı. Dü­zen­le­nen ye­ni 58 in­ci mad­de ile ta­nı­nan ya­ban­cı mah­ke­me ka­ra­rı­nın ke­sin hü­küm ve­ya ke­sin de­lil et­ki­si­nin, ya­ban­cı mah­ke­me ka­ra­rı­nın ken­di hu­ku­ku­na gö­re ke­sin­leş­ti­ği an­dan iti­ba­ren hü­küm ifa­de ede­ce­ği be­lir­ti­le­rek ko­nu­ya açık­lık ge­ti­ril­miş­tir.

Mad­de 59 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 43 ün­cü mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

Mil­let­le­ra­ra­sı ten­fiz hu­ku­kun­da, mil­let­le­ra­ra­sı ve­ya ya­ban­cı ha­kem mah­ke­me­le­ri­nin ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zin­de, ha­kem ka­ra­rı­nın ta­raf­lar için “bağ­la­yı­cı (bin­ding)” ol­ma­sı, o ka­ra­rın ta­nı­ma ve ic­ra­sı için ye­ter­li ka­bul edil­mek­te, ay­rı­ca il­gi­li dev­let hu­ku­ku­na gö­re ke­sin­leş­miş ve ic­ra ka­bi­li­ye­ti ka­zan­mış ol­ma­sı aran­ma­mak­ta­dır. Bu ge­liş­me­ye uy­gun ola­rak, mil­let­le­ra­ra­sı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zi­ni ko­lay­laş­tır­ma­yı he­def alan ve mil­let­le­ra­ra­sı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zin­de ge­nel­lik­le tek ba­şı­na kul­la­nı­lan, ha­kem ka­rar­la­rı­nın “ta­raf­lar için bağ­la­yı­cı ol­ma­sı” şar­tı, mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na ek­len­miş­tir.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da yer alan “ika­metgâh” de­yi­mi, Türk Me­denî Ka­nu­nu ile uyum sağ­lan­ma­sı ama­cıy­la “yer­le­şim ye­ri” ola­rak de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

Mad­de 60 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 44 ün­cü mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 43 ün­cü mad­de­sin­de ya­pı­lan de­ği­şik­li­ğe uy­gun ola­rak 44 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na, ha­kem ka­ra­rı­nın ten­fi­zi­ni ta­lep eden ta­ra­fın, da­va di­lek­çe­si­ne ek­le­me­si ge­rek­li bel­ge­ler ara­sı­na ha­kem ka­ra­rı­nın “ta­raf­lar için bağ­la­yı­cı­lık ka­zan­mış” as­lı ve onan­mış ör­ne­ği de ek­len­miş­tir. Böy­le­ce uy­gu­la­ma­da­ki ih­ti­yaç­lar göz önü­ne alı­na­rak il­gi­li ta­ra­fın ha­kem ka­ra­rı­nın as­lı­nı ve­ya onan­mış ör­ne­ği­ni ten­fiz mah­ke­me­si­ne sun­ma­sı ye­ter­li ola­cak­tır.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sın­da ha­kem ka­rar­la­rı­nın ten­fi­zin­de, mah­ke­me ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma ve ten­fi­zin­de ve­ril­di­ği ül­ke ile Tür­ki­ye ara­sın­da kar­şı­lık­lı­lık ara­yan 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 38 in­ci mad­de­si­nin (a) ben­di­ne ya­pı­lan atıf, “kar­şı­lık­lı­lı­ğın” tah­kim mü­es­se­se­si ile bağ­daş­ma­yan bir şart ol­ma­sı dik­ka­te alı­na­rak kal­dı­rıl­mış­tır.

Mad­de 61 – 2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 45 in­ci mad­de­si­ni kıs­men kar­şı­la­mak­ta­dır.

2675 sa­yı­lı Ka­nu­nun 43 ün­cü mad­de­sin­de ya­pı­lan de­ği­şik­li­ğe uy­gun ola­rak 45 in­ci mad­de­nin (i) ben­di­ne “ve­ya bağ­la­yı­cı­lık” de­yi­mi ek­len­miş­tir. Ay­rı­ca uy­gu­la­ma­da do­ğan te­red­düt­le­ri ber­ta­raf et­mek için, ka­ra­rın ke­sin­leş­me­si, ic­ra ka­bi­li­ye­ti ve­ya bağ­la­yı­cı­lık ka­zan­ma­sı ko­nu­la­rı­nın tâbi ola­ca­ğı hu­kuk­la­ra, bun­la­rın “tâbi ol­du­ğu usul” de ek­len­miş­tir.

Mad­de 62 – 2675 sa­yı­lı Ka­nun­da yer ve­ril­me­yen “Ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı” baş­lık­lı ye­ni bir mad­de­dir.

Ka­nu­na ek­le­nen mad­dey­le uy­gu­la­ma­da­ki mev­cut te­red­düt­le­ri or­ta­dan kal­dır­mak için ha­kem ka­ra­rı­nın ten­fi­zi­ne iliş­kin hü­küm­le­rin ha­kem ka­ra­rı­nın ta­nın­ma­sın­da da uy­gu­la­na­ca­ğı be­lir­til­miş­tir.

Mad­de 63 – (1) 20.5.1982 ta­rih­li ve 2675 sa­yı­lı Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nun,

(2) Ka­nu­nun 21 in­ci mad­de­sin­de­ki hü­küm­le ko­nu da­ha açık bir şe­kil­de dü­zen­len­di­ğin­den 29.6.1956 ta­rih­li 6762 sa­yı­lı Türk Ti­ca­ret Ka­nu­nu­nun 866 ncı mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı,

(3) Ka­nu­nun 22 nci mad­de­siy­le dü­zen­le­nen ve tüm fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­nı kap­sa­yan fark­lı hü­küm ne­de­niy­le 5.12.1951 ta­rih­li ve 5846 sa­yı­lı Fi­kir ve Sa­nat Eser­le­ri Ka­nu­nu­nun 88 in­ci mad­de­si,

Yü­rür­lük­ten kal­dı­rıl­mış­tır.

Mad­de 64 – Yü­rür­lük mad­de­si­dir.

Mad­de 65 – Yü­rüt­me mad­de­si­dir.

Ada­let Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru

 

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

 

 

Ada­let Ko­mis­yo­nu

23/1/2007

 

Esas No.: 1/1231

 

 

Ka­rar No.: 117

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI­NA

Baş­kan­lı­ğı­nız­ca, 5/9/2006  ta­ri­hin­de, esas ko­mis­yon ola­rak Ko­mis­yo­nu­mu­za ha­va­le edil­miş olan “Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1231)”, Ko­mis­yo­nu­mu­zun 17/1/2007 ta­rih­li 84 ün­cü top­lan­tı­sın­da gö­rü­şül­müş ve ge­ne­li üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­ri ta­mam­la­na­rak mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si ka­bul edil­miş­tir. An­cak, söz ko­nu­su Ta­sa­rı, da­ha ay­rın­tı­lı in­ce­len­me­si ama­cıy­la Alt Ko­mis­yo­na ha­va­le edil­miş­tir. Alt Ko­mis­yon­ca, Ada­let Ba­kan­lı­ğı, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, Yar­gı­tay Baş­kan­lı­ğı ve  Tür­ki­ye Oda­lar ve Bor­sa­lar Bir­li­ği tem­sil­ci­le­ri ile An­ka­ra Üni­ver­si­te­si Hu­kuk Fa­kül­te­si Öğ­re­tim Üye­si Prof. Dr. Bil­gin TİR­YA­Kİ­OĞ­LU, İs­tan­bul Üni­ver­si­te­si Hu­kuk Fa­kül­te­si Öğ­re­tim üye­le­ri Prof. Dr. Ce­mal ŞAN­LI ve Prof. Dr.  Gü­lö­ren TE­Kİ­NALP’in ka­tı­lım­la­rıy­la, 13/12/2006, 14/12/2006, 19/12/2006 ve 20/12/2006 ta­rih­le­rin­de yap­tı­ğı top­lan­tı­lar­da Ta­sa­rı, et­raf­lı­ca in­ce­le­nip gö­rü­şül­müş ve Alt Ko­mis­yon, ra­po­ru­nu 14/12/2006 ta­ri­hin­de Ko­mis­yo­nu­mu­za sun­muş­tur.

Ko­mis­yo­nu­muz; Zon­gul­dak Mil­let­ve­ki­li  Kök­sal TOP­TAN Baş­kan­lı­ğın­da, Ko­mis­yon Baş­kan­lık Di­va­nı üye­le­ri; Baş­kan­ve­ki­li, Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li Re­cep ÖZEL ve Söz­cü, Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li Ra­ma­zan CAN ile di­ğer Ko­mis­yon üye­le­ri; Adı­ya­man Mil­let­ve­ki­li  Feh­mi Hüs­rev KUT­LU, Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li  Ha­lil ÖZ­YOL­CU, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Ha­luk İPEK, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU, Art­vin Mil­let­ve­ki­li Or­han YIL­DIZ, Ço­rum Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun AY­VA­ZOĞ­LU, Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Mah­mut DUR­DU, Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li Meh­met YIL­MAZ­CAN, Kas­ta­mo­nu Mil­let­ve­ki­li Hak­kı KÖY­LÜ, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem KI­LIÇ, Or­du Mil­let­ve­ki­li En­ver YIL­MAZ, Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Meh­met Nu­ri SAY­GUN, Uşak Mil­let­ve­ki­li Ah­met ÇAĞ­LA­YAN ile Yoz­gat Mil­let­ve­ki­li Be­kir BOZ­DAĞ’ın ve Ko­mis­yo­nu­muz Uz­man­la­rı Ce­mil TU­TAL ve Mus­ta­fa DO­ĞA­NAY’ın; Hü­kü­me­ti Tem­si­len Ada­let Ba­kan­lı­ğı Ka­nun­lar Ge­nel Mü­dü­rü Ni­ya­zi GÜ­NEY’in, Ada­let Ba­kan­lı­ğı Ka­nun­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Da­ire Baş­ka­nı Ha­san ODA­BA­ŞI, ay­nı Ge­nel Mü­dür­lük­te gö­rev ya­pan Tet­kik Hâ­ki­mi Ek­rem ÇE­TİN­TÜRK, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı Hu­kuk Mü­şa­vi­ri Ya­şar ÖZ­BEK, Yar­gı­tay 2. Hu­kuk Da­ire­si Baş­ka­nı Hak­kı DİNÇ, An­ka­ra Üni­ver­si­te­si Hu­kuk Fa­kül­te­si Öğ­re­tim Üye­si Prof. Dr. Bil­gin TİR­YA­Kİ­OĞ­LU, İs­tan­bul Üni­ver­si­te­si Hu­kuk Fa­kül­te­si Öğ­re­tim Üye­si Prof. Dr.  Gü­lö­ren TE­Kİ­NALP’in  ka­tı­lım­la­rıy­la 17/1/2007 ta­ri­hin­de  yap­mış ol­du­ğu top­lan­tı­da, Alt Ko­mis­yo­nun ka­bul et­ti­ği met­ni esas ala­rak Ta­sa­rı­yı gö­rüş­müş; Ta­sa­rı­nın ge­ne­li üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­rin ta­mam­lan­ma­sın­dan son­ra mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 in­ci mad­de­le­ri ay­nen ka­bul edil­miş­tir.

Alt Ko­mis­yon­ca, Ta­sa­rı­nın 9 un­cu mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı­na, ki­şi­nin mil­li hu­ku­ku­na gö­re ve­sa­yet al­tı­na alı­na­ma­dı­ğı ve mu­tad mes­ke­ni­nin de Tür­ki­ye’de bu­lun­ma­dı­ğı, an­cak bu­na kar­şı­lık Tür­ki­ye’de zo­run­lu ola­rak kal­dı­ğı hal­ler­de Türk hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı­na iliş­kin bir hü­küm ek­len­miş­tir. Bu ek ile tat­bi­kat­ta du­yu­lan ih­ti­yaç­la­ra ce­vap ver­mek amaç­lan­mış­tır. Böy­le­ce Türk Me­de­ni Ka­nu­nu­nun 407 nci mad­de­sin­de ol­du­ğu gi­bi ya­ban­cı bir ki­şi­nin bir yıl ve­ya da­ha uzun sü­re­li öz­gür­lü­ğü bağ­la­yı­cı bir ce­za­ya mah­ku­mi­ye­ti ve­ya tra­fik ka­za­sı da­hil her­han­gi  baş­ka bir ne­den­le Tür­ki­ye’de kal­ma­sı söz ko­nu­su ise, o ki­şi­nin ken­di­si­nin ve top­lu­mun men­fa­ati­ni ko­ru­ya­cak ted­bir­le­rin alın­ma­sın­da Türk hu­ku­ku­nu uy­gu­la­mak im­kân da­hi­li­ne so­kul­muş­tur. Alt Ko­mis­yon­ca ya­pı­lan bu de­ği­şik­lik Ko­mis­yo­nu­muz­ca da be­nim­sen­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 10, 11 ve 12 nci mad­de­le­ri ay­nen ka­bul edil­miş­tir.

Alt Ko­mis­yon­ca, Ta­sa­rı­nın 13 üncü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da, mad­de­ye açık­lık sağ­la­mak ama­cıy­la ev­len­me­nin ge­nel hü­küm­le­ri­ne iliş­kin mad­de hük­mü tek­rar­lan­mış­tır. Alt Ko­mis­yon­da ya­pı­lan bu de­ği­şik­lik Ko­mis­yo­nu­muz­ca da be­nim­sen­miş­tir.

Alt Ko­mis­yon­ca, Ta­sa­rı­nın 14 ün­cü mad­de­si­ne, ev­li­lik mal­la­rı­nın tas­fi­ye­sin­de, uy­gu­la­ma­da açık­lık sağ­la­mak ama­cıy­la ta­şın­maz­la­rın tas­fi­ye­si­ne, bu­lun­duk­la­rı ül­ke hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı­na iliş­kin ye­ni bir fık­ra, ikin­ci fık­ra ola­rak ek­le­nmiş ve di­ğer fık­ra nu­ma­ra­sı­ bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­miş­tir. Alt Ko­mis­yon­ca ya­pı­lan bu de­ği­şik­lik Ko­mis­yo­nu­muz­ca da be­nim­sen­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33 ve 34 ün­cü mad­de­le­ri ay­nen ka­bul edil­miş­tir.

Alt Ko­mis­yon­ca, Ta­sa­rı­nın 35 in­ci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın son cüm­le­si, imal edi­len şey­le­rin se­bep ol­du­ğu za­rar­lar­dan, za­rar gö­re­ni ko­ru­mak ama­cıy­la me­tin­den çı­ka­rıl­mış­tır. Ko­mis­yo­nu­muz, ih­ra­cat­çı fir­ma­la­rın ge­nel ola­rak si­pa­ri­şi ve­ren ül­ke­nin ka­rak­te­ris­tik özel­lik­le­ri­ni dik­ka­te ala­rak üre­tim yap­tık­la­rı­nı, ih­ra­cat­çı fir­ma­la­rın bil­gi­si ol­ma­dan ürü­nün  si­pa­ri­şi ve­ren ül­ke­den fark­lı bir ül­ke­de sa­tıl­ma­sı du­ru­mun­da ik­ti­sap ye­ri hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sı ada­let­siz bir du­rum oluş­tu­ra­ca­ğın­dan do­la­yı, Alt Ko­mis­yon­ca me­tin­den çı­ka­rı­lan son cüm­le, met­ne tek­rar ek­len­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 36, 37, 38, 39, 40, 41 ve 42 nci mad­de­le­ri ay­nen ka­bul edil­miş­tir.

Alt Ko­mis­yon­ca, Ta­sa­rı­nın 43, 44 ve 45 in­ci mad­de­le­rin­de, mad­de­le­re açık­lık sağ­la­mak ama­cıy­la de­ği­şik­lik ya­pıl­mış­tır. Alt Ko­mis­yon­ca ya­pı­lan bu de­ği­şik­lik­ler Ko­mis­yo­nu­muz­ca da be­nim­sen­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 46 ncı mad­de­si ay­nen ka­bul edil­miş­tir.

Alt Ko­mis­yon­ca, Ta­sa­rı­nın 47 nci mad­de­sin­de, ikin­ci fık­ra­sı­nın son cüm­le­sin­de­ki dü­zen­le­me, ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler­de kar­şı­lı­lık il­ke­si esas ol­du­ğun­dan  me­tin­den çı­ka­rıl­mış­tır. Alt Ko­mis­yon­ca ya­pı­lan bu de­ği­şik­lik Ko­mis­yo­nu­muz­ca da be­nim­sen­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 48,  49 ve 50 nci mad­de­le­ri ay­nen ka­bul edil­miş­tir.

Alt Ko­mis­yon­ca, Ta­sa­rı­nın 51 in­ci mad­de­sin­de, ten­fiz is­te­min­de bu­lu­na­cak ki­şi­ler ko­nu­sun­da mad­de­ye açık­lık sağ­la­mak ve tat­bi­kat­ta du­yu­lan te­red­düt­le­ri gi­der­mek için, ka­ra­rın ten­fiz edil­me­sin­de hu­ku­ki ya­ra­rı bu­lu­nan her­ke­sin ten­fiz is­te­min­de bu­lu­na­bi­le­ce­ği­ne da­ir hü­küm, mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na ek­len­miş­tir. Alt Ko­mis­yon­ca ya­pı­lan bu de­ği­şik­lik Ko­mis­yo­nu­muz­ca da be­nim­sen­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62 , 63, yü­rür­lük ve yü­rüt­me­ye iliş­kin 64 ve 65 in­ci mad­de­le­ri ay­nen ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı mad­de­le­ri, gö­rü­şül­me­le­ri sı­ra­sın­da Ko­mis­yo­nu­muz­ca re­dak­si­yo­na ta­bi tu­tul­muş­tur.

Ra­po­ru­muz, Ge­nel Ku­ru­la su­nul­mak üze­re Baş­kan­lı­ğı­nı­za say­gı ile arz olu­nur.

 

                          

Baş­kan

Baş­kan­ve­ki­li

Söz­cü

 

 

Kök­sal Top­tan

Re­cep Özel

Ra­ma­zan Can

 

Zon­gul­dak

Is­par­ta

Kı­rık­ka­le

 

Kâtip

Üye

Üye

 

Ha­san Ka­ra

Feh­mi Hüs­rev Kut­lu

Ha­lil Öz­yol­cu

 

Ki­lis

Adı­ya­man

Ağ­rı

 

(Top­lan­tı­ya ka­tı­la­ma­dı)

 

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Ha­luk İpek

Fe­ri­dun Fik­ret Ba­loğ­lu

Yük­sel Çor­ba­cı­oğ­lu

 

An­ka­ra

An­tal­ya

Art­vin

 

 

 

(Top­lan­tı­ya ka­tı­la­ma­dı)

 

Üye

Üye

Üye

 

Or­han Yıl­dız

Meh­met Kü­çü­ka­şık

Fe­ri­dun Ay­va­zoğ­lu

 

Art­vin

Bur­sa

Ço­rum

 

 

(Top­lan­tı­ya ka­tı­la­ma­dı)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Mu­zaf­fer Kül­cü

Mus­ta­fa Nu­ri Ak­bu­lut

Mah­mut Dur­du

 

Ço­rum

Er­zu­rum

Ga­zi­an­tep

 

(Top­lan­tı­ya ka­tı­la­ma­dı)

(Top­lan­tı­ya ka­tı­la­ma­dı)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Meh­met Yıl­maz­can

Hak­kı Köy­lü

Mu­har­rem Kı­lıç

 

Kah­ra­man­ma­raş

Kas­ta­mo­nu

Ma­lat­ya

 

(İm­za­da bu­lu­na­ma­dı)

 

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Sü­ley­man Sa­rı­baş

Or­han Eras­lan

En­ver Yıl­maz

 

Ma­lat­ya

Niğ­de

Or­du

 

(Top­lan­tı­ya ka­tı­la­ma­dı)

(Top­lan­tı­ya ka­tı­la­ma­dı)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Meh­met Nu­ri Say­gun

Ah­met Çağ­la­yan

Be­kir Boz­dağ

 

Te­kir­dağ

Uşak

Yoz­gat

                              

HÜ­KÜ­ME­TİN TEK­LİF ET­Tİ­Ğİ ME­TİN

 

MİL­LET­LE­RA­RA­SI ÖZEL HU­KUK VE USUL HU­KU­KU HAK­KIN­DA KA­NUN

TA­SA­RI­SI

 

Bİ­RİN­Cİ KI­SIM

Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk

Bİ­RİN­Cİ BÖ­LÜM

Ge­nel Hü­küm­ler

Kap­sam

MAD­DE 1 – (1) Ya­ban­cı­lık un­su­ru ta­şı­yan özel hu­ku­ka iliş­kin iş­lem ve iliş­ki­ler­de uy­gu­la­na­cak hu­kuk, Türk mah­ke­me­le­ri­nin mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­si, ya­ban­cı ka­rar­la­rın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zi bu Ka­nun­la dü­zen­len­miş­tir.

(2) Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin ta­raf ol­du­ğu mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me hü­küm­le­ri sak­lı­dır.

Ya­ban­cı hu­ku­kun uy­gu­lan­ma­sı

MAD­DE 2 – (1) Hâkim, Türk ka­nun­lar ih­tilâfı ku­ral­la­rı­nı ve bu ku­ral­la­ra gö­re yet­ki­li olan ya­ban­cı hu­ku­ku re­sen uy­gu­lar. Hâkim, yet­ki­li ya­ban­cı hu­ku­kun muh­te­va­sı­nın tes­pi­tin­de ta­raf­la­rın yar­dı­mı­nı is­te­ye­bi­lir.

(2) Ya­ban­cı hu­ku­kun ola­ya iliş­kin hü­küm­le­ri­nin tüm araş­tır­ma­la­ra rağ­men tes­pit  edi­le­me­me­si hâlin­de, Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(3) Uy­gu­la­na­cak ya­ban­cı hu­ku­kun ka­nun­lar ih­tilâfı ku­ral­la­rı­nın baş­ka bir hu­ku­ku yet­ki­li kıl­ma­sı, sa­de­ce ki­şi­nin hu­ku­ku ve ai­le hu­ku­ku­na iliş­kin ih­tilâflar­da dik­ka­te alı­nır ve bu hu­ku­kun maddî hu­kuk hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.

(4) Uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku seç­me imkânı ve­ri­len hal­ler­de, ta­raf­lar­ca ak­si açık­ça ka­rar­laş­tı­rıl­ma­dık­ça se­çi­len hu­ku­kun maddî hu­kuk hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.

(5) Hu­ku­ku uy­gu­la­na­cak dev­let iki ve­ya da­ha çok böl­ge­sel bi­ri­me ve bu bi­rim­ler­de de­ği­şik hu­kuk dü­zen­le­ri­ne sa­hip­se, han­gi böl­ge hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı o dev­le­tin hu­ku­ku­na gö­re be­lir­le­nir. O dev­let hu­ku­kun­da be­lir­le­yi­ci bir hük­mün yok­lu­ğu hâlin­de ih­tilâfla en sı­kı iliş­ki­li böl­ge hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

De­ğiş­ken ih­tilâflar

MAD­DE 3 – (1) Yet­ki­li hu­ku­kun va­tan­daş­lık, yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ken esas­la­rı­na gö­re ta­yin edil­di­ği hal­ler­de, ak­si­ne hü­küm ol­ma­dık­ça, da­va ta­ri­hin­de­ki va­tan­daş­lık, yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ken esas alı­nır.

Va­tan­daş­lık esa­sı­na gö­re yet­ki­li hu­kuk

MAD­DE 4 – (1) Bu Ka­nun hü­küm­le­ri uya­rın­ca yet­ki­li olan hu­ku­kun va­tan­daş­lık esa­sı­na gö­re ta­yin edil­di­ği hal­ler­de, bu Ka­nun­da ak­si ön­gö­rül­me­dik­çe:

a) Va­tan­sız­lar ve mül­te­ci­ler hak­kın­da yer­le­şim ye­ri, bu­lun­ma­dı­ğı hal­ler­de mu­tad mes­ken, o da yok ise da­va ta­ri­hin­de bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku,

b) Bir­den faz­la dev­let va­tan­daş­lı­ğı­na sa­hip olan­lar hak­kın­da, bun­la­rın ay­nı za­man­da Türk va­tan­da­şı ol­ma­la­rı hâlin­de Türk hu­ku­ku,

c) Bir­den faz­la dev­let va­tan­daş­lı­ğı­na sa­hip olup, ay­nı za­man­da Türk va­tan­da­şı ol­ma­yan­lar hak­kın­da, da­ha sı­kı iliş­ki hâlin­de bu­lun­duk­la­rı dev­let hu­ku­ku,

uy­gu­la­nır.

Ka­mu dü­ze­ni­ne ay­kı­rı­lık

MAD­DE 5 – (1) Yet­ki­li ya­ban­cı hu­ku­kun be­lir­li bir ola­ya uy­gu­la­nan hük­mü­nün Türk ka­mu dü­ze­ni­ne açık­ça ay­kı­rı ol­ma­sı hâlin­de, bu hü­küm uy­gu­lan­maz; ge­rek­li gö­rü­len hal­ler­de, Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Hu­kukî iş­lem­ler­de şe­kil

MAD­DE 6 – (1) Hu­kukî iş­lem­ler, ya­pıl­dık­la­rı yer hu­ku­ku­nun ve­ya o hu­kukî iş­le­min esa­sı hak­kın­da yet­ki­li olan hu­ku­kun maddî hu­kuk hü­küm­le­ri­nin ön­gör­dü­ğü şek­le uy­gun ola­rak ya­pı­la­bi­lir.

Za­ma­na­şı­mı

MAD­DE 7 – (1) Za­ma­na­şı­mı, hu­kukî iş­lem ve iliş­ki­nin esa­sı­na uy­gu­la­nan hu­ku­ka tâbi­dir.

İKİN­Cİ BÖ­LÜM

Ka­nun­lar İh­tilâfı Ku­ral­la­rı

Eh­li­yet

MAD­DE 8 – (1) Hak ve fi­il eh­li­ye­ti il­gi­li­nin millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Millî hu­ku­ku­na gö­re eh­li­yet­siz olan bir ki­şi, iş­le­min ya­pıl­dı­ğı yer hu­ku­ku­na gö­re ehil ise, yap­tı­ğı hu­kukî iş­lem­le bağ­lı­dır. Ai­le ve mi­ras hu­ku­ku ile baş­ka bir ül­ke­de­ki ta­şın­maz­lar üze­rin­de­ki aynî hak­la­ra iliş­kin iş­lem­ler bu hük­mün dı­şın­da­dır.

(3) Ki­şi­nin millî hu­ku­ku­na gö­re ka­zan­dı­ğı er­gin­lik, va­tan­daş­lı­ğı­nın de­ğiş­me­si ile so­na er­mez.

(4) Tü­zel ki­şi­le­rin ve­ya ki­şi ve­ya mal top­lu­luk­la­rı­nın hak ve fi­il eh­li­yet­le­ri, sta­tü­le­rin­de­ki ida­re mer­ke­zi hu­ku­ku­na tâbi­dir. An­cak fi­ilî ida­re mer­ke­zi­nin Tür­ki­ye'de ol­ma­sı hâlin­de Türk hu­ku­ku uy­gu­la­na­bi­lir.

(5) Sta­tü­sü bu­lun­ma­yan tü­zel ki­şi­ler ile tü­zel ki­şi­li­ği bu­lun­ma­yan ki­şi ve­ya mal top­lu­luk­la­rı­nın eh­li­ye­ti, fi­ilî ida­re mer­ke­zi hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Vesâyet, kı­sıt­lı­lık ve kay­yım­lık

MAD­DE 9 – (1) Vesâyet ve­ya kı­sıt­lı­lık ka­ra­rı ve­ril­me­si ve­ya so­na er­di­ril­me­si se­bep­le­ri, hak­kın­da vesâyet ve­ya kı­sıt­lı­lık ka­ra­rı­nın ve­ril­me­si ve­ya so­na er­di­ril­me­si is­te­nen ki­şi­nin millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Ya­ban­cı­nın millî hu­ku­ku­na gö­re vesâyet ve­ya kı­sıt­lı­lık ka­ra­rı ve­ril­me­si müm­kün ol­ma­yan hal­ler­de bu ki­şi­nin mu­tad mes­ke­ni Tür­ki­ye'de ise Türk hu­ku­ku­na gö­re vesâyet ve­ya kı­sıt­lı­lık ka­ra­rı ve­ri­le­bi­lir ve­ya kal­dı­rı­la­bi­lir.

(3) Vesâyet ve­ya kı­sıt­lı­lık ka­ra­rı ve­ril­me­si ve­ya so­na er­di­ril­me­si se­bep­le­ri dı­şın­da ka­lan bü­tün kı­sıt­lı­lık ve­ya vesâye­te iliş­kin hu­sus­lar ve kay­yım­lık Türk hu­ku­ku­na tâbi­dir.

 

 

Ga­ip­lik ve­ya öl­müş sa­yıl­ma

MAD­DE 10 – (1) Ga­ip­lik ve­ya öl­müş sa­yıl­ma ka­ra­rı, hak­kın­da ka­rar ve­ri­le­cek ki­şi­nin millî hu­ku­ku­na tâbi­dir. Millî hu­ku­ku­na gö­re hak­kın­da ga­ip­lik ve­ya öl­müş sa­yıl­ma ka­ra­rı ve­ri­le­me­yen ki­şi­nin mal­la­rı­nın Tür­ki­ye'de bu­lun­ma­sı ve­ya eşi­nin ve­ya mi­ras­çı­lar­dan bi­ri­nin Türk va­tan­da­şı ol­ma­sı hâlin­de, Türk hu­ku­ku­na gö­re ga­ip­lik ve­ya öl­müş sa­yıl­ma ka­ra­rı ve­ri­lir.

Ni­şan­lı­lık

MAD­DE 11 – (1) Ni­şan­lan­ma eh­li­ye­ti ve şart­la­rı ta­raf­lar­dan her bi­ri­nin ni­şan­lan­ma ânın­da­ki millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Ni­şan­lı­lı­ğın hü­küm­le­ri­ne ve so­nuç­la­rı­na müş­te­rek millî hu­kuk, ta­raf­lar ay­rı va­tan­daş­lık­ta ise­ler Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Ev­li­lik ve ge­nel hü­küm­le­ri

MAD­DE 12 – (1) Ev­len­me eh­li­ye­ti ve şart­la­rı, ta­raf­lar­dan her bi­ri­nin ev­len­me ânın­da­ki millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Ev­li­li­ğin şek­li­ne ya­pıl­dı­ğı yer hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(3) Ev­li­li­ğin ge­nel hü­küm­le­ri, eş­le­rin müş­te­rek millî hu­ku­ku­na tâbi­dir. Ta­raf­la­rın ay­rı va­tan­daş­lık­ta ol­ma­la­rı hâlin­de müş­te­rek mu­tad mes­ken hu­ku­ku, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Bo­şan­ma ve ay­rı­lık

MAD­DE 13 – (1) Bo­şan­ma ve ay­rı­lık se­bep­le­ri ve hü­küm­le­ri, ev­li­li­ğin ge­nel hü­küm­le­ri­ne uy­gu­la­nan hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Bo­şan­mış eş­ler ara­sın­da­ki na­fa­ka ta­lep­le­ri hak­kın­da bi­rin­ci fık­ra hük­mü uy­gu­la­nır. Bu hü­küm ay­rı­lık ve ev­len­me­nin but­la­nı hâlin­de de ge­çer­li­dir.

(3) Bo­şan­ma­da velâyet ve velâye­te iliş­kin so­run­lar da bi­rin­ci fık­ra hük­mü­ne tâbi­dir.

(4) Ge­çi­ci ted­bir ta­lep­le­ri­ne Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

 

 

 

Ev­li­lik mal­la­rı

MAD­DE 14 – (1) Ev­li­lik mal­la­rı hak­kın­da eş­ler ev­len­me ânın­da­ki mu­tad mes­ken ve­ya millî hu­kuk­la­rın­dan bi­ri­ni açık ola­rak se­çe­bi­lir­ler; böy­le bir se­çi­min ya­pıl­ma­mış ol­ma­sı hâlin­de ev­li­lik mal­la­rı hak­kın­da eş­le­rin ev­len­me ânın­da­ki müş­te­rek millî hu­ku­ku, bu­lun­ma­ma­sı hâlin­de ev­len­me ânın­da­ki müş­te­rek mu­tad mes­ken hu­ku­ku, bu­nun da bu­lun­ma­ma­sı hâlin­de Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(2) Ev­len­me­den son­ra ye­ni bir müş­te­rek hu­ku­ka sa­hip olan eş­ler, üçün­cü ki­şi­le­rin hak­la­rı sak­lı kal­mak üze­re, bu ye­ni hu­ku­ka tâbi ola­bi­lir­ler.

 

 

 

Soy­ba­ğı­nın ku­rul­ma­sı

MAD­DE 15 – (1) Soy­ba­ğı­nın ku­ru­lu­şu, ço­cu­ğun do­ğum ânın­da­ki millî hu­ku­ku­na, ku­ru­la­ma­ma­sı hâlin­de ço­cu­ğun mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­na tâbi­dir. Soy­ba­ğı bu hu­kuk­la­ra gö­re ku­ru­la­mı­yor­sa, ana­nın ve­ya ba­ba­nın, ço­cu­ğun do­ğu­mu ânın­da­ki millî hu­kuk­la­rı­na, bun­la­ra gö­re ku­ru­la­ma­ma­sı hâlin­de ana ve ba­ba­nın, ço­cu­ğun do­ğu­mu ânın­da­ki müş­te­rek mu­tad mes­ken hu­ku­ku­na, bu­na gö­re de ku­ru­la­mı­yor­sa ço­cu­ğun do­ğum ye­ri hu­ku­ku­na  tâbi ola­rak ku­ru­lur.

(2) Soy­ba­ğı han­gi hu­ku­ka gö­re ku­rul­muş­sa ip­ta­li de o hu­ku­ka tâbi­dir.

Soy­ba­ğı­nın hü­küm­le­ri

MAD­DE 16 – (1) Soy­ba­ğı­nın hü­küm­le­ri, soy­ba­ğı­nı ku­ran hu­ku­ka tâbi­dir. An­cak ana, ba­ba ve ço­cu­ğun müş­te­rek millî hu­ku­ku bu­lu­nu­yor­sa, soy­ba­ğı­nın hü­küm­le­ri­ne o hu­kuk, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de müş­te­rek mu­tad mes­ken hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Evlât edin­me

MAD­DE 17 – (1) Evlât edin­me eh­li­ye­ti ve şart­la­rı, ta­raf­lar­dan her bi­ri­nin evlât edin­me ânın­da­ki millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Evlât edin­me­ye ve edi­nil­me­ye di­ğer eşin rı­za­sı ko­nu­sun­da eş­le­rin millî hu­kuk­la­rı bir­lik­te uy­gu­la­nır.

(3) Evlât edin­me­nin hü­küm­le­ri evlât edi­ne­nin millî hu­ku­ku­na, eş­le­rin bir­lik­te evlât edin­me­si hâlin­de ise ev­len­me­nin ge­nel hü­küm­le­ri­ni dü­zen­le­yen hu­ku­ka tâbi­dir.

Na­fa­ka

MAD­DE 18 – (1) Na­fa­ka ta­lep­le­ri, na­fa­ka ala­cak­lı­sı­nın mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Mi­ras

MAD­DE 19 – (1) Mi­ras öle­nin millî hu­ku­ku­na tâbi­dir. Tür­ki­ye'de bu­lu­nan ta­şın­maz­lar hak­kın­da Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(2) Mi­ra­sın açıl­ma­sı se­bep­le­ri­ne, ik­ti­sa­bı­na ve tak­si­mi­ne iliş­kin hü­küm­ler te­re­ke­nin bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(3) Tür­ki­ye'de bu­lu­nan mi­ras­çı­sız te­re­ke Dev­le­te ka­lır.

(4) Ölü­me bağ­lı ta­sar­ru­fun şek­li­ne 6 ncı mad­de hük­mü uy­gu­la­nır. Öle­nin millî hu­ku­ku­na uy­gun şe­kil­de ya­pı­lan ölü­me bağ­lı ta­sar­ruf­lar da ge­çer­li­dir.

(5) Ölü­me bağ­lı ta­sar­ruf eh­li­ye­ti, ta­sar­ruf­ta bu­lu­na­nın, ta­sar­ru­fun ya­pıl­dı­ğı an­da­ki millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Aynî hak­lar

MAD­DE 20 – (1) Ta­şı­nır­lar ve ta­şın­maz­lar üze­rin­de­ki mül­ki­yet hak­kı ve di­ğer aynî hak­lar, iş­lem ânın­da mal­la­rın bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Ta­şın­mak­ta olan mal­lar üze­rin­de­ki aynî hak­la­ra var­ma ye­ri hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(3) Yer de­ği­şik­li­ği hâlin­de he­nüz ka­za­nıl­ma­mış aynî hak­lar ma­lın son bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(4) Ta­şın­maz­lar üze­rin­de­ki aynî hak­la­ra iliş­kin hu­kukî iş­lem­le­re şe­kil yö­nün­den bu mal­la­rın bu­lun­duk­la­rı yer hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Ta­şı­ma araç­la­rı

MAD­DE 21 – (1) Ha­va, de­niz ve ray­lı ta­şı­ma araç­la­rı üze­rin­de­ki aynî hak­lar, men­şe ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Men­şe ül­ke, ha­va ve de­niz ta­şı­ma araç­la­rın­da aynî hak­la­rın tes­cil edil­di­ği si­cil ye­ri, de­niz ta­şı­ma araç­la­rın­da bu si­cil ye­ri yok­sa bağ­la­ma li­ma­nı, ray­lı ta­şı­ma araç­la­rın­da ruh­sat ye­ri­dir.

Fikrî mül­ki­ye­te iliş­kin hak­la­ra uy­gu­la­na­cak hu­kuk

MAD­DE 22 – (1) Fikrî mül­ki­ye­te iliş­kin hak­lar, han­gi ül­ke­nin hu­ku­ku­na gö­re ko­ru­ma ta­lep edi­li­yor­sa o hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­lar, fikrî mül­ki­yet hak­kı­nın ihlâlin­den do­ğan ta­lep­ler hak­kın­da, ihlâlden son­ra mah­ke­me­nin hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sı­nı ka­rar­laş­tı­ra­bi­lir­ler.

Söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­rin­de uy­gu­la­na­cak hu­kuk

MAD­DE 23 – (1) Söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­ri ta­raf­la­rın açık ola­rak seç­tik­le­ri hu­ku­ka tâbi­dir. Söz­leş­me hü­küm­le­rin­den ve­ya hâlin şart­la­rın­dan te­red­dü­de yer ver­me­ye­cek bi­çim­de an­la­şı­la­bi­len hu­kuk se­çi­mi de ge­çer­li­dir.

(2) Ta­raf­lar, se­çi­len hu­ku­kun söz­leş­me­nin ta­ma­mı­na ve­ya bir kıs­mı­na uy­gu­la­na­ca­ğı­nı ka­rar­laş­tı­ra­bi­lir­ler.

(3) Hu­kuk se­çi­mi ta­raf­lar­ca her za­man ya­pı­la­bi­lir ve­ya de­ğiş­ti­ri­le­bi­lir. Söz­leş­me­nin ku­rul­ma­sın­dan son­ra­ki hu­kuk se­çi­mi, üçün­cü ki­şi­le­rin hak­la­rı sak­lı kal­mak kay­dıy­la, ge­ri­ye et­ki­li ola­rak ge­çer­li­dir.

(4) Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­mış ol­ma­la­rı hâlin­de söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­ye, o söz­leş­mey­le en sı­kı iliş­ki­li olan hu­kuk uy­gu­la­nır. Bu hu­kuk, ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun, söz­leş­me­nin ku­ru­lu­şu sı­ra­sın­da­ki mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku, ti­carî ve­ya mes­lekî fa­ali­yet­ler ge­re­ği ku­ru­lan söz­leş­me­ler­de ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun iş­ye­ri, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de yer­le­şim ye­ri hu­ku­ku, ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun bir­den çok iş­ye­ri var­sa söz ko­nu­su söz­leş­mey­le en sı­kı iliş­ki için­de bu­lu­nan iş­ye­ri hu­ku­ku ola­rak ka­bul edi­lir. An­cak hâlin bü­tün şart­la­rı­na gö­re söz­leş­mey­le da­ha sı­kı iliş­ki­li bir hu­ku­kun bu­lun­ma­sı hâlin­de söz­leş­me, bu hu­ku­ka tâbi olur.

Ta­şın­maz­la­ra iliş­kin söz­leş­me­ler

MAD­DE 24 – (1) Ta­şın­maz­la­ra ve­ya on­la­rın kul­la­nı­mı­na iliş­kin söz­leş­me­ler ta­şın­ma­zın bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri

MAD­DE 25 – (1) Mes­lekî ve­ya ti­carî ol­ma­yan amaç­la mal ve­ya hiz­met ya da kre­di sağ­lan­ma­sı­na yö­ne­lik tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri, tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­nun em­re­di­ci hü­küm­le­ri uya­rın­ca sa­hip ola­ca­ğı as­garî ko­ru­ma sak­lı kal­mak kay­dıy­la, ta­raf­la­rın seç­tik­le­ri hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­mış ol­ma­sı hâlin­de, tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku uy­gu­la­nır. Tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­bil­me­si için:

a) Söz­leş­me, tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni­nin bu­lun­du­ğu ül­ke­de, ona gön­de­ri­len özel bir da­vet üze­ri­ne ve­ya ilân so­nu­cun­da ku­rul­muş ve söz­leş­me­nin ku­rul­ma­sı için tü­ke­ti­ci ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı ge­rek­li hu­kukî fi­il­ler bu ül­ke­de ya­pıl­mış ve­ya

b) Di­ğer ta­raf ve­ya onun tem­sil­ci­si, tü­ke­ti­ci­nin si­pa­ri­şi­ni bu ül­ke­de al­mış ve­ya

c) İliş­ki­nin bir sa­tım söz­leş­me­si ol­ma­sı hâlin­de, sa­tı­cı tü­ke­ti­ci­yi sa­tın al­ma­ya ik­na et­mek ama­cıy­la bir ge­zi dü­zen­le­miş ve tü­ke­ti­ci de bu ge­zi ile bu­lun­du­ğu ül­ke­den baş­ka ül­ke­ye gi­dip si­pa­ri­şi­ni ora­da ver­miş,

ol­ma­lı­dır.

(3) İkin­ci fık­ra­da­ki şart­lar al­tın­da ya­pı­lan tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri­nin şek­li­ne, tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(4) Bu mad­de, pa­ket tur­lar ha­riç, ta­şı­ma söz­leş­me­le­ri ve tü­ke­ti­ci­ye hiz­me­tin onun mu­tad mes­ke­ni­nin bu­lun­du­ğu ül­ke­den baş­ka bir ül­ke­de sağ­lan­ma­sı zo­run­lu olan söz­leş­me­le­re uy­gu­lan­maz.

İş söz­leş­me­le­ri

MAD­DE 26 – (1) İş söz­leş­me­le­ri, iş­çi­nin mu­tad iş­ye­ri hu­ku­ku­nun em­re­di­ci hü­küm­le­ri uya­rın­ca sa­hip ola­ca­ğı as­garî ko­ru­ma sak­lı kal­mak kay­dıy­la, ta­raf­la­rın seç­tik­le­ri hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­mış ol­ma­la­rı hâlin­de iş söz­leş­me­si­ne, iş­çi­nin işi­ni mu­tad ola­rak yap­tı­ğı iş­ye­ri hu­ku­ku uy­gu­la­nır. İş­çi­nin işi­ni ge­çi­ci ola­rak baş­ka bir ül­ke­de yap­ma­sı hâlin­de, bu iş­ye­ri mu­tad iş­ye­ri sa­yıl­maz.

(3) İş­çi­nin işi­ni be­lir­li bir ül­ke­de mu­tad ola­rak yap­ma­yıp de­vam­lı ola­rak bir­den faz­la ül­ke­de yap­ma­sı hâlin­de iş söz­leş­me­si, iş­ve­re­nin esas iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(4) An­cak hâlin bü­tün şart­la­rı­na gö­re iş söz­leş­me­siy­le da­ha sı­kı iliş­ki­li bir hu­ku­kun bu­lun­ma­sı hâlin­de söz­leş­me­ye ikin­ci ve üçün­cü fık­ra hü­küm­le­ri ye­ri­ne bu hu­kuk uy­gu­la­na­bi­lir.

Fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na iliş­kin söz­leş­me­ler

MAD­DE 27 – (1) Fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na iliş­kin söz­leş­me­ler, ta­raf­la­rın seç­tik­le­ri hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­mış ol­ma­la­rı hâlin­de söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­ye, fikrî mül­ki­yet hak­kı­nı ve­ya onun kul­la­nı­mı­nı dev­re­den ta­ra­fın söz­leş­me­nin ku­ru­lu­şu sı­ra­sın­da­ki iş­ye­ri, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de, mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku uy­gu­la­nır. An­cak hâlin bü­tün şart­la­rı­na gö­re söz­leş­mey­le da­ha sı­kı iliş­ki­li bir hu­ku­kun bu­lun­ma­sı hâlin­de söz­leş­me bu hu­ku­ka tâbi olur.

(3) İş­çi­nin, işi kap­sa­mın­da ve işi­nin ifa­sı sı­ra­sın­da mey­da­na ge­tir­di­ği fikrî ürün­ler üze­rin­de­ki fikrî mül­ki­yet hak­la­rıy­la il­gi­li iş­çi ve iş­ve­ren ara­sın­da­ki söz­leş­me­le­re, iş söz­leş­me­si­nin tâbi ol­du­ğu hu­kuk uy­gu­la­nır.

Eş­ya­nın ta­şın­ma­sı­na iliş­kin söz­leş­me­ler

MAD­DE 28 – (1) Eş­ya­nın ta­şın­ma­sı­na iliş­kin söz­leş­me­ler ta­raf­la­rın seç­tik­le­ri hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­mış ol­ma­la­rı hâlin­de, söz­leş­me­nin ku­ru­lu­şu sı­ra­sın­da ta­şı­yı­cı­nın esas iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke ay­nı za­man­da yük­le­me­nin ve­ya bo­şalt­ma­nın ya­pıl­dı­ğı ül­ke ve­ya gön­de­re­nin esas iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke ise, bu ül­ke­nin söz­leş­mey­le en sı­kı iliş­ki­li ol­du­ğu ka­bul edi­lir ve söz­leş­me­ye bu ül­ke­nin hu­ku­ku uy­gu­la­nır. Tek se­fer­lik çar­ter söz­leş­me­le­ri ve esas ko­nu­su eş­ya ta­şı­ma olan di­ğer söz­leş­me­ler de bu mad­de hü­küm­le­ri­ne tâbi­dir.

(3) Hâlin bü­tün şart­la­rı­na gö­re eş­ya­nın ta­şın­ma­sı­na iliş­kin söz­leş­mey­le da­ha sı­kı iliş­ki­li bir hu­ku­kun bu­lun­ma­sı hâlin­de söz­leş­me­ye bu hu­kuk uy­gu­la­nır.

Tem­sil yet­ki­si

MAD­DE 29 – (1) Tem­sil­ci ile tem­sil olu­nan ara­sın­da­ki hu­kukî iliş­ki­den do­ğan tem­sil yet­ki­si, ara­la­rın­da­ki söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­ye uy­gu­la­nan hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Tem­sil­ci­nin bir fi­ili­nin, tem­sil olu­na­nı üçün­cü ki­şi­ye kar­şı ta­ah­hüt al­tı­na so­ka­bil­me­si için ara­nan şart­la­ra tem­sil­ci­nin iş­ye­ri hu­ku­ku uy­gu­la­nır. Tem­sil­ci­nin iş­ye­ri bu­lun­ma­dı­ğı ve­ya üçün­cü ki­şi ta­ra­fın­dan bi­li­ne­me­di­ği ve­ya yet­ki­nin iş­ye­ri dı­şın­da kul­la­nıl­dı­ğı du­rum­lar­da tem­sil yet­ki­si, yet­ki­nin fii­len kul­la­nıl­dı­ğı ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir. Yet­ki­siz tem­sil­de, tem­sil­ci ile üçün­cü ki­şi ara­sın­da­ki iliş­ki­ye de bu fık­ra hük­mü uy­gu­la­nır.

(3) Tem­sil­ci ile tem­sil olu­nan ara­sın­da hiz­met iliş­ki­si var­sa ve tem­sil­ci­nin ba­ğım­sız bir iş­ye­ri yok­sa tem­sil yet­ki­si, tem­sil olu­na­nın iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Mü­da­ha­le­ci ku­ral­lar

MAD­DE 30 – (1) Söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­nin tâbi ol­du­ğu hu­kuk uy­gu­la­nır­ken, söz­leş­mey­le sı­kı iliş­ki­li ol­du­ğu tak­dir­de üçün­cü bir dev­le­tin hu­ku­ku­nun mü­da­ha­le­ci ku­ral­la­rı­na et­ki ta­nı­na­bi­lir. Söz ko­nu­su ku­ral­la­ra et­ki ta­nı­mak ve uy­gu­la­yıp uy­gu­la­ma­mak ko­nu­sun­da bu ku­ral­la­rın ama­cı, ni­te­li­ği, muh­te­va­sı ve so­nuç­la­rı dik­ka­te alı­nır.

Söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­nin var­lı­ğı ve maddî ge­çer­li­li­ği

MAD­DE 31 – (1) Söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­nin ve­ya bir hük­mü­nün var­lı­ğı ve maddî ge­çer­li­li­ği, söz­leş­me­nin ge­çer­li ol­ma­sı hâlin­de han­gi hu­kuk uy­gu­la­na­cak­sa o hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­lar­dan bi­ri­nin dav­ra­nı­şı­na hü­küm ta­nı­ma­nın, uy­gu­la­na­cak hu­ku­ka tâbi kı­lın­ma­sı­nın hak­ka­ni­ye­te uy­gun ol­ma­ya­ca­ğı hâlin şart­la­rın­dan an­la­şı­lır­sa, ira­de be­ya­nı­nın var­lı­ğı­na, rı­za­sı ol­ma­dı­ğı­nı id­dia eden ta­ra­fın mu­tad mes­ke­ni­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

İfa­nın ger­çek­leş­ti­ril­me bi­çi­mi ve ted­bir­ler

MAD­DE 32 – (1) İfa sı­ra­sın­da ger­çek­leş­ti­ri­len fi­il ve iş­lem­ler ile mal­la­rın ko­run­ma­sı­na iliş­kin ted­bir­ler ko­nu­sun­da bu iş­lem ve­ya fi­il­le­rin ya­pıl­dı­ğı ve­ya ted­bi­rin alın­dı­ğı ül­ke hu­ku­ku dik­ka­te alı­nır.

Hak­sız fi­il­ler

MAD­DE 33 – (1) Hak­sız fi­il­den do­ğan borç­lar hak­sız fii­lin iş­len­di­ği ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Hak­sız fii­lin iş­len­di­ği yer ile za­ra­rın mey­da­na gel­di­ği ye­rin fark­lı ül­ke­ler­de ol­ma­sı hâlin­de, za­ra­rın mey­da­na gel­di­ği ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(3) Hak­sız fi­il­den do­ğan borç iliş­ki­si­nin baş­ka bir ül­ke ile da­ha sı­kı iliş­ki­li ol­ma­sı hâlin­de bu ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(4) Hak­sız fi­ile ve­ya si­gor­ta söz­leş­me­si­ne uy­gu­la­nan hu­kuk imkân ve­ri­yor­sa, za­rar gö­ren, ta­le­bi­ni doğ­ru­dan doğ­ru­ya so­rum­lu­nun si­gor­ta­cı­sı­na kar­şı ile­ri sü­re­bi­lir.

(5) Ta­raf­lar, hak­sız fii­lin mey­da­na gel­me­sin­den son­ra, uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku açık ola­rak se­çe­bi­lir­ler.

Ki­şi­lik hak­la­rı­nın ihlâlin­de so­rum­lu­luk

MAD­DE 34 – (1) Ki­şi­lik hak­la­rı­nın, ba­sın, rad­yo, te­le­viz­yon gi­bi med­ya yo­luy­la, in­ter­net ve­ya di­ğer kit­le ile­ti­şim araç­la­rı ile ihlâlin­den do­ğan ta­lep­le­re, za­rar gö­re­nin se­çi­mi­ne gö­re:

a) Za­rar ve­ren, za­ra­rın bu ül­ke­de mey­da­na ge­le­ce­ği­ni bi­le­cek du­rum­da ise, za­rar gö­re­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku,

b) Za­rar ve­re­nin iş­ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku ve­ya

c) Za­rar ve­ren, za­ra­rın bu ül­ke­de mey­da­na ge­le­ce­ği­ni bi­le­cek du­rum­da ise, za­ra­rın mey­da­na gel­di­ği ül­ke hu­ku­ku,

uy­gu­la­nır.

(2) Ki­şi­lik hak­la­rı­nın ihlâlin­de ce­vap hak­kı, sü­re­li ya­yın­lar­da, mün­ha­sı­ran bas­kı­nın ya­pıl­dı­ğı ya da prog­ra­mın ya­yın­lan­dı­ğı ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(3) Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı, ki­şi­sel ve­ri­le­rin iş­len­me­si ve­ya ki­şi­sel ve­ri­ler hak­kın­da bil­gi al­ma hak­kı­nın sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı yo­lu ile ki­şi­li­ğin ihlâl edil­me­sin­den do­ğan ta­lep­le­re de uy­gu­la­nır.

İmalâtçı­nın söz­leş­me dı­şı so­rum­lu­lu­ğu

MAD­DE 35 – (1) İmal edi­len şey­le­rin se­bep ol­du­ğu za­rar­dan do­ğan so­rum­lu­lu­ğa, za­rar gö­re­nin se­çi­mi­ne gö­re, za­rar ve­re­nin mu­tad mes­ke­ni ve­ya iş­ye­ri hu­ku­ku ya da imal edi­len şe­yin ik­ti­sap edil­di­ği ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır. İk­ti­sap ye­ri hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­bil­me­si için za­rar ve­re­nin, ma­mu­lün o ül­ke­ye rı­za­sı dı­şın­da so­kul­du­ğu­nu is­pat ede­me­miş ol­ma­sı ge­re­kir.

Hak­sız re­ka­bet

MAD­DE 36 – (1) Hak­sız re­ka­bet­ten do­ğan ta­lep­ler, hak­sız re­ka­bet se­be­biy­le pi­ya­sa­sı doğ­ru­dan et­ki­le­nen ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Hak­sız re­ka­bet so­nu­cun­da za­rar gö­re­nin mün­ha­sı­ran iş­let­me­si­ne iliş­kin men­fa­at­le­ri ihlâl edil­miş­se, söz ko­nu­su iş­let­me­nin iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Re­ka­be­tin en­gel­len­me­si

MAD­DE 37 – (1) Re­ka­be­tin en­gel­len­me­sin­den do­ğan ta­lep­ler, bu en­gel­le­me­den doğ­ru­dan et­ki­le­nen pi­ya­sa­nın bu­lun­du­ğu ül­ke­nin hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Tür­ki­ye’de re­ka­be­tin en­gel­len­me­si­ne ya­ban­cı hu­kuk uy­gu­la­nan hal­ler­de, Türk hu­ku­ku uy­gu­lan­say­dı ve­ri­le­cek taz­mi­nat­tan da­ha faz­la taz­mi­na­ta hük­me­di­le­mez.

Se­bep­siz zen­gin­leş­me

MAD­DE 38 – (1) Se­bep­siz zen­gin­leş­me­den do­ğan ta­lep­ler, zen­gin­leş­me­ye se­bep olan mev­cut ve­ya mev­cut ol­du­ğu id­dia edi­len hu­kukî iliş­ki­ye uy­gu­la­nan hu­ku­ka tâbi­dir. Di­ğer hal­ler­de se­bep­siz zen­gin­leş­me­ye, zen­gin­leş­me­nin ger­çek­leş­ti­ği yer hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(2) Ta­raf­lar, se­bep­siz zen­gin­leş­me­nin mey­da­na gel­me­sin­den son­ra, uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku açık ola­rak se­çe­bi­lir­ler.

İKİN­Cİ KI­SIM

Mil­let­le­ra­ra­sı Usul Hu­ku­ku

Bİ­RİN­Cİ BÖ­LÜM

Türk Mah­ke­me­le­ri­nin Mil­let­le­ra­ra­sı Yet­ki­si

Mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki

MAD­DE 39 – (1) Türk mah­ke­me­le­ri­nin mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­si­ni, iç hu­ku­kun yer iti­ba­riy­le yet­ki ku­ral­la­rı ta­yin eder.

Türk­le­rin ki­şi hal­le­ri­ne iliş­kin da­va­lar

MAD­DE 40 – (1) Türk va­tan­daş­la­rı­nın ki­şi hal­le­ri­ne iliş­kin da­va­la­rı, ya­ban­cı ül­ke mah­ke­me­le­rin­de açıl­ma­dı­ğı ve­ya açı­la­ma­dı­ğı tak­dir­de Tür­ki­ye’de yer iti­ba­riy­le yet­ki­li mah­ke­me­de, bu­lun­ma­ma­sı hâlin­de il­gi­li­nin sâkin ol­du­ğu yer, Tür­ki­ye’de sâkin de­ğil­se Tür­ki­ye’de­ki son yer­le­şim ye­ri mah­ke­me­sin­de, o da bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de An­ka­ra, İs­tan­bul ve­ya İz­mir mah­ke­me­le­rin­den bi­rin­de gö­rü­lür.

Ya­ban­cı­la­rın ki­şi hâlle­ri­ne iliş­kin ba­zı da­va­lar

MAD­DE 41 – (1) Tür­ki­ye'de yer­le­şim ye­ri bu­lun­ma­yan ya­ban­cı hak­kın­da vesâyet, kay­yım­lık, kı­sıt­lı­lık, ga­ip­lik ve öl­müş sa­yıl­ma ka­rar­la­rı il­gi­li­nin Tür­ki­ye'de sâkin ol­du­ğu yer, sâkin de­ğil­se mal­la­rı­nın bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­sin­ce ve­ri­lir.

Mi­ras da­va­la­rı

MAD­DE 42 – (1) Mi­ra­sa iliş­kin da­va­lar öle­nin Tür­ki­ye'de­ki son yer­le­şim ye­ri mah­ke­me­sin­de, son yer­le­şim ye­ri­nin Tür­ki­ye'de ol­ma­ma­sı hâlin­de te­re­ke­ye dâhil mal­la­rın bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­sin­de gö­rü­lür.

 

İş söz­leş­me­si ve iş iliş­ki­si da­va­la­rı

MAD­DE 43 – (1) Bi­rey­sel iş söz­leş­me­sin­den ve­ya iş iliş­ki­sin­den do­ğan uyuş­maz­lık­lar­da iş­çi­nin işi­ni mu­ta­den yap­tı­ğı iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­si yet­ki­li­dir. İş­çi­nin, iş­ve­re­ne kar­şı aç­tı­ğı da­va­lar­da iş­ve­re­nin yer­le­şim ye­ri, iş­çi­nin yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­si de yet­ki­li­dir.

Tü­ke­ti­ci söz­leş­me­si­ne iliş­kin da­va­lar

MAD­DE 44 – (1) 25 in­ci mad­de­de ta­nım­la­nan tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­rin­den do­ğan uyuş­maz­lık­lar­da, tü­ke­ti­ci­nin se­çi­mi­ne gö­re, tü­ke­ti­ci­nin yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni ya da kar­şı ta­ra­fın iş­ye­ri, yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­si yet­ki­li­dir.

(2) Bi­rin­ci fık­ra uya­rın­ca ya­pı­lan tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri hak­kın­da tü­ke­ti­ci­ye kar­şı açı­la­cak da­va­lar­da yet­ki­li mah­ke­me, tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­si­dir.

Si­gor­ta söz­leş­me­si­ne iliş­kin da­va­lar

MAD­DE 45 – (1) Si­gor­ta söz­leş­me­sin­den do­ğan uyuş­maz­lık­lar­da, si­gor­ta­cı­nın esas iş­ye­ri ve­ya si­gor­ta söz­leş­me­si­ni ya­pan şu­be­si­nin ya da acen­ta­sı­nın bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­si yet­ki­li­dir. An­cak si­gor­ta et­ti­re­ne, si­gor­ta­lı­ya ve­ya leh­da­ra kar­şı açı­la­cak da­va­lar­da yet­ki­li mah­ke­me, on­la­rın yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­si­dir.

Yet­ki an­laş­ma­sı ve sı­nır­la­rı

MAD­DE 46 – (1) Yer iti­ba­riy­le yet­ki­nin mün­ha­sır yet­ki esa­sı­na gö­re ta­yin edil­me­di­ği hal­ler­de, ta­raf­lar, ara­la­rın­da­ki ya­ban­cı­lık un­su­ru ta­şı­yan ve borç iliş­ki­le­rin­den do­ğan uyuş­maz­lı­ğın ya­ban­cı bir dev­le­tin mah­ke­me­sin­de gö­rül­me­si ko­nu­sun­da an­la­şa­bi­lir­ler. An­laş­ma, ya­zı­lı de­lil­le is­pat edil­me­si hâlin­de ge­çer­li olur. Da­va, an­cak ya­ban­cı mah­ke­me­nin ken­di­si­ni yet­ki­siz say­ma­sı ve­ya Türk mah­ke­me­le­rin­de yet­ki iti­ra­zın­da bu­lu­nul­ma­ma­sı hâlin­de yet­ki­li Türk mah­ke­me­sin­de gö­rü­lür.

(2) 43, 44 ve 45 in­ci mad­de­ler­de be­lir­le­nen mah­ke­me­le­rin yet­ki­si ta­raf­la­rın an­laş­ma­sıy­la ber­ta­raf edi­le­mez.

Te­mi­nat

MAD­DE 47 – (1) Türk mah­ke­me­sin­de da­va açan, da­va­ya ka­tı­lan ve­ya ic­ra ta­ki­bin­de bu­lu­nan ya­ban­cı ger­çek ve tü­zel ki­şi­ler, yar­gı­la­ma ve ta­kip gi­der­le­riy­le kar­şı ta­ra­fın za­rar ve zi­ya­nı­nı kar­şı­la­mak üze­re mah­ke­me­nin be­lir­le­ye­ce­ği te­mi­na­tı gös­ter­mek zo­run­da­dır.

(2) Mah­ke­me, da­va aça­nı, da­va­ya ka­tı­la­nı ve­ya ic­ra ta­ki­bi ya­pa­nı kar­şı­lık­lı­lık esa­sı­na gö­re te­mi­nat­tan mu­af tu­tar. Kar­şı­lık­lı­lı­ğın mev­cut ol­ma­ma­sı hâlin­de da­hi mah­ke­me, da­va ve­ya ta­ki­bin ni­te­li­ği­ne ve du­ru­ma gö­re da­va­cı­yı, da­va­ya ka­tı­la­nı ve­ya ta­kip is­te­ğin­de bu­lu­na­nı te­mi­nat gös­ter­mek­ten mu­af tu­ta­bi­lir.

Ya­ban­cı dev­le­tin yar­gı mu­afi­ye­tin­den ya­rar­la­na­ma­ya­ca­ğı hâller

MAD­DE 48 – (1) Ya­ban­cı dev­le­te, özel hu­kuk iliş­ki­le­rin­den do­ğan hu­kukî uyuş­maz­lık­lar­da yar­gı mu­afi­ye­ti ta­nın­maz.

(2) Bu gi­bi uyuş­maz­lık­lar­da ya­ban­cı dev­le­tin dip­lo­ma­tik tem­sil­ci­le­ri­ne teb­li­gat ya­pı­la­bi­lir.

İKİN­Cİ BÖ­LÜM

Ya­ban­cı Mah­ke­me ve Ha­kem Ka­rar­la­rı­nın Ten­fi­zi ve Ta­nın­ma­sı

Ten­fiz ka­ra­rı

MAD­DE 49 – (1) Ya­ban­cı mah­ke­me­ler­den hu­kuk da­va­la­rı­na iliş­kin ola­rak ve­ril­miş ve o dev­let ka­nun­la­rı­na gö­re ke­sin­leş­miş bu­lu­nan ilâmla­rın Tür­ki­ye'de ic­ra olu­na­bil­me­si yet­ki­li Türk mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan ten­fiz ka­ra­rı ve­ril­me­si­ne bağ­lı­dır.

(2) Ya­ban­cı mah­ke­me­le­rin ce­za ilâmla­rın­da yer alan ki­şi­sel hak­lar­la il­gi­li hü­küm­ler hak­kın­da da ten­fiz ka­ra­rı is­te­ne­bi­lir.

Gö­rev ve yet­ki

MAD­DE 50 – (1) Ten­fiz ka­rar­la­rı hak­kın­da gö­rev­li mah­ke­me as­li­ye mah­ke­me­si­dir.

(2) Bu ka­rar­lar ken­di­si­ne kar­şı ten­fiz is­te­nen ki­şi­nin Tür­ki­ye'de­ki yer­le­şim ye­ri, yok­sa sâkin ol­du­ğu yer mah­ke­me­sin­den, Tür­ki­ye'de yer­le­şim ye­ri ve­ya sâkin ol­du­ğu bir yer mev­cut de­ğil­se, An­ka­ra, İs­tan­bul ve­ya İz­mir mah­ke­me­le­rin­den bi­rin­den is­te­ne­bi­lir.

Ten­fiz is­te­mi

MAD­DE 51 – (1) Ten­fiz is­te­mi di­lek­çe ile olur. Di­lek­çe­ye kar­şı ta­ra­fın sa­yı­sı ka­dar ör­nek ek­le­nir. Di­lek­çe­de aşa­ğı­da­ki hu­sus­lar yer alır:

a) Ten­fiz is­te­yen­le, kar­şı ta­ra­fın ve var­sa ka­nunî tem­sil­ci ve ve­kil­le­ri­nin ad, so­yad ve ad­res­le­ri,

b) Ten­fiz ko­nu­su hük­mün han­gi dev­let mah­ke­me­sin­den ve­ril­miş ol­du­ğu ve mah­ke­me­nin adı ile ilâmın ta­rih ve nu­ma­ra­sı ve hük­mün öze­ti,

c) Ten­fiz, hük­mün bir kıs­mı hak­kın­da is­te­ni­yor­sa bu­nun han­gi kı­sım ol­du­ğu. 

 

 

 

 

Di­lek­çe­ye ek­le­ne­cek bel­ge­ler

MAD­DE 52 – (1) Ten­fiz di­lek­çe­si­ne aşa­ğı­da­ki bel­ge­ler ek­le­nir:

a) Ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­nın o ül­ke ma­kam­la­rın­ca usu­len onan­mış as­lı ve­ya ilâmı ve­ren yar­gı or­ga­nı ta­ra­fın­dan onan­mış ör­ne­ği ve onan­mış ter­cü­me­si,

b) İlâmın ke­sin­leş­ti­ği­ni gös­te­ren ve o ül­ke ma­kam­la­rın­ca usu­len onan­mış ya­zı ve­ya bel­ge ile onan­mış ter­cü­me­si.

Ten­fiz şart­la­rı

MAD­DE 53 – (1) Yet­ki­li mah­ke­me ten­fiz ka­ra­rı­nı aşa­ğı­da­ki şart­lar dâhi­lin­de ve­rir:

a) Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile ilâmın ve­ril­di­ği dev­let ara­sın­da kar­şı­lık­lı­lık esa­sı­na da­ya­nan bir an­laş­ma ya­hut o dev­let­te Türk mah­ke­me­le­rin­den ve­ril­miş ilâmla­rın ten­fi­zi­ni müm­kün kı­lan bir ka­nun hük­mü­nün ve­ya fi­ilî uy­gu­la­ma­nın bu­lun­ma­sı,

b) İlâmın, Türk mah­ke­me­le­ri­nin mün­ha­sır yet­ki­si­ne gir­me­yen bir ko­nu­da ve­ril­miş ol­ma­sı ve­ya da­va­lı­nın iti­raz et­me­si şar­tıy­la ilâmın, da­va ko­nu­su ve­ya ta­raf­lar­la ger­çek bir iliş­ki­si bu­lun­ma­dı­ğı hâlde ken­di­si­ne yet­ki ta­nı­yan bir dev­let mah­ke­me­sin­ce ve­ril­miş ol­ma­ma­sı,

c) Hük­mün ka­mu dü­ze­ni­ne açık­ça ay­kı­rı bu­lun­ma­ma­sı,

ç) O yer ka­nun­la­rı uya­rın­ca, ken­di­si­ne kar­şı ten­fiz is­te­nen ki­şi­nin hük­mü ve­ren mah­ke­me­ye usu­lü­ne uy­gun bir şe­kil­de çağ­rıl­ma­mış ve­ya o mah­ke­me­de tem­sil edil­me­miş ya­hut bu ka­nun­la­ra ay­kı­rı bir şe­kil­de gı­ya­bın­da ve­ya yok­lu­ğun­da hü­küm ve­ril­miş ve bu ki­şi­nin yu­ka­rı­da­ki hu­sus­lar­dan bi­ri­ne da­ya­na­rak ten­fiz is­te­mi­ne kar­şı Türk mah­ke­me­si­ne iti­raz et­me­miş ol­ma­sı.

Teb­liğ ve iti­raz

MAD­DE 54 – (1) Ten­fiz is­te­mi­ne iliş­kin di­lek­çe, du­ruş­ma gü­nü ile bir­lik­te kar­şı ta­ra­fa teb­liğ edi­lir. İh­tilâfsız ka­za ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zi de ay­nı hük­me tâbi­dir. Ha­sım­sız ih­tilâfsız ka­za ka­rar­la­rın­da teb­liğ hük­mü uy­gu­lan­maz. İs­tem, ba­sit yar­gı­la­ma usu­lü hü­küm­le­ri­ne gö­re in­ce­le­ne­rek ka­ra­ra bağ­la­nır.

(2) Kar­şı ta­raf an­cak bu Bö­lüm hü­küm­le­ri­ne gö­re ten­fiz şart­la­rı­nın bu­lun­ma­dı­ğı­nı ve­ya ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­nın kıs­men ve­ya ta­ma­men ye­ri­ne ge­ti­ril­miş ya­hut ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si­ne en­gel bir se­bep or­ta­ya çık­mış ol­du­ğu­nu öne sü­re­rek iti­raz ede­bi­lir.

Ka­rar

MAD­DE 55 – (1) Mah­ke­me­ce ilâmın kıs­men ve­ya ta­ma­men ten­fi­zi­ne ve­ya is­te­min red­di­ne ka­rar ve­ri­le­bi­lir. Bu ka­rar ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­nın al­tı­na ya­zı­lır ve hâkim ta­ra­fın­dan mü­hür­le­nip im­za­la­nır.

Ye­ri­ne ge­tir­me ve tem­yiz yo­lu

MAD­DE 56 – (1) Ten­fi­zi­ne ka­rar ve­ri­len ya­ban­cı ilâmlar Türk mah­ke­me­le­rin­den ve­ril­miş ilâmlar gi­bi ic­ra olu­nur.

(2) Ten­fiz is­te­mi­nin ka­bul ve­ya red­di hu­su­sun­da ve­ri­len ka­rar­la­rın tem­yi­zi ge­nel hü­küm­le­re tâbi­dir. Tem­yiz, ye­ri­ne ge­tir­me­yi dur­du­rur.

Ta­nı­ma

MAD­DE 57 – (1) Ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­nın ke­sin de­lil ve­ya ke­sin hü­küm ola­rak ka­bul edi­le­bil­me­si ya­ban­cı ilâmın ten­fiz şart­la­rı­nı ta­şı­dı­ğı­nın mah­ke­me­ce tes­pi­ti­ne bağ­lı­dır. Ta­nı­ma­da 53 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (a) ben­di uy­gu­lan­maz.

(2) İh­tilâfsız ka­za ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı da ay­nı hük­me tâbi­dir.

(3) Ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­na da­ya­nı­la­rak Tür­ki­ye'de idarî bir iş­le­min ya­pıl­ma­sın­da da ay­nı usul uy­gu­la­nır.

 

Ke­sin hü­küm ve ke­sin de­lil et­ki­si

MAD­DE 58 – (1) Ya­ban­cı ilâmın ke­sin hü­küm ve­ya ke­sin de­lil et­ki­si ya­ban­cı mah­ke­me ka­ra­rı­nın ke­sin­leş­ti­ği an­dan iti­ba­ren hü­küm ifa­de eder.

Ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ten­fi­zi

MAD­DE 59 – (1) Ke­sin­leş­miş ve ic­ra ka­bi­li­ye­ti ka­zan­mış ve­ya ta­raf­lar için bağ­la­yı­cı olan ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı ten­fiz edi­le­bi­lir.

(2) Ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ten­fi­zi, ta­raf­la­rın ya­zı­lı ola­rak ka­rar­laş­tır­dık­la­rı yer as­li­ye mah­ke­me­sin­den di­lek­çey­le is­te­nir. Ta­raf­lar ara­sın­da böy­le bir an­laş­ma ol­ma­dı­ğı tak­dir­de, aley­hi­ne ka­rar ve­ri­len ta­ra­fın Tür­ki­ye'de­ki yer­le­şim ye­ri, yok­sa sâkin ol­du­ğu, bu da yok­sa ic­ra­ya ko­nu teş­kil ede­bi­le­cek mal­la­rın bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­si yet­ki­li sa­yı­lır.

Di­lek­çe ve in­ce­le­me usu­lü

MAD­DE 60 – (1) Ya­ban­cı bir ha­kem ka­ra­rı­nın ten­fi­zi­ni is­te­yen ta­raf, di­lek­çe­si­ne aşa­ğı­da ya­zı­lı bel­ge­le­ri, kar­şı ta­ra­fın sa­yı­sı ka­dar ör­nek­le­riy­le bir­lik­te ek­ler:

a) Tah­kim söz­leş­me­si ve­ya şar­tı­nın, as­lı ya­hut usu­lü­ne gö­re onan­mış ör­ne­ği,

b) Ha­kem ka­ra­rı­nın usu­len ke­sin­leş­miş ve ic­ra ka­bi­li­ye­ti ka­zan­mış ve­ya ta­raf­lar için bağ­la­yı­cı­lık ka­zan­mış as­lı ve­ya usu­lü­ne gö­re onan­mış ör­ne­ği,

c) (a) ve (b) bent­le­rin­de sa­yı­lan bel­ge­le­rin ter­cü­me edil­miş ve usu­len onan­mış ör­nek­le­ri.

(2) Mah­ke­me­ce ha­kem ka­rar­la­rı­nın ten­fi­zin­de, 54 ün­cü, 55 in­ci ve 56 ncı mad­de hü­küm­le­ri kı­yas yo­luy­la uy­gu­la­nır.

Ret se­bep­le­ri

MAD­DE 61- (1) Mah­ke­me,

a) Tah­kim söz­leş­me­si ya­pıl­ma­mış ve­ya esas söz­leş­me­ye tah­kim şar­tı ko­nul­ma­mış ise,

b) Ha­kem ka­ra­rı ge­nel ahlâka ve­ya ka­mu dü­ze­ni­ne ay­kı­rı ise,

c) Ha­kem ka­ra­rı­na ko­nu olan uyuş­maz­lı­ğın Türk ka­nun­la­rı­na gö­re tah­kim yo­luy­la çö­zü­mü müm­kün de­ğil­se,

ç) Ta­raf­lar­dan bi­ri ha­kem­ler önün­de usu­lü­ne gö­re tem­sil edil­me­miş ve ya­pı­lan iş­lem­le­ri son­ra­dan açık­ça ka­bul et­me­miş ise,

d) Hak­kın­da ha­kem ka­ra­rı­nın ten­fi­zi is­te­nen ta­raf, ha­kem se­çi­min­den usu­len ha­ber­dar edil­me­miş ya­hut id­dia ve sa­vun­ma imkânın­dan yok­sun bı­ra­kıl­mış ise,

e) Tah­kim söz­leş­me­si ve­ya şar­tı ta­raf­lar­ca tâbi kı­lın­dı­ğı ka­nu­na, bu ko­nu­da bir an­laş­ma yok­sa ha­kem hük­mü­nün ve­ril­di­ği yer hu­ku­ku­na gö­re hü­küm­süz ise,

f) Ha­kem­le­rin se­çi­mi ve­ya ha­kem­le­rin uy­gu­la­dık­la­rı usul, ta­raf­la­rın an­laş­ma­sı­na, böy­le bir an­laş­ma yok ise ha­kem hük­mü­nün ve­ril­di­ği yer hu­ku­ku­na ay­kı­rı ise,

g) Ha­kem ka­ra­rı, ha­kem söz­leş­me­sin­de ve­ya şar­tın­da yer al­ma­yan bir hu­su­sa iliş­kin ise ve­ya söz­leş­me ve­ya şar­tın sı­nır­la­rı­nı aşı­yor ise bu kı­sım hak­kın­da,

h) Ha­kem ka­ra­rı tâbi ol­du­ğu ve­ya ve­ril­di­ği yer hu­ku­ku hü­küm­le­ri­ne ve­ya tâbi ol­du­ğu usu­le gö­re ke­sin­leş­me­miş ya­hut ic­ra ka­bi­li­ye­ti ve­ya bağ­la­yı­cı­lık ka­zan­ma­mış ve­ya ve­ril­di­ği ye­rin yet­ki­li mer­cii ta­ra­fın­dan ip­tal edil­miş ise,

Ya­ban­cı ha­kem ka­ra­rı­nın ten­fi­zi is­te­mi­ni red­de­der.

(2) Bi­rin­ci fık­ra­nın (ç), (d), (e), (f), (g) ve (h) bent­le­rin­de ya­zı­lı hu­sus­la­rın is­pat yü­kü, hak­kın­da ten­fiz is­te­nen ta­ra­fa ait­tir.

 

 

 

Ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı

MAD­DE 62– (1) Ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı da ten­fi­zi­ne iliş­kin hü­küm­le­re tâbi­dir.

 

 

 

 

 

ÜÇÜN­CÜ KI­SIM

Son Hü­küm­ler

Kal­dı­rı­lan hü­küm­ler

MAD­DE 63– (1) 20/5/1982 ta­rih­li ve 2675 sa­yı­lı Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nun,

(2) 29/6/1956 ta­rih­li ve 6762 sa­yı­lı Türk Ti­ca­ret Ka­nu­nu­nun 866 ncı mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı,

(3) 5/12/1951 ta­rih­li ve 5846 sa­yı­lı Fi­kir ve Sa­nat Eser­le­ri Ka­nu­nu­nun 88 in­ci mad­de­si,

yü­rür­lük­ten kal­dı­rıl­mış­tır.

Yü­rür­lük

MAD­DE 64 – (1) Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

Yü­rüt­me

MAD­DE 65 – (1) Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

ADA­LET KO­MİS­YO­NU­NUN

KA­BUL ET­Tİ­Ğİ ME­TİN

MİL­LET­LE­RA­RA­SI ÖZEL HU­KUK VE USUL HU­KU­KU HAK­KIN­DA KA­NUN

TA­SA­RI­SI

 

Bİ­RİN­Cİ KI­SIM

Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk

Bİ­RİN­Cİ BÖ­LÜM

Ge­nel Hü­küm­ler

Kap­sam

MAD­DE 1 – (1) Ya­ban­cı­lık un­su­ru ta­şı­yan özel hu­ku­ka iliş­kin iş­lem ve iliş­ki­ler­de uy­gu­la­na­cak hu­kuk, Türk mah­ke­me­le­ri­nin mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­si, ya­ban­cı ka­rar­la­rın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zi bu Ka­nun­la dü­zen­len­miş­tir.

(2) Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin ta­raf ol­du­ğu mil­let­le­ra­ra­sı söz­leş­me hü­küm­le­ri sak­lı­dır.

Ya­ban­cı hu­ku­kun uy­gu­lan­ma­sı

MAD­DE 2 – (1) Hâkim, Türk ka­nun­lar ih­tilâfı ku­ral­la­rı­nı ve bu ku­ral­la­ra gö­re yet­ki­li olan ya­ban­cı hu­ku­ku re­sen uy­gu­lar. Hâkim, yet­ki­li ya­ban­cı hu­ku­kun muh­te­va­sı­nın tes­pi­tin­de ta­raf­la­rın yar­dı­mı­nı is­te­ye­bi­lir.

(2) Ya­ban­cı hu­ku­kun ola­ya iliş­kin hü­küm­le­ri­nin tüm araş­tır­ma­la­ra rağ­men tes­pit  edi­le­me­me­si hâlin­de, Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(3) Uy­gu­la­na­cak ya­ban­cı hu­ku­kun ka­nun­lar ih­tilâfı ku­ral­la­rı­nın baş­ka bir hu­ku­ku yet­ki­li kıl­ma­sı, sa­de­ce ki­şi­nin hu­ku­ku ve ai­le hu­ku­ku­na iliş­kin ih­tilâflar­da dik­ka­te alı­nır ve bu hu­ku­kun maddî hu­kuk hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.

(4) Uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku seç­me imkânı ve­ri­len hal­ler­de, ta­raf­lar­ca ak­si açık­ça ka­rar­laş­tı­rıl­ma­dık­ça se­çi­len hu­ku­kun maddî hu­kuk hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.

(5) Hu­ku­ku uy­gu­la­na­cak dev­let iki ve­ya da­ha çok böl­ge­sel bi­ri­me ve bu bi­rim­ler­de de­ği­şik hu­kuk dü­zen­le­ri­ne sa­hip­se, han­gi böl­ge hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­ca­ğı o dev­le­tin hu­ku­ku­na gö­re be­lir­le­nir. O dev­let hu­ku­kun­da be­lir­le­yi­ci bir hük­mün yok­lu­ğu hâlin­de ih­tilâfla en sı­kı iliş­ki­li böl­ge hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

De­ğiş­ken ih­tilâflar                                         

MAD­DE 3 – (1) Yet­ki­li hu­ku­kun va­tan­daş­lık, yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ken esas­la­rı­na gö­re ta­yin edil­di­ği hal­ler­de, ak­si­ne hü­küm ol­ma­dık­ça, da­va ta­ri­hin­de­ki va­tan­daş­lık, yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ken esas alı­nır.

Va­tan­daş­lık esa­sı­na gö­re yet­ki­li hu­kuk

MAD­DE 4 – (1) Bu Ka­nun hü­küm­le­ri uya­rın­ca yet­ki­li olan hu­ku­kun va­tan­daş­lık esa­sı­na gö­re ta­yin edil­di­ği hal­ler­de, bu Ka­nun­da ak­si ön­gö­rül­me­dik­çe:

a) Va­tan­sız­lar ve mül­te­ci­ler hak­kın­da yer­le­şim ye­ri, bu­lun­ma­dı­ğı hal­ler­de mu­tad mes­ken, o da yok ise da­va ta­ri­hin­de bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku,

b) Bir­den faz­la dev­let va­tan­daş­lı­ğı­na sa­hip olan­lar hak­kın­da, bun­la­rın ay­nı za­man­da Türk va­tan­da­şı ol­ma­la­rı hâlin­de Türk hu­ku­ku,

c) Bir­den faz­la dev­let va­tan­daş­lı­ğı­na sa­hip olup, ay­nı za­man­da Türk va­tan­da­şı ol­ma­yan­lar hak­kın­da, da­ha sı­kı iliş­ki hâlin­de bu­lun­duk­la­rı dev­let hu­ku­ku,

uy­gu­la­nır.

Ka­mu dü­ze­ni­ne ay­kı­rı­lık

MAD­DE 5 – (1) Yet­ki­li ya­ban­cı hu­ku­kun be­lir­li bir ola­ya uy­gu­la­nan hük­mü­nün Türk ka­mu dü­ze­ni­ne açık­ça ay­kı­rı ol­ma­sı hâlin­de, bu hü­küm uy­gu­lan­maz; ge­rek­li gö­rü­len hal­ler­de, Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Hu­kukî iş­lem­ler­de şe­kil

MAD­DE 6 – (1) Hu­kukî iş­lem­ler, ya­pıl­dık­la­rı yer hu­ku­ku­nun ve­ya o hu­kukî iş­le­min esa­sı hak­kın­da yet­ki­li olan hu­ku­kun maddî hu­kuk hü­küm­le­ri­nin ön­gör­dü­ğü şek­le uy­gun ola­rak ya­pı­la­bi­lir.

Za­ma­na­şı­mı

MAD­DE 7 – (1) Za­ma­na­şı­mı, hu­kukî iş­lem ve iliş­ki­nin esa­sı­na uy­gu­la­nan hu­ku­ka tâbi­dir.

İKİN­Cİ BÖ­LÜM

Ka­nun­lar İh­tilâfı Ku­ral­la­rı

Eh­li­yet

MAD­DE 8 – (1) Hak ve fi­il eh­li­ye­ti il­gi­li­nin millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Millî hu­ku­ku­na gö­re eh­li­yet­siz olan bir ki­şi, iş­le­min ya­pıl­dı­ğı yer hu­ku­ku­na gö­re ehil ise, yap­tı­ğı hu­kukî iş­lem­le bağ­lı­dır. Ai­le ve mi­ras hu­ku­ku ile baş­ka bir ül­ke­de­ki ta­şın­maz­lar üze­rin­de­ki aynî hak­la­ra iliş­kin iş­lem­ler bu hük­mün dı­şın­da­dır.

(3) Ki­şi­nin millî hu­ku­ku­na gö­re ka­zan­dı­ğı er­gin­lik, va­tan­daş­lı­ğı­nın de­ğiş­me­si ile so­na er­mez.

(4) Tü­zel ki­şi­le­rin ve­ya ki­şi ve­ya mal top­lu­luk­la­rı­nın hak ve fi­il eh­li­yet­le­ri, sta­tü­le­rin­de­ki ida­re mer­ke­zi hu­ku­ku­na tâbi­dir. An­cak fi­ilî ida­re mer­ke­zi­nin Tür­ki­ye'de ol­ma­sı hâlin­de Türk hu­ku­ku uy­gu­la­na­bi­lir.

(5) Sta­tü­sü bu­lun­ma­yan tü­zel ki­şi­ler ile tü­zel ki­şi­li­ği bu­lun­ma­yan ki­şi ve­ya mal top­lu­luk­la­rı­nın eh­li­ye­ti, fi­ilî ida­re mer­ke­zi hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Vesâyet, kı­sıt­lı­lık ve kay­yım­lık

MAD­DE 9 – (1) Vesâyet ve­ya kı­sıt­lı­lık ka­ra­rı ve­ril­me­si ve­ya so­na er­di­ril­me­si se­bep­le­ri, hak­kın­da vesâyet ve­ya kı­sıt­lı­lık ka­ra­rı­nın ve­ril­me­si ve­ya so­na er­di­ril­me­si is­te­nen ki­şi­nin millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Ya­ban­cı­nın millî hu­ku­ku­na gö­re vesâyet ve­ya kı­sıt­lı­lık ka­ra­rı ve­ril­me­si müm­kün ol­ma­yan hal­ler­de bu ki­şi­nin mu­tad mes­ke­ni Tür­ki­ye'de ise Türk hu­ku­ku­na gö­re vesâyet ve­ya kı­sıt­lı­lık ka­ra­rı ve­ri­le­bi­lir ve­ya kal­dı­rı­la­bi­lir. Ki­şi­nin zo­run­lu ola­rak Tür­ki­ye’de bu­lun­du­ğu hal­ler­de de Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(3) Vesâyet ve­ya kı­sıt­lı­lık ka­ra­rı ve­ril­me­si ve­ya so­na er­di­ril­me­si se­bep­le­ri dı­şın­da ka­lan bü­tün kı­sıt­lı­lık ve­ya vesâye­te iliş­kin hu­sus­lar ve kay­yım­lık Türk hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Ga­ip­lik ve­ya öl­müş sa­yıl­ma

MAD­DE 10 – (1) Ga­ip­lik ve­ya öl­müş sa­yıl­ma ka­ra­rı, hak­kın­da ka­rar ve­ri­le­cek ki­şi­nin millî hu­ku­ku­na tâbi­dir. Millî hu­ku­ku­na gö­re hak­kın­da ga­ip­lik ve­ya öl­müş sa­yıl­ma ka­ra­rı ve­ri­le­me­yen ki­şi­nin mal­la­rı­nın Tür­ki­ye'de bu­lun­ma­sı ve­ya eşi­nin ve­ya mi­ras­çı­lar­dan bi­ri­nin Türk va­tan­da­şı ol­ma­sı hâlin­de, Türk hu­ku­ku­na gö­re ga­ip­lik ve­ya öl­müş sa­yıl­ma ka­ra­rı ve­ri­lir.

Ni­şan­lı­lık

MAD­DE 11 – (1) Ni­şan­lan­ma eh­li­ye­ti ve şart­la­rı ta­raf­lar­dan her bi­ri­nin ni­şan­lan­ma ânın­da­ki millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Ni­şan­lı­lı­ğın hü­küm­le­ri­ne ve so­nuç­la­rı­na müş­te­rek millî hu­kuk, ta­raf­lar ay­rı va­tan­daş­lık­ta ise­ler Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Ev­li­lik ve ge­nel hü­küm­le­ri

MAD­DE 12 – (1) Ev­len­me eh­li­ye­ti ve şart­la­rı, ta­raf­lar­dan her bi­ri­nin ev­len­me ânın­da­ki millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Ev­li­li­ğin şek­li­ne ya­pıl­dı­ğı yer hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(3) Ev­li­li­ğin ge­nel hü­küm­le­ri, eş­le­rin müş­te­rek millî hu­ku­ku­na tâbi­dir. Ta­raf­la­rın ay­rı va­tan­daş­lık­ta ol­ma­la­rı hâlin­de müş­te­rek mu­tad mes­ken hu­ku­ku, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Bo­şan­ma ve ay­rı­lık

MAD­DE 13 – (1) Bo­şan­ma ve ay­rı­lık se­bep­le­ri ve hü­küm­le­ri, eş­le­rin müş­te­rek millî hu­ku­ku­na tâbi­dir. Ta­raf­la­rın ay­rı va­tan­daş­lık­ta ol­ma­la­rı hâlin­de müş­te­rek mu­tad mes­ken hu­ku­ku, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(2) Bo­şan­mış eş­ler ara­sın­da­ki na­fa­ka ta­lep­le­ri hak­kın­da bi­rin­ci fık­ra hük­mü uy­gu­la­nır. Bu hü­küm ay­rı­lık ve ev­len­me­nin but­la­nı hâlin­de de ge­çer­li­dir.

(3) Bo­şan­ma­da velâyet ve velâye­te iliş­kin so­run­lar da bi­rin­ci fık­ra hük­mü­ne tâbi­dir.

(4) Ge­çi­ci ted­bir ta­lep­le­ri­ne Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Ev­li­lik mal­la­rı

MAD­DE 14 – (1) Ev­li­lik mal­la­rı hak­kın­da eş­ler ev­len­me ânın­da­ki mu­tad mes­ken ve­ya millî hu­kuk­la­rın­dan bi­ri­ni açık ola­rak se­çe­bi­lir­ler; böy­le bir se­çi­min ya­pıl­ma­mış ol­ma­sı hâlin­de ev­li­lik mal­la­rı hak­kın­da eş­le­rin ev­len­me ânın­da­ki müş­te­rek millî hu­ku­ku, bu­lun­ma­ma­sı hâlin­de ev­len­me ânın­da­ki müş­te­rek mu­tad mes­ken hu­ku­ku, bu­nun da bu­lun­ma­ma­sı hâlin­de Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(2) Mal­la­rın tas­fi­ye­sin­de, ta­şın­maz­lar için bu­lun­duk­la­rı ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(3) Ev­len­me­den son­ra ye­ni bir müş­te­rek hu­ku­ka sa­hip olan eş­ler, üçün­cü ki­şi­le­rin hak­la­rı sak­lı kal­mak üze­re, bu ye­ni hu­ku­ka tâbi ola­bi­lir­ler.

Soy­ba­ğı­nın ku­rul­ma­sı

MAD­DE 15 – (1) Soy­ba­ğı­nın ku­ru­lu­şu, ço­cu­ğun do­ğum ânın­da­ki millî hu­ku­ku­na, ku­ru­la­ma­ma­sı hâlin­de ço­cu­ğun mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­na tâbi­dir. Soy­ba­ğı bu hu­kuk­la­ra gö­re ku­ru­la­mı­yor­sa, ana­nın ve­ya ba­ba­nın, ço­cu­ğun do­ğu­mu ânın­da­ki millî hu­kuk­la­rı­na, bun­la­ra gö­re ku­ru­la­ma­ma­sı hâlin­de ana ve ba­ba­nın, ço­cu­ğun do­ğu­mu ânın­da­ki müş­te­rek mu­tad mes­ken hu­ku­ku­na, bu­na gö­re de ku­ru­la­mı­yor­sa ço­cu­ğun do­ğum ye­ri hu­ku­ku­na  tâbi ola­rak ku­ru­lur.

(2) Soy­ba­ğı han­gi hu­ku­ka gö­re ku­rul­muş­sa ip­ta­li de o hu­ku­ka tâbi­dir.

Soy­ba­ğı­nın hü­küm­le­ri

MAD­DE 16 – (1) Soy­ba­ğı­nın hü­küm­le­ri, soy­ba­ğı­nı ku­ran hu­ku­ka tâbi­dir. An­cak ana, ba­ba ve ço­cu­ğun müş­te­rek millî hu­ku­ku bu­lu­nu­yor­sa, soy­ba­ğı­nın hü­küm­le­ri­ne o hu­kuk, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de müş­te­rek mu­tad mes­ken hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Evlât edin­me

MAD­DE 17 – (1) Evlât edin­me eh­li­ye­ti ve şart­la­rı, ta­raf­lar­dan her bi­ri­nin evlât edin­me ânın­da­ki millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Evlât edin­me­ye ve edi­nil­me­ye di­ğer eşin rı­za­sı ko­nu­sun­da eş­le­rin millî hu­kuk­la­rı bir­lik­te uy­gu­la­nır.

(3) Evlât edin­me­nin hü­küm­le­ri evlât edi­ne­nin millî hu­ku­ku­na, eş­le­rin bir­lik­te evlât edin­me­si hâlin­de ise ev­len­me­nin ge­nel hü­küm­le­ri­ni dü­zen­le­yen hu­ku­ka tâbi­dir.

Na­fa­ka

MAD­DE 18 – (1) Na­fa­ka ta­lep­le­ri, na­fa­ka ala­cak­lı­sı­nın mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Mi­ras

MAD­DE 19 – (1) Mi­ras öle­nin millî hu­ku­ku­na tâbi­dir. Tür­ki­ye'de bu­lu­nan ta­şın­maz­lar hak­kın­da Türk hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(2) Mi­ra­sın açıl­ma­sı se­bep­le­ri­ne, ik­ti­sa­bı­na ve tak­si­mi­ne iliş­kin hü­küm­ler te­re­ke­nin bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(3) Tür­ki­ye'de bu­lu­nan mi­ras­çı­sız te­re­ke Dev­le­te ka­lır.

(4) Ölü­me bağ­lı ta­sar­ru­fun şek­li­ne 6 ncı mad­de hük­mü uy­gu­la­nır. Öle­nin millî hu­ku­ku­na uy­gun şe­kil­de ya­pı­lan ölü­me bağ­lı ta­sar­ruf­lar da ge­çer­li­dir.

(5) Ölü­me bağ­lı ta­sar­ruf eh­li­ye­ti, ta­sar­ruf­ta bu­lu­na­nın, ta­sar­ru­fun ya­pıl­dı­ğı an­da­ki millî hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Aynî hak­lar

MAD­DE 20 – (1) Ta­şı­nır­lar ve ta­şın­maz­lar üze­rin­de­ki mül­ki­yet hak­kı ve di­ğer aynî hak­lar, iş­lem ânın­da mal­la­rın bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Ta­şın­mak­ta olan mal­lar üze­rin­de­ki aynî hak­la­ra var­ma ye­ri hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(3) Yer de­ği­şik­li­ği hâlin­de he­nüz ka­za­nıl­ma­mış aynî hak­lar ma­lın son bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(4) Ta­şın­maz­lar üze­rin­de­ki aynî hak­la­ra iliş­kin hu­kukî iş­lem­le­re şe­kil yö­nün­den bu mal­la­rın bu­lun­duk­la­rı yer hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Ta­şı­ma araç­la­rı

MAD­DE 21 – (1) Ha­va, de­niz ve ray­lı ta­şı­ma araç­la­rı üze­rin­de­ki aynî hak­lar, men­şe ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Men­şe ül­ke, ha­va ve de­niz ta­şı­ma araç­la­rın­da aynî hak­la­rın tes­cil edil­di­ği si­cil ye­ri, de­niz ta­şı­ma araç­la­rın­da bu si­cil ye­ri yok­sa bağ­la­ma li­ma­nı, ray­lı ta­şı­ma araç­la­rın­da ruh­sat ye­ri­dir.

Fikrî mül­ki­ye­te iliş­kin hak­la­ra uy­gu­la­na­cak hu­kuk

MAD­DE 22 – (1) Fikrî mül­ki­ye­te iliş­kin hak­lar, han­gi ül­ke­nin hu­ku­ku­na gö­re ko­ru­ma ta­lep edi­li­yor­sa o hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­lar, fikrî mül­ki­yet hak­kı­nın ihlâlin­den do­ğan ta­lep­ler hak­kın­da, ihlâlden son­ra mah­ke­me­nin hu­ku­ku­nun uy­gu­lan­ma­sı­nı ka­rar­laş­tı­ra­bi­lir­ler.

Söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­rin­de uy­gu­la­na­cak hu­kuk

MAD­DE 23 – (1) Söz­leş­me­den do­ğan borç iliş­ki­le­ri ta­raf­la­rın açık ola­rak seç­tik­le­ri hu­ku­ka tâbi­dir. Söz­leş­me hü­küm­le­rin­den ve­ya hâlin şart­la­rın­dan te­red­dü­de yer ver­me­ye­cek bi­çim­de an­la­şı­la­bi­len hu­kuk se­çi­mi de ge­çer­li­dir.

(2) Ta­raf­lar, se­çi­len hu­ku­kun söz­leş­me­nin ta­ma­mı­na ve­ya bir kıs­mı­na uy­gu­la­na­ca­ğı­nı ka­rar­laş­tı­ra­bi­lir­ler.

(3) Hu­kuk se­çi­mi ta­raf­lar­ca her za­man ya­pı­la­bi­lir ve­ya de­ğiş­ti­ri­le­bi­lir. Söz­leş­me­nin ku­rul­ma­sın­dan son­ra­ki hu­kuk se­çi­mi, üçün­cü ki­şi­le­rin hak­la­rı sak­lı kal­mak kay­dıy­la, ge­ri­ye et­ki­li ola­rak ge­çer­li­dir.

(4) Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­mış ol­ma­la­rı hâlin­de söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­ye, o söz­leş­mey­le en sı­kı iliş­ki­li olan hu­kuk uy­gu­la­nır. Bu hu­kuk, ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun, söz­leş­me­nin ku­ru­lu­şu sı­ra­sın­da­ki mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku, ti­carî ve­ya mes­lekî fa­ali­yet­ler ge­re­ği ku­ru­lan söz­leş­me­ler­de ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun iş­ye­ri, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de yer­le­şim ye­ri hu­ku­ku, ka­rak­te­ris­tik edim borç­lu­su­nun bir­den çok iş­ye­ri var­sa söz ko­nu­su söz­leş­mey­le en sı­kı iliş­ki için­de bu­lu­nan iş­ye­ri hu­ku­ku ola­rak ka­bul edi­lir. An­cak hâlin bü­tün şart­la­rı­na gö­re söz­leş­mey­le da­ha sı­kı iliş­ki­li bir hu­ku­kun bu­lun­ma­sı hâlin­de söz­leş­me, bu hu­ku­ka tâbi olur.

Ta­şın­maz­la­ra iliş­kin söz­leş­me­ler

MAD­DE 24 – (1) Ta­şın­maz­la­ra ve­ya on­la­rın kul­la­nı­mı­na iliş­kin söz­leş­me­ler ta­şın­ma­zın bu­lun­du­ğu yer hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri

MAD­DE 25 – (1) Mes­lekî ve­ya ti­carî ol­ma­yan amaç­la mal ve­ya hiz­met ya da kre­di sağ­lan­ma­sı­na yö­ne­lik tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri, tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­nun em­re­di­ci hü­küm­le­ri uya­rın­ca sa­hip ola­ca­ğı as­garî ko­ru­ma sak­lı kal­mak kay­dıy­la, ta­raf­la­rın seç­tik­le­ri hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­mış ol­ma­sı hâlin­de, tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku uy­gu­la­nır. Tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­bil­me­si için:

a) Söz­leş­me, tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni­nin bu­lun­du­ğu ül­ke­de, ona gön­de­ri­len özel bir da­vet üze­ri­ne ve­ya ilân so­nu­cun­da ku­rul­muş ve söz­leş­me­nin ku­rul­ma­sı için tü­ke­ti­ci ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı ge­rek­li hu­kukî fi­il­ler bu ül­ke­de ya­pıl­mış ve­ya

b) Di­ğer ta­raf ve­ya onun tem­sil­ci­si, tü­ke­ti­ci­nin si­pa­ri­şi­ni bu ül­ke­de al­mış ve­ya

c) İliş­ki­nin bir sa­tım söz­leş­me­si ol­ma­sı hâlin­de, sa­tı­cı tü­ke­ti­ci­yi sa­tın al­ma­ya ik­na et­mek ama­cıy­la bir ge­zi dü­zen­le­miş ve tü­ke­ti­ci de bu ge­zi ile bu­lun­du­ğu ül­ke­den baş­ka ül­ke­ye gi­dip si­pa­ri­şi­ni ora­da ver­miş,

ol­ma­lı­dır.

(3) İkin­ci fık­ra­da­ki şart­lar al­tın­da ya­pı­lan tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri­nin şek­li­ne, tü­ke­ti­ci­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(4) Bu mad­de, pa­ket tur­lar ha­riç, ta­şı­ma söz­leş­me­le­ri ve tü­ke­ti­ci­ye hiz­me­tin onun mu­tad mes­ke­ni­nin bu­lun­du­ğu ül­ke­den baş­ka bir ül­ke­de sağ­lan­ma­sı zo­run­lu olan söz­leş­me­le­re uy­gu­lan­maz.

İş söz­leş­me­le­ri

MAD­DE 26 – (1) İş söz­leş­me­le­ri, iş­çi­nin mu­tad iş­ye­ri hu­ku­ku­nun em­re­di­ci hü­küm­le­ri uya­rın­ca sa­hip ola­ca­ğı as­garî ko­ru­ma sak­lı kal­mak kay­dıy­la, ta­raf­la­rın seç­tik­le­ri hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­mış ol­ma­la­rı hâlin­de iş söz­leş­me­si­ne, iş­çi­nin işi­ni mu­tad ola­rak yap­tı­ğı iş­ye­ri hu­ku­ku uy­gu­la­nır. İş­çi­nin işi­ni ge­çi­ci ola­rak baş­ka bir ül­ke­de yap­ma­sı hâlin­de, bu iş­ye­ri mu­tad iş­ye­ri sa­yıl­maz.

(3) İş­çi­nin işi­ni be­lir­li bir ül­ke­de mu­tad ola­rak yap­ma­yıp de­vam­lı ola­rak bir­den faz­la ül­ke­de yap­ma­sı hâlin­de iş söz­leş­me­si, iş­ve­re­nin esas iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(4) An­cak hâlin bü­tün şart­la­rı­na gö­re iş söz­leş­me­siy­le da­ha sı­kı iliş­ki­li bir hu­ku­kun bu­lun­ma­sı hâlin­de söz­leş­me­ye ikin­ci ve üçün­cü fık­ra hü­küm­le­ri ye­ri­ne bu hu­kuk uy­gu­la­na­bi­lir.

Fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na iliş­kin söz­leş­me­ler

MAD­DE 27 – (1) Fikrî mül­ki­yet hak­la­rı­na iliş­kin söz­leş­me­ler, ta­raf­la­rın seç­tik­le­ri hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­mış ol­ma­la­rı hâlin­de söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­ye, fikrî mül­ki­yet hak­kı­nı ve­ya onun kul­la­nı­mı­nı dev­re­den ta­ra­fın söz­leş­me­nin ku­ru­lu­şu sı­ra­sın­da­ki iş­ye­ri, bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de, mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku uy­gu­la­nır. An­cak hâlin bü­tün şart­la­rı­na gö­re söz­leş­mey­le da­ha sı­kı iliş­ki­li bir hu­ku­kun bu­lun­ma­sı hâlin­de söz­leş­me bu hu­ku­ka tâbi olur.

(3) İş­çi­nin, işi kap­sa­mın­da ve işi­nin ifa­sı sı­ra­sın­da mey­da­na ge­tir­di­ği fikrî ürün­ler üze­rin­de­ki fikrî mül­ki­yet hak­la­rıy­la il­gi­li iş­çi ve iş­ve­ren ara­sın­da­ki söz­leş­me­le­re, iş söz­leş­me­si­nin tâbi ol­du­ğu hu­kuk uy­gu­la­nır.

Eş­ya­nın ta­şın­ma­sı­na iliş­kin söz­leş­me­ler

MAD­DE 28 – (1) Eş­ya­nın ta­şın­ma­sı­na iliş­kin söz­leş­me­ler ta­raf­la­rın seç­tik­le­ri hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­la­rın hu­kuk se­çi­mi yap­ma­mış ol­ma­la­rı hâlin­de, söz­leş­me­nin ku­ru­lu­şu sı­ra­sın­da ta­şı­yı­cı­nın esas iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke ay­nı za­man­da yük­le­me­nin ve­ya bo­şalt­ma­nın ya­pıl­dı­ğı ül­ke ve­ya gön­de­re­nin esas iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke ise, bu ül­ke­nin söz­leş­mey­le en sı­kı iliş­ki­li ol­du­ğu ka­bul edi­lir ve söz­leş­me­ye bu ül­ke­nin hu­ku­ku uy­gu­la­nır. Tek se­fer­lik çar­ter söz­leş­me­le­ri ve esas ko­nu­su eş­ya ta­şı­ma olan di­ğer söz­leş­me­ler de bu mad­de hü­küm­le­ri­ne tâbi­dir.

(3) Hâlin bü­tün şart­la­rı­na gö­re eş­ya­nın ta­şın­ma­sı­na iliş­kin söz­leş­mey­le da­ha sı­kı iliş­ki­li bir hu­ku­kun bu­lun­ma­sı hâlin­de söz­leş­me­ye bu hu­kuk uy­gu­la­nır.

Tem­sil yet­ki­si

MAD­DE 29 – (1) Tem­sil­ci ile tem­sil olu­nan ara­sın­da­ki hu­kukî iliş­ki­den do­ğan tem­sil yet­ki­si, ara­la­rın­da­ki söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­ye uy­gu­la­nan hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Tem­sil­ci­nin bir fi­ili­nin, tem­sil olu­na­nı üçün­cü ki­şi­ye kar­şı ta­ah­hüt al­tı­na so­ka­bil­me­si için ara­nan şart­la­ra tem­sil­ci­nin iş­ye­ri hu­ku­ku uy­gu­la­nır. Tem­sil­ci­nin iş­ye­ri bu­lun­ma­dı­ğı ve­ya üçün­cü ki­şi ta­ra­fın­dan bi­li­ne­me­di­ği ve­ya yet­ki­nin iş­ye­ri dı­şın­da kul­la­nıl­dı­ğı du­rum­lar­da tem­sil yet­ki­si, yet­ki­nin fii­len kul­la­nıl­dı­ğı ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir. Yet­ki­siz tem­sil­de, tem­sil­ci ile üçün­cü ki­şi ara­sın­da­ki iliş­ki­ye de bu fık­ra hük­mü uy­gu­la­nır.

(3) Tem­sil­ci ile tem­sil olu­nan ara­sın­da hiz­met iliş­ki­si var­sa ve tem­sil­ci­nin ba­ğım­sız bir iş­ye­ri yok­sa tem­sil yet­ki­si, tem­sil olu­na­nın iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

Mü­da­ha­le­ci ku­ral­lar

MAD­DE 30 – (1) Söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­nin tâbi ol­du­ğu hu­kuk uy­gu­la­nır­ken, söz­leş­mey­le sı­kı iliş­ki­li ol­du­ğu tak­dir­de üçün­cü bir dev­le­tin hu­ku­ku­nun mü­da­ha­le­ci ku­ral­la­rı­na et­ki ta­nı­na­bi­lir. Söz ko­nu­su ku­ral­la­ra et­ki ta­nı­mak ve uy­gu­la­yıp uy­gu­la­ma­mak ko­nu­sun­da bu ku­ral­la­rın ama­cı, ni­te­li­ği, muh­te­va­sı ve so­nuç­la­rı dik­ka­te alı­nır.

Söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­nin var­lı­ğı ve maddî ge­çer­li­li­ği

MAD­DE 31 – (1) Söz­leş­me­den do­ğan iliş­ki­nin ve­ya bir hük­mü­nün var­lı­ğı ve maddî ge­çer­li­li­ği, söz­leş­me­nin ge­çer­li ol­ma­sı hâlin­de han­gi hu­kuk uy­gu­la­na­cak­sa o hu­ku­ka tâbi­dir.

(2) Ta­raf­lar­dan bi­ri­nin dav­ra­nı­şı­na hü­küm ta­nı­ma­nın, uy­gu­la­na­cak hu­ku­ka tâbi kı­lın­ma­sı­nın hak­ka­ni­ye­te uy­gun ol­ma­ya­ca­ğı hâlin şart­la­rın­dan an­la­şı­lır­sa, ira­de be­ya­nı­nın var­lı­ğı­na, rı­za­sı ol­ma­dı­ğı­nı id­dia eden ta­ra­fın mu­tad mes­ke­ni­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

İfa­nın ger­çek­leş­ti­ril­me bi­çi­mi ve ted­bir­ler

MAD­DE 32 – (1) İfa sı­ra­sın­da ger­çek­leş­ti­ri­len fi­il ve iş­lem­ler ile mal­la­rın ko­run­ma­sı­na iliş­kin ted­bir­ler ko­nu­sun­da bu iş­lem ve­ya fi­il­le­rin ya­pıl­dı­ğı ve­ya ted­bi­rin alın­dı­ğı ül­ke hu­ku­ku dik­ka­te alı­nır.

Hak­sız fi­il­ler

MAD­DE 33 – (1) Hak­sız fi­il­den do­ğan borç­lar hak­sız fii­lin iş­len­di­ği ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Hak­sız fii­lin iş­len­di­ği yer ile za­ra­rın mey­da­na gel­di­ği ye­rin fark­lı ül­ke­ler­de ol­ma­sı hâlin­de, za­ra­rın mey­da­na gel­di­ği ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(3) Hak­sız fi­il­den do­ğan borç iliş­ki­si­nin baş­ka bir ül­ke ile da­ha sı­kı iliş­ki­li ol­ma­sı hâlin­de bu ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(4) Hak­sız fi­ile ve­ya si­gor­ta söz­leş­me­si­ne uy­gu­la­nan hu­kuk imkân ve­ri­yor­sa, za­rar gö­ren, ta­le­bi­ni doğ­ru­dan doğ­ru­ya so­rum­lu­nun si­gor­ta­cı­sı­na kar­şı ile­ri sü­re­bi­lir.

(5) Ta­raf­lar, hak­sız fii­lin mey­da­na gel­me­sin­den son­ra, uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku açık ola­rak se­çe­bi­lir­ler.

Ki­şi­lik hak­la­rı­nın ihlâlin­de so­rum­lu­luk

MAD­DE 34 – (1) Ki­şi­lik hak­la­rı­nın, ba­sın, rad­yo, te­le­viz­yon gi­bi med­ya yo­luy­la, in­ter­net ve­ya di­ğer kit­le ile­ti­şim araç­la­rı ile ihlâlin­den do­ğan ta­lep­le­re, za­rar gö­re­nin se­çi­mi­ne gö­re:

a) Za­rar ve­ren, za­ra­rın bu ül­ke­de mey­da­na ge­le­ce­ği­ni bi­le­cek du­rum­da ise, za­rar gö­re­nin mu­tad mes­ke­ni hu­ku­ku,

b) Za­rar ve­re­nin iş­ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku ve­ya

c) Za­rar ve­ren, za­ra­rın bu ül­ke­de mey­da­na ge­le­ce­ği­ni bi­le­cek du­rum­da ise, za­ra­rın mey­da­na gel­di­ği ül­ke hu­ku­ku,

uy­gu­la­nır.

(2) Ki­şi­lik hak­la­rı­nın ihlâlin­de ce­vap hak­kı, sü­re­li ya­yın­lar­da, mün­ha­sı­ran bas­kı­nın ya­pıl­dı­ğı ya da prog­ra­mın ya­yın­lan­dı­ğı ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(3) Mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı, ki­şi­sel ve­ri­le­rin iş­len­me­si ve­ya ki­şi­sel ve­ri­ler hak­kın­da bil­gi al­ma hak­kı­nın sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı yo­lu ile ki­şi­li­ğin ihlâl edil­me­sin­den do­ğan ta­lep­le­re de uy­gu­la­nır.

İmalâtçı­nın söz­leş­me dı­şı so­rum­lu­lu­ğu

MAD­DE 35 – (1) İmal edi­len şey­le­rin se­bep ol­du­ğu za­rar­dan do­ğan so­rum­lu­lu­ğa, za­rar gö­re­nin se­çi­mi­ne gö­re, za­rar ve­re­nin mu­tad mes­ke­ni ve­ya iş­ye­ri hu­ku­ku ya da imal edi­len şe­yin ik­ti­sap edil­di­ği ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır. İk­ti­sap ye­ri hu­ku­ku­nun uy­gu­la­na­bil­me­si için za­rar ve­re­nin, ma­mu­lün o ül­ke­ye rı­za­sı dı­şın­da so­kul­du­ğu­nu is­pat ede­me­miş ol­ma­sı ge­re­kir.

Hak­sız re­ka­bet

MAD­DE 36 – (1) Hak­sız re­ka­bet­ten do­ğan ta­lep­ler, hak­sız re­ka­bet se­be­biy­le pi­ya­sa­sı doğ­ru­dan et­ki­le­nen ül­ke hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Hak­sız re­ka­bet so­nu­cun­da za­rar gö­re­nin mün­ha­sı­ran iş­let­me­si­ne iliş­kin men­fa­at­le­ri ihlâl edil­miş­se, söz ko­nu­su iş­let­me­nin iş­ye­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

Re­ka­be­tin en­gel­len­me­si

MAD­DE 37 – (1) Re­ka­be­tin en­gel­len­me­sin­den do­ğan ta­lep­ler, bu en­gel­le­me­den doğ­ru­dan et­ki­le­nen pi­ya­sa­nın bu­lun­du­ğu ül­ke­nin hu­ku­ku­na tâbi­dir.

(2) Tür­ki­ye’de re­ka­be­tin en­gel­len­me­si­ne ya­ban­cı hu­kuk uy­gu­la­nan hal­ler­de, Türk hu­ku­ku uy­gu­lan­say­dı ve­ri­le­cek taz­mi­nat­tan da­ha faz­la taz­mi­na­ta hük­me­di­le­mez.

Se­bep­siz zen­gin­leş­me

MAD­DE 38 – (1) Se­bep­siz zen­gin­leş­me­den do­ğan ta­lep­ler, zen­gin­leş­me­ye se­bep olan mev­cut ve­ya mev­cut ol­du­ğu id­dia edi­len hu­kukî iliş­ki­ye uy­gu­la­nan hu­ku­ka tâbi­dir. Di­ğer hal­ler­de se­bep­siz zen­gin­leş­me­ye, zen­gin­leş­me­nin ger­çek­leş­ti­ği yer hu­ku­ku uy­gu­la­nır.

(2) Ta­raf­lar, se­bep­siz zen­gin­leş­me­nin mey­da­na gel­me­sin­den son­ra, uy­gu­la­na­cak hu­ku­ku açık ola­rak se­çe­bi­lir­ler.

İKİN­Cİ KI­SIM

Mil­let­le­ra­ra­sı Usul Hu­ku­ku

Bİ­RİN­Cİ BÖ­LÜM

Türk Mah­ke­me­le­ri­nin Mil­let­le­ra­ra­sı Yet­ki­si

Mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki

MAD­DE 39 – (1) Türk mah­ke­me­le­ri­nin mil­let­le­ra­ra­sı yet­ki­si­ni, iç hu­ku­kun yer iti­ba­riy­le yet­ki ku­ral­la­rı ta­yin eder.

Türk­le­rin ki­şi hal­le­ri­ne iliş­kin da­va­lar

MAD­DE 40 – (1) Türk va­tan­daş­la­rı­nın ki­şi hal­le­ri­ne iliş­kin da­va­la­rı, ya­ban­cı ül­ke mah­ke­me­le­rin­de açıl­ma­dı­ğı ve­ya açı­la­ma­dı­ğı tak­dir­de Tür­ki­ye’de yer iti­ba­riy­le yet­ki­li mah­ke­me­de, bu­lun­ma­ma­sı hâlin­de il­gi­li­nin sâkin ol­du­ğu yer, Tür­ki­ye’de sâkin de­ğil­se Tür­ki­ye’de­ki son yer­le­şim ye­ri mah­ke­me­sin­de, o da bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de An­ka­ra, İs­tan­bul ve­ya İz­mir mah­ke­me­le­rin­den bi­rin­de gö­rü­lür.

Ya­ban­cı­la­rın ki­şi hâlle­ri­ne iliş­kin ba­zı da­va­lar

MAD­DE 41 – (1) Tür­ki­ye'de yer­le­şim ye­ri bu­lun­ma­yan ya­ban­cı hak­kın­da vesâyet, kay­yım­lık, kı­sıt­lı­lık, ga­ip­lik ve öl­müş sa­yıl­ma ka­rar­la­rı il­gi­li­nin Tür­ki­ye'de sâkin ol­du­ğu yer, sâkin de­ğil­se mal­la­rı­nın bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­sin­ce ve­ri­lir.

Mi­ras da­va­la­rı

MAD­DE 42 – (1) Mi­ra­sa iliş­kin da­va­lar öle­nin Tür­ki­ye'de­ki son yer­le­şim ye­ri mah­ke­me­sin­de, son yer­le­şim ye­ri­nin Tür­ki­ye'de ol­ma­ma­sı hâlin­de te­re­ke­ye dâhil mal­la­rın bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­sin­de gö­rü­lür.

İş söz­leş­me­si ve iş iliş­ki­si da­va­la­rı

MAD­DE 43 – (1) Bi­rey­sel iş söz­leş­me­sin­den ve­ya iş iliş­ki­sin­den do­ğan uyuş­maz­lık­lar­da iş­çi­nin işi­ni mu­ta­den yap­tı­ğı iş­ye­ri­nin Tür­ki­ye’de bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­si yet­ki­li­dir. İş­çi­nin, iş­ve­re­ne kar­şı aç­tı­ğı da­va­lar­da iş­ve­re­nin yer­le­şim ye­ri, iş­çi­nin yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni­nin bu­lun­du­ğu Türk mah­ke­me­le­ri de yet­ki­li­dir.

Tü­ke­ti­ci söz­leş­me­si­ne iliş­kin da­va­lar

MAD­DE 44 – (1) 25 in­ci mad­de­de ta­nım­la­nan tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­rin­den do­ğan uyuş­maz­lık­lar­da, tü­ke­ti­ci­nin se­çi­mi­ne gö­re, tü­ke­ti­ci­nin yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni ya da kar­şı ta­ra­fın iş­ye­ri, yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni­nin bu­lun­du­ğu Türk mah­ke­me­le­ri  yet­ki­li­dir.

(2) Bi­rin­ci fık­ra uya­rın­ca ya­pı­lan tü­ke­ti­ci söz­leş­me­le­ri hak­kın­da tü­ke­ti­ci­ye kar­şı açı­la­cak da­va­lar­da yet­ki­li mah­ke­me, tü­ke­ti­ci­nin Tür­ki­ye’de­ki mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­si­dir.

Si­gor­ta söz­leş­me­si­ne iliş­kin da­va­lar

MAD­DE 45 – (1) Si­gor­ta söz­leş­me­sin­den do­ğan uyuş­maz­lık­lar­da, si­gor­ta­cı­nın esas iş­ye­ri ve­ya si­gor­ta söz­leş­me­si­ni ya­pan şu­be­si­nin ya da acen­ta­sı­nın Tür­ki­ye’de bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­si yet­ki­li­dir. An­cak si­gor­ta et­ti­re­ne, si­gor­ta­lı­ya ve­ya leh­da­ra kar­şı açı­la­cak da­va­lar­da yet­ki­li mah­ke­me, on­la­rın Tür­ki­ye’de­ki yer­le­şim ye­ri ve­ya mu­tad mes­ke­ni mah­ke­me­si­dir.

Yet­ki an­laş­ma­sı ve sı­nır­la­rı

MAD­DE 46 – (1) Yer iti­ba­riy­le yet­ki­nin mün­ha­sır yet­ki esa­sı­na gö­re ta­yin edil­me­di­ği hal­ler­de, ta­raf­lar, ara­la­rın­da­ki ya­ban­cı­lık un­su­ru ta­şı­yan ve borç iliş­ki­le­rin­den do­ğan uyuş­maz­lı­ğın ya­ban­cı bir dev­le­tin mah­ke­me­sin­de gö­rül­me­si ko­nu­sun­da an­la­şa­bi­lir­ler. An­laş­ma, ya­zı­lı de­lil­le is­pat edil­me­si hâlin­de ge­çer­li olur. Da­va, an­cak ya­ban­cı mah­ke­me­nin ken­di­si­ni yet­ki­siz say­ma­sı ve­ya Türk mah­ke­me­le­rin­de yet­ki iti­ra­zın­da bu­lu­nul­ma­ma­sı hâlin­de yet­ki­li Türk mah­ke­me­sin­de gö­rü­lür.

(2) 43, 44 ve 45 in­ci mad­de­ler­de be­lir­le­nen mah­ke­me­le­rin yet­ki­si ta­raf­la­rın an­laş­ma­sıy­la ber­ta­raf edi­le­mez.

Te­mi­nat

MAD­DE 47 – (1) Türk mah­ke­me­sin­de da­va açan, da­va­ya ka­tı­lan ve­ya ic­ra ta­ki­bin­de bu­lu­nan ya­ban­cı ger­çek ve tü­zel ki­şi­ler, yar­gı­la­ma ve ta­kip gi­der­le­riy­le kar­şı ta­ra­fın za­rar ve zi­ya­nı­nı kar­şı­la­mak üze­re mah­ke­me­nin be­lir­le­ye­ce­ği te­mi­na­tı gös­ter­mek zo­run­da­dır.

(2) Mah­ke­me, da­va aça­nı, da­va­ya ka­tı­la­nı ve­ya ic­ra ta­ki­bi ya­pa­nı kar­şı­lık­lı­lık esa­sı­na gö­re te­mi­nat­tan mu­af tu­tar.

 

 

 

 

Ya­ban­cı dev­le­tin yar­gı mu­afi­ye­tin­den ya­rar­la­na­ma­ya­ca­ğı hâller

MAD­DE 48 – (1) Ya­ban­cı dev­le­te, özel hu­kuk iliş­ki­le­rin­den do­ğan hu­kukî uyuş­maz­lık­lar­da yar­gı mu­afi­ye­ti ta­nın­maz.

(2) Bu gi­bi uyuş­maz­lık­lar­da ya­ban­cı dev­le­tin dip­lo­ma­tik tem­sil­ci­le­ri­ne teb­li­gat ya­pı­la­bi­lir.

İKİN­Cİ BÖ­LÜM

Ya­ban­cı Mah­ke­me ve Ha­kem Ka­rar­la­rı­nın Ten­fi­zi ve Ta­nın­ma­sı

Ten­fiz ka­ra­rı

MAD­DE 49 – (1) Ya­ban­cı mah­ke­me­ler­den hu­kuk da­va­la­rı­na iliş­kin ola­rak ve­ril­miş ve o dev­let ka­nun­la­rı­na gö­re ke­sin­leş­miş bu­lu­nan ilâmla­rın Tür­ki­ye'de ic­ra olu­na­bil­me­si yet­ki­li Türk mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan ten­fiz ka­ra­rı ve­ril­me­si­ne bağ­lı­dır.

(2) Ya­ban­cı mah­ke­me­le­rin ce­za ilâmla­rın­da yer alan ki­şi­sel hak­lar­la il­gi­li hü­küm­ler hak­kın­da da ten­fiz ka­ra­rı is­te­ne­bi­lir.

Gö­rev ve yet­ki

MAD­DE 50 – (1) Ten­fiz ka­rar­la­rı hak­kın­da gö­rev­li mah­ke­me as­li­ye mah­ke­me­si­dir.

(2) Bu ka­rar­lar ken­di­si­ne kar­şı ten­fiz is­te­nen ki­şi­nin Tür­ki­ye'de­ki yer­le­şim ye­ri, yok­sa sâkin ol­du­ğu yer mah­ke­me­sin­den, Tür­ki­ye'de yer­le­şim ye­ri ve­ya sâkin ol­du­ğu bir yer mev­cut de­ğil­se, An­ka­ra, İs­tan­bul ve­ya İz­mir mah­ke­me­le­rin­den bi­rin­den is­te­ne­bi­lir.

Ten­fiz is­te­mi

MAD­DE 51 – (1) Ka­ra­rın ten­fiz edil­me­sin­de hu­ku­ki ya­ra­rı bu­lu­nan her­kes ten­fiz is­te­min­de bu­lu­na­bi­lir. Ten­fiz is­te­mi di­lek­çe ile olur. Di­lek­çe­ye kar­şı ta­ra­fın sa­yı­sı ka­dar ör­nek ek­le­nir. Di­lek­çe­de aşa­ğı­da­ki hu­sus­lar yer alır:

a) Ten­fiz is­te­yen­le, kar­şı ta­ra­fın ve var­sa ka­nunî tem­sil­ci ve ve­kil­le­ri­nin ad, so­yad ve ad­res­le­ri,

b) Ten­fiz ko­nu­su hük­mün han­gi dev­let mah­ke­me­sin­den ve­ril­miş ol­du­ğu ve mah­ke­me­nin adı ile ilâmın ta­rih ve nu­ma­ra­sı ve hük­mün öze­ti,

c) Ten­fiz, hük­mün bir kıs­mı hak­kın­da is­te­ni­yor­sa bu­nun han­gi kı­sım ol­du­ğu. 

Di­lek­çe­ye ek­le­ne­cek bel­ge­ler

MAD­DE 52 – (1) Ten­fiz di­lek­çe­si­ne aşa­ğı­da­ki bel­ge­ler ek­le­nir:

a) Ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­nın o ül­ke ma­kam­la­rın­ca usu­len onan­mış as­lı ve­ya ilâmı ve­ren yar­gı or­ga­nı ta­ra­fın­dan onan­mış ör­ne­ği ve onan­mış ter­cü­me­si,

b) İlâmın ke­sin­leş­ti­ği­ni gös­te­ren ve o ül­ke ma­kam­la­rın­ca usu­len onan­mış ya­zı ve­ya bel­ge ile onan­mış ter­cü­me­si.

Ten­fiz şart­la­rı

MAD­DE 53 – (1) Yet­ki­li mah­ke­me ten­fiz ka­ra­rı­nı aşa­ğı­da­ki şart­lar dâhi­lin­de ve­rir:

a) Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile ilâmın ve­ril­di­ği dev­let ara­sın­da kar­şı­lık­lı­lık esa­sı­na da­ya­nan bir an­laş­ma ya­hut o dev­let­te Türk mah­ke­me­le­rin­den ve­ril­miş ilâmla­rın ten­fi­zi­ni müm­kün kı­lan bir ka­nun hük­mü­nün ve­ya fi­ilî uy­gu­la­ma­nın bu­lun­ma­sı,

b) İlâmın, Türk mah­ke­me­le­ri­nin mün­ha­sır yet­ki­si­ne gir­me­yen bir ko­nu­da ve­ril­miş ol­ma­sı ve­ya da­va­lı­nın iti­raz et­me­si şar­tıy­la ilâmın, da­va ko­nu­su ve­ya ta­raf­lar­la ger­çek bir iliş­ki­si bu­lun­ma­dı­ğı hâlde ken­di­si­ne yet­ki ta­nı­yan bir dev­let mah­ke­me­sin­ce ve­ril­miş ol­ma­ma­sı,

c) Hük­mün ka­mu dü­ze­ni­ne açık­ça ay­kı­rı bu­lun­ma­ma­sı,

ç) O yer ka­nun­la­rı uya­rın­ca, ken­di­si­ne kar­şı ten­fiz is­te­nen ki­şi­nin hük­mü ve­ren mah­ke­me­ye usu­lü­ne uy­gun bir şe­kil­de çağ­rıl­ma­mış ve­ya o mah­ke­me­de tem­sil edil­me­miş ya­hut bu ka­nun­la­ra ay­kı­rı bir şe­kil­de gı­ya­bın­da ve­ya yok­lu­ğun­da hü­küm ve­ril­miş ve bu ki­şi­nin yu­ka­rı­da­ki hu­sus­lar­dan bi­ri­ne da­ya­na­rak ten­fiz is­te­mi­ne kar­şı Türk mah­ke­me­si­ne iti­raz et­me­miş ol­ma­sı.

Teb­liğ ve iti­raz

MAD­DE 54 – (1) Ten­fiz is­te­mi­ne iliş­kin di­lek­çe, du­ruş­ma gü­nü ile bir­lik­te kar­şı ta­ra­fa teb­liğ edi­lir. İh­tilâfsız ka­za ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı ve ten­fi­zi de ay­nı hük­me tâbi­dir. Ha­sım­sız ih­tilâfsız ka­za ka­rar­la­rın­da teb­liğ hük­mü uy­gu­lan­maz. İs­tem, ba­sit yar­gı­la­ma usu­lü hü­küm­le­ri­ne gö­re in­ce­le­ne­rek ka­ra­ra bağ­la­nır.

(2) Kar­şı ta­raf an­cak bu Bö­lüm hü­küm­le­ri­ne gö­re ten­fiz şart­la­rı­nın bu­lun­ma­dı­ğı­nı ve­ya ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­nın kıs­men ve­ya ta­ma­men ye­ri­ne ge­ti­ril­miş ya­hut ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si­ne en­gel bir se­bep or­ta­ya çık­mış ol­du­ğu­nu öne sü­re­rek iti­raz ede­bi­lir.

Ka­rar

MAD­DE 55 – (1) Mah­ke­me­ce ilâmın kıs­men ve­ya ta­ma­men ten­fi­zi­ne ve­ya is­te­min red­di­ne ka­rar ve­ri­le­bi­lir. Bu ka­rar ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­nın al­tı­na ya­zı­lır ve hâkim ta­ra­fın­dan mü­hür­le­nip im­za­la­nır.

Ye­ri­ne ge­tir­me ve tem­yiz yo­lu

MAD­DE 56 – (1) Ten­fi­zi­ne ka­rar ve­ri­len ya­ban­cı ilâmlar Türk mah­ke­me­le­rin­den ve­ril­miş ilâmlar gi­bi ic­ra olu­nur.

(2) Ten­fiz is­te­mi­nin ka­bul ve­ya red­di hu­su­sun­da ve­ri­len ka­rar­la­rın tem­yi­zi ge­nel hü­küm­le­re tâbi­dir. Tem­yiz, ye­ri­ne ge­tir­me­yi dur­du­rur.

Ta­nı­ma

MAD­DE 57 – (1) Ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­nın ke­sin de­lil ve­ya ke­sin hü­küm ola­rak ka­bul edi­le­bil­me­si ya­ban­cı ilâmın ten­fiz şart­la­rı­nı ta­şı­dı­ğı­nın mah­ke­me­ce tes­pi­ti­ne bağ­lı­dır. Ta­nı­ma­da 53 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (a) ben­di uy­gu­lan­maz.

(2) İh­tilâfsız ka­za ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı da ay­nı hük­me tâbi­dir.

(3) Ya­ban­cı mah­ke­me ilâmı­na da­ya­nı­la­rak Tür­ki­ye'de idarî bir iş­le­min ya­pıl­ma­sın­da da ay­nı usul uy­gu­la­nır.

 

Ke­sin hü­küm ve ke­sin de­lil et­ki­si

MAD­DE 58 – (1) Ya­ban­cı ilâmın ke­sin hü­küm ve­ya ke­sin de­lil et­ki­si ya­ban­cı mah­ke­me ka­ra­rı­nın ke­sin­leş­ti­ği an­dan iti­ba­ren hü­küm ifa­de eder.

Ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ten­fi­zi

MAD­DE 59 – (1) Ke­sin­leş­miş ve ic­ra ka­bi­li­ye­ti ka­zan­mış ve­ya ta­raf­lar için bağ­la­yı­cı olan ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı ten­fiz edi­le­bi­lir.

(2) Ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ten­fi­zi, ta­raf­la­rın ya­zı­lı ola­rak ka­rar­laş­tır­dık­la­rı yer as­li­ye mah­ke­me­sin­den di­lek­çey­le is­te­nir. Ta­raf­lar ara­sın­da böy­le bir an­laş­ma ol­ma­dı­ğı tak­dir­de, aley­hi­ne ka­rar ve­ri­len ta­ra­fın Tür­ki­ye'de­ki yer­le­şim ye­ri, yok­sa sâkin ol­du­ğu, bu da yok­sa ic­ra­ya ko­nu teş­kil ede­bi­le­cek mal­la­rın bu­lun­du­ğu yer mah­ke­me­si yet­ki­li sa­yı­lır.

Di­lek­çe ve in­ce­le­me usu­lü

MAD­DE 60 – (1) Ya­ban­cı bir ha­kem ka­ra­rı­nın ten­fi­zi­ni is­te­yen ta­raf, di­lek­çe­si­ne aşa­ğı­da ya­zı­lı bel­ge­le­ri, kar­şı ta­ra­fın sa­yı­sı ka­dar ör­nek­le­riy­le bir­lik­te ek­ler:

a) Tah­kim söz­leş­me­si ve­ya şar­tı­nın, as­lı ya­hut usu­lü­ne gö­re onan­mış ör­ne­ği,

b) Ha­kem ka­ra­rı­nın usu­len ke­sin­leş­miş ve ic­ra ka­bi­li­ye­ti ka­zan­mış ve­ya ta­raf­lar için bağ­la­yı­cı­lık ka­zan­mış as­lı ve­ya usu­lü­ne gö­re onan­mış ör­ne­ği,

c) (a) ve (b) bent­le­rin­de sa­yı­lan bel­ge­le­rin ter­cü­me edil­miş ve usu­len onan­mış ör­nek­le­ri.

(2) Mah­ke­me­ce ha­kem ka­rar­la­rı­nın ten­fi­zin­de, 54 ün­cü, 55 in­ci ve 56 ncı mad­de hü­küm­le­ri kı­yas yo­luy­la uy­gu­la­nır.

Ret se­bep­le­ri

MAD­DE 61  (1) Mah­ke­me,

a) Tah­kim söz­leş­me­si ya­pıl­ma­mış ve­ya esas söz­leş­me­ye tah­kim şar­tı ko­nul­ma­mış ise,

b) Ha­kem ka­ra­rı ge­nel ahlâka ve­ya ka­mu dü­ze­ni­ne ay­kı­rı ise,

c) Ha­kem ka­ra­rı­na ko­nu olan uyuş­maz­lı­ğın Türk ka­nun­la­rı­na gö­re tah­kim yo­luy­la çö­zü­mü müm­kün de­ğil­se,

ç) Ta­raf­lar­dan bi­ri ha­kem­ler önün­de usu­lü­ne gö­re tem­sil edil­me­miş ve ya­pı­lan iş­lem­le­ri son­ra­dan açık­ça ka­bul et­me­miş ise,

d) Hak­kın­da ha­kem ka­ra­rı­nın ten­fi­zi is­te­nen ta­raf, ha­kem se­çi­min­den usu­len ha­ber­dar edil­me­miş ya­hut id­dia ve sa­vun­ma imkânın­dan yok­sun bı­ra­kıl­mış ise,

e) Tah­kim söz­leş­me­si ve­ya şar­tı ta­raf­lar­ca tâbi kı­lın­dı­ğı ka­nu­na, bu ko­nu­da bir an­laş­ma yok­sa ha­kem hük­mü­nün ve­ril­di­ği yer hu­ku­ku­na gö­re hü­küm­süz ise,

f) Ha­kem­le­rin se­çi­mi ve­ya ha­kem­le­rin uy­gu­la­dık­la­rı usul, ta­raf­la­rın an­laş­ma­sı­na, böy­le bir an­laş­ma yok ise ha­kem hük­mü­nün ve­ril­di­ği yer hu­ku­ku­na ay­kı­rı ise,

g) Ha­kem ka­ra­rı, ha­kem söz­leş­me­sin­de ve­ya şar­tın­da yer al­ma­yan bir hu­su­sa iliş­kin ise ve­ya söz­leş­me ve­ya şar­tın sı­nır­la­rı­nı aşı­yor ise bu kı­sım hak­kın­da,

h) Ha­kem ka­ra­rı tâbi ol­du­ğu ve­ya ve­ril­di­ği yer hu­ku­ku hü­küm­le­ri­ne ve­ya tâbi ol­du­ğu usu­le gö­re ke­sin­leş­me­miş ya­hut ic­ra ka­bi­li­ye­ti ve­ya bağ­la­yı­cı­lık ka­zan­ma­mış ve­ya ve­ril­di­ği ye­rin yet­ki­li mer­cii ta­ra­fın­dan ip­tal edil­miş ise,

Ya­ban­cı ha­kem ka­ra­rı­nın ten­fi­zi is­te­mi­ni red­de­der.

(2) Bi­rin­ci fık­ra­nın (ç), (d), (e), (f), (g) ve (h) bent­le­rin­de ya­zı­lı hu­sus­la­rın is­pat yü­kü, hak­kın­da ten­fiz is­te­nen ta­ra­fa ait­tir.

Ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı

MAD­DE 62– (1) Ya­ban­cı ha­kem ka­rar­la­rı­nın ta­nın­ma­sı da ten­fi­zi­ne iliş­kin hü­küm­le­re tâbi­dir.

 

 

 

 

 

 

ÜÇÜN­CÜ KI­SIM

Son Hü­küm­ler

Yü­rür­lük­ten kal­dı­rı­lan hü­küm­ler

MAD­DE 63 – (1) 20/5/1982 ta­rih­li ve 2675 sa­yı­lı Mil­let­le­ra­ra­sı Özel Hu­kuk ve Usul Hu­ku­ku Hak­kın­da Ka­nun,

(2) 29/6/1956 ta­rih­li ve 6762 sa­yı­lı Türk Ti­ca­ret Ka­nu­nu­nun 866 ncı mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı,

(3) 5/12/1951 ta­rih­li ve 5846 sa­yı­lı Fi­kir ve Sa­nat Eser­le­ri Ka­nu­nu­nun 88 in­ci mad­de­si,

yü­rür­lük­ten kal­dı­rıl­mış­tır.

Yü­rür­lük

MAD­DE 64 – (1) Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

Yü­rüt­me

MAD­DE 65 – (1) Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

                           

 

Recep Tay­yip Er­doğan

 

 

 

 

 

 

Baş­bakan

 

 

 

 

 

 

Dışiş­leri Bak. ve Başb. Yrd.

Dev­let Bak. ve Başb. Yrd.

Dev­let Bak. ve Başb. Yrd. V.

 

 

 

 

A. Gül

A. Şener

C. Çiçek

 

 

 

 

Dev­let Bakanı V.

Dev­let Bakanı

Dev­let Bakanı

 

 

 

 

A. Şener

A. Babacan

M. Ay­dın

 

 

 

 

Dev­let Bakanı

Dev­let Bakanı

Adalet Bakanı

 

 

 

 

N. Çubukçu

K. Tüz­men

C. Çiçek

 

 

 

 

Mil­lî Savun­ma Bakanı

İçiş­leri Bakanı

Maliye Bakanı

 

 

 

 

M. V. Gönül

A. Ak­su

K. Unakıtan

 

 

 

 

Mil­lî Eğitim Bakanı

Bayın­dır­lık ve İs­kân Bakanı

Sağ­lık Bakanı

 

 

 

 

H. Çelik

F. N. Özak

R. Ak­dağ

 

 

 

 

Ulaş­tır­ma Bakanı

Tarım ve Köyiş­leri Bakanı

Çalış­ma ve Sos. Güv. Bakanı V.

B. Yıl­dırım

M. M. Eker

A. Aksu

 

Sanayi ve Ticaret Bakanı

En. ve Tab. Kay. Bakanı

Kül­tür ve Turizm Bakanı

 

 

 

 

A. Coş­kun

M. H. Güler

A. Koç

 

 

 

 

 

Çev­re ve Or­man Bakanı

 

 

 

 

 

 

O. Pepe