Dönem:
22 Yasama Yılı: 4
TBMM (S. Sayısı: 1222)
Terörle Mücadele Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Adalet
Komisyonları
Raporları (1/1194)
Not: Tasarı; Başkanlıkça Avrupa Birliği Uyum, Anayasa
ve İçişleri ile Adalet komisyonlarına havale edilmiştir.
T.C.
Başbakanlık 18/4/2006
Kanunlar ve
Kararlar
Genel
Müdürlüğü
Sayı:
B.02.0.KKG.0.10/101-1182/1923
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Adalet
Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 17/4/2006
tarihinde kararlaştırılan “Terörle Mücadele Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz
ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Hukuk devleti esasına dayalı toplum düzenleri için en
büyük tehlikeyi oluşturan terör eylemleri, kişi hak ve özgürlüklerinin
kullanılması açısından bir tehdit oluşturmakta ve ayrıca, toplumun sosyal ve
ekonomik bakımdan gelişmesini engellemektedir.
İnsan onuruna ve buna bağlı olarak insan hak ve
özgürlüklerine saygı, bireyin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması,
hukuk toplumunun temel prensiplerini oluşturmaktadır. İnsan onuruna yakışır bir
şekilde yaşama hakkı, insan vücudunun dokunulmazlığı ve saygınlığı hakkı,
özgürlük ve güvenlik hakkı ve aynı zamanda düşünce özgürlüğü, düşünceyi özgürce
açıklama ve özgürce bilgilendirilme hakkı, hukuk devleti esasına dayalı toplum
düzeninin temelini oluşturan haklardır.
Terör eylemleri, bu hakların kullanılmasını tehlikeye
sokmakta; hukuk devleti esasına dayalı toplum düzeninin bozulmasını, bireysel
hakların ve demokratik düzenin dayanağını oluşturan temel prensiplerin ihlalini
sonuçlamaktadır. Bu eylemler, halkın korku ve paniğe kapılmasına, toplumdaki
siyasî, ekonomik ve sosyal yapıların büyük ölçüde zarar görmesine sebebiyet
vermektedir.
Terör eylemleri bağlamında; bir örgüt faaliyeti
çerçevesinde başta öldürme ve yaralama olmak üzere, tehdit, kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma, kişinin çeşitli hak ve özgürlüklerinin
kullanmasının engellenmesi, kişilerin ve özellikle kamusal nitelikteki
malvarlıklarına zarar verme gibi suçlar sistemli olarak işlenmektedir. Bu
suçların işlenmesi suretiyle, suç mağdurları ve bunların yakınları büyük bir
eleme sevkedilmekte, bu insanların geleceğe yönelik bütün planları altüst
edilmekte ve insanları hayata bağlayan temel unsurlar yok edilmektedir. Terör
eylemlerine maruz kalan kişiler, maddî ve manevî bakımdan büyük zararlar
görmekte ve hatta, hayatlarını kaybetmektedir.
Terör, yeni bir olgu değildir. İnsanlık tarihi kadar
geçmişe sahip olan terör, bugün eskiye nazaran daha tehlikeli bir hal almıştır.
Zira, günümüzde teröristler, sosyal ve ekonomik bakımdan büyük çapta tahribata
sebebiyet verebilecek ve hatta, toplu ölümleri ve kitlelerin imhasını
sonuçlayacak etkide silahlara sahip olabilmektedir. Günümüzde teröristler,
güttükleri amaçlara ulaşabilmek için icra ettikleri fiillerin ortaya
çıkarabileceği muhtemel neticeler açısından tamamen umursamaz bir duyguyla
hareket etmektedirler. Günümüzde uluslararası bir yapılanmaya sahip olan teröristlerin
çeşitli ülkelerde bağlantıları mevcuttur. Değişik ülkelerde lojistiği bulunan
teröristler arasında uluslararası düzeyde bir iletişim ağı mevcuttur.
Teknolojik gelişmişlik ve bu konudaki bilgilere ulaşma kolaylıkları,
teröristlerin işini de oldukça kolaylaştırmaktadır.
Terörist eylemler, esas itibarıyla ceza kanunlarında
tanımlanmış suçları oluşturmaktadır. Ancak, bu suçlar, gerek işlenişinde
güdülen saik gerek işleniş tarz ve mahiyeti itibarıyla "terör suçu"
olarak nitelendirilmektedir. Ceza kanunlarında esas itibarıyla suç olarak
tanımlanan bu fiillerin bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde
işlenmesiyle, devletin ana yapısını, bu yapının dayandığı temel prensipleri
değiştirmek veya yıkmak, toplumda korku ve panik yaratmak amacının güdülmüş
olması durumunda, bu suç bir "terör suçu" niteliği kazanmaktadır.
"Terör" kavramı kapsamına hangi suçların
girdiği konusunda bir belirsizlik mevcuttur. Bu nedenle terörle mücadeleyi konu
edinen uluslararası sözleşmelerde terörle ilgili bir tanım verilmemiş, sadece
terör eylemleri olarak nitelendirilebilecek suçlara ilişkin ayrıntılı bir liste
yapılmıştır. Türkiye'nin de taraf olduğu 27 Ocak 1977 tarihli "Terörizmin
Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi" bu konuda bir örnek olarak
gösterilebilir. Bu sözleşmede, genel olarak terörizm kavramından söz
edilmiştir. Esasında suç teşkil eden terörist hareketler, Sözleşmede bir liste
halinde sayılmıştır (m. 1, 2).
Bu bakımdan, terör olarak nitelendirilen fiiller,
esasında suç oluşturan fiillerdir. Ancak, bu suçlar, belirli amaçlar
doğrultusunda ve bir örgütün faaliyeti çerçevesinde sistematik bir şekilde
işlendiği için, daha ağır sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
Terörle daha etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi
için, kanunlarda bu kapsamda mütalaa edilen suçlardan dolayı soruşturma ve
kovuşturmayla ve ayrıca, mahkum olunan cezanın infazıyla ilgili özel hükümlere
yer verilmektedir.
Bu düşüncelerden hareketle, Terörle Mücadele Kanununda
yer alan terör suçlarının kapsamına, bu suçlarla ilgili olarak soruşturma,
kovuşturma ve infaz rejimine ilişkin hükümlerin, Türk Ceza Hukukunun reformu
mahiyetindeki yeni kanunlardaki düzenlemelerle uyumunu sağlamak amacıyla Tasarı
hazırlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun 220 nci maddesinde, Türkiye'nin de taraf olduğu "Sınıraşan
Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi"nin 2 nci maddesinin
(a) bendinde yer alan tanıma uygun olarak, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt
tanımlaması yapıldığı için, Terörle Mücadele Kanununda ayrıca örgüt tanımlaması
yapılmasına gerek görülmemiştir. Bu düşüncelerle, söz konusu Kanunun 1 inci
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının yürürlükten kaldırılmasına paralel
olarak, madde başlığı da değiştirilmiştir.
Madde 2- Terörle Mücadele Kanununun 3 üncü maddesinde
yapılan değişiklikle, bu maddede mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununa yapılan
atıflar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerine uyarlanmıştır.
Ancak işaret edilmelidir ki, 3713 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yapılan değişiklik,
bu değişikliği yapan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenmiş olup da,
mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun yollamada bulunulan ilgili maddelerinde
yer alan suçların terör suçu olarak kabul edilmesini engellemez.
Madde 3- Terörle Mücadele Kanununun 4 üncü maddesinde
yapılan değişiklikle, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen çeşitli
suçların da terör suçu sayılacağı kabul edilmiştir. Çeşitli suçlar, mahiyeti
gereğince cebir, şiddet veya tehdit içermeseler bile bir terör örgütünün
faaliyeti çerçevesinde işlenmeleri halinde terör suçu sayılacaklardır. Örneğin,
uyuşturucu madde imal ve ticareti, belgede sahtecilik, parada sahtecilik,
kaçakçılık gibi suçlar bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sıklıkla
işlenebilmektedirler. 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin mevcut metninde
mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan sınırlı suç maddesine yollamada
bulunulduğu için, bu örnek suçlar terör suçu olarak kabul edilememektedir. Bu
durum özellikle görevli mahkemenin belirlenmesi açısından bir sorun
oluşturmaktadır. Örneğin terör örgütünü kurmak ve yönetmek suçundan dolayı
açılan dava özel yetkili bir mahkemede görülürken, bu örgütün faaliyeti
çerçevesinde işlenen belgede sahtecilik suçuna ilişkin davaya genel yetkili
mahkemelerde bakılmaktadır. Bu sakıncanın önüne geçebilmek amacıyla madde
metninde değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliğe göre, söz konusu 4 üncü madde
metninde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun atıfta bulunulan maddelerinde
tanımlanan suçların bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması
halinde terör suçu sayılması mümkün olacaktır.
Madde 4- 3713 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde yapılan
değişiklikle, madde metninde yer alan ibareler 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa
uyarlanmıştır.
Madde 5- 3713 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin bir ila
üçüncü fıkralarında yapılan değişiklikle, bu fıkralarda tanımlanan suçların
yaptırımlarının etkinleştirilmesi amaçlanmıştır.
Dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, madde
metnindeki nispi nitelikteki ağır para cezası gün para cezası sistemine
uyarlanmıştır. Ancak, bu suç tanımıyla ilgili olarak vurgulanmak gerekir ki,
3713 sayılı Kanun, basın ve yayın organlarının sahiplerine maddenin bir ila
üçüncü fıkralarında yaptırım altına alınan açıklama ve yayınlama yasağı ile
ilgili olarak dikkat ve özen yükümlülüğü yüklemiştir. Maddenin dördüncü
fıkrasında, bu dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış ceza yaptırımı
altına alınmıştır. Şayet basın ve yayın organının sahibi, maddenin bir ila
üçüncü fıkralarında tanımlanan suçların işlenişine iştirak etmişse, artık
dördüncü fıkra hükmüne göre değil, söz konusu bir ila üçüncü fıkralarda
tanımlanan suçlardan dolayı Türk Ceza Kanununun suça iştirake ilişkin
hükümlerine göre cezalandırılmak gerekir. Keza, söz konusu hüküm, kusura dayalı
olmayan, objektif sorumluluğun kabul edildiği bir hüküm değildir. Anayasamızın
38 inci maddesinde ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralı benimsendiğine göre,
kusura dayalı sorumluluğu da içeren bu kuralın doğal sonucu olarak; kişinin
hukuka aykırı bir durumun meydana gelmesinden dolayı sorumlu tutulabilmesi için
en azından taksire dayalı kusurunun bulunması gerekir. Aynı değerlendirmeler,
basın ve yayın organının sorumlu müdürleri açısından da geçerlidir.
Ayrıca söz konusu dördüncü fıkra metni kapsamında
sadece Basın Kanunu hükümlerine göre süreli yayınlar göz önünde
bulundurulmuştur. Yapılan değişiklikle yazılı, görsel, işitsel ve elekt-ronik
bütün basın ve yayın organları bu kapsama alınmıştır.
Keza, Anayasanın 28 inci maddesinin beşinci fıkrası
hükmü göz önünde bulundurularak madde metnine yeni bir fıkra eklenmiştir.
Eklenen beşinci fıkraya göre, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç
işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör
örgütünün propagandası niteliğinde olan içeriğe sahip süreli yayınların basım
ve dağıtımı tedbir olarak durdurulabilecektir. Böylece 3713 sayılı Kanunda özel
bir koruma tedbirine yer verilmiştir. Bu koruma tedbirine karar vermeye kural
olarak hâkim yetkilidir. Ancak, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde
Cumhuriyet savcısı da söz konusu içeriğe sahip süreli yayınların basım ve
dağıtımının durdurulmasını emredebilecektir. Ancak, Cumhuriyet savcısı, bu
kararını en geç yirmidört saat içinde hâkime bildirecek; hâkim kırksekiz saat
içinde onaylamazsa, durdurma kararı hükümsüz sayılacaktır.
Madde 6- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun silahlı örgüt
ve suç işlemek için örgüt kurma suçlarına ilişkin hükümleri göz önünde
bulundurularak, 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesi değiştirilmiştir.
Değiştirilen birinci fıkraya göre, söz konusu Kanunun 1 inci maddesinde
belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar,
yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesine
göre cezalandırılacaktır. Dikkat edilmelidir ki, burada Türk Ceza Kanununun 314
üncü maddesine yapılan yollama, sadece ceza yaptırımları ile sınırlı değildir.
Söz konusu suçun unsurları terör örgütü bakımından da göz önünde
bulundurulacaktır. Ayrıca, 314 üncü maddede yapılan atıf dolayısıyla terör
örgütüyle ilgili olarak da bu maddede yer almayan hususlarda Türk Ceza
Kanununun suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin hükümleri
uygulanacaktır. Bu bakımdan;
a) Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen
örgüt kurucusu, yöneticisi veya üyesi, ayrıca bu suçlardan dolayı da
cezalandırılacaktır.
b) Terör örgütünün yöneticileri, yönetimi elinde
bulundurdukları süre zarfında örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün
suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılacaklardır.
c) Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına
suç işleyen kişi, ayrıca terör örgütüne üye olmak suçundan dolayı
cezalandırılacaktır.
ç) Terör örgütündeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla
birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi de, terör örgütü üyesi
olarak cezalandırılacaktır. Ancak, dikkat edilmelidir ki, söz konusu suçun
oluşabilmesi için, yardımın bilerek yapılması gerekir; yani yardım edilen
oluşumun bir terör örgütü olduğunun bilinmesi gerekir. Başka bir deyişle bu suç
ancak doğrudan kastla işlenebilir. Keza, ceza sorumluluğunu gerektirmesi için,
yardımın isteyerek yapılması gerekir. Çoğu zaman kişilerin kendilerinden yardım
adı altında talep edilen hususları özellikle can güvenlikleri bakımından
duydukları endişe karşısında yerine getirdiklerini ve bu nedenle, kusurlarının
olmadığı gerekçesiyle ceza hukuku bakımından sorumlu olmayacaklarını göz önünde
bulundurmak gerekir.
Maddenin ikinci fıkrasında terör örgütünün veya bu
örgütün suç işlemek yönündeki amacının propagandasının yapılması suç olarak tanımlanmıştır.
Söz konusu fıkranın ilk iki cümlesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220 nci
maddesinin sekizinci fıkrası hükümlerinden ibarettir. Dikkat edilmelidir ki, bu
tanıma göre suç oluşturan fiillerden birisi, terör örgütünün amacının
propagandasının yapılmasıdır. Buradaki amacı, suç işlemek yönündeki amaç olarak
anlamak gerekir. Maddenin ikinci fıkrasının (a) ilâ (c) bentlerinde bu kapsamda
cezalandırılacak fiil ve davranışlar gösterilmiştir. Yapılan değişiklikle,
terör örgütünün veya amacının propagandası suçuyla bağlantılı olarak da basın
ve yayın organlarının sahiplerine dikkat ve özen yükümlülüğü yüklenmiştir. Bu
yükümlülüğün ceza hukuku sorumluluğuna etkisi ile ilgili olarak, Kanunun 6 ncı
maddesinin değiştirilen dördüncü fıkrası hükmünün gerekçesi göz önünde
bulundurulmalıdır.
Maddenin üçüncü fıkrasında terör örgütünün veya
amacının propagandasının belli yerlerde yapılması, bu suçun daha ağır cezayı
gerektiren bir nitelikli unsuru olarak tanımlanmıştır.
Maddenin son fıkrasında, suç işlemek için örgüt kurma
suçuna ilişkin etkin pişmanlık hükümlerinin terör örgütünün kurucusu,
yöneticisi veya üyeleri hakkında da uygulanabileceği kabul edilmiştir. Böylece
terör örgütleriyle ilgili olarak zaman zaman "pişmanlık yasası"
adıyla özel kanuni düzenlemeler yapılmasına duyulan ihtiyaç karşılanmış
olmaktadır. Ancak, bu hükme göre, terör örgütünün kurucusu, yöneticisi veya
üyesi konumundaki kişi, etkin pişmanlık hükümlerinden ancak bir defa
yararlanabilecektir.
Madde 7- 3713 sayılı Kanunun mülga 8 inci maddesi
yeniden düzenlenerek, madde kapsamında terörün finansmanı suçu tanımlanmıştır.
Bu suretle, Birleşmiş Milletler tarafından 10 Ocak 2000 tarihinde imzaya
açılan, Türkiye tarafından 27 Eylül 2001 tarihinde imzalanan, 10/1/2002 tarihli
ve 4738 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 1/3/2002 tarihli ve
2002/3801 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan "Terörizmin
Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme"den kaynaklanan
uluslararası yükümlülüklerimize uygun düzenlemeler yapılmıştır.
Terör suçlarının işlenmesi amacıyla, bilerek ve
isteyerek finansman sağlamak suç oluşturduğuna göre; bu suçun işlenmesi
suretiyle elde edilen malvarlığı değerleri hakkında, Türk Ceza Kanununun
"Kazanç müsaderesi" başlıklı 54 üncü maddesi hükümleri uygulanacağı
açıktır. Bu nedenle, Kanuna bu konuya ilişkin ayrı bir hüküm konulması gereksiz
görülmüştür.
3713 sayılı Kanuna eklenen 8/A maddesinde, terör
suçlarının kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle
işlenmesi, bu suçlar açısından daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli unsur
olarak kabul edilmiştir.
3713 sayılı Kanuna eklenen 8/B maddesine göre, terör
suçlarının bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, Türk
Ceza Kanununun 60 ıncı maddesine göre bunlara özgü güvenlik tedbirleri
uygulanacaktır.
Madde 8- 3713 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinin
birinci fıkrasına atıfta bulunulmak suretiyle, terör suçlarından dolayı
yapılacak yargılamalarda mahkemelerin görev ve yargı çevresi belirlenmiştir.
Madde 9- 3713 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde yapılan
değişiklikle, terör suçlarından dolayı yapılacak olan soruşturma ve
kovuşturmalarla ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine
istisnalar getirilmiştir.
Maddenin (f) bendinde Ceza Muhakemesi Kanununun
"İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması" başlıklı 135 inci
maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (8) numaralı alt bendinde,
"Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi" başlıklı 139 uncu maddesinin
yedinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendinde ve "Teknik
araçla izleme" başlıklı 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinin (5) numaralı alt bendinde yer alan istisnaların terör suçlarıyla
ilgili olarak uygulanmayacağı belirtilmiştir. Dikkat edilmelidir ki, bu
istisnalar, ancak Kanunun 7 nci maddesinde Türk Ceza Kanununun 314 üncü
maddesine yapılan yollama dolayısıyla terör örgütü üyesi ve bu örgütlere
bilerek ve isteyerek yardım eden kişilerle ilgili olarak uygulanmayacaktır. Bu
itibarla, söz konusu (f) bendi hükmü, Kanunun 7 nci maddesinde Türk Ceza
Kanununun 314 üncü maddesinde tanımlanan silahlı örgüt suçuna yapılan yollama
dolayısıyla terör örgütü üyesi ve bu örgütlere bilerek ve isteyerek yardım eden
kişilerle ilgili olarak da iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması,
gizli soruşturmacı görevlendirilmesi ve teknik araçla izleme koruma
tedbirlerinin uygulanabileceği şeklinde anlaşılmak gerekir.
Madde 10- 3713 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin
birinci fıkrasında kavram ve ifade bakımından değişiklik yapılmıştır.
Maddenin ikinci fıkrası, Anayasa Mahkemesinin 31/3/1992
tarihli ve E. 1991/18, K. 1992/20 sayılı kararı ile iptal edilen bu fıkra
hükmüne ilişkin karardaki iptal gerekçeleri dikkate alınmak suretiyle yeniden
düzenlenmiştir.
Madde 11- 3713 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yapılan
değişiklikle, koşullu salıverme ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması
bakımından 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci ve 108 inci maddeleri hükümlerine atıfta
bulunularak bu hükümlerin terör suçlarından mahkum olanlar hakkında da
uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Madde 12- 3713 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde kavram
ve ifade bakımından değişiklik yapılmıştır.
Madde 13- 3713 sayılı Kanunun 20 nci maddesi
değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla, maddede sayılan görevliler
hakkında tanık korumaya ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, bu Kanun kapsamında kalan
suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında görevli olanların korunma ve
güvenlik taleplerinin ivedilikle yerine getirileceği, koruma için ihtiyaç
duyulan araç ve gereçlerin Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca temin edileceği
hükme bağlanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise, korumaya alınmış emekli
personelden, meskende korunmaları mutlak surette zorunlu bulunanların
konutlardan yararlanmasına ilişkin esaslara yer verilmiştir. Maddenin son
fıkrasında ise madde kapsamına giren kamu görevlilerinin silâh kullanma
yetkilerine ilişkin hükme yer verilmiştir.
Madde 14- 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (e) ve
(ı) bentlerinde değişiklik yapılmıştır.
(e) bendinde yapılan değişiklikle, malul olanlar ile
ölenlerin dul ve yetimlerin muayene ve tedavi edilmesine, malûllük veya dul ve
yetim aylığı almamaları hâlinde bunlar hakkında uygulanacak usûller ile malûl
olanların eksilen vücut organlarının tamamlatılması, tamiri veya yaptırılmasına
hükümlere yer verilmiştir.
(ı) bendinde yapılan değişiklikle, terörle mücadeleden
dolayı köyleri boşaltılan üniversite çağındaki öğrencilere ve ölenlerin
çocuklarına, yüksek öğrenimleri süresince Devlet tarafından karşılıksız burs
verileceği hükme bağlanmıştır.
Madde 15- 3713 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi, Anayasa
Mahkemesinin bu madde ile ilgili olarak verdiği 6/1/1999 tarihli ve E. 1996/68,
K. 1999/1 sayılı kararındaki gerekçeler göz önünde bulundurulmak suretiyle
yeniden düzenlenmiştir.
Madde 16- 3713 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ikinci
ve üçüncü fıkraları ile 12, 16 ve 18 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Madde 17- Yürürlük maddesidir.
Madde 18- Yürütme maddesidir.
İçişleri Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
İçişleri
Komisyonu
Esas No.: 1/1194 27/4/2006
Karar No.: 40
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Adalet Bakanlığınca hazırlanarak 18.04.2006 tarihinde
Bakanlar Kurulunca Başkanlığınıza sunulan, "Terörle Mücadele Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı",
Başkanlığınızca, 21.04.2006 tarihinde esas komisyon olarak Adalet Komisyonuna,
tali komisyon olarak da Anayasa ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile
Komisyonumuza havale edilmiş; Komisyonumuz 26.04.2006 tarihli 36 ncı
toplantısında, Adalet, İçişleri ve Milli Savunma Bakanlıkları temsilcilerinin
de katılımıyla Tasarıyı inceleyip görüşmüştür.
Tasarı Terörle Mücadele Kanununun aksayan yönlerini
gidermek ve terörle mücadelede etkinliği artırmak amacını taşımaktadır.
Tasarının tümü üzerinde Komisyonumuzda yapılan
görüşmeler sırasında şu açıklamalar yapılmıştır:
- Uzun yıllardır ülkemizin gündeminde olan terör sorunu
son zamanlarda yine gündemin ön sıralarına yerleşmiş bulunmaktadır.
- Terörü besleyen koşullarda bir düzelme olmadığı ve
uluslararası alanda ortak mücadele için bir altyapı oluşturulmadığı sürece her
ülke terörle kendi başına mücadele etmek durumunda kalmaktadır.
- Ülkemizde de bu nedenle terörle mücadelede yeni
önlemler almak ve 3713 sayılı Kanunda değişiklik yapmak bir devlet ihtiyacı
olarak karşımıza çıkmaktadır.
- 3713 sayılı Kanunda değişiklik yapmanın bir başka
nedeni, temel ceza yasalarında yapılan değişikliklerdir. Temel ceza yasalarında
yapılan değişikliklerin diğer yasalara da yansıtılması; yasalar arasında uyum
sağlanması gerekmektedir ki bu yasalardan biri 3713 sayılı yasadır.
- Ayrımsız olarak bütün terör eylemlerinin hedefi,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun anayasal düzenidir; toplumun huzur ve
istikrarıdır.
- Terörle mücadele yasası düzenlenirken bir tarafta
terörün acımasız yüzü, diğer tarafta temel hak ve özgürlükler bulunmaktadır.
- Terörle mücadele ederken dengenin son derece hassas
kurulması zorunludur. Bu mücadelede terazinin bir kefesinde özgürlükler diğer
kefesinde güvenlik bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle terörle mücadelede
özgürlükler ile güvenlik gereksinimi karşı karşıya getirilmemelidir.
- Özgürlükler esastır ve özgürlükleri kısıtlayarak
terörü önlemek olanaklı değildir.
- Ancak kamu düzeni tesis edilmeden özgürlükleri
kullanmak da olanaksızdır. Özgürlüklerin kullanılabilir halde olması için, kamu
düzeninin tesis edilmesi gerekir.
- Sözkonusu olan terörle mücadele etmek için
özgürlükleri kısmak değil, özgürlüklerin kullanılabilmesini sağlamak için
terörle mücadele etmektir. Bu yasa tasarısının hedefi özgürlükleri kısıtlamak
değil, özgürlüklerin kullanılabilir olmasını sağlamaktır.
- Terörün bir yasayla çözülmesini beklemek doğru bir
yaklaşım değildir. Terörle mücadele topyekûn bir toplumsal mücadeledir.
- Terörü bir yasayla önlemek olanaklı olsaydı, sorunu
çözmek çok kolay olurdu.
- Terör bir yasayla çözülemeyecek kadar karmaşık ve çok
yönlü bir olgudur.
- Bu yasa tasarısı terörle mücadelede çeşitli olanaklar
tanıyan bir düzenlemedir ve terörle mücadelede kullanılacak araçlardan sadece
biridir.
- Terörün çeşitli içsel nedenleri olduğu gibi,
sınırötesi destekçileri ve sınırötesi irtibatları da vardır.
- Bu Kanun Tasarısı hazırlanırken Anayasa'nın 90 ıncı
maddesi dikkate alınarak uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan uluslararası
yükümlülüklere uymaya özen gösterilmiştir. Bu konuda, Avrupa Konseyinin 13
Temmuz 2002 tarihli çerçeve kararı dikkate alınmış, Terörün Önlenmesine Dair
Avrupa Sözleşmesi hükümlerine uyulmuş, 10.1.2002 tarihli ve 4738 Terörizmin
Finansmanı kararı göz önünde bulundurulmuş ve ayrıca Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'nin konuyla ilgili kararlarına uyulmaya çalışılmıştır. Bunun dışında
son zamanlarda terör olaylarının artması nedeniyle önlem almak zorunda kalan
ülkelerde yapılan münferit düzenlemeler de göz önüne alınmıştır.
- Kanun Tasarısı terörle mücadelede birtakım avantajlar
sağlayacak olmasına rağmen, bu Tasarının her şeyi çözeceğini beklemek
iyimserlik olur.
- Terörün uluslar arası boyutu da olduğu için sadece
içeride yürütülecek bir mücadele de yeterli gelmemektedir ve uluslararası
alanda mücadele birçok faktörün etkisindedir. Örneğin suçluların iadesi
anlaşmalarına rağmen, terör suçlularını iade almak uygulamada o kadar kolay
olmamaktadır.
- Dolayısıyla birçok hassasiyet dikkate alınarak
hazırlanan Kanun Tasarısı ancak halkın bu konudaki tavrı ve duyarlılığı ile
etkinlik kazanabilecektir.
- Kanun Tasarısı ile ilgili olarak kamuoyunda yapılan
eleştirilerin bir kısmı Tasarının incelenmemiş olmasından kaynaklanmaktadır;
kamuoyunda bir yanlış anlama söz konusudur.
- Ceza Muhakemesi Kanunu gibi Terörle Mücadele Kanunu
da, ceza kanunları sistematiğinin bir parçası olarak suç işlendikten sonrasını
düzenlemektedir. Dolayısıyla 3713 sayılı kanunda önleyici kollukla ilgili bir
düzenleme bulmak olanaklı değildir. 3713 sayılı Kanunda önleyici kollukla
ilgili bir hüküm bulunmadığına bakarak bunu Kanunun bir eksikliği olarak
değerlendirmek yanlıştır. Önleyici kollukla ilgili düzenlemeler başka yasaların
konusudur ve bu yasalar da hazırlık aşamasındadır.
- Kanun Tasarısında yeni suçlar ihdas edildiği iddiası
da doğru değildir. Kanun Tasarısında yeni bir suç ihdas edilmemiştir. Ceza
Kanununda varolan suçların terör örgütleri tarafından işlenmesi halinde,
bunların terör suçu olarak tanımlanması sözkonusudur. Dolayısıyla yeni bir suç
ihdas edilmemekte, suçların terör amacıyla işlenmesi halinde uygulanacak
yaptırımlar ağırlaştırılmaktadır.
- Terör örgütlerine her türlü yardım terör suçu
sayılmamakta, kasten, yani bilerek ve isteyerek yardım terör suçu
sayılmaktadır. Bu durumda terör örgütüne istemeyerek yardım edenlerin bu yasa
kapsamına alınmış olmaları sözkonusu değildir.
- Bu konudaki düzenlemeyi hazırlamak son derece güç bir
iştir. Bu nedenle de bu konuda ortak akla gerek duyulmaktadır. Tasarının
eksikliklerinin ortak akılla giderilmesi büyük önem taşımaktadır.
Tasarının tümü üzerindeki bu açıklamalardan sonra
Komisyon üyelerimiz tarafından şu noktaların dikkate alınması önerilmiştir:
- Terörle mücadele hukuk içinde yapılmalıdır. Terörle
mücadele ederken hukuk devleti ilkelerine, demokratik toplum düzeninin
gereklerine, kişi hak ve hürriyetlerine zarar vermemek gerekir.
- Terör demokrasiyi, cumhuriyeti, kişi hak ve
hürriyetlerini hedef alır ve bunlara zarar vermeye çalışır. Bu nedenle
demokratik cumhuriyetin tüm kurum ve kurallarıyla işlemesinin sağlanması
gerekir.
- Örgüt tabanını kaybetmenin sıkıntısı içinde
eylemlerini artırmış bulunmaktadır.
- Terörle mücadelenin yolu daha çok demokrasi, daha çok
hak ve hürriyettir.
- Terör ile özgürlüklerin birbirinden ayrılması ve
dengenin temel hak ve özgürlükler yanında kullanılması gerekir.
- Tasarı ile getirilen düzenlemeler genel anlamda
olumlu karşılanmalıdır.
- Ancak Tasarının önemli eksiklikler içerdiği
görülmektedir. Terör toplumun tümünü ilgilendirmektedir ancak Tasarı terör
sorununun çözümünü güvenlik güçlerine; klasik deyimle asker ve polise
bırakmaktadır. Dolayısıyla Tasarının en önemli eksiği ulusal bir sistem
içermemesidir. Halkın terörle mücadele konusunda bilinçlendirilmemesi Tasarının
önemli eksikliklerinden biridir.
- Daha kapsamlı bir Tasarı hazırlanmalıdır.
- Tasarı olması gerekenleri içermemekte, olmaması
gerekenleri içermektedir.
- Örgüt son zamanlarda "intifada" adıyla
bilinen eylem yöntemini kullanmaktadır. Bu yöntemde halk ile güvenlik güçleri
karşı karşıya getirilmektedir. Tasarıda bu durumu dikkate alan bir düzenleme
yapılmamıştır ve bu bir eksikliktir.
- Terör eylemi hazırlığı içinde olanların seyahat ve
haberleşme özgürlüklerinin kısıtlanmasıyla ilgili düzenlemelere
rastlanmamaktadır.
- Terör eylemleri sözkonusu olduğunda kolluk güçlerine
arama yapma yetkisi verilmelidir. Tasarıda bu tür bir düzenlemenin olmadığı
görülmektedir.
- Diğer taraftan olmaması gereken bazı düzenlemelerin
Tasarıda yer aldığı görülmektedir. Örneğin çocuğun cinsel yönden istismarının
terör suçu olduğu nasıl ispatlanabilecektir? Yine hırsızlık ya da şebeke
hırsızlığı ile terör suçu arasında bağlantının kurulabilmesi son derece güçtür.
Kişilerin hayatını tehlikeye atan ilaç yapımı ve kullanımı arasında da aynı
ilişkinin kurulması anlaşılır gibi değildir. Banka ve kredi kartlarının
kullanımı ile terör suçu arasında bu tür bir bağlantı kurmak sağlıksız sonuçlar
doğurur.
- Bu tür suçlarla terör suçları arasında bağlantı
kurmak, Kanunun kapsamını olağanüstü boyutta genişletir. Örneğin eşi terör
olaylarına karışan birinin kredi kartı sahibi olması dolayısıyla terör suçundan
yargılanması sözkonusu olabilir ki bu Yasanın kapsamına giren kişi sayısını
olağanüstü boyutta artırır.
- Adi suçlar ile terör suçları arasında bağ kurulması
son derece güçtür ve kapsamın bu derece genişletilmesi, terörle mücadelede
etkinliği değil zafiyeti artırır.
- Terör örgütünün bugün 20 yaşında olan bir üyesi 1986
yılında doğmuş demektir. 1986 yılı terör olaylarının başlangıç yıllarındandır.
Bu demektir ki 20 yıldır süren terörle mücadeleye rağmen çocuklarımız terör
örgütüne katılabilmektedir. Bu da terörle mücadelenin bir yerlerinde hata
yapıldığını göstermektedir. Terör sorununun çözümü ancak onu besleyen
kaynakların kurutulmasıyla olanaklıdır. Oysa yapılan mücadele kaynakların
kurutulamadığını göstermektedir. Olay bölgesinde bombalanmayan dağ ve taş
kalmamasına rağmen sorunun hâlâ sürüyor olması, terörle mücadelede
eksikliklerin olduğunun kanıtıdır.
- Önemli olan çocuklarımızı vatandaş yapmayı
başarmaktır. Çocuklarımızı vatandaş yapmanın yolu yasa değildir.
- Terör örgütlerinin devleti yıkarak yerine yeni devlet
kurmak gibi bir amaçları yoktur; bunlar taşeron örgütlerdir.
- Dolayısıyla mücadele yönteminde yanlışlıkları
saptamak ve çözüme yönelik önlemler almak zorunludur.
- Sorun kendi ülkemizde, kendi çocuklarımızı vatandaş
yapma sorunudur.
- Sorunun önemli bir nedeni istihdam sorununun
çözülmemiş olmasıdır. Dolayısıyla bu sorunun çözülmesiyle terör sorununun da
kaynağı kurutulmuş olacaktır.
- Ülkemizdeki terör sorununun ırkçı bir boyutu
bulunmamaktadır ve ekonomik sorunların çözülmesiyle üstesinden gelinmesi
olanaklıdır.
Komisyon üyelerimiz bu görüş ve eleştirilerin dışında
maddelere ilişkin somut önerilerde de bulunmuşlardır:
- Tasarının 2 nci maddesi 3713 sayılı kanunun 3 üncü
maddesinde değişiklik öngörmektedir. Bu madde yeni TCK ile uyumu sağlamayı
amaçlamaktadır. Maddenin içinde sayılan TCK'nın 316 ncı maddesi "suç için
anlaşma" başlığını taşımaktadır. Bir hazırlık hareketi olan bu suçun
işlenebilmesi için cebir ve şiddet kullanılması sözkonusu değildir. Bu durumda
bu suçun terör suçları arasında sayılması doğru değildir ve 316 ncı maddenin
madde metninden çıkarılması gerekir.
- 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yapılan
değişiklikle terör örgütü ile ilişkisi kurulabilen kimi suçların terör suçu
sayılacağı kabul edilmiştir. Bu suçlara bakıldığında, kimilerinin, cebir ve
şiddet içermedikleri halde terör örgütüyle ilişkili oldukları için kapsama
alındıkları görülmektedir. Bu hüküm terör suçlarının alanını olağanüstü boyutta
genişletmektedir. Terör örgütü kavramının da belirsizleşmesi halinde, Kanunun
uygulaması toplumun son derece önemli bir kesimini kapsar hale gelir.
Dolayısıyla 7 nci maddede yapılacak değişiklikle terör örgütünün ancak silahlı
bir örgüt olabileceği hususuna açıklık kazandırmak gerekir. Aksi taktirde cebir
ve şiddet içermeyen pek çok suç, salt bir örgütle ilişki kurulduğu için terör
suçu olarak kabul edilecektir.
- Tasarının 5 inci maddesi 3713 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesinde değişiklik öngörmektedir. Düzenlemeye göre basın ve yayın organları
sahipleri, 6 ncı maddenin bir, iki ve üçüncü fıkralarında tanımlanan suçların
işlenmesi bakımından kusurları olmasa bile cezalandırılabileceklerdir. Bu
düzenleme Anayasamızın 38 inci maddesi ile TCK'nın 20 nci maddesindeki
sorumlulukla ilgili temel kurala aykırı düşmektedir. Basın ve yayın organı
sahibinin tüzel kişi olması halinde de bu cezaya hükmedilmesine olanak tanıyan
bu düzenleme TCK'nın tüzel kişilere ancak güvenlik tedbiri uygulanabileceği
yönündeki hükmü ile çelişmektedir. Düzenleme ayrıca 3713 sayılı Kanunun Tüzel
kişilerin sorumluluğunu düzenleyen 8/B maddesiyle de uyumsuzdur.
- Tasarının 6 ncı maddesi 3713 sayılı Kanunun 7 nci
maddesinde değişiklik öngörmektedir. Değişikliğe bakıldığında, TCK'nın 314 üncü
maddesine atıfta bulunulduğu görülmektedir. Ancak bu atfın sadece ceza
miktarlarının artırılmasını sağlamak bakımından yapıldığı izlenimi doğmaktadır.
Oysa terör eylemlerini diğer eylemlerden ayırmak bakımından 314 üncü maddedeki
tanımın esas alındığı konusuna açıklık getirilmelidir. Aksi taktirde 4 üncü
maddeye ilişkin olarak açıklanan kapsam genişlemesine ilişkin endişeler
sürecektir.
- Tasarının 6 ncı maddesinin düzenlediği 3713 sayılı
Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasında geçen "amaçlara"
ibaresinin "yöntem ve amaçlara" biçiminde değiştirilmesi gerekir.
Böylece terör örgütü kavramı belirginleştirilmiş olacaktır.
- Yine 7 nci maddenin düzenlediği terör örgütünün
propagandasına ilişkin suçlar son derece belirsiz, subjektif değerlendirmelere
açık ve tehlikelidir. Bu hükümlerin ceza hukuku tekniğine ve belirlilik
ilkesine uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerekir. Maddenin ikinci fıkrasında
geçen "Terör örgütünün veya amacının" ibaresinin son derece geniş
yorumlanması olanaklıdır. Terör örgütünün kimi amaçları, terör amacı gütmeyen
kişilerin düşüncesiyle çakışabilir. Sadece bu çakışma dolayısıyla kişilerin
terör suçu işlediklerine karar vermek son derece sakıncalı sonuçların doğmasına
yol açabilir. Bu nedenle "veya amacının" ibaresinin madde metninden
çıkarılması gerekir.
- Tasarının 7 nci maddesi 3713 sayılı Kanunun
"terörün finansmanı" başlıklı 8 inci maddesini düzenlemektedir. Bu
suçun tanımı ile aslında suçsuz olan insanların ceza tehdidi ile karşı karşıya
gelmesi sözkonusudur. Ayrıca bu konuda suça iştirake ilişkin hükümler
uygulanabilecektir ve terör örgütüne yardım suçu oluştuğu takdirde daha ağır
cezaların uygulanabilmesi sözkonusudur. Dolayısıyla bu madde gereksiz ve
tehlikelidir; Tasarı metninden tümüyle çıkarılmalıdır. Böylece maddenin
Tasarıdan çıkarılmasıyla, Türkiye'nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler
Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Sözleşmesindeki yükümlülüklerin ihlalinin de
önüne geçilmiş olacaktır.
- Aynı 8 inci maddenin birinci fıkrasında geçen
"doğrudan veya dolaylı olarak" ibaresi Kanunun kapsamını çok fazla
genişletecektir ve subjektif uygulamalara yol açabilecektir.
- Tasarının 9 uncu maddesi 3713 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesinde değişiklikler öngörmektedir. Bu değişiklikler savunma hakkını
kısıtlar nitelikte görünmektedir. Örneğin bu Kanun kapsamına giren bir suçtan
dolayı soruşturmaya tabi tutulan kişi ile ilgili olarak müdafi sayısı bir ile
sınırlandırılmakla birlikte, 3713 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde yapılan
değişiklikle, bu suçlarla mücadele kapsamında suç işleyen kolluk görevlilerinin
müdafi sayısına bir sınırlama getirilmemektedir. Ayrıca kolluk görevlilerinin
belirlediği üç müdafinin ücretinin avukatlık ücret tarifesine bağlı olmaksızın
devlet bütçesinden ödeneceği belirtilmektedir. Suç işleyen kişiler arasında bu
tür bir ayrım yapılmasının hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır ve Anayasanın
eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır.
- Tasarının 10 uncu maddesi 3713 sayılı Kanunun
yukarıda sözü edilen 15 inci maddesinde değişiklik öngörmektedir. Birinci
fıkradaki eşitlik ilkesine aykırı düzenleme ikinci fıkrada da sürmektedir.
İkinci fıkra, Anayasa Mahkemesinin daha önce aynı konuda vermiş olduğu bir
iptal kararına rağmen, terörle mücadelede görev alan kolluk görevlilerinin bu
görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı tutuklanmamaları yönünde bir
uygulamaya yol açabilecektir. Bu nedenle gereksiz olan bu düzenlemenin metinden
çıkarılması gerekir.
- 3713 sayılı Kanunun Ek 2 nci maddesi daha önceden
Anayasa Mahkemesinin E. 1996/68 ve K. 1999/1 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.
Tasarının 15 inci maddesi Ek 2 nci maddeyi yeniden düzenlemektedir. Ancak
düzenlemede Anayasa Mahkemesinin sözkonusu kararının gerekçesinde öngörülen
hususlar yeterince gözetilmemiştir. Bu nedenle maddenin keyfi uygulamalara yol
açmayacak biçimde yeniden düzenlenmesi gerekir.
Bütün bu eleştirilere karşılık olarak cevaben şu
açıklamalar yapılmıştır:
- Önleyici kolluk hizmetleri başka yasalarda
düzenleneceğinden 3713 sayılı yasada düzenlenmemiştir ve dolayısıyla bunun bir
eksiklik olarak değerlendirilmemesi gerekir.
- Çıkacak yasayla terör sorununun kökünden çözüleceğini
beklemek doğru değildir; yasa sorunu çözmeye yardımcı olacak bir araçtır.
- Terör sorunu sadece şiddet konusu değildir. Terörün
ekonomik boyutu, sağlık boyutu, eğitim boyutu vs. bulunmaktadır. Eğitim
dendiğinde sadece binalar değil içerik de önemlidir.
- 3713 sayılı Kanunda tanımlanan terör suçlarının ortak
özelliği cebir ve şiddet içeriyor olmaları ve ayrıca kasten işlenmiş
olmalarıdır.
- Terör örgütüne kasıtlı olmadan yardım edenlerin bu
yasa kapsamına girmesi sözkonusu olmayacaktır.
- Bir suçun oluşması için öncelikle ortada bir failin
ve suç oluşturan bir fiilin bulunması şarttır. Ancak bu da yeterli değildir
fail ile fiil arasında bir illiyet rabıtasının kurulması gereklidir. Fiilin ve
failin tespit edilmesinden sonra bunların ilişkisinin ve bunların terör
amacının ispat edilmesi zorunludur. Bu ispat olmadan kimsenin cezalandırılması
sözkonusu olmayacaktır.
- Gazete sahiplerinin objektif sorumluluğu ile ilgili
olarak yeni bir düzenleme yapılmamıştır; 3713 sayılı Kanunda mevcut düzenleme
burada tekrarlanmıştır.
- Sözü edilen 316 ncı madde eski Türk Ceza Kanunundaki
171 inci maddenin aynısıdır ve bu konuda da bir değişiklik öngörülmemiştir.
- Kanun Tasarısında özgürlük-terör dengesi kurulurken
keyfi eylem ve işlemlerin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Ancak sonuçta bu
yasayı uygulayacak olan insandır. Yasada bu uygulamalar sırasında ortaya
çıkması muhtemel olan keyfi uygulamalar olanaklı olduğunca önlenmeye
çalışılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde yapılan bu görüşmelerden sonra,
Tasarı ile gerekçesi Komisyonumuzca benimsenmiş, ancak, Komisyonumuz Tasarı
üzerinde tali komisyon olarak belirlenmiş olduğundan, İçtüzüğün 23 üncü maddesi
uyarınca, Komisyonumuzun uygunluk görüşünün yukarıda açıklanan görüş ve
önerilerle birlikte esas komisyona bildirilmesiyle yetinilmesi
kararlaştırılmıştır.
Raporumuz, Adalet Komisyonuna sunulmak üzere arz
olunur.
|
Başkan |
Sözcü |
Kâtip |
|
|
Tevfik
Ziyaeddin Akbulut |
Şükrü
Önder |
Sinan
Özkan |
|
|
Tekirdağ |
Yalova |
Kastamonu |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Şevket
Gürsoy |
Nur
Doğan Topaloğlu |
Şevket
Orhan |
|
|
Adıyaman |
Ankara |
Bursa |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Ali
Yüksel Kavuştu |
Ali
Ayağ |
Göksal
Küçükali |
|
|
Çorum |
Edirne |
İstanbul |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Hakkı
Ülkü |
Mehmet
S. Kesimoğlu |
Seracettin
Karayağız |
|
|
İzmir |
Kırklareli |
Muş |
|
|
(Alt komisyon
kurulmasını |
(Alt komisyon
kurulmasını |
|
|
|
öneriyorum) |
öneriyorum) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Nurettin
Sözen |
Selami
Uzun |
Mehmet
Kartal |
|
|
Sivas |
Sivas |
Van |
|
|
(Alt komisyon öneriyorum) |
|
(Alt komisyon öneriyorum) |
|
|
|
Üye |
|
Üye |
|
|
Mehmet
Çiçek |
|
Nadir
Saraç |
|
|
Yozgat |
|
Zonguldak |
|
|
|
|
(Alt komisyon
kurulmasını öneriyorum) |
Adalet
Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Adalet
Komisyonu
Esas No.: 1/1194 26/6/2006
Karar No.: 106
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Komisyonumuzun 2/5/2006 ve 10/5/2006 tarihli 46 ncı ve
47 nci toplantılarında görüşülen ve geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak
maddelerine geçilmesi kabul edilen, ancak maddelerin ayrıntılı biçimde
incelenerek düzenlenmesi için Alt Komisyona havale edilen "Terörle
Mücadele Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/1194)", Adalet, Millî Savunma, İçişleri bakanlıkları ile Yargıtay
Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye
Barolar Birliği Başkanlığı, Basın Konseyi temsilcileri ile üniversite öğretim
üyelerinin de katılımlarıyla yapmış olduğu toplantılarda etraflıca incelenip
görüşülmüştür. Alt Komisyon, Raporunu, 19/6/2006 tarihinde Komisyonumuza
sunmuştur. Komisyonumuz, 21/6/2006 ve 22/6/2006 tarihli 59 uncu ve 60 ıncı toplantılarında yukarıda sözü edilen
Tasarıyı, Alt Komisyonun kabul ettiği metni esas alarak, Adalet, Millî Savunma,
İçişleri bakanlıkları ile Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı, Genelkurmay Başkanlığı temsilcilerinin ve üniversite öğretim
üyelerinin de katılımlarıyla inceleyip görüşmüş, geneli üzerindeki görüşmelerin
tamamlanmasından sonra maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
Tasarının başlığında, kanun tekniğine uygun olması
açısından değişiklik yapılmıştır.
Tasarının çerçeve 1 inci maddesi aynen kabul
edilmiştir.
Türk Ceza Kanununun 315 inci maddesinde tanımlanan
örgüte silah sağlama suçu ancak, örgüte mensup olmayan, örgütün yöneticisi veya
üyesi olmayan kişiler tarafından işlenebilen özel bir suçtur. Bu nedenle,
Tasarının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesi kapsamında yer alan söz konusu suç, bu madde kapsamından çıkarılarak, 3
üncü madde kapsamına alınmıştır. Keza, Tasarının çerçeve 2 nci maddesiyle
değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi kapsamında yer alan 316 madde
hükmü, buradan çıkarılarak, 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi kapsamına
alınmıştır. Alt Komisyon tarafından bu değişikliklerle kabul edilen Tasarının
çerçeve 2 nci maddesi, Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 3713
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (a) bendinin ifadesinde değişiklik
yapılmıştır. Yapılan değişiklikle, söz konusu bendin başında yer alan
"Kasten öldürme ve yaralama suçları, cebir ve şiddet içeren suçlar
ile" ibaresi metinden çıkarılmış ve bunun yerine, Türk Ceza Kanununun
doğrudan ilgili maddelerine atıfta bulunulmuştur. Keza, Tasarının çerçeve 3
üncü maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (a) bendi
kapsamında yer alan bazı suçlar, terör amacı ile işlenen suçlar kapsamında
değerlendirilmesi uygun görülmediğinden metinden çıkarılmış ve bent kapsamında
terör amacı ile işlenen suçlar kapsamında değerlendirilmesi uygun görülen ilave
suçlara yer verilmiştir. Söz konusu 4 üncü maddenin (e) bendinden Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 74 üncü maddesi, bu maddede tanımlanan
suçun bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmeyeceği düşüncesiyle,
madde metninden çıkarılmıştır. Alt Komisyon tarafından bu değişikliklerle kabul
edilen Tasarının çerçeve 3 üncü maddesi, Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.
3713 sayılı Kanunun, Tasarının çerçeve 4 üncü
maddesiyle değiştirilen 5 inci maddesine ikinci fıkra olarak yeni bir fıkra
eklenmiştir. Türk Ceza Kanununda örneğin uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve
ticareti gibi bazı suçların, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması
dolayısıyla ilgili maddesinde cezasının artırılması öngörülmüştür (madde 188,
fıkra 5). Tasarının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun
4 üncü maddesine göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu, bir
terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması halinde, terör suçu
sayılacaktır ve dolayısıyla, bu suçun cezasında, Tasarının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun
5 inci maddesine istinaden artırma yapılacaktır. Mükerrer değerlendirme
yasağının gereği olarak, bir suç dolayısıyla aynı hususun iki defa cezayı
artırma nedeni olarak kabulü mümkün olmadığı için; bu gibi durumlarda nasıl bir
yöntem izleneceği, eklenen bu fıkrada belirlenmiştir. Bu itibarla, söz konusu
durumlarda sadece Terörle Mücadele Kanununun 5 inci maddesine istinaden cezada
artırma yapılacaktır; ayrıca Türk Ceza Kanununun örneğin uyuşturucu veya
uyarıcı madde imal ve ticareti suçunu tanımlayan 188 inci maddesinin beşinci
fıkrasına istinaden cezada artırma yapılmayacaktır. Ancak, Terörle Mücadele
Kanununun 5 inci maddesine istinaden cezada yapılacak artırmaya asgari bir
sınır getirilmiştir. Buna göre, Terörle Mücadele Kanununun 5 inci maddesine
istinaden yapılan artırma sonucunda bulunan ceza, artırıma tabi tutulan cezanın
üçte ikisinin ilavesiyle bulunacak olan miktardan az olamayacaktır. Alt
Komisyon tarafından fıkra ilavesi suretiyle yapılmış olan değişiklik, Tasarının
çerçeve 4 üncü maddesi ile ilgili değişiklikler, Komisyonumuz tarafından uygun
görülerek, Tasarının çerçeve 4 üncü
maddesi kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 5 inci maddesiyle değiştirilen 3713
sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında, önceki fıkralarda
tanımlanan suçların işlenmesinden dolayı basın ve yayın organlarının
sahiplerinin sorumluluk rejimi düzenlenmiştir. Basın ve yayın organının
sahibinin tüzel kişi olması halinde, bu fıkra hükmünün uygulanamayacağı
açıktır. Bu durumda, Kanuna eklenen 8/b maddesi gereğince tüzel kişilere özgü
güvenlik tedbirleri uygulanacaktır. Ayrıca, bu fıkra hükmüne göre sorumlu
tutulacak kişiler arasına yayın sorumluları da dahil edilmiştir. "Yayın
sorumlusu" kavramı ile "sorumlu müdür" kavramı özdeş değildir.
"Sorumlu müdür", sadece süreli yayınlar bakımından Basın Kanunu
hükümlerine göre belirlenen yayın sorumlusunu ifade etmektedir. Keza, sorumlu
müdürün yanı sıra, süreli yayınlarda yayın politikalarını belirleme hususunda
yetkili olmak üzere, çeşitli isimler altında, başka kişiler de istihdam
edilebilmektedir. Ayrıca, diğer basın ve yayın organlarının yayın sorumlularını
da kapsaması bakımından, fıkra metninde "sorumlu müdür" ibaresi
yerine "yayın sorumlusu" ibaresi kullanılmıştır. Maddenin beşinci
fıkrasındaki "propagandası niteliğinde olan içeriğe sahip" ibaresi
"propagandasını içeren" olarak değiştirilmiştir. Alt Komisyon
tarafından yapılan bu değişikliklerle kabul edilen Tasarının çerçeve 5 inci
maddesi, Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 6 ncı maddesiyle değiştirilen 3713
sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle; terör
örgütünün amacına, suç işlemekle ilgili olarak izlediği yönteme ve ayrıca,
terör örgütü ile ilgili olarak Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesine suçun
unsurları ve diğer hususlar bağlamında yapılan yollamaya açıklık getirilmiştir.
İkinci fıkrada yer alan "terör örgütünün veya
amacının propagandası" ibaresi, uygulamada oluşabilecek tereddütleri
gidermek amacıyla, "terör örgütünün propagandası" olarak
değiştirilmiştir. Bu fıkra hükmünde yapılan diğer bir değişiklikle, az bulunan
cezanın üst sınırı, üç yıldan beş yıla çıkarılmıştır.
Fıkra metninde ayrıca, terör örgütünün propagandası
suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde sorumluluk rejimiyle ilgili
olarak, 6 ncı maddenin dördüncü fıkrasına paralel değişiklik yapılmıştır.
İkinci fıkranın (a) ve (b) bentleri, gereksiz tekrarın
önüne geçmek amacıyla yeniden düzenlenmiştir. Çünkü, (b) bendinde yer alan
"örgütün amacına yönelik afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve
gereçlerin taşınması" fiilleri, (a) bendinde yer alan "amblem ve
"işaret" kapsamında mütalaa edilmelidir. Bu suretle, sayma yönteminin
sınırlayıcı olmasının da önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Fıkranın (c) bendinde yer alan "örgüte üye
kazandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunulması", örgüt propagandası olarak
değil; örgüt kurucusu, yöneticisi veya en azından örgüt üyesi olarak
cezalandırılmayı gerektirmektedir. Uygulama da bu yöndedir. Belirtilen nedenle,
söz konusu bent madde metninden çıkarılmıştır.
Türk Ceza Kanununda örgütle ilgili olarak etkin
pişmanlık hükümleri düzenlenmiş olduğu için, Tasarının çerçeve 6 ncı maddesiyle
değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü fıkrası metinden
çıkarılmıştır.
Tasarının çerçeve 6 ncı maddesi ile ilgili olarak, Alt
Komisyon tarafından yapılan ve yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen
değişiklikler, Komisyonumuzca da uygun görülerek kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 7 nci maddesiyle yeniden düzenlenen
3713 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "doğrudan veya
dolaylı olarak" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Ayrıca, bu fıkrada
tanımlanan suçun işlenmesi halinde verilecek ceza bakımından, kişinin terör
örgütünün üyesi olarak cezalandırılmasına imkan tanımaya yönelik olarak değişiklik
yapılmıştır. Alt Komisyon tarafından Tasarının çerçeve 7 nci maddesinde yapılan
değişiklikler, Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 8 inci maddesiyle değiştirilen 3713
sayılı Kanunun 9 uncu maddesine, ikinci cümle olarak "Bu suçlardan dolayı
onbeş yaşın üzerindeki çocuklar hakkında açılan davalar da bu mahkemelerde
görülür." hükmü eklenmiştir. Daha sağlıklı bir yargılama yapılabilmesi
için, terör suçlarının aynı mahkemede yargılanmasına imkan tanımak amacıyla,
Alt Komisyon tarafından madde metnine eklenen bu hüküm, Komisyonumuz tarafından
uygun görülmüş ve Tasarının çerçeve 8 inci maddesi kabul edilmiştir.
Tasarının
çerçeve 9 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir.
Tasarıya, çerçeve 9 uncu maddeden sonra gelmek üzere,
eklenen çerçeve 10 uncu maddeyle, 3713 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde
değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişikliğe göre, 3713 sayılı Kanun kapsamına
giren suçlardan dolayı verilen hapis cezası Türk Ceza Kanununun 50 nci
maddesinde belirlenen seçenek yaptırımlara çevrilemeyecek ve 51 inci maddesi
hükmüne göre ertelenemeyecektir. Ancak, terör örgütleri tarafından suça
sürüklenen çocukların topluma
kazandırılması amacıyla, hapis cezasını seçenek yaptırımlara çevirme ve
erteleme yasağının bunlarla ilgili olarak uygulanamayacağı hüküm altına
alınmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanununun koruma tedbiri olarak
tutuklamaya ve adli kontrol tedbirine ilişkin hükümlerinin uygulanması takdire
bağlı olduğundan; 3713 sayılı Kanunun, Tasarının çerçeve 10 uncu maddesiyle
değiştirilen 15 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki hüküm, metinden
çıkarılmıştır. Madde metnine ikinci fıkra olarak eklenen yeni hükümde, birinci
fıkra hükmüne göre görevlendirilecek avukatlara ücret ödenmesine ilişkin esas
ve usullerin yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür. Alt Komisyon tarafından
yapılan bu değişiklik, Komisyonumuz tarafından uygun görülmüş ve Tasarının
çerçeve 10 uncu maddesi, çerçeve 11 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Terörle Mücadele Kanununun, Tasarının çerçeve 11 inci
maddesiyle değiştirilen 17 nci maddesinin birinci fıkrasında, Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesine yapılan yollamanın, bu
maddenin dördüncü fıkrasıyla sınırlandırılmasına yönelik değişiklik
yapılmıştır. Böylece, örgüt mensubu suçlu olmasalar bile, Terörle Mücadele
Kanununun örneğin 6 ncı maddesi ile 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında
tanımlanan suçların failleri hakkında da Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 107 nci maddesinin örgüt mensubu suçlulara ilişkin koşullu
salıverilme ve hatta, mükerrirlere özgü güvenlik tedbirlerine ilişkin
hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Bu istisnai hal dışında, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesindeki koşullu salıverilmeye ilişkin
diğer genel hükümlerin 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak
da uygulanacağında kuşku yoktur. Yukarıda izah edilen değişiklikler, Alt
Komisyon tarafından yapılmış ve yapılan bu değişiklikler, Komisyonumuzca da
uygun görülmüş ve Tasarının çerçeve 11
inci maddesi, çerçeve 12 nci madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 12 nci maddesi, çerçeve 13 üncü madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
Terörle Mücadele Kanununun, Tasarının çerçeve 13 üncü
maddesiyle değiştirilen 20 nci maddesinde, Alt Komisyon tarafından yürürlükteki
Kanunun metninin büyük ölçüde muhafazası yönünde değişiklik yapılmıştır. Bu
değişiklik Komisyonumuzca da benimsenmiş ve Tasarının çerçeve 13 üncü
maddesi, çerçeve 14 üncü madde olarak
kabul edilmiştir.
Terörle Mücadele Kanununun, Tasarının çerçeve 14 üncü
maddesiyle değiştirilen 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde,
22.2.2006 tarih ve 5446 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe sadık kalınmış ve
sadece bent metninde yer alan "Devlet ve üniversite hastaneleri ile
askerî" ibaresi, "kamu kurum ve kuruluşlarına ait bütün" ibaresi
olarak değiştirilmiştir. Fıkranın (ı) bendinde yer alan "Başbakanlıkça,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan" ibaresi
"Devletçe" şeklinde değiştirilmiştir. Alt Komisyonca yapılan bu
değişiklikler Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve Tasarının çerçeve 14 üncü
maddesi, çerçeve 15 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Terörle mücadelede kolluk kuvvetlerinin etkinliğinin
artırılması amacıyla, Tasarının çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen 3713
sayılı Kanunun Ek 2 nci maddesinde değişiklik yapılmış ve çerçeve 16 ncı madde
olarak kabul edilmiştir.
Tasarının
çerçeve 16 ncı maddesi 17 nci madde, çerçeve 17 nci maddesi 18 inci madde,
çerçeve 18 inci maddesi 19 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarıdaki maddeler, görüşmeler sırasında Komisyonca
redaksiyona tâbi tutulmuştur.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere,
Başkanlığa saygıyla arz olunur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
Köksal Toptan |
Recep Özel |
Ramazan Can |
|
Zonguldak |
Isparta |
Kırıkkale |
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
Hasan Kara |
Fehmi Hüsrev Kutlu |
Halil Özyolcu |
|
Kilis |
Adıyaman |
Ağrı |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Haluk İpek |
Feridun Fikret Baloğlu |
Yüksel
Çorbacıoğlu |
|
Ankara |
Antalya |
Artvin |
|
|
(Karşı oy) |
(İmzada
bulunamadı) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Orhan
Yıldız |
Mehmet Küçükaşık |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Artvin |
Bursa |
Çorum |
|
(İmzada
bulunamadı) |
(Karşı oy) |
(Karşı oy) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Muzaffer Külcü |
Mustafa Nuri Akbulut |
Mahmut Durdu |
|
Çorum |
Erzurum |
Gaziantep |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mehmet Yılmazcan |
Hakkı Köylü |
Muharrem Kılıç |
|
Kahramanmaraş |
Kastamonu |
Malatya |
|
|
|
(Karşı oy) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Süleyman
Sarıbaş |
Orhan Eraslan |
Enver Yılmaz |
|
Malatya |
Niğde |
Ordu |
|
(İmzada
bulunamadı) |
(Karşı oy) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mehmet
Nuri Saygun |
Ahmet Çağlayan |
Bekir Bozdağ |
|
Tekirdağ |
Uşak |
Yozgat |
(Toplantıya katılmadı) |
|
|
|
KARŞI
OY YAZISI
Komisyonumuzun 1/1194 Esas Sayısıyla görüşülen Terörle Mücadele
Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına
aşağıdaki nedenlerle karşıyız.
Ülkemiz 20 yılı aşkın süredir yoğun terör eylemlerine maruz kalmaktadır.
Yoğun terör eylemleri nedeniyle otuz binden fazla insanımız hayatını
yitirmiştir. Bunun yanı sıra terör eylemleri milyarlarca dolar zararın olmasına
neden olmuştur.
Kuşkusuzdur ki, her hukuk devletinde olduğu gibi Türkiye’de de terörle
mücadelede etkin önlemler almak gerekir. Çünkü terör hukukun ve devletin en uç
noktada reddidir, inkârıdır. Bu nedenle hukuk devletini yok sayan terörün her
çeşidinin önlenmesi ve başarısızlığa uğratılması gerekir. Terör aynı zamanda
insan haklarının en temeli olan yaşam ve güvenlik hakkının da kapsamlı bir
inkârıdır. Çağımızda tüm hukuk devletlerinin baş belası olan terörün; hukuktan
ayrılmadan, özgürlük, güvenlik ikileminde dengeyi doğru kurarak, yenilebilmesi
mümkündür.
Terörle etkin mücadelenin doğru yolu ülkedeki terör konseptinin doğru
kavranmasıdır. Ülkemizde tüm millî güvenlik siyaset belgelerinde de görüleceği
üzere terör iki ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlardan bir tanesi,
irticai terör, diğer de bölücü terördür. Bunların dışında ayrıca çıkar amaçlı
terör örgütleri ve siyasi amaçlı terör örgütleri de ikincil plandadır. Bir
Terörle Mücadele Yasasının bu konseptin üzerine oturması her teröre ve terör
örgütüne karşı mücadeleyi kapsaması gerekir. Bunun yanı sıra her türlü terör
eylemini de karşılıyabilecek nitelikte olması gerekir.
Yasa tasarısı ne yazık ki bu konuda yeterli değildir. Özellikle irticai
terörle mücadele konusunda önemli zaaflar içermektedir. Kimi irticai grupları
himaye etmek amacıyla yasanın birinci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları
kaldırılmış, yasanın birinci maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen,
Cumhuriyetin temel niteliklerine karşı eylemlerin yasa kapsamında olduğu ilgisi
koparılmaya çalışılmıştır. Yapılan bilinçli bir çalışmadır. Bu konudaki
temizlikler bilinçli bir şekilde organize edilmiştir. Keza aynı şekilde
tasarının üçüncü maddesinde yer alan, “suç için anlaşma” maddesi olan 316.
madde de terör suçları arasından çıkarılarak “murtabit suçlar” kapsamına
alınmıştır. 16. maddedeki değişiklikler de bu doğrultudadır. 6. maddesinde, 1.
maddenin yeniden vurgulanması aynı arzunun ihzarı olarak gözükmekte ise de, bu
neticeyi doğurmayacağı açıktır. Yasa tasarısına böyle bir rötuşun çekilmesi
ihtiyacı endişe ve üzüntü verici bulunmuştur.
Terörle mücadelede terörün cinsini ayırarak başarı sağlayabilme olanağı
yoktur. Terörle mücadele hükümetin öncelikli hedefleri arasında olma
durumundadır. Böyle bir mücadelede başarı sağlamanın yolu terör grupları
arasında ayrım yapmamaktır. Ülkemizde ciddi boyutlarda bölücü terör tehdidinin
yanı sıra, aynı ciddiyette irticai terör tehdidi de mevcuttur. İrticai terör
tehdidini “paranoya” sayarak başarı sağlama olanağı olmadığı gibi, irticaya
odaklık teşkil etmesinden dolayı yakın tarihimizde birisi iktidar partisi olmak
üzere iki defa parti kapatılması ve bu hususlardaki yüksek yargı kararlarını
açıklayabilme olanağı yoktur.
Yapılan düzenlemeyle Fatih Cami bahçesinde olan eylemlerin benzeri ile
Sivas katliamı tarzındaki eylemlere sempatiyle bakıldığı ortadadır. Esas
itibariyle hiç kimsenin, cumhuriyetin Anayasada yazılı temel niteliklerinden
birine karşı yapılan eylemleri sempatiyle karşılama hakkı yoktur. Hele hele
böyle bir görevi “paranoya” safsatalarıyla görmezden gelmek doğru olmadığı gibi
açılan bu yoldan irticai örgütler dışında bölücü örgütlerin de istifade edeceği
açıktır.
Terör örgütü kapsamında sadece silahlı örgütler alınmıştır. Oysa terör
sadece silaha bağlanabilecek bir olgu değildir. Silaha bağlandığı takdirde
hangi örgütün ne kadar silahlı sayılacağı konusu da çok tartışmalı hale
gelecektir. Kitlesel düzeyde toplumsal ayaklanmayı kışkırtabilecek bir örgüt mü
tehlikelidir? Yoksa beş tane maceraperestin beş tabancayla bir araya gelmesi mi
tehlikelidir? Sorusunun cevabı daima kitlesel ayaklanmayı kışkırtacak örgütün
daha tehlikeli olacağı yönündedir. Bilindiği gibi gerek TCK 302’de yer alan
bölücülük suçu ve gerekse TCK 309’da yer alan Anayasayı ihlal suçu, esas
itibariyle tehlike suçlarıdır. Bunların sadece silaha endekslenmesi en hafif
deyimiyle konunun anlaşılamamasıdır.
Kimi irticai grupları himaye etmek amacıyla silahsız örgütlerin ve
organizasyonların terör örgütü sayılmamasının istenilmesi sonucu beklenmeyen ve
öngörülmeyen çok tehlikeli neticelerin de ortaya çıkması kaçınılmazdır. Örgütü
silah şartına bağladığınız takdirde “domuz bağıyla” insan öldürmek ya da “diri
diri gömerek” insan öldürmek veyahut “yakarak” insan öldürmek TCK 6. maddesi
kapsamında silah sayılmayacağı halde, silahla öldürmekten daha ürkütücü ve daha
korkutucudur. Bu tür eylemleri yapan örgütlerin mensuplarının terörle mücadele
kapsamında değerlendirilmemesi, son derece vahim neticelerin ortaya çıkmasına
neden olur. Kaldı ki, silah kullanmadan halkın kışkırtılarak isyan ettirilmesi
ya da “sivil itaatsizlik” kapsamında isyanlar çıkarılması yasa kapsamı dışında
kalacaktır. Bu yönüyle TMY eksiktir, etkili mücadeleye olanak verecek nitelikte
değildir.
6. maddenin son fıkrasına eklenen ve terör örgütünün kurucu ve
yöneticilerine de etkin pişmanlık olanağı sağlayan fıkranın Alt Komisyon
tarafından çıkartılmasını olumlu bulmaktayız. Ancak yasanın bunun dışında da
önemli eksiklikleri vardır. Bunları kısaca sıralayacak olursak;
Terörle Mücadele Yasası eylemin gerçekleşmesinden sonraki safhayı
kapsamaktadır. Terörü önleyici kolluğa ilişkin hüküm taşımamaktadır. Genel olarak
soruşturma ve kovuşturmayla ilgili hükümleri taşımaktadır. Oysa tüm dünyada
terörle mücadelenin en önemli yöntemlerinden birisi, önleyici kolluk
hizmetleridir.
Terörle Mücadele Yasası kitlesel kışkırtma ve ayaklanmalara
yabancıdır.Bu konuda ciddi bir düzenleme taşımamaktadır. Bunun yanı sıra
bireysel terörizmi de tanımamaktadır. Oysa kimi suikastlar da terörizm örgütsel
olmayıp, bireysel olabilir. Bu durumda soruşturma safhasında bir örgütün
varlığı düşünülerek yapılan soruşturmalarda buna ulaşılamaması halinde;
gözaltı, sorgulama yöntemi, savunma vb. noktalarda Türkiye’nin uluslararası
hukuk karşısında sıkıntıya gireceği açıktır. Sınırlı ve istisnai olarak bu
konunun da düzenlenmesi gerekirdi.
Ayrıca basınla ilgili düzenlenmeler de “propaganda” kavramı çerçevesinde
düzenleme yapıldığı için, teröre hiçbir şekilde sempatiyle bakmayan kimi basın
ve yayın organlarının sorumlu tutulabilme olanağı vardır. Oysa bilindiği gibi,
propaganda “övme” anlamına gelmez. Bir örgütün yaptığı eylemleri aktarmak çoğu
zaman örgütün övülmesi anlamına gelmeyeceği halde, “propaganda” kapsamı
içerisine girme olanağı vardır. Haberciliği ve basın özgürlüğünü örgüt
övücülüğünün dışında tutumak gerekir. Bu konuda da yasa yeterli düzenlemeye
sahip değildir. Keza aynı doğrultuda yayının durdurulması vs. konuları da titiz
düzenlenmiş değildir.
Savunmayla ilgili düzenlemelerde önemli sorunlar vardır. Bunların da
daha dikkatli yapılması gerekir. Bunun yanı sıra yeni yapılan terörün
finansmanı bölümü ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Terör örgütlerinin çok farklı
finansman olanakları vardır. Böyle bir düzenlemeyle bunların sınırlanması
yerinde olmamıştır. Esasen terör örgütlerini finanse etmek, yeni TCK’nın
düzenlemesinde terör örgütü üyeliğiyle eş değerdir. Bu itibarla daha iyi bir
şey yapıldığı zannedilerek konu sınırlandırılmıştır.
Karşı Oy Yazımızı saygıyla arz ederiz.
Orhan Eraslan Muharrem
Kılıç Mehmet Küçükaşık
Niğde Malatya Bursa
Feridun Ayvazoğlu Feridun Baloğlu
Çorum Antalya
HÜKÜMETİN TEKLİF
ETTİĞİ METİN
TERÖRLE MÜCADELE KANUNUNUN BAZI
MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1-
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci maddesinin
başlığı "Terör tanımı" şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 2- 3713
sayılı Kanunun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
3- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311,
312, 313, 314, 316, 320 nci maddeleri ile 310 uncu maddesinin birinci
fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlarıdır."
MADDE 3- 3713
sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Terör
amacı ile işlenen suçlar
MADDE 4-
Aşağıdaki suçlar 1 inci maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işlemek
üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği takdirde,
terör suçu sayılır:
a) Kasten
öldürme ve yaralama suçları, cebir ve şiddet içeren suçlar ile Türk Ceza
Kanununun 79, 80, 84, 103, 106, 109, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 142,
148, 152, 170, 172, 173, 174, 181, 185, 187, 188, 197, 198, 199, 200, 202, 204,
207, 210, 213, 214, 215, 223, 224, 227, 235, 243, 244, 245, 265, 292, 294, 300,
315, 317, 318 ve 319 uncu maddelerinde yer alan suçlar,
b) 10/7/1953
tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında
Kanunda tanımlanan suçlar,
c) 31/8/1956
tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten
orman yakma suçları,
ç) 10/7/2003
tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis
cezasını gerektiren suçlar,
d)
Anayasanın 120 nci maddesi gereğince olağanüstü hâl ilan edilen bölgelerde,
olağanüstü hâlin ilanına neden olan olaylara ilişkin suçlar,
e) 21/7/1983
tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 inci
ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar."
MADDE 4- 3713
sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
5- 3 üncü ve 4 üncü maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili
kanunlara göre tayin edilecek hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı
oranında artırılarak hükmolunur. Bu suretle tayin olunacak cezalarda, gerek o
fiil için, gerek her nevi ceza için muayyen olan cezanın yukarı sınırı
aşılabilir. Ancak, müebbet hapis cezası yerine, ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezasına hükmolunur."
MADDE 5- 3713
sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında geçen
"beşmilyon liradan onmilyon liraya kadar ağır para" ibaresi "bir
yıldan üç yıla kadar hapis" olarak, dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Yukarıdaki
fıkralarda belirtilen fiillerin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, basın
ve yayın organlarının sahipleri hakkında da bin günden onbin güne kadar adlî
para cezasına hükmolunur. Sorumlu müdürleri hakkında, bu cezanın üst sınırı
beşbin gündür."
"Terör
örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan
suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandası niteliğinde olan
içeriğe sahip süreli yayınlar hâkim kararı ile; gecikmesinde sakınca bulunan
hallerde de Cumhuriyet savcısının emriyle tedbir olarak onbeş günden bir aya
kadar durdurulabilir. Cumhuriyet savcısı, bu kararını en geç yirmidört saat
içinde hâkime bildirir. Hâkim kırksekiz saat içinde onaylamazsa, durdurma kararı
hükümsüz sayılır."
MADDE 6- 3713
sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
7- 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik suç işlemek üzere, terör örgütü
kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü
maddesine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün
yöneticisi olarak cezalandırılır.
Terör
örgütünün veya amacının propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi
halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın veya yayın
organlarının sahipleri hakkında da bin günden onbin güne kadar adli para
cezasına hükmolunur. Sorumlu müdürleri hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin
gündür. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre
cezalandırılır:
a) Örgütün
üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve
işaretlerin taşınması veya bu işaret ve amblemlerin üzerinde bulunduğu
üniformayı andırır giysiler giyilmesi veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde,
kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün, tamamen veya kısmen kapatılması,
b) Örgütün
amacına yönelik afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçlerin
taşınması veya bu nitelikte slogan atılması veya ses cihazları ile
yayınlanması,
c) Örgüte
üye kazandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunulması.
İkinci
fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek
kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya
eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların
eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.
Türk Ceza
Kanununun 221 inci maddesi hükmü, bu madde açısından da uygulanır. Kişi, etkin
pişmanlık hükümlerinden ancak bir defa yararlanabilir."
MADDE 7- 3713
sayılı Kanunun mülga 8 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
yeniden düzenlenmiş ve 8 inci maddeden sonra gelmek üzere Kanuna aşağıdaki 8/A
ve 8/B maddeleri eklenmiştir.
"Terörün
finansmanı
MADDE 8- Her
kim tümüyle veya kısmen terör suçlarının işlenmesinde kullanılacağını bilerek
ve isteyerek doğrudan veya dolaylı olarak fon sağlar veya toplarsa, hakkında
bir yıldan beş yıla kadar hapis ve yüzelli günden binbeşyüz güne kadar adli
para cezasına hükmolunur. Fon, kullanılmamış olsa dahi fail aynı şekilde
cezalandırılır.
Bu maddenin
birinci fıkrasında geçen fon; para veya değeri para ile temsil edilebilen her
türlü mal, hak, alacak, gelir ve menfaat ile bunların birbirine
dönüştürülmesinden hasıl olan menfaat ve değeri ifade eder."
"Nitelikli
hâl
MADDE
8/A- Bu Kanun kapsamına giren suçların
kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde,
verilecek ceza yarı oranında artırılır."
"Tüzel
kişilerin sorumluluğu
MADDE 8/B-
Bu Kanun kapsamına giren suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesine göre bunlara özgü
güvenlik tedbirlerine hükmolunur."
MADDE 8- 3713
sayılı Kanunun 9 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Görev
ve yargı çevresinin belirlenmesi
MADDE 9- Bu
Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili davalara, 4/12/2004 tarihli ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinin birinci fıkrasında
belirtilen ağır ceza mahkemelerinde bakılır."
MADDE 9- 3713
sayılı Kanunun 10 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Soruşturma
ve kovuşturma usulü
MADDE 10- Bu
Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 ilâ
252 nci maddelerinde hüküm bulunmayan hususlarda diğer hükümleri uygulanır.
Ancak;
a)
Soruşturmanın amacı tehlikeye düşebilecek ise yakalanan veya gözaltına alınan
veya gözaltı süresi uzatılan kişinin durumu hakkında Cumhuriyet savcısının
emriyle sadece bir yakınına bilgi verilir.
b) Şüpheli,
gözaltı süresince yalnız bir müdafiin hukuki yardımından yararlanabilir.
Gözaltındaki şüphelinin müdafi ile görüşme hakkı, Cumhuriyet savcısının istemi
üzerine, hâkim kararıyla yirmidört saat süre ile kısıtlanabilir; ancak bu süre içerisinde ifade alınamaz.
c)
Şüphelinin kolluk tarafından ifadesi alınırken ancak bir müdafi hazır
bulunabilir.
ç) Kolluk
tarafından düzenlenen tutanaklara, ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine
sadece sicil numaraları yazılır.
d) Müdafiin
dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını
tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim
kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.
e) Bu Kanun
kapsamında yer alan suçlardan dolayı yapılan soruşturmada müdafiin savunmaya
ilişkin belgeleri, dosyaları ve tutuklu bulunan şüpheli ile yaptığı
konuşmaların kayıtları incelemeye tâbi tutulamaz. Ancak müdafiin terör örgütü mensuplarının
örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge
elde edilmesi halinde, Cumhuriyet savcısının istemi ve hâkim kararıyla, bir
görevli görüşmede hazır bulundurulabileceği gibi bu kişilerin müdafiine verdiği
veya müdafiince bu kişiye verilen belgeler hâkim tarafından incelenebilir.
Hâkim belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar verir.
Bu karara karşı ilgililer itiraz edebilirler.
f) Ceza
Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (8)
numaralı alt bendindeki, 139 uncu maddesinin yedinci fıkrasının (a) bendinin
(2) numaralı alt bendindeki ve 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinin (5) numaralı alt bendindeki istisnalar uygulanmaz.
g)
13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 92 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bu Kanun kapsamında yer
alan suçlar bakımından da uygulanır."
MADDE 10- 3713
sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
15- Terörle mücadelede görev alan istihbarat ve kolluk görevlileri ile bu
amaçla görevlendirilmiş diğer personelin, bu görevlerinin ifasından doğduğu
iddia edilen suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda müdafi olarak
belirlediği en fazla üç avukatın ücreti ödenir ve bunlara avukatlık ücret
tarifesine bağlı olmaksızın yapılacak ödemeler, ilgili kuruluşların bütçelerine
konulacak ödenekten karşılanır.
Bu kişiler
hakkında soruşturma ve kovuşturmalarda suçun niteliğine ve işlenmesindeki
özelliklere göre nedenleri varsa tutuklama kararı verilebileceği gibi, Ceza
Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki süre şartı
aranmaksızın adli kontrol hükümleri de uygulanabilir.”
MADDE 11- 3713
sayılı Kanunun 17 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Koşullu
salıverilme
MADDE 17- Bu
Kanun kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar hakkında, koşullu salıverilme ve
denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması bakımından 13/12/2004 tarihli ve
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci ve
108 inci maddeleri hükümleri uygulanır.
Tutuklu veya
hükümlü iken firar veya ayaklanma suçundan mahkum edilmiş bulunanlar ile
disiplin cezası olarak üç defa hücre hapsi cezası almış olanlar, bu disiplin
cezaları kaldırılmış olsa bile koşullu salıverilmeden yararlanamazlar.
Bu Kanun
kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar, hükümlerinin kesinleşme tarihinden
sonra bu Kanunun kapsamına giren bir suçu işlemeleri halinde, koşullu
salıverilmeden yararlanamazlar.
Ölüm
cezaları 14/7/2004 tarihli ve 5218 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değişik
3/8/2002 tarihli ve 4771 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanunla müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları ile
ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen veya
ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkûm olan terör suçluları koşullu
salıverilme hükümlerinden yararlanamaz. Bunlar hakkında ağırlaştırılmış müebbet
ağır hapis cezası ölünceye kadar devam eder."
MADDE 12- 3713
sayılı Kanunun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
19 - İşlenişine iştirak etmemiş olmak koşuluyla bu Kanun kapsamına giren suç
faillerinin yakalanabilmesine yardımcı olanlara veya yerlerini yahut
kimliklerini bildirenlere para ödülü verilir. Ödülün miktar, usul ve esasları
İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte belirtilir."
MADDE 13- 3713
sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
20- Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden adlî, istihbarî,
idarî ve askerî görevliler, kolluk görevlileri, Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürü ve Genel Müdür Yardımcıları, terör suçlularının muhafaza edildiği ceza
ve tutukevlerinin savcıları ve müdürleri, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde görev
yapmış hâkim ve savcılar, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesi uyarınca
yetkili kılınmış ağır ceza mahkemelerinde görev yapan hâkim ve savcılar ile bu
görevlerinden ayrılmış olanlar ve terör örgütlerinin açık hedefi haline gelen
veya getirilenler ile suçların aydınlatılmasında yardımcı olanlar hakkında
tanık korumaya ilişkin hükümler uygulanır.
Ceza
Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesi uyarınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemeleri başkan ve üyeleri ile bu
mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmakla ve kovuşturmakla görevli
Cumhuriyet savcılarının korunma ve güvenlik talepleri ilgili makam ve
mercilerce öncelikle ve ivedilikle yerine getirilir. Koruma için ihtiyaç
duyulan araç ve gereçler Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca temin edilir.
Korumaya
alınmış emekli personelden, meskende korunmaları mutlak surette zorunlu
bulunanlar; görev yaptıkları bakanlık veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait
konutlardan Maliye Bakanlığınca rayiç kiralar dikkate alınarak tespit olunacak
kira bedeli ile kiralama esaslarına göre yararlandırılır.
Yukarıda
sayılanlardan kamu görevlisi olanlar, görevlerinden ayrılmış olsalar dahi,
terör suçluları tarafından kendilerine veya eş ve çocuklarının canına vuku
bulan bir taarruzu savmak için silah kullanmaya yetkilidirler."
MADDE 14- 3713
sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "Memur
ve" ibaresi madde metninden çıkartılmış ve aynı fıkranın
(e) ve (ı) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"e)
Malûl olanlar ile ölenlerin dul ve yetimleri, Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığınca kendilerine verilen tanıtım kartlarını ibraz etmeleri durumunda,
kamu kurum ve kuruluşlarına ait bütün hastanelerde muayene ve tedavi edilirler.
Bunların her türlü tedavi giderleri; ilgililerin herhangi bir kamu kurumu veya
kuruluşunda çalışmaları halinde bu kurum veya kuruluşça, emekli, yaşlılık,
malullük veya dul ve yetim aylığı almaları halinde bağlı bulundukları sosyal
güvenlik kurumunca, herhangi bir kuruma tabi olarak çalışmamaları, 1/7/1976
tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında aylık alanlar hariç
emekli, yaşlılık, malullük veya dul ve yetim aylığı almamaları durumunda Millî
Savunma veya İçişleri Bakanlığınca karşılanır. Malûl olanların eksilen vücut
organları, yurt içi veya yurt dışında en son teknik usullere göre yapılması
mümkün sunileriyle tamamlatılır ve gerekirse tamir ettirilir veya yenisi
yaptırılır."
"ı)
Terörle mücadeleden dolayı köyleri boşaltılan üniversite çağındaki öğrencilere
ve ölenlerin çocuklarına yüksek öğrenimleri süresince Devletçe karşılıksız burs
verilir."
MADDE 15- 3713
sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesince iptal edilen ek 2 nci maddesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"EK
MADDE 2- Terör örgütlerine karşı icra edilecek operasyonlarda "teslim
ol" emrine itaat edilmeyerek silah kullanmaya teşebbüs edilmesi halinde
kolluk görevlileri, tehlikeyi etkisiz kılabilecek ölçü ve orantıda,
duraksamadan hedefe karşı silah kullanmaya yetkilidirler."
MADDE 16- 3713
sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ile 12, 16 ve 18
inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 17- Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 18- Bu
Kanun hükümlerini Ba-kanlar Kurulu yürütür.
ADALET KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
TERÖRLE
MÜCADELE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- 12/4/1991
tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci maddesinin başlığı
"Terör tanımı" şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 2- 3713
sayılı Kanunun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
3- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311,
312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile 310 uncu maddesinin birinci
fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlarıdır."
MADDE 3- 3713
sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Terör
amacı ile işlenen suçlar
MADDE 4-
Aşağıdaki suçlar 1 inci maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işlemek
üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği takdirde,
terör suçu sayılır:
a) Türk Ceza
Kanununun 79, 80, 81, 82, 84, 86, 87, 96, 106, 107, 108, 109, 112, 113, 114,
115, 116, 117, 118, 142, 148, 149, 151, 152, 170, 172, 173, 174, 185, 188, 199,
200, 202, 204, 210, 213, 214, 215, 223, 224, 243, 244, 265, 294, 300, 316, 317,
318 ve 319 uncu maddeleri ile 310 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
suçlar,
b) 10/7/1953
tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında
Kanunda tanımlanan suçlar,
c) 31/8/1956
tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları,
ç) 10/7/2003
tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis
cezasını gerektiren suçlar,
d)
Anayasanın 120 nci maddesi gereğince olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde,
olağanüstü halin ilanına neden olan olaylara ilişkin suçlar,
e) 21/7/1983
tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 inci
maddesinde tanımlanan suç."
MADDE 4- 3713
sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
5- 3 ve 4 üncü maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili kanunlara
göre tayin edilecek hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı oranında
artırılarak hükmolunur. Bu suretle tayin olunacak cezalarda, gerek o fiil için,
gerek her nevi ceza için muayyen olan cezanın yukarı sınırı aşılabilir. Ancak,
müebbet hapis cezası yerine, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına
hükmolunur."
Suçun,
örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması dolayısıyla ilgili maddesinde
cezasının artırılması öngörülmüşse; sadece bu madde hükmüne göre cezada artırım
yapılır. Ancak, yapılacak artırım, cezanın üçte ikisinden az olamaz.
MADDE 5- 3713
sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında geçen
"beşmilyon liradan onmilyon liraya kadar ağır para" ibaresi "bir
yıldan üç yıla kadar hapis" olarak, dördüncü fıkrası ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Yukarıdaki
fıkralarda belirtilen fiillerin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, basın
ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın
sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin
gündür."
"Terör
örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan
suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandasını içeren süreli
yayınlar hâkim kararı ile; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de Cumhuriyet
savcısının emriyle tedbir olarak onbeş günden bir aya kadar durdurulabilir.
Cumhuriyet savcısı, bu kararını en geç yirmidört saat içinde hâkime bildirir.
Hâkim kırksekiz saat içinde onaylamazsa, durdurma kararı hükümsüz
sayılır."
MADDE 6- 3713
sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
7- Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya
tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç
işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk
Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün
faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.
Terör
örgütünün propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek
ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine
iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden
onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları
hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin gündür. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da
bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) Terör
örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde,
kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması,
b) Terör
örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait
amblem ve işaretlerin taşınması, slogan atılması veya ses cihazları ile yayın
yapılması ya da terör örgütüne ait amblem ve işaretlerin üzerinde bulunduğu
üniformanın giyilmesi.
İkinci
fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek
kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya
eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların
eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.
MADDE 7- 3713
sayılı Kanunun mülga 8 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
yeniden düzenlenmiş ve 8 inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 8/a ve 8/b
maddeleri eklenmiştir.
"Terörün
finansmanı
MADDE 8- Her
kim tümüyle veya kısmen terör suçlarının işlenmesinde kullanılacağını bilerek
ve isteyerek fon sağlar veya toplarsa, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Fon,
kullanılmamış olsa dahi, fail aynı şekilde cezalandırılır.
Bu maddenin
birinci fıkrasında geçen fon; para veya değeri para ile temsil edilebilen her
türlü mal, hak, alacak, gelir ve menfaat ile bunların birbirine
dönüştürülmesinden hasıl olan menfaat ve değeri ifade eder."
"Nitelikli
hal
MADDE 8/A-
Bu Kanun kapsamına giren suçların kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye
kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında
artırılır."
"Tüzel
kişilerin sorumluluğu
MADDE 8/B-
Bu Kanun kapsamına giren suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesine göre bunlara özgü
güvenlik tedbirlerine hükmolunur."
MADDE 8- 3713
sayılı Kanunun 9 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Görev
ve yargı çevresinin belirlenmesi
MADDE 9- Bu Kanun kapsamına giren suçlarla
ilgili davalara, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250
nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ağır ceza mahkemelerinde bakılır.
Bu suçlardan dolayı onbeş yaşın üzerindeki çocuklar hakkında açılan davalar da
bu mahkemelerde görülür."
MADDE 9- 3713
sayılı Kanunun 10 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Soruşturma
ve kovuşturma usulü
MADDE 10- Bu
Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 ilâ
252 nci maddelerinde hüküm bulunmayan hususlarda diğer hükümleri uygulanır.
Ancak;
a)
Soruşturmanın amacı tehlikeye düşebilecek ise yakalanan veya gözaltına alınan
veya gözaltı süresi uzatılan kişinin durumu hakkında Cumhuriyet savcısının
emriyle sadece bir yakınına bilgi verilir.
b) Şüpheli,
gözaltı süresince yalnız bir müdafiin hukuki yardımından yararlanabilir.
Gözaltındaki şüphelinin müdafi ile görüşme hakkı, Cumhuriyet savcısının istemi
üzerine, hakim kararıyla yirmidört saat süre ile kısıtlanabilir; ancak bu süre
içerisinde ifade alınamaz.
c)
Şüphelinin kolluk tarafından ifadesi alınırken, ancak bir müdafi hazır
bulunabilir.
ç) Kolluk
tarafından düzenlenen tutanaklara, ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine
sadece sicil numaraları yazılır.
d) Müdafiin
dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını
tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim
kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.
e) Bu Kanun
kapsamında yer alan suçlardan dolayı yapılan soruşturmada müdafiin savunmaya
ilişkin belgeleri, dosyaları ve tutuklu bulunan şüpheli ile yaptığı
konuşmaların kayıtları incelemeye tâbi tutulamaz. Ancak müdafiin terör örgütü mensuplarının
örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge
elde edilmesi halinde, Cumhuriyet savcısının istemi ve hâkim kararıyla, bir
görevli görüşmede hazır bulundurulabileceği gibi bu kişilerin müdafiine verdiği
veya müdafiince bu kişiye verilen belgeler hâkim tarafından incelenebilir.
Hâkim, belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar verir.
Bu karara karşı ilgililer itiraz edebilirler.
f) Ceza
Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (8)
numaralı alt bendindeki, 139 uncu maddesinin yedinci fıkrasının (a) bendinin
(2) numaralı alt bendindeki ve 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinin (5) numaralı alt bendindeki istisnalar uygulanmaz.
g)
13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 92 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bu Kanun kapsamında yer
alan suçlar bakımından da uygulanır."
MADDE 10- 3713
sayılı Kanunun 13 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Seçenek
yaptırımlara çevirme ve erteleme yasağı
MADDE 13- Bu
Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı verilen hapis cezası, seçenek
yaptırımlara çevrilemez ve ertelenemez. Ancak, bu hüküm, onbeş yaşını
tamamlamamış çocuklarla ilgili olarak uygulanmaz.
MADDE 11- 3713
sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
15- Terörle mücadelede görev alan istihbarat ve kolluk görevlileri ile bu
amaçla görevlendirilmiş diğer personelin, bu görevlerinin ifasından doğduğu
iddia edilen suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda müdafi olarak
belirlediği en fazla üç avukatın ücreti ödenir ve bunlara avukatlık ücret
tarifesine bağlı olmaksızın yapılacak ödemeler, ilgili kuruluşların bütçelerine
konulacak ödenekten karşılanır.
Avukatların
ücretlerinin ödenmesine ilişkin esas ve usuller, Millî Savunma ve İçişleri
Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”
MADDE 12- 3713
sayılı Kanunun 17 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Koşullu
salıverilme
MADDE 17- Bu
Kanun kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar hakkında, koşullu salıverilme ve
denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması bakımından 13/12/2004 tarihli ve
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci
maddesinin dördüncü fıkrası ile 108 inci maddesi hükümleri uygulanır.
Tutuklu veya
hükümlü iken firar veya ayaklanma suçundan mahkum edilmiş bulunanlar ile
disiplin cezası olarak üç defa hücre hapsi cezası almış olanlar, bu disiplin
cezaları kaldırılmış olsa bile şartla salıverilmeden yararlanamazlar.
Bu Kanun
kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar, hükümlerinin kesinleşme tarihinden
sonra bu Kanunun kapsamına giren bir suçu işlemeleri halinde, şartla
salıverilmeden yararlanamazlar.
Ölüm
cezaları 14/7/2004 tarihli ve 5218 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değişik
3/8/2002 tarihli ve 4771 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanunla müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları ile
ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen veya
ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkûm olan terör suçluları koşullu
salıverilme hükümlerinden yararlanamaz. Bunlar hakkında ağırlaştırılmış müebbet
ağır hapis cezası ölünceye kadar devam eder."
MADDE 13- 3713
sayılı Kanunun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
19- İşlenişine iştirak etmemiş olmak koşuluyla bu Kanun kapsamına giren suç
faillerinin yakalanabilmesine yardımcı olanlara veya yerlerini yahut
kimliklerini bildirenlere para ödülü verilir. Ödülün miktar, usul ve esasları
İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte belirtilir."
MADDE 14- 3713
sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
20- Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden adlî, istihbarî,
idarî ve askerî görevliler, kolluk görevlileri, Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürü ve Genel Müdür Yardımcıları, terör suçlularının muhafaza edildiği ceza
ve tutukevlerinin savcıları ve müdürleri, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde görev
yapmış hakim ve savcıları, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesiyle yetkili
kılınmış ağır ceza mahkemelerinde görev yapan hakim ve savcılar ile bu
görevlerinden ayrılmış olanlar ve terör örgütlerinin açık hedefi haline gelen
veya getirilenler ile suçların aydınlatılmasında yardımcı olanlar hakkında
gerekli koruma tedbirleri Devlet tarafından alınır.
Ceza
Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesi uyarınca Hakimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemeleri başkan ve üyeleri ile bu
mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmakla ve kovuşturmakla görevli
Cumhuriyet savcılarının korunma ve güvenlik talepleri ilgili makam ve
mercilerce öncelikle ve ivedilikle yerine getirilir. Koruma için ihtiyaç
duyulan araç ve gereçler Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca temin edilir.
Bu koruma
tedbirleri; talep halinde estetik cerrahi yoluyla fizyolojik görünümün
değiştirilmesi dahil, nüfus kaydı, ehliyet, evlenme cüzdanı, diploma ve benzeri
belgelerin değiştirilmesi, askerlik işleminin düzenlenmesi, menkul ve
gayrimenkul mal varlıklarıyla ilgili hakları, sosyal güvenlik ve diğer hakların
korunması gibi hususlarda düzenleme yapılır. Korumaya alınmış emekli
personelden, meskende korunmaları mutlak surette zorunlu bulunanlar; görev yaptıkları
Bakanlık veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait konutlardan Maliye Bakanlığınca
rayiç kiralar dikkate alınarak tespit olunacak kira bedeli ile kiralama
esaslarına göre yararlandırılır.
Bu
tedbirlerin uygulanmasında, İçişleri Bakanlığı ile ilgili diğer kurum ve
kuruluşlar gerekli her türlü gizlilik kurallarına uymak zorundadırlar.
Koruma
tedbirleriyle ilgili esas ve usuller Başbakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelik
ile belirlenir.
Yukarıda
sayılanlardan kamu görevlileri, görevlerinden ayrılmış olsalar dahi terör
suçluları tarafından kendilerine veya eş ve çocuklarının canına vuku bulan bir
taarruzu savmak için silah kullanmaya yetkilidirler."
MADDE 15- 3713
sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "Memur ve"
ibaresi madde metninden çıkartılmış ve
aynı fıkranın (e) ve (ı) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"e)
Malûl olanlar ile ölenlerin dul ve yetimleri, Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığınca kendilerine verilen tanıtım kartlarını ibraz etmeleri durumunda,
kamu kurum ve kuruluşlarına ait bütün hastanelerde muayene ve tedavi edilirler.
Bunların her türlü tedavi giderleri; ilgililerin herhangi bir kamu kurumu veya
kuruluşunda çalışmaları halinde bu kurum veya kuruluşça, emekli, yaşlılık,
malullük veya dul ve yetim aylığı almaları halinde bağlı bulundukları sosyal
güvenlik kurumunca, herhangi bir kuruma tabi olarak çalışmamaları, 1/7/1976
tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında aylık alanlar hariç
emekli, yaşlılık, malullük veya dul ve yetim aylığı almamaları durumunda Millî
Savunma veya İçişleri Bakanlığınca karşılanır. Malûl olanların eksilen vücut
organları, yurt içi veya yurt dışında en son teknik usullere göre yapılması
mümkün sunileriyle tamamlatılır ve gerekirse tamir ettirilir veya yenisi
yaptırılır."
"ı)
Terörle mücadeleden dolayı köyleri boşaltılan üniversite çağındaki öğrencilere
ve ölenlerin çocuklarına yüksek öğrenimleri süresince Devletçe karşılıksız burs
verilir."
MADDE 16- 3713
sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"EK
MADDE 2- Terör örgütlerine karşı icra edilecek operasyonlarda "teslim
ol" emrine itaat edilmeyerek veya silah kullanmaya teşebbüs edilmesi
halinde kolluk görevlileri, tehlikeyi etkisiz kılabilecek ölçü ve orantıda,
doğrudan ve duraksamadan hedefe karşı silah kullanmaya yetkilidirler."
MADDE 17- 3713
sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ile 12, 16 ve 18
inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 18- Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 19- Bu
Kanun hükümlerini Ba-kanlar Kurulu yürütür.
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
|
|
Dışişleri
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
|
|
|
A. Gül |
A. Şener |
M. A. Şahin |
|
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
|
B. Atalay |
A. Babacan |
M. Aydın |
|
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Adalet
Bakanı |
|
|
|
N. Çubukçu |
K. Tüzmen |
C. Çiçek |
|
|
|
Millî
Savunma Bakanı |
İçişleri
Bakanı |
Maliye
Bakanı |
|
|
|
M. V. Gönül |
A. Aksu |
K. Unakıtan |
|
|
|
Millî
Eğitim Bakanı |
Bayındırlık
ve İskân Bakanı |
Sağlık
Bakanı |
|
|
|
H. Çelik |
F. N. Özak |
R. Akdağ |
|
|
|
Ulaştırma
Bakanı |
Tarım ve
Köyişleri Bakanı |
Çalışma
ve Sos. Güv. Bakanı |
|
|
|
B. Yıldırım |
M. M. Eker |
M. Başesgioğlu |
|
|
|
Sanayi
ve Ticaret Bakanı |
En. ve
Tab. Kay. Bakanı |
Kültür
ve Turizm Bakanı |
|
|
|
A. Coşkun |
M. H. Güler |
A. Koç |
|
|
|
|
Çevre ve
Orman Bakanı |
|
|
|
|
|
O. Pepe |
|
|
|