BIM 2 2 2006-06-27T11:11:00Z 2006-06-27T11:11:00Z 22 13611 77587 TBMM 646 155 95282 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

Dönem: 22            Yasama Yılı: 4

 

TBMM  (S. Sayısı: 1222)

 

Terörle Mücadele Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Adalet

Komisyonları Raporları (1/1194)

 

                                   

Not: Tasarı; Başkanlıkça Avrupa Birliği Uyum, Anayasa ve İçişleri ile Adalet komisyonlarına havale edilmiştir.

 

                         T.C.

            Başbakanlık                18/4/2006

Kanunlar ve Kararlar

    Genel Müdürlüğü

                        Sayı: B.02.0.KKG.0.10/101-1182/1923

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 17/4/2006 tarihinde kararlaştırılan “Terörle Mücadele Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.

Gereğini arz ederim.

                        Recep Tayyip Erdoğan

                                       Başbakan

GENEL GEREKÇE

Hukuk devleti esasına dayalı toplum düzenleri için en büyük tehlikeyi oluşturan terör eylemleri, kişi hak ve özgürlüklerinin kullanılması açısından bir tehdit oluşturmakta ve ayrıca, toplumun sosyal ve ekonomik bakımdan gelişmesini engellemektedir.

İnsan onuruna ve buna bağlı olarak insan hak ve özgürlüklerine saygı, bireyin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması, hukuk toplumunun temel prensiplerini oluşturmaktadır. İnsan onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakkı, insan vücudunun dokunulmazlığı ve saygınlığı hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı ve aynı zamanda düşünce özgürlüğü, düşünceyi özgürce açıklama ve özgürce bilgilendirilme hakkı, hukuk devleti esasına dayalı toplum düzeninin temelini oluşturan haklardır.

Terör eylemleri, bu hakların kullanılmasını tehlikeye sokmakta; hukuk devleti esasına dayalı toplum düzeninin bozulmasını, bireysel hakların ve demokratik düzenin dayanağını oluşturan temel prensiplerin ihlalini sonuçlamaktadır. Bu eylemler, halkın korku ve paniğe kapılmasına, toplumdaki siyasî, ekonomik ve sosyal yapıların büyük ölçüde zarar görmesine sebebiyet vermektedir.

Terör eylemleri bağlamında; bir örgüt faaliyeti çerçevesinde başta öldürme ve yaralama olmak üzere, tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kişinin çeşitli hak ve özgürlüklerinin kullanmasının engellenmesi, kişilerin ve özellikle kamusal nitelikteki malvarlıklarına zarar verme gibi suçlar sistemli olarak işlenmektedir. Bu suçların işlenmesi suretiyle, suç mağdurları ve bunların yakınları büyük bir eleme sevkedilmekte, bu insanların geleceğe yönelik bütün planları altüst edilmekte ve insanları hayata bağlayan temel unsurlar yok edilmektedir. Terör eylemlerine maruz kalan kişiler, maddî ve manevî bakımdan büyük zararlar görmekte ve hatta, hayatlarını kaybetmektedir.

Terör, yeni bir olgu değildir. İnsanlık tarihi kadar geçmişe sahip olan terör, bugün eskiye nazaran daha tehlikeli bir hal almıştır. Zira, günümüzde teröristler, sosyal ve ekonomik bakımdan büyük çapta tahribata sebebiyet verebilecek ve hatta, toplu ölümleri ve kitlelerin imhasını sonuçlayacak etkide silahlara sahip olabilmektedir. Günümüzde teröristler, güttükleri amaçlara ulaşabilmek için icra ettikleri fiillerin ortaya çıkarabileceği muhtemel neticeler açısından tamamen umursamaz bir duyguyla hareket etmektedirler. Günümüzde uluslararası bir yapılanmaya sahip olan teröristlerin çeşitli ülkelerde bağlantıları mevcuttur. Değişik ülkelerde lojistiği bulunan teröristler arasında uluslararası düzeyde bir iletişim ağı mevcuttur. Teknolojik gelişmişlik ve bu konudaki bilgilere ulaşma kolaylıkları, teröristlerin işini de oldukça kolaylaştırmaktadır.

Terörist eylemler, esas itibarıyla ceza kanunlarında tanımlanmış suçları oluşturmaktadır. Ancak, bu suçlar, gerek işlenişinde güdülen saik gerek işleniş tarz ve mahiyeti itibarıyla "terör suçu" olarak nitelendirilmektedir. Ceza kanunlarında esas itibarıyla suç olarak tanımlanan bu fiillerin bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmesiyle, devletin ana yapısını, bu yapının dayandığı temel prensipleri değiştirmek veya yıkmak, toplumda korku ve panik yaratmak amacının güdülmüş olması durumunda, bu suç bir "terör suçu" niteliği kazanmaktadır.

"Terör" kavramı kapsamına hangi suçların girdiği konusunda bir belirsizlik mevcuttur. Bu nedenle terörle mücadeleyi konu edinen uluslararası sözleşmelerde terörle ilgili bir tanım verilmemiş, sadece terör eylemleri olarak nitelendirilebilecek suçlara ilişkin ayrıntılı bir liste yapılmıştır. Türkiye'nin de taraf olduğu 27 Ocak 1977 tarihli "Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi" bu konuda bir örnek olarak gösterilebilir. Bu sözleşmede, genel olarak terörizm kavramından söz edilmiştir. Esasında suç teşkil eden terörist hareketler, Sözleşmede bir liste halinde sayılmıştır (m. 1, 2).

Bu bakımdan, terör olarak nitelendirilen fiiller, esasında suç oluşturan fiillerdir. Ancak, bu suçlar, belirli amaçlar doğrultusunda ve bir örgütün faaliyeti çerçevesinde sistematik bir şekilde işlendiği için, daha ağır sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.

Terörle daha etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi için, kanunlarda bu kapsamda mütalaa edilen suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturmayla ve ayrıca, mahkum olunan cezanın infazıyla ilgili özel hükümlere yer verilmektedir.

Bu düşüncelerden hareketle, Terörle Mücadele Kanununda yer alan terör suçlarının kapsamına, bu suçlarla ilgili olarak soruşturma, kovuşturma ve infaz rejimine ilişkin hükümlerin, Türk Ceza Hukukunun reformu mahiyetindeki yeni kanunlardaki düzenlemelerle uyumunu sağlamak amacıyla Tasarı hazırlanmıştır.

MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220 nci maddesinde, Türkiye'nin de taraf olduğu "Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi"nin 2 nci maddesinin (a) bendinde yer alan tanıma uygun olarak, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt tanımlaması yapıldığı için, Terörle Mücadele Kanununda ayrıca örgüt tanımlaması yapılmasına gerek görülmemiştir. Bu düşüncelerle, söz konusu Kanunun 1 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının yürürlükten kaldırılmasına paralel olarak, madde başlığı da değiştirilmiştir.

Madde 2- Terörle Mücadele Kanununun 3 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, bu maddede mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununa yapılan atıflar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerine uyarlanmıştır. Ancak işaret edilmelidir ki, 3713 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yapılan değişiklik, bu değişikliği yapan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenmiş olup da, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun yollamada bulunulan ilgili maddelerinde yer alan suçların terör suçu olarak kabul edilmesini engellemez.

Madde 3- Terörle Mücadele Kanununun 4 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen çeşitli suçların da terör suçu sayılacağı kabul edilmiştir. Çeşitli suçlar, mahiyeti gereğince cebir, şiddet veya tehdit içermeseler bile bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmeleri halinde terör suçu sayılacaklardır. Örneğin, uyuşturucu madde imal ve ticareti, belgede sahtecilik, parada sahtecilik, kaçakçılık gibi suçlar bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde sıklıkla işlenebilmektedirler. 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin mevcut metninde mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan sınırlı suç maddesine yollamada bulunulduğu için, bu örnek suçlar terör suçu olarak kabul edilememektedir. Bu durum özellikle görevli mahkemenin belirlenmesi açısından bir sorun oluşturmaktadır. Örneğin terör örgütünü kurmak ve yönetmek suçundan dolayı açılan dava özel yetkili bir mahkemede görülürken, bu örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen belgede sahtecilik suçuna ilişkin davaya genel yetkili mahkemelerde bakılmaktadır. Bu sakıncanın önüne geçebilmek amacıyla madde metninde değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliğe göre, söz konusu 4 üncü madde metninde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun atıfta bulunulan maddelerinde tanımlanan suçların bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması halinde terör suçu sayılması mümkün olacaktır.

Madde 4- 3713 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde yapılan değişiklikle, madde metninde yer alan ibareler 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa uyarlanmıştır.

Madde 5- 3713 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin bir ila üçüncü fıkralarında yapılan değişiklikle, bu fıkralarda tanımlanan suçların yaptırımlarının etkinleştirilmesi amaçlanmıştır.

Dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, madde metnindeki nispi nitelikteki ağır para cezası gün para cezası sistemine uyarlanmıştır. Ancak, bu suç tanımıyla ilgili olarak vurgulanmak gerekir ki, 3713 sayılı Kanun, basın ve yayın organlarının sahiplerine maddenin bir ila üçüncü fıkralarında yaptırım altına alınan açıklama ve yayınlama yasağı ile ilgili olarak dikkat ve özen yükümlülüğü yüklemiştir. Maddenin dördüncü fıkrasında, bu dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış ceza yaptırımı altına alınmıştır. Şayet basın ve yayın organının sahibi, maddenin bir ila üçüncü fıkralarında tanımlanan suçların işlenişine iştirak etmişse, artık dördüncü fıkra hükmüne göre değil, söz konusu bir ila üçüncü fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı Türk Ceza Kanununun suça iştirake ilişkin hükümlerine göre cezalandırılmak gerekir. Keza, söz konusu hüküm, kusura dayalı olmayan, objektif sorumluluğun kabul edildiği bir hüküm değildir. Anayasamızın 38 inci maddesinde ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralı benimsendiğine göre, kusura dayalı sorumluluğu da içeren bu kuralın doğal sonucu olarak; kişinin hukuka aykırı bir durumun meydana gelmesinden dolayı sorumlu tutulabilmesi için en azından taksire dayalı kusurunun bulunması gerekir. Aynı değerlendirmeler, basın ve yayın organının sorumlu müdürleri açısından da geçerlidir.

Ayrıca söz konusu dördüncü fıkra metni kapsamında sadece Basın Kanunu hükümlerine göre süreli yayınlar göz önünde bulundurulmuştur. Yapılan değişiklikle yazılı, görsel, işitsel ve elekt-ronik bütün basın ve yayın organları bu kapsama alınmıştır.

Keza, Anayasanın 28 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü göz önünde bulundurularak madde metnine yeni bir fıkra eklenmiştir. Eklenen beşinci fıkraya göre, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandası niteliğinde olan içeriğe sahip süreli yayınların basım ve dağıtımı tedbir olarak durdurulabilecektir. Böylece 3713 sayılı Kanunda özel bir koruma tedbirine yer verilmiştir. Bu koruma tedbirine karar vermeye kural olarak hâkim yetkilidir. Ancak, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı da söz konusu içeriğe sahip süreli yayınların basım ve dağıtımının durdurulmasını emredebilecektir. Ancak, Cumhuriyet savcısı, bu kararını en geç yirmidört saat içinde hâkime bildirecek; hâkim kırksekiz saat içinde onaylamazsa, durdurma kararı hükümsüz sayılacaktır.

Madde 6- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun silahlı örgüt ve suç işlemek için örgüt kurma suçlarına ilişkin hükümleri göz önünde bulundurularak, 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesi değiştirilmiştir. Değiştirilen birinci fıkraya göre, söz konusu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesine göre cezalandırılacaktır. Dikkat edilmelidir ki, burada Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesine yapılan yollama, sadece ceza yaptırımları ile sınırlı değildir. Söz konusu suçun unsurları terör örgütü bakımından da göz önünde bulundurulacaktır. Ayrıca, 314 üncü maddede yapılan atıf dolayısıyla terör örgütüyle ilgili olarak da bu maddede yer almayan hususlarda Türk Ceza Kanununun suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Bu bakımdan;

a) Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen örgüt kurucusu, yöneticisi veya üyesi, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezalandırılacaktır.

b) Terör örgütünün yöneticileri, yönetimi elinde bulundurdukları süre zarfında örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılacaklardır.

c) Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca terör örgütüne üye olmak suçundan dolayı cezalandırılacaktır.

ç) Terör örgütündeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi de, terör örgütü üyesi olarak cezalandırılacaktır. Ancak, dikkat edilmelidir ki, söz konusu suçun oluşabilmesi için, yardımın bilerek yapılması gerekir; yani yardım edilen oluşumun bir terör örgütü olduğunun bilinmesi gerekir. Başka bir deyişle bu suç ancak doğrudan kastla işlenebilir. Keza, ceza sorumluluğunu gerektirmesi için, yardımın isteyerek yapılması gerekir. Çoğu zaman kişilerin kendilerinden yardım adı altında talep edilen hususları özellikle can güvenlikleri bakımından duydukları endişe karşısında yerine getirdiklerini ve bu nedenle, kusurlarının olmadığı gerekçesiyle ceza hukuku bakımından sorumlu olmayacaklarını göz önünde bulundurmak gerekir.

Maddenin ikinci fıkrasında terör örgütünün veya bu örgütün suç işlemek yönündeki amacının propagandasının yapılması suç olarak tanımlanmıştır. Söz konusu fıkranın ilk iki cümlesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220 nci maddesinin sekizinci fıkrası hükümlerinden ibarettir. Dikkat edilmelidir ki, bu tanıma göre suç oluşturan fiillerden birisi, terör örgütünün amacının propagandasının yapılmasıdır. Buradaki amacı, suç işlemek yönündeki amaç olarak anlamak gerekir. Maddenin ikinci fıkrasının (a) ilâ (c) bentlerinde bu kapsamda cezalandırılacak fiil ve davranışlar gösterilmiştir. Yapılan değişiklikle, terör örgütünün veya amacının propagandası suçuyla bağlantılı olarak da basın ve yayın organlarının sahiplerine dikkat ve özen yükümlülüğü yüklenmiştir. Bu yükümlülüğün ceza hukuku sorumluluğuna etkisi ile ilgili olarak, Kanunun 6 ncı maddesinin değiştirilen dördüncü fıkrası hükmünün gerekçesi göz önünde bulundurulmalıdır.

Maddenin üçüncü fıkrasında terör örgütünün veya amacının propagandasının belli yerlerde yapılması, bu suçun daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli unsuru olarak tanımlanmıştır.

Maddenin son fıkrasında, suç işlemek için örgüt kurma suçuna ilişkin etkin pişmanlık hükümlerinin terör örgütünün kurucusu, yöneticisi veya üyeleri hakkında da uygulanabileceği kabul edilmiştir. Böylece terör örgütleriyle ilgili olarak zaman zaman "pişmanlık yasası" adıyla özel kanuni düzenlemeler yapılmasına duyulan ihtiyaç karşılanmış olmaktadır. Ancak, bu hükme göre, terör örgütünün kurucusu, yöneticisi veya üyesi konumundaki kişi, etkin pişmanlık hükümlerinden ancak bir defa yararlanabilecektir.

Madde 7- 3713 sayılı Kanunun mülga 8 inci maddesi yeniden düzenlenerek, madde kapsamında terörün finansmanı suçu tanımlanmıştır. Bu suretle, Birleşmiş Milletler tarafından 10 Ocak 2000 tarihinde imzaya açılan, Türkiye tarafından 27 Eylül 2001 tarihinde imzalanan, 10/1/2002 tarihli ve 4738 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 1/3/2002 tarihli ve 2002/3801 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan "Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme"den kaynaklanan uluslararası yükümlülüklerimize uygun düzenlemeler yapılmıştır.

Terör suçlarının işlenmesi amacıyla, bilerek ve isteyerek finansman sağlamak suç oluşturduğuna göre; bu suçun işlenmesi suretiyle elde edilen malvarlığı değerleri hakkında, Türk Ceza Kanununun "Kazanç müsaderesi" başlıklı 54 üncü maddesi hükümleri uygulanacağı açıktır. Bu nedenle, Kanuna bu konuya ilişkin ayrı bir hüküm konulması gereksiz görülmüştür.

3713 sayılı Kanuna eklenen 8/A maddesinde, terör suçlarının kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi, bu suçlar açısından daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.

3713 sayılı Kanuna eklenen 8/B maddesine göre, terör suçlarının bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesine göre bunlara özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.

Madde 8- 3713 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinin birinci fıkrasına atıfta bulunulmak suretiyle, terör suçlarından dolayı yapılacak yargılamalarda mahkemelerin görev ve yargı çevresi belirlenmiştir.

Madde 9- 3713 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde yapılan değişiklikle, terör suçlarından dolayı yapılacak olan soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine istisnalar getirilmiştir.

Maddenin (f) bendinde Ceza Muhakemesi Kanununun "İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması" başlıklı 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (8) numaralı alt bendinde, "Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi" başlıklı 139 uncu maddesinin yedinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendinde ve "Teknik araçla izleme" başlıklı 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendinde yer alan istisnaların terör suçlarıyla ilgili olarak uygulanmayacağı belirtilmiştir. Dikkat edilmelidir ki, bu istisnalar, ancak Kanunun 7 nci maddesinde Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesine yapılan yollama dolayısıyla terör örgütü üyesi ve bu örgütlere bilerek ve isteyerek yardım eden kişilerle ilgili olarak uygulanmayacaktır. Bu itibarla, söz konusu (f) bendi hükmü, Kanunun 7 nci maddesinde Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesinde tanımlanan silahlı örgüt suçuna yapılan yollama dolayısıyla terör örgütü üyesi ve bu örgütlere bilerek ve isteyerek yardım eden kişilerle ilgili olarak da iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi ve teknik araçla izleme koruma tedbirlerinin uygulanabileceği şeklinde anlaşılmak gerekir.

Madde 10- 3713 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında kavram ve ifade bakımından değişiklik yapılmıştır.

Maddenin ikinci fıkrası, Anayasa Mahkemesinin 31/3/1992 tarihli ve E. 1991/18, K. 1992/20 sayılı kararı ile iptal edilen bu fıkra hükmüne ilişkin karardaki iptal gerekçeleri dikkate alınmak suretiyle yeniden düzenlenmiştir.

Madde 11- 3713 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikle, koşullu salıverme ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması bakımından 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci ve 108 inci maddeleri hükümlerine atıfta bulunularak bu hükümlerin terör suçlarından mahkum olanlar hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Madde 12- 3713 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde kavram ve ifade bakımından değişiklik yapılmıştır.

Madde 13- 3713 sayılı Kanunun 20 nci maddesi değiştirilmiştir.

Maddenin birinci fıkrasıyla, maddede sayılan görevliler hakkında tanık korumaya ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

Maddenin ikinci fıkrasında, bu Kanun kapsamında kalan suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında görevli olanların korunma ve güvenlik taleplerinin ivedilikle yerine getirileceği, koruma için ihtiyaç duyulan araç ve gereçlerin Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca temin edileceği hükme bağlanmıştır.

Maddenin üçüncü fıkrasında ise, korumaya alınmış emekli personelden, meskende korunmaları mutlak surette zorunlu bulunanların konutlardan yararlanmasına ilişkin esaslara yer verilmiştir. Maddenin son fıkrasında ise madde kapsamına giren kamu görevlilerinin silâh kullanma yetkilerine ilişkin hükme yer verilmiştir.

Madde 14- 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (e) ve (ı) bentlerinde değişiklik yapılmıştır.

(e) bendinde yapılan değişiklikle, malul olanlar ile ölenlerin dul ve yetimlerin muayene ve tedavi edilmesine, malûllük veya dul ve yetim aylığı almamaları hâlinde bunlar hakkında uygulanacak usûller ile malûl olanların eksilen vücut organlarının tamamlatılması, tamiri veya yaptırılmasına hükümlere yer verilmiştir.

(ı) bendinde yapılan değişiklikle, terörle mücadeleden dolayı köyleri boşaltılan üniversite çağındaki öğrencilere ve ölenlerin çocuklarına, yüksek öğrenimleri süresince Devlet tarafından karşılıksız burs verileceği hükme bağlanmıştır.

Madde 15- 3713 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi, Anayasa Mahkemesinin bu madde ile ilgili olarak verdiği 6/1/1999 tarihli ve E. 1996/68, K. 1999/1 sayılı kararındaki gerekçeler göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden düzenlenmiştir.

Madde 16- 3713 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ile 12, 16 ve 18 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

Madde 17- Yürürlük maddesidir.

Madde 18- Yürütme maddesidir.
İçişleri Komisyonu Raporu

Türkiye Büyük Millet Meclisi

  İçişleri Komisyonu

Esas No.: 1/1194                27/4/2006

         Karar No.: 40

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Adalet Bakanlığınca hazırlanarak 18.04.2006 tarihinde Bakanlar Kurulunca Başkanlığınıza sunulan, "Terörle Mücadele Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı", Başkanlığınızca, 21.04.2006 tarihinde esas komisyon olarak Adalet Komisyonuna, tali komisyon olarak da Anayasa ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Komisyonumuza havale edilmiş; Komisyonumuz 26.04.2006 tarihli 36 ncı toplantısında, Adalet, İçişleri ve Milli Savunma Bakanlıkları temsilcilerinin de katılımıyla Tasarıyı inceleyip görüşmüştür.

Tasarı Terörle Mücadele Kanununun aksayan yönlerini gidermek ve terörle mücadelede etkinliği artırmak amacını taşımaktadır.

Tasarının tümü üzerinde Komisyonumuzda yapılan görüşmeler sırasında şu açıklamalar yapılmıştır:

- Uzun yıllardır ülkemizin gündeminde olan terör sorunu son zamanlarda yine gündemin ön sıralarına yerleşmiş bulunmaktadır.

- Terörü besleyen koşullarda bir düzelme olmadığı ve uluslararası alanda ortak mücadele için bir altyapı oluşturulmadığı sürece her ülke terörle kendi başına mücadele etmek durumunda kalmaktadır.

- Ülkemizde de bu nedenle terörle mücadelede yeni önlemler almak ve 3713 sayılı Kanunda değişiklik yapmak bir devlet ihtiyacı olarak karşımıza çıkmaktadır.

- 3713 sayılı Kanunda değişiklik yapmanın bir başka nedeni, temel ceza yasalarında yapılan değişikliklerdir. Temel ceza yasalarında yapılan değişikliklerin diğer yasalara da yansıtılması; yasalar arasında uyum sağlanması gerekmektedir ki bu yasalardan biri 3713 sayılı yasadır.

- Ayrımsız olarak bütün terör eylemlerinin hedefi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun anayasal düzenidir; toplumun huzur ve istikrarıdır.

- Terörle mücadele yasası düzenlenirken bir tarafta terörün acımasız yüzü, diğer tarafta temel hak ve özgürlükler bulunmaktadır.

- Terörle mücadele ederken dengenin son derece hassas kurulması zorunludur. Bu mücadelede terazinin bir kefesinde özgürlükler diğer kefesinde güvenlik bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle terörle mücadelede özgürlükler ile güvenlik gereksinimi karşı karşıya getirilmemelidir.

- Özgürlükler esastır ve özgürlükleri kısıtlayarak terörü önlemek olanaklı değildir.

- Ancak kamu düzeni tesis edilmeden özgürlükleri kullanmak da olanaksızdır. Özgürlüklerin kullanılabilir halde olması için, kamu düzeninin tesis edilmesi gerekir.

- Sözkonusu olan terörle mücadele etmek için özgürlükleri kısmak değil, özgürlüklerin kullanılabilmesini sağlamak için terörle mücadele etmektir. Bu yasa tasarısının hedefi özgürlükleri kısıtlamak değil, özgürlüklerin kullanılabilir olmasını sağlamaktır.

- Terörün bir yasayla çözülmesini beklemek doğru bir yaklaşım değildir. Terörle mücadele topyekûn bir toplumsal mücadeledir.

- Terörü bir yasayla önlemek olanaklı olsaydı, sorunu çözmek çok kolay olurdu.

- Terör bir yasayla çözülemeyecek kadar karmaşık ve çok yönlü bir olgudur.

- Bu yasa tasarısı terörle mücadelede çeşitli olanaklar tanıyan bir düzenlemedir ve terörle mücadelede kullanılacak araçlardan sadece biridir.

- Terörün çeşitli içsel nedenleri olduğu gibi, sınırötesi destekçileri ve sınırötesi irtibatları da vardır.

- Bu Kanun Tasarısı hazırlanırken Anayasa'nın 90 ıncı maddesi dikkate alınarak uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan uluslararası yükümlülüklere uymaya özen gösterilmiştir. Bu konuda, Avrupa Konseyinin 13 Temmuz 2002 tarihli çerçeve kararı dikkate alınmış, Terörün Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi hükümlerine uyulmuş, 10.1.2002 tarihli ve 4738 Terörizmin Finansmanı kararı göz önünde bulundurulmuş ve ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin konuyla ilgili kararlarına uyulmaya çalışılmıştır. Bunun dışında son zamanlarda terör olaylarının artması nedeniyle önlem almak zorunda kalan ülkelerde yapılan münferit düzenlemeler de göz önüne alınmıştır.

- Kanun Tasarısı terörle mücadelede birtakım avantajlar sağlayacak olmasına rağmen, bu Tasarının her şeyi çözeceğini beklemek iyimserlik olur.

- Terörün uluslar arası boyutu da olduğu için sadece içeride yürütülecek bir mücadele de yeterli gelmemektedir ve uluslararası alanda mücadele birçok faktörün etkisindedir. Örneğin suçluların iadesi anlaşmalarına rağmen, terör suçlularını iade almak uygulamada o kadar kolay olmamaktadır.

- Dolayısıyla birçok hassasiyet dikkate alınarak hazırlanan Kanun Tasarısı ancak halkın bu konudaki tavrı ve duyarlılığı ile etkinlik kazanabilecektir.

- Kanun Tasarısı ile ilgili olarak kamuoyunda yapılan eleştirilerin bir kısmı Tasarının incelenmemiş olmasından kaynaklanmaktadır; kamuoyunda bir yanlış anlama söz konusudur.

- Ceza Muhakemesi Kanunu gibi Terörle Mücadele Kanunu da, ceza kanunları sistematiğinin bir parçası olarak suç işlendikten sonrasını düzenlemektedir. Dolayısıyla 3713 sayılı kanunda önleyici kollukla ilgili bir düzenleme bulmak olanaklı değildir. 3713 sayılı Kanunda önleyici kollukla ilgili bir hüküm bulunmadığına bakarak bunu Kanunun bir eksikliği olarak değerlendirmek yanlıştır. Önleyici kollukla ilgili düzenlemeler başka yasaların konusudur ve bu yasalar da hazırlık aşamasındadır.

- Kanun Tasarısında yeni suçlar ihdas edildiği iddiası da doğru değildir. Kanun Tasarısında yeni bir suç ihdas edilmemiştir. Ceza Kanununda varolan suçların terör örgütleri tarafından işlenmesi halinde, bunların terör suçu olarak tanımlanması sözkonusudur. Dolayısıyla yeni bir suç ihdas edilmemekte, suçların terör amacıyla işlenmesi halinde uygulanacak yaptırımlar ağırlaştırılmaktadır.

- Terör örgütlerine her türlü yardım terör suçu sayılmamakta, kasten, yani bilerek ve isteyerek yardım terör suçu sayılmaktadır. Bu durumda terör örgütüne istemeyerek yardım edenlerin bu yasa kapsamına alınmış olmaları sözkonusu değildir.

- Bu konudaki düzenlemeyi hazırlamak son derece güç bir iştir. Bu nedenle de bu konuda ortak akla gerek duyulmaktadır. Tasarının eksikliklerinin ortak akılla giderilmesi büyük önem taşımaktadır.

Tasarının tümü üzerindeki bu açıklamalardan sonra Komisyon üyelerimiz tarafından şu noktaların dikkate alınması önerilmiştir:

- Terörle mücadele hukuk içinde yapılmalıdır. Terörle mücadele ederken hukuk devleti ilkelerine, demokratik toplum düzeninin gereklerine, kişi hak ve hürriyetlerine zarar vermemek gerekir.

- Terör demokrasiyi, cumhuriyeti, kişi hak ve hürriyetlerini hedef alır ve bunlara zarar vermeye çalışır. Bu nedenle demokratik cumhuriyetin tüm kurum ve kurallarıyla işlemesinin sağlanması gerekir.

- Örgüt tabanını kaybetmenin sıkıntısı içinde eylemlerini artırmış bulunmaktadır.

- Terörle mücadelenin yolu daha çok demokrasi, daha çok hak ve hürriyettir.

- Terör ile özgürlüklerin birbirinden ayrılması ve dengenin temel hak ve özgürlükler yanında kullanılması gerekir.

- Tasarı ile getirilen düzenlemeler genel anlamda olumlu karşılanmalıdır.

- Ancak Tasarının önemli eksiklikler içerdiği görülmektedir. Terör toplumun tümünü ilgilendirmektedir ancak Tasarı terör sorununun çözümünü güvenlik güçlerine; klasik deyimle asker ve polise bırakmaktadır. Dolayısıyla Tasarının en önemli eksiği ulusal bir sistem içermemesidir. Halkın terörle mücadele konusunda bilinçlendirilmemesi Tasarının önemli eksikliklerinden biridir.

- Daha kapsamlı bir Tasarı hazırlanmalıdır.

- Tasarı olması gerekenleri içermemekte, olmaması gerekenleri içermektedir.

- Örgüt son zamanlarda "intifada" adıyla bilinen eylem yöntemini kullanmaktadır. Bu yöntemde halk ile güvenlik güçleri karşı karşıya getirilmektedir. Tasarıda bu durumu dikkate alan bir düzenleme yapılmamıştır ve bu bir eksikliktir.

- Terör eylemi hazırlığı içinde olanların seyahat ve haberleşme özgürlüklerinin kısıtlanmasıyla ilgili düzenlemelere rastlanmamaktadır.

- Terör eylemleri sözkonusu olduğunda kolluk güçlerine arama yapma yetkisi verilmelidir. Tasarıda bu tür bir düzenlemenin olmadığı görülmektedir.

- Diğer taraftan olmaması gereken bazı düzenlemelerin Tasarıda yer aldığı görülmektedir. Örneğin çocuğun cinsel yönden istismarının terör suçu olduğu nasıl ispatlanabilecektir? Yine hırsızlık ya da şebeke hırsızlığı ile terör suçu arasında bağlantının kurulabilmesi son derece güçtür. Kişilerin hayatını tehlikeye atan ilaç yapımı ve kullanımı arasında da aynı ilişkinin kurulması anlaşılır gibi değildir. Banka ve kredi kartlarının kullanımı ile terör suçu arasında bu tür bir bağlantı kurmak sağlıksız sonuçlar doğurur.

- Bu tür suçlarla terör suçları arasında bağlantı kurmak, Kanunun kapsamını olağanüstü boyutta genişletir. Örneğin eşi terör olaylarına karışan birinin kredi kartı sahibi olması dolayısıyla terör suçundan yargılanması sözkonusu olabilir ki bu Yasanın kapsamına giren kişi sayısını olağanüstü boyutta artırır.

- Adi suçlar ile terör suçları arasında bağ kurulması son derece güçtür ve kapsamın bu derece genişletilmesi, terörle mücadelede etkinliği değil zafiyeti artırır.

- Terör örgütünün bugün 20 yaşında olan bir üyesi 1986 yılında doğmuş demektir. 1986 yılı terör olaylarının başlangıç yıllarındandır. Bu demektir ki 20 yıldır süren terörle mücadeleye rağmen çocuklarımız terör örgütüne katılabilmektedir. Bu da terörle mücadelenin bir yerlerinde hata yapıldığını göstermektedir. Terör sorununun çözümü ancak onu besleyen kaynakların kurutulmasıyla olanaklıdır. Oysa yapılan mücadele kaynakların kurutulamadığını göstermektedir. Olay bölgesinde bombalanmayan dağ ve taş kalmamasına rağmen sorunun hâlâ sürüyor olması, terörle mücadelede eksikliklerin olduğunun kanıtıdır.

- Önemli olan çocuklarımızı vatandaş yapmayı başarmaktır. Çocuklarımızı vatandaş yapmanın yolu yasa değildir.

- Terör örgütlerinin devleti yıkarak yerine yeni devlet kurmak gibi bir amaçları yoktur; bunlar taşeron örgütlerdir.

- Dolayısıyla mücadele yönteminde yanlışlıkları saptamak ve çözüme yönelik önlemler almak zorunludur.

- Sorun kendi ülkemizde, kendi çocuklarımızı vatandaş yapma sorunudur.

- Sorunun önemli bir nedeni istihdam sorununun çözülmemiş olmasıdır. Dolayısıyla bu sorunun çözülmesiyle terör sorununun da kaynağı kurutulmuş olacaktır.

- Ülkemizdeki terör sorununun ırkçı bir boyutu bulunmamaktadır ve ekonomik sorunların çözülmesiyle üstesinden gelinmesi olanaklıdır.

Komisyon üyelerimiz bu görüş ve eleştirilerin dışında maddelere ilişkin somut önerilerde de bulunmuşlardır:

- Tasarının 2 nci maddesi 3713 sayılı kanunun 3 üncü maddesinde değişiklik öngörmektedir. Bu madde yeni TCK ile uyumu sağlamayı amaçlamaktadır. Maddenin içinde sayılan TCK'nın 316 ncı maddesi "suç için anlaşma" başlığını taşımaktadır. Bir hazırlık hareketi olan bu suçun işlenebilmesi için cebir ve şiddet kullanılması sözkonusu değildir. Bu durumda bu suçun terör suçları arasında sayılması doğru değildir ve 316 ncı maddenin madde metninden çıkarılması gerekir.

- 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yapılan değişiklikle terör örgütü ile ilişkisi kurulabilen kimi suçların terör suçu sayılacağı kabul edilmiştir. Bu suçlara bakıldığında, kimilerinin, cebir ve şiddet içermedikleri halde terör örgütüyle ilişkili oldukları için kapsama alındıkları görülmektedir. Bu hüküm terör suçlarının alanını olağanüstü boyutta genişletmektedir. Terör örgütü kavramının da belirsizleşmesi halinde, Kanunun uygulaması toplumun son derece önemli bir kesimini kapsar hale gelir. Dolayısıyla 7 nci maddede yapılacak değişiklikle terör örgütünün ancak silahlı bir örgüt olabileceği hususuna açıklık kazandırmak gerekir. Aksi taktirde cebir ve şiddet içermeyen pek çok suç, salt bir örgütle ilişki kurulduğu için terör suçu olarak kabul edilecektir.

- Tasarının 5 inci maddesi 3713 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde değişiklik öngörmektedir. Düzenlemeye göre basın ve yayın organları sahipleri, 6 ncı maddenin bir, iki ve üçüncü fıkralarında tanımlanan suçların işlenmesi bakımından kusurları olmasa bile cezalandırılabileceklerdir. Bu düzenleme Anayasamızın 38 inci maddesi ile TCK'nın 20 nci maddesindeki sorumlulukla ilgili temel kurala aykırı düşmektedir. Basın ve yayın organı sahibinin tüzel kişi olması halinde de bu cezaya hükmedilmesine olanak tanıyan bu düzenleme TCK'nın tüzel kişilere ancak güvenlik tedbiri uygulanabileceği yönündeki hükmü ile çelişmektedir. Düzenleme ayrıca 3713 sayılı Kanunun Tüzel kişilerin sorumluluğunu düzenleyen 8/B maddesiyle de uyumsuzdur.

- Tasarının 6 ncı maddesi 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde değişiklik öngörmektedir. Değişikliğe bakıldığında, TCK'nın 314 üncü maddesine atıfta bulunulduğu görülmektedir. Ancak bu atfın sadece ceza miktarlarının artırılmasını sağlamak bakımından yapıldığı izlenimi doğmaktadır. Oysa terör eylemlerini diğer eylemlerden ayırmak bakımından 314 üncü maddedeki tanımın esas alındığı konusuna açıklık getirilmelidir. Aksi taktirde 4 üncü maddeye ilişkin olarak açıklanan kapsam genişlemesine ilişkin endişeler sürecektir.

- Tasarının 6 ncı maddesinin düzenlediği 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasında geçen "amaçlara" ibaresinin "yöntem ve amaçlara" biçiminde değiştirilmesi gerekir. Böylece terör örgütü kavramı belirginleştirilmiş olacaktır.

- Yine 7 nci maddenin düzenlediği terör örgütünün propagandasına ilişkin suçlar son derece belirsiz, subjektif değerlendirmelere açık ve tehlikelidir. Bu hükümlerin ceza hukuku tekniğine ve belirlilik ilkesine uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerekir. Maddenin ikinci fıkrasında geçen "Terör örgütünün veya amacının" ibaresinin son derece geniş yorumlanması olanaklıdır. Terör örgütünün kimi amaçları, terör amacı gütmeyen kişilerin düşüncesiyle çakışabilir. Sadece bu çakışma dolayısıyla kişilerin terör suçu işlediklerine karar vermek son derece sakıncalı sonuçların doğmasına yol açabilir. Bu nedenle "veya amacının" ibaresinin madde metninden çıkarılması gerekir.

- Tasarının 7 nci maddesi 3713 sayılı Kanunun "terörün finansmanı" başlıklı 8 inci maddesini düzenlemektedir. Bu suçun tanımı ile aslında suçsuz olan insanların ceza tehdidi ile karşı karşıya gelmesi sözkonusudur. Ayrıca bu konuda suça iştirake ilişkin hükümler uygulanabilecektir ve terör örgütüne yardım suçu oluştuğu takdirde daha ağır cezaların uygulanabilmesi sözkonusudur. Dolayısıyla bu madde gereksiz ve tehlikelidir; Tasarı metninden tümüyle çıkarılmalıdır. Böylece maddenin Tasarıdan çıkarılmasıyla, Türkiye'nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Sözleşmesindeki yükümlülüklerin ihlalinin de önüne geçilmiş olacaktır.

- Aynı 8 inci maddenin birinci fıkrasında geçen "doğrudan veya dolaylı olarak" ibaresi Kanunun kapsamını çok fazla genişletecektir ve subjektif uygulamalara yol açabilecektir.

- Tasarının 9 uncu maddesi 3713 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde değişiklikler öngörmektedir. Bu değişiklikler savunma hakkını kısıtlar nitelikte görünmektedir. Örneğin bu Kanun kapsamına giren bir suçtan dolayı soruşturmaya tabi tutulan kişi ile ilgili olarak müdafi sayısı bir ile sınırlandırılmakla birlikte, 3713 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde yapılan değişiklikle, bu suçlarla mücadele kapsamında suç işleyen kolluk görevlilerinin müdafi sayısına bir sınırlama getirilmemektedir. Ayrıca kolluk görevlilerinin belirlediği üç müdafinin ücretinin avukatlık ücret tarifesine bağlı olmaksızın devlet bütçesinden ödeneceği belirtilmektedir. Suç işleyen kişiler arasında bu tür bir ayrım yapılmasının hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır ve Anayasanın eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır.

- Tasarının 10 uncu maddesi 3713 sayılı Kanunun yukarıda sözü edilen 15 inci maddesinde değişiklik öngörmektedir. Birinci fıkradaki eşitlik ilkesine aykırı düzenleme ikinci fıkrada da sürmektedir. İkinci fıkra, Anayasa Mahkemesinin daha önce aynı konuda vermiş olduğu bir iptal kararına rağmen, terörle mücadelede görev alan kolluk görevlilerinin bu görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı tutuklanmamaları yönünde bir uygulamaya yol açabilecektir. Bu nedenle gereksiz olan bu düzenlemenin metinden çıkarılması gerekir.

- 3713 sayılı Kanunun Ek 2 nci maddesi daha önceden Anayasa Mahkemesinin E. 1996/68 ve K. 1999/1 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Tasarının 15 inci maddesi Ek 2 nci maddeyi yeniden düzenlemektedir. Ancak düzenlemede Anayasa Mahkemesinin sözkonusu kararının gerekçesinde öngörülen hususlar yeterince gözetilmemiştir. Bu nedenle maddenin keyfi uygulamalara yol açmayacak biçimde yeniden düzenlenmesi gerekir.

Bütün bu eleştirilere karşılık olarak cevaben şu açıklamalar yapılmıştır:

- Önleyici kolluk hizmetleri başka yasalarda düzenleneceğinden 3713 sayılı yasada düzenlenmemiştir ve dolayısıyla bunun bir eksiklik olarak değerlendirilmemesi gerekir.

- Çıkacak yasayla terör sorununun kökünden çözüleceğini beklemek doğru değildir; yasa sorunu çözmeye yardımcı olacak bir araçtır.

- Terör sorunu sadece şiddet konusu değildir. Terörün ekonomik boyutu, sağlık boyutu, eğitim boyutu vs. bulunmaktadır. Eğitim dendiğinde sadece binalar değil içerik de önemlidir.

- 3713 sayılı Kanunda tanımlanan terör suçlarının ortak özelliği cebir ve şiddet içeriyor olmaları ve ayrıca kasten işlenmiş olmalarıdır.

- Terör örgütüne kasıtlı olmadan yardım edenlerin bu yasa kapsamına girmesi sözkonusu olmayacaktır.

- Bir suçun oluşması için öncelikle ortada bir failin ve suç oluşturan bir fiilin bulunması şarttır. Ancak bu da yeterli değildir fail ile fiil arasında bir illiyet rabıtasının kurulması gereklidir. Fiilin ve failin tespit edilmesinden sonra bunların ilişkisinin ve bunların terör amacının ispat edilmesi zorunludur. Bu ispat olmadan kimsenin cezalandırılması sözkonusu olmayacaktır.

- Gazete sahiplerinin objektif sorumluluğu ile ilgili olarak yeni bir düzenleme yapılmamıştır; 3713 sayılı Kanunda mevcut düzenleme burada tekrarlanmıştır.

- Sözü edilen 316 ncı madde eski Türk Ceza Kanunundaki 171 inci maddenin aynısıdır ve bu konuda da bir değişiklik öngörülmemiştir.

- Kanun Tasarısında özgürlük-terör dengesi kurulurken keyfi eylem ve işlemlerin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Ancak sonuçta bu yasayı uygulayacak olan insandır. Yasada bu uygulamalar sırasında ortaya çıkması muhtemel olan keyfi uygulamalar olanaklı olduğunca önlenmeye çalışılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde yapılan bu görüşmelerden sonra, Tasarı ile gerekçesi Komisyonumuzca benimsenmiş, ancak, Komisyonumuz Tasarı üzerinde tali komisyon olarak belirlenmiş olduğundan, İçtüzüğün 23 üncü maddesi uyarınca, Komisyonumuzun uygunluk görüşünün yukarıda açıklanan görüş ve önerilerle birlikte esas komisyona bildirilmesiyle yetinilmesi kararlaştırılmıştır.

Raporumuz, Adalet Komisyonuna sunulmak üzere arz olunur.

 

Başkan

Sözcü

Kâtip

 

 

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

Şükrü Önder

Sinan Özkan

 

 

Tekirdağ

Yalova

Kastamonu

 

 

Üye

Üye

Üye

 

 

Şevket Gürsoy

Nur Doğan Topaloğlu

Şevket Orhan

 

 

Adıyaman

Ankara

Bursa

 

 

Üye

Üye

Üye

 

 

Ali Yüksel Kavuştu

Ali Ayağ

Göksal Küçükali

 

 

Çorum

Edirne

İstanbul

 

 

Üye

Üye

Üye

 

 

Hakkı Ülkü

Mehmet S. Kesimoğlu

Seracettin Karayağız

 

 

İzmir

Kırklareli

Muş

 

 

(Alt komisyon kurulmasını

(Alt komisyon kurulmasını

 

 

 

öneriyorum)

öneriyorum)

 

 

 

Üye

Üye

Üye

 

 

Nurettin Sözen

Selami Uzun

Mehmet Kartal

 

 

Sivas

Sivas

Van

 

 

(Alt komisyon öneriyorum)

 

(Alt komisyon öneriyorum)

 

 

 

Üye

 

Üye

 

 

Mehmet Çiçek

 

Nadir Saraç

 

 

Yozgat

 

Zonguldak

 

 

 

 

(Alt komisyon kurulmasını öneriyorum)


Adalet Komisyonu Raporu

Türkiye Büyük Millet Meclisi

   Adalet Komisyonu

    Esas No.: 1/1194                26/6/2006

       Karar No.: 106

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Komisyonumuzun 2/5/2006 ve 10/5/2006 tarihli 46 ncı ve 47 nci toplantılarında görüşülen ve geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edilen, ancak maddelerin ayrıntılı biçimde incelenerek düzenlenmesi için Alt Komisyona havale edilen "Terörle Mücadele Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1194)", Adalet, Millî Savunma, İçişleri bakanlıkları ile Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı, Basın Konseyi temsilcileri ile üniversite öğretim üyelerinin de katılımlarıyla yapmış olduğu toplantılarda etraflıca incelenip görüşülmüştür. Alt Komisyon, Raporunu, 19/6/2006 tarihinde Komisyonumuza sunmuştur. Komisyonumuz, 21/6/2006 ve 22/6/2006 tarihli 59 uncu ve 60 ıncı  toplantılarında yukarıda sözü edilen Tasarıyı, Alt Komisyonun kabul ettiği metni esas alarak, Adalet, Millî Savunma, İçişleri bakanlıkları ile Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Genelkurmay Başkanlığı temsilcilerinin ve üniversite öğretim üyelerinin de katılımlarıyla inceleyip görüşmüş, geneli üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasından sonra maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

Tasarının başlığında, kanun tekniğine uygun olması açısından değişiklik yapılmıştır.

Tasarının çerçeve 1 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.

Türk Ceza Kanununun 315 inci maddesinde tanımlanan örgüte silah sağlama suçu ancak, örgüte mensup olmayan, örgütün yöneticisi veya üyesi olmayan kişiler tarafından işlenebilen özel bir suçtur. Bu nedenle, Tasarının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında yer alan söz konusu suç, bu madde kapsamından çıkarılarak, 3 üncü madde kapsamına alınmıştır. Keza, Tasarının çerçeve 2 nci maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun      3 üncü maddesi kapsamında yer alan 316 madde hükmü, buradan çıkarılarak, 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi kapsamına alınmıştır. Alt Komisyon tarafından bu değişikliklerle kabul edilen Tasarının çerçeve 2 nci maddesi, Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (a) bendinin ifadesinde değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişiklikle, söz konusu bendin başında yer alan "Kasten öldürme ve yaralama suçları, cebir ve şiddet içeren suçlar ile" ibaresi metinden çıkarılmış ve bunun yerine, Türk Ceza Kanununun doğrudan ilgili maddelerine atıfta bulunulmuştur. Keza, Tasarının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (a) bendi kapsamında yer alan bazı suçlar, terör amacı ile işlenen suçlar kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmediğinden metinden çıkarılmış ve bent kapsamında terör amacı ile işlenen suçlar kapsamında değerlendirilmesi uygun görülen ilave suçlara yer verilmiştir. Söz konusu 4 üncü maddenin (e) bendinden Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 74 üncü maddesi, bu maddede tanımlanan suçun bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmeyeceği düşüncesiyle, madde metninden çıkarılmıştır. Alt Komisyon tarafından bu değişikliklerle kabul edilen Tasarının çerçeve 3 üncü maddesi, Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.

3713 sayılı Kanunun, Tasarının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen 5 inci maddesine ikinci fıkra olarak yeni bir fıkra eklenmiştir. Türk Ceza Kanununda örneğin uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti gibi bazı suçların, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması dolayısıyla ilgili maddesinde cezasının artırılması öngörülmüştür (madde 188, fıkra 5). Tasarının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu, bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması halinde, terör suçu sayılacaktır ve dolayısıyla, bu suçun cezasında,  Tasarının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 5 inci maddesine istinaden artırma yapılacaktır. Mükerrer değerlendirme yasağının gereği olarak, bir suç dolayısıyla aynı hususun iki defa cezayı artırma nedeni olarak kabulü mümkün olmadığı için; bu gibi durumlarda nasıl bir yöntem izleneceği, eklenen bu fıkrada belirlenmiştir. Bu itibarla, söz konusu durumlarda sadece Terörle Mücadele Kanununun 5 inci maddesine istinaden cezada artırma yapılacaktır; ayrıca Türk Ceza Kanununun örneğin uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunu tanımlayan 188 inci maddesinin beşinci fıkrasına istinaden cezada artırma yapılmayacaktır. Ancak, Terörle Mücadele Kanununun 5 inci maddesine istinaden cezada yapılacak artırmaya asgari bir sınır getirilmiştir. Buna göre, Terörle Mücadele Kanununun 5 inci maddesine istinaden yapılan artırma sonucunda bulunan ceza, artırıma tabi tutulan cezanın üçte ikisinin ilavesiyle bulunacak olan miktardan az olamayacaktır. Alt Komisyon tarafından fıkra ilavesi suretiyle yapılmış olan değişiklik, Tasarının çerçeve 4 üncü maddesi ile ilgili değişiklikler, Komisyonumuz tarafından uygun görülerek, Tasarının çerçeve 4 üncü  maddesi kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 5 inci maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında, önceki fıkralarda tanımlanan suçların işlenmesinden dolayı basın ve yayın organlarının sahiplerinin sorumluluk rejimi düzenlenmiştir. Basın ve yayın organının sahibinin tüzel kişi olması halinde, bu fıkra hükmünün uygulanamayacağı açıktır. Bu durumda, Kanuna eklenen 8/b maddesi gereğince tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır. Ayrıca, bu fıkra hükmüne göre sorumlu tutulacak kişiler arasına yayın sorumluları da dahil edilmiştir. "Yayın sorumlusu" kavramı ile "sorumlu müdür" kavramı özdeş değildir. "Sorumlu müdür", sadece süreli yayınlar bakımından Basın Kanunu hükümlerine göre belirlenen yayın sorumlusunu ifade etmektedir. Keza, sorumlu müdürün yanı sıra, süreli yayınlarda yayın politikalarını belirleme hususunda yetkili olmak üzere, çeşitli isimler altında, başka kişiler de istihdam edilebilmektedir. Ayrıca, diğer basın ve yayın organlarının yayın sorumlularını da kapsaması bakımından, fıkra metninde "sorumlu müdür" ibaresi yerine "yayın sorumlusu" ibaresi kullanılmıştır. Maddenin beşinci fıkrasındaki "propagandası niteliğinde olan içeriğe sahip" ibaresi "propagandasını içeren" olarak değiştirilmiştir. Alt Komisyon tarafından yapılan bu değişikliklerle kabul edilen Tasarının çerçeve 5 inci maddesi, Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 6 ncı maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle; terör örgütünün amacına, suç işlemekle ilgili olarak izlediği yönteme ve ayrıca, terör örgütü ile ilgili olarak Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesine suçun unsurları ve diğer hususlar bağlamında yapılan yollamaya açıklık getirilmiştir.

İkinci fıkrada yer alan "terör örgütünün veya amacının propagandası" ibaresi, uygulamada oluşabilecek tereddütleri gidermek amacıyla, "terör örgütünün propagandası" olarak değiştirilmiştir. Bu fıkra hükmünde yapılan diğer bir değişiklikle, az bulunan cezanın üst sınırı, üç yıldan beş yıla çıkarılmıştır.

Fıkra metninde ayrıca, terör örgütünün propagandası suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde sorumluluk rejimiyle ilgili olarak, 6 ncı maddenin dördüncü fıkrasına paralel değişiklik yapılmıştır.

İkinci fıkranın (a) ve (b) bentleri, gereksiz tekrarın önüne geçmek amacıyla yeniden düzenlenmiştir. Çünkü, (b) bendinde yer alan "örgütün amacına yönelik afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçlerin taşınması" fiilleri, (a) bendinde yer alan "amblem ve "işaret" kapsamında mütalaa edilmelidir. Bu suretle, sayma yönteminin sınırlayıcı olmasının da önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Fıkranın (c) bendinde yer alan "örgüte üye kazandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunulması", örgüt propagandası olarak değil; örgüt kurucusu, yöneticisi veya en azından örgüt üyesi olarak cezalandırılmayı gerektirmektedir. Uygulama da bu yöndedir. Belirtilen nedenle, söz konusu bent madde metninden çıkarılmıştır.

Türk Ceza Kanununda örgütle ilgili olarak etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiş olduğu için, Tasarının çerçeve 6 ncı maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü fıkrası metinden çıkarılmıştır.

Tasarının çerçeve 6 ncı maddesi ile ilgili olarak, Alt Komisyon tarafından yapılan ve yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen değişiklikler, Komisyonumuzca da uygun görülerek kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 7 nci maddesiyle yeniden düzenlenen 3713 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "doğrudan veya dolaylı olarak" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Ayrıca, bu fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi halinde verilecek ceza bakımından, kişinin terör örgütünün üyesi olarak cezalandırılmasına imkan tanımaya yönelik olarak değişiklik yapılmıştır. Alt Komisyon tarafından Tasarının çerçeve 7 nci maddesinde yapılan değişiklikler, Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 8 inci maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine, ikinci cümle olarak "Bu suçlardan dolayı onbeş yaşın üzerindeki çocuklar hakkında açılan davalar da bu mahkemelerde görülür." hükmü eklenmiştir. Daha sağlıklı bir yargılama yapılabilmesi için, terör suçlarının aynı mahkemede yargılanmasına imkan tanımak amacıyla, Alt Komisyon tarafından madde metnine eklenen bu hüküm, Komisyonumuz tarafından uygun görülmüş ve Tasarının çerçeve 8 inci maddesi kabul edilmiştir.

Tasarının  çerçeve 9 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir.

Tasarıya, çerçeve 9 uncu maddeden sonra gelmek üzere, eklenen çerçeve 10 uncu maddeyle, 3713 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişikliğe göre, 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı verilen hapis cezası Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinde belirlenen seçenek yaptırımlara çevrilemeyecek ve 51 inci maddesi hükmüne göre ertelenemeyecektir. Ancak, terör örgütleri tarafından suça sürüklenen  çocukların topluma kazandırılması amacıyla, hapis cezasını seçenek yaptırımlara çevirme ve erteleme yasağının bunlarla ilgili olarak uygulanamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Ceza Muhakemesi Kanununun koruma tedbiri olarak tutuklamaya ve adli kontrol tedbirine ilişkin hükümlerinin uygulanması takdire bağlı olduğundan; 3713 sayılı Kanunun, Tasarının çerçeve 10 uncu maddesiyle değiştirilen 15 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki hüküm, metinden çıkarılmıştır. Madde metnine ikinci fıkra olarak eklenen yeni hükümde, birinci fıkra hükmüne göre görevlendirilecek avukatlara ücret ödenmesine ilişkin esas ve usullerin yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür. Alt Komisyon tarafından yapılan bu değişiklik, Komisyonumuz tarafından uygun görülmüş ve Tasarının çerçeve 10 uncu maddesi, çerçeve 11 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Terörle Mücadele Kanununun, Tasarının çerçeve 11 inci maddesiyle değiştirilen 17 nci maddesinin birinci fıkrasında, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesine yapılan yollamanın, bu maddenin dördüncü fıkrasıyla sınırlandırılmasına yönelik değişiklik yapılmıştır. Böylece, örgüt mensubu suçlu olmasalar bile, Terörle Mücadele Kanununun örneğin 6 ncı maddesi ile 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanan suçların failleri hakkında da Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesinin örgüt mensubu suçlulara ilişkin koşullu salıverilme ve hatta, mükerrirlere özgü güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

Bu istisnai hal dışında, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesindeki koşullu salıverilmeye ilişkin diğer genel hükümlerin 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak da uygulanacağında kuşku yoktur. Yukarıda izah edilen değişiklikler, Alt Komisyon tarafından yapılmış ve yapılan bu değişiklikler, Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve Tasarının  çerçeve 11 inci maddesi, çerçeve 12 nci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 12 nci maddesi, çerçeve 13 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Terörle Mücadele Kanununun, Tasarının çerçeve 13 üncü maddesiyle değiştirilen 20 nci maddesinde, Alt Komisyon tarafından yürürlükteki Kanunun metninin büyük ölçüde muhafazası yönünde değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklik Komisyonumuzca da benimsenmiş ve Tasarının çerçeve 13 üncü maddesi,  çerçeve 14 üncü madde olarak kabul edilmiştir.

Terörle Mücadele Kanununun, Tasarının çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, 22.2.2006 tarih ve 5446 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe sadık kalınmış ve sadece bent metninde yer alan "Devlet ve üniversite hastaneleri ile askerî" ibaresi, "kamu kurum ve kuruluşlarına ait bütün" ibaresi olarak değiştirilmiştir. Fıkranın (ı) bendinde yer alan "Başbakanlıkça, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan" ibaresi "Devletçe" şeklinde değiştirilmiştir. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklikler Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve Tasarının çerçeve 14 üncü maddesi, çerçeve 15 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Terörle mücadelede kolluk kuvvetlerinin etkinliğinin artırılması amacıyla, Tasarının çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen 3713 sayılı Kanunun Ek 2 nci maddesinde değişiklik yapılmış ve çerçeve 16 ncı madde olarak kabul edilmiştir.

 Tasarının çerçeve 16 ncı maddesi 17 nci madde, çerçeve 17 nci maddesi 18 inci madde, çerçeve 18 inci maddesi 19 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarıdaki maddeler, görüşmeler sırasında Komisyonca redaksiyona tâbi tutulmuştur.

Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere, Başkanlığa saygıyla arz olunur.

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

Köksal Toptan

Recep Özel

Ramazan Can

 

Zonguldak

Isparta

Kırıkkale

 

Kâtip

Üye

Üye

 

Hasan Kara

Fehmi Hüsrev Kutlu

Halil Özyolcu

 

Kilis

Adıyaman

Ağrı

 

Üye

Üye

Üye

 

Haluk İpek

Feridun Fikret Baloğlu

Yüksel Çorbacıoğlu

 

Ankara

Antalya

Artvin

 

 

(Karşı oy)

(İmzada bulunamadı)

 

Üye

Üye

Üye

 

Orhan Yıldız

Mehmet Küçükaşık

Feridun Ayvazoğlu

 

Artvin

Bursa

Çorum

 

(İmzada bulunamadı)

(Karşı oy)

(Karşı oy)

 

Üye

Üye

Üye

 

Muzaffer Külcü

Mustafa Nuri Akbulut

Mahmut Durdu

 

Çorum

Erzurum

Gaziantep

 

Üye

Üye

Üye

 

Mehmet Yılmazcan

Hakkı Köylü

Muharrem Kılıç

 

Kahramanmaraş

Kastamonu

Malatya

 

 

 

(Karşı oy)

 

Üye

Üye

Üye

 

Süleyman Sarıbaş

Orhan Eraslan

Enver Yılmaz

 

Malatya

Niğde

Ordu

 

(İmzada bulunamadı)

(Karşı oy)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Mehmet Nuri Saygun

Ahmet Çağlayan

Bekir Bozdağ

 

Tekirdağ

Uşak

Yozgat

    (Toplantıya katılmadı)

 

 

 

KARŞI OY YAZISI

Komisyonumuzun 1/1194 Esas Sayısıyla görüşülen Terörle Mücadele Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına aşağıdaki nedenlerle karşıyız.

Ülkemiz 20 yılı aşkın süredir yoğun terör eylemlerine maruz kalmaktadır. Yoğun terör eylemleri nedeniyle otuz binden fazla insanımız hayatını yitirmiştir. Bunun yanı sıra terör eylemleri milyarlarca dolar zararın olmasına neden olmuştur.

Kuşkusuzdur ki, her hukuk devletinde olduğu gibi Türkiye’de de terörle mücadelede etkin önlemler almak gerekir. Çünkü terör hukukun ve devletin en uç noktada reddidir, inkârıdır. Bu nedenle hukuk devletini yok sayan terörün her çeşidinin önlenmesi ve başarısızlığa uğratılması gerekir. Terör aynı zamanda insan haklarının en temeli olan yaşam ve güvenlik hakkının da kapsamlı bir inkârıdır. Çağımızda tüm hukuk devletlerinin baş belası olan terörün; hukuktan ayrılmadan, özgürlük, güvenlik ikileminde dengeyi doğru kurarak, yenilebilmesi mümkündür.

Terörle etkin mücadelenin doğru yolu ülkedeki terör konseptinin doğru kavranmasıdır. Ülkemizde tüm millî güvenlik siyaset belgelerinde de görüleceği üzere terör iki ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlardan bir tanesi, irticai terör, diğer de bölücü terördür. Bunların dışında ayrıca çıkar amaçlı terör örgütleri ve siyasi amaçlı terör örgütleri de ikincil plandadır. Bir Terörle Mücadele Yasasının bu konseptin üzerine oturması her teröre ve terör örgütüne karşı mücadeleyi kapsaması gerekir. Bunun yanı sıra her türlü terör eylemini de karşılıyabilecek nitelikte olması gerekir.

Yasa tasarısı ne yazık ki bu konuda yeterli değildir. Özellikle irticai terörle mücadele konusunda önemli zaaflar içermektedir. Kimi irticai grupları himaye etmek amacıyla yasanın birinci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları kaldırılmış, yasanın birinci maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen, Cumhuriyetin temel niteliklerine karşı eylemlerin yasa kapsamında olduğu ilgisi koparılmaya çalışılmıştır. Yapılan bilinçli bir çalışmadır. Bu konudaki temizlikler bilinçli bir şekilde organize edilmiştir. Keza aynı şekilde tasarının üçüncü maddesinde yer alan, “suç için anlaşma” maddesi olan 316. madde de terör suçları arasından çıkarılarak “murtabit suçlar” kapsamına alınmıştır. 16. maddedeki değişiklikler de bu doğrultudadır. 6. maddesinde, 1. maddenin yeniden vurgulanması aynı arzunun ihzarı olarak gözükmekte ise de, bu neticeyi doğurmayacağı açıktır. Yasa tasarısına böyle bir rötuşun çekilmesi ihtiyacı endişe ve üzüntü verici bulunmuştur.

Terörle mücadelede terörün cinsini ayırarak başarı sağlayabilme olanağı yoktur. Terörle mücadele hükümetin öncelikli hedefleri arasında olma durumundadır. Böyle bir mücadelede başarı sağlamanın yolu terör grupları arasında ayrım yapmamaktır. Ülkemizde ciddi boyutlarda bölücü terör tehdidinin yanı sıra, aynı ciddiyette irticai terör tehdidi de mevcuttur. İrticai terör tehdidini “paranoya” sayarak başarı sağlama olanağı olmadığı gibi, irticaya odaklık teşkil etmesinden dolayı yakın tarihimizde birisi iktidar partisi olmak üzere iki defa parti kapatılması ve bu hususlardaki yüksek yargı kararlarını açıklayabilme olanağı yoktur.

Yapılan düzenlemeyle Fatih Cami bahçesinde olan eylemlerin benzeri ile Sivas katliamı tarzındaki eylemlere sempatiyle bakıldığı ortadadır. Esas itibariyle hiç kimsenin, cumhuriyetin Anayasada yazılı temel niteliklerinden birine karşı yapılan eylemleri sempatiyle karşılama hakkı yoktur. Hele hele böyle bir görevi “paranoya” safsatalarıyla görmezden gelmek doğru olmadığı gibi açılan bu yoldan irticai örgütler dışında bölücü örgütlerin de istifade edeceği açıktır.

Terör örgütü kapsamında sadece silahlı örgütler alınmıştır. Oysa terör sadece silaha bağlanabilecek bir olgu değildir. Silaha bağlandığı takdirde hangi örgütün ne kadar silahlı sayılacağı konusu da çok tartışmalı hale gelecektir. Kitlesel düzeyde toplumsal ayaklanmayı kışkırtabilecek bir örgüt mü tehlikelidir? Yoksa beş tane maceraperestin beş tabancayla bir araya gelmesi mi tehlikelidir? Sorusunun cevabı daima kitlesel ayaklanmayı kışkırtacak örgütün daha tehlikeli olacağı yönündedir. Bilindiği gibi gerek TCK 302’de yer alan bölücülük suçu ve gerekse TCK 309’da yer alan Anayasayı ihlal suçu, esas itibariyle tehlike suçlarıdır. Bunların sadece silaha endekslenmesi en hafif deyimiyle konunun anlaşılamamasıdır.

Kimi irticai grupları himaye etmek amacıyla silahsız örgütlerin ve organizasyonların terör örgütü sayılmamasının istenilmesi sonucu beklenmeyen ve öngörülmeyen çok tehlikeli neticelerin de ortaya çıkması kaçınılmazdır. Örgütü silah şartına bağladığınız takdirde “domuz bağıyla” insan öldürmek ya da “diri diri gömerek” insan öldürmek veyahut “yakarak” insan öldürmek TCK 6. maddesi kapsamında silah sayılmayacağı halde, silahla öldürmekten daha ürkütücü ve daha korkutucudur. Bu tür eylemleri yapan örgütlerin mensuplarının terörle mücadele kapsamında değerlendirilmemesi, son derece vahim neticelerin ortaya çıkmasına neden olur. Kaldı ki, silah kullanmadan halkın kışkırtılarak isyan ettirilmesi ya da “sivil itaatsizlik” kapsamında isyanlar çıkarılması yasa kapsamı dışında kalacaktır. Bu yönüyle TMY eksiktir, etkili mücadeleye olanak verecek nitelikte değildir.

6. maddenin son fıkrasına eklenen ve terör örgütünün kurucu ve yöneticilerine de etkin pişmanlık olanağı sağlayan fıkranın Alt Komisyon tarafından çıkartılmasını olumlu bulmaktayız. Ancak yasanın bunun dışında da önemli eksiklikleri vardır. Bunları kısaca sıralayacak olursak;

Terörle Mücadele Yasası eylemin gerçekleşmesinden sonraki safhayı kapsamaktadır. Terörü önleyici kolluğa ilişkin hüküm taşımamaktadır. Genel olarak soruşturma ve kovuşturmayla ilgili hükümleri taşımaktadır. Oysa tüm dünyada terörle mücadelenin en önemli yöntemlerinden birisi, önleyici kolluk hizmetleridir.

Terörle Mücadele Yasası kitlesel kışkırtma ve ayaklanmalara yabancıdır.Bu konuda ciddi bir düzenleme taşımamaktadır. Bunun yanı sıra bireysel terörizmi de tanımamaktadır. Oysa kimi suikastlar da terörizm örgütsel olmayıp, bireysel olabilir. Bu durumda soruşturma safhasında bir örgütün varlığı düşünülerek yapılan soruşturmalarda buna ulaşılamaması halinde; gözaltı, sorgulama yöntemi, savunma vb. noktalarda Türkiye’nin uluslararası hukuk karşısında sıkıntıya gireceği açıktır. Sınırlı ve istisnai olarak bu konunun da düzenlenmesi gerekirdi.

Ayrıca basınla ilgili düzenlenmeler de “propaganda” kavramı çerçevesinde düzenleme yapıldığı için, teröre hiçbir şekilde sempatiyle bakmayan kimi basın ve yayın organlarının sorumlu tutulabilme olanağı vardır. Oysa bilindiği gibi, propaganda “övme” anlamına gelmez. Bir örgütün yaptığı eylemleri aktarmak çoğu zaman örgütün övülmesi anlamına gelmeyeceği halde, “propaganda” kapsamı içerisine girme olanağı vardır. Haberciliği ve basın özgürlüğünü örgüt övücülüğünün dışında tutumak gerekir. Bu konuda da yasa yeterli düzenlemeye sahip değildir. Keza aynı doğrultuda yayının durdurulması vs. konuları da titiz düzenlenmiş değildir.

Savunmayla ilgili düzenlemelerde önemli sorunlar vardır. Bunların da daha dikkatli yapılması gerekir. Bunun yanı sıra yeni yapılan terörün finansmanı bölümü ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Terör örgütlerinin çok farklı finansman olanakları vardır. Böyle bir düzenlemeyle bunların sınırlanması yerinde olmamıştır. Esasen terör örgütlerini finanse etmek, yeni TCK’nın düzenlemesinde terör örgütü üyeliğiyle eş değerdir. Bu itibarla daha iyi bir şey yapıldığı zannedilerek konu sınırlandırılmıştır.

Karşı Oy Yazımızı saygıyla arz ederiz.

Orhan Eraslan Muharrem Kılıç Mehmet Küçükaşık

             Niğde                  Malatya                    Bursa

            Feridun Ayvazoğlu   Feridun Baloğlu

             Çorum                   Antalya

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN

 

TERÖRLE MÜCADELE KANUNUNUN BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci maddesinin başlığı "Terör tanımı" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 2- 3713 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 3- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 316, 320 nci maddeleri ile 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlarıdır."

MADDE 3- 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Terör amacı ile işlenen suçlar

MADDE 4- Aşağıdaki suçlar 1 inci maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği takdirde, terör suçu sayılır:

a) Kasten öldürme ve yaralama suçları, cebir ve şiddet içeren suçlar ile Türk Ceza Kanununun 79, 80, 84, 103, 106, 109, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 142, 148, 152, 170, 172, 173, 174, 181, 185, 187, 188, 197, 198, 199, 200, 202, 204, 207, 210, 213, 214, 215, 223, 224, 227, 235, 243, 244, 245, 265, 292, 294, 300, 315, 317, 318 ve 319 uncu maddelerinde yer alan suçlar,

b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan suçlar,

c) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dördüncü  ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları,

ç) 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,

d) Anayasanın 120 nci maddesi gereğince olağanüstü hâl ilan edilen bölgelerde, olağanüstü hâlin ilanına neden olan olaylara ilişkin suçlar,

e) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 inci ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar."

MADDE 4- 3713 sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 5- 3 üncü ve 4 üncü maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili kanunlara göre tayin edilecek hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı oranında artırılarak hükmolunur. Bu suretle tayin olunacak cezalarda, gerek o fiil için, gerek her nevi ceza için muayyen olan cezanın yukarı sınırı aşılabilir. Ancak, müebbet hapis cezası yerine, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur."

MADDE 5- 3713 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında geçen "beşmilyon liradan onmilyon liraya kadar ağır para" ibaresi "bir yıldan üç yıla kadar hapis" olarak, dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki  fıkra eklenmiştir.

"Yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiillerin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, basın ve yayın organlarının sahipleri hakkında da bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Sorumlu müdürleri hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin gündür."

"Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandası niteliğinde olan içeriğe sahip süreli yayınlar hâkim kararı ile; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de Cumhuriyet savcısının emriyle tedbir olarak onbeş günden bir aya kadar durdurulabilir. Cumhuriyet savcısı, bu kararını en geç yirmidört saat içinde hâkime bildirir. Hâkim kırksekiz saat içinde onaylamazsa, durdurma kararı hükümsüz sayılır."

MADDE 6- 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 7- 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.

Terör örgütünün veya amacının propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın veya yayın organlarının sahipleri hakkında da bin günden onbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Sorumlu müdürleri hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin gündür. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:

a) Örgütün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve işaretlerin taşınması veya bu işaret ve amblemlerin üzerinde bulunduğu üniformayı andırır giysiler giyilmesi veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün, tamamen veya kısmen kapatılması,

b) Örgütün amacına yönelik afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçlerin taşınması veya bu nitelikte slogan atılması veya ses cihazları ile yayınlanması,

c) Örgüte üye kazandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunulması.

İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.

Türk Ceza Kanununun 221 inci maddesi hükmü, bu madde açısından da uygulanır. Kişi, etkin pişmanlık hükümlerinden ancak bir defa yararlanabilir."

 

MADDE 7- 3713 sayılı Kanunun mülga 8 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş ve 8 inci maddeden sonra gelmek üzere Kanuna aşağıdaki 8/A ve 8/B maddeleri eklenmiştir.

"Terörün finansmanı

MADDE 8- Her kim tümüyle veya kısmen terör suçlarının işlenmesinde kullanılacağını bilerek ve isteyerek doğrudan veya dolaylı olarak fon sağlar veya toplarsa, hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis ve yüzelli günden binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Fon, kullanılmamış olsa dahi fail aynı şekilde cezalandırılır.

Bu maddenin birinci fıkrasında geçen fon; para veya değeri para ile temsil edilebilen her türlü mal, hak, alacak, gelir ve menfaat ile bunların birbirine dönüştürülmesinden hasıl olan menfaat ve değeri ifade eder."

"Nitelikli hâl

MADDE 8/A-  Bu Kanun kapsamına giren suçların kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır."

"Tüzel kişilerin sorumluluğu

MADDE 8/B- Bu Kanun kapsamına giren suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesine göre bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur."

MADDE 8- 3713 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi

MADDE 9- Bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili davalara, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ağır ceza mahkemelerinde bakılır."

MADDE 9- 3713 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Soruşturma ve kovuşturma usulü

MADDE 10- Bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 ilâ 252 nci maddelerinde hüküm bulunmayan hususlarda diğer hükümleri uygulanır. Ancak;

a) Soruşturmanın amacı tehlikeye düşebilecek ise yakalanan veya gözaltına alınan veya gözaltı süresi uzatılan kişinin durumu hakkında Cumhuriyet savcısının emriyle sadece bir yakınına bilgi verilir.

b) Şüpheli, gözaltı süresince yalnız bir müdafiin hukuki yardımından yararlanabilir. Gözaltındaki şüphelinin müdafi ile görüşme hakkı, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, hâkim kararıyla yirmidört saat süre ile  kısıtlanabilir; ancak bu süre içerisinde ifade alınamaz.

c) Şüphelinin kolluk tarafından ifadesi alınırken ancak bir müdafi hazır bulunabilir.

ç) Kolluk tarafından düzenlenen tutanaklara, ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaraları yazılır.

d) Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.

e) Bu Kanun kapsamında yer alan suçlardan dolayı yapılan soruşturmada müdafiin savunmaya ilişkin belgeleri, dosyaları ve tutuklu bulunan şüpheli ile yaptığı konuşmaların kayıtları incelemeye tâbi tutulamaz. Ancak müdafiin terör örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge elde edilmesi halinde, Cumhuriyet savcısının istemi ve hâkim kararıyla, bir görevli görüşmede hazır bulundurulabileceği gibi bu kişilerin müdafiine verdiği veya müdafiince bu kişiye verilen belgeler hâkim tarafından incelenebilir. Hâkim belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu karara karşı ilgililer itiraz edebilirler.

f) Ceza Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (8) numaralı alt bendindeki, 139 uncu maddesinin yedinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendindeki ve 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendindeki istisnalar uygulanmaz.

g) 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 92 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bu Kanun kapsamında yer alan suçlar bakımından da uygulanır."

MADDE 10- 3713 sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 15- Terörle mücadelede görev alan istihbarat ve kolluk görevlileri ile bu amaçla görevlendirilmiş diğer personelin, bu görevlerinin ifasından doğduğu iddia edilen suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda müdafi olarak belirlediği en fazla üç avukatın ücreti ödenir ve bunlara avukatlık ücret tarifesine bağlı olmaksızın yapılacak ödemeler, ilgili kuruluşların bütçelerine konulacak ödenekten karşılanır.

Bu kişiler hakkında soruşturma ve kovuşturmalarda suçun niteliğine ve işlenmesindeki özelliklere göre nedenleri varsa tutuklama kararı verilebileceği gibi, Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki süre şartı aranmaksızın adli kontrol hükümleri de uygulanabilir.”

MADDE 11- 3713 sayılı Kanunun 17 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Koşullu salıverilme

MADDE 17- Bu Kanun kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar hakkında, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması bakımından 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci ve 108 inci maddeleri hükümleri uygulanır.

Tutuklu veya hükümlü iken firar veya ayaklanma suçundan mahkum edilmiş bulunanlar ile disiplin cezası olarak üç defa hücre hapsi cezası almış olanlar, bu disiplin cezaları kaldırılmış olsa bile koşullu salıverilmeden yararlanamazlar.

Bu Kanun kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar, hükümlerinin kesinleşme tarihinden sonra bu Kanunun kapsamına giren bir suçu işlemeleri halinde, koşullu salıverilmeden yararlanamazlar.

Ölüm cezaları 14/7/2004 tarihli ve 5218 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değişik 3/8/2002 tarihli ve 4771 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları ile ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen veya ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkûm olan terör suçluları koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamaz. Bunlar hakkında ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası ölünceye kadar devam eder."

MADDE 12- 3713 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 19 - İşlenişine iştirak etmemiş olmak koşuluyla bu Kanun kapsamına giren suç faillerinin yakalanabilmesine yardımcı olanlara veya yerlerini yahut kimliklerini bildirenlere para ödülü verilir. Ödülün miktar, usul ve esasları İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte belirtilir."

MADDE 13- 3713 sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 20- Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden adlî, istihbarî, idarî ve askerî görevliler, kolluk görevlileri, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcıları, terör suçlularının muhafaza edildiği ceza ve tutukevlerinin savcıları ve müdürleri, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde görev yapmış hâkim ve savcılar, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesi uyarınca yetkili kılınmış ağır ceza mahkemelerinde görev yapan hâkim ve savcılar ile bu görevlerinden ayrılmış olanlar ve terör örgütlerinin açık hedefi haline gelen veya getirilenler ile suçların aydınlatılmasında yardımcı olanlar hakkında tanık korumaya ilişkin hükümler uygulanır.

Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesi uyarınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemeleri başkan ve üyeleri ile bu mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmakla ve kovuşturmakla görevli Cumhuriyet savcılarının korunma ve güvenlik talepleri ilgili makam ve mercilerce öncelikle ve ivedilikle yerine getirilir. Koruma için ihtiyaç duyulan araç ve gereçler Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca temin edilir.

Korumaya alınmış emekli personelden, meskende korunmaları mutlak surette zorunlu bulunanlar; görev yaptıkları bakanlık veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait konutlardan Maliye Bakanlığınca rayiç kiralar dikkate alınarak tespit olunacak kira bedeli ile kiralama esaslarına göre yararlandırılır.

Yukarıda sayılanlardan kamu görevlisi olanlar, görevlerinden ayrılmış olsalar dahi, terör suçluları tarafından kendilerine veya eş ve çocuklarının canına vuku bulan bir taarruzu savmak için silah kullanmaya yetkilidirler."

MADDE 14- 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "Memur ve"  ibaresi  madde metninden çıkartılmış ve aynı fıkranın (e) ve (ı) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"e) Malûl olanlar ile ölenlerin dul ve yetimleri, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığınca kendilerine verilen tanıtım kartlarını ibraz etmeleri durumunda, kamu kurum ve kuruluşlarına ait bütün hastanelerde muayene ve tedavi edilirler. Bunların her türlü tedavi giderleri; ilgililerin herhangi bir kamu kurumu veya kuruluşunda çalışmaları halinde bu kurum veya kuruluşça, emekli, yaşlılık, malullük veya dul ve yetim aylığı almaları halinde bağlı bulundukları sosyal güvenlik kurumunca, herhangi bir kuruma tabi olarak çalışmamaları, 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında aylık alanlar hariç emekli, yaşlılık, malullük veya dul ve yetim aylığı almamaları durumunda Millî Savunma veya İçişleri Bakanlığınca karşılanır. Malûl olanların eksilen vücut organları, yurt içi veya yurt dışında en son teknik usullere göre yapılması mümkün sunileriyle tamamlatılır ve gerekirse tamir ettirilir veya yenisi yaptırılır."

"ı) Terörle mücadeleden dolayı köyleri boşaltılan üniversite çağındaki öğrencilere ve ölenlerin çocuklarına yüksek öğrenimleri süresince Devletçe karşılıksız burs verilir."

 

MADDE 15- 3713 sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesince iptal edilen ek 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

"EK MADDE 2- Terör örgütlerine karşı icra edilecek operasyonlarda "teslim ol" emrine itaat edilmeyerek silah kullanmaya teşebbüs edilmesi halinde kolluk görevlileri, tehlikeyi etkisiz kılabilecek ölçü ve orantıda, duraksamadan hedefe karşı silah kullanmaya yetkilidirler."

MADDE 16- 3713 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ile 12, 16 ve 18 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 17- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 18- Bu Kanun hükümlerini Ba-kanlar Kurulu yürütür.

ADALET KOMİSYONUNUN

KABUL ETTİĞİ METİN

TERÖRLE MÜCADELE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR

KANUN TASARISI

 

MADDE 1- 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci maddesinin başlığı "Terör tanımı" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 2- 3713 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 3- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlarıdır."

MADDE 3- 3713 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Terör amacı ile işlenen suçlar

MADDE 4- Aşağıdaki suçlar 1 inci maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği takdirde, terör suçu sayılır:

a) Türk Ceza Kanununun 79, 80, 81, 82, 84, 86, 87, 96, 106, 107, 108, 109, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 142, 148, 149, 151, 152, 170, 172, 173, 174, 185, 188, 199, 200, 202, 204, 210, 213, 214, 215, 223, 224, 243, 244, 265, 294, 300, 316, 317, 318 ve 319 uncu maddeleri ile 310 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar,

b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan suçlar,

c) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları,

ç) 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,

d) Anayasanın 120 nci maddesi gereğince olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde, olağanüstü halin ilanına neden olan olaylara ilişkin suçlar,

e) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 inci maddesinde tanımlanan suç."

MADDE 4- 3713 sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 5- 3 ve 4 üncü maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili kanunlara göre tayin edilecek hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı oranında artırılarak hükmolunur. Bu suretle tayin olunacak cezalarda, gerek o fiil için, gerek her nevi ceza için muayyen olan cezanın yukarı sınırı aşılabilir. Ancak, müebbet hapis cezası yerine, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur."

Suçun, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması dolayısıyla ilgili maddesinde cezasının artırılması öngörülmüşse; sadece bu madde hükmüne göre cezada artırım yapılır. Ancak, yapılacak artırım, cezanın üçte ikisinden az olamaz.

MADDE 5- 3713 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında geçen "beşmilyon liradan onmilyon liraya kadar ağır para" ibaresi "bir yıldan üç yıla kadar hapis" olarak, dördüncü fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiillerin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin gündür."

"Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınlar hâkim kararı ile; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de Cumhuriyet savcısının emriyle tedbir olarak onbeş günden bir aya kadar durdurulabilir. Cumhuriyet savcısı, bu kararını en geç yirmidört saat içinde hâkime bildirir. Hâkim kırksekiz saat içinde onaylamazsa, durdurma kararı hükümsüz sayılır."

MADDE 6- 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 7- Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.

Terör örgütünün propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin gündür. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:

a) Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması,

b) Terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve işaretlerin taşınması, slogan atılması veya ses cihazları ile yayın yapılması ya da terör örgütüne ait amblem ve işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.

İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.

MADDE 7- 3713 sayılı Kanunun mülga 8 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş ve 8 inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 8/a ve 8/b maddeleri eklenmiştir.

"Terörün finansmanı

MADDE 8- Her kim tümüyle veya kısmen terör suçlarının işlenmesinde kullanılacağını bilerek ve isteyerek fon sağlar veya toplarsa, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Fon, kullanılmamış olsa dahi, fail aynı şekilde cezalandırılır.

Bu maddenin birinci fıkrasında geçen fon; para veya değeri para ile temsil edilebilen her türlü mal, hak, alacak, gelir ve menfaat ile bunların birbirine dönüştürülmesinden hasıl olan menfaat ve değeri ifade eder."

"Nitelikli hal

MADDE 8/A- Bu Kanun kapsamına giren suçların kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır."

"Tüzel kişilerin sorumluluğu

MADDE 8/B- Bu Kanun kapsamına giren suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesine göre bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur."

MADDE 8- 3713 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi

MADDE 9- Bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili davalara, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ağır ceza mahkemelerinde bakılır. Bu suçlardan dolayı onbeş yaşın üzerindeki çocuklar hakkında açılan davalar da bu mahkemelerde görülür."

MADDE 9- 3713 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Soruşturma ve kovuşturma usulü

MADDE 10- Bu Kanun kapsamına giren suçlarla ilgili olarak, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 ilâ 252 nci maddelerinde hüküm bulunmayan hususlarda diğer hükümleri uygulanır. Ancak;

a) Soruşturmanın amacı tehlikeye düşebilecek ise yakalanan veya gözaltına alınan veya gözaltı süresi uzatılan kişinin durumu hakkında Cumhuriyet savcısının emriyle sadece bir yakınına bilgi verilir.

b) Şüpheli, gözaltı süresince yalnız bir müdafiin hukuki yardımından yararlanabilir. Gözaltındaki şüphelinin müdafi ile görüşme hakkı, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, hakim kararıyla yirmidört saat süre ile kısıtlanabilir; ancak bu süre içerisinde ifade alınamaz.

c) Şüphelinin kolluk tarafından ifadesi alınırken, ancak bir müdafi hazır bulunabilir.

ç) Kolluk tarafından düzenlenen tutanaklara, ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaraları yazılır.

d) Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.

e) Bu Kanun kapsamında yer alan suçlardan dolayı yapılan soruşturmada müdafiin savunmaya ilişkin belgeleri, dosyaları ve tutuklu bulunan şüpheli ile yaptığı konuşmaların kayıtları incelemeye tâbi tutulamaz. Ancak müdafiin terör örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge elde edilmesi halinde, Cumhuriyet savcısının istemi ve hâkim kararıyla, bir görevli görüşmede hazır bulundurulabileceği gibi bu kişilerin müdafiine verdiği veya müdafiince bu kişiye verilen belgeler hâkim tarafından incelenebilir. Hâkim, belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu karara karşı ilgililer itiraz edebilirler.

f) Ceza Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (8) numaralı alt bendindeki, 139 uncu maddesinin yedinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendindeki ve 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendindeki istisnalar uygulanmaz.

g) 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 92 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bu Kanun kapsamında yer alan suçlar bakımından da uygulanır."

MADDE 10- 3713 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Seçenek yaptırımlara çevirme ve erteleme yasağı

MADDE 13- Bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı verilen hapis cezası, seçenek yaptırımlara çevrilemez ve ertelenemez. Ancak, bu hüküm, onbeş yaşını tamamlamamış çocuklarla ilgili olarak uygulanmaz.

MADDE 11- 3713 sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 15- Terörle mücadelede görev alan istihbarat ve kolluk görevlileri ile bu amaçla görevlendirilmiş diğer personelin, bu görevlerinin ifasından doğduğu iddia edilen suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda müdafi olarak belirlediği en fazla üç avukatın ücreti ödenir ve bunlara avukatlık ücret tarifesine bağlı olmaksızın yapılacak ödemeler, ilgili kuruluşların bütçelerine konulacak ödenekten karşılanır.

Avukatların ücretlerinin ödenmesine ilişkin esas ve usuller, Millî Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

MADDE 12- 3713 sayılı Kanunun 17 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Koşullu salıverilme

MADDE 17- Bu Kanun kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar hakkında, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması bakımından 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesinin dördüncü fıkrası ile 108 inci maddesi hükümleri uygulanır.

Tutuklu veya hükümlü iken firar veya ayaklanma suçundan mahkum edilmiş bulunanlar ile disiplin cezası olarak üç defa hücre hapsi cezası almış olanlar, bu disiplin cezaları kaldırılmış olsa bile şartla salıverilmeden yararlanamazlar.

Bu Kanun kapsamına giren suçlardan mahkum olanlar, hükümlerinin kesinleşme tarihinden sonra bu Kanunun kapsamına giren bir suçu işlemeleri halinde, şartla salıverilmeden yararlanamazlar.

Ölüm cezaları 14/7/2004 tarihli ve 5218 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değişik 3/8/2002 tarihli ve 4771 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları ile ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen veya ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkûm olan terör suçluları koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamaz. Bunlar hakkında ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası ölünceye kadar devam eder."

MADDE 13- 3713 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 19- İşlenişine iştirak etmemiş olmak koşuluyla bu Kanun kapsamına giren suç faillerinin yakalanabilmesine yardımcı olanlara veya yerlerini yahut kimliklerini bildirenlere para ödülü verilir. Ödülün miktar, usul ve esasları İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte belirtilir."

MADDE 14- 3713 sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 20- Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden adlî, istihbarî, idarî ve askerî görevliler, kolluk görevlileri, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcıları, terör suçlularının muhafaza edildiği ceza ve tutukevlerinin savcıları ve müdürleri, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde görev yapmış hakim ve savcıları, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesiyle yetkili kılınmış ağır ceza mahkemelerinde görev yapan hakim ve savcılar ile bu görevlerinden ayrılmış olanlar ve terör örgütlerinin açık hedefi haline gelen veya getirilenler ile suçların aydınlatılmasında yardımcı olanlar hakkında gerekli koruma tedbirleri Devlet tarafından alınır.

Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesi uyarınca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemeleri başkan ve üyeleri ile bu mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmakla ve kovuşturmakla görevli Cumhuriyet savcılarının korunma ve güvenlik talepleri ilgili makam ve mercilerce öncelikle ve ivedilikle yerine getirilir. Koruma için ihtiyaç duyulan araç ve gereçler Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca temin edilir.

Bu koruma tedbirleri; talep halinde estetik cerrahi yoluyla fizyolojik görünümün değiştirilmesi dahil, nüfus kaydı, ehliyet, evlenme cüzdanı, diploma ve benzeri belgelerin değiştirilmesi, askerlik işleminin düzenlenmesi, menkul ve gayrimenkul mal varlıklarıyla ilgili hakları, sosyal güvenlik ve diğer hakların korunması gibi hususlarda düzenleme yapılır. Korumaya alınmış emekli personelden, meskende korunmaları mutlak surette zorunlu bulunanlar; görev yaptıkları Bakanlık veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait konutlardan Maliye Bakanlığınca rayiç kiralar dikkate alınarak tespit olunacak kira bedeli ile kiralama esaslarına göre yararlandırılır.

Bu tedbirlerin uygulanmasında, İçişleri Bakanlığı ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlar gerekli her türlü gizlilik kurallarına uymak zorundadırlar.

Koruma tedbirleriyle ilgili esas ve usuller Başbakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelik ile belirlenir.

Yukarıda sayılanlardan kamu görevlileri, görevlerinden ayrılmış olsalar dahi terör suçluları tarafından kendilerine veya eş ve çocuklarının canına vuku bulan bir taarruzu savmak için silah kullanmaya yetkilidirler."

MADDE 15- 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "Memur ve" ibaresi  madde metninden çıkartılmış ve aynı fıkranın (e) ve (ı) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"e) Malûl olanlar ile ölenlerin dul ve yetimleri, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığınca kendilerine verilen tanıtım kartlarını ibraz etmeleri durumunda, kamu kurum ve kuruluşlarına ait bütün hastanelerde muayene ve tedavi edilirler. Bunların her türlü tedavi giderleri; ilgililerin herhangi bir kamu kurumu veya kuruluşunda çalışmaları halinde bu kurum veya kuruluşça, emekli, yaşlılık, malullük veya dul ve yetim aylığı almaları halinde bağlı bulundukları sosyal güvenlik kurumunca, herhangi bir kuruma tabi olarak çalışmamaları, 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında aylık alanlar hariç emekli, yaşlılık, malullük veya dul ve yetim aylığı almamaları durumunda Millî Savunma veya İçişleri Bakanlığınca karşılanır. Malûl olanların eksilen vücut organları, yurt içi veya yurt dışında en son teknik usullere göre yapılması mümkün sunileriyle tamamlatılır ve gerekirse tamir ettirilir veya yenisi yaptırılır."

"ı) Terörle mücadeleden dolayı köyleri boşaltılan üniversite çağındaki öğrencilere ve ölenlerin çocuklarına yüksek öğrenimleri süresince Devletçe karşılıksız burs verilir."

MADDE 16- 3713 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

"EK MADDE 2- Terör örgütlerine karşı icra edilecek operasyonlarda "teslim ol" emrine itaat edilmeyerek veya silah kullanmaya teşebbüs edilmesi halinde kolluk görevlileri, tehlikeyi etkisiz kılabilecek ölçü ve orantıda, doğrudan ve duraksamadan hedefe karşı silah kullanmaya yetkilidirler."

MADDE 17- 3713 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ile 12, 16 ve 18 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 18- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 19- Bu Kanun hükümlerini Ba-kanlar Kurulu yürütür.

Recep Tayyip Erdoğan

 

 

 

 

 

 

Başbakan

 

 

 

 

 

Dışişleri Bak. ve Başb. Yrd.

Devlet Bak. ve Başb. Yrd.

Devlet Bak. ve Başb. Yrd.

 

 

 

A. Gül

A. Şener

M. A. Şahin

 

 

 

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

 

 

 

B. Atalay

A. Babacan

M. Aydın

 

 

 

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

Adalet Bakanı

 

 

 

N. Çubukçu

K. Tüzmen

C. Çiçek

 

 

 

Millî Savunma Bakanı

İçişleri Bakanı

Maliye Bakanı

 

 

 

M. V. Gönül

A. Aksu

K. Unakıtan

 

 

 

Millî Eğitim Bakanı

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Sağlık Bakanı

 

 

 

H. Çelik

F. N. Özak

R. Akdağ

 

 

 

Ulaştırma Bakanı

Tarım ve Köyişleri Bakanı

Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı

 

 

 

B. Yıldırım

M. M. Eker

M. Başesgioğlu

 

 

 

Sanayi ve Ticaret Bakanı

En. ve Tab. Kay. Bakanı

Kültür ve Turizm Bakanı

 

 

 

A. Coşkun

M. H. Güler

A. Koç

 

 

 

 

Çevre ve Orman Bakanı

 

 

 

 

 

O. Pepe