I. Bayar Hükümeti Programı

Sayın Arkadaşlar;

Reisicumhur Atatürk’ ün tayini ile Başvekâlet vazifesini üzerime almış bulunuyorum. Kendilerine takdim ettiğim İcra Vekilleri Heyeti listesini de tasdik etmiş bulunuyorlar.

Arkadaşlar;

Egemenlik ulusundur. Teşekkül eden her Hükümetin “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu” hükümlerine uyarak programını Büyük Meclise arzetmesi ve itimad reyinizi işletmesi lazımdır.

Yüksek huzurunuza her birinizi derin sevgi ve saygılarımla selamlayarak ben de bu maksatla çıkmış bulunuyorum.

Bizim gibi parti hükümetlerinin kendilerine mahsus bir programı yoktur.

Takib edecekleri program, şahıslarınızda ve meclisin yüksek manevi şahsiyetinde kuvvetle, şerefle, temsil edilmekte olan ve büyük Türk milletinin arzu ve iradelerini toplayan Cumhuriyet Halk Partisinin realist ve dinamik programıdır.

Hükümet, şefin bu kürsüden verdiği ana direktiflerin ışığı altında, "daima daha kuvvetli, daima daha refahlı, hür ve müstakil Türkiye" halinde ifâde edilmesi de mümkün olan bu programın başarılması işini, üzerine almış bulunuyor.

Arkadaşlar,

Harb sonrası kadar tarihte hiç bir devre, ibret verici dersler ve Türk inkılâbının her adımdaki, büyük isabeti teyid edecek çeşitli vakalar ve mücadelelerle dolu geçmemiştir.

Zamanımızda bir çok şeylerin yalnız daha kuvvetli olmak için değil ileri millet olarak var kalmak için yapılması bir zarurettir.

Ne bu kadar şerefli bir vazife ve ne de eğer vaktinde yapılmamış ise, bu kadar ağır bir mesuliyet hiç bir nesle teveccüh etmemiştir.

Milli zaruret halinde görülen bir işin başarılması için sarfedilecek herhangi bir emek veya fedakârlık, istihdaf edilen milli netice daima küçüktür.

Biz, bu ana fikirlerle meşbu olarak çalışacağız ve daima her işte plan, program ve rasyonel çalışmayı temel olarak alacağız.

İleri teknik, sürat, dikkat, takib fikri, önü görüş, çalışmalarımızın, ana vasfı olacaktır.

Bu çapta bir vazifenin devamlılığını ve canlılığını muhafaza ederek nesillere intikal edecek semereler verebilmesi için birinci derecede ve her şeye takdimen nazara alacağımız eleman memleketin emmiyeti ve kültürü olacaktır.

Emniyetsiz hiçbir iş yapılamaz. Kültürsüz hiçbir şey yaşamaz. Emniyet ve kültür her iyi, her devamlı şeyin ana temelidir.

Dahiliye, işleri itibariyle arkadaşlar;

Cumhuriyet Türkiye'sinde birçok memleketleri kemiren ve hükümetlerin belli başlı meşgalesi halinde olan, iç siyâsi davalar yoktur. Türk hükümetinin ve Türk milletinin müşterek emeli, milli ve ferdi fâaliyetlerin her sahada inkıtasız devam etmesi ve semere vermesi için mevcut kati emniyet ve istikrar havasının idâmesidir.

Şefin, milletimizin lâyık olduğu yüksek medeniyet ve refah seviyesine varmasını alıkoyacak hiç bir engel düşünmeye yer bırakılmadığı ve bırakılmayacağı şeklindeki yüksek ifadeleri Türkiye Cumhuriyeti'ndeki eşsiz emniyet ve istikrar havasının en büyük teminâtıdır.

Parti programının emrettiği veçhile, bütün inkılâp neticelerini yurttaşların tam güvenliğini ve ulusal düzeni kanunlarımızla koruyan ve hiçbir hadise veya amil karşısında sarsılmayan hükümet otoritesini temel sayıyoruz.

Hususi idarelere ve belediyelere şefin ilhamını takip ederek büyük kalkınma savaşımızda başarı hasılasını artıracak ve hususi ile hayat ucuzluğunu temin edecek vazifeler vereceğiz.

Plan dahilinde sıralayarak başarmak istediğimiz başlıca işlerden bir kısmı da şunlardır :

Müstahsillerimizi sevindirecek bir mevzu olan zirai asayiş kanun lâyihasını bu devrede Meclise yetiştirmeğe çalışacağız.

Belediyeler beş senelik mesai planı tanzimine sevkedilecek harita, imar planı, su, ışık, kanalizasyon, kültür ve spor işleri, çocuk bahçeleri ve kısaca şehirlerin sıhhat ve güzelliğini alâkadar eden belli başlı işleri, planlaştırılacak ve bu planlar, şefin işaret buyurdukları veçhile merkezde (belediyelerimizi süreli bir surette aydınlatmak, kılavuzlamak) vazifesiyle teşkil edilecek olan teknik büronun mütekaddim tetkik ve kontrolüne tabi olacaktır.

Belediyeler, mesken, bina, yiyecek ve içecek gibi hayat ucuzluğunda ölçüler kanunu tatbikatı gibi alış veriş doğruluğunda müessir vazifeler alacaklardır.

Belediye gelirlerini artırmak için tedbirler alınacak ve şehir dahilindeki kara ve deniz nakliyelerinin ve diğer ticari mahiyette umumi hizmet işlerinin peyderpey belediyelere devri temin olunacaktır.

İstanbul’dan başlanarak coğrafi mevkii ve tabii güzelliği seyyah celbine müsaid şehirlerimizi bir plan dahilinde ve bu maksatlarla imarına devlet bütçesinden yardım edilecek.

Polis teşkilâtını kazalara kadar teşmil edeceğiz ve şehirlerde belediye zabıtası polisler tarafından temin edilecektir. Polis ve amirlerinin halkla olan münasebetleri ve halka karşı vazife ve hizmetleri için hususi kurslar tertip edilecektir.

Nüfus yazımı ve jandarma ve polis hakkındaki mesaiye her birine ait planlar dahilinde devam edilecektir.

Yollarda, kasabalarda seyrüseferin tanzimi ve selâmeti için umumi bir kanun hazırlayacağız.

Hülâsa olarak dahiliye teşkilâtımızın memleket dahilinde, geniş mikyasta ve planlı bir surette ileri rehberlik vazifesini en iyi bir şekilde yapmak için cari mesaisine dikkat ve itina ile devam olunacaktır.

Sağlık işleri : Her zaman üzerinde ehemmiyetle durduğumuz milli meselemizdir.

Bu husustaki çalışmalara bir plan dahilinde genişlik vermek siyâsetine devam edeceğiz.

Ana ve çocuk hayat ve sıhhatinin korunması için şimdiye kadar tesis edilmiş olan doğum ve çocuk bakımevleriyle çocuk bakım dispanserleri ve süt çocukları müşahade evlerinin sayılarının artırılması,

Köylerde doğum yardımlarını temin edecek köy ebesi yetiştirmek için köy ebe mektepleri tesisi,

Kaza, merkezlerinin doktorsuz kalmamasının temini yolunda doktor sayısını ihtiyaç derecesine çıkarmak için alınmış tedbirlerin hızlandırılması,

Şehir, kasaba ve köylerimizin sıhhi vaziyetlerini ıslah için içilecek su tesisatı, fenni mezbahalar tesisi ve saire gibi umumi sıhhat işlerinin tanzimi,

Vilâyet ve belediye hastanelerinin sayı ve yatak adetlerinin çoğaltılması,

Sıtma, trahom, frengi ve verem gibi hastalıklara karşı yapılmakta olan fenni mücadelelerinin teknik imkânların müsait olduğu nisbette inkişaf ettirilmesi.

Programlaştırıp tahakkuklarına hız vereceğimiz başlıca işlerimizdir.

Aynı vekâlete verilmiş olan göçmen işlerinin bugünkü planlı vaziyetini idame ve yurt dışından gelecek Türkler'e mali vaziyetimizin imkân verdiği yardım ve kolaylığı göstereceğiz.

Sureti umumiyede geniş ve etraflı bir nüfus politikasını programlaştıracağız.

Adliyemize geliyorum.

Arkadaşlar,

Yurt emniyeti içinde fertlerin emniyeti de, lâyık olduğu derecede göz önünde tutarız. Bu emniyet T.C. kanunlarının ve Türk hakimlerinin teminâtı altında en ileri şekilde mevcuttur.

Emniyet ve hak işleriyle alâkalı usullerde ve kanunlarda kolaylık, çabukluk, açıklık ve kesinlik esas olmalıdır.

Şefin direktifidir; ve adliye işlerimizde rehberimiz olacaktır.

Hukuki mevzuatın ticari ve iktisadi işlerle olan yakın alâkasına şüphe yoktur. Kanunlarımızı memleketin ekonomik inkişaflarına ve bugünkü iktisâdi hareket icaplarına daha uygun bir hale koymak zarureti karşısındayız.

Kara ve deniz ticareti kanunları üzerindeki incelemeleri bu sene içinde bitirerek, büyük Meclise arzetmek kararındayız.

İcra dairelerinin ıslahı ve muamelelerin daha ziyâde emniyet ve süratle yürütülmesinin ehemmiyeti üzerinde duraklamağa ihtiyaç yoktur. Bu ıslâhatın tam ve kati olmasını temin için İcra Kanununun mehazı olan İsviçre adliyesinin icra işlerinde bulunmuş, bir mütehassını davet edeceğiz.

Üzerinde çalışıldıktan ve ihtiyaçlar tesbit olunduktan sonra icra teşkilâtının vatandaşların icra daireler ile ilişkilerini en iyi bir şekilde kolaylaştıracak hale getirilmesi temin olunacaktır.

Meşhud cürümler kanunundan müspet netice alınmıştır. Bu kanunun tatbik sahasını genişleten yeni bir lâyiha teklif olunacaktır.

Mahkumların, iş yerlerinde çalışmalarından kendileri için ve iş sahipleri için karşılıklı faideler hasıl olmuştur. Bunların daha geniş mikyasta ve bilhassa maden işletmelerinde çalıştırılmaları mukarrerdir.

Medeni bir cemiyetin temeli, kanunlarının mutlak hakimiyeti ve fertleri arasındaki münâsebetleri ileri hayat icablarına uygun şekilde tanzim edebilmesidir.

Türk adliye mekanizması bu konsepsiyonla işlemektedir ve işlemeğe devam edecektir. İleriyi kavrayış, bütün adli mevzuatımızın esas vasfı olacaktır.

Adliye işleri hakkındaki mütâlaalarımızı bitirirken rejimimizin aleyhtarlığına karşı inkilâbımızın istikrarının teyid için daha müessir kanuni tedbirler almak kararında olduğumuzu ilâve etmek isterim.

Şimdi Arkadaşlar :

Her zaman ve her işte isabet, şaşmayan karakteri olduğunu tecrübe ile de bildiğimiz şefin bir kül diye ifade ettiği ekonomik işlerden bahsedeceğim.

Önder, bu kürsüden şu hakikatleri söylemiştir:

“Derhal bildirmeliyim ki, ben ekonomik hayat denince; zirâat, ticaret, sanayi fâaliyetlerini ve bütün nâfıa işlerini, birbirinden ayrı düşünülmesi doğru olmayan bir kül sayarım. Bu vesile ile şunu da hatırlatmalıyım ki, bir millete müstakil hüviyet ve kıymet veren siyâsi varlık makinasında, devlet, fikir ve ekonomi hayat mekanizmaları, birbirlerine bağlı ve birbirlerine tabidirler; o kadar ki, bu cihazlar birbirine uyarak aynı ahenkte çalıştırılmazsa hükümet makinasının motris kuvveti israf edilmiş olur, ondan beklenen tam verim elde edilemez.”

Onun büyük görüş ve ilhamlarının ifadesi olan parti programımız, tarım, endüstri, madenler, ormanlar, tecim ve bayındırlık işlerini, ekonomi başlığı altında toplamış bulunuyor.

Şefin ekonomik işlerde parolası en ileri teknik ile, planlı ve en randımanlı şekilde, çalışmasıdır.

Şef, bunu bize çok yerlerde, rasyonelleşme kelimesiyle ifade etmişlerdir.

Zirâat, iktisât, nâfıa ve hatta maliye vekâletlerinin uğraştıkları işlerin birbirinin kuvvetini azaltmıyacak ve bilâkis artıracak şekilde merkezi bir koordinasyona tabi tutulması, rasyonel çalışmanın tabii icabıdır. Bu istikamette çalışılacaktır.

Sayın Arkadaşlar;

Türkiye’de teknik ve rasyonel zirai inkişaf meselesi, Türkiye endüstrileşme savaşına gireli şimdiye kadar Türk tarihinde hiç bir devrede haiz olmadığı hususi bir ehemmiyet iktisab etmiş bulunuyor.

Biliyorsunuz ki, bugünün zirâat tekniği yalnız en fenni şekilde toprağın verdiğini istihsâl etmek değil, piyasanın istediği nisbet ve şekilde topraktan almak demektir.

Bu bakımdan modern çiftçilik en çok bilgiye itinaya ihtiyaç gösteren en asil, beşeri çalışmalar arasına girmiştir.

Böyle, bir zirai kalkınmayı her şeyden önce, ekseriyeti köylü ve çiftçi olan halkımızın radikal kalkınması için, vasi topraklarımızın, iklimimizin ve coğrafi vaziyetimizin bahşettiği büyük imkânı, ticaret muvazenemizde en kuvvetli eleman haline getirmek için ve nihayet endüstrileşme yolunda ilerleyen memleketimizde köylünün iştira kudretini artırmak için ihmal edilemez bir zaruret sayıyoruz.

Böyle bir neticeye varmak için bu büyük milli işin bütün safhalarını ihtiva edecek esaslı ve etraflı bir plan üzerinde ısrarla çalışmak kararındayız.

Bu plan mevzuat ve tedrisat usullerimizde yapılacak değişiklikleri ana tarım endüstrilerini en başta buğday olmak üzere toprak ürünleri politikamızın esaslarını, hayvancılık ve bununla alâkalı meseleleri, orman işlerini ihtiva edecek ve köylünün ayağına ileri tekniği ve neticelerini en kısa zamanda ulaştırmak ve milli ekonomi icaplarımıza en uygun gelecek ve halkça sevilip benimsenecek rasyonel bir zirâat rejimi kurmak ana fikri üzerine bina edilmiş bulunacaktır.

Şef, “milli ekonominin temeli zirâattır.” buyurmuşlar ve muhtelif direktifler vemişlerdir. Plana bağlanarak tamamen tahakkuk ettirilecek olan bu direktifler aşağıdaki gruplarda toplanabilir:

Topraksız çiftçi bırakmamak.

İş vasıtalarını arttırmak, iyileştirmek ve korumak,

Zirâat bölgelerine göre hususi tedbirler almak,

Çok, iyi ve ucuz istihsâl temin etmek.

Topraksız çiftçi bırakmamak prensibi parti programımızın 34. maddesine dayanır. Her Türk çiftçisini kâfi toprak sahibi etmek ve topraksız çiftçiye toprak dağıtmak için hususi istimlâk kanunları çıkartmak bu maddenin hükmüdür. Her Türk çiftçi ailesinin çalışarak geçinebileceği bir toprağa malik olmasını vatan için sağlam bir temel ve imar esası saymaktayız.

Memlekette her bölgenin hususi şartlarına göre bir çiftçi ailesinin geçinebilmesi için muhtaç olduğu toprağa malik olmasını behemahal temin etmek ve bu aile toprağının hiç bir sebep ve suretle parçalanmasına ve elden çıkmasına meydan vermemek lazımdır.

Her bölgenin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliğini sınırlandıracağız. Buna ait bir kanun lâyihasını biran evvel hazırlayarak büyük Meclise takdim etmek kararındayız.

İş vasıtalarına gelince:

Umumiyetle büyük, küçük bütün çiftçilerin iş vasıtalarını arttırmak, iyileştirmek ve korumak için gereken kanuni ve teknik tedbirler alınacaktır.

Tercihan at olmak üzere en küçük çiftçi ailesinin bile bir çift hayvana malik edilmeleri imkânının teminine çalışılacaktır. Bunun için kredi kolaylığı, vergiden ve hacizden istisna gibi çarelere müracâat edilecektir.

Çiftçi elindeki iptidai zirâat aletlerinin bir program dahilinde fenni aletlerle tebdili için çalışılacaktır.

Şef, “Köylüler için umumiyetle pulluğu pratik ve faydalı bulurum . Traktörler, büyük çiftçilere tavsiye olunabilir. Köyde ve yakın köylerde müşterek harman makinelerini kullandırmak, köylülerin ayrılamayacağı bir adet haline getirilmelidir.” buyurmuştur.

Mesaimize bu neticeye götürecek istikâmet verilecektir.

Şef, “Memleketi, iklim, su ve toprak verimi bakımından zirâat bölgelerine ayırmak icap eder” buyurmuşlardır.

Rasyonel bir zirai kalkınmayı teshil edecek olan bu yol takip edilecek ve her bölgenin özel şartları ve bu şartlara en uygun zirâat şekli ve mahsul nevileri tespit edilerek programlarını hazırlamak ve bunları tahakkuk ettirmek üzere gereken kanuni teknik tedbirler alınacaktır.

Memleketin kudret ve refahını artırmak zirâatte kalkınmaya bağlıdır. Atatürk, tutulacak yolu her fırsatta bize göstermiş ve bizzat zirâatle uğraşarak övünülecek eserler meydana getirmiştir. Bu gün, millete hediye etmiş oldukları çiftlikler en az müsait iklim şeraiti içinde bile teknikle, sebatla çalışmanın ne büyük neticeler verebileceğini, bütün memlekete fiilen gösteren fikir ve emek abideleri halindedir. Türk çiftçisi büyük kurtarıcısının bu en büyük dersini asil jestile birlikte daima minnet ve şükranla yadedecektir.

Hükümet te Atatürk’ün izinde yürüyerek bu çiftlikleri bütün müesseseleri ile bulundukları bölgeler zirâatinin kalkınması için birer numune çiftliği halinde idare ve inkişaf ettirmeği ve şimdiye kadar devlet elinde bulunan ve bundan sonra ihtiyaca göre yeniden tedarik edilecek olan diğer çiftlikleri de bunlarla aynı idari sistem altında toplayarak bulundukları bölgelerde en faydalı zirâat usullerini ve sanatlarını göstermek hizmetlerini genişletmeği kendisi için vazife saymaktadır. Bu maksatla yakında yüksek huzurunuza bir kanun lâyihası sunulacaktır.

Kuvvetli planlı bir rasyonalizasyon savaşı, zirai kalkınma davamızın en hayati muvaffakiyet unsurudur.

Harici ticaretimiz bakımından büyük ehemmiyet verdiğimiz standardizasyonu, tam olarak tahakkuk ettirebilmek için bu istikamette itinalara, ekim anından itibaren başlamak icab eder.

Müstahsile çok çeşitli fakat azar azar değil her mahsulden imkân nisbetinde az çeşitli fakat çok az miktarda istihsâl terbiyesini vermek ve bunun en teknik ve iktisâdi şekilde nasıl yapılabileceğini ve piyasaya nasıl sevkedileceğini öğretmek icap eder.

Her memlekette bu davayı, müstahsili teşkilâtlandırarak ve bilgiyi tam zamanında ve devamlı surette köylünün ayağına kadar götürerek halletmiştir. Ekim ve mahsul zamanları, bağları, tarlaları, bahçeleri adım adım dolaşacak, köylüyü samimi alâkasına olduğu kadar müspet bilgisine de inandıracak ve fiilen bu bilgisini gösterip ispat edebilecek geniş bir zirâatçı ordusu memleketimiz için idealdir. Bu istikamette çalışmalarımızı genişletmek azmindeyiz.

Bu sene yayla mıntıkasında bu şekilde bir çalışmaya başlanacaktır.

Bütün zirai mahsüllerimizi ticarete elverişli tiplere icra etmek, miktarlarını artırmak ve bilhassa dış pazarlarda rekabeti düşünerek istihsâl maliyetlerini azaltmak için devamlı ve dikkatli çalışmalar başta saydığımız vazifelerdendir.

Bu mevzuda :

Mahsullerin miktar, kalite ve maliyetlerine zarar veren ve yetiştiricilerin emeklerini ekseriya heba eden nebat ve hayvan hastalık ve düşmanları ile mücadeleyi kuvvetlendirmek ve muhtelif bölgelerde ilmi tecrübeler yaparak bu mücadeleyi usulleştirecek ve memleket vasıtalarından istifade imkânlarını araştıracak istasyonları çoğaltmak. Her çesit mahsul için verimi ve kaliteyi yükseltip, maliyeti düşürmek bakımından en uygun ve faydalı fenni yetiştirme ve çalışma usulleri aramak ve iyi tohum, iyi fidan ve aşı temin etmek. Zirâatte mühim amillerden olan toprak kuvvetini koruma vasıtalarını murakabe altında bulundurarak bunların başka maksatlar için israf edilmesine ve memlekette kimyevi gübre fabrikalarının süratle kurulmasına ehemmiyet vererek bu yolda da toprak kuvvetinin arttırılmasını temin eylemek büyük önem verdiğimiz işler olacaktır.

Toprak Mahsullerimizin miktar ve kıymet itibarı ile başında gelen buğdayın fiyatını değerinden aşağı düşürmemek ve hem çiftçiyi hem müstehliki düşünerek korumak için alınan tedbirleri idame ve genişletmek daimi bir stok muhafazasına imkân verecek yeni ambar ve silolar inşasına devam etmek kararındayız.

Hayvancılığın teşvikine, hayvan cinsinin ıslahına ve çoğaltılmasına ve hayvan mahsulleri endüstrisinin ilerlemesine ait olarak parti programının yüklediği vazifeyi dikkatle yerine getirmeğe çalışacağız.

Taze meyve ve sebze ticaretini iç ve dış piyasa bakımından teşkilâtlandırmayı, bilhassa taze meyve ihracatımızı teşvik, himaye ve hızlandırmayı lüzumlu ve faydalı görüyoruz.

Zirâat sanayii bilhassa üzerinde meşgul olacağımız mevzu olacaktır.

Bu arada sütçülüğe, süt sanayiine hususi önem vermekteyiz. Sırasıyla şehir ve kasabalarımızı temin ve ucuz süt ve mamulâtı ihtiyacını temin edecek fabrikalar tesisine ve bununla ahenkli bir surette köylerdeki sütleri kıymetlendirecek ve satışı kolaylaştıracak kooperatifler teşkiline çalışacaktır.

Şef, “Orman servetimizin korunması lüzumuna, ayrıca işaret etmek isterim, Ancak, bundan mühim olan, koruma esaslarını; memleketin türlü ağaç ihtiyaçlarını devamlı olarak karşılaması icap eden ormanlarımızı, muvazeneli ve teknik bir surette işleterek istifade etmek esasıyla makul bir surete telif etmek mecburiyeti vardır,” buyurmaktadır.

Bu direktifi takip edecek ve orman işletme ve idarelerinde ucuzluğu, kolaylığı vücuda getirecek esaslar arayacağız.

Maden istihsâli programımıza göre seneden seneyi artacak olan sütun ve travers ihtiyaçlarını daha emniyetle karşılayabilmek için elverişli bölgelerde yeniden okaliptüs ormanları yetiştirmeğe ve diğer bazı lüzumlu yerlerde de ağaçlıklar vücuda getirmeğe çalışacağız.

Parti programının Devletçilik prensibi için başlıca tatbik mevzuu olarak işaret ettiği orman işletmelerinde ana olacak bir mali müessese kurmayı da önde işlerden sayıyoruz.

Zirâat, hayvancılık ve orman fâaliyetlerinde bilgi ve ileri görgünün büyük tesiri Hükümetimizi bu bakımdan da esaslı tedbirler almaya sevkedecektir.

Verimli, teknik modern çalışmaları ile çiftçilerimiz için en iyi numune ve rehber olacağında şüphe etmediğimiz bölge çiftliklerinde çiftçi çocuklarını yetiştirmek üzere pratik çiftçilik okulları açmak kış kursları ile köylerde kız ve erkek çiftçi çocuklarını hazırlamak ve muhtelif istasyon, fidanlık ve okul gibi müesseselerimizde muayyen işlere mahsus ihtisas kursları tertip etmek zirâat orta okullarında ameliyat ve tatbikatı esas tutarak bu okullardan çıkacak gençlerin çiftçilere hakiki yol göstericilik yapabilmelerini temin eylemek Yüksek Zirâat okullarında ciddi ve disiplinli bir akademik tahsil şartlarını tamamlamak ve ayrıca ilmi araştırmalarla esaslı tatbikat işleriyle uğraşacak mütehassıslar yetiştirmek için yüksek ihtisas merkezleri tesis etmek pratik bilgileri yayacak neşriyat ve flimlerden istifadeye ve sergi ve teşviklere ehemmiyet vermek bu tedbirlerden olacaktır.

Ekonomi bakanlığı, parti programının bu vekaleti alakadar eden bütün direktifleri üzerinde fâaliyettedir.

Bu fâaliyetin esaslarını şu gruplarda toplayabiliriz :

- İç ve dış konjonktüre uygun bir ticaret politikası,

- Planlı endüstrileşme,

- Radikal bir maden politikası,

- Toplu bir deniz programı,

- Rasyonel çalışma havasını kuvvetlendirme.

Dış ticaret için parti programımızın 12 nci maddesiyle verilmiş direktifler malumunuzdur. Bu direktifler Şefin lisanında daha aydınlanarak:

- Ticaret muvazenemizin karakterini muhafaza etmesi,

- Ticaret Politikamızın, milli ve beynelmilel konjonktüre daima uyacak halde tutularak dinamik kalması şeklinde ifade edilmiş bulunmaktadır.

Bu esasları takriben tatbik ettiğimiz ve tatbikine devam edeceğimiz politikayı şöylece hulasa edebiliriz:

1) Karşılıklı kolaylık esaslı, iki taraflı anlaşma yolu,

2) “En ziyâde müsadeye mazhar millet” klozunu, ithalât rejimi itibariyle ancak kayıtlı olarak kabul etmek,

3) Muayyen vaziyetteki memleketlerden, lehimize ticaret muvazenesi farkı istemek.

Bu prensipler bugünkü dünya ticaret şartları içinde bizi kliring yoluna sevketmiştir.

Halen ithalât ve ihracatımızın yuvarlak rakam yüzde doksanını kliringli memleketlerle yapıyoruz.

Bununla beraber kliring sistemini behemehal aynen muhafaza için hiç bir arzumuz yoktur. Şekil ve isim en az bağlı olduğumuz şeylerdir.

Eğer bugünkü dünya konjonktürü değişir veya herhangi memleket bize ana maksadımızı temin edecek bir şekil teklif ederse veya milli ticaretimiz için temin ettiğimiz menfâatler imkân verirse diğer bir şekle de gitmekte tereddüt etmeyiz.

Bu suretle Şefin işaret ettiği intibak elastikiyetini daima muhafaza edeceğiz tebarüz eder.

Hülâsa politikamız zaman ve ihtiyaca mütemadiyen uyan güdümlü ekonomi politikasıdır.

Bu yolda dikkatle yürünecektir.

İç ticarette :

Şefin emri çalışmalarımızın :

- Teşkilâtlanma,

- Muayyen tipler üzerine işleme.

- Rasyonelleşme ve rasyonelleştirme cepheleri üzerinde bilhassa teksifidir.

“ Kesin zaruret olmadıkça piyasalara karışılmaz ve bununla beraber hiçbir piyasa da boş değildir” ana direktifi verilmiştir.

Şef, “Tüccar milletin emeği ve üretimi kıymetlendirilmek için eline ve zekasına emniyet edilen ve bu emniyete liyâkat göstermesi gereken adamdır,” demişlerdir.

Bu yalnız Kemalist rejimin fikirlerde ve düşünce tarzında başardığı muazzam inkılâbın değil Türk tüccarına, adı bu memleketin en yüksek idealinin sinonimi olan Şef tarafından verilmiş en şerefli en büyük ve o nisbetlerde mesuliyetli milli vazifenin ifadesidir.

Bunu, bütün ticaret alemimiz, şükranlarla ve çok derin bir huzur içinde karşılamıştır.

Bunu, bütün ticaret alemimiz, şükranlarla ve çok derin bir huzur içinde karşılamıştır.

Kemalist rejimi, mülkiyet, ferdi mesai ve çalışma kıymetini, ekonomik politikasının esası olarak almaktadır. Kemalist rejim, ekonomiyi bir teknik diye kabul etmektedir.

Fakat Kemalist rejimi milli menfâata uymayan, devamlı bir şahsi menfâat kabul etmemektedir ve etmeyecektir.

Bu, içtimai ve milli benlik duygusu, daima şahsi varlık duygusunu yenmiş olan büyük Türk milletinin ruhundan ve engin tarihinden fışkıran milli karakteridir.

Bu ruhun ve bu tarihin sembolü olan Şef, bize bunu kelime ve cümle halinde veriyor. Bu memlekette herkes, çalışmalarının her şeyden önce “daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye” idealine ne derecelerde hizmet etmekte olduğunu düşünmeye ve hamlelerini ona göre ayar etmeğe mecburdur.

Bir tüccarın yalnız şahsi menfâatını düşünmesi demek, istifade ettiği menbaı kurutması demektir. Bu ancak kendisini bir kolonide farzeden adam tarafından düşünülebilir. Türkiye böyle olmadığı için bu tarzda çalışmak isteyenlerin hareketlerine mani olacak tedbirleri almakta gecikmeyeceğiz.

Milli tüccar demek, menba olan milli istihsâli daima feyizli tutmağı ve aynı zamanda onun, piyasa kalite ve miktar bakımlarından inkişafını her şeyden önce düşünmeyi vazife edinmiş adam demektir.

Milli tüccar demek, büyük kalkınma savaşında rol almış adam demektir.

Milli tüccar demek, bu milletin temiz, dürüst ahlâkının, sözlerine ve imzalarına sadakatının temiz çalışmasının modeli ve müessili demektir.

Hiçbir kimse, bir tüccar kadar memleketi için iyi veya fena propaganda, iyi veya fena bir fikir vasıtası olmak imkan ve mevkiinde değildir.

Şefin Türk tüccara hitabının ihtiva ettiği bu yüksek ideolojinin muafaza ve inkişafına bilhassa ehemmiyet, verilecektir.

“Piyasalara kesin ihtiyaç olmadıkça müdahale etmemek ve başı boş da bırakmamaktadır.”

Bu direktifin, istihsâle kadar uzanan cephe üzerinde ehemmiyetle tatbik ve takibi lazım vazifeler de, vermekte olduğu meydandadır.

Müstahsilin rasyonel çalışması lazımdır. Bildiğimiz gibi müstahsilin rasyonel çalışması demek, istihsâl edilebilen şeyi istihsâl etmesi demek değildir. Piyasanın istediği şeyi istediği miktar ve şekillerde vücuda getirmek ve değişmeyen vasıflar ile vaktinde piyasada hazır bulundurmaktır.

Herhangi malı dünyada rakipsiz sanmak hatadır. Sureti umumiyede toprak mahsullerimizin ve sanayi iptidai maddelerimizin maliyetlerini rakip memleketler fiatile behemehal serbestçe rekabete imkân verecek seviyede tutmak bu direktiften aynı zamanda çıkan manadır.

Bu mülâhazalarladır ki sureti umumiyede rasyonel çalışmaya şefin işaret ettiği teşkilâtlanma ve teşkilatlandırma tip üzerinde çalışma mesaisine hususu ehemmiyet vereceğiz.

Teşkilâtlandırma ve teşkilâtlanma kelimeleri ile kastedilen hareketin rasyonelleşme ve rasyonelleştirme gayeli ve münferiden ticari hedefli bilumum kurum, şekilleri olduğunu tasrih etmemize lüzum yoktur.

Yine bu maksatla ve aynı karakterde olmak üzere hükümetin yakın kontrolü altında satış kooperatifleri birlikleri teşkiline ehemmiyet vereceğiz.

1937 Planı bunlardan Iğdır’da, Kars’ta, İzmir’de, Trakya’da tesis edilecek ilk dördünü ihtiva ediyordu.

Bunların teşkil ve fâaliyete getirildikleri malumunuzdur.

Önümüzdeki yıl, fındıktan başlayarak diğer belli başlı mahsullerimize ait teşkilât mesaisiyle geçecektir.

Bu meyanda, birlik teşkili fikrine tamamen muvazi bir inkişaf göstermesi lazım gelen tarım kredi kooperatiflerinin de tevessü ve taaddüdü ve mevcutlarından icap edenlerin tanzim ve ıslahı için tedbirler alınacaktır.

Ciddi ve sebatlı bir standardizasyon politikası, ciddi ve rasyonel çalışmanın bir zarureti olarak, üzerinde ehemmiyetle durduğumuz ve duracağımız bir mevzudur.

“Murakabe Nizamnamesi”ne bağlamak namı altında bugün yapmakta olduğumuz hareketlerin, ancak bu istikamette atılmış birer adım olduğunu ve hakiki standardizasyonunun ne gibi başarılara da ihtiyaç gösterdiğini billmiyor değiliz.

Bunları da bir an evvel temine ehemmiyetle çalışıyoruz.

Bu gün yaptığımız şeyler, bugünkü vaziyetin ticaret bakımından zaruri ve bugünkü şartların, tahakkuk bakımından mümkün gösterdiği işlerdir.

Müstahsil arasında bu tarzda çalışmaların icap ettireceği fazla itinalar, tüccar arasında alışılmış yolla değiştirilmesindeki zorluklardan bahsedenler olmuştur ve biz bu istikamette ilerledikçe ihtimal daha bahsedecekler de olacaktır.

Bunlara karşı şimdiden söyleyeceğimiz şey: Standardizasyon işinin milli mahiyeti ve milli işlerde hiç bir tereddüt ve müşkülâtın mevzubahis olamayacağıdır.

Bir malın üzerinde Türkiye menşeinin görülmesini hariç nazarında o malın kalitesinin teminatı haline getirmek milli bir davadır. Bu bakımdan kanuni müeyyideleri ve kontrol teşkilâtımızı kuvvetlendireceğiz.

Şimdi endüstrileşme kısmına geliyorum.

Şef diyor ki :

“Endüstrileşmek, en büyük milli davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut olan büyük, küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz. En başta vatan müdafâası olmak üzere, mahsullerimizi kıymetlendirmek ve en kısa yoldan en ileri ve refahlı Türkiye idealine ulaşabilmek için bu bir zarurettir.

Arkadaşlar,

Büyük sanayi hareketinin on sekizinci asırda nasıl başladığını ve o tarihlerde Avrupa’nın herhangi köşesinde daha ileri olmak şartıyla mevcut ve bugünkü eserlerine ait numuneler müzelerimizde mahfuz Türk tezgah sanayiinin makinalaştırılmadığı kapitülasyonlar yüzünden müdafâa da edilemediği için büyük endüstri mamulatı seli karşısında nasıl silinip gittiğini bilirsiniz.

Mutlak istiklâlini temin, sosyal ve siyasal bünyesine ait inkılâplarını ikmal ve bu bakımlardan bugün dünyada pek az memlekete nasip olan istikrar ve emniyet durumunu tesis etmiş olan Türkiye, Lozan’da, yırttığı kapitülâsyonların Türk topraklarına dalmış son meşum izini de kökünden söküp atmak istiyor.

Milli Dava;

Bu kati tasfiyenin de bir an evvel başarılarak Türkiye’nin lâyık olduğu refah ve emniyeti bulması Türk çiftçisinin mahsulünü dahilde kıymetlendirebilmesi Türk müstehlikin mümkün olanı dahilde bulması imkânının temin edilmesidir.

Biz otarşist değiliz. Fakat Türkiye’de ekonomik şartları mevcut ve milli ekonomi bakımından yapılması kabil veya zaruri her şeyi yapmak ve yaptırmak azmindeyiz.

Fert tarafından yapılabilecek işlerin, fertlerce yapılmasını himaye ve teşvik edeceğiz. Bu maksatla sanayii teşvik siyâsetimizde devam edeceğiz.

Fakat ferdi mesai veya sermayenin bugün için yetmediği veya gidemediği işlerde, korunmanın gerektirdiği hususlarda, milli emniyeti ve umumi menfâati temin etmek ferdi mesai ve sermayenin çeşitlenip büyümesini kolaylaştırmak için devlet iş başına geçecektir.

Bu bakımdan Kemalist rejimin karakteri, yapıcı ve yaptırıcı olması ve bazı memleketlerde olduğu gibi mevcut çeşitli sınıflar menfâati arasındaki mücadeleleri uzlaştırmak değil, umumi ve ferdi çalışmaya ve menfâate hizmet gayesini gütmesidir.

Temeli : Türk milletinin umumi menfâati Türkiye’nin ekonomik kabiliyeti ve imkânları ahenkli bir milli ekonomi manzume ve cihazlanmasının Türk vatanında doğup serpilmesi milli idealdir.

Şimdi size bir fasıl daha okuyacağım. Ondan sonra makamı siyâsetten hepiniz için istirahat rica edeceğim.

Şefin bize verdiği emir ve ideoloji budur.

Bildiğiniz gibi ilk beş yıllık sanayileşme planımız 1934’de neşredilmiştir.

Geniş manasıyla en rasyonel çalışma esasını da ihtiva eden bu ilk plan hazırlıkları bitmiş ve onların da inşalarına geçilmesi, gün meselesi haline gelmiş bir iki fabrika istisna edilirse tamamen ve şimdiden realize edilmiştir, denebilir.

Bunların, milli ekonomi bakımından temsil ettiği kudret hakkında bir fikir vermek için reorganize ettiğimiz Bakırköy bez ve inşâatı plan dahilinde ilerlemekte olan Karabük demir ve çelik fabrikaları da dahil edilmek suretiyle gayri safi imalât kıymetlerinin 150.000.000 safi istihsâl kıymetlerinin 129.000.000 kullandıkları ham madde kıymetlerinin 21 milyon tahsis olunmuş sermaye yekununun 60.000.000 Türk lirası olduğunu ifade edebiliriz.

1 inci 5 senelik program harici olarak Karabük demir çelik fabrikaları grubuna şehirlerimizin muayyen devre zarfında içme suyu tesisatına malik olmaları hakkındaki kanunu nazara alarak bir çelik boru fabrikası da ilâve edilmiştir.

Yine ilk 5 senelik program harici olarak suni gübre imali, dolayısıyla, memleketin zirai kalkınmasıyla alâkalı bir hamızı azot fabrikası Doğu ve Orta Anadolu çimento ihtiyaçlarını karşılamak üzere 60.000 ton istihsâl kudretinde bir çimento fabrikası, Doğuda 10.000 iğlik bir iplik fabrikası kurulması hakkındaki mesaimiz hayli ilerlemiştir.

Şefin emrettiği ikinci endüstrileşme planı için hazırız. Bütçe imkânlarını temin ettikten ve tali tetkiklerini de tamamladıktan sonra huzurunuza geleceğiz.

Küçük sanayiye, el sanayiine, turistik sanayi ile büyük endüstri hamlemize muvazi bir ehemmiyet vereceğiz. Bu, zaten büyük sanayi hareketimizin kendiliğinden de doğurup inkişafa götüreceği bir netice olacaktır.

Bu babta bir kanun lâyihası takdim edilmek üzeredir. Şimdi, şefin işaret ettiği maden politikamıza geliyorum.

Şef diyor ki :

“Türkiye’de devlet madenciliği, milli kalkınma hareketiyle yakından alâkalı mühim mevzulardan biridir.

Umumi endüstrileşme telâkkimizden başka maden arama ve işletme işine her şeyden önce harici tediye vasıtalarımızı, döviz gelirimizi artırabilmek için devama ve hususi bir ehemmiyet vermeye mecburuz.

Maden tetkik ve arama dairesinin çalışmalarına azami inkişaf vermesini ve bulunacak madenlerin rantabilite hesapları yapıldıktan sonra planlı şekilde hemen işletmeye konulmasını temin etmemiz lazımdır. Elde bulunan madenlerin en mühimleri için üç yıllık bir plan yapılmalıdır.”

Arkadaşlar;

Tetkikata ve vesaika dayanarak vardığımız kanâat, Türkiye’nin bugünün en mühim maden sanayiini tesise imkân verecek ham maddelere ve sanai ihtiyaçlarımız için ve aynı zamanda dış ticaretimiz için mühim toprak altı servetine malik olduğudur.

Şefin emrettiği üç senelik plan derhal yapılacak ve yine bu kürsüden emrettikleri kömür istihsalâtımızın üç senelik plan, devresinde en az bir misli artırılması ve Divriki’de bulunmuş olan yüksek tenörlü demir madeninin Karabük planı haricinde kalacak miktarlarının ihracı işine başlanacaktır.

Türkiye’yi saha saha ve bir plan dahilinde aramak vazifesi ile maden tetkik ve arama enstitüsünü ve bulacağı madenlerin rantabilite hesapları müsait olanları işletmek vazifesi ile Etibank’ı teşkil buyurmuştunuz.

Bunların mesailerinin şefin irşad ve işareti istikametinde ilerleyiş tarzını muhtasaran arz etmeme müsâade edeceğinizi ümit ederim.

Memleketimizde mevcut maden servetleri hakkında her gün bir gün evvele nazaran daha etraflı malumâta malik bulunuyoruz.

Bu suretle, geçmiş olan kısa müddet zarfında Gulamanda bulduğumuz enternasyonal ölçüde kıymeti haiz krom madeni ile Kuvarshane bakır madenini ve ehemmiyeti herkesçe malum olan Ereğli kömürleri işletmesini ele aldık. Senelerden beri muattal duran Ergani’deki zengin bakır madenlerimizin tesisatını ikmâl için ciddi fâaliyete geçtik.

Elde edilmiş neticeler, arama, tetkik ve işletme işlerimize yepyeni bir hız vermemizi teşvik edecek mahiyettedir. Bu hızı da verdik ve vereceğiz.

Şef “Elde bulunan madenlerin en mühimleri için üç yıllık bir plan” işareti verdiler.

Şüphe yok ki, kömür Türkiye’nin çeşitli bakımlardan bu maksatla göz önüne alacağı madenlerin başındadır.

Ereğli kömür havzamızın taş kömürü istihsalâtı, T.C. teessüsü tarihinden itibaren 418.000 ton yıkanmış kömürden başlayarak 1936 senesinde 1.588.000 tona baliğ olduğunu bilirsiniz.

Bu devamlı artma, bizi memnun edecek bir netice olmakla beraber memleketin günden güne artan sanayii, nakliyat ve ev mahrukatı ihtiyaçlarını önlemek ve yine dış piyasalardan gittikçe artan talepleri karşılamak maksadıyla kömür istihsâlimizi daha geniş bir mikyasta artırmak lüzumu aşikardır.

Esasen kömür madenlerimizin devamlı istihsâl imkanlarını korumak için kömür havzamıza rasyonel istihsâl usullerinin sokulması da bugünkü dünya tekniğinin kati icaplarındandır.

Bunun için, iptidai bir halde kalmış olan maden teçhizatımızı yenilemek ve maden işçilerimize daha mükemmel çalışma ve yaşama şeraiti temin etmek, onlara madenciliği sevdirmek lazım gelmektedir.

Programımıza göre büyük kömür amillerimizin 1936 senesine nazaran :

1938 senesinde % 55

1939 senesinde % 75

l940 senesinde % 110 artmış olacaktır.

1941 senesinde bu artış nisbeti % 120’ yi bulacaktır.

Bunun rakam halinde ifadesi, 2.700.000 ton yıkanmış kömürdür.

Biz küçük amillere de vazife vereceğiz. Mamafih küçük amillerimizin istihsâlleri bu müddet içinde aynen baki kaldığı takdirde bile umumi istihsalâtımız 3.000.000 ton yıkanmış kömüre çıkmış bulunacaktır.

Bugünkü iç ve dış piyasaların vaziyeti aynen baki kalmak şartıyla istihsalâtımızla mütenasib olarak artacak olan ihracatımızın memleketimize temin edeceği fazla döviz miktarı ise 1938 senesinde 2.500.000 liradan başlayarak 1941 senesinde 5.500.000 liraya yükselmiş olacaktır.

İstihsâli artıracak elemanlar arasında işçi iskanı işine büyük ehemmiyet vermek istiyoruz.

Havzanın kömür tahmilâtını kolaylaştırmak ve bilhassa kış mevsimindeki müşkülâtın önüne geçmek için Zonguldak’a varmış olan kömür hattımızı 4 kilometrelik bir kısımla mühim bir istihsâl merkezi olan Kozlu'ya kadar temdid etmeyi çok muvafık görmekteyiz.

Kömür mevzuu münâsebetiyle memleketimizin muhtelif mahallelerindeki linyit zuhuratının işletilmesini bir mukaddime teşkil etmek üzere Kütahya vilâyetindeki bazı linyitleri ele almak tasavvurunda olduğumuzu arz ederim.

Kömürden sonra mevzuumuzda, bakır, ikinci mühim yeri tutar.

Ergani bakırının tesisat ve inşâatına başladığımızı arz etmiştim.

Senede 7.500 ila 10.000 ton saf bakır çıkaracak olan bu müessese gelecek sene nihayetinde, istihsalâta başlamış olacaktır.

Ele aldığımız ve işletmeye koyduğumuz Kuvarshane bakır madeni de bize senede 2.000 ila 2.500 ton safi bakır verecektir.

Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü tarafından yapılan tetkikata göre Artvin vilâyetinde Murgul bakır madeni de bugünün şartları içinde işletmeye müsait görülmüştür.

Bu madeni de senede 8.000 ila 10.000 ton saf bakır alınacak veçhile işletmeğe karar verdik.

Murgul senede 400 ile 500.000 ton ham bakır cevheri işleyeceği için memleketimizin mühim maden merkezlerinden biri olacaktır.

Bakır madenlerimizin tesisatı ikmâl edilip hepsi işletmeye geçmiş bulunduğu tarihte yani üç sene sonra senevi istihsalâtımız ceman 20.000 ton saf bakırı bulacaktır. Bunun ihraç kıymeti bugünkü piyasalarda cari vasati fiata nazaran senede 6.000.000 TL. dır.

Şef, Divriki demir yatağının biran evvel işletilmesi lüzumunu ehemmiyetle işaret buyurdular.

Divriki mıntıkasında maden tetkik ve arama enstitüsü tarafından keşfedilerek tetkikatı yapılan demir yatağının sathında 15.000.000 ton demir cevheri mevcut olduğu tesbit edilmiştir. Cevher yatağının daha derinlere kadar imtidad etmesi umulmaktadır.

İsveç ve Uralın meşhur mağnatitleri ayarında olan bu cevherin vasati demir tenörü, % 65 raddesindedir.

Aynı mıntıkada ve Hasan Çelebi civarında jeolojik tetkik devam etmektedir. Yakın bir atide işletilmeye başlanacak olan Karabük Demir Çelik Fabrikalarımızın ihtiyacı da derpiş edilerek bu maddenin sırf ihraç maksadı ile şimdiden işletmeye alınmasını programımıza ithâl edeceğiz.

Senede şimdilik 500.000 ton demir cevheri ihracı esasına göre ayarlamayı düşündüğümüz bu maddenin ihraç kıymetini senede 2 ile 2,5 milyon lira raddesinde olacaktır.

Yine bu mevzuyla alâkalı olarak size bahsedeceğim simli kurşun istihsalâtı vardır.

Maden Tetkik ve Arama Enstitümüz iki, üç seneden beri memleketimizin muhtelif mahallerinde tesadüf edilen ehemmiyetli simli kurşun zuhuratı üzerinde tetkikat yapmaktadır.

Bu müddet zarfında yapılan her harfiyat ve ihzarat Bulgardağ ve Keban madenlerimizin işletmeye müsait olduğunu ispat etmiş bulunuyor.

Bu iki madeni ele alıp istihsalâta geçmek arzusundayız.

Keban madeninde iyi evsafta ve işletmeyi muhik kılacak miktarda simli kurşun Bulgardağ madenine ise altın ve simli kurşun cevheri mevcuttur.

Yapılan projelere göre bu madenlere lüzumu olan tasfiye tesisatı vücuda getirilmek suretiyle senede 1.000.000. TL. kıymetinde kurşun altın ve gümüş istihsâli kabil olacaktır.

Yukarıda bahsolunan bütün madenlerin tam randımanla çalışmağa başladıkları zaman döviz membaımıza 14.000.000 TL. ilâve edilmiş olacak ve memlekette iş hacmi de bu nisbet fevkinde artmış bulunacaktır.

İşletmeye konulması takarrür eden yukarıki madenlerin tesisine geçmekle beraber bununla muvazi bir surette yürüyecek ve müstakbel programlar için yeni yeni işletme mevzuları temin edecek olan arama işlerini sistem dahilinde devam ettirmek istiyoruz.

Arama hafriyatına ve ihzar ameliyatına tabi tutulması muvafık görülen daha muhtelif maden yataklarımız mevcuttur.

Kurşun zuhuratından Denek, Prajman, Gümüşhane gibi;

Bakır zuhuratından Espiye, Ilıç gibi;

Antimuvan zuhuratından Turhal ve Göynük gibi;

Krom zuhuratından Dalaman ve Elaziz vilayeti gibi.

Bunları ve memleketin henüz meçhul bulunan diğer yeraltı servetlerini jeolojik bakımdan birer birer tetkik vazifesini 3 senelik maden programı meyanında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsüne verdik; çalışacaklardır. Mesut sürprizler temenni ederiz.

Petrol arama mevzuuna gelince:

Memleketimizde şimdiye kadar yapılan aramalar her ne kadar hemen işletmeye geçmeyi muhik kılacak bir netice vermemişse de petrolcülük bakımından kuvvetli addedilebilecek emarelere tesadüf edilmiştir.

Sondaj yapılan sahalardan maada Mardin vilâyetinde, Adana’da, Trakya’da ve Van civarında 10 kadar diğer bazı müsait strüktürlerin mevcudiyeti tespit edilmiş bulunmaktadır.

Bu sahalarda esaslı sondaj ameliyeleri yapılmadıkça mühim petrol hazineleri bulunup bulunmadığı hakkında doğru bir fikir sahibi olabilmekliğimize maddi imkân yoktur.

Binaenaleyh, tesadüf ihtimallerini arttırmak ve taharri müddetini kısaltmak için sondajları çoğaltmak ve Maden Tetkik Arama Enstitüsünün teçhizatını ve elemanlarını ona göre takviye etmek lazım gelmektedir.

Şimdi arkadaşlar, şefin deniz ticaretiyle alâkalı olan emirlerine geliyorum:

Şef diyor ki :

“En güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz. Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.”

Türk milleti, Atatürk’ün bu işaretini, onun her işareti gibi, kendi öz arzusu, kendi ruhunu da kavuran bir öz dilek gibi sevinçle karşılamıştır. Onun her iradesi gibi bu isteğinin de bütün bir milletçe his ve muhabbet birliği ile benimseneceğinden şüphe yoktur. Topraklarının ucu deniz olan bir milletin hududu halkının kudret ve kabiliyetinin hududu demektir.

Türk Milleti şefin iradesi istikametinde böyle bir seviyeye varmayı bundan sonra milli bir vazife olarak tahakkuk ettirmeğe koyulacaktır.

Hükümetin bu işlerde takibedeceği hareket muhtelif usul ve şekillerle idare edilen mevcut deniz müesseselerimizi bir elde toplamak ve bir plan dahilinde çalışmaya sevketmek suretiyle başlayacaktır.

Yüksek tetkikinize arzı derdest bulunan “Denizbank kanunu projesi” bu neticeyi temin etmek maksadıyla hazırlanmış bulunuyor.

Memleketimizin zirai ve sınai hayatındaki inkişaf ve memleket iç piyasalarının demir ve kara yollarıyla tedricen deniz yollarına bağlanmasındaki ilerleyiş hem memleket sahilleri arasında hem de memleketten dışarıya ve dışardan memlekete olan nünakale ihtiyacımızı günden güne artırmaktadır.

Bu mesut inkişaf bizi milli ve esaslı bir plan dahilinde :

Küçük kabotaj vesaiti ihtiyacı,

Büyük kabotaj vesaiti ihtiyacı,

Ve bunları temin edecek milli tesisat ve teçhizat, mevzuları üzerinde ehemmiyetle düşünmeye ve çalışmaya sevketmektedir.

Ecnebi kumpanyaların, aralarında birleşerek vakit vakit yüksek navlum empoze etmek istemlerinden ihracat piyasamız müteessirdir. Milli iktisât menfâatimizde bu yönünden tedbir almamızı icap ettirmektedir. Bu itibarla milli şilepciliğimizi yüksek teknikle teşkilâtlandırmaya çalışacağız fakat bir inhisar tesisi düşünmediğimizi derhal ilâve edebilirim.

Alman tershanelerine sipariş ettiğimiz 14 yeni yolcu vapuru kopataj ihtiyacımızı tatmine kafi gelmeyecektir. Bu noktadan da mevcut tonajımızı yeniden artırmak lüzumunu bir zaruret halinde duyuyoruz.

İhtiyacımız olan gemileri dahilde yapmak prensibine çok kıymet veriyoruz.

Memleketimizde bir an evvel bir demir sanayii tesis etmek için sarfedilmiş gayretin istihdaf ettiği mühim hedeflerden birisi de zaten bu idi.

İşi iki etapta planlaştırmak kararındayız.

Üç senelik birinci plan devresinde İstanbul’da eski tersane mevkiinde yeni bir tersane kuracağız. Bu tersane bidayette ikisi 5.000 tonilatoya kadar, diğer ikisi 1.000 tonilatoya kadar olmak üzere dört gemiyi aynı zamanda inşa edebilecek kudrette olacak ve yük gemisi yapıldığı takdirde istihsâl edilecek netice tonaj bakımından daha üstün olacaktır.

Tam randımanla çalışmaya başladığı vakit günde 1.500 amele çalıştıracak ve milli emek karşılığı olarak senede lâakal 1.000.000 lira kazandıracak olan yeni tersanemiz ikinci plan devresinde makine aksamını da imâl edecek hale getirilecektir.

Diğer taraftan mevcut tamirat fabrikamızla havuzlarımızı tevsi için İstinya Dok şirketini satın alarak bu fabrikaya ilâveye karar vermiş ve pazarlığını bitirmiş bulunuyoruz.

Mühim limanlarımızda işletme servislerini tanzim ve tahmil ve tahliye vasıtalarını her birinin hususiyetlerine uygun şekillerde modernleştirerek masraflarını ve dolayısıyla tarifelerini tenzil için çalışmalara devam edeceğiz.

İstanbul’da modern tesisata malik transit satışlar da yapacak bir kömür deposu tesis olunacaktır. Diğer limanlarımızda ihtiyaç derecesinde iskeleler yapmak, mevcutları islâh etmek ve bütün bunlarla beraber memlekette deniz sevgisini yaşatacak olan deniz sporlarını teşkilâtlandırmak ve himaye etmek kararındayız.

Memleketimizde balık ve sünger gibi deniz mahsullerini değerlendirmek hedefiyle hazırlanmış olan bir kanun projesini yakında yüksek meclisinize sunacağımızı kaydederim.

Bu proje, aynı zamanda iş kanunumuzun hududu haricinde kalan balıkçı faydalarına ait hükümleri de ihtiva edecektir.

Nihayet şefin rasyonel çalışma imkân ve havasını kuvvetlendirmek hedefli irşadlarına geliyorum.

Türkiye’de hayat ucuzluğu memleketin sarılmış bulunduğu kalkınma ve endüstrileşme savaşı bakımından da tesis ve muhafazasına birinci derecede ehemmiyet vermemiz lazım gelen bir mevzudur. Bunun için üç sene evvel Türkiye’nin iktisâdi bakımdan tetkik ettirilmesi maksadıyla Amerika’dan getirttiğimiz heyet gibi ilmi bir heyeti tavzi ve hayat pahalılığı ve elemanlarını birer birer tesbit ettirerek radikal bir mücadele planı yapacağız.

Şef, “Küçük esnafa ve küçük sanayi erbabına muhtaç oldukları kredileri kolayca ve ucuzca verecek bir teşekkül vücuda getirmek ve kredinin normal şartlar altında ucuzlatılması” direktiflerini vermişlerdir.

Kabul buyurmuş olduğumuz Halk Bankası ve Halk Sandıkları Kanunu malumunuzdur. Memleketimizde diğer sahalarda çalışan kredi müesseselerinin çoğalmakta bulunmasına rağmen bu çeşit küçük kredi ihtiyacını tatmin yolu çok dardır.

Birkaç kredi müssesesi istisna edilirse bunlar için hemen hemen gizli tefeciden başka müracâat edilecek kapı yoktur.

Halk Bankası ve Halk Sandıkları bu boşluğu dolduracaktır. Bu banka ve sandıklarının esas mukaveleleri küçük kredinin hususiyetleri göz önünde tutularak hazırlanmıştır.

Küçük kredi meselesini hal işinde devletin iktis6di olduğu kadar içtimai olan bir mükellefiyeti de vardır.

Şefin emrini yerine getireceğiz.

“Normal şartlar altında kredinin ucuzlatılmasına çalışmak” husundaki direktiflerine gelince :

Kredi; tahakkuk ettirmek isteğimiz ekonomik milli kalkınma fâaliyetinin muharrik kuvveti olduğuna göre, büyük kıymeti aşikardır. Bunun için yüksek meclisinize bir kanun lâyihası takdim edeceğiz.

Diğer taraftan alâkadarların kredi alabilmelerini kolaylaştırmak için bir plan dahilinde umumi mağazalar tesis ve varant üzerine muamele yapılmasını temine çalışacağız.

Şef, bu kürsüden vaki irşadları arasında bazı mevzuatımızda yapılması faydalı tadil ve ilâvelere de işaret buyurmuşlardır. Türkiye yalnız umumi buhranı göğüslemek kudretini göstermiş memleket değil aynı zamanda bu buhran ortasında büyük milli kalkınma savaşı davasını başarı ile ilerletmeğe muvaffak olmuş memlekettir.

Kanunlarımızın memleketimizde her gün ilerleyen ve çeşitleşen ihtiyaç fâaliyetler icaplarını karşılayacak şekillere getirilmesi ve yeni yeni mevzuat lüzumu aşikardır.

Şef bilhassa gümrük kanunumuza işaret buyurmuşlardır.

Bugünkü ekonomik bünyemiz ve politikamızla mütenasip olmayan bu kanunun ve mertubu tarife cetvelinin bugünün ileri tekniğine uygun şekle getirilmesi için ciddi hazırlık mesaisine başlanacaktır. Bundan başka sigorta işlerinde bir taraftan sigortacılığın umumi menfâatlerinden memleketi istifade ettirecek hükümleri havi bir lâhiya hazırlamaktayız.

Yukarıda izah etmiş olduğum ana prensiplere ve tatbikatına ait bir takım kanun lâhiyalarımız vardır ki peyderpey yüksek takdirlerinize arzedilecektir.

Bunları hemen burada tadada ihtiyaç görmüyorum.

Arkadaşlar;

Nâfıa sahasında şef :

Cumhuriyetin ilk senelerinden beri dikkatle, ısrarla üzerinde durduğumuz demiryolları inşâat siyâseti hedeflerine ulaşmak için durmadan başarı ile tatbik olunacaktır, direktifini vermişlerdir. Bu direktif şimendifer inşâatı işlerinde rehberimiz olacaktır.

Sivas, Erzurum ve Diyarbakır-Irak ve İran hatlarının inşâatına mevcut kanunların ahkamı dairesinde devam edeceğiz.

Bunlar haricinde mesela Burdur-Antalya gibi inşâalarını tasarladığımız hatları ve büyük limanların inşâalarını, mali ve teknik imkânlar dairesinde ve ekonomik askeri ehemmiyetlerine göre sırasıyla ele alacağız.

Bundan başka İstanbul’da Sirkeci ve Haydarpaşa istasyonları arasında feribot yolu ile doğru tren rabıtası tesisini tahakkuk ettirmek kararındayız. Bunun muhtelif bakımlardan menfâati aşikardır.

Şef “Demiryolu hatlarımızı iç sahalara bağlayacak ve bu hatların biran evvel milli ekonomik kalkınma azami hizmetini temin edecek olan karayolu inşâatı önümüzdeki devrelerde teksif ve bir planla tevsi edilmek lâzımdır.

“ Her bölgenin ihtiyacına göre istasyonlarda tamamlayıcı tesisat da yapılmak ve muhtelif malların lazımı gibi sevkini temin edecek teknik şartları haiz vagon mevcudunu artırmak zaruridir.” direktifini vermiştir.

Filhakika devlet demiryolları şebekemiz her sene inşa edilen ve satın alınan yeni hatlarla bu gün 7.000 kilometreye baliğ olmuştur. Şebeke üzerindeki muharrik ve müteharrik ve sait miktarı; memleketin umumi iktisâdi bünyesinde hergün artmakta olan inkişafa cevap verecek nisbette değildir. Hatlarımız pek yakın bir atide, 10.000 kilometreyi bulacağına ve bilhassa bazı büyük devlet maden işletmelerinin istilzam, ettiği keşif sefer ve vesait ihtiyacına nazaran mevzu gittikçe hususi bir ehemmiyet almaktadır. Evvelce işletme hasılatı fazlaları karşılık gösterilerek muharrik ve müteharrik vesait mübayâasına yüksek meclisce müsâade buyurulmuştu. Hasılat nisbetlerindeki tahmini aşan tezayüd bu esas dahilinde mübayâa planını tevsi imkânını gösterilmektedir. Diğer taraftan istihsalâtımızın yer yer tezayüdü ve piyasa tekniğinin memlekette inkişafı kara ve deniz yollarıyla gerek içerden gerek dışardan demiryollarımızla irtibat tesis edilmiş ve edilmekte olması yalnız fâaliyeti artırmakla kalmamış hububat merkezi olan sahalara tesadüf eden istasyonlarda silo ve tahmil ve tahliye tesisatı taze meyva, sebze ve emsali maddelerimiz için soğuk hava tertibatlı kafi vagon tedariki ve bunlar için hususi süratle nakliyat temini ihtiyaçlarını da beraber doğurmuştur.

Bu arada tek vagonlu, kömürle işleyen otoray kullanılmasını ve bu suretle sürat ve masraftan ve daha uzun mesafeler için kullanılabilecek muharrik ve müteharrik vasıtalardan tasarrufu ehemmiyetle tetkik edeceğiz. Bu ihtiyaçları hazeri ve seferi vaziyetler bakımından bir kül halinde mali imkânlarla telif ederek planlaştıracağız. Bunun için bir lâyiha ile yüksek meclise geleceğiz.

Şefin, yol inşâatı hakkındaki işaretlerini tahakkuk ettireceğiz. Bunun için yüz kilometre kadar bir kısım kalmış olan 652 kilometrelik İran transit yolunun memlekette başlanmış ve başlanacak asfalt yolların geçit vermeyen nehirler ve büyük sular üzerinde inşâasına veya tamir veya tadiline lüzum görülen köprülerin ve diğer umumi ve hususi kara yollarının inşa planını vücuda getireceğiz. Bütçe imkânları nisbetinde peyderpey tahakkuk ettirmeğe çalışacağız. Bu meyanda şose ve köprüler kanununda muhtelif bakımlardan zaruri gördüğümüz bazı tadilât için yüksek meclise bir layiha ile müracâat edeceğiz.

Yol inşâası bakımından hususi idarelerin münasebetlerini daha ameli ve faydalı bir şekle koymak için tekliflerimiz olacaktır.

Su işlerini memleketin hayati mevzularından biri telâkki ediyoruz. Gerek nafıanın uğraştığı kısım gerek iktisadın uğraştığı kısım gerekse zirâatı alakadar edecek kısımlar umumi bir planda toplanacaktır.

Nâfıanın uğraştığı büyük su işleri haricinde küçük su işleri de uğraşmak ve bilhassa sulama hak ve vazifelerini tanzim ederek bütün çiftçilerin mevcut sulardan muntazam istifadelerini temin eylemek kararındayız.

Bunun için bir lâhiya hazırlamaktayız. Diğer taraftan elektriklendirme dairesini su kuvvetlerinden beyaz kömür olarak istifade için tetkiklere devam edeceğiz.

Bu etüdler şimdilik, Sakarya Nehri, Adana, Kayseri mıntıkası suları, Ege suları, Fırat Nehri ve kolları ve Kızılırmak üzerinde devam etmektedir.

Devletin havayollarını iç şehirlerimiz ve dış hava istasyonları ile biran evvel devamlı irtibat tesis edecek hale getirilmesi ve havacılığın inkişafı üzerine pekçok dikkat ve ihtimamızı celbedecek başlıca mevzulardan biri olacaktır.

Dünyada havacılık o kadar ilerlemiştir ki, hava yollarında kazalar ve riskler demiryollarındaki kadar azalmıştır. Türk Hava Yolları her türlü ve en mütekamil emniyet tetbirleriyle memleketin en emin, en çabuk, en rahat vasıtasıdır ve vasıtası kalacaktır.

Posta, telgraf ve telefon işlerinin rasyonel bir şekilde cereyanı için sarfedilmekte olan çalışmalara hız verilecektir. Şehirlerimiz arasında telefon tesisatının ikmali askeri ve idari noktalarından ehemmiyeti haiz mıntıkalarda telsiz istasyonları tesisi ve süreti umumiyede bu idarenin devlet için azami derecede rantabl ve fertler için azami derecede faydalı ve seri bir hale gelmesi için bütün tedbirler alınacaktır.

Arkadaşlar;

Maliye, bir memlekette sağlam bir iş gidişinin miyarı cemiyet sağlığının nabzıdır. Fertler arasındaki münâsebetlerde karşılık taahhütlerin muntazam ifa edilmemesi nasıl ki milli bünye üzerinde rahatsızlık vücuda getirirse bir devlet maliyesinin teahhüdlerini ifa hususunda herhangi derecedeki intizamsızlığı da, daha kuvvetli olarak bütün bir memleket havasındaki itimadı istikrarı ve iş selâmetini zehirler.

Böyle vaziyeti önleyecek yegane yol samimi, denk bütçe politikasıdır.

Bu politikayı ve Cumhuriyet bütçelerinin koruyucu kurucu ve verici işlere her yıl daha fazla nisbetlerde pay ayırma vasfını itina ile muhafaza edeceğiz. Varidat fazlalarını evvelemirde milli istihsâl hacmini artıran ve artıracak olan verimli işlere ve memleket müdafaasına hasredeceğiz.

Maliyemizin taahhütlerini noktası noktasına tutmaktaki büyük itinası herkesçe bilinmektedir. Devlet itibarını milli sermaye ve esham kıymetlerini kuvvetlendirecek hareket ve tedbirler üzerinde sebat olunacaktır. Mevcut vergilerimiz ve bunların tarh ve cibayet usulleri ileri bir zihniyetle ciddi bir tetkikten geçirilmektedir. Netice, Yüksek Meclise sunulacaktır. Vergi hadlerimiz milli ihtihsâl ve milli hayatla ayarlanacaktır. Hayatı ucuzlatmak için bütçede göreceğimiz imkânlar nisbetinde tahfiflerin yapılmasına devam edilecektir.

Milli istihsâl maliyeti üzerine müessir vergi ve resimler ve hariçten almağa mecbur olduğumuz iptidai maddeler üzerine mevzu rüsumu kaldıracağız.

Hayvan vergisi şekli ve mahiyeti itibariyle üzerinde tekrar çalışacağımız bir meseledir.

Buhran ve muvazene vergileri zaman ile mukayyet olarak konmuştur. Bu bakımlardan üzerlerinde durulup tetkik edilmeğe muhtaçtırlar. Bütçe muvazenesi esasını bozmıyacak surete senelere bağlayarak hal çareleri arıyacağız.

Şef “Sermayesinin tamamı veya büyük kısmı devlete ait ticari, sınai kurumların mali kontrol şeklini bu kurumların bünyelerine ve kendilerinde istediğimiz ve isteyeceğimiz ticari usul ve zihniyetle çalışma icaplarını süratle tevfik etmek. Bu gibi kurumların bugünkü usullerle çalışabilmelerine ve inkişaf etmelerine imkân yoktur.” buyurdular.

Başka memleketlerdeki tatbikat hakkında geniş ölçüde yaptığımız tetkikat bu işaretteki isabet ve kudreti tamamen belirtmektedir. İdare şekilleri ve teknik kontrol hususlarına ait kayıtların şekle ait bir mali kontrolden çok daha lüzumlu olduğu bütün dünyaca kabul edilmiştir.

Şefin işaretleri veçhile, bu müesseselerin bünyelerine ve icaplarına uygun şekilde tesisi lazım kontrol rejimini kuracak olan bir kanun lâyihası yüksek meclise sunulacaktır.

Arkadaşlar;

Paramızın istikrarını muhafaza edeceğiz. Bunu Türkiye kalkınma hamlesinin bir zarureti ve milli ekonomimizin icabı olarak görüyoruz. Bu görüş kuru bir prensibe bağlanmış olmamızın veya meseleye hisle kıymet vermiş bulunmamızın neticesi değildir.

Memleket menfaâtinin milli tasarrufu vikaye zaruretinin neticesidir. Bir devalüasyon hareketinin Türk ekonomisi için ancak zararlı olacağı kanâatindeyiz. Başka şartlar altındaki ekonomilerde hangi bakımlardan yapıldığını tetkik etmek ve kendi vaziyetimizi görmek bu kanâatin ne kadar haklı olduğunu gösterir.

Bazı memleketler milli paralar ile aktedilmiş muazzam hacimlere malik harici borçlarını hafifletmek için bu tedbire başvurmuşlardır. Bizim harici borçlarımızın hepsi ecnebi parasıyladır.

Dahili borçlar bakımından yine hiçbir memleketle kıyas kabil değildir. Bizde devlet masrafları düzenli bir bütçe ile görülür. Dahili istikrazlarımız halkın en ufak dahi olsa yapabildiği tasarrufla kârlı ve ilerisi açık milli ekonomik işlere hissedar olarak iştirak arzusuna yol açmak içindir. Devalüasyon, halkın iştirak kudretini tasarruf imkân ve heveslerini kıracağından gayelerimizle taban tabana zıt olur.

Dış ticaret bakımından dahi, bugünkü anlaşma politikamız böyle bir tedbire lüzum göstermemektedir. Satılmamış elimizde kalmış mal stoku yoktur. Türkiye stoklarını muntazaman eritebilmiş müstesna memleketlerden biridir.

Mamul maddeler maliyet fiyatlarındaki tesirine gelince; bu, ancak amele ücretlerinin hakiki kıymetlerinin düşürülmesi demektir ki yine gayemize muhaliftir. Çünkü biz çalışanların yaşayış standartını yükseltmek prensibini güdüyoruz.

Hayat maliyeti bakımından: Bir devalüasyon, memlekette şikayet ettiğimiz tedbir aradığımız hayat pahalılığını kendimiz arttırmak olur. Biz kısaca rekabet kabiliyetimizi yaşama standardımızdan fedakârlık yaparak değil daha rasyonel ve daha verimli çalışarak ve daha ileri piyasa teknik metodlarından istifade ederek arttırmak istiyoruz.

Görülüyor ki paramızın fiili stabilitesini muhafaza etmekte ısrar etmemiz için sebep bir değildir. Bunun için sureti katiyede bu politikada devam edeceğiz.

Sayın Arkadaşlar,

Gümrük ve inhisarlar mevzuuna geliyorum.

Gümrük ve inhisarlar sahasında düşündüğümüz birçok şeyler vardır.

İnhisarlar muamelatında bu kurumların mali monopol, ticari teşekkül ve milli valorizasyon karakterlerinin ahenkli şekilde tecelli etmesine çalışılacaktır.

İnhisar mevzuu maddeler arasında tütün, devlet bütçesi bakımından olduğu kadar milli ticaret çerçevesinde de hususi bir ehemmiyet ihtiva eder.

Devlet monopolu mevzuu olması bakımından inhisarların tütün imalât maliyetini indirmek ve daha fazla ticari bir hale getirmek suretiyle harice satış imkânlarını arttırmak ve hasılatını yükseltmeğe çalışmak bizim için bir zarurettir.

En mühim bir ihraç maddemiz olmak bakımından tütün istihsâl sahasından başlayarak ticaret ve imalât sahasına kadar uzanan geniş bir ufuk üzerinde inhisarlar idaresinin planla ve dikkatle uğraşmasını icap ettirecek bir mevzu olarak ele alınacaktır.

Yurt içinde rasyonalizasyon ve piyasa tekniği bakımından yapılacak işler haricinde kaliteye dikkat politikamızı aynen muhafaza etmekle beraber ona mütenazır bir de kemmiyet politikası takip etmek ve bu meyanda Virjinya ve somatra tohumlarını tecrübe eylemek kararındayız.

Türk eksper ve harcamaların ecnebi topraklarda ecnebi sanat arkadaşları arasında mevki yapmalarına ehemmiyet vereceğiz.

İnhisarların bu esasları da nazara almak üzere satış politikasını planlaştırmak azmindeyiz. Tütün Limited Şirketi fâaliyetine bu politikaya mütenazır bir istikamet ve vüsat vereceğiz.

İspirtolu meşrubat inhisarının bilhassa şarap ihracatını, tuz inhisarının harici tuz satışlarını artıracak bütün tedbirleri almak kararındayız.

Prensip itibariyle bilumum inhisarların muamelatında ihraç fiatı en rasyonel şekilde temin edilecek olan maliyet fiatına kadar indirilecektir.

Dahili fiatlara gelince; rasyonelleştirme mesaimizin inkişafı nisbetinde ve bütçe tahminlerini sarsmamak kaydıyla mümkün olan tenzilatın yapılmasında tereddüt edilmiyecektir. Sıhhat ve temizliğe taalluk eden ispirto fiatları ile hafif alkollü içkilerde tenzilat mukarrerdir.

Gümrüklere gelince :

Memleketin lüzumlu görülen noktalarında bu hizmetin icaplarına uygun bina ve tesisatı yapmayı zaruri bir iş görüyoruz.

Bazı hudut mahallerinde gümrük memurları mesken müşkülâtı içindedir. Bu ihtiyaçları da tespit ederek heyeti umumiyesini bir inşa planına bağlayacağız. Gümrüklerimiz için daha kifayetli elemanlar yetiştirmek, Avrupa gümrüklerinde staj yaptırmaya devam etmek arzusundayız

Gümrük muamelelerinde iş sahipleri için olduğu kadar gümrük memurları için de kolaylık, sürat ve intizam tedbirleri alacağız.

Arkadaşlar,

Parti programımızdaki direktiflere göre, milli kültür sistemimizin inkişafına azami önem vereceğiz.

İlköğretim her bakımdan üzerinde en çok duracağımız ve en çok ehemmiyet vereceğimiz mevzudur.

Aile ocağından sonra milli kültür ile ilk temas ilkokullarda başlıyor. Genç vatandaş her şeyi benimseyen ve henüz temyiz kabiliyeti teessüs etmemiş olan taze zekâsıyla ancak en doğruyu en iyiyi ve en güzeli öğretecek bir müesseseye emanet edilebilir.

İlk tahsilde alınan fena intibaları müteakiben düzeltebilecek ali bir tahsil sistemi henüz icad edilmemiştir.

Fena bir ilköğretim, fena bir hayata başlayış demektir. Bu genç vatandaşın karakterinin teşekkülüne mani olur ve hatta bozabilir, bunu içindir ki, ilköğretime en çok ehemmiyet vereceğiz. En kıymetli en iyi yetişmiş ve en kuvvetli elemanlarımızı bu işte ve bu iş için adam yetiştirmekte kullanacağız. İyi bir ilkokul öğretmeni en yüksek bir okul öğretmeninden mahiyet itibarıyla daha az mühim bir vazife almış saymıyoruz ve kendilerinin hayatıyla refahlarıyla ve bu mühim vazifeyi başarış kabiliyetleriyle en yakından alakadar olmakta devam edeceğiz.

Mesleki tedrisattan bahsetmek istiyoruz.

Mecburi ilk öğretimin gayesi vatandaşlara konuştukları dilin kaidelerini ve mensup oldukları milletin tarih ve rejimini öğretmek ve hayatta daha ileri adımları bakımından zaruri ilk bilgiyi kendilerine vermektir.

İlk tahsili bitirenlerin hepsini istidad ve kabiliyetleri neden ibaret olursa olsun üniversiteye dayanan bir mekanizma karşısında bırakmak istemiyoruz.

Çünkü bunun neticesi bir taraftan tesis ve kuvvetlendirmek istediğimiz yeni ve ileri Türkiye hayatını en zaruri elemanlarından mahrum bırakmak ve diğer taraftan yavaş yavaş memlekette bir ihtisasa varmadan sönmüş veya yarı tahsille kalmış veyahudda bizzat ekmeğini kazanmaktan aciz sadece diplomasına dayanan bir asabi yorgunlar kafilesiyle karşılaşmak olur.

Kemalist rejimde okul yalnız (Mecburi ahkam) değildir.

Büyük tarihimiz büyük milletimizin her ihtisas sahasında en büyük adamları yetiştirmiş olduğunu gösteriyor. Bu kabiliyet kanı damarlarımızdadır.

Mesleki tedrisatın vazifesi bu kabiliyetleri yeni hayatın her sahası için yetiştirmek işini bilir yaşama hevesi kırılmamış en yüksek teşebbüs ve hayatla mücadele kabiliyetini haiz başarıcı dayanıklı müsbet sanatkâr ve ihtisas sahibi elemanlar yetiştirmektedir. Bütün hayat ve fâaliyet sahaları için bol ayrı ayrı mesleki tedrisat mâarifimizin belkemiği olacaktır.

İlköğretim mevzuuna mütenazır olarak her nevi meslek mekteplerine ehemmiyet verilecektir.

Bunun klasik üniversite tahsilini ihmal edeceğiz demek olmadığı aşikardır. Bilakis bu müesseselerimizi de hakiki ilim adamı yetiştirecek şekilde ve ancak bu istidadı en mütekamil surette gösterebilmiş olanların başarabilecekleri çetin ve fevkalade disiplinli ilim müesseseleri halinde yükseltmek mesaimize devam edeceğiz.

İlâve ve tesis edilecek fakültelere ait işi hazırlayarak Ankara Üniversitesini kuracağız. Orta okullara ve liselere lâyık olan büyük ehemmiyeti vermekte devam edeceğiz.

Şefin işaretleri dairesinde doğu bölgemizde bir kültür merkezi esaslarını kurmağa başlıyacağız.

Milli kültür bakımından büyük önemi olan ve şefin ilim ve kültür sahasında en büyük abidelerinden biri halinde daima yükselecek bulunan tarih ve dil araştırmalarımıza ve bunlarla alâkadar işlere hususi ehemmiyet vermeğe devam edeceğiz.

İyi ve çok eğitmen öğretmen yetiştirmeğe bilhassa kıymet vereceğiz. Avrupa’nın tanınmış ilim ve sanat merkezlerine talebe göndermeğe devam edeceğiz. Lüzumlu görülecek ilim ve teknik şubeler için kıymetli mütehassıslar da getirteceğiz. Bu suretle muhtelif sahalardaki milli eleman ihtiyaçlarımızı temine çalışacağız.

Bütün devlet okullarının kemiyet itibariyle olduğu kadar keyfiyet ve teçhizat itibariyle de en yüksek derecelere ulaştırılması hedefimizdir.

Milli sahnemiz Türk kültürünün makesi güzel dilimizin en iyi şekilde telâffuzu ve en bedei tarzda ifadesini yayan sanat kaynağı olarak ele alınacaktır. Bunda modern teknik vasıtalarına ehemmiyet vereceğiz.

Güzel Sanatlar Akademisinin bugünkü başlamış olan ıslahatını yürüteceğiz.

Milli kültür kadrosu içinde mütalâasını zaruri gördüğümüz sporu profesyonel şampiyon yetiştirmek için istemiyoruz.

Spor okullarımız gibi sahnemiz gibi milli kültürümüzün bir cüzüdür. Büyük gaye Türk vatandaşını fikir ve düşünce itibariyle kuvvetli vücut itibariyle kuvvetli en ve tam sıhhatli seciyeli gürbüz güzel insan olarak yetiştirmektir. Nasıl ki memleketimizde okumak yazmak bilmeyen tek vatandaşın kalmasını istemiyorsak sevdiği ve bütün hayatınca tatbik edeceği lâakal bir spor olmayan vatandaş da kalmamalıdır. Salim bir kafa ancak sağlam bir vücutta olabilir sözü Türk atasözüdür. Yine bu mülâhaza iledir ki bütün vatandaşlarda verim kudretini muhafaza için muntazam çalışma hafta ve yıl tatillerinden muntazam istifade ve seyahat zevkinin inkişafına taraftarız.

Sporu bir merkeze bağlayıp teşkilâtlandırmak ve muhtelif spor teşekkül ve hareketlerini ve vasıta ile idare etmek için yüksek huzurunuza bir kanun lâyihasıyla geleceğiz.

Arkadaşlar,

Maddi ve manevi düzen refah kültür seviyesinin yükselmesi ve bütün bunların başarılması ve devam etmesi ancak milli emniyet ve tamamiyetimizin icabında herkese karşı masum tutulabilmesi kabildir.

Türk ordusu, kadını ve erkeğiyle bütün Türk milleti demektir. Daima daha kuvvetli olmak için bu millet her sene yüzbinlerce evladını kısaca ordu dediğimiz ve yalnız adının bile hudutsuz bir gurur ve heyecan kaynağı olduğunu bildiğimiz bu en büyük okula milli emniyeti, milli müdafâayı, milli disiplini öğrenmek için gönderiyor.

Türk ordusu Türkiye’nin yalnız emniyet vasıtası değildir. Türk milli içtimai benlik duygusunu daima en yüksek derecede daima uyanık tutan en büyük milli kültür ocağıdır.

Bu büyük disiplin ve güven okulunu en müterakki en bol en mütekamil vasıtalarla teçhiz etmek birinci vazifemizdir.

Teçhizat ve teslihat programımıza devam edeceğiz.

En son sistem harp vasıtalarından henüz ihtiyacımız olanları da temin için ayrı bir program yapacağız. Bu program memleket dahilinde yapılması kabil olanları, memleket dahilinde imâl ettirmek esasını ihtiva edecek ve kara, deniz, hava kuvvetlerimizin bu kabil bütün ihtiyaçlarına şamil olacaktır.

Sureti umumiyede milli müdafâa kuvvetlerimizi daima en bol en ileri vasıtalarla teçhiz etmek belli başlı emelimiz ve vazifemizdir.

Mevcut malzemenin daima iyi halde bulundurulması kıymetten düşmüş olanların yenilenmesi ve sefer için ordu ihtiyaçlarını karşılayacak her çeşit stoklar vücuda getirilmesi daima gözönünde bulunduracağımız ehemmiyetli işler olacaktır.

Mevcut harp sanayii fabrikalarımızı tam randıman alacak surette çalıştıracak ve henüz noksan kısımlarını tamamlayacağız. Harb sanayiimizin inkişafına hususi önem vermek umumi endüstrileşme hareketlerimizde harp vaziyet ve ihtiyaçlarını daima gözönünde tutmak kararındayız.

Milli ekonomi bakımından da hususi kıymet izafe ettiğimiz kömürden benzin istihsâli, klor arsenik sanayii bu aradadır.

Halen kendi tezgahlarımızda inşa edilmekte bulunan denizaltı gemilerimiz bittikten sonra yenilerini inşaya fasılasız devam edeceğiz. İlk üç senelik hava programımız milletimizin gösterdiği yüksek alaka ile şimdiden tahakkuk ettirilmiş sayılabilir. Bu vesile ile tayyare işinde bütün milletçe gösterilmiş yüksek şuuru gurur ve iftiharla bu kürsüde zikretmek ve bütün vatandaşlara hükümetin şükran ve takdirlerini ulaştırmak isterim.

Hava müdafâası bu memleketin milli müdafâası mevzuunda büyük ehemmiyetli yerini muhafaza etmektedir. Yeni bir hava planı hazırlayacağız. Bu programı Kayseri fabrikasının tevsiini ve motör imâl edebilecek hale getirilmesi hıususlarını da ihtiva edecektir.

Ordunun ekonomik, kültürel, sosyal savaşlarımızda lüzumlu elemanları da yetiştirmesi için tertibat alınacaktır.

Arkadaşlar,

Cumhuriyetin hiç değişmeyen dış politikası meçhulünüz değildir.

Atatürk’ün yüksek irade ve irşadlarında temelini bulmuş yürüyeceği yolu çizmiş olan bu siyâset aynı sulh dostluk ve teyakkuz yolunda devam edecektir.

Mevcut karşılıklı dostluklarımıza ve taahhüdlerimize her zamanki gibi ihtimam ve riayet dostluk dairemizin bu ahenk içinde inkişafına dikkat başlıca vazifemiz olacaktır.

Şefin nutuklarında işaret buyurdukları noktaların takibine azami itina ve ihtimam ile çalışılacaktır.

Dış teşkilâtımızın ekonomik kalkınma savaşımızda daha verimli bir surette çalışabilmesi için alâkalı dairelerin de mütalâası alınarak bu yıl bir talimat yapılacaktır.

Bütün elçilik ve konsolosluklarımızın dış ticareti noktasında mücehhez bulunmaları ve ona göre çalışmaları temin edilecektir.

İktisat vekâleti dış ticaret teşkilâtının hariciyemizin dış teşkilât ile rabıtaları tanzim edilecektir. Bu yönden dış ticaretin inkişafı için hariciyemize isabet eden bu önemli vazife emniyet ve siyasi münâsebet vazifeleri derecesinde ehemmiyetle takip ve tatbik edilecektir.

Milletler cemiyetine bağlılık harici siyâsetimizin aynı zamanda mesnedlerinden ve tabii icaplarından birini teşkil eder. Bu arsıulusal büyük müessesenin kendinden beklenen gayeleri temin edebilmesi zamana intibak etmesi geçirilen tecrübelerden lâzım gelen pratik neticeleri çıkarması ile mümkün olabilir. Hükümetimiz bu yolda sarf edilecek mesaiyi elinden geldiği kadar teshil etmeye çalışacaktır.

Arkadaşlar,

İleri idare tekniği salahiyet ve mesuliyeti elele vermektir. İşleri kısa bir zamanda kati bir neticeye bağlamaktır. Kırtasiyecilik asla esas ve gaye değildir. Kırtasiyeciliğin manası tek tatbik şekli suratle ve fakat isabetle verilmiş kararları ve işlerden alınan maddi verimli neticelere teşviktir.

Türkiye Cumhuriyeti memurlarını istisnasız, hepsinin bu vasıflarla ve zihniyetle vazifelerine sarılmalarını isteyeceğiz.

Onların da bizden tabii hak olarak isteyebilecekleri emin geçim emin istikbâldir.

Arkadaşlar:

Sözlerimin nihayete ermek üzere olduğu şu dakikada derin duygu içinde huzurunuzda bulunurken inkılâbın bidayetinden beri zaman zaman refakâtinde çalışmak ve fakat asıl maksat için fasılasız arkadaşlık etmek şerefini taşıdığım selefim Malatya mebusu İsmet İnönü’yü hürmet ve muhabbetle anmayı zevkli bir vazife telâkki etmekteyim.

Büyük milletin sayın vekilleri;

Yapmak istediklerimizi ve çalışmamıza vereceğimiz veçheyi lüzumlu sandığım bazı tafsilât ile arz etmiş bulunuyorum.

Bunlar mali imkânlarımızın teknik şartlarımızın müsâadeleri nisbetinde ve bir plan dahilinde başarılması şefin direktifi ile parti programında ifade edilmiş ve hükümetimize tatbik sahasına koymak ödevi verilmiş işlerdir.

Tahakkuk ettirilecek her kısım hem mali hem teknik imkânlarımızı müsbet bir surette artıracak diğerlerinin de başarılmasını temin edecek mahiyettedir.

Bunları tahakkuk ettirmek irade azmini ve heyecanını ruhumuzda duyuyoruz.

Fakat bizim için asıl imkân membaı büyük Türk Milleti'nin yüksek irade kudretini şerefle temsil eden büyük meclisimizin hükümetime göstereceği müzaheret ve yardımdır.

İş programımızı büyük milletimiz için faydalı buluyorsanız arkadaşlarımda ve bende tatbik edebilmek iktidarını görüyorsanız yüksek itimadınızı esirgememenizi dilerim.

Sizin itimadınız bizim kuvvetimizin ve başarımızın sarsılmaz temelidir.