I. Çiller Hükümeti Programı

Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Cumhuriyetimizin 50'nci Hükümeti olarak, şahsım ve çalışma arkadaşlarım adına, Yüce Meclisin seçkin üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Yedi kez Başbakan olarak ülkemize büyük hizmetler vermiş bulunan Sayın Süleyman DEMİREL'in ülkemizin Cumhurbaşkanlığına seçilişi ertesinde DYP Genel Başkanlığı'nı üstlenerek, yeni Hükümeti kurmakla görevlendirildim. Yirmi aya yakın bir süredir başarı ile hükümeti devam ettiren DYP ve SHP partileri bir koalisyon protokolü imzalayarak yeni bir hükümet kurmaya karar vermişlerdir.
Hükümetimiz, 2l.yüzyıla hazırlanan bir dünyada, Türkiye'nin yenilenme ve değişim azmini temsil etmektedir. Bu yenilenme ve değişimi, her alanda, süratli, kapsamlı ve kararlı adımlarla gerçekleştireceğiz. Çağdaş siyasi normları, ekonomik ve sosyal hedefleri yakalayacağız.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri, Cumhuriyetimizin 70'inci yılında yeni bir atılım heyecanı ile ülkemizi 21'inci yüzyıla taşıma misyonunu yüklenmiş bir kuşağın Hükümetiyiz. Satı Kadın'ın Yüce Meclise girişinden Başbakanlığa uzanan bir çizgide, Türkiye'nin siyasal ve sosyal erdemi ve başarısı da yansımaktadır.
Dünyadaki değişim ortamında Türkiye'miz kendisini hızla yenilemek zorundadır.
Bugün halkımızın her kesimi bunu istiyor; iktidarıyla muhalefetiyle TBMM'ne büyük bir görev düşüyor; halkın ve çağın gerisinde kalmamak. Karşınıza, bu duygularla, böyle bir anlayışla çıkıyoruz.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Millet iradesinin mutlak üstünlüğü ile egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilkesi, hareket noktamızdır.
Devletin resmi dili, bayrağı, simgeleri, sınırları ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümranlık hakları her türlü tartışmanın dışındadır.
Türkiye, devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. İlkemizin bölünmez bütünlüğü tartışılamaz. Türkiye'nin üniter devlet niteliği, toplumsal yapımızdan kaynaklanan tarihsel ve geleneksel beraberlik ve birlik fikrini yansıtmaktadır. Bu birlik ve beraberlik ortak bir "siyasi kültürün" sonucudur. Bu beraberlik ve birliğin zedelenmesinin, kesinlikle kimseye yararı yoktur.
Türk devletinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü her koşulda sonuna kadar savunmaya ve kesinlikle korumaya kararlıyız.
Türk devletinin bölünmez bütünlüğü ve demokratikleşme süreci içinde, çağdaş değerlerin önünde duran yasa ve engelleri tek tek ayıklayıp kaldırmak kararındayız. Kendimiz için ve halkımız için. Halkımızın, çoğulcu demokrasi içinde demokratik katılımını güçlendirmek amacıyla, kişi hak ve hürriyetlerini, güvence altına almak zorundayız.
Özgürlükçü, çoğulcu ve her anlamda tam demokratik rejimden vazgeçemeyiz. Bundan asla ödün veremeyiz.
Düşünce ve inanç özgürlüğü, tıpkı yönetim hakkı gibi, siyasi haklar olmaktan çıkmış yani o aşamayı geçmiş olarak insanlık haklarının arsına katılmıştır. Devletin, inanç hakkı ve inanç farklılıklarından bağımsız olarak işlemesi, ancak inanç özgürlüğüne saygılı ve onun gereklerine de uygun hareket etmesi esasına dayanan çağdaş laiklik anlayışı temel prensibimiz olmaya devam edecektir.
İnanç, düşünce, anlatım özgürlükleri çağdaş bir toplumun temelidir, kısıtlanamaz. Laik ve Atatürk ilkelerine bağlı Türkiye, aynı zamanda din ve inanç özgürlüğünü toplumsal yaşamın vazgeçilmez bir ilkesi sayar.
Günümüı demokrasilerinde hak ve özgürlüklere yönelik en önemli tehdit, şiddet ve terörden gelmektedir. Güneydoğu Anadolu bölgemizde yıllardır devam eden teröre karşı önemli mesafe alınmıştır. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın, bu sorun hukuka saygılı kalınarak mutlaka çözümlenecektir. Bu hepimizin sorunudur, devletimizin sorunudur ve herkesin katkısı gerekir.
Şiddet ve terör yolu ile devletin varlığına ve demokratik rejime saldırı, insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde kabul edilemez. Devletin görevi hukuka ve insan haklarına dayalı demokratik bir devlet anlayışını ödünsüz uygulamaktır. Böyle bir devlet anlayışı ülkenin ve yurttaşların tümü için güvencedir.
1987 yılından beri süren Olağanüstü Hal uygulaması, yetki ve otorite boşluğu yaratmayacak yeni yasal düzenlemelerin yapılmasıyla birlikte yürürlükten kaldırılacaktır.
Hükümetimizce, koruculuk sisteminin tasfiyesi ilke olarak benimsenmiştir. Bunu gerçekleştirmek için, öncelikle koruculuğun kaldırılmasının yaratabileceği istihdam ve güvenlik sorunlarının çözümlenmesi gerekmektedir. Hükümetimizin etkin, cesur ve kalıcı önlemleri uygulamaya koymasıyla bu hedefe varılacaktır.
Yurttaşlarımız arasında kültür, düşünce, ina'nç, dil ve köken farkları olması doğaldır. Bunlar başka ülkeler için de geçerlidir. Böyle çeşitlilik demokratik ve üniter devlet için zaaf değildir. Üniter bir yapı içinde çeşitli etnik, kültürel ve dile ilişkin kimlik özellikleri özgürce ifadeedilebilir. Bu, ulus ve devlet birliğinin gücünü azaltmayacak, aksine pekiştirecektir.
Türkiye'de herkes eşittir ve birinci sınıf yurttaştır. Ülkemizde uluslararası anlaşmalarla kabul edilen azınlıklar dışında hiçbir yurttaşımız azınlık değildir. Herkesin kendi ana dilini, kültürünü, tarihini, folklorunu, dini inançlarını koruması temel insan hak ve özgürlükleri kapsamındadır.
Terörle mücadelenin yanısıra, bölgenin ekonomik ve sosyal yönden kalkınması, yaşam koşullarının iyileştirilmesi, bozulan dengelerin düzeltilmesi, haksızlıkların önlenmesi ve istihdam olanaklarının arttırılması, Güneydoğu politikamızın vazgeçilmez temelini oluşturacaktır. Bu amaçla, sağlam kaynaklara bağlanmış bir bölge planlaması hızla yürürlüğe konulacaktır.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
Türkiye'nin, günümüzde ulaştığı siyasal, sosyal ve ekonomik düzeyi yansıtacak yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır.
Bu Yeni Anayasa, Paris Şartı'nda da öngörülen katılımcı demokrasinin tüm koşullarını, insan haklarını, kişi hak ve özgürlükleri ile sendikal hakları güvence altına almalı ve Türkiye'nin uygar dünya ile bütünleşmesini sağlamalıdır.
Böyle bir Anayasa, siyasal partiler başta olmak üzere, tüm vatandaşlarımızın ortak ve ivedi isteğidir.
Hükümet olarak, ülkemizi çağdaş bir Anayasaya kavuşturmak için, TBMM'ni iktidarıyla muhalefetiyle, işbirliğine davet ediyoruz.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Adalet mülkün temelidir ilkesi devlet ve hükümet anlayışımıza daima hakim olmaya devam edecektir. Kuvvetler ayrımı esasına dayanan adaletin ve dolayısıyla yargının bağımsızlığı toplumun çimentosudur. Adli özerkliğin gerçek manada varolup işleyebilmesi, idari özerklikle desteklenmiş olmasına bağlıdır. Özlük haklarına ilişkin olanlar da dahil, yasal ve idari düzenlemelerimiz hep bu inancımızın doğrultusunda olacaktır. Gerek adliye binalarımızın gerekse hakim sınıfı veya yardımcı personel görevlilerinin sıkıntıları görülmektedir.
Devletimizin imkanları ve hakkaniyet ilkesi gözönünde tutularak devlet çalışanlarının durumunda mümkün olan her türlü iyileştirme ve düzenleme yapılacaktır.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesini gerileten anayasal çelişki ve engellerin kaldırılması, yargı işleyişinin bu doğrultuda güçlenmesi, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alacak mekanizmaların oluşturulması gerekir.
Bu konuda gerekli olan anayasa değişikliklerinin gerçekleştirilmesi çabalarımız inançla sürdürülecektir.
Ancak, anayasa değişiklikleri, gerçekleştirilinceye değin, rejimin temel konularına ilişkin Devleti ve Toplumu yeniden çağdaş doğrultuda yapılandırmayı sağlayacak düzenlemelerin yasalaşması için gerekli hazırlık ve çabalar sürdürülecektir.
Bu amaca yönelik olarak, daha önce hazırlanan ve halen hazırlanmakta olan yasa tasarı ve taslaklarımız mevcuttur;
Çocuk ve gençlere sadece suçlu gözüyle bakılmaması gerektiğini amaçlayan Çocuk Mahkemeleri Yasa Tasarısı,
Basın Özgürlüğünü güçlendiren, basın mensuplarının çalışmalarını ve halkın gerçekleri öğrenme hakkını güvence altına alan, sansürü tamamen kaldıran, idari makamların basınla ilgili yetkilerini olabildiğince kısıtlayan ve bu konuların değerlendirilmesini yargı mercü lerine bırakan Basın Yasa Tasarısı,
Temel Hak ve Özgürlükler açısından büyük önem taşıyan Avukatlık Yasa Tasarısı, Güvenlik Soruşturması Yasa Tasarısı.
Çağdaş hukukun güvencesini öngören bir infaz sistemi ve infazdan sonra korumayı amaçlayan İnfaz Yasa Tasarısı,
Cezaevleri yönetimi ve yapılanmasıyla ilgili Cezaevleri Yasa Tasarısı, Yüce Meclisin gündeminde bulunmaktadır.
Yargıyı siyasal iktidarın etkilemesinden korumak, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi açısından ne derece önemli ise, yargı mesleğini ekonomik açıdan çekici hale getirerek ekonomik bağımsızlığı kavuşturmakta yine yargı bağımsızlığı ve yargıç gilvences açısından o derece önemlidir.
Bugün, mevcut hakim ve savcı sayısı kadar hakim ve savcıya daha gereksinim vardır. Ayrıca yargı mekanizmasının çarklarını oluşturan adalet personeli sayı ve nitelikaçısından da yetersiz bulunmaktadır. Yapılan ve yapılacak olan bu hazırlıklarımızla yetersizlikler giderilecektir.
Halen yargının hızlandırılması, basitleştirilmesi, şeffaflaştırılması ve kendisinden kuşku duyulmayacak bir işleyişe kavuşturulması amacıyla hazırlanan ve 12 kanundan oluşan büyük ve kapsamlı reform taslaklarımız tamamlanmış olup Bakanlar Kurulunun incelenmesine alınacaktır.
Bilindiği gibi cezaevleri sorunu ülkemizin başlıca sorunlarından birisidir. Yapılanma, teknik donanım ve personel açısından geçmiş yılların ihmali içerisinde bu sorunun boyutları olabildiğince büyümüştür.
Ülke içinde ve ülke dışında sık sık üzücü olaylara neden olan ve huzursuzluklar yaratan bu sorunun çözümü için her türlü olanaklarımızı seferber edeceğiz.
Öncelikle; Mevcut cezaevlerinde belirlenen idari ve fiziki yapı ve güvenlik .önlemlerindeki olumsuzlukları giderecek ve kısa süre içerisinde cezaevlerinde güvenliği tüm gerekleri ile sağlayacak, çalışmaları tamamlanan güvenlik sistemi ile ilgili proje ve hazırlıkların uygulanmasına geçilecektir.
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Standartları da gözönüne alınarak oluşturulan modern, güvenlikli, teknik donanımlı yeni bir "Türk Cezaevi Modeli"ni içeren projelere uygun cezaevlerinin yapımlarına başlanacaktır.
Hükümetimiz, hoşgörü ile sosyal ve ekonomik huzurun hakim olduğu bir toplumsal dayanışma ortamını yaratmak azmindedir. Atatürk ilkelerine dayanan laik bir Türkiye'de, inanç, düşünce, anlatım özgürlükleri toplu toplumun temelini oluşturmalıdır. Hükümetimiz bu özgürlüklerin daimi bekçisi olacaktır.
Hükümetimiz, çağdaş gelişmelere paralel bir basın özgürlüğü anlayışını kökleştirme kararındadır. Anayasa'nın 133 üncü maddesinin değiştirilmesinden sonra Telsiz Yasasında gerekli değişiklikler ve eklerle Radyo ve Televizyon yayınları için frekans disiplini sağlanacaktır. Aynı şekilde TRT Yasasında değişikliğe gidilecek, özel radyo ve televizyonlar için yasa çıkarılacaktır.
Sayın Başkan, , Sayıiı Milletvekilleri,
Dış politikamızın yürütülmesi sorumluluğunu, tarihsel bir kavşakta devralmaktayız. Bölgesel değişim süreçleri ile karşılıklı ve hızlı etkileşim içerisinde büyük bir küresel dönüşüm ortamındayız.
Bu tarihsel kavşak, Soğuk Savaş-ertesi dönemin, 90'lı yıllarla birlikte girilmiş bulunan geçiş aşamasını oluşturmaktadır. Uluslararası toplum, bir yandan yeni ufuklara bakmaktadır. Bu ufuklarda, adil bir barış, işbirliği ve esenliğin umutları vardır. Diğer yandan, beslenen umutların gerçekleşmesine set çekebilecek, son derece ciddi tehdit ve risklerle karşı karşıya bulunulmaktadır.
Geçiş dönemini belirleyen "yeni dünya düzensizliği"nin aşılması gerekmektedir.
Uluslararası toplum, adil bir barış ve işbirliği temelleri üzerinde kurulu yeni bir dünya düzeni istiyorsa, bunu haketmek zorundadır. Özlediği düzeni belirleyen hedef ve normların yaşama aktarılmalarını sağlamak durumundadır. Birleşmiş Milletler Yasası'nda, Paris Şartı'nda, ikinci Helsinki Belgesi'nde kendisine verdiği sözleri tutmk mecburiyetindedir.
İnsanlığın, bu dönemde karşılaştığı tehdit ve tehlikeler bellidir. Bunların bir kısmı, Soğuk Savaş'tan önce de, insanlığın gündeminde yer almaktaydı. Şimdi de, geçiş dönemlerine özgü koşullardan ve tarihsel birikimlerden yararlanarak, yeniden suyüzüne çıkmış bulunuyorlar. Milliyetçiliğin çağdaş, olgun ve barışçı özelliklerine ters düşen dar, bencil ve yayılmacı akımlar bu tehditlerin başında gelmektedir. Uygarlığın beşiği olan kıtada yeniden hortlayan ırkçılık da bu madalyonun diğer yüzüdür. Etnik çeşitlilik içerisinde uyum yerine, etnik çekişme ve gerilimlerle bunalıma itilen toplumlar vardır. 3Cabancı düşmanlığı ve dinsel hoşgörüsüzlük, kötüleşen ekonomik koşulların da etkisiyle, bağnaz çatışmalara yolaçmaktadır. Eğer bu sağlıksız eğilim ve sapmalarla, onların getirdiği bunalım ve çatışmalarla başedilemezse, 21 inci yüzyılın sunduğu fırsatlar demeti, yeni dünya düzensizliğinin "sıcak barış"ında kaybolabilir. Böyle bir kargaşa ortamında, ne yeni demokrasiler pekiştirilebilir, ne de başarılı serbest pazar ekonomileri kurulup geliştirilebilir.
Uluslararası toplum, değişim gerçeğini özümsemelidir. Değişim, çağdaş normları yansıtan bir idealizmle gerçekleşebilir. Bu normları çiğneyen saldırgan eylemler, nerede ve ne zaman olursa olsun, aynı ilkelerle değerlendirilmeli ve buna göre karşılık görmelidir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Özlenen "yeni dünya düzeni" ile Soğuk Savaş-ertesi dönemin güncel koşulları arasındaki farklılık ve çelişki, giderek büyümektedir. Bu farklılık, en çarpıcı ve olumsuz boyutlarıyla, Türkiye'nin çevresinde ve ona bitişik jeopolitik alanlarda somutlaşmaktadır.
Türkiye, sözkonusu farklılığın azaltılmasına, çelişkinin giderilmesine katkıda bulunabilecek güce sahiptir. Genç ve dinamik bir nüfusumuz, büyüyen bir ekonomik yapımız vardır. Demokratik, laik, çoğulcu ve katılımcı bir siyasal rejime ve onun bekçisi ve güvencesi olan toplumsal yapılanmalara malik bulunuyoruz. Engin bir tarihsel deneyimimiz var. Milli kültür mirasımızı besleyen zengin ve çeşitli ögeler, eırensel kültür değerleriyle sanatla bütünleşebiliyor. Türkiye, içinde bulunduğu sancılı coğrafyanın, refah, barış ve istikrar yönünde değişiminin itici gücü olmak durumundadır.
Hükümetimiz, dış politikamızın yürütülüşünde, milli gücümüzü belirleyen bu unsurların, bütünüyle ve süreklilik içerisinde, seferber edilmeleri azim ve kararındadır. Öz çıkarlarımızın kollanması bunu gerektirdiği gibi, uluslararası toplumun 21 inci yüzyıldan beklentileri de Türkiyeye bu misyonu yüklemektedir. Bunun için de Türkiye, herşeyden önce kendi ulusal güç ve yeteneklerinin tam bilinci içerisinde olmalıdır. Hükümetimizin dış politika alanında alacağı tüm kararlarda, tüm yaklaşım ve inisiyatiflerimizde, yapacağımız tüm uygulamalarda, bu bilincin aydınlığını ve yansımasını görecek.
Sayın Başkan, · Sayın Milletvekilleri,
Türkiye, uluslararası ilişkilerde geçerli olması gereken çağdaş norm ve davranış kurallarının savunucusudur. Bunların, küresel ve bölgesel düzeylerde yaşama geçirilmesi için her türlü çabayı göstereceğiz.
Türkiye’nin, Atlantik-Avrupa ve Avrasya kuşakları içinde özel bir konumu vardır. Batı camiası ile bütünleşen bir ülkeyiz. İslâm âleminin demokratik, laik ve çağdaş bir üyesiyiz. Başta Türk dilleri konuşan toplumlar olmak üzere, yeni bağımsız devletlerin örnek aldıkları bir modeliz. Varlığımız ve başarılarımızla, İslamiyetle demokrasinin bağdaştığının, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın demokratik bir ortamda da gerçekleştirilebileceğinin somut bir kanıtıyız. Dünyanın aradığı uzlaşmaları bünyemizde simgeliyoruz. Dış politikamızda da, etkinliğini bu bünyeden alan bir uzlaştırma, barıştırma ve işbirliğinde buluşturma işlevi görmeye devam edeceğiz.
Türkiye, seçmiş olduğu yaşam tarzı ile jeo-politik, kültürel ve ekonomik gerçeklerinden esinlenen bir politikanın titiz uygulayıcısı olacaktır. Çevremizde sürekli barış ve işbirliğini mümkün kılacak bir ortamın yaratılmasına katkıda bulunmak bu politikanın özüdür. Avrupa güvenliğinin Balkanlar, Karadeniz ve Kafkasya'da pekiştirilmesi, Avrupa-Avrasya-Orta Doğu üçgeninde barış ve işbirliğinin güçlendirilmesi temel hedefimizdir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Türkiye'nin bulunduğu kavşakta yer alan bölgeler, Soğuk Savaşertesi dünyanın en bunalımlı kesitini içermektedir. AtlantikAvrupa dünyasının güvenlik kurumları, Bosna-Hersek'de ve Kafkasya'da, saldırganlığın önlenmesinde ve saldırganların cezalandırılmasında başarılı olamamışlardır. Hükümetimiz, bu kurumların güçlendirilmelerine ve aralarındaki işbirliğine etkinlik kazandırılmasına öncelik tanıyacaktır. Sözkonusu kurum ve örgütlere üye ülkelerin, özellikle saldırganlığa ve yayılmacılığa karşı, ortak bir irade oluşturmaları gereğine büyük önem verceğiz. Zira hiçbir uluslararası kurum ya da örgüt, üyelerinin siyasi iradesi olmaksızın güçlü ve etkin bir konuma erişemez. Atlantik-Avrupa güvenliğinin temel taşı konumundaki NATO'nun ve Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi ile AGİK'in güçlendirilmeleri ivedilik arzetmektedir. Önleyici diplomasinin geliştirilmesi ve barışın korunmasında etkinliğin arttırılması, tüm bu kurumların temel hedefi olmalıdır.
Doğru ve gerekli olanın zamanında yapılamamış bulunmasının, yanlış ve yetersiz tutumlar üzerinde bundan böyle de direnilmesi için geçerli bir neden oluşturamayacağı açıktır. Bu noktadan hareketle, Bosna-Hersek'deki Sırp saldırganlığının tüm sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik politika ve girişimlerimizi ısrarla sürdüreceğiz. Saldırganın ödüllendirilmesi anlamı taşıyan sözde planların, çatışmaları giderek tüm Balkanlar'a yayma tehlikesini arttırdığına sürekli dikkat çekeceğiz. Balkanlar'da ve Kafkaslar'da barış için hangi ilkeleri savunuyorsak, dünyanın heryerinde de aynı  ilkelerin egemen ve geçerli kılınmalarını özenle izleyeceğiz.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Kıta genelinde güvenlik ve işbirliğinin sağlam ve kalıcı emellere oturtulmasının, Avrupa bütünleşme hareketinin başarısı için de zorunlu olduğu görüşündeyiz. Geleceğin Avrupa Birliği ancak Türkiye'yi de kapsayan doğal boyutları içerisinde gerçekleşebilir. Hükümetimiz, Avrupa Topluluğu ile ilişkilerimizin, tam üyelik perspektifi doğrultusunda geliştirilmesi ile Türkiye'nin Avrupa güvenlik ve savunma kimliği bağlamında da tam üye olarak yer alması yönünde azami çaba gösterecektir. Türkiye ile Topluluk arasında 1995'de yürürlüğe girmesi öngörülen gümrük birliğinin gerçekleşmesi, bu çabalarımızın önemli bir aşamasını oluşturacaktır.
Tüm insanlığı bir dünya savaşının acı ve çilelerine boğmuş olan ırkçılığın Avrupa'da yeniden boy göstermesi, Neo-Nazi eylemlerin giderek yaygınlaşması, uluslararası sistemin esenliği bakımından temel bir tehdit niteliği taşımaktadır. Hükümetimiz, ırkçılığın kökünün kazınmasına yönelik etkin önlemlerin ivedilikle alınmasına ve uygulanmasına kesin bir kararlılık ve öncelikle eğilecektir. Irkçılık, etnik ayrımcılık ve yabancı düşmanlığı, yalnızca hoşgörüyü ve insan haklarını değil, Avrupa'da demokrasinin temellerini de sarsmaktadır.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Komşumuz Rusya'da demokratik sürecin ve pazar ekonomisine geçiş çabalarının başarıya ulaşması tarihsel bir önem taşımaktadır. Bu başarının sağlanmasında, gerek Rusya gerek yeni bağımsızlığına kavuşan komşu ve çevre ülkeleri ile siyasal ve ekonomik işbirliği ve dayanışmanın önemine inanıyoruz. Bu inançtan hareketle, eski Sovyetler Birliği'nin bulunduğu coğrafyadaki tüm ülkelerle, her alanda, daha yakın işbirliği ve yardımlaşma ilişkileri geliştirmeye çalışacığız. Bu çerçevede, ortak dil, din ve kültür bağlarımız bulunan Azerbaycan ve Orta Asya Cumhuriyetleri ile işbirliği ve yardımlaşma bağlarımızın pekiştirilmesine de özel ve sürekli bir özen göstereceğiz.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Hükümetimiz, Kafkasya'da bağımsızlıklarını yeni kazanan ülkelerle eşitlik ve iyi komşuluk ilkelerine saygı temelinde ilişki geliştirmeye özen gösterecektir.
Dost ve kardeş Azerbaycan'a yönelik saldırıların durdurulması, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki anlaşmazlığa Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün korunması ve insan haklarına saygı temelinde barışçı bir çözüm bulunması yolundaki girişimlerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz. AGİK'in bu amaca yönelik çabalarını yeni girişimleri de dikkate alarak destekleyeceğiz.
Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne yönelik saldırıların devam ettiği bir sırada karşılaştığı iç sorunlar, endişe ve üzüntü vermektedir. Azerbaycan'ın bu sorunları, çağdaş normlarla uyumlu bir biçimde, meşruiyet esası üzerinde, birlik ve beraberlik içinde aşması içten dileğimizdir. Kardeş Azerbaycan'ın Türkiye'den isteyebileceği yardım ve katkıları, barışa, istikrara ve bölgesel refaha destek anlayışı ile gerçekleştireceğiz.
Dost ve komşu Gürcistan'la ilişkilerimizi her alanda geliştirmeye yönelik çabalarımızı sürdüreceğiz.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Karadeniz Ekonomik İşbirliği sürecinin artan bir hızla geliştirilmesi ve Ekonomik İşbirliği Örgütü'ne canlılık ve etkinlik kazandırılması öncelikli hedeflerimiz arasındadır.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Hükümetimiz, Kıbrıs sorununun, Ada'nın varlığında ve geleceğinde eşit hak sahibi iki toplum arasında anlamlı ve yapıcı bir müzakere süreci sonunda çözülebileceği kanısındadır. Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarının korunulunulmasına siyasi destek vermeye devam edeceğiz. Kıbrıs Türk halkının haklarının, güvenlik ve esenliğinin, iki toplumun iki ayrı kesiminde yaşayacakları, siyasal eşitliğe dayalı bir ortaklık kurulması suretiyle güvence altına alınabileceğine olan inancımızı koruyoruz. Dış baskılar kullanılarak çözüm sürecinin hızlandırılmasına olanak yoktur. Hükümetimiz, bu anlayış çerçevesinde, Kıbrıs sorununun çözümüne yardımcı olmaya ve KKTC'nin, kalkınma çabaları hızlandırılarak refah düzeyinin yükseltilmesine katkıda bulunmaya devam edecektir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Atlantik-Avrupa dünyası ile Avrasya'nın, oluşum içerisindeki yeni uluslararası sistemin başarısı açısından, uyumlu bir bütün teşkil etmeleri zorunludur. Avrupa ve Avrasya, yekdiğeriyle bütünlük içinde tek bir jeopolitik alandır. Öte yandan, Kuzey Amerika ile Avrupa da, biribirlerinden soyutlanmamaları gereken, tarihsel ve ekonomik bir kader ortaklığı içerisindedirler. Avrupa, Soğuk Savaş-ertesi Avrasya'nın güvenlik dengeleri ve ekonomik dayanışma gereksinimlerini tek başına karşılayamaz. Buna paralel olarak, Kuzey Amerika'nın istikrar ve güvenliği de Avrasya'nın güvenlik ve esenliğinden ayrı düşünülemez. Bu gerçekler, trans-Atlantik işbirliği ve dayanışmasının sürekliliğini gerekli kılmaktadır. Hükümetimiz, bu tahlillerden hareketle, ABD'nin Avrupa güvenliğine olan taahhütlerinin devamını gerekli görmektedir. Türkiye, Avrasya'da güvenlik, işbirliği ve istikrara katkısını sürdürecektir. Bunun yanında, Avrupa güvenliği ve trans-Atlantik dayanışma çerçevesindeki rolümüzün de pekiştirmesine kararlıyız. ABD ile aramızdaki geliştirilmiş ortaklık ilişkilerinin genişletilmesine ve derinleştirilmesine özel bir önem veremeye devam edeceğiz.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
İslam alemi, Birleşmiş Milletler üyelerinin dörtte birini içeren büyük bir topluluktur. İslam dünyasının, milletler ailesi içerisindeki ağırlığını, önemiyle orantılı olması gerekir. Bunun sağlanması, öncelikle, İslam Konferansı Örgütü'nün güçlendirilmesi ile bağlantılıdır. İKÖ'nün güçlendirilebilmesi ise, İslam ülkeleri arasındaki dayanışmanın, ekonomik işbirliğinin ve çokyanlı diyalogun arttırılması ile mümkündür. Bu nedenle Hükümetimiz, İslam Konferansı Örgütü'nün güçlendirilmesine önem verecektir.
İslam aleminin, özellikle Orta Doğu ve Körfezde karşı karşıya bulunduğu sorunlar, uluslararası toplum genelinde de büyük önem taşıyan konulardır. Arap-İsrail uyuşmazlığı ile Filistin sorununun çözümüne yönelik barış sürecinin kurumlaşma aşamasına gelmiş bulunmasını memnunlukla karşılıyoruz. Türkiye, gerek kardeş Arap ülkeleri ve Filistin halkı ile olan yakın tarihsel ve manevi bağlarından, gerek İsrail ile mevcut iyi ilişkilerinden azami ölçüde yararlanarak, barış sürecinin başarısına katkıda bulunmaya devam edecektir. Hükümetimiz, BM Güvenlik Konseyinin 242 ve 338 sayılı kararları gereğince, Filistin halkının -devlet kurma dahil- tüm haklarının tanınmasını, işgal altındaki Arap topraklarının boşaltılmasını ve bölgedeki tüm ülkelerin güvenlikli sınırlar içerisinde yaşamlarını garantiye bağlayacak bir çözümü içtenlikle desteklemektedir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Irak'ın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nce, Körfez bunalımı ve ertesinde bu ülke ile ilgili olarak alınmış bulunan tüm kararlara tam olarak uyması gerekmektedir. Komşu Irak halkının, süregiden yaptırımlar nedeniyle çekmekte olduğu sıkıntı ve çilenin biran önce sona erdirilmesi, ancak bu sayede mümkün olabilecektir. Bağdat yönetiminin uluslararası toplumla barışması içten dileğimizdir. Hükümetimiz, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasına büyük önem vermeye devam edecektir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin, iki ülkenin uzun vadeli çıkarlarına uygun bir düzeye çıkartılmasını arzu ediyoruz. Yunanistan'la aramızda, hepinizin bildiği, çözüm bekleyen ve bir kısmı kendi aralarında irtibatlı, önemli ikili sorunlar vardır. Bu sorunlara anlamlı bir diyalog ve karşılıklı siyasi irade ile, barışçı ve hakkaniyete uygun çözümler bulunacağı umudünu taşımaktayız. Hükümetimiz, Yunanistan'la ilişkilerimizde sağduyuyu egemen kılmaya çalışacak ve Yunanistan'ın da aynı doğrultuda davranmasını bekleyecektir. İki ülkeyi bağlayan ahdi yükümlülüklere uyulması, aradığımız iyiniyetin göstergesi olacaktır. Öte yandan, mevcut bulunduğuna inandığımız işbirliği olanaklarının, iki ülke yararına değerlendirilmesine önem atfetmekteyiz.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Yurtdışında yaşamakta ve çalışmakta olan vatandaşlarımızın sorunları, Avrupa'da ırkçılığın yeniden hortlamasından ve yabancı düşmanlığından kaynaklanan cinayet ve taciz eylemleri ile sınır?ı değildir. Sözkonusu sorunlar yılların biriktirdiği çok boyutlu bir nitelik taşımaktadır. Hükümetimiz bu sorunlara vatandaşlarımızın tümünü kucaklayan özel bir dikkat, şefkat ve sürekli ilgi ile eğilecek ve kalıcı çözümler üretecektir.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
Bugün dış politikaya çok daha geniş bir perspektiften yaklaşma ihtiyacı vardır. Modern dış politika artık toplumun bütün kurumları ile yürütülmektedir. Basının, radyo ve TV gibi geniş kitlelere seslenen yayın araçlarının, hükümet dışı kuruluşların, sendikaların, baskı ve menfaat gruplarının dış politika oluşumu ve tercihlerinde önemli bir ağırlığı vardır. Bu olgu, katılımcı demokrasinin ve iletişim devriminin diplomasiye yansıyan yeni bir boyutudur.
Türk diplomasisinin dünya açılımlarında özel sektörümüzün uluslararası ekonomik ve ticari bağlarını güçlendirilmesine destek verici çalışmalar içinde bulunması özel bir önem taşımaktadır. Bu amaçla Türk diplomasi örgütüyle, özel sektörümüz arasında kurumsal ilişkiler geliştirilecektir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Dış politikamızın yürütülüşünün her aşamasında Yüce Meclise bilgi vereceğiz.
Değerli düşünce, uyarı ve katkılarınızdan yararlanacağız.Dış politikanın yürütülmesinde Parlamento desteğinin taşıdığı önemin bilincindeyiz.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
Uluslararası ekonomik ilişkilerde, çok taraflı ticaretin geliştirilmesi esas olmakla birlikte, bölgesel entegrasyonların uluslararası serbest ticaret ortamına geçiş sürecini oluşturduğu bir dönemi yaşamaktayız. Bölgesel entegrasyonları uluslararası serbest ticaret ortamının yaratılması için geçiş süreci olarak kabul eden ülkemiz, bir yandan çok yönlü ticaretin geliştirilmesini sağlayacak "GATT URUGUAY ROUND" (Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri) için gerekli katkıyı yapmayı sürdürürken, diğer taraftan da bölgesel entegrasyonların sağlayacağı katkıdan azami ölçüde yararlanmaya çaba gösterecektir.
Bu perspektifte, Türkiye'nin AT'na tam üyelik başvurusu çerçevesinde, başlattığı hazırlık ve uyum çalışmaları önem kazanmaktadır. Gümrük Birliğini oluşturma süreci ve topluluk hukuk düzeni ve vergi yapısı ile Türk hukuk düzeninin ve vergi yapısının uyumlaştırılması çalışmaları hızlandırılacaktır.
Türkiye, EFTA ülkeleri ile serbest ticaretin geliştirilmesine ağırlık verecektir. Karadenizin barış, istikrar ve refah bölgesi haline getirilmesi bölgenin ekonomik ve ticari potansiyelinin canlandırılması ve uluslararası platformda cazip bir merkez haline getirilmesi KEIB'in hedefidir. Karadeniz havzasında oluşacak ekonomik entegrasyon ve gümrük ayrıcalığı ile bu bölgenin yabancı sermaye için çekiciliği artacaktır. Bölgeye ilgi duyan yabancı yatırımcılar için ülkemiz ekonomik altyapı açısından önemli avantajlara sahiptir. Bu potansiyel etkin bir biçimde değerlendirilecektir.
Asya ve Uzak Doğu Ülkeleri ile ilişkilerimizin geliştirilmesi de öncelikli hedeflerimiz arasındadır.
İslam ülkeleri ile çok taraflı ekonomik ve ticari işbirliğinin geliştirilmesine önem verilecektir.
Sovyetler Birliği'nin dağılması süreci içinde başta Rusya ve Türk Kökenli Cumhuriyetler olmak üzere yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkması Türkiye açısından son derecede önemli gelişmelere yol açmıştır. 2000'li yıllarda Türkiye bu geniş alan için bir cazibe merkezi olacaktır. Özelllikle çok yakın bağlarımız bulunan Türk Kökenli Cumhuriyetlerin dışa açılmaları ve dünya ile bütünleşmelerinde Türkiye'ye önemii görevler ve sorumluluklar düşmektedir. Bu bilinç içinde, Türk Kökenli Cumhuriyetler ile ekonomik, sosyal, ?ültürel ilişkilerin geliştirilmesine özel önem vereceğiz.
Hükümetimiz ulusal bütünlüğümüz içinde dış politika, milli istihbarat ve milli savunma politikalarını birbirlerini tamamlayan bir bütün olarak ele alacaktır.
Milli istihbarat örgütümüzü, Türkiye'nin güvenlik, savunma ve dış politika hedeflerine daha çağdaş, daha yararlı ve daha zamanlı katkılarda bulunabilir hale getireceğiz. Teknik ve beşeri istihbarat yeteneklerini birlikte geliştirecek, açık ve kapalı faaliyetlerini yeniden düzenleyecek, milli istihbarat bürokrasisini çok daha profesyonel bir konuma kavuşturacağız.
Hükümetimiz, gerçekçi tehdit ve risk değerlendirmelerine dayanılarak oluşturulan milli savunma politikasının, milli refahı artırma hedefi ile çelişmeyeceğine inanmaktadır. Bu inançla, milli savunma politikası, ulusal kalkınma politikasıyla birlikte ele alınarak, beka ve refah dengesinin en rasyonel biçimde kurulmasına ve korunmasına özel itina gösterilecektir. Bu dengede Türk Silahlı Kuvvetlerine caydırıcılık ve savunma niteliğinin kazandırılması ve bu niteliğin idame ettirilmesi hedefi daima gözönünde bulundurulacaktır. Hükümetimiz Türk Silahlı Kuwetlerinin modernizasyon çalışmalarına hız verecektir.
1970'li yılların başlarından itibaren kurulmasına başlanan ve geliştirilmesine çalışılan yerli savunma sanayiinin Silahlı Kuwetlerin çağdaş ihtiyaçlarına cevap verebilecek yüksek teknoloji ürünü silah ve malzeme sistemlerini ve teçhizatı üretebilecek düzeye çıkarılması yaşamsal bir önem taşımaktadır. Hükümetimiz bu konuya hassasiyetle eğilecektir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Hükümetimizin ekonomik programının ana hedefi, önceki koalisyon hükümetinde olduğu gibi devletin ekonomideki yerinin ve rolünün yeniden tanımlanması, mevcut yapısal sorunların, halkın öncelikleri doğrultusunda, köklü ve yenilikçi bir yaklaşım içinde çözüme kavuşturulmasıdır.
Devletin ekonomik faaliyetlerini dengeli bir biçimde azaltılması giderek sübvansiyon dağıtan yapıdan arındırılması, ekonomide genellikle kuralları belirleyen bir konuma kavuşturulması gerektiğine inanmaktayız. Bu tanım içinde devlet, sosyal devlet olmanın bir gereği olarak, başta eğitim, sağlık ve çevre olmak üzere kamu hizmetlerinin yürütülmesinde etkin bir yapıya kavuşturulacaktır.
Hükümetimiz, gerek kamunun kendi içinde, gerek kamu ve özel sektör ilişkileri bağlamında eşgüdümü rasyonel bir biçimde sağlayacaktır. Piyasalarda kurumsallaşma gerçekleştirilecektir. Ekonomi yönetiminde öriemli görev ve sorumluluklar üstlenmiş olan kurumların uyum ve karar bütünlüğü içinde süratli çalışmalarını sağlayacak ortam ve koşullar oluşturulacaktır.
Ekonomik program ve icraatı ile hükümetimiz bir çözüm üretme hükümeti olacaktır. Çözüme kavuşturulası gereken sorunların başında enflasyonun düşürülmesi gelmektedir.
Türkiye, onbeş yılı aşkın bir süredir yüksek enflasyon olgusu yaşarnaktadır. nflasyon adeta yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş bulunmaktadır. Bu ise, ekonomik politikaların uygulamasını güçleştirmekte ve bir kısır döngü yaratmaktadır.
Her türlü iktisadi kararda vadeler kısalmakta, verimlilik yerine rant ve spekülasyon arayışı hızlanmaktadır.
Tek başına para politikası istikrarsızlığı önlemede etkili olamamaktadır. Aksine, para ve maliye politikaları arasındaki uyumsuzluk, uluslararası sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ekonomide, büyümede iniş-çıkışlara yol açmakta, ihracattaki artışın sürekliliğini de olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Sayısız sakıncaları bulunan enflasyonun düşürülebilmesi için, dengeleri bozan bir büyüklüğe ulaşmış bulunan kamu açıklarının makul bir düzeye çekilmesi zorunludur.
KİT'lerin, sosyal güvenlik kuruluşları ve yerel yönetimlerin bütçeleri sürekli açık vermektedir. Vurgulamak istediğimiz çarpıcı bir gerçek şudur: 1993 yılında KİT'lerin finansman açığı 70 trilyon TL.'yi aşacaktır. Öte yandan sosyal güvenlik kuruluşlarının bu yıl için Hazineden talepleri 21 trilyon TL.'dir. Bu bağlamda özelleştirme bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır. Yapısal değişimin gerçekleştirilmesi bir zorunluluktur. Ekonomide reçetenin doğrusu ne ise o ceratle uygulanmaladır. Bunu, sosyal dayanışmanın gereklerini gözeterek yapacağız.
Tarımsal destekleme ve vergi politikalarımız öncelikle ele alınıp, gerekli yasal düzenlemeler gerçekleştirilecektir.
Bütçe açığını azaltmak için, hem vergi gelirlerinin arttırılmasını, hem de harcamaların hızının yavaşlatılmasını içeren bir program uygulayacağız.
Kamu harcamalarında etkinlik ve verim sağlanmasına yönelik uygulamalar, personel reformu ile kamu kurumlarınca yürütülmekte olan hizmetlerin yeniden tanımlanmasını gerektirmektedir.
Bu nedenle, personel reformu ve yatırımcı kamu kuruluşları ile temel işlevlerini yitirmiş kuruluşların yeniden yapılandırılmaları öncelikle ele alınacaktır.
Personel reformu kapsamında kamu personelinin sayı, nitelik, verimlilik ve ücret düzeyinin sağlıklı bir envanteri yapılacaktır. Bütçeden çeşitli adlar altında yapılmakta olan ücret ödemeleri birlikte değerlendirilecektir.
Kamudaki yatırımcı kuruluşlar görev alanlarına giren projelerin hazırlık, ihale, finansman, denetim ve gözetiminden sorumlu hale getirilecek, bu yaklaşım içinde pahalı birer istihdam kurumu olmaktan çıkarılacaklardır.
Emeğin, kutsal oluşu kadar günümüzün ekonomik gerekleri içindeki doldurulmaz yerine de aynı şekilde inanırız. Çağdaş teknolojinin ulaştığı baş döndürücü boyutlar dahi, emeğin gerekliliğini ortadan kaldırmamıştır. Uluslararası anlaşmalar ve ILO ilke ve standartları çalışma hayatımızda, gelişmiş ülkelerde olduğu ölçülerde uygulanacak, yasal ve idari düzenlemeler buna göre yapılacaktır. Çalışma barışının, büyük toplumsal uzlaşmanın özünü teşkil ettiğine inanırız. Çalışanların çağdaş yaşam koşullarının altında kalmamasına özen gösterilecektir. Ülkenin kaynak ve imkanları üzerinde, çalışanlar kadar, çalışma imkanı bulamayan işsizlerin de hakkı olduğu gözönünde tutulmalıdır.
İşçi-İşveren ilişkilerinde çalışma barışının korunması temel ilkemizdir. Sosyoekonomik istikrar ve uzlaşmanın sağlanması için batı ülkelerindeki örnekler doğrultusunda bir "Ekonomik ve Sosyal Konsey" oluşturulacaktır.
Sosyal adaletin ve sosyal güvenliğin gerçekleştirilmesi için gerekli önlemler alınacak: kalkınma, sosyal devlet korunarak sağlanacaktır.
Personel reformu; kamu personeli ile bunların emekli dul ve yetimlerine dengeli, adil bir ücret rejimi ve yeterli bir hayat seviyesi sağlayacaktır. Devletin asli görevleri dışındaki alanlarda işsizlik sorununu aşmak amacıyla personel istihdam edilmesi yolu engellenecek, mevcut birim ve işletmelerde bu nitelikteki kadro fazlalığını eritecek ilkeleri belirlenecektir.
Memur ve işçilerin görev alanları ayrı ayrı kesin olarak tespit edilecek, aynı işin farklı statüdeki personelce yürütülmesi ve bunlara farklı ücret ödenmesi önlenecektir.
Kamu personel reformu tamamlanıp yürürlüğe girinceye kadar acil ve zorunlu durumlar dışında personel rejimini daha da yozlaştırmamak amacıyla münferit düzenlemeler yapılmayacaktır.
Kamu personel rejimi hazırlanırken Devletin yeniden yapılanması ve küçültülmesi önceliği temel ilke olarak kabul edilecektir.
Bugünkü uygulamalarda kamu harcamaları denetiminde hukuka uygunluk ağırlık taşımaktadır. Bu denetim süreci ekonomik verimlilik yönünde yoğunlaştırılacak ve mali kontrol kavramına yeni bir içerik kazandırılacaktır.
Kuruluşları çeşitli kanunlarla düzenlenmiş bulunan, sayıları ve iş hacimleri bakımından önemli büyüklüklere ulaşmış olan döner sermaye işletmeleri idari ve mali disiplin altına alınacaktır.
Teşvik ödemelerinin bütçe kapsamına alınmış olması önemli bir adımdır. 1993 yılında bu yönde başlatılmış olan uygulama daha da geliştirilecektir. Gerek yatırım, gerek ihracat teşvikleri uygulamasının öncelikleri, ekonomik sonuçları ve kaynak ihtiyaçları dikkate alınarak, sağlıklı şekilde programlanacak ve kaynakların bütçe içinde yer alması uygulamasına devam edilecektir.
Tarımsal destekleme programlarının ,
KİT'ler Tarım Satış Kooperatifleri ve diğer kuruluşlar aracılığı ile uygulamasında zarara yolaçan görevlendirme kararlarının mali yükünün önceden bilinmesi ve bütçede yeralması kamu finansman dengeleri ve bütçe uygulamaları açısından son derece önemlidir. Bütçe dengeleri yönünden destekleme
için ayrılabilecek kaynaklar açıkça ortaya konulacak ve destekleme programlarının bu kaynaklarla sınırlandırılması sağlanacaktır.
Kamu kesiminde, öteden beri, bir önceki yıl baz alınarak bütçe hazırlama ve faaliyetleri belirleme anlayışı hakimdir. Bu yaklaşım artık ekonomide önemini kaybetmiş, hatta ekonomiye zarar verir hale gelmiş olup, bazı gereksiz harcama programlarının sürdürülmesine neden olmaktadır.
Bu nedenle, konsolide bütçe kapsamında yeralan tüm programlar gözden geçirilerek önemini kaybetmiş olanlar tasfiye edilecek, sürdürülmesi istenenler ise daha etkin hale getirilecektir.
Genel ve Katma Bütçeli Kuruluşlarda uygulanacak personel reformu ve yeniden yapılanma programı çerçevesinde alınacak kararlar, kamuda çalışan personelin kazanılmış hakları korunarak uygulanacaktır.
Bütçenin Mecliste çok uzun bir görüşme dönemi bulunmaktadır. Bu durum, Meclisin çalışma programını aksatmakta ve ayrıca Plan ve Bütçe Komisyonu ile Genel Kurulda mükerrer görüşmeler yapılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle bütçenin yasallaştırılma süresinin kısaltılması ve etkinleştirilmesi gerekmektedir.
Açık ve saydam yönetim anlayışı içinde 1993 yılı bütçe açığı revize edilecek, 100 trilyon TL. düzeyinde gerçekleşmesi beklenen bütçe açığı için Meclisten ek ödenek istenecek, bütçe uygulaması gerçekçi bütçe prensibi yaklaşımı ile yürütülecektir.
Sayın Başkan, Değerli Arkadaşlarım,
Kamu kesimi finansman açığının daraltılması ve mali dengenin sağlanmasında, Türk Vergi Sisteminin bütünsel bir yaklaşım içinde ele alınarak yeniden düzenlenmesi Hükümetimiz açısından öncelikli bir konudur.
Vergilemede önemli bir amaç ta, kamu dışında kalan yükümlülerden sağlanacak tahsilatın arttırılmasıdır. Vergi idaresinde başarının başlıca göstergesi budur. Bu kıstastan hareketle, vergi idaresinin daha etkin ve verimli çalışmasın  sağlamaya kararlıyız.
Vergi reformunda tüm ekonomik faaliyetleri kapsayan yaygın ve düşük oranlı vergilendirme temel stratejimiz olacaktır. Vergi reform çalışmalarında vergiye karşı direnci oluşturan vergi oranlarının düşürülmesi sağlanacaktır. Vergi oranlarıriın düşürülmesi, vergi istisna ve muafiyetlerinin ekonominin gerekleri gözönünde bulundurularak yeniden gözden geçirilecek, azaltıması sonucunda vergi tabanı genişletilecek ve herkesin ödeme gücüne göre vergilendirilmesi sağlanacaktır.
Vergi idaresinin etkinliğini artırıcı yapısal düzenlemeler ve etkin vergi denetimleri ile vergi kayıp ve kaçaklarının önlenmesi sağlanacaktır. Kayıt dışı ekonominin daraltılması amacıyla mal hareketlerinin ticaret borsaları ve haller gibi kuruluşlardan geçmesi sağlanacaktır.
Finans kesimi ve sermaye piyasası reformları ile ilgili düzenlemelerde gerekli vergi teşvikleri ve kolaylıkları sağlanacak , özel kesim sağlık ve eğitim yatırımları vergi yoluyla özendirilmeye devam edilecektir.
Türkiyenin AT’ye tam üyelik başvurusu çerçevesinde başlattığı uyum çalışmaları gümrük birliği ve vergi sistemi yönünden de hızlandırılacaktır. Ayrıca Türk müteşebbislerinin Orta Asya ve Kafkasya Cumhuriyetlerinde yatırım yapmaları vergi yoluyla da özendirilecektir.
Vergi ceza sistemi yükümlüler üzerinde caydırıcı etki uyandıracak bir yapıya kavuşturulacak, ağır ve devlet aleyhine işle yen yapı gözden geçirilecek ve karar mekanizmaları hızlandırılacaktır.
Üniter vergi sistemine eşgüdüm içerisinde geçiş sağlanacaktır. Götürü vergi uygulamasının kapsamı daraltılacaktır.
1993 yılında Yüce Meclise sunulan Vergi Reformu Yasa Tasarısının TBMMnin öneri ve katkılarıyla biran önce sonuçlandırılması önem taşımaktadır.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri.,
Dünya ticaretindeki globalleşme çerçevesinde Türkiyenin Avrupa Topluluğuna uyumunu kolaylaştırmak için gümrük birliğine 1.1.1995 yılında katılınması hedeflenmekte ve bu surette Türk ekonomisinin uluslararası rekabete uyum sağlamasına imkan hazırlanmaktadır.
AT ve GATT nezdindeki taahhütlerimiz doğrultusunda gümrük mevzuatında gerekli değişiklikler yapılarak, böylece mevzuatlar arasında uyum sağlanacaktır.
Hızla gelişen ekonomimiz içinde önemli bir yeri olan ithalat ve ihracatımız, bürokratik engellerden arındırılacak, bu meyanda; gümrük işlemlerine sürat kazandırmak ve kolaylıklar sağlamak amacıyla öncelikle İstanbul'dan başlamak üzere ihtisas gümrükleri kurulacak, beyan sistemine geçilecek ve bürokrasiyi asgari düzeye indirmek için gümrük otomasyonu uygulamaları başlayacaktır.
Kamu finansmanının temel kaynağı olan vergi gelirlerinin kavranabilmesi için ekonominin dış girdilerinin izlenmesine imkan veren denetimde işbirliği zincirinin kurulması amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Kamu malları idaresinde yeniden yapılanmaya gidilmesinde kesin zorunluluk vardır.
Kamu kurum ve kuruluşlarına ait arsa ve arazilerin çok kısa sürede sağlıklı bir envanteri yapılacaktır. Kamuya ait arazi ve arsalar projelendirilerek satılacaktır. Hazine'ye, KİT'lere, Bakanlıklara ve Belediyelere ait arsa ve arazilerin halka devir ve satışınâ imkan verecek düzenlemeler kısa sürede yapılacaktır.
Çeşitli kamu taşınırlarının ve özellikle gümrük denetimine tabi eşyanın ekonomik değerini kaybetmeden gerçek değeriyle satışına önem verilecektir. Gümrüklerle ilgili eşya için depo, ambar ve sundurma hizmetlerinin yaygın ve etkin bir biçimde yürütülmesi sağlanacaktır.
Kamunun lojman uygulamaları ile kamu dinlenme ve sosyal tesislerinin kullanımı gözden geçirilecektir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
KİT'ler, bağlı ortaklıklar, devlet iştirakleri, genel bütçeye dahil İktisadi kuruluşların süratle özelleştirilmeleri yoluna gidilecektir. KİT'lerin, sermaye piyasalarının getirdiği tüm yeniliklerden etkin bir şekilde yararlanmaları için, bu konuda bilgi sahibi olmaları sağlanacaktır.
KİT reformu programı yaygın ve hızlı özelleştirme programı ile birlikte yürürlüğe konulacaktır. Sürekli zarar eden ve özelleştirilmeleri mümkün olmayan kuruluşların, tamamen veya kısmen tasfiyeleri sözkonusu olabilecektir.
Özelleştirme dışında kalacak KİT'lerin , Türk Ticaret Kanunu kapsamındaki faaliyetlerinin, ücret, fiyat ve yatırım kararlarının, verimlilik ve kârlılık anlayışı içinde, kurum yönetim organları tarafından yürütülmesi sağlanacaktır.
KİT reform programı ve özelleştirme uygulamalarının yolaçacağı istihdama yönelik sorunlar, gerektiğinde uluslararası kuruluşların desteğinden de yararlanılarak oluşturulacak sosyal güvenlik ve koruma sistemi içinde çözülecektir.
Özelleştirme ve KİT reformundan doğacak istihdam sorunları, erken emeklilik, işsizlik sigortası, tazminat ödemeleri ve yeniden işe yerleştirme gibi tedbirler üzerinde işçi, işveren ve sendikal kuruluşlar arasında mutabakat sağlanarak çözümlenecektir.
Özelleştirme kapsamı genişletilerek, KİT, bağlı ortaklık ve iştirakleri içermekle kalmayacak; başta Tarım Satış Kooperatiflerine ait sınai tesis ve işletmeler olmak üzere, diğer kamu kurum ve kuruluşlarını da içine alacaktır.
Özelleştirme uygulamalarına süratli bir şekilde geçilebilmesi için gerekli yasal düzenlemeler en kısa sürede yürürlüğe konulacaktır.
Özelleştirilecek kuruluşların kamuya olan borçlarının Hazine tarafından üstleni
lebilmesine ve böylece özelleştirmenin hızlandırılmasına imkan verecek bir sistem geliştirilecektir.
Özelleştirme uygulamalarında yabancı sermayeyi ve özellikle yabancı kurumsal yatırımcıları özendirici bir finansal altyapı oluşturulacaktır.
Özelleştirmeden sağlanacak kaynaklarla öncelikle sanayileşme teşvik edilecek, ayrıca küçük ve orta boy işletmelere, esnaf ve sanatkarlara ek kredi imkanı sağlanarak, onların ek istihdam yaratmalarına katkıda bulunulacaktır.
PTT'nin öncelikle posta ve haberleşme olarak ikiye ayrılması gerçekleştirilecek ve Telekomünikasyon A.Ş. kurulacaktır. Tasarruf hakları yeniden gözden geçirilerek özelleştirilmesi sağlanacaktır.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
Anayasa'nın ikinci maddesinde ifadesini bulan "Sosyal Devlet" ilkesinin tüm boyutlarıyla yaşama geçirilmesi Hükümetimizin temel amaçları arasında yer almaktadır. Bu bağlamda sosyal adaletin ve sosyal güvenliğin gerçekleştirilmesi için gerekli önlemler alınacak kalkınma, sosyal devlet korunarak sağlanacaktır.
Çağdaş bir iş mevzuatı için engel oluşturan Anayasa maddelerinin değiştirilmesi yöni.inde çaba gösterilecektir.
Çalışma yaşamında yaygınlaşma eğilimi gösteren sendikasızlaştırma, sigortasızlaştırma ve güvencesiz kılma çabalarına karşı temel önlem alınacaktır.
Kamu personelinin örgütlenme özgürlüğünden tam anlamıyla yararlanabilmeleri için "Kamu Personeli Sendikaları Yasası" bir hazırlanacaktır. "İşsizlik Sigortası" sistemi kurulacak ve aşamalı olarak yaygınlaştırılacaktır. İlk uygulamada KİT reformu ve özelleştirme nedeniyle işsiz kalan işçilere öncelik tanınacaktır.
Ciddi bir finansman darboğazıyla karşı karşıya olan sosyal güvenlik kuruluşlarının sorunlarına çözüm getirecek gerekli yasal düzenlemeler yapılacak, bu kuruluşların üyelerine verdikleri hizmetler geliştirilecektir.
Sosyal Güvenlik Kuruluşları içinde önemli bir yere sahip olan SSK, prim gelirleri tahsilatında ciddi sorunlarla karşılaşmaktadır. Kurumun, tüm kuruluşlardan olan alacakları her geçen gün artmaktadır. Alacakların tahsilinin hızlandırılması, kurumun mal varlığının yönetimindeki zaafiyet ve denetim eksikliği acilen çözümlenmesi gereken sorunlardır.
Kurumun bozulmuş olan finansal yapısının düzeltilmesine yönelik ivedi önlemleri içeren yasa tasarısı TBMM'ne sunulmuştur.
Bu yasa ile Kurumun mal varlıklarının daha iyi ve gelir getirici bir biçimde değerlendirilmesi, SSK'nın fon yönetimi yapabilecek kurumsal bir yatırımcı hüviyetini kazanması yolunda adımlar atılması ve prim tahsilatlarının hızlandırılması amaçlanmaktadır.
Sosyal Güvenlik Reformu kapsamında; kurumun yönetimi, finansman ihtiyacı ve işlemlerinin gözden geçirilmesi, sağlık ve sosyal güvenliğe ilişkin görevlerinin ayrılmasına yönelik çalışmaların kısa sürede sonuçlandırılması ile kurumun finansal sağlığa kavuşturulması öngörülmektedir.
BAĞ-KUR'un içinde bulunduğu finansman sıkıntısına çözüm getirmek amacıyla hazırlanan tasarı Yüce Meclise sunulmuştur. Bu tasarının acilen yasalaşması ve BAĞ-KUR'un prim tahsilatında sağlıklı bir yapıya kavuşturulması zorunludur.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
Tarımsal destekleme kapsamına giren ürün sayısı giderek artmaktadır.
Dünya fiyatlarının üstünde seyreden destekleme fiyatları; tütün, fındık ve çay gibi ürünlerde ekim alanlarının aşırı genişlemesine, üretim fazlaları oluşmasına ve devletin, aşırı alımlar yaparak, fevkalade yüksek stok finansman maliyetlerine katlan masına neden olmaktadır.
Arz fazlası bulunan ve alımlarda fi nansman açısından sorun yaratan bazı ürün lerde, üretimi azaltıcı, üretim yetersizliği olan ürünlerde ise arzı arttırıcı yönde, teşvik edici politikalar uygulanacaktır.
Borsaların, piyasa ekonomisi ve rekabet kuralları içerisinde, ekonominin çağdaş kurumlar olarak çalışabilmeleri önem taşımaktadır. Bu amaçla, ülkenin çeşitli yörelerinde, hububattan başlanarak, değişik ürün ler için altyapısı olan, yeni borsalar kurulacaktır.
Tahıl destekleme alımlarında 1992 yılında geliştirilen kademeli fiyat ayarlaması ile alış ve satış fiyatlarının birlikte açıklanması uygulaması sürdürülecektir.
Toptancı Hal Yasası ile tarımsal ürünleri p'azarlama borsaları kanun tasarıları T.B.M.M.'ne kısa sürede sunulacaktır.
Tarım Satış Kooperatifleri eliyle yürütülen destekleme alımlarında, kamudan aktarılan kaynaklardan, üreticilerden çok Birlikler yararlanmaktadır. Mart 1993 sonu itibariyle Birliklerin T.C.Ziraat Bankasına olan borç bakiyesi 30 trilyon TL.'yi aşmaktadır. Birliklerin sahip olduğu sınai tesis ve işletmeler sistem içinde ciddi kaynak israfına neden olmaktadır.
Tarım Satış Kooperatifleri ile bunlara bağlı sanayi tesisleri ayrılacak ve gereğinde özelleştirilecektir. Destekleme için ayrılan kaynakların tesislerin zararlarını kapatmak için değil zirai kesimde çalışanların refahını arttırmak için kullanılmasına özen gösterilecektir.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
Belediyelerin gelir ve giderleri zaman içinde büyük boyutlara ulaşmıştır. Belediyelerin personel harcamaları, yatırım harcamalarının üstünde gerçekleşmektedir. Büteden ayrılan payların büyük bir kısmı personel harcamaları için kullanılmaktadır. Belediyeler Kanununa göre, gelirlerin % 30'unun maaş ve ücretlere ayrılması gerekirken, bu oran % 60'lar düzeyine ulaşmaktadır.
Belediyelerin geçici işçi uygulamaları nedeniyle kesin personel sayıları tam olarak saptanamamaktadır. Genel bütçeden belediyelere ayrılan paylar devamlı artış gösterirken, öz gelirleri, artan harcamalara paralel artış göstermemektedir. Sonuç olarak, belediyelerin mali kaynakları, verimli yatırımlar yerine, ağırlıklı olarak personel ve cari harcamalara yönelmektedir.
Yerel yönetimler ve bağlı kuruluşlar, bir ya.ndan mali piyasa disiplini altına alınırken, diğer yandan da, finansal sorunlarının giderilmesinde, sermaye piyasalarının getirdiği yeniliklerden yararlandırılacaklardır. Yerel yönetimlerin temel hizmetlerini etkin bir şekilde gerçekleştirebilmeleri için, zarar eden ticari ve sınai faaliyetlerinden arındırılmaları özendirilecektir.
Güçlü il yönetimine destek verecek ve yardımcı olacak şekilde yeni bir il özel idare sistemi oluşturulacaktır. Köy idaresinde muhtarlar ve ihtiyar heyetlerinin yetkileri ve köy idaresinin kaynakları artırılacak, kırsal kesimde yaşam şartları iyileştirilecektir.
Devletin yeniden yapılanması programı içinde, yeni ve kapsamlı bir yerel yönetimler düzenlemesine gidilecektir.
Muhtarlar, ihtiyar heyeti, il genel meclislerinin ve belediye meclislerinin yetkileri arttırılacak ve yerel kaynakların bir bölümü bunlara tahsis edilecektir.
Belediye meclislerinde, kamu çalışanları da dahil olmak üzere, tüm toplum kesimlerinin temsiline olanak verecek bir yerel meclise dönüştürülecektir.
İstanbul'un yönetsel açıdan karşılaştığı sorunları çözümleyecek yasal düzenlemeler ve tedbirler en kısa zamanda getirilecektir.
Belediyelerin sorunları, gelirlerin idaresinden, harcamaların denetimine kadar olan konuları kapsayacak, kapsamlı bir reform anlayışı içinde ele alınacak ve çözümlenecektir. Bu nedenle kamu yönetiminin ayrılmaz parçası olan yerel yönetimlerle ilgili mali reform, amacına ulaşması için idari reformla birlikte ele alınacaktır.
Özel girişimcilerin özellikle eğitim ve sağlık yatırımlarındaki arsa ihtiyacının amu arazilerinden karşılanması konusunda üzenlemeler yapılacaktır.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
Hükümetimizin öncelikli hedeflerinden biri de başlatılmış olan finans kesimi reformunun sürdürülmesidir. Bu kesimde yapılacak reformla reel kredi ve fon aktarma maliyetleri düşürülerek faktör fiyatlarında dünya ile bütünleşme sağlanacaktır.
Reel kredi maliyetlerinin zaman içinde düşürülmesi, kamu ve özel sektörün borç ve faiz yükünü hafifletecek böylece enflasyonun düşürülmesine yardımcı olacaktır.
Menkul kıymetleştirme sürecinde oluşacak piyasaları tamamlamak ve piyasalararası rekabeti arttırmak amacıyla, genel finans ortaklıklarının kurulmaları özendirilecektir.
Yerli menkul kıymetler borsalarımızın dünya ile iletişimi güçlendirilerek, ilk aşamada İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına uluslararası kabul gören bir borsa" olma niteliği kazandırılacak; bu sayede mevcut borsamızın otomasyon projesi, uluslararası iletişim ve gözetimi sağlayacak bir şekilde gerçekleştirilmiş olacaktır.
Yatırım fonlarında yapılacak düzenlemeler ile mali piyasaların geliştirilmesi ve özelleştirmede bu kurumlardan daha etkin bir biçimde yararlanılması sağlanacaktır.
Sanayide üretim, yatırım ve ihracatı destekleyecek faizsiz, uzun vadeli ve sağam bir finansman yaratmak amacıyla risk sermayesi kurumları kurulacaktır. Bu sayede, teknoloji transferini sağlamaya ve.girişimciliği yaygınlaştırmaya yönelik adımlar atılacaktır.
Türkiye'de mevcut altın potansiyelinin ıekonomiye kazandırılması ve altın ihracatı ,ın arttırılması amacıyla bir altın borsası urulacaktır. Beraberinde altına dayalı fi~ nsal araçlar uygulamaya sokulacaktır.
Ülkemizde altın ile birlikte atıl bir değer olarak büyük önem taşıyan gayrimenkullerin de sermaye piyasası aracılığıyla  değerlendirilerek ekonomimize kazandırılma sının yolu açılacaktır. Bu çerçevede kurulacak gayrimenkul yatırım fonları ve ortaklıkları sayesinde halkımız daha rahat konut edinebilme imkanı bulacaktır.
Öte yandan, mal piyasalarına ve finansal araçlara dayalı vadeli işlemler piyasalarının faaliyete geçmesi sağlanacak üreticilerin uzun vadeli ihracat bağlantılarına girebilmeleri ve orta-uzun vadeli planlar yapabilmeleri mümkün hale getirilebilecektir.
Altın Borsasının kurulması ve gerçek leştirilecek diğer finansal yenilikler sayefi sinde İstanbul dünyanın sayılı finans ve ticaret merkezlerinden birisi haline getirilecektir.
Para programının, maliye ve gerçekçi döviz kuru politikları ile birlikte sıkı bir koordinasyon ve etkileşim içinde gerçekleştirilmesi temel yaklaşımımız olacaktır.
Türk lirasının yabancı paralar karşısındaki değerinin piyasada belirlenmesine devam edilecektir. Ancak döviz kurlarında spekülatif hareketler engellenecektir.
Reel kurun ekonominin rekabet gücünü azaltacak bir biçimde dalgalanması uyumlu, para ve maliye politikalarının izlenmesi uretiyle önlenecektir.
Ödemeler dengesinin uzun vadede sağlık1 bir yapıda gelişmesi mal ve hizmet ihracı ın sürekli ve yeterli bir biçimde artmasına bağlıdır. Türkiye'nin hedefi Dünya pazarlarında sürekli olarak yer tutabilmektir.
İhracat gelirlerinin arttırılabilmesi için ürün ve pazar çeşitlendirilmesiyle birlikte, katma değer oranı yüksek ürünlerin satışı özendirilecek, ihracat yatırım ve üretim aşamasında desteklenecektir.
Özellikle imalat aşamasında ihraç mallarının bünyesinde yer alan girdilerin Dünya fiyatlarından temini sağlanacaktır.
Eximbank'ın kaynakları bu amaçla arttırılacaktır.
Dış ticaretimizin büyümesinde ve navlun gelirlerimizin artmasında önemli bir yeri olan Türk Deniz Ticaret Filosunun geliştirilmesi amacıyla her türlü teşvik tedbirleri alınarak, gerekli mevzuat düzenlemelerine gidilecektir.
İhraç mallarımızın yeni pazarlarda sürümünü sağlamak amacıyla sonbahardan itibaI ren yeni etkinliklere başvurulacaktır.
Çevre boyutunu da dikkate alan Uluslararası rekabet gücü yüksek ve verimli bir turizm ekonomisinin geliştirilmesi, turistler ve yerel halk için en iyi sosyal ortamın yaratılması, kendi insanımızın refah ve mutluluğu için evrensel değerlere uyum sağlanması, doğal ve kültürel değerlerimizin sağlıklı bir koruma ve kullanım dengesini gözeten bir turizm politikası uygulanacaktır. Bu amaçla;Turizm sektörü Ana Planı tamamlanacak, ertürlü turizm amaçlı planlama ve projelenirme çalışmalarının doğal, kültürel ve sosyal değerlerimizle bütünleşmesi esas alınacaktır.
Türkiye'nin uluslararası turizm geliri içindeki paxının arttırılması ve sürekli kılınması için dış pazarlarda optimum talep dağılımı yaratılmasına çalışılacak; bu çerçevede çeşitli ülkelerdeki turizm pazarlaması faaliyetleri yoğun ve entegre bir biçimde sürdürülecektir. Ayrıca mevsim uzatıcı ve turizmin az gelişmiş bölgelere de yaygınlaşmasını sağlayacak turizm türleri geliştirilerek pazarlanacaktır.
Yabancı sermaye akımlarında doğrudan ve portföy yatırımlarının payı düşüktür. Bu nedenle, yabancı sermaye açık, yapıcı ve teşvik edici politikalarla özendirilecek ve desteklenecektir. Yıllık bir milyar dolar seviyesinde olan doğrudan yabancı sermaye girişinin 1993 yılından itibaren birbuçukiki milyar dolar seviyesine çıkarılması için gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Bu konuda büyük bir engel teşkil eden ve güncelleşmesi gereken Patent Kanunu ile Fikri Mülkiyet Hakları en kısa sürede yasallaştırılacaktır. Türk ekonomisinin Dünya ekonomisi ile bütünleşme sürecinde bu Kanunun önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Bir kez daha vurguluyorum: Ekonomide yapısal sorunları aşacak reformların gerçekleşmesi ve böylece enflasyonun hızla aşağıya çekilmesi temel hedefimizdir. Bu hedefe kısa sürede varılamayacağı, böylesine bir yapısal değişim programı uygulamasının ve sağlıklı sonuçlarının alınmasının zaman alacağı kuşkusuzdur. Yolumuz uzundur. Ancak, programı uygulamada ve böylece enflasyon sorununu çözmede kesin kararlıyız.
Yeniden yapılanma ve reform uygulamalaı sonucunda kamu açığı düşürülerek mali denge sağlanacak, enflasyon ve faizler düşürtzlecektir. Bu konunun üzerine cesaretle gideceğiz; başka çare yoktur.
Sayın Başkan, Değerli Arkadaşlarım,
Türkiye'nin önümüzdeki 20 yıllık dönemde nüfusu 85 Milyona yaklaşırken, milli geliri sanayi üretimi ve katma değeri 3-4 kat artacak, tarımsal üretimde 2 misline yakın artış sağlanacaktır.
Tarım, ekonomik hayatımız içerisinde önemli bir sektör olduğu kadar, nüfusumuzun yarısına yakın bölümünün hayatını devam ettirdiği bir sosyal alandır. Bu alanda, çalışmakta olan köylünün, toprak, su ve iklim faktörleri ile diğer tarımsal girdiler, yeni ve modern teknolojiler kullanarak üretim yapması imkanları sağlanacaktır.
Tarımsal üretim, pazar ve fiyat politikalarının birbirleriyle uyumlu olmasına özen gösterilecek, tarımda girdi ve kredi maliyetlerinde dünya fiyatlarına uyum sağlanacaktır.
Hayvansal üretimin ülke ihtiyacını karşılayacak ve ihracat imkanı yaratabilecek seviyeye getirilebilmesi için entegre üretim modelleri desteklenecek, gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Su ürünleri üretimini arttırmak amacıyla, açık deniz balıkçılığı, yetiştiricilik ile stokları geliştirici, koruyucu faaliyet ve hizmetlerin geliş'tirilmesi önem arzetmektedir. Balıkçı barınakları barınma ve çekek yerleri gibi altyapı yatırımlarına öncelik verilecektir.
TBMM'ne sunulmuş olan Mer'a Kanununun süratle çıkarılmasına çalışılacak ve düşük verimli mer'alarımızın verimliliğini artıracak programlar ve teşvik tedbirleri uygulamaya konulacaktır.
OECD ülkeleri içinde Gıda Kanunu bulunmayan tek ülke durumunda olan ülkemizin bu noksanlığını gidermek amacıyla Gıda Kanunu Tasarısı Meclise sevkedilecektir.
Tarımsal faaliyetlerde kullanılan kimi Piyasalların çevrede yarattığı olumsuz etkileri asgariye indirmek, uluslararası çevre normlarına uyum sağlayarak rekabet gücünü ve tarımsal girdi kullanımında verimliliği artırmak amacıyla Tarımsal çevrenin kirlilik parametreleri periyodik olarak takip edilecek ve gerekli tedbirler alınacaktır.
Ülke ormanlarını en iyi şekilde değerlendirmek, köylümüze istihdam yaratmak ve refah seviyelerini yükseltmek amacıyla, ağaçlandırma, erozyon kontrolu, enerji ormanı ve yeşil kuşak çalışmaları yoğunlaştırılacaktır. Köy tüzel kişilikleri başta olmak üzere, özel ve tüzel kişilerin yapılacak anayasa değişiklikleri çerçevesinde orman sahibi olması sağlanarak, 2000'li yıllarda özel orman oranının yükseltilmesi hedef alınacaktır.
Türk Ekonomisinin gelişmesi için temel girdi olan enerjinin; ucuz, güvenilir, bol, kaliteli ve çevreyi kirletmeden üretilmesi için gerekli bütün tedbirler alınacaktır.
Bu kapsamda öncelikle yap-işlet-devret modeli desteklenecektir. Özellikle elektrik enerjisi üretim tesislerinin mümkün olduğunca büyük bir kısmının yap-işlet-devret modeli çerçevesinde yapılması sağlanacaktır.
Enerji dağıtımının özelleştirilmesi çalışmalarına hız kazandırılacaktır.
Civar ülkelerle yapımına başlanmış olan elektrik şebekelerinin irtibatlandırılması çalışmalarına devam edilecektir.
Fert başına düşen elektrik üretimi (1150 kwh/kişi) şu anda dünya ortalamasının yarısı seviyesindedir. Hızla sanayileşen bir toplum olarak en kısa sürede dünya ortalamasını yakalamak zorundayız.
Esnaf, sanatkar ve Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi işletmelerinin desteklenmesi ekonomik ve sosyal verimlilik ilkeleri çerçevesinde sürdürülecektir. Yan sanayinin gelişmesine özel önem verilecek, gerekli bilgi ağlarının oluşturulmasıyla bu kesimin dış bağlantıları güçlendirilecektir.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
2000'li yıllara hazırlanan Türkiye,  sanayisini yeni bir hamle ile sağlamlaştırırken, dünya ölçüsünde yaşanan bilimsel ve teknolojik devrime de ayak uydurmak durumundadır. Sanayi politikalarımız sanayileşmenin ötesinde yüksek teknoloji üretim ve kullanımının yaygınlaştırılması ve derinleştirilmesini destekler yönde olacaktır. Türkiye'nin 21. Yüzyıla sağlam bir teknolojik altyapı ve programla girmesi gerekir. Ulusal teknoloji politikalarımız bu anlayışla geliştirilecektir. Bilgi teknolojileri bu politikalarda öncelik taşıyacaktır. Dünya globalleşirken sanayi ötesi toplumlar, bilgi ve iletişim toplumları oluşuyor. Türkiye bu gelişmelerden uzak kalamaz, kalmamalıdır.
Bilim ve teknolojinin dünyadaki baş döndürücü ilerlemelerine yeni buluşlarla az çok katkı yapmak, bugün her devlet için, çağdaş uygarlık düzeyinin bir göstergesi, işareti olmuştur. Bizim insanlarımızın, özellikle gençlerimizin bu alanda büyük yetenekleri olduğunu biliyoruz: çünkü yurt dışındaki tanınmı iş araştırma merkezlerinde yaptıkları çalışmalarla bilim dünyasının takdirini kazanıyorlar, ödüller alıyorlar. Ama gençlerimizin bu yeteneklerini, bu başarılarını Türkiye'de, özel kesimin ya da devletin araştırma merkezlerinde göstermeleri ülkemize ve milletimize büyük yarar sağlayacaktır.
Hükümetimiz bu amaca yönelik düzenlemelere, özendirmelere ve yatırımlara ağırlık ve öncelik verecektir. Ülkemizin vardığı ekonomik gelişme düzeyi ve uluslararası ilişkilerimizin bizi getirdiği aşama, artık bilim ve teknolojide de yaratıcı devletler arasında bulunmamızı hem gerektirmekte, hem de bunu olanaklı kılmaktadır.
Bu çerçevede geçen Hükümetin hazırlayıp TBMM'ye sunmuş olduğu Türkiye Bilimler Akademisi ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Konseyi tasarılarının bir an önce yasalaşması için uğraşacağız. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun talimatları doğrultusunda, önemli uluslararası araştırma projeleri içinde etkin faaliyet göstereceğiz; araştırma sonuçlarından halkımızın daha çok yararlanması yollarını bulacağız: başarılı araştırıcılarımızı ödüllendirmek için yeni olanaklar getireceğiz. Araştırma, geliştirme alanına özel kesim kuruluşlarımızın daha çok girmesi, daha çok yatırım yapması, daha çok insan gücü ayırması için özendirici düzenlemeler yapacağız.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Gelişen Tarım ve Sanayi faaliyetleri, bir kaç defa katlanacak ürün ve ticaret hacmi, şimdiden ileriye dönük altyapı projelerinin planlanmasını gerekli kılmaktadır.
Altyapıyı, ekonomiye ve topluma fayda sağlayan, genel verimlilik düzeyini yükselten, bölgeleri bağlayan ve ülkeyi dünya ile ıirleştiren büyük bir sistem olarak değerlendirmekteyiz.
Ekonomik faaliyetlerin desteklenmesi için, enerji santralları, tarımsal sulama, ulaştırma, limanlar ve benzeri projeleri orta ve uzun vadeli perspektif içinde iç ve dış finansman imkanları gözönünde bulundurularak planlanacaktır.
Altyapı oluşturulurken enflasyonist baskılardan arındırılmış bir yatırım politikası izlemeye özen göstereceğiz. Bu çerçeve;de her türlü modern finansman yöntemlerinden v've özel kesimin gücünden yararlanacağız.
Hükümetimiz, 1993 yılında, 22 Trilyon TL.ödenekle, toplam 122 Trilyon TL.maliyetli proje paketini tamamlayarak işletmeye alacaktır. Bazı örnekler vermek gerekirse; Şanlıurfa Tüneli işletmeye alınarak, Harran Ovasına su akıtılacaktır.
- Yılda toplam 782 Bin Ton ilave motorin üretimi sağlayacak Orta Anadolu Rafinerisi ve Aliağa Hidrokraker tesisleri işletmeye açılacaktır.
- Enerji sektöründe toplam 1290 MW güç ve 4,8 Milyar KWH üretim sağlayacak hidroelektrik santral üniteleri sisteme girecektir.
- İstanbul Doğalgaz ana dağıtım şebekesi ve İzmit-K.Ereğlisi Doğalgaz iletim hattı projeleri bitirilecektir. ayrı bölgede toplam 2012 hektar alana sahip organize sanayi bölgesi faaliyete geçecektir.
Sayın Başkan, Sayın Üyeler,
1993 yılında başlatılacak 240 Trilyon TL.tahmini maliyetli proje paketi ile sektörel olarak şu fiziki hedeflere ulaşılacaktır.
- 3 yeni sulama projesi ile toplam 105 bin hektar alan sulamaya açılacaktır.
- Madencilikte ele alınan yeni projelerle Linyit üretim kapasitesi 7,3 Milyon Ton artırılacak: yılda 2 Milyon Ton tabii soda üretilebilecektir.
- Helikopter imalatı yapacak bir tesis Savunma Sanayii eliyle yürütülecektir.
- Enerji sektöründe 7 Hidrolik ve 4 Termik Santral bu yıl ihale edilecektir. Bu projelerle sisteme 5600 MW Güç, 26 Milyar KWH üretim kapasitesi ilave edilecektir. Böylece mevcut sistemin kapasitesi % 30 düzeyinde artmış olacaktır.
- Yumurtalık derin liman projesi yapişlet-devret modeli ile gerçekleştirilecektir.
- 1993 yılında Nevşehir, Bodrum, Çarşamba konvansiyonel havaalanları inşaatlarına başlanacaktır. Şanlıurfa ve İstanbul II. Havalimanı projelerinin etüdleri sürdürülmektedir.
- Doğalgaz boruhattı güzergahı Ege ve Güney bölgelerimize doğru uzatılacaktır.
- İstanbul, ve Ankara'da 3000 kişi kapdsiteli birer kongre merkezi projelendirme çalışmaları başlatılacaktır. Ankara'da yeni bir konser salonu yapımına başlanacaktır.
- İstanbul'un içmesuyu ihtiyacını karşılamaya yönelik Büyük Melen Projesi ve Diyarbakır İçmesuyu Projesi 1993 yılında baş latılacaktır. Fırat projesinin sonuncusu olan Kargamış Barajı ve Hidroelektirik Santralı, Gaziantep-Şanlıurfa Habur otoyolu, İ5kenderun-Antalya-Cilvegözü otoyolu, Ankara pozantı otoyolu, İstanbul-Bursa-İzmir otoyolu, Çanakkale Boğaz Köprüsü ve İzmir Körfez Temizleme Projesi gibi büyük projeler, 93 yılı içinde kısmen projelendirilerek, kısmen de ihale edilecektir. İzmit Körfez temizleme projesi 93 yılında başlatılacaktır.
Yap-İşlet-Devret Modeli uygulamasında karşılaşılan tereddütler aşılmış, modelin ilk uygulaması Birecik Hidroelektrik Santralı projesinde gerçekleştirilmiştir.
Yap-İşlet-Devret Modeli, Yabancı Sermaye girişini teşviki, kamu borçlanma gereğini azaltması, altyapı projelerinin ekonomik olurı olmadıâını test etmesi, Dünya Bankası tarafından kabul edilen bir finansman tekniği olması açısından mega projelerin finansmanı için en uygun model olarak benimsenmektedir.
 İzmit Su Projesi, İstanbul Atatürk Havalimanı, Antalya Havalimanı, Bodrum Havaa. 97
limanı, Ankara İstanbul Sürat Demiryolu ve fstanbul Boğaz Geçişi, Doğalgaz Santralleri
Yumurtalık Termik Santralı, Yedigöze, Alpaslan hidroelektrik santralı projeleri, İzmit Körfez Köprüsü ve diğer önemli enerji projeleri Yap-İşlet-Devret Modeli kapsamında finanse edilecektir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Denizcilik sektörü açısından 50.Hükümet Programının hazırlanması çalışmalarında değerlendirilmek üzere önem taşıyan hususlar aşağıdaki gibidir.
Deniz yolu taşımacılığının geliştirilmesi, gerek ülke ticaretinin gerekse ihracatın geliştirilmesine olumlu etkide bulunacaktır. Denizciliğimizin kendi sağlayacağı döviz geliri ve istihdam sağlama gibi yararların yanısıra, başka faaliyet alanlarında da benzer yararların artırılmasına katkıda 98
ulunacaktır. Ayrıca deniz taşımacılığının sahip olduğu uluslararası önemi de dikkate alarak, deniz ticaret filosunun genç ve daha modern gemiler lehine dönüştürülmesi ile oplam kapasitenin artırılması için gerekli olan çalışmalar yapılacaktır. Bu ç.erçevede teşvikler ve mevzuat gözden geçirilerek ,günümüz gereklerine uygun hale getirilecektir.
Liman, kıyı tesisleri gibi altyapılar bu hedeflere uygun hale getirilecek, limanlarımızın kapasitesi artırılacak ve modernleştirilmesi sağlanacaktır. .
Gemi ve yat inşaa sanayimiz ulusal ve uluslararası pazarlara uygun tekrıolojik donanıma kavuşturulacak teşviklerle desteklenecektir.
Denizcilik eğitimine özel önem verilecektir.
Deniz kaynaklarını korumak, açık deniz ve kültür balıkçılığını teşvik etmek, su ürünleri üretimini artırmak ve su kaynaklarındaki kirliliği önlemek için gerekli tedbirler alınacaktır.
Bu çerçevede sayılan hedeflerin etkin olarak gerçekleştirilmesi, denizcilikle ilgili birimlerin sevk ve idaresinde bütünlüğün sağlanabilmesi amacıyla Denizcilik Bakanlığı kurulacaktır.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Kalkınmada öncelikli yörelerle diğer yöreler arasındaki gelişmişlik farklarını azaltmak ve bölgelerarası gelişmişlik açığını kapatmak, hükümetimizin üzerinde duracağı başlıca ülke sorunlarından biri olacaktır.
Bölgeler arasında toplumsal ve ekonomik bütünleşmeyi sağlamak için devletimizin bütün imkanları kullanılacaktır. Bu amaçla, gerek ekonomik faaliyetlerin gerek kamu hizmetlerinin dağılımında, bu hedefin gerektirdiği alt yapıyı hazırlayan ve destekleme mekanizmaları kuran bir "Bölgesel Gelişme Politikası" uygulanacaktır.
Gelişmiş yörelerde daha az gelişmiş İl ve İlçeler bulunmakla birlikte, gelişme ihtiyacının daha yoğun bulunduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin kalkınmasına yönelik özel plan ve projeler uygulanacaktır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yer alan 24 İlimizin kalkındırılmasını hızlandırmaya yönelik olarak hazırlanan ve uygulamaya konulan "Aksiyon Planı", Yedinci eş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde heeflerine ulaştırılacaktır.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel yönleriyle bir bölgesel Entegre Kalkınma Projesi olarak gerçekleştirilecek ve yörede yaşayan yurttaşlarımız başta olmak üzere, ülkemizin kalkınmasına ve mutluluğuna hizmet eden bir proje olarak önemle yürütülecektir.
GAP kapsamındaki yatırımların hızlandırılmasına devam edilerek, projenin bütün üniteleriyle bir an önce gerçekleşip yörenin kalkınmasına giderek artan bir hızla hizmet etmesi sağlanacaktır.
Bölgelerarası dengesizlikleri giderirken temel amaç, başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere, kalkınmada öncelikli yörelerde kaynakları harekete geçirmek, üretimi arttırmak, yörenin ihracat potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek, bu yörelerde yaşayan yurttaşlarımıza yeni iş ve geçim imkanları sağlamak ve yörelerde yeni çekim merkezleri yaratma şeklinde olacaktır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yatırım potansiyelini artırmak için yeni teşvik araçlarına özel bir önem verilerek  bu araçlardan yöre kalkınmasının dinamik unsurları olarak sürekli şekilde yararlanılacaktır. Tarımsal Sanayi ve Hayvancılığı geliştiren tedbirler getirilecektir. Yarım kalmış veya atıl durumda olan tesisler ekonomiye kazandırılacaktır.
Bu yörelerde büyük boyutlara varan işsizlik sorununun çözümünde, yöre koşullarını dikkate alan özel istihdam projeleri uygulanacaktır.
Bölge kalkınmasına yönelik teşvikler sadece özel kesimin özendirilmesine yönelik olmayacak, kamu kesimi de sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde ihtiyaç duyulan katkıyı sağlayacaktır.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
2000'li yıllara hazırlanan Türkiye'de, özellikle sağlık, eğitim ve çevrede yapılacak atılımla, sosyal devletin güçlendirilmesi gerçekleştirilecektir.
Gelecek kuşakların iyi yetişmesini sağlayacak bir Aile Planlaması benimsenecektir. Kadınların eğitim düzeylerinin yükseltilmesi ve mesleki eğitim imkanlarından daha fazla yararlanmak suretiyle tarım dışı sektörlerde istihdamlarının yaygınlaştırılması, özellikle uygulanacak teşvik politikaları aracılığıyla kadınlarımızın kendi iş yerlerine sahip olma imkanları geliştirilecektir. Kadın işgücünün ekonomiye katkısı sağlanacak ve kadınların karar mekanizmalarına daha etkin katılabilmeleri için yeni politikalar gerçekleştirilecektir.
Aile korunacak, desteklenecektir. Toplumun en küçük ünitesi ve demokrasinin en küçük birimi olan aile, değişen ve gelişen bir dünyada, bu değişikliklerden ençok etkilenen bir kurum olarak, devletin özenle koruması gereken bir konumdadır.
Bu amaçla, aile yapımizın gösterdiği değişimi, bu değişimden doğan sorunları, bunlara getirilecek çözüm yollarını saptamaya yönelik gerekli araştırmalar en kısa sürede sonuçlandırılacaktır.
Korunmaya muhtaç çocukların aile ortamı içinde yetiştirilmesine özel önem verilecek ve evlat edindirmenin yasal işlemleri kolaylaştırılacaktır.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Laik, evrensel, cumhuriyetçi, milli kültürü geliştirici, yaratıcı, özgür düşün105
ceye dayalı bir eğitim politikası esastır. Kişilik sahibi, nitelikli insan yetiştirmek amaçtır. Eğitimde kaliteye, çağdaşlığa ve fırsat eşitliğine önem verilecektir. Eğitim teknolojisinin kalitesi arttırılacak bilgisayar kullanımına, donanım ve yazılımına önem verilecektir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Bilim artık çağımızın basınla birlikte dördüncü kuwetidir. Kuwetler ayrımı ilkesinin klasik üç erki yanında, yani yasama, yürütme ve yargı erklerinin yanında bilim, toplumun bugünkü büyük hızını takip edebilmenin en etkin yoludur. Bilimsel kurumların özerkliğinin, işte bu gerekçeyle demokratikleşmenin vazgeçilmez koşulu olduğuna inanırız. Bilim ve teknoloji çağını yaşayan dünyamızın dışında veya gerisinde kalmamak 106
ancak bilimi ve onun günden güne gelişen değişimini toplum ve devlet yaşamının içerisine yerleştirmekle müınkün olur. Ülkemizdeki üniversite sayısını 55'e çıkarmak suretiyle çok büyük bilim ve eğitim hizmetini gerçekleştirmiş olduğuna inandığımız geçen hükümetimizin bu başarılı çalışmalarına hükümetimizce de devam olunacaktır.
Üniversitelere bilimsel ve yönetsel özerklik tanınması çabaları devam edecektir. Gençliğin, yarınların teminatı olduğu düşüncesinden hareketle 1993 yılından itibaren ÖSYM sınavında başarılı olan ilk 1000 üğrenci karşılıksız olarak yurt dışında eğitim yapmak üzere gönderilecektir.
Hızlı bir sosyal ve teknolojik gelişme ile bütünleşmiş bir çağdaş yaşamda, değişim ve gelişmelerin hızını izleyebilmek, ancak, genç kadroların ve genç düşünce biçimlerinin toplum ve devlet hayatına olabildiğince erken katılması ile mümkün olabilecektir. Siyasal yaşama katılma dahil, gençliğin önündeki engeller ayıklanacaktır.
Gençlerin yapıcı ve yaratıcı yeteneklerini ortaya çıkarmak üzere kişilik, düşünce ve beden yönünden gelişmelerini sağlayacak okul içi ve dışı, düşünce, kültür, sanat ve spor faaliyetleri desteklenecektir.
Bu amaçla kısa dönemde büyük illerimizde, uzun vadede diğer illerimizde olmak üzere gençlik merkezleri kurulacaktır.
2000’1i yıllarda dünya ile bütünleşme hedefi çerçevesinde Olimpiyatların İstanbulda düzenlenmesi için girişimlere hız verilecektir.
Vakıfların taşınır ve taşınmaz mal varlıkları ile vakıf işletme ve iştirakleri gürıün ekonomik şartlarına göre gözden geçirilecek, şehir merkezlerinde bulunan ticari ve turizm değeri yüksek vakıf arsa ve arazilerinin imar durumları yatırıma uygun hale getirilecektir.
Din görevlilerinin dünyada ve ülkemizde gözlenen hızlı değişime uyum sağlayacak nitelik'te yetiştirilmesine azami çaba gösterilecektir.
Devletin sağlık tesislerine ve hastanelerine doğrudan sübvansiyon sağlaması uygulamasına kademeli olarak son verilecektir. Sağlık sistemi.nin finansmanı, Genel Sağlık Sigortası esasına dayandırılacak, hiçbir vatandaş Sağlık Sigortası sistemi dışında bırakılmayacaktır. Ekonomik yönden güçsüz olan vatandaşların sigorta primleri devlet tarafından üstlenilecektir. Bu sistem yurt düzeyinde uygulamaya geçinceye kadar ödeme gücü olmayanlara tedavi imkanı sağlayan yeşil kart verilmeye devam edilecektir.
Sağlık hizmetlerinin finansmanında özel sağlık sigortalarının geliştirilmesi özendirilecektir.
Sağlık hizmetlerine devlet bütçesinden ayrılan payın yükseltilmesine devam edilecektir. Sağlık sektörüne özel yatırımlar özendirilecektir. Özel girişimcilerin özellikle eğitim ve sağlık yatırımlarındaki arsa ihtiyacının ihtiyaç dışı kamu arazilerinden karşılanması konusunda düzenlemeler yapılacak, koruyucu sağlık hizmetleri hızla geliştirilecektir.
Bölgesel hasta göçünü önlemek için üst ihtisas dallarını içeren bölgesel tedavi merkezleri kurulacaktır. Mecburi hizmet yükümlülüğü yeniden gözden geçirilecektir. Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
Modern yaşamın en önemli unsurlarından biri çevre sorunu olmuştur. Gelişmeyi doğaya rağmen değil, doğayla uyum içinde gerçekleştireceğiz. Kalkınma sürecinde insan sağlığını ve doğal dengeyi koruyacağız. Çevre alanında karar alıcı, plan yapıcı, uygulayıcı ve denetleyici bütün kamu, yerel ve gönüllü kuruluşların kurumsallaşmasını sağlayacak, bu alanda çalışan insan gücü eğitimine önem vereceğiz.
İnsan sağlığı ve çevresel değerlerin korunması amacıyla özellikle büyük şehirlerin çöp sorununa en kısa sürede bir çözüm getireceğiz.
Çevre mevzuatında yer alan "kirleten öder" ilkesi ile birlikte "kullanan öder" ilkesini de etkili bir şekilde uygulamaya geçireceğiz. Çevre kirliliği.nin önlenmesi için teşvik mekanizmalarını geliştirecek ve diğer ekonomik araçların da bu amaçla kullanılmasını sağlayacağız.
Başta İstanbul olmak üzere büyük şehir lerin çöp sorununu çözerek, çevreye zara: vermeden çöpten ekonomik olarak yararlanmay: sağlayacak projeler geliştirilecek, bu pro jeler başta Dünya Bankası ve İslam Kalkınm Bankası olmak üzere diğer uluslararas kuruluşlardan sağlanacak uygun koşullu proje kredileri ile finanse edilecektir.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Konut sektörü yatırımları yerleşme hedefleriyle bir bütün halinde ele alınarak yönlendirilecektir.
Konut sorunu şehirleşme olgusu ile birlikte, arsa-altyapı-konut bütünlüğünü gözeten bir yaklaşımla çözülecektir.
Kentsel çevre yaratılması, arsa, altyapı ve konut üretim projelerinin geliştirilmesi konularında belediyelerle işbirliği yapılacak, ucuz konut üretimi için ucuz kredi mekanizmaları geliştirilecektir.
Toplu konut üretimine ağırlık verileJcek, konut finansmanında önemli yer tutacak olan "Konut Edindirme" yardımının kullanılabilir hale getirilmesi sağlanacaktır.
Gecekondu yerleşme bölgelerinin çağdaş kentleşmenin öni.inde bir engel olmaktan çıkarılması için gerekli önlemler alınacaktır. Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Hükümetimizin kültür politikası, demokratikleşmeyi gerçekleştirmek ve insanı özgür kılmak, bu amaçla kendisini tanımaktan ve açıklamaktan korkınayan bir toplum oluşturmaktır. Bu amaç demokrasi kültürünün yerleşmesi ve tüm kültürel etkinliklerin çoğulcu demokratik bir yaklaşım içinde geliştirilmesi anlayışı ile gerçekleştirilecektir.
Bu çerçevede Anayasa hükümleri de dahil demokratikleşmenin ve çağdaş değerlerin önünde duran tüm engeller ayıklanacak ve bir an önce kaldırılacaktır.
Amaç, hoşgörüye ve karşılıklı uzlaşmaya dayanan katılımcı ve çoğulcu demokratik sistem içinde ülkenin demokrasi kültürünün güçlendirilmesidir.
Bağımsızlıklarına yeni kavuşan ve ortak kültür bağlarımız olan toplumlarla daha önceki dönemde geliştirilen karşılıklı sıkı işbirliği daha da güçlendirilecektir.
Koruma altına alınan kültür varlıklarımızın planlaması ve restorasyonu için özel fonlar oluşturulacak, bir yandan kültürel mirasımız geliştirilecek öte yandan halkımızın mağdur edilmesi önlenecektir. Bu bağlamla özel mülklerin hazine arazisi ile takas ilkesi işlerliğe kavuşturulacaktır.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
Biz reform hükümetiyiz. Reformlara bütünsel açıdan yaklaşmamız gerekiyor. Hepsi bir halkanın zincirleri. Onun için her alanda çağa ayak uydurmamız; her alanda eksiklerimizi gidermemiz gerekiyor. Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlığa ancak böyle ulaşabiliriz. Dönüşümün baş dtindürücü bir hızla yol aldığı bir dünyada mega reformlara ihtiyaç vardır. Birbiri ardına gelecek her nesil, ayakta kalabilmek için bunu yapmaya mecburdur.
Türkiye'de, yaşamı her yönüyle olumlu olarak değiştirecek, kolaylaştıracak, dünyadaki değişim rüzgarını yakalamayı ve dünya ile bütünleşmeyi sağlayacak değişimleri gerçekleştirmek başlıca amacımız olacaktır. Bu konuda toplumun her kesimine görev düşmektedir. Reformlarda süreklilik esastır. Hükümet her alanda değişim ve reformları başlatmak kararlılığı içindedir. Şüphesiz bunların neticeleri bugünden yarına alınamaz.
Devletin ekonomideki rolünün değişmesine paralel olarak Planlamanın yapısında ve planlama yaklaşımında değişiklik yapılacaktır. Buna göre, Devlet Planlama Teşkilatı, bilgi ve beyin merkezi haline dönüştürülecek, uluslararası kuruluşlarla iletişim içinde çalışacak: ileriye dönük stratejileri oluşturarak, geniş ufuklu politikalar belirlenmesinde öncülük edecektir. Uyğulamayı yönlendiren dinamik bir yapıya kawşturulacaktır. Planları, katılımcı özellikleri, toplumsal uzlaşma gerçekleştirecek ve özel kesim için orta ve uzun vadeli belirsizlikleri giderici genel bir tablo sunma görevini üstlenecektir.
Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilleri,
Hükümetimizin temel felsefesi; özgürlükçü, katılımcı ve her anlamda tam demokratik rejimin, Türk milletinin vazgeçilmez, feda edilemez, ödün verilemez yaşam tarzı olduğu noktasında toplanmaktadır. Bundan dolayı, millet iradesinin mutlak üstünlüğü ve egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu ilkesi, ülkemiz için her şeyin hareket noktası olarak kabul edilmiştir.
Hükümetimiz, TBMM'ne karşı halkımızın güven duygularını güçlendirme çabalarını sürdürecek ve TBMM çalışmalarına özel bir önem verecektir.
Türkiye'nin gündeminde bulunan her konuda, Meclisimiz zamanında bilgilendirilecektir. TBMM'nin yasama görevini gereği gibi yapmasına özen gösterilecek, denetim mekanizması önündeki engeller kaldırılacaktır.
Hükümetimizin temel amacı, istikrar içinde süratle gerekli reformları yapmak, çağı yakalamaktır. Amaç, hem devlet olarak hem birey olarak daha iyiye daha doğruya erişerek 21. yüzyılın toplumunu yaratmaktır. Katılımcı demokrasinin dinamizmi ile halkın isteklerine cevap vermektir. Bu, demokrasinin başlıca koşuludur. Yenileşmeden, değişmeden devam edemeyiz. Anayasa'nın ikinci maddesinde ifadesini bulan "sosyal devlet" ilkesinin tüm boyutlarıyla yaşama geçirilmesi Hükümetimizin temel amaçları arasında yer almaktadır. Bu bağlamda, sosyal adaletin ve sosyal güvenliğin gerçekleştirilmesi için gerekli önlemler alınacak; kalkınma, sosyal devlet korunarak sağlanacaktır. Sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak, ayrıca eğitim, sağlık ve konut hizmetlerine özel bir önem verilecektir. Barış ve esenlik içinde olmayı istiyoruz. Bunları, tüm bireylere ulaştırmayı amaçlıyoruz. Bu konuda cesur, tutarlı ve kararlı olacağız. Sorunları yok sayamayız. Bunların üstesinden sizinle beraber, halkımızla beraber geleceğiz. Bunları bugün yapmalıyız: yarınlar için yapmak zorundayız.
Hepinize saygılar sunuyorum.