I. Demirel Hükümeti Programı

Yüce Meclisin Değerli Milletvekilleri,

Anayasa hükümlerine göre, Yüksek Meclisinize Hükümet Programını arzetmek için huzurunuzda bulunuyorum.

Programımızın tafsilâtına girişmeden evvel, Hükümetimizin gelecekteki her türlü çalışmalarına ruh ve hayat verecek olan müşterek inançlarımız ve temel ilkelerimiz üzerinde kısaca durmaklığıma yüksek müsaadelerinizi rica edeceğim.

Muhterem Milletvekilleri,

Adalet Partisi; Anayasamızın teminât altına aldığı bütün temel hak ve hürriyetleri, Milli müesseselerimizi korumayı, Türk milletine huzuru, refahı, saadeti, affı, müsamahayı ve kardeşliği vaadederek iktidara gelmiş bulunmaktadır. Hiç şüphe yoktur ki, her Hükümetin başlıca görevi olan bu vecibeler ve Türk Milletinin en tabii hakkı olan bu nimetler; ancak hep birlikte göğüsleyeceğimiz gayret ve fâaliyetler neticesinde elde edilebilir. Biz; bir intikal devrinin mübalâğalı, tezatlı, kırıcı hadiselerinin bütün tesirleri ve neticeleriyle kapanmış olduğuna yürekten inanmaktayız. Türkiye’de aydınlık ve ümit dolu yeni bir devir başlamıştır. Bu devir, milli müesseselerimizle birlikte parti ve zümre farkı gütmeden bütün vatandaşlarımızın müşterek eseri olarak yaratılacak ve yaşayacaktır.

Hükümetimizin siyâsi alandaki başlıca gayreti, bu güzel neticeyi istihsâl etmek, Türkiye’mizi içte ve dışta kuvvetli, istikrarlı, itibarlı bir Hükümet, geleceğinden emin olarak yaşıyan insanlarla dolu bir ülke haline getirmek için gereken bütün tedbirleri almak olacaktır.

Muhterem Milletvekilleri,

İçinde bulunduğumuz şartların ve böyle bir devirde iktidar olmanın ne kadar büyük bir ağırlık ve sorumluluk taşıdığını tamamıyle müdrik bulunuyoruz. Vazifede başarıya ulaşmak için dayandığımız tek kuvvet; büyük Türk Milletinin gösterdiği geniş güven ve eşsiz teveccühtür. Ayrıca birlikte millet hizmetine girdiğimiz şu kutsal çatı altında, beraber çalışmak imkânına kavuştuğumuz siyâsi partilerimizin; yapıcı tenkitlerinden yerinde ikazlarından güç alacağımıza eminiz.

Engin bir demokrasi tecrübesiyle olgunlaşan büyük milletimizin basiretli davranışı sayesinde, tam bir dürüstlük ve seviyeli bir mücadele içinde geçen 10 Ekim seçimleri sonunda, Anayasamızın, partileri, demokratik rejimimizin vazgeçilmez unsurları olarak değerlendiren hükümlerinin siyâsi hayatımızda bütün şumulü ile inikasını görmek, Türk demokrasi tarihinin en önemli ve pek şerefli bir dönüm noktası olmuştur. Bu hususu şükran ve iftiharla belirtmeyi zevkli bir vazife saymaktayız.

Sayın Milletvekilleri,

Programımızın izahına geçerken her şeyden evvel açıklanacak husus, Atatürk ilkelerine ve 27 Mayıs inkılabına dayanan ve milli iradenin tasvibine mazhar olan Anayasamızın ruhu ve metni ile hakim kılmanın şaşmaz hedefimiz olduğudur. Demokratik düzenin ve Türk Devletinin temeli olan Atatürk devrimlerini her yönü ile korumayı en başta gelen bir ödev saymaktayız.

Büyük Atatürk’ün bizlere emanet ettiği demokratik Cumhuriyet (Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir) düsturu üstünde yükselmektedir. Hürriyetin nimetlerinden faydalanarak, haysiyetli, rahat ve korkusuz bir hayat sürebilmek; ancak bütün medeni toplumların mümeyyiz vasfı haline gelen demokratik rejim içinde mümkündür. Bu sebeple yurdumuzda hürriyet rejiminin arızasız işlemesi, bütün meselelerin düğüm noktasıdır.

Atatürk devrimlerinin özü olan; hür, batılı ve medeni bir toplum düzeni kurabilme hedefi, düşünce ve davranışlarımızın en kıymetli ilham kaynağıdır. Demokratik Anayasamızın getirdiği hürriyet müesseselerini yaşatmak ve geliştirmek, hareketlerimize rehber olacak en kutsal ödevler arasındadır. İktidar veya muhalefet olarak siyâsi partilerin birbirlerini tamamlayan görevleri olduğuna inanıyoruz.

Bütün siyâsi teşekküllerin Anayasa sınırları ve demokratik gelenekler ve usuller içinde, asgari bazı müşterekler etrafında ittifak etmelerini, hürriyet düzeni ve demokratik rejimin başarısı için temel bir şart olarak görmekteyiz. Bu sebeplerdir ki; artık rejim meselesini, sistem ve siyâsi düzen davasını tartışma sınırı dışında tutmak gerektiğine inanıyoruz. Hangi siyâsi görüşe sahip olursak olalım, birbirimize tahammül etmek, birbirimizin fikir ve davranışlarına karşı müsamahalı olmak gerektiğine inanıyoruz.

Sayın Milletvekilleri,

Devletin başlıca görevinin vatandaşın can ve mal emniyetini, seyahat ve çalışma hürriyetini teminât altına almak, yurdun emniyet ve asayişini gereği gibi korumak olduğuna kesin bir inanca sahip bulunan Hükümetimiz, bu konuda gerekli bütün tedbirleri alacaktır.

Emniyet ve asayiş bahsinde halkın idari makamlarla, polis ve jandarma ile işbirliği yaparak karşılıklı güven ve yardımlaşma atmosferine girmesi emniyet ve asayişin tesisi bakımından son derece önemlidir. Emniyet Kuvvetlerimizin, polis ve jandarmanın otoritesini takviye etmek, halkla münâsebetlerinde karşılıklı saygı ve güven hislerini kuvvetlendirmek, şehir merkezlerinde ve yurdun ücra bölgelerinde yetersiz olan kadrolarını artırmak gerekmektedir.

İdarenin tarafsızlığı hususundaki inancı vatandaşlar ve Devlet memurları indinde tartışılmasına imkân olmayan bir kanâat halinde yerleştirmek daima titizlikle gözönünde bulunduracağımız bir husus olacaktır.

Türk Milleti mahdut kaynaklarından ayırdığı paylarla kamu hizmetlerinin görülebilmesi için büyük fedakârlıklara katlanmaktadır. Kamu sektörünün cari masrafları, bütçemizin ve milli gelirimizin önemli bir kısmını kapsamaktadır. Devlet kadrolarımızda iyi yetişmiş, faziletli ve çalışkan bir çok eleman mevcuttur. Buna rağmen, vatandaş Devlet hizmetlerinin yeterli şekilde görülmediğinden yakınmaktadır. Cari masrafların, kalkınmamızı zorlaştıran ve Devlet hizmetlerini çok pahalı bir fâaliyet haline getiren mahiyeti devamlı bir şikayet konusu olmuştur. Devlet memurları, otorite ve rehberlik noktasından, ya da çalışkan ve teşebbüs sahibi elemanların teşvik edilmeyip, aksine takibata maruz bırakılmaları endişesinden, pasif ve atıl duruma girmişlerdir. Tarafsız kaliteli teknisyenler olarak kamu hizmetini başarı ile yürütmek azminde olan memur kitlesinin, partizan bir zihniyet taşıyan idareler tarafından rağbet ve itibar görmemesi, Devlet dairelerinde moral çöküntüsü yaratmıştır.

Millet hizmetlerinde ve kanunların emrinde bulunan memur kitlesine, hizmet emniyeti getirilecektir. İdare mekanizması içinde; vicdani ve mesleki kanaatını hür bir şekilde ifade eden memurların güven içinde bulunmaları, millet sevgisi ve hizmet şevki içinde vazifelerini görebilmeleri, tarafsız idare anlayışımızın tabii bir sonucudur.

Bütün bu aksaklıkların giderilmesi, idarenin yeni baştan düzenlenmesini getirmekle beraber, aynı zamanda genel ortamın manevi ve psikolojik havasının değiştirilmesi ile mümkün olacaktır.

İdari hayatımızı güçleştiren, işlerimizi geciktiren çok masraf, büyük gayret sarfı ile az hasıla temin eden formaliteleri gidermek ve kuruluş hatalarını düzeltmek, her işi merkeziyetçilikte arayan bir zihniyet yerine kanun sınırları içinde muhtar mahalli idareleri geliştirerek vatandaş hizmetinin sürat ve suhuletle görülmesi yolunda gerekli reformları memleket gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun bir şekilde ve kısa zamanda tahakkuk ettirmek; gayelerimizin başında gelmektedir.

Bu cümleden olarak girişmeyi düşündüğümüz, idareyi ve idari metodları yeniden düzenleme çalışmaları çerçevesi içinde, lüzumsuz ve sıkıcı formaliteleri bertaraf ederek vatandaşın günlük hayatına ve Devletle olan temaslarına ferahlık getirecek bir “kırtasiyecilikle savaş” programının uygulanmasına en kısa zamanda başlıyacağız. Bu yolda alınacak tedbirlerin, idare mekanizması içinde çok muhtaç bulunduğumuz geniş tasarruflara da yol açacağı muhakkaktır.

Bünyemizde sinsi sinsi yaşadığı öteden beri bilinen fakat son zamanlarda açıkça harekete geçtiği görülen her türlü zararlı cereyanlardan, bilhassa komünizme yönelmiş fâaliyetlerden, rejimimizin ve cemiyet nizamının zedelenmemesi için kanunlarımızı gaye ve ruhuna uygun olarak tatbik etmek, Anayasadan doğan hürriyetleri, hürriyeti yok etmek yolunda kullanmağa asla meydan ve imkân vermemek en önemli vazifemiz olacaktır. Anayasamızın Türk milletinin tümü için öngördüğü sosyal adalet ve sosyal güvenlik tedbirlerinin gerçekleştirilmesini bu konunun en müessir devası olarak görmekteyiz. Bu meyanda hükümetimizin hangi alanda olursa olsun, her türlü suiistimallerle mücadele etmeye kesin şekilde kararlı olduğunu belirtmeyi lüzumlu görmekteyiz.

Sayın Milletvekilleri,

Milli eğitim politikamızın temeli; vatandaşın bir kül halinde kalkınabilmesine, maddi ve manevi hayatını teçhiz ederek ve milli şuuru hakim kılarak yetişmesine yardım etmektir.

Milli eğitim davası, Türkiye’de hürriyet rejiminin ve demokratik düzenin temelini besleyen bir kaynak olduğu kadar, memleket kalkınmasının en güçlü vasıtalarından biridir. Bunun için her şeyden önce temel eğitim meselesini halletmek, düşük olan okur - yazar oranını yükseltmek gerekmektedir. Temel eğitime parelel olarak orta öğretim, teknik öğretim ve yüksek öğretim fâaliyetlerini de geliştirmek zorundayız. Bu arada yetişkinlerin eğitimini de ihmal etmemek mevkiindeyiz.

Bütün köylerin okula kavuşturulması, ilk öğretim kadrosuna yeter sayıda öğretmen yetiştirilmesi için gereken tedbirler alınacaktır. Öğretmelerin hayat şartları, maddi ve manevi ihtiyaçları yakından takip edilecektir. Kabiliyetli köy çocuklarının öğretime devam edebilmesi, muhtaç durumda olanlara Devletin yardım elini uzatabilmesi için parasız yatılı öğrenci adedini sür’atle artıracağız.

Orta öğretimin öğretmen ihtiyacını karşılayabilmek için yetişmiş elemanların meslekte kalmasını sağlayacak her türlü tedbiri alacağız ve öğretmen yetiştirecek okulların adedini arttıracağız.

Üniversite ve yüksek okullara devam etmeyip mesleki ve teknik alanlara gitmek isteyen gençlerimiz için teknik öğretim müeseseselerini takviye edecek ve adetlerini arttıracağız.

Sanayi ve iş hayatıyla mesleki ve teknik öğretimin işbirliğini sağlayacağız. Mahalli sanatların geliştirilmesine ve turizm eğitimine önem vereceğiz. Memleketimizin çok muhtaç olduğu elektrik elektronik, tekstil, matbaa, petrol kimyası gibi elemanları yetiştireceğiz.

İmam hatip okulları, mesleki orta ve teknik okul mezunlarına yüksek öğretim imkânlarını açık tutarak kabiliyetlerini geliştirmelerini sağlayacağız.

Sayın Milletvekilleri,

Üniversite ve yüksek öğrenim kurumları ile bu kurumlarda çalışan öğretim üyelerine her bakımdan destek olmak en önemli görevlerimiz arasındadır.

Üniversite öğretim üyelerinin, asistanlardan başlayarak tazminat meselelerini tatminkâr bir şekilde halletmek, mesleğe yeterli elemanların girmesini ve bu meslekte kalmasını teşvik etmek için hiç bir fedakârlıktan çekinmeyeceğiz.

Üniversite ve yüksek öğrenim gençliğini hayat sıkıntısından kurtarmak, sıhhi ve rahat ve ucuz öğrenci yurtlarına kavuşturmak, yetişmekte olan gençliğin boş zamanlarını değerlendirmek, kütüphane ve kitap meselelerini halletmek, muhtaç durumda olanlara burs imkânlarını artırmak mevcutları kifayetli hale getirmek Türk gençliğinin memlekete yararlı, geleceğe güvenle bakan birer vatandaş olarak yetişmesini sağlamak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamak kesin kararımızdır.

Yeniden üniversite ve yüksek öğretim müesseseleri kurmak üzere derhal hazırlıklara başlayacağız. Büyük bir ihtiyaca cevap veren ve modern prensiplere dayanılarak kurulan Atatürk Üniversitesi ile Karadeniz Teknik Üniversitesinin noksanlarını tamamlıyarak kadrolarını sür’atle dolduracağız.

Üniversiteler ve araştırma enstitüleriyle çeşitli devlet dairelerinin iş birliği yapmasını teşvik edeceğiz. Ve tatbiki araştırmaların genişlemesi yoluyla ilim adamlarımızdan memleket meselelerinin çözümünde geniş ölçüde faydalanacağız.

Mevcut üniversitelerimizi modern manada eğitim yapacak şekilde dershaneler, laboratuvarlar, deneme çiftlikleri, ders ve araştırma malzemesi ile teçhiz etmenin zaruret olduğuna inanıyoruz.

Bu arada üniversitelerimizin yarım kalmış inşaatlarının tamamlanmasını ön planda tutacağız.

Üniversitelerdeki mali mevzuattaki formaliteleri basitleştirmenin yollarını arayacağız.

Bölge tiyatrolarının fâaliyete geçmesi için gereken tedbirleri süratle alacağız.

Yüce Meclisin Değerli Üyeleri,

Hükümetimiz, vicdan ve din hürriyetini bütün vatandaşlarımızın tabii ve kutsal hakları olarak görür; bu hakların da diğer tabii haklar gibi Anayasamızın teminâtı altında bulunduğuna inanır. Din hürriyeti ile sıkı sıkıya bağlı olarak ibadet serbestliğinin de vatandaşın en tabii hakları arasında yer aldığı kanâatındadır.

Anayasamızın laiklik prensibini; vatandaşın dini ihtiyaçlarını baskı altında tutan, din ve ibadet hürriyetini, din eğitimini kısıtlayan bir çerçeve içerisinde mütâlâa etmek mümkün değildir. Bütün medeni memleketlerde olduğu gibi, iktisâdi ve kültürel alanda süratle mesafe alan memleketimizde de, manevi inanç ihtiyacını karşılayacak şekilde din eğitimine önem vereceğiz. Modern hayatın icaplarına uygun, kültür seviyesi yüksek vatandaş kütlelerini tatmin edecek, iyi eğitim görmüş din adamlarının yetişmesine gayret edeceğiz. Gördükleri hizmetin önemi ve yetiştirilmeleri için katlanılmış fedakârlıklarla mütenâsip olarak, hayat şartlarını ıslah edecek tedbirleri alacağız.

633 sayılı Kanunla Diyanet İşleri teşkilâtına yeni ve hakiki hüviyeti verilecektir. Teşkilât Kanununun süratle tatbikine geçilerek din görevlilerinin her türlü sıkıntılarına son verilmesi, Teşkilât Kanununun tatbikatta güçlük çıkaran hükümlerinin acele değiştirilmesi tedbirlerine başvurulması ve aydın din adamlarının yeterli vasıf ve sayıda yetiştirilmesi, üzerinde önemle duracağımız konulardandır.

Sayın Milletvekilleri,

Batı dünyasında olduğu gibi kamu hizmetleri ve çeşitli sosyal hizmetlerin görülmesinde büyük rol oynayan vakıf tesis ve benzeri hayır müesseselerinin geliştirilmesine çalışılacaktır. Bunun için kanunlarımıza gerekli hükümler konacak, vatandaşlarımızda vakıf yapma arzusu teşvik edilecektir.

Spor hem eğitim, hem de beden sağlığı bakımından çok önemli bir vasıtadır. Gençliğin ruh ve beden eğitiminde, spordan daha geniş şekilde faydalanması gerektiğine kaniyiz. Vatandaşların, her yaşta spor fâaliyetlerinde bulunabilmeleri için, Devlet ve mahalli idarelerimizin daha fazla gayret göstermesi lazımdır.

Bunun için güreş ve binicilik gibi milli sporlarımızla birlikte, gençliğin ve halkın spor ihtiyaçlarını karşılayacak tesisler genişletilecek ve yayılacaktır. Amatör sporculuk teşvik edilecektir.

Bunun için mevzuat alanında gereken tedbirler alınacak, mali kaynaklar aranacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Son 20 yılda Türk basınında önemli değişmeler ve gelişmeler meydana gelmiş. Türk basını çetin problemlerle karşı karşıya kalmıştır. Devletin basın hürriyetine gölge düşürmeden, bu meselelerin çözümlenmesinde ona yardımcı olması gerektiğine inanıyoruz. Hür cemiyet düzeninin ve demokratik sistemin en büyük teminâtı olan basınımıza her bakımdan destek olmak, bizim için en büyük mazhariyet olacaktır.

Basın mensuplarının sosyal güvenlik ihtiyaçlarına uygun tedbirleri, bu arada işsizlik sigortası konmasını mevzuatımıza ithal edeceğiz.

Bugün tazminat hükümleri dolayısıyla basın iş kolunda görülen iş ve işçi seyyaliyetinin ortadan kalkması, hem işverenlere hem de fikir işçilerine türlü güçlükler çıkarmaktadır. Buna daha teminât verici çareler aranacaktır.

Gazetelerin yatırım malları ve kağıt sağlamaktaki müşkülleri ele alınacak, bir yandan kağıt sanayiinin geliştirilmesine çalışılırken, öte yandan ithalât ve kredi kolaylıkları temin edilecektir.

Gazete tevzii işini daha süratli, istikrarlı ve rasyonel bir hale getirmek için Devlet bu alanda da gerekli destek ve yardımı gösterecektir.

Basınla ilgili suçların affı lüzumuna kaniyiz.

Sayın Milletvekilleri,

Anayasamızın kabul eylediği temel hak ve hürriyetleri tahrip etmek amacını güden her türlü tahriklerin sürat ve isabetle önlenmesini teminen, bir taraftan mevcut mevzuata vuzuh vermek ve diğer taraftan usul ve teşkilât kanunlarında icap eden değişiklikleri sağlamak maksadı ile gerekli kanun tasarıları süratle hazırlanacaktır.

Milletvekilleri seçiminde nispi temsil usulünü muhafaza etmekle beraber son uygulamada açık görülen mahzurları önleyecek ve Senato seçimlerini ekseriyet usulüne iade edecek değişiklikleri tasarı halinde Yüce Meclise sunmak kararındayız. Aynı zamanda memleketimizi her yıl seçim tansiyonunda tutan bugünkü fiili durumu bir düzene sokarak hiç olmazsa iki senede bir seçim yapılmasını mümkün kılacak şekilde mevzuatı ıslah etmek yoluna gideceğiz.

Adaletin süratli ve az masraflı olarak gerçekleşmesi için, usulle ilgili hükümlerde gerekli değişiklikler yapılacaktır.

Yargıtay Kanununun, mahkemeler ve bakanlık merkez kuruluşu ile adalet camiasına dahil diğer teşekküllere ait mevzuatın şimdiye kadar yapılan tatbikattan alınan neticelerden de faydalanılarak gözden geçirilmesi suretiyle gerekli kanun tasarıları hazırlanacaktır.

Hakim ve savcılarla diğer adalet memurlarının çalışmalarının verimli olmasını, yetiştirilmelerini ve mesleklerinin şeref ve itibarını sağlayacak ve hizmetlerinin önemi ile mütenâsip hayat şartlarını temin eyleyecek özel hükümleri kapsayan kanun çalışmalarına başlanacaktır.

Ceza infaz sistemimizin esası; içtimai adalet fikrine dayanan ve Garp Memleketlerinde çoktanberi tatbik edilip suçların önlenmesinde müsbet sonuçlar vermiş olan ve ifadesini, ceza ve tahrip yerine ıslah ve terbiye şeklinde bulan bir sistem olacaktır.

Gerek meşruten ve gerekse bihakkın tahliye edilen hükümlülere ikâmet edecekleri mahalde iş temin etmek ve meşruten tahliye müddetleri içerisinde hükümlüleri daimi surette nezaret altında bulundurmak ve kendilerini cemiyete intibak ettirmek hususunda her türlü yardımı yapmak maksadiyle patronaj müessesenin kurulmasına biran evvel tevessül edilecektir.

Şumülü, memleket gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun olarak tespit edilecek bir af kanunu tasarısı hazırlanacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Maliye politikamızın hedefleri, hızlı kalkınmaya yardım edecek şekilde milli tasarrufları artırma, ekonominin enflasyon ve deflasyon gibi dengesizliğe sürüklenmesini önleme ve artan milli gelirin vatandaşlar arasında, sosyal adalet prensiplerine uygun olarak dağıtılmasına yardımcı olmaktır.

Vasıtalı ve vasıtasız vergi sistemlerimizi verimleri, etkileri ve tatbikat neticeleri bakımlarından esaslı bir incelemeden geçirmek kararındayız. Bu tetkikler sırasında vergi sistemlerimizin modern vergi esaslarına uygunluklarının ve verimliliklerinin araştırılması, bunların serbest teşebbüs alanına ve genellikle üretimin artması üzerine yaptıkları olumsuz etkiler teşhis ve tesbit edilerek bertaraf edilmeleri hususları üzerinde durmak amacımızdır.

Bu arada Vergi Usul Kanunu ve vergi kaza sistemimizin ıslahı çarelerinin de araştırılması gerektiğine kaniyiz. Vergi mükelleflerini lüzumsuz yere sıktığı, şüphe ve güvensizlik yarattığı bu tetkiklerle tespit edilecek tatbikat ve usuller behemahal değiştirilecektir. Vatandaşların Devletle olan mali münasebetlerinde karşılıklı anlayışın, itimadın, hüsnüniyetin esas ve hakim olması lazım geldiğine inanmaktayız.

Vergi Usul Kanunumuzda bir oto - kontrol müessesesi olarak ihdas edilmiş olmasına rağmen, ticari mahremiyeti selb eder bir mahiyet gösteren, psikolojik etkileriyle tatbikine başlandığı tarihten bu yana mükellef zümreleri üzerinde geniş çapta huzursuzlukların endişe ve güvensizliklerin husule gelmesine sebebiyet vermiş olan “servet beyanı” müessesesi yerine vergi ziyânını önleyecek müessir ve ilmi tedbirler getirilmesi lüzumuna inanıyoruz. Dar gelirli vatandaşlar ile işçi ücretlerinden alınmakta olan tasarruf bonoları tamamen kaldırılacaktır. Bu arada Hazinenin mali takati elverdiği anda tasarruf bonoları müessesesine son vereceğiz.

Yıldan yıla, kamu harcamalarının hem hacim, hem de, milli gelire nispetle yüzdesinin artmasını önlemek, yüksek masraflı ve maliyetli bir bütçe politikasına, son vermek azmindeyiz. Bu suretle, amme idaresini ucuzlatacak, Devlet masraflarının iktisâdi kalkınmamız üzerindeki yükünü hafifletmeye gayret sarfedeceğiz.

Vatandaşın verdiği vergilerle milyarlarca lira değerinde kaynakları sinesinde toplamış olan İktisâdi Devlet Teşebbüslerini daha verimli çalıştırarak, iktisâdi kalkınmamıza yardım edecek şekilde kaynak yaratmalarını temin edeceğiz. Bunun için, bu müesseseleri yeterli eleman ve idarecilerle takviye lüzumuna inanıyoruz.

İktisâdi Devlet Teşekkülleri arasında, Devlet kontrolu altında bulunmasına lüzum kalmayanlardan başlayarak, bunların tedricen ve imkan olursa bir holding halinde halkın kontrol ve mülkiyetine geçmesini sağlayacağız.

Bu suretle elde edilecek yeni kaynaklarla, daha önce ve iktisâdi kalkınmamızı kamçılama bakımından, daha dinamik sektörlerde, yatırımlara gideceğiz.

Sanayileşme alanında, hızla mesafe alan bazı memleketlerin yaptığı gibi, vatandaşın katıldığı ortaklıklar kurarak, tamamen özel sektör prensipleriyle çalışan kurumların, sermaye kaynaklarını takviye edecek şekilde karma teşekküllerin kurulmasını teşvik edeceğiz.

Çeyrek asır önce, değişik şartlar altında, esasları konmuş olduğu halde bugüne kadar anaçatısı bir türlü değişmemiş olan, döviz kontrol mevzuatımızı ve Türk Parasını koruma mekanizmasını yeniden ele alacağız.

Cari muameleler ve sermaye hareketleri kalemlerindeki kontrol ve tahditleri, tediye bilançomuzu ıslah ettiğimiz nispette yumuşatıp serbestleştireceğiz. Dış alemle olan münâsebetlerimizi tanzim eden mevzuata seyyaliyet vereceğiz.

Maliyet politikamızı amme masrafları yönünden, kalabalık ve gelir seviyesi düşük vatandaşların eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve ulaştırma gibi ihtiyaçlarını daha geniş ölçüde karşılayabilecek şekilde tanzim edeceğiz.

Gelir kaynakları, yüklendikleri hizmetleri ödemeye yetmeyen mahalli idarelerle, belediyelerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere, Devlet bütçesinden gereken yardımları yapacağız.

Para ve kredi politikasında, memleketin iç mali istikrarını muhafaza edecek, kalkınmanın muhtaç olduğu ödeme vasıtalarını yeterli hacimde, ekonominin emrine hazır tutacak bir yol takip edeceğiz.

Merkez Bankamızın kredi kontrol vasıtalarını, geçmiş tecrübelerin ışığı altında yeniden düzenleyecek ve takviye edeceğiz. Merkez Bankamızın kredi müesseseleri, iş alemi ve devlet maliyesiyle olan bağlarını takviye edeceğiz.

Ticari kredilerle, orta vadeli ve uzun vadeli kredi mekanizmaları ve müesseseleri arasındaki, dayanışma ve işbirliğini artıracağız; sanayi, ulaştırma, madencilik, zirâat gibi alanlarda ihtiyaç duyulan uzun vadeli kredilerin, bol ve düşük faizli bir şekilde yatırım yapacaklara temin edilmesi için, mevcut müesseseleri mali ve teknik yönlerden kuvvetlendirecek ve yenilerinin açılması için tedbirler alacağız.

Sayın Milletvekilleri,

İktisâdi kalkınmamızın ancak hürriyet içinde gerçekleştirilebileceğine inanıyoruz. Maddi ve iktisâdi alanda elde edilecek başarıların, hürriyet ve adaletin hakim olduğu, medeni ve demokratik bir toplumda gerçek değerini bulabileceği kanısındayız.

İktisâdi kalkınma gayretlerimizin hedefi; fert başına düşen geliri süratle artırma yanında, zümreler ve bölgeler arasındaki dengeyi gerçekleştirme, iktisâdi ve sosyal düzenimizin istikrarını koruyabilmelidir. İktisâdi kalkınma bahanesiyle fertleri siyâsi otoritenin birer kölesi haline getiren onu, üzerinde fütursuzca işlenebilecek bir hammadde telâkki eden totaliter düşünüşün şiddetle karşısındayız.

Bizim refah devleti anlayışımız kendi gerçeklerimizden ve tarihi tecrübelerimizden mülhem bir düşünce ve metoda dayanmaktadır. Modern Türk Devletinin yolu, 19 uncu yüzyıl kapitalizminin Batı aleminde bile çoktan terkedilmiş metodlarından tamamen farklı olacaktır. Bu yol, aynı zamanda, doğmatik sosyalizm ve komünizmin, milletlere neye mal olduğu bugün daha iyi görülen ve girift meseleleri çözümde yetersizliği tecrübelerle sabit katı inanç ve sisteminden de farklıdır. Bu sebepledir ki, toplumun hürriyetlerini, refah ve mutluluğunu her alanda geliştirmek arzusu ile hareket eden Hükümetlerin fertle Devleti birbirinin karşısına koyarak değil, her ikisini birbirine yardımcı iki varlık olarak gören bir zihniyetle çalışmaları lüzumuna inanıyoruz.

Sayın Milletvekilleri,

Refah Devleti anlayışımız iktisâdi bünyemizin karma ekonomi esasına dayanmasından ilham almaktadır. Karma ekonomiyi tam bir devletçilik veya kollektivizme geçişin bir safhası olarak kabul eden görüşün karşısındayız. Dünyada her ekonomi karmadır. Bizim karma ekonomi anlayışımıza göre, Devlet fâaliyeti ve kamu sektörü vatandaşın mutluluk ve refaha ulaşma çabasında ona yardımcı olmak, onu desteklemek zorunluluğundadır. Bugün ulaştığımız gelişme safhası, tabii ve beşeri kaynaklarımızın zenginliği iş hayatında yetişmiş müteşebbislerimiz, Türkiye’de büyük işlerin görülebilmesi için Devletin birleştirici ve bağlayıcı bir rol oynamasını zaruri kılmaktadır. Vatandaşın gayretlerini iktisâdi kalkınma

hamlemizde en geniş cephede seferber edebilmek için karma ekonomi bünyemizde devlet ve vatandaşın birbirine rakip, birbirini köstekleyen iki menfi unsur gibi değil birbirine yardımcı, birbirini tamamlayan iki müspet unsur olarak fâaliyette bulunmaları şarttır.

Temeli, vatandaşın hür karar verme ve kazanma gayretine dayanan karma ekonomi sistemimizde, kalkınmamızın planlı bir şekilde, daha rasyonel ve daha süratli devam ettirilebileceğine kaniyiz.

Sayın Milletvekilleri,

Planlı Kalkınma; bir Anayasa müessesesi olduğu gibi demokratik plan tekniğinin iktisâdi kalkınmada çok müessir bir metod olduğu inancındayız.

Planı, rasyonel bir iktisâdi politika takibedebilmenin en tesirli vasıtası olarak görüyoruz. Demokratik memleketlerdeki planlama ile devletçilik arasında ne tatbikat, ne de mantık ve nazariye yönünde, herhangi bir bağ bulunmadığı kanâatindeyiz. Planı, Devletçiliğin tabii bir sonucu olarak gören düşünce tarzı, milli hayatımız bakımından son derece faydalı ve zaruri bir mekanizma olan plan fikri için, zararlı bir görüştür.

Plan; biçildiği şekilde giyilmesi bir dar ceket değildir. Planı, sorumsuzluk, hareketsizlik ve vatandaş ve ihtiyaçlarına sırt çevirmenin bir bahanesi sayan görüşe katılmıyoruz.

Planı, halkın benimseyeceği, seveceği, gönüllü olarak işbirliği arzusu duyacağı bir milli vesika olarak kabul ediyor, plan hedeflerinin halka, işçiye, müteşebbüse, idareciye geleceğin imkânlarını ve icraatını bugünden haber veren fâaliyet muhtırası olarak mütalaa ediyoruz. Planın bir karamsarlık ve ümitsizlik vesilesi değil, bir şevk ve heyecan kaynağı olmasını arzu ediyoruz.

Demokratik bir düzende ve piyasa mekanizmasına dayanan bir iktisâdi bünye içinde planlama, özel sektör için yol gösterici, aydınlatıcı ve teşvik edici olmalıdır. Emredici planın, demokratik ilkeler ve Anayasa düzeni ile bağdaşması mümkün değildir. Plan, ancak amme sektörü için bağlayıcı ve emredici bir nitelik kazanabilir. İktisâdi planlamayı ekonomimizin çeşitli sektörleri arasında karşılıklı münâsebetleri daha iyi görmek ve takip edebilmek, çelişmeleri önlemek, bütün milli ekonomi için, rakam, istatistik ve hesaba dayanan ilmi tahlillerden faydalanmanın bir vasıtası olarak mütalaa ediyoruz. Planlamayı, en iyi yetişmiş uzmanlarla takviye etmek, istatistik ve iktisâdi haber alma servislerimizi süratle ıslah etmek ve geliştirmek azmindeyiz.

Özel sektör için yapılan planlama hazırlıklarında, özel sektör ve işçi temsilcileri ile geniş ölçüde danışma ve işbirliği yapılması gerektiğine inanıyoruz.

Sayın Milletvekilleri,

Türkiye’nin süratle sanayileşmesi iktisat politikamızın temellerinden biri olacaktır. Halen memleketimizde süratli bir sanayileşme hamlesi için zemin çok müsait durumdadır. Bu müsait ortamda sanayi alanındaki, yatırım ve teşebbüsleri teşvik etmek ve hızlandırmak için bazı tamamlayıcı tedbirlere ihtiyaç vardır.

Bu maksatla sanayi bölgeleri kurularak, bu bölgelerde yatırım yapanlara ucuz arsa ve bina temin edilecektir.

Sanayi kalkınma bankalarının yalnız kredi açma değil, fakat bilhassa yeni müteşebbislere, risk sermayesine katılma suretiyle de yardımcı olan hizmetler görmesi uygun olacaktır.

Uzun ve orta vadeli sanayi kredi müesseselerinin sanayiciye yakın bir şekilde fâaliyette bulunmaları için yeniden sanayi götürülecek bölgelerde şubeler açmalarını teşvik edeceğiz.

Sanayileşmemizin ilerlemesinde ve özel teşebbüs alanında büyük yatırımların gerçekleşmesine yardımcı bir vasıta olarak sermaye piyasalarının kurulmasına ve geliştirilmesine çalışacağız. Bunun için iktisâdi istikrar ve para değerinin korunması, tasarrufların teşviki, sermaye piyasasında likidite ve emniyetin sağlanması, halkın hisse senedi ve tahvil almaya teşvik edilmesi, halka açık anonim şirketlerin kurulması, yatırım şirketleri gibi yardımcı müesseselerin geliştirilmesi, menkul kıymetler borsasının yeterli hale sokulması gibi çeşitli tedbirler alınacaktır.

İstişare ve danışma servisleri teşkil edilecek; prototipler geliştirilerek standardizasyon temin edilecek ve çeşitli alanlarda araştırma yapmak üzere etüt büroları kurulacaktır.

Müteşebbisler ve idareciler için yetiştirme ve olgunlaşma kursları açılacaktır; sanayicilerimize pazarlama, dış piyasalar alım satım işleri ve genel konjoktür hakkında lüzumlu bilgiler verilecektir.

Yüce Meclisin Sayın Üyeleri,

Memlekette geniş bir kütle teşkil eden, üretim ve el emeğinin değerlendirilmesinde son derece önemli rol oynayan el sanatları ve küçük sanayi alanında çalışan esnafın dertleri ve meseleleriyle meşgul olmak başlıca görevlerimizdendir.

Bunun için Halk Bankası gibi kurumların imkânlarını takviye etmek, sanayi siteleri kurularak küçük sanatkârın makine ve alet ihtiyaçlarını ve donatımını kolaylaştıracak tedbirler almak, ham maddesini ucuz elde etmesine yardım etmek, pazarlama ve ihracat hususunda önayak olmak, el sanatlarının teşviki ve tanınması amacıyla sergiler açmak, imalatın kalitesini kontrol için prototipler tespit etmek, esnaf ve sanatkârların birer meskene ve dükkana kavuşmalarında gereken bütün yardımları yapmak ve nihayet bu zümreyi sosyal güvenlik teşkilâtı içine alarak yarınından emin bir hale getirmek, takip edeceğimiz politikanın esaslarını teşkil edecektir. Bu arada çimento, şeker, kağıt ve gübre fabrikalarımızın tevsi çalışmalarına devam edilecek, gerekenlerin sayıları arttırılacaktır. Bu arada M. K. Endüstrisi Kurumunun Milli Savunma ihtiyaçlarını karşılayacak ve yurdun makina sanayiine hizmet edecek şekilde gerekli mali ve hukuki tedbirleri alınacaktır.

Dış ticaret dengemizi düzeltmede diğer önemli bir faktör de ithalât mallarının yurt içinde istihsâl ve imalâtının artırılmasıdır.Akaryakıt, demir - çelik, motorlu nakil vasıtaları, petrol sanayii, alüminyum sanayii, kimya ve kağıt sanayii gibi çeşitli alanlarda daha büyük yatırımlara giderek ithalat mallarını ikame etmeye yarayacak döviz tasarrufu ile ilgili tedbirleri alacağız. Üçüncü bir demir - çelik fabrikası kurulması için derhal çalışmalara başlayacağız. Kalkınma planımızda ithalat ikamesi hedeflerini gerçekleştirecek düzeltmeler yapılacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Vatandaşın istikbal endişesinden kurtulması sosyal güvenlik idealimizin temelidir. Bilhassa emek ve alın teriyle geçinen işçiler, tabii şartlar ve afetler karşısında emeklerinin heba olmasıyla karşı karşıya bulunan çiftçiler, geçimini zor temin eden küçük esnaf, sosyal güvenlik hizmetlerinden faydalanarak yarınlarından endişesiz bir hayat sürebilmelidir. Bütün vatandaşlarımızın ihtiyarlık ve hastalık gibi şahsi hayatlarında karşılaşacakları güçlük ve sıkıntıları sosyal sigortaları yardımıyla yenebilmeleridir.

İşsizlik sigortası tesis edilecek, kimsesiz çocuklarla, dul, emekli, yetim, ihtiyar ve sakatların durumlarıyla yakından ilgilenilecek, bunların sıkıntıdan kurtarılmaları için gereken tedbirler alınacaktır.

Son yıllarda mülk ve servetlerini geride bırakarak anayurda gelmiş olan göçmen vatandaşlarımızın dert ve davalarıyla yakından ilgilenilecek, haklarının alınması için ciddi teşebbüslere girişilecek, hayatlarını yeniden düzenleyebilmeleri için her türlü yardım yapılacaktır.

Bize göre sosyal adalet, fakirlik ve sefalette vatandaşların eşit durumda olmaları veya, bu duruma getirilmeleri değil, artan gelir ve yükselen refahtan herkesin kabiliyeti ve gördüğü hizmet oranında adil bir pay almasıdır.

Mülkiyeti ortadan kaldıracak, servet düşmanlığı yaparak, biriken gelir ve sermayeyi Devlet zoruyla ferdler arasında bölmeğe kalkarak, sosyal adaleti sağlama çabaları, bugün en doktriner ülkelerde bile terkedilmiştir. Sosyal adaleti gerçekleştirmek için modern devletin elinde müterakki vergiler, halk kitleleri yararına genişleyen kamu fâaliyetleri, hür sendikacılık ve kollektif pazarlıkla ücretlerin tespiti ve kârdan pay alınması gibi birçok vasıtalar mevcuttur. Mülkiyet imkânlarını geniş kitleler arasında yayan çeşitli tedbirler, memlekette üretim şevkini ve kazanç arzusunu baltalamadan, fertler arasında daha adil bir gelir ve servet dağılımını mümkün kılmıştır.

En büyük adaletsizlik ve eşitsizliğin, işsizlik olduğuna şüphe yoktur. Binâenaleyh, iş hacmi yaratan, kütlelere iş imkanları açan bir politikanın, toplumumuzda en büyük ızdırap kaynağı ve en büyük eşitsizlik vesilesi teşkil eden işsizliği durduracak bir politika olduğuna inanıyoruz.

Biz; sosyal adaleti, doktrin açısından nazari birtakım sözler çerçevesinde değil, fakat mütevazi, fakir halkın günlük acil dert ve davalarıyla samimi, gerçekçi bir tutumla meşgul olma meselesi olarak görüyoruz.

Sayın Milletvekilleri,

Bölgeler arasında gelişme farklarını azaltmak, kalkınmamızın sosyal adalet içinde en dengeli bir şekilde gerçekleştirilmesinin tabii bir icabıdır.

Yurdun birçok bölgelerinde; özellikle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da hayat ve yaşayış şartları bakımından büyük farklar mevcuttur. Fakir bölgelerle yaşayan halkımızın daha müreffeh hale getirilmesi, iş imkânlarına kavuşturulması, bu bölgelerde yapılacak alt yapı tesisleri ve sanayi yatırımlarının hızlandırılmasıyla mümkün olacaktır. Bunun için sınai yatırımlarını teşvik edecek şekilde yatırım indirimi nisbetleri ayarlanacak ve teknik eğitim ve öğretim gibi vasıtalarla bu bölge halkının yaşama ve eğitim seviyeleri, yükseltilecektir.

Sınır bölgelerinde yaşayan vatandaşların özel durumları dikkate alınacak, bu bölgelere hükümetçe daha büyük ilgi gösterilecektir.

Muhterem Milletvekilleri,

Yurt ekonomisinin gelişmesinde büyük bir tesiri olan karayollarımızın, demiryollarımızın, limanlarımızın ve hava meydanlarımızın ıslahı ve genişletilmesine büyük önem verilecektir.

Asya ile Avrupa arasında karayolu irtibatını sağlamada önemli bir vazifesi olacak olan İstanbul Boğazı Köprüsü Projesinin gerçekleşmesi nazari itibara alınacaktır.

Van Gölünün iki tarafındaki feribot tesisleri ile Van - İran hududu demiryolunun inşaatına hızla devam olunacaktır.

Üç tarafı denizle çevrili yurdumuzun kalkınmasında önemli bir unsur saydığımız balıkçı barınaklarının en kısa zamanda gerçekleştirilmesine çalışılacaktır.

Muhtelif bakanlıklara ait binaların lüks ve israftan uzak fakat ihtiyacı karşılayacak şekil ve sağlamlıkta tamamlanmasına gayret edilecek ve bu binaların yokluğundan dolayı her yıl ödenmekte olan milyonlarca lira tutarındaki kira bedellerinden tasarruf sağlanmış olacaktır.

Bu görevlerin yerine getirilmesinde sürat ve verimliliği artırmak ve günün ihtiyaçlarını karşılamak üzere Bayındırlık ve Karayolları Genel Müdürlüğü için kuruluş ve görev kanun tasarıları hazırlanacak ve yüce Meclisin tasvibine sunulacaktır.

Muhterem Milletvekilleri,

Ulaştırma alanında gayemiz, taşıma ve haberleşme sistemlerini ucuz, emniyetli ve süratli bir ulaştırmayı temin edecek, artan ihtiyaçlara cevap verecek ve özellikle turizmin gelişmesinde kolaylık sağlayacak tarzda, ıslah, tevsi ve tanzim etmektir.

Değişik taşıma nevileri arasında birbirini besleyen ve tamamlayan bir düzen kurmak, ekonomik ve sosyal maliyet yönünden toplum için, en avantajlı şartları yaratmak üzere; temel bir Taşıma Kanunu tasarısı hazırlanarak Yüce Meclislere sunulacaktır.

Türk Hava Yolları iç hatlarda ihtiyacı daha iyi karşılayacak hale getirilecek, dış hatlarda ise faaliyet yönü kesin olarak tespit edilerek uçak ve teçhizat ihtiyacı plan ve programa bağlanarak uygulanmasına geçilecektir.

Demiryollarında tarife politikasının rasyonel bir milli ulaştırma politikasıyla koordine hale getirilmesine çalışılacak, müteharrik malzemenin adedinin artırılmasıyla yol şebekesinin bakımına itina edeceğiz.

Denizyollarında filomuzun gençleştirilmesi için yurdumuzdaki gemi inşa kapasitesini genişletecek, milletlerarası ulaştırmada kullanılan gemilerimizin döviz ihtiyaçlarını tanzim eden mevzuatı basitleştirecek, yurda döviz kazandıran armatörlerimize gereken desteği temin edeceğiz.

Üzerinde önemle duracağımız bir konu da yurdumuzda telekomünikasyon sanayiinin biran evvel kurulmasıdır. Bu husustaki çalışmaları kısa zamanda ikmal ederek tesisleri vatandaş hizmetine açmak başta gelen vazifemiz olacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Dış ticaretimizin kesintisiz ve tıkanıklığa uğramadan devamı iktisâdi kalkınmamızda son derece önemli bir rol oynayacaktır. Bu sebeple ihracat kapasitemizi artıracak, döviz kazanma imkânlarımızı takviye, döviz masraflarından tasarruf temin edecek ve netice itibariyle dış ticaret dengesizliğini süratle ortadan kaldıracak gayretler sarfetmek, hükümetimizin üzerinde hassasiyetle duracağı bir konu olacaktır.

Sanayi mamulleri için vergi iadesi, ucuz faiz, ihracat kazançlarında vergi indirimi, ihraç mallarımızın pazarlanmasında ve dış piyasalarda tanıtılmasında gerekli tedbirler süratle alınacaktır.

Taze meyve ve sebze ihracatıyla, konserveciliğin teşviki için istihsal ve imalattan başlayarak, sevkiyat ve pazarlamaya kadar ihracat fâaliyetinin her safhasında Devlet yardımcı olacaktır. Mecliste bulunan (Tütün Ekicileri Tarım Satış Kooperatifi) Kanun tasarısının kanunlaşmasına çalışılacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Başka milletlerin tarihi tecrübeleri, aynı zamanda bizzat kendi tecrübelerimiz iktisâdi kalkınmamızda yabancı sermayenin rolünü ve faydasını açıkça göstermiştir. Tarihte hiçbir millet otarşi prensibiyle hızlı bir kalkınmayı başaramamıştır. Bugün az gelişmiş ülkelerin hemen hepsi, şu veya bu bloktan dış yardım ve yabancı sermaye temin ederek, gelişmelerini hızlandırma gayretleri içindedirler. Buna son zamanlarda, bazı kollektivist Doğu Avrupa memleketlerinin dahi katıldığına ve batı ülkelerinden sermaye tedarik edebilmek için gayret sarfettiklerine şahit oluyoruz.

İktisâdi kalkınmamızın bugünkü safhasında yüksek bir kalkınma hızı gerçekleştirebilmek büyük bir yatırım hacmine ulaşabilmek için iç kaynaklarımıza dörtte bir veya beşte bir nisbetinde döviz olarak sağlanan yabancı sermayenin eklenmesi gerekmektedir. Bu sebeple Türkiye daha bir süre yabancı sermayeden faydalanmaya devam etmeye mecburdur.. Esasen bugün gelişme seviyesi ne olursa olsun iktisadi şovenizme ve sınırlarını dışticarete, dış sermaye akımına kapatan, otarşik bir politika hiçbir yerde takip edilmemektedir.

Türkiye’nin bugün katılmış olduğu GAAT “Milletleararası Ticaret ve Tarifeler Andlaşması” Milletlerarası Para Fonu, Avrupa İktisâdi Kalkınma Teşkilâtı “OECD” Ortak Pazar gibi kuruluş ve müesseselerin ana hedefleri, milletimizin iktisâdi alanda diğer memleketlerle en geniş hacımda iktisâdi işbirliğinde bulunmasını öngörmektedir. İktisâdi gelişme hızlandıkça yabancı sermaye hareketlerinde, hudutlararasında daha geniş şekilde cereyan etmektedir. Binâenaleyh memleketimizde bazı çevrelerin tahrik etmeye çalıştıkları, yabancı sermaye aleyhtarlığı, ne kısa vadeli kalkınma hamlelerimiz, ne de uzun vadeli olarak katılmaya hazırlandığımız Ortak Pazar gibi milletlerarası iktisâdi birliklerin kuruluş hedefleriyle bağdaşabilir.

Türkiye, iktisâdi kalkınmasını süratlendirebilmek için dışticaretini takviye etmek zorundadır. Döviz rezevleri müsait bir seviyeye çıkma temayülü göstermeye başlayınca carimuamelelerden sermaye hareketlerine doğru döviz kontrolleri tedricen azaltılacak ve Türkiye serbest bir iktisat düzenini kamçılayıcı dinamik şartlar içinde çalışmaya başlayacaktır.

Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu, Türkiye’nin dış ticaret dengesini tesise yardım edecek istakamette uygulanacaktır. Bu kanunla memlekete gelecek yabancı özel sermaye bilhassa ihracatımızı teşvik edecek ve ithalâtımızı ikame edecek alanlara doğru yöneltilecektir. Belirli bir süre içerisinde dışarıya transfer edilecek karlar, getirilen sermaye ile orantılı bir şekilde tespit edilecek ve kar bakiyelerinin memleket içerisinde yatırıma çevrilmesi temin edilecektir.

Yabancı sermaye aleyhtarlığını, memleketin kalkınma hızını yavaşlatan, çeşitli alanlarda memleketimizde sanayiin süratli bir şekilde kurulmasını önleyen, Türkiye’nin Batı dünyasiyle iktisâdi, ticari ve teknik alanda daha sıkı bağlar kurmasını istemeyen bir davranış olarak mütâlâa ediyoruz.

Bugün dünyada kalkınma hızı ve refah seviyesi itibariyle en dinamik bölge haline gelen Ortak Pazar camiasına, tam olarak katılabilmemiz için istihsâl organizasyonu ve sanayiimizin süratli bir bünye değişikliği geçirmesi gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz intikal devresinde sanayiimizin standartlar ve maliyet seviyesi bakımından, ortaklık camiası içinde rekabete başarı ile dayanabilecek hale getirmek için gerekli tedbirler alınacaktır. Ucuz hammadde ve iş gücü gibi, nispi avantajlara sahip olduğumuz endüstri alanlarını süratle geliştirip, Ortak Pazar memleketleriyle olan ihracatımızın geliştirilmesine çalışılacaktır. Tarım ürünleri ve diğer hammadde ihracatımızın Ortak Pazar’daki evsaf ve standartlara uygun bir şekilde üretimi ve pazarlanması imkânları bulunacaktır.

Millet Meclisinin Sayın Üyeleri,

Petrol politikamızın temeli, memleketin petrol ve petrol ürünleri ihtiyacının bir an önce tamamen milli kaynaklarımızdan karşılanması, petrol ithalâtı yüzünden dışarıya ödenmekte olan büyük meblağların tasarrufu ve Türkiye’nin kısa zamanda ham ve işlenmiş petrol ile petrol ürünleri ihraç eden bir ülke haline gelmesidir.

Bu hedefleri gerçekleştirmek amacıyla, petrol kaynaklarımız; milli menfâatlerin gerektirdiği bütün tedbirler alınarak, geliştirilecektir.

Petrol rezervlerinin tespiti, aranması, üretimi, nakli, işlenmesi ve dağıtımı gibi fâaliyet alanlarına yeterli ve verimli yatırımlar yapılması teşvik edilecektir.

İşlenmiş petrol ithal etmemek ham petrolü ise menfâatlerimize en uygun, pazarlarda satın alabilmek için yeni bir milli rafineri kurulacaktır.

Petrol Kanununun uygulanmasında, tespit edilen güçlükler giderilecek, vuzuhsuz noktalara açıklık verilecek, ekonomimize en yararlı hale getirilecektir.

Petrol Dairesi, görevini tam ve eksiksiz yapacak şekilde takviye edilecektir.

Yerli üretimimiz milli ihtiyaçları karşılayacak seviyeye ulaşıncaya kadar, ithal etmek zorunda kalacağımız hampetrol, mümkün olan en uygun fiyatlarla satın alınacaktır.

Petrol sanayii artıklarının değerlendirilmesi için Petrol Kimya ve suni gübre endüstrisi yatırımlarına öncelik verilecektir. Petro-boru hattının inşaatı, kısa zamanda tamamlanarak, karayolu taşımasıyla sınırlanmış bulunan yerli petrol üretimimiz, süratle artırılacaktır.

İşletme ve satışta, Devletle özel teşebbüsün yanyana bulunduğu petrol sanayiindeki teşekküllere şart ve imkân eşitliği sağlanacaktır.

Değerli Milletvekilleri,

Memleketimiz, yer yer değişik formasyonlar dolayısıyla bir çok maden bölgelerini ve çok çeşitli madenleri ihtiva etmektedir. Maden rezervi bakımından geniş imkanlarımız mevcuttur.

Madenciliğimizin inkişafı her şeyden önce, mevzuatın mükemmelliği ve tatbikatın pürüzsüzlüğüne bağlıdır. Maden ihtilafları madenciliğimizin gelişmesinde son derece menfi rol oynamaktadır. Aynı zamanda, teknik bilgi noksanı, finansman kifayetsizliği ve nakliye zorlukları da, büyük engel teşkil etmektedir. Bu sebeple, maden mevzuatımızı ve tatbikatını asrımızın, hukuk, iktisat, işletmecilik, ticaret ve sanayii anlayışına uygun hale getirmek şarttır. Bunun için yeni maden kanunu, böyle bir anlayış içinde en kısa zamanda huzurunuza getirilecektir.

Yeni kanunla maden kaynaklarımızın kısa zamanda ve verimli bir şekilde işletilebilmesi için; maden sahasında sürat, emniyet ve serbest rekabet sağlanarak, devamlılık, çeşitli yardım ve kolaylıklar temin edilecek ve ilgililere her türlü bilgi hazırlanacaktır.

Dünya konjonktörü yakından takip edilerek, bu şartlara süratle intibak edilebilmesi için maden haklarının verilme şekillerinde değişiklikler yapılacak ve teşkilat buna göre ıslah edilecektir.

Ham cevher yerine, mamul veya yarı mamul cevher ihracı imkânları hazırlanacak ve gerekli tedbirler alınacaktır.

İç ulaştırmada malzeme ve makina tedarikinde sürat, kolaylık ve ucuzluk temin edilecektir.

Uzun vadeli ve düşük faizli maden kredisi meselesi, bütün yönleriyle ele alınıp, kısa zamanda halledilecektir. Bu maksatla bir Maden Bankası kurulacaktır.

Maden rezervlerimizin tesbiti için, gerekli bütün yatırımlar gerçekleştirilecek ve lüzumlu geniş teşkilat suratle kurulacaktır.

Kömür meselesi özellikle ele alınarak, kötü işletmecilik önlenecek, yetersiz küçük işletmeler yerine, yüksek randımanlı ve kapasiteli modern işletmeler ikâme edilecektir.

Sayın Milletvekilleri,

Memleketimizin sermaye, tabiat ve insan gücü kaynaklarını tam ve yeterli bir şekilde kullanarak üretim kapasitemizi artırmak, iktisâdi kalkınmamızı hızlandırmak, yeni iş sahaları her yıl artan işgücüne verimli ve kazançlı iş imkânları temin etmek çalışma politikamızın temelidir.

Yurt dışına gitmiş olan işçilerimizin bilgi ve görgülerini artırmalarını, kazançlarını memlekete göndererek döviz rezervlerimizi takviye etmelerini faydalı görmekteyiz. Hem yurt dışında çalışmak isteyen işçilerimizin bu arzularını süratle gerçekleştirmek, hem de yurt dışındaki hayatlarını tanzim ederek ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gereken tedbirleri alacağız.Yabancı ülkelerde çalışan işçilerimizin ailelerine bakmak ve yardım etmek, dini ihtiyaçlarını karşılamak, eğitim meselelerini halletmek amacı ile, bulundukları memleketlerin hükümetleriyle gereken temaslar yapılacak, kendilerinin huzur ve güvenle çalışabilmeleri için bütün gayret sarfedilecektir. Yurda dönerlerken kendilerini teşkilâtlandırmak, tasarruflarını değerlendirmek ve memlekette kurmak istedikleri iş alanlarında, Devlet olarak gereken bütün yardım ve kolaylık gösterilecektir.

İşçilerimizin artan milli gelirden hisselerini alabilmeleri için milli ekonomide yıllık prodüktivite artışı nisbetinde, ücretlerini yükseltecek bir milli gelir ve ücret politikası takip edeceğiz. Artan milli refahtan işçi kütlesinin hak ettiği payı alabilmesinde hür sendikacılığın oynadığı önemli rolü bilmekteyiz. İşçilerimizi işverenlerle toplu sözleşmelerde kuvvetli pazarlık gücüne sahip kılacak olan işçi teşekküllerini ve hür sendikaları haklı isteklerinde ve fâaliyetlerinde daima destekleyeceğiz.

Kanun ve kamu düzeni sınırları içinde çalışan sendikaların fâaliyetlerine müdahale edilmesine göz yummayacak, aynı zamanda sendikaların siyâsi maksatlar için kullanılmasına, kamu düzenini bozmak amacı ile istismar edilmesine asla müsâade etmeyeceğiz. İşçi ve işveren arasında çıkan anlaşmazlıkların barış yolu ile çözümlenmesine gayret sarfedecek, hükümetin çalışanla çalıştıran arasında tarafsızlığını korumasına, iyi niyetli bir aracı gibi davranmasına bilhassa itina edeceğiz.

Tarım iş kanununun çıkarılmasına çalışacağız.

Sosyal sigorta sistemimizi son çalışma meclisinin kararları ışığında ıslah etmek için gereken tedbirleri alacağız.

Seri iş mahkemeleri kurulmasına çalışacağız.

Tarım işçilerinin sosyal sigortalar sistemi ve çalışma mevzuatı hükümleri kapsamına alınması yönünde gereken hazırlıkları yapacağız. İşsizlik sigortasının biran evvel gerçekleştirilmesi için çalışmalara derhal başlamak kararındayız.

İşçilerin teknik bilgilerini arttırmaları, daha yüksek kazanç elde edecek alanlara yönelmeleri, iş yerlerinde daha verimli çalışma metodları uygulayabilmeleri için, Devlet yardımı ile kurslar, stajlar ve eğitim faaliyetlerine hız vereceğiz.

İşçileri, rahat ve sıhhi yuvalara kavuşturan işçi meskenleri yapımını süratlendirecek ve memleketimizin sosyal şartlarına uygun bir statüye getirmeye çalışacağız.

İşçilerin gelirlerini, hisse senedi gibi kaynaklardan gelecek kazançlarla takviye etmelerine ve servetin toplum içinde tıpkı Batı dünyasında olduğu gibi, daha geniş vatandaş zümreleri arasında dağılmasını uygun bulmaktayız. Bunun için işçilerimizin anonim şirket ortaklıklarına katılmalarını, toplu sözleşmelerle kardan kendilerine hisse verilmesini, bu hisselerin nakit hisse senedi veya tahvil gibi karşılıklarla ödenmesi usüllerini denemenin isabetli bir yol olacağına kaniyiz.

El emeği ile geçinen meslek mensuplarının, sosyal sigortalardan faydalandırılmalarını sağlamak, muhtaç oldukları alet ve vasıtalara bizzat sahip kılınmalarını teşvik etmek ve bu hususta gereken tedbirleri alarak, kendilerine yardımcı olmak kararındayız. Her şoförün kendi vasıtasına sahip olabilmesi için gerekli mali destek ve kredi temini işini süratle ele alacağız.

Çalışma Bakanlığı Teşkilat Kanunu ile Sosyal Sigortalar Teşkilât Kanunları ıslah edilecektir. Sosyal Sigortalar Kanunundaki aksaklıklar giderilerek diğer emekli sandıklarına bağlı işçiler ile Sosyal Sigortalara bağlı işçilerin emeklilik hakları arasındaki dengesizliğin ıslahına çalışılacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Sağlık politikamızda ana hedef, halkın sağlık seviyesini yükseltmek olacaktır.

Bu amaca varmak için alacağımız tedbirleri şöylece özetleyebiliriz.

Koruyucu hekimlik hizmetinin geliştirilmesine öncelik verecek tedavi hekimliği hizmetini bunun tamamlayıcı unsuru olarak yürüteceğiz.

Memleketimizin sosyal, ekonomik şart ve imkânları gözönünde bulundurularak sağlık hizmetlerini vatandaşın ayağına götüren sistemlerin uygulanması ve aksaklıkların giderilmesi fâaliyetlerine devam edilecektir.

Kamu sektöründe hasta tedavi hizmetlerinin bir elden idaresinin yurt sağlık hizmetlerinin düzenli ve ekonomik yürütülmesi yönünden daha faydalı olacağına inanıyoruz.

Tedavi kurumlarının standartlarını yükseltecek ve yatak sayısını mali imkânlarımız ölçüsünde artıracağız.

Özel teşebbüsün hastahane yapmasını teşvik edici tedbirler almaya ve sağlık sigortasına geniş halk kitlesinin kademeli şekilde katılmasını sağlamaya gayret edeceğiz.

Sağlık hizmetlerinde çalışan hekim ve yardımcı sağlık personeli yeter sayıda değildir. Çeşitli imkânlardan faydalanarak yeter sayı ve nitelikte personel yetiştirilecek ve yurt sathına dengeli bir şekilde dağılmalarını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağız.

Yurt dışından ilaç ithalini, yerli sanayii koruyan bir anlayış içinde düzenliyeceğiz.

Korunmaya muhtaç çocukların, işgücünü kaybeden sakatların ve yaşlıların sosyal durumlarının düzeltilmesi için mali imkânlarımız ölçüsünde gereken tedbirleri alacağız.

Sayın Milletvekilleri,

Türk iktisâdiyatının kurtuluşunu en az, tarım ve sanayimiz kadar turizm davasının hallinde görmekteyiz.

Turizm endüstrisinin iptidai maddesi olan güneş, deniz, tabii güzellikler ve tarihi kalıntılar itibari ile memleketimiz büyük zenginlikler arzetmektedir.

Bütün mesele, bunları işleyerek dünyada her yıl sayıları milyonlarca artan müstehlik kütlelere arz etmekten ibarettir.

Bu itibarla turizm endüstrisini; idari, teknik ve ekonomik üniteleri ile ahenk içinde işleyen yeni bir kuruluşa tevdi etmek kararındayız. Bu müesseseye ait statü süratle hazırlanacak, 6086 sayılı Turizm Ensdüstrisini Teşvik Kanunu ile 265 sayılı Turizm ve Tanıtma Bakanlığı Teşkilat Kanununun tadili yoluna gidilecektir.

Bu yeni kuruluş içinde, halen işlemez halde bulunan ve Devlete yük olan Turizm Bankası ile gene iflas halinde olan Turist Seyahat Anonim Ortaklığı hayatiyet kazanacaklardır.

Mevzuat tedbirleri alarak ve müsbet planlar hazırlayarak yabancı sermaye piyasasına süratle girmeye çalışacağız. Devletin kredi ve yardım politikasında kitle turizmine cevap veren tesisler tercih edilecektir.

Yurtdışı teşkilatı memur statüsünden çıkarılarak turiste seyahatinin her safhasında doğrudan doğruya hizmet eden ticari karakterde bir kuruluş haline getirilecektir. Büyük israflara yol açan büroların adedleri azaltılacaktır.

Tanıtma teşkilâtının fâaliyet sahasını turizm mevzuuna inhisar ettirmeye, propaganda malzemesi gerek miktar, gerekse evsaf bakımından üstün bir seviyeye çıkarılmaya çalışılacaktır.

Ele alacağımız büyük projelerden biri; işçilerimizin senelik ücretli izinlerini aileleri ile birlikte geçirebilecekleri tatil köyleri ile plaj siteleri kurmak olacaktır.

Kurulacak bu tesislerin mevsimin muayyen bir kısmında aynı iş kolunda çalışan yabancı işçilere tahsis edilmesi sağlanacaktır. Bu suretle sosyal turizm mevzuunda ciddi bir merhale aşılabileceği gibi döviz temini imkanı da doğmuş olacaktır.

Bu mevzuda işçi sendikaları, özel idare ve belediyelerle işbirliği sağlanacaktır.

Anadolu Ajansının eskimiş ve işlemez halde bulunan statüsü hukuki bir revizyona tabi tutulacak ve Ajans modern habercilik tekniğinin gerektirdiği imkanlara kavuşturulacaktır.

Devlet radyolarının Anayasa hükümlerine aykırı ve milli politika ile çelişmeli ve kamu düzeni bakımından zararlı bir şekilde fâaliyette bulunmasını önleyecek tedbirler alınacaktır. Radyo istasyonları takviye edilecektir.

T.R.T. Kurumu Kanununun geçmiş tatbikatından doğan şikayetler gözönüne alınarak Anayasamızın emrettiği muhtariyetini zedelemeksizin tadili cihetine gidilecektirTelevizyonun eğitim değeri yüksek bir yayın vasıtası olduğuna inanıyoruz.Bu sebeple Türkiye’de televizyonu en kısa zamanda gerçekleştirmek kararındayız.

Sayın Milletvekilleri,

Gümrükler mevzuatını uluslararası ekonomik, ticari, sosyal ve turistik ilişkilerin seyrine paralel olarak ve günün şart ve icaplarını karşılayacak şekilde hemen ıslah etmek zaruretine inanıyoruz. Gümrüklerde bekleyen mal mevzuu milli ekonomimizi gözönünde bulundurmak suretiyle kısa zamanda halledilecektir. 33 senelik tatbikatı olan Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkındaki Kanunun kifayetli bir hale getirilmesi için vaki çalışmalar hızlandırılacaktır. Ekonomik, sosyal ve kültürel sebeplere bağlı olan Kaçakçılığın önlenmesi hususunda gerekli tedbirler alınacaktır.

Tekel Genel Müdürlüğünün iştigal mevzularının başında gelen ve dış ticaretimizde sağladığı döviz bakımından ehemmiyeti bariz olan tütünün dış satış imkânlarının arttırılması ve yeni pazarlar bulunması konularında gerekli çalışmalar yapılacak, iyi tütün istihsâli teşvik olunacak, fiyat politikası ile dünya piyasaları rekabeti sağlanacaktır. Bu gayeye ulaşmak üzere, ruhsat usulüne ait hükümleri ihtiva eden (Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu) Yüksek Meclise sunulacaktır.

Evvelki senelerde olduğu gibi Devletin nam ve hesabına destekleme mübayâalarına devam olunacaktır.

Mevcut fabrika kapasiteleri günden güne artan yaş çay yaprağı istihsâlini işleme imkânına malik olmadığı cihetle yeniden çay fabrikalarının yapılmasına tevessül olunacak ve 1965 bütçesine, tahsisatı konulmuş olan üç yeni çay fabrikası işletmeye açılacak, çay paketleme tesisinin inşaasının ikmâline ve işletmeye açılmasına gayret sarfolunacaktır.

Çayın tarımı ve imalâtı ile meşgul olacak müstakil hüviyetli bir çay müessesesinin kurulması için hazırlanan kanun tasarısı Büyük Meclise sunulacaktır.

İç istihlâktan artan çayların ihracına devam olunacaktır.

Tütün ve yaş çay yaprağı fiyatları, memleket ekonomisinin bünyesi gözönünde bulundurulacak, müstahsil emeğinin değerlendirilmesi ön planda tutulacaktır.

4. Koalisyon Hükümeti tarafından ihalesi yapılan Yozgat Bira Fabrikası inşaatı süratle ikmâl edilecektir.

Yüce Meclisin Sayın üyeleri,

İmar ve İskân işlerimiz, bölge planlama, şehircilik, konut, yapı malzemesinin ıslahı gibi esaslara dayanan düzenli ve dinamik bir politikaya bağlanacaktır. Bakanlığın araştırma ve koordinasyon temel hizmetleri hem organizasyon hem de icrai ölçüler çerçevesinde geliştirilecek, araştırma sonuçlarının fiiliyata intikalinde ve imar hareketlerinin düzenlenmesinde, yürütülmesinde Bakanlığın insiyatifi, kontrol ve müessiriyeti temin edilecektir.

Yoksul ve dar gelirli vatandaştan başlayarak her vatandaşı konut sahibi yapmak veya bu nitelikte ucuz kiralık konutlarda oturmalarına çalışılacaktır. Ev yapmak isteyen vatandaşa belirli bir ölçüde para malzeme ve teknik yardımla destek olma hususuna itina gösterilecektir.

Konut davasını bu anlayışla ele alarak mesken politikasını tesirli hale getirmek maksadiyle tezelden bir mesken ofisi kurmayı öngörüyoruz.

Gecekondu problemleri uzun ve kısa vadeli olmak üzere çeşitli tedbirlerle karşılamak kararındayız. Mevcut gecekonduları hukukileştirerek elektrik, su, yol, otobüs ve kanalizasyon gibi belediye hizmetlerinden faydalanır hale getirmek hedefimizdir. Bu sebeple, Gecekonduların ıslahı Kanununu süratle Meclise getireceğiz. Yuva hasreti çeken vatandaşlara ucuz arsa temini ve arsa spekülasyonunu önlemek maksadiyle “arsa ofisi” kanununun çıkarılmasına gayret edeceğiz.

Tabii afetlerden zarar gören vatandaşların zor durumlardan kurtarılmaları gayretlerine hız verilecek, afetin vukuunda derhal Devletin yardım ve iskân edici kudretinin seferber edilmesine çalışılacaktır.

İller Bankası Teşkilâtının ve gelir kaynaklarının geliştirilmesi ve artırılması, köy ve özel idarelere kredi açılması imkânları temin edilecektir.

Emlak ve Kredi Bankasının sermayesi hizmet verimi ölçüleri içinde artırılarak mesken politikamızın yapıcı karekterine daha çok hayatiyet verilecektir.

Muhterem Milletvekilleri,

Köyden fışkırmayan ve nimetlerini köye götürmeyen bir kalkınmanın mümkün olamayacağına inanıyoruz. Köy ve köylü meselesini bir beşeriyet ve medeniyet davası telâkki ediyoruz.

Hükümetimiz, köylerimizin sosyal, ekonomik ve teknik yönlerden hızla kalkınarak, lâyık oldukları seviyeye ulaşmalarını, milli ekonomi ile köy ekonomisinin birbirlerini destekleyici hale getirilmesini, milletçe kalkınmamızın temel şartı olarak kabul etmektedir.

Halen % 90’ı yoldan, % 60’ı içme suyundan ve % 98’i elektrikten mahrum bulunan köylerimizin kısa zamanda bu durumdan kurtarılmalarını sağlıyacak bütün tedbirleri alacağız. Bu amaca ulaşmak için lüzumlu malzeme, vasıta ve ekipmanın sağlanması yolunda iç ve dış kaynaklardan faydalanılacaktır.

Milli kalkınmamızın vatandaşların kalkınmayı destekleyici görüş ve davranışlarının geliştirilmesine ve kalkınma gayretlerine katılmalarına bağlı olduğunu benimseyen bir anlayış içerisinde, demokratik yolla kalkınmanın sağlanması, teşkilâtlanma, üretimi artırıcı her türlü hüner ve bilginin öğretilmesi, boş zamanları ve iş gücünün değerlendirilmesi amaçları ile köy kademelerinde devamlı ve gezici köy el sanatları kursları açılarak halk eğitimine ve toplum kalkınması çalışmalarına gereken önem verilecektir.

Küçük su kaynaklarının geliştirilmesi suretiyle arazi sulamaları çalışmalarına önem verilecektir.

Büyük sulama projeleri dahilindeki suyun bilgili olarak kullanılması ve zirai gelişmeyi sağlamak üzere sulama depoları yapılacaktır.

Memleket topraklarını korumak ve değerlendirmek maksadiyle havza ıslahı ve toprak muhafazası çalışmalarına artan hızla devam edilecektir. Münferit ve toplu arazi ıslahı projeleri üzerinde drenaj çalışmaları yapılacaktır.

Toprak ve su kaynaklarının daha iyi değerlendirilebilmesi için kontrollü kredi usulü tatbikine önem verilecektir.

Bu amaçlara ulaşmak, anılan hizmetleri gerçek anlamı ile yürütebilecek güce kavuşmak için köy kalkınması meselelerine, eğitim, uygulama ve işbirliği sorumlulukları ile çözüm yolu bulmak gayreti içine girmiş bulunan Köy İşleri Bakanlığının kuruluş görev ve yetkileri kanunu ile Yeni Köy Kanunu ve diğer mevzuat kısa zamanda yüksek Meclise sunulacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Tabii kaynaklarımızın en rasyonel şekilde işletilebilmesi için; çiftçinin ve köylünün toprağıyla olan hukuki münâsebetlerinin düzenlenmesi, kesinliğe ve açıklığa kavuşturulması lazımdır.

Zirai reformun ve toprağa ilişkin her türlü teşebbüsün temel hizmeti ve ötedenberi devam edegelen ihtilafların çözüm yolu, tapulama ve kadastro fâaliyetinin en kısa zamanda bitirilmesine bağlıdır. Bu itibarla tapulama ve kadastro faaliyetleri üzerinde artan bir hassasiyetle duracağız.

Toprak politikamızın hedefi; tarımda topyekün üretimin artırılması, modern işletmecilik esaslarına uygun şekilde toprak rejiminin düzenlenmesi, köylümüzün, toprağa kavuşturulmasıdır. Ancak köylünün, sadece kuru toprağa kavuşturulmasıyla iktifa etmemek gerekir. Çiftçinin kendine verilmiş olan toprağı işleyip geçimini sağlıyabilmesi için, ucuz kredi, alet ve edavat ve diğer vasıtalarla teçhiz edilmesi gerekir.

Geleneksel zirai ihraç maddelerimizin yanında dünya piyasalarında rağbet görebilecek olan yeni tarım maddelerinin istihsal ve ihracatını teşvik etmeyi lüzumlu bulmaktayız.

Zirai araştırma ve zirai yayım teşkilatı çifçinin ihtiyaçlarına daha iyi cevap verecek şekilde düzenlenecek ve kuvvetlendirilecektir.

Türk köylüsünün modern tarım alet ve makineleri maksada uygun yeter sayıda ve ucuz olarak sağlanacak, bunların memleketimizde imaline önem verilecek ve çiftçimizin bölgelere ve ekolojik şartlara uygun iyi tohumluk, gübre yüksek vasıflı damızlık, mücadele ilaç ve malzemeleri ile donatılması sağlanacaktır.

Hayvancılık politikamızın esasını; hayvanlarımızın hastalıkları ile mücadele, ıslah ve uygun besleme suretiyle birim veriminin yükseltilmesi, zayiatın önlenmesi, iyi kalitede ve bol miktarda hayvani mahsül üretiminin sağlanarak milletçe beslenmemizin düzeltilmesi ve hızla artan nüfusumuzun ilave gıda ihtiyacının karşılanması, dolayısıyla, üreticinin hayat seviyesinin yükseltilmesi, dış pazarlardaki talep sebebiyle ihracatımızı arttırarak döviz kaynaklarımızın geliştirilmesi, sanayimizin muhtaç bulunduğu çeşitli hayvansal ham maddelerin yurt içinden karşılanması teşkil eder.

Bol ve iyi kaliteli mahsül elde edilmesi ve hayvan birimi başına verimin arttırılması maksadiyle yurdun çeşitli iklim, zirai karakter ve ekonomik şartlarına uygun bir hayvan ıslah ve üretim programı tatbik edilecek ve bu maksatla araştırma ve ıslah çalışmalarına hız verilecek, Devlet ve özel sektöre ait hayvancılık müesseseleri ihtiyacı karşılayacak şekilde geliştirilecektir. Bilhassa hayvancılığın ıslahında sun’i tohumlamanın geliştirilmesi ve genişletilmesine ayrıca önem verilecektir.

Hayvanlarımızın teknik esaslara göre beslenmelerini temin için yem sanayiinin geliştirilmesini zorunlu görmekteyiz. Bu maksatla yem fabrikalarının sayısı ihtiyacı karşılayacak şekilde çoğaltılacaktır.

İstihsalin artırılmasında ve artan istihsâlin değerlendirilmesinde zirâat sanayii büyük bir önem taşımaktadır. Bu sanayinin geliştirilmesi için lüzumlu her türlü tedbirler alınacaktır.

Süt Endüstrisi Kurumu eliyle milli gelir ve halkımızın beslenmesinde mühim bir yeri olan süt ürünümüzün değerlendirilmesi ve geliştirilmesini sağlamak için özel sektör teşvik edilecek, ona önderlik yapılacak ve bu maksatla memleketin en uygun bölgelerinde örnek süt işletme tesisleri kurulacaktır.

Yünlü dokuma sanayimizin ihtiyacı olan ince yapağının yurt içinden temini maksadıyla geniş bir merinoslaştırma projesi ile tiftikçiliğimizin geliştirilmesi için lüzumlu projeler uygulanacaktır.

Geçimini geniş ölçüde hayvancılığa bağlamış bulunan bölgeler öncelikle ele alınacak, hayvancılığın bu bölgelerde geliştirilmesi sağlanacaktır. Köylünün ve yetiştiricinin malını en uygun fiyatla değerlendirmek gayesiyle hayvan borsaları ve pazarlarının kurulması üzerinde durulacaktır. Doğu ve Güneydoğu sınırlarımızda hayvan değerinin düşmemesi için hayvan pazarlarının kurulmasını faydalı görmekteyiz.

Sayın Milletvekilleri, halen büyük miktarda döviz harcanarak dışarıdan ithal edilen gübre yerine memleketimizdeki suni gübre istihsâlini çoğaltmak, köylümüzün önümüzdeki yıllarda süratle artacak olan suni gübre ihtiyacını karşılayabilmek için, memleketimizin çeşitli yerlerinde müteaddit suni gübre fabrikası kurulması için gerekeni yapmak çiftçinin bol ve ucuz suni gübre bulabilmesi için tahditleri ortadan kaldırmak ve uygulanmakta olan fiyat politikasına son vermek başlıca düşüncemizdir.

Bütün dünyada uygulandığı gibi, çiftçinin gelirinde istikrarı sağlamak, fiyat dalgalanmalarına mani olarak üretimi artırmak ve alın teriyle, emeği değerlendirmek için müstahsilin iç tüketim, ihracat ve sanayi mevzuu zirai mahsullerinin asgari bir fiyattan aşağı satılmasına imkan verilmeyecektir.

Toprak Mahsulleri Ofisi, Tariş, Fiskobirlik, Çukobirlik gibi pazarlama müesseseleri takviye edilecek, mahsulün değerlendirilmesinde daha yeterli hale sokulacaktır.

Tarım kredisi, Türk köylüsünü kalkındırmanın en önemli vasıtlarından biridir. Çiftçimiz halen Zirâat Bankasına ağır şekilde borçlandırılmış durumdadır. Bunda, kredinin yeteri hacimde dağıtılmamasıyle, kullanış yerlerinin iyi murakebe edilmeyişinin büyük rolü vardır. Bu sebeple köylümüz borcunu ödeyebilmek için, çok defa mahsulünü, yok pahasına satmakta, borç yükü, bu yüzden büsbütün artmaktadır. Banka, bu borcu tahsil ederken köylüye ve Bankanın uzun vadeli menfaatlerine, en uygun bir sistem takip edilecektir. Borçların ödeme zamanları, köylünün mahsulünü satış zamanlarıyla ayarlanacaktır.

Zirâat Bankamızda halen, denenmekte olan kontrollü kredi usulleri teşmil edilecek, kredi konusu, yeniden düzenlenecek, köylümüzün çevirme, donatım ve uzun vadeli yatırım kredilerine olan ihtiyaçları yeterli bir şekilde temin edilecektir. Tarım kooperatifleri geliştirilecek ve yayılacaktır. Düşük olan arazi baremleri ve çoğu henüz tapuya bağlanmamış olan tarlalar yeniden düzenlenerek köylüyü uzun zaman işgal eden muameleler basitleştirilecek, süratli ve kolay sonuç veren usuller uygulanacaktır.

Yüce Meclisin Sayın üyeleri,

Anayasamızın teminatı altında bulunan ormanlarımızın bir taraftan korunması, geliştirilmesi ve bakımını sağlarken diğer taraftan ilmin ve tekniğin icaplarına uygun olarak ormanlarımızı işleterek memleketin muhtaç olduğu kereste ihtiyacını karşılamak kararındayız.

Orman içinde yaşayan köylülerimizin yaşayış seviyelerini yükseltmek zorundayız. Bu maksatla, ormanlarımızda birikmiş yaşlı ağaç servetini süratle kıymetlendirerek orman içi köylülere yeni iş sahalarının açılmasını temin edeceğiz.

Her nevi orman işinin orman içi köylüsüne gördürülmesini titizlikle takip edeceğiz. Orman köylüsünün eğitilmesi hususuna önem vereceğiz.

Halk - Orman münasebetinin düzeltilmesi çalışmalarını daha etkili hale getireceğiz. Halka orman ve ormancıyı sevdirerek ormanlarımızın daha iyi korunabileceğine inanıyoruz.

Ormancılık çalışmalarımızda orman yolları, erezyon, ağaçlandırma, bozuk ormanları imar çalışmalarına hız verilecektir.

Sayın Milletvekilleri,

Memleketimizde, balıkçılık ve diğer su ürünlerini, hem artan iç istihlâki karşılayan, hem de önemli bir ihracat konusu olan, bir kaynak olarak mütâlâa ediyoruz. Su ürünlerimizin modern işletmecilik esaslarına göre değerlendirilmesini, bu tabii kaynakların tahrip edilmesine yol açan, trol ve saire gibi zararlı avlanma usulleriyle istismar edilmemesini teminat altına alacak müeyyideler getireceğiz. Bu cümleden olarak Su Ürünleri Kanununu süratle çıkaracağız.

Sahil, kasaba ve köylerinde geçimini balıkçılıktan temin eden vatandaşlara tekne ve ağ gibi balıkçılık malzemesinin temin edilebilmesi için kredi ve ithalât gibi vasıtalarla yardım edeceğiz. Soğuk hava depolarının ve ulaştırma araçlarının temin edilmesi suretiyle su ürünlerimizin hem iç piyasalarda hem de ihraç piyasalarında değerlendirilebilmesi için kooperatifleşmeyi teşvik edecek ve gereken Devlet yatırımlarını sağlayacağız. Su ürünlerimizin fenni usüllerle işlenmesini ve konservecilik sanayiinin geliştirilmesini temin edecek kredi ve teknik yardım imkânlarını artıracağız.

Bütün bu tedbirlere muvazi olarak çiftçiye daha faydalı olabilmek gayesiyle Bakanlık teşkilâtının yeniden düzenlenmesi fâaliyetleri hızlandırılacaktır.

Muhterem Milletvekilleri,

Toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesi için gerekli etüd ve projelerin hazırlanması ve bunların toplum yararına kullanılmasına devam edilecektir. Bu faaliyetlerde, özel sektör yatırım ve fâaliyetlerinin desteklenmesi hiçbir zaman gözden uzak tutulmayacaktır.

Türkiye yağışlarının mevsimlere göre dağılışı, düşen bütün suyun depo edilmesini icap ettirmektedir. Memleketimizin bu hususiyeti ehemmiyetle gözönünde tutulacak ve gereken tedbirler alınacaktır.

Türkiyemizin süratle artan nüfusunun beslenmesi, giydirilmesi ve tediye muvazenesine birinci derecede tesir eden zirai istihsâlin artırılması kaçınılmaz bir zarurettir. Bu ise ancak sulama ile elde edilebilir. Bütün imkânlarımızı kullanmak suretiyle bu hedefe varmaya uğraşacağız. Bu projeler içinde taşkın zararlarının önlenmesi imkanını elektrik istihsâline yarayanlara öncelik verilecektir.

Planların ve projelerin güvenilir donelere istinat ettirilmesine dikkat edilecektir. Evvelce yapılmasına geçilmiş projelerin süratle ikmâline ve biran evvel istihsâle geçilmesine önem verilecektir. Projelerden yararlananların güçlerinden her sahada faydalanmak gözönünde tutulacaktır.

Yeniden ele alınacak mahallerin içme, kullanma, endüstri suyu temini meselesi büyük bir önem kazanmıştır. Bunların zamanında ele alınması, genel iskan, sağlık gibi memleketimizin ana davalarına hizmet etmektedir. Bu hususlarda ilgili kurumlar, mahalli teşkilâtla işbirliği yapacağız ve gerekli koordinasyonu da sağlayacağız.

İstihsâl mallarının depolanması, tüketim merkezlerine gönderilmesinde de işbirliğine önem verilecektir.

Küçük sulama işlerinde mahalli teşekküllere teknik yardımda bulunmaya devam edeceğiz. Bu tesislerin finansmanına iştirak ve işletmelerinden faydalananlar tarafından iştirakine önem vereceğiz ve bu gibi tesislere öncelik tanıyacağız.

Su kaynaklarının inkişafında ele alınan projelerin, ulaştırma, balıkçılık, avcılık ve turistik yönlerden de değerlendirilmesine önem vereceğiz.

Su kaynaklarının inkişafı için gerekli dış finansmanının temini işine önem verilecektir.

Mevcut teşkilâtın daha süratli ve ucuz hizmet yapan bir hale getirilmesi ilk hedeftir. Teknik elemanı çalıştığı müesseseye bağlayan ve ihtisaslaşmasını mümkün kılan bir vasatın yaratılmasına önem verilecektir.

Devlet yatırımlarının süratle yerine getirilmesi bakımından ana unsur olan müteahhitlik müessesinin geliştirilmesine çalışılacaktır.

Muhterem Milletvekilleri,

Memleketin sanayileşmesinin ana maddesini teşkil eden elektrik enerjisi politikasının esası istikrar ve emniyet olacaktır. Bu arada elektrik enerjisi tarifeleri gözden geçirilecek ve ucuz elektrik isteyen sanayi kollarının, bu tarifelerin tesbitinde durumu gözönünde tutulacaktır.

Zengin olan su potansiyelimizden elektrik istihsâlinden faydalanmak esastır. Bu faydalanmada taşkınların önlenmesi, sulama suyu toplanması imkânları veren projelere öncelik verilecektir.

Memleketin muhtelif bölgelerinde birbirleriyle irtibatsız santraller yerine daima, büyük kapasiteli bölge santralleri inşaası cihetine gidilecek ve bu santrallerin birbirlerine yüksek gerilimli enerji nakil hatları ile irtibatlandırılması sağlanacaktır.

Münferit projeler yerine enterkonnekte sistemin genişletilmesi esas olarak alınacaktır. Ancak sistemin kısa zamanda gidemeyeceği yerlerdeki elektrik ihtiyaçları için ileride sisteme bağlanabilecek nitelikteki termik ve hidrolik santraller de inşa olunacaktır.

Mahdut olan termik enerji kaynaklarımızın rasyonel bir şekilde kullanılması şarttır. Bu sebeple, katı yakıtın ticari kıymeti olmayanlarla linyitlerimiz ve petrol artıklarının kullanılmasına önem verilecektir.

Elektrik enerjisinin üretim, nakil, dağıtım ve tüketimi ile ilgili sanayi kollarının memleket içinde yerleşmesine çalışılacaktır. Bu mevzuda özel teşebbüs ile işbirliği veya onun desteklenmesi ana prensibimiz olacaktır.

Birinci Beş Yıllık Planın finansmanında karşılaşılan en mühim problem yeteri kadar ve istenilen evsafta proje bulunmaması olmuştur. Etüd ve proje ihzarı uzun çalışma isteyen bir karakterde olduğundan bu imkânları kullanan teşekküllerin imkânları artırılacaktır.

Yatırımcı müesseseler arasında gerekli koordinasyonun sağlanması için yıllık programların tek elden hazırlanmasına önem verilecek, projelerin programa girmesinden sonra çalışmaların sebep olduğu gecikmelerin önlenmesine çalışılacaktır.

Dış kredi teminine ve karşılıklı müzakerelerin çabuklaştırılmasına çalışılacaktır.

Hazinece karşılanması derpiş olunan yatırım ödemeleri; miktar ve zaman olarak projenin isteğine uygun hale getirilecektir.

Plan ve programa alınmış bulunan bir tesisin finansmanı (içra mercii düşünülmeden) sağlanacaktır.

Yatırımların tahakkuku ne zaman ve nasıl faydalanılacağı, nükleer enerjiden ne zaman ve nasıl faydalanılacağı çalışmalarına titizlikle devam olunacaktır.

Memleketimizin ekonomik ve sosyal kalkınmasının belkemiğini teşkil eden ve Beş Yıllık Planda ismen zikredilmiş bulunan Keban Barajı ve Hidroelektrik Santralının zamanında servise sokulmasına bilhassa önem verilecektir.

Yine memleket elektrifikasyonunun mühim projelerinden birisi olan Gökçekaya Barajının servise girmesi tarihi ciddi olarak takip olunacak ve gecikeceği anlaşıldığı takdirde gerekli tedbirlere tevessül olunacaktır.

Köylerimizin elektriklenmesine önem verilecek, elektriğin zirai istihsâlin değerlendirilmesinde ve istihsalin arttırılmasında kullanılması çareleri araştırılacaktır.

Muhterem Milletvekilleri,

Dış politika alanında hükümetimizin gerçekleştirmeye çalışacağı başlıca hedefler, memleketimizin güvenliğini sağlam esaslara dayandırmak, Türkiye’nin barışı koruma gayretlerine ve milletlerarası işbirliğine fâal bir şekilde katılmasını sağlamak ve itibar edilen, işbirliği aranan bir Devlet olarak milletlerarası ilişkilerinin çerçevesini daha da genişletmek dış politikamızın memleketimizin ekonomik kalkınma gayretlerine yardımcı olmasına dikkat etmek ve nihayet milli davamız olan Kıbrıs meselesini bütün ilgili tarafların meşru hak ve menfâatlerini ihlâl etmeden Türkiye’nin hak ve menfaatlerini de behemahal koruyacak bir çözüm şekline bağlamak olacaktır.

Dış siyâsetimizde Atatürk’ün çizdiği esaslardan daima mülhem olacağız. Atatürk, sadece sözleri ile değil fakat aynı zamanda icraatı ile de, hangi prensiplerden hareket edilmesi gerektiğini tereddüde mahal bırakmayacak şekilde göstermiştir. Milletlerin gerçek iç huzurlarının ancak dünya çapında istikrarlı bir barışla teminât altına alınabileceğini gözönünde bulundurmak; Türkiye’nin yüksek milli menfâatlerini, diğer memleketlerin menfâatleri ile bağdaşacak şekilde korumak ve idame ettirmek; herşeyden evvel Türkiye’nin kendi savunma gücüne itimat etmek, fakat kollektif güvenlik tedbirleri ile milletlerarası barış ve güvenliği kuvvetlendirmek; bütün dünya milletlerinin bağımsızlığa ve egemenliğe kavuşmalarını desteklemek; bütün dünya milletlerinin en yüksek medeniyet seviyesine ulaşmak yolundaki çabalarında Türkiye’ye mümtaz bir mevki hazırlamak; bütün komşularla karşılıklı itimada ve hak eşitliğine müstenid münasebetler tesis etmek; Atatürk’'ün her zaman titizlikle üzerinde durduğu ve dış siyâsette rehber olarak tesbit ettiği umdeler olmuştur. Dünya şartlarının o zamandan beri birçok istihsâleler geçirmiş olmasına rağmen, bu umdelerin bugün de Türkiye’nin hayati menfâatlerine uygun bulunduğuna mutlak surette kaniiz.

Dış siyâsetimizin hedefi Türkiye’nin bir kül halinde uzun vadeli milli menfâatlerini korumak olduğuna göre, bu siyâsetin bütün milletin desteğine mazhar olacak bir nitelik taşıması lüzumuna inanıyoruz. Bu siyâsetin ancak, milli birlik ve dayanışmaya istinad ettiği takdirde başarılı olabileceğini müdrik bulunan Hükümetimiz, icraatında bu temel görüşe daima ve titizlikle bağlı kalacaktır.

Dış politikaya istikamet verirken, bir yandan bu temel prensiplere riayet etmek, diğer yandan bugünkü milletlerarası realiteleri kâale almak zaruri olacaktır. Adil bir barışı gerçekleştireceğine ve koruyacağına inandığımız Birleşmiş Milletler Teşkilâtının, devletlerin siyâsetlerindeki çelişmeler yüzünden dünya çapında kendisine düşen bu görevi lâyıkı veçhile yerine getirdiğini söylemek mâalesef henüz mümkün değildir. Bununla beraber biz nispi ölçüde de olsa Birleşmiş Milletlerin önemli bir rol ifa ettiğine kani bulunuyoruz. Bunun içindirki Birleşmiş Milletler Teşkilâtının elindeki bütün imkânlar nisbetinde, dünya sulhunu tehdit eden vahim buhranları yatıştırmak ve onların yayılmasını önlemek yolundaki müsmir gayretlerini desteklediğimiz gibi, bu Teşkilâtın tedricen daha geniş ve verimli bir şekilde dünyada hukuk ve adalete ve samimi işbirliğine müstenid bir barış ve ahengin tesisine hadim olmasını da temenni ediyoruz. Türkiye, esasen kendi barış, adalet ve işbirliği anlayışına uygun olan Birleşmiş Milletler Yasasındaki prensiplere sadıktır. Ve siyasetinde bu prensiplere ve milletlerarası hukuka uygun hareket etmeği şiar edinen bir memleket olarak kalacaktır. Bugün dünyada barışı tehdit eden en önemli unsurlardan biri hızla devam etmekte olan silahlanma yarışıdır. Bu yarışın durması ve büyük küçük bütün devletlerin güvenliğini sağlam esaslara raptedecek şekilde silahsızlanmanın tedrici safhalar içerisinde gerçekleştirilmesi yolundaki bütün gayretleri kuvvetle destekleyeceğiz. Ancak memleketimizin güvenliğini bugünkü şartlar altında teminat altına tutmak zarureti aşikardır. Başta silah teknolojisi olmak üzere çeşitli alanlarda vuku bulan gelişmeler, güvenlik probleminin münferit bir şekilde halledilmesine dün olduğu gibi bugün de imkân vermemektedir. Bu sebeple, müşterek güvenlik mefhumu bütün önemini muhafaza etmektedir. Birleşmiş Milletler çerçevesinde bütün insanlığın özlediği evrensel bir güvenlik sistemi sağlanmadıkça, memleketlerin güvenliklerini bölgesel çerçeve içinde teminât altında tutmaya çalışmaları tabiidir. Coğrafi ve stratejik bakımdan işgal ettiği önemli mevki itibariyle, Türkiye, emniyetini kollektif bir sistem içinde azami teminâta kavuşturmağa mecburdur. Sırf tesadüfi maksatlar güden NATO ve CENTO ittifaklarına üye olmamız bu ana sebeplere istinad etmektedir. Bu ittifaklar çerçevesinde karşılıklı dayanışma ve hak eşitliği zihniyeti dairesinde yapıcı işbirliğine devam edilecektir.Türkiye, başka alanlarda da birçok bölgesel vasıfta teşekkülün üyesi bulunmaktadır. Ekonomik İşbirliği ve Gelişme Teşkilâtının ve Avrupa Konseyinin üyesi bulunuyoruz. Avrupa Ekonomik Topluluğunun ortak üyesiyiz. İran ve Pakistan ile “Kalkınma İçin Bölgesel İşbirliği Teşkilâtı”nı kurmuş bulunuyoruz. Bütün bu teşekküllerin fâaliyetlerine yapıcı bir şekilde katılmaya ve bunlar içindeki işbirliğini karşılıklı bir tesanüd zihniyeti içinde geliştirmeye mecburuz.Türkiye’nin muhtelif bölgesel anlaşmalara dahil olması, dış siyâsetinde zümreci bir görüşle hareket edeceğiz, manâsına gelemez. Son yıllarda vuku bulan milletlerarası gelişmelerin mütebariz vasfı, mahiyeti ne olursa olsun münhasır blok mefhumunun dünya realitelerine uygun düşmediğinin anlaşılmış olmasıdır. Bir ittifaka veya ideolojiye bağlı olmak, başka bir ittifaka veya ideolojiye mensup olan veya bugün ekseriyeti teşkil eden tarafsız memleketlerle münâsebetlerin geliştirilmesine mani değildir. Bilakis, bütün memleketler arasında münâsebetlerin ve işbirliğinin artması, gerginliğin azalmasına ve barışı takviye edecek karışılıklı bir itimat havasının doğmasına yardım etmektedir. Bu zihniyetle, Türkiye’nin bütün devletlerle azami ölçüde ilişkilerini artırmasının her bakımdan faydalı olacağına inanmaktayız ve bu inanç bu alandaki icraatımızda bize rehber olacaktır.

Burada şunu ifâde etmek isterim ki, Türkiye’nin gerek çok taraflı teşekküllerde menfâatlerini en verimli bir şekilde sağlamak, gerek ikili münâsebetlerimizin hergün gelişmekte olan icaplarını lâyıkı veçhile yerine getirebilmek için Dışişleri Teşkilâtının personel, maddi imkânlar ve teçhizat ile takviye edilmesi hususunda hükümetimiz kararlıdır. Dış münâsebetlerde çeşitli Devlet resmi organlarının fâaliyetlerinin en verimli şekilde ve yeknesak bir sistem dairesinde yürütülmesini sağlamak için de Hükümetimiz gerekli mevzuat değişikliklerini müşahhas teklifler halinde Yüksek Meclise sunacaktır.

Türkiye’nin dış politikasının ana hatlarını ve çok taraflı ilişkilerini bu şekilde tahlil ettikten sonra, ikili münâsebetlerimizde dikkat edeceğimiz hususları da kısaca belirtmek isterim.

Birleşik Amerika, Kanada ve Batı Avrupa memleketleri ile münâsebetlerimiz yakın bir dostluk ve işbirliğine dayanmaktadır. Bu Devletlerin büyük bir kısmı ile ekonomik kalkınmamız için Türkiye’ye yardım konsorsiyomu içinde verimli bir işbirliği yapmaktayız. Bir kısmı ise, ortak-üye olduğumuz Avrupa Ekonomik Topluluğunu vücuda getirmektedir. Bütün bu devletler ile çeşitli bağlarımız dolayısıyla onlarla ilişkilerimizi en ileri seviyede tutmaya çalışacağımız tabiidir.

Bağımsızlığa ve toprak bütünlüğüne saygı, hak eşitliği ve ademi müdahale prensipleri dairesinde komşu devletlerle iyi geçinmek işbirliğini geliştirmek, bölgemizde gerginliğe ve ihtilaflara yol açacak durumları önlemek dış siyâsetimizde önem atfettiğimiz umdelerdir. Bu prensipler dairesinde komşusu Sovyetler Birliği ile iyi komşuluk münâsebetleri idame ettirmek arzusunu Türkiye daima beslemiştir. Bu itibarla, iki memleket arasındaki münâsebetlerdeki müspet gelişmeyi memnuniyetle kaydediyoruz. Biz bu esaslar çerçevesinde Sovyetler Birliği ile iyi komşuluk münâsebetlerinin idamesine ve gelişmesine ehemmiyet atfediyoruz. Ve buna gayret edeceğiz.

Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında iyi komşuluk zihniyeti içinde münâsebetlerin devamlı surette gelişmesi Türkiye’nin ve Sovyetler Birliği’nin menfaatlerine uygun olacağı gibi, bölgemizin ve dünya barışının tesisini kolaylaştıracaktır.

Balkan memleketleri ile münâsebetlerimizde memnuniyetimizi mucip olacak bir tarzda müsbet gelişmeler kaydedilmiştir. Önümüzdeki senelerde bu münâsebetlerin daha da gelişmesi, itina edeceğimiz bir husus olacaktır.

Orta Doğudaki ve Magrip’teki kardeş Arap ve Müslüman memleketleri ile her türlü şüphe ve tereddütten uzak, hakiki ve yakın bir dostluk kurmak ve çeşitli sahalarda verimli bir işbirliğini gerçekleştirmek başlıca amaçlarımızdan biri olacaktır. Bütün arap memleketleri ile gelişen münasebetlerimiz çerçevesinde, diplomatik temsilciliklerin bu memleketlerin hepsinde karşılıklı olarak en yüksek seviyeye ulaşmış olmasını memnuniyetle karşılıyor ve olumlu bir adım telakki ediyoruz. Arap memleketleri meşru davalarında Türkiye’nin anlayış ve desteğine güvenebilirler.

Hükümetimiz bütün Asya - Afrika memleketleri ile de münâsebetlerini geliştirmek gayesini güdecektir. Türk milleti bağımsızlık mücadelesinin ilk örneğini vermiş bir millet olarak bu iki kıtadaki ülkelerin bağımsızlığa kavuşmalarını derin bir sevinçle karşılamıştır. Hükümetimiz müstemlekeciliğin tamamen tasfiye edilmesini ve insan hakları ve haysiyeti ile bağdaşamayacak olan ırk ayrımının ortadan kaldırılmasını kuvvetle desteklemektedir. Bütün Asya - Afrika memleketleri ile Birleşmiş Milletler Yasası ve Bandung Konferansı prensiplerine sadık olarak dostluk münâsebetlerini kuvvetlendirmeye çalışacağız. Dünyada hürriyet, demokrasi, bağımsızlık, iktisâdi gelişme ve siyâsi ilerleme alanında ciddi gayretler gösteren yeni ülkelere Türkiye’nin tecrübelerini, düşüncelerini tanıtmanın dünya barışına ve genel gelişmeye büyük hizmeti olacağına inanıyoruz.

Ananevi dostluk ve kardeşlik rabıtaları ile bağlı bulunduğumuz Afganistan, İran ve Pakistan ile münâsebetlerimiz özel bir yakınlık arz etmektedir. Müttefiklerimiz olan İran ve Pakistan memleketimize karşı gerçek dostluklarını göstermişlerdir. Türk milleti de onlara karşı duyduğu kardeşlik hislerinin delilini vermiştir. Bu iki memleket ile bağlarımızı gittikçe sıklaştırmak için azami gayreti sarfetmemizden daha tabii bir şey olamaz. Bulunduğu bölgede önemli bir mevkii olan Afganistan ile anânevi ilişkilerimizin kardeşlik ve karşılıklı yardım zihniyeti içinde daha da gelişmesine büyük bir önem ve değer atfetmekteyiz.

Uzak doğuda ve dünyada gittikçe daha önemli bir mevkii işgal eden Japonya ile ekonomik, politik, kültürel her alanda münâsebetlerimizin arzulanan yüksek seviyeye çıkarılmasına çalışılacaktır.

Latin Amerika memleketleri ile anânevi olarak iyi münâsebetlerimiz mevcuttur. Bu memleketlerin Birleşmiş Milletlerde dünya barışı yararına sarfettikleri iyi niyeti takdirle karşılıyoruz ve kendileri ile temas ve ilişkilerimizi artırmak arzusunu besliyoruz.

En büyük milli davamız olan Kıbrıs meselesinin, Türkiye’nin ve Kıbrıs’taki kahraman soydaşlarımızın hak ve menfâatlerine uygun bir şekilde halledilmesi hükümetimizin değişmez hedefidir. İhtilâfın tatminkâr ve nihai bir şekilde çözümlenmesinin zorluklarını takdir etmekteyiz. Gerçekten, bütün ilgili taraflarca milletlerarası andlaşmalara saygı gösterilmediği, insan hakları gereği gibi korunmadığı, bölge barışına değer veren bir zihniyetle hareket edilmediği müddetçe Kıbrıs meselesi vahim ihtilâflara yol açabilecek bir buhran mahiyetini muhafaza edecektir. Türkiye bu ihtilafların önlenmesini ve bölge barışının korunmasını samimiyetle arzu ettiği içindir ki Kıbrıs meselesinin müzakere yolu ile ve ilgili tarafların anlaşmaları suretiyle çözümlenmesini daima tercih etmiştir. Ancak, barışın korunmasının sadece bizim elimizde olmadığı hakikatini görmek gerekir. Türk cemâatine müteveccih yeni baskı ve tecavüzlere karşı müsamaha göstermemekte devam edeceğimize ve meselenin olup bittilerle tasviyesine asla razı olamayacağımıza dair değişmez kararımızı tekrar açıkça belirtmeyi lüzumlu bulmaktayız. Müstemlekeciliğin sona erdiği bir devirde Türkiye’nin Kıbrıs’taki Türk cemâatinin tekrar kolonize edilmesine göz yumması hiçbir zaman düşünülemez.

Zürih ve Londra Andlaşmalarının tesis ettiği statü malumdur. Kıbrıs meselesinin aynı zamanda Lozan Andlaşması ile Türkiye ve Yunanistan arasında Akdeniz’de tahakkuk etmiş olan muvazenenin bir unsuru olduğu ve muvazenenin ihlâl edilmemesi gerektiği de bir vakıadır. Türkiye Kıbrıs meselesinde adil bir çözüm şekline varılması gayesiyle Türkiye ile Yunanistan’ın müştereken hareket etmelerini daima tercih etmiştir. Geçen Mayıs ayında iki memleket arasında müzakerelerin başlaması, Yunanistan’ın artık Kıbrıs meselesinde yapıcı bir zihniyetle bir hal tarzını bizimle birlikte aramaya koyulacağı ümidini hasıl etmiştir. Biz Kıbrıs meselesinin barış yolu ile halledilebilmesi için her iki memleketin de bu yapıcı ve realitelere uygun tutuma tam değerini vermelerinin bizzat kendilerinin ve Adadaki iki milli cemâatin hakiki menfâatlerinin iktizası olduğuna samimiyetle kaniyiz.

Diğer taraftan bütün hakikatler çiğnenerek Türkiye’ye karşı son zamanlarda girişilmiş olan tezvir ve kötüleme kampanyasını yalnız teessüfe şayan değil, aynı zamanda tehlikeli bir hareket tarzı olarak da mütalaa etmekteyiz.

Asırlar boyunca mazlumlara melce teşkil etmiş olan ve dini tesamühün en bariz örneğini tarihe tescil ettirmiş bulunan memleketimizin prestijinin bu kabil iftiralarla gölgelenebileceğini sananlar herhalde büyük bir gaflet içinde olduklarını hatırlamalıdırlar. Türkiye tarihinden kendisine mevdu ve üzerinde titizlikle durmayı şeref addettiği bu hasletlerine her kim tarafından olursa olsun gölge düşürülmesine ve bu husustaki yüksek vazife ve mesuliyet şuurunun söz konusu edilmesine müsâade edemez.

Hiçbir tefrik yapılmaksızın bütün Türk vatandaşlarının Anayasamızın ve kanunlarımızın teminâtı altında bulundukları ve hürriyet içinde yaşamakta oldukları bir gerçektir. Bu teminâta ve hürriyetlere hükümetimizin hürmet ve riayet edeceğinden şüphe edilemez.

Kıbrıs meselesi yakında Birleşmiş Milletlerde görüşülecektir. Hükümetimiz Türkiye’nin Kıbrıs meselesindeki görüşünün ve tutumunun Birleşmiş Milletler Yasasının prensiplerine uygun bulunduğundan emindir ve müzakerelere bu zihniyet ile katılacaktır.

Hükümetimiz dış politika alanındaki müstakbel tutumuna müteallik maruzatımı tamamlarken dış politikanın ayrılmaz bir cüzü olarak telâkki ettiğimiz dış ekonomik münâsebetlerimiz hakkındaki görüşlerimizi de açıklamak isterim.

Dış iktisâdi münâsebetlerimizde hükümetimizin ana hedefi, memleketimizin kalkınmasının en kısa zamanda ve en müsait şekilde gerçekleştirilmesine matuf imkânların temini olacaktır.

Bu maksatla, Hükümetimiz, bir yandan kalkınmamız için gerekli dış yardımların sağlanmasına en büyük dikkati gösterirken, diğer taraftan bütün devletlerle ticari mübadelelerin devamlı şekilde artırılması ve ticari münâsebette bulunulan memleket ve bölgelerin genişletilmesi üzerinde hassasiyetle duracak, memleketin kendi öz döviz gelirlerinin artırılmasını mümkün kılan sahalara devamlı öncelik verecek ve bu şekilde dış yardıma olan ihtiyacımızın gün geçtikçe azalması hedefinin behemehal tahakkukuna çalışılacaktır.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansının kabul ettiği genel prensiplere uygun bir şekilde, bölgesel anlaşmaların kalkınma halindeki memleketler için ciddi faydalar temin edeceğine inanıyoruz.

Memleketimiz bu mahiyette olan iki anlaşmaya dahildir. Birisi İran ve Pakistan ile birlikte kurduğumuz Bölgesel İşbirliği Anlaşmasıdır. Bu anlaşmanın üç memleketin de ekonomik kalkınmalarına yardımcı olacak şekilde işlemesini temine devamlı gayret sarfedeceğiz.

Üzerinde büyük ehemmiyetle durduğumuz diğer bir anlaşma da Avrupa Ekonomik Topluluğu ile imza ettiğimiz ortaklık anlaşmasıdır. Filhakika, iktisâdi ve ticari önemli ilişkilere sahip olduğumuz Avrupa Ekonomik Topluluğu ile akdettiğimiz Ortaklık Anlaşmasını, mahiyeti ve güttüğü hedefler itibari ile ekonomik gelişmemizin olumlu yönde süratlenmesini sağlayacak bir unsur telakki etmekteyiz.

Anlaşmanın öngördüğü iktisâdi entegrasyon hedefine doğru ilerleyebilmemiz, evvelemirde ekonomimizi gelişmiş Avrupa ülkeleri ile belirli bir ölçü içerisinde, rekabet edebilecek bir güç ve seviyeye ulaştırmamıza bağlı bulunmaktadır.

Bu düşünce ile, Avrupa Ekonomik Topluluğu ile akdettiğimiz Anlaşma gereğince hazırlık döneminden geçiş dönemine geçilmesi için yapılması lüzumlu çalışmalara derhal başlanacak ve bu yoldaki fâaliyetler büyük bir titizlikle yürütülecektir.

Sayın Milletvekilleri,

Yurt savunmasının yegane dayanağı, milli varlık ve bekamızın Cumhuriyet ve Anayasa nizamının koruyucusu olan Silahlı Kuvvetlerimizin, yurt savunmasını müessir bir şekilde başarmaları için muhtaç olduğu gücün modern icaplara göre temini ve gelişmelerinin hızlandırılması en fazla önem verdiğimiz bir mesele olacaktır.

Bu maksatla gerekli her türlü iç ve dış tedbirlere müracaat edilecek ve hiç bir milli fedakârlıktan kaçınılmayacaktır. Bu meyanda dost ve müttefiklerimizden, gayretlerimize iştirak hususunda, müşterek savunmaya hasredegeldiğimiz fedakârlıklarla mütenâsip, fiili yardım ve destek bekleyeceğiz.

Türkiye’nin güvenlik ve varlığını tehdit edecek tehlikelerin karşılanması için Türkiye’nin kendi gayretlerinin yanında dahil olduğu ittifakların kuvvetli ve sağlam bir birlik içinde bulunmasına bağlı olduğuna inanıyoruz. Bu ittifaklara bağlı kalmaya ve ittifakın savunma gücüne kudretimiz dahilinde katılmaya devam edeceğiz. Ancak ittifaklar uğruna katlandığımız fedakârlığın paylaşılmasında müttefiklerimizden daha verimli gayretler bekliyor ve devam etmekte olan ittifak çalışmalarının bu neticeyi istihsâl etmesini ümit ve temenni ediyoruz.

Silahlı kuvvetlerimizin her türlü politik tesir ve cereyanlardan uzak kendi emir ve komuta düzeni içinde yurt güvenliği ve demokrasinin korunması hususundaki asil görevlerini huzurla yapabilmelerine destek ve müzahareti milli vazifelerin en kutsalı olarak telakki ediyoruz.

Silahlı kuvvetlerimizin modern icap ve ihtiyaçlara göre gelişmelerini sağlamak ve yeterli bir müesseriyete ulaşmalarını mümkün kılacak her türlü tedbirleri alacağız. Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı görev ve yetkilerini tayin edecek kanun en kısa zamanda Meclise getirilecek ve halen Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosunda bulunan silahlı kuvvetlerimizle ilgili bütün kanun tasarılarının bu arada Askeri Personel Kanununun bir an önce kanunlaşmasına gayret sarfedeceğiz. Askeri yargı sistemi ve bununla ilgili mevzuatın şimdiye kadarki tatbikatından doğan aksaklıklarını ıslah edecek şekilde kanunun tadili cihetine gidilecektir.

Silahlı Kuvvetler personelinin yorucu ve yıpratıcı şartlar içinde çalıştığını gözönünde tutarak meslek ve görevin şeref ve haysiyetine yakışır bir hayat seviyesi idame ettirebilmeleri için gereken tedbirler alınacaktır.

Silahlı Kuvvetlerimizin yeterli, müessir, seyyal ve seri bir bünye iktisap etmesine ve istihdam ve destek işlerinin en ekonomik bir şekilde sağlanmasına matuf teşkilat çalışmaları ele alınacak memleketin bütün eğitim ve kültür müesseselerinin imkanları lüzumu halinde milli savunma hizmetlerine ve silahlı kuvvetlerimizin istifadesine açık tutulacaktır. Fevkalade hallerde Milli Savunma hizmetlerinin özelliği içerisinde bütçenin seyyaliyetle uygulanmasını mümkün kılacak tedbirler alınacaktır.

Yurt savunmasının omuzlarına yüklendiği çok ağır ve o derece şerefli görevlerini ifa ve kendilerini her bakımdan bu görevlerini üstün bir seviyede yapmak üzere yetiştirip hazırlamakta olduklarını büyük bir iftihar ve gururla görmekte olduğumuz şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerinin başlıca gayesinin memleketin huzuru, refah ve selâmeti olduğuna emin bulunmaktayız.

Kendilerine herhangi bir yurt vazifesi teveccüh ettiği zaman kahraman Silahlı Kuvvetlerimizin bu görevlerini büyük Türk Milleti ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin itimat ve taktirine layık bir şekilde yapacaklarına inanıyor ve bu inancımızla Yüce Meclisin hissiyatına tercüman olduğumuza kani bulunuyoruz.

Yüce Meclisin Sayın Üyeleri,

Programımız yüksek tasviplerine mazhar olduğu taktirde iyi yürek ve hizmet aşkı ile Yüce Meclisin emrine ve büyük milletin hizmetine giren Hükümetimizin çalışmalarındaki istikamet; vuzuh ile belirmiş ve aydınlanmış olacaktır.

İleri, müreffeh, mamur, mesut bir Türkiye’yi hep birlikte yaratmak ve yaşatmanın; her biri memleket sevgisi ile dolu olarak gelen bu tarihi Meclisin şerefli mensuplarına nasip olmasını Cenabı Haktan niyaz ederiz.

Takdir Yüce Heyetinizindir.