X. İnönü Hükümeti Programı

Sayın Milletvekilleri,

Yeni Hükümet programını Yüksek Meclise sunmak için huzurunuzda bulunuyorum.

İkinci karma hükümetin çekilişinden sonra, Türk Milleti ve onu temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi, demokrasi alanında yeni bir sınavıda başarı ile verdi. Bütün çevreler, yeni hükümet kuruluncaya kadar geçen zamanda, köklü devlet geleneğine sahip bir büyük millete yaraşan süküneti, ağır başlılığı gösterdiler. Türkiyeyi bir hükümet buhranının olağan güçlükleri içinde iken bazı olup bittilerle karşı karşıya bırakabileceklerini umanları derin hayal kırıklığına uğrattılar.

Türk Milletinin bu gibi güç zamanlarda daha iyi beliren ve her türlü düşünce veya parti ayrılığını örtebilen birliği, dayanışması, azim ve iradesi, en çetin meseleleri bile demokratik düzen içinde çözebileceğimizin teminâtıdır.

Eski hükümetin çeşitli partilerden üyeleri, yeni hükümetin kuruluş anına kadar, övünülecek bir sorumluluk duygusuyla görev başında kaldılar. Muhalefet partileri, güçlüklerin başarı ve sükünetle açılmasına, olgun davranışları ile yardımcı oldular.

Sayın Milletvekilleri,

1961 seçimlerinden sonra işbaşına gelen iki karma hükümet zamanında, iki yıllık bir süre içinde, Türkiye’nin siyâsi sosyal ve ekonomik hayatında önemli merhaleler aşıldı.

Genç Türk Demokrasisi, başlangıç yıllarının sarsıntılarından sonra, bu iki yıl içinde, 9 Temmuz 1961 Anayasasının çizdiği yolda, demokrasinin bütün hukuki temin6t müesseselerine kavuştu.

Adalet bağımsızlığı sağlam temellere yerleşti. Anayasa Mahkemesi kuruldu; kuruluşundan beri geçen kısa zamanda, hukuk düzeni için demokrasi için, Atatürk Devrimleri için, 27 Mayıs 1960 Devriminin ilke ve ülküleri için ne kadar yeterli ve değerli bir koruyucu müessese olduğunu türlü örnekleriyle gösterdi.

1961 Genel seçimlerinden sonra 1963 mali seçimleri de Türkiye’de en geniş anlamı ile seçim serbestliğinin kökleştiği inancını doğruladı.

Devlet radyolarımızın artık demokrasilerdeki sayılı örneklerden geri kalmayan tarafsız tutumu hukuki teminâta da kavuştu.

Basın iktidarları ve idareyi tenkit ve denetleme bakımından en geniş hüviyete kavuştu. Basın hürriyeti için artık Türkiye’de Anayasa Düzeninin ve yurttaş onurunu koruyucu sınırlardan başka sınır kalmadı. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri hürriyeti eksiksiz olarak gerçekleşti. Tam bir tarafsızlık anlayışı, herkese eşit davranma alışkanlığı idareye hakim oldu.

Planlı kalkınmanın hazırlık dönemi ve ilk uygulanış yılı başarıyla geçti. Plan düşüncesi, Türkiye’nin plansız kalkınamıyacağı inancı, çok geniş bir yurttaş çoğunluğunun zihniyetine yerleşti.

27 Mayıs devriminin ve 9 Temmuz Anayasasının sağladığı ileri hak ve hürriyetler düzeninden, bu devrimi kötülemek, bu Anayasayı tahrip etmek için yararlanmaya kalkışmanın hüsrana mahkum olduğunu, anlayışlı kimseler arasında anlamayan artık hemen hemen kalmadı.

Herhalde takdir buyurulacağı gibi, en köklü demokrasilerde bile, demokrasi, vatandaşa, geniş hak ve hürriyetlerle beraber ağır sorumluluklarda yükleyen bir düzendir. Türkiye’de ise, saydığımız hak ve hürriyetlerin en geniş ölçüde sağlanması, rejim alanında, sosyal ve ekonomik alanda, dış münâsebetler alanında, tehlikeli geçitlerden geçmekte olduğumuz bir döneme rastlamıştır. Bu hak ve hürriyetlerle kurulan demokratik düzenin memlekete yararlı olması, onları kullanacak olanların gösterecekleri sağ duyuya, sorumluluk duygusuna ve Türkiye’nin bugünkü özel durumunu dikkate alan bir davranış benimsemelerine bağlıdır.

Atatürk Devrimlerinden geri dönülemeyeceği ve Türk milletinin ancak bu devrimler yönünde giderek ilerleyebileceği şuuru 27 Mayıs devriminden bu yana daha çok kökleşti.

Parlementolu demokratik düzen içinde, sosyal adalete uygun olarak planlı ve hızlı kalkınmanın güçlüğünden ürkenler, veya böyle bir kalkınma uğrunda, gerekirse her türlü maddi fedakârlığa katlanabilen Türk halkının insanlık onurundan fedakârlığı gerektirebilecek kalkınma yollarına sapmağa ne telkinle ne de zor kullanarak razı edilemiyeceği çeşitli örnekleriyle görüldü.

Son iki yılın geniş siyâsal fâaliyet ve propaganda serbetliği içinde Türk halkı kendisine kabul ettirilmek istenen bütün aşırı ve eskimiş doktrinleri iterek, Atatürk’ün deneyici, gerçekçi ve halkçı sosyal ve ekonomik tutumuna sarsılmaz bağlılığını ve inanışını yeniden gösterdi.

İki yıl içinde alınan ileri ve demokratik sosyal adalet tedbirleriyle çalışma hayatımız ve genel olarak sosyal hayatımız hızlı kalkınma ve sanayileşme dönemlerinde kaçınılması güç olan huzursuzluk, çatışma tehlikelerini başarı ile atlatma imkanına kavuştu. Atatürk’ün “imtiyazsız sınıfsız kütle” ülküsünü bir hızlı ekonomik yapı değişikliği sırasına da sosyal barış içinde gerçekleştirme şartları memlekette yerleşmeye başladı.

Sayın Milletvekilleri,

Programı ile huzurunuzda bulunan yeni Hükümet iki yıldır, rejim alanında, ekonomik alanda, sosyal alanda, bu demokrasi ve sosyal adalet anlayışına uygun olarak kurulanları korumak, başlananları tamamlamak ve daha yapılması gerekenleri de süratle yapmak azmindedir.

Hükümet, bunun için muhtaç bulunduğu desteği yalnız halkta ve halk egemenliğinin tek temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde arayacaktır. Meclisten destek ve halktan yardım gördüğü sürece işbaşında kalacaktır. Bu destek veya yardımdan yoksun kaldığını hissettiği anda kutsal emaneti, her güçlüğe ve her derde demokratik yollardan çare bulabileceğine inandığı, Türkiye Büyük Millet Meclisine geri verecektir.

Görev başında kaldığı sürece, Hükümet yalnız Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ile ve kuruluşunda büyük yardım ve değerli destekleri olan bağımsız üyelerle değil muhalefet grupları ilede her konuda bir anlayış ve davranış beraberliği aramak için kendisine düşen hiç bir gayretten kaçınmayacak, hele Türk Milletinin kaderini ilgilendiren önemli konularda iktidarla muhalefetin danışma ve dayanışma geleneğini Türk siyâsi hayatına yerleştirmek için her vesileden yararlanmayı ödev bilecektir.

Yüksek meclise sunulmuş bulunan Siyâsi Partiler Kanunu tasarısının kabulü ile de partiler arası münâsebetlere yeni bir anlayışın hakim olacağına güveniyoruz.

Sayın Milletvekilleri,

Anayasa rejiminin bütün unsurları ile yerleştirilmesi ve geliştirilmesi yanında, Millet ve memleket olarak en büyük meselemiz, hiç şüphe yok ki, iktisâdi kalkınma davasıdır. Bu iki davanın aslında birbiriyle olan yakın ilgisi açıktır. Biz şuna inanıyoruz ki, iktisâdi kalkınma çabalarının olumlu bir şekilde yürütülmesi ancak istikrarlı bir Anayasa rejimi içinde mümkündür; Anayasa rejiminin yerleşmesi ve gelişmeside iktisâdi kalkınmanın gerçekleşmesine bağlıdır.

İktisâdi kalkınma alanında son iki yıl içinde küçümsenmeyecek adımlar atılmıştır. 1962 ve 1963 yılları ile ilgili iktisâdi göstergeler bunu açıkça ortaya koyacak niteliktedir. Milli gelirimiz 1962 yılında sabit fiyatlarla %6 oranında yükselmiştir. 1963 yılında ise, ilk tahminlere göre, milli gelirimizdeki artışın geçen yılki oranı da aşması ve kalkınma hızının % 6,5 ile 7 arasında gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu sonucun ekonominin genel dengesi bozulmadan ve istikrar içinde gerçekleştirilmiş olması ayrıca önem taşımaktadır.

Planlı kalkınma döneminin başında elde edilen bu sonuçları başarı saymamağa imkân yoktur. Ancak bu sonuçlar ekonomimizin içinde bulunduğu ciddi durumu ve çözülmesi gereken köklü meseleleri unutturmamalıdır. Hızla artan nüfusumuzun ihtiyaçlarının karşılanması; halkımızın hayat seviyesinin yükseltilmesi; ortak üyelik anlaşması imzaladığımız Ortak Pazar milletleri ile aramızdaki büyük gelişme farklarının kapatılması; kalkınmamızın dış kaynaklarının bulunması yatırımları finanse edecek iç kaynakların artırılması ve kamu sektörünün finansmanı için lüzumlu fonların adaletli ve sıhhatli vergi kaynaklarından tam olarak sağlanması; bölgeler ve fertler arasındaki büyük gelir farklarının giderilmesi; milletçe karşısında bulunduğumuz büyük meseleler olarak ortadadır. Bu meseleleri kısa yoldan hal için yapılacak zorlamalar, ekonominin denge ve istikrarını bozabileceği gibi, bunların gecikmeden ve cesaretle ele alınmaması da yarın yeni ve çözümü güç meseleler doğurabilecektir.

Biz bütün bu meselelerin çözüm yolunu, Büyük Meclisce kabul buyurulan Kalkınma Planının her alanda, bütün gerekleriyle ve tam olarak uygulanmasında görmekteyiz.

Planın uygulanmasında Anayasamızda ifâdesini bulan karma ekonominin kurallarına uyarak, özel sektöre ve kamu sektörüne aynı önemi ve imkânları vermek ve özel teşebbüsün yaratıcı gücünü desteklemek kararındayız. 1963 yılı içinde özel sektör yatırımlarını teşvik için alınan kanuni tedbirleri olumlu bir şekilde uygulamak ve bunu özel sektör yatırımlarını planda öngörülen üretken alanlara yöneltecek iktisâdi tedbirlerle desteklemek istiyoruz. Böylelikle, özel sektör yatırımlarının, hala en çok ilgi gösterdiği bina yapımından, özellikle lüks konut yapımından ve arsadan çok, tarım, sanayi ve turizm gibi alanlara yöneltilmesi de sağlanacaktır. Bu konudaki çalışmalarımızda direk müdahaleden kaçınılacak ve özel sektörün piyasa ekonomisi içinde gelişmesi esas kabul edilecektir. Aynı anlayış içinde kamu yatırımlarında da üretken sektörlere öncelik verilecektir.

Bir yandan lüks konut yapımının azalmasını sağlayıcı tedbirler alınırken, bir yandan da dar gelirlilerin konut ihtiyacına öncelik verilerek, sosyal konut yapımının plandaki çerçeve içinde hızlandırılmasına ve kendi evini kendi yapana yardım sisteminin şehir ve köylerde geniş ölçüde uygulanmasına çalışılacaktır.

Konut ve gecekondu davası plandaki esaslar içinde ele alınacak; arsa spekülasyonunu önleyici tedbirler üzerinde önemle durulacaktır. Hükümet, kiraların adil ölçüler içinde düzenlenmesi gerektiğine inanmaktadır.

Sayın Milletvekilleri,

Kalkınmanın finansmanını enflasyon yaratmayan sağlam kaynaklara dayanması şarttır. Bu bakımdan kamu sektöründe bütçe denkliğini, ekonominin genel dengesinin ve istikrar içinde gelişmenin ilk şartı olarak görüyoruz.

Para ve kredi politikamız, iktisâdi gelişmeye imkân verecek, üretimi teşvik edecek yönde olacaktır. Para ve kredi hacminin ekonominin normal ihtiyaçlarının üstünde artarak enflasyona yol açmasına müsamaha edilmeyecektir.

Kalkınmamız açısından büyük önem taşıyan yatırım ve işletme kredisi kaynaklarının geliştirilerek genel kredi hacmi içindeki paylarının artırılması yolunda çalışmalara devam edilecek; tarım kredileri ile küçük sanayici ve esnaf kredileri alanındaki yetersizliği giderici tedbirler alınacaktır. Bu amaçla, yatırım ve kalkınma bankacılığımızın geliştirilmesine çalışılacak ve bu arada madencilik ve turizm alanlarında özel sektöre yatırım kredileri verecek müesseselerin kurulması en kısa zamanda gerçekleştirilecektir. Tasarruf hacminin genişlemesine ve sermayenin geniş halk topluluğuna yayılmasına imkân veren bir sermaye piyasası kurulmasını teşvik edici tedbirler üzerinde önemle durulacaktır.

Planlı kalkınma hedeflerine ulaşılması ancak istikrarlı bir fiyat politikası ile mümkündür. Kalkınma süresince fiyat istikrarının devam ettirilmesi ve bunu sağlayacak iktisâdi tedbirlerin zamanında alınması hükümetin başlıca görevlerinden olacaktır. Paramızın iç ve dış değerini muhafaza ve satın alma gücünü takviye edici tedbirler almak ve bu arada, kambiyo sınırlamaları konusunda son zamanlarda alınan yumuşatma tedbirlerini daha da geliştirmek kararındayız.

Dış ticaret alanında, kısa vadede kalkınmamızın zorunlu kıldığı yatırım malları ithalâtının ve sanayimizin ham madde ihtiyaçlarının karşılanmasını; uzun vadede dış ödemeler dengesi açığının kapatılmasını en önemli mesele olarak görüyoruz. İthalât ve ihracatta açıklık, objektiflik ve istikrar dış ticaret rejimimizin esası olacaktır. İhracattan ve turizmden elde edilen döviz gelirlerinin artırılması için başlamış olan çalışmaları süratle sonuçlandıracağız. Bu konulardaki çalışmalarda, Ortak Pazar’ın sağladığı imkânlardan faydalanırken, ekonomimizin ortaklık anlaşmasının bize ileride yükleyeceği vecibeleri taşıyabilecek bir bünyeye kavuşturulmasını da gözönünde bulunduracağız. Bu yönden, Türk sanayiinin dış rekabete dayanabilmesi için her gayret sarfedilecektir.

Aynı anlayış içinde, yabancı sermaye yatırımlarını da teşvik etmek ve artan ilgiyi geliştirmek kararındayız.

İktisâdi kalkınmamız içinde istihdam ve üretim yönlerinden, küçük sanayi ve el sanatlarının büyük rolü ve payı olduğuna inanıyoruz. Bu sektörün teşkilâtlanma, yer, kredi ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasına önem vereceğiz.

Su ürünleri kaynaklarımızın korunmasını ve rasyonel bir şekilde üretilmesini sağlamak amacıyla Su Ürünleri Kanununun süratle çıkması lüzumuna inanıyoruz.

Kalkınma Planının, gerek toplum kalkınmasında, gerek çeşitli üretim sektörlerinde öngörülen amaçlarına ulaşılması için kooperatifçilik anlayaşının gelişmesini sağlayacak tedbirler de alınacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Kalkınma Planında yer almış olan bütün bu meselelerin çözümü ve plan hedeflerine ulaşması bakımından, kamu idaresinin yeni bir anlayışa kavuşturulmasını, İktisâdi Devlet Teşekküllerinin Plan gereklerine uydurulmasını, vergi, tarım, toprak ve personel reformlarının gerçekleştirilmesini en önemli şartlar olarak görmekteyiz.

Bu çalışmalarımızda ana gaye, devam etmekte olan görevleri aksatmadan kamu hizmetinde verim ve etkenliğin artırılması ve kamu cari harcamalarında tasarruf sağlanması olacaktır.

Ekonomimizin büyük bir sektörünü temsil eden İktisâdi Devlet Teşekküllerinin yeniden düzenlenmesi ile ilgili olarak Büyük Meclis’te son görüşmeleri yapılan “İktisâdi Devlet Teşekkülleri ve İştirakleri Hakkında Kanun Tasarısı” ile “Devlet Yatırım Bankası Kanun Tasarısı”nın, yüksek Meclisin tasvibine mazhar olduğu takdirde, süratli ve etkili şekilde uygulanmasına önem vereceğiz. Bu teşekküller karma ekonomi anlayışı içinde modern işletme kurallarına uygun, verimli çalışır kurumlar haline getirilecektir. İktisâdi Devlet Teşekküllerinin Hazineye yük olmayan, iç ve dış pazarlarda rekabet imkânlarına sahip ve gelecekteki yatırımları için fon yaratabilen işletmeler olması sağlanacaktır. İktisâdi Devlet Teşekkülleri yeniden teşkilâtlandırılırken bu teşekküllerdeki işçilerin yönetime ve kara katılmaları ile hem verimin artacağına hem de demokratik çalışma düzeni alanında ileri bir adım atılmış olacağına inanıyoruz.

Vergi reformunda ana hedeflerden biri kalkınma gayretlerimizin artırdığı finansman ihtiyacının yeter derecede ve sosyal adalet ilkesi çerçevesinde sağlanmasıdır. Vergi sistemimizi milli gelirdeki artışları kendiliğinden takip edebilecek hale getirmek; vergi yükünün dağılışını yükümlülerin ödeme güçlerine göre ayarlamak ve bu suretle vergi adaletini sağlamak, vergilerimize ekonomimizin gelişmesine hizmet edebilecek bir karakter kazandırmak, vergi kanunlarımızın basitliğini ve kolayca anlaşılıp uygulanmasını temin etmek, bu alandaki çalışmaların başlıca amacı olacaktır.

Bu amaçla herşeyden önce yürürlükteki vergilerin randımanının artırılması ve genişlemek istidadını gösteren vergi ziyanının önlenmesi konusu üzerinde ısrarla duracağız. Vergi müessesesini dürüst vergi ödeyicisi aleyhine işleyen bir mekanizma olmaktan çıkarmak mecburiyetindeyiz.

Halen yüksek Mecliste bulunan Vergi, Resim ve Harçlar Kanun tasarıları gibi, hükümet tekliflerinin bir an önce kanunlaşması; yasama organının hükümete pek değerli yardımı olarak tezahür edecektir.

Mahalli idarelerimizi, kanuni ödevlerini kalkınma planları ile kendilerine yüklenen görevleri gerçekleştirebilecek ve aynı zamanda demokratik bağımsızlıklarını sağlıyacak mali kaynaklara kavuşturmak maksadı ile bu idarelere ait vergiler de ıslah edilecek ve buna ilişkin tasarılar pek yakında Yüksek Meclise sunulacaktır.

1964 yılı için öngörülen ek finansman ihtiyacı, Gelir Vergisi Kanununda tarım kazançları ile ilgili istisna ve muafiyet ölçülerinin daraltılması ve bu verginin sahasının genişletilmesi; bina Vergisi ile alınan Milli Savunma mükellefiyetinin bir miktar artırılması; gümrük tarifemizde ekonomimizin gerçeklerine uygun bazı düzeltmeler yapılması; Gider Vergileri Kanununda ve diğer vergi kanunlarında gerekli ıslahatın gerçekleştirilmesi ile temin olunacaktır.

Bu değişikliklere ait tasarılar en kısa zamanda huzurunuza getirilecektir.

Tasarruf bonoları sistemini daha pratik hale getirme çarelerini arayacağız.

Uzun yıllardan beri üzerinde durulan tarım ve toprak reformunun gerçekleştirilmesi, en önemli ve süratle ele alınması gereken başlıca meselelerimizden biri haline gelmiştir. Bu konunun şimdi cesaretle ele alınmamasının yakın gelecekte iktisâdi ve sosyal alanda meselenin çözümünü daha da güçleştirecek gelişmelere yol açabileceği kanısındayız.

Tarımsal fâaliyetlerin ekonomik ve sosyal bakımlardan en elverişli şartlar içerisinde cereyan etmesini sağlayacak olan bu reformu Anayasamızda yer alan ilkelere uygun olarak, topraksız köylünün toprak sahibi yapılması, yoksul çiftçinin toprağı işleyecek imkânlarla teçhiz edilmesi, çok bölünmüş tarlaların iktisâdi işletmeye elverişli üniteler halinde toplanması olarak anlıyor, tarımsal üretimin bir unsuru olması dolayısiyle de aslolan tarım reformunun temeli kabul ediyoruz. Bu anlayış içinde tarımda üretkenliğin artmasına hız verilmiş, çoğalan nüfusumuzun beslenmesi teminât altına alınmış, iktis6di kalkınma gücümüzün geliştirilmesi ve sosyal adalet ilkelerinin en önemlilerinden birinin gerçekleşmesi sağlanmış olacaktır inancındayız.

Öte yandan, Türkiye’nin iktisâdi gücünde önemli yer tutan hayvancılığı geliştirmek için tedbirler alınacak; tarımda üretkenliğin artırılması amacıyla sulama işleri hızlandırılacak; bu arada küçük sulama ve yeraltı sularından yararlanma alanlarındaki çalışmalar için bunlardan istifade edecek vatandaşlarla işbirliğine değer verecektir.

Arazi ihtilaflarının azaltılmasında olduğu kadar, toprak reformunun adil ve başarılı uygulamasında da büyük etkisi olan kadastro fâaliyeti geliştirilecektir.

İdari reform çalışmaları içinde önemli bir unsur teşkil eden yeni personel rejimi ile çalışmaları süratle sonuçlandırmak ve bununla ilgili tasarımızı yakında Büyük Meclise sunmak kararındayız. Elimizdeki kıt kaynakların her şeyden önce kalkınmaya ayrılması zorunluğu karşısında, yeni personel sisteminin memurlarımızın geçim şartları ile ilgili olarak getireceği ıslahatın uygulanabilmesi, ancak daha çok ve daha etkili çalışarak kamu hizmetlerinin verimliliğinin artırılması ve kamu cari harcamalarında tasarruf sağlanması ile mümkün görülmektedir.

Bu şekilde fazla işgücü bulunan bölge ve kuruluşlardan ihtiyaç duyulan ve gelişen alanlara iş gücünün kaydırılması ile sağlanacak imkân ve tasarruflarla yeni personel sistemimizin mali tedbirlerini kademeli olarak karşılayabileceğimizi düşünüyoruz. İdarecilerimizin ve memurlarımızın bu gerçeği gözönünde tutarak, çalışmalarının verimini artıracak tedbirlerin uygulanmasına yardımcı olacaklarına inanıyoruz.

Sayın Milletvekilleri,

İktisâdi kalkınma çabamızı plan içinde yürütürken, nüfusumuzun üçte ikisinin yaşadığı köy, toplumumuz açısından özel bir önem taşıyan konu olarak karşımıza çıkmaktadır. İktisâdi ve sosyal kalkınmamızın tüm olarak ancak köy ve köylümüzün kalkınması ile mümkün olabileceğine inanıyoruz.

Bu bakımdan köy kalkınması ile ilgili olarak başlamış olan toplum kalkınması çalışmalarının hızlandırılması ve Devletin çeşitli organlarının köye doğru hizmet ve gayretlerinin birleştirilmek suretiyle etkili bir hale getirilmesi Hükümetimizin en önemli görevi olacaktır. Bu hizmetlerin bütün köylülere kısa zamanda ulaşmasını kolaylaştırmak için hizmetleri elverişli merkezlerde toplama imkânları üzerinde durulacak ve kendi başlarına yaşıyamayacak durumda olan köylülerin yeterli imkânlara sahip topluluklar haline getirilmesi çareleri araştırılacaktır.

Köy kalkınmasında üretim imkânları çok sınırlı olan orman köylerinin özel bir durumu vardır. Orman içi köylerde yaşayan vatandaşlarımızın memleketimiz için hayati, önemi olan orman varlığımıza zarar vermeden, yaşamaları ve kalkınmaları konusunda özel bir dikkat gösterilecektir.

Köylerin ekonomik ve sosyal kalkınmasında önemli yer tutan köy yolları yapımı hızlandırılacaktır. Devlet gücünü destekleyen köylere yol yapımı için yapılmakta olan yardımlar artırılacaktır. Yeni getirilen makinaların illere dağıtımı ve bu alandaki çalışmalar 1964 yılında % 100 artırılmış olacaktır.

Ayrıca il yollarının yapım ve onarımının daha süratli ve yeterli bir şekilde yürütülmesi imkânları da geniş ölçüde sağlanmış bulunmaktadır.

İktisâdi kalkınma ile ilgili fâaliyetimiz içinde konunun sosyal yönünü de ele almak niyetindeyiz. Büyük Meclisce kabul buyurulan kanunlarla iş hayatımız, işçi ve işveren ilişkileri memleketimizde yeni bir merhaleye ulaşmıştır. Toplu sözleşme, grev ve lokavt hakkı ile kurulan yeni çalışma düzeninin verimli ve barışçı bir yolda işlemesini kolaylıştırıcı tedbirler alınmaya devam olunacaktır. Sosyal ve ekonomik sorunların çözülmesinde, çalışma hayatına karşılıklı anlayış ve barışın hakim olmasında, işçi ve işveren teşekkülleriyle sıkı işbirliğinin olumlu sonuçlarını gören Hükümet, bu işbirliğini geliştirecektir. Hazırlanmış ve hazırlanmakta olan kanunlarla, Hükümet, Planın öngördüğü sosyal güvenlik hedeflerine süratle ulaşılmasını sağlamağa çalışacaktır.

Yurt içindeki işçilerimizin haklarında büyük ilerlemeler sağlanırken, sayıları günden güne artan yurt dışındaki işçilerimizin de hak ve ihtiyaçlarıyla ilgilenecek ve muzır akımları yeterli bir şekilde karşılayıcı fâaliyet gösterecek bir dış teşkilat süratle kurulacaktır. Yurt dışındaki işçilerimizin manevi ihtiyaçlarını karşılamak; artırdıkları paraların memleket menfâatlerine ve kendi menfâatlerine daha uygun bir şekilde yurt içinde değerlendirilmesini kolaylaştırmak üzere tedbirler alınacaktır.

Kalkınma Planında yer alan sosyal politikamız gelir dağılımındaki ve bölgelerarası kalkınmadaki aşırı ve adaletsiz farkların giderilmesine dayanır. Bu amaçla milli gelirin hızla artırılması ve artan milli gelirin, vergi politikası, kamu harcamaları, yatırımların teşviki suratiyle dar gelirli vatandaşlarımıza az gelişmiş bölgelerimize ve bu arada Doğu bölgelerimize öncelikle yönetilmesine böylelikle bölgeler arasındaki dengesizliğin giderilmesine çalışacağız.

İktisâdi durumumuz ve kalkınma çabalarımız konusundaki görüşmelerimizi şu şekilde özetlemek mümkündür: Dünyanın hızla gelişen ve değişen siyâsi, iktisâdi ve sosyal şartları altında kalkınma davamızı yürütebilmemiz, ekonomimizdeki gelişmeleri devamlı ve sistemli olarak yakından izleyerek meselelerimizi şümullü ve köklü tedbirlerle çözme yoluna gitmekle kabildir. Meselelerimizin güçlüğünü ve ciddiliğini küçümsemekte, bu güçlükler karşısında umutsuzluğa kapılmak ta doğru değil. Geçmişte daha umutsuz anlarda milletçe gösterdiğimiz başarıları hatırlamak; hatalarımızı tahlil ederek onları tekrarlamamak ve nihayet bugünkü meseleler ve güçlükler ile ilgili tedbirleri ısrarlı, sabırlı ve cesaretli bir tutumla takip ederek, iktisâdi ve sosyal kalkınmamızı gerçekleştirmek tek kurtuluş ve yaşama yoludur. Bu yolda hareket etmekle, kalkınmamız için gerekli olan dış kaynakları da sağlamakta büyük güçlükle karşılaşmıyacağımıza inanıyoruz. Planımızın dış finansmanını sağlamak üzere, dostlarımızın katılmasıyla kurulmuş olan Konsorsiyum içinde ve dışında uzun vadeli ve düşük faizli dış krediler temin etmek hususundaki gayretlerimizi artıracağız.

Aynı amaçla, Milletlerarası Para Fonu, Dünya Bankası ve ona bağlı teşekküller ve Avrupa Yatırımlar Bankası ile olumlu bir şekilde gelişmekte olan münâsebetlerimize önem vereceğiz.

İktisâdi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilâtının milletlerarası ticaret ve gelişme alanındaki verimli çalışmalarına da yapıcı bir anlayışla katılacağız.

Sayın Milletvekilleri,

İktisâdi kalkınma ve özlemi duyulan batılı hayat seviyesine erişme her şeyden önce batılı düşünce ve çalışma sisteminin milletçe benimsenmesine bağlıdır. Bu benimsemede önderlik edecek organ da herşeyden önce Devlettir. Devlet hizmetlerinin geliştirilmesinin, Plan hedeflerinin gerçekleştirilmesi ve vatandaşlara sağlanan hizmetlerin ıslahı yönlerinden büyük önem taşıdığı kanısındayız.

Kalkınma yolunda katlanılacak fedakârlıkların gerçek karşılığını bulması, yatırımların gereken süratle ve verimli alanlarda yapılabilmesi ve kalkınmaya vatandaşların daha geniş ölçüde katılmalarının sağlanması bütün Devlet organlarının etkili işlemesine bağlıdır.

İdarenin ve İktisâdi Devlet Teşekküllerinin yeniden düzenlenmesinde personel sisteminin ıslahı konularına bu yönlerden de önem verilecektir.

Kamu hizmetleri içinde, kültürel ve sosyal kalkınmanın olduğu kadar iktisâdi kalkınmanın da hem ortamı, hem de aracı olarak milli eğitime öncelik tanımaktayız.

Çağımızın kalkınma anlayışı içinde daha da önem kazanan milli eğitim konularımız, Kalkınma Planının gerektirdiği sayı ve nitelikte personeli yetiştirme gücüne sahip olacak şekilde de alınacaktır. Özellikle mesleki ve teknik öğretim kurumlarımız, gerek öğrenci kapasitesi bakımından, gerek çeşitleri ve kaliteleri bakımından büyük ölçüde geliştirilecektir.

Bunun yanında milli eğitime, Anayasamızda en güzel ifâdesini bulan Atatürk ilkelerine ve Batı uygarlıklarının temel ilkelerine dayalı bir sosyal düzeni ve milli kültürel değerleri yaratacak ve geliştirecek ve hüviyet verilecektir.

Yurtta yüksek ve üniversiteler eğitiminin gelişmesi için her gayreti göstereceğiz.

Eğitim davamızın başarısında temel unsur olan fedakâr ve ülkücü öğretmen topluluğunu maddi ve manevi huzur imkânlarına kavuşturmak emelimizdir.

Sayın Milletvekilleri,

Vatandaşın Devletle olan münâsebetlerinde, mevzuattan, müesseselerden ve bir kısım görevlilerin hizmet anlayışından doğan zaman zaman haklı şikayetlerle karşılaşılmaktadır. Mevzuat ve müesseseden doğan şikayet konularını devamlı ve ısrarlı takiple ve alınacak tedbirlerle gidermek kararındayız. Vatandaşın devlet teşkilâtına her zaman güven ve huzurla başvurabilmesinde bütün idare adamlarının ve görevlilerin gayret göstermelerine önem vereceğiz.

Vatandaşın kanunlar dahilindeki müracaatının en kısa yoldan yerine getirilmesi ve bu münâsebetlerde medeni hizmet anlayışının belirtisi olan güleryüz ve karşılıklı saygının hakim kılınması ilkesinin idareye yerleşmesi için gerekli tedbirleri alacağız.

Memleketin iktisâdi gerçekleri gözönünde tutularak idarede azami tasarrufa dikkat edilecektir.

İdaredeki bu ıslahat arasında, Anayasamıza göre genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Kuruluşu da yeterli ve verimli imkânlara kavuşturulacaktır. Bunu gerçekleştirmek amacı ile hazırlanan kanun tasarısı yakında tasvibinize sunulacaktır.

Adaletin tam bağımsızlığı hukuki teminâta bağlandıktan sonra, şimdi, adalet cihazının daha iyi işlemesini, davaların süratle sonuçlanmasını, hak aramada usul ve formalitelerden doğan güçlüklerin mümkün olduğu kadar azaltılmasını sağlayıcı ıslahata ihtiyaç vardır; bu arada arazi ve iş davalarında sür’at sağlayıcı tedbirler de geniş halk kitlelerini ilgilendirmek bakımından önemle ele alınacaktır.

Hükümet, bu ıslahatı, vatandaşta adalete ve Devlete karış güven duygusunu sağlamlaştırmanın ve toplumda huzuru geliştirmenin başlıca şartlarından biri olarak görmektedir.

Vatandaşın haklı bir sabırsızlıkla beklediği İcra ve İflas ve Kat Mülkiyeti kanunlarının Büyük Millet Meclisinden süratle çıkarılmasını temenni ediyoruz.

Büyük Millet Meclisine sunulmuş bulunan tasarılardan başka gerek hukuki yönden gerek sosyal açıdan büyük önem taşıyan çeşitli kanun hazırlıkları da Adalet Bakanlığı tarafından süratle tamamlanacaktır. Bunlar arasında Türk Ceza Kanunu değişikliği, Çocuk Mahkemeleri Kanunu, uyuşmazlık Mahkemeleri Kanunu önemli yer tutmaktadır.

Ayrıca eğitim ve ıslah esasına dayanan bir infaz sisteminin uygulanması için gerekli çalışmalara da devam olunacaktır.

Gene vatandaş huzuru için şart olan emniyet ve asayişin tam olarak yerleşmesini sağlamak üzere gerekli bilgi ile ve teknik araçlarla donatılmış zabıta personeli yetiştirilmesine önem verilecek ve demokratik hürriyet düzenini ve yeni sosyal oluşların isterlerine uygun olarak batıda başarılı örnekleri bulunan toplum zabıtası konusu da ele alınacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Kamu hizmeti anlayışımız ve bu hizmetlerin daha verimli ve olumlu bir şekilde yürütülmesi hakkındaki bu açıklamamızla aynı zamanda çeşitli Bakanlıkların yetki ve sorumluluk alanına giren konulardaki fâaliyetlerinin genel çerçevesini belirtmiş oluyoruz.

Bunun dışında geçmiş yıllarda alışıldığı üzere, bütün Bakanlıkların yapacakları fâaliyeti teferruatı ile anlatarak vaktinizi almak istemiyorum. Çünkü girmiş bulunduğumuz planlı kalkınma döneminde, bu fâaliyetler esasen yıllık programlara bağlanılmakta ve 1964 yılının programı da bastırıp dağıtılmış bulunmaktadır. 1964 programında öngörülen hususları, yeni hükümet tamamen benimsemekte ve bu programı gerçekleştirmek için her gayreti sarfetmeyi taahhüt etmektedir.

Planı her alandaki Hükümet fâaliyetinin genel çerçevesi olarak kabul ediyoruz. Büyük Meclisce kabul buyrulmuş olan Kalkınma Planında yer alan ilkeler her alandaki hükümet fâaliyetinde rehberimiz olacaktır.

Plana uygun olarak hazırlanacak yıllık programlarla, planın iktisâdi ve sosyal kalkınma ve hizmet alanlarındaki hedeflerini eksiksiz olarak gerçekleştirmek azim ve kararındayız.

Bu hususu bir kere daha belirttikten sonra, özellik gösteren birkaç noktaya kısaca dokunmak istiyoruz.

Sağlık politikamızın temel konusu sağlık hizmetlerini, bu hizmetlerden daha az faydalanan köylü vatandaşın ayağına kadar götürmek olacaktır. Bu en iyi şekilde sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi programını yürütmekle başarılabilecektir. Bu programı yürütürken sağlık hizmetlerinin henüz sosyalleştirilmediği illerde de sağlık teşkilâtını yeniden düzenleyerek, köy hizmetlerinde verimi artıracağız. Sağlık personelinin yoksunluk bölgelerinde görev kabul etmelerini sağlamak için gerekli tedbirleri de alarak hizmetlerin dağılışında sosyal adalet gerçekleştirmeğe çalışacağız.

Bu arada kademeli bir sağlık sigortasının gerçekleştirilmesi imkânlarını da araştıracağız.

Memleketin sağlık seviyesinin yükseltilmesi ve tedavi hizmetlerinin maliyetinin düşürülmesi için koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik vereceğiz. Bu hizmetlerin gelişmesini engelleyen faktörleri ortadan kaldıracak ve bu sahada iyi nitelikte ve yeter sayıda eleman yetiştirmeye önem vereceğiz.

Özel teşebbüsün sağlık hizmetleri alanındaki gayretlerini destekliyeceğiz.

Atom enerjisi çalışmalarına, önümüzdeki yıl radyo kimya, sağlık fiziği, nükleer elektronik ve radyoizotop üretim laboratuvarları kurmak suretiyle hız verilecektir. Atom Enerjisi Komisyonu, ile hastane ve üniversiteler arasında verimli işbirliği kurularak atomdan yararlanma ve nükleer patlamaların doğurduğu radyoaktif serpintilerden korunma hususunda gerekli eğitim ve çalışmalar desteklenecektir.

Her alandaki çalışmalarımıza bilimsel ve teknik araştırmalar temel olacaktır.

Beden eğitimi alanında daha yeterli teşkilâtlanma çalışmaları hızlandırılacak ve yurdun bütün il ve ilçelerinde gençliğin yararlanabileceği spor alan ve tesislerini süratle tamamlamağa çalışılacaktır.

Dış ödeme açığımız azaltılmasında ve ekonomik ve sosyal gelişmemizin hızlanmasında büyük etkileri olacağına inandığımız turizme gereken önem verilecek; Devletin yanısıra özel teşebbüsün de bu alana daha çok yönelmesi ve yabancı sermayenin ilgisi sağlanmaya çalışılacaktır. Türkiye’de turizmin gelişmesini köstekleyen kanunların değişirilmesi ve mevzuat eksikliklerinin giderilmesi yolundaki çalışmalar süratlendirilecektir.

Milletimiz için taşıdığı manevi değer yanında turizm bakımından da önem taşıyan eski eser ve anıtların onarımı için Vakıflar Genel Müdürlüğü özel bir gayret sarfedecek ve Vakıflar daha verimli hale getirilmesine çalışılacaktır.

Mali güçlükler içinde bulunan devlet ulaştırma müesseselerinin giderlerini azaltıcı ve gelirlerini artırıcı öncelik verilecek: Devlet ve özel ulaştırma fâaliyetleri arasında daha ahenkli bir çalışma düzeni kurulmasına çalışılacaktır.

Toprak ürünlerimiz özellikle bir ihraç maddesi olarak büyük önem taşıyan tütün yetiştiricilerinin kazancında son zamanlarda büyük artışlar sağlanmıştır. Buna müvazi olarak tütünün kalitesini yükseltmek için de tedbirler alınacaktır. Ayrıca tüketim ihtiyacımızı aşan çayın kalitesini yükseltmek ve bu ürünün de ihraç imkânlarını artırmak ümidindeyiz.

Bir yandan bira fabrikalarımızın kapasitesi artırılırken öte yandan Yozgat Bira Fabrikasının süratle tamamlanmasına; ve Türk şarabının bir ihraç malı olarak dünya piyasalarında daha geniş ölçüde yer almasını sağlamaya çalışacağız.

Sayın milletvekilleri,

Köy kalkınmamızın genel kalkınma içindeki önemini yukarıda belirtmiştik.Bu önemi gözönünde tutan hükümet köylünün kalkındırılması yolundaki çalışmalara öncelik ve hız verecektir. Genel olarak köylünün, özel olarak da orman köylüsünün davalarını yeni bir anlayışla ele alacaktır.

Tarım ürünlerini ve tarımla uğraşanların emeğini değerlendirmek için gereken tedbirler alınacaktır.

Hem köylüyü, hakkı olan daha iyi yaşama şartlarına kavuşturabilme hem de onu memleket kalkınmasında daha çok yardım edebilir duruma getirebilme yolundaki çalışmaları ahenkli ve süratli bir şekilde yürütebilmek için, bir Köy İşleri Bakanlığı kurulmuştur.

Köyişleri Bakanlığı, köye yönelen çeşitli devlet hizmetleri arasında bağlantı kuracak, bu hizmetlerin Kalkınma Planına ve yıllık programlara uygun bir ahenk içinde verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamaya çalışacaktır. Gene Köyişleri Bakanlığı, Devlet gücüne halkın ve gençliğin gönüllü gayretinin katılması yoluyla, köy kalkınmasını, yeni bir ruh ve heyecan içinde hızlandırma hamlesine önderlik edecektir.

Çeşitli alanlarda en önemlilerinden bir kısmının re’sen Köy İşleri Bakanlığına bağlanmasının lüzum ve imkânları da ayrıca incelenmektedir.

Planın enerji kaynaklarımızı süratle geliştirmeğe verdiği önem ve tabii kaynaklarımızın daha iyi

değerlendirilmesi ihtiyacı karşısında bu işlerle ilgili bir Bakanlık da kurulması uygun görülmüştür.

Her iki yeni Bakanlığın kuruluş tasarıları kısa zamanda hazırlanarak Yüksek Meclise sunulacaktır.

Bu vesileyle, Yüksek Meclise sunulmuş bulunan Türkiye Elektrik Enerjisi Kurumu kanunu tasarısına da hükümetin büyük önem verdiğini arz etmek isterim.

Öte yandan Memleketin içinde bulunduğu şartlar, güçlükler ve hızlı kalkınma ihtiyacı, hükümet üyelerinin görevlerini çok ağırlaştırmaktadır. Cumhuriyet Senatosunun kuruluşu, Bakanların Meclis içi çalışmalarını iki kat artırmıştır. Devlet Planlama Teşkilâtı ile yapılan müşterek çalışmalar Bakanlara yeni görevler yüklemiştir. Devlet düzeninin çeşitli kesimlerinde yapılmakta olan ve yapılması gereken reformlar da olağanüstü gayret gerektirmektedir.

Bu durumda birçok Batı ülkelerinde olduğu gibi, Bakanların, Mecliste de kendileri ile beraber

çalışabilecekleri yardımcılara ihtiyacı günden güne daha çok duyulur olmuştur. Bunun en iyi bir şekilde sağlanması imkânları araştırılacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Milli hüviyeti bütün partilerimizce benimsenmiş dış politikamız ilhamını, dün olduğu gibi bugün de, büyük Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinden almaktadır.

İstiklâlimizin ve milli menfâatlerimizin en büyük teminâtı saydığımız barış, hürriyet, adalet ve hak eşitliğine dayanan bir dünya nizamının kurulması dış politikamızın değişmez hedefidir. Milletçe benimsediğimiz bu hedefin gerçekleşmesi yolunda Hükümetimiz elinden gelen bütün gayreti sarfetmeğe devam edecektir.

Sayın Milletvekilleri,

Milletlerarası durum, son bir yıl içerisinde şahit olduğumuz ümit verici gelişmelere rağmen, kararsızlığını muhafaza etmektedir. Özlenen adil ve devamlı bir barış nizamı kurulmasının, bütün dünya milletleri tarafından sarfedilecek ortak gayretlere bağlı olduğu açıktır. Hükümetimiz böyle bir nizamın gerçekleşmesi için uhdesine düşen vazifeyi samimiyetle yaparken, basiretle hareket etmek zaruretini de gözönünde bulunduracaktır.

Memleketimiz dahil olduğu ittifaklar içerisinde barış ve güvenliğin korunması yolundaki kendisine düşen gayretleri sarfederken savunma gücü müessiriyetinin muhafazası için de gerekli tedbirler üzerinde dikkatle durmak kararındadır. NATO ve CENTO ittifakları bu vadideki çalışmalarımız içerisinde en önemlilerini teşkil etmiş ve edecektir.

Hür dünyanın bekası için birlik ve dayanışmanın hayati zaruretine inanan Hükümetimiz, dünya barışının en kuvvetli teminâtı saydığı NATO ittifakı içinde, müttefik ve dost memleketlerle her alanda kurmuş olduğu yakın bağların daha da geliştirilmesine devam edecektir.

Hükümetimizin bu yoldaki çalışmalarında ittifak içindeki bu bağlar başta ABD olmak üzere bütün üye dost ve müttefik devletlerle mevcut samimi ve dostane iki taraflı münâsebetlerin gelişmesinde de değerli bir rol oynamaktadır.

Dahil olduğumuz diğer bir ittifak CENTO adı altında anılan Merkezi Andlaşma Teşkilâtıdır. Bu teşkilâtın bölge üyeleri olan İran ve Pakistan’la münâsebetlerimiz pek yakın ve dostanedir. CENTO’nun bütün üyeleri arasında çeşitli alanlarda mevcut işbirliğinin daimi gelişmeler kaydetmesi hususuna Hükümetçe itina göstereceğiz.

Sayın milletvekilleri,

Türkiye Cumhuriyeti dış politikasının devamlı umdeleri arasında ahitlere sadakat başta gelir. Bildiğiniz gibi, Kıbrıs Cumhuriyeti ile aramızda özel bağlar kurulmuştur. Bu Cumhuriyetin, imzalamış olduğu andlaşmaları iyi niyetle tatbik ederek bütün vatandaşlarını refah ve saadete ulaştırmasını daima temenni etmişizdir. Fakat bir bütün teşkil eden Londra ve Zürih Anlaşmaları yersiz ve mesnetsiz teşebbüslerle ortadan kaldırmaya çalışılmış bu konuda tarafımızdan yapılan birçok uyarmalar Kıbrıs’lı Rum idarecilerce kaale alınmamış ve son günlerde bildiğimiz kanlı maceraya girişilmiştir. Adada cereyan etmiş olan kanlı facia bize büyük elem vermiştir. Birkaç gün evvel arzettiğim gibi, Türkiye kendisinin ahitlere gösterdiği sadakatı ve riayeti başkalarından da aynı şekilde bekler. Sorumsuzlukla girişilen hareket karşısına memleketimiz bir bütün olarak Kıbrıs’lı kardeşlerimizin hukukunun korunması ve ahitlere riayet olunması hususundaki iradesini katiyetle izhar etmiştir.

Bu cümleden olarak, bütün barışçı yolları sonuna kadar iyi niyetle, sabırla fakat azmimizden zerre kadar inhiraf etmeksizin denedikten sonra, son çare olarak Garanti Andlaşmasının bize verdiği, münferit müdahale hakkımızı kullanmak üzere harekete geçeceğimizi bildirdik. Bu kat’i tutumumuz sonucunda Türkiye, İngiltere ve Yunanistan adada ateş kesilmesini ve nizamın iadesini temin için müştereken teklifte bulundular ve teklif malum olduğu üzere Kıbrıs Hükümetince kabul edildi. Şimdi, teminâtçı üç Devletin askeri birlikleri bir İngiliz generalin idaresi altında vazifeye başlamış bulunmaktadır.

Hükümetimiz bu milli tutumun her türlü icaplarını da ahdi vazifeye ve ahdi haklara uygun olarak yerine getirmeye aynı azimle devam edecektir.

Sayın Milletvekilleri,

Komşularımızla münâsebetlerimizi daima geliştirmek emelimizdir. Müşterek menfâatlerimize uygun olarak Türk - Yunan münâsebetlerinin gerek ikili, gerek NATO ittifakı içerisinde devamlı suretle kuvvetlenmesi arzumuzdur. Karşılıklı temennilerin ve arzuların Kıbrıs buhranından da iyi bir imtihanla geçmesi şüphesiz ki, istikbale ait çalışmalarımızda bizi teşvik edecektir.

Orta ve Yakın Doğu memleketlerine karşı yakın bir ilgi duymaktayız. Bölgemizde huzur ve sükunun kurulmasını bu memleketlerin istikrar, hürriyet ve bağımsızlık içinde refaha doğru ilerlemelerinde görmekteyiz.

Kuzey komşumuz Sovyetler Birliği ile münâsebetlerimiz mevcut milletlerarası taahhütlerimiz çerçevesinde karşılıklı saygı ve iyi komşuluk esasları dairesinde tedricen geliştiğini müşahade etmekteyiz. Hükümetimiz bu yolda kendine düşen gayreti gösterecektir.

Komşularımızdan Bulgar Hükümetinin iki memleket arasındaki münâsebetlerini iyi komşuluk münâsebetleri seviyesine getirilmesi hususunda arzu ifade eden beyanları vardır. Bu arzuların tahakkuk edebilmesi için aramızdaki pürüzlü meselelerin görüşülerek hallinde Bulgar Hükümetinin kendisine düşeni yapması gerekmektedir.

Uzun bir tarihi olan Afganistan’la dostluk münâsebetlerimizin daha da geliştirilmesi samimi arzumuzdur.

Latin Amerika memleketleri ile olan münâsebetlerimizi, mevcut dostluk çerçevesi içinde geliştirmeğe çalışacağız. Keza, başta Japonya olmak üzere, Uzak Doğu memleketleri ile olan dostane münâsebetlerimizin kuvvetlendirilmesine de önem verilecektir.

Bağımsızlığına kavuşarak Birleşmiş Milletler ailesine katılan genç Afrika memleketlerinin, meşru haklarını elde etmiş olmalarından büyük memnunluk duymaktayız. Bu memleketlerle siyâsi, ticari ve kültürel alanlarda gittikçe artan münâsebetler tesisi Hükümetimizin çalışmaları arasında önemli yer alacaktır. Bu memleketlerin, milletlerarası münâsebetlerin ahenkli bir şekilde gelişmesinde yararlı hizmetler ifa etmeleri temennimizdir.

Sayın Milletvekilleri,

Türkiye’nin Batı Camiası ile ve bu arada Avrupa Konseyi ile işbirliğinin her sahada kuvvetlendirilmesi dış politikamızın temel hedeflerinden biridir. 12 Eylül 1963 de Ankara’da Ortak Pazarla Türkiye arasında imzalanan Ortaklık Anlaşmasını bu bakımdan pek önemli bir gelişme olarak kaydetmek isterim. Bu, anlaşma, memleketimizi batı alemi ile kader birliğine götürecek olan tarihi bir belge mahiyetindedir. Dileğimiz, Anlaşmanın biran evvel yürürlüğe girerek fiiliyata intikal etmesidir. Hükümetimiz bu yolda gereken çalışmaları yapacaktır.

Sayın milletvekilleri,

Dış politikamızla ilgili sözlerimi bitirirken bu alandaki gayret ve fâaliyetlerimizin milletlerle verimli ve yapıcı dostane münasebetler üzerinde teksif edilmiş olduğuna bilhassa işaret etmek isterim. Dış siyâsette milletçe benimsediğimiz bu esas, bütün siyâsi partiler ve umumi efkarımızın müşterek amacını teşkil etmektedir. Böylece sözlerimin başında zikrettiğim gibi, dış politikamızın millilik vasfı, tatbikattaki tezahürleri ile de teyid ve devamlılık ifade etmektedir. Hükümetimiz bu istikamette aralıksız çalışacaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Anayasanın Silahlı Kuvvetler ile ilgili yenilikleri üzerindeki çalışmalarımız büyük kısmı ile sonuçlanmış ve ez cümle Askeri Yargı yeniden düzenlenmiş ve Milli Güvenlik Kurulu Kanunu kabul edilerek bu organlar Anayasanın emrettiği şekilde fâaliyetlerine başlamışlardır. Ancak, Genelkurmay Başkanlığının görev ve yetkilerini düzenleyen kanun ile buna mütenazır Milli Savunma Bakanlığı Teşkilât Kanunu üzerinde çalışmalar devam etmekte olup, kısa zamanda Yüksek Meclise getirilmesine çalışılacaktır.

Sıkıyönetim, Ordu Personel ve Askeri Ceza Kanunu tasarıları üzerinde de çalışmalar son safhaya gelmiştir. Yakın bir gelecekte bu tasarılarında daha önce Meclise sevkedilmiş bulunan Silahlı Kuvvetler Beslenme Kanun tasarısı ile birlikte kanunlaşacağı ümit edilmektedir.

Harb silah ve araçlarındaki teknik ilerlemeler ve dünya politikasındaki gelişmeler sonucu olarak stratejik ve taktik anlayışlarda meydana gelen gelişmelerle milli güvenlik ihtiyaçlarımız ve imkânlarımız gözönünde tutularak Silahlı Kuvvetlerimizin teşkilâtlanmasına dokunan konularda çalışmalara önem verilecektir.

Silahlı Kuvvetlerimiz, bugüne kadar olduğu gibi, gelecekte de NATO ve CENTO müşterek savunma sistemleri içinde vatanımızın ve milletimizin içte ve dışta karşılaşabileceği her türlü tehlikelere karşı milli varlığımızı koruyacak maddi ve manevi gücü temin ve idame yolunda gayret ve feragat ile çalışmaktadır.

Ordumuz en iyi silahlarla techiz edilmektedir. Eğitiminin nazari ve ameli olarak, en yüksek seviyede bulunması için bütün emekler harcanmaktadır. Silahlı Kuvvetlerimize vatani vazifeleri teveccüh ettiği zaman, ordularımızın, Büyük Meclisin takdirine ve güvenine layık bir seviyede ödevlerini yapacaklarından emin olabilirsiniz.

Sayın Milletvekilleri,

Hükümet programını sunmuş bulunuyorum.

Müşahade etmiş olacağınız gibi, bu program, temel noktalarda, Birinci ve İkinci Karma Hükümetler Programlarından ayrılmamakta; ve Büyük Meclisin kabul etmiş olduğu Beş Yıllık Kalkınma Planının tam uygulanması amacını gütmektedir. Birinci ve İkinci Karma Hükümetler Programlarında yer almış olan birçok hususlar gerçekleştirildiği için, tabiatıyla, bunlara yeni Hükümet Programında yer verilmemiş; ancak, Karma Hükümetler Programlarında yer almakla beraber gerçekleştirilmesine imkân ve fırsat bulunamamış olan tarım ve toprak reformu ve köylünün toplu olarak kalkındırılması, vergi reformunda eksik kalan hususların, sosyal adalet çerçevesinde planın tam finansmanını sağlayacak ölçüde tamamlanması ve kamu hizmetlerinde gerekli ıslahatın bir an önce yapılması gibi hususlara özel bir önem ve öncelik verilmiştir.

Takdir Yüce Kurulunuzundur.