II. Saraçoğlu Hükümeti Programı

Türk Milletinin değerli vekilleri ;

Devletimizin başı İnönü yeni kabinenin teşkili vazifesini arkadaşınız Saraçoğlu'na verdi. O da teşkil ettiği hükümeti, bugün huzurunuza getirmiş bulunuyor. Cumhuriyetin kurulduğu günden beri iktidar mevkiine gelen hükümetler nasıl birbirinin devamı idiyse ikinci Saraçoğlu Hükümeti de birinci Saraçoğlu hükümetinin tam bir devamıdır.

Bu böyle olduğu gibi hükümetin değişen azalarıyla yer değiştiren azalarının vaziyeti de tamamen nöbet değiştiren askerlerin vaziyetidir. Bu değişmelerde başka bir mana aramak doğru değildir.

Şefin emriyle ve bu defaki intihaplar dolayısıyla tutulan yol hükümeti meclisin olduğu gibi partiyi de milletin tam malı yapan yoldur. Böylece varlığımızın dayandığı birlik kuvveti her gün daha milli ve daha şuurlu ve daha keskin bir durum almaktadır.

Tuttuğumuz yollar ve kurduğumuz esaslar sayesinde Atatürk'le başlayan ve her gün biraz daha kökleşen rejimimizin insani ve medeni gayeler için örnek olacağına inanıyoruz.

Mamur bir Türk vatanı, mesut bir Türk milleti, kuvvetli bir Türk devleti; işte bizim hedefimiz bunlardır. Atatürk bizden bunları istedi. İnönü bizden bunları istiyor. Biz de, hepimiz beraber ve canla başla bu yolda çalışma kararındayız.

Arkadaşlar;.

İkinci Saraçoğlu Hükümeti, tıpkı kendisinden evvelkiler gibi Halk Partisi programını tahakkuk ettirmeye büyük milletimize layık olmaya çalışacaktır.

Yapacağımız işlerin en başında Türk ordusunu daima hazır tutmak vazifesi vardır. Bunun için ordumuzdan biraz sonra göreceğiniz veçhile, hiç bir şey esirgenmiyor. Çünkü sırası gelince bu kahraman ordunun vazifesini yapacağına bütün milletçe eminiz.

Arkadaşlar,

Harbin dördüncü yılı başlarında memleketimiz iki büyük sıkıntı ile karşı karşıya bulunuyordu. İaşe sıkıntısı para sıkıntısı.

Bu iki sıkıntıyı yenmek için o zamana kadar birçok tedbirler almış, sert kararlar vermiş ve birçok mallara el koymuştuk. Bütün bunlar sıkıntıyı azaltmak şöyle dursun, koskoca bir karapazarın memlekette yerleşmesine sebep oldu.

Bunun üzerine herkeste, eğer biraz serbestlik verilecek olursa her şeyin daha iyi olacağı kanaati hüküm sürmeğe başladı. Bunu da tecrübe ettik. Bu usul de bizi bilhassa yiyim ve giyim maddelerinde bir fiyat yarışı ile karşı karşıya bıraktı.

O zaman meseleyi biraz daha yakından tetkik ederek gördük ki bütün bu darlıklarda harbin ihtikarın hissesi kadar diğer hadiselerin de hissesi vardır. Çünkü memleketimiz yiyim ve giyim noktasından kendi kendisine çok zor kifayet edebilir bir durumda da olduğu halde koskoca bir orduyu beslemek ve giydirmek zaruretiyle karşılaştığı gibi bu orduları teşkil etmek için de tarlası ve işi başında bulunan gençleri işlerinden ayırmak zarureti hasıl olmuştur. Daha kısa bir cümle ile milyona yakın genç istihsal cephesinden alınarak istihlak cephesine verilmiştir.

İşte bütün bu vaziyetleri yakından tetkik eden hükümet yeniden birçok kararlar aldı. Bu kararlara göre mücadeleyi en ufak köşe ve cephelere kadar teşmil beklenen neticeyi veremeyeceği için cepheyi kısaltmak ve kuvvetimizi dar sahada daha müessir kılmak icabediyordu.

Yine bu kararlara göre darlığın en müessir ilacı istihsali çoğaltmak ve saklı malları meydana çıkarmak olduğu için fiyatların artmasında fayda görülmüştür.

Yine bu kararlara göre, istihsalin bir kısmı devletçe tayin edilen fiyatla devlete satılmak icap ediyordu.

Yine bu kararlara göre, hükümet bu muayyen fiyatla alınan malları mahdut ve muayyen bir sahaya tahsis etti. Bunları evvela ordunun saniyen dar ve mahdut gelirli vatandaşların ihtiyaçlarına tahsis eyledi. Ve geri kalan miktarla da tanzim şatışları yapmayı düşündü ve böylece başlıbaşına bir program vücut buldu.

Bu programa göre :

l. 140 liradan fazla ücret ve maaş alan geniş manasıyla bütün memur ve müstahdemlere birer kat elbiselik kumaş.

140 liradan aşağı olanlara ikişer kat elbiselik kumaş.

70 liradan aşağı maaş ve ücret alanlara da ayrıca birer ayakkabı vermeyi vadetmiştik.

Elyevm bütün bu vaitler icra safhasındadır. Ve derpiş edilen zamanı içinde tamamen yapılacaktır.

2. Ekmek; bunun müstahsili köylüdür. Onun için fiyatın yükselmesi sadece şehirlinin dar ve mahdut gelirli kısmını muztarip eder. Bu dar ve mahdut gelirli nüfusu tespit ettik. 1.600.000 rakamını bulduk. Bunlara nisbeten çok ucuz yani bize malolan fiyata üç aydan beri ekmek vermekteyiz ve ekmek vermekte devam edeceğiz. Bundan maada İstanbul, İzmir, Ankara, Zonguldak şehirlerine de orta fiyattan hububat ve ekmek vermekte devam ediyoruz. Bu sayede mevcut telaş tamamen söndü. Hatta yer yer bazı genişlikler kendisini göstermeye başladı.

Bunlardan başka bu sene toprak ofisinin tohumluk için Ziraat Vekili emrine verdiği ve tahsis ettiği tohum kışlık olarak 34.000, yazlık olarak 14.000 ki ceman 48.000 tondur. Bu kadar çok miktar hiç bir sene tohumluk olarak dağıtılmamıştır.

Bir aralık 150 gram ekmek verdiğimiz düşünülür ve yine bir aralık buğday fiyatının yüz kuruşu aştığı göz önüne getirilecek olursa bugüne nispetle geniş bir hava içinde bulunduğumuzu anlarız. Bugünkü neticeyi bir taraftan aldığımız tedbirlerdeki isabete diğer taraftan da devam etmekte olan İngiliz ve Amerikan yardımına borçluyuz.

3. Bulgur için yaptığımız vadi, bulgur olarak yerine getiremedik. Çünkü Ankara'da kurulacağını umduğumuz fabrika bazı sebeplerden dolayı kurulamadı. Fakat bulgur yerine son günlerde değişmez gelirlilere nüfus başına ikişer kilo un vermeye başladık.

4. Pirinç vadimizi pirinç olarak.yerine getiremiyoruz. Çünkü aldığımız % 15'ler umduğumuzdan çok az oldu ve bu azı da ordu ile hastaneler arasında taksim etmek icabetti. Fakat pirinç yerine makarna tevzi etmeyi düşünüyoruz.

5. Yağ; zeytinyağı mahsulü henüz tamamen elimize geçmemiştir. Elimize geçecek miktarın sekiz dokuz milyon kilo olacağını tahmin ediyoruz. Ve değişmez gelirli vatandaşlara yağ hakkında vaki olan vadimizi yakında yerine getirmeye başlayacağız.

6. Şeker; dar ve mahdut gelirlilerin beher nüfusuna 600 gram şekeri her ay muntazaman vermekteyiz. Resmi fiyatlara nazaran çok ucuza verilen bu miktarı önümüzdeki aylar için artırmayı bile düşünüyoruz.

Bundan maada, şayet yerine getiremediğimiz vaitler kalırsa bunları da fasulye vermek suretiyle ödemeye çalışacağız.

Biz böylece bir taraftan dar ve mahdut gelirli insanların bir kısım sıkıntılarını bertaraf etmeye çalışırken diğer taraftan da muhtekirleri şiddetle takipte devam ediyoruz ve devam edeceğiz.

Arkadaşlar,

.

Buraya kadar söylediklerim göz önüne getirilecek olursa bundan dört ay evvel yiyim ve giyim hakkında almış olduğumuz kararların birer birer beklenen neticeyi vermekte oldukları görüldü.

Bizi bu güzel neticeye vardıran bilhassa vali ve kaymakamların % 25'leri tespit ve tahsil hususunda gösterdikleri gayret ve faaliyettir. Onun için huzunuzda bu arkadaşlara teşekkür etmeyi vazife bilirim.

Arkadaşlar,

.

Dar ve mahdut gelirli vatandaşlara yapmakta olduğumuz yardımı gördünüz. Şimdi bir de dünyanın en zengin memleketlerinden birinde bir madde hakkında tatbik edilen kaideyi söyleyeceğim. Bu kaideye göre bir adamın kendisine bir kat elbise yapmak hakkını verecek olan kuponları biriktirmek için tam on sekiz ay beklemesi lazımdır. Kezalik bu memlekette okunmuş olan bir gazateyi herhangi bir yere atmak bir israf cürmüdür. Bunu yapan hakkında derhal takibat başlar.

Bizim memleketimiz bütün sıkıntılara rağmen hala bahtiyar bir yurt olmakta devam ediyor. Fakat bir gün Türk milletinden ağır fedakarlıklar istenecek olursa Türk fedakarlığının hudut tanımadığını bütün dünya bir kere daha öğrenecektir.

Arkadaşlar,

Şimdi karşılaştığımız ikinci sıkıntıya para ve maliye sıkıntısına geçiyorum. Vakia adi bütçelerimiz inkişaf etmekte ve mütevazin olmakta devam ederek 1938'de (250) milyon iken 1942'de (394) milyonu buldu. Böylece devlet hizmetlerini ve müesseseler işlerini mütemadiyen inkişaf ettirmek mümkün oldu. Varidat kaynaklarımızın normal artması sayesinde elde edilen bu inkişafın önümüzdeki yılda da devam edeceği kanaatindeyiz. Onun için içinde bulunduğumuz bütçe 394 nıilyonluk bir bütçe olduğu halde gelecek sene bütçesi 480 milyon lira olarak hazırlanacaktır.

Fakat bu adi ve mütevazin bütçenin yanıbaşında ordu masraflarını derpiş eden fevkalade tahsisatların mali cephemizde yarattığı zorluklar çok serttir.

Çünkü istiklal ve hürriyetimiz için ayakta tuttuğumuz orduya her sene ait bütçe ile verdiğimiz 100 milyon liraya ilaveten 1939'da 84 milyon, 1940'da 220 milyon ve 1941'de 280 milyon liralık fevkalade tahsisat verdiğimiz gibi 1942 yılı için bugüne kadar verdiğimiz fevkalede tahsisat yekunu 313 milyonu aşmıştır. Görülüyor ki, bu senenin fevkalade tahsisat yekunu 400 milyondan daha az olmayacaktır.

Buna adi bütçedeki 100 milyon lira ilave edilecek olursa milli müdafaa masraflarının bu sene 500 milyon lirayı bulacağı anlaşılır.

Ordumuzun asıl teçhizat ve teslihatının daha evvel yapılan nıukavelelere tevfikan hariçten alınmakta olması ve malzeme bedelinin taksitlerinin maliye bütçesinde bulunması gözönüne getirilecek olursa modern bir ordunun ne kadar pahalıya malolduğu hakkında bir fikir edinilebilir.

Filvaki, maliyemiz, bulduğu mali tedbirler, istikrazlar, harp zamanları ve müdafaa vergileriyle bu büyük açığın mühim bir kısmını kapatmaya muvaffak olmuştur. Ancak bütün bu tedbirler aynı zamanda tedavüldeki para hacminin de artmasına mani olamamıştır.

Nitekim Merkez Bankamızın açılmasını takibeden ilk 7 sene içinde emisyon miktarı 150 - 200 milyon lira arasında dalgalandığı halde bu miktar 1939 yılında 396 milyon, 1940'da 417 milyon 1941'de 521 milyon ve 1942'de 744 milyon liraya baliğ olduğu gibi bir aralık bu rakam 767 milyon liraya çıkmıştır.

Arkadaşlar,

Bir taraftan ordunun her gün artan yüksek masraflarının ne vakit hitam bulacağının belli olmaması, diğer taraftan da Merkez Bankasının yükselen emisyon miktarı hep bir arada göz önüne getirilecek olursa Hükümetin ne kadar sert bir darlıkla karşı karşıya kaldığı anlaşılır. İşte bu darlık karşısında çalıştık, çabaladık ve tesirli bir tedbir bulduk.

Varlık Vergisi :

Bu vergi bugüne kadar Hazineye 225 milyon lira verdi. Bu vergi sayesinde ufuktaki bulutlar dağıldı.Bu vergi sayesinde maliyemiz genişledi. Hesapsız ve zararlı sarfolunan bir çok para, yerinde olarak, pazardan çıkarıldı. Emisyon miktarı arttırılmadı. Hatta bu miktar, 767 milyondan 720 milyona düştüğü gibi Merkez Bankamız, mühim kısmı son aylarda olmak üzere 35 ton da altın aldı. Bununla Merkez Bankasındaki altınlar bildiğiniz altınlardan 15 milyona varmıştır. Dikkatinizi celbederim, banka bunlardan maada son birkaç ay içinde (12 milyon İngiliz lirası) biriktirdi. Böylece Türk parası hiç bir zaman bu kadar sağlam olmadı ve böylece paramız çok memlekette gıptı uyandıracak bir duruma yükseldi.

Dünya muharebesi dördüncü yılını yaşarken bu vaziyette bulunmanın çok memnuniyet verici olduğundan şüphe edilemez.

Arkadaşlar;.

Eski dertlerimizden biri de kömürdür. Çünkü kömür istihsali, artan ihtiyaçla muvazi olarak artmıyor. Bundan maada geçen sene iki ay kadar çalışılamadı. Bu iki sebepten memleketin her tarafında kömür ihtiyacı tatmin edilemedi.

Kömürün en yüksek iki istihsal senesinden biri 1941'dir. O sene istihsal 3 milyon tonu biraz geçmiştir. 1942'de bu miktar arzettiğim sebebe binaen 2,5 milyon tona düşmüştür. Fakat yapılan gayretler neticesinde geçen senenin son aylarındaki günlük kömür istihsali daima sekiz bin tonun üstünde kalmıştır. Bundan maada içinde bulunduğumuz senenin ilk ayı içinde yapılan istihsal çok ümit vericidir. Belki de en yüksek bir rakam bu senenin istihsali olacaktır.

Bundan başka, bir ihtiyat ve yardımcı tedbir olarak garp linyitlerini daha esaslı, daha cezri işletmek için tedbirler alıyoruz ve bu iş için icabeden parayı bütçeye koyduk.

Yiyim, giyim para ve kömür sıkıntılarından sonra aleumum nakliye işlerindeki zorluklarla karşılaşmaya başladık. Bu zorlukları yenmek veya hiç değilse azaltmak için selahiyettar makamlar çalışmaktadırlar.

Arkadaşlar;.

Şimdiye kadar yapılan veya yapılmakta olan işlerimizden bahsettim.

Şimdi de, müsaadenizle, gelecek sene yapacağımız işler hakkında maruzatta bulunacağım. Yapılacak işlerde de kuvvetimizi dağıtmaktansa onu birkaç noktada toplamayı daha müsmir bulduk. Esasen gönderdiğimiz bütçeye atılacak bir göz bizim bu kararımızı ve umumiyetle çalışma programımızı vazıhan ifade eder.

En büyük ilaveyi maarife yaptık.Buraya konan para geçen seneye nazaran 14,5 milyon lira fazladır. Diğer bir tabirle on sene evvel on milyon lira olan maarif bütçesi gelecek sene 43 milyon lira olacaktır.

Bundan maada, hususi dairelerin maarif işlerine tahsis ettiği paralar on sene evvel 12 milyon lira iken bu miktar içinde bulunduğumuz yılda 19 milyon lirayı bulmuştur. Bunlara mukabil yüksek tahsil talebesi on sene evvel 7.000 iken bu sene 16.600'ü bulmuştur. Lise talebesi on sene evvel 6.800 iken bu sene 30.000'i bulmuştur. Orta okul talebesi de on sene içinde 35.000'den 100.000 çıkmıştır.

İlk tahsil talebesi de on sene içinde 525.000'den 970.000'i bulmuştur.

Bundan başka güzel sanatlar akademisinde on sene evvel 157 talebe mevcut iken bu rakam bugün 547'yi bulmuştur. Altı yıl önce 68 talebesi olan konservatuar da bugün 147 talebeye maliktir.

Bunlardan maada, teknik öğretim talebeleri üç sene içinde 9.000'den 14.500'e çıkmış; köy enstitüleri talebesi dört sene içinde 3.000'den 12.000'e varmıştır.

Son senelerde halkımızda ve maarifetlerimizde gördüğümüz hamleleri takviye etmek ve biran evvel bilgili ve verimli vatandaş adedini arttırmak için bütün kuvvetimizle bu cereyana katılmakta vatan ve millet için büyük faydalar gördük ve bu cereyanın hızını azaltmamak için önümüzdeki senenin maarif bütçesine 14.5 milyon lirayı ilave ederken cidden haz duyduk.

Maariften sonra en büyük rakamı istihsal kaynağımız olan ziraate ayırdık.

Bundan evvel koordinasyon emrindeki paralardan 4.5 milyon lirayı Zirai Donatım Kurumuna vermiştik. Bu Kurum, doğrudan doğruya çiftçilerimizin her çeşit dertleriyle boğuşmak için kurulmuştur. Tohum, ilaç, alet ve edevat, gübre gibi bütün ihtiyaçları temin ederek köylüyü yetiştirecektir. Bu 4.5 milyona son günlerde beş buçuk milyon daha ilave ettik.

Bundan başka, doğrudan doğruya Ziraat Vekaletinin bütçesine ayrıca 4 milyon 810 bin lira ilave eyledik. Bu para ile altı teknik okul açılacak bunlardan üçü umumi ziraat için, diğer üçü de bahçeler ve meyveler için olacak. Bu okullardaki köy çocuklarına teknik bilgiler öğretilecek ve böylece bu çocuklar kendilerine ve memlekete daha faydalı bir hale sokulacaktır.

Ziraat Vekaleti kendi vasıtalarıyla bu sene yarım milyon dönümden fazla zeriyat yapmıştır. Bu miktarı her sene süratle arttırmak kararındayız.

Bundan başka bu sene fiyatların teşviki ile halk zeriyatında % 20 - 30 bir fazlalık görülmüştür ve yıl bugüne kadar iyi gitmiştir. Bundan sonra da iyi giderse bu senenin bir bolluk senesi olması ihtimali çok kuvvetlidir. .

Ziraat sahasında bizi dört gözle bekleyen en esaslı kanun köylüyü toprak sahibi yapacak kanundur.

Bu Meclisin bu işi behemehal halledeceğine kani olduğumuz gibi bu işin hallinden bir kaç sene sonra da Türk yurdunun her köşesini ileri insanlar yuvası halini alacağına eminiz.

Matirten, ziraatten sonra en büyük parayı borçlar faslına koyduk. Buraya koyduğumuz paranın 15 milyonu ile Türk milleti için tarihi ve acı hatıralar teşkil eden ve düyunu umumiye denilen bir borcu kökünden kazımak istiyoruz. Çünkü aramızdaki mukaveleye nazaran bu borcu satın almak zamanı geliyor ve bu borç frank olarak ödeneceği için 15 milyon lira ile tamamen bertaraf edilebiliyor. Böylece imparatorluğun bize bıraktığı miraslardan zamanında pek ehemmiyetli ve elemli olan birisini daha dirilmemek üzere gömmüş olacağız.

Bütçede mühim para alacaklardan birisi de Sümerbank ve Etibanktır. Bu iki bankanın kurduğu müesseseler, imtiyazlı şirketlerin mübayaalarından ve satın alınan ve yapılan demiryolları ve deniz yollarından sonra, devletçilik vasfımızı en sağlam temeller üzerine kuran ve onu yaşatan ve canlandıran müesseselerdir. Bu iki müessesenin tabii seyrini devam ettirmek için ne lazımsa yapılacaktır.

Bunlar gibi nafıalarımızın yollar, sular, köprüler, demiryolları ve iskelelere dair mevcut programı aynen tatbik edilecek ve her yerde bu işlerimiz faal yürüyüşlerini muhafaza edeceklerdir.

Diğer vekaletlere bunlar derecesinde zamlar yapılamamışsa da bu sene verilen tahsisat her sene verilenden fazladır. Bu sahalarda da işlerin daha iyi yürümesi için yetecek kadar para verilmiş bulunuyor.

Dahiliyeye gelince :

.

Bu yıl köylerimizde ihtiyar heyetleriyle muhtarlar, şehir ve kasabalarımızda da belediye meclisleriyle belediye reisleri yeniden seçilmiş ve vilayet umumi meclisleri seçimi de her tarafta yenilenmiştir. Bütün bu seçimlerde ve bilhassa son TBMM intihabında yurttaşların gösterdiği düşünce ve irade beraberliği ve vatandaşların reye iştirak nispetinin çokluğu varlığımıza temel olan milli birliğin yeniden tezahürüne vesile olmuştur.

Arkadaşlar ;.

Harp, dahili ve zabıta işlerimizi çok arttırmıştır. Buna rağmen bu işler her gün biraz daha iyi işlemek yolundadır. Bugün memleketimizin her yerinde tam bir emniyet ve sükun havası hakimdir. Adi zabıta vakalarından ve münferit hadiselerden başka bir şey yoktur. Bu böyle olmakla beraber idare ve zabıta makinelerimizi biraz, daha iyi işler bir hale koyarak istiyoruz. Bunlar hakkındaki düşüncelerimizi, pek yakında ve birer birer tasvibine arzedeceğiz.

Dış Politikamıza gelince:

.

Müttefik ve dost devletlerle olan politikamızı ve münasebetlerimizi aramızdaki muahedelerle tanzim etmiş bulunuyoruz.

Bir taraftan şefin uzağı gören kudretine, diğer taraftan kuvvetli bir orduya dayanan hariciyeniz bugüne kadar çok parlak neticeler elde ettiği gibi bugünden sonra da Türk'ün topraklarını Türk'ün haklarını ve Türk'ün menfaatlerini tamamen koruyacaktır.

Bu politika artık yalnız hariciyenin, hükümetin ve hatta Meclisin politikası değil tamamen Türk Milletinin ve Türk çocuklarının malıdır.

Mister Çörçil'i Adana mülakatlarından sonra daha yakından tanıyarak, daha çok sevmeye başladık. Etrafımızda, Mister Çörçil başta olmak üzere, bütün İngiliz devlet adamlarının bize uzattıkları samimi elleri görüyor ve yine bu devlet adamlarının samimi sözlerini işitiyoruz. Lordlar Kamarası dün yine bu dostluğun yeni bir tezahürüne şahit oldu. İngiliz dostlarımız emin olsunlar ki bize uzatılan elleri samimiyetle sıkıyor, İngiltere'den gelen samimi sözleri de bizim Londra'ya gönderdiğimiz yürekten sözlerin bize akseden sedaları addediyoruz. Çünkü bizim kanaatımıza göre İngiliz - Türk dostluğu yalnız karşılıklı menfaatlerin emrettiği bir dostluk değil, iki memleketin hayatı zaruretlerinin en başında gelen bir ihtiyaçtır.

Arkadaşlar, biliyorsunuz ki İsmet İnönü'nün devlet reisliğine intihabı haberini Amerika Meclisine bildirdiler. Amerika Meclisi de bu haberi alkış tufanıyla karşıladı.

Şimdi ben de bu yüksek kürsüden sizin namınıza Cumhuriyetçi ve Demokrat Türkiye'nin demokrat ve Cumhuriyetçi Amerika'ya selamlarını, sevgilerini ve saygılarını gönderiyorum.

Arkadaşlar;.

Sizlere yaptığımız, yapmakta olduğumuz ve yapacağımız işler hakkında izahat verdim. Harici ve dahili politikamızın yürüyüşüne dair maruzatta bulundum. Şimdi sıra sizlere, reylerinize geldi. Eğer beni ve arkadaşlarımı kendinize ve devlet işlerine layık görüyorsanız bunu itimadınızla göstermenizi rica ederim.