Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Kamu Denetçiliği Kurumunun ve Sayıştayın bütçelerini görüşüyoruz. Bütçe 659 milyar liralık bir açığı şimdiden öngörmektedir. Bütçe açığı demişken bu yıl sonunda 461 milyar liralık bir açık beklenmektedir. Ocak-eylül arası dönemde 45,5 milyar liralık açığı dikkate aldığımızda 416 milyar lira daha AKP'nin seçim korkularını gidermek için harcanacaktır, biz buna inanıyoruz. Faiz harcamalarına ayrılan ödenek 566 milyar lira. Bu, en büyük üçüncü ödenek. Ayrıca, sermaye sahiplerine oluk oluk akıtılan kaynak çiftçiye gelince âdeta kaşığın ucuyla verilmektedir. 143 milyar liralık tarım bütçesinin 54 milyar lirası küçük köylü ve çiftçiye ayrılmıştır. Gelirlere baktığımızdaysa yine dolaylı ve doğrudan vergiler yoluyla bütün mali fatura milletimize kesilecektir. Muafiyet, istisna ve indirim şeklinde alınmasından vazgeçilecek 994 milyar lira iktidarın kimlere hizmet ettiğini de ayrıca gösteriyor. Aynı hata bile bile yapılıyor; gereksiz harcamaları sürdür, halk KDV ve ÖTV'den bunalırken sermayeden, zenginden vergi alma, bütçe açığı ver, bu açığı da faizciden, tefeciden aldığın yüksek faizli borçla kapat. İşte, AKP'nin bütçe siyaseti budur.

     Türkiye Büyük Millet Meclisi konusuna gelince, "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" adı verilen ucube sisteme geçtiğimiz günden beri yüce Meclisimiz kasten itibarsızlaştırılmaktadır. Milletvekilleri etkisiz kılınmakta, denetim faaliyetlerine ket vurulmaktadır. "Soru önergelerinde rekor kırdık, cevaplanma oranlarında rekor kırdık." denildi, oysa asıl rekor, daha doğrusu utanç, gelen yanıtlarda. Burada bende de bir tane Şehircilik Bakanlığından gelen cevap var. Ayrıca Meclisin işleyişi, temizliği ve çalışma düzeni de iyileştirilmelidir.

     Sayıştaya gelince, bütçe hakkının sahibi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan Sayıştay acaba gerçekten denetim yapabiliyor mu? Sayın Yener'in çizdiği tozpembe tablo ne kadar gerçek? Mesela, tespit edilen yolsuzlukları içeren raporlar hakkında 5018 sayılı Kanun'a göre denetimin bir anlamı kalmamıştır çünkü muhasebe hataları, kusurlar yüzeysel olarak raporlanmakta ve bunun üzerinden eleştiri yapılmaktadır; bu, yeterli değildir. 6085 sayılı Kanun'la niçin performans denetimi sona erdirildi? Kamu harcamalarında verimlilik kriteri niçin göz ardı edildi? Denetçilerin denetim alanlarının günden güne daraldığını, baskı ve tehditle istifaya zorlandıklarını duyuyoruz; bunu Sayın Erhan Usta da burada belirtti. Ayrıca, buradan sormak istiyorum: Varlık Fonu neden Sayıştay denetimine alınmıyor? Ülkemizde Varlık Fonu, AKP'nin istediği kamu şirketine el koyarak zarar etmesine sebep olmaktadır. ÇAYKUR'u, TELEKOM'u konuşmak bile istemiyorum.

     Kamu Denetçiliği Kurumuna gelince, üyesi bulunduğum Dilekçe Komisyonuyla birlikte KDK'nin faaliyetlerini yakından izliyoruz. Vatandaşımızın şikâyetlerinin ve taleplerinin iletilmesinde, hak arama kültürünün gelişmesinde önemli rolü olan bu kurumun daha aktif hâle getirilmesi gerekmektedir. Milletimizin menfaati için, KDK'nin mali anlamda güçlendirilmesi ve yetkilendirilmesi de yerinde olacaktır.

     Sözlerime son verirken bu yalancı bahar bütçesini, bu seçim finansmanı bütçesini, enkaz bütçesini iyi niyetli görmediğimizi ifade etmek istiyorum. İnşallah, Sayın Usta'nın da dediği gibi veda bütçesi olur. Milletimizin varlığına, milletimizin kör kuruşuna göz dikenler iki cihanda da huzur bulmasın diyorum.

     Biz İYİ Parti olarak, her zaman, zor yaşam koşullarına maruz bırakılan yurttaşlarımızın çıkarlarını sonuna kadar korumada ısrarlı olacağız. Bu anlayışla, iktidar değişimine az bir süre kalmışken 2023 bütçesinin, her şeye rağmen, hayırlı olmasını diliyorum.

     Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.