Değerli milletvekillerim, şimdi, gündemimizde yer alan yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarımızın özellikle çocukları ve yakınlarının gerek velayet konusu gerekse "ahvalişahsiye" dediğimiz konuları, eğitimleri, onların yetiştirilmeleri ve bu hususta uygulanacak olan yöntemler... Tabii, ülkelerin farklı sistemlere sahip olması nedeniyle, Türkiye'nin ve Avrupa Birliği ülkelerinin, burada bir ahenkleştirme çalışmasına girme gerekliliği de ortadadır. Sayın Başkanın bu görüşüne ben de katılıyorum, böyle bir girişimin gerek parlamenter diplomasi anlamında gerekse Türkiye'mizin yurt dışında bulunan gerek büyükelçilik ve ona müzahir olan birimlerinin gerekse sivil toplum örgütlerimizin, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımızın oradaki faaliyetlerinin önemini biz de biliyoruz ancak burada -nedense- özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin önce asimilasyonla başlayan daha sonra da bunun sert tartışmalara yol açması nedeniyle entegrasyona dönüştürülen faaliyetleri söz konusu. Hâlbuki farklı milletlerden, farklı devletlerden Avrupa'ya bir şekilde intikal etmiş kişilerin, zümrelerin ya da çocukların, onların evlatlarının kendi kültürleri dairesinde söz konusu devletlerin değerlendirilmesi daha uygun olacaktır. Velayet hakkının en azından o ailelerin de görüşleri alınarak kendilerine daha yakın olan bazı ailelere tevdi ya da bazı bu konuda faaliyet gösteren kurumlara tevdisinin daha uygun olacağını düşünüyoruz. Ancak bu konuda yerinde inceleme yapmanın çok daha faydalı olacağını düşünüyorum çünkü sonuçta günümüzde artık iletişimin, ondan sonra, seyahatin, devletler arasında iş birliğinin, görüşmelerin çok daha yoğun yapılabildiği bir dönemi yaşıyoruz, 21'inci yüzyıldayız. Bu konuda her devletin makule yaklaşacağını ümit ediyorum.

     Ben katılıyorum.

     Teşekkür ederim.