Komisyon Adı:(10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Konu:Çevre Ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un, İklim Değişikliği Ve Bakanlık Olarak İklim Değişikliği Çatısı Altında Yapmış Oldukları Projeler Hakkında Sunumu
Dönemi:27
Yasama Yılı:4
Tarih:29/06/2021


Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un, iklim değişikliği ve Bakanlık olarak iklim değişikliği çatısı altında yapmış oldukları projeler hakkında sunumu BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

     Sayın Bakanım, sayın milletvekilleri; aslında, ben Sayın Bakanın sunumunu baştan sona izledim ancak yabancı bir heyet geldiği için bir ara çıkmak zorunda kaldım. Ben birkaç dakika içerisinde tamamlayacağım.

     Sayın Bakanımın müsilajla ilgili çalışmalarını ben takdirle karşılıyorum, onu ifade edeyim. Özellikle, bugüne kadar 8.400 metreküp müsilaj toplanmış ancak bu bir neticedir, sebebini araştırmak gerekiyor. Burada Sayın Bakanıma bir hatırlatmada bulunmak isterim. Bakanlığının eski Müsteşarı Sayın Mustafa Öztürk. Mustafa Bey -o profesör, siz de tanırsınız- 1994 yılında...

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Benim talebem.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - ...Sayın Cumhurbaşkanı ilk Belediye Başkanı olduğu zaman takip eden aylar içerisinde Çevre Daire Başkanlığı yapmıştır İstanbul Belediyesinde, ben de o zaman İçişleri Bakanlığında Daire Başkanıydım. Bakanlığı temsilen birlikte Viyana Birleşmiş Milletler Ofisine gittik, oradaki toplantıda Karadeniz'in kirliliği tartışıldı, birkaç gün süren bir toplantıydı. Tuna Nehri -burada bahsi de geçti, konuşması yapıldı- o Karadeniz'in kirliliğinin Marmara'ya olumsuz etkisinin had safhaya çıktığını ifade ediyorlar. 1994'ten 2019'a yirmi beş yıl geçmiş ve yirmi beş yıl AK PARTİ yerelde Marmara'ya, bir anlamda İstanbul'a hâkim olduğu için hükmetmiş. Bu konuda ne yapıldı Sayın Bakanım, onu sormak istiyorum. Sayın Öztürk'ün geçenlerde bir makalesi çıktı, Marmara'yla ilgili şu cümleyi söylüyor: "Marmara şeker komasına girmiştir." diyor. Çevreci bir profesör bu; özellikle, Sayın Öztürk'le temasa geçmenizi öneriyorum size.

     Müsilajdan asıl konunuz olan şehirleşmeye geçiyorum. Tabii, yirmi yıla yakın AK PARTİ iktidarında Türkiye yönetiliyor, İstanbul da yirmi beş yıl yönetildi. Böyle uzun sürelerde yapılan icraatların, pratiklerin mutlaka bir iyileşme ortaya koyması gerekirdi ama karşımıza müsilaj çıkıyor, karşımıza hava kirliliği çıkıyor, karşımıza düzensiz ve vahşi bir kentleşme ortaya çıkıyor.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Behiç Bey, İstanbul'un havası dünyanın en güzel havası.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Hiç de öyle değil Sayın Bakanım.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Eskiden konsoloslara çevre tazminatı veriyorlardı, onu gündeme getirme lütfen.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Şunu tamamlayayım efendim, müsaade ederseniz.

     Şehirleşme, Anadolu'yu şenlendirmek, Anadolu'daki sanayileşmeyi, Anadolu'nun, Türkiye'mizin İstanbul dışındaki bölümlerinin tarımsal kalkınmasını hayata geçirmek olsaydı hedef, böyle bir makroplanlama olsaydı o zaman, öyle zannediyorum ki İstanbul'un nüfusu asla 10 milyonu geçmezdi bugün itibarıyla ve günde 5 milyon ton atık su Marmara Deniz'ine deşarj ediliyor, en azından bunun yarısı kadar bir deşarj olurdu; denetim olsaydı fiziki arıtma dışında biyolojik ve kimyasal arıtma da olurdu, o zaman müsilaj zaten olmazdı.

     Sayın Bakanım, şehirleşme Türkiye'de iki olumsuz faktör doğurmuştur bu tür yığılma suretiyle, yani kırsalın kente göçmesiyle oluşan şehirleşmeyi kastediyorum. Birincisi, yirmi yıl önce Türkiye'nin 27 milyon hektar olan kullanılabilir tarımsal arazisi 23 milyon hektara -kabaca söylüyorum- inmiş oluyor ve çevre, yani şehirlerin çevresindeki arazilerin artık tarım arazisi vasfını yitirmesinden dolayıdır, benim kendi memleketimde de bu var, Çukurova'da var mesela, Antalya'da var, Manavgat Ovası'nda var, Ege de var aynı şekilde... Dolayısıyla bu şehirleşme, İstanbul ve çevresinde de tarım arazilerini yok etmiştir ve yerinden, özellikle bu, devletin yönetim anlayışının, devletin yönetiminin, yani siyasal iktidarın yerel yönetimlere bakış açısı da burada çok önemlidir. Çıkartılan 6360 sayılı Kanun da özellikle küresel iklim değişikliği bağlamında da çok yanlış olmuştur ve büyükşehirlerin kötü yapılanmasına yol açarak, maalesef köyleri kaldırarak mahalle hâline dönüştürüp onların bütün mal varlığını, yani merasını, yaylağını, otlağını, kışlağını ve diğer orta mallarının âdeta birilerine peşkeş çekilmek suretiyle yok edilmesine yol açılmıştır. Yerel yönetimler özellikle bu çevre kirliliğinin önlenmesi ki sularımızın kirliliği konusunda ve İstanbul bağlamında da, Marmara'nın kirlenmesi bağlamında da kısıtlı imkâna sahiptir; bu imkânı Şehircilik Bakanlığı olarak bundan sonra nasıl tanzim edeceksiniz? Bunu da zatıalinize soru olarak yöneltiyorum.

     Tekerrüre kaçmamak için sözümü burada kesiyorum.

     Teşekkür ederim.