Komisyon Adı:(10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Konu:Doğal Hayatı Koruma Vakfı İklim Ve Enerji Programı Kıdemli Uzmanı Tanyeli Behiç Sabuncu'nun Ve Doğa Koruma Kıdemli Uzmanı Selin Devranoğlu Tavsel'in, İklim Değişikliğinde Mevcut Durum, Planlanan Tedbirler, Kuraklık Tehdidi Ve Su Kullanımı, Ormanların İklim Değişikliğine Uyumu, Enerjide Dönüşüm İhtiyacı, Paris Anlaşması Ve Türkiye'nin Konumu Ve Önerileri Hakkında Sunumu
Dönemi:27
Yasama Yılı:4
Tarih:01/06/2021


Doğal Hayatı Koruma Vakfı İklim ve Enerji Programı Kıdemli Uzmanı Tanyeli Behiç Sabuncu'nun ve Doğa Koruma Kıdemli Uzmanı Selin Devranoğlu Tavsel'in, iklim değişikliğinde mevcut durum, planlanan tedbirler, kuraklık tehdidi ve su kullanımı, ormanların iklim değişikliğine uyumu, enerjide dönüşüm ihtiyacı, Paris Anlaşması ve Türkiye'nin konumu ve önerileri hakkında sunumu BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

     Aslında merhale merhale yapmış olduğumuz çalışmalar sonucunda gerçekten burada -ben arkadaşlara da söyledim- öyle bir noktaya geldik ki sanki küresel iklim değişikliği konusunda tabiri caizse bir lisans eğitimi düzeyinde bilgi sahibi de olmuş gibi olduk. Bunları anlayabilmenin de tabii bir altyapısının olması gerekiyor. Bu itibarla, hangi açıdan meseleye yaklaşılacağı da önemli. Yani yerel yönetim açısından mı, çevre açısından mı, yoksa ormancılık açısından mı, uluslararası anlaşmalar açısından mı bunların da önem arz ettiğini özellikle vurgulamak istiyorum.

     Hocalarımıza öncelikle teşekkür ediyorum, gerçekten çok aydınlatıcı, çok güzel çalışmaları bize aktararak Türkiye Büyük Millet Meclisinin bundan sonraki faaliyetlerinde, çalışmalarında bir zemin teşkil eden bilgileri bize aktarmış oldular.

     Ben, burada tekrara kaçmadan bir hususu arz etmek istiyorum. O da şu: Orman, malumunuz, rakıma göre farklı türleri içeren bir yapı arz eder. Sahillerde farklıdır 300, 400 metrede yine farklıdır, 800 metrede farklı bir kuşak görürüz, en yüksek ve ormansız, ağaçsız bir alan oluşur ama o ağaçsız alanın bir altındaki rakımda ardıç olur, ardıç ormanı.

     CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - İğne yapraklı evet.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Evet, ardıç iğne yapraklı grubundan ama sedir ve ladinden daha farklı bir ağaç türüdür ve dolayısıyla pek seyrek olarak bulunur yani çok sık orman hâlinde ardıç ormanı olmaz özellikle Akdeniz kuşağında böyledir ve ardıç ağaçlarının ömrü çok uzundur yani bin yıllık, bin iki yüz yıllık ardıç ağacının olduğunu ifade ediyor; ormancılar bilir onu.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Kuraklığa dayanıklı.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Evet.

     Bahsettiğiniz konu gerçekten Türk orman mühendislerinin bir başarısıdır. Ardıç kuşu dışında ardıç ormanı oluşturacak başka bir mekanizma yokken o sindirim sistemini araştırarak ilk defa Isparta Orman Bölge Müdürlüğünde Fidanlık Müdürlüğü bünyesinde yapılan çalışmayla ardıç fidanını üretmeyi başardılar ki bu da zannediyorum yirmi yıllık bir hikâyedir, fazla değil. Şu anda yaygınlaştığını biliyorum. Bu itibarla, o kuşakta yani o rakımda ardıç ormanı oluşturmak gerçekten güzeldir. Ardıç kullanışlı bir ağaçtır aslında, kokulu bir ağaçtır ve kolay kolay da çürümez, çok sağlamdır. Onun bir altında, hemen ardıç ormanının altında da güneyde genellikle halkın söylediği "katran ağacı" vardır, bunun bilimsel adı "sedir" diye geçiyor.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - "Sedir" diyoruz.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Evet, bir de köknar var ona da "ladin" diyorlar yani birbirine de karışıyor ladin başka bir şey Karadeniz'de de var ladin ağacı. O ormanlar çok hâkim ama geniş bir kurumayla karşı karşıyayız, bu da yine bu ormancılık yanında küresel iklim değişikliğine bağlı, kuraklığa bağımlı ağaçların demek ki beslenememe sorunu karşısında kurumasıyla sonuçlanan bir süreç.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Lübnan'da varmış.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Lübnan'da var, evet.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Yok olmuştu. Sonra destek vermeye, Bakanlığım döneminde oraya destek veriyorduk.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Lübnan'a değil mi?

     Lübnan'da da katran ormanı var zaten latince adı "sedirus oryantalist" diye geçiyor.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - "Sedirus Lübnani."

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Ha, tamam. "Lübnani" diye geçiyor değil mi? "Sedirus Lübnani."

     Bütün Doğu Akdeniz, Orta Akdeniz özellikle Batı Akdeniz'de de Elmalı'ya kadar olan kuşakta bu orman var, bunların da korunması gerekiyor.

     İkinci konu şu Sayın Başkanım: İkinci konu, bunu ısrarla vurgulamak istiyorum, daha sonra bizden zannediyorum rapor isteyeceksiniz o raporda da ben bunu anlatacağım.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - İsabetli olur.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Yerel yönetimler çok önemli burada. Özellikle bu susuzluk ve kuraklık konusunda yerel yönetimde inanılmaz önemli. Türkiye'de yıllardır İller Bankası projeleri olsun, belediyelerin kendi özgün projeleri olsun, valiliklerin projeleri olsun hep yapılan şey asbestli borular kullanıldı yıllarca Türkiye'de. Bu son otuz yıl içerisinde derece derece terk edildi bu borular ve yenilendi. Ancak hangi belediyeye gidersek gidelim büyük su kaçaklarıyla karşı karşıyayız. Mesela, Mersin Büyükşehir Belediyesinin Berdan Çayı'ndan aldığı su da yani 29 kilometrelik bir isale hattıdır yüzde 30'un üzerinde kaçak var.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Çok daha fazla, yanlışlık var.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Evet.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Hatta mı? Yoksa şebekede yüzde 45, yüzde 50.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Şebeke dâhil, evet hatta yani böyle kaçak var. Bu kaçakların önlenmesi, hocalarımızın da...

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim, ikinci hattı benim Bakanlığım döneminde yaptık o hatta ASB boru kullanmadık, çelik boru kullandık.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - 2005'ten sonra yapılan hat o güzel bir hat...

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Onda kaçak yoktur.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Evet, tabii bunun yanında bir de yağmur suyu atıkları çok önemli belediyelerin. Şimdi, belediyeler buna genellikle son yıllarda fazlaca giriyorlar ve çok faydalıdır. Onun dışında bir de arıtma tesisleri çok önemlidir. Arıtma tesisleri denizlere nasıl deşarj edilecek bu çok önemli. Mesela, Mersin'de, tabii Mersin 1 milyon nüfuslu, kent merkezi bir milyon olan bir şehir. Doğu istikametine yani Çukurova'nın Seyhan deltasına doğru giden istikamete giderek "Karaduvar" dediğimiz alandan denize veriliyor çünkü orası alüvyon ovanın denizi olduğu için deniz yani yüzlerce metre gitseniz bile derinleşmiyor, sığ kalıyor. Dolayısıyla, orada uzun bir...

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Deniz deşarj hattı var.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Evet, deşarj hattı var. Hâlbuki burada denizin derin akıntısı da çok zayıf ama batı tarafına gittiğimiz zaman Tece Kargıpınarı tarafından denize bir deşarj hattı uzatıldığı zaman 70 metreden itibaren deniz yüzlerce metreye ulaşıyor, aşırı derinleşiyor ve büyük akıntı var.

     CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Akdeniz öyledir.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Oraya verildiği zaman Akdeniz'in tuzluluk oranı çok yüksek olduğu için o eğer arıtılmış bir deşarj yapılırsa denizde o kadar kirliliğe yol açmıyor. Bu küçük ayrıntıya dikkat edilmeden doğudan deşarj yapıldı ama bu zannediyorum kırk yıl falan olmuştur. Belediyelere burada hem kanalizasyon hem içme suyu, kullanım suyu hem arıtma tesisleri bağlamında hatta şimdi büyükşehir sistemi geldiği için yani ilin geneli büyükşehir belediyesi yetkisinde olduğu için tarımsal alanda da belediyelerin görevlerinin artması nedeniyle yani tarımda da belediyeler şu anda etkili, yetkili. Dolayısıyla, bütün su kaynaklarının optimal şekilde kullanımını sağlayacak bir belediye yönetiminin olmasında yarar var, bu işin uzmanı olan. Bu konuda belediyelere çok görev düşüyor. Ben de bunu hocalarımıza hem bilgi kabilinden hem de bana katılıyorlar mı sormak isterim. Daha sonra diğer düşüncelerimizi fırsat buldukça aktarmaya gayret edeceğim.

     Teşekkür ederim.