Komisyon Adı:(10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Konu:Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur'un, Dünyada, Ab'de İklim Değişikliğiyle Mücadelenin Ticarete Yansımaları, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Yeşil Mutabakatı Çalışma Grubunun Çalışmaları, Yeşil Mutabakata Uyum Eylem Planı'nın İçeriği İle Önümüzdeki Döneme İlişkin Beklentiler Ve Yapılması Gerekenler Hakkında Sunumu
Dönemi:27
Yasama Yılı:4
Tarih:20/04/2021


Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur'un, dünyada, AB'de iklim değişikliğiyle mücadelenin ticarete yansımaları, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Yeşil Mutabakatı Çalışma Grubunun çalışmaları, Yeşil Mutabakata Uyum Eylem Planı'nın içeriği ile önümüzdeki döneme ilişkin beklentiler ve yapılması gerekenler hakkında sunumu BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, Ticaret Bakanlığının Değerli Bakan Yardımcısı ve bürokratları; ben de dikkatle takip ettim, Avrupa Yeşil Mutabakatı üzerinden Sayın Bakan Yardımcısının sunumunu gerçekten takdire şayan buldum. Ancak burada, ülkemiz ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin her anlamda daha iyi düzeylere çıkması için iş birliği imkânlarını artırmamız gerektiğine inanıyorum.

     Yalnız, Avrupa'nın sanayileşme süreci, bilhassa 18'inci, 19'uncu yüzyılda çok sıkıntılı geçmiştir. Kendi topraklarını, kendi ülkelerini sanayileşme adına aşırı kirleten ve fosil yakıtları alabildiğine kullanan ve bütün dünyada da emperyalizmin bütün kurallarını uygulayıp işgal ettikleri Afrika, Güneydoğu Asya gibi bölgelerde yine çevre felaketlerine ve özellikle kirliliğe yol açan bir icraatı tatbik etmişlerdir. Dolayısıyla, kendilerine, Avrupalılara bu çok pahalıya mal olmuş. Bir taraftan 2 savaş geçirerek milyonlarca insanını kaybetmiş, diğer taraftan demokrasiyle yönetilirken bu sermaye temerküzünün de yarattığı yani ekonomik iktidar sahipliğinin oluşması yüzünden siyasal iktidara dolayısıyla el koyarak antidemokratik ve baskıcı, totaliter rejimlere de aracı olmuş bir Batı uygarlığını da unutmamak gerekir. Burası özellikle Osmanlı ülkesi ve 20'inci yüzyılın başında da Türkiye Cumhuriyeti'ne fevkalade zorluklar da çıkarmışlardır ancak biz bugüne kadar Batı'ya rağmen yaşamayı başarabilen ender ülkelerden biriyiz. Onun için, dünyada bütün bağımsızlık mücadelelerinin temelinde -biliyorsunuz- Kurtuluş Savaşı örnek alınmıştır ve Mustafa Kemal Atatürk'ün resmî ve onurlu mücadelesi dünya çapında, bütün insanlık için ışık olmuştur.

     Avrupa, savaşlar ve bahsettiğim bu kolonyalist, emperyalist emellerinin ötesinde kendi topraklarında asit yağmurlarını da görmüştür yani kirlettikleri kendi coğrafyaları. Kömür ocakları ve diğer madenleri çalıştırırken çevre felaketlerine yol açmışlar; nehirleri, kentleri artık yaşanamaz hâle gelmiş. Bu acı tecrübelerden sonra tekrar toparlanma ve bu konuda önlemler alma cihetine gitmişlerdir. Avrupa Birliği de zaten -kuruluş olarak- önce Kömür ve Çelik Birliği olarak hayata geçmiş, daha sonra AET, Avrupa Topluluğu (AT) ve AB'ye kadar uzanan bir süreci yaşamıştır.

     Şimdi Sayın Başkan, ben Avrupa'nın bu deneyimlerini söylerken Avrupa bu acı gerçekleri yaşadığı için bugün daha ayakları yere basan kararlar alabiliyor yani bunu da tebrik etmek lazım, bunu da kabul etmek lazım. Buradaki Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın Avrupa Birliği tarafından benimsenmiş olması ve bütün küresel anlamda bunun yaygınlaştırılma talepleri, istemleri oldukça uygundur, geçerlidir; Türkiye'miz de, ülkemiz de bu konuda duyarlı olmak zorundadır.

     Sayın Bakan Yardımcısının sunumunda öyle zannediyorum, görüyorum ki Avrupa Yeşil Mutabakatı'yla ilgili Ticaret Bakanlığı görevli ama bu sadece Ticaret Bakanlığının işi değil tabii, bu bir koordinasyonu gerektiriyor. Dolayısıyla, Tarım ve Orman Bakanlığı olsun, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olsun, hatta yerel yönetimler, belediyeler olsun bu konuda büyük bir iş birliği içerisine girmek gerekiyor.

     Bir de Birleşmiş Milletlerin Viyana ofisinde, 1994 yılında Karadeniz'in kirliliğiyle ilgili bir toplantı olmuştu, bunun da Avrupa Birliğinin önerileri doğrultusunda olduğunu zannediyorum. Çünkü biliyorsunuz İstanbul'umuz Karadeniz ve Marmara, şimdi bu bölgenin aşırı kirlenmesi de söz konusu. Bu Birleşmiş Milletlerle de bu Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın ilişkilendirilmesinde yarar var. Eğer Avrupa Birliği bunu değerlendirmemişse bizim önerilerimiz de bunun Avrupa Birliği yetkili organlarına ulaştırılmasının yararını özellikle vurgulamak istiyorum.

     Ağır sanayi yatırımları, dün çok fazla vardı ve çok hoyrat, kaba bir şekilde çalışıyorlardı. Bugün var, yarın da ağır sanayi yine olacaktır ama bunların çevreye ve insanlığa sağlık ve diğer anlamda, iklim anlamında negatif etkisinin en aza indirilmesi yönünde çalışmalar daha uygun olur diye düşünüyorum.

     Araç emisyonlarına zaten değinildi, ben ona değinmek istemiyorum. Ancak, tarımsal faaliyet konusunda, tarım faaliyetlerinin bir kısmı özellikle kullanılan "pestisit", "insektisit" gübre gibi birtakım hem ilaç hem de gübre açısından çevre kirliliğine yol açtığı kesindir. Burada özellikle organik tarımın artırılması yönünde görüş ifade edildi. Organik tarım Türkiye'de de özellikle 2000'li yıllardan sonra uygulamaya sokuldu, yanılmıyorsam 2006 yılından sonra ilk kez bizim istatistiklerimize girmeye başladı. Organik tarım en zor olan tarımdır Sayın Bakan. Yani organik tarıma girdiğiniz zaman onun sertifikasını almak gerekiyor bir üretici olarak. Sertifikasını aldıktan sonra yaptığınız üretim inanılmaz pahalı oluyor ve bunun, doğrudan bunu talep eden, bu ürünleri talep eden tüketicilere ulaştırılması gerekiyor. Yani birim maliyetin yüksek olması nedeniyle çok pahalı ürün elde etmek söz konusu. Dolayısıyla organik tarım üreticilerini ayakta tutacak bir gelir kaynağını yaratabilmek çok zor. Burada çok ağırlıklı olarak devlet desteği bu üreticiler üzerinde olmalı, organik tarım üreticileri sıkı denetlenmeli ve sertifikaya uygun üretim yapıp yapmadıkları kontrol edilmeli. Bu çok ağır bir süreçtir ama bunun daha hafifi olan bir başka tarım yöntemi var, buna "GLOBALG.A.P." diyorlar. "GLOBALG.A.P." derken yani bizim GAP gibi bir şey değil, "Good Agricultural Practices"den gelen bir "G.A.P." bu yani "iyi tarım uygulamaları" diye tanımlayabileceğimiz bir üretim yöntemi. Bunu da sizin not almanızı öneririm, iyi tarım uygulamalarını. Bu, Tarım Bakanlığının bilgisinde, bilgi dağarcığında olan bir husustur.

     HASAN KALYONCU (İzmir) - Uygulaması mı?

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - İstatistiklere baktığımız zaman da özellikle organik tarımın gerilediğini, iyi tarımın da çok yükseldiğini görüyoruz. Burada toprağa, havaya, çevreye ve ürüne çok kısıtlı, en az zararla üretim yapılabilmektedir. Burada kimyasal gübre kullanılabiliyor ama bunun ölçütleri var.

     NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Tarım Bakanlığının da...

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim, onu çağıracağız. Onları o zaman şey yapalım.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Yok, yok; bunu organik tarıma değinildiği için söylüyorum.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, değerli vekillerim, şöyle bir husus var: İlgili konuları ilgili bakanlığa sorsak... Tarım Bakanlığındaki bütün arkadaşları çağırıyoruz.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Ama Avrupa Yeşil Mutabakatı içerisinde organik tarım olduğu için iyi tarımı da not almalarını ben özellikle...

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Not alıp Tarım ve Orman Bakanlığına iletecekler. Ticaret Bakanlığının görevi değil, koordinasyonunu yapıyor.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Evet, koordinasyon yapıyor ama organik tarım Avrupa Yeşil Mutabakatı içerisinde söylendiği için, ben iyi tarımın da burada değerlendirilmesini özellikle öneriyorum.

     Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Organik tarım yerine iyi tarımı tavsiye ediyorsunuz.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Hayır, ikisini de.

     BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - İkisini de?

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Tabii, tabii. İyi tarım unutulmuş, onu hatırlatmak istedim.