Komisyon Adı:Adalet Komisyonu
Konu:İstanbul Milletvekili Abdullah Güler Ve 43 Milletvekilinin; Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/3261)
Dönemi:27
Yasama Yılı:4
Tarih:18/12/2020


İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 43 Milletvekilinin; Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/3261) MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Değerli Başkan.

     Değerli milletvekilleri, bakanlıkların değerli temsilcileri, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

     Şimdi, konuya, İç Tüzük'le ilgili... Evet, 38'inci madde dedi arkadaşlar, Anayasa aykırılık, bir de 26'ncı madde var, en azından iki gün öncesinden başkanın toplantıya milletvekillerini davet etmesi gerekiyor; maalesef, bu, eylemli İç Tüzük ihlalidir, İç Tüzük'ün 26'ncı maddesi, İç Tüzük'ün 36'ncı ve 38'inci maddelerine göre.

     Kanunlar ve Kararlardan, gelen tekliflerin Anayasa'ya uygun olup olmaması hususunda rapor düzenlemesi gelirken... Evet, aldım ancak Anayasa'ya uygun mudur, aykırı mıdır; hiçbir cümle yok, sadece imla hatalarını düzeltmekle geçmiş. Kanunlar ve Kararların görevi bu değil, aslında Kanunlar ve Kararlar da görevini ihmal ediyor veya görevini kötüye kullanıyor.

     Cicero'nun çok güzel bir sözü var, diyor ki: "Topluma en büyük ihanet kötü yasa yapmakla olur." Yani eğer gerçekten biz bu topluma ihanet edeceksek kötü yasa yapmaktan daha kötü bir ihanet olamaz. Arkadaşlarımızın çoğu mal varlığına el konulmasıyla ilgili konuştu, Yargıtayın güzide temsilcileri burada; burada CMK 128 açık ve net yani bugüne kadar biz hangi terör örgütüyle veya suçla bağlantılı bir kişinin menkul, gayrimenkul hak ve alacaklarına tedbir koyamadık da el koyamadık da buna ihtiyaç duyuldu? Veyahut da biz bugüne kadar aranan, bulunmayan kimin mal varlığına, herhangi bir hak ve alacağına tedbir koyamadık? Elimizde tapu gibi, hakikaten -Avrupa Birliğinde bu yasalar var mı yok mu bilemem ama- görebildiğim kadarıyla, mevcut olan CMK 128 var ve sizin getirmiş olduğunuz bu kanun teklifinden daha fazla yer vermiş durumda.

     İki: CMK 248 var. Hatta, 248'de o kadar güzel bir ibare var ki çok güzel; diyor ki: "...hak ve alacaklarına amaçla orantılı olarak Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi veya mahkeme kararıyla el konulabilir..." Ya, arkadaşlar, siz burada öyle bir düzenleme yapmışsınız ki ne oran bırakmışsınız... Ve talepler o kadar orantısız ki. Yani burada mevcut olan CMK 248 ve 128'den bulamadığımız ne vardı da biz bunu getiriyoruz; ben bunu anlamış değilim, bunu bana anlatırsanız da çok mutlu olacağım. Yani ne eksikti burada?

     Şimdi, bir başka konu... Burada deniliyor ki: Mal varlığına el konulan kişinin mal varlığındaki tedbir, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine iletilmek üzere Cumhurbaşkanının teklifiyle kaldırılır. Doğru mu Abdullah Bey? Öyle deniliyor.

     ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Tam değil.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şimdi, bak arkadaşım, bir örnek vereyim: Hatırlarsanız, geçmişte Gulbeddin Hikmetyar vardı, Birleşmiş Milletler tarafından terör örgütü listesine alınmıştı "Mal varlıklarına el koyun." denilmişti, Türkiye'de de el konuldu. Hatta el konulduktan sonra bu konuda dava açtılar, Danıştay davalarını reddetti. O dönem, Sayın Hükûmet yetkilileri Hikmetyar'ın mal varlığına tedbirin kaldırılmasını talep ediyordu, mahkeme de diyordu ki: "Kardeşim, bu, suçla iltisaklıdır." ve haklı olarak reddetti yani o açılan davaları kabul etmedi.

     ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Yargılama değil ya, karıştırıyorsun hepsini.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, bilmiyorsun da kardeşim, ben anlatıyorum; sözümü kesme ne olur.

     ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Yargılama değil, başka bir şey o.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Beyefendi, Danıştayda dava açtılar. Sol tarafınızda Bakan Yardımcısı var, çok iyi biliyorlar konuyu, lütfen... Şimdi, burada bilgi yarıştırmak gerekiyorsa ona da varım ben yani çalışan bir öğrenci olarak geliyorum buraya yani laf olsun diye gelen bir insan değilim.

     Şimdi, burada Cumhurbaşkanına bu yetkilerin verilmesi, yarın terör örgütleri veyahut da bazı kişiler arasında "Bana yakındır." "Sana uzaktır." vesaire tartışmaları gündeme gelebilir. Yani bu yapacaksanız, arkadaş, yine mahkemelere yetki verin ya. Yani siz niye Cumhurbaşkanına, yürütmeye, siyasiye yetki veriyorsunuz ki? Birine yakın olur, diğerine uzak olur. Bunun en güvenilir yolu... Mademki biz "Temel hak ve özgürlüklerin güvencesi hukuk devleti." diyoruz "Tarafsız, bağımsız yargı" diyoruz; mahkemelerimize güveniyorsak bu işi mahkemelere verin. Bence İçişleri Bakanına, Cumhurbaşkanına, bu mal varlığına ilişkin tedbir konulan şeyi, kaldırma yetkisini hiç vermeyin. Bence bu yanlış olur, doğru olmaz; bunun doğrusu mahkemelere vermek.

     Şimdi, gelelim -herkes 12'inci maddeden bahsediyor- siyasi nüfuz sahibi kişiler.... Ya, arkadaşlar, açık, net konuşalım; gelin Türkiye'de bazı kişileri sayın, aldıkları maaşların hepsini hiçbir harcama yapmadan istifleyin, üst üste koyun, faizi de yüzde 300-400 verin; görünüşteki mal varlığı kadar olmuyor. Peki, olmuyorsa biz bunu görmezlikten mi geleceğiz arkadaş? Yani bu "siyasi nüfuz sahibi" denilen kişileri niye kolluyoruz, koruyoruz? Sayın Güler, eğer siz bunu dâhil etmezseniz, demek ki siz siyasi nüfuz sahibi kişileri koruyan iktidar olarak tarihe geçeceksiniz yani sizin o Adalet ve Kalkınma Partisinin adına yakışmaz. Gerçekten o adalet kavramına yakışıyor isek o zaman siyasi nüfuz sahibi kişileri buraya koyun ya. Yazık günahtır, bu milletin sırtına kene gibi yapışmışlar, kanını emiyorlar arkadaş. Aksi takdirde... Burada, Cicero'nun bu sözünü ben size tekrar hatırlatmış olayım.

     Burada söylenmesi gereken hususlardan... Evet, Ankara'da ağır ceza mahkemesinin kurulması... Bu Anayasa'mızın 37'nci maddesindeki doğal yargıçlık ilkesi yani olağanüstü merci kurma anlamına gelir ki bu doğru bir olay olmaz yani herhâlde sürekli kendi güdümünde tutulabilecek bir anlamda deniliyorsa bu doğru değil.

     Mal varlığına el koyma... MASAK'tan yetkili arkadaşımız burada. Şimdi, bakın, Sinan Aygün'ün mal varlığına el konuldu Ergenekon, Balyoz döneminde. O davaları o dönem günlük takip eden bir arkadaşınızım. Mahkeme Sinan Aygün'ün bu kararını kaldırdığı hâlde MASAK bu parayı vermedi ya. Şimdi, arkadaşlar, Sinan Aygün burada aşağı yukarı altı, yedi ay mağdur oldu. Şimdi, onun için benim sizden istirhamım şu: Burada kararların kaldırılmasıyla ilgili mahkeme...

     ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Kasada bulunan para...

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sözümü kesmeyiniz.

     ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Burada mahkeme...

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Üstat, mahkeme paranın iadesine karar verdi, MASAK "Biz inceleyeceğiz." dedi, vermedi ya. Yani burada bunlarla ilgili süreleri koyun. Yaşanan canlı örnekler var, bu yaşanan canlı örnek... Şimdi, Sinan Aygün diyorsunuz, Sayın MASAK yetkilisi "Hayır, hayır..." diyor, hatırlarsanız İnsan Hakları ve Dilekçe Komisyonu olarak müşterek bir toplantı yapmıştık, Sinan Aygün yanınızda oturuyordu -o dönem Başkan siz miydiniz bilmiyorum ama- Sayın Başkanın sizi tanıttığı gibi MASAK Başkanını da tanıtmıştı, yanında oturuyordu "Ya, ben sizi aylardır arıyorum, siz neredesiniz? Benim yanıma mı gelip özellikle oturdunuz? Benim paramı niye vermiyorsun mahkeme kararına rağmen?" Şimdi, o, tutanaklarda geçen bir husus değerli arkadaşlarım, onun için söylüyorum ben.

     Şimdi, gelelim, bu derneklerle ilgili...

     Sayın Başkanım, burası Adalet Komisyonu. Dernekler İçişleri Bakanlığına bağlı ve aynı zamanda İçişleri Komisyonu denilen bir komisyon var. Bu komisyonların kurulmasının gerekçesi ne? Uzmanlık gerektiren konular nedeniyle o komisyonda görüşülsün diye. Peki, biz niye bunu İçişleri Komisyonuna göndermedik. Kaldı ki şimdi, size bu gönderilen kanun da tali komisyon olarak diğer komisyonlara gönderilmiş; İçişleri Komisyonuna, Plan ve Bütçe Komisyonuna. Ne zaman? 16'sında size geliyor, sizde 17'sinde burada toplantı yapıyorsunuz. Peki, bunların raporları var mı içinde?

     BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Görüşleri aldık.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bize dağıtabilir misiniz.

     BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Görüşmeyeceklerini ifade ettiler. Sayın Tanal, o, komisyonların takdiri.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, bu doğru bir yasama kalitesi midir? Yani siz yılların hukukçususunuz, yıllarca bu Komisyonda Başkan Yardımcılığı yaptınız, şimdi Başkansınız. Yani netice itibarıyla bu doğru bir tavır değil arkadaşlar. Yani bu şu demektir: Demek ki müştereken, siyaseten almış olduğunuz bir kararın gereği "Arkadaşlar, biz görüşmeyelim, bir an önce bu kanun çıksın." Bu kanun bir an önce çıkarsa da maalesef, yanlışlıklarla dolu olarak çıkıyor. Bizim buradaki amacımız yani katkı ne sunabiliriz? Acaba yanlış bir şeyler varsa bunu nasıl düzeltebiliriz? Yani amaç bu yoksa bunun üzerinde oturup... Burada siyasi bir polemiğe girmek istemiyorum ama yani mesela burada şeyi söylüyoruz, idari para cezalarıyla ilgili makaslar çok açık. Bazı yerlerde 20 kat, bazı yerlerde 10 kat. Yani o makas açıklığını nasıl gidereceksiniz? Şu andaki, mevcut olan cezada 700 binden 100 bine kadar, o makaslar çok fazla açık. Orada sıkıntı yaşanabilir mi yaşanamaz mı? Arkadaşların zaten anlattıkları diğer hususlara da katılıyorum.

     BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Maddelere gelince onları değerlendiririz Sayın Tanal.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Adalet Bakanlığının temsilcileri de burada. Türkiye'de şu anda tutuklu ve hükümlü bulunan 83 bin kişi var. 83 bin tutuklu ve hükümlü uyuşturucudan... Yani arkadaş, Türkiye'de toplam tutuklu ve hükümlü sayısı zaten 252 bin. Yani bunun aşağı yukarı 1/3'ü kadar uyuşturucudan tutuklu ve hükümlü ki yani bu ülke sizin döneminizde... Daha önceleri bu kadar, 1/3 oranında uyuşturucudan tutuklu ve hükümlü yoktu, sizin döneminizde niye böyle oldu?

     BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Cezalar arttı Sayın Tanal.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani ben bunu anlamış değilim. Cezalar arttı diye oran mı arttı? Ne ilgisi var? Demek ki siz bunu özendirdiniz ki bu uyuşturucular çok fazla oldu. Yani bu özendirme olmasa, bunların işini kolaylaştırma olmasa hiçbir hükûmet döneminde uyuşturucudan cezaevinde bu kadar hükümlü ve tutuklu değilken sizin döneminizde niye oluyor arkadaş?

     ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Cezalar arttı, infaz arttı.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Beyefendi, daha azalması gerekir, caydırıcı olması lazım.

     BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Cezaevine giren çıkamıyor, ondan dolayı.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz özendirdiğiniz için bu kadar çok oldu.

     Teşekkür ederim, saygılar.