Komisyon Adı:Plan Ve Bütçe Komisyonu
Konu:Giresun Milletvekili Cemal Öztürk Ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim İle 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147)
Dönemi:27
Yasama Yılı:4
Tarih:22/10/2020


Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147)

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Değerli Başkan,

     Değerli milletvekilleri, değerli basın mensupları, sivil toplum kuruluşlarının değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

     Değerli Başkanım, siz biraz önce sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini saydınız. Ben mi atladım, bilemiyorum ama Türkiye Barolar Birliği var mı Sayın Tanal, buyurun lütfen.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Değerli Başkan,

     Değerli milletvekilleri, değerli basın mensupları, sivil toplum kuruluşlarının değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

     Değerli Başkanım, siz biraz önce sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini saydınız. Ben mi atladım, bilemiyorum ama Türkiye Barolar Birliği var mıydı acaba? Okuduklarımın içerisinde ben göremedim. Var mı efendim?

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Hayır, yok efendim, yok.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, teşekkür ediyorum.

     Şimdi, Değerli Başkanım, mevcut olan bu kanun teklifinin 18 tane ayrı maddesi var.

     Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ve Anayasa'ya göre yönetilir. Mevcut olan gerek Anayasa'mız gerek İç Tüzük'ümüz gerek Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik der ki: "Birbiriyle ilintili, bağlantılı olan kanunlar ancak torba kanun şeklinde görüşülebilir."

     Bu saate kadar -bilmiyorum- kaç kişi konuştu Başkanım? Belli değil. 50 kişi konuştu mu? Konuştu, peki. 50 kişi konuştuysa bu saate kadar hep para konuşuldu. Her para adalet getirmez ki. Her para hukuku getirmez ki. Her para düzeni getirmez ki. Yani burada parayla ilgili olmayan düzenlemeler de var. Nedir mesela? Teklifin 19'uncu maddesi, 20'nci maddesi, 24'üncü maddesi, 25'inci maddesi, 26, 28, 30, 38'inci maddeleri, bunların hiçbirinin üzerinde konuşma yapılmadı. Bu neyi gösteriyor? Demek ki bu okuduğum 19, 20, 24, 25, 26, 28, 30, 38'inci maddeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından tali komisyon görülen Adalet Komisyonunun görev alanı içerisine girmektedir. Burada eylemli bir İç Tüzük ihlali söz konusudur. 83 milyon vatandaşımız, böyle itibarsızlaştırılmaya çalışılan yasamayı hak etmiyor. Bu, birinci sınıf bir Parlamento çalışması değil. Şimdi, bu konuyla ilgili Türkiye Barolar Birliği çağrılmayacak, bu konuyla ilgili ihtisas komisyonu olan Adalet Komisyonu baypas edilecek ve bu kanun teklifleri Plan ve Bütçede görüşülmeye çalışılacak. Plan ve Bütçedeki arkadaşlarımızın ihtisas alanı olmadığı için de arkadaşlarımız haklı olarak bu konulara değinemiyor. Şimdi, ben bu konulara gelmek istiyorum satır başları şeklinde.

     Şimdi, Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı raportörlüğüyle ilgili mevcut olan Anayasa'mızın 128'inci maddesi diyor ki: "Kamu görevlilerinin görev ve yetkileri kanunla düzenlenir." Burada, raportör olarak Cumhurbaşkanlığına alınacak olan insanların görev ve yetkilerini belirten herhangi bir tanımlama yok. Peki, bununla ilgili mevcut olan düzenlemelerimizde tanımlamalar var mıdır? Var. Örnek ne alınabilir? Örneğin, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 24'üncü ve 25'inci maddesinde raportörlerde aranan özellik ve nitelikler neyse, aynısı buraya aktarılabilirdi. Cumhurbaşkanının görev alanına giren alanlarda... Cumhurbaşkanının görev alanı, Anayasa'nın 104'üncü maddesinde, ucu açık, sınırsız bir şekilde görev ve yetkileri var. Bir şekilde mevcut olan bu maddeler, Anayasa'nın 128'inci maddesine aykırı.

     Biraz önce bahsettim, Sayın Başkanım, ihtisas komisyonuyla ilgili sizden istirhamım benim... Değerli Başkanım, sizi ben dinliyorum.

     Şimdi, mevcut olan ihtisas komisyonları dedik. Bakın, elimde İç Tüzük'ün 34'üncü maddesi var. Siz geçmişte bakanlık yaptınız, devlette çok önemli yerlerde, görevde bulundunuz ve hakikaten bir devlet insanısınız, bu anlamda sizden istirham ediyorum, yetki de şu anda sizde. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü' nün 34'üncü maddesi diyor ki: "Bir komisyon -yani sizin Komisyon- kendisine havale edilen teklifi, -yani siz, teklif edilen bu kanun teklifini- başka bir komisyonun ihtisası dahilinde görürse, gerekçeli olarak teklifin o komisyona havale edilmesini isteyebilir." Sizin, mevcut olan bu kanun teklifinin içerisindeki bu Komisyonun ihtisas alanının içerisine girmeyen, 19, 24, 25, 26, 28, 30 ve 38'inci maddeleri, esas ihtisas komisyonu olan Adalet Komisyonuna gönderme yetkiniz var. Yani, mademki biz burada birinci sınıf bir yasama organı kalitesinde çalışmak istiyoruz, bu yetkinizi kullanmanızı istirham ediyorum ben.

     Gelelim, yine baz istasyonlarıyla ilgili bir düzenleme. Değerli arkadaşlar, temel hak ve özgürlüklerin sıralamasına baktığımız zaman, hiçbir hak ve özgürlük yaşam hakkının üzerinde olamaz. Temel hak ve özgürlüklerin hiyerarşik sıralamasına baktığımız zaman, yaşam hakkı tüm hakların üzerindedir. Burada haberleşme özgürlüğü getirip, Anayasa'nın 22'inci maddesini yaşam hakkını düzenleyen 17'inci maddesinin üstüne çıkaramayız biz. Baz istasyonlarının kurulmasını kolaylaştırmak, yaygınlaştırmak yaşam hakkını ve Anayasa'nın 56'ncı maddesindeki vatandaşımızın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ihlal eder. Baz istasyonları radyasyon dalgalarını sürekli yayar.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, buyurun, lütfen tamamlayın.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bununla ilgili gayet rahat... Biz, Türkiye'deki tüm illere baktığımız zaman yüksek binalar var, alçak binalar var, tek katlı binalar var, boş araziler var; mevcut olan boş yerlere veya yüksek olan yerlere, mesken alanların dışında baz istasyonlarının kurulmasını kolaylaştırdığımızda o radyasyon dalgaları aynen yağmur bulutları gibi meskenlerin üzerinde sürekli dolaşır dalgalar şeklinde. Dolaşırsa, biraz önce konuşmacı arkadaşlarımız da bahsetti, kanser riskini arttıran bir neden olması nedeniyle vatandaşımızın yaşam hakkıyla oynamış oluyoruz. Mevcut olan düzenleme, aslında vatandaşın yaşam hakkını gayet rahat düzenlediği hâlde, baz istasyonlarının mesken alanların dışında, vatandaşın sağlığını etkilemeyecek bir şekilde, ancak izne tabii olarak kurulmasına müsaade ettiği hâlde bununla bugüne kadar ceza alan özel baz istasyonları şirketlerine af getiriyorsunuz.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım efendim.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Mevcut olan bu afla, bu kolaylaştırmayla vatandaşın sağlık hakkıyla oynanmış oluyor. Bu, Anayasa'mızın 17'nci ve 56'ncı maddelerine aykırı.

     OHAL Komisyonuyla ilgili getirilen bu düzenleme... Sayın Başkanım, Anayasa'mızın 36'ncı maddesine göre her vatandaşımız meşru vasıtalarla hak arama özgürlüğüne sahiptir, kim suç işlemişse mutlak surette cezalandırılmalıdır, suç işleyen kim varsa korunmamalıdır ancak eğer gerçekten suç işlenmemiş ise sürekli, adaletin tecellisini geciktirmek de adaletsizliktir.

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Temel bir ilke var: Geciken adalet, adaletsizliktir. Anayasa'mızın 141'inci maddesi, tüm yargılamaların ekonomik bir şekilde ve süratle sonuçlanması gerektiğini emreder.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen, lütfen...

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanın, önemli şeyler söylüyorum, izninizle bitirmeye çalışıyorum ben.

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Tanal, yine maddeler üzerinde söz veririm.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum.

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Peki efendim, buyurun.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, ben İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesiyim. Bu OHAL Komisyonunda vatandaşımız avukatla kendisini temsil edemiyor, OHAL Komisyonunda kendisinin lehine ve aleyhine olan belgeleri, delilleri, iddiaları, gelen yazıları inceleyemiyor, kontrol edemiyor. Bu, adil yargılanma ilkesini ihlal ediyor. Benim sizden istirhamım şu: Mevcut olan düzenleme eğer Türkiye'de uygulanabilirse, Anayasa'mızın 129'uncu maddesi diyor ki: "Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez." 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 130'uncu maddesi "Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez." diyor. Aynı şekilde Anayasa'mızın ilgili hükümlerine, 130'uncu maddesine göre, üniversite öğretim üyelerinin kendileri hakkında disiplin cezası uygulanacaksa ancak üniversite yetkili organı bunlara disiplin cezasını...

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Çok teşekkür ediyorum.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Son cümlem, bitiriyorum Başkanım.

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Anayasa'nın 130'uncu maddesine göre, üniversite öğretim üyeleri üniversitenin yetkili organları dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar. Ancak bugüne kadar yapılan uygulamalarla Anayasa'nın bu hükümleri ihlal edilmiştir ve getirilen bu OHAL kanunu da vatandaşın gidebileceği, bireysel başvuru yapabileceği Anayasa Mahkemesindeki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki süreci uzatmaya yöneliktir, adaletin tecellisini engellemektedir, adil yargılanma yani yargıya erişim hakkı uzatılmaktadır. Sizden bunların da metinden çıkarılmasını istirham ediyorum.

     Saygılar sunuyorum. ydı acaba? Okuduklarımın içerisinde ben göremedim. Var mı efendim?

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Hayır, yok efendim, yok.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, teşekkür ediyorum.

     Şimdi, Değerli Başkanım, mevcut olan bu kanun teklifinin 18 tane ayrı maddesi var.

     Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ve Anayasa'ya göre yönetilir. Mevcut olan gerek Anayasa'mız gerek İç Tüzük'ümüz gerek Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik der ki: "Birbiriyle ilintili, bağlantılı olan kanunlar ancak torba kanun şeklinde görüşülebilir."

     Bu saate kadar -bilmiyorum- kaç kişi konuştu Başkanım? Belli değil. 50 kişi konuştu mu? Konuştu, peki. 50 kişi konuştuysa bu saate kadar hep para konuşuldu. Her para adalet getirmez ki. Her para hukuku getirmez ki. Her para düzeni getirmez ki. Yani burada parayla ilgili olmayan düzenlemeler de var. Nedir mesela? Teklifin 19'uncu maddesi, 20'nci maddesi, 24'üncü maddesi, 25'inci maddesi, 26, 28, 30, 38'inci maddeleri, bunların hiçbirinin üzerinde konuşma yapılmadı. Bu neyi gösteriyor? Demek ki bu okuduğum 19, 20, 24, 25, 26, 28, 30, 38'inci maddeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından tali komisyon görülen Adalet Komisyonunun görev alanı içerisine girmektedir. Burada eylemli bir İç Tüzük ihlali söz konusudur. 83 milyon vatandaşımız, böyle itibarsızlaştırılmaya çalışılan yasamayı hak etmiyor. Bu, birinci sınıf bir Parlamento çalışması değil. Şimdi, bu konuyla ilgili Türkiye Barolar Birliği çağrılmayacak, bu konuyla ilgili ihtisas komisyonu olan Adalet Komisyonu baypas edilecek ve bu kanun teklifleri Plan ve Bütçede görüşülmeye çalışılacak. Plan ve Bütçedeki arkadaşlarımızın ihtisas alanı olmadığı için de arkadaşlarımız haklı olarak bu konulara değinemiyor. Şimdi, ben bu konulara gelmek istiyorum satır başları şeklinde.

     Şimdi, Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı raportörlüğüyle ilgili mevcut olan Anayasa'mızın 128'inci maddesi diyor ki: "Kamu görevlilerinin görev ve yetkileri kanunla düzenlenir." Burada, raportör olarak Cumhurbaşkanlığına alınacak olan insanların görev ve yetkilerini belirten herhangi bir tanımlama yok. Peki, bununla ilgili mevcut olan düzenlemelerimizde tanımlamalar var mıdır? Var. Örnek ne alınabilir? Örneğin, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 24'üncü ve 25'inci maddesinde raportörlerde aranan özellik ve nitelikler neyse, aynısı buraya aktarılabilirdi. Cumhurbaşkanının görev alanına giren alanlarda... Cumhurbaşkanının görev alanı, Anayasa'nın 104'üncü maddesinde, ucu açık, sınırsız bir şekilde görev ve yetkileri var. Bir şekilde mevcut olan bu maddeler, Anayasa'nın 128'inci maddesine aykırı.

     Biraz önce bahsettim, Sayın Başkanım, ihtisas komisyonuyla ilgili sizden istirhamım benim... Değerli Başkanım, sizi ben dinliyorum.

     Şimdi, mevcut olan ihtisas komisyonları dedik. Bakın, elimde İç Tüzük'ün 34'üncü maddesi var. Siz geçmişte bakanlık yaptınız, devlette çok önemli yerlerde, görevde bulundunuz ve hakikaten bir devlet insanısınız, bu anlamda sizden istirham ediyorum, yetki de şu anda sizde. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü' nün 34'üncü maddesi diyor ki: "Bir komisyon -yani sizin Komisyon- kendisine havale edilen teklifi, -yani siz, teklif edilen bu kanun teklifini- başka bir komisyonun ihtisası dahilinde görürse, gerekçeli olarak teklifin o komisyona havale edilmesini isteyebilir." Sizin, mevcut olan bu kanun teklifinin içerisindeki bu Komisyonun ihtisas alanının içerisine girmeyen, 19, 24, 25, 26, 28, 30 ve 38'inci maddeleri, esas ihtisas komisyonu olan Adalet Komisyonuna gönderme yetkiniz var. Yani, mademki biz burada birinci sınıf bir yasama organı kalitesinde çalışmak istiyoruz, bu yetkinizi kullanmanızı istirham ediyorum ben.

     Gelelim, yine baz istasyonlarıyla ilgili bir düzenleme. Değerli arkadaşlar, temel hak ve özgürlüklerin sıralamasına baktığımız zaman, hiçbir hak ve özgürlük yaşam hakkının üzerinde olamaz. Temel hak ve özgürlüklerin hiyerarşik sıralamasına baktığımız zaman, yaşam hakkı tüm hakların üzerindedir. Burada haberleşme özgürlüğü getirip, Anayasa'nın 22'inci maddesini yaşam hakkını düzenleyen 17'inci maddesinin üstüne çıkaramayız biz. Baz istasyonlarının kurulmasını kolaylaştırmak, yaygınlaştırmak yaşam hakkını ve Anayasa'nın 56'ncı maddesindeki vatandaşımızın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ihlal eder. Baz istasyonları radyasyon dalgalarını sürekli yayar.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, buyurun, lütfen tamamlayın.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bununla ilgili gayet rahat... Biz, Türkiye'deki tüm illere baktığımız zaman yüksek binalar var, alçak binalar var, tek katlı binalar var, boş araziler var; mevcut olan boş yerlere veya yüksek olan yerlere, mesken alanların dışında baz istasyonlarının kurulmasını kolaylaştırdığımızda o radyasyon dalgaları aynen yağmur bulutları gibi meskenlerin üzerinde sürekli dolaşır dalgalar şeklinde. Dolaşırsa, biraz önce konuşmacı arkadaşlarımız da bahsetti, kanser riskini arttıran bir neden olması nedeniyle vatandaşımızın yaşam hakkıyla oynamış oluyoruz. Mevcut olan düzenleme, aslında vatandaşın yaşam hakkını gayet rahat düzenlediği hâlde, baz istasyonlarının mesken alanların dışında, vatandaşın sağlığını etkilemeyecek bir şekilde, ancak izne tabii olarak kurulmasına müsaade ettiği hâlde bununla bugüne kadar ceza alan özel baz istasyonları şirketlerine af getiriyorsunuz.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım efendim.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Mevcut olan bu afla, bu kolaylaştırmayla vatandaşın sağlık hakkıyla oynanmış oluyor. Bu, Anayasa'mızın 17'nci ve 56'ncı maddelerine aykırı.

     OHAL Komisyonuyla ilgili getirilen bu düzenleme... Sayın Başkanım, Anayasa'mızın 36'ncı maddesine göre her vatandaşımız meşru vasıtalarla hak arama özgürlüğüne sahiptir, kim suç işlemişse mutlak surette cezalandırılmalıdır, suç işleyen kim varsa korunmamalıdır ancak eğer gerçekten suç işlenmemiş ise sürekli, adaletin tecellisini geciktirmek de adaletsizliktir.

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Temel bir ilke var: Geciken adalet, adaletsizliktir. Anayasa'mızın 141'inci maddesi, tüm yargılamaların ekonomik bir şekilde ve süratle sonuçlanması gerektiğini emreder.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen, lütfen...

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanın, önemli şeyler söylüyorum, izninizle bitirmeye çalışıyorum ben.

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Tanal, yine maddeler üzerinde söz veririm.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum.

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Peki efendim, buyurun.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, ben İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesiyim. Bu OHAL Komisyonunda vatandaşımız avukatla kendisini temsil edemiyor, OHAL Komisyonunda kendisinin lehine ve aleyhine olan belgeleri, delilleri, iddiaları, gelen yazıları inceleyemiyor, kontrol edemiyor. Bu, adil yargılanma ilkesini ihlal ediyor. Benim sizden istirhamım şu: Mevcut olan düzenleme eğer Türkiye'de uygulanabilirse, Anayasa'mızın 129'uncu maddesi diyor ki: "Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez." 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 130'uncu maddesi "Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez." diyor. Aynı şekilde Anayasa'mızın ilgili hükümlerine, 130'uncu maddesine göre, üniversite öğretim üyelerinin kendileri hakkında disiplin cezası uygulanacaksa ancak üniversite yetkili organı bunlara disiplin cezasını...

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Çok teşekkür ediyorum.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Son cümlem, bitiriyorum Başkanım.

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Anayasa'nın 130'uncu maddesine göre, üniversite öğretim üyeleri üniversitenin yetkili organları dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar. Ancak bugüne kadar yapılan uygulamalarla Anayasa'nın bu hükümleri ihlal edilmiştir ve getirilen bu OHAL kanunu da vatandaşın gidebileceği, bireysel başvuru yapabileceği Anayasa Mahkemesindeki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki süreci uzatmaya yöneliktir, adaletin tecellisini engellemektedir, adil yargılanma yani yargıya erişim hakkı uzatılmaktadır. Sizden bunların da metinden çıkarılmasını istirham ediyorum.

     Saygılar sunuyorum. ensupları, sivil toplum kuruluşlarının değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

     Değerli Başkanım, siz biraz önce sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini saydınız. Ben mi atladım, bilemiyorum ama Türkiye Barolar Birliği var mıydı acaba? Okuduklarımın içerisinde ben göremedim. Var mı efendim?

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Hayır, yok efendim, yok.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, teşekkür ediyorum.

     Şimdi, Değerli Başkanım, mevcut olan bu kanun teklifinin 18 tane ayrı maddesi var.

     Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ve Anayasa'ya göre yönetilir. Mevcut olan gerek Anayasa'mız gerek İç Tüzük'ümüz gerek Mevzuat Hazırlama Usul Ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik der ki: "Birbiriyle ilintili, bağlantılı olan kanunlar ancak torba kanun şeklinde görüşülebilir."

     Bu saate kadar -bilmiyorum- kaç kişi konuştu Başkanım? Belli değil. 50 kişi konuştu mu? Konuştu, peki. 50 kişi konuştuysa bu saate kadar hep para konuşuldu. Her para adalet getirmez ki. Her para hukuku getirmez ki. Her para düzeni getirmez ki. Yani burada parayla ilgili olmayan düzenlemeler de var. Nedir mesela? Teklifin 19'uncu maddesi, 20'nci maddesi, 24'üncü maddesi, 25'inci maddesi, 26, 28, 30, 38'inci maddeleri, bunların hiçbirinin üzerinde konuşma yapılmadı. Bu neyi gösteriyor? Demek ki bu okuduğum 19, 20, 24, 25, 26, 28, 30, 38'inci maddeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından tali komisyonda görülen Adalet Komisyonunun görev alanı içerisine girmektedir. Burada eylemli bir İç Tüzük ihlali söz konusudur. 83 milyon vatandaşımız, böyle itibarsızlaştırılmaya çalışılan yasamayı hak etmiyor. Bu, birinci sınıf bir Parlamento çalışması değil. Şimdi, bu konuyla ilgili Türkiye Barolar Birliği çağrılmayacak, bu konuyla ilgili ihtisas komisyonu olan Adalet Komisyonu baypas edilecek ve bu kanun teklifleri Plan ve Bütçede görüşülmeye çalışılacak. Plan ve Bütçedeki arkadaşlarımızın ihtisas alanı olmadığı için de arkadaşlarımız haklı olarak bu konulara değinemiyor. Şimdi, ben bu konulara gelmek istiyorum satır başları şeklinde.

     Şimdi, Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı raportörlüğüyle ilgili mevcut olan Anayasa'mızın 128'inci maddesi diyor ki: "Kamu görevlilerinin görev ve yetkileri kanunla düzenlenir." Burada, raportör olarak Cumhurbaşkanlığına alınacak olan insanların görev ve yetkilerini belirten herhangi bir tanımlama yok. Peki, bununla ilgili mevcut olan düzenlemelerimizde tanımlamalar var mıdır? Var. Örnek ne alınabilir? Örneğin, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 24'üncü ve 25'inci maddesinde raportörlerde aranan özellik ve nitelikler neyse, aynısı buraya aktarılabilirdi. Cumhurbaşkanının görev alanına giren alanlarda... Cumhurbaşkanın görev alanı Anayasa'nın 104'üncü maddesinde; ucu açık, sınırsız bir şekilde görev ve yetkileri var. Bir şekilde mevcut olan bu maddeler, Anayasa'nın 128'inci maddesine aykırı.

     Biraz önce bahsettim, Sayın Başkanım, ihtisas komisyonuyla ilgili sizden istirhamım benim... Değerli Başkanım, sizi ben dinliyorum.

     Şimdi, mevcut olan ihtisas komisyonları dedik. Bakın, elimde İç Tüzük'ün 34'üncü maddesi var. Siz geçmişte bakanlık yaptınız, devlette çok önemli yerlerde görevde bulundunuz ve hakikaten bir devlet insanısınız, bu anlamda sizden istirham ediyorum, yetki de şu anda sizde. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 34'üncü maddesi diyor ki: "Bir komisyon -yani sizin komisyon- kendisine havale edilen teklifi, -yani siz teklif edilen bu kanun teklifine- başka bir komisyonun ihtisası dahilinde görürse, gerekçeli olarak teklifin o komisyona havale edilmesini isteyebilir." Sizin, mevcut olan bu kanun teklifinin içerisindeki bu Komisyonun ihtisas alanının içerisine girmeyen, 19, 24, 25, 26, 28, 30 ve 38'inci maddeleri, esas ihtisas komisyonu olan Adalet Komisyonuna gönderme yetkiniz var. Yani, mademki biz burada birinci sınıf bir yasama organı kalitesinde çalışmak istiyoruz, bu yetkinizi kullanmanızı istirham ediyorum ben.

     Gelelim, yine baz istasyonlarıyla ilgili bir düzenleme. Değerli arkadaşlar, temel hak ve özgürlüklerin sıralamasına baktığımız zaman, hiçbir hak ve özgürlük yaşam hakkının üzerinde olamaz. Temel hak ve özgürlüklerin hiyerarşik sıralamasına baktığımız zaman, yaşam hakkı tüm hakların üzerindedir. Burada haberleşme özgürlüğü getirip, Anayasa'nın 22'inci maddesini yaşam hakkını düzenleyen 17'inci maddesinin üstüne çıkaramayız biz. Baz istasyonlarının kurulmasını kolaylaştırmak, yaygınlaştırmak yaşam hakkını ve Anayasa'nın 56'ncı maddesindeki vatandaşımızın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ihlal eder. Baz istasyonları radyasyon dalgalarını sürekli yayar.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, buyurun, lütfen tamamlayın.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bununla ilgili gayet rahat... Biz, Türkiye'deki tüm illere baktığımız zaman yüksek binalar var, alçak binalar var, tek katlı binalar var, boş araziler var; mevcut olan boş yerlere veya yüksek olan yerlere, mesken alanların dışında baz istasyonlarının kurulmasını kolaylaştırdığımızda o radyasyon dalgaları aynen yağmur bulutları gibi meskenlerin üzerinde sürekli dolaşır dalgalar şeklinde. Dolaşırsa, biraz önce konuşmacı arkadaşlarımız da bahsetti, kanser riskini arttıran bir neden olması nedeniyle vatandaşımızın yaşam hakkıyla oynamış oluyoruz. Mevcut olan düzenleme, aslında vatandaşın yaşam hakkını gayet rahat düzenlediği hâlde, baz istasyonlarının mesken alanların dışında, vatandaşın sağlığını etkilemeyecek bir şekilde ancak izne tabii olarak kurulmasına müsaade ettiği hâlde bununla bugüne kadar ceza alan özel baz istasyonları şirketlerine af getiriyorsunuz.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım efendim.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Mevcut olan bu afla, bu kolaylaştırmayla vatandaşın sağlık hakkıyla oynanmış oluyor. Bu, Anayasa'mızın 17'nci ve 56'ncı maddelerine aykırı.

     OHAL Komisyonuyla ilgili getirilen bu düzenleme... Sayın Başkanım, Anayasa'mızın 36'ncı maddesine göre her vatandaşımız meşru vasıtalarla hak arama özgürlüğüne sahiptir, kim suç işlemişse mutlak surette cezalandırılmalıdır, suç işleyen kim varsa korunmamalıdır ancak eğer gerçekten suç işlenmemiş ise adaletin tecellisini geciktirmek de adaletsizliktir.

     BAŞKA LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Temel bir ilke var: Geciken adalet, adaletsizliktir. Anayasa'mızın 141'inci maddesi, tüm yargılamaların ekonomik bir şekilde ve süratle sonuçlanması gerektiğini emreder.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKA LÜTFİ ELVAN - Lütfen, lütfen...

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanın, önemli şeyler söylüyorum, izninizle bitirmeye çalışıyorum ben.

     BAŞKA LÜTFİ ELVAN - Sayın Tanal, yine maddeler üzerinde söz veririm.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum.

     BAŞKA LÜTFİ ELVAN - Peki, efendim; buyurun.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, ben İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesiyim. Bu OHAL Komisyonunda vatandaşımız avukatla kendisini temsil edemiyor, OHAL Komisyonunda kendisinin lehine ve aleyhine olan belgeleri, delilleri, iddiaları, gelen yazıları inceleyemiyor, kontrol edemiyor. Bu, adil yargılanma ilkesini ihlal ediyor. Benim sizden istirhamım şu: Mevcut olan düzenleme eğer Türkiye'de uygulanabilirse, Anayasa'mızın 129'uncu maddesi diyor ki: "Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez." 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 130'uncu maddesi "Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez." diyor. Aynı şekilde Anayasa'mızın ilgili hükümlerinde, 130'uncu maddesinde göre üniversite öğretim üyelerinin kendileri hakkında disiplin cezası uygulanacaksa ancak bunu üniversite yetkili organın bunlara disiplin cezasını...

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKA LÜTFİ ELVAN - Çok teşekkür ediyorum.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Son cümlem, bitiriyorum Başkanım.

     BAŞKA LÜTFİ ELVAN - Buyurun.

     MAHMUT TANAL (İstanbul) - Anayasa'nın 130'uncu maddesine göre, üniversite öğretim üyeleri üniversitenin yetkili organları dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar. Ancak bugüne kadar yapılan uygulamalarla Anayasa'nın bu hükümleri ihlal edilmiştir ve getirilen bu OHAL kanunu da vatandaşın gidebileceği, bireysel başvuru yapabileceği Anayasa Mahkemesindeki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki süreci uzatmaya yöneliktir, adaletin tecellisini engellemektedir, adil yargılanma yani yargıya erişim hakkı uzatılmaktadır. Sizden bunların da metinden çıkarılmasını istirham ediyorum.

     Saygılar sunuyorum.