Komisyon Adı:Adalet Komisyonu
Konu:Adalet Ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu Ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay İle 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999)
Dönemi:27
Yasama Yılı:3
Tarih:05/07/2020


Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan çok teşekkür ediyorum.

     Öncelikle, gecenin bu saatinde 26'ncı maddeye gelmişken -belki bundan sonra ya unuturum ya söz alamam- yönetiminize teşekkür ediyorum Sayın Tunç.

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sağ olun. Teşekkür ediyoruz.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Bir kanun teklifi görüşüyoruz, başlangıçta ufak tefek birtakım nizalar olsa da sonradan gayet güzel yürüttünüz. İnşallah bahtınız, yolunuz açık olsun diyorum, arkadaşlarınızla birlikte.

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ederiz. Sağ olun Sayın Çelik.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Diğer bir konu: Bugün Sayın Ayhan Erel de bahsetti, Çin'in batısında bir ülke var, Doğu Türkistan diye andığımız ama Çin Devleti tarafından Sincan Uygur Özerk Bölgesi diye adlandırılan bölgede 2009 yılında Urumçi şehrinde büyük bir katliam yapıldı. Aslında Çin, Uygur halkına hâlâ işkence yapıyor, onları evlerinden alıyor ve büyük temerküz kamplarına taşıyarak orada onları âdeta işkence yöntemleriyle eziyor ve hayatını kaybeden çok insan var. Uygur bebeklerini, çocuklarını -çok ilginçtir- evlerinden toplayarak Çin'in bilinmeyen yerlerine götürüyorlar, Uygurların genç kızlarını Çin'in iç kesimlerine taşıyarak Çinli erkeklerle zorla evlendiriyorlar. Böyle bir soykırım yaşıyor şu anda Uygurlar. Ki Uygurları biz şöyle anıyoruz: Türklük âlemi içerisinde ilk Müslüman olan devlet Karahanlılar Devletidir, Abdülkerim Satuk Buğra Han... Bu, Uygur Devletidir ve Çin'in bugünkü Doğu Türkistan bölgesiyle birlikte bugünkü Özbekistan hatta Türkmenistan'a kadar uzanan geniş Orta Asya coğrafyasında yüz yıllarca hüküm sürmüş bir İslam devletidir. Bunu da, Urumçi katliamını da bu şekilde bu vesileyle anmış olalım. Uygurlara yapılacak olan her türlü yardım, destek her türlü takdirin üzerindedir. Bunları da dikkatinize sunuyorum.

     Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sivil toplum kuruluşları ve medyayla ilgili birtakım konulara değinildi. Doğrusunu isterseniz, ben de bu maddede bunun üzerinde durmak istiyordum. Ancak bizim "Demokratik devleti ve hukuk devletini daha iyi nasıl geliştirebiliriz" i aslında masaya yatırmamız gerekir. Dolayısıyla Avukatlık Yasası'nın da konuşulması bu bağlamda olmalı ve bizim, Avukatlık Yasası'nı da kapsayan daha geniş, hukuk devletine giden, Türkiye'yi gerçek anlamda demokratik bir ülke konumuna taşıyacak olan birtakım yenilikleri mutlaka hayata geçirmemiz gerektiğine inanıyorum.

     Bunun yanında, bunu yaparken, aslında demokrasiyle, hukuk devletiyle uğraşırken bunun köklü olabilmesi için kuvvetli bir millî ekonomiye sahip olmamız da her türlü izahtan varestedir. Çünkü eğer bir ülkede fert başına düşen millî gelir düşükse ve önemli ekonomik sorunlar varsa, geçim sıkıntısı ve işsizlik varsa orada demokrasiyi ve hukuk devletini kursanız dahi yaşatmanız mümkün değil. Demek ki ekonomi de burada önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Ne yapmak gerekir? Kısa vadede alınacak tedbirler var. Mesela, bu Suriyelilerden kurtulalım. Biz Suriyelileri beslemek zorunda değiliz. Türkiye'nin bütün vergisi, gelirlerinin önemli bir kısmı Suriyeliler için akıtılıyor ve sürekli ne yapıyor iktidar? Vergi koyuyor ve insanların beli bükülüyor; her şeye vergi, her şeye vergi. Bugün Yeniçağ gazetesinde Profesör Esfender Korkmaz'ın bir yazısı var "gizli vergi" diyor. Gizli vergi nedir? Enflasyon. TÜİK, açıklamasında enflasyonun yüzde 12,4 düzeyinde olduğunu ifade ediyor. Bu da sonuç itibarıyla ne yapıyor? Geniş kitlelerden yüzde 12,4 düzeyinde gelir azalması yoluyla dolaylı olarak -tıpkı katma değer vergisi gibi- dolaylı vergi yöntemiyle insanların cebinden iktidar bunları ne yapıyor? Çekiyor çünkü satın alma gücünü azaltıyor. Buna "maliyetlerin sosyalizasyonu" diyor Hoca. Yani millete ne yapıyorsunuz? Zararı yayıyorsunuz "Bunları siz karşılayacaksınız." diye bu şekilde bir sistem getiriliyor.

     Değerli milletvekilleri, STK'ler ve medya üzerinde konuşurken RTÜK'ün tutumu da -ne yazık ki- aklıma geldi, bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Hatta geçenlerde, yaklaşık bir ay önce RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'le ilgili medyada çok konuşulan ifadeler geçti. Ebubekir Şahin diyor ki: "Ben Cumhurbaşkanından talimat alırım." Şimdi, Ebubekir Şahin böyle bir cümle kuramaz; eğer bu devlet demokrasiyle yönetiliyorsa, bu devlet hukuk devletiyse böyle bir cümle kuramaz.

     İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Niye?

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Ve hatta değerli dostum Ramazan Can Genel Kurul salonunda buna benzer bir söz sarf etti, dedi ki: "Cumhurbaşkanından talimat alırız."

     İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Alabilir.

     METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Bizim Genel Başkanımız, alabiliriz.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Özür dilerim, ben izah edeyim, lütfen dinleyin.

     Arkadaşlar, bakın, Sayın Cumhurbaşkanı icranın başıdır. Sayın Cumhurbaşkanı devletin ve milletin birliğini temsil eder anayasa olarak.

     METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Kimden talimat alacağız? Cumhurbaşkanımızdan alacağız.

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Müdahale etmeyelim arkadaşlar.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Cumhurbaşkanına bütün Türk vatandaşlarının saygısı sonsuzdur; benim de saygım var, o makamı işgal eden kişiye karşı benim de saygım var; burada hiçbir sorun yok ama yasama erkinden herhangi bir kişinin yani Sayın Ramazan Can'ın, Behiç Çelik'in veya başkasının, hiç fark etmez, böyle bir cümle kurması yanlıştır.

     METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Hocam, bizim Genel Başkanımız aynı zamanda, siz bunun farkında değilsiniz herhâlde.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Bunlar bağımsız düzenleyici kurumlardır. Bakın, bu bağımsız düzenleyici kurumlar içinde özellikle 2 kurum çok önemlidir; bir tanesi Rekabet Kurumu, bir tanesi de RTÜK'tür. Bunlar yargısal nitelikli karar verirler arkadaşlar. Onun için bunlar idarenin dışında ve bağımsızdır, adı üzerinde bağımsız.

     METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Nereye bağlı Hocam?

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Bu kurumun başındaki kişi tamamen bağımsızdır, tamamen.

     METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Nasıl? Bütçesi nereden geliyor?

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Bunların üyelerini, RTÜK üyelerini Türkiye Büyük Millet Meclisi seçiyor zaten. Dolayısıyla bunlar herhangi bir parti kontenjanından gelmiş olsalar dahi orada yargısal nitelikli karar verdiği için RTÜK Başkanı "Ben Cumhurbaşkanından talimat alırım." diyemez. Bu, hukuk devletine vurulmuş bir darbedir; bunu kabul etmek mümkün değil. Bakın, siz benim bu dediğimi mesela İYİ PARTİ'li olduğunuzu düşünerek yapın veya CHP'li olduğunuzu düşünerek yapın, o zaman ne kadar haklı olduğumuzu anlarsınız! Bu böyledir yani devlet böyle idare edilir.

     METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Sistem değiştiği için...

     DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hüküm tesis ediyor, nasıl talimat alır? Hüküm tesis ediyor, alamaz yani.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Bakın, burada Sayın Ramazan Can'ın da o cümleyi kullanmaması gerekir. Ben kendisini de yıllardır tanıyorum ve çok sevdiğim bir insandır. Dolayısıyla burada bir hassasiyet var.

     Şimdi, Anayasa'nın "Kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz." diye başlayan 25'inci maddesinden itibaren 26'ncı maddede "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" 28'inci maddede "Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır." deniliyor ve 32'nci maddesine kadar bir düzenleme var yani STK'lerin, basının özgür olduğuna ilişkin Anayasa'mız vurgu yapar ve 133'üncü maddede -dikkat buyurun- Radyo ve TV kurma serbestiyetini düzenliyor ve aynı madde RTÜK'ü tesis ediyor.

     Peki, TELE 1'i kapatıyorsunuz, Halk TV'yi kapatıyorsunuz. Şimdi, iktidarı eleştirdi diye Halk TV'ye, TELE 1'e ya da KRT'ye yani iktidar dışı yayın yapan televizyon kanallarına ikinci kez sert kararı verdiğiniz zaman bunlar temelli kapatılır, lisansları iptal edilir arkadaşlar. Yani böyle bir uygulama olabilir mi? Onun için özellikle bu konuyu da hepinizin dikkatine sunuyorum ve tamamlıyorum.

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.

     Toparlayalım.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Tamamlıyorum.

     Özellikle bu baro başkanlarının neredeyse bütününün karşı çıktığı bu teklifin Komisyondan geçmemesini, geçse dahi Genel Kurulda mutlaka bunun düşürülmesini ve kanunlaşmamasını temin etmenizi bütün vekillerimizden diliyor, saygılar sunuyorum.

     Teşekkür ederim.