Komisyon Adı:Adalet Komisyonu
Konu:Adalet Ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu Ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay İle 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999)
Dönemi:27
Yasama Yılı:3
Tarih:05/07/2020


Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum konuşmama başlamadan önce.

     Daha önceki konuşmamda kaldığım yerden konuşmamı sürdürmek istiyorum. Devlet yapısı içerisinde güç mücadelelerini bir yönüyle anlatmıştım, bu arada rahmetli Hablemitoğlu ve Behçet Oktay'ı anarak konuşmama son vermiştim. Şimdi, bunun devamı olarak madem İstanbul Barosu merkezli konuşuluyor. İstanbul'da cereyan eden olaylarla ilgili çok yakın geçmişimizle ilgili birtakım hususları sizlerle paylaşmak isterim. İstanbul'da Ahmet İlhan Güler, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü iken bu dönemde biliyorsunuz İstanbul'da gerçekten hiç arzu edilmeyen bir durumla karşı karşıya kaldık, o da Hrant Dink cinayeti. O bizim yakın tarihimizde önemli bir hadisedir. Burada devlet yetkililerinin...

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Pardon, Sayın Çelik, rahatsız oluyor musunuz ışıktan?

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Yok, rahatsız değilim.

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Gözünüzü alıyorsa...

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Hayır, almıyor.

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Buraya kadar geliyor da onun için dedim.

     MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Çok önemli bir kamu hizmeti o.

     ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sizin yarattığınız karanlığı...

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Hayır, zaten ortalık aydınlık da, karanlık yok ki zaten.

     Buyurun Sayın Çelik.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Teşekkür ederim Başkanım.

     Hrant Dink cinayetinin, Türkiye'de, gerçekten bir İstanbul'da özellikle emniyet ve asayiş hizmetlerinde büyük bir boşluk meydana getirdiğini görüyoruz. Bir de bu böyle basit bir cinayet vakasından ziyade planlı, organize bir cinayet olduğunu, buradan toplumda kaosa yol açacak art niyetli bazı odakların harekete geçtiğini özellikle dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bu olaydan sonra zaten Malatya'daki rahip cinayetini takiben, karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor İstanbul'da: Ahmet İlhan Güler görevden alınıyor İstihbarat Müdürü, onun yerine Ali Fuat Yılmazer, İstihbarat Müdürü olarak atanıyor. Bu Ali Fuat Yılmazer, teklifsiz -o dönemin Başbakanı- şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'la bizzat sıklıkla görüşebilen kişilerden bir tanesidir. Dolayısıyla Ali Fuat Yılmazer, İstihbarat Şube Müdürü olduğu İstanbul'da İstanbul'un emniyet ve asayiş hizmetlerinin ve istihbarat hizmetlerinin nasıl yönetilebileceğini de artık size havale ediyorum. Bu arada İstanbul'da Hüseyin Avni Mutlu, vali; Celalettin Cerrah, Emniyet Müdürü. Hüseyin Avni Mutlu, daha sonra İstanbul Valisi olarak önce merkeze çekildi, daha sonra FETÖ soruşturmalarından dolayı cezaevine kondu. Celalettin Cerrah'a tenzilirütbe yapıldı, Ankara'ya çekildi, daha sonra, bir şekilde Osmaniye Valiliğine atandı. Değerli arkadaşlar, İstanbul'u yönetmek için Hükûmetin oradaki yönetici kişilerin arkasında durması lazım.

     Şimdi, Gezi olayları oluyor. Gezi olaylarında Çevik Kuvvet polisi tedbir alıyor; bu gayet normaldir, emniyet bunu yapar. Başbakan, Çevik Kuvvet şube müdürünü Ankara'dan arayıp: "Şu tarafa doğru kuvvetini yığ, oradakileri dağıt." diye emir verebilir mi? Vali var, onu atlıyor, İl Emniyet Müdürünü atlıyor, Çevik Kuvvet şube müdürüne Ankara'dan talimat veriliyor, verebiliyor telefonla. Böyle bir karmaşık ilişkiler ağının içerisinde, berbat bir İstanbul hikâyesi.

     Size bunu arz ettikten sonra şöyle bir konuya da gelmek istiyorum. Aslında, doksanlı yıllardan itibaren bir düzen kurulmaya çalışılıyor. Bu düzen sadece bizim kendi içimizde değil, ta yurt dışından gelen birtakım fikir babaları diyeceğim insanların; Makovskyler, Henri Barkeyler, Paul Henze, Volfovich, Hungtington gibi kişilerin oluşturduğu bir ideolojik altyapı hazırlandı. Burada, bizim de içinde olduğumuz bölgede bir Yeşil Kuşak Projesi oluşturularak bu yeşil kuşak içerisinde Türkiye'nin rol alması gerektiğini... Tabii, Amerika, Afganistan'ı işgal eden Sovyetlere karşı, orada edindiği tecrübeler ışığında bunu Türkiye'de de Ilımlı İslam Projesi'yle yeşertme peşine düştü. Burada Türkiye'yle ilgili Paul Henze'nin raporundan bir bölümü size sunmak istiyorum, Paul Henze diyor ki: "Türkiye'de Hükûmeti ikna ediyoruz fakat TBMM karşı çıkıyor; Türkiye Büyük Millet Meclisini ikna ediyoruz, asker karşı çıkıyor; askeri ikna ediyoruz, yargı karşı çıkıyor. Onun için Türkiye'de güçleri, erkleri birleştirelim, tek bir kişinin emrine verelim ki Türkiye'de o kişiyle biz pazarlık masasına oturduğumuz zaman her şeyi halledebilelim." Zaten Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen sistem, bu ideolojiden sonra geldi. Bu ideolojinin dayandığı ana konsept neydi? O konsept tabii ki "globalizasyon" dediğimiz küreselleşme. Küreselleşme öncesi, yeni dünya düzeni olarak, tek kutuplu dünya olarak Amerika, bütün dünyaya bunu dayattı ve böylece Amerika'nın Türkiye için de öngörmüş olduğu küreselleşme içerisinde bir ılımlı İslam iktidarı olsun ve bu iktidarın başındaki kişi Türkiye'de yargıyı, yasamayı, yürütmeyi ve ekonomi dâhil bütün güçleri tek başına yönetsin; bunu istediler. Bunda da "Başarısız oldu." denilemez, başarılı ancak değerli arkadaşlar, tabii, bu sürdürülebilir mi? Yani Türk toplumu Orta Doğu toplumlarından farklı, İslam toplumlarından çok farklı. Siz, bütün Türk milletinin siyasal bilincini dikkate almadan böyle bir yola girmiş olabilirsiniz, bunu sürdürmeye çalışabilirsiniz ama bu, asla sürdürülemez çünkü ne kadar uğraşırsanız uğraşın Türkiye'de 83 milyon insanı bu fikre uygun hareket ettiremezsiniz, ettiremiyorsunuz, ettiremeyeceksiniz. Bu sistem yıkılacak.

     Şimdi, biz eskiden 70'li yıllarda bir şey konuşurduk, devlet ve düzen kavramını çok konuşurduk. Düzen, ayrı bir şeydir ama devlet bakidir, kalıcıdır. Devletimize asla söz söyletmeyiz çünkü devlet, sadece örgütlerden oluşan bir teşkilat şeması olan bir yapı değil; devlet, bir değerler manzumesidir arkadaşlar, genel ahlaktır yani millî ahlak, millî haysiyet, bağımsızlık, egemenlik devlet demektir. Onun için devleti hassasiyetle ve kıskançlıkla korumak konusunda biz kararlıyız ama devleti yöneten bir yapı vardır. Demokrasi içerisinde tabii, bir parti ya da birkaç partinin bir araya gelmesiyle oluşacak yapılar devleti yönetir, onların kurduğu bir düzen ortaya çıkar. Bu düzen yıkılacaktır yani AKP düzeni, kurulan AKP devleti mutlaka yıkılacaktır arkadaşlar; bu, Türk milletinin hayrınadır, bölgenin hayrınadır, İslam âleminin hayrınadır, insanlığın hayrınadır. Bu, sürdürülebilir değil. Onun için Sayın Ümit Özdağ'ın da bahsettiği gibi -bakın, Ümit Hoca ne dedi- yüz yıl önce çoklu baro vardı yani Bulgar Barosu, Yunan Barosu, Makedon Barosu varken Osmanlı İmparatorluğu karar alıyor baroyu teke indiriyor, tek baro, tekli baro. Şimdi, tekrar yüz yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin yapısına yeni bir kavram getiriyorsunuz ve "çoklu baro" diyorsunuz. İşte, bu da Türkiye'nin temelinden bir taş çekmek anlamına gelir, bundan vazgeçmeniz lazım.

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım Sayın Çelik.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Teşekkür ederim Başkanım.

     Yani bu şekilde yargı üzerinde, yürütme üzerinde sürekli olarak yapılan tasallutlar, bir merkezden gönderilen kötü değişimler toplumu maalesef geriyor; bizi huzursuz ve yarınından emin olmayan bir millet hâline getiriyor. Bu itibarla, baronun tek olmasını yeniden hatırlatıyor, hepinize tekrar saygılar sunuyorum.

     Teşekkür ederim.