Komisyon Adı:Adalet Komisyonu
Konu:Adalet Ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu Ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay İle 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999)
Dönemi:27
Yasama Yılı:3
Tarih:05/07/2020


Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; avukatlık yasa teklifinin maddeleri üzerinde görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bu vesileyle, Sakarya Hendek'te meydana gelen kazada hayatını kaybeden 6 yurttaşımıza rahmet niyaz ediyorum; yaralılara acil şifalar diyorum. Allah böyle bela ve musibetleri milletimizin başına vermesin.

     Diğer taraftan, bugün 5 Temmuz, Başbağlar hadisesinin 27'nci yıl dönümü. 33 vatandaşımız ne yazık ki şehit olmuştur; onlara da Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Bu tür hadiseler milletimizin derin hafızasına yerleşen acı olaylardır. Bu olayları hiçbir zaman yaşamayalım diye özellikle belirtmek istiyorum.

     Değerli arkadaşlar, ben de iktidarın ekonomiye, dış politikaya, tarıma, ticarete, üretime, yatırıma, ulusal güvenlikle ilgili işlere daha fazla önem vermesi gerektiğini ifade etmek istiyorum çünkü gerçek gündemimiz bunlar. İşsizliğin, enflasyonun ve döviz kurlarında özellikle dövizin değerlenmesi, Türk parasının değerinin düşmesi iktidarı daha çok ilgilendirmesi gerekirken bunlardan ziyade, iktidar partisi bu yasa teklifinde de görüldüğü üzere şu baroları da halledelim mantığı içerisinde bir yeni -tırnak içinde- fetih peşine düşüyorlar. Şimdi, her yeri ele geçiriyorsunuz, her yeri; bütün kurumları, kuruluşları, sivil toplum örgütleri dâhil buna. Artık bundan sonra zannediyorum turizm dernekleri ve Kanarya Sevenler Derneğine kadar düştünüz, yani oraya da el atarsanız tam tekmil Türkiye'yi teslim alacaksınız ama ülkede ekonomiye, toplumsal yaşama ilişkin her alana sirayet ettiğiniz, nüfuz ettiğiniz zaman o ölçüde de yozlaşırsınız; bu da siyaset biliminin yasasıdır. Bunu size başka türlü örnek vereyim: Mesela Mao Zedong, mesela Sovyetler Birliği'nde Brejnev bunları hep yapmıştır, Romanya'da Çavuşesku yapmıştır. Mao Zedong'un görüşü nedir? Üç sacayağı koymuştur; stratejik saldırı, stratejik denge, stratejik üstünlük. Şimdi, üstünlüğü ele geçireceksiniz, ondan sonra "Her şey benim" diyeceksiniz; ondan sonra Çin'de "kültür devrimi" adı altında 50 milyon insanın katline yol açacak politikayı uygulayacaksınız. Bunun çıkış yolu yok. Brejnev de aynısı yaptı; Afganistan'a girdi, Sovyet ekonomisi bunu kaldıramadı, bütünüyle o koca Varşova Paktı'nı tamamen yerle bir etti, çökertti. Onun için AKP, böyle bir mantıkla, yani Mao'yu, Brejnev'i çağrıştıran Türkiye modeli bir yapı olarak çökmeye mahkumdur böyle giderse ama demokrasiyi ve hukuk devletini içselleştirir ve güzel bir şekilde çalıştırabilirse o zaman Türk siyasetinde uzun yıllar hayatiyetini sürdürebilir.

     Değerli arkadaşlarım, şimdi, barolar konuşulurken 2005-2016 arasında...("Başkanım, Hitler'i de anlat." sesleri) Hitler, ayrı bir konu, onu da anlatırız.

     FETÖ'nün ortağı olarak tüm çirkefliklerin, tüm kanunsuzlukların ve tüm casus faaliyetlerinin aslında birlikte icra edildiği bir dönemdir. Ne zaman? Tekrar ediyorum, 2005-2016 dönemi. Burada bir şeyler yaşadık biz. Ne yaşadık? Komplo kurmak nasıl olur, suç uydurmak nasıl yapılır, iftira atmak nasıl olur, tuzağa düşürmek nasıl yapılır ve iftirayla, şantajla, sahte evrak tanzimiyle, adaleti yanıltmayla, devlet memuru nüfuzunu kötüye kullanmayla, yasa dışı örgüt kurmayı nasıl beceriyorlarsa onunla ve bütün bunlara da yardım ve yataklık yöntemleriyle bir faaliyet icra edildi, bazı yerlere bu sahte belgeler konuldu, onlar bulunmuş gibi oldu ve insanların iftiralarla yuvaları dağıtıldı, birçok asker ve sivil kafasına sıktı geçti ve intihar etti. CMK'nın 250'nci maddesine göre işlenen, cumhuriyet döneminin yüz karası olan bu dönem AK PARTİ'ye hiç yakışmamıştır. AK PARTİ'nin bunda doğrudan, taammüden suçlu olduğunu ben burada ifade etmek istiyorum.

     Değerli milletvekilleri, şimdi, devletin kozmik odasına girilir mi? Girildi, kozmik odaya girildi. Bütün bu saydığım suçlar üretildi ve birileri mahkûm edildi, hâlâ belini doğrultmuş değil. Ergenekon, bizim için çok kutsal bir yurttur. "Ergenekon" adı verilerek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli mensupları kendi yuvalarından kopartıldı, Deniz Kuvvetlerinin çok değerli, aynı zamanda teknik olan subayları bir bir dağıtıldı, Hava Kuvvetleri bütünüyle FETÖ'ye teslim edildi. Bu FETÖ'yle ilgili bir karar var, biliyorsunuz -2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu kararı alındı- o karar, Hükûmet nezdinde bağlayıcı bir karardı ve irticai örgüt olarak kabul edildi, bu da imzalandı Hükûmet tarafından o zaman ve buna rağmen FETÖ'nün önü açıldı, ta, 15 Temmuz menfur darbe girişimine kadar bunlara âdeta belirli noktalarda göz yumuldu. Ama burada bir hakkı teslim edelim. Sayın Cumhurbaşkanının 2013 yılı 17-21 Aralıktan itibaren kesin tavır koyduğunu burada hakkı teslim ederek ifade ediyorum.

     Şimdi size bir kitap isminden bahsedeceğim, "Haliç'te Yaşayan Simonlar" diye, biliyorsunuz değil mi? Hanefi Avcı'nın. Bu Hanefi Avcı kim? Hanefi Avcı, teknik, yetişmiş, çok değerli emniyetçi bir arkadaşımızdır. Ben de valilik yaptığım için bu emniyet camiasını çok iyi bilirim, hepsini, özellikle o dönemi, yani, 80'li, 90'lı, 2000'li yılların başını çok iyi bilirim.

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım Sayın Çelik.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Hanefi Avcı bu kitapta net bir şekilde görüşlerini ifade ediyor, burada birçok olaya da açıklık getiriyor.

     KOM Daire Başkanlığına atandı, KOM'dayken bir dinleme yapılıyor ve bir örgüt mensubu dinlenirken o örgüt mensubunu o zamanki Sayın Başbakanın eşi aradığı için o Başbakanın eşini oradaki teknik görevli dinliyor. Kim bu dinleyen kişi? FETÖ'cü. Sonra bunun üzerine FETÖ'cüler tarafından Sayın Başbakana deniliyor ki: "Eşiniz dinleniyor Hanefi Avcı tarafından." Hanefi Avcı'yı sürdüler. Nasıl sürdüler? "En azından Edirne Emniyet Müdürü ol." diye oraya atadılar. Kitapta bunlar bir bir anlatılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı da biliyor bu olayları, onun için rahatlıkla anlatıyorum. Ve Emniyette çok değerli, çok çok değerli insanlar vardı; mesela Ertuğrul Çakır, sauna çetesine sokuldu adı ve Ertuğrul Çakır gibi çok değerli bir emniyetçi yok edildi. Mesela Emin Arslan'a Habip Kanat diye uyuşturucu baronu olarak adlandırılan kişiyle ilişki kurduruldu biraz önce söylediğim hususlardan dolayı ve o da yenildi, Emin Arslan da yenildi. Ondan sonra, Cevdet Saral, Ankara Emniyet Müdürüydü, bunun başına gelmedik kalmadı Osman Ak'la birlikte. Bu ne yaptı? 900 küsur kişilik Emniyet teşkilatı içerisindeki FETÖ'cüleri ifşa ettiği için başlarına gelmedik kalmadı.

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Tamamlayalım Sayın Çelik.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Efendim, toparlıyorum.

     İstihbarat Daire Başkanlığını uzun yıllar yürüten Sabri Uzun'un başına gelmedik kalmadı. Şimdi, bu çok değerli insanlar Emniyet içerisinde böyle tasfiye edilirken birilerine yol açıldı, geldi onlar oturdu. Emniyet teşkilatı, artık bir Fetöistan cumhuriyetinin Emniyet teşkilatı hâline geldi. İşte, paralel devlet yapılanması dediğiniz iş böyle olur, yargıda da böyle yaptılar. Yargıda nasıl yaptılar? Tekrar edelim, 2010 referandumundan sonra oldu; 160 Yargıtay üyesi atanmadı mı? Atandı, bunları biliyoruz. Bunları tekrar tekrar söylüyoruz ki aklımızda yer etsin, böyle hatalar bundan sonra bu devlette, cumhuriyette olmasın arkadaşlar. Daha AK PARTİ iktidara yeni geldiği zaman Hablemitoğlu cinayeti oldu biliyorsunuz.

     OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ederiz.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Bitiriyorum Başkanım.

     Geçen, bütçe görüşmelerinde Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dedi ki: "Ukrayna'da yakaladık failini, bu faili Türkiye'ye getiriyoruz." Ama başka hiçbir yerde, ne basında ne başka bir yerde duymadım. Buradan da çağrım odur ki kamuoyuyla o failin kim olduğu ve uzantıları açıklansın.

     Diğer taraftan, Özel Harekât Daire Başkanı vardı, yakinen tanıdığım bir kişi Behçet Oktay, çok değerli bir özel harekâtçı, çok üstün nitelikli bir insan. Bunu da şehit verdik ve "Bu intihar." dediler. Hâlâ ne olduğu meçhul, Behçet Oktay maalesef rahmete kavuştu.

     Dolayısıyla, bu baro konusunda ben Sayın Bülent Turan'la aynı fikirde değilim çünkü baro, bir meslek örgütü değil daha farklı; yargının bir ayağı arkadaşlar, saç ayağından bir tanesi. Burada, bir kurum tek olur, yani İstanbul'da İstanbul Barosu var, İstanbul'da valilik de bir tanedir, İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bir tanedir. İki tane büyükşehir belediyesi, iki tane valilik olur mu? İki tane baro da olmaz. Dolayısıyla aslında boşa tartışıyoruz burada. Dördüncü gündeyiz hâlâ barodan konuşuyoruz ama öze müteallik konulara asla bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde sokulmuyoruz. Birinci partinin görevi, yani AK PARTİ'nin görevi Türkiye gündemine dönmesidir; dönerse memleket hayrına işleri hep birlikte yapmış oluruz diyorum.

     Olağanüstü kongrede seçim yapılamayacağı hükmü hukukun ilkelerine aykırılık teşkil ettiğinden, bu maddeyle ilgili bundan vazgeçilmesini talep ediyor, konuşmama burada son verirken saygılar sunuyorum.