Komisyon Adı:Plan Ve Bütçe Komisyonu
Konu:2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) İle 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) Ve Sayıştay Tezkereleri A)adalet Bakanlığı B)ceza Ve İnfaz Kurumları İle Tutukevleri İş Yurtları Kurumu C)türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı Ç)anayasa Mahkemesi D)yargıtay E)danıştay F)hâkimler Ve Savcılar Kurulu G)türkiye İnsan Hakları Ve Eşitlik Kurumu Ğ)kişisel Verileri Koruma Kurumu
Dönemi:27
Yasama Yılı:3
Tarih:25/11/2019


2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Adalet Bakanlığı b)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c)Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı ç)Anayasa Mahkemesi d)Yargıtay e)Danıştay f)Hâkimler ve Savcılar Kurulu g)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ğ)Kişisel Verileri Koruma Kurumu BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

     Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, Adalet Bakanlığının değerli bürokratları, değerli basın; Türkiye Büyük Millet Meclisinde, sürekli olarak devlet nizamının bozulması, bütçe hakkının, egemenliğin kullanılmasının, yetki aşımının, yürütmenin, Hükûmetin lağvedilmesi sonucu tek kişide münhasır olmasının anayasal düzenimiz için büyük bir tehdit oluşturduğu görülmektedir. Adalet Bakanlığı bütçesi görüşülürken egemenliğin nasıl bağımsız ve tarafsız mahkemelerden uzakta tutulduğunu da müşahede ediyoruz. Bu sistem sorununu çözmemiz için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğumuzu da bilmenizi isterim.

     Diğer yandan, yargı erki üzerinde adaletsizlik inancı yerleşmeye başlamıştır, bunun bertaraf edilmesi gerekir çünkü unutmayalım ki devletin dini adalettir. İyi işleyen mahkemeler, iyi ve tarafsız işleyen bir Adalet Bakanlığı hepimiz için teminat demektir, özgürlük demektir.

     Sayın Bakan, 2017 yılından itibaren özelleştirilen 6 adet şeker fabrikasının olduğu illerde 6 adet ceza infaz kurumunun inşa ediliyor olması da dikkat çekicidir. Bu cümleden olarak, tam kapasite çalışan cezaevlerimizin sık sık af uygulamalarıyla boşaltılmaya çalışılması uluslararası platformda Türkiye'nin hukuk devleti ilkelerinden uzaklaştığı izlenimini vermektedir. Vicdanlarda "adalet" kavramının körelmesi, ülke imajına kara bir leke olarak siner ve inandırıcılık kaybedilir. Önemli olan, suç işlenmesini önlemek ve tasarrufa ilişkin emniyetin muhafazası olmalıdır.

     Sayın Bakan, konuşmasında birinci yargı reformu paketinden söz etmektedir. Galiba önceki sözde reformları sıfırlayıp yeniden 1'den başlatmış oluyorlar. Hâlbuki 2006, 2008, 2010, 2012 yıllarında "yargı reformu" adı altında icraatlara tanıklık etmiştik. Mesela, tutuklu ve hükümlü bir kısım PKK'lının salıverilmesi "reform" diye vasıflandırılmıştı. Mesela, 2010 tarihli 12 Eylül referandumu, size göre bir reformdu; FETÖ'ye, reform yaparak, yargı teslim edilmişti. Bunlar reform olamaz; reform, yürütme erkinin vesayetinden arındırılmış bir yargı gücünün, yasama ve yürütmenin desteğiyle bütüncül, rasyonel düzenleme şeklinde olmalıdır, bu yapılmamaktadır. Yargı, Cumhurbaşkanlığının emrine sokulmaktadır; yapılan budur.

     Diğer taraftan, siyasilere dönük olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapay soruşturmalar açılmakta ama sonuçlandırılmayarak bekletilmektedir. Demokles'in kılıcı gibi kullanılan bir yargı, Türk milletinin vicdanında mahkûm edilmektedir. Aklımızı başımıza toplayalım. Genel Başkanımız Sayın Akşener'e yapılan da tam bu şekildedir. Cümlenin başına dönersek, gerçek anlamda reform teklifinde bulunun, hep birlikte yargı reformuna katkı yapalım.

     Sayın Bakan, asrın en büyük casusluk ve terör örgütü olan FETÖ nedeniyle suçlanan, mağdur olan ve mağduriyeti mahkeme veya idarece kanıtlananların haklarının iadesi büyük bir rahatlama yaratacaktır. Bu konuda ciddi bir çalışma yürütülerek cesur kararlar alınmalıdır. Adalet Bakanlığı, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, HSYK -eski ismiyle- birlikte, 2010 referandumuyla FETÖ/PDY eline terk edilerek bütünüyle çökertilmiştir. Sadece 4.500 civarında hâkim, savcı atayarak adliye mekanizması bozulmuş, ardından 2014 yılından itibaren direnç gösterilmeye çalışılmışsa da verimli olmamıştır.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     (Oturum Başkanlığına Başkan Lütfi Elvan geçti)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayınız efendim.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - 15 Temmuz 2016 menfur darbe girişiminden sonra bu hâkim ve savcıların görevlerine bir çırpıda son verilmiştir. Burada zararı gören Türkiye'dir, Türkiye Cumhuriyeti'nin adalet mekanizmasıdır, tahribatın boyutu da sanıldığından çok daha geniş olmuştur.

     Antalya'da geçenlerde bir dava gündeme gelmişti, bu davada Fettah Tamince'nin FETÖ mensubu olduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuştu. Bu davaya başlanılamadı çünkü takipsizlik kararı verildi, yeterli deliller olmasına rağmen dava açılamadı. Anılan şahsın daha sonra Turizm Tanıtma Vakfının üyeliğine getirildiği ortaya çıktı. Adalet Bakanlığına bu şahsın yargılanması için yaptığı itirazlardan sonuç alınamamıştır.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen son sözleriniz alalım.

     BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, tamamlıyorum.

     Bu süreç nasıl işlemektedir Sayın Bakan? Bu konuda bilginizi rica ediyorum.

     Diğer bir konu da: Adalet Bakanlığını ve HSK'yi yöneten ve yönlendiren 5 avukattan bahsediliyor İstanbul'da. Bu doğru mudur? Bunun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşır bir tarafı var mıdır? Bu konuda da bilgi istirham ediyorum.

     Bütçeniz hayırlı uğurlu olsun.

     Teşekkür ederim.