Komisyon Adı:Plan Ve Bütçe Komisyonu
Konu:2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) İle 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) Ve Sayıştay Tezkereleri A)türkiye Büyük Millet Meclisi B)kamu Denetçiliği Kurumu C)sayıştay Başkanlığı Ç)cumhurbaşkanlığı D)millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı E)millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı F)millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği G)diyanet İşleri Başkanlığı Ğ)tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu H)iletişim Başkanlığı I)basın-yayın Ve Enformasyon Genel Müdürlüğü İ)savunma Sanayii Başkanlığı J)savunma Sanayii Müsteşarlığı K)strateji Ve Bütçe Başkanlığı L)kalkınma Bakanlığı M)millî Saraylar İdaresi Başkanlığı N)devlet Arşivleri Başkanlığı O)başbakanlık Ö)başbakanlık Tanıtma Fonu Genel Sekreterliği P)türkiye Yatırım Destek Ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı
Dönemi:27
Yasama Yılı:2
Tarih:31/10/2018


2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Türkiye Büyük Millet Meclisi b)Kamu Denetçiliği Kurumu c)Sayıştay Başkanlığı ç)Cumhurbaşkanlığı d)Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı e)Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı f)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği g)Diyanet İşleri Başkanlığı ğ)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu h)İletişim Başkanlığı ı)Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü i)Savunma Sanayii Başkanlığı j)Savunma Sanayii Müsteşarlığı k)Strateji ve Bütçe Başkanlığı l)Kalkınma Bakanlığı m)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı n)Devlet Arşivleri Başkanlığı o)Başbakanlık ö)Başbakanlık Tanıtma Fonu Genel Sekreterliği p)Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Değerli Başkan, değerli üyeler, milletvekillerimiz; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. Arkadaşlarımızın konuşmaları, değerlendirmeleri, eleştirileri için peşinen teşekkür ediyorum.

     Yapılan konuşmaların ağırlıklı bir kısmı aslında yapılan Anayasa değişikliği ve hükûmet sistemiyle ilgiliydi. Ben, bazılarında süre tuttum, değerli arkadaşlarımızın, konuşanların asgari olarak yüzde 40 civarında sürelerini Anayasa değişikliği ve bununla ilgili hususlara ayırdıklarını gördüm. Burada birkaç hususa temas edeceğim ona dair.

     Malumunuz, 16 Nisanda Anayasa değişikliği referandumla kabul edildi. Bu konuyla ilgili, kısaca, yapılan değişiklik Türkiye'deki hükûmet sistemi değişikliğidir. Türkiye, parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçti. Bu konu birdenbire ortaya çıkmış bir konu değil, biraz o tarihten geriye doğru hızlıca birkaç tarihe işaret edeceğim. 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra yeni bir Anayasa yapımıyla ilgili bir komisyon oluşturulmuştu, Uzlaşma Komisyonu. Bu Komisyon, 2011 yılının Kasım ayında çalışmalara başladı, 2013 yılının yine Ekim ayı civarında bu çalışmaları bitirdi, yaklaşık iki yılın üzerinde bir süre çalışma yürüttü. Burada AK PARTİ'nin, sadece AK PARTİ'nin değil, dört siyasi partinin Meclisin web sayfasında da bulunan, Uzlaşma Komisyonuna sunmuş oldukları bir bütün anayasa teklifleri vardır ilk defa. AK PARTİ'nin yeni anayasa teklifinde de esasen hükûmet sistemi başkanlık sistemidir ve 2012 yılında verilen, o sistemle ilgili teklifin çok büyük bir kısmı, önemli bir kısmı 16 Nisandaki değişiklikle de bazı değişikliklerle değerlendirilmiştir. Daha geriye gittiğimizde, Sayın Cumhurbaşkanımızın veya AK PARTİ temsilcilerinin, sözcülerinin başkanlık sistemiyle ilgili açıklamaları var. Ben çok detaya girmeyeceğim, birçok siyasi parti başkanının, Cumhuriyet Halk Partisi yetkilileri hariç olmak üzere, ta 1960'a kadar götürebileceğimiz hükûmet sistemiyle ilgili değişiklik teklifleri var.

     Bir husus kapsayıcı olduğu için değineceğim. Nisan 1982'de Birikim Yayınları'ndan çıkan bir kitap var; İki Seminer ve Bir Reform Önerisinde Tartışılan Anayasa, Osman Balcıgil derlemiş. "İki seminer" dedikleri, 1980'in Ocak ve Mart aylarında, biri İstanbul Siyasal Bilgiler Fakültesi, biri İstanbul Barosunun öncülüğünde yapılmış olan iki seminer. "Reform önerisi" ise Forum dergisinin o zaman eki olarak yayımlanan, bir anayasa taslağı aslında içeren, Coşkun Kırca ve Adnan Başer Kafaoğlu tarafından hazırlanmış bir reform önerisidir. Bu çok önemlidir, bunu arkadaşlarımız da 82 Anayasası'nı mukayese ettiklerinde de görecektir; 82 Anayasası'nın çok önemli kısmı, iskeleti bu reform önerisi üzerine oturur. Bütün bunlardan hareketle hazırlanmış bir kitaptır bu. Bu kitapta bir bölüm, derleme, başlık "Başkanlık, Yarı Başkanlık" başlığıdır. Burada diyor ki: "Son on yıldır Türkiye'de en çok tartışılan konuların başında başkanlık sistemi gelmektedir." 1982'de basılmış bir kitaptan bahsediyorum. Demek ki yazara göre -ki bu konudaki çalışmaları takip eden biri- en azından 1972'den 82'ye kadar on yıl tartışılmış bir konu. Daha geri de götürebiliriz, detaya girmeyeceğim. Yani bu konu birdenbire ortaya çıkmış değil, 1961 Anayasası'nın kabulünden itibaren Türkiye'de bir hükûmet sistemi tartışması vardır. Yarı başkanlık sistemini mesela Profesör Yaşar Karayalçın Hoca -Allah sıhhat, afiyet versin- o, Fransız sistemini önermektedir o seminerlerden birisinde. Başkanlık sistemini, yarı başkanlık sistemini önerenler var; siyasetçiler var, akademisyenler var. Yani bu tartışma Türkiye'de devam eden bir tartışmadır ve nihayetinde bu hükûmet sistemi değişikliği gerçekleşmiştir. Üzerindeki çalışmalar da yetersiz, eksik, aceleye getirilmiş falan değil; 2012'den beri bizim üzerinde çalıştığımız bir metin. Daha sonra Milliyetçi Hareket Partisinden arkadaşlarımızla beraber de üzerinde ayrıca bir çalışma yapıldı, daha sonra referanduma sunulan metin hâline geldi.

     İç Tüzük'le ilgili değişikliğe gelince, tabii, esas Türkiye'de, Sayın Kalaycı'nın da bahsettiği gibi, yeni bir iç tüzüğe ihtiyaç var. Bu 1973'te hazırlanmış bir iç tüzük; üzerinden bir Anayasa değişikliği geçmiş, daha sonra yeni bir Anayasa geçmiş ve Anayasa değişiklikleri ve arkasından hükûmet sistemi değişikliği. Türkiye'nin yeni baştan, sisteme uygun bir iç tüzük hazırlaması gerekiyor. Doğrudur fakat iç tüzüğün mutabakatla hazırlanması, büyük ölçüde bir mutabakatla hazırlanması gerekir diye düşünüyoruz. Bizim yapmış olduğumuz, bu yeni Meclis açıldıktan sonra ilk teklif olarak verilen ve şu anda kanunlaşan İç Tüzük değişikliği, sadece Anayasa'ya uyumla ilgili teknik düzenlemeler içeren bir metindi. Dolayısıyla, yeni sisteme aykırı olan hususlar büyük ölçüde temizlenmiş, sistemin getirdiği bazı vazgeçilmez unsurlar da yine mutabakatla sağlanmıştır. Ama yeni bir iç tüzük konusunda bütün siyasi partilerin katılacağı bir çalışmanın yapılması gerektiğini ben de düşünüyorum.

     Şimdi, burada dile getirilen hususlarla ilgili, hepsine cevap vermeye çalışacağım vaktim yettiği miktarda ama bütün arkadaşlarımızın ağırlıklı olarak dile getirmiş oldukları, personelle ilgili bir husus var, önce buna değineceğim.

     Şimdi, personel arasındaki ücret politikası, eşit işe eşit ücret politikasıyla ilgili ağırlıklı olarak sorular vardı. Burada statü farklılığına tabi olarak ortaya çıkan ücret dengesizlikleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğu gibi diğer kamu kurumlarında da mevcuttur. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde statü farklılığından kaynaklanan bir ücret dengesizliğinin tüm kamu personeli sisteminde yapılacak genel düzenlemelerle çözümlenmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kurumumuzda 15 Ocak 2012 tarihinden sonra göreve başlayan personele diğer kamu kurumlarıyla birlikte ücret eşitliği getirilmiştir.

     657 sayılı Kanun'un 4/C maddesine tabi geçici personelin 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesine göre sözleşmeli personel statüsüne geçirilmesi hakkında sorular vardı. 4/C fıkrasına göre geçici personel çalıştırılmaktayken 696 sayılı KHK'yle geçici personel pozisyonlarında çalıştırılmakta olan, hâlen yürütmekte oldukları hizmetleri aynı şekilde yerine getirmeye devam etmek üzere 1.373 personel 657 sayılı Kanun'un 4/B fıkrasına göre sözleşmeli personel statüsüne geçirilmişlerdir. Bu personele 222 TL net zam yapılmıştır bu statü değişikliğinden sonra.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yemek yiyebiliyorlar mı?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Tabii.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Neyle yiyebiliyorlar?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Bir dakika, geleceğiz onlara.

     Yardımcı hizmetler sınıfından genel idare hizmetleri sınıfına geçmek isteyen personelin durum hakkında yine arkadaşlarımız dile getirdiler. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yardımcı hizmetler sınıfında 279 personel bulunmaktadır. Bu personelin genel idare hizmetleri sınıfına atanabilmesi için Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'ne göre yapılacak sınavda başarılı olması gerekmektedir. 2018 Kasım ayı içerisinde sınav yapılması için ilana çıkılacaktır. Kamuda yardımcı hizmetler sınıfı kadrosunda 110 bin personel çalışmaktadır. Yardımcı hizmetler sınıfındakilerin genel idare hizmetleri geçme yönündeki talepleri sürekli gündeme gelmekte, iki yılda bir kamu memur sendikaları ve konfederasyonları tarafından toplu iş sözleşmesi masasında da gündeme gelmektedir. Bunun toplu bir şekilde, kamudaki yardımcı hizmetler sınıfındaki bütün personeli kapsayacak şekilde bir düzenlemeyle ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.

     Yine, bu yardımcı hizmetler sınıfındaki kavaslarla ilgili de bir husus vardı. Bununla ilgili olarak da yine Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'ne göre iki yıllık eğitim veren fakülte mezunu olmak, 4/A kadrosunda iki yıl görev yapmış olmak, yapılacak sınavda başarılı olmak gibi şartlar var. 2014 yılında yapılan bir sınavda 2 personel kadroya atanmış, 7 kadronun 5'i boş bulunmaktadır. Şu anda 2'si kavas unvanlı, 6'sı hizmetli kadrosunda olup fiilen kavaslık yapan toplam 8 personel tarafından kavaslık hizmetleri yürütülmektedir.

     Diğer hususla ilgili, taşerondan kadroya geçen arkadaşların durumuyla ilgili farklılık onların daha önceki statülerinden kaynaklanıyor. Başkanlık Divanında da bu konu geçen ay görüşülmüştü, bunu çalışıyor arkadaşlarımız, Meclis Başkanımız "Eğer Meclis yönetimine, Başkanlığa verilmiş bir yetki varsa bu hususla ilgili ben kendim bu konuda düzenleme yapacağım." demişti, o konuda bir değerlendirme yapılıyor.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yani bir yemek yemeleri niye problem? Yemek yesinler, maaşlarından düşmesin. Bunlara biz idare olarak karar veremez miyiz? Ne var? 270 kişi yemek yesin, niye maaşından kesiyoruz? Niye yıllık izinlerini maaşlarından kesiyoruz? Neden servis sağlamıyoruz?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Şimdi, bir dakika... Sorular soruldu. Yemek ücretleriyle ilgili maaşlarında yemek ücreti olarak bir kalem var, öyle bir ödeme yapılıyor kendilerine.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama yemek yedikçe kesiyorlar maaşlarından.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Hayır, yemek için bir para veriliyor kendilerine.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yemek yemiyorlar o yüzden bakın. Kaç gün yediyse o kadar kesiyorsunuz değil mi? Olur mu böyle bir şey. Yemek yemiyor o yüzden insanlar, yetmiyor maaşları. Yemek yemiyorlar, sandviç getiriyorlar evden.

     BAŞKAN - Sayın Paylan...

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Şimdi, Sayın Paylan, maaşlarda yemek bedeli diye bir kalem, bir ödeme yapılıyor, bu ödeme de yemek yendiği zaman alınıyor.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çalışanın sandviç getirmesi olur mu Sayın Başkan?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Anlatamıyor muyum ben? Maaşına yemek ücreti diye bir kalem veriliyor, bu niçin veriliyor?

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama bu maaşı, aldığı para. Yemiyor, bakın, sandviç getiriyor çünkü maaşından kesiliyor.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Anlayamıyorum yani o zaman "Bu yemek ücreti maaşa ilave edilmemeli, yemek için lokanta hizmetlerine verilmeli." onu mu diyorsunuz?

     BAŞKAN - Sayın Başkanım, burada önemli olan, tabii, akşamları kaldıklarında personel ilave yemek ücreti almıyor.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - On altı saat çalıştırıyor Sayın Başkan buradaki personeli, İş Kanunu'na aykırı.

     BAŞKAN - Yani ilave bir fazla mesai veriliyor ama bir yemek ücreti ödemesi yapılmıyor.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Onunla ilgili bilgi verdim, Başkanımızın Başkanlık Divanındaki açıklaması vardı, ona binaen bir çalışma yapılıyor o farklılıklarla ilgili. Yani bir kanun düzenlemesi yapılmadan halledilebilecek bir çözüm var mı diye, onunla ilgili bir çalışma yapılıyor.

     BAŞKAN - Bir de çalışanların teşviki kesildi, herhâlde onunla ilgili de bir düzenleme, çalışma yapılıyor.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İnsanların izin paralarını neden kesiyorsunuz mesela? İzne çıktıklarında maaşları kesiliyor.

     KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - İş Kanunu'nu uygulayın.

     BAŞKAN - İzne çıktıklarında yol ve yemek paraları kesiliyor yani maaşın içerisindeki yol ve yemek düşüyor.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Şimdi, arkadaşlar, yazılı soru, genel görüşme, Meclis araştırması önergelerinin iade edilmesiyle ilgili bir husus dile getirildi. Burada, Meclis İçtüzüğü'nün 67'nci maddesine göre, kaba ve yaralayıcı sözleri içeren yazılı soru, genel görüşme, Meclis araştırması önergeleri, yine İç Tüzük'ün 96'ncı maddesine göre kişisel görüş ve özel yaşama ilişkin konuları içeren yazılı soru önergeleri, yine İç Tüzük'ün 97'nci maddesine göre istişare amaçlı konuları içeren yazılı soru önergeleri, Anayasa'nın 138'inci maddesine göre yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili yazılı soru, genel görüşme, Meclis araştırması önergeleri gerekli düzeltmeleri yapmak üzere önerge sahiplerine iade edilmektedir.

     Başkanlığa sunulan önergeler, Anayasa ve İç Tüzük'te öngörülen emredici hükümlere uygunluk bakımından Başkanlıkça yapılan değerlendirme sonucu işleme alınmakta veya sahibine iade edilmektedir.

     Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 67'nci maddesinin ikinci fıkrası "Başkanlığa gelen yazı ve önergelerde kaba ve yaralayıcı sözler varsa, Başkan, gereken düzeltmelerin yapılması için, o yazı veya önergeyi sahibine geri verir." hükmünü haizdir. Bu bakımdan bir değerlendirme yapılmaktadır.

     Tabii, söylediğinizle ilgili bir bilgim yok o konuda ne var ama iade edilenlerle ilgili bazı hususları burada söyleyebilirim.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ben de size söyledim neden iade edildiğini.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - "Çözüm değil, çatışma tercih edilmiştir." "Barışta değil, savaşta ısrar edileceğinin göstergesi olmuştur." "Düşük yoğunluklu savaş" Birçok araştırma önergelerinde ve soru önergelerinde geçmesi... "Sivil Kürtlere yönelik olarak gerçekleştirdiği katliamlar" tabiri... "Şakilerin, baldırı çıplakların, çapulcuların had bilmez kalkışması" "toplu katliamlar" "savaş politikaları" "savaşı çağıran politikalar" "Kürt kentleri" vesaire gibi burada birçok husus, ibare var.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ben size 150 tane sayabilirim.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Var tabii. Siz de içinden bir seçme yapmış olabilirsiniz, olabilir.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, siz özel seçmişsiniz de onlarda da bir şey yok. Bir siyasetçi bunları söyleyebilir, demokrasi...

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Peki, kaba ve yaralayıcı ifade ne olacak, orada bir süs olarak mı kalacak 67'nci maddede? Öyle bir şey olamaz.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Efendim, bunlar kaba ve yaralayıcı ifadeler değil.

     BAŞKAN - Müsaade eder misiniz arkadaşlar. Sayın Paylan, lütfen, tecrübeli bir üyesiniz siz, böyle bir usul olmadığını biliyorsunuz.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Kaba ve yaralayıcı" diyor Sayın Başkan.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Sayın Paylan, şimdi, sizin de dile getirdiğiniz bir husus var. Burada bir kitap göstereceğim Mimar Ziya Payzın'ın. Meclisteki yapıyı yapan Holzmeister'la beraber mimarı olan bir zat. Buradaki yapı topluluğunu "külliye" olarak ifade ediyor kendisi. "Kemal Paşa Külliyesi ve Yedi İlkesi" diye bir kitap var.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nereyi, burayı mı ilan etmiş?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Evet, evet, burayı.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kemal Paşa Külliyesi mi?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla burada bir düzenleme yapıldığı için o tarihlerde, daha başlangıçta...

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Kemal Paşa Külliyesi olarak kalır o zaman, hepsi beraber.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - İşte, öyle demiş ama bu sadece Meclis...

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - "Külliyeyi buradan aldık." derseniz Kemal Paşa...

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Sayın Tatlıoğlu, müsaade edin, ben anlatayım.

     Bu, burada Meclisin de içinde bulunduğu, bu Güvenpark'ın da içinde bulunduğu bir alandan bahsediyor bu yapılan çalışma. "Külliye" tabirine itiraz vardı ya...

     CAVİT ARI (Antalya) - Ediyoruz Sayın Başkan.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - ...sizin itirazınız "külliye" tabirine değil de öncesine. O ayrı bir konu, isterseniz onu da anlatayım.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Külliye ne demek Sayın Başkan?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - "Külliye" tabiri burada geçiyor. "Külliye" belli bir amaca tahsis edilmiş, birden fazla yapıdan oluşan bir yapı topluluğu şeklinde...

     CAVİT ARI (Antalya) - Türk Dil Kurumundaki karşılığı nedir Sayın Başkanım?

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Cami ve etrafındaki yapı topluluğu...

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Osmanlı Devleti'ndeki külliyelerle ilgili öyle bir tabir var ama bu konuda...

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Camisiz külliye olur mu?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Olur.

     Bu konuda "kampüs", "yerleşke" ve "külliye" tabirleri beraber kullanılıyor.

     CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, Beştepe'ye "külliye" demenize bir şey demedik ama buraya demeyin.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - "Külliye" tabirinin veya kampüsün veya yerleşkenin kullanılmasıyla ilgili bir hukuki düzenleme yok.

     KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - O kitaba bakabilir miyiz?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Külliye için de yok ama kampüs için de yok, yerleşke için de yok. Dolayısıyla bu konuda daha önce yazılmış bir eser de var, bir tercihtir bu.

     CAVİT ARI (Antalya) - "Meclis" demeniz daha uygun Sayın Başkan, "külliye" demek zorunda değiliz.

     KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Kitaba bakabilir miyiz?

     BAŞKAN - Arkadaşlar, böyle bir usul yok lütfen.

     Sayın Arı...

     KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Kitaba bakabilir miyiz?

     BAŞKAN - Tamam, kitaptan isteyeceğim Sayın Sındır.

     Sayın Başkan, Komisyon üyelerimize dağıtmak için bize o kitaptan 30 tane gönderebilirseniz dağıtalım lütfen.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Bulabilirsek tabii, arkadaşlarımız bir baksınlar.

     CAVİT ARI (Antalya) - Gerek yok efendim, neyi isteyeceğiz biz. Türkiye Büyük Millet Meclisi burası, "külliye" diye yeni bir tabir çıkarılması uygun değil efendim.

     BAŞKAN - Sayın Arı, müsaade edin.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi şu an içinde bulunduğumuz bina fakat burada daha önce "Halkla İlişkiler Binası" diye bir bina vardı, şimdi başka bir bina daha var.

     CAVİT ARI (Antalya) - "Külliye" diye bir ifade kabul edilemez.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Arka tarafta çiçek üretilen bir bölge var. Meclisin bütününü kastediyoruz, şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının da bulunduğu bir alanı kastediyoruz. Bunun için bir ifade kullanmamız lazım. Biz de bunu kapsayacak bir ifade olarak... "Külliye" zaten "her şeyi", "tamamı" anlamına gelen kapsayıcı bir ifadedir.

     CAVİT ARI (Antalya) - Türk Dil Kurumundaki karşılığı olarak...

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O zaman Türkçedeki karşılığı...

     CAVİT ARI (Antalya) - Efendim, yeni bir tanımlama uydurmaya çalışmayın. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, yeni bir tanımlama uydurmaya çalışmayın.

     BAŞKAN - Arkadaşlar, ama bakın... Sayın Arı, Sayın Paylan; rica ediyorum. Sayın Arı, hadi, siz yenisiniz de Sayın Paylan, siz çok tecrübelisiniz, yapmayın bunu. Yapmayın... (Gürültüler)

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Devam ediyorum Sayın Başkanım...

     CAVİT ARI (Antalya) - Türkiye Büyük Millet Meclisiyle ilgili yeni bir tanımlama uydurmaya çalışmasınlar.

     BAŞKAN - Arkadaşlar, hiç kimse Türkiye...

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya yeni bir tanımlama değil, eskiden de kullanılıyormuş "külliye" diye.

     BAŞKAN - Arkadaşlar, bir müsaade edin... Sayın Aydemir, bir müsaade edin.

     KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ama niye konuşuyor burada.

     BAŞKAN - Sayın Arslan, müsaade edin.

     CAVİT ARI (Antalya) - "Türkiye Büyük Millet Meclisi"dir buranın adı, "külliye" olamaz.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Allah Allah, arkadaşım, başka bir şey diyen var mı sanki.

     BAŞKAN - Hiç kimse Türkiye Büyük Millet Meclisini tartışmaya açamaz zaten, böyle bir şey söz konusu değil. Rica ediyorum. Hiç kimse Türkiye Büyük Millet Meclisini tartışmıyor, tartışmaya da açamaz zaten. Mesele o değil.

     CAVİT ARI (Antalya) - "Külliye" ifadesiyle burası tanımlanamaz Sayın Başkanım. Beştepe'ye diyecekseniz siz deyin oraya.

     BAŞKAN - Sayın Başkan genel anlamda yerleşkeyi tanımlamak yerine, "yerleşke" yerine "külliye" adını kullandı. Siz de "yerleşke" dersiniz, "kampüs" dersiniz. (Gürültüler)

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Neyse arkadaşlar...

     Sayın Başkan, ben genele hitap ediyorum. Daha fazla, daha detay, daha açıklayıcı bilgi isteyen arkadaşlar olursa dışarıda onlara ben anlatabilirim, anlamalarına yardımcı olabilirim.

     CAVİT ARI (Antalya) - Kullanamazsınız efendim. Türk Dili Kurumundaki karşılığı bellidir.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - TDK ne diyor?

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, kullanana söyle sen. Kim kullanıyor?

     CAVİT ARI (Antalya) - Siz kullanıyorsunuz.

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Önceden kullanılmış zaten, yeni kullanılmıyor ki bu.

     BAŞKAN - Arkadaşlar bakın... Ya arkadaşlar, 18.30'da biz diğer bütçe görüşmelerine başlayacağız.

     CAVİT ARI (Antalya) - " Türkiye Büyük Millet Meclisi"dir burasının adı.

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Önceden yok mu? Yeni olan bir şey yok.

     BAŞKAN - Bakın, size yazık, seslerinize yazık, gırtlaklarınıza yazık. Yani kendinize şey yapmayın.

     Sayın Başkan Vekilimiz, siz devam edin lütfen, buyurun.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Yine, Sayın Paylan'ın dile getirdiği tutuklu Milletvekili Leyla Güven'le ilgili hususta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına hukuken...

     KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, kitaba bakmak için rica ediyorum, geri vereceğim kendisine.

     BAŞKAN - Vereceğim, vereceğim, isteyeceğim efendim.

     Sayın Başkanım, kitabı bir beş dakikalığına ödünç alabilir miyiz; Sayın Sındır'a gönderelim.

     Teşekkür ederim.

     Sayın Başkan, on dakikanız kaldı.

     Buyurun.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının milletvekilleriyle ilgili olarak, yargı aşamasında bulunan hususlarla ilgili olarak yapacağı bir şey yoktur. Malumunuz, Anayasa'daki "kuvvetler ayrılığı", "hukukun üstünlüğü" prensipleri karşısında Başkanlığımızın yargının bu yetkisini kullanmasına karşı bir tasarrufta bulunamayacağı hepimizin malumu olmalıdır. Anayasa'nın 138'inci maddesinin ikinci fıkrası, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceğini, genelge gönderemeyeceğini, tavsiye, telkinde bulunamayacağını hükme bağlamıştır.

     5/12/2016 tarihinde 31'inci Birleşimde de Meclis Başkanı tarafından Genel Kurulda bu hususlara dikkat çekilmiş, Anayasa'nın geçici 20'nci maddesi kapsamında sürmekte olduğu ifade edilmiştir.

     15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan tadilatlarla ilgili birçok husus dile getirildi. Bunları çok hızlı bir şekilde ifade edeceğim.

     Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan tadilat ve onarım çalışmaları hakkında Meclis Başkanlık Divanına ve TBMM Başkanlık Divanına katılan tüm partilerin grup başkan vekillerine bilgi verilmiştir. Söz konusu çalışmalar Meclis Başkanlık Divanınca TBMM Başkanlığına verilen yetki kapsamında Millî Saraylar Bilim ve Değerlendirme Kurulu onayıyla, TBMM ile GYODER konsorsiyumu arasında imzalanan 24/8/2016 tarihli protokol kapsamında, GYODER konsorsiyumu iş ortaklığı tarafından bedelsiz olarak yaptırılmıştır.

     15 Temmuz sonrası yapılan başlıca işler: Genel Kurul binası, Başkanlık makam odası, ziyaretçi kabul binası, ön bahçede meydana gelen tahribat yapılan bakım, onarım çalışmalarıyla kısa zamanda giderildi. Ana binadaki asansörler yenilendi. Ana bina kapılarının tadilat, bakım, onarımları yapıldı. İç bahçede bomba düşen bölgelerin etrafı şeffaf camla kapatılarak ziyarete açıldı.

     MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hiçbir şey duyamıyoruz, anlamıyoruz; yavaş ol. Sayın Başkan, hiçbir şey anlamıyoruz.

     BAŞKAN - İyi bir doktor biliyorum üstat, tavsiye ederim şeyden sonra. Yani ben duyuyorum.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Başkanlık Divanı Toplantı Salonu günün şartlarına uygun hâle getirildi.

     MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Vermesin cevap. Ya böyle bütçe müzakeresi mi olur? Bu ne ya! Ayıp, ayıp ya!

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Kulisler milletvekillerinin talep ve ihtiyaçları dikkate alınarak daha uygun hâle getirildi. Günümüz sivil savunma şartlarına uygun, her türlü afete ve saldırıya karşı Meclisin etrafı donanımlı ve fonksiyonel hâle getirildi... (Gürültüler)

     BAŞKAN - Ama arkadaşlar, bakın, hakikaten yani biraz sessiz olursak hepimiz anlayacağız.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Mikrofona yaklaşır mısınız, sesiniz duyulmuyor.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Duymamanızın sebebi mikrofon değil, tam arkanızdaki Sayın Bekaroğlu'nun gürültüsü.

     ...Santral sistemi kurularak sabit telefonlar daha teknolojik hâle getirildi. Üst düzey güvenlik önlemleri alındı. Antidrone test sistemi kuruldu. Siber saldırılara karşı en üst düzeyde tedbirler alındı. Acil müdahale gerektiren durumlarda stratejik personelden oluşan, 7/24 hizmet veren Acil Durum Merkezi kuruldu. Ana binanın muhtelif noktalarına 68 turnike kuruldu. Bilgi işlem ve elektronik ağ sistemleri en ileri teknolojiyle donatıldı.

     Burada Sayın Bekaroğlu'nun bir sorusunu cevaplayayım, belki daha sakinleşebilir.

     Meclisin dış denetimi ve Meclis Hesapları İnceleme Komisyonuyla ilgili bir beyanı vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin dış denetimi 6253 sayılı Kanun'un 37'nci maddesi gereğince her yıl Sayıştay tarafından görevlendirilen 3 denetçiden oluşan bir komisyon tarafından hesaplar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak yapılmaktadır. Bu komisyon tarafından hazırlanan dış denetim raporu her yıl Başkanlık Divanında görüşülmektedir, ayrıca, inceleme sonuçları da Genel Kurulun bilgisine sunulmaktadır. Bilindiği üzere, İç Tüzük'ümüzün öngördüğü Hesapları İnceleme Komisyonu 5018 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle önce 2919 sayılı Kanun, akabinde ise 6253 sayılı Kanun'daki denetime ilişkin düzenlemeler neticesinde kadük kalmıştır. Nitekim, Hesapları İnceleme Komisyonunca 22/11/2006 tarihli toplantısında Meclisin 2005 yılı hesapları incelenip ibra edildikten sonra faaliyetlerine son verilmiştir. Dolayısıyla 6253 sayılı Kanun'un 37'nci maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin dış denetiminin nasıl yapılacağı hususu düzenlenmiş olup bu hükümler doğrultusunda İç Tüzük'te yer alan Hesapları İnceleme Komisyonunun faaliyetini sürdürmesinin imkânı kalmamıştır.

     MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - İç denetçilerin işine son verilmiş mi? Denetçiler var, iç denetçiler.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Onlar devam ediyor ama onlar bu işi yapmıyorlar, bu başka.

     Sayın Durmuş Yılmaz'ın külliyeyle ilgili danışmanların otoparkı konusuyla ilgili bir sorusu vardı.

     SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Külliye değil, Millet Meclisi.

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya ne var külliye diyorsa?

     CAVİT ARI (Antalya) - "Türkiye Büyük Millet Meclisi", değiştirin lütfen, "külliye" değil.

     TBMM BAŞKAN VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Allah Allah! Buyurun, siz konuşun o zaman.

     KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hâlâ "külliye" diyor.

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Hâlâ" derken sanki kabahat işlemiş gibi bir tavır ortaya koyuyorsunuz arkadaşlar.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Benim ne söyleyeceğime siz mi karar vereceksiniz?

     SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Nasıl hitap edeceğinizi...

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Arkadaşlar, ben istediğim gibi konuşurum.

     CAVİT ARI (Antalya) - Konuşamazsınız efendim, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Varsa siz istediğiniz zaman konuşursunuz.

     CAVİT ARI (Antalya) - Konuşamazsınız.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Konuşurum. Nasıl konuşamam?

     CAVİT ARI (Antalya) - Konuşamazsınız tabii ki.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Konuşamazsın.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Sen mi konuşacaksın benim yerime? Sen mi konuşacaksın?

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, geçmişte de kullanılmış, mazimizde de "külliye" kullanılmış, ne var bunda?

     CAVİT ARI (Antalya) - Kim kullanmış?

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Mazimizde de kullanılmış.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kullanamazsınız.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Şimdi kötü kelimeler kullanacağım, tutuyorum kendimi. Ne demek? Sana mı soracağım ne söyleyeceğimi, sana mı soracağım? Sen istediğini konuşursun, ben de konuşurum.

     CAVİT ARI (Antalya) - Konuşamazsınız efendim, siz Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilisiniz.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Cevap vermen gerekiyorsa, buradaki usule ve İç Tüzük'e göre vermen gerekiyorsa verirsin cevabını. Sana mı soracağım?

     CAVİT ARI (Antalya) - Sizin konuşmanız bağlar.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Evet, doğru.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Önce bir "siz" demeyi öğrenin.

     CAVİT ARI (Antalya) - Konuşamazsınız. Siz temsil noktasındasınız. Temsil noktasındaki kişi böyle konuşamaz.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Allah Allah! Sen benim konuşacağımı takdir edeceksin, kelimelerime itiraz edeceksin, ondan sonra...

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Meclis Başkan Vekili nasıl konuşacağını bilmiyor mu?

     SALİH CORA (Trabzon) - Sizin söylediğinize cevap dahi veremeyecek, öyle mi?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Şuraya bak!

     SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Terminolojide sıkıntı varsa ben buranın milletvekiliyim...

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siz niye müdahale ediyorsunuz?

     CAVİT ARI (Antalya) - Yanlış konuşamaz. Kendisini savunur, sana ne?

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Her milletvekili konuşabilir.

     SALİH CORA (Trabzon) - Siz istediğiniz gibi konuşabildiğiniz gibi, o da istediği gibi konuşacak.

     CAVİT ARI (Antalya) - Cevabını kendisi verebilir, sen veremezsin.

     EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Sayın Başkan, bir ara verin, müdahale edin buna ya!

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Sayın Başkan...

     BAŞKAN - Değerli milletvekillerimiz, lütfen...

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Sayın Başkan, burada konuşan birçok arkadaşımızın konuştuğu sözlerde bilgi eksiklikleri var, yanlışlar var, değerlendirmeler var. Bir şey dedik mi? Demedik, sükûtla dinledik, notumuzu aldık. Varsa arkadaşlarımızın söylediklerimize bir itirazı not alırlar, kalkarlar, söylerler.

     CAVİT ARI (Antalya) - Var efendim, söylüyoruz işte. Buranın adı "külliye" değil, itirazımız bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Ne demek bu artistlik, ayağa kalkmak falan? Nedir? Ne bu?

     Evet, "külliye" kelimesini kullanıyorum, kullanıyoruz.

     CAVİT ARI (Antalya) - Kullanamazsınız.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Siz yenisiniz herhâlde, arkadaki arkadaşa söylüyorum. Daha önce de var burada, daha önce de kullanıldı. Bu Komisyonda bu tartışma 2016'da yapılmış.

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Külliye" diyorum, ne var bunda? Ne var bunda arkadaşlar, niye büyütüyorsunuz? Ne var bunda?

     CAVİT ARI (Antalya) - Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, külliye değil burası. Külliyeyi başka yerde arayın.

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Külliye" diyorum, ne var bunda?

     EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Her isteyen istediği tanımlamayı yapamaz Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine.

     CAVİT ARI (Antalya) - Tanımlamanızı başka yerde yapın efendim.

     BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, müsaade edin.

     UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yapıyorum.

     CAVİT ARI (Antalya) - Yapamazsın kardeşim, burası Meclis.

     BAŞKAN - Bir dakika Sayın Arı...

     KAZIM ARSLAN (Denizli) - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı konuşsun.

     BAŞKAN - Sayın Kadıgil, Sayın Arslan... Müsaade edin, bakın, tek tek isimlerinizi söylüyorum.

     Arkadaşlar, gerçekten şaşkınlıkla izliyorum buradan.

     CAVİT ARI (Antalya) - Evet, biz şaşırıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin adını "külliye" koyanlara şaşırıyoruz.

     BAŞKAN - Müsaade edin.

     Komisyonumuzun böyle bir çalışma üslubu yok. Sayın Başkan ısrarla "külliye" olarak nitelemeye devam edeceğini ifade ediyor.

     CAVİT ARI (Antalya) - Biz de ısrarla itiraz edeceğiz Başkanım, böyle bir tanımlamayı kabul etmiyoruz.

     BAŞKAN - Efendim, müsaade edin.

     KAZIM ARSLAN (Denizli) - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı külliye başkanı değil Sayın Başkan.

     BAŞKAN - Müsaade eder misiniz Sayın Arslan.

     Sizin itirazlarınız tabii ki son derece değerli ama...

     KAZIM ARSLAN (Denizli) - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı gibi konuşsun, olur mu öyle şey ya?

     BAŞKAN - Sayın Arslan, itirazları yapıyor olmanın bile bir usulü var.

     KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ama usulü var da...

     KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, ben de usulüne göre söz istiyorum.

     BAŞKAN - Yani bakın, bazen usulün esasın önüne geçtiği durumlar vardır. Şu an, usul, esasın önündedir. Rica ediyorum, lütfen...

     KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Usule göre söz istiyorum.

     KAZIM ARSLAN (Denizli) - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı gibi konuş.

     CAVİT ARI (Antalya) - Usule göre söz talep ediyor sayın vekilimiz.

     BAŞKAN - İçerikle ilgili olarak son söz milletvekilinindir. "Son söz milletvekilinindir." kullanarak Sayın Başkan da bütün bu cevaplar bittikten sonra ben bir milletvekili arkadaşımıza söz veririm "Son söz milletvekilinindir." diyerek de arkadaşlarımız bu konuda düşündüklerini net bir şekilde ortaya koyarlar.

     Sayın Başkan, siz de lütfen toparlarsanız, son üç dakika.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Evet, bitirmeye çalışıyorum bu soruları.

     BAŞKAN - Yani cevap veremediklerinizi yazılı gönderirsiniz.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Doğru, onları yazılı olarak ifade edeceğiz zaten.

     BAŞKAN - Evet.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Değerli arkadaşlar, Sayın Yılmaz'ın sorusundaydık. 12/09/2017 tarihli 43 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Kararı'yla Türkiye Büyük Millet Meclisi külliyesine yaya ve araç girişleri 3 noktadan yapılmaktadır. Çankaya kapısı, protokol kapısı olarak kullanılmaktadır; Dikmen kapısından resmî heyetler başta olmak üzere güvenlikten muaf makam sahipleri, resmî araçların girişi sağlanmaktadır; Ayrancı kapısı lojistik kapı olarak kullanılmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan basın mensupları dâhil tüm personelin girişleri ayrıca düzenlenmiş ve kendilerine özel park alanları oluşturulmuştur. Bu park alanlarından, otoparklardan çalışma ofislerine sürekli ring servisi araçlar konulmuştur. Ziyaretçilerse yaya olarak Dikmen kapısından geçerek ziyaretçi kabul salonuna giriş yapmaktadır. Tüm personel, danışmanlar ve basın mensupları kendileri için özel olarak düzenlenen otoparklara alınmak suretiyle milletvekillerinin kendi otoparklarını daha rahat kullanmaları sağlanmaktadır.

     Sayın Aksu'nun danışmanlardan işsizlik sigortası primi kesintisi yapılmaması ve kıdem tazminatı ödenmemesiyle ilgili dile getirdiği bir husus vardı. 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 46'ncı maddesinde "190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat kanunlarındaki hükümlerine göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre geçici personel statüsünde çalışanlar bu kanun kapsamına dâhil değildir." hükmü bulunmaktadır. 6253 sayılı Teşkilat Kanunu'nun 30'uncu maddesinde "Bu kapsamda çalıştırılan tüm personel sözleşme ücreti dışında, mali ve sosyal haklar kapsamında herhangi bir ad altında ödeme yapılamaz." hükmü yer almaktadır. İlgili mevzuat hükümleri gereğince kamu personel sisteminin bir gereği olarak tüm kamu kurumlarında geçici statüde çalışan personelde olduğu gibi Türkiye Büyük Millet Meclisinde de çalışan danışmanlara da kıdem tazminatı ödenmemekte ve işsizlik sigortası prim kesintisi yapılamamaktadır.

     BAŞKAN - Sayın Başkanım, bir de, yirmi dokuz yıldır ödenen şu teşvik ikramiyeleri... Bu eylül ayında ödemesi yapılmadı, bununla ilgili düşüncenizi de alırsak efendim.

     TBMM GENEL SEKRETERİ MEHMET ALİ KUMBUZOĞLU - İmzada, imzada.

     BAŞKAN - Efendim?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - "İmzada." diyor Genel Sekreterimiz.

     BAŞKAN - Tamam, imzadaysa mesele yok, ödenecek yani.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Yazılı soru önergeleriyle ilgili sayısal bilgileri vermiştim, bazı arkadaşlarımız buna temas etti.

     Değerli arkadaşlar, şu andaki birikimin esas sebebi tatille ilgili husustur. Genel Kurulun tatilde bulunduğu dönemde Başkanlığa sunulan soru önergelerinin bakanlığa havalesi hakkında bir sınırlama, sıkıntı var İç Tüzük'te. Bunların Başkan tarafından ilan edilmesi, daha sonra bakanlıklara gönderilmesi gerekiyor. Tatil döneminde bu ilan işlemi yapılamadığı için bakanlıklara gönderilmesi de gerçekleştirilemiyor. On beş günlük süre bakanlıklara gönderildikten sonra başlıyor, bu da tatil ve ara vermeden sonra başlatılmaktadır. Bununla ilgili gerekli tekitleri Meclis Başkanlığımız yapmaktadır.

     Sayın Emecan'ın "Meclis bir süredir haftada iki gün çalışıyor, bu teamül hâline geldi." şeklinde bir ifadesi vardı. Yazılı kurallar varken teamül söz konusu olamaz. Dolayısıyla İç Tüzük'e göre salı günleri 15.00-21.00; çarşamba, perşembe günleri 14.00-21.00 saatleri arasında çalışmaktadır Meclis.

     (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

     BAŞKAN - Sayın Başkanım, toparlarsanız lütfen.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Tabii, Meclisin çalışmalarıyla ilgili bu genel kuralın Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurul tarafından değiştirilmesi mümkündür. Bu sebeple, bu Mecliste daha önceki dönemlerde cumartesi, pazar günleri dâhil Meclisin çalıştığını gördük ama bazen tabii perşembe günleri de Meclisin gündemine dair husus olmadığı için çalışma yapılmadı.

     BAŞKAN - Efendim, bunların hepsi bütün siyasi partilerin ortak kararı olarak Genel Kurula çıkıyor.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Evet, bu tamamen Danışma Kurulu ve Genel Kurulun aldığı kararlar çerçevesinde düzenleniyor.

     BAŞKAN - Aç-kapa da yapılmadı efendim, direkt kapatıldığı için bütün partilerin Genel Kuruldaki temsilcilerinin, grup başkan vekillerinin imzalarıyla yapıldı o işlem.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Evet.

     Burada Sayın Tatlıoğlu'nun komisyonlardaki üye dağılımıyla ilgili dile getirdiği husus şu: Tabii, 600'deki oran ile 26'daki oran aynı olmuyor. İnsanlar söz konusu olduğunda sadece tam sayılara göre dağılım yapabiliyoruz.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Bu yanlış hesap efendim.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Ondalık sayılar yapamıyoruz.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Yanlış.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Ben burada size bahsediyorum, bunu size verebilirim.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Hayır, iradeyi yansıtmıyor.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Milletvekili sayılarıyla ilgili... Benzer bir şey seçim sonuçlarıyla ilgili olarak, illerde ve ilçelerdeki oranların, onların aynen oransal yansıması Mecliste de söz konusu değil.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Hayır, öyle değil efendim. Genel Kuruldaki denge komisyonlarda yok.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Sayın Tatlıoğlu, bir dakika, bahsediyorum işte size.

     Genel Kuruldaki dengeye göre şöyle: AK PARTİ'nin, yüzde olarak, 550'de 290 ya, yüzde kaç? 49,23 küsur; Cumhuriyet Halk Partisi, 24,44 küsur; HDP, 11,03; MHP, 8,48; İYİ PARTİ, 6,79 küsur, 100 üzerinden yaptığımızda bu.

     Şimdi, geliyoruz Komisyondaki oranlara, ihtisas komisyonları eğer 26 kişiden oluşuyorsa AK PARTİ'nin 12,80; Cumhuriyet Halk Partisi, 6,35; HDP, 2,86; MHP, 2,20; İYİ PARTİ, 1,76.

     Tabii, 1,76 kişi veya 2,20 kişi olamayacağına göre bunları eğer 5'in üzerindeyse, 2,5'in üzerindeyse 3'e tamamlıyoruz, altındaysa alttaki sayıya tamamlıyoruz.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, özür diliyorum. Sayın Başkan, çok farklı şeyler konuşuyoruz. Lütfen, bir dakikanızı rica ediyorum.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Müsaade edin, bir dakika, ben söyleyeyim önce, siz söylediniz değil mi?

     Şimdi, burada Plan ve Bütçe Komisyonunda 30 kişi bulunuyor. Burada 30'u aynı oranlara aldığımızda, yani 290 bölü 600 yaptığımızda...

     BAŞKAN - Tam da Sayın Tatlıoğlu buna itiraz ediyor, "Niye 32 değil?" diye soruyor?

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - 31 olduğunda eksik oluyor efendim.

     BAŞKAN - Efendim, 31 olmuyor zaten, tek olmuyor.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - 14,69.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 2 üye düştü, 598 yapmanız lazım.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Hayır, tam sayı üzerinden yapıyoruz, öyle şey olur mu?

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Yok, yok, 294, doğru efendim.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Meclisin 600 üyesi yok mu?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Hayır, 600 üye Meclisin tam sayısı, yani şu anda şahıslar üzerinden yapılmaz o hesap.

     Burada 30 üzerinden AK PARTİ'nin oranı 14,69; Cumhuriyet Halk Partisi, 7,29; HDP, 3,29; MHP, 2,53; İYİ PARTİ, 2,02.

     BAŞKAN - Tam da 0,69 ben oluyorum işte.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - 25 yaptığınızda 12,25.

     Bakın, burada esas olan şu. Bir dakika dinler misiniz? Bir dakikanızı rica ediyorum.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - O, Başkanlık Divanının kararı.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Esas olan, pratik olarak şunu söylemek istiyorum.

     BAŞKAN - Sayın Başkan, bitirdiniz mi?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Bitirmedim, isterseniz sonra konuşsun Sayın Tatlıoğlu, ben bitireyim.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Otuz saniye rica edeceğim.

     BAŞKAN - Buyurunuz.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Efendim, Genel Kurula milletin verdiği dengenin komisyonlara yansıması lazım. Eğer biz bunu yansıtmazsak millî iradeyi temsil edemeyiz bu Komisyonda. Yani bunu 25 yapsanız, AK PARTİ 12,25 oluyor. Mesela AK PARTİ, MHP, CHP meselesi değil, mesele millî irade meselesi değil. Dolayısıyla nasıl Genel Kurulda işlemler gidiyorsa burada da öyle gider. Yani 1'inci parti... Eğer siz bunu böyle yaparsanız yarın 1'inci, 3'üncü partiler değişir. Bu nedenle millî irade temsil edilmiyor. Hakikaten burada bir...

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Matematik iyi çalışmıyor.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Hayır, ne öneriyorsunuz, onu merak ediyorum.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 31 olsun.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Efendim, şunu söylemek istiyorum:

     Benim bununla ilgili şeyim var, sonra size söyleyeyim.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Tamam, anladım.

     İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Ama temel olarak böyle bir şey var.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Son bir iki hususa değineceğim.

     Sayın Bekaroğlu'nun Meclis Camisi'yle ilgili... Nerede, burada mı?

     ERKAN AYDIN (Bursa) - Camiye gitti.

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Camiyle ilgili yıkım konusunda herhangi bir karar yok, belki camiye gitmiştir çünkü cami açık, hizmete açık.

     GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Niye özel muamele yapıyorsunuz AK PARTİ Genel Başkanına?

     TBMM BAŞKANI VEKİLİ MUSTAFA ŞENTOP - Başkanım, bitiriyorum.

     Sayın Aydın benim konuşmamla ilgili bir şeyde bulundu. Orada tabii çok uzun bir tarihî malumat vermek istemiyorum. İstanbul'da Meclis-i Mebusan -16 Mart 1920'de İstanbul işgal edildiği zaman- bir karar alıyor Doktor Rıza Nur ve arkadaşlarının verdiği bir teklifle. O karar Anadolu'da bir yerde toplanmak üzere bir karar alıyor.

     Tabii, bu karar da Ankara'da o zaman henüz Meclis açılmadığı için Heyet-i Temsiliye Başkanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Başkanı olarak onunla istişare hâlinde alınan bir karar. Bu karardan hemen sonra 19 Martta da yine "Gazi Mustafa Kemal" başlıklı bir tamim yayınlanıyor. Bu tamimde Meclis-i Mebusan'daki milletvekillerinden katılabilecek olanların Ankara'ya gelmeleri, katılamayacak olanlar sebebiyle de boş kalan seçim çevrelerinde yeniden seçim yapılmasına dair bir karar alınıyor. Benim ifade ettiğim şey budur. Türkiye Cumhuriyeti borçlarını öderken bile, Osmanlı Devleti'nin kendi hissesine düşen borçlarını üstlenmiştir Lozan'da da. Dolayısıyla bir devamlılık söz konusu bizim devlet tarihimizde. Bunu ifade etmek için söyledim.

     Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Diğer soruları da biz arkadaşlarımıza yazılı olarak bilgi verebiliriz.