Konu:2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:29
Tarih:12/12/2020


2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Ben, İçişleri Bakanlığı ile özellikle Emniyet ve Sahil Güvenlik Komutanlığı üzerinde düşüncelerimi arz etmeye çalışacağım.

Millî savunma, millî güvenlik politikaları bu coğrafyada bizim var olma mücadelemizdir. Allah'ın izniyle ve yardımıyla, asla vazgeçmeden, tereddüt etmeden bu yolda irademizi kuvvetle koyacağız, koymaya devam edeceğiz. Bu, bizim nasıl geçmiş bin yılda bu vatanda isek gelecek bin yılda da bu vatanda olacağımıza dair kararlılığımızdır. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Tekrar vurguluyorum: Gelecek bin yılda da buradayız. İşte, ulusal güvenlik politikaları bunu temin etmeye matuftur. Ulusal güvenliğimizin teorisinde de pratiğinde de İçişleri Bakanlığının mümtaz bir yeri vardır. Türk Silahlı Kuvvetleri, MİT ve Dışişleri Bakanlığıyla birlikte devletin kalıcılığı temin edilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, İçişleri Bakanlığı deyince kendi bünyesinde Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik akla gelir. Bunlar silahlı kolluk gücü özelliği taşımaktadır. Değerli milletvekilleri, memleketin genel emniyet ve asayişinden İçişleri Bakanı sorumludur. İçişleri Bakanı, bu sorumluluğunu emrindeki polis, jandarma ve Sahil Güvenlik personeliyle yerine getirir. Bugün, bu kuvvet, egemenliğimizin teminatı olup ayrı ayrı her vatandaşımızın can, mal ve ırz güvenliğini titizlikle sağlamaktadır. Yine başka bir tanımla, esenlik, güvenlik ve sağlık, kolluğun varoluş nedenidir, özellikle sağlık. Niçin sağlık, genel kolluğu yani polisi, jandarmayı doğrudan ilgilendiriyor, buna birazdan değineceğim.

Değerli arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken, 26 Kasım tarihinde, Bakanlık için yapıcı tenkitlerde bulunmuştum. Konuşmamda, siyaseten İçişleri Bakanlığının eski ağırlığını kaybettiğini ve Bakanlık dışı üst yönetim elitlerinin talimatlarına tabi hâle geldiğini, kamu düzeninin neredeyse bütünüyle temel dayanaklarından yoksun bırakıldığını, tepeden emir ve talimat almadan kendi mevzuatıyla icraat yapamadığını, ağır müdahaleler yapıldığını, illerin idaresinin yetki genişliğine sahip olduğunu hatırlatarak valilerin bu yetkilerini kullanamadıklarını, WhatsApp grubundan verilen talimatları yerine getiren bürokratlar hâline sokulduğunu, mülki makamların kolluk üzerindeki denetimlerinin olmadığını veya yüzeysel olduğunu, Emniyet müdürlerinin mülki makamlara bağlılığının zayıfladığını, büyükşehirlerden özellikle ilk 3'ünün Emniyet müdürlerinin doğrudan merkeze bağlı olarak çalıştıklarını, istihbarat birimlerinin çalışma esas ve usullerine dair mevzuatın hâlâ FETÖ mevzuatı olduğunu, karakollar ve Emniyet birimlerinden şikâyetler geldiğini ve hizmette zayıflama olduğunu ve diğer hususları vurgulamıştım.

Değerli milletvekilleri, İçişleri Bakanlığı bu konuşmamdan sonra bana yazı gönderiyor ve esasa ilişkin doyurucu hiçbir bilgi içermiyor, böyle bir anlayış olabilir mi burada? İçişleri Bakanlığı için daha önceleri soru önergesi vermiştim Emniyetteki intiharlarla ilgili. Uzun uzun hikâye anlatılıyor ve sorumuza net bir cevap verilmiyor. Bu usul aslında yakışıksızdır çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetine de saygısızlık olarak addediyorum.

Değerli arkadaşlar, Bakanlık ve mülki makamları halk hacet kapısı ve devletin müşfik eli olarak görürdü; vatandaşın her türlü talep, şikâyet ve uyarıları dikkate alınır ve yerine getirilirdi. Şimdi partizanlığın ve tarafgirliğin kör ettiği bir devlet yapısı mevcut. Bu yapının karargâhı da maalesef İçişleri Bakanlığı ve valilikler. Artık hacet kapısı kapandı, kalmadı. Bir vali AK PARTİ'nin listesindeki bekçileri atamadığı için görevden alınıyor, bu doğru mu? Bir vali AKP İl Başkanı ve milletvekilleriyle birlikte ortak görüntülü toplantı yapıyor, bu doğru mu? AK PARTİ İl Başkanı önceden, bürokrasi ilan etmeden atanacak memurları ilan ediyor, bu doğru mu? Beştepe'ye yakınlığına göre müdürler, valiler, yargı mensupları, emniyetçiler, belediye başkanları fiilî hiyerarşik bir zincir oluşturuyorlar. Arkadaşlar, böyle bir yapı partizan idare anlamına gelir. Bu, otokrasiye doğru savrulmadır ve bunun sonu hüsrandır, kimseye faydası yoktur. Tek partinin tahakkümüne düşmüş bir ülkenin kurtuluşu ancak adil, eşit ve özgür bir seçimle mümkündür. AKP, seçim için manipülasyon yapmadan, mertçe çıkar ve ülkeyi seçime götürür; bu kendisi için de hayırlı olacaktır.

Değerli milletvekilleri, 11 Mart 2020 tarihinden bugüne kadar zorlu bir pandemi sürecinden geçiyoruz. En başta arz ettiğim üzere esenlik, güvenlik, sağlık üçlüsü zabıtanın asli, idari vazifesidir. Bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadelede sağlık personelinden sonra en çok sıkıntı çeken polistir. İşte arkadaşlar, dokuz aydır özverili çalışmalarıyla pandemiye karşı büyük mücadele veren polislerimizin gayretleri her türlü teşekkürü ve duayı hak etmektedir. Özellikle görevinden dolayı pandemiye yakalanıp hayatını kaybeden polislerimize bu vesileyle Allah'tan rahmet diliyorum. Evet, pandemi sağlık personelinden sonra en çok polisi vurmuştur.

Değerli milletvekilleri, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu "Polis İstanbul'a gitmek istemiyor." demişti. Eğer İstanbul polisin yaşamasına elverişli değilse geçim zorlukları çekiyorsa buna çözüm bulmak gerekir. Yoksa Türk polisi her yerde çalışır. Demek ki maaşından dertli, İstanbul'da kiraların yüksekliğinden dertli ve her şeye rağmen biz ısrarla söylüyoruz, talep ediyoruz "3600 ek gösterge verilsin." diye, bu dahi gerçekleşmedi. Emniyet teşkilatında dert çok, Emniyette çalışan sivil personelin görev tanımı mevcut değil, bu personel köle değil, kaderleriyle baş başa bırakılmamalı, ezdirilmemelidir.

Diğer bir husus da, poliste mimleme yoluyla yapılan atamalarda partizanlık yapılması şubelerde kaliteyi düşürüyor. Hak eden mimlenerek ihtisas görevlerine getirilmelidir.

Değerli arkadaşlar, Emniyetten bizim istediğimiz gayet basittir: Adaletin kapısı olmak, aşırı güç kullanmamak; mücrimlere, sapıklara, hainlere karşı caydırıcı ve etkili güç kullanmak; şefkatli, sevecen olmak; siyasete karşı nötr olmak ve tarafsızlığını muhafaza etmek; disipline önem vermek.

Sahil Güvenliğe gelince; İçişleri Bakanlığına bu teşkilat süratle uyum sağlamayı başarmıştır ancak kendi kanunlarının 7'nci maddesinde hizmetlerine ihtiyaç duyulan subaylar 60, amiraller 65 yaşında emekli oluyor, bu da Bakan onayıyla mümkün. Bu yetkinin kötüye kullanılmaması, partizan kullanılmaması önemli. Bir de mülki görev tanımı var. Mülki görev değil, bütünüyle bağlandığı için artık idari görev olarak düşünülmeli ve 4483 sayılı Kanun kapsamında da suçun işlendiği yer mülki amiri izin vermeye yetkili merci olmalı. Sulh ceza hâkimliğince sık sık gereksiz arama yapılmamalı ve CMK'deki makul şüphe yetkisi yeniden değerlendirilmelidir diyorum.

Evet, bütçe için söylenecek çok söz var ama zaman kısıtlı. Emniyetimiz, Jandarmamız ve Türk ordusu çok değerli teşkilatlarımızdır. Bunlar olmadan onurumuzdan, namusumuzdan, şerefimizden, bağımsızlık ve egemenliğimizden söz edilemez. Unutmayalım ki FETÖ'den en ağır bedel ödeyen teşkilat Emniyet teşkilatıdır. Teşkilatın yiğit insanları hep direnmesine rağmen büyük mağduriyetler ve ızdıraplar yaşamışlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tavsiyemiz şudur: Kamu denetimi kanununa ihtiyaç var. Polis ve jandarmanın güç ve caydırıcılığı artırılmalıdır. Terörle mücadeleye yeni bir perspektif getirilmelidir ve özellikle mülki kolluk usul kanunu çıkarılmalıdır. Yolsuzluk ve kayıt dışılıkla mücadele zorunludur. Polisin mülki makamlarla bağı güçlendirilmeli, 5442 sayılı Kanun'da ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda yeni düzenleme yapılmalıdır diyorum.

Benim -İçişleri Komisyonu üyesi ve yıllarca polisin amirliğini yapmış bir kişi olarak- Türk polisine olan güvenim tamdır; iç ve dış faktörler nedeniyle teşkilatta meydana gelen sıkıntılar, bazı polislerin yıpratıcı gafletleri, bazılarının ihanetleri Emniyetin itibarına asla halel getirmez, bunları yapanlara da biz hakkımızı helal etmeyiz.

Teşkilatlarımızdaki şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. "Evet" oyu vereceğimizi burada ifade ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)