Konu:İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:20/02/2020


İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Orta Doğu'da, nüfus, yer isimleri, sınırlar ve siyasi otoriteler gözümüzün önünde değişiyor, değiştiriliyor. Suriye'de de 2011 yılında başlayan iç savaş öncesi 22 milyon olan Suriye nüfusu, Şam'ın banliyöleri ve kırsalı, Hama ve Humus kırsalı, Halep, İdlib gibi erleşim yerleri, ağırlıklı olarak Sünni Arap yoğunluklu idi.

İç savaş sonrası, milyonlarca insan ülkeyi terk etmiş ya da ülke sınırları içerisinde yer değiştirmiştir. Milyonlarca Suriyeli de ülkelerini terk ederken istikamet olarak ülkemizi seçmişler, Türkiye'ye gelmişlerdir.

Değerli milletvekilleri, Suriye'nin kuzey kısmı Arap nüfus yoğunluklu olmakla beraber, Arapların yanı sıra, bölgede Türkmen ve Kürt nüfus da mevcuttur. Bölgesel olarak, tarihsel olarak Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra demografi de, yönetim de Türklerden Suriye devletine, Osmanlı-Türk Devleti'nden Suriye devletine, iç savaş sürecinde de PKK/YPG'nin eline geçmiştir. Suriye'nin kuzeyindeki bölgelerde PKK/YPG, Arap ve Türkmen nüfusu zorla göç ettirmiştir.

İç savaş öncesi 22 milyon olan Suriye nüfusunun 6 milyonu, özellikle İdlib ile Suriye'nin kuzeyi arasında ülke içerisinde yer değiştirmiştir. Şimdi de nüfusu 3 milyonu aşmış bulunan İdlib'e yapılan yoğun saldırılar sonucunda burada bulunan Arap nüfus kuzeye, Türkiye'ye doğru hareket hâlindedir.

Türk milletinin intihar vakalarıyla hatırlayacağı ekonomik kriz döneminde milletimiz ekonomik problemlerle boğuşurken Suriyeli sığınmacılar politikası Türk milletine daha şimdiden 80 milyar doları aşan bir maliyet ödetmiştir. AKP iktidarının Suriye'de Beşar Esad rejiminin yıkılmasını hedefleyen politikasının sonucunda da Türkiye'ye, kayıtlı 3,8 milyon, kayıtsız 1,5 milyon olmak üzere toplam 5,3 milyon Suriyeli sığınmıştır. Türkiye'de hâlen bazı Avrupa ülkelerinin nüfusundan daha fazla Suriyeli olduğunu biliyoruz.

Değerli milletvekilleri, Suriye'den Türkiye'ye yönelik özellikle 2003 sonrasında kitleler hâlinde gelen göç dalgası Türkiye'yi siyasi, ekonomik, kültürel ve güvenlik açılarından önemli ölçüde olumsuz etkileyecektir. Tüm bunların yanı sıra, tıpkı Suriye'nin içerisinde uygulanan demografi mühendisliği gibi, Türkiye'ye yönelik bir stratejik göç mühendisliği yoluyla demografik değişim gerçekleştirilmektedir ve Türkiye'nin demografisi değişmektedir. Eğer Türkiye'de kayıtlı olan bu 3,8 milyon Suriyeli kalır ve vatandaşlık alırlarsa 2040 yılında, yirmi sene sonra 11,3 milyon Suriye kökenli insan Türkiye'de yaşayacaktır. Özellikle Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay, Kilis, Adana ve Mersin gibi bölgelerde nüfus, kaldırılmaz ölçülere varacaktır. Bugün Şanlıurfa'da kayıtlı ve kayıtsız 680 bin civarında Suriyeli var, 2040 yılında bu nüfus 1 milyon 958 bin olacak. Gaziantep'te 600 bin civarında -kayıtsızlarla birlikte tam, kesin rakam 653 bin civarında- Suriyeli var, bu rakam 1 milyon 884 bin 558'e ulaşacak; Kilis'te 481 bine çıkacak; Hatay'da 1 milyon 847 bine ulaşacak bir nüfustan bahsediyoruz. Keza, Adana'da kayıtlı, kayıtsız 352 bin Suriyeli var, bu rakam 1 milyon 15 bine ulaşacak ve Mersin'de de rakamın 1 milyon 174 bine ulaşacağını görüyoruz. Az önce verdiğim Türk şehirlerinin demografik yapıları 2040 yılında değişecek ve bu iller Türk şehri olmaktan çok Arap nüfusun hâkim olduğu iller hâline dönecek.

Değerli milletvekilleri, sadece demografi değişmiyor, daha şimdiden işsizlik sayısında da büyük artışlar var. Mesela Hatay'da, Kahramanmaraş'ta ve Osmaniye'de Suriyelilerin henüz gelmediği 2012 senesinde işsiz sayısı 107 bin iken 2018'de bu rakam 158 bine, 2019'da 200 bine çıkıyor. 15-64 yaş arası istihdama katılabilecek toplam Suriyeli sayısı Kasım 2019 itibarıyla -kayıtlılar üzerinden- 2 milyon 161 bin civarında ve tabii, Suriyeliler istihdamda da yer alıyorlar ama kayıtsız olarak; maliyet, şu ana kadar 48,5 milyar Türk lirası.

Sağlık sistemi üzerinde oluşturdukları yükü biliyoruz. İç savaştan geçmiş, travmatik, uyumlu yaşama konusunda sıkıntılı, gettolaşan bu büyük Suriyeli sığınmacı kitlesinin güney sınırımızda yoğunlaşması geleceğe yönelik çok büyük tehditler içeriyor çünkü arada bir sınır olsa bile, bu insanlar hâlen Suriye'deki hayat tarzlarını, değerlerini koruyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım.

ÜMİT ÖZDAĞ (Devamla) - Tamamlayacağım.

Bu durumun önümüzdeki yirmi yıl içerisinde devam etmesi hâlinde kültürel ve ekonomik hak talepleriyle birlikte siyasal hak taleplerinde de bulunmaları kaçınılmazdır ve bu da Türkiye için ciddi bir güvenlik sorunu hâline gelecektir. Daha şimdiden Türk halkıyla sürtüşmelere ve yer yer gerginliklere sebep olan bu nüfusun ileride ne gibi tehditlere yol açacağı bir millî güvenlik konusudur ve Anayasa'nın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılarak konunun incelenmesi gerekir.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)