Konu:Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu toplantıya çağırma usulüne ilişkin konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:41
Tarih:02/01/2020


Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu toplantıya çağırma usulüne ilişkin konuşması
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, burada, tabii, benim de çağrıyı yapan kişi olarak birkaç söz söylemem gerekiyor. İki husus var: Birincisi, bu çağrının Anayasa ve İç Tüzük'e göre durumuyla ilgili. Anayasa'nın 93'üncü, İç Tüzük'ün 7'nci maddeleri tatilde ve ara vermede Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplantıya çağrılmasını düzenliyor. Bu konuda Cumhurbaşkanına ve Meclis Başkanına yetki veriyor. Yeni hükûmet sistemi değişikliğinden sonra Cumhurbaşkanı resen çağırıyor. Daha önce ikinci bir seçeneği vardı, hükûmetin talebi üzerine. Meclis Başkanı da 2 şekilde çağırabiliyor: Ya en az beşte 1 milletvekilinin talebi üzerine veya resen çağırabiliyor. Bu, toplantı ve ara vermeyle ilgili. 21 Aralıkta alınan karar bir tatil kararı değil, bir ara verme kararı da değildi. Esasen Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede değildi, sadece Genel Kurul toplanmama kararı almıştı. Dolayısıyla, ben, Türkiye Büyük Millet Meclisini toplantıya çağırmadım, Genel Kurulu toplantıya çağırdım. Metinde bu inceliğe dikkatinizi vermişsinizdir. Türkiye Büyük Millet Meclisini değil, Genel Kurulu toplantıya çağırdım.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Aynı şey... Aynı şey...

BAŞKAN - Aynı şey değil çünkü...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Aynı şey efendim, laf ebeliği...

BAŞKAN - Sayın Tanal, bir dakika, ben izah edeyim, sonra aynı mı değil mi sen karar vereceksin zaten.

Bu 21 Aralıkta alınan karardan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde komisyonların çalışmalarını sürdürmeleri için bir engel yoktu. Araştırma komisyonları çalışabilirdi, diğer komisyonlar da -ihtisas komisyonları- çalışabilirdi çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi tatil veya ara vermeye girmemişti, sadece Genel Kurul, toplantı günlerinde toplanmama kararı almıştı. Dolayısıyla, ben, çağrımda da Genel Kurulun sadece toplantıya çağrılması ifadesini kullandım.

Değerli arkadaşlar, bu, Anayasa'ya, İç Tüzük'e aykırı mı? Değil. Çünkü Anayasa ve İç Tüzük, tatilde ve ara vermede Meclis Başkanına bu yetkiyi veriyor. Genel Kurulun toplanmama kararı ise tatil ve ara vermeye göre daha basit ve onun içinde bir parça olan bir karar.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - "Türkiye Büyük Millet Meclisi" diye geçiyor Anayasa'da. Niye Meclisi çağırmıyorsunuz?

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, hukukta "hukuk normu" dediğimiz şey yazılı metnin kendisi değildir, yazılı metnin anlamıdır; bu anlam ise yorumla ortaya çıkarılır ve hukukta yorumun ilkeleri vardır -hukuk fakültelerinde de okutulur bu ders olarak, yorum ilkeleri- bunlardan bir tanesi de esasen mantık ilkesi de olan "evleviyet ilkesi"dir. "'Çok'un içinde az da vardır, "bütün"ün içinde parça da vardır." diye ifade edebileceğimiz ilke.

Tatil veya ara vermede Türkiye Büyük Millet Meclisini toplantıya çağırma yetkisini veren Anayasa'nın 93 ve İç Tüzük'ün 7'nci maddelerinin, sadece Genel Kurulun toplanmama kararı üzerine onu toplantıya çağırma yetkisini de evleviyet ilkesi gereğince -bu kuralları yorumladığımız takdirde- Meclis Başkanına verdiğini; Anayasa 93 ve İç Tüzük 7'deki düzenlemenin, yetki veren ilkelerin, bu anlamda Genel Kurulun toplanmama kararı noktasında da toplantıya çağırma yetkisini verdiğini, yorumla, normun ne dediğini ifade etmek için belirleyebiliriz. Bu konuda hiçbir tereddüdüm yok. Bu, işin hukukla ilgili, Anayasa ve İç Tüzük'e uygunluğuyla ilgili kısmı.

Toplantının ne zaman yapılacağı konusu da şudur: Değerli arkadaşlar, tabii, çok dinamik bir süreçten geçiyoruz. Bu süreç içerisinde bir tezkere mevzubahis oldu. Bununla ilgili hususlar zaman zaman yürütmeden Dışişleri Bakanımızın, Millî Savunma Bakanımızın bazen telefonla, bazen vicahen ifadeleriyle görüşüldü. Meclisin toplantıya çağrılması konusunda geçtiğimiz pazartesi veya salı günü üzerinde duruluyor idi fakat ben salı gününün ve çarşamba gününün yılbaşı münasebetiyle uygun olmayacağını da kendilerine ifade ettim. En uygun tarih yine 1 Ocaktan sonraki bir tarih olabilir diye ifade ettim. Dolayısıyla gazeteciler yazdı, evet, bunu tutturanlar var. Saat konusunda herhâlde hata etmelerini bekleyemeyiz, Meclis 14.00'te toplanıyor zaten, başka bir saat söyleyemezler. Ama arada zaten ya 2'si vardı ya 3'ü vardı, cuma günü vardı veya bir sonraki pazartesi, 6'sı vardı. Salıyı ifade edenler oldu, pazartesiyi ifade edenler de oldu ama perşembe diyenler tutturmuş oldu. Bunun sadece bir tesadüf olduğu kanaatindeyim. Bu konuyla ilgili, dediğim gibi, perşembe ilk tercih değildi; pazartesi, salıyla ilgili düşünceler vardı ama ben çarşambadan sonraki bir günün, 1 Ocaktan sonraki bir günün uygun olacağına dair görüşümü ifade ettim. Bu şekilde mutabık kalınan bir tarih oldu, durum bundan ibarettir.