Konu:Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:16/10/2019


Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konuşmam o kadar geç saate kaldı ki sakallarım uzadı, hepinizden özür diliyorum.

Partim adına yargı reformu 1'inci paketinin 36'ncı maddesi üzerinde konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Ancak daha önce kabul edilen 2'nci ve 5'inci maddeler hakkında birkaç cümle söylemek istiyorum.

Teklifin 2'nci maddesinde yer alan on beş yıllık avukatlara hususi pasaport verilmesi konusu iki bakımdan yanlıştır: Esastan yanlıştır çünkü avukatların meslek gereği yurt dışına seyahat etme ihtiyaçları sınırlıdır. Turizmci veya iş adamına talep edilse makul karşılanabilir. Usulden yanlıştır çünkü yasal bir hak İçişleri Bakanının onayına bırakılmaktadır.

5'inci maddede hukuk fakültelerinin verdiği yetersiz eğitimin suçu öğrencilere yükleniyor. Sorun yetersiz eğitimse çözümü de orada aramak lazımdır. Öncelikle, hukuk fakültelerine girişte daha nitelikli öğrenci alacaksınız, ilaveten, eğitimi yetersiz olan fakültelerin öğrenci almalarına izin vermeyeceksiniz, o fakülteleri rehabilite edeceksiniz. Öğrencileri cezalandırarak fakülteleri adam etmek gibi adaletsiz bir uygulamaya kalkmayacaksınız; yaparsanız, adaletsiz bu madde ileride değiştirilir.

Mesleğe giriş sınavlarının nasıl yapılacağı, hukuk bilinci ve becerisinin test sınavıyla ölçülmesinin uygun olup olmadığı, sınavın standardının nasıl tutturulacağı gibi uygulamada ortaya çıkabilecek sorunları da düşünmek lazım ama en önemlisi, bu uygulamanın kötü bir örnek olacağıdır. Diğer mesleklerde de aynısını yapacak mısınız? Örneğin, TUS sınavında düşük puan alan doktorları da meslekten men mi edeceksiniz? Yargı reformunda hukuk ve adalet ilkelerine aykırı düzenlemeler yaparak başınıza iş açıyorsunuz.

36'ncı maddeye dönecek olursak, bu madde, suç olduğu kanaati oluşan sayfa içeriğinin engellenmesini öngörüyor. Buraya kadar mutabıkız. Maddenin son cümlesi "ancak"la başlayıp istisnalarda tüm sitenin kapatılmasını yasalaştırıyor. Bu da Türkiye'nin dünyada interneti yasaklayan ülkeler arasındaki liderliğini sürdüreceğini gösteriyor. Mesela Wikipedia, yıllardır yasaklı, 2 tane İngilizce içeriği gerekçe göstererek tüm siteyi engellediniz. Engele neden olan makaleler büyük hatalarla doluydu, Türkiye'yi terörle iş birliği hâlinde gösterdi fakat böyle şeylerin cevabı, bunları ülkemizde halı altına süpürmek değildir. Bu makalelere dünyanın geri kalanı yine de ulaşabiliyor. Bu tarz bir tedbirle kafanızı kuma sokar, sıkıntıyı görmezden gelirsiniz. Daha önce Twitter'ın kapanması meselesi de var. Tabii ki yaşanan büyük trajedilerde, terör saldırılarında millî güvenlik bağlamında kısa bir süreliğine erişimi engellemek gerekli olabilir fakat bunu uzun bir zamana yaydığınız zaman demokrasiden uzaklaşırsınız, sansüre dönüştürmüş olursunuz.

Sunduğunuz bu paket "yargı reformu" olarak nitelendirilse de açıkçası "reform" kısmını pek de göremedim. Reform için önce yargıyı siyasetin elinden kurtarmak gerekir. Maalesef, Türkiye'de adalet, son yıllarda siyaset eliyle büyük yaralar aldı. "Yargı siyasetin emrine girdi." izlenimi halkın büyük çoğunluğunda var. Kaldı ki böyle düşünenler haksız da sayılmazlar. Örneğin, Adnan Oktar tutuklandığında aynen şöyle bir açıklama yaptı: "Şaşkınım, seçimlerde Tayyip Erdoğan ve AK PARTİ'yi destekledik: Biz vatanına, milletine bağlı insanlarız." Burada belli ki yargıdan Cumhurbaşkanına sığınmak istemiştir. ABD Başkanı Trump'ın rahip meselesindeki sözlerini hatırlarsınız: "'Bırakın.' dedim, bıraktılar." Türk yargısının iktidar tarafından kontrol edildiğini ABD Başkanı da belirtiyor. "'Bırakın.' dedim..."deki muhatabın davayla ilgilenen yargı mensupları olmadığı açık.

Yargı son yıllarda siyasetin o kadar emrine girmiştir ki Sayın Erdoğan'ın rakiplerini sandıkla değil, sanık sandalyesiyle tehdit ettiğini hepiniz hatırlarsınız. Seçim sürecinde Sayın Genel Başkanımıza ve Sayın Kılıçdaroğlu'na söylediklerini bugün burada tekrarlamayayım. Adalet önemlidir. Devleti köprü olarak düşünürseniz, bu köprüyü oluşturan her bir taş da devletin farklı nitelikleridir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Köprü iyi olsun istiyorsanız, ekonomisi de sağlam olmalıdır, güvenliği de eğitimi de ahlakı da. Adalet köprünün kilit taşıdır. Adalet bütün bu nitelikleri köprü hâlinde tutan yegâne unsurdur. Kilit taşını çekerseniz, kırılırsa ortada köprü kalmaz ve Türkiye'nin kilit taşı maalesef zedelenmiştir. Bu tarihî köprünün ciddi ve gerçek restorasyona ihtiyacı vardır.

Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)