Konu:27'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının milletimiz, ülkemiz ve bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ettiğine ilişkin konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:1
Tarih:01/10/2019


27'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının milletimiz, ülkemiz ve bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ettiğine ilişkin konuşması
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekillerimiz, kıymetli misafirler, aziz milletimiz; yeni yasama yılında yüce Meclisimiz tarafından alınacak kararların, çıkartılacak kanunların ve gösterilecek gayretin başta Meclisimiz olmak üzere milletimiz ve devletimiz için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Bugün çatısı altında toplanmakla müftehir olduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisi, yüz yıl önce istila ve ilhak tehdidi karşısında istiklal iradesinin mücessem hâli olarak ortaya çıkan Millî Mücadele'nin karargâhı olmuş ve zaferden sonra kurulan yeni devletimizin kurucu temellerini inşa ederek hayati bir görev ifa etmiştir. Bu sebeple bu çatı altında gerçekleşen her oturum, her yasama faaliyeti, Millî Mücadele ruhunda manasını bulan istiklal irademizin bir faslını teşkil etmektedir.

Açılışını yaptığımız bu yasama yılını diğerlerinden farklı kılan çok ayrıcalıklı bir husus da vardır. Zira bu yasama yılı içerisinde 23 Nisan 2020'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünü kutlayacağız. Bu yüzden milletimizin istiklal uğruna gösterdiği azim ve kararlılığın 100'üncü yıl dönümünü memleketin dört bir yanında olduğu gibi bu çatı altında idrak edenlerin ayrıca bahtlı olduklarını düşünüyorum.

Elbette böylesi anlamlı bir yıl dönümünde bu çatı altında olmanın ayrı bir manası var. Bu durum bazı sorumlulukları da hepimize yüklemektedir. Her ne kadar kimi zaman sert ve bazen de haksız eleştirilere maruz kalsalar da milletvekillerimiz yoğun bir tempoyla ve zor şartlar altında çalışmaktadır. Bu çalışma temposunun daha da artacağına, daha uyumlu ve gayretli bir yasama yılı geçireceğimize, oturumların ve siyasetin 100'üncü yılın manasına uygun olarak daha da verimli seyredeceğine kanaatim tamdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, tarihin yeniden şekillendiği, coğrafyaların derin yarılmalar ve altüst oluşlar yaşadığı bir zaman dilimindeyiz. Bu yeni durumun, birçok riskler ve tehditler içerse de milletimiz ve istiklali uğruna çetin mücadeleler verdiğimiz vatanımız için bir hamle çağının müjdecisi olduğuna yürekten inanıyorum. Fakat bu hamleyi gerçekleştirmek için her zamankinden daha çok çalışmaya, takatimizi tüketen kısır çekişmelerden uzak durmaya ve birliğimize kasteden çatışmalara son vermeye mecburuz. Bu mecburiyetin ifasına en çok hizmet edilecek yer de işte burasıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bugün milletimizin gözü buradadır. Ülkemizin çözüm bekleyen sorunlarının ele alınması, milletimizin geleceğini doğrudan ilgilendiren adımların atılması ve yeni hükûmet sistemine tam olarak intibakın gerçekleştirilmesi sorumluluğu bu Meclistedir. Bu Meclis, şanlı ve ibretlerle dolu mazisiyle olduğu kadar, geleceği inşa edecek güçlü iradenin sahibi olması bakımından da tarihî bir öneme sahiptir. Bu önemin her bir milletvekili arkadaşım tarafından hakkıyla kavrandığına inanıyorum.

Türkiye, sadece çalışkan ve asil milleti, istisnai konumu ve parlak tarihi sebebiyle değil, aynı zamanda köklü demokrasisinden ötürü de örnek bir ülkedir. Yüz yetmiş yılı aşkın seçim, yüz kırk iki yıllık Parlamento tarihi ve yetmiş üç yıllık çok partili siyasi hayatı Türkiye'yi farklı ve öncü kılmaktadır. Bu yüzden, demokrasimizin değerini ve anlamını daha iyi kavramak, demokrasimizin bize kattıklarını hakkıyla değerlendirmek zorundayız. Fakat demokrasimizin değeri ve anlamı üzerinde dururken demokrasi dışı arayışları, özellikle şiddeti siyasi bir yöntem sayan ve bu yolla şiddeti meşrulaştırmaya yönelen çarpık anlayışın içerdiği tehlikeye işaret etmeyi de elzem görüyorum. Gerekçesi, yöntemi ve şekli ne olursa olsun, şiddet demokrasimizin ve siyaset kurumunun en yıkıcı düşmanıdır. İçinde şiddetin yaygınlaştırılmasına ve onaylanmasına dair niyet taşıyan her söylem Türkiye'ye suikasttır ve ortadan kaldırılmayı hak etmektedir. Sırtını şiddete dayayan, varlığını çatışmaya borçlu olan her yapı, milletimizin iradesi karşısında er veya geç ama mutlaka mağlup olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, bugün sadece aziz milletimizin değil, dünyanın birçok coğrafyasında yaşayan ve gönülleri Türkiye'yle çarpan kardeşlerimizin de gözü buradadır. Nasıl ki bundan dokuz yüz kırk sekiz yıl önce İslam dünyasının camilerinde Sultan Alparslan için dualar edildiyse, nasıl ki bundan yüz yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlayan Millî Mücadele'nin başarısı için birçok memleketten bu kutlu kıyama destek verildiyse, bugün de Türkiye ve haklı mücadelesi çok geniş bir destek görmektedir. Çeşitli vesilelerle ve birçok defa, doğudan batıya, kuzeyden güneye farklı ülkelerin en üst düzey yöneticilerinden "Türkiye'nin her başarısından iftihar ediyoruz çünkü Türkiye güçlü olduğu sürece biz de güçlüyüz." tespitine muhatap olduk. Bu tespit ve başarı temennileri elbette boşuna değildir. Türkiye, millet ve devletiyle, bugün dünyanın en gür ve haklı sesi olarak yeryüzündeki adaletsizlikleri teşhir etmekte ve daha yaşanabilir bir dünya kurmanın lüzumuna işaret etmektedir.

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın etkili ve haklı bir biçimde ifade ettiği, insanlığın büyük bir kesiminde "İyi ki Türkiye var." dedirten Birleşmiş Milletler konuşması, Türkiye'nin dünya siyaset sahnesinde nerede durduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olmanın ötesinde, bu ülkenin bir ferdi olarak bu veciz ve tarihî konuşma için kendisine şükranlarımı sunuyor, millet olarak, adaletten yana sergilediği tavrın iftiharla ve daima arkasında durduğumuzu ifade ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşması esasen milletimizin duygularına ve duruşuna tercüman olmuştur. Zira milletimiz, bundan yüz yıl önce istiklali için ayağa kalktığında kendisini yalnız bırakmayan Hint Müslümanlarının dostluğunu unutmamıştır ve Keşmir meselesinde Pakistan'ın yanında yer almayı vazife addetmektedir. Yine milletimiz, Filistin'de İsrail'in sergilediği devlet terörünü bütün kalbiyle telin etmekte ve Filistinli kardeşlerinin yanında durmaktadır.

Saygıdeğer milletvekilleri, dünyanın büyük dönüşümlere gebe olduğu tarihin önemli bir kavşak noktasındayız. Bu şartlar altında Türkiye, değişmiş, gerçekliğini kaybetmiş, artık var olmayan bir dünyanın yapay dengelerine değil, yeni şartların icabına ve sadece millî çıkarlarına uygun hareket etmek kararındadır. Bu yüzden, Doğu Akdeniz'de, Orta Doğu'da ve bütün coğrafyalarda yegâne ölçümüz, milletimizin şerefini ve menfaatlerini, dünya barışını ve bütün insanlık için adaletin gerçekleşmesini esas alarak hareket etmektir. Yüce Meclisimizin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünde milletimizin bizden beklentisi de fikir ve telakki farklılıklarımıza rağmen bu yolda mutabakatla hareket etmemiz, millî çıkarlarımızın tahakkuku için el birliği yapmamızdır. 100'üncü yılını idrak eden bu yüce ve Gazi Meclisin her bir mensubunun bu beklentiye uygun davranacağına inanıyorum.

Coğrafyaları şekillendiren, tarihe düzen veren milletimizin dünyaya ve insanlığa söyleyeceği söz bitmemiştir. Bilakis milletimiz, kargaşayla malul yeni dünyada sözünün tesiri gittikçe artan ve daha da artacak bir konumdadır. Milletimize ve Türkiye'ye bu gerekçeyle düşmanlığa yeltenenler, kisveleri, gayeleri ve dayanakları ne olursa olsun kaybetmeye mahkûmdurlar. Bu hususta milletimizin cesaretine ve kararlılığına en büyük delil de yüz yıl önce, 19 Mayıs 1919'da Samsun'dan doğup vatanı saran mücadele ve direniş kararlılığıdır. Birçok vesilelerle ifade ettiğimiz gibi, Türkiye, bugün artık sadece bir ülkenin ve bir coğrafyanın adı değildir. Türkiye bugün, kendi sınırlarını aşan bir umudun, bir hamlenin ve insanlık davasının adıdır ve Türkiye bugün, sadece vatanımız değil, aynı zamanda vazifemizdir.

Bu duygu ve düşüncelerle yeni yasama yılının milletimiz, ülkemiz ve bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, başta cumhuriyetimizin banisi ve Millî Mücadele'nin Önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşları olmak üzere, bu millet için emek vermiş, bu yüce çatı altında hizmet etmiş bütün vatan evlatlarını ve aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)