Konu:İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu'nun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerinde şahsına sataşması nedeniyle konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:78
Tarih:15/05/2019


İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu'nun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerinde şahsına sataşması nedeniyle konuşması
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle tutanakları da istedim ama sarf edilen sözün tam ne olduğunu da bilmiyorum fakat akabindeki tartışmalardan haberim oldu. Burada konuşan Sayın Nuhoğlu, bir milletvekili arkadaşımız, beni FETÖ'cülükle itham etmiş.

Önce şunu söyleyeyim: Malumunuz FETÖ'cülük yani FETÖ örgütüyle irtibatlı olmak, iltisaklı olmak vesaire bir suçtur. Dolayısıyla beni, bir milletvekili arkadaşımız bir suçla itham ediyor. Bu konuda, öncelikle, bu bağlamda, bunun disiplin hükümleri bakımından da değerlendirilmesi gerektiğini peşinen söylüyorum. Geçici çıkarma cezası gerektiren hususta, Cumhurbaşkanına ve özel olarak -tabii ki milletvekillerinin tamamına da var ama- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına da hakaret burada geçici çıkarmayı gerektiren bir suç olarak tanzim edilmiş.

Öncelikle şunu ifade edeyim: Tabii, böyle bir iddiayı, ithamı bütünüyle reddediyorum.

Ben şunu gayet rahatlıkla söyleyebilirim: Gerek siyasette gerek milletvekilliklerinde FETÖ'yle itham edilebilecekler arasında en sonda yer alacak bir arkadaşınızım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Bunu bütün hayatım boyunca da ifade edebilirim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kasıt nedir, bir anlat?

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Efendim?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Yok bir şey...

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Sayın Başkanımız konuşuyor. Lütfen...

Buyurun.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Ben bu yapılanmayla daha 1985 yılında ilk defa karşılaşmış ve mücadele etmeye başlamış bir arkadaşınızım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - O anlamda hiçbir şey söylemedi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Her şeye muhalefet etmek zorunda mısınız ya?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bağırınca susturuyorsunuz, öyle mi?

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ve saygısızsınız!

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu... Sayın Bekaroğlu, Sayın Meclis Başkanı konuşuyor. Lütfen...

Buyurun Sayın Başkan.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bunun detaylarını burada kendimi bir savunma bağlamı içerisinde de ifade etmek istemem ama isteyen her arkadaşımızla her mekânda, her zeminde bunu tartışabilirim, bütün boyutları itibarıyla tartışabilirim.

Muhtemelen -ben tabii dinlemedim konuşmasını- 17-25 olaylarından sonra, hatta 25 olmadan, sanıyorum 17 Aralık akşamı veya 18 Aralık günü bir televizyonda ilk defa, 17 Aralıkta FETÖ'cülerin bir hükûmet darbesi yapma teşebbüsüne karşı da çıkıp televizyonlarda konuşan ilk siyasetçiyim. O zaman herkes daha meselenin mahiyetinin ne olduğunu anlamaya çalışırken biraz kendisini geri çektiği, "Biraz duman ortadan kalksın, biraz sükûnet olsun da bakalım, ona göre konuşalım." dediği bir zamanda, ben 18'inde, a Haber'de ilk defa bu işin içerisinde bu örgütün, yapılanmanın şahıslarının olduğunu, temel sorunun, bunun hiyerarşik yapı içerisinde bir hareket mi, yoksa örgüt içerisinde başıbozuk birilerinin yaptığı bir hareket mi olduğunu, bunun vuzuha kavuşturulması gerektiğini ifade ettim o zaman.

Tabii bu FETÖ örgütünü, devletin bu örgütle mücadelesini çeşitli aşamalarda değerlendirmek lazım. Her aşamada ki bugün de görüyorsunuz, yeni elde edilen bazı bilgiler, deliller bağlamında başka bağlantılar ortaya çıkıyor, başka birtakım yöntemler ortaya çıkıyor ama bunu çok kısa ifade edeceğim, suistimal etmeden vaktinizi değerli arkadaşlarım, şahsıma karşı bir itham olduğu için bunu söylüyorum. FETÖ örgütüyle, 2011'de ben ilk defa milletvekili seçildim ve 2011'in sonlarından itibaren, o zaman Başbakandı, Sayın Cumhurbaşkanımızın bürokrasideki, kritik noktalardaki örgütlenmeye karşı bir duruş sergilediğini ben bizzat yaşadım. Bunu isim isim, hangi bürokratik kademeye atamayla ilgili bir sorun yaşandığını, hangisine karşı çıkıldığını bilen birisiyim ben, burası şu anda bunları anlatmanın yeri değil. Ve dikkat ederseniz, 17-25'ten sonra FETÖ örgütünün elebaşı bir mektup göndermişti zamanın Cumhurbaşkanına ve orada ilk reaksiyonu şuydu... "Bizim arkadaşlarımızın bürokrasideki yükselmelerine rezerv koyuyorlar, engelliyorlar; bunun kaldırılması lazım." diye bir ifadesi vardı. İşte o ifade 2010, 2011'den itibaren başlayan, devletin refleksiyle alakalı bir şey; mevcut olanları temizleme, yenilerinin de bürokraside yükselmesini engelleme yönündeki bir iradeden kaynaklanan bir reaksiyonlarıydı. Ben sonra yaşanan süreçlerin, 17-25 dâhil, bu tavra karşı örgütün gösterdiği bir reaksiyon olduğu kanaatindeyim. Bu reaksiyonlara verilen cevaplarla meselenin geldiği nokta, işte 15 Temmuzda yaşananlar vesaire, görüyorsunuz.

Ben her zaman her platformda bu örgüte karşı bir duruş sergilemiş, fikren de fikrî yapısı itibarıyla da bu örgüte karşı olan biriyim ve bununla ilgili de birçok sıkıntılar yaşamış biriyim. İlk defa, daha bu örgütün adından, bir örgüt olduğundan hiçbirimizin haberi yokken 1985 yılında benim de katıldığım liseler arası bir yarışmada, bu örgütten olduğunu çok daha sonraları öğrendiğim bir arkadaş verilen haksız puanlarla 1'inci olmuştu, ben 2'nci olmuştum. 85 yılında bir olaydan bahsediyorum. O zamandan beri buna karşı bir tavır koyan -öğrencilik yıllarımdan bilen arkadaşlarım da var- biriyim. Bütün detaylarıyla hayatımın her safhasıyla ilgili bu konuda net açıklama yapabilecek rahatlıkta olan bir kardeşinizim, arkadaşınızım.

Çok teşekkür ediyorum.

Bu ithamı reddediyorum, itham sahibini de kınıyorum, gerekli disiplin cezası için de işlem yapılmasını talep ediyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)