Konu:Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:25/10/2017


Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum.

Soruları soran milletvekili arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.

Birinci soru özelleştirme konusuyla alakalıydı. Tabii, Türkiye'de bu konu senelerdir tartışılıyor, bizim de AK PARTİ olarak iktidara geldiğimiz günden beri tartışılan bir konudur. Aslında yerinde ve zamanında yapılan özelleştirmenin devletin kaynaklarını, kamunun kaynaklarını çarçur etmeme anlamında çok büyük faydalar getirdiğini biliyoruz, nitekim bizim özelleştirme mantığımız başından beri hep böyle yürümüştür. Kamuyu büyütmek, kamu kaynaklarıyla kamuda üretim yaparak aslında özel sektörün yapabileceği işleri aktarmak aslında artık çağımızda büyük ölçüde terk edilen bir husustur. Kamu, elbette vatandaşa hizmetler açısından, güvenlik, sağlık, eğitim gibi alanlarda, altyapı gibi alanlarda önemli inisiyatifler almalı ancak bu bahsettiğimiz konularda da mesele özel sektöre verilmelidir, bu işin doğru tarafı budur ve bizim politikalarımız hep bu yönde oldu. Bunun, ülkenin yararına olduğuna da inanıyoruz, başından beri inanıyoruz, şimdi de inanıyoruz.

Kamu-özel ortaklığıyla yapılan işler, gerek Ulaştırma Bakanlığımızın gerekse Sağlık Bakanlığımızın yaptığı işler tamamen vatandaşımızın hizmetlerine yöneliktir değerli arkadaşlar. Hani yapılan bir köprü için, havaalanı için, otoyollar için, "Bunlar gerekli midir, gerekli değil midir?" tartışmasını burada teknik olarak yapmak gerçekten biraz beyhude olur, bu zaman isteyen bir husus.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Gerekliliğine değil, şekline karşıyız; yapılma şekline karşıyız.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Müsaade edin efendim.

Neticesinde, siz kamu olarak, borçlanarak bunları yapabilirsiniz, özel sektörü borçlandırarak yapabilirsiniz. Ben doğrusu şunu gördüm, şehir hastaneleriyle ilgili projeleri başından beri takip eden bir bakan olarak: Bugün hangi şehir hastanesini ziyaret etseniz -şu anda tamamlanmış olan 4 hastane var- kaliteli yapılarla karşılaşacaksınız. Çünkü, bir taraftan patronluğunu devletin yaptığı bu alanlarda özel sektörün dinamizmi ve özel sektörün finans bulma kabiliyeti, özel sektörün işletme kabiliyeti, bunlardan istifade ederken öbür taraftan da ödemeleri yirmi yıl, yirmi beş yıl gibi vadelere yaydığınız için özel sektör işleri çok kaliteli yapmak zorunda kalıyor. Yani Türkiye'de biz onlarca, yüzlerce bina yaptırdık, hastane binası, başka binalar; istirham ediyorum, bu soruları soran arkadaşlarımız, değerli milletvekillerimiz bu hastanelere gidip bir görsünler; normal, klasik ihalelerle yapılmış olan hastaneleri de görsünler. İşin tabiatında var yani klasik ihale usulüyle yapılan bir binada ya da bir başka altyapı yatırımında yüklenici işi yapıyor, parasını alıyor ve gidiyor. Siz devlet olarak artık onun peşinden koşmak zorunda kalıyorsunuz. Oysa kamu-özel ortaklıklarında yirmi beş yıl boyunca kaliteli biçimde o hizmeti yürütmek zorunda olan bir yüklenici var, bir firma ya da firmalar ortaklığı var. Dolayısıyla, meseleye bu yönden yaklaşmak lazım. Kamu-özel ortaklığı modelini biz...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Dünyanın neresinde var müşteri garantisi, kâr garantisi, iş garantisi?

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Müsaade eder misiniz. Çok yerinde var.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Hiçbir yerinde yok.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Çok yerinde var.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sadece Türkiye'de bu uygulanıyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Müsaade edin arkadaşlar. Bakın...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Bundan dolayı zarar görüyor devlet.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Müsaade ediniz.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Hizmet verecekseniz zarar vermeden olsun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Biz, vatandaşımıza, ihtiyacı olan yolu, köprüyü; vatandaşımıza, ihtiyacı olan hastaneyi marjinal faydasını dikkate alarak bir an önce yapıp teslim etmiş, vatandaşımızın hizmetine sunmuş oluyoruz.

AKİF EKİCİ (Gaziantep) - Sayın Bakan, aynı şeyleri söylemiyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Şimdi burada gereksiz bir polemik oluşturmak istemem.

AKİF EKİCİ (Gaziantep) - Aynı şeyleri söylemiyorsunuz, farklı şeyleri söylüyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Ancak ülkemizde bu yeni bir tartışma değil. Belki kırk senedir, elli senedir yapılan, iktidarın yaptığı yatırımlara "Ben yaptırmam." diye direnenler oldu. Ankara-İstanbul Otoyolu yapılırken maalesef bununla karşılaştık, ilk Boğaz Köprüsü'nü yaparken bunlarla karşılaştık. Dolayısıyla, bugün, dünyanın en büyük havalimanlarından birini, bütün dünyanın uçacağı, bir "hub" olarak kullanacağı bir havalimanını yapmayı sadece alkışlamak gerekir. Bundan dolayı birtakım ülkeler de tedirginlik içerisindeler yani Avrupa'daki bazı merkezlerin Türkiye'ye kayacağını çok iyi biliyorlar. Dolayısıyla, siz yöntemi beğenmiyor olabilirsiniz ama bu yöntem bütün dünyaca kullanılan bir yöntemdir ve biz yararlı olduğuna inanıyoruz.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Zarar verici bir yöntemdir.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Siz öyle inanıyorsunuz, biz yararlı olduğuna inanıyoruz.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Göreceğiz gelecekte.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Neticesinde vatandaşımız karar verecek.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Sıfır risk... Devlet garantisi...

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Değerli kardeşlerim, değerli milletvekilleri; burada Maliye Bakanımıza sorulan bir soru var. 1 milyar lira kredi almışken zamanında, geçmişte köylümüz, 88 milyar kredi kullanmış bunun sadece 2,2 milyarı takipte. Aslında, soruyu soran değerli milletvekilimiz sorusuyla cevabını da vermiş oluyor yani 88 milyar lira kredinin eğer sadece 2,2 milyarı takipteyse burada ciddi bir sorun yok demektir. Bu krediler geri ödeniyor demektir, bu kadar açık. Biz geldiğimiz zaman, Halk Bankasında, Ziraat Bankasında yüzde 30 batık vardı.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - İpotekli krediler var.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Yüzde 30 batık vardı, bakın, biz böyle bir iktidar devraldık. 2002 yılında geldiğimizde devlet bankalarında yüzde 30'lar civarında batık vardı. Bugün, bunların, böyle 88 milyardan 2 milyara falan düşmüş olması aslında devlet bankalarının, ekonominin bu hususta ne kadar iyi yönetildiğini gösteriyor, vatandaşın ödeme gücünün de olduğunu gösteriyor.

Birçok milletvekilimiz benzeri soruyu sordular: "Çiftçi borçlarıyla ilgili bir yeniden yapılandırma ya da faizlerin affedilmesi benzeri bir husus yapılacak mı?" Doğrusu, bunu ilgili bakanlarımızla görüşmek lazım. Buna ben şu anda cevap verebilecek ayrıntılı bilgiye sahip değilim.

Belediye başkanlarının görevlerinden ayrılmasının talep edilmesi meselesi. Neticede değerli arkadaşlar, istifa, kişinin bireysel olarak karar verdiği ve uyguladığı bir husustur. AK PARTİ Genel Merkezimiz, Genel Başkanımız, bu arkadaşlarımızın istifalarını halkımıza verilecek hizmetler açısından faydalı bulmuştur yapılan istişareler neticesinde. Dolayısıyla kesinlikle reddediyorum belli iradelerin baskısıyla bu istifaların gerçekleştiği meselesini. Arkadaşlarımıza partilerinin, kendilerini belediye başkanlığına taşıyan partilerinin bir istişaresi ve bir kararı bildirilmiştir, onlar da bu karara uymaktadırlar. Bakınız, piyasada birçok spekülasyon yapılıyor, tartışılıyor ama neticesinde istifa -söylediğim gibi- tek taraflı bir karardır ve bu kararı arkadaşlarımız vererek ayrıldılar. Önümüzdeki günlerde de istifası arzu edilen, istişareyle AK PARTİ'mizin bu şekilde karar aldığı konularda istifası arzu edilen değerli arkadaşlarımızın da davranışlarını hep birlikte göreceğiz, hep birlikte izleyeceğiz.

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Devamı gelecek mi?

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - İstişareyi kimler yapmış Sayın Bakan?

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Elbette istişareyi partimizin ilgili kurulları yapıyor. Bu, çok tabii bir şeydir arkadaşlar.

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Halk seçiyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Bakın, değerli milletvekilleri, oturulan koltuklar kimsenin mülkü falan değildir. O koltuklara oturan herkes...

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Halk verir, halk alır.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - ...siz de biz de partilerimizin kararıyla aday olan kişileriz. Bu kişilerin hiçbiri bağımsız olarak aday olmuş ve seçilmiş değildir. Seçim, kişinin kendisi ve partisinin gücüyle birlikte gerçekleşmektedir. Dolayısıyla partilerinin kararına uyabilirler, uymayabilirler -tekrar söylediğim gibi- bu, kendilerinin kararıdır. Ortada demokrasiye aykırı, ortada demokratik teamüllere aykırı herhangi bir şey de yoktur, her şey kamuoyunun önünde, şeffaf bir biçimde de cereyan etmektedir.

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Bir tane örneği mi var bunun? Bir örneği var mı Sayın Bakan? Tarihte bir örneği var mı bunun?

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Çok sağlıklı bir süreç yaşıyoruz.

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Hangi teamülmüş bu ya?

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Son derece sağlıklı bir süreç yaşıyoruz.

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Tarihte bir örneği daha var mı Sayın Bakan?

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Siz buna alışık olmayabilirsiniz. AK PARTİ'nin kendisine ait gelenekleri var, AK PARTİ'nin kendisine ait ilkeleri var; biz bu ilkeleri takip ediyoruz.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Seçmen de size mi ait ya?

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Ya, bu geleneğin bir örneği daha var mı Allah aşkına?

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Sayın Tanal'ın sorusuna takdir ederler ki burada tek tek cevap vermemiz mümkün değil, konuya bakıp bu hususta çalışma yapmak gerekiyor.

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Halkın iradesini saray ipotek etmiş.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Aynı şekilde, bu biraz önce bahsettiğimiz çiftçi borçlarıyla ilgili olarak sorulan diğer sorular için de aynı cevabı verebilirim: Bu hususta yeterli malumatım yok.

Bu, avukatlara saldırılar ya da doktorlara, sağlık çalışanlarına saldırılar... Kime saldırı olursa olsun elbette bunlarla şiddetle mücadele etmek lazım ama soruyu soran değerli milletvekilimiz de şunu takdir edecektir ki bu saldırılara karşı savcıların ve mahkemelerin kararlarıyla hareket ediliyor. Yani, ben de, zaman zaman, Sağlık Bakanlığı yaptığım dönemde, sağlıkçılara yapılan saldırılardan sonraki salıvermeleri şiddetle eleştirdim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Tamamlıyorum.

BAŞKAN - Tabii, buyurun tamamlayın Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Cümlemi tamamlayayım müsaade ederseniz.

Doğrusu, avukata da doktora da ya da başka bir meslek erbabına da saldırıların son derece ciddiyetle yargı tarafından takip edilmesinin ben de taraftarıyım ama bunun tarafı biz değiliz Hükûmet olarak, bunun tarafı yargıdır; savcılar, hâkimler birlikte karar verecekler, ona göre de muamele yapacaklar.

Diğerleri için de arkadaşlarımıza bilahare cevap verelim.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.