Konu:TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN, IRAK’IN KUZEYİNDEN ÜLKEMİZE YÖNELİK TERÖR TEHDİDİNİN VE SALDIRILARININ BERTARAF EDİLMESİ AMACIYLA, SINIR ÖTESİ HAREKAT VE MÜDAHALEDE BULUNMAK ÜZERE, IRAK’IN PKK TERÖRİSTLERİNİN YUVALANDIKLARI KUZEY BÖLGESİ İLE MÜCAVİR ALANLARA GÖNDERİLMESİ VE GÖREVLENDİRİLMESİ İÇİN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN 17/10/2007 TARİH VE 903 SAYILI KARARIYLA HÜKÜMETE VERİLEN BİR YILLIK İZİN SÜRESİNİN ANAYASA’NIN 92 NCİ MADDESİ UYARINCA 17/10/2008 TARİHİNDEN İTİBAREN BİR YIL SÜREYLE UZATILMASINA DAİR BAŞBAKANLIK TEZKERESİ MÜNASEBETİYLE
Yasama Yılı:3
Birleşim:3
Tarih:08/10/2008


TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN, IRAK’IN KUZEYİNDEN ÜLKEMİZE YÖNELİK TERÖR TEHDİDİNİN VE SALDIRILARININ BERTARAF EDİLMESİ AMACIYLA, SINIR ÖTESİ HAREKAT VE MÜDAHALEDE BULUNMAK ÜZERE, IRAK’IN PKK TERÖRİSTLERİNİN YUVALANDIKLARI KUZEY BÖLGESİ İLE MÜCAVİR ALANLARA GÖNDERİLMESİ VE GÖREVLENDİRİLMESİ İÇİN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN 17/10/2007 TARİH VE 903 SAYILI KARARIYLA HÜKÜMETE VERİLEN BİR YILLIK İZİN SÜRESİNİN ANAYASA’NIN 92 NCİ MADDESİ UYARINCA 17/10/2008 TARİHİNDEN İTİBAREN BİR YIL SÜREYLE UZATILMASINA DAİR BAŞBAKANLIK TEZKERESİ MÜNASEBETİYLE
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

DEVLET BAKANI VEBAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerlimilletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yeni yasamayılının hepimiz için sağlıklı, başarılı, huzurlu bir yıl olmasını temenniediyorum.

Sözleriminbaşında, ülkemizin birliği, dirliği, huzuru için hayatlarını ortaya koyarakmücadele veren vatan evlatlarını rahmetle, şükranla ve minnetle anıyorum.

Tabii, yüreğimiziyakan bir acıyı konuşuyoruz. Gerçekten, yaşanan acı olaylardan sonra hepimiz bukonularda fevkalade hassasız; nefretimiz dorukta, hiddetimiz, şiddetimizdorukta. Onun için böylesine önemli bir konuyu konuşurken, insan olarak nekadar yapabiliriz bilemem ama aklımızı olabildiğince öne çıkararak, Türkiye'deolması gereken şeyler ne, yapılması gerekenler ne, bunları konuşmalıyız.

Burada dilegetirilen görüşleri, birçoğuna katılmasak da, birçoğu gerçeği yansıtmasa da,hatta bazıları biraz istismar da koksa, değil mi ki bir başka bakış açısıdır, oacılı günlerde bir başka değerlendirmedir, şehitlerimizin hatırına bunlarınhepsini saygıyla karşılıyoruz.

Şimdi, zor birkonuyu konuştuğumuz ortada: "Terör" dediğimiz şey? Bu konuşmayı biz yapmıyoruzsadece burada. İnanıyorum ki, yaşanan olaylardan sonra vatandaşlarımız dayapıyor, başkaları da yapıyor. Üstelik, bu defa, derinlemesine sorgulayarak,sorular sorarak, işin esasını öğrenmek için bu konuşmalar yapılıyor. Biz deyapacağız. Bu işlerin konuşulacağı en meşru platform burası. Bunlarıkonuşurken, hem gerçekleri konuşmalıyız hem de gerçekçi konuşmalıyız. Öylesinekarmaşık? Dünyanın gerçeği, Orta Doğu'nun içinden çıkılmaz gerçeği. Türkiye'ninise 80 öncesi terör eylemleri de dâhil, kırk yıllık geçmişi olan bir konuyukonuşurken bütün yönleriyle ortaya koymalıyız ki, vatandaşlarımız dadeğerlendirme yaparken sağlıklı bir değerlendirme yapsın, sağlıklı bir sonucavarsın, provokasyonlara, tahriklere, birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozmakisteyen bir kısım fırsatçıların tahriklerine alet olmasın. Onun için bizbunları burada enine boyuna bugün, bundan sonra her vesileyle konuşmakta faydagörüyoruz.

Mademki kırkyıldır uğraşıyoruz ama kırk yıldır elde ettiğimiz netice var, eldeedemediklerimiz var. Onun için bir Anadolu vecizesiyle "Tedbirde kusur ettiğinidüşünmeyenler, takdirde bahane aramamalıdır." O hâlde böylesine karmaşık birkonu konuşulurken "Biz bu işi beş sene evvel konuştuk, bu tedbirleri aldık."deyip, bunun üzerine yatamayız. Her gün bu konudaki düşüncelerimizi yeni baştangözden geçirmeye, nerede doğru yapıyoruz, nerede eksik yaptık, nerede bundansonra daha doğru işler yapmalıyız? Bizim herkesten beklentimiz budur vemilletimiz de bizden bunu bekliyor.

Sayın Başkan,değerli milletvekilleri; mademki bu konuyu konuşacağız, evvela tarih önünde,milletimizin huzurunda ve siz değerli milletvekillerinin önünde, hâlen "eğerböyleyse", "eğer şöyleyse" diye başlanan bir iki konuya bir açıklık getirmemgerekiyor, çünkü bu "eğer"leri kaldırmazsak, iş başka türlü sonuçlara doğrugötürülebiliyor. Nedir o? Şunu biliyoruz, terörle mücadelenin iki tane ön şartıvar: Bunlardan bir tanesi siyasi kararlılıktır, ikincisi de bu mücadeleyehalkın desteğidir. Mademki halkın desteği önemli, halk doğru bilgilere sahipolmalı, değerlendirmeyi de bu bilgiler çerçevesinde yapmalıdır.

Bir süreden beri,konu müteaddit vesilelerle açıklanmış olmasına rağmen, değişik şekillerdekamuoyunun bilgisine sunulmasına rağmen, her ne sebeple olursa olsun kafakarıştırıcı, muğlak bir kısım ifadelerle değerlendirme yapılıyor. Nedirbunlardan bir tanesi? 17 Ekim 2007 günü, lütfedip büyük bir ekseriyetle, TürkSilahlı Kuvvetlerinin terörle ve teröristle mücadelede bir imkân olarakdüşündüğü sınır ötesi harekât için buradan yetki aldı. Bu yetkiyi aldıktansonra, Hükûmet, vakit geçirmeksizin bu tezkerenin gereğini yapacak olan TürkSilahlı Kuvvetlerine, Genelkurmay Başkanlığına bir yazı yazdı. Nedir o? 903sayılı Karar çerçevesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sınır ötesindeyapılacak harekâtın hudut, şümul, miktar ve zamanının bildirilmesi GenelkurmayBaşkanlığından istendi. Genelkurmay Başkanlığının, daha evvel yapmış olduğuhazırlıkları bir defa daha gözden geçirdikten sonra, Hükûmet direktifine esasolmak üzere bizden talepleri oldu. Nedir o talep? Çünkü bu talep bilinecek.Yetki verildiydi, verilmediydi tarzındaki tartışmayı bitirmek adına bunlarıburada söylüyorum.

Türk SilahlıKuvvetlerinin, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidi vesaldırılarını bertaraf etmek ve sınır ötesi harekât icra etmek üzere, terörörgütünün yuvalandığı Irak'ın kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesive görevlendirilmesi.

Terör örgütününbulunduğu ve destek sağladığı bölgeler ile sınırlı tutulacak askerî harekâtınaskerî gereklilik ve ihtiyaçlara göre sürdürülmesi.   

GenelkurmayBaşkanlığınca harekâtın başlangıç zamanı ve kullanılacak kuvvet miktarınınaskerî harekâtın gereklerine göre tayin edilmesi ve her bir harekâtınicrasından önce zamanlamayla ilgili olarak Başbakanlığa bilgi verilmesi.

Şimdi, TürkSilahlı Kuvvetlerinin bizden istediği direktif budur. Yani, nasıl bir harekâtolacak, harekâtın hududu ne olacak, şümulü ne olacak, ne miktar bir birlikkullanılacak, ne zaman yapılacak ve ne kadar süreyle yapılacak gibi bir çoksoruyu ihtiva eden ve bunları cevaplayan bir Hükûmet direktifi GenelkurmayBaşkanlığına verilmiştir. Orada bizim ilave olarak üzerinde durduğumuz bir tekkonu olmuştur. Bunun gereğini siz yapacaksınız, gereğini siz tayin edeceksiniz,Hükûmet olarak biz arkanızdayız. Sadece, burada da ifade edildiği gibi, buharekât başlamazdan makul bir süre evvel Başbakanlığa bilgi verilmesidir.Çünkü, siz sınır ötesi bir harekât yapıyorsunuz, bunun dış dünyaya yansımalarıvar, Hükûmetin başka alanlarda da tedbir alabilmesi, en azından haklı olduğumuzbir davada haksız duruma düşmemek için gereğinin yapılabilmesi açısından sadecemakul bir süre evvel bu işin Hükûmete, Başbakanlığa bildirilmesi.

Bu tezkere biryıldır bu çerçevede kullanılmaktadır. Dolayısıyla, bu süre zarfında gereğiniTürk Silahlı Kuvvetlerinin tayin ettiği 29 hava harekâtı yapılmıştır. Çoksayıda hava keşif, çok sayıda "Topçu ateşi" dedikleri -tabir kendilerine ait-görev suretiyle ve bir kara harekâtı tarzında bu tezkere bugüne kadarkullanılmıştır. Dolayısıyla, bu tezkereden beklenen muradın hasıl olabilmesibakımından esirgenen bir yetki, daraltılan bir alan söz konusu değildir. Buaçıklamadan sonra hâlen "Eğer, falan, filan" tarzında bir konuşma varsa busürece katkı vermez, olumlu katkı vermez, vatandaşın kafasına soru işaretleribırakır.

İkinci arz etmekistediğim husus şu: Bir soruya verilen bir genel cevap çerçevesinde TürkSilahlı Kuvvetlerinin terörle mücadelede bir kısım imkânları Hükûmetten talepettiği ve buna yeterli cevabın verilmediği, yeterli imkânın verilmediği. Bukesinlikle doğru değildir. Bakınız -hem tarih önünde hem sizin huzurunuzda-insan hayatı söz konusu olduğu zaman para teferruattır, para söz konusu olmaz.(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Aç kalırız, açık kalırız, 100 kilometre yoludaha eksik yaparız, dört tane binayı daha eksik yaparız, Türk SilahlıKuvvetlerinin ihtiyacı, güvenlik güçlerimizin ihtiyacı neyse, bunu anında karşılarızve anında da karşılanmıştır; net ve açık olarak ifade ediyorum. BenimBaşkanlığını yaptığım Terörle Mücadele Yüksek Kurulunda Maliye Bakanınınbulunmasının bir tek sebebi vardır: Terör uzmanlığından dolayı değil, terörlemücadelede güvenlik birimlerimizin bu konuda karşılaşabileceği bir kısımparasal sıkıntılar varsa, ödenek sıkıntısı varsa bunları anında karşılamakiçindir ve bugüne kadar bu noktada en ufak bir sıkıntı olmadığı gibi -hemKurulun Başkanı hem de bu işin şahidi olarak tarih önünde- her defasında sayınkomutanlar "Hiçbir ihtiyacımız yoktur, teşekkür ederiz." tarzında MaliyeBakanına teşekkürlerini ifade etmiştir.

Dolayısıyla,şimdi, hâlen, bu açıklamadan sonra "eğer bu iddialar doğruysa" vesairetarzındaki bir konuşma yapılıyorsa bu da hayra alamet değildir, bu da doğrudeğildir. Peki, bir genel cevaptan -Hükûmet sanki para vermiyormuş tarzındahâlen, bugün yazılmış makaleler var, yorumlar var- bunlar yapılıyorsa buradaiyi niyet yoktur; burada, terörle mücadele konusunda Hükûmetle Türk SilahlıKuvvetlerinin arasında bir ihtilaf varmış gibi, bir anlaşmazlık varmış gibigöstermek ve araya fitne sokmak içindir. Artık bunlara da bir son vermemizlazım çünkü terörle mücadele meselesi, her arkadaşımızın da ifade ettiği gibi,ülkemizin birliği ve bütünlüğü söz konusu olan bir mesele ve herkesin bir veberaber olması lazım. Bu türlü eğer Hükûmeti tenkit edecekseniz, Hükûmete birşey diyecekseniz başka alanlarda deyin ama insanların yüreğinin yandığı noktadasoru işaretleri bırakıyorsanız, o zaman büyük bir vebal altında olmuşolursunuz.

Bakınız değerlimilletvekilleri, şimdi, bu tezkere tarafınızdan kabul edildikten sonra, ilkdefadır ki, ilk defadır ki terör konusunda dış dünya Türkiye'nin yanında yeralmıştır. Bunların hiçbirisi durup dururken olmadı. En haklı olduğumuzmeselelerde ne kadar kök söktüğümüz ortada. Bizim Kıbrıs davamız haksız birdava mı? Ama 2 keçinin doymadığı yerden 9 kağnı ot yolduruyorlar adama, enhaklı olduğumuz bir mesele. Şimdi, terör konusu gibi bir önemli meselede eğerderdinizi iyi anlatmazsanız, spekülasyonlara, istismara imkân verirseniz, ozaman, haklı davanızda haksız duruma düşersiniz. Sınır ötesi bir operasyonyapıyorsunuz. Fitneye müsait bir coğrafyada bu derdinizin iyi anlatılmasılazım. Hükûmet bunu anlattı. Son açıklamalara baktığınızda da göreceksiniz kiherkes terörle mücadelede Türkiye'nin haklılığını kabul ettiyse bu Hükûmetinbaşarısıdır. Eksikliklerimizi ne olur söyleyin ama doğru yaptıklarımızı dasöylerseniz, birbirimize olan güven artar, birbirimize olan itimadımız artar,vatandaş da bu noktada geleceğe daha güvenle bakabilir.

Şimdi, evvelaIrak Hükûmetiyle, Arap ligiyle, Amerika Birleşik Devletleri'yle, AvrupaBirliğiyle, ilgili kuruluşlarla, Birleşmiş Milletlerle, NATO'yla, bütün bu sürezarfında, hem Sayın Başbakanımızın hem Dışişleri Bakanımızın ve herkesin kendiçapında, bu noktada katkıları, çabaları, gayretleri olmuştur ki bugün bumeseleleri biz, biraz daha rahat bir imkân içerisinde, rahat bir ortamdakonuşma imkânını buluyoruz. O nedenle değerli milletvekilleri, şundan eminolasınız ki, bir yıl daha süre uzatımı söz konusu olacaksa bu da ülkemizinyararına, en etkili bir şekilde kullanılacaktır, bundan kimsenin şüphesiolmamalıdır.

Tabiatıyla biziktidara geldiğimiz günden beri yaptığımız bir şey var. Burada yapılandeğerlendirmelerin çok önemli bir kısmı teröristle mücadeleyle ilgilidir amaherkes konuşmalarında diyor ki: "Teröristle mücadele, bir de terörizmle mücadele var." Terörizmlemücadele teröristle mücadeleden daha zor olan bir alandır çünkü dağa çıkıştantutun bilmem başka türlü gelişmelere kadar hepsi bataklığın kurutulmasınabağlı. 18 Kasım 2002'den beri yaptığımız şey esas itibarıyla terörizmlemücadeledir. Öyle olduğu içindir ki terör örgütü bizden rahatsız bakın. Bizdenen evvel rahatsız olan terör örgütüdür ve onun uzantılarıdır çünkü bizimbaşarımız, siyaseten geldiğimiz nokta onların ezberini bozdu, onların tekerineçomak soktu. Onun için varsa yoksa hedef AK PARTİ, AK PARTİ İktidarıdır.

Bu konudageldiğimiz nokta Türkiye açısından ümit vericidir. Keşke herkes AK PARTİ kadarbu yönde gayretin içerisinde olsa, çabanın içerisinde olsa da Türkiye'nin enönemli bölgesi, en aziz insanların yaşadığı bir bölge terör uzantılarınıntümüyle hâkimiyetinden çıksa. Gelin işin bu kısmına biraz daha fazla kafayoralım. Bu, durup dururken olmadı. Çünkü biz bir kardeşlik projesisürdürüyoruz. Biz oradaki insanlara götürdüğümüz hizmetleri terör önlensin diyegötürmüyoruz; bu çok yanlış bir anlayıştır, çok sakat bir anlayıştır, evvelainsana saygımızın olması lazım. Orada yaşayan insanlar da bu ülkeninvatandaşlarıdır; ben onlardanım, onlar benden, canımın, kanımın, ciğerimin birparçasıdır, bu ülkenin insanlarıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bulgaristan'dakişehitliğe gidin, Romanya'dakine gidin, Mısır'dakine, Suriye'dekine,Çanakkale'ye gidin bu ülkenin seksen bir vilayetinin çocukları yan yanayatıyor. Ben böyle bir anlayışla hizmet götürdüğüm için, beni kendinden kabulettiği için beni bağrına bastı. Bağrına bastığı içindir ki bugün terör örgütübeni hedef alıyor. Bölücü örgüt, altından halının kaydığını düşünerek birtaraftan askerimize saldırıyor, bir taraftan polisimize saldırıyor, birtaraftan masum insanları, Güngören'de olduğu gibi, çoluk çocuk demeden? Sonra,onların uzantıları da geliyor "insan hakları, özgürlük?" İki yaşındaki çocuğunözgürlüğü yok mu? Hakkı yok mu? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Öldürdüğünüz,katlettiğiniz hanımların, yaşlı babaların, ninelerin, dedelerin hakkı yok mu?Bunları hunharca katledeceksin, sonra "İnsan hakları ve özgürlük?" En temelhak, hayat hakkı. Hayat hakkını ortadan kaldıran, adam mı olur, insan mı olur;özgürlükleri hak eder mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Onun için değerlimilletvekilleri, meseleyi doğru koymamız lazım. Şimdi biz, bir taraftan terörlemücadeleyi sürdürürken öbür taraftan da terörizmle mücadele noktasında-devletin imkân kabiliyeti neyse- bir devlet politikasını sürdürdük, sonunakadar sürdürmeye de kararlıyız. Kimsenin bundan en ufak bir tereddüdü olmasın,olmamalıdır.

Ancak, vatandaşabir şeyi daha göstermemiz lazım.Şimdi değerli milletvekilleri, kırk yıldır bizuğraşıyoruz, dünyanın en güçlü ülkeleri bile terör belasıyla? Şimdi terörleilgili literatürleri alt alta sıralasam nasıl bir belayla insanlığın karşıkarşıya olduğu belli. Bakınız, bir yönüyle deniliyor ki bu bir asimetriksavaştır; bir yönüyle örtülü savaştır, düşük yoğunluklu savaştır; asrınvebasıdır, insanlığa karşı işlenen en büyük suçtur, ulusal ve uluslararasıgüvenliğe yönelmiş en büyük tehdittir, kolay çözümleri olmayan bir beladır,asrın belası ve 21'inci yüzyıl, birçok literatürde terörizm çağı olarak? Bizbilgi çağı olarak biliyorduk, insan hakları ve özgürlükler çağı olarakbiliyorduk, şimdi bir başka niteleme daha geldi: "21'inci yüzyıl terörizmçağı." Şimdi, böyle bir çağda biz bu işleri konuşuyoruz.

Ama, üzerindeyeterince durulmayan husus şu: Geçen konuşmamızda da söyledik, hiçbir terörörgütü dış destek olmadan varlığını çok uzun süre sürdüremez. Bu benim tespitimde değil. Şimdi biz, geçen, bu konuşmayı yaptıktan sonra Genelkurmay Başkanlığıbir toplantı yaptı. Katılanlarınız oldu mu bilemiyorum. 10-11 Mart 2008,"Küresel Terörizm ve Uluslararası İş Birliği." 2006'da da yaptı bu toplantıyı.Ben bu toplantıların hepsine katıldım, hepsini sorumluluk taşıyan insan olmanınötesinde bir vatandaş olarak da takip ettim. Dünyanın sayılı uzmanları butoplantılara geldi, bizden insanlarımız da katıldı. Şimdi, neden bütün dünyaterörle mücadelede sıfır noktasında olamıyor? Şimdi, orada dile getirilenhususların başında şu var; deniliyor ki: Evet, dünya terörü konuşuyor amabirçok ülke kendi dış politikasının en önemli aracı olarak da terörükullanıyor.

Şimdi buradanifade ediyorum: Şu son üzücü olaylardan sonra bize taziye mesajı gönderenlerinhiç olmazsa bir kısmı verdikleri sözün arkasında dursalardı, taziye mesajıgöndermek yerine tedbir alsalardı bu kadar kan dökülmezdi. Akan kanın arkasındabir kısmının eli vardır, bir kısmının sorumluluğu vardır. Ha biz bunları buradamı söylüyoruz, size mi söylüyoruz? İşte, Dışişleri mensupları burada. BizHükûmet olarak, katıldığımız her toplantıda, her fırsatta bu gerçeği yüzlerinevurduk. Kriptolar bunların en canlı şahitleridir. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bizim bukonuda alnımız açıktır, başımız diktir. Türkiye'nin hukuku, uluslararasıdiplomasi açısından imkân ne ise, fırsat ne ise bunları elimizden geldiği kadarkullandık; yüzlerine söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Belki bütün bunlarınsonucudur ki şimdi, terör konusunda yavaş yavaş bazı ilerlemeler, bazıaçılımlar söz konusu. Şimdi, böyle olmasaydı?

Bakınız, biz birmahallî terörle uğraşmıyoruz, bir küresel terörizmle uğraşıyoruz. Şimdi,filanca dağda, falanca dağda olanlara bir bakın. Bunların en az üçte 1'i Türkvatandaşı değildir. Bunun içerisinde sünnetlisi var, sünnetsizi var. Bunlarkamuoyuna yansıdı. Kimin vatandaş olduğu belli, en az üçte 1'i Suriye'dengitmiş, Irak'tan katılmış, İran'dan katılmış, Avrupa'dan katılmış. Adına en çokikiyüzlülüğün yapıldığı bir konuyu konuşuyoruz. Bir taraftan taziye mesajları,bir taraftan vah vah, tuh tuh ama öbür tarafta şirketleriyle, enstitüleriyle,dernekleriyle, vakıflarıyla özel himaye sağlıyorlar. Şu ana kadar hiçbirterörist iade edilmedi adam gibi, işin sorumlusu olan bir terörist iadeedilmedi 2-3 tane kuyruğun dışında. Niye iade edilmedi size söyleyeyim: Çünkü,bunların hepsi onların istihbarat teşkilatlarıyla iç içe. Adamı bize teslimedip de foyaları meydana mı çıksın? Foyaları ve boyaları dökülmesin diye hiçkimse bugüne kadar teröristleri iade noktasında samimi bir çabanın ve gayretiniçerisinde olmadı. Bakınız, şimdi, gerçekleri biz onlara da söyledik,vatandaşımız da bilsin. Yani kendi hükûmetlerinizden bu manada bir tereddütiçerisine kimse girmesin. Biz, Türkiye'nin hukukunu korumak adına, yapılacakaskerî operasyonlar da dâhil, hepsini yapmaya gayret ediyoruz.

Şimdi, değerlimilletvekilleri, tabiatıyla bu, uzun soluklu bir mücadele, bunu yapacağız.Temenni ederiz ki herkes daha samimi bir iş birliği içerisine girsin; bunungayreti, çabası, girişimleri içerisinde olduk, olmaya devam ediyoruz. Türkiyeiçerisinde bu mücadeleyi yürütürken? Bakınız, buradaki konuşmalarda bile birfarklılık var, kimisi demokratik açılım isterken, kimisi olağanüstü talepleridestekler vaziyette; kimisi bir başka çözümü getiriyor, bir başkası başkaçözümü getiriyor. Bu tarafın dediğini yaparsanız bir başka noktaya varıyoruz,öbür tarafa gidersek başka bir sonuç ortaya çıkıyor. Onun için, şunu,soğukkanlılıkla, ön yargılardan uzak teklif getirenlerin hepsinin soruna çözümgetirme çabası içerisinde olduğunu düşünerek bir çabayı, bir gayreti, birdeğerlendirmeyi sürdürüyor, sürdürmeliyiz ama mutabık kalacağımız husus şudur:Bu mücadele, terörle mücadele, teröristle mücadele, terörizmle mücadeledemokrasi içinde kalınarak yapılacaktır; bu bir.

İki: Hukukuniçinde kalınarak yapılacaktır. Kimse, durup dururken konuyu başka mecralaradökmesin, başka mecralara çekmesin. Hukukun içinde kalınarak ve demokrasiiçerisinde kalınarak. Bu olmadığı takdirde, öbür yollar da geçmiştedenenmiştir. Bakınız, Türkiye'de denenmedik metot da kalmadı, Türkiye uzun süreolağanüstü hâlleri ve sıkıyönetimleri yaşadı. Geldiğimiz nokta o günden daha mıiyi, daha mı kötü; oturup sağlıklı değerlendirmemiz gerekiyor.

(Mikrofonotomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfensözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuzefendim.

DEVLET BAKANI VEBAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Onun için, bukısa konuşma içerisinde vatandaşlarımıza bir şeyi ifade etmek istedik çünkü birşeyi konuşurken, yeni istismar alanlarını ortaya çıkarmamamız lazım. Hukukuniçinde kalacağız ve demokrasinin içerisinde bu sorunları çözeceğiz çünkü bunuasgariye indiren ülkelerin de buldukları çözüm böyle çözümlerdir. Öbür türlüçözümleri onlar da geçmişte denediler; ETA'sı da denedi, IRA'sı da denedi, bunamukabil ilgili ülkeler de denedi. Bunların hepsini inceledik, hepsinibiliyoruz. Ne olur?

 Son bir şey ifade edeceğim. BakınızGenelkurmay Başkanlığının yaptığı bu sempozyumu ben önemsedim. Bunlar kitaphâline de geldi. Aslında bizim burada zaman yetmezliği sebebiyle konuşamadığımız"Neden terör sıfırlanamıyor, neden terör dünyada ortadan kalkmıyor?" sorusununcevabı yerli-yabancı birçok insan tarafından dile getirildi.

Bu çerçevede bizolaylara bakarsak, bir partiler üstü mesele olarak    -öyle ifade ediyoruz, öyle teyit ediyoruz-bir millî mesele olarak görürsek? Milletimizin gücünü, desteğini, ferasetiniarkamıza alarak biz bu mücadeleyi başaramazsak dünyada başarabilecek başka birkuvvet, başka bir millet de yoktur.

Milletimizemüteşekkiriz; bunca tahriklere, bunca fitne fesada, bunca provokasyonlararağmen sağduyusuyla, ferasetiyle birliğimizi, bütünlüğümüzü bozacakdavranışlardan azami ölçüde kaçınmıştır. Zaten bölücü terör örgütünün yapmakistediği şey bu ülkenin insanları arasına nifak sokmaktır, fesat sokmaktır. Bunlaraitibar edilmedi, bundan sonra da itibar edilmemelidir. Olaylar karşısındaelbette tepkimiz var, elbette kızgınlığımız var, hırçınlığımız var ama bunumakul sınırlar içerisinde tutmalıyız, devletimizin ilgili birimlerine,valilerimize, kaymakamlarımıza, bu işte sorumluluk taşıyan insanlara yardımcıolmalıyız.

Bu vesileyle butezkerenin tekrar hayırlı olmasını temenni ediyorum. İnanıyorum ki bu sontezkere olur, inanıyoruz ki bu işin önümüzdeki dönem içerisinde verdiğinizdestek sayesinde en aza indirilebilme noktasında önemli bir imkân olur.Hepinize bu duygularla teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİsıralarından alkışlar)