Konu:Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 102'nci yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın kutlanması ile günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:85
Tarih:23/04/2022


Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 102'nci yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın kutlanması ile günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri münasebetiyle
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, değerli misafirler, aziz milletimiz; millî değerimiz olan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'mızı kutlamak ve yüce Meclisimizin kuruluşunun 102'nci yıl dönümünü idrak etmek amacıyla bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 102'nci açılış yıl dönümü milletimize, soydaş ve akraba topluluklara ve yüreğinde Türkiye sevgisi bulunan bütün dostlarımıza kutlu olsun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında millî iradeyi amil ve hâkim kılan, dünyanın en haklı mücadelesini en meşru yöntemlerle başarıya ulaştıran ve bizlere bu vatanı emanet eden Gazi Meclisimizin ilk Başkanı Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, onun mücadele arkadaşlarını, bu vatan uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, şükran ve minnetle yâd ediyorum.

Değerli milletvekilleri, tarih, bugünün sorunlarına güç yetiremeyenlerin sığınağı değil yarını inşa iradesinin kaynağı olmalıdır. Buradan hareketle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı ve Millî Mücadele Dönemi, aziz milletimizin her bir ferdi için güncelliğini yitirmeyen bir tefekkür vesilesidir. Yüz iki yıl önce toplanan yüce ve Gazi Meclisin enkaza dönmüş, işgal ve ilhak tasallutuyla kuşatılmış bir vatanda tam bağımsızlık iddiasını yükseltmek ve tahakkuk ettirmek üzere inşa edilmiş muhkem bir hürriyet karargâhı olduğunu bilmeye mecburuz. Yine bilmeye mecburuz ki bu yüce Meclisin Millî Mücadele'yi zaferle neticelendiren gayretinin temelinde Kuvayımilliye ruhu yatmaktadır. "Kuvayımilliye ruhu" denildiğinde, belli bir zaman diliminde donmuş, şeklî temsillere hapsedilmiş bir tarihî gerçekliği anlamamak lazımdır. Kuvayimilliye ruhu yokluğa, esarete, zillete ve kendisinin yabancı telakkilere mahkûm edilmeye çalışılması hâlinde, aziz milletimizin tarihinden ve özünden kaynaklanan bir hamleyle doğrulmasını mümkün kılan imanın, iradenin tezahürüdür. Dolayısıyla, bu ruh, tarihin belli bir döneminde kalmış olmayıp milletimizin varlığı devam ettikçe ilelebet dayanacağı iman ve iradenin adıdır. Şükür ki bu ruh bugün de vardır, diridir ve zorlukları aşmanın yegâne istikamet sağlayıcı kılavuzudur. Yüzyıl evvel destansı bir biçimde ortaya konan Milli Mücadele'nin şeref levhaları, aziz milletimizin her bir ferdi için bir övünç vesilesidir. Çatısı altında bulunduğumuz bu yüce Meclis de şan ve şeref dolu o mücadelenin karargâhı olmak bakımından zamanı aşan bir manaya ve muhtevaya sahiptir.

Milli Mücadele'nin karargâhı olan yüce Meclisin bugüne bıraktığı iki önemli miras vardır. Bunlardan ilki, bahsettiğimiz üzere istiklalitam yani tam bağımsızlık uğruna pazarlıksız, korkusuz ve milletimizin şerefine yakışır bir cesaretle mücadele etme azim ve kararlılığıdır. Birinci Meclisin sonraki nesillere bıraktığı diğer önemli miras ise memleketin her meselesinin milletle birlikte ve milletin iradesine dayanarak çözülebileceğidir. Tarihinin en zorlu ve sancılı dönemlerinde yürütülen bir mücadelede kendi iradesine başvurulması, milletimizin eriştiği siyasi merhaleyi göstermesi bakımından çok önemlidir. Milli Mücadele'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yürütülmesi, ülkenin en hayati meselelerinde bile milletin idareye paydaş kılınma hassasiyetinin bir sonucudur. Geçen yüz iki yılda zaman zaman bu hassasiyetin kesintiye uğradığı, millî iradenin zapturapt altına alındığı dönemler olduysa da demokrasimiz olgunlaşmış, darbelerle ve darbecilerle mücadele başarıya ulaşmıştır. Şüphesiz ki bu başarı, milletimizin kararlı ve ısrarlı tavrının sonucudur.

Saygıdeğer milletvekilleri, aziz milletim; bugün artık saklanamaz hâle gelen, birçok dünya liderince dile getirilen hakikat dünyada yeni bir düzenin teşekkül ettiğidir. Esas itibarıyla, şu günlerde şahit olduğumuz çatışmalar, zorluklar ve tesirlerini ülke olarak yakinen hissettiğimiz sarsıntılar, bu yeni dünya düzeninin oluşum sancılarından ibarettir. Başımızı ne tarafa çevirsek bir çatışmaya, bir mücadeleye, bir güç yarışına tesadüf etmekteyiz. Safların belirginleştiği, çatışmaların kanlı bir hâle evrildiği bu manzara karşısında, kudreti ve kıymeti gün geçtikçe daha iyi kavranan Türkiye'nin nerede durduğu, kimden yana olduğu meraklı soruların konusu olmaktadır. Cevap çok açıktır: Tüm bu çatışmalar ve güç mücadeleleri karşısında Türkiye, şüphesiz bir biçimde uluslararası hukuktan yanadır ve politikalarını belirlerken yegâne kıstas aziz milletimizin hak ve menfaatleridir. Kör bir inatla, hesapsız bir tarafgirlikle değil, milletimizin selametini esas alma, ülkemizin refahına ve geleceğine aykırı hiçbir angajmana girmeme kararımız katidir. Fakat hadiseler ne yönde seyrederse seyretsin, ne tür dengeler kurulursa kurulsun Türkiye, bölgesel ve küresel düzeyde iddialarından sapmayacak, bölgesinin ve bütün insanlığın esenliği için inisiyatif almaktan kaçınmayacaktır. İlhamını Millî Mücadele'den ve gücünü aziz milletimizden alan Türkiye Cumhuriyeti, hegemon güçlerin kurduğu diplomasi masalarında artık bir sorun başlığı olarak değil, çözüme katkısı aranan bir aktör olarak bulunmaya kararlıdır. Bu kararlılığı yok saymaya veya sınamaya kalkan her kim olursa olsun hesabının bozulduğunu görmeye mahkûmdur. Yüzyıl önce ve tamamen tükendiği varsayılan bir dönemde azim ve kararlılığıyla ayağa kalkan, âdeta küllerinden yeniden doğan Türkiye, bugün daha güçlü, daha coşkulu ve daha diridir. Dünyanın ne yöne evrileceği, ortaya çıkan yeni dünya düzeninin niteliği elbette uzun uzun tartışılacaktır fakat şüphesiz ki Türkiye, yeni dünya düzeninde de söz ve iddia sahibi olacaktır.

Bu denli emin olmamızın iki esaslı sebebi vardır: Evvela, dünya artık bu çarpık ve adaletsiz düzenle daha fazla idare edilemez ve ikinci olarak da Türkiye, büyük ve diri bir hamle olarak insanlığın ufkunda parlamaktadır. Türkiye'nin bölgesel ve küresel düzeyde iddiasını gün geçtikçe daha somut bir biçimde ortaya koymak hususunda kararlı olduğunu ifade etmek isterim. Bu kararlılığın gereği olmak üzere, Türkiye'nin terörle mücadelesi başarıyla devam etmekte, belirleyici neticeler elde edilmektedir. Bu noktada şunu belirtmek gerekir ki Türkiye çok uzun yıllar askerî darbelerle ve terörle istikrarsızlaştırılmış, içine kapanmaya mecbur bırakılmıştır. En son 15 Temmuz darbe girişiminde tanık olduğumuz bu yıkıcı saldırılar, Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ve liderliği, milletimizin basireti, dirayeti ve cesaretiyle boşa çıkarılmıştır, terör de devletin bütün ilgili birimlerinin gayreti ve insanüstü mücadelesiyle bitme noktasına getirilmiştir.

Bu vesileyle, Irak'ın kuzeyindeki terör bölgelerine yönelik olarak yürütülen Pençe-Kilit Operasyonu'nda şehadete yükselen vatan evlatları başta olmak üzere bütün şehitlerimize rahmet, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum. "Gazi" unvanını mübarek bir emanet, ebedî bir şuur olarak yüreğinde taşıyan bu yüce Meclis, bütün şehitlerimizin muazzez hatıraları önünde tazimle eğilmektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, aziz milletim; bugünü milletimiz için anlamlı kılan bir durum da 1927'den bu yana 23 Nisanın Çocuk Bayramı olarak da kutlanmasıdır. Bu yaklaşım, Türkiye'yi diğer devletlerden farklı ve üstün kılan taraflardan biri olarak görülmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun çocuklarla birlikte kutlanması fikri son derece de önemlidir. Şanlı bir geçmişe sahip bir milletin güçlü bir geleceğe yürümesindeki azmin kaynağı, bütün heyecanını ve şevkini çocukların kalplerinden alır. Bu yüzden, çocuklarımızı ve gençlerimizi millî ve manevi değerlerimizle donatıp kendi ayakları üzerinde duran, istiklal ve hürriyet âşığı, çağın gerektirdiği donanıma ve niteliklere sahip kişiler olarak yetiştirmeliyiz. Bu bakımdan eğitim kurumlarımıza, başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere bütün bakanlıklarımıza ve sivil toplum örgütlerimize, en önemlisi de ailelerimize büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Biz de bu duygularla Türkiye Büyük Millet Meclisimizin açılışının 102'nci gurur yılını yaşarken Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında yaklaşık bir haftadır Meclis çatısı altında devam eden, bilimden sanat ve spora çeşitli etkinliklerle, yurdumuzun dört bir yanından gelen çocuklarımızla tarihimizin en önemli dönemeci olan millî egemenlik temelli millî değerlerimizin bilincini pekiştirmeye çalışıyoruz. Millet iradesinin temsili bu mekânda, bir haftadır çocuk seslerinin ve cıvıltılarının yükselmesi bugün ile gelecek arasındaki bağın en net ifadesidir.

Konuşmamın bu kısmında çocuklarımıza ve gençlerimize seslenerek devam etmek istiyorum. Sevgili çocuklar, sevgili gençler; geçmişi parlak başarılarla ve insani değerlere saygıyla dolu bir milletin mensubusunuz. Mensup olduğunuz milletin tarihi, bir faziletler kitabı sayılacak kadar insani hasletlerin sergilendiği bir dönemdir. Tarihimizi öğrendikçe daha büyük işler yapmak kudretini kendinizde bulursunuz. Başka milletleri ve toplumları küçük görerek değil, bütün insanlığın faydasına olacak insani erdemleri ve gayreti taşıdıkça devletimizi büyütür ve güçlendirebilirsiniz. Atalarımızın, büyüklerimizin çetin fedakârlıklarla ve bedellerle kazanıp sizlere devrettiği vatanı, devleti ve medeniyet değerlerini daha ileri noktalara taşımak sizlerin elindedir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, aziz milletim; 23 Nisan 2022, Millî Mücadele'yi yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 102'nci yıl dönümünü kutladığımız bugün, gurur, sevinç ve bu Gazi Meclise emek verenlere şükran duyma günüdür.

Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşları olmak üzere, açıldığı günden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında görev yapmış bütün milletvekillerimizi ve devlet adamlarımızı, yeniden büyük Türkiye yolunda şehadete yükselen, gazi olan, son olarak da 15 Temmuzda darbeye direnen bütün vatan evlatlarını rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.

Ayrıca, yaklaşmakta olan Ramazan Bayramı'nın aziz milletimize, İslam âlemine ve bütün insanlığa hayır, bereket ve barış getirmesini temenni ediyorum. Şanla, şerefle, birlik ve beraberlik içinde yeniden büyük Türkiye yolunda nice yüzyıllara! Bayramınız kutlu olsun. (AK PARTİ, MHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)